Sosyalist Dayanışma Dergisi Şubat 2015 31. Sayı

Page 16

Sosyalist Dayanışma / Şubat 2015

C

umhuriyet, 1950’lerde çok partili döneme girdikten sonra demokratikleşme yolunda bir büyük şans yakalamıştı. Bu şans 68 isyanıydı. Bu isyan 60’lı yılların ortalarında başlamış, 1980 yılına kadar güçlü bir dalga olarak gelmiştir. 12 Eylül askeri darbesi bu dalgayı en vahşi yollarla sindirdi. Bugünkü cumhuriyet, askeri vesayetin, siyasal islamın, ulusalcıların, faşistlerin el birliği ile yaratılmıştır. Kimse yakınıp durmasın! Türkiye’nin en enerjik, siyasal bilinci yüksek ve cesur kuşakları 80 sonrası el birliği ile imha ve tasfiye edildi. Bu büyük temizliğin siyasal ve toplumsal bir bedeli mutlaka olacaktı. Bugün cumhuriyet ağacının dallarındaki garip meyvalar o günlerde ekilen zehirli tohumların ürünüdür. Cumhuriyet, “komünizm”, “bölücülük” ve “irtica” korkusuyla toplumda öylesine bir dehşet yarattı ki, insana en çok yakışan özgürlük bilinci ve duygusu yerin yedi kat dibine itildi. O karanlık derinlikten yıllar içinde toprağın üstüne politik siniklik, yozluk ve çürüme çıktı. Cumhuriyet ilk büyük demokratikleşme şansını kaybettikten sonra nasıl evrimleşti? Son sözü baştan sözleyelim, bu evrimleşmenin en son geldiği konak Kaçak Saray’da merdivenlere dizilen onaltı Türk devleti görüntüsüdür. Fakat evrimleşmenin hikâyesine biraz daha yakından bakmak gerekiyor, çünkü evrimin yeni bir aşamasının eşiğindeyiz. Cumhuriyet, 80 sonrası yirmi yıl Türkiye Devrimci Hareketini ve Kürt Özgürlük Hareketini ezmek için her yolu deneyerek kendini keyfi bir derin devlet sistemi haline getirdi, çürüttü. Her türlü yozluğun ve keyfiliğin devlet eliyle yaşandığı bu yıllarda cumhuriyetin evrimleşmesinin yönü çürümeye doğruydu. Ancak bu gidiş bir sınıra gelip dayandı. Kemalizmin, kendisi dışındaki herkesi dışlayarak yürüttüğü operasyonlar sonunda dönüp kendisini vurdu. Böylece cumhuriyetin klasik çerçevesinden sapıp yeni bir evrimleşmenin eşiğine gelinmiş oluyordu. Bu dönem AKP iktidar yıllarının başlangıcıdır. Bu iktidarla, cumhuriyetin hep kurumlar dışında tuttuğu, itip kaktığı siyasal İslamın düzene entegrasyonu başladı. Türbandan cumhurbaşkanlığı seçimine kadar pek çok sancı yaşandı. Aynı yıllarda diğer önemli bir gelişme daha yaşanıyordu. Askeri vesayet yargılanmaya başlandı ve yıllar alan operasyonlar sonucunda geriletildi. Bu dönemde gerçek olamasa da bir gelişme daha ortaya çıktı. Askeri vesayete karşı iktidarın tavrı demokrasi beklentilerini yükseltti. Böylece, 80 sonrasının yirmi yıl süren cumhuriyeti tekrar eski

Türkiye’nin en enerjik, siyasal bilinci yüksek ve cesur kuşakları 80 sonrası el birliği ile imha ve tasfiye edildi. Bu büyük temizliğin siyasal ve toplumsal bir bedeli mutlaka olacaktı. Bugün cumhuriyet ağacının dallarındaki garip meyvalar o günlerde ekilen zehirli tohumların ürünüdür. Cumhuriyet, “komünizm”, “bölücülük” ve “irtica” korkusuyla toplumda öylesine bir dehşet yarattı ki, insana en çok yakışan özgürlük bilinci ve duygusu yerin yedi kat dibine itildi. O karanlık derinlikten yıllar içinde toprağın üstüne politik siniklik, yozluk ve çürüme çıktı.

16

CUMHURİYE Mehmet YILMAZER

kalıplarına yerleştirme zorlamaları iflas ederken, onun yeni bir yönde evrimleşmesi yaşanıyordu. Bu evrimleşmenin başlıca üç özelliği: Siyasal İslamın sisteme entegrasyonu; askeri vesayetin geriletilmesi; demokrasi beklentileridir. Bu yıllar beklentiler ve belirsizliklerle geçti. Son yaşanan üç dört yıl, cumhuriyetin evrimleşmesinin geldiği noktayı artık bulanıklıklardan uzak çok net olarak ortaya koymaktadır. Bu evrim artık bir olgunluk noktasına varmıştır. Onun kazandığı özellikleri irdeleyerek nereye gitmekte olduğumuzu öngörmeye çalışalım. İlk olarak, cumhuriyetin hep klasik kalıplarda kalmış dış politikasından başlayalım. Dünya dengeleri köklü bir şekilde değiştiği için dış politikanın da buna uygun olarak farklı özellikler kazanması çok doğaldır. Fakat bugüne kadar her koşulda kendini bağlı saydığı cumhuriyetin dış politikası çıpası taramaya başlamıştır. Bölgedeki köklü değişimler, Ankara’nın liderlikle ilgili kurduğu hayaller sonucunda Türkiye her geçen gün Avrupa limanından demir tarayıp Ortadoğuya doğru sürüklenmektedir. Paris katliamı sonrası Ankara’nın yaptığı açıklamalar bu taramanın hız kazandığını gösteriyor. Financial Times, son değerlendirmesinde “Batı, Türkiye ile ittifakını yeniden düşünebilir” tespitini yapmıştır. Bu yönde birikimler artıyor. NATO ülkesi Türkiye’nin Batı’dan kopması neredeyse imkansızdır. Geriye AKP iktidarının eğilip bükülmesi kalır. Cumhuriyetin, Erbakan’ın deyimiyle “Batı klübü” dışına yönelmesi ülkede çok köklü sancılara yol açar. Bu evrimleşmenin yolu şimdiden tıkalıdır, ancak bu yolda neler yaşanacağını zamanla göreceğiz. İkinci özellik, siyasal İslamın sisteme entegrasyonu çabaları, onun sisteme egemen olması sonucunu yaratmıştır. Bu durumun kendisi


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.