TİMDER Dergisi 92.Sayı

Page 1




TİMDER Yönetim Kurulu: Ertan Sapankaya, Aydın Eşer, Kemal Yıldırım, Serdar Dönmez, Bahadır Yıldırım, Baki Kartalkaya, Cemal Kır, Harudyun Biberyan, Kemal Çelik, Mehmet Arslan, Süleyman Karahan.

Ön Kapak İçi: Seranova - Umpaş Arka Kapak İçi: Fırat Boru Arka Kapak: Seramiksan

Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Künye

İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Ertan Sapankaya (baskan@timder.org.tr) Ayazağa Yolu, Cendere Cd. No:9 Maslak / İstanbul Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan (dergi@timder.org.tr) İçerenköy Mh. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Cd. No:70 Ataşehir / İstanbul Hukuk Danışmanı: Av. Fırat Barış Kavlak (firat@kavlak.av.tr) Yayın & Tasarım Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Kurumsal İletişim: Yeliz Kılıçaslan (yeliz@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Atatürk Mh. Namık Kemal Cd. Ekincioğlu Sk. No:44/1 K:1 34758 Ataşehir / İstanbul Basım Yeri Adresi Telefonu: Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. Y. Dudullu Mh. Necip Fazıl Bulvarı Cd. No: 44 Keyap Çarşısı F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul (0216) 508 2020 Sertifika No: 24871 Basım Tarihi: Aralık 2016

Yayın Türü: Yaygın Süreli

Yayın Yürütme Kurulu: Mehmet Arslan, Aydın Eşer, Nurhan Tanyeli, Orhan Hopa, Yeliz Kılıçaslan. İletişim Bilgileri: Atatürk Mh. Namık Kemal Cd. Ekincioğlu Sk. No:44/1 K:1 34758 Ataşehir / İstanbul T: (0216) 629 0100 dergi@timder.org.tr www.timder.org.tr

01 03 05 09 11 13 15 - 17 19 21 23 25 29 35 38 - 39 41 43 45 47 49 51 53 56-57 59 61 63 65 67 69 71 73 75 79 83 85 95 101 105 111 115 119 121 131

Kale Banyo Teska NG Kütahya Seramik VitrA - Eczacıbaşı Yapı Grubu E.C.A. - Serel Penta Aquanit - Seranit Grup Pimtaş Ege Seramik Lider - Özlider Lucco Petek Group Ege Vitrifiye EVDEMA Formina - Ece Seramik SRC Yapı Pera Seramik Delta Mermer Hitit Seramik UNICERA Bien Yapı Ürünleri Newarc - Ece Armatür Ideal Standard Sukar Ge- Ti Dura-tiles Saremica Venezia Franke ParexGroup Orka Banyo NPlus Banyo Plus Mosaic EKPAŞ Norm Bağlantı & Tesbit Elmanları ISH Frankfurt Aknur Endüstri Malzemeleri Sanica Corin Durul Banyo Konya İnşaat Fuarı Toplum Gönüllüleri Vakfı

Dergimizde yayınlanan yazı ve görsellerden imza sahipleri sorumludur. Ticari reklamlar, reklam verenlerin sorumluluğundadır. Yayınlanan yazı ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz, kullanılamaz.

2



Yönetimden

06

Duayenlerimiz

86

Söyleşi

90

Ertan Sapankaya TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı

Sektörün Markası

08

Aydın Eşer TİMDER & UNICERA Fuar Komitesi Başkanı

Dipnot

10

Mehmet Arslan TİMDER Dergisi Yazı İşleri Müdürü

Ekonominin Nabzı

12

Prof. Dr. Kerem Alkin Ekonomi Profesörü

14

firMARKA

96

Üretici

Erhan Akgün Akgün Group Yönetim Kurulu Başkanı

102

Üretici

106

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İçindekiler

TİMDER’den

Bekir Zabcı Tara Yapı Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı

Hakan Günderen Elmor Genel Müdürü

İçimizden Biri

Nihat Yıldırım Sanikey Seramik Yönetim Kurulu Başkanı

108

Harudyun Biberyan Arma Yapı Malzemeleri Firma Sahibi

Haberler

İçimizden Biri

Emin Kasan Termo Teknik Ticari Genel Müdürü

112

Süleyman Karahan Emek Yapı Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı

38

Etkin Yönetim

122

118

4

128

Tolga Gözüm AKUT Eğitim Bölümü Sorumlusu

Ürünler

İş Hukuku

120

Seyfullah Beysülen İş Hukuku Uzmanı

124

Almila Dalkılıç Kişisel Gelişim Uzmanı

Av. Fırat Barış Kavlak TİMDER Hukuk Danışmanı

Afet Bilinci

İletişimde İletişim

116

Yeşim Kurt Şengün Kurt Yapı Yönetici Ortak

Dr. Atakan Genç Stratejitek Yönetici Ortağı

Hukuken

Geçerken Uğradık

Bayi Vizyonu

126

Çetin Cinemre SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı

132

Aramıza Katılanlar

152



Ertan Sapankaya

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı baskan@timder.org.tr

Yönetimden

İş Adamlığı Bir Meslek Değil, Bir Tavırdır. 2017’de Tavrımız Ne Olacak? Gazetecilerin sorduğu şu tür soruları hep tuhaf bulmuşumdur. Mesela, geçtiğimiz yıl bankacılık sektörü için nasıl geçti, otomotiv sektörü için nasıl geçti, inşaat sektörü için nasıl geçti? Böyle genellemelerin pek sağlıklı olmadığına inanıyorum. Bir sektör içerisinde faaliyet gösteren binlerce şirket var. O yıl büyük bir ihtimalle şirketlerin kimileri için iyi geçmiştir, kimileri için de kötü geçmiştir. Çok kazanan da olmuştur, batan da olmuştur. Ama TİMDER olarak; faaliyet gösterdiğimiz sektörümüze baktığımız zaman şunu çok net bir şekilde görüyoruz; geçtiğimiz yıl içerisinde çok büyük olumsuzluklar olmasına rağmen, ihracat gücümüzden sadece %10’luk bir dilim kaybettik. Bir kere, 2017 yılında en büyük önceliğimiz, kaybettiğimiz bu %10’u yerine koymak ve bunun üstüne çıkmak olmalıdır diye düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz sektör bir arz sektörü. Potansiyeli çok yüksek bir sektör. İçinde bulunduğumuz coğrafya ise bir talep coğrafyası ve potansiyeli çok yüksek bir coğrafya. Bütün yapmamız gereken; inovasyona ve tasarıma ağırlık vererek, bu coğrafyadaki talebi özgün bir 6

şekilde karşılamak. Bunu akıllıca yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin bu sahada bölge lideri olmaması için hiçbir sebep göremiyorum. Planlı çalışmak, verimli çalışmak bu açıdan çok önemli.

“İçinde bulunduğumuz; arz sektörü ve potansiyeli çok yüksek bir talep coğrafyası. Yapmamız gereken; inovasyona ve tasarıma ağırlık vererek, bu coğrafyadaki talebi özgün bir şekilde karşılamak.” Her ne kadar ihracatta ihmal edilebilir bir düşüşten bahsettiysem de, yurt içinde 2016 yılında sektörümüz %7,2 oranında büyüdü. Bu çok net bir şekilde gösteriyor ki, Türkiye’nin genel büyüme oranının iki katından daha fazla büyümüşüz. Türkiye’nin 2016 yılında yaşadığı tüm olumsuzluklar göz önüne alındığı zaman, bunu çok büyük bir başarı olarak görüyor ve bu başarıya katkıda bulunan siz değerli üyelerimize hassaten teşekkür etmek istiyorum. Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki payımız ise %6,2 olarak gerçekleşti. İnşaat sektörü içindeki payımız %20’lere geldi.

Sektörümüzün iç pazar hacmi, geçtiğimiz yıl 12 Milyar TL’yi geçti. Bu önemli bir rakamdır. Amaç, tabii ki bunu artırmak. İhracat 2012 yılında 3 Milyar USD iken, geçtiğimiz yıldaki ihracatımız yaklaşık 4 Milyar USD olarak gerçekleşti. Ama bir önceki yılın, yani 2015 yılının ihracatının 4.5 Milyar USD olduğunu düşünürsek, burada 500 Milyon USD bir daralmamız var. 2017 yılı içerisinde bu daralmayı aşmamız, hatta daha da ötesine geçmemiz, TİMDER’in öngörülerine göre mümkündür ve öyle de olacaktır. Neler yaptık biz? İç pazarın yanı sıra, ihracatı da artırmak adına, 2016’da da Avrupa’nın ikinci, Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı olan UNICERA’da milyonlarca USD ihracat potansiyeline ev sahipliği yaptık. Bunun semeresini 2017 yılı içerisinde kesinlikle göreceğiz. Bildiğiniz üzere; iş adamlığı bir meslek değildir, bir tavırdır. İş adamları olarak, nasıl bir tavır göstereceğimiz konusunda fikir birliği içerisinde olmamız gerekiyor. Ben iyimser bir tavır içerisinde olmaktan yanayım. Türkiye’de çok önemli bir sektörüz. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü inşaat sektörüyse, biz inşaat sektörünün dinamosuyuz dedik bugüne kadar. TİMDER olarak, inşaat sektörünün “olmazsa olmaz”ıyız. Bu nedenle gelecek iyi ve güzel günlere inanmak ve davranışlarımızı ona göre düzenlemek durumundayız. Yaptığımız iş itibariyle; yaşamın, toplum huzurunun, Türkiye’nin geleceğinin reddine dair en ufak bir ima bile bizim için yanlış ve hatta çok yanlıştır. 2017’de atacağımız tüm adımları ona göre belirlememiz dileğiyle; hepinize sağlıklı, mutlu, bereketli ve bol kazançlı bir yeni yıl diliyorum.


Büyük işler, önemli girişimler,

ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir.


Aydın Eşer

TİMDER & UNICERA Fuar Komitesi Başkanı aydineser@timder.org.tr

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Sektörün Markası

“UNICERA’yı bundan sonraki aşamada bir dünya markası haline getirmek için çalışacağız.” Sayın Katılımcımız, Değerli Üyelerimiz, Kıymetli Paydaşlarımız, 8-12 Mart 2017 tarihinde yapılacak olan UNICERA Fuarımıza gün sayıyoruz. Federasyonumuzun aldığı karar doğrultusunda fuarımızı bu yıl CNR EXPO Fuar Merkezi Yeşilköy’de gerçekleştireceğiz.

“Bir marka yaratma örneği olan UNICERA, önce bir sergi alanı, daha sonra bir ticaret alanı ve son aşamada sektör platformu haline dönüşmüştür.” Bugüne kadar olduğu gibi hep birlikte büyük bir azim ve gayretle çalışarak yarattığımız UNICERA Fuarı’nı daha da görkemli yapmak için çok çalışıyoruz. Çok iyi ve ayrıntılı olarak planlanmış bir program dahilinde çalışarak bir marka yaratmanın örneği olan UNICERA, önce bir sergi alanı, daha sonra bir ticaret alanı ve son aşamada sektör platformu haline dönüşmüştür.

8

UNICERA aynı zamanda bir sektörün gelişiminin hikayesidir. Seramik kaplama malzemeleri, seramik sağlık gereçleri, armatürler, küvet, banyo mobilyası ve aksesuarlarının üretiminde ve tasarımında yaşanan gelişmelerin sergilenerek pazara sunulduğu ve neticesinde gerek üretimde gerek ihracatta dünyadaki yerini almıştır. Avrupa’nın 2. en büyük fuarı olan UNICERA’yı bundan sonraki aşamada bir dünya markası haline getirmek için çalışacağız. Bunun için yapılan çalışmalardan kısaca bahsetmek istiyorum. Yurt içi ve özellikle yurt dışı çalışmalarına ağırlıklı olarak yer verilmekte olup, UNICERA pazar faaliyetleri büyük bir hızla devam etmektedir. Yapılan çalışmalara aşağıdaki başlıklarda özetlersek; Yerli ve yabancı sektör sitelerinde haber, banner ve reklam çalışmalarına yer veriliyor. Yerli ve yabancı (30 civarında) sektör dergilerde ağırlıklı olarak yer alınıyor. 15 günlük periyotlarla İngilizce, Almanca, Türkçe olarak yapılmakta olan mailing çalışmaları, Ocak ayından itibaren Farsça, Fransızca ve Arapça tercümesiyle haftalık olarak yayınlanması planlandı. Yurtdışı fuarlarda yapılan tanıtım faaliyetleri kapsamında; Eylül ayında İtalya’da gerçekleştirilen CERSAI Fuarı’nda taksi giydirme, havaalanlarında yapılan tanıtım ve reklam uygulamaları yapıldı. Fuar broşürlerinin katılımcı ve ziyaretçilerle paylaşılması faaliyetleri başarı ile sürdürüldü. Benzeri çalışmalar BIG5/Dubai’de de gerçekleştirilerek, ISH/Frankfurt ve Coverings/Orlando’da yapılmasına karar verildi.

Kasım ayında Delhi’de yapılan Çin, Avusturya, ABD, Brezilya, Avrupa ülkelerinden katılım ile; seramik üretiminde dünyadaki tehditler ve sorunların görüşüldüğü “Dünya Seramik Formu”na katılım sağlanarak UNICERA davet mektupları katılımcılarla paylaşıldı. Yurtdışı firmaların katılımları konusunda da özellikle makina imalatçılarından (İtalya-Rimi Technargila’dan) fuar ziyareti sonucunda bir grup üreticinin katılımı sağlandı. İngiltere, Almanya ve Fransa’nın üye olduğu Avrupa Seramik Karo Döşeyicileri Federasyon Yönetimi ve üyelerinden de ziyaret amaçlı katılım sağlanması planlandı. Yurtdışından mimar gruplarının, mimarlar odası aracılığı ile 2- 3 günlük fuar ziyarteleri planlandı. Her yıl gerçekleştirilen yabancı dergi editörlerinin artan sayıda katılımları planlandı. Bu çalışmalar ve bugüne kadar olduğu gibi disiplinli ve kararlı bir çalışma süreci eşliğinde UNICERA’yı bir dünya markası haline getirmek üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz. Siz değerli katılımcı ve paydaşlarımızın da aynı özveri ve disiplin ile gerek markalarınız gerekse sektörümüzün bu büyük değerini ortaya çıkarmak için gösterdiği çalışmaları yakından takip ediyor, sektörel markamız olan UNICERA’ya katkılarınızdan dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hep birlikte bir dünya markası yaratmak üzere önemli yol kat ettiğimiz UNICERA’nın sektörümüz ve ülke ekonomimize yeni katkılarını gözlemleyeceğimiz, sektörümüzdeki yenilikleri takip edeceğimiz yeni adresi CNR EXPO Fuar Merkezi’nde, 8-12 Mart 2017 tarihlerinde görüşmek dileğiyle...



Mehmet Arslan

TİMDER Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Dipnot

Krizde Ayakta Kalmak! Krizlerin ortak özellikleri genelde beklenmedik anda gelmeleri, hazırlıksız yakaladıklarına büyük zarar vermeleridir. Günümüze baktığımızda şirketler hayatta kalmak için büyük savaşlar veriyor. Savaş zamanı ise sadece hazırlıklı olanların kazandığını unutmamız gerekiyor. Bu nedenle şirketiniz ne kadar başarılı olursa olsun, beklenmeyen ve hazırlıksız yakalanılan bir ekonomik çalkantı şirketleri temelden sarsabilir. Ekonomik çalkantılar yada krizleri önceden görebilmek ve mutlaka hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu dönemlerde yalnızca makro önlemler almak mümkün değil. Şirketler ancak mikro önlemlerle zor dönemlerin sonunda ayakta kalabilirler. Yaşanmasını asla istemediğimiz ama hem hayatın hem de ticaretin doğasında olan olası bir ekonomik krizin sonunda şirketlerimizi ayakta tutabilecek 10 önemli tavsiyeyiz, aklınızda bulundurmanız dileğiyle paylaşmak istiyorum. 1. Uzun Dönemi Değil, Kısa Dönemi Düşünelim Geçen yüzyılın ünlü ekonomisti Keynes’in sözünü hatırlayalım: “Uzun vadede hepimiz öleceğiz.” İşiniz kısa vadede, bunu aklımızdan çıkarmayalım. Bu sebeple hedeflerimizi yıllık değil, aylık veya haftalık olarak belirleyelim. Nakdimizi ise günlük olarak yönetelim. 2. Büyüme Stratejilerimizde Nakit Kullanımı Öncelikli Olsun Pazar payımızı genişletme çabalarımız orantısız nakit çıkışına kesinlikle yol açmamalı, alacakların vadesini uzatmamalı, finansman konusunda karmaşıklık getirmemeli. Günümüzde sürekli olarak başarı ölçüşü olarak algılanan ‘yeni pazar payı’ konusunda ancak ve ancak nakit verimliliği denemesini geçerse düşünmeliyiz.

10

3. Odağımızı Daraltalım ve ‘Ana’ İşimize Yönelelim Kriz dönemleri, odağımızı daraltma ve ana işimize odaklanma günleridir. Bu sebeple hangi mevcut pazar ve müşteri segmentlerine hizmet vermek istiyorsak, hangi ürün kategorilerine devam etmek istiyorsak ve hangi tedarikçilerle çalışmak istiyorsak onları belirleyip, diğerlerini şimdilik saf dışı bırakalım.

“Yalnızca makro önlemler almak mümkün değil. Şirketler ancak mikro önlemlerle zor dönemlerin sonunda ayakta kalabilirler.” 4. Küçülmeye Gidelim Küçülmek iyidir, süreçlerimizi daha iyi rayına oturtabilir. Yönetim kademelerini azaltabiliriz. Belki bunun sonucunda daha az müşterimiz, daha az sayıda ürünümüz ve daha az sayıda çalışanımız olacak ama kuşkusuz ki, çok daha güçlü bir şirket haline geleceğiz. 5. Tahsilat Riski Almayalım Ödememe riski olan müşterilerle iş yapmayalım. Az kazanalım, fakat tahsilat riskine girmeyelim.

6. Nakit İhtiyaçlarımızı Azaltalım Müşteri nezdinde farklılaşma ve rekabet ayrıcalığı kazandırmayacak olan neredeyse şirket içi tüm etkinlikleri dışarıya fason olarak yaptırabiliriz. Bu yöntem maliyet düşürme etkisi yaratabileceği gibi aynı zamanda nakit ihtiyaçlarını da azaltacaktır. 7. Fiyatları Artıralım Fiyatları artıralım fakat sadece kurtulmak istediğimiz müşteriler için fiyatları artıralım. Bunun dışında böyle bir dönemde fiyat artırmaktan uzak duralım. 8. Büyük Yatırımlardan Kaçınalım Olası bir kriz döneminde ayakta kalmamız gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım ve büyük yatırımlar gerektirecek stratejilerden uzak duralım. Piyasaların her an tersine dönebileceği kriz dönemlerinde, eğer ciddi miktarda nakit birikimimiz yoksa büyük yatırımlardan kaçınmak zorundayız. Krizden fırsat yaratmak o kadar da kolay bir iş değildir. 9. Müşterilerimizle İletişimi Artıralım Böylesi büyük kriz dönemleri, müşteri ihtiyaç ve davranışlarında büyük değişimler getirir. Müşteri davranışlarındaki değişimleri anlayamazsak, müşterilerimizi kaybederiz. Müşterilerimizle çok daha yakın temas halinde olalım. Onların değişen ihtiyaçlarını anlayıp, aynı hızda onların ihtiyacı olan cevapları da verelim. 10. Son Olarak Olası ekonomik kriz dönemleri, hayatta kalabilme dönemleridir. Hiçbir kriz sonsuza kadar sürmez. Başlayan kriz, elbette bir gün son bulacaktır. Önemli olan pazarın tekrar düzelmeye ve yükselmeye başladığı gün ayakta kalabilmemizdir.



Prof. Dr. Kerem Alkin Ekonomi Profesörü kerem@alkin.org

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ekonominin Nabzı

“Tüketici güvenini güçlendirmemiz gerekiyor.”

12

AK Parti’nin ilk 4 yılında, 2003-2006 döneminde, yüzde 7,4’lük rekor büyüme performansının en önemli gerekçelerinden birisini, Türk halkının ekonomik ve demokratik reformlarla birlikte yeniden kavuştuğu ‘özgüven’ oluşturmaktaydı. 1990’lı yılların koalisyon hükümetli, siyasi ve ekonomik istikrardan uzak, hayli sıkıntılı atmosferini, Türkiye’nin ufkunu görebildiği bir dönem devralmış, yüzde 7,4’lük büyümenin yarısı özel sektör yatırımlarından gelmişti. Türkiye’nin önünü kesmek üzere, ilk darbe ‘Danıştay’ saldırısı ile geldi. Danıştay saldırısı öncesinde, 102 puan düzeyinde, Türkiye’nin o güne kadar görmediği bir tüketici güvenine işaret eden ekonomi, Danıştay saldırısı ve AK Parti kapatma davası ile, tüketici güveninde 65 puana kadar çöküş yaşadı ve bu durum 2007 ve 2008 büyümelerine yansıdı. AK Parti kapatma davası Anayasa Mahkemesi’nde reddedilince, tüketici güveni 70 puanların üzerine toparladı. Ancak küresel finans krizi ile 60 puanın bile altına çöktü. Hükümetin aldığı seri tedbirlerle, küresel finans krizi teğet geçince, tüketici güveni 85 puanın üzerine toparlandı ve 2010 ile 2011 yılında Türkiye dünya ekonomisinde rekor büyüme yakalayan ilk üç ülke arasında yer aldı. Gezi olayları ve ‘17-25’ ikinci ve üçüncü saldırı dalgasıydı. 7 Haziran seçimleri ‘koalisyon’a işaret ettiğinde tüketici güveni 58 puana çökmüştü. 1 Kasım seçimleri ise tekrar 80 puana yaklaştırdı. 15 Temmuz hain darbe girişimi ile 67 puana düştüyse de, Türk halkının ülkesine sahip çıkması ile yeniden 74 puana çıktı. Şimdi, terör ve döviz operasyonları üzerinden oluşturulmaya çalışılan negatif algıyla, tüketici güvenini 70 puanın altına çekmeye çalışıyorlar. Hükümetimiz, ekonomi yönetimimiz, iş dünyamız, STK’larımız ve biz akademisyenler, ‘tüketici güveni’ni yeniden güçlü kılacak her çalışmanın içinde yer almalıyız. Tüketici güvenini yükseltirsek, 2017’de yüzde 4 büyümeyi rahat yakalarız. Esnafımızın ihtiyaçlarını göz ardı etmeyelim 1 Şubat 2014’de yürürlüğe giren, çok sayıda mal ve hizmet alımında kredi kartı taksit sayısını 9 adetle sınırlayan ve kimi mallarda kredi kartıyla taksitlendirmeyi kaldıran düzenleme öncesinde, Aralık 2013 ve Ocak 2014’de, Türk halkının aile bütçesindeki ayarlamalarının en az 12 takside göre yapılandığını belirterek, 2014’de 12, 2015 10 ve 2016 yılında 9 taksitle, hane halkına

alıştıra alıştıra kredi kartı taksit sayılarının sınırlandırılmasını önermiştim. O dönem ki ekonomi yönetiminin tercihi, doğrudan 9 taksit olmuştu. Bu durum, hane halkımız üzerinde alışılması zor bir aile bütçesi yapılanması zaruretini beraberinde getirdi. En çok anlamakta zorlandığım husus ise, eğitim ve iç turizmde neden 9 taksit sınırlamasının geldiğiydi. Bu iki alanında da Türkiye’nin cari açığını büyütecek hali yoktu herhalde. Nitekim, bugün geldiğimiz noktada, hane halkının bütçe kullanımını rahatlatmak adına, pek çok mal ve hizmette kredi kartı taksit sayıları arttırıldı. Ekonomi yönetimimiz bu tür adımları atarken, hane halkının kredi kartı kullanım alışkanlıklarını gözetiyor. Oysa, kredi kartını iş hayatının önemli bir finansman ve ödeme aracı haline getirmiş olan geniş bir esnaf kesimimiz var. Ve gerek 1 Şubat 2014’de yürürlüğe giren kredi kartı taksit sayılarını azaltan kararlar, gerekse de bugün kimi mal ve hizmetlerde kredi kartıyla taksitlendirilmesinin kaldırılması, bir çok alandaki esnafımızı ciddi sıkıntıya sokmuş durumda. Kartta taksitlendirme ile esnaf finansmanı Ekonomi yönetimi, bir çok mal ve hizmette kredi kartıyla taksitlendirmeyi kaldırıyor. Ama bu imkan ile dükkanını çeviren çok sayıda esnafımız var. Su faturasını, elektrik faturasını, personel maaşlarını taksitlendirmesi mümkün olmayan esnafımız, bilhassa hizmetler sektöründe, ticarette, müşterisi için kullandığı ürünlerinin çoğunu pek çok esnaf sektöründe kredi kartıyla taksitlendirerek alıyor ve böylece dükkanın geliri ile maliyetleri arasında dengeyi yakalamaya çalışıyordu. Esnafımızın da bir ‘tüketici’ olduğunu atlayarak, belirli ürünlerde kredi kartı taksitlendirilmesinin kaldırılması, bugün el becerisi hizmetleri verebilmeleri için gereken malzemeyi almakta zorlanmalarını gündeme getirmiş durumda. Pek çok esnafımız, malzeme tedarikini hangi alanlarda kredi kartı taksitlendirilmesi ile yaptıklarının yeniden gözden geçirilmesini talep etmekteler. Cari açığı azaltalım derken, esnafımızın bütçesini de zorlamayalım. Kurdaki hareketin ekonomik gerekçeleri zayıf Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın her ay 100 ekonomiste gönderdiği anketle oluşturulan TCMB Beklenti Anketi’nin Aralık ayı sonuçları 69 ekonomistin beklen-

tilerinin ortalaması ile oluşturulmuş. Ne yazık ki, görsel ve yazılı ekonomi medyasında ‘TCMB’nin yıl sonu kur beklentisi’ ifadesini duydum, okudum. Merkez bankaları asla kur tahmini paylaşmazlar. Bankanın saygınlığı açısından bir risktir. Bu detayı paylaştıktan sonra, esas meseleye gelelim. Körü körüne muhalefet eden bir kesim, malum, döviz kurlarındaki hareketi, Türkiye’deki başkanlık sistemi tartışmalarına, teröre ve ekonomi yönetimindeki yanlışlara bağlıyor. Döviz kurlarının bu nedenle yükseldiğini iddia ediyorlar. Ama en az 70 ekonomistin her ay paylaştığı beklentiler, bu iddia ve suçlamaları doğrulamıyor. Körü körüne muhalefet ‘Moody’s in not indirimi kesindi’, diyor; ‘Türkiye başkanlık tartışmalarından dolayı dövizde dalgalanma yaşıyor’ iddiasını öne çıkarıyor. Gel gelelim, Ekim ayı ortasında yayınlanmış TCMB Beklenti Anketi’nde, 70 ekonomistinin yıl sonu dolar kuru beklentilerinin ortalaması 3,12 TL. 70 ekonomist Moody’s not indirimini yüzde 100 bekliyor ise yıl sonu için 3,12 TL öngörür mü? Geliyoruz Kasım ayına, eğer başkanlık tartışmaları ve terör nedeniyle Dolar kurunda büyük bir dalgalanma yaşıyor isek, 70 ekonomist nasıl oluyor da, TCMB Kasım ayı beklenti anketinde, 2016 yıl sonu için bu defa 3,34 TL bekliyor; Aralık ayı içinde, Londra merkezli manipülasyonla Dolar kuru 3,60 TL’yi görmüş iken. Demek ki, 2016 yıl sonu için 3,34 TL’nin ekonomik gerekçeleri var; ama 3,60 TL’nin hiç bir ekonomik gerekçesi yok. Ama kör muhaliflere göre, 3,60 TL gerçekçi kur seviyesi. Ekonomik gerekçelere dayalı olmayan, siyaset bazlı yorum, eleştiri ve suçlamalar, ekonomi alanında doğru analizi yakalama imkanımızı da gölgeliyor. ‘Sanal’ değil, gerçek vatanseverlik Terör eylemleri nedeniyle, ciğerimiz dağlanıyor, yüreğimiz sıkışıyor. Ancak, her şehidimiz, yaşamlarını hiçe sayarak verdikleri mücadele ile bu ülkeyi daha iddialı, dünya ekonomisi ve siyasetinde daha önemli bir konuma taşımamız adına, omuzlarımıza bir kat daha başarmak zorunda olduğumuz bir sorumluluk yüklüyor. Bu nedenle, sosyal medyada, sanal ortamda üzüntülerini bildirip, ardından ‘dost’ sohbetlerinde, bu ülkenin yaşanacak yer olmaktan çıktığından söz etmek, şehitlerimizin yükledikleri sorumluluğa ihanettir. Toplam nüfusu 92 ile 96 Milyona, çalışır nüfusu 47 ile 52 Milyona giden, ortalama yaşam standardı 30 Bin Dolar’a yükselecek bir Türkiye’den, sizler, bizler bu kadar çabuk umudumuzu kaybediyorsak, yazıklar olsun hepimize.



TİMDER Yönetim Kurulu NTG Plastik’i yönetim merkezinde ziyaret etti. Ziyarete TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Yeşim Kurt Şengün, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan katıldı. Nesip Gönenç ve A. Tahir Gönenç’in ağırladığı heyet, TİMDER son dönem faaliyetleri hakkında bilgi aktarırken NTG Plastik’in tanıtım filmini izledi. Sektör üzerine değerli görüşlerin paylaşıldığı ziyarette, sektöre değer katmak adına karşılıklı neler yapılabileceği görüşüldü.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu NTG Plastik’i Ziyaret Etti

14

Nurhan Tanyeli, Yeliz Kılıçaslan, Baki Kartalkaya, Yeşim Kurt Şengün, Tahir Gönenç, Kemal Çelik, Ertan Sapankaya, Nesip Gönenç, Bahadır Yıldırım, Cemal Kır ve Süleyman Karahan



TİMDER Yönetim Kurulu PİMTAŞ’ı Ziyaret Etti

Sektör üzerine değerli görüşlerin paylaşıldığı ziyarette, sektörün gelişimi adına eğitime katkı yapan TİMDER, son dönem faaliyetleri hakkında bilgi paylaşımında bulundu.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu PİMTAŞ’ı yönetim ve üretim tesislerinde ziyaret etti. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Yeşim Kurt Şengün, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan’ı PİMTAŞ Genel Müdürü Şamil Tahmaz ağırladı. PİMTAŞ’ın son dönem faaliyetleri hakkında bilgi aktaran Tahmaz, eğitime son dönemde yaptıkları yatırımlar hakkında detayları TİMDER Yönetim Kurulu ile paylaştı.

16

Yeliz Kılıçaslan, Cemal Kır, Bahadır Yıldırım, Baki Kartalkaya, Yeşim Kurt Şengün, Nurhan Tanyeli, Süleyman Karahan, Kemal Çelik, Şamil Tahmaz ve Ertan Sapankaya



TİMDER Yönetim Kurulu Duravit’i Ziyaret Etti

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Duravit’i yönetim merkezinde ziyaret etti. Ziyarete; TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Yeşim Kurt Şengün, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan katıldı. Duravit Türkiye Genel Müdürü Müfit Ülke’nin ağırladığı heyet, TİMDER’in son dönem faaliyetleri hakkında bilgi paylaşımında bulundu. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya tarafından sektörün gelişimi adına 13 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen TİMDER Akademi eğitim faaliyetlerinin sponsoru olan Duravit’e katkılarından dolayı teşekkür edildi.

Müfit Ülke

Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Kerim Kara ve Ali Nazmi Sarıpınar 18



TİMDER Yönetim Kurulu Doğvit’i Ziyaret Etti TİMDER Yönetim Kurulu Doğvit’i yönetim ve üretim tesislerinde ziyaret etti.

Sektör üzerine değerli görüşlerin paylaşıldığı ziyarette, sektöre değer katmak adına karşılıklı neler yapılabileceği görüşüldü.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Cemal Kır, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Yeşim Kurt Şengün, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan’ı Doğvit Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Doğan ağırladı.

20

Yeliz Kılıçaslan, Nurhan Tanyeli, Bahadır Yıldırım, Baki Kartalkaya, Ertan Sapankaya, İsmail Hakkı Doğan, Kemal Çelik, Yeşim Kurt Şengün ve Süleyman Karahan



TİMDER Yönetim Kurulu Daikin’i Ziyaret Etti

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu; Daikin Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özen’i Solutin Plaza fuha İstanbul’da ziyaret etti. Ziyarete TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer, Yönetim Kurulu Üyeleri Süleyman Karahan, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan katıldı.

22

TİMDER Yönetim Kurulu; Daikin Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özen ve Solution Plaza fuha İstanbul Koordinatörü Uğur Sertan eşliğinde Beşiktaş’ta bulunan İklimlendirme Sistem Çözümleri Merkezi’ni gezdi. TİMDER Yönetim Kurulu, gezinin ardından Yönetim Kurulu Toplantısı’nı Daikin misafirliğinde Solution Plaza fuha İstanbul’da gerçekleştirdi.

Zeki Özen ve Ertan Sapankaya



TİMDER Yönetim Kurulu Elmor’u Ziyaret Etti

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu; Elmor Genel Müdür’ü Hakan Günderen’i yönetim merkezlerinde ziyaret etti. Elmor Genel Müdür Yardımcısı Enver Öz’ün de hazır bulunduğu ziyarete TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer, Yönetim Kurulu Üyeleri Süleyman Karahan, Baki Kartalkaya, Bahadır Yıldırım, Genel Koordinatör Nurhan Tanyeli ve Genel Koordinatör Yardımcısı Yeliz Kılıçaslan katıldı. Ziyarette TİMDER faaliyetleri hakkında kısa bir bilgilendirme yapan TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya; derneğin en önemli etkiliği TİMDER Akademi hakkında bilgi vermesi için sözü TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Bahadır Yıldırım’a bıraktı. Sonrasında Yıldırım’dan sözü alan TİMDER Eğitim Komitesi Üyesi Baki Kartalkaya TİMDER - İstanbul Üniversitesi Projesi hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Sektör hakkında karşılıklı değerlendirmelerin yapıldığı ziyarette, TİMDER’in son dönemde üzerinde önemle durduğu TSE, standartlar ve ürün değerlendirme laboratuvarları hakkında Hakan Günderen’den görüşleri alındı.

Ertan Sapankaya, Aydın Eşer, Bahadır Yıldırım, Yeliz Kılıçaslan, Enver Öz, Baki Kartalkaya, Süleyman Karahan ve Hakan Günderen

24


HIZLI YIKAMA & EKSTRA HİJYEN KANALSIZ KLOZET TEKNOLOJİSİ

BRILLA

WALL HANG CLOSET

53 CM Code 100612

530x355

Vitreous China

Easy Install

Water Saving

%99 daha hijyenik

Kolay montaj

Tek hareketle kolay temizlik

Son derece pratik kolayca çıkarılıp takılabilen, yavaş kapanan kapak.


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Türkiye İMSAD’ı Ziyaret Etti

26

Nurhan Tanyeli, Oktay Alptekin, Ertan Sapankaya, F. Fethi Hinginar, Bahadır Yıldırım, Baki Kartalkaya ve Cemal Kır

TİMDER Yönetim Kurulu; Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar ve Yönetim Kurulu Üyesi Oktay Alptekin’i Dernek merkezlerinde ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, TİMDER faaliyetleri hakkında Türkiye İMSAD’a bilgi aktardı. TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Bahadır Yıldırım, TİMDER Akademi ve İstanbul Üniversitesi Yüksekokul Projesi hakkında detaylı bilgi paylaştı. Sonrasında heyet, Türkiye İMSAD’ın son dönem etkinlikleri ve faaliyetlerini dinledi. Toplantıda Türkiye İMSAD’ın 13-15 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdiği Uluslararası Sürdürülebilir Yapılı Çevre Konferansı hakkında geniş çaplı görüşüldü. Heyet, sektör için son derecede faydalı hizmetler veren iki derneğin birlikte neler yapabileceğini de değerlendirdi.



TİMDER Sektör Toplantısı Gerçekleştirildi Sektörün sorunları ve çözüm önerileri için her zaman çalışmalar yürüten TİMDER; 27 Ekim Perşembe günü Renaissance Istanbul Polat Bosphorus Hotel’de üyeleriyle “Sektör Toplantısı” gerçekleştirdi.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

Toplantıya TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri, Geçmiş Dönem Başkanları ve üyeleri katıldı. TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Aydın Eşer ve Kemal Yıldırım gerçekleştirdikleri başarılı moderatörlükle, toplantıda tüm katılımcıların görüşlerinin alınarak sektör sorunlarının irdelenmesini sağladı.

28

Toplantıda; sektörümüzde yaşanmakta olan yoğun rekabet, iç ve dış pazarların daralması, finansal risklerin artması gibi sorunların tespiti ve çözüm alternatiflerinin oluşturulması görüşüldü.


Sonuç Bildirgesi: 1) Üreticilerden teminat ile mal alındığı, satarken de teminat verildiği ticaret ortamında riskler çok yükselmiştir. Satıcıların teminatları bulunmamakta, Bankalar alacak sigortası yapmamakta, Potansiyel müşteri portföyleri ile ilgili risk takibi, kişilerin çabaları ile sürdürülmektedir. 2) Üreticilerin iş ortakları olan bayileri ile rekabet etmeleri sonlandırılmalıdır. Satış mağazalarından yapılan satışlar, Toplu iş kapsamında olduğunu düşünerek az sayıda daireli konut şantiyelerine bile doğrudan satış yapmaya çalışmaları ve/ veya satıcı kuruluşlara büyük risk üslenmeleri karşılığı düşük kar payı verilmesi, İnternet üzerinden yapılan satışlar, Outlet satışları. 3) Kar marjları çok düşmüştür. Bayilik şartları gözden geçirilmeli ve herkese bayilik verilmemelidir. Bayi sayısı yurt içi, şehir, şehir içi bölgesel ve semt dağılımları planlanarak oluşturulmalıdır.

TİMDER’den TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER Satıcılar Toplantısı Sonuç Bildirgesi ve Alınan Kararlar

4) Üyeler arasında birlik ve beraberliğin tesis edilmesi, sorunların aşılmasında en büyük güç kaynağı olacaktır. Biz birbirimizin omzuna basarak bir yerlere geliyoruz. 5) Stok maliyeti ve fiziki stok alanı oluşturulamaması sorunu hat safhaya ulaşmıştır.

Alınan Kararlar: 1) Sektörde yaşanmakta olan sorunların paylaşıldığı toplantı sürecinde, daha sonra üretim temsilcileri ile yapılacak toplantının bağlı bulundukları federasyon yerine, doğrudan kendileri ile yapılmasına, 2) Sürecin yönetimi için komite kurularak duayenlerimizin önderliğinde yapılacak toplantılarda, üretim temsilcileri adına şirketlerinin üst düzey konumunda bulunan (Yönetim Kurulu Başkanı, sahibi v.b.) kişilerin katılımının sağlanmasına, 3) Üretim temsilcisi adına toplantıya katılacak olan firmanın en büyük bayilerinden en az 5 firmanın toplantıda bulunmasına karar verildi. 29


TİMDER Yönetim Kurulu Adell’i Ziyaret Etti Üye ziyaretleri kapsamında TİMDER Yönetim Kurulu; Adell Yönetim Kurulu Başkanı Recep Ali Topçu, Yönetim Kurulu Üyeleri Ercan Topçu ve Ergün Topçu’yu ziyaret etti.

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya tarafından başta TİMDER’in en değerli etkinlikleri arasında yer alan TİMDER Eğitim faaliyetleri, sektör buluşmaları gibi etkinlikler hakkında bilgi paylaşımında bulunuldu. Sapankaya daha sonra Adell’in ziyaretçi defterine kıymetli ziyaret ve gösterilen nazik evsahipliğine teşekkürlerini içeren yazısını kaleme aldı.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

Adell üretim tesislerini gezen Heyet aynı zamanda tesisler içerisinde yer alan “Su Medeniyetleri Müzesi”ni de gezerek kıymetli eserler hakkında bilgi aldı.

30

Ergün Topçu, Ercan Topçu, Serdar Dönmez, Ertan Sapankaya, R. Ali Topçu, Kemal Çelik, Süleyman Karahan, Aydın Eşer, Nurhan Tanyeli ve Yeliz Kılıçaslan



TİMDER Sektör Duayeni Sohbetlerinde Kemal Zorlu TİMDER Üyeleriyle Buluştu

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

Kemal Zorlu, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Kemal Yıldırım ve Serdar Dönmez

32

İnşaat ve yapı malzemeleri sektörünün önemli markalarını aynı çatı altında toplayan TİMDER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği); kurulduğu 1988 yılından beri eğitim, kültür ve mesleki alanlarda gerçekleştirdiği faaliyetlere ‘Sektör Duayeni Sohbetleri’ ile devam ediyor. Türk ekonomisinin gelişmesinde büyük payı olan duayen iş adamları ve yöneticilerini TİMDER üyeleri ile bir araya getirip bilgi, deneyim ve mesleki tecrübelerin paylaşıldığı ‘Sektör Duayeni Sohbetleri’nin konuğu Mazhar Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu oldu. Etkinlik 12 Kasım 2016 Cumartesi günü Dedeman Otel’de düzenlendi. 1950 İzmir doğumlu olan Zorlu, işletme fakültesini bitirdikten sonra sektöre adım attı. Sohbetine TİMDER ile olan beraberliğini anlatarak başlayan Zorlu, sektörde yaşadığı anılarını ve dikkat edilmesi gerekenleri konuklarla paylaştı.

Toplantıda TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, TİMFED Başkanı Kemal Çelik ve 40 üye hazır bulundu. Kemal Zorlu, hayatındaki deneyimleri, sektöre adım attığı gençlik zamanlarından bugüne ticari hayattaki değişimleri ve dönüşümleri anlattı. Kahvaltı eşliğinde yapılan toplantı samimi bir sohbet havasında gerçekleşti. Zorlu, firmasının bilançosu konusunda da bilgi verdi. Mazhar Zorlu Holding’in ürünlerinin kalitesinden, satış oranlarından, 2016 senesini bir önceki seneye göre % 30 artış ile kapattıklarına kadar pek çok detaylı bilgiyi de konuklarla paylaştı. Yarım asırlık firma başarısının kazanımında, günümüzde daima izlenen bir marka olduklarını, uzun vadede dürüst ve kaliteli üretim anlayışının her zaman önemli olduğunu belirten Zorlu, boru sektöründe alt yapı, bina ve ziraat alanında, birçok yeni ürün kazandırdıklarını ve kazandırmaya da devam ettiklerini ifade etti.


TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Mazhar Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu ve TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Kemal Zorlu’nun katılımıyla gerçekleşen “Sektör Duayenleri” toplantısıyla ilgili TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya “TİMDER için Kemal Bey’in katılımı çok önemli bir yere sahiptir. Kurulduğumuz günden beri hep yanımızda yer almış bizlerin sektörde başarılı çalışmalar yapmasına yardımcı olmuştur. Kemal Bey’i burada TİMDER çatısı altında ağırlamaktan memnuniyet duymaktayız. Genç üyelerimize verdiği önemli sektör mesajlarıyla onların ufkunu açtığını düşünüyoruz. ”dedi.

TİMDER’den

Kemal Zorlu kendiyle ilgili de özel açıklamalarda bulundu: “İnsan lokomotif olursa vagonları sayamaz” diyen Zorlu: “Krizlerde hiç personel çıkartmadım. Paylaşmakta her zaman aşırıya kaçtım. Detaycıyımdır. Bana göre Müslümanlığın temel taşı kul hakkı yememek. ”şeklinde samimi açıklamalarda bulundu.

33


TİMDER Akademi 12. Eğitim Dönemi Tamamlandı

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

TİMDER’den

Yapı ve inşaat malzemecileri sektörünün birliğini sağlayan TİMDER’in 2004 yılından beri düzenlediği TİMDER Akademi eğitimlerinin 2016 dönemi 04 Ekim–24 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleşti.

34

Ekonominin lokomotifi inşaat, inşaat sektörünün dinamosu TİMDER’in sektöre kalifiye personel kazandırmak amacıyla 12 yıldır düzenlediği akademide; bu yıl satış pazarlama tekniklerinden iletişime, kişisel gelişimden, sektör analizine, finans ve karlılıktan yöneticiliğe, müşteri ilişkilerinden dijital pazarlama yöntemlerine kadar birçok alanda eğitimler verildi. 12. eğitim dönemini tamamlayan TİMDER Akademi’de dersler, akademi dünyasının önde gelen isimleri ve alanında uzman özel sektör temsilcilerinden oluşan geniş bir eğitim kadrosu tarafından verildi. Bu yıl bir yenilik olarak TİMDER Akademi eğitim seminerlerinden 4 ders online canlı yayın ile tüm sektöre açıldı. İlgi toplayan ve uzak mesafedeki sektör temsilcilerinin ulaşım problemini çözen bu uygulamanın gelecek yıllarda tüm eğitimlerde uygulanması planlanıyor. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, “Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünün dinamosu TİMDER olarak, bu yıl da sek-

törümüze donanımlı eğitimli personel kazandırmak üzere TİMDER Akademi eğitimlerimiz sürekliliğini korudu. Her yıl olduğu gibi TİMDER Akademi ile amacımız; değişen pazar koşullarında rekabet edebilecek eğitimli, donanımlı

ve kalifiye personel yetiştirmek. 12 yıldır süren bu projemizle sektöre yüzlerce kişi kazandırdık” dedi. Sektör çalışanlarının katıldığı TİMDER Akademi eğitimi sonrası katılımcılar ayrıca TİMDER özel ödülü ile ödüllendiriliyor.


TİMDER Akademi online canlı yayın ile tüm sektöre açıldı.

TİMDER’den TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Eğitimlerde anlatılan konuların pekiştirilmesi için yapılan uygulamalar yine renkli görüntülere sahne oldu.

35




TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

TİMFED’den İnşaat Sektörüne İvme Kazandıracak Rapor

Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat, inşaat sektörünün dinamosu Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Federasyonu’nun (TİMFED) sektörün yakın geleceğine ışık tutacak TİMFED Sektör Araştırma Raporu 2016, 21 Aralık Çarşamba günü Divan Otel’de gerçekleştirilen basın toplantısıyla açıklandı. Rapora sponsorluk desteği veren firma yöneticilerinden; Teka Genel Müdürü Bekire Yöndem, İntema Genel Müdürü Eser Ersoy, Kale Grubu Pazar Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Handan Derya Ercan, Kalekim Genel Müdürü Altuğ Akbaş’ın da hazır bulunduğu toplantıya basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. Sektör Araştırma Raporu; TİMFED’in öncülüğünde Türkiye dışındaki önemli kuruluşların (ITC, IBM, OECD, Global Construction Handbook, WB gibi) kaynakları, TÜİK, Kalkınma Bakanlığı, YEM, firma web siteleri gibi yerli kaynaklar taranıp veriler değerlendirilmiş ve TİMFED üyesi firmalarla görüşülerek hazırlanmıştır. Raporda, federasyon çatısı altında bulunan seramik kaplama malzemesinden, armatürlere, banyo-

38

mutfak mobilyasından pencereye, boyadan ısıtma cihazlarına kadar sektöre ve Türkiye ekonomisine katma değer sağlayan tüm alt dalların geleceğine yön verecek istatistiki veriler ve çarpıcı ön görüler yer alıyor. Üretimde Bölge Üssüyüz Hedef Bölge Liderliği… TİMFED Sektör Araştırma Raporu’nu duyurmak amacıyla düzenlenen basın buluşmasında konuşan TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik, “Türkiye’deki tesisat ve inşaat malzemeleri sektörü, ürün kalitesi ve üretim kapasitesiyle dünya ile rekabet edecek güçte. Yüksek üretim kapasitesiyle bölgenin üretim üssüyüz. Dünyada önemi artan temiz enerji, çevre bilinci, tasarım ve teknolojiyi fonksiyonellikle birleştirerek enerji tasarrufu sağlayan, geri dönüşümlü ve sağlıklı ürünlere büyük eğilim var. Dış pazarlarda rekabet gücümüzü artırmak için üretim kadar üretim teknolojisine de ağırlık vermeliyiz” dedi. Hızla gelişen iç pazar, yakın coğrafyada doğacak yeniden yapılaşma ihtiyacının Türkiye ekonomisi ve sektör için büyük fırsatları da beraberinde getireceğini vurgulayan Çelik şunları söyledi. “Küre-

sel piyasalarda sektörün rekabet gücünü artırmaya yönelik önemli ve çarpıcı verilerin sunulduğu detaylı analiz ve öngörülerle sektörümüzü bekleyen iç ve dış pazarlardaki fırsat ve risklere de yer verdik. Önümüzdeki 5-6 yılda yakın coğrafyamızda inşaat sektörü büyük ivme kazanacak. Bu potansiyeli göz önüne alarak tesisat ve inşaat malzemeleri alanında bölge lideri olmak için üretim teknolojisini geliştirmemiz şart.” Tesisat ve inşaat ve sektörünün yakın ve orta vadedeki geleceğine yön vermek amacıyla hazırlanan raporda; 2012’de büyüme oranı yüzde 0,6 olan inşaat sektöründe, bu oranın 2017’de yüzde 3,5’a çıkacağı öngörülüyor. Konut satışlarına bakıldığında; 2012’de yüzde -1,0 olan daire satışının 2013’te hızlı bir artışla yüzde 64,9’a ulaştığı görülüyor. 2016’da bu rakamın yüzde 3,8’de kalacağı kaydediliyor. Bölgesel dağılımlara bakıldığından nüfusun büyük bölümünün yaşadığı Marmara Bölgesi’nde 2017’de 479 Bin 452 adet daire satışının gerçekleştirileceği, Marmara Bölgesi’ni 395 Bin adet konut yapımıyla İç Anadolu Bölgesi’nin izleyeceği öngörülüyor.


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Bekire Yöndem, Eser Ersoy, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Aydın Eşer, Handan Derya Ercan ve Altuğ Akbaş

Yavuz Bayülken, Nurhan Tanyeli, Pelin Özgen, M. Ali Yedek, Süleyman Karahan, Serdar Dönmez, Bekire Yöndem, Eser Ersoy, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Aydın Eşer, H. Derya Ercan, Altuğ Akbaş, Y. Aydın Eskibozkurt ve Taner Tanoğlu

39


Akgün Şirketler Grubu’ndan Bulgaristan’da Yeni Bir Seramik Fabrikası

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

1925 yılında Süleyman Akgün’ün tamamen el emeği ve tahta kalıplarla yapılan harman tuğla üretimi ile sanayi yolculuğuna başlayan Akgün Şirketler Grubu, Veli Akgün’ün girişimci ruhuyla 1972 yılında kurduğu ilk tuğla ve 2000 yılında kurduğu ilk seramik-granit fabrikaları ile yoluna devam ederken, bugün Akgün Şirketler Grubu 4 seramik, 2 vitrifiye, 1 banyo mobilya, 2 tuğla, 1 kiremit, 1 yapı kimyasalları olmak üzere 11 fabrika ile ülkemizde hizmet veriyor.

40

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Akgün Şirketler Grubu, Türkiye dışındaki ilk üretim tesisi yatırımı olan ve grubun 12. Üretim Tesisi Dura-tiles BG Novi Pazar seramik fabrikasını Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un katılımıyla açtı. Bulgaristan fabrikası; Akgün Şirketler Grubu’nu uluslararası bir şirket yapmak, Dura-tiles markasını da dünya markası haline getirmek ve bir ayağın Avrupa’da olması amacıyla kuruldu. Kurulduğu günden bu yana sürekli gelişen ve yatırımlarına devam eden Akgün Şirketler Grubu, Bulgaristan Novi Pazar’daki yeni seramik fabrikasıyla modern üretim altyapısı ve en son dijital teknolojileri kullanarak yapacağı üretimle gerek Bulgaristan ve gerekse komşu ülke pazarlarında tercih edilen marka olmak için çalışmalarına süratle devam ediyor.



TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Bien’e ‘’International Design Awards’’tan 3 Ödül

42

2007 yılından bu yana düzenlenen ve bu yıl 9’uncusu gerçekleşen Uluslararası Tasarım Ödülleri ‘’International Design Awards’’ (IDA) açıklandı. 52 ülkeden farklı disiplinlerde 1000’in üzerinde tasarımcının tasarımları ile başvurdukları yarışmada kazananlar belirlendi. 16 Haziran’da Los Angeles’ta bir araya gelen jüri üyeleri titizlikle seçimlerini yaptı. Yarışmaya iki ürünüyle katılan Bien Seramik Tasarım Ekibi’nin tasarladığı Pietra Moda Porselen Seramik Karo Serisi ve Stellata Porselen Seramik Karo Serisi 3 ödül almaya hak kazandı. Pietra Moda Serisi inhouse (ev içi ürünleri) kategorisinde Bronz ödülün sahibi oldu. Pietra Moda Serisi ayrıca Şeref Ödülü’nü de aldı. Bien’in doğadan ilham alarak tasarladığı Stellata Karo Serisi de Şeref Ödülü’nü almaya hak kazandı. Jüri, tasarımcıları tasarımlarına, yaratıcılıklarına ve yenilikçi fikirlerine göre ödüllendirdi. Ayrıca ödül alan tasarımlar Uluslararası Tasarım Ödülleri Kitabı’nda tasarımlarının yayınlanmasına da hak kazandılar. IDA kupası, Los Angeles’ta düzenlenecek olan Uluslararası Tasarım Ödülleri Seremonisi’nde, ödül alan tasarımcılara taktim edilecek.



TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

TİMFED Yönetim Kurulu TBMM’ni Ziyaret Etti

44

Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED), gerçekleşen hain darbe kalkışması sonrasında demokrasiye sahip çıkan Türk Halkı’nın yanında olduğunu, her türlü demokrasi dışı girişimlerin karşısında olduğunu vurgulamak için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ziyaret etti.


“Değişen tasarımlar, değişmeyen kalite”

Merkez / Head Ofce: Güzelyurt Mah. Yıldırım Beyazıt Cad. Mor Menekşe Sitesi A1 Blok D:5 Esenyurt / İstanbul

Fabrika / Factory: Etili Köyü 17420 Çan / Çanakkale

+90 (212) 854 10 42 (pbx)

www.peraseramik.com

+90 (212) 854 10 45

peraseramik@peraseramik.com

+90 (286) 423 26 00 (pbx) +90 (286) 423 26 06


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Isıtmadaki İddiasını Artıran Daikin, Başaran Isı’yı da Ailesine Kattı

46

Daikin, Türkiye’deki hızlı büyümesini yeni hamlelerle sürdürüyor. Soğutmadaki iddiasını ısıtmaya da taşıyan Daikin, 2020 stratejileri doğrultusunda bayi sistemini yeniden yapılandırırken, sektörün önemli firmalarından Başaran Isı ile de işbirliği yaptı. Split klimalardan VRV merkezi sistemlere, ısı pompalarından kombiye, radyatörden fancoil’e kadar iklimlendirme sektöründe geniş bir ürün ve hizmet ağı ile faaliyet gösteren Daikin, 23 yıldır ısıtma sektöründe önemli işlere imza atan Başaran Isı ile distribütörlük anlaşması imzaladı. Başaran Group bünyesinde 1993 yılından bu yana doğalgaz sektöründe elde ettiği başarılarıyla yükselişini sürdüren Başaran Isı Sistemleri, Ekim 2016 itibariyle Daikin Türkiye’nin resmi ısıtma distribütörü olarak hizmet vermeye başladı. Ankara’daki merkezinin yanı sıra İzmir, Kayseri, Samsun ve Adana şubeleri ile de Türkiye genelinde 45 şehirde hiz-

met veren Başaran Isı, Daikin Isıtma Grubu’nun distribütörlüğünü üstlendi. Bayi satış noktaları, inşaat firmaları, müteahhitler ve kooperatiflere çözüm ortağı olarak hizmet götüren Başaran Isı, bundan sonra Daikin’in geniş ürün gamı ile müşterilerine hizmet vermeye devam edecek. Bu anlaşmaya ilişkin bilgi veren Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, 2020 stratejileri doğrultusunda bayi sisteminde yeniden yapılanmaya gittiklerini belirterek şunları söyledi: “Daikin olarak uzmanlık alanı olan iklimlendirmenin her alanında emin adımlarla büyümeyi sürdürüyor, günden güne gelişen hizmet ağı ve geniş ürün gamı ile Türkiye’nin her yerine ulaşmayı hedefliyoruz. Daikin denilince her ne kadar akla ilk gelen soğutma olsa da, Airfel geleneğinden gelen güçlü bir ısıtma grubuna da sahibiz. Bu doğrultuda yeniden yapılandır-

dığımız bayilerimiz bundan sonra ısıtma ve soğutma cihazlarını birlikte satacak ve böylece Daikin müşterileri tek bir noktadan kapsamlı hizmet alabilecek. Bunun yanı sıra soğutmada olduğu gibi ısıtma grubundaki iddiamızı destekleyecek yeni bir hamle daha yaptık. Sektörün köklü ve etkin firmalarından biri olan Başaran Isı ile distribütörlük anlaşması imzaladık. Bu işbirliği ile Daikin Ailesi’ne katılan Başaran Isı, yeniden yapılandırdığımız bayi ağımıza büyük bir destek sağlayacak. Böylece müşterilerimize çok daha yaygın bir şekilde cihazlarımızı ve hizmetlerimizi götüreceğiz. Markamız kadar iklimlendirme sektörünün gelişimi açısından da önemli olduğuna inandığımız bu yeniden yapılanma ve bu işbirliği sayesinde, hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülke ekonomisine katkıda bulunacak çalışmalar yapmaya devam edeceğiz.”


M i l y o n l a r c a Fabrika ve Merkez Ofis Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde 11. Sk. No:5 03090 AFYON - TÜRKİYE Phone :(+90 272) 221 14 40 Fax :(+90 272) 221 14 41 info@deltamarble.com Bilecik Ocak Bilecik - Bursa Karayolu (Yenişehir) 27. km Cumali Köyü BİLECİK - TÜRKİYE Afyon Ocak Göcen Köyü Şuhut-Afyon Çekmeköy Showroom ve Depo Ekşioğlu Mah. Ulusal Caddesi No:31/1 Alemdağ / Çekmeköy / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 444 4 358 (DLT) Faks: (+90 216) 312 27 13 istanbul@deltamermer.com Dudullu Showroom Esenşehir Mahallesi Necip Fazıl Kısakürek Caddesi Başarı Sokak No:2 34764 Ümraniye / İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: (+90 216) 313 62 02 Faks: (+90 216) 313 62 05 dudullu@deltamermer.com

444 4 358 www.deltamarble.com

y ı l d ı r

b e k l e d i ğ i n i z

g ü z e l l i k


DemirDöküm’den Eğitime Tam Destek

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

DemirDöküm, gönüllülük ve sosyal sorumluluk kapsamında mesleki eğitimde sektörün bir rolünün de meslek liselerinde eğitim görmekte olan öğrencilere ve okullara destek olmak prensibiyle yeni eğitim öğretim yılında binlerce meslek liseli gencin meslek dersi kitaplarını ücretsiz dağıttı. Meslek liselerinin “Tesisat Teknoloji ve İklimlendirme” alanı 11’inci sınıf “Isıtma Tesisatı”, “Doğalgaz Bina İçi Tesisatı” ve “Gaz Yakıcı Cihazlar” kitapları Türkiye genelinde 191 okulda 20 bin öğrenciye ulaştı. Türkiye’nin sanayileşme adımlarını attığı ilk günden itibaren DemirDöküm’ün geleceğe yönelik yatırımlar gerçekleştirdiğini belirten DemirDöküm Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna, yatırımların sadece şirket özelinde olmadığını, sektör ve ülke ekonomisini kalkındıracak perspektifte gerçekleştirildiğini söyledi. Bu doğrultuda Türkiye’de mesleki eğitimin gerekliliğini ve öneminin altını çizen Ertuna, “Bozüyük fabrikamızda ileri teknoloji ve katma değer odaklı geliştirdiğimiz ürünlerimizle sektörde birçok ilke imza attık. 62 yıldır ‘ısı konforu’ ile özdeşleşen DemirDöküm’ün ilk döküm

DemirDöküm’ün bugüne kadar izlediği stratejilerde gelecek, Ar-Ge ve nitelikli insan kaynağı üzerine yatırım yapıldığını belirten Erdem Ertuna sözlerini şöyle sürdürdü; “DemirDöküm’ün sektörün, Türkiye ekonomisinin gelecekte de sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilmesi için genç nüfusun eğitimi son derece önemli ve hayati bir konumda. Bu konuda Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için meslek liseleri çok önemli bir rol oynamaktadır. Sanayi 4.0 devriminin konuşulduğu ve kapımızda olduğu bugünlerde kol gücünün beyin gücüne dönüşümünü sağlamalı; gençlerimizi sektörümüz için bugünden 10 yıl sonrasında popülerleşecek sanal gerçeklik tasarımcısı, makine öğrenim bilimcisi gibi iş kollarına hazırlamalıyız. DemirDöküm olarak mesleki eğitime ve ülkemizin geleceğine destek olmaktan büyük mutluluk ve

gurur duyuyoruz.” Kitapların basım ve dağıtımını üstlenen Ege Basım ve Dahi Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Güven, yaklaşık 10 yıldır bu çalışmaları yapmanın onurunu paylaştığını ifade etti. Megep projesi kapsamında yazılan modüler meslek kitaplarına sponsor olan ve ücretsiz öğrencilerle buluşmasını sağlayan DemirDöküm yetkililerine teşekkür eden Güven, dağıtılan kitapların öğrenci ve öğretmenlerin meslek yaşamı boyunca başucu kaynak kitapları arasında bulunacağını kaydetti.

Seranova İstanbul’da Yıldızlarıyla Buluştu, Maltepe Showroom’unu Açtı Seranova Seramik 14-16 Ekim tarihleri arasında The Green Park Pendik, İstanbul’da Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından iş ortakları ile buluştu. Toplantıda, ürünlerin teknik özellikleri, yurtiçi ve yurtdışı pazar koşulları ve pazarlama stratejileri hakkında detaylı bilgiler verildi. Panel görüşmelerde bayilerin talep ve önerileri alınarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantının otelde gerçekleşen kısmını Uşak AK Parti Milletvekili Alim Tunç, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz katılımlarıyla onurlandırdı. “Seranova Yıldızlarıyla Buluşuyor” adı altında gerçekleşen organizasyonda Seranova yurtiçi ve yurt dışı iş ortaklarıyla Seranova’nın en büyük showroomunun açılışını Maltepe’de gerçek-

48

radyatör, ilk panel radyatör, ilk kombi ve yoğuşmalı kombi gibi ürünlerde hem Türkiye’de hem de 47 ülkede yakaladığı bu başarının altında Türk mühendisler ve meslek liselerinden yetişen nitelikli elemanlar var” açıklamasını yaptı.

leştirdi. Showroom’da Seranova’nın en yeni koleksiyonları ile zengin ürün yelpazesine ait büyük ebat, farklı desen, doku ve renge sahip ürünleri sergileniyor. 550m2’lik showroomda 27 adet canlı mekan, duvar panoları, teknik ve kayar panolarda Seranova ürün portföyün tüm üyelerini bulmak mümkün. Açılış töreninde konuşan Seranova Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hilmi Alper “Açılışını gerçekleştirdiğimiz Seranova Seramik Maltepe Showroom’unu sizlerle buluşturmaktan memnuniyet duyuyoruz. İstanbul’a gelen yabancı misafirlerimiz, Türkiye’nin dört bir yanından gelen iş ortaklarımız ile proje bazlı çalışan mimar ve müteahhitlerin ürünlerimizi tanıyıp görebilmesi açısından Seranova Maltepe Showroom’unun çok faydalı olacağına inanıyoruz.

Seranova ürün portföyüne ait tüm ürünlerimiz showroomda beğeninize sunuluyor. Yenilenmeye devam etmek ve yenilikçi vizyonumuzu sürdürmek en büyük hedefimiz.” dedi.



E.C.A. Armatürlerine Yeni Bir Ödül Daha Ürünlerinde tasarım ve fonksiyonelliği bir arada sunan E.C.A. şimdi de Almanya Tasarım Konseyi tarafından düzenlenen ICONIC AWARDS 2016’dan ödülle döndü. E.C.A.’nın yeni tasarım fotoselli lavabo bataryasının ödüllendirildiği yarışma pek çok mimari tasarım ürününe prestij kazandıran uluslararası arenada söz sahibi bir platform.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Yıllarca Beraberlik İçin… E.C.A. AR-GE merkezinden yapılan açıklamada “Armatür sektöründeki teknolojik dönemin eseri olan E.C.A. Fotoselli Lavabo Bataryası, ürüne dokunmadan hassas sensörü ile kullanım imkânı ve kolaylığı sunuyor. Ürün özellikle alış-

Ege Vitrifiye’ye TSE’den “Çift Yıldız Belgesi” Türkiye’nin önde gelen vitrifiye üreticilerinden Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri ve Ticaret A.Ş. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen TSE çift yıldız belgesini almaya hak kazandı. İhracat ve iç piyasada ürün kalitesine verdiği değeri belgeyle taçlandırdı. Ege Vitrifiye Kemalpaşa Fabrikasında düzenlenen belge takdim töreninde, İbrahim Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Polat, TSE Çift Yıldız Belgesi’ni, TSE Ege Bölge Koordinatörü Atila Gündüz’ün elinden aldı. İbrahim Polat, konuşmasında Ege Vitrifiye’nin başarısını, çalışma ve gayretin sonucu olarak değerlendi ve “Aldığımız belgeler ve üretim kalitemizle hem şirketimize hem de memleketimize katkımız devam edecektir” diye ekledi. İbrahim Polat Holding CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Baran Demir, “Biz bu meşakkatli sürecin üstesinden, çalışanlarımıza, şirketimize ve yönetim kurulu başkanımıza güvenerek geldik. Yöneticilerimizi içimizden yetiştirdik, çalışan herkesin görüşlerine değer verdik. Ege Vitrifiye yapılan bağımsız araştırmalara göre; vitrifiye sektöründe, Türkiye’nin en çok bilinen 2. markası konumundadır. Polat ailesine, markamıza

50

veriş merkezleri, okul, hastane ve spor salonları gibi genel mekanlar için kullanıma uygunluğuyla ön plana çıkarken, armatürün dokunulmadan kullanılması sayesinde ortamın hijyenik olmasına katkı sağlıyor. Dayanıklı ve su tasarruflu olması gibi özellikleri modern estetikle buluşturan armatür, güç ve enerji verimliliğiyle de sürdürülebilirlik için önem taşıyor. E.C.A, tüm armatürlerinde ‘yıllarca beraberlik’ mottosunun gereği dayanıklı, yenilikçi, teknolojik ve fonksiyonel ürünleri geliştirmeye devam edecektir’’ vurgusu yapıldı.

ve Türkiye’ye olan yatırımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu gurur hepimizindir” dedi.

ler grubumuza ve Ege Vitrifiye çalışanlarına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” diye ekledi.

Ege Vitrifiye Genel Müdürü Merter Savaş normal TSE standartları üzerine, kalitelerini daha da artırarak TSE Çift Yıldız Belgesiyle taçlandırdıklarını belirterek “Çift Yıldız Belgesi bu sene aldığımız üçüncü belgedir. Ar-Ge çalışmalarımıza hız vererek, rekabetçi piyasada daha da güçlendik. Bu belge şirketimize hem ulusal hem de küresel pazarda büyük katkılar sağlayacaktır. Bütün şirket-

Ege Vitrifiye’yi gösterdiği başarılardan ötürü tebrik eden TSE Ege Bölge Koordinatörü Atila Gündüz ise tüm çalışanlara kaliteye gösterdikleri hassasiyetten ötürü teşekkür ederek Ege Vitrifiye’nin ilerleyen zamanlarda alacağı yeni belgeler için “TSE olarak bundan sonraki süreçte de tescilleyeceğiniz her türlü standartta yanınızdayız ve yardımcı olmaya hazırız” dedi.



Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nda Üst Düzey Atamalar

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nda, 1 Eylül 2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iki üst düzey atama yapıldı. Operasyon Başkan Yardımcılığı’na atanan Oğuzhan Gürsoy, üretim ve tedarik zinciri faaliyetlerinin yönetimini üstlenirken, Grubun İş Geliştirme Direktörlüğünü yürüten Hasan Pehlivan ise VitrA Karo’nun Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Kariyerine 1996 yılında Unilever’de başlayan Oğuzhan Gürsoy, kurumun Türkiye fabrikalarında çeşitli görevler üstlendikten sonra, Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki fabrikaların dünya standartlarına dönüştürülmesini sağladı. 2011-2012 döneminde Unilever’in Türkiye, İran, İsrail ve Orta Asya operasyonlarında Strateji ve Yetkinlik Gelişimi Direktörü olan Gürsoy, 2012-2014 yılları arasında ise Unilever Türkiye’de ev ve kişisel bakım fabrikalarından sorumlu İşletmeler Direktörü olarak görev yaptı. Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Gürsoy, Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’na 2014’te katıldı.

Hasan Pehlivan

Hasan Pehlivan ise iş yaşamına 1994 yılında, Schlumberger Oilfield Services şirketinin Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki faaliyetlerinde Saha Mühendisi olarak çalışarak başladı. Petrol ve gaz sektöründeki şirketin Endonezya, Japonya, Vietnam, Tayvan ve Tayland’daki operasyonlarında görev aldı. 2000-2002 yılları arasında, şirketin Paris’teki merkezinde küresel pazarlama faaliyetlerinin sorumluluğunu üstlendi. 2002’de Satış ve Pazarlama Müdürü olarak Schlumberger’in akıllı kartlar bölümüne

geçti, 2005’te Türkiye Ülke Direktörü oldu. 2006-2011 döneminde Gemalto Türkiye Genel Müdürü ve Ortadoğu Bölgesi Ödeme Sistemleri Direktörü olarak görev yaptı. 2011’de Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nda Baş Danışman olarak çalıştı. Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamlayan Pehlivan, Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’na 2015 yılının başında katıldı.

Lojimax Ürün Tanıtım & Bilgilendirme Toplantısı Düzenledi

Alüminyum radyatör ve havlupan sektöründe geniş renk, ölçü ve model seçeneği ile hizmet vermekte olan Lojimaks Radyatör A.Ş. Mersin Garden Club tesislerinde gerçekleştirdiği organizasyon ile Mersin’in güzide projelerine imza atan müteahhit firma yöneticileri ile biraraya geldi. Mersin Evdüşüm Yapı evsahipliğinde gerçekleştirilen ürün tanıtım ve bilgilen52

Oğuzhan Gürsoy

dirme toplantısında şirket ve ürün tanıtımı yapılarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Evdüşüm Sahibi Sayın Halil Karaaslan, açılış konuşması ile toplantıyı başlatarak, şirket faaliyetlerini anlattı. Lojimax Bölge Satış Müdürü Gürcan Parmaksız ise yaptığı sunumda Lojimax / Alrad şirket ve faaliyetlerini, ürün gruplarının tanıtımını gerçekleştirdi.



Lineadecor, Emek Yapı ile Kağıthane’de

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Lineadecor’un İstanbul Kağıthane Emek Yapı Mağazası açılış kokteyli, Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, Eski Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu, TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Sapankaya, Lineadecor Genel Müdürü Ercan Ecemiş başta olmak üzere çok sayıda davetlinin katılımı ile 27 Eylül Salı günü gerçekleştirildi.

54

Lineadecor Genel Müdürü Ercan Ecemiş, Lineadecor mutfaklarının Gebze’de 30.000 m2 alan üzerine kurulu modern tesislerde, son teknoloji ile üretildiğine dikkat çekti ve “Teknolojiye yaptığımız yatırımlar, ürün ve hizmet kalitemize doğrudan yansıyarak bizi daha da güçlü kılıyor. Lineadecor olarak ürünlerimizi dünyanın çeşitli ülkelerine


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Lineadecor yetkili satıcısı, yapı malzemeleri sektörünün köklü firmalarından Emek Yapı’nın firma sahibi Süleyman Karahan’ın, ”Müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun şekilde mutfaklarını planlayarak, kapsamlı bir proje hizmetini tüm müşterilerimize ücretsiz olarak sunuyoruz.” dedi. Sundukları hizmetler hakkında detaylı bilgi veren Karahan, “Mutfak sektörünün deneyimli markası Lineadecor’un kalite ve avantajlarını müşterileriyle buluşturmaktan mutlu olduğunu” söyledi.

Haberler

ve Türkiye’nin dört bir yanına taşımanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sadece üründe öncü olmak, yani yenilikçi ürünü yüksek kalitede sunmak değil, hizmet kalitesi de çok önemli, mutfaklarımızı ücretsiz projelendirme, nakliye ve montaj hizmetiyle müşterilerimize sunuyoruz” dedi.

55


TİMFED Yönetim Kurulu TSE’yi Ziyaret Etti

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

İnşaat Malzemecileri üst birliği Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED), Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir’i ziyaret etti. Sektördeki standart ve ürün kalite testleri üzerine görüşen heyet, sektörümüze faydalı olmak amacıyla tüm sorunların belirlenmesinin ardından uygun bir tarihte bilgilendirme toplantısı yapılması konusunda hem fikir kaldı.

56



KOLEKSİYONU

14 mm

natural series Etajerli Lavabo

Lavabo

Tezgah Üstü Lavabo

Asma Klozetler

Pisuvar

www.newarc.com.tr


HEXA

EXCLUSIVE

Exclusive serisi için ürettiğimiz Hexa modeli ile mutfak ve banyolarınızda estetik ve zerafeti sizlere sunuyoruz.

Banyo Armatürü

Ankastre Lavabo Bataryası

Banyo Armatürü

www.newarc.com.tr


GF Hakan Plastik Eğitim ve Teknoloji Merkezi Açıldı Türkiye genelinde 2 üretim tesisi ve 7 bölge müdürlüğü ile Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen plastik boru üreticilerinden biri olan GF Hakan Plastik, İstanbul Kağıthane’de GF Hakan Plastik Eğitim ve Teknoloji Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

İstanbul’un yükselen değeri Kâğıthane ilçesinde, Ofishane Plaza’da son derece modern ve inovatif tasarımlar ile hazırlanan, içerisinde showroom ve çalışma ofislerinin de bulunduğu GF Hakan Plastik Eğitim ve Teknoloji merkezi; 23 Ağustos 2016 günü resmi açılış kokteyli ile faaliyete geçti.

60

Çok kullanışlı bir eğitim seminer salonu, ürün montaj ve denemelerinin yapılması üzerine tasarlanmış bir eğitim atölyesi ve tüm ürünlerin uygulamalı şekilde sergilendiği geniş bir showroom alanının yer aldığı Eğitim ve Teknoloji Merkezi’nde üç boyutlu tasarımlar ile desteklenmiş lcd ekranların yer aldığı İnovasyon bölümü de bulunuyor. Hem iş ortaklarının hem de sektör profesyonellerinin bilgilerini güncellemek, yeni ürün ve teknolojiler hakkında eğitimler vermek amacı ile hizmete giren merkez, GF Hakan Plastik’in yeni dönemde iş ortaklarına ve satış kanalına yapacağı yatırımların en önemli başlangıcı olacak.

Çalışma ofisleri ve toplantı odalarının da bulunduğu Eğitim ve Teknoloji Merkezi’nin açılışında, GF Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Batuhan Besler , GF Hakan Plastik Genel Müdürü Ali Karadeniz, iş ortakları ve müşterilerin yanı sıra, GF Piping System Yönetim Kurulu Başkanı Joast Geginat, Başkan Yardımcısı Mads Joergensen ve Yönetim Kurulu Üyesi Jens Frisenborg da hazır bulundu.

GF Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Batuhan Besler ve GF Piping System Başkanı Joast Geginat’ın birlikte yaptığı açılış konuşmasında ortak dil, Türkiye pazarına ve insanına duyulan inanç ve güven idi. Kurdele kesiminin ardından kokteyl servisi ile devam eden açılış organizasyonu, gelen misafirlerin showroom ve eğitim salonlarını gezmesiyle sona erdi.


WORLD

OUR REFERENCE

YENİ TONIC II Hayranlık ile tasarım arasındaki denge...

The Gherkin Build - London

Grand Hotel Quellenhof - Bad Ragaz

Burj-Al Arab - Dubai

Boscolo Grand Hotel - Rome

Leadenhall Office Building - London

Google Europe Office - Dublin

Le Shard Office Building - London

Cairo American University - Cairo

Britain Embassy - Moscow

Lower Slaughter Manor Hotel - Cheltenham

200 yılı aşkın deneyimi ve yenilikçi tasarımlarıyla IdealStandard, dünyanın dört bir yanındaki seçkin yapılara vitrifiye seramik ürünleri, armatürleri ve banyo mobilyalarıyla değer katıyor.

www.idalstandardturkey.com

/idealstandardturkiye


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Kale Grubu’ndan Altın Çemberin Kalbine Kalekim Yatırımı

Kale Grubu’nun, yüzde 50’nin üzerindeki pazar payı ile yapı kimyasalları sektöründeki firması Kalekim’in Balıkesir’de kurulacak yeni fabrikası için imza töreni düzenlendi. İzmir ve İstanbul aksında kalan ve yakın zamanda pek çok ulaşım yatırımıyla birbirine entegre olacak altın çember denilen bölgenin kalbinde yer alan Balıkesir’de; bölge ekonomisine büyük katkı sağlayacak Kalekim’in fabrikası için düzenlenen imza töreni Balıkesir Valisi ve Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Yazıcı, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve Balıkesir Sanayi Odası Başkanı ve Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanvekili İsmail Uğur’un katılımıyla gerçekleşti. Türkiye’de 43 yıllık geçmişiyle yapı kimyasalları sektörünün lideri olan Kalekim’in 9. fabrikasının, 30 Milyon TL yatırımla 2017’nin üçüncü çeyreği içerisinde açılması planlanıyor. İstanbul, Isparta, Mersin, Yozgat, Erzurum ve Mardin olmak üzere 5 coğrafi bölgede üretim yapan fabrikalarına Balıkesir ile birlikte Ege Bölgesi’ni de katan Kalekim, böylece bölgedeki konumunu güçlendirecek ve Marmara Bölgesi’ndeki faaliyetlerini de desteklemiş olacak. Toplam 65 Milyon TL ciro hedefiyle, Kalekim’in faaliyet gösterdiği tüm iş kollarında üretim yapabilecek kapasiteyle hayata geçecek olan fabrikada, her türlü yapı kimyasallarını kapsayan; sera-

62

mik yapıştırıcıları, derz dolguları, su ve ısı yalıtım malzemeleri, iç ve dış cephe boyaları ve dekoratif dış cephe sıvaları üretilecek. Balıkesir Sanayi Odası’nda gerçekleşen imza töreninde konuşan Zeynep Bodur Okyay, “Balıkesir tıpkı birlikte anıldığı Çanakkale gibi, bizim gönül bağımızın güçlü olduğu bir kent. Bu kentte derin bir sanayi kültürü var. Bu yatırım için çalışırken Valilikten Belediye’ye, sanayi ve ticaret odalarından organize sanayi bölgesine kadar her mevkiden büyük destek ve teşvik gördük. Bize yatırım cesareti veren bu destek için bugün bir arada bulunduğumuz herkese çok teşekkür ediyorum” dedi. Türkiye’nin sanayi ile büyümesinin şart olduğunu, ülke olarak İstanbul’un yanına en az dört yeni cazibe merkezi eklememiz gerektiğini söyleyen Zeynep

Bodur Okyay, Balıkesir’in, İstanbul-İzmir aksında, geleceği en parlak kentlerin başında geldiğini ifade etti. Zeynep Bodur Okyay, Kale Grubu olarak bu yatırımla hem kente değer katmayı hem de bölgedeki varlıklarını güçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.



NG Kütahya Seramik Azerbaycan’da İlk Mağazasını Açtı

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

NG Kütahya Seramik, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ilk, Türkiye genelindeki 212. mağazasını görkemli bir törenle hizmete açtı. Açılışa; NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Akabe Yönetim Kurulu Başkanı Vugar Jafarov, Binegedi Vali Yardımcısı İlqar Süleymanov, NG Kütahya Seramik Planlama ve Lojistik Müdürü Mustafa Elgün, NG Kütahya Seramik İhracat Bölge Müdürü Ateş Karaova ve çok sayıda değerli davetli katıldı. Açılış konuşmasını yapan Akabe Yönetim Kurulu Başkanı Vugar Jafarov, konuşmasında Türkiye-Azerbaycan ortaklığından duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi: “Değerli konuklar, hürmetli dostlar... Her birinize hoş geldiniz diyorum. Değerli vakitlerinizi ayırıp bu güzel günde yanımızda olmanızdan dolayı minnettarlığımı bildirmek istiyorum. Bugün bizleri burada buluşturan neden Güral Ailesi ve Akabe Seramik’in açmış olduğu bu mağazadır. Bir millet, iki devletin, Azerbaycan’da ortaklaşa yapmış olduğu iş sevindiricidir ve bizler bu açılışlardan, ortaklaşa yapılan işlerden memnuniyet duyuyoruz. Şunu söylemek isterim ki son üç ay içerisinde Akabe Şirketi’nde yüze yakın iş yeri açılmıştır. Bu bizim için onur verici, milletimiz ve ülkemiz için sevindirici bir olaydır. Türkiye halkı, Türkiye’m, 15 Temmuz darbe girişimini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birleşerek öz milletini, öz devletini koruyarak çok güçlü bir şekilde bastırmış ve tüm

dünyaya örnek olmuştur. Ben buradan Türk halkını tebrik ediyorum, saygılarımı sunuyorum.” NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, açılış konuşmasına günün önemini vurgulayan şu sözleriyle başladı: “Çok sevgili dostlarım, değerli misafirlerim... Çok özel ve çok heyecanlı bir gün bizler için, çünkü ülke sınırları dışında kardeş ülkemiz Azerbaycan Bakü’de sizlerle birlikte bu mutluluğu paylaşmak bizler için büyük bir gurur ve onurdur. Bu onuru bizlere yaşattığınız için hepinize çok teşekkür etmek istiyorum. Tek millet, iki devlet, bugünün en güzel sözü. Çok kıymetli dostum Vugar Bey ile yıllardır çalışıyoruz. Birbirimizi tanıdıkça birbirimizin ilişkilerini şirketlerimize taşıdıkça ülkelerimiz arasında bir ticaret köprüsü kurmaya, vatanımıza daha büyük katkılar sunmaya karar verdik ve bugün Bakü mağazamızın açılışını sizlerle birlikte yapacağız. Yeter mi, hayır. Her şeyin bir başlangıcı vardır, burası

da sadece başlangıç. İnanıyorum, sizler de lütfen tanıklık edin, zaman içerisinde göreceksiniz Akabe ile NG Kütahya Seramik Bakü’de, Azerbaycan’da çok daha başarılı yerlere gelecek, çok daha iyi işler yapacak. Ülkelerimiz arasındaki iş birlikteliklerini, ticareti böyle dostluklarla geliştirmek bizler için en önemlisi. Vugar Bey’de konuşmasında söyledi, 15 Temmuz olayları sonrasında yeni bir fabrikanın temelini attık ve Allah kısmet ederse bir seneden daha kısa bir süre içerisinde hayata geçireceğiz. Vugar Bey, işini çok seven, ekibine sıkı sıkı sarılan ve onları çok iyi yöneten bir iş insanı. Dolayısıyla böyle bir iş insanıyla çalışıyor olmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Burası 800 metrekare büyüklüğünde bir yer. Gerçekten çok güzel oldu, emeği geçen tüm arkadaşlarıma sizlerin huzurunda içten teşekkür etmek istiyorum. Bahar Aygün Hanım ve ekibi burada çok güzel işler başaracak. Hepinize içten duygularımla teşekkür ediyorum.” Açılışta konuşma yapan bir diğer isim ise Binegedi Vali Yardımcısı İlqar Süleymanov konuşmasında; “Hepiniz hoş geldiniz. Bizim için önemli bir gün. Böyle güzel bir mekânda, güzel bir mağazada olmak özel bir duygu. Türkiye’den gelen konuklarımızı selamlıyor, hürmetlerimi sunuyorum” dedi. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün Binegedi bölgesinde yer alan Akabe Seramik, toplam 800 metrekarelik teşhir alanı ile hizmet veriyor. Kurumsal çözümler üretebilecek nitelikte ve donanımda olan seçkin mağazasıyla Akabe Seramik, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutan bir vizyona sahip.

64



TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Ankara’da Gerçekleştirildi

66

İnşaat Malzemecileri üst birliği Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) Yönetim Kurulu toplantısı 26 Eylül Pazartesi günü Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya TİMFED üye dernekleri TİMDER, TİMKODER, DİMSİAD, BURTİMDER, ANTİMDER, KARTİMDER ve KONTİMDER katılım sağladı. TİMFED Yönetim Kurulu Baş-

kanı Kemal Çelik’in açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, İstanbul’da gerçekleşen son Yönetim Kurulu Toplantısı notlarının gözden geçirilmesiyle devam etti. Üye derneklerin gerçekleştirdikleri faaliyetler hakkında bilgi vermesiyle süren toplantıda sonrasında diğer gündem maddeleri değerlendirildi.



NG Kütahya Seramik Karadeniz Bölge Distribütörü Sarılar’dan Muhteşem Açılış

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Güvenilir, öncü ve yenilikçi imajı ile 34 yılı aşkın bir süredir boya ve seramik sektörünün belirleyicisi olarak bölgede faaliyet gösteren Sarılar, NG Kütahya Seramik Karadeniz Bölgesi Distribütörü yeni konsept mağazasını, görkemli bir törenle hizmete açtı. Açılışa AK Parti Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Havza Belediye Başkanı Murat İkiz, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Sarılar ailesinden Ahmet Sarı, Hami Sarı, Rahmi Sarı, M. Ali Sarı, Ural Sarı, Selçuk Sami Sarı, Yavuz Selim Sarı, işadamları ve çok sayıda davetli katıldı. Açılışta konuşma yapan NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, ‘’Değişim, yenilenme ticaret, vizyoner bakışın en önemli parçalarından bir tanesidir. Bugün, bu değişimin birer şahidi olarak Sarılar’a hayırlı olsun demeye geldik. Hep hayal ettiğim, özlemini kurduğum, yeni iş dünyasının olmazsa, olmazını Sarılar, Samsun’da hayata geçirdi. Kendilerini bu değişim ve gelişimlerinden dolayı kutluyorum’’ dedi. Sarılar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ural Sarı, açılışa katılan herkese teşekkür ederek, ‘’Sarılar, güvenilir, öncü ve yenilikçi imajı ile 34 yılı aşkın süredir, boya ve seramik sektörünün belirleyicisi olarak bölgede faaliyetine devam etmektedir. Aynı zamanda 10 yılı aşkın süredir, İstanbul’da dış ticaret alanında faaliyet sürdürmektedir’’ dedi.

Ural Sarı, Erkan Güral ve Selçuk Sarı

68

En son yenilikleri ve en son değişimleri takip ettiklerini kaydeden Sarı, “En son yenilikleri, en son değişimleri, en prestijli markaların distribütörlüğünü yaparak, değerli iş ortaklarımın aracılığıyla bölge tüketicilerine sunuyoruz. Bu sunumu Türkiye’nin en prestijli, en yenilikçi, en güvenilir seramik markası olan NG Kütahya Seramik markası ile taçlandırıyoruz. Bugün NG Kütahya Seramik markası ile en yeni trend konsept görsel yapının, Samsun’un

en merkezinde burada açılışını yaptık. Yakın gelecekte ise Ankara yolu 2.km üzerinde, yaklaşık 3.000 metrekare kapalı alan görsel konseptimiz ve aynı zamanda İstanbul’da granit görsel konseptimizin inşallah hep beraber açılışını yapacağız. Açılışını yaptığımız bu görsel konsept yapının oluşumunda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Mağazamızın tüm NG Kütahya Seramik ve Sarılar ailesi adına hayırlara vesile olmasını diliyoruz.” diye konuştu.



Seramiksan’dan “Usta Eğitim Seminerleri” Seramiksan, ustalara şirket ürünlerinin detaylarının anlatıldığı “Usta Eğitim Seminerleri”ne hız kesmeden devam ediyor. “Usta Eğitim Seminerleri”ne ustaların yanı sıra bayiler, bayi çalışanları ve firma yöneticileri de katılıyor. Mart ayında başlayan ve 13 şehirde gerçekleşen “Seramiksan Usta Eğitim Seminerleri”nde 935 usta eğitim aldı. Önümüzdeki aylarda da Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde devam edecek olan seminerlerde ustalara eğitimler verilmeye devam edilecek.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Seramiksan Satış Müdürü, Kalite Kontrol Müdürü ve Saha Müdürleri tarafın-

70

dan ustalara verilen eğitimlerde, şirket ürünlerinin teknik detaylarından bahsedilerek ürün tanıtımı, uygulama öncesi ve sonrasında dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsediliyor. Bu eğitimlerin yanı sıra müşteri memnuniyetin artırılmasını içeren eğitimler de ustalara veriliyor. “Usta Eğitim Seminerleri”nde ustalar da eğitimdeki konularla ilgili görüşlerini aktarıyor. Seramiksan tarafından Türkiye’nin farklı şehirlerinde düzenlenecek ve her şehirden en az 50 usta ve Seramiksan bayilerinin katılacağı “Usta Eğitim Seminerleri” ustalara eğitim vermeye devam edecek.

Seramiksan Satış Müdürü M. Süreyya Çağlar



VitrA’nın Karolarına Alman Tasarım Konseyi’nden Ödül

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

VitrA’nın, mimar ve iç mimarların hayal ettiklerini tasarlamasına katkıda bulunmak için geliştirdiği VitrA PRO karo koleksiyonunda yer alan Tech-Slate serisi, German Design Council (Alman Tasarım Konseyi) tarafından verilen Iconic Awards (İkonik Ödüller) kapsamında Interior Innovation (İç Mekanda İnovasyon) ödülünü aldı. VitrA’nın 2017 koleksiyonundaki yeni seriler arasında yer alan ve ilk kez Eylül ayında Bolonya’da düzenlenen Cersaie Fuarı’nda tanıtılan Tech-Slate, zengin antrasit ve gri renk tonlarını çarpıcı yüzey dokularıyla birlikte kullanma fırsatı sunan karolardan oluşuyor. VitrA Tasarım Ekibi’nden Selma Gülkan’ın imzasını taşıyan modern slate taşı görünümlü seri, hem yer hem de duvar kaplamaları kategorisinde yarıştı.

Eczacıbaşı, Türkiye’deki Karo Üretimini Tek Merkezde Topluyor Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu, ana üretim merkezinin yer aldığı Bilecik Bozüyük’teki yatırımlarına devam ediyor. Eylül ayında yeni bir seramik sağlık gereci işletmesinin ilk fazını tamamlayarak ek kapasite ve yeni istihdam yaratan Grup, Bozüyük’teki karo seramik fabrikasının da kapasitesini artırarak Türkiye’deki seramik üretimini tek merkezde toplayacak. Bu kapsamda, VitrA Karo’nun Tuzla’daki üretimi yıl sonuna kadar Bozüyük’e taşınacak. Tuzla’daki tesisler ise Grubun İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki müşterilerine hizmet verecek bir lojistik merkezine dönüştürülecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah; “90’ların başında Tuzla’da kurulan fabrikamız, bölgenin artık endüstriyel yatırımlara izin vermemesi nedeniyle adeta sıkışmış durumda ve genişleyemi-

72

yor. İstanbul’un sanayi tesislerinden arındırılması, Marmara’dan başlayıp Bilecik’e kadar uzanan bölgenin sanayi havzasına dönüştürülmesi zaten uzun süredir gündemdeydi. Bu bölge ise daha çok depolama amaçlı kullanılır hale geldi. Bu çerçevede biz de Türkiye’nin en önemli seramik kuruluşlarını barındıran Eskişehir-Bilecik-Kütahya Seramik İş Kümesi kapsamında yer alan Bozüyük’teki tesislerimizi büyütüyor, yatırımlarımızı bu bölgede konsolide ediyoruz. Tuzla’daki tesislerimizi ise lojistik mer-

kezine dönüştüreceğiz” dedi. Gümrah ayrıca, Tuzla tesislerinde çalışanların, arzu ettikleri takdirde, taşınma yardımı da alarak, Bozüyük’teki fabrikalarda istihdam edileceğini sözlerine ekledi. AB ülkelerine yapılan karo ihracatında ilk sırada yer alan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun yıllık karo üretim kapasitesi 37,5 Milyon metrekare. Bu kapasitenin %70’ini Türkiye’den karşılayan Grup; Almanya, Fransa ve Rusya’da da karo üretimi yapıyor.


En keyifli yaşam alanı Çevreci teknolojileri ve ödüllü tasarımları ile Franke, mutfakları evin en keyifli yaşam alanına dönüştürüyor. Franke ocak, fırın, davlumbaz, eviye, armatür ve akrilik uygulamalar ile bütünleşen mutfaklarda sofralar, sohbetlerle hayat buluyor.

www.franke.com.tr


Serel’in 2 Farklı Ürününe Design Turkey 2016’dan “İyi Tasarım Ödülü”

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Elginkan Topluluğu markası olarak seramik sağlık gereçleri sektörünün yerli ve öncü kuruluşlarından Serel, Design Turkey 2016’nın “Yapı Bileşenleri” kategorisinin kazananı oldu. Suya yön veren teknolojileriyle Serel, klozet ve pisuar temizliğine yepyeni bir bakış açısı getirdi. Suyun Akışına Getirilen Yeni Perspektifle Kolay Temizlik Yumuşak bir form kullanılarak tasarlanmış Serel Luvi pisuar estetik ve fonksiyonelliği bir arada sağlıyor. Ürün, pisuar temizliğinde hijyeni maksimuma çıkartma amacı ile tasarlandı. Temizliği zorlaştıracak hiçbir detay kullanılmayan pisuarda, haznenin temizliğini sağlayan su, hazne içerisinde oluşturulmuş yatay bir hattan serbest akış disiplini ile geliyor. Yatay hattan çıkması ile hemen aşağısında bulunan pozitif rölyef ile karşılaşan su, rölyefin yönlendirmesi ile tüm hazneyi kolaylıkla temizlenebiliyor. Ara bölme üzerinde hiçbir girift alan bulundurmaması ile maksimum temizlik konseptine tam olarak uyum sağlıyor. 360 Derece Su Sıçramayan Klozet Temizliği Serel temizleme suyuna yön vererek, klozetin iç yüzeyinin yıkanmasını sağlayan aynı zamanda kanal kısmının temizliği sorununu ortadan kaldıran ve sıçratma problemi yaratmayan çözümü üretti. Poseidon Klozet alışılagelmiş girintilerden arındırılarak, kanal temizliğinde yaşanan problemlerin sıfıra indirilmesi için yapı üzerinde temizlik zorluğu çıkartan hiçbir detay bulunmaması fikri ile tasarlandı. Poseidon klozet maximum temizlik konsepti ile yola çıkılarak tasarlandığından, akış sistemi (hazne yapısı), yüzey teknolojisi, uyumlu klozet kapağı ve fiziksel özellikleri temizliği ön planda tutmuştur. 4,5 ℓ. ile tam fonksiyon yaparak %25 su tasarrufu sağlayan Poseidon Klozetler, klozet kapağı, kolay sökülür-takılır ve

74

yavaş-sessiz kapanma özelliğine sahiptir. Serel Poseidon Klozet iç haznenin her noktasını temizleme suyunun çıkışına verdiği form ile temizleyebilmektedir. Geleneksel kullanım klozetlerin ulaşılamayan noktalarında kirli ve ulaşılamayan yüzeyler barındırmasına sağladığı çözüm ile maksimum hijyen konseptini ortaya çıkartmıştır. Serel Sürdürülebilirliğe Büyük Önem Veriyor Serel markalı tüm ürünler Avrupa standartlarında EPD sertifikasına sahip, doğa

ve kullanıcı dostu, su tasarrufuna ve hijyene önem veren teknolojilere göre üretilmektedir. Serel Poseidon klozet 4,5 ℓ. ile tam fonksiyon yaparak %25 su tasarrufu sağlıyor. Serel’in Design Turkey’den de ödülle dönen ürünleri Poseidon Klozet ve Luvi pisuar yine bir Serel teknolojisi olan yüzey teknolojisi “Hygiene+” sayesinde; kir tutmuyor, bakteri oluşumunu engelliyor, kolay temizleniyor. Bu sayede, ürün kalitesi yıllarca eskimeden sürdürebilir. Kullanım ömrünü tamamladıktan sonra, dolgu malzemesi olarak veya ateş tuğlasında hammadde olarak kullanılabiliyor.


w w w.

p

r o u p. c a re x g

om.tr

Kristalize Teknolojisi

Kristalize Beton Su Geçirimsizlik Katkısı • • • •

Yüksek hidrostatik basınç dayanımı (20 bar ve üzeri) Kimyasal saldırılara direnir (PH3-II) Betonu ömrü boyunca korur Sıfır uçucu organik bileşik (VOC)


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

TİMFED Yönetim Kurulu Toplantısı Antalya’da Gerçekleştirildi

76

İnşaat Malzemecileri üst birliği Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) 16 Kasım Çarşamba günü Yönetim Kurulu toplantısı için Antalya’da bir araya geldi. Antalya YAPEX Yapı Fuarı açılışına katılan ardından fuarı gezen TİMFED Yönetim Kurulu hep birlikte yenen keyifli öğle yemeğinin ardından Yönetim Kurulu Toplantısı’nı gerçekleştirdi. Toplantıya TİMFED üye dernekleri TİMDER, TİMKODER, DİMSİAD, ANTİMDER ve KONTİMDER katılım sağladı. TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik’in açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, İstanbul’da gerçekleşen son Yönetim Kurulu Toplantısı notlarının gözden geçirilmesiyle devam etti. Üye derneklerin gerçekleştirdikleri faaliyetler hakkında bilgi vermesiyle süren toplantı sonrasında diğer gündem maddeleri değerlendirildi.



Türkiye İMSAD 2016 yılı 4. Gündem Buluşmaları:

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

“2017 yılında teşvikler ekonomiyi canlandıracak”

78

Türkiye İMSAD’ın yılda dört kez çeyrek periyotlarda düzenlediği Gündem Buluşmaları’nın bu yılki son toplantısı 15 Aralık Perşembe günü Ortaköy Feriye Lokantası’nda gerçekleştirildi. “2017: Riskler – Fırsatlar – Teşvikler” konulu toplantıda; 2016 yılı inşaat ve inşaat malzemesi sektörlerinin beklentisi ve gerçekleşen durum değerlendirildi. Toplantıda Türkiye ekonomisi, inşaat ve inşaat malzemesi sektörleri için 2017’nin nasıl bir yıl olacağı, iç ve dış pazarlarda fırsatların nasıl değerlendirilmesi gerektiği, teşvik paketleri ve sektörün teşvik paketlerinden nasıl yararlanacağı, yatırım planları ve fırsatlar gibi konular ele alındı. Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği Gündem Buluşmaları’na Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin, Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel ve Bali Müşavirlik Yönetici Ortağı Yasemin Bali Çetin katıldı.

F. Fethi Hinginar

Hinginar: “Olumsuzluklara karşın 2016’yı kayıp yıl görmüyorum” 2016’nın, siyasi ve ekonomik gelişmeler açısından kolay bir yıl olmadığını belirten Hinginar, “Tüm olumsuz gelişmelere karşın 2016’yı kayıp yıl olarak değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Bir durağanlaşma dönemi olarak adlandırabiliriz” dedi. TÜİK’in üçüncü çeyrek verilerini açıklarken milli gelir hesaplama sisteminde revizyona gittiğine dikkat çeken Hinginar, şunları söyledi: “TÜİK’in milli gelir hesaplamalarında yaptığı revizyonla birlikte inşaat sektöründe yüzde 7,4 büyüme gerçekleştiğini görüyoruz. Her ne kadar üçüncü çeyrekte inşaat sektörü büyümesi yüzde 1,8’de kaldıysa da, bildiğiniz gibi ilk

iki çeyrekte -özellikle de ikinci çeyrekte- yakalanan büyüme ivmesi bu artışta etkili oldu. Bu artıştaki ana etkenin ise Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Orhangazi Köprüsü ile 3. Havalimanı inşaatı gibi büyük ölçekli kamu projeleri olduğunu söyleyebiliriz.” “İflas erteleme olmadı, olacağını zannetmiyorum” “İnşaat malzemeleri sanayi üretiminde yüzde 0,5’lik küçük bir artış olduğunu belirten Hinginar, dönem dönem gazetecilerden gelen “iflasını beklediğiniz firmalar var mı?” sorusuna dikkat çekti. Hinginar buna karşın şu yanıtı verdi: “İnşaat malzemesi sektöründeki firmaların birçoğu köklü firmalar. Şu ana kadar sektörde ve Türkiye İMSAD üyeleri arasından herhangi bir iflas erteleme başvurusu olmadı, yakın dönemde de olacağını zannetmiyorum” dedi. Öte yandan, Hinginar’ın verdiği bilgiye göre, alınan toplam yapı ruhsatları (metrekare bazında) ilk 9 ayda yüzde 6,1 arttı. Bu veriler de gösteriyor ki, tüm gelişmelere karşın inşaat sektöründe, 2017’de de projelere devam edilecek. Ayrıca son 9 ayda alınan konut yapı ruhsatları yüzde 10,1 artarken, konut dışı bina yapı ruhsatlarında yüzde 5’lik bir gerileme olduğunu görüyoruz. Yani konut dışı yapıların inşasında 2017’de bir frene basma görebiliriz. “Kampanyalar ve faiz düşürme doğru hamleler” Yılın ilk 10 ayında konut satışları yüzde 2,4 arttığı bilgisini veren Hinginar, “Menfur darbe girişiminin ardından, Emlak Konut başta olmak üzere GYODER’in de öncülüğünde gayrimenkul firmalarının geliştirdiği kampanyaların ve bankaların kredi oranlarını düşürmesinin, tüm yaşanan olumsuz gelişmelere karşın konut satışlarındaki hareketlilikte etkili olduğunu söyleyebiliriz. Biz, konut sektöründeki bu kampanyaların oldukça önemli ve doğru bir hamle olduğuna inanıyoruz ve destekliyoruz. Bankaların da faiz oranlarını düşürmesi önemli bir gelişme. Bu kampanyaların uzun soluklu olması durumunda, 2017 itibariyle konut satışlarına pozitif katkısının daha yüksek olacağı kanaatindeyiz” diye konuştu.

“İhracat 15 Milyar Doların altında kalacak” Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar yılın ilk 9 ayında inşaat malzemesi sektörü ihracatının yüzde 12,2 düşerek 11,4 Milyar Dolara gerilediğine işaret ederek şunları dile getirdi: “Geçen yıl ihracatımız 17 Milyar Dolara gerilemişti ve bu yılı da yaklaşık aynı tutarla tamamlarız diye öngörüyorduk fakat son veriler ışığından hareketle değerlendirecek olursak, ihracatımız bu yılın sonunda 15 Milyar Doların dahi altında kalacak gibi gözüküyor. Mevcut pazarlardaki gelişmelerden en çok etkilenen sektörlerimizin başında inşaat ve inşaat malzemesi sektörlerimiz geliyor. Bakın geçen yıla göre, bu yılın ilk 9 ayında yurt dışı müteahhitlik işlerinde tutar olarak yüzde 66,2, proje adedi olarak da yüzde 34,8 gerileme yaşanmış durumda. 2013’te 21 Milyar Doların üzerinde olan inşaat malzemesi ihracatının aradan geçen üç yılın ardından bugün 15 Milyar Dolara gerilediğinden söz ediyoruz. Her fırsatta da dile getiriyoruz. Bu sadece sektör olarak bizim kaybımız değil, ülkemizin kaybıdır.” “Afrika’daki fırsatları değerlendireceğiz” Hinginar sözlerine şöyle devam etti: “Bu pazarların kaybedilmiş olması sektör olarak bizim başarısızlığımız değil, tamamen bu ülkelerde yaşanan savaşların etkisi. Yeni pazarlara yönelik çalışmalarımız devam ediyor ancak oralardan da kısa vadede büyük ölçekli geri dönüşler beklemiyoruz. Burada en sıcak pazar Afrika. Oradaki gelişmeleri dikkatli takip edip, fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.” “2017’de inşaat sektörü yüzde 5-6 arası büyüyecektir” Her yıl sektör olarak bir siyasi ve ekonomik kriz beklentisinden bağımsız olarak değerlendirmede bulunduklarını dile getiren Hinginar’a göre, siyasi gelişmeler ışığında bakacak olursak, 2017 yılında bir referandum ülkemizi bekliyor. Bu gelişme, bir seçim atmosferi yaratabilir ve piyasalarda da buna göre bir hareketlilik görebiliriz. TÜİK’in Milli Gelir Hesaplama yöntemindeki revizyonla anlıyoruz ki, geçmiş dönemleri kayıt dışı hesaplamaları pek


Alkin: “Mayıs’tan sonra bir rahatla-

anda kredilerin mevduata oranının yüzde 124,5’e ulaştığına dikkat çekerek, bu oranlar normalleşmeden daha fazla kredi beklemenin zor olduğunu söyledi. Alkin’e göre, eğer büyük projelere kullandırılan krediler menkul kıymetleştirilerek bankalara tekrar nakit olarak sokulursa belki bu durum reel sektöre kullandırılan kredi imkanını artırabilir. Dövizdeki artışın yüzde 40 dış faktörler yüzde 60 iç faktörlerden kaynaklandığını belirten Kerem Alkin, “Döviz arzını ve TL’nin cazibesini artıracak tedbirleri artırmamız lazım. 2017 yılı Mayıs ayından sonra bir rahatlama dönemine girmeyi temenni ediyorum. Referandum olup olmayacağı belli değil. Benimki tamamen iyi niyet temennisi” diye konuştu.

Prof. Dr. Kerem Alkin

ma olabilir” Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye’de şu

Haberler

“2017’de umutluyum, teşvikler ekonomiyi canlandıracak” Hinginar, inşaat malzemeleri sanayinin Türkiye’nin en güçlü sanayi kollarından biri olduğunu belirterek, son dönemde yaşanan gerilemelere karşın, hala Türkiye’nin en yüksek ihracat yapan ve ülke ekonomisine en çok katma değer sağlayan sektörü olduğu görüşünde. Hinginar’a göre, inşaat sektörü büyüdükçe beraberinde ekonomiyi de büyütüyor. İnşaat malzemesi sanayicileri,

2017 yılına umutla bakıyor. Hükumetin son dönemde ekonomiyi canlandırmak için açıkladığı tedbirlerin ve teşvik paketlerinin önemli ve kıymetli olduğunu vurgulayan Hinginar “İnanıyorum ki, açıklanan bu tedbirler ve teşvik paketleri 2017 yılında ivedilikle hayata geçirilirse, ekonomimize olumlu yansımasını da göreceğiz” dedi.

Dr. Can Fuat Gürlesel

Gürlesel: “TÜİK’in revizyonu yeni bir yönteme dayanıyor” Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, TÜİK milli gelirde yaptığı revizyona değinerek yeni yöntemin BM’nin önerdiği ve AB’nin kullandığı bir yöntem olduğunu söyledi. Gürlesel’e göre, uluslararası alanda bu yöntemin değişmesinin ana sebebi teknolojik gelişmeler ve ilerlemeler nedeniyle daha önce ekonomik büyümenin içine katılmayan Ar-Ge harcamaları, teknolojik inovatif yenilikler özellikle yazılım gibi konuların ekonomik büyümeye katılması.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

sağlıklı yapılmamış. Yeni sistemle özellikle inşaat sektöründe büyümenin daha sağlıklı hesaplanacağını ümit ediyoruz. TÜİK’in Milli Gelir Hesaplama yöntemindeki revizyona göre değerlendirecek olursak; Türkiye ekonomisinin 2016 yılını yüzde 2,5’luk bir büyümeyle kapanacağını öngörüyoruz. İnşaat sektörünün ise, yılı yüzde 6-7 arasında bir büyümeyle kapatacağını düşünüyoruz. 2017 yılına ilişkin beklentilerini de paylaşan Hinginar, 2017 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 3-3.5, inşaat sektörünün ise yüzde 5-6 seviyelerinde büyüyeceğini öngörüyor.

Yasemin Bali Çetin

79


Vaillant Türkiye 2020 Yılı için Hedef Büyüttü

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Vaillant Türkiye, düzenlediği basın toplantısı ile 2016 yılı 3. çeyrek sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Toplantıda, Vaillant Türkiye’nin vites büyüttüğü yılın ilk 9 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre cirosunu TL bazında %20 büyüttüğü açıklandı. Vaillant Group Türkiye CEO’su Dr. Axel Busch, 2016’nın inşaat sektörüne paralel hizmet veren sektörler için iyi bir yıl olduğunu belirterek, 3. çeyrek sonuçlarının, 2016 yılsonu hedeflerini tutturacaklarının göstergesi olduğunu söyledi. Vaillant Group Türkiye CEO’su Dr. Axel Busch, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiklerini belirterek şu bilgileri verdi: “2016 yılında, hükümetin konut satışını özendirme çalışmaları ile inşaat sektörü faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdü. Biz de Vaillant Türkiye olarak bu büyümeden olumlu etkilendik. 3. çeyrek sonuçları, 2016 yılsonu hedefleri için belirleyici oldu. İlk 9 aya baktığımızda, sene başında koyduğumuz 250 Milyon TL hedefini yakalayacağız. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’ye yatırım yapmaya ve büyümeye devam edeceğiz. Vaillant, Türkiye’de şu anda yaklaşık 1.4 Milyon hanede tüketicilere hizmet veriyor. 2020 yılına kadar yenilenebilir enerji ürünlerinde ilk akla gelen marka olmak için enerji bayiliği konseptini geliştirerek büyütmeyi hedefliyoruz. Ürün gamımızı soğutma alanında geliştirerek hem ısıtma, hem de soğutma alanında önemli bir oyuncu olmayı amaçlıyoruz. Bu planlar çerçevesinde 2020 yılında iş hacmimizi ikiye katlamak istiyoruz.” Türkiye, Avrupa’nın 2. büyük ve en düşük fiyatlı kombi pazarı Dr. Busch konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye kombi pazarı, 850-900 Bin adetten oluşuyor. 10’u aşkın marka ile yoğun rekabetin yaşandığı bir pazar olan Türkiye, Avrupa’nın en büyük 2. pazarı. Aynı zamanda, Avrupa’nın en düşük fiyatlı pazarı olma özelliğine de sahip. Vaillant Group olarak, dünya trendleri ile paralel olarak dijitalleşiyoruz. Akıllı ve entegre ürünlerimiz ile enerji maliyetlerini düşürme hedefiyle çalışıyoruz. Verimli, dönüştürülebilir, yenilenebilir ve sürdürülebilir ‘yeşil’ ürünlerimiz ile çevre korumayı destekliyoruz.” 80

Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erol Kayaoğlu Vaillant Group Türkiye CEO’su Dr. Axel Busch

Erol Kayaoğlu: 2020’ye kadar sürdürülebilir büyüme hedefliyoruz Toplantıda, Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erol Kayaoğlu da bir konuşma yaptı. Vaillant’ın Türkiye’de %14 pazar payıyla faaliyet gösterdiğini belirten Kayaoğlu, şunları söyledi: “Yılın ilk 9 ayında ısıtma alanındaki %20’lik büyümenin yanısıra Split klimada bir önceki yıla oranla yüzde 40’lık büyüme kaydettik ve VRF (Merkezi Soğutma Sistemi) alanına hızlı bir giriş yaparak başarımızı taçlandırdık. 2017 yılı için de olumlu beklentilerimiz var. Kentsel dönüşüm çalışmaları, inşaat sektöründeki büyüme ve doğal gazın yeni yerleşim yerlerine girmesinin sektörümüze olumlu etkileri olacaktır. Kayaoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Avrupa’daki Enerji Verimliliği Yönetmelikleri doğrultusunda 20-20-20 stratejisi benimseniyor. Yani; %20 daha

az gaz kullanımı, %20 daha fazla verimlilik ve %20 yenilenebilir enerji kullanımı. Bu doğrultuda biz de 2020 yılı hedeflerimizi revize ettik. Vaillant Türkiye olarak 2020’ye kadar sürdürülebilir büyüme hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrutusunda, bugün 45 olan Enerji Danışmanı bayi sayımızı bu yılın sonunda 60’a, 2017 yılında ise 75’e çıkaracağız. Türkiye pazarında sadece biz 250 kadrolu tekniker ile hizmet veriyoruz. Çünkü, tüketici memnuniyeti Vaillant Türkiye’nin önceliklerinin başında geliyor. Tüm çalışmalarımızı tüketici memnuniyetini daha da artırma yönünde kurguluyoruz.” 1874 yılından beri dünyada 60’dan fazla ülkede 30 Milyon müşterisine ısıtma ve soğutma alanında çözüm üreten Vaillant Group, dünya genelinde 12 fabrikada üretim yapıyor. Vaillant Türkiye’de 24 yıldır tüketicilere hizmet veriyor.


Mokka


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

“En Güzel Banyolar” Antalya’da YAPEX Fuarı’nda Sergilendi

16-19 Kasım 2016 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilen YAPEX Yapı Fuarı çok özel bir mimari etkinliği ev sahipliği yaptı. ANTİMDER Antalya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği katkılarıyla gerçekleşen bu mimari etkinlikte, Antalya’da bir çok otel, ticari mekan ve konut projelerine imza atmış ünlü mimarlar, fuar katılımcısı üretici firmalar için banyolar tasarladı . Firmaların piyasadaki güncel ürünleri kullanılarak dizayn edilen banyolar, üreticiler tarafından fuarda birebir uygulandı ve ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Fuar boyunca çok büyük ilgi gören bu özel bölümde biribirinden güzel, biribirinden renkli banyolar ziyaretçilerin akınına uğradı. “Seramik Sektörünün Dünü, Bugünü ve Yarını” Başlıklı Panel YAPEX Fuarı’nda gerçekleştirildi ANTİMDER Antalya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği tarafından 16 Kasım 2016 tarihinde YAPEX Yapı Fuarı’nda “Seramik Sektörünün Dünü, Bugünü ve Yarını” başlıklı bir Panel düzenlendi. Sektörün gelişimi ve günümüz pazar koşullarının ele alındığı panelde ayrıca gelecek tasarım trendleri ile ilgili de bir sunum gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü ANTİMDER Eski Başkanlarından Mustafa Üstem’in yaptığı Panel’de sektörün önemli isimleri yer aldı. NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çelik, AYTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Önder Cantürk

82

Kemal Çelik, İsmail Volkan, Erkan Güral ve Mustafa Üstem

ve ANTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Volkan’ın değerlendirmelerde bulunduğu panelde, Bien Seramik Tasarım Müdürü Tolga Berkay da seramik ve banyolarda gelecek trendleri ile ilgili

bir sunum gerçekleştirdi. Son derece keyifli ve samimi bir ortamda gerçekleşen panelin ardından sektör temsilcilerinin ve mimarların katılımıyla bir kokteyl düzenlendi.


83

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler


24. Altın Çekül “Yapı Ürün Ödülü” ve “Fikir Ödülü” Sahiplerini Buldu Türkiye’nin yapı malzemesi alanındaki ilk ürün ödülü; “Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü” ve 2016 yılında hayata geçen “Altın Çekül Fikir Ödülü” 22 Kasım 2016 tarihinde, Yapı-Endüstri Merkezi’nin düzenlediği Konut Konferansı 2016 açılış töreninde sahiplerini buldu.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Haberler

Yapı-Endüstri Merkezi’nde düzenlenen törende “Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü”nü Ravaber Manto Taşyünü adlı ürünüyle Ravaber Yapı Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. firması kazandı. Firmanın Kalite Müdürü, Kimyager Sevil Kasap ödülünü Yapı-Endüstri Merkezi Genel Koordinatörü Gülçin İpek’ten teslim aldı. Bu yıl ilk kez açılan ve yeni bir kategori olan “Altın Çekül Fikir Ödülü” ise Serafoam adlı yapı ürünü fikri ile Seranit Grup’a verildi. Kazanan firmadan Seranit Grup Başkan Yardımcısı Ece Ceylan Baba’ya ödülünü Yapı-Endüstri Merkezi İş Geliştirme ve Etkinlikler Direktörü Alım Erdemir verdi. Türk yapı sektöründe faaliyet gösteren tüm yapı malzeme üreticisi firmalarının başvurabildiği “Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü”ne aday olan ürünlerde, öncelikle ‘yapı’da fiziken yer alması ve uygulanarak yapıya katkı sağlaması arandı. Ardından ürünler, üretim, uygulama ve kullanım süreçlerinde akılcılık ve enerji tasarrufu sağlamaları, çevreye ve sağlığa zararlı bir yönlerinin olmaması ve üretimde yerli kaynakların da kullanılması kriterlerine göre değerlendirildi. Sektördeki yenilikçi fikir ve projeleri desteklemenin önemine inanan Yapı-Endüstri Merkezi, fikir ödülü katılım koşullarında “yapıda kullanım şartı” aramayarak yenilikçi, sürdürülebilir, geliştirilebilir, fikirlerin pratikte uygulanmamış olsa bile sektörün gelişimine katkı sağlaması için geliştirdi. Yarışmayı kazanan yapı ürün ödülü ve fikir ödülü yapı malzemesi alanında sektörün vazgeçilmez başvuru kaynağı olan Yapı Kataloğu’nda yerini alacak. Malzeme ve yeniliklere en hızlı şekilde ulaşmak isteyen profesyonellerin başvuru kaynağı niteliği taşıyan Yapı Kataloğu basılı ve dijital platformlarında ödül alan firmaların ürünlerine de yer verilecek. 84

Yrd. Doç. Dr. Cem Altun (Yük. Mimar, İstanbul Teknik Üniversitesi), Ali Bakova (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, Ali Bakova Design), Prof. Dr. Hasan Şener (Yük. Müh. Mimar, İstanbul Teknik Üniversitesi), Prof. Dr. Leyla Tanaçan (Yük. Mimar, İstanbul Teknik Üniversitesi) ve Prof. Dr. Onuralp Yücel’den (İstanbul Teknik Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Müh. Bölümü Öğretim Üyesi) oluşan seçici kurul, Arş. Grv. Hasan Nuri Türkmenoğlu (İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Malzemesi Birimi) raportörlüğünde başvuruları değerlendirdi. Başvuruda bulunan ürünleri “yapı”da yer alması veya yapım sürecinde teknolojik gelişme sağlaması, üretim, uygulama ve kullanım süreçlerinde akılcılık sağlaması, malzemenin üretiminde, yapılardaki uygulamasında ve binanın kullanım sürecinde enerji tasarrufu sağlaması, üretim ve kullanım süresince çevreye ve sağlığa zararlı bir yönü olmaması ve üretimde yerli kaynakların ağırlıklı olarak kullanılması kriterleriyle değerlendirdi. Başvuran ürünler arasında, ülkemizde süregelmekte olan altyapı ve üstyapı yatırımlarının ürün ve proses geliştirmede ilgili faaliyet gösteren kurum, kuruluş ve firmalara özendirici etkilerinin devam ettiğini ifade eden Altın Çekül 2016 seçici kurulu, Ar-Ge desteklerinin uluslararası alanda rekabet edebilir düzeyde bilgi birikimine, yenilikçi ürün ve teknoloji geliştirme çabalarına katkı yaptığının önemini vurgulamıştır. Çağdaş yapının gelişmesine katkı sağlayacak ürün ve süreçlerin artmasını temenni eden kurul üyeleri, “yapı ürünleri”nde tasarımcıların rolünü ön plana çıkaran “bitmiş ürün” çeşitliliğinin gerekliliğinin altını çizerken tasarım-üretim-pazarlama-uygulama-kullanım aşamalarının bütünsel ele alınmasını vurgulamıştır. Ödül kazanan firmalar ve ürünleri: “Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü 2016” Ravaber Yapı Ürünleri Manto Taşyünü Günümüzde çevremiz ve insan sağlığı için bazı olumsuzlukları taşımasına rağmen “taşyünü” en fazla tercih edilen ve kullanımı önerilen bir yapı ürünüdür.

Mevcut olan malzeme üzerinde yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda mevcut ürünün mekanik özellikleri korunarak ve lif uzunluğunda yapılan değişiklikle ısıl iletkenlik hesap değeri iyileştirilerek daha düşük yoğunluğa sahip olan ürün geliştirilmiştir. Ürünün yapı bünyesine katkı sağlıyor olması, özgün olması, yerel hammadde kullanılarak üretiliyor olması, üretim artıklarının değerlendiriliyor olması ve böylece çevreye katkı sağlaması, hafif olması ve enerji tasarrufu sağlıyor olması ile olumlu bulunmuştur.

“Altın Çekül Fikir Ödülü 2016” Seranit Serafoam Ürünün, ticarileşmenin başında, fikir aşamasında ve geliştirilmeye açık olması, tamamen üretim artıklarından geri dönüşüm yoluyla üretiliyor olması ve böylece çevre kirliliğini önlemesi, farklı ihtiyaç durumlarına ve kullanım amaçlarına göre (iç-dış cephe ve döşemelerde kullanım için) farklı birim ağırlıklara sahip olacak şekilde üretilebilmesi, hafif olması, yangına karşı dayanım sağlaması, su tutmaması, işleme ve onarım kolaylığı sağlaması olumlu bulunmuştur. Ürünün bilimsel onay belgelerini tamamlayarak, ulusal ve uluslararası pazarda atık/fire yönetimine ve değerli atık değerlendirilmesine örnek bir “upcycle” yani kullanılmış eşyaların daha değerli olacak şekilde dönüştürülen bir ürün projesi olacağı öngörülmüştür.


Yeni Doğaltaş Koleksiyonumuzla Tanışın www.plusmosaic.com

Bilgi İçin : +90 216 455 97 73

info@egemer.com

Firmamız sadece bayiler kanalıyla satış yapmaktadır.


Bekir Zabcı

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Duayenlerimiz

Tara Yapı Malzemeleri Tic. ve San. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

1949 yılında Malatya’da doğdum. Malatya Turan Emeksiz Lisesindeki eğitimimin ardından Yüksek Denizcilik Fakültesini 1970 yılında bitirdim. İş hayatıma 6 sene denizcilik sektöründe çalışarak başladım. Aile şirketinde de iki sene şantiyecilik deneyimim oldu. 1977 yılının altıncı ayında ise Tara Yapı kuruldu. Ben de 1978 yılının Mayıs ayında da Tara Yapı’da işe başladım. Halen devam ettiğim ticaret hayatında 38 yıl oldu. Evliyim, bir kızım var. “Tara Yapı 1978 yılının sonunda Anonim Şirket oldu. O dönemlerde Anonim Şirket olmak pek kolay değildi.” Tara Yapı 1977 yılında adi ortaklık olarak kurulurken, 1978 yılının sonunda Anonim Şirket oldu. O dönemlerde Anonim Şirket kurmak pek kolay değildi. O günden bugüne aile şirketi olarak devam ediyoruz. Önceleri elektrikasyon elektrik, kablo, şarj cihazları v.s ile başladık. 1988 yılına kadar bu şekilde devam et-

86

“Satışta kanun koyucu biz olmalıyız.” tik. 1980’li yıllarda başladığımız inşaat malzemelerini de elektrik işleriyle beraber götürdük. İlk bayiliklerimizi ise 1981 de almaya başladık. 1980-1990 yıllarda VitrA, Alarko, Baymak, DemirDöküm, Çanakkale Seramik, E.C.A. - Serel, Borusan gibi firmaların en az dördünün bayisi olmayanlar TİMDER’e de üye olarak alınmıyordu. Sektörde münhasırlık sistemi yoktu ve biz tüm bu markaların bayisiydik. İstanbul’da tek mağazamız ve depolarımız vardı. 1999 yılında şubeleşmeye karar verdik ve Bursa mağazamız açıldı. 2000 yılında da İzmir mağazamız açıldı. 2006 yılında ayrıca Bursa’da Tara Boru şirketini kurduk ve Borusan bayiliğini aldık. İzmir mağazamızı dört sene önce

ayrı bir şirket yaptık. Ayrı bir şirket olunca performans daha da arttı. 2002 yılında ise Antalya mağazamızı açtık. Ancak turizm sektörünün umduğumuz gibi gitmemesi ve aşırı haksız rakabet ortamı sonucunda Antalya mağazamızı kapattık. Tara Yapı olarak yıkıcı olmamak kaydıyla rekabeti severiz, rekabet hem firmaları zinde tutuyor hem de firmaların derlenip toparlanmasını sağlıyor. “Yerli malzeme satarak kiraları, genel gideri yüksek, lüks yerlerdeki mağazaları çalıştırmak mümkün değil. Bunu deneyerek, yaşayarak öğrendik.” Yerli malzeme satarak kiraları, genel gideri yüksek, lüks yerlerdeki mağazaları çalıştırmak mümkün değil. Bunu dene-


“Tüccar olmak kolay bir iş değil. Geçmiş dönemlerde etik değerler çok öne çıkardı, güven vardı. Şimdi de yok değil ama güvenilecek firma sayısı üretici için de biz bayiler için de her geçen gün azalıyor.” Eskiden ticaret erbabı, tüccar vardı. Ben Gemi Makine İşletme Mühendisiyim ama ben tüccarım diyorum. Tüccar olmak kolay bir iş değil. Geçmiş dönemlerde etik değerler çok öne çıkardı, güven vardı. Şimdi de yok değil ama güvenilecek firma sayısı üretici için de biz bayiler için de her geçen gün azalıyor. Özellikle ısıtma – soğutma sektörü gibi yeni oluşan sektörlerde güven ortamı yeterince oluşmadı. “Büyük firmaların, gıda, sanayi, tekstil otomotiv gibi farklı sektörlerden inşaat sektörüne geçiş yaptıklarını görüyoruz. Bu durum ülkenin menfaatine makro düzeyde aykırıdır.”

Bugün sektöre baktığınız zaman 30005000 konut yapan büyük inşaat firmalarından bir kısmının gıda, sanayi, tekstil otomotiv gibi farklı sektörlerden inşaat sektörüne geçiş yaptıklarını görüyoruz. Bu durum ülkenin menfaatine makro düzeyde aykırıdır. Burada sektörümüze büyük iş düşüyor, dengeli geçişler yapılması lazım. Sektörümüze çok hızlı sermaye girişleri oldu. Bu sermayenin dönüşümünün gecikmesi, aksaması hepimize zarar verecektir. “Sektörün önündeki en büyük sorun risk faktörüdür. Riskilerimizi kanalize etmemiz lazım.” Bizim sektörümüz bana göre 2009’un altıncı ayıyla 2015’in altıncı ayı arasında lale devrini yaşadı. Üretici bu zamanlar arasında kapasite arttırdı, sürekli mal üretti ve satabildi. Kar edemediyse kendini sorgulamalıdır. Bu dönemde malzeme satışından kar edemedim diyen bayi varsa mesleği terk etmeli yada bu işi öğrenmelidir. Şimdi derlenip toparlanma devri başladı. Çok dikkatli olmamız lazım. Sektörün önündeki en büyük sorun risk faktörüdür. Riskilerimizi kanalize etmemiz lazım. Yeni gelişen kredi kartı ödeme sistemiyle risklerimizi azalttık. Tara Yapı A.Ş. özelinde satışlarımızın %35’ni kredi kartı ile tahsil ediyoruz.

“38 senedir bir fiil bu işin içindeyim ilk defa sektörde bu kadar zor günler yaşıyorum. Bizim için milat 2015’in sekizinci ayıydı. O günden itibaren tedbir almaya başladık.” Bugünlerde teminatsız mal veren bir üretici yok. Şuanda büyük üreticilerin hemen hepsi ya teminatlı ya da banka sistemiyle çalışıyor. Bilhassa ısı sektörü 1/1’e döndü, diğer sektörlerde de 1/1’in dışına çıkıyorlar, ilave olarak ipotek veya müşteri çeki alıyorlar. Müşteri çeklerinin de en çok %60-70’ine mal veriyorlar. Tara Yapı 38 senelik bir firma, benim babamda tüccardı. Lise yıllarında onun yanında yetiştim onları saymasak 38 senedir bir fiil bu işin içindeyim ilk defa sektörde bu kadar zor günler görüyorum. Bizim için milat 2015’in sekizinci ayıydı. O günden itibaren tedbir almaya başladık, arttırarak da devam ediyoruz. Bugünden yarına vakit kaybetmeden üreticilerin ve bayilerin bir araya gelip arama konferansı gibi organizasyonlar yaparak risklerin nasıl minimize edileceğinin değerlendirilmesi gerekiyor. Üretici nispeten riskleri minimize ediyor ama bir yerden sonra onlarda tıkanacak. Dönüşüm olmazsa üretici kime mal satacak. Onun için bir çare bulmamız lazım. Sektörde bazı arkadaşlarımız alınan ortak kararlara uyum göstermiyor, ancak aklıselim olan, ben tüccarım diyen ve etik değerlere inanıyorum diyen

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

yerek, yaşayarak öğrendik. Mecidiyeköy merkezimizden toptan dağıtım ve satış yapıyoruz. Perakende mağazalarımızı kapattıktan sonra İstanbul ciromuz kapattığımız sene %20, sonraki sene %50-60 arttı. Enerjimizi bir yöne kanalize edince daha da verimli oldu. Hem mali yapımızı hem de insan kaynaklarımızı tek noktaya yönlendirdik.

Duayenlerimiz

““Tara Yapı olarak yıkıcı olmamak kaydıyla rekabeti severiz. Rekabet hem firmaları zinde tutuyor hem de firmaların derlenip toparlanmasını sağlıyor.””

Tara Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Zabcı ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer

87


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Duayenlerimiz

“40 senedir ticaretin içindeyim, ilk defa bu sene mal sattığım zaman sevineyim mi üzüleyim mi karar veremiyorum.”

88

bayi arkadaşların bir araya gelip rekabet kurulu kuralları çerçevesinde çözümler üretmesi gerekiyor. Sektörün her geçen gün riskleri artarak taşınamaz boyutlara tırmanıyor. Her geçen gün zor durumda kalmış, terki ticaret etmiş, kapanmış veya iflas etmiş firmalar duyuyoruz, duyacağız. Malzeme satışlarında; 2001 yılına kadar büyük müteahhit firmalar ile muhataptık. Ödeme şekilleri baştan konuşulurdu; vadeli, çek veya haftalık nakit ödeme yaparlardı. Şimdi ise ana müteahhit firma altında taşeron, onunda yan taşeronu, bizler yan taşeron ile muhatap oluyoruz, ödemeleri onlardan alabiliyoruz. Ana müteahhitin çekte, senette, ödemede adı sanı yok. Dolayısıyla halka çoğaldıkça ekonomik gücü azalmış firmalarla muhatap oluyoruz, risklerimiz artıyor. O yüzden AVM, rezidans ya da 500-1000 dairelik konutlara taşeronluk yapan mekanikçilerden her sene maalesef 3-5 tanesi iflas ediyor. Gelinen bu durum sektörümüzün tamamına zarar veriyor. Dolaylı olarak bundan hepimiz de etkileniyoruz.

“Bu sektörde iş yapabilmek için bilgi birikimin, sermayen olacak ve boğazına kadar riske gireceksin.” Mekanik taşeronlarına çoğunlukla uzun vadeli mal satılıyor. Bu satışlarda bayiler, ana müteahhitlerin kefaletini veya kendi evraklarını istemelidir. Bu husus satış sözleşmesinde belirtilmeli, malzeme sevkinden önce evraklar alınmalıdır. Bu noktada TİMDER öncü olmalı, tüm üyelerini toplayarak bu konunun üzerine gitmelidir. 40 senedir ticaretin içindeyim, ilk defa bu sene mal sattığım zaman sevineyim mi üzüleyim mi karar

veremiyorum. Tara Yapı A.Ş. olarak bu konuda tek başımıza bir şey yapamayız. Sektörde belli bir yerimiz ve saygınlığımız var ama şu kararı alalım şeklinde bir baskımız olamaz çünkü biz üretici değiliz, kaldı ki bu kararı üretici de alamıyor. Ancak sektör bir olursa o zaman bir yaptırım gücü olur. Birlik olmaktan zarar gelmez, hiçbir şey olmazsa en azından insanları düşünmeye, düşününce de doğruları bulmaya sevk eder. Bu işe öncülük etmek TİMDER’e yakışır. Üretici ve bayileri bir araya toplayarak, bu işle ilgili yetkin iktisatçıları ve bu işte ihtisaslaşmış hukukçuları dahil ederek bir arama-tarama konferansı organize etmelidir. Sektörü derleyip toparlamamız gerek, aksi takdirde büyük riskler taşıyoruz, sonunda zarar eden bizler olacağız. Bu iş domino taşı gibi bir iki tane ana müteahhit zor durumda kaldığı zaman istediğiniz kadar riski minimize edin, üst üste yıkılır, altında kalan da biz bayiler oluruz. Sektörümüz çok zahmetli, bu sektörde iş yapabilmek için bilgi birikimin, sermayen olacak ve boğazına ka-


“2017 yılını çok parlak görmüyorum. Ticaret hacmi azalacak, belirsizlik ve rekabet daha da artacak, fiyatlarda iniş-çıkışlar olacaktır.”

Sektörümüzde stoksuz iş yapmak mümkün değil. Toptancıda da perakendecide de belli bir seviyede stok olacaktır. Stok seviyesinin ve stoğun dönme hızının çok iyi kontrol edilmesi gerekir. Piyasa, döviz ve hammadde fiyatlarının artışından dolayı istikrarsız bir sürece girmiştir. Bu ortamda ticaret yapmak çok daha zorlaşmaktadır. Hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Sektörde 1993, 2001 ve bana göre biraz daha hafif olan 2009 krizini yaşadık. O dönemde mal satın aldığımız iki büyük üreticimizin de kaya gibi sağlam ol-

duğunu, bu iki firma batarsa Türkiye’nin batacağını, o zaman da Tara Yapı da dahil hiç kimsenin kalmayacağını dile getirdim. Üreticilerimiz arkamızdaki çok büyük bir güçtür. Biz bu iki firmayla çalıştığımız için bunu hissediyoruz ama bunun yanı sıra sektörde onlar gibi birçok güçlü firma var, bu sektörümüzün ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtıdır. Üreticiler ve bayiler bir ve birlikte olmalı, devamlı biraraya gelip sektörümüzün daha ileriye gitmesi için çabalamalıyız. Ülkemiz siyasi ve ekonomik olarak zor günlerden geçiyor. Üreticiler ve bayiler bir ve birlikte olmalı, devamlı biraraya gelip sektörümüzün daha ileriye gitmesi için çabalamalıyız. Bizler çalışıp sektörü ileriye götürürsek, ülkemizin kalkınmasına ve gelişmesine faydamız olacaktır.

Duayenlerimiz

Sektörümüz güzel, adrenalini yüksek bir sektördür. Çünkü ticaret yapmak, mal alıp satmak ve tahsilatını zamanında almak gibi konular insanları dinç tutan, performansını arttırıcı faktörlerdir. Bayiler tecrübeli ve sermaye yapıları kuvvetlidir. Bunun yanı sıra firmaların iyi yönetilememesi ve risklerin devamlı büyümesi, firmaların gelişmesini, geleceğini tehlike altına alıyor.

2017 yılını çok parlak görmüyorum. Ticaret hacmi azalacak, belirsizlik ve rekabet daha da artacak, fiyatlarda inişçıkışlar olacaktır. Bu ortamda pazarın şartlarına ayak uyduran üretici ve bayiler öne çıkacaktır.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

dar riske gireceksin. Bunlar yetmiyor bir de dönüp üreticilere teminat yetiştireceksin. 1980-1990 yıllarda teminat olarak senet veriyorduk. Ondan sonra ipoteğe, sonrasında da teminat mektubuna dönüştü. Isı grubunda bazı firmalar teminat mektubuna bile mal vermiyorlar, sistemimiz bu diyorlar ve haklılarda çünkü ortam bunu gerektiriyor. Bizde bunlardan ders alıp TİMDER’in öncülüğünde konuyla ilgili çalışmamız lazım.

89


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Söyleşi


“Bulgaristan’daki yatırımımız 12. fabrikamız oldu. 11 tane de Türkiye’de fabrikamız var. Bu fabrikalar hep toprakla ilgili çünkü ata mesleğimiz 1925’de toprakla başladı, bizde toprakla devam ediyoruz.

Sanayiciliğin yanı sıra 1985 yılında otomotiv işine girdik ve Ford bayiliği aldık. Otomotiv işiyle ilk 10 yıl ben ilgilendim, aynı dönemde 1972 yılında kurulan ve dedemizden beri süre gelen işimiz olan

“Bütün bu olumsuzluklara rağmen, daha hızlı hareket etmek için daha fazla koşturduk.” 1997 yılına geldiğimizde babamla beraber seramik fabrikasının kuruluşunda görev aldım. Fabrikayı açtığımız yıl Sakarya’da büyük bir deprem oldu ve bütün Marmara zarar gördü. Bu sebeple bütün işlerimiz zarar gördü ve bu operasyonu durdurmak zorunda kaldık. 2001 yılına geldiğimizde granit seramik üretmek için Bilecik Pazar Yeri’nde çalışmaya başladık. O sene de çok ciddi bir kriz oldu. Hatta babamın o dönem “keşke köyde çoban olsaydım da sanayicilik yapmasaydım” dediğini hatırlıyorum. Çünkü döviz ile borçlanmıştık, yurt dışından makinaları döviz ile almıştık. Döviz bir günde üçe katlamış, borcumuz da bir gecede üçe katlamıştı. Babamın günlerce uyuyamadığını ve çok rahatsız olduğunu hissetmiştim. Bir de o dönem sektörde çok yeniydik ve piyasaların en sıkıntılı zamanında işe başlamıştık. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, daha hızlı hareket etmek için daha fazla koşturduk. 2005 yılında babamız rahmetli oldu. Ardından tüm kardeşlerimle birlikte işleri yürütmek ve babamızın emanetini daha iyi yerlere taşımak için çalıştık. Ben sanayi grubuna geçince erkek kar-

deşim otomotiv ve akaryakıt grubunun yönetimini, kız kardeşim ve eniştemiz ise dedemizden gelen tuğla kiremit işinin yönetimini üstlendi. Seramik bölümünde 2001’den sonraki dönemde fabrikayı biraz daha büyüttük 9 Milyon m2 kapasiteye ulaştık. O günlerde esas ürün gamı, piyasada ağırlıklı satılan seramikti. Biz granit seramik olarak üretimde bana göre pazara yanlış yerden girmiştik. Çünkü granit seramik daha çok alışveriş merkezleri, hastaneler ve büyük projelerde kullanılıyordu, şimdi konutlarda da kullanılıyor ama o yıllarda kullanımı çok azdı. Bu açığımızı kapatmak ve daha da büyüyebilmek için seramiğe girmek için çok uğraş verdik. 2004 yılında Osmaneli Organize Sanayi’de yer alıp seramik fabrikası kurmak istiyorduk. Ancak Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşadığımız sorunlar nedeniyle geç kaldık, gerçekleştiremedik. 2008’de yaşanan global kriz sonrasında 2009 yılında Eskişehir İnönü’deki BKT Seramik adlı 250.000m2’lik arazide 25.000 m2 kapalı alan üzerine yeni kurulmuş ancak bazı aksaklıklardan dolayı sadece bir ay çalışan ve kapanan fabrikayı satın aldık. Bu şekilde pazara seramik açısından daha hızlı girerek seramikle graniti harmanlayıp ürün gamımızı tamamlamış olduk.

Söyleşi

tuğla fabrikasının hem üretim hem de satış safhalarında çalıştım.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Sanayici bir ailenin ferdi olmanın sonucu olsa gerek, ortaokul yıllarından beri iş hayatının içerisindeyim. Lise tahsilime devam ederken rahmetli babamın “benim yanımda iş öğrenemezsin, orada çalışırsan daha iyi olur “ tavsiyesi üzerine, babamın inşaat mühendisi bir arkadaşının yanında çalışmaya başladım. O yılların etkisi olsa gerek aslında babam iktisat, işletme gibi ticaretle ilgili bir alan seçmemi istiyordu. Ben ise edindiğim tecrübeler çerçevesinde inşaat mühendisliğini seçtim. Öğrenim hayatımın tamamı Sakarya’da geçti. Üniversiteye başladığım yıllarda Sakarya’daki Mühendislik Akademisi, İstanbul Teknik Üniversite’sine bağlıydı ve bende mezuniyet diplomamı İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Bölümü’nden aldım. 1982 yılında askerliğimi yedek subay olarak yaptıktan sonra da aktif olarak babamla beraber çalışmaya devam ettim. Ortaokuldan beri hem babamın yanında hem de farklı yerlerde çalışmam benim için önemli bir tecrübeydi. Ben de bu bilgi birikimiyle birlikte babamın işlerinin yarısını alarak onun üzerindeki yükü hafifletmek için çalıştım.

Akgün Group Eskişehir - İnönü Seramik Fabrikası

91


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Söyleşi

rına da yatırım yapmamız gerekiyordu, bu eksiğimizi de Bilecik Söğüt’teki fabrikamızdaki üretim tesislerimizi devreye alarak tamamladık. 1925 yılında dedeyle başlayan tuğla macerasında, babamın 70’li yıllarda kurduğu tuğla fabrikası sonrasında bir rüyası vardı; Eskişehir’de kiremit fabrikası kurmak! Çünkü Eskişehir kiremiti hammaddesinden dolayı Türkiye’nin her tarafında en çok talep gören üründür. O da bize nasip oldu, 2009 yılında Eskişehir’de çok uzun yıllar çalışmış ama sonrasında kapanmış bir fabrikayı satın aldık ve devreye soktuk. Bu fabrikamızın dededen babadan gelen mesleğimiz olan tuğla, kiremit alanında bugün Türkiye’nin ilk üçü arasında olmasının gururunu yaşıyoruz.

Bu fabrikamızda halen seramik duvar ve sırlı porselen yer karoları üretiyoruz. O kriz döneminde bile ürün yetiştiremediğimizi görünce ilk tecrübemiz granite göre seramiğin daha kolay ve rahat bir iş olduğunu bir kez daha anladım. Ardından 2010 yılında Kütahya Gediz’de yeni kurulmuş ancak yine çalışmayan bir fabrikayı bünyemize kattık. 175.000m2’lik bir arazide 20.000 m2 kapalı alan üzerine kurulu bu fabrikamızda da seramik yer ve duvar karoları üretiyoruz. Son yıllardaki konut seferberliği, inşaata dayalı büyüme tercihi bizi cesaretlendirmiş olsa gerek, seramikteki talebi karşılamak üzere, bu kez 2012’de Tamsa Seramik’in Bilecik Söğüt’teki 300.000 m2’lik bir arazide 25.000 m2’lik kapalı alan üzerine kurulu fabrikasını satın aldık. Bir tanesi granit seramik olmak üzere toplamda 4 fabrikamızı Bilecik, Eskişehir ve Kütahya olmak üzere 3 ilde, yeni ürün gamlarıyla ve Dura-Tiles markamızla beraber iyi bir yere getirdik.

Yeni fabrikalarımızla birlikte kapasitemizi de seramik kaplama ürünlerinde 28 Milyon m2 civarına taşıdık. Ürün gamımızı tamamlamak adına önce vitrifiye tarafında 2008 yılında Adapazarı’nda yeni kurulmuş 350 bin parça üretim kapasiteli bir vitrifiye fabrikasını satın aldık. Sonrasında aylık 2500 adet kapasiteli bir banyo mobilyaları fabrikasını bünyemize kattık. Vitrifiyede kapasitemizi arttırmak ve ürün gamımızı genişletmek, Eskişehir OSB’de yeni kurulmuş bir vitrifiye fabrikasını da satın aldık. 20.000 m2’lik alan üzerinde 14.000 m2 kapalı alan üzerinde faaliyete alınan fabrikada seramik sağlık gereçleri ve vitrifiye üretimi yapıyoruz. Bu fabrikayla birlikte kapasitemiz 650 bin parça vitrifiye üretimine ulaştı. Vitrifiye ürünlerimizi QVit ve Dura-Bagno markalarımızla pazara sunmaktayız.

Hazır bir üretim tesisini satın almak için aralarında İtalya, İspanya’nın da olduğu bir çok ülkeyi araştırdık. Ancak bazı ülkelerdeki çalışma zorluğunu da dikkate alarak, daha yakın ülkeleri araştırmamıza dahil ettik. Araştırmalarımız sonucunda ulaştığımız; komşumuz Bulgaristan’da yarım kalmış bir fabrikayı 2015 yılı sonunda satın aldık. 29 Ekim 2016 tarihinde de eksiklerini tamamlayarak devreye aldık. Bulgaristan’daki fabrikamızda 8 Milyon m2 bir üretim kapasitesine sahibiz. Toplamda 36 Milyon m2 üretim kapasitemizle şuan Türkiye’den Avrupa’ya doğru bir köprü kurarak yolumuza devam ediyoruz.

Yapı malzemelerinde tamamlayıcı nitelikte olması açısından yapı kimyasalla-

Bulgaristan Avrupa Birliği’nde yer alan, komşu bir ülke. Bunun yanı sıra doğal-

Akgün Group Bilecik - Söğüt Seramik Fabrikası

92

Duvardan çatıya kadar tuğla, kiremit, seramik, vitrifiye, banyo mobilyaları, yapı kimyasalları olmak üzere bütün ürün gamıyla beraber sektörde geniş bir yelpazede yer alıyoruz. Bundan sonraki hamlemizi belirlerken pazarı inceledik ve Avrupa’ya doğru bir açılma olduğunu gözlemledik. Bizde bu doğrultuda Avrupa’ya açılmaya karar verdik.

Akgün Group Kütahya - Gediz Seramik Fabrikası


“Sektörde geniş bir yelpazede yer alıyoruz. Bundan sonraki hamlemizi belirlerken pazarı inceledik ve Avrupa’ya doğru bir açılma olduğunu gözlemledik. Bizde bu doğrultuda Avrupa’ya açılmaya karar verdik.”

Bulgaristan fabrikası; şirketimizi uluslararası bir şirket yapmak, markamızı da dünya markası haline getirmek ve bir ayağımızın da Avrupa’da olması amacı-

91 yıllık ve dördüncü kuşağa ulaşan bir tecrübe birikimimiz var. Çocuklarımızın işe sahip çıkması bizler için büyük önem taşıyor. Bulgaristan’daki yatırımımız 12. fabrikamız oldu. 11 tane de Türkiye’de fabrikamız var. Bu fabrikalar hep toprakla ilgili çünkü ata mesleğimiz 1925’de toprakla başladı, bizde toprakla devam ediyoruz. Soy ağacımıza baktığımız zaman büyük dedemiz Veli Akgün 1915 yılında Çanakkale’de şehit düşmüş. O zamanlar dedem babasını hiç görmemiş çünkü annesi daha hamileymiş. Böyle bir soydan geliyoruz. Bulgaristan’daki fabrikanın da 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nda açılması bize ayrıca gurur veriyor. “Ürün gamında zaten yeniliğe ayak uyduramazsanız geride kalıyorsunuz. Bu nedenle Ar-Ge ve Ür-Ge için elimizden gelen tüm desteği veriyoruz.” Yeni seramik fabrikaları artık dijital teknolojiyle donatılıyor. Bu teknoloji ile her ürünü yapabilmek eskiye göre çok daha kolay ve hızlı oluyor. Ar-ge ve ÜrGe açısından iyi bir ekibimiz var. Bu ekip devamlı çalışıyor. Kendimizi geliştirmek ve trendi izlemek için, gerekli gördüğümüzde İtalya’dan ve yurt dışındaki bağlantılarımızdan sürekli destek alıyoruz. Ürün gamında zaten yeniliğe ayak uyduramazsanız geride kalıyorsunuz. Bu

nedenle Ar-Ge ve Ür-Ge için elimizden gelen tüm desteği veriyoruz. Amacımız markamızı tercih eden müşteri ve kullanıcılarımıza günceli, en iyiyi, en yeniyi sunmak. 45 ülkeye ihracat yapıyoruz. İhracatımız toplam kapasitemizin yaklaşık %30’u civarında. Hedefimiz bu oranı pazar ve ülke sayılarını arttırarak %50’ye taşımak. Türkiye pazarında 100 civarında bayimiz ve bunların altında da tali bayiler var. Bunun dışında proje bazlı satış ekibimiz bulunuyor. İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Samsun, Trabzon, Diyarbakır ve Adana’da bölge müdürlüklerimiz var. Bunlar aracılığıyla da müşterilerimizi daha yakından takip ederek hizmet sunmaya çalışıyoruz. Ayrıca yapı marketlerde ürünlerimiz nihai müşterilere ulaştırılıyor, kurumsal müşteri kanalında da yer alıyoruz. Fabrikalarımızda şu anda inşaatı tamamlanmış hol yatırımlarımız mevcut. Bu yatırımlarımızla ilgili makine alımını henüz gerçekleştirmedik. Önümüzdeki süreçte pazarın durumuna göre hareket ederek, gerek kapasite artırımı gerekse değişik ürün gamlarıyla olmak üzere, ülkemizde yatırıma devam etmeyi düşünüyoruz. Yine ürün gamımızı armatür, duş kabini grubunda da tamamlamayı düşünüyoruz. Armatür grubu hassas bir alan ve piyasada çok miktara Çin menşeili ürünler var. Gelişmelere göre yurt dışın-

Söyleşi

Bu yatırımımız sırasında yurt dışına gitmek ve yurt dışında yatırım yapmanın çok da kolay olmadığını gördüm. Bulgaristan yatırımımızda da belirli bir yere gelene kadar çok zorlandık. İşler Türkiye’deki gibi değil. Ben “ Türkiye’de bürokrasi var” derdim, ama orayı gördükten sonra “Türkiye’de bürokrasi yokmuş” dedim. Bulgaristan Başbakanı bizzat devreye girerek eğer bizlere yardım etmeseydi, biz o fabrikamızı belki de açamazdık. Türkiye’de aldığın bir kararı hemen uygulayabiliyorsun ama orada bunu yapamıyorsun ve uygulayana kadar çok zaman geçiyor. Ülkemizin kıymetini bilmemiz lazım.

mız için önemli bir yatırım oldu. Devamlı büyümek için çalışmalara aralıksız olarak devam ediyoruz.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

gaz, elektrik ve işçilik Türkiye’den %20 kadar daha ucuz ve hammadde kaynakları var. En önemlisi Bulgaristan’daki Duratiles BG şirketimiz ve fabrikamız kanalı ile Avrupa Birliği dahilinde ki tüm ülkelere Türkiye içerisinde mal satar gibi Dura-tiles markamızla ürünlerimizi satabileceğiz. Bu yatırımımızın buradaki fabrikalarımıza da faydası olacağını düşünüyoruz. Dura–tiles ana markamızla ve Türkiye’deki kapasitemizle takviye ederek Bulgaristan’daki fabrikamızın ürün gamını genişletmeyi, bu sayede öncelikle yakın pazarlar olmak üzere Avrupa’nın bütün ülkelerine yayılmayı hedefliyoruz.

Akgün Group Bilecik - Pazaryeri Granit Fabrikası

93


Söyleşi TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

dan, Avrupa’dan iyi bir markanın distribütörlüğünü almak veya burada fason üretim yaptırarak o alanda da ürün gamıyla bayilerimize ulaştırmak istiyoruz.

yor başka hiçbir ülkeyle rekabet etmiyor. Türkiye’de nedense müşterek çalışma zayıf, herkes kendi başına münferit çalışmayı tercih ediyor.

“Sağlık gereçlerinde de 240 Milyon Dolarlık bir ihracat oldu ama seramik kaplamalarında aşağı yukarı 80 Milyon Dolarlık da ithalat oldu. Türkiye gibi üretici bir ülkede, ben bir sanayici olarak bunu söylemekte hicap duyuyorum.” Sırf bizim ürünlerimizi satan münhasır bayilerimiz olduğu gibi, 50-60 tane de bizle birlikte değişik ürünleri yani birkaç markayı satan bayilerimiz de var. Münhasır bayilik yapısı bana göre önümüzdeki yıllarda pek kalmayacak. Otomotivde bile münhasırlık işi kalkıyor. Bana göre münhasırlıktan birkaç markayı bir arada satan bayiliklere doğru hızlı bir geçiş olacak. Çünkü bir tek marka ve bir tek ürün bayinin masraflarını artık karşılamıyor. Ayrıca, çok büyük mağazalar açıldığı zaman bayinin masrafı çok daha fazla oluyor. Bu konuda seramik markalarının biraz daha düzenleyici olması lazım.

Ülkemizde şuan 30 tane üretici var. Bu 30 üreticinin toplamda 500 Milyon m2 kapasitesi var. Bu kapasitenin de yaklaşık 80 Milyon m2’sini ihraç ediyor, 250 Milyon m2’sini de iç pazarda satıyoruz. Geri kalan 100-150 Milyon m2’lik bir kapasite fazlalığımız var. Bütün dünyada ise 12 Milyar m2 seramik üretiliyor. Bunun 6 Milyar m2’sini Çin üretiyor ve en büyük ihracatçı Çin. Sonuçta Çin malları dünyanın her tarafında önümüze rakip olarak çıkıyor.

Bayilik sistemi örneğin otomotivde daha düzenli, ama bizim sektörümüzde henüz taşlar yerine oturmuş değil. Çalışma konularımızdan birisi olduğu için söylüyorum, otomotiv bayiliği alabilmen için senin gitmen lazım ve bütün imkanlarını, bilançonu her şeyini göstermen, gücün olup olmadığını kanıtlaman lazım. Seramikte ise neredeyse bütün fabrikalar bayinin yanına gidip bizi sat dedikleri için ciddi bir rekabet oluşuyor. Bu durumda bayi ve müşteriye yansıyor, üreticiye orta vadede bir faydası olmuyor. Bu durum yurt dışında da aynı, Türk seramik sektörü kendinle rekabet edi94

Geçtiğimiz sene Türkiye’de yaklaşık 500 Milyon Dolarlık bir seramik ihracatı oldu. Bana göre birlik beraberlik olsa, birlikte çalışma imkanları oluşturulabilse bu rakam çok daha fazla olabilir. Sağlık gereçlerinde de 240 Milyon Dolarlık bir ihracat oldu, ama seramik kaplamalarında aşağı yukarı 80 Milyon Dolarlık da ithalat oldu. Türkiye gibi üretici bir ülkede, ben bir sanayici olarak bunu söylemekten hicap duyuyorum. Çünkü ülkemizdeki bazı üreticiler de yurt dışından seramik getirip satıyorlar ve ben bunu çok doğru bulmuyorum. Eksik yaptığımız nedir? 500 Milyon Dolarlık ihracata karşılık, 80 Milyon Dolarlık ithalatın olması iyi bir tablo değil. Bu tablonun değişmesi için hem biz üreticiler hem de sektörel örgütlerimize çok iş düşüyor. Benim gözlemime göre, sektörel anlamda en iyi çalışan derneklerden biri TİMDER’dir. TİMDER çalışmaları ile ön plana çıkıyor ve hem de Türkiye’nin her tarafına hitap ederek, sektörün paydaşlarını kapsayabiliyor.

Seramik sektöründe ihracatta daha iyi rakamlara ulaşmamız lazım. Bizim seramik ihracatında fiyatlarımızın iki katına İtalyan seramiğinin aynı üründe “Made in Italy” yazdığı zaman veya onların pazarlama stratejisinden dolayı satılıyor olması düşündürücüdür. Bunu kendi aramızda rekabet ederek, pazarı ve markaları kendimiz aşağıya çekiyoruz. Mesela sağlık gereçlerinde de aşağı yukarı 40’a yakın üretici var, yaklaşık 25 Milyon parça üretim kapasitesi var. Bu ürün grubunda da aynı olumsuzluklar geçerli, sektör paydaşlarının bir ve beraber olup daha iyi ve etkili bir şekilde ülkemizi temsil edip, yurt dışı pazarlarda daha iyi yerlere gelmemiz lazım. İç pazarda da durumumuz pek farklı değil; bir seramik kaplama malzemesinin döşenmesinde m2’si için en ucuz 15TL talep ediliyor, ama bir metrekare seramik onca maliyet ve yatırıma rağmen 15TL değil. Bugün pazarda m2’si 8-10TL arasında fiyatla satılan ürünler mevcutsa yine durup düşünmemiz lazım. “Fuarın CNR’a geçmesi bize göre olumlu bir hamle oldu.” Türkiye’de UNICERA Fuarı iyi bir etkinliktir. CERSAIE Fuarı’ndan sonra Avrupa’nın en büyük ikinci fuarına sahibiz. Bu yıl fuarın CNR’a geçmesi bize göre olumlu bir hamle oldu. Lokasyon olarak havaalanına yakın olması ve insanların daha rahat ulaşabileceği bir yer olması sebebiyle UNICERA’nın bu sene daha iyi olacağına inanıyoruz. Onun için bizde fuardaki yerimizi aldık. Grubumuzun hedefleri arasında uluslararası bir firma olma isteği var. Markamızı da bütün dünyada tanıtabilmeyi istiyoruz. Avrupa’ya açılma nedenlerimizden biri de budur. Biz “Dayanıklı Seramikler” anlamına gelen Dura-tiles markamızı tercih ederken de uluslararası bir marka olma vizyonumuzla karar verdik. Bugün gerçekleştirdiğimiz Avrupa yatırımımızda da bunun faydalarını görüyoruz. Politikamız devamlı ama istikrarlı olarak büyümek. Yaptığımız, bildiğimiz ve dedemizden gelen toprakla ilgili işlerimizde büyüyerek daha iyi yerlere ulaşmak istiyoruz. Bizden sonra gelen nesle de bu işi aktarmak için çalışıyoruz. Onlar da ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Biz ülkemize güveniyoruz, önümüzün çok açık olduğunu düşünüyoruz ve ülkemiz için ülkemize yatırım yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’de 15 Temmuz sürecinden sonra iç pazarda bir durgunluk var. Ancak başka sektörlere göre iyi gidiyoruz. Bunun geçici bir süreç olduğunu düşünüyoruz ve sektörümüzün çok daha iyi bir hale geleceğini biliyoruz.



Hakan Günderen

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

firMARKA

Elmor Tesisat Malzemesi Tic. A.Ş. Genel Müdürü

1984 yılında Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olduktan hemen sonra profesyonel iş hayatına başladım. Bir süre Alarko Topluluğunda çalıştıktan sonra askerlik görevimi yerine getirip, Çukurova Holding’e bağlı Auer Pazarlama A.Ş.’de iş hayatıma devam ettim. 1993 yılında geçtiğim Teba Şirketler Grubu’nda yaklaşık 16 yıl kadar görev yaptıktan sonra, 2005 yılında ayrılarak Elginkan Topluluğu’na bağlı Elmor şirketinin Genel Müdürlük görevini üstlendim. 1984 yılında başladığım iş hayatıma yaklaşık 32 senedir kesintisiz devam ediyorum. Evliyim, biri kız biri erkek olmak üzere iki çocuğum var. “Pazarlamanın dört unsurunu kapsayan tüm faaliyetleri laikiyle yerine getirerek, E.C.A ve Serel markalarını pazar lideri yapmak misyonu olan bir şirketiz.” 1962 yılında kurulan ve benimle yaşıt olan Elmor, sektördeki en eski şirket-

96

“Markalarımızın ve kurumlarımızın itibarını gelecek yıllara taşımak için kurucumuzun oluşturduğu “Yıllarca Beraber” mottomuz birçok anlamı beraberinde taşıyor.” lerden bir tanesi olmasının yanı sıra bir ekoldür. Bu alanda kurulan ilk pazarlama şirketi olması nedeniyle bir okul görevi gören Elmor, o zamandan bu zamana sektöre çok yönetici kazandırdı hala da kazandırmaya devam ediyor. Elginkan Topluluğu rahmetli Kurucu Başkanımız Hüseyin Ekrem Elginkan’ın kurduğu bir topluluktur. 1999 yılında Hüseyin Ekrem Elginkan’ın vefatından sonra Elginkan Vakfı, tüm faaliyetlerin sahipliğini elinde bulunduruyor. Elmor tamamen kurumsal olarak yönetilen

topluluğun şirketlerinden sadece bir tanesidir. Elmor’un faaliyetleri E.C.A ve Serel markalı ürünlerin Türkiye’deki iç pazarda satış pazarlama ve dağıtım faaliyetlerini yürütmek, bayilik teşkilatını kurmak, yönetmek, pazardaki gelişmelerin, tüketici algı ve beklentilerindeki değişim ve gelişmelerin ürün geliştirme süreçlerine feedback olarak aktarılması ve bu beklentilere uygun ürünler gelişmesini sağlamaktır. Kısaca pazarlamanın dört unsurunu kapsayan tüm faaliyetleri laikiyle yerine getirerek, E.C.A ve


“Sağlık seramik gereçlerinde kapasitemiz yetmediği için 2017 yılında yatırıma başlayacağız.”

1980’li yılların başında ise Serel fabrikamız kuruldu. Serel fabrikasında sağlık seramik gereçlerini üretiyoruz. Serel markası Elginkan Topluluğu’nun en önemli ikinci markasıdır. Şuanda pratik olarak 1,5 Milyon adet üretim kapasitesi var ancak kapasitemiz yetmiyor. Kapasite arttırmak için yeni bir fabrika kurma isteğimiz var. 700 Bin klozet kapasiteli yeni bir fabrika kuracağız. Diğer alanlarda da verimliliği arttırmak üzere yaptığımız kapasite artırım yatırımları da devam ediyor. Sağlık seramik gereçlerinde kapasitemiz yetmediği için 2017 yılında yatırıma başlayacağız. Kaplama malzemesiyle ilgili de yatırım yapacağız. Sektörde de bilindiği üzere arazimizi aldık. Bilecik Söğüt ilçesine bağlı Küre mevkiinde yeni bir organize sanayi bölgesi var. Şuanda alt yapı faaliyetleri devam ediyor. Dolayısıyla alt yapı faaliyetleri biter bitmez orada yatırıma başlayacağız. 12 Milyon m2 kapasiteli bir fabrika kurmak planlarımız içerisinde yer alıyor. E.C.A ve SEREL markaları Türkiye için çok önemli markalardır. Bu markaları pazarda layıkıyla temsil edebilmek ve layık olduğu yere getirebilmekle ilgili önemli pazar mücadeleleri yapılıyor. Bir markayı iyi, önemli ve değerli bir marka

Markalarımızın ve kurumlarımızın itibarını gelecek yıllara taşımak için kurucumuzun oluşturduğu “Yıllarca Beraber” mottomuz birçok anlamı beraberinde taşıyor. Kurucumuzun genel felsefesi kurmuş olduğu kurumların kendisinden sonra, gelecekte de devam etmesi ve yıllarca Türk halkıyla beraber olabilmesidir. Böyle bir motto aynı zamanda markanın imajının ve niteliğinin sürdürülmesiyle ilgili de bir vizyon yaratıyor. Bizde yıllarca Türk halkıyla beraber; markamızın değerini, itibarını koruyarak onlara iyi, nitelikli ve hayatlarını kolaylaştıracak ürünler sunmak vizyonuyla yolumuza devam ediyoruz.

“Hem arz hem de dağıtım kanalındaki fazlalığın bir şekilde konsolide olması gerekiyor.” Sektörde uzun yıllar hayatta kalan kuruluşların, felsefesinin doğru bir temel üzerine oturması ve geliştirilebilir olmasıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Popülist sadece yaşadığı dönemi ilgilendiren felsefelerle ilerleyen şirketler geleceğe taşınamıyor. Biz sanayici geleneğimizin sürdürülebilir bir kültür olduğuna inanıyoruz. Bu bilginin de topluluğun içeri-

sinde daha nitelikli ürünler üretmek ve bu durumu sürdürebilmekle ilgili gerekli unsur olduğunu düşünüyoruz. Bu bilgi de gün geçtikçe yeni gelişen teknolojilerle birleşerek yoluna devam ediyor. Satış pazarlamadaki stratejilerimiz; E.C.A ve Serel markalarımızı pazar liderliğini korumak. Bütün stratejilerimizi bunun üzerine kurar ve üretiriz. Agresif olarak pazarda varız çünkü biz hacim üreten bir firmayız. Geniş bir ağa dağıtım yapıyoruz. Bu geniş ağın içerisinde tabi ki süreci yönetmek çok kolay olmuyor. Çok geniş bir dağıtım ağıyla çalıştığınız zaman sizin ilişkide bulunduğunuz kurumların dışındaki diğer kanallara bazı mesajlarınızı iletememe gibi bir probleminiz oluyor. Bu mesajları iletmek ve belli bir strateji etrafında toplamak için bir CRM çalışmamız var. Bununla ilgili önümüzdeki sene çalışmaya başlayacağız. Tüm E.C.A satan satış noktalarından haberdar olabilmek, tüm satış stratejilerimizi, ürünle ilgili özelliklerimizi, ürün rekabet avantajlarımızı anlatabilmek ve bunları tanıtabilmek, kullananları özendirmek, satışa teşvik etmekle ilgili bir program üzerine çalışıyoruz. Bayi ağımız Elmor sektörde çok eski bir şirket olduğu için, bu sektörde olmadığı kadar kurumsallaşmış olduğundan güçlü ve eski bir bayi yapısına sahibiz. Bu bir takım avantajlar getirirken bir takım dezavantajlar da getiriyor. Avantajı; sektörü çok iyi bilen birinci veya ikinci kuşak hatta bazı yerlerde üçüncü kuşakla çalıştığımız bayilerimiz var. Sektörü çok iyi bilen, sektörün içerisinden gelmiş ve belli bir ekonomik güce ulaşmış bayilerle çalışmak bizim için tabi ki çok önemli bir alt yapı sağlıyor. Bu açıdan önemli ve değerli ama şu da var ki bu süre içerisinde birçok bayimiz başka faaliyet alanlarına da geçtiler.

firMARKA

E.C.A markası altında ürettiğimiz ve pazarladığımız ürünler birkaç ana kola ayrılıyor. Ana ve en eski faaliyetimiz olan su armatürlerini Valfsel şirketimizle üretiyoruz. Valfsel şirketimizin bugün 5 Milyon adet ürün üretme kapasitesi var. Yine E.C.A markalı su ve gaz vanaları üreten bir şirketimiz var. İhracat ağırlıklı olarak soğutucu gaz vanaları üretiyor. Sektörümüzde ağırlıklı olarak kullanılan ürünler olan doğalgaz ve su vanalarını üreten Valf Anonim Şirketi’mizin yaklaşık 27 Milyon adet yıllık üretim kapasitesi var. Şirket aynı zamanda çeşitli dayanıklı tüketim malzemelerinin içerisinde kullanılan endüstriyel bir takım ürünler de üretiyor. Fırınların içerisindeki fırın musluklarını, gaz vanalarını, klimaların içerisindeki soğutucu gazlarda kullanılan vanaları üretiyor ve bu vanaların hem iç pazarda hem de dış pazarda satışını gerçekleştiriyor. E.C.A markasıyla panel radyatör ve kombi üretimlerine de başladık.

olarak ayakta tutan en önemli şey piyasaya ve kullanıcısına verdiği güvendir. Yapılan tüm araştırmalarda markalarımıza olan güven endeksi çok yüksek çıkıyor. Ürünlerimizin kalite nitelikleri ve kullanım kolaylıkları, kullanıcıların ürünlerle olan ilişkisindeki problemsiz süreçler bizim kalite anlayışımızın önemli unsurlarından bir tanesidir. Fonksiyonellik ve kolay temizlenebilirilik, hijyen ve özellikle su tasarrufu birinci derecede önem verdiğimiz tasarım kriteri, estetik ise sonrasında geliyor. Bazen estetik düşüncesi ürünlerde fonksiyonelliğin önüne geçebiliyor, bu bizim tercih ettiğimiz bir durum değil.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Serel markalarını pazar lideri yapmak misyonu olan bir şirketiz.

Sektörümüzün sıkıntıları malum, arz fazlası var. Bu arz fazlası dağıtım kanalında önemli bir rekabeti beraberinde getiriyor. Bu rekabetle beraber hem üreticiler için hem bu ürünleri markaları pazarda kullanıcılara satanlar için kar marjları rekabetten dolayı oldukça düştü. Bu kar marjlarıyla da tabi ki bayilerin faaliyetlerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri önemli ölçüde sıkıntıya girmiş oldu. Hem arz hem de dağıtım kanalındaki fazlalığın bir şekilde konsolide olması gerekiyor. 97


firMARKA TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Elmor Genel Müdürü Hakan Günderen ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer Bu kadar çok satış noktası, bu kadar fazla üretici ve marka çok hızlı büyüyen pazarlar için belki normaldir. Türkiye de bu son 10 yılda çok hızlı büyüyen bir pazardı. Ülkenin satın alma paritesi ve milli gelir seviyesiyle göre doğru orantılı. Milli gelir de önemli ölçüde büyüme, sürdürülebilir bir büyüme yoksa belli bir yere gelip durmak zorundadır. Ötesine gittiği zaman artık ekonomik realiteden uzaklaşan bir durum oluyor ki son birkaç yıldır Türkiye’de milli gelir artmamasına rağmen bir takım sektörler hacimleri büyütülmeye çalışarak, devlet ve özel sektör tarafından teşvik edilerek bir ekonomi yaratılmaya çalışılıyor. “Türkiye’de maalesef istikrarlı bir ekonomimiz yok. Hem Türkiye’de kurulmuş faaliyette bulunan kurumlar hem de bu kurumlarda yönetici olarak görev alan kişiler olarak bu durumlara alışığız.” Bu ancak refah seviyesinin artması yani milli gelirin artmasıyla diğer sektörlerdeki diğer alanlardaki büyümelerin de ekonomiye katkısıyla milli gelirin artma-

98

sıyla sürdürülür bir şekilde devam ettirilebilir. Yoksa belli bir süre ancak politika olarak devam ettirilebilir. Şimdi biz o dönemlere girmiş gibiyiz. Türkiye olağan üstü dönemlerden de geçti, bunları da yadsımamak lazım ama en önemli parametre halkın refah seviyesinin artması ihtiyaçlarının niteliklerinin yukarıya doğru gitmesi değişmesi ekonomiyi büyüten en önemli faktörlerden bir tanesidir. Türkiye artık oralarda zorlanmaya başladı. Bizde içinde bulunduğumuz bu durumu doğru algılayıp ona göre politikalarımızı üretmek durumundayız. Markalarımızı ve üreticilerimizi ayakta, çalışanlarımızı işte tutmak zorundayız. Türkiye’de maalesef istikrarlı bir ekonomimiz yok. Hem Türkiye’de kurulmuş faaliyette bulunan kurumlar hem de bu kurumlarda yönetici olarak görev alan kişiler olarak bu durumlara alışığız. O nedenle önümüze bu deneyimlerle daha umutla bakmaya çalışıyoruz. Sektörde eskiden yüzlerce müteahitin ürettiği konut sayısını şimdi çok daha az müteahhitlik firması büyük hacimde

üretiyor. İstanbul’da büyükşehirlerdeki varoş diye tabir ettiğimiz mahallelerde de artık şehrin göbeğinde kalan mahallelerde ki yapılaşmaların da ne kadar kötü ve çarpık olduğunu biliyoruz. Buralarda değiştirme pazarı bitti, sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Pazarın çok büyük bir bölümü yaklaşık %75’e yakını bugün artık toplu konut alanındaki taleplere dönmüş durumda, yani sizin karşınıza talepler bir tane veya bir banyonun ihtiyacı şeklinde değil bin banyonun ihtiyacı şeklinde çıkıyor. Böyle olunca da tabi o konutları üreten üreticinin fiyatlarda da özel talepleri oluyor. Üreticiler de kendi aralarındaki rekabette bu talepleri karşılamak zorunda kalıyorlar ve bu da önemli bir kar düşüklüğüne ve karsızlığa yol açıyor. Eğer; konut üretimi konsolide olduysa o zaman dağıtımın da konsolide olması lazım. Aynı zamanda piyasadaki dağıtıcı sayısının da ona oranla konsolide olması gerekiyor. Yoksa kar üretmeyen zarar üreten ve sisteme zarar veren bir sürü satış noktası olmak durumundadır. Bu hem ekonomiye hem de sektöre zarar veren bir durum olur.


“Bayilerimiz hep yakınıyor; para kazanamıyoruz, masraflarımızı çıkartamıyoruz diye, evet haklılar ama bu bizim kabahatimiz değil.” 10 yıl öncesine gidip baktığımızda kaç tane konut üreten inşaat firması sayabiliriz. 10 taneyi geçmez. Şuan baktığımızda ise 100 tane en azından büyük 1000 dairenin üzerinde üretim yapan müteahhit buluruz. Yapısal bir durum oldu ve hızlı bir şekilde konut üretmek gerekiyordu. Türkiye’nin hem ekonomik kalkınmasına katkı sağlaması hem de deprem nedeniyle niteliksiz konut stokunun bir an evvel niteliğe çevrilmesi gerektiğinden, devlet politikalarında hızlı bir konsolidasyon oldu. Satın alma kooperatifleri kurularak pazarda satış noktası sayıları sınırlandırılabilir. Kooperatife bağlı olan kişilerin rekabet avantajıyla piyasada olabilmeleri, olamayanların mal alamaması veya iyi fiyatlarla mal alamaması nedeniyle hiç rekabet edememesi çok kısa sürede sistemden ayrılması veya belli bazı kişilerin belli bir ortaklık prensibi içinde daha büyük oluşumlar daha büyük sermayelerle kurup

onun profesyonelce yönetilmesi mümkün olabilir ama biz bunları çok fazla yapamıyoruz. Ancak olmak durumunda çünkü bu şekilde sürdürülemez. Bayilerimiz hep yakınıyor; para kazanamıyoruz, masraflarımızı çıkartamıyoruz diye, evet haklılar ama bu bizim kabahatimiz değil. “Sivil toplum örgütlerinin bir vizyon yaratması gerekiyor. Yaratmış oldukları bu vizyona devletten yardım alabilirler.” Türk kültüründe biz bir şeyleri beceremezsek üst bir akılın gelip bize müdahale edip olayı düzenlemesi ve bizi bulunduğumuz durumdan çıkartmasını bekleriz. Bu beklenti Osmanlı kültüründen geliyor. Böyle bir kültürden geldiğimiz için bizde bekliyoruz. Aslına bakarsanız bunu yapacak olan devlet değil. Toplumda bu işleri dizayn edebilecek güç de o toplumun kendi kurduğu sivil toplum örgütleridir. Sivil toplum örgütlerinin bir vizyon yaratması gerekiyor. Yaratmış oldukları bu vizyona devletten yardım alabilirler. Bununla ilgili politikaların hayata geçebilmesi, devletin onların önünü açabilmesi için gerekli mevzuatları yaratmasını bekleyebilir ve isteyebilir. Bununla ilgili bizim sektörde olmasa da bir çok girişimler oluyor. 2015 son on yıl içindeki en iyi sonuçların alındığı çok iyi bir yıldı. 2013’de bu şekilde iyi ve büyüme kaydedilen bir yıldı. 2015’in ikinci yarısı iki seçim gören çalkantılı bir dönem olarak geçse de ilk 9 ayda ki hareket bütün yılı çok olumlu etkiledi. Geçen senin son çeyreğinden beri pazarda önemli bir durağanlık ve gerileme var. Bütün üreticiler ve satıcılar tarafından da bu durum hissediliyor. Kasım seçimlerinden bu yana sektör bir durağanlık içerisine girdi. 2016’nın üçüncü çeyreğinin başlangıcında olağanüstü durumu yaşamamızla daha da bir belirsizlik içerisinde girdik. O zamandan bu zamana da iyi gitmiyor. İlk 6 ay rakamları iyi gibi duruyor ama stoğa üretimde var. Bir çok üretici birden bire duramıyor. Bir çok fabrika sadece bizim sektörümüzde değil birçok sektördeki fabrikalar, işlerin daha da azalacağı varsayımıyla gerekli önlemleri alıyor. Üçüncü ve dördüncü çeyrek üretim verilerinde zaten bu durum görülecek. Biz de önümüzdeki yılın çok parlak geçeceğini

düşünmüyoruz. Bunun için de gerekli önlemleri bugünden alıyoruz. Pazarda rekabet koşulları yine sert olacak orası kesin. Bir çok ruhsatı alınmış iş var. Yeni ruhsatlar ilk 6 ayda geçen seneye göre olumlu bir şekilde gitti ama ikinci 6 ayda bakalım ne olacak. Bu da bize gelecek yıllarla ilgili önemli bir gösterge olacak. Bu göstergeler doğrultusunda ilk 6 aya bakarak, önümüzdeki yılı biraz daha olumlu değerlendirmek lazım. Ancak ikinci 6 ayda inşaat ruhsatlarında bir azalma söz konusu olursa o zaman biraz daha bu yıla göre benzer bir yıl, biraz daha olumsuz bir yıl olarak değerlendirebiliriz. Eylül-Aralık bizim bütçe dönemimiz şimdi bunun parametrelerini oluşturmaya çalışıyoruz. Sektörün genelinde çok iyimser bir bakış açısı yok. Önemli bir büyüme beklentimiz yok. Ancak büyüme her zaman konulması gereken bir hedeftir. Ekonomi eğer buna izin verirse büyüme hedeflerini gerçekleştirmekle ilgili mücadelemiz devam edecek. “Fuarın ulaşılabilirliği açısından baktığımız zaman Beylikdüzü’ne göre çok daha kolay ulaşılabilecek bir lokasyonda olacak. Dolayısıyla ziyaretçi sayısının daha fazla olacağını düşünüyorum.” UNICERA Fuarı’nın CNR’a geçişinin fuara olumlu yansıması olacağını düşünüyoruz. Fuarın ulaşılabilirliği açısından baktığımız zaman Beylikdüzü’ne göre çok daha kolay ulaşılabilecek bir lokasyonda olacak. Dolayısıyla ziyaretçi sayısının daha fazla olacağını düşünüyorum. Ziyaretçi sayısının nicelik olarak yüksek olması çok önemli değil. Bizim için önemli olan o niceliğin içerisindeki nitelik. Ne kadar nitelikli bir alım gücünün fuara geldiği özellikle yabancı ülkelerden gelen misafirler açısından bizim için daha önemlidir. Türkiye maalesef son birkaç aydır sınırlarının dışında askeri operasyonlar yapan, yurt dışından bakıldığı zaman savaş durumunda bir ülke olarak algılanıyor. Bu Türkiye’ye yabancı ziyaretçilerin gelmesini engelleyen bir durum oluyor. Bu da yabancı katılımın düşük olacağı endişesini yaratıyor. İletişim bugün o kadar interaktif ki fuara katılan herkes kimin ne yaptığını zaten biliyor. Yılda bir defa fuara gelip de ürünleri görüp ondan sonra onun üzerine gitmek olmuyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Bu yapısal durumun kendi içerisinde çözülmesi lazım. Bunun çözümü için çeşitli modeller var. Mesela Almanya’da satın alma kooperatifleri var. Küçük satış noktalarını belli şehirde belli sayıda sınırlandırmak kaydıyla, şehrin potansiyeline göre o sistemin içerisine dahil oluyorlar. Onlara toplu alım imkanları yaratan ve üreticilerden kendi adına toplu alımlar yapan sonra da küçük bayilere dağıtan, kar amacı gütmeyen sadece giderlerini çıkaran satın alma kooperatifleri kurmuşlar. Bunlar özel statülü ve dağıtımda bu alanda ekonominin yaklaşık %30-35’i böyle yürüyor. Diğer tarafta yapı marketler tarafında çok büyük bir hacim var. Pazar bu şekilde konsolide olmuş durumda. Türkiye’de ise konvansiyonel bayilik sistemi güçlü olduğu ve çok yaygın olduğu için yapı marketler çok fazla etkili olamadılar. Bir de Türkiye’nin geleneksel veresiye alım şekli olduğundan hiç başarılı olamadılar. Gerçi son dönemde kredi kartları çok yaygınlaştı, bununla ilgili yapı marketlerin şansı çok daha fazla artmış durumda ama her nedense bizim halkımız hala mahalledeki nalburdan musluk almaya devam ediyor. Dağıtım kanalı bu şekilde devam ediyor ama kar üretemiyor.

firMARKA

“Konut üretimi konsolide olduysa o zaman dağıtımın da konsolide olması lazım.”

99


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

firMARKA

“Dünya çok ciddi bir yangın yeri. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu karışıklıkların düzeleceğini sanmıyorum. Buna göre bir politika belirlememiz gerekiyor.”

Özellikle yabancılar açısından dış pazarda bizim fuar organizasyonumuzun satışlarımıza önemli bir katkısı olmaz. Yabancıların buraya gelip bizi anlamaları üreticileri, markaları tanımaları, bilmeleri, anlamaları ve yeni alıcı olmaları açısından önemli. Biz fuara daha çok o yönde bakıyoruz. Onun dışında bayilerimizin ziyaret edip yeni ürünlerimizi daha detaylı daha yakından gördüğü ve rakiplerle karşılaştırdığı bir arena olarak değerlendiriyoruz. Fuarcılık aslında dünya genelinde sıkıntı yaşayan bir sektör. Çünkü artık ürüne hizmete ulaşmak o kadar kolay ki bugün öyle internet siteleri var ki; ürün sanki yanınızdaymış gibi duruyor. Ancak çok bakir yeni pazarların dışında iş yapma hacimlerine çok büyük etkisi artık kalmamaya başladı. Fuarlar artık bir gövde gösterisi olarak görülüyor. Bundan 2025 sene önce katıldığımız fuarlarda çok satış yapardık. Bugün artık bunlar pek gerçekleşmiyor. Özellikle Türkiye’de düzenlenen fuarları üreticilerin ve markaların bir güç gösterisi olarak değerlendirmek gerekiyor. Biz zaten olaya böyle bakıyoruz. Son 4-5 yıldan beri yakın coğrafyada, Afrika ve Asya’dan gelip ticaret yapan müşterilerinde olması hoşumuza giden bir durum. Bunlar geçen yıl azaldı. Bu sene ise Türkiye’deki jeopolitik konjonktüre bağlı olarak da olumlu gözükmüyor. Umarım düşündüğümüz gibi olmaz da daha çok gelen olur. İnşaat sektörü dediğimiz zaman tamamen yapı üretim ve müteahhitlik alanına giren alan olarak değerlendiriyoruz. Böyle baktığımız zaman Türkiye şuanda 80 Milyona yakın nüfusu ve 20 Milyona yakın hane sayısıyla aslında Avrupa’da çok önemli potansiyele sahip ülkelerden bir tanesi. Bundan daha büyük

100

potansiyel bir tek Rusya’da var şuanda. Avrupa’da yok çünkü Avrupa şehirleri oturmuş, yüzyıllardan beri neredeyse tarihi eser haline gelmiş binalardan oluşuyor. Bu binaları çok iyi korudukları için de ancak içerisinde tadilat ve yenileme çabalarıyla yürüyen bir hal var. Yeni bina yapmak nüfusları da çok hızlı büyümediği için bir ihtiyaç değil. Şehirlerinin sıkışan yaşam alanlarının genişletilmesi, şehrin içerisindeki sıkışıklığın rahatlatılabilmesiyle ilgili yeni inşaat alanları açıyorlar. Kamu alt yapı yatırımları da oturmuş, yıllardan beri bu yatırımlar yapılmış. Şuanda orada da çok önemli ve gerekli bir eksik yok. Fakat bizim ülkemizde geçmişte yapılan bir sürü şey var ama hiç biri belli bir nitelikte değil ve bu nitelik şuanda gerekli ihtiyaçları karşılayabilecek durumda da değil. Bu nedenle yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu nedenle Türkiye inşaat sektörü için çok önemli bir potansiyele sahip bir ülke. İkincisi genç nüfusu nedeniyle çok fazla konut ihtiyacı olan bir ülke. Her yıl yaklaşık 700 bin civarında evlenen var. Bu 700 bin yeni konut ihtiyacı anlamına gelir. Bir de 20 Milyona yakın hanenin çok büyük bir bölümü niteliksiz ve değiştirilmek durumunda. Böyle bir ihtiyaç da var. Niteliksiz konutun nitelikliye çevrilmesi yani kentsel dönüşüm anlamında artı yeni nüfusun yeni ihtiyaç alanı artı bireysel yaşamın getirmiş olduğu bir etki de var. Artık ekonomik bağımsızlığını kazanan kişi evlenmese bile evden ayrılıp ayrı bir hane oluşturabiliyor. Bunun da getirmiş olduğu etkilerle çok ciddi bir konut ihtiyacı var. Alt yapıda çok ciddi sıkıntılar var, hala çözülmüş değil. Alt yapıyla ilgili devletin yapması gereken çok ciddi yatırımlar var. Üst kamu yatırımları anlamında baktığımızda okul, hastane, adliye, spor salonu, stat gibi alanlarla ilgili son on yılda çok ciddi yatırımlar var. Mesela tam gün eğitim yasası hayata geçirilse 3000 tane okula ihtiyaç olacak. Bütün bunlar devletin alt yapıyla ilgili ihtiyaçlarını ortaya koyuyor. Bu iki alanda da Türkiye’nin önemli bir ihtiyacı var. Bunun yapılabilmesi için Türkiye’nin ekonomisinin de büyüyen bir ivmede belli bir büyüme hızının üzerinde gide-

rek yaratmış olduğu değerle bu yatırımları yapabiliyor olması lazım. Özel sektörün kar üreterek bir sonraki projeye finansman kaynağı yaratabiliyor olması lazım. Bunlar düzgün gider ise Türkiye inşaat alanında çok önemli gelişmeler kaydedebilecek olan bir ülke. Bu açıdan olumlu bir senaryo var. Diğer taraftan baktığımızda da içinde bulunduğumuz jeopolitik konjonktür önümüzdeki 10 yılda çok büyük belirsizlikler ortaya koyuyor. Bunu öngörebilmek çok zor, bunun ekonomi üzerinde yaratacağı etkileri öngörebilmek çok zor. Önümüzdeki 10 yılı duruma göre geliştirilecek politikalarla götürülecek bir dönem olarak görüyorum. Çok büyük bir büyüme potansiyeli olan bir sektörün içerisindeyiz. Bu markaların temsilcileri olarak ve bu üretim gücü olarak Türkiye’nin bu potansiyeline inanıyoruz. İşlerin düzgün yürümesiyle ilgili gerekli konjonktürün oluşması durumunda sektörün gelişmemesi için hiç bir neden yok. Ancak öngörülemeyen bir sürü şey ve bunların getireceği belirsizlikler var. O bakımdan da bu sanayi kuruluşlarının yöneticileri olarak hem yatırım anlamında hem de gelişim anlamında bu potansiyelin içerisinde önümüzü görmekte zorlanmanın da büyük sıkıntılarını yaşıyoruz. Dünya çok ciddi bir yangın yeri. Bu istikrarsızlık ve dengesizlik Türkiye’nin üzerinde de çok önemli ekonomik baskılar yaratıyor. Türkiye’nin Rusya’yla olan ilişkilerinde, ticaretinde sekteye uğraması hem turizmi hem de reel sektörü önemli ölçüde etkilemiştir. Yine Orta Doğu’da ki karışıklıklar nedeniyle Orta Doğu’daki pazarın mal satın alması önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu açığı gelişmiş pazarlarla kapatma çabasına girildi ama oturmuş düzene mal satabilmeniz için daha iyi malı daha ucuza vermeniz gerekiyor. Bu da başka bir negatiflik yaratıyor. Dünya nüfusu arttıkça karışıklıklar olağan olacak gibi gözüküyor. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte de bu karışıklıkların düzeleceğini sanmıyorum. Buna göre bir politikalar belirlememiz gerekiyor.


Dünyanın Önde Gelen Uluslararası Bina Enerji Teknolojileri, Sıhhi Tesisat, Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Banyo ve Mutfak Ekipmanları Fuarı

Frankfurt, Almanya, 14. – 18. 3. 2017

Water. Energy. Life.

Yapı Teknolojisi için gelecek odaklı çözümlerin tüm göz alıcılığı. www.ish.messefrankfurt.com info@turkey.messefrankfurt.com Tel. 0212 296 26 26

Partner ülke


Nihat Yıldırım

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Üretici

Sanikey Seramik San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

102

1956 yılı Bolu doğumluyum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Metalürji Mühendisliği Bölümünden 1979 yılında mezun oldum. 1979-1981 yılları arasında Eczacıbaşı bursu ile aynı üniversitede seramik konusunda yüksek lisans diploması aldım. 1981 yılında Eczacıbaşı VitrA’da işe başladım. 1988 yılına kadar üretim ve teknik bölümlerde çalıştım. 1988-1990 yılları arasında Teknik Müdür, 19912006 yılları arasında İstanbul - Kartal Fabrika Müdürü olarak çalıştım. 2006 yılında Eczacıbaşı VitrA’dan ayrıldım. Türkiye, İtalya, İsrail ve Mısır’da teknik, üretim ve yönetim danışmanlığı yaptım. 2007 yılında yine sektörün önemli duayenlerinden olan Şadi Burat’la birlikte Sanikey Seramik, 2008 yılında Key Teknik ve Sanikey USA, 2009 yılında Blanco Seramik, 2011 yılında dünyanın en büyük seramik makineleri üreticisi olan İtalyan SACMI firması ile CMT Seramik ve Kalıp Teknolojileri şirketini kurduk. 2015 yılında Key Teknik şirketindeki hisselerimizi Amerikan Fluidmaster firmasına devrettik. Halen Sanikey Seramik San. ve Tic. A.Ş kurucu ortağı ve

Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışma hayatıma devam ediyorum. “Bocchi markasının İtalya dışında tüm dünyada kullanım hakkı Sanikey Seramik’e ait.” Sektörün nispeten yeni olan firması Sanikey Seramik’i 2007 yılında 25 yıl birlikte çalıştığımız Şadi Burat’la birlikte kurduk. Kuruluşunda amacımız sektöre yeni ürün geliştirme ve kalıp üretmekti. 2008 yılında seramik üretimine başladık. 2010 yılında Bocchi markasıyla kendi ürün gamımızı yaratma kararını aldık. Bocchi Avrupa’da ilk olarak engelli ve yaşlı ürünlere odaklanan 66 yıllık bir Italyan firması ve markasıdır. Bocchi firmasının sahibi Tizino Bocchi’nin şirketlerimizden bazılarına ortak olması ile bu markanın ürünlerimiz için kullanılmasına karar verdik. Bu markanın İtalya dışında tüm dünyada kullanım hakkı Sanikey Seramik’e ait. 2008 yılında 125.000 adet/yıl kapasite ile seramik üretimine başlayan Sanikey Seramik 2016 yılında büyüme yatırımla-

rını tamamlayarak 2 ayrı fabrikada yıllık 800 Bin adet kapasiteye ulaştı. Üretim teknolojisi açısından sektördeki en modern üretim yapan fabrikalar arasında yer alıyor. Nitelikli üretim gamı, tasarım ve ürün kalitesi ile sektörün önemli firmaları arasında yerini aldı. Seramik satışlarının %85’lik kısmını ihraç ediyoruz. 2016 yılını SSG sektöründe ihracatta ikinci sırada tamamlayacağız. İç pazar da bizim için en az ihracat kadar önem taşıyor. 2016 yılında kapasitemizin önemli ölçüde artışı ile 2017 yılında iç pazarda satışlarımızı önemli ölçüde artırmayı planlıyoruz. 2017 yılında tüm ürün gruplarında satışlarımızı %50 civarında artırmayı planladık. Bunun önemli bir kısmı iç pazardan gelecek. Her ne kadar markamız İtalyan’sa da biz bir Türk firmasıyız. Kendi pazarımızda markamızın biraz daha büyük olması lazım. Önümüzdeki dönemde Amerika’ya konsantre olacağız çünkü Amerika büyük bir pazar. Amerika’da bazı niş ürünlerde önemli bir pazar payına sahip olmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki sene


“Bocchi markası ile ürün gamını yaratırken yerli ve yabancı tasarımcılarla çalışarak tasarıma yatırım yaptık ve kendi özgün tasarımlarımızı yarattık.” Bocchi markası ile ürün gamını yaratırken Türkiye’de firmaların genel olarak yaptıkları gibi yurt dışındaki öncü firmaların ürünlerini taklit etmedik. Yerli ve yabancı tasarımcılarla çalışarak tasarıma yatırım yaptık ve kendi özgün tasarımlarımızı yarattık. Firmaların tasarımlarının kişiliğini yansıttığını, kendine özgün tasarımları olmayan firmaların kişiliklerinin olmadığını düşünüyoruz. 2017 yılında dünyaca ünlü bir tasarımcı tarafından tasarlanan iki yeni takımımızı pazara sunacağız. Bu yeni ürünlerimizin pazarda markamız için önemli bir katkı getireceğini umuyoruz. Bocchi bundan sonra da tüm ürün grupları için tasarıma yatırım yapmaya devam edecek. Pazarda ürün çeşitliliği artarken, ömürleri düşüyor. Bu nedenle hem yeni ürün geliştirme kabiliyetinin, hem de üretim esnekliğinin önemi gittikçe artıyor. Bocchi’nin bu konuda Türkiye’de açık ara önde olduğunu ve dünyada en hızlı ürün geliştiren firmalardan birisi olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncemiz hem müşterilerimizden aldığımız geri besleme hem de sektördeki süreleri bilmemizden kaynaklanıyor. Üretim süreçlerimizi ise seri üretimden ziyade butik üretim yapabilecek ve müşteri ihtiyaçlarına en kısa sürede cevap verecek şekilde tasarladık. Buna göre üretim araçlarını ve iş akışlarını tasarladık. Üretim planlama, yönetimini ve çalışanlarımızı buna göre eğittik. En modern fabrikaları bile yine insanların yönettiğini ve en önemli şeyin insan olduğunu biliyoruz ve çalışanlarımıza önem veriyoruz.

Türkiye’de sektör ihtiyacı olan her kademede nitelikli insan gücüne genel olarak yatırım yapılmadığını düşünüyoruz. 1970 ve 1980’lerde pazarın %30’u olan renkli ürünler 1990’lı yıllar ve sonrasında tamamı fısıltı renkler olarak %2 altına düştü. Biz kendi markamızla pazara girmeden önce burada boşluk olduğunu, beyaz ve uçuk renklerin sıradanlığını gördük ve pazarı renklendirmeye ve daha eğlenceli hale getirmeye karar verdik. Bu çerçevede pazarda bir eksiklik olarak gördüğümüz bir alanda ‘Rengarenk Bocchi Dünyası’nı yarattık. Daha sonra tüm Türk firmaları ve bazı İtalyan firmaların renkli ürünler yapmaya çalışması, izlediğimiz stratejinin ne kadar doğru olduğunu bize gösterdi. Halen parlak ve ipek mat sırlarla 24 renkte üretim yapıyoruz. Bocchi rengârenk dünyası ile sektöre öncü ve örnek oldu. Bu öncü rolümüzü gelecek yıllarda da devam ettireceğiz. Geliştirdiğimiz ‘Sıfır Pürüz’ (Super Smooth) sır teknolojisini Türkiye’de sadece biz pazara sunuyoruz. Dünyada ise sadece 2 firmada bu teknoloji var. Parlak sır yüzeylerinde bile elle dokunulduğunda hissedilmeyen ancak mikroskopla görülebilen pürüzler var. Kirler bu pürüzlere takılarak sırlı yüzeyde tu-

tunuyor. Sıfır pürüz teknolojisinde, sır yüzeyindeki bu pürüzlerin yüksekliği normal sırdakilerin yirmide biri kadar oluyor. Bu nedenle de sır yüzeyinde kir daha zor tutunur ve az kirlenir. Kirlendiğinde ise daha kolay temizlenir. Bunu, Almanya’da yaptırılan laboratuvar ölçümleri ile belirledik. Ürünlerimizin kullanıldığı yerlerde daha az temizlik gerekir. Klozetlerde fırça kullanım gereğini, lavabolarda temizleme ihtiyacını azaltır ve kolaylaştırır. Sıfır pürüz teknolojisi, havalimanları, alışveriş merkezleri, benzin istasyonları gibi genel kullanım yerlerinde daha az temizlik ihtiyacı nedeniyle; su, malzeme ve işçilik tasarrufu sağlar. Bu özellik, birçok firma tarafından yüzeye pişirim sonrası sürülen kimyasallarla sağlanmaya çalışılıyor ve bu da özelliğin zamanla kaybolmasına neden oluyor. Bocchi yukarıda bahsedilen tasarım, renk ve sıfır pürüz teknolojisi dışında mikrop ve bakteri üremesini önleyen ve hijyen sağlayan Clean Plus+ ve anti bakteriyel sır yüzeyleri , Jet Flush yıkama sistemi, X-L klozet (Büyük klozet), 1 m² banyo gibi ürünleri ile sektörün yenilikçi markası olma özelliğini taşıyor. Bocchi yalnızca vitrifiye değil , bir banyo markasıdır. Kendi kurduğumuz fabrika-

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

dünyaca ünlü tasarımcılarla yeni ürünlerimiz piyasaya çıkacak. Türkiye’de bilinirliğimizi biraz daha arttırmak için çalışmalar yapacağız. Bugüne kadar fuarlara katılma dışında çok fazla bir pazarlama çalışması yapmadık. Tahminimizden daha fazla bilinir olduğumuzu başkalarından duyuyoruz. Biz de bu sene pazarlama faaliyetlerimizi arttırmaya karar verdik.

Üretici

“Beyaz ve uçuk renklerin sıradanlığını gördük ve pazarı renklendirmeye ve daha eğlenceli hale getirmeye karar verdik. Bu çerçevede pazarda bir eksiklik olarak gördüğümüz bir alanda ‘Rengarenk Bocchi Dünyası’nı yarattık.”

103


Üretici TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

mızda üretilen duvar içi gizli rezervuar pazarın en sorunsuz ve sessiz çalışan ürünü özelliğine sahip. Tasarımları yine yerli ve yabancı tasarımcılar tarafından yapılan, üretimleri ise sektörün kaliteli üretim yapan firmaları ile işbirliğiyle yapılarak üretilen banyo mobilyası, küvet, duş teknesi, banyo ve mutfak armatürleri, aksesuarlar. Yaşlı ve bedensel engellilere dönük ürün gamımız iç pazarda en geniş ürün gamıdır. 2017 yılında sektörün önde gelen yer ve duvar karosu üreten firması ile işbirliği yapacağız. Bu firma ile Bocchi için İtalya’da geliştirilen karolarla birlikte Bocchi markası ile karo pazarına giriyoruz. Böylece banyodaki tek eksiğimiz tamamlanmış olacak. Böylece ‘Herkes İçin Banyolar’ anlamındaki ’IL BAGNO PER TUTTI’ sloganı tam anlamını kazanacak. Bocchi gerek tasarımları ve renkleri gerekse kalitesi ile pazarda ulaşılamaz lüks bir marka gibi algılanıyor. Halbuki makul ve ulaşılabilir fiyatları ile Bocchi fazla ödemeden lükse ulaşılabilirliği amaçlıyor ve fiyatlarımız orta ve üst segmentte rakiplerimizden yüksek değil. “Bocchi’nin temel stratejisi bayilerimizle birlikte büyümek ve birlikte para kazanmak. Tüm bayilerimiz bizim ürünlerimizden para kazanıyor. Amacımız mağazalarımızı yaygınlaştırmak değil, bayilerimizi yaygınlaştırmak ve onlarla birlikte büyümek istiyoruz.” Türkiye’de bayilerimize ait 200 satış noktası ile kullanıcılarımıza ulaşıyoruz. Kendimize ait İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere üç mağazamız var. Önümüzdeki dönemde bir de Mecidiyeköy civarında bir mağaza açma planımız var. Bocchi’nin temel stratejisi bayilerimizle birlikte büyümek ve birlikte para

104

kazanmak. Tüm bayilerimiz bizim ürünlerimizden para kazanıyor. Amacımız mağazalarımızı yaygınlaştırmak değil, bayilerimizi yaygınlaştırmak ve onlarla birlikte büyümek istiyoruz. Bayilerimizin birbirleriyle rekabet ederek fiyat kırma politikası ile kazanmalarını istemiyoruz. Aynı bölgelerde değişik kişilere bayilikler vermiyoruz. Biz bayilerimize sadece bizim ürünlerimizi satacaksın diyerek bir baskı yapmıyoruz. Dolayısıyla bayilerimize yardımcı olmak için showroom’larının bize ayrılan kısımlarının mimarı planlamasını yaparak teşhir desteği veriyoruz. Buna karşılık kendi mağazalarımızda bayilerimize teşhir desteği vermiş oluyoruz. Kendi mağazalarımız esas olarak tanıtım ve ürünlerimizi daha iyi teşhir amaçlı ve toplu işlerde bayilerimiz ile işbirliği içinde çalışırlar. Biz proje satışlarında bayilerimizin girdiği bir işe girmiyoruz. 2017 yılında da satış ağımızı bulunmadığımız ya da beklentimizi karşılamayan yerlerde genişletmeye devam edeceğiz. Eskiden tüm işlerimizin %30’u proje, %70’i perakendeden oluşuyordu. Şuanda ise tam tersine döndü. Biz genel olarak büyük projelerde yer almıyoruz çünkü fiyatlar çok düşüyor ve riskler büyüyor. Nitelikli projelere girmeye çalışıyoruz. O projelerde de daha önce piyasada yerleşmiş şirketlerin tekelleri var, onu kırmaya çalışıyoruz. Bir de piyasada İtalyan markası gibi algılandığımızdan bizim çok pahalı ve ulaşılmaz marka olduğumuz düşünülüyor. Aslında bu yanlış bir algılama oluyor. Biz şirket olarak herkese ulaşılabilir lüksü verme stratejisini benimsiyor bunu da “Smart LuxuryAkıllı Lüks” olarak adlandırırken aslında lükse sahip ol diyoruz. Kabul edilebilir fiyatlar, iyi tasarım, kaliteli ürün diyoruz.

“2017 yılında sektörün önde gelen yer ve duvar karosu üreten bir firması ile işbirliği yaprak Bocchi için İtalya’da geliştirilen karolarla birlikte karo pazarına giriyoruz.” “Önümüzdeki birkaç yıl içinde de Amerika’da seramik mutfak eviyesi pazarında bir numara olacağız.” Bizim sektörde yeni müşteri yaratmaktan ziyade rakibin müşterisini çalma olayı var. Bizim zaten başlangıçta stratejimiz herkesin yaptığı ürünleri yaparak yaşama yada büyüme değildi. Biz daha niş ürünleri, daha zor üretimi yapılan ürünleri, daha vazgeçilmesi zor ürünleri yapmayı hedefledik. Dolayısıyla da bunu herkes yapamadığı için biz diğerlerinden farklı olduk. Mesela Amerika’da mutfak eviyesi pazarına girdik. Çok niş bir pazardır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde de Amerika’da seramik mutfak eviyesi pazarında bir numara olacağız. Mutfak eviyesinde hem çelik hem kimyasal malzemelerden yapılan akrilik tipi malzemeler var. Bizim bahsettiğimiz mutfak eviyesi pazarında 5 yıl içerisinde bir numara olmayı hedefliyoruz. Bu sene aynı zamanda Orlando’daki The Kitchen & Bath Industry Show’a katılacağız. Türkiye’de nüfus artış hızı ve şehirleşme hızı yüksek, yani hala insanlar köyden şehirlere doğru geliyor. Dolayısıyla ev ihtiyacı artıyor ve bu şekilde devam edecek. Öte yandan deprem riski nedeniyle İstanbul yenileniyor. Bu yenileme de aynı hızla devam edecek. Tüm bu nedenlere baktığımız zaman inşaat sektörü ne kadar eleştirilen bir sektör olsa da dinamo sektör olarak devam edeceğini düşünüyoruz.



Emin Kasan

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Üretici

Termo Teknik Ticaret ve Sanayi A.Ş. Ticari Genel Müdürü

Amerika’da Virginia Polytechnic Institute and State University’de eğitim gördüm. İş hayatım 1989’da Termo Teknik ile başladı ve halen devam ediyor. Termo Teknik, Türkiye’nin ilk radyatör fabrikalarından biri olarak 1966 yılında İstanbul İstinye’de kuruldu. Kat kaloriferi sistemleri üretimine 1986’da başlayarak ısı sistemleri tedarikçisi olmanın ilk adımlarını attı. Bugün dünyanın en büyük panel radyatör üreticisi olan Termo Teknik, aynı zamanda Türk tüketicisine sunduğu yüksek verimli kombi ve kazan serisi ile de Türkiye’nin sayılı ısı sistemleri tedarikçileri arasında yer alıyor. Panel radyatör alanında iç piyasadaki öncülüğünün yanında, 50’den fazla ülkeye de ihracat yapıyor. 2005’den bu yana panel radyatör dalında her yıl ihracat şampiyonu oluyor. 1991 yılında Çorlu’daki yeni modern tesislerine taşınmasını ve 1999 yılında İngiltere merkezli ısı sistemleri devi Stelrad Radiators Group Ltd. (SRG)’e

106

“Termo Teknik, panel radyatör alanında 50’den fazla ülkeye ihracat yapmaktadır.” iştirakini takiben, üretim tesislerine 100 Milyon Dolar’ın üzerinde yatırım yaparak fabrikanın kapasitesi yıllık 400 Binden bugün yıllık 4,5 Milyon metreye ulaştırarak dünyanın en büyük panel radyatör fabrikası haline geldi. Yıllardır Çorlu’da bulunan fabrikamızda ürettiğimiz Termolux, Softline, TermoStyle, TermoDesign ve Silüet serisi klasik ve dekoratif radyatörlerimiz ve nitelikli kombi ve kazanlarımız ile yıllardır Türkiye’nin en büyük ısı tedarikçilerindeniz. Kombi ve kazan grubumuzda İngiltere’de 110 yıllık tecrübe ve 6 Sigma ile üretilen, yüzde 109’a varan enerji verimliliğine sahip olan LOGIC Premix Yoğuşmalı Kombi ve İngiltere iş dünyasının en prestijli ödülü “The

Queen’s Award” sahibi duvar tipi yoğuşmalı kazan EVOMAX, Türk tüketicisinin ve inşaat sahiplerinin çok sevdiği ürünlerimiz arasında yer alıyor. 2016 yılında Türkiye’ye sunulan IMAX XTRA EL yer tipi yoğuşmalı kazan serisi de, dar alanlarda yüksek ısıtma kapasite olanağı ve kullanım kolaylığı sağlıyor. Yeni tip kazan serisi ile Termo Teknik ‘in merkezi ısıtma sistemleri portföyü genişliyor. LOGIC 26/35 Yoğuşmalı Kombiler enerji verimi ile sınıfının en yüksek enerji verimliliğine sahip. Aynı zamanda en düşük atık gaz seviyesi olan Sınıf 5 NOx sınıfı ile çevrecidir. Bu anlamda Türkiye’ye sunduğumuz her ürünün yüksek verimli, çevreci ve uzun ömürlü olması en önemli kriterlerimiz arasında yer alıyor.


İngiltere ısıtma sektörünün, 110 yıllık deneyimli ve tanınmış kuruluşu Ideal Boilers ile Termo Teknik arasında yapılan işbirliğiyle IMAX XTRA EL yer tipi yoğuşmalı kazan serisi 2016 yılında Türkiye’ye sunuldu. IMAX XTRA EL yer tipi yoğuşmalı kazan serisi, dar alanlarda yüksek ısıtma kapasite olanağı ve kullanım kolaylığı sağlıyor. Yeni tip kazan serisi ile Termo Teknik‘in merkezi ısıtma sistemleri portföyü genişliyor. Termo Teknik ürünleri iç ve dış pazarda tüketiciyle buluşuyor ve beğenilerek kullanılıyor. Geçtiğimiz dört yılda iç pazarda çok hızlı bir gelişme göstererek panel radyatörde %420, kombide ise %480 büyüme kaydederek bayi sayımızı %90 arttırdık. Bugün Termo Teknik, 500’e yakın satış noktası ve 140’ı aşan servis ağı ile Türkiye’nin her bölgesinde hizmet veriyor.

Termo Teknik panel radyatör alanında bugün iç piyasadaki öncülüğünün yanında, 50’den fazla ülkeye de ihracat yapıyor. İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) tarafından verilen İhracatın Yıldızları Ödülü”nü “Panel Radyatör” kategorisinde ihracat lideri olarak 2005 yılından bu yana 9 kez aldık. Termo Teknik aralarında ABD ve Rusya’nın da bulunduğu 50’yi aşkın ülkeye ürünlerini ihraç etmekte ve özellikle kaliteye, iyi hizmete önem veren Batı Avrupa ülkelerinde Termo Teknik ürünlerine çok büyük ilgi gösterilmektedir.

Termo Teknik olarak uzun vadeli hedefimiz ise Türk tüketicisine bugün Avrupa ve Amerika dahil dünyanın dört bir yanında kullanılan panel radyatörlerimizin uluslararası standartlar tarafından kabul görmüş kalitesini sunmak; aynı zamanda yenilikçi ve dekoratif bir radyatör serisi ile tüketicimizin zevkine de hitap etmeyi istiyoruz. Ayrıca İngiltere’de üretilen kombi ve kazan grubumuz ile de Türk tüketicisini Türkiye’den çok daha uzun yıllardır doğalgaz kullanan Avrupa ülkelerinde standartlaşmış ürün kalitesiyle buluşturmayı hedefliyoruz.

Türkiye’de yeni inşaat üretiminde önümüzdeki 10 yıl boyunca istikrarlı büyümenin devam etmesi bekleniyor. Ayrıca kentsel dönüşüm projelerinin en azından önümüzdeki 8 yıl daha yoğunluğunu arttırarak devam edeceğini ön görüyoruz. Bu faktörler hem radyatör hem de genel anlamda ısıtma pazarını büyütmeye devam edecek. Ayrıca yeni getirilen enerji verimliği düzenlemeleri yüksek enerji verimliliğini destekleyerek yüksek verime sahip Termo Teknik ürünlerinin önünü açacak. Termo Teknik, 2016 yılında iç piyasada 1 Milyon metreyi aşan panel radyatör satışına ulaştı. Geçtiğimiz 5 yılda sektörde her yıl büyüyen Termo Teknik’in iç pazarda 2011 yılında yüzde 7 olan pazar payı 2016 yılında yüzde 20’ye ulaştı. Önümüzdeki 5 yılda da iç pazar payında artışımızın sürmesini hedefliyoruz.

Bugün sektörün en önemli sorunu bazı firmaların kaliteden taviz vermek zorunda kalması ve Türk üretiminin Avrupa’daki kalite algısının olumsuz yönde etkilenmesidir. Termo Teknik olarak yüksek üretim teknolojimiz ve modern yöntemlerimiz, uyguladığımız standartlar ve yüksek kaliteli ürünlerimiz ile sektöre örnek olmaya ve sektörün kalitesini yukarı çıkarmaya çalışıyoruz. Termo Teknik üstün teknoloji ile yeni ürünler geliştirmeye ve ihraç etmeye, ısıtma sitemleri piyasasında dünyanın önde gelen markalarının seçkin ürünlerini Türkiye’ye sunmaya, iş ortaklarının her zaman yanında olmaya ve son kullanıcılara etkili hizmet vermeye devam edecektir.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

EVOMAX; ileri teknoloji teknik tasarımı ve gelişmiş kontrol aksesuarları sayesinde, sabit verimlilikte çalışarak istenen sıcaklığı yakalayabilecek bir tasarıma sahip ve bu sayede minimum enerji tüketimi ile maksimum konfor sağlıyor. EVOMAX, 42, 65, 90, 105, 125, 160 kW ısıtma kapasiteleri ile farklı büyüklükteki ısıtma ihtiyaçları için de kullanılabiliyor; talep edildiğinde gelişmiş tek kontrol paneli ile 15 adet kazan birlikte kaskad (sıralı) çalışarak 2400 kW’a varan ısıtma kapasitesine ulaşabiliyor.

Üretici

“Bugün sektörün en önemli sorunu bazı firmaların kaliteden taviz vermek zorunda kalması ve Türk üretiminin Avrupa’daki kalite algısının olumsuz yönde etkilenmesidir.”

İç piyasada yaşanan hızlı genişlemenin temelinde Termo Teknik’in bayileri ile kurduğu güvene dayalı ilişki anlayışı bulunuyor. Yıllardır birlikte olduğumuz iş ortaklarımızdan, yeni iş birliklerimize kadar tüm ilişki süreçlerimizde karşılıklı memnuniyeti ve istikrarı başarının en önemli kriteri olarak görüyoruz. Türkiye’nin her bölgesine yayılmış alanında uzman servis ağımız ile tüketicilerimize de yerinde hizmet ve destek veriyoruz. Özellikle panel radyatörlerimiz için sağladığımız yerinde değişim ile yüksek müşteri memnuniyeti yakaladık.

107


Harudyun Biberyan

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İçimizden Biri

Arma Yapı Malz. Ltd. Şti. Firma Sahibi

108

1953 İstanbul doğumluyum. İş hayatına 1965 yılında babamın fabrikasında başladım. Fabrikamız Topkapı-Maltepe’de, satış yerimiz ise Perşembe Pazarı’ndaydı. O zamanlar Set Vana adı altında pik vana üretimi yapıyorduk ama ben çoğunlukla satış yerimiz olan Perşembe Pazarı’nda bulunurdum. O zamanlar Perşembe Pazarı’nın ayrı bir kültürü vardı. O döneme ait hatırladığım güzel bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. 13-14 yaşlarındayken Ankara’dan bir gün bir müşterimiz mağazamıza geldi. Ben arka taraftaydım ve müşterimizin babamla konuşup bir malzeme sorduğunu, babamın ise bizde olmadığını komşuda olabileceğini söylediğini duydum. Müşteri çıktıktan sonra babama rafların dolu olduğunu neden öyle söylediğini sordum. O malları sattığını söyledi ama sonrasında işin aslını öğrendim. Biz o gün siftah yapmıştık ama komşumuz yapmamıştı, babam o yüzden o müşteriyi komşuya yönlendirmişti. O günlerde Perşembe Pazarı’nda böyle güzel bir kültür vardı. Bugün ise böyle bir şey kalmadı. 1970’li yıllarda senetlerin baş-

“Perşembe Pazarı’nda güzel bir kültür vardı. 1970’li yıllarda senetlerin başlamasıyla piyasa bu duruma kadar geldi. Eskiye baktığımız zaman söz senet demekti.” lamasıyla piyasa bu duruma kadar geldi. Eskiye baktığımız zaman söz senet demekti. Haftadan haftaya, cumadan cumaya ödemeler yapılırdı. Van’dan Hakkâri’den 3 gün sonra para hesabınızda olur, mallar hemen kamyonlara yüklenirdi. Farklı illerden İstanbul’a gelen müşterilerimiz yörelerinin en ünlü neyi varsa ondan mutlaka getirirlerdi. Mesela Malatya’dan geliyorlarsa mutlaka kayısı getirirlerdi. O dönemlere dönüp baktığım zaman hayatıma çok kıymetli tecrübeler kattığını görebiliyorum. Benim hayatta en büyük şansım doğru insanlarla karşılaşmış olmamdır.

Karşıma çıkan değerli insanları iş ilişkisinden dostluk kardeşlik ilişkisine çevirmekse en büyük başarımdır. Hayata pozitif yaklaşan ve dezavantajı avantaja çevirmeyi başaran bir yapım var. Çalışmadan emek harcamadan başarı elde etmek imkânsızdır. Bu nedenle yaşadığımız her olumsuzluğu bir ders kabul edip olumluya çevirmek bizim elimizde diye düşünüyorum. “Şirketimizin yapısı gereği, şuanda ağırlıklı olarak mekanik firmalarına mal satıyoruz. ” Arma Yapı 1975 yılında kuruldu. O dö-


nem babam Set Vana’dan ayrılmıştı, bende askerliğimi yapıp gelmiştim. Hem imalat hem de satış yerimiz vardı. İmalatı 1994 yılında bıraktık. Satış tarafında şuanda oğlumla ve değerli çalışanlarımla beraber bu işi devam ettiriyoruz. Şirketimizin yapısı gereği, şuanda ağırlıklı olarak mekanik firmalarına mal satıyoruz. Oransal olarak az olmakla birlikte satıcı müşterilerimiz de mevcut. Şuanda Ümraniye, Hadımköy ve Zeytinburnu’nda 35 çalışanımızla 5500m2 kapalı alanda, 12 aracımızla faaliyet gösteriyoruz. Ekpaş, Çayırova Boru, Wavin-Pilsa, Novaplast, Duyar Vana, Ayvaz bayiliklerimiz arasında yer alıyor. Bugünlerde ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullar hepimiz tarafından idrak ediliyor. Bu sürecin geçici olmasını temenni ediyoruz. Bu dönemde üzerimize düşen özveriyi hepimiz bir şekilde göstereceğiz. Eskiye baktığımızda iş

hacimlerimiz çok daha küçüktü. 50-60 dairelik bir iş geldiğinde çok büyük iş diye yorumlardık. Bugün ise 500-600 daire büyük iş olarak tanımlanıyor. İşler büyüdükçe bizim aldığımız risklerde büyüyor. Hem üretici hem de müşterilere karşı risklerimiz çoğaldı. Sadece sattığımızın riskini kontrol etmek değil aldığımızın da riskini yönetmek zorundayız. Ben bugün ürününü sattığım bir üreticinin başına sosyal, siyasal, ekonomik herhangi bir şey gelir mi diye düşünüyorum. Ayrıca riskler bu oranda artarken karlarda aynı oranda azaldı ve bunun yanı sıra giderlerimiz de çok arttı. “Sektörden edindiğimiz bazı duyumlarda, kimi firmaların bilhassa riskli gördükleri projeleri bayilere yönlendirdiklerini, görece daha az riskli bulduklarını ise seçip direkt muhatap olduklarını duyar olduk. ” Üreticiler kendileri gidip nihai kullanıcıya mal satmıyorlar, bizim üzerimizden

bu satışı gerçekleştiriyorlar. Bu noktada bizler de onların emniyet sübapı görevini görüyoruz. Bu da birçok işleri %1, 5-2 gibi karlarla yapmayı gerektiriyor ancak biz prensip gereği böyle işlere girmiyoruz. Şirketimizin ifade edilen bu minimum kar marjları ile dönmesi mümkün değil. Arma Yapı sürdürülebilir olmayan uygulamalardan daima kaçınır ve bunu çalışanlarına, müşterilerine, iş ortaklarına ve hissedarlarına karşı bir sorumluluk olarak kabul eder. Üreticiler bayilerini by-pass ederek direkt satış yapmazlar diyoruz ama pazardan edindiğimiz bazı duyumlarda, kimi firmaların bilhassa riskli gördükleri projeleri bayilere yönlendirdiklerini, görece daha az riskli bulduklarını ise seçip direkt muhatap olduklarını duyar olduk. Bu durum bayilere ciddi zarar veriyor. Şirket olarak insan kaynağı kalitemizi ve hizmet kalitemizi öne çıkararak rakiplerimizden kurumsallaşmaya büyük

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

“Sadece sattığımızın riskini kontrol etmek değil aldığımızın da riskini yönetmek zorundayız.”

İçimizden Biri

Raif Ağanoğlu, Harudyun Biberyan ve Aydın Eşer

109


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İçimizden Biri

TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer ve Harudyun Biberyan

“Gelecekteki süreçte iyi organize edilip, iyi planlanması, finansmanın iyi yapılması koşuluyla, Türkiye’de inşaat sektöründe bir sorun olmayacağı görüşündeyim.” önem veriyoruz ve hizmette ön plana çıkarak rakiplerimizden ayrışmaya çalışıyoruz. Hiç bir zaman fiyatları kırarak yapılan rekabetin içinde olmadık. Biz Arma Yapı’nın hizmet kalitesiyle, çalışma kültürüne yaptığı yatırımla, elindeki veya yeni yaratılan insan kaynaklarına yapılan yatırım ve kalite çizgisini biraz daha yükseltebilmek için elimizden geldiğince çalışıyoruz. Farklılığı yaratmak için başka çaremiz olmadığının bilincindeyiz. Çünkü sattığımız ürün tüm rakiplerimizle aynı. Farklılık yaratmanın en temel unsurunun kurumsallaşmadan geçtiğini düşünüyoruz. Bildiğimiz birçok büyük grubun kurumsallaşma sürecinin 10’larca yıl sürdüğünü düşünürsek, Arma Yapı’nın da bugünden başlattığı kurumsallaşma çabaları ne kadar zaman alırsa alsın olumlu sonucunu da kesinlikle göreceğiz. “Enflasyon olayı vardı, malı satsanız da satmasanız da zaten parayı kazanıyordunuz. Bu dönemde ise hepimiz kaybediyoruz. O dönemlerde kar oranları çok yüksek olduğu için ufak kayıplarımızı da çok çabuk geri kazanabiliyorduk. ” Türkiye şartlarında uzun vadeli hedefler koymak çok zor. Malum bir 15 Temmuz süreci yaşadık bütün piyasamızın dengesi şaşırdı. Ticarette her gün bir sürprizle karşılaşabiliyoruz ama en büyük avantajımız bugüne kadar bunları çok sık yaşadığımız için sağlam bir deneyime sahibiz. Eskiden büyük krizler yaşandığı zaman bizler para kazanıyorduk ve o dönemlerde karlarımız çok yüksek-

ti. Enflasyon olayı vardı, malı satsanız da satmasanız da zaten parayı kazanıyordunuz. Bu dönemde ise hepimiz kaybediyoruz. O dönemlerde kar oranları çok yüksek olduğu için ufak kayıplarımızı da çok çabuk geri kazanabiliyorduk. Enflasyon birçok şeyi örtüyordu o devirde ya da biz öyle görüyorduk. Enflasyondan eninde sonunda kimse kazançlı çıkmaz ama en azından bazı şeyleri örtüyordu. Şimdi ise enflasyonsuz ortamda yaşamaya yavaş yavaş alışıyoruz. Tüm bu yaşananlara rağmen, Türk toplumu her türlü krizi fırsata dönüştürebilmeyi, sıkça yaşadığı krizlerden edindiği tecrübe ile başarabiliyor.

inşaat sektöründe bir sorun olmayacağı görüşündeyim. Bu noktada en önemli konu finansmandır. Eninde sonunda finansman bir yere tosladığı zaman domino taşı gibi herkes birbirinin üstüne yıkılıyor. Şuanda bütün inşaatçıları bankalar finanse ediyor. Bankalar elini inşaatçılardan çekerse domino taşları da birbirinin üstüne yıkılır. Bunun farkında olan devletimiz de faizleri indirelim diye çalışmalar sürdürüyor. “TİMDER için her zaman sektör önceliği var ve bu önceliği önemseyip hareket ediyor, bu da sektöre değer katıyor. ” TİMDER’in bu dönem Yönetim Kurulu’nda yer alıyor olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Bu vesile ile başta Yönetim Kurulu Başkanı’mız olmak üzere Yönetim Kurulu’nda yer alan tüm arkadaşlarıma çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Başta eğitim faaliyetleri olmak üzere TİMDER’in gerçekleştirdiği tüm çalışmalar sektöre büyük değer ve önem katıyor. TİMDER, gerçek manada örnek gösterilebilecek, güçlü bir STK’dır. TİMDER’in yönetiminde geçmişte ve bugün görev alanlar ile tüm üyeleri eminim ki çok güçlü bir organizasyonun içerisinde bulunduklarını hissediyorlardır, eğer hissetmiyorlarsa mutlaka bu gücü hissettirmek lazım diye düşünüyorum. TİMDER düşünce üstü bir meslek örgütü olduğu için bünyesinde her türlü düşünceden insanın olabileceği bilincini taşıyor ve üyelerine de bunun farkındalığını yaratıyor. TİMDER için her zaman sektör önceliği var ve bu önceliği önemseyip hareket ediyor, bu da sektöre değer katıyor.

İnşaat sektörü çok büyük bir faaliyet alanını kapsıyor. İnşaat sektörünün önü Türkiye gerçeğinde çok açık. Kentsel dönüşümü, nüfus artışı, deprem kuşağı gibi etkenler Türkiye’nin gerçeğidir. İnşaat sektöründe şuanda 17 Milyon konut var, hiç nüfus artışını hesaba katmazsak 10 Milyon yeni konuta ihtiyaç var. Her yılda 400 Bin kişi evleniyor ve bu da demektir ki 400 Bin yeni eve ihtiyaç var. On yılda yılda 1 Milyon konut yapsak ki sadece 700-800 Bin konut yapıyoruz, 400 Bin tane de yeni evlenen dersek 14 Milyon konut eder. Biz bu rakamı 25 senede yapamayız. Gelecekteki süreçte iyi organize edilip, iyi planlanması, finansmanın iyi yapılması koşuluyla, Türkiye’de Harudyun Biberyan ve Warujan Biberyan

110


STONE COLLECTION

Yeni Trend Kelimenin tam anlamıyla dokunma hissi sunuyor. Çalışmalarımızın ana hedefi insanların gündelik hayatını geliştirmek olarak görüyoruz. Oluşturulan nesnelerin her biri hayatı iyileştirmek için tasarlanıyor. Bu yolu da gerçeklik belirliyor. Araştırıyoruz, doğanın çeşitliliğinden fikir alarak kapsamlı çözümler sunan ürünler yaratıyoruz. Sanica Stone Koleksiyonu bunlardan belki de en önemlisi.

Daha detaylı bİlgİ İçİn:

+90 212 855 80 80 www.sanica.com.tr


Süleyman Karahan

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İçimizden Biri

Emek Yapı Malz. San. Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı

112

1956 yılında Elazığ’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Elazığ’da tamamladım. Sonrasında 1979 yılında, İstanbul’a gelerek açtığım nalburiye dükkanı ile ticaret hayatına atıldım. İlk sermayem, babamın biriktirdiği alın teri olduğu için firmamın adını Emek Yapı koydum. “Rekabet arttı, karşımızdaki tüketici alışkanlıkları ve proje tipi değişti. Bunlardan dolayı son yıllarda eski alışkanlıklarından kurtulamayan ve fazla stok yapan herkes zarar ediyor.” O dönemde İstanbul’da yapı sektörü yeni yeni gelişiyordu. Tüketim üst seviyede ve büyüme hızı çok fazlaydı. İnşaat sektörüne girerek iyi bir karar verdiğimi çok zaman geçmeden anladım. O dönemlerde işlerin yoğunluğundan öğle yemeği yemeye fırsat bulamıyorduk. Enflasyon oranı çok yüksekti ve esnaf daha parasını ödemeden stoklarından para kazanırdı. Kar marjları da bugüne oranla çok iyiydi. Çek karnesi ve kredi kartının olmayışından nakit veya kısa vadeli senetlerle satışlar yapıyorduk.

“İlk sermayem, babamın biriktirdiği alın teri olduğu için firmamın adını Emek Yapı koydum.” Yıllar ilerledikçe rekabet arttı, karşımızdaki tüketici alışkanlıkları ve proje tipi değişti. Bunlardan dolayı son yıllarda eski alışkanlıklarından kurtulamayan ve fazla stok yapan herkes zarar ediyor.

Biz o dönem nalburiyeye devam ederken ayrıca çimento, tuğla, inşaat demiri gibi kaba inşaat malzemeleri de satmaya başladık. O yıllarda hazır beton dönemi başladı ve bu oluşuma ayak uydura-


madık. Çimento satışlarının zayıflaması bizi farklı arayışlar içerisine itti. Yaptığımız istişareler sonucunda seramik ve yapı malzemeleri işine girmeye karar verdik. İlk mağazamızı 4.Levent Sanayi Mahallesi’nde açtık. Daha sonra 2000 yılında Kâğıthane’de bulunan, açık depo alanına geçerek sektörde öncü bir rol oynadık. Teşhir alanını genişleterek orada hem toptan hem de perakende satışlarımızı arttırdık. 2010 yılında ise bugünkü Kale mağazamıza geçerek teşhir alanımızı 1500m2’ye çıkardık. Şu anda mağazalarımızda 56 kişilik ekibimizle toptan ve perakende satışlarımız devam ediyor.

“İstanbul’da kentsel dönüşüm projelerinin yoğunluğu, perakende müşterilerinin evlerine masraftan kaçınmasına sebep oluyor.” Önümüzdeki yıllarda daha çok proje ağırlıklı satış politikası güdüyoruz. Bu dönemde pazarlama çalışmalarına ağırlık verilmediği zaman mağazalara çok fazla insan gelmiyor. İstanbul’da kentsel dönüşüm projelerinin yoğunluğu, perakende müşterilerinin evlerine masraftan kaçınmasına sebep oluyor. Emek Yapı olarak tüketicilere daha iyi hizmet verebilmek ve yeniyi sunabilmek için Kale mağazamızı büyüterek ve ye-

niden düzenleyerek hizmete açtık. Ayrıca Lineadecor bayiliğini alarak Kale’nin yanı sıra mutfak satmaya da başladık. Bunun da bir ihtiyaç olduğunu gördük ve Lineadecor markasıyla çıktığımız yeni yolculuğun, doğru bir karar olduğunu kısa sürede anladık. Çünkü kalitesi, dürüst çalışma prensibi ve müşteriye verdiği sözü tutmasıyla örnek bir üretici tutumu sergilediler. Kale ve Lineadecor markaları bizim en önemli misyonumuz olan müşteri memnuniyetine katkı sağlıyor. Zaten rekabetin yoğun olduğu günümüzde, biraz fark yaratmak için; sevkiyatları zamanında yapmak, müşteriye verdiğimiz sözü tutmak, mağaza is-

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

“Biraz fark yaratmak için; sevkiyatları zamanında yapmak, müşteriye verdiğimiz sözü tutmak, mağaza ismine ve bayiliğini yaptığın firmaya zarar vermemek için; ticaretin tüm kurallarını yerine getirmek gerekir.”

İçimizden Biri

Sercan Karahan, Süleyman Karahan ve TİMDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aydın Eşer

113


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İçimizden Biri

mine ve bayiliğini yaptığın firmaya zarar vermemek için ticaretin tüm kurallarını yerine getirmek gerekiyor. Artık eskisi gibi araba yolda bekle geliyor, kamyon arıza yaptı, şoför hasta deyip müşteriyi oyalarsak; temsil ettiğimiz markaya, kendimize, çalıştığımız firmaya ve hatta sektöre zarar veririz. Ekonominin gidişatına bakarsak sektörümüzün güncel problemlerini (stok, karsızlık, tahsilat) önümüzdeki yıllarda daha da hissedeceğiz. Sağlam evrak alsak bile, çok fazla açık hesap vermememiz lazım. Bu yüzden zarar ediyoruz. İnşaatlarda arz ve talep dengesi de bozuldu. Firmalar artık geçmiş yıllardaki rakamlarla satış yapamazlar. Kriz derinleşecek ve satış miktarları azalacak. Onun için çok dikkatli olmamız gerekiyor.

114

Sektörün yine önemli bir problemi ise; üreticilerin inşaatlara fiyat verip, bayinin teminatı üzerinden mal sattırması. Yani bir diğer deyişle bayilerin komisyoncu olması… Emlakçı komisyoncularının bile alıcı ve satıcıdan %3’er ücret alarak ortalama %6 risksiz para kazanmaları bizim sektörün ne kadar çıkmazda olduğunun bir diğer göstergesidir. İnşaat şirketlerinden binlerce liralık çekler alıyoruz ki hiçbir garantisi dahi yok. Üstelik birde bayiden teminat istiyorlar. Bizler de bunlardan kurtulmak için mal karşılığı daireler alıyoruz ve bu defa da işletme sermayelerimiz dairelerde yatıyor. Üreticilerin, sektördeki bu sıkıntıyı çözüme ulaştırmaları için alacakları tedbirleri bekliyoruz… Gelecek dönem için de bayi arkadaşlarımıza mağaza masraflarını kısmasını, stoklarını azaltmalarını ve satışlarını gözden geçirmesini tavsiye ediyorum.

Merve Akay, Süleyman Karahan ve Esen Gözükara

Sektöre her zaman katkı sağlamak amacıyla çalışmalar sürdüren TİMDER, kısa süre önce fikir alışverişi yapmak amacıyla bayilerin katılımıyla “Sektör Toplantısı” gerçekleştirdi. Bu toplantı sektörümüz açısından gerçekten çok faydalı bir toplantı oldu. Önümüzdeki dönemde üreticilerin de katılacağı bir toplantı düzenleyerek sektör sorunlarını derinlemesine irdelemeyi düşünüyoruz. TİMDER’in üst birliği olan TİMFED’in sektöre kazandır-

dığı “Sektör Raporu” da son dönemde gerçekleştirilen en faydalı çalışmalardan biri oldu. Sektörümüze hizmet sağlayan bu değerli kuruluşlarda görev alıyor olmaktan dolayı son derece mutluluk duyuyoruz, sektörümüz için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. Sektördeki bütün firmalar ve çalışanlarına, TİMDER ailesine arzuladıkları bir yaşam diler, ayrıca başarılarının devamını temenni ederim.



Yeşim Kurt Şengün

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Geçerken Uğradık

Kurt Yapı İnş. Teks. San. Tic. Ltd. Şti. Yönetici Ortak

Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdikten sonra Almanya’da Uluslararası Pazarlama dalında Master’ımı tamamladım. Bosch’ta Gurup Ürün Müdürlüğü, Türk Philips’te Pazarlama Yöneticiliği yaptıktan sonra kariyerimin 2. yarısında aile geleneğine uyarak ticaretle uğraşmayı tercih ettim. Bu kararımda babam ve ithalatçı yakın bir dostu etkili oldular ve 16 yıl önce pazardaki banyo mobilyası eksikliği konusunda beni ve ortağım olan kardeşimin dikkatini çektiler. Ortağım üç dil, ben de Almanca ve İngilizce bildiğimden ithalat çok zor olmadı. 2000 yılında İtalya’dan banyo dolapları ithalatı ve Grohe bayiliği ile CasablancaKurt Yapı’yı açtık. Seramik, vitrifiye konularında yerli ve ithal markalarla çalışı-

116

“Kariyerimin ikinci yarısında aile geleneğine uyarak ticaretle uğraşmayı tercih ettim.”


“2001’de çıkan ekonomik kriz stratejimizi değiştirmemize neden oldu. Casablanca-Kurt Yapı’yı sadece en üst segmentte konumlandırmayı tercih ettik.”

Hedeflerimiz arasında az sayıda, teşhirine özen gösteren, seçkin bayiliklerin verilmesi ilk sırada yer almaktadır. İstanbul’da UNICERA ziyareti yapacak firmalarla görüşeceğiz. En son teknoloji ile üretilen yeniliklerimizi mimarlara tanıtmak amacıyla uluslararası bir organizasyonla Istanbul Yeşilköy Fuar Merkezi’nde yapılacak Architect@work’e katılacağız.

“TİMDER sektörün bir araya gelebildiği bir platform oluşturuyor.” TİMDER yönetiminde bu yıl ilk kez yer almaktayım. Özellikle eğitim konusu ilgimi çekiyor. Güzel çalışmalara imza atmış derneğimiz sektörün bir araya gelebildiği bir platform oluşturuyor. Kanımca içinde bulunduğumuz dönemin ekonomik güçlükleriyle karşı karşıya bulunan dernek üyelerinin dertlerini daha fazla gündeme getirmeliyiz. TİMDER piyasanın genel sorunlarını tek tek ele alıp üreticilerle daha fazla iletişime geçerek birlikte çözümler ortaya koyabilmelidir. Yapı malzemeleri pazarının genel sorunları karlılığın düşük olması, arz talep dengesinin bozuk olması, haksız rekabet, yanlış planlama, yapı sektörü finansman sorunu, tahsilat ve çek sorunu, hukuki desteğin önleyici olarak kullanılmaması, genel hukuk sorunu, eğitimli personel bulma zorluğu, sektörde işletme yöntemleri ile ilgili yenilikler ve programlara ulaşmanın maliyetinin yüksek oluşu, üreticilere karşı bayilerin birlik olmayışı, üreticilerin sık sık bayilerle ilgili politika değiştirmeleri, eğitimli genç jenerasyonun sektöre girmemesi olarak sıralanabilir. TİMDER’e gençlerin daha fazla gelmesini, taleplerini dile getirmelerini ve aktif olmalarını diliyorum.

Geçerken Uğradık

Alman Bette ile 10 yıl önce Frankfurt ISH Fuarında başlayan işbirliğimiz sonucunda Türk İnşaat Şirketleri yanmayan, 30 yıl parlaklık garantili, yüksek teknolojik küvet ve duş teknelerine sahip oldu. Bette’nin özellikle otellerde ve yüksek yapılarda kullanımı çok önemlidir. Oteller Bette küvet ve duş tekneleri sayesinde oda banyolarında büyük arızaları tamir etmek zorunda kalmıyor, odalarını bu nedenle her zaman satışa açık tutuyor. Yüksek binalarda ise yanmama, koku ve gaz çıkarmama özelliği insan emniyeti için büyük önem taşıyor. Bette, görünmez kaymazlıklı, renkli küvet ve duş tekneleri ile de rakiplerinden ayrılıyor. Krom banyo aksesuarında Avrupa Lideri Inda Türkiye’de 30 yıllık otel referanslarıyla ün yapmış bir firma. 15. yıl tadilatından sonra tekrar parlatılıp yerine takılan ünlü Inda banyo aksesuarı ile birlikte aynı markanın banyo dolapları ve duş kabinleri de Avrupa lideri.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

yoruz. İtalyan Lireti, Alman Markı, ABD Doları ve Türk lirası ile çalışmak zorundaydık. Bu zorluk Euro’nun Avrupa’da kullanılmasıyla aşılmış oldu, Türkiye’deki yabancı markalar da artık Türk Lirası ile ticaret yapmaya başladı. Kısa sürede pazardaki ürün arzının yapı sektöründeki bir çok kalemde talepten çok daha fazla olduğunu fark ettik. Bu nedenle, stoktaki talep fazlası ürünler rakipler tarafından alış fiyatına çek ödeme tarihi geldiği için piyasaya sürülüyordu. 2001’de çıkan ekonomik kriz stratejimizi değiştirmemize neden oldu. Casablanca-Kurt Yapı’yı sadece en üst segmentte konumlandırmayı tercih ettik. Tamamen üst segment markalara odaklanan ürün gamı oluşturduk. Faaliyet konularımız küvet ve duş teknesi, vitrifiye, armatür ve krom banyo aksesuarı mümessilliği/ acenteliği, Türkiye’de bulunan yabancı marka yapı ürünlerinin bayiliği olarak şekillendi. Kurt Yapı Bayilikleri, seçkin projelerde çalışan, büyük şehirlerde bulunan firmalardan oluşuyor. Özellikle teknik firmalar ürünlerimizi talep ediyor. Casablanca-Kurt Yapı’nın ithalat ürün gamı Türk ve yabancı mimarların, inşaat şirketlerinin talepleri doğrultusunda şekilleniyor. Casablanca-Kurt Yapı İstanbul Anadolu Yakasında, şehir içinde konumlanan mağaza ve aynı binadaki proje müşterilerine göre tasarlanmış bir ofiste bulunuyor.

117


Dr. Atakan Genç

Stratejitek Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri agenc@stratejitek.com

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Etkin Yönetim

DOĞRU İŞLERİ YAPMAK Yönetim, zaman, para, teknoloji, materyal, mekân ve enerji gibi üretim kaynaklarıyla, insan kaynaklarını bir araya getirerek organizasyonun amacına ulaşmasını sağlayan bir bilim ve sanattır. Kâr amacı gütsün veya gütmesin yönetim, bütün işletmelerin, amaçlarına ulaşabilmek için sahip olmaları gereken stratejik bir fonksiyondur. Girdileri çıktılara dönüştürmeye süreç, süreci gerçekleştiren yapılara da organizasyon adı verilir. Yönetimin görevi, organizasyonun amacına verimli ve etkin bir şekilde ulaşmasını sağlamaktır. Para cinsinden veya ölçülebilen girdilerin para cinsinden veya metrik çıktılarla karşılaştırılması sistemin verimliliğini belirlemektedir. Girdi ve çıktıların performans, memnuniyet, kalite gibi sayılamayan değerler cinsinden karşılaştırılması ise sistemin etkinliğini belirlemektedir. Farklı bir şekilde tabir edecek olursak verimlilik; bir işi doğru bir şekilde yapaya, etkinlik ise doğru işi yapmaya denir. Yönetim, sistemin minimum girdiyle maksimum çıktı elde etmesini sağlamakla yükümlüdür. Çıktıyla girdi arasındaki fark bize katma değeri verir. Bu durumda etkin bir yönetimden beklenen olabildiğince fazla katma değer üretmektir. Ülkemizde katma değeri yüksek ürün üretme konusundaki çabalar her geçen gün artmaktadır. Yüksek katma değerli ürünler ekonominin gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Geçmişte hammadde, yarı mamul, işlenmemiş tarım ürünü ihraç eden ülkemizde bugün yüksek katma değer oluşturan nihai ürünlerin üretilmesi hedeflenmektedir. Böylece milli ekonomideki ihracat ve ithalat dengesi sağlamakla birlikte cari açığın da düşürülmesi amaçlanmaktadır. Somut ifade etmek gerekirse, bir tır dolusu fındık ihraç etmemiz sonucu ülkemize giren kaynak, sadece bir adet

118

mikro çip ithal ederek elimizden çıkabilmektedir. Dolayısıyla yüksek teknolojili talep gören nihai ürünlere veya işlenmiş tarım ürünler üretmeye odaklanmak işletmelerin etkin yönetim sergilemesi anlamına gelmektedir. Katma değer elde etmek için sistemin dinamiklerinin doğru yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede yöneticilerin katma değeri artırmaları için önlerinde iki seçenek vardır. Birincisi, çıktılar sabit kalmak kaydıyla, girdileri düşürmektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, girdilerdeki düşüş çıktıların da azalmasına neden olmamalıdır. Yani maliyet düşürme adına yapılan çalışmalar, asla kaliteden taviz vermemelidir. Katma değeri artırmanın diğer yolu ise, girdiler sabit kalmak kaydıyla, çıktıları artırmaktır. Bu aşamada, girdileri çıktılara dönüştüren sürece müdahale edilmelidir. Müdahale edilebilecek alanlar; insan kaynakları, malzemeler, ekipmanlar ve metodolojilerdir. Bu unsurlardan herhangi birine veya birkaçına doğru yönde müdahale edilerek, kalite, memnuniyet veya performans artırılabilir. Böylece ürünün değerini belirleyen unsurlar iyileştirilerek çıktı artırılabilir. Etkin bir yönetimin olmazsa olmazlarından biri, Performans Yönetim Sistemidir. İnsan kaynaklarının, organizasyonun amacına doğru yönlendirilebilmesi için performans kriterleri belirlenerek çalışanların performansı kontrol altında tutulabilir. Bunun yanı sıra, performans kriterleri, ödül sistemi için de oldukça gereklidir. Etkin bir yönetim, insan kaynaklarını geliştirmek için elinden gelen her şeyi yapmalıdır. Gerek mesleki eğitimler gerekse kişisel gelişim eğitimleri verilmelidir. Ayrıca çalışanların performansına olumlu yansıyacak olan, motivasyon artırıcı takım çalışması prensibini yönetim benimsemelidir. Etkin yönetimin bir diğer unsuru “Stra-

tejik Planlama”dır. Tepe yönetim, iç ve dış çevre analizlerini yaptıktan sonra, işletme için misyon ve vizyon belirlemelidir. Daha sonra organizasyonun amacı ve stratejik hedefleri belirlenmelidir. Bu hedeflere nasıl ulaşılacağını belirten stratejiler ortaya konulduktan sonra, gerçekleştirilecek faaliyetler ve bu faaliyetlere ait kritik başarı faktörleri belirlenmelidir. Böylece organizasyonlar, günü birlik alınan kararlarla değil de uzun vadeli bakış açısı ve stratejik düşünceyle alınmış kararlarla yönetilmelidir. Bilgiyi doğru bir şekilde yönetemeden etkin yönetimden bahsedilemez. Bir yönetici, doğru bilgiye, doğru zamanda ve doğru yerde ulaşabilmelidir. Bunu sağlamanın yegane yolu da, yönetim bilgi sistemini işletmeye entegre etmektir. Günümüzde bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişim sayesinde, teknolojiyi takip edebilen firmalar ERP paket programlarıyla kaynakları yönetebilmektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta; yönetim bilgi sistemini kurmak için paket programı satın alıp kurmak yeterli değildir. Yönetim bilgi sistemine geçiş, doğru yazılımı seçmekle başlamakta, seçilen yazılımı doğru bir şekilde kurarak devam etmekte ve kurulan sistemi sürekli kontrol ederek ve iyileştirerek tamamlanmaktadır. Sonuç olarak, organizasyonun etkinliği ancak etkin bir yönetimle mümkündür. Etkin bir yönetim ise insan kaynaklarını geliştirerek, stratejik plana sahip olarak, bilgiyi doğru bir şekilde yöneterek, kurumsal bir yapıyla ve lider yöneticilerle mümkündür. Bu şartları yerine getirebilen organizasyonlar, girdilerini azaltarak çıktılarını artırarak katma değeri yüksek ürünler üretebilir.



Seyfullah Beysülen İş Hukuku Uzmanı

GREVE KATILMAYAN İŞÇİNİN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANMASI

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İş Hukuku

6356 Sayılı kanunun 39. maddesinin (8) bendi “Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden, 65. maddeye göre zorunlu olarak çalışanlar dışında işyerinde çalışmış olanlar aksine hüküm bulunmadıkça yararlanamaz.” demektedir.

“İşyerinde çalışması zorunlu olan işçiler dışındaki işçiler greve katılıp katılmamakta serbesttirler.” İşyerinde çalışması zorunlu olan işçiler dışındaki işçiler greve katılıp katılmamakta serbesttirler. Ancak, greve katılmayan işçiler, sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacaklardır. Burada dikkat edilmesi gereken husus “işyerinde çalışmış olanlar”dan söz edildiğine göre, taraf sendikanın üyesi olsun veya olmasın işyerindeki tüm işçiler hükmün kapsamındadır. “Grev sırasında greve iştirak etmeyip işyerinde çalışmak istediği halde işverenin çalıştırmadığı işçiler de yararlanma yasağının kapsamı dışındadır.” Bu durum, söz konusu işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanma haklarını ortadan kaldırdığı için taraf sendikaya üye olmayan işçi sonradan bu sendika-

120

ya üye olarak sözleşmeden yararlanma hakkını da elde edemez. Burada, toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkını ortadan kaldıran husus, grev sırasında işyerinde çalışmadır. Bu nedenle, her ne sebeple olursa olsun grev sırasında işyerinde çalışmayan işçiler söz konusu yasağın dışında kalarak sözleşmeden yararlanma hakkına sahip olacaklardır. İşçinin grev sırasında işyerinde çalışmamasının greve iştirakten kaynaklanıp kaynaklanmadığının önemi yoktur. Grev sırasında greve iştirak etmeyip işyerinde çalışmak istediği halde işverenin çalıştırmadığı işçiler de yararlanma yasağının kapsamı dışındadır. Söz konusu yasak kapsamında olup olmama yasal bir grev sırasında zorunlu olmamakla beraber işyerinde çalışılıp çalışamadığına göre belirlenecektir.

“İşçi işyerinde uygulanan bir greve katılmayıp işyerinde çalışmışsa aksine bir hüküm sözleşmede yoksa toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.”

Kanun açıkça, “greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerden” söz etmektedir. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, grev sırasında işyerinde çalışan ancak daha sonra bundan vazgeçerek greve katılan işçiler de yapılan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacaktır. Taraflar, toplu iş sözleşmesine koyacakları bir hükümle, grev sırasında işyerinde çalışan işçilerin de sözleşmeden yararlanabileceklerini kararlaştırabilirler. Söz konusu 38. madde metninde, grev sırasında işyerinde çalışan işçilerin sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça yararlanamayacaklarından söz edilmesi açıkça taraflara bu konuda düzenleme yapma yetkisinin tanınması anlamındadır. Ancak, taraflar bunu eşitlik ilkesine uygun olarak kullanmak zorundadır. Bu nedenle, grev sırasında işyerinde çalışan işçilerden bir kısmının veya taraf sendikaya üye olanların sözleşmeden yararlanacakları kararlaştırılamaz. Bu nitelikteki bir düzenleme işyerinde grev sırasında çalışan tüm işçileri kapsamak durumundadır. Tekrar hatırlatmak isterim ki sendika üyesi olsun olmasın, başka sendika üyesi olsun veya sendika üyesi olmasın şayet işçi işyerinde uygulanan bir greve katılmayıp işyerinde çalışmışsa aksine bir hüküm sözleşmede yoksa toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz. Burada esas olan işyerinde çalışan bir işçinin grev esnasında işyerinde çalışıp çalışmadığıdır. Örneğin A işçisi işyerinde sendika üyesi değil. Grev oldu ve greve katılmayarak işyerinde çalışmaya devam etti. Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödeyerek yararlanamaz.



Av. Fırat Barış Kavlak TİMDER Hukuk Danışmanı firat@kavlak.av.tr

ADAM ÇALIŞTIRANIN HUKUKİ SORUMLULUĞU

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Hukuken

“Adam çalıştıran için bir sorumluluk karinesi doğmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda düzenlenen kusursuz sorumluluk hallerinden biri olan adam çalıştıranın sorumluluğu md.66’da düzenlenmiştir. Kusursuz sorumlulukta esas olan çalıştıranın kusuru bulunmasa dahi çalışanının üçüncü kişiye verdiği zarardan objektif olarak sorumlu tutulmasıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesine göre “Adam çalıştıran, çalışanının, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.” Bu madde ile adam çalıştırana kendisinin emri altında çalışanının başkalarına zarar vermelerini önleyecek özeni gösterme yükümlülüğü yüklenmiş olup çalıştıran çalışanın bir başka kişiye hukuka aykırı fiiliyle vereceği zarardan kusuru bulunmasa dahi sorumlu tutulmuştur. Burada esas olan çalıştıranın emri altında ve ona bağlı olarak çalışan kişinin bulunması ve bu çalışanın işi gördüğü sıra-

122

da üçüncü kişiye zarar vermiş olmasıdır. Adam çalıştıran gerçek kişi olabileceği gibi tüzelkişi de olabilir. TBK 66’ya göre sorumluluğun şartları: 1) Üçüncü kişi bir zarara uğramış olmalıdır. Zarara ilişkin ispat yükü üçüncü şahsa düşer. Zarar kavramı, maddi ve manevi zararı kapsar. 2) Zarar, çalışanının hukuka aykırı fiilinden doğmuş olmalıdır. Zarar ile hukuka aykırı fiilin nedensellik bağını ispat yükü yine üçüncü kişidedir. Zarar ile çalışanın fiili arasında uygun nedensellik bağı yok veya kesilmişse, adam çalıştıranın sorumluluğundan bahsedilmez. 3) Üçüncü kişiye verilen zarar, emir altında çalışanın işini gördüğü sırada meydan gelmiş olmalıdır. Madde düzenlemesinde öngörülen şartların varlığı halinde çalıştıranın objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği karine olarak kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle md.66’daki şartların gerçekleşmesiyle adam çalıştıran için bir sorumluluk karinesi doğmaktadır. Bu sorumluluk karinesi yasada biri çalışana ilişkin diğeri işletme şartlarına ilişkin iki karine şeklinde düzenlenmiştir. TBK md.66/2’ye göre çalışanın hukuka aykırı fiiliyle üçüncü kişiye verdiği zarardan çalıştıranın sorumlu olduğu karine olarak kabul edilen olguyu ancak çalıştıranın çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat

etmesi halinde çürütülmüş olacaktır. Bunlardan birine ilişkin gerekli özenin gösterilmediği halde adam çalıştıran sorumluluktan kurtulamayacaktır. 66/3’te ise “Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmek suretiyle işletme şartına ilişkin karine kabul edilmiştir. Bu ihtimalde adam çalıştıran çalışanını seçmede, çalışana talimat vermede ve çalışanı denetlemede gerekli özeni göstermiş olmasına rağmen işletme şartlarının kötülüğünden dolayı çalışan kişi üçünü kişiye zarar vermiştir. 66/3’te kabul edilen bu olgu ise ancak çalıştıranın işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispatlaması halinde çürütülmüş olacaktır. Adam çalıştıran için öngörülen karineyi çürütmek için gerekli özenin gösterildiğine dair ispat kurtuluş beyyinesi olarak da adlandırılmaktadır.1 Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk esasına dayandığı için adam çalıştıran zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını iddia ve ispat ederek sorumluluktan kurtulamayacağı gibi zarara ilişkin TBK md.51’de düzenlenen tazminatın belirlenmesinde de kusurun ağırlık derecesinin dikkate alınmasına ilişkin esas, adam çalıştıranın sorumluluğunda rol oynamayacaktır. Ancak adam çalıştıranın munzam kusuru (yanlış talimat verilmesi, bozuk araç kullandırılması vb.) söz konusuysa tazminatın indirilmesini


TBK md.72 uyarınca adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı “Zarar gören üçüncü kişinin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıldır. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” Adam çalıştıranın zarara ilişkin tazminatı üçüncü kişiye ödemesiyle çalışana rücu hakkı doğmaktadır. TBK md.66/4’te adam çalıştıranın ödediği tazminat için zarar veren çalışana ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. İlgili maddede tazminatın ödenmiş olma şartı aranmış olup, ödemenin yasal yollar sebebiyle ödenmiş olması şartı aranmamıştır. Bu durumda mahkeme kararı bulunmaksızın yapılan ödemelerde de adam çalıştıran yaptığı tazminat ödemesine ilişkin olarak çalışanına sorumluluğu oranında rücu hakkına sahip olacaktır. Adam çalıştıranın çalıştırdığı kişiye rücu hakkı, TBK md.73 hükümlerinde düzenlenen zamanaşımına tabidir. “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları; Zararın çalışanın hukuka aykırı eyleminden doğması ve zararla çalışanın eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunmasının yeterli olduğu / Mağaza sorumlusunun eylemi sebebiyle zarar oluştuğundan davalı şirketin sorumlu tutulması gerektiği;3 Eser sözleşmesine dayalı olarak üçüncü kişilere verilen zarara ilişkin davanın adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında değerlendirileceği / Hizmet kusuru olmadığı; 4 Zamanaşımı süresi haksız eylem aynı zamanda Ceza Kanununda ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlarda suç teşkil ediyorsa ve bu yasalarda bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin edilmişse tazminat davası da ceza davasına dair zamanaşımı süresine tabi olacağı / Olaya uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği; 5 Yargıtay bir kararında: “Bilindiği gibi adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasada adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklenmiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir. Adam çalıştıran, görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi seçmekle yükümlüdür. Seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş

için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır. Banka benim çalıştırdığım kişi gözü ile imzaları karşılaştırdı, sahte imza asıl imzaya çok benziyordu, onun için kendisi yanılmıştır diyerek sorumluluktan kurtulamaz. Banka, tabi ki bir grofoloji uzmanını istihdam etmeyecektir ancak çekildiği tarih itibariyle dahi yüksek meblağ içeren bir paranın talimat ile istenmesi halinde dışarıdan bir uzmanın yardımına pekâlâ başvurabileceği gibi, mudiye telefon, faks vs. ile durumu duyurmak suretiyle basiretli bir tacir gibi sahteciliği önleyici tedbirlere başvurabilirdi. Bu en basit tedbirlere başvurmaması Bankanın objektif özen görevini açıkça kötüye kullandığını kanıtlayan deliller olarak görülmelidir.” bankaların da adam çalıştıran olarak sorumluluğuna ilişkin bir karar vermiştir.6 Sonuç: Adam çalıştıran kişi Türk Borçlar Kanunu hükümleri gereğince çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmek zorundadır. Aksi halde üçüncü kişiye verilen zarardan sorumlu olur. Bir işletme kapsamında adam çalıştırma söz konusu ise, bu ihtimalde işveren (adam çalıştıran), işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

sağlayan sebepler mevcutsa dahi (zararın meydana gelmesinde üçüncü kişinin de kusurunun bulunması) munzam kusur sebebiyle bu indirimden yararlanamayacak ve kendisinin sorumluluğuna ilişkin karineyi çürütme imkânı olmayacaktır.2

Hukuken

“Adam çalıştıran kişi çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmek zorundadır. Aksi halde üçüncü kişiye verilen zarardan sorumlu olur.”

Son olarak adam çalıştıran meydana gelen zararı sorumluluğu nedeniyle karşılaması halinde zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.

1) Prof. M. Kemal Oğuzman - Prof. M. Turgut Öz / Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt-2 10. Bası s.149-150 2) Prof. M. Kemal Oğuzman - Prof. M. Turgut Öz / Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt-2 10. Bası s.152 3) Yargıtay 3.HD 2012/23133 E. 2013/3 K. 4) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/7-673 E. 2011/2 K. 5) Yargıtay 3.HD 2014/9540 E. 2014/8361 K. 6) Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2015/15817 K. 2016/6449 T. 10.5.2016

123


Almila Dalkılıç

Yönetim & Kişisel Gelişim Eğitmeni, Hitabet Koçu almilad@gmail.com

STRES YÖNETİLEBİLİR Mİ? (Bölüm 1)

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

İletişimde İletişim

Stres hepimizin başının ortak derdi ve geldiğinde bir türlü gitmesi mümkün olmuyor. İşin kötüsü uğramadığı kimse yok neredeyse… Hep yükseklere çıkmak ister insanoğlu, alt katlar ilgimizi çekmez genellikle. Şunu biliyor muydunuz peki? Bir gökdelenin tepesinde yaşayan kişi, altta yaşayan kişiye göre yerçekiminden daha az etkileneceği için daha hızlı yaşlanıyor. Garip ama gerçek… Bermuda Şeytan Üçgeni olarak adlandırdığımız bölgeyi ben Öz sevgi, Öz saygı, Öz güven üçgeni olarak betimliyorum ve kendinize her biri için 100 üzerinden puan vermenizi istiyorum. Siz kendinize kaç puan verirdiniz? Yalnız bu anlamda lütfen kendinize haksızlık yapmayın. Doğrularınız ve yanlışlarınızla değerlendirin ve ulaşacağınız hedefi 100 olarak görün, bu noktada verilen puanlar ne yazık ki hep düşük ya da ortalama değerler oluyor. Oysa ki hepsine 100 üzerinden 100 vermelisiniz. Bu sizin kusursuz ve hatasız olduğunuzu göstermez, tam aksine hatalarınızdan ders aldığınızı ve ulaşmak istediğiniz hedefi ne kadar benimsediğinizi gösterir. Kendinizden not kırmayın, en küçük bir yanlışınızda notunuzu düşürmeyin lütfen… Stres hakkında yapılan pek çok tanım var, ancak benim en çok sevdiğim ve tanımsal anlamda en çok akılda kalabilecek olan Sevgili Doğan Cüceloğlu Hocamızın anlamlandırdığı şekilde paylaşmak istiyorum: “Stres, bireyin fizik ve sosyal çevredeki uyumsuz koşullar nedeniyle bedensel ve psikolojik sınırlarının ötesinde harcadığı gayrettir.” İşten kaynaklanan stres, çalışanın performansına ve tepkilerine etki eden çeşitli baskılar ve iş yükü olarak adlandırılır. Değerlendirme ve kariyer sorunları işletmelerde değerlendirme konusunda şüphelerin olması, başarı değerleme standartlarının uygunsuzluğu, terfi ola124

nağının olmaması veya terfide sübjektif tutumlar, yetersiz ve hızlı terfi, hırs ve başarı arzusunun engellenmesi, çalışanların değerlendirme sistemini anlayamaması veya inanmaması, yeterince bilgilendirilmemeleri gibi etkenler çalışanlar için stres kaynağı olabilmektedir. (Soysal, 2009:340). Dış Çevre İle İlgili Stres Kaynakları) Kişisel Stres kaynakları, Daha çok şeye sahip olma düşüncesi, kazanma hırsının neden olduğu açgözlülük ve huzursuzluklar, bireysel değerlerin örgütsel değerlerle çatışması, iş arkadaşları ile ilişkilerin ve iletişimin zayıf olması ve yoğun ve yaygın dedikodu birer stres kaynağı olarak değerlendirilebilir. (Baltaş 1998: 90-91)

“Stresin en güzel tarafı onunla yaşamaya alışıldığında kazandığımız zaferdir.” Stresi kabullenmemek, ancak onunla imkanlar elverdiğince anlaşmaya çalışmak ve uzlaşmak mümkün olabilir. Bunun için öncelikle stresinizin nerden kaynaklandığını bulmanız şart. Ulaşılabilir hedefler belirlemenizde fayda var. Ulaşamayacağınız hedefler belirlemek, sonunda sizde hayal kırıklığı, kızgınlık ve özgüven sorunu yaratır. Hedefleriniz ulaşılabilir - zor ve mantıklı olmalıdır. Ve en önemlisi çok sayıda hedef ile uğraşmamalısınız. Kendimize büyük amaçlar seçtiğimizde bunlara ulaşmak imkansız gibi görünür. Amaç seçmenin en önemli tarafı size ilham verecek kadar büyük

bir amaç bulmaktır. İçinizdeki gücü ve neler yapabileceğinizi ancak o zaman çok daha doğru hissedebilirsiniz , böylelikle o enerjiyi serbest bırakabilirsiniz. Amaçları doğru seçmek önemlidir ve yaşamımıza renk katar, monotonluktan uzaklaştırır. Yüksek tansiyonlu bir ortamda kendinizi konudan uzaklaştırıp dışardan bakmaya çalışın. Olayların içinden sıyrılmanız doğru kararlar vermenizi sağlar. Sizi hemen her fırsatta zorlayan olumsuz ve zor insanları DEĞİŞTİREMEZSİNİZ! En iyisi ortak bir nokta bulmak ve onların davranışlarını yönlendirmek. Biliyor muydunuz??? Olacağından kaygılandığımız şeylerin %40’ı asla gerçekleşmez. Tüm streslerin %12’si diğer insanların söylediklerinden oluşur. %10’u sağlıkla ilgilidir, düşünmeye ve endişe etmeye devam ettikçe daha da kötüye gider. Tüm kaygıların %30’unu geçmiş oluşturur. Sadece %8’i endişelenmeye değer. Öfke Kontrolünüz için; Diyaframdan derin bir soluk alın; göğüsten alınan soluk sizi rahatlatmaz. Soluğunuzun karından geldiğini hayal edin. “Rahatla”, “aldırma” gibi, yavaşça, sakinleştirici ve yatıştırıcı sözcükleri tekrarlayın. Bu arada derin soluklar almaya devam edin. Hayal gücünüzü kullanın; sizi rahatlatan bir deneyiminizi anımsayın. Öfkelendiğiniz an bir şey yapmamaya çalışın aynı zaman diliminde tepki vermeyin sonra pişman olmamak için…


Stres Aşamaları Birinci Derece Stres

İkinci Derece Stres

Üçüncü Derece Stres

Ağlama

Yüksek tansiyon

Şiddetli depresyon

Zaman zaman uyku bozuklukları

Kalıcı uyku bozuklukları

Panik ataklar

Alınganlık

Mide bağırsak sorunları

Kalp krizleri

Konsantrasyon bozukluğu

Konsantrasyon bozukları

Diğer ciddi hastalıklar

Aşırı kilo alma veya verme

Kazalar İntihar girişimleri Üçüncü bir kişiye yönelik şiddet

Anthony Robbins’in harika yazılarını, yaşamdan öğretici hikayelerle birleştirdiği İÇİNDEKİ DEVİ UYANDIR. Benim de başucu kitaplarımdan, ne zaman bir sayfasını açsam ve okusam kitabı kapattığım an bende de değişiklikler başlıyor, kendimi çok daha yaratıcı ve motive olmuş hissediyorum. Stresin en güzel tarafı onunla yaşamaya alışıldığında kazandığımız zaferdir. Unutmamak gerekir ki; ‘Elmas ile kömür arasındaki en önemli fark elmasa daha fazla baskı uygulanmış olmasıdır.’ (Anonim)

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Bundan böyle her yazımın sonunda okumaktan büyük keyif alacağınızı düşündüğüm ve size çok şey katacak bir kitap önerim olacak. Bu ay için seçtiğim kitap eski ama eskimeyen bir Bestseller.

İletişimde İletişim

Tabloda yer alan hiçbir seviyede olmamanız dileğiyle; Stres konusunu tüm detayları ile incelemeye 2. Bölümde devam edeceğiz.

125


Çetin Cinemre

SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com

MÜŞTERİYİ İKNA ETMEK

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Bayi Vizyonu

“İkna yeteneği öğrenilebilir, geliştirilebilir bir yetenektir.”

126

İkna etmek kişinin bir düşünce, görüş, söylem veya eylem tarzına inanmasını veya onu kabul etmesini, onaylamasını sağlama yeteneğidir. Başka bir deyimle karşınızdaki kişinin istediğiniz şekilde düşünmesini ve hareket etmesini başarmak demektir. İkna yeteneği sosyal hayatta olduğu kadar iş hayatında ve özellikle müşteri ilişkilerinde çok önemlidir. İkna yeteneği güçlü olanlar, bu sayede bazı kazanımlar veya başarılar elde ederler. İkna etmek, en azından psikolojik tatmin sağlar. Hem mutluluk, hem de gurur duygusu verir. Örneğin, bir satıcı bu yeteneği sayesinde bir ürün veya hizmeti satın alma noktasında duraksama yaşayan müşterinin çekincelerini, endişelerini ve bundan kaynaklanan kararsızlığını ortadan kaldırabilir. Hatta satın almayı hiç düşünmeyen müşteriye bile satış yapabilir. Yalan söyleyerek, olayları çarpıtarak, sahte kanıtlar öne sürerek, duyguları sömürerek, karşıdaki kişiyi belli bir düşünce veya eyleme yöneltmek ve bundan kişisel çıkar sağlamaya çalışmak da bir yöntemdir; ama gerçekler ortaya çıktığı zaman kişi kandırıldığına veya aldatıldığına ikna olur. Arada geçen zaman içinde olan, olmuş ise; pişmanlık, kendini suçlama, özgüven kaybı ve karşı tarafa öfke gibi duygular ortaya çıkar. Bunlar ilişkiyi sonlandırır. İlişkinin sürmesi isteniyor ve bundan kişisel yarar bekleniyorsa ikna etmede dürüst, iyi niyetli ve samimi olmak; kendi yararını değil, karşı tarafın yararını gözetmek gerekir. İkna olan kişi, kendisini ikna eden kişinin iyi niyetinden kuşku duymamalıdır. Ona inanarak yaptığı şeylerin sonuçları kötü olsa bile, bundan onun da üzüntü duyacağını bilmelidir.

Kaba kuvvet kullanarak, baskı ve şantaj yaparak, tehdit ederek ikna olmaya zorlanan kişi, bunu gönüllü olarak yapmadığı için gerçekte iç dünyasında ikna olmuş değildir. Korktuğu için, zarar göreceği endişesi ile ikna olmuş görünür. İknada gönüllü olarak, isteyerek ve inanarak karşı tarafın düşünce ve görüşlerini benimsemek ve paylaşmak esastır. Akla yatkın, mantıklı, anlaşılır, açık, kabul edilebilir tezlere veya gerekçelere dayalı söylemler ikna edicidir. Bazı kişiler yine de ikna olmayabilir. Bunun nedenleri körü körüne farklı bir şeye inanmaları (taassup), cahillik, dar bakış açısı, konu hakkında bilgisizlik, empati eksikliğidir. Bazıları da gerçekten ikna olmuştur ama karşı tarafa zafer kazandığı duygusunu vermemek adına ikna olmamış görünürler. Sanki ikna olduklarını söylerlerse, gururları kırılacak veya kendilerini yenilmiş hissedeceklerdir. Karşı tarafı kırmamak adına, ikna olmuş gibi görünenler de vardır. Onlar yine bildiklerine inanırlar ama bunu belli etmezler. Bir tartışma ortamına girmek istemedikleri için veya kendi tezlerini ortaya koysalar bile etkili olamayacaklarını düşündükleri için öyle davranırlar. İkna yeteneği doğuştan gelen, Allah vergisi bir yetenek değildir. Öğrenilebilir, geliştirilebilir bir yetenektir. Bunun için aşağıdaki bazı tekniklerin veya araçların bilinmesi ve kullanılması gereklidir. 1) İhtiyacı anlama ve yönlendirme Müşteri inşaat ve tesisat malzemesi satan mağazaya bir ihtiyacını karşılamak için gelebileceği gibi bir şey sormak veya danışmak için de gelebilir. Örneğin, ihtiyaç tıkalı lavabo giderinin açılması ise bunun değişik çözümleri vardır. Çözümler geçici veya kalıcı olabilir. Malzeme kalitesi ve fiyatları da değişebilir.

Müşteri lavabo açan basit bir malzeme isteyebilir ama bu doğru çözüm olmayabilir. Gider borusunun içinde inşaat atıkları, çimento, alçı veya bez parçası varsa, o zaman bu iş için özel üretilmiş sıvıların kullanılması gerekir. Müşteri fiyatı yüksek bulabilir, almak istemeyebilir ama satıcı yeni yapılarda bu gibi sorunlarla çok karşılaşıldığını ve gelen müşterilerin bu sorunu ancak özel sıvı ile çözebildiklerini ve o üründen çok sattıklarını söyleyerek müşteriyi ikna edebilir. Müşteriler genellikle ihtiyaçlarını bilirler ama onları karşılayacak uygun çözümleri bilmezler. Bu nedenle malzeme seçiminde hata yapabilirler. Örneğin, boya almak istediğini söyleyen müşteriye sorulacak ilk soru şudur: Yağlı boya mı, plastik boya mı? “Yağlı boya” derse, ikinci soru “Sentetik mi, selülozik mi?” olmalıdır. Müşteri ikisi arasındaki farkı bilmeyebilir. O zaman boyayı nerede ve hangi amaçla kullanacağı sorulur. Bu, üçüncü sorudur. Metal boyayacağını söylerse sentetik boya önerilir. Boyanın çabuk kurumasını isterse selülozik boya alması gerektiği ama bunu fırça ile değil, boya tabancası ile uygulayabileceği anlatılır. Hangi renk boya istediği, en sonda sorulur. Satın almak için değil, sadece boya hakkında bilgi almak için gelen müşteriyi satın almaya ikna etmek için önce bilgilendirme yapılır. Teşekkür ederek ayrılacağı sırada boyalarda kampanya olduğu, çok uygun fiyata boya alabileceği, 5 kg alırsa yanında ½ litre inceltici hediye edileceği söylenebilir. Müşteri satın almaya ikna olursa, devamında astar boya önerilebilir. Astar boya kullanırsa daha iyi sonuç elde edeceği (boyanın daha uzun ömürlü olacağı) belirtilir. Böylece


“Satıcı müşterinin ilgisini fiyattan uzaklaştırıp malzeme kalitesi, özellikleri ve kullanım amaçları (faydaları) üzerine çekmelidir.”

2) Ayırt edici özellikler İnsanlar birbirine benzer, sıradan değil; sıra dışı şeylere ilgi duyarlar. Sıra dışı olmak, “ezber bozan” olmak; fark yaratmak ayırt edici özelliklerdir. Malzeme “ayırt edici” özellikler taşıyorsa, yani diğer seçeneklerinden üstün ise ikna edici olur. Örneğin, TSE belgesine sahip olmak ayırt edici özellik değildir, ama ISO belgesine sahip olmak ayırt edici özelliktir. Ayrıca ürünün veya malzemenin markası da başlı başına ayırt edici özelliktir ama bu her marka için geçerli değildir. Bazı markalar sıradandır. Markanın değeri yoktur. Oysa bazılarının hem ürün hem de marka değeri vardır. Bu sayede sırf markası nedeniyle satın alınırlar. Ürünü sattıran ana etken markasıdır. Bu bağlamda bazı markalar, ikna edici özellik taşır. O marka -kalite açısından seçeneği olan markalardan farklı olmasa bile- müşterinin gözünde sınıfı geçmiş veya sınıf atlamıştır. İnşaat veya tesisat malzemesinin tasarımı da ayırt edici bir özelliktir. Mutfak

Tabi ki fiyat da ayırt edici bir özelliktir. Fiyat, piyasa fiyatının altında veya üzerinde ise ayırt edici olur. Örneğin; bir duvar seramiğinin ortalama piyasa fiyatı 40 TL/m2 olarak kabul edilirse; 20 TL/m2 olanı da vardır, 60 TL/m2 olanı da. Bu fiyatların ikisi de ayırt edicidir. O halde hangi fiyattaki seramiğin satışı daha fazla olur? Müşteriler her konuda olduğu gibi satın alma kararını verirken “özellik-fayda” ve “fayda-maliyet” analizlerini yaparlar. 20 TL/m2 fiyatı olan malzemenin özelliklerini, kendilerine sağlayacakları faydaları ve bu faydanın maliyetini; fiyatı 60 TL/m2 olan malzemeninki ile kıyaslarlar. Bu kıyaslama sonunda her iki malzemenin müşterinin gözündeki değeri ortaya çıkar. Değeri yüksek malzeme, satın alınır. Sadece fiyata bakarak “fiyatı yüksek olan değerlidir” demek doğru olmaz. Çünkü fiyat, değeri belirleyen tek etken değildir.

“Müşteriyi ikna etmenin yollarından biri de doğru kelimeler ve söylemler kullanmaktır.” Malzemenin çok işlevli olması da, müşterinin önemsediği bir özelliktir. Çok işlevli olmanın anlamı, malzemenin müşteriye birçok fayda sağlaması; farklı yerlerde, farklı amaçlar için kullanılabilmesidir. Basit bir örnekle ucu sabit, düz veya yıldız tornavida tek işlevlidir. Her vidayı sıkmaz. Oysa ucu çıkarılabilir ve küçük-büyük, düz veya yıldız uç ile değiştirilebilir tornavida (İsviçre çakı-

sı gibi) daha fazla işe yarar. Tornavida yerine, uçları değiştirilebilen vida sıkma tabancası kullanmak da iyi bir çözümdür. Bunun akülü veya kablolu olması, yerine göre daha kullanışlı olmasını sağlar. Kısaca aynı işi gören farklı malzemelerden hangisi daha çok işlevli ise, o seçilir. Çok işlevlilik, ikna edici bir özelliktir. Tabi ki çok işlevli olmak, fiyatı arttıran bir etkendir. Fayda-maliyet analizi burada da yapılır. İnşaat ve tesisat malzemesinin ambalajı da önemlidir. Ambalaj, müşterinin algılamasını etkiler. Poşet içindeki bir malzeme (örneğin, musluk) ile kutu içindeki malzeme bir değildir. Kutu içinde olan, ayırt edicidir. Hem poşet, hem de kutu içinde olan ise; daha ayırt edicidir. Kalitesi kötü bir malzeme, iyi bir ambalaj ile satılabilir. Tersine kalitesi iyi bir malzeme, ambalajsız veya kötü bir ambalaj ile satılamayabilir. 3) Kelimeler ve söylemler Müşteriyi ikna etmenin yollarından biri de doğru kelimeler ve söylemler kullanmaktır. Malzeme ile ilgili seçilen kelimeler, kurulan tümceler olumlu ve anlamlı olmalıdır. Örneğin; “yeni”, “yenilenmiş”, “geliştirilmiş”, “daha etkili”, “çevreye duyarlı”, “sağlıklı”, “çok işlevli”, “özgün” gibi. Bunlar ikna edici kelimelerdir. Reklamlarda buna benzer kelimeler kullanılarak, reklamın etkisi arttırılır. Malzemenin piyasaya yeni çıkmış olması, onun denenmesi ihtiyacını doğurur. Müşteriler eski malzemeleri bildikleri için, yenisinin nasıl olduğunu anlamak isterler. Belki yeni malzeme, eskilerden kalitesi ve sağladığı fayda açısından daha iyidir. Bu bağlamda yeni olmak, çekici ve ikna edici bir özelliktir.

Bayi Vizyonu

Bazen müşteri sadece fiyat sorar ve çıkar. Bu durumda satışın kaçırıldığı sanılabilir. Oysa müşteri piyasada fiyat araştırması yapmaktadır. Daha sonra satın alma kararını vermiş şekilde geri gelebilir. Satış ilk değil, sonraki satış buluşmasında gerçekleşebilir. Bunu dikkate alarak müşteriye sadece fiyat bilgisi vermek yerine, malzemenin özellikleri ve kullanım yerlerini, koşullarını da açıklamak; varsa farklı markaları belirtmek; bu arada müşteriye oturacak bir yer gösterip ikramda bulunmak gerekir. Profesyonel bir satıcı fiyatı en sonda açıklar. Aslında müşterinin markasını, kalitesini ve özelliklerini bilmediği bir malzemenin önce fiyatını sorması, onun açısından doğru değildir. Satın alma kararını sadece fiyata bakarak vermesi de yanlıştır. Satış süreci, fiyat ile başlamamalıdır. Satıcı buna izin vermemek için müşterinin ilgisini fiyattan uzaklaştırıp malzeme kalitesi, özellikleri ve kullanım amaçları (faydaları) üzerine çekmelidir.

ve banyo bataryalarında, seramik ürünlerde çok farklı ve etkileyici tasarımlar görülmektedir. Bu konuda tasarım ödülü almış bir ürün, rakiplerinden kolayca ayrılır. Yaratılıcılığın sınırı yoktur. İleride başka bir ürün aynı ödülü alabilir.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

bir malzeme satılırken, onunla birlikte başka malzemeler de satılabilir. Buna paralel satış veya çapraz satış denir.

Satıcının “ben de evimde aynı malzemeyi kullanıyorum” demesi (gerçekte öyle olmasa da), “bu malzemeyi müşteriler çok beğeniyor”, “bu malzemeden çok satıyoruz”, “bu malzemeden hiç şikayet gelmedi”, “bu malzeme ihraç ediliyor”, “bu malzeme kalite ödülü aldı” gibi söylemleri ikna edici özellik taşır. İkna konusuna sonraki yazımızda devam edeceğiz. 127


Tolga Gözüm

AKUT Eğitim Bölümü Sorumlusu

YÜKSEKTE ÇALIŞMA

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Afet Bilinci

TİMDER olarak sosyal sorumluluğumuz kapsamında AKUT Arama Kurtarma Derneği ile birlikte hazırladığımız bilinçlendirme çalışmalarımız devam ediyor. Bu sayımızda sizlere Yüksekte Çalışma konusunda güncel ve pratik bilgiler derlemek için AKUT Eğitim Bölümü Sorumlusu Tolga Gözüm ile konuştuk. Keyifle okumanız dileğiyle… Tolga Bey öncelikle Yükseklik tanımı yaparak başlamak isteriz. Nedir Yükseklik? Yükseklik bir adım atarak erişemeyeceğimiz kadar yukarıda olan tüm bölgeler için tanımlanan genel bir kavramdır. En basit tanımı ile yükseklik, düşüldüğü zaman yaralanma riski olan her yerdir. Biraz daha detaylandırmak gerekirse, insanın denge noktası belindeki 2. omurudur. Dolayısıyla 2. Bel omurumuzu aşan her yer biz insanoğlu için yüksektir. Yüksekte çalışma ise; kişinin bulunduğu noktadan düşmesi durumunda sağlığı açısından risk bulunuyorsa o çalışma Yüksekte Çalışma olarak nitelendirilebilir. Ülkeler yüksekte çalışmayı çeşitli kurallara bağlamak için yükseklik standartları belirlemişlerdir. Örneğin ABD’de bir işin ‘Yüksekte Çalışma’ sınıflamasına girmesi için 1,2 m yeterli iken Avrupa ülkelerinde bu standart 1,8m’dir. Yüksekte çalışma, uygulama biçimi açısından 2’ye ayrılır. 1) Kişinin iskele, çatı gibi bir yapının üzerinde kendi ağırlığını taşıyarak, yüksekten düşmeye karşı emniyet alarak çalıştığı durum. 2) Kişinin ağırlığını iplerin, teknik malzemenin yani sistemin taşıdığı durum.

Ülkemizde 2. modele uygun bir sertifika programı yok çünkü bu işin bir standardizasyonu yok. Biz bu sertifikalandırmayı Yüksekte Çalışma’yı uyguladığımız Endüstriyel Dağcılık alanında çeşitli yurt dışı sertifikalar ile çözüyoruz. Bir diğer uygulama alanımız olan Teknik Kurtarma’da ise yerel veya yabancı sertifikasyon sistemimiz olmadığı için, AKUT Eğitim Bölümü olarak iç disiplinimiz ile bu konuda bir standart sağlamaya çalışıyoruz. Sanırım başarıyoruz ki bugüne dek AKUT ailesi olarak yüksekte çalışma ve diğer arama-kurtarma alanlarında hiçbir kaza ya da yaralanmaya maruz kalmadık. Yüksekte çalışma, kanunda da belirtildiği gibi gerçekten tehlikeli bir iş. Önce bu kabul edilmeli. 29 Mart 2013 Tarihinde 28.602 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları” listesi tebliğine göre düzenlenmiş Tablo 1’de de detaylıca belirtildiği üzere, Yüksekte Çalışma, tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfında yer almakta. İnsanlar ülkemizde en çok nerelerde yüksekte çalışıyorlar? Özellikle son on beş yirmi yıldır ülkemizde inşaat sektörünün ne denli hızlı

ilerlediğini hepimiz görüyoruz. Bundan otuz yıl evvel “gökdelen” diye nitelenen bina sayısı büyük illerde dahi bir elin parmakları kadarken şimdi yüzlercesi inşa edilmiş ve ediliyor durumda. Bilhassa İstanbul adeta bir şantiye şehir gibi... Her ne kadar bu binaların yapımında son teknoloji kullanılıyor, vinç gibi makinelerden büyük destek alınıyor olsa da insan gücünün vazgeçilemez olduğu bir gerçek. Dolayısıyla ülkemizde en çok bina iskeletleri, dış cepheye kurulan iskeleler, çatılar, köprüler, barajlar, aydınlatma direkleri ve viyadükler yüksekte çalışma alanında insan gücü gerektiren sahalar. Yine halihazırda kullanımda olan binaların dış cephe temizlik, bakım, onarım vb. işleri ile çatı tadilatları da yüksekte çalışmanın en yaygın uygulama alanları arasında. Yapılan araştırmalardan edindiğim bilgiler doğrultusunda, en çok binaların dış cephesine kurulan iskelelerden, çatılardan düşüldüğünü söyleyebilirim. Yine merdivenler, merdiven boşlukları, dar alanlar, pencereler, korkuluklar düşülme riski yüksek noktalar arasında. Peki insanlar neden düşer? Bunun en temel iki nedeninin bilgisizlik ve önemsememek olduğunu düşü-

Tablo 1: Yüksekte Yapılan Çatı ve Cephe İşlerinin Tehlike Sınıfları NACE Kodu 16.23.90 23.99.01 25.99.13 28.25.02 43.29.02 43.91.01 43.99.08 43.99.12

128

Tanım Başka yerde sınıflandırılmamış inşaat doğrama ve marangozluk ürünleri (ahşaptan kiriş, kalas, payanda, beton kalıbı, çatı padavrası, vb.) imalatı Asfalttan ve benzeri malzemelerden yapılan ürünlerin imalatı (çatı yapımında veya su yalıtımında kullanılan bitüm esaslı keçeler dahil) Metalden çatı olukları, çatı kaplamaları vb. imalatı Sanayi tipi fan ve vantilatörlerin imalatı (çatı havalandırma pervaneleri dahil) Başka yerde sınıflandırılmamış diğer tesisat işleri (paratonerlerin, tabelaların (ışıklı olsun veya olmasın), stor ve güneşliklerin montaj işleri vb.) Çatı işleri (çatı iskeleti kurulumunu içeren inşaat işleri, çatı yapımı, çatı oluğu ve oluk ağzı montaj işleri ile metal ve diğer malzemeden çatı kaplama işleri) (dülgerlik işleri dahil) Su yalıtım işleri (düz çatı ve teraslardaki su yalıtım işleri, inşaat ve diğer yer altı yapıların dış cephesindeki su yalıtım işleri, nem yalıtımı vb.) Yapıların dış cepheleri için buharlı temizleme, kum püskürtme ve benzeri uzmanlaşmış inşaat faaliyetleri

Tehlike Sınıfı Tehlikeli Çok Tehlikeli Tehlikeli Tehlikeli Çok Tehlikeli Çok Tehlikeli Çok Tehlikeli Çok Tehlikeli


“Düşmeler en çok 15:00-16:00 saatleri arası görülüyor. Belki kişinin kan şekeri düşüyor veya öğle yemeği yenmedi ise dikkat azalıyor.”

Düşmeler en çok 15:00-16:00 saatleri arası görülüyor. Belki kişinin kan şekeri düşüyor veya öğle yemeği yenmedi ise dikkat azalıyor. Yüksekte çalışmanın çok ciddi eğitimleri ve gereklilikleri var ancak henüz bu eğitimlere gelmeden yani en başta, yükseklik korkusu, görme bozukluğu, denge sorunu, tansiyon, şeker hastalığı ya da kronik rahatsızlıkları olan bireylerin bu işlerde çalışmasının uygun olmadığı bilinmelidir. Merdivenin en son 3 basamağına çıkılmaması gerektiği bilinmelidir. Yüksekte çalışma için maksimum rüzgâr hız sınırının 45 km/saat olduğu, fırtınalı günlerde bu çalışmaların durdurulması gerektiği bilinmelidir.

19%

20% 18% 16% 14%

12%

12%

9%

10% 8%

2% 0%

10%

7%

6%

6% 4%

15%

13%

5% 3%

1% 0-1 m

1-2 m

2-3 m

3-4 m

4-5 m

5-6 m

6-7 m

YÜKSEKLİKLER

Yüksekten düşme sonucu meydana gelen yaralanmalar hakkında yapılan istatistiksel araştırmalar var mı? Yüksekte çalışma sonucu oluşan kazaların sebep-sonuç ilişkileri analiz edildiğinde her kazada mutlak suretle bir ihmal olduğu tespit edilmiştir. Yani doğru malzemeye sahipseniz, filmlerdeki gibi emniyet kemeriniz açılmaz, halatlar sürtünmeyle kopmaz… Ancak malzemeniz eksik, kalitesiz veya yetersizse ya da onları nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız çok ciddi kazalara maruz kalmayı göze almışsınız demektir. Rakamsal olarak konuşmak gerekirse, Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (OSHA) tarafından yapılan bir araştırmadan örnekler verebilirim. Bu araştırmaya göre, 3,4m’den düşen bireylerin %84’ü yaşama veda etmiş. Yine yapılan araştırmalara göre dünya genelinde her yıl 4.7 Milyon insan yüksekten düşme kazası ile karşı karşıya kalıyor. Ülkemizde yaşanan iş kazalarına bakacak olursak, inşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarının %52’si düşme ile gerçekleşiyor. Bunlar hem insan gücü hem iş gücü anlamında büyük kayıplar.

7-8 m

8-9 m

9-10 m

10 m üzeri

(Grafik Dr. M. Onüçyıldız)

Bir kişinin yüksekte çalışırken düştüğünü ve omurilik felci geçirdiğini düşünün. O insanın yaşamı tümüyle alt üst oluyor. Bedeni ve ruhu acı çekiyor. Üstelik sadece 1 kişinin felç olması ile kalmıyor, tüm ev halkının hayatı baştan aşağı değişiyor. 1 kişi yaralanıyor ama 1 ailenin yaşamı maddi ve manevi olarak çok zor bir hale geliyor. Belki 80-100 Dolarlık birkaç malzemeyi almayan yöneticilerin, belki de 5 dakikasını ayırıp kişisel koruyucu donanımları kullanmayan bireyin ihmali, bedeli 80-100 Dolar ile asla telafi edilemeyecek çok ciddi kayıp ve acıları da yazık ki beraberinde getiriyor. Peki insanlar bu kazaya maruz kalırlarsa çok ciddi hasar alabileceklerini bildikleri halde bu malzemeleri neden kullanmıyorlar? Sanırım “benim başıma gelmez” ya da “buradan düşsem de bana bir şey olmaz” diye düşünüyorlar. Ya da kendi hayatları onlar için önemli değil. Ölme, felç olma, yürüyememe ihtimalini göze alabiliyorlar.

Afet Bilinci

Düşen insanların profili ile ilgili bir genelleme yapılabilir mi? Yapılan istatistiklere bakıldığında en başta işte tecrübesiz olan, 5 günden daha az süredir o işte çalışan insanların düştüğü gözleniyor. Kazaya maruz kalanların yaş ortalamaları ya 30 altı ya 50 üstü olarak öne çıkıyor. Yine 5 m’den daha alçakta çalışan insanlar da diğer yüksekliklerde çalışanlara oranla daha çok düşüyor. Bunun da nedeni sanırım o mesafeden düşünce büyük bir felakete maruz kalma ihtimalini düşük zannedip daha özensiz davranmak.

DÜŞMELERİN YÜKSEKLİĞE GÖRE DAĞILIMI

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

nüyorum. Yapılan iş ile ilgili yeterli bilgi sahibi olmamak, bulunulan yapıyı ya da üzerinde durulan malzemeyi tanımamak, eksik ya da yetersiz personel veya eksik ya da kalitesiz malzeme ile iş bitirmeye çalışmak, tasarlanmış sistemdeki mühendislik hataları, kişisel koruyucu ekipman kullanmama ya da yanlış kullanma, güvensiz bölge, güvensiz doğa şartları, iş güvenliği kanunlarına önem vermeme gibi pek çok alt başlık açılabilir.

Kanunlar ülkemizde fazlaca açıklayıcı ve yeterli diye düşünüyorum. Patro-

“Birkaç malzemeyi almayan yöneticilerin, belki de 5 dakikasını ayırıp kişisel koruyucu donanımları kullanmayan bireyin ihmali, asla telafi edilemeyecek çok ciddi kayıp ve acıları da yazık ki beraberinde getiriyor.” 129


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Afet Bilinci

a) Yüksekte yapılması zorunlu olmayan montaj ve benzeri çalışmaların mümkün olduğunca öncelikle yerde yapılması sağlanmalı. b) Yapılacak çalışmaların önceden planlanması ve organize edilmesi, bu planlama yapılırken yüksekten düşme ile ilgili hususlara acil durum planında yer verildiğinden emin olunması sağlanmalı. c) Çalışanların, çalışma yerlerine güvenli bir şekilde ulaşmaları uygun araç ve ekipmanlarla sağlanmalı. d) Çalışma yerlerinde çalışanların güvenliği öncelikle, güvenli korkuluklar, düşmeyi önleyici platformlar, bariyerler, kapaklar, çalışma iskeleleri, güvenlik ağları veya hava yastıkları gibi toplu koruma tedbirleri ile sağlanmalı.

numuz yeterli koruyucu ekipman temin etmiyor mu, o iskeleye, o çatıya çıkmamalıyız. Hiçbir mazereti canımızın önüne almamalı, önce biz kendimizi korumayı istemeliyiz. AKUT olarak eğitimlerde hep şunu deriz, ne zaman trafik denetimine emanet yangın tüpü ile girmeyi bırakırsak o zaman bilinçli bir toplum olacağız. Kanunların yeterli olduğunu söylediniz. Bu kanun maddelerini biraz açabilir miyiz? Tabii... İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 521. Maddesine göre, 4m’den yüksekte çalışanlara; Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 13. Maddesine göre 3 m’den yüksekte çalışanlara emniyet kemeri takma zorunluluğu getirilmiştir. Aynı maddelerin devamında, yine merdiven, iskele gibi çeşitli yüksekliklerde çalışanların uyması gereken korunma yöntemleri detaylıca aktarılmıştır. 6331 sayılı kanuna göre, işveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. Yeni yayınlanan Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ekler kısmına kısmen de tüzükteki bilgiler eklenmiştir. Yüksekte çalışmalarda yapılması gerekenler bu yönetmelikte sıralanmıştır. İlk 4 maddeyi sizinle paylaşmak isterim.

130

Bu maddelerin tümüne bakıldığında güvenliğin ne denli önem arz ettiği ve kanunlarımızın ne denli yeterli olduğu apaçık görülecektir. Unutmamalıyız ki korkuluk yaparak, güvenlik ağları gererek, zemin ve duvar boşluklarını kapatarak, ikaz işaretleri kullanarak, düşme tehlikesinin olduğu bölgelere yetkisiz kişilerin girişini engelleyerek, kurallara uygun yapılmış iskele veya geçici platformlar kullanarak, kişisel koruyucu donanım kullanarak, hava şartları dikkate alınarak vb. düşmeler mutlak suretle bertaraf edilir. Sıkıntı yaşanan nokta kanunların uygulanması noktası. Bu eksiklik de yine bilinçli bir toplum olmakla giderilebilir. Biraz da Kişisel Koruyucu Ekipmanlar hakkında bilgi almak isteriz… Tam vücut emniyet kemeri, karabina, şok emici, tripot, kask, yatay yaşam hattı, kolluklar, kafa fenerleri, geri sarımlı düşüş durdurucu gibi birçok ekipman gerekli. Ancak işin niteliğine, yüksekliğe, hava şartlarına ve benzer kriterlere göre değişken olan bu malzeme listesini rastgele satın almak doğru değil. İş Güvenliği artık bir baret bir güvenlik şeridi ile geçiştirilemeyecek apayrı bir uzmanlık alanı. Birçok kurum bu eğitimleri veriyor. İş yerinizde böyle bir ihtiyaç varsa “Yüksekte Çalışma Eğitimi” veren kurum ve kuruluşlara başvurmanız gerekmektedir. Siz AKUT olarak Yüksekte Çalışma konusunda neler yapıyorsunuz? Gönüllülerimize yönelik çalışmalarımız: Arama - Kurtarma operasyonlarımızın birçoğu doğa sporları ile ilgilenen bireylerin kazaya maruz kalması nedeniyle gerçekleşiyor. Kaya tırmanışı,

dağcılık, doğa yürüyüşü gibi alanlarla ilgilenen kişilerin başı derde girdiğinde onları kurtarmak için Teknik Kurtarma dediğimiz operasyon çeşidini uygulamak gerekiyor. Teknik Kurtarma, kendi imkânlarımızla inemediğimiz ya da çıkamadığımız noktalara ipli sistem kurarak kurtarma operasyonu yapma işidir. Biz Yüksekte Çalışma’yı en çok endüstriyel dağcılık ve teknik kurtarma alanlarında uygularız. Bu alanda yetiştireceğimiz gönüllülere 60 saatlik temel eğitimlerin akabinde profesyonel yani alan eğitimleri veriyoruz. Öncelikle bu arkadaşlarımızın performans testi ve sağlık raporu ile bu iş için yeterli olduklarını ortaya koymaları, akabinde arazi tanıma, ip teknikleri, düğümler, gergin ip sistemleri gibi toplamda 100 saati bulan çeşitli eğitimler almaları gerekiyor. Sonra asistan seviyesinde 100 saatlik bir tecrübenin akabinde gönüllümüz teknisyen seviyesine erişir ve kendi başına bu sistemi kurabilecek, yönetebilecek noktaya gelir. Firmalara yönelik çalışmalarımız: AKUT Arama Kurtarma Derneği’ne mali kaynak yaratmak üzere konumlandırılmış AKUT Enstitü olarak, işin kapsamına göre 2 günlük, 4 günlük Yüksekte Çalışma eğitimleri veriyoruz. İçeriğinde Yükseklik ve Yüksekte Çalışma tanımlamaları, işveren, yetkili personel ve çalışanın görev ve sorumlulukları, yüksekte çalışma ile ilgili yöntem tespiti, gerekli ekipmanlar ve bunların kullanımı, kişisel koruyucu donanımlar ve saha uygulamaları yer almakta. Eğitimi tamamlayan ve sınavda başarılı olan kursiyer, AKUT Arama Kurtarma Derneği, NASAR National Association for Search and Rescue ortak çalışması olan ve North American Rescue Institute onaylı Yüksekte Çalışma Teknisyeni (Rope Systems Technician) sertifikası almaya hak kazanıyor.



Artema’dan Cesur ve Şık Bir Armatür: Brava Artema’nın yeni armatür serisi Brava, ince ama kendinden emin keskin çizgileriyle, banyolara cesur bir şıklık getiriyor. Pentagon tasarım ofisinin imzasını taşıyan Brava serisinde yer alan lavabo ve küvet bataryalarının, standart ve ankastre seçenekleri bulunuyor. Suyu tasarruflu kullandıran Brava serisi, kolay temizleme özelliğiyle hayatı kolaylaştırıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Brava ürünlerinin ambalajında yer alan “Avrupa Su Etiketi” sertifikası, armatürlerin Avrupa standartlarına göre ne kadar su tükettiğini gösteriyor. En tasarruflu A sınıfında yer alan Brava ürünleri, 10 yıl garanti süresiyle sunuluyor.

DemirDöküm’den Akıllı Oda Termostatı Migo Isıtma, soğutma ve yenilenebilir enerji alanında sektöre sunduğu ürünlerle geleceğe ışık tutan DemirDöküm, kullanıcısı ile iletişime geçen akıllı termostatı Migo’yu, tüketicilerin beğenisine sundu. Bozüyük’te geliştirdiği ürünlerle 47 ülkede on binlerce tüketicinin ilk tercihi olan DemirDöküm, Migo ile hem kombileri hem de faturaları kontrol altına alacak. Kullanıcı Alışkanlıklarını İzliyor Kombi kontrolünde yeni bir dönem başlatacak olan Migo, tek elle kullanılabilen

kompakt tasarımı ve kablosuz kontrol özelliği ile evin istenilen noktasında veya duvara asılı olarak kullanılabiliyor. Nitromix ve DemirDöküm’ün satışa sunacağı yeni kombileri ile uyumlu olarak çalışabilen akıllı oda termostatı Migo, sadece verilen komutlarla hareket etmeyip, kullanıcı alışkanlıklarını takip ediyor. Gereksiz Enerji Tüketiminin Önüne Geçiyor Benzersiz özelliği ile ev ve su sıcaklığını kendiliğinden optimize eden, internetten aldığı anlık bilgilerle dış hava

sıcaklığının artması ya da azalması durumunda ortam sıcaklığına otomatik müdahale eden cihaz; gereksiz enerji tüketiminin önüne geçerek bütçeye katkı sağlıyor. Haftalık ve günlük zaman programlarının yer aldığı ürün üzerinden arıza mesajları da görüntülenebiliyor. Ürün ayrıca çalıştırıldıktan iki hafta sonra akıllı programlanabilme özelliği sayesinde doğru zamanda, doğru ayara ulaşmak için kombinin ne zaman ve hangi sıcaklıkta çalıştırılacağını belirleyebiliyor. Kombi Kontrolü Parmak Ucunda Kombiyi kullanıcıya özel bir hale getiren Migo, kullanıcı dostu ara yüzü ile tek tuşla kombinin en verimli kullanımını sağlıyor. Kilometrelerce uzakta ister oda sıcaklığına, ister su sıcaklığına anlık olarak müdahale edilebilen Migo ile enerji tüketimi takip edilebiliyor, zaman ayarlı programlama yapılabiliyor. Enerji planlamasını ve enerji tüketimini kullanıcısına e-posta yoluyla da paylaşan uygulama, iOS ve Android işletim sistemine sahip akıllı cihazlarda kullanılabiliyor.

132


Ne İstediğini Bilenlere; Bien’den Siyah-Beyaz Özel Banyolar Siyah ve beyazın değişmeyen şıklığı her alanda olduğu gibi dekorasyonda da birbirine yakışıyor. Yılların siyah-beyaz birlikteliği, zıtlıktan doğan uyumla stil sahibi banyolarda varlığını hissettirecek. Bien’in siyah beyaz banyoları beyazın saflık, duruluk, masumiyet, temizlik hisleri ile siyahın güçlü, şık ve gizemli duruşunu bir araya getiriyor.

Saba Serisi sade ve duruluğa örnek bir siyah beyaz. Bien’le daima genç daima yeni mekanlar oluşturmak için banyolarınızda siyah beyaz kullanabilirsiniz.

Mükemmeliyetin rengi olarak düşünülen beyaz ve motivasyonun rengi olan siyahın bu kombinasyonu Bien’le banyolarınıza anlam kazandırsın.

Safari

Fracture

Ürünler

Perla

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Bien’in Safari, Fracture, Perla ve Saba serileri siyah-beyaz banyolar için birbirinden farklı örnekler. Sıra dışı bir siyah-beyaz olan Safari Serisi oldukça karizmatik ve iddialıyken, daha klasik olan Perla Serisi siyah beyaz zıtlığını gösteren örneklerden. Serbest geometrik formda olan ve cam kırıklarının büyüleyici görünümünü yansıtan Fracture Serisi sıra dışı çizgisi ile farklı bir siyah-beyaz. Tüm bunlardan aykırı asimetrik çizgisi ve soyut görünümü olan

Saba

133


Creavit Dual, İkili Lavabosu ile Modern Bir Çözüm Sunuyor Modern, şehirli ev düzenlerine uyum sağlayabilmek için küçülen metrekareleri, hane halkı için efektif ortak kullanım alanlarına çevirebilmeliyiz.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Creavit olarak Dual’i tasarlarken, iletişimden, birlikteliklerden, paylaşımdan kısacası insandan ilham aldık. Çift lavabosu sayesinde el-yüz yıkama ve diş fırçalama gibi ortak kullanıma uygun olan kişisel temizlik aktivitelerini birlikte yapabilmenize olanak sağlayan DUAL, birden çok bireyin ortak yaşam alanı olan evlerde banyonun daha kullanışlı hale gelmesine yardımcı oluyor. 120 cm’lik yavaş kapanır çekmeceli alt modülün sağladığı geniş saklama çözümüne ek olarak, aynı genişlikteki etajer ve dokunmatik LED aynası ile banyonuza modern bir dokunuş yaparken, mat beyaz rengiyle de dar banyolara, arzulanan ferahlığı sunuyor.

Creavit Karen Altının En Naif Hali Geçmişte olduğu gibi günümüzde de altının o göz alıcı sarı renginin hayatlarımıza dokunuşundan zevk duyuyoruz. Fakat kimi zaman da fazla gösterişe kaçmak istemeyiz gündelik yaşantılarımızda. Creavit olarak Karen’i banyo mobilyasını tasarlarken, otantik mekanların büyüsünü, altının en saf, yumuşak ve iletken ruhuyla banyolara aktarabilmeye odaklandık. Banyo mobilyası, lavabo, klozet, armatür ve aksesuar gibi ürünleri Karen takımın naif çizgisi ile kombin oluşturacak şekilde özenle bir araya getirdik. Tarz sahibi çizgileriyle banyolara dekoratif bir çözüm sunan Karen, yavaş kapanır çekmeceli geniş alt modülü, yavaş kapanır kapak özellikli boy dolabı ve büyük zarif aynasıyla fonksiyonelliği de ön planda tutuyor.

134


Edilcuoghi ‘Haus’ Serisi ile Doğal ve Etkileyici Mekanlar Yaratıyor Edilcuoghi, yalnızca kullanıcılara değil, mimarlara da ilham veren benzersiz seramikleri ile fark yaratmaya devam ediyor. Çimento ve terakota harmanıyla üretilen ‘Haus’ serisi, kullanıldığı mekanlarda doğal, abartısız bir zarafet atmosferi yayıyor. Hafif biçimlendirilmiş yüzey üzerinde davetkâr tozlu renk tonlarının zarafeti ve yumuşaklığını kucaklayan ‘Haus’, etkileyici yaşam alanlarıyla, kullanıcıların kendilerini özel hissetmesini sağlıyor.

Edilgres, Mermerin Benzersiz Şıklığını Stil Sahibi Mekanlara Taşıyor Edilgres, geliştirdiği özgün ve yüksek kaliteli seramik serileri ile mimari ve iç tasarımın çağdaş trendlerine açılıyor. Bu yaklaşımla hayata geçirdiği K-Greige serisini de, modernize edilmiş rafine görüntüsüyle stil sahibi mekan yaratmak isteyenlerin beğenisine sunuyor. Mermerin estetik duruşuyla öne çıkan K-Greige, yüzeyine ayırt edici özelliğini kazandıran gri rengi sayesinde mekanlarda farkındalık yaratıyor. 60×120, 60×60, 30×60 cm boyutlarında üretilen K-Greige, ismini ise Türkiye’nin en önemli arkeolojik merkezlerinden biri olan Kibyra Antik Kenti’nden alıyor. Edilgres, sunduğu yenilikçi ürünlerle yalnızca ihtiyacı olan kullanıcıya değil, aynı zamanda mimarlara da özel ilham veren seramikleriyle fark yaratıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Full body renkli porselen seramikleri ile ev dekorasyonu için orijinal unsurlar sunan ‘Haus’ serisi, 80x80, 60x60, 30x60, 52x60, 33x60 ve 9.5x60 boyutlarında üretiliyor.

Konutlara ve işyerlerine özel seramikler sunan Edilgres’in tüm koleksiyonları, Kale’nin dünyanın seçkin şehirlerinde bulunan mağazaları ve Türkiye’deki showroom’larında tüketiciyle buluşuyor. 135


Duravit’ten Yüksek Teknolojik Malzeme ve Yeni Bir Tasarım: Cape Cod Banyo Duravit üretiminde çalışanları Cape Cod banyolarının ikonik ve özel hatlarına ulaşması için elde özel bir taşlama yaparlar. Ürünler, özel tasarlanıp, tek tek elden geçerek sahnede yerlerini almaya hazırlanır.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Duravit Fransa Üretim Tesisi Başkanı Eric Mercier Cape Cod serisinin bu optimum nihai sonucu için titiz bir çalışma yapıldığını vurguluyor. 2015 yılından bu yana yüksek teknoloji ve el üretimi ile hayata getirilen Cape Cod adına Eric Mercier’in yorumu “Çok ses getiren ve rağbet gören bu serinin dikkat çekmesi tesadüf değil”. Teknoloji merkezi ile entegre olmuş tasarım atölyesi Alsace Bischwiller’da kurulmuş ve yeni mineral materyal Durasolid’e adanmıştır. Duravit yeni materyal geliştirme ve tasarım kombinasyonunda yeni bir standart belirlemiştir. Bu iki bileşen ve zamanın ruhunu yakalayan Philippe Starck sayesinde ortaya Cape Cod serisi çıkmıştır. Duravit CEO’su Frank Richter “Bizim için fizibilite çalışmaları kadar malzeme araştırma ve tasarım geliştirme çalışmaları da mükemmel sonucu yakalayabilmek için önem taşıyor”. Duravit AG araştırma ekibi, yeni ve sıradışı mineral malzeme DuraSolid’i geliştirdi. Seçilen hammadde özellikle banyo ve duş tekneleri üretimi için yüksek teknoloji oluşturuyor. Bu dayanıklılık, yüksek stabilite ve kayma direncinin artması anlamına gelir. Buna ek olarak, bu özel malzeme sayesinde, yeni şekiller oluşturmak artık çok daha mümkün. Durasolid banyolar nasıl yapılır? DuraSolid esas olarak bağlayıcı madde ve renk pigmentleri gibi doğal malzemelerden oluşur. Bu bireysel hammaddeler bir bilgisayar kontrolü ile Bischwiller DuraSolid merkezinde karıştırılır ve döküm için hazırlanır. Elde edilen homojen döküm ana kalıp içine dökülür. Döküm, gerekli olan iki ayrı kurutma aşamasını takip eder. İlk aşamada, sıvı döküm kütlesi kurutma bölmesi bir ana kalıp içinde sertleştirilir. İkinci aşamada, kalıp katılaşmış kütlesi 70 derece sıcaklıkta bir kurutucu fırın içinde tavlanır.

136

Nihai malzeme sertliği bu kuruma aşamalarında elde edilir. Karışım tamamen soğuyunca, parlatma standında son rotüşlar yapılır. Tüm parçaların boyanması ile eşsiz beyaz materyalin kullanılması ürünlere monolitik bir görünüm verir. DuraSolid malzeme aynı zamanda daha sonra yaşanacak herhangi bir hasar durumunda tamir edilebilir. Bu malzemenin diğer bir avantajı ise kaymaz yüzey yapısıdır. DuraSolid banyo nasıl dizayn edilmiştir? Tasarımcı Philippe Starck bu yeni malzemenin yapısında yeni bir tasarım oluşturmak için ilham kaynağı oldu. Philippe Starck karakteristik ve oval küvet formu için: Malzemenin esnekliği ona üç boyutlu, heykel gibi banyo yaratmam için ilham kaynağı oldu. Banyo kenarları tamamen benzersiz bir etki yaratmak için lale gibi açılan formlarda tasarlandı. Ayrıca banyo aksesuarlarınız için değerlendirebileceğiniz kalın kenarlar ve nazik baş destek kısmı ile de benzersiz bir konfor sağlanıyor. Opsiyonel olarak,

neredeyse görünmeyecek kadar küçük noktalardan hidro masaj sistemi ile de mükemmel banyo deneyimi tamamlanıyor. Duravit CEO’su Frank Richter: “Philip Starck ile yaptığımız Cape Cod tasarım çalışması akıllı tasarımın daha da geliştirilmesi adına önem temsil ediyor. Bizim için ürünün mükemmel olması, malzeme uzmanları, ürün geliştiriciler ve tasarımcılar ile birlikte mümkün. ISH fuarında piyasaya sürülecek yeni ürün gamı ile Durasolid banyolar tasarım ve ürün gamında yeni yollar açacak.”


E.C.A.’dan Türkiye’nin İlk ve Tek “A” Sınıfı Enerji Termostatik Radyatör Vanası

Yeni Nesil Bina Sistemlerine Uygun A Sınıfı Ürün E.C.A A Enerji Sınıfı Radyatör Vanaları özellikle akıllı ve çevreci bina sistemleri projelerinin yaygınlaştığı bugünlerde de büyük öneme sahip. E.C.A markalı pek çok üründe olduğu gibi radyatör vana sistemlerinde de tasarrufu destekleyen E.C.A A enerji sınıfı termostatik radyatör vanaları yerli üretimde bir ilk olarak tüketicinin beğenisine sunuldu. E.C.A kalite ve güvencesiyle sunulan termostatik radyatör vanalarının 5 yıl garanti süresi bulunuyor.

Hem Su Tasarrufu Hem Enerji Tasarrufu için E.C.A. Myra Çağdaş üretim teknolojileri kullanılarak üretilen E.C.A Myra serisi banyo, duş, eviye lavabo bataryaları yalın formu özgün batarya kumandası tasarımıyla enerji ve su tasarrufu sağlayan, konforlu tasarımıyla kullanıcıya sunuluyor. Myra serisi lavabo ve eviye bataryası ilk açıldığında suyu soğukta akıtarak maksimum enerji tasarrufu sağlıyor. Kombi, şofben gibi su ısıtma sistemlerini tetiklemeden sıcak su ihtiyacı duyulmayan zamanlarda gereksiz enerji kullanımının önüne geçer.

teknolojiler kullanılarak üretilen E.C.A Myra serisi farklı ölçülerde kullanılacak lavabolar için de 3 ayrı boyutta üretiliyor. Bu sayede armatür seçiminde mimar ve tasarımcıya büyük kolaylık sağlıyor.

E.C.A Myra serisi Türkiye’de bir ilk olarak soft touch teknolojisi ile üretilerek yerli üretimin ilk dokun açılsın dokun kapansın konseptli armatürü olarak da kullanıcıya büyük kolaylık sağlıyor.

Ürünler

%30’a Varan Enerji Tasarrufu Ürünlerinde ileri teknoloji, kalite, fonksiyonellik ve estetik görünümü bir araya getiren E.C.A yerli üretimde ilk ve tek olan termostatik radyotör vanaları ile kullanıcılarına tasarruf ve güvenliği bir arada sunuyor. Yaşam alanlarındaki ısıtma sistemleri dışında (fırın, ocak, lamba, vb) ortama giren ısı enerjisi-

ni algılayan A enerj sınıfı E.C.A termostatik radyatör vanaları, evlerde doğrudan %30’a varan tasarruf sağlıyor. E.C.A A enerji sınıfı termostatik radyatör vanaları radyatör içerisinde dolaşan suyun akış miktarını otomatik olarak ayarlayarak kaloriferli ısıtma sistemininin de daha verimli çalışmasında büyük rol oynayarak yakıt tüketimini de minimize ediyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Teknolojik çözümlerle tüketici dostu ürünler geliştiren E.C.A yerli üretimde ilk kez üretilen A enerji sınıfındaki radyatör vanası ile tüketiciye enerji verimliği ve güvenlik konularında destek oluyor. Kategorisinde tek yerli ürün olma özelliğine sahini E.C.A TRV2 serisi termostatik radyatör vanaları Avrupa Valf Üreticileri Birliği’nin teknik ürün grubu olan EUnited Valves tarafından TELL ürün sınıflandırma kapsamında A enerji verimliliği seviyesinde onaylanmıştır. E.C.A A enerji sınıfı termostatik radyatör vanaları sayesinde yaşam alanlarını istediğimiz seviyede tutup; ihtiyaç fazlası ısınmaların önüne geçerek, istediğiniz sıcaklığa daha uygun fiyatlarla ulaşmanızı sağlıyor.

Ayrıca su tasarruf özelliğiyle %60’lara varan tasarruf sağlar. E.C.A; tasarımındaki minimal çizgisiyle zamansız bir estetik, maksimum enerji ve su tasarrufu sağlayan Myra serisi ile doğaya dost çözümler öneriyor. A’ Design Award 2016’da ödüllendirilen E.C.A Myra serisinin farklı renk alternatifleri de mevcut. Çevre ve tüketici dostu 137


Estetik, Şık ve Alımlı; Ege Vitrifiye Selge Evinize değer katan incelik ve farklılığı, zarafetle yansıtan seri, özgün lavabosu ve kanalsız asma klozet detayı ile yüksek performanslı banyolar yaratıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Banyoların yeni trendi Selge, Ege Vitrifiye markasının estetik tasarım çizgilerine sahip, ergonomik ürünü… Lavabosu duvara kolayca monte edilebiliyor, klozeti ise yeni kanalsız tasarımı ile bakteri oluşumunun önüne geçerek maksimum hijyen sağlıyor. Bunun yanında ürün Ege Vitrifiye’nin birçok diğer ürününde de bulunan “Aquasave” özelliğine sahip, yani az su ile kusursuz temizlik sağlıyor.

138

Selge banyolarda hem teknolojisi hem de estetiği ile yeni bir dönem başlatıyor…

NPlus Toledo ile Banyonuzun Tarzına ve Zarafetine Şıklık Katın Modern algının yüksek olduğu modelde gövde ve kapakları high gloss. Alt modül uygulamasında tezgah üstü seramik lavabo ve yavaş kapanır çekmeceler kullanıldı. Üst modül ise ledli ayna, havluluk ve banyonuzda fonksiyonelliği arttıracak boy dolabı olarak tasarlandı. Beyaz/ Krom, M.Antrasit/ Krom, Siyah/ Krom renk seçenekleri bulunan Toledo modeli ile banyonuzun tarzına ve zarafetine şıklık katacaksınız.


Franke ile Yeni Yılın Renkleri Mutfaklara Taşındı

Ocak, fırın ve davlumbazlardan oluşan mükemmel uyum, krem ve bordo olmak üzere iki farklı renk alternatifi ile mutfaklarda Vintage esintisi yaşatan Trendline Vintage serisi ankastreler özellikle bordo rengi ile mutfaklara farklılık katıyor. Aynı tasarım ve aynı renkte üretilmiş bu seri, geçmişin tüm ayrıntıları yanında yeni yılın sıcacık renklerini de mutfağınıza taşırken Franke Just serisi ışıklı bataryalar da bu coşkuya eşlik ediyor.

Bordo ve krem renk alternatifli Trendline Vintage Serisi ankastre ürünler mutfağınıza yeni yılın sıcacık renklerini taşırken, Franke Just serisi ışıklı bataryaları ile 2017 de mutfaklara ışıltı getiriyor.

Ürünler

90 cm genişliği ile Trendline Vintage davlumbazlar teknolojileri sayesinde mutfağınızı rahatlatırken serinin tamamlayıcısı fırınlar ise ızgara, buz çözme gibi 7 farklı pişirme programı ve analog saatleri ile göz dolduruyor. Döküm ızgaraları ile mutfaklara profosyonel görünüm kazandıran Trendline Vintage ocaklar ise serinin vazgeçilmezi.

Elektrik bağlantısına ihtiyaç duymadan sahip olduğu hidroelektrik tribün sayesinde sıcak su açıldığında kırmızı soğuk su açıldığında mavi ve ara ısılarda mor, lila, açık pembe, koyu pembe gibi değişik renkte yansımalar sunan Just Colour batarya ile yeni yılın tüm renkleri evinize girecek.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

100 yıllık tecrübesi ile dünyanın en büyük evye batarya ve ankastre cihaz üreticilerinden olan Franke, yeni yılı Trendline Vintage Serisi ankastre ürünleri ve mutfaklara renk katan Just serisi ışıklı bataryaları ile karşılıyor. Ankastre ürünler alanında uzmanlaşmış, Franke ürün gamının, bu renkli üyeleri ile yeni yılın renkleri mutfaklara taşınıyor.

139


Ideal Standard Reflections Armatür Serisi ile Banyolarda Retro Esintisi Geçmişin minimalist çizgilerinin modern çağda yeniden hayat bulduğu retro tarzı artık günümüz banyolarının da vazgeçilmezi haline geldi. Evlerinde retro esintisini yaşatmak isteyenler Reflections armatür tercihleri ile banyolarına bambaşka bir hava katıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Ideal Standard’ın Reflections armatür serisi dünyaca ünlü tasarımcı David Tilbury tarafından modern yaşamın

Krom ve Altın / Krom olmak üzere 2 farklı renk seçeneğinin yer aldığı Reflections Serisi, aynı zamanda geniş ürün yelpazesi ile de retro banyo severler için ilham kaynağı olmaktadır. Dökümlü gövdeleri ile dikkat çeken, Hot ve Cold logolu özgün tasarımlı kumanda kollarının yer aldığı seride, standard, kuğu ve 3 delikli lavabo bataryalarının yanı sıra banyo, duş, eviye ve bide bataryası da yer alıyor. Reflections armatürler klasik

ve gelenekçi tasarımına rağmen EasyFix montaj özelliği sayesinde de banyolarda kullanım kolaylığını ön plana taşıyor.

Ideal Standard’dan Modern ve Dinamik Bir Tasarım “Drop New” Fonksiyonelliği ve tasarımıyla fark yaratan Drop New Serisi, yumuşak hatları ile banyolara modern bir hava getiriyor. Kullanıcı dostu yuvarlak köşeler ve bas-aç kullanım özelliği ile dikkat çeken Drop New, kullanışlı depolama seçenekleri ve gizli led aydınlatmalı özel tasarım aynasıyla da banyolarda hayranlık uyandıracak bir tasarıma imza atıyor. Her tip banyoya uygun kullanım imkanı sunan Drop New Serisi, özel kaplamadan yapılmış alt ve üst dolabın yanı sıra modernlik ve fonksiyonellik sebebi ile de tercihlerde ön plana çıkıyor. Geniş depolama imkanı sunan dolaplarıyla şık ve zarif bir tasarım sergileyen Drop New Serisi, beyaz ve meşe renk seçenekleriyle kullanıcılara farklı alternatifler sunuyor. Drop New, asil ve sade çizgilere sahip yumuşak hatlı StradaU lavabo ile de kombinlenerek banyolarda farklılık yaratıyor. Kullanım kolaylığını ön planda tutan Drop New serisinin StradaU lavaboyla fark yaratan uyumu ile banyolara bambaşka bir hava geliyor.

140

içerisinde geçmişten kopamayan, banyolarda şık ve romantik tarzdan vazgeçemeyen kullanıcılar için özenle tasarlandı. Zarif eğrisel çizgilere sahip sadeliği şıklıkla buluşturan tarzı ile beğeni toplayan Reflections armatürler kullanıcılarına göz kamaştırıcı banyolar vadediyor.


ISVEA Corona Serisi ile Banyolar Daha İhtişamlı

ISVEA’dan Karakteristik Bir Tasarım: Roll’s Banyolardaki tasarım anlayışına yepyeni bir soluk getiren ISVEA’nın zamana meydan okuyan serisi Roll’s, karakteristik ve kendinden emin hatları ile banyolarda asaletin simgesi olacak. Tasarımındaki sade çizgilerle banyolara modern bir görünüm kazandıran Roll’s, yalın bir forma ve karizmatik bir duruşa sahip. Art.Lab tarafından tasarlanan Roll’s, zamana meydan okuyan tasarımıyla dikkat çekiyor. Zamansız şıklık anlayışından yola çıkarak tasarlanan Roll’s Serisi, sofistike ve rafine zevke hitap ediyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ayrıcalıklı bir banyo deneyimi yaşamak isteyenler için tasarlanan Corona Serisi, gerek tasarımı gerekse modern görünümüyle banyoların havasını tamamen değiştiriyor. Corona alt dolap, beyaz lake gövdesi, altın kaplama kulpları ve masif lükens ayaklarıyla fark yaratırken, Corona boy dolabı banyoda ihtiyaç duyulabilecek her şey için düzenli yerleşim olanağı sağlayarak geniş depolama imkanı sunuyor. Altın kaplama çerçevesiyle göz dolduran Corona ayna ise detaylardaki şıklığı ile dikkat çekiyor.

Ürünler

Günümüz banyoları tasarım zarafetinin sergilendiği alanlar olarak dikkat çekiyor. İtalyan ISVEA’nın modern hayatın içinde klasikten vazgeçemeyenler için tasarladığı Corona, göz alıcı şıklığı ve tasarımındaki detaylarıyla banyolardaki hayal gücünün sınırlarını zorluyor.

Banyolar için bütünsel çözümler sunuyor! Kullanım kolaylığını ön planda tutanlar için özel olarak tasarlanan Roll’s, 45 cm ve 65 cm boyutlarındaki tezgah üstü lavabo seçenekleriyle farklı ebatlardaki tezgahlara uygulanarak her banyoya uyum sağlayacak bütünsel çözümler sunuyor. Seride yer alan Roll’s Asma Klozet ise “Smart Fix” özelliğiyle kolay ve hızlı montaj imkanı sunuyor. Ayrıca yavaş kapanan klozet kapağı ile de güvenli bir kullanım sağlıyor. Modern ve maksimal formlu çanak lavabolar Modern ve maksimal formlu çanak lavaboları ile dikkat çeken Roll’s, moda yaratan tasarımıyla da banyoları sıradanlıktan çıkarıyor. Serideki diğer ürünler ile mükemmel bir uyum sağlayan Roll’s Lavabolar, banyolarında estetik ve şık bir görünüme önem verenlerin beğenisine sunuluyor. 141


Kale Banyo, Şık ve Kullanışlı Tasarımın En İddialı Örneğini ‘Zeus’ İle Banyolara Taşıyor Zeus’un banyo mobilyasını Ece Yalım Design Studio, vitrifiyelerini ise Nilo Gioacchini’nin tasarımıyla hayata geçiren Kale Banyo, estetik ve fonksiyonelliğin harmanlandığı bu özel seri ile banyolarda bütünsel bir ambiyans yaratıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Kullanıcı dostu ‘Zeus’ ile neoklasik bir seri geliştiren Kale Banyo, klasikliğin verdiği görsel nefaseti, maskulen sert çizgilerle karakteristikleştirirken, bütünsel ambiyans içerisinde tutarlı, fonksiyonel ve kullanıcı dostu bir ürün ortaya çıkarıyor. Kıvrımlı formlar Yumuşak kıvrımlar ve zarif ayaklar, ‘Zeus’ serisinin şık tasarımını tamamlıyor. Neoklasik tarza modern bir bakış açısı katan seri, iki farklı renk alternatifi sunuyor. Lavabo ve klozetin mobilyalarla olan uyumu da geniş banyolara organik, modernist bir yaklaşım getiriyor. Banyoda geniş kullanım alanı Ultra lake boyası sayesinde uzun ömürlü

yapıya sahip seri, şık kulplarla tamamlanan geniş çekmecesi ile banyodaki kullanım alanını genişletiyor. Serinin zarif boy dolabı, geniş iç hacmi ile kullanım kolaylığı sağlıyor. Şık dolap, ayrıca kıvrımlı ayaklarıyla stil sahibi banyolar yaratıyor.

Kalekim’den, Zorlu Kış Şartları için Mükemmel Çözüm: ‘Wintertech’ Kalekim, köklü Ar-Ge tecrübesiyle geliştirdiği yenilikçi ürünlerini, ‘teknik çözüm’ konseptiyle tüketici ve profesyonellerin kullanımına sunmaya devam ediyor. Zorlu kış koşullarında dahi yapılara uygulama imkanı sağlayarak bir ilke daha imza atan Kalekim’in geliştirdiği ‘Wintertech’ teknolojisi, artık kışın işe ara verilmesi, ortamın ısıtılmaya çalışılması gibi zorunlulukları ortadan kaldırıyor. Güçlü çözümler Kış aylarında çimento esaslı ürünler ile birlikte güçlü çözümler sunan Wintertech,(-10)°C’de dahi kullanım imkanı sağlıyor. Çimento esaslı ürünler (+5)°C - (+35)°C arasında uygulanabiliyorken, Kalekim’in geliştirdiği Wintertech teknolojisi ile üretilen yüksek performanslı yapıştırma harcı 1056 Profesyonel, esnek yapıştırma harcı 1054 Technoflex ve gazbeton örgü harcı 1058 Technoblock ürünleri, (-10)°C - (+23)°C arasında rahatlıkla kullanılabiliyor. Artık şantiyelerde işe ara vermek yok Ürün gamını, sektördeki trendleri ve tüketici ihtiyaçlarını gözeterek yeni çözümler ile genişleten Kalekim, Wintertech ile sıcaklığın düştüğü kış şartlarında şantiyelerin durmasının önüne geçerek, inşaat projelerinin hızla tamamlanmasına katkıda bulunuyor.

142

Geçmişten bugüne taşınan detaylar Serinin banyo mobilyasını tasarlayan Ece Yalım Design Studio, Zeus’u şöyle tanımlıyor; “Ürünü geçmişten bugüne taşıyan en önemli detay; Zeus serisi için özel tasarladığımız ve basit geometrik bir formun altını çizen yuvarlak kulplardır.”


Geliştirdiği ürün ve teknolojilerle mimarların yaratıcılıklarına hitap eden Kalebodur, mimarinin vazgeçilmez üç farklı malzemesi ahşap, traverten ve betonu, ‘C-Extreme’ serisinin her karosunda birleştiriyor. Bilinen en iyi ahşap, traverten ve modern mimarinin miladı olarak kabul edilen beton yüzey dokusunun buluştuğu her bir karoya dikkatle bakıldığında; ahşabın lifleri, budakları, traverten dokusunun çizgisel ögeleri, beton yüzeylerde belirgin görülen çimento suyunun izleri görülebiliyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Kalebodur, ‘C-Extreme’ Serisi ile Mekanlardaki Görsel Etkiyi Zenginleştiriyor

Bir karoda beton efekti ağırlıkta iken, diğer bir karoda ahşap veya traverten görüntüsü ağırlık kazanıyor. Bu da döşendiği mekanlarda görsel etkiyi zenginleştiriyor. Bu üç farklı malzemenin dokusunun mat olarak karodan karoya değiştiğini açıkça hissettiren C-Extreme serisi, 20x120 ve 12x120 cm gibi ince uzun ebatlarıyla döşemede farklılıklar yaratıyor. Renkli full body porselen ve rektifiyeli olarak üretilen C-Extreme’in, beyaz, gri ve antrasit olmak üzere üç farklı renkte üretiliyor. Üstün yüzey dayanımı ve mat natürel dokunuşu sayesinde iç-dış mekan, yoğun trafik zemin ve duvar kaplamalarında çok başarılı dekorasyon imkanı sağlıyor. 143


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Orka® Terra: Romantik ve Şiirsel Bir Tasarım Floral desenleri ustalıkla işleyen sofistike çizgiler... Her detayı bir mücevher titizliğinde işlenen Terra ile banyolar zarafetin simgesi olmaya aday... Terra, seramik lavabosu, ahşap üzeri yaldız işlemeli çiçek desenli dekoratif lake ekolojik aynası ve parlak beyaz lake yüzeyi ile sunulan Terra, 85 cm ve 105 cm ölçülerinde Beyaz Altın veya Beyaz Gümüş olmak üzere iki renk alternatifi ile 2016 Classıc Line Collection ürün sınıfında yer alıyor.

Penta’dan Tasarrufa Önem Veren Tasarımlar Mutfakta yemek yaparken kadınların en büyük sıkıntıları arasında belki de en önemlisi yağlı, sabunlu, unlu kısacası kirli ellerle armatür açıp kapatmak, suyu açık bırakmak olmaktadır. Buna banyolardaki temizlik süreçleri de eklenince boşa akan her damla suyun ziyan olması kaçınılmaz olmaktadır. İnovatif çözümler sunan Penta Banyo, dokunmatik ve fotoselli evye armatürle-

riyle bu sorunları ortadan kaldırıyor. Dokunmatik Evye armatürüne dokunduğunuzda çalışmaya başlıyor tek dokunuşla da kapanıyor. Armatürün üst kısmında bulunan piller sayesinde yapacağınız her dokunuş algılanıyor ve otomatik olarak açılıp kapatılıyor. Ayrıca geliştirilen 4 AA pil teknolojisi sayesinde armatürün pilini değiştirmeden 110 bin kez açıp kapamak mümkün. Pillerinin bitmesi durumunda armatür manuel olarak da çalışıyor.

Penta Teknolojiyi Unutturmuyor… İster çift yönlü ister tek yönlü algılama sensörü ile fotoselli evye armatürlerinde ise dokunmanıza bile gerek kalmıyor… Tercih kullanıcının mutfak/banyo keyfinde diyen Penta, mutfakta da banyoda da teknolojiyi unutturmuyor. Tasarruf sağlamak isteyenlerin tercih ettiği fotoselli ürünler hem kullanım kolaylığı sağlıyor, hem de yaşam alanlarına hareket özgürlüğü getiriyor. Konuyla ilgili Penta Banyo Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Koordinatörü İsa Baş, “Penta, kurulduğu 2001’den beri ürettiği inovatif ve çözüm odaklı ürünleriyle pazarda marka değerini her geçen gün artırıyor. Amacımız sadece yeni seri bir armatür çıkarıp, bunu kullanıcımıza sunmak değil. Kullanıcısının yaşam alanlarına değer katan, onlara çözümler sunan kimliği ile Penta bir armatür markasından daha fazlasını sunuyor.”

144


Seramiksan’dan Doğayı Yaşam Alanlarına Taşıyan Estetik Tasarımlar: Burn Wood ve Brick Serisi

Hayallerdeki mekanları hayata geçirmek için özel tasarımları ile fark yaratan Seramiksan, ağaçların eşsiz huzurunu yansıttığı Burn Wood serisi ile Brick serisini kombinleyerek mekanlarda ahşap ve tuğla görünümünün sıcak ve samimi uyumunu yakalıyor.

Asya’nın Egzotik Havasını Mermerin Asaleti ile Buluşturan Seri: Seramiksan Asia Güçlü tasarımları, geliştirdiği ürün ve teknolojilerle farklı yaşam alanları oluşturmaya devam eden Seramiksan; Asya’nın egzotik havasını desenlerde buluşturan göz alıcı koleksiyonu Asia ile mermerin doğallığını yaşam alanlarına taşıyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Seramiksan Brick serisi ise tuğla görünümünün verdiği sıcaklık ve doğallıkla tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Evinde doğal bir hava estirmek isteyenlerin tercihi Brick serisi, yaydığı enerjiyle samimi bir atmosfer sunuyor. Beyaz, bej, gri, cotto, antrasit renk seçenekleri sunan seri 30x60 cm ebatında üretilirken iç ve dış mekanlarda rahatlıkla kullanılıyor.

Ürünler

Doğada daha fazla yeşil için ahşap dokusunun birebir seramiğe yansıdığı Burn Wood serisi doğanın sade ve huzur veren halini yaşam alanlarına taşıyor. Banyo mutfak gibi ıslak zeminlerde rahatlıkla kullanılabilen ahşap dokulu seri, 15x90 ebatında gri, kahve ve kızıl renk seçeneklerinde üretiliyor. Mat ve rölyef yüzeyli Burn Wood serisi estetik olarak gerçek ahşap malzemenin bütün avantajlarını sağlarken, sırlı granit malzemenin dayanıklılığını da beraberinde getiriyor.

Dekorasyonda bambaşka bir dünyanın kapılarını açan Asia mermer görünümü, Seramiksan’ın özel üretim teknolojisi ile doğadakine eş ve gerçekçi desenlerle porselen karolarda hayat buluyor. Asya’nın gizemli havasını modern yaşamın fonksiyonelliğiyle birleştiren Asia; 60x60 ve 60x90 ebatları ile hem iç hem dış mekanlarda kullanıldığı alanlara şıklık katıyor. Seramiksan’ın kaliteli yaşam için gerekli tüm malzemeyi buluşturduğu vitrifiye koleksiyonları ile ahenk yakalayan Asia serisi, düşlenen şık banyolara Seramiksan imzası ile ışıltı katıyor. 145


TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Serel ile Ortak Kullanım Alanlarında Maksimum Hijyen

146

Maksimum temizlik konsepti ile yola çıkan Serel, 4Life asma klozetler ve diagonal radarlı pisuarlarla ortak kullanım alanlarında yeniliklere imza atıyor. Tüm Serel ürünlerinde olduğu gibi 4Life asma klozet serisinde ve diagonal radarlı pisuarlarda maksimum hijyen garantisi veren “Hijyen Plus” özelliğini standart olarak sunuyor. Her iki ürün de sağladığı yüksek su tasarrufu ile hem doğa, hem de tüketici dostu özelliğine sahip. Serel’in, yeni nesil temizlik teknolojisi EasyWash özelliği sayesinde, klozetlerde estetikten ödün vermeden etkin hijyen sağlanıyor. Yıkama fonksiyonu için ek parçaların ve kirlenebilecek çıkıntıların bulunmadığı yeni klozet tasarımında, su haznenin tamamına dağıtıyor ve iç yüzeyi eksiksiz şekilde temizliyor. Serel’in teknolojisi kadar tasarımı ile de öne çıkan 4Life ürünleri, IF Design Award, Design Turkey Good Design Award ve A’ Design Award gibi dünya çapında önemli platformlar tarafından da ödüle layık görüldü.

EasyWash: Klozet temizliğinde yeni dönem Serel EasyWash teknolojisi ile temizleme suyuna tam hükmederek, klozetin iç yüzeyinin yıkanmasını sağlıyor; aynı zamanda kanal kısmının temizlik sorununu ortadan kaldırarak sıçratma problemini çözüyor. Serel EasyWash özellikli klozetlerin hazne yapısı alışılagelmiş klozetlerden farklı olarak, girinti çıkıntılardan arındırıldı. Sadece suyun akabileceği hattı oluşturan bir çizgiye sahip olan haznenin zaman içerisinde temizlenmesi gereken bölgelerine kolaylıkla ulaşılabiliyor. Doğa dostu 4Life asma klozet, 4,5 litrelik haznesiyle tam fonksiyon sunuyor ve yüzde 25 su tasarrufu sağlıyor. 4Life asma klozet “Hijyen Plus” özelliği sayesinde kir tutmuyor, kolay temizleniyor ve hijyeni maksimuma çıkarıyor. Aynı zamanda hijyenik yüzey teknolojisi, bakteri oluşumunu engelliyor. Aynı zamanda tamamen gizli montaj özelliğiyle dikkat çeken 4Life asma klozet 10 yıl garanti ile sunuluyor.

Serel Hijyen Plus özelliğine sahip ürünler, pürüzsüz yüzey teknolojisiyle ürünün leke tutmamasına ve kolay temizlenmesine yardımcı olurken, su ve deterjan kullanımından tasarrufla hem çevreye hemde bütçeye katkıda bulunuyor. Ürün, hijyenik özellikli sırın pişirildiği sıcak uygulama yöntemi ile üretildiğinden, Serel Hijyen Plus özelliğini ürünün garanti süresi boyunca koruyor. Serel Hijyen Plus özelliği, her bütçeye ve her zevke uygun tüm Serel modellerinin tüm seramik parçalarında standart olarak sunuluyor. SEREL Diagonal Radarlı Pisuar Hygiene Plus özelliğine sahip SEREL Diagonal Radarlı Pisuarlar, 1 litre su ile tam fonksiyon temizlik sağlarken, suyu tasarruflu kullanarak bütçeyi de koruyor. Farklı tasarımıyla dikkat çeken SEREL Diagonal Radarlı Pisuar, ücretsiz montaj desteğiyle sunuluyor.


Termo Teknik Evomax ile Merkezi Isıtma Sistemlerinde Yeni Teknoloji: Uzaktan Erişim

Evomac kazanlarda uzaktan erişim özelliği 110 yıllık tecrübeye dayanılarak IDEAL fabrikalarında üretilen 42, 65, 90, 105, 125 ve 160 kW kapasite seçeneklerine

sahip Evomax Duvar Tipi Yoğuşmalı Kazanlar; kurulum, bakım ve kullanım kolaylığı sağlayan birçok özelliğinin yanında Türkçe karakterli kullanıcı ara yüzü ve uzaktan erişim (web server) seçenekleriyle maksimum sistem yönetimine olanak vermektedir. Evomax ile kurulan uzaktan erişimli sistemler, merkez servis haricinde 3 farklı kullanıcıya mail ile hata mesajı gönderebilmektedir ve böylelikle henüz kulla-

nıcının talebi dahi olmadan yetkili servisin sisteme müdahale etmesine olanak sağlamaktadır. Uzaktan erişim imkanını kazan dairelerinde uygulayabilmek için sadece modemden panele ethernet hattının çekilmesi ve statik bir IP ‘nin alınması yeterlidir. Kurulum sonunda herhangi bir ilave maliyet getirmeyen işletim sistemi, ısıtma sisteminin düzenli kontrollerinin yapılmasını sağlayarak, özellikle geçiş mevsimlerinde yüksek tasarruf olanağı sunmaktadır.

Venezia’dan Kapadokya Gold

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Arıza bildirimi Uzaktan erişim özelliği, kazan dairelerine dünya’nın herhangi bir yerinden akıllı telefon, tablet veya bilgisayar üzerinden internet altyapısı ile bağlanma şansı sunan kontrol panelleri sayesinde sağlanıyor. Bu kontrol panelleri vasıtasıyla kazanların çalışma ve sıcaklık ayarları kontrol edilebiliyor ve panelin işlem menüsünden istenen değişiklikler yapılabiliyor. Daha da önemlisi; yeni meydana gelen arızalar, sistem kurulumu esnasında belirlenen kişilere (yetkili servis, bina yöneticisi, hane sakinleri vs.) aynı anda e-posta olarak iletilebiliyor.

Ürünler

Merkezi ısıtma sistemlerine yeni bir bakış açısı ve yüksek verim getiren duvar tipi yoğuşmalı kazanlar, sahip oldukları teknolojik özellikleriyle maksimum kontrol ve yüksek verime olanak sağlıyor. Uzaktan erişim ile kontrolü ve yönetimi sağlanabilen kazan dairelerinde, sistem takibini yapabilmek, hata ve arıza raporlarını e-posta olarak alabilmek mümkün oluyor. Böylece, erken müdahale olanağı ortaya çıkıyor ve sistem yönetimi kolaylaşıyor.

Venezia ürün yelpazesine dahil etmiş olduğu Kapadokya Gold serisi ile modern ve klasiği bir arada sunuyor. Altın renklerin hakim olduğu banyolarda öne çıkan ve tercih edilen Kapadokya Gold serisi altın kaplamalı ürünler içinde ekonomik olma özelliğini de barındırıyor. Kapadokya Gold serisi 2017 yılı modasının altın kaplamalı ürünlerin hakim olacağı ve tercih edileceği gözde ürünlerinden olacak.

147


Wavin SiTech B1; Sessiz ve Zor Yanıcı Atık Su Borusu

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

Wavin Pilsa sessiz boru ürün gamına yepyeni bir ürün daha ekledi. Gelişmiş yangın davranışı ve üstün ses yalıtımı özelliği ile SiTech B1, atık su sistemlerinde tüm proje ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir.

148

Sistem Tanımı Polyvinil Klorur (PVC) bazlı Wavin SiTech B1 boruları atık su sistemlerinde kullanılır. Sistem ileri seviyede yangın dayanımı, düşük ses seviyesi ve kolay kurulum özellikleri sunar. Esnek bağlantı ve sıkı geçme özelliği ile SiTech B1, binalarda atık su tahliyesi için komple bir çözüm sunmaktadır. Bina tasarımında yaşam kalitesi ve konfor önemli bir husustur. Su tahliye sistemlerinde gürültünün azaltılması hem yaşam hem çalışma ortamlarında büyük bir rahatlık sağlamaktadır. Wavin SiTech B1, günümüz inşaat ve mekanik uygulama şartlarını karşılamakta ve müşterilerin daha fazla rahatlık ve kalite yönündeki taleplerini de yerine getirmektedir. SiTech B1, 15316 sayılı yangın yönetmeliğinin gerekliliklerini yerine getirecek şekilde tasarlanmıştır. Sistem Üstünlükleri Yangın Direnci SiTech B1’in geç yanıcı yangın davranışı sayesinde yüksek katlı binalar dahil, her türlü atık su projelerinde kullanımı uygundur. Düşük Ses SiTech B1, su akışının akustik değerlerini düşüren yüksek performanslı atık su sistemidir. Özel formülü sayesinde tesisattan gelen ses en aza indirgenmiştir.

Açılı dönüş Ek parçaların üzerinde 15 ve 45 derecelik açısal işaretler vardır. SiTech B1 ek parçalar, üzerindeki açısal işaretler sayesinde kolayca döndürülerek monte edilir. Yerleştirme derinliğinin kontrolü Ek parçaların spigot uçlarındaki çizgiler, borunun mufa tam olarak oturmasına imkan sağlar. Bu çizgi aynı zamanda uzun borularda termal genleşmeye karşı gerekli 10 mm’lik mesafeyi de montajı yapan ustaya teyit etmektedir. Siyah renk Siyah renk Sitech B1’in dayanımına ve sağlamlığına katkı yapmaktadır. Siyah rengin arttırılmış UV dayanımı sayesinde, sistem bina dışı kullanımlar için de oldukça elverişlidir. Aynı zamanda siyah renk, sisteme daha estetik ve profesyonel görünüm kazandırmaktadır.


Geçmişimize Güveniyor, Bugünü Üretiyor, Yarını Planlıyoruz... NEWARC Firması Olarak 45 yıllık üretim tecrübemizle banyo ve mutfak armatürlerini gerçek anlamda çevreyi ve sağlığımızı düşünerek üretiyoruz. Teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek kendi bünyemizde uyguladığımız kalite programımızla ürettiğimiz NEWARC markalı armatürleri yurtiçinde ve yurtdışında sektör profesyonellerince ilgi ile karşılanıyor. 15 yıldır katıldığımız fuarlarda, NEWARC markasıyla sunduğumuz ürünlerimizin takdir görmesi bizim için iyi ve doğru işler yaptığımızın en önemli göstergesi. NEWARC markasına yaptığımız yeni yatırımlar doğrultusunda armatür portföyümüzü güçlendirmenin yanı sıra; vitrifiye ürün grubumuzu da portföye katmanın gururunu yaşıyoruz. Vitrifiye ve Armatür ürünlerimizde başta “Ortadoğu ve Balkan” ülkeleri olmak üzere 30’ un üstünde Ülkeye ihracat yapmaktayız.

Armatür grubumuzda olduğu gibi vitrifiye grubu ürünlerimizde de estetiği ön planda tutuyoruz. Vitrifiye ürünlerin olmazsa olmazı olan estetik görünüm ile tasarrufu aynı anda sunan üretim ilkemizi devam ettiriyoruz. Kalite bizim için önce üretimde, sonra da satışta kalite demektir. Bu nedenle yurdun dört bir yanına faaliyet gösteren yetkili satıcılarımızı seçerken ve onlarla çalışırken de buna çok dikkat ediyoruz. Biz markamızı suyun ömrüne göre tasarlayıp üretiyoruz, yeni yatırımlarımızla ve yeni tasarımlarımızla sürekli yenilenmeyi bir kurum kültürü olarak benimsiyor ve bunu markamızın gireceği her bir mekana taşıyoruz.


VitrA PRO Technic Koleksiyonu’ndan Color Serisi ile Banyoda Renk Oyunları VitrA’nın, mimar ve iç mimarların hayal ettiklerini tasarlamasına katkıda bulunmak için geliştirdiği VitrA PRO Technic karo koleksiyonunda yer alan Color serisi, geniş renk paletiyle mekan tasarımını özgürleştiriyor. Renkleri tariflemek amacıyla geliştirilen uluslararası RAL sistemine göre düzenlenen seri, dünyanın renklerini mekanlara yansıtıyor. Ebadı 2,5 ila 60 cm arasında değişen karolarıyla sınırsız kombinasyon yapma olanağı veren Color, evlerden havuz ve alışveriş merkezlerine, zemin ve duvarlardan dış cepheye, farklı kullanım alanları sunuyor.

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Ürünler

VitrA PRO Technic serisi; temel renkleri barındıran Basic, mavi ve turkuazın tonlarını sunan Aqua, bej ve grinin tonlarını bir araya getiren Neutral ve güncel trendlerden ilham alan Mood karolardan oluşuyor.

VitrA, Matrix’i Keşfetmeye Davet Ediyor! VitrA’nın, mimar ve iç mimarların hayal ettiklerini tasarlamasına katkıda bulunmak için geliştirdiği VitrA PRO Technic karo koleksiyonunda yer alan Matrix serisi, mekanlara derinlik kazandırıyor. Dokunma hissi uyandıran 5 yüzey seçeneği ve 6 renk alternatifi sunan yenilikçi Matrix serisi, hayal edilen kombinasyonları, özgürce tasarlama olanağı sağlıyor. Sade ve sofistike olarak tanımlanan seri, VitrA’nın tasarım ve üretim yetkinliğiyle, mekanlara yeni bir boyut katıyor. Seride yer alan Matrix Random 1 karoları, organik yüzeyiyle dokunma ve titreşimleri hissetme isteği uyandırıyor. Matrix Random 2, dalgalı yüzeyiyle mekanlara derinlik katıyor. Matrix Plain karoları, duyguları uyandıran ipeksi bir yüzey sunuyor. Matrix Geometric 1, üç boyutlu tasarımı ve zarif görünümüyle, kullanıldığı yüzeyleri daha güçlü gösteriyor. Matrix Geometric 2 ise lineer tasarımıyla modern yaşam alanları yaratıyor.

150


Vaillant, ecoFIT Start Vaillant, 142 yıllık Alman teknoloji geleneğiyle ürettiği Vaillant ecoFIT Start yoğuşmalı kombiyi; kaliteli ısı, rakipsiz sıcak su konforu ve yakıt tasarrufu arayan veya kombisini değiştirmeyi düşünen tüketiciler için pazara sundu.

Villeroy&Boch’un Artis serisindeki yüksek kaliteli tasarım banyo lavaboları, dünyaca ünlü Alman-Danimarkalı tasarımcı Gesa Hansen tarafından geliştirilen yeni renk skalası ile göz kamaştırıyor. Gesa Hansen’in doğadan, mevsimlerden ve Paris’in yaşam tarzı ve muhteşem atmosferinden ilham alarak tasarladığı renkler, yeşil, sarı, roze ve mavinin harmonize tonlarından oluşuyor. Ayrıca seri, siyah ve gri renklerinde doğal tonlar da içeriyor.

Gesa Hansen’in Villeroy&Boch Artis serisi için tasarladığı renk skalasında yeşil ilkbaharı, sarı yazı, roze sonbaharı ve mavi kışı sembolize ediyor. Doğanın canlanışı ve uyanışını temsil eden yeşil kategorisinde Mint, Sencha ve Cedar renkleri yer alırken, sıcaklığı ve neşeyi çağrıştıran sarı kategorisinde Macaroon, Lemon, Mustard renkleri dikkat çekiyor. Sonbaharın sararan yapraklarından ilham alan Roze’de ise

Powder, Ballet ve Rose bulunurken; kışın soğuk renklerini yansıtan mavide ise Fog, Frost, Ocean beğeniye sunuluyor. Doğal renk skalasındaki renk varyantları ise Full Moon, French Linen ve Coal Black… Bu 15 renge ek olarak, Alpin Beyaz ve Kar Beyaz renkleri de yer alıyor. Artis serisindeki çanak lavabolar ince ve narin seramik yapılarıyla üstün bir seviyeye ulaşıyor. Üstün ve sade görünüşlü lavabolar dört şekilde sunuluyor: yuvarlak, oval, dikdörtgen ve kare… Derin ve fonksiyonel lavabolar çekici oldukları kadar, kullanım kolaylığı da sağlıyor. Artis serisi üstün geometrik formu ile, aile veya misafir banyolarına sade bir görünüm kazandırırken, aynı zamanda özel tasarım banyolarda kendine güvenen bir vurgu yapıyor. Artis lavabolar yüksek kalite banyo ve yıkama alanı çözümlerinin mükemmel tasarımı ile otel banyoları veya restoran tuvaletleri için de uygun…

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Villeroy&Boch Mükemmel Formlu “Artis” Serisinin Yeni Renkleriyle Göz Kamaştırıyor

Ürünler

Okunabilirliği kolaylaştıran büyük LCD ekranı, arka aydınlatması, kullanışlı ara yüzü ve sessiz çalışmasıyla fark yaratan ecoFIT Start; şık tasarımı ile dikkat çekiyor. İdeal boyutları ile kullanıldığı mekanlarda yer tasarrufu da sağlayan ecoFIT Start, yüksek performansı ve üstün teknolojisi ile kullanıcılarına konfor ve güven sunuyor.

151


Arda Dekorasyon İnş. San. Tic. A.Ş. Sevan Markaryan Fikirtepe Mh. Mandıra Cd. Orhan Apt. No:38/A Fikirtepe, Kadıköy, İstanbul T: (0216) 545 3971 - 545 3970 - 551 2026 F: (0216) 545 3971

Erem Isıtma Soğutma ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Selim Sırrı Erdoğan

TİMDER Dergisi 92.Sayı / Ekim - Aralık 2016

Aramıza Katılanlar

Merkez: İnönü Mh. Evren Cd. Kar Sk. No:18 Kayışdağı, Ataşehir, İstanbul T: 444 0993 F: (0216) 573 5948 www.eremisitma.com.tr Gebze Şube: Osman Yılmaz Mh. 633.Sk. No:16/A Gebze, Kocaeli T: (0262) 643 1725 F: (0262) 643 1140 İzmir Şubesi: Karacaoğlan Mh. 6174.Sk. No:9 Işıkkent, Bornova, İzmir (EREMiz Isıt. Soğ. Ltd. Şti.) T: (0232) 486 0007 Kocaeli Şubesi: Sanayi Mh. Kozalı Sk. No:10 C/5 İzmit, Kocaeli (EREMkoc Isıt. Soğ. Ltd. Şti.) T: (0262) 335 5640 F: (0262) 335 5644

Tempus İklimlendirme Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti. N. Begüm Kıratlılar Sahrayıcedit Mh. Mümin Deresi Sk. No:22-1-1 Kadıköy, İstanbul T: (0216) 302 0211 F: (0216) 302 0211 www.tempusiklimlendirme.daikinturkiye.com

Töre Yapı Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. Erdoğan Alpay 19 Mayıs Mh. Okur Sk. No:6 34736 Kozyatağı, Kadıköy, İstanbul T: (0216) 261 7171 - 361 6262 F: (0216) 384 6373 www.tore.com.tr

YAL-NA İnş. B. Eşya Gıda Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. Yalçın Yamaç Atakent Mh. Reşitpaşa Cd. No:10 D:4 34760 Ümraniye, İstanbul T: (0216) 505 3838 F: (0216) 505 3839 www.monzatile.com Depo: Eyüp Sultan Mh. Ulubatlı Hasan Cd. Celal Sk. No:2 34885 Sancaktepe, İstanbul T: (0216) 311 2124 (Derneğimize 1 Eylül - 22 Kasım 2016 tarihleri arasında yeni katılan üyelerimizdir.) 152




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.