demişlerdi de, kendisine sormuştum: “Babacığım! Rasûlullah Efendimiz’in gülüşü nasıl olmuştu? Anlatır mısınız!” dediğimde, olayı
Rahmâni terbiye onu asık suratlı ve katı kalpli biri olarak değil, ümmetine karşı merhametli, yumuşak huylu biri olarak yetiştirdi. İnsanlara karşı olan tebessümü ve yumuşak tutumu kadar bazı olaylara karşı güldüğü durumlar da görülmekteydi.
şöyle anlattılar: Muharebe sırasında, küffâr ordusu saflarında kalkanlı bir adam vardı. Ben ise iyi bir atıcı idim; attığım oklar iyi isabet ederdi. Adam, kalkanını sağa sola kaydırmak suretiyle yüzünü iyi koruyordu. Ben, bir ok çıkarıp yayıma taktım ve fırsatını kollamaya başladım. Bir ara, kalkanın arkasından başını kaldırıp alnını dışarı çıkardı. İşte, tam bu sırada, hazırladığım oku gönderdim. Herifin tam alnının ortasına isabet etti ve sırt üstü yere yuvarlandı; ayaklarını kaldırıp çabalamaya başladı. Olayı yakından takip eden Peygamber Efendimiz, nevâciz dişleri gözükünceye kadar gülmeye başladılar. Hâdisenin râvisi olan
gun görmediği ve gülmenin ölçüsünün nasıl olması gerektiğine dair bazı örnekler zikredilerek konu belli yönleriyle ele alınabilir. Peygamberimiz, tebessüm ederek gülerdi.
sorunca; “Benim, o herife yapmış olduğum işten dolayı” cevabını verdi. (4) Diğer bir rivayet ise şöyledir: Peygamberimizin
tebessüm ederek güldüğü pek çok sahabi tara-
eşi Hz. Aişe annemizden Rasûlullah’ın mevla-
fından rivayet edilir. Hz. Hasan, dayısı Hind b.
sı Selma kendisine vuran kocası Ebu Rafî hak-
nasıl olduğunu sorar. Uzunca bir cevabın son kısmında şu sözleri dile getirir: “En aşırı gülmeleri tebessüm şeklinde olup güldüklerinde, saf ve berrak inci tanelerini andıran mübarek dişleri gözükürdü.” (2) Bu konu ile ilgili başka bir rivayet ise şöyledir: Abdullah b. Hâris b. Hazm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tebessüm dışında bir gülmesini görmedim.” (3)
NİSAN 2017
miz’i, bu kadar güldüren şeyin ne olduğunu
Onun şemailine dair rivayetlere bakıldığında
Ebî Hâle’ye peygamberimizin konuşmasının
44
‘Âmir der ki: Babama, Resûl-i Ekrem Efendi-
kında konuşmak için Peygamberimiz‘den izin istedi. Peygamberimiz Ebu Rafi’e: “Ey Ebu Rafi! Sana ve ona ne oluyor?” deyince o: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bu (kadın) bana eziyet ediyor’ dedi. Peygamberimiz onun eşine: “Ey Selma, ona nasıl eziyet ediyorsun?” diye sordu. “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben ona hiçbir şekilde eziyet etmedim. Ancak namaz kılarken abdestini bozdu. Kendisine ‘Ey Ebu Râfî, Rasûlullah Müslümanlardan biri yellendiği zaman ona abdest almasını emretti' dedim, kalkıp bana
Peygamberimizin tebessümünün nasıl ol-
vurdu." Bunun üzerine Rasûlullah kendisini
duğunun daha iyi anlaşılabilmesi için hangi
tutamayıp gülmeye başladı ve "Ey Ebu Rafî,
olaylara güldüğüne dair bazı örneklere yer
o sana ancak hayrı/doğruyu söylemiş" dedi.
verilebilir. ‘Âmir b. Sa’d naklediyor: Babam
(5)
Sa’d b. Ebî Vakkâs: “Ben, Peygamber Efendi-
tür: Rasûlullah’ın sahâbîlerinden Ümeyye
miz’in, Hendek muharebesinde, nevâciz diş-
b. Mahşî (r.a)’den şöyle rivayet olunmuştur:
leri gözükünceye kadar güldüğünü gördüm”
Rasûlullah oturuyordu. Bir adam da (orada)
Şu rivayette geçen olay da onu güldürmüş-