/TurkDokum20sayi-1

Page 1




başkandan... MALİ POZİSYONLARIMIZA DİKKAT EDELİM Değerli Meslektaşlarım, Geçen dergimizden bu güne, yaz dönemi, mübarek ramazan ayı ve şeker bayramı derken yaklaşık 3 ay geçti. Zaman çok hızlı akıyor. Türkdöküm dergimizin bu sayısında sizlere bir kere daha seslenebilmenin mutluluğunu yaşıyorum ama bu sefer biraz buruk bir mutluluk. Geçtiğimiz aylarda hepimizi üzüntüye boğan bir kaybımız oldu. Kıymetli meslektaşım, arkadaşım, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin yönetim kurulunda bir dönem beraber görev yaptığım, Türk Sanayisine önemli katkılar vermiş olan dostum Kemal Çambol’u zamansız kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Hisar Çelik çalışanlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Bu dönemin diğer bir üzücü olayı da geçtiğimiz günlerde sevgili kardeşimiz Ömer Albayrak’ın, döküm kimyasalları ve reçine üretmek üzere yabancı ortakları ile beraber kurduğu tesiste meydana gelen patlama ve yangın oldu. Tek tesellimiz daha fazla can kaybının olmamasıydı. Hayatını kaybeden çalışanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, LMA Şirketine ve Ömer Albayrak’a bu kazadan dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, maddi ve manevi kayıplarının en kısa sürede sarılabilmesini temenni ediyorum. Bir önceki dergimizde sizlerle genel seçim öncesinde beraber olmuştuk. Seçimden çıkan tablo milli iradenin siyasi ve ekonomik istikrardan yana olduğunu bir kere daha gösterdi. 2011 Genel Seçimlerinde meslektaşımız Adana Sanayi Odası ve Özgümüş Döküm Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ümit Özgümüş Adana’dan, geçmiş dönemlerde komite ve dernek çalışmalarında daha sık yer alan Kutes Döküm’ün yöneticilerinden Sayın Gülay Dalyan ise İstanbul’dan milletvekili seçilerek parlamentoda yerlerini almışlardır. 24. Dönem parlamentomuza, 61. Hükümetimize ve her iki meslektaşımıza da milleti temsil görevlerinde başlarılar dilerim. Türkiye, 2008’in sonbaharında başlayan ve 2009 yılında etkisini şiddetle gösteren küresel ekonomik krizi takiben 2010 yılında gerçekleşen 8.9, genel seçimlere rağmen 2011 yılının ilk yarısında ise gerçekleşen 10.2 büyüme oranları ile küresel krizinin etkilerini en kısa sürede atlatan ülkelerden biri olmuştur. Bu yüksek büyüme oranlarının nedeni sanayi sektöründeki büyümedir. Bir tarafta bu güzel tablo diğer tarafta da dış ticaret açığından kaynaklanan ve çığ gibi büyüyen bir cari işlemler açığı. Kritik bir döngünün içinde çabalıyoruz. Ekonomistlerin koyduğu teşhisde tanımlandığı gibi, değerli TL nedeni ile enflasyon ve faizler düşük seyrediyor, kredi kullanımı ve harcamalar artıyor. İç taleplerdeki bu artış ithalatı körüklüyor ve dış ticaret makası açılıyor, cari açık artıyor. İthalat artışı dolaylı vergi gelirlerini arttırıyor. Bu gelir artışı nedeni ile bütçe açığı kapanıyor, ekonomi büyüyor. Ekonomik istikrar sıcak parayı çekiyor ve de sıcak para TL’yi değerli kılıyor. Bu döngünün kırılma zamanının geldiği bütün ekonomi kurmaylarınca kabul ediliyor. Böyle bir büyüme yapısı içinde olan ekonomi ne kadar sürdürülebilir. Ekonomimizdeki bu yapısal sorun acilen çözülmelidir. Ancak paniklemeye de gerek yoktur, dış borç toplamımız 300 milyar dolardır ama bu borcun yaklaşık 80 milyar doları kısa vadeli borçtur. Türkiye ekonomisi bu borcu çevirecek, cari açığımızın da altından kalkacak güçtedir. Zaman geçirmeden yapısal tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu arada Sayın Başbakanımızın cari açığı düşürmek için yerli ürünlerin kullanılmasını tavsiye etmesi bana eskiden hep bir ağızdan söylediğimiz bir sloganı hatırlatıyor “yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı”, bu tavsiyeyi Türk Sanayisinin korunması açısından çok olumlu buluyorum. Ekonomimizde bu değerlendirmeler yapılırken 2011’in 3. çeyreğinde hissedilen Avrupa’daki


mali kriz ekonomiye yeni bir boyut getirmiştir. Bu mali kriz küresel ekonomide bir daralma ihtimalini ortaya çıkarmıştır. TCMB da cari açığı düşürücü tedbirler almakla uğraşırken bu sefer iç piyasada meydana gelebilecek bir durgunluğu önleyici ekonomik önlemler almaya başlamıştır. Bu değişim de döviz kurlarının yukarı çekilmesine neden olmuştur. İhracatımız için olumlu olan bu durum ithalatı da frenleyecektir. Bu artış olumlu görülmekle birlikte, devam etmesi halinde ekonomik dengelerin bozulacağı gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. TCMB Para Politikası Kurulunun 20.09.2011 tarihli kararında “Küresel ekonomiye dair belirsizlikler dikkate alındığında, gelişmelerin yakından izlenmesinin ve gerekli politika tedbirlerinin gecikmeksizin alınmasının önemi artmıştır. Bu çerçevede Kurul, önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini tekrar vurgulamıştır. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.” denmektedir. Merkez Bankamızın ve Ekonomi kurmaylarımızın bu kararlılıkları memnuniyet vericidir. Pek çok kriz deneyimi olan ülke ekonomimizin bu karışık ortamdan da fazla yara almadan çıkacağına inanıyorum. Tüm bu değerlendirmeler sonucu meslektaşlarıma dış siparişlerde olabilecek azalma ve iptallere karşı tedbirli olmalarını, döviz cinsinden borçlanmanın riskli olduğunu ve mali pozisyonlarında çok dikkatli davranmaları gerektiğini tavsiye etmek istiyorum. Nitekim S&P kredi değerlendirme kuruluşunun ülkemiz için yaptığı derecelendirmede, yerel para cinsinden kredi notunu BBB’ye yükseltirken yabancı para cinsinden kredi notunda her hangi bir değişikliğe gitmemiştir. Bu da yabancı para cinsinden notumuzun hala yatırım yapılabilirlik seviyesinin altında olduğunu göstermektedir. Bu arada meslektaşlarımız, 2009 yılındaki üretim kayıplarını bu yıl telafi edebildiklerini ve 2007 üretim rakamlarına yaklaştıklarını belirtmekteler, bu durumu mutlulukla izlemekteyim. Bu dönemde Avrupalı üreticilerin de Uzakdoğu tedarikçilerinden vazgeçerek bölgenin döküm yıldızı olan Türkiye’ye doğru yönelmeleri, kapasitelerimizi arttırma yönünde bizi zorlamaktadır. Geçtiğimiz aylarda ka-

tıldığımız GİFA fuarı tüm dünya dökümcüleri için olduğu kadar, Türk meslektaşlarımız için de oldukça önemli idi. Türk dökümhanelerinden gelen yetkililerin gelişen teknolojiler, verimlilik ve kapasite artışı ile ilgili yatırım yapma eğiliminde olduklarını gördük. Fuar sonrası bana ulaşan değerlendirmeler birçok yeni makine ve tesis sözleşmesinin imzalandığı doğrultusundadır. Bu yatırımların, 2023 ihracat hedeflerini yakalamamıza katkı sağlayacağına inanıyor, memleketimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. GIFA fuarı ile birlikte yapılan Dünya Dökümcüler Birliği WFO’nun Genel Kuruluna, yönetim kurulumuzdan Sayın Umur Denizci WFO yönetim kurulu üyesi olarak, Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Sayın Uğur Kocaoğlu ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Adnan Aytekin de Derneğimizi temsilen delege olarak katılmışlardır. Kendilerine teşekkür ediyorum. Ukrayna gezisi ile ilgili olarak Ukrayna Dökümcüler Derneği ile temaslarımız devam ediyor. Sizlere söz verdiğimiz gibi bu geziyi gerçekleştirebilmek için çalışmalar yapıyoruz. Ekim ayının ortalarında İstanbul Fuar Merkezinde 2. Aluexpo fuarı gerçekleştirilecektir. Alüminyum endüstrisinin sergilendiği bu fuarda TÜDÖKSAD olarak yer alıp sizler adına sektördeki gelişimi yakından izleyeceğiz ve sizleri bilgilendireceğiz. Bu fuarda TÜDÖKSAD tarafından yayına hazırlanan ve sektördeki ilk yayın olan “Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitabın dağıtımına başlayacağız. Çalışanlara yol gösterici mahiyette teorik ve pratik bilgiler içeren bu kitabı sektörümüze kazandıran meslektaşımız Sayın Naci Onat’a, içeriğinin düzenlenmesindeki katkılarından ötürü Prof. Dr. Cahit Ensari ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Aynur Ayhan’a, kitabı yayına hazırlayan derneğimiz Genel Sekreteri Kubilay Dal’a ve arkadaşlarına teşekkürlerimi baskı işleri için maddi destek sağlayan kuruluşlara minnetlerimi sunuyorum. Sağlık, mutluluk ve işlerinizde başarılar diliyorum. M. Niyazi Akdaş Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği


SUNUŞ ÜSTATLARA SAYGI “1966 yılında İstanbul’da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak işe başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel bir çıraklık eğitimi aldım. 1972 yılında ise kendi modelhanemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise dökümhanemi kurdum. Kupol ocağıyla dökmeye başladım. Kupol ocağı yeterli gelmeyince, endüksiyon ocağı almaya karar verdim. Ancak o dönemler elektrik kısıtlaması vardı. Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu durumu aşmaya karar verdim. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Ama mazot bulmak da kolay değildi. Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur.”

Kubilay Dal TÜDÖKSAD Genel Sekreteri

“1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı. Harekattan bir zaman sonra o zamanki sanayi bakanı Oğuzhan Asiltürk Trabzon’da bir toplantı yapmıştı. Ben de katılmıştım. Bakan, toplantıda Kıbrıs Harekatı’nda yaşanan sıkıntıları anlattı. “Ülkemizde, bir şey yapılmıyor, lütfen bir şeyler üretin” dedi. Kıbrıs’ta yaşanan sıkıntılar herkesi derinden etkilemişti. Toplantıdan sonra düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. Dedim ki, biz bu porya’yı tamir ediyoruz, niye bunun yenisini yapmıyoruz? Bakan’ın konuşması da milli hislerimize hitap etmişti. Onun tesiriyle mutlaka bir şeyler üretmem gerektiğini düşündüm ve porya’yı üreteceğim dedim. Burada dökümhane yoktu ve ben dökümle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sordum soruşturdum. Aldım elime bir tane porya Makine Kimya’ya gittim bin bir zorlukla bir poryayı döktürdüm. Daha sonra kendi dökümhanemi kurmaya karar verdim. Metalurji ve Kimya mühendislerini istihdam etmeye başladık. O mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu benim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5 kat daha geliştirdim. Çalışarak, çabalayarak dökümü öğrendim. Çok emek verdim. Çünkü döküm başka bir şeye benzemez, bilmeden yapılacak bir iş değil, bunun farkındaydım.” Yukarıda iki alıntı yaptık. Bunlardan ilki Ardöksan kurucusu ve Karalar A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı Sayın Sebahattin Karalar’dan. Diğer alıntı ise Hekimoğlu Döküm’ün kurucusu Sayın Celal Hekimoğlu’ndan. Bugünü anlamlı kılmak için sanırım geçmişte yokluklar içinde verilen mücadeleleri hatırlamak gerekir. Sanayimizin, mesleğimizin bugününü yoktan var eden bu değerli üstatlarımıza borçluyuz. Türkdöküm dergisi, yıllarını mücadele ile geçirmiş bu üstatların başarı hikayelerine yer vererek burada önemli bir görevi üstleniyor. Türkdöküm’ün ilerleyen sayfalarında bu değerli iki sanayicimizle yapılmış söyleşileri bulabilirsiniz. Keyifli okumalar…



İÇİNDEKİLER

EYLÜL / 2011

4

BAŞKANDAN

6

SUNUŞ

10

DERNEKTEN HABERLER

• Yeni Çevre Mevzuatı Mercek Altında • Avrupa Kalite Teşkilatı Yeni Başkanını Seçti •TÜDÖKSAD Üyeleri Boğaz Gezisinde Buluştu • Ahde Vefa: Kemal Çambol’ü Kaybettik

18

18

EZBERDIŞI • Sebahattin Karalar ile Ezber Dışı

SEBAHATTİN KARALAR İLE EZBERDIŞI 28

Sebahattin Karalar ile “Metal Şehri” idealini, Ardöksan’ı, Arkumsan’ı ve döküm dışı yatırımı Istıranca markasını konuştuk.

DÖKÜM VE SANAT

• Döküm Çapaklarından Sanatsal Ürünler Çıktı • 2.Ankiros Dökümün Fotoğrafları Sergisi 30

ÜYELERDEN HABERLER

• Akdaş’tan Yeni Bir Yatırım Daha • Foseco’nun GIFA Rekoru • Ay Döküm Inductotherm’i Tercih Etti • Bosch’dan Çelikel’e Ödül

36

DOSYA •

10 YENİ ÇEVRE MEVZUATI MERCEK ALTINDA

42

Yanardağ Küllerinden Denizde Doğan Mineral: Bentonit

GÜNCEL

• Türkiye’nin Birinci ve İkinci Sanayi Ligi • İhracat Arttı, Karlılık Azaldı • Fortune 500’de TÜDÖKSAD Üyeleri • Elektrik Kaç Lira?

KÜNYE TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63 YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TURKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir. KAPAK FOTOĞRAFI: Nürnberg Messe - Euroguss Fuarı’ndan alınmıştır.


36 54

DOSYA: BENTONİT

KONGRE/FUAR

• GIFA 12’den Vurdu • Alüminyum Dünyasının Beklediği Fuar: Aluexpo 2011

• Euroguss 63

NEDEN DÖKÜM?

• Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz? 64

ENERJİ

• Döküm Fabrikalarına Özel Enerji Verimliliği Çözümü Geliyor

68 76

İÇİMİZDEN BİRİ

• Celal Hekimoğlu

HAMMADDE PİYASALARI

• TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi

72

42 İSO İLK VE İKİNCİ 500 AÇIKLANDI

KİTAP

• Alüminyum Döküm Teknolojisi

80

ÜYE REHBERİ

82

FUAR AJANDASI

İNDEKS

Türkiye sanayisinin birinci ve ikinci ligi olarak tabir edilen ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu 2010 yılı çalışması tamamlandı. İstanbul Sanayi Odası, 28 Temmuz’da ilk 500’ü, 24 Ağustos’ta ise ikinci 500’ü açıkladı.

AMCOL MİNERAL.......................................25

EGES.........................................................30-31

HERAUS............................................................3

ANKİROS........................................................61

EVREN.............................................................17

INDUCTOTHERM.........................................21

ATEM (EURO CNC)..................................... 45

FERRO TRADE...............................................53

MARMARA METAL.....................arka kapak

AVEKS.......................................arka kapak içi

FOSECO..........................................................17

TOSÇELİK....................................ön kapak içi

BES MÜHENDİSLİK........................................7


DERNEKTEN

Yeni Çevre Mevzuatı Mercek Altında Döküm sanayisini yakından ilgilendiren ve büyük yükümlülükler getiren Yeni Çevre Mevzuatı, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) tarafından düzenlenen iki günlük “Döküm Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı” başlıklı seminer programıyla mercek altına alındı. Dökümhanelerden ilgili kişilerinin katılım sağladığı eğitim semineri 2-3 Haziran tarihlerinde İstanbul Elite World Prestige Hotel’de yapıldı.

D

iğer bir çok sanayi sektöründe olduğu gibi döküm sektörünü de yakından ilgilendiren Yeni Çevre Yönetmeliği’nin yürürlülüğe girmesi bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Özellikle dökümhane atıkları konusunda sektöre yükümlülükler getiren yeni mevzuatın altyapısının iyi hazırlanmadan çıkması, çevreye duyarlı sanayicileri bile zor durumda bırakıyor. Dökümhane atıklarını tespit eden yeni mevzuata göre, bu atıkların lisansı olan firmalara verilmesini zorunlu, ancak bu atıkları alabilecek lisanslı bir firmanın olmayışı, mevzuat çıkarılırken ‘ilgili sanayi dallarının ne kadar çok araştırıldığı’ konusunu gündeme getiriyor. Bu durum dökümhaneleri yada ilgili sanayileri kendi başının çaresine bakmaya zorluyor. Kısacası şunu söylüyor “senin atığını ben tespit ederim, senin atık sorunun var ama sorununu da kendin çözeceksin.” Kuzey Çevre Teknolojileri Sanayi ve Danışmanlık firmasından, TÜDÖKSAD tarafından düzenlenen “Döküm Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı” seminerine eğitimci olarak katılan Çevre Mühendisi Songül Öztürk, yeni mevzuatın döküm sektöründe olduğu gibi diğer benzer sektörlerde de sanayicileri aynı sorunlarla baş başa bıraktığını söylüyor. En büyük problemin atıklarla ilgili olduğuna dikkat çekiyor. “Sadece döküm sektöründe değil diğer sektörlerde de geçerli bir mevzuat.

10

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Ama diğer sektörlerde en azından atıkların bertarafı konusunda çözüm üreten firmalar var. Döküm sektöründe ise bu firmalar yok. Bu yönetmeliğin en büyük handikabı zaten altyapısı iyi hazırlanmadan çıkmış olması. Özellikle döküm sektörü için şunu söylüyor; senin atıkların çıkabilir. Bunlar; cüruf, tozlar, ocak tozları, filtre tozları olabilir. Yani bunlar çıkabilir ama senin bu atıkları da lisansı olan bir firmaya vermen gerekiyor diyor. Ancak bu atıkları verebilecek lisanlı firma yok. En büyük problem de zaten burada.” Bakanlığın aslında mevzuata uygun olarak, sektörlerden kaynaklanan atıkların tespitini doğru yaptığını söyleyen Songül Öztürk, uygulamada ise çok önemli, hayati eksiklik olduğunu belirtiyor. “Yönetmeliği çıkarıyorsun, atıkları belirliyorsun, lisanlı firma şartı koyuyorsun ama uygulamada lisanslı bir firma bulamıyorsun. Yönetmelik doğru ama alt yapısı hazırlanmadan yürürlüğe girdi” diyor Songül Öztürk. Bakanlığın yönetmeliği uygulamaya koymadan önce, atıkları alacak olan firmalara lisans vermesi gerektiğini belirten Songül Öztürk, firmalar buna teşvik edilmeliydi. Devlet, belediyelerle iş birliği yaparak atık alanları tespit etmeliydi. Ama şuanda sanayiciyi sorunlarıyla baş başa bıraktı. Çünkü sanayiciye diyor ki ‘senin atığın bu, ama sorununu da kendin çöz.’ Devlet bunu yapamaz, en azından bu konuda yol gösterir. Aslında be-


DERNEKTEN

lediyelerle birlikte çözebileceği bir sorun. Belediyelerle bunu daha kolay çözer. Ama sanayicinin bu sorunu çözmesi daha zordur. Sanayici sorunu kendisi çözüyor Sanayicilerimizin mevzuatın getirdiği bu sorunu aşmak için kendilerince çözüm üretmeye çalıştığını belirten Songül Öztürk, bazı üretim atıklarının yan ürünlerinin başka sektörlerde alternatif olabileceğinin farkında olan Sanayiciler bunun hammadde olarak kullanılması için çaba gösterdiğini söylüyor. “Belki bununla ilgili geri kazanım tesisi kuruyor. Ama bunların hepsi sanayicinin kendi çabasıyla oluyor. Kendi atığının bertarafına kendisi çözüm bulmaya çalışıyor. Buda çok kolay bir şey değil. Hem zahmetli hem de ekonomik güç gerektiren bir durum.” Tüm sektörlerde olduğu gibi döküm sektörünün de aslında kendi atığını tanıdığını ve bu atıkların bertarafının da nasıl olması gerektiğinin bilincinde olduğunu vurgulayan Songül Öztürk, “sanayici atıklarının içinde ne tür tehlikeli yada tehlikesiz maddelerin olduğunu herkesten daha iyi biliyordur, ama herkes duymak istediği şeyi karşı taraftan söylenilmesini ister” diyor. Burada sanayicinin yatırım maliyetlerini yada hesaplamalarını yaparken çevre maliyetini, örneğin atık bertarafı gibi kalemleri bütçesine koyması gerektiğini belirtiyor Songül Öztürk “Bunu kendisine ekstra bir maliyet olarak görmemeli, Devlet ise sadece bir yönetmelik çıkararak işi halledemeyeceğini bilmeli. Sanayiciye çözüm yolları sunmalı ve bu yollara teşvik etmeli. Çözüm üretmeden sadece ceza vermesi her iki taraf için de büyük çıkmaz. Para cezaları gerçekten çok ağır. Örneğin bir tehlikeli atığın cezası 300 bin Türk Lirası’na kadar çıkabiliyor. Sanayici de buna çözüm bulmak zorunda olduğunu düşünüyor ve yasalar dışına çıkabiliyor. Eskiden yasaların açıklarından yararlanarak çözüm bulabiliyordu ama artık İl Çevre Kurulları, Belediyeler, Bakanlık çalışanları bu konuda yeni

yeni bilgili olmaya başladılar. Dolayısıyla denetimde de bu yönetmelikleri uygulamaya çalışıyorlar. Yani kamunun sıkıştırması ve para cezalarından dolayı sanayici de artık bu soruna yasal çözüm bulmaya çalışıyor” diyor. Döküm sanayisindeki atıklar gerçekten tehlikeli mi? Döküm sektöründen çıkan atıkların geri dönüşümle birlikte başka yerlerde ana ürün olarak kullanılabildiğini belirten Songül Öztürk, “Bazı atıkları gerçekten tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, sektör “atık kum” diyor. Dökümhaneler, kumu kullanabildikleri kadar, geri kazanımla tekrar tekrar üretimde kullanıyorlar. Ama kumun son olarak kullanılamaz hale gelen miktarı var. Bu da az bir miktar değil. Çünkü her seferinde sisteme en az yüzde 20-30 taze kum ilave etmesi gerekiyor. Bunların tehlikeli olup olmadığı tamamen içeriklerine bağlı. İçinde kullandığı reçine ve bağlayıcıların yani kimyasal maddelerin tehlikeli kimyasallar yönetmeliğine tabi olup olmadığı önemlidir. Eğer kullandığı kimyasallar tehlikeli kapsamında değilse zaten bir problem yok” diyor. Ne yapmalı? Döküm sektöründe tehlikeli atık sorununa çözüm yöntemi olarak, bertaraf tesislerinden çok çevre dostu kimyasalların kullanımının artmasından geçtiğini söyleyen Songül Öztürk bunu şöyle açıklıyor: “ Bekli de döküm sektörü çalışanları bir süre sonra çevre dostu reçineler kullanmaya başlayacaklardır. Bu istekleri kimya sektörünü tetikleyecektir. Böylece kimya sektörü de bu sektörde kullanılan çevre dostu kimyasallar üretecektir. Bu bir zincir gibidir. Bu ürünler belki daha maliyetli olacak ama döküm sektörü sorun yaşamamak için onu tercih edecektir. Bazı sektörler bunu yapıyor. Örneğin tekstil sektörü çevre dostu kimyasal kullanmaya başladığını duyurdu. Aynı şey döküm sektöründe neden olmasın.”

Türkdöküm

11


DERNEKTEN

Avrupa Kalite Teşkilatı Yeni Başkanını Seçti Kalite gelişimi ve yönetimi yönleriyle aynı zamanda kalite eğitimleriyle kilit etkiye sahip olan ve dünya çapında liderlik eden Avrupa Kalite Teşkilatı’nın (EOQ) yeni yönetim kurulu başkanlığına TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş seçildi.

M

erkezi Brüksel’de olan, özerk, kar amacı gütmeyen, 32 Avrupa ülkesinin üye olduğu ve 1956 yılında kurulmuş olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın (EOQ) 116. Genel Kurulu 20 Haziran 2011 tarihinde Macaristan’ın Budapeşte kentinde gerçekleştirildi. Bu toplantıda başkanlık görevi, Avusturya temsilcisi Viktor Seitcek’ten EOQ’da, 2002 -2008 yılları arasında icra komitesi üyeliği, 2008- 2011 yılları arasında da 1. Başkan vekilliği görevlerini yapan Niyazi Akdaş’a devredildi. Kalite ve değişim yönetimi kavramlarının ve tekniklerinin en geniş anlamda uygulanmasıyla Avrupa’da bireylerin gelişimine, dolayısıyla işletmelere ve kuruluşlara katkıda bulunan EOQ tam üye kuruluşları ile Avrupa’da kalite yönetimi konusunun gelişimi için çaba sarf eden en önde gelen bir kuruluşların başında sayılıyor. Türkiye ise bu kuruluşa 1974 yılından buyana Türk Standartlar Enstitüsü tarafından tam üye olarak temsil ediliyor. EOQ Yeni yönetim kurulu başkanı Niyazi Akdaş’ın teşkilattaki çalışmaları uzun yıllar öncesine dayanıyor. 1999-2002 yılları arasında TOBB’u temsilen TSE’de yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığı dönemde EOQ’nun icra komitesi üyeliğine seçilmişti. Niyazi Akdaş ayrıca, 2006 yılında teşkilata ve teşkilatın misyonuna yaptığı katkılardan dolayı George Borel madalyası ile ödüllendirilmişti. Başkanlık sürecinde, EOQ’nun kalitenin en geniş anlamda yayılması konusunda çalışmaların durmadan devam edeceğini belirten Niyazi Akdaş, kalite konusunda Avrupalı bireylerin ve Avrupa toplumunun gelişimi ve ilerlemesi amacı doğrultusunda teşkilatın Avrupa’da tanınırlığının arttırılması, yaygınlaşmış olan kalite bilincinin daha da geliştirilmesi, AB komisyonu ile işbirliği kurularak kalite odaklı projeleri geliştirilmesi, Avrupa’da ve dünyadaki diğer kalite organizasyonları ile iyi ilişkiler içinde bulunarak EOQ’yu Avrupa’nın kalite konusunda lider kuruluşu haline gelmesi vizyonunu gerçekleştirme çabası içinde olacağını söyledi. Niyazi Akdaş, bunlarla birlikte, TSE’de kurulacak bir EOQ Başkanlık Ofisi vasıtasıyla, Türkiye’nin kalite alanında Avrupa’daki imajını güçlendirecek yeni projelere imza atılmasını hedefliyor. Bu ofis Niyazi Akdaş’a başkanlık sürecinde teknik destek de verecek.

12

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Kendisi gibi kar amacı gütmeyen ve önemli bir kısım faaliyetlerini milli, Avrupa ve uluslararası alanda kalitenin ilerlemesi için çaba sarf eden üyeleri ile kalite kuruluşları arasındaki bir ağın gelişmesine de katkı sağlayan EOQ, bugün 40 ülkeden 500 bin şirket ve 70 binin üzerinde sertifikalı uzmanı kapsayan bir ağa sahip. Değişik kültürlerin ve ekonomik geçmişlerin bütün Avrupalıların başarısı için bir fırsat olduğu inancıyla hareket eden EOQ, Avrupa’da ekonomik durumunun daha iyi olmasının eğitimli bireylerle sağlanabilineceğine ve mükemmelliğe giden yolun personel yeterliliğinden geçtiğine inanıyor. Kuruluşundan bugüne kadar teşkilatın tam üyeleri 55 adet kalite kongresi ve 17 yaz kampı düzenledi. Bu kongrelerin 3’ü 2001, 2005 ve 2010 yıllarında ülkemizde sırasıyla İstanbul, Antalya ve İzmir şehirlerinde gerçekleştirilmişti. 2012 yılında Frankfurt’ta, 2013 yılında Talin’de, 2014 yılında ise Atina’da yapılması planlanan EOQ kongreleri de Niyazi Akdaş’ın başkanlığında gerçekleştirilmiş olacak. Bu kongrelerin, ülkemizin ve ülkemizdeki kalite bilincinin tanıtımında çok etkili olacağı düşünülüyor.



DERNEKTEN

TÜDÖKSAD Üyeleri Boğaz Gezisinde Buluştu Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyeleri Nisan ayında buluştukları bahar yemeğinden sonra Haziran ayında tekne gezisinde bir araya geldiler. Boğaz’dan İstanbul’un muhteşem görüntüsü eşliğinde yenilen akşam yemeği ve organizasyon üyelerden tam not aldı.

T

ÜDÖKSAD’ın geleneksel olarak organize ettiği bahar yemekleri geçen yıl olduğu gibi 2011 yılında da yine tekne gezisiyle taçlandırıldı. Genel seçimlerden önce 10 Haziran’da bir araya gelen TÜDÖKSAD üyeleri İstanbul

14

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Boğazı’nda güzel bir geceye tanıklık etti. İş yoğunluğundan biraz olsun uzaklaşmaya çalışan sektör üyeleri, TÜDÖKSAD’ın yapmış olduğu yemekli toplantılarda bir araya gelerek stres atıyor. 2011 boğaz gezisi de stresli günlük iş yoğunluğunda üyelere nefes aldırdı.


DERNEKTEN

Türkdöküm

15


AHDE VEFA

Kemal Çambol’u Kaybettik TÜDÖKSAD üyesi, Hisar Çelik Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çambol hayatını kaybetti.

B

aşta döküm ve denizcilik sektörleri olmak üzere çevresinde çok sevilen, Hisar Çelik Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kemal Çambol 20 Temmuz 2011 tarihinde hayata veda etti. Çalışma hayatında hep çok yoğun olarak tanıdığımız derneğimizin 173 nolu üyesi Kemal Çambol, 15. dönem (2006-2008) yönetim kurulumuzda da görev almıştı. 1964 yılında babası merhum Şevket Çambol tarafından kurulan, o dönemin en önemli sanayi yatırımları arasında kabul edilen Hisar Çelik Döküm Sanayi’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türk sanayine hizmet ederken, çelik döküm ve hadde merdaneleri konusunda dünyanın tanınan kuruluşları arasına yerleştirdiği firmasının başarısının Kemal Çambol’e yetmediğini hepimiz izliyorduk. 2004 yılında önce hobi olarak başladığı yat tasarımı ve üretimine gönül veren Kemal Çambol, Hisar Çelik’e yerleştirdiği kurumsal yönetim düzeni ile ayırdığı zamanı yat üretimine de yönlendirmişti. Bizler de bu tutkusuna yakinen şahit olduk. Döküm ve gemicilik sektöründe sayısız başarılara imza atan Kemal Çambol, denizcilik hobisini üretime dönüştürerek kısa süre içinde Peri Yacht’ı bir marka haline getirdi. Dünya yatçılık sektöründe ödüllü bir Türk olarak hafızalarda yer edinen Kemal Çambol

16

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

41 metrelik bir rüya yarattı. Antalya’daki tersanesinde 29 metreden 41 metreye kadar yat üretimi yapan Peri Yatchs, 2008 yılında Uluslararası Cannes Yat Fuarı’nda ‘en iyi iç dizayn’ ödülü almıştı. Yakalandığı amansız hastalık bile Kemal Çambol’u deniz ve yat merakından vazgeçirememişti. Dünyanın sayılı yat devleriyle Türk yatlarını yan yana görme gururunu yaşatan Kemal Çambol’un üretimdeki titizliği, işçilikteki mükemmeliyetçiliği, Türkiye’yi Yat üretiminde Doğu Akdeniz’in bir numarası yapmıştı. Kemal Çambol, bir gazeteciye verdiği demeçte “Yakında bütün Akdeniz’de üretim Türkiye’ye gelecek” diyordu. Kemal Çambol’un amacı yat turizminde Türkiye’yi öne çıkararak İtalyanlarla bu alanda kıyasıya rekabet edebilecek noktaya gelmekti. Bunu da Türkiye yat sektörüne kazandırdığı eserlerle başarmıştı. Mütevazi yaşam tarzıyla çevresine her zaman örnek olan Kemal Çambol üretim aşığıydı. Türk mühendisliğini, Türk girişimciliğini, yat işçiliğini gurur verici bir noktaya getiren ve sayısız başarılar bırakarak aramızdan ayrılan Kemal Çambol, son nefesine kadar hep bir şeyler üretmeye çalıştı. Kemal Çambol’un Türkiye döküm ve yat sektörlerine kazandırdıkları hiçbir zaman unutulmayacak. Onu meslektaşlarımız adına rahmetle ve şükranla anıyor, kederli ailesi, sevenleri ve sektörümüze başsağlığı ve sabır diliyoruz.


BOYALAR FİLTRASYON BESLEYİCİ SİSTEMLERİ OCAK VE POTA ASTARLARI METAL TRETMANLARI REÇİNELER POTALAR

THE POWER OF 2 Hayatın her alanında güzel bir ahenk vardır. Örneğin, yüksek kaliteli döküm parçalar elde edebilmeniz için bizim teknolojimiz ve sizin dökümhaneniz. Veya günlük hayatta kullandığımız mükemmel teknolojileri üreten mühendislerin elllerinde sizin döküm parçalarınız. Dökümhane uzmanlarımız dökümhane ihtiyaçlarınıza uygun yenilikçi çözümler geliştirmenize yardımcı olmak için her zaman hazırlar. Bizim ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve uzmanlığımız ve sizin becerileriniz ve proses bilginizle dökümhane operasyonlarınızın gerçek potansiyelini ortaya çıkaralım. Sakat oranını azaltmak, döküm kalitesini yükseltmek, verimliliği artırmak veya maliyetlerinizi düşürmek isterseniz, Foseco’ya güvenebilirsiniz. Her türlü dökümhane ihtiyaçlarınız için, bizimle irtibata geçin

Sizin dökümhaneniz ve Foseco. Çözüm üreten ortaklık.

ŞİMDİ YERLİ

Telefon: 0262 677 1050 Faks: 0262 677 1060 foseco.turkiye@foseco.com www.foseco.com.tr


SEBAHATTİN KARALAR

18

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

“Projenin adı “Metal Şehri” idi. İdealimiz Türkiye’de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı.” 1990’lı yıllarda TÜDÖKSAD tüm dökümhaneleri ve yan sanayilerini bir yerde toplamayı hedefliyordu. Yukarıdaki sözlerin sahibi Sebahattin Karalar, Metal Şehri projesinin gerçekleşmesi için çok çaba harcadı. Ancak proje gerçekleşmedi. 1972 yılında modelhane kurarak iş hayatına başladı. 1975 Ardöksan’ı kurdu, yatırımlara devam etti. Arkumsan markası ile yapı kimyasalları, Istranca markası ile de süt ürünleri üretiyor. Bu sayımızın Ezber Dışı konuğu Sebahattin Karalar ile 40 yıllık iş hayatını konuştuk


EZBER DIŞI

Sebahattin Bey öncelikle sizi tanıyalım. Dökümcülüğe nasıl başladınız? İş hayatına makine modelciliğiyle başladım. 1966 yılında İstanbul’da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel bir çıraklık eğitimi aldım. Çalıştığım dökümhanenin sahibi meslek lisesi sanat okulunda model hocasıydı. Dolayısıyla modelhaneye çok önem verirdi. Zaten bir dökümhane için model çok önemlidir. Modelhanesi güçlü olan dökümhane her zaman başarılı olur. Veya iyi modelcilerle çalışıyorsa da başarılıdır. Kaç yıl bu dökümhanede çalıştınız? 4 yıl çalıştım. Farkında değildik belki ama baktık ki iyi yetişmişiz. Türkiye’de aranan modelciler arasına girmişiz. Yeni kurulan dökümhanelerden bir tanesi olan Emaş’a bizi transfer ettiler. Bir süre burada modelciliğe devam ettim. 1972 yılında ise kendi modelhenemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise dökümhaneyi yani Ardöksan’ı Habibler’de kurdum. Siz de kupol ocağıyla mı başladınız? Ardöksan, kupol ocağıyla dökmeye başladı. O zamanlar endüksiyon ocağı almak yada alabilmek oldukça zordu. Ocağı alsanız bile onu çalıştıracak olan enerji bulunmuyordu. Türkiye’de 1975-1980 yılları arasında günde 4 saat elektrik kısıtlaması vardı. Elektrikle kesintisiz çalışmak mümkün değildi. Dolayısıyla biz de 1980 yılına kadar kupol ocağıyla döktük. 1980 yılında ise artık kupol ocağıyla dökmeye devam edilemezdi. Çünkü kupol ocağıyla para kazanılmayacak duruma gelinmişti. 1980 yılında endüksiyon ocağı almaya karar verdim. Ocağı alacak para var ama bulunduğum yerde ocağı çalıştıracak elektrik yoktu. Bu durumu nasıl aştınız? Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu durumu aşmaya karar verdik. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Fakat o dönemde mazot bulmak da kolay değildi. Tabi 1980’li yıllarda mazot konusunda belirli rahatlamalar başlamıştı. Biz de mazotla çalışan döner ocak kurduk. Bu yöntem dökümde kullanılıyor muydu? Bu konuda ilklerdeniz. Dökyol diye bir firma vardı, onlar elektrik kısıtlama döneminde metali sıcak tutabilmek için bir ocak yapmışlardı. Fakat bunu kullanamadılar. Bizim ise o zaman başka çaremiz yoktu mutlaka yapıp başarılı olmamız gerekiyordu. İmkanlarımız çok kısıtlıydı. Biz bunu başardık. Kaç yıl döner ocakla çalıştınız? Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Kupol ocakla ancak pik dökebiliyordunuz, sfero dökme imkanı yoktu. O yıllarda sfero döküm de Türkiye’de yeniydi. Hammadde bulmak kolay değildi. Hammaddeyi temin edebi-

O zamanlar endüksiyon ocağı almak ya da alabilmek oldukça zordu. Ocağı alsanız bile onu çalıştıracak olan enerji bulunmuyordu. Türkiye’de 1975-1980 yılları arasında günde 4 saat elektrik kısıtlaması vardı leceğiniz tek yer o zaman Sorel Metal’in temsilcisi Sayın Yılmaz Turhan’ın firması Döküm İzabe’ydi. O da isteyenlerin pikini ithal ederek bir araya getiriyordu. Yani depolarda sfero piki yoktu. Tüccarlardan alamıyordunuz, bizim ise ithal etme durumumuz yoktu. İlk sfero pikini İzmir’de Ak Döküm’den istedim, o zaman bir kamyon yani 20 ton sfero pik gönderdiler. Sektörde talep fazlalaşınca Döküm İzabe de piki depoya koyarak bizlere dağıtmaya başladı. Bu durum 8 yıl devam etti. Her şey kısıtlıydı. Döner ocağın başında alevin rengine bakarak içindeki metalin sıcaklığını tahmin ederek üretim yapıyordum. Şimdi beklentiler çok değişti, artık böyle bir şey mümkün değil. Ama o dönemin özelliği de kısıtlı olanaklarla başarı yakalamak değil miydi? Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur. Habibler’deki yerimizi büyüttük, endüksiyon ocakları aldık. Ama o farikadaki olanaklar oldukça kısıtlıydı. Büyüme olanağı yoktu. Yönetimler de sanayinin oradan çıkması için her türlü şartları zorluyordu. Bu sadece bizim için geçerli bir durum değildi, tüm sanayi dalları ve sektörümüz için geçerliydi. Yer konusuna değinmişken sizin geçmişte bir kooperatif kurduğunuzu biliyoruz. Dökümhaneleri bir yerde toplama gibi düşünceniz vardı. Nasıl gelişti ve neden olmadı bu proje? O dönemde de TÜDÖKSAD yönetim kurulundaydım. Bu durumdan nasıl çıkarız diye dernekte de konuşuyorduk. O dönem şöyle bir fikir ortaklığı doğdu: “Madem ki bir araya gelebiliyoruz, hem mevcut dökümhanesi olan hem de yeni yatırım yapmak isteyenleri aynı bölge ve yerde toplamaya çalışalım” dedik. Bunun için de girişim başlatmaya karar verdik. Yatırım yapmak isteyen dökümcüleri, dökümcülerin yan sanayilerini ve makinecilerini bir araya getirerek bir anket yaptık. Yatırım yapacak olan toplam 252 adet firma ortaya çıktı. Bu sayı için en az 4 bin 500 dönüm bir alana ihtiyacımız olduğuna karar verdik. Altyapı için

Türkdöküm

19


EZBER DIŞI

tüm fizibiliteyi yaptık. Neye ihtiyacımız olacağını belirledik ve yer arayışına başladık. Sanayi Bakanlığı’na başvurduk. Bakanlık, projemizi çok iyi karşıladı. Bakanlık zaten sanayicileri bir araya getirmeye çalışıyordu. Bir araya gelip başvuran bize her türlü kolaylığı sağlayacağını bildirdi. Bakanlık yer olarak bize Kastamonu, Gerede ve Kırklareli bölgelerini önerdi. Bunlardan birini seçmemizi söyledi. Ben de bakanlığa giden komisyonun başkanıydım ve aynı zamanda Kırklareliliyim. Herkes Kırklareli dedi. Zaten herkes bu üç yer içinde Trakya’yı tercih etti. Çünkü lojistik olarak Kırklareli, Kastamonu ve Gerede’den daha avantajlıydı. Kırklareli’nde şuan Ardöksan’ın bulunduğu yerde bin dönümlük bir arazi sanayi bölgesi olarak kağıt üzerinde ayrılmış ama başka bir şey yapılmamıştı. Yeri incelediğimizde bizim ihtiyacımız olan 4 bin 500 dönüm için de genişlemeye müsaitti. Devlet Planlama Teşkilatı da bu büyümeye onay verdi. Bölgedeki ilgili tüm yönetimlerle görüşmeler yaptık, kendi aramızda görüşmeler yaptık. Her şey yolundaydı, bir sıkıntı görülmüyordu. Fakat bir yanlış yaptığımızı sonradan anladım. Biz bu yeri yaparken bakanlıktan herhangi bir yardım talebinde bulunmadık, her şeyi kendi paramızla yapacaktık, hatta gösterilen yerin parasını bile vermeye

razıydık. Sanayi Bakanlığı’ndaki müsteşar arkadaşlar bize siz her şeyi kendiniz yapacağınız için kurulacak olan sanayi bölgesinde yönetimde de çoğunlukta olmamızın faydalı olacağını söylediler. Burada ise yönetimde en büyük mülki amirlik olarak Valilik, Belediye, İl Özel İdaresi ve Sanayi odası vardı. Bizim girişimimizi çok olumlu buldular, her türlü desteği sağlayacaklarını belirttiler. Biz de yönetimde söz sahibi olacağımızı bildirince her şey tersine döndü. Halbuki biz haklıyız, mademki bu kadar yatırım yapacağız, yönetimde söz sahibi olmak isteğimiz de çok doğal. Fakat karşı taraf da kendisinin bir organize sanayisinin olduğunu ve yönetimi verdiklerinde kontrollerini kaybedeceklerini düşündü. Dolayısıyla birileri olsun birileri ise olmasın demeye başlandı, bu süreç bir buçuk yıl sürdü, 12 resmi toplantı yaptık. O dönem DYP-SHP koalisyonunun sanayi bakanı sayın Mehmet Dönen bu projenin olmasını istiyor ama bazı bürokratlar Kırklareli Organize Sanayi Yönetim Kurulunun isteksiz oluşundan etkilendi ve olmaması için bakanı etki altına aldılar. Sonunda sanayi bakanı da olmamasına kanaat getirdi ve böylece proje rafa kalktı. Kırklareli projesi olmayınca şimdiki TOKİ’nin yerinde o zaman Arsa Ofisi vardı, oraya başvurduk. İşleri o zaman kurduğumuz kooperatif çatısı altında yürütüyorduk. Kırklareli olmayınca pes etmediniz yani, sektörü bir araya toplayacak olan projeye yer bulmaya devam ettiniz. Niye önemliydi bu proje? Projenin adı “Metal Şehri” idi. İdealimiz Türkiye’de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı. Örneğin İstanbul’dan müşterimizi helikopterle Metal Şehri’ne getirip işlerini bitirdikten sonra tekrar uçağına götürmeyi planlıyorduk. Yani tüm her şeyi detaylandırmıştık. Dolayısıyla bu projeyi hayata geçirmek için uğraş verdik. Aslında projeyi anlattığımız herkes ilgi gösterdi. Arsa Ofisi’ne Trakya bölgesinde yer istediğimizi söyledik. En uygun yerin Çerkezköy olduğunu söylediler. Gösterdikleri yer hazine arazisiydi. Bölge müdürlüğü ve diğer ilgili birimler her türlü kolaylığı sağlayacaklarını söylediler. Her şey olumluydu, biz de projeyi hayata geçirmek için canla başla çalışıyorduk. O dönem Arsa Ofisi talepler doğrultusunda hazineden yeri alıyor arsa durumuna getiriyor ve ihale usulüyle veriyor. Görüşmeler sonucu bize gösterilen yeri ihaleye hazırladılar. Söylediklerine göre yer bizim için hazırlanSebahattin Karalar, 13 yaşında modelciliğe başladı.



EZBER DIŞI

mıştı. Bizim yönetim kurulumuz da bana ve rahmetli Okay Hekimoğlu’na ihale için yetki verdi. İhaleye çıkılırken bize bu araziyi yekpare değil de şaibe olmasın diye 5-6 parçaya bölerek ihale edeceklerini söylediler. İhaleye gittiğimizde başkalarının da olduğunu gördük. Dolayısıyla biz sadece 3 parçayı alabildik. Böyle olunca ihalede kazandığımız yerlerin bize yetmeyeceğini de anladık. Yani projenin bütünlüğü bozulmuş oldu. Projede yer alan 252 firmadan ancak 32 firmaya yer verebilecek konuma geldik. Biz de bizim projeye göre ilk başvuranları sıraya koyarak ilk 32 firmaya yer verdik. Yeri aldıktan sonra diğer parçaları alanlarla birlikte ortak projelendirdik. Tam fabrikaları yapmaya başlayacaktık ki Çerkezköy Belediyesi’nden bir belde belediyesi ayrıldı, bizim arazi de bu belde belediyesi sınırlarında kaldı. Bu belediye aslında köydü, küçük bir yerdi. Belediyenin çok beklentisi var tabi gözleri de bizim yapacağımız yatırımlarda. Çünkü en büyük arazi, en büyük sanayiciler biziz, dolayısıyla başka dikkatlerini çekecek bir şey yok. Ben 12 yıl kooperatifin başkanlığını sürdürdüm. Bu belediye bir çevre planlaması yaptı ve bizim arazinin tam ortasından bir yol ve yeşil alan geçirdiler. Halbuki biz tüm altyapıyı daha önce Çerkezköy belediyesine onaylatmışız ama belediyelerin değiştirme yetkileri de var. Böylece hiçbirimizin burada fabrika yapabilme imkanı kalmadı. Yaptığımız hiçbir görüşmeden sonuç alamadık. Nitekim biz buraya fabrika yapamayacağımızı anladık. Arazi de aslında değer kazandı, aldığımız fiyatları üçe katladı. Bizim yatırımcılarımızdan bazıları krizler yaşadı, el değiştirmeler oldu, bir çok tartışmanın sonunda burayı satmaya karar verdik. İyi bir zamanda iyi bir rakama sattık. Burada kimsenin bir ekonomik kaybı olmadı ama maalesef herkesi heyecanlandıran Metal Şehri projesi gerçekleşmemiş oldu.

22

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Proje gerçekleşseydi ne değişecekti? Çok şey değişecekti. Bildiğiniz gibi dökümcülük hem kirli bir iş hem de ağır sanayi olması nedeniyle zor bir sanayi dalıdır. Kirlilik derken yanlış anlaşılmasın, kömür tozuyla çalışıldığı için kirli görünümlü bir sanayi olarak biliniyor. Yoksa döküm çevre kirliliği yaratan bir sanayi değildir. Dökümde kullandığınız hammadde kumdur. O da doğadan çıkıyor. İçinde hiçbir yabancı madde yok. Bentonit kullanılıyor oda doğadan çıkan bir kil minerali, keza kömür tozu da öyledir. Bu üç hammaddeyi karıştırıp kalıp yaptığınızda ve dökümü döktüğünüzde bunun bir kısmı yanıp, incelip toz haline geldiğinde ve de kömür tozuyla birlikte siyaha dönüşünce kirli bir sanayiymiş gibi görülüyor. Ama siz fabrikanızın filtrelerini kontrol altına almışsanız, havalandırmanızda sorun yok ise, çevreye bir atık da bırakmıyorsanız sorun yok. Atık da zaten kumdur, bu da dolgu malzemesi ve çimento fabrikalarının silis ihtiyacı için Avrupa’da kullanılıyor. Türkiye’de şuan dolgu malzemesi bol olduğu için döküm kumu kullanılmıyor. Dolayısıyla döküm kirli bir iş değildir. Diğer avantajı yan sanayisi yanına gelecekti, işlemeci firmalar da içinde bulunacaktı, böylece şuan birçok dökümhane işleme yatırımlarını yapmak zorunda kalmayacaktı. Artık dökümhanelerde işleme tezgahları da olmak zorunda çünkü dışarıdan işleri kontrol etmek zorlaştı. Döküm alıcıları artık parçayı işlenmiş istiyor. Eğer proje gerçekleşseydi içinde işlemeciler de olacağı için dökümhaneler bunları rahatlıkla kontrol edebilecek işleme işlerini burada yaptırabileceklerdi. Dökümhaneler işleme atölyesi kurma ihtiyacı duymayacaklardı. Hem iletişim, hem stok hem de navlundan dolayı çıkan maliyetlerden kurtulmuş olacaklardı. Bizim projemiz ihtisas, entegre bir organize sanayiyi hedefliyordu. Örnek bir proje olacaktı ama maalesef bürokrasiyi aşamadık. Siz yine de Trakya’yı tercih ettiniz!... Aslında burada yatırım yapmayı tercih etmiyordum bu babamın tavsiyesiydi. Ait olduğun bölgeye fabrika kurma diyordu. Uzun süre bu tavsiyeyi anlayamamıştım. İlerleyen zamanlarda yaşadıklarım babamın haklı olduğunu bana gösterdi. Bölgenizde yatırım yapıyorsanız sizin geçmişinizi bilen insanlar sizi kabullenemiyor. Elinden geldiğince zorluk çıkarıyor. Çünkü çekemiyor sizi. Habibler’de yer olarak fabrikayı büyütemediğimiz için burayı tercih ettik. Habiblerde başka sıkıntılarda vardı. Dönemin Belediye başkanı Bedrettin Dalan Haliç’in etrafını temizleyeceğim diye çevredeki sanayicilere baskı uyguluyordu, biz de bu yıldırma politikasından nasibimizi aldık. Ardöksan, o dönem artık ihracata başlamış, Avrupa’ya çalışıyor, otomotiv sanayisi için önemli parçalar döküyordu. Yaptığımız önemli projeleri riske etmek de istemiyorduk. Dolayısıyla Habibler’den çıkmak istedik. Metal Şehri projesinde sonradan zorluk çıkaran Kırklareli valisi de o dönem değişmişti. Sayın Kemal Önal Kırklareli’ne


EZBER DIŞI

atanmıştı. Projeden haberdar olmuş, beni çağırdı ve yaşadığımız sorunlardan dolayı Kırklarelili olduğum için de buradan bir yer almamı istedi. Ben de istekli olmamama rağmen kırmamak için tamam dedim. Yeri görmeye bile gitmedim. Aynı dönemde belediyenin Habibler’deki baskıları da devam ediyordu. Biz de kendimize sağlam bir alan yaratmak için şimdiki yere fabrika kurmaya karar verdik. Ardöksan bugün neler yapıyor? Daha doğrusu geçmişten bugüne ne değişti? Ne oldu da bu başarı sağlandı? Ardöksan, tüm imkansızlıklar ve sıfır sermayeden bugüne gelmesinin püf notası zor işleri yapmasıdır. Zor işleri tercih ettik, diğerlerinin yapmak istemediği işleri yaptık. Örneğin bu bizim hat’ta uymaz, bunun sakatı çok olur, maçası çok olur, bu uğraştırır deyip birilerinin yapmak istemedikleri işleri Ardöksan tercih etti. Biz bunlara çözüm bulduk. Ardöksan, problemli işlerin getirildiği yer olarak anılmaya başlandı. Çünkü Ardöksan işi geri çevirmez. Adet olarak da biri de yapar, bini de yapar. Adöksan, markasını zor işleri yapmış olmasından dolayı oluşturmuştur. Bir de modelciliğin verdiği avantajı unutmamak lazım. Çünkü bahsettiğimiz bu zor işler modelcilik bilgisi ve becerisin avantajıyla başarıldı. Dışarıda model yaptırdığınızda modelci, dökümcünün yaşadıkları veya yaşayacaklarını bilemeyebilir. Hem modelci hem de dökümcü olmanın avantajı dökümde yaşayacağın sorunları modelde gideriyor olmaktır. Modelde halledildiği için dökümde bir başkasının yaşadığı problemler Ardöksan’da yaşanmıyor. Modelcilik dökümde çok önemlidir.

Modelciliğimizin vermiş olduğu avantajla müşterilerimizin Ar- Ge çalışmalarını da yürütüyoruz. Müşterilerimiz prototip yaptıklarında ilk çalışmasını bizimle yürütüyor. Hatta seri dökümü başkasına da döktürecek olsa bile o Ar-Ge çalışmasını bizimle yapıyor. Biz datayla başlıyoruz. Örneğin uluslar arası bir firmanın dizayn departmanı bize bir data çizip gönderiyor, biz bunu döküm yönünden nasıl kolaylaştırırız diye bakıyoruz. Datanın üstünde tadilat yapıyoruz, karşılıklı görüş alışverişinden sonra en son ahşap bir model yapıyoruz. Ahşap modelle el kalıplamada parça elde ediyoruz, parça işleniyor, montaj hattında deneniyor eğer uygunsa seri modeli yapılıyor. Ahşap model olduğu için değişiklikleri de kolaylıkla yapabiliyoruz. Dökümcülük devam ederken başka sektörlerde de yatırım yaptınız. Neden böyle bir tercihte bulundunuz? Döküm dışındaki yatırımlar biraz geçmişe dayanarak gelişti. Dedem Selanik’ten buraya göç etmiş. Ailemiz orada hayvancılık yapıyormuş. Gelmiş burada gösterdikleri yeri beğenmemiş, burada hayvancılık yapamam demiş ve Dereköy’e yerleştirmişler. Orada hayvancılık yapmaya devam etmiş. Babam ve amcalarım da burada büyümüşler. Ben de 13 yaşına kadar Dereköy’deydim. Hatırlıyorum ben de o yaşta eşek üzerinde mandıraya süt taşırdım. Dolayısıyla hayvancılık ve süt ile bir tanışıklık vardı. Ardöksan olarak bu bölgeye geldiğimizde baktım ki burada sanayiciler var ama bir araya gelip organize olamıyorlar. Ben burada Sanayi ve İş Adamları Derneği’nin kurulmasına öncülük ettim. Faaliyetlerini anlamak için sık sık bu iş adamlarıyla bir araya geliyordum. Bir gün de süt işletmecileriyle bir toplantı yaptım. Dedim ki burada çok güzel beyaz peynir üretiyorsunuz ama örneğin bir tatil yöresine gittiğimizde yediğimiz beyaz peynir sıkıştırılmış lor oluyor. Buradaki Beyaz peyniri siz niye oralara satamıyorsunuz, diye sordum. Bizim peynirimiz kültürlü değil, klasik peynir olduğu için pahalı kalıyor ve satılamıyor cevabını aldım. Ancak bir yandan da hammadde kaynağında sıkıntılar olduğunu duyuyordum. Sütün hijyen kalitesinin de iyi olmadığı, inekten sağılırken mikrop ürettiğini söylediler. Bu sıkıntıları nasıl gideririz diye konuşmaya başladığımızda, zaten dedelerimizden kalan hayvancılığa yatkın bir genimiz var, madem ki bu bölgedeyiz hayvancılık yapmayı da düşünmeye başladık. Hobi de olsa bir taraftan hayvancılık da mı yapsak diye içimizde bir kı-

Projenin adı “Metal Şehri” idi. İdealimiz Türkiye’de bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük hayallerimiz vardı

Bugün yine aynı zor işleri mi yapıyorsunuz? Özel işleri yapmaya özen gösteriyoruz ama günümüzde artık herkes her şeyi yapabiliyor. Eskisi gibi yapılamayan daha doğrusu becerilemeyen işlerin sayısı azaldı. Eğer sadece bunları yapacağız dersek butik, küçük bir dökümhane olarak kalırdık. Sürüm yapamazdık. Dolayısıyla biz hep büyümeye çalıştık. 1975’lerde 300 tonlarla başlayıp bugün 8 bin tona ulaştık. Zaten artık müşteri seni teşvik ediyor, seri ve ekonomik üretimle, maliyet analizleriyle devam etmek durumundasın. Biz de artık tüm ince hesapları yapıyoruz. Kulvarımızı belirledik, otomatik kalıplama hatlarımızın yanında elle kalıplamayı da sürdürüyoruz. Müşteriden gelen 1 veya 10 parçayı da döküyoruz, 100 bin adet parçayı da döküyoruz.

Türkdöküm

23


EZBER DIŞI

Karalar A.Ş.’nin Istranca markasıyla Trakya’nın her noktasında ürünleri bulunuyor. Türkiye genelinde Kipa marketler zincirinde bizim ürünlerimiz satılıyor. Fabrika satış mağazamız mevcut, İstanbul’da 3 adet şarküteri mağazamız var pırtı oluştu. Buralarda da köy kooperatifleri oluşmuş. Köy-Kop diye bir üst kuruluş var, burada da üye kooperatiflerinin sütünü işlemek için kredi ile bir süt işletme tesisi kurmuşlar. Krediyi ödeme günü geldiğinde ödemeyeceklerini anlıyorlar ve burayı elden çıkarmak istiyorlar. Bu tesisi buradaki işletmeler alsın diye girişimde bulundum. Kurulmuş bir tesisi ortaklaşa almalarını tavsiye ettim. Fakat bu girişimde de başarılı olamadık, bir araya getirip o tesisi aldıramadık. Bu tesis icra yoluyla satılacaktı ve parçalanacaktı. Bizim düşüncemizde ise hayvancılıkla başlayıp daha sonra da süt işleme tesisi , et işleme tesisi ve yem üretme tesisi kurmak vardı. Bahsettiğim hazır süt işleme tesisini kimse almayınca biz almaya karar verdik. Aslında ilk önce havyacılık yaparak başlamak istiyorduk. Ama icra yoluyla parçalanmasın diye Istıranca markasıyla üretim yapan tesisi aldık. Bölgede böyle bir tesisin heba olmasını istemedik, hem de bölgede bu tür durumlar için öncülük yapmak istedik. Böylece hayvancılığa daha doğrusu süt işleme işine girmiş olduk. Türkiye’de kaliteli süt sorunu hala devam ediyor. Son zamanlarda kurulan modern çiftlikler belki bu kaliteyi yakalıyor ama henüz genele yayılmış bir durum yok. Niye iyi süt yok? Çünkü süt sağımı çok ilkel şartlarda gerçekleşiyor. Halbuki bu sağımın çok modern ve hijyen şartlarda olması gerekir. Elinde beş on hayvanı olan köylü böyle bir tesis kuramaz, yatırımı ağır, dolayısıyla bu kalitenin modern çiftliklerde olması lazım. Hayvanlar süt sağma merkezinde sağılmalı ve süt hava ile temas etmeden memeden soğutucu tanka kadar gitmesi, buradan da yine havayla temas etmeden süt işletmesine gitmesi lazım. Bu zinciri koparmazsanız hijyenik iyi bir süt elde edersiniz. Kalite ve iyi derken yanlış anlaşılma olmasın. Çünkü Trakya’nın sütü Türkiye’de en iyisidir. Ama kalite tamamen bakteri ile alakalıdır. Aroma olarak sütün içindeki yoğunluk bitki örtüsünden dolayı Türkiye’nin en

24

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

iyi sütü Trakya’dadır. Bakteri sorunu ise tamamen ilkel şartlardaki sağımla ilgilidir. Bizde süt işleme tesisimize kaliteli süt sağlamak için hayvan besiciliği yatırımımızı da yaptık. Nedir bu yatırımlar biraz daha açarsak? Süt işleme tesisinizin kapasitesi ne kadardır? Ne kadar hayvanınız var? Çünkü yaptığınız iş hobiden çıktı, artık bir sanayi yatırımı durumunda. Biz Köy-Kop’tan tesisi aldığımızda 20 ton kapasitesi vardı ama sadece 2 ton süt işlenebiliyordu. Bu kapasiteler bizim için yeterli değildi biz de 50 ton kapasiteye çıkardık. Burada kapasite süt ile ilgilidir. Yani sütünüz yoksa kapasitenin olması çok önemli değil. Dökümde de durum böyledir eğer pikiniz yoksa kapasitenizin fazla olması bir şeyi değiştirmez. Hammaddeyi bulmak önemlidir. Konu süt olunca da hijyen hammadde bulmak önemlidir. Yani kapasiteyi süt tayin ediyor. Aldığımızda sadece yoğurt üreten bir tesis durumundaydı. Kapasiteyi de artırdıktan sonra bildiğiniz sütten elde edilen tüm ürünleri üretmeye başladık. Bugün Karalar A.Ş.’nin Istranca markasıyla Trakya’nın her noktasında ürünleri bulunuyor. Türkiye genelinde Kipa marketler zincirinde bizim ürünlerimiz satılıyor. Fabrika satış mağazamız mevcut, ayrıca İstanbul’da 3 adet şarküteri mağazamız var. Bu sayıyı çoğaltmayı düşünüyor musunuz? İleriye dönük İstanbul’da bu sayıyı 20’ye çıkarıp üretimimizin yüzde 50’sini kendi satış mağazalarımızda satmayı hedefliyoruz. Hayvancılık yatırımında da günlük 6 ton sütü kendi hayvanlarımızdan temin etmeyi planlıyoruz. Bu duruma da geldik aslında şuanda hayvanlarımızı da çoğaltıyoruz. Hayvan konusu da çok hassas bir nokta. Bizim 1500 hayvanımız olacak, burada önemli olan hayvan satın almak değil, sağlıklı hayvan almaktır. Hayvanlar çok hassastır, ithal ediyorsunuz belki ama geldiklerinde



EZBER DIŞI

uyum sorunu yaşıyorlar. Gemiyle getirildiğinde hava değişiminden dolayı hastalanabiliyorlar. İnsan gibidir, geldiği yere adapte olmayabiliyor. Bizim hedefimiz bölgeden genç ve sağlıklı hayvanlar toplayarak sürüyü oluşturmak. Projemiz de bu şekilde ilerliyor. Hayvancılık ve süt sektöründe karşılaştığınız sıkıntılar nedir? Sektörde çok büyük haksız rekabet var. Anormal derecede hileli üretim mevcut. Biz bu işe girdikten sonra anladık bu hileli üretimi. Tereyağı yapıyoruz örneğin 9 liraya mal ediyoruz ama diğeri 8 liraya satıyor. Düşünüyorsunuz bunu bu fiyata satması mümkün değil ama içinde margarin olunca mümkün olabiliyor. Tüketicinin bu hileleri görmesinin mümkünü yok. Dolayısıyla en büyük handikap rekabet. Tüketici alışkanlıklarını değiştirmek de zordur. Markette en ucuzu, yada promosyonu olan ürünü tercih ediyor. Veya alışmış olduğu markayı alıyor. Ama o markayı alırken de çok iyi düşünmesi gerekiyor. Tabi bunu tüm markalar için söylemiyoruz. Biz Istranca markası olarak butik üretim yapıyoruz. Köy lezzeti ve kalitesini sunuyoruz. Neden kendi şarküterilerinizi kurdunuz? Tüketicinin bilinçli olarak gelip ürünlerimizi almasını istiyoruz. Ürünlerimizin marketlerde diğer ürünler arasında kaybolmasını istemiyoruz. Marketler tamamen kargaşa ortamı. Biz butik bir üretim yaptığımızdan ürünlerimizin tamamı doğal ve çok kaliteli. Markamızı ayırmak istiyoruz. Tüketiciler eğer eski doğal kaliteli köy ürünlerinin tadını biliyorsa Istranca’yı aldıklarında aynı tadı fark edebiliyorlar. Bir de biz doğal ürettiğimiz için maliyetlerimiz yüksek. Marketlere verdiğinizde bu farkımız anlaşılmıyor, ayrıca doğal ürünler olduğundan raf ömürleri de diğerleri gibi değil, daha kısadır. Çünkü biz koruyucu hiçbir katkı malzemesi kullanmıyoruz. Tüm bu sebeplerden dolayı kendi mağazalarımızla ürünlerimizi tüketicilere ulaştırmak istiyoruz. Bir de bu alanda çok büyüyüp örneğin ülkemizde bilinen büyük markalar gibi olmak hedeflerimiz arasında yok. Biz bu doğallığı koruyarak bu sektörde fark yaratmak ve butik kalmak istiyoruz. Biz şuan Istranca markasıyla, peynir çeşitlerini, tereyağı, yoğurt, ayran gibi ürünleri üretip pazarlıyoruz. Şarküterilerde bulunan tüm peynir çeşitlerini yapıyoruz. Döküm ile hayvancılık veya peynircilik farklıdır. Belki ikisi de yatırım olarak değerlendirilebilir, sonuçta hepsini iş mantığıyla yürütüyorsunuz ama farklı iki alan. Karşılaştırır mısınız? Proses olarak ikisi de aynıdır. Dökümhane ile süt işletmesi çok farklı değil. Birinde metali belli bir sıcaklık derecesine getiriyorsun, bu metali kalıpların içine döküyorsun, çeşitli kontrollerden geçerek bir ürün ortaya çıkıyor. Diğer tarafta da sütü kaynatıyorsun, çeşitli

26

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

aşamalardan geçirerek, kaplara dökerek, şekillendirerek, dondurarak veya mayalayarak, baskılayarak ürünü çıkarıyorsunuz. Proses ve kalite anlayışı değişmiyor. Temel zihniyet önemlidir, sizin anlayışınız o işin şeklini belirliyor. İster döküm parçası olsun ister yoğurt olsun siz neyseniz ürün odur. 13 yaşından beridir döküm sektörünün içindesiniz, hayvancılık ise ata mesleği diyelim, karşılaştırmak durumunda kalırsanız hangisini kendinize daha yakın görüyorsunuz? Sevmek yada sevmemek veya yakın hissetmeyi, ayırt etmek biraz zor. Örneğin döküm oturmuş bir sektör. Hayvancılık veya süt işleme oturmamış bir sektör. Aslında gıda sektörünün tümü için geçerli. Çok dağınık ve büyük bir sektör. Yasalar da kafa karışıklığına yol açıyor. Türkiye’de döküm sektörünün başlangıcına da şahit olmuş biri olarak söylüyorum zamanında bu da oturmamıştı. Ama gelişimini tamamlayıp belirli bir standarda geldi. Gıda sektörü hala böyle değil. Bizim Istranca işletmemize girdiğinizde tüm hijyen koşullarının olduğunu görürsünüz. Hijyen koridorundan geçeceksiniz, bone, maske, galoş takacaksınız, üzerine elbiseleri giyeceksiniz, sadece ziyaret etmek istediğiniz de bile tüm bunlar yapılıyor. 12 sorudan oluşan ankete de cevap verme durumundasınız. Bu bir sağlık anketi. Tesise girebilmek için bunları yerine getirme durumundasınız. Ama diğer tarafta işletmenin içinde güvercin yuva yapıyor ve bundan rahatsızlık duyulmuyor, hiçbir hijyen koşuluna uyulmuyor. İşte hijyen koşullarına uymayan bu kişilerle aynı pazardasınız, dolayısıyla oturmuş bir sektör değil. Dökümden en büyük farkı, örneğin dökümde siparişler durdu mu frene basıp hammadde de almam, her şeyi durdurabilirim. Ama gıda sektörü böyle değil, süt her gün geliyor, ineklerin tatili yok, cumartesi-pazar da süt veriyor, bayramda da süt veriyor. Dolayısıyla bu yönden birbirlerinden biraz farklı sektörler. Döküm ve peynir dışında kum tesisi yatırımınız da var. Bu tesisten de bahseder misiniz? Bunlar dökümcülüğe bağlı olarak yapılan yatırım-


EZBER DIŞI

lardır. Biz dökümcüleri Kırklareli Organize Sanayi Bölgesi’ne toplayacağız demiştik böyle bir projemiz vardı, az önce de bahsetmiştim zaten. Buraya gelecek olan dökümhaneler nihayetinde kumla çalışacaklardı. Girişim aşamasında burada bir kum sahası ruhsatı almıştık. O ruhsat sahası içerisinde 100 dönüm yerinde tapusunu alarak kum tesisi kurduk. Burada dökümhane yokken kum tesisi faaliyete başlamıştı. Üretip kum olarak satmaya başlamıştık. Burada dökümhaneler olursa onların kumunu temin edeceğimizi düşünmüştük. Dökümhaneler kurulmayınca orada çıkardığımız kumu yapı kimyasalı sektörüne vermeye başladık. Kendi dökümhanemizin kumunu da oradan temin ediyoruz.

Önce Özer Karalar aramıza katıldı. Zaten çocuk yaştan beridir dökümhaneyle iç içeydi. Kızım da eğitim görürken bizimle çalışmaya başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra tamamen aramıza katıldı. En sonda da küçük oğlum Sezer Karalar eğitimini tamamlayıp bizimle çalışmaya başladı. Zaten günümüzde eğitim almadan bu işleri yürütmek mümkün değil. Benim bu aşamada tek başıma işleri yürütebilme imkanım zaten yoktu, onlar katıldığı için daha güçlüyüz. İş hayatı ve teknoloji benim başladığım zamanki gibi değil. Bundan sonra biz artık onlara başarılar dileyerek ufak ufak nasıl gidiyor diye çay kahve içmeye gelme zamanındayız.

Nedir bu yapı kimyasalları? Seramik yapıştırıcıları, hazır sıvalar, tamir harçları, mantolama yapıştırıcı sıvası gibi ürünler. Burada da günlük 300 ton kapasitemiz var.

Aile şirketlerinin bazı sıkıntıları ve zorlukları vardır? Siz yaşıyor musunuz? Doğrudur aile şirketleri bazı durumlarda tıkanma yaşayabilir. Biz de bunların farkındayız. Dolayısıyla bu tıkanıklığı yaşamamak için belirli adımlar atmayı düşünüyoruz. Bu konuda danışmanlık hizmeti alacağız. Aile anayasasını yazmamız gerekiyor. Bunu oluşturduğumuz noktada kurumsallığımız devam edecek. Yani kurumsal bir durum yaratmazsak, aile anayasasını yazmazsak, buranın Yönetim Kurulu Başkanı kim olacak diye konuşursak olmaz. Çünkü ileri de torunlar da katılacak bu şirkete. Burada kimin hangi görevi üstleneceğini sistemin ve aile anayasasının belirlemesi lazım. Bunları tanımlayıp adını koyduğumuzda bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Şuan için sorun yok, ileride de sorun yaşamamak için gerekli önlemleri alacağız. Başarılı olmanın yolu da buradan geçiyor. Kişiler her zaman geçicidir, önemli olan kurumların devamlılığıdır.

Sabahattin Bey, işinizi siz başlattınız sonra çocuklarınız da size katıldı. Bu durum size nasıl bir güç ve avantaj sağladı? Çocuklarım arkadan gelmemiş olsa zaten bu noktada olmazdık. Onlar var diye bu noktalara geldik. Ben de bu mücadeleyi zaten onlar için verdim. Onlar da iş konusunda çok istekli, bu işi yapmak istiyorlar. İlk

Ardöksan’ı nasıl tanımlarsınız diye sorsak, cevabınız ne olur? Geldiğimiz noktayı hiçbir zaman unutmayız. Geçmişimizi unutmayız. Sıfırdan başladık, hiçbir zaman çalışmaktan bıkmadık ve en önemlisi de hiç pes etmedik. Bugüne kadar hep mücadele verdik, bundan sonrada bu mücadeleye devam edeceğiz.

Başka dökümhanelere veriyor musunuz? Başka dökümhanelere satmıyoruz, yapı kimyasalı üretiyoruz. Dökümhane kumu ile yapı kimyasalı kumu birbirinden çok farklı. Dökümhaneler, tek boy, tek tip kumları tercih eder, gaz geçirgenliğini sağlamak için tek boy kuma ihtiyaç vardır. Yapı kimyasalında ise bunun tam tersidir. Bağlayıcı olabilmesi için tüm boyların karışımı isteniyor. Dolayısıyla ikisini bir arada sürdürmeniz çok mümkün değil. Dökümhanemiz için özel üretiyoruz, geri kalanını yapı kimyasalı sektörüne veriyoruz. Kumda Arkumsan markasıyla, Yapı Kimyasallarında da Bertoni Arkim markasıyla hizmet veriyoruz.

Türkdöküm

27


SERGİ

Döküm Çapaklarından Sanatsal Ürünler Çıktı Türkiye Döküm sektörü bir ilke tanıklık etti. Naciye Özdemir ve Hatice Korkmaz kardeşler seramikten yaptıkları çalışmalar ve döküm çapaklarından yaptıkları dokuma tablo ile heykeller sergisi büyük beğeni topladı.

T

ürkiye’de bir ilke imza atan Naciye Özdemir, dökümcü eşi Nizamettin Özdemir’in eve getirdiği döküm çapaklarıyla yaptığı eserleri İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda, Kocaeli’de ise tarihi tren garı içinde bulunan Devlet Sergi ve Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerin beğenisine sundu. Hatice Korkmaz’ın seramikten yaptığı çalışmalar ile Naciye Özdemir’in oluşturduğu dokuma ve döküm çapaklarıyla tablo ile heykeller sergisi büyük beğeni topladı. Sergide en büyük ilgiyi Naciye Korkmaz’ın dökümhanede çalışan eşi Nizamettin Özdemir’in eve getirdiği çapaklardan yaptığı eserler gördü. Türkiye’de ilk kez böyle bir çalışma yapıldığını söyleyen Naciye Özdemir “Dökümhanede çalışan eşim bir gün eve çalışması esnasında atık haline gelen bir çapak getirdi. Çapağın şekli beni büyüledi. Daha fazla getirmesini istedim. Sonrasında döküm çapaklarına hayat verdim. Yaptığım eserleri şekillendirmedim. Çünkü insanların kendi hayallerindeki şekilleri oluşturmasını istiyorum. Sanayi atıklarını sanatsal olarak

28

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

değerlendirmek bana haz veriyor” dedi. Döküm çapaklarının bu şekilde değerlendirilmesi sayesinde doğaya da büyük bir katkıda bulunduğunu belirten Naciye Özdemir bu çalışmaları sürdüreceğini söyledi.


DÖKÜMÜN FOTOĞRAFLARI

2. Ankiros Dökümün Fotoğrafları Sergisi 13 – 16 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak olan Ankiros/Annofer /Turkcast fuarları ve 6. Ankiros Döküm Kongresi’ne paralel olarak, TÜDÖKSAD tarafından gelenekselleştirilen Dökümün Fotoğrafları Sergisi’nin ikincisi de yapılıyor. İlki Ankiros 2010 fuarında yapılan ve büyük ilgi gören “Döküm”ü konu alan fotoğraf sergisi için süreç yeniden başlıyor. Fotoğraf sergisi, yine fuar alanı içinde açık mekanda yapılacak ve seçilen fotoğraflar sergide 4 gün boyunca görülebilecek. İlki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen dökümün fotoğrafları sergisine gösterilen ilginin ikincisinde de artarak devam edeceği ve serginin gelenekselleşmesine katkıda bulunacağı bekleniyor. Sergi 13 Eylül 2012 tarihinde saat 13:00’da Tüyap İstanbul adresindeki sergi alanında tören ile açılacak, fuara ve kongreye katılanların ziyaretine açık olacak. KATILIMCILAR

GÖNDERME ADRESİ

Döküm sektörü ile ilişkisi olan tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçılar, çektikleri siyah beyaz veya renkli fotoğrafları sergide değerlendirmek üzere gönderebilirler.

Ana tema: “Döküm ve Dökümcüler” olarak belirlendi.

Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) 2. Dökümün Fotoğrafları Sergisi Yasemin Sokak Birlik Sitesi No:1/3 Gayrettepe / İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 e-mail: info@tudoksad.org.tr

FOTOĞRAF KONULARI;

SON KATILIM TARİHİ

KONULAR

• Döküm süreçlerinin görüntüleri, • Döküm çalışanları (portre veya grup), • Döküm parçaları (güncel, tarihi, arkeolojik), • Döküm makineleri, techizatı, tesisleri, • Takım çalışmaları, • Dökümde yeni teknolojiler, • Mikroskopik yapılar. FOTOĞRAFLARIN ÖZELLİKLERİ

• Karta basılmış eserlerin kısa kenarı 18 cm’den küçük, uzun kenarı 45 cm’den büyük olmayacaktır.

• Eserlerin sergileme aşamasında istenilen boyutta • • • •

basılabilmesi için gönderilen baskı kadrajlarında, En az 300 dpi çözünürlükte, JPEG, TIFF, RAW, gibi standart dijital formatlarda, Kırpma, renk, kontrast ayarına izin verilmekte, montaja izin verilmemektedir. Çekim tarihi; En fazla 5 yıl önce olmalıdır.

• 15 Haziran 2012 • Gelen fotoğraflar, seçici kurul tarafından değerlendirildikten • • • •

sonra baskıları yapılıp, sergi için hazırlanacaktır. Bu sergi için birincilik, ikincilik değerlendirmesi ve ödüllendirmesi yapılmayacaktır. Gönderilen fotoğraflar iade edilmeyecektir. Sergilenen resimler için bir fotoğraf kitabı hazırlanacaktır. Her katılımcıya 10 adet katalog gönderilecektir. Gönderilen fotoğraflar, Tüdöksad tarafından, Türkdöküm Dergisinde, internet sitesinde ve Tüdöksad’ca organize edilecek kongrelerde bedelsiz olarak kullanılabilecektir. Sergilenen fotoğraflar için bir bedel ödenmeyecektir.

KATILIM ŞEKLİ VE SÜRESİ

• Her katılımcı en fazla 10 fotoğrafla katılabilir.

• Fotoğraflar, internet yoluyla, bir cd veya • • • •

USB-stick üzerine kayıt edilip hasar görmeye cek paketler ile gönderilecek veya elden teslim edilecektir. Fotoğraflarla beraber her foto için dijital ortamda gönderilecekler; Katılımcının adı soyadı, döküm sektörü ile ilişkisi, adresi, temas edilecek telefon numarası, Katılımcının sivil fotoğrafı ile birlikte fotoğraf sanatına ilgisini anlatan kısa bilgi, Fotoğrafın; • İsmi veya rumuzu, Çekildiği yer, Tarih, Hikayesi (En fazla 50 kelime)

Türkdöküm

29


EGES MÜŞTERİLERİ DÜNYA ÇAPINDA ARTIYOR

EGES, 42 ÜLKEDE PROFESYONELLERİN TERCİHİ

İR L İ B

E L İ R

İ T Ş İ

Ğ E D

N A K

I L S

FT İ Ç

E M İT

İ R E

E T S Sİ

L M

G R E

E R F

EGES ELEKTRİK VE ELEKTRONİK SAN. TİC. A.Ş. Adres: Taşocağı Yolu Yelken Sok. No:10/3 Bağcılar-İSTANBUL / TURKEY Tel:+90 212 446 4121 Fax:+90 212 446 4127 e-mail: eges@eges.com.tr www.eges.com.tr

EGES INTERNATIONAL (UK) LTD.

UKREST LTD. UKRAYNA

EGES RUSYA

Adres:166 Upper Richmond Road LONDON, SW15 2SH Tel:+44 20 8789 4150 Fax:+44 20 8785 4016 e-mail: eges@egesint.co.uk www. eges.com.tr

Adres: Yuzhnoukrainskaya Street 5/1 Zaparozhye, UKRAINE Tel:+38 (061) 213 41 56 Fax:+38 (061) 213 41 57 e-mail: ukrest@ukrest.com.ua www.eges.com.tr

Adres: 43A Leningradskoye Shosse, Office 303,125212 Moscow-RUSSIA Tel & Fax:+7 499 159 75 49 Mobile:+7 926 467 5775 e-mail: egesrussia@egesint.co.uk www.eges.com.tr


1975’ten beri

DIN EN ISO 9001 :2000

EGES DEĞİŞTİRİLEBİLİR ÇİFT FREKANS ERGİTME SİSTEMLERİ Döküm sanayinde endüksiyon ocağı alımı yapılırken cihaz frekansı tamamen dökülecek ağırlıklı işe göre seçilirdi. EGES’in yeni üretimi değiştirilebilir çift frekans ergitme sistemleri ile artık döküm sanayi sabit frekanslı ergitme sistemlerinin döküm çeşitleri üzerindeki sınırlamasını kaldırmaktadır. EGES’in bu değişken frekans teknolojisi ile artık hem dökme demirler hem de tüm çelik grubu kusursuz bir şekilde dökülebilmektedir. Dökme demir ergitme işleminde döküm kalitesinin yüksek olması için ocak frekansının mümkün mertebe düşük seçilmesi önerilir. Frekansın düşük olması, ergitme boyunca sıvı metaldeki karışımın yüksek olması, karbon çözülümünün düzgün olması anlamına gelir. Ayrıca özellikle talaş ergitimi sırasında arzu edilen kalitede karıştırma yine mümkün mertebe düşük frekansla sağlanır. Çelik döküm ergitme işleminde döküm kalitesinin yüksek olması için ocak frekansının mümkün mertebe yüksek seçilmesi önerilir. Frekansın yüksek olması, ergitme boyunca sıvı metaldeki karışımın düşük olması ve yüzeyden emilecek istenmeyen çeşitli gazların banyo içine minimum oranda nüfuz etmesini sağlayacaktır. EGES’in değiştirilebilir çift frekanslı ergitme sistemleri ile aynı ünitede uygun astar kullanarak en iyi kalitede dökme demir veya çelik ergitme işlemi yapılabilmektedir.

EGES Değiştirilebilir Çift Frekans Ergitme Sistemleri Şematik Diyagram

1000 Hz / 500 Hz

‌~

=

GÜÇ ÜNİTESİ Frekans seçme işlemi, operatör tarafından basit bir şekilde yapılmaktadır. Mevcut ünitede ister tek ocakta ister çift ocakta da değiştirilebilir çift frekans uygulanabilmektedir . EGES’in değiştirilebilir çift frekans sisteminin tüm özellikleri demir dışı metal ergitiminde de geçerli olup, istenen kapasitede uygulanabilmektedir. EGES’in IGBT kontrollü ergitme sistemlerinin üstün özellikleri, değiştirilebilir çift frekansın avantajı ile birleştiğinde ortaya EN HIZLI, EN EKONOMİK ve EN GÜVENLİ endüksiyon ocağı çıkmaktadır.

KONDANSATÖR PANELİ

OCAK

1000 Hz / 500 Hz

‌~

OCAK 1

=

GÜÇ ÜNİTESİ

KONDANSATÖR PANELİ

OCAK 2


ÜYELERDEN

Akdaş’tan Büyük Bir Yatırım Daha Yıllık üretim kapasitesi ve yüksek ihracat oranlarıyla Türkiye’nin büyük dökümhanelerinden Akdaş, yeni bir yatırıma gitti. Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni dökümhanenin temel atma töreni yapılarak yatırıma start verildi.

İ

32

ki dökümhane ve talaşlı imalat fabrikası ile üç ayrı tesiste toplam 34 bin 200 metrekare kapalı ve 52 bin metrekare açık alanda üretim faaliyetlerini sürdüren Akdaş, 32.000 metrekare üzerine yeni bir dökümhane daha kuruyor. 28 Temmuz 2011 tarihinde temel atma töreni yapılan yeni tesisin devreye girmesiyle birlikte, halihazırda 44 ton sıvı maden kapasitesi ile Türkiye'nin en büyük döküm fabrikalarından olan Akdaş’ın bu kapasitesi 240 tona çıkacak. Yıllık 25 bin ton üretim kapasitesi ise yeni dökümhane ile birlikte 35 bin tona çıkmış olacak. Otomotiv, çimento, inşaat, enerji, gıda, makine imalatı, madencilik ve taş kırma, denizcilik ve demir-çelik gibi sektörlere ürünler üreten ve üretiminin yüzde 75’ini ihraç eden Akdaş, yeni yatırımın tamamını 2013 yılına kadar bitirmeyi hedefliyor. Yeni dökümhanede öne çıkanlar;

-İzabe 80 ton kapasiteli VD/VOD (Vakum, Vakum Oksijen Konverteri) (Haziran 2012) -80 ton kapasiteli LF (Pota fırını) (Mart 2012)

Ergitme ve izabe tesisi -Ergitme -2x30 ton İndüksiyon Ocakları (Mart 2012)

Serbest Dövme tesisi Açık kalıp dövme (Haziran 2013)

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Kalıplama ve döküm -60 ton/saat hareketli, 2 adet 35 ton/saat sabit reçine mikserleri, -50 ton/saat mekanik, 10 ton/saat termal reklamasyon, - 5 ton/saat kromit ayırma tesisi, -10X80X3m ve 8X100X3m döküm çukurları Ağır İşleme tesisi 8.3m + 5.1m + 5m dik işlemeye ilave olarak 13m (Haziran 2013) 8.3m (Haziran 2012)


ÜYELERDEN

Foseco’nun GIFA rekoru Foseco, standına gelen rekor sayıda ziyaretçi ile Düsseldorf’daki 12. GIFA Uluslararası Döküm Fuarının kendileri açısından en verimli GIFA fuarı olduğunu söyledi. 2007 yılındaki son GIFA fuarına kıyasla, 77 farklı ülkeden gelen müşterilerin spesifik bilgi talepleri yüzde 80 oranında arttı.

Y

aklaşık 1000 metrekare stand alanı ile GIFA fuarında en büyük stand alanına sahip katılımcılardan biri olan Foseco, dünyanın her yerinden gelen tüm firmalarının temsilcileriyle birlikte fuarda yerini aldı. Bu durum, bir çok müşteriye, Foseco’nun global dökümhane uzmanları ile kapsamlı deneyim alışverişinde bulunma fırsatını beraberinde getirdi. Sfero dökümün metalurjik özelliklerini geliştiren, Mg ilavesini önemli oranda azaltan, ocak ve döküm sıcaklıklarını ciddi ölçüde düşüren sfero üretimine yönelik yeni bir yaklaşım olan INITEK işlemi gibi Foseco standında sergilenen yeni teknolojiler müşterilerin özellikle ilgisini çekti. Foseco müşterileri ayrıca HOLLOTEX serisi gibi yenilikçi yolluk sistemi, alüminyumda metal tretmanı teknolojilerinde FDU, MTS ve ALSPEK H kullanımı ile alüminyum sektöründeki metal tretmanı teknolojilerindeki en yeni gelişmeler, alüminyum ergitmede enerji tasarrufu sağlayan yeni nesil ENERTEK potaları, ITA-

CA termal analiz cihazı ve refrakter boya uygulamalarının optimizasyonuna yönelik Boya Hazırlama Ünitesine büyük ilgi gösterdi. GIFA fuarıyla eş zamanlı yapılan Dünya Teknik Forumu’nun ana sponsoru olan Foseco, forumda “Alüminyum dökümhanelerindeki gaz giderme işleminin deney ve modellenmesi” ile “Sfero dökümhaneleri için yeni bir proses” başlıklı iki teknik sunum yaptı. Foseco ayrıca “Foundry Practice” isimli dergisinde ise toplam 13 yeni teknik makale yayınladı. GIFA fuar standında rekor sayılabilecek sayıda ziyaretçi ağırlayan Foseco’nun Almanya CEO’su Heinz Nelissen, bu durumu şöyle açıklıyor: " Foseco fuar standında ziyaretçi sayısının artması istikrarlı ciro yükselişi ve müşterilerimize yönelik üretim artışından kaynaklanan olumlu trendin devam ettiğini gösteriyor. GIFA doğru zamanda gerçekleşti. Satın alım isteklerini ifade eden pek çok uluslararası müşterimiz oldu. Atmosfer harikaydı."

Türkdöküm

33


ÜYELERDEN

Aydöküm, Inductotherm’i Tercih Etti Dünyanın önde gelen indüksiyon sistemleri üreticilerinden İnductotherm, kriz dönemlerinde geliştirdiği yeni teknoloji ve atılımların meyvesini almaya devam ediyor.

A

nkara’nın ve ülkemizin büyük dökümhanelerinden biri olan Ay Döküm, mevcut sistemlerine ek olarak yeni yatırımları için Inductotherm İndüksiyon Sistemleri’ne Kasım 2010’da sipariş verdiği indüksiyon ocağını Mayıs 2011’de devreye aldı. Aydöküm’de devreye alınan ocakla ilgili bilgi veren Inductotherm İndüksiyon Sistemleri Genel Müdürü Levend Otsukarcı, ihracattaki atılımlarına devam eden Ay Döküm, 2,500

34

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

KW Power Trak 1 x 4 ton çelik gövdeli ocağını yine Inductotherm’e sipariş ederek İnductotherm markasına olan güvenini gösterdiğini söyledi. İnductotherm İndüksiyon Sistemleri’nin 1990 yılında açtığı Türkiye tesisiyle bugün hem iç pazarda hem de bölge ülkelerinde birçok sektörün ergitme ve ısıtma sistemleri gereksinimlerini karşıladığını belirten Levend Otsukarcı, yeni aldığı siparişlerle birlikte 2011 yılında kapasite kullanımını maksimum seviyeye çıkardıklarını belirtti.


ÜYELERDEN

Bosch’dan Çelikel’e Ödül Alüminyum enjeksiyon yöntemi ile döküm ve sonrasında hassas CNC işleme yapan TÜDÖKSAD üyesi Çelikel, 2009-2010 dönemini kapsayan iki yıllık periyotta, “The best of the Best” olarak tanımlanan ve farklı segmentlerde üretim yapan dünya genelindeki ilk 60 firma arasına girmeyi başardı. Çelikel Proje ve Satış Koordinatörü İlhan Aydıner Bosch Groupe tarafından verilen ödülle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

A

lmanya Stuttgart ‘ta, Bosch Groupe tarafından 19 Temmuz 2011 tarihinde, organize edilen ödül töreninde, dövme, progresif kesme, sıvama, CNC işleme, plastik enjeksiyon, metal gurubu, döküm, elektronik, elektromekanik gibi pek çok farklı sektörlerden Bosh Group için global parça tedariği sağlayan firmalardan fiyat, kalite ve lojistik performanslarına göre yapılan değerlendirme sonucunda, dünya genelinde en iyi ilk 60 firmaya ödülleri Bosch Groupe tepe yönetimi tarafından verildi. Beyaz eşya ve otomotiv sektörlerine yönelik üretim yapan Çelikel, 2009 yılında B/S/H tarafından yine dünya genelindeki yaklaşık 750 Firma arasından en iyi 36 firma arasına girerek, beyaz eşya sektöründe en iyi döküm tedarikçisi ödülünü almıştı. Konuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Çelikel Proje ve Satış Koordinatörü İlhan Aydıner, 2009 yılında B/S/H tarafından laik görüldükleri en iyi döküm tedarikçisi ödülünün hemen akabinde, otomotiv sektöründe de Çelikel için son derece önemli bir müşteri olan Bosch Group’tan böyle bir ödülü almış olmanın gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Aldıkları bu ödülle tüm Avrupalı OEM ve Tier 1 te-

darikçilerinin, Türk yan sanayilerine bakış açılarının olumlu bir yönde etkileneceğini ümit ettiğini belirten İlhan Aydıner, “Bosch otomotiv elektrik sistemleri için, Macaristan, İspanya, Güney Afrika, Meksika, Brezilya‘da faaliyet gösteren Alternatör fabrikalarına, yıllık toplam 5.000.000 adet alternatör gövdesi imalatımız mevcuttur. Müşterilerimizin tedarikçilerinden bekledikleri minimum PPM seviyesi, maksimum 10 PPM olup biz bu hedefin çok daha altında kalmayı başarabildik” diyor. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde, otomotiv sektöründe yaşanmasını bekledikleri değişiklikler çerçevesinde 2020 yılında dünyada üretilmesi beklenen araç sayısının yaklaşık 200 milyon adet olacağına dikkat çeken İlhan Aydıner, “Avrupa’da üretilecek araç sayısı ise yaklaşık 40 milyon adede çıkacak. Avrupa’da üretilecek olan araçların ve araçlarda kullanılacak komponentlerin büyük bir kısmının, Doğu Avrupa, Rusya ve Türkiye’den tedarik edilecek. Bu kapsamda uzun dönem iş geliştirme, yatırım ve strateji planlarımızı oluşturuyoruz. Fiyat, kalite ve lojistik anlamında teknik ve ticari productuvitelerimiz, önümüzdeki dönemde de aynen devam edecek. Mevcut müşterilerimizin memnuniyetleri ve bu memnuniyetlerin uzun dönem sürekliliklerini sağlamaya yönelik gerekli geliştirme çalışmalarımız, öncelikli hedeflerimizdir.”

İlhan Aydıner

Türkdöküm

35


DOSYA

Yanardağ Küllerinden Denizde Doğan Mineral Kuma döküm yapan dökümhanelerin kum sistemi içindeki hammaddelerin başında “Döküm Bentoniti”nin geldiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Döküm sanayisi dışında bir çok sektörde bentonit kullanımı söz konusu. Yaygın olarak kullanılan bu mineral nedir, nasıl kullanılır, beklentiler nelerdir, en çok nereden çıkarılıyor? Türkiye bentonit yatakları bakımından zengin bir ülke midir?

36

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

B

entonit, bir diğer adıyla alüminyum silikat, alüminyum ve magnezyumca zengin volkanik kül, tüf ve lavların kimyasal ayrışması ile veya bozulmasıyla oluşmuş çok küçük kristallere sahip kil minerallerinden oluşan ve ağırlıklı olarak kolloidal silis yapıda, yumuşak, gözenekli ve kolayca şekil verilebilir açık bir kayadır. Döküm sanayinin vazgeçilmezi bentonit, ilk kez 1898-99 yılında Knight tarafından, ABD Wyoming’de Fort Benton yakınındaki killer için kullanıldı. Bentonit, bugün endüstride en fazla kullanım alanına sahip mineral gruplarından biri konumunda. Yağ sektöründen boyaya, sondajdan hayvan altlıklarına, kozmetikten hayvan altlıklarına kadar bir çok alanda farklı amaçlarla kullanılabiliyor. Plastik özelliği olan ve su ile temasa geçince şişebilen bu killer Döküm’ün de vazgeçilmezleri arasında. Aslında Bentonit’in ne olduğunu anlatmak çok fazla ilgi çekmeyebilir. Çünkü dökümhaneler, yıllardır bentonit kullanıyor ve nasıl olması konusunda da kimse farklı düşünmüyor. Ancak iyi bir bentonitten beklentiler de sadece değinerek geçilecek bir durum değil. Döküm-


DOSYA

hanelerin bu konudaki beklentileri oldukça fazla. Uzun yıllar maden yatağından alınıp direkt dökümhaneye gönderilen bentonitten beklentiler yükselince bunu işleyip, zenginleştirerek gönderme daha cazip hale geliyor. Bu da beklentileri daha da yükseltiyor. Böylece Türkiye’deki bentonitin iyileştirilmesi tartışmaları ve çalışmaları da hız kazanıyor. Özellikle 2000’li yıllarda uluslararası maden firmalarının Türkiye’de bentonit alanında milyon dolarları bulan yatırımlara imza atmaları iyileştirme faaliyetlerini de beraberinde getiriyor. 2000’li yıllardan önce de döküm bentonitinin iyileştirilmesi konusunda çalışmalar yapılmıştı. Özellikle akademi çevreleri makaleler yayınladı. Çeşitli sempozyum ve kongrelerde bildiriler yayınlandı. Döküm sektörü de bu çalışmalarda yer alıp, nasıl bir bentonit istediğini çeşitli platformlarda gündeme getirdi. Kapsamlı çalışmalardan birini de “Türkiye’de Döküm Bentonitlerinin 2000’lerde İyileştirilmesi” başlıklı araştırma ile Döktaş yayınladı. Bu araştırmanın en önemli tarafı Türkiye’deki bentonit yataklarının fiziksel açıdan incelenmesiydi. 2007 yılında Bensan A.Ş.’nin tüm hisselerini satın alarak Türkiye pazarına giren uluslar arası maden firması Amcol, Edirne – Enez’de bentonit çıkarıp işliyor. Fabrikasında sadece döküm bentoniti değil, yağ sanayi, deterjan, boya sanayi gibi bir çok sanayiye de bentonit bazlı hammadde üreten Amcol’ün Doğu Avrupa – Ortadoğu – Kuzey Afrika Bölge Ticaret Müdürü Emrah Ertürk, bentonitin en önemli fonksiyonel özelliğinin apsiyorson, su tutma, plastize olmasıdır diyor. Bentonitin esnek, şişen, büzüşebilen plastik bir yapı sağlıyor olmasının, bu yapıya bağlı olarak bağlayıcı fonksiyonlarının gelişebilmesi gibi fonksiyonel özellikleri kazanan bir kil minerali olmasına bağlıyor Emrah Ertürk. Bentonitin, bugün endüstride en fazla kullanım alanına sahip mineral grubu olduğunu kaydeden Emrah Ertürk: “Yağ sektöründe ağartma toprağı olarak kullanılır, bitkisel yağların rafinesi renklerinin açılmasında kullanılır. De-

Emrah Ertürk

terjan sektöründe yumuşatma efekti vermek için kullanılır. Boya sektöründe kalınlaştırıcı, sondaj sektöründe sondaj bentoniti, dökümde döküm bentoniti, hayvan yem katkı malzemesinde toksin baklayıcı, inşaat sektöründe sızdırmazlığı sağlayıcı olarak kullanılıyor. Yine inşaat yalıtımında kullanılabiliyor. Bentonit, kedi kumu olarak, hayvan altlıklarında, endüstride, çiftliklerde ve evlerde kullanılmakta. Kozmetik sektöründe ise yoğun bir kullanımı söz konusu” diyor. Görüldüğü gibi bentonit döküm sektörü dışında birçok sanayide yaygın olarak kullanılıyor. Kullanım oranı olarak bu sanayi dalları içinde döküm sektörü önemli bir yer kaplıyor. Çıkan bentonitin ne kadarının döküm sektöründe kullanıldığını sorduğumuzda Emrah Ertürk

TÜRKİYE’NİN BAŞLICA BENTONİT YATAKLARI •Enez (Edirne) Bentonit Yatağı •Kütahya ve Eskişehir Bentonit Yatakları •Kalecik (Ankara) Bentonit Yatağı •Çankırı Bentonitleri -Eldivan İlçesi Bentonit Yatakları -Kurşunlu İlçesi Bentonit Yatakları -Ilgaz İlçesi Bentonit Yatakları •Reşadiye (Tokat) Bentonit Yatağı •Ünye-Fatsa (Ordu) Bentonit Yatağı Bilinen yukarıdaki bentonit yataklarına ilaveten; Malatya- Elazığ yöresi bentonit yatakları, Trabzon, Giresun ve Konya bölgelerinde de bentonit yatakları bulunmakta. Kaynak: Türkiye’de Döküm Bentonitlerinin 2000’lerde İyileştirilmesi (Yaylalı GÜNAY, Seyfi DEĞİRMENCİ, Bülent ŞİRİN, Nusret AKARLAR)

Türkdöküm

37


DOSYA

Faik Üner

şöyle cevaplıyor: Aslında miktar yükseldikçe katma değeri düşüyor. Çünkü bentonit üzerinde yapılan işlem azalıyor. Fakat öyle sektörler var ki, kozmetik, plastik, nano teknoloji gibi belki miktarlar çok daha düşük ama bentonitin üstünde yapılan kimyasal işlemler çok daha fazla olduğundan çok daha büyük katma değerli ürün elde ediliyor. Birimde 100 dolara sattığınız ürünü, bentonitle 2 bin veya 5 bin dolara satabiliyorsunuz. Burada aslında tamamen katma değer oranlarına odaklanmak lazım. Ama tonaj olarak baktığınızda dünyada en yüksek bentonit tüketimi sağlanan alan demir çelik sektöründe pelet bentoniti olarak kullanılandır. Bugün milyon tonlar kullanılır, ama bentonitin en ucuz seviyesidir. Demir- Çelik’in ardından yüksek tonaj olarak Döküm ve Sondaj gelir. Boya ve plastik sektörlerinde tonajlar düşer ama burada da değerler çok artar. Çok ciddi katma değerli ürünler elde edilir.” Türkiye’de önemli bentonit yataklarının olması, bentonit kullanan sanayiler için önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak her endüstrinin ise bentonitten beklediği farklılaşıyor. Örneğin boya sanayinde özellikle organik modifikasyon yapıldığı için bu kimyasal reaksiyona daha uygun jelleşme seviyesi daha yüksek bentonit ihtiyacı varken, sondajda daha farklıdır bu beklenti. Ağartma toprağında kullanılan bentonitte örneğin hiç şişme istemezsiniz, tamamen farklı bir asit aktivasyonu yapacağınız için ona uygun bazı tuz değerlerinin minimize olmasını istersiniz. Dökümde de kullanım amacına göre istekler var. Emrah Ertürk bu istekleri şöyle belirtiyor: Döküm bentonitinin bağlayıcılığının olması, yüksek termal dayanıma sahip olması, aktivasyona yeterli cevap vermesi, yüksek şişme değerine sahip olması gerekir.” Amcol Mineral A.Ş. Teknik Müdürü Faik Üner ise Döküm bentonitinin diğer bentonitlerden en büyük far-

38

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

kının yüksek bir metal sıcaklığıyla karşı karşıya kalması olarak açıklıyor. “Bundan dolayı farklı özellikler gerekiyor. Burada termal durabilite çok önemli. Dökümcüler, farklı aşamalarda farklı özellikler beklemekte. Bütün bunları optimize eden bentonite döküm bentoniti diyoruz. Bir de benim döküm ürünüm iyi diyorsanız, bu bentonit özelliklerinin daha iyi seviyede olması gerekir” diyor Faik Üner. Bentonit yataklarına bakıldığında Türkiye’de hangi bölgenin döküm bentonitine uygun olduğunu sorduğumuzda ise Faik Üner şöyle cevaplıyor: “Döküm şartlarının gerektirdiği özellikleri hangi bentonit sağlıyorsa o bentonit iyidir.” Buradan da şu sonuç çıkıyor; Bentonitin doğadan alınan haliyle kullanılması artık günümüzde yeterli değil. Bentonitin iyileştirilmesi önemli bir hal alıyor. Yakın döneme kadar Türkiye’de fazla üzerinde durulmayan işleme teknolojisinin çok önem kazandığının altını çizen Emrah Ertürk, “İşleme teknolojisi bilinmeyen bir özellikti. Aslında hiçbir zaman doğada mükemmel bentonite ulaşamazsınız. Çünkü her bölgenin bentoniti oluşum itibariyle farklı şekilde biçimlenir. En uygun bentoniti dahi aldığınızda eğer üç özelliğinden faydalanabiliyorsanız, diğer iki özelliği sizin işinize yaramayan özellik olacaktır. Bir bentoniti yüzde yüz uygun hale getirebilmek için mutlaka ciddi bir işleme teknolojisinden geçirip, onu artık farklı bir hammadde sınıfında konumlandırıp tüm değerleriyle oynayabiliyor olmanız lazım. Artık günümüzde işleme teknolojilerine sahipseniz, bentonitleri kullanım amacınıza uyarlayabiliyorsunuzdur. Aksi taktirde hiçbir şekilde şuradan çıkan doğal bentonit benim işimi görür diyebileceğiniz bir bentonit yok” diyor. Günümüzde dökümhanelerin bentonitten beklenti-


DOSYA

Aslında hiçbir zaman doğada mükemmel bentonite ulaşamazsınız. Çünkü her bölgenin bentoniti oluşum itibariyle farklı şekilde biçimlenir lerinin artığını belirten Faik Üner, bu beklentiler artınca örneğin ıslak kumun artık kullanılmadığını söylüyor. Dökümhanelerin atıklarını azaltma gibi bir sorun ile uğraştığının altını çizen Faik Üner, “Dökümhaneler, daha yüksek kalitede ürün kullanmak zorunda. Belki bundan 10 yıl önce sorun yaşanmıyordu. Ama artık yaşıyor. Çünkü global düzeyde rekabet ediyorlar. Önceleri yüzde 15 sakatla para kazanılabiliyordu ama bugün mümkün değil. Artık yüzde 5 sakat oranı bile maliyetler ve kazançlar için çok yüksek bir oran. Bu oranı yüzde 2-3’e indirmenin koşulları tartışılırken halen yüzde 15 sakatla döktüğünüz koşullarla devam etmeniz mümkün değil. Burada hammaddenizi iyileştirmek zorundasınız, prosesinizi modernize etmek zorundasınız. Bu hammaddelerin arasında en önemlilerden biri de bentonittir. Dolayısıyla bu yeni dönemde diğer tüm hammaddelerde olduğu gibi bentonitten beklentiler de çok yükseldi. Bu yüksek beklentileri karşılayabilmenin tek yolu bunu teknolojik olarak işleyebilmeniz. İstenen seviyelere ancak böyle gelinebilir. Türkiye döküm-

hanelerinin bu konuda ne tür çalışmalar yaptığını sorduğumuzda ise Faik Üner kum sisteminin bütünlüğünü işaret ediyor: “Döküm uzmanları bir çalışma yapmışlar. ‘İyi bir döküm parça alabilmek için kaç faktör etkilidir?’ Yaylalı Günay Bey 2 bin faktör saymış. Bu 2 bin faktörün yüzde 50’si kum ve kum sistemleriyle ilgilidir. Kumun da ana maddesi bentonittir. Bugün Türkiye’de kum için yapılan çalışmalara bakıldığında aslında pek bir şey yapılmıyor. En fazla yıkama sistemleri değiştiriliyor. Kumun graniti, elek analizi değiştirilmiyor. Çıktığı gibi kullanılıyor, değiştirme şansları da aslında pek yok. Ama bentonit üzerine şuan oynanıyor. Oynanması da gerekiyor. Çünkü kum sistemlerinde asıl performans artırıcı bentonit ve kömür tozudur. Bentonit ana hammaddeden bir tanesidir. Bugün dökümcülerin yakaladığı başarının nedenleri arasında belki de başında kullandıkları iyi bentonit vardır.” Dökümhanelerin bir çoğunun aslında yıllardır iyi bentonitin öneminin farkında olduğunu belirten Emrah Ertürk, ancak iyi bentonite ulaşabilmenin sıkıntılarını yaşadıklarını kaydediyor. Ama artık olanakların farklılaştığını ve iyi bentonite kolay ulaşıldığını buna ulaştıklarında ise daha iyisini talep ettiklerini söylüyor Emrah Ertürk. Önceleri dökümhanelere gittiğimizde ‘bentoniti kaça veriyorsun’ diye soruyorlardı diyor Faik Üner, bu aşamadan, toplam maliyet kavramına geçtiklerini, artık fiyatı nedir diye sorulmuyor, bize ne kazandırabilirsin deniliyor. Faik Üner: “Döküm baştan sona kadar bir zincirdir. Bu zincirde bir zayıf halka olursa oradan kopar. Bu ergitme olabilir, kötü hammadde olabilir veya kötü bir fetting olabilir. Hizmetin toplamda verilmesi lazım. Sa-

Türkdöküm

39


DOSYA

dece bu iyi bentonittir alın kullanın demiyoruz. Şartları hazırlamak gerekir. Eğer o dökümcünün bentonit konusunu etkileyen başka bir sorunu varsa onu çözmek gerekiyor. Dökümcülerimiz artık iyi malzeme kullanırsam maliyetim artıyor demiyor, tam tersine düşünüyor.” Dökümhaneler nasıl bir bentonit istiyor? Her ne kadar dökümhanelerin bentonitten beklentileri bir birine yakın ise de bentonitten istenen özellikler farklı olabilir. “Bazı dökümhaneler için yeterli olarak görülen bentonit özellikleri, diğer bir dökümhane için yeterli görülmeyebilir. Örneğin pnömatik yolla hammaddesini sevk edebilen bir dökümhane yüzde 10 maksimum nem miktarında ısrar ederken, diğer bir dökümhane eğer bu yöntemi kullanmıyor ise daha yüksek neme sahip bir bentoniti kullanabilir” diyor Yaylalı Günay. Faik Üner ise bentonitten beklentileri şöyle sıralıyor: “Yüksek şişmesi, yaş basma mukavemeti olacak. Çok az su ile gereken mukavemeti sağlayabilecek dolayısıy-

Fotoğraf, Amcol Mineral Madencilik A.Ş.’ye aittir.

40

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Her ne kadar dökümhanelerin bentonitten beklentileri bir birine yakın ise de bentonitten istenen özellikler farklı olabilir. “Bazı dökümhaneler için yeterli olarak görülen bentonit özellikleri, diğer bir dökümhane için yeterli görülmeyebilir

la kumun akışkanlığı etkilenmeyecek. Çünkü dünyada bugün dökümcülerin yaşadığı en büyük problem yüksek nemdir. Yüksek nemden kaçmak ister. Yüksek nem, kumun akışkanlığını bozar, model üzerinde kumun yoğuşmasını önler, gaz sakatı yaratır. Nemi düşürmek için bentonitin çok az katkı yapması lazım. Dökümhaneler model kalıplarken, model koparmasın diye bunları ister. Çok az suyla şişmiş bentonit, çok az ilaveyle gereken mukavemeti sağlamak ister. O kalıplandı, model çıktı, döküme gitti, dökülen metalin sıcaklığı 1400 derece, bu sıcaklıkla karşı karşıya kaldıkça da bentonitin bozulmamasını ister. Çok az yanmasını ister ki o kum tekrar dönüp miksere gittiği zaman az bir ilaveyle kum eski özelliğini kazanabilsin. Bentonit çok yanarsa mikserde çok daha fazla miktarda ekleme yapmak zorunda kalacak. Çünkü her yanmada, o yanma kaybını karşılamak için ilave yapmak durumunda kalacak.” Yanan parçalar kumun içinde kalacağından bu da nemi yükseltir. Burada yüksek termal dayanımı gerektirir. Önemli olan bentonitin o sıcaklıkta ölmeden dayanabilmesi. Bentonitin ilk kalıplama aşamasında çok az suyla iyi mukavemet vermesi, çabuk şişmesi kalsiyum iyonunu gerektiren özelliklerdir. Burada tipik olarak kalsiyum iyonu gerekir. Ama kalsiyum iyonu döküme girdiği zaman çok çabuk eriyor dolayısıyla orada sodyum iyonu gerekiyor. Ne kadar olması gerekiyor? Diye sorduğumuzda Faik Üner şöyle cevaplıyor: “Bu bir optimizasyon problemi. Dolayısıyla bentonitimiz döküm safhasında bozulmasın, istenen özellikleri sağlayabilsin diye Türkiye bentonitleri bir aktivasyona tabi tutuluyor, bir miktar kalsiyum bentonit iyonu sodyumla yer değiştiriyor. Biz bunlara aktivasyon diyoruz. Bu aktivasyon bentonit kalitesini etkileyen ana faktörlerden bir tanesi. Bugüne kadar benim gördüğüm, duyduğum, bildiğim Avrupa piyasasında bentoniti çıkarıyorlar, toprağa seriyorlar, o topraktaki bentonitler bazen küçük bazen büyük kitleler halinde oluyordu, üzerlerine soda atılı-


DOSYA

yordu, zaman zaman kepçelerle karıştırılıyordu. Dolayısıyla böyle bir aktivasyon sistemine tabi tutuluyordu. Bu aktivasyon sistemlerinde homojenlik biraz zor yakalanıyordu. Burada homojenlik önemli. Dökümcülerin en büyük sıkıntılarından biri de istikrarsız üründü. Bu yeni homojenliği sağlayan sistemler bunu önlemiş durumda. Belli bir kalitede hep aynı ürünü vermeyi taahhüt ediyor. Kaliteyi standart haline getiriliyor.” Bentonit yatakları Dökümhanelerin nasıl bir bentonit istedikleri aslın-

da belli. Kendi prosesi veya kum sisteminin özelliklerine göre istekler çeşitleniyor. Dökümhanelerdeki kum sisteminin önemli parçası olan bentonit yatakları nerededir. Herkesin en başta bildiği Çankırı bentonitidir. Çankırı dışında bentonit yatakları yok mu? Yada Türkiye’deki bentonit yatakları büyük müdür? Bentonit yataklarının büyüklüklerinden ziyade kullanılabilir nitelikte olan bentonitin daha önemli olduğuna dikkat çeken Emrah Ertürk, bentonitin başlıca iki çeşit oluştuğunu söylüyor. “Bünyesinde bulunan katyon cinsine göre sodyum betonit veya kalsiyum bentonit olarak adlandırılır. Dünyada genel olarak bakıldığında Amerika ve Avustralya bölgelerinde sodyum ağırlıklı yataklar oluşumu söz konusu iken, Avrupa ve Türkiye’de daha çok kalsiyum bentoniti oluşumuna rastlanmaktadır. Lokal olarak çok küçük cep oluşumlar her bölgede gözlemlenmekte, yani bu bölgelerde kalsiyum ve sodyum bentoniti görebilirsiniz ama genel yataklanma olarak bakıldığında, bizim bölgemiz kalsiyum bentonit ağırlıktadır. Türkiye bentonit rezervi konusunda bu bölgede çok önemli bir yere sahiptir” diyor Emrah Ertürk. Türkiye’de her bölgenin bentonitinin kendine özgü olduğunu söyleyen Emrah Ertürk, “Her bentonit aynı değildir. Her bölgenin kendi karakteristik özellikleri vardır. Dolayısıyla Çankırı ve Karadeniz bölgelerinde önemli oluşumlar vardır, Kütahya, Denizli, Balıkesir bölgelerinde de yine önemli yataklar vardır. Edirne bölgesinde de hem oluşumlar hem üretimler vardır. Bizim Balıkesir’de bulunan ocaklarımızda daha çok deterjan ve kağıda uygun çok yüksek kalitede bentonit üretilirken, bunu dökümde kullanmanız yine imkansızdır. Karadeniz’de çıkarılan bentonit farklı alanlarda kullanılabilirken, dökümde farklı sonuçlar verebiliyor. Belki dökümde kullanılmaz ama Karadeniz Bölgesi’nde çok yüksek kalitede bentonitler vardır. Edirne-Enez’de farklı tip bentonitlerimiz mevcut” diyor.

DÖKÜM BENTONİTİNİN ÖZELLİKLERİ: TSE 1987’ye göre bir döküm bentonitinin sahip olması gereken özellikler: a-) Kimyasal Analiz SiO² Al²O³ Fe²O³+FeO MgO TiO² Na²+K²O/CaO

% (Ağırlık Olarak) 58-68 18-25 0-6 0-4.5 0.2-0.8 1 veya 1’den büyük.

b-) pH değeri: 8-10.5 c-) Seri kireç miktarı kaynama olmamalıdır. d-) Montmorillonit miktarı en az % 75 olmalıdır. e-) Kızdırma kaybı en çok % 6.5 olmalıdır.

Türkdöküm

41


ANALİZ

Türkiyenin Birinci ve İkinci Sanayi Ligi Türkiye sanayisinin birinci ve ikinci ligi olarak tabir edilen ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu 2010 yılı çalışması tamamlandı. İstanbul Sanayi Odası, 28 Temmuz’da ilk 500’ü, 24 Ağustos’ta ise ikinci 500’ü açıkladı. Döküm sektöründe TÜDÖKSAD üyelerinden 8 firma ilk 500’de 9 firma ise ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer aldı.

İ

stanbul Sanayi Odasının (İSO) hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”na göre 2010 yılında satış vergileri hariç net üretimden satışlara göre TÜPRAŞ, 2005 yılından bu yana olduğu gibi yine ilk sırada yer aldı. Üretimden satışlara göre, 20 milyar 819 milyon 67 bin 10 lira ile Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ’ı 9 milyar 740 milyon 496 bin 745 lira ile Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), 6 milyar 4 milyon 819 bin 331 lira ile de Ford Otomotiv izledi. 2010 yılında İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde ise 2009 yılında sıralamada yer almayan 125 yeni kuruluş katıldı. Listede 2009 yılında 6’ncı olan Erbosan Erciyas Boru, 123 milyon 797 liralık gelirle 2010 listesinde birinci sırada yer aldı. İmalat sanayimizin olmazlarından Türkiye döküm sanayi kuruluşları da 2009 yılına oranla sıralamalardaki yerlerini yükselterek ilk ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşları arasında göz doldurdu. Türkiye’de sanayi sektöründe kuruluş bazında bilgiler ve aynı zamanda bilimsel ağırlıklı değerlendirmeler içeren tek çalışma niteliğindeki ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu 2010 listesini araştırmanın sahibi İstanbul Sanayi Odası (İSO), sanayi sektöründe faaliyet gösteren kuruluşları, üretimden satışlar kriteri çerçevesinde değerlendirmeye tabii tutarak yapıyor. Araştırmayı basın toplantılarıyla kamuoyuna sunan İSO Başkanı Tanıl Küçük, araştırmaya konu olan 2010

42

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


ANALİZ

BİRİNCİ 500 KURULUŞ ARASINDA TÜDÖKSAD ÜYELERİ - 2010 2010 2009 145 158 314 393 405 429 480 485

220 209 444 514 406 360 463 439

Kuruluş Componenta Dökümcülük Tic. ve San. A.Ş. CMS Jant ve Makina Sanayii A.Ş. Hayes Lemmerz İnci Jant Sanayi A.Ş. Trakya Döküm San. ve Tic. A.Ş. Elba Basınçlı Döküm San. A.Ş. + Odöksan Samsun Makina San. A.Ş. Cevher Döküm San. A.Ş. Demisaş Döküm Emaye Mamulleri San. A.Ş.

yılının, kriz yılı 2009’un ardından tüm dünya ekonomisinde toparlanma emarelerinin görüldüğü bir yıl olduğunu hatırlatarak 2009 yılında yüzde 3,4 küçülen gelişmiş ülke ekonomileri 2010’da yüzde 3 büyüyerek kriz öncesi düzeylerine yaklaştığını söyledi. Gelişen ve yükselen ekonomiler grubunda 2009’da sadece yüzde 2,7 düzeyinde kalan büyümenin, 2010’da güçlü bir artışla yüzde 7,3’e ulaştığını belirten Tanıl Küçük, 2009’da yüzde 0,5 küçülen küresel ekonominin, 2010’da yüzde 5 oranında büyüdüğünü kaydetti. üTürkiye’nin krizden çıkışta ortaya koyduğu başarı ile 2010’un en dikkat çeken ülkelerinden biri olduğunun altını çizen Tanıl Küçük, 2009 yılında yüzde 4,8 oranında küçülen Türkiye ekonomisinin 2010 yılında yüzde 8,9’luk büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer aldığını söyledi. Tanıl Küçük, Türkiye’nin 2010 yılında elde ettiği büyümede sanayimizin ortaya koyduğu performans belirleyici olmuştur. Ekonominin ana sektörü olan imalat sanayi sektörü katma değeri 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 21,4, ikinci çeyreğinde yüzde 15,7, üçüncü çeyreğinde de yüzde 7,6 oranında artış göstermiştir. Son çeyrekte ise baz etkisinin zayıflamasına rağmen yüzde 11,3 ile beklentilerin üzerinde bir artış elde edilmiş ve sektörde yıllık katma değer büyüme oranı yüzde 13,6 olarak gerçekleşmiştir” dedi. ü2010 yılında ekonomideki toparlanmada iç pazardaki canlanma etkili olduğunu kaydeden Tanıl Küçük, ihracatın etkisi sınırlı kaldığını, ithalatımızın ihracatımızdan daha yüksek oranda arttığını ve bu durumun büyüme verilerinde de açıkça karşılarına çıktığını söyledi. Türkiye’nin ikinci 500 sanayi kuruluşu, 2010 ciro artış oranında ilk 500 büyük kuruluşu geride bıraktı. Vergi öncesi karda ise büyükler küçükleri geçti. İkinci 500 sanayi kuruluşunun 2010 üretimden satışları 23.1 artarak 41 milyar 449 milyon liraya, brüt katma değeri de yüzde 16.7 artarak 9 milyar 471 milyon liraya yükseldi. Bu dönemde ikinci 500’ün kârı da yüzde 16.1’lik artışla 2 milyar 377 milyon liraya yükseldi. Türkiye’nin en büyük ilk 500 kuruluşun satışları yüzde 21.1, brüt katma değeri yüzde 11.6 artırdı. İlk 500 kârı

Üretimden Satışlar Net (TL) 2010 386.945.817 354.265.610 187.399.480 153.814.066 150.929.846 143.228.384 129.136.996 128.207.303

2009 229.491.207 242.046.420 112.005.359 96.036.260 120.967.608 138.315.667 107.909.776 112.810.725

2008 452.684.024 288.948.025 130.660.623 128.074.025 127.009.175 117.480.130 149.818.138

ise yüzde 54.8’lik oranında yükseldi. İkinci 500 sanayi kuruluşu 2010’da ihracatını yüzde 12.9 yükselterek 8 milyar 194 milyon liraya, çalışan sayısını da istihdam sayısı da yüzde 6.19’luk artışla 195 bin 240’a çıkardı. üİkinci 500 içinde yabancı sermaye paylı şirket sayısı 1 azalarak 67’ye düştü. 2010’da birinci 500’den farklı olarak ikinci 500 kapsamındaki özel sanayi kuruluşlarının kaynak yapısında çok küçük de olsa iyileşme görüldü. 2009’da yüzde 54.4 olan toplam borçların toplam varlıklara oranı 2010’da yüzde 54.21’d geriledi. 2010’da özkaynak payı yüzde 45.6’dan yüzde 45.8’e çıktı. 2010’da ikinci 500 özellerde satış karlılık oranı satış hasılatının yüzde 25.4, dönem kar ve zarar toplamının yüzde 19.2 oranında artması sonucu yüzde 5.1’e indi. Kredi faiz oranlarındaki gerileme sonucu özel kuruluşlarda ödenen faizler yüzde 19 düştü. “Performans olumlu bunu taçlandıralım” İSO Başkanı Tanıl Küçük, 2009’da üretim, satış, istih-

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük

Türkdöküm

43


ANALİZ

İKİNCİ 500 KURULUŞ ARASINDA TÜDÖKSAD ÜYELERİ - 2010 2010 2009 523 577 624 685 705 755 810 834 840

385 391 186 327 427 286 397 533

Erkunt Traktör San. A.Ş. Erkunt Sanayi A.Ş Ferro Döküm San. ve Dış Tic. A.Ş. Cevher Jant San. A.Ş. Yılmaz Redüktör San. ve Tic. A.Ş. Çukurova İnşaat Mak. San. ve Tic. A.Ş. Akdaş Döküm San. ve Tic. A.Ş. Çelikel Alüminyum Döküm İmalat San. ve Tic. A.Ş. Hisar Çelik Döküm San. ve Tic. A.Ş.

dam bağlamında olumsuz kâr ve kârlılıkta ise görece olumlu bir tablonun ortaya çıktığını belirterek, 2010 verilerinin ise hemen tüm göstergelerde olumlu performansa işaret ettiğini kaydetti. Tanıl Küçük, “2010 yılı sonuçları genel tablo itibariyle olumlu olmasına rağmen, kriz öncesiyle, 2007 ile karşılaştırıldığında, özel kuruluşlarda üretimden satışlar ve toplam satış hasılatındaki kayıplar telafi edilirken, dönem kar ve zarar toplamında 2007’ye göre sabit fiyatlarla sadece yüzde 1,2 oranında artış elde edilebildiği görülmektedir” dedi.

44

Üretimden Satışlar Net (TL)

Kuruluş

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

2010

2009

119.401.152 109.052.664 98.185.060 87.251.907 85.226.303 79.313.511 73.266.206 70.293.858 69.661.311

52.689.592 52.059.082 72.503.512 57.340.405 49.585.921 61.459.962 51.650.575 93.661.378

2008 111.564.786 104.000.000 93.701.078 65.157.483 108.035.558 91.907.764 52.523.813 117.212.808

Döküm sanayinin performansı 2008 yılının ikinci yarısında başlayan global ekonomik kriz, döküm sanayinde 2009 yılında kapasitelerin hızla düşmesine neden olmuştu. 2009 yılının ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayan döküm sanayisinin 2010 yılının sonunda eski kapasitelerine yeniden geldiğini görmek mümkün. 2010 yılındaki toparlanma ilk 500 ve ikinci 500 arasında yer alan döküm sanayisi kuruluşlarının sıralamalarına da yansıdı.



HABER

İhracat Arttı Karlılık Azaldı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2010 yılında en fazla ihracat yapan ilk 1.000 firmayı açıkladı. 2009 yılında az ciroya rağmen karlılık yüksekken, 2010 yılında daha fazla ciro olmasına rağmen ihracatta karlılık azaldı. İmalat sanayimizin gözbebeği döküm sektöründen TÜDÖKSAD üyeleri de ilk 500 ve ikinci 500 ihracatçı listesinde yerlerini aldı.

T

ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2010 yılında en fazla ihracat yapan ilk bin firmayı açıkladı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından düzenlenen basın toplantısında açıklanan listeye göre geçen yılın ihracat şampiyonu 3 milyar 236 milyon dolar ile Oyak Renault olurken, bu şirketi 2 milyar 875 milyon dolar ile TÜPRAŞ, 2 milyar 643 milyon dolar ile Ford Otosan takip etti. Tofaş, Vestel Dış Ticaret, Arçelik, Toyota, İçdaş, Habaş, Diler Dış Ticaret ise ilk on içinde yer alan firmalar oldu. Türkiye’nin ihracatının son yıllarda 100 milyar doların üzerinde bir seyir gösterdiğini belirten Mehmet Büyükekşi, bu yılın sonunda ihracatın 135 milyar doların üzerine çıkaca-

46

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

ğını öngördüklerini söyledi. 2007 yılında 44 bin 700, 2008’de 46 bin, 2009’da 48 bin 500 ve 2010 yılında 50 bin 350 firmanın fiilen ihracat yaptığını bildiren Mehmet Büyükekşi, yıllar içinde ilk bin firmanın toplam ihracat içindeki payının istikrarlı bir dağılım gösterdiğini açıkladı. Bu oran, 2006’da yüzde 70,6, 2007’de yüzde 68,3, 2008’de yüzde 70,8, 2009’da yüzde 62,2, geçen yıl ise yüzde 64,7 olarak gerçekleşti. İlk bin ihracatçı kendi içinde incelediğinde, ilk 500 ile ikinci 500 arasında ciddi bir fark olduğunun görüldüğünü dile getiren Mehmet Büyükekşi, "İlk 500 ihracatçı firma, ilk bin firmanın yaptığı ihracatın yüzde


HABER

İLK BİNDE TÜDÖKSAD ÜYELERİ 2010 52 69 157 276 303 369 438 471 479 528 542 706

2009 74 114 199 255 204 740 430 733 908 754 858 802 709 777 TOPLAM

FİRMA ÜNVANI İhracat 2010 $ CMS JANT VE MAKİNA SAN. A.Ş. 200.891.510 COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC. VE SAN. A.Ş. 167.024.430 CEVHER DÖKÜM SAN. A.Ş. 78.721.886 DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAMUL SAN. A.Ş. 49.324.179 HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş. 45.558.343 ERKUNT SANAYİ A.Ş. 37.352.217 AKDAŞ DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş. 33.065.120 TRAKYA DÖKÜM-ERKU DIŞ TİC. VE PAZARLAMA A.Ş 30.648.174 SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş. 30.044.887 ÇELİKEL ALÜM. DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş. 28.102.070 ÇUKUROVA İNŞAAT MAKİNALARI SAN. VE TİC. A.Ş. 27.527.147 AKDÖKÜM-AKD DÖKÜM TİCARET A.Ş. 22.115.670 AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. FERRO DÖKÜM SAN. VE DIŞ TİC. A.Ş . 750.375.633

85,4’ünü gerçekleştirirken, ikinci 500 firma geri kalan yüzde 14,6’sını yapmaktadır" dedi. Türkiye ihracatının yüzde 55,4’ünü ilk 500 firmanın yaptığını ifade eden Mehmet Büyükekşi, "İkinci 500 yüzde 9,4’ünü, geri kalan 49 bini aşkın firma da ihracatın yüzde 35,2’ini yapıyor. Geçen seneye oranla hem ilk 500 hem de ikinci 500’ün payında bir artış var. İlk 500’ün payı 2 puan, ikinci 500’ün payı 0,5 puan art-

İhracat 2009 $ Değişim %

129.354.718 88.394.492 56.045.680 46.712.904 54.928.939 18.192.668 29.039.271 18.326.981 15.154.714 17.951.405 15.988.766 16.972.878 18.874.946 17.416.769 543.355.131

55,3 89,0 40,5 5,6 -17,1 105,3 13,9 67,2 98,3 56,5 72,2 30,3 -

mış" dedi. Mehmet Büyükekşi, ilk bin ihracatçı firmanın yapısına bakıldığında ise yüzde 73,6’sının üretici ihracatçı olduğunu söyledi. Bin şirketin yüzde 20,5’inin grup dış ticaret şirketi, yüzde 6’sının da dış ticaret şirketi olduğunun görüldüğünü belirten Mehmet Büyükekşi, "Üretici ihracatçı firma sayısının bu düzeyde yüksek olmasının sağlıklı bir durum olduğunu düşünüyoruz" dedi. 2010 yılında üretici ihracatçı firma sıralamasının Oyak Renault, Tüpraş, Ford, Tofaş, Arçelik, Toyota, İçdaş, Habaş ve Bosch şeklinde oldu. Otomotiv, enerji, çelik ve beyaz eşya sektörünün ilk onda ağırlıkta bulunduğunu belirten Mehmet Büyükekşi, ilk on grup dış ticaret firmaları sıralamasına bakıldığında ise, Vestel Dış Ticaret, Diler Dış Ticaret, Kaptan Metal, Yücel Boru, Ekom Eczacıbaşı, Başak Metal Ticaret, Ram Dış Ticaret, Zorlu Dış Ticaret, Altunkaya İnşaat şeklinde bir sıralama ortaya çıktığını kaydetti. Büyükekşi, sektörel dış ticaret şirketleri sıralamasına bakıldığında ise GSD, Kibar Dış Ticaret, Şişecam Dış Ticaret, Trakya Tekstil, Pergamon, Ak-Pa Tekstil, Sarkuysan, GAAT Dış Ticaret, Birgi Birleşik Giyim şirketlerinin ilk onda yer aldığını söyledi. Karlılık Geriledi Mehmet Büyükekşi, 2009 ile karşılaştırıldığında ilk 500’ün karlılığının yüzde 8,08’den yüzde 7,48’e, ikinci 500’ün karlılığının ise yüzde 6,93’ten yüzde 4,9’a gerilediğini bildirdi. 2009 yılında daha az ciro ancak daha iyi karlılık olduğunu, geçen yıl ise ciroların artmasına rağmen karlılığın düştüğüne işaret eden Mehmet Büyükekşi, ilk bin ihracatçı firma içerisindeki yabancı sermayeli şirketlerin karlılığının ise yüzde 6,55’ten yüzde 5,51’e gerilediğini söyledi.

Türkdöküm

47


HABER

Fortune 500’de TÜDÖKSAD Üyeleri Türkiye'nin en büyük şirketlerinin belirlendiği "Fortune 500 Türkiye" listesine göre, Fortune 500 şirketleri 2010 yılında net satışlarını yüzde 28, ihracatını yüzde 24.2, net kârını ise yüzde 22.2 artırdı. Sektörel bazda, metal döküm ve işleme sektörü listede petrol ve türevleri üretim ve dağıtımı ile enerji sektörlerinden sonra geldi.

Net Satış 2010 2009

Değişim

Aktif Toplam

(TL)

%

(TL)

1.008.861.255

27,1

1.403.660.608

58,4

339.322.194

79

68

KARDEMİR KARABÜK DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. A.Ş.

191

223

COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC. VE SAN. A.Ş.

411.700.540

CEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

375.231.527

210

48

Şirket Adı

NetSatışlar

462.693.921

213

227

CMS JANT VE MAKİNA SANAYİ A.Ş.

367.692.342

46,6

199.546.870

439

462

TRAKYA DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş.

153.814.064

58,1

124.386.246

447

389

ELBA BASINÇLI DÖKÜM SANAYİİ A.Ş.

150.929.845

24,8

108.281.438

494

411

DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAMÜLLERİ SANAYİ A.Ş.

128.779.977

15 ,0

117.800.851

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


HABER

T

Karlar arttı Ekonomideki toparlanma ve satışlardaki artışa paralel, kârların da yükseldiği belirtilen raporda, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışın ise kâr marjları üzerinde baskı yarattığı belirtildi. Rapora göre, Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerden 433’ü kâr, 67’si ise zarar açıkladı. 2009'da yılında yaklaşık 21 milyar lira olan Fortune 500 şirketlerinin net kârları 2010'da ise yüzde 22.2 artarak 25.67 milyar liraya yükseldi. Ancak, büyük çoğunluğu petrol, enerji ve elektrik sektöründe faaliyette bulunan ilk 10 şirketin net kârında 2010'da bir önceki yıla göre yüzde 4.6 düşüş gözlendi. İlk 50 şirketin net kârı bir önceki yıla göre yüzde 11 civarında artarken ilk 100 şirketin net kârı ise yüzde 16.6 yükseldi. Türkiye Elektrik Dağıtım, 2007'den beri olduğu gibi 2010'da da en fazla zarar eden şirket oldu. Rapora göre, 1 milyar liranın üzerinde satış geliri elde eden şirket sayısı önceki yılki 50'den 80'e yükselirken, 10 milyar liranın üzerinde geliri olan şirket sayısı da 5'ten 7'ye çıktı. Fortune 500 şirketlerinin çalışan sayısı da 117,232 kişi artarak 843,823'e yükseldi. Fortune-500 listesine göre, net satışlarda Tüpraş, Türkiye Elektrik Dağıtım, Botaş ve PO'yu EÜAŞ Elektrik Üretim 12.4 milyar, Türk Telekom 10.85 milyar, Opet 10.57 milyar, Shell&Turcas 9.4 milyar, Turkcell 9 milyar ve Türkiye Elektrik İletim 8.48 milyar lira ile izledi. Sektör bazında bakıldığında ise, petrol ve türevleri üretim ve dağıtımı ilk sırada yer alırken, bunu enerji, metal döküm ve işleme ile taşıt araçları ve ekipmanları sektörleri izledi.

ürkiye'de imalat, ticaret, hizmet ile inşaat sektörlerini kapsayan ve ilk yılında referans bir çalışma haline gelen "Fortune Türkiye 500" çalışması 2010, Fortune Türkiye tarafından açıklandı. Açıklanan sonuçlara göre, net satışlar bazında Tüpraş 26.22 milyar lirayla ilk sırada yer alırken,Türkiye Elektrik Dağıtım 18.06 milyar lirayla ikinci, Botaş 17 milyar lirayla üçüncü, Petrol Ofisi de 16.14 milyar lirayla dördüncü sırada yer aldı. Böylece listedeki ilk dört şirket 2009'a göre değişiklik göstermedi. Metal ve döküm işleme sektörünün önemli bir yere sahip olduğu Fartune 500 listesinde Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyelerinden, Kardemir, Componenta, Cemaş, CMS Jant, Trakya Döküm, Elba ve Demisaş yer aldı. Türkiye'nin hızlı büyüme sürecinin şirket bilançolarına da yansıdığına dikkat çekilen raporda, 2009'da yüzde 10 civarında düşerek 353.5 milyar liraya gerileyen Fortune 500 şirketlerinin net satışlarının 2010'da yüzde 28 artarak 452.8 milyar liraya yükseldiği açıklandı. Raporla ilgili yapılan değerlendirmede, Fortune 500 net satışlarının yükselmesinde gönüllülük kriterine bağlı olarak geçen yıl listeye girmeyen, ancak bu yıl şeffaflık politikalarını önde tutarak listeye giren birtakım büyük şirketlerin de etkisi olduğunun altı çizildi. Fortune 500’de yer alan şirketlerin net satışlarının yüzde 73.5’ini iç satışlar oluştururken, ihracatın payı 2009’a göre 4.5 puana yakın yükselerek yüzde 26.5’e çıktı. Kriz döneminde Avrupa’ya olan coğrafi yakınlığın yarattığı fırsatın da etkisiyle Fortune 500 şirketlerinin yaptığı toplam ihracat bir önceki yıla göre yüzde 24.2 artarak 95.77 milyar liraya ulaştı.

Net Kar /

Net Kar

Aktif

Özkaynak

Öz

Toplam

(TL)

kaynak

Net Satış

/ Net

(Sıra)

(Değişim %)

Satış(Sıra)

(Sıra)

İhracat (TL)

İhracat

İhracat

Çalışan

(Sıra)

Değişim

Sayısı

%

55

810.440.627

49

2,2

297

117.439.263

150

86

4.249

198

189.767.065

172

4, 8

201

262.898.135

84

69

2.070

163

48.793.696

359

439

7.318.189

350

28,4

277

303

74.016.184

289

7, 9

149

309.332.247

69

47 ,0

1.366

388

71.918.731

296

18 ,0

41

47.825.638

240

66,3

760

406

50.810.432

350

0 ,6

385

72.555.783

207

6,6

318

396

73.043.685

293

3 ,9

233

79.377.412

193

1 ,0

531

Türkdöküm

49


HABER

Elektrik Kaç Lira? Türk’üm, doğruyum, çalışkanım bir yılda 13 ay elektrik faturası öderim! Yıllardır tartışma konusu olan kayıp kaçak elektrik bedelinin faturasını ödeyen abonelerden alınmasının artık yasallaşması ve ayrı bir kalem olarak faturalarda belirtilmesi, yapılan haksızlığı su yüzüne çıkardı. Komuoyunda büyük tepkilere neden olan uygulamayı basından derlediklerimizle birlikte sunuyoruz.

E

nerji kullanımı imalat sanayisi için hayati bir konu. Kullanılan bu enerjinin büyük bir kısmının elektrik olduğu aşikar. Sanayide enerjiyi verimli kullanmanın önemli bir gündem olduğu günümüzde, sanayiciden veya diğer elektrik kullanıcılarından tüketmedikleri enerjinin ücretinin talep edilmesi, daha doğru bir deyimle alınması tüm kullanıcıların tepkisini çekiyor. Yıllardır tartışma konusu olan kaçak elektrik kullanım bedelinin, faturasını ödeyen abonelere tükettiği elektrik oranınca yansıtılması kuşkusuz büyük bir haksızlık olarak karşımıza çıkıyordu. Kayıp kaçak elektriğin faturalara nasıl yansıdığı konusu aslında büyük bir muammaydı. Devlet eliyle dağıtım hizmeti verilen elektriğin özelleştirmelerle özel şirketlere devredilmesinden sonra, kayıp kaçak elektrik bedeli abonelerin faturalarında ayrı bir kalem olarak belirtilmesi tepkiden de öte aboneleri çile-

50

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

den çıkarıyor. Son dönemde basında şu tür haber girişlerine sıkça rastlanır oldu, “ Elektrik faturalarında uzun yıllardır abonelerden tahsil edilen fakat elektrik kullanım bedeli içerisinde hesaplanan kayıp kaçak bedeli faturalarda ayrıca belirtilince aboneler isyan etti.” Özelleştirmeler sonrası bu paraların şirketlere gideceğini savunan tüketici dernekleri ise konuyu yargı yoluna taşımaya çalışırken, uygulamayı ‘kümesteki kazı yolma politikası’ olarak değerlendiriyorlar. EPDK yetkilileri ise abonelerden alınan bu paraların özelleştirme sonrası şirketler tarafından kayıp ve kaçakla mücadele için kullanılacağını belirtiyorlar. Tüketici dernekleri, uygulama ile kanunlara uymayanların cezasının kanunlara uyanlara ödetildiğini savunurken, uygulamayı ‘hatta ne kadar çok elektrik tüketir, faturanızı öderseniz o oranda daha çok cezalandı-


HABER

rıyorsunuz’ şeklinde yorumluyorlar. Uygulamaya bakıldığında bu tepkinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Basit bir hesapla ayda 100 lira elektrik tüketen bir abonenin faturasına o ay yaklaşık 10 lira kayıp kaçak yani kullanmadığı elektriğin bedeli yansıyor. Yani yıllık olarak bu bedeller alt alta yazıldığında Türkiye’de elektrik abonesi olan her vatandaş bir yılda 13 ay elektrik faturası ödüyor. Tüketici dernekleri: Hukuksuz bir uygulama Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkan Yardımcısı Ali Çetin, kayıp ve kaçak tüketim bedeli ile ilgili basına yaptığı açıklamada, bu bedellerin vatandaşa yüklenmesinin haksız olduğu kadar hukuksuz bir uygulama olduğunu da belirtiyor. Konuyu uzun zamandan beridir takip ettiklerini ve tüketici hakem heyetlerinden bir karar çıkmasını beklediklerini söyleyen Çetin, “Tüketici dernekleri olarak davayı ilerletebilmek için tüketici heyetlerinin vereceği bir karara ihtiyacımız var. Başvurular olmasına karşın 3 ayda cevap vermesi gereken tüketici heyetleri 7-8 aydır cevap vermiyorlar. Bizim de bu sebeple elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Bir karar çıktığı takdirde bunu derhal tüketici mahkemelerine taşıyacağız” diyor. Çetin, şöyle devam ediyor: “Özelleştirme öncesi vatandaşın devlete ödediği kayıp ve kaçak bedelleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya verilen sübvansiyon olarak algılanıyordu. Artık elektrik özelleştirme sürecinde kayıp kaçak tutarları belirli bir oranda bu şirketlere gidiyor. Elektrik dağıtım şirketleri de kayıp ve kaçağın önüne geçebilmek için yatırım yapmak yerine bu bedelleri vatandaştan almaya devam ediyorlar. Devlet de buna seyirci kalıyor. Hatta vatandaşın kullanmadığı halde ödediği paralar üzerinden bir de KDV alınıyor. Bir anlamda devlet soyguna seyirci kalmıyor teşvik ediyor. Tam anlamıyla kümesteki kazı yolma politikası devam ediyor.” Devletin kayıp ve kaçak ile mücadele eli zayıfladı Konuya farklı bir açıdan bakan Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik tarife bileşenlerinin EPDK tarafından

Üretimdeki enerji tüketim noktaları, bu noktalardaki ortalama enerji gereksinimleri biçimleri aslında geri kazanım ve enerji tüketiminde verim artışı için büyük fırsatları beraberinde taşımakta

düzenlendiğine dikkat çekiyor. İzmir Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Sedat Gülşen, 2011 yılında yapılan değişiklik ile 4 olan bileşen sayısına, kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin de eklendiğini belirtiyor. Tarife bileşenlerindeki durum enerji bakımından Türkiye’deki sistemin ne kadar parçalandığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Gülşen, “İletim A.Ş., Üretim A.Ş. gibi Türkiye’deki elektriğin üzerinde birçok şirket varken maliyetlerin düşürülmesini beklemek, kayıp kaçakla mücadele etmek mümkün değil. Sistemin bozukluğundan, dağıtım şirketlerinin hatalarından dolayı oluşan bedellerin de faturasını ödeyen aboneler yüklenmesi çok büyük bir haksızlık. Özel şirketlerin hatalarını işlerini yapmamalarının bedelini biz ödemek zorunda değiliz. Bu şirketlerin teknik eleman yetersizliği, zamanında yapılmamış bakım, elektromekanik techizattaki değişikliğin zamanında yapılmaması gibi eksikliklerden doğan maliyetler ve kayıplar şirketlerin sorumluluğunda olmalı.” diyor. Devletin kaçak ile mücadelede en etkin denetimi sayaç okurken gerçekleştirdiğini hatırlatan Gülşen, “Daha önceden sayaç okuma işini devletin kendi ekibi gerçekleştiriyordu. Fakat bunun da taşeron şirketleri devredilmesi ile kaçak elektrik kullanımı daha da arttı. Çünkü devlet en etkin silahı olan denetimi taşeronlara devretmiş oldu ve olası bir kaçak teşhisi tamamen bu şirketlerin insafına bırakılmış durumda” diyor.

Türkdöküm

51


HABER

EPDK: Şirketler Kayıp ve Kaçağın Önlenmesi İçin Yatırım Yapacak! Tartışmanın taraflarından EPDK yetkilileri ise uygulamanın yeni olmadığını bu bedelin sadece faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmeye başlandığı için sanki yeniymiş gibi algılandığını belirtiyorlar. Özelleştirme sürecinde şeffaflaşma adına bu gibi gider kalemlerinin faturalarda ayrıca belirtilmesi için Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ni güncelleme ihtiyacı duyduklarını söyleyen yetkililer, “2015 yılına kadar bütün kayıp kaçaklar ulusal olarak tüm kullanıcılar tarafından karşılanacak. 2015 yılından sonra ise bölgesel sisteme geçilerek her kullanıcı kendi bölgesindeki kayıp kaçağın bedelini ödeyecek. Yönetmeliklerde böyle öngörülmesinin nedeni bölgesel olarak çok büyük farklılıklar olduğu içindir. Zaten tüketicilerin itirazı buradan kaynaklanıyor. Herkes başkasının kayıp ve kaçak kullanımını ödemek istemiyor. Ama bunu ödememenin tek yolu kayıp kaçağın azaltılmasıdır ve bunun için gereken bütün çalışmaları yapıyoruz” şeklinde konuşuyorlar. Özelleştirme sonrası kayıp kaçak bedellerinin özel şirketlere gideceği ve onların da kayıp kaçağın önlenmesi için bir yatırım yapmayacağı yönündeki iddialara da değinen EPDK yetkilileri, “Elektrik dağıtımı özelleştirmelerini kazanan şirketlerin kayıp kaçak oranları ile ilgili ne kadar yatırım yapacağı ve bu oranların ne zaman hangi seviyelere düşürmesi gerektiği belirlenmiş durumda. Biz bütün yaptırımları dağıtım şirketlerine uygulayarak gereken denetimleri sağlayacağız” diyorlar. Kızılot: Kaçak Kullanmayanlara Haksızlık Yapılıyor Kayıp ve Kaçak kullanım bedeli üzerine tüketici derneklerinin yürüttüğü çalışmaları doğru bulduğunu

52

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

belirten Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Şükrü Kızılot ise, “Kaçak kullananlar yasadışı bir işi yapıyorlar. Bu kaçak kullanım bedeli yasalara uyan vatandaşlara yansıtılıyor. Bence tamamen hukuka aykırı bir durum. Dürüst mükellefleri resmen cezalandırıyorlar” diyor. Daha çok tüketen daha çok cezalandırılıyor Kızılot, bu ve benzeri uygulamaların yatırım yapmak isteyen, işini büyütmek isteyenleri de alıkoyduğunu da belirtti. Mevcut uygulamayla, yasalara uyarak aboneliğini yaptıran kaçak kullanmadan ödemesini yapan iyi niyetli kişilere, ‘Yasaya uymayan kaçak kullananların parasını da sen öde’ deniyor diyen Kızılot, “Haliyle vatandaş doğal olarak ‘benim suçum ne’ diyor. Hatta kurallara uyarak elektrik tüketen aboneler ne kadar çok elektrik tüketiyorsa o kadar çok kaçak bedeli ödeyerek daha fazla cezalandırılıyor. Tıpkı apartman aidatı ödemeyen bir malikin bu borcunun diğer apartman sakinlerinden talep edilmesi gibi bir durum. Oysaki böyle bir olay olduğunda aidatını ödemeyen tespit edilip hukuki yollarla kendisinden tahsil ediliyor. Elektrik kayıp ve kaçaklarında da böyle yapılmalı. Yapılamıyorsa da kaçak kullanmayanlardan tahsil edilemez” diyor. Sayaç Okuma Bedeli de Artık Abonelerden Alınıyor Tüketicinin faturasını kabartan kayıpkaçak bedelinin yanı sıra sayaç okuma bedeli de ayrı bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Abone başına alınan 50 kuruşluk bedel ayda 8.5 milyon liraya ulaşıyor.2010‘a göre 2015‘e kadar daha yüksek hedef oranlar üzerinden kayıp-kaçak parası alan şirketler, ayrıca sayaçları okumanın bedelini de tüketiciden alıyor. Tüketilen elektrik üzerinden hesaplanan “perakende satış hizmetleri-sayaç okuma” aynı binada oturan iki abonenin iki farklı “sayaç okuma hizmeti” bedeli ödemesi sonucunu doğuruyor. Faturalara eklenen kuruşlar, Türkiye‘de milyonlarca abone olduğu dikkate alındığında trilyonlarca lirayı buluyor. Bu örnek faturadaki gibi Türkiye‘deki 16.8 milyon konut olduğunu düşünürsek (2008 EPDK verilerine göre) her abone ayda 50 kuruş sayaç okuma bedeli öderse bu tutarlar ayda yaklaşık 8 buçuk milyon liraya (eski parayla 8 buçuk trilyon lira) tekabül ediyor. Kısacası yılda sayaç okuma bedeline Türkiye‘nin ödediği tutar 100 milyon lirayı aşıyor.



FUAR

GIFA, 12’den vurdu Katılımcı ve ziyaretçi rekoru kıran Metalurji dünyasının uluslar arası fuar dörtlüsü Gifa, Metec, Thermprocess ve Newcast katılımcıları, 28 Haziran – 2 Temmuz 2011 tarihleri arasında Düsseldorf’da ziyaretçilerini ağırladı. Döküm teknolojisi, metalürji, ısıl işlem tekniği ve döküm ürünlerinin sergilendiği fuarlara Türkiye’den de yüksek katılım vardı. Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği TÜDÖKSAD üyeleri her zaman olduğu gibi bu yıl da fuarlarda yine göz doldurdu.

D

üsseldorf’ta 4 yılda bir yapılan GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST fuarlarında bu yıl katılımcı ve ziyaretçi sayılarında yeni rekorlar kaydedildi. Dünya genelinden 1,958 katılımcı 83 ülkeden toplam 79,000 ziyaretçi ile buluştu. Bu sonuçlar ile birlikte ticari fuarlar, sektörlerindeki lider konumlarını etkileyici rakamlarla bir kez daha kanıtladı. Uluslararası katılım ve ziyaretin yüksek olması Türkiye’den fuara katılan yan sanayiciler için önemli bir etkinlik anlamına geliyordu.

54

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Türkiye’den 55 firmanın yer aldığı fuara TÜDÖKSAD ve IMMIB de katıldı. Türkiye Döküm Sanayiciler Derneği üyelerinden NEWCAST fuarında Akdöküm, AS Çelik Döküm, Dirinler Döküm, Ergenekon Döküm, Gedik Döküm, Kızılırmak Döküm, Körfez Döküm, Pınar Döküm, Poly Metal, Medaş Döküm, Ruba Pres, Şenkaya Döküm, Silvan Sanayi, Toprak Demirdöküm, GIFA fuarında 5M Elektromekanik, AMCOL International, Aveks, Eges Elektrik ve Elektronik, Foseco Döküm, Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık, Heraeus Electro –


FUAR

“Uluslararası katılımcı ve ziyaretçi sayılarındaki yüksek oran, bu fuarların global olarak ne kadar popüler olduklarını gösteriyor” Ziyaretçi sayısı bir önceki fuara göre artış gösteriyor

Nite, Inductotherm Group, Magma, Metko Hüttenes Albertus, Tosçelik Granül, Yılkan Maça, METEC fuarında ise Anadolu Döküm ve Hisar Çelik Döküm yer aldı. Özellikle uluslararası katılımcı ve ziyaretçi sayılarındaki yüksek oran, bu 4 fuarların global olarak ne kadar popüler olduklarını gösteriyor. Uluslararası ziyaretçilerin sayısı her 4 yılda bir yapılan fuarlarda bir öncekine oranla artışı 2011 yılında da değişmedi. Önceki yıllarda gerçekleştirilen etkinliklere oranla bu yıl katılımcı ve ziyaretçi yine daha fazla oldu. Ziyaretçilerin yüzde 54’ten fazlası Düsseldorf’a yurt dışından, özellikle Hindistan, İtalya, Fransa, Avusturya ve ABD’den geldi. Neredeyse tüm ziyaretçiler fuarlardan büyük memnuniyetle ve ziyaretlerinin hedefine ulaştığı kanısıyla ayrıldıkları için bu uzun yolculukların sonuçta elde edilenlerle kıyaslandığında ziyaretçiler açısından sorun teşkil etmediğini söylenebilir. Üst düzey yönetim seviyesinden katılım gösteren uzmanların sayısı da öne çıkan bir detay oldu. Messe Düsseldorf’un yaptırdığı anketlerde, ziyaretçilerin yaklaşık yüzde 80’i önümüzdeki bir iki yıl içerisinde yatırım yapmayı planlıyor ve bunların büyük çoğunluğu bu yatırım için GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST fuarlarında hazırlık yaptığını söylüyor. Bunun yanında dört ticari fuar içerisinde çoğu zaman, “Metallerin Parlak Dünyası” sloganı altında somut iş anlaşmaları da tamamlandı. Örneğin fuar esnasında bir Alman döküm makineleri üreticisi ile Uzbek demir yolu şirketi arasında 54 milyon dolarlık bir anlaşma onaylandı. Bunun yanında Dortmund mer-

kezli bir endüksiyon fırını üreticisi, dünyanın en güçlü ergitme fırınlarından birinin Hindistanlı çelik üreticisine satıldığını duyurdu. Uluslararası anlamda verilen genel tepki ve karar veren mercilerde yer alan kimselerin fikirlerinin ticari fuarların başarısı için belirleyici göstergeler olduğunu düşünen Messe Düsseldorf Yönetim Müdürü Joachim Schäfer, “Fuarlar doğru zamanda hedefi tam on ikiden vurdu. Beş gün süresince fuar salonlarına şöyle bir göz attığınızda tüm uluslararası misafirlere ev sahipliği konusunda elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı görebilirsiniz.” şeklinde belirtiyor. Bu durum aynı zamanda lider kuruluşların sözcüleri ve döküm teknolojileri, metalurji, termoproses teknolojisi ve döküm sanayii katılımcıları şirketleri tarafından da onaylandı. Özellikle ziyaretçilerin profesyonellik seviyesinin yüksek olması büyük övgü aldı. Oskar Frech GmbH yönetim kurulu sözcüsü ve GIFA Başkanı Dr. Loannis Loannidis, “Satın alma niyetlerini somut bir şekilde dile getiren çok önemli sayıda uluslararası ziyaretçi tarafından ziyaret edildik. Atmosfer gerçekten fantastikti.” şeklindeki ifadeleri ile birlikte GIFA 2011’in pozitif bir ekonomik ortamda gerçekleştirildiğini dile getirdi. SMS Siemag yönetim kurulu üyesi ve METEC Başkanı Dieter Rosenthal’a göre ise fuar tam anlamıyla başarıya ulaştı ve ayrıca kendi şirketinin beklentilerinin çok üzerine çıktı. Rosenthal, “Özel-

Türkdöküm

55


FUAR

likle dünyanın dört bir yanından katılım gösteren ilgili kimseler ve iş ortakları ile gerçekleştirilen diyalogların yüksek kalitesinden son derece etkilendik. Bu durum bize bu bağlantıları geliştirmek, diyaloglarımızı kuvvetlendirmek ve iş ilişkilerimizi yoğunlaştırmak adına önemli bir temel sağlıyor.” şeklinde ifade ediyor. Rosenthal aynı zamanda SMS grubundan bir şirketin, Rus bir üreticiden sipariş aldığını da belirtti. LOI Italimpianti Group, LOI Thermprocess GmbH ve THERMPROCESS başkanı Dr. Hermann Stumpp fuarın endüstrinin tüm yeterliliğini nasıl ortak bir paydada topladığının altını çiziyor: “THERMPROCESS uluslararası termal proses mühendisliği için dünya çapında eşsiz bir merkez! Standımızda özellikle Hindistan’dan çok sayıda uzmanı ağırlayarak yeni bağlantılar kurma konusunda önemli yol kat ettik. THERMPROCESS 2011 bir kez daha üst seviyede bir etkinlik olduğunu kanıtladı

ve biz bundan son derece memnunuz” Etkinliğe destek veren kuruluşlardan VDMA ve bdgus, üyelerinden inovatif şirketlerin makine pazarının geniş kapsamlı olarak temsil edilmesi ve uluslararası ziyaretçilerin üst seviyede olmalarından dolayı büyük memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Temsil edilen şirketlerin görüşlerini özetleyen VDMA Genel Müdürü Dr. Gutmann Habig, “Ekonomik krizlerin üstesinden gelindikten sonra metalurji sektörünün 2011 yılında global olarak bir araya gelmesi bu etkinliklerin yeni bağlantılar elde etme konusunda verimli araçlar olduğunu bir kez daha kanıtladı. Mevcut trendler son derece üst düzeyde tartışıldı ve aynı zamanda ticari fuarlar iş anlaşmaların hazırlık ve sonuçlandırma aşamaları için aracı görev yaptı. Fuarlar zamanlama olarak mükemmeldi. En son çıkan teknolojiler üzerinde şirketlerimizin yatırım yapması an meselesi.” şeklinde belirtiyor.

KÖRFEZ DÖKÜM- ÇAĞDAŞ ALAN “Her şeyden önce GİFA bu kadar piyasa çalkantısına rağmen beklenin üzerinde bir performans sergiledi. İlgi yoğundu. Körfez Döküm olarak diğer fuarlara olduğu gibi buraya da eksiksiz katıldık. Özellikle paslanmaz savurma borularımıza ilgi çok fazlaydı. Burada yapılan görüşmeler kısa sürede siparişe dönüşerek teslim edilenler dahi oldu. Savurma dökümde gelecekte Avrupa’nın ilk akla gelen tedarikçilerinden biri durumuna gelmek ilk hedefimizdir. Ana ürün gurubumuz olan çimento sanayi, ısıl işlem sanayi ve endüstriyel fırın yedek parçalarında halen devam eden yeni Pazar arayışlarında GIFA bize önemli katkı sağladı. Hem mevcut müşterilerimizle hem de hedef müşterilerle rahat görüşme olanağı bulduk.”

56

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


FUAR

Alman Dökümhaneler Birliği katılımcı ve ziyaretçilerden gelen tepkilerin ardından son derece keyifliydi. Bdguss Genel Müdürü Dr. Gotthard Wolf bu konudaki görüşlerini, “Uluslararası döküm endüstrisi, alternatif üretim prosesleri karşısındaki rekabet üstünlüğünü kabul ediyor. Fuarlar çok önemli bir başarıydı.” şeklinde belirtiyor ve çok sayıda teknik inovasyonun ve dökümhaneler arasında uluslararası yatırım yapma arzusunun yüksek olma durumlarının GIFA ve NEWCAST gibi fuarların yardımlarıyla ortaya çıktığını ekliyor. Fuarlar esnasında ticari ziyaretçiler arasında özel ilgi alanına hitap eden bir toplantı da düzenlendi. “ecoMetals” adı verilen, enerji verimliliği ve kaynak koru-

ması konuları üzerine odaklanan kampanyaya 28 üst düzey uluslararası katılımcı dahil oldu. Bu durum fuarların aynı zamanda orta ve uzun vadeli stratejiler ve bunun yanında geleceğin metalurji teknolojilerinin geliştirilmesi konularında forum görevini üstlendiğini de söylememiz yanlış olmayacaktır. Fuar kapsamı dışındaki programlar ve yan etkinlikler de ziyaretçilere çok şey kattı. Dört fuarın her birinde kongreler, seminerler, tartışma forumları ya da arzulara yanıt veren yarışmalar düzenlendi ve tamamı büyük beğeni gördü. Bir sonraki GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST dörtlü fuar organizasyonu 2015 yılının yaz aylarında gerçekleştirilecek.

SİLVAN SANAYİ –BURAK GOSGUN

“Uluslar arası zeminde tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin en yoğun biçimde sürdürülmesine olanak tanıyan en uygun organizasyonlardan olan 2011 GIFA Fuarı uzun bir aradan sonra katıldığımız uluslararası en önemli etkinlik diyebiliriz. Fuar süresince standımızda haddehane merdaneleri ve ringleri, iş ve maden makineleri ile çimento döküm parçalardan oluşan geniş bir ürün yelpazesini sergiledik. Fuarda, yeni teknolojiler kullanarak ürettiğimiz küre parçaları da sergileme imkanı bulduk. Fuar boyunca bir çok yeni firma ile tanışma imkanı bulurken, bu sayede eski müşterilerimizle de görüşerek ilişkilerimizi tazeledik. Son derece iyi hazırlandığımız bu fuardan kısa sürede iyi geri dönüşler aldık. Bundan dolayı dünyanın bir çok yerinden bir çok firma ile temas kurmuş olmak Silvan Sanayi A.Ş adına ayrıca mutluluk verici.”

Türkdöküm

57


FUAR

Alüminyum Dünyası’nın Beklediği Buluşma: Aluexpo 2011 Dünyada kullanım alanı her geçen gün artan alüminyum, Türkiye’de de 4 milyar doları aşan iş hacmiyle geleceğe umutla bakan bir sektör halini alıyor. Türkiye’de büyüyen alüminyum sektörünün tek fuarı ALUEXPO, 2009 yılındaki başarısına 2011 yılında da devam ediyor.

A

lüminyum sektöründe son yıllarda yapılan yeni yatırımlarla, dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri konumundaki Türkiye, ikinci tekrarında dünyanın önde gelen alüminyum fuarlarından biri haline gelen ALUEXPO fuarına 2. Kez ev sahipliği yapıyor. Birincisi 2009 yılında büyük bir başarı ile organize edilen ve sektörün beğenisini kazanan Alüminyum Teknolojileri, Makine ve Ürünleri İhtisas Fuarı ALUEXPO, Metalurji sektöründe dünyaca ünlü ANKIROS/ANNOFER/TURKCAST fuarlarının organizatörü Hannover Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. organizasyonu ile 2. kez Türkiye ve Avrasya bölgesinin Alüminyum sektörü ile buluşuyor. 2009 yılında kullanılan 9. ve 10. Hollere ek olarak 11. Holün de fuar kapsamına alındığı ALUEXPO 2011 fuarı 1316 Ekim tarihlerinde 300 e yakın yerli ve yabancı firmanın katılımı ile Atatürk Havalimanı karşısındaki “İstanbul Fuar Merkezi’’nde 5. Alüminyum Sempozyumu ile eş zamanlı olarak gerçekleştiriliyor. İlki 2009 yılında yapılan ALUEXPO fuarı, yerli ve yabancı sektörün büyük ilgisiyle karşılaşmış, 21 ülkeden toplam 201 katılımcı ve 51 ülkeden toplam 9.229 sektör ziyaretçisi fuarda yerini almıştı. ALUEXPO Fuarının, global alüminyum dünyasının tamamlayıcı bir platformu olma noktasına gelerek, hedeflenilen ziyaretçi profiline ve geniş bir coğrafi alana ulaştığı görülmüştü. ALUEXPO 2011 fuarında kullanılan hollerin birinde, alüminyum levhadan profile, folyo, biyet ve külçeden her türlü döküm ürününe kadar üretim yapan ülkemizin önde gelen alüminyum sanayicileri yer alırken diğer hollerde ise ağırlıklı olarak, sektörün yurt içi ve yurt dışından çok sayıdaki tedarikçi firması, en son teknoloji ile ürettikleri her türlü makina, teçhizat, kalıp, fırın, ergitme ocağı, yüzey işlem sistem ve malzemeleri, hammadde, refrakter ve sarf malzemesi gibi ürünlerini sergileyecek, servis ve hizmetlerini tanıtacaklar. ALUEXPO Fuarı’nı 10,000’i aşkın sektör profesyonelinin ziyaret etmesi bekleniyor. Daha ilk organize edildiği yıl olan 2009 yılında Avrasya aluminyum endüstrisinin ilgi-

58

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


FUAR

sini çekmiş olan ALUEXPO, ülkemizin yanı sıra özellikle çevre ülkelerden gelecek çok sayıda sektörel ziyaretçi ile katılımcı firmalara önemli fırsatlar yaratacak. Dünyada özellikle son yıllarda Alüminyum, teknik özelliklerinin üstünlügü sayesinde giderek daha çok kullanım alanında ve artan miktarda tüketiliyor. Demirçelikten sonra en çok kullanılan metal haline geldi. Artan kullanıma ve sektörün önem kazanmasına paralel olarak ALUEXPO, ülkemizde şimdiden 4 milyar doları aşan iş hacmi ve planlanan yatırımları ile parlak bir geleceğe sahip olan aluminyum sektörünün uluslararası boyutta bir ihtisas fuarı ihtiyacını karşılamak için tasarlandı. ALUEXPO, Türkiye alüminyum sektörünün en önde gelen kuruluşu TALSAD-Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği tarafından destekleniyor. ALUEXPO 2011, katılımcılarına yeni pazarlar, yeni müşteriler kazandırmak;

işlerini büyütmek ve uluslararası ilişkilerini geliştirmek; ürünlerini ülkemizin yanısıra komşu coğrafyadaki hedef kitleye tanıtmak; mevcut satışlarını ve iş bağlantılarını koruyup güçlendirmek ve Türk pazarına yatırım yapmak isteyen uluslararası firmalara sektörü tanıtmak açısından yine çok önemli bir platform hazırlayacak. Uluslararası alüminyum sektörünün önde gelen firmalarının fuarda buluşması ile başta üreticiler, ithalatçılar ve ihracatçılar ve karar vericiler olmak üzere tüm sektör paydaşları, gerçek bir uluslararası iş platformundan faydalanmak amacıyla İstanbul’da ALUEXPO 2011’de bir araya gelecek. ALUEXPO 2011 Fuarı ile eş zaman ve mekanda TALSADTürkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği, TMMOB – Metalurji Mühendisleri Odası ve TÜBİTAK – Marmara Araştırma Merkezi işbirliği ile gerçekleştirilecek olan 5.Alüminyum Sempozyumunda yeniden bir araya gelecek

Türkdöküm

59


FUAR

olan sektör profesyonelleri ve akademisyenler, alüminyum sektöründeki yenilikleri, teknolojik gelişmeleri her boyutuyla değerlendirecekler ve sektördeki darboğaz ve sorunlara çözüm bulmaya çalışacaklar. ALUEXPO 2011, alüminyum, inşaat, otomotiv ve beyaz eşya, elektronik, havacılık ve savunma, gıda ve ilaç ambalajı sektörlerinden gelecek olan ziyaretçilerine kapılarını açacak ve akademik, ticari toplantılarla desteklediği alüminyum sektörüne katkı sağlamaya devam edecek. Bünyesinde sergilenen ürünleri yurtiçi ve yurtdışından gelecek sektör ilgililerinin ve alıcılarının beğenisine sunacak olan ALUEXPO 2011 fuarı, katılımcıları ve ziyaretçileri tarafından sabırsızlıkla bekleniyor. ALUEXPO 2009 fuarı sektör tarafından son derece başarılı bulunmuştu. TALSAD, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, KOSGEB ve T.C Ekonomi Bakanlığı tarafından da desteklenen; dünyanın önde gelen firmalarının yanı sıra Türk alüminyum sektörünün önde gelen firmalarının büyük bir kısmının katılarak sahiplendiği ALUEXPO, beraberinde yapılan 5. Alüminyum Sempozyumu etkinliğiyle, yurt içi ve yurt dışından beklenen çok sayıda ziyaretçisiyle sektörün en önemli iş ve tanıtım platformu olacak. YANGIN ÇIKII/FIRE EXIT ARSER

A15A A15B A15 NOKTA A16 METAL, METAL BULL GÖKALP BWF

ALTEK EUROPE B4A EGES

OKYANUS ALÜM.

A9 ASB

A8 SERPA A7

SRS

M

B2 B1

B4 B3

A19

SAG SALZBURGER

D4 D3

D5A

EGELI POLISAJ

MĐK. AJANS TEK. MIKEDIMET

F15B F15A F14A

SERAP YAAR

F13

NOKTA METAL F12

F11

MEDYA ANALĐZ

ADASUF10

KUHM ICHEL

F9

E2 E1

SKC ALUM ÇUKUROVA ADM KARBON INT KĐMYA ARIKAN F5 F7

F8

F6

CARGO ENTRY/ YÜK GĐRĐĐ

E2

HALL 10

HALL 9

SALON TAVAN YÜKSEKLĐĞĐ 7.00 METRE

SALON TAVAN YÜKSEKLĐĞĐ 7.00 METRE

ALUEXPO ORGANĐZASYON OFĐSĐ

H: 4.00 METRE

H: 4.00 METRE

F4

ALFA METAL

ZAHĐT ALÜMĐNYUM

ALÜMĐNYUM

D3

F15

D4

CANSAN

FENĐ ALÜMĐNYUM

AHĐNLER METAL

ALÜMĐNYUM

A13

C1

ÇUHADAR OĞLU ALÜMĐNYUM

B1 B2

C3

C2

ERDOĞANLAR ALÜMĐNYUM

C4

B3

A12

AK ALÜMĐNYUM

B4

B5

PRESTĐJ

A11

AYID

A11A

A10 A3

TRAKYA SANAYĐ

ATLAS A4 ALÜMĐNYUM

CARGO ENTRY/ YÜK GĐRĐĐ

A5

MERTCAN ALÜMĐNYUM

MSN A7 ALÜMĐNYUM

WHITE GOLDEN

GALMAK ALÜMĐNYUMA8

A9

PAMUKKALE ALÜMĐNYUM

A

KÜBĐK

A14A

ĐMSA

A13

CHE METAL

.

D6 EKSTRA

KÖPRÜ METAL

MÜH.

MM

YILDIZ

A10AA10

C5

TREKS MÜH.

A8

ALTEK MET.

ART

MET NEWS

C7 C6

A9

RES.

B10 B9 B7 B8 FEMATEC

RESERVED

KIM A7B

PENC

ERE A7A BĐLE ĐM

A7

N. YEIJING

MERDĐVEN STAIRS

D6A

A11

RESERVED C5A

D7

D8

E6 DÖRT EL E5

ART YÜZ.Đ

A9A ALPER ISIL KUMLAMA MEDYA ARUNMETALSMARK PUB.

EURO A12 ĐLEMA12/A

A6

D5

EKSTEK XP

E3

E4

F6

BEFAY

TEKNO THERM

FATA HUNTER

ANADOLU SIMGE ĐZOREF DÖKÜM

F7

ALUMAT /ATIE UNIFORMATICA

D4 D3

BVA MÜM. KURAY MAKINA C4A

C4

ATILIM C3 TEKNĐK MAKĐNA

NET KIMYA

LAC SRO

B6 B5 B3 B4

CRS END.

BUIL DEC A5A

AJANS ORG

A5

OYAL METAL

A4

PETROFERTECHNO

D2/A

E2

HPA MÜH..

ANKA TEKNIK. D2/B

ERSA ALÜMĐNYUM

F4A

RESERVED

F4

F3

KAR-

F2TES F1

D2 D1

KARMA KĐMYA ALU FINISH

E1

BULUT MIN PEN HONG

FORM

ALKALSAN

LOWER FLOOR HALL 11

AKKURT C2 MAKĐNA KĐLTA REFRAKTER

C1

PROFEKS

DEDE KĐMYA

F5

F4B

A12B A12A FAS.

ENTIL

ASĐLLER

E7

KALIP

HALL 9 - 10 SALON TAVAN YÜKSEKLĐĞĐ 4.30 METRE

PMS METAL

D2

ASSAN ALÜMĐNYUM

CATERING

ALUEXPO 2011 13-16 OCTOBER 2011 ISTANBUL EXPO CENTER

F13

E4

A14

A1 A2

F3

QUALI MEDIA VĐZYON TAN.

F14

DILERS ALUM

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

F12

F12A

E3

TEKNĐK ALÜMĐNYUM TEKBAER

ASA ALÜMĐNYUM

A14

60

F11 F11A

ĐSTAL ALÜMĐNYUM

ALÜMĐNYUM

MESAN

E5 E3

E1

ALTEK

TMS SOĞUTMA

ENEL SAN

F15

TALSAD

TÜRKĐYE ALÜMĐNYUM SANAYĐCĐLERĐ DERNEĞĐ

PANDA ALÜM.

E4

METALURJĐ MÜH. ODASI

F16A

A1

F2

EKSAL KALIP

AKM / KA METALURJĐ

E6

F1

F1

D1

F10

MIM TÜDOKSAD REED FOR ART EXB. EKS

AKPA

ASTA ALÜMĐNYUM

D1

D2 ALUMINIUM BAHREIN ALBA

QATALUM QATAR ALUMINIUM

ARSLAN ALÜMĐNYUM

C1

DUBAI ALUMINIUM DUBAL/EMAL

F9

GÜRSAN F8 ALÜMĐNYUM

F7 BOR BILLET

ASET ALÜMĐNYUM

REPAMET

JÜTESAN F5 PAKMETSAN ALÜM.

DÖERTEL ALÜMĐNYUM

D6/4 D6/5

D5

F6

F4

F12B ASAD

AL ALÜMĐNYUM

PFERD

ALMESAN

F3 ABACILAR

F2

A2

EKSEN INDUC TOTHERM KALIP

INSER TECH

C2

FETA

ABB

F16

TEC

D6/3

KIND ÇELĐK

RESERVE INSTRON D

F17

LOUNGE

POLĐ TEKNĐK MUNK

ITC F18-1

HEN GIA CLECIM CON

D6/1 D6/2 ALU

PYROTEK REFSAN

CTI

F18

AYDINLAR REFRAKTER

A21

C3

C5

MARMARA METAL

H: 4.00 METRE

GALSĐD

VvĐG MAKĐNA

C6

META-MAK

BILGINOGLU

H: 4.00 METRE

YANGIN ÇIKII/FIRE EXIT

UPPER FLOOR HALL 9

VĐG METAL

KÖRFEZ DÖK.

C6A

A4 MİM MEDYA A3

SĐSTEM TEKNĐK

ÇAKMAK VĐNÇ

SĐSTEM ALÜMĐNYUM

BES MÜH.

A20

09:00-19:00 arasında 20 dakika ara ile ring seferi düzenlenecek.

A6 A5

BANO XINSH

BURAK ALÜMĐNYUM

10:30 18:30

Dünya Ticaret Merkezi Metro Durağı

ETĐ ALÜMĐNYUM

B5

A10 ÖZDEMİ KEÇE

Kalkış: 09:30 Dönüş: 17:30

YANGIN ÇIKII/FIRE EXIT

INTEG ROL

ĐFPA

A18

A11 ALUM

ELKEM TIMES

09:30 18:30

Bakırköy Deniz Otobüsü İskelesi

BARANSAN ALÜM.

A18/A

A13 A12 FUNDI

Kalkış: 08:30 Dönüş: 17:30

EGE END.

MRS

BASE METAL VIOHALCO GROUP

ĐNTEKNO

REGAL ALÜMĐNYUM

A18/B

A14

Taksim Atatürk Kültür Merkezi

YANGIN ÇIKII/FIRE EXIT

UPPER FLOOR HALL 10

A17

FUARA ÜCRETSİZ SERVİSLER

COMETAL ENG. . B2

ALTEK MET.

A3A A3

B1

ÇALIKAN PRES

WUHAN DÖKÜM MAK. A1 A2

GĐRĐ ENTRANCE

CARGO ENTRY/ YÜK GĐRĐĐ


ALTEK MET.

ART

KIM A7B

PENC

ERE A7A BĐLE ĐM

A7

N. YEIJING

A6

BUIL DEC A5A

AJANS ORG

A5

OYAL METAL

A4

ALTEK MET.

A3A A3

ÇALIKAN PRES

O / ĐĐ


FUAR

Basınçlı Döküm Sektörü EUROGUSS’da Buluşuyor 9.Uluslararası Yüksek Basınçlı Döküm İhtisas Fuarı Euroguss’un 9.’su 17-19 Ocak 2012 tarihleri arasında Nürnberg – Almanya’da yapılıyor. Fuarda yüksek basınçlı döküm konusunda teknik, süreç ve ürünler sergileniyor.

B

asınçlı döküm sektörünün yıllardır vazgeçemediği ve konusunda dünyanın önde gelen özel fuarlarından Euroguss, 17 - 19 Ocak 2012 tarihleri arasında Nürnberg’de kapılarını açıyor. Avrupa basınçlı döküm sektörü, Euroguss ihtisas fuarında 9. kez buluşuyor. 400 katılımcının ürünlerini ve teknolojilerini sergilediği fuarı tamamı uzman ziyaretçilerden oluşan yaklaşık 7 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Ziyaretçiler fuarda son teknoloji, proses ve ürünler hakkında önemli bilgiler edinebilecek. İleri teknoloji ürünü makine, yeni malzeme ve verimli hizmetlerle tüm döküm süreçleri zincirini kapsayan fuar özelliği taşıyan Euroguss’a Türkiye’den de sektörel ilgi oldukça yoğun. Sektörün katılım ve ziyarete önem verdiği Euroguss fuarının Türkiye organizasyonunu Feustel Fairs yapıyor. Yıllardır fuarın tanıtımı ve katılımı için hizmet veren fuar temsilcisi M.Atila Özal, Almanya ve yurtdışındaki uzmanların, Euroguss’ta, gelecek yatırımlar için hazırlık yaparak teknik gereksinimler için çözümleri aradığını söylüyor. Euroguss’un konusunda çok özel bir fuar niteliğinde olduğunu belirten Özal, 2012 yılı organizasyonunda Türkiye’den katılımın ve ziyaretin şuandaki durumuyla memnuniyet verici olduğunu söylüyor.

62

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


NEDEN DÖKÜM

Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz? Messerscheibe Für Maishäcksler

Mısır Hasat Makinesinin Çap Diski Üretim Verilerinin Karşılaştırılması Eskiden

Günümüzde

26 adet sac ve işlenmiş parçanın kaynaklı birleştirilmesi

Tek parça döküm

S235JRG (USt 37-2)

GJS-400-15 (GGG-40)

44,6 kg

34,3 kg

*

100 %

Malzeme ve/veya hamdöküm maliyeti

65,9 %

100 %

Üretim maliyeti

100 %

20,6 %

Sanayi maliyeti

100 %

55,8 %

Üretim Yöntemi Malzeme Ağırlık Parça ve/veya model maliyeti

*) Maliyet tablosunda düşüldüğünden burada sıfır alındı.

Kaynak: DGV

Türkdöküm

63


ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Döküm Fabrikalarına Özel Enerji Verimliliği Çözümü Geliyor

B

ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın (eski adıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) ulusal sınai değerler yaratmak ve bu kapsamdaki yeni girişimleri desteklemek amacı ile oluşturduğu programa bu sene yapılan başvurular arasında döküm fabrikalarında enerji verimliliğini hedefleyen özel bir proje de yer aldı. Amacı, yeni, yerli ve özgün ürün çözümlerinin hayat bulmasına ve dünya çapında tanıtılmasına destek vermek olan programı farklı kılan en önemli unsurlardan biri de başvuru değerlendirmelerinde akademisyen uzmanların görüşlerine başvurulması. Böylece akademik ve teorik açıdan sağlamaları yapılan projelerin ileride değer yaratma potansiyelleri de konu uzmanları tarafından belirlenmiş oluyor. Bu sistematikle oluşturulan farklı eleme turlarından ve değerlendirmelerden geçen projeler taşıdığı fırsatlara göre puanlanıyor. Bu sene için yapılan yaklaşık 1000 başvuru arasında, GreenBusiness tarafından sunulan dökümhanelere özgü enerji verimliliği ürün geliştirme çalışması ilk 75 arasına girmeyi başardı. Akdaş Döküm San. Ve Tic. A.Ş.’nin fabrikalarında yapılan örnek çalışmalar sonucunda ortaya çıka-

64

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

rılan proje modeli, değerlendirmede yer alan akademisyenler tarafından özel ilgiye mazhar olmasıyla birlikte üniversite çevrelerinde de özel olarak takibe alınmaya başlandı. Bu şevk ve enerji ile basamakları hayata geçirilmeye başlanan proje bugün geldiği noktada döküm fabrikalarında enerji verimliliğini önemli derecede ve katlanarak artıracak, yeni ve yenilikçi bir ilk ürünü işaret ediyor. Proje çıktılarının detaylarını belirlemek için yapılan araştırmalar, ulusal ve uluslararası çapta bu düzeyde bir çalışmanın ilk olduğunu gösteriyor. Araştırmaların ortaya koyduğu raporlar, bugüne kadar yapılan genel geçer temiz ve tasarruflu enerji girişimlerinin, döküm üretiminin süreç akışına tam entegre edilebilir olmadığını belirtmekte. Döküm üretiminin kendine has hassasiyetleri ve üretkenliğini etkileyen farklı faktörleri bulunduğundan piyasadaki yeni verim teknolojilerinin hiçbirinin tam uyumlu adaptasyonu mümkün gözükmemekte. Örneğin, geri kazanım sistemleri döküm üretimini metalürjik olarak negatif yönde etkileyebilme riskine sahip. Proje kapsamında yapılan araştırmalar bir başka önemli gerçeği daha or-


ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Üretimdeki enerji tüketim noktaları, bu noktalardaki ortalama enerji gereksinimleri ve bu gereksinimlerin konvansiyonel karşılanma biçimleri aslında geri kazanım ve enerji tüketiminde verim artışı için büyük fırsatları beraberinde taşımakta taya koyuyor. Döküm üretimindeki ocak, fırın ve makinelerin dağılımlarının ve üretim akışının kendine özgü güzergahı, tasarruf sağlayıcı belli piyasa eklentilerinin montajının iş verimini düşürebileceğini gösteriyor. Özetle, tüm bu tablo, döküm üretimini özümseyen ve önemseyen özel bir enerji verimliliği entegrasyonu çözümünün henüz Türkiye’de de Dünya genelinde de mevcut olmadığını işaret etmekte. Araştırmalar, ayrıca direkt olarak döküm üretimindeki detayları keşfeden ve bu şekilde programlanmış bir ürünün eksikliğini de ortaya çıkarmış durumda. Üretimdeki enerji tüketim noktaları, bu noktalardaki ortalama enerji gereksinimleri ve bu gereksinimlerin konvansiyonel karşılanma biçimleri aslında geri kazanım ve enerji tüketiminde verim artışı için büyük fırsatları beraberinde taşımakta. Ancak, yakından bakıldığında ve analitik olarak incelendiğinde büyük kazanım potansiyellerinin keşfedildiği döküm üretimi için bu durumu gerçeğe çevirmenin mevcut geliştirilmiş mühendislik çıktıları ile mümkün olmayacağı da araştırmalarda farkına varılan bir başka gerçek. Bir başka deyişle, esasında, döküm üretiminin kendi dinamikleri ve üretim şeklinin karakteristikleri göz önüne alındığında kazanım sağlayacak büyük potansiyellerin varlığı, ancak bunu değerlendirebilecek marifette herhangi bir ürünün yoksunluğu dikkat çekiyor. Proje için yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılan tüm bu bulgular geliştirilecek ürünü daha anlamlı ve özel kılmakta. Çünkü ancak bu sayede dünyadaki birçok önemli sanayi dalının tedarikçisi ve olmazsa olmaz besleyicisi konumunda olan döküm sanayi için özel bir enerji verimliliği çözümünü ortaya çıkarmak ihtimal dahilinde olacak. Ve böylece otomotiv, maden, inşaat, enerji, ulaştırma gibi birçok sektörün başlangıç noktası olarak kabul edilebilecek olan döküm sanayinde kalıcı enerji tasarrufu ve bu sayede daha temiz bir dünya geleceği yaratmak mümkün olacak. Dünya geneline yayılması ve döküm üretiminde yeni bir kültür oluşturması beklenen proje ürünleri, artık çok daha az tü-

keterek daha fazla üretmenin bir yolunun olduğunun gerçekçi kanıtı niteliğini taşımakta. Bilimsel Temelli Yeni Vizyon Başkent Üniversitesi Enerji Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Birol Kılkış’ın modellenmesine özel olarak katkıda bulunması da projeyi farklı ve değerli kılan bir başka önemli unsur. Dr. Kılkış ABD’de ASHRAE’de (Amerikan Isıtma Soğutma ve İklimlendirme Mühendisleri Birliği’nde) uzun yıllar direktörlük yaptıktan sonra ülkesine dönünce çeşitli sektör projelerine imza atmaya başladı ve önemli ödüllerin de sahibi oldu. 2003 yılında uluslararası başarılarından dolayı ASHRAE Fellow üyeliğine yükseltilen, ardından da “Distinguished Lecturer” seçilen Dr. Kılkış, bu projenin taşıdığı teknik yaratıcılığa ve sağlayacağı potansiyel değerlere ayrı önem verdiğini vurguluyor. Sanayide, özellikle döküm gibi enerji tüketiminin yoğun olduğu sektörlerde, ekonomi, çevre, sağlık ve enerji dörtleminin birbiri ile yeterince ilişkilendirilememekte olduğunu söyleyen değerli akademisyen, yenilikçi çözümlerde bu dört faktörün bir arada gözetilmesinin gerekliliğini belirtiyor. Projenin taşıdığı bu ayrıcalıklı yönü ile alanında yeni bir kapı açacağını belirten Dr. Kılkış bu sayede, çembersel ekonomi akımının ilk somut ürünlerinden birinin ortaya çıkarılacağına işaret ediyor. Artık tüm dünyada çembersel bir ilişki ile tanımlanmaya başlanan ekonomi ve enerji kavramlarının bütünleşik olarak işlevselleştirilmesi, Dr. Kılkış gibi birçok konu otoritesinin de kabul ettiği bir yeniden yapılanma yöntemi. Çünkü ancak bu şekilde daha evvelki sayılarda da ifade edilen “sürdürülebilir bir ekonominin sürdürülebilir bir dünyaya bağlı olduğunu kabul eden felsefe”yi hayata taşımak mümkün olabilecek. Daha da açıkçası ancak bu sayede kaynak yönetimi konu-

BUĞRA PEKUSLU Akdaş Döküm A.Ş. Enerji Verimliliği Proje Koordinatörü GreenBusiness Genel Editörü Enerji Verimliliği Uzmanı Endüstri ve Enerji Mühendisi

Türkdöküm

65


ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Döküm üretimini aylardır detaylı bir şekilde enerji mühendisliği esaslarıyla analiz ederek ortaya konan çözüm bileşenleri bir araya geldiğinde yeni nesil bir entegrasyonu işaret ediyor.

sunda derin açmazlar yaşayan sektör öncüleri birer çıkış yolu bulabilecek. Bu da insan eli ile tıkanan sınai akışların yeniden açılmasını sağlayacak yegane yöntem olarak kendini gösteriyor. Projede geliştirilecek çıktıların taşıdığı ayrı özel bir değer daha bulunmakta. Dünyanın enerji verimliliği ile ilgili gerçek çıkış noktası olan ekserji kavramı projenin tüm tasarım detaylarına itina ile işlenmekte. Enerji değerinin taşıdığı iş yapabilme kapasitesini ifade eden ekserji kavramını gerçek uygulamalara yansıtarak ancak, verim artışında aslan payını yakalamak mümkün. Bu projede ortaya çıkarılacak her ürün bileşeninin teknik tasarım detayları da ekserji verimliliğini maksimize etmek üzere modellenmekte. Yani proje çıktıları sayesinde fabrikada kullanılan her enerji, taşıdığı iş yapabilme kapasitesinin mümkün mertebe maksimum düzeyde kullanılabileceği şekilde servis edilebilecek. Dr. Kılkış’ın geliştirdiği özel denklemler ve metodoloji ile bu iletimi üretim alanına birebir yansıtılabilmek mümkün olacak. Bu da, ekonomik anlamda şimdiki yapıya kıyasla çok büyük avantajların elde edilmesi anlamına geliyor. Bedel ödenen enerjiyi verimli kullanmaya çalışırken taşıdığı potansiyel değeri en iyi şekilde değerlendirerek kullanmayı sağlayan bu mühendislik yaklaşımı ile dökümhaneler, enerjiyi “tam” anlamı ile verimli tüketen müesseseler haline gelebilecek. Bir başka deyişle, proje çıktıları sayesinde döküm fabrikalarında kullanılan enerjiden maksimum iş hacmi elde etmek, enerjiyi en yüksek katma değer sağlayacak şekilde kullanmak ihtimal dahilinde olacak. Dökümcüler ellerinde enerji ile en yüksek iş hacmini gerçekleştirme imkanını bulabilecek. Üstelik proje çıktıları sayesinde bunu yapmak için eks-

66

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

tra hesap ya da plan yapmalarına bile gerek kalmayacak. Kendileri için özel olarak modellenmiş algoritmaya sahip uygulamaları kullanmaları bu maksimum düzey kazanım için yeterli olacak. Yüzde Yüz Yerli, Yüzde Yüz Türk Girişimi Projede çıkarılacak ürün bileşenlerini, anlamlı ve yerli oyuncuları güçlendirmek açısından etkili kılan çok önemli bir başka unsur daha mevcut: Bugüne kadar konu ile ilgili kullanılan hemen her know-how, yurt dışından entegre edilmeye çalışılırken, bu sefer tamamen yerli bir girişim dökümcülere özel olarak ortaya konmakta. Döküm sanayi için özel hazırlanmış ve tamamen üretimin hassasiyetlerini gözeten başka bir bütünleşik ürün örneği uluslar arası arenada da bulunmamakta. Ancak projenin beslendiği çembersel ekonomi kavramı ABD, Almanya, İngiltere, Rusya ve Çin gibi birçok dünya devletinin üzerinde çalıştığı ve pratik uygulamalar geliştirmek için birbirleriyle gizliden rekabet içinde olduğu bir olgu. Çembersel ekonomi yöntembilimini somutlaştırarak enerji verimini artırmayı ve atık yönetimini düzenlileştirmeyi amaçlayan ülkeler, sektörlere yönelik özel çözüm paketlerinin arayışı içine girmiş durumda. Ancak bu sayede kaynak bulma sıkıntısının ve yaklaşık 3.5 senedir içinden tam olarak bir türlü çıkılamayan global kriz ortamının elimine edilebileceğine inanılıyor. İşte bu konjonktür de Türkiye menşeli olarak geliştirilecek, döküm fabrikalarına özgü bir çembersel ekonomi çözümünün önemini daha da artırmakta. Önce ulusal alanda sunulması amaçlanan proje ürünleri böylece yerli oyuncuların da global döküm pazarlarında daha rekabetçi hale gelmesini sağlamayı amaç-


ENERJİ VERİMLİLİĞİ

lamakta. Proje çıktıları sayesinde enerjilerini daha verimli kullanan ve üretim maliyetlerini daha çok azaltan Türk dökümcüleri, global yarışta çok daha güçlü konumlara yerleşebilecekler. Öte yandan bu sayede enerji ile alakalı milli ekonomi göstergelerinde pozitif değişimler elde etmek de mümkün. Sanayi bazlı enerji tüketimlerinin üretim hacimleriyle ilişkilendirildiği istatistikler, proje bileşenlerinin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte artı değişimler sergileyebilecek. Birim enerji tüketimi başına daha fazla üretimi mümkün kılma esası ile modellenen proje ürünleri, çalıştırıldığı her noktada artı değişim yaratabilecek potansiyele sahip. Böylece toplam sanayi göstergelerine döküm sektörü kanalından devamlı olarak daha iyi sonuçlar gidebilecek. Bunun da, toplam değerlerin iyileşmesine katkı sağlayan bir unsur haline gelmesi beklenmekte. Özetle üretkenliğin enerji odağında her geçen gün giderek daha çok artırıldığı bir ülkeyi yakalamak zor değil. Termomekanik Yeni Nesil Entegrasyon Döküm üretimini aylardır detaylı bir şekilde enerji mühendisliği esaslarıyla analiz ederek ortaya konan çözüm bileşenleri bir araya geldiğinde yeni nesil bir entegrasyonu işaret ediyor. Bu sonucu ortaya çıkarmak için yapılan çalışmalar, 9 temel basamaktan oluşan metodolojik bir mühendislik yaklaşımından oluşuyor. Üretim akışının süreç analizi, enerji tüketimi odaklı özel analitik süreç modelleme, doğrusal akıştan çembersel ekonomik akışa geçme amacı güden yeniden modelleme, enerji trafiği odaklı üretim hattı modelleme, modellere bağlı olarak mekanik yaklaşımın detaylarını belirleme, mo-

del çıktılarına göre üretim karakteristiklerini belirleme, bunların matematiksel değişken karşılıklarını tespit etme, ürünün en yüksek getiri ile çalışmasını sağlayacak özel optimizasyon modellemeleri geliştirme ve modelleme ve tespitlere bağlı olarak finansal fizibilite analizi oluşturma gibi adımlardan oluşan bu sistematik sonucunda gerçek kazanımı sağlatacak bütünleşik çözüm ortaya çıkartılmış durumda. Özetle, döküm üretiminin klasik doğrusal akışını özel bir analitik çözümleme ile çembersel hale getiren proje çözümü, enerjinin defalarca ve maksimum iş verimi alacak şekilde kullanımını esas alıyor. Geri kazanımları en doğru ve maksimum dönüş alacak şekilde koordine eden ürün bileşenleri kullanıldığı fabrikada, enerji adına israfı olabilecek en az seviyeye indirgeme iddiasında. Fabrika içinden, tekrar kullanılmak üzere kazanılan enerjiyi, en doğru (verimli) şekilde üretim hattına servis etmeyi mümkün kılan özgün algoritma ise yine akademik köklerine bağlı olarak ürünün sahip olduğu bir başka ayrıcalık. Enerjinin üretimdeki anlık ihtiyaca göre en yüksek verimi sağlayacak noktaya ulaştırılmasını sağlayacak özgün iş zekası uygulaması yine alanında ilk defa geliştirilen ve üniversite çevrelerince ilgi gören bir başka proje çıktısı. Konu uzmanları ve sektör temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonucunda, büyük bir titizlik ve özenle detayları belirlenen proje ürünlerinin Türk dökümcüsünün vazgeçilmez birer çözüm ortağı haline geleceği tahmin edilmekte. Her şeyden önce de, maddi ya da zihinsel anlamda dış desteğe ihtiyaç duymadan geliştirilerek Türkiye’ye ulusal bir yeni değer kazandırmak, hiç şüphesiz, projenin en anlamlı katma değeri olacak.

Türkdöküm

67


Celal Hekimoğlu

68

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Trabzon, Değirmendere’de Ağustos ayının ortasında, dağların doruklarında sis ve pus görmek sizi şaşırtabilir aslında. Yazın ortasında sis kaplı dağlardan aşağıya baktığınızda vadinin içinden geçen Değirmendere’nin iki yakasında birer dökümhane görürsünüz. İki dağın arasına sıkışmış, yeşillikler içindeki Hekimoğlu dökümhanelerin birincisi 1976’larda, diğeri de 2000’li yıllarda kurulmuş. Bu sayımızda “İçimizden Biri”nin konuğu, bu iki dökümhanenin kurucusu Celal Hekimoğlu.


İÇİMİZDEN BİRİ

Şimdiye kadar sizinle ilgili basında veya başka bir yerde çok fazla bilgiye rastlamak mümkün olmadı. Bu söyleşiyle sizi sektörümüze tanıtmak istiyoruz. En baştan başlarsak, iş hayatına nasıl başladınız? Bu biraz uzun bir hikaye. Belki herkes böyle başlar ama gerçekten çok uzun hikaye. Ben aslında kamyon tamircisiydim. Çıraklık, kalfalık, ustalık derken uzun bir zaman motor tamiri yaptım. Benim işe başladığımda Trabzon büyük bir yer değildi, sanayi siteleri yoktu. Mekaniğe çok meraklıydım. Bir gün bijon civatası lazım oldu. civatayı bulamadık. Gidip hurdalıklardan malzeme aldık, müşterinin ihtiyacını ancak öyle giderebildik. Bu olaydan 3-5 sene sonra bijon satan parçacı bir amcamız vardı ama bijonu İngiltere’den getirtiyordu. Bahsettiğim 1960’lı yıllar. Bir gün gidip bu bijoncu amcanın yanında oturdum. Çok iyi niyetli biriydi ama aynı derecede de sert mizaçlı biriydi. O esnada tanıdığım bir arkadaş girdi içeri ve bijon somunu istedi. Amca, sonra deyip gönderdi arkadaşı. Ben de sorma gereği duydum ‘niye vermedin bir bijon somunu’ diye. Dedi ki ‘sen hayatında bijon yada somun yaptın mı? Hep böyle sanatkarız diye de geçinirsiniz.’ Ben de tamirciyim benim bijonla ne işim var diye cevap verdim. O da ‘o zaman konuşma’ dedi. Tabi o zamanlarda Türkiye’de bijon yapılmıyor. O gün bijon yapmaya karar verdim. Hayatımın özetlerinden, dönüm noktalarından bir tanesi bu hikayedir. Bijon üretme fikri böyle mi doğdu? Kafaya takıldı bir kere, ben bunu üreteceğim dedim. Dükkandan çıkarken ‘bu bijonu üreteceğim’ dedim. O da ‘üretirsen tamamını da ben alacağım’ dedi. Tamirciliği bırakıp bijon üretmek için çalışmalara başladım. Tabi bu süreç öyle anlattığım an kadar kısa olmadı. Peki bir sermaye birikiminiz var mıydı? Hep çalışarak kazandım. Bu restleştiğim Memiş Usta’nın Ali Usta adında bir kardeşi vardı İstanbul’da. Parça işiyle uğraşıyordu. Onun yanına gittim. Bijon üretebilmek için o zamanlar başka imkan da yoktu. Ancak torna tezgahıyla bir şeyler yapılabilirdi. Ali amca, torna tezgahı almam için beni Karaköy’de bulunan Akgünler Makina’ya gönderdi, gidip torna, matkap gibi bir iki parça alıp Trabzon’a döndüm. Tornanın ucuyla bijon yapacağız! Tornanın taretenini söktüm, ona bir mekanizma yaptım ve bijon üretimine başladım. İlk bijonu yapmış olduk, çok da güzel oldu, müthiş de bir isim yaptık. Hekimoğlu Bijon, herkes tarafından tanınmaya başladı, çevre illerden hatta İstanbul’dan siparişler alıyorduk. Porya tamir etmeye başladık. Çok iş aldık. Kadromuzu kurduk, işleri genişlettik ancak bijon somununda çok büyük zorluklar çekiyorduk. Somun yapacak bir makine aramaya başladım, fakat bulamıyordum. Bir gün İstanbul’da gezerken bir tezgah gördüm, içeri girip sordum nedir bu makine diye. Yeni geldiğini henüz toplanmadığını söylediler. Demonte durumundaydı. Müdüre çıkardılar ona sordum, bu-

Türkiye’de bijon yapılmıyordu. O gün bijon yapmaya karar verdim. Hayatımın özetlerinden, dönüm noktalarından bir tanesidir bu hikayedir nun somun tezgahı olduğunu söylediler. Şansım varmış aradığımı tesadüfen buldum. Makinenin fiyatı çok yüksekti. Bir sürü maceradan sonra tezgahı oradan satın alabildim. Taksitle makineyi almıştım. Aldığım yer Perşembe pazarıydı. Firmanın en yetkililerinden biri almama yardımcı oldu, güvendi bana. Tezgahtarla olan mücadelemi görmüş, dışarıda kar vardı, elektrikler yoktu, tezgahtar Zeki bey paltoya sarılmış, ben ise terden paltomu çıkarmıştım. O makineyi mutlaka almam gerekiyordu. Benim tezgaha olan ihtiyacımı anlamıştı ve taksitle verdi bana. O zaman 118 bin TL idi. Ayda 7 bin 500 taksitle tezgahı aldım. Tezgahı aldığımda oradan 5 ton da 6 köşe malzeme de aldım. Tezgahı getirip kurdum. Zaten bijon stoğum vardı, ihtiyacım olan bijon somunuydu. Somunları yapıp bijonun üzerine taktık. Bir Artvin’e bir de Samsun’a kadar gittiğimde 3-4 aylık malzememi sattım. O zaman İstanbul’a açılmadınız mı? Tüm ürünleri Trabzon çevresinde sattım. Cebim para ve senetlerle doldu. Hemen yine İstanbul’a somun tezgahını aldığım yere gittim. O zamana kadar sadece ilk taksiti ödemiştim, bir aylık kazançla geri kalan tüm borcumu ödedim. Bahsettiğim şirket yetkilisi 118 bin TL borcumun 18 bin lirasını da iskonto yaptı. Yetkilinin adını unuttum bu benim için büyük vefasızlık. Senin gibi girişimci gençlerin önünü açmak gerekir dedi. Bu firma Transtürk firmasıydı. O zamanlar adı Metal Ticaret’ti. Çok tanınan bir firmaydı, onlarda ter türlü makine bulunurdu. Türkiye’de geleceği gören genç girişimcileri destekleyen kişiler bir hayli fazlaydı. Bu tür firmaların çok hizmeti olmuştur ülkeye. Oradan birçok arkadaşa tezgah aldık. O tezgahlarla bir çok kişi iş yaptı, değer yarattı. Somun ve bijon üretme işi ne zamana kadar devam etti? 1975 yıllarına kadar devam etti. Türkiye’de 1 numara olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Porya tamiri yapıyorduk, Porya’ya bijon bağlayıp müşteriye veriyorduk. Bijonları Makina Kimya Endüstrisi’nin C-1000 70 malzemesiyle yapıyorduk ve çok iyi sonuçlar alıyorduk. Yani levyenin üzerine 3 kişi çıksa bijona bir şey olmuyordu. Ömürlük bijonlar üretiyorduk.

Türkdöküm

69


İÇİMİZDEN BİRİ

Neden bıraktınız bijon üretimini? Çok fazla rakip çıkmıştı. Rekabet fiyatları düşürmüştü. Zarar eden fiyatlardı. Bu tür rekabetlerde hiçbir zaman olmadık. Biz çelik bijon üretiyorduk, bizden 3 kat düşük fiyatla piyasaya bijon veriliyordu. Bu rekabete dayanamadık. Biz sağlam bijon üretiyorduk. Hiç unutmam bijon üretimini bıraktıktan 10 yıl sonra Rize’den bir vatandaş geldi, bijonunun yanlış diş kaptığını söyledi. O güne kadar bizden aldıkları bijonu kullanıyormuş ve hiç bir tanesi sıkıntı çıkarmış, bijon istediğini söyledi. Biz de bırakalı 10 yıl olmuş. Adam ısrarla istedi. Arkadaşlarıma tornada hemen bir bijon yapmalarını söyledim, aynı malzemeden yapıp bijonu verdik. İyi bir ismimiz vardı, hep bozulan poryaları tamir ediyorduk. Bijon hikayemiz de budur. Döküm işine nasıl başladınız? 1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı. Hareketten bir zaman sonra o zamanki sanayi bakanı Oğuzhan Asiltürk Trabzon’da bir toplantı yapmıştı. Ben de katılmıştım. Bakan, toplantıda Kıbrıs Harekatı’nda yaşanan sıkıntıları anlattı. “Ülkemizde, bir şey yapılmıyor, lütfen bir şeyler üretin” dedi. Sanırım birileri Bakan’a bir şeyler söylemişti, benimle bilhassa ilgilendi. Toplantıya katılanların hepsi duygulandı, çok samimi bir toplantıydı. Kıbrıs’ta yaşanan sıkıntılar herkesi derinden etkilemişti. Toplantıdan sonra düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. Dedim ki, biz bu Porya’yı tamir ediyoruz, niye bunun yenisini yapmıyoruz? Bakan’ın konuşması da milli hislerimize hitap etmişti. Onun tesiriyle mutlaka bir şeyler üretmem gerektiğini düşündüm ve bu Porya’yı üreteceğim dedim. Tabi başımıza büyük bir iş daha almış olduk.

70

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Burada o yıllarda Dökümhane var mıydı? Burada dökümhane yoktu ve ben dökümle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sordum soruşturdum. Bursa’da Burçelik vardı bildiğim, Makine Kimya’nın büyük sanayi de dökümhanesinin olduğunu öğrendim. Aldım elime bir tane porya Makine Kimya’ya gittim. Sonradan oraya genel müdür de olan Sinan Bey vardı, ona porya’yı döktürmek istediğimi söyledim. Porya dediğin hemen dökülecek bir şey değil dedi. Yol gösterin dedim. O da zor iş bulaşmasan daha iyi olur dedi. Ben çok nettim bunu yapacağım dedikten sonra yakınlarındaki modelci Ali ustaya, bana model yapmasını söyledi. Çelik döküm yapacak, o zaman sfero yoktu. Modeli yaptırdım, heyecanla gidip Porya’yı döktürdüm. Baktım görüntü çok güzel, tornaya bağladık cam gibi! Düzelttiler hemen, ısıl işlem yaptılar, zaten numune bir poryaydı. 100 adet porya siparişi verdim. Sonra döktüler, ısıl işlemini yaptılar ve kullandık. Daha sonra Makine Kimya bizim siparişlerimize cevap veremedi, Ankara Çelik Döküm’de yapmaya başladık. Porya konusunda da büyük bir isim olduk. Yapan yoktu. Belki yapan vardı ama ben bilmiyordum. Makine Kimya’nın ocakları 150 kiloluktu. Biz yetiştiremiyoruz dediler. Ankara Çelik Döküm’e yönlendirdiler. Ankara Çelik Döküm’ün de 2 adet 150’şer kiloluk ocağı vardı. Hem Makine Kimya hem de Ankara Çelik Döküm’de dökmeye başladık. Dökümhaneyi nasıl kurdunuz? Bende de dökümhane hevesi başlamıştı, zaten bu süreçte dökümün tüm süreçlerini de öğrenmiştim. Her şey kafamda şekillenmişti ama ne tür bir maceraya gireceğimizi de düşünemiyorduk. O zaman kadar bijon, somun yapmıştım ama döküm farklıydı, içine girdikten sonra anlaşılan bir şeydi. Oranın müdürlüğünü yapan arkadaş “gel seninle dökümhane kuralım” dedi. Nasıl olacağına dair araştırmalar yaptık. Hatta Porya işi arttığı için Burçelik’e gitmiştim, o zaman Özer Bey oranın genel müdürüydü. Özer Bey, kapasitelerinin dolu olduğunu Porya dökemeyeceğini söyledi. Dolayısıyla araştırmaya devam ettim ve dökümhane kurmam gerektiğini artık anladım. Neticede şirket kurduk fikri veren arkadaşla birlikte dökümhaneyi 1976 yılında kurduk. Inductotherm’den birer tonluk 4 adet ocak aldık. O zaman için büyük tonajlıydı. İngiltere’ye gittik, zaten ocakları da oradan aldık ve fabrikayı kurduk. İlk döküm nasıl oldu? Fabrikayı kurduk, eksikleri tamamladık. Amerikalı geldi, ilk dökümü dökeceğiz. Fabrikadakiler bilmiyor tabi, bir kargaşa doğdu, Amerikalı da şaşırdı, orada dedim ki tamam iş başa düştü. İşte ondan sonra hayat hikayemiz değişti. Buradan teşekkür etmem gerekiyor, o süreçte Özer Bey’den çok destek gördüm. Metalurji ve Kimya mühendislerini istihdam etmeye başladık. O mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu be-


İÇİMİZDEN BİRİ

nim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5 kat daha geliştirdim. Bu konuda da mütevazi olmama sanırım gerek yok. Çalışarak, çabalayarak dökümü öğrendim. Çok emek verdim. Çünkü döküm başka bir şeye benzemez, bilmeden yapılacak bir iş değil, bunun farkındaydım. Dökümde poryaya yine devam ettik zaten bizim ana konumuz bu. Kum kalıbı, reçine kalıbı derken o zamanda Türkiye’de dingil furyası vardı. İlave dingil. Örneğin Trabzon’da ilave dingil yapan en az 7-8 yer var, hepsinin de Poryaya ihtiyacı var. Bu ilave dingil furyasıyla paralel bütün Türkiye’ye yayıldık. Takalama presleri aldık. Reçine sistemiyle kurulmuştuk, reçine fiyatları çok arttı. Dedim ki bunu demir kalıba döksek ne olur? Yuvarlak şekilli poyraları kokil yaptık ama o kokile öyle bir hat yaptık ki çok seriydi. Bir günde o kokilde yüzlerce porya döküyordum, pırıl pırıl çıkıyordu. Çelikçiler, kokile biyet, külçe döküyorlar. Aslında parça işi çok bilinen bir iş değil. Nereden aklınıza geldi? O zamana kadar ne öyle bir fikrim vardı nede duymuştum. Ama birden aklıma geldi. İlk döküm de Ford’un arka poryasıydı. Kokile döktüğüm ilk poryayı aldığımda hiç unutmam sevinçten çığlık attım. Bu dökümhaneyi kurmanız, hat yapmanız, ocak almanız v.s. üretimden parça almaya başlamanız ne kadar sürdü? Gerçi bijon yapmıştınız ama dökümhaneyi kurmak daha sıkıntılıdır. Dökümhaneyi kurarken işin açık tarafı çok zorlanmadık, acı çekmedik. Asıl acıyı şimdi çekiyoruz. Dökümhaneyi 6 ay gibi bir zamanda faaliyete geçirdik. Perakende işler aslında bize yetiyordu ama niye montaj fabrikalarına parça vermiyorum diye de düşünmüyor değil-

Mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu benim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5 kat daha geliştirdim

dim. İlk defa MAN’a porya vermeye başladık. Bu 25 yıl devam etti. Daha sonra Ford’un poryasını verdik. Sonra da Chrysler’e porya verdik. Aslında başta Chrysler bize çok sıcak bakmadı. Onlar 5 kolluk porya yapıyorlardı. Şöför Jantı ayarlamak için uğraşıyordu ve lastik yolda yuvarlanır gibi gidiyordu. Bunu önlemek için ne yapabilirim dedim. Bende o zaman 5 kolluk porya yapıyordum. Sonra düşündüm bunu 6 kollu yaparsak sorun çözülebilir. Yine Ankara’da Ali ustayı buldum, modeli 6 kollu yapmasını rica ettim, yapıp verdi. 6 kollu poryayı da ben icat etmiş oldum. İnanın adam Chrysler’den kamyonu alıyor, gelip Değirmendere’de benim kapımın önüne çekiyordu, arka poryaları değiştirip öyle devam ediyordu. Sonra Chrysler’e de porya vermeye başladık. Böylece 6 kollu poryayı biz Türkiye’ye yaydık. Sonradan da işimizi biraz daha geliştirelim dedik. Şuan çelik döktüğümüz ilk fabrikamız küçüktü, şimdiki yeri kurduk. İşler büyüdükçe Avrupa’ya açıldık. Avrupa’da şuan biz en iyi poryacılar arasında sayılıyoruz.

Türkdöküm

71


İÇİMİZDEN BİRİ

Chrysler kapandı. Biz tamamen işlenmiş parça veriyoruz. Biraz da güncel bilgiler alırsak, 2010 yılında kaç ton üretim yaptınız? 26 bin ton civarında üretimimiz oldu. Tabi bu sfero döküm. 15 bin ton da çelik döküm yaptık. Aslında 125 dönüm yeni bir arazi aldık. Burada çok modern ve büyük bir dökümhane kurmak istiyorduk. Sonradan vazgeçtik. Kullandığımız elektriği bile kendimiz çekiyoruz. Devlet elektrik hattını bile bize çektirdi. Elektrik almak da ayrı bir dert. Dolayısıyla yeni fabrika kurmaktan vazgeçtik.

Bahsettiğiniz 60-70’li yıllarda İstanbul size göre daha mı avantajlıydı? Tabi avantajlıydı hala daha avantajlı. Nasıl bir dezavantajınız var? Burada işçilik maliyetleri daha yüksek. Hammaddeyi oradan temin etmek zorundasın, yani lojistik olarak uzağız. Buradaki ilk dökümhane siz misiniz? Bizdik ve hala da biziz. Pik dökümhaneleri var ama çok küçük ve ilkel yöntemlerle döküyorlar. Başka neler yaptınız? Bimetali Türkiye’de ilk biz yaptık. Tabi bu aklıma geldi de yaptım değil, duymuştum. Bu konu için çok emek ve para harcadık. Önce yaptık olmadı, çok uğraş verdik. Ama sonunda yaptık. Bu konuda Türkiye’nin bir numarasıyız. Nerede kullanıyorsunuz? Konkoser tesislerine veriyoruz. Burada palet ve kırıcılarda kullanılıyor. Bizim 6 adet ısıl işlem ocağımız var. Avrupa’ya ilk porya ihracatıyla mı başladınız? Tabi bizim şuan işimizin yüzde 85-90’ı porya. Ürün çeşitliliğine çok girmedik. Kendi modellerimizi de yapabiliyoruz artık. Mükemmel bir işleme atölyemiz var. İlk porya üretimine başladığımızdan beri iyi bir işleme atölyemiz var. O zaman klasik tornalarla yapıyorduk, şimdi CNC tezgahlarla yapıyoruz. İhracatınız ne durumda? Şuan işimizin yüzde 90’ını Avrupa’ya ihraç ediyoruz. İç piyasaya pek çalışmıyoruz. Zaten Türkiye’deki MAN ve

72

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

Tesisinize bu yıl herhangi bir yatırım yapabildiniz mi? Kum tesisimiz yapılırken ben Amerika’da ameliyat olmuştum. Sağlık sorunlarından dolayı burada bulunamamıştım. Kum tesisimiz iyi değildi, daha doğrusu yanlıştı. Bu sene tüm kum tesisimizi yeniden yaptık. Her şeyi değiştirdik. Dökümhanede toz, toprak yoktur. Burası entegre bir tesis. Döküm dökülür, temizlenmiş parça olarak da buradan çıkar. Modern bir dökümhanemiz var. Zaten Türkiye dökümhaneleri çok güzel. Avrupa’da çok büyük firmalarla çalışıyoruz, fiyat baskısı mutlaka yapılıyor ama biz ölü diye tabir edilen fiyatlarla hiçbir zaman çalışmadık, bundan sonra da çalışmayı düşünmüyoruz. Biz hakkımızdan fazlasını da almıyoruz çünkü onun da hayırlı olmadığını düşünüyoruz. İşimizin karşılığı ne ise onu talep ediyoruz. Biz döküm teknolojisi olarak iyi durumdayız. Bunu Türkiye döküm sanayisi için söylüyorum. Döküm sektörümüz çok iyi aşamalar kaydetti. Gerçi prensip olarak Türkiye’de hiçbir dökümhaneye gitmiyorum. Şimdiye kadar sadece Döktaş’a gittim. Ve şuanda da aslında ziyaret etmek istediğim, görmek istediğim İzmir’deki Atik Metal’dir(Akdöküm). İyi bir yatırım yaptıklarını biliyorum. Bazen telefonlaşıyoruz ama görmek kısmet olmadı. Sağlık durumum aslında biraz seyahat etmemi engelliyor. Ama bulduğum ilk fırsatta İzmir’e Atiklere gideceğim. Dünü ve bugünü karşılaştırdığımızda döküm sanayimizde neler değişti?

Eskiden dökümcülük çok küçük çapta yapılan veyahut sürünerek yapılan bir işti. Teknoloji yoktu. Şimdi her türlü teknolojiye ulaşabiliyorsunuz. Fakat dökümcülerin zihniyeti değişmedi


İÇİMİZDEN BİRİ

Celal Hekimoğlu, Kubilay Dal’a fabrikayı gezdirdi

Eskiden dökümcülük çok küçük çapta yapılan veyahut sürünerek yapılan bir işti. Teknoloji yoktu. Şimdi her türlü teknolojiye ulaşabiliyorsunuz. Fakat dökümcülerimizin zihniyetinin çok değiştiğini söyleyemem. Burada kimseyi tenkit etmediğimi belirtmek isterim, kendimi de bunlardan ayırmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Zihniyetimiz değişmedi. Türkiye, döküm konusunda ciddi aşamalar kaydetti ve dünya pazarında iyi bir yer edindi. Ama bu her an kaybedilebilir. Çünkü en büyük sorunumuz “rekabet”. Bizim en büyük düşmanımız yine biziz. Rekabet edelim derken sadece fiyat düşürüyoruz. Halbuki işimizle, teknolojimizle, başarımızla ortaya çıkmalıyız. Ama biz fiyat kırıp rekabet ediyoruz. Bu sektörümüzde çok ciddi bir sorun. Fiyatın burada etken olmadığını söylemek istemiyorum, fiyat önemlidir ama bir şeyler yaratmadan sadece rakip gördüğün firmanın işini elinden almak için fiyat düşürmenin döküm alıcısından başka kimseye faydası olmaz. Aslında döküm alıcıları için de faydalı değil. Ben Almanya’da bir firmayı ziyaret etmiştim, firma bize döküm işi vermek istiyordu. Gittim görüştüm, bana numune resimleri getirdiler yaklaşık 22 adet resim uzattılar. Ben hepsini değil sadece 2 adet resim almak istedim. Adamlar şaşırdı daha önce de böyle yapmışlar resimleri uzattıkları bir firma hepsini almış. Beni tebrik ettiler, dedim ki ancak iki tane alırım numuneyi yaparım siz de tamam derseniz üretime geçerim. Sonra istediğimiz zaman tekrar bu 2 resmi 4-5 yaparız. Ama ben hepsini alsam ve sonra da başaramazsam imajımız bozulacak. Sadece benim değil, ülkemizin de imajı bozulacak. Ama bazı döküm-

cü arkadaşlarımız buna dikkat etmiyor. Benim gördüğüm yanlışlardan biri budur. Benim prensibim; gider bir tane alır getirir üretirsin, ürününü kabul ettirirsin sonra başka resimleri de alıp artırırsın. Zaten bu tür büyük firmalara bağlanmanın da lüzumu yok. Riski dağıtmak gerekiyor. Kapasitenin tümünü bir yere bağlamamak lazım. Şuanda Türkiye’de çok güzel tesisler, dökümhaneler var. Hepsi gerçekten çok güzel. Örneğin ziyaret etmek istediğimi söylediğim Atiklerin firmaları. Türkiye’de gerçekten döküme gönül vermiş insanlar var. Çok güzel iş yapan dökümhanelerimiz mevcut. Bizi arayan dökümhaneler var, örneğin bu işi nasıl yapıyorsun diye soruyorlar, ben açıklıyorum. Bunda saklanacak bir şey yok. Bilgiyi paylaşmak ve birilerine aktarmak gerekiyor. Hem dökümhane içinde hem de genel olarak sektör içinde. Özellikle yurtdışına gidip diğer firmaların işine musallat olanlar doğru yapmıyor. Avrupa, döküm alımında bir deryadır. Çünkü kendileri döküm gibi zahmetli işleri artık yapmıyorlar. Dolayısıyla bizim döküm satacağımız çok fazla yer var. Başkasının işini alacağımıza kendimiz yeni yer bulalım. Hem biz büyüyelim hem de ülkemiz kazansın. Döküm sanayimizin size saygı duyduğunu söyleyebiliriz. Burada önemli bir iş yapıyorsunuz. Saygı duyanlara öncelikle teşekkür ederim. Biz burada Karadeniz’in bir ucundayız. Burada, bu işi yapıyoruz. İyi de yaptığımızı düşünüyoruz. Bizim uzun süre uğraş vererek ortaya çıkardığımız bir prosesimiz var. Avrupa da dahil hiçbir yerde bu kadar güzel bir proses yok. Burada Karadeniz dağlarının eteklerinde bir mücade-

Türkiye’de ilk poryayı yapan Hekimoğlu Döküm, porya konusunda oldukça iddalı.

Türkdöküm

73


İÇİMİZDEN BİRİ

Hepimiz hata yapmışızdır ama aynaya baktığında kendinden utanmamalısın. Belki en çok hatayı ben yapmışımdır ama insanların hatalarından ders çıkarıp, aynı hatayı bir daha yapmaması lazım le veriyorsak ülkemiz, bayrağımız için veriyoruz. Burada Trabzon’a, Türkiye’ye bir katma değer yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla burada rekabet edeceksek hakkıyla yapmalıyız. Yoksa birbirimizden müşteri çalarak hiçbir zaman muvaffak olamayız. Yurt dışından bize de teklifler geliyor. Ama biz kabul etmiyoruz. Bizim hiçbir zaman meslektaşlarımızın işinde gözümüz yoktur, gelen teklifleri de bu doğrultuda sürekli reddettik. Benim kişisel olarak dikkat ettiğim en önemli husustur. Ben burada geçmişte yaşadığım bir olayı anlatayım. Eku Fren’in kampana yaptığı bir otomotiv firması, bana gelip kampana yapmamızı istedi. Ben de dedim ki ‘biz kampana yapmıyoruz. Kampanayı Eku yapıyor, Döktaş döküyor sizin kampananızı’ Allah rahmet eylesin Eku Fren’den Rahmi ağabeyi herkes tanır, çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz biriydi. O otomotiv firmasına dedim ki ‘ben Rahmi ağabeyin işini nasıl alırım, her gün yüz yüze bakıyoruz, telefonlaşıyoruz. Ben para için böyle bir şey yapamam.’ O zaman dediler ki eğer bunu yapmasan biz de sana porya işi yaptırmayız. Ben de bu sizin taktirinizdir yaptırmayabilirsiniz dedim. Ve gerçekten bizden ürün almadılar. Bu meslektaş dayanışmasının her koşulda, her devirde devam etmeli. Unutamadığınız bir anınız var mıdır? Benim ilk ihracatım şöyle olmuştu. Elime bir adres geçti. Aks yapan bir firma, Porya da kullanıyorlar. Atladım arabama karayoluyla doğru Almanya’ya gittim. Tabi hiç yabancı lisan bilmiyorum. Ancak gidip firmayı buldum. Zile bastım adam kapıyı açtı, elimde bir katalog resimlerde bijon ve porya var. Katalogu adama uzattım, bunları yapıyorum dedim. Adam bana çok kızdı tabi. El kol hareketi, tarifle felan burada bir Türk çalışan yok mu diye sordum. Var dediler, çağırdılar orada mühendis olarak kalite kontrolde çalışıyordu. Türk arkadaş bana tercümanlık yaptı, anlattım üretimimizi. Adamın ilgisini çekti, gidip iki adet porya resmi getirdi, numuneni yapıp gönder dedi. Ben gelip modeli yaptırdım, döktüm, işledim, güzel bir şekil-

74

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

de paket yapıp arabanın arkasına koyup yola çıktım. Götürüp teslim ettim, kontrol ettiler ve böylece ilk ihracat da başlamış oldu. Kaç yılıydı? 1985 yılıydı. Döküm zahmetli bir iştir, emek ister. Onun için de değerlidir. Değerini kaybettirmememiz lazım. Porya para kazandırır mı? Porya işi çok zor bir iş, para kazandırmayan bir iş. Kapasite doldurma parçası olduğu için, Avrupalı da o gözle bakıyor. Dökümcülere de cazip geliyor. Ben Türkiye’de ilk çelik poryayı döktüm. Eğer başkası da var ise en azından ben bilmiyordum. Gerçi ilk poryayı da Türkiye’de biz yapmıştık. Porya konusunda iddialıyızdır. Bildiğimiz en iyi iş. Çocuklarınız da döküm ile mi uğraşıyor? Oğlunuzu elim bir kazada kaybettiğinizi biliyoruz. Allah rahmet eylesin. Diğer çocuklarınız neler yapıyor? Rahmetli oğlumun büyüğü ve küçüğü burada bizimle birlikte. Bir de Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği’nden mezun olan oğlum var. O da yakında aramıza katılacak. Son olarak neler söylemek istersiniz? Hepimiz hata yapmışızdır ama aynaya baktığında kendinden utanmamalısın. Belki en çok hatayı ben yapmışımdır ama insanların hatalarından ders çıkarıp, aynı hatayı bir daha yapmaması lazım. “Bir insanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür, ama en önemlisi insanların verdiği sözdür.”


April 25 – 27, 2012 Monterrey, Nuevo Léon, México Call for Papers The WFC2012 organizers invite you to send your paper abstracts according the Symposiums and schedule.

WFC2012 Symposiums General Chairman: Dr. Felipe Arturo Reyes Valdés Symposium 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

Chairing by (proposed):

Environmental protection Energy saving Cast Irons Steel Castings Cast Composites Heat Treatment Casting Casting Simulation of casting processes Application of computers, robotics and automation in the Foundry Industry Inorganic chemical binders Evaporative patterns casting, Lost foam Rapid prototyping Austempered ductile iron Light alloy castings Innovations and education in foundry New refractory developments

Mats Holmgren Vijay Prakash Saha Chair vacant, Inform. Gotthard Wolf Reinhold Hanus Natalia Sobczak Emilio Ramous Vinod Kapur

Tony Lowe or Oliver Johnson Adel Nofal Salvador Valtierra Lee Styger

Call for papers schedule Event Dead line to received abstracts Review of abstracts Accepted author will notify to prepare final papers. Deadline to receive final papers Send comments and corrections of papers to the authors Deadline to receive the final corrected papers

Date January-June 2011 January-June 2011 July 2011 October 2011 October-December January 2012

Text Format Abstract.- At least 75 words are required and not to exceed 150 words. Text.- Use Microsoft XP or lower version of word or Rich Text Format (RTF). Published papers will be fully formatted by WFO editors after peer review approval. Papers should be submitted using plain text in a full column format, with minimal formatting such as bold type columns, etc. Key Words. - For purposes of citation and search, a list of key words should be included at the top of each paper just prior to the abstract. Example:  Keywords: magnesium, nanocomposites, ultrasonic cavitations, dispersion

Contacts to Information: Andrew Turner andrewturner01@btinternet.com WFO General Secretary J. Antonio Lazcano P. jlazcano@comimsa.com COMIMSA General Director

The abstracts should be sending to: WFC2012Monterrey@comimsa.com

www.wfc2012.com

Arturo Reyes areyes@comimsa.com WFC2012 General Chair


HAMMADDE PİYASALARI

TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi

İ

lk defa Nisan 2008’de uygulanmaya başlayan, ‘Metalik Malzeme Fiyat Farkı Endeksi’ dökümhaneler ve döküm alıcıları arasında doğan sıkıntıları ortadan kaldırarak, Avrupa’da olduğu gibi, değişen hammadde fiyatları konusunda tüm taraflara temel bilgi sağlıyor. TÜDÖKSAD tarafından, üye firmalardan toplanan güncel bilgiler doğrultusunda oluşturulan

hammadde fiyat endeksi tablo ve grafiklerle birlikte dergimizde yayınlanıyor. Sözkonusu tablo, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayınlanmaktadır. Bu sayımızda Mayıs - Ağustos 2011 dönemini kapsayan en güncel verileri aşağıdaki tablo ve grafiklerde veriyoruz.

Hammadde fiyatları TL / ton Dönem 2004 Ortalama 2005 Ortalama 2006 Ortalama 2006 Aralık 2007 Ocak 2007 Ortalama 2007 Aralık 2008 Ocak 2008 Ortalama 2008 Aralık 2009 Ocak 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Mayıs 2009 Haziran 2009 Temmuz 2009 Ağustos 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Kasım 2009 Aralık 2010 Ocak 2010 Şubat 2010 Mart 2010 Nisan 2010 Mayıs 2010 Haziran 2010 Temmuz 2010 Ağustos 2010 Eylül 2010 Ekim 2010 Kasım 2010 Aralık 2011 Ocak 2011 Şubat 2011 Mart 2011 Nisan 2011 Mayıs 2011 Haziran 2011 Temmuz 2011 Ağustos

76

Hurda (1)

SferoPiki (2) Hematit Pik (3) Çelik Piki (4)

Ort

Ort

373 407 453 471 487 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 615 715 818 806 800 771 817 810 798 852

Max

490 495 560 510 526 910 510 543 525 519 470 590 510 600 639 610 577 590 550 565 640 747 765 745 710 718 710 750 690 680 770 845 900 820 792 830 840 845 880

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011

472 515 541 558 589 622 671 978 960 880 869 810 696 645 604 633 734 656 660 587 607 700 680 857 1048 856 827 831 897 840 850 796 924 962 980 1008 996 1058 1059 1072 1203

Max

650 652 717 717 757 1605 1605 1340 1350 1070 900 850 831 745 780 750 780 690 680 780 750 1040 1225 925 843 865 935 912 955 900 1016 1030 1152 1065 1065 1090 1130 1182 1275

Ort

558 571 594 584 659 982 975 822 723 657 655 610 569 640 687 659 659 585 617 692 717 851 1047 874 845 824 843 812 782 812 906 1002 980 966 972 999 1042 1127 1102

Max

Ort

620 628 641 614 705 1416 1010 992 756 710 670 700 635 640 770 725 660 620 660 725 740 950 1180 925 850 864 860 840 800 857 939 1030 1040 1014 1014 1028 1053 1190 1190

471 428 462 479 494 521 507 596 859 765 678 664 568 543 504 505 540 568 567 546 513 572 675 663 823 914 838 766 779 812 765 721 745 848 875 898 901 893 912 962 984 1059

Max

541 550 592 530 623 1227 840 840 707 650 600 563 537 563 600 605 600 560 656 747 665 900 1150 950 795 824 830 800 780 820 905 960 970 970 973 942 1020 1055 1102

Sfero Pik Çelik Döküm Döküm Döküm (7) (8) (9) 423 461 497 515 535 555 582 795 710 689 680 640 581 557 531 575 644 599 590 551 566 623 637 765 890 764 726 732 792 755 741 716 820 890 893 904 884 938 935 935 1028

486 502 515 516 560 766 665 624 592 541 532 513 497 554 590 578 558 532 559 614 642 755 856 764 715 717 757 729 692 707 796 878 873 867 852 886 906 927 966

373 407 453 471 483 487 492 612 460 497 491 470 465 468 457 517 553 542 519 515 524 545 593 672 731 671 624 633 687 669 632 635 715 818 806 800 771 817 810 798 852


HAMMADDE PİYASALARI

Hurda Fiyatı (1) Çolakoğlu Metalurji A kalite fiyatı ve Türkiye genelindeki dökümhanelerce satın alınan paketli veya dökme, kaplamasız, DKP sac hurdalarının maliyet fiyatlarının günlük hesap edilmiş, ağırlıklı aylık ortalaması Sfero Piki (2) İthal kaynaklardan temin edilen Sfero pikinin güncel fiyatlar ve bağlanan sözleşmeler ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması Hematit Piki (3) İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması

Çelik Piki (4) İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması Sfero Döküm Hammadde Maliyeti (7) Ortalama yüzde 50 sfero piki ile yüzde 50 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti Pik Döküm Hammadde Maliyeti (8) Ortalama yüzde 50 hurda ile yüzde 25 hematit ve yüzde 25 çelik piki ile hesaplanan malzeme maliyeti Çelik Döküm Hammadde Maliyeti (9) Yüzde 100 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti

ÇOLAKOĞLU METALURJİ A.Ş. TARAFINDAN BELİRLENEN METALİK HURDA PİYASASI FİYAT DEĞİŞİMLERİ Çolakoğlu Hurda Fiyatları TL/Kg Aylık Ortalama - A Kalite

Çolakoğlu Hurda Fiyatları Değişimi Aylık %

CAEF Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi

Türkdöküm

77


İKİNCİ EL

Satılık Dökümhane Ekipmanları Satılık Yarı Otomatik Yaş Kum Kalıplama Hattı Kullanım dışı kalan saatte 16/20 tam kalıp yapan yarı otomatik yaş kum kalıplama hattı satılıktır. 1 adet ÇMS-KM16 Kum mikseri (15ton/saat, tartım üniteli), 1 adet kum mikseri konveyör bantlar ve silo PLC kontrol sistemi, 1 adet vibro sarsak elek (ÇMS-VSE 4300x900 çift vibro motorlu elek) 1 adet Poligon elek (ÇMS-PE 2 tip döner tamburlu, elek 3mm çelik tel 7x14 mm örgülü) 1 adet Otomatik derece bozma ve ayırma robotu 75 takım 800x600x180 mm döküm derece taşıma ve transfer arabaları (komple işlemeli takviyeli tip çift burçlu) 2 adet derece çevirici 3 adet (2 adet hatta kullanılmak üzere +1 yedek) K&W marka 1100x900 mm ölçülerine kadar kalıplama yapabilen sarsma basma tip kalıplama makinası Muhtelif miktarda pnömatik sıyırıcılar, pnömatik kurtağızları, K&W makinaları makaralı transfer hatları, toplam 150metre, 60mm eninde muhtelif uzunlukta konveyör bantları, kum mikseri helezonları, hat için kullanılan muhtelif ekipmanları içermekte.

İrtibat: B.Mustafa KURDAK Şenkaya Çelik Döküm Tel :+90 232 877 04 24 e-mail : mustafa@senkaya.com

78

Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011


HABER

TÜDÖKSAD’dan Yeni Bir Kitap

T

ürkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından yayınlanan ve sektörde ilk Türkçe Kaynak yayın olan “Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitap Naci Onat tarafından derlenerek dernekte yayına hazır hale getirildi. 320 sayfalık eser sektör için önemli bir kaynak olarak hizmet edecek.

Kitabın içeriğinden bazı başlıklar: I.

Alüminyum, Üretimi ve Kullanım Trendleri; Alüminyum Dökümün Artış Nedenleri, Otomobillerde Kullanılan Alüminyum Miktarları, Türkiye’de Alüminyum Üretim ve Tüketimi, Alüminyum Nasıl Elde Edilir? Alüminyum Neden Önemli Bir Malzemedir? Metallerin Karakteristik Özellikleri, Alüminyum ve Alüminyum Döküm Alaşımları, Kaliteli Döküm Yapmanın Zorlukları, Alüminyum Döküm Alaşım Standartları, Alüminyum Alaşımları, Alaşım Elementlerinin Döküme Etkileri II. Vazgeçilmez Döküm Kuralları; III. Metal Ergitme ve Sıvı Alüminyum Özellikleri Ergitme Fırınları, Ergitme İşleminde Kimyasal Aktiviteler, Yanma ve Yanma Prensipleri, Refrakter

Malzemeler ve Uygulaması, Flakslar, Flaks Çeşitleri ve Bileşimleri, Sıvı Alüminyum Temizlik Ölçme Metotları, Gazlılık Nedenleri ve Gaz Alma Teknikleri, Gaz Miktarının Ölçülmesi, Akışkanlık, Modifikasyon, Modifikasyon Master Alaşımları, Tane İnceltme - (Grain Refinement) IV. Metallerin Atomik Yapısı - Alaşımların Katılaşma Mekanizması, Metallerin Katılaşması ve Denge Diyagramları V. Dökümhane Süreç Akışı ve Kalıplama Metotları Kalıplama metotlarına göre süreçler, Alüminyum Döküm Kalıplama Metotları VI. Yatay Yolluk Sisteminde Önemli Terimler ve Pratik Bilgiler,Döküm Havuzu, Açılı Dikey Yolluk, Yolluk Tabanı, Yatay Yolluk, Yatay Yolluk Yeri, Besleyici, Yolluk Hesapları VII. Alçak Basınçlı Döküm Sızdırmazlık, Metal besleme tüpü, Basınç Teorisi, Basınç ve Sürenin Hesaplanması VIII. Yüksek Basınçlı Döküm – (Die Casting) IX. Geliştirilmiş Entegre Sistemler, Sıkıştırmalı Döküm - (Squeeze Casting) X. Alüminyumun Isıl İşlemi

Türkdöküm

79


TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI

ŞEHİR

ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.

BURSA

0224 714 82 00 Fax:022471487 49

www.adarad.com.tr

AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.

İZMİR

0232 478 18 20 0232 478 18 96

www.akdokum.com.tr

AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

ANKARA

0312 267 18 80 0312 267 18 88

www.akdas.com.tr

AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 689 04 33 0212 689 01 57

www.akmandokum.com

AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.

İSTANBUL

0216 593 03 80 0216 593 03 82

www.akmetal.com

ALBAKSAN ALAŞIMLI BAKIR SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 875 11 43 0212 875 11 42

www.albaksan.com

ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

KOCAELİ

0262 527 23 51 0262 527 28 76

www.anadoludokum.com.tr

ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0212 567 51 66 0212 612 90 33

www.araldokum.com.tr

ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

KONYA

0332 248 25 00 0332 249 40 40

www.ardemir.com

ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

www.ardoksan.com

ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.

KOCAELİ

0212 595 10 08 0212 595 16 49 0262 658 97 44 0262 658 97 49

AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ

SAMSUN

0362 266 88 47 0362 266 67 46

www.ascelikltd.com

AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.

ANKARA

0312 267 04 57 0312 267 04 56

www.aydokum.com

AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

KOCAELİ

0262 751 21 94 0262 751 21 98

www.ayhanmetal.com.tr

BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 565 60 65 0212 565 61 70

www.bilgedokum.com

BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.

İZMİR

0232 477 18 00 0232 477 18 77

www.bmc.com.tr

BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

ANKARA

0312 640 11 66 0312 640 11 77

www.borancelik.com

BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.

BURSA

0224 243 11 07 0224 243 21 82

www.burcelik.com.tr

BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.

BURSA

0224 493 26 06 0224 493 26 09

www.burdoksan.com

CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

İZMİR

0232 478 10 00 0232 478 10 10

www.cevherdokum.com

İZMİR

0232 399 10 00 0232 399 10 10

www.cms.com.tr

COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.

BURSA

0224 573 42 63 0224 573 42 73

www.componenta.com

ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.

İSTANBUL

0212 771 45 55 0212 771 20 57

www.celikgranul.com

ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 311 14 42 0216 311 10 67

www.celikel.com

ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

KIRŞEHİR

0386 234 80 80 0386 234 83 49

www.cemas.com.tr

ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.

MERSİN

0324 221 84 00 0324 221 50 20

www.cimsatas.com

DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

ADAPAZARI

0264 275 48 07 0264 275 14 11

www.daloglu.com

DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.

KOCAELİ

0262 677 46 00 0262 677 46 99

www.demisas.com.tr

DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.

CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.

www.arpek.com.tr

İZMİR

0232 376 72 80 0232 376 72 83

www.denizcast.com

DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

İZMİR

0232 376 87 87 0232 376 85 67

www.dirinlerdokum.com

DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

BURSA

0224 482 29 35 0224 482 29 39

www.dogrudokum.com

DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

ELAZIĞ

0424 255 50 77 0424 255 56 56

www.dogudokum.com.tr

DÖKSAN BASINÇLI DÖK. MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ

KOCAELİ

0262 658 29 10 0262 658 26 69

www.doksandokum.com

DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş.

ÇORUM

0364 254 90 01 0364 254 90 04

www.duduoglu.com.tr

DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 668 18 06 0212 594 73 42

www.duyarvalve.com

ANKARA

0312 267 05 56 0312 267 05 59

www.ekstrametal.com.tr

EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.

KOCAELİ

0262 658 10 01 0262 658 10 00

www.eku.com.tr

ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.

EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.

BİLECİK

0228 461 58 30 0228 461 58 36

www.odoksan.com.tr

ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.

ESKISEHIR

0222 237 57 46 0222 237 26 79

www.entil.com

ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 377 01 42 0216 377 01 47

www.erdokum.com

ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.

ANKARA

0312 280 86 97 0312 280 86 99

www.ergenekon.com.tr

ERKUNT SANAYİ A.Ş.

ANKARA

0312 397 25 00 0312 397 25 07

www.erkunt.com.tr

KOCAELİ

0262 653 42 60 0262 653 41 60

www.ferrodokum.com.tr

İSTANBUL

0216 307 12 62 0216 307 28 68

www.gedikdokum.com.tr www.gurmetal.com.tr

FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş. GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 394 33 31 0216 394 32 88

GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 365 94 34 0216 365 29 82

www.gpdpress.com

HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 365 10 56 0216 314 19 80

www.haytas.com.tr www.hekimogludokum.com

GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

TRABZON

0462 325 50 42 0462 325 50 44

HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.

TEKİRDAĞ

0282 758 10 40 0282 758 10 90

www.hattatholding.com

HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 464 70 00 0216 464 70 20

www.hisarcelik.com

İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.

BURSA

0224 243 16 06 0224 243 13 20

www.igrek.com.tr

İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

KOCAELİ

0262 728 13 00 0262 728 13 08

www.istanbuldokum.com

KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

DÜZCE

0380 537 52 67 0380 537 52 68

www.karamandokum.com

KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.

KARABÜK

0370 418 22 34 0370 424 36 81

www.kardokmak.com.tr

HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.


TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI FİRMA ADI

ŞEHİR

KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

KAYSERİ

0352 321 12 57

0352 321 11 94

www.kaydoksan.com.tr

KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

ÇORUM

0364 235 03 16

0364 235 03 20

www.kizilirmakdokum.com

KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

KOCAELİ

0262 754 51 77

0262 754 51 80

www.korfezdokum.com

MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.

MANİSA

0236 213 02 30

0236 213 02 29

www.mensanotomotiv.com.tr

MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 364 32 12

0216 415 74 51

www.mertdokum.com.tr

MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0212 886 90 00

0212 886 54 57

www.mesdokum.com.tr

NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,

İSTANBUL

0216 593 11 61

0216 593 05 15

www.normsan.com

ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0212 485 48 74

0212 485 48 73

www.onmetal.com.tr

ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

ADANA

0322 441 07 07

0322 441 14 14

www.ozgumus.com.tr

PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

İZMİR

0232 479 03 53

0232 479 05 16

www.pinardokum.com.tr

RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.

MANİSA

0236 213 08 86

0236 213 08 08

www.rubapresdokum.com

SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.

SAMSUN

0362 266 51 60

0362 266 51 62

www.samsunmakina.com.tr

SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 394 23 52

0216 394 23 55

www.serpahassasdokum.com

SİLVAN SANAYİ A.Ş.

İSTANBUL

0216 399 15 55

0216 383 31 38

www.silvansanayi.com

SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.

İZMİR

0232 877 02 12

0232 877 02 17

www.superpar.com

ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İZMİR

0232 437 01 83

0232 437 01 85

www.sahindokum.com

ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.

İZMİR

0232 877 21 23

0232 877 21 24

www.senkaya.com

TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.

ELAZIĞ

0424 255 55 60

0424 255 55 63

www.tancelik.com

TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.

İSTANBUL

0216 544 36 00

0216 544 36 06

www.toscelikgranul.com.tr

TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 315 52 40

0212 274 01 12

www.trakyadokum.com.tr

ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 499 46 46

0216 499 46 50

www.umitdokum.com.tr

ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.

İSTANBUL

0216 394 03 90

0216 591 08 79

www.unimetal.com.tr

YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.

ANKARA

0312 641 31 83

0312 641 31 82

www.yazkan.com.tr

ANKARA MADENİ DÖKÜMCÜLER ODASI

ANKARA

0312 267 13 93

0312 267 04 97

www.ankara-dokumoda.org.tr

İZMİR BİLUMUM DÖKÜMCÜ KÜÇÜK ESNAF VE SANATKARLAR ODASI

İZMİR

0232 437 02 43

0232 437 01 46

-

SİNAN DÖKÜMCÜLER TEMİN TEVZİ KOOPERATİFİ

KAYSERİ

0352 326 80 00

0352 326 89 69

-

5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 527 83 54

0216 527 85 24

www.5mtr.com

ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 296 46 07

0212 230 24 64

www.acarermetal.com

AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 414 96 16

0216 414 96 20

www.amcol.com.tr

AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 410 00 60

0216 410 00 90

www.aveks.com.tr www.bilginoglu-endustri.com.tr

BÖLGESEL KURULUŞLAR

KATILIMCI ÜYELER

BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.

İZMİR

0232 433 72 30

0232 457 37 69

ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 275 57 13

0212 347 87 07

www.celiktassilis.com

ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.

MANİSA

0236 233 23 20

0236 233 23 23

www.cukurovakimya.com.tr

EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş

İSTANBUL

0212 446 41 21

0212 447 36 00

www.eges.com.tr

EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.

İSTANBUL

0212 325 96 60

0212 283 77 78

evrencast@gmx.net

EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 573 38 88

0216 573 06 28

www.expert.com.tr

FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0212 275 33 00

0212 275 11 42

www.dokumizabe.com

FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

KOCAELİ

0262 677 10 50

0262 677 10 60

www.foseco.com.tr

HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.

ANKARA

0312 439 67 92

0312 439 67 66

www.ankiros.com

HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.

ANKARA

0312 267 08 88

0312 267 08 87

www.electro-nite.com www.inductotherm.com.tr

INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.

KOCAELİ

0262 646 34 24

0262 646 29 62

INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 688 44 10

0216 688 44 09

interimpeks@gmail.com

KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.

KARABÜK

0370 424 10 50

0370 415 66 50

www.kadioglumaden.com.tr

KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 593 09 57

0216 593 09 59

www.kumsandokum.com.tr

LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 593 13 61

0216 593 13 62

www.lma.com.tr

MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 557 64 00

0216 557 64 00

www.magmasoft.com.tr

MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 447 29 55

0216 447 29 69

www.marmarametal.com

META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0212 270 07 08

0212 270 08 88

www.metamak.com.tr

METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 411 69 16

0216 363 60 73

www.metkoha.com

NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)

ANKARA

0312 278 02 78

0312 278 02 76

www.nurol.com.tr

SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.

İSTANBUL

0216 380 36 18

0216 416 91 59

www.silvanticaret.com

UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

İSTANBUL

0216 399 98 68

0216 442 11 90

www.unikon.com.tr

YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.

BURSA

0224 573 88 72

0224 573 74 93

www.yilkanchaplet.com


FUAR AJANDASI

METEF – FOU

NDEQ 2012

Tarih : 18. – 21. Yer : Bres 04.2012 cia - italya Web : www.m etef.com

HANN

OVER

MESS

E2

012 Tarih: 23,-27 ,04.20 Yer: H a 1 web: w nnover - Alm 2 ww.ha anya nnover messe .com

2.ALUEXPO ALUMINIUM TECH. MACH. & PRODUCTS TRADE FAIR : Tarih: 13 – 16.10.2011 Yer: İstanbul Fuar Merkezi - İstanbul web: www.aluexpo.com

AFRIMOLD – FOUNDRIES CONFERENCE

: Tarih: 27 – 29.10.2011 Yer: Johannesburg, Güney Africa web: www.afrimold.co.ca

ALUMINIUM INDIA

: Tarih: 10 – 12.11.2011 Yer: Mumbai - Hindistan web: www.aluminium-india.com

MIDEST

: Tarih: 15 – 18.11.2011 Yer: Paris - Fransa web: www.midest.com

EUROPEAN ALUMINIUM CONGRESS 1

: Tarih: 22 – 23.11.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-congress.com

EUROGUSS

: Tarih: 17. -19.01.2012 Yer: Nürnberg- Almanya web: www.euroguss.de

METEF – FOUNDEQ 2012

: Tarih: 18. – 21.04.2012 Yer: Brescia - İtalya web: www.metef.com

70. WFC DÜNYA DÖKÜM KONGRESİ

: Tarih: 25.-27.04.2012 Yer: Monterrey - Meksika web: www.wfc2012.com

HANNOVER MESSE 2012

: Tarih: 23,-27,04.2012 Yer: Hannover - Almanya web: www.hannovermesse.com

AUTOMECHANIKA 2012

: Tarih: 11. –16.09.2012 Yer: Frankfurt - Almanya web: www.messefrankfurt.com

SMM HAMBURG

: Tarih: 4. – 7.09.2012 Yer: Hamburg - Almanya web: www.smm-hamburg.de

INNOTRANS 2012

: Tarih: 18. – 21.09.2012 Yer: Berlin - Almanya web: www.innotrans.com

ALUMINIUM 2012

: Tarih: 9. – 11.10.2012 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-messe.com

ANKIROS 2012

: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com

ANNOFER 2012

: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com

TURKCAST 2012

: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com


İmes Sanayi Sitesi C Blok 306 Sk. No. 4 Yukarı Dudullu, Ümraniye, İstanbul, 34775 T. +90 (216) 540 00 60 F. +90 (216) 540 00 61

Aveks2010.indd A

www.aveks.com • info@aveks.com

Eski Yapanlar Plaza No. 1/1 K. 6 S.M. Fatih Öngül Sk. Kozyatağı İstanbul, 34742 T. +90 (216) 410 00 60 F. +90 (216) 410 00 90

12/19/2009 15:54:58



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.