Türkiye İnşaat Malzemeleri Sektör Görünüm Raporu 2011

Page 9

Son olarak, inşaat sektörü her ne kadar Türkiye’nin en büyük istihdam yaratan iş kollarından biri olma özelliğini taşımaktaysa da, çalışma koşulları ve sektördeki şirketlerin kurumsallık seviyeleri dikkate alındığında, nitelikli iş gücünü sektöre çekmekte tüm değer zincirinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu da, sektörde kalitesiz uygulamalara, Ar-Ge, pazarlama, marka yönetimi ve operasyon alanlarında yeterli seviyede rekabet edilememesine yol açmaktadır. Bu açıdan, mevcut insan kaynağının geliştirilmesi ve sektöre yetenek çekilmesi önem taşımaktadır.

Enerji verimliliği ile çevresel sürdürülebilirlik, gelecek dönem iş ortamının yeniden şekillenmesine yol açarken, inşaat sektörü bu değişimin merkezinde olacak Hızla artan nüfus, kentleşme ve sanayileşmenin önümüzdeki dönemde enerji talebini daha da artıracağı gerçeği, ülkeleri bir yandan alternatif enerji kaynaklarını araştırmaya yöneltirken, diğer yandan da mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayacak enerji verimliliğine odaklanılmasını gerektirmektedir. Türkiye’nin, enerjide dışa bağımlı bir ülke olmasına ve dünyada enerji fiyatlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer almasına rağmen, enerji yoğun inşaat malzemeleri alt sektörlerinde konulan büyük hedefler, “enerji verimliliği” ve “enerji dostu” olmada dünyada en önde gelen ülkelerden biri olmayı zorunlu kılmaktadır.

İnşaat malzemeleri sektörü binalarda enerji verimliliğinin artırılmasında önemli bir rol oynadığından, enerji verimliliği kanunlarının uygulamaya geçmesi ve tüketicinin daha da bilinçlendirilmesiyle, sektörün enerji verimli yapılara malzeme tedarik edebilmek için uygun ürünler geliştirmesi gerekecektir. Diğer yandan, pek çok inşaat malzemeleri alt sektörünün enerji yoğun olması, enerjide dışa bağımlı olan ülkemizde sektörün rekabetçiliğinin devam ettirilebilmesi için enerji verimliliği alanında önemli aksiyonların alınmasının gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Buna ek olarak, sanayileşme ile başlayan aşırı fosil yakıt tüketimi sonucu ortaya çıkan sera gazı salımları yerküreyi ısıtarak ciddi iklimsel olaylara yol açmakta, çevre ve sürdürülebilirlik konusunu en önemli gündem maddelerinden biri haline getirmektedir. Yirminci yüzyılın büyük küresel tehdidi olan iklim değişikliğine karşı mücadele amacıyla uygulanan Kyoto Protokolü kapsamında enerji tüketimi sonucu ortaya çıkan sera gazı salım oranlarının, 2012 yılına kadar 1990 seviyesinin % 5,2 altına düşürülmesi hedeflenmektedir. Buna bağlı olarak, bazı ülkeler ilk yükümlülük dönemi olan 2008-12 yılları arası sera gazı salım değerlerinde azaltım hedefleri belirlemiştir. Türkiye %1,3’lük payı ile, dünya sera gazı emisyon oranları sıralamasında 13. sırada yer almaktadır. Şubat 2009 yılında Kyoto Protokolü’nü imzalamış olmamıza rağmen 2013 yılına kadar sera gazı salımlarında azaltmaya gidilmeyecek, ancak gerekli altyapı çalışmaları tamamlanacaktır.

Türkiye’de toplam enerji tüketiminin % 40’ının sanayi, %32’sinin ise konutlar tarafından gerçekleştirildiği göz önünde bulundurulduğunda, verimlilik kaynaklı çalışmaların öncelikle konut ve sanayi sektörlerinde başlatılması önemli bir fayda sağlayacaktır.

6


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.