HAYALİ

Page 1



HAYALİ turan aksoy

Kasım/November

2017


Oya Silbery

Önsöz

Çizgi ve Gölge Eskiden gölge oyununa Hayal-i Zıll, hayal-el sitare; gölge oyunu oynatanlara da Hayalbaz, Hayal-i zılciyan veya Hayâlî denirdi. Gölge oyununun Türk kültürüne Güneydoğu Asya ve Ortadoğu üzerinden yaklaşık olarak 16. yüzyılda girdiği düşünülmektedir. Her ne kadar iki boyutlu tasvirlerden yararlanılarak yarı şeffaf bir perde gerisinde oynatılan Karagöz ve Hacivat’ı gölge oyunu olarak biliyor olsak da, aslında perdede gördüğümüz tasvirlerin gölgeleri değil kendileridir. Art Rooms Galeri’de yer alan Hayali sergisinde Turan Aksoy, son yirmi yılda ürettiği, kavramsal açıdan ve söz konusu kavramların ele alınışlarındaki çeşitlilik açısından bir araya getirilmesi çok da mümkün görünmeyen farklı bağlamlardaki çalışmalarından yaptığı seçkiyi, 5 grup ve 15 başlık altında bir araya getirdi. Sergide yer alan eserleri birbirleriyle ilişkilendiren, aynı zamanda aralarındaki farklılıkları da gösteren çizginin, çizme ediminin niteliğindeki değişimlerdir. Aksoy’un çizim odaklı seçkisi sanatçının içsel hesaplaşmalarının yanı sıra zamana ve yaşadığı yerlerdeki mekânsal değişikliklere değin görüşlerini de yansıtıyor. Hayali, sergiden görüntü, Image from the exhibition, 2017

Turan Aksoy çizgiyi tasvir ve temsil edebilmenin, kurgulanan veya hayal edilen şeye dönüştürebilmenin aracı olarak kullanır. Açık uçlu birer metafor olarak ele aldığı nesneler, bedenler ve mekanları kullanarak, bireysel ve hayali olanlar arasında cinselliğe dayalı ilişkiler kurar. Nesneler, bedenler ve mekanlar üzerinden dekadan toplumların barındırdığı politik ve kaotik çarpıklıkları eleştirir. Birer ekran (ayna) niteliğine büründürdüğü çalışmaları, izleyiciyi tasvir edilen olayların bir parçası olmaya, olaylara katılmaya, olayları yaşamaya çağırır. Eserlerinde hissedilen, liet motifi sayılabilecek tedirginliğin de, bu çağrıyla ilişkili olduğu söylenebilir.

4


HAYALİ

Sanatçıların Hayvanları bölümünde ele aldığı meseleleri, farklı bir bakış açısından veya yorumundan çok, mekân içerisindeki değişik açılardan gözlemlemeyi ve yansıtmayı seçmiştir. Serginin en ilgi çekici bölümlerinden birisi ise çalışmaların ortasında konumlandırılarak sergilenen imgeler ve hatıralar üzerine yapılan çizim, kolaj, maket, fotoğraf olarak tasarlanıp üretilmiş bir grup çalışmanın ve aforizmanın bir araya getirildiği el yapımı bir sanat-kitap olan “Minyatürün Gölgesi” isimli çalışmadır. Amacı kişisel ve toplumsal imgelerden yola çıkarak, geçmişi hatırlama, canlandırma ve anlatma biçimlerimizin yeni iktidarlar oluşturma adına izlediği yolları ve gizleme, görmezden gelme, bükme gibi farklı manipülasyonların görsellikle ne kadar ilişkilendirilebileceğini deneyimlemedir. Birbirinin karşıtıymış gibi duran konuları bir araya getiren Hayali sergisi sanatçının gözlem, ifade ve hayal kurma gözlemciliğini, ifadeciliğini, hayalciliğini gösterebilme gücüne sahip yalın bir araç olarak çizime odaklanmıştır. Bu sergi kitapçığı, sergiyi izlemeye gelenlerin bağlantıları daha doğru kurabilmesi adına, serginin kurulum ve önerilen izlenme sırası göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.

5


Oya Silbery

Foreword

Line and Shadow In the past, shadow puppetry was called Hayal-i Zıll or hayal-el sitare and the puppeteer was known as Hayalbaz, Hayal-i zılciyan or Hayalî.* Shadow puppetry is thought to have entered Turkish culture through Southeast Asia and the Middle East around the 16th Century. Although ‘Karagöz and Hacivat’ is thought as a form of shadow puppetry, played behind a semi-transparent screen using two-dimensional depictions, the depictions seen on the screen are not actually their shadows, but the two-dimensional depictions themselves. In his Hayali exhibition held at Art Rooms Gallery, Turan Aksoy presents a selection of his works under 5 groups and 15 headings, which he has produced over the last two decades and seem impossible to put together cognitively and in terms of diversity in approaching these concepts. It is the change in the nature of the line and the drawing that relates the works in the exhibition to each other, yet also shows the differences between them. Aksoy’s drawingfocused selection reflects not only the artist’s internal appraisal, but also his views on spatial changes in time and the places in which he lives. Turan Aksoy uses the line as a means of depicting and representing, transforming into what is fictionalized or imagined. Using objects, bodies and spaces as open-ended metaphors, he establishes relations between the individual and imaginary based upon sexuality. He criticizes the political and chaotic distortions in decadent societies over objects, bodies and spaces. His works as a screen (mirror) calls the viewer to become a part of the events depicted, to participate in these events and to live them. It can be said that as a lietmotif, perturbation, which is sensed in his works, is related to this call. In Artists Animals he chose to observe and reflect the issues from various angles within the space rather than from a different point of view or interpretation. One of the most interesting sections of the exhibition is the work entitled “Miniatures Shadow”, which is a hand-made art-book whereby a group of works and aphorisms, designed and produced as a drawing, collage, model or photo, are assembled on the images and memories displayed in the middle of the works. Taking the personal and social images as a starting point, the intention is to experience the ways that our forms of remembering the past, vitalisation 6


HAYALİ

and expression follow in order to create new powers, and how different manipulations such as concealment, indifference and bending can be associated with the visuality. The Hayali exhibition, which brings together subjects that seem to be contrary to each other, is focused on drawing as a simple instrument with the power to show his ability to observe, express and imagine. This exhibition booklet has been prepared considering the setup of the exhibition and a recommended order of viewing so that visitors to the exhibition can make connections more accurately.

* Hayalî: means imaginary, visionary, delusive and so on. In Turan Aksoy’s exhibition, it is used as the shadow puppeteer.

7


Lutz Presser

. . Çizim Sonuçları Batılı görsel sanatlar tarihinde soyutlama eğiliminin yanı sıra, içsel olanı dışarıya yansıtan insan fenomeni ile sanatı neyin oluşturduğunu veya neyin oluşturmadığını ilk kez Modernizm ortaya koydu. Yaklaşık yüz yıl sonra görsel sanat fikri daha önce keşfedilmemiş diyarlara açıldı. Dahası, sanatın hangi materyaller kullanılarak yapılabileceği konusu da radikal bir biçimde genişledi. Resim, çizim, heykel gibi geleneksel yöntemleri kullanan sanatçılar, bunları disiplinler arası bir yaklaşımla fotoğraf, video, zamana-dayalı medya, bilgisayar görüntüleme gibi tekniklerle birleştirerek ortaya çıkan ürüne de yerleştirme ya da performans adını vermeye başladı. Turan Aksoy’un çalışmaları, yukarıda saydıklarımızın hepsini, görünüşe göre pişmanlık duymaksızın, apayrı bir biçimde kullanıyor. Tekil parçalar ister çizilmiş, ister boyanmış isterse 3D kullanılarak yapılmış olsun, bağlantılar kurmayı veya anlatılar oluşturmayı izleyiciye bırakıyor. Eserleri rafine, abartısız ve mesafeli görünüyor. Muhtemelen “damıtılmış” daha uygun bir tanımlama olacaktır. O, ayrıntı içermeyen erkek ve kadın figürlerini, çiftleşen erkeklerle kadınları, penceresiz odalar gibi boş mimari alanları, oyuncaklar ve mikrofonlar gibi metalik yapraklarla kuşatılmış, uzun saç bukleleri, vücut parçaları ve daha başka şeylerle iç içe geçmiş nesneleri tasvir ediyor. Bunlar anılardır! Belki de gerçek anılar bile değil, esinlenmeler, gündüz düşleri. Onlar içeriye, benliğine sızabilenlerdir! Yeni sergisi çoğunlukla çizimlerden oluşuyor. Paul Klee, çizimin bir çizgiyi yürüyüşe çıkarmak olduğunu söyler. Bu tanımlama Turan Aksoy’un, gözlemi çizgilerin ardında bırakarak önceden keşfedilmemiş alanlara yol almak kaydıyla mimari iç mekanlara öncülük eden, kadın beden parçalarını tartışmaya açan, kişiler arası ilişkilerin doğasını, gizli tehlikeleri ile tuzaklarını ifade etmek için figürleri parçalara ayırıp yeniden birleştiren, sözcük oyunları yapan çizimlerinin çoğuna uyuyor. Turan Aksoy Hafiza Çizimleri Memory Drawings, 2004

8


HAYALİ

Sanatçının görsel çalışmaların üretimine yönelik yaklaşımını anlamaya yardımcı olabilecek, birbiriyle bağlantılı iki felsefi argüman geliyor aklıma. Gaston Bachelard The Poetics of Space isimli kitabın, yaratıcı hayal gücünün anılarımızı nasıl dönüştürdüğünü, bodrumdan tavan arasına kadar uzanan dikeyliğiyle ev (kendi evimizin) imgesinin, aslında bizi/bedenimizi simgeleyen bir metafor olduğunu göstererek zekice kanıtladığı bölümünde şöyle der: ev gündüz düşlerine barınak sağlar, ev bu hayalleri kuranı korur, ev insanın huzur içerisinde hayal kurmasına olanak tanır... ev, insanoğlunun düşüncelerini, anılarını ve hayallerini bütünleştirebilen en önemli unsurlardan biridir... Geçmiş, günümüz ve gelecek, her biri eve farklı bir dinamizm sağlar. Bununla birlikte, bazı odalardan yoksun ve tek hikâyelik bir insan olabiliriz, bu da mahzenimizin tavan arasında olduğu anlamına gelir. Ev, belirgin bir anatomisi olmayan bir vücuttur, kendi vücudumuz. Dolayısıyla bu düşsel evin topografyası gerçekten bizim kişisel ontolojimizi tasvir eder. Düş(ünce)lerimiz sürekli olarak kendi gerçekliğimizi yeniden kurgular ve yeniden imgeleştirir. Bu da zaman içerisinde varlığın poetikasına dönüşür. Gilles Deleuze The Fold’da, evin bir metafor olarak kullanımının iki seviye veya kat olarak tasavvur edildiği Barok düşünce anlayışını çözümler. Organik maddeden oluşan alttaki seviye beş duyuyu simgeleyen küçük açıklıklara sahip müşterek/sıradan odalar şeklinde tasavvur edilirken, üstte yer alan seviyeyse penceresiz, uzunluğu genişliğinden daha fazla ve metafizikle, yani ruhla bağlantılı olarak tasavvur edilir.

Maurizio Catalan, Bidibidobidiboo, 1996

Bu son çalışmaları arasında dikkatimi çeken en enteresan resim grubu Sanatçıların Hayvanları adlı dört çizimdir. Aslında bu çizimler hayvan çalışmaları değil, daha çok antropomorfik (insan benzeri) varlıklar gibi görünüyor. Hatta fazlasıyla insani oldukları bile söylenebilir. Daha çok psikolojik aşamaları çağrıştırıyor gibidirler. Mesela Dürer’in Rhinoceros’unun tuhaf bir biçimde şişirilmiş, daha çok odanın içindeki file benzeyen – sayfayı, Botero’nun şişman figürlerinin kendi derilerini doldurduğu rahatlığa benzer bir rahatlıkla dolduran –bir versiyonu var. Bir zırhı çağrıştıran derisi ve şişkinliğiyle, sıkıntıyı yansıtan ve diğerleriyle pek uyuşmayan bir çalışma gibi duruyor. Frida Kahlo’nun 9


maymunlarınınsa sırtları görülmektedir; erkek bir maymun, boynuna asıldığı adamın omuzu üzerinden kafası ve kolu görülen başka bir maymuna doğru hareket eder. Neler olacağını bilmiyoruz. İzleyicinin,

Turan Aksoy Sanatçılar ve Hayvanları, Artists and Their Animals, 2015

William Blake At The Horse, 1805

içlerinden birisi olup olmadığını da bilmiyoruz. Kimin gözleri aracılığıyla görüyoruz? Maurizio Catalan’ın ölü sincabı, sahneye izleyicinin biraz ilerisinden giren bir maymun tarafından gözlemleniyor. Turan Aksoy, Catalan’ın orijinal tablosunda yer alan ve sincabın ölümüne yol açan aleti, yani silahı çizmemiş. Başka bir hayvanın ölüp ölmediğini kontrol eden hayvanlara hiç denk geldiyseniz eğer, cesedi ilk koklayışlarının ardından ne olduğunu algılayıncaya kadar bir anlık bir duraksama veya ilgi kaybı yaşandığını da görmüşsünüzdür. Bu çizimde ise durum böyle değil. Aslına bakarsanız, sincaba benzeyen bu yaratığın ne yaptığı hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiliz... burada ne olup bittiğini ya da ölü mü yoksa uyuyor mu, bilmiyoruz? Sonuncu resim ise, William Blake’in eserinden yola çıkılarak çizilmiş bir at. Orijinal eserde hayvanın önü aniden kesilmiş/ürkütülmüş veya bir kadın tarafından kesilmiş/ürkütülmüş gibidir. Turan Aksoy’un çizimindeyse bu kişi, atın başka bir yere, hayalet-benzeri küçük bir atın beklediği aynayı andıran bir alana geçmesini engelleyen o karanlık dikey bariyere dönüşmüş olabilir.

10


HAYALİ

Turan Aksoy’un eserleri titizlikle yapılmış görünüyor ve öyle de olmaları gerekiyor, çünkü bir biçimde eterden kristalleşmiş küçük hazineleri gibi duruyorlar. Bachelard, şiirsel alanın kişisel/özel veya dışsal alandan daha derinlere indiğini savunur ve şöyle söyler: Gerçekten de, kullanılan renklerin belirli bir alana kattığı duygulanım, ister hüzünlü isterse cansız olsun, bir kez şiirsel olarak ifade edilince, hüzün azalır, cansızlığı hafifler. Şiirsel alan, ifade edildiği için genişleme değerlerini üstlenir. İşlediği konu kendisini, iç dünyasını, evini, odalarını ve kendi hikayesini ele aldığı için Turan Aksoy hiçbir şekilde mekanın diyalektiğinden bahsediyor gibi değildir. Kendi benliğinin dışında olup bitenler bu imgelerde yer almıyor olabilir, ancak bu çizimlerin dışa vurulması ve bir Gösteri olarak sunumları sayesinde onlar da elle tutulur bir şekle bürünmüş oluyorlar.

11


Lutz Presser

Drawing Conclusions Modernism introduced for the first time in Western visual art history the very human phenomenon of externalising the internal, along with the will to abstraction, and what constitutes what is and is not art. Some one hundred years later the idea of visual art has opened into previously unexplored realms. Furthermore, what the art is made of materially has also expanded radically. Artists might use traditional media such as painting, drawings, sculpture, but may choose to combine them in a cross-disciplinary way by mixing techniques with photography, video, time-based media, computer imaging and call the whole thing an installation, or a performance. Turan Aksoy’s work uses all of the above and in a seemingly unapologetically, disparate way. Single pieces may be drawn or painted or use 3D, leaving the viewer to make connections or create narratives. His works seem refined, cool and remote. Perhaps “distilled” would be more appropriate. He depicts undetailed male and female figures, male and female coupling, a lot of empty architectural spaces, such as windowless rooms, cobbled together objects like toys and microphones, which have been covered in metallic leaf, long hanks of hair, casts of body parts and more. These are memories! Perhaps not even real memories, but musings, day dreams. They are innerscapes! His latest exhibition is largely drawing. Paul Klee stated that drawing is taking a line for a walk. This description seems apt for much of Turan Aksoy’s drawn work, where leaving observation behind his line moves off into previously unchartered territory, pioneering architectural interiors, negotiating female body parts, dismembering and reassembling figures to express the landscapes and pitfalls of inter-personal relationships, to playing with words.

Turan Aksoy, Evler Homes, 2013

12

In coming to terms with this artist’s approach to making visual work I am reminded of two inter-connected philosophical arguments. Gaston Bachelard in The Poetics of Space cleverly demonstrates how the creative imagination transcends our memories, where the image of the house, our house, with its verticality ranging from basement to attic is really a metaphor for ourselves. He said:


HAYALİ

the house shelters day-dreaming, the house protects the dreamer, the house allows one to dream in peace…the house is one of the greatest powers of integration for the thoughts, memories and dreams of mankind… Past, present and future give the house different dynamisms. However, we may lack rooms and be men of only one story, which would then mean we have our cellar in the attic. The house is a body, our body, without absolute anatomy. Hence the topography of this oneiric house is really charting our personal ontology. Our musings are constantly reimagining and reimaging our own reality. This then becomes the poetics of being. Gilles Deleuze in The Fold unravels Baroque thinking where the use of the metaphorical house was envisaged as two levels or floors. The lower had common rooms with small openings (the five senses), it is composed of organic matter, the upper level was envisaged as windowless, taller than its width and related to the metaphysical, i.e., the soul. The most curious group of images to my mind in this latest body of work are four drawings entitled Artist’s Animals. These drawings are not animal studies, but appear to be anthropomorphic and all-too human. They seem like psychological states. There is an oddly pumped up version of Dürer’s Rhinoceros looking more like the elephant in the room, which fits about as comfortably in the page as Botero’s fat people in their skin. With all its armoring, its bloatedness is a study in discomfort, not fitting in. Frida Kahlo’s monkeys are observed from the back; a male monkey moves towards another which is largely obscured by drapery over an object it is languishing behind. We do not know what is about to happen. We also do not know if the observer is one of them. Whose eyes are we looking through? Maurizio Catalan’s Turan Aksoy Portre, Portrait, 1996 dead squirrel is observed by a monkey who enters the scene ahead of the viewer. Turan Aksoy has omitted to draw the gun the instrument of the squirrel’s demise in Catalan’s original tableau. If one has ever observed

13


animals registering the death of another animal, after the initial sniff there seems a gap in comprehension, or a lack of interest. This is not the case with this drawing. In fact, we do not know what the squirrel-like creature is doing…is it dead or asleep…what is happening here? The final drawing is a horse after William Blake. In the original work the animal abruptly confronts or is confronted by a woman. In Turan Aksoy’s drawing the person may well have transformed into the dark vertical barrier which prevents the horse moving through to another space a mirror-like field where a smaller ghost-like horse awaits. Turan Aksoy’s works look precise and so they should, because they read like little treasures that have somehow crystalised out of the ether. Bachelard argues that poetic space goes much deeper than intimate or exterior space. He states: Indeed, whatever the affectivity that colours a given space, whether sad or ponderous, once it is poetically expressed, the sadness is diminished, the ponderousness lightened. Poetic space, because it is expressed, assumes values of expansion. Turan Aksoy does not appear to talk about the dialectics of space at all, as his subject matter deals with himself, his inner self, his house, his rooms, his story. The outside of himself may not feature in his images, but becomes tangible in these images externalisation and their presentation as a Show.

14


HAYALİ

Hayali, sergiden görüntü, image from the exhibition, 2017

15


Marcus Graf

. . . Egoyu A çığa Çıkarmak İçin Benliğin Ana Hatlarını . Belirlemek

Sanatın tarihi, çizim sanatı ile başlar. Bu nedenledir ki, bildiğimiz kadarıyla, yaklaşık 15.000 yıldır insanlar, hayatlarında önemli olan şeylerin resimlerini çiziyor. Görsel sanatlar tarihi boyunca, düşünce ve duyguların çizgiler ve dokular aracılığıyla tezahürü, sanatçı kuşakları için temel bir rol oynamıştır. Her ne kadar eskiden çizim, daha çok biçimsel ve teknik konularla ilişkili ve esasen sonradan yapılacak olan çalışmanın bir ön hazırlığı veya taslağı olarak görülse de, özellikle ikinci dünya savaşından sonra, giderek artan bir ivmeyle, sanatın diğer alanlarıyla aynı seviyede yer alan önemli bir disiplin halini almıştır. Günümüzde çizim, bilinen her görsel alan kadar çoğulcu ve çok yönlüdür. Gerçekçiliğin ve soyutlamanın bütün biçimlerini kat ederek, düşünce ve duyguların bir ifadesi olarak işlev görür. Nihayetinde, kavramsalcılık, biçimcilik ve dışavurumculuk arasında, çeşitli içeriklere hizmet eder. Bu bağlamda, bir araç olarak çizimin, psikolojik meseleleri ele alma konusunda gayet iyi işe yaradığı söylenebilir. Her çizginin sanatçının elinin izini taşıdığı gerçeğinden yola çıkacak olursak, tıpkı el yazısı gibi her çizim de, onu üretenin aklıyla ve bedeniyle ilişkilidir. Sanatsal eylemin doğrudanlığı bu konuda çizime –yakınına yalnızca resmin gelebileceği– eşsiz bir etkileyicilik ve nitelik kazandıran bir özgünlük ve samimiyet yaratır. Aynı zamanda, oldukça yalın ve minimal görselliği sayesinde çizim aklın ve ruhun meselelerini başka aracılara gerek duymadan irdeleyebilir, ifade edebilir. Bu nedenledir ki, çizimler kavramsal sanatçıların eserlerinde olduğu kadar psikolojik konularla uğraşan sanatçıların eserlerinde de sıklıkla görülür. Bu bağlamda Turan Aksoy’un Art Rooms da yer alan son sergisi, çizim sanatının zihnin psikolojisiyle ilintili meseleleri nasıl irdelediğine dair harika bir örnektir. Her ne kadar çalışmaları resim, video, fotoğraf ve enstalasyonlar içeriyor olsa da, uygulamalarının özünü çoğu kez çizim oluşturur. Turan Aksoy Hafiza Çizimleri Memory Drawings, 2004 Aynı zamanda, eserlerinin her aşamasında, çizim ve çizim-benzeri tekniklerle estetiğe rastlamak da mümkündür. Bu durum, Aksoy’un farklı serilerin çeşitli eserlerini sunduğu mevcut retrospektifinde çok açık bir biçimde yansıtılır. İnsan olmanın varoluşsal meselelerini sorgulayan eserleri, kişilerarası ilişkilerimizin, 16


HAYALİ

düşlerimizin, arzularımızın ve şehvetimizin yanı sıra korkularımızla kabuslarımızın da aydınlık ve karanlık taraflarını cesurca ortaya koyar. Gerek analitik gerekse duygusal bir sanatsal yaklaşıma dayandırdığı eserleri, nasıl yaşamlar sürdürdüğümüzün yanı sıra başkaları tarafından nasıl algıladığımızın ve anlaşıldığımızın belirleyicisi durumundaki, birey ile onu çevreleyen toplumsal bağlamlar arasındaki karmaşık ilişkileri aktarır. Sanatçı, varoluşumuzun sosyal kabuğu ortadan kalkınca geriye ne kaldığını gözler önüne sermek adına, süslü kıyafetlerinden yoksun bırakılmış, temiz iç mekanlarından çıkarılmış ve gündelik bağlamlarından koparılmış, parça parça ve çoğunlukla soyutlanmış modern insan arketiplerini andıran soyut figür grupları sunar. Turan Aksoy’un çizimleri çoğu kez, herhangi bir karaktere veya kimliğe sahip olmayan yüzsüz figürleri gösterir. Yarattığı kahramanlar, bizimkine benziyor olsa da, uzam ve zamanın olmadığı, paralel bir dünyada yaşıyor gibidirler. İzleyicilerin onun tablolarında tanıdık herhangi bir yere ya da en ufak bir harekete rastlaması mümkün değildir. Figürler çoğunlukla kuş uçmaz, kervan geçmez ve erkeklerle kadınların herhangi bir eylemde bulunmadığı, tek renkli çizgilerden oluşan çöllerde var olur. Sessiz ve kıpırtısız bir halde, gözlemlenmek için ifşa edilirler. İmgeleri, eksik parçaları izleyicilerin tamamlaması gereken kırık bulmacalara benzer. Çizimlerinin, söz konusu imgelerin etrafındaki boşlukları dolduracak ve aralarındaki bağlantıları kuracak aktif bir katılımcıya ihtiyaç duymasının nedeni budur. Pi Artworks’teki ‘Işıltılı Şey’ (2010) isimli sergide yer alan resimler serisiyle Aksoy, daha önceki ‘Hafıza’, ‘Şehirler’ ya da ‘Görmeme Arzusu’ gibi serilerde kurguladığı sahnelerin doğal parçaları olan sanatsal söz dağarcığının vücut ve genital kısımlarının yanı sıra tekil cisimleri de ayrı ayrı kullanarak, bu yaklaşımını bir adım daha ileriye taşır. Daha önceki serilerde, kullandığı imgeler, diğer nesneler ve figür parçaları ile düzensel ve kavramsal bir ilişki içerisindedir. Mesela ‘Hafıza Çizimleri’ beden parçalarını, doğayı ve mimariyi yansıtır. Farklı pozisyonların ve temsil biçimlerinin etkilerini analiz etmek için sanatsal dilinin çeşitli biçimlerini reddettiği bu seriler, sanatçının bütün çalışmalarının bir tür sözlüğü niteliğindedir. Boş bir zemin üzerinde yalnızca ana hatları kullanmak kaydıyla izleyiciden, resmin ayrı ayrı duran parçalarını birleştirmesi ve gördüklerinin kafasında oluşturduğu düşüncelerle hikayelerden ortaya çıkan renkleri resme eklemesi talep edilir. Bu düşüş anı, kentsel gerçekliğimizin karmaşıklığının, arazi ve şehir manzaralarının geometrik şekillerle temsil edilmesi aracılığıyla azaltıldığı ‘Şehirler’ isimli serisinde açık bir şekilde ifade edilir. Aksoy küçültülmüş sahnelerin içerisine, birbiri ardı sıra görsel sözlüğünün kısımlarını entegre eder. Zihninde taşıdığı görünümlerin kentsel manzaralara aktarımı; bencilliğimiz ve kötülüğümüz sayesinde merhametsiz alanlara dönüşen muhitlerde sürdürmeye çalıştığımız varlığımızın saçmalığını anlamamıza yardımcı olan bir yabancılaşma etkisi yaratır. Karışık medya tablolarından oluşan ‘Görmeme Arzusu’ serisi, çalışmalarının temel görsel öğelerini genişletir ve soyutlar. Ağırlıklı olarak gri tonlar 17


kullandığı bu seride, parçaların taşıdığı kodları çözebilmek, tek tek kısımlar arasındaki bağlantılar daha gizemli hale geldiğinden daha bir zorlaşır. Çoğu zaman figür parçaları, üzerlerinde süzülen devasa geometrik bloklar ve (bazen penis benzeyen) minik dekoratif unsurlar arasında şekilsel veya kavramsal belirgin bir ilişki bulunmaz. Bununla birlikte bu seriler, mükemmel kompozisyon anlayışı ve görselliklerinin radikal doğası sayesinde izleyiciler için oldukça etkileyicidir.

Turan Aksoy Yalan ve Bellek Lie and Memory, 2005

“Işıltılı Şey”in küçük ölçekli çalışmaları önceki serilerin mantıksal açıdan devamı niteliğindedir. Tek tek ayrıştırılmış nesneler düz beyaz bir zemin üzerinde sunulduğu için bu çalışmalarda kullanılan herhangi bir doku veya renk izleyicinin gözünü rahatsız etmez. Odağı bir yatak, kanepe, monolit, haç veya yüksek topuklu bir gösteri üzerinde olabilir. Parçalar net ve yalın görünür. Grafiksel nitelikleri nesnelerin görsel olarak algılanışını kolaylaştırır.

Gerçi, parlak, yanıp sönen fosforlu pembe ve yeşil renklerinden dolayı söz konusu nesneler estetik gerçekliklerinden daha fazlasıymışlar gibi görünür. Metafiziksel varlıkları, varoluşlarının piksellerinden dışarıya haykırır adeta. Aksoy bu sıradan nesnelere bir yaşam, hikaye ve hatta geçmiş verir. Bu şeylerin parıldamasına yol açan sanatsal yaklaşım, onlara, kalp atışlarını andıran bir titreşim sağlar. Sessizliklerinde, nesnelerden kaynaklanan, bir gerginlik sezilir. İzleyiciye bağırarak onun dikkatini çekmeye çalışıyor gibidirler. Mevcut seride Turan Aksoy çizimleri, tabloları, videoları ve enstalasyonları bir arada kullanıyor. Ayrıca son dönemlerde, çizimleri daha da gizemli bir hale getiren tipografik unsurlar da eklenmiş, bu durumda resimleri ‘okuyor’ ancak eksik çizgisel ve mantıksal bağlamlarından dolayı ‘şifrelerini çözemiyorsunuz’. Çizimlerin biçimsel tasarımlarına yönelik analitik yaklaşımın yanı sıra sahnelerin çoğunlukla gerçeküstü karakteri, bir fikrin ifade edilmesi ile güçlü bir çalışma üretmek (kompozisyon, ton-ölçekleri, tasarım vs.) arasında önemli bir denge oluşturuyor. Kavramsal ve biçimsel etkilerinin yanı sıra görsel güzelliklerinin gücü de çarpıcıdır. Muhteşem bir sanat eseri her zaman kavramsal ve biçimsel güç arasında bir denge gerektirir. Turan Aksoy’nun eserleri, bunların her ikisini de bir arada deneyimleyebileceğiniz ender bir fırsat sunuyor!

18


HAYALİ

Kendisi güçlü bir çizer ve ressam olmanın yanı sıra video ve 1990’lardan bu yana fotoğrafla da çalışıyor. Bu türdeki çalışmalarının ana konuları da, “Çiçekler Dikmek” isimli çalışmasında olduğu gibi, Kartezyen zihin-beden-ontolojisinin yanı sıra varoluşsal meseleler ve kişiler arası ilişkilerdir. Ayrıca, çizimlerinde ve resimlerinde olduğu gibi, geometrik şekillere, dekorasyona ve süsleyici figürlere yaptığı vurgu, söz konusu fotoğraflarının da karakteristik özelliğidir. Bu son çalışma grubu, üç boyutlu nesneler, heykeller ve enstalasyonlardan oluşuyor. Bu gruptaki çalışmalar söz konusu olduğunda, radikal bir deformasyon ve soyutlama, iki boyutlu parçalara kıyasla karakteristik olarak daha baskındır. Çalışmaları, bina parçalarını ve inşaat alanlarını çağrıştırır. Daha ziyade bitmemiş gibi görünen bu eserler yıkım abideleri gibidir. Sahip oldukları estetik, her gün baş etmek zorunda olduğumuz kentsel felaketler kadar kaba sabadır. Biçimsel olarak minimal olan üç boyutlu bu eserler, ne olduklarını göstermelerini sağlayacak gücü güzelliğin şiddetli bir biçimde ihmal edilmesi sayesinde kazanır: Düşüncenin saf birer ifadesi! “Kaotik Turan Aksoy Aşk Ünitesi Love Unit, 2006 ama Steril” olarak adlandırılan nesneler serisinde, gerçeküstü bir neo-dadavari yaklaşım hakimdir. “Kalite” (2008) veya “Aslında” (2008) gibi daha önceki parçalarda olduğu gibi, sanatçı heterojen üç boyutlu nesneleri birleştirir ve verili bir gerçeklikten yola çıkarak yeni bir anlam yaratır. İzleyicilerden, nesnelerin bireysel karakteri ve içerikleri ile eserin bütününün gizli meta-fikri arasında entelektüel bir aktarımda bulunmaları istenir. “Söz” (2009) veya “Esinti” (2009) gibi diğer eserler biçimsel açıdan daha minimal ve kavramsal açıdan daha gizemlidir. Burada, nesneleri oluşturan değişik malzemeler aynı zamanda onların anlamlarına dair ipuçları da taşır. Yine de, sanatçının bütün çalışmalarında olduğu gibi, eserin barındırdığı gerçek güzellik ve felsefi düşünce kendini yalnızca dikkatle gözlemleyen gözlere ve keskin düşüncelere sahip zihinlere gösterir.

19


Turan Aksoy’un nesnelerinin anlamları ve kahramanlarının hikayeleri, uyguladığı kolaj benzeri ve eklektik çalışma tarzı aracılığıyla bilinçli olarak bulanıklaştırıldığından, sahnelerin tamamlanması ve eserin barındırdığı kodların çözümü kolay bir iş değildir. Çizim anlayışı ve eserlerinin karmaşık entelektüel kavramlarını formüle etmek için çizgileri kullanma biçimi, çizim sanatının halen daha günümüz sanatının güncel bir disiplini olarak işlev görme potansiyeline sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir. Yine de, söz konusu onun çalışmaları olduğunda, tek başına bilginin izleyiciye bir faydası olmaz. Zekası ve yüreği izleyiciyi ancak orantı ve duyguyu birleştirmeyi başarabilirse eğer, aşikar olan ve bilindik duvarların ötesine taşıyabilir. İzleyiciler Aksoy’un herhangi bir utanç veya cezalandırılma korkusu taşımadan düşlerinin ve kabuslarının açıkça ortaya serildiği dünyasına, ancak bu sayede erişebilir. Turan Aksoy’un eserleri gerçekten de radikal bir biçimde korkusuz ve samimidir, onları böylesine güçlü kılansa, tam da bu özellikleridir.

20


HAYALİ

Marcus Graf

Outlining the Self for revealing the Ego The history of art begins with the art of drawing. Therefore, as far as we know right now, for around 15,000 years people have drawn what matters in their lives. Throughout the history of visual art, the manifestation of thoughts and feelings with the help of drawn lines and textures has played a fundamental role for generations of artists. Though, whereas in the past drawing was rather related to issues regarding formal and technical matters and mainly seen as the preparation or draft of the later work, especially after the second world war, it increasingly became an important discipline that now stands equally beside the other fields of art. Today, drawing is as pluralist and manifold as every visual field we know of. It functions as an expression of thought and feeling while it shifts between all forms of realism and abstraction. Between conceptualism, formalism and expressionism, it finally serves various contents. In this context, drawing functions very well as an instrument for dealing with psychological matters. As every line is a trace of the artist’s hand, just like a hand-writing, a drawing relates to the mind and the body of the author. Here, the directness of the artistic act forms an authenticity and intimacy that give drawings a unique strength and quality to which only painting can come close. At the same time, due to its rather minimal and simple visuality, it can straightforwardly discuss the matters of the mind and the soul. This is why drawings are often seen in the work of conceptual artists, as well as in the oeuvre of artists who deal with psychological topics.

Turan Aksoy Hafiza Çizimleri Memory Drawings, 2004

In this context, the recent exhibition of Turan Aksoy at Art Rooms is a great example of how the art of drawing can discuss matters regarding the psychology of the mind. While his oeuvre consists of paintings, videos, photos, and installations, drawing often 21


forms the core of his practice. At the same time, during all phases of his oeuvre, drawings and drawing-like techniques and aesthetics can be found. This is very clearly reflected in his current retrospective, where Aksoy presents various works from different series. Questioning existential issues of being human, his pieces courageously reveal the bright and dark sides of our interpersonal relationships, dreams, desires and lusts, along with fears and nightmares. Based on an analytical as well as emotional artistic approach, his works transfer the complex interrelations between the individual and its social contexts, which determine the way we live as well as the way we are perceived and conceived. The artist presents fragmental and often abstracted figure groups that resemble archetypes of modern man, stripped down of his fancy clothes, taken out of his clean interiors and being singled out of his everyday contexts in order to review what is left when the social shell of our existence vanishes. Turan Aksoy’s drawings often show faceless figures that have no individuality or identity. The protagonists he forms seem to be living in a parallel world in which, although resembling ours, space and time do not exist. The spectator cannot find any known location or the slightest movement in his paintings. The figures mainly exist in monochrome deserts of lines, where no wind blows and no man or woman is acting. They remain silent and still, exposed to be observed. The images resemble broken puzzles, where the spectator has to complete the pieces. That is why his drawings need an active participant, who fills the emptiness around the elements and finds their connections. In a series of paintings presented in an exhibition at Pi Artworks entitled, “The Glowing Thing” (2010), Aksoy went one step further by exerting single objects as well as body and genital parts of his atistic vocabulary, which in previous series like “Memory Drawings”, “Cities” or “Desire not to See” have been inherent parts of scenes. There, they have had compositional and conceptual relationships with other objects and figure parts. The “Memory Drawings”, for example, present parts of bodies, nature and architecture. The series seems to be a vocabulary book of his oeuvre, in which he declines various forms of his artistic language in order to analyse the effects of different positions and ways of representation. Using only 22

Turan Aksoy Mahrem Intimate, 2009


HAYALİ

outlines on a plain ground, the spectator is asked to connect the separated parts of the painting and fill-in his own colours that result from his thoughts and stories. The moment of decline finds a clear outcome in his “Cities” series, where he reduces the complexity of our urban reality by representing its landscapes and cityscape with geometrical shapes. Inside the minimized sceneries Aksoy integrates, with a serial manner, parts of his visual vocabulary. The translocation from his mindscapes to the cityscapes creates an alienation effect, which helps us to understand the absurdity of our existence, where we try to fit in surroundings that have become inhuman because of our selfish and evil being. The “Desire not to See” series of mixed media paintings enlarges and abstracts the main visual elements of his work. Here, using mainly grey tones, the decoding of the pieces becomes harder as the connections between their single parts become more mysterious. There is often no obvious formal or conceptual relation between the figure parts, the massive geometrical blocks that float over them and the tiny ornamental, sometimes penis-like elements. Nevertheless, this series impresses the specttor by its great sense of composition and its radical nature regarding its visuality. The small works of “The Glowing Thing” are a logical continuation of the previous series. Here, no texture or Turan Aksoy Yalan ve Bellek Lie and Memory, 2005 colour is distracting the spectator’s eye, as the excerpted single objects are presented on a plain white ground. His focus can lie on a bed, a couch, a monolith, a cross or a high heel show. The pieces appear clear and simple. Their graphic nature makes the objects visually easy to grasp. However, due to their shiny, pop-like glowing phosphor pink and green colours, they appear to be more than their aesthetical reality. Their metaphysical being screams out of the pixels of their existence. Aksoy gives these ordinary objects life, a story and even a history. The artistic treatment of these things that make them glowing gives them a pulsing vibration that resembles the beat of our heart. There is tension in the silence and it comes from the objects. They shout at the spectator and demand his attention. In current series, Turan Aksoy combines drawings and paintings, in addition to video and installation. Also, typographic elements have been integrated recently and give the 23


drawings an even more mystical character as we ‘read’ the picture, but due to its missing linear and logical context we cannot ‘decode’ it. The often surreal character of the sceneries along with the analytical approach in the formal design of the drawings create a great balance between expressing an idea and producing a strong work regarding its composition, tone-scales, design etc. The impacts of their concept and formal strength, together with the power of their visual beauty, are striking. A great piece of art always shows a balance between conceptual and formal strength. In Turan Aksoy’s oeuvre we have the rare chance to experience both! Besides being a strong drawer and painter, he also works with video and, since the 1990’s, photography too. There, like in “Planting Flowers”, the Cartesian mind-body-ontology, as well as existential issues and interpersonal relationships, are the main topics. Also, like in his drawings and paintings, an emphasis on geometrical shapes, decoration and ornamental figures is characterizing the photos. The last work group consists of three-dimensional objects, sculptures and installations. It is more strongly characterized by a radical deformation and abstraction than the two-dimensional pieces. The works resemble pieces of buildings and construction sites. These rather unfinished-looking works are like monuments of destruction. Their aesthetic is as rough as the urban disaster we have to cope with every day. Minimal in form, the three-dimensional works gain their Turan Aksoy Kaotik ama Steril Chaotic but Sterile, 2009 power through the drastic neglect of beauty in order to show what they are: A pure expression of thought! In the series of objects called “Chaotic but Sterile”, a surreal neo-dada-like approach prevails. Like in earlier pieces such as “Qualitative” (2008) or “Infact” (2008) he combines heterogeneous three-dimensional objects and creates some new meaning out of a given reality. The spectator is asked to carry out the intellectual transfer between their individual character and contents and the hidden meta-idea of the whole work itself. Other works like “Word” (2009) or “Breeze” (2009) are formally more minimal, as well as being conceptually more mysterious. Here, the various materials, which constitute the objects, are the hints for their meaning. Still, like in all of his works, the real beauty and the philosophical idea inside the piece reveals itself only to a carefully observing eye and a sharp-thinking mind.

25


HAYALİ

As the meanings of Turan Aksoy’s objects and the stories of his protagonists are consciously blurred by his collage-like and eclectic working style, the completing of the scenes and the decoding of the work are not easy tasks. His understanding of drawing and the way he uses drawn lines for formulating the complex intellectual concepts of his pieces prove that the art of drawing still has the potential for functioning as a current discipline of today’s art. Nevertheless, in his works knowledge alone cannot help. Only if the spectator combines ratio and emotion can his intellect and his heart lead him beyond the walls of the obvious and known. Then, the spectator enters Aksoy’s world in which dreams and nightmares are openly revealed without the fear of shame or punishment. Indeed, Turan Aksoy’s works are radically fearless and honest, and this is what gives them great power.

25



Hayali, sergiden görüntü, Image from the exhibition, 2017



Hayali, sergiden görüntü, Image from the exhibition, 2017


Aldanış Resimlerinden tuval üzerine akrilik Paintings of Deceit acrylic on canvas, 90x90 cm, 2002

Am Resimlerinden tuval üzerine akrilik Pussy Paintings acrylic on canvas, 90x90 cm, 2002

30


Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

Hafiza Memory Am Pussy Aldanış Deceit Yalan ve Bellek Lie and Memory


Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

32


HAYALİ

Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

33


Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

34


HAYALİ

Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

35


Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

36


İç içe geçirilmiş, yan yana getirilmiş, birbiriyle mekan, zaman ve gerçeklik açısından çelişen ve bütünleşemeyen anıların birlikteliğinden gelen kolaj-gibi olma durumu. A collage-like situation that emerges from the coexistence of the intertwined, side-by-side memories, contradicting and nonintegrated with regard to space, time and reality.

37


Hayali, sergiden görüntü, image from the exhibition, 2017

38


HAYALİ

Hafiza Çizimleri kağıt üzerine akrilik Memory Drawings acrylic on paper, 85x85 cm, 2001

39



Yalan ve Bellek, 3 parçalı video enstalasyon Hayali sergiden görüntüsü Lie and Memory, 3 parts video instelation image from Hayali exhibition, 2017


Bilgi edinme ve bilgilerin hatırlanması edimlerinin ne kadar mekana (ve aynı nedenle zamana) bağlı olduğunu, günümüzde sanat yapmanın en önemli yollarından biri gibi görünen enstalasyon üzerinden tartışan bir iş. Mekan ve mekanın düzenlenmesi üzerinden gerçeklikle bağlantı kurma ve anlam yaratma çabasını, mekanı ve nesneleri yalanın en önemli aracı haline getirerek yapmaya çalışıyor. Anlatımı destekleyen görsel ögelerin değişkenliği, mekanın maket aracılığıyla yeniden tanımlanmış olması gibi, yeni öykülerin oluşmasına neden oluyor.

A work that discusses how much the act of acquiring and remembering information depends on space (and for the same reason, on time) through installation, which seems to be one of the most important ways of making art today. It is trying to achieve the effort of connecting with the reality and creating meaning through space and the arrangement of space, by making space and objects the most important tool of lie. The variability of the visual objects that support narration, such as redefining the space through the model, leads to the creation of new stories.

Yalan ve Bellek, enstalasyondan görüntü Lie and Memory, image from the installation, 2017

42


HAYALİ

Yalan ve Bellek, videodan görüntü Lie and Memory, video stills, 2005

43



Gezi Gezi Atรถlye Studio Vicdan ve Emek Consience and Labour


Gezi Çizimleri, kağıt üzerine kara kalem Gezi Drawings, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013

46


Yaşanılan şeyin olağanüstülüğüne karşılık hiçbiri tanıdık olmayan ve ilişkileri bilinemeyen bir dünya için oluşturulmuş yeni hikayeler. New, unfamiliar stories that, despite the extraordinary nature of what has been experienced, are created for a world of unknown relationships

Gezi Çizimleri, kağıt üzerine kara kalem Gezi Drawings, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013

47


Gezi Çizimleri, kağıt üzerine kara kalem Gezi Drawings, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013

48


Ahşap bir kütleden kesip çıkarılacak ‘aletlerin’ planlanması için yapılmış gibi duran çizimler... Katılık, emek ve vicdan üzerinden bir atölye tanımı. Drawings that seem to have been made for the planning of the ‘tools’ to be cut out from a wooden mass... A definition of workshop based on rigidity, labour and conscience.

Atölye-Vicdan 3D ahşap ve boya, sergi görüntüsü Studio-Conscience, 3D parts wood and paint, image from the exhibition, 8x30x35 (3) cm 2011

49


Model, kağıt üzerine kara kalem Model, charcoal on paper, 20x22 cm, 1991

Köpek, kağıt üzerine kara kalem Dog, charcoal on paper, 20x22 cm, 1991

AVÇ, kağıt üzerine kara kalem AVÇ, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013 sayfa page 51

50



AVT, kağıt üzerine kara kalem AVT, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013

52


HAYALİ

AVÇE, kağıt üzerine kara kalem AVÇE, charcoal on paper, 100x70 cm, 2013

53


Ara Alanlar, tuval Ăźzerine akrilik Altenate Spaces acrylic on canvas, 40x40 cm, 2013

54


Evler Houses Kentler Cities Işıklar ve Gölgeler Lights and Shadows


Bölünmüş, tuval üzerine akrilik Divided, acrylic on canvas, 50x50 cm, 2009

Mahrem, tuval üzerine akrilik Intimate, acrylic on canvas, 50x50 cm, 2009 sayfa page 57

56


57


Elma, kağıt üzerine kara kalem Apple, charcoal on paper, 27x23 cm, 1996

58

Kavanoz, kağıt üzerine kara kalem Jar charcoal on paper, 27x23 cm, 1996


HAYALİ

Terlik, kağıt üzerine kara kalem Slipper, charcoal on paper, 27x23 cm, 1996

59


Eksik, kağıt üzerine kara kalem Lacking, charcoal on paper, 20x15 cm, 2013

60

Korku Odası, kağıt üzerine kara kalem Fear Room, charcoal on paper, 20x15 cm, 2013


Evler, kağıt üzerine kara kalem Houses, charcoal on paper, 27x23 cm, 2013

61


Evler, kağıt üzerine kara kalem Houses, charcoal on paper, 27x23 cm, 2013

62


HAYALİ

Evler, kağıt üzerine kara kalem Houses, charcoal on paper, 27x23 cm, 2013

63


Kendisinden Başka..., kağıt üzerine kara kalem Other than itself, charcoal on paper, 27x23 cm, 2014

64


HAYALİ

Kendisinden Başka..., kağıt üzerine kara kalem Other than itself, charcoal on paper, 27x23 cm, 2014

65


Kendisinden Başka..., kağıt üzerine kara kalem Other than itself, charcoal on paper, 27x23 cm, 2014

66


HAYALİ

Kendisinden Başka..., kağıt üzerine kara kalem Other than itself, charcoal on paper, 27x23 cm, 2014

67


Sessiz Ev, tuval Ăźzerine akrilik Quiet House, acrylic on canvas, 150x110 cm, 2011

68


HAYALİ

Soğuk Ev, tuval üzerine akrilik Cold House, avrylic on canvas, 150x110 cm, 2011

69


Kentler, kağıt üzerine kara kalem Cities, charcoal on paper, 25x25 cm, 2016

70


HAYALİ

Kentler, kağıt üzerine kara kalem Cities, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

71


Kentler, kağıt üzerine kara kalem Cities, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

72


HAYALİ

Yaşam, mdf üzerine karışık teknik Life, mix media on board, 30x48.5 cm, 2004

73


Hayali, sergiden görüntü, Image from the exhibition, 2017

74


Güzel Pleasant İşlevsel Functional Sözler Words Nesneler Objects Çiçekler Flowers 75


İşlevsel Sözlük İffet, kağıt üzerine kara kalem Functinol Dictionary İffet, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

76


HAYALİ

İşlevsel Sözlük Fark, kağıt üzerine kara kalem Functinol Dictionary Fark, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

77


İşlevsel Sözlük Uzlet, kağıt üzerine kara kalem Functinol Dictionary Uzlet, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

78


HAYALİ

İşlevsel Sözlük Vera, kağıt üzerine kara kalem Functinol Dictionary Vera, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

79


Güzel Sözlük Tuğyan, kağıt üzerine kara kalem Pleasant Dictionary Tuğyan, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

80


HAYALİ

Güzel Sözlük Eşir, kağıt üzerine kara kalem Pleasant Dictionary Eşir, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

81


Güzel Sözlük Anid, kağıt üzerine kara kalem Pleasant Dictionary Anid, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

82


HAYALİ

Güzel Sözlük Fisk, kağıt üzerine kara kalem Pleasant Dictionary Fisk, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

83


Minyatürün Gölgesi Miniatures Shadow, sergiden görüntü, image from the exhibition, 2017 25 versiyonlu el yapması bir kitap, hand made book 25 versions.







90


HAYALÄ°

91


92


HAYALÄ°

93


94


Hayali, sergiden görüntü, image from the exhibition, 2017




98


HAYALÄ°

99



Hayvanlar Animals Medeniyet Civilization Ölümcül Deadly 101


Sanatçılar ve Hayvanları, kağıt üzerine kara kalem Artists and Their Animals, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

102


HAYALİ

Sanatçılar ve Hayvanları, kağıt üzerine kara kalem Artists and Their Animals, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

103


Sanatçılar ve Hayvanları, kağıt üzerine kara kalem Artists and Their Animals, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

104


HAYALİ

Sanatçılar ve Hayvanları, kağıt üzerine kara kalem Artists and Their Animals, charcoal on paper, 25x25 cm, 2017

105


Hayali, sergiden görüntü, image from the exhibition, 2017 Ölümcül, tuval üzerine akrilik ve yağlıboya Deadly, avrylic and oil paint on canvas, 50x50 cm, 2009 sayfa page 107

106


107


108


HAYALİ

Medeniyet Oyunları Kapıda, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization At The Door, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015 Medeniyet Oyunları Yerlerde, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization On The Ground, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015 sayfa page 108

109


Medeniyet Oyunları Tepede, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization At The Top Of The Hill, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

110


HAYALİ

Medeniyet Oyunları Sahada, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization On The Field, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

111


Medeniyet Oyunları Kutsal Yerde, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization In A Sacred Place, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

112


HAYALİ

Medeniyet Oyunları Arabanın Üstünde, kağıt üzerine kara kalem Games of civilization On The Car, charcoal on paper, 27x23 cm, 2015

113


Turan Aksoy 1964 de Erzincan’da doğdu. Farklı kentlere yayılan eğitim ve çalışma hayatını 2002 den bu yana İstanbul’da yürütmektedir. Düşündüklerini uygulama aşamasında farklı medyumlara ihtiyaç duyduğuna inanan sanatçı çok-disiplinli bir üretim yolu izler. Kendi yaşamından, deneyimlediği olaylardan ve toplumsal normlardan yola çıkarak bunları kişiselleştirir, politize eder, yer yer soyutlar, erotik ve/veya sarkastik hale getirir, metaforlarla ve/veya gerçeküstü elemanlarla örerek tavrını belirler. Figur mekan ve nesneleri mantık kurallarıyla çelişen özel bir algılama yöntemiyle çatışmalı hale getiren sanatçı aynı zamanda ortamı ıssızlaştıran bir ilişkisizlik durumu veya oyunu kurma peşindedir. Turan Aksoy ArkınYaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesinde (ARUCAD), Girne çalışmakta ve aynı zamanda Yeditepe Üniversitesinde, İstanbul ders vermektedir. 2000li yıllardaki üretiminin odağına, yaşamımızın her alanını belirleyen projeleriyle neoliberal politikaları alan, Neoliberalizimin, bireyin yaşamıyla toplumsal yaşam arasındaki mesafeyi ve buna dışardan bakabilme gücünü azaltmasından 114


yola çıkan sanatçı, tanımlar yapabilme isteğiyle “Bekleyen Ünite” (2007 Roxy Etkinlik Platformu), “Işıltılı Şey” (2010), “Toz ve Telaş” (2011) “Bir Portre: Huzursuz” (2013 Pi Sanat Galerisi), “Yönetilebilir Cennet” (2015 Milli Reasürans Sanat Galerisi), “Hayali” (2017 Art Rooms Sanat Galerisi) sergilerini üretmiştir.

Turan Aksoy He was born in Erzincan in 1964. He moved to different cities during his education and working life and has settled down in İstanbul since 2002. He follows a multidisciplinary approach, using different media which he believes is necessary at the stage of producing his thoughts. His demeanor is determined by the events from his own life, experienced events and social norms that are personalized, politicized, abstracted from time to time, made erotic and/ or sarcastic; weaving into them metaphors and/ or surreal elements. Figures, spaces and objects are made inconsistent by means of a specific perception that defies logic; at the same time, the artist seeks to create a condition or game of irrelevance. He works for Arkın Unıversity of Creative Arts and Design in Kyrenia and at the same time lectures at Yeditepe University in İstanbul. The foci of Turan Aksoy’s work from the 2000s takes up the projects of neoliberal politics that shape virtually every area of our daily lives, Neoliberalism’s reduction of the distance between individual and communal life as well as the ability to objectively view this effect. In line with this, the artist has produced number of solo exhibitions, including; “The Waiting Unit” (2007 Roxy Event Center), “The Glowing Thing” (2010), “Dust and Rush” (2011) and “A Portrait; Restless (2013 Pi Art Works), “A Governable Paradise” (2015 Milli Reasürans Gallery), “Hayali” (2017 Art Rooms Gallery).

115



İstanbul Uzun Burçlu Bir Kale, tuval üzerine akrilik, sergi görüntüsü İstanbul As a Lady With Long Bastion, image from the exhibition, 120x96 cm 2009 sayfa page 116 İstanbul Uzun Memeli Bir Kadın, tuval üzerine akrilik, sergi görüntüsü İstanbul As a Lady With Long Mammas, image from the exhibition, 120x96 cm 2009

117


Hayali turan aksoy

Arkın Group Yönetim Kurulu Başkanı/Chairman Of Arkın Group: Erbil Arkın Art Rooms Sanat Yönetmeni/Art Director: Oya Silbery Metinler/Texts: Lutz Presser, Marcus Graf Metin ‘Çizgi ve Gölge’ Çeviri/Text ‘Line and Shadow’ Translation: Esra Topuz Çeviri/Translation: Jenan Selçuk Grafik Tasarım/Graphic Design: Oya Silbery Fotoğraflar/Photography: Cengiz Bodur Ek Fotoğraflar Sayfa /Additional Photography Page116,117: Turan Aksoy Yayımcı/Publisher: Art Rooms, Girne/Kyrenia Baskı/Print: Mas Matbaacılık San. Tic. A.Ş Hamidiye Mahallesi Soğuksu Caddesi No: 3 34408 Kağıthane-İstanbul Tel: +90 212 294 10 00 E-mail: kitap@masmat.com.tr Sertifika No: 12055 İlk Baskı/ First Edition: Kasım/November 2017 750 adet basılmıştır/750 copies printed Yayınlandı/Published Kıbrıs/Cyprus 2017 ISBN 978-9963-265-74-9 Teşekkürler/Special Thanks: Erbil Arkın, Gianmarco Bozoğlu, Metin Kadıoğlu, Cenk Karasoy, Arvin Medghalchi, Jenan Selçuk, Jamie Silbery, Nazif Şentürk, Ömer Paker, Esra Plümer, Esra Topuz, ve özellikle and especially Cengiz Bodur © Art Rooms, Girne/Kyrenia, Turan Aksoy, Oya Silbery, yazarlar/ the authors, fotoğraflar/photography 21 Kasım/November

| 17 Aralık/December 2017

www.artroomsatthehouse.com


Hayali, sergiden görüntü, Image from the exhibition, 2017


120


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.