Golf XL Sayi 01

Page 1

1

İlk Sayı

Golf etiketlyaerÖizel !

Mart/Nisan 2011 • Sayı 01 • 2 ayda bir yayınlanır.

7 TL.

Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam...

“Ahmet Ağaoğlu” Türkiye Golf Federasyonu Başkanı

Golfün Gözde Mekânı

“Kemer Golf & Country Club”

“Golfün ABC’si” Doğuştan Marka Şehir:

“Şanlıurfa”

TÜMSİAD Genel Başkanı

Çağın Hastalığı:

Panik Atak!

Kadına Şiddetin Bahanesi Var!

Dr. Hasan Sert

“Türkiye Batının Doğusu, Doğunun Batısıdır”

Deniz Yıldızları

“Boat Show’da”

“Boş kubbede bir hoş seda”


Ghostvision Ghostvision GHOSTVISION görüntüleri adeta hava zerreciklerine asılı gibi gösteren 3D hologram perdesidir. Dünyanın en şeffaf (%98 şeffaflık) geçirgen perdesi olan bu sihirli perde özellikle mağaza vitrinleri için tasarlanmıştır. Mağaza yetkilileri GHOSTVISION’ı kullanarak geleneksel vitrin düzenlemelerinin getireceği bütün sıkıntılardan kurtulurken, sürekli değişen ürün görsellerini sıra dışı bir yöntemle sunarak tüketicilerinin dikkatini çeker.

Imageport

Imageport

AIRVISION’ın mağazalar için özel tasarladığı bu özel ürün kullanılarak vitrinlerin haricinde de her türlü reklam, tanıtım ve konser etkinliğinde özel ve yaratıcı çözümler üretilebilir.

Ghostvision Alivelogo Alivelogo Imageport Holomagic Ghostvision Alivelogo Yotta Imageport Holomagic Pyramis Ghostvision Alivelogo Yotta Imageport Holomagic Pyramis Ghostvision Alivelogo Yotta Imageport Holomagic Pyramis Ghostvision Alivelogo Yotta Imageport Holomagic Pyramis Alivelogo Yotta Holomagic Pyramis Yotta

Ghostvision Holomagic

IMAGEPORT, ekran büyüklüğü konusundaki düşüncelerinizin sınırlarını zorlayan bir ters projeksiyon perdesidir. Teknik şartlar sağlandığında her türlü ortamda HD kalitede TV yayını yapabileceğiniz IMAGEPORT, ayrıca sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerinde yapılan video gösterimleri için de ideal bir üründür. Kurulumu kolay, kullanımı rahat ve görünümü estetik olan IMAGEPORT size istediğiniz boyutta kaliteli görsel yayın yapma fırsatı verir.

Imageport Yotta

Kısacası siz nerde ve hangi boyutta gösterim yapacağınızı hayal edin, gerisini IMAGEPORT’a bırakın...

Alivelogo Pyramis Ghostvision Holomagic Imageport Yotta Alivelogo Pyramis Ghostvision Holomagic

ALIVELOGO, logolarınızı sınırlarından kurtarıp dinamik ve dikkat çekici bir dünyaya ışınlayan bir hologram perdesidir. Kurumsal logo ya da ürününüz şeklinde biçimlendirilip, üzerine ekibimiz tarafından geliştirilen dinamik video içeriği eklenerek hareketli bir hale getirilen ALIVELOGO, logonuzu canlandırırken sizi de müşterilerinize daha yakın hale getirir. Ayrıca ALIVELOGO’nun sağladığı bir başka hizmet olan sanal hostes sistemi ile de müşterilerinize sıra dışı bir misafirlik deneyimi de yaşatabilirsiniz. Kurumsal logo ve ürünlerde geleneksel ve sıkıcı yöntemleri artık unutun. ALIVELOGO ile logonuz ritmini bulsun...

HOLOMAGIC, bilimkurgu filmlerinde hayretler içerisinde seyrettiğiniz sahneleri ayağınıza kadar getiren özel bir hologram sistemidir. Ekibimiz tarafından özel efektlerle hazırlanmış video içeriği ile boşlukta oluşturulan gerçek ötesi görüntü izleyicilerin algısıyla oynayarak, büyük bir illüzyon yaratır. HOLOMAGIC konser, organizasyon, sunum, tanıtım ve lansman etkinliklerine katılan konuklarınıza hiç unutamayacakları bir deneyim yaşatır.

Imageport Yotta

HOLOMAGIC’le çağın ötesine geçme fırsatını yakalayın, kendinizi müşterilerinize geleceğin teknolojisi ile anlatın...

Alivelogo Pyramis Ghostvision Holomagic Imageport Yotta Alivelogo Pyramis Ghostvision Holomagic Imageport Yotta Alivelogo Pyramis

YOTTA gecenin karanlığını yırtarak sizi, yıldızlarla aynı seviyeye taşıyacak olan özel bir holografik örgü perdedir. İçinden hava geçebilen, mukavemeti sağlam yapısı ile özellikle açık havada düzenleyeceğiniz her türlü konser, organizasyon, sunum, tanıtım, lansman ve sinema etkinliklerinde yapacağınız gece gösterimleri için ideal bir üründür. Ayrıca geniş bir alana ya da yüksek bir çatıya yerleştireceğimiz YOTTA ile kilometrelerce öteden hedef kitlelerinize ulaşabilir, insanlarla aranızdaki mesafeleri kısaltabilirsiniz. YOTTA sayesinde gecenin karanlığını avantaja çevirin, teknolojiyi kullanarak rakiplerinizin önüne geçin...

Pyramis

PYRAMIS 3D görüntü sağlayarak, piramitlerin gizemini, ürününüze taşıyan özel bir hologram kutusudur. Cam bir kasanın içerisinde bulunan ters prizma şeklindeki bir alana, serbest yüzen video görüntü sistemi yerleştirilerek, tanıtmak istediğiniz ürün ya da hizmetin insanlar tarafından havada uçuşan holografik objeler olarak görünmesi sağlanır. İsteğe uygun olarak prizma 6-8-12 yüzeyli olarak hazırlanabilir, ayrıca her yüzeye de farklı görüntü düşmesi sağlanabilir. Gelin, PYRAMIS’le ürününüzün uçma dürtüsünü serbest bırakın. O’da ahenkli dansıyla ruhunu ortaya çıkarsın...



İmtiyaz Sahibi 9.Sanad Ltd. Şti. adına Adnan Kolay Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Adnan Kolay adnan.kolay@golfxl.com.tr Yayın Koordinatörü Handan Hodoğlugil handan.hodoglugil@golfxl.com.tr Görsel Yönetmen Murat Yılmaz murat.yilmaz@golfxl.com.tr Editörler Dicle Aslı Mursaloğlu asli.mursaloglu@golfxl.com.tr Esra Aynur esra.aynur@golfxl.com.tr Yazı İşleri Nehir Değirmenci nehir.degirmenci@golfxl.com.tr Seda Seymen seda.seymen@golfxl.com.tr Yazarlarımız info@golfxl.com.tr Erdal Demirkıran Fredrik Hansson Murat Uzan Nilgün Sarar Şenol Bay Katkıda Bulunanlar • Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü • Sultanahmet Cami Koruma ve İhya Derneği • Erzurum 2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları Genel Koordinatörlüğü • Dr. Nihat Kaya • Tahsin Ateş Redaksiyon Ömer Harmankaya omer.harmankaya@golfxl.com.tr Grafik Tasarım Coşkun Karaca coskun.karaca@golfxl.com.tr Büşra Erinkurt busra.erinkurt@golfxl.com.tr Hukuk Danışmanı Av.Mustafa Ağca Av.Okan Bingül Reklam Satış Berna Aktaş berna.aktas@golfxl.com.tr Reklam Rezervasyon T. 0216 680 36 42 Yönetim Yeri 9.Sanad Kavacık Kavşağı Gürbaşlar Plaza No:6/6 Kavacık - İstanbul/Türkiye T. 0216 680 36 42 - 43 - 44 F. 0 216 680 36 48 Baskı Portakal Basım Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Huzur mah. Tomurcuk sok. No:5/1 4.Levent-İstanbul T. 0212 332 28 01 Dağıtım Nar Post www.narpost.com Yayın Türü Yaygın Süreli Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların hakkı Golf XL dergisine aittir. İzin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. İmaj bank: Shutterstock.com

Merhaba...

Ve bir yeni başlangıç daha… Ceylanın ürkekliği gibi, yeni bir aşk ile tanışmış kalbin heyecanı gibi, kıpır kıpır duygulardayız. Bu duygular ile özel bir dergi çıkarmayı hedefledik ve yola çıktık. Amacımız; yurtiçinde ve yurtdışında golf ile ilgili gelişmeleri takip ederek, golf sporunun Türkiye’deki gelişimine katkıda bulunmak, ekonomimize artı değerler üretmektir. Gelişmiş ekonomilerdeki golf sporuna olan ilgiye ve verilen değere bakıldığında, Türkiye’nin kat be kat üstünde olduğunu gözlemlemekteyiz. Hem saha sayısı hem de yatırım açısından bakıldığında da, sonucun değişmediğini görüyoruz. Konuyla ilgili, bilinmeyen bazı gerçekleri Golf Federasyonu Başkanımız Sn.Ahmet Ağaoğlu’nun röportajının detaylarında bulacaksınız. Bu gerçekler ile Türkiye’nin yüzleşmesi ve konuların üzerine yetkililerimizin pozitif duygular ile gidip, çözümcü adımları cesaretle atmaları gerekmektedir. Çünkü bizim hiçbir eksiğimiz yok, aksine fazlalıklarımız var. Yaradan bize ayrıcalıklı bir toprak nasip etmiş, bunun kıymetini ya bileceğiz ya da bileceğiz.

Türkiyemizin her bakımdan zengin bir ülke olduğunu biliyoruz. Tarihi, kültürü, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, doğası, kıyıları, insanları, havası ve daha bir çok kıymetleri ile her sayımızda güzel yurdumuzu sizlerle buluşturacağız. İlginizi çekecek konuları, bilinmeyen detayları, yaşama dair gerçekleri tüm açıklığıyla ele alacağız ve samimiyetle sayfalarımıza taşıyacağız. Ayrıca ilk yılında, iki ayda bir yayınlamayı hedeflediğimiz dergimizde, yazarlarımızın ışık tuttuğu konulara ve değerli konuklarımızın röportajlarına da yer vereceğiz. Bazen güldürecek bazen de düşündüreceğiz. Türkiye’nin ilk ve tek golf & yaşam dergisi olarak başarı hedefimize ulaşacağımızın inancındayız. Tüm Türkiye’ye, golf camiasına ve siz okuyucularımıza hayırlı ve uğurlu olsun. Saygı ve Sevgilerimizle; İyi Swingler..! Adnan KOLAY



İçindekiler

Golf XL Sayı 1

Golfün ABC’si Golf Rivayetleri ve İskoçlar / Golf Etiketleri...................08 Golf Kuralları.................................................................16 Diyalog Ahmet Ağaoğlu...............................................................20 Golf Ekipmanları............................................................26 Bay Golf Şenol Bay........................................................................28 Golf Haber Golf Yatırımları................................................................30 Golfe Dair Milli Takım......................................................................34 Golf Kulübü Kemer Country...............................................................38 Golf Direktörü Fredrik Hansson.............................................................42 Golf Dükkanı...................................................................44 Golfe Dair Turnuva Takvimi.............................................................48 Kahve Bahane Dr. Hasan Sert................................................................50 Dünyanın En Akıllı İnsanı Erdal Demirkıran............................................................54 Global Türkiye Türkiye’de iyi şeyler oluyor.............................................56 Çizgilere Hükmeden Adam Murat Uzan.....................................................................62 Sağlık Olsun Panik Atak.......................................................................64

50

Kahve Bahane

İçsel Yolculuk Handan Hodoğlugil.........................................................70 An’da Kalın Nilgün Sarar...................................................................72 Duy Beni Kadına Şiddet..................................................................76 Zamanda Yolculuk Sultanahmet Camii.........................................................80 Takvimden Bir Gün Kadınlar Günü.................................................................86 Gezgin Şanlıurfa..........................................................................88 Takip Boat Show 2011..............................................................94 Takvimden Bir Gün Dünya Tiyatrolar Günü....................................................96 Denizdeki Nefes Uskumru.........................................................................98 Sağlık Deposu A’dan Z’ye Badem / Tahsin Ateş...................................100 Lezzet Durağı Çanak Restaurant.........................................................102 Gardrop 2011 İlkbahar Yaz Ayakkabı Modası.............................104 Ecotech Elektrikli Otomobillerle Yola Devam............................106 Teknotrend 2011 Teknoloji Trendleri...............................................108 Ajanda...........................................................................110 Hepsi Gerçek................................................................112

64 Sağlık Olsun

72 An’da Kalın

Dr. Hasan Sert

Panik Atak

Nilgün Sarar

“Türkiye batının doğusu doğunun da batısı iken fırsatları kaçırmamalıyız”

Çağın hastalığı panik atak...

Şifa Enerjisi

4

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


20 Diyalog

Ahmet Ağaoğlu “Ankara’da bir golf sahası olmaması hepimizin ayıbıdır”

76 Duy Beni

80

Zamanda Yolculuk

88 Gezgin

Kadına Şiddet

Sultanahmet Camii

Şanlıurfa

Kadına şiddetin bahanesi var!

İstanbul silüetinin en önemli öğelerinden olan ‘Blue Mosque’

Doğuştan marka bir şehir ‘Şanlıurfa’

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 5




GOLFÜN ABC’Sİ

GOLF

Rivayetleri G

olfün ortaya çıkışına dair birçok rivayet var. Bu rivayetlerden birine göre; Çin’de 1368-1644 yılları arasında, Ming Hanedanlığı döneminde, “yürürken bir değnek ile topa vurularak oynanan oyun” diye tanımlanan chuiwan adlı oyun, golfün esas çıkış noktasıdır. Chuiwan’ın daha sonra Orta Çağ’da, tüccarlar tarafından Avrupa’ya yayıldığına inanılmaktadır.

Benimsenen diğer bir görüşe göre ise golf; Romalıların M.Ö. I. yüzyılda Avrupa’da fethettiği ülkelerde modern bir oyun olarak, uygarlığın gelişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Romalılar, Sezar’ın hükümdarlığı sırasında, sopa şeklindeki dallarla tüy dolu toplara vurularak oynanan, golfe benzeyen paganica adında bir oyun oynarlardı. Kitap resimlemeleri, XV. yüzyıl civarında, Hollandalıların donmuş

8

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

kanallarda benzer bir oyun oynadıklarını göstermektedir. Bu oyun Fransa ve Belçika’da da yaygındı. Çeşitli Avrupa ülkelerinde, İngiltere’de “cambuca”, Fransa’da “jeu de mail” ve Hollanda’da “het kolven” diye adlandırılan, paganicaya benzeyen oyunlar vardı. Dünya üzerindeki en genel kanı ise, golfü bulanın İskoçlar olduğu yönündedir. Bazı uzmanlar, Kuzey Hollandalı denizciler tarafından oynanan “Colf” isimli oyundan bahseden 1297 tarihli belgeyi “golfün ilk yazılı kaynağı” kabul ederken, birçok otorite 1457 yılında Kral II. James tarafından onaylanan “yasak bildirisi”ni ilk yazılı belge olarak görmektedir. Dikkatle incelendiği takdirde; değişik kaynakların, golfün ortaya çıkış yeri olarak 1400’lü yılların İskoçya’sına işaret ettiği görülür.


veİskoçlar Yontulmuş taşlara, çomakla vurarak deliklere sokmak şeklinde tanımlanan oyun, İskoçya’da çobanlar tarafından oynanmaya başlanırken (bir rivayete göre ise, İskoçyalı denizciler karaya ayak bastıkları zaman, ellerine geçen sopaları yolda buldukları taşlara vura vura ilerlerlermiş), 1413’ten itibaren St. Andrews kasabası halkı tarafından biraz daha modernize edildi ve bugünkü golf oyununa temel oluşturdu.

çok kişinin beğenisini kazanmıştır. Bu oyun, “chole” ismiyle anılmaktadır. Hızla gelişen ve yayılan bu spor, 1457 yılında II. James yönetimindeki İskoç Parlamentosu tarafından, askeri faaliyetleri engellediği gerekçesiyle yasaklanır.

Genç kral bu oyunu daha rahat oynamak için kendisine özel bir ekipman hazırlatır ve tarihte “ilk golf ekipmanına sahip olan kişi” olarak yerini alır.

Golf severleri bir araya getiren, kaliteyi ve prestiji ön plana çıkaran seçkin bir golf şehridir St. Andrews. Her gün dünyanın dört bir yanından insanlar, bu güzel şehri gezmeye ve golf oynamaya gelirler. St. Andrews, üç tarafını kaplayan denizi ve golf sahaları ile küçük ama çok özel bir yerdir.

Buna rağmen İskoçlar, parlamento ve kilisenin karşı çıkışlarına direnerek links denilen deniz kenarında, kıyı şeridine yakın yerlerde oynamaya devam ederler. Bu yasak, İskoçya ile İngiltere arasında 1502’de imzalanan Glasgow Antlaşması’na kadar 45 sene boyunca sürer. 1600’lü yıllarda kilise golfe bir daha yasak koyar. Ancak sadece pazar günleri için. Bunun sebebiyse, insanların önemli bir bölümünün, pazar günü kilise yerine golf oynamaya gitmeleridir.

Takvimler 1552’yi gösterirken, golfün daha büyük kitlelerin oyunu olması yolunda büyük bir adım atılır. İskoçya’nın St. Andrews şehrinin başpiskoposu, yayımladığı bildiriyle yerel halkın da golf sahalarını kullanabileceğini duyurur ve aynı sene içerisinde tarihin “ilk golf turnuvası” bu şehirde gerçekleştirilir.

İlk Yasak “Yasaklı Chole”

İlk Golf Ekipmanı Bir Kralın

Halk arasında yuvarlak taşların, kalın sopalar yardımıyla deliklere atılması ile oynanan bir oyun, kısa sürede bir-

II. James tarafından yasaklanan golf, farklı havası ve doğa sporu olma özellikleriyle IV. James’in ilgisini çeker.

Golfün Evi “St. Andrews”

İlk Golf Turnuvası St. Andrews’da

İlk Kadın Golfçü Kraliçe Mary 1567 yılında zamanın İskoç Kraliçesi Mary, o güne kadar erkeklerin oynadığı bu oyunun büyüsüne kapılır ve tarihteki, “ilk kadın golfçü” olma unvanını kazanır. www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 9


GOLFÜN ABC’Sİ

GOLF

ETİKETLERİ Kendinizin ve sahadaki diğer oyuncuların golf oyunundan azami zevk alabilmesi için, görgü, emniyet ve sahanın korunması ile ilgili kuralların tümü anlamına gelen “golf etiketi”nin mutlaka bilinmesi gerekir. Özetle, oyun esnasında başkalarının hakkına saygı gösterilmesi esastır.

Golf oyununun özelliği Diğer birçok spor dalının aksine golf oyunu, herhangi bir hakemin veya yetkilinin gözetiminde olmadan oynanır ve karşılıklı güven esasına dayanır. Tüm oyuncular sahada disiplinli ve sportmence davranmalı ve diğer oyuncuların haklarına saygılı olmalıdırlar. Bu özelliği ile golfün, bütün sporlar arasında apayrı bir yeri vardır.

• Tüm kulüp personeline karşı saygılı davranın.

Golf etiket kuralları

İlk başlama yerinden önce

Tüm golfçüler gerek saha üzerinde, gerekse kulüp tesislerinde örnek davranışlar sergilemeli ve özellikle aşağıdaki hususlara dikkat etmelidirler: • Golf tesisinin giyim kuşam ile ilgili yerel kurallarına saygılı olun. • Golf ayakkabılarının altındaki çiviler (spikes) ile ilgili bir kısıtlama olup olmadığını öğrenin ve talimatlara uyun. • İlk başlama yerine gitmeden önce, kulüp prosu veya starter ile konuşun

10

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ve yapmanız gerekenleri öğrenin.

• Heyecanınızı kontrol altında tutun ve hiçbir zaman kızgınlıkla sopaları fırlatmayın veya sahaya zarar vermeyin. • Sahaya tükürmemeye ve çöp atmamaya özen gösterin.

• Yarışmanın yapılacağı sahaya yeterli süre önce gidin. • Doğru handikapınızı bilin. • Oyunun formatı hakkında bilgi sahibi olun. • Beraber oynayacağınız grup içindeki oynama sırasını öğrenin. • Oynayacağınız topun üzerine kendinize ait bir işaret koyun. • Starter tarafından verilecek talimatları iyi dinleyin.


www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 11


GOLFÜN ABC’Sİ

Yavaş oyun, herkesin golf oyunundan zevk almasını engeller.

12

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


İlk başlama yerinde • İlk başlama yerine, size verilen başlama saatinizden en az beş dakika önce gidin. • Daha önceden tanımadığınız, beraber oynayacağınız oyunculara kendinizi takdim edin. • Diğer yarışmacılara iyi oyunlar dileyin. • Grubunuzdaki diğer oyunculara, topunuzun tipi ve işaretiniz hakkında bilgi verin. • Starter tarafından gösterilen başlama yerinden oynayın veya grubunuzdaki oyunculara uygun bir başlama yeri seçin.

Güvenlik

Örneğin, eldiveninizi önceden takın. • Güvenli ortam sağlanır sağlanmaz topunuza doğru hareket edin. • Hedefe olan mesafenizi, topunuza doğru yürürken tespit edin. • Green etrafında, çantanızı veya golf arabanızı, green’i bir an önce terk edebilecek durumda bırakın. • Pata hattınızı, diğer oyuncular pata yaptığı sırada, onları rahatsız etmeden tetkik edin. • Bir çukuru tamamladığınızda, vakit kaybetmeden green’i terk edin. • Skorlarınızı, bir sonraki başlama yerine giderken kaydedin. • Topunuzun su engeli dışında kaybolması veya sınır dışına çıkması ihtimalinde, mutlaka geçici bir topla oynayın.

• Deneme swinginizi veya topa vuruşunuzu yapmadan önce hiç kimsenin, sopanızın, topun veya başka bir nesnenin çarpacağı kadar yakınınızda bulunmamasına dikkat edin.

• Topunuzu aramak için zamana ihtiyaç duyduğunuzda, hemen arkadan gelen gruba işaret ederek yol verin.

• Önünüzdeki grup oyuncuları menzil dışına çıkıncaya kadar vuruş yapmayın.

• Başka bir gruba yol verdiğinizde, onlar sizi geçip menzil dışına çıkıncaya kadar bekleyin.

• Yakınınızdaki diğer oyuncular için tehlikeli olabilecek bir vuruş yapacağınız zaman onları mutlaka ikaz edin.

Diğer oyunculara saygı

• Topunuzun birine çarpma ihtimali durumunda yükses sesle “dikkat” diye bağırın. • Yıldırım çarpma tehlikesine karşı önceden tedbir alın ve bir sığınak bulun. Golf kuralları, en ufak yıldırım tehlikesi durumunda bile oyunu bırakarak, korunacak bir yer aramanıza izin verir.

Oyun hızı Yavaş oyun, herkesin golf oyunundan zevk almasını engeller. Oyuncular oyun akışını her zaman, duraklamalara neden vermeden yürütmelidirler. Saha üzerindeki öncelik hakkı, daha hızlı oynayan gruplarındır. Öndeki grup ile aranın açılmamasını sağlamak, arkadaki grubun sorumluluğudur. Aranın çok açılması durumunda oyuncular, arkadan gelen hızlı gruba, oyuncu sayısını dikkate almadan, yol vermelidirler. • Gereksiz sayıda deneme swing’i yapmayın. • Oyun sıranız geldiğinde vakit kaybetmeden vuruş yapmaya hazır olun.

• Diğer oyuncuları, hareket etmek, konuşmak veya gereksiz gürültü çıkartmak yoluyla rahatsız etmeyin. • Başlama yerinde oyun sıranız gelmeden topunuzu tee üzerine koymayın.

ların sorumluluğundadır. Bütün oyuncular, sahayı buldukları gibi terketmeli, kızgınlıkla sopalarını yere vurmaktan veya herhangi başka bir şekilde sahaya zarar vermekten kaçınılmalıdır.

Başlama yerinde • Başlama yerinde deneme vuruşunuzu yaparken yere vurmamaya ve çim kapakları (divotlar) kaldırmamaya özen gösterin. Mümkünse deneme swinginizi başlama yeri dışında yapın. • Genellikle, başlama yerinde kaldırılan divotların yerine konulması tavsiye edilmez. Bozulan yerler, greenkeeper tarafından usulüne uygun olarak onarılmalıdır. • Başlama yerinde onarım amaçlı bir kum karışımının bulunması durumunda, bozulan yerleri onunla doldurun. • Mümkünse başlama yeri üzerine, çanta arabanız (trolley) ile gitmeyin.

Saha üzerinde • Deneme swinginiz ile çim kapakları (divotları) kaldırmamaya özen gösterin. Kalkan divotları yerine koyun. • Açılan divot çukurlarını, divotları yerine koyarak veya çukuru toprak ile doldurarak, özenle düzeltin.

• Bir oyuncu vuruş yaparken, çok yakınında, topun veya çukurun hemen arkasında durmayın. • Diğer oyuncuların pata hattına basmayın veya pata hattı üzerine gölgenizi düşürmeyin. • Grubunuzdaki diğer oyuncuların hepsi çukuru tamamlamadan green’i terk etmeyin. • Başka bir oyuncunun skor kartını tutarken, her çukur sonunda skorları kaydedin. Gerektiğinde kart sahibinin onayını alın.

Kum engelleri (Bunker)

• Sahada elektronik araçlar kullanmamaya çalışın. Böyle bir cihazın mutlaka gerektiği durumlarda, diğer oyuncuları rahatsız etmemeye özen gösterin.

• Kum engelini terkederken, sizin veya başka oyuncuların bıraktıkları ayak izlerini veya çukurları düzeltin.

Sahanın korunması Sahanın durumuna zarar verecek hareketlerin yapılmaması, tüm oyuncu-

• Kum engelleri içine atlayarak girmeyin. Giriş ve çıkışları daima engelin en alçak yerinden yapın.

• Eğer yakında bir tırmık bulunuyorsa, düzeltme işlemi için onu kullanın. • Kullandığınız tırmığı, kulüp tarafından belirlenen yerde bırakın. Özel bir yer belirtilmemiş ise, topun çarpma olasılığı en az olan yeri seçin.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

13


GOLFÜN ABC’Sİ Green üzerinde • Golf çantanızı daima green dışında bırakın. • Topunuzun, green üzerinde bir iz bırakıp bırakmadığını kontrol edin ve gerekirse izi düzeltin. • Her green üzerinde, kendinizinki haricinde bir top izi daha düzeltin. • Ayakkabınız ile green yüzeyine zarar vermemeye dikkat edin. • Başka oyuncuların pata hattı üzerine basmamaya özen gösterin. • Çukurun çok yakınında durmaktan kaçının. • Topu çukurdan çıkartmak için patanızın ucunu kullanmayın. • Topunuzu çukurdan çıkarırken sopalarınız üzerine yaslanmayın. • Bayrak direğini itina ile kullanın ve green’i terk etmeden önce usulüne uygun olarak yerine yerleştirin.

Top izleri onarımı Green üzerinde, top izlerinin çabuk ve uygun yöntem ile onarılması, meydana gelen hasarın en kısa sürede düzelmesi için çok önemlidir. Hasar gören bölge, top izinin beş dakika içinde düzeltilmesi halinde 24 saatte, on dakikalık bir gecikme durumunda ise, ancak 15 günde tekrar eski şeklini alır.

Çanta arabaları (trolley) ve golf arabaları (buggy) • Her türlü araba ile ilgili, kulübünüzün düzenlemiş olduğu yerel kurallara uyun. • Arabalarınızı green’in üzerine veya çok yakınına bırakmayın. • Bir golf arabası kullanırken, özellikle iniş ve virajlarda sürüş emniyetine önem verin. • Golf arabasını terk ederken her zaman park frenine basın. • Golf arabalarına, izin verilenden daha fazla kişi ile binmeyin. Kaynak: Türkiye Golf Federasyonu

14

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr



GOLF KURALLARI

Golf Kuralları Kılavuzu Genel

Golfün kendi kendini düzenleyen bir oyun olması nedeniyle, bütün oyuncular bu bölümde anlatılan temel golf kurallarını iyi anlamalıdırlar. Ancak, bir konunun tam olarak anlaşılmadığı hallerde, Golf Kuralları kitabına ve ilgili kurala danışılmalıdır.

16

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Oyuna başlamadan önce • Skor kartı veya ilan panosu üzerindeki Yerel Kuralları okuyun. • Topunuz üzerine bir teşhis işareti koyun. Birçok oyuncu aynı marka veya model top ile oynar. Topunuzu teşhis edememeniz durumunda top kayıp sayılır. • Sopalarınızı sayın. En fazla 14 sopa ile oynayabilirsiniz.

Oyun esnasında • Oyundaki partneriniz veya caddie’niz haricinde kimseye danışmayın veya tavsiyede bulunmayın. Kurallar ile engellerin ve bayrak direğini v.b. yerleri ve uzaklıkları hakkında soru sorabilirsiniz.

• Bir çukurun oynanması esnasında talim vuruşları yapmayın.

Oyun sonunda • Maç oyununda, maç sonucunun ilan edilmesini sağlayın. • Vuruş sayısı oyununda, skor kartınızın düzgün olarak yazılmasını ve en kısa zamanda teslim edilmesini sağlayın.


Oyun Kuralları Başlama Vuruşu Başlama vuruşunuzu tee markalarının arasından yapın, önüne çıkmayın. Vuruşunuzu, tee markaları arasındaki çizginin en fazla iki sopa boyu gerisinden yapabilirsiniz. Vuruşunuzu başlama yerinin dışından yapmanız durumunda, maç oyununda ceza almazsınız. Ancak, rakibiniz isterse vuruşunuzu tekrar ettirebilir. Vuruş sayısı oyununda ise, iki vuruş ceza alırsınız ve hatanızı doğru yerden vurarak düzeltirsiniz.

Topun Oynanması Eğer topunuzun size ait olduğunu düşünüyor, fakat üzerindeki işaretinizi göremi-

yorsanız, markörünüz veya rakibinizin izni ile topu kaldırıp teşhis edebilirsiniz.

rak vurmalısınız. İtme, kesme veya kepçeleme hareketi yapmak kural ihlalidir.

Topu, durduğu yerden oynayın. Topun duruşunu veya durduğu yeri, tasarlanan duruş pozisyonunu, swing alanını veya oyun hattını kökü toprakta olan herhangi bir bitkiyi kırarak veya bükerek, normal duruş pozisyonuna geçerken kaçınılmaz durumlar dışında, düzeltmeyin. Topun duruşunu, herhangi bir şeyi yere bastırarak iyileştirmeyin.

Yanlış bir topu oynarsanız, maç oyununda çukuru kaybedersiniz. Vuruş sayısı oyununda ise iki vuruş cezası alırsınız ve yeniden doğru topla oynayarak hatanızı düzeltmeniz gerekir.

Topunuz bir kum engeli veya su engeli içinde bulunuyorsa, engelin zeminine veya su engeli içindeki suyun yüzeyine, vuruşunuza başlamadan önce eliniz veya sopanız ile dokunmayın ve köksüz cisimleri kaldırmayın. Topa, sopanız ile swing hareketi yapa-

Green Üzerinde Green üzerinde topu markalayarak kaldırabilir ve temizleyebilirsiniz. Her zaman topu tekrar eski yerine yerleştirin. Green üzerindeki eski çukur tapalarını veya topların neden olduğu darbe izlerini düzeltebilir, ancak ayakkabı (spike) izlerini ve diğer hasarları onaramazsınız. Green üzerinden bir vuruş yaparken bayrak direğinin tutulmuş veya kal-

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

17


GOLF KURALLARI

dırılmış olmasına dikkat edin. Green dışından vuruş yapılması durumunda da, bayrak direği tutulabilir veya kaldırılabilir.

Duran Topun Yerinden Oynatılması Genel olarak, eğer top oyundayken kaza ile topu yerinden oynatır, kurallarca izin verilmeden yerinden kaldırırsanız veya

top vuruş pozisyonunuzu aldıktan sonra yerinden oynarsa, bir vuruş cezası alarak tekrar eski yerine yerleştirin. Eğer duran topunuz başka biri veya başka bir top tarafından yerinden oynatılırsa, cezasız olarak tekrar yerine yerleştirin.

Hareket Halindeki Topun Durdurulması veya Yönünün Saptırılması Tarafınızdan oynanan hareket halindeki bir top, duran başka bir top tarafından durdurulur veya yönünden saptırılırsa, ceza almaz ve topu durduğu yerden oynarsınız. Ancak, vuruşunuzu yapmadan önce topunuzun ve diğer topun green üzerinde bulunması durumunda iki vuruş cezası alırsınız.

Topu Kaldırma, Drop Etme ve Yerleştirilme Bir kural gereği tekrar yerine yerleştirilmek üzere (gren üzerinde, temizlenmek üzere kaldırma gibi) kaldırılan topun yeri, önceden marke edilmelidir. Başka bir yere drop edilmek veya yerleştirilmek üzere (Oynanamaz top ku-

18

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ralında, iki sopa boyu içine drop etme gibi) kaldırılmış olan topun yerini marke etmek zorunlu değildir, ancak tavsiye edilir. Topu drop ederken dik durun, kolu omuz hizasında gergin tutarak topu elinizden bırakın. Eğer drop edilen top, kolaylık sağlanan durumun tekrar engelleme yaptığı bir pozisyona (sabit mania gibi) veya zemine ilk değdiği noktadan iki sopa boyundan daha fazla bir yere, en yakın kurtulma noktasından veya kolaylık için referans alınan noktadan çukura daha yakın bir yere yuvarlanırsa, tekrar drop edilir. Drop’u tekrarlanan top tekrar yukarıdaki durumlardan birine yuvarlanırsa, dropun tekrarında saha yüzeyine ilk vurduğu noktanın mümkün olduğu kadar yakınında bir yere yerleştirilir.

Oyunu Engelleyen veya Destekleyen Top Topunuzun veya başka bir topun, diğer oyunculara destek olabileceği kanısında iseniz, topunuzu kaldırabilir veya diğer topları kaldırtabilirsiniz.


Kendi oyununuzu engellediğini düşündüğünüz bir topun da kaldırılmasını isteyebilirsiniz. Bu kural gereği kaldırılan top, green üzerinden kaldırılanlar dışında, temizlenemez.

Köksüz Cisimler Köksüz cisimler, (toprağa saplı bulunmayan, toprakta kökü olmayan, toprağa iyice gömülü bulunmayan ve topa yapışmamış taş, yaprak, dal gibi nesneler) topla birlikte aynı engel içinde veya aynı engelin sınırına değer vaziyette bulunmaları dışında, sahanın her yerinde cezasız olarak kaldırılabilir. Köksüz cisimlerin kaldırılması esnasında topunuz yerinden oynarsa, topun green üzerinde bulunması haricinde, bir vuruş cezası alır ve topu tekrar eski yerine yerleştirirsiniz.

Su Engelleri Eğer topunuz bir su engeli (sarı kazık ve/veya çizgiler) içindeyse, durduğu yerden oynayabilir veya bir ceza ile; • Orijinal topun son olarak oynandığı yerin mümkün olduğu kadar yakınından bir top oynayabilir veya; • Topun su engeline düşerken son olarak aştığı sınır noktası ile çukur doğrultusunda, su engelinin arkasında istediğiniz kadar geriye giderek bu

çizgi üzerindeki bir yere drop edebilirsiniz. • Eğer topunuz bir yan su engeli (kırmızı kazık ve/veya çizgiler) içindeyse, su engelindeki seçeneklere ilave olarak bir vuruş cezası ile; • Çukura daha yakın olmama koşuluyla, topun son olarak yan su engelinin sınırlarını geçtiği noktadan veya;

yerde kaybolma veya sınır dışına çıkma olasılığı karşısında, geçici bir top oynarsınız. Vuruşu, orijinal topu aramak üzere ilerlemeye başlamadan önce yapmalı ve önceden geçici top olarak oynayacağınızı bildirmelisiniz. Orijinal top, su engeli dışında bir yer-

• Engelin karşı tarafında, çukura eşit uzaklıktaki bir noktadan iki sopa boyu mesafe içindeki alana drop edebilirsiniz.

de kaybolmuş veya sınır dışına çıkmış

Top Kayıp veya Sınır Dışı; Geçici Top

nursa, geçici top devre dışı kalır ve

ise, bir vuruş cezası alarak geçici topla oyuna devam edersiniz. Eğer orijinal top, parkur sınırları içinde buluorijinal top ile oyuna devam edilir.

Sahanın sınırlarını skor kartı üzerindeki yerel kuralları okuyarak kontrol edin. Eğer topunuz su engeli dışında bir yerde kaybolur veya sınır dışına çıkarsa, bir vuruş cezası alarak bir sonraki vuruşunuzu topla son olarak oynadığınız noktanın mümkün olduğu kadar yakınındaki bir yerden yaparsınız. 5 dakikalık arama süresi içinde topunuz bulunamaz veya teşhis edilemez ise, kayıp sayılır. Topunuzun su engeli dışında bir

Oynanamaz Top!

Eğer topunuz su engeli içinde ise, Oynanamaz Top Kuralı uygulanmaz ve kurtulma istemeniz durumunda Su Engelleri Kuralını uygulamanız gereklidir. Su engeli dışında, sahanın herhangi bir yerinde topunuzu oynanamaz ilan edebilir ve bir vuruş cezası alarak; • En son oynanan yerin mümkün olduğu kadar yakınından bir top oynayabilir veya, • Topun bulunduğu yerle çukur arasındaki çizgi doğrultusunda istediğiniz kadar geriye giderek bu çizgi üzerinde bir yere bir top drop edebilir veya,

• Topun bulunduğu yerin, çukura daha yakın olmamak koşuluyla, iki sopa boyu çevresindeki alana bir top drop ederek oyuna devam edebilirsiniz. Oynanamaz olarak bildirilen top kum engelinin içinde ise, en son oynanan yerden oynama seçeneği dışında, topunuzu yine kum engeli içine drop etmek zorundasınız. Kaynak: R & A Rules Limited ve ABD Golf Birliği

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

19


DİYALOG

Başarılı bir işadamı... Etkin bir spor adamı... Türkiye’de golfü anlayan, anlatan adam...

Ahmet Ağaoğlu Türkiye Golf Federasyonu Başkanı

Yetkililere Çağrı

Gelin golfün önündeki engelleri ortadan kaldıralım!

Röportaj: Dicle Aslı MURSALOĞLU

Golf XL dergisi olarak Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu’na konuk olduk. Türkiye’de ve dünyada golfün bulunduğu durumu ve geleceğini konuştuk...

20

Federasyon’un önümüzdeki günlerde hayata geçireceği projeleri nelerdir? Bugün Türkiye’de 18’i Antalya’da bulunan toplam 23 golf sahası var. Kastamonu’daki dokuz çukurlu golf sahasının ihalesini önümüzdeki ay yapacağız. Bu bölge tamamen Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş ve Genel Müdürlük de Türkiye Golf Federasyonu’nu bu konuda görevlendirmiştir. Bunun yanında Bolluca’da 18 çukurlu bir saha var ve yine Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş, daha sonra Türkiye Golf Federasyonu’na devredilmiştir. Bu iki saha kesinlikle yapılacak sahalardır. İstanbul Bolluca’nın ön izni kati izne çevriliyor. Kastamonu’nun artık her şeyi tamamlandı. Önümüzdeki ay içerisinde ihaleye çıkacağız ve tahmin ediyorum ki, 2012 senesinin mayıs ayında da tamamı ile servise girebilecek bir saha olacak. Havaalanlarının devreye girmesi ile birçok şeyin önü eş zamanlı olarak açılacak. Ancak

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

sahanın, havaalanından önce hayata geçeceğini tahmin ediyorum. Keşke havaalanı da aynı zamanda tamamlanabilse ve birlikte devreye girebilselerdi. Bana kalırsa, Kastamonu bugün Türkiye’nin keşfedilmemiş, bakir turizm cenneti. Özellikle yaz turizmi için. Kış turizmi için insanlar gerektiği şekilde yararlanıyor. Bugüne kadar keşfedilmemiş olmasının ve hakettiği değeri bulmamasının yegâne nedeninin ulaşım olduğunu düşünüyorum. Çok rahat ulaşımı olan bir yer değil. Bu nedenle oradaki havaalanının bir an önce devreye girmesi gerekiyor.

Kastamonu’nun İstanbul ve Antalya’ya kıyasla avantajları var mı?

İstanbulda yapmış olduğumuz kamplarda, aşırı sıcak ve nemden dolayı çok sıkıntı çektik. Sporcularımızında 8-18 yaş grubunda olduğunu düşünecek olursak ve bu sporcularında %70’e yakın bir bölümünün, Doğu Anadolu’dan yani serin iklimden gelen çocuklar olduğu göz önüne alınırsa ne kadar zorlandıklarını anlayabilirsiniz. Dolayısıyla yaz müsabakaları ve kamplar açısından federasyonun kullanacağı bir yer olacak. Tabii ki bunu sadece federasyon kullanmayacak. Bölgeye de ciddi bir canlılık ve aktivite getireceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Golf Federasyonu’nun projesini gerçekleştirdiği ve işlettiği daha doğrusu kullan-

Türkiye Golf Federasyonu’nun Projesini Gerçekleştirdiği ve Kullandığı İlk Tesis Olacak Özellikle yazın, milli takım kampları ve bizim yıldızlar kampı çok uzun süreli oluyor. Geçen sene ve özellikle bu sene

dığı ilk tesis olacak. Federasyon olarak maalesef 60 federasyon arasında tesisi olmayan 2-3 federasyondan birisiyiz.


www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

21


DİYALOG Türkiye’nin başkentinde neden bir golf sahası yok?

Ankara’da Bir Golf Sahası Olmaması Hepimizin Ayıbıdır! Ankara’da golf sahası ile alakalı çok ciddi çalışmalar var. Ankara Valisi Sayın Alaattin Yüksel, Ankara’ya gelir gelmez ilk iş olarak, bir golf sahası inşası için isteklerini dile getirmişti. Hatta “Tek bir golf sahası bile benim için yeterli” diyor. Biz de bunu yıllardır söylüyoruz. Fakat bir türlü bunu başaramadık. Arazi tahsisinde çok büyük sıkıntılar yaşadık. Tahsisler önce verildi sonra geri alındı, daha sonra Ankara’da Gölbaşı’na yakın bir yerde bir arazi söz konusu oldu. Biz golf sahası için oraya talip olunca bir anda arazi değere bindi. Milli emlak çok yüksek gibi bir taleple karşımıza geldi. Orada herhangi bir arazinin o rakamları görmesi mümkün değil. Ama ayıptır, Ankara gibi bir yerde, Türkiye’nin başkentinde bir golf sahası olmaması ben dahil herkes için bir ayıptır.

Türkiye golfün merkezi olabilir mi?

Danıştay’ın yürütmeyi durdurması ve Anayasa Mahkemesi’nin iptali golf turizminin önüne tamamen set çekmiştir. Golf, uzun bir dönem bu ülkede çok farklı bir gözle algılanmıştır. Zaten Ankara’nın ilk ve tek golf sahası, şu anda Altın Park olarak bilinen yer, “zengin ve burjuva sporu, bu spor burjuvaya hizmet ediyor” denilerek yıllar önce kapatılmıştır. 80’lere kadar Türkiye uzun yıllar bunun sıkıntısını yaşadı. 80’lerin ikinci yarısında rahmetli Turgut Özal’ın başlattığı beş yıllık kalkınma projesi ile birlikte, Antalya’da ki üç saha ve İstanbul’da ki iki saha-

22

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

nın hizmete girmesi sonucu golf sporu tekrar gündeme geldi. Bizim federasyon başkanlığı dönemimizde de verilen ilave tahsisler yapılması neticesinde, Antalya’da şu anda 18 golf sahası var. Belek’te inşaası başlayan ve devam eden iki tane 18 çukurlu golf sahası bulunuyor. Pamucak’ta üç tahsis ve Dalaman’da bir tahsis var. Aslında Turizm Bakanlığı’nın programında olan 86 tahsis daha vardı. Ama Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı ve Anayasa Mahkemesi’nin de iptal kararı ile birlikte, bu 86 tahsisin tamamı rafa kalkmış durumda.

Golf turizminin Türkiye ekonomisine katkısı açısından bir değerlendirme yapabilir misiniz? Türkiye’de beş sene sonra, yapılacak olan ilave sahalar ile birlikte, bugünkü şartlar altında saha sayısı 30’a çıkar ama bu sayı 50’ye çıkar mı? Hayır çıkmaz. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değişmedikten sonra, bu sayının artması mümkün değil. Golf sahaları herkesin bildiği gibi büyük arazi dilimleri ister. Turizm bölgelerinde de, bu alanlara sadece golf sahası yapmak için hiçbir yatırımcı gidip dünyanın parasını oraya vermez. Dünyanın her yerinde bu böyledir. İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç, İtalya gibi ülkelerde sembolik rakamlarla 99 yıllığına kiraya veriliyor. Örneğin ben İrlanda’da 18 çukurlu bir golf sahası arazisinin dokuz yıllığına 600 pound’a kiraya verildiğine şahit oldum. Bu bir devlet politikasıdır. Benim golf sahalarının sayısı artsın, ülkede 100-200 golf sahamız olsun, diye bir ısrarım yok. Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomisinin %1.64’ü 196 milyar dolar ile golf endüstrisinden geliyorsa, İspanya senede 5 milyar euronun üzerinde bir kazanç elde ediyor ise buna ilaveten Portekiz senede iki milyar euro kazanıyorsa ve Türkiye hala 150-160 milyon eurolarla idare ediyor ise, bu ülkenin vereceği bir karardır. Dediğim gibi bu bir devlet politikasıdır. İklim, coğrafya ve tarihi doku olarak bakıldığında, golfün yeryüzünde 365 gün oynanabileceği iki-üç ülkeden birisi Türkiye. Türkiye’nin senede 300 milyar doları aşan endüstriden hak ettiği payı alması gerekiyor. Hükümet


Golf Şampiyonası’nı yaptık. Avrupa’daki, sekiz Engelli Golf Federasyonu’ndan birisiyiz. Omurilik felçli golfçülerin, omurilik felci geçirmeden önce golfe yatkınlıkları olduğunu ya da golf oyuncusu olduklarını gördük. Son derece başarılılar. Bu da geçmişlerinde golf oynamalarından kaynaklanıyor. Bir dönem engelliler programına ara vermek zorunda kaldık. Son iki-üç aydır düzenli antreman programı uygulayamadık. Çünkü hoca değişikliği oldu. Milli Takımlar Teknik Direktörü Spencer Anderson, üç ay önce göreve başladı. Kendisi İskoç Milli Takımı’nın hocasıydı. İki yıllığına, 2012 Dünya Şampiyonası sonuna kadar bizimle olacak. Spencer Anderson bir taraftan milli takımı dünya şampiyonasına hazırlarken, önümüzdeki hafta içinde cok ciddi bir engelli programı da hazırlayacak. Engelliler bu dünyanın gerçeğidir. Bugün sekiz milyon 500 bin civarı engelli nüfusu olan bir ülkeyiz. Bu da ülkemizin gerçeğidir. Türkiye’de sağlıklı kişiler için verilen her hizmetin yedide biri de engelliler için yapılmalıdır.

Antalya’daki golf sahaları 2008’de Avrupa’nın ‘En İyi Golf Destinasyonu’ ödülünü aldı. Bu ödülü almak tabi ki kolay değil. Bu ödülün Belek’e verilmesindeki en önemli nedenler; uluslararası havaalanına 25 dakika, 52 beş yıldızlı otel, 18 golf sahasının 15 kilometrelik bir şeridin içinde yer alan tek yer olmasıdır. Ayrıca golf adına çok önemli bir gelişme daha var; 2012 yılında Dünya Amatör Golf Şampiyonası’na biz ev sahipliği yapacağız. çok ciddi yatırım yapmıştır. fakat dediğim gibi Danıştay’ın yürütmeyi durdurması ve Anayasa Mahkemesi’nin iptali golf turizminin önüne tamamen set çekmiştir. Bu böyle devam ettiğitakdirde önümüzdeki zamanda 30 golf sahası olur. Ama golfün önündeki bariyer kalkarsa, önümüzdeki 5-10 sene içerisinde bu sayının 100’e ulaşacağını tahmin ediyorum.

Engelli golfçüler ile ilgili yaptığınız çalışmalar nelerdir? Engelli golfçülerle alakalı olarak biz çalışmalarımızı, iki yıl önce başlattık ve en zor tarafından bu konuyu ele aldık. Omurilik felçlilerinden başladık. 2010 Nisan ayında 1.Engelliler Açık

2010 yılında Antalya’ya gelen golf turist sayısı ile alakalı bilgi verebilir misiniz? Bir de uçak firmalarının destinasyonlarını buna göre düzenledikleri söyleniyor. Bu konudaki fikirleriniz nelerdir? Belek’te 502.000 flight satıldı. Diğer bir tabirle 502.000 raund golf satıldı. Yani 160.000 golf turisti gelip 502.000 defa golf oynamıştır. Geçtiğimiz sene itibari ile Avrupa’da birkaç destinasyondan direkt uçuşa başlandı. Çünkü biz Antalya’daki golf sahalarını hala hakettiği değerden satamıyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden birisi direkt uçuşun olmaması. Charter uçakları hala yolcuların büyük bir bölümünü taşıyor. Bu sebepten dolayı hiçbir zengin golf turisti; saat kaçta kalkıp, kaçta varacağı belli olmayan charter uçağı ile seyahat etmez. British Airways haftada üç gün ile başlatıp uçuşlarını yedi güne çıkardı. Bu gerçekten önemli bir katkı. Türk Hava Yolları’nın da Avrupa’dan Antalya’ya direkt uçuşlarının sayısını arttırmasını diliyoruz. Türkiye birinci sınıf otel ve sahaların sahibi olduğu halde, hala gerçek değerinin çok fazla altında gelir elde ediyor.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

23




GOLF EKİPMANLARI

Golf Topları ve

Sopaları Golf topları; 1800’lü yıllarda, James Patterson’ un Malezya’ya bir ziyareti sırasında keşfettiği, Doğu Asya’daki Sapodila ağacının kurutulmuş özsuyundan elde edilen plastiğe benzer bir maddeden yapılan gutta-pecha-gutty adlı top, yüzyıllardır kullanılan içi tüy dolu dışı deriden yapılan topların yerini almış ve bugünkü golf

26

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

topunun temelini oluşturmuştur. Golf topu, çok sert bir toptur, buna karşın çok da esnek bir yapısı vardır. Golf toplarının üzerlerindeki girintiler daha uzağa gidebilmesini sağlar. Bunlar birbirine benzer gibi görünseler de, üzerlerindeki noktacık sayıları 350 ile 500 arasında değişir ve hepsi birbirinden farklıdır.


Airflow Golf Practice Balls Hava akımlı antrenman golf topları

Floating Golf Balls Suda yüzen golf topları

Golf sopaları ise; 6 ana grupta toplanır

Flashing Golf Balls Flaşörlü golf topları

W

ood Golf Sopaları; tahta başlı golf sopaları, 160 metreden daha fazla mesafelere yapılacak uzun vuruşlarda kullanılır.

U D

tility Golf Sopaları; Wood türü golf sopalarının açıları büyük olanlarıdır.

river Golf Sopaları; bir çeşit Wood türü olan bu golf sopalarının yüzünde, vuruşun ne kadar yükseleceğini ve uzağa gideceğini tayin edebilen, 7 ila 12 derecelik bir açı vardır. Bu tür golf sopaları, golf sporuna yeni başlayan ve orta seviyede bilenler için idealdir. Genellikle golf oyununda başlangıç vuruşu yapılırken kullanılır.

P

utter Golf Sopaları; golfte vuruş tarzına göre farklılık gösteren titanyum ya da metal başlı bu golf sopaları, golf topunu çukura sokmak için yapılan vuruşlarda kullanılır.

W

edge Golf Sopaları; Iron türü demir başlı golf sopaların özel bir versiyonudur. En yaygın olanı green’e doğru yapılan yüksek yaklaşma vuruşunu, Pitching Wedge yaparken kullanılan 48 derece eğimli olanıdır. Dereceler (52, 56, 60, 64) arttıkça golf sopalarının boyutları da artar.

I

ron Golf Sopaları; 180 metreden daha yakın mesafelere vuruş yapılırken kullanılan golf sopalarıdır. Iron türü golf sopaları 3’ten 9’a kadar sınıflandırılır. Green’e ne kadar uzaktan vuruş yapılacağına bağlı olarak, kullanılacak golf sopasının numarası belirlenir. Mesafe yakınlaştıkça, golf sopasının numarası büyür. www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 27


BAY GOLF

Şenol BAY

?

Neden Golf Oynamalısınız * Eğlenmek için;

* Aile ile yapılabilen tek spor olduğu için; * 7’den 77’ye her yaşta yapılabilen bir spor olduğu için.

Golf Sporunun Faydaları Nelerdir?

Golf sporu, 7-9 km. arasında yürüyüş yapılarak, yeşilliklerin ve doğanın içinde oynanan muhteşem bir spordur.

Öncelikle kendi sağlığınız için golf oynamalısınız. Örneğin; golfün kalp damar sistemine iyi geldiği bilinmektedir. Bu sporu yaparken kalp atışlarının yükseliyor olması, size sağlıklı kilo kaybı yaşatır, ayrıca vücutdaki dolaşım sistemine fayda sağlar. Dısarıda yapılan tüm sporlarda olduğu gibi golfde de, güneşin insan vücuduna sağladığı vitaminlerden birisi olan D vitamini alınır. Ama aynı şeyi içeride yani kapalı alanda yapılan sporlar için söyleyemeyiz.

28

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Golf oynamanın diğer faydaları ise şunlar: Diyelim ki iş toplantısı yapmak istiyorsunuz ama zaman bulamıyorsunuz; golf sahasında yaklaşık olarak 4-5 saat süre geçtiği için, toplantılarınızı golf sahasında oyununuzu oynarken yapabilirsiniz. Golf aynı zamanda network geliştirmek için bulunmaz bir fırsattır. Golf oyununuz bittiği zaman golf kulübünde otururken, orada bulunan diğer kişilerle tanışıp, hem arkadaş çevrenizi genişletir, hem de iş ilişkilerinizi geliştirebilirsiniz.


Dünden Bugüne Golf Golf, ilk olarak 1552 yılında “home of golf“ (golfün evi) olarak bilinen St. Andrews’da oynanmıştır.

daha ucuz olduğu için, topun maliyeti düşmüş ve daha hızlı tüketimi sağlanmıştır.

İlk yapılan golf sopaları ve golf topları değişik materyallerden yapılmıştır. Örneğin; golf sopasının başı, büyük ve yuvarlaktı ve tahtadan yapılmıştı. Golf toplarının ise, içleri deri ile doldurulmuş ve sıkıştırılmıştı.

1848’lerde, golf sopalarının kafaları büyük ve yuvarlak bir biçimde yapılmıştır. Daha sonra bunlarda aynı tarihlerde bir evelasyon geçirerek, kafaları ufaltılmış ve boyları kısaltılmıştır. Golf shaftları ise, daha sert ve daha kısa yapılmıştır. Bu değişikliklerin oyuncuya faydaları ise şunlardır:

Golfün, resmi olarak oynanmaya başlandığı tarih 1600’lü yıllara rastlar. Golf topu, golf profesyonelleri tarafından yapılmıştır. Ancak, yapımı elle yapıldığı için daha çok zaman almış ve pahalıya mal olmuştur. Bunun yanında, günde sadece 3 adet üretilebiliyor olması, golf topunu hem bulunmaz ve hem de pahalı duruma getirmiştir. 1552 ve 1600 yılları arasında, 17 adet kayıtlı golf kulübü bulunuyordu. Akabinde, 1848 yıllarında golf oyuncuları arasında büyük bir artış görülmüştür. Golfcü sayısının artmasından dolayı golf topu yetersiz duruma gelmiş, bu arada bir evelasyon daha geçirerek hem maliyeti düşmüş, hem de yapımında kullanılan materyaller (ağaç dalları kullanılmış, dışına ise değişik malzemeler eklenerek sıkıştırılmıştır)

*Daha dik durma pozisyonu sağlamıştır. *Golf topunun daha uzağa gitmesine ve havadan uzamasına neden olmuştur.

oyuncuya faydaları ise, daha rahat hareket etmelerini sağlaması ve golf sahasındaki yürüme-yorulma yüzdeliğini daha aza indirgemiş olmasıdır. Unutmayalım ki; bir golf oyuncusu golf oynarken, yaklaşık 7-9 km. yürüyüş yapıyor ve bu nedenle de kullanılan malzemelerle ayakkabıların önemi buna paralel büyüyor. Günümüzde; golf sopaları, çelik ve titanyumdan yapılarak daha hafif olmuştur. Böylece golf topunun daha uzun gitmesi sağlanmıştır. Golf sahaları da çok büyük değişimler göstermiştir.

“İlk golf kitabı, Thomas KINCAID tarafından yazılmıştır.” Geçmiş tarihten bugünkü tarihimize baktığımızda ise, golf topları ve golf sopalarının, teknolojiye ayak uydurarak büyük bir evrim geçirmiş olduklarını görürüz. Sadece oynanan golf ekipmanları değil, aynı zamanda golf kıyafetleri de yeni çağa ayak uydurarak değişim göstermiştir. Bu değişimlerin

Şenol Bay Profesyonel Baş Eğitmen İstanbul’da doğan Şenol Bay, golfle 1995 yılında tanıştı. Ülkemizde ‘Tam Yetkili’ P.G.A. üyesi olup, 4. seviye P.G.A. prosefyonel eğitim setifikasına sahiptir. Birnimgham, İngiltere’de Belfry merkezli P.G.A. koçluk okulunda 2. derece yeterliliğe sahip olan Bay’ın, profesyonel kariyeri aynı zamanda Türkiye Golf Federasyonu Milli Takım koçluğunu da içermektedir. Şenol Bay ilk birinciliğini, golfe başlamasından 1 yıl sonra 1996’da ilk Türk Amatör Golf Şampiyonası’nı kazanarak elde etti ve o zamandan beri

de, katıldığı bir çok turnuvayı kazanarak başarılarını devam ettirmektedir. Bunun yanı sıra, İsrail Open ve İtalya Open turunuvalarında ülkemizi başarıyla temsil etmiştir.

Yabancı golfçülerimize İngilizce ders de veren Bay, şu anda ülkemizi Tunus P.G.A Takımlar Şampiyonası’nda temsil etmektedir.

1999’da tamamladığı askerlik vazifesinin ardından, 2001’de katıldığı İstanbul P.G.A. Open’ı kazanarak profesyonel seviyeye yükselmiştir. 2005’te ise en prestijli turnuvalardan biri olarak kabul edilen ve Antalya’da düzenlenen Beko Pro-Am’in birincisi olmuştur.

Şenol Bay’ın en büyük arzusu; Türkiye çapında golfün gelişmesi ve bu amaç doğrultusunda Junior Golf Akademisi oyuncularımızı, uluslararası standartlarda eğitmek ve dünyanın en iyi tur profesyonelleri ile rekabet edebilecek seviyede şampiyonlar yetiştirmektir. www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

29


GOLF HABER

Golf için

GÜÇLÜ

Adımlar

İstanbul Ticaret Odası eski başkanı Mehmet Yıldırım ile OPET’in kurucusu Fikret Öztürk, Bodrum’da 4 bin dönüme bir golf sahası kuracak. Projenin 250 milyon dolara mal olacağı düşünülüyor.

30

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) bir önceki Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, OPET’in Başkanı Fikret Öztürk ile Bodrum’da 4 sahayı içinde barındıran 2 bin villalık dev bir golf vadisi yaratmak için, yabancı gruplarla görüşüyor. 4 bin dönüm üzerine kurulacak vadinin 250 milyon dolara mal olacağı öngörülüyor. Turizm bölgelerindeki diğer yatırımların aksine, Bodrum’daki golf vadisinin tahsis olarak yapılmayacağını belirten Mehmet Yıldırım, “Yeri tamamen kendimiz aldık ve bize ait. Hiçbir devlet tahsisinden faydalanmadık” diye konuştu. Yıldırım, “4 bin dönümlük araziyi tamamen kendimiz yapacağız. Burada 9 adet imarın içerisinde 2 bine yakın villa inşa edeceğiz” diye konuştu. Toplam yatırım bedelini 250 milyon dolar olarak hesapladıklarını anlatan Mehmet Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

Krize takıldı “Adını açıklayamayacağım bir İspanyol şirket ile geçen yıl anlaşmaya vardık. Ancak finansal kriz nedeniyle bu şirket bankadan gerekli krediyi alamadı, dolayısıyla ertelemek zorunda kaldık. Böyle büyük bir projeyi uluslararası bir zincirle hayata geçirmek gerekiyor. Hem fınans hem de işletme bakımından ortaklık yapacağız. Bize ge]en teklif sahipleriyle yeniden görüşmeye başladık.” Kaynak: Habertürk/Ünsal Ereke


www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 31


GOLF HABER

İzmir’e Grupo Onyria’dan dev golf yatırımı Portekizli golf yatırımcısı Grupo Onyria, İzmir’de bulunan Carpe Diem Claros Oteli’nin yüzde 57’sini 25 milyon euroya alarak Türkiye’ye adım attı. Portekiz’de 5 golf otelinin sahibi olan Grupo Onyria, İzmir Özdere’de bulunan ve geçen sezon kapılarını açan Carpe Diem Claros Oteli’nin yüzde 60 hissesini satın aldı. Yapı Merkezi Grubu (YMG) isimli şirket tarafından, 40 milyon dolar yatırımla yapılan otelin çoğunluk hisselerini alan grubun, satış işlemi için 25 milyon euro verdiği öğrenildi.

32

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

HEDEF 450 MİLYON EURO Satış işletmelerinin tamamlanmasının ardından otelin işletmesini de, Portekizli grup üstlenecek. Begonvil Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ağaçcıoğlu satış işlemini doğruladı. Grupo Onyria’nın otelin yanına 27 delikli golf sahası kurmak istediği, bunun için de bölgede arazi arayışında olduğu da öğrenildi. Grup, golf yatırımı için ek olarak 5 milyon euro daha yatırım yapacak. Ağaçcıoğlu, Portekizli grubun sadece otel değil, Begonvil Turizm’e de ortak olduğunu söylerken, satış

işleminde hisseleri 4 yıl sonra geri alma opsiyonunun bulunduğunu söyledi. Ağaçcıoğlu, Portekizli şirketle birlikte, turizm sektöründe büyüme hedefleri olduğunu da sözlerine ekledi. Portekiz’de 20 yıldır turizm sektöründe olan şirketin internet sitesinde, yatırım hedefinin 2010 yılına kadar 450 milyon euro olduğu belirtiliyor. Portekiz dışında sadece Fransa’da yatırım yapan grup, yurtdışında yatırım yapacağı ikinci ülke olarak Türkiye’yi seçti. Grubun Portekiz’de turizm dışında sağlık alanında da yatırımları bulunuyor. Kaynak: Sabah/Dilek Taş



GOLFE DAİR

m ı k a T i l l i M

34

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


n ı y a S a z m a H oğumlu. 8 6 Silivri d 14 Şubat 19 aşının bir arkad Mahalleden a nd gole 1998 yılı ısrarl arı il gençler Yıldızlar ve fe başl adı. k şamnde pek ço kategorileri 8 yılın0 0 zandı. 2 a k k lu n o piy ic Open tan Hellen is n a n Yu a d ndı ve sı’nı kaza Ş ampiyona ası’nda Ş ampi-yon Dünya Takım Türkiye elde eden 19. sırayı dı. Aynı ı’nda oyna Milli Takım itesi Bera Ünivers yıl Marma ulu’ndan k i Yüksek O den Eğitim Hamza n la mezun o başarı ile i “P GA n li ya a üyük h S ayın, en b Tour’da European Tour veya ek ” olatemsil etm Türkiye’yi r. rak açıklı yo

n a s A y a c n e G oğumlu. 9 3 Silivri d 16 Nisan 19 de yapıa Silivri için 20 02 yılınd da golfe n ler sonucu e çm se n la isesi 12. an Silivri L u Ş ı. d a şl a b lında ilk cisi. 20 07 yı sınıf öğren 20 07 yıkıma girdi. defa milli ta rak milli na aktif ola lından bu ya lı yor. sinde yer a takım bünye

Koray Varlı

’de doğ2’de Silivri 9 Ocak 199 zvarnalı a Hasan Ö du. 20 06’d irdi. Şu it Okulu’nu b İlköğretim okuyor. e Lisesi’nd an Silivri iye Golf rk ü yılında T 01 0 2 le lf o G ış olduu’nun yapm Federasyon desteağabeyinin ğu proje ve dan beri . 20 06 yılın ğiyle tanıştı da . milli takım

ı Güray Yazıc . Siliv94 doğumlu 19 m sı a K 14 Lisesi r ve Silivri yo şı ya e ’d ri ediyor. 8 ıfa devam üçüncü sın 0 8 yılınoynuyor. 20 yıldır golf ımda yer e milli tak dan beri d kamplauvalara ve alı yor, turn ra katılı yor.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

35


GOLFE DAİR

Yankı Kalfa

de ho aya Kemer’ Golf oynam k başrnek alara calarını ö handinede single ladı. 3 se ersiteyi Hedefi üniv cap oldu. umak ve a bursla ok A merika’d k. Sonra lf oynama college go da temyi P GATour’ da Türkiye’ tiyor. sil etmek is

al r U y a t a ğ a Ç d o ğ um 1994 Silivri 24 Temmuz başladı. fe lında gol yı 2 0 0 2 . lu rda ilk a turnuvala 20 0 3 yılınd 0 09 yılınelde etti. 2 derecesini ışı turnue ilk yurt d da Galler’d li Takımı il M ı. Türk ad n oy ı n sı va ters (MaYoung Mas ile 2010’da Champioy’s Team caristan), B halleniye), Boy’s C onship (Türk lgarisu B ), (E stonya ge Trophy gibi yurt ulgaristan) tan Open (B katıldı. bakalar ına dışı müsa nema. si ve oyunları Hobileri; PC asketb r; la er spor Sevdiği diğ e. isi ve yüzm bol, masaten

ç i g l i B a l m a D ivri’de 1995’te Sil 20 Haziran kulda o a 05 yılınd d o ğ du . 2 0 başe lf o g elerle nan yapıl an seçm d A i n ri le lf ders ladı. İlk go yıl Türkian aldı. Bu S almanlı’d girerek i’nde ilk 6’ya ye Golf Lig aya hak ’da oynam Milli Takım oynananistan’da kazandı. Yu oldu. . 2 Series’te nya dığı Faldo ve lo S Türkiye’yi tti. e Daha önce l si m te da da ’d ve Belçika’ n rjanti e u sene A Ve yine b r Takım atör K ızla Dünya A m sini temsı’nda ülke Ş ampiyona sil etti.

36

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Sena Ersoy

’de doğ96’da Silivri 19 k ca O 3 2 çmeler yapıl an se a ld u k O . u d lmanlı sı Adnan S a ca o h sı ra n so z 20 05’te e 2 Temmu d in m ti ze ö g olf oynudı. 6 yıldır g golfe başl a yuncusu illi Takım o yor. Bu yıl M dışında iye’yi yurt olarak Türk si 10. sıSilivri Lise temsil etti. r. nıf ta okuyo

n Başak Aydı an Başak yılında doğ 94 9 .1 6 .0 5 2 iği en bülfde elde ett o g ’ın ın yd A 2010 A rları; WATC rı şa a b k yü ng Masropean You u E , a n ti n e g Open’dır. 010 Turkish ters 20 09, 2



GOLF KULÜBÜ

Golf tutkunları için özel adres...

Kemer Golf & Country Club KG&CC Golf Kulübü, uluslararası 18 delikli golf sahası ile İstanbul’un en mükemmel tesislerinden biridir. USGA standartlarına uygun olarak ünlü tasarımcı Joan Dudok van Heel tarafından hazırlanan golf sahası, zor beğenen profesyonel golfçülere olduğu kadar, yeni başlayanlara da hitap ediyor. Türk Milli Takımı’nın antrenörlüğünü yapan PGA sertifikalı golf profesyonellerinin hazırladığı kurslar, yeni başlayanların da kısa sürede 18 delikli sahada (73 par) oynamalarını mümkün hale

38

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

getiriyor. Kulübün düzenlediği büyük çaptaki ulusal ve uluslararası turnuvalar ise İstanbul’un en büyük golf gündemini yaratıyor. Belgrad Ormanı’nın yokuşlu tepeleri arasında kurulmuş olan KG&CC Golf Kulübü, az rastlanan güzellikte ve zorlayıcı bir golf sahası sunuyor. Yemyeşil çim alanlar, orman ve göletler ile ustalıkla şekillendirilmiş tepecikler arasından yolunu çiziyor. Kendi karakteri ile diğerlerinden farklı tasarlanmış her bir delik; deneyimli oyuncuyu de-

neyip şaşırtırken, başlangıç seviyesindeki oyunculara da bir ödül ve gerekli olan cesareti vermeyi amaçlıyor. Oyun sona erdiğinde, zorluklarla karşılaşılıp üstesinden gelindiğinde, dostlarla oturup güzel vakit geçirebilmeniz için Golf Cafe veya Driver’s Cafe sizleri bekliyor. KG&CC size bir eğitim sahası ile antrenörlük hizmetleri, özel dersler ve turnuvalarda yer alma seçeneklerini sunarak becerilerinizi geliştirme fırsatı tanıyor...


? r a v r e l e n e d n i Bünyes

eti, ar amli caddy hizm yi ne de , op ing range ve e; cafe, pro sh er’s cafe, dr iv iv dr Golf Kulübü’nd d an fe ü’nde her türrtları, golf ca r. Golf Kulüb yo balar, golf ka nu lu bu e u, deneyimli dr iving rang ğiniz pro shop ce çocukl ar için ile eb ed in rahatça taşı ya mesini tem zemeler inizi al lü golf mal ze m lf bu go m Tü ve .. siniz. lf kartları inizde bulabilir caddyler i, go açları hizmet ar çoğunluğunu r an bi ay k ğl yü sa bilmenizi kitler inin bü va er el üy e, sind imkanl ar saye biliyor lar. keyifle geçire a nd sı ha golf sa

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

39


GOLF KULÜBÜ

2011 Kemer Golf & Country Club

Golf Akademi Programı Kemer Golf & Country Club Golf Akademi, başlangıç seviyesinden tecrübeliye her seviyedeki golfçüye hitap ederken, hedef ve mesafe işaretli kapalı driving range’i ile birinci sınıf eğitim alanları

40

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

sunmaktadır. Kısa oyun alanlarında kum engelli pitching ve chipping green ve bir putting green yer almaktadır. Kemer Golf & Country Club Golf Akademi, hem üyeler hem de misafirleri için hazırlanmış golf paketlerinde geniş bir yelpaze sunmaktadır. Eğitimler, PGA sertifikalı profesyonel eğitmenleri tarafından son teknoloji eği-

tim sistemleri ile verilmektedir. Akademi bireyselden kurumsal grup derslerine bir çok farklı derecede eğitimi içermesinin yanında, yeni başlayanlar ve kendini geliştirmek isteyenlere kulüp ruhuyla karşılanacakları sıcak ve keyifli bir ortam sunuyor. Tüm dersler golf ekipmanlarını ve driving range toplarını içermektedir. Golf dersleri Türkçe, İngilizce, İsveçce ve Almanca olarak verilmektedir.


Ders Programları Bireysel Ders

Her seviyeden golfçüler için uygundur (25 dakika). Profesyonel eğitmen, vuruşunuzu analiz eder ve temelinizdeki en belirgin problemlerin giderilmesini sağlar. Çukur Saha yönetimi Dersi

Temeli oturmuş golçüler için uygundur (2,5 saat). Profesyonel eğitmen, “düşük skor” elde etmeye yönelik saha yönetimi üzerinde çalıştırır. Değerlendirme Dersi / Kurallar & Etiket Testi

Resmi HCP’nın almaya yaklaşmış golfçüler içindir (30 dakika). Profesyonel eğitmen, Türkiye Golf Federasyonu tarafından onaylı bir sınav uygulamaktadır.

Çoklu Ders Paketleri

Üye golf paketleri ödeme tarihinden itibaren 6 ay süreyle geçerlidir. Misafir Golf paketleri ödeme tarihinden itibaren 4 ay süreyle geçerlidir.

Başlangıç Golf Programı

Başlangıç ve orta seviyedeki golfçüler için uygundur (12x55 dakika). Profesyonel eğitmen, oyundan keyif aldıracak iyi bir başlangıç yapmanızı sağlar. Programın içeriği driving range ve kısa oyun alanlarında gerçekleşecek bir dizi dersten oluşur. Temel eğitim; kavrama, set-up, vuruş hareketleri ve farklı club’larla vuruşları içerir. Kısa oyunun tüm yönleri çalıştırılacak ve verilecek egzersiz uygulamalarıyla da daha fazla ilerleme sağlanacaktır. Bu doğru tanıtım paketi aynı zamanda temel golf kuralları ve etiketleri de içermektedir. İleri Program

Her seviyeden golfçüye uygundur (6x55 dakika). Profesyonel eğitmen, uzun süreli bir gelişmeyi garantilemek adına, oyununuzdaki kilit noktalar üzerinde çalışır.

Bu bir dizi ders; öğrencinin, golfün ana hatlarını doğru uygulanmasını sağlar. Anlık gelişmelerin sağlandığı bu doğru paket ve egzersiz uygulamalarıyla, bu oyundan tahmin ettiğinizden de fazla keyif alacaksınız!

Grup Dersleri Grup Eğitimi (en az 3, en fazla 6 kişi)

Herkese uygundur (55 dakika). Yeni başlayanlar ya da aktif golfçüler, yakın arkadaşlarınız veya iş arkadaşlarınızla bir grup organize edin! Programın içeriği, grup içinde herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde tasarlanmaktadır. Kurumsal Grup Eğitimi (her eğitmen için en az 7, en fazla 10 kişi)

Şirketler için düzenlenmiştir (2x45 dakika). Farklı bir aktivite ile ekibinizi ve ekip ruhunuzu güçlendirecek bir gün organize edin! Bu popüler sporla tanışmanın ve bir arada yeni bir şeyler denemenin en doğru yolu. Eğitim, kısa ve uzun oyun denemeleri olacak şekilde bölümlere ayrılır.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 41


GOLF DİREKTÖRÜ

Fredrik Hansson 6 Ağustos 1971 Halmstad, İsveç doğumlu Banu Hansson ile evli ve Lara (2002) & Vera (2007) isimli iki çocuğu var Golf oynamaya 1976-77 yıllarında başladı, 1995 yılından beri profesyonel olarak golf oynuyor Kemer Golf & Country Club Golf’da PGA Golf Direktörlüğü görevini yürütüyor. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de yaşayan bir İsveç vatandaşıyım. “Golf İsveç’te neden bu kadar popüler bir oyun?” sorusu bana çok soruldu.Bu kadar az nüfuslu ve oyun sezonu çok sınırlı olan bir ülke, golfte nasıl bu kadar başarılı olabilir? Küçük bir anekdotla golfün İsveç hikayesini bir parça açıklamaya çalışacağım, umarım ilginç bulursunuz. Golf, İsveç’te yavaş bir başlangıç yaptı. İlk yıllarda golf oynayan küçük topluluklar birbirine çok yakın topluluklardı ve bu yeni oyunlarının çoğunluk tarafından duyulması ile ilgilenmiyor-

42

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

lardı. Sanki biraz, bugün Türkiye’deki golfü hatırlatıyor. İsveç’te ilk golf okulu, 1888 yılında Sager kardeşler tarafından kendi ‘bahçelerinde’ açıldı. Sager kardeşler, İngiltere’de eğitim gördükleri yıllarda çeşitli spor dallarını deneme imkanı bulmuşlardı. Daha sonra eve döndüklerinde ise bir golf okulu açtılar. 1902 yılında ilk kulüp kuruldu ve onu izleyen yıllarda golf yolunda yavaş ama emin adımlarla ilerlendi. 1940 İkinci Dünya Savaşı sırasında, golf topları olmadığı ve İsveç’in güneyinde pek çok pistte uçakların

inişi engellendiği için, İsveç’teki bu küçük golf topluluğunun (22 kulüp ve 3200 üye) oyunları durdu.1954 yılında İsveç’te golf oynayanların sayısı sadece yedi bin idi, bunlar 38 farklı kulüpte oynuyorlardı. Yani kulüp başına sadece 185 üyeye denk düşüyordu. Bununla birlikte, 1960 yılından sonra, insanların daha fazla boş zamanının olması ile birlikte İsveç’te golf oynamak yükselen bir değer halini aldı. Gerçek anlamda ‘yükselişi’ ise 70’lerin sonlarından 90’ların başlarına kadar olan süreçte gerçekleşti. İsveç’te golfün yükselişini bir ifade ile belirtmek gerekirse, bu ifade ‘’Familjes-


port’’ (aile sporu) olabilir. Ailelerin bir araya gelerek hep birlikte golf oynamaları çok sık rastlanan bir durumdur. Yıllar geçtikçe, pek çok genç oyuncu da arkadaşları ve aileleri vasıtasıyla bu oyunla ilgilenmeye başladı. İkinci bir unsuru ifade etmek gerekirse, İskandinav ülkeleri insanlarının dışarı çıkmayı ve spor yapmayı sevdikleri gözönüne alındığında, golfün bu ikisini mükemmel bir şekilde bir araya getirdiğinin altını çizebiliriz. Dokuz milyon nufüslu İsveç’te yaklaşık 560 bin golf oyuncusu ve yine yaklaşık 550 golf eğitim kursu bulunmaktadır. İsveç’teki golf kulüpleri herkese açıktır. Yıllarca neredeyse hiç özel kulüp yoktu. Daha sonraki yıllarda kendi

“G

olf oyuncularının yaklaşık yüzde 20’si gençtir. Yaklaşık 100 bin oyuncu 20 yaşında veya bu yaşın altındadır. İsveçte kulüpler düşük ücret uygulamalarıyla genç oyuncuları teşvik ettiklerinden dolayı pek çok ülkeden faklı olarak genç oyuncu yüzdesi yüksektir.

K

adın Golf oyuncuları yüzde 30 civarında veya yaklaşık 180 bin kişidir. çevresi ile golf oynamak isteyen gruplar tarafından yeni kulüpler kuruldu. Saha şekillendirme veya uygun fiyata kiralama konularında bu topluluklar kulüplere destek oldular. Golf oynanan diğer pek çok ülkenin aksine, İsveç’te

şu anda belediyeler tarafından sağlanan saha bulunmamaktadır. Ancak kulüplerin açık olması nedeniyle, golfün yükselişi hala istikrarlı bir şekilde devam etmektedir.

betin olduğu uluslararası turnuvalara

İsveç Golf Federasyonu tarafından belirlenen kriterler doğrultusunda, herkesi golfe teşvik edecek golf kursları vardır. Bunlara iki önemli örnek vermemiz gerekirse; İsveç’te ayrıca golf oynamak isteyen yeni oyuncular için, pek çok öde-oyna sistemi ile işletilen golf sahaları bulunmaktadır. Bu sahaların bazıları sadece golfe başlangıç sahası olmanın ötesine gitmezken, bazıları zamanla sahasını geliştirerek üyelik için federasyonun istediği koşulları karşılayabilmektedir.

fesyonellerin turnuvalarında profes-

taşımak için ortaya atılmış bir terimdir. Önceleri, İsveç heryerde olduğu gibi aynı sistemi kullandı. Amatörlerin turnuvalarında amatörler oynadı, proyoneller oynadı. Bu gruplar neredeyse hiç birlikte oynamadılar. Bu sistem golf oyuncusu sayısının çok olduğu ülkelerde iyi işleyebilir, ancak İsveç gibi bir ülke için işe yaramadı. Neden en iyiler arasında ki rekabeti daha keskin hale getirmek için en iyiler aynı turnuvaya dahil olmasın ki? Söylemeye bile gerek yok, amatör sta-

Son on yılda mali durumlarını güvence altına almak için, İsveçli golf kulüplerinde gidilen değişiklik geleneksel üyelik sisteminin kaldırılarak katılım ücreti adı altında piyasa ücretinden satılabilen hisse sistemi veya oyun hakkı şeklinde ücretlendirilmesi olmuştur. Son yıllardaki bir diğer değişiklik ise, az sayıda üye sahibi olan ve daha yüksek giriş ücretleri olan sahaların açılmasıdır. Buna genellikle Stockholm, Gothenburg ve Malmö gibi büyük şehirlerde rastlanır. Kulüplerde üye sayısı çok yüksek olduğundan, İsveç’te golf kulüplerindeki yoğunluk nedeniyle özel kulüpler daha çok talep görmeye başlamıştır.

tüsünün sınırlamaları gereği amatör-

Yine önemli bir başka golf teriminden söz etmek istiyorum; ‘Öppen Golf’ (açık golf) terimi.

ligi’ne benzetiyorum, yani Türkiyenin

Bu, 1983 yılında İsveç golfünü reka-

üzere biraradayız!

ler ödülleri alamıyorlar. Bu kararın yıllar geçtikçe İsveç golfünün başarısının önemli bir parçası olduğu tartışılmaz. Daha yüksek oyun standartlarını yakalamada oldukça önemli olan bu küçük adımın diğer ülkelerde hala atılmamış olması çok şaşırtıcıdır. Ben golfe ailemin aracılığıyla oldukça küçük bir yaşta başladım ve 1976 yılında düzenlenen ilk ulusal gençlik turnuvasına katıldım. Kupanın adı “Colgate” idi. Katılımcıların yaşı ise,16 yaş altıydı. Bunu bugün Türkiye’de oynanan Yıldız İsveçi 35 yıl geriden izlediğini kolaylıkla söyleyebiliyoruz, ancak yetişmek

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

43


GOLF DÜKKANI

Sizin İçin Seçtik FootJoy Women’s LoPro

FootJoy Men’s DryJoys Tour FootJoy Closeout Men’s DryJoys

Nike Men’s Air Range WP FootJoy Men’s Contour

FootJoy Women’s GreenJoys Sandal

Ecco Women’s Golf Street Premier Adams Women’s Finesse Cart Bag 44

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


Titleist 2011 Lightweight Stand Bag

Adams Women’s Finesse Cart Bag

Adidas Strike AG Stand Bag Titleist 2011 Lightweight Cart Bag

J.G. Hickory Wood Club/Bag Organizer Clicgear Model 3.0

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

45


J.G. Hickory Wood Club Bag Organizer

GOLF DÜKKANI

FootJoy Women’s LoPro

n’s Ecco Wome Golf Street Premier

FootJoy Women’s GreenJoys Sandal

FootJoy Women’s GreenJoys Sandal

FootJoy Women’s LoPro

46

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Adams Women’s Finesse Cart Bag

Adams Women’s Finesse Cart Bag

J.G. Hickory Wood Club Bag Organizer

FootJoy Closeout Men’s DryJoys



GOLFE DAİR

Yurtiçi Turnuva Takvimi 2011 Başlangış

Bitiş

Turnuva Adı

Saha

İli

OCAK 1/1/2011

1/2/2011

AGK Ocak Golf Turnuvası

Sueno

Antalya

1/7/2011

1/7/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

1/8/2011

1/9/2011

TGF Golf Ligi 1.Ayak

Gloria

Antalya

Başlangış

Bitiş

Turnuva Adı

Saha

İli

5/28/2011

5/29/2011

2. GelenekselYapı Kredi Bankası Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

5/29/2011

5/29/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

6/5/2011

6/5/2011

4. Geleneksel Alzheimer Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

6/11/2011

6/11/2011

2. Geleneksel Senior Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

6/16/2011

6/19/2011

Türkiye Amatör Şampiyonası

Klassis

İstanbul

6/18/2011

6/18/2011

Staff Fun Turnuvası

National

Antalya

6/19/2011

6/19/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

6/25/2011

6/26/2011

TGF Federasyon Kupası

İGK

İstanbul

HAZİRAN

1/15/2011

1/16/2011

TGF Golf Ligi 2.Ayak

Sultan / Gloria

Antalya

1/15/2011

1/15/2011

Club Championship

National

Antalya

1/15/2011

1/15/2011

AGC Personel Kış Kupası

Pasha

Antalya

1/15/2011

1/16/2011

AGK Ocak Golf Turnuvası

Gloria

Antalya

1/17/2011

1/17/2011

Calista Pro-Am

National

Antalya

1/20/2011

1/20/2011

Calista Pro-Am

National

Antalya

TEMMUZ

1/22/2011

1/22/2011

Calista Pro-Am

National

Antalya

7/2/2011

7/2/2011

Belek Trophy

National

Antalya

1/27/2011

1/30/2011

PGA 4 Ball Championship

Antalya Golf

Antalya

7/5/2011

7/5/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

1/30/2011

1/31/2011

National Junior Open

National

Antalya

AĞUSTOS 8/5/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

ŞUBAT

8/5/2011

2/1/2011

2/5/2011

Kempiski PGA Pro-Am

Sultan

Antalya

EYLÜL

2/2/2011

2/2/2011

Kempiski Amatör Challange

Sultan

Antalya

9/4/2011

9/4/2011

TGF Yıldızlar Şampiyonası I

National

Antalya

2/5/2011

2/5/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

9/10/2011

9/11/2011

8.Geleneksel Mövenpick Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

2/5/2011

2/5/2011

9’uncu R.Küçükgöçmen Turnuvası

Cornelia

Antalya

9/15/2011

9/15/2011

AGC Personel Yaz Kupası

Sultan

Antalya

2/6/2011

2/6/2011

AGK Kaptanlık Turnuvası

Cornelia

Antalya

9/18/2011

9/18/2011

TGF Yıldızlar Şampiyonası II

Klassis

İstanbul

2/14/2011

2/14/2011

St. Valantines Tournament

National

Antalya

9/22/2011

9/25/2011

Türkiye Amatör Açık Golf Turnuvası

Sultan

Antalya

2/19/2011

2/20/2011

TGF Golf Ligi 3.Ayak

Gloria

Antalya

9/24/2011

9/25/2011

3. Geleneksel Ata Yatırım Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

2/26/2011

2/27/2011

TGF Golf Ligi 4.Ayak

Gloria

Antalya

10/1/2011

10/2/2011

4. Geleneksel Krea Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

4/9/2011

4/10/2011

TGF Golf Ligi 5.Ayak

Kemer

İstanbul

10/14/2011

10/16/2011

7. Geleneksel M.V.K. Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

4/9/2011

4/10/2011

7. Geleneksel LG/Beko Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

10/22/2011

10/23/2011

5. Geleneksel BMW Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

4/15/2011

4/17/2011

7. Geleneksel M.V.K. Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

10/29/2011

10/29/2011

TGF Cumhuriyet Kupası

İGK

İstanbul

4/16/2011

4/16/2011

TGF Türk Ustalar (Masters) Turnuvası

Klassis

İstanbul

10/29/2011

10/29/2011

Captains Day Tournament

National

Antalya

4/23/2011

4/24/2011

TGF Golf Ligi 6.Ayak

Kemer

İstanbul

4/23/2011

4/24/2011

AGK Nisan Golf Turnuvası

Cornelia

Antalya

4/30/2011

5/1/2011

3. Geleneksel Kadir Has Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

11/8/2011

11/8/2011

Başkanlık Turnuvası

National

Antalya

11/12/2011

11/13/2011

Kulüp Şampiyonası 2011

İGK

İstanbul

11/18/2011

11/18/2011

NGC Classics Turnuvası

National

Antalya

NİSAN

MAYIS

EKİM

KASIM

5/2/2011

5/8/2011

Let Turkey

National

Antalya

5/14/2011

5/15/2011

İstanbul Safir Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

5/15/2011

5/15/2011

AGC Personel Bahar Kupası

Sultan

Antalya

12/10/2011

12/11/2011

Kaptanlık Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

5/19/2011

5/22/2011

TGF Gençler Festivali

Klassis

İstanbul

12/12/2011

12/12/2011

President’s Cup Trophy

Sultan

Antalya

5/21/2011

5/22/2011

8. Geleneksel Ford Golf Turnuvası

İGK

İstanbul

12/15/2011

12/15/2011

AGC Personel Güz Kupası

Sultan

Antalya

5/21/2011

5/22/2011

AGK Mayıs Golf Turnuvası

Sultan

Antalya

12/17/2011

12/17/2011

Aylık Medal Turnuvası

National

Antalya

5/27/2011

5/28/2011

Members vs Staff Tournament

National

Antalya

12/30/2011

12/30/2011

Milennium Open Turnuvası

National

Antalya

48

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ARALIK


Yurtdışı Turnuva Takvimi 2011 Başlangış

Bitiş

Turnuva Adı

Ülke

MART

Başlangış

Bitiş

Turnuva Adı

Ülke

EYLÜL

3/2/2011

3/6/2011

Spanish International Amateur Championship

İspanya

9/8/2011

9/10/2011

Bulgarian Open Amateur Championship

Bulgaristan

3/30/2011

4/2/2011

European Nations Championship - Mens

İspanya

9/8/2011

9/10/2011

Bulgarian Open Ladies’ Amateur Championship

İngiltere

NİSAN

EKİM

4/29/2011

5/1/2011

Lytham Trophy

İngiltere

10/13/2011

10/15/2011

Duke of York

İngiltere

4/30/2011

5/1/2011

Welsh Ladies Stroke Play

Galler

10/15/2011

10/17/2011

EGA Boys’ Challenge Trophy

Slovakya

10/22/2011

10/25/2011

Turkish Open Amateur Championships (Ladies)

Türkiye

10/22/2011

10/25/2011

Turkish Open Amateur Championships (Men)

Türkiye

MAYIS 5/6/2011

5/8/2011

Scottish Youths Open Amateur Stroke Play Championship

TBA

5/20/2011

5/22/2011

Welsh Open Stroke Play Championship

İngiltere

5/25/2011

5/28/2011

Slovenian Ladies Amateur Championship

Slovenya

5/25/2011

5/28/2011

Slovenian Amateur Championship

Slovenya

5/27/2011

5/29/2011

Scottish Open Amateur Stroke Play Championship

İskoçya

6/3/2011

6/5/2011

St. Andrew Links Tropy

İskoçya

6/3/2011

6/5/2011

German Girls

Almanya

6/3/2011

6/5/2011

German Boys

Almanya

6/9/2011

6/11/2011

Estonian Open Ladies Amateur Championship

Estonya

6/9/2011

6/11/2011

Estonian Open Amateur Championship

Estonya

6/13/2011

6/18/2011

The Amateur Championship

İngiltere

6/17/2011

6/18/2011

Tennant Cup

İskoçya

6/29/2011

7/1/2011

Slovak Amateur Ladies Championship

Slovakya

6/29/2011

7/1/2011

Slovak Amateur Championship

Slovakya

6/30/2011

7/2/2011

Balkan Challenge Trophy

Bulgaristan

7/5/2011

09.07.2011

European Mens’ Amateur Team Championship

Portekiz

7/5/2011

09.07.2011

European Girls’ Team Championship

İtalya

7/5/2011

09.07.2011

European Boys’ Team Championship

Çek Cumhuriyeti

7/13/2011

7/16/2011

Dutch Lady Junior International

Hollanda

7/13/2011

7/16/2011

Dutch Juniors International

Hollanda

HAZİRAN

TEMMUZ

7/16/2011

17.07.2011

Evian Masters Junior Cup - Under 14

Fransa

7/21/2011

7/23/2011

European Young Masters

Macaristan

8/3/2011

8/6/2011

European Amateur Championship

İsveç

8/8/2011

8/12/2011

Girls’ British Open Amateur Championship

İngiltere

8/9/2011

8/14/2011

British Boys Championship

İngiltere

8/12/2011

8/14/2011

Hungarian Junior Amateur Open Championship

TBA

8/17/2011

8/19/2011

Ladies British Open Amateur Stroke Play Championship

İngiltere

8/24/2011

8/27/2011

Belgian International Lady Junior Championship

Belçika

8/24/2011

8/27/2011

Belgian International Junior Championship

Belçika

8/30/2011

9/1/2011

Italian International Individual (Under 16)Championship

İtalya

AĞUSTOS

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 49


KAHVE BAHANE

Röportaj

Dr.Hasan Sert

Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Başkanı Dr.Hasan Sert ile Golf XL Dergisi olarak, “TÜMSİAD ve Dünya” konulu bir sohbet gerçekleştirdik.

TÜMSİAD Genel Başkanı

“Türkiye Batının Doğusu,

TÜMSİAD bu güne kadar Türkiye’de 46 ilde örgütlenmiş, 8 ülkede de merkezler kurmuştur. • Almanya • Belçika • Hollanda • Fransa • Danimarka • Avusturya • İsviçre • Suriye

Dicle Aslı MURSALOĞLU

Doğunun da Batısıdır”

50

Elde ettiği önemli başarılarla son zamanlarda adını sıkça duyuran TÜMSİAD’ın yapısından biraz bahseder misiniz? Türkiye’de olayları dinamik hale getiren, tetikleyen ve ülkelerin kalkınmasına yardımcı olan ekonomik bir çalışma var. Bu ekonomik durumu planlayan iş dünyasıdır. Dolayısı ile bunu sağlayan da iş adamlarıdır. İş adamlarına yukarıdan aşağıya baktığımızda, örgütlenmiş yapılar ve örgütlenmemiş yapılar yer almaktadır. Örgütlenmemiş yapılar bireysel olarak kendi güçleri ile ayakta durup ileriye doğru gitmeye çalışan yapılardır. Fakat iş adamları örgütlenmiş ise, daha başarılı olabiliyorlar. Bu noktada Türkiye’de sivil toplum kuruluşları adı altında iş dünyasını örgütlemeye yardımcı olan yerler var. Biz de TÜMSİAD olarak iş dünyasında çalışan iş adamlarının toplandığı bir derneğiz. Dünya genelinde dürüst ve ahlaklı işadamları kuşağı oluşturmak için, 1250 gönüllü yönetim kurulu ve komisyon üyelerimizle, Avrupa Birliği’nin belirlediği 90 ayrı

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

sektörde gece gündüz çalışmaktayız. 2005 yılında kurulmamıza rağmen bugün 46 ilde örgütlenmiş, sekiz ülkede (Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Danimarka, Avusturya, İsviçre, Suriye) merkezler kurmuş, diğer ülkelerde de temsilcilikleri olan güçlü bir yapıya sahibiz. Yaklaşık 8 bin 500 üyesi bulunan bir sivil toplum kuruluşuyuz.

TÜMSİAD amaçları doğrultusunda üyelerine ne gibi destekler vermektedir? Size genelde toplantılarımda verdiğim bir örneği vereyim. Norveç Başbakanı “Benim ülkemin nufusu beş milyon ama ben her gittiğim yerde 15 milyonluk bir ülkenin vatandaşı gibi davranırım. Çünkü benim her bir vatandaşım, ortalama üç sivil toplum kuruluşuna üyedir” demiştir. Bu da, sivil toplum kuruluşlarının organize yapılara nasıl katkı sağladığının göstergesidir. Geçmişte Osmanlı’da bu yapılar vakıf adı altında vardı. Şimdi bu yapılar sivil toplum kuruluşu olarak devam ediyor. Bu yapılarda amaç, gönüllü çalışanların

veya kuruluşların bulunduğu kategoride devreye girmesi ve çalışma yapmasıdır. Biz TÜMSİAD olarak, iş dünyası ve ticari hayat ile ilgili olduğumuz için gönüllü kişileri devreye sokarak oluşturabildiğimiz potansiyelleri yanımızdaki arkadaşlar ile paylaşıyoruz. Bu paylaşım sırasında da ülkemiz, üyelerimiz ve biz kazanıyoruz. Ülkemizin kazanıyor çünkü iş dünyasının ortak olma gücünü kullanıyoruz. Üyelerimiz kazanıyor çünkü birey olarak yaklaşamayacağı noktalara bizimle birlikte yaklaşmış oluyorlar. Biz kazanıyoruz çünkü biz de üyelerimiz ve üretmiş olduğumuz işler ile kendimizi güçlendirmiş oluyoruz. Bir de insanların içinde karşılıksız iş yaptığı vakit mutlu olacağı bir duygu var, biz bunu da telafi etmiş oluyoruz. Bir başka açıdan STK’larda çalışan kişiler gönüllü çalışan insanlardır. Ve böyle çalışmanın kişiye ayrı bir katkısı olmaktadır. İnsanlar sürekli iş, para ve kazanma ile içiçe olduğunda, gönüllerinin bir köşesinde mutlu olmadıkları bir yer var. İşte bu tür çalışmalarla o duygularını da güçlendirmiş oluyorlar.


Kısa adı TÜMSİAD olan Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği, 46 yurt içi şubesi, sekiz yurt dışı çözüm ortağı (Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, Avusturya, İsviçre, Suriye ) ve 8 bin 500 üyesi ile ülke ekonomisine katma değer oluşturan uluslararası bir işadamları derneğidir. www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

51


KAHVE BAHANE Peki, TÜMSİAD olarak belirli bir hedef kitleniz var mı?

Evet, biz daha çok KOBİ’leri alan olarak belirledik. Çünkü Türkiye’de 3 milyon 450 bin kayıtlı KOBİ var ve Türkiye’de ki işletmelerin %99’u KOBİ’dir. Yaklaşık 22 bin civarında ihracat yapabilen firma var diğer firmalar ise yapamıyorlar. Bu da Türkiye’de 3 milyon 470 bin işletmenin yurtdışı ile tanışmamış, mal gönderememiş, ihracat ve ithalat yapamamış olduğunu göstermektedir. İşte bizim hedef kitlemiz kendinde bu cesareti ve gücü yakalayamamış, var olan birikimlerini değerlendirememiş grupları oryante edip, yol gösterip ve varolan seviyelerini de arttırarak “KOBİ” dediğimiz küçük işletmeleri orta boy haline, orta boy işletmeleri büyük işletmelere, büyük işletmeleri ise global işletmelere çevirmek için çalışmalar yapıyoruz.

Verdiğiniz hizmetlerin karşılığında AB tarafından KOBİ’lere hizmet eden en etkin sivil toplum kuruluşu olarak TÜMSİAD’ın seçilmesi yaptığınız çalışmaların başarısını bir kere daha gözler önüne seriyor...

KOBİ’lere yönelik özel çalışmalarınız var mı? Tabii ki... KOBİ’lere yönelik çoklu eğitim programları hazırlıyoruz. Toplam 46 şubemiz var. Bu 46 şubenin herbiri her hafta bir ya da iki defa eğitim programı yapıyor. Verimlilik, ihracat, dış ticaret gibi bir çok işletme yönetim konularında eksiklikleri tespit edip, bunları giderecek eğitimler düzenliyoruz. Sadece bununla da kalmayıp doğalgaz sistemlerinden tutun, toplumun ihtiyaç duyduğu kültürel sanatlara kadar bir çok şubemiz eğitimler veriyor. Ve kesinlikle bu eğitimlerden herhangi bir ücret almıyoruz. Eğitimleri verdiğimiz kişilere daha sonra yurtdışına çıkmalarını sağlıyoruz. Bu da firmaları daha da cesaretlendirip, üzerlerinde bulunan korkuları atmalarına yardımcı oluyor. Yani ilk önce fikir, eğitim olarak yetiştiriyoruz daha sonra onları yurt dışına götürürken yanlarında olup yurt dışı programları uyguluyoruz.

52

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

2010 yılında TÜMSİAD, KOBİ etkinliklerinde birinci oldu. Avrupa Birliği tarafından 2010 yılında, dediğiniz gibi TÜMSİAD birinci seçildi. Bu gerçekten kolay, basite indirgenecek bir konu değil. AB, bizim yapmış olduğumuz etkinlikleri ve bütün dünyadaki ülkeleri analiz etti. Ve katılan 37 ülke arasından TÜMSİAD, KOBİ etkinlikler açısından birinci geldi. Bu da bizi çok gururlandırdı. Aslında KOBİ’leri sadece Avrupa değil bütün dünya keşfetmiş durumda. Hatırlarsanız Obama “Ben şu ana kadar, hep büyük şirketleri ve bankaları kurtarmakla zamanımın çoğunu harcadım ama eksik yaptığımı anladım. Bundan sonra ben KOBİ’leri kurtarmakla ilgili çalışmalar yapacağım” demiştir. Bu çok önemli bir duruştur. Avrupa Birliği, iki yıldır KOBİ etkinlikleri yapıyor. Biz TÜMSİAD olarak burada birinci sırada yer alıyoruz. Aslında daha da önemlisi Türkiye, 2009 yılında yine KOBİ etkinliklerinde 206 dünya ülkesi arasında 17. sırada yer almıştı. Bu yıl TÜMSİAD’ın devreye girmesi ile Türkiye üçüncü sırada yer aldı. Biz, bunun kalıcı ve sürdürülebilir kalmasını sağlayıp daha çok çalışacağız.

“Türkiye batının doğusu doğunun da batısı iken fırsatları kaçırmamalıyız” Türkiye’yi coğrafi konumu, ekonomik durumu ve sanayi gelişimi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye doğunun en batısında, batının da en doğusunda yer alıyor. Böyle bir

noktada pergelin bir ayağını Türkiye’ye koysak ve uçak ile dört saatlik bir alan belirlesek bu pergelin içerisine 52 tane ülke girmektedir. Yani 52 ülkeye ben dört saatte ulaşabiliyorum demektir. Bu, Türkiye için çok büyük bir avantajdır. Bunun yanında Türkiye 62 ülkeye vizesiz olarak girebilmektedir. Ve yine üçüncü önemli konu ise, Türkiye batı Avrupa’dan başlayıp Çin’e kadar başka bir sanayi üssü olamayan bir coğrafyada bulunuyor. Ve bu coğrafyada yaşamını sürdüren entelektüel insan profili çok fazla. Yani vurgulamak istediğim, Türkiye sanayi açısından da çok güçlü bir ülke. Bu avantajları ülkemiz çok iyi kullanmalıdır.

Türkiye şu anda bu avantajı yakalamışken bu fırsatı değerlendirmek gerekli diye düşünüyorum. Sizin bu konuda ki görüşleriniz nelerdir ve Türkiye bu avantajı nasıl değerlendirmelidir? Kesinlikle Türkiye fikir olarak ve kimseyi ötekileştirmeden bunu değerlendirmeli. Bunu değerlendirebilmesi için Türkiye’deki iş dünyasının buna hazır hale getirilmesi gerekiyor. Yani bu firmalara yurt dışı, yönetim ve ihracatla ilgili hedefler koyulmalı. Kişilerin psikolojik yapısını da buna göre ayarlamak gerekiyor. Yoksa önümüzdeki işlere sadece bakmakla kalırız. Örneğin; biz Kuveyt ve Katar’da incelemeler yaptık. Gelecek yılda büyük bir yatırım


yapılacak. Stad, yol, restaurant ve otel gibi bir çok yatırım gerçekleştirilecek. Bizim burada bir karar vermemiz la-

“Türkiye AB standartlarında mal üretiyor” zım. Buradaki işlerde biz olacak mıyız? Olmayacak mıyız?.. İşte burada bir fikir oluşturmamız gerekiyor. Bu fikri hükümetimiz gerçekten oluşturuyor. Burada devletin yapması, hükümetin yapması gereken eylemler var. Biz STK’lılar olarak da alınan kararların sonucunda açılan yolların arasından güzel yürümesini başarabilmeliyiz.

Türkiye bu kadar avantajlı bir konumda olmasına rağmen, ihracat konusunda sıkıntılı bir süreçte olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili neler söylemek isterseniz? Batı Avrupa ülkeleri diğer ülkeleri birer hammadde kaynağı olarak görüp, sömürmüşler. Bu durumuda mazlum ülkeler tespit etmiştir. Kendilerine bir kurtarıcı aramaktadırlar. Bu psikolojik bir analizdir. Ekonomik analize baktığımızda, batılılar çok kaliteli mallar üretiyorlar ama çok pahalılar. Doğu ülkeleri (Çin gibi) ucuz mal getiriyor ama çok kalitesiz ve tek kullanımlık mallar getiriyorlar. Dolayısı ile bu iki tekno-

lojinin arasında diğer ülkeler sıkışmış durumda. İki tane eksen var diyebiliriz; “Batı” ve “Doğu”... Burada sıkışan mazlum ülkeler, biraz kaliteli olsun ama benim işimi de görsün diyorlar. İşte tam bu noktada Türkiye devreye giriyor. Türkiye şu anda dünyanın tüm ülkelerinde Avrupa Birliği standartlarında mal üretebiliyor. Sanayi malı üretebiliyoruz. Bizim 113 milyar dolarlık ihracatımızın % 90’ı sanayi malı ve %87’si Avrupa Birliği ülkelerine satılıyor. Yani biz Avrupa’da kendi üstünlüğümüzü ispat etmişiz diyebiliriz. Çok kaliteli ürünler ve sanayi malları üretebiliyoruz. Bu çok büyük bir avantajdır. Fiyatlarımız Avrupa’nın dörtte biri, yani Çin’den biraz daha yüksek ama kalitemiz Avrupa kalitesinde. İşte böyle bir noktada, kişiler bizim mallarımızı almak istiyorlar. Ürünlerimiz çok kaliteli ve fiyatlarımız uygun. Burada kendimize bir format atmamız gerekiyor. Daralmış ticari şartlarda atak yapıp kendi etrafımızda mı döneceğiz? Yoksa bir iki saat yolculuğa razı olup bu hizmetleri Tahran, Suriye, Arabistan gibi ülkelere mi sunacağız? İşte TÜMSİAD tam burada devreye girmeye çalışıyor. “Açılalım, Türkiye bize yetmez, biz diğer kıtalarda olmalıyız diyor” ve orada arkadaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Dünya Verimlilik Bilim Konfederasyonunda “Dünya Verimlilik Oskarı” alan 41 kişiden biri olarak seçildiniz. Bize bu süreçten de bahseder misiniz?

Avrupa ve dünyada her iki yılda bir, dünya verimlilik kongreleri yapılıyor. Dünyadaki en başarılı kişiler, verimliğe katkısı olanlar WCPS ve EANPC tarafından değerlendiriliyor. Türkiye’de koordinasyonu yapan bu kurum MPM’dir. Dünya’da ise bütün ülkelerin bağlı olduğu WCPS (Dünya Verimlilik Konfederasyonu)’ dur. MPM de, Türkiye’deki başarılı ve verimli kişileri aday olarak WCPS’ye gönderiyor. Uluslararası değerlendirmesi ise, Dünya Verimlilik Bilim Konfederasyonu Merkezi organize ediyor. Ama bunu organize ederken Dünya Verimlilik Bilim Akademisi, beş kıtada bulunan ayrı seçici kurullar yapıyor. Oradaki seçici kurullar da değerlendirilip tekrar Amerika’da toplanıyor, sonra adaylar kesinleşiyor. Bu seçim ve değerlendirmelerden sonra Dünya Verimlilik Oskarı alan 41 kişiden biri seçildik diyebiliriz.

Son olarak, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun Denetleme Kurulu’nda yer aldınız. Burada bulunma nedenleriniz nelerdir? Türkiye’de biliyorsunuz dış ticareti planlayan kurumlar var. İhracatı Geliştirme Merkezi, Dış Ticareti Geliştirme Müsteşarlığı, Hazine Müşteşarlığı ki bunun finans kısmını ayarlıyor gibi. Ama bunların da sosyal boyutunu planlayan kurumlar var. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) gibi. Ülkeler arasındaki ticareti ve ilişkileri koordine eden bir yapıdır. Bu da TOB’un içerisinde kurulan yarı resmi bir yapıdır. Orada 110 civarında Türk-Amerikan, Türk- Şili, Türk-Nijerya, Türk-Fransız gibi iç çalışma grupları ve konseyleri oluşmuş. Bu çalışmalar Türkiye ile diğer dünya ülkeleri arasında ticareti geliştirmek için yapılmaktadır. Biz de bu kurulun içerisinde bu yıl ilk defa, Kurucular Kurulu ve Denetleme Kurulu’na seçildik. Burada olmak istememizin nedeni ise; bizler dünyanın bir çok ülkesine gidebiliyoruz. Diğer arkadaşlarımızın da oralarda bulunmasını istiyoruz. Özellikle iş yapan kişilerin oralarda olmasını istiyoruz. O noktada burada da yer aldığımız için mutluyuz.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

53


DÜNYANIN EN AKILLI İNSANI

ama

Erdal DEMİRKIRAN

Harekete Geç Dünyada şu “tamam da” derken kullandığımız ‘da’ bağlacından daha itici hiçbir şey tanımıyorum. Bir çözüm öneriyorsun ya da bir şey söylüyorsun, hemen mazeret budalaları başlıyor konuşmaya; “Tamam da söylediğin Türkçe’de çok zor. ”Ne zor yahu? Sen iste; yapamayacağın hiçbir şey yok. Bir de ‘ama’ var. “Öyle ama…” Ama ne? Ne aması? Bu iki tuhaf kelimedir aslında hayatımızı kısırlaştıran…

Tamam da öyle bir şey olsa Japonlar çoktan yapardı. İyi de o dediğin imkânsız. Olur, ama Türkiye’de değil. Öyle de adam anlamıyor. Dediğin doğru da bunu yapabilmen için 40 dereden 70 değişik su getirmen lazım. İyi diyorsun; ama söylediğin kadar kolay değil o işler! Ben de düşündüm; ama nerede bizde onu yapacak ortam? Ne ‘de’ si, ne ‘da’sı, ne ‘ama’sı? Bırak artık bu anlamsız, çözümleri kurutan, insanı çözümsüzlüğe sürükleyen, ha-

54

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

yatımızı zindan eden üçüncü sınıf savunmaları. Sen harekete geç de, varsın olmasın. Eylem fukarası olmak utandırmıyor mu seni?

Aklıma Geldi Birden… Özellikle futbol maçlarından sonra çok kullanılır bu “ama” kelimesi ve –de –da bağlacı. “ Yenildik; ‘ama’ hakem penaltıyı verseydi maç dönerdi. “Tamam ‘da’ hava kötüydü o yüzden mağlup olduk.” Bunlar ucuz oyunlar beyler. Sen on tane gol at bakalım hangi hakem senin hakkını yiyiyormuş. “On gol mü? Oha!” dedi adam. “Evet on gol. Hatta yirmi gol…”dedim. “ İmkânsız!” dedi. “Haklısın!” dedim. Daha ne diyeyim?

İmkânsızı Dene, Rakipsiz Ol! Bu arada birçok iş adamının ve girişimcinin başarısız olması, herkesin mümkün kabul edilen işleri yapıp, imkânsızla uğraşmamalarının bir sonucudur. Herkesin mümkün dediği işlerde binlerce rakip olmasına rağmen, imkânsız diye kabul edilen işlerde hiç rakip olmaması nasıl kaçar insanın gözünden? Kişisel gelişimcilerimiz ABD’den aldık-

ları modelleri Türkiye’de uygulamaya çalıştıkları için yeni modeller üretip yenilenemiyoruz bir türlü. Biri 1940’lardan kalan Edward Deming’in Kaizen’ini kullanıyor. Bir diğeri 1970’lerden kalan Richard Bandler’ın NLP’sini anlatıyor. “Kendiniz yeni bir eğitim modeli üretin ve bu modeli dünyaya satın dediğimde”, “Tamam ‘da’ o iş öyle kolay mı sanıyorsun sen? Adamlar yıllarını vermişler… Kusursuz bir program NLP ve her gün gelişiyor. NLP insanlık için bir fırsattır!” demişti bir eğitimci arkadaşım.

Yeni Yollar Keşfetmeli… Bir insanın NLP’ye ya da başka bir eğitim programına ya da modeline inanması, elbette ki kötü bir şey değildir. Ancak NLP’ye takılıp kalmak son derece tehlikeliymiş gibi geliyor bana. Çünkü böyle bir yaklaşım tüm alternatifleri yok eder ve gelişmeyi durdurur. Şüphesiz benim de beğendiğim bir çok yönü var NLP ve Kaizen’in; ama ben asla “Tek çözüm NLP ya da Kaizen’dir.” diyemem. Kendi öğretim olan Kashna’dır da demem. Çünkü bu benim öğretime ters düşer. NLP’ye ters düştüğünü biliyorum.


NLP’ye Ufak Bir Gönderme Yapma Zamanı Kimseyi kırmak ya da rencide etmek gibi bir derdim yok. Belki bazıları NLP’ye ters düşen söylediğim şeyler için bana gücenebilir; ama eminim

onlar da bir kez daha düşününce söylediklerimin boş olmadığına kanaat getireceklerdir. Belki de getirmeyeceklerdir. Hatta belki de 300 yıl sonra anlaşılır bazı söylediklerim. 300 yıl ya da 3. 000 yıl bir insan için uzun zamanmış gibi gözükse de, insanlık tarihi için uzun bir zaman değil. Ben sabırlı adamım. Beklerim :)

Başkası Yapıyorsa, Sen De Yapabilirsin! NLP diyor ki “Bir başkası yapıyorsa, sen de yapabilirsin!” Lütfen biri bana söylesin: Acaba Edison NLP bilseydi, ampülü icat edebilir miydi, ya da Armstrong aya çıkabilir miydi? Sanırım onlar: “Birileri bir şeyi yapıyorsa da, yapmıyorsa da ben eğer istersem mutlaka yaparım!” felsefesine inanmışlardı. İnsan herhangi bir şeyi başarabilmek için başkalarının referansından daha çok kendi sınırlarını bilmeye ihtiyaç duyar.

“Erdal

Demirkıran Kimdir? Kashna Felsefesinin kurucusu ve 15 Mart 2030 saat 10:27’de İstanbul’daki Barış Vadisi’nde bütün devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleştirdiği ‘Kashna Uluslararası Sonsuz Barış Konseyi’ ile Dünyaya ‘’Sonsuz Barışı’’ getiren adamın adıdır...

Eserleri

Bazen, “Bu insanlara uyuşturucu bir iğne mi yaptı acaba uzaylılar?” diye düşünmek zorunda kalıyorum. Nasıl bu kadar sığ düşünebiliyorlar. Buyurun, ben başardım işte! Herkes “imkânsız” diye taklit yaparken, ben orijinal bir doğruya imza attım. Adına da “KASHNA” dedim. Herkese bunu anlatıyorum. İşin en güzel yanı; ben konumla ilgili tüm soruları cevaplandırabiliyorum. Çünkü NLP değil benim anlattığım, gidip başkalarına danışmam gerekmiyor. Bu öğreti A’dan Z’ye Erdal Demirkıran’a ait. İddia ediyorum: Şu anda henüz, keşfedilmemiş yüz binlerce yeni eğitim modeli var ve hepsi masum masum keşfedilmeyi bekliyorlar.

• Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım • Adam Dediğin Benim Gibi Olur • İflas Etmenin Yolları • Dünyanın En Akıllı İnsanından Masallar • Aptallar Sadece 8 Saat Uyur • Yerim Seni Öss • Sen Şimdi Gidecen Ya Cehennemim Dibine Git • Sadece Başbakan Okusun

ımız... Bizim Adamlığyapmak yok,

ımızda gurur Bizim adamlığ mek yok, mazeret üret tembellik yok, küsmek yok… ll ardan sonuca Meşru ol an yo r. Biz in koşmak va doğr u doludizg eden” ımızda asla “N başaramadığ ki, . Çünkü bilir iz diye sormay ız çlunun biz ımızda tek su başaramadığ olduğumuzu. kolay bir şey lmaktan daha bu ne ha ba ir B ... Bir yol bulmak biliyor um ben: www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 55


GLOBAL TÜRKİYE

iyi şeyler oluyor

Seda SEYMEN

İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olmasının ardından, bu sene bir başka ilimiz Erzurum, çok önemli bir organizasyonla adını ön plana çıkardı. Kış sporlarında dünyada Olimpiyat Oyunları’ndan sonraki en önemli organizasyon olma özelliğini taşıyan ve bu sene 25.si yapılan Dünya Üniversiteler Kış Spor Oyunları’nın Erzurum’da olması Türkiye açısından önemli bir sınav niteliği taşıyordu. Ve Erzurum bu sınavdan alnının akıyla çıkmayı başardı. Bilindiği gibi; 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, 588 proje, 9 bin 500’ü aşkın etkinlik, 10 milyonu aşkın izleyiciyle geçtiğimiz yıla damgasını vurmayı başardı. 35 yarışma, 52 festival, 84 restorasyon-konservasyon çalışması, 166 tarihi yapıda koruma faaliyeti, 32 ülkede 183 tanıtım etkinliği, 316 kitap-dergi-katalog, 523 filmbelgesel-videoart gösterimi, 595 eğitim, 727 atölye çalışması, 760 sergi, bin 130 sahne performansı, bin 584 konser-dinleti, bin 189 konferans-sempozyum-panel-çalıştay ve daha fazlası 2010’da başkent İstanbul’daydı.

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul; Roma, Doğu Roma, Latin ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yaptı. Son başkent unvanını ise, geçtiğimiz sene aldı ve Avrupa Kültür Başkenti oldu.

İstanbul neden Avrupa Kültür Başkenti seçildi? İstanbul, coğrafi konumu ve binlerce yıllık kültürel mirasıyla, dünya metropolleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip. Genç ve dinamik nüfusu, yaratıcı bir enerji oluşturarak, Türkiye’nin bir aynası olan İstanbul’u dünyanın en dinamik kentlerinden biri haline getiriyor. İstanbul’da özellikle son yirmi yılda gelişen kültür bilinci, kültür yaşamına da doğrudan yansıyor ve bu da onu, diğer şehirler arasında sivriltiyor. İstanbul’un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmasının sağladığı katkılardan en önemlileri şunlardı:

• İstanbul, kültür varlıklarımızın korunacağı ve çağdaş müzecilik anlayışıyla sergileneceği yeni müzeler kazandı.

• Tarihi boyunca farklı kültürleri bir arada yaşatan İstanbul’un, sahip olduğu dünya kültür mirasını tüm zenginliğiyle Avrupa’yla paylaştı.

• İstanbullular farklı sanat disiplinleriyle kucaklaştı, İstanbullu gençler sanatsal yaratıcılıkla daha yakın bir ilişki kurma olanağı buldu.


www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 57


GLOBAL TÜRKİYE

• İletişimden organizasyona, eğitimden tasarıma pek çok yeni iş sahaları açıldı, Avrupa ile kültürel ilişkilerin gelişmesinin yanı sıra ekonomik ilişkiler de gelişme gösterdi. • Uluslararası projelerle bir yandan Avrupa ülkelerine Türk kültürü tanıtıldı, öte yandan Avrupalı ve Türk sanatçılar arasında esin paylaşımına olanak sağlandı. • İstanbul’un Avrupa Kültür Başkent’liği nden en önemli kazanımı, yöneten ve yönetilenlerin İstanbul için birbirlerine dayanarak, güvenerek, bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaşarak ortak refahları için el ele çalışıp üretecekleri yepyeni bir yönetişim anlayışına kavuşmaları oldu.

Türkiye büyükler kategorilerinde güreşte Dünya, judoda ise Avrupa Şampiyonası’nı İstanbul’da gerçekleştirirken, yıldızlar voleybolda Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına da Ankara ev sahipliği yapacak. Dünya Genç ve Yıldız Bayanlar Boks Şampiyonası, Antalya, Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları, Trabzon, Avrupa Dağ Koşusu Şampiyonası ise Bursa’da yapılacak. Otomobil sporlarında Formula1 Dünya Şampiyonası ile yıl içinde Okçuluk, Tenis ve Atletizm dallarında da Türkiye, uluslararası organizasyonlara imza atacak. 58

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

İstanbul’dan Sonra Sıra Erzurum’daydı Doğal koşullarının ve coğrafi konumunun elverişliliği yanında, önemli uygarlık merkezlerine yakınlığı, Erzurum’un Anadolu’daki en eski yerleşim merkezlerinden biri olmasını sağladı. Yüzyıllarca Türklerin yurdu olan Erzurum, I. Dünya Savaşı’nda işgal edilen Anadolu’nun kurtuluşu için başlatılan mücadelede de kritik rol oynadı. Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Atatürk’ün, 23 Temmuz 1919’da, Erzurum Kongresi’ni düzenlemesi ile Milli Mücadelenin en ciddi adımı atıldı. Milli Mücadele’nin sonunda Türkiye Cumhuriyeti 23 Nisan 1923 yılında kurulurken, Erzurum da bu genç cumhuriyetin en önemli şehirlerinden biri olarak yerini aldı.

İstanbul’da, geçen sene yaşanan başarıdan sonra, bu sene Türkiye Erzurum’da, beş kıtadan gelen katılımcıları kucaklamanın gururunu yaşadı. Erzurum kenti ise, “25. Üniversite Kış Oyunları”na ev sahipliği yapıyor olmanın heyecanını duydu ve sorumluluğunu taşıdı. Spor, insanlığın gelişiminden bu yana yaşamın en önemli kilit taşlarından biri olmuştur. Kış Universiade Organizasyonu, dünyanın her bir yanından üniversite öğrencilerini bu spor festivalinin doğurduğu sinerji ile bir araya getirme görevini üstlenmiştir. Kış Universiade, yarışma etkinliklerinde seçkin sportmenliğin üstünlüğünü vurgularken, manevi olgunluğa doğru


giden yolu da göstermeyi hedefledi. Bu nedenle de, FISU (Uluslararası Spor Oyunları Federasyonu)’nun desteği sayesinde her iki yılda bir, spor aracılığı ile insanlığın ortak değerlerini paylaşmayı sağlayan ve gençlerin barışçıl bir dünya için beklentilerini güçlendiren eşsiz bir etkinlik halini aldı.

Tamer’den başkası değil. Tamer, “Şimdiye kadar sadece deniz ve güneş vardı. Türkiye’de kışın nasıl yaşandığı bilinmiyordu bile. Avrupa’da çok önemli bir yeri olan kış sporları ve kış turizminin ülkemizde ne kadar ihmal edildiğinin bir kanıtı da budur.” diyerek aslında

şütü, paraşütle atlama, dağ bisikleti ve diğer sporlar geliştirilmelidir. Bu aktiviteler servis ve ekipman sektörüne de katkıda bulunacaktır. Oteller ve tesisler yıl boyunca açık tutulmalı ve sezon dışında indirimde olmalıdır. Böylece yıl boyunca kongre ve toplan-

Erzurum İçin 2011 Bir Milat Oldu 26 0cak-6 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen 2011 Erzurum Kış Oyunları için; Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımı yapıldı. Muhteşem tesisler, şehrin içinde spor salonları ve dünyada az sayıda benzeri olan bir atlama kulesine sahip şehirde, sporcular çalışabilecek tesis bulabilecek ve kış sporlarında artık Türkiye de söz sahibi olacak. Erzurum’da yapılan tesislerden etkilendiklerini anlatan FISU Genel Sekreteri Eric Santrond, kentin çok yakın gelecekte çok daha büyük organizasyonlara imza atacağını vurguladı. Erzurum’un Türkiye’de kış sporlarında merkez haline geleceğini belirten Eric Santrond, kış oyunlarının bölgenin geleceğini, insanların yaşamını ve ekonomisini etkileyeceğini belirtti.

Türkiye’ye Kar Yağıyor mu? “Bu organizasyonu almak için FISU üyelerine yapılan sunum sırasında Avrupalı bir üyenin ‘Türkiye’ye kar yağıyor mu?’ sorusuna en güzel cevabın, ülkemde bu organizasyonu düzenlemek olduğuna inandım. ” Bu sözlerin sahibi, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kemal

Alp disiplini, biatlon, buz hokeyi, curling, kayakla atlama, kayaklı koşu, kuzey kombine, snowboard, serbest stil kayak, artistik paten, short track olmak üzere 11 dalda yarışların yapıldığı organizasyona 52 ülkeden bin 593 sporcu katıldı ve 844 resmi görevli olmak üzere toplam 2 bin 483 katılımcı yer aldı.

Türkiye turizmindeki önemli bir eksikliği de tekrar gündeme getirmiş oldu.

“Modernleşme Projesinde Erzurum Halkı Söz Sahibi Olmalı” 2011 kış Oyunları Konferansı sonuç bildirgesinde; FISU, büyük kış sporları merkezleri, belediyeler, potansiyel finans partnerleri ve benzeri kuruluşlarla işbirliği yapılarak, Erzurum’da düzenli forum veya kongrelerin yapılabileceği ifade edildi; yabancı ve yerli turizm için rekreatif kış sporu aktivitelerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini belirtildi. Yabancıları çekmek için yasal çerçevelerde de bazı kolaylıkların sağlanabileceği ifade edilen bildirgede, şöyle denildi: ‘’Erzurum yazın ılıman iklimi ve doğal yapısıyla yaz sporları için de bir cazibe merkezi haline getirilebilir. Doğa gezileri, tırmanma, doğa keşfi, yamaç para-

700 milyon TL’nin üzerinde bir para harcanarak, şimdiye kadar Türkiye’de yapılan en pahalı ve en büyük organizasyon gerçekleştirildi. tılar için de kullanılabilmelidir. Bunun sonucunda, ulaşımdan telekomünikasyona, eğlence ve hizmet sektörüne, tur, rehberlik ve çocuk bakımı gibi sektörlere kadar birçok alanda olumlu gelişmeler kaydedilecektir.‘’ Dış dünyaya hızlı bir açılım olmasının, bölgedeki halkın yaşam kalitesini de etkileyebileceği belirtilen bildirgede, ayrıca şu ifadelere yer verildi: ‘’Bölge halkının kimliği (kültürel endişeler), jeopolitik sonuçları (farklı bölgelerden gelenlerin entegrasyonu avantajlarına karşılık ‘yabancı kimliklerin’ bölgeye invazyonu) ve ekonomik sonuçları (finans, krediler, yatırımlar, fiyat artışları) ayrıntılı olarak analiz edilmelidir. Bölge halkına, yaşam tarz-

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

59


GÜMÜŞ

BRONZ

14 14 10

Canada

1

3

1

South Korea

7

3

5

Italy

1

2

4

Ukraine

6

5

4

Finland

1

2

0

Slovakia

5

0

3

Kazakhstan

1

0

5

France

4

4

5

Japan

4

3

3

Great Britain

1

0

0

United States of America 4

2

0

Poland

0

6

2

China

3

3

4

Sweden

0

2

2

Germany

3

3

1

Bulgaria

0

2

2

Czech Republic

2

2

3

Belarus

0

1

1

Slovenia

2

2

3

Turkey

0

1

0

Switzerland

2

1

3

Spain

0

1

0

Austria

2

1

1

Hungary

0

0

1

BRONZ

ALTIN

Sonuç olarak; oyunlar nedeniyle bu güne kadar Türkiye’de olmayan uluslararası standartlarda tesisler yapıldı. Bilinmeyen çok sayıda kış sporları Türk gençliğine tanıtılmış oldu. İşte bu tesislerde yapılan organizasyon Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağladı ve Erzurum dünyanın en önemli kış sporları merkezlerinden biri olma yolunda ilk ve en önemli adımı attı. Erzurum’un başarısı, kış oyunlarından sonra dünyanın en büyük kış spor organizasyonu olan kış olimpiyatları için bir dönüm noktasıdır. Erzurum’un bu yönde önü açılmış oldu.

Russia

MADALYALAR

ALTIN

larına, geleneklerine ve kültürlerine saygı duyulmalı ve korunmalıdır. Spor aktiviteleri ve turizm aracılığıyla dış dünyaya açılma ve modernleşme projesinde, Erzurum halkı da söz sahibi olmalıdır. Bölge halkı ancak yapılacakların kendi faydalarına olacağına inanmaları ve projelere müdahil olabilmeleri halinde uyum gösterecektir.”

GÜMÜŞ

GLOBAL TÜRKİYE MADALYALAR

2011 Erzurum Universiade Genel Koordinatörü¸ Bekir Korkmaz, 25.Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’yla ilgili genel bir değerlendirme yaptı. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları Genel Koordinatörü¸ Bekir Korkmaz’ın verdiği rakamlara göre; yarışlar, hakemler, medya mensupları, seyirciler, misafirler, sağlık ve diğer hizmetler ile genel anlamda organizasyon çalışmaları şu şekilde gerçekleşti.

2 bin 700 sporcu Alp disiplini, biatlon, buz hokeyi, curling, kayakla atlama, kayaklı koşu, kuzey kombine, snowboard, serbest stil kayak, artistik paten, short track olmak ¸zere 11 dalda yarışların yapıldığı organizasyona 52¸ ülkeden bin 593 sporcu ve 844 resmi görevli olmak ¸zere toplam 2 bin 483 katılımcı yer aldı. 25’inci Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın, Kış Oyunları arasındaki en yüksek katılım rakamına ulaştı. Türkiye ise 69 bayan ve 81 erkek olmak üzere toplam 150 sporcu ile organizasyonda yer aldı. Türkiye’nin serbest stil kayak branşında kayakçısı yok. Kayakla atlama branşında ise özel izinle iki sporcu yarıştı.

696 hakem ve teknik personel 116 uluslararası, 580 de Türk hakem ve teknik personel görev aldı.

170 bin seyirci Kayakla atlama yarışlarını iki günde 20

60

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

bin kişi izledi. Açılış töreninde 13 bin bilet satışı yapılmıştı. Kapanış biletleri de tükendi. Törenlerin yapıldığı stadyumun kapasitesi 22 bin. Öngörülen izleyici ise 170 bin kişiydi ve bu sayıya ulaştık.

260 Rus Rusya, 176 sporcusu ve diğer görevlilerle birlikte toplam 260 kişiyle oyunlara en kalabalık katılan ülke oldu.

168 yarış Buz hokeyinde 57, Curling’de 22, serbest stil kayakta dört, kuzey kombinede altı, kısa mesafe sürat pateninde 17, kayakla atlamada dört, Alp disiplininde 14, biatlonda dokuz, kayaklı koşuda 11, snowboardda 13 ve artistik patende 11 olmak üzere toplam 168 müsabaka gerçekleşti.

78 bin 500 görevli 2011 Genel Koordinatörlüğü Organizasyon komitelerinde 441 personel, 2 bin 200 gönüllü, 360 ülke delegasyon ataşesi, 3 bin 450 güvenlik personeli olmak üzere yaklaşık 7 bin kişi; açılış kapanış törenlerini gerçekleştiren firmanın görevlileri de dahil edilince toplam 8 bin 500 kişilik bir ekiple çalışıldı.

3 bin sporcu Oyunlar Köyündeki Konaklama Blokları 11 blok ve bin 252 odadan oluşuyor. 2-3

kişilik lüks odalarda 3 bin sporcu ve kafile başkanı konakladı.

735 Milyon TL harcama Dünya Üniversiteler Kış Oyunları kapsamında; Konaklı bölgesinde 81 milyon 914 bin 400, Palandöken’de 45 milyon 166 bin, Kandilli’de 19 milyon 128 bin, buz sporları tesisleri için 49 milyon 138 bin, kayakla atlama tesisleri için 57 milyon 100 bin, açılış kapanış törenlerinin yapılacağı Cemal Gürsel Stadyumu için 26 milyon 200 bin, Oyunlar Köy¸ için 51 milyon 261 bin TL olmak üzere toplam 364 milyon 314 bin 400 TL (185 milyon 779 bin 908 avro) spor yatırımı yapıldı. Ayrıca 47 milyon 421 bin 588 TL (24 milyon 182 bin 350 avro) tutarında spor dışı yatırım yapıldı. Beklenmeyen harcamalarla birlikte yatırımlar için yaklaşık 600 milyon TL, Organizasyon Komitesi harcamaları ise,135 milyon TL (68 milyon 842 bin 427 avro) tutarında oldu.

5.5 Milyon TL’lik yatırım Organizasyonun halkla ilişkiler ve tanıtımını Sportsnet adlı ajans üstlendi. Sportsnet’in çalışmalarına yaklaşık 3.5 milyon TL’lik harcama yapıldı. Yerel çalışmalar, basılan kitaplar ve diğer kültür sanat etkinlikleriyle toplamda yaklaşık 5.5 milyon TL tanıtım harcaması yapıldı.



ÇİZGİLERE HÜKMEDEN ADAM

İstanbul’a Deli Petro aranıyor! ‘Neron da olabilir!’

62

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


kor kır. Şehir merkezlerine AVM’ler ve büyük marketler yap. Hatta ana arterlere taşsın inşatları… O da yetmedi stadyum yap… Sonra düşünürüz.

Murat Uzan İyi bildiğin bir konuda yapılan yanlışlara seyirci kalmak durumuna düşmenin acısını bilir misiniz? Yıllardır, işini iyi bildiğini bildiren meşhur kent savaşçıları çekmişler kalemlerini sallayıp duruyorlar. Konu ise İstanbul’u kurtarmak. O kadar kent savaşçısı var ki inanamıyorum. Hepsi kalemlerini kınından çıkarmış silme doldurmuşlar mürekkepleri, yedek tüpleri de hazır. Biri başka yerde diğeri bambaşka bir yerde, biri beyaz diğeri benekli. Nedir derdiniz? Yıllardır anlayamadım ben kentsel dönüşümü. Kentsel dönüşüm boş araziye bina yapma yarışı mıdır? Yoksa mevcudu düzenlemek mi?

İstanbul’un eksiklerini hatırlayalım; Otobanlar yetersiz, karayolları yetersiz, metro yetersiz… Kent savaşçıları bu konuları görmezden gelip kenti dönüştürüyorlar. Bol konut yap, yeni arabalar sat ve re-

Isparta kule ve etrafındaki insanları taşımayı, GS stadyumunda oynanan maçlardaki kargaşayı, MİA (Merkezi İş alanları) ların yoğunluğunu… Taşırız canım ne var ki! Bir de karayolları felç olan İstanbul’un insan trafiğini, aman deniz yoluyla taşımayın. Ufak iskeleler kurmayın. Minibüsleri destekleyin, daha çok korsan taksi çıksın. Korsan olmayanlarıyla beraber. Belki de halkımızı koruyorlardır. Deniz taşımacılığının tehlikeleri de olabilir. Dedim ya ben bilmem... Jaws falan çıkabilir diye insanlar denizden kaçıyor mu yoksa? Kent savaşçıları başka neyle uğraşıyorlar.

Peki ne yapmamız gerekiyor, düşünelim biraz! Geniş meydanları olan semtler; yeterli otobanları, karayolları, metroları ve deniz araçları ile çözülmüş bir kent. Mevcut yapıların maliyetleri, yapımı ucuz ama uzun vadeli krediler gibi öde öde bitmiyor. Isıtırken fazla enerji, soğuturken fazla enerji. Su ve elektrik sarfiyatı diye bir şey yok. Salon, odalar, banyo, mutfak rastgele tasarlanmış ve doğal olarak rastgele yapılmış binalar… Binlerce binada uçup giden enerjiler... Kendini amorti edebilen yapıları tasarlamak veya mevcuttakileri dönüştürmek, enerji üretebilen hale getirmek gerekmez mi? Uzun vadede beton mezarlığına dönen şehrimizin makro ölçekte düzeltil-

mesi, sürdürebilir binalar ve çevreler üretmek, insanların stres ve elektriğini atabileceği yerleşim alanları, park alanları, tarım alanları, orman alanları üretmek gerekiyor. İktisadi ve idari açıdan yaşayan kentler kurmak gerekir, mühim olan sıfır karbon emisyonunu yakalamak… Kronik şehir reçelinden kurtuluşun reçetesi; Toplumun bilinçlenmesi, güneşi, yağmuru, rüzgarı, denizi kullanan kentlerin yapılmasından geçmektedir. Evet, aslında bu şehrin reçetesi hazır. İstanbul’u kurtarmak için Deli Petro’yu aramak ne kadar doğrudur? Hem gelse ne bilsin minibüse ayakta binilir. Taksim’e en hızlı dolmuşlar gider. Vapurdan martılara simit atılır, park yeri yoksa arabalar kaldırıma çıkarılıp park edilir. Trafik ışıklarında ise hep kavuniçi olan renkde geçilir. İstanbul için Neron’u da aramak ne kadar doğrudur? İstanbul beton yığını olduğuna göre Neron’un iyi bir kimya okuması gerekiyor. Betonu yakabilirse belki olur… Evet sayın üstatlarım, sayın kent şavaşçıları, ben çözümü buldum. Deli Petro veya Neron’la İstanbul kurtulmaz… Güzelim İstanbul’u ancak biz sizlerle birlikte kurtarabiliriz. Bu ilk yazıyı seri 1 olarak kabul edip, seri 2’de ve 3’de daha teknik detaylar ile siz okuyucularımızla buluşacağım. Saygı ve Sevgilerimle; Murat UZAN Özgeçmiş yok. Özgelecek var ve benim özgeleceğim; hayalimin şehrini kurmak… www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 63


SAĞLIK OLSUN

Çağın Hastalığı;

Panik Atak Dicle Aslı MURSALOĞLU

Beklenmedik bir anda karşımıza çıkan, ani f iziksel belirtilerin yaşandığı ve kişiyi bir anda en uç sınıra götürebilen ‘Panik Atak’ çağın hastalığı haline geldi.

64

Nedir bu “Panik Atak”? Panik atak, aniden ortaya çıkan endişe, bunaltı, korku ve yoğun kaygı nöbetidir. Bu kaygı nöbeti, kişinin vücudunda bazı fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Panik anında kişi, her şeyin sonunun geldiğini, aklını kaybedeceğini, düşüp bayılacağını, kalp krizi veya felç geçireceğini düşünür. Yaşanılan duygu yoğunluğu çoğu zaman 10 ile 15 dakika arasında zirveye ulaşır, etkisi saatlerce ya da bir-iki gün de devam edebilir. O anda kişi yoğun korku duygusu içinde olduğundan bulunduğu ortamdan uzaklaşıp, en yakınında bulunan sağlık kuruluşuna gitmek ister. Çoğunlukla panik atak yaşayan kişi, bir doktor veya hastane gördüğünde kendini iyi hisseder ve yaşadığı nöbet geçer. Bu nöbet geçtiğin-

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

de ise kişi üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hisseder. Ardından kendisinde oluşan isteksizlik, halsizlik ve tahammülsüzlük duygusu ortaya çıkar. Panik atak yaşamış kişi, panik nöbetinden sonra yatmak ve dinlenmek ister. Panik atak çeşitlerini üç grupta toplayabiliriz. a-Beklenmeden gelen ataklar; Nedeni belli olmayan, bir anda ortaya çıkan nöbetlerdir. b-Duruma bağlı gelen ataklar; Korkulan bir nesne, canlı ya da bir durum karşısında ortaya çıkan nöbetlerdir. c-Durumsal yatkınlık gösteren ataklar; Genelde destekleyici bir etkenle ortaya çıkan nöbetler. Örneğin; panik atağın bazen araba kullanırken ya da kullandıktan sonra ortaya çıkması.

Acaba Panik Atak mı Yaşıyorum? Panik atak, kişinin bünyesine göre farklı belirtiler ile ortaya çıkabiliyor. Panik atağın toplam 13 bedensel belirtisi vardır. Genelde kişilerde yedi ile 10 arası belirti yaşanmaktadır. Semptomlardan en az dördü var ise, hastanın panik atak yaşama ihtimali fazladır.

İLK BELİRTİLERİ

• Çarpıntı • Terleme • Titreme

• Nefes darlığı • Soluk kesilmesi • Göğüste sıkıntı • Bulantı • Karın ağrısı • Baş dönmesi • Bayılacakmış hissi • Ölüm korkusu • Gerçeklikten kopuk hisler • Kontrolünü kaybetme korkusu • Karıncalanma, uyuşma

• Üşüme, ürperme ve aniden ateş başması


Hastalığın başlangıç yaşı değişkenli k gösterm ektedir. Çoçuklard a çok nadir ortaya çık hastalığın an ilk ortaya ç ıkış yılları 18-25 yaş arasıdır. H astalık 30-40’lı ya şlarda yüzü n ü ciddi biçimde g östermek tedir. Panik atak krizi 5-45 dakika sürmekte ve şiddeti hastadan hastaya d eğişmekte dir.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

65


?

SAĞLIK OLSUN

Panik Atağa Yatkınlığım Var Mı Dr.Nihat Kaya, Panik atağa yatkınlığı olan kişileri şöyle sıralıyor:

• Birinci derece akrabalarında panik ya da anksiyete (kaygı) bozukluğu olanlar • Sıkıntılı, telaşlı, aceleci, mükemmeliyetçi insanlar (Özellikle sanat, sahne, medya ve tekstil sektöründe çalışanlar) • Düşünce ve duygularını dışarıya yeterince yansıtamayan, içe dönük insanlar • Alkol ya da başka maddelere yatkınlık ve bağımlılığı olanlar • Sürekli verici davranıp, “hayır” diyemeyenler • Sürekli baskı altında olup engellenen ya da kendi kendini baskılayanlar • Cinselliği baskılayan, cinsel tatminsizlik yaşayan, yoğun bilinç dışı aldatma dürtüleri ve gizli homoseksüel eğilimleri olanlar • Aşırı hırslı, sürekli başarıyla beslenen, başarısızlıklarda sürekli kendini suçlayanlar • Sosyalfobik, kaçıngan kişi yapıları • İşi ile evli olanlar, yani hayatını işe adayıp hayatı ıskalayanlar

Peki, Neden Panik Atak Yaşarız? Panik atağın açık, bilinir ve tek bir nedeni yoktur. Genelde 20’li yaşlarda olmak üzere her yaşta ortaya çıkabilir. Kadınlarda görülme ihtimali erkeklere oranla biraz daha fazladır. Günümüzde panik atağın birçok nedeni olduğu ve bazılarının genel, bazılarının ise kişiye özel etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Panik atağı tetikleyen birçok faktör vardır. İşte bunlardan birkaçı; Genetik yapı: Panik bozuklukta genetik bir geçiş vardır. Aile bireylerinde panik bozukluk var ise, sizde de var olma riski fazladır çünkü araştırmalar birinci derece yakın akrabada panik bozukluğunun olması durumunda, birey için yaşam boyu riskin %15-18 civarında olduğunu göstermektedir. Stres: Hayatının bir dönemini stres yükü altında geçirenlerde panik bozukluk oluşma riski daha fazladır. Alkol ve sigara: Aşırı tüketilen sigara, alkol ile diğer uyarıcıların kullanımı panik bozukluk oluşma riskini artırır. Acı olaylar: Geçmişte yaşanılan kayıplar, cinsel tacizler, aile içi tartışmalar, boşanmalar, hastalıklar, dostlarla kavgalar, hayal kırıklıkları, ekonomik, sosyal, kültürel, bireysel ihtiyaçların giderilememesi gibi olaylar bizi derinden sarsabilir. Buda yaşadığımız birikim sonucunda panik atak olarak karşımıza çıkma riskini fazlalaştırır.

66

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Tedavisi Mümkün Mü? Panik atak, tedavisi kesinlikle mümkün olan bir hastalıktır. Bu ilaç tedavisi ya da psikoterapi olmak üzere iki başlık altında toplanabilir. En iyi tedavi, hem ilaç hem de terapinin beraber yapıldıgı tedavidir. Özellikle biyolojik nedeni az olan ve hafif düzeydeki vakalarda psikoterapide ilaç tedavisine gerek olmadan da başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu tedavilerin yanında gevşeme egzersizlerinin de hastaya iyi geldiği gözlenmektedir. Terapi yontemleri panik ataklara neden olan duyguları inceleyerek atakları uzun vadede azaltmakta ya da ortadan tamamen kaldırmaktadır. Biyolojik nedeni az ve hafif düzeydeki vakalar için, Dr.Nihat Kaya, günlük yaşamdaki sorunlar, olaylar ve kişilik özelliklerimizden kaynaklanan bazı depresyon ve panik atakların eğer kendimizle yüzleşmeye hazırsak, değişime niyetliysek psikoterapiyle geçebileceğini ve hatta ilaçla tedaviye bile gerek kalmayacağını dile getiriyor.

Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler Dr. Nihat Kaya, panik atağı iyileştirmede tek başına alternatif ve tamamlayıcı bir yöntem olmadığını, sadece iyileşmeye dolaylı bir katkısının olacağını söylüyor. Buradaki en önemli noktanın ise umutsuzluğa kapılmaya başlayan hastanın “umut tacirleri”nin tuzağına düşmemesi olduğunun da önemle altını çiziyor.

Dr. Nihat Kaya’nın Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler hakkındaki yorumları:

Akupunktur Vücudun belli noktalarına yerleştirilen iğnelerle yapılan bir tedavi yöntemidir. İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir. Vücudumuzda bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır ki bunlara akupunktur noktaları denir. Bunlar kulakta ya da vücudun diğer yerlerinde olabilir. Bu noktalar uyarılarak vücudumuzdaki enerji dolaşımı normale döndürülür ve hastalık hali ortadan kaldırılır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayınladığı raporlara


göre, akupunktur yan etkisi olmayan bir metottur. Akupunktur konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu tedavi yöntemini uygulayan merkezlerin güvenilir olmasıdır. Akupunktur yapanın mutlaka doktor olmasına ve dürüst, mesleğini iyi yapan birisi olmasına dikkat etmek gerekir.

Bioenerji Şifacılık üzerine kurulmuş, üzerinde bilimsel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulan bir konudur. Vücutta şakra adı verilen yedi tane alan olduğuna inanılır. Bunlar enerji merkezleri olup şifacı bunlara dokunarak, kendi aurasıyla enerji transferleri yaparak uygular. Panik atakta tedavi özelliği yoktur. Diğer bazı yöntemler gibi, geçici “plasebo” (yalancı) iyileşme görülebilir.

Nörofeedback Yöntemi Biofeedback, hastanın bilinçsiz vücut fonksiyonlarını etkilemek için ölçüm verilerinin, hastaya geri dönüşümü anlamına geliyor. Beyin dalgalarından edinilen ölçümler, bir bilgisayar programı aracılığıyla hastaya iletilir. Hasta da aldığı bilgiler aracılığıyla istenen beyin dalgalarını çıkarmayı öğrenmeye başlar. Uygulama 30 dakika sürer. Belli bir oranda dikkatini yönetebilen hastaların dikkat ve konsantrasyonlarını arttırmak oldukça etkilidir. Diğer psikolojik bozuklukların tedavisinde daha çok bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır.

NLP İnsanın duyu organlarıyla nasıl algıladığını, kendisi ve iç dünyasıyla nasıl iletişime girdiğini açıklar. Geçmişi ile ilgili izlerin bilinç altında yatan meta programlarını fark ettirir. Panik atak gibi sıkıntıya sebep veren psikolojik problemlerle ilgili farklı bir anlayış geliştirme ve bu anlayışın oluşturulması için uygulama yapma felsefesidir. NLP teknikleriyle duygu durumunuzu değiştirmek ve panik ataklarınızı kontrol altına almak da faydalı olabilir. Ancak iyileşmek için tek başına yeterli değildir. Aslında bu yöntemi, terapilere hakim psikolog ve psikiyatrlar zaten uyguluyorlar. Maalesef piyasada, iktisatçı, mühendis, avukat ve diğer mesleklerden bazı kimseler NLP ile “şifa” dağıtıyor; vatandaşın hem sağlığı, hem de cebiyle oynuyor.

Reiki

Hipnoz Tıpta uzun zamandır kullanılan ve insanlık tarihi süresinde de kendisini gösteren bir fenomendir. Hipnoz, yoğun bir odaklanmayla beraber telkin almaya karşı açık olma halidir. Bilinçsizlik hali yoktur; kişi hipnoz halinde bile kendisine uygun gelmeyen telkinleri kabul etmez. Hipnozun panik atak hastalarına en önemli faydası, vücutlarında rahatlık hissedebilmeleridir. Yaşama daha farklı bakış açısı sağlayacak telkinlerin faydası olur. Panik atağın tedavi sürecinde ve çeşitli yerlerde kullanılabilir. Hipnoz tek başına bir tedavi değildir; tedaviye yardımcı olmak, tedaviyi kolaylaştırmak amacıyla kullanılan bir yöntemdir.

Yoga Yoga, bedeni, zihni ve ruhu tamamen eğiten, huzur veren ve kişinin kendini keşfetmesini sağlayan, dünyadaki en eski kişisel gelişim metodudur. Tekrarlanarak yapılan hareketler, soluk alıp vermeler, dikkati yoğunlaştırma kişide bir rahatlama ve gevşemeye sebep olur. Panik atak tedavisinde yardımcı olarak kullanılabilir.

Depam’ı duydunuz mu? DEPRESYON VE PANİK ATAK MERKEZİ

DEPAM (Depresyon ve Panik Atak Merkezi) depresyon ve panik atak hastalığının sanki bir dahili hastalıkmış gibi dışarıya yansımasından yola çıkarak; hastaların “gecikmeden” dolayı her türlü kayıplarını asgariye düşürmek amacında olan bir merkezdir. DEPAM, toplumun bu iki hastalığı tanıması için broşürler, makaleler, kitaplar, yazılacak bilimsel araştırmalar yapıyor ve bu süreç hala devam ediyor. Ayrıca DEPAM yabancı toplumlarla Türk toplumu arasında belirtiler, nedenler ve diğer özellikler açısından sosyal-kültürel-biyolojik farklılıklar araştırılıp yeni yaklaşım biçimleri geliştiriyor. Bu amaçlar çerçevesinde DEPAM’da Psikiyat-

Ruhsal, zihinsel ve fiziksel enerji aktardığına inanılan başka bir şifacılık yöntemidir. Reiki, yaşam enerjisini arttırıcı bir kanaldır. Reiki uygulamalarıyla yaşam enerjisi yükselir ve kişi sağlık bulduğuna inanır. Panik atakta tek başına tedavi değeri yoktur. Yardımcı olarak kullanılabilir. Burada da plasebo değeri yüksektir.

EFT Duygusal Özgürlük Tekniği görüşüne göre, bilinç ve bilinçaltını geçmişte yaşadığımız bir olayın bıraktığı duygusal izlerden “sadece parmaklarınızı kullanarak” birkaç dakikada arındırabilirsiniz. EFT, vücut vasıtasıyla zihni iyileştirdiği savı olan modern şifacılık tekniğidir. EFT’nin tanımlaması ve uygulamasını yapanlar beş seansta panik atağı tedavi ettiğini iddia etmektedirler. Fakat garanti vermediklerini de söylüyorlar. EFT ayrıca tıpta mucize ve keramet olmadığını; her şey bilimin ve aklın sınırları içerisinde uygulandığını, doğada var olan yasalar, insanlık tarihinin binlerce yıllık tecrübeleriyle oluşmuş uygulamaları sonucu gerçekleşebileceğini gösterdiğini bu yüzden kısa sürede “şifa” vaat edenlere kanmamamız gerektiğini vurguluyor.

ristler, klinik psikologlar, psikolojik danışmanlık, rehberlik uzmanları, sosyal hizmet uzmanları ve psikiyatri hemşireleri görev yapıyor. DEPAM genel olarak; Panik Atak, Depresyon, Sosyal Fobi ve Diğer Fobiler, Takıntı ve Saplantılar, Gençlik Sorunları, İntihar Davranışı, Cinsel Sorunlar, Çekingen, Utangaç, Alıngan, Şüpheci Titiz, Mükemmelliyetçi Kişilik Problemleri ve Kişilik Testleri, Eşler Arasında Kıskançlık Sorunu, Uyku Bozuklukları, Manik Depresif Bozukluk, Yeme Bozuklukları (Aşırı Yeme veya Yememe), Alkol Sorunu gibi konularda teşhis ve tedavi hizmetleri veriyor.

DEPAM (Depresyon ve Panik Atak Merkezi) www.depam.com • T 0 212 635 47 94

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

67


SAĞLIK OLSUN

Dr. Nihat Kaya’dan

Panik Atak ve Beslenme Panik Atakda Beslenme Nasıl Olmalı? Gerek fiziksel gerekse ruhsal hastalıklarda vücut kimyası değişir. Metabolizma farklılaşabilir. İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir varlıktır. Kimya derslerindeki birleşik kaplar gibiyiz. Bir yerde sıvı azalınca diğer yerde çoğalır ama yok olmaz... Panik ataklar böbreküstü bezlerimizden yüksek miktarda “Adrenalin ve Kortizol” salgılatır... Ataklar sırasında oluşan çarpıntı, terleme, ateş basması, tansiyon yükselmesi, nefes darlığı, her şeyi sisli görme durumları bu hormonların yaptığı fizyolojik etkilerdir. Bu belirtilerin beyindeki algılamaları ise; hep ciddi bir hastalık yaşanacağı şeklindedir...

Panik ataklardaki belirtileri ortaya çıkaran her şey, panik atağın geldiği şeklinde değerlendirilir.. Yeme-içme davranışımızda panik ataklarla yakından ilgilidir... Örneğin; uzun süre aç kalmak kan şekerini düşürür. Düşen şekeri normale çıkarmak için böbrek üstü bezlerimizden “Adrenalin, kortizol, büyüme hormonları” salgılanır... Bu hormonlar depolarımızdaki yağlardan, proteinlerden şeker üretmeye çalışır... Bu arada çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, sinirlilik, ortaya çıkar. Panikli bir insan normal olan bu durumu hemen panik atak olarak değerlendirir ve korkuya kapılır. Korkuyla beraber adrenalin daha da yükselir ve gerçek panik başlar...

Veya yemek sonrası alınan gıdaların hazmı için “mide fabrikası” nın daha çok enerjiye gereksinimi olur. Bu enerji kanla sağlanır. İstirahat durumundaki çalışmasını terk eden kalp, hızlanmaya ve mideye daha çok kan pompalamaya başlar. Panik ataklı biri kalbine çok duyarlı ve odaklı olduğundan bunu hisseder. Çarpıntıyı panik başladı diye düşünür ve korkar... Oysa bu da fizyolojik, normal bir durumdur... Panikle tanışmamış olsa belki hiç dikkatini çekmeyecektir. Dolayısıyla açlık-tokluk durumumuz, ne yiyip-içtiğimiz panik ataklarımızla yakından ilişkilidir...

Yiyecek ve içeceklerde neyi tercih etmeliyiz? • En temel şey, panik atağı tetikleyici yiyecek ve içeceklerden kaçınmak.

• Günde üç öğün yerine beş öğün, ama az az yemek.

• Günde toplam 8-10 su bardağı; su, soda, taze sıkılmış meyve suları içmek.

• B vitaminlerinin sinir sistemini güçlendirdiği ve beyindeki serotonini artırdığı, adet öncesi gerilimi azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle kepekli buğday ekmeği yemek, mercimek, nohut, fasulye, bezelye, barbunya tüketmek faydalıdır.

• Günde 5 adet değişik ve özellikle o mevsimde olan meyvelerden yemek (örneğin; yaz aylarında bir dilim karpuz, bir şeftali, bir armut, iki kayısı gibi). • Mevsimsel beslenmek (kışın kış, yazın yaz sebze ve yiyeceklerini tercih etmek).

• Tatlılardan, sütlü ve meyve tatlılarını tercih etmek doğru olur.

• Özellikle sebze yemeklerini az pişirip, vitaminlerinin hasar görmesine engel olunmalı. Yemeklerde mutlaka sıvı yağ kullanılmalı. Yağı kesinlikle yakmamalıyız... Hatta sebzeleri buharda pişirip, üzerine zeytinyağı gezdirmek daha sağlıklıdır.

• Çay tiryakileri günde 5-6 bardağı geçmemeli ve açık içmeliler.

• Mevsiminde ıspanak, pırasa, muz, brokoli, kereviz, enginar yemek.

68

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

• Meyve ve tatlıların yemekten iki saat önce ya da sonra yenmesi daha doğru olur.

• Panik atak kontrol altına alındıktan sonra günde bir adet kahve içilebilir. • Her gün mutlaka bitkisel çay içilmelidir. Panik atak ve kaygı giderici

özelliği olan melisa, papatya, değişik firmaların çıkardığı ve üzerinde “Relax” yazan bitki çaylarından günde toplam üç fincan içilmeli... • Omega 3 ve Omega 6 bakımından zengin olan ton ve somon balıklarından yiyelim. Bunlar sinir sistemi hücrelerinin zar yapısını güçlendirerek iletinin sağlıklı olmasını sağlar ve vücut direncini artırır. • Balık sevmeyen veya bulamayanlar ise; her gün bir yemek kaşığı keten tohumu yiyebilirler (sütle, yoğurtla ya da suyla yutulabilir). • Evimizde, işyerimizde lavanta bulundurup, ondan yayılan rahatlatıcı kokuları içimize çekelim... Güzel kokulu duş jelleri kullanalım. Güzel kokuların ve bazı müziklerin bizi gevşeten, huzur veren gücünü keşfedelim...



İÇSEL YOLCULUK

Handan HODOĞLUGİL

Karar verdim, değişiyorum.

“ASLA”yer yok... lara

İnsanoğlu sürekli değişiyor. Bugün “sonsuza dek” dediği ilişki yarın bitmiş oluyor veya “asla” girmem dediği kapıdan güle oynaya geçiveriyor. Kime dokunsam, ya beklenmedik bir değişimin eşiğinde, ya da paldır küldür düşüvermiş değişimin içine; kimi kendinde, kimi bir sevdiğinde. Bir günde açısı değişen yaşamlar, kopan dostluklar, kucaklaşmalar, değişen kararlar var. Sebepsiz, mantıksız... Bir kalıba oturmuyor pek çoğu. Çünkü hissetmenin kalıbı

Canında bir can var, o canı ara... Beden dağında bir mücevher var; o mücevherin madenini ara... Ey Sufi, gücün yeterse ara. Ama dışarıda değil; aradığını kendinde ara.

Mevlânâ yok, tam da buradan doğmuş pek sevilen ve kullanılmaktan yıpranmış “kalbim ve mantığım” ikilisi. Ne kötüdür, insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması... Hangi yöne gideceğine, hangisini dinleyeceğine karar veremediği belirsizlik sürecinin verdiği sıkıntılı zamanlar. Bir karar verdiği anda, doğru ya da yanlış olduğunun önemi kalmaz, sadece kalkan baskı ile o rahatlama anı ne kadar müthiştir. Tüm yüklerinden kurtulmuş, kuş gibi hafiflemiş, kendinden emin hali. Aslında bizi yönlendiren işaretler var! Olan ve olacaklara dair... Yol gösterici. İpucu niteliğinde. Görme-

70

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

yi öğrendiğinde karar vermekte kolaylaşıyor. Sadece beklemek ve gelen işaretleri hissedebilmek gerekiyor. Dinlemek, iç sesinin seni yönlendirmesine izin vermek gerekiyor. Kalbin ve zihnin tam uyum içinde aynı şeyi söylemiyorsa, hazır değilsin demektir. Dur, bekle, sabır et, gözle, fark et, anla... Zihin karışıktır. Neyi öğrendiyse, neye göre şekillendiyse sonradan koymuştur bütün yargılarını. Ancak asıl olan bu değildir ki. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir kültüründe doğru olan, başka bir yerinde yanlış. Bir yerde etik olan, diğer yerde ahlaksızca. O kadar dünyaya da yayılmaya gerek yok. Bir evde olan diğer evde, bir insanda olan diğer insanda farklı algı ve yargıya sahip. Demek ki zihin; doğduğumuz andaki kadar masum, duru, yargısız değil; ona, yaşanmışlıklarımızla doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi-kötü gibi yargıları ekliyoruz. O zaman dinleyeceğiniz öncü ses kalbinizden gelecek. Ruhunuzdan size ışığını gönderecek. Gelen işaretler zihninizde yargıya intikal edip infaz edilmezse, içinizde size titreşim verecek. Ve bileceksiniz gitmeniz gereken tarafı. İşte “ASLA”lar sadece zihnin eseri... Yaşadığımız, yetiştiğimiz kültürün bir parçası olarak beynimize kodlanıyor. Zihin, kalpten gelene ihanet etmeye hazır bekler... Ancak bunu anlayıp kalbinin sesini duymayı öğrendiğinde, verdiğin her kararın ve vardığın her yolun sonunda, içinden geleni yaptığın için yanlış diye bir şey kalmayacak. İstediğin için yaptığını bilince, özgürleşeceksin. Özgür olmayı öğrenince mutlu olmayı başar-

mış olacaksın. İçin coşacak, festival eğlencesinin havai fişekleri rengârenk kuşatacak tüm benliğini. Ve öğreneceksin ki gerçek mutluluk sende saklı. O zaman zihnin bunu kodlayacak. Yavaş yavaş düşünce şeklin değişecek. . . Bir uyum süreci sonunda artık zihnin kalbinin peşinden gidecek; olumsuz yargıların yerini, olumlu düşünce alacak. Pozitif enerji bir bombayı ateşlemek gibidir. Bir kez gerçekten bunun mucizevî gücünü keşfettiğinde artık bing bang (büyük patlama) gibi önüne geçilemez bir şekilde büyüyerek hayatının her noktasına yayılacak... Bir seferlik diyetle zayıflamak gibi değil, yeme alışkanlıklarını değiştirerek, hayat tarzın haline getirebildiğinde hep formda kalınacağı gibi. Pozitif değişim, hayat tarzın olduğunda, düşünme refleksin bununla paralel geliştiğinde işte karar vermek de, doğru tarafa gitmek de, mutlu olmak da, arzularınızın gerçekleşmesi de mümkün... O zaman, hemen şimdi;

“Ne istediğine karar ver”



AN’DA KALIN

Nilgün Sarar

Reconnective Healing çalışmalarını Türkiye’ye getiren Nilgün Sarar dünya çapında tanınan bir şifacıdır. Kendisinin uyguladığı Tekrar Bağlantı Şifa Seansı’nda, an’da kalıp sadece orda olmak ve uygun olan şifa şeklinin size akmasına izin vermesini sağlayan Nilgün Sarar ile, Golf XL Dergisi olarak hoş bir röportaj gerçekleştirdik.

Nehir DEĞIRMENCI

Bundan on yıl önce bu röportajı yapıyor olsaydık, çok az insan bu röportajı okuyabilirdi. Ama şimdi öyle değil. Enerjilerle, farkındalıkla ilgilenen insanların sayısı çoğaldı. Medyanın bu konulara ilgisi arttı. Önce bunu neye bağlıyorsunuz diye sormak istiyorum. Türkiye‘de bu konularla ilgili ilk röportajımı 2003 senesinde yapmıştım. Röportajı yapan arkadaşı cesaretiyle çok takdir etmiştim. Dediğiniz gibi enerji çalışamalarıyla ilgili insanların sayısı çoğaldı. Çünkü tüm dünya insanı enerji şifalarının faydasını görmeye başladı. Birebir yaşadı, anlattı. Bu konuda filmler

72

!

ile Bağlantıda Kalın

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

yapıldı. Tıbbın “bitti artık yapacak birşey kalmadı” dediği durumlarda, hastalar alternatif enerji şifalarını seçti ve bizim “mucize” dediğimiz iyileşmeler görüldü. Mesela, Apple’ın pankreas kanserine yakalanan CEO’su Steve Jobbs. Jobbs, mide kanserine yakalanan ünlü astronot Edgar Mitchell hastalıklarını enerji çalışmalarıyla yendiler. Bu isimler dünyaca tanınmış kişiler olduğu için tabii basının ilgisini çekti. Dünyevi ifadeyle “inanmıyorum” diyenler bile “ya dur şunun bende bir tadına bakayım” deyip merak etmeye başladılar. Denediler ve “evet var birşey ama nedir?” Bunun cevabını aramaya başladılar. Bu meraklarını ya kitap alıp okuyarak, ya arkadaş tavsiyesi ile seans alarak ya da kendilerinde de böyle bir arzunun var olduğunu keşfedip seminerlere katılarak gidermeye başladılar. Bazıları ise, meslek haline getirdiler. Bir de bilimsel yönden de kanıtlandığı için kapalı kutular açılıverdi. İnsanların bu farkındalığı, niyetleri, arayışları evrenden istenilen bir talep olmaya başlayınca, haliyle bilinçli ya da bilinçsiz ilgi artmaya başladı. Hatta moda oldu bile diyebilirim. Zannetmeyin ki yıllar önce yoktu böyle bir şey. Hayır, hep vardı. Ama insa-

noğlu baktığında görmüyordu ve adım adım, sabırla o kapıyı keşfetme yoluna girdi. O kapı hep vardı ama kapıyı bulmak, açmak ve dünyevi varlıklara bunu anlatabilmek zor bir görev. Aslında insan kendine izin verirse kendi kendini şifalandırır. Bu hepimizin içinde olan evrensel bir güç.

Peki, sizin yirmi üç yıllık “enerji” geçmişiniz nereden nereye geldi? Çocukluğumdan beri insanları ve çevreyi seyretmeyi ve gözlemlemeyi çok severdim. Dünyanın sonu nasıl olacak, her yer karanlık mı olacak, bu bir oyun mu… gibi soruları kendime sordum. Enerji çalışmalarına ise 1987 senesinde Berlin’de başladım. Beni tetikleyen şey mutsuzluk duygum ve arayışımdı. Çocukluğumdan süregelen sorular artmaya başlamıştı; neden hayat bu kadar zor, neden iyi insanların başına kötü şeyler geliyor, neden… neden… Bu konularla ilk tanışmam Transandantal Meditasyon ile başladı. Daha başka neler var diye araştırdığımda tamamlayıcı tıp ve psikoloji eğitimi aldım. Bu eğitimden sonra enerji teknikleri alemine ilk adımı Reiki hocası olarak attım. Sene 1988. Türkiye’de henüz Reiki


tı; Bağlan Tekrar az inanılm Evrenin talep fından, a r a t ı s n zeka aktarıla e y i ş i k eden rji i ve ene g l i b , k ı ış ir. üçgenid bilinmiyordu. Kryon yayınlarının kitaplarını okuduğumda - ki o zaman daha türkçeye çevrilmemişti - çok ilgimi çekti ve orada EMF dengeleme tekniği ile tanıştım, kurslarına katılmak üzere Amerika’ya gittim. Attığım her adım hayatımla uyum içinde gelişti. Evrenden bana gelen mesaj “Nilgün doğru yoldasın! İstediğini, aradığını buldun ve bu yolda da devam et” şeklinde idi. Oğlum Amerika’da okumak istedi. Beraber Amerika’ya gittik ve orada EMF (Elektro Manyetik Alan Dengeleme Tekniği) kursuna katıldım ve eğitmen oldum. EMF’de yoğunlaştıktan sonra kitaplarını, Türkçe’ye çevirdim ve Türkiye’de uygulayıcılar yetiştirmeye başladım. Teta Şifa tekniğini ve DNA Aktivasyon tekniklerini de öğrenip, kurslar verdim. Ruh, beden, zihin üçlüsüne yönelik çalışmaları tamamlamak istedim ve zihine yönelik olan NLP eğitiminı aldım ve mastırı oldum. Tüm bu öğrendiklerimi kombine ederek uygulamalara başladım. 2001 senesinde Paris’e gittim ve orada The Reconnection (Tekrar Bağlantı) kursuna katıldım. Bence şifa çalışmalarımın en güçlüsü bu diyebilirim. Eğitmenlik seviyesine kadar ulaştım ve o günden beri bunu uyguluyorum. Sindire sindire ve küçük adımlarla ilerledim. Dile kolay, sevmesem bunca sene yapar mıydım?

Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da seanslar yapıyorsunuz, bunu nasıl başardınız? Çünkü yurtdışında bu işlerle ilgilenen çok fazla sayıda yetkin insan vardır. Onların arasından sıyrılmak zordur. Bu güveni sağlamak kolay olmadı sanırım…

Evet hiç kolay olmadı. Şu anda Tekrar Bağlantı Şifası eğitmeniyim. Yurt dışında hem seans yapıyorum hem de seminerler organize ederek bu şifayı öğretiyorum. Televizyon programlarına davet ediliyorum. Ana dilim ingilizce olmadığı için, günlerce aylarca bu terimleri çalıştım ve ders aldım. Hoş ana dilim bile olsa, kullandığım kelimeler bir ingilizin bile anlayamayacağı terimler. Seminerlerimiz çok yoğun bir tempoda geçiyor. En az katılım sayısı 400 kişi. Sabah 06.00’da kalkıyorsunuz ve yatış saatiniz en erken 22.00, 23.00. Sürekli ayaktasınız. Büyük sorumluluk isteyen bir görev. Bir de bütün bunlara sahnedeki sunumunuz ekleniyor. Siz ne verirseniz onu alacaklar. Ne bir tek kelime eksik ne de fazla söylemelisiniz. Kesinlikle guru olmamalısınız. Egonuza kapılıp “efendim ben şuyum ben şunu yaparım, ben bunu yaparım” yok. İngilizce yaptığım seminer bitiyor, bir hafta sonra Almanca seminerim başlıyor. İngilizce diski çıkartıp, Almanca diski takıyorsunuz. Almanca’yı çıkartıp, Türkçe’yi. Benim kuvvetli yanımdan bir tanesi de üç dilde eğitim yapabiliyor olmam. Şimdiye kadar bütün seminerlerimde çok beğeni aldım. Türk oluşum insanların çok hoşuna gidiyor. Hemen yanıma gelip, İstanbul’un muhteşem bir büyüsü, enerjisi var diyorlar. Valla ne diyeyim, ne kadar dünya vatandaşıyım desemde, Türk olduğum için ve bir ilke imza attığım için çok mutluyum. Ömrüm uçaklarda ve otellerde geçiyor. Kim olursanız olun, hangi milletten olursanız olun, şifa seminerlerinde herkes aynı beden dilini konuşur. Bunu görmek tepeden dünyayı seyretmek gibi birşey.

“Kırık kanatlarıyla geliyorlar, ben pencereyi açıyorum ve uçup gidiyorlar” Seanslar sırasında başınıza muhakkak ilginç şeyler gelmiştir, birkaç tanesinden bahsedebilir misiniz? Sormayın, nelere şahit oluyorum. Bunca zamandır seans yapıyorum ve seansıma gelen her kişi benim için kutsal, özel ve farklı. Kırık kanatlarıyla geliyorlar, sonra pencereyi açıyorum ve uçup gidiyorlar. Bir seansımda bir kadının bacağı uzadı. Dondum kaldım. Hem seyrettim hem devam ettim, ama nutkum tutuldu. Seans sonrası bana, “Nilgün hanım sürekli sol ayağımı neden çektiniz? “diye sordu. Halbuki seanslarda kişiye hiç dokunmam. 30-35 dakika sürer ve uzaktan el sürmeden gerçekleşir seanslarım. “Ben dokunmadım” dedim. İnanmadı tabii. Ama sonra kalktı, ileri geri yürüdü ve bana dönüp; “Benim sol bacağım bir santim kısaydı. Hafif sekerek yürürdüm. Ama şimdi ikisi de aynı olmuş. Uzamış. Sağolun” dedi ve gitti.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

73


AN’DA KALIN isterim. Hayal gücüm ve hislerim kuvvetlidir. Her an, her saniye bir senaryo yazarım beynimde. Köpekleri konuştururum, arabamla kırmızı ışıkta beklerken, önümden geçen, bekleyen insanlara roller veririm, müzik eklerim. Susup dinlemeyi, gözlemlemeyi severim. Bu konulara hakimim diye guru havalarına asla girmem. Dans etmesini sever, arkadaşlarıma vakit ayırır, herkes gibi ağlar, kızar ve mutlu olurum.

Yine bir seanstayım. Bitmesine 5 dakika kalmış. Yatan kişi birden gözlerini kocaman açtı. Uzağındaydım ama göz göze geldik. Açmasıyla kapatması bir oldu. Seans bitince sordum: “Ne oldu? Niye öyle birden gözlerinizi açıp, hayalet görmüş gibi baktınız?” Cevabı için bir süre bekledim. Suyundan bir yudum aldı ve “Nilgün hanım, siz bana dokundunuz sandım ve açtım gözlerimi. Ama baktım ki siz uzaktasınız. Dokunan siz değildiniz. Ve hemen omzumun yanında devasa yeşil bir yaratık gördüm” dedi. Bunlar yaşadığım yüzlerce ilginç şeylerden bazıları. Mesela eylül başında bel fıtığı ameliyatı olacak bir arkadaşım, iki seansta bomba gibi oldu. Ameliyatını iptal etti. Bastonuyla yarım saatte üçüncü kata çıkan MS hastası, üç seanstan sonra basamakları bastonsuz ve normal tempoda çıkmaya başladı. Ama lütfen şu noktaya bir açıklık getirmek istiyorum; bu demek değildir ki, her bel fıtığı, her MS, her kanser ve benzeri hastalıklar her seferinde iyileşir. Bu tamamen o kişiyle evrenin arasında, o alanda uygun görülen çalışma ile ilgilidir. Üç kişi migren şikayetleri ile gelir, ikisi şifa bulur. Diğeri bulmaz. O zaman demek ki bu kişinin o anda, bana seansa geldiği anda şifa alması uygun görülmemiştir. Zaten en fazla üç ya da dört seans yaparım. Eğer üçüncü seanstan sonra da hiçbir farklılık yoksa, devam etmem.

74

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

“Köpekleri konuştururum, arabamla kırmızı ışıkta beklerken önümden geçen bekleyen insanlara roller verir, müzik eklerim.” Size gelen kişilerin, sizi nasıl tanımlamasını tercih ediyorsunuz? Şifacı mı yoksa başka bir tabir mi? Bildiklerimi paylaşmasını seven biriyim. Eğer birşey birisine iyi geliyorsa, başka birisine de iyi gelebileceğinden yola çıkarak, diğer kişiye de onu vermek

Her anne gibi oğlumu merak eder, nerede ne yapıyor, neden beni aramadı diye tasalanırım. Doğru yanlış diye bir kavramım yoktur. Dersler vardır. Ya geçerim ya sınıfta kalırım. Hayatımın akıcı ve kolay geçmesini istediğimden, olayları ve kişileri yargılamam. Genelde an da kalırım. “Madem özgür irademle dünyaya gelmeyi seçtim, o zaman bu dünyaya acı çekmek için değil, keyif almak için geldim” derim. Fizikden ziyade ruha aşık olurum. O yüzden hiç dünyevi aşk acısı çekmedim. İnsanları sevdiğimden, yaptığım işi de severek yaparım. İnsana, değerli olduğunu göstermeye, yaşam kargaşasında unuttuğu niteliklerini hatırlatmaya ve farkındalığa yükseltmeye çalışırım. Benim için şifacı, insanı özgürlüğüne kavuşturan ve şifanın gerçekleşmesine izin veren kişidir. Bu yaşamdaki görevim kişiyi yaradılışın kaynağına götürmek, onu saygı, sevgi ve sessizlik içinde izlemektir. Ne olduğuma okuyucu karar versin diyelim.

Size seansa gelen kişilerin yüksek beklentileri oluyordur. Bir an önce iyileşmek ya da psikolojik olarak düzelmek gibi. Gelen kişilere hazırlıklı olmaları açısında seans öncesi neler anlatıyorsunuz? Seanslarıma gelenlere ilk açıkladığım şey bu çalışmanın bir teşhis ve tedavi olmadığı, hiçbir şekilde söz ve garanti vermediğim ve bunun fiziksel, ruhsal, duygusal ve zihinsel yolla akan bir şifa olduğudur. Bunun evrenin inanılmaz zekası tarafından talep eden kişiye aktarılan ışık, bilgi ve enerji üçgeni olduğunu anlatırım. Düşünsenize ne kadar muhteşem birşey. Evrenin size sunacağı bir şifa. Tam size göre ayarlamış, hazırlamış. Niyet ettiniz ve seansa geldiniz. Sizi hemen tanıyor ve neyiniz eksik, ne bo-


zulmuş anında biliyor. Çünkü onda orijinal haliniz mevcut. Sanki mukayese ediyor ve eksik parçaları yeniliyor. Süresi, yeri, şekli ve neyi değiştireceğine o karar veriyor. Ben karar vermiyorum. Her zaman bir adım geriden takip ederim. Siz bana deseniz ki, “Nilgün hanım, dünkü seans çok muhteşemdi , aynısından yapar mısınız?”. “İmkansız” derim. Ya da “arkadaşımın migreni geçmiş seansınızdan sonra benimki de geçsin aynısını yapın” deseniz, ona da imkansız derim. Gelenler tabii merakla sorarlar ve şikayetlerini anlatırlar. Haklılar da. Şu hastalığa iyi gelir mi, iyileşir mi, neler olacak seansta. Ben de saygı ile dinlerim ama dinlerken de bir yandan çocuksu merakımla acaba bu seansta neler olacak diye heyecanlanırım. Sadece bu şifanın herkese aktığını söyleyebirim. Inanıp inanmaması, şikayetinin ne olduğu, klinik bulguları, ilaç kullanıp kullanmaması akacak olan şifayı hiç etkilemez. Beni de. Bazıları üç seans aldık hiçbir şey hissetmedik diye giderler evlerine. Hatta “o kadar da para verdim” diye düşünen dahi olur gibime geliyor. Aslında hiç de öyle göründüğü gibi değildir. Hayatı birden değişiverir. Karşısına öyle olaylar ve insanlar çıkar ki, bir anda bütün dertlerini alıp götürür. Ya da cevabı seans sonrası yaşadıklarındadır. Şifa olmuştur işte. Ben yanında olsam da olmasam da... Enteresan olan ise; kendisi farkında bile değildir bunun. Lafı gelmişken hemen belirtmek isterim. Size bir şifacı “senin kalp çakran kapalı, üçüncü gözün çok açık, sen çok özelsin, ben seni iyileştireceğim, sende özel yetenekler var, bana 10 seans geleceksin, sana söylediğim kelimeleri günde on kere tekrar edeceksin” gibi şeyler söyleyebilir. Ya da toplu çalışma yaparlar. Önce bir guru oturur en önde. “Tapının bana. Benim size vereceğim tekerlemeleri söyleyeceksiniz” der. İşte o kişi benim için şifacı değildir. O benim için egosu yüksek, kendisine tapılmasını isteyen, bağımlılık yaratan ve her gittiği yere müritlerinin arkasından gelmesini isteyen ruhsal egodur. Hatta spiritü-

el tüccardır da diyebilirim. Benim şifacılık hayatımda böyle birşey yok. Sakın alınmasın şifacı gurular. Kendilerini geliştirmeye başlasınlar bence.

Nilgün Sarar bu işte istediği noktada mı, yoksa daha gideceği/ katedeceği, arzuladığı yollar var mı? Var, evet. Enerji ve farkındalık çalışmalarını Türk insanıyla daha çok paylaşmak, bu çok derin ve köklü milletin eşine rastlanmayan hoşgörüsünü, yardımseverliğini, dostluğunu açığa çıkarmak, insanların kendileriyle daha barışık olmasını sağlamak ve Türkiyenin o güzel enerjisini daha fazla ışığa kavuşturmak istiyorum. Ayrıca yaşadıklarımı, düşüncelerimi ve paylaşmak istediklerimi yazmak istiyorum. “Kitap yazacağım” cümlesini kullanmaya pek cesaretim yok henüz. Son zamanlarda kitap yazmak isteyenler çoğaldı gibime geliyor. Sağdan soldan okuyup, bir parça The Secret kitabından kopyalayayım, bir parça falanca yazarın imgeleme kitabından ekleyeyim, biraz Dan Milmann, biraz Louise Hay, bir lokma da Fred Alan Wolf’dan kuantum katayım. Oldu size falanca şifacı kitap yazdı. Türkiye’de maalesef şifa üzerine çok var bu tür toplamalar. Benimki olursa kendi çapımda birşey olur herhalde. Bir de alternatif şifa çalışmalarımı hastanelere kazandırmak isterim. Herhalde özel hastaneler demek daha doğru olur. Ara sıra sessiz sedasız hastanede yatanlara seans yapıyorum. Yaptığım istatistiklere dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, ameliyat sonrası iyileşmeyi çok hızlandırıyor bu seanslar. “Aman kimse duymasın olur mu, ben size seansa gelmek istiyorum” diyen çok tıp doktoru var. Bütün bu arzularımın gerçekleşmesi için niyet ettim. Bakalım görelim, “kendimi akışa bıraktım” diyebilirim. İnfo@nilgunsarar.com

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

75


DUY BENİ

K

PSİKOLOJİK ZAYIFLIĞI, FİZİKSEL GÜÇLE ÖRTMEK;

adına Şiddet

Dicle Aslı MURSALOĞLU

Tüm dünyada en yaygın insan ihlalleri arasında kadına yönelik şiddet bulunmaktadır. Ülkemizde, kadın ve şiddet denildiğinde ise; aile içi şiddet ve töre gereği vurulan kadınlar akla gelmekte. Peki, kadının maruz kaldığı şiddet sadece fiziksel şiddetle mi sınırlı? Sadece Fiziksel Şiddet Değil Kadına yönelik şiddet denildiğinde aklımıza ilk olarak fiziksel şiddet gelse de, maalesef kadına yönelik şiddet türlerinin arasında sadece fiziksel şiddet yok. Fiziksel şiddetin yanında ruhsal, ekonomik ve cinsel şiddet gibi birçok şiddet türü yer almaktadır. Biraz daha detaylandırmak gerekirse; Fiziksel Şiddet: Tokat, tekme, yumruk gibi fiziksel bir saldırı şeklidir. Bunların da yanında bıçak, silah gibi aletler kullanılmaktadır. Cinsel Şiddet: Fiziksel şiddete uğrayan kadınların çoğunluğu cinsel şiddete de maruz kalmaktadır. Kadınları istemedikleri cinsel davranışlara zorlamak ve tecavüz etmek gibi örnekler, kadının cinsel şiddete uğradığının göstergesidir. Ruhsal Şiddet: Genellikle kadını küçümseyen, aşağılayan ifadeler kullanılmaktadır. Burada şiddet uygulayan kişi, kadının özgüvenin yitirmesini amaç-

76

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

lar. Ruhsal şiddete eğilimi olan kişiler, eşinin ya da sevgilisinin yaptığı yemeği dökerek veya evde bulunan eşyaları kırarak kadını psikolojik baskı altına almaktadırlar. Ekonomik Şiddet: Kadının çalışmasına izin vermemek, harçlık vermemek, kadının parasını elinden almak ve ailenin geliri konusunda bilgi vermemek gibi durumlar ekonomik şiddetin göstergesidir.

Şiddet Eğitimle Ölçülmez Türkiye’de yapılan araştırmalara göre, toplumda iş sahibi olmayan ve gündelik işlerde çalışan kesimlerde şiddet eğiliminin daha fazla olduğunu söylenmektedir. İstanbul Barosu tarafından yapılan bir araştırmada şiddet uygulayanların %89’unun erkekler olduğunu, aile içi şiddetin %77.68’inin eşe yönelik yapıldığını ve şiddete maruz kalanların %44’ünü lise ve üniversite mezunlarının oluşturduğu ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2001-2005 yılları arasında aile içi şiddete maruz kalanlarda ise, ölüm oranı %65 artış göstermektedir. Şiddeti ortaya çıkaran birçok temel neden ele alınmadan, var olan sorunun çözülemeyeceği bilinmektedir. Türkiye’de şiddetin ana ne-


Kaç kadın, hayatının hakikatlerini makyaj üstüne makyaj yaparak kapatmaya çalışıyor? Nişanlıyken şiddete uğrayan kadın, “Evlenince geçer” zannediyor. Evliyken hırpalanan kadın, “Hamile kalınca geçer” zannediyor. Hamileyken şiddet gören kadın, “Çocuk doğunca düzelir” zannediyor...

- Elif Şafak -


DUY BENİ denini eğitimsizliğe bağlamak yeterli bir tespit değildir. Yukarıda bahssettiğimiz araştırmalarda da gördüğümüz gibi şiddet uygulayan kişilerin büyük bir kesimi lisans mezunu.

Kadınlara Neden Şiddet Uygulanıyor? Genel olarak kadına uygulanan şiddet, toplumların ataerkil yapısından kaynaklanmaktadır. Bunun yanında toplumda eğitimsel, geleneksel ve hukuksal yapılar içerisinde kadın, genellikle erkeğe bağımlı hale getirilmektedir. Erkeğin üstün konumu, bu sebepten dolayı kadının erkeğe sürekli olarak hizmet etmesi ve erkeğin alınacak tüm karar mekanizmalarının başında yer alması, şiddeti alttan beslemektedir. Şefkat-Der isimli dernek tarafından 1995 yılından 2009 yılına kadar sığınan 9 bin kadın ve genç kızın maruz kaldığı şiddet olayları araştırılarak, bir rapor haline getirildi.

Şiddetin Yol Açtığı Etkiler Şiddetin fiziksel ve ruhsal sağlık açısından sonuçları şiddet gören bireyin, ailenin ve toplumun tümünü etkilemektedir. Şiddet gören kadınlar korku, kaygı, endişe, panik, depresyon, alkol, uyuşturucu, yeme ve uyku problemleri, şiddet içeren davranışlar, çevrelerindeki kişilerle ilişkilerinin bozulması gibi birçok problem yaşamaktadırlar. Bunun yanında şiddet, çalışan bir kadının mesleki ve mesleki kariyer yaşamını olumsuz olarak etkileyebilmekte ve kadın ekonomik bağımsızlığını kaybetmeye başlayabilmektedir. Eğer şiddet aile içinde yaşanıyorsa, şiddet gören kadının yanında çocuk da etkilenir, aileye duyduğu güven azalır. İleride yalnız kalacakları korkusuna kapılmaktadırlar.

Bana Kim Yardım Edebilir? Şiddet yaşadığınızda, bulunduğunuz yerdeki en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurarak yaşadığınız olayla ilgili tutanak tutturmanız gerekmektedir. Bunun yanında muayenenizin yapılabilmesi için, bir sağlık kuruluşuna sevkiniz gerekebilir. Karakol yerine bir dilekçeyle doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na da başvurulabilmektedir. Ayrıca şiddet uygulayan kişi eşiniz veya başka bir aile ferdiyse, evden uzaklaştırılması için yine bir dilekçe ile Aile Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz. Hukuksal boyutun dışında ise şiddet gören kadınların en büyük ihtiyacı, sıkıntılarını anlatabilecekleri, çözüm bulabilecekleri ve en önemlisi şiddet sonrasında sığınabilecek bir yer bulmaktır. Türkiye’nin birçok bölgesinde kadına yardım için kurulmuş dayanışma yerleri var. Bu konular üzerinde faal olarak çalışan, kadın sığınma ve dayanışma desteği veren birkaç vakıf bu-

Yapılan Araştırma Sonucunda

Türk Erkeğinin

ŞİDDET BAHANELERİ Kadının cinsel ilişkiye girmek istememesi, fazla kilo aldığı iddiası, çocuk doğuramaması veya erkek çocuk doğuramaması, yemeğin tuzlu, yanmış, soğuk ya da güzel olmaması, erkeğin giyeceğinin iyi ütülenmemesi, kapının geç açılması, kadının hasta olması ve iyileşememesi, izinsiz dışarı çıkılması, çocuğun başarısızlığı, sobanın yanmaması, çocuğun babaya benzememesi, kadının boşanmak istemesi, erkeğin başka kadınlarla olan ilişkisine karışılması, çalışan kadının maaşının tamamını erkeğe vermemesi, berdel evliliği reddetmesi, kadının çalışmak istemesi, erkeğin işsiz kalması, ailenin ekonomik sıkıntı çekmesi, erkeğin tuttuğu takımın yenilmesi, alkol ve kumar alışkanlığı olan eşin kadın tarafından uyarılması, erkeklerin kendi arasındaki maço erkek tartışması. lunuyor. Bakıldığı zaman sayıları yeterince az olan kamu kuruluşlarının dışında, tamamen gönüllü çalışan vakıflardan yaptığı çalışmalarla adını en çok duyurmuş “Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı” var. 1989 yılı ocak ayında şiddete maruz kalan kadınların hukuksal ve pratik destek alabilecekleri bir telefon ağı oluşturulmuştu. Ancak bir süre sonra dayanışma ağlarının da yetmeyeceği, bir sığınağın gerekli olduğu somut biçimde ortaya çıktı. Bunun sonucunda şiddetle yüz yüze olan kadınlarla dayanışmayı sürdürmek, aile içindeki şiddete karşı mücadeleyi yaygınlaştırmak amacıyla, 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kuruldu.


ALO ŞİDDET HATTI BİLİNMİYOR Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü’nce kadın, ve çocuklara yönelik şiddet ve istismarın bildirilmesi için oluşturulan “Alo 183” isimli ihbar hattı olduğundan haberiniz var mı?

B

u hat; özürlü, istismara uğrayan, uğrama riski taşıyan ve desteğe gereksinimi olan kadınlara ve çocuklara yönelik psikolojik, hukuki ve ekonomik alanda danışmanlık ve rehberlik hizmetleri sunmak ve yararlanabilecekleri Sosyal bar ih u ’l Hizmet Kuruluşları o n ” “Alo 183 mutlaka a d ın s konusunda bilgilena b bu hattının herkesin i ı, ın s direrek gereksinim a yer alm irilmesin bilgilend duydukları hizmet tükonuda uz. öneriyor rüne en kısa zamanda ulaşmalarını sağlamak amacının gerçekleştirilmesi, kadın ve çocuğa yönelik istismarın önlenmesi, kadınların toplumda statülerinin yükseltilmesi, çocukların yüksek yararının gözetilmesi hedefine ulaşılabilmesi için ücretsiz hizmet veren bir hattır. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’ne bağlı olarak çalışır.

Şiddetle : ruz Öneriyo

Çağrı yapan herkes dinlenilerek, ihtiyaç duyduğu hizmet türü tespit edilmekte, kurum hizmetleriyle ilgili danışmanlık ve rehberlik hizmetleri sunulmakta, mevcut veri kayıtları, internet vb. taranarak kurum dışında hizmet alabileceği birimlerin iletişim bilgileri verilmektedir. 25.01.2007 tarihinden itibaren yapılan tüm görüşmeler kayıt altına alınmaktadır. 7 gün 24 saat esasına göre üçer kişilik dört vardiya ekibi ile 81 ilden yapılan telefon çağrılarına cevap verilmektedir. Bu çağrılar içerisinde acil müdahaleyi gerektiren vakalar da bulunmaktadır. Bu vakalarda ilgili, o ildeki Emniyet, Jandarma ve İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlusu ile irtibata geçilmektedir.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Adres:Katip Mustafa Çelebi Mah. Anadolu Sok. No:23 D:7-8 Beyoğlu / İstanbul

0212

292 52 31-32

Neler Yapıyorlar? 1990 yılından bu yana Mor Çatı Gönüllüleri şiddete uğrayan kadınlarla dayanışma oluşturuyorlar. Danışma merkezine, telefonla ya da yüz yüze ortalama günde 10 başvuru olmakta. Merkez, sadece çalışmalarını kadınlara yardım etmek değil, şiddete karşı kadın dayanışması oluşturmak, birlikte mücadele etmek üzere sürdürüyor.

getirdiği umutsuzluğu, suçluluk duy-

Gönüllü dayanışması: Mor Çatı’ya, yaşadıkları şiddet nedeniyle başvuran kadınlarla genellikle önce telefonda görüşülür. Ardından yapılan yüz yüze görüşmede, seçenekler birlikte gözden geçirilir, şiddetin sorumlusunun kadınlar olmadığı vurgulanır. Kadınlar, kendileri ile ilgili en doğru kararı yine kendileri verecektir. Mor Çatı Gönüllüleri kurtulmuş kadınlar değildir. Dolayısıyla, başvuru alırken kendi önyargılarını ve değerler sistemini sorgulayan bireylerdir. Mor Çatı’da gönüllü olabilmek için atölyelere de katılmaları gerekir.

sına sahip olmaları gerekir.

Psikolojik destek: Şiddet yaşamanın

gusunu, utanç ve korkuyu yenebilmek, yeni yaşam seçenekleri oluşturabilmek için Mor Çatı’da psikolojik danışmanlık sağlanır. Bu alanda çalışma yapan herkesin, öncelikle hiçbir kadının şiddeti provoke ettiğine ya da bunu hak ettiğine inanmaması beklenir. Kısacası şiddet gören kadınlara destek verecek psikologların kadın bakış açıHukuksal destek: Şiddete uğrayan kadınların büyük bir çoğunluğu, yasal haklarını ve bunları nasıl kullanacaklarını bilememektedir. Kadınların bu ihtiyaçları gönüllü avukatların verdiği hukuksal danışmanlık ile karşılanmaktadır. Hukuk alanında çok sık gözlenen bir durum, uygulayıcıların kadından yana olmayan yaklaşımları nedeniyle var olan yasalardaki olumlu hükümlerin bile uygulanamamasıdır. Bu nedenle hukuksal danışmanların da kadın bakış açısına sahip olması büyük önem taşımaktadır.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

79


ZAMANDA YOLCULUK

ALTI MİNARESİYLE ULAŞTIĞI GÖKYÜZÜNÜN RENGİNİ ÇİNİLERİNDE

Mavi Cami

MİSAFİR EDEN BİR ŞAHESER

Dicle Aslı MURSALOĞLU

SULTANAHMET İstanbul’a

boğazdan bakıldığında, İstanbul’u İstanbul yapan o muhteşem görüntüdeki en büyük pay sahiplerinden biri olan Sultanahmet Camii, görenleri heybeti ile adeta büyülüyor. Gelen ziyaretçi sayılarının oldukça fazla olduğu bu görkemli yapıyı biraz daha yakından tanıyalım...

Mimari ve Sanatsal Yönden Sultanahmet Camii Sultanahmet Meydanı’na nazır ve İstanbul silüetinin en önemli öğelerinden olan “Blue Mosque”, mimari ve sanatsal açıdan büyük önem taşımaktadır. Merdivenlerle çıkılan bir podyum üzerine inşa edilen cami, harim ve avlu olarak yaklaşık iki eş mekandan oluşmaktadır. Cami, mekanı üç taraftan dış avlu duvarı ile güney cephesinde de arastayı oluşturan dükkanlar dizisi ile çevrelenmiş durumdadır. Dış avluya geçiş, kuzey ve doğu yönleri ile üçer, güney yönünde ise iki tane olmak üzere toplam sekiz tanedir. Ayasofya’nın tam karşısındaki doğu kapısı da, günümüzde yoğunlukla kullanılmaktadır. İç avlu kapıları ise, kıble eksenindeki en büyük ve en prestijli kapılardır. Cami hariminin de aynı şekilde 5 tane giriş kapısı bulunmaktadır. Kıbleye bakan taraf Cümle Kapısı’dır. İki yanda ise avluya yakın Cemaat Kapısı vardır. Cemaat için doğu ve batı cephelerinde 3 kapı, hatip ve imam için ise kıbleye yakın 2 tane hizmet kapısı bulunmaktadır. Cami avlusu; granit, beyaz mermer ve somaki taşlarından yontularak, 26 sütuna atılan kemerlerle taşınan 30 kubbeyle oluşturulan bir revakla dört yönde çevrelenmiştir. Mermer kaplı avlunun ortasında altıgen bir şadırvan vardır. Fakat bu şadırvan diğer camilerde olduğu gibi abdest almak ya da su içmek için değil, avlunun dışında bulunan abdest musluklarına su dağıtımı için kullanılmaktadır.

80

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

İç Mekanda Saray Havası İç mekan mistik bir havadan yoksun olmamakla birlikte, büyük bir sarayın iç mekanı hissini vermektedir. El tezgahlarından çıkma rengarenk orijinal zemin halıların, pek çok şamdan ve kandilin üzerindeki yazma Kuran-ı Kerim’lerin, saray görünümünü alan bu dini mekanın görkemini arttırdığı bilinmektedir. Bu objelerin bir kısmı bugün yerlerinde bulunmasalar da, Sultanahmet Camii görkeminden fazla bir şey kaybetmiş sayılmaz. Bu yapı; mimarisinden, taş işçiliğine, çinisinden, kalem işlerine, hat sanatından, ahşap işlemelerine kadar klasik Osmanlı Sanatı’nın en güzel şekli ile izlenebileceği bir eserdir. Türklerce “Sultanahmet Camii” denilen yapıya, batılılarca iç dekorasyonunda kullanılan kalem işleri ve yoğun çini süsleme programı sebebi ile “Blue Mosque (Mavi Cami)” yakıştırılması yapılmıştır. İznik çinileri ve daha üst düzeylerde kullanılan mavi rengin ağırlıkta olduğu, farklı tarihlerde değişen kalem işleri de etkili olmuştur.


Sultanahm et Camii Blue Mos que 1609-161 6 yılları a rasında Sultan I.A hmet dön e minde Mimar Se defkâr Me hmet Ağa ’ya inşa ettiril miştir. Genelde m avi ağırlık lı renkler süslendiğ ile inden Avru pa’da Blue Mos que olara k adlandırıl ır.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 81


ZAMANDA YOLCULUK Hat İşlemeleri Cami hariminin pek çok yerine süsleme programı ile uyum halinde hatlar işlenmiştir. İri fil payelerin üstlerine bir kuşak halinde celi sülüsle ayetler; mavi zemine altın yıldızla işlenen bu hatlardan başka, ana kubbe ve yarım kubbe pandantiflerine de celi sülüsle hatlar işlenmiştir. Osmanlı hat sanatında, mimariye işlenen hatların içeriğinin nakşedildiği mekânla uyum göstermesine önem verilirdi. Sultanahmet Camii’nde de bu hassasiyet gözetilmiştir. Bu hassasiyet çerçevesinde ana kubbenin tam ortasındaki girift celi sülüs ayet kitabesi Fatır Suresi’nin 41.ayetini içerir. Aynı şekilde kubbe eteğini pencere üstleri boyunca dolaşan muhteşem celi sülüs hat, mavi üzerine altın yaldızla Nur Suresi’nin 35.ayetini ihtiva eder.

den affedilmişlerdir. Padişahtan önce ve diğer bütün davetlilerden sonra camiye gelen sadrıazamın karşısında yer alırlardı. Padişah gelmeden evvel müezzinler mahfilinde Fetih Suresi okunurdu. Padişahın camiye geldiği hünkar mahfilinin bir kafesi açılmakla ilan olunur, o vakit bütün camidekiler ayağa kalkarlardı. Bu esnada Sadrıazam herkes namına seccadesinden aşağıda yer öper, kafes kapanır ve herkes yerine otururdu. Müezzinler mahfilindeki okuma tamamlanınca Ayasofya Şeyhi, Sultanahmet Şeyhi kürsüye çıkarak vaaz verirler, bu esnada yazıcı efendilere feraceler, samur kürkler giydirilirdi. Şeyhler kürsüye çıktıkça vezirlere, ulemaya ve diğer gelenlere zülüflü teberdarlar (Baltacılar) üç defa şerbet ve buhur verirlerdi. Şeyh efendiler kürsüden indikçede Sadrıazam tarafından gönderilen atiyye(hediye) çıkınları

Fotoğraf: Abdullah Biladerler (Abdullah Frères)

Tarihte Sultanahmet Camii Sultanahmet Camii Osmanlı Dönemi’nde protokol açısından önemli bir yere sahipti. Burada Bayram Alayı ve Cuma Selamlığı gibi önemli dini ve sosyal törenler icra edilir, yönetici sınıf ve halk bir araya gelirdi. Camide her yılın Rebiyülevvel ayının 12.günü mevlid okunurdu. Tarihçi-yazar Haluk Şehsuvaroğlu bu törenleri şöyle anlatmaktadır; “Sultanahmet Camii inşasından sonra burada, Rebiülevvel ayının 12’sinde Mevlid okunma merasimi yapılırdı. Merasimde devlet erkânı, ulema, rical resmi kıyafetleri ile gelirler ve camide teşrifata göre ayrılmış yerlerinde otururlardı. Yeniçeri, sipahi ileri gelenlerinin de bulunduğu bu merasim için, cami dar geldiğinden 1768’den sonra sipah ve silahtar fethudaları ile kâtipleri merasim82

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

teşrifati efendi eliyle koyunlarına koyulurdu. Mevlidin okunması esnasında da bazı merasimler yapılır, bazı şahsiyetlere hil’atler, kürkler giydirilirdi. Padişah, Sadrıazam’a bir gümüş tepsi içinde Medine’den gönderilmiş hurmalar hediye eder ve bu tepsiden Sadrıazam, Şeyhülislam alırlar, diğerleri dağıtılırdı. Sultan 2.Osman’ın tahttan indirilmesi ile yeniçeri ileri gelenleri ve ulemaların toplantılar düzenleyerek durumu değerlendirdikleri en önemli mekânlardan biri olmuştur. Aynı şekilde 1836 senesinde yeniçeri ocağının ihla edilmesi olaylarında Sultan ve ona bağlı devlet adamlarının isteği ile Hz. Peygamberi temsil eden Sancak-ı Şerif, Sultanahmet Camii mimberine konulmuş ve ahaliye sancak altında toplanma çağrısı yapılmıştır”. (Kaynak: Sultanahmed Camii/ Ali Ziyrek)


Röportaj

İbrahim Ayçiçek

Sultanahmet Camii Koruma ve İhya Derne-

Sultanahmet Camii Koruma ve İhya Derneği Başkanı

İhya Derneği hakkında sohbet ettik.

Dernek’de kimler çalışmaktadır? Dernek bir sivil toplum kuruluşudur. Dernekleri genelde yönetim kurulu yürütür. Cami derneklerinde genel alışkanlık budur. Dört veya beş kişi vardır. Bu kişiler buradaki sorumluluklarını sürdürürler.

Camiye ortalama olarak kaç kişi geliyor? Sultanahmet Camii’nin konumu çok farklı. 35 dönüm üzerine kurulmuş bir mekân. Sadece cami ve bahçesinden bahsediyorum, külliyesi hariç. Buraya gelen insanların sayısı yazın 30 binden aşağıya düşmüyor kışın ise 5 bin ile 10 bin arasında değişiyor.

Diyeceksiniz ki; 30 bin diyorsunuz ama ezbere mi söylüyorsunuz, sayıyı abartıyor musunuz? Hayır, verdiğimiz sayılar tamamen doğrudur. Çünkü biz camiye gelen

ği Başkanı İbrahim Ayçiçek’le Golf XL Dergisi olarak Sultanahmet Camii’nin Koruma ve

yerli ya da yabancı kişilere bir kullanımlık ayakkabı poşeti veriyoruz. Burada kullanılan ayakkabı poşetleri sayesinde camimize gelen kişilerin sayılarını anlayabiliyoruz. Ramazan ayı malum dini bir ay olduğu için, ziyaretçi sayısı 1 milyon’dan aşağıya düşmüyor.

sinde “İslam, ibadet ve cami nedir?”, “Peygamber kimdir?”, “Kur’an ne anlatıyor?” gibi soruların cevapları yer alıyor. İngilizce ile başladık ve şu anda sekiz tane lisan çıkardık. Hedefimizde 15-16 lisana çevirmek var.

Buraya gelen turistlere özel faaliyetleriniz var mı?

Kaymakam, valiliğin ilgili kişileri, ve bürokratlar bir araya geldiler ve “caminin bir takım rutin hizmetlerini biz yürütelim” dediler. Dernek adı altında, derneğin de önünü açarak temizlik hizmetlerini, güvenlik personellerini biz karşılayalım dediler. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı bu kadroları sağlayamıyor yani camilere temizlik ve güvenlik personeli tayin edemiyorlar. Sanırım böyle bir hakları yok. Biz şu anda 20 tane personel ile çalışıyoruz. Burada çalışan personellerin 12 tanesi tam gün, sekiz tanesi ise dönüşümlü olarak parttime çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ise 20’ye yakın personeli var. Bu 20 personelinin 13 tanesi

2 sene kadar önce İstanbul Müftülüğü ile ortak bir toplantı yaptık. Buraya gelen turistlere bu zamana kadar herhangi bir şey yapmadığımızı düşündük. Sadece eşarp, etek, ayakkabı poşeti, güvenlik hizmeti ve rehberlik hizmeti veriyoruz. Verilen rehberlik hizmetini turizm firmalarına ait rehberler yapıyorlar. Ama tabii bu rehberler genel olarak sanat ile ilgili bilgi veriyorlar. İslam ile ilgili bilgiye değinemiyorlar diye düşündük ve küçük bir kitapçık çıkaralım dedik. Bu kitapçık, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ve Marmara Üniversitesi öğretim görevlileri tarafından yazıldı. Bu kitabımızın içeri-

Derneğiniz camiye personel hizmeti sağlıyor mu?

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

83


ZAMANDA YOLCULUK güvenlik personeli, diğerleri ise bizim temizlik birimine takviye personel olarak görev yapıyorlar. Diyanet’in ise altı tane personeli bulunuyor. Yani şu anda toplam olarak 45 tane personelimiz var.

Sizden olan personellerin gelirleri nasıl sağlanıyor? Derneğimizin üyeleri zaten bölgenin esnafları. Biraz da kalburüstü esnaflar. Bu kişilerin bırakmış olduğu bağışlar var. Bunlarla birlikte bir havuz oluşturuldu ve sürekli bir akar şekli-

Caminin üst örtü sistemini 4 yılda yeniledik. Bunu da sadece dernek bünyesinde yaptık yani herhangi bir kurumun katkısı olmadan. çok fazla. Yani İstanbul’da bir yıldırım olayı var ise, mutlaka Sultanahmet’e düşüyor. Çünkü âlem bakır ve altın olduğu için hemen yakalıyor. Paratonerimiz var ama bir kere yıldırım vurduğunda toprağa iletiyor, ikinci kere vurduğunda eritiyor, üçüncüsünde ise gücü kalmıyor ve sıkıntı yaşıyoruz.

Anıtlar Kurulu’nun iş ortaklığında yapıldı. Biz onlardan danışmanlık hizmeti alıyoruz, ama işi biz kendimiz firmalara veriyoruz. Diğer bir yenileme ise; Caminin muhtelif yerlerinde kitabeler ve hat sanatları var. Bunların hepsi orijinal haline getirildi. Altın varak dediğimiz malzeme ile yeniledik. Bir de halılar komple değişti. Yetkili kişiler ile ortak çalışma yaparak, caminin üzerindeki desenleri halının üzerine koyup özel bir makine halısı yaptık. Yani bizim derneğimiz genellikle caminin bakımını ön plana koyarak, restorasyon faaliyetlerini gerçekleştirdi. Kültürel faaliyetlere daha sonra açılmak istedik.

Kültürel faaliyet demişken, uzun yıllardır alışılmış kitap fuarını caminizde göremedik. Bunun nedeni nedir?

ne dönmesi için gayrimenkul alındı. Şu anda bizim 2-3 tane gayrimenkulumuz var. Çalışan personellerimizin özlük haklarını bunlarla karşılıyoruz. Bunun yanında camiye gelen turistlerin bırakmış olduğu bağışlar da var. Rutin giderlerimizin %70’ini ise yabancı ziyaretçilerimizden sağlıyoruz.

Derneğinizin personel harici, ne gibi çalışmaları var? Camimizin rehberlik hizmetlerini veriyoruz. Yönlendirme olarak düşünün, kapıda personellerimiz bulunuyor. Bunun dışında camimizin çevre temizliğini yapıyoruz. Cami içerisinde kapalı devre kamera hizmetimiz var. Bahçe içerisinde de vardı fakat çöktü. Burası biliyorsunuz bir tepe olduğu için Sultanahmet Camii minarelerinde âlemlerden dolayı akım çekme oranı

84

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Ciddi bir firma ile görüşüp, sonunda yıldırımlıkları yeniledik. Cami içerisine iç yıldırımlıklar yaptık yani sistemi daha da güçlendirmeye çalışıyoruz.

Camiye restorasyon yapıldı mı? Özellikle 2001 yılından sonra camide lokal olarak belirli bölgelerde kubbelerin kıyılarında rutubetler oluşuyordu. Bunu vakıflar ile görüştük. Gerekli izinlerimizi aldık ve caminin üst örtü sistemini yeniledik. Yaklaşık dört yıl sürdü. Bunu da sadece dernek bünyesinde yaptık yani herhangi bir kurumun katkısı olmadan. Bunun yanında caminin taşlarının kalınlığı 30 cm hatta bazı yerlerde bir metreye yakın taşlar var. Fakat yılların vermiş olduğu aşınmalar sonucunda iki taş arasındaki derzlerde su akıntıları oluşuyordu. Taşların restorasyon çalışmaları yapıldı. Bu da Vakıflar ve

Türkiye Diyanet Vakfı ramazan ayı boyunca Sultanahmet Camii’nin avlu kısmında kitap fuarı açıyordu. Bu etkinlik 28 yıldır burada yapılmaktaydı fakat bu yıl burada dediğiniz gibi olmadı. Nedenini ise inanın bizde çok iyi bilmiyoruz. Fakat ilgili bir kişiye sorduğumuzda, Sultanahmet Camii’nin avlusunun bu kadar yoğunluğu kaldıramadığını söylüyorlar ama, bir de belirgin alışkanlıklar var. Binlerce insan gelip burada kitap fuarını geziyorlardı. Geri gelecek mi bilemiyoruz. Buradan gittiği için üzüldük, çünkü Ramazan Ayı’nda buraya ayrı renk kattığını düşünüyoruz.

Son olarak ziyaret saatlerini öğrenebilir miyiz? Oldukça sık sorulan bir soru, camimiz kışın 09.00 ile 16.30 saatleri arasında yazın ise 09.00 ile 18.30 saatleri arasında açık.

Golf XL Dergisi’nin ilk sayısında bizlerle birlikte olduğunuz için teşekkürler. Ben teşekkür ederim.



TAKVİMDEN BİR GÜN

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Sisin Gözyaşı

Tanrı toprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, sisin gözyaşını aldı. Rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, kumrunun sevgisini kattı, karıştırdı ve kadını yarattı. Sonra onu erkeğe hediye etti.

Esra AYNUR

Kadının yaratılışı Hint Mitolojisi’nde böyle tasvir edilir. Dini inanışlarda Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldığına inanılan kadın, fiziksel yapısının dışında, sorunlarla boğuşan, ezilen, hor görülen, hakları verilmeyen, mağduriyetler yaşayan simgesel figürü olmuştur tüm zamanların. Bunun dışında kadın modeller ve modellemeler de yok değildir. Ancak bilinir ki gündeme gelişlerin pek çoğu, hep olumsuzluklar nedeniyledir. Tarihçiler ise kadınları, topluluk ama aynı zamanda geleneksel tarih yazımında hiç ön planda olmayan bireyler olarak konumlandırmışlardır. Kadının adını verdiği, 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması ve uluslararası düzeyde kabul görmesi 1970’lere rastlar ancak bu tarihe kaynaklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin günde-

86

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

me gelişi 1800’lerin ortasında olmuştur. ABD’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800’lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam şartları için mücadele vermektedirler. Ama bu kadar mücadeleye rağmen, elde edebildikleri önemli bir hak olmamıştır. En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronların bu greve zalimce müdahale etmeleriyle, greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek amacındadırlar. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından, fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür. Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mücadeleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma saatlerinin, koşullarının ve ücret-

lendirmenin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır. İlk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı da, 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birçok ülkeyi sırasıyla etkileyen, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da kutlanması kabul edilen 8 Mart’ın elbette Türkiye’de de etkileri oldu.

• 29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı. • 17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanunu’nu kabul edildi. Kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kanun 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.


kadın “

• 1930 Belediye yasası çıkarıldı. Yasa ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı. • 5 Aralık 1934 Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. • 8 Haziran 1936 İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi. • 22 Şubat 1966 Eşit değerde iş için kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylandı.

Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna rağmen dünyadaki toplam gelirin %10’una, toplam mal varlığının ise sadece %1’ine sahipler.

Birleşmiş Milletler “Kadınlar On Yılı” adında bir program yapmış ve bundan Türkiye de etkilenmiş, sonucunda ise, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesiyle 4 yıl ara verilen, adı dahi anılmayan 8 Mart, 1984 yılından itibaren ise, her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. Kadınlar 80’li yıllarda 8 Mart’ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, gruplar ufak çapta olmakla beraber bunu sürdürdüler. 90 ‘lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu.

Dünya Kadınlar Günü’nde bugün de, ilk başlarda olduğu gibi eşitlik, bağımsızlık, politik haksızlıkların ortadan kalkması, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek gibi amaçlar için çalışılıyor. Özellikle şiddete uğrayan ve bu yolla mağdur edilen kadınların seslerini daha güçlü duyurabildikleri bir gün olma özelliğini de taşıyan 8 Mart’ta, kadınlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de eşitlik isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar ve getirmeye de devam edecekler…

• 1985 Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladı ve sözleşme 1986 yılında yürürlüğe girdi. • 20 Mart 1999 Barolar bünyesindeki Kadın Hakları/ Hukuku Komisyonları arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla “Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonları Ağı (TÜBAKKOM)” kuruldu. • 10 Haziran 2003 İşveren işçi ilişkisinde cinsiyet dâhil hiçbir nedenle temel insan hakları bakımından ayrım yapılmayacağı, iş sözleşmesinin yapılmasında, uygulanmasında ve sona erdirilmesinde cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapılamayacağı, cinsiyet nedeniyle eşit değerde iş için daha düşük ücret verilemeyeceği, cinsiyet, medeni hal ve aile yükümlülükleri, hamilelik ve doğumun iş aktinin feshi için geçerli sebep oluşturamayacağı gibi hükümleri içeren İş Kanunu yürürlüğe girdi.

Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun...

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

87


GEZGİN

KÜLTÜR VE MEDENİYETİN DÜNYAYA YAYILDIĞI YER

Doğuştan MARKA bir şehir

Esra AYNUR

ŞANLIURFA Türkiye tam anlamıyla bir yeryüzü cenneti… Tarihiyle, coğrafi yapısıyla, kültürel ve folklorik dokusuyla, misafirperver insanıyla tam bir bütünlük içerisinde olan, aynı zamanda çağın gereklerine de hizmet eden, her şeyin kendisinde bu derece bir arada toplandığı kaç ülke biliyorsunuz? Yurdumuzdaki her yerin kendine has bir dokusu, farklı bir geçmişi ve özellikleri var. Ancak turizm denince akla ilk gelen hep Ege ve Akdeniz kıyıları olur. Oysaki Türkiye bir dört mevsim ülkesidir. Medeniyetler beşiğidir, inanç merkezidir. Ancak tüm bunlar karmaşa değil bütünleşmeyi sağlar. Bu durumun gerçekleştiği şehirlerden biri de hiç kuşkusuz Şanlıurfa’dır.

Ş

Dünyanın en eski heykeli Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Balıklıgöl Heykeli..

88

anlıurfa Mezopotamya’nın en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Su kaynaklarına yakın olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması ise, ona tarih boyunca stratejik bir önem kazandırmıştır. Güneydoğu Anadolu bölgesinde Mardin, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır illeri ve Suriye sınırı ile çevrelenmiş bu sınır ilimiz, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği başarıların hatırasından dolayı 1984 yılından sonra ‘Şanlı’ ünvanını almıştır. Kendine özgü yemekleri, sıra geceleri ve tarihi dokusuyla ünlü Urfa, “peygamberler şehri“olarak da bilinir. Cami ve türbelerin çokluğu da, bunu destekler niteliktedir. Urfa; Kur’an, İncil ve Tonah (Eski ahit/ Tevrat)’ta geçen İbrahim peygamberin ve Eyüp peygamberin doğum yeri olarak kabul edilir. Üç büyük dinin kavşak noktasıdır.

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Kent merkezinin altında bugünkü Balıklıgöl’ün kuzeyinde yapılan bir keşif sonucu, Urfa kent merkezi tarihinin MÖ. 9500’e Çanak-Çömleksiz Neolitik döneme kadar uzandığı görülmüştür. Şimdi sizlerle, Şanlıurfa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü rehberliğinde küçük bir geziye çıkıyoruz...

Dünyanın En Eski Heykeli Gezimize, sahip olduğu 74 bin eser sayısı ile Türkiye’nin 5. büyük müzesi olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ile başlıyoruz. Müzede sergilenen eserlerin sayısal niteliğinden çok, taşıdığı tarihi ve kültürel özellikleri büyük önem arz ediyor. Burası, eserlerin özellikleri ve nitelikleri bakımından dünyanın en önemli müzelerinden biri. Paleolitik dönemden günümüze değin birçok eseri bir arada görmek için mutlaka bu müzeyi ziyaret etmelisiniz. Unutmayın! Dünyanın en eski heykeli olan 11 bin 500 senelik Balıklıgöl Heykeli de bu müzede sergileniyor. Fırfırlı Camii (On iki havari kilisesi – Aziz havariler kilisesi); Osmanlı döneminde, yapı üzerinde rüzgargülü benzeri materyaller olduğundan halk arasında “Fırfırlı Kilise” olarak isimlendirilmiş. Yapı, kilise

olarak inşa edilmiş. Kaynaklara göre Hıristiyanlık açısından büyük önem taşıyan ve Van bölgesindeki Varak Manastırı’nda bulunan “Varak Haçı”, 1092 yılında Urfa’ya getirilerek daha sonra camiye dönüştürülen bu kiliseye konulmuş. Kesinlikle görülmesi gereken bir eser.

Gezimize Urfa’nın bir başka önemli camisi olan, Selahaddin Eyyubi Camii’yi ziyaret ederek devam ediyoruz. Yapının, Vaftizci Yahya Kilisesi’nin üzerine


Hz. İbrahim i ateşe atm ak için etraft aki bütün yakacakla r toplanın ca, adamlard an biri eş in e nasıl yemek ya pacağını s orar. Karısı cey lanın bud undan yağsız et çıkarıp ta şla ezer, içine bazı malzeme ler katar, yoğ urur ve so fraya getiririr. B öylece ilk çiğ köfte yapıl mış olur.

Sivil ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Şanlıurfa, bu özelliğiyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday bir ilimiz.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 89


GEZGİN

İçilmeli! Acı kahvesi

Mırra

19. yy. başlarında inşa edildiği tahmin ediliyor. Burası, dönemi ve bölgedeki en büyük kilise olması dolayısıyla katedral olarak da adlandırılmış, daha sonra onarımı yapılarak cami olarak ibadete açılmış.

2000 yıllarında Urfa’da yaşayan Nemrut Bin Ken’an’ın ilahlığını reddeden ve akıl yoluyla Rabbini bulan ilk insan Hz. İbrahim, Nemrut ve ahalisinin tapındığı putları kırınca ateşe atılmasına karar verilmiş, ateşten kurtuluşu yani Mucize-i İbrahim bu mekânda gerçekleşmiştir. Ayrıntıları dinlemek isterseniz, yaşları dört ila 13 arasında değişen yörenin küçük rehberleri, size bu konuda seve seve yardımcı olacaklardır. Ziyaretçileri tarafından en ilgi çekici mekânlardan biri olarak kabul edilen Balıklıgöl, mutlaka görülmesi gereken, Urfa’yı Urfa yapan özel yerlerden biri. Burada balıklara yem atmak adetten, ancak balıklar kutsal sayıldığından yiyenlerin öleceğine ya da kör olacağına inanılıyor. Ne olur ne olmaz

Mozaikler Şehri Urfa Urfa tam anlamıyla bir mozaikler şehri. Şanlıurfa merkezdeki Balıklıgöl’ün hemen yanı başında, gecekondular altında kalan Antik Edessa Kenti’nin Grek kültür kalıntılarından günümüze ulaşanı ve en önemli olanı ise, çok renkli ve usta bir üslupla yapılan Halepli Bahçe Mozaikleri. Halepli Bahçe mozaiklerinde, savaşçı Amazon Kraliçelerinin mozaiğe resmedilmiş dünyadaki ilk örneklerine rastlanılmıştır. Uzmanlar, Halepli Bahçe mozaiklerini; mozaik tekniği, sanatı ve Fırat Nehri’nin dört mm2 ebadında orijinal taşlarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı, dünyanın en kıymetli mozaiği olarak tanımlamaktalar. Urfa’ya gelip de Balıklıgöl’ü görmeden gitmek olmaz. Halil-ür Rahman Gölü yani diğer adıyla Balıklıgöl, Hz. İbrahim’e ateşin serin ve selamet olduğu mekân olarak da bilinir. Duymayanınız yoktur; rivayetlere göre, M. Ö.

90

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

diyerek biz de bu âdete uymanızı tavsiye ediyoruz! Balıklıgöl’ün kuzey kenarında bulunan Rızvaniye Camii’nin özelliği ise, süsleme olarak giriş kapısının Osmanlı kündekari tekniğinin en güzel örneklerinden birine sahip olması. İlginç yanı; yapının ahşap kapısı, çivi kullanılmadan geçme ve kakma tekniğiyle yapılmış. Kapı üzerinde zengin bitkisel ve geometrik desenler ise tam anlamıyla hayranlık uyandırıcı. Aynzeliha

Gölü;

Halil-ür

Rahman


su olduğu kabul ediliyor. İl içinden ve çevre illerden buraya sadece şifalı sudan almak üzere gelenler var. Seyahat amaçlı gelenlerin ise uğramadan gitmedikleri çok özel bir mekân.

Gölü’nün hemen güneyinde, Urfa Kalesi’nin önünde yer alan bir göl. Bu göldeki balıklar da, mekânın kutsal olduğuna inançla yenmiyor. Rivayetlere göre; Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra, Nemrut’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim’i çok sevdiğinden ateşe atılmasına dayanamaz, o da kendisini ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle de Aynzeliha (Zeliha Gölü veya Pınarı) adı verilir.

Dünyadaki En Şifalı İkinci Su Urfa’dadır Mevlid-i Halil Mağarası, Balıklıgöl civarında yer alır. Hz. İbrahim Peygamberin bu mağarada doğduğuna inanılır. Halk tarafından bu mağaradan çıkan suyun, zemzemden sonra en şifalı

Abartmıyoruz, inanın Urfa’nın sokakları bile bir başka güzel. Aslında Şanlıurfa’nın tarihi mimari dokusunun önemli bir kısmını sokaklar ve evler oluşturuyor. Yüzlerce güzel ev ve sokaktan oluşan bu dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olması, kültürümüz açısından çok büyük bir kazanç. Sivil ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını bugün de koruyan Şanlıurfa, bu özelliğiyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday bir ilimiz. Gümrük Hanı; Hanlar Bölgesi’nde yer alır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde “Yetmiş Hanı” olarak anılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa’daki hanların en güzel ve anıtsal örneklerinden biri. Dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan dolayı “Alaca Han” adıyla da biliniyor.

Urfa’ya gelip de alışveriş yapmadan gitmek olmaz tabii. Kazaz Pazarı; Güm-

rük Hanı’nın güneyinde yer alır. Şanlıurfa Bedesteni, Anadolu’da otantik değerini yitirmeyen ender çarşılardandır. Urfa’da birçok Bedesten vardır ve bunlar folklorik özellikteki eşyaları almanız için son derece uygun yerlerdir. Ulu Cami; şehir merkezindedir. “Kızıl Kilise” olarak adlandırılan, eski bir kilisenin yerine inşa edilmiş olan yapıya ait avlu duvarları, sütunlar, sütun başlıkları ve çan kulesi halen mevcudiyetini korumakta.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

91


GEZGİN

Alınmalı! Dokuma ürünleri, tarak, ağaç oyma, deri ürünleri, kürk, bakır el ürünleri, taş süslemeleri, kuyum

Caminin harim kısmında yer alan kuyunun hikâyesi ise şöyle: Halk arasındaki bir inanışa göre Hz. İsa’nın, Kral Abgar’a, Havarisi Thomas’la gönderdiği mendil bu kuyuya düşmüştür. Bu nedenle caminin içindeki kuyunun suyu, şifalı olarak kabul edilir. Minareye, Cumhuriyet döneminde bir saat eklenerek saat kulesine dönüştürülmüş. Bu minare, aynı zamanda şehrin ilk ve tek saat kulesi görevini de görüyor. Şimdi de yolumuz bir çeşmeyle kesişiyor. Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşmesi, Gaziantep-Diyarbakır-Mardin yolu kavşağındaki park içersinde bulunuyor. Halk arasında Yol Gösteren Çeşmesi veya Çanakkale Şehitleri Abidesi diye de biliniyor.

Mustafa Kemal Paşa henüz Atatürk unvanını almadan adına Türkiye’ de dikilen ilk anıt olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Anıt çeşme, 1917 yılında Mutasarrıf Şehit Nusret Bey tarafından, I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de, Mustafa Kemal Paşa ve komutasında savaşan Urfalı şehit ve gazilerin hatırasına yaptırılmış. Mustafa Kemal Paşa henüz Atatürk ünvanını almadan, adına Türkiye’de dikilen ilk anıt olması bakımından, ayrı bir önem taşıyor.

Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşmesi

Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı Göbeklitepe’de Urfa deyip geçmeyin, dünyanın en eski arkeolojik tapınağı Göbeklitepe de burada. M.Ö 10 bin yani günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen bu tapınak ve 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş. Şanlıurfa, Hz. Eyyub için ata yurdu ola-

92

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

rak nitelendirilir. Eyyubnebi beldesi ve Şanlıurfa merkez eksenli hayat hikâyesi, üç dinin de yazılı kaynaklarında ayrıntılı olarak anlatılır. Şanlıurfa merkezin güneyindeki Eyyub Peygamber Makamı olarak bilinen külliyede “Çile Mağarası” ve “Şifalı Kuyu” bulunuyor. Deyr Yakub (Yakub Manastırı), Merkeze 10 km. uzaklıkta, güneydeki dağların üzerinde yer alır. Halk arasında Hz. İbrahim Peygamber’in mücadele ettiği Kral Nemrut’un burayı sayfiye alanı olarak kullandığına inanılır. Bu bölgedeki yapı için, halk arasında “Nemrut’un Tahtı” ya da “Cin Değirmeni” ifadeleri kullanılmakta.

bahsedilir. Emevi halifesi II. Mervan’ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yaptırdığı sarayın, kalenin esasını oluşturduğu tahmin ediliyor. Ve o ünlü Kümbet Evler’de sıra. Harran’la özdeşleşen Kümbet Evler (Konik Evler)’in büyük çoğunluğu neyse ki hala mevcudiyetini korumakta. Bu evlerin benzerlerine, Şanlıurfa’ya bağlı Suruç ve Birecik kırsalındaki köylerde de rastlamak mümkün. Ancak, Harran’daki evlerin diğerlerinden ayrılan bariz farkı, üst örtüsünde tuğla kul-

Uygarlıklar Şehri Harran Harran, etimolojik yapısı itibariyle eski uygarlıklarda “yolların kavuştuğu yer”, “kavşak” anlamına gelmektedir. Sosyolojik ve tarihsel düşünüldüğünde ise, “Medeniyetlerin Doğduğu ve Buluştuğu Kent” anlamını içerir. Harran’ı sadece ilçe merkezi ile sınırlamadan çevresi ile birlikte, hatta ovası ile birlikte düşünmek, anlamak ve tanımak gerekir. Bunun içinde Harran’a mutlaka vakit ayırmalısınız. İnanın pişman olmayacaksınız. Urfa’da yapılan yağmur duaları meşhurdur. Söylenen odur ki, yağmur duasına çıkan zatlardan Şeyh Hayat el-Harrani kuraklık günlerinde cemaatiyle birlikte duaya çıktığında asla boş dönmez, mutlaka yağmur yağardı. Şeyh Hayat el-Harrani 1185 tarihinde vefat etmiş ve mescidinin yanına defnedilmiştir. Ziyaret etmek isteyenleriniz için hemen ek bir bilgi olarak, cami ve türbenin, Harran şehir surlarının dışında yer aldığını belirtelim. Harran Kalesi, şehrin güneydoğusunda şehir suruna bitişik olarak inşa edilmiş. İslami kaynaklarda kalenin yerinde bir Sabii tapınağının bulunduğundan

lanılıyor olması. Harran’daki evlerin tuğla ile örtülmesinin iki sebebi var. Biri, bölgenin çöl olmasından dolayı ağaç malzemenin bulunmayışı, diğeri ise Harran’da bol miktarda bulunan tuğla malzeme. Harran evleri bölge iklimine uyumlu olarak yazın serin kışın ise sıcak. Soğmatar Antik Şehri, Harran’a 57 km. mesafede yer alıyor. Roma dönemine tarihlenen bölgenin, Abgar Krallığı döneminde Harranlıların Tektek Dağları bölgesinde; ay ve gezegen tanrıları için tapındıkları bir kült merkezi olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş durumda. Soğmatar kült yerinde; Ay tanrısı Sin’e tapınılan bir mağara (Pognon Mağarası), yamaçlarında yer yer tanrı kabartmalarının ve zemine kazıl-


Yenilmeli! Çiğ köfte, kebap, erik tavası, mumbar, lebeni, kuymak, isot çömleği, urfa peyniri, ağzı yumuk, dolmalı köfte, balcan dolması

mış yazıtların olduğu bir tepe (Kutsal Tepe), 6 adet kare ve yuvarlak planlı mozole (Anıt Mezar), iç kale ve ana kayaya oyulmuş çok sayıda kaya mezarı bulunuyor.

Urfa-Mardin karayolunun Şanlıurfa Merkez ilçeye 101 km. olan Eyyübnebi Beldesi’nde, Hz. Eyyûb’un ve eşi Hz. Rahme’nin türbeleri ve Hz. Eyyûb’u görmeye gelen Hz. Elyesa Peygamberin makamları, Hz. Eyyûb’un güneşlenirken sırtını dayadığı taş bulunuyor. Bu beldenin 400 yıldan beri Eyyüb Nebi adıyla anıldığı, vakfiyesinden anlaşılmakta. Bağdat seferi sırasında bu köye uğrayarak mezarları ziyaret eden Osmanlı Padişahı IV. Murat, çevredeki 17 köyün gelirini bu türbelerin bakımı için vakfetmiş. Yüzlerce yıldır bilhassa dini bayramlarda ve arife günlerinde bu mezarlar binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Efsaneye göre, Hz. Eyyub’un otururken sırtını dayadığına inanılan büyük bir bazalt taş “Sabır Taşı” ise, türbesinin batısında yer alıyor. Atatürk Barajı, dolgusu bakımından dünya üçüncü; yükseklik yönünden dünya dokuzuncusu; göl hacmi yönünden ise dünya sekizincisi; Türkiye’nin ise en büyük barajı. Turizme olumlu katkı sağlayan bu hayati proje kapsamında baraj gölünde, yelken, kano, yüzme gibi birçok su sporuna yönelik organizasyonlar yoğun bir şekilde yapılıyor.

Saklı Cennet Halfeti Halfeti, Urfa’nın bir başka ilginç köşesi. İlçenin bir kısmı Birecik Barajı’nın göl suları altında kalmış. Kentin simgesi haline gelen “siyah gül” yerli yabancı tüm konukların ilgisini yoğun olarak çekiyor ve buna bağlı olarak önemli bir ticaret potansiyeli içeriyor. Teknelerle, Aziz Nerses Kilisesi’nin, Barşavma Manastırı’nın ve daha birçok tarihi yapının yer aldığı Rumkale’ye, Kaya Kilisesi’nin yer aldığı tarihi Savaşan köyüne ulaşımın olanaklı hale gelmesi ise, turizm açısından ayrı bir değer taşımakta... Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye’de yalnızca Birecik’te yaşayan Kelaynaklar, Şanlıurfa yöresindeki hayvan türlerinden en ilginci. Tabii Ceylanpınar’daki ceylanları da unutmayalım. Birecik’ten başka Fas ve Cezayir’de yaşayan kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar’a göç edip, şubat ortasından başlayarak Birecik’e geliyorlar. Şeyh Müslüm Camii ve türbesi, Suruç ilçesinin 5 km. güneydoğusunda yer alan iki türbe, minare vb. çeşitli birimlerden oluşan bir yapı topluluğu. Ziyaret ilçesinde doğan ve orada vefat eden tasavvuf büyüklerinden Na’me es-Seruci oğlu Şeyh Müslüm Efendi adına yaptırılmış. Birçok hastalık için şifaya vesile olduğuna inanılan türbe, daha çok çocuğu olmayan kadınlar ve akıl sağlığını yitirenlerin getirildiği bir ziyaretgâh. Tüm bölge içinde kar tutan ender yerlerden olan Karacadağ’da, kayak pistleri düzenlenmiş ve 600-700 m. uzunluğunda pistler için bir de 250m.

lik bir lift yapılmış. Kasım ayından itibaren dört aylık kayma sezonuna sahip merkez, yakınlığı nedeniyle öncelikle Siverek ve Diyarbakır talebine cevap vermekte.

Şanlıurfa’nın günlük hayatı da, doğal ve tarihi yapısı gibi oldukça canlı ve renkli. Urfalıların sosyal ve günlük yaşantılarında, başka yerlerde olmayan, görülmeyen özellik ve motiflere rastlamak mümkün. Mevsimlere göre şehir merkezi ile kırsal kesimdeki hayat arasında bile farklılıklar gözleniyor. Bunların en ünlüsü de kuşkusuz sıra geceleri. Sıra gecelerini eğlenceden ibaret sananlara bunun bir yanılgı olduğunu hemen söyleyelim. Zira bu gecenin en önemli yanı, bu gecelerde Urfa’nın sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarının konuşuluyor, tartışılıyor olması. Urfa’ya gittiğinizde mutlaka bir sıra gecesine konuk olmalısınız. Tüm bunlar ve çok daha fazlası için Urfa sizi bekliyor. Yeni keşiflere hazır olun!

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

93


TAKİP

Dünyanın En Güzel Deniz Yıldızları

Görücüye Çıktı! “ “ Türkiye’nin en görkemli yat fuarı Avrasya Boat Show, 12-20 Şubat 2011 tarihleri arasında CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Avrasya Boat Show’da denizcilik sektörüyle ilgili hemen her türlü ürün sergilendi. Fuara yat, yelkenli, tekne ve denizcilik firmaları, imalatçılar, ithalatçılar, malzeme ve ekipman üreticileri gibi tüm denizcilik sektöründen 500’ün üzerinde firma katıldı.

Sirena Marine Tarafından Üretilen Azimut’lar

Avrasya Boat Show’daydı. Sirena Marine; dünyaca ünlü İtalyan motoryat üreticisi Azimut-Bennetti Grubu için Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’i Türkiye’de üretiyor. Rüya motoryatlar; mobilyasından, çelik aksamına kadar Türkiye’de üretilip, dünyaya Türkiye’den ihraç ediliyor! 2006 yılından bu yana Azimut-Benetti Grubu ile işbirliği içinde olan Sirena Marine, motoryat üretiminde başarılara imza atıyor. Azimut motoryatlarının distribütörlük ve ithalat faaliyetlerinin yanı sıra Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’in dünyadaki tek üretim merkezi olarak Bursa Orhangazi’de bulunan dünya standartlarındaki fabrikasında üretimini de gerçekleştiriyor. Azimut 38, Azimut 40S ve Azimut 55’in dünyadaki tek üretim merkezi olan Sirena Marine, AzimutBenetti Grubu ile olan ortaklığını her geçen yıl güçlendiriyor. Pek çok deniz

94

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

tutkununun rüyalarını süsleyen Azimut modellerinin dağıtım ve satış işlemleri, Türkiye’de sadece Sirena Marine tarafından gerçekleştiriliyor. Azimut–Benetti Grubu’nun dünyadaki ilk ve tek lisanslı üreticisi, aynı zamanda da tek JV’si olan Azimut Marine’in ortağı olarak başarılarla dolu beş yılı geride bıraktıklarını belirten Sirena Marine Genel Müdürü Saffet Üçüncü; “Sirena Marine olarak Azimut Benetti Grubu ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık sadece Sirena Marine’in değil Türk yatçılığının da başarısıdır. Geçtiğimiz yıl bu fuarda Sirena Marine tesislerinde üretilen Azimut 38, 40S ve 55 modellerini ihraç ettiğimiz bilgisini paylaşmıştık. Bu yıl ise bu modellere gösterilen yoğun ilgi ve beklenenin üstünde gerçekleşen talebin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.


Meraklısına Aquariva By Gucci

Dünyaca Ünlü Searay’den Yeni 475 Sundancer 475 Sundancer ile rahatlığın ve konforun keyfini süreceksiniz! İster yeni tekne kullanmaya başlayın, ister tecrübeli olun, 475 Sundancer ile tekne kullanmak artık çok kolay. Zeus ve joystick kumandalı dümen sisteminin standart olarak bulunduğu ilk tekne olan 475 Sundancer ile istediğiniz zaman istediğiniz yere yanaşabileceksiniz. Tekne kullananın yapması gereken tek şey gitmek istediği yöne doğru joysticki hareket ettirmek. 475 Sundancer çift Cummins mercruiser QSB 425 dizel motorlar ile donatılmış. Zeus sistemli bu motorlar yuzde on beş daha tasarruflu yakıt tüketimi ve diğer motorlara kıyasla maksimum hızlarda yuzde on beş daha yuksek performanslı grafiği ile dikkat çekiyor ve tam anlamıyla sessiz bir sürüş keyfi yaşatıyor.

Dünyaca ünlü moda markası Gucci, denizciler için bir ikon olan RIVA ile geçmişten geleceğe uzanan yolculuğu denizlere taşıyor. İlk lansmanı Cannes Boatshow’da gerçekleştirilen, “Aquariva Gucci”, Avrasya Boatshow Fuar’ında denizcilik meraklıları ile buluştu. Milan Fashion Week, Amsterdam Millonaire Fair ve London Boatshow’un ardından ülkemizde Avrasya Boatshow Fuarı’nda meraklıları ile buluşan “Aquariva Gucci” orjinal Aquariva Modelini yaratan dizayn ofisi Officina Italiana Design ve Gucci kreatif direktörü Frida Giannini tarafından tasarlandı. Aquariva Gucci’de gelenek ve inovasyon biraraya gelerek, el yapımı sanatını, ayrıntıda gizli incelikleri ve en gelişmiş malzemenin kullanımını yansıtan kusursuz İtalyan şıklığının ifadesi, denizlerin gerçek mücevheri olarak yaratıldı. Tüm bunlar yeni Riva yatı Aquariva Gucci’ye bugünkü uluslararası prestijini kazandırarak, bu yılın “en göze çarpanları” arasında yeralmasını ve uluslararası bir tarz ikonu olmasını sağladı.


TAKVİMDEN BİR GÜN

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü

BOŞ KUBBEDE BİR HOŞ SEDA “En iyi tiyatrocular çocuklardır” diye bir yorum okumuştum uzun yıllar önce. Kimin söylediğini hatırlamıyorum bile ama aklıma yer etmiş bir cümledir bu. O zamandan beri oyunlarını kurgulayan ve oynayan çocukların yaratıcılıklarına ve yeteneklerine daha farklı bir gözle bakar oldum. Şöyle bir düşünürseniz gerçeklik payını sizler de fark edersiniz. Aslında bir zamanlar hepimiz tiyatro yapmadık mı? Adına evcilik denen bir oyun oynadık. Oynarken oyuncaklarımızla dekor kurduk, kendimize çeşitli isimler verdik, aile ilişkileri- arkadaşlık ilişkileri üzerine türlü senaryolar ürettik, bununla kalmayıp sen şöyle yap ben böyle yapayım diyerek yönettik de. Başrol oyuncuları yine bizlerdik. Ne yaptığımızı tam bilmiyor ve amatörce yapıyorduk kuşkusuz, ama yaptığımız şey doğaçlama bir tiyatro gösterisinden başka bir şey değildi.

Tiyatro aslında nedir?

Esra AYNUR

“D

dek i önemin daş d ı l n a Osm r k Çağ dan Tü eçişte tiyatro su’na g ı, Tiyatro mli adım a en ön e ş a p a Gedik 18 69’d da Osmanlı su’n ur an Tiyatro ğu’nu k Toplulu p atmıştır. go Güllü A

96

ünya bir oyun sahnesi bizler birer oyuncuyuz. Bütün erkekler ve bütün kadınlar sırası geldiğinde girerler ve çıkarlar bu oyun sahnesine…” diyen William Shakespeare farklı bir açıdan anlatır bize tiyatroyu. Tiyatro bilinen anlamıyla ise; bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırması sanatıdır. Tiyatro sözcüğü Yunanca’da “seyirlik yeri” anlamına gelen theatron’dan türetilmiş olup dilimize ise, İtalyanca’daki teatro sözcüğünden geçmiştir. Güzel sanatların kollarından biri olan tiyatro; başka sanatlarda olduğu gibi dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden bağımsızlaşarak sanatlaşmıştır. Kökeninde, ilkel insanın doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak temsil etme çabaları yatar. Tiyatro, yapısında iki eğilimin izlerini taşır ve bu iki eğilim arasındaki gerilimden güç alır: Bir yanda doğa

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

güçlerini simgesel olarak canlandırma, temsil etme işlevi; öte yanda, doğaüstü güçlerin görünmesine aracılık etme işlevi. 2500 yıllık bilinen tarihi geçmişi boyunca tiyatro, tüm insanların ortak bir anlatım aracı durumuna gelmiştir. Dünya uluslarının birbirlerine yakınlaşmalarında, birbirlerini anlamalarında önemli bir yer tutan bu sanatın çağımızda, çağımız için yaşamak isteğini bir kez daha anlatmak, bu yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu hatırlatmak, eğitici ve yükseltici görevini belirtmek ve kültür gelişmesindeki değerli yerini unutturmamak amacıyla; Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1962 yılında kuruluş amaç ve ilkeleri doğrultusunda topluluğa üye ülkelerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı. Bunun için de ‘Uluslar Tiyatrosu’nun açılış tarihi uygun görüldü: 27 Mart. 1954 yılından başlayarak bu girişime önderlik eden isim Fransız A.M. Julien’dir.


e, ilkel insanın doğa Tiyatronun kökenind le densel hareketleriy olaylarını kendi be tar. msil etme çabası ya simgesel olar ak te Dünyanın hemen her köşesinden tiyatro severleri ve tiyatro çalışanlarını bir araya getirmeyi başaran “Theatre Des Nationes ( Uluslar Tiyatrosu)” yalnızca yılın belli bir döneminde oyunlar sergileyen ilginç bir festivaldi. Fransa dışından çeşitli uluslardan davet edilen tiyatro toplulukları o yıl Paris’e geldiler ve çalışmalarını sergilediler. 1955 ve 1956 yıllarında yinelenen bu festival o denli başarılı oldu ve ilgi topladı ki 1957‘de festivale resmi bir nitelik kazandırıldı ve sağlanan çeşitli olanaklardan yararlanılarak daha büyük boyutlarda uygulamaya geçildi. Bu tarihten başlayarak festivale katılan yabancı toplulukların sayıları giderek arttı. Gerek toplulukların, gerekse sergilenen oyunların nicel ve nitel yapısı genişledi ve A.M. Julien’in düşlediği evrensel düzeye ulaştı.

Türkiye’de Tiyatro “Türk Tiyatrosu”, yüzyılı aşkın süredir, kendi insanını, kendi ulusal sorunlarını, kendine özgü renk ve tarzıyla seyircisine aktaracak bir yol arayışındaydı. Türk halkı, batı modelinde tiyatroyla azınlıkların sunduğu tiyatro gösterileri yoluyla bir ölçüde tanışıyordu. Osmanlı sarayı ise, yabancı toplulukların gösterilerine büyük önem vermiş ve batı tiyatrosunu türk halkından daha önce benimsemişti. Batı tiyatrosunun türk kültürüne tam anlamıyla aktarılması Tanzimat’ta olmuştur. Batı tiyatrosunun, 1839 Tanzimat Fermanı’nın öngördüğü ilkeler doğrultusunda batıya yönelen osmanlı toplumuna girişi, geleneksel türk tiyatrosuna bir yandan birçok olumlu katkıda bulunurken, bir yandan da onun çağdaş doğrultuda gelişmesini engellemiştir. Batı modeli tiyatronun benimsenmesiyle “Türk Tiyatrosu” yeni bir yöneliş içine girmiştir. Her şeyden önce tiyatroda yazılı metne geçilmiş, yabancı yazarlardan yapılan çeviri ve uyarlamalar yanında türk yazarları da oyun yazmaya başlamıştır. Böylece batıya oranla çok geç de olsa bir dram geleneği başlamıştır. Türk oyuncuların eğitimi için bir konservatuvar ve yerel yönetimce parasal

açıdan desteklenen bir uygulama sahnesi oluşturulması yolunda ilk adım ise; 1914’te Darülbedayi’nin kurulmasıyla atıldı. İlk Türk-Müslüman kadın sanatçı olan Afife Jale’de sahneye ilk kez 1920’de Darülbedayi’de çıktı. Tiyatroyu Türkiye’de çağdaş bir sanat alanına dönüştürme yolunda ilk büyük katkı ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul’dan geldi. 1927’de, Darülbedayi’nin başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirmesiyle, izleyiciye sunduğu çağdaş çeviri oyunlarla, sahneleme, oyunculuk ve dekor kullanımında güncel anlayışı yerleştirmesiyle, yetişmelerine katkıda bulunduğu kadın ve erkek oyuncularla bugünkü “Türk Tiyatrosu”nun temellerini attı. Bugün “Türk Tiyatrosu”, Dünya Tiyatrolar Günü’nü, seyircisiyle birlikte gururla kutlamakta ve en güzel eserlerini sunmaya devam etmektedir. Türkiye’de epik tiyatro ve kabarenin öncü isimlerinden Haldun Taner’in, unutulmaz eserlerinden olan “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”nda Tomas Fasulyacıyan karakterinin söylediği şu sözler tiyatroyu ve sanatçısını niteleyen en güzel repliklere sahiptir.

Şöyle der Fasulyacıya

n:

nedir ki? “Zaten aktör dediğin . dır rız va Oynarken hoş seda olarak kalır. iz bu boş kubbede bir Yok olunca da sesim oş kalacak. Bir azdan teatro bomb r. man yaşamaya başla Ama teatro işte o za en bir ine takılı şarkısı şu perdelerd Çünkü Satenik’in bir kalmıştır. pervaza sinmiştir. Benim bir tir adım şu stümler in yır tığına n bir diyalogu eski ko Hır anuş’la Vir jinya’nı sığınmıştır. ı yerden çıkar, bir ssizlikte saklandıkl ar İşte bu hatır alar, o se hneye dökülür ler. fısıltı halinde yine sa z. Ar tık kendimiz yoğu lmadı. ka de iz Seyirciler im ha kadar. ıldaşır dururlar saba Ama replikler imiz, fıs yerlerine kaçışır. iciler gelir, replikler Gün ağar ır, temizley

Perde!”

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 97


DENİZDEKİ NEFES

Denizlerin Örnek Balığı;

USKUMRU

Uskumrunun

Olduğu Denizler ve Aylar Karadeniz’de; Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık Marmara’da; Ocak, Şubat, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık Ege’de; Ocak, Şubat, Mart, Aralık

Akdeniz’de; Mayıs, Haziran, Temmuz

Uskumru (Scomber scombrus) tüketicilerin sevdiği bir deniz balığıdır. Aynı zamanda Uskumrugiller familyasına adını vermiş olan bu balık için, familyasının örnek balığı diyebiliriz. Vücudu iğ şeklindedir. Sırtında aşağıya doğru inen açık veya koyu yeşilimsi-mavi, üzeri lekeli bantlar vardır. 8-11 yıl yaşarlar. Ortalama boyu 20-25 cm’dir. Ortalama ağırlığı 100-125 gram civarındadır. Uskumrunun yavrusuna “vonoz”, 30-35 cm uzunluğundaki irilerine de “lipari” adı verilmektedir. Yağsız uskumruya ise “çiroz” denir. Türkiye sularında, Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadeniz’de bulunan uskumru yok olma tehlikesi yaşayan lezzetli bir balıktır. Uskumrunun yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmasının iki temel nedeni vardır; deniz kirliliği ve aşırı avlanma. Özellikle aşırı avlanma yüzünden uskumru sürüleri son yıllarda Marmara’ya ve Karadeniz’e çıkamadığından gücü sona ermiştir. Yazı Karadeniz’de geçiren uskumrular, her yıl soğukların başlamasıyla büyük sürüler halinde kasım sonunda ve bilhassa aralık başında kışlamak için Marmara’ya akın etmeye

98

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

başlarlar. Ocak sonunda son sürüler de Boğaz’dan Marmara’ya ulaşır. Bu dönemde avlananların eti yağlı olduğundan ızgarası makbuldür. Mayıs sonunda veya haziran başında Marmara’nın yüzey sularında, her dişi yarım milyon kadar yumurta bıraktıktan sonra beslenmek için Karadeniz’e geçerler. Bir hafta içinde yavrular yumurtadan çıkar, en son kalan sürüyle Karadeniz’e geçerler. Bu küçük bireylere “mavrika” adı verilir. Yumurtlama döneminden sonra avlananlar zayıf olduklarından “çiroz” adını alırlar. Bunlar kurutularak yenir. Marmara ve Akdeniz’den en son dönen uskumru sürüleri ağustosta Karadeniz’e ulaşırlar. Besin bakımından zengin olan Karadeniz’de yağlandıktan sonra, sonbahar sonunda Boğaz’dan tekrar akmaya başlarlar.

Açık denizlerde sürüler halinde yaşayan uskumrunun en sevdiği balık hamsi, çaça, aterina ve çamukadır. Bunların yanı sıra diğer balıkların yavruları ve planktonla da beslenmektedirler. Buna karşın orkinos, kofana ve torik gibi etçil balıkların saldırısına uğramaktadır. Çok çevik

ve hızlı bir balık olan uskumru, saatte yedi deniz mili sürate ulaşmaktadır. Eti lezzetli olan uskumrunun ızgarası, tavası, dolması, buğulaması ve çirozu çok makbuldür. Tütsülenmiş ve konserve uskumru, balıkçılık endüstrisi gelişmiş Atlas Okyanusu ülkelerinin en önemli ihracat kalemi arasındadır. Uskumru avı genelde gırgır ağları ile yapılmaktadır. Sürü eğer dipte ise dip ağları, uzatma, ığrıp ve manyat ağları kullanılır. Uskumru ağın yanı sıra, gündüz zamanı oltayla da (çapari) avlanmaktadır.


Oktay Usta’dan Izgara Uskumru Tarifi Malzemeler

Hazırlanışı

1 Kg. Uskumru, 1 Fincan Zeytinyağı, Karabiber, Tuz Limon Maydanoz

1) Balıkları ayıklayıp yıkayınız. 2) Yemeğe 20 dakika kala tuzlayıp, biberleyip yağlayı­nız. 3) Izgaraya diziniz. 4) Kömür ateşinde veya fırında ya da elektrik ızgarasında 10-12 dakika her iki yüzünü pişiriniz. 5) Kalan zeytinyağının içerisine bir limon suyu koyup, beyazlaşıncaya kadar karıştırınız. 6) Bu karışıma, tuz, karabiber, ince kıyılmış maydanoz ilave ediniz. 7) Balıkları servis tabağına yerleştiriniz. 8 ) Üzerlerine bu sosu dökünüz. 9) Soğan piyazı ile sofraya alınız.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

99


SAĞLIK DEPOSU

Tahsin ATEŞ

Ateşler Kuruyemiş Yönetim Kurulu Başkanı

Bademi Tüketirken

Üretmemek Neden?

Bademin %80’inin yurt dışından ithal edildiğinin gerçeğini size söylerek başlamak istiyorum yazıma. Ülkemizdeki sorunların, olması gereken dizilişine göre ele alınmadığı düşüncesindeyim. Bir bakıyorsunuz incir çekirdeğini doldurmayan bir şey, daha önemli olayların önüne geçmiş. İnsanlar bütünüyle aklını ona vermiş, onu konuşuyor. Oysa Türkiye’nin o kadar önemli konuları var ki! Mesela sanayi ve tarım alanlarında zaman ayrılarak üzerinde düşünülse, Türkiye’yi ekonomik ve sosyal anlamda yukarıya doğru ivme kazandıracak projeler gündeme gelir.

Biz, badem satmaya kuruyemişçiliğimiz başladığından beri devam ediyoruz. Badem, önceleri az tüketiliyordu. Çünkü ülkenin satın alma gücüne göre antepfıstığı ve bademin az tüketildiği-

100

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

ni biliyoruz. Ay çekirdeği, beyaz ve sarı leblebinin fazla tüketilmesi yani daha ekonomik ürünlerin yaygın tüketilmesinin altında yatan sebepler, tamamen insanların ekonomisi ile ilgilidir. Yoksa tabi ki herkes antepfıstığı ve badem yemek ister. Fakat ülkemiz gelişince, insanlar antepfıstığı, fındık içi ve badem içini daha çok tüketmeye başladı ve bu tüketim miktarı artınca 1990 yılında bizim bademimiz bize yetmemeye başladı. Biz 1991 yılında ilk kez bir ithalatçıdan badem aldık. Her sene biraz daha yetmezliği ortaya çıkınca ithalat büyüdü. 90’lı yıllar yerli üretimin yetmediği ithalatın başladığı yıllardır. Ben inanıyorum ki, en az %80’ini ithalattan karşılarken, %20’sini yerli üretimden karşılıyoruz.

Amerika Dünyayı Besliyor Peki neden bu durum böyle? Bu duruma gelinmesinin temelinde, Türkiye’nin ürünlere göre ne tüketiyor ve ne üretiyor kıyaslamasının yapılmaması yatıyor. Biz ayçiçek yağında, pirinçde ithalatçı konumundayız ki bunlara hiç gerek yok. Zaman zaman yer fıstığında da ithalatçı konuma düşüyoruz, buna da hiç gerek yok. Cari açıktan söz ediliyor, cari açık meselesi senin üretmediğin veya rekabetçinin üretmediği herşeyde önüne çıkıyor. Bunu da basiretli tüccar, sanayici rekabet yapmak ya da sürdürülebilir ürün

satmak için Çin’den getiriyor. Mecbur kalıyor. Şimdi badem onlara göre çok ekstrem bir ürün. Biraz unutuldu diyebilirim. Bizim ülkemizde Karadeniz’de bin km’lik bir üretim bandı var. Aynısı Akdeniz’de de var. Fakat Akdeniz’de bulunan bant Karadeniz’e kıyasla daha geniş bir banttır. Neden bademe dönüştürmeyelim? Ürettiğimiz fındığın yarısını bile badem olarak üretsek, ithalattan öte, ihracata geçeceğimizi düşünüyorum. İzmir ve Çanakkale’den 50 km’lik bir alan alınıp, bu 50 km’lik alan Samandağ Suriye sınırına götürülse ne kadar büyük bir yüzölçümünün bademle sıvanacağını düşünün.. Bu Amerika’nın Kaliforniya’da üretip, dünyayı beslediği badem tarlalarının yarısı olsun. İsterse dörtte biri olsun. Bu bizim ülkemizin badem ihtiyacının üç, dört katı üretim demektir. Bu alanın içerisinde ise kırsal, plato, sulanmayan ya da az sulanan, ciddi anlamda su sorunu çeken ve atalarımız tarafından geçmişte tarlaların kenarlarına dikilen badem ağaçları olmalıdır. Türkiye’nin şu anda bu bahsettiğimiz alan içerisine badem üretimini yerleştirirsek, Türkiye’nin badem ihtiyacını fındıkta olduğu gibi karşılarız. En az fındığın %50’si kadar badem üretimimiz olur. Eğer biz 2 milyar dolar fındıktan gelir elde ediyor isek, bademde de 1 milyar dolarlık bir üretim gerçekleştirebiliriz. Bu da Türkiye’nin ihtiyacının


üç, dört katı üretim demektir. Bunu yaptığımız zaman da sosyal dengeler açısından çok iyi bir iş başarmış oluruz. Nedir bu başarı? Küçük çiftçiyi daha yüksek gelir sahibi yapmış olacağız. Ayrıca badem ağacı bir narenciye kadar su istemez. Badem en erken meyve veren ağaçtır. Kış şartlarından çıkışta hemen meyveye o dönemde Türkiye’de yağış olur yani iklim koşulları bademe yardım eder.

Dünya Cevizi Farketti, Badem de Onun Kardeşi Şimdi gelelim badem için neler yapılmalı konusuna… Badem meselesinde ilk başta bakanlığa iş düşüyor. Öncelikle bir veri tabanı oluşturmak lazım. Bugün bu bahsettiğimiz alanların tespit edilmesi gerekiyor. Her pilot projenin olduğu yerde “ne kadarını badem yaparsak ne kadar suya ihtiyaç var” gibi konulara değinmek gerekiyor. Kendi üretim koşullarımızı iyice değerlendirmeliyiz. Badem ağacının birçok çeşidi var. Bizim lokal iklimimize uyacak çeşitlerin tesbiti bu noktada çok önemli. Yani eko iklimlere göre çeşitlerin yerleştirilmesi gerekir. Çünkü bazı endüstriyel çeşitleri var. Yüksek verimli çerezlikler var, kalite yüksek ve aromatik. Aromatik demişken Datça Bademi’ni hatırlatmak istiyorum. Datça Bademi’nin aromasının hiçbir ülke ile kıyaslanması mümkün değildir. Ülkemizde Datça Bademi gibi bir badem çeşidi varken, uzmanlarımızın bu konu üzerinde de çalışma yapmasını dilerim. Dediğim gibi, çok yönlü bir çalışma ama, bir yerden başlamak gerekirse; ilk etepta Türkiyenin ihtiyacının iki katı üretim hedefi konulabilir. Bunların her biri proje değeri olan çalışmalar. Bunun yanında kesinlikle üstün körü teşvik yapmamak gerekiyor. Yani bugün Türkiye’nin zaman zaman tartıştığı önemli bir nokta mevcut. “Biz çok fındık üretiyoruz, kendi kendini yiyor, fındık ekim alanlarını daraltalım” gibi konular var. İşte bu noktada kendi haline bırakmamak lazım. Sözün kısası; dünya cevizi farketti, badem de onun kardeşi…

Tahsin Ateş Kimdir? Ateşler Kuruyemiş markasının sahibi Tahsin Ateş, 1951 tarihinde doğdu. İlkokul 3.sınıftan sonra ticarete atıldı ve eğitim hayatını ticaret yüzünden devam ettiremedi. Ticaret hayatına 1973’de Tarsus’da başladı. 1986 yılında Mustafa Ateş ve Evlatları Kollektif Şirketi’ni, 1991 yılında ise Ateşler A.Ş’yi kurdular. Ve bugün hala Ateşler A.Ş, Çukurova’nın en önde gelen kuruyemiş markasıdır.

Siz hala “BADEM”i tanımıyor musunuz?

Badem ağacı, gülgiller familyasının meyvesi. yenebilen 4-9 m uzunluğunda küçük bir ağaç türüdür. Badem ise bu ağacın meyvesidir. Sıcak, ılık iklim ister, kurağa çok dayanıklıdır. Nemli havadan, soğuk rüzgârdan hoşlanmaz. İlkbaharda erken çiçek açtığı için, geç gelen kırağılarda çiçekleri donar, meyve yapamaz. Badem daha çok aşıyla yetiştirilir. Fidanlar 3-4 yaşında meyveye yatar. 40-50 yıl ömrü vardır. Olgunlaşan meyvelerin dış kabuğu kurur ve açılır. Kendiliğinden yere düşenler toplanır.

İşte bademin yaşam hikayesi böyle.. Peki, bu güzel meyvenin insan sağlığına yararları nelerdir? • Sinirleri güçlendirir. • Göğüs hastalıklarını iyileştirmede yardımcı olur. • Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. • Hamilelerin sütünü artırır ve bebeklerin gelişimine yardımcı olur. • Böbrek, idrar yolları ve cinsel organlardaki iltihapları iyileştirir. • Badem yağı ise hazımsızlığa iyi gelir. • Yumuşatıcı, balgam söktürücü, sakinleştirici özellikleri olan badem, ev eczanemizin vazgeçilmezlerindendir. • Burun kuruluğunun tedavisinde; Badem yağı kullanılır. Çocuklarınız veya siz bu rahatsızlıktan kurtulmak için günde iki /üç kere bir/iki damla badem yağını damlatarak bu problemden kurtulabilirsiniz. • Badem yağı ayrıca müshil olarak da kullanılır. • Sık sık dudaklarının çatlamasından rahatsız olanlar da, gün içinde bir iki damla badem yağı kullanmalıdırlar. • %5 su, %9 protein, %54 yağ, %20 karbonhidrat ve %3 oranında külden oluşur. İçinde Ca, P, Fe, Na, K, Mg elementleri ve Thiamin, Ribofdavin, Niosin ve A vitamini bulunur. • Kolestrolü düşürür. Kalp krizi riskini %50 azaltır. • Her gün bir avuç badem, yediğimizde kalp hastalığı riski azalmaktadır. • Kan şekeri düzeyini ayarlar; kansere yakalanma riskini azaltır. • Cinsel güçsüzlüğe karşı etkilidir. • Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrek, mesane ve üreme yollarındaki iltihapları yok eder. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

101


Ç ana

LEZZET DURAĞI

Antep Mutfağı:

Nehir Değirmenci

k Re

s

t aur a dem ant C add K adı e si No köy/ :115 İs t an bul Re z e 0216 r v as yon 325 i n f o@ 2 2 3 4 - 3 : 9 c ana kkeb 9 0 8 05 ap .co m A cıb

&

“Çanak Kebap Katmer”

2004 yılında Mustafa Çapuk tarafından ilk olarak İstanbul’un Acıbadem semtinde kurulan Çanak Kebap & Katmer’de müşteri konforu için her türlü imkan sağlanmış. Mekanda çocukların pedagog ile birlikte zaman geçirebilecekleri oyun salonunun yanı sıra, iş toplantıları ve özel günler için hazırlanmış 350 kişilik büyük bir salon daha bulunmaktadır. Haftanın 7 günü sabah 11.00 ile akşam 23.00 arası hizmet vermektedirler. Özellikle akşamları %95 dolu olan Çanak Kebap & Katmer, rezervasyon ile çalışmaktadır.

102

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr


Ne Yemeliyiz? Antep yöresine ait yemekleri aslına uygun olarak müşteriye sunan Çanak’ta; çok çeşitli soğuk meze, kebap, yöresel yemekler ve tatlı bulunmaktadır. Şiveydiz veya Yuvalama Çorbası, Zahter Salatası, Halep Köftesi, Etli Antep Dolması, Abugannuş, nisan ayında Keme Sote ve tatlı olarak da kesinlikle Katmer, tercih edilmesi gereken yemekler arasında ilk sırada yer almaktadır.

Şimdi Şiveydiz’in Mevsimi... Sertleşmeden sapları doğranan taze sarımsağa, süzme yoğurt, nohut ve bir parça et eklenerek, servis yapılan harika bir çorba çeşididir. Bu mevsimde Çanak’ta Şiveydiz içilir... *Restaurant Şefi Recep Kaya; “Yeni yöresel bir yemek keşfettiğimizde restaurantımızın sahibi Mustafa Çapuk önlüğü takıp mutfağa geçiyor. Bu yemek kendisi ve ekibi tarafından beğenilmediği takdirde asla mönümüzde yer almıyor. Bir işi iyi yapacaksanız, ilk önce kendi içinize sinmeli”diyor.

Yemekten Sonra Katmer Çanak Kebap & Katmer’in nefis yöresel yemeklerini yedikten sonra katmerin tadına bakmadan gitmek olmaz. Katmer aslında Anteplilerin sabah kahvaltılarında yenilen bir tatlıdır. Merdane kullanmadan, tamamen eller ile açılan yufkanın içine bolca antep fıstığı, süt kaymağı ve şeker ilave edildikten sonra fırına verilen katmer, damak tadına çok uygun ve hafif bir tatlı çeşididir.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

103


GARDROP

2011 İlkbahar Yaz Ayakkabı Modası

Karyoka’da Moda Büyüteç Altında

Karyoka Ayakkabı Genel Müdürü Oğuz İnner ve Türkiye distribütörü Mert Aydın’a 2011 İlkbahar-Yaz Karyoka Modasını sorduk... “Karyoka olarak ilkbahar-yaz sezonuna hazırladığımız babet, terlik ve sandalet modellerimiz, detaylara ve malzeme kalitesine verdiğimiz önemi gözler önüne seren, tamamı yerli üretim olan bir koleksiyondan oluşmaktadır. Renk alternatifimiz çok fazla olmasına rağmen öne çıkan renkler, camel, taba, siyah, beyaz, fırçalı beyaz, vizon, lila, lacivert. Ayrıca yakma ve fırçalanmış deriler de tercih ediliyor. Dolgu ve platform topukların bolca kullanıldığı canlı, puantiyeli ve neon renklerin olacağı eğlenceli bir yaz geçireceğimizi tahmin ediyoruz. Birçok renkten oluşan garnili ayakkabıları bu yaz bayanların ayaklarında bol bol göreceğiz. Bunların yanı sıra kalın sargılı, sarmal sandaletler de ön plana çıkacak gibi görünüyor. Hasır görünümlü dolgu topuklar üzerine işlenen sandaletleri de bayanlar tercih edecektir.” Karyoka 2011 ayakkabı modasında tercih edilecek taban ve renkler...

nda an Sağlık Ön Pla koku yapmay in ız ve sağlıklı, rin

sile tabanım eki ayak giy Anatomik iç segmentind rt fo m ko ız astarlarım likte. estekler nite leri rahatlığını d iği değişiklik danın getird o m k ra en la m o ğ e ra kası kip etmemiz Karyoka mar ar bazında ta ön planda su ın se lığ ğ ak sa ve ve lık renk at h ra her zaman önceliğimiz olmasıdır.

www.berkeshoes.com

104

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Geçmişte ev içinde tercih edilen terlikler, günümüzde ideal ökçe yüksekliğinde olduğunda, yaz sezonunda bayanlar için alternatif bir ayakkabı olmaktadır. Taşlı ve kibar dekolteli terlikler artık kıyafetleri tamamlayan bir aksesuar niteliğinde olacaktır.


2011 İlkbahar Yaz Modası Ayakkabı Modelleri ‘Yüksek Topuklu Ayakkabılar’dan’ oluşuyor.

Versace

Gu

Bu modellerin arasında çok yüksek, süet ve sivri topuklu tasarımlar en gözdeleri. Topuklu olmasının yanı sıra bileği sarıp sarmalayan 2000’lerden gelip moda olan ipli ayakkabılar da 2011 yaz modası ayakkabı modelleri arasında yer alıyor. Ayrıca bantlı ve bağcıklı modeller de dikkat çekiyor.

i cc

s Ver ace

Prada

Fendi

Prada Versace

Gucci

G

ci uc

Gucci

2011 Milano Fashion Week Bu sezon en ünlü marka 1970’li yılların hissiyatını tekrar ayakkabıya yansıttı. İtalyan markaları 2011’de şık, canlı ve parlak renklere yer verdi. İşte 2011 Milano Moda Haftası’nın en canlı ve renkli ayakkabıları. Fendi, Just Cavalli, Prada, Versace, Gucci, Iceberg, Versus

ci uc

Versace

G

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011 105


ECOTECH

Elektrikli Otomobillerle

Yola Devam

Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan elektrikli araçlar ülkemizde de göde in rücüye çıkmaya başladı. Otomotiv iğ d il n İste ktrikle sektörü, hibrit ve elektrikli araçle e a d a 27 benzin y lara doğru çalışmalarını sürdütomobil o k il n e il che s r ilerleyeb o P rüyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı d n i Ferdina ı. d yaşındak n Nihat Ergün, önümüzdeki 10 la r a n tas tarafında yılda Avrupa’da, her 4-5 araçtan a ın c a ar Porsche birisinin elektrikli araç olacağını ” n e g a “Mixte-W öngörüyor. i. d r adını ve

Nerelerde Şarj Ediliyor? Wall Box (ev tipi şarj terminali) ile doğrudan kendi evinizde şarj edebiliyorsunuz. Evde standart şarjın vazgeçilmez donanımı Wall Box aracınızın bataryasını, ideal olarak siz uyurken 6 - 8 saatte şarj etme olanağı sunuyor! Ne de olsa gece elektriğin daha ucuz olduğu saatlerdir. Kullanımı gayet kolay olan Wall Box bir elektrikçi tarafından garajınıza takılabilir. Bu donanım tamamen güvenlikli ve her türlü saldırıya karşı korumalıdır.

Bunun yanında zamanınızı en iyi şekilde değerlendirebilmek için, gündüz iş saatlerinde ortak otoparklarda da şarj edebiliyorsunuz.

Renault Fluence Z.E Dünya Lansmanı, 2011’in İkinci Yarısında İlk kez %100 elektrikli büyük bir sedan yollara çıkıyor ve size yüksek teknolojili bir otomobilden beklediğiniz her şeyi sunuyor. Konfor, performans, tasarım, güvenlik. Buna ek olarak bir de sessizlik ve sadece elektrikli motora özel hızlanma performansı... Mükemmel bir otomobilden beklediğimiz herşey ve daha fazlası..

Kangoo Express Z.E İhtiyaçlarınıza uygun bir ticari araç... Yeni Kangoo Express Z.E., Kangoo Express’in güçlü yönleriyle Elektrik Motorlu Araç teknolojisinin avantajlarını birleştiriyor. Sıfır ses, sıfır emisyon. Bu yenilikçi elektrikli versiyonuyla, Kangoo Express Z.E. mini-van’lar dünyasında hayli öne geçiyor!

Zoe Preview Bir elektrik motorlu HB otomobilden çok daha fazlası. Tam bir mutluluk. ZOE PREVIEW, çekici tasarımıyla, size ayrı-

106

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

calığı garantileyecek ve daha huzurlu sürüşlerin kapılarını açacak mükemmel bir teknoloji sunuyor.

Twizy Şehirle başa çıkmanın yepyeni yolu. Twizy, bir Elektrik Motorlu Araçtan çok daha fazlası. Şehir yolculuklarınızı daha kolay ve daha eğlenceli kılacak küçük bir çılgın... Orijinal Toyota Hibrid Sistemi’nin (THS) bir adım öteye götürülmesinden ibaret olmayan Hybrid Synergy Drive, sürüş keyfinden vazgeçemeyen, aynı zamanda

Toyota’nın Hybrid Synergy Drive teknolojisinin kullanıldığı Prius modeli, yüksek performans, düşük yakıt tüketimi, çevre duyarlılığı ve şık tasarımı bir arada sunuyor. çevreye duyarlı sürücüler için yepyeni bir anlaşıyla geliştirilmiş en mükemmel çözüm. Kuvvetli 1,5 litre benzinli motor ile birlikte çalışan küçük ama yüksek verimli elektrikli motor, Prius’u


Hybrid Synergy Drive’in yüksek performansının yanında çevreye olan etkisi oldukça düşük. D-sınıfının en üst modellerinden biri yapan harika bir performans sağlıyor. Yeni elektrikli motor 1,0 - 1,2 litrelik içten yanmalı motorların çoğundan daha kuvvetli. Dahası, 0-1200 dd Aralığında 400 Nm torka sahip Prius’un torku, V6 dizel motorlarınkinden daha yüksek. Sonuç olarak, 0’dan 100 km hıza 11 saniyenin altında ulaşabilen Prius, mevcut modelden 3 saniye daha hızlı ve 2,0-litrelik dizel otomobillerle boy ölçüşebiliyor. • 0’dan 100 km’ye 10.9 saniyede çıkış ve 4.3 l/100km toplam yakıt tüketimi. • Elektrikli motor ağırlığı ve boyuna göre dünyanın en güçlüsü. • Atkinson döngüsü kullanan benzinli motor,

dünyanın seri üretilen en verimli benzinli motoru. • Akıllı Etkili Frenleme Sistemi, aracın kinetik enerjisini kullanarak yakıt tasarrufu sağlıyor. • Prius trafikte durduğunda, benzinli motor kendiliğinden kapanıyor.

CS&S CS&S, orta bölümünde yer alan yeni nesil Hybrid Synergy Drive güç aktarım sistemi ve E-Four (elektrikli dört tekerden çekiş) sistemiyle sıradışı çevre performansı ve sürüş heyecanı sağlamak üzere tasarlandı Yeni nesil hibrid sistem, daha güçlü bir hızlanma sağlamak için 1,5 litre benzinli motorla 50kW’lik yüksek çıkışlı motoru birlikte kullanıyor. E-Four sistemiyle sağlanan dört tekerlek kontrolü ve aracın ortasına yerleştirilen hibrid güç aktarım sistemiyle çok daha üstün bir sürüş hakimiyeti ve yol tutuşu sağlanıyor.

rımla birleştiren FINE-S Toyota’nın, çevreye duyarlı vizyonunu temsil ediyor. Dört kişiye rahat bir oturma düzeni sunan FINE-S, yakıt hücresi güç ünitesinin ve ek donanımın aracın altına monte edilmesiyle sağlanan alçak ağırlık merkezi ve her tekerleğin bağımsız kontrolüyle sağlanan sıradışı yol tutuşuyla heyecan veren bir otomobil. FINE-S, düşük ağırlık merkezi ve her teker-

FINE-S

leğin bağımsız kontrolüne olanak veren ge-

Toyota’nın özgün yakıt hücresi ve hibrid teknolojilerini devrimci bir tasa-

performans ve yol tutuşu sağlıyor.

lişmiş tork kontrol sistemiyle kusursuz bir

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

107


TEKNOTREND

2011’DE TEKNOLOJİ DÜNYASINI ETKİLEYECEK TRENDLER Teknoloji, hızla değişip kolayca yaygınlaşıyor. Eskiden belki hayalini bile kuramadığımız akıllı telefonlar, 3G, Ipad, Facebook ve Twitter gibi teknolojik gelişmeler bugün birçok kişinin hayatının vazgeçilmez parçalarından oldu. Peki bu gelişmelerden sonra 2011 yılında bizleri neler bekliyor?

İşte 2011 yılında teknoloji dünyasının yeni trendleri

3 BOYUTLU GÖRÜNTÜ Avatar filminde sağlanan başarı, 3 boyutlu film kuşağının başlangıcı gibi görünüyor. 2010 yılında gösterime giren 3 boyutlu filmlerin sayısı bir hayli arttı. Bu artıştan etkilenen teknoloji dünyası, karşımıza hemen 3 boyutlu görüntü sistemini sağlayan televizyonlar çıkardı. Bu yıl ise 3 boyutlu görüntü sisteminin daha da yaygınlaşması bekleniyor. 3 boyutlu görüntü sadece televizyon ile de kalmıyor. Bir çok laptop, oyun konsolları ve video kameralar 3 boyutlu görüntü teknolojisini uygulamalarına koydular bile.

108

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Günümüzde giderek daha da yaygınlaşan sosyal medya ciddi bir paylaşım ağına dönüştü. 2011 yılında ise, daha da güçlenerek devam ediyor. Yoğun olarak kullanılan sosyal medya artık bireyselin dışında, şirketlerin kurumsal iletişim stratejilerinde de önemli rol oynayacak. Sosyal paylaşım sitelerinin en büyüğü olan Facebook kullanıcıları yaklaşık olarak 500 milyon civarında. Üye sayısının gitgide de artmakta olduğunu görebiliyoruz. Sosyal paylaşım sitelerinin yanında büyük yankı uyandıran Youtube’u da es geçmemek lazım. Youtube’da da ortalama olarak dakikada bir, yaklaşık 24 saat uzunluğunda video yükleniyor.

NAVİGASYON Türkiye’de, sokak-cadde bazında en güncel ve en kapsamlı sayısal haritalarını gösteren navigasyon platformu araç içi kişisel navigasyon ve cep telefonu gibi birçok farklı cihaz için kullanılıyor. Günümüzde kullanımı gittikçe artan navigasyon teknolojisini artık hemen hemen tüm araçlarda ve cep telefonlarında görüyoruz. 2011 yılında da bu teknolojinin sürekli olarak kullanılacağı düşünülüyor.


e-kitap Yayıncılık sektörü de teknolojik gelişmelere ayak uydurarak, e-kitap kullanımına yöneliyor. Dünyanın en büyükleri e-ticaret sitelerinden biri olan Amazon.com, e-kitap satışlarının diğer kitap satışlarına oranla daha fazla tüketildiğini açıkladı. Kendi markaları olan Kindle e-kitap okuyucu cihaz ile okunan e-kitap satışlarının, daha şimdiden üçe katladığını belirtiyor. Ülkemizde ise elektronik kitap okuyucusu çok fazla değil. Fakat Türkiye’de, interneti düzenli kullanma hatta sanal ortamdan alışveriş yapma potansiyeli arttığından, önümüzdeki zamanlarda elektronik kitap sektörünün de gelişeceğini söyleyebiliriz.

HOLOGRAM

Gerçek kişiler, sanal görüntüler, hayvanlar, bilgisayarda yaratılmış karakterler veya çizgi film karakterleriyle yan yana olabilir ve birlikte birşeyler yapabilirsiniz. Dünya çapında eşi benzeri olmayan bu sistemi 3 boyutlu gözlükleriniz olmadan izleyebiliyorsunuz. Daha çok lansman, sahne sanatları, konferans ya da fuarlarda kullanımı tercih edilen bu ürünün 2011 yılında teknoloji ile birlikte reklam dünyasında da bir çığır açacağı bekleniyor.

TABLET BİLGİSAYAR

AKILLI TAHTA Eğitim sektörü de teknolojiyi yakından takip eden sektörler arasında. Okullarda kara tahta dönemini sona erdiren akıllı tahtaların kullanımı günümüzde gitgide artıyor. Bu tahtalarda bilgisayarda olan her türlü döküman öğrencilere sunuluyor, haritalar üzerinden Türkiye coğrafyası anlatılıyor. Sadece öğretmen-öğrenci ilişkisinde değil, çalışan kişiler de bu tahtaları kullanarak konferanslar düzenleyebiliyor, sunumlarını gerçekleştirebiliyorlar. 2011 yılında akıllı tahta kullanıcı sayısının artacağından hiç şüphemiz yok.

Apple’ın i-Phone ile başlattığı dokunmatik ekran teknolojisi, cep telefonlarından hemen sonra tablet bilgisayarlar ile tüketiciye sunuluyor. Bilgisayarlarda kullanılan özellikleri Apple i-Pad’de de bulabiliyorsunuz. Tablet bilgisayarların yakaladığı başarıyı gören, Samsung, Motorola, Panasonic, HP, Toshiba gibi markalar benzer ürünleri piyasaya sürdü. Dünya genelinde de bu yıl tablet bilgisayar satışlarının 50 milyonu bulacağı bekleniyor.

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

109


AJANDA Seda SEYMEN

Dünya İSTİLA Ediliyor

SİNEM

Orjinal Adı: Monsters Gösterim Tarihi: 11 Mart 2011 Senarist ve Yönetmen: Gareth Edwards Oyuncular: Whitney Able, Scoot McNairy

TİYATRO

2009 yılında NASA güneş sistemimizde uzaylılar olduğuna dair işaretler bulunduğuna dair ipuçları elde eder. Jüpiter’in ayından örnek toplaması için uzaya gönderilen bir uydu Dünya’ya dönerken Orta Amerika’ya düşer. Kısa bir süre sonra, aracın düştüğü Meksika sınırında yeni yaşam formları görülmeye başlar. Bölge karantinaya alınır fakat Meksika’nın yarısı YASAK BÖLGE ilan edilerek karantinaya alınır. Bugün Amerika ve Meksika askeri güçleri hala “yaratıkların” istilasına karşı koymaya çalışmaktadırlar…

TİYATRO Kent Oyuncuları’ndan Yeni Oyun! AŞK MEKTUPLARI

H

er şeyden çok sana yazmaya bayılıyorum. Sana yazdığım zaman kendimi gerçek bir aşık gibi hissediyorum. Sana elceğizimle, kendi kalemimle ve tüm yazarlık hünerimle yazdığım bu mektup sadece ve sadece ‘benden’ geliyor sana. Böylece kendimi sana sunuyorum... Beni yırtıp atabilirsin, saklayabilirsin, veya bugün, yarın, yahut ölene kadar istediğin kadar durup durup okuyabilirsin.” Ünlü Amerikan yazarı A.R. Gurney’nin ‘Aşk Mektupları’ adlı oyunu, Müşfik Kenter’in yönetmenliği ve Armağan Ersin’in çevirisiyle Kenter Tiyatrosu’nda. Oyun; her şeyi kitabına göre yapan uslu çocuk Andy ve asi sanatçı ruhlu Melissa’nın, birbirlerine çocukluklarından başlayarak yaşamları boyunca yazdıkları mektuplarla anlatılan sıradışı aşk hikayesini konu ediyor. 1989’dan beri dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde ünlü oyuncuların sahnelediği Aşk Mektupları’nı, bu kez aşkları sahnede ve yaşamda otuz üç yıldır devam eden Müşfik Kenter ve Kadriye Kenter oynuyor. Tarih: 19 Mart 20:00 - 20 Mart 15:00 Kenter Tiyatrosu T: 0212 2463589

110

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

Bir Gönül Ehli SABAHAT

AKKİRAZ

KONSER

Amerika’lı fotoğrafçı Andrew Kaulder (Scoot McNairy) Amerikalı bir turist olan Sam Wynden (Whitney Able)’a, enfekte olmuş bölgeden Meksika sınırını geçerek Amerika’ya ulaşması için eşlik etmeyi kabul eder.

Bugüne dek özgün konserleri ile farklı kitleleri bir araya getirme başarısını gösteren Sabahat Akkiraz, yapılmayanı yapacak kadar sıra dışı, ama bir o kadar da mütevazı ve sıradan bir gönül ehli. Yaptığı yirmi albüm, kat ettiği milyonlarca kilometre ve verdiği binlerce konsere rağmen her gün aynı heyecanlı olarak müzik yapmaya devam ediyor. Sabahat Akkiraz, doğu felsefelerinin en eskilerinden biri olan Alevi-Bektaşi müziğinin deyiş geleneğini bugüne taşıyor. İnancın birinci elden aktarıldığı ve Akkiraz’ın eşsiz yorumuyla harmanladığı bu her dem yeni müziği salon sahnesinde tecrübe edin, pişman olmayacaksınız. Yer: Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Tarih: 12 Mart Cumartesi 20.30 / Büyük Salon


KİTAP

MA

Aklın Sınırlarını

17-20 Mart tarihleri arasında, İstanbul Fuar Merkezi (Yeşilköy)’nde açılacak olan “İstanbul Jewellery Show Mart 2011, 32. İstanbul Uluslar arası Mücevher, Saat ve Malzemeleri Fuarı” nın konusunu takılar, taşlar, saatler, hediyelik eşyalar ve ilgili yan sanayi oluşturuyor. Fuarın ürünleri arasında, her türlü değerli ve yarı değerli metalden mamül takılar, değerli-yarı değerli sentetik taşlar, inciler, saatler, değerli hediyelik eşyalar, aksesuarlar ve dekorasyon malzemeleri bulunuyor.

ESKİ CESETLER ’le

Zorlayın!

Göksel Bekmezci ile aklın sınırlarında bir gezinti yapmaya hazır olun! Yitik Ülke Yayınları’ndan çıkan “Eski Cesetler”, cesur dili ve eleştirel üslubuyla eşsiz ve çok keyifli bir kitap. İnsanlar, ilişkiler ve hayatın görünen ve görünmeyen ayrıntıları bu kitapta karşınıza çıkacak. Göksel Bekmezci, 1978 Solingen doğumlu bir oyuncu ve yazar. Yazar, 2002’de Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yaratıcı Yazarlık Bölümü’nden mezun oldu. “Eski Cesetler”, yazarın anlatı türünde yazdığı ikinci kitabı. Dille, anlamla, sözcüklerle başarılı bir şekilde oynayan Bekmezci’nin şiirsel dili, anlattığı keyifli öykülerle oldukça farklı bir okuma serüvenine davet ediyor okurunu. “Eski Cesetler”i, sizi içine alan, farklı bir okuma önerisi olarak beğeninize sunuyoruz.

“KIYI İLE KONUŞMALAR”ı Çok Seveceksiniz

SERGİ

FUAR

MÜCEVHER ve SAAT TUTKUNLARI KAÇIRMAYIN!

...Her şeyin gölgesi vurur sessizliğe; dağların, ağaçların, insanların. Bir iç konuşmaya dönüşür sonra. Kulağın duyduğu her şeyi an ve an tekrar eden gölge. Bir süre sonra içinden konuştuklarını dışından konuşur ama duymaz kimse, aslı bile… Sanatçı, “Kıyı ile konuşmalar” da her şeyi kendi gölgesiyle konuşturur, bir yukarıdan bakışla gözetlenir sanki dünya sessizce. Belki bir hesaplaşmadır bu kendiyle ve evrenle. Dışarıdan sesler, düşünceler, karmaşa içinde. Derken iç sesin cevabı duyulur: “Sakinleş ve etrafına bak. Aslolan orada duruyor, gölgesi de...”

Ressam Ercüment Tarhan’ın son dönem resimlerinden oluşan, “Kıyı ile Konuşmalar’’ resim sergisi Doruk Sanat Galerisi’nde, siz sanatseverlerin beğenisine sunuluyor… Sergi 2 Mart- 26 Mart 2011 tarihleri arasında, Pazar- Pazartesi hariç her gün, 11.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.

Doruk Sanat Galerisi T: 0212 252 05 35

www.golfxl.com.tr GOLF XL ŞUBAT 2011

111


GARiP e v k u v a T , t a y i p m i l O ! z ı s r ı H e n ü Öl ü m le rşılaşıyor, öy olaylarla ka le nöy şü de dü re ye kü yer i?” di yaşadığımız ten olabilir m ıunlar gerçek miz, üzerinde ği “b klerimiz karş z di di ke de en a ğu ğr ny Ö ço . , or ki iy uz tm or Adına dü ar bi iy nl la m i ki bu miz as akıl sır erdire ruz. Ama tabi renme süreci garipliklere olamaz” diyo ıyoruz. Ve öğ i gerçek! da am ps rı al he i da iz ka da r im u r hatta, “b ılmaz ol sala yo mekten kend lü an in gü r , or da üy ka ü ne r, üzül lmiyor, çünk sında şaşırıyo rı anlamına ge la ık ad m ol gerçek

!

sak mı, la ğ a i m k e ls ü G erin v r ra a k iz s a d buna imli bir

Fenn is isteyen Jake ak pm ya k karısını ka E şine şa süsü verere ış m nın as i isin eşi, kocası adam, kend Eve gelen ki. ı. i ad bi şl ta ı ba p bayıld beklemeye n rünce düşü dı gö ka nı an ğı tı ol as kendisini n komşuları re gö z ık nı aç pı yı nnediyorsa Bu sırada, ka racağını za ğı ça n, dı ım ka rd Ya nneden içeri girdi. öldüğünü za ı. ke ve eşinin Ja . yoksa toplad ız ın ne ld r nı ya rip, ne va na ve dı r ka ra ka an a ol e evi soymay çıkmak üzer nı ar ı ile dışarı n canlandığı di se ce Evden aldıkl n dı ka ve tı at Jake tekme dü. korkudan öl ek er ed nn za

Seda SEYMEN

HEPSİ GERÇEK

? z ı r ı n a l a k a ş den e n a d ’ n a s i N 1

bunu bazıları ise beri olmadı, ha esto n ot nı pr rı rı bu kara korku save r i bi i ed iz m m pi en kabull i mi he m et tiler, , 1 Nisan geld etlerine deva gelecek diye ad ki ka es şa i ek ng ha eder eyip birbirrar. K imden atli geçiririz. rtiler düzenl kk pa di a ’d da an is ha N 1 Diğer leri ise günümüzü da kasının ilk ne zaman ler verdiler. ye di nhe şa ne ri an le ol ar ak nitele a İmPeki, 1 Nis unuz? Rom an aptall ar ı is us N m ü” ı r ar ün yo G nl li n bu bi rı 6 ) M.Ö.4 A ptalla çıktığını aesar (Sezar güne “Bütün e C in s bu er p, liu rl ri Ju ı di ğe ay ru di parato u günde gıcını Ocak B an r. şl ile ba rd in ve ya im adını orrdiler, yılında takv hediyeler ve k 16. yüzy ılın ak ca ac an ay ti ve m et r umul et tile ol ar ak il an yeni yıl gele ilere davet r Avr upa’da ayacak part lm üret tiler. pı ı. er ad rl talarına kada şl be ayan ha Mar t’da ba m 25 ol ınak ek ar rç ol ge neksel leşti ve yayg ttikçe zengin Charles, takgi . ye, IX et e’ lı ad er ra u lt K B gi sa nr a İn cak 1564’de Fr an ansa’dan so şl angıcını O a Fr ba ay l ı. ny yı şt dü la ek n er ki ilea da bütü an nr vimi değiştir m so za O ya . a’ dı ik A mer nüne al ndan haay ının ilk gü herkesin bu a nd yayıldı. rı la rt atişim şa di. Bazıl ez em en kl be ası berdar olm

!

Olimpiyatlarda a d e f n a c a n u bir ilk Tavuk uğr 1926 yılı olimpiyatlarında bir şok yaşanmış. Koşu maratonlarından, bir bayan atlet diskalifiye edilmiş. Bunda şaşılacak ne var, diskalifiyeler olağan bir prosedür diyebilirsiniz. Tabii ki şok yaratan, bu diskalifiyenin sebebinin bayan atletin özel bir durumuyla ilgili olması, ki bu özel durumun adı da “kısırlık”.

112

GOLF XL ŞUBAT 2011 www.golfxl.com.tr

am, tavukyapan bir ad lik çi ft üçi a ’d Mısır ri’ne düştüğ nin Nil Neh ri bi in iç an ak nd m rı la rtar tavuğunu ku a nc nı la ka nü farketti ve ya t girdaba ka Fa . dı la da at A nehre istedi. i ve yardım ed m k ne zı dö ya ya kı yı lu da ne a yetişen oğ ın ım ılrd ar rt ya ku ın m oğul pıldı. Baba. ki girdaba ka e başladılar ey m te is ım rd ya da in lu iç mak diğer oğ sı, kızlar ı ve Adamın karı ladılar fakat at e hr için ne yardım etmek madılar. Böylece aynı şara verdi, işin onlar da ba ğularak can bo şi ki 6 n ailede en tavuğun bu hengamed e, is nı ya ik iron dı! kmış olmasıy sağ olar ak çı




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.