TÜRKİYE'NİN MEGA DEĞİŞİM SİTESİ
ARZU KARAGÖZ
"Einstein`ın da söylediği gibi her şey bir enerjidir ve enerjiden ibarettir. Her şey enerji olduğu için ortadan kaybolmaz sadece dönüşür."
08
ESENŞEKERKARAR
MBSR - Mindfulness
Temelli Stres Azaltma Programı. Mindfulness ile anda kalabilirsiniz.
ELÇİNDENİZULUHAN
"Alınan her nefes fiziksel, zihinsel ve ruhsal boyutta kişiyi dönüştürüp en yüksek potansiyeline ulaşmanı sağlayan bir köprüdür."
12
"Ses meditasyonu, çeşitli ses araçlarının kullanılarak beden, ruh, zihin hallerinin bir sağlanması ile ilgili uygulanan pratiklerdir."
ÇİĞDEM AKMANOĞLU
"Amacım çevremdeki bütün insanlara egzersiz yapmayı, yani hareket etmeyi öğretmeye çalışmak ve bu keyfi onlara yaşatmak."
14
LÜTFİYE ARSLAN DEMİRCİOĞLU
"EMDR (EYE MOVEMENT DESENSITIZATION AND REPROCESSİNG)"
18 KÜBRA ÇITLAK
"Hareket, bizim günümüz insanının en büyük handikaplarından biri, kimse hareket etmek istemiyor."
"Theta Healing, bir meditasyonel bir süreçtir Yaratan aracılığıyla odaklanmış dua ile fiziksel, psikolojik ve ruhsal şifa yaratan bir meditasyonel süreçtir "
Eğitim eğmekten gelir. Şekillendirmekten, bir kalıba sokmaktan. Ve biz diyoruz ki hayır, sen, sen ol. Bir insan ne kadar kendisi olabilirse o kadar faydalı olur.
”Megareform olarak misyonumuz “Kendi yaşamını, hayata bakışını, bedenini veya zihnini dönüştürmek ve değiştirmek isteyen herkesin aradığı uzmanı ve etkinliği kolaylıkla bulmasıdır.”
Merhabalar,
Bugün bizler için çok önemli bir gün
Megareform ailesi olarak bundan bir kaç ay önce Türkiye'nin En Büyük Değişim Sitesi olma hayalimizin ete kemiğe büründüğünü gördük...
Önce www megareform com tr adresindeki internet sitemizin hayata geçmesinin, ardından bugün de Megareform dergisinin ilk sayısının çıkmasının mutluluğunu yaşadık
Bu duyguları gerçekten tarif etmek imkansız.
Sizlerin desteği ve ilgisi ile kısa sürede 100 tane uzmana ve 400'e yakın ilana ulaştık
Reform terim olarak “yeniden düzenlemek, şekil vermek” anlamına geliyor Mega kelimesi ise "en büyük, en üstün ve mükemmel" anlamlarını taşıyor.
Bu kapsamda bakıldığında Megareform, "büyük değişim" anlamı taşıyor
Çünkü yaşamda her an değişim tüm hızıyla devam ediyor Değişmek isteyen, adım atmak isteyen, hayatında birşeyleri yıkıp yeni baştan inşaa etmek isteyen o kadar çok insan var ki.
Maalesef bu kişiler çok istekli olmalarına rağmen bazen nereden başlayacaklarını,
hangi uzmana gideceklerini ve hangi eğitimi alacaklarına bir türlü karar veremiyorlar
Karar vermekte geciktikçe de arzu ettikleri hedefleri gerçekleştiremiyorlar ve istedikleri gibi bir hayat yaşayamıyorlar
İşte tam bu noktada Megareform olarak bizler, bedensel, ruhsal ve zihinsel açıdan kendini değiştirmek isteyenlere Türkiye’de bu alanlarda faaliyet gösteren uzmanları ve bu uzmanların etkinliklerini tanıtıyoruz.
Sadece internet sitemiz üzerinden değil, hem dergimiz hem de sosyal medya hesaplarımızdan sürekli uzmanlarımızı ve güncel eğitimlerini, atölyelerini ve çalışmalarını paylaşıyoruz
Kullanıcılar internette yaptıkları aramalarda sitemiz üzerinden veya uzmanın iletişim bilgileri üzerinden direkt olarak uzmanlara ulaşıyorlar ve kendi aralarında iletişim kuruyorar.
Biz, uzman ve danışanlar arasında herhangi bir aracılık faaliyetinde bulunmuyoruz veya yaptıkları işlemlerden herhangi bir komisyon almıyoruz.
Sizleri de uzman veya danışan olarak en kısa zamanda bizleri yakından tanımaya ve ailemize katılmaya bekliyoruz..
Sevgilerimizle
Profesyonel yaşam koçu ve kişisel gelişim uzmanı Arzu Karagöz'e, kelimelerin hayatımızdaki yerini ve önemini sorduk.
Hoşgeldiniz, Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar ben Arzu Karagöz. Kişisel gelişim uzmanı ve yaşam koçuyum. 9 yıldır bu alandayım yaklaşık 5 yıldır profesyonel olarak çalışıyorum
Bu yolculuk nasıl başladı? Sizi kişisel gelişim alanına iten şey neydi?
Bu alanla babamın kansere yakalanmasıyla tanıştım. Çaresiz ne yapacağını bilmez haldeyken babamın iyileşmesi için neler yapabilirimle başlayan araştırmalarım beni daha
önceden duyduğum düşünce gücü olayını daha fazla araştırmaya sevk etti ve kuantumla tanıştım. Bazı insanlar çok mutlu hayatlarında bir çok şeyi kolaylıkla çözebiliyorlar, bazıları ise mutsuz ve neyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Bu yıllardır ilgimi çeken bir şeydi.
Babamı kaybettikten sonra daha fazla araştırmaya ve okumaya başladım. Birileri yaptıysa ben de yapabilir, kendi hayatımı dönüştürebilirdim. Fakat kendimi dönüştürmeye çalışırken birşeylerin eksik olduğunu fark ettim. Aldığım eğitimlerle tıpkı puzzlenin eksik parçalarını tamamlar gibi tamamladım eksiklerimi. Alanımla ilgili olsun ya da olmasın bir çok eğitimler aldım. Alanımla ilgili olanları aynı eğitimleri çok fazla farklı kişilerden aldım. Şimdi tüm o aldıklarımı kendi süzgecimden geçirip kendi ekolümü oluşturdum. Ortaya harika eğitimler çıktı.
Bilinçaltı Nasıl Çalışır?
Önce bilinç nedir onu tanımlayalım. Bilinç bizim mantıksal tarafımızdır. Daha çok deneyimlerle, eğitimlerle öğrenir. Nesnel zihnimizdir aynı zamanda. Bilinçaltımız ise daha çok duyu organlarımızla algıladığımız, bütün hayati işlemlerimizi sürdüren tarafımızdır. Aynı zamanda hafıza depomuzdur.
Bilinçaltımızdaki bilgileri yok etmek ya da temizlemek mümkün mü?
Arzu Karagöz: Bilinçaltı temizliği diye bir şey yoktur çünkü evrendeki her şey bir enerjidir. Einstein`ın da söylediği gibi her şey bir enerjidir ve enerjiden ibarettir. Her şey enerji olduğu için ortadan kaybolmaz sadece dönüşür.
"A. Einstein diyor ki, İnsanoğlu ağzından çıkan cümlelerin beyninden geçen düşüncelerin bütün evreni dolaşıp tekrar onlara geri döndüğünü bilse eminim çok daha dikkatli olur."
Bilinçaltımızdaki bilgilerimiz de böyle oraya kaydolanlar kaybolmazlar, dönüşürler.
Yani negatif duygular pozitif duygulara mı dönüştürülüyor?
Evet. Güzel olan tarafı da bu zaten. Düşüncelerimiz geri dönüşüm gibi tekrar dönüştürülüyor.
Kullandığımız kelimelerin neden bu kadar önemli?
Ağzımızdan çıkan kelimeler maddeleşerek bizim gerçekliğimiz olurlar. İnsanlar konuşurken ‘Hasta olmak istemiyorum’ der ve beyin ma-me eklerini almaz ve şöyle düşünür ‘Bu sistem hasta olmak istiyor’ bu yüzden bir kaç gün sonra o hastalık bizim önümüze gelir. Fakat sağlıklıyım dediğinde bilinçaltımız sadece sağlık kısmını alarak bizi sağlıklı kabul eder. Bu yüzden ağzımızdan çıkan kelimeler çok önemlidir.
Düşüncelerimizi kontrol edebilir miyiz?
Düşüncelerimizi kontrol etmek mümkün. İnsan gerçekten değişimi istiyorsa düşüncelerini kontrol edebilir. Beden-Zihin ilişkisi vardır. Beden ne durumdaysa beyin o durumda, . Ben bu konuda derim ki, ne düşündüğünün farkına var ve o düşüncenin gelip geçmesini bekle.
90 saniye kuralı vardır. Hissettiğin duygu ortalama 90 saniye senin vücudunda kalır, fakat 90 saniye sonra bu duyguda kalmak kişinin kendi tercihidir. Eğer öfkelendiyseniz 90 saniye bekleyip sonunda kendisine ‘ben öfkelenmeyi değil mutluluğu seçiyorum’ diyebilirsiniz.
Hayatta bazı istediklerimiz olur fakat bazıları olmaz. Bunun nedeni nedir?
Orada çok ince bir çizgi var. İnsanlar bir şeyi istediklerinde hayalleri zannederler aslında ihtiyaçlarıdır. Bir şey bizim hayalimiz ise yüzümüzde gülücükler açar, mutlu oluruz fakat ihtiyacımız ise huzursuz ve tedirgin hissederiz. Önce aklımızdaki şey hayalimiz mi yoksa ihtiyacımız mı ona karar vermeliyiz.
Bunların ayrımını yaptıktan sonra istediğim hayalime gerçekten ulaşmak istiyor muyum? Buna inanıyor muyum diye düşünmeli ve bu hayalimiz için bir sebebimiz olmalı.
Siz aynı zamanda birçok farklı eğitim de düzenliyorsunuz. NLP eğitimleri de bunlardan biri.
NLP eğitimi aldınız fakat hala nerede, nasıl kullanacağınızı ve hayatınıza nasıl geçireceğinizi tam olarak netleştiremediyseniz bu atölye çalışması tam size göre.
Atölye NLP Master seviye tekniklerini içermektedir. Öğreneceğiniz bu tekniklerle, önce kendi hayatınızda daha sonra danışanlarınızın hayatında büyük değişimler yaratacaksınız.
Atölye çalışmasına katılmak için tek yapman gereken daha önce herhangi bir akademiden yada bizden NLP Eğitimi almış olmak. Alanında en iyilerden biri olmak ve danışan sayını arttırmak için bu NLP Master seviye uygulama atölyesine hemen katıl. Atölye 5 hafta, haftada 1 gün yapılmaktadır.
Teknikler katılımcılar üzerinde birebir uygulanarak yapılır. Ayrıca bu şekilde bireysel seans almış olursunuz.
Son olarak okuyucularımıza tavsiye etmek istediğiniz birşey var mı?
Yaşadığın hayattan memnun değilsen ve yorulduğunu düşünüyorsan ilk yapman gereken şey kendine özel bir zaman ayırman. Hayatta seni yoran, mutsuz eden, endişelendiren şeyler neler önce bunları tespit et ve aklına gelenleri bir kağıda yaz.
Yazmanın gücünü ve enerjisini biliyorsun, yazdığın herşey enerjisel olarak senden ayrılır.
Şimdide yazdıklarını sırasıyla oku ve her cümlede yazdığını kabul et, fark et ve daha sonra dönüştürmeyi seçiyorum de. Bunu yazdığın her cümle için yapıp çalışmayı sonlandır. Örneğin: Geleceğim için endişeleniyorum ve bunu kabul ediyorum.
Instagram : @arzukaragozofficial
Esen Şekerkarar kimdir?
1977 İzmir doğumluyum. Mindfulness
Temelli Stres Azaltma (MBSR)
Eğitmenliği’ni 8 haftalık bu programın doğum yeri olan ABD’deki Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi Center for Mindfulness (UMass CFM)da
tamamladım. MBSR programını vermeye yetkili bir eğitmen olarak kurslarım uluslararası geçerliliğe sahiptir. 2018 yılında UMass CFM kadrosu, eğitim programlarına yine ABD’deki Brown Üniversitesinde devam ettim.
Brown Üniversitesi Mindfulness Center
tarafından sertifikasyonla onaylanmış bir MBSR eğitmeniyim ve verdiğim kurslar bu kurum tarafından da tanınmaktadır. Şu anda dünyada MBSR eğitimcisi yetiştiren en kıdemli ve yetkili üniversite, Brown Üniversitesidir.
Danışmanlıklarımda ve eğitimlerimde
Mindfulness Temelli Stres Azaltma (MBSR) programına dayalı etkisi kanıtlanmış yaklaşımları kullanmaktayım.
Ayrıca Oxford Üniversitesi Mindfulness
Merkezinden David Treleaven'ın “Travma Hassasiyetli Mindfulness” eğitimini tamamladım ve mindfulness danışmanlıklarımı bu alanda da uygulayabilmekteyim.
Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı tam olarak nedir?
1979 senesinde dünyaya tanıtılmış olan bir programdır. Massachusetts Üniversitesinin Stres Kliniğinde başlatılmış ve Dr. Jon Kabat-Zinn tarafından kaleme alınan 8 haftalık müfredata dayalı bir stres azaltma programıdır. Kısaca MBSR diyoruz, Mindfulness Temelli Stres Azaltma’nın İngilizce karşılığındaki baş harflerinin kısaltmasıdır.
Mindfulness temelli stres azaltma neden bu kadar büyük bir başarı elde etmiştir?
Kavram olarak mindfulness, anda olmak demektir ve anda olduğunun da farkında olmaktır.
MBSR ise, bu anda olma kavramından yola çıkarak depresyon, anksiyete, kronik ağrılar ve benzeri stres kaynaklı durumları yaşayanların çektiği zorluklar karşısında stres regülasyonunu terapi ve ilaca başvurmadan etkili bir şekilde sağlamış, kişinin kendi gücünü eline almasında son derece başarılı olduğu ispatlanmış bir grup programıdır.
Bu programın içerikleri nelerdir?
Bu 8 hafta boyunca katılımcılar haftada 1 kez grupça her biri yaklaşık 2.5 saatlik oturumlar eşliğinde buluşurlar. Bu oturumların %40'ı paylaşıma, %40'ı uygulamaya, %20'si ise didaktik bilgiye dayalıdır.
Peki, bu oranların önemi nedir?
Biz eğer ki, deneyimlerimizi paylaşmazsak ve uygulamazsak 1.elden bir deneyime ve bu nedenle de kalıcı bir değişime yol açamayız. O nedenle Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı bir felsefe programı ya da sohbet programı değil, derin bir paylaşım ve içselleştirmeye dayalı bir uygulamadır.
Yani gerçek bir değişimi yaratmak için bize tüm doneleri, haftalık müfredatlar eşliğinde sistemleştirerek ve bunları her oturumda daha da derinleştirerek bize veren bir programdır.
Mindfulness temelli stres azaltma programına online olarak katılmak verimliliği düşürür mü?
Değişen teknoloji sayesinde belli bir mekanda olmak gerekmiyor. Online olması müfredatı etkileyen bir şey değildir. Yani evinizin rahatlığında sadece kameralı bir bilgisayarınızın olması yeterlidir. Telefondan bağlanmayı biz önermiyoruz. Grup programı olduğu için paylaşımlarda bulunmak grubu görmek aktif bir iletişimde bulunmak çok faydalı oluyor.
Bu programda neler yapılıyor?
Stres hayatımızın kaçınılmazı. Ancak bunun dereceleri değişebiliyor. Bazen hayatımızda zorlu duygular ve düşünceler nedeniyle ruhsal sıkıntılar yaşarken, bazen de elimizde olmayan yaşam ya da sağlık koşulları nedeniyle zorlu bir dönemden geçiyor olabiliyoruz. Böylesi dönemlerde kişi direncinin düştüğünü hisseder.
Biz bu gücü MBSR programıyla tekrar nasıl elimize alabileceğimizi öğreniyoruz. Bazen zorlu bir dönemden geçen yakınlarına daha bilinçli şekilde destek olmak isteyenler de bu programa katılıp stres regülasyonuyla ilgili çok faydalı bilgiler ediniyorlar. Ya da hayatımda belli bir stres yok, ben sadece yaşam kalitemi artırmak ve bilinçli farkındalığı öğrenmek istiyorum diyenler de kurslarımıza
Bu programın en büyük gücü uygulamaya dayalı olmasıdır. Daha önce de belirttiğim gibi haftada bir grupça 2.5 saatlik oturumlarla buluşuruz. Burada eğitmen müfredattaki programı uygular ve her hafta derinleşerek ilerleriz. Bir sonraki hafta buluşuncaya kadar katılımcılara bazı ev uygulamaları da veriyoruz.
Burada tabii ki öğrenilen şeyleri pekiştirmek çok önemli. Zaten öğrendiğimiz bu bilgileri pratiğe dökmek ve onları birinci elden deneyime dönüştürmek programın ana hedefidir. Bu nedenle, katılımcılara bazı ses kayıtları veririz. Bu ses kayıtları Jon Kabat-Zinn tarafından uygun görülmüş olan dikkat çalışmaları içerikli yönlendirmeler içerir. Bu yönlendirmelerde telkin yoktur. Amaç tamamen uygulayıcının uzun süreli çalışmaları dikkati dağılmadan yapabilmesini kolaylaştırmak ve günlük bir farkındalık alışkanlığı kazanmasını sağlamaktır.
Bu ses kayıtları 40-45 dk lık kayıtlardır. Bazıları dikkat, bazıları da beden farkındalığını arttırmaya yönelik mindful hareketler içerikli uygulamalardır. Katılımcıların bunları hergün dinleyerek pratik etmelerini öneriyoruz.
Bunun dışında da günlük yaşama adapte edebileceğimiz bazı çalışmalar da mevcut. Mesela, gündelik farkındalık takvimleri doldurmak gibi. Bunun dışında diğer farkındalık becerilerimizi arttırıcı çalışmaları da programda uygulamalı olarak öğretiyoruz.
Yani MBSR bir pozitif düşünme ya da kendini iyi hissetme programı değildir. Tam tersine, bizi olanla olduğu gibi buluşabilme becerimizi etkin ve sağlıklı bir şekilde arttırabilmeye yönlendirir ve bizi bu konuda bilinçlendirerek teşvik
Mindfulness temelli stres azaltma programı kimlere uygundur?
Bu program herkese uygundur. Daha önceden meditasyon deneyiminiz ya da mindfulness bilginiz olması şartı yoktur. Bu programa yalnızca yaşam kalitenizi güçlendirmek ve yükseltmek için de katılabilirsiniz.
Travmalarda ve ağır depresyonda olan kişilere uygun mudur?
Son 6 ay içerisinde bir kayıp yaşayan var ise bu programı önermiyoruz. Aynı zamanda psikosomatik rahatsızlığı ve psikiyatrik tedavi gören kişilere ancak kendi doktorları bu programı önerdiği takdirde yardımcı oluyoruz. Bu program bir terapi olmamakla beraber psikolojik danışmanlık alanlar için olumlu yönde hızlandırıcı bir destek programıdır.
Mindfulness özelinde yapılan spesifik hareketleri var mıdır?
Program dahilinde mindful hareketler dediğimiz herkesin kolaylıkla uygulayabileceği basit yoga hareketleri içeren uygulamalarımız da bulunmakta.
Eğitmen olmak için neler gereklidir?
MBSR Programı dünyanın neresine giderseniz gidin sadece yetkili eğitmenler tarafından verilebilir. Tamamıyla telif haklarına sahip bir programdır. Yetkili bir eğitmen olmak çeşitli eğitimleri almayı ve vermeyi de kapsar ve min. 3 yıl max.6 yılda tamamlanır. Eğitimci olmak isteyenlerin önce ilk basamak olan MBSR programına katılmaları gerekir.
Siz aynı zamanda Mindfulness alanında bireysel danışmanlıklar da veriyorsunuz değil mi ?
Spesifik bir çalışmanız var mıdır?
8 haftalık programda tek seferliğe mahsus olmak üzere bir inziva günü vardır. Arada verilen kısa molalarla beraber yaklaşık 6 saat sürer. Bu zaman zarfında kameralar açıktır ancak her zamanki gibi bir sözlü paylaşım yapılmaz. Sadece eğitimcinin arada verdiği yönlendirmelerle bir sessizlik günü yaşanır. Bu inziva günü 8 haftalık programın kalbidir ve çok büyük bir önem taşır. Mindfulness kavramının özüyle işte bu günde tanışırız.
Evet veriyorum. Bireysel Mindfulness Danışmanlığı kişiye özeldir ve danışanın takvimine uygun şekilde planlanır. İlk seans olan tanışma seansı 65 dakika, takip edenler ise 50 dakikadır. Danışma, bilgilendirme ve uygulamaya dayalı bu seanslar, yönlendirmeli dikkat çalışmaları, stresle mücadeleyi kolaylaştırıcı bilgiler ve uygulamalar, ve stres semptomlarının erken aşamada teşhisi ve önlenmesine dayalı çalışmalar gibi unsurlardan oluşmaktadır.
Instagram : @esen_sekerkarar
Cenk Bey, sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1976 İstanbul doğumluyum, Kocaeli Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim. 15 senelik ithalat – ihracat sektöründe kurumsal deneyimimden sonra müzikses-ritim üzerine eğilmeye karar verdim.
Uzun yıllar Hindistan, Nepal ve Tibet’te yaşamış olan Belçikalı Surya Maarten ’den “Çakra sesleri ve Ses Kaseleri” üzerine eğitimler aldım. Ardından British Academy Soundhealing Therapy (BAST) merkezinde de kristal kase, gong, ses kaseleri üzerine eğitim aldım.
Peter Hess “Ses Kaseleri ile Ses Masajı Uygulayıcısı” yım. Ses, Müzik, Ritim üçgeninde aktif olarak yolculuğum devam ediyor.
Ses Meditasyonu nedir?
Ses meditasyonu, çeşitli ses araçlarının kullanılarak beden, ruh, zihin hallerinin bir sağlanması ile ilgili uygulanan pratiklerdir. Kendi özgün sesimiz dışında başta Tibet kaseleri, kristal kaseler, gong ve davul olmak üzere çeşitli üflemeli, telli, tuşlu enstrümanlar ses meditasyonunda kullanılabilir.
Kullanıldığınız enstrümanların kökeni çok eski sanırız değil mi?
Evet öyle. Kendi akışımda kullandığım enstrümanlardan Tibet kasesinin geçmişi yaklaşık 5 bin sene öncesine, davulun geçmişi Şamanik ritüellere, gongun da binlerce yıl öncesindeki Uzak Doğu geleneklerine kadar dayanmaktadır. Kristal kaseler ise dünyamız için yeni enstrümanlar sayılır. Yaklaşık 30-40 senelik bir geçmişi bulunmaktadır.
Klasik meditasyon ile ses meditasyonu arasındaki farklar nelerdir?
Normal meditasyondan farklı olarak ses meditasyonu ses ve titreşimler vasıtası ile deneyiminizi daha güçlü kılıp, odak noktanızın kendiniz dışında başka yerlere kaymasını engellemekte ve böylelikle kendinizi daha derin gözlemleme şansı yakalamaktasınız. Ses, Müzik ve Ritim üçgeninde medite olmak bir çok kişi tarafından daha etkili bulunmaktadır.
Ses Meditasyonu nasıl yapılmalıdır?
Ses meditasyonunda yapmanız gereken şey çok basit. Rahat bir şekilde yere uzanmak veya rahat bir yere oturmak, sadece sese konsantre olmak, sesleri dinlemek ve kendinize odaklanıp bedeninizde veya çevrenizde her ne olursa olsun gözlem halinde kalmaktır.
Meditasyon kişide ne gibi hisler uyandırır?
Ses meditasyonu sağlamış olduğu güven sayesinde huzur içinde bedeninizin, zihninizin, ruhunuzun an olarak ne durumda olduğunu, neye ihtiyacı olduğunu hissedebilir, duyabilir, görebilirsiniz. Ve meditasyon esnasında tam bir gözlem halinde olduğunuzda zaman, mekan, beden hissiyatını kaybedebilirsiniz. Sanki huzurlu bir rüyadaymış gibi bir hissiyat gelebilir.
Meditasyon ne gibi faydalar sağlar?
Meditasyondan sonra elinizde kendiniz ile ilgili çok önemli bilgi ve verilere ulaşabilirsiniz. Bu veriler sizin hayatınızın değişiminde büyük katkılara dönüşümlere yol açabilir. Ses meditasyonunun hem fiziksel hem de zihinsel pek çok faydası bulunmaktadır. Bunların bazılarını şöyle sıralayabiliriz. Bildiğiniz gibi hastalıkların oluşmasında fazla stresin rolü büyüktür ve hastalıkların %70’i stres kaynaklıdır. Ses ile yapılan çalışmalar stresi azaltır, hayata sakin ve duru gözle bakmamıza yardımcı olur. Ses meditasyonu beyin dalgasını kademe kademe alfa ve tetaya indirir.
Teta nedir açıklar mısınız?
Teta, bizim uyurken yaymış olduğumuz beyan dalgasıdır ve vücudun kendi kendini yenileme safhasıdır. Beyin dalgası tetaya indiğinde derin bir rahatlık hissederiz ve vücudumuz bilinçli bir uyku haline girer. Hücrelerde ve kanda oksijen oranı artar, karbondioksit azalır. Kan basıncı ve kalp atışı düzenlenir. Ses meditasyonu kasları gevşetir ve rahatlatır.
Peki Teta'nın faydaları bunlarla mı sınırlı yoksa daha başka faydalar da sağlıyor mu?
Elbette. bunlara ek olarak daha farklı faydalar da sağlıyor. Örneğin bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Zihinsel konuşmayı azaltır, durdurur, zihnimize hakim olmamıza aracılık eder. Davranış ve düşünce kalıplarımızı objektif olarak görmemize yardımcı olur. Fikirlerimize odaklanmayı kolaylaştırır. Konsantrasyonumuzu arttırır.
"Ses Kaseleri ile Ses Masajı" isimli bir atölye çalışması da yapıyorsunuz. Bunun kökeni nedir?
Fizik Teknoloji Mühendisi olan Alman Peter Hess 1984 yılından itibaren Nepal, Tibet ve Hindistan’da yapmış olduğu gezilerde ses kaseleri ile tanıştı. Uzun süre bu seslerin insanlar üzerindeki etkilerini araştırdı, deneyler yaptı ve “Peter Hess Ses Masajı” yöntemini geliştirdi.
Ses Masajı Nedir? Nasıl Uygulanır?
Ses Masajı fizikterapide kullanılan klasik anlamdaki masaj değildir. Ses kaselerinin (ses çanakları) kişinin giyinik bedeninin belli yerlerine konulup, çanaklara nazikçe vurulması sonucunda, ses çanaklarından çıkan titreşimlerin bedene yayılması temeline dayanır.
Ses çanağının titreşimleri dalga dalga önce deri yüzeyinde, sonra dokularda, sonra organlarda, kemiklerde yayılır. Bazı hassas kişiler bu titreşimleri ayak tabanlarından saç diplerine kadar hissedebilirler. Bu yöntem dünyanın doğusundaki binlerce yıllık deneyim ve bilgilerden yola çıkılarak geliştirilmiş bir batı yöntemidir, aynı zamanda bütünsel bir gevşeme sağlar. Ses Masajının Etkileri:
• Beden Zihin Ruh dengesini sağlar
• Derin gevşeme sağlar
• Kişinin Özgüven duygusunu güçlendirir
• Sağlığa katkıda bulunur. Dengeler, yeniler, zindelik verir
• Kişinin bedenini algılamasını onunla barışık olmasını sağlar
• Yaratıcılığı ve Motivasyonu arttırır.
Instagram : @cenkgucbilmez
Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?
2010’dan beri Klasik ve Modern Batı Astrolojisi ile ilgilenmekteyim. Temel, İleri ve Ustalık Seviyelerinin yanı sıra, Karma, Soru, Seçim, Uranyen Astroloji ile Astropsikoloji Uzmanlık Sertifikalarına sahibim. Girne Amerikan Üniversitesi bünyesindeki Astroloji Okulunda eğitmenlik görevini sürdürmekteyim.
APAI (Association of Professional Astrologers) ve ISAR (International Society for Astrological Research) onaylı AstroArt Astroloji Okulu Diploması'nı Şubat 2016'da almaya hak kazandım. Aynı yıl ISAR International Society for Astrological Research sınavını geçip ISAR Cap olma hakkını kazandım. Ayrıca uluslararası APAI ve OPA dernekleri üyesi olup, ülkemizde Profesyonel Astroloji Derneği (PAD) Kurucu Üyesiyim.
Astroloji alanında ders kitabı olarak kullanılan Orta Noktalar kitabının yazarıyım.
Doğum haritamızda bizim hayatımızı çok derinden etkileyen bir kısım daha var. O da yükselen burcumuz. Öyle değil mi?
Haritanın başlangıcı yükselen burçtur. Her şey yükselen burca göre kuruluyor, hayatta deneyimlediğiniz hayat alanları, konular, gelişmeler, aldığınız transitler sizi hangi alanlarda etkileyecek, yükselen burçla bunu ayarlamayı, daha doğrusu on iki takım yıldızın harita üzerinde dağılımını yükselen burçla yapıyoruz.
Yükselen burç bebeğin doğduğu anda aldığı ilk nefesle, her şeyin başlangıcı, hayatın başlangıcı, ruhun bedene bürünmesi, hatta bize doğumun nasıl
geçeceği, nasıl bir çevre içine geliyor, nasıl bir aile içine geliyor, tamamen bunlar ile ilgili bilgiler veriyor. Hayata baktığımız penceremiz oluyor.
Sizin Orta Noktalar adlı bir de kitabınız var. Biraz bu kitaptan bahsedebilir misiniz?
Evet şu anda ders kitabı olarak orta ve ileri seviye astroloji derslerinde kullanıyoruz, Türkiye’de bu konuda yazılmış bir kitap yoktu.
Orta noktalar nedir?
Orta noktaları fazla tekniğe kaçmadan anlatmak gerekirse, iki gezegen arasında açı olmayabilir, birbirini görmeyebilir, ve siz zannedersiniz ki bir etki alıyorsunuz. İşte A gezegenim etki almıyor, B gezegenim de etki almıyor.
İki gezegenden bahsediyorum. A ve B gezegenleri. Bunları anımsatan bir şeyler oluyor hayatınızda ama haritada bu net görünmüyor. Halbuki ikisinin matematiksel olarak derecelerinin ve dakikalarının toplanıp tam ikiye bölünmesi bir dereceyi verir, ve bu toplam olarak her iki gezegenin enerjisinin birleştiği bir noktaya işaret eder. Hiç transit almıyorsunuz zannedersiniz, ama bu nokta transit alıyordur, tetikleniyordur ve iki gezegenin bu tetiklenmesi ile yer yerinden oynar.
Doğum saati bilinmediğinde yükselen burcu bulmak ile ilgili neler yapabiliriz?
Öncelikle yükselen burç nedir kısaca bahsedeyim. Doğum anımızda ilk nefes ve dakikası çok önemli. Bunun anlamı tam doğduğunuz anda ekvatoru düşünün. Doğu ufkunda yükselen takım yıldız ve onun hangi derecesinde olduğuna biz yükselen burç diyoruz. Yükselmekte olan burç derecesi bizim için önemli.
Tüm haritamızda bunu start noktası olarak alıyoruz ve konumlandırıyoruz. Yükselen burç sonradan da bulunabilir, geriye dönük hayatınızda önemli olan olayların tarihlerine göre geriye dönük bir çalışma yapılıyor ve modern tekniklerle yükselen burç bulunuyor. Ay ve gün olarak doğum tarihi bilinmiyorsa yükselen burcumuza ulaşmak yaşadığımız verilerden ve olaylardan yola çıkılarak mümkün oluyor.
Yükselen burcumuzu bulmak hayatımız ile ilgili önlem almak açısından önemli oluyor. Doğum tarihi ve saati bilinmese bile yükselen burcu bulma konusunda farklı teknikler ile ilerleyip bulmak mümkün.
Bireysel Danışmanlık görüşmeleri hangi alanları içeriyor?
Özellikle şu alanları içeriyor:
Kişisel potansiyeli ortaya çıkarma
Karmik Analiz
Sahip olunan özellikler ve bunun doğru yer ve zamanda kullanılması Kendini ve ruhsal amacı daha iyi
anlama
İlişkiler, aşk ve evlilik yaşantısı Sağlık
Çocuklar
Kariyer ve iş hayatı Parasal ve ekonomik durum
Danışmanlık hizmeti hangi bilgiler gerekiyor?
Doğum tarihi (gün-ay-yıl), doğum saati ve doğum yeri. Eğer doğum saati ya da tarihi net olarak bilinmiyorsa veya bu konuda tereddütler varsa ayrıca rektifikasyon hizmeti almak gerekebilir.
Yüz yüze ya da Zoom uygulaması üzerinden online olan bu danışmanlık yaklaşık 4 saat sürer ve daha öncesinde çalışılmış harita ilgili bilgiler görüşme sonrası verilir. Kaydetmek isteyenler yanlarında kayıt cihazı getirebilir veya Zoom üzerinden kayıt alabilir.
"Yükselen burç bebeğin doğduğu anda aldığı ilk nefesle, her şeyin başlangıcı, hayatın başlangıcı, ruhun bedene bürünmesi..
İnsanların evinde spor yapmasını kolaylaştırmak için ne önerirsiniz?
Yaklaşık 45-50 dakika yeri geldiğinde kendi vücut ağırlığınızla, pet şişeleri, sandalyeleri kullanarak çalışmalar yapabilirsiniz. Evdeki malzemeleri kullanarak, kendi vücut ağırlığınızla yapabileceğiniz hareketlerden oluşan bir seri hazırlayabilirsiniz. Yarım litrelik pet şişelerle başlamak ve ilerledikçe 1 litre ve 1.5 litreye geçmek güzel bir başlangıç olabilir.
Pilates metodu hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Sizi tanıyabilir miyiz?
Bursa’da doğdum. Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümü mezunuyum. Yaklaşık 2001 yılından beri sporla iç içeyim. Şu an için özel olarak yüz yüze ve online dersler veriyorum ve çeşitli grup çalışmaları düzenliyorum. Pilates’i ve Fitness’ı çok seviyorum.
İkisini birlikte karıştırmayı, kombine etmeyi ve uygulatmayı da öyle. Pilates ve Fitness birleştirdiğim bu egzersiz metodunu kendi üzerimde de deniyorum ve çok iyi sonuçlar alıyorum.
Amacım çevremdeki bütün insanlara egzersiz yapmayı, yani hareket etmeyi öğretmeye çalışmak ve bu keyfi onlara yaşatmak.
Pilates metodunu kısaca anlatmak gerekirse derin kasları içten güçlendirerek (Power house) karın ve çevresindeki en derin kasların çalıştırılmasını sağlayıp, nefes tekniğini öğretir. Bunu inşaatın temeli gibi düşünebilirsiniz.
Biz burada temeli sağlamlaştırıyoruz ve sonrasında kişi bu çalışmaları daha farkında olarak yapabilmeyi öğreniyor. Vücudunu daha iyi kontrol edebiliyor. Doğru nefes alıp verebiliyor ve günlük hayatında da omurgasını çok daha nötrde tutarak, farkındalığını arttırarak hayatına devam ediyor. Gerçekten çok etkili bir metot.
Bu metodu kullananlar nasıl sonuçlar elde ediyorlar?
Bu metodu kullanan öğrencilerimde çok iyi sonuçlar gördüm. Özellikle henüz 1 ay sonrasında bile postürlerinde ciddi iyileşmeler sağladıklarını gözlemliyorum. Bu yüzden uygulamayı da, uygulatmayı da çok seviyorum ve buradan herkese tavsiye ediyorum. 7’den 70’e tüm insanların yapabileceği egzersizler içeriyor. Kendi vücut ağırlığınızda yapılan çalışmalar pilates matwork olarak geçiyor. Evde kendi vücut ağırlığınızla bu egzersizi gerçekleştirebiliyorsunuz.
Pilates'in kökeni hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz?
Joseph Pilates Alman’ dır. Küçüklüğünde çok fazla rahatsızlıkları olan bir çocukluk geçirir ve sonrasında hayvanların hareketlerini izleyerek pilates metodunu geliştirir ve kendi metodunu uygulamaya geçirir. Bu süreçte ergenlik döneminde vücudundaki değişimi kendi gözleriyle görür. Fit bir vücuda sahip olur ve fitness afişlerinde yer alarak, pozlar vermeye başlar.
Daha sonra 1.Dünya Savaşı'nda hasta olan askerlerin kendilerini iyileştirmelerine destek sağlar. Özellikle yatakların yaylarını kullanarak reformer diye geçen pilates makinesini oluşturur. Bu makinenin yeni hali eskisini aratmıyor, yayları kullanarak kişiyle birebir şekilde yer çekimini tamamen sıfırlayarak yatar pozisyonda çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz.
Pandemi döneminde kilo alan insanların bir çoğu hala bu kilolarını tam olarak veremediler? Bu tarz kişilere hareket ve beslenme tarzı olarak ne önerirsiniz?
Pandemi döneminde gerçekten çok kilo alanlar oldu doğru. Çevremde de bunu görüyorum, gördüğüm zaman da şu şekilde yorum yapmak istiyorum; bu çok normal bir durum çünkü gerçekten eve kapatılmış bir insan topluluğu oluştu ve insanlar neler yapacağını bilmediği için de psikolojik olarak da yemeğe sardılar.
Ama öte yandan da bence insanlar nelere dikkat etmeleri gerektiğini anladı. Kişiler fazla kalorisini hareket edip yakmayı, vücudunu iyi hale getirmeyi anlamış oldu. Yemek bir yere kadar. sürekli kilo aldığınızı düşünündüğünüz
zaman bu sizin psikolojinize yansıyor ve kendinizi kötü hissetmeye başlıyorsunuz.
Ruh haliniz bayağı kötüye gidiyor. Medya bu konuda bazen olumsuz yönlendiriyor olsa da spor alanına bir hareket getirdiği söz konusu. Instagram'a spor, fitness ya da diyet anlamında baktığınız zaman herkesin hareket ettiğini gördüğünüzde sizin de motivasyonunuzu artıyor.
Bunu sevdiğiniz bir eğitmen için de söyleyebilirim. Disiplinli bir eğitmense paylaşımlarında sizi bu konuda teşvik eder. Dolayısıyla benim önerebileceğim haftanın 2 günü düzenli yaptığınız yürüyüş, evde yaptığınız 45 dakikalık pilates antrenmanı ya da full body de olur. Uyguladığınız her çalışma size otomatik olarak olumlu yönde geri dönecektir.
Dolayısıyla kas yoğunluğunuz artacak, metabolizmanız hızlanmaya başlayacak ve kilo da vermeye başlayacaksınız Ama tabii kalori açığı mutlaka yaratmanız gerekiyor. Yani “ben hareket ediyorum arkasından yemek yemeliyim” şeklinde değil de, normal yeme sürecinizde bazı şeylere dikkat ederek; özellikle akşam yemeğinden sonra hiçbir şey yememeyi tercih ediyorum ve öğrencilerime de aynı şeyi söylüyorum.
Artık yatışa, bir uyku moduna geçiyorsunuz. Hazımsızlık söz konusu olacağı için yemekten sonra bir şeyler yememek çok daha sağlıklı olacaktır. Uyku çok önemli. Egzersizde de biz bunu hep söylüyoruz. Kaliteli uyku için kesinlikle doğru hareket etmeniz gerekiyor.
Son olarak bu yazıyı okuyanlara ne tavsiye edersiniz?
Herkes egzersiz yapmaya başlayabilir, sürdürebilir ve bunu hayatın bir parçası haline getirebilir. Spor bizim vazgeçilmez ana yolumuz. Egzersizleri hayatımızın içine soktuğunuz zaman, her şeyin çok daha akışında ve güzel geçeceğinden emin olabilirsiniz.
Düzenli egzersiz yapan kişilerde uyku düzene giriyor. Sağlık problemleri en aza iniyor. Kemikler daha da sağlamlaşıyor. Kendinizi pozitif hissediyorsunuz. Olaylara pozitif yaklaşıyorsunuz. O yüzden son olarak bir an önce düzenli egzersizlere başlamalarını öneriyorum ve egzersiz ilaçtır diyorum.
"Herkes egzersiz yapmaya başlayabilir, sürdürebilir ve bunu hayatın bir parçası haline getirebilir."
şekilde kullanan çözüm odaklı ve nispeten kısa süreli tekniklerinden bir tanesidir."
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Ben Klinik Psikolog
Lütfiye Arslan
Demircioğlu. 1996
Ortadoğu Teknik
Üniversitesi (O.D.T.Ü.) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümünden mezun oldum. 2020 yılında İstanbul Kent Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek
Lisans programını tamamlayarak klinik psikolog ünvanını almaya hak kazandım. Kurucusu olduğum N&P Danışmanlık Merkezinde Psikolojik Danışman olarak travma odaklı terapilerine devam ettim. Halen ALVO Psikoloji merkezinde kurucu ve terapist olarak (İngilizce ve Türkçe) danışan görmeye devam etmekteyim.
Aynı zamanda kurumsal eğitimler ve sosyal sorumluluk projeleri aracılığıyla farkındalık yaratacak çalışmalara imza atmaktayım. 2007 yılından bu yana İstanbul ‘da farklı ilk ve orta öğretim kurumları ve okul öncesi eğitim kurumlarında, danışmanlık
merkezlerinde psikolojik danışman olarak görev yaptım. Halen yetişkin, çocuk, ergen ve çiftlere psikolojik danışmanlık desteği vermekteyim.
EMDR Terapisi Nedir ?
EMDR bir psikoterapi yöntemidir. EMDR (Eye Movement Desensitizationand Reprocessing) dünyada 1990’ lı yıllardan bu yana oldukça etkin bir şekilde kullanan çözüm odaklı ve nispeten kısa süreli terapi tekniklerinden bir tanesidir.
Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme anlamına gelen EMDR tekniği çocuklar ve yetişkinlerle psikolojik danışma sürecinde kullanılmaktadır.
Dünyada bugüne kadar 2 milyondan fazla danışan EMDR terapileri ile şifa bulmuştur. Dünya sağlık örgütü (WHO), Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) ve pek çok uluslararası sağlık kurumları EMDR terapilerini etkin bulmakta ve tavsiye etmektedir.
EMDR Terapisi Nasıl Çalışır ?
Kişilerin yaşadıkları duygusal yükü ağır ve travmatik deneyimleri sonrasında beyindeki adaptif bilgi işleme sisteminde aksamalar oluşur. Bu aksamaları gidermek amacıyla çift yönlü uyaran tekniği ile beyinin nöron ağının hareketlenmesi ve tekrar yapılandırılan nörnal ağ sayesinde bilgi transferi sağlanır.
Sarsıcı anının yeniden işlenmesi sonucunda , yap-bozun eksik parçaları doğru yerlere yerleştirilir ve diğer bütün anılar gibi olağan anı haline dönüşür. Travmanın zorlayıcı etkileri bu sayede ortadan kalkar.
Beyin yaşanan deneyim sonrası bilgileri işleyemezse ilerleyen zamanlarda o olayı çağrıştıran olaylar, kişiler, kokular, tatlar, resimler vs her türlü çağrışım durumları rahatsızlıklara neden olur. Kişiler flashbackler yaşar ve sürekli tetiklenir.
"EMDR (eye movement desensitization and reprocessing) terapi tekniği dünyada 1990'lı yıllardan bu yana oldukça etkin bir
Kişiler yaşadıkları travmatik olaylar sonucunda kendileri, diğerleri veya dünya hakkında çoğu zaman farkında olmadan olumsuz genellemeler yaparlar.
Örnek vermek gerekirse; "Ben çaresiz biriyim, ben yetersiz biriyim, dünya hiç güvenli değil, insanlar kötüdür gibi…"
EMDR ile kişilerin travma sonrası oluşan olumsuz inançları üzerinden geçmiş anılara ulaşılır ve bu negatif inançların oluştuğu anlar tekrar değerlendirilir, göz hareketleri ile adaptif bilgi işleme sistemi harekete geçirilir, anılar işlemlenir ve anı ağlarına alınır.
Çift yönlü uyaran göz bebekleri ile terapistin parmağını takip etmek, işitsel uyaran vermek (kulaklıkla tık-tık sesleri ) veya danışanın izni ile dizlere dokunmak gibi duyusal uyaranlardır.
EMDR Terapi tekniğinde ,danışanın travma temelli olumsuz inançları ile çalışır ve olumsuz inançların daha olumlu inançlara dönüşmesi, zorlayıcı duyguların daha başa çıkılabilir ve destekleyici duygulara dönüşmesi ve somatik sarsıcı beden duyumlarının, duyumlara dönüşmesine aracılık eder.
EMDR tekniği bir anının biliş, duygu ve duyum kanallarının tamamını düzenler.
Hangi Durumlarda EMDR Terapileri Uygulanır?
Travma sonrası stres bozukluğu
tanısında
Kayıp ve yas süreçlerinde
Fobilerle
Kaygı bozukluklarıyla
Beslenme bozukluklarıyla
Sosyal fobilerle
Psikosomatik ağrılarla
Bağlanma ve ilişki sorunlarında
Öfke ve duygu düzenleme
zorluklarında
Özgüven ve benlik algısı
problemlerinde
Migren ve fibromiyalji tedavisinde
Takıntılarla ve günlük hayatı aksatan
pek çok zorlukta
EMDR Terapi tekniğinde çocukluk ve hatta bebeklik döneminden başlayarak her yaştaki danışana uygulanabilmektedir. Danışanın gelişim dönemi özellikleri ve tercihlerine göre çift yönlü uyaran yöntemi değişir. Örneğin bebeklerle çalışıyorken dokunsal uyaranlar kullanılır.
Travma temelli bir yaklaşım olan EMDR, kişilerin ego gücünü artırmak için de çok güçlü bir tekniktir. Kaynak yükleme, duygu düzenleme ve performans destekleme gibi protokollerle de kişilerin daha işlevsel bir yaşam sürdürmeleri konusunda EMDR ile çalışılmaktadır.
EMDR Terapisi Kimlere Uygulanmaz?
EMDR Terapisinin, uygulanamadığı birkaç istisnadan bahsetmek daha işlevsel olacaktır. Danışanın nörolojik temelli kronik hastalığı varsa uzman nörolog veya beyin cerrahının onayı alınmadan EMDR uygulanamaz. Ağır psikoz hastalıyla EMDR uygulanmaz. Bu durumların dışında son derece geniş bir eksende EMDR terapileri uygulanabilmektedir.
Yaşadıklarımız ve ailelerimiz ister istemez bizlerde iyi, kötü izler bırakabiliyor. Belli bir yaşa geldiğimizde dönüp baktığımızda bir sürü travmalarımız olmuş oluyor. Nedir bu travma?
Aslında birçok tanımı var ama kısaca özetleyecek olursak: Duygu anlamında bizi zorlayan yaşantılara, yaşam bütünlüğünüzü ve duygunuzu risk altında hissettiğiniz ve sarsıntı yaşadığınız deneyimlere travma diyoruz.
Bazen benim travmatik bir yaşantım yok diye gelen danışanlar olabiliyor. Bazen sınıf içerisinde öğretmenin sert bir çıkışı bile küçük bir çocuk için travmaya dönüşebiliyor. Dolayısıyla travma hayatımızda var maalesef, ama baş etmek için kaynaklarımız da çok.
Danışan bize geldiğinde mükemmel bir ailem var diyorsa oraya bir bakmak gerekiyor. Zaten mükemmellik diye bir kavram yok.
Instagram: @lutfiyedemircioglu
EMDR etkili bir terapi tekniğidir.Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1986 Ankara doğumluyum. Başkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme bölümünden mezun oldum. Ancak profesyonel iş hayatım mezun olduğum alanın çok dışında gelişti ve hayatın bana sunduğu sürprizler ile kendimi reklam sektörünün içinde buldum.
Nefes ile yolum ise 2018 yılında kesişti. Öncesinde Reiki ve TheataHealing ile tanışmıştım. Daha sonra katıldığım bir workshop’da nefesle karşılaştım. Mucizeden bahsediliyordu. Bir insanın hayatını mucizevi şekilde ne değiştirebilirdi ki diye sorup duruyordum kendime. Nefes’in mucizenin ve şifanın kendisi olduğunu seans sonunda gözlerimi açtığımda fark ettim.
Zaten küçük yaşlardan itibaren psikolojiye olan merakım, insan beyninin işleyişine olan ilgim okuduğum kitaplardan başlamıştı. Sürekli var oluşumu ve nereye ait olduğum ile ilgili sorularım Nefes’i deneyimlediğim andan itibaren beni aradığım yola sokmuştu. Bu yüzden Nefes hem kendi şifa kaynağım hem de yol haritam oldu. Ve böylece yürüdüğüm bu yolda yolun kendisi haline geldim.
Kurucusu olduğum Omnia Bütünsel Yaşam Merkezi fikri ise tam olarak yolun kendisi haline geldiğim süreçte doğdu. Ben bir kişi olarak ancak sınırlı sayıda hayata dokunabilirken aynı yolda yürüdüğüm kendim gibi uzmanlar ile ”BİZ” olarak daha fazla hayata dokunabilmeyi amaçladım.
Nefesin hayatımızdaki önemi nedir?
Doğduğumuz andan itibaren bu yaşam yolunda her bir nefes alışkanlığımızın bir duygunun / bir zihin alışkanlığının sonucu olduğunu düşünürsek dönüşüm ve değişimin anahtarı NEFES ile mümkün olduğunu daha iyi kavrayabiliriz. Yaşam ilk olarak doğduğumuz anda aldığımız ilk nefes ile başlar. Dönem dönem yaşadığımız olumsuzluklar, travmalar, stres, kaygı, korku ve endişeler tam ve bağlantılı nefeslerden kopmamıza neden oluyor.
3-5 yaş aralığında gelişmeye başlayan ego bilinci ile doğal nefesimizi bozmaya başlarız. Çocukluğumuzdaki tam ve bağlantılı nefesleri yaşadığımız olaylara verdiğimiz anlamlar sonucunda kaybeder, nefesimizi limitleriz. Bu limitleme durumu zamanla nefesimizin alışkanlığı haline dönüşür. Bu yüzden de nasıl nefes alır ve düşünürsek o hayatı yaşarız.
Bir kişinin limitleyici nefes alışkanlığı ortadan kalktığında kişinin kendisiyle ve çevresiyle iletişimi kuvvetlenir. İçsel bir huzur deneyimler. Yaşamdan tad alma döngüsünün içine girer. Bedensel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğü yakalar. Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürer. Manyetik alanı temizleyerek potansiyelini en iyi şekilde yansıtabileceği senaryoyu yaşamaya başlar. Ego kişiyi değil, kişi egosunu yönetmeye başlar çünkü duygularının yönetimi kişinin eline geçer. Ruhuna hizmet eden hayatı kendine çekmeye başlar. Çünkü kendini bulma yolunun ilk basamağıdır nefes.
Nefes eğitimlerinde neler yapılmaktadır?
Önce bir koçluk yapılır. Kişiyi dinleyip tam olarak neye ihtiyacı olduğu belirlenir.Daha sonra seansa geçilir. Bu seanslar ile kişinin doğal nefesini bozan nefes alışkanlıkları gözlemlenir ve akupunktur noktaları ile çalışılarak blokajlar ortadan kaldırılır. Aynı zamanda destekleyici teknikler ile de düşünce alışkanlıkları ile çalışılarak nefesteki dönüşüm kalıcı hale getirilmesi sağlanıyor.
Düşüncülerimizin duyguya, duygularımızın da çarpık düşünce yapısıyla vücudumuzda blokajlara neden olması vücudumuzun bazı noktalarında enerjinin birikmesine sebep oluyor. Seans sırasında bu noktalar tespit edilir ve bu noktalardaki blokajların açılmasına yönelik teknikler uygulanır.
İnsanlar neden nefes problemleri yaşamaktadır?
Ortalama 3 – 3.5 yaş itibariyle insanda bir ego bilinci oluşmaya başlıyor. Bununla beraber aslında düşünceler oluşmaya başlıyor. Düşüncelere verdiğimiz anlamlar duygulara dönüşüyor. İşte burada çarpık düşünce sistemi vücudumuzda blokajlara sebep oluyor.
Kişi mesela korkuyor nefesini tutuyor ve her korktuğunda o şekilde nefesini tutmaya çalışıyor ve nefes akışının önüne geçiyor. Düşüncelerle tetikliyoruz aslında nefesi. Düşünüyoruz, düşündüğümüzü hissetmeye başlıyoruz. Hissettiğimiz de yaşamımızı oluşturuyor.
Doğru nefes nasıl olmalıdır?
Nefes önce karından başlamalı. Karına doğru aldığımız nefeslere müdahale olmamalı. Nefesler kendiliğinden dalga dalga bütün vücuda yayılmalı. Biz bunu günlük yaşantımızda fark etmeden, çabasız yapıyor olmalıyız. Doğru, akan, çabasız bir nefes her nefes tipinin içine girebilen nefestir.
Her nefesin içine kolaylıkla girebilen kişi ise esnektir. Gücünü nefesinden alır.
Yaşamak istediğimiz hayatın sırrı nefesimizde saklı. Nefesiniz açık, ışığınız bol olsun.
Diyetisyen Kübra Çıtlak, Hızlı kilo vermenin 6 altın kuralını detaylı olarak açıklıyor. "Pek çok diyet programı uyguluyoruz. Ancak diyet programlarında zaman
Diyetisyen Kübra Çıtlak. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1982 yılında İstanbul Beykoz da doğan Kübra Çıtlak Demir. Orta ve Lise
öğrenimini Kadıköy Anadolu İHL lisesinde tamamladı. Arel Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden mezun oldu . Yüksek lisansını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi iç hastalıkları bölümünde yapmaktadır.
Türk Diyabet Cemiyetinde çeşitli görevlerde bulundu .GAPS danışmanı olan Kübra Çıtlak Demir, aynı zamanda biorezonansla zayıflama ve andulasyon terapi hizmetleri vermektedir.
1. Hızlı Kilo Vermede Hedef Belirleme ve Kararlılık
İlk baştaki eksikliğimiz aslında bir hedefimizin olmaması ve gerçekten kararlı olmama hali. Genelde “kilo vermek istiyorum, zayıflamak istiyorum” gibi cümleleri çok duyuyoruz. Ama bunun için zaman aralığı belirlersek ve hayalimizdeki bir bedeni, hayalimizdeki
zaman başarısız oluyoruz ya da sonunu getiremiyoruz."
bir elbiseyi gözümüzün önüne getirirsek aslında çok daha kısa sürede, çok daha verimli ve kararlı bir şekilde diyet programlarını takip edip zayıflayabiliriz.
Aksi taktirde Pazartesi başlayıp Salı bitiriyoruz. Genelde öyle oluyor. Ya da şunları çok görüyoruz: Bir yere yemeğe gidiliyor, gayet güzel yemek yeniliyor. “Akşam yemeğimi yemeyeceğim” “Akşam, yoğurt ile geçiştireceğim” düzensiz, kendi kendimize zayıflamaya çalıştığımız zaman genelde başarısızlıkla sonuçlanıyor.
2. Hareket Eksikliği
Hareketi hayatımıza hiçbir zaman dahil etmek istemiyoruz. Hareket, bizim günümüz insanının en büyük handikaplarından biri, kimse hareket etmek istemiyor. Günde yalnızca yarım saat tempolu yürümemiz hem sağlık, hem de kilo bakımından daha iyi olmamızı sağlayacağını gözardı ediyoruz.
Gözlemlediğimiz hatalardan biri de; düzensiz uyku. Kişiler düzensiz uyku uyudukları zaman gece uykularını sarkıttıkları zaman daha çok gece atıştırmalıklarına yöneliyorlar ve gündüz de kendilerini çok iyi ve enerjik hissetmedikleri için daha çok karbonhidratlı gıdalara yöneliyorlar. Karbonhidratlı gıdalar tükettikleri için doğal olarak kilo alıyorlar. Yani kilo vermenin ötesinde uyku düzeninin bozukluğu, uykusuzluk kişilerin kilo almalarına sebep oluyor.
Diyet ürünlerinin genelde kilo aldırmayacağı düşünülerek daha kontrolsüz tüketim yapılıyor. Daha fazla tükettiğimiz diyet ürünleri, sonunda bize kilo olarak geri dönüyor.
zaten diyet ürünlerinin porsiyon kontrolünü çok önemsiyoruz. Listelerimize yazarken 5 adet çiğ badem,2 adet ceviz içi ,10 adet çiğ fındık yazmamızın sebebi bunların eş değeri 1 tatlı kaşığı yağdır. Yani bir kase ceviz yediğimiz zaman 8-10 yemek kaşığı yağ
almış oluyoruz. Diyet ürünlerinin de porsiyon kontrolü büyük önem taşır. Kişiler daha dolu dolu tabak gördükleri zaman kendilerini daha rahat hissediyorlar. Büyük bir tabakta küçücük 3 yemek kaşığı yemek yemektense, küçük bir tabak dolu dolu görmek kişilere daha iyi geliyor.
5. Kilo Vermek İçin Su Tüketimi
Danışanlarımızda gördüğümüz bir diğer hata da yetersiz su tüketimi. Su, hem kilo vermek için hem sağlığımızı için çok önemli. Normalde kilo başı 35 cc su tüketmemiz gerekiyor. Bunu siz kendi kilonuza göre hesaplayıp günlük su tüketiminizi o şekilde devam ettirebilirsiniz.
6. Düzenli Öğün
Aynı zamanda kilo vermeyi zorlaştıran hatalardan biri de hızlı yaşam koşullarından dolayı gün içindeki öğünleri atlayıp akşam çok fazla yemek yemek. Gün içinde koşuşturmaktan dolayı aslında biz çok fazla yemek yemeye zaman bulamıyoruz ama bu bize akşam eve çok aç gittiğimiz zaman doymak bilmemecesine yemeye, fazla kalorili gıdalar tüketmeye – özellikle karbonhidratı ağır tatlıları tüketmeyeyöneltiyor.
Bu da bizim kilo vermemizi zorlaştırıp aynı zamanda hem sağlıksız hem de şekilsiz bir bedene sahip olmamıza neden oluyor. Bu maddelere dikkat edilirse sağlıklı, fit bir bedene kavuşmamamız için hiçbir neden yok. Bu yüzden her zaman diyoruz ki; sağlıklı yarınlar, fit bedenler.
Instagram: @dyt.kubracitlak
"Hareket, bizim günümüz insanının en büyük handikaplarından biri, kimse hareket etmek istemiyor."
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Alternatif Tıp ve spiritüel konulara olan ilgim lise dönemlerine dayanıyor. Kadim bilgiler, alternatif
tıp ve manevi farkındalığın gelişmesi noktasında birçok araştırmam var. Basın yayın ve halkla ilişkiler konusunda kendimi geliştirmek için aldığım eğitimler, beni manevi yolculuğa sevk etti.
Hayatı “kurgusu bana ait bir seçimler oyunu” olarak algıladığım için kendimi öğrendiklerimi aktarmaya adadım. Theta Healer, NLP Trainer, Yaşam Koçu, Regresyon ve Bireysel Gelişim Eğitmeniyim.
Aldığım eğitimlerden bazıları;
NLP Trainer, Theta Healing Basic DNA 2, Theta Healing Advenced DNA 2, Theta Healing Dig Deeper, Theta Healing Manifesting and Abundance, Theta
Healing Sen ve Yaratan, Nefes Koçluğu, Yaşam Koçluğu, Öğrenci Koçluğu, Kuantum, Genel Psikoloji, İletişim, Diksiyon, Zaman Yönetimi, İş Verimliliği, Mindfulnes, Yoga Uzmanlık, Zihin ve Sanat arasındaki ilişki, Sosyal Medya Yönetimi, Dijital Pazarlama.
Theta Healing nedir?
Theta Healing, bir meditasyonel bir süreçtir. Yaratan aracılığıyla odaklanmış dua ile fiziksel, psikolojik ve ruhsal şifa yaratan bir meditasyonel süreçtir. Ve bu meditasyonel süreç, bize çeşitli içine girmiş olduğumuz ve kıramadığımız, bir türlü geçemediğimiz o döngülerden kurtulmamıza ve özgürleşmemize yardımcı olur. Kendimizden kendimize yaptığımız yolculukta aslında çok önemli adımlardan bir tanesidir, Theta Healing.
Theta Healing seminerinde çok güzel konulara değiniyoruz, çok fazla konumuz var. Üç gün sürüyor seminerlerimiz. Üç tam gün diyebiliriz. Sabah 10:00 – 16:30 arası veya 19:00 –
23:30 arası yapıyoruz biz eğitimleri. Genellikle eğitime katılanlarla, katılımcılarımla belirliyorum saatleri.
Sizin eğitimlerinizde saatlerin pek fazla belirtilmediğini görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
Onun için paylaştığımda, Theta Healing seminerini paylaştığımda saat pek fazla yazmaz. Bunun sebebi katılmak isteyen kişilerle beraber saatimizi ve saat dilimini kendimiz belirliyoruz. Ve üç gün sürüyor dediğim gibi. Üç gün boyunca, özellikle ilk iki gün çok fazla, çok yoğun bir bilgi akışı oluyor. Tabi bu sırada öğrencilerim kısa süre içerisinde bu verdiğim eğitimlerle beraber, bu seminerde alması gerekenleri çok kolaylıkla alabiliyor.
Sezgisel okumalardan da biraz bahseder misiniz?
Tabi memnuniyetle bahsetmek isterim. İlk günde sezgisel okuma yapıyoruz çünkü biz. Sezgisel okumaları neden ilk
güne koydukları konusunda birazcık tedirgindim. Ama çok kısa sürede gördüm ki, öğrencilerim kolaylıkla sezgisel okuma yapabiliyorlar.
Kas testine bakılıyor değil mi ?
Sezgisel okumanın yanı sıra aslında en önemli konu, çıkamadığımız döngülerimizden çıkmamıza fayda sağlıyor. Theta Healing meditasyonu saniyeler içerisinde dönüşümemize olanak tanıyor.
Bunun haricinde başka şeylere bakıyoruz. Kas testi yapıyoruz. Kendi inançlarımıza, özellikle kendi üzerimizde çalışırken, kendi üzerimizde hangi inanç kalıpları var ise onlarla ilgili net ve kolaylıkla bilgi alabilmek ve kendimize doğrulayabilmek belki de, için kas testini öğreniyoruz.
Sözcüklerin ve düşüncelerin gücü üzerinde gerçekten uzunca bir süre duruyoruz. Çünkü bu şifa ve okumaların ana hatlarını oluşturuyor. Ve sonrasında beyin dalgaları üzerinde duruyoruz. İşte bildiğiniz gibi artık her yerde de olan bir bilgi bu, dört tane beyin dalgası var. Bunlardan biri Delta, onun üzerinde hemen Theta, Alfa ve Gama geliyor.
Hangi beyin dalgalarına odaklanıyorsunuz?
Tabi bizim burada en çok durduğumuz Theta beyin dalgası. Çünkü biz, o meditasyonel süreci yani Theta Healing meditasyonunu gerçekleştirdiğimizde, beyin dalgalarımızı çok kısa süre içerisinde Theta beyin dalgasına dönüşüyor.
Theta beyin dalgası aslında hepimizin çok net bir şekilde sabah kalktığımızda ve gece yatağa yattığımızda çok net farkında olduğumuz bir süreçtir. Hani o uykuyla uyanıklık arasında olan, hem burayı algıladığınız hem rüya alanını algıladığınız an var ya, işte o anlarda beyin dalgaları Theta düzeyinde salınım yapıyorlar. Ve bu zaman dilimleri gerçekleşirken çok çok kıymetli yaratım yapabileceğiniz ve dilek dilemeniz gereken aslında, daha şey bir Yalın bir tabirle dilek dilemeniz gereken, yaratım yapabileceğiniz en önemli, en kıymetli anlar. İşte bu meditasyon sayesinde biz, o beyin dalgalarına kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Onun haricinde psişik duyular ve çakralar üzerinde duruyoruz. Çünkü yaptığımız meditasyon sırasında, özellikle çakra noktalarını kullandığımız için onları çok iyi biliyor olmamız gerekiyor. Daha sonra özgür irade, birlikte yaratım ve gözlemlemeyle ilgili konuşuyoruz. Var oluş seviyeleri de diğer ilgi çeken bir konu değil mi?
Tanıklık yapmakla ilgili konuşuyoruz. Yedinci var oluş… Var oluş seviyeleri hakkında uzun uzun konuşuyoruz. Çünkü var oluş seviyeleri aslında Theta Healing’ in felsefesini oluşturuyor. Ve bu bize bambaşka bir bakış açısı sağlıyor, var oluş seviyeleri hakkında bilgi sahibi olmak. Tabi Theta Healing tekniğini yaparken, inanç seviyeleri üzerinde çalışırken, dört inanç seviyesi üzerine çalışıyoruz.
Bu birçok metadolojiden de Healing’ i ayıran önemli detaylardan bir tanesidir. Bizlerde bütün inançlarımızın kayıt
Beynimizin ön tarafında -öz inanç seviyesi diyoruz buna- burası doğduğumuz andan şu ana kadar olan tüm davranışlar, duygular, dışarıdan öğrendiklerimiz, ailemizden öğrendiklerimizin kayıt edildiği alan. Biz hayatımızı o kayıtlara göre yönlendiriyoruz. Biz farkında olsak da olmasak da, Theta Healing işte o kayıtlara ulaşmamıza yardımcı oluyor.
Daha sonra, dört inanç seviyesi var demiştik. Dört inanç seviyesinin ikincisi, beynin orta kısmında bulunan genetik seviye. Yani atalarımızdan genetik, DNA yoluyla getirdiklerimiz kayıtlı genetik seviyede. Ve beynimizin alt kısmı, arka beyin olarak da nitelendirdiğimiz ya da işte, savaş veya kaç.
Geçmiş seviye terimini biraz açıklar mısınız?
Eski beyin olarak nitelendirdiğimiz, beynimizin arka kısmı, geçmiş seviye. Yani bu ne demek? Geçmiş seviye kolektiften ve/veya geçmiş yaşamlarımızdan getirdiğimiz kayıtlar arkadaşlar. Ve en son olarak da ruhsal seviye var. Ve bu ruhsal seviyede tam kalp çakramızın olduğu ve bizim bütünümüzü etkileyen, enerji alanımız etkileyen kayıtlar.
Aslında bizim tüm yaşantımız, bu dört inanç seviyesinde kayıtlı olan kök inançların etrafında dönüyor. Onlarda ne varsa. Yani dört inanç seviyemizde neler kayıtlıysa. Aslında bizim hayatımız, hayat şeklimiz, karakter yapımız, kişiliğimiz, huylarımız hepsi onlara bağlı. Ve biz, hayatımızda veya kişiliğimizde gölge taraflarımızın farkındaysak ve onları değiştirmek istiyorsak, onları dönüştürmek istiyorsak işte bu dört inanç seviyesi üzerine mutlaka ve mutlaka çalışılması gerekiyor.
Ve dediğim gibi Theta Healing’i birçok metodolojiden belki de ayıran en temel özelliklerden bir tanesi, tüm dört inanç seviyesi üzerinde çalışmasıdır.
Yaptığımız seminerde bunları tüm detaylarıyla öğreniyoruz.
Instagram: @devrimkasimi2/
Emine Özcan kimdir?
1998 yılında Tekstil Mühendisi olarak iş hayatına başladım. 10 yılı aşkın bir süre özel sektörde “uluslararası müşteri ilişkileri yöneticiliği” yaptım. Oğlumun sağlık durumu nedeni ile hayatını yeniden yapılandırmayı tercih ettim. Kurumsal İletişim okudum ve 3 yıl sektöründe lider bir reklam ajansında koordinatörlük yaptım
Sonrasında kendi danışmanlık firmamı kurdum. Kurumsal eğitim planlama birimimizde kurum potansiyelini yükseltecek ihtiyaçların belirlenmesi üzerine çalışmalarımıza hız verdik. Şirket eğitimlerinde daha aktif yer almak ve destek olabilmek amacı ile pek çok eğitim aldım, almaya da devam ediyorum.
"Koçluk eğitimleri ile zenginleştirilmiş iletişim yetkinliğim ile “Aile İletişim Danışmanlığı” yaptım. Çok yönlü hizmet verebilmek adına Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nden de mezun oldum.
Koçluk bakış açısını zenginleştirerek yeniden yapılandırmak için “Neuro Design” programı eğitimlerini tamamladım.
“Holistic Life&Business Coaching” Diploma Programı mezunu olup ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) sınavına girip PCC (Professional Certified Coach) unvanını aldım. Transaksiyonel Analiz, Gestalt Koçluğu, NLP, Grup/Takım Koçluğu, Kurum Koçluğu yetkinliklerimle 1000 saat üstü koçluk görüşmesi gerçekleştirmiş olarak devam ediyorum
Kurumlara” Koçlukla Kurumsal Dönüşüm Programı” ve “Hayatı Kolaylaştırma Rehberi Programı” ile destek veriyorum. Bireysel olarak da CCE akredite ”Koçlukta İletişim ve Oyunlaştırma Programı” ile koçluk yetkinliklerini fark etmelerine alan açıyoruz.
Siz kurumsal hayattan vazgeçip eğitim kısmına adım attınız sanırım?
Vazgeçtiğimiz nokta yerine şartlara uyumlanarak çözüm bulma yolculuğu diyelim. Yaşamda başımıza gelenleri her zaman biz seçemiyoruz lakin uyumlanmamız gerekiyor. Aldığımız eğitimler bazen bizi duvara çarptırabiliyor. Yıllarca üretim ve uluslararası pazarlama departmanlarında çalıştım. Çok da minnettarım tüm yaşadıklarıma. Yaşantımızın zorlandığı virajlarda bırakmayı da, dönüşüme izin vermeyi de bilmek önemli.
"Eğitim eğmekten gelir. Şekillendirmekten, bir kalıba sokmaktan. Ve biz diyoruz ki hayır, sen, sen ol. "
Eğitim kelimesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Eğitim, kelime kökü olarak eğmekten, şekillendirmekten, bir kalıba sokmaktan gelir. Tulparas olarak biz diyoruz kiHayır, “Sen SEN ol”. Yolculuğun neyi gerektiriyorsa, ki sen onu bilirsin, al ve yaşamına değer katarak üst versiyonuna çık. - Bir insan ne kadar kendisi olabilirse o kadar faydalı olabileceği gibi kendini tanıma yolculuğunda da artı bir değere geçer.
Kişi ihtiyaç duymadığı neyi alır? Açlığını hissetmediği neyi fark eder? Hali ile eğitim algısında öğrenci kavramının talebe kavramı ile yer değiştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Öğrenci, öğrenmekle yükümlü olan demek ki ezberciliğe zemindir; talebe, talep eden demektir ki merakı ve öğrenme heyecanını tetikler.
Hayatı Kolaylaştırma Rehberi Programı Nasıl Doğdu?
1000 saatin üstünde koçluk görüşmesi sonucu insanların fark ettikleri ile doğdu aslında. Tüm verilerin damıtılıp kesişim kümesinde kalanları programa dahil ettik. Programa insan yolculuğu olarak bakalım isterim. Bir çocuk muhteşem bir şekilde en doğru hali ile nefes alarak doğar. Bir bebeğin nefes alışını seyredin, tamamen kusursuzdur. Ama biz büyüdükçe o stresle, yaşam kaygısı ile zaman koşulu ile birlikte önce nefes almayı unutuyoruz. Nefes almayı unuttuğumuzda bu bizi 1-0 geri atıyor.
Büyüdükçe, toplumsal sorumluluklar, gereklilikler sırtımıza yüklendikçe stresimizi yönetemiyor hale geliyoruz… Evet, stres ile başa çıkmakta genelde çok zorlanıyoruz. Duygularımızı tam olarak tanıyamadığımız ve tanımlayamadığımız için farklı bir şekilde dışarıya öfke olarak yansıyan bir hareket sergisi yapıyoruz. Bu bazen sözel şiddete, bazen fiziksel şiddete dönüşüyor.
İletişim yetkinliğimiz gelişmediğinde soru sormayı unutuyoruz. Örneğin bir patron ile çalışanı arasındaki konuşma sadece çalışanı harekete geçirebilecek bir stres yüklemesi yapma eğilimi üzerine yapılıyor. Bireysel liderlik bilinci olmayan kişi bu süreci yönetmekte zorlanabiliyor.
İletişim bu programda merkez. Kontrolü ele almak için iletişim yetkinliklerimizin koçluk bakış açısı ile şekillendirilmesi önemsiyoruz. İletişimi iki merkez üzerinde anlatıyoruz. Dinlemek ve etkin soru sormak… Biz anne baba çocuk arasında da, eşler arasında da, çalışanlar arasında da birbirimizi dinlemiyoruz. Sadece duyuyoruz. İkna etme çabasıyla demek istediklerimize odaklanıyor karşı tarafı dinlemiyor, yok sayabiliyoruz. Bu da iletişim kazalarına zemin hazırlıyor sonrası da kakafoni, gürültü, kırgınlık, küskünlük, şiddete varan duygu kontrol kaybı olabiliyor maalesef.
Bu eğitimin ismi niçin "Hayatının kontrolü sende"?
Hayatın Kontrolü Sende...
Bir sürece hâkim olursun ya da birisinin yazdığı süreçte sana verilen rolü oynarsın. Bizim iddiamız burada. Diyoruz ki “bir insan kendi ile hemhal olmaya başladığında, kendini tanımaya başladığında, kendi hayatında var olan süreçleri kimin ne kadar müdahale edebileceğini, nerede duracağını, nerede nokta koyup, nerede virgül koyacağını bilir. İşte bu hayatın kontrolüne geçmek demek, hayatın dümenine geçmek demek.”
Aldığımız eğitim ve sosyal kabul görme, var olma kaygıları ile çok sorgulamadan yaşamayı tercih eder hale getirildiğimiz için bize verilen görevleri yerine getirdiğimizde, sadece şikayet eder halde buluyoruz kendimizi, birilerinisuçlarken, sızlanırken... Şimdi çevrenize bakalım, işinden şikayet, eşinden şikayet, çocuğundan şikayet, yaşadığı hayattan şikayet, mali sorunlardan şikayet. Bu şikâyet olayını o kadar normalleştirdik ki...
Sadece hiyerarşik bir düzende bizi konumlandırılan yerde kendimizi mutlu hissetme çabamız var. Bu insanoğlunun doğal yapısı ile de uyuşan bir durum değil maalesef. Bu programda oldukça kapsamlı ve geniş bir zaman dilimine yayılmış bir farkındalık silsilesine alan açıyoruz. Her hafta bir konu ve bir grup koçluğu buluşmamız oluyor.
Zor olmuyor mu sizin için? Bu bir farkındalık süreci. 2 ay, her hafta bir konu ?
Dediğiniz gibi bu bir farkındalık süreci. Herkes kendi hazır bulunuşluğunu tamamlıyor. Zamana yaymak, içselleştirmeye alan açmak kıymetli. İnsan kolaylaştırmayı anlatmakla mükellef. Bildiğiniz şey sadece sizde kalıyorsa bunun yükünü taşımak çok zor. Ben anlatmalıyım. Bugünkü farkındalığım bu …. Karşımızdaki insanın hayatını nasıl kendine zorlaştırdığını gördüğünüz zaman bir şeyler yapmak gerektiğini hissediyorum. İkna etmeye çalışmadan, zorlamadan, diretmeden, dinleyerek, sorarak, sordurtarak kişinin kendisini bulma yolculuğuna katkı koyarak… Bir yangın var ve kenarda kalıp seyretmek gibi bir lüksümüz yok.
Bu programla iddianız ne?
Hayatı, farkındalığımız ile kolaylaştırabiliriz. Fark etmeye hazır insanların, kendi dönüşümüne yolculuk etmelerine zemin bir programla iddialıyız. Hayatın Kontrolü Sende Programı için bu bir Farkındalık Platformu dememizin nedeni de bu. Her konu başlığını 2,5 saat anlatıyoruz. Bu eğitimden çıktığında kişi kendine daha cesur sorular sorabiliyor. “Hayatın kontrolü bende” diyebiliyor. Örneğin; “ben şimdiye kadar hiç nefes eğitimi almadım” diyen birçok öğrencimiz var. Geliyor, ya evet ben doğru nefes almıyormuşum, bu konuda biraz daha çalışmalıyım diyor. İşte farkındalık da tam olarak bu zaten. İhtiyaçlarını fark edebilme yetkinliği!
