Sosyalist Dayanışma Temmuz 2017 Sayı 57

Page 3

Temmuz 2017 / Sosyalist Dayanışma

SOKAKTA BULUŞMALIYIZ

15

Temmuz darbe girişiminin arkasında bir yıl geçmek üzere. 15 Temmuz darbe girişimi, 20 Temmuz tarihi itibari ile OHAL ve KHK’larla sivil bir darbeye dönüşmüştür. Bu bir yıl içerisinde binlerce kişi tutuklandı, dernekler kapatıldı, sokaklar AKP’ye muhalif olan herkese yasaklandı. AKP büyük bir sıkışmışlık içerisinde. Dünya ve bölge politikası denkleminde manevra alanları gittikçe daralıyor. AKP ilk geldiği dönemlerde elindeki ileri demokrasi hikayesi ile siyasi alanda kendisine yer açıyordu. Bu şimdi terör ve savaş hikayesine döndü. Her cümlenin sonunu terörle ilişkilendirerek kendi iktidarları için otoriterleşmenin kılıfını hazırlıyorlar. Trump ziyaretinin fiyaskoyla sonuçlandığı körün bile gözüne batarken, havuz medyası verilen fotoğraf üzerinden övgüler dizdi. Korumaların gösteri yapan halka saldırması büyük bir tepkiyle karşılandı, kısa zaman sonra korumalar hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bölgede Rakka operasyonu ile birlikte Kürt Özgürlük Hareketi’nin manevra alanı gittikçe güçleniyor. Irak’ta Kürdistan bağımsızlık referandumuna gidiyor. Kürtlerin bölgede siyasi görünürlüğünü artıyor. Türkiye’nin bu denklemde ismi bile geçmiyor. ABD’nin Arabistan ziyareti sonrası Katar’a karşı büyük bir Arap bloğu oluşturuldu. Bu durum Katar ile milyon dolarlık anlaşmalar yapan Türkiye için büyük bir sıkıntı. Türkiye dünya ve bölgede gittikçe sıkışıyor. Türkiye devleti dünya ve bölgede sıkıştıkça bunun iç siyasete yansıması otoriterleşmeyi artırarak kendi iktidarlarını korumak oluyor. Her on kelimeden sekizi terör olarak geçiyor. Bu iç siyaset anlamında da tükenmişliğin

göstergesidir. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından AKP yeni oluşacak rejimin tarihini buradan başlatmak istedi. “Allahın bir lütfünü” elinin tersi ile itemezdi. Buradan kendisine bir özgüven kazandı. 16 Nisan referandumunda çıkan sonuçlar ile bunun öyle olmadığı ortaya koydu. AKP ne yaparsa yapsın yaptığı hiçbir politikada dikiş tutturamıyor. Kasım seçimlerinde “Gezi defteri kapanmıştır.” diyen AKP hükümeti 16 Nisan referandum seçimlerinde defterin kapanmadığını gördü. Bunun için eskiden kalma yeni hikaye tabiî ki “ülke bekası” ve “terör” oldu. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra CHP önemli bir taktik hamle yaptı. “Adalet Yürüyüşü” ismi ile başlattığı yürüyüş önemli bir hamledir. CHP bayağıdır kötürümleşmiş bir siyaset yürütüyordu ve gelişen süreci doğru analiz edemiyordu. Kendisini devletin hâla sahibi sanarak klasik siyasetini yürüttü. HDP milletvekilleri hedef gösterilerek, dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “Anayasaya aykırı ama evet.” dediler. Bu süreçten sonra HDP eş genel başkanları başta olmak üzere HDP milletvekilleri zorla gözaltına alınıp, tutuklandılar. Martin Niemöller’in “önce komünistleri almaya geldiler” sözündeki gibi sıra CHP’ye gelmişti. CHP artık eski siyaseti ile yürüyemez, yürürse zaten kendi sonunu hazırlamış olur. AKP saldırılarını ne kadar artırmış olsa da istediği dizaynı gerçekleştiremiyor. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Yüksel Caddesi’nde başlattıkları direnişin etkilerini büyüdüğünü gören AKP çareyi Nuriye ve Semih’i tutuklamakta buluyor. Nuriye ve Semih’in açlık grevleri cezaevinde kritik bir aşamada devam ediyor. AKP yaptığı saldırılarla toplumda büyük bir öfkenin biriktiğini görüyor. Bu yüzden el-

lerinde baskıyı artırmakta başka bir politik argüman kalmıyor. Gezi gibi bir ayaklanmadan hala korkuyorlar. Referandumu da YSK kararı ile kazanan AKP için işler gittikçe kötüye gidiyor. Dünya ve bölge politikalarında alanları gittikçe daralan, ekonomik krizin çanlarının çaldığı bir ortamda kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Kıdem tazminatı, zeytinlikler yasasını şu an hiç tartışmıyor. Tepkiler artınca hiç olmamış gibi davranıp, kılıflar hazırlıyorlar. Yani kısacası AKP ne kadar saldırsa da işler istediği gibi gitmiyor. Buradan topyekün bir mücadele hattı kurmak önümüzde gören olarak durmaktadır. Tabandaki rahatsızlıkları demokrasi mücadelesinde önemli bir motor gücü olarak değerlendirerek sokakta buluşmalıyız. Ulusalcı kanat buralarda geziyor. “Adalet Yürüyüşü”nde olan kitle ile sosyalistlerin buluşması önemlidir. Bu tabanı ulusalcı, eskimiş politikalara heba ettiremeyiz. Bu akışı demokrasi mücadelesinin büyük bir dalgası haline getirmeliyiz. Önümüzde süreç gerilimlerin yüksek olacağını gösterirken, bizler için büyük imkanları da beraberinde getirecektir. Hayır Meclisleri, Demokrasi İçin Birlik, doğanın talanına karşı ekolojik mücadele edenler bir şekilde merkezi eylemler ile buluşuyorlar. Yoksul mahallerdeki kitlenin de buralarla buluşması önemlidir. Doğru taktik ve hamlelerle bu kitlelerin birbiri ile buluşmasını sağlamalıyız. AKP ne kadar saldırırsa gidişini o derece hızlandırıyor, oluşacak altüstlüğün özneleri bizler olmak zorundayız.

Türkiye devleti dünya ve bölgede sıkıştıkça bunun iç siyasete yansıması otoriterleşmeyi artırarak kendi iktidarlarını korumak oluyor. Her on kelimeden sekizi terör olarak geçiyor. Bu iç siyaset anlamında da tükenmişliğin göstergesidir.

3


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.