Nebevi Hayat Dergisi 49. sayı (2016)

Page 52

olan sevgi ve muhabbetim daha da arttı. Her gün hatta her saat kalbim de ona karşı yenilenen bir bağlılık besliyordum. Bu bağlılık katışıksız kalbi bir sürurdu. İçkiyi bırakmaya çalıştım ama yapamadım. Çünkü tam bir içki müptelasıydım. Lakin kızımın sevgisi içkiye Allah’ın dininin koyduğu günahları koydu. Dolayısıyla içkiden şiddeti bir şekilde nefret ettim. Bununla birlikte içkiyi terk etmiyordum. İçkiyi doldurup içmeye niyetlendiğimde kızım oturduğum yere emekleyerek gelirdi. Elimdeki içki bardağını çekiştirirdi, böylece içkiyi elbiseme dökerdi. Kızmıyordum. Çünkü bu onu sevindiriyor ve güldürüyordu. Onun için kendimi daha mutlu hissediyor ve gülüyordum!! Bu durum benimle onun arasında böylece devam etti. İki durum arasında kalmıştım: Bazen içiyor çoğu zaman da terk ediyordum. Çünkü kızıma olan bağlılık içkiye olan bağlılığımdan büyüktü. Nefsime her müracaat edişimde bir gün kızımın içkinin manasını anlayıp beni örnek almasından, içkiden dolayı ona zaman ayıramamaktan, onun günahlarıyla beraber günahlarımı Allah’a sunmaktan ve çocuklar babalarına rahmet okurken onun bana lanet okumasından Allah’a sığınıyordum. Bu zanlar ve duygularla geçip giderken yavaş yavaş durumumu düzeltiyordum. Kızım büyüdükçe benim de faziletim büyüyordu. Derken kızım iki yaşını bitirince öldü. Ona olan hüznüm beni bitkin düşürdü. Teselli bulacağım ve sığınacağım bir iman ve ruh gücüne sahip değildim. Cehalet, hüzünlerimi katmerleştirdi. Musibetim, musibetlere dönüştü. Bundan ötürü içinde bulunduğum içki kötülüğüne döndüm. Hüzünlerim şeytanın sevinçleri oldu. Bu mel’un (Allah onu rezil kılsın) sevdiği yollarla beni saptırmayı diledi. Böylece onun komşuluğuna döndüm ve meydanına uzandım. Nısf-u Şaban’da (Şaban ayının ortası) bir Cuma gecesi şeytan-ı lain beni aşırı içki içmeye sürükledi. İçtiğim içkiden dolayı bir ölü gibi geceledim. Rüyada kıyamet ve haşri gördüm. Kabirler içindekilerini dışarı atmıştı. İnsanlar öne geçmiş, ben de onlarla beraberdim. Çok

50

ARALIK 2016

endişeliydim. Arkamdan engerek yılanının sesine benzer bir ses işittim. Döndüm bir de ne göreyim!! Büyük bir yılan… Kan gibi kırmızı gözlerinden ölüm saçıyordu. Ağzında mızrak gibi dişler, karnında şiddetli bir ısı vardı. Yere o ısıyı üflese orda yeşillik diye bir şey çıkmazdı. Derken ağzını açtı. Ve içindeki ısıyı üfledi. Beni yutmak amacıyla hızlıca bana doğru geldi. Korkarak hızlıca önünden koştum. Zayıflıktan ve güçsüzlükten neredeyse ölecek olan bir yaşlıyla karşılaştım. Ona sığınıp: “Beni koru ki Allah’ da seni korusun” dedim. Yaşlı adam: “Gördüğün gibi ben zayıf biriyim. Bu zorbaya gücüm yetmez. Ondan uzaklaşarak koş. Belki Allah kurtulman için sebepler gösterir.” Koşarak geri döndüm. Büyük ve ürkütücü bir ateşin kenarına geldim. Oradan da geri döndüm. Ejderha gibi yılan da peşimden geliyordu. O yaşlı adamla tekrar karşılaştım. Ondan yardım istedim. Bana acıdığından dolayı ağladı ve dedi ki: “Gördüğün gibi ben zayıfım. Bu zorbaya gücüm yetmez. Ancak şu dağa doğru koş. Belki Allah senin için bir durum ortaya çıkarır.” Göz gezdirdim. Bir de ne göreyim, dağın üzerinde büyük bir ev! Evin pencereleri, pencerelerin üzerinde de perdeler vardı. Oraya doğru koştum. Yılan da arkamda! Dağa vardım. Pencereler açıldı, perdeler kaldırıldı. Çocukların ay gibi yüzlerini gördüm. Yılan bana yaklaştı. İçinden üflediği ateş menzilindeydim. Üzerime ateş üflüyor, öyle ki neredeyse beni alıyordu. Çocuklar topluca; “Ey Fatıma! Ey Fatıma!” diye bağırıştılar. Birden ölen kızımı gördüm. İçinde bulunduğum vaziyeti görünce çığlık attı ve ağladı. Sonra kurşun gibi fırladı. Önümde durdu ve sol elini bana uzattı. Ben de onu tuttum. Ejderha gibi yılana da sağ elini uzattı. Yılan kaçarak döndü!! Sonra beni oturttu. Korku ve panikten dolayı ölü gibiydim. Hayatta iken yaptığı gibi gelip kucağıma oturdu. Eliyle sakalıma vurdu


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.