Express104

Page 32

tecrübe edebiliyorlar. Özgürlü¤ün mal-mülk edinme, herhangi bir kariyerin basamaklar›n› t›rman›p baflkalar›n› kendi iradesine tâbi k›lma özgürlü¤ü olarak tan›mlanmad›¤› bir anlam çerçevesinde pekâlâ çekici bir vaad. Ama baflta sözünü etti¤im 70 kiflilik deneyim, Barclay’in iflaret etti¤i çerçeveyi hayli mutsuz bir az›nl›¤›n talebi olarak görmemize sebep oluyor. Gene de bir ›fl›k yok de¤il... Modern anarfli denemeleri bahsinde Ukrayna ve ‹spanya tecrübelerini anlat›rken Barclay, ironik olabilecek bir tespitte bulunuyor: “Makhno Ukrayna’s›ndaki komünler gibi, ‹spanya’dakiler de yaln›zca yo¤un düflmanl›¤›n ve aç›k savafl›n oldu¤u bir dönem boyunca faaliyet göstermifllerdir. Bunlarda her tür k›tl›¤›n, iletiflim bozuklu¤unun, etkili sosyal iliflki ve ticaret yoklu¤unun aflikâr yan etkileri görülür. Fakat ayn› zamanda tüm üyelerini ortak bir düflmana karfl› tek bir yumruk olmak için sürekli motive edebilmenin olumlu etkilerini de tafl›rlar.” Birkaç cümle sonra neredeyse tüm modern kolektiflerde, kendini adam›fl anarflistlerin flaflmaz flekilde az›nl›k oluflturdu¤unu da hat›rlat›yor. Harold Barclay, anarflik bir toplum tahayyülü üretmeye yeltenirken ilham verebilecek bibliyografik kaynaklar› s›raya koyuyor, ama aç›kças›, ilham kaynaklar› bibliyografik kaynaklardan ibarettir de demiyor...

dan kuflku duymazd›k. Sevim Burak’›n mektuplar›n›n üçüncü bask›s› “Beni Deliler Anlar” ad›yla yay›nlanm›fl. Bugüne dek mektuplara at›lm›fl en güzel bafll›k bu, onun da sevece¤ini düflünmüfl olmal›lar. (O¤lu Karaca Borar, mektuplar› ilk kez yay›nlad›¤›nda, annesinin ona ithaf etti¤i ama tamamlayamad›¤› araba-roman›n›n ad›yla paketlemiflti: “Mach 1’den Mektuplar”.) Sevdi¤imiz yazar›n 1967’de (36 yafl›ndayken) Güzin Dino’ya yazd›¤› mektupta yer alan sözlerine bir kez daha kulak verelim: “Bu dünyay› izleyenlere bir halt yok. Aç›kgözler için hiçbir fley yazmayaca¤›m. Dünyalar›n› kaybetmifller için... Kendim için yazaca¤›m. Erken bunam›fllara, hayalperestlere, çok ac›kl›lara, bu dünyadan gitmek üzere haz›rl›k yapanlara yazaca¤›m. Yaln›z akl›n› kaybetmifllerle bu dünyay› paylaflaca¤›m. Aflktan akl›n› oynatanlara, flizofrenlere, afl›-

ziyaret ederken, Bo¤az’daki kiral›k yal›dan dalgalara serilmifl suda s›rtüstü savrulurken... Baz› evlerden polis emriyle ç›kart›ld›¤›na, dünya hali ile kendi hali aras›nda gidip gelifline, o¤luna nasihat eden bir anneyken sanki dünyevî dilin flifrelerini, düzenin iflleyiflini flifrelefltirip, direniflin nelerden kaç›fl oldu¤unun ipuçlar›n› verirken... Öyle bir leydi ki, ayn› zamanda leydilik müessesesiyle de dalgas›n› geçiyor, tek bafl›na çoksesli bir koro ve ayn› zamanda bir nadir eflyalar galerisi, kavramsal sanat teorisyeni ve sözcüklere ahflap nesnelermifl gibi muamele eden bir hece marangozu... Sevim Burak gibi eskimez bak›fl›n ›fl›¤›yla kamafl›p kamaflt›ranlara vergi, cömert yazarlar›n hissettirece¤i türden bir yak›nl›k, mektuplar› okuyanlarla yazar aras›nda kurulan. Mektuplar›n› bir kez daha bu yafl›m›zda, flimdiki alg›m›zla, belki olgunluk ça¤›nda, belki yafll›, belki

– Ayfle Çavdar

Hece marangozu Sevim Burak - Beni Deliler Anlar (Hayy)

evim Burak’›n ele avuca gelmez, s›n›fland›r›lmaya, etiketlendirilmeye, bir kal›p içinde muhafaza edilmeye dirençli, zamans›z yaz›s›n›, i¤nelerle perdelere ilifltirilmifl, kesip yap›flt›rma marifetiyle, terzi becerisi, dikkati ve titizli¤iyle ince ince ifllenmifl öykülerini, oyunlar›n›, romanlar›n›, mektuplar›n›, ondan kalan yaz›l› ne varsa her fleyi topluca paketleyip uzaklardaki bir arkadafl›m›za postalayacak olsayd›k, üstüne “Beni Deliler Anlar” diye onun a¤z›ndan bir not düflürmeyi akl›m›zdan geçirebilirdik. Ünlemle s›çratacak türden bir bafll›k olurdu bu. Hâlâ ve her zaman, ne kadar bize yak›n diye düflünürdük. Böylece hem coflkumuzu, hem de bizi ona ba¤layan hissiyat› dile getirmifl, ufak bir rötuflla, kendi yarg›m›z› onunkiyle birlefltirip sözüne yama yapm›fl, kumafl›ndan kendimize yepyeni bir giysi biçmifl gibi olurduk. Yazar›n bütün sözcüklerini kasap k⤛tlar›na sarard›k (kitaplar›n mutlaka ilk bask›lar›n›, nadide Afrika masklar› gibi, k›ymetli ve ayn› zamanda s›radan bir parfüm fliflesi gibi, ama hep ayn› itinayla...) ve gittikleri yerde de¤erleneceklerinden, el üstünde tutulacaklar›n-

S

32

Sevim Burak

r› romantiklere ve afl›r› sadistlere... Delilere yazaca¤›m... Aptallara da sevgim var. Ama delileri yarat›c› buluyorum...” Okurun yazar›n sözüyle göz göze geldi¤i, ipli¤inin bir ucunu onda yakalay›p dü¤ümü att›¤› anlardan birinde ç›nlam›fl olmal›: “Beni Deliler Anlar”. Trajik yap›tlar do¤urmufl trajik hayatlara yak›flan bir ç›nlama bu, hayat›n› bir yap›tm›fl gibi yaflayan, bozmakta ve harap etmekte de infla etmekte oldu¤u kadar becerikli olabilmifllere özgü bir tuhaf, kurals›z dans. K⤛t üstünde dans... Ba¤›ms›z, s›n›r tan›maz bir kahraman edas›yla, kendi takas›n›n kaptan›d›r o, hem yaln›z hem kalabal›k ayn› zamanda. Hastaneden yeni ç›km›fl, a¤r›lar içinde olmas›na ra¤men Afrika kostümlerine bürünmüfl imza gününe giden bir leydi zarafetiyle beliriyor; iflas etmifl ama yine de y›k›nt›lara yerlefltirdi¤i k›rm›z› telefondan müflterilerine ba¤lanan antikac›yla sohbet ederken görüyoruz onu, bütün maafl›n› mahalledeki çocuklara ziyafet çekmek için harcayan fiaziyan›m’›

hâlâ toy, inad›na acemi, hep hayrete aç›k, okudu¤umuzda, kendimizi yepyeni bir kitaba, ondan ödünç ald›¤›m›z hayk›r›flla taptaze bir manifestoya ulaflm›fl gibi hissettik. Bugüne dair baz› düflüncelerimizin geçmiflin aynas›nda do¤ruland›¤›n› gördük: Cemiyetlerin nas›l da hiç de¤iflmedi¤ine, düzenin nas›l da benzer kodlarla iflledi¤ine, yazar›n (kad›n) ola¤an yazg›s›na, insanl›k hallerinin asl›nda hep bir karikatüre elveriflli –ço¤u zaman can s›k›c› benzerlikte– do¤as›na, baz› yarat›c›lar›n gelece¤e ›fl›nlanm›fl alg›s›yla yaflad›¤› ça¤da de¤il de, gelece¤in koltu¤unda (hep eriflilemez bir mesafe bofllu¤unda) yerleflip oturdu¤u için anlafl›lmaz kald›¤›na... Mektuplar› arac›l›¤›yla, Sevim Burak’›n çevresinde yer alan her bir nesneyi, durumu bambaflka yorumlad›¤›na, dünya dilinin uza¤›nda kendi ilk harflerini neredeyse toplu i¤neyle bir kayaya kaz›d›¤›na, ve yine sözcüklerin ilk hali arac›l›¤›yla içindeki ma¤araya ad›m ad›m yaklaflmas›na tan›kl›k ediyoruz: “Kad›n m›y›m,

erkek miyim, kurt muyum, a¤aç m›y›m...” Sevim Burak mektuplar›n› yap›t›ndan pek de ayr› düflmeyen bir yöntemle kaleme alm›fl, öyle ki bazen bir mektubun tamamlanmas› bir y›l alm›fl, baz›lar› gönderilmeden kalm›fl. Ço¤unlu¤u o¤luna yaz›lm›fl mektuplar›nda zaman zaman günlü¤e yaklaflm›fl. Mektup yazmak üstüne flunlar› söylemifl Abidin Dino’ya: “ Hep bir öncekine eklenerek büyüyen bir mektup düflünün, yüzlerce parçadan ortaya ç›kan bir yamal› bohça gibi. Bir gün nas›l olsa, bu bohçan›n bir ucundan gelip sizi bulaca¤›m› biliyordum. Bir yazar olarak mektup yazmak böyle ama günlük ömrünü dolduran bir insan olarak, bu s›ralama, bitifltirme, ekleme iflinin, hayat›m›z›n çok uzun bir parças›n› hem de yaz›k yere ald›¤›n› düflünüyorum. Daha çabuk yaflamal› insan, daha çabuk yazmal›, daha çabuk düflünmeli. LSD kullananlar fark›ndalar bu iflin.” Kolay de¤il bu mektuplarda dile gelene kulak kesilmek. Derinlemesine bakmay›, dinlemeyi göze ald›¤› anda kaleme sar›lm›fl olandan fark› kalmaz insan›n. Baz› dünyevî teferruatlar› siler ve bir baflkas›na aktar›lmas› neredeyse olanaks›z tenha-yaz›ya yaklafl›r: “Güçlüyüm derken güçsüzlü¤ümü anlatmaya bafllad›m birden. (...) Ah iflte hep böyle oluyor. Bir ayarda duram›yorum, düflüyorum. Kaymaya bafllad›m gene. Binle kay›yorum.” Bir mektuba bütün benli¤iyle s›zan okur, ister istemez kendi karanl›¤›nda görünen ve sessizli¤inde yank›lananlara da tak›l›r. Kitab› bitirdikten sonra kütüphanesinde ona yak›n durmas›n› isteyece¤i kitab› arar, bulur: “Nijinski’nin Günlü¤ü”... Yan yana dursunlar ister, alt›n› çizdi¤i bir paragraf› tekrar okuyup ›fl›¤› kapat›r: “Ayd›nl›kta olan tek fley bilincim. Kendi kendimin önüne bile bir karart› gibi düflüyorum. Kendimin de düfl oldu¤una inan›yorum. Düfl gördü¤üme o kadar eminim ki, flu baflkalar›n›n hayat›n› görmesem. Kapal› perdelerin arkas›nda düfl-uyku-korku geçiriyorum. Sanat›m›n düfl oldu¤unu biliyorum. Birdenbire ayd›nl›¤a ç›k›nca deli oluyorum. Kimsenin surat›n› görmek istemiyorum. Benim yazd›klar›mla bu suratlar›n ne iliflkisi var? Düfl görerek bir yandan da uyan›k yaflayamam. (...) Benden flu dünyada beklenebilir mi yaratt›¤›m fleyler gibi yaflamam? Yazd›klar›ma bakarak benden ne beklenir? Ne kadar uza¤›m ben her fleyden. Sanat›mdan, küçük yaramaz bir çocukmuflças›na bahsediyorum. Sakl›yorum korkumu. Vahfliler gibi yaflamak istedi¤imi, yaflamak istedi¤imi.” – Pelin Özer


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.