Santigrat Dergisi Sayı 27

Page 1

DAIKIN TÜRKİYE YAYINIDIR / PUBLISHED BY DAIKIN TURKEY

santi̇grat OCAK/JANUARY l ŞUBAT/FEBRUARY

l MART/MARCH

2015 SAYI/ISSUE 27

DÜĞÜNLERİN EN GÜZELİ: ŞEB-İ ARÛZ

GÖKÇEK ENDÜSTRİ: “KALİTE İÇİN ‘DAIKIN’ DİYORUZ”

THE LOVELIEST WEDDING: ŞEB-İ ARÛZ

GÖKÇEK INDUSTRY: “WE SAY ‘DAIKIN’ FOR QUALITY”

DİJİTAL PAZARLAMANIN GİZLİ KAHRAMANI: CRM /E-BÜLTEN

MU

LU

201 W YEAR

!

VRV IV HR

PY

DAIKIN’S 2015 PRESENT FOR THE REAL ESTATE SECTOR

5

HAP

DAIKIN’DEN GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNE 2015 YILI HEDİYESİ

Y I L L AR!

NE

T

DIGITAL MARKETING HERO IN DISGUISE: CRM /E-BULLETIN



ÖNSÖZ/FOREWORD

Yeni umutlar ve beklentiler… Son iki yıl boyunca bütün sıkıntıların 2015’te biteceğine ilişkin iyimser beklentiler içindeydik. Ama artık biliyoruz ki; 2015 o kadar da parlak geçmeyecek. Gerçekçi olmamız ve buna uygun planları devreye almamız gereken bir yıl olarak düşünmeliyiz 2015’i. Globalleşen dünyada ülke ekonomileri birbirinden bağımsız düşünülemiyor. FED’in faiz kararı, Euro Bölgesi’nin bir resesyona girmemesi gibi konular bizi yakından ilgilendiriyor. Rusya’da yaşanacak olası bir ekonomik krizin ihracat ve turizm açısından ülkemize yansıması kaçınılmaz. Bir de seçimler var… Bu sürecin iyi yönetilmesi halinde Türkiye ekonomisi biraz zorlu da olsa 2015 yılını sorunsuz atlatır diye düşünüyorum. Daikin Türkiye olarak yatırımlarımız ve büyümemiz elbette devam edecek… 2015 yılı bizim için ARGE, inovasyon ve insan kaynaklarının gelişimine odaklandığımız, bu alanlardaki yatırımlarımızı artırdığımız bir yıl olacak. Bu konulardaki çalışmalarımıza 2014’te başladık. Bahar aylarından itibaren bu konudaki çalışmalarımızı sizlerle paylaşacağız. Mesela bunun bir parçası olan Sakura Projesi’nin ilk etabı tamamlandı. Girişimci genç kadınlarımız eğitimlerini tamamlayıp, stajlarına başladı. Nisan ayında da kendi Daikin Shop’larını açacaklar. Önemli bir yatırımımız da Daikin Solution Plaza adındaki merkezimiz olacak. Tokyo ve Osaka’daki merkezlerin bir benzerini İstanbul’da açarak, iklimlendirme konusundaki gelişmeleri ziyaretçilerimiz ile paylaşırken, ülkemizde inovasyon ve AR-GE konularında bir farkındalık yaratmak için çalışacağız. Bunun dışında yeni ürün geliştirmeye yönelik çalışmalarımız ve yatırımlarımız kesintisiz olarak devam edecek. Ben geleceğe umutla bakanlardanım… Birçok eksiğimiz, yapılacak çok işimiz olabilir ancak farkındalığın artmış olması beni ümitlendiriyor. Dergimizin bu sayısını da özenle hazırladık. Sayfalarımızda şirketimizle ilgili haberlerin yanı sıra keyifle okuyacağınızı düşündüğüm hayata dair birçok konuyla karşılaşacaksınız… Dergimizle ilgili fikir ve önerilerinizi paylaşmanız, bizim için çok önemli… 2015’in hayırlara vesile olmasını diliyorum. Mutlu yıllar… HASAN ÖNDER DAIKIN TÜRKİYE CEO

Fresh hopes and expectations… For the last couple of years, we were in high hopes that all problems would have ended by 2015. But now we are aware that 2015 will not be so bright. We need to consider 2015 as a year we must be realistic and adjust our plans accordingly. In a global world, national economies cannot be handled independently. Issues like the interest decision by FED and the Euro zone not going under recession are particular concerns to us. It is inevitable that a potential economic crisis in Russia would effect us in terms of exports and tourism. And there is the elections… In case of a good management of the process, I believe Turkish economy will handle 2015 without major problems. The investments and growth of Daikin Turkey will certainly continue… For us, 2015 will be a year to focus on R&D, innovation and human resources developments and investments. We initiated our projects concerning these fields in 2014. We will start sharing them publicly by spring. For instance, the initial phase of the Sakura Project, which is a part of these projects, has been completed. Our young women entrepreneurs completed their trainings and started their internship. In April, they will open their private Daikin Shops. Another major investment will be the Daikin Soultion Plaza. We will launch a similar center to those in Tokyo and Osaka in Istanbul to share the advances in air conditioning with our visitors, and to raise awareness in innovation and R&D. In addition, our efforts for new product development and investments will go on incessantly. I am one of those with high hopes for the future… We may have a lot to do, but I am hopeful because of the enhanced awareness. We have prepared this issue with care. Our pages include news from our company and many interesting subjects from life… We greatly value your opinions and suggestions about our magazine… I wish everyone a benevolent year in 2015. Happy new year… HASAN ÖNDER Daikin Turkey CEO

3


İÇİNDEKİLER/CONTENTS GAZİANTEPLİ GÖKÇEK ENDÜSTRİ, SEKTÖRÜN KÖKLÜ VE DENEYİMLİ ŞİRKETLERİNDEN BİRİ OLARAK BİLİNİYOR. MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNİ ÇOK ÖNEMSEDİKLERİNİ SÖYLEYEN GÖKÇEK ENDÜSTRİ’NİN SAHİBİ ALPARSLAN GÖKÇEK: “ANADOLU’DA SATIŞLAR TÜKETİCİLERİN SİZE GÜVENMESİ İLE BAŞLAR” DİYOR.

10

DAIKIN’İN GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNE 2015 YILI HEDİYESİ OLAN YENİ ÜRÜNÜ VRV IV HR, KENDİSİNDEN ÖNCEKİ TÜM MODELLERİN ÜSTÜN ÖZELLİKLERİNİ BÜNYESİNE TOPLUYOR. DAIKIN’S 2015 PRESENT TO THE REAL ESTATE SECTOR, THE NEW VRV IV HR BRINGS ALL OF THE SUPREME QUALITIES OF PREVIOUS MODELS TOGETHER.

THE GÖKÇEK INDUSTRY FROM GAZİANTEP IS REGARDED AS A DEEP-ROOTED COMPANY WITH CONSIDERABLE EXPERIENCE. SAYING CUSTOMER SATISFACTION IS THEIR PRIORITY, GÖKÇEK INDUSTRY OWNER ALPARSLAN GÖKÇEK POINTS: “IN ANATOLIA, SALE BEGINS WITH THE CLIENT’S TRUST”.

32

14 SELÇUKLU’DAN OSMANLI’YA, KURTULUŞ SAVAŞI’NDAN DÜNYA SAVAŞLARINA… HEPSİNİ HİSART CANLI TARİH VE DIORAMA MÜZESİ’NDE ÜÇ BOYUTLU OLARAK, TAM DA İÇİNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

YAKLAŞIK 8 ASIRDIR (741 YILDIR) HER SENE ARALIK AYINDA “MEVLANA VUSLAT YILDÖNÜMLERİ” GERÇEKLEŞİYOR. MEVLANA’NIN RUHU, DÜNYANIN DÖRT BİR KÖŞESİNDEN GELEN İNSANLARLA, KONYA’DA ŞAD EDİLİYOR. EVERY DECEMBER FOR THE LAST EIGHT CENTURIES (EXACTLY 741 YEARS), “MEVLANA HOLY REUNION ANNIVERSARIES” HAVE BEEN CELEBRATED. THE SOUL OF MEVLANA IS COMMEMORATED IN KONYA WITH PEOPLE FROM ALL AROUND THE WORLD. 4

FROM THE SELJUKS TO THE OTTOMANS, FROM THE WAR OF SALVATION TO THE WORLD WARS… YOU CAN WITNESS THEM ALL AT HISART LIVE HISTROY AND DIORAMA MUSEUM IN THREE DIMENSIONS.

80


u MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK LİTERATÜRÜNE GİRECEK PEK ÇOK İLKİN SAHİBİ OLAN RÖNESANS TOWER, İKLİMLENDİRMEDE DAIKIN-MCQUAY SİSTEMLERİNİ TERCİH ETTİ. THE TRAILBLAZER OF MANY ARCHITECTURAL AND ENGINEERING INNOVATIONS, RÖNESANS TOWER CHOSE DAIKIN-MCQUAY AIR CONDITIONING SYSTEMS. 12 u E-TİCARETTE PAZARLAMA ARAÇLARININ GERİ DÖNÜŞÜ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA E-BÜLTEN AÇIK ARA LİDER. PEKİ, DİJİTAL PAZARLAMANIN GİZLİ KAHRAMANI -CRM / E-BÜLTEN NEDİR? WHEN THE RETURN OF MARKETING TOOLS IN E-COMMERCE ARE COMPARED, E-BULLETIN RANKS TOP BY FAR. SO, WHAT IS THIS CRM/E-BULLETIN, A.K.A. THE DIGITAL HERO IN DISGUISE? 20 u “AYASTEFANOS”TAKİ RUS ABİDESİ’NİN YIKILIŞI” ADI VERİLEN TARİHİ BELGESEL, TÜRK SİNEMASININ İLK FİLM OLARAK KABUL EDİLİR. ÖTE YANDAN SİNEMA TARİHİMİZİN ÖNCESİ DE VAR… THE HISTORICAL DOCUMENT “THE DEMOLITION OF THE RUSSIAN MONUMENT IN”AYASTEFANOS” IS ACCEPTED AS THE FIRST FILM IN THE TURKISH CINEMA. BUT OUR HISTORY OF CINEMA DATES FAR BACK… 26 u DÜNYADAKİ SU KAYNAKLARI TEHLİKEDE. BUNU TERSİNE ÇEVİRMEK İÇİN PLANLAR YAPILIYOR. AMA GÖRÜNEN O Kİ, GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA SU MESELESİNİN İNSANLIĞIN ‘KIYAMETİ’ OLMASINA ÇOK DA ZAMAN KALMADI… THE WORLD’S WATER RESOURCES ARE ENDANGERED. THERE ARE PLANS MADE TO REVERSE THE CASE. OBVIOUSLY, NOT MUCH TIME IS LEFT FOR THE WATER PROBLEM TO BECOME THE ‘DOOM’ OF HUMANITY UNLESS NECESSARY MEASURES ARE TAKEN… 36

SANTİGRAT OCAK/JANUARY l fiUBAT/FEBRUARY l MART/MARCH 2015 SAYI/ISSUE 27

Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi On Behalf of Daikin Air Conditioning Ind. Trade Inc. Hasan Önder Yönetim Yeri Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş. Hürriyet Mahallesi E-5 Yanyol Üzeri No: 57 Kartal/İstanbul Tel/Phone +90 216 453 27 00 www.santigrat.com.tr santigrat@daikin.com.tr Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Editor in Chief (Managing) Şule Şentarlı Kreatif Direktör/Creative Director Belma Kuyucu Editör (Kurumsal) Editor (Corporate) Hülya Dinçer

u TÜRKİYE İLE JAPONYA DİPLOMATİK İLİŞKİLERİNİN BAŞLAMASININ 90’INCI YILI, İSTANBUL’DA DÜZENLENEN “KOMŞUMUZ JAPONYA: HİSSET! DENE!” JAPON FESTİVALİ İLE KUTLANDI.

Editör (İçerik) Editor (Content) Salih Akkaya

THE 90TH ANNIVERSARY OF TURKISH-JAPANESE DIPLOMATIC RELATIONS IS CELEBRATED WITH “OUR NEIGHBOUR JAPAN: FEEL! TRY!” JAPANESE FESTIVAL” IN ISTANBUL. 42

Fotoğraf/Photography Deniz Açıksöz

u ISITMA-SOĞUTMA SEKTÖRÜNÜN JAPON DEVİ DAIKIN, TÜRKİYE’DEKİ BÜYÜME ATAĞINI SÜRDÜRÜYOR. BAYİLERİ KANALI İLE TÜRKİYE GENELİNDE YAYGINLAŞAN DAIKIN, ESKİŞEHİR’DE YAPTIĞI YENİ AÇILIŞLA SHOWROOM SAYISINI 189’E ÇIKARDI. THE JAPANESE HEATING-COOLING GIANT DAIKIN KEEPS ITS GROWTH SPURT IN TURKEY. EXPANDING AROUND TURKEY THROUGH ITS NETWORK OF DEALERS, DAIKIN INCREASED THE NUMBER OF SHOWROOMS TO 189’A WITH THE NEW OPENING IN ESKİŞEHİR. 50 u ASYA STEPLERİNDEN GELİP, 3 KITAYA HAKİM OLAN OSMANLI, 6 ASIR BOYUNCA AYAKTA KALDI. OSMANLI DEVLETİ, ENERJİ VE GÜCÜNÜ ÜÇ TEMEL UNSURA BİNA ETMİŞTİ: MANEVİ TERBİYE, ASKERİ DİSİPLİN VE İLİM. ORIGINATING FROM THE ASIAN STEPPES AND RULING ON THREE CONTINENTS, THE OTTOMANS SURVIVED FOR SIX CENTURIES. THE OTTOMAN STATE HAD FOUNDED ITS ENERGY AND STRENGTH ON THREE PRINCIPLES: MORAL MANNERS, MILITARY DISCIPLINE AND SCIENCE. 60 u DEĞİŞEN HAYAT ŞARTLARI VE GÜNLERİN HIZLANAN TEMPOSU YAŞAMLARIMIZI YENİDEN ŞEKİLLENDİRİRKEN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZI DA ZAMANLA DEĞİŞTİRDİ. HAYVANSAL PROTEİNİ VE YAĞI AZALTALIM DERKEN BASİT KARBONHİDRAT BAĞIMLILARINA DÖNÜŞTÜK. AS OUR LIVES ARE REFORMED BY THE CHANGING LIFE STYLES AND ACCELERATED DAILY TEMPO, OUR NUTRITIONAL HABITS HAVE ALSO CHANGED. TRYING TO REDUCE ANIMAL PROTEINS AND FAT, WE BECAME MERE CARBOHYDRATE ADDICTS! 68

Katkıda Bulunanlar/Contributors Lale Erol Ulutaş, Nuran Savaş, Cihan Demirşevk, Ebru Damran D. Baskı/Printing Aktif Matbaa ve Reklam Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Sefaköy Halkalı Cad. No: 245 Küçükçekmece İstanbul Tel: +90 212 698 93 54 Bu yayının her hakkı saklıdır. Bu dergide legal olarak yayımlanan yazı, makale, fotoğraf, çizgi roman ve illüstrasyonların sorumlulukları sahiplerine ait olup, copyright hakları Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş.’ye aittir. Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş.’den yazılı izin alınmaksızın herhangi bir ortamda çoğaltılması, basılması, referans gösterilmesi ve yayımlanması yasaktır. All rights reserved. The legal responsibility for all the articles, images and illustrations published in this magazine belong to their owners, whereas their copyrights to Daikin Air Conditioning Systems Ind. Trade Inc. Reproduction in whole or part without the written permission of Daikin Air Conditioning Systems Ind. Trade Inc. is strictly prohibited.

Geri dönüşümlü kağıda basılmıştır. / Printed on recycled paper.

5


TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ TE TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY

TECHNOLOGY

TEKNOLOJİ TEKNO LOJ İ T E C H N O L O G Y TEKNOLOJİ TECHNOLOGYTEKN Mars yolunda ilk adım / First step to Mars NASA, Mars’a yolculuk etmekte önemli bir görev üstlenmesi beklenen Orion uzay kapsülünü fırlattı. Bir Delta roketinin üzerine yerleştirilen Orion, Florida’daki Cape Canaveral Uzay Üssü’nden fırlatıldı. Orion, kritik öneme sahip teknolojilerin denenmesi için kısa bir yolculuğa çıkmıştı. Yaklaşık 6 bin kilometre irtifada, dünyanın çevresini iki kez dolaşan uzay gemisinin yolculuğunda astronot bulunmadı. Bu yolculuk NASA’nın Mars’a astronotlu seyahatinin bir başlangıcı olarak kabul ediliyor.

NASA launched the Orion space capsule in prospect of an important expeditionary mission to Mars. Mounted on a Delta rocket, Orion was launched from Cape Canaveral Space Center in Florida. Previously, Orion had been to a short journey to test technologies of critical importance. No astronauts were present at the journey of the space shuttle, which travelled around the world twice at about 6000 km of altitude. The journey is acknowledged as the initial phase of a NASA travel to Mars with an astronaut.

HIV virüsü zayıflıyor HIV virus is weakening Yapılan bir araştırmaya göre, AIDS hastalığına neden olan HIV, daha az ölümcül ve bulaşıcı bir virüs olmaya doğru evriliyor. İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yapılan araştırmaya göre, HIV insanların bağışıklık sistemine uyum sağladıkça nispeten güçsüzleşiyor. Virüsün AIDS’e neden olması da daha uzun süre alıyor. Bazı virologlar virüsün evrim geçirmeye devam ettikçe, sonunda hemen hemen zararsız bir hale gelebileceğini iddia ediyor. Ancak uzmanlar bunun “çok uzun bir yol” olacağını da ekliyor. According to a recent study, the AIDS causing HIV virus is evolving to become less lethal and less contagious. The study conducted by a team of Oxford University scientists show that HIV is becoming relatively weaker as it adapts to the human immunity system, and it takes longer for the virus to cause AIDS. Some virologists claim that as the virus keeps evolving, it will eventually become almost harmless, yet add that this is still a very long way ahead.

Çocuklar için Google / Google for children Google, arama motorunu çocukların kullanımına uygun hale getireceğini açıkladı. Teknoloji devi 12 yaşa kadar olan çocukların aradıklarına daha rahat erişim sağlayabilmeleri için yeni versiyonlar geliştirmeyi hedeflediyor. Örneğin Türkçe’de ‘tren’ kelimesi Google.com.tr’de arandığında çıkan sonuçlar arasında TC Demiryolları’nın internet sitesi ve bilet satış sitelerinin yanı sıra, trenle ilgili bir çizgi film de yer alıyor. 6

Google announced that the search engine is going to be adapted for the use of children. The technology giant aims to develop new versions to enable easier access for children of up to 12 years. For example, when the word “train” is searched in Turkish, Google. com.tr results include an animation about trains as well as the official web site of Turkish railways and other ticket sale offices.


LOJİ TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ

TECHNOLOGYTEKNOLOJİ TECHNOLOGY

TEKNOLOJİTEKNOLOJİ TECHNOLOGY TECHNOLOGYTEKNOLOJİ YouTube’a Gangnam Style ayarı YouTube fine tuned for Gangnam Style Güney Koreli şarkıcı Psy, Gangnam Style videosu ile maksimum izlenme sınırını aştığı için, YouTube izlenme sayacını güncellemek zorunda kaldı. YouTube tarihinin en çok izlenen müzik videosu olan Gangnam Style, 2 milyar 147 milyon 483 bin 647 kez tıklandı. Bunun üzerine Youtube en fazla izlenme limitini 9 kentilyonun üzerinde bir sayıya yükseltti. Gangnam Style iki yıl önce ilk kez yayınlandığında ilginç dans figürleriyle dolu videosunun da katkısıyla dünya çapında hit haline gelmişti.

4 bin 500 yıllık kanser 4,500 year old cancer 4 bin 500 yaşında olduğuna inanılan insan kalıntısı üzerinde araştırmaklar yapan bir grup bilim adamı, söz konusu kişinin hayatını kanserden kaybetmiş olabileceğini açıkladı. Söz konusu iskelet üzerinde yapılan araştırmalar kanserin izlerini talihsiz adamın kemiklerinde saptadı. Açıklamaya göre; kanserli hücrenin neredeyse vücudun tamamına yayılması üzerine hayatını kaybeden adam 40 yaşından biraz gençti. A group of scientists studied the remains of a human body which is estimated to be 4,500 years old and stated that the deceased may have died of cancer. The studies on the skeleton detected traces of cancer on the poor man’s bones. The statement says that the man was a little younger than 40 when he died because of cancer spreading over his entire body.

The South Korean singer Psy had to update his Youtube hit counter for over-exceeding the maximum viewing limit with his Gangnam Style video. The most viewed music video in YouTube history, Gangnam Style has been clicked for an astonishing 2,147,483,647 times! Accordingly, YouTube readjusted the maximum viewing limit to over 9 quintillion. When first broadcasted two years ago, Gangnam Style became a worldwide hit with the help of its video with odd dance moves.

Bluetooth 4.2 Geliyor / Countdown for Bluetooth 4.2 Her geçen gün önemini artıran Bluetooth teknolojisi, tanıtılan 4.2 sürümü ile uçuşa geçiyor. Başta telefonlar olmak üzere cihazların Bluetooth aracılığıyla veri transfer hızı 2,5 katına çıkıyor. Bluetooth 4.2’de hız dışında artırılan güvenlik önlemlerinin yanı sıra daha düşük güç tüketimi ön plana çıkıyor. Yine Bluetooth 4.2 ile birlikte, akıllı cihazlar, ek bir uygulamaya ya da Wi-Fi bileşenlerine ihtiyaç duymadan, Bluetooth üzerinden internete bağlanabilecekler.

Gaining ever more importance with each day, the Bluetooth technology is ready to launch with the new 4.2 version, multiplying the data transfer speed by 2.5 times particularly for telephones. In addition to increased speed, Bluetooth 4.2 shines out with enhanced security measures and lower power consumption. Again with Bluetooth 4.2, smart devices will have internet access without using any applications or Wi-Fi components. 7

TECHNOLOGY


TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ TE TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY

TECHNOLOGY

TEKNOLOJİ TEKNO LOJ İ T E C H N O L O G Y TEKNOLOJİ TECHNOLOGYTEKN Sony Hacklendi! / Sony is hacked!

İşte Apple’ın en iyileri / Apple’s best

Dünyanın güçlü markalarından biri olan Sony’nin film bölümü hacker grubu tarafından saldırıya uğrayarak hacklendi. Sony’nin hack’lenmesiyle birlikte vizyona yeni giren ve hatta henüz girmemiş filmlerin yüksek çözünürlükteki görüntülerinin olduğu gibi internete düşmesi büyük yankı buldu. ABD’deki gösterim tarihleriyle birlikte internete sızan filmler ise, To Write Love on Her Arms (Mart 2015), Still Alice (16 Ocak 2015), Mr Turner (19 Aralık 2014), Annie (19 Aralık 2014) ve Fury (17 Ekim 2014).

Apple, App Store’da yer alan mobil uygulamalar ve oyunlar arasından en iyilerini seçti. Yılın iPhone uygulaması olarak Replay Video Editor seçildi. 200’e kadar fotoğraf ve video ile 21 farklı stilde kolaj video hazırlayabileceğiniz Replay Video Editor, tüm dünya ile birlikte ülkemizde de oldukça ilgi görmüştü. Yılın oyunu ise Threes oldu. Şık ve sade tasarımı son derece basit bir oynanışa sahip bir sayı bulmaca oyunu olan Threes, uygulama içi satım da içermiyor.

The leading global brand Sony’s movie department was hacked after an attack. With the hacking of Sony, numerous high resolution movies that have just arrived on theaters or have not arrived yet at all fell on internet, causing a huge stir. These movies and their arrival dates in the USA include: To Write Love on Her Arms (March 2015), Still Alice (16 January 2015), Mr Turner (19 December 2014), Annie (19 December 2014) and Fury (17 October 2014)

Apple announced the best mobile applications and games of AppStore. Replay Video Editor is selected as the iPhone application of the year. Enabling 21 different collages with up to 200 images and videos, Replay Video Editor has attracted huge interest in Turkey as in the rest of the world . Meanwhile, the game of the year has been the Threes. With its effortlessly chic design and simple use, Threes is a number puzzle and requires no in-app purchases.

Facebook’tan yeni güvenlik önlemi / Facebook presents new security measure Facebook, sosyal ağ üzerinden virüs bulaşmasını engellemek için 2013’te Trend Micro ve F-secure firmaları ile anlaşma sağlamıştı fakat bunlara ilave olarak güvenlik için ESET firması ile anlaştığını açıkladı. Yapılan paylaşımların artık daha güvenli olmasını sağlamanın yanında kullanıcıların birbirine gönderdikleri dosyalarda da artık tarama işlemlerinin daha detaylı yapılacağı açıklandı. Özellikle dolandırıcıların en çok kullandığı yöntemler arasında yer alan link yönlendirme işlemlerinin önüne geçmek için birtakım yeniliklerin daha geleceği açıklandı. 8

As part of an anti-virus effort through social networks, Facebook had shaken hands with Trend Micro and F-secure in 2013. Now, a further agreement for security has been announced with ESET. In addition to enabling a more secure sharing, virus tracking in shared files will now be performed more extensively. More innovations are said to follow to prevent link routing transactions, particularly favoured by defrauders.


LOJİ TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TECHNOLOGY TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ

TECHNOLOGYTEKNOLOJİ TECHNOLOGY

TEKNOLOJİTEKNOLOJİ TECHNOLOGY TECHNOLOGYTEKNOLOJİ Instagram kamerası satışta Instagram camera is in sale Kickstarter’da ortaya çıkan ve Polaroid’in finanse ettiği proje sonuç verdi. Instagram ikonuna benzeyen yeni fotoğraf makinası, Polaroid Socialmatic Camera adıyla ön satışa çıktı. 2012 yılında ilk kez fikir olarak gündeme gelen Instagram kamerası, Polaroid Socialmatic Camera çok yakında başta Amazon.com olmak üzere Amerika’da resmen satışa sunulacak.

Diyeti bozana elektrik! / Diet violation punished with electric!

The Kickstarter project financed by Polaroid is finally about to share its fruits. The new camera which resembles the instagram icon is now on the market with the name Polaroid Socialmatic Camera. The idea of an instagram camera was born in 2012, and will soon start official sales in the USA, starting with Amazon.com.

Teknolojinin sağlıklı kalabilmek için geliştirilen ürünlerine bir yenisi daha eklendi! Amerikalı bir teknoloji şirketi, diyet yapmakta zorlananlar için “şok terapi” uygulayan bir elektronik bileklik geliştirdi. Pavlov’un ünlü “güdüleme” deneyinden esinlenerek “Pavlok” adı verilen bileklik, metabolizmadaki değişiklikleri takip edip kullanıcı, belirlenen hedefleri dışında yemek yediğinde vücuda 2 amper elektrik veriyor. Bileklik gelecek sene 250 dolara satılacak. Here comes another technology product dedicated to keep healthy! A US technology company developed an electronic wristband which applies “shock therapy” for those who have hard times in sticking to their diet. Inspired by Pavlov’s famous incentive experiment, the “Pavlok” wristband keeps track of the metabolism and generates two ampers of electricity when the user eats beyond the intended. The wristband will be in sale for 250 dollars next year.

IMAX’e Rakip: Dolby Cinema / New rival for IMAX: Dolby Cinema Ses teknolojileri ile tüm dünyanın tanıdığı Dolby çok yakında IMAX sinema teknolojisine rakip olacak Dolby Cinema ile karşımıza gelecek. Yıllardır kullanılmakta olan Dolby Vision projeksiyon teknolojisinin de katkısıyla şimdiye kadar hiç tecrübe edilmemiş bir sinema serüveni yaşatacağını söyleyen Dolby, IMAX’i piyasadan silebileceğini iddia ediyor. Şimdiden dev sinema zincirleri ve film stüdyoları ile görüşmeye başlayan Dolby’nin ilk salonu Hollanda’da açılıyor.

Globally acclaimed sound technologies company Dolby will soon present Dolby Cinema as a rival to IMAX movie technology. Thanks to the Dolby Vision projection technology which has been in use for years, Dolby claims to be offering a movie experience as never before. Dolby has already got in contact with giant theatre chains and film studios, and the first theatre will be opened in the Netherlands. 9

TECHNOLOGY


YENİ ÜRÜN/NEW PRODUCT

DAIKIN’DEN GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNE 2015 YILI HEDİYESİ: VRV IV HR DAIKIN’S 2015 PRESENT TO THE REAL ESTATE SECTOR: VRV IV HR MUCİDİ OLDUĞU VRV SİSTEMLERİNE YEPYENİ BİR MODEL EKLEYEN DAIKIN, KULLANICILARINA DAHA YÜKSEK KONFOR VE DAHA VERİMLİ BİR SİSTEM SUNUYOR. KENDİSİNDEN ÖNCEKİ TÜM MODELLERİN ÜSTÜN ÖZELLİKLERİNİ BÜNYESİNE TOPLAYAN DAIKIN VRV IV HR, EŞ ZAMANLI ISITMA VE SOĞUTMA YAPARKEN, DAHA KOLAY MONTAJ, DAHA DÜŞÜK KARBON SALIMI GİBİ ÖZELLİKLERİ İLE DE FARK YARATIYOR. WITH A NEW ADDITION TO ITS PRIVATE INVENTION OF VRV SYSTEMS, DAIKIN PRESENTS CUSTOMERS HIGHER COMFORT AND A MORE EFFICIENT SYSTEM. INCORPORATING ALL OF THE SUPREME QUALITIES AVAILABLE IN PRIOR MODELS, DAIKIN VRV IV HR CAN DO SIMULTANEOUS HEATING AND COOLING, AND MAKES DIFFERENCE WITH MANY FEATURES LIKE EASIER INSTALLMENT AND LOWER CARBON EMISSION. 10


n İklimlendirme sektörünün dünya devi Daikin, tasarruf ve verimlilik artırıcı yeniliklerine devam ediyor. Daikin, 1982 yılında iklimlendirme sektörüne kazandırdığı VRV sistemlerine (Değişken Soğutucu Akışkan Hacmi - Variable Refrigerant Volume) yeni özellik kazandırarak, yine bir ilke imza attı. Daikin, sektörünün ilk ve tek değişken akışkan sıcaklığı teknolojisi (VRT) ile üretilen ısı geri kazanımlı VRV IV HR serisini gayrimenkul yatırımcılarının beğenisine sundu. Daikin’in Avrupa’dan hemen sonra Türkiye’ye sunduğu VRV IV HR, bir ortamda ısıtma yapılır-

ken diğer ortamda soğutma yapabiliyor. Üstelik bir ortamın ısısını dış ünite üzerinden dışarı değil, ihtiyaç duyulan başka bir mekana aktararak geri kazanılmasını sağlayan bu sistem, konfor ve verimlilik değerlerini daha da yukarı taşıyor. VRV sistemlerinin mucidi Daikin, yeni ürünü VRV IV ısı geri kazanımlı sistem ile iklimlendirme sektöründe tasarımdan servise, konfordan enerji verimliliğine kadar birçok özellikte tercih edilme nedenlerini yeniliyor. VRV IV ısı geri kazanımlı sistem, tüketicilerine yüzde 28’e varan verim

artışının yanı sıra yeni BS kutuları (dağıtım kutusu) ile her türlü yapıya uygun borulama, tasarımda esneklik ve daha düşük CO2 emisyonu ile çevreci bir çözüm sunuyor. VRV IV ısı geri kazanımlı sistem, VRT özelliğinin yanı sıra yeni yapısı ile yüksek verimlilik, kesintisiz ısıtma, yüksek konfor gibi VRV IV ailesinin tüm özelliklerini taşıyor. Ancak yeni cihaz, kendisinden önceki VRV IV serisinin farklı modellerinin sunduğu üstün özellikleri tek bir bünyede topluyor. Yeni serideki tüm cihazlar, eş zamanlı ısıtma ve soğutma yapabilirken, LT (düşük sıcaklık) ve HT (yüksek sıcaklık) hidrobox iç üniteler ile sıcak su üretim imkanı da sağlıyor. Isıtma ve soğutma işlemlerini aynı anda gerçekleştirebilen VRV IV HR’de dış üniteler kullanıcılarına pek çok avantaj sunuyor. Bu dış üniteler her türlü kapasite, verim ve montaj yeri ihtiyacını karşılayabilmek için serbest olarak kombine edilebiliyor. VRV IV HR, dış ünite modelleri ile birlikte kullanılabilen kompakt tekli ve çoklu BS kutuları, esnek ve daha hızlı montaj sağlıyor. Daikin’in ürün gamına kattığı yeni BS kutuları, özellikle otel ve ofis gibi mekanlarda, küçülen boyut ve azalan montaj işçiliği ile uygulama esnekliği getiriyor. Bu esneklik Daikin cihazlarının tercih edilmesinde önemli bir etken olarak öne çıkıyor.

n The global air conditioning leader Daikin continues its energy saving and efficiency enhancing innovations. Daikin now breaks a new ground with a new feature to the VRV systems (Variable Refrigerant Volume), which was introduced to the sector in 1982 by Daikin. The heat recovery VRV IV HR series produced by the sector’s one and only variable liquid temperature (VRT) technology is introduced to real estate investors. Introduced to Turkey immediately after Europe, Daikin’s VRV IV HR can generate heating in one room and cooling in another simultaneously. Furthermore, heat is recovered by transfering the interior heat of a room to another space of need instead of outside by this system, increasing overall comfort and efficiency.

The inventor of VRV systems, Daikin updates the reasons for preference for its many features including design, service, comfort and energy efficiency in the air conditioning sector by the new VRV IV heat recovery system. VRV IV heat recovery system offers users up to 28 percent increase in energy efficiency, new BS (distribution) boxes, appropriate piping for all constructions, design flexibility and an environmental solution by lower CO2 emission. In addition to the VRT feature, VRV IV heat recovery system is equipped with all qualities of the VRV IV family such as high efficiency, uninterrupted heating, high comfort with its new structure. All of the supreme qualities presented in various prior models of the VRV IV series is brought together in the new model. Each device of the new series can perform

simultaneous heating and cooling, and generate hot water by LT (low temperature) and HT (high temperature) hidrobox indoor units. Performing heating and cooling at the same time, VRV IV HR outdoor units offer many benefits to the customers. These outdoor units can be independently combined to meet all kinds of capacity, efficiency and installment needs. The compact singular and multiple BS boxes which can be used with VRV IV HR outdoor units enable flexibility and faster installment. The new addition of BS boxes in the product line brings application flexibility particularly to hotels and offices by their reduced size and installment work. This flexibility shines out as a prominent factor for the preference of Daikin models. 11


PROJE/PROJECT

RÖNESANS TOWER, İKLİMLENDİRMEDE DAIKIN-MCQUAY SİSTEMLERİNİ TERCİH ETTİ RÖNESANS TOWER CHOSE DAIKIN-MCQUAY AIR CONDITIONING SYSTEMS MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK LİTERATÜRÜNE GİRECEK PEK ÇOK İLKİN SAHİBİ OLAN RÖNESANS TOWER, İKLİMLENDİRMEDE DAIKIN-MCQUAY SİSTEMLERİNİ TERCİH ETTİ. İSTANBUL ATAŞEHİR’DE A PLUS OFİS KONSEPTİ İLE İNŞA EDİLEN RÖNESANS TOWER’DA, KONFORDAN TAVİZ VERMEDEN YÜKSEK VERİM VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAYAN ÇÖZÜMLERE YER VERİLDİ.

THE GROUNDBREAKER OF MANY ARCHITECTURE AND ENGINEERING PROJECTS, RÖNESANS TOWER PREFERED DAIKIN-MCQUAY AIR CONDITIONING SYSTEMS. BUILT IN ISTANBUL ATAŞEHİR WITH A PLUS OFFICE CONCEPT, RÖNESANS TOWER SELECTED SOLUTIONS THAT COMBINED HIGH EFFICIENCY AND ENERGY SAVING WITHOUT COMPROMISING COMFORT. Tower, her katında 250 metrekare ile bin 400 metrekare arasında değişen esnek ofis seçenekleri sunuyor. Türkiye’nin ilk LEED Platin sertifikalı kulesi adayı olan Rönenans Tower, betonarme taşıyıcı sistem, “Performansa Dayalı Tasarım” (PBD) yöntemiyle inşa edildi. Bunun yanı sıra deprem güvenliği için Türkiye’de ilk defa uygulanan bir “outrigger” sistemi bulunan kulede, ‘Burkulması Önlenmiş Çaprazlar’ (BRB) olarak adlandırılan anti-sismik cihaz kullanıldı. Rönesans İnşaat tarafından yapımı tamamlanan kulenin, tasarımını FXFOWLE Architects, LLP, FEHMIKOBALDESIGN Architects üstlendi. Axis Facades, VDA’nın danışmanlık yaptığı Rönesans Tower’ın mekanik elektrik projesi Okutan Mühendislik, Cosentini Assosiates tarafından dizayn edildi. Kulenin mekanik tesisat işleri ise Birleşim Mühendislik tarafından yapıldı.

n İklimlendirme sektörünün öncü ve yenilikçi markası Daikin, Türkiye’nin seçkin gayrimenkul projelerinin tercihi olmaya devam ediyor. Rönesans Gayrimenkul Yatırım, dikkatleri üzerine çeken projesi Rönesans Tower’da iklimlendirme çözüm ortağı olarak Daikin’i seçti. A plus ofis konsepti ile inşa edilen ve 44 katlı, 185.5 metre yüksekliğindeki tek bir kuleden oluşan Rönesans Tower’da, yüksek verim ve enerji tasarruf oranları ile fark yaratan DaikinMcQuay sistemleri tercih edildi. İstanbul Anadolu Yakası’nın önemli iş merkezlerinden biri olan Kozyatağı-Ataşehir’de, E-5 ile TEM bağlantı yollarının kesiştiği stratejik bir noktada farklı mimarisi ile dikkat çeken Rönesans Tower, hem mimarlık hem de mühendislik literatürüne girecek pek çok ilke sahip bulunuyor. Toplam 44 bin 900 metrekare kiralanabilir ofis alanının yer aldığı Rönesans n The leading and innovative air conditioning brand Daikin continues to be prefered by selected real estate projects of Turkey. For their striking Project Rönesans Tower, Rönesans Real Estate Investments selected Daikin as their air conditioning solution partner. Built with A plus office concept, the single 44 storey Rönesans Tower of 185,5 meters height opted for Daikin-McQuay systems which strike out for high efficienct and energy saving rates. Drawing attention with its unique architecture rising in the strategic crosspoint of E-5 and TEM 12

access roads in the Anatolian Side’s prominent business center Kozyatağı-Ataşehir, Rönesans Tower boasts many innovations in terms of architecture and engineering. With a total of 44 thousand 900 squaremeters of office space for rent, Rönesans Tower presents flexible office options varying between 250 and 1,400 squaremeters on each floor. Nominated to be Turkey’s first tower with LEED Platin certificate, Rönesans Tower has been built with the reinforced concrete conveyor system “Performance Based Design” (PBD). In addition, the

tower incorporates Turkey’s first “outrigger” system for earthquake safety and an anti-seismic device called as the “Buckling Restrained Braced Frame” (BRB). Built by Rönesans Constructions, the tower has been designed by FXFOWLE Architects, LLP, and FEHMIKOBALDESIGN Architects. The consultancy works of the project have been conducted by Axis Facades, VDA; and the mechanic electrical project has been designed by Okutan Engineering, Cosentini Assosiates. The tower’s mechanical installments have been realized by Birleşim Engineering.


DÜŞÜK İŞLETME VE ENERJİ MALİYETİ AVANTAJI

LOW OPERATION AND ENERGY COST BENEFITS

Kısa bir süre sonra yaşamın başlayacağı Rönenans Tower’ın iklimlendirmesinde de binanın taşıdığı özelliklere yakışan cihazlar tercih edildi. Projede kullanılan Daikin-McQuay soğutma grupları, 5 kW ile 9 bin kW’a kadar geniş kapasite aralığında çözüm imkanı sunuyor. Yüksek verimli A Enerji sınıfı su soğutmalı serisi olan çevre dostu R134A soğutucu gazlı 2 adet 2 bin 825 kW’lık DWSC serisi santrifüj soğutma grubunun kullanıldığı Rönesans Tower’da, ayrıca bin 84 kW’lık PFS (EWWD) serisi vidalı soğutma gruplarına yer verildi. EUROVENT ve AHRI sertifikalı olan oransal kontrollü ve bağımsız soğutman devresine sahip Daikin-McQuay soğutma grupları, uzun çalışma periyotlarında sorunsuz çalışma performanslarına sahip olmaları ile tanınıyor. Yüksek tam yük ve sezonsal verimlilik IPLVNQVL değerlerine sahip olan bu gruplar, sağladığı düşük işletme ve enerji maliyeti avantajı ile yatırımcıların ve kullanıcıların beğenisini topluyor. Bu cihazlar, özellikle santrifüj kompresörlerin en büyük kabusu olan surge (anlık ters akış) sebebiyle oluşacak hasarlara karşı üstün korumalara ve dizayna sahip oluşları ile tercih ediliyor. Daikin-McQuay grupları, soğutmada verimsizliğe sebep olan ‘hot gas bypass’ sistemi kullanılmadan, hareketli difüzör sistemi ile yüzde 10, hatta çift kompresörlü gruplarda yüzde 5 kapasitede surge yapmadan çalışabiliyor.

For the air conditioning of Rönesans Tower, devices matching the qualities of the construction have been chosen. The Daikin-McQuay cooling groups used in the project offer solution within a vast capacity range from 5 kW to 9 thousand kW. In addition to 1084 kW PFS (EWWD) series screwed cooling groups, two 2825 kW DWSC series centrifuge cooling groups with eco-friendly and high efficiency A Energy class water-cooled R134A cooling gas were used in Rönesans Tower. The EUROVENT and AHRI certified Daikin-McQuay cooling groups are reputed for their flawless work performance during long operational periods with their proportional control and independent cooling circuits. Donated with high full load and seasonal efficiency IPLV-NQVL values, and attract interest from investors and users for their low operational and energy cost advantages. These devices are particularly favoured for the maximum protection and design against potential damages that might be caused by the surge, the biggest nightmare of centrifuge compressors. DaikinMcQuay groups can work surge-free at 10 percent, and even at 5 percent for double compression groups, without using ‘hot gas bypass’ system which reduce efficiency in cooling, thanks to the active diffusor system.

YÜKSEK VERİM, UZUN ÖMÜR VE DÜŞÜK SES SEVİYESİ

HIGH EFFICIENCY, LONG LIFESPAN AND LOW SOUND LEVEL

Daikin-McQuay vidalı gruplarda kullanılan ‘tek vida teknolojisi’ ise, gereğinden fazla rulman kullanmadan, doğal olarak dengelenmiş kompresör yapısı ile sağlanan yüksek verim, uzun ömür ve düşük ses seviyesi sağlıyor. Projede ayrıca 10 bin m3/h ile 50 bin m3/h arası hava debilerinde, Daikin Sakarya Hendek üretim tesislerinde üretilen klima santralları kullanıldı. Üstün enerji verimliliği, sızdırmaz yapı, stabil karkas-panel gövdesi ile sessiz dizayna sahip fanların kullanıldığı bu santraller, sorption tipi rotorlu ısı geri kazanım üniteleri ile maksimum enerji tasarrufu sunuyor. Projede özel dizayna sahip, sessiz rulman yataklı, 2,5 kW ile 9,8 kW arasındaki kapasitelerde iki ve dört borulu gizli tavan tipi Daikin-McQuay marka MCW serisi fancoil’lerin yanı sıra 1,5 kW ile 8 kW arasındaki kapasitelerde 2 ve 4 borulu kasetli döşeme tipi Daikin marka FWV serisi fancoiller ve 2,6 kW ile 11,9 kW arasındaki kapasitelerde iki ve dört borulu dört yön üflemeli kaset tipi Daikin-McQuay marka MCK serisi fancoil üniteleri kullanıldı. Daikin-McQuay marka MCW serisi fancoil üniteleri, gerek ses seviyesi gerekse dizayn olarak müşterinin beğenisini kazandı. Cihazın elektrik bağlantısı ise özel bir kutu içinde bulunuyor. Bu sayede elektrik kaçakları önlenebiliyor. Cihazın emişinde ve üflemesinde kanal bağlanabilmesi için kulakçıklar ve bu kulakçıklara delikler bırakılmış durumda. Cihazın emişinde standart olarak mevcut olan filtreler, en ufak modelde dahi iki parçalı olarak imal ediliyor. Filtreler hem aşağıya hem de yanlara doğru çıkarılabilme özelliğine sahip. Böylece özellikle yer darlığından dolayı meydana gelebilecek filtre temizleme zorluğu da tamamen ortadan kalkıyor.

The ‘single screw technology’ used in Daikin-McQuay screwed groups provide high efficiency, long lifespan and low sound level by naturally balanced compressor structure, without using extra bearing. For the project, air conditioning centrals at 10 thousand m3/h to 50 thousand m3/h vavs which were produced in Daikin Sakarya Hendek production facilities have been used. These centrals with high energy efficiency, impermeable structure, stable carcass pannel body and silent design provide maximum energy saving by the sorption type rotor heat recovery units. In addition to two and four piped disguised ceiling type DaikinMcQuay fancoils of MCW series with special design, silent bearing races, and 2,5 kW to 9,8 kW capacity, two and four piped casette type Daikin FWV series fancoils at 1,5 kW to 8 kW capacity, and two and four piped full blast casette type Daikin-McQuay MCK series fancoil units from 2,6 kW to 11,9 kW capacity were used at the project. Daikin-McQuay MCW series fancoil units have been favoured for their sound colume and design. The wiring of the device comes in a private box to prevent electrical leakage. To enable channel installment during absorption and blowing, the device comes with pipe packings with holes. Device has standard filters, produced in two parts even in the smallest models. Filters can be ejected both downwayds and sideways to prevent difficulty in filter cleaning particularly in small spaces. 13


FELSEFE/PHILOSOPHY YAZI/ Article: EBRU DAMRAN D.

14


DÜĞÜNLERİN EN GÜZELİ: ŞEB-İ ARÛZ THE BEST WEDDING OF ALL: THE NIGHT OF UNION SEVGİNİN VE İRFANIN KAYNAĞI MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ BİR PAZAR GÜNÜ, EBEDİYET ALEMİNE GÜNEŞ GİBİ DOĞDU. YAŞAMI BOYUNCA, SEVGİ TOHUMLARINI DÜNYAYA ARMAĞAN ETTİ. MEVLEVİLER İSE BU “AŞK PEYGAMBERİ”NİN ÖLÜMÜNÜ AŞIĞIN SEVGİLİYE KAVUŞMASI OLARAK YORUMLADILAR VE MEVLANA’NIN ÖLDÜĞÜ GÜNE (17 ARALIK) “ŞEB-İ ARÛZ” BİR DİĞER ADIYLA “DÜĞÜN GECESİ” ADINI VERDİLER.

THE SOURCE OF LOVE AND WISDOM, MEVLANA CELALEDDIN-I RUMI, WAS BORN TO THE REALM OF INFINITY LIKE A SUN ON A SUNDAY NIGHT. ALL THROUGH HIS LIFE, HE PRESENTED THE WORLD SEEDS OF LOVE. ‘MEVLEVI’S ACKNOWLEDGED THE DECEASE OF ‘THE PROPHET OF LOVE’ AS HIS UNION WITH HIS BELOVED, CALLING THIS DATE (17 DECEMBER) “ŞEB-İ ARUZ”, THE NIGHT OF THE UNION, OR THE WEDDING NIGHT.

n Since about eight centuries (literally, 741 years) “Mevlana Union Anniversaries” have been held every December. The soul of Mevlana have been commemorated in Konya with numerous people arriving from the entire world. So, who is Mevlana, this source of wisdom affecting the entire world? What is his legacy of philosophy that he has been remembered with love and gratitude after all these centuries? He was born in AD 1207 in the city of Belh, Khorasan. His father was Sultanu’l Ulema (The Sultan of Savants) Muhammed Behauddin Veled, and his mother was Mü’mine Hatun of the Harzemşah family. Back in those years, the Harzemşah State’s capital Belh was subject to Mongolian

threat as in every city of Turkistan. As Belh was threatened by the Mongolians, the news of occupancy arrived from yet another city or town. People fled to Anatolia in fear and panic. So Sultan’ul Ulema left Belh in the company of 300 relatives and students in AD 1211. He was headed towards Mecca and Medinah through Nishapur. Following these long years of traveling, Mevlana Celaleddin-i Rumi settled in Erzincan and Karaman for years. Upon the invitation of the Seljuk Sultan Alaeddin Keykubat, he settled in Konya in 1227. He was only four when he joined the immigration caravan, and he was a married young scholar of 21 as he settled in Konya.

n Yaklaşık 8 asırdır (741 yıldır) her sene aralık ayında “Mevlana Vuslat Yıldönümleri” gerçekleşiyor. Mevlana’nın ruhu, dünyanın dört bir köşesinden gelen insanlarla, Konya’da şad ediliyor. Peki, tüm dünyayı etkisi altına alan irfan kaynağı Mevlana kimdir? Nasıl bir felsefe miras bırakmıştır ki; yüzlerce yıl geçmesine rağmen hala sevgiyle ve minnetle hatırlanır? MS 1207’de Horosan’ın Belh şehrinde dünyaya gelmişti. Babası; ‘Alimler Sultanı’ demek olan Sultanu’l Ulema Muhammed Behauddin Veled, annesi Harzemşahlar sülalesiden Mü’mine Hatun’du. Mevlana’nın gözünü açtığı o yıllarda tüm Türkistan şehirleri gibi, Harzemşahlar Devleti’nin başşehiri olan Belh de Moğol saldırılarının tehdidi altındaydı. Belh’e yönelik Moğol saldırıları sürerken; her gün bir şehrin ya da bir kasabanın işgal edildiği haberi geliyordu. Halk korku ve panik içinde ‘Diyar-ı Rum’a yani Anadolu’ya akın ediyordu. Sultan’ul Ulema da MS 1211’de yakınlarını ve talebelerini yanına alarak 300 kişilik bir kafile halinde Belh’den ayrıldı. Niyeti Nişabur üzerinden Mekke ve Medine’ye gitmekti. Mevlana Celaleddin-i Rumi bu yıllar süren yolculuk sonrası, Erzincan ve Karaman’da yıllarca ikamet etti. Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın daveti üzerine 1227’de Konya’ya yerleşti. Göç kervanına katıldığında 4 yaşındaydı; Konya’ya yerleştiğinde ise 21 yaşında evli genç bir alimdi. 15


MEVLANA FELSEFESİ Seyahati boyunca en yakınında babası, diğer alimler ve tecrübeleri ona çok şey öğretmişti. Elbette Moğol istilasının tahribatı da felsefesini büyüten etkenler arasındaydı. Ancak hayatına yön veren en önemli isim kuşkusuz Şems Tebrizi idi. Büyük bir alimdi Şems, ona Allah’a giden yolun akıl ve ilimden değil marifet ve muhabbetten geçtiğini öğütlemişti. Mevlana, Şems ile tanıştıktan sonra büyük bir değişikliğe uğradı ve bütün düşüncesini sevgi temeli üzerine oturttu. Yaşadığı müddetçe Allah’ın yarattıklarını sevmek gerektiğini öğütledi. Bir sevgi ve merhamet

denizi oldu, bütün varlıklara kol kanat gerdi. Onun sevgisi evrenseldi, ırk, din, dil ayrımı yapmadan tüm insanları kucakladı; felsefesi ise şu şiiri üzerine temellendi: “Gel, gel, ne olursan ol yine gel, / İster kafir, ister mecusi, / İster puta tapan ol yine gel, / Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, / Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... / Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,/ Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...” Mevlana felsefesinin temelinde tasavvuf aşkı vardır. Allah’a ulaşmak için gerekli olan en önemli şey de Allah aşkıdır. Bu

doğrultuda tasavvuf inancını sadece bir nazariye olarak benimsemedi, günlük hayatına da mâl etti. Üzerine titrediği başka bir konu da “kadın”dı. “Sizler kadının kapanmasını istedikçe, herkeste onu görme isteğini kamçılamış olursunuz. Bir erkek gibi, bir kadının da yüreği iyiyse, sen hangi yasağı uygulasan da o iyilik yoluna gidecektir. Yüreğin kötüyse, ne yaparsan yap, onu hiçbir şekilde etkileyemezsin” diyerek erkekle eşit olduğunu savundu. Evrensel sevgi felsefesi sayesinde Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Rum, Ermeni... Herkes onun öğrencisi oldu. Çünkü o, tüm dinleri THE PHILOSOPHY OF MEVLANA During his journey, he had learned a lot from his father, other scholars and his experiences. The devastation caused by the Mongolian raids certainly had a reinforcing impact on his philosophy. But the principal name who gave his life its direction has been Şems Tebrizi. Şems was a great scholar, who had advised him that the path to Allah passed through ingeniousness and affection rather than intelligence and wisdom. After meeting Şems, Mevlana had undergone a major transformation, basing all his mindset on love. All through his life, he advised that loving God’s creation was essential. He became a sea of love and compassion, taking all creation under his wings. His love was universal, embracing everyone regardless of race, religion, or language. These words summarized the principle of his philosophy: “Come, come, no matter who you are, / Whether heretic or zoroastrian, / Or even idolatrous, you are still welcome, / Our convent is none of despair, / Come, even if you have broken thousands of penitance… / We do not sow any seed but love, / We do not know any seed but love…” The basis of Mevlana’s philosophy is the sufi love. The love of God is the most

16


bir görüyor; dinler arası ayrılığın Allah ile bağdaşmayacağını düşünüyordu. Asıl mesele insandı ve dinler, felsefeler ve ahlak sistemleri insanı daha mutlu, daha değerli yapma yolundaki vasıtalardı! Ona göre tüm

insanlar, yalnızca Allah’ın bir görüntüsüydü. Yaşadığı süre boyunca fitneden uzak, huzur ve kıvanç içinde yaşadı. Dostları onun cemalinin nurunda pervane oldular. Ansızın hastalanarak yatağa düştü ve 17 Aralık

1273’te göçmesiyle, felsefesi tüm dünyaya ulaştı. Geçen asırlar boyunca mezarı hiç boş kalmadı. Mevlana yaşamı boyunca olduğu gibi, vefatından sonra da insanların gönül penceresinde bir çiçek gibi açtı.

important thing to reach Allah. In this respect, he did not only seized upon the mystic love in theory, but adopted it in his daily life as well. “The women” were another subject that he cared about. He defended women saying, “The more you ask for a lady to cover herself, the more you stimulate the desire of seeing her. Just like a man, if her heart is pure, she will follow the righteous path no matter what you

restrain. And if she is evil at heart, there is no way that you can change her.” With his universal philosophy of love, he had innumerable students from Muslim, Jewish, Christian faith and Greek or Armenian descent… For him, all religions were but one; and discrimination between religions had nothing to do with God. It was all about being human, and religions, philosophies and ethic systems were only devices to

make him happier and more valuable. For him, everyone was an image of God. He lived his life in peace and harmony, bereft of sedition. His friends took a strong interest on his spiritual light. He suddenly fell ill, and his philosophy embraced the entire world upon his decease on 17 December 1273. After all these centuries, his grave was never left alone. As in his lifetime, he kept blooming in people’s hearts after his death. 17


ŞEB-İ ARÛZ Mevleviler, Mevlana Celaleddin Rumi’nin ölümünü sevgiliye kavuşma olarak nitelendirdikleri ölüm gününe, “Şeb-i Aruz” derler. Bunun nedeni de Mevlana’nın şu gazelinde gizlidir. “Öldüğüm gün, tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman, Bende bu cihanın derdi var sanma. Bana ağlama “yazık yazık, vah vah” deme. Şeytanın tuzağına düşersen vah vah’ın sırası o zamandır. Yazık sana yazık o zaman denir. Cenazemi gördüğün zaman ayrılık ayrılık deme, benim, buluşmam görüşmem o zamandır. Beni mezara gömdükleri zaman elveda elveda deme, Mezar cennet kapısının perdesidir. Batmayı gördün ya doğmayı da seyret. Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir. Sana batma görünür ama, o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmadır. Mezar ise hapishane gibi görünür ama aslında canın hapisten kurtuluşudur...” Sema nedir biliyor musun? Dostun halini görüp bilmek ve lâhut perdelerinden Allah’ın sırlarını işitmektir...”

Bu felsefeye istinaden de her yıl aralık ayında “Mevlana Vuslat Yıldönümleri” gerçekleşir. Yastan çok düğündür o gün... Merasimlerde en önemli yeri sema gösterileri kaplar. Sema gösterileri semazenlerin aşk içinde pervaneleşip, (Mevlana’nın tabiriyle) Allah ile birlikte oldukları trans halidir. Bu kendinden geçiş hali; yalnızca semazenleri değil; izleyenleri de etkisi altına alır. Sema’yı Mevlana bir gazelinde şöyle tanımlar: 18

“Sema nedir biliyor musun? Beli (evet) sesini işitmek; kendini unutup Allah’a kavuşmaktır.” Bu yıl yine geleneksel olarak Konya’da Vuslat Yıldönümü Törenleri 12-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirildi. 17 Aralık gecelerinde Konya’da yapılan gösteriler, İstanbul’da da Galata Mevlevihanesi’nde yankı buldu. Mevlana’nın törenlerinde onun evrensel sevgi felsefesi yeniden bir güneş gibi doğdu; dünyanın kana bulandığı

çağımıza... Onun tüm insanlığa bıraktığı vasiyet okundu hep bir ağızdan: “Ben size gizli ve açık olarak Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az söylemeyi ve daima şehvetten kaçınmayı, halkın eziyetine ve cefasına dayanmayı, avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmayı, kerim olan salih kimselerle beraber olmayı vasiyet ederim. Çünkü insanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı az ve öz olanıdır.”


THE NIGHT OF UNION Mevlevis call the day of his death as “the Night of Union”, resembling it as his union with his beloved. The reason is hidden in his verses: “When I die, when you see my coffin on the shoulders, Do not assume I am in grief. Do not cry for me, or feel pity. If you fall in devil’s trap, that’s when you should suffer. That would be the time to feel any pity. When you see my funeral, do not think of parting, that would be my union. Do not say farewell when I am buried, For the tomb is the curtain of heaven’s gate. Watch the dawn as you see the dusk. Neither sun nor the moon is harmed of setting. You see the dusk, but it’s the eve of dawn. And though the grave looks like prison, it’s actually the soul’s release from the prison.” Do you know what whirling is? It is to sympathize with the friend and To hear God’s secrets through divinity…” In line with this philosophy, every year in December “Mevlana Union Anniversaries” are celebrated. It is a wedding day rather than mourning… Whirling ceremonies hold the most important place in these ceremonies. In Mevlana’s own words, the whirling ceremony symbolizes the trance of dervishes to meet God in love. This trance embrace not only the dervished but the onlookers as well. Mevlana describes the whirling ceremony in one of his poems: “Do you know what whirling is? It is to hear the sound of yes; to forget one’s self and to rejoin God.” This year, the traditional Union Anniversaries took place in Konya on 12-17 December. The shows that

took place on the evening of 17 December in Konya were echoed in the Galata Mevlevi House in Istanbul. At Mevlana ceremonies, his universal philosophy of love was reborn once again, at an age when the world is covered in blood… His will to humanity has been re-read in unity: “I bequeath you latently and openly to fear God, to eat little, to sleep little, to talk little and to refrain from lust, to resist people’s torment and rigour, to keep away from hanging with the vulgar and the riotous, and to be in company of the kind and the good. For the good man is the one who does people good. The best of the words is the short and the sweet.” 19


PAZARLAMA/MARKETING

DİJİTAL PAZARLAMANIN GİZLİ KAHRAMANI:

CRM /E-BÜLTEN

CRM/E-BULLETIN: THE DIGITAL HERO IN DISGUISE E-TİCARETTE PAZARLAMA ARAÇLARININ GERİ DÖNÜŞÜ KARŞILAŞTIRILDIĞINDA E-BÜLTEN AÇIK ARA LİDER. PEKİ, DİJİTAL PAZARLAMANIN GİZLİ KAHRAMANI -CRM / E-BÜLTEN NEDİR? TİCARET HACMİNİ GELİŞTİRMEK VE ELBETTE RAKİPLERE FARK ATMAK İÇİN BU KONUDA NELER YAPILMALI? E-MAIL GÖNDERİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

COMPARED WITH ALL E-MARKETING TOOLS, E-BULLETINS RANK FIRST BY FAR. BUT WHAT IS CRM/E-BULLETIN, NAMELY THE DIGITAL MARKETING HERO IN DISGUISE? WHAT NEED BE DONE TO ENHANCE THE COMMERCIAL SHARE AND TO OUTSCORE THE COMPETITORS? WHAT ARE THE KEY POINTS FOR SENDING AN E-MAIL? 20


n “Müşteri İlişkileri Yönetimi” anlamına gelen CRM (Customer Relationship Management), isminden de anlaşıldığı gibi, müşterilerinizi yakından tanımayı sağlar. CRM kavramının temelinde müşteriyi anlamak, onun ihtiyaçları doğrultusunda ürün ve hizmet desteği vermek, mevcut müşterileri elde tutabilmek yatar. Basit bir dille ifade etmek gerekirse, çağımızda eski atölyeler yerini fabrikalara, mahalle bakkalları yerini hipermarketlere bırakıyor. Ama insanoğlu bu; bakkala da, markete de gitse hala kendisini herkesten daha özel ve ayrıcalıklı olarak düşünmek istiyor. Dolayısıyla siz ne kadar büyük bir şirket olursanız olun; bir müşteriyi kaybetmek istemiyorsanız, ona kendi mahalle bakkalının gösterdiği özeni göstermek zorundasınız. Çünkü şirketlerin hedeflediği CRM’in kralını mahalle bakkalları yüzyıllardır büyük bir başarıyla yapıyorlar. Öncelikle, her müşterinin ekonomik düzeyini bilir ve ona göre ürün seçmesine yardımcı olurlar. Müşterilerinin tüketim alışkanlıklarını iyi bilirler. Hangi müşterinin hangi ürünü ne kadar ve ne aralıkla aldığını çok iyi bilirler. Kısacası CRM yazılımı esnafın beynidir! Teknolojik gelişmelerle birlikte, bakkalın sunduğu tüm ayrıcalıkları büyük şirketlerin de aynı beceriyle sunması mümkün. Doğru ürünü, doğru hedef kitleye zamanında ulaştırdığınızda müşteri memnuniyeti ile birlikte satışlarınızdaki artış izlenebilir. CRM alt yapısı sizi en etkili şekilde yönlendirir. Doğrudan pazarlama yöntemlerinden hangisini kullanıyor olduğunuz ölçümleme için büyük önem taşır. İşte bu noktada devreye e-mail marketing girer ve bu yöntemle CRM odaklı bir çalışma yaparak müşterilerinize daha iyi bir hizmet sunabilirsiniz. n CRM stands for Customer Relationship Management, which apparently hints building a better knowledge of customers. Basicly, CRM is about understanding the customer, providing products and support in line with their needs, and preserving the present clientele. In plain language, workshops are being replaced by factories, grocery stores by hipermarkets, whereas the human would like to feel more special and priviliged whether in grocery store or in the market. Hence, regardless of how big a company you might be, you

have to show your customer the same care as their neighbourhood grocer if you do not wish to lose them. For the best kind of CRM has been conducted by these neighbourhood grocers since decades. First of all, they know the economic condition of each of their customers and help them pick up the right goods accordingly. They know their consumption behaviour particularly well. They have an accurate knowledge regarding which customer buys which goods and how often. Briefly, CRM software is the artisan’s brain!

Thanks to technologic improvements, large companies can provide all priviliges provided by the grocers in no lesser quality. The improvement in sales can be monitored through the customer satisfaction when the right product has been conveyed to the right target audience. The CRM infrastructure leads you in the most effective way. Which direct marketing tools you are using is crucially important for measurement. Here steps e-mail marketing in, and with a CRM based praxis, you can offer a much better service to your clients.

21


E-MAIL PAZARLAMAYA GİRİŞ... CRM bazlı, e-pazarlamaya yapılan harcamalar her geçen yıl artıyor ve araştırmacılar bu alana yapılan yatırımların yakın gelecekte daha da büyüyeceğini söylüyor. Ayrıca e-mail odaklı çalışan şirketlerin yüzlerce milyon doları bulan kazançları, sermaye piyasalarının da bu şekilde düşünmesini sağlıyor. İstatistiklere göre e-mail’le gönderilen ilanlara bakarak bir şeyler satın alan insanlar, diğerlerine göre yüzde 138 daha fazla para harcıyor. İnsanlar internette her geçen gün daha fazla zaman harcıyorlar, daha fazla alış-

veriş yapıyorlar, arkadaşlarına reklamlardan bahsediyorlar ve önem verdikleri e-mail’leri çevrelerindeki diğer insanlarla paylaşıyorlar. Burada pazarlamacıların yapması gereken, müşterilerin belirgin davranış biçimlerini gözlemleyip, bu doğrultuda e-mail programları geliştirmek ve onları e-mail seven kişiler haline dönüştürebilmek. Bunun için de dünyanın çok iyi tanınan ve saygı duyulan markaları e-mail marketing bütçeleri oluşturuyor, yatırımlarını yapıyor ve satışlarını art›r›yor. Siz de bir e-mail programına

başlamak istiyorsanız, küçük bir bütçeniz olsa bile bu konuda adım atabilirsiniz. Ayda ister 20, ister 20 bin dolar harcayın, müşterilerinize ve potansiyel müşterilerinize ulaşabilir, başarınızı ölçebilirsiniz. Tabii e-pazarlama konusundaki bilginiz arttıkça ve kanıtlanmış sonuçlarla bütçeniz yükseldikçe, bu konuda uzmanlaşmış bir şirketle çalışmak sizin için daha faydalı olabilir. E-mail’in en büyük avantajlarından birisi diğer pazarlama araçlarından farklı olarak hemen ölçüm yapabilmenize imkan

INTRODUCTION TO E-MAIL MARKETING Expenditures for CRM based e-marketing increases annually, and researchers hint that investments in the field will grow even bigger in near future. In addition, companies functioning primarily through e-mails return hundreds of million dollars, leading the capital markets in the same frame of mind. As put by statistics, customers who shop through email announcements spend 138 percent more. People spend more and more time on internet every day, they shop more, tell their friends about the commercials, and share the e-mails they find worthy

22

with others. At this point, marketing experts need to observe distinct customer behaviours and develop e-mail programs accordingly, turning them into e-mail loving people. In order to achieve this, the world’s prominent and most respected brands dedicate e-mail marketing budgets, make investments and boost their sales. If you too would like to start up an e-mail program, you can do so even at a very humble budget. Spending either 20 or 20 thousand dollars per month, you can reach your available and potential customers, and


tanımasıdır. Böylelikle çok daha paha biçilemez bir stratejik anlayış geliştirebilir, kampanyalarınızın çok daha başarılı olmasını sağlayabilir ve işleri bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Başta, bulk e-mail (yani müşteriler tarafından talep edilmemiş mail) ile müşterilerinizin alışveriş alışkanlıklarını, hangi ürünleri

measure your performance. Certainly, as your e-marketing knowhow increases and your budget grows through proven results, it might be wiser to collaborate with a company of expertise. One of the main advantages of e-mail over other marketing tools is that it enables direct measuring. Hereby you can develop

sevdiklerini, nasıl bir eğilim gösterdiklerini takip edebilirsiniz. E-mail geri dönüşleri müşterilerinizin nelerden hoşlandığı, nelere cevap verdiği ve hangi iletilere ilgisiz kaldıkları konusunda size çok sayıda ipucu verir. Zamanla alıcılarınızın davranış biçimlerini ve müşteri kitlenizi çok daha yakından

a priceless strategic insight, achieve huge success with your campaigns, and carry the business to a higher level. At the start, you can track your customers’ shopping style, their favorite products and inclinations through bulk mails. The feedbacks provide innumerable clues on what your customers like, what they are interested

takip edebilirsiniz. Satın alma tarihçeleri ve demografik özelliklerini baz alarak, müşterileri farklı gruplara ayırabilir ve sadece bu müşterileri hedef alan mailing yapabilirsiniz. Kısacası eğilimlerine göre müşterilerinizi yönlendirebilir; kişiye özel (CRM) e-mail’leri atarak müşterilerinizle ilişki kurabilirsiniz.

in and not. In time, you can keep a closer track of your target mass and their behaviours. Based on their shopping histories and demographical features, you can segment them and send targeted mailings. In short, you can manipulate them based on their inclinations, develop bonds by CRM and personalized e-mails. 23


E-MAIL MARKETINGE NASIL BAŞLARSINIZ? Şirketinizin büyüklüğü doğrultusunda, e-pazarlamayı kendi içinizde yapabilir ya da profesyonel bir destek alabilirsiniz. Eğer bu işi dışarıda yaptırmaya yetecek kadar bütçeniz yoksa, profesyonel e-mail’ler yaratmanız konusunda size yardımcı olabilecek, kendi kendinize kolayca kulla-

nabileceğiniz araçlar olduğunu unutmayın. Bu araçlar, HTML e-mail tasarlamak, kodlamak ve adres verilerini yönetmek konusunda yeterli kaynağı ve bilgisi olmayan tüm küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarını karşılayabilir. Özellikle e-pazarlamaya yeni başlıyorsanız ve 2 bin

kişiden az küçük bir gönderi listeniz varsa, bu araçlar sizin için uygundur. Peki, müşteri listenizi nasıl oluşturursunuz? Bunun için özellikle e-ticaret şirketlerinin yaptığı “Mail listemize üye olun; X TL indirim kazanın” gibi promosyonlara yönelebilirsiniz.

HOW TO START E-MAIL MARKETING Depending on the size of your company, you can manage e-marketing inhouse or acquire professional assistance. If you lack the necessary budget to delegate it to a professional company, keep in mind that there are plenty of tools to help you 24

do it yourself. These tools can answer the needs of all low to medium-sized enterprises with insufficient resources or know-how in HTML e-mail designing, coding and address data managing. If you are an e-marketing rookie with a

mailing list of less than two thousand, these tools are made for you. When it comes to building up a mailing list, you can use generic e-commerce promotions like “Subscribe our mailing list to win x dollars of discount.”


E-MAILING GÖNDERİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER / ATTENTION WHILE SENDING E-MAILS Gönderdiğiniz mailing’in ilk 7 saniyesi önemlidir. İlk 7 saniyede ilgiyi çekmek ve maili açtırmak zorundasınız. Dolayısıyla ilk olarak “Bu e-mail benim ne işime yarayacak?” sorusuna ilgi çekici bir yanıt vermelisiniz. l When sending an e-mail, the first seven seconds are important. You have to attract the attention to open the email in the first seven seconds. Therefore, you need to find an intriguing answer to the question “What does this e-mail have to interest me?” l

lWeb sitenizde olduğu gibi e-mail’inizde de hep aynı font, tasarım ve navigasyonu kullanın. Web siteniz ve e-mail içeriğiniz bir bütünlük oluştursun. l As in your website, make sure to use the same font, design and navigation in your e-mails. Your website and e-mail content should be in union.

Oluşturduğunuz e-mail kampanyalarına mutlaka link yerleştirin. Bu linkler sayesinde okuyucuları detay sayfalara aktarabilir ve onlara daha geniş kapsamlı bilgiler sunabilirsiniz. Ya da doğrudan ürünlerinize yönlendirebilirsiniz. l Make sure to embed a link in your e-mail campaigns. Through these links, you can lead your customers to pages of detail and provide them vast information. Or you can lead them directly to your products. lMüşterinizle kurduğunuz iletişimde seçtiğiniz kelimeler ve mesajınızın kişiselliği marka algısının l E-mail’inizin ‘kimden’ kısgelişmesini ve samimiyeti sağlar. mına marka ismini dahil edin, l The words you choose while communicating böylelikle kullanıcılar meşru your customer and the personality of your mesbir şirketten e-mail geldiğini *Marka bilinirliliğinizi devam sage enhance the development of brand percepanlasınlar. Bültenin sol üst ettirmek için kullanıcılarınıtion as well as intimacy. köşesinde mutlaka logonuzu zın ihtiyaçları doğrultusunda bulundurun. günlük ya da haftalık e-mail l Make sure you add the brand gönderin. name to the sender section to * To maintain brand recoghelp your audience know the nition, send daily or weekly mail has been sent by a legal e-mails in line with your cusentity. Do not forget to add tomers’ needs. your logotype on the upper left corner of your bulletin. l

Müşterilerinize yarışmalar, kampanyalar, küçük sürprizler düzenleyerek e-mail’lerinizi açmalarını sağlayabilirsiniz. l You can lead your customers to open your e-mails through contests, campaigns and promotions. l

l Doğru içeriği hazırladıktan sonra, görünümün ve stilin iletmek istediğiniz mesajla uyumlu olmasını sağlamalısınız. e-maillerinize netlik kazandırın. Font ve arka planda kontrast renkler kullanmanız, metnin daha kolay okunmasını sağlayacaktır. l Once the right content is ready, make sure the appearance and style match the message. Add clarity to your e-mails. Using contrasting fonts and background colours will ease to read the text.

25


TARİH/HISTORY YAZI/ Article : NUH KÖKLÜ

HIZLI ÇEKİM SİNEMA TARİHİMİZ

THE HISTORY OF TURKISH CINEMA IN FAST MOTION TEMEL SORUYU BAŞTAN SORALIM; TÜRK SİNEMASI 100 YAŞINDA MI? GENEL BİR KABULE GÖRE; 1914’DE AYASTEFANOS’TAKİ (YEŞİLKÖY) RUS ANITI YIKILIRKEN FUAT UZKINAY TARAFINDAN ÇEKİLDİĞİ SÖYLENEN VE ‘AYASTEFANOS’TAKİ RUS ABİDESİNİN YIKILIŞI’ ADI VERİLEN TARİHİ BELGESEL, İLK FİLM OLARAK KABUL EDİLİR. ÖTE YANDAN SİNEMA TARİHİMİZİN ÖNCESİ DE VAR…

26

LET US START WITH THE BASIC QUESTION: IS TURKISH CINEMA 100 YEARS OLD? ACCORDING TO GENERAL CONSENT, THE HISTORICAL DOCUMENT ‘THE DEMOLITION OF THE RUSSIAN MONUMENT IN AYASTEFANOS’ WHICH IS SAILD TO BE FILMED BY FUAT UZKINAY DURING THE DEMOLITION OF THE RUSSIAN MONUMENT IN AYASTEFANOS (YEŞİLKÖY) IN 1914 IS CONSIDERED AS THE FIRST TURKISH MOVIE.ON THE OTHER HAND, OUR HISTORY OF CINEMA HAS ALSO A PRIOR HISTORY…


n Türk sinemasının 100’üncü yılı çeşitli etkinliklerle kutlandı. Sergiler, söyleşiler ve temalı film gösterimleri yapıldı. Biz de bu vesile ile Türk sinemasının ‘ilk’leri nelermiş şöyle bir bakalım istedik ve bazı bilgiler derledik. Osmanlı topraklarında sergilenen ilk film, 16 Aralık 1896’da Galatasaray’da bir birahanede gösterilen, Lumier Kardeşler imzalı ‘La Ciotat Garı’na Trenin Varışı’ olarak kayıtlara geçmiş. Talat Paşa’nın yabancılara film gösterim izni vermesini fırsat bilen Sigmund Weinberg, bu filmi göstermenin yanı sıra ilk sinema salonunu (Cinema Pathe) açan kişi olarak da tarihe geçer. Aslında fotoğraf malzemesi satan Fransız kökenli Pathe firmasının temsilcisi olan Weinberg, 1’inci Dünya Savaşı’na kadar sinema kültürünün oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. Leblebici Horhor’un başrol oyuncusu ölmeseydi belki de tarihe ilk konulu filmin yönetmeni olarak da geçecekti. Weinberg’in ikinci film girişimi ‘Himmet Ağa’nın İzdivacı’ ise savaştan sonra gösterilir.

Kilink

En uzun seriler: Kilink (Yılmaz Atadeniz, Aram Gülyüz gibi yönetmenler 10 Kilink filmi çeker. The longest series: The Kilink (10 film series by directors like Yılmaz Atadeniz and Aram Gülyüz).

ise Yanaki ve Milton Manaki kardeşlere aittir… Konulu ilk 5 Türk filmi ise Pençe (1917), Casus (1917), Himmet Ağa’nın İzdivacı (1918), Mürebbiye (1919) ve Bican Efendi Vekilharç (1921) olarak sıralanır. Savaş yıllarında propaganda oluşturmak için sinema kolları kurulur. Bunların en çok bilineni de Malul Gaziler Cemiyeti’dir. Cemiyet, İzmir’in işgali sırasında ‘Mürebbiye’ adlı bir film çekmeye başlamış ancak; İstanbul’daki Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen mitingleri çekmek daha önem kazanınca filme ara vermiştir. Bu filmlerin en bilineni de Halide Edip Adıvar’ın ‘Sultanahmet Mitingi’dir.

Yapımcısı bilinen ilk Türk filmi ise 5 Haziran 1911’de Sultan Mehmet Reşat’ın Manastır ziyaretinin belgeselidir. Filmin altındaki imza

n The 100th anniversary of the Turkish cinema has been celebrated through a series of events. Exhibitions, interviews, themed film shows have been made. Hereby we would like to take a look at the ‘first’s of the Turkish cinema and compiled a selection of facts for you. The first film ever displayed within the Ottoman borders has been recorded as ‘The Arrival of a Train at La Ciotat Station’ by the Lumiere Brothers, shown on 16 December 1896 in a Galatasaray beerhouse. Taking advantage of Talat Pasha’s permission for showing films to the foreigner audience, Sigmund Weinberg not only realized this show, but is also noticed for opening the first movie theatre (Cinema Pathe). Weinberg was actually the representent of the French origined Pathe company which was focused on selling cameras, but made a great contribution in the formation of the film culture until the World War I. He would even be

İlk Beş Film: Pençe (1917) Casus (1917) Himmet Ağa’nın İzdivacı (1918) Mürebbiye (1919) Bican Efendi Vekilharç (1921) The first five movies: The Paw (1917) The Spy (1917) The Marriage of Himmet Aga (1918) The Tutoress (1919) The Majorduomo Bican Efendi (1921)

the first feature film director if the leading star of the Roasted Chickpea Seller Horhor had not died. Weinberg’s next film attempt ‘The Marriage of Himmet Aga’ was shown in the post war era. The first Turkish movie with an unanonymous producer was the documentary of Sultan Mehmet Reşat’s visit to the Monastery on 5 June 1911. The film was made by Yanaki and Milton Manaki Brothers. The first five Turkish feature movies are listed as The Paw (1917), The Spy (1917), The Marriage of Himmet Aga (1918), The Tutoress (1919) and The Majorduomo Bican Efendi (1921). During the years of war, movie branches were founded for the sake of propaganda. The best known was the Invalid Veterans Society. The society started to shoot a film called as ‘The Tutoress’ during the Izmir occupation, but surceased when filming the meetings supporting the War of Salvation in Istanbul became more important. The best known of these movies were ‘The Meeting of Sultanahmet’ by Halide Edip Adıvar.

27


İLK KADIN STAR Türk sinemasındaki ilk seri film, 1921’de Şadi Fikret Karagözoğlu tarafından çekilir. Şarlo ile Moliere’in ‘Cimri’ eserindeki karakterin karışımı yerli bir tip olan Bican Efendi, halk tarafından büyük ilgi görür. Böylece Bican Efendi’nin serüvenlerinden oluşan 7 filmlik bir seri çekilir. Karagözoğlu, ilk popüler film kahramanını yaratan kişi olarak da kayıtlara geçer. Yarattığı Bican Efendi karakteri o kadar ünlenir ki; aynı isimle çağrılmaya başlanır. Karagözoğlu, 1923’te Bican Efendi karakterini canlandıran Behzat Butak’la birlikte İzmir’de Mustafa Kemal tarafından kabul edilir. Bu arada, Türk sinemasında en uzun seri, Yılmaz Atadeniz

Cahide Sonku

28

Türkan Şoray

ve Aram Gülyüz gibi yönetmenlerin çektiği 10 filmlik ‘Kilink’ serisidir. Sinemamızda ilk Müslüman kadın oyuncu Fahriye Hanım hakkında fazla bilgi yok... Kayıtlara geçen ilk kadın oyuncular Bedia Muvahhit ve Neyyire Nehir’dir. Sedat Simavi’nin 1917’de çektiği ancak günümüze ulaşamamış filmleri Pençe ve Casus’da da oynayan Muvahhit, Muhsin Ertuğrul’un ‘Ateşten Gömlek’ filminde ‘Müslüman oyuncu’ arandığına dair ilana cevap verir ve Münire Eyüp’le (Neyyire Nehir) birlikte ilk kadın sinema oyuncularımız olarak tarihe geçer. Öte yandan sinemamızın ilk star oyuncusu Cahide Sonku olarak kabul edilir. 1951’de ‘Vatan ve Namık Kemal’ filmini hem çekip, hem de oynayan Sonku, ‘Aysel, Bataklı Damın Kızı’ filmiyle ün kazanmış, bir döneme damgasını vurmuş önemli bir isimdir. Sonraki yıllarda Türkan Şoray ve Filiz Akın gibi oyuncular rol aldıkları melodramlarla kadın star geleneğini devam ettiren isimler olur. Muhsin Ertuğrul’un 1931’de çektiği ‘İstanbul Sokakları’ filmine ayrı bir parantez açmak gerekir; zira bu eser ilk sesli film olması bir yana ilk uluslararası ortak yapım olma özelliği de taşıyor. Bedia Muvahhit ve Hazım Körmükçü’nün başrollerini paylaştığı filmde Mısırlı oyuncu Azize Emir ve Yunanlı Gavrilides de rol almıştır.


Araştırmacılara göre sinema tarihini konularına göre de ayırmak mümkün. İlk dönemlerde tiyatro kökenli oyuncuların oynadığı komediler, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan filmler, 1960’lı yıllarda toplumsal meselelere eğilen filmler ve melodramlar derken kendi içinde birçok kategori oluşur. Sinemamızın ilk korku filmi 1949’da çekilir. Aydın Arakon’un 1949’da çektiği ‘Çığlık’ isimli filmin başrolünde Muzaffer Tema oynamaktadır. 1953’de ise korku filmlerinin en popüleri olan ‘Drakula İstanbul’da’ çekilir. Bu durum aslında Türk sinemasının dünya sinemasıyla ne kadar iç içe olduğunun da işaretidir.

Filiz Akin

THE FIRST FEMALE STAR The first film series in the Turkish cinema was filmed in 1921 by Şadi Fikret Karagözoğlu. A local hybrid of Charlie Chaplin and Moliere’s lead character in ‘The Miser’, Bican Efendi attracted huge public interest. Hence, a series of seven movies were filmed about the adventures of Bican Efendi, making Karagözoğlu a part of history as the creator of the first popular movie character. This character has become so famous that he began to be called with the same name. Karagözoğlu and the actor Behzat Budak who played the part Bican Efendi were presented to the audience of Mustafa Kemal in 1923 in Izmir. In the meantime, the longest lasting series in the Turkish cinema has become ‘the Kilink’ by Yılmaz Atadeniz and Aram Gülyüz with ten films. There is not much information available on the first Muslim female star Fahriye Hanım. The earliest female stars in the records are Bedia Muvahhit and Neyyire Nehir. Acted in the Paw and the Spy by Sedat Simavi in 1917, both of which did not survive until present, Muvahhit applied to the posting by Muhsin Ertuğrul for a ‘Muslim actress’ for the movie ‘The Bed of Nails’ and together with Münire Eyüp (Neyyire Nehir) made their name in the history as

sal Neriman Kök

Hülya Koçyiğit our first female movie stars. In the meanwhile, the first Turkish female movie star is recognized as Cahide Sonku. Directed and acted in ‘The Homeland and Namık Kemal’ in 1951, Sonku is a prominent figure of an era, who earned fame in ‘Aysel, the Daughter of the Marshy Village’. In the following years, Türkan Şoray and Filiz Akın carried on the star tradition in numerous melodramas they have acted. ‘The Streets of Istanbul’ which was filmed

by Muhsin Ertuğrul in 1931 is a unique story, for being the first sound film and the first international co-production. Starring Bedia Muvahhit and Hazım Körmükçü, the film also featured the Egyptian actress Azize Emir and the Greek Gavrilides. According to researchers, the movie history can be categorized in terms of the main themes. During the early period, there were comedies played by theatre actors, and films on the War of Salvation; in the 1960’s there were films about social issues and melodramas, forming many categories of their own. Our first horror movie ‘The Scream’ was filmed in 1949 by Aydın Arakon, starring Muzaffer Tema in the leading role. And in 1953, the most popular horror film ‘Dracula in Istanbul’ was filmed. This was clearly a sign how intertwined was the Turkish cinema with the rest of the world. 29


SUSUZ YAZ VE ÖDÜL 1948’de Şakir Sırmalı’nın çektiği ‘Unutulan Sır- Domaniç Yolcuları’ ödüllü ilk Türk filmi olarak tarihe geçer. ‘Halıcı Kız’ ise sinemamızın ilk renkli filmi olması bir yana Muhsin Ertuğrul’un da son filmi olarak da önem taşır. 1953 yapımı filmin kadrosunda Suna Pekuysal, Sadri Alışık, Şükran Güngör, Münir Özkul gibi isimler yer alır. 1963 sinema tarihimiz açısından önemli bir tarihtir. Metin Erksan’ın ‘Susuz Yaz’ filmi Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alır. İlginç olan taraf ise filmin, dönemin sansür kurulunca “Başaklar cılız gösteriliyor” gibi garip gerekçelerle yasaklanmış olmasıdır. Film, başrol oyuncularından Ulvi Doğan tarafından yurtdışına kaçırılarak festivale katılabilir. Daha sonra Meksika’da Altın Maya Ödülü’nü de alan film, 1973 yılında renkli olarak Orhan Duru tarafından tekrar çekilir. Fakat bu film Metin Erksan’ın ‘Susuz Yaz’ı kadar başarılı olmaz. Yeni Türkiye Cumhuriyeti için sinema başlangıçta bir propaganda aracıyken, kısa zamanda ülkenin modernleşmesinde etken bir araç haline geldi. İzmir’in işgali ve Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen mitinglerin kaydedilmesi bir yana; yerli bir sinemanın oluşturulması bizatihi hükümet tarafın-

dan destek görüyordu. Mustafa Kemal de dönemin önemli isimleriyle sinema seanslarına gidiyor, buna ilişkin haberler zaman zaman basında yer alıyordu. Atatürk’ün sinemayla ne kadar yakından ilgili olduğuna dair bir anekdotla parantezi kapatalım. 1937’de ‘İstiklal’ adlı bir filmin çekimlerine başlanır ve Mustafa Kemal’in isminin geçtiği sahneler hareketsiz kalır. Atatürk, filmi çeken ekipte yer alan Nurettin Baransel’e sitem eder ve şöyle der: “Hala hayattayım, milli mücadeleye dair bütün evrakım mevcut; göreve çağırsaydınız gelmez miydim?”

Susuz Yaz

THE DRY SUMMER AND THE PRIZE In 1948, ‘The Forgotton Secret-Domaniç Passengers’ by Şakir Sırmalı made its name in the history as the first awardwinning Turkish film. ‘The Carpet Maker Girl’ was not only the first colour movie in our cinema, but was also significant as the latest film of Muhsin Ertuğrul. The cast of the 1953 film included Suna Pekuysal, Sadri Alışık, Şükran Güngör, and Münir Özkul. 1963 has been a year of importance for our movie history. ‘Dry Summer’ by Metin Erksan was awarded the Golde Bear in the Berlin Film Festival. The interesting thing is, that the film had been banned by the censorship committe for weird reasons 30

such as ‘the display of poor spikes’. The film could make it in the international festival by being hijacked by the leading star Ulvi Doğan. Later on, the movie also won the Golden Maya Award in Mexica, and was refilmed in colour by Orhan Duru, which could not be as successful as Metin Erksan’s ‘Dry Summer’. In the beginning, cinema was a medium of propaganda for the new Turkish Republic, but soon it became an important factor in the modernization of the nation. Aside from the filming of the meetings supporting the Izmir occupation and the war of Salvation, the formation of a national

cinema has been directly supported by the government. Mustafa Kemal attended cinema sessions with the leading names of the time, as published in the press occasionally. Let us finish by sharing an anecdote on Mustafa Kemal’s close interest in the cinema. In 1937 began the filming of a new movie named ‘The Salvation’, and the scenes including Mustafa Kemal remained motionless. Atatürk expotulates on Nurettin Baransel from the crew, and said: “I am still alive, all the documents regarding the national struggle are available; wouldn’t I arrive if you had but called for me?”



BAYİİ/DEALER

“MÜŞTERİYE PARASININ HAKKINI VEREBİLMEK İÇİN ‘DAIKIN’ DİYORUZ” “WE SAY ‘DAIKIN’ TO GIVE OUR CLIENTS THEIR MONEY’S WORTH” GAZİANTEPLİ GÖKÇEK ENDÜSTRİ, SEKTÖRÜN KÖKLÜ VE DENEYİMLİ ŞİRKETLERİNDEN BİRİ OLARAK BİLİNİYOR. MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNİ ÇOK ÖNEMSEDİKLERİNİ SÖYLEYEN GÖKÇEK ENDÜSTRİ’NİN SAHİBİ ALPARSLAN GÖKÇEK, “ANADOLU’DA SATIŞLAR TÜKETİCİLERİN SİZE GÜVENMESİ İLE BAŞLAR. BİZ DE TÜKETİCİLERİN GÜVENİNİ KAZANMAK, PARASININ HAKKINI VERMEK VE SORUN YAŞAMAMAK İÇİN UZUN ÖMÜRLÜ ‘DAIKIN’İ TERCİH EDİYORUZ.” DİYOR.

THE GÖKÇEK INDUSTRY FROM GAZIANTEP HAS A REPUTATION AS A ROOTED AND EXPERIENCED COMPANY IN THE SECTOR. TELLING THAT CUSTOMER SATISFACTION IS A TOP PRIORITY, GÖKÇEK INDUSTRY’S OWNER ALPARSLAN GÖKÇEK SAYS: “IN ANATOLIA, SALE IS BASED ON CUSTOMER CONFIDENCE. WE PREFER ‘DAIKIN’ TO EARN THEIR TRUST, TO PREVENT ANY PROBLEMS, FOR A LONG LIFESPAN, AND FOR OUR CUSTOMER’S MONEY’S WORTH.” 32


n Daikin Ailesi’nin Gaziantep’teki çözüm ortaklarından Gökçek Endüstri, ısıtma soğutma sektörünün hemen her aşamasında yer almış, sektörün köklü kuruluşlarından biri. Şirketin Daikin ile tanışması Airfel’in satın alınmasından önceye dayanıyor. Daikin bayiliğinin şirketine ürün çeşitliliği ve kalite bakımından özgüven kazandırdığını söyleyen Gökçek Endüstri’nin sahibi Alparslan Gökçek, “Şirketimiz kuruluşundan bugüne müşteri odaklı çalışmayı ilke edindi. Müşteri şikayetlerini en aza indirmek bizim başlıca hedefimiz… Müşteri ihtiyaçlarını, deneyimli personellerimiz ile keşif yaparak; gerekirse, proje ekibimiz ile projelendirerek en doğru çözüm ile sonuçlandırmaya çalışıyoruz” diyor. Alparslan Gökçek, şirketini ve sektör hakkındaki görüşlerini dergimiz Santigrat’a anlatırken sorularımızı da yanıtladı:

n Daikin Family’s solution partner in Gaziantep, The Gökçek Industry, is a well-rooted brand with experience in all phases of the heating and cooling sector. The company’s relationship with Daikin is well before the Airfel acquisition. Saying that being a Daikin dealer has earned the company self-confidence with respect to product variety and quality, Alparslan Gökçek continues: “Ever since its foundation, our company focuses on customer satisfaction. Our primary aim is to decrease customer complaints to a minimum. We try to address our customer needs through surveillance of our experienced team, and by projecting with our project team in the best possible way.” Alparslan Gökçek shared his views on the company and the sector, and answered our questions:

Bize şirketinizi biraz anlatır mısınız? Nasıl kuruldunuz? Bugüne nasıl geldiniz? Şirketimiz 1985 yılında mühendislik firması olarak kuruldu. 1988 yılına kadar proje ve ısıtma sistemi mekanik işleri yaptık. 1988 yılında ise inşaat işlerine yönelip, inşaat yapmaya başladık. 1992 yılında Temsa bayisi olduk ve Mitsubishi klimaları satarak soğutma sektörüne girdik. O yıllarda split klima pek bilinmiyordu. Müşterilere günlerce klima teknolojisini anlatmaya çalışırdık. Henüz satış fiyatları her kesime hitap etmiyordu. 1995 yılında kendi servis bölümümüzü kurduk. 2001 yılına kadar Temsa-Mitsubishi bayisi olarak çalıştık. 2001 yılında Akfel’in Sanko ile birleşmesinden sonra Akfel-Airfel çatısı altında çalışmaya başladık. 2011 yılında ise Airfel’in Daikin tarafından satın alınmasıyla da Daikin yetkili satıcısı ve servisi olduk. Daikin’in tüm klima ürünlerini satmaya çalışıyoruz. VRV sistemlerini bölgemizde uygulayan ilk şirketlerden biriyiz. Çok fazla olmamakla birlikte merkezi sistemler, chiller, fan coil işleri de yapıyoruz. Bünyemizde 10’u servis personeli olmak üzere toplam 17 personelimiz çalışıyor. Ekibimiz Daikin’in tüm eğitimlerine katılıp, mesleki bilgi deneyimini her geçen gün artırarak alanında en iyilerden olmaya çalışıyor. Sektörünüzde şu an nasıl bir ortamdan söz edilebilir? Her geçen gün teknolojinin gelişmesi ve iletişimin artması tüketici lehine sonuçlar veriyor. Geçmişte bizim tüketiciye ve tüketicinin de bize ulaşması zordu. Şu anda tüketici birkaç tuşa dokunarak tüm bilgilere ulaşabiliyor. Müşteriye bakıyorsunuz, ne istediğini bilen bir tüketici görüyorsunuz. Araştırıyor, kıyaslıyor, sorular soruyor… Satıcı olarak zor kısmı ise diğer satıcılara göre farkındalık

Could you tell us about your company? What is the founding story and how has it followed? Our company was founded as an engineering firm in 1985. We were engaged in project and heating system mechanic works until 1988. In 1988, we directed our way to construction works and began constructing. In 1992, we became a Temsa distributor and entered the cooling sector by selling Mitsubishi air conditioners. Back in those days, split conditioners were little known. We used to try our best to describe clients the air conditioning technology for days. Sales prices were unappealing for most segments. In 1995, we established our own service department. Until 2001, we worked as a Temsa-Mitsubishi dealer. After Akfel’s union with Sanko in 2001, we started to work under the rood of Akfel-Airfel. And with the acquisition of Airfel by Daikin in 2011, we became Daikin authorized dealer and service. We are trying to sell all Daikin air conditioners. We are among the first companies to apply the VRV systems in our region. We are also engaged in central systems, chillers and fan coils, though in lesser amounts. We have a team of 17 personnels, 10 of which are the service staff. Our team works to be among the best by enhancing their knowhow and professional experience in Daikin trainings. How is the general atmosphere in the sector? The consistent development of technology and the improvement of communication is to the benefit of customers. In the past, it was hard for us to reach the clients, and vice versa. Now, all information is only a few clicks away from the customers, who know what they are looking for. They search, compare, ask 33


ve fark yaratmak zorunda olmanız. Kısaca rekabet her geçen gün daha da artıyor. Biz satıcıların tüketiciler karşısında çok çalışması gerekiyor. Rakiplerin ürün çeşitliliği ve tüketiciye ulaşım noktaları çoğalıyor. Bizim de ürün ve hizmetlerimizle farklı olmamız gerekiyor ki; bu rekabette şansımız olsun. Daikin müşteriler tarafından nasıl görülüyor? Daikin, tüketici tarafından çok kaliteli ve pahalı olarak algılanıyor. Birçok tüketici beyaz eşya ile birlikte yerli ürünlere yöneliyor. Fiyatı ucuz ve servis teşkilatı yaygın diye düşünerek yerli olarak algılanan, verimliliği düşük cihazlar satın alıyor. Bir süre sonra satın alma gücü yüksek olan tüketiciler, enerji verimliliğini göz önüne alarak daha kaliteli cihazlara yönelmeye başlayacak. Tüm sektörlerde olduğu gibi cihaz fiyatları tüketicinin lehine doğru gelişecek. Yani teknoloji ucuzlayacak, bu da müşterinin işine yarayacak. Şirketimiz kurulduğu günden beri müşteri odaklı çalışmayı ilke edindik. Müşteri şikayetlerini en aza indirmek bizim başlıca hedefimiz… Müşteri ihtiyaçlarını, deneyimli personellerimiz ile

34

questions… The hard thing for the seller is the necessity to create awareness and difference. In short, competition gets harsher every day. We have to work very hard as salespeople in front of the customers. Our competitior’s product variety and points of access are getting more widespread. So we too need to make a difference in our products and services to stand a chance. How is Daikin regarded by customers? Daikin has a customer reputation as a high quality and expensive brand. Most customers opt for domestic products in white appliances. They purchase local products with low efficiency, for the sake of cheaper prices and widespread service network. After a while, customers with a higher budget will start choosing higher quality devices considering energy efficiency. As in all sectors, product prices will change to customer advantage. That means, technology will get cheaper, and this will work for the customer’s benefit. Ever since our foundation, we have been working towards customer satisfaction. Our primary mission is to decline customer


keşif yaparak; gerekirse proje ekibimiz ile projelendirerek en doğru çözüm ile sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Daikin bayisi olmak size neler kazandırdı? Daikin bayiliği şirketimize ürün çeşitliliği ve kalite bakımından özgüven kazandırdı. Daikin markası altında birçok ürünün bulunması (split,VRV, fancoil, ısıtma ürünleri, soğutma grupları, klima santralleri, kombi) ile müşterinin ihtiyaçlarını karşılayabiliyoruz. Tabii ki, tüm ihtiyaçları karşılamamız mümkün değil. Rakiplerimizde olup da bizde olmayan ürünler muhakkak olacaktır. Ürün çeşitliliği olarak rakiplerimizden birkaç adım önde olmamız satışlarımızı olumlu yönde etkileyen bir unsur. Eğitimler hakkında neler düşünüyorsunuz? Şirketinize katkısı oluyor mu? Daikin eğitimleri bizleri her yönde geliştiriyor. Öğrenmenin yaşı ve zamanı olmaz. Biz dinamik bir sektörde yer alıyoruz. Her yeni gün ürünlerimiz yenileniyor. Bu değişiklikleri öğrenmemiz gerekiyor. Ayrıca başarılı bir satıcı olmanın yolu insan ilişkilerinden geçer, bunu artık çok iyi biliyoruz. Satıcılar bu yönde de kendisini geliştirmeli. Daikin’in eğitim çalışmaları kişisel ve mesleki anlamda bizlere çok önemli bilgiler kazandırıyor. Sizce Daikin’in fark yaratan tarafları neler? Daikin bizce dünyanın klima uzmanı. Bütün dünyada gücünü kanıtlamış global bir şirket. Ayrıca oyunu dünya çapında oynuyor. Ürünleri çok kaliteli. Anadolu’da satışlar tüketicilerin size güvenmesi ile başlar. Bazı yerlerde marka konuşulmaz. Biz de tüketicilerin güvenini kazanmak, parasının hakkını vermek ve sorun yaşamamak için uzun ömürlü “Daikin” diyoruz. Bu arada yöneticilerimizi de unutmayalım; Daikin ile tanışmadan önce yöneticilerimiz bize Daikin’i anlattı. Bizler de onlarla birlikte takım arkadaşlığının iyi olacağına inandık, güvendik. Yeni yılda hedefleriniz neler? Sektör açısından nasıl bir yıl olacak? 2015 yılı tüketiciler açısından iyi, biz satıcılar açısından çok çalışmamız gereken bir yıl olarak geçecek diye düşünüyorum. Önümüzde bir seçim atmosferi var. Her şey psikolojik olarak seçime endekslenecek. Hükümet seçim yatırımları yapıp, projeleri gerçekleştirirse işlerimiz çok iyi olacak diye düşünüyorum. Şu anda inşaat sektörüne arz talep dengesi yönünden baktığımızda arzın çok fazla olduğunu görüyoruz. Bu denge işlerimizi olumsuz etkiliyor. Konutlara talep artışı ise tahmin ediyorum, seçimlerden sonraya kalacak. Sonuç olarak satış adetlerimiz çok artmasa bile geçtiğimiz yıllardaki hedeflerimizi tutturacağız. Herkese kazançlı, problemsiz, huzurlu satışlar ve güzel günler diliyorum.

claims to a minimum… We try to address our customer needs through surveillance of our experienced team, and by projecting with our project team in the best possible way. What have you gained with Daikin dealership? Daikin dealership earned us self-confidence in terms of product variety and quality. We are able to meet customer needs thanks to Daikin’s wide product variety (split,VRV, fancoil, heating products, cooling groups, air conditioning centrals, combi boilers). Naturally, it is impossible to address all needs. Our competitors will surely have products that we don’t. But being a few steps ahead of them in terms of product variety effects our sales in the positive way. What do you think of trainings? Do they have a contribution in your company? Daikin trainings improve us in every sense. There is no age or time for learning. We work in a dynamic sector. Every day our products are renewed. We have to learn about all these changes. Besides, the way to being a successful salesperson passes through communication, that we know very well. Salespeople need to improve themselves in that sense. Daikin trainings teach us many important things both personally and professionally. What do you consider as Daikin’s key differences? We consider Daikin as the world’s air conditioning leader. It is a global company which has proved its power all around the world. Furthermore, it is a universal actor with very high quality products. In Anatolia, sale is based on customer’s trust. In some places, brands are not mentioned. We say “Daikin”, in order to earn customer trust, to prevent any problems, for a long lifespan and to give their money’s worth. In the meanwhile, let us not forget our managers, who have told us about Daikin before our engagement started. With them, we confided and believed in their partnership. What are your objectives for the new year? How will it be for the sector? I believe 2015 will be a good year for the customers, a tough one for us the sellers in terms of work. We have an election atmosphere ahead. Everything will be based on the election psychologically. I think it will be very good for us when the government make their election investments and realize their projects. At present, we see that supply is much too larger than demand in the construction sector. This imbalance has a negative impact on our business. The increase of demand in residences will start after the elections, I presume. As a result, we will reach our previous sale numbers, even if we cannot increase as much. I wish everyone profitable, problemfree, pleasant sales and beautiful days… 35


EKOLOJİ/ECOLOGY

DÜNYANIN ATEŞİ YÜKSELİRKEN SUYUMUZA SAHİP ÇIKALIM! LOOKING OUT FOR OUR WATER AS THE EARTH RUNS A FEVER!

36


‘SU MESELESİ’ TÜM İNSANLIĞIN GÜNDEMİNE ÇOKTAN OTURDU. KONUŞUP, TARTIŞMANIN ÖTESİNDE HERKESİN EYLEM PLANLARINI HIZLA UYGULAMAYA KOYMA VAKTİ GELDİ DE GEÇİYOR BİLE... GÖRÜNEN O Kİ, GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA SU MESELESİNİN İNSANLIĞIN ‘KIYAMETİ’ OLMASINA ÇOK DA ZAMAN KALMADI…

‘THE WATER ISSUE’ HAS LONG BEEN IN THE GLOBAL AGENDA. IT IS ALREADY GETTING LATE TO LEAVE THE SMALL TALK ASIDE AND PUT THE ACTION PLANS IN PRACTICE. APPARENTLY, THE ISSUE OF WATER WILL SOON BE THE ‘DOOM’ OF HUMANITY UNLESS NECESSARY MEASURES ARE TAKEN.

n Küresel ısınma iklim değişikliğini, iklim değişikliği alışık olmadığımız hava olaylarını meydana getiriyor. Geçtiğimiz yıl İstanbul’un göbeğinde görülen hortumlar, kasırgayı andıran şiddetli fırtına gerçekten alışık olmadığımız hava olaylarıydı. Meteoroloji uzmanları sıklıkla yarı tropik iklime girmekte olduğumuzdan söz ediyor. Uzun vadede nelerle karşılaşılacağını söylemek şimdilik oldukça zor. Türkiye’nin coğrafi koşullarında yarı tropikal iklim nasıl değişiklik yaratır tam olarak bilinmiyor ama iklim değişikliğiyle yaşamayı öğrenmek gerekiyor.

Küresel ısınmanın etkilerine dikkat çeken uzmanlar, kaygıyla iklim modellerinin önümüzdeki 100 yıl içinde değişeceği öngörüyorlar. Bugün çok yağış alan yerler, sel riskli bölgeler haline dönüşecek. İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan iklim mültecilerinin sayısı hızla artacak. İklim mülteciliği, 1980’li yılların ikinci yarısında gündeme gelmeye başlayan bir kavram olsa da bundan sonra daha sıklıkla bu konuyu konuşuyor olacağız. “İklim mültecileri” kavramı, günümüzde yaşanan küresel ısınma ve iklim değişikliği ile bağlantılı olarak yerinden

olan insanları ifade ediyor. Ancak yasal tanımlarda hale eksiklikler, boşluklar mevcut. Birleşmiş Milletler bir yandan küresel ısınmanın durdurulması, sera gazı salımının düşürülmesi için devletleri, çok uluslu şirketleri, bireyleri harekete geçirmeye çalışırken; diğer yandan iklim mültecileri için çalışmak zorunda. 2014 yılının Aralık ayında Peru’nun Lima şehrinde 20’ncisi toplanan ‘İklim Konferansı’nda bir dizi tedbiri içeren bir anlaşmaya imzalar atıldı. Bu anlaşmanın gezegenimize neler getireceğini merakla bekliyoruz.

n Global warming causes climate change, which brings unaccustomed weather conditions with itself. The tornados and the hurricane seen in the middle of Istanbul last year were all extraordinary weather conditions for us. Meteorologists frequently talk about entering a semi-tropical climate. It is still too early to claim what we will have to face in the long term. How would a semi-tropical climate affect the Turskih geographical conditions is uncertain, but it is still inevitable to learn how to deal with climate changes.

Drawing attention to the effects of global warming, experts rather anxiously foresee that the climate models will undergo a change in the next century. Current locations with high amounts of precipitation will become flood risk zones. Climate immigrants due to climate changes will rapidly increase. Although climate immigration is a rather new concept which emerged in the second half of the 1980’s, we will be talking about it more often. The term “climate immigrants” indicate people who had to dislocate because of global

warming and climate change. Yet the legal definition still has shortcomings and gaps. The United Nations is working to activate states, multinational companies and individuals to stop global warming and to reduce carbon gas emission; and now they have to work for climate immigrants as well. At the 20th ‘Climate Conference’ which took place in Peruvian capital Lima in December 2014, a series of measures have been signed. We are waiting in anticipation what will this agreement bring to our planet. 37


SU YÖNETİMİ ZORUNLU Uzmanlar, 10 yıl sonra Türkiye’de kuraklığın artacağını belirtiyor. Dolayısıyla kimilerine göre ‘artırılamayan kıt bir kaynak’ olarak değerlendirilen tatlı su kaynaklarını; doğru kullanmak, korumak ve sürdürülebilir kullanımın yanı sıra doğru yönetmek ve paylaşmak önemli bir kıstas. Unutmayalım ki, Türkiye su zengini bir ülke değil; hatta kişi başına düşen yıllık su miktarına göre su azlığı yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı bin 519 metreküp civarında. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye sahip olduğu akarsu ve tatlı su kaynaklarıyla su zengini gibi gözüküyor. Ancak Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri baz alındığında kişi başına düşen tüketim miktarıyla Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğu açıkça görülüyor. Kişi başı yıllık su tüketimi bin metreküpten az ise su fakirliğinden söz ediliyor. 2 bin metreküp su azlığı, 8-10 bin metreküp ise su zenginliği anlamına geliyor. Dünya genelindeyse bir su krizinden söz ediliyor. Dünyada tatlı su kaynaklarına fiziksel, ekonomik ve siyasi nedenlerle ulaşamayan 1 milyardan fazla insan ve yine temizlik amaçlı su kullanamayan 2 milyar 600 milyon insan bulunuyor. Küresel ısınma, kentleşme, nüfus artışı, çevre kirliliği gibi faktörler, zaten sınırlı olan tatlı su kaynaklarına ulaşımı her gün daha da zorlaştırıyor. Ülkemiz için yapılan tahminler de oldukça ürkütücü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2030 yılı için nüfusu 100 milyon, kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin 120 m3/yıl civarında olacağını öngörüyor. Bu tahminler yapılırken küresel ısınma, iklim değişikliği gibi faktörlerin ne kadar doğru saptandığını bilmek mümkün değil. Ayrıca bütün bu tahminler mevcut kaynakların 20 yıl sonrasına hiç tahrip edilmeden aktarılması durumunda söz konusu olabilecek. Türkiye’nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerekiyor. 38


WATER MANAGEMENT IS CRUCIAL Experts state that draught will increase in Turkey withing the next decade. Consequently, a right management and share of the fresh water resources, which is ‘an unimprovable rare source’ for some, is crucial as well as how to use, protect and maintain its sustainability. We should remember that Turkey is not rich in terms of water; in fact, it is classified among the water poor countries in terms of 519 cubic meters of annual water amount per capita. Compared with the Middle Eastern and North African countries, Turkey looks like water rich with her rivers and fresh water resources. However, considering the European and North American nations, it is apparent that Turkey is a water poor country with annual water consumption per capita. Water poorness is claimed when the annual water consumption per capita is below 1000 cubic meters. 2000 cubic meters signifies water insufficiency, and 8-10 thousand cubic meters indicate water richness. On the global scale, there is the issue of a water crisis.

Over one billion people have no access to fresh water resources due to physical, economic or political conditions, and another 2 billion 600 millions who have no cleaning water. Factors like global warming, urbanization, increase of population and environmental pollution make it even harder to access the already limited fresh water resources. Estimations regarding our own country is pretty scaring, too. Turkish Statistics Institute (TUIK) estimates that by 2030, the population will be 100 million and the amount of usable water per capita will be around 120 m3/year. It is impossible to know how correctly the factors such as global warming or climate change have been determined when making these estimations. Besides, all these estimations are based on the condition that the present resources would survive 20 years without any destruction. Resources have to be solidly protected and wisely used for Turkey to leave healthy and sufficient water to future generations.

39


TARIMDA YENİ SULAMA TEKNİKLERİ Türkiye su kaynaklarının dörtte üçünü tarımda kullanıyor. Sulama yatırımları yapılsa da suyun tasarruflu kullanımı ve ürün seçimi üzerinde yeterince durulmuyor. Sulanan alanların yüzde 94’ünde karık, tava ve salma gibi suyu israf eden yüzey sulama yöntemleri kullanıyor. Sadece yüzde 6’lık bir alanda yağmurlama, damlama gibi tasarruflu ve verimli sulama sistemleri kullanılıyor. Bütün tarım arazilerinde uygun sulama teknikleri kullanılırsa en az yüzde 50 tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor. Bu sadece olayın bir boyutu. 2030 yılında resmen su fakiri bir ülke olacağımız düşünülürse, ona uygun tarım ve su politikalarının ne ekilip, biçileceğinin ve de suyun nasıl taşınacağının belirlenmesi gerekiyor. Suya çok ihtiyaç duyan tarım ürünlerinden vazgeçmek de bir yol. Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre, şeker pancarı gibi aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin desteklenmesi nedeniyle Konya Havzası’ndaki sazlıklar başta olmak üzere dünyaca ünlü pek çok sulak alanımızı kaybettik. 2030 yılında daha ise bu kayıpların nereye varacağını kestirmek zor…

NEW IRRIGATION METHODS Three quarters of Turkish water resources are used in agriculture. Despite irrigational investments, a thrifty use of water and product selection are insufficiently considered. In 94 percent of irrigated lands, water wasting irrigation methods such as irrigation ditches, platforms and release are being used. In only 6 percent of the land, thrifty and efficient irrigation methods like sprinkling or dripping are in use. When appropriate irrigation is conducted in all agricultural lands, up to 50 percent of water is estimated to be saved. And this is only a part of the total picture. 40

Considering that we will officially have become a water poor country by 2030, it is crucial to determine appropriate agricultural and water policies, what to cultivate, and how to irrigate. Abandoning agricultural products with high water consumption is another way. According to State Hydraulic Works (DSI) statistics, we have already lost many wetlands including the reed beds in Konya Basin for promoting high water consuming agricultural products, such as the sugar beet. It is hard to estimate how far these losses will have arrived by 2030…


DÜNYA SU GÜNÜ Uluslararası toplum, artan su sorunu karşısında ortak politikalar üretmek zorunda kaldı. İşte bu nedenle 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 22 Mart, ‘Dünya Su Günü’ olarak ilan edildi. Başlangıçta BM’nin su alanında çalışmalar yapan farklı kuruluşları ‘Dünya Su Günü’nde yapılacak uluslararası etkin-

likleri koordine ederken, 2003’den beri bu görev BM UN-Water’ın. İçilebilir su kaynakları ve su yaşamını destekleyen bazı sivil toplum kuruluşları da ‘Dünya Su Günü’nü, çağımızın öncelikli su sorunlarına dikkat çekmek için iyi bir fırsat olarak değerlendiriyor. Bir ürün veya malın üretiminde ne kadar

su kullanıldığını gösteren bilgiye ise ‘suyun ayak izi’ deniliyor. Mesela 200 gram kırmızı et için 3 bin 100 litre, bir dilim ekmek için 40 litre, 200 gram beyaz et için 780 litre, bir hamburger için 2 bin 400 litre, bir bardak çay için 30 litre ve bir küp şeker için 7.5 litre su kullanılıyor. Kaynak: WWF Rapor TR 2014

WORLD WATER DAY Faced with the increasing water issues, the international society had to develop common policies. In this respect, 22 March has been declared as ‘the World Water Day’ in the 1993 United Nations General Assembly. In the beginning, various UN organizations working on water coordinated the international events to take place on the ‘World Water Day’.

Since 2003, this mission is being conducted by the UN-Water. Potable water resources and several non-governmental organizations which support the water life appraise the ‘World Water Day’ as an opportunity to attract attention to the indispensable water issues of our time. The information showing how much water has been used for the production of a

product or good is called ‘the footprint of water’. For instance, 3,100 liters of water is used to produce 200 grams of red meat, 40 liters for a slice of bread, 780 liters for 200 grams of white meat, 2400 liters for a hamburger, 30 liters for a glass of tea, and 7,5 liters for a sugar cube. Source: WWF Report TR 2014 41


DAIKIN

KOMŞUMUZ JAPONYA FESTİVALİ DAIKIN’İN KATKILARI İLE GERÇEKLEŞTİ TÜRKİYE İLE JAPONYA DİPLOMATİK İLİŞKİLERİNİN BAŞLAMASININ 90’INCI YILI, İSTANBUL’DA DÜZENLENEN “KOMŞUMUZ JAPONYA: HİSSET! DENE!” JAPON FESTİVALİ İLE KUTLANDI. JAPONYA İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU’NUN EV SAHİPLİĞİNDE VE DAIKIN’İN ANA SPONSORLUĞUNDA GERÇEKLEŞEN FESTİVAL; KOTO KONSERİ, BONSAI SERGİSİ, IAIDO GÖSTERİSİ GİBİ JAPON KÜLTÜRÜNÜ YANSITAN ETKİNLİKLER İLE RENKLENDİ.

n Türkiye ile Japonya arasında kurulan diplomatik ilişkilerin 90’ıncı yıl dönümü kutlamaları kapsamında gerçekleşen “Komşumuz Japonya: Hisset! Dene!” Japon Festivali, İstanbul’daki Japon Bahçesi’nde gerçekleştirildi. Japonya İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde ve iklimlendirme sektörünün Japon markası Daikin’in ana sponsorluğunda halka açık olarak gerçekleşen festival, halkın büyük ilgisini çekti. Baltalimanı’nda yer alan Japon Bahçesi’nde 26 Ekim Pazar günü gerçekleşen “Komşumuz Japonya: Hisset! Dene!” Japon Festivali, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Sarıyer Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin ve çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleşti. Festivalin açılış konuşmasını yapan Japonya Başkonsolosu Keiji Fukuda, yıllardır süren Türk-Japon dostluğu ko-

nusuna vurgu yaparak şunları söyledi: “2 yıl önce Türkiye’yi ziyarete gelen Japonya Başbakanı Abe, İstanbul’un Şimonoseki Belediyesi’ne çok benzediğini dile getirmişti. Şimonoseki Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 32 senedir kardeş şehir anlaşması sürdürüyor. Türk-Japon dostluğunun 90’ıncı yıl› şerefine gerçekleştirdiğimiz “Komşumuz Japonya: Hisset! Dene!” Japon Festivali bundan sonraki yıllarda düzenli olarak gerçekleştirilecektir.” Japonya Başkonsolosu Fukuda’nın ardından konuşma yapan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise, “Türk toplumunun, Japon toplumuyla olan birlikteli€inin ve dostluğunun yeri ve önemi çok farklı” diye konuştu. Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder ise, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkilerin tarihsel geçmişinin çok daha öteye gittiğini

hatırlatarak, “İki ülkenin halkları iyi günde kötü günde her zaman birbirinin yanında olmuştur” dedi. İki ülke arasındaki uzaklığa rağmen dostluk ilişkisinin ticari ilişkilere de yansıdığına ve Daikin gibi birçok Japon markasının Türkiye’de faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Önder, “Japonya ve Türkiye halkları birbirini tamamlayan pek çok özelliğe sahip. Çalışma sistemlerimiz arasında büyük farklılıklar var. Ancak biz Daikin Türkiye’de gördük ki, bu farklılıkları değere dönüştürmek mümkün” diye konuştu. Japonların iş yaparken çok iyi bir planlamacı, Türklerin ise uygulamacı olduğunu belirten Önder, şunları söyledi: “Ortak noktamız ise çalışkanlık. Japonların planlama konusundaki yeteneği ile Türklerin aksiyon alabilme kabiliyeti birleşince ortaya çok başarılı sonuçlar çıkıyor. Daikin Türkiye olarak, biz son 3 yıldır elde

OUR NEIGHBOUR JAPAN FESTIVAL WITH CONTRIBUTIONS OF DAIKIN THE 90TH ANNIVERSARY OF DIPLOMATIC RELATIONSHIPS BETWEEN TURKEY AND JAPAN IS CELEBRATED WITH “OUR NEIGHBOUR JAPAN: FEEL! TRY!” JAPANESE FESTIVAL IN ISTANBUL. HOSTED BY THE JAPANESE CONSULATE OF ISTANBUL AND SPONSORED BY DAIKIN, THE FESTIVAL BOASTED A VIBRANT SCENE OF EVENTS INCLUDING KOTO CONCERT, BONSAI EXHIBITION AND IAIDO SHOW, WHICH REPRESENTED THE JAPANESE CULTURE. 42


n Realized as part of the celebrations of the 90th anniversary of diplomatic relationships between Turkey and Japan, “Our Neighbour Japan: Feel! Try!” Japanese Festival took place at the Japanese Garden in Istanbul. Hosted by the Japanese Consulate of Istanbul and sponsored by the Japanese air conditioning brand Daikin, the festival was open to public and gained huge attention. The Festival “Our Neighbour Japan: Feel! Try!” took place on Sunday, 26 October at the Japanese Garden in Baltalimanı with the participation of a large number of guests including Sarıyer Mayor Şükrü Genç and Sarıyer District Governor Gürsoy Osman Bilgin. Making the opening speech of the festival, the Japanese Consul General Keiji Fukufa emphasized the long-lasting TurkishJapanese friendship, and said: “After his visit of Turkey two years ago, the Japanese President Abe said that Istanbul resembled the Municipality of Shimonoseki a lot. Shimonoseki Municipality has been holding the sister

city status with Istanbul Metropolitan Municipality for 32 years. The “Our Neighbour Japan: Feel! Try!” Japanese Festival which took place in honour of 90 years of Turkish-Japanese friendship will be held annually in the following years.” Following the Japanese Consul General Fukuda, Sarıyer Mayor Şükrü Genç said in his speech: “The place and importance of the union and companion of Turkish and Japanese societies are distinctive.” Reminding the deep historic roots of Turkish-Japanese relations, Daikin Turkey CEO Hasan Önder said: “The two nations have always been there for each other through thick and thin.” Remarking that despite the distance, the friendly terms between two countries are reflected in commercial relationships as well, and many Japanese companies including Daikin have been active in Turkey, Önder said: “The people of Japan and Turkey have many qualities which complement each other. Our working styles are hugely different. However, we have seen in Daikin Turkey that it is possible to turn these differences into solid values.” 43


ettiğimiz başarılı sonuçlar ile Türk-Japon halkları arasındaki dostluğun, iş hayatına da taşınabileceğine iyi bir örnek oluşturduğumuzu düşünüyoruz.” Konuşmaların ardından başlayan “Komşumuz Japonya: Hisset! Dene!” Japon Festivali, gün boyu Japon kültürünü yansıtan etkinlik ve gösteriler ile hareketlendi. Japon

Defining the Japanese as master planners and the Turkish as practitioners, Önder continued: “What we have in common is industriousness. When the talent of Japanese in planning and of Turkish in taking action are united, the results are astounding. On behalf of Daikin Turkey, we believe that our achievements during the last three years set good examples that prove the Turkish-Japanese friendship can be replicated in the business life.” Taking start following the speeches, “Our Neighbour Japan: Feel! Try!” Japanese Festival boasted day-long events and shows representing the Japanese culture. Guests were entertained with the costume contest of models dressed as Japanese anime and manga characters, while the traditional Japanese instrument Koto played examples of traditional and modern Japanese music. The traditional Japanese Kenjutsu (martian art) of Iaido and an hour long Tea Ceremony attracted great interest of the guests, who also enjoyed the exhibition and workshops of miniature tree art Bonsai, games like Kendama and Janage exhibited at the Japanese Demonstration Booth. The names of volunteering guests are written and presented in Japanese alphabet at the festival. 44

anime ve manga karakterlerine benzeyen mankenlerin kostüm yarışması ile konuklar eğlenceli vakit geçirirken, geleneksel Japon çalgısı Koto (Kanuna benzeyen bir müzik aleti) geleneksel ve modern Japon müziklerinden örnekler sundu. Japonya’nın geleneksel Kenjutsu’larından (dövüş-savunma sanatları) biri olan

Iaido gösterisi ve yaklaşık bir saat süren Çay Seremonisi konukların büyük ilgisini çekerken, mini ağaç sanatı Bonsai sergisi ve workshop’lar, Japonya Tanıtım Standı’nda yer alan Kendama, Janage gibi oyunlar da katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Festivalde isteyen konukların isimleri Japonca harflerle yazılarak kendilerine hediye edildi.



EKONOMİ/ECONOMY YAZI/ Article : FİGEN ÖZAVCI Meksa Yatırım Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Meksa Investment Securities Vice General Manager

ZAMANLAMA MANİDAR… THE TIMING IS SUSPECT… n 2009 yılında 36 dolar seviyelerine kadar gerileyen brent petrol yıllar içerisinde 150 dolara kadar yükseldi. Dünyada krizin derinden hissedildiği dönemlerde dahi 96 doların altına inmeyen petrol fiyatları şu an son 5 yılın en düşük seviyesinde… Son 6 ayda 116 dolardan 70 dolara yaklaşık yüzde 40’a yakın değer kaybeden petrolün düşüşünü ekonomik verilerle açıklamak zor. Çünkü dünyada şu an büyüme ile ilgili sorun petrolde yaşanan bu düşüşü açıklayacak kadar derin bir kriz niteliğinde değil…

46

n After redecing to the level of 36 dollars in 2009, brent oil has risen up to 150 dollars in due course. Never falling under 96 dollars even at times of global crises, the oil prices are now at the lowest level of the last five years… It is not easy to explain the fall back of oil, losing around 40 percent value in the last six months from 116 down to 70 dollars, using economic data, as the current growth problem concerning the world is not as deep a crisis as imagined to be able to describe this recession.


PEKİ, NE OLDU DA PETROL BU KADAR DÜŞTÜ? Hatırlar mısınız yakın tarihte en çok konuştuğumuz konu kur savaşları idi. Ülkeler dış ticaret avantajı elde edebilmek adına kendi paralarını değersizleştirmek için adeta yarışa girmişlerdi. Şu an bunun bir benzeri enerji üzerinden yaşanıyor. Dünya yavaşlarken para değersizleştirme yarışı zannedildiği kadar ekonomileri ayağa kaldıramadı. Bu ortamda ekonomiler ayağa henüz kalkmamışken kimse enflasyonla uğraşmak istemiyor… Bu görünen sebep… Petrolün düşüşünde özellikle son yıllarda ABD’nin günlük petrol üretiminin yüzde 50’sini kaya petrolünden üretiyor olması ve OPEC ülkelerinin pazar payını kaybetme endişesiyle üretimi kısmayarak fiyatları düşük tutması etkili oldu. Brent petrolde yaşanan bu sertlikteki düşüşlerde genelde üretim kısıntısı kararı alan OPEC, son toplantıda tarihi sayılabilecek bir karara imza attı. Fiyatları arz talep doğrultusunda dalgalanmaya bırakan pet-

rol ihraç eden ülkeler 60 dolar civarında dengelenme bekliyor. İhraççı ülkelerin ekonomik veri seti (bütçe, cari açık, cari fazla, büyüme gibi) üzerinden gidildiğinde 70 dolar civarında oluşan fiyat ihraççı ülkelerin tamamına ekonomik anlamda zarar veriyor. Ancak bu planlı bir hareket ise kendilerini farklı bir alanda hedge (sigorta) edip, etmediklerini henüz bilmiyoruz. Önümüzdeki dönemde bu düşüşün etkilerini verilerde takip edeceğiz. Petrolün düşüşü önce finans piyasalarında derin şekilde hissedildi. Batan emtia fonları veya sıkışık pozisyonda kalan yatırımcı satışları gümüş, ons altın ve bakırda sert düşüşlere sebebiyet verdi. Aynı şekilde bu düşüşün ekonomik etkileri üzerinden petrol ihraççı ülkelerden çıkış neticesinde kur sepetinde ülke para birimlerinde sert hareketler takip ettik. Tüm bunlar olurken Türkiye borsası tarihi zirveleri zorladı ve faiz oranları son ayların en düşük seviyesine geriledi. Kırılgan beşli

içerisinde enerji ithal eden ve bu nedenle risklerin başında cari açık yazılan Türkiye için petrolün düşüşü güzel günlerin başlangıcı anlamına geldi… Yılın başında 110 dolar civarında ekonomik veri seti hesaplamalarına giren petrol son düşüşle birlikte yaklaşık 40 dolar değer kaybetti. Her 10 dolarlık düşüşte cari açığa 4 milyar 400 milyon dolarlık (40 dolar düşüşte 17 milyar 600 milyon dolar) iyileşme, enflasyonda yüzde 0,4 puan aşağı hareket (40 dolar düşüşte yüzde 1,8), büyümede yüzde 2-3 puan artış anlamına geliyor. 2015 yılında brent petroldeki dalgalanma aralığının 60-80 dolar bandında kalması durumunda enflasyonda düşüş (çekirdek enflasyonda 5,5’lara kadar gerilemiş durumda), iyileşen cari açık (2014 yılını 45-46 milyar dolar aralığında bitirmemiz bekleniyor) ve canlanan büyüme (2014 yılı beklenti yüzde 3 önümüzdeki yıl yüzde 3,3 - 4 aralığında büyüme) bekleniyor…

SO , WHAT IS THE REASON FOR SUCH A BIG FALL? Remember that the most popular issue of the recent past has been the currency wars? Nations were almost competing to trivialize their currency to gain the upper hand in foreign trade. Now, a similar case is going on in energy. As the world is slowing down, the trivialization of money failed to boost the economies as was hoped. Under the circumstances, before the economies could collect themselves, noone wants to deal with inflation… This is the surface cause… Other factors concerning the oil recession include the fact that 50 percent of the USA oil production in the recent years is obtained from rock oil, and that the OPEC countries did not cut back production and kept the prices low with the worry of losing their market share. Generally adopting a production cut under such harsh fall backs in brent oil, OPEC signed under a historical decisicon in the final meeting. Leaving the prices to

fluctuate in line with supply and demand, oil exporting nations are anticipating a balance around 60 dollars.. The price around 70 dollars generated from the economic data set of exporting countries (budget, financial deficit, current deficit, current surplus, growth, etc) endangers the entire exporting nations. If this is a planned action, we do not yet know whether they have other hedge accounts. In the coming months, we will trace the impacts of this fall through the statistics. The fall in oil had its first deep impact on financial markets. Failing commodity funds and investor sales in congestion resulted in harsh recessions in silver, gold ounce and copper. In similar fashion, we have witnessed severe actions in currencies as a result of the exit from oil exporting countries over the economic data of this fall. In the meanwhile, the Turkish stock

exchange pushed the historic peaks, and interest rates receded to the lowest level in recent months. For Turkey with the main risk of current deficit for importing energy among the Fragile Five, the oil recession signified the start of beautiful days… After making the year entrance around 110 dollars, oil has lost about 40 dollars of value with the last recession. Each 10 dollars recession means a 4,400 million dollars (17,600 million dollars for 40 dollars) of recovery in current deficit, 0,4 percent downward move in inflation (1,8 percent for 40 dollars), and 2-3 points increase in growth. In case of a 60-80 dollar fluctuation range in brent oil in 2015, the decrease in inflation (it has recessed down to 5,5 in core inflation), current deficit recovery (we are expected to end the year 2014 at 45-46 dollars) and revived growth (3 per cent for 2014, 3,3 -4 per cent in the next year) are estimated…

47


EYLEM PLANI Gelişmekte olan ülkeler arasında bir anda öne çıkan Türkiye için petrolün düşüşü yapısal reformlara hız vermek için büyük bir fırsat yarattı. Türkiye’nin eğitim ve hukuk alanında gelişmiş ülkeleri örnek alarak yoluna devam etmesi şart… Hükümetin açıkladığı eylem planında ekonomi açısından öne çıkan 3 madde var: İthalata olan bağımlılığın azaltılması, enerji konusunda yapılacaklar ve yerli teknolojiyi geliştirme… Sürdürülebilir büyüme ithalata olan bağımlılığımızı azaltılıp, yüksek teknoloji ihracatımızı artırmaktan geçiyor. Bu anlamda uygulamaya alınan eylem planının özellikle sanayinin teşvik edilmesi için atılacak adımlar maddesi dikkat çekici. Türkiye için yeni bir yol haritası anlamına gelen bu planın uygulamasının sıkı takipçisi olmalıyız. 2015 yılı her ne kadar Amerika Merkez Bankası’nın faiz artırım sürecine yaklaşmasıyla birlikte Türkiye’nin dış kırılganlıklarını ön plana çıkarabilecek ise de bu bantta kalan petroldeki düşüş kırılmayı dengele-

yecek boyutta… Son gelen enflasyon rakamlarında özellikle üretici fiyat endeksinde hissedilmeye başlayan maliyetlerdeki düşüşün önümüzdeki aylarda tüketiciye yavaş da olsa yansıyacağını beklemek çok yanlış olmaz. Bana en çok sorulan sorulardan biri petrol

fiyatları bu sertlikte düşerken içeride benzin ve motorin fiyatlarında neden herhangi bir düşüş olmadığıdır. Benzin ve motorin fiyatlarının dünyada yüzde 50’lik kısmını vergi oluşturur. Eğer bir indirim olacak ise satın aldığınız fiyatın kalan yarısında bir indirim söz konusu olabilir... Türkiye’de bu oran yüzde 59 civarında; geri kalan kısım maliyet ve kar marjıdır. Kabaca 2 TL olan kısımda zaman zaman kuruş bazında indirimler söz konusu olmakta. Ancak şirketler bazında durum farklı. Bazı şirketler vergi avantajı nedeniyle bu düşüşten daha büyük fayda sağlamakta. Zira son petrol fiyatlarındaki düşüş, en çok hava yolları şirketlerinin karlılığına yansıyacağı biçimde fiyatlanmıştır. Toparlamak gerekirse, 2015 yılı zamanı iyi kullanabilirsek umut vaat ediyor. Özellikle enflasyonda yaşanacak olası düşüş sonrası MB’nın faiz indirme olasılığı ve iç talebin canlanması mümkün… Yatırım enstrümanları arasında özellikle Türkiye 10 yıllık bo-

international fragilities as the US Central Bank moves toward an interest increase, the fall back in oil around this range would be a sufficient balance… It is not wrong to estimate that the de-

crease in costs, which is started to be felt in the producer price index according to the latest inflation numbers, would slowly reflect on the customer in the following months.

THE ACTION PLAN Making a sudden spurt among the developing countries, for Turkey the oil price recession has been a major opportunity to gain speed in structural reforms. Turkey has to move ahead by taking examples of developed countries in education and law. The government’s action plan includes three prominent bullets in terms of economy: reducing dependency to import, energy to do list, and improving domestic economy… The way to sustainable growth passes through reducing import dependency and improving high technology exports. In this respect, the first bullet of the action plan in practice on steps to be taken for industrial incentives is noteworthy. We must closely follow up the implementation of this plan, which means a new route map for Turkey. Even though 2015 may underline Turkey’s

48


noları ile dikkat çekiyor ve yurtdışından da talep görüyor. Altında geri çekilmeler alım fırsatı olarak takip edilmeli. Aynı şekilde borsalarda da orta ve uzun vadeli (5-10 yıl) yatırımcılar, yatırım yapacakları şirket hakkında “Şirketin büyüme potansiyeli var mı?”, “Sektördeki rakiplerine göre konumlanması sağlam mı?”, “Şirket yönetiminin bilgi, birikim ve tecrübesi işin sürekliliğini sağlayacak düzeyde mi?”, “Kurumsal iletişim ve şeffaflık yüksek mi?”, “Şirket düzenli temettü ödeme kültürüne sahip mi?”

gibi araştırmalardan sonra geri çekilmeleri alım fırsatı olarak görebilirler… Avrupa tarafında ekonomik anlamda sıkıntı sürüyor. Avrupa Merkez Bankası’nın orta vadeye yayılan parasal genişleme adımları ve zayıf ekonomik veriler pariteyi baskılıyor. Bu görünümde herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde 2015 yılının ilk çeyreği paritenin yukarı yönde hareketi kısıtlı kalacak izlenimi veriyor. ABD’de ilk

I am frequently asked why there is no fall in gas and motorine prices as the prices of oil undergo such a steep recession. All around the world, 50 percent of gas and motorine prices are plain taxes. If there will ever be a deduction, it concerns only half of the price. In Turkey, this rate is around 59 per cent; and the rest are costs and profit margin. Occasionally, there are tiny price reductions in the 2TRY part. But the picture is entirely different for companies. Some companies benefit from the fall due to tax advantages. For instance, the latest decrease in oil prices primarily effect the profitability of airline companies. To sum it up, the year 2015 is a hopeful one if we can use time wisely. Particularly following a potential decrease in inflation,

the Central Bank can reduce interests, which would have a positive impact on the domestic demand. Among the investment tools, Turkey’s 10 year bonds shine out and attract international demand. The recessions in gold must be interpreted as buying opportunities. Similarly, mid- tolong-term (5-10 years) stock exchange investors can interpret recessions as buying opportunities, after an examination of the invested companies through questions as “Does it have growth potential?”, “Does it have a solid positioning compared to its rivals?”, “Are the knowhow and experience of the management sufficient to maintain continuity?”, “Are corporate communication and transparency high enough?”, “Does the company have a

çeyreğin nasıl geçeceği dünya için çok önemli. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde sert daralan ABD ekonomisi, bunun bir benzerini bu kış yaşarsa FED’in faiz artırımını öteleyeceği ve bol likiditenin bir süre daha serbest dolaşımını sağlaması adına takip edilecek… Tahmin edilenden daha kolay bir yıla aday olan 2015 yılı için herkese sağlık, mutluluk ve başarı dilerim…

regular dividend payout culture?”… In the European side, economic problems prevail. The European Central Bank’s midterm monetary expansion steps and poor economic data suppress the parity. In case of no changes in the scene, the first quarter of 2015 gives the impression of a limited upward move of the parity. How the first quarter will pass fort he USA is extremely important for the world. If the US economy undergoes a similar economic constriction as in the first quarter of the last year, the FED is estimated to postpone the interest increase to assure free transfer of liquidity. For an easier than expected 2015, I wish everyone good health, happiness and success…

49


DAIKIN

ESKİŞEHİR’DE İLK SHOWROOM’UNU AÇAN DAIKIN, BÜYÜME ATAĞINI ANADOLU’DA SÜRDÜRÜYOR DAIKIN KEEPS THE GROWTH SPURT IN ANATOLIA WITH THE FIRST ESKISEHIR SHOWROOM ISITMA-SOĞUTMA SEKTÖRÜNÜN JAPON DEVİ DAIKIN, TÜRKİYE’DEKİ BÜYÜME ATAĞINI SÜRDÜRÜYOR. BAYİ KANALI İLE TÜRKİYE GENELİNDE YAYGINLAŞAN DAIKIN, ESKİŞEHİR’DE YAPTIĞI YENİ AÇILIŞLA SHOWROOM SAYISINI 189’A ÇIKARDI. n Isıtma ve soğutma sektörünün önde gelen kuruluşlarından Daikin, Türkiye’yi bölgenin üretim ve AR-GE üssü yapma hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerlerken, yeni açılışlarla bayi ağını da genişletiyor. Yeni bayii ve showroom açılışları ile hizmet ağını genişleten Daikin, Eskişehir’deki ilk showroom’unu hizmete soktu. Vişnelik Mahallesi, Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan yeni showroom’un açılışı, Belediye Meclis Üyesi Nuri Temizsoy, Gençlik Spor İl Müdürü Hüseyin Aksoy, Ak Parti İl Başkanı Dündar Ünlü, Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dündar, Eskişehir Ticaret Odası Eski Başkanı Harun Karacan ve çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleşti. Açılış sırasında dünya iklimlendirme devi Daikin’in Türkiye’deki faaliyetleri ve büyüme planı hakkında bilgi veren Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, Türkiye genelindeki showroom’larının 189’uncusunu Eskişehir’de açmaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, şunları söyledi: “Daikin olarak split klimadan VRV adı verilen merkezi sistemlere kadar ısıtma ve soğutma sektöründe en geniş ürün gamına

50

THE JAPANESE HEATING-COOLING GIANT DAIKIN KEEPS ITS GROWTH SPURT AROUND TURKEY. EXTENDING AROUND THE LAND WITH ITS DEALERS, DAIKIN INCREASED THE NUMBER OF SHOWROOMS TO 189 WITH THE NEW OPENING IN ESKISEHIR.

sahip markayız. Bireysel, ticari ve endüstriyel alanda kullanıcılarımızın farklı ürün ve hizmet beklentisine yanıt verebiliyoruz. Hedefimiz 2015 sonunda 200 showroom’a ulaşmaktı, ancak halen planlanan ve programa alınan açılışlar bu sayıyı aşacağımızı gösteriyor. Ürün gamımızda olduğu gibi hizmet ağımızda da kullanıcılarımıza en üst düzeyde hizmet vermeyi amaçlıyor, bu doğrultuda yeni açılışlarla büyümeye devam ediyoruz.”

Antalya’dan sonra Eskişehir’deki showroom’unu açan Ars Soğutma yöneticisi Arif Ramazanoğlu ise, Daikin kalitesi ve güvencesi ile bireysel ve kurumsal müşterilerinin iklimlendirme ihtiyaçlarına çözüm sunmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Ramazanoğulları, bu showroom’da Daikin ile Miele arasında yapılan anlaşma sonucu, iklimlendirme cihazlarının yanı sıra beyaz eşya satışı yaptıklarını da belirtti.


n The leading company of the heatingcooling sector, Daikin steadily moves towards its goal of making Turkey the production and R&D base of the region, and extends the dealers network through new openings. Enhancing the service network by opening new distributors and showrooms, Daikin launched the very first showroom in Eskişehir. Located on Atatürk Boulevard in the Vişnelik district, the new showroom has been opened with a large number of participation including the alderman Nuri Temizsoy, the Provincial Director of Youth and Sports Hüseyin Aksoy, Ak Party Provincial President, Dündar Ünlü, Tepebaşı District President

Ertuğrul Dündar and Eskişehir Chamber of Commerce Former President Harun Karacan. Informing on the global air conditioning leader Daikin’s activities and growth plan in Turkey, Daikin Turkey CEO Hasan Önder expressed his pleasure in opening the 189th showroom around Turkey in Eskişehir. He said: “On behalf of Daikin, we are the brand with the widest product range in the heating and cooling sector, from the split air conditioner to the VRV central systems. We are able to address different product and service expectations of our individual, commercial and industrial customers. Our objective was to reach

200 showrooms by the end of 2015, but the current plans and programs for new openings indicate that this number will be exceeded. We aim to give premium service to our users with our product and service network, and keep growing in this line through new openings.” Opening the Eskişehir showroom after Antalya, Ars Cooling Director Arif Ramazanoğlu expressed the pleasure of offering air conditioning solutions to their individual and corporate clients’ needs with Daikin quality and security. Ramazanoğlu also said, as a result of Daikin’s agreement with Miele, white appliances would also be sold in addition to air conditioners within the showroom. 51


DAIKIN

DAIKIN CEO’SUNDAN MÜHENDİS ADAYLARINA ÖNEMLİ MESAJLAR MESSAGES TO REMEMBER FOR FUTURE ENGINEERS BY DAIKIN CEO

52


DAIKIN TÜRKİYE CEO’SU HASAN ÖNDER, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ (YTÜ) MÜHENDİS ADAYI GENÇLERLE BİR ARAYA GELDİ. GELECEĞİN MÜHENDİSLERİNE ÖNEMLİ TAVSİYELERDE BULUNAN ÖNDER, “HANGİ SEKTÖRDE, HANGİ İŞİ YAPARSANIZ YAPIN HAYATINIZ BOYUNCA BEŞERİ İLİŞKİLERİNİZE DEĞER VERİN VE GÜVENİLİR BİR İNSAN OLMAYA ÇALIŞIN” DEDİ.

DAIKIN TURKEY CEO HASAN ÖNDER CAME TOGETHER WITH YILDIZ TECHNICAL UNIVERSITY (YTU) ENGINEERING STUDENTS. SHARING IMPORTANT ADVICES WITH THE FUTURE ENGINEERS, ÖNDER SAID: “REGARDLESS OF WHATEVER YOU DO IN WHICHEVER SECTOR, PAY THE UTMOST IMPORTANCE TO HUMAN RELATIONSHIPS AND DO YOUR BEST TO BE A TRUSTWORTHY PERSON.”

n Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliğine Giriş dersine katılarak, gençlere önemli tavsiyelerde bulundu. Kendi tecrübelerinden yola çıkarak gençlere iş hayatına atıldıklarında nelerle karşılaşabileceklerini aktaran Önder, bazen hayal edilenler ile gerçekleşenler birbirine benzemese bile gençlerden geleceğe umutla hazırlanmalarını istedi. Başarma azmi ve çalışkanlığın önemli olduğunu ancak güven eksikliğinin işleri zorlaştıracağını anlatan Önder, “Hayatınız boyunca beşeri ilişkilerinize değer verin ve güvenilir bir insan olmaya çalışın” tavsiyesinde bulundu. Mühendislik adayı gençlere şanslarına inanmaları ve kendilerine güvenmelerini öneren Önder, “Şans ve yetenek önemlidir ama yeterli değildir, başarı için daha fazlası lazımdır” diye konuştu. “Başarıya

ulaşmak için fırsatları görmeli ve bunları değerlendirebilmesiniz” diyen Önder, gençlere iş hayatlarında yardımcı olacak ipuçlarını şöyle sıraladı: • Fırsatları görmek ve değerlendirebilmek için de çok yönlü biri olmak, çevrenizdeki, ülkenizdeki, sektörünüzdeki, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek gerekir.

• Cesaret, girişimcilik, inisiyatif sahibi olmak ve risk alabilmek bu noktada çok önemlidir. Ancak bunlar da tek başına yeterli değildir. • İyi bir takım oyuncusu olmalı, ekip ruhuna inanmalısınız. Çalışkan, dürüst ve güvenilir biri olmanız takımınızla birlikte sizi de başarıya taşır. • Bu da yetmez, sektörünüze hakim olmak için kendinizi sürekli geliştirmeli ve öğrenmeye açık olmalısınız. • Bunların yanı sıra iyi bir planlama çok önemlidir; geleceğe odaklanmak, orta ve uzun vadeli iş stratejileri geliştirmek, takipçi olmak ve mukayese edebilmek başarı için önemli faktörlerdir. • Bu yeteneklerinizi geliştirir, hızlı karar alıp, hızla aksiyona geçerseniz hangi sektörde faaliyet gösterirseniz gösterin hedeflerinize ulaşırsınız.

n Daikin Turkey CEO Hasan Önder attended the Introduction to Mechanical Engineering course at Yıldız Technical University and shared important professional advice with students. Depicting students what they may encounter in their professional careers based on his own experiences, Önder asked them to hold on to their hopes while counting down for the future, even when reality fails to meet their expectations. Stating that despite the importance of ambition and hardworking, lack of confidence would make things hard, Önder advised: “All through your life, pay importance to human relations and do your best to be a trustworthy person.” Önder

recommended future engineers to believe in their luck and to trust themselves: “Luck and talent are important, but insufficient, there is more to it for success. You should recognize the opportunities for success when they arise and be able to use them.” Here are the hints Önder shared with students to guide them in their professional life: • You must be a multitask person to recognize and seize the opportunities, and you should keep good track of what is going on around you, in your country, in your sector, and in the world. • Courage, entrepreneurship, initiative and risktaking are crucial at this point. However, they are not enough.

• You must be a good team player and believe in team spirit. Being a hardworking, honest and trustworthy person brings you and your team success. • Yet, that too is not enough. You must incessantly improve yourself and be open to learning. • In addition to all these, good planning is important; focusing on the future, developing mid-to-long-term business strategies, being a chaser and ability to compare are crucial success factors. • If you develop these skills, make decisions quickly, and act fast, you achieve your goals regardless of your sector.

53


OTOMOBİL/AUTOMOBILE YAZI/ Article : CİHAN DEMİRŞEVK

GELECEĞİN OTOMOBİLLERİ NASIL OLACAK? THE CARS OF THE FUTURE GOOGLE GİBİ TEKNOLOJİ DEVİNİN OTOMOBİL DÜNYASINA GİRMESİYLE GELECEĞİN OTOMOBİLLERİNE OLAN MERAK ARTMAYA BAŞLADI. SÜRÜCÜSÜZ OTOMOBİLLER, LAZER TEKNOLOJİLERİ, KİŞİLEŞTİRMELER... BAKALIM BİZİ DAHA NELER BEKLİYOR?

n Otomobil haberlerini otomotiv sayfalarından çok teknoloji sayfalarında görmeye alışmamız gerekiyor. Sektörün devleri geleceğin otomobillerini tasarlama aşamasını çoktan geçerek yollara çıkarmaya başladılar. Bu dev markaların başında ise Google geliyor.

54

WITH A TECHNOLOGICAL GIANT AS GOOGLE ENTERING THE WORLD OF AUTOMOBILES, THE CURIOSITY IN THE CARS OF THE FUTURE BEGAN TO RISE. AUTOMOBILES WITHOUT DRIVERS, LASER TECHNOLOGIES, PERSONALIZATION… WHO KNOWS WHAT ELSE IS AWAITING…

n We had better get used to seeing the news of automobiles on technology pages rather than in automotive sections. The sector’s giants have long past designing futuristic autos and have been hitting the roads with Google leading them all.


GOOGLE Teknoloji devinin yıllardır standart otomobillere bazı akıllı parçalar ekleyerek bir takım sonuçlar elde ettiği konuşuluyordu. Beklenen oldu ve geçtiğimiz aylarda sürücüsüz otomobilin prototipini açıkladı. Acil durum durdurma düğmesi dışında, hiçbir şekilde insan müdahalesini kabul etmeyen araba, akıllı telefon ile kontrol edilebilecek. Sürücüsüz otomobil dışında Google Auto’nun en önemli amaçlarından biri de geleneksel otomobillerin içine kendi teknolojik altyapılarını yerleştirebilmek. Bunların içinde araç içi eğlence sistemlerinden, güvenlik sistemlerine, akıllı telefon aracılığıyla aracınız ile konuşmaya kadar birçok ayrıntı var. The technology leader has been long rumoured to add smart parts on standard cars and achieve certain results. The expectations have been fulfilled, and a few months ago the driverfree automobile prototype has been announced. Aside from the emergency stop button, the car accepts no human interaction, but can be controlled through smart phone. Other than the driver-free automobile, Google Auto primarily aims to integrate their own technological infrastructure in traditional cars, including in-vehicle entertainment systems to security systems, and even communicating with the car through smart phone.

AUDI Geleceğin otomobilleri deyince herkesin aklına sürücüsüz araç geliyor. Ama bunun dışında da seçenekler var. Kaldı ki, sürücüsüz araç birçok otomotiv şirketi tarafından zaten konsept aşamasına geldi. Bunlardan biri olan Audi, ABD’nin Florida Eyaleti’ndeki bir otoyolda yeni denediği bir sistem ile sürücüsüz otomobil çalışmalarına bir adım daha yaklaştı. Çok yakında seri üretim Audi’lerde kullanılacak olan Congestion Pilot (trafik sıkışıklığı pilotu) sistemi, trafiğin saatte 60 kilometre veya daha düşük bir hızda ilerlediği anlarda devreye giriyor. Sistem devreye girdiğinde sürücüye gerek kalmadan araç hem

kendi durumunu hem de diğer araçların durumunu sensör yardımıyla takip ediyor. Hızlanmayı ve frenlemeyi de kendisi ayarlıyor. Bu süreç boyunca, rotasını da kendisi belirliyor. Trafik sıkışıklığı sona erdiğinde veya otoyolun sonuna gelindiğinde ise kontrol otomatikman yine sürücüye geçiyor. Herhangi bir nedenle sürücü kontrolü ele almadığında ise, araç kendiliğinden duruyor. When it comes to future cars, driver-free cars pop in every imagination. But there are more to that. Besides, driver-free cars have already been conceptualized by most automotive companies. Among these

companies, Audi has taken one step closer to realize their driver-free automobile project by a recently tried system tested on Florida highways in the USA. Soon to be used in mass produced Audis, the Congestion Pilot system is activated when the traffic flow at 60 kmph or less. When the system steps in, the vehicle keeps track of its own and of others through sensors. Acceleration and braking are also autoregulated. During this process, the route is automatically determined as well. At the end of the traffic jam or the highway, control passes back on to the driver. When for some reason the driver fails to take control, the car stops automatically.

55


FORD Sizce de arabalar birbiriyle konuşabilse çok güzel olmaz mıydı? Böyle bir teknoloji geliştirildiğinde kazaların büyük ölçüde azalacağı ortada. Ford konuşan araçlar için büyük çaba sarf ediyor. Bu sistem kullanılabilir olduğunda Wi-Fi teknolojisi aracılığıyla aracınızın konumunu bildirebilecek ve etrafınızdaki araçları görebileceksiniz. Yolunuza hızlı bir araç çıktığında ise sistem her iki aracı da kırmızı ışık kullanarak uyaracak. Ford ayrıca Intel ile işbirliğine giderek araçlarda kişiselleştirmeyi de hedef alıyor. Mobii adı verilen bu sistemde aracınıza akıllı telefonla uzaktan bile ulaşabiliyorsunuz. Araç içinde bulunan yüz tanıma sistemi sürücüyü tanıyamazsa bir fotoğrafını çekip aracın sahibinin akıllı telefonuna gönderiyor. Don’t you think it would be cool if the cars could talk to each other? With this kind of technology, accidents would diminish radically. Ford is working hard for talking vehicles. When the system will get in use, reporting the car’s location or seeing the other cars around will be possible through Wi-Fi technology. And when a fast car gets in your way, the system will alert both vehicles by signalling red lights. Ford also cooperates with Intel to personalize cars. With the Mobii system, you can contact your car even from distance with your smart phone. When the face detection system in the vehicle fails to detect the driver, a photo of him/her is taken to be sent to the smart phone of the owner.

56


OPEL Otomotiv devi Opel de teknolojik yatırımlarına hız veren şirketlerden. Opel Amerika, Kanada, Çin ve Meksika’nın ardından Avrupa’da da OnStar teknolojisini devreye almayı planlıyor. OnStar teknolojisi aracınız herhangi bir yerde kaza yaptığında; aracın GPS konumunu ve kazayı acil durum çağrı merkezine gönderiyor. Bu şekilde acil yardım ekipleri kazanın yerinin hata payı olmadan bulabiliyor. Opel bu teknoloji ile 5 bine yakın kazaya müdahale edildiğini ve yaklaşık kullanıcı sayısının 7 milyon olduğunu açıkladı. The automotive giant Opel is one of the huge technology investors. Following America, Canada, China and Mexica, OnStar technology is being planned to enter Europe. The OnStar technology sends the car’s location and the accident to the emergency line in the case of an accident, leading emergency squads find the place accurately. Opel announced that about five thousand accidents have been treated with this technology which is used by seven million people. 57


TOYOTA Japon şirketi bu konuda en çok yatırım yapan gruplardan biri. Toyota, Panasonic ile işbirliği yaparak otomobilleri ev aletlerine bağlamayı planlıyor. Toyota, tüm sürücülerin günlük hayatını daha kolay ve konforlu hale getirmek üzere çalışıyor. Yeni nesil telematik sistemler geliştirmek üzere Haziran 2013’te anlaşma yapan Toyota ve Panasonic, o tarihten itibaren iki markanın “bulut sistemlerini” birbirine bağlayacak bir ara yüz geliştirdi. Bu sistem ile donatılan otomobilleri kullananlar, aracın Küresel Konumlama Sistemi’ne (GPS) bağlı olan bir aplikasyon ile evden ayrıldıktan sonra ev aletlerinin kapatılmasına, eve gelmeden önce çalıştırılmasına olanak sağlayabilecek. The Japanese company is among the biggest investors in this field. By cooperating with Panasonic, Toyota is planning to connect automobiles to household appliances, working their best to render everyday life easier and more comfortable. Toyota and Panasonic signed an agreement in June 2013 to develop new generation telematic systems, and have developed an interface to connect “cloud systems” of both brands ever since. The users of vehicles equipped with this system will be able to turn off household items after leaving home and turn them back on before coming back by using an application that will be connected to the car’s GPS.

58


BMW BMW’nin sürücüsüz araç teknolojine girişi özerk olarak başarılı bir şekilde yanlama (Drift) yapmayı başaran M235i isimli protipipi ile oldu. Araç, sürücüsüz araç teknolojisinde BMW’nin geldiği noktayı göstermek açısından oldukça başarılı. Zorlu duba manevralarında ve özellikle beklenmedik durumlarda oldukça etkili. Drift denemesinde ise sürücü varmış kadar başarılı. BMW’nin bir diğer projesi de sokak ışıklarını birer elektrikli otomobil şarj istasyonu haline getirmek. Münih’te başlayan çalışmalar tamamlandığında elektrikli oto sahipleri sokak lambalarının yanına kurulan istasyonlardan şarj edebilecekler. Ücretleri ise mobil sistemleri aracılığıyla ödenecek.

MERCEDES Mercedes-Benz tarafından geliştirilen Vision G-Code adındaki SUV konsepti, güneş enerjisi ile elektrik üreten özel bir boya kullanıyor. Ayrıca boya rüzgar enerjisi sayesinde elektrostatik olarak da elektrik üretebiliyor. Yani yeterli güneş ışığı olmayan zamanlarda da rüzgar yardımınıza koşuyor. Bu sayede araç mini bir enerji üretim merkezine dönüşebiliyor. Developed by Mercedes-Benz, the Vision G-Code SUV concept uses a special dye that generates electricity from solar energy. It can also generate electricity electrostatically by using wind power. That is, when the sun lacks its shine, wind comes to your help. In this way, the car becomes a mini energy generator.

BMW made its entrance in the driver-free technology with the M235i prototype which is recognized for its successful drift. The car is quite noteworthy to show the level BMW has reached in driver-free technology. It is remarkably efficient in challenging barge maneouvres and particularly unexpected situations. Another project by BMW is to transform street lights into electric powered charging stations. When the project initiated in Munich comes to an end, electric powered cars will be able to charge their vehicles at stations built by street lights. And the costs will be charged through mobile systems. 59


TARİH/HISTORY HAZIRLAYAN/ Article: EROL ÇALI Araştırmacı- Yazar / Researcher Writer

OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISI SOCIAL STRUCTURE IN THE OTTOMANS ASYA STEPLERİNDEN GELİP, 3 KITAYA HAKİM OLAN OSMANLI, 6 ASIR BOYUNCA AYAKTA KALDI. OSMANLI DEVLETİ, ENERJİ VE GÜCÜNÜ ÜÇ TEMEL UNSURA BİNA ETMİŞTİ: MANEVİ TERBİYE, ASKERİ DİSİPLİN VE İLİM. BU DEĞERLER, TOPLUMUN DİĞER ÖZELLİKLERİYLE BİRLEŞİNCE ORTAYA MUAZZAM BİR YAPI ÇIKTI. n Osmanlı İmparatorluğu hangi ahlak, kültür ve karakter yapısına bina edildi? Bunun çok iyi incelenmesi ve analiz edilmesi gerekiyor. Tarih uzmanları ve sosyologların çözemediği mevzulardan biri, 400 çadırlık Kayı Boyu’nun, bir cihan devleti haline nasıl geldiği konusudur. Mazisinden bir devlet mirası almadan, alt yapısı olmadan, dünyanın siyasi ve sosyal en karışık olduğu bir dönemde, Asya steplerinden gelip, 3 kıtaya hakim olan Osmanlı Devleti, enerji ve gücünü şüphesiz üç temel unsura bina n Which moral, cultural and characteristic structures was the Ottoman Empire founded on? This is a question worthy of thorough study and analyze. It is an issue to be resolved by historicians and sociologists how the Kayı Tribe of 400 tents turned out to be a global state. Emerging out of the Asian steppes to rule on three continents with no heritage of state derived from the past, no substructure, and at a time of huge

political and social chaos, the Ottoman State undoubtedly founded its energy and strength on three principles: moral manners, military discipline and science. The protection and consideration of social, political and communal morals during the foundation phase and the following years has helped to survive as long as six centuries. How come a system that maintains the happiness of people from every faith and nation has been

established is still a point which attracts much appreciation and curiosity. The Ottoman nationalism is based on the sanctity of religion, state, sultan, family and honour. There is nothing that cannot be sacrificied for the sake of these values. Becoming a martyr was not a question of hesitation. Those who could not join the crusades made material contributions. Solemnity, or being earnest, serious and humble, was of extreme importance in

ARRIVING FROM THE ASIAN STEPPES TO DOMINATE THREE CONTINENTS, THE OTTOMANS SURVIVED FOR SIX CENTURIES. THE OTTOMAN STATE FOUNDED ITS ENERGY AND STRENGTH ON THREE PRINCIPLES: MORAL MANNERS, MILITARY DISCIPLINE AND SCIENCE. BLENDING WITH OTHER SOCIAL ELEMENTS, THESE PRINCIPLES GAVE WAY TO A GLORIOUS STRUCTURE… 60


etmişti: Manevi terbiye, askeri disiplin ve ilim. Devletin kuruluş aşamasında ve daha sonraki yıllarda sosyal, siyasi ve toplumsal ahlakın korunup, önemsenmesi 6 asır gibi uzun bir süre ayakta kalmasına sebep oldu. İçinde barındırdığı her din ve milletten insanları mutlu edebilecek sistemi nasıl kurduğu, günümüze kadar takdir ve merak edilen özellikler arasında yer alıyor. Osmanlı’nın vatanseverlik duygusu, din, devlet, padişah, aile, namus mefhumlarının kutsal sayılması üzerine kuruludur. Bu değerlerin korunması adına feda edilmeyecek hiçbir şey yoktur. Şehit olmak gerekince de hiç tereddüt edilmezdi. Fetihlere katılamayanlar, mallarıyla katkıda bulunurlardı. Osmanlı toplumunda vakar, yani ağırbaşlı, ciddi ve mütevazı olmak çok önemliydi. 18’inci yüzyılda yaşayan İtalyan asker ve araştırmacı Kont Marsigli: “Türkler nadiren gülerler. Konuşmaları ciddidir. Kısa söz söylerler. Kendilerine de kısaca meram ifade edilmesini isterler” diye tanımlar o dönemin insanlarını. 1740 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda Ermeni Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Doğu

the Ottomans. Thus described the 18th century Italian soldier and researcher Count Marsigli the people of the era: “Turks rarely laugh. They have a serious way of talking. They speak in brief. And they ask to be addressed in brief as well.” Born in 1740 in Istanbul Beyoğlu to Armenian Catholic parents, the Oriental Languages and History Researcher Ignatius Mouradgea D’Ohsson remarks: “The Ottomans are a soleimn, decent and moral nation. Moral manners and courtesy are never neglected. Regardless of their social class, soleimn is a key element of their actions. They are extremely fond of patience and silence. They bother noone. And they do not tolerate nuisances. They show little excitement or curiosity. Gathering outdoors, running after each other, intemperance are not observed in Ottoman cities.”

Dilleri ve Tarihi Araştırmacısı Ignatius Mouradgea D’Ohsson ise şunları nakleder: “Osmanlılar, vakur, terbiyeli, edepli bir millettir. Terbiye ve nezaket kaidelerini hiç ihmal etmezler. Hangi sosyal tabakaya mensup olursa olsunlar, hareketlerinde açıkça vakar görünür. Huzur ve sükuna çok

düşkündürler. Kimseyi rahatsız etmezler. Kendilerini rahatsız edeni de hoş görmezler. Az heyecanlı, az meraklıdırlar. Sokakta bir şey için toplanmak, birbirini kovalamak, taşkınlıkta bulunmak gibi hareketler, Osmanlı şehirlerinde görülmez”. Osmanlı terbiye ve nezaketi de toplumun önemli özelliklerindendir. Osmanlı topraklarına, özellikle İstanbul’a gelen seyyahlar, tarihçiler, diplomatlar, araştırmacılar gördükleri kültür manzaraları karşısında hayranlıklarını hatıra, anı, rapor veya kendi ülkelerindeki dostlarıyla paylaşmayı ihmal etmemişlerdir. İngiliz Lord Ricaut şahit olduğu Osmanlı toplum manzarasını şöyle ifade eder: “Türkler son derece terbiyelidirler ve terbiye kaidelerine tamamen riayet ederler. Dikkat ettikleri kaideler, Roma’daki veya dünyanın her hangi bir medeni ülkesindeki kaidelerden geri değildir. Hele saray mensuplarının birbirlerine muameleleri ve hitap tarzları, yeryüzünde tasavvur edilebilecek en ince terbiye ve nezaket kaidelerine göre cereyan eder.” 19’uncu yüzyıl Fransız araştırmacı ve oryantalist A. Jaubert de bu konuda şu

Ottoman manners and courtesy are among major social elements. Voyagers, historians, diplomats, researchers who visited the Ottoman lands never failed to

share their amazement with their friends in their homelands via memorials, reports and comments. Thus depicted the English Lord Ricaut the Ottoman social panorama

61


tespitleri yapıyor: “Türklerde babaya saygı son derece büyüktür. İzin almadan babaların karşısında oturmazlar. Babanın her sözü bir emir sayılır”. 19.yy başlarında yaşayan ünlü seyyah ve yazar Lady Craven: “Türklerin biz kadınlara muameleleri, bütün milletlere örnek olmalıdır. Sokaklarda kadın en küçük saygısızlığa maruz kalmaz” der. Osmanlı hayat tarzını iyi gözlemleyen 20’nci yüzyıl İtalyan romancı ve yazar olan Edmondo da Amicis’in tespitleri, o devrin manzarasını iyi resmeder; “Sokak satıcısı olsun, vezir olsun, Türk; ağırbaşlı, vakur, adeta muhteşemdir. Terbiyeleri o kadar aynidir ki, ancak kıyafetinden paşa mı, ayak takımı mı olduğu anlaşılır. Bir Avrupalı geçerken, kibarca yan gözle bakarlar, asla seyretmezler. Sokağı, dükkanı lüzumundan fazla işgal etmek ayıp sayılır. Fuhuş meçhuldür”…

he had witnessed: “Turks are extremely well-mannered and they pay total compliance to moral codes. Their codes are nothing less than the moral codes of Rome or any other civilization. Especially the behaviour and the address form of the courtiers took place in the most polite and the mot courteous style that could be imagined.” The 19th century French researcher and orientalist A. Jaubert made the following observations: “Fort he Turks, 62

patriarchal respect is extremely important. They do not sit down before their father without permission. Every word uttered by him is an order.” The early 19th century voyager and writer Lady Craven says: “The attitude of Turks towards ladies should set an example to every nation. Women do not suffer the tiniest disrespect out on the streets.” The pinpoint observations of the 20th century Italian novelist and writer

Edmondo de Amicis about the Ottomans nicely portray the panorama of the era: “Whether a street vendor or a vizier, Turks are soleimn, earnest, even glorious. Their manners are so real that you can only tell if he is a pasha or a rascal by the outfit. When a European passes by, they just kindly steal a glance, but never stare. It is considered unmannerly to occupy the street or the shop longer than needed. Prostitution is obscure.”


HAYIRSEVER BİR TOPLUM Hayırseverlik ise Osmanlı’yı diğer milletlerden öne çıkaran bir kültür… Hakim olduğu coğrafyalarda tesis ettikleri vakıf ve hayratlar bunun göstergesidir. Ermeni rahip Simeon, 1608’de yazdığı hatırasında şunları belirtir: “Türkler çok hayırsever bir millettir. Çeşmesiz sokak yoktur. Hepsi hayrattır. Köylerde, yol üzerinde, hatta çöllerde çeşme yaptırmışlardır”. Bu dav-

ranış yabancıların çok dikkatini çekmiştir. 16’ncı yüzyılda yaşayan Fransız asilzade ve seyyah Senyör de Villamont bakın yaşadığı bir anıyı nasıl anlatıyor: “Bir Türk kervansarayında 3 gün yedim içtim konakladım. Benden para almadılar. Hıristiyanlar da aynen Müslümanlar gibi, kervansarayın sunduğu hizmetlerden bedava yararlanıyordu”… Bir başka gezgin du Loir ise

şunları söyler: “Türklerin hayır vakıf eserleri sadece insanlara ait değil; hayvanlara mahsus hayır vakıfları da var”… Evet, dünya tarihi boyunca hayvanlara vakıflar kuran tek devlet Osmanlı’dır. Uçamayan göçmen kuşlar için barınaklar yapmışlardır. Hayvana eziyet eden, aynen insana yapılmış gibi mahkemede hakim karşısında hesap vermeye çağrılırdı.

lages, on the roads, even out in deserts.” This has attracted the interest of foreigners a lot. The 16th century noble voyager Senior de Villamont tells a memory: “I ate, drank and slept for three days in a Turkish caravanserai. They asked not a penny from me. Christians enjoyed the services presented by the caravanserai free of charge just like the Muslims.” Another voyager du

Loir tells: “The Turkish charity works are not limited to human only; there are also charity foundations for animals.” Yes, Ottomans are the one and only state which has established foundations for animals. Shelters have been built for birds which cannot fly. Animal torturers used to be summoned to court to bear testimony by the judge.”

A BENEFICENT SOCIETY Benevolence is a culture that marks the difference between the Ottomans from other nations… The foundations and charities established on the dominated lands are the proofs of it. The Armenian priest Simeon said in his memoirs of 1608: “The Turks are a very beneficent people. There is not a single alley without a fountain. All are charity works. They have built foundtains in vil-

63


OSMANLI’DA MERHAMET VE HOŞGÖRÜ

MERCY AND TOLERANCE BY THE OTTOMANS

Merhamet ve müsamaha, Osmanlı’nın ahlak esasları arasında yer alıyor. Fransız yazar ve gezgin Brayer, “Türklerin merhamet hisleri çok gelişmiştir. Bu hissin temelinde Allah korkusu yatar. Zekat, fitre, sadaka ve hayatlarını hiç ihmal etmezler. Kölelerine ve hizmetkarlarına en iyi davranan millet Türklerdir. Onlara aile efradı gibi muamele ederler. İftiradan korkarlar, inançlarınca büyük günahlardan biridir. Mecbur olmadıkça ağaç kesmeyi barbarlık sayarlar ve böyle bir adama barbar muamelesi yaparlar” der. Brayer Osmanlı toplumun temizlik anlayışı hakkında ise şunları söyler: “En yoksul bir Türk köylüsünün evinin temizliği hayrete şayandır. Türk hastaneleri, Avrupa hastanelerinden çok daha temizdir. Türkler bu hayatı asırlardan beri yaşıyorlar. Bizde ise temizlik yarım asır önce başlayabilmiştir” 18’inci yüzyılda yaşayan Voltaire, Türk padişahının 20 türlü din ve mezhepteki 20 milleti ahenk içinde yaşatabilmesi ve bu konuda gösterdiği hoşgörüyü, Avrupa krallarına örnek gösterir. Osmanlı’da diğer ülkelerde görülen insanlık dışı hadiseler, insanlık şerefini ihlal eden yüz kızartıcı olaylara müsaade edilmezdi. Makam ve maddi konularda entrikalar genelde yüksek tabakalarda görülürdü. Osmanlı Devleti bir Türk devleti olmasına rağmen, bünyesinde barındırdığı hiçbir milleti Türk gibi yaşamaya zorlamamıştır. Her din ve mezhebe saygı duymuş, kutsallarını kutsal saymıştır. Kaynak: Osmanlı Devleti Tarihi/Yılmaz Öztuna

Mercy and tolerance are the basics of Ottoman ethics. French author and voyager Brayer said: “The Turks have a very enhanced level of compassion. In the basis of this compassion lies the fear of God. Alms, fitre (special form of Islamic alms-charity) and benevolence are never forgotten. Turks are the nation with the best attitude towards their slaves and servants. They treat them like a family member. They fear slander, according to their faith, it is a major sin. Noncompulsory tree-cutting is considered barbarism, and they treat such men as barbarians.” On the perception of cleanliness in the Ottomans, Brayer tells: “The cleanliness of the poorest Turkish villager’s house is amazing. Turkish hospitals are far cleaner than European hospitals. Turks have been living this life for ages. By us, cleaning has only begun a half century ago.” The 18th century intellectual Voltaire shows the talent and the tolerance of the Turkish sultan which has enabled 20 faiths and 20 nations live in peace as an example to the kings of Europe. In the Ottomans, inhuman incidents and infamous events were not tolerated. Intrigues of position and material benefits were usually seen in the upper class. Although being a Turkish state, the Ottomans never forced their subjects to live like Turkish people. Every faith and religion was respected and esteemed. Source: The Ottoman State/Yılmaz Öztuna

64



DAIKIN

KALİTE KONGRESİ’NDE DAIKIN RÜZGARI ESTİ DAIKIN IMPACT AT QUALITY CONGRESS 22 YILDIR KALDER TARAFINDAN DÜZENLENEN TÜRKİYE KALİTE KONGRESİ 17-19 KASIM TARİHLERİNDE İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİ. “EKONOMİ VE İSTİHDAMIN CAN SİMİDİ: GİRİŞİMCİLİK” İSİMLİ OTURUMA SPONSOR OLAN DAIKIN ADINA CEO HASAN ÖNDER DENEYİMLERİNİ PAYLAŞTI. n Yönetim kalitesindeki güncel yaklaşımlara, sorunlara ve çözümlere ilişkin bilgileri paylaşmak, refah düzeyi olduğu kadar sorunları da küreselleşen dünyamızda, Türkiye’nin hak ettiği yeri almasına katkı sağlamak amacıyla her yıl KalDer tarafından düzenlenen Kalite Kongresi bu yıl da büyük ilgi gördü. Avrupa’nın alanında en büyük kalite kongresi olan KalDer Kalite Kongresi, 22 yıldır iş dün-

n The Quality Congress, which is organized annually by KalDer to share knowledge on the current management quality approaches, issues and solutions, and to contribute Turkey in attaining its well-earned place in a world which is globalized in terms of welfare and problems, has drawn great attention again. As the biggest quality congress in Europe, KalDer Quality Congress has been determining

66

THE QUALITY CONGRESS, WHICH HAS BEEN ORGANIZED BY KALDER FOR 22 YEARS, TOOK PLACE ON 17-19 NOVEMBER IN ISTANBUL. THE COMPANY CEO HASAN ÖNDER SHARED HIS EXPERIENCES IN BEHALF OF DAIKIN, WHICH SPONSORED THE SESSION “ENTREPRENEURSHIP: THE LIFE BUOY OF ECONOMY AND EMPLOYMENT”.

yasının gündemini oluşturuyor. Düzenlenen oturumlara 100’e yakın yerli ve yabancı üst düzey yönetici bilgi birikimlerini Türkiye ve çevre ülkelerden gelen özel ve kamu sektörü temsilcilerine aktarıyor. İki gün süren kongreye 3 bini aşkın kişi katılıyor. Daikin’in sponsoru olduğu “Ekonomi ve İstihdamın Can Simidi: Girişimcilik” oturumunda Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder

the business agenda since the last 22 years. About 100 local and international executives attend the sessions to share their knowhow with private and public representents from Turkey and the region. The two day congress welcomes over 3 thousand participants. At the “Entrepreneurship: The Life Buoy of Economy and Employment” session sponsored by Daikin, Daikin Turkey CEO Hasan Önder

ve evebirilazım.com CEO’su Veysel Berk, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı Sadi Özdemir moderatörlüğünde tecrübelerini paylaştı. Yaklaşık bir buçuk saat süren oturum, izleyiciler tarafından büyük bir ilgi gördü. İş dünyasının önde gelen yöneticilerinin katıldığı oturumların yanı sıra kongrenin son gününde yapılan Türkiye Mükemmellik Ödül töreniyle de çeşitli şirketler ödüllerine kavuştu.

and evebirilazim.com CEO Veysel Berk shared their experiences under the moderation of Hürriyet Daily Vice Economy Manager Sadi Özdemir. The 90 minute session attracted huge interest from the audience. Participated by leading executives of the business world, the congress ended with the presentation of awards at the Turkey Perfection Awards Ceremony.


RUSYA RADYATÖR PAZARININ YENİ LİDERİ DAIKIN

DAIKIN IS THE NEW LEADER OF THE RUSSIAN RADIATOR MARKET n Geniş yüzölçümü nedeniyle pek çok değişik iklim yapısı görülen Rusya’da, iklimlendirme sektörünün de farklı ihtiyaçları bulunuyor. Rusya’nın iklimlendirme sektöründeki ithalatı 2012 yılında 15 milyar 800 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamla iklimlendirme sektörü ülkenin toplam ithalatından yaklaşık yüzde 5 oranında pay aldı. Rusya’nın en önemli tedarikçisi ise yüzde 16,6 ile Çin oldu. Almanya, İtalya, Kazakistan ve Ukrayna da Çin’i takip etti. ‘Isıtma Sistem ve Elemanları’ ürün grubunda ise ithalat tedarikçisi ilk 5 ülke Almanya, İtalya, Çin, Ukrayna ve Fransa olarak sıralanıyor. Türkiye ise yüzde 1,8 pay ile 14’üncü sırada yer alıyor. Rusya ile ticaretimizde önemli bir ivme kazanılan radyatör pazarında ise 2014 yılı pazar hacmi 2 milyon 250 bin adet olarak gerçekleşti. 2017

yılında ise bu rakamın 2 milyon 600 bin adete ulaşacağı öngörülüyor. Avrupalı üreticilerin domine ettiği (KermiPurmo-Vogel&Noot) Rusya pazarında, Türk üreticilerin Rusya radyatör pazarındaki payları 400 bin adet bandında bulunuyor. Daikin Türkiye, önemli çalışmaların sonucunda Rusya radyatör pazarında 2014 yılı sonunda zirveye ulaşarak, 1’inci sıraya oturdu. Radyatör ihracatında önemli rakibi Thermo Teknik şirketini 2014 yılında geçen Daikin Türkiye, Türk ihracatçılar arasında zirveyi ele geçirdi. Daikin Türkiye, 2014 yılında Rusya’ya ilk kombi satışı gerçekleştirerek bir ilke daha imza attı. Moskova merkezde konumlanan ve tüm Rusya genelinde 2 binden fazla bayisi bulunan Daikin distribütörü, bölgede Daikin markalı kombi ve

radyatör satışında önemli bir strateji ve potansiyel avantaj kazandıracak. Bu dönemde Daikin Türkiye’nin, Rusya pazarının beklentilerine yönelik spesifik ürünler geliştirmek için stratejik marketing ve AR-GE ekibiyle yoğun çalışmalar yaptığını belirten CIS Bölge Satış Yöneticisi Ahmet Sarışen ve Rusya Ülke Satış Sorumlusu Mehmet Uğur Kalkan, “Böylece uzun vadede kombi satışlarının ciddi bir ivme kazanmasını bekliyoruz. Rusya’da en büyük tehdit, içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle yerli para birimi olan Ruble’nin değer kaybetmesi. Bu dönemde Rus ithalatçıların, iki ülke arasındaki gelişen ekonomik ilişkiler çerçevesinde daha ekonomik ve hızlı üretim yapabilen Türk üreticilere yönelme beklentisi bizim için önemli bir fırsat olacaktır” bilgisini veriyor.

n Boasting a large variety of seasons due to its vast landscape, Russia has many different air conditioning needs. The 2012 import of the Russian air conditioning market totaled to 15,800 million dollars. The share of the air conditioning sector was around 5 percent of the total. China has become the prominent supplier of Russia with 16,6 percent, followed by Germany, Italy, Kazakhstan and Ukraine. The top five import suppliers in the ‘Heating Systems and Elements’ product group are Germany, Italy, China, Ukraine and France respectively. Turkey ranks on the 14th row with 1,8 percent share. In the radiator sector, which has gained speed in our Russian trade, the market volume of 2014 equalled to 2,250,000 units. In 2017, this number is estimated to reach 2,600,000 units.

In the European (Kermi-Purmo-Vogel&Noot) dominated Russian market, Turkish producers have a share of 400 thousand units in the radiator market. As a result of noteworthy projects, Daikin Turkey, rose to the number one of the Russian radiator market by the end of 2014. Leaving its major radiator export competitor Thermo Technic behind as of 2014, Daikin Turkey took the lead among Turkish exporters. Daikin Turkey blaized yet another train by realizing the first combi boiler sale to Russia in 2014. Located in central Moscow with over 2000 dealers around Russia, Daikin distribütör will gain an important strategy amd potential advantage in the sales of Daikin combi boilers and radiators in the region.

Stating that Daikin Turkey has been busily engaged in several projects with the strategic marketing and R&D departments to develop specific products in line with the expectations of the Russian market, CIS Regional Sales Director Ahmet Sarışen and Russian Country Sales Manager Mehmet Uğur Kalkan inform: “Hereby we expect a serious momentum in the regional combi boiler sales in the long run. The biggest threat in Russia is the devaluation of Rouble due to the current economic crisis. The expectation for the Russian importers to tend towards Turkish producers, who conduct more economic and faster production within the frame of the developing economic relations between two countries, in this period will be a major opportunity for us.

67


SAĞLIK/HEALTH YAZI/ Article : LALE EROL ULUTAŞ

HİPOGLİSEMİ İLE YAŞAMAK LIVING WITH HYPOGLYCEMIA DEĞİŞEN HAYAT ŞARTLARI VE GÜNLERİN HIZLANAN TEMPOSU YAŞAMLARIMIZI YENİDEN ŞEKİLLENDİRİRKEN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZI DA ZAMANLA DEĞİŞTİRDİ. EVDE HAZIRLANAN YEMEKLERİ TÜKETMEK YERİNE PAKETLENMİŞ, RAFİNE EDİLMİŞ, İÇERİĞİ KOF AMA LEZZETİ YÜKSEK GIDALARI TERCİH ETMEYE BAŞLADIK. HAYVANSAL PROTEİNİ VE YAĞI AZALTALIM DERKEN BASİT KARBONHİDRAT BAĞIMLILARINA DÖNÜŞTÜK. n Yapılan araştırmalar şeker ve şeker içeren gıdaların tüketimindeki artışın yüzde 70’lere dayandığını söylüyor. Yediden yetmişe hepimizin mutfakları paketli bisküviler, cipsler, kekler ve daha nice abur cubur ile dolu. Her açlık hissettiğimizde bir paketi daha midemize indirmekte hiçbir sorun görmüyoruz. Fakat beslenme alışkanlıklarındaki bu yanlış gidişat giderek fazlalaşan bir sağlık sorununu da beraberinde getiriyor: Hipoglisemi. Kandaki şeker oranının normal kabul edilen değerlerin altında olmasına tıpta Hipoglisemi deniyor. Bir hipoglisemi hastasında kan şekeri yemeklerden sonra -yükseleceği yerde- düşebilir (reaktif hipoglisemi) ya da günün herhangi bir saatinde açken ya da tokken ölçüldüğünde şeker değerleri normal rakamların altında bulunur. n Studies show that the increase in the consumption of sugars and sweet foods raise up to 70 per cent. Young and old alike, our kitchens are filled with biscuits, chips, cakes and more. We see no problem in choking down yet another

package every time we feel hungry. However, this wrong attitude brings an ever expanding health problem: hypoglycemia. This is the medical name given to less than normal amounts of sugar in the blood. The blood sugar of

a hypoglycemic patient can decrease instead of increasing after meals (reactive hypoglycemia) or the sugar level measured any given time of a day, hungry or not, can be below normal levels.

AS OUR CHANGING LIFESTYLES AND EVER INCREASING DAILY TEMPOS RESHAPED OUR LIVES, THEY ALTERED OUR NUTRITION AS WELL. INSTEAD OF HOME-MADE FOOD, WE BEGAN INDULGING OURSELVES IN PACKAGED, REFINED, DELICIOUS YET HOLLOW FOOD. TRYING TO KEEP DOWN ANIMAL PROTEIN AND FAT, WE HAVE BECOME CARBOHYDATE ADDICTS. 68


BESLENME HATALARI VE HİPOGLİSEMİ İLİŞKİSİ Basit şeker ve basit karbonhidrat diye sınıflandırılan gıdalar (beyaz ekmek, beyaz pirinç, tatlılar, pastane ürünleri, hamurlu yiyecekler, bisküviler) kan şekerimizi hızla yükselterek açlığımızı çok hızlı bastırıp, kendimizi kısa sürede iyi hissetmemizi sağlarlar. Ancak hızla yükselen kan şekerine paralel olarak salgılanan insülin, şeker değerimizi kısa

sürede düşürür ve kendimizi tekrar aç hissetmemize sebep olur. Kandaki şeker ve insülin arasındaki dengeyi bozan bu ani şeker yükseliş ve düşüşleri hipoglisemi ataklarına sebep olur. Elbette hipogliseminin tek sebebi yanlış beslenme değil. Ancak hipoglisemi vakalarının birçoğu diyetisyen tarafından belirlenen beslenme programıyla, ilaca gerek

olmaksızın, kontrol altına alınabiliyor. Hipogliseminin kesin bir tedavisi yok maalesef. Yapılması gereken hipoglisemi ile yaşamaya alışmak ve beslenme alışkanlıklarını kan şekerini dengede tutmayı sağlayacak şekilde düzenlemek. Bu yüzden aşağıda sıralanan belirtilerden bazıları sizde varsa en kısa sürede doktorunuza danışmalısınız.

NUTRITIONAL FAULTS AND HYPOGLYCEMIA Foods classified as simple sugars and simple carbohydrates (white bread, white rice, deserts, pastries, biscuits) immediately supress our hunger by rapidly increasing our blood sugar, giving us a short-lived satisfaction. But the insülin secreted with the rapidly increasing blood sugar soon decreases

our blood sugar, making us feel hungry all over. This sudden raises and falls of sugar which causes an imbalance in blood sugar and insülin result in hypoglycemic attacks. Nutritional mistakes are certainly not the only cause of hypoglycemia. But most of the hypoglycemia cases can be controlled by

a prescribed diet and without medication. Unfortunately, there is no definite cure for hypoglycemia. All we can do is to get used to living with it, and to reorganize our diet to keep the blood sugar in balance. Hence, you should consult your doctor in case you have some of the below mentioned symptoms. 69


BELİRTİLERİ NELER? Hipogliseminin etkileri ve belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Bazı hastalarda çok silik seyrettiğinden kendini sadece kronik baş ağrısı ya da hafif depresyon şeklinde belli ediyor. Bu tip durumlarda diğer belirtiler olmadığından bazı vakalar atlanabiliyor. Yaygın belirtilerin başında ise sık acıkma, açlığa dayanamama, el ve ayakta titreme, terleme, unutkanlık, sinirlilik, aşırı duygusallık, dudaklarda uyuşma gibi şikayetler geliyor. Şikayetlerin çeşitliliği kişilerin genetik özelliği kadar kandaki şekerin düşüş hızına da bağlı. Doğal şeker vücudun özellikle beynin en önemli yakıtlarından biri; bu nedenle çok ani düşüşlerde odaklanma güçlüğü, baygınlık hissi, görme bozukluğu, bayılma, konuşma sorunları gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Karbonhidrat, tatlı ya da alkol ağırlıklı yemeklerden sonra çarpıntı, terleme ya da ani acıkmalar da hipogliseminin en öne çıkan belirtilerinden.

HYPOGLYCEMIA SYMPTOMS The symptoms of hypoglycemia can change from one person to other. It is barely felt by some patients and only gives signs of chronic headache and mild depression. Such cases can go unrecognized for the lack of other symptoms. The most common symptoms include frequent pangs of hunger, hunger intolerance, shaking in hands and feet, sweating, obliviousness, anxiety, over sensitivity, and numbness of lips. The variety of these symptoms depend on genetic heritage as well as the speed of decrease in blood sugar. As natural sugar is one of the major fuels of the brain, so difficulty to focus, faintness, bad eyesight, blackout and speech problems can arise in cases of sudden decreases. Palpitation, sweating or sudden pangs of hunger after carbohydrate, sweet and alcohol packed meals are among the leading signs of hypoglycemia.

ÇOK FARKLI SEBEPLERİ OLABİLİYOR

MANY DIFFERENT CAUSES

Hipogliseminin öğün atlamak ya da beslenme bozukluğu dışında farklı sebepleri de var. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: • Bazı hormon bozuklukları • Yoğun stres • Zayıflama ameliyatları • Diyabet ilaçlarının yan etkisi • Ağır egzersiz çalışmaları • Pankreas tümörleri • Fazla alkol tüketimi • Organ yetmezlikleri

Hypoglycemia has other causes than skipping a meal or nutritional mistakes, too. Some of these are: • Certain hormonal disorders • Heavy stress • Weight-loss surgeries • Side effects of diabetic medicine • Heavy work-outs • Pancreatic tumors • Too much alcohol consumption • Organ failures

70


NELERE DİKKAT EDİLMELİ? • Tüm tatlılardan, şeker içeren her türlü gıda ve içecekten, unlu mamullerden, pastane ürünlerinden uzak durulmalı. • Alkol tüketimine çok dikkat edilmeli. Özellikle aç karnına asla alkollü içecek içilmemeli. • Sabah, öğle ve akşam öğünleri kesinlikle atlanmamalı ve yapılabiliyorsa aynı saatlerde yenmeli. • Uyku düzenine dikkat edilmeli. • Olabildiğince gerginlik ve stresten uzak bir yaşam sürülmeli. • Kan şekerini gereksiz yere oynatacak şekilde sürekli bir şeyler yiyip içilmemeli. • Ara öğünler ana öğünlerden en az iki saat sonra olmalı ve bisküvi, poğaça gibi basit karbonhidratlar yerine ceviz, fındık badem ya da protein içerikli peynir, yoğurt gibi yiyecekler yenmeli. • Ara öğünde meyve yenecekse yanında mutlaka peynir, ceviz gibi bir protein kaynağına yer verilmeli. • Protein ve sebze ağırlıklı bir beslenme programı takip edilmeli.

ATTENTION TO THESE POINTS • Stay away from all kinds of deserts, foods and drinks containing sugar, starchy food and pastries. • Be very careful of alcohol consumption. Never take alcohol before meals. • Breakfast, lunch and dinner must never be skipped, and be eaten at the same time when possible. • Have a regular sleep routine. • Try to keep away from anxiety and stress. • Do not eat or drink frequently to refrain from unwanted changes in blood sugar. • Snacks should be had a minimum of two hours after meals. Nuts or proteins like cheese or yoghurt must be prefered instead of simple carbohydrates like biscuits or bagels. • When eating fruit for snack, pair it with a source of protein like cheese or nuts. • A diet predominant in proteins and vegetables must be followed.

ŞEKER HASTALIĞIYLA İLGİSİ VAR MI? Toplumdaki genel inanışın aksine her hipoglisemi vakası şeker hastalığının başlangıcı değildir ya da şeker hastalığına sebep olmaz. Hipoglisemi hastalarının çok azında ileride şeker hastası olma riski var. Özellikle doktor kontrolünde ve diyetisyen takibinde olan bir hipoglisemi hastasının gelecekte şeker hastası olması neredeyse yok denecek kadar düşük bir ihtimaldir.

IS IT A KIND OF DIABETES? Contrary to the general belief, not all hypoglycemia case is the start or cause of diabetes. Few patients of hypoglycemia carry the risk of diabetes in the long run. Especially under medical and dietician control, a hypoglycemia patient has almost no risk of diabetes in the future.

71


EGZERSİZ VE HİPOGLİSEMİ Düzenli egzersiz yapmak sağlıklı bir yaşamın önde gelen şartlarından biri. Masa başında geçirilen uzun saatler hem fiziksel hem de ruhsal kaynaklı birçok sağlık problemine yol açıyor. Fakat abartılı yapılan egzersiz de yarardan çok zarara neden olabiliyor. Özellikle hipoglisemi sorunu yaşayanlarda fazla egzersiz kan şekerinin hızlı düşmesine yol açtığından sonu baygınlığa kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla düzenli fakat kısa süreli egzersizler tercih edilmeli. Örneğin kesintisiz bir saat yürüyüş yerine, yarımşar saatlik iki yürüyüş gün içine dağıtılmalı. Egzersize asla aç karnına başlanmamalı. Egzersizden sonra protein ağırlıklı atıştırmalıklar -ceviz, peynir gibi- tercih edilmeli.

EXERCISE AND HYPOGLYCEMIA Regular exercise is a must for healthy life. Long hours by the desk result in many physical and mental health problems. On the other hand, heavy exercise can cause more harm than good. 72

Especially for hypoglycemia patients, heavy work-out cause rapid decrease in blood sugar, sometimes leading to fainting. Therefore, short intervals of regular exercise is recommended.

Instead of a full hour of jogging, two sets of half-hours should be dispersed in the day. Never exercise on empty stomach. After the exercise, have protein snacks such as nuts and cheese.


ATTENTION TO WEIGHT GAIN!

DİKKAT: KİLO ALDIRIR! Kan şekerindeki sürekli düşüşler, açlık ataklarına ve kontrolsüzce yeme krizlerine yol açar. Bir hipoglisemi hastası bir atak anında ihtiyacından çok daha fazlasını yer. Hızla tabağındakileri tüketir. Eğer bu ataklar sırasında sandviç,

hamburger, pizza gibi kan şekerini hızlı yükselten gıdaları tercih etmişse kısa bir süre sonra yeni bir atak yaşayacak ve aynı miktarda yemeği tekrar tüketebilecektir. Dolayısıyla hipoglisemi hastaları genelde fazla kilolu olurlar.

Frequent decreases in blood sugar cause hunger attacks and binge eating. A hypoglycemia patient consumes far more than needed during an attack, and eats very rapidly. When the meal chosen rapidly increases blood sugar as in sandwich, hamburger or pizza, s/he will soon have another attack and eat as much. Therefore, hypoglycemia patients tend to be overweight.

SONUÇ

RESULT

Hipoglisemi, bilinçli bir yaklaşımla kolay teşhis edilebilen ve çabuk kontrol altına alınabilen bir sağlık sorunu. Eğer bir hipoglisemi şüphesi varsa mutlaka konuyla ilgili bir hekime danışılmalı. Hipogliseminin arkasında çok farklı sağlık sebepleri olabilir, bunlar mutlaka ortaya çıkarılmalı. Sadece beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle hastalık önlenebiliyorsa -ki bu hekimin gerekli tetkikler sonrasındaki değerlendirmesine bağlı- doğru beslenme, kararında egzersiz ve dengeli bir yaşam biçimiyle hipoglisemi ataklarından kurtulmak ve yaşam kalitesini yükseltmek çok da zor değil.

Hypoglycemia is an easily recognized and controlled health problem. In case of hypoglycemic doubt, consult a physician. Hypoglycemia may be caused by many different health issues that need to be determined. If the disease can be prevented just by changing the diet –which is up to the doctor to determine-, it would not be so hard to keep hypoglycemia attacks away and increase the quality of life through eating right, exercizing right and a balanced life. 73


DAIKIN HABERLER/DAIKIN NEWS Ünİversİte sanayİ İşbİrlİğİne katkı Contributing university-industry cooperation Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Teknolojileri Kulübü tarafından her yıl düzenlenen Enerji Verimliliği Paneli, bu yıl da 25 Kasım 2014’de yapıldı. Arçelik, Grundfos, Form, Sistemair, Friterm gibi sektörün önde gelen şirketlerinin davetli olduğu panelde Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerine enerji verimliliği ve geleceğe dair planlar hakkında kapsamlı bilgiler verilip, üniversite sanayi işbirliğinin gelişimine katkıda bulunuldu. Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Zeki Özen de Daikin ve enerji verimliliği çalışmalarıyla ilgili kapsamlı bir sunum yaparak geleceğin mühendislerine rehberlik etti. Annually organized by Yıldız Technical University Mechanical Technologies Club, the Energy Efficiency Pannel took place on 25 November 2014. Leading companies of the sector including Arçelik, Grundfos, Form, Sistemair and Friterm were invited to the pannel, where extensive information on energy efficiency and future plans were shared with Yıldız Technical

University students, contributing to the development of the cooperation between the college and the industry. Daikin Turkey Vice General Manager Zeki Özen also made a comprehensive presentation on Daikin’s energy efficiency projects to guide the engineers of the future.

Gezİlere devam edİyoruz… Expeditions continued… ‘Social Club’ Hendek’te etkinliklerine devam ediyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen fotoğraf gezisi organizasyonu kapsamında çalışma arkadaşlarımız 9 Kasım 2014 günü Bolu Yedigöller’deydi. Harikulade bir manzaraya sahip olan bölgede keyifli bir gün geçiren çalışanlarımız güzel fotoğraflar çekme şansı da buldu. Gezilerde çekilen fotoğraflar Aralık ayı boyunca fabrikanın yemekhanesinde sergilendi. Yapılacak genel oylama sonucunda seçilen iki fotoğraflar bir yıl boyunca yemekhanede sergilenmeye devam edecek.

74

‘Social Club’ continues its activities at Hendek. As part of the photo expedition which was organized for a second time this year, our colleagues visited Bolu Yedigöller on 9 November 2014. Having a wonderful time at the pictureque region, our staff had the chance to take beautiful photographs. The photos taken during the expedition were exhibited in the factory dining hall throughout December. The two photographs which will be selected through general voting will be displayed in the dining hall for an entire year.


Gençlerle buluşma / Coming together with young talents

Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, 4 Kasım 2014’de Sakarya Üniversitesi’nde genç yeteneklerle buluştu. İşletme Fakültesi Uluslararası Ticaret Bölümü tarafından düzenlenen, “90 Yılı İnovatif ve Globalleşerek Yönetmek: Daikin” konulu etkinlikte, inovasyon ve iş geliştirmenin bir şirketin başarısı üzerinde ne kadar etkili olabileceğini aktardı. Hasan Önder’in yaklaşık 1,5 saat süren söyleşisinin ardından Uluslararası Ticaret Takımı adı altında Suat Gürsoylu, Servet Türkoğlu ve Neşe Çakıroğlu, Daikin kurumsal felsefesinin temel yapı taşlarının yanı sıra dış ticaret operasyonlarını içeren bir sunum yaptı. Daikin yetkililerine katkılarından dolayı verilen teşekkür plaketi ile etkinlik sona erdi. Daikin Turkey CEO Hasan Önder came together with young talents on 4 November 2014 at Sakarya University. Organized by the Faculty of Business Administration International Trade Department, the event “Managing 90 Years by Innovation and Globalization: Daikin” communicated the impact of innovation and business development on corporate success. Following the 90 minute interview with Hasan Önder, the International Trade Team with Suat Gürsoylu, Servet Türkoğlu and Neşe Çakıroğlu made a presentation on the Fundamentals of Daikin corporate philosophy and foreign trade operations. The event ended with the presentation of thank you plaques to Daikin officials for their contributions.

Konferansa sponsor olduk / We sponsored the conference 22 Ekim 2014 günü Fulya’da bulunan Yapı Endüstri Merkezi’nde İSKİD tarafından düzenlenen Mimari Tasarımda İklimlendirme konferansının sponsorlarından biri de Daikin oldu. Sektör profesyonellerinden 200’e yakın katılımcının bulunduğu konferansta, tasarlanan binalarda insanların konforunu ve sağlığını doğrudan etkileyen doğru iklimlendirme sistemleri konuşuldu.

Daikin took part as a sponsor of the Air Conditioning in Architectural Design conference, which was organized at Fulya Yapı Endüstri Merkezi (Construction Industry Center) on 22 October 2014 by ISKID. Around 200 sector professionals were present at the conference, where correct air conditioning systems effecting the comfort and wellbeing of people in buildings were discussed. 75


Çevreye duyarlıyız / We are eco-sensitive

Green Hearts Club, We Use Reuse projesiyle; yanlışlıkla çıktı alınmış, tek tarafı boş kağıtları yeniden değerlendirmeye devam ediyor. Bu kez 2 bin 500 adet A4 kağıt yeniden kullanılarak not defteri haline getirildi ve şirket geneline dağıtıldı. Tek tarafı boş olan kağıtlarınızı yeniden kullanılması için printerların yanına yerleştirilmiş olan We Use Reuse kutularına koyarak siz de doğaya ve ekonomiye katkıda bulunabilirsiniz.

Daikin took part as a sponsor of the Air Conditioning in Architectural Design conference, which was organized at Fulya Yepı Endüstri Merkezi (Construction Industry Center) on 22 October 2014 by ISKID. Around 200 sector professionals were present at the conference, where correct air conditioning systems effecting the comfort and wellbeing of people in buildings were discussed.

Daikin “Yenİ Nesİl Gİrİşİmcİler Buluşması”ndaydı Daikin was at the “Entrepreneurs of the New Generation Union” Yeni Nesil Girişimciler Buluşması farklı sektörlerden birçok girişimciyi bir araya getirdi. Daikin’in de sponsor olduğu etkinlik 30 Ekim2014’de Grand Wyndham Otel’de gerçekleştirildi. Yeni Nesil Liderler Paneli’nde Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, NEF İnşaat CEO’su Erden Timur, Arzum Ev Aletleri Genel Müdürü Murat Kolbaşı, Vitringez.com Kurucu Ortağı Natali Yeşilbahar girişimcilik hikayelerini katılımcılarla

The Entrepreneurs of the New Generation Union brought entrepreneurs from various sectors together. Including Daikin among the team of sponsors, the event took place on 30 October 2014 at Grand Wyndham Hotel. At the New Generation Leaders Pannel, Daikin Turkey CEO Hasan Önder, NEF Construction CEO Erden Timur, Arzum Household Appliances General Manager Murat Kolbaşı, Vitringez.com Co-Founder 76

paylaştı. Etkinliğin sunum bölümünde Amerika’nın bir numaralı yoğurt firması Chobani’yi kuran Hamdi Ulukaya, hayranlık uyandıran girişimcilik hikayesini aktarırken, iş hayatına ilişkin ipuçları da verdi. Etkinlikte ayrıca Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin ve Mudo markasının kurucusu ve sahibi Mustafa Taviloğlu da deneyimlerini paylaştı.

Natali Yeşilbahar shared their entrepreneurship stories. In the presentation session, Hamdi Ulukaya who founded the USA’a number one yoghurt brand Chobani told his awe-inspiring entrepreneurship story and gave hints about the business life. In the event, Fiba Holding Board Chairman Hüsnü Özyeğin and Mudo’s founder and owner Mustafa Taviloğlu also shared their experiences.


Başarılı yönetİcİmİz ünİversİtelİlere sunum yaptı Achieved manager’s presentation for college students Daikin Türkiye Yeşil Enerji & Çevre Bölüm Koordinatörü Dr. Andaç Yakut, 30 Kasım 2014 tarihinde Beykent Üniversitesi’nde Türkiye IEEE Öğrenci Kolları Marmara Bölge Toplantısı’nda Daikin adına bir sunum gerçekleştirdi. Sunumuna Daikin’i anlatarak başlayan Yakut, sezonsal verimlilik ve enerji etiketleri hakkında bilgi verdi. Dr. Andaç Yakut, Montenegro’da ISKID’i temsilen katıldığı Daikin Turkey Green Energy&Environment Department Coordinator Dr. Andaç Yakut made a presentation on behalf of Daikin on 30 November 2014 at Beykent University IEEE Student’s Branch Marmara Regional Meeting. Starting his presentation with Daikin, Yakut shared information on seasonal efficiency and energy labels. Dr. Andaç Yakut has successfully completed

“HFCF Yok Etme Yönetim Planlarının Uygulanması (HPMP)” konulu uluslararası toplantıda Avrupa’da teknisyenler için uygulanan ve yakın zamanda da Türkiye’de uygulanacak olan F Gaz sertifikasyon sınavını (teorik ve pratik) başarılı bir şekilde geçerek bu önemli sertifikayı almaya hak kazandı. Daikin Ailesi olarak kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. the F Gas certification exam (theoretical and practical), which is implemented for technicians in Europe and will soon be implemented in Turkey, and is awarded the prestigious certificate at the international meeting for the “Implementation of HCFC Phase-Out Management Plan (HPMP)” where he represented ISKID. On behalf of the Daikin family, we would like to congratulate him and wish him further success.

Fabrİkamıza teknİk gezİler devam edİyor / Technical factory visits continue 15 Ekim 2014 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Teknolojileri Kulübü üyesi öğrencilerine Daikin Akademi tarafından Hendek fabrikada teknik bir gezi düzenlendi. AR-GE Mühendisi Aydın Bostancı’nın eşlik ettiği teknik gezide öğrenciler Daikin üretim tesislerini görme şansı elde etti. Tur sonrası öğrencilerimizden gelen yorumlardan birkaçı ise şöyle oldu: “Firmanın çalışanlarına önem verdiğini çıkan yemeklerden ve ayrılmış sosyal alanlardan görebiliyoruz”, “Bir fabrika olsa bile üretim alanlarının temiz olması dikkat çekici”, “Bizden geri bildirim istemeniz yine Daikin’i düşündüğünüzü gösterir. Daikin sizi düşünüyor ki siz de Daikin’i düşünüyorsunuz”… Geleceğin mühendislerine görüşleri için teşekkür ediyoruz.

Daikin organized a technical visit to Hendek factory for the Yıldız Technical University (YTU) Mechanical Technologies Club students on 15 October 2014. Accompanied by the R&D Engineer Aydın Bostancı, students had the chance of visiting Daikin production facilities. Here are a few post-visit comments from the students: “The emphasis

given to employees is visible from the meals and the recreational areas”, “The cleanliness of the production areas is significant, particularly for a factory”, “Your asking of feedback of us proves that you take care of Daikin, which proves Daikin takes care of you in the first place”… We would like to thank the future engineers for their opinions.

77


“Türkİye’nİn Canı”, Daikin İle devam edİyor… “Türkiye’nin Canı” continues with Daikin… Daikin’in 2 yıldır Altın Sponsor olarak destek verdiği, WWFTürkiye’nin yürüttüğü Türkiye’nin Canı kampanyası kapsamında klima satın alan müşterilere bağış sertifikası veriliyor. Bundan sonraki dönemde bağış sertifikaları, projeyi daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla dijital ortama taşındı.

Daikin bayilerinden klima alan müşteriler, turkiyenincani.daikinturkiye.com web sitesi üzerinden kendi fotoğraflarının bulunduğu sertifika tasarımlarından birini seçerek Facebook duvarlarında paylaşabilecek. Bu bilgiler ışığında ortaya destek verenlerin renklendirdiği Türkiye haritası çıkacak.

As part of WWF Turkey’s Türkiye’nin Canı campaign co-sponsored by Daikin since for two years, customers who buy air conditioners are given donation certificates. From now on, donation certificates are taken onto digital platform to promote the project to larger audience. Customers who buy Daikin air conditioners can choose their own certificate design at turkiyenincani.daikinturkiye.com with their photos, and share it on their Facebook page. In the light of the information gathered, a Turkish map with the contributors will be formed.

Resİm ve slogan yarışması sonuçlandı Painting and slogan contest concluded Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği bilincini arttırmak amacıyla 5-16 Eylül 2014 tarihleri arasında Hendek fabrikada çevre konulu bir resim ve İSG slogan yarışması düzenlendi. 21 Eylül 2014’de yine fabrikada düzenlenen aile pikniğinde İSG Slogan ve Çevre Resim Yarışmalarında dereceye giren çalışanlara ödülleri takdim edildi. Ödüllerin yanı sıra dereceye giren İSG slogan çalışmaları 1 yıl boyunca sahadaki panolarda asılı olacak, resim yarışmasında birinci olan Destek Birim’den Orhan İlmek’in çalışması 1 yıl boyunca fabrikanın çevre faaliyetlerinde logo olarak kullanılacak.

In order to raise Occupational Health, Safety and Environment awareness, an environment painting and ISG slogan contest was held on 5-16 September 2014 at the Hendek factory. In the family picnic which took place on 21 September 2014 at the factory, the winners of the ISG Slogan 78

and Environment Painting Centests were awarded their prizes. In addition, the award-winning works will be on display for a year on the outdoor boards, and the painting by the winner Orhan İlmek from the Support Unit will be used as the factory logo in all environmental projects.

İSG slogan yarışmasında dereceye girenler: 1.Montaj - Ayhan Aliş “Dikkatsiz sen olursan eğer; kaza hep seni seçer”. 2.Üretim - Selahattin Aydın “Kazanın büyüğü, ihmalin küçüğü ile başlar”. 3.Montaj - Züleyha Öztürk “İşindeki en iyi dostun güvenliğin olsun”. ISG slogan contest winners: 1.Montage - Ayhan Aliş “If you are the one who’s careless; the accident will choose you best”. 2.Production - Selahattin Aydın “The big accident start with the small neglect.” 3.Montage - Züleyha Öztürk “Let safety be your best colleague”.


Marka Zİrvesİ’nde projeler anlatıldı Projects shared at the Brand Summit Bilkent Üniversitesi Marka Kulübü öğrencilerinin UNICEF işbirliği ile düzenlediği Türkiye Marka Zirvesi’nin sponsorlarından biri de Daikin Türkiye oldu. 15-16 Kasım 2014 tarihlerinde Bilkent Üniversitesi’nde gerçekleşen organizasyonun teması “Markalaşma Sürecinde Sosyal Sorumluluğun Önemi” idi. Zirvede konuşan Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, Daikin Grup felsefesindeki sosyal sorumluluk kavramını anlatarak Global Trainee, Sakura Kadın Girişimci Programı ve Türkiye’nin Canı gibi şirketin yürüttüğü ve desteklediği projeleri anlattı. Daikin Turkey joined the team of sponsors of Turkey’s Brand Summit, organized by Bilkent University Brand Club students with the cooperation of UNICEF. The theme of the organization, which took

place on 15-16 November 2014 at Bilkent University, was “The Importance of Social Responsibility in the Branding Process”. Speaking at the summit, Daikin Turkey CEO Hasan Önder explained the notion of social

responsibility in Daikin Group philosophy, and told about the projects like the Global Trainee, Sakura Women Entrepreneurship Program and Turkey’s Heart, which are organized and supported by the company.

İnşaat sektörünün önemlİ günü / Important day for the construction sector Türkiye’nin güçlü ve etkili markası Hürriyet, ekonomimizin amiral gemisi haline gelen inşaat ve gayrimenkul sektörü için “Sign of The City Awards” yarışması düzenledi. 6 Kasım 2014 gecesi Four Seasons Hotel İstanbul at the Bosphorus’taki gecede yapılan törenle ödüller sahiplerine verildi. Törenin platin sponsorlarından biri olan Daikin adına Genel Müdür Yardımcıları Tuna Gülenç ve Zeki Özen de “En İyi Mimari Tasarım” ödülünü Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası projesiyle ödülü hak kazanan TMB’ne takdim etti. Turkey’s powerful and influential brand Hürriyet organized the “Sign of the City Awards” for the construction and real estate sector, which has become the flagship of national economy. The prizes are given with a ceremony evening at the Four Seasons Hotel Bosphorus

Istanbul on 6 November 2014. On behalf of the ceremony platinium sponsor Daikin, Vice Presidents Tuna Gülenç and Zeki Özen presented “The Best Architectural Design” prize to the TMB (Turkey Contractors Union) for their Central Building project. 79


TARİH/HISTORY YAZI/ Article: NURAN SAVAŞ

TARİHE ‘İÇTEN’ BİR BAKIŞ

AN ‘INSIDER’S’ VIEW TO HISTORY

DÜNYANIN KADERİNİ BELİRLEYEN TARİHİ OLAYLAR, SAVAŞLAR, ANLAR BAŞLANGIÇLAR VE SONLAR… SELÇUKLU’DAN OSMANLI’YA, KURTULUŞ SAVAŞI’NDAN DÜNYA SAVAŞLARINA… HEPSİNİ HİSART CANLI TARİH VE DIORAMA MÜZESİ’NDE ÜÇ BOYUTLU OLARAK, TAM DA İÇİNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

HISTORICAL EVENTS, BATTLES, MOMENTS, BEGINNINGS AND ENDINGS WHICH DETERMINE THE WORLD’S DESTINY… FROM THE SELJUKS TO THE OTTOMANS, THE WAR OF SALVATION TO THE WORLD WARS… ALL CAN BE WITNESSED AT HISART MUSEUM OF LIVE HISTORY AND DIORAMA IN THREE DIMENSION. 80


n Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi, İstanbul’un tam ortasında yer alıyor. Çağlayan’daki adliye binasına çok yakın olan müze, Kültür Bakanlığı onayı ile kurulan özel müzelerden birisi. 6 katlı bir binada yer alan müzenin içeriği de, kuruluş öyküsü de onu özel kılan yönlerinden. Hisart Canlı Tarih ve Diorama

n Hisart Museum of Live History and Diorama is located right in the center of Istanbul. Situated in the vicinity of the Çağlayan Palace of Justice, the private museum is founded with the consent of the Ministry of Culture. The museum which extends on six floors is special in terms of its content as

Müzesi’nde, tarih “sıkıcı” kalıplardan çıkarken sıra dışı bir anlatım tekniği kullanılıyor. Kendi tarzında ilk ve tek olma özelliği taşıyan müze, tarihe olan ilgiyi artırmayı hedeflerken, farklı bakış açılarının da kapılarını açıyor. Ziyaretçilerini tarihin içinde masalsı bir yolculuğa çıkaran Hisart Canlı Tarih ve Diorama

well as its story of foundation. At Hisart Museum of Live History and Diorama, history goes beyond the “boring” routine, using an offbeat expressionism. The one of a kind museum aims to promote an interest towards history, opening up the way for different points of views. Taking the visitors on an epic journey,

Müzesi, Nejat Çuhadaroğlu’nun emeğini, sabrını, tutkusunu yansıtıyor. Çünkü, Nejat Çuhadaroğlu, 30 senelik maket tutkusunu, 25 senelik diorama yeteneğini, 18 senelik koleksiyoner kimliğini ve birikimini Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi ile tarih ve sanatseverlerle paylaşıyor.

Hisart Museum of Live History and Diorama reflects the efforts, patience and ambition of Nejat Çuhadaroğlu; for he is the one who shares his three decades old passion for models, 25 years of diorama talent and 18 years old collections with history and art lovers at Hisart Museum of Live History and Diorama.

81


KOLEKSİYONER BİR İŞADAMI Müzenin yaratıcısı Nejat Çuhadaroğlu aslında bir işadamı ve Çuhadaroğlu Holding’in CEO’su. Başlarda hobi olarak diorama yapmaya başlayan Çuhadaroğlu zamanla bu işe tutkuyla bağlanmış, kendi düşsel dünyasının yansımalarını bu beceriye katmış. Diorama gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikayenin üç boyutlu olarak modellenmesi, yani maketinin yapılması anlamına geliyor. Dilimize Fransızca’dan geçen sözcüğün anlamı, ‘içinden görünüm’. Yapılan iş aslında bir canlandırma olduğu için çok farklı konular

seçmek mümkün. Ancak müzenin yaratıcısı daha çok tarih ve savaş konularını seçmiş; çünkü bu konuların daha fazla hareket, daha fazla hayal gücü, daha fazla yaratıcılık ve hikaye barındırdığını düşünmüş. Diorama için öncelikle geniş bir araştırma ve hayal gücüne ihtiyaç var. Titiz ve kapsamlı bir çalışma gerektiriyor. Bir dioramaya başlarken, hem bir film yönetmeni, hem görüntü yönetmeni, hem de bir senarist gibi hareket etmek esası oluşturuyor. Önce hikaye araştırılıyor, hareketli ve zengin bir konu seçiliyor; sonra bu konuda araştırma

yapılıyor, kitaplar karıştırılıyor, görseller inceleniyor… Bu aşamadan sonra ortaya çıkan senaryo artık hayata geçirilmeye hazır! Dioramaların büyüklüğüne de kompozisyonun başka objelerle desteklenip, desteklenmeyeceğine de yapan kişi karar veriyor. Bu müzede ise bütün aşamaları gerçekleştiren sadece bir kişi. Arkasında çalışan büyük ve profesyonel bir ekip yok. Yaklaşık 18 yıldır diorama yapan Çuhadaro€lu, her aşamayı titizlikle kendi yapıyor. Özellikle yüzlerdeki ifadeler onun için çok önemli. Atölye olarak da müzenin 5’inci katını kullanıyor.

A COLLECTOR AND A BUSINESSMAN The museum’s founder Nejat Çuhadaroğlu is actually a businessman, namely the CEO of Çuhadaroğlu Holding. Engaged in diorama as a hobby in the beginning, he soon found himself devoted, and blended the reflections of his imagination to his talent. Diorama is the name given to three dimensional modelling of a real or fictional moment or story. The Word has its roots in French langueage and means “an insider’s view”. As this is basicly an animation, it is possible to choose many 82

different subjects. But the founder of the museum opted for history and battles, for he believed they incorporate much more dynamism, imagination, creativity and story. It takes a vast research and imagination to perform diorama. A meticulous and thorough study is essential. To start diorama, one needs to act like a director, cinematographer, and a scriptwriter all at once. First the story is studied, a dynamic and rich theme is determined, investigated, read and examined… After

that the scenario is ready to be brought to life! The size of the dioramas and whether they will be enriched with other objects are determined by the creator. In this museum, all stages are realized by only one person. There is no large or professional team behind. Making dioramas since 18 years, Çuhadaroğlu meticulously engages in every step. The facial expressions are particularly important for him. And he uses the fifth floor of the museum as his workshop.


83


HER KATA BİR TEMA Müzeye girdiğinizde kendinizi fantastik bir filmin setinde sanabilirsiniz. Adeta tarih yeniden canlandırılarak dünyanın farklı bir biçimde nasıl şekillendiğine tanıklık ediyorsunuz. Müzede Türk Tarihi için hayati önem taşıyan Kurtuluş Savaşı, bütün dünyanın akışını değiştiren Birinci ve ‹kinci Dünya Savaşı hatta Körfez Savaşı gibi dönüm noktalarını görmek mümkün. Müzede dünya tarihine etki eden pek çok medeniyet ve olaya ait askeri ve etnografik eserler de yer alıyor. Müzenin etkileyici girişinin ardından çıkılan her katta ayrı bir tema ve tarihi olayla karşılaşıyor izleyenler. Örneğin ilk katta ziyaretçileri bir Osmanlı karşılıyor. Bir üst kata çıkıldığında ise dünyayı, özellikle de Avrupa’yı yeni baştan şekillendiren Birinci Dünya Savaşı ile ilgili dioramalar ve objeler yer alıyor. Daha yukarılarda dünyanın gördüğü en büyük savaşlar tek tek canlanıyor… ‹kinci Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı ve Körfez Savaşı arz-ı endam ediyor bütün taraflarıyla. Müzede yer alan bütün canlandırmalar, obje ve koleksiyonlarla da desteklenmiş durumda. Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi’nde sergilenen eserler, savaşlarda kullanılan

askeri malzemelerin teknolojik gelişimlerini gösterdiği gibi, savaşlarla birlikte yaşanan sosyolojik, ekonomik ve kültürel etkileşimlerle savaşın görmek istemeyeceğimiz acı yüzüne de ışık tutuyor. Savaşların ne kadar yıkıcı olaylar olduğunu bir kez daha gösteriyor ziyaretçilere… Diorama, yani modelleme, dünyada yapı-

lan bir sanat; ancak böylesi bir müze fikri ilk kez hayata geçmiş. Bugüne kadar diorama daha çok sergilerde tamamlayıcı unsur ya da fantastik film setlerindeki büyüleyici mekanları yaratmak için kullanılan bir teknik olarak dikkati çekmiş. Bugün ise kendini bu uğraşa adayan bir işadamı sayesinde bambaşka bir anlama bürünmüş.

A DIFFERENT THEME ON EVERY FLOOR Once entered the museum, you might believe to be in a fantastic movie set. You witness the formation of a different world through recreation. The museum displays the all-important Turkish War of Salvation, the First and the Second World Wars which changed the course of history, and even the Gulf War. The museum also brings together military and ethnographic artefacts from many civilizations and events that shaped the world history. Following the impressive entrance, the museum visitors are faced with a different theme and historical event on each floor. The Ottomans welcome the visitors on the first floor. On the upper floor, there are the dioramas 84

and objects related with the World War I which entirely shaped Europe. Upper floors reanimate the biggest battles the world had witnessed. The World War II, the Korean War, the Vietnam War and the Gulf War are presented in detail. All

recreations in the museum are supported with objects and collections. The works displayed in Hisart Museum of Live History and Diorama demonstrate not only the technological improvement of military equipments, but also shed light on the bitter side of the wars through sociological, economic and cultural interactions. Wars are displayed in all their destruction… Although diorama or modelling is a global form of art, this museum is the first of its kind. Until now, diorama has been used as a complementing element in exhibitions or a technique to create enchanting fantastic movie atmospheres. But now, it has a brand new attribute thanks to a devoted businessman.


FANTASTİK DÜNYANIN KAHRAMANLARI Müzenin son katında yer alan kafeterya ise sürprizlerle dolu! Farklı bir tasarımla hazırlanan bu kat, kafeterya özelliğinin yanı sıra bir sergileme alanı olarak da kullanılıyor. Fantastik dünyanın en sevilen kahramanlarının yanı sıra Vikingler, Kızıl-

derililer, korsanlar ve gladyatörler gibi pek çok ilginç diorama bu katta sergileniyor. Ayrıca burada Indiana Jones, Yüzüklerin Efendisi ve Yıldız Savaşları gibi kalplerde yer eden Hollywood yapımlarından sahnelerin canlandırıldığı diorama ve figürleri

görmek büyük keyif… Müze, pazartesi hariç haftanın her günü ziyarete açık. Öğrenci, öğretmen ve akademisyenlerin ücretsiz olarak ziyaret edebildiği müzenin giriş ücreti, 20 TL olarak belirlenmiş. Tabii gruplara özel bir de indirim var.

PROTAGONISTS OF THE FANTASY WORLD The museum cafeteria on the upper floor is also full of surprises! Designed in a unique style, the café is also used as an area of display. In addition to popular fantastic heroes, many interesting dioramas of Vikings, Indians, pirates and gladiators are displayed here. It is a great pleasure to see dioramas and figurines from Hollywood productions such as Indiana Jones, the Lord of the Rings or the Star Wars… The museum is open every day except Mondays. The entry is 20 TRY, and is free for students, teachers and academicians. The groups can use a special discount as well.

85


MÜZİK sinema fair agenda MÜZİK sine agenda kitap sinema ajanda kitap kitap sinema ajanda ajanda k i t ap cinema boo k F U A R MUSIC cinema b o o k F U A R müzik cinema b ook F U A R MÜZİK sinema agenda kitap sinema

fair

Ayaklardaki zarafet…/ Elegance on the feet… 18’inci yüzyılın sonundan 20’nci yüzyılın başına kadar uzanan döneme ait ayakkabı, terlik, çizme, botlarla Osmanlı’da çok kullanılan nalınların yer aldığı “Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan” sergisi, Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’nde açıldı. 127 parçanın yer aldığı sergi 18’inci yüzyıldan başlıyor ve 1930’lara kadar geliyor. Sergi 31 Mayıs 2015’e kadar Sarıyer’deki Sadberk Hanım Müzesi’nde görülebilir.

Kısa Film Festivali başlıyor! Countdown for the Short Film Festival! Bu yıl 11’inci yaşını kutlayan Akbank Kısa Film Festivali, 16-26 Mart 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival kapsamında, “Festival Kısaları”, “Dünyadan Kısalar”, “Yarışma Dışı Seçki” “Kısadan Uzuna”, “Özel Gösterim” ve “Deneyimler” üst başlıklı bölümlerin yanı sıra atölye çalışmaları ve söyleşiler de yer alıyor. Ayrıntılı bilgi için: http://www.akbanksanat.com

“The Shoe, from Sadberk Hanım Collection” exhibition, which compiles shoes, slippers, boots, and traditional Ottoman clogs from the 18th century until the early 20th century, is opened at Vehbi Koç Sadberk Hanım Museum. The exhibition of 127 items begins from the 18th century and continues until the 1930’s. The exhibition can be visited at Sarıyer Sadberk Hanım Museum until 31 May 2015.

Akbank Short Film Festival will be held on 16-26 March 2015 for the 11th time. The festival is categorized under headlines as “Festival’s Shorts”, “Shorts from the World”, “NonCompetitive Selection”, “From Short to Long”, “Preview” and “Experiences”, in addition to workshops and interviews. For detailed information: http://www. akbanksanat.com

Milyarlık tekneler deniz dostlarını bekliyor/ Luxury boats await sea lovers CNR Avrasya Boat Show 2015 Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuvarları Fuarı, milyarlık tekneleri deniz dostları için yine karaya çıkardı. 8’incisi düzenlenen fuara 400 firma toplamda bin marka ile katılıyor. 14 Şubat’ta kapılarını açacak olan fuar, 23 Şubat’a kadar hem sektör temsilcilerini hem de deniz tutkunlarını İstanbul Yeşilköy’de CNR Expo Center’da ağırlayacak. 86

CNR Eurasia Boat Show 2015 Marine Vessels, Equipments and Accessories Fair debarked luxury boats once again for the sea enthusiasts. On the 8th year of the fair, 400 companies participate with 1000 brands. The fair will be opened on 14 February to welcome sector representants and marine fans at Istanbul Yeşilköy CNR Expo Center until 23 February.


MÜZİK sinema F U A Rfair MÜZİK sinema agenda fair cinema book ÜZİK sinema fair agenda kitap sinema ajanda ajanda k i t ap cinema b o o k kitap MUSICage ki t a p

ok F U A R MUSIC MUSIC cinema b ook MUSIC kitap sinema ajanda F U A R sinema Enerji ve havalandırmacılar Moskova’ya bekleniyorsunuz! Energy and air conditioner sectors are invited to Moscow! Enerji ve havalandırma sektörü Moskova’nın soğuğuna aldırmadan sıcak bir buluşma yaşayacak. Rusya’nın başkenti Moskova enerji, ısı ve havalandırma sektörü için önemli bir fuar olan Aqua-Therm Moscow’a ev sahipliği yapacak. 3-6 Şubat 2015’de gerçekleşecek olan fuarda ısıtma, su, sıhhi teknolojiler, klima, havalandırma ve havuzlar, saunalar ve spa ekipmanları üreten şirketler bir araya gelecek. Fuar hakkında ayrıntılı bilgi için www.aquatherm-moscow.ru/en adresini ziyaret edebilirsiniz.

The energy and air conditioner sectors are invited for a warm welcome despite the harsh cold of Moscow. The Russian capiatal will be hosting Aqua-Therm Moscow, a major union for the energy, heat and air conditioning sector. The fair will take place through 3-6 February 2015 with the participation of heating, water, sanitary technologies, air conditioning and pools, saunas and spa equipment companies. For detailed information, you may visit www.aquatherm-moscow.ru/en.

Verimlilik arayışları In search of energy efficiency Enerji verimliliği her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları işbirliğini içeren 34’üncü Enerji Verimliliği Haftası kapsamında düzenlenen Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı (EVF)’nın 6’ncısı düzenleniyor. 14-17 Ocak 2015 tarihlerinde İstanbul Yeşilköy WOW’da gerçekleşecek olan etkinlik, enerji verimliliği alanında Türkiye’nin en büyük ve önemli etkinliklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Adana IHS 2015 / Adana IHS 2015 Adana TÜYAP’da görülmesi gereken 3 fuar birlikte açıyor kapılarını. Adana Kent 2015, Adana İnşaat 2015 ve Adana IHS 2015 sektörel olarak da birbirlerini tamamlıyor. Isıtma, soğutma, havalandırma ve doğalgaz teknolojilerindeki yenilik ve gelişmeleri bir arada görme fırsatını sunan, bölgenin ve sektörün en dikkat çeken fuarları arasında yer alan Adana IHS 2015’in bu yıl da yenilenebilir enerji kaynaklarına dikkat çekecek. Fuarı 19-22 Şubat 2015’de ziyaret edilebilir.

Energy efficiency is gaining more and more importance every day. As part of the 34th Energy Efficiency Week, public, private and non-governmental organizations will come together fort he 6th Energy Efficiency Forum and Fair (EVF). The event, which is considered among Turkey’s major happenings in the energy efficiency field, will take place on 14-17 January 2015 at Istanbul Yeşilköy WOW.

Adana TÜYAP opens its doors for three fairs to be visited. Adana City 2015, Adana Construction 2015 and Adana IHS 2015 complement each other sectorwise. Offering an opportunity to witness innovations and improvements in heating, cooling, air conditioning and natural gas technologies at once, Adana IHS will once again draw attention to renewable energy resources as a prominent fair of the region and the industry. The fair can be visited between 19-22 February 2015. 87


MÜZİK sinema fair agenda MÜZİK sine agenda kitap sinema ajanda kitap kitap sinema ajanda ajanda k i t ap cinema boo k F U A R MUSIC cinema b o o k F U A R müzik cinema b ook F U A R MÜZİK sinema agenda kitap sinema

fair

Kurumsal iletişim veya halkla ilişkiler meraklılarına For corporate communication and pr enthusiasts

Bağımsız film yolculuğu başlıyor Indie film marathon starts

Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Semineri 7 Şubat 2015’te Galatasaray Üniversitesi Ortaköy Kampüsü’nde başlıyor. Seminere kaydı kabul edilecek 25 kişide, kurumsal iletişim veya halkla ilişkiler alanında çalışan ya da çalışmayı hedefleyen en az lisans mezunu olma şartı aranıyor. Toplamda 72 saat sürecek olan seminer, 6 hafta boyunca hafta sonları 9.30-16.30 saatleri arasında gerçekleşecek. Galatasaray Üniversitesi tarafından verilecek resmi sertifikayı almak için yüzde 80 devam zorunluluğu ve yapılan sınavda da başarılı olma koşulu var.

14’üncü !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 12-22 Şubat 2015’de gerçekleşecek. Festival etkinlikleri ve filmleri 26 Şubat-1 Mart 2015’te de Ankara ve İzmir’de tekrarlanacak. Farklı filmleri ve güncel temaları bir araya getiren festival, atölyeleri ve çeşitli etkinlikleriyle de ilgiyi hak ediyor.

Corporate Communication and Brand Management Seminar starts at Galatasaray University Ortaköy Campus on 7 February 2015. The seminar will accept 25 graduates, who are working or aim to work in corporate communication and public relation sectors. The seminar will continue for six weekends from 9.30 to 16.30 for a total of 72 hours. To be granted the official certificate by Galatasaray University, 80 per cent attendance and passing the final exam are compulsory.

The 14th !f Istanbul International Indie Film Festival will take place on 12-22 February 2015. Festival events and films will be repeated through 26 February-1 March 2015 in Ankara and İzmir. The festival deserves attention by bringing together original films, contemprary themes, workshops and various events.

“Bilim Tüneli” / “Science Tunnel” Teknoloji ve bilime meraklı, pozitif bilimlerle ilgilenen öğrenciler için iyi bir karne hediyesi de ‘Bilim Tüneli’ olabilir. Mall-Off İstanbul’da açılan ve 12 Şubat 2015’e kadar sürecek olan etkinlikte küreselleşen bilim, bilim etkileşiminde yeni nesil, multimedya gibi sergi içerikleri yer alıyor. Bilimi laboratuvarın dışına çıkaran bu sergi, 13 yılda, 18 ülkede 30 şehirde 10 milyondan fazla seyirci tarafından ilgiyle izlenmiş.

88

For students with an interest in technology and science, ‘Science Tunnel’ can be a great school report gift. The event, which brings together global science, new generation in interactive science and multimedia sections, will continue until 12 February 2015 at Mall-Off Istanbul. Taking science out of the lab, the exhibition has attracted huge interest of over 10 millions of audience from 18 countries and 30 cities during 13 years.


MÜZİK sinema F U A Rfair MÜZİK sinema agenda fair cinema book ÜZİK sinema fair agenda kitap sinema ajanda ajanda k i t ap cinema b o o k kitap MUSICage ki t a p

ok F U A R MUSIC MUSIC cinema b ook MUSIC kitap sinema ajanda F U A R sinema Gerçekten yaşıyor musunuz?/ Are you actually alive?

Sahne tozu /Stage dust

Aret Vartanyan 24 Ocak 2015 tarihinde İzmir Anemon Fuar Otel’de gerçekleştireceği workshop’la “Gerçekten Yaşıyor musun?” sorusunun cevabı katılımcılarla birlikte arayacak. Saat 13.00’de başlayacak workshop, zaman yönetiminden etiket kaygısına, sınırlarınızdan sorumluluklarınızın bilincinde olmaya, korku ve endişelerinizle başa çıkmaya kadar birçok konuya farklı bir perspektif getirmeyi amaçlıyor.

Tiyatro ve müziğin buluştuğu ‘Sahne Denilen Büyülü Kutu’ isimli çocuk oyunu İş Sanat’da 25 Ocak 2015’de premiyer yapacak. Şarkı, dans, oyunculuk ve sürprizlerle dolu olan oyun, karne tatili için de iyi bir seçenek oluşturuyor. Bu oyunla sahne arkasına doğru bir yoluculuğa çıkacak olan çocuklar, bir oyunun nasıl hazırlandığını görecek ve perde arkasının görünmez kahramanlarını keşfedecekler. Combining theatre and music, ‘The Magic Box Called the Stage’ children’s play makes its premier at İş Sanat on 25 January 2015. Brimming with songs, dances, acts and surprises, the play is also a good mid-term holiday event. The children are invited for a trip to backstage, witness the preparations of a play and discover the invisible heroes behind the curtains.

Aret Vartanyan will search the answer to the question “Are you actually alive?” with the participants at his workshop that will take place on 24 January 2015 at İzmir Anemon Hotel. Starting at 1pm, the workshop aims to bring a different perspective to a number of issues including time management, limitations, responsibility awareness, and managing fears and worries.

“Özgür kız” Bostancı’da / “Independent Girl” in Bostancı Reklamların özgür kızı, Nil Karaibrahimgil, Bostancı Gösteri Merkezi’nde İstanbullu hayranlarıyla buluşacak. Konser 28 Şubat 2015 saat 21.00’de başlayacak. The independent girl of the commercials, Nil Karaibrahimgil meets her fans at Bostancı Show Center. The concert starts at 9 pm on 28 February 2015. 89


MÜZİK sinema fair agenda MÜZİK agenda kitap sinema ajanda kitap kitap sinema ajanda ajanda k i t ap cinema boo k F U A R MUSIC cinema b o o k F U A R müzik cinema b o o k MÜZİK sinema agenda kitap sinema

fair

Joan Miro’yu gördünüz mü? / Have you seen Joan Miró?

Flamenko rüzgarı/ Flamenco fever

“Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisi SÜ Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM), devam ediyor. Barselona doğumlu Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró’nun olgunluk dönemi eserlerinden oluşan sergi, oldukça kapsamlı. Halen görmediyseniz 1 Şubat 2015’e kadar görebilirsiniz.

Dünyaca ünlü Flamenko gitaristi Paco Pena, yeni projesi “Flamencura” ile 12 Şubat’ta İş Sanat’ta olacak. Saat 21.00’den itibaren sahne alacak olan Pena, daha önce 2008 yılında gelmişti Türkiye’ye. Cordoba’da doğan dünyaca ünlü gitarist, 6 yaşından beri gitar çalıyor. İlk konserine 12 yaşındayken çıkan Pena, halen Londra’da yaşıyor. Bugün 72 yaşında olan ustayı sahnede izleme şansını kaçırmayın!

“Joan Miró. Women, Birds, Stars” exhibition continues at SÜ Sakıp Sabancı Museum (SSM). The exhibition consists of an extensive compliation of the maturity works of the Barcelona-born Catalan artist and sculptor Joan Miró. In case you have not seen it yet, you still have time until 1 February 2015.

World renowned flamenco guitarist Paco Pena will ve at İş Sanat on 12 February with his new project “Flamencura”. Pena will take stage at 9 pm in his second visit to Turkey after 2008. The Cordoba-born guitarist has been playing guitar since he was 6 years old and gave his first concert when he was 12. Pena still lives in London. Do not miss the chance to see the 72 year old musician on stage!

“Ressam ve Resim”/ “The Artist and the Art” Eleştirel ve dışavurumcu üslubu ile yarım yüzyıldır Türkiye’de kendisine özel bir yer edinen Ressam Mehmet Güleryüz’ün “Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi”, sergisi, İstanbul Modern’de 8 Ocak 2015’de açılıyor. Sergi, sanatçının 1960’lı yıllardan 2010’lu yıllara uzanan kariyerinin bir dökümü niteliği taşıyor. Sergi, 28 Haziran 2015’e kadar izlenebilir. 90

Making himself a special place in the Turkish art scene with his critical and expressionist style, the artist Mehmet Güleryüz’s exhibition “The Artist and the Art: Mehmet Güleryüz Retrospective” will be opened at Istanbul Modern on 8 January 2015. The exhibition is an inventory of the artist’s career from the 1960’s to the 2010’s. The exhibition will be open for visit until 28 June 2015.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.