Karakutu Edebiyat Dergisi / Sayı:8 / Yıl:2012

Page 107

Bu “karşıtına dönüşme” meselesi savaş temasından bağımsız olarak da dikkate değer bir mesele. Mağdur olanın, iktidarı ele geçirdiğinde, daha önce kendini mağdur edenle aynı politikaları gütmesi, kendine yeni mağdurlar yaratması meselesi de diyebiliriz buna. Ya da bu argümanı daha ileri götürüp iktidarın “kirli” bir şey olduğunu da ileri sürebiliriz. Bugün Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin de bu “karşıtına dönüşme” meselesiyle örtüştüğünü düşünüyorum. Yönetmenliğiniz açısından da birkaç soru yöneltmek isteriz size. Savaş Baba’nın bizce başarılı bir yönü de “mizah”. Çok acıklı bir olguyu ya da insanlık durumunu mizahla harmanlıyorsunuz. Mizah oyunlarınızda sizin için ne ifade ediyor; hatta mizahın bu oyuna katkısı nedir? Mizah en güçlü eleştiri silahlarından biridir. İnsanlar ya da tiyatro özelinde düşünürsek seyirciler güldükleri bir olaya ya da kişiye ister istemez belli bir mesafeyle bakarlar. Bu seyircinin o olayı ya da kişiyi eleştirel bir gözle izlemesini sağlar. Elbette mizahın türü önemli bu noktada. Bazı mizah türleri gülünen kişi ya da şeyi sevimli de kılabilir. Ben hicvin, eleştirel bir mizahın çok işlevsel ve toplumsal açıdan değer taşıyan bir araç olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra gençlerle ve gençler için tiyatro yapıyoruz. Ve açıkçası mizah gençleri daha rahat yakalayan bir üslup. Hem çalışma sürecinde oyunda oynayan oyuncular için, hem de sergileme sırasında oyunu seyreden seyirciler için mizahi üslubun daha çekici olduğunu düşünüyorum. Buradan yola çıkarak şunu da eklemek isterim. Gençlerle ve genç seyirciye tiyatro yaptığımız için “karanlık” oyunlardan kaçınıyorum. Gençlerle böyle oyunlar yapmayı çok doğru bulmuyorum. Yetişkinlere tiyatro yaptığımız zaman daha karanlık, daha umutsuz, daha sert oyunlar sahneleyebilirsiniz. Ama hayata yeni başlayan gençler için tiyatro yaptığımızda daha umutlu oyunları tercih etmek gerektiğini düşünüyorum. Mesela bu seneki oyunumuzun orijinal finali daha umutsuz biter aslında. Filoksenos bir savaşçıya dönüşür ve o noktada biter oyun. Biz ise Rodos halkının bu durumu kabullenmediği, barışı istedikleri bir finalle bitirdik oyunu. Gençlerle ve genler için yapılan tiyatroda bu türden umut verici değişikliklerin yapılmasının gerektiğini düşünüyorum.

Fark ettiğimiz bir durum da sizin yönettiğiniz oyunlarda –hangi ülkeye ait olursa olsun- bir yerlileştirme havası seziyoruz. Bu oyunda da aynı sezgiyi alırken biz ülke insanımızın savaş algısını nasıl yansıttınız? Bu algıyı belirginleştirmek için hangi yollara başvurdunuz? Evet, ister istemez bu toprakların meselelerini tartışan oyunlar yaptığımız için, bir tür yerlileştirme söz konusu olabiliyor. Buna oyuncuların da katkıda bulunduğunu belirtmem gerekiyor. Belli bir noktaya kadar, oyunun ana temasını, temel meselesini bozmayacağı bir noktaya kadar oyuncuların bu türden yerelleştirmeler yapmalarına göz yumuyorum. 106


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.