Oyuncuların Dünyası - Eylül/Ekim 18 [00. Sayı]

Page 1

“ H E R Ş E Y T Ü R K V İ D E O O Y U N C U L A R I İ Ç İ N . . .”

OYUNCULARIN DÜNYASI

FAZLASI

TANITIM SAYISI

PC İNCELEME BATTLEFIELD 1 - KILLING FLOOR 2 - EURO TRUCK SIMULATOR 2 - ROCKET LEAGUE - GUNS, GORE & CANNOLI 2 - PLANETBASE - BUS SIMULATOR 18 || KONSOL İNCELEME DETROIT BECOME HUMAN || DOSYA KONUSU OD 101 OYUNCULARIN DÜNYASINI TANIYALIM || ASLA UNUTULMAYAN MAX PAYNE >>>

TM


/ oynclrndnysi

*Would you like to follow us?

BİZİ TAKİP ETMEK İSTER MİSİNİZ?*


BİR EDİTÖRÜN GİZLİ SAYFASI

Ufak ufak birkaç projeyle Oyuncuların Dünyasını oluşturmak, Türk video oyun sektörüne katkı sağlamak demektir. Gerçekleştirmekse bir Türk’ün en büyük hayalidir. Bu hayalin en büyük hedefiyse uluslar arası bir yapı oluşturmaktır.

OKTAY SELİM ÖZAN

* Motto: İtalyanca’da özdeyiş, slogan anlamına gelmektedir.

Nasıl başlasam yazıya diye düşünüyorum. Hep böyle olmakta gerçi, bir kere başladımı çorap söküğü gibi devam etmekte, yeter ki ilk harfi yazıp sonrasını anlam bütünlüğünü bozmadan düzgün bir şekilde sağlamak. Başlayalım... Teşekkürle başlamak istiyorum aslında. Bu satırları okuduğunuz Tanıtım Sayısının daha bitmemiş halini (21 sayfalık bir taslak) Eylül ayından önce issuu platformu üzerinden yayınladık. Deneme amaçlı da sadece birkaç caddeye ufak stickerlar yapıştırdık. Sonuç çok iyiydi. Dikkat çekmez, yapılamaz, okunmaz, kim kaldı ki dergi okuyan özellikle e-dergi… gibi mübalağalı sorulara maruz kalarak bir iş yapmaya çalıştık. Bu sorulara inat 21 sayfalık taslak sayımız 300 kişi tarafından okunmuş toplam 28 saat okunma süresi harcanmıştı. Girenlerin %46’i telefon, %50’si masaüstü, geri kalan %4’lük kısım da tabletten sayfalarımızı karıştırıp okudu. 300 kişiye, canı gönülden teşekkür ediyorum, Türkiye’de video oyun sektöründe bazı şeyleri değiştireceğimizi onayladığınız için. İyi ki varsınız. Okuduğunuz bu dergi bir e-dergi ve hep böyle kalacaktır ve asla para karşılığında okumayacaksınız, bedava olacaktır. Bunun nedeni de basılı bir dergiye ulaşamayan ama hep bir dergi okumak isteyen (özellikle video oyunlarla ilgili) video oyun severlere ulaşabilmek adına böyle devam edecektir. Eğer biz paralı olursak onların elinden dergi okuma hakkını alıyormuş gibi hissederiz, misyon ve vizyonumuza uymayan hareket yapmayacağımız için de, derginiz her zaman ulaşılabilir olacaktır. Oyuncuların Dünyası’nın bazı hizmetleri böyle olacak ama bazı projeleri paralı olacaktır (uygun bir fiyata tabi). Sektöre değer kazandıracak yapısal olarak farklılık sergileyecek birçok projelerden oluşacak “dünya” yaratacağız. Sırası geldiğinde projelerimizden bahsedeceğiz, ama şimdi değil. Bundan dolayı bizi takip etmeniz dileğiyle. Oyuncuların Dünyası isminin hikâyesiyle devam edelim; ufak projelerin birleşerek büyük bir proje olacağı bir yapı oluşturmak istemekteyim. Bunun içinde isim, gerçekleştireceğimiz ufak ufak projeleri kapsayan geniş kapsamlı bir isim olmalıydı. İsim konusunda acele etmedik, tam 3 ay üzerinde kafa yorduk ve sonucunda Oyuncuların Dünyası ismi gün yüzüne çıktı. Bu isim projelerimizi de temsil eden kapsayıcı bir isim olduğu için bizimde hoşumuza gitti ve bu isimle yola başlama kararı aldık. Sizce de isim nasıl, güzel mi? Projelerimiz biraz alışıla gelmişin haricinde bir düzeyde olacak. En basit örnek gözünüzün önünde olan bu e-dergi. Her zaman bedava

ve içi dolu dolu, kalitesi de piyasadaki dergilerden birazcık daha iyi olacaktır. Evrensel bir yapıya bürünmek bizim aslında en önemli hedefimiz, bunun içinde başlangıcı Oyuncuların Dünyası e-dergisiyle başlatmak istemekteyiz. Bu sayımızdan sonra yani birinci sayımızdan itibaren sayfalarımız birazcık daha iyi yönde tuhaf olacaktır. Bu tuhaflık bizi, yurt dışında yaşayan insanların da tanımasına vesile olacaktır. Bekleyin! İçerde bizi sizlere tanıtan içeriklere rastlayacaksınız, ilk karşılaşma olacağı içinde bu “tanışma” sayısında bizi tanıtan yazılar birazcık fazla olabilir ya da incelemelerimizin arasına serpiştirilmiş bizi biz yapan etkenlere rastlayabilirsiniz, şimdiden söyleyeyim de sonradan “vay efendim neden söylemedin, biz bilmiyorduk” demeyin. He burada, söz konusu bizi tanıtan içerikler sizi sıkmayacak düzeyde bir yüzeyselliğe sahiptir. Fazla sözü uzatmayı sevmem, bundan dolayı da içeride nelere rastlayacağınızdan hafif bahsedeceğim; Eski birkaç önemli oyunların incelemelerine rastlayacaksınız, onun haricinde Oyuncuların Dünyası’nı tanıtan -bizi biz yapan olgulara yer verdiğimiz- ufak bir dosya konusu mevcut. Bunların haricinde dünyadaki dergilerde yer alan, artık standart dediğimiz bölümlerde içeride mevcut. Dergiyi dergi yapan her ne kadar içerik dense de bize göre dergiyi dergi yapan okurlarıdır, onu takip eden “fan”larıdır. Benimsediğimiz “Her şey Türk video oyuncuları için…” mottomuz* doğrultusunda sizlerden istediğimiz ufak bir durum var. O da şu demek oluyor; her üç sayıda bir sizin bize göndereceğiniz “dergimizde şu bölümde olsun, faydası da bu olur” mailleri aracılığı ile derginizi güçlendirebileceksiniz. Ayrıca, incelemeler konusunda da fikir alış-verişi yaparak o konu da da güçlü bir yapıya bürünmek istemekteyiz. Unutmayın, dergiyi biz hazırlıyoruz ama dergi tamamen Türk video oyuncularına ait, yani sizlere. Bundan dolayı incelemelerimiz konusunda fikir alış-verişi yapmak, incelemelerde bu da olsun dediğiniz her hangi bir fikir bize yol gösterebilecek, kesin bilgilere sahip olacaktır. Sözü fazla uzattım sanırım, şimdi sizi içeriye, kendimizi size tanıttığımız “tanışma” sayısına (yani sıfır’a) davet ediyoruz. Yakında tekrar görüşmek dileğiyle, Oyuncuların Dünyası takımı adına iyi eğlenceler ve okumalar dilemekteyim. Saygılarımla. Biterken çalıyordu: Karsu - Her Şeyi Yak |EYLÜL 18 | 03


00 SAYIMIZDA YAPTIKLARIMIZ

OYUNCULARIN DÜNYASI

İ Ç İ

MARKA SAHİBİ

03.

00 SAYI

OKTAY S. ÖZAN

YAZI İŞLERİ

OĞUZ M. YILGIN oguz.yilgin@oyuncularindunyasi.com.tr SEDEF ÇİÇEK sedef.cicek@oyuncularindunyasi.com.tr ASUMAN S. AVCI asuman.avci@oyuncularindunyasi.com.tr

N

D E

K

İ

L

E

R

SAYFA

S A Y

F A S I

N

I

N

A

F

F

İ

L

İ

B A Ş L

I Ğ I

Bir Editörün Gizli Dünyası

07. - 08.

SAYFA

Sektörel Haberler

10. - 11.

SAYFA

Sizden Gelenler

BÖLÜM SORUMLULARI

MAHİR KAPLAN (HABER) mahir.kaplan@oyuncularindunyasi.com.tr RIFKI GÜZELGÜN (İNCELEME) rifki.guzelgun@oyuncularindunyasi.com.tr

P C

EDİTÖRLER

İ N C E L E M E

12. - 13.

SAYFA

Battlefield 1

14. - 15.

SAYFA

Killing Floor 2

16. - 17.

SAYFA

Euro Truck Simulator 2

18. - 19.

SAYFA

Rocket League

20. - 21.

SAYFA

Guns, Gore & Cannoli 2

SEDEF GÖKSU ik@oyuncularindunyasi.com.tr

22. - 23.

SAYFA

Planetbase

DENETİM

24. - 25.

SAYFA

Bus Simulator 18

ATAKAN ALTUN KAAN R. ALTUN ALPER K. TERS MUSTAFA K. ALPARSLAN SABİHA G. GÜZEL TARHAN ORHAN YAKUP KIRCA

REKLAM

AYNUR KALAMIŞ reklam@oyuncularindunyasi.com.tr

İNSAN KAYNAKLARI

ALİ KALAN RIFKI SONEL denetim@oyuncularindunyasi.com.tr

OYUN TALEP ATAKAN BARIŞOĞLU anahtar@oyuncularindunyasi.com.tr GÖRSEL YÖNETMEN OKTAY S. ÖZAN

“Güzel bir macerayla başladık bu yola. Bizi desteklemek isterseniz arkadaşlarınıza tavsiye edin, yeter.”

YÖNETİM ADRESİ

YENİ MAHALLE BALIKESİR CADDASİ AĞIT SOKAK NO:3A - 34880 KARTAL-İSTANBUL/TÜRKİYE

İNTERNET SİTESİ www.oyuncularindunyasi.com.tr E-DERGİNİN YAYINLANDIĞI PLATFORM www.issuu.com

“GEÇMİŞİ SAYGI VE MİNNETLE ANIYOR, GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ.”

KONSOL İNCELEME 26. - 30.

SAYFA

Detroit: Become Human

D O S YA K O N U S U 32. - 35.

SAYFA

OD101 - Oyuncuların Dünyası’nı Tanıyalım

A S L A U N U T U L M AYA N 36. - 37.

SAYFA

Max Payne

22. - 23.

SAYFA

Bilgisayar Dışı Ekran

24. - 25.

SAYFA

Köşe Yazısı

UYARI İŞARETLERİMİZ VE ANLAMLARI OYUNCULARIN DÜNYASITM elektronik dergisinde yer alan görseller, ilgili markaların sahiplerine aittir.

18 Yaş ve üzeri oyunculara hitap etmektedir.

OYUNCULARIN DÜNYASITM tarafından yazılan yazıları kaynak göstermek koşuluyla her yerde paylaşabilirsiniz (maksat şanımız yürüsün).

16 yaş ve üzeri oyunculara hitap etmedir. Kan ve Şiddet içeren unsurlar oyunda mevcuttur.

Oyunda Argo kelime/kelimeler içeren diyaloglar mevcuttur. Cinsel öğeler oyunda mevcuttur. Parlak ışık ve yoğun parlaklık öğeleri mevcuttur.


Bizi ilk projemizde yalnız bırakmadığınız için size ufak bir sürprizimiz var. Sürpriz bir şey için bir QR Kod okuyucu programı yardımıyla okutunuz:

Bu kampanyadan yararlanmak için sosyal ağ sitelerinde bulunan Oyuncuların Dünyası hesaplarından birini takip etmeniz ve arkadaşlarınızı davet etmeniz gerekmektedir. Davet ettiğiniz hesapları ve kendi hesabınızı sosyal@oyuncularindunyasi.com.tr adresine bildirmeyi unutmayınız (ekran görüntüsü göndermek koşuluyla).


BİR RİCA Derginiz hakkında ne düşündüğünüzü, derginiz de ne görmek istediğinizi ve en önemlisi derginiz ile ilgili

ELEŞTİRİLERİNİZİ elestiri@oyuncularindunyasi.com.tr adresi aracılığı bize iletiniz.

LÜTFEN

UNUTMAYINIZ!

OKUDUĞUNUZ E-DERGİ TÜRK VİDEO OYUNCULARI İÇİN BEDAVA HAZIRLANIP YAYINLANAN BİR HİZMET ÜRÜNÜDÜR. BUNDAN DOLAYI

ELEŞTİRİLERİNİZ BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR, BUNDAN DOLAYI: DERGİNİZ SİZİN KATKILARINIZLA DEĞERLİ BİR HÂL ALACAKTIR. Her 3 sayıda 1, eleştirilerinize göre derginize değişiklikler uygulayacağız. Tanıtım sayısından sonra ki sayıda ilk değişiklikler gerçekleşecektir.


SEKTÖREL HABERLER

MAHİR KAPLAN

Tanıtım sayımızın haber bölü- (bizim bir görevimiz varsa sizinmünden merhabalar efendim, de vardır. Çünkü bu danışıklı-dövüş sistemidir) derginizi çevreOyuncuların Dünyası olarak hiç nize göstermeniz, evet sadece kimsenin yapmayacağı deli bir iş gösterin. Bahsetmeyin. Sadece yaptık; bedava e-dergi projesi. “geçende bir e-dergiye rastlaHem de öyle koftiden, sıradan, dım. Bi baksana u dergi hakkıngörselleri görsel olmayan, içeriği da, senin fikrin nasıl?” deyip linki içerik olmayan, yazılarıysa imlâ- arkadaşınızla paylaşmak. lardan geçilmeyen e-dergilerden farklı ve bir o kadar dolu bir pro- Yan sayfada yer alan görsellje başlatmak istedik. Bilmiyoruz, de bahsettiğimiz bu durum da iyi mi ettik kötü mü ettik, bunu da danışıklı-dövüş sistemine göre sizler göstereceksiniz bize. Hem uygundur. Unutmayın, bu haokunma sayısı olarak hem de zırladığımız dergi sizin derginiz. bize geri dönüş olarak. Siz bize Sadece biz hazırlıyoruz ama siz davranışlarınızla anlatacaksınız. geliştirip yücelteceksiniz. ...

...

Efendiler, bizler ülkemizi temsil etmek için elimizi taşın altına ciddi bir biçimde koyarak ülkemizde daha e-dergi faktörünün gelişmediği dönemde bir e-dergi projesi başlattık. Korkuyor muyuz? Hayır. Çünkü biliyoruz ki kaliteli bir hizmet mutlaka değer kazanır, benimsenir ve sahiplenilir. İşte o zaman gerçekleştirmek istediğimiz faktörler devreye girerek bizi biz yapan “milli duygu” gün yüzüne çıkacaktır.

Tanıtım sayısı olunca köşe yazısı kıvamında oldu Haberler bölümünün ilk yazısı, lütfen kusuruma bakmayın. İlk sayımızda Haberlerimizde bizimle ilgili bir haber göreceksiniz, sonrasında Türkiye’deki video oyuncularla ilgili istatiksel verilere dayanan bir haber (Newzoo’dan Cleo’ya teşekkür ederiz). Sağda solda duyduğumuz ve gördüğümüz birkaç ufak tefek haberlere yer verdik.

Bir sonraki sayımız olan birinci sayımızda görüşmek dileğiyle, Sizlerin üzerine düşen görev ise iyi eğlenceler. |EYLÜL 18 | 07


SEKTÖREL HABERLER 2018 yılı, video oyun yapımcılarına ve dağıtımcılarına milyon dolarlar kazandırdı. Evet, araştırmaya göre Hollywood’un yıllık kazancının 10 katı bir gelir elde ediliyor video oyun sektöründe. Şaka değil gerçek. Yan tarafta gördüğünüz istatiksel olarak paylaşılan görselde Türkiye Ortadoğu ortalamalarında (keşke Ortadoğu baz alınmasaydı bu istatiksel çizelgede) 1. sırada. Evet, birinci sıradayız video oyun alımı konusunda. Sektöre cebimizden aktardığımız para tam olarak 878 Milyon $. Newzoo’dan Cleo Sardelis’e göre Türkiye’deki oyun sektörü Dünya çapında 18. sırada. Bu durum şu anlama gelmektedir; Türk oyun pazarı yavaş yavaş yurt dışındaki oyun yapımcılarına kendisini göstermeye başladı. Üzerimize düşen görev ise Türkçe bir oyun oynamak istiyorsak emeğin karşılığını hak ettiği değerde vermektir.

Siz bu yazıyı okurken çıkmış olacak ama biz yine de yazalım dedik: Nintendo, Türkiye pazarına tekrar girmeye hazırlanırken Guns, Gore & Cannoli 2, Nintendo Switch’e çıkmış olacak (2 Ağustos 2018).

HEYECANLIYIZ!

Türkiye’de olması gereken şeyleri gerçekleştirmek için canla başla çalışarak sektörel yatırımlar gerçekleştirmek, bizim birinci hedefimizdir. Millet olarak gerçekleştirdiğimiz geçmişimizde onurlanacak ve gururlanacak imzalar mevcuttur ve biz de neden bu başarıların yanında video oyun sektörü konusunda da bir başarımız olmasın diye düşündük. Şimdiden söylemek isteriz ki; İçimizdeki ateş sönmeden devam edecek ve sizleri onurlandıracak işlere imza atacağız. Bunun başlangıcı da elinizdeki mobil cihazlarda olan bu e-dergi.

li bir yapı meydana çıkmaz... denilen olumsuz düşünceleri bertaraf ettik! Bundan doalyı heyecanlı ve mutluyuz. Issuu.com verilerine göre bu sayımızın sayfa tasarımlarını paylaştığımız “bitmemiş” örnek sayfa tasarımları 500 tekil ziyaretçi tarafından iyaret edilmiş. Bu ziyaretçilerimiz toplam 36 saat okuma zamanı harcamışlar. Daha bitmemiş olan bir derginin bu ziyaretçi sayısına ulaşması (2 haftada) bizi heyecanlandırmakta ve gururlandırmaktadır. Verdiğimiz emek karşılık bulmakta ve bu bize doğru yolda olduğumuzu göstermekte.

Oyuncuların Dünyası olarak şimdi- Türk video oyun severlere saygıla duden; yapılamaz, dikkat çekmez, kimse yurmaktayız. okumaz, basılı bir dergi gibi kalite- “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE.”

Kripto Para Çılgınlığı Video Oyunlara Da Bulaştı Valve Abstractism adlı oyunu Steam mağazsından kaldırdı. Gerekçe ise oyunu oynarken arkafonda kripto madenciliği için sistemimizi kullanması. SidAlpha adında bir Youtube kullanıcısı oyunu oynarken işlemci ve ekran kartının değerinden fazla çalıştığını oyun severlerle paylaştı. Bu durumu gören bir Steam kullanıcıysa Valve’e bildirimde bulundu ve yetkililer incelemelerini tamamladıktan sonra oyunun fişini 08 | EYLÜL 18 |

çekti. Bunun üzerine oyunun yapımcısından gelen mesajda şunlar yer aldı: “Bitcoin’in modası geçtiği için oyunumuzu Monero Coin* madenciliği için kullanıyoruz. Oyunumuz kripto para madenciliği yapmaz, siz oyunu yüksek grafik ayarlarda oynayarak işlemci ve ekran kartınızı yoruyorsunuz.” *Monero Coin bir açık kaynaklı Kripto Para birimidir.

Mutlu ve gururluyuz. Sizin de olmanız için mutlu olduğumuz haberi sizinle paylaşıyoruz; Oyuncuların Dünyası ismi artık marka.

adına geçtiğimiz Nisan ayında başvuruda bulunduk ve sonucunu da yakın bir zamanda aldık; artık markayız!

Türk Patent Enstitüsüne şahıs olarak başvurarak ismimizi video oyun sektörü haricinde, başka projelerde kullanılmaması ve gerçekleştirmek istediğimiz projeleri korumak

Bizler, Türkiye’deki video oyun sektörünü ilerletmek adına gerçekleştireceğimiz projeleri isim ve plan olarak şimdiden korumak istedik. Ne de olsa Herşey Türk video oyuncuları için...

Nintendo Türkiye piyasasına Yunanistan merkezli CD Media şirketi tarafından girmiş bulunmakta. Uzun bir aradan sonra eski dostu yeni yüzüyle görmek bizi mutlu etti (kimi etmedi ki). Etti ama fiyatıyla bizi az biraz da üzdü. Tamam, ilk adımda bu kadar yüksek bir fiyatla çıkmasını beklemiyorduk ama sonradan zamanlanacağını tahmin ediyorduk. Neyse, oyunlarıyla birlikte şimdiden lüks tüketim malı olarak raflarda yerini alan Nintendo Switch garantisiz fiyatıyla 1800 TL olarak karşımıza çıkmıştı. Eğer Türkiye distürübitörlü (dağıtımcı) garantili istiyorsanız garantisiz fiyatının üzerine 500 TL ekleyin.


“ HER ŞEY

TÜRK VİDEO OYUNCULARI İÇİN...


mektup@oyuncularindunyasi.com.tr adresi aracılığı ile bize elektronik posta gönderebilirsiniz, sırf muhabbet için.

SİZDEN GELENLER Merhaba sevgili Oyuncuları Dünyası sakinleri. Sıfırıncı sayımız olan bu “Test” sayısında sizlerle ilk kez karşılaştığımız için çok heyecanlıyız. Bu heyecanımıza ortak olan ve bizi ilk defa bu sayıyla tanıyacak olan sizlerden daha önce sosyal medya hesaplarımızdan istediğimiz “bize sorularınızı gönderin, içtenlikle cevaplayıp derginizde paylaşalım” reklam cümlesini (evet, sizden elektronik posta gelmesi için ufak bir mevlada sosyal medya sitelerine bu cümleyi ve iletişim adresini içeren görsel paylaştık. Ayrıca büyük olasılıkla şuanda da bu dergiyi reklam aracılığı ile ulaştınız) paylaştık ve sizlerde beklediğimiz soruları bize gönderdiniz. Bizi yalnız bırakmayan meraklı okurlarımıza ve destek sunan çevremize çok büyük bir teşekkür borçluyuz. Sizlerin sayesinde derginizin test sayısının büyük olan eksik parçasını tamamlamış olduk, sizleri. Oyuncuların Dünyası olarak keyifli okumalar diler, hayatınızda hep eğlenceli vakitler geçirmenizi dileriz. Merhaba, Merhaba sevgili Onur, Sizlere Kartal-Kadıköy metroyu kullanırken rastladım (Stiker yapıştırılmıştı bir durağa). Sosyal medya aracılığı ile de ilk sayınızın haberini aldım. Merak ettim açıkcası, diğer video oyun dergileri ile aranızda bir fark olacak mı? Günümüzde malumunuz basılı dergiler kâr elde edebilmek için bazı kısıtlamalara giderek ayakta durmaya çalışmaktalar. Siz nasıl bir yol izlemeyi planlamaktasınız bu doğrultuda? Sektöre madem yeni bir halka girdi bunları merak eden birisi olarak size sormak istedim. O stikerları kimin yapıştırdığını bilmekteyiz. Ona teşekkürler, onun sayesinde bizi tanıma fırsatın olacak. Evet, gelelim asıl soruna... Farkımız olacak, hazırladığımız dergi aslında sizin derginiz olacaktır. Yani bu şu oluyor; biz her 3 sayımızda bir sizin fikirlerinizle ve düşüncelerinizle hareket ederek “en iyi online dergi” olma peşinde koşacağız. Bunu yaparken de tek bir sayfada hem Türkçe olacak hem de İngilizce. Yani siz Türkçe’sini okurken yurt dışındaki video oyun severlerde bir Türk dergisini “Türkçe” kelimelerin olduğu sayfasını hemen yanındaki uluslar arası bir dil olmuş olan İngilizce’yle de okuyacak. En büyük farkımız bu olacak.

Merhabalar, Merhabalar Serkan,

racaklar sorusu aklıma geldi. Çelişkiler çelişkiler üzerine yaşamışsın sevgili Ümit, vallahi kusurumuza bakma Açıkcası heyecanlandım sizlere sosyal bu kadar çelişkili anlar yaşattığımız için. medyada rastlayınca. Merak ettim, nasıl Utandık. bir iş çıkaracağınızı ve sizi takip etmeye başladım. İlk sayınızı hazırladığınızı du- Sormak istedim; nasıl bir iş çıkaracaksınız, yunca da, yeni bir “kan”ın parçası olmak kendinizi diğer video oyun dergilerinden için bu mailli hazırlayıp attım size. İyi yap- sıyırabilecek misiniz? mış mıyım? İlk zamanlarda tabî ön planda olmayaİyi yapmışsın tabi, ne kadar mutlu olduk cağız. Hani “ulaşabildiğimiz kadar” bir anlatamam senin gibi birinin bize pos- okuyucu kitlesi tarafından takip edilirta göndermesine. Bize hep gönder, hep sek işin rengi baya değişir. Düşünsene gönder ki bizde en içten bir şekilde ce- seninle birlikte projelerini destekleyen vaplayıp derginizde yayınlayalım, sevgili birçok insan sırf sana inandığı için seni Serkan. takip ediyor. Ne onur ve gurur verici bir duygu olur. Değil mi? Biz aklımızdaki proPlanlarınızın ve projelerinizin ne olacağını jeleri gerçekleştirirken bizi takip eden açıkcası merak etmekteyim. Biraz bahset- Türk video oyun severleri de düşünerek meniz mümkün mü acaba? hareket edeceğiz. Eh bu da hatrı sayılır Tabî bahsedebiliriz ama senden başka in- bir oyuncu kitlesi anlamı taşıyacak. Bizsanlarda okuyacağı için derginizi birazcık de bunu düşünerek bütün yatırımlarımızı projelerimizi çalıp kendilerinin fikriymiş video oyunlar için yapacağız. Yani bu şu gibi hareket edebilirler. Bundan dolayı anlamı taşımıyor; sadece e-dergi projesi. bizi sosyal ağlarda yer alan hesabınızla Evet, aklımızdaki ilk projemiz bir e-dergi takip edersen zamanı geldiğinde projele- yaratmaktı, onu da okuyucusuyla birlikte rimizden anlık haberdar olabilirsin. Daha geliştirmek istiyoruz. Ama gerçekleştirehiç birşey hazır değilken anlatmak elimiz- ceğimiz proje sadece bir e-dergi yaratdeki değeri kaybetmemize neden olur. mak değil! Yoksa neden kapsamlı bir isim araştırmasına girelim sevgili okuyucular. Serkan Bora – İstanbul Umarım cevabım yeterli gelmiştir Ümit.

Derginizi beğendiyseniz bizi sosyal ağ hesaplarınız aracılığı ile takip edin, sizin fikirleriniz ve düşüncelerinizi 3 ayda bir derginizde gerçekleştireceğiz. Biz yönlendirmeyeceğiz derginizi, sizler yönlendireceksiniz.

Sizden aldığımız “gazla”da Türk video oyun sektörünü endüstriye çevirecek adımlar atacağız. Bunlar elbet zamanla olacak projelerdir ve bundan dolayı bizi Merhaba ilgili kişi, izlemeye/okumaya devam edin. Merhaba, Kocayürek bey, merhaba! Ayrıca bedava oyun verecek misiniz ya da poster? :) Bunun için farklı bir düşüncemiz var efenim, en yakın bir zamanda haber verilecektir. Bizi sosyal ağlarınızdan takip edin. Görüşmek üzere Onur, senden yeni elektronik posta beklemekteyiz. Onur Akın – İstanbul 10 | EYLÜL 18 |

İlk sayınızda şimdiden başarılar. Çok teşekkür ederiz Kocayürek insan, bizi yalnız bırakmadığın ve bize kendimizi ta“VOD nedir?” soru cümlesini barındıran nıtmamazı yarayan soru sorduğun için. reklamınızı görünce “Ne olabilir bu kelime” diye düşündüm. Açıkcası aklıma da Ümit Kocayürek – İstanbul gelmedi video oyunlar üzerine bir çalışma olduğunu. Dondurma ismi geldi, telefon Merhaba, uygulaması olabilir diye düşündüm ama Merhaba sevgili Aslı hanım, sonra “error” vermemek için sizi internette araştırdım. İlk sayınızı hazırladığınızı Sosyal medya sitelerinde dolaşırken #vodduyurduğunuzda da acaba nasıl bir iş çıka- nedir hashtag’inize rastladım. Merak et-


tim ne olabilir diye. Araştırırken de ilk sayı duyurunuza rastladım. Teşekkür ederiz efenim bizleri merak ettiğinizi için, demek ki sosyal medyaya yapacağımız her adım bize bir kişi kazandıracak (ya da daha fazlasını, evet.). Buraya bize not: Sosyal ağlara azıcık ağırlık verelim. Video oyunları çok severim. Kendimi bildim bileli de oyunlar oynarım. Şu aralar ne bilgisayar da oyun oynayabiliyorum ne de konsolumda. Telefonumda yüklü olan Terraria da vakit geçiriyorum artık, bazen de Fallout Shelter ve Limbo oynuyorum (Limbo yu bilgisayar ve konsol da bitirince telefonda onunla fazla vakit geçiremiyorum Fallout kadar). Kendi adıma konuşayım efenim. Ne yalan söyleyeyim ben de kendimi bildim bileli video oyun oynarım. İlk maceram bir komşumuz vasıtasıyla oldu. Onda Commadore 64 görmüştüm (90’lıyım efenim bu arada). Ondaki oyunları oyuyordum. Komşu ziyaretine gidip koca gün evdeki tek televizyon karşısında 64’te oyun oynuyorduk. Sonra birgün annem işten eve gelirken Atari getirdi. Getirme olayı da şöyle oldu: ya bu çocuk hep komşuda, ayıp olur artık bir Atari alayım da yanlış anlaşılmasın. Getirdiği günü dün gibi hatırlarım. O gün annem sabahçıydı saat 15.40 ta caddenin karşısından gelmesi gereken kadıncağızı caddenin yukarısından tek elinde Atari kutusunu taşıyarak gördüm. Oynadığım “9 aylık” ‘turnuva’sını bırakıp anneme koştum. Elindeki Atari ağır geldiği için tek koluna (1.55 m. kadın, daha ne beklersin ki?) aldım Atariyi beraber eve doğru yürüdük. Sokaktaki arkadaşlarım tabi bana bakıyor “annesi Atari almış olum” diye. Bendeki hava bin beş yüz olum... Neyse bendeki video oyun “aşk”ı da böyle başladı. Şu aralar ben de Terraria’yı oynuyorum. Kerata telefonda güzel oynanıyor. Siz bu aralar ne oynamaktasınız? En sevdiğiniz oyun hangisi (son 6 ayda)? Aslında fazla oyun oynayamıyorum, malum derginizi hazırlama telaşı olunca oyunlara pek bir fırsat kalmıyor, oynamak için. Ama en sevdiğim oyunlar şunlar: Mad Max, Max Payne 3, GTA 5 ve Prisone Architect Aslı Gök - İstanbul Merhaba, Merhabalar Asuman Hanım,

natlardan mezun birisinin, tiyatro ve dizi oyuncularının hikâyelerini paylaştığı, vizyona girecek film ve tiyatroları eleştiren bir yapı olduğunu düşündüm. Ne yalan söyleyeyim şaşırdım video oyunlar üzerine bir çalışma olduğunu duyunca. Aslında bunu söylemek için size bu maili atıyorum. Evet, asıl beklediğim soruyu Asuman hanım göndermiş sevgili okurlar. Biz bu ismi bulurken acaba nasıl bir ilk tepki alırız diye düşündük ve soruşturduk Google dayıyla birlikte. Karşımıza da dizi ve filmlerde oynamış tiyatro sanatçılarının biyografilerini yazan siteler çıktı. Acaba dedik, bizde böyle anlaşılabilir miydik? Neden olmasın diye düşünürken, sen bize bunu yazdın ve düşüncemizin yerli bir neden olduğunu gördük. Teşekkür ederiz efenim bize bu soruyu sorduğunuz için. Hayır, tabi ki de video oyunlar üzerine bir çalışma olacak bu isim altında. Saygılarımızla. Umarım istek ve arzularınız gönlünüzce olur. Severek izleyeceğiz. Çok teşekkür ederiz, sağlıcakla kalın. Arada bize yazmayı unutmayın, ilk dostluklar unutulmaz. Sizi unutmak istemiyoruz. Asuman Kara – İstanbul Merhaba, Merhaba sevgili Hatay’lı dostumuz Hakan, Hatay’dan selamlar İstanbul’a... Orada havalar nasıl sevgili Oyuncuların Dünyası tayfası? Burası çok sıcak, acayip bir sıcaklık var. Kısa keseyim girişi asıl konuya döneyim. Evet, bizce de kısa kesiniz sevgili Hatay’lı dostumuz. Şayet uzun yazacağınız sorunun cevabını yazarken biz burada eriyor olabiliriz (Oyuncuların Dünyası’nın Hatay’a ulaşması bizi şaşırttı vesselam). Abi, nedir bu “Her şey Türk video oyuncuları için...” cümlesi? Burada kastettiğiniz durum veya düşünce nedir? Bu cümle bizim misyon ve vizyonumuzu özetleyen geniş kapsamlı ve tamamen bizi yansıtan bir cümle. Biz Türk’üz, hizmetimiz aslında Türk video oyuncuları için... Eee? O halde bizi özetleyen ve kendisini Türk hisseden herkese hitap edeceğimiz için böyle bir cümle ile karşınıza çıkmak istedik. İyi değil mi? Bizi biz yapan türk’lüğümüz değil mi? Gurur vermiyor mu yoksa?

Hakan, en derin saygı ve sevgi asıl bizden sana. Bize sloganımızın anlamını açıklamamıza fırsat verdiğin için. Senin sayende açıkladığımız için biz sana büyük teşekkür ederiz. Hatay’a sevgilerle... İlk ve son Hatay’ın Cumhurbaşkanı kimdir? Ben onun ismindeki bir lisede okudum. İlk ve son Cumhurbaşkanınıza selam olsun, geçmişte sizi topraklarımıza katan büyük adamlara selam olsun. O toprakların Türkiye sınırına dahil olmasını hayal eden ama göremeyen şahsı muhtereme, ATATÜRK’e selam olsun. Hakan Karabatman – Hatay Merhaba, Merhaba Yiğit... Hoşgeldin. Şuanda Türkiye’de iki tane video oyunlar üzerine iş yapan dergi var. Birisi Level diğeri Level’dan ayrılan eski yazarların oluşturduğu Oyungezer. Piyasa sizce bir üçüncüyü kaldırabilir mi? Düşünceleriniz nelerdir bu konuda? Bizce üç değil 5-6 dergiyi de kaldırır. Evet, “pasta” biraz bölünecek ama her derginin ulaşabileceği potansiyel video oyuncuları düşününce o pasta iyi ki bölünmüş derim. Biz gerçi her zaman dijital olacağız ama basılı olan dergi piyasası her zaman birkaç dergiden fazla dergi kaldırabilir. Level ve Oyungezer’i bilirim. Bir zamanlar onları takip etmişliğim bile var ama artık farklı olmalarını düşünmekteyim. Çünkü zaman hızla değişmekte. Daha dün 18 yaşındayken şuanda 27 yaşındayım. Ne ara geçti bu yıllar? Bu arada Steam platformunuzda kaç oyun var? En çok saat harcadığınız beş oyun nelerdir (saatleriyle belirtmenizi çok isterim, merak güzel bir şeydir)? 8 yıllık Steam kullanıcısıyım ve profilimde şuanda 801 oyun var. Evet, 801. Ekip içerisinde sadece Steam platformunda ben de en çok oyun var. Mutluyum ve gururluyum. Yıllar boyunca yapmış olduğum alış-verişler neticesinde bir video oyun yapımcısına emeklerinin karşısını düzgün verebildiysem ne mutlu bana. En çok saat harcama konusunu ben yine kendimden örnek vereceğim, 8 yıllık bir hesapla oynadığım 5 oyun: 1- EVE Online (1492 saat) 2- Killing Floor (1007 saat) 3- Prison Architect (936 saat) 4- Team Fortress 2 (462 saat) 5- Euro Truck Simulator 2 (229 saat)

En derin saygı ve sevgilerimle, iyi çalışmaİsminizi ilk duyduğumda kesin Güzel sa- lar. Yiğit Can Erbudak - Kocaeli |EYLÜL 18 | 11


PC İNCELEME

Modern savaşı bırakan Battlefield bizi bu sefer Arap çöllerine, Gelibolu’ya ve daha nice yeni cephelere davet ediyor. Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

DICE EA PC, XBOX ONE ve PS4 AKSİYON

“Her yer toz duman içinde, çevremden haykırışlar top ve tüfek sesleri arasında yüz tutmuş bir kumaş gibi silik bir şekilde kulaklarıma gelmekte. Tanrım, bu nasıl bir cehennemdir ki insanlar birbirini öldürmekte? Bir hiç uğruna… Doğanın sunmuş olduğu bir güzelliği yok etmek ne haddimize? Bu güzellikleri yok etmek yerine rüzgârın gücüyle usta dansçılar gibi tango yapan ağaçları, çiçekleri ve doğal hayatta yaşayan hayvanların yaşamlarını keyifle izlemek eminim başka bir tat bırakırdı insanın her hücresinde, kan ve acıdan daha iyi bir şekilde… Neden bir hiç uğruna mahvediyoruz her şeyi, neden tanrım?” - Bir Anzak Askeri İlk kez bir Battlefield’i resmi Türkçe dil desteğiyle karşımıza çıkaran EA Türk hayranlarından tam not almıştı. Pekiyi oyunun, Battlefield serisindeki diğer oyunlarından farkı neydi? Sadece Türkçe olması mı yoksa Gelibolu savaşının da yer alması mı? Çanakkale 1915 Evet, biz Türk’lerin uzun bir bekleyişin ardından Çanakkale savaşları (deniz ve kara

12 | EYLÜL 18 |

savaşları olmak üzere ikiye ayrılır Çanakkale savaşı) temalı bir oyun karşımıza çıktı. Her ne kadar Yarım Ek Paket olarak nitelendirdiğimiz (DLC) bir ürün olsa da Çanakkale savaşı o temayı görmek ve oynamak gururlandırıyor. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk Ulusu’nun kazanması Balkan Savaşlarından yorgun olarak çıkan bir milletin Misak-î Milli sınırlarını korumak için neler yapabileceğini 1. Dünya Savaşına katılan devletlerine mensup insanların görmesine ve duymasına neden olmuştur. Bu savaş her ne kadar galibiyetle sonuçlansa da Osmanlı İmparatorluğun’un son demlerinde ülkeyi yöneten kişilerin yanlış devlet işlerinden dolayı İstanbul düşman askerlerin gemilerini ve subay ve erlerini görmüş olup, “işgal parası”nın ne demek olduğunu anlamıştır. Her ne kadar DLC bunları göstermese de Gelibolu savaşının ne kadar çetrefilli olduğunu betimlemiştir (az da olsa). Ses, grafik ve hepsini bütünleyen atmosfer yapısıyla bol bol ‘anın’ tadına varıyorsunuz. Bu yapıdan dolayı da oynamanız gereken yılın oyunudur (tabi sırf Çanakkale Savaşı için


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL CORE i5 6600K/AMD FX-6350 EKRAN KARTI NVidia GTX660/AMD Radeon HD 7850 RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 50GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 50GB

oynamanız tamamen size kalmış bir gerçektir). Oyunun tamamen Türkçe çıkması bizleri heyecanlandırsa da bazı kesimleri rahatsız etmiştir. Onlarında kendince haklı olduğunu ama şunun unutulmaması gerektiğini dile getirmek istemekteyim: Her ne kadar oyunu yapanlar yabancı olsa da (üstelik uluslar arası bir firma) ilk kez onların elinden çıkan bir oyun Türkçe destekli çıkmaktadır. Bunu diğer büyük firmalarında takip edeceğini ve en önemlisi Türkiye’deki video oyun sektörünün bu atılımlar vasıtasıyla koşacağını ön görmekteyim. Çünkü yurt dışındaki firmalar video oyun konusunda Türkiye’de yatırım yapabilir. Bu yatırımlarda yıllardır düşündüğümüz “neden Türkiye’de dünya standartlarına yakın oyunlar fazla yapılmıyor” cümlesini bertaraf edilmesine yardımcı olacaktır. Belli mi olur belki sizler firmalar vasıtasıyla büyük projelerde yer edinebilirsiniz.

Battlefield’ı Battlefield yapan multiplayer (çok oyunculu) savaşları bu oyunda da mevcut, senaryo bölümü sizi bir hayli oyaladıktan sonra çok oyunculu ortamda zamanınızın nasıl geçeceğini anlamayacaksınız. Ey EA Sen mi Büyüksün Ben mi? EA’nın çıkarmış olduğu oyunlar hep sükse yapan marka değerini kat be kat artıran güzel ve orijinal bir yapılardır. Bunların başını tabi ki Battlefield serisi çekmemektedir ama EA’yı EA yapan oyunlar arasında kesinlikle ilk beşte yerini almaktadır. Günümüz oyunların en dezavantaj noktaları grafiklerdir. Evet, birçoğumuz “grafikler önemli değil” desek de ilk dikkat ettiğimiz unsur ağacın “kavuk” kısmının detayıdır. Sonra ses ve görsel ve işitsel öğelerin oluşturduğu atmosferdir. Hikâye mi? Kişiden kişiye kesinlikle değişen bir unsurdur. Kimi oyun hikâyesinin ne kadar iyi olduğu konusunda ön plandadır ve siz-

Battlefield 1 diğer serilerinden farklı olarak bu sefer bizleri Arap çöllerine ve Gelibolu’ya götürdü. Oyunun akıcı ve anlaşılır bir Türkçe ile karşımıza çıkması +1 puan vermemize neden oldu. Çünkü büyük firmaların çıkaracağı oyunları Türkçe dil desteği ile sunması sektöre değer kazandıracaktır. Değişimi hep birlikte görüp hissedeceğiz.

İnternette dolaşırken bu “özel” çalışmaya rastladık ve gördüğümüzde hoşumuza gitti. Sizinle de paylaşmak istedik. Bu çalışmayı gerçekleştiren kişinin ellerine sağlık diyor görselde yer alan merhum iki usta sanatçımızın Halit Akçatepe (Güdük Necmi - Hababam Sınıfı) ve Kemal Sunal (İnek Şaban - Hababam Sınıfı)’ın ruhlarının şâd, mekânlarının cennet olmasını diliyoruz. Bizi hâlâ filmlerinizde güldürüyor ve ağlatıyorsunuz, sizi en içten saygılarımızla ayakta alkışlıyor ve sizinle tekrar görüşmek üzere diyoruz. Bu arada Şener Şen gibi bir ustayı da unuttuğumuzu düşünmeyiniz. Ona da saygı ve sevgimizi en içten dilerlerimizle iletmekteyiz.

de bu yönlendirmeden dolayı sırf o oyunu hikâyesi için beklemekte olabilirsiniz. Ama Battlefield 1 sadece hikâyesiyle insanı büyülememektedir. Farklı savaş mekanlarıyla (çölde hiç savaştınız mı?) hikâyesinin bütünlüğüyle sizi ekranın başından alıp iç dünyasına hapsetmektedir. Şuanda mağazamızda satışta olan Battlefield 1 kesinlikle alıp oynanması gereken bir oyundur, sisteminiz de yeterliyse, değme keyfinize; Grafik, ses ve atmosferik yapısıyla sizi içine alacak güzel bir hikayesiyle cepheden cepheye koşacaksınız. Oynamaya değer mi? Bu soruyu hiç duymamış olalım.

DÜŞÜNCELER

+ + + -

Türkçe dil desteği olması Yeni nesil grafikler ve seslerin etkisiyle yaşanılan atmosfer Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorsunuz Hileli oyunculara bazen rastlayabiliyorsunuz Sunucudan kaynaklanan bug(*)lar Çanakkale Savaşının tek kişilik senaryosunun olmaması

ORTALAMA PUAN

9.5

| EYLÜL 18 | 13


PC İNCELEME

Eski oyunuyla gönlümüze taht kuran Killing Floor yeni oyunuyla farklı bir oyun tarzıyla karşımıza çıktı; Cehenneme doğru ilerleyiş… Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

DICE EA PC, XBOX ONE ve PS4 AKSİYON

Killing Floor bundan 15 sene önce bir Half Life 2’nin modu olarak karşımıza çıktı, tıpkı Counter Strike gibi (Counter Strike, Half Life 1’in moduydu, sonra bu modu yapanlar Valve’in bünyesine katıldı. Ardından Counter Strike serileri çıkarmaya başladılar). Mod çok tutulunca bir oyuna gerek duymadan başlı başına kendisi bir oyun olsun diye yapımcı kolları sıvadı ve karşımıza Killin Floor 1’i çıkardı. Bir dijital oyun platformunda anlık olarak yayınlanan çok oynanan oyunlar listesinde kısa sürede ilk 10’a yükseldi. O kadar çok ilgi gördü ki sunucuya girip oyunu oynamak için saatler beklendi. Hep “Birisi çıksa da girebilsem oyuna” düşüncelerine şahit olundu, oyun tarafından. Başarımları da buna etki etmiştir gerçi ama, oyun modundan kat be kat eğlenceliydi. Farklı Bir Mutlak Olay İlk Killing Floor’u unutulmaz oyun yapan en önemli iki etken vardı. Biri zorluk seviyeleri ve ikincisi (önemlisi) Başarımları.

14 | EYLÜL 18 |

Başarım kazanabileceğiniz dört zorluk seviyeleri mev-

cuttu; Normal, Hard, Suicidal ve Hell on Earth. Oyunu oynarken 2 kişiyle başlarsanız, yaratıkları birkaç darbeyle (veya tek darbeyle) etkisiz hale getiriyorsunuz. Ama oyunu 6 kişiyle oynarsanız, dalga dalga çıkan yaratıklar zor ölmeye başlıyor. Seviye sistemi de devreye girince, Hell zorluktaki bir oyuna seviye 1’deyken girerseniz yaratıkların bir darbesiyle ölür, bir sonraki akımı beklerken diğer oyuncuları izlersiniz. Ki seviye 1 deyken Hell’e girerseniz anında sunucudan atılıyorsunuz diğer oyuncular tarafından. Killing Floor 1’in başarımları ise efsane. Dönemsel olarak başarım eklemişlikleri var Tripwire Interactive’in. Yılbaşı için özel yaratıklar, haritalar ve başarımlar ekleyerek oyunu canlı tutuyorlar. Steam’in yaz indirimleri döneminde yine özel yaratıklar, haritalar ve başarımlar ekliyorlar. Cadılar bayramını hiç söylemiyorum, o zamanlar-


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL CORE 2 DUO E8200 2.66GHz/PHENOM II X2 545 EKRAN KARTI GeFORCE GTS250/Radeon HD 4830 RAM 3GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 20GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 50GB

Oyundaki cehennemi arkadaşlarınızla sırt sırta vererek geçebileceksiniz. Aksi halde o cehennem sizin mezarınız olabilir. Ama eğlenmekse ortaklaşa iyi vakit geçirmenin bedeli olacaktır. da daha atmosferik etkileşimler yapıyorlar. Hiç unutmam “Parti Evi”ni ilk kez oynuyordum. Tek başına… Yaratıkları da ilk kez görünce… Aman allahım, bir bağırdım yan komşu 1 dakika sonra kapıya geldi, birşey mi oldu diye (evet, hâlâ bizde komşuculuk devam ediyor). O derece bir etkiye sahip dönemsel yenilikler. Tripwire Interactive, KF 2’de de dönemsel etkileşimleri bırakmadı. İlk kez gireceğiniz bir haritayı denerken lütfen dikkat edin, çünkü karşımıza çıkacak her yaratık daha bir detaylı, korkmak için görsel yönden çok uyarıcı.

UFAK Bİ’ TÜYO

Haritada yer alan bir noktaya takım halinde pusarsanız, üzerinize dalga dalga gelen yaratıkları çok çabuk alt edebilirsiniz.

Böyle bir durumla karşılaştığınızda seçmeniz gereken iki seçenek var; ya Normal zorlukta oynayacaksınız oyunu ya da Hard’ta. Öyle ki Perk’iniz gelişecek, geliştikçe başarımlar kazanacaksınız, oyundan aldığınız hazda artacaktır. (Bahsetmeye gerek yok ama;) Arkadaşlarınızla oynarsanız oyunu, alacağınız haz 10 kaplan gücünde olacaktır, benden söylemesi.

Oyun içerisinde hepiniz Berserker Perk’ini seçip dolaşırsanız akımları çok çabuk bitirirsiniz.

reci başlıyor, gruptaki herkes için. Yaratıklar ağır hareket ediyor. Bunu gören sizde (10 saniyede olsa) eğlencenin dibine vuruyorsunuz.

Fleshpound, Husk ve Siren... Bu üçüne rastlarsanız bir akımda Siren’den kaçarak Dalgalar halinde yaratıklar üzerinize gel- diğerlerini öldürmeye çalışın. Onun ses Killing Floor’un ilk oyunu Unreal Engine diğini söyledik, grafiklerden bahsettik, ilk dalgaları hedef almanızı engeller ve böy2 oyun motoruyla hazırlanmış bir yapı. oyunda da olan özel dönemsel değişikle- lelikle nişan alma kabiliyetiniz aşağı düşer. Gerçeklikten uzak gibi gözüken bir at- rin ikincisinde de olduğundan bahsettik. Bu da takımı zora düşürür. mosfer ortamında arkadaşlarınızla çok Şimdi sıra oyun içi mekaniklere geldi. çok eğleneceğiniz bir oyun, o bir gerçek. Oyunda öldürdüğünüz her yaratık size, Killing Floor 2 ilk oyununa nazaran daha Ama ikinci oyun KF1’den 10 kat daha eğ- dalgalar arasında silah veya mühimmat eğlenceli, detaylı ve başarılı, alınıp arkalenceli bir yapıya sahip. UE 4 oyun motoru alabilmeniz için para kazandırıyor. Bu pa- daşlarınızla iyi eğlenebileceğiniz, Headvasıtasıyla görsel açıdan “çağ” atlamış bir ralarla ya Perk’inize ait yeni silah alabili- shoot’ın dibine vurmayı düşünebileceğibiçimde karşımızda. Harita detayı, yara- yorsunuz ya da çelik yelek, el bombası ve niz ender oyunlardan birisi. Biz Oyunculatıklar, oyuncuların görüntüleri. Kesinlikle kullandığınız silaha mermi alma üçlemesi- rın Dünyası olarak oynuyoruz. Grubumuza görmeniz gereken hoş detaylara sahip. ni gerçekleştirerek gelecek olan akıma ha- katılırsanız belki beraber oynayabiliriz birYaratıklarda özellikle Fleshpound, benim zırlık sağlıyorsunuz. Yaratıkları öldürme işi gün, beli mi olur? favori yaratığım. de inanın zevkli (tamam kan revan oluyor her yer, ilk kez oynayanlar bunun yüzünDÜŞÜNCELER İlk KF’deki gibi, bu oyunda da farklı farklı den mutlaka itici bulacaklar oyunu ama + Türkçe dil desteği var ama yarım zorluk seviyeleri mevcut ve yine ilk KF’deki zamanla insan alışıyor), özellikle siz veya + Grafikleri, sesleri ve yaşattığı adgibi seviyeniz 1 iken çok çabuk ölebiliyor- takım arkadaşlarınızdan birisi yaratıklarrenalin enerjisi sunuz Hell seviyesinde veya Suicidal’da. dan herhangi birisine Headshoot (kafadan + Arkadaşlarla dayanışma içerisinvuruş) yaparsa 10 saniyelik ortamda ağır de olmamız çekim meydana geliyor. Şöyle ki; mesela ben kafadan vuruşu gerçekleştirdim, anında ekran siyah beyaz oluyor (sıcak - Akım bittikten sonra alt haritaya renkler hariç - sarı, kırmızı, turuncu - her atlamak yer siyah beyaz) ve ağır bir zaman akış sü- Sunucuların dolu olmasından do“Gerçek Olmayan” Oyun Motoru

-

layı uzun bekleyişler Karakterin görüntüsüne ekstra bir ürün eklemek için para istenmesi

ORTALAMA PUAN

9.0

| EYLÜL 18 | 15


PC İNCELEME

Herkes bir tır kullanmak ister mi? Yoksa sadece yalnız olan ben miyim bu istek konusunda? Eğer böyleyse; yalnız olmadığımı düşünerek söylemek isterim ki: ETS 2’de gerçek bir tır deneyimine yakın sürüşler sizleri beklemekte. Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

SCS SOFTWARE SCS SOFTWARE PC SİMÜLASYON

Euro Truck Simulator 2’yi diğer tır simülasyonlarından ayıran farkı her halde çok gerçekçi hissiyat vermesidir. Ama bizce diğerlerinden ayıran fark sadece bu değildir. Şirket büyütmekten “ağır yük” taşımaya kadar ciddi oranda diğer tır simülasyonlarından farklıdır. Şöyle ki hangi tır simülasyonlarında konvoy halinde ağır yük taşıyoruz, kabinimizi kişileştirebiliyoruz (farklı eşyalarla sürücü kabinini bezeme sanatı mevcut, evet)?

SCS Software, ETS 2’yi video oyuncuların beğenisine sunduğunda “biz bunu geliştireceğiz, aklımızda güzel eklentiler var, oyunu daha da güzelleştirecek. Şuanda siz ham halde oynuyorsunuz. Ama aklımızdaki yenilikleri oyuna yansıttığımızda göreceksiniz ki ilk ETS 2 ile aralarında büyük farklar olacak.”... Evet, dediklerini gerçekleştirdiler ve fark çok çok fazla. Şimdi sıra o farklardan bahsetmeye geldi. Bir Evrimleşme Hikâyesi Ham haldeki ETS 2’yi oynayan birisi olarak söylemeliyim ki (daha ilk DLC paketleri çıkmadan) oyun daha basitti, her üç işte bir seviye atlıyor, parayı çok kazanıyor ve şirketi hemen geliştirebiliyordunuz. Bu durum artık zor, çünkü ince bir ayar verildi. Grafiklerde de aynı durum söz konusuydu, artık dokular daha kaliteli. Gün ışığı ayarı özellikle oyunu görüntü olarak daha da gerçekçi hale getirdi. Uzun yolda giderken manzaralar sizi aşık edebilir. Usta bir ressamın fırçasından çıkmış gibi harika doğa manzaraları uzun yolculuğunuzu anlamlı bir hale getirebilir. Az önce bahsettiğim gün ışığı ayarı bu manzaraların kartpostal tadında bir hâl almasına yardımcı oluyor. İşitsel faktörlerde işin içine girince kendinizi oyuna kesinlikle kaptırabiliyorsunuz. Ağır yük DLC’siyle gelen ağır yük taşıma konsepti, farklılıklar aramak isteyenler için birebir faydalı etken. Eskort eşliğinde ağır yük taşımak sizi trafik kurallarından


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL DUAL CORE 2.4 GHz EKRAN KARTI NVidia GeForce GTS 450-Class RAM 4GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB

mahrum edecek, şerit değiştirirken önünüzdeki escort araçla “dans” edeceksiniz. Yol boyunca göreceğiniz işçiler ve polisler çevreden çıkacak “sürpriz” araçları da engelliyor ve böylelikle yolların efendisi hızınızın elverdiği kadar siz oluyorsunuz. Yenilikler açısından göreceğiniz başka bir şeyse hemen önünüzde az önce gerçekleşmiş trafik kazasıdır (her ne kadar GTA San Andreas kadar olmasa da). Onu son anda fark edip refleksleriniz iyiyse aracınızı kurtarabilir ama iyi değilse sizde o kazanın bir parçası olabilirsiniz. Bu durum yeni eklenen bir aksiyon. Geliştirilir mi? Evet, düşünsenize; yolda giderken soldan giden araçlardan birisi az önce sizi sollayan araca doğru hakimiyetini kaybettiği için kafa kafa çarpışıyorlar. … Trafik kazası haricinde bir de sağ emniyet şeridinde çevrilen bir araç görebiliyorsunuz. Trafik polisinin hemen arkasında durmuş bekleyen tır, ufak taşıt veya otobüs kontrol ediliyor. Oyuna bu gibi ufak etkenler eklendiğinde oyun cidden ilk versiyondan kat be kat farklı oluyor. Sizi bir uzun yol şoförünün dünyasına alıyor. Son Dans Trafik kazaları, kabini kişisel süsleme özelliklerinden de bahsettim, bahsetmediğim ise tırınızın görüntüsünü ve motor ve çekiş gücünü geliştirmenin ne gibi yararlı olacağından söz edeceğim. Escort araçlarıyla birlikte ağır yükü bir yerden başka bir yere taşıyorsunuz. İlk taşımayı “yeni” aldığınız gıcır gıcır parçalarını değiştirmediğiniz tırla yapıyorsunuz diyelim. Motor kuvveti orta düzeyde ama ağır yük için ideal bir seviyede değil. Hâl böyle olunca taşıdığınız yükü bir yokuştan çekerken çok zorlanacak ve hatta tam ulaştığınız yokuşun tepe noktasına az biraz kala geri geri kaymaya başlayacak-

sınız. Bu durum benim başıma geldi. Zincirleme bir trafik kazaya sebep oldum. Aldığım “kazaya sebebiyet verme” cezası yüzünden şirketin kasasında duran kuruluşlar da ortadan kaybolunca şirket beli bir süre eksi bakiyede kaldı. Birde bu moralle de iş yapmayınca bankadan çektiğim krediyi ödeyemediğim için altımdaki çekiciyi banka haciz etti. Oyunda gerçek hayat gibi acımasız. Çalışmıyorsan, uğraşmıyorsan mal varlığın (yeni gıcır gıcır aldığın tırın) elinin altından alınır. Ama uğraşırsan, çabalarsan tek bir tıra sahipken ülkenin her yerine hakim tır filon ve bir sürü garajın olur. Paraya para demezsin. Ayrıca bizden size tavsiye, ilk 5-6 seviyedeyken yapacağınız işler kısa mesafeli olsun. Uzak mesafeli işleri 12. seviyeden sonra yapmaya başlayın. Çünkü 12. seviyeden sonra yapacağınız bir işten kazanacağınız para, banka kredisi kadar olacaktır. Hâl böyle olunca da şirketinizi hiç zorluk yaşamadan geliştirebilirsiniz. Şoförleriniz sizin için önemli bir kaynaktır. Kurmuş olduğunuz şirkete şoför alırken dikkat etmeniz gereken en önemli özellik ise seviyeleridir. Seviyeyi de; hangi yükü taşıdığını gösteren çizelgesinde görebilirsiniz. İlk alacağınız şoförün ortalama

“beceri” seviyesi 0.8’dir. Siz geliştikçe bulacağınız şoförün seviyesi de artacaktır (şoförleri işçi bulma kurumları aracılığı ile buluyorsunuz, haritada yer alan işçi bulma kurumunu ne kadar çok keşfederseniz o kadar çok işinize yarayacaktır). Az önce bahsettiğimiz tavsiyenin yanında bir de şu tavsiyeyi bulunmak istemekteyiz: Aracınızı aldıktan sonra hemen şoför almayınız. Garaj seviyesini en yüksek olan 5 araçlık seviyeye yükseltin, alacağınız şoför için bir araç alın ve sonra bir şoförü şirketinize katın. Araç alıp şoför almamazlık yaparsanız araç belli bir süre yatar ve bu da şirketinize zarar verir ya da bunun tam tersi olan şoförü alıp beli bir süre araçsız bırakmanız da aynı işleyişe neden olur. Aman dikkat! Kapitalizmin Gücü Adına Euro Truck Simulator 2 ilk çıktığından kat be kat farklı bir yapıya bürünmüş bulunmaktadır. Oynarken hissedeceğiniz duygu sizi tatmin edebilecek bir düzeyde olabilir. Ama şuna emin olun ki; bugüne kadar oynayacağınız en iyi tır simülasyon oyunudur. Kesinlikle oynanması gereken bir oyun. Şans verin!

DÜŞÜNCELER

+ + +

Türkçe dil desteği olması Atmosferi Şirket yönetimi

-

Bankanın fazla faiz alması En olmadık zamanlarda trafik polisin belirmesi, ceza kesmesi

ORTALAMA PUAN

8.5

| EYLÜL 18 | 17


PC İNCELEME

“Ne saçma bir oyun mantığı, koca koca araçlar bir topun peşinden koşuyor!” - Futbol oyunundan anlamayan birisi. Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

PSYONIX INC. PSYONIX INC. PC, XBOX ONE ve PS4 SPOR

Rocket League, tamamen futbol mantığı ile hareket eden eğlenceli ve bir o kadar şukelâ bir oyun. Mantık futbol mantığı dedim ama ofsayt, penaltı ve faul unsurları bulunmamaktadır, yani futbolu futbol yapan etkenler yok. Sadece top ve sizinle birlikte 6 oyuncu. Bu durum sizin eğlencenizi kat be kat katlayacaktır, hiç şüpheniz olmasın. Gelelim detaylara...

Seni Seçtim Pikachu Rocket League bu kadar eğlenceli yapan popülaritesi sadece bir topun peşinden koşmak değildir! Kırmızı veya Mavi takım olarak sahada yer alabileceğiniz oyun, sizi “roket” endüstrisinin futbola bulaştığında ne olacağını göstermekte. Düşünün; sizin kullandığınız aracın iki katı boyutunda bir top var santrada (başlama noktası) ve siz başlama düdüğüyle o topa ulaşmaya çalışıyorsunuz. Burada aracınızda bulunan roketler devreye giriyor; ya roketleri kullanmadan normal hızda giderek topa ulaşacaksınız rakip oyuncudan önce (ki bu imkânsız) ya da aracın roket özelliğini aktif ederek rakibinizden önce ulaşarak karşı takım üzerinde hakimiyeti sağlayacaksınız. Geldik eğlence unsuruna… Yazının başında demiştik futbol etkenleri yok ama futbol mantığı mevcut diye. İki kale ve 3’er oyunculu iki takım. Siz karşı takıma gol atmak için hamle yaparken karşı takım karambol anlarınızı bekleyerek sizi alt etmek isteyecektir. Çünkü bu oyunda çok çok fazla karambol anı mevcut. Siz tam son hamlenizi yapmak için takımınıza gol kazandırma derdine düştüğünüzde, karşınıza karşı takımın oyuncusu çıkıyor ve takım olarak siz onların kalesine yakın olduğunuz için defans ve kale de kimse olmadığından Golü kendi kalenizde görebiliyorsunuz. Bu da “lanet olsun dostum, senin sorunun ne heeaa!” dedirterek onlara karşı ofansif oynamanıza neden olmakta. Oyunda orta açmak, “kafa topuna” çıkmak ister istemez başka nedenlere sebep oluyor! bir oyun düşünün maçın

18 | EYLÜL 18 |


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL DUAL CORE 2.4 GHz EKRAN KARTI NVidia GeForce GTX 260/ATI 4850 RAM 2GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 7GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB

yerleştiremiyoruz araca. Zaten yerleştirsek oyunun temel amacı sapmış olacak; eğlenmek. bitmesine son 10 saniye kala top sizde, ilerliyorsunuz, ilerliyorsunuz… İçeriye orta yapmak için hamle yapıyorsunuz (korner köşeleri oval bir yapıda olduğu için oraya doğru yapacağınız her topa dokunuşunuz, içeriye veya ceza sahasına yakın bir noktasına topun havadan ulaşmasına yardımcı oluyor) ve yaptığınız ortaya karşılık olarak takım arkadaşınızın açıldığını izliyorsunuz. O da tam ortanızı Gole çevirirken ya ıskalıyor ya da karşı takımın oyuncusu ona çarparak aracı “patlatıyor”. Bu durumların sonucusunda açmış olduğunuz o orta bir de sizin kaleye doğru gittiğini düşünün… Az önce başlattığınız o atağın sonucu sizin kalede kocaman havai fişeklerin çakmasına neden olması birazcık sinir krizi geçirmenize sebebiyet verebilir bilgisayar başında. Aracınızdaki roket özelliğini aktif edebilmeniz için saha da zeminde bulunan turuncu ufak enerji toplarını toplamanız gerek. Sahanın köşelerinde ve saha çizgisinin taç kısımlarında roket enerjinizi tam dolum sağlayacak enerji topları mevcut. Sahadaki diğer enerji topları da her toplayışınız da +12 enerji haznenize enerji doldurmakta. Roketin gücü sizi her zaman son kurtarış dokunuşunu son

anda yapacak güce kavuşmanızı sağlayacak potansiyele sahiptir. Tematik sahası 5 adet olan oyun, arkadaşlarınızla, sevgilinizle ve en önemlisi tanımadığınız insanlarla birlikte takım olmanın ne demek olduğunu eğlenceli bir şekilde anlatmakta. Tanıdıklarla oynandığında oyundan alacağınız haz normal bir oyundan alacağınız hazdan kat be kat fazla olacaktır. Ayrıca, söylemeden de edemeyeceğim; aracınızı kişiselleştire biliyorsunuz. Boyasıyla, görüntüsüyle (aracın tepesine şapkavâri eşyalar koyabiliyorsunuz, benimkinde mesela polis ışığı var. Jantlarda da değişiklik yapabiliyorsunuz) ve en önemlisi araç çeşitliliğiyle eğlence noktanız bir hayli yükseliyor. Yapacağınız her değişim, diğer oyunculardan farklı görünmenize yardımcı olacak, mesela roket özelliğini kullanırken ardınızda bıraktığınız iz; duman, vida veya gökkuşağı görünümlü bir iz olabiliyor. Madem görüntü konusunda bu değişikliklerden bahsettik mekanik özellik konusunda da birkaç cümle söylemekte fayda var: Maalesef aracınızın teknik özelliğini değiştiremiyoruz. Yani motoru güçlendirecek fonksiyonel bir kit

Rocket League her ne kadar saç-baş yolduracak türde gözükse de kontrollere alıştığınızda ve en önemlisi mantığını kavradığınızda tadından yenmeyecek bir oyun.

Futbol Mu? O Da Ne? Toparlamak gerekirse; bir topun peşinden görüntüsünü değiştirdiğimiz roketli araçlarla haldır haldır eğlenmek amacıyla “uçtuğumuz” bir oyun Rocket League. Aman dikkat gol peşinde koşarken yiyeceğimiz her bir gol oyunda bizi tecrübelendirecek olaylar sonucunda olacaktır. Ayrıca orta açarken topun yanlış “adres”e gitmesi bilgisayar başında sizi şekilden şekile sokacaktır. Ama unutmayınız; tek başınıza oynarken duyacağınız haz arkadaşlarınızla oynarken ki hazdan çok az olacaktır. Alınıp kesinlikle oynanması gereken bir oyun: Eş, dost ve arkadaşlar arasında nice turnuvalar düzenlenecek bir elin parmaklarını geçmeyen turnuva oyunlarından sadece birisi Rocket League. Alacağınız eğlence unutamayacağınız anlarınızı yaşamanıza yardımcı olacaktır.

DÜŞÜNCELER

+

Türkçe dil desteği olması Futbola benzemesi Araçların görüntüsünü değiştirmek Bol bol eğlenmek

-

Bazen deli eden kamera açıları Oyunu sabote edenler

+ + +

ORTALAMA PUAN

9.0

| EYLÜL 18 | 19


PC İNCELEME

Platform ve aksiyon oyunlar konusunda değişik ve zorlayıcı bir dünya arayan ve başka dünyalara şahit olmak isteyenler için. Oyuncuların Dünyası

KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

CRAZY MONKEY STUDIOS CRAZY MONKEY STUDIOS PC, NINTENDO SWITCH PLATFORM

Guns, Gore and Cannoli 2, Gangster temalı Shank serisi gibi karikatürize edilmiş görsellere sahip farklı ve eğlenceli, aynı zamanda zorlayıcı güzel bir 2D’li platform oyunu. Kahramanımız Vinnie 1944 yılında büyük düşmanı yüzünden 2. Dünya Savaşı’na girer ve Almanlarla çatışmaya başlar. Ama ondan önce… Karikatürize Bir Dünya Platform oyunları seviyor musunuz? Aksiyon oyunlarını seviyor musunuz? Peki komedi öğelerinin içerdiği bir oyun seviyor musunuz? O halde bu oyun tam size göre. Neden derseniz; Eğlencesi bol, zor düşmanların (Zombi’ler de var ilerleyen bölümlerde) olması ve en olmadık yerde karşınıza çıkan düşmanların sizi görmeden önce ki halleri sizi güldürecek. Mesela iri yapılı düşman size doğru hamle yapmadan önce bir dergi okuyor, okuduğu dergi yetişkin dergisi. Onunla dalga geçen arkadaşı da dergiye uzaktan bakabiliyor. Normalde aşırı şiddet içeren bir oyun yetişkin düzeyinde oyunculara hitap

20 | EYLÜL 18 |

eder, ama bu oyun o unsuru karikatürize ederek ortadan ciddi anlamda kaldırıyor. Yani siz oynarken yanınızda misafir bir çocuk veya kardeşiniz gelip izleyebilir rahat rahat. Onu ciddi bir şekilde etkileyecek düzeye sahip değil. Bu da çat kapı gelen misafirin çocukların odanıza rahat rahat girmesi anlamı taşımaktadır. Neyse, en önemli unsuru da söylediğime göre gelelim oyun detaylarına:


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL DUAL CORE 1.7 GHz EKRAN KARTI RADEON HD5450 RAM 4GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 2GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB

2D bir dünyanın içine girdiğiniz anda akın akın düşmanlar üzerinize gelmekte. İlk başta Mafya, sonra polis, sonra asker ve zombi… Bunlar olurken de atmosfer ona göre değişmekte, bir bakıyorsun binadan binaya geçerken bir gazinodasın. Oradan ilerlerken depoda görüyorsun kendini. Kısacası oyun, atmosferik yapısı güzel ayarlanmış detaylarla süslü. Az önce bahsetmiştim ya izbandut gibi bir adam elinde yetişkin dergisine bakıyor. Buna benzer “saldırıdan önce ki hareket”lere ıslık çalandan, aylak aylak dolaşana, sandalyesinde oturarak kağıt oynayandan, radyoda müzik dinleyene kadar çok hoş ve eğlenceli insan detayları mevcut olduğunu söylemek isterim. İlerleyişte Düzeylik Platform oyunu olduğunu söyledim ama platform oyunun ne anlama geldiğinden bahsetmedim: Siz 2D dünyada soldan sağa ilerlerken oyuna “karınca akvaryumuna bakar gibi” bir açıdan bakıyorsunuz. Böyle olunca da sadece soldan sağa yürümek ve karşınıza çıkan düşmanları etkisiz hale getirmek kalıyor size. 3D oyunlardaki gibi her yöne dönme şansınız yok. Sadece ileri geri yukarı aşağı, bu. Söz konusu bu olay tabi ki oyundan alacağınız hazı etkilemiyor. Tam aksine eğlenmenizi bin kat artırıyor. Bazen her ne kadar tek-

o kurşunlardan sakının, bunun içinde çekirge gibi zıplamayı unutmayın. İşte karikatürize bir dünya böyle süper kahramanlıklar elde ettirir size ve bu kahramanlıklarda oyunun ince espirilerine neden olabilir.

düze ilerleyiş söz konusu olsa da oyunun size sunduğu gizli yerlere ulaşabilmek için hırs yapıyorsunuz. Guns, Gore and Cannoli 2’de 4 zorluk seviyesi mevcut. Zorluk seviyesini her oyuna girişte ayarlaya biliyor ve böylelikle de dört zorluk seviyesinde kendinizi anlık olarak tarta biliyorsunuz. Düşmanlar zorlayıcı, üzerinize koşan izbandut gibi bir adamdan kurtulmak bazen işkence olabiliyor. Patlayan bir zombi ise sıkılmanıza ramak kala eğlenmenize yardımcı oluyor. Yürüdüğünüz yollar da karşınıza çıkan düşmanlar anlık olarak “yoktan var” olduğunda refleksinizle 3 saniyede etkisiz hale getirebiliyorsunuz. Atlaya zıplaya hareket edilen bir dünya olan Guns, Gore and Cannoli 2’de sağlık barınız el becerinize göre anında düşebilir. Burada da can hıraçla ilerleyerek hemen önünüzdeki kalbi almaya çalışmak devreye girmekte. Aman dikkat, yeni aldığınız can gitmemesi için düşmanlarınız size kurşun sıkarken naciz bedeninize

Kontrol konusunda ise size tavsiyem kesinlikle XBox kolu kullanarak oyunu oynayın. Çünkü klavye ve fare ile zor onanıyor oyun. Nişan alması, karakterin hareketi ve en önemlisi alışma süresi uzun sürüyor. Bu durum eğlenmek için açtığınız bir oyunda karşınıza çıkarsa o oyun Çin İşgencesi’ne dönüyor ve bu da sizi oyundan soğutuyor. Oyunu oyun yapan her ne kadar grafikleri ve atmosferi gibi gözükse de asıl iş kontrollerde bitmekte, siz grafik olarak çok güzel bir oyun yapın ama kontroller grafik kadar şaheser gibi olmazsa o oyun artık oyun değildir. Eğlencesi bol, düşmanları zorlayıcı ve etkileyici olan bir oyun Guns, Gore and Cannoli 2. 2D dünyanın mafya vari bir atmosferinde oynamak isteyen oyuncuları beklemekte olan oyunda gizli yerlere ulaşmak için uğraş içerisinde olacaksınız. Bazen sıkabilen ve bazen de eğlendirebilen oyun, denemeye değer bir emek ürünüdür. Zombi düşmanları alt etmek hiç bu kadar eğlendirmemişti.

DÜŞÜNCELER

+ + + -

Türkçe dil desteği olması (fontta her ne kadar noktalama işaretleri sorunlu olsa da) Karikatürize edilmiş dünyası Kan ve Şiddet öğeleri minimize edilerek karşımıza çıkması Bazen düşmanlar zorluyor

ORTALAMA PUAN

8.5

| EYLÜL 18 | 21


PC İNCELEME

Bir toplumu toplum yapan yönetimi ve refah gücüdür. Bir gezegene gönderilen toplumdan ufak bir kesim neyi temsil eder? Başka bir toplumumu mu yoksa üyesi olduğu toplumumu? Koloniciliğe hoşgeldiniz. Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

MADRUGA WORKS MADRUGA WORKS PC SİMÜLASYON

İnsanoğlunun hayali bir gezegende koloni kurmaktır. Dünya artık kendi kendine yetmemeye başladığı dönemde insanoğlu ırkının devamlılığı ve süregelen “ne olursa olsun sağ kalmalıyız” içgüdü dürtüsü yardımıyla bizlerin yaşamı devam etmelidir. Bundan dolayı uzun süredir bir plan yapılmaktadır: Koloni kurmak. En yakın gezen olan Mars’a uzun süredir koloni kurma derdine düştüğümüzü öğrendiğimiz bugünlerde karşımıza bir oyun çıktı. Bu oyun koloniyi “kuralına göre” kurmamız gerektiğini bize göstermekte ve bizde herkese Planetbase’i tanıtmak istedik. Yeni Bir Dünya Yeni Bir Yaşam Planetbase bir koloni kurma oyunu. İnsanoğlunun hayali olan başka bir gezegende yaşama arzusunu bu oyunda gerçekleştiriyoruz. Gerçekleştirebilirsek tabii, şöyle ki: Baştan söyleyeyim hiç şehir kurma oyunları, lunapark işletmeciliği veya bilimum işletme oyunlarını oynamadıysanız bu oyunda zorlanacaksınız, demedi demeyin. Bu hatırlatmayı da söylediğimize

22 | EYLÜL 18 |

göre devam edebiliriz; Yedi kişilik bir ekiple başladığımız koloni kurma maceramız siz ne kadar geliştire bilirseniz o kadar devam edecektir. Kendimden örnek vermek gerekirse benim en yüksek ulaştığım kolonime mensup insan sayısı 50 oldu. Daha fazla yapabilirdim ama ufak bir aksaklıktan dolayı bu sayıdan fazla yapamadım. İlerleyen paragraflarda bu olaydan bahsedeceğim. İnsanoğlunun atmosferi olmayan bir gezegende yaşayabilmesi için gerekli olan ilk şey nedir? Oksijen dediğinizi duyar gibiyim. Bir gezegende oksijen olabilmesi


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL DUAL CORE 2.0 GHz EKRAN KARTI NVidia GeForce GTS 450 RAM 2GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 2GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB

UFAK Bİ’ TÜYO

Kaynaklarınızı akıllı tüketin Bol bol yemek ve sağlık ekipmanı üretin İniş pistinizi hemen sömürgecilere açmayın Birkaç güvenlik görevlisi olsun koloninizde

içinde atmosfer ve yeşil bitki örtüsü olması gerekir. Bunların hiçbiri gittiğimiz gezegende yok, olmayacakta. Biz de bu olumsuz koşulları lehimize çevirmek için kendi atmosferimizi kendimiz yapacağız. Gezegenin toprağına diktiğimiz her yapı özel görüntüsüyle içeride bulunan oksijeni dışar çıkartmayarak sürekliliğimizi daim etmekte görevli. Bunun yanı sıra güç kaynağı ve suda önemli yaşam için. Güç olmazsa oksijen ve su olmaz. Su olmazsa sussuzluk olacak ve böylece ne yiyecek yetiştirebileceğiz ne de koloni üyelerimiz hayatlarına devam edebilecek (susuzluktan ölünebiliyor). Söz konusu bu unsurlar çok önemli. Gece gündüz devinimi olduğu için güç kaynaklarının ürettiği enerjiyi depolamak boşa harcanan enerjiyi engelleyecek ve böylece her gökyüzü karardığında geceye yetecek gücümüz olacaktır. Aynı durum su içinde geçerli: Olur da elektrik olmazsa kolonide su kaynaktan çıkmayacak ve susuzluk baş gösterecek, bunu da engellemek içinde su deposu yerleştirmeniz gerekmektedir, aynı güç depolama ünitesi gibi. Yaşam Bir Başlangıçsa Yaşamın devamlılığı için gerekli unsurları gerçekleştirdiğimize göre yaşamı daim etmek için gerekli alanları kurmanın vakti geldi. Yemek, koloni gemisinde yeterin-

ce bulunmamakta, kolonide yemek olabilmesi içinde botanik bahçe kurmak gerekli. Büyütülüp yemek için hazır hale gelen sebze ve meyveler yemek haricinde koloni için faydalı hale gelmekte. Mesela buğday, patates gibi sebzelerden elde edilen nişasta işlenerek kolonomizin yapı taşlarını hazır hale getirmemize yardımcı olduğu gibi makinelerimizin oluşumu için ana veya yan mamul* olarakta görev almakta. Kolonide yaşamı devam ettirebilmek için sınırlarınızı iyi bilmek gereklidir. Bunu bildiğiniz takdirde o sınırı nasıl genişleteceğinizi idrak edebilir ve ona göre hareket edebilirsiniz. Yoksa 50 insanı koloninizde kaybedip oluşturduğunuz yapılar onların mezarı haline gelir. Oyun sırasında yaşadığım talihsizlik zincirleri sonucunda nasıl 50 kişiyi kaybettim, anlatayım: Güç kaynaklarını (güneş enerjisi paneli ve rüzgar türbini) ve kaynağından su çıkarma enjeksiyon makinesi kurmuş rahatlamak için bir an önce, botanik bahçesini üretim merkezini kurdum. Sonra sırayla yemekhane, yatakhane, botanik bahçesinde üretilen patatesten elde edilen nişastayı işimize yarayan malzemeye çeviren cihazları kurdum. Yaşanabilir hale geldiği içinde kolonim artık 7’den daha fazla insanında

gelmesi için işlere başladım. Gelecek olan mekiklerin iniş kalkış yapabilmesi için pisti kurdum. Buna karşı olarak oyun saatine göre 2 gün içerisinde 7 kişilik kolonim 14’e sonra 25 yükseldi. Yemek sıkıntısı baş gösterdi, su ve enerjide sıkıntılar oldu. Bunları atlatana kadar iflahım kesildi. Uğraşlarım sonucunda kimse ölmeden toparladım. Sonra yine aktif ettim (Koloninize kimlerin gelebileceğini seçebiliyorsunuz. Takas yapmak isteyen tüccar gemileri de geliyor, koloniyi ziyaret etmek isteyen ziyaretçilerinizde oluyor. Ama asıl önemli olan doktor, işçi, mühendis, botanik mühendisi ve güvenlik için insan seçeneklerini siz ayarlayabiliyorsunuz), pisti. Sen misin eden… 25 olan kolonime bağlı insan sayısı 35, 44 ve 50 oldu. Toparlamak için 3 gün uğraştığım koloni 50 kişiye ulaştığı andan itibaren oksijen yetersizliğinden yemek kıtlığına kadar sıkıntılar kendini gösterdi. 50 kişilik insandan 2 kişi kaldı. Yarısı açlıktan gitti, yarısı nefessizlikten dolayı boğuldu. O günden sonra tövbe ettim; düşünmeden hareket etmeyeceğim ve hızlı oynamayacağım. İyi Bir Yönetim Refah Düzeyini Artırır! Siz, tırnağınızla kazıya kazıya yaptığınız üssün ufak bir boşlamada yok olmasına şahit oldunuz mu? Ben oldum, kötü bir durum, hem de çok. Ne yapıp edip nüfus sayısını attırdığınız koloniniz ufak bir ilgisizlikten yok olabiliyor. Oyun elinizdeki yaşamsal gereçleri tam tüketmeden gezegende büyük bir koloni oluşturma sanatı. Grafikleriyle, sesleriyle ve hissettirdiği atmosferiyle “kesinlikle” oynamanız gereken “yap ve izle” türünde bir oyun. Rahatlamak ve eğlenmek isteyenlerin ilacı bu oyundur!

DÜŞÜNCELER

+ + + +

Düşünmeye teşfik etmesi Koloninin ne olduğunu öğretmesi Atmosferi Hayatta kalma mücadelesi

-

Ufak bir hatayı affetmemesi Bazı oyun hataları bazen can sıkmakta

ORTALAMA PUAN

9.0

| EYLÜL 18 | 23


PC İNCELEME

Şehir içerisinde araç yönetmek zor bir iştir. Çukurlarıyla, yarım yamalak asfalt yollarıyla ve önemlisi trafiğiyle uğraşmak insanı insanlıktan çıkartarak uğraşılmaz bir duruma getirir. Peki bu şehirde bir otobüsü kontrol etmek ne kadar zor olabilir? Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

STILLALIVE STUDIOS ASTRAGON ENTERTAINMENT PC SİMÜLASYON

Bir şehir düşünün yaşamın her anına şahit olacağınız. Bir şehir düşünün belediyenin ne kadar iyi çalıştığını gösteren yollara sahip olduğunu… İşte biz böyle bir şehirde otobüs şoförü oluyoruz Bus Simulator 18’de.

yorsunuz, olmayanlar para cezasını ödüyor olanlarda “Bende var” deyip gösteriyor. Yolcular girerken verdiğiniz biletler özelliklerine göre değişiyor; Normal, Öğrenci ve Yaşlı. Günlük alanda var, haftalıkta, aylıkta… Bilet işi bizden soruluyor yani bu oyunda.

Arkadan Vermeyen Kaldı Mı? Oyunda bizi bekleyen şehir içi yaşamı mevcut ve şehir içi yaşamı… Misafirliğe giden mi ararsın, işe geç kalmaya ramak kala insan mı? Bizim görevimizse belirlenen/belirlediğimiz güzergahlarda yolcuları bir sonraki durağa bırakıp, almak. Yolda hız kesme kasisleri ve çukurlarla uğraşarak yolcuların rahat ve zamanında gitmelerini sağladığımız oyunda muavinlikte yapıyoruz. Her araca binen yolcunun bileti olmak zorunda, girerken bilet alanlar var, almayanlarda. Bunun kontrolünü sizden başkası kimse yapmıyor, siz sıcacık şoför koltuğundan kalkıp tek tek yolculara “Biletin var mı?” sorusunu soru-

24 | EYLÜL 18 |

Sizinle muhabbet etmek isteyen yolcular bazen canınızı sıkıyor. “Ne abuk subuk sorular soruyorsun arkadaşım” dedirtiyor, o derece yani. Siz yolcuların abuk subuk muhabbet kurma çalışmalarına şahit olurken yoldaki kasislere dikkat etmeniz gerekmekte. Hızlı girdiğiniz bir kavşak para cezasına ve araçlara ağır hasar vermenize neden olabilir. Bir kaç kere başıma geldi de, oradan biliyorum.


OYUN TARAFINDAN İSTENİLEN ÖZELLİKLER: İŞLEMCİ INTEL DUAL CORE 2.4 GHz EKRAN KARTI NVidia GeForce GTS 450-Class RAM 4GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB OYUNUN OYNANDIĞI SİSTEMİN ÖZELLİKLERİ: İŞLEMCİ INTEL CORE i3 7100 EKRAN KARTI NVidia GTX750Ti RAM 8GB HARDDİSKTE İHTİYAÇ DUYULAN ALAN 3GB

Aman hız konusunda dikkat diyor ve bir sonraki paragrafa geçiyorum.

birer çalışmadır. Oyunda göreceğiniz herşeyi Unreal 4’e borçluyuz yani.

Yağmur Yağar Vurur Yüzüme

Şirket kurarak bir araçla başladığımız oyunda şehiriçi ulaşımda milyonları kazanarak bir filo sürüsü oluşturarak paraya para demez başka bir kelimeyle anarsınız. Arkadaşlarınızla eğlenceli anlar yaşamak isterseniz de aynı rota üzerinde çalışarak “kapışabilirsiniz” ve kaza yapmalarına eğlenceli bir şekilde yardımcı olabilirsiniz (haber bölümümüzden sorumlu Mete’ye sevgiler : ) ).

Bir kere karakter modellemeleri ve bizim görüntümüz kötü. Yani bir hantallık ve detaysızlık mevcut yolcularda ve bizde. Birazcık daha zariflik katılabilirdi bu konuda. İnanın modellemeler kötü ve tuhaf bir şekilde “ben istemeyerek tasarlandım” diyor. Ama onun haricinde çevre modellemeleri, araç detaylılığı ve “yağmurlu” hava çok güzel bir görsel şölen. Özellikle şehre yağmur yağarken gördüğünüz manzara “adamlar buna uğraşmış” dedirtiyor. Tabi bu çevre tasvirleri ve detaylılığı (ayrıca karakter modellemeleri de) Unreal 4 oyun motoruyla yapılmış

Kullandığınız araca ve filonuza mensup araçları renkleriyle oynayabilir. Anlaştığınız reklam firmalarının reklamlarıyla otobüsünüzü veya otobüslerinizi süsleyebilir parayı birde reklam alanında bulabilirsiniz.

İlk defa araç simülasyonu oynayan varsa aramızda tavsiyem trafik kurallarını oynamadan önce öğrenmeniz (dörtyol kavşakta kimde öncelik

olur? Sağ veya sola dönerken veya durağa yanaşırken veya duraktan çıkarken sinyal vermeli miyiz?). Bu oyun içerisinde işinize yarayacak bir durum ve gerçek hayatta da geçerli olduğu için bu kurallar öğrenmeniz avantaj sağlayacaktır size. Neyse fazla sözü uzatmayalım; “Birde otobüs şoförlerinin neler hissettiğini anlayalım” diye bir simülasyon oyunu arıyorsanız bu oyuna bir şans verin. Her yerinde buram buram emek olduğunu göstersen, güzide bir oyun. Farklı ve bir o kadar etkileyici yapısıyla diğer ufak hataları görmemenizi sağlamakta ve iyi vakit geçirtmekte size. Şimdiden iyi eğlenceler diler huzurunuzdan ayrılırım.

DÜŞÜNCELER

+ + +

-

Yağmurlu havada sürüş Daha iyi otobüs simülasyonu (16’dakinden daha iyi) Grafikleri Yol kenarında gördüğümüz sürpriz kazalar ve olaylar Yönettiğimiz karakterin ve yolcuların görüntüsü ve hantallığı

ORTALAMA PUAN

8.5

| EYLÜL 18 | 25




KONSOL İNCELEME

İnsan ürünü olan yazılımsal bir “varlığın” duygu ve düşüncesi olabilir mi? Yoksa o duygu ve düşünce sadece biz insanlara göre özel bir durum mudur? Oyuncuların Dünyası KÜNYE YAPIMCI DAĞITIMCI PLATFORM TÜR

QUANTIC DREAM SONY INTERACTİVE ENT. PLAYSTATION 4 MACERA

İnsan ürünü olan yazılımsal bir “varlığın” duygu ve düşüncesi olabilir mi? Yoksa o duygu ve düşünce sadece biz insanlara göre özel bir durum değil mi?

tion oyunu. Ama ne oyun… Hikâyesiyle, görsel yapısıyla, sesiyle ve en önemlisi bu üç yapının oluşturduğu atmosferiyle üç boyutlu dünyasına bizi hapsetmekte...

Detroit’te insani duyguları edinmiş android tabanlı robotların insan hayatında ne gibi olaylar yaşattığını göreceğiz. Bu kaçınılmaz gerçeklik konusunda insanı büyüleyen atmosferi oyunu belki bir çırpıda bitirmenize neden olacaktır. Gelin hep birlikte hikâyesiyle bizi etkileyen Detroit’in detaylarını inceleyelim.

Quantic Dream’i daha önceden biz (sırasıyla) Fahrenheit (2005), Heavy Rain (2010), Beyond: Two Souls (2013) oyunlarıyla tanıdık. Ama en hissettirdiği duygularla oyuncuların kalbine taht kurmuş bir yapıtı. Birçok eleştirmenden de tam puan alan zamanın en iyi PlayStation 3 oyunuydu.

Yapımcıyı Tanımak

Quantic Dream Detroit’te geçmişte çıkarmış olduğu oyunları da solladı. Evet, doğru kesinlikle solladı. Oyuncular arasında hep Fifa mı PES mi muhabbeti döner ya, ama ikisi de bir öncekinden

Detroit Become Human, Quantic Dream’in yapımcılığını üstlendiği bir Playsta-


MARCUS

A R A K

farklı ve güzeldir. Her sene serinin çıtasını yükseltirler. İşte, Quantic’te her çıkardığı oyunda çıtayı yükseltti. Detroit’le şu anda Nivana’ya ulaştı diyebilir miyiz? Evet, deriz ama şimdilik. Bir sonraki oyunu ne olacak, nasıl olacak, eğer o da çıtayı alıp daha yükseğe çıkarırsa ne olacak? İşte hepsi şu anda beklentilerimizin artmasına neden oldu. Korkumuz ise yeni çıkaracağı oyunların birgün beklentileri karşılamayacağıdır. Yapay Zekâ Bir Dert Midir? Terminatör serisini duydunuz mu? Peki hikâyesini… Seriyi izleyen herkesin aklında “filmlerdeki hikâye birgün gerçek olur mu?” düşüncesi yer edinirken, bir sosyal ağ platformunun geliştirdiği iki farklı yapay zekâ tam olarak teknolojinin nereye kadar gidebileceğini fark ettirdi bize. Çünkü söz konusu iki farklı yapay zekâ kendi aralarında farklı bir “konuşma dili” geliştirdi. Evet, insanlardan bağımsız

CONNOR

bir şekilde kendi aralarında konuşma dili geliştirdi. Hâl böyle olunca da “fişleri” çekildi ve yapay zekâ içeren bu proje bir daha üzerinde çalışmamak üzere rafa kaldırıldı. Filmde ve gerçek hayatta olan bu olaylara karşın oyunda yapay zekâ farklı işlenmiş durumda. Takvim yaprakları 2038 yılını gösterdiğinde artık robotlar insanların gündelik hayatının büyük çoğunluğunu kolaylaştırmaya başlamıştı. Android tabanlı robotlar artık her yerdeydi; işte, ofiste, yolda, evimizde, belediyede… İnsanoğlunun bir aralar yapmış olduğu “hizmet” sektörünün çoğunluğu robotların elindeydi. Yol bakım ve onarım işi, çocuk bakımı, kişiye özel hizmetli… Hizmet sektörü için özel olarak üretilen robotlar artık insani duygular kazanmış,

E C I L A

tamamen mekanik bir duygudan insanlaşmış bir varlığa bürünmeye başlamıştır. Kıskançlık, acıma duygusu artık onlarda da oluşmaya ve bu durumun insanların hayatına nasıl etki ettiğine şahit olunmuştur. Detroit özet olarak bu yaşantıyı görmemize yardımcı olmakta. Pekiyi oyunu oynarken bizi ekran karşısına mıh gibi çakan özelliği neydi? İşte tam burada da devreye robotların insana özgü olan duyguların edinmesi devreye giriyor. Sende mi Brütüs?

Robot bakıcının kolları arasında olan çocuk artık bu olayın bitmesini istiyordu.

Android bir robot annelik duygusunu nasıl tadabilir? Hissettiği şey duygu mu yoksa kodlardan kaynaklanan bozukluk mu? Peki bilerek duygular kodlanmışsa? Bu mümkün mü? İnsana özgü duygular kodlanabilir mi?

Her ne kadar kendimi oynamayanlar için hikâyesi ve işleyişi konusunda “özel bilgi”ler vermemek adına kassam da geçtiğimiz yıllarda Detroit e3 fuarında duyurulurken gösterilen tanıtım videosundaki olayla örnek vermek istemekteyim. Sırf heyecanınız yok olmasın, oyunu oynamadan bitirmiş gibi hissetmemeniz açısından bu “giriş” hikâyesinin üzerinde duracağım. Bir bakıcı robot, insanların oluşturduğu arz talep sisteminin çarkları yüzünden baktığı çocuğu rehin alarak “neden” sorusunu insanlara yöneltmekte. Tek bir kelime olan neden sorusu o kadar detaylı gerçeklik çağrışımı yapmaktadır ki, robota “beni öldürüp yok edecekler” duygusunu | EYLÜL 18 | 29


yansıtmakta. Ailenin babası nerden bilebilirdi evdeki çocuk bakıcı robottan üstün bir model sipariş verdiğinde internetten yapacağı robot alış-verişinin hayatının son alış-verişi olacağını… Anne ve babası ölmüş olan çocuk polisler eve geldiği zaman robotun sol elinden kurtulmaya çalışıyordu. Geçmişte sevgi verdiği, gülüp eğlendiği robot arkadaşı şimdi onun Azraili olacaktı. Ne yapmalıydı korkmaktan başka? Birşey yapmadı çünkü ters bir hareket onunda canından ederdi ve bundan dolayı polislerin bu işe son vermesi için tedirgin bir şekilde olayları -tanrıya dua ederek- izlemeye başladı. Polislere yardım etmek için CyberLife şirketi tarafından üretilen Connor olay yerine geldiğinde durumlar hiç iç açıcı değildi. Çocuk robotun kolunda kıpırdamadan bir an önce yaşadığı bu olayın bitmesini bekliyor ve polislere yalvarır derecesinde bakıyordu. Bu olay silsilesi içerisinde Connor’ın kontrolü bize geçmekte ve ortalığı kolaçan etmekteyiz. Sırf karşımızdaki silahlı robotu ikna edebilmek ve “olaydan” önce ki yaşananları öğrenmemiz için. Neredeyse her taşın altına elimizi sokarak ortamdaki delillerle görsel hafızamızı kullanarak yaşanan aksiyonu görebiliyoruz, kusursuz bir şekilde. Her bulduğumuz ortamdaki kalıntılar karşımızdaki robotu ikna edebilme yüzdemizi artırmakta. Yani bu şu demek oluyor; rakibi alt edebilmek için elimizi

güçlendirmekteyiz. Delilleri araştırırken de karşımıza gelecekteki yaşananları etkileyecek eşyaları bulmaktayız. Mesela oyunun ilk başında yaşadığımız “oyuncuyu alıştırma” bölümünde masanın altından silah buluyoruz. Şimdi önümüzde ya silahı kullanmak için alacağız ya da delil anlamında orada bırakacağız. Bu iki seçenek bölümün ilerleyişini ciddi oranda etkilemekte. Oyun boyunca karşımıza çıkan bütün seçenekler oyunun farklı sonlarla bitmesine yardımcı oluyor. Detroit’i bir kere bittirmeniz aslında daha tam olarak bittirmediniz anlamı taşımaktadır. Detroit’i kesinlikle oynayın. Arşivlik bir oyun olduğu kadar hayatınızda seçeceğiniz seçimleri derinlemesine yardımcı olacak bir şekle sahip. Oyuna kesinlikle şans vermeyin, hiç düşünmeden alın.

DÜŞÜNCELER

+ + + + -

Yönetiğimiz 3 karakterin zıt yaşamları Marcus’un karakteristik duruşu, Tekrar oynanabilirliliği Görsel detaylılık ve atmosfer Connor’ın bazı diyaloglarında kolaya kaçılmış. Oyunun bittiğini anlayamıyorsunuz.

ORTALAMA PUAN

9.9


<html> <head> <title>

<b>Oyuncuların Dünyası™</b> - Her şey Türk video oyuncuları için...

</title> <center> <br>

YAKINDA GELİYORUZ.

<br> </center> </head>

<!--Keşke mağazamızdan da bahsetseydik-->

</html>


OD

DOSYA KONUSU

101

OYUNCULARIN DÜNYASI’NI TANIYALIM 32 | EYLÜL 18 |


BİLGİSAYAR OYUNLARINDAN ÖNCE BİZ NE YAPIYORDUK? BİZ KİMİZ? NEDEN OYUNCULARIN DÜNYASI? GİBİ SORULARIN YANINDA ÖZEL HAYATIMIZDAN BİRKAÇ DETAYLAR KARALADIK VE EN ÖNEMLİ DERDİMİZ OLAN SİSTEMLERİMİZ GTA 5’İ ÇALIŞTIRIYOR MU? SORUSUNA CEVAP VERDİK. BİZİMLE İLGİLİ AKLINIZDAKİ BÜTÜN SORULARIN CEVABI BU SAYFALARDA SAKLI, BİRAZ İÇİMİZİ DÖKTÜK VE BİRAZDA LAF-I GÜZAF* YAPTIK. UMARIZ Kİ BU DOSYA KONUMUZDA İYİ ETMİŞİZDİR.

* LAF-I GÜZAF: BOŞ LAF, LAF SALATALIĞI.

İYİ EĞLENCELER...

| EYLÜL 18 | 33


DOSYA KONUSU

Bizi tanımanız için sizlere hazırladığımız bu mini dosya konusunda özel yaşantımızdan, küçüklük ve büyüklük hayallerimize, Oyuncuların Dünyası (OD)’nın bizim için ne olduğundan Türkiye’de neleri gerçekleştirmek istediğimize… Kısacası bizi biz yapan faktörleri anlatacağız. Klasik bir cümle olacak ama; biz bu dosya konusunu hazırlarken çok eğlendik, umarız sizde okurken bizim kadar eğlenirsiniz. Keyifli okumalar dileriz (Bazı yerlerinde hüzün olabilir). BAŞLARKEN Oktay S. Özan Aslına bakarsanız OD ismi birkaç fikir alış-verişi yaparken ürettiğim bir isim oldu. İlgilendiğim proje sadece e-dergi olmayacaktı ve bundan dolayı geniş anlamlı bir kavram olmalıydı. Yani sadece e-dergi için x isim, bir proje için y isim ve bir başka proje için de z isim olmamalıydı. 3 ay düşündüm. bulduğum isimler o kadar kötüydü ki, hiç biride içime sinmedi. İlk düşüncem İngilizce bir kelime olmamalıydı, beni ben yapan Türklüğümdü. Bundan dolayı Türkçe bilen herkesin kolay anlayabileceği, anlamlı bir Türkçe isim olmalıydı. Oyunların Dünyası son düşüncemdi. Ama kısıtlanmış bir kavramdı. Yani geneli hitap etmiyordu. Sadece oyunla ilgili yapay bir çağrışım yapıyordu. Neden video oyun severleri kapsayacak ama aynı zamanda video oyunları da çağrıştıracak bir isim olmasın diye düşündüm. Sonuç Oyuncuların Dünyası. Logo konusunda da “madem Türk ismi oldu ay-yıldızlı bir logo olmalı” diye düşündüm. Logo çalışmalarım o kadar kötüydü ki, tam olarak neyi anımsatacağı konusunda bir fikrim olmayınca Teyzemin oğlundan (abim dediğim kişiden) logo tasarımı istedim. Ay-yıldız simgeleri logoda hiç iyi durmadı. Bundan dolayı ondan ay-yıldızlı bir logo istemedim. Tamamen inatçı ve sert yapılı görünen (bizim topraklarımızda yaşamıyor ama onun uzaktan akrabaları yanımızdalar) inek familyasından olan Bi34 | EYLÜL 18 |

son görseli bir logo istedim. Birkaç deneme çalışmalarından sonra içime sinen logo karşıma çıktı. Sevdiğim ve projeleri yansıttığını düşündüğüm logoyu e-derginin her yerinde görebilirsiniz (insan çok sevmeye görsün, her yere yapıştırabiliyor). Umarım beğenmişsinizdir, ben o kadar beğendim ki dövme yaptırmayı bile planlıyorum, o kadar yani. Ekip oluşturmak benim için sıkıntılı bir dönem oldu. Çok uğraştım milletin aklını çelmek için (yok şaka, projelerimden bahsettim, hepsi tav oldu). O kadar uğraştım ki saçlarım beyazladı. Ama neyse ki hepsi de tamam dedi, ikiletmediler. Aile üyelerimizle kafa dengi olmam (her konuda; isteklerimiz, arzularımız, hırslarımız ve hayattan beklentilerimiz) benim için sanırım en artı taraf. Sizde onları tanıyacaksınız (eğer bu satırları okuyorsanız). Yazı İşleri Bölümü Oğuz Mete Yılgın Oktay Bey’le tanışmam arkadaş vasıtasıyla oldu. Türkiye’deki video oyun sektörü konusunda bir şeyler yapmak istediğini bana açıkladı. Ben de zaten kendimi bildim bileli video oyun oynadığım için düşünceleri cazip geldi ve bu projeye katılmak istedim. Yani ona fırsat vermeden ben teklif ettim “katılabilir miyim?” diye. İnceleme yazamam ama bir işin ucundan tutmak istedim. O da sağolsun “ya iletişim ya da düzenleme” dedi. Ben de Yazı İşleri Bölümünü seçtim. Türk edebiyatı bölümünden mezun olunca

işler birazcık daha kolay. Askere gidip geldikten sonra insan daha sıkı sarılmak istiyor hayata. Çünkü yapabileceğin şeye odaklanıyorsun. Önünde bir engelin yok (evlenmekten başka tabi). O da seni özgür kılıyor. OD’de tam hayata iz bırakmak istediğim dönemde çıktı. Dört elle sarıldık, bazı şeylerin değişmesi gerek çünkü artık. Yaş 29 bu arada. Sedef Çiçek Merhabalar efendim. Ben Sedef, 27 yaşındayım. Yarışmaya İstanbul’dan katılıyorum. En çok mobil oyun oynarım. Arada sırada (OD ailesi birşey oynarsa) bilgisayar oyunu da oynarım. Oktay Bey’le karşılaşmamın çok ilginç hikâyesi var. Hâlâ aklıma geldikçe gülerim (şu anda olduğu gibi). Kafede kız arkadaşımı beklerken Oktay Bey’in telefon konuşmasına kulak misafiri oldum. Oyuncuların Dünyası ile ilgili düşüncelerini duydum. Telefon konuşması bitsin diye tam 30 dakika bekledim (o sırada arkadaşım geldi). Arkadaşıma az bekle geleceğim dedim ve Oktay Bey’in masasına oturdum selam verip. Bir şaşkınlık süresi oldu bir 10 saniye kadar. Sonra Oktay Bey’e hiç fırsat vermeden ilk adımı ben gerçekleştirdim. Merhaba deyip projede yer almak istediğimi belirttim. Nasıl bir katkım olabilir diye 2-3 dakikalık ufak bir konuşma geçti aramızda. Yazı İşleri Bölümünü tercih ettim. Ben de Oğuz Bey’le aynı bölümden mezunum. Sanırım o


yönüm ağır bastı. Heyecanlıyım, ilk kez böyle bir projede yer aldım. Misyon ve vizyon bakımından aynı düşünceye sahip olduğum ideal bir projede yer almak çok mutlu etmekte beni. Başarmanın yarısı inanmaktır ve bizde inanmaktayız projelerimizden (daha gerçekleştirmediğim projelerde dahil buna, evet). Asuman Sevilay Avcı Merhabalar, Asuman ben. 32 yaşındayım. Ciddi anlamda oyun oynamayı seviyorum. Sanırım ilk oyun oynama tecrübem babamın Commodore 64’le başladı. Rahmetli babamla az yarışmıyorduk. Oktay Bey’le aynı acıyı bilmekteyim. Özledim kıymetlimi… Neyse, Oktay Bey’le karşılaşmam bir Cuma günü mezarlık ziyareti dönüşünde oldu. Oktay Bey ziyarete giderken ben kapıdan çıkıyordum ve ağlamaklıydım (her ziyaret dönüşünde ağlarım). Üzülmememi, artık onların gururlanması için hayatımıza devam etmemiz gerektiğini, başarılı bir hayat geçirmemiz gerektiğini söyledi. Mezun olduktan sonra işe girmemiş kendimi soyutlamıştım herkesten (Mezun olmadan bir hafta önce kaybedince babamı). Ayak üstü sohbetten sonra hayata farklı bakmaya başladım. Neyse fazla hüzne bağlamaya gerek yok; hayat devam ediyor. Radyo ve televizyon bölümünden mezun oldum. Ama hiç radyo ve televizyonla ilgili bir işte çalışmadım (staj dönemi haricinde bir yerde çalışmadım. Ama amatör olarak yazdığım senaryolarım var). OD’de Yazı İşleri Bölümündeyim ve sistemim GTA 5’i çalıştırıyor (diğer aile üyelerininde çalıştırmak-

Rıfkı Güzelgün Maksat Türkiye’de video oyunlar Bölüm Sorumluları konusunda daha ileriye bir oluMahir Kaplan şum gerçekleştirmekse ve hepiHeyecanlı olmak çok güzel bir- miz aynı payda da buluştuysak şey. Oktay Bey’le tanıştığımda gerisi teferruattır. Bu tabi kendimi daha 27 yaşındaydım (şimdi 29). anlatmayacağım anlamı taşımıyor. Bu proje konusunda ondan teklif alınca şaşkınlığımı gizleyemedim Fazla giriş yazısını uzatmaya hiç ve heyecanlandım. Benim Medya gerek yok. Adım Rıfkı. Türk Dili ve ve İletişim Bölümünden mezun Edebiyatı öğrencisiyim (yaş 25). olduğumu biliyordu. Daha önce Oktay Bey’le karşılaşmam ortak yerel medyalarda iş tecrübem ol- arkadaş vasıtasıyla oldu. İki muduğundan haberi vardı. Tecrübem habbet arasında ortak arkadaşlaolduğundan ve oyunlarla ilgili her- rımıza projelerinden bahsetti. Bir şeyi araştırdığım için Oktay Bey’le isim bulmalıydı ki aklındaki probu proje konusunda teklif almak jeleri geniş anlamıyla yansıtmalı. beni mutlu etti. Yararlı olacağımı Buldu birkaç gün sonra ama ben düşünüyorum çünkü OD projesi çoktan ekibinde yer almak istedikonusunda. ğimi söyledim ona. Çünkü bende Türkiye’de video oyunlar konuKendimden bahsetmek gerekirse; sunda bir sıçrama olmasını çok video oyunları çok sevmekteyim. istiyordum. Bu düşüncelerimiz Bir yere giderken kitap okumanın karşısında bir payda da anlaştık ve yanı sıra telefonda oyun oyna- karşınızdayım. maktayım. Bu aralar Terraria’nın mobil sürümünü oynuyorum, me- Video oyunlarını kendimi bildim sela. Neyse, hayata iz bırakmak ve bileli severim. İlk bilgisayar oyuher zaman olması gerektiği gibi iş num Commandos 2’ydi (hâlâ seyapmak için OD projesinin içeri- verek oynarım). Sistemim şu anda sine sev seve dahil oldum. Diğer orta düzeyde (GTA 5’i çalıştırıyor aile üyelerimizde benimle aynı evet) özellik olarak. Üniversitenin düşünceye ve ruha sahip olduğu bitmesine son bir sene kaldı. İnsaiçin kendimi bu yolda yalnız his- nın hayallerinin peşinden koşması setmediğim için sıkılmadan uğra- hayattan tad almasına vesile olşıyorum. makta. Genç yaşımda bunu öğrendim. tavsiyemdir, ne olmak istiyorOktay Bey’le tanışmamız tama- sanız o yönde kendinizi geliştirin. men şans eseri oldu. Bir oyunda Birçok işten anlayan değil, bir işin beraber aynı takımdaydık. Oyun her şeyinden anlayan olun. tarzını beğendiğim için arkadaşım olarak ekledim. Gel zaman git za- ... man derken birkaç kere buluştuk Burada aslında katkıda bulunanve sonuç OD projesi içerisindeyim. lar yer alacaktı ama yer yetmediği için onları ve geri kalan aile üyeleUnutmayın; hayatınızda verece- rimizi bir sonraki sayımıza bıraktık. ğiniz kararlar hayatınızın dönüm noktası olabilir. Ufak bir karar ha- Oyuncuların Dünyası’nı tanıyalım yatınızı kökten iyi yönde değiştire- dosya konusu önümüzdeki sayı bilir ya da değiştirmesi için zemin devam edecektir. Görüşmek dilehazırlayabilir. ğiyle. ta, bahsetmemişler -Oktay).

| EYLÜL 18 | 35


ASLA UNUTULMAYAN

Bebeğini ve eşini kaybetmiş bir polis memurunun hikâyesi biz oyuncuları nasıl etkilemiştir? Peki video oyunların miladı olarak kabul edilmesinin nedeni nedir? Oyuncuların Dünyası KÜNYE REMEDY ENTERTAINMENT YAPIMCI DAĞITIMCI ROCKSTAR GAMES PLATFORM PC, PS3, XBOX360 ve MOBİL CİHAZLAR AKSİYON TÜR

Max Payne video oyunlarda bir dönüm noktası başlatmış başyapıt bir ürün. Max’in hikâyesiyle bütünleşen atmosferi de oyuncuları kendisine hapsetmektedir, bunca yıldan sonra yine ilk günkü gibi hissettirdiği duyguları hissetirmekte.

ken yukarıdan gelen garip sesler duydu. Sesin kaynağını öğrenmek için çıktığında da… Ailesinin artık yaşamadığını ve üstüne üstlük onları öldüren iki suçlununda hâlâ yukarıda olduğunu gördü.

Max için “film” o an koptu: Saldırganları Asla unutulmaması gereken bölümümü- öldürüp yukarıdaki yatak odasına çıktızün ilk oyunu Max Payne olmalıydı. Her ğında eşinin ve bebeğini de kanlar içinde birimizde derin anılar bırakan Max’i 17 sene sonra tekrar oynamak ve incelemek bizleri heyecalandırmaktadır, umarım sizde okurken bizim kadar heyecanlanır ve aranızda oynamayan yeni oyuncular varsa oynamalarını sağlarız (yaşları tutmayan bütün okurlarımıza selamlar). Ya Ölmeselerdi? Kahramanımız Max gece vardiyasından daha yeni eve dönmüştü. Evde kimse yoktu, ama olmalıydı. Bebeği ve eşi olmalıydı. Evi -onları aramak için- dolaşmaya başlar-

(*)

*Polis hattı, geçmeyiniz.


Kahramanımız Max kötü adamları bu sefer Hotel’de etkisiz hale getirecek.

“Hazırsanız, başlıyorum!”

gördü. Artık yaşamıyorlardı. Büyük bir boşlukta hisseden Max’in hayatında artık tek bir yol vardı; bunu kendisine yapanlardan intikam almak. Oyun boyunca çaresizliğin ne demek olduğunu, ailenin direği olan bir babanın ailesini kaybettikten sonra nasıl psikolojikman olarak çöküntüye uğradığını göreceğimiz oyunda eğlencenin dibine vuracağımız bir yapı mevcut! Ya ölmeselerdi diyeceğimiz her ilerleyişte daha farklı olsaydı da bu kadar sevemezdik diyeceksiniz. Hikâyesi bakımından üzerinde binlerce saat uğraşıldığı belli, hikâyedeki detaylılık oyundan alacağınız eğlenceyi de artırıyor. Bullet Time Devrimi “Ağır Hareket” olarak adlandırdığımız Bullet Time özellikli Max’le karşılaştığımızda oyun sektörüne kazandırdığı farklı katılım, biz oyuncuları hayran bıraktı. Her dakika soldan sağa, sağdan sola uça uça ağır çekimin tadını varıyorduk. O günün teknolojiyle nasıl yapıldığı nasıl edildiği arkadaşlar arasında konuşur, hayran kalırdık oyuna. Max’i hikâyesinin ne olduğunu o dönemlerde ara sahnelerdeki görsellerden çözmeye çalışırdık (İngilizce ilkokul seviyesinde olunca yeterli anlayamıyorduk ara sahnelerdeki yazıları, görseller vasıtasıyla da hayal gücümüzün yardımlarıyla senaryo yazımı kabiliyetimizi geliştiriyorduk -o sıra fark etmiyorduk tabi yazım kuvvetimizi geliştirdiğimizi-).

Max, çocukluğumuzun/gençliğimizin unutulmaz oyunları arasında ilk beş sıradadır. Sizinde unutmamanız için bu baş yapıtın incelemesini 2001 yıllındaki piyasaya göre değerlendirdiğimizi bilmenizi isteriz. Bu devirde grafikler “kötü” gelebilir ama 2001’de muhteşemdi. Özellikle fayansların parçalanması çok etkileyiciydi! Ara sahnelerdeki hikâye anlatımı o dönem hiç bir oyunda olmayan türde adeta bir Fotoroman havasındaydı. Max’in dünyasını çok iyi yansıtan türde, soluk ve el çizimi vari kalem izleriyle süslü fotoğraflar konuşma baloncuklarıyla (ve olayları anlatan ara cümlelerle) bezenmişti. O kadar iyi yakışmıştı ki oyuna, ilerlemek için canla başla düşmanlarla uğraşıp ara sahnenin gelmesini bekliyordunuz. Max Payne, zamanında ötesinde (o zamanlarda) bir grafik yapısına sahipti, Silahlardan çıkan kurşunlar, gerçekçi ateş hissiyatı ve en önemlisi Max Payne’nin yüzü! Evet, fotoğraflardan ibaret olan bu ifade çılgınlığı o zaman bizi hayran bırakmıştı. Sam Lake Remedy Entertainment’ın kurucusuyla iyi bir arkadaştı, oyunun se-

naristliğini yaptığı için karakter konusunda rol yapacak artist birisini bulamayan Remedy (ekonomik nedenlerden dolayı) hem senaristliğini üstlendiği hem de yazılımda da yardım eden Sam Lake’le Max için anlaşır ve o tanıdık ifade unutulmazlar arasına girer (Bknz. Fotoğraf 1). 17 sene önce verdiği tadı yine veren bir oyun, denemeniz ve oyun kütüphanenizde olması gereken “Altın Klasik”lerden birisi, ayrıca mobil versiyonuda vardır.

DÜŞÜNCELER

+ +

Hikâyesi insanı sürüklüyor Max’in yüz ifadesi Zamanın ötesinde grafikler (2001 yılı için diyorum) Bullet time efekti Silah çeşitliliği

-

Düşmanlar zorluyor Sona doğru sıkmaya başlıyor

+ + +

ORTALAMA PUAN

Fotoğraf 1

9.9


? Sizde derginize ve sitenize katkıda bulunmak ister misiniz? O halde sizi aşağıya alalım:


BİLGİSAYAR DIŞI EKRAN

Biliyoruz, beklenilenin altında bir sayfa ile karşınıza çıktık tanıtım sayımızda. Az ekiple zoru başarmak ayrı bir zorluk yaratmaktadır. Bizde az ekiple var olan zorluğu ayrı bir zorlukta başarmaya çalıştık. Hâl böyle olunca da beklenilen dolulukta bir dergi çalışmasıyla karşınıza çıkamadık. Bunun için sizden çok özür dileriz.

Özellikle size önermek istediğimiz bir kitap var, onu da içerde bahsettik. Türkiye Cumhuriyeti kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün küçüklük, gençlik ve ergenlik dönemlerine ışık tutan “Abim Mustafa Kemal” eser Şemsi Belli’nin rahmetli Makbule Atadanile gerçekleştirdiği röportaj yer almakta. Kesinlikle okumalı ve günümüzde gereksiz bilgi kirliliğinden Burası bizim izlediğimiz veya oku- kendinizi sıyırmanızı çok istiyoruz. duğumuz, kulağımıza “çalınan” kitap, dizi ve filmleri derleyeceğimiz İyi vakit geçirmeniz dileğiyle ve bir bir bölüm olacak. Şuanda iki sayfa sonraki sayımızda görüşmek üzere ile karşınızdayız. Ama bir sonraki sa- diyor, sizi sayfalarımızda yalnız bırayımızda fazla fazla film, dizi ve kitap kıyorum. önereceğiz, imdiden söz veriyoruz. Bizi takip etmeyi unutmayın. OKTAY SELİM ÖZAN İçeride 4 önemli anlatım tarzıyla, konusuyla bizi etkileyen eser var. Bu tanıtım yazılarımız umarız ki sizi heyecanlandırır ve tavsiyelerimize göre onlara bir şans verirsiniz.

| EYLÜL 18 | 39


BİLGİSAYAR DIŞI EKRAN

Bir dizi ve film platformunda yer alan TAU nu işlenen film, bazı anlarda sizi ters köfilmi sürükleyici hikâyesiyle izleyenleri şelere yatıracaktır. Hikâyesiyle, farklı bir kendisine hapsediyor. yapısıyla izleyicilerin beğenisine özel bir platformda sunulan film kendisine hayran İlk dakikaları birazcık sıkıcı olan filmde bırakmakta. kahramanımız Julia, bir mucit olan Alex tarafından kobay olarak kullanılmak üze- Sürükleyici yapısıyla izleyenlerden tam re kaçırılır. Alex’in yüksek güvenlikli evi- not alan TAU, 2018 yapımı bir film. İzleni koruyan yapay zeka TAU ile arkadaş menizi şiddetle tavsiye ettiğimiz film +16 olmaya çalışan Julia, oradan kaçmak için yaş üzerindeki film severlere hitap etmekuğraş içerisine girmektedir. TAU’nun me- teolduğunu söylemek isteriz (beli bir dozraklı sorularla sıkı bir “dost”luk duygusu- da şiddet vardır).

Uzayda yer alan bir gezegene iletişim için bir mesaj göndersek ne başımıza gelir? Hiç düşünüp hayal ettiniz mi? Universal Pictures çalışanları hayal etmiş ki böyle bir filmle karşımıza çıktılar. Rihanna’nın Rihanna olduğu dönemlerde çevrilen film (şimdi Rihanna bacı ablamız gibi bir görüntüye sahip, baya etine dolgun) gişe rekorları kırarak Bilim Kurgu film kategorisinde yerini aldı.

içeren bir sinyal gönderir ve olaylar silsilesi böylelikle başlar. Sen misin bize mesaj gönderen diye o gezegenden ufak bir filo Dünya’mıza “iniş” yapar. Ama barışçıl bir hareketle değil, düşmanca, tamamen istila için bir girişimde bulunurlar.

Yönetmenliğini Peter Perg’in yaptığı filmde Rihanna yan rolde olmak üzere Taylor Kitsch, Liam Neeson, Brooklyn Decker, Tadanobu Asano başrollerini paylaşmakta. görsel şölenin had safhada olduğu bir yaİnsanoğlu Amerika’nın uzayın derinlik- pım olan film izleyenlerden tam not puan lerinde yer alan Dünya’ya benzeyen bir almış. gezegene iletişim kurabilmek için mesaj 40 | EYLÜL 18 |


BİLGİSAYAR DIŞI EKRAN

Bu aralar kitabı da kitap severlere sunulan Dizide Mecnun, Leyla’nın beşik kertmesi*, dizi izlenmesi gereken Türk dizileri arasın- evlenme yaşı geldiği için de annesi ve bada ilk sıralarda yer almakta. basıyla Leyla’yı istemeye giderler. Mecnun ve Leyla birbirlerini ilk kez görürler ama Devlet kanalı olan TRT 1’de 2011 ve 2013 Leyla Mecnun’dan etkilenmez. Mecnun’sa yılları arasında yayınlanan dizi izlenme ilk görüşte aşkı bulur ve olaylar da tam rekorları kırmış ve hâlâ adından söz ettir- olarak burada başlar… mekte. Bizde bilmeyenler için anlatmak için kolları sıvadık: Klasik Leyle ile Mecnun Bir kavuşma hikâyesi olan dizide Ahmet hikâyesini günümüze adapteli ve birazda Mümtaz Taylan, Köksal Engür, Cengiz Bozabsürt komedi materyallerle bezenmiş bir kurt, Ali Atay, Osman Sonant, Serkan Kesyapıyla Türk dizi severleri karşısına çıkaran kin, Asuman Dabak, Ezgi Asaroğlu (Leyla Eflatun Film başarılı bir iş çıkarmış. 1), Melis Birkan (Leyla 2) rol almaktadır.

Karakterleri çok iyi televizyona yansıtan usta oyuncular senaryonun vermiş olduğu büylü atmosferle unutulmaz bir diziyi Türk dizi severlere bıraktı. Leyla ve Mecnun ekibine böyle bir dizi meydana getirdiği için teşekkür ederiz.

*Beşik kertmesi: İki ailenin aralarındaki sıkı ilişkiyi daha güçlendirmek için birbirlerinin küçük kız ve erkek çocuklarını ileride evlendirmek üzere sözleşmesidir.

Ağabeyim Mustafa Kemal Makbule Atadan Anlatıyor Makbule Hanımı tanır mısınız? Ya da hiç duydunuz mu? Duymayanlar için söyleyeyim; Makbule Atadan (Soy isimden gerçi anlaşılabiliyor) Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkık Osmanlı külleri arasında doğmasında öncülük eden Uluönder Mustafa Kemal Paşa Atatürk’ün kız kardeşi. Atatürk’ün ergenlikten önce ki yaşamını anlatan ender kitaplardan birisi Ağabeyim Mustafa Kemal kitabı.

saadetini göremeden vefat ettiğini ve en önemlisi ailevi sırları öğreneceğiz.

Bu kitabı bulabilirseniz kitabı okumalı ve kitaplığınızdan hiç ayırmamalısınız. Mesela küçüklükte Mustafa Kemal’in fareden korkRöportaj faktörüyle ger- tuğunu bilirmiydiniz? çek hayata geçen bu kitap Atatürk’ün ailesiyle ilgili Rahmetli Makbule Atadan aklımızdaki soruları kökten vefat etmeden önce gerkaldıran bir kitap. Mesela çekleştirilen röportaj AtaAli Rıza Beyle Zübeyde Ha- türk’ün ailesine geniş bir nımın nasıl tanıştığı Ali Rıza perspektif bir bakış sağlaBeyin neden çocuklarının makta. | EYLÜL 18 | 41


KÖŞE YAZISI

BİR E-DERGİ DEYİP GEÇMEYİN. MAKSAT HAYALİMİZDEKİ DÜNYAYA BİR ADIM DAHA YAKLAŞMAK İSE GERİSİ TEFERRUATTIR.

OKTAY S. ÖZAN

Farklı bir dünyada yaşamak isterdim. İnsanla insan arasında parasal uçurum olmayan, herkesin kaliteli bir yaşam sürdüğü, bilgi ve teknolojik bakımından her toplumun aynı doğrultuda çağ atladığı bir dünya… Derdimiz sadece “Bir sonra ki tatile hangi gezegene gidelim” olsaydı ne kazanmış olurduk? Yıllardır “evrende bizden başka canlı var mı?” sorusuna harcadığımız zaman olmaz mıydı? Yoksa söz konusu soru “evrenin uç noktasında ne var?” olarak evrilir miydi? Yıldızlara baktığımda hep hayalimdeki dünyada yaşamak isteğim aklıma gelir. Mutlaka hayatınızın bir noktasında uzaylılarla ilgili bir kitap, dergi, yazı, video veya belgesel izlemiş/okumuş olabilirsiniz. Hiç merak ettiniz mi gerçek midir diye? Ben ettim ve hatta şöyle bir teoriyle yaklaşmaya başladım dünyadaki hayata; bir mutlak gerçek var, bizim bilmediğimiz istenen. O mutlak gerçek gün yüzüne çıkarsa birilerinin elindeki güç yok olacağı için korkulmakta ve bundan dolayı bizlere gerçek olan doğrular anlatılmamakta. Çünkü anlatılırsa görmemiz gereken her şeyi görecek, duymamızı istediğimiz her şeyi duyacağız. Bu da güçlerin eşit olmasını sağlayacak bilgiler içerecek bir olgu olduğu için birileri tarafından engellenmekte… Neyse. --Aslında konu çok farklıydı, yukarıdaki gibi bir giriş yapmak istedim. Burası farklı bir projenin sayfası olduğu için farklı bir girişle başladım yazıya… Kusuruma bakmayınız. Neyse fazla sözü uzatmadan asıl konuya gireyim; Oyuncuların Dünyası’nın hikâyesini anlatacağım sizlere, bizi tanımanız ve bizi anlamanız için. Aklımda farklı bir proje vardı; video oyunlar üzerine, kaliteli, güvenilir ve en önemlisi bu iki unsuru bedava sunabileceğim bir platform yaratmak. Geçmişten gelen para karşılığı hizmet anlayışını bir alanda azaltmak, en azından sistemin bir parçası haline gelmiş bu hizmeti parasız yapay dünyaya taşımak istedim. Umarım bu fikrimi beğenmişsinizdir. 10 yıldır düşündüğüm bir projenin ilk ayağı şu anda karşınızda durmakta. Bu proje için isim bulmak zor oldu. Öyle bir isim olmalıydı ki aklımdaki projeleri yapısal olarak anlatmalı, ne için uğraştığımızı göstermeliydi herkese. Oyuncuların Dünyası ismi bu şekilde bulundu. Her

42 | EYLÜL 18 |

şeyi özetleyen genel, sade ve anlaşılır bir isim. İsim bulmayı hallettikten sonra sıra iş anlayışımızı özetleyen bir slogan bulma işi kalmıştı. O da fazla uzun sürmeden çıktı bir fikir doğrultusunda; Her şey Türk video oyuncuları için… isim Türk, hizmet edeceğimiz toplum Türk, sloganımızda da bizi biz yapan oluşum olmalıydı. HER ŞEY TÜRK VİDEO OYUNCULARI İÇİN… Az önce de bahsettiğim gibi bu sadece bir e-dergi projesi olmayacak. Geniş bir proje ağı olacak. İlk ayağı sadece e-dergi. Sonra ki mi? Sonra ki sırası geldiğinde duyacaksınız. Daha değil. Ama şunu bilin bu 10 yıllık bir düşüncenin sonucu çıkmış geniş bir projedir. Bu projenin gelişip koca bir çınar olduğunu görmek bile insanı onurlandırır ve gururlandırır. Çünkü bizler sadece Türkiye’deki video oyun sektörünü olması gerektiği seviyeye çekmek için uğraş içerisine gireceğiz. Yatırımlarımız sadece video oyunlar üzerine olacaktır. Çünkü biliyoruz ki dünyada video oyun sektörünün yıllık kazancı Hollywood’un yıllık kazancından 10 kat fazladır. Bu da şu demek oluyor; neden bizde toplum olarak pastadan dilim almıyoruz? Her şey bizim elimizdedir. Sadece sistematik olarak bazı şeyleri gerçekleştirmek gerek. Sadece ne yaptığını bilmek gerek ve sadece ne için uğraştığını anlaman gerek. Bunları hallettikten sonra her şey ama her şey Türkiye’de farklı bir boyut kazanacaktır. --Tamam, asıl mutlak gerçekler bizden saklanmakta, uyanmamamız için bir şeyler anlatılmamaktadır. Ama bunlara inat, hayalimizdeki dünyaya biraz daha da olsa yaklaşmak gerektiğini ve bundan dolayı bazı hizmetleri bedava almamızın gerektiğini düşünmekteyiz. Sırf gökyüzüne fazladan bakmak ve oradaki hayatları merak etmek için bir şeylerden muaf olmak gerekmektedir. İşte bundan dolayı e-dergi projemiz her zaman bedava olacaktır. Hayallerini gerçekleştirmek isteyip adım atan herkese selam vererek yazımı noktalamaktayım. Sevgi ve saygılarımla.


KÖŞE YAZISI

BAKMAK GÖRMEK DEĞİLDİR, DUYMAK ANLAMAK DEĞİLDİR. BİZİ BİZ YAPAN UNSURLAR GELİŞTİKÇE FARKLI GÖRMEK VE ANLAMAK GEREKİR.

OĞUZ M. YILGIN

Artık eskide kaldı mahalle maçları, saklambaçlar ve körebeler… Eskiden mahalle turnuvaları yapardık, akşam ezanından sonra annelere yalvara yakara saklambaç oynamak için izin istenirdi bin takla atarak, sonunda da izni koparırdık. Kim yumarsa ona yakalanmamak için araçların arasına, duvarın veya ağacın arkasına saklanılırdı. Karanlık olduğu için birbirini andıran silüetlerin de yardımıyla “beni bulamazsın” cümleleriyle “yuman” arkadaşı kanser ederdik. O sinirlendikçe biz sevinir, bin tane şaklabanlıkla yumulan yere varmaya çalışırdık. Mahalle maçları… Olum onun tadı çok ayrı. Vallahi. Top arkadaşının ayağındayken arkadaşına hücum ettiğinde düşürmemeye çalışırsın ya, her ne kadar düşürmemek için uğraşsanda o yine yere yapışmıştır ya, dizleri ve kolları hep yara-bere olmuştur falan. Beraber ağlarsınız, onun acı senin acın olur. “Olum, vallahi özür dilerim. Seni çok seviyorum, biliyorsun” deyip acısını unutturmak için; “gel beraber Atari oynayalım, az ilerdeki Atari oyunu satan abiden dün bir oyun aldım, görmelisin. Bir vuruyorsun topa topun ardından ateş çıkıyor. Adamlara sert giriyorsun, hiçbir şey olmuyor, komik hallere giriyorlar. Gel gel göstereyim.” (Gol III’ü tasvir eder çocuk aslında) deyip evine götürürsün, beraber oynarsınız. Genellikle Atari de hep ikinci kolun kablosu mutlaka abuk subuk şekillere sokularak kontrol edilir. Onu arkadaşın olan misafire vermezsin, ayıp olmasın diye (zaten az önce yaralamışsın çocuğu birde bozuk kolu ona bırakmak saçma). Şimdiki nesilde bu arkadaşlık vasfından mahrum kalarak büyümekte, çünkü ellerin de son model telefonlar ve tabletler mevcut. Onlarla oyun oynamakta, elindeki tabletin parasal değeri olarak “sidik yarıştırmak”ta. Sen daha çocuksun, arkadaşlarına neden hava atıyorsun? Git beraber saklambaç oynayın, körebe oynayın! Delirtmeyin adamı. İlkokul arkadaşım vardı, bir kız. Onun ailesinin zengin olduğunu mesela ben 18 yaşından sonra öğrendim. Hiç havalı bir yapıda da değildi kendisi, çok mütevazi birisiydi. Az beraber Ceviz ağaçlarına tırmanmadık, düşmedik. Size yemin ederim kızla çocukluk yaralarımızı karşılaştırsak benimkinden fazla çıkar dizlerde dirseklerdeki yaraları. Çok eğleniyorduk olum. Mahallenin çocukları bir “çete” olunca birbirimizden ayrılmayarak büyüdük hep. Sonra o kız evlendi, düğün fotoğraflarını gördüğümde jeton düştü. Keşke dedim. Neyse, ama o

dönem o kadar mutluyduk ki anlatamam bu duyguyu, hissiyatı sizlere. İmkânı yok çünkü, hiç bir kelime tasvir edemez. İşte şimdi ki nesil bundan mahrum olarak büyüyor ve bu da beni ciddi anlamda üzüyor. Şimdiki çocukları da anlıyorum; anlamıyorum demiyorum. Her yerde tablet, akıllı telefon varken dışarı çıkıp top oynamak ne? Zaten arkadaşlarım bir mobil oyunuyla turnuva yapıyor, ben de oynuyorum, orada “kapışıyoruz”. Bu varken neden asfaltın üzerinde düşe kalka maç oynayayım, yaralayayım kendimi. … Böyle düşünme lütfen, rica ediyorum. O yaralar anılarını bir anda aklına getirecek kodlara sahip olacak. Çünkü insan gördüğü bir şeyin üzerinden anında geçmişte yaşadığı bir olayı “dün gibi” hatırlar. İnsan yapı olarak görsel hafıza konusunda çok iyidir çünkü. Benim şuanda onur ve gururla taşıdığım o kadar yara var ki. Bunları yaşlandığımda gördüğümde çocukluğumda yaşadığım anlar gelecek, evlenen kız gelecek, akşam ezanı okunurken eve dönmenin hissettirdiği zorunluluk gelecek. Gelecekte, gelecek işte. Ama sen yaşayamayacaksın benim yaşadığım duyguları, ama sen bilmeyeceksin çocuklukta olan “herkes eşit aga, ben buyum ben şuyum demek yok” cümlesinin anlamını. O da çocuk ben de çocuğum. Tabi ki hepimiz eşit olacağız. Çünkü hepimiz akşam ezanında eve dönüyorduk, hepimiz Ceviz ağaçlarına tırmanıp taze cevizleri dallarından topluyorduk (birde o taze cevizin dış kabuğu nasıldı ya, kınalanmış gibi oluyordu ellerimiz. Duvara sürte sürte ne kahve rengi olurdu ama eller. Hey yavrum hey). Tadı da çok güzel oluyordu, çünkü bir yasak yoktu. Sadece akşam ezanından sonra eve dönmek vardı. --Oyuncuların Dünyası olarak hoş geldiniz diyor, bir sonra ki köşe yazımda görüşmek üzere diliyorum. En içten sevgilerimle, İyi eğlenceler.

| EYLÜL 18 | 43


KÖŞE YAZISI

DÖRDÜNCÜ BOYUT DİJİTAL BİR YAPI MIDIR? YOKSA FARKLI BİR DÜŞÜNCE YAPISI MI?

ASUMAN S. AVCI

Hani derler ya “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?”. Benim fikri mülkümü sorarsanız çok gezen bilir. Kitaplarda olmayan bilgi geçmişten günümüzün toplumuna kadar uzanmış olabilir ve bu tür bilgiler mutlaka kitapta olması gerek düşüncesiyle nesilden nesile aktarılmaz. Bir önceki neslin çektiği zorluğu bir sonraki nesil çekmesin diye nakış gibi işlenir. En basit örnek; anneanne ve babaannelerimizden öğrendiğimiz ve bize iyi gelen kocakarı ilaçlar. Mesela (çok affınıza sığınarak) idrarımız yanıklara iyi gelir. Bu kentte yaşayan insanlar tarafından bulunmadı, köyde yaşayan büyüklerimiz tarafından bizlere aktarılmış bir gerçektir. Bu durumun neden olduğunu araştırdığınızda da idrardaki amonyak derimize iyi gelmekte olduğu bilgisine ulaşırsınız. İnternet olmadığı bir zamanda peki büyüklerimiz nasıl bilmekte bu durumu? İşte devreyede nesilden nesile aktarılan bilgi ağı girmekte. 1990’larda Türkiye’de internet mi vardı? Tamam bazı önemli kişilerde olabilir ama her evde ve dükkanda yoktu. Peki şimdi? Sağımız solumuz, önümüz ve arkamız sobeli bir şekilde internet. Mobil cihazlarımızda sürüsüne bereket GB’lar mevcut. Bilgilerimizi interneti sömüre sömüre edindiğimiz dönemde kitaplarda djital oldu. Bilgileri internetten edindiğimiz dönemde bilgi kirliliği de mevcut. Eee… bizim üzerimize düşen görev internetten bir bilgi edinirken bir kaynak yerine birçok kaynağa başvurarak bilginin doğru olup olmadığını kanıtlamaktır. Çünkü her önüne gelen internette birşey yazmakta, bir şeyler söylemektedir. Elinizden geldiğince gezin, birkaç gününüzde olsa o birkaç günde size yakın yerlere gidin. Gidin ki geçmişten günümüze kadar gelmiş bilgileri (yaşanmış bilgileri) öğrenin ve sizde aktarın. En azından doğru bir bilginin ömrünü uzatmasına yardımcı olursunuz. ... Neden Oyuncuların Dünyası adı altında bir derginin vizyonu ve misyonu aradığım özelliklere sahipti. Az birazcıkta video oyun oynayan birisiyim. Hâl böyle olunca da Oyuncuların Dünyası’nın oluşturacağı dünyasına katkı sağlamak için geldim. Bizler bir elin parmaklarını geçmeyen ekibiz, hayalinin peşinden korkusuzca giden genç ve dinamik bir yapıyız. Umarız ki başarılarımız

44 | EYLÜL 18 |

bütün Türkiye’nin gururlanacağı gerçekler ile taçlandırır. Heyecanlı mıyım? Öyle böyle değil, baya kalbim yerinden çıkacakmış gibi bir hisle bu cümleleri klavyemin yardımıyla size nakşettiriyorum. Merak ediyorduk acaba nasıl bir tepkiyle karşılaşacaktık, az mı okunacaktık yoksa büyük tepkiyle boykot mu edilecektik? Bu soruların yanıtlarını bulmak için hiç kimsenin bugüne kadar yapmadığı “asıl sayıdan önce” deneme sayısını (deneme sayısı dediğime bakmayın, Eylül sayısında yer alan 21 sayfayı yayınladık) paylaştık. Gerçi Oktay Bey editör bölümünde bahsetmiştir ama ben de bahsetmek istiyorum; 300 kişi tarafından okunmuşuz. Evet 21 sayfalık deneme sayısını 300 kişi okumuş. Toplam 28 saat harcanmış okuma saati olarak. Bunu öğrendiğimde o kadar mutlu oldum ki. Demek ki tam sayı çıktığımızda bin kişi ziyaret edecek bu sayfaları (doğru orantılı düşündüm). Hayalimizde canlandırdığımız dünyaya da bir adım daha yaklaşmış olacağız. Sektörü hak ettiği yere taşımak için bir adım daha attık sizlerin gücüyle. Daha nice adımlara. Evet, benden bu kadar bir sonraki sayımızda (asıl sayımızda) görüşmek üzere. He bu arada... Hoşgeldiniz dünyamıza.


KÖŞE YAZISI

BAZEN DÜŞÜNÜYORUM. ZATEN VAR OLAN BİR SİSTEMİN PARÇASIOLMAK YERİNE FARKLI BİR YAPI OLUŞTURSAK. SİSTEMDEN BAĞIMSIZ KENDİ DÜNYAMIZDA YAŞASAK.

SEDEF ÇİÇEK

Hani derler ya köye gitsek yeşilliklerin arasına, hayvan yetiştirsek onun sütünden yumurtasından yararlansak orada hayat sürsek, taş ve betonların arasında olmak yerine. Özümüzün olduğu yere gitsek. Oralarda yaşayabilir miyiz? Köy yaşantısına alışmadığımız için yaşayamayız yoksa? İnsanoğlu en zor şartlarda neslini devam ettirmiş akıllı canlıdır. Her yerde yaşayabilir ve orayı kendisinin yaşayabileceği düzeyde entegre edebilir. Neden bizde etmeyelim, neden yaşayamayalım. ... Biz ve bizden önceki 3 nesil savaşın ne olduğunu bilmeden büyüdü. O zamanlarda kent yaşamı da neredeyse köy yaşantısıymış. Yokluğun buram buram hissedildiği topraklarımız ekonomik olarak zirvede olan ülkelerin ayaklarının altında ezildi, onların teknolojileri (teknoloji olarak sakın ışın kılıcı, plazma topları gibi bir varsayım düşünmeyin. Top menzilleri zamanın ötesinde bir yapıdaydı. Lojistik sistemleri çok iyiydi) Osmanlı ordusundan kat be kat iyiydi. Toplarıyla, tüfekleriyle ve teknolojileriyle bizleri alt üst edebilirlerdi. Bugün geçmişte Kuvay-î Milliye olarak adlandırılan sınırlarımız içinde halk açtı. Üretim yok, dış borç had safhada, halk fakir, zenginin parası değerli harcamaya korkar bir vaziyette (geçmişte yaşanılan bu durum tanıdık geldi değil mi?) savaşa girdik. Daha Balkan topraklarında büyük kayıp veren kendisini uzun süre toparlamaya ihtiyacı olan millet Birinci Dünya Savaşına sokuldu. Tehdit büyüktü, hem de çok. Bugün farkında değilsiniz ama durum tahmin ettiğinizden bile kötüydü. Size dayatılan bilgileri doğru kabul

ediyorsunuz. Araştırma dürtünüz köreltilmiş olabilir ama siz geçmişinizi doğru bilmekle yükümlüsünüz, yok olmamak adına bu şart bir gerçek. Bugün topraklarında savaş olan milletler daha önceden dini ve ekonomik olarak parçalandı (böl parçala yok et sistemiyle). Şu anda ülkesi bölünmüş evsiz çok aile var. Anne ve babasız çocuklar çok var. Bu sayfada yer alan fotoğraf toplum olarak parçalanmış ve yok edilmiş bir milletin mensubu olan çocuğun (mensup oldu milletin veya çocuğun ismine gerek yok) gördüğü fotoğraf makinesine verdiği tepkidir. Bunu ve daha nice tepkiler veren çocuklar, mensup olduğu toplumun büyük yanlışları neticesinde bu haldeler. Geçmişlerini unuttular, araştırma dürtüsünü körelttiler. Tanıdık geliyor değil mi? Gelmek zorunda, çünkü gelmeli. Çocuklarımız için veya torunlarımız için bazı önemli bilgileri unutmamak gerek. Çevrenize inat araştırmak gerek. Bir sonraki nesil için boynumuzun borcu. Aşağıda yer alan fotoğraftan rahatsızsanız hâlâ merhametinizi kaybetmemişsinizdir demektir. … Evet sanırım herkes kendi köşe yazısında yazmış bende yazayım; Daha nice 500. okuyuculara. Tanıtım sayımızın taslak hali 500 kişi tarafından okunmuş. 500 kişi toplam olarak 28 saat okuma süresi harcamış. Şimdiden doğru yolda olduğumuzu ispatladınız. Teşekkürler.

| EYLÜL 18 | 45


YENİ SAYIMIZ YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLACAKTIR. 01,11,18


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.