Megareform Dergi - Haziran 2023 - Sayı 3

Page 1

ENERJİ EFT UZMANI VE EĞİTMENİ NİMET ÖZKAN BİLGİ VE BAŞARI REKORTMENİ Uzman Psikolog Burcu Sandıkcıoğlu NEFES VE YAŞAM KOçu Ece Hazal Genç MEGAREFORM T Ü R K İ Y E ' N İ N M E G A D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ Sayı 3 / Mayıs 2023 / 30 TL www.megareform.com.tr megareform.com.tr Dönüşüm Rehberi & Kolaylaştırıcı B. BANU ERÇETİN İpek Deniz NUMEROLOJİ L E Y L A B İ L E N FİLİZ TÜFEK DEPREM TRAVMASI

İÇİNDEKİLER

''Ruhumuzun, özümüzün istekleri var, bizden Bunlarda da en büyük araç, nefes Ve o nefes, bizim, Yaratanla bizi bağlantıya geçiren en büyük araç.''

''Bu modern çağda kadınların daha çok bilgilenmesi ve yeni bir yaşam yetiştirirken bilgili bir şekilde yetiştirilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum ''

12 PINAR GÜLSUR

''Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken zihnin sınırsızlığı ile yolculuğunuz düşündüğünüzden çok daha ötede bir şeye dönüşüyor ''

15 BÜŞRA AĞCAN

''Her çocuk özel ve biriciktir Aynı şekilde her terapist de öyle. Duyu bütünleme meslek olarak sadece ergoterapistlerin uygulayabildiği bir terapidir.''

16 NİMET ÖZKAN

''EFT, insanların kemikleşmiş sorunlarının çok hızlı bir şekilde çözümünü bulabildikleri ve bilimsel kökenleri de olan muhteşem bir tekniktir.''

18 ECE HAZAL GENÇ

SİNEMÖZKAYAALP BÜŞRAERTÜREN

'''Kendi sürecinden geçmeyen bir terapist, hissettiği duyguların ve düşüncelerin kendine mi yoksa danışanıma ait olduğunu anlayamaz.''

NİHALAÇIKPORTALI

''Sezgisel yemenin kiloya odaklanmaması ve süreçte bir listenin olmaması çoğu kişi için korkutucu olabiliyor. Çünkü bize bedenlerimize güvenebileceğimiz öğretilmedi.

ESRAZEREN

''Pilates ve yogada nefes egzersizi bile beni iyileştiriyor. Kasların nasıl çalıştığını bilmek, hissetmek beni daha iyi hissettiriyor, bu da mesleğimi daha iyi yapmamı sağlıyor ''

''Dinleyebilecek yüreğiniz varsa, kalbinizde şefkat varsa, ruhunuzda kişiliğinizde saygı duymak varsa, saygıyla sessizce yanında kalıp dinleyin.''

''Nefes ve meditasyon hayatıma hem zihinsel hem de bedensel sağlık getirme konusunda çok büyük destek oldu ''

20 NİL BAŞAK IŞIR

'En büyük savaşlarımı verirken bile nefesimi yumuşatmayı, kendime nazik olmayı öğrendim Kaçan tren paniği geride kaldı.''

26 LEYLA BİLEN

"İcra ettiği meslekle uyumlu yani içini dışına doğru yansıtan bir bedene sahip olmayı bir profesyonellik göstergesi olarak dikkate alıyorum "

30 ECEMSU DORUKOĞLU TUNÇ

''Kişinin sağlıklı olma durumu hem bedensel hem de zihinseldir. Kendilerindeki değişimi gördükçe ruhani açıdan da daha sağlıklı hissediyorlar ''

36 BURCU SANDIKCIOĞLU

''Bireylerin kendi yolculuğunun kaptanının kendileri olduğuna odaklanmaya ve iyi bir yol arkadaşı olmaya özen gösteriyorum.''

38 İPEK DENİZ

''Yaşadığımız olayların bize ne anlatmak istediğinin altındaki sırrı arıyoruz Bunlar, harflerden geliyor mesela. Harflerin özelliklerini taşıyoruz.''

40 B. BANU ERÇETİN

''Gördüğümüz ve gerçek sandığımız çoğu şey gerçek değil. Varlığımızın gerçekliğini açığa çıkarmak, kendi realitemizi yaratmak hayatı kolaylaştırıyor.''

44 CEM BERBER

''Biz insan olarak değerli ve biricik varlıklar olduğumuzu içselleştirebilirsek zaten hayatta anlamlı şeyler yapmamak rahatsız edici olmaya başlar.''

46 CENK GÜÇBİLMEZ

"Ses çanağının titreşimleri dalga dalga önce deri yüzeyinde, sonra dokularda, sonra organlarda, kemiklerde yayılır."

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 02 MEGAREFORM.COM.TR
06 GÜL DOĞAN
FİLİZTÜFEK 04 HÜLYA CİHAN
34
42
08
22

EDİTÖR

”Megareform olarak misyonumuz “Kendi yaşamını, hayata bakışını, bedenini veya zihnini değiştirmek isteyen herkesin aradığı uzmanı ve etkinliği kolaylıkla bulmasıdır ”

Merhabalar,

Megareform ailesi olarak bundan birkaç ay önce Türkiye'nin En Büyük Değişim Sitesi olma hedefiyle başladığımız yolculuğumuz tüm hızıyla devam ediyor

www megareform com tr adresindeki internet sitemizin hayata geçmesinin, ardından, bugün de Megareform dergisinin üçüncü sayısının çıkmasının mutluluğunu yaşıyoruz

Geçtiğimiz ay içinde aramıza değişik kategorilerde 60`a yakın yeni uzman daha katıldı Toplam uzman sayımız 300`ü, ilan sayımız da 900 ilanı geçti.

Sitemizde kullanıcılar, site üzerinden doğrudan uzmanlara ulaşabiliyor ve kendi aralarında iletişim kurabiliyorlar. Bizler, uzmanlar ve danışanlar arasında herhangi bir aracılık faaliyetinde bulunmuyoruz

Eğer astroloji, diyet, enerji & şifa, farkındalık, koçluk, nefes & meditasyon, pilates, psikoloji & terapi veya yoga gibi kategorilerde uzmanlığınız varsa, siz de Megareform sitesinde yer alarak Google'da yapılan aramalarda ve sosyal medyada daha fazla ön plana çıkabilir ve daha fazla danışana ulaşabilirsiniz

İmtiyaz Sahibi

Megareform Reklam Tanıtım Ömer Ertekin

Genel Koordinatör

Hande Ergin

Uzman seçiminde belirli kriterlere titizlikle uyarak her başvurunun kabul edilmediği bir süreç uyguluyoruz Uzmanlar seçilirken şu iki kritere dikkat ediyoruz

Kalite ve Güvenilirlik: Kullanıcılarımıza ve takipçilerimize kaliteli ve güvenilir bir deneyim sunmayı amaçladığımız için uzman adaylarının başvuruları detaylı bir değerlendirme sürecinden geçiyor Eğitim, referanslar, sertifikalar ve deneyimler gibi faktörler göz önünde bulundurularak uzmanlar seçiliyor.

İletişim ve Empati Yeteneği: Danışanlar ile uzmanlar arasında sağlıklı ve etkili iletişimi çok önemsiyoruz. Sitede kendi tanıtımlarını yapmak isteyen uzmanların, iyi iletişim ve empati yeteneklerine sahip olmaları gerekir Danışanların ihtiyaçlarını anlama ve onlara uygun çözümler sunma konusunda yetenekli ve tecrübeli olmalıdırlar

Siz de Megareform'da kendi alanlarında isim yapmış uzmanların arasında hemen yerinizi alabilir, hizmetlerinizi ve etkinliklerinizi daha geniş kitlelere duyurarak daha fazla kişiye ulaşabilirsiniz

Sevgilerimizle...

Yazı İşleri Müdürü Melis Evirgen

Grafik Tasarım Yunus Şenyuva

Haber Müdürü Selin Dernek

Reklam Müdürü Şule Kayaoğlu

İletişim 02624450200 info@megareform com

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 03 MEGAREFORM.COM.TR
W W W . F R A M E M A G . C O M | 2 0
T Ü R K İ Y E N İ N M E G A D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ M A Y I S 2 0 2 3 03
tr Arastapark
Kaptan No: 24 İzmit Kocaeli Türkiye
AVM Yahya
KÜNYE

Hülya Cihan

NEFES EĞİTMENİ

Sizi biraz tanıyabilir miyiz Hülya Hanım ?

1969 yılında Diyarbakır’da doğdum. Evli ve bir çocuk annesiyim. 1987 yılında iş hayatına atıldım. 2000 yılından bu yana kendi şirketimiz olan Cihan Grup bünyesinde yöneticilik yapmaktayım. Aynı zamanda Cesur Yürekli Kadınlar Derneği (CEYKAD) başkanıyım. Profesyonel iş hayatının yanı sıra uzun yıllardır “iç sesini duymak “olduğuna inandığım bireysel gelişimle ilgilenmekteyim.

“Zihnimin sürekli geçmiş gelecek döngüsünün içinden çıkmak istiyorum” dediği bir dönemde, yani 2011 yılında nefesle tanıştım. Sadece kendim için bir şeyler yapmanın ne kadar önemli olduğunu keşfettim. Hissettiğim şey o kadar güçlüydü ki bu duyguyu herkesle paylaşmalıyım diyerek nefes ve yaşam koçluğu eğitimi aldım.

2014 yılında nefes koçluğunu daha büyük gruplarla paylaşabilmek için nefes eğitmeni oldum. 2014 yılından bu yana yüzlerce nefes koçunun yetişmesine, binlerce insanın nefesinin dönüşmesine aracı oldum. Şu anda aktif olarak Bursa’da, Türkiye'nin çeşitli illerinde ve Almanya’da seminerler düzenlemekteyim.

Doğal nefes size göre nedir, nasıl tanımlarsınız?

Doğal Nefes nedir sorusunun en güzel cevabı yaşamdır. Çünkü nefes, yaşamdır. Nefesin olduğu her yerde yaşam vardır. Doğduğumuz andan itibaren doğal nefes ile doğuyoruz. Doğduğumuz an ile öldüğümüz an arasındaki süreye yaşam diyoruz.

Peki, nasıl yemek yiyeceğimizi, ne zaman uyuyacağımızı biliyoruz fakat nasıl nefes aldığımızı bilmiyoruz. Dolayısıyla biz yaptığımız çalışmalarda nasıl nefes aldığınızla ilgileniyoruz ve

nefesinizi nerelerde durdurup limitlediğinizle ilgileniyoruz. Limitlenen bölgedeki nefesinizi açtığımızda hayatı çok daha farklı yaşamaya başlıyorsunuz.

Doğal Nefes Çalışmalarının faydaları nelerdir?

Yaptığımız nefes seansları sırasında fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak üç aşamada fayda sağlar. Seans sırasında nefes nerede limitleniyor ve durduruluyorsa o bölgeye nefesin gelmesi için çalışmalar yapıyoruz. Çünkü nefes yoksa yaşamda da alanda var olamıyoruz.

Çalışmalarımıza katılan herkes nefes almanın derin bir rahatlama sağladığını veya kendilerini enerjik hissetmelerini kolaylaştırdığını deneyimliyorlar. Farkındalık, rahatlama, daha iyi odaklanma ve yaşamı doyasıya yaşamak için nefes alın diyoruz.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 04
" N e f e s , Y a r a t a n l a b i z i b a ğ l a n t ı y a g e ç i r e n e n b ü y ü k a r a ç "

İnsanlar çeşitli nedenlerle nefes

çalışmalarına katılıyorlar. Sizin en sık karşılaştığınız nedenler nelerdir?

Tabi birçok neden var. En başlıcalarını

şöyle sayabilirim:

* Kişinin kendisiyle bağlantısına yardımcı

olmak

* Bağışıklığı sistemini güçlendirmek

* Yaşam koçluklarıyla duygusal acıyı ve travmayı iyileştirmek

* Yaşam becerilerini geliştirmek

* Öz farkındalığı ve odaklanma

kabiliyetini artırmak

* Kişisel ve profesyonel ilişkileri

geliştirmek

* Kişinin kendine güvenini ve sevgisini

artırmak

* Neşe ve mutluluğu artırmak

* Stres ve kaygı düzeylerini azaltmak

* Olumsuz düşünceleri bırakmak

Siz düzenli olarak Nefes ve Yaşam Semineri düzenliyorsunuz. Bu seminerin içeriğinde neler var?

Nefes ve yaşam semineri, dört günlük bir eğitim içermektedir. Bu eğitim içerisinde çeşitli seviyelerde çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin,

• Doğal nefes nedir ve bizim yaşamımıza üç aşamada etkileri nelerdir?

• İçimizdeki gücü nasıl açığa çıkarabiliriz?

Her gün iki nefes seansı

• Sabahları güne sabah egzersizleriyle başlayarak her gün yaşamımızda uygulayabileceğimiz pratik ve etkili yöntemler.

• Şiddetsiz iletişim nedir? Kendimizle ve çevremizle bağlantımız nasıl derinleşir?

Zihin dönüşüm metotları

• Özgürleşme seansı Tabi tüm bunlara ek olarak hep birlikte yapılan oyunlar ile dopdolu geçen dört günlük kapsamlı bir eğitim.

Nefes ve yaşam semineri sonrasında katılımcılar neler kazanıyorlar?

Kendi nefesinizi nerelerde limitlediğinizi, dolayısıyla yaşamınızda nerelerde durduğunuzu net olarak görüyorsunuz. Her gün iki tam nefes çalışmasıyla nefesinizin %100 açılmasını nefesinizi limitleyen düşüncelerinizi nasıl dönüştürebileceğinizi çeşitli pratiklerle uyguluyorsunuz. Hissettiğiniz olumsuz duygulardan kendinize ayıracağınız beş dakika ile o duygu durumundan kolayca çıkabilmede yetkinleşiyorsunuz.

Gözlem yapma kapasitemiz arttığı için çok daha kolay AN ‘da kalabiliyoruz.

Çünkü bu seminerde hem nefesimizle, hem duygu ve ihtiyaçlarımızla çok güçlü çalışmalar yapıyoruz. Kendi hayatlarında olmak istedikleri kişi olmaları için, onlara aracı olmak için canı gönülden ben ve benimle birlikte çalışan arkadaşlarım var. Dolayısıyla benim için nefes, birinci planda. Kendi işim, ikinci planda geliyor. Çünkü biliyorum ki ne kadar bu çalışmaların içinde olursam o kadar yüksek motivasyonla kendi işime zaman yaratırım.

Çoğumuz tam olarak nefes almayı bilmiyoruz değil mi? Doğal bir nefes nasıl olmalı?

Şimdi aslında doğduğumuz andan itibaren doğal nefesle doğuyoruz. Ne zamana kadar? İki-üç yaşına kadar. İki-üç yaş itibariyle -Freud’un deyimiyle- ego bilincimizin gelişmeye başladığı an itibariyle hissettiğimiz duyguları belirtirsek karşımızdaki bizi sevmezse, karşımızdaki bizi onaylamazsa, karşımızdaki bizi takdir etmezse, diye kaygılanarak ne yapıyoruz? Nefesi tutuyoruz. Tabi ki sadece nefesi tutmuyoruz.

O anda hissettiğimiz duygu, eğer korkuysa, kaygıysa, endişeyse onu da bedene hapsediyoruz. Bu sefer başlıyoruz, bu şekilde nefes alıp vermeye. Milyonlarca ve milyarlarca kere bu şekilde nefes alıp vere vere vere vere bir müddet sonra disfonksiyonel bir nefes alışkanlığı ediniyoruz. Yani nefesimizi limitliyoruz. Fakat bunun farkına varamıyoruz. Tıpkı tikler gibi.

Tiki olan insan nasıl yapar? Fark edemez. Dolayısıyla nefes alışkanlığı da sürekli aynı. Sevilmem, onaylanmam, takdir edilmem diye bir hal geliştirip türlü şekillerde davranarak ben olmayan birçok etiketle yaşıyorum. Şöyle olmalıyım, böyle olmalıyım, diye ‘ben’ olmayan bir sürü etiketle geziyorum. Doğal olarak kendi doğamdan kopuyorum. Etrafınızda küçük bir çocuk varsa o çocuğun nefesine bakın! Hiçbir kaygı, bir endişe göremezsiniz. Tıpkı bir deniz dalgası gibi nefes bedenine kolayca girer ve çıkar.

Ne zaman biz o kaygılara giriyoruz; sevilmezsem, onaylanmazsam, takdir edilmezsem, ya beni reddederlerse diye başlıyoruz, bu hali geliştirmeye. Bu da sürdürülebilir bir şey değil. Bedenimizde nereye nefes gitmiyorsa bizim

dünyamızda orada yaşam yok. Biz yaptığımız kurslarda bedende, nerede limit varsa, nereye nefes gitmiyorsa oraya nefesi almak üzere çalışmalar yapıyoruz Dolayısıyla nefes nerede yoksa yaşam yok Her bölgenin de kendine göre belli bir anlamı var

Mesela çarpıcı bir şey söylemek istiyorum; erkeklerin, kadınlara göre daha fazla kalp krizi geçirmelerinin sebebi göğüs bölgesinde yeterince nefes olmaması Göğüs bölgesi sevgi bölgesi Erkeklerde sevgilerini göstermekte güçlük çektikleri için göğüs bölgesi genellikle kapalı oluyor

Yaptığınız seminerlerin dışında nefes koçları da yetiştiriyorsunuz değil mi?

Evet, koçluk eğitimimiz yeni bitti Yeni nefes koçlarımız mezun oldular Dolayısıyla bu noktada içinde bulunmak, bu noktada katkı sağlıyor olmak, o insanların gözünün içindeki o ışığı görmek ve o insanların hayatına dokunabilmek, aslında benim misyonum Bana diyorlar ki; İş insanısın, yoğun bir tempon var ve sen, buna nasıl fırsat yaratıyorsun?

Ben de diyorum ki; burada deşarj oluyorum, ben aslında Evet, tabi ki bu dünya hayatında çalışacağız, çabalayacağız, para kazanacağız. Ama bir de ruhumuzun, özümüzün istekleri var, bizden Bunlarda da işte en büyük araç nefes Ve o nefes, bizim, Yaratanla bizi bağlantıya geçiren en büyük araç

MEGAREFORM.COM.TR 05
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3

GÜL DOĞAN

Doğum Koçu (Doula)

Hoşgeldiniz Gül Hanım. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Gül Doğan, 1 Haziran 1996 Kahramanmaraş/Pazarcık

Doğumluyum. Babamın işinden dolayı 1 yaşımdan beri Kuzey Kıbrısta yaşıyorum. Evliyim ve henüz çoçuğum yok. Tüm öğrenimimi Kuzey Kıbrıs'da tamamladım. 2018'de Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri - Hemşirelik Bölümünden mezun oldum.

Özel bir hastanede Tüp Bebek

Hemşiresi olarak çalışmaya başladım.

2019 yılında aslında üniversiteden beri hayalini kurduğum Doğum Destekçisi (Doula) olmaya karar verdim. Acıbadem Üniversitesi onaylı doğum koçluğu sertifikamı 2020'de aldım.

2021 yılında Hamile Yogası ve 2022 yılında da Kozmik Enerji olarak enerjist oldum.

Alanınızda uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Hayatımda neler değişti aslında bir çok şey diyebilirim, en çok da bakış açım değişti. Gebelik süresinin tümünün aslında mucizenin ötesinde bir süreç olduğunu fark ettim, daha çok şey öğrenmeye odaklandım ve gebelerle daha çok çalışmak istedim.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Daha güçlü olduğumu ve insan isterse her şeyi başarabileceğini fark ettim. Tabi ki eşim ve ailem de çok destek oldular bana. Ruhsal ve zihinsel olarak hamilelerle yoga yapmak beni de rahatlattı tabi ki.

Uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz bize?

ilk kendimle staj yapar gibi deneyerek ve araştırarak başladım aslında. Hep şunu dedim hiçbir şey yapamazsam kendime doğum koçu olurum. Tabi ki özendiğim kişiler oldu ama bu aslında tamamen güçlü kadınlara özenmekti. Benim için feminizm, kadının kadına desteği çok önemli.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Yenilik her zaman iyidir. Bu modern çağda kadınların daha çok bilgilenmesi ve yeni bir yaşam yetiştirirken bilgili bir şekilde yetiştirilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 06

Danışanlarınız size en çok ne gibi sorunlar nedeniyle başvuruyor?

Genellikle bebek bakımı ve doğum anı ile ilgili bilgi almak istiyorlar.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Bir danışanım 6. ayında bile mide bulantısı yaşıyordu. Ona bu gebelik planlı mıydı diye sorduğumda hayır dedi. Çünkü plansız olan her şeye, zihnin yeterli hazırlığı yapmadığı her şeye vücut tepki verir. Hazırlanmak, korkuları yenmek ona iyi geldi.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Aslında şuna inanıyorum insan bildikçe daha da öğrenesi geliyor Her geçen gün yeni bir şeylere yetişmek gerektiğini düşünüyorum Muhyiddin İbnü'l-Arabî der ki ''Alem içinde insan, insanın içinde alem vardır '' Ben de şunu diyorum hep: her şey insanın içinde, yeter ki görmeyi bil

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Evet özellikle kozmik alanda bunu çok yaşıyorum Belki de toplumsal olarak inanç eksikliği yaşıyoruz, bilemiyorum ama yine burda şuna değinmek istiyorum: her şey içimizde Biz istersek yüce yaradan sunar ve biz çabalamaya başlarsak bereket, sevgi, sağlık, yaşam, huzur her şey aslında evrende var

"Kapı açılır , sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman bilemem, yeter ki o kapıda durmayı bil !" Hz Mevlana

Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz ve neler fark ediyorsunuz?

İş ile arkadaşlığı çok karıştırmıyorum ama genelde enerji çalışmaları yaptığımız ya da gebe olup da illa doğrusu şudur dediğimiz oluyor tabi ki.. Aslında içsel yolculuk olarak yorumluyorum her iki alanımı da. Bilinç altında çocukluktan kalan travmalar olabiliyor tabi ki bunları birlikte görüyoruz, birlikte fark ediyoruz.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Doğum korkusu olan bi danışanım vardı. Nefes alma tekniklerini vs öğrettik, doğum anında nefesini tuttu. Bu anı hiç unutamıyorum ama sağlıkla doğurdu çok şükür.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Genellikle doğru nefes almaya ve ferah olacağım bir alana geçmeye çalısıyorum, meditasyon yapıyorum. Deniz kenarı çok severim yüzmeyi de tabi ki, zaten tuzlu su vücudu arındırıyor. Bir de tütsü ve doğal yağlar kullanırım.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Hayallerini hedefe dönüştürebilmek için adım atsınlar.

Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Ne yaparsanız yapın ister çiftçi, ister doktor kadına saygı duymayı öğrenin. Maalesef toplumumuz ataerkil bir toplum, ''Kadın kısmı şunu yapamaz çalışamaz okuyamaz başaramaz'' gibi söylemler oluyor. Hayır efendim, kadın isterse her şeyi başarır. Yıkın tabularınızı içinizde ki sese kulak verin!

''Kimde ben ne kadarım, kim bende ne kadarmış (Özdemir Asaf)''. Kadının, kadın destekçisi olun...

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 07
''Kadın isterse her şeyi başarır.
Yıkın tabularınızı içinizde ki sese kulak verin! ''

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Tabii. Ben klinik psikolog, psikoterapist Sinem Özkaya Alp. Mesleğimde sekizinci yılımdayım. Lisans eğitimimi haliç Üniversitesi psikoloji bölümünde tamamladıktan sonra, aynı üniversitede klinik psikoloji Yüksek lisansını tamamladım. Yetişkinlerle hem bireysel hem çift terapileri yürütmekteyim. Dönem dönemde grup terapisi yapmaktayım.

2018’de Psikomental Psikoloji‘i kurdum ve o zamandan bu yana kurum bünyesinde Stajyer psikologlara eğitimler vermekteyim. 2021’den beri meslektaşlarıma süpervizyon vermekteyim. Kendimi mesleğimin her alanında sürekli olarak geliştirmeye gayret gösteriyorum. insanların yaşamlarına dokunmak, onların gelişmelerine, büyümelerine katkı sağlamak yaşamama anlam katıyor.

Ayrıca gönüllü projelerde bulunmayı önemsiyorum. Şimdiye kadar gönüllü olarak gerçekleştirdiğim hem eğitim hem de terapi anlamında girişimler bulunmakta.

SİNEM ÖZKAYA ALP

Uzman Klinik Psikolog

Her insanın kendi beceri, donanım veya imkanları doğrultusunda diğer insanlarla etkileşim ve yardımlaşma hali içinde olması, psikolojik sağlığı ve yaşam bütünlüğünü desteklediğini söyleyebilirim. Psikoloji benim için bir meslekten çok kendimi gerçekleştirdim sonsuz bir alan. Bu alanda büyüdüğüm ve büyüttüğüm için şanslı olduğunu düşünüyorum.

Bu alanda uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa birileri mi sizi teşvik etti?

Çocukluğumda sessiz ve kendi hayal dünyasında yaşayan biriydim. Kendi kendime oyunlar oynadığımı hatırlıyorum ama aynı zamanda sosyaldim, yakın arkadaşlarımla çok eğlenir ve yine oyunlar oynardık. Oyunları o kadar seviyordum ki tiyatro oyuncusu olmak isterdim. En azından ben böyle hatırlıyorum.

Birkaç ay önce ilkokul arkadaşımla konuşurken şöyle dedi: ''sen çocukken de psikolog olmak istiyordun kim ağlasa, zorda olsa gider, onu dinler yardımcı olmaya çalışırdın. Onunla birlikte üzülürdün.

Hayallerini gerçekleştirmeni mutlulukla takip ediyorum”. Bunu hiç hatırlamadığım için çok şaşırdım ama belli ki bu istek ben de tahmin ettiğimden çok daha uzun süredir varmış. Bu sebeple düşündüm, tasarladım ve oldu diyemem benim bu işi yapmam gerekiyordu sanırım.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınız da çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimleri ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Terapilerimde ağırlıklı olarak sorunun kökeni ile ilgilendiğim bir yaklaşıma sahibim. Çünkü biz dünyaya gelirken herhangi bir bilgi ile değil bir potansiyelle geliriz. Bu potansiyelin neye dönüşeceği ise çevresel koşullarla oldukça ilgili. Genelde insanlar güncel sorunlarla, semptomlarla terapiye başlarlar.

Fakat süreçte ilerlerken yüzeyde görünen şeyin altında çok daha geçmişten gelen önemli meseleler olduğunu keşfederiz, buzdağı gibi. Eğer biz terapide sadece yüzeyde olanla ilgilenirsek, sonradan kişi başka zorlamalar, şikayetlerle terapiye başvurabilir.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 08

Bu sebeple ağırlıklı olarak çocukluk çağı travmaları, ilişkiler, dinamik ve varoluşçuluk perspektifinden ilerliyorum. Bütüncül bir yaklaşımla ilerlediğim için bir standart sunmam çok zor. Çünkü her insan eşsiz, bu sebeple terapilerimin terzi dikimi gibi kişiye özel olması benim için önemli.

Sadece ekol olarak bütüncül çalışmıyorum. Aynı zamanda bireysel terapileri, grup terapileri ve çalışmaları ile destekliyorum. Çünkü ikisinin de yararları çok başka. İkisi ile birlikte gidildiğinde sürecin çok daha yararlı geçtiğini düşünüyorum.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Sanırım bu soruya etik kurallar çerçevesinde çalışmak diyebilirim. Böyle bir farklılığın olması beni üzüyor. Çünkü bunun olması gereken olduğunu düşünüyorum. En başta sadece para kazanmak motivasyona ile bu alanda çalışmamak benim için önemli. Çünkü ticari bir bakış açısıyla bu mesleği yapan meslektaşlarımın çoğunlukla beklentileri karşılamak, danışana iyi hissettirmek ile ilgilendiklerini görüyorum.

Bu bakış açısı terapistin zarar verme potansiyelini oluşturuyor. Danışana zarar vermemek en katı kuralımız. Danışanlarıma açıkça şunu söylerim.”

Ben sizin iyi hissetmenizle ilgilenmiyorum, beni ilgilendiren iyileşmeniz. İyileşme süreci başta zor, acılı ve cesaret gerektiren bir yol”. Bir diğer farklılık olarak şunu söyleyebilirim.

Şimdiye kadar pek çok eğitime katıldım, katılmaya devam ediyorum. Katıldığım bu eğitimlerin pek çoğunu olduğu gibi kopyala yapıştır yapmam. Mutlaka kendi içinde sorgular, mantığıma oturturum. Kendimde dener, incelerim. Sonrasında bana yakın gelen, içime sinen bir bölümünü terapime yediririm. Bu anlamda biraz deneysel takılıyorum.

İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel, ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Toplumsal bilincin arttığını söylemek mümkün. Özellikle son zamanlarda psikolojinin popüler bir alan haline gelmesi merakı arttırıyor.

Merak varsa gelişim vardır. Beden, ruh ve zihin birbirine bağlı ve sürekli ilişki halindeler bu sebeple birindeki bozulma ya da iyileşme diğerlerini de etkiliyor. Terapiye başvuran kişiler sizin sorunuzdaki gibi, çoğu zaman telaşla bir şeyleri “değiştirmeye” geliyorlar.

Biz terapi de öncelikle sorunun NE olduğunu, NEDEN kaynaklandığını, kişinin bunu NEREDEN ve NASIL öğrendiğini anlamaya çalışıyoruz. Bir problemi çözmeye çalışırken önce problemi anlamaya çalışırız değil mi? Aynı mantıkta ilerliyoruz.

Kişinin kendine, geçmiş ilişkilerine, yaşamına, seçimlerine dair farkındalık geliştirdikten sonra sorunun içeriğine göre danışanın neye ihtiyacı varsa ona yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Bu süreçte danışan bir anda ve sihirli şekilde değil zamanla, emek vererek, çaba içinde ve çokça zorlanarak kendini geliştirir, büyütür, iyileştirir. Terapist eşlik eder, gerektiğinde yorumlarda bulunur ve danışanın farkındalığını arttıracak sorular sorar. Bu süreçten geçen danışan ise kendini daha iyi tanımaya başlar ve o durum içindeki kendini daha net gören bir hale gelir.

Bu netlik onun kendini daha iyi korumasına, sıkıntılardan daha az hasarla çıkmasına, işler yolundan çıktığında daha kolay uyumlanmasına yani psikolojik esnekliğin gelişmesine yardımcı olur. Belki çevresindekiler değişmez ama kişinin çevresine olan bakış açısı ve onlarla kurduğu ilişkiler değişir.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyim diyorsunuz?

İnsanlar terapistlerin terapiye gitmediklerini düşünüyorlar. Gittiklerini duyunca da çok şaşırıyorlar, ne sorunun var diye. Öncelikle hiç sorunsuz yetişmiş kimseyle karşılaşmadım henüz. Öte taraftan kişinin kendi aktarımlarını, içsel çalışmalarını, ön yargılarını çalışmadan terapist olması sakıncalı. Çünkü seansta biz de bir şeyler hissediyoruz ve düşünüyoruz.

Terapistin bu duyguları arka planda çalışıyor olması gerek. Kendi sürecinden geçmeyen terapist, hissettiği duyguların ve düşüncelerin kendine mi yoksa danışanıma ait olduğunu anlayamaz. Terapistin bu kafa karışıklığında danışana yardımcı olması mümkün değildir. Fakat üzülerek görüyorum ki hiç terapiye gitmemiş terapistler var.

Öğrencilerime hep söyledigim bir şey var “ danışan koltuğuna oturmadan, terapist koltuğuna oturamazsınız”. Bu sebeple gideceğiniz terapiste kendi terapi sürecinden geçip geçmediğini sormanızı öneririm. Kamu spotundan sonra soruya dönelim.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 09
MEGAREFORM.COM.TR

Benim de yaşamında dalgalanmalar, zorlanmalarım mutlaka oluyor Artık yıllar içerisinde gelişen bir kendimi iyileştirme yolum var Terapi haricinde neler yaptığımdan kısaca bahsetmek, okurlara yararlı olabilir Öncelikle sorunun büyüklüğüne göre değişmekle birlikte eğer mümkünse yaşamı bir süre durduruyorum

Mümkün değilse bu alanı müsait olduğunda kendime açıyorum Anlamaya çalışmadan, hatta belki çözüm bulmadan önce içime dönüp, hangi duygularım varsa sonuna kadar yaşıyorum Bastırmadan olduğu gibi duygularıma alan açmak çok önemli. Sonra yavaş yavaş düşünmeye başlıyorum.

Kendime bazı sorular soruyorum. ”Şu an ne oluyor? Ne yaşıyorum? Ne hissediyorum? Daha önce buna benzer bir şey yaşadım mı? Bu acıdaki anlam nedir?“ Bu sorulardan gelen cevaplarla olayı daha net görmeye başlıyorum ve hissettiğim olumsuz duyguları neye dönüşebileceğini düşünüyorum.

Mesela çaresizlik hissettiğim de kendimi korumaya, cesarete veya kabul etmeye ihtiyacım olabilir. Zaman içinde olumsuz duyguları yakıta dönüştürmeyi öğrendim. Sonrasında kendime bol bol sevgi ve şefkat göstererek o kabuktan yavaşça çıkarım.

Bu aşamada mutlaka güvendiğim ve sevdiğim insanlarla temasta olur onlardan da beslenirim. Sonuçla pek ilgilenmem, benim için önemli olan denemem ve çabalamam. Sonra da yaşadığım acıyı tecrübeye, anlamlı bir şeye dönüştürmüş bir halde hayatıma devam etmeyi denerim.

Gördüğünüz gibi bu bahsettiklerimin hepsini kendim de deniyorum. Bende işe yaradığını gördüğüm için bu kadar inanıyorum Bu sürecin burada yazdığım kadar kolay olmadığını da söylemek isterim

Son olarak bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Sanırım şimdi herkesi aydınlatan büyük bir cevap bekleniyor. Böyle büyük sorularda aklıma hep varoluşsal içerikler geliyor. Bu sebeple yaşamınızdaki anlamı bulmaya ya da geliştirmeye gayret gösterin derim.

Çünkü anlamın olmadığı bir yaşamın, takvim yapraklarını yırtmak gibi olduğuna inanıyorum. Bu hayata biraz da yaşamak için geliyoruz en nihayetinde. Anlam geliştirmek zorlu bir yolculuk fakat bu yolda olmak bile erdemli bir duruşun işareti.

Yaşamınızda anlam geliştirdiğinizde başımıza gelenleri, belki acıları bile farklı yorumluyorsunuz. Dünyayla ve canlılarla daha sağlıklı ve yakın ilişkiler kurabiliyorsunuz. Bu zorlu yolculukta yürüyebildiğiniz için kendinize olan saygınız artıyor. Tüm bu meseleler çok önemli. Çünkü patolojilerin temeline baktığımızda çoğunlukla kişinin kendini sevmemesi, şevkat göstermemesi, kabul etmemesi, saygı duymamasının yattığını görüyoruz. Anlam işte bu yüzden çok önemli. Onu arayın, ama çok da uzaklara bakmamıza gerek olmayabilir. Belki de sandığınızdan daha yakındır.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 10

TÜRKİYE'NİNEN BÜYÜKDEĞİŞİMSİTESİ

SİZDEBİRSONRAKİ SAYIDAYERALMAKİÇİNBİZEULAŞABİLİRSİNİZ

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 11
Placethe nsdepages ofyour magazne here
MEGAREFORM.COM.TR

PINAR GÜLSUR

Yoga Eğtmen

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba Sevgili Megareform

Okuyucuları. Ben Pınar Gülsur. 1982, Adana doğumluyum. Çocukluğum ve eğitim hayatım Adana’da geçti. Üniversite mezuniyetimin hemen ardından kariyerime yine Adana’da, bankacılık sektöründe başladım. 13 yıllık bankacılık tecrübemin ardından bu alandaki kariyerime son vererek, aldığım eğitimler neticesinde Yoga Eğitmenliğine geçiş yaptım. Kısa süre önce Adana’dan ayrılarak Kuzey Ege’nin şirin beldesi Ayvalık’a yerleştim ve hayatıma burada devam ediyorum.

Yogaya olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Kendimi bildim bileli hayatın akışını ve evrende olan biten her şeyle ilgili

sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya çalışan biri oldum. Sanırım bir açıklama arıyordum. Bir yanda spiritüel yaşama yönelik ilgim, diğer yanda ise üniversite yıllarında Hint felsefesine yönelik okuduğum kitapların beni bugünüme hazırlayan yapı taşları olduğunu düşünüyorum. İç dünyam bu dayanaklar üzerinde yükselmeye başlamışken, iç dünyam ve o sırada yaptığım işin getirdiği kimlikler arasındaki çatışma ve kaosun bana yaşattıkları ise bardağı taşıran son damla oldu muhtemelen. Bir yerde, manevi konfor alanımdan çıkmamı bu gelişmelerin tetiklediği söylenebilir. Yoganın fiziksel pratiği ise bana çok yabancı geliyordu başlangıçta. Birçok insanda olduğu gibi benim de ön yargılarım vardı. Özellikle fiziksel pratikte yeterli olamayacağımı düşünerek kaygılanıyordum. Ön yargılarıma

rağmen, 2019 yılında bir arkadaşımın ısrarı ile Yoga derslerine katılmaya başladım. İlk dersin sonunda, eğitmenimizin yönlendirdiği savasana (ceset duruşu) pozu,yani o hareketsiz yatış hali bana çok değişik hissettirmişti.

İVe ''Neden ders sonunda savasana pozu yapıyoruz ki biz?'' diye sormuştum kendi kendime. Dersten hemen sonra bu konuyu araştırmaya başlamıştım ve öğrendiklerimden çok etkilenmiştim İşte o etkilenme hali, bu öğretiye yönelik öğrendiğim her yeni bilgiyle pekişerek bugün de devam ediyor Yani yoganın fiziksel pratiğiyle de gönül bağım bu soruyla başlamış oldu.

Yoga ile ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti? Yoga üzerine uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Yoga uzmanlık eğitimini alma isteğim öncelikle sadece kendi yolculuğuma ışık olması içindi Aslına bakarsanız, eğitime başlarken Yoga Eğitmenliği yapmak aklımda yoktu.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 12

Eğitim alırken eğitimcilerden birinin ‘'öğretmek aynı zamanda öğrenmektir’' demesi beni çok etkiledi. Yani, bu alanda öğrenmeye tutkusu olan biri olarak daha fazla öğrenmek için öğretmeliydim. Ve bu cümle ile eğitmenlik sürecim başlamış oldu.

Son zamanlarda Yoga oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Koşturmacanın, durmayan çabanın içerisinde kendine vakit ayırmanın kolay olmadığı bir çağın içerisindeyiz. Buna rağmen, insanlar bu kaosun getirdiği sıkışmışlık hissiyle mücadele için çıkış yolu arıyorlar. Bu arayış da onları kadim bilgilere, spiritüel yöntemlere yöneltiyor. Yani, ortak hedefin kendini iyileştirme ve iyilik halini sürdürme çabası olduğunu düşünüyorum.

Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Yoganın bütünsel bir yaklaşımı içerdiğini bilen bireylerin çoğu, hem fiziksel hem de ruhsal olarak gevşeyebilmek niyetiyle geliyorlar.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Yoga bütünsel yaklaşımı olan bir öğretidir. Eğitimlerde fiziksel pratiklerle birlikte zihin ve nefes pratikleri de sunuyoruz. Her ne kadar dönüşüm öncelikle somut olan fiziksel bedende görünür hale gelse de, süreç içerisinde Yoganın zihinsel ve ruhani etkileri de katılımcılar tarafından hissedilmeye başlanıyor. Yoganın fiziksel pratiği ile tanıştıktan kısa süre sonra Yoga hem fiziksel hem zihinsel çalışmalar eşliğinde hayatımın tam merkezine yerleşti. Düzenli olarak fiziksel, zihinsel pratikler yapmaya başladım. Zaman içerisinde bu bütünsel çalışmaların bendeki en büyük açılımı hayata yönelik ön yargılarımın zayıflaması, yani zihinsel olarak esnememdi.

Yaşananları, artık her ne olmuşsa, kategorize eden (iyi-kötü, zor-kolay vb) düşünce yapısından çıkmak en büyük kazanımım oldu. Hayatın getirdiği deneyimlerde anın şartlarına göre genişleyebilmeyi, o anın şartlarına göre olayları değerlendirebilmeyi ve olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeye başladım. Bu pratiği bugün hala, hayatımın türlü aşamalarında kullanmayı alışkanlık haline getiriyor ve her gün öğreniyorum.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Bu sorunun cevabı çok kapsamlı aslında ama bazılarından bahsedeyim: Fiziksel ve zihinsel pratiklerimle birlikte ilk fark ettiğim, görünenden çok daha fazla potansiyele sahip olduğumu hissetmemdi.

Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken zihnin sınırsızlığı ile yolculuğunuz düşündüğünüzden çok daha ötede bir şeye dönüşüyor. Sınırlı bedenin içindeki sınırsızlığı, sonlu bedenin içinde sonsuzluğu deneyimlemeye doğru yola çıkmak hayatta her şeyin mümkün olabileceğini de hatırlatıyor bireye. Bir diğer önemli değişiklik ise, o güne kadar ‘ben’ diye tanımladığım pek çok şeyin ‘ben’ olmadığını anlamak oldu. Neredeyse hepsi ailemden, çevremden, toplumdan aktarılmış kalıplardı. Kendinize temas etmeye başladığınızda bunların pek çoğunun size ait olmadığını fark ediyorsunuz. Ve bu farkındalıktan sonra yeni bir ‘sen’ inşa etmeye başlıyorsunuz. Yani aslında Yoga ile birlikte hayatınız değişmiyor, siz değişiyorsunuz.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Bu alanda öğrenmek sonu olmayan bir süreç. Bu sebeple özellikle ihtiyaç duyduğum alanlarda çeşitli eğitmenlerden ya da kaynaklardan eğitim almaya devam ediyorum.

Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Yoga eğitmenliği yaparken öncelikle ben ve dolayısıyla öğrencilerim şifalanıyor. Yani bütüne yönelik bir şifa aktarımı söz konusu. İşte bu amaçla çok daha fazla yere seyahat edebilmeyi ve çok daha fazla insana ulaşabilmeyi istiyorum.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Her şeye rağmen konfor alanından çıkamamak. Konfor alanı bireylerin kendini güvende ve rahat hissettiği, yani bildiği bir alan. Konfor alanından çıkmak ise bilmediği bir alana adım atmak demek. Pek tabi olarak bilinmezliğe adım atmak onları korkutuyor. Bu sebeple harekete geçemiyorlar.

''Bedengörecesınırlıbr yapıyasahpkenzhnn sınırsızlığıle yolculuğunuz düşündüğünüzdençok dahaötedebrşeye dönüşüyor.''

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spiritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmeli?

Kimseyi ikna etmeye gerek yok. Bu öğretinin ruhuna aykırı bir durum. Arayışı devam ediyorsa kişi eminim bir gün bir sebeple Yoga ile tanışacaktır. Sadece belki, gelip bir süre denemeleri konusunda tavsiyede bulunulabilir.

Özellikle sosyal medyada Yoga ile ilgili çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal medya hayatın bir parçası. Bireyler diğer pek çok konuda olduğu gibi bu alanı sosyal medyada takip ederken de güvenilir kaynakları bulmak ve değerlendirmek durumundalar.

Kısıtlayıcı ya da sınırlayıcı bilgiden uzaklaşarak, mevcut bilgiyi yeni her bilgiyle bütünleştirerek ilerlemek daha sağlıklı elbette. Ancak kaynağın doğruluğu ve güvenirliği açısından, ulaşılan ilk kaynağa inanmak yerine kaynağı bir süre izleyerek ve benzerleriyle mukayese ederek kanaat oluşturmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

İnsanlar hayatlarında yolunda gitmeyen şeyleri değiştirmek istiyorlar. Sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Değişim isteği önce bireyde başlıyor. Yaşadığı ancak tam olarak anlayamadığı ya da anlatamadığı iç huzursuzluğu çıkış noktası sanırım. Ardından gelen, bireyin bu hayatta neleri istemediğine yönelik kararı vermesi ise uzun bir süreç. Doğal olarak bu süreçte, neyi istediğine yönelik arayışlar da başlıyor. İşte Yoga vasıtasıyla zamanla birey bir yanda değiştiremeyeceği şeylerle başa çıkabiliyor. Diğer yandan da değiştirebileceği konularla ilgili olarak değiştirmek için adım atmaya cesaret edebilmeyi öğrenme sürecinde daha konforlu ilerliyor.

Kendi özel yaşamınızda veya arkadaşlıklarınızda çevrenizdeki insanlar hakkında yoga ile ilgili analizler yaptığınız durumlar oluyor mu?

Bu zihinsel pratikler ve hayata dair çıkarımlar bir süre sonra ister istemez yaşam pratiğine dönüşüyor. Bu yaşam pratiği de herkese/herşeye karşı duruşu tayin ediyor; yakın çevreye, aileye veya herhangi bir canlıya karşı.

Çevremde gördüğüm kadarıyla, kendine temas edebilen insan sayısı az. Zira zaaflarımızı kabul etmeyi güçsüzlük olarak görüyoruz.

Kabullenmek yerine savaşma isteğimiz var. Bazen kabul etmemiz gereken yerde savaşıyoruz. Ve enerjimizi boşa harcıyoruz. Doğal olarak savaşmamız gereken yerlerde de enerjimiz olmuyor. Özetle, doğru yerde doğru enerjiyi kullanmakta zorlanıyoruz.

Diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Diğer uzmanlardan farklı bir şey yaptığımı iddia etmem çok doğru olmaz. Bu kıyaslamaya girer ve benim yaşam yolumda kıyasa yer yok.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Herkesin hikayesi ve süreci birbirinden farklı ve eşsiz, konuya bakışım böyle.

Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

İnsanın kendisiyle olan ilişkisi tüm dünyayla olan ilişkisini belirliyor aslında. Kendinle vakit geçirmek, yüzleşmek, tüm samimiyetinle kendini kabullenmek çok önemli. Zira birey bu sayede kendisiyle olan ilişkisinin alanını genişletiyor. Ben de bu bakış açısıyla olaylar karşısında da genişleyerek daha rahat bir alanda, sıkışmadan ve sıkıştırmadan olayları değerlendirmeye çalışıyorum.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Bu alanda süreklilik arz etmenin en önemli unsurlarından biri sonuç değil süreç odaklı olmak. Çünkü burada hedef yok, varılan bir yer yok.

Bu, sadece bir yol. Vardığın bir yer yok. Mesele, bu yolda size neler olduğu ve size neler yaşattığı.

Tüm kalbimle, Sevgiler.

''Hayatıngetrdğdeneymlerdeanın şartlarınagöregenşleyeblmey,oanın şartlarınagöreolayları değerlendreblmeyveolanıolduğugb kabuletmeyöğrenmeyebaşladım.Bu pratğbugünhala,hayatımıntürlü aşamalarındakullanmayıalışkanlıkhalne getryorvehergünöğrenyorum.''

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 14 MEGAREFORM.COM.TR

Büşra Ağcan Ergoterapst

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, ben Ergoterapist Büşra

Ağcan. 2019 yılında Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi lisans programını tamamladım. İstanbul

Üniversitesi - Açık ve Uzaktan Eğitim

Fakültesi Çocuk Gelişimi lisans programında öğrenimime devam etmekteyim.

Çok daha etkili terapi programları ile terapi hizmeti sunabilmek adına pediatrik ergoterapi alanında geçerliliği olan mesleki eğitimler aldım. Duyu bütünleme seanslarının yanında aynı zamanda DIR Floortime 201 terapisti olarak da seans almaktayım.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermemiz nasıl oldu? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Benim hikayemin başlangıcı kız kardeşim oldu. Başta, ona daha iyi gelmek için aslında bu mesleği seçtim. Asla da pişman değilim. Sadece kardeşim değil daha fazla çocuğun hayatına dokunarak onların hayatlarını kolaylaştırmak benim en mutlu olduğum şey. Kendimi bulduğum bir meslek oldu gerçekten.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu. Siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Evet, günümüzde maalesef teknolojik araçların kullanımın fazlaca artmasından ötürü çocuklarda yoğun ekran maruziyetleri oluştu. Bundan kaynaklı çocuklarda çok fazla iletişim ve etkileşim sorunları arttı. Aileler de bir çözüm arayışına yöneldi.

Günümüzde ergoterapinin daha fazla tanınması ve kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eskiden sokak kültürü vardı hepimiz haraket ediyorduk sokak oyunlarını (ip atlama, sek sek oyunu vb.) sıkça oynuyorduk ve kaba ve ince motor becerilerimiz de bunlarla gelişiyordu ama maalesef şu an bunların çoğunu çocuklarımız yapmıyor, ekrana yöneliyorlar ve bu yüzden sorunlarla karşılaşıyoruz.

Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Çocuklardaki yaygın duyusal sorunları sıralamak gerekirse;

Salıncaklardan ve oyun alanlarından aşırı korkmak

Vücutlarının başka nesnelerle ya da insanlarla ilişkisinin nerede olduğunu anlamakta zorluk çekmek

Eşyalara çarpma ve sakar görünmek

Kıyafet etiketlerinden rahatsızlık

duyma

Akran ilişkilerinde ve başkalarıyla iletişimde zorlanma

Hızlı oyun geçişleri ve dikkat sorunları

Ekran maruziyeti

gibi sorunlarla sıklıkla ebeveynler başvuruyor.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler?

Her çocuk özel ve biriciktir. Aynı şekilde her terapist de öyle. Duyu bütünleme meslek olarak sadece ergoterapistlerin uygulayabildiği bir terapidir. Bunun dışında uluslararası eğitim almış dil konuşma terapistleri ve fizyoterapistler de uygulayabilir.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Bu meslek özellikle sabır gerektiren bir meslek ve başarılı olabilmek için insanları özellikle çocukları sevmek, onları anlamak en önemli kriter.

Son olarak okuyucularımıza bir mesajınız var mı?

Özellikle ebeveynlere söyleyecek en önemli tavsiyem: lütfen 3 yaşa kadar çocuklarımıza ekran vermeyelim. Onların hayatlarını ne kadar olumsuz etkilediğini bilelim.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 15

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Nimet Özkan evli ve bir çocuk annesiyim, 1983 İstanbul doğumluyum.

Uzun yıllardır enerji üzerine çalışmalar yapmaktayım ve eğitimler vermekteyim. Uzmanlık ve eğitmenlik dalllarımın arasında Enerji EFT Access Bars, bioenerji, EMO ve Modern Stres yönetimi gibi teknikler yer almaktadır. Ayrıca aile dizimi ve nefes teknikleri üzerine de çalışmalar yapmaktayım.

Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti, hangi alanlarda açılım oldu?

Bu alanda başladıktan sonra hayatımda birçok açılımlar oldu. Öncelikle kendine daha çok güvenen,daha yaratıcı, daha sevgi dolu ve daha özgüvenli biri olmaya başladım. Hayatımdaki bir çok sorunu daha kolayca ve daha akıllıca

çözebilmeye başladım. Birçok fiziksel rahatsızlığımın aslında duygusal kökenli olduğunu fark ettim. Ve çok büyük sorun sandığım şeylerin inanılmaz hızlı bir şekilde hayatımdan tamamen

çıkabildiğini ve düzelebildiğini fark ettim.

NİMET ÖZKAN

ENERJİ EFT UZMANI VE EĞİTMENİ

Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Kendi yolculuğum yıllar önce eşimin bir anksiyete rahatsızlığıyla baş etmeye çalışmasıyla başladı. Kendisinin rahatsızlığı için çeşitli tedavi teknikleri ve terapi yolları aramaktaydık. Daha sonra EFT tekniğini uygulamaya başladı. Uygulamalardan muhteşem sonuçlar aldı ve ardından ben de bunun önemini ve pratikliğini fark ettim.

Daha sonra aldığımız eğitimlerde insanların hayatına dokunmaya başladık insanların büyük acıyla yıllarca içine attığı tramvaların 1 saat gibi bir kısa sürede kolaylıkla olabildiğini bizzat gözlerimle gördüm ve uyguladım. Kendime de yaptığım çalışmalarda, insanlara yaptığım çalışmalarda da çok hızlı ve pratik ve kalıcı sonuçlar elde ettim. Ve daha sonra bu alanda eğitmen olmaya ve bir çok insana ulaşmaya başladım.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Özellikle EFT'nin çok hızlı ve pratik bir yol olduğundan bahsetmiştim, kesinlikle insanların kemikleşmiş sorunlarının çok hızlı bir şekilde çözümünü bulabildikleri ve bilimsel kökenleri de olan muhteşem bir tekniktir. EFT'nin popüler olması gerçekten bir çok insan hayatında değişiklik yaratıyor ve bunun popüler olmasında benim de katkımın olması beni çok mutlu etmektedir.

Bu teknik üzerinde yaptığım çalışmalar, verdiğim eğitimlerle birçok ödüle de hak kazandım. Uluslararası Enerjisel Birliği (GOE) tarafından birçok kez dereceler aldım. Yaptığım iş özellikle okullarda ve birçok hastanede de daha etkin kullanılmaya başlarsa hayatımızdaki bir çok alanda büyük gelişmeler görmeye devam edeceğiz.

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Sorular en çok bu tekniğin kime uygulanıp uygulanmadığı, hızının ve etkisinin kalıcı olup olmadığı ve yöntemin nasıl uygulandığı şeklinde. Bunun eğitimlerini kimlerin alabildiği de çok sorulmakta.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 16
Ö

Bu teknikniğin daha çok şizofreni, bipolar ve epilepsi rahatsızlığı olan kişilerde uygulaması tavsiye edilmez. Enerji EFT, kişinin enerjisini çok daha yükselten ve sorunlardan uzak bir şekilde yaşamasına yardımcı olan bir teknik olarak da adlandırılabilir. Enerji EFT duygusal özgürleşme tekniğidir. Tekniği seçen kişiler kurumumuzdan alabilir ve öğrenebilir ve rahatlıkla uygulayabilir. Alora Akademi olarak uzun yıllardır bu alanda eğitimler seminerler vermekteyiz.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Bu alanda öncelikle sürekli olarak yenilikleri takip etmekte ve kendimizi de sürekli geliştirmekteyiz. Bu alanla ilgili birçok tekniği hayatımız alarak işlerimizi daha da pratik hale getirebilmekteyiz. Her alanda sürekli olarak kendini aktif tutan bildiği şeyleri bile tekrardan öğrenmeye hevesli olmak ve uygulamak bu iş için çok önemli.

Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı. Özellikle sosyal medyada çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da sadece kitap okuyarak ya da video izleyerek, uygulama ve eğitim vermeye çalışan kişiler çok fazla karşımıza çıkmakta. İnsanların sadece workshoplar ve seminerler ile öğrendiği şeylerin dışında mutlaka uluslararası sertifikasyon eğitimini almasını tavsiye ederim.

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spiritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Birçok teknikte olduğu gibi burada da kişilerin ön yargıları her zaman devrede olabiliyor. Biz onların ilk öncelikle tekniğe karşı ön yargılarını da serbest bırakarak yolumuza devam ediyoruz. Onlara tekniği denemeleri ve uygulamaları için gösteriyoruz. Tekniğin kalıcılığını kendileri gördükçe zaten seanslara devam ediyorlar.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Çok fazla sayıda deneyime sahibim ama içlerinden en sevimli hikayelerden biri: seansa geldiğinde kayınvalidesine karşı müthiş öfkeli olan bir gelinin seans bitiminde kayınvalidesine büyük bir hayranlık duyarak, kendisine çiçek alacak yerin burada olup olmadığını bize sorması olmuştu. Eve gittiğinde ''canım kayınvalideciğim seni çok özledim'' diye sarılmıştı. O günden beri asıl sorunun kayınvalidesinde olmadığını ve farklı kaynaklardan geldiğini çok iyi anlamıştı.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Öncelikle bu alanda ilerlemek istiyorlarsa daha fazla kitap ve daha fazla kaynak okumaları ve profesyonel anlamda verdiğimiz eğitimlere katılmalarını kesinlikle tavsiye ederim. Bu alanda lisanslı öğretmenleri tercih etmeleri ve tecrübeli kişilerden bunun eğitimini almaları çok önemlidir. Ve eğitim bitiminde çok fazla deneyim sahibi olarak daha fazla insana katkı olabilirler. Her alanda olduğu gibi bu alanda da sürekli günceli takip etmeli ve kendini geliştirmeliler.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 17 MEGAREFORM.COM.TR
''Enerji EFT, kişinin enerjisini yükseltir ve sorunlardan uzak bir şekilde yaşamasına yardımcı olur.''

ECE HAZAL GENÇ

Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?

Merhabalar, ben Ece Hazal Genç Batı. Endüstri Mühendisiyim. Oldukça uzunca bir süre (17 yıl kadar) kurumsal firmalarda üst düzey yöneticilik dahil birçok pozisyonda çalıştım. Son 6 yıldır nefes, meditasyon, kişisel gelişim alanları ile ilgileniyor ve bu konuda hem eğitimler alıyorum hem de eğitimler veriyorum. Yeditepe Üniversitesi - Nefes

Koçluğu, Başkent Üniversitesi - Yaşam

Koçluğu, Cem Şen Eğitimleri - Dharma

öğrencisi ve Advayta Yoga’dan Yoga

Eğitmenliği mezunuyum. 11 yaşında bir kız çocuğu annesi ve huzur dolu evliliği olan bir eşim.

Uzmanlaştıktan sonra kendi

hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak Neleri fark ettiniz?

Kişisel gelişim alanında kendimi geliştirmemle birlikte hayatta hiçbir şeye

tutunmamak gerektiğini öğrenmeye başladım. Çünkü tutunacak bir şey yok etrafımızda, bedenimiz bile buna dahil.

Nefes ve Yaşam Koçu

Nefes çalışmaları bu farkındalığımı inanılmaz arttırdı. Bedenin değişiyor, eşin değişiyor, ekonomik durumun değişiyor, ilişkilerin değişiyor, hangisine tutunabilirsin ki. İşte nefes-meditasyon ve Dharma çalışmalarının hayatıma kattığı en büyük zihinsel değişim; “hiçbir şeye tutunamayacağımız çünkü hiç biri benim değil” konusunu anlamam oldu.

Bedensel değişim ise, yaşım ilerlemesine rağmen dokulara çok daha iyi oksijen gittiğinden yüzümün parlaması, cildimin sıkılaşması, bedenimin daha sağlıklı olması ve inanır mısınız çok çok daha az hasta olmak oldu.

Kısacası nefes ve meditasyon hayatıma hem zihinsel hem de bedensel sağlık getirme konusunda çok büyük destek oldu.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Çok doğal buluyorum, olması gereken bu ve hatta yetersiz bile diyebilirim.

Pandemi zamanında herkes kendine, evine, ailesine, kişisel hayatına döndü. Ancak geçen zamanla birlikte birçok şey eskiye döndü ve tekrar bir hengamenin için geri döndük. Pandemi döneminde, çok büyük bir kitle gerçek anlamda farkındalıklar yaşadı. Kimisi eksik hissetti, kimisi dönüşüm geçirdi.

O dönemde onca bedensel rahatsızlığa rağmen daha stressiz ve daha parlak bir dönem geçirdik Ancak insan zamanla yeniliğe hızla adapte oluyor. Bu sebeple bu düzene de hızla alışıldı. Yeni çalışma koşulları devreye girdi ve ekonomik sarsıntılar da eklenince stres tekrar hayatımıza döndü.

Meditasyon ve nefes çalışmaları hala çok popüler ancak insanlar bu konulara zaman ayırmakta çok zorlanıyor. Halbuki faydasının yanında her gün ayrılacak 1015 dakikanın lafı bile olmamalı. Dönemsel olarak yapılan çalışmaların geçici bir katkı sağladığına inanıyorum. Düzenli olarak hayata katılan çalışmaların ise hayatın bütününde bir dönüşüm yarattığı artık bilimsel olarak

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 18

kanıtlanmış bir gerçek. Kısacası popüler olmasından ötürü değil verdiği katkısından ötürü hayata dahil edebilmek gerçek sonuçlarla buluşturuyor.

Sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alanlara odaklanıyorsunuz?

Son 4 yıldır bir Dharma öğrencisi ve Advayta Yoga’nın öğrencisiyim. Bu eğitimler bende inanılmaz farkındalıklar yaşatıyor. Tabi ki danışanlarım de için bu eğitimlere katılıyorum ancak kendi adıma büyük dönüşümler söz konusu. Uçakta önce kendine maske takmakla aynı şey; önce kendime iyi geleni buluyor, hayatımda deneyimliyor sonra da etrafımdaki herkese yaymak için uğraşıyorum.

Tutunmamak, varsayımda bulunmamak, olanı olduğu gibi yorumsuz görebilmek, kendi üzerine alınmamak, her şeyi benim zannetmemek, başkalarına sorumluluk atmamak gibi konular kişinin zihinsel ve ruhsal gelişiminde ve dolayısıyla bedensel iyilik halinde en çok etkili olan konular.

İşte tüm eğitimlerimde bu konulara da değinmeye çalışıyorum. Bireysel seanslarım var; haftada bir buluşuyor hem nefesimizi analiz edip hem de çalışmayı derinleştiriyoruz. Nefes çalışmalarımı, Dharma ve yaşam koçluğu ile birleştiriyorum. Ayrıca bu bakış açısıyla gruplara stres yönetimi, mutluluk yönetimi ve yüz yogası çalışmaları yapıyorum.

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Ben spiritüel bir şey anlatmıyorum. Anlattığım nefes çalışmalarının tamamı biyoloji ve fizyolojiye bağlı. Burun nefesi, solunum sistemi, zihnin işleyişinden bahsediyoruz. Bu demek değildir ki spiritüel tarafı inkar ediyorum. Sadece çalışmalarımı bir mühendislik bakış açısı ile analiz ediyor ve gerçekten işe yaradığını gördüğüm şeyleri paylaşıyorum. Spiritüalizm, ülkemizde harcanıyor diye düşünüyorum. Bu kişinin kendi yolunda keşfedebileceği bir konu. Ben daha çok fiziksel bedene, beyin ve zihnin uyum ve yorumlarına, kişisel erdeme odaklanıyorum.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Erdem ve bedensel enerji çalışmalarını doğru ve doğal nefes teknikleri ile harmanladığım, sonuçlarını danışanlarımın direk gözlemlediği ve geri bildirimle ilerlediğim bir sistemim söz konusu. Ayrıca meditasyon alanında kendime ait bir uygulamam var App Store ve Google Play’de bulabileceğiniz: “Souldy App”. Büyük ustalarla yıllarca çalışmış ve kendini sürekli yenileyen, önce örnek olma ilkesiyle ilerleyen bir yolcuyum.

Son olarak okuyucularımıza bir mesajınız var mı?

Sadece popüler olan değil gerçekten verimli olan, size iyi gelecek bir eğitmenle yolculuğunuza devam etmenizi öneririm. Her eğitmenin enerjisi sizinle uyuşmayabilir. Deneyimleyin, deneyimledikçe size uygun olan eğitim ve eğitmeni keşfedeceksiniz. Yalnız olmadığınızı, hepimizin bu yollardan geçtikten sonra yine kendimizce belli yerlere geldiğimizi fark etmenizi dilerim. Ve son son; lütfen ama lütfen burnunuzdan nefes alın.

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 19
''Spiritüalizm, ülkemizde harcanıyor. Bu kişinin kendi yolunda keşfedebileceği bir konu.
Ben daha çok fiziksel bedene, beyin ve zihnin uyum ve yorumlarına, kişisel erdeme odaklanıyorum.''

NİL BAŞAK IŞIR

YOGAYOLCULUĞU

Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?

Merhaba sevgili MegaReform okuyucuları. Ben Nil Başak Işır, 26 Aralık 2000 doğumluyum, doğma büyüme Ankaralıyım. Hemşirelik Lisans öğrencisiyim 1 ay sonra mezun oluyorum. Ruh ve Sinir Hastalıkları alanında Uzmanlık yapmayı hedefliyorum. Öğrencilik hayatımın yanı sıra 2018'de fiziksel gelişim için hayatıma kattığım yoga pratiklerimin sadece bedenimi değil zihnimi ve ruhumu da iyileştirdiğini gözlemledim, bunun sonucunda pratiklerimi bir adım ileri taşıyarak 2021 yılında Yoga Eğitmenlik ve Hamile Yogası Eğitmenlik Eğitimlerimi tamamladım.

2021 yılından beri aktif olarak bu alanlarda çalışıyorum. Son bir yıldır kendi kurduğum stüdyomda bireysel ve grup yoga dersleri veriyorum, nefes ve meditasyon çalışmaları yaptırıyorum. Aynı zamanda bu alanda kendi eğitimlerime de devam ediyorum.

Yoga son zamanlarda oldukça popüler bir dal oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Belki klişe olacak fakat bunu çok net söyleyebilirim, ben değişmedim ancak hayata ve kendime karşı bakış açım değişti, önceliklerim değişti. Farkındalığım gelişti, nefes almayı hatırladım. Sakinleştim, hayat bir akış ve her zaman iyiye akmıyor maalesef…

En büyük savaşlarımı verirken bile nefesimi yumuşatmayı, kendime nazik olmayı öğrendim. Kaçan tren paniği geride kaldı, olmaya başladığım kişiyi her gün biraz daha seviyorum.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

biraz önce de bahsettiğim gibi aslında yoga benim için bedenimin sınırlarını zorlayabileceğim fiziksel anlamda kendimi geliştirmek için başladığım bir uygulamaydı. Zaman geçtikçe yoganın matın üzerinde yapılan birkaç hareketten ibaret olmadığını aslında bu yolun da, yolculuğunda çok uzun ve derin olduğunu fark ettim.

En son geldiğim noktada kendimdeki hem bedensel hem zihinsel hem ruhsal gelişimi gördüm, değişime tanık oldum. Bu yol bana şifa oldu ve olmaya da devam ediyor… Kısacası bende ihtiyacı olan herkese şifa olma niyeti ile bu yola çıktım.

Uzman olduğunuz alanda danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Danışanlarımın çoğu gündelik hayatında çok yoğun ve stresli çalışma alanları olan

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3
''Şifa bazen hiç bilmediğiniz kapıların ardında sizi bekliyor olabilir.''
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 20

insanlar. Genellikle vücutlarında, zihinlerinde veya ruhlarında bir gerginlik olması nedeniyle bir nebze rahatlayıp, zihinlerini sakinleştirip temizleyerek pozitif bir ruh haline sahip olmak amacıyla yogaya başlıyorlar.

Yoga pratikleri zihinsel, ruhsal ve bedensel açıdan farkındalık birçok kazandırıyor değil mi?

Asana pratiği hantal bir keyiflilik hissini değil dengeli bir eforu araştırır. Mükemmeliyetin peşinde koşmayı değil doğaya özgü zıtlıkların arasında salınırken sergilenen gayreti destekler. Bu çabanın basamaklarını çıkabilmek için ise irade, disiplin, sezgi, uyanıklık, merak ve araştırmadan besleniyor olmamız elzemdir. Bedenin konuştuğu dili anlayabilmek için onunla alışılmışın dışında iletişim kurma biçimleri geliştirerek, zorlanmalarını, yönelimlerini, katılıklarını ve esnekliklerini kucaklamak yoga öğretisinin temel motivasyonlarındandır.

Böylece dışarıdan yansıtan zihnin ötesine uzanıp, berrak bir öz-farkındalık ile kendimize içeriden bakar hâle gelmeyi deneyimleyebiliriz.

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Bulunduğum noktada şuan yoga duruşlarından ziyade Bilinçli Farkındalık (Mindfulness) çalışmalarına odaklıyım. Haziran da 14 ay sürecek bir Mindfulness Uygulayıcı Eğitmenliği programına başlayacağım.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Yoga yapmaya başlamadan önce herkesin kafasında temel sorular olabiliyor.

Danışanların kafasındaki soru işaretlerini bir nebze uzaklaştırmak adına biz eğitmenlerin burada önemli bir rolü var. Bence bu noktada en önemli şey bir adım atabilmek. Yolculukta ki en kıymetli şeyin kişinin kendi deneyimi olduğunu düşünüyorum. Ve deneyimlerken farklı hocalardan eğitim almanın, farklı ekoller deneyimlemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Evet ilginiz olan ekol ile başlayın ancak imkanınız elverdiğince farklı alanları deneyimlemelisiniz. Şifa bazen hiç bilmediğiniz kapıların ardında sizi bekliyor olabilir.

Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Hepimize bir su kadar berrak bir zihinle, kendimizi sıklıkla ziyaret ettiğimiz kocaman kocaman anlar diliyorum.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 21
MEGAREFORM.COM.TR

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Büşra, 27 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum Yeme davranışı, sezgisel

yeme, bozulmuş yeme ve yeme bozuklukları alanlarında diyet dışı yaklaşım ile çalışan bir diyetisyenim. Aynı anda yüksek lisans eğitimime de devam etmekteyim.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Alana ilgim üniversitenin son senesinde başladı. O zaman böyle bir alan olduğunu bilmiyordum bile. Sadece diyet listeleriyle hayatımı geçiremeyeceğimi fark ettim ve araştırmaya başladım.

Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti, hangi alanlarda açılım oldu?

Diyet alanından çıkmak başlangıçta zordu çünkü bildiğim ve güvende hissettiğim bir yerdi. Diyet dışı yaklaşım daha yeni ve öğrenmek için gerçekten çaba isteyen bir alan.

DİYETDIŞI DİYETİSYEN

BÜŞRA ERTÜREN

Bu alana ilgim olduktan sonra özellikle yeme bozuklukları ve beden imajı alanlarına yakınlaştım Lisans eğitiminde daha çok yüzeysel öğrendiğimiz bu alanın derinine inmek çok güzeldi.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Tüm hayatım değişti diyebilirim çünkü alanda çalışmaya başlamadan önce kendi yeme davranışımı iyileştirdim.

Diyet yapmayı, kısıtlamayı ve aşırı yemeyi bıraktım Artık bedenime bakım verebiliyor ve ona saygı duyabiliyorum

Eskiden sadece bedenimi değiştirmek için zorla ve kısa dönemli yaptığım sporlar yerine sevdiğim egzersizleri yapabiliyor ve en önemlisi bundan zevk alabiliyorum. Ve bu sadece yemeklerle olan ilişkimi değil, hayatımdaki diğer ilişkilerimi de iyileştirdi

Bize biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Üniversite yıllarımda sürekli diyet yapıyordum. Hayatım diyette ve diyette değil şeklinde ikiye ayrılmıştı. Bu süreçte bedenim küçülse de kendimi uzun vadede daha iyi ve sağlıklı hissetmiyordum. Çünkü diyet yaptıkça, yiyeceklerle ve bedenimle aram bozulmaya başlamıştı.

Artık sürekli ne yemem ve ne yememem gerektiğini düşünüyordum. Bedenim eskiye göre daha küçük olsa da sürekli onu yargılayacak bir şey buluyordum. Bir pantolonum dar da gelse gidip büyük bedenini alamıyordum. İçim rahat bir şekilde sevdiğim yiyecekleri yiyemiyordum. O anda yediğimden çok keyif alsam da sonrasında gelen kilo alma korkusu yanında pişmanlığı da getiriyordu.

Artık bir gün bütün hayatımı bu şekilde yaşamak istemediğimi fark ettim ve araştırmaya başladım. Bu sayede de sezgisel yeme ile karşılaştım. Önce kendi üzerimde pratiğe başladım sonrasında da bu alanda danışmanlık vermek için eğitim aldım.

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 22
''Diyet yapmayı, kısıtlamayı ve aşırı yemeyi bıraktım. Artık bedenime bakım
verebiliyor ve ona saygı duyabiliyorum.''

Uzmanlaştığınız bu sezgisel beslenme konusu son zamanlarda oldukça popüler oldu. Siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Hem mutluyum, hem de endişeliyim aslında. Mutluyum çünkü bozulmuş yeme ve yeme bozukluğu yaşayan çok fazla insan var ve onlara ulaşabilmek, bir çıkış yolu olduğunu gösterebilmek çok değerli.

Ancak aynı zamanda alan popülerleştikçe yanlış anlaşılmaları da yanında getiriyor. Bu alanı benimsemek yerine reklam amacıyla kullanan uzmanlar artıyor. Bu da endişe verici.

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Her diyeti denemiş, her diyetisyene gitmiş ama yine de bedeni ve yemeklerle ilgili yaşadığı sorunları çözememiş ve artık ne yapacağını bilemeyen kişiler son çare olarak bana geliyorlar. Aynı zamanda aşırı yeme ve tıkınırcasına yeme yaşayan danışanlarım ve beden imajı sorunları yaşayanlar da çoğunlukta oluyor.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Öncelikle çoğu kişi çok fazla yediğini düşünse de danışanlarımda en sık karşılaştığım şey yetersiz beslenme oluyor. Sanılanın aksine yetersiz beslenme her zaman zayıf insanlarda karşılaştığınız bir şey değil. Bu yüzden öncelikle yeterli ve düzenli beslenmeyi ve bedene bakım vermeyi öğreniyoruz.

Çok basit gibi gelse de diyet kültürünün baskın olduğu ve bozulmuş yemenin “normal” gibi görüldüğü bir dünyada, zorlanılan bir aşama olabiliyor. Bunun yanında açlık ve tokluğu keşfetme, duygusal yeme, diyet kültürünü tanıma, keyifle hareket etme, ya hep ya hiç davranışından kurtulma gibi yerler üzerine odaklanıyoruz.

Şu anda birebir danışmanlık dışında bir eğitim vermiyorum ancak yakın zamanda olabilir.

Sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz.

Evet, alanımız gerçekten her gün değişip gelişen bir alan. Ben son zamanlarda yüksek lisans bitirme çalışmamın da konusu olan sezgisel yemenin tıkınırcasına yeme üzerine etkisi konusuna odaklanıyorum.

Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Kafamda çok fazla fikir var aslında ama en yakın projelerimden biri podcast. Danışanlarım da bu konuda oldukça destekçi çünkü bu alanda ingilizce çok güzel podcastler var ancak Türkçe podcast oldukça az. Bunun yanında çalıştığım yer olan Vavelya Psikoloji ile birlikte workshop planlarımız var. Araçlar değişse de en büyük hayalim bu alanın ihtiyacı olan herkese ulaşması için elimden geleni yapmak.

Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet maalesef ben de sezgisel yemeyi diyetle birlikte yürütmeye çalışan ve sezgisel yeme ile zayıflama vaadi veren çok fazla uzman görüyorum. Tabiki bu bakış açısı çoğu kişi için daha cazip gelebiliyor ama maalesef mümkün değil.

Sezgisel yemenin ilk prensibi “diyet zihniyetini reddetmek”tir. Yani bu alanı öğrenmek için önce diyetleri bırakmamız gerekiyor. Kiminle çalışırsak çalışalım önce alanla ilgili kısa da olsa bir araştırma yapmak önemli.

Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Diyet dışı yaklaşım ve sezgisel yemenin en önemli yanı sadece fiziksel iyileşmeye odaklanmaması. Sağlığa bütüncül yaklaşıyoruz. Sezgisel yemenin bilimsel olarak kanıtlanmış yararlarında bazıları; düşük beden kitle indeksi, düşük trigliserid, yüksek HDL, yüksek benlik saygısı, beden takdiri, güçlü başa çıkma becerileri, iyimserlik, refah, psikolojik dayanıklılık, çeşitli besin alımı, düşük oranda yeme bozukluğu riski, düşük duygusal yeme gibi şeylerdir.

Ayrıca beden ile kurulan güvenin kişilerin hayatlarının diğer alanlarına da yansıdığı görülüyor.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 23
''Sanılanın aksine yetersiz beslenme her zaman zayıf insanlarda karşılaştığınız bir şey değil.
Bu yüzden öncelikle yeterli ve düzenli beslenmeyi ve bedene bakım vermeyi öğreniyoruz.''

Tam tersine, bedenlerimize güvenirsek ve sürekli kontrollü olmazsak bedenlerimizin sürekli büyüyeceği ve sağlıksız olacağımız söylendi. Bu bakış açısıyla büyüyen kişilerin bunun tam tersini savunan bir yaklaşım için adım atması oldukça korkutucu gelebiliyor.

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Sezgisel yeme sadece iç güdüsel veya duygularımıza göre beslenmek gibi görülebiliyor ancak tam olarak öyle değil. Sezgisel yeme 120’den fazla

çalışma ile kanıtlanmış bir yaklaşımdır. Ben kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum ama bu şekilde yaklaşan kişiler eğer öğrenmeye açıksa dilediği soruyu cevaplıyorum ve güzel bir sohbet olabiliyor. Eğer konu ilgisini çekerse elimdeki çalışmaları veya paylaşımları gönderebileceğimi söylüyorum. Eğer okuyucularınızdan da inanmayan ama merak eden olursa bana ulaşabilirler.

Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz ve neler fark ediyorsunuz?

Evet, kesinlikle oluyor. Öncelikle diyet kültürünü ve bozulmuş yemeyi öğrendiğinizde gerçekten gün içinde her yerde bunlarla karşılaşıyorsunuz. Daha

önce bana normal gelen ama aslında hiç de normal olmayan sohbetlerin içinde kaldığım oluyor. Sanırım en çok karşılaştığım şey artık kimsenin diyet yapmaması. Yani etiket olarak “diyet” yapmıyorlar. Bunun adı “dikkat etmek” veya “sağlıklı beslenmek” gibi şeyler olabiliyor. Ama yiyeceklerle ilişkilerine baktığımızda tamamen kısıtlama, bozulmuş yeme ve diyete yönelik davranışlar oluyor. Bozulmuş yemenin bu kadar normalleşmesi ve “normal yeme” haline gelmesi endişe verici oluyor.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Tamamen diyet dışı yaklaşımı benimsemiş uzman sanılandan çok daha az. Diyetle birleştirilmiş hali şu anda daha yaygın. Benim pratiğimin tamamen diyet dışı olduğunu söyleyebilirim. Ben danışanlarıma her zaman güvende hissettirmeye, asla yargılamamaya ve her bedende kabul ve saygıyı hak ettiklerini hissettirmenin çok değerli olduğunu düşünüyorum.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

30 yaşında kadın bir danışanım vardı, yurtdışında yaşıyor ve büyük bir şirkette üst düzey yönetici olarak çalıyordu. İlk diyetine annesinin isteğiyle 8 yaşında başlamıştı. Sürekli bir diyetten diğerine geçiyor ve aynı kiloyu verip daha sonrasında fazlasıyla geri alıyordu. Birçok kez evin içinde ağlayarak dolaşırken aynı anda sürekli ağzına bir şeyler tıkıştırdığından ve kendini çok yalnız hissettiğinden bahsediyordu.

Aynı zamanda yoğun umutsuzluk ve utanç duyduğu dönemde intihar düşünceleri vardı. Yaşadığı depresyon tıkınırcasına yemesine katkıda bulunuyordu. Bir süre sonra tıkınırcasına yeme sonrası arınma davranışı oluşmaya başlamış ve bunun durumu iyi yöneticeğini düşünmüş.

Bu, geçici bir rahatlama yaşasa da sonrasında daha derin bir suçluluk, utanç ve umutsuzluğa katkıda bulunmuştu.

Arınma davranışı neyse ki çok uzun sürmemişti ama tüm bu süreç yaklaşık 15 sene kadar sürmüştü. Daha önce birkaç kez yardım almayı denese de başarılı olamamıştı.

Sonrasında bizim yollarımız kesişti ve birlikte çalışmaya başladık. Diyet yapmama kavramı başlangıçta çok korkutucu geldi. Asla başka bir diyete girmemek ve o andaki kiloda kalma fikri seçenek bile değildi onun için. Ve diyeti bırakırsa bedeninin sürekli büyümeye devam edeceğini düşünüyordu.

Korkutucu da olsa sürece şans vermek istedi. Her durumda birlikte olacağımızı bildiği için artık eskisi kadar yalnız hissetmemeye başladı. Sürecimizin zorlu olacağını biliyordu ama davranış ve bakış açısı değişikliği konusunda oldukça azimliydi. Geçmiş davranışlarının da öğrenilmiş bir şey olduğunu, bu yüzden yeni davranışları da öğrenebileceğini keşfettiği an çok büyük bir rahatlama yaşamıştı.

Özellikle beden algısı ve öz değer eksikliği üzerine yaptığımız çalışmalar sırasında göz yaşlarını tutamıyordu. Çünkü hiçbir zaman kendine karşı bu kadar sert olduğunu düşünmemişti. Görüntüsünün dışında, insan olarak sunacak çok fazla şeyi olduğunu bilmesi çok güçlendiriciydi. Belki çoğu insan için basit görünse de, açlığını hissetmesi ve bu sinyale cevap verebilmesi ve rahat tokluğu yakalayabilmesi, onun için hayatını değiştiren bir deneyimdi. Çünkü çocukluğundan beri uzun süreli aşırı açlıklardan veya nefes alamayacağı kadar tok hissettiği doygunluktan başka bir şey bilmiyordu.

Hayatı boyunca çok sevdiğini düşündüğü yiyeceklerden bazılarını aslında sevmediğini keşfetti, ilk kez bir hamburgeri doyduğunu fark edip yarım bırakabildi, evinde haftalarca, belki aylarca yarım kalan cips paketleri, dondurma kutuları oluyordu. Sürecimizin sonunda tıkınırcasına yemeyi yendik ve sezgisel yemeyi öğrendik. Hala yemek yemeyi çok seviyor, yemeklerden zevk alabiliyor, yemeklerle sosyalleşebiliyor ve bunun yanında bedenine saygı duyup onu dinleyebiliyor ve en önemlisi hayatını doya doya yaşayabiliyor.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 24 MEGAREFORM.COM.TR

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Hazır hissetmiyor olabilirler Yiyeceklerle ilgili veya bedenleriyle ilgili sorun yaşasalar da, adım atmaya hazır olmayabilirler. Bizim alanımız için hazır hissetmek önemli çünkü kimseye zorla yaptırabileceğimiz bir şey değil. Belki zorla diyet listesi uygulanabilir ancak kimseye zorla bedenine bakım verdiremeyiz veya beden sinyallerini keşfetmeyi öğretemeyiz.

Hazır olmamanın dışında, korku da oldukça güçlü bir duygu Sezgisel yemenin kiloya odaklanmaması ve süreçte bir listenin olmaması çoğu kişi için korkutucu olabiliyor. Çünkü bize bedenlerimize güvenebileceğimiz öğretilmedi

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Sezgisel yeme ve özellikle beden imajı pratikleri günden güne geri dönebileceğiniz ve ihtiyaç duyabileceğiniz pratikler. Herkes gibi benim de kendimi daha kötü hissettiğim günler oluyor Alanda uzman da olsanız, bu günler hepimiz için var.

Benim şanslı olduğum konu, geçmişte kötü beden imajı yaşadığım günler tüm günümü mahvedebiliyor ve kendime bakım vermemin önüne geçebiliyorken, şu anda belki 10 dakikamı etkiliyor ve günüme devam edebiliyorum.

Danışanlarımda da üzerine çalıştığımız şey bedenimiz hakkında kötü hissettiğimiz günleri yok etmek değil (çünkü hiçbir zaman yok olmayacak), bu günler geldiğinde günümüzü minimum etkilemesini sağlamak oluyor

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Uzman ve danışan ilişkisi çok değerli. Karşınızdaki kişi ile uyuşmak, kendinizi güvende hissettmek ve ne olursa olsun yargılanmayacağınızı bilmek bence önemli. Uzman çok bilgili de olsa, işini çok iyi de yapsa eğer kendinizi seanslarda rahat hissetmiyorsanız verim almak zorlaşıyor. Bir de tabii bu alanda çalışmak istiyorsanız, destek alacağınız uzmanın gerçekten diyet dışı mı çalışıyor yoksa diyetle karıştırıp kilo kaybı vaadi mi veriyor ona dikkat edin.

''Bedeninizin yeterli olmadığını ve onu beğenmemenizi, ondan nefret etmenizi söyleyen bir dünyada, hem kendiniz hem de gelecekteki nesiller için bedeninize saygı duymayı seçin.''

Bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Özellikle yeme bozukluğu ve bozulmuş yemesi olan kişilerle çalışmak çok önemli. Verebileceğim en iyi tavsiye, bu alanda çalışmaya başlamadan önce kendi bakış açınız, bu konu ve bedenler hakkındaki inançlarınız ve kullandığınız dil üzerinde çalışın Özellikle bu alanda çalışan profesyoneller için başkalarıyla nasıl etkileşimde bulunduğumuz ile ilgili daha derin bir bakışa ihtiyacımız var.

Son olarak bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Hepimiz bedenlerimiz ve yemekler hakkında bazı yanlış inançlar ile büyüdük. Ama artık bu inançları değiştirme sorumluluğu sizde. Bedeninizin yeterli olmadığını ve onu beğenmemenizi, ondan nefret etmenizi söyleyen bir dünyada, hem kendiniz hem de gelecekteki nesiller için bedeninize saygı duymayı seçin

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 25

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Mezopotamya topraklarında dünyaya gelmiş ve 3 yaşından itibaren okumaya ısrar etmiş, her türlü mücadeleyi bu uğurda vermiş bir eğitim sevdalısıyım. Hem erkek hem de kız çocuk kategorisinde sülalemde ilk defa Anadolu Lisesi eğitimi almış ve de üniversite okumayı başarmış bir çılgınım, diyebilirim. İlk lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerine aldım. Bilkent’le birlikte Hacettepe Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Pedagojik Formasyon eğitiminden de mezun oldum. İş hayatına İngilizce Öğretmeni olarak başladım ve aynı anda hem okulda hem de kurs merkezlerinde öğretmenlik yaptım. Öğretmenlik standartlarının

LEYLA BİLEN

Pandemi döneminde Leyla Bilen

Akademi’yi kurdum ve en sevdiğim işi yapmaya başladım ki bu da etki ve sonuçlarına yüzde yüz inandığım alanlarda online eğitimler vermemle gerçekleşti. İkinci lisans eğitimimi Anadolu Üniversitesi’nde bir zamanlar hayalim olan Uluslararası İlişkiler Bölümü üzerine aldım ve başarıyla mezun oldum. 2023 Şubat ayında Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge

Yönetimi Doktora Programını kazandım. Bilim doktoru olma yolunda ilerleyen bir bilgi profesyoneliyim.

Ek olarak uluslararası bir üniversitede psikoloji alanında bütünleşik eğitim alıyorum. Geçtiğimiz yıl Bilens Uluslararası Belgelendirme şirketini kurarak mesleki hayatımın yan kulvarında kurucu müdür ve kalite yönetim sistemlerinde baş denetçi olarak yer almaya başladım. Doğru bilgiyi, doğru şekilde, doğru insanlara ulaştırma misyonuyla yetkinliklerini artırmaya devam eden ve de girişimci iş kadını, eğitmen ve yazar kimliğiyle işini aşkla yapan bir profesyonelim. Eğitim, eğitmenlik, bilim ve ilim odağında hayatımı Ankara ve Antalya bandında yaşıyorum.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

hayallerim karşısında sınırlayıcı olduğunu deneyimleyerek farketmemle birlikte farklı iş sektörlerine yöneldim. Turizm ve otelcilik alanından, zincir mağaza işletmeciliğine, insan kaynaklarından hastane yönetimine, uluslararası yatırım danışmanlığına uzanan geniş bir bilgi, beceri ve deneyim yelpazem oluşuverdi.

2006 yılında kişisel gelişimle tanıştım. Koçlukla başlayan bu yolculuk sonralarda çok farklı alanlarda eğitimler alarak, hatta 2007’de de enerji sistemlerine dahil olmamla birlikte genişleyerek spiritüel bir boyut kazandı.

2009’da Dokuz Eylül Üniversitesi’nde

İnsan Kaynakları Tezli Yüksek Lisans Programını kazandım. Bu programdan mezun olarak ‘bilim insanı’ unvanını aldım.

2006’da Antalya Havalimanı'nda çalışmaya başladığımda aldığım bir eğitimde ve sonrasında gösterdiğim yüksek başarılar sayesinde bu alana olan ilgimi net bir biçimde fark ettim. Tek ve tüm hedefim aldığım eğitimlerle kendimi ve yaşamımı dönüştürmekti.

Master yaparken tez danışmanımın dersinde hobilerimize yer vermemizi istemesiyle birlikte tüm ilgi alanlarım profesyonel mesleklerimi inşa etmeye başladı, diyebilirim. Doğru yöntemler, eğitimler, cesaret ve üstün çabayla içsel ve dışsal dünyamı geliştirerek dönüştürebileceğimi canlı canlı deneyimlemek bana, insanların yaşamlarına profesyonelce dokunabilmenin ve mucizelere şahitlik etmenin kapılarını açtı. Bu ilgi beni değişim dönüşüm yolculuğunda bir öncü, bir motivatör, bir koç, bir rehber ve bir yaşam yönetmeni haline getirdi.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 26
B İ l g İ v e B a ş a r ı R e k o r t m e n İ
Progressor Eğitmen:Kozmoenerji. Bilgi Profesyoneli (PhD)

Bu alanla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti, hangi alanlarda açılım oldu?

Bahsettiğim ilk şirket içi koçluk eğitiminde yapılan tüm etkinliklerde birinci oldum. Eğitim sonrası ürün satışı için sahaya çıktığımda ilk aydan itibaren üst üste ‘best seller’ olarak ülkemi ve çalıştığım kurumu yurtdışında temsil ettim. Hayatında daha önce hiç satış yapmamış bir kişinin, aldığı eğitimde edindiği bilgileri sahada uygulamasıyla birlikte satış rekorları kırması sıradışı bir açılımdı.

Kendimi tanımama ışık tutacak ve kendimde memnun olmadığım özellikleri dönüştürecek kişisel gelişim eğitimleri almaya başladım. Her bir eğitimi kendi ruhumda ve hayatımda özümseyip içselleştirdim. Artık güçlü ve zayıf yanlarıyla kendini tanımaya başlamış, ne istediğini ve ne istemediğini bilen, kendini net bir biçimde ifade edebilen bir Leyla sahneye çıkmıştı.

Ölümle defalarca kez burun buruna

geldiğim, ‘artık bitti herhalde’ şeklinde düşündüğüm bir dönemde Kozmik

Enerji sistemiyle yeniden doğum sürecim başladı. ‘Küllerinden doğmak’

tabiri tam da o yıl beni ve hayatımı tanımlayan bir hal aldı. Ayağa kalktığında korku ve kaygılarından arınabilmeyi öğrenmeye başlamış, hayallerine ve hedeflerine farkındalıkla yürüyen bir Leyla vardı. İşte o Leyla, o yıldan sonra içinde bulunduğu her alanda ve ortamda acılarını başarılara dönüştürmeye başlamıştı.

Secret kitabını elime aldığım yıl, Jack Canfield’in isminin altında yer alan ve de beni çokça heyecanlandıran mesleklerin sahibi olmuştum. Şu anda âşık olduğu işleri yapan bir iş kadınıyım. Tüm yaşam alanlarını arındırarak kendini ve hayatını özgürleştirebilmek ve bu yönde yoluna emin adımlarla ilerleyebilmek bence yaşanabilecek tüm büyük açılımların özeti niteliği taşıyor.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda neler değişti?

Uzmanlık alanlarım beni ruhsal açıdan kendi kendine mutlu olabilen, yalnız olduğunda da mutlu yaşayabilen bir kişi haline getirdi. İçsel huzur ve motivasyonumu nasıl sağlayabileceğimi,

beklenmedik duygu ve düşünce çözülümleri yaşadığımda onlarla nasıl baş edebileceğimi biliyorum. En önemlisi kendi öz gücümün ve potansiyelimin farkında olduğum için özümü enerji sistemlerinin gücüyle nasıl katlayarak çoğaltabileceğimin farkındayım. Zihinsel açıdan en büyük farkındalığım ise müthiş bir düşünce yönetimi becerisi edinmem oldu. Bu beceri sayesinde geçmiş-şimdi-gelecek arasında denge kurarak an’ı yaşayabiliyorum.

Kozmik enerji ve onunla bağlantılı 4. boyut sistemler sayesinde hafızam, sezgilerim ve esnek bakış açısı sergileme yönüm çok güçlendi. Bedensel açıdan da vücudumla iletişim kurabilmeyi öğrendim. İdeal bedenime ulaşarak yaptığım işle uyumlu bir hale büründüm ki bu detay benim için çok önem arz ediyor. İcra ettiği meslekle uyumlu yani içini dışına doğru yansıtan bir bedene sahip olmayı bir profesyonellik göstergesi olarak dikkate alıyorum.

Bu bağlamda, Hintli guruların hepsi kilolu gerçeğinin arkasına sığınarak fiziksel bedenini önemsemeyen kişisel gelişimcilere karşıyım. Benim yaşam felsefemde ‘en iyi terzi, kendi söküğünü dikebilen terzidir’ gerçekliği yer alıyor. Kendini her anlamda şifalandırmadan, dönüştürmeden başkalarının yaşamlarına dokunmaya kalkışanları asla profesyonel bulmuyorum.

Bu alanda uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu?

Eğitim aldığım alanlarda uzmanlaşmak fikri, sadece kendime aitti. Bendeki etki ve sonuçlar dönüşümsel olunca ilerleme kararı aldım. Koçlukta beni yetiştiren hocam bana eğitim sürecinde ‘bu işe çok yatkınsın, mutlaka yapmalısın’ dediğinde kendisine tüm eğitimleri sadece kendimi geliştirmek için aldığımı belirtmiştim.

Ancak eğitimden bir ay sonra kendimi İstanbul’da koçluk yaparken ve büyük ölçekli şirketlere hızlı İngilizce eğitimleri verirken bulmuştum. İlk kozmik enerji hocam beni ilk gördüğünde gelecekte bu alanda en üst seviyeye ulaşarak eğitimler vereceğimi söylediğinde şaşırmıştım ve hiç ihtimal vermemiştim. 2004 yılında, henüz hiçbir enerji sistemiyle tanışmamışken Reiki masterı karşıma geçip, elini timüs bölgeme

koyup bir gün, çok özel bir şifacı olacağımı söylemişti. 2009 yılında yüksek lisans yapmaya başladığım sene, hocalarımın geribildirimleri ve tez danışmanımın dersinde anlatım yapmamla birlikte hocamın beni kurumsal yaşamda sahnelere taşımasıyla bugünkü mesleğimin temeli atılmış oldu. Kişisel ve kurumsal gelişim eğitimleri, seminerler, enerji çalışmaları, meditasyonlar, koçluk ve danışmanlık hizmetleri Cemile Çetin hocamın teşvikiyle profesyonel bir boyut kazandı.

Uzmanlık alanlarımın profesyonel mesleğe dönüşmesiyle birlikte başkalarının hayatına dokunmaya başlamıştım. Katıldığım bir eğitim sonrasında Hindistan’a gitme hayalim bir yıl içerisinde gerçekleşmişti. 20112012-2013 yıllarında Hindistan Birlik Üniversitesindeki derinleşme süreçlerine katıldım ve son 2 yıl o süreçlerde Türk gruplarına tercümanlık yaptım.

Bugünüme bakınca evet, tüm hocalarımın öngörüsü doğruymuş, tam da dedikleri yönde gelişmeler oldu hayatımda: binlerce kişiye seanslar yaptım, sistemler geliştirdim, çok etkili sistemler üzerine uygulamalı eğitimler veriyorum, çok sayıda Kozmoenerjist yetiştirdim, Bilgi Profesyoneli bir Kozmik Kraliçe olarak da tüm çalışmalarıma devam ediyorum.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Bana göre merkezinde ‘insan’ olan her alan ve konu, popüler olmaya mahkumdur. Yaşamın merkezinde de insan var. İnsanın ruh-beden-zihin

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 27

üçleminde enerjisini, gücünü, potansiyelini keşfederek tanımlamasına yönelik olduğu için spiritüel gelişim çalışmalarının popülerleşmeme ihtimali yok. Bu popülerlik, eğitmen ve uzman

kirliliği yaşanmasına sebep oluyor. Akşamdan sabaha binlerce uzman, eğitmen ve danışmanın türediğini

görüyoruz. Yılların emeğini, çabasını, bilgi ve tecrübe birikimini bir anda yok sayan ve kendini işin piri ilan eden insanlar var.

Bu dezavantajla mücadele etme

konusunda ben kendimi şanslı görüyorum, çünkü çok ciddi bir

akademik altyapım ve yetkinliklerim var.

İnsanlar değişen ihtiyaçları ve yaşam koşulları karşısında bu alanlardaki uzmanlardan eğitim ve hizmet almaya eskiye nazaran çok daha fazla istekli ve gönüllüler.

Son zamanlarda sosyal medyada yaşanan bilgi ve eğitmen kirliliği kapsamında benim özellikle de bu tür kirlilikleri ortadan kaldırmaya ve de doğru bilgi akışını sağlamaya yönelik ‘Bilgi ve Belge Yönetimi’ alanında doktora yapıyor olmam da büyük bir nimet, benim açımdan. Misyonumu gerçekleştirmeye hizmet edecek bir bölümde bilim doktoru olacak olmam, bu popülerliğin profesyonelliğimle çok da güzel harmanlanacağının göstergesi.

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Yaşamlarındaki zor süreçlerde işin içinden nasıl çıkacağını bilmediği, anlam veremediği ve dolayısıyla baş edemediği sorunlarla geliyorlar. Son yıllarda danışan olarak başvursun ya da başvurmasın, spiritüel alanlarda uzmanlaşmak üzere eğitim almaya gelenlerin sayısı epey fazla.

Aslında bu eğilime ben aracılık ettim diyebilirim. Kendini tanımanın, şifalandırmanın ve dönüştürebilmenin mümkün olduğunu kişinin görebilmesini sağlamak için eğitimler vererek uygulayıcı olmalarına vesile olmak ve de uzmanlaşma yolunda onlara rehberlik etmeye adanmak benim açımdan aşkla yaptığım mevcut mesleğimin en büyük çıktısı ve kazanımı, diyebilirim.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir?

Mesleğimin etik değerleri ve sınırları kapsamında yardımcı olabileceğim her konuda danışanlarımın çözümlerini bulmalarına ve yaşamalarına olanak sağlıyorum. Verdiğim eğitimleri ve yaptığım çalışmaları şu şekilde kategorize edebilirim:

-Kozmoenerji, tüm dereceleri ve kozmik enerjiyle bağlantılı 4. Boyut sistemler olan Zoroastrism, Hutta Block ve Abundance (Bolluk+Bereket) alanlarında hem uygulayıcı ve master hem de yetki eğitimleri veriyorum.

-Spiritüel gelişim profesyonelleri yetiştirmeye yönelik Usui Reiki, Kundalini Reiki, Shamballa MDH (Çok Boyutlu Şifa), Işık Beden, Biyoenerji ile Bedenin Bilgeliği, Dönüşümsel Matrix Enerjisi üzerine hem uygulayıcılık hem de uzmanlık ve eğitmenlik eğitimleri veriyorum.

-Kişisel gelişim profesyonelleri yetiştirmeye yönelik yaşam koçluğu, eğitim koçluğu, kariyer koçluğu, NLP ve EFT alanlarında hem uygulayıcılık ve master hem de eğitmenlik eğitimleri veriyorum.

·-Bütünsel Değişim ve Dönüşüm Programı kapsamında her ay bir atölye çalışması düzenliyorum. Bunların yanısıra gündem akışına özel seminerler, webinarlar, kavuştaylar ve meditasyonlar yapıyorum.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz.

Evet, kendimi yoğun bir tempoda geliştirmeye ve ilerlemeye devam ediyorum. 2023’te doktorayı kazandım ve eğitimim devam ediyor. Bilim doktoru unvanını almamı sağlayacak doktora tezimi dijitalleşen eğitim sektöründe doğru bilgi ve belge yönetimi üzerine yazmayı planlıyorum. Aynı zamanda uluslararası bir üniversitenin psikoloji bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktora şeklinde sıralamasında gerçekleşecek olan bütünleşik bir eğitim programında da öğrenciyim.

Bir mesleği profesyonelce icra etmenin yolunun o alanda ciddi ve yoğun lisans ve lisansüstü eğitim almaktan geçtiği kanısındayım.

Ayrıca hayalim olan bir alanda da eğitim alıyorum. Bunun ne olduğu sürpriz olsun; yaz sezonuna yetişirsem herkes öğreniyor olacak. Yazar olduğumu biliyorsunuz; dört tane kitabım ve akademik çalışmalarımla yer aldığım ulusal ve uluslararası yayınlar var. Şu anda yeni kitabımı yazıyorum ve bu alandaki hedefim de yeni kitabım ile diğer kitaplarımı kendi yayınevimden yayınlamak.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?

Her insanda değişim için yeterli potansiyel vardır aslında. Ancak o potansiyelin farkına varmak ve onu kullanmak herkesin harcı değildir. Bir insan, kendisi istediği taktirde değişebilir.

Değişim insanda en fazla zaman alan ve zorlu bir süreçtir. Bu kadar sabır, çaba, cesaret, isteklilik ve istikrar gerektiren bir konuda maalesef çoğu insanda ataletle karşılaşıyoruz. Hayatta hiçbir şeyin hazır tepside sunulmayacağını idrak ederek gerçekten yaşamlarında değişim istiyorlarsa bunun için harekete geçmek ve çabalamak zorunda olduklarını bilmeleri gerekiyor.

Yaptığınız için ruhsal, psikolojik ve spiritüel bir tarafı olduğu için, bu alana ön yargıyla yaklaşan insanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Ben bana sorulduğunda veya danışıldığında yalnızca bilgilendirme yapıyorum. Hiçbir zaman ikna etmeye çalışmıyorum. Çünkü spiritüel alanlarda pazarlık olmaz. Maalesef satış ve pazarlama stratejisiyle piyasada yer alan anti-profesyonel kişiler var. Onlara kanan çok sayıda da müşteri var.

Uzmanlık alanlarımdan herhangi bir tanesine veya tamamına inanmayanlarla karşılaştığımda saygıyla karşılıyorum. Herkes inanmak zorunda değil. İnsanın kendi özelinde sorunlarına çözüm bulabildiği alanlar çeşitlidir ve herkes kendi yolunu kendisi seçer.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 28 MEGAREFORM.COM.TR

Analiz ve gözlem yapmak benim hayatımın bir parçası; resmen bütünleşmiş durumda, diyebilirim. Mesleki tecrübem temelini kendi öz deneyimlerimden aldığı için normal yaşantımda bu durumun avantajlarından faydalanıyorum. İnsanlarla olan iletişim ve etkileşimimde nerede ve ne kadar mesafede duracağımı ve nasıl hareket edeceğimin bilincinde yaşadığım kaliteli ve keyifli bir hayat sürüyorum.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Diğerlerinden en büyük farkım, gerçekten bilgi ve donanıma sahip olduğum alanlarda eğitimler veriyor ve hizmet sunuyor olmak. İş hayatımda 21., mesleğimde ise 19. yılıma girdim. Bilmediğim, emin olmadığım ve inanmadığım hiçbir alanda yer almadım. Eğitimini almış olup da bende gerçek kanıtlara dayanmayan alanlarda yetkim bulunduğu halde eğitmenlik yapmıyorum.

Yaptığım her işin, eğitim verdiğim her enerjistimin ve de ürettiğim her ürünün, geliştirdiğim her sistemin arkasındayım ve bilinçli savunucusuyum. Tüm bu

parametreleri bir araya getirdiğimizde ve de bilim insanı unvanına sahip

olmama rağmen bilim doktoru olma

yolunda kendini geliştirerek ilerlemeye, başkalarına da doğru şekilde bilgiyi aktarmaya devam etmemin

diğerlerinden açık ara farkımı ortaya koyduğunu düşünüyorum.

Çok güçlü bir akademik altyapıdan geliyor ve de bilimle ilimi kaliteli bir bütünsellikte sunuyorum. Aynı anda çok sayıda alanda yetkinlik sahibi olmam da diğer uzmanlarla kıyaslandığında eğitim ve gelişime adanma konusundaki bir diğer farkımı ortaya çıkarıyor.

Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Bana bu soruyu 2-3 yıl önce sorsaydınız hemen sıralayıverirdim tüm hayal, hedef ve projelerimi. Ancak şimdiki bilincimle ve tecrübemle bu sorunun cevabı için sürprizlerimi beklemeye devam edin şeklinde cevap vermek istiyorum. Süreçte fikirlerimin, çalışmalarımın, projelerimin çok kez çalındığını ve kopyalandığını deneyimledim. Artık bu tür sorularda tüm gizemi koruma kararı aldım. Hep birlikte bekleyelim ve görelim.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Çok sayıda unutamadığım danışan hikayem var. Ancak gizlilik politikası kapsamında detay vermem mümkün değil. Yaşadığı mucizevi dönüşümleri paylaşmak isteyen danışan ve öğrencilerim tanıtım toplantılarıma katılarak kendi hikayelerini ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Bu konuda paylaşım yapma seçimini, kişilerin kendi özgür iradesine ve gönüllüğüne bırakıyorum.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Kendime şifa çalışması yapmak yıllardır hayatımın bir rutini haline geldi. Zor veya dalgalı dönemlerde kendime daha fazla çalışıyorum. Her zaman öğrencilerime “normal şartlarda kendinize düzenli olarak çalışın. Kötü bir şeyler mi oldu; daha fazla çalışın!” derim. Enerji çalışması yapmadığım gün yoktur.

Günümüzün zorlu yaşam koşullarında kendine sürekli ve düzenli çalışan bir Progressor olduğum için kendimle gurur duyuyorum. Bu çalışmalar sayesinde beni şoka sokabilecek veya derinden üzecek olayların içinden farkındalıkla geçebiliyor ve süreçlerimi şifalandırabiliyorum.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Mutlaka geniş kapsamlı bir araştırma yapmalarını tavsiye ederim. Uzmanın eğitim durumuna ve alandaki tecrübesine dikkat etmeliler. Araştırma sürecinde satış ve pazarlama veya pr odaklı yansımalara aldanmaksızın uzmanla ve ekibiyle birebir iletişim kurarak aralarındaki enerjisel bağlantıyı gözlemlemelerini, kararlarını tüm araştırmalar sonucunda kendi ruhsal rehberliklerine göre vermelerini öneririm. Kalbimizdeki ses, bize en iyi gelecek olanı ve de bizim için en doğru olanı her zaman bilir. Kendi gücümüze sahip çıkmalı ve de kalbimizin sesine güvenmeliyiz.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Öncelikle en etkin ve verimli şekilde faydalanabilecekleri eğitim programlarını belirlemelerini ve mesleki uzmanlık kapsamındaki bu eğitimleri almalarını tavsiye ediyorum. Süreçte kendilerine koçluk yaparak gelişim planı oluşturmalı ve kendilerine gereken sabrı, özeni ve zamanı tanımalılar.

Mesleki hayatta profesyonelleşmenin kestirme yolu yoktur. Her mesleğin kendine has bilgi donanımı, deneyim gerekliliği ve pratiklik kazanma aşamaları vardır. Bu mesleği yapmak isteyenlerin de ciddi, yoğun, doğru bir eğitim ve uygulama sürecinden geçerek profesyonelleşme hedefiyle mesleğin etik kurallarına uygun bir biçimde eyleme geçmesi gerekmektedir.

Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Kendini tanımak ve geliştirmek için hiçbir zaman geç değildir. Lütfen, kendi potansiyelimizi keşfederek bilinç seviyemizi yükseltecek, farkındalık kazanacak işler yapalım. Kendimizi her daim eğitmeye ve geliştirmeye devam edelim.

Bu dünyanın bizim en bilinçli halimize ihtiyacı var. Hayat, bize birilerinin sihirli değnekle dokunmasını bekleyecek kadar uzun, kendimizi yok sayarak boş yaşamaya yetecek kadar kısa değil! Her şey bizim elimizde!

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 29

Ecemsu Dorukoğlu Tunç

DİYETİSYEN

izi biraz tanıyabilir miyiz?

SMerhabalar herkese. Ben Ecemsu Dorukoğlu Tunç, diyetisyenim. Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden 2017 yılında mezun oldum.

Eğitim öğretim hayatımın son yılında bir çok Acıbadem Hastanesi'nde stajyer diyetisyen olarak çalıştım. İlk olarak bir ilaç firmasında çalışma hayatıma adım attım. Daha sonra bir çok spor merkezinde, sağlıklı yaşam merkezlerinde görev aldım. Pandemiden bu yana online diyet aracılığıyla danışanlarıma hizmet vermeye devam ediyorum.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Anne sütünü az emmem ve küçükken geçirdiğim havale hastalığından bu yana bağışıklığım maalesef normal bireylere göre daha zayıf. Hastalıklara açık bir vücudum var diyebilirim. Küçükken anne sütünü reddedişim ile tükettiğim

mamalar yüzünden ve sonraki beslenme alışkanlıklarım yüzünden çocukluğum ve ergenlik dönemim şişman bir birey olarak geçti. Ve sanırım bende bu büyük bir hırs yarattı. Kendi kendime değişmeliyim, öğrenmeliyim ve bilinçlendirmeliyim gibi bir ihtiyaç duydum. Tabi annemin desteği de bu konuda ayrı bir yerde benim için. Kendisi bu mesleğe ilgimi arttırdı ve beni yönlendirdi.

Beslenme ve diyet konularıyla ilgilenmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda neler değişti?

İlk olarak çalışmaya kendimle başladım. Sağlıklı beslenmeye yöneldiğimde vücudum ve ruhani sağlığım için doğru olanı seçmiş bulundum. Bir de bu konunun sadece eylemle alakalı olmadığını, psikolojinin çok etkili olduğunu yine kendi üzerimde deneyimlemiş bulundum. İyi ki yaşamışım, iyi ki deneyimlenmişim. Çünkü şimdi bu durumu danışanlarımda her yönden değerlendirebiliyor, elimden

geldiğince sorunlarına çözüm bulabiliyorum.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu?

Dediğim gibi annemin desteği çok büyük. Çünkü anneler her zaman çocukları için en iyisini en güzelini ister.

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Bu çok normal. İnsan doğasında beslenme, barınma, yaşama içgüdüsü var. Ve beslenme yaşamımızın çok büyük bir yüzdelik diliminde.

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Gelen konuların çoğu genellikle zayıflama üzerine. ''Kilo veremiyorum, yardım edin'' çağrıları her günümde var diyebilirim.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 30 MEGAREFORM.COM.TR
''Sağlıklı beslenmeye yöneldiğimde vücudum ve ruhani sağlığım için doğru olanı seçmiş bulundum.''

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Talebe göre aslında çalışmalarım devam ediyor. Dediğim gibi çoğu insan zayıflayamadığından nasıl beslenmesi gerektiğini bilmediğinden yakınıyor. Bu alanda onları bilinçlendirmek biz diyetisyenlerin görevi. Tabi burada ilk olarak sorduğumuz soru ''neden?'' oluyor. Neden böyle bir sorunu var bireyin?

Vitamin eksikliği, kronik rahatsızlık bunların hepsi bir etken. Bu yüzden ilk olarak bunları saptamaya yönelik

çalışıyorum. Daha sonrasında zaten adım adım gittiğimiz için hedefe ulaşmak ve bireyin istediğini vermek daha kolay oluyor. Ve sonuç mutluluk.

En son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz?

Bizim işimiz bu alanın bilimiyle. Diyet yazdım bitti gitti değil. İnsan bedeniyle ilgileniyoruz sonuçta. Bilimini bilmemiz çok önemli. Bilim de sürekli gelişen ve değişen bir alan. Bu yüzden gelişmeleri takip etmek de bizim görevimiz. Sürekli kendimi geliştirmek çok önemli bu alanda. Eğitimler, sempozyumlar hayatımda hep var diyebilirim.

Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz ve projeleriniz neler?

Uzmanlığımı yine Beslenme ve Diyetetik alanında yapmayı düşünüyorum. Nasip olursa doktora eğitimimle devam etmeyi amaçlıyorum Ve en büyük hayalim yanlış aldırmak. Doğru bilgiyi mak, insanları bu konuda çalışmak. Ben istiyorum ki klı beslenmek, sağlıklı e işin uzmanlarına nuda bilinçli olsunlar.

medyada çok fazla bir yaşanıyor. Siz bu durumu iriyorsunuz?

yetisyenler, bu işin k üzücü bir durum Bu alan er böyle bir ilginiz varsa endinizi geliştirin. ''Bu di, bu fotoğrafım çok at çekiyorum o zaman ben eyim.'' düşüncesinin çok uyor Ama insanlar bunun Bencillik doğamızda var

İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Benimle birlikte bir sürece giren bireyler çok mutlu ayrılıyorlar. Çünkü kişinin sağlıklı olma durumu hem bedensel hem de zihinseldir. Kendilerindeki değişimi gördükçe tabi ruhani açıdan da daha sağlıklı hissediyorlar. Onlar mutlu olunca tabi ben daha fazla mutlu oluyorum.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Bunun sebebi tamamıyla psikolojik. ''Ya yapamazsam, ya başaramazsam.'' Hep bir vesvese var içlerinde. Bu çok olağan. ''Şeytan doğru yol üzerine oturur'' derler ya... Sen bir başla bak bakayım nasıl başarıyorsun. Nasıl yeniyorsun o zihnindekileri.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 31

''Kişinin sağlıklı olma durumu, hem bedensel hem de zihinseldir. Danışanlarım kendilerindeki değişimi gördükçe ruhani açıdan da daha sağlıklı hissediyorlar. Onlar mutlu olunca, ben daha fazla mutlu oluyorum ''

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Gelsinler benim hayat hikayemi anlatayım onlara.

Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz ve neler fark ediyorsunuz?

Açıkçası olmuyor çünkü iş ve özel yaşam benim için tamamen ayrı bir konumda. Hatta kendi Instagram özel hesabımda bile diyetisyen hesabımı paylaşırken ''diyetisyeniniz'' diye hitap ederim kendime. Çünkü diyetisyen kimliğimle benlik kimliğim tamamıyla ayrı. Onlar ayrı kişiler. Eğer diyetisyenlerine bir talepleri olursa tabi ki birçok gözlemim mevcut.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Farklı olarak ne yapıyorum bilmiyorum ama ne yapmadığımı biliyorum. Diyorum ya sosyal medya çok karışık, çok tehlikeli bir yer. Benimle aynı mesleği paylaşanlar bile ne yazık ki daha çok fark edilmek için yanlışı tercih edebiliyorlar, ya da bana göre yanlış diyeyim.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

Evet çok var Özel olarak bahsedemem sanırım ama genel olarak bir şey söylemem gerekirse; insanlara verdiğim o mutluluk beni çok etkiliyor Diyet süreci sonunda gördüğüm o iyilik hali o güzel dilekler dualar…

Ruhumu o kadar güzel besliyorlar ki Emeğimim karşılığını hem kendimde hem onlarda hissediyorum.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Bu hayatta mutsuzluk da var mutluluk da. Her ikisini de yaşayacağız, ilk önce bunun kabullenilmesi gerekiyor bana göre Ben de yaşıyorum, engellemiyorum kendimi. Mutluluğumu da mutsuzluğumu da sonuna kadar yaşıyorum Zor dönemleri atlatma konusuna gelirsek; ne yaptığımda mutlu oluyorum diye

soruyorum kendime ve onları yapmaya başlıyorum.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler?

Valla bu soruya cevap vermek istemiyorum. Her şeyi ben bilirim diye bir algı oluşmasın istiyorum. Sadece şunu söylemek istiyorum; lütfen beslenme konusunu diyetisyenlerden başka kimseye danışmayın ve diyetisyenler haricinde kimseden beslenme ilgili bir hizmet almayın.

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Okusunlar, araştırsınlar, üretsinler ve pozitif olsunlar. Aynı zamanda insan ilişkilerini geliştirsinler. Bizim işimiz insanlarla çünkü.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 32 MEGAREFORM.COM.TR
Yurtiçi & Yurtdışı Online Diyet için
ECEMSU
diyetisyen.ed 5304907822
DYT.
DORUKOĞLU TUNÇ

ESRA ZEREN

Pilates ve Yoga Eğitmeni

Hoşgeldiniz, Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ben Esra Zeren. 22.05.1990 Karamürsel doğumluyum. İngilizce işletme ve Spor yönetimi mezunuyum.

Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz?

11 yaşımda skolyoz teşhisi konuldu. Yüzme ile başladım, yaşım 18'e gelince fitness ile devam ettim. Skolyozum düzelmediği için İstanbul'a pilates derslerine gitmeye başladım. Özel sektörde işe başladım fakat yıllarca pilates yapmama rağmen skolyozum düzelmedi. Daha sonra dedim, ben kendim eğitim almalıyım. 22 yaşımda eğitimlere başladım. 26 yaşımda ameliyat oldum ve mesleğime devam ettim. Sağlığım beni işime sürükledi.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Bu yolu sağlık sebepleri nedeniyle ben seçtim ama insanlara yardım etmek, onlara faydalı olmak da hoşuma gitti. Doktorlarım, eğitmen hocalarım destek oldu. Doktorlarım beni seminerlere davet etti. Yapamazsın denilen her şeyi yaptım ve çabuk toparladım.

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Sürekli kitap okuyorum, online ve yüz yüze eğitimler alıyorum Kendimi çok dinliyorum. Üyelerin isteklerini, ihtiyaçlarını dinliyor, gözlüyor ve ona göre çalışmalar yapıyorum.

Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı. Özellikle sosyal medyada çok fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir tane eğitim alan salon açıyor, ders veriyor. Üyeler sakat kalıyor, sonra biz uğraşıyoruz Eğitim almış bizler hala sınavlara giriyoruz Bu kadar kolay olmamalı

İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 34

Derse gelen üyeler ders sonu mutlu ayrılıyor. Ve çoğu kişinin söylediği sözlerle kendimi daha iyi hissediyorum. Ruhuma çok iyi geliyor. En çok ''Kendim için bişeyler yapıyorum ve çok mutluyum'' gibi cümleler kullanıyorlar. Veya ''Sizi görmek, sizinle ders yapmak beni rahatlatıyor. Hem bedenim hem ruhum derste doyuyor.''diyorlar. Bu tarz cümleleri üyelerimden duydukça çok mutlu oluyorum.

Bu alanda faaliyet gösteren diğer uzmanlardan farklı olarak neler yapıyorsunuz?

Benim önceliğim postür (duruş). Önce üyenin omurgasının sağlıklı olması lazım. Bunu göz önünde tutarak çalışıyoruz. Ve tabi burada mutlu olmaları benim için önemli. Elimden gelen tüm olanakları sağlıyorum. Üyelerin derse gelirken yanında çocukları bile olsa, onların mutlu olması benim için önemli.

Hiç unutamadığınız bir danışan hikayeniz var mı? Size hangi sorunla geldi ve sürecin sonunda ne oldu?

O kadar çok üyem oldu ki hangi birisini anlatayım. Fiziği hayal ettiğinin ötesine geçenler, derste hamile olduğunu öğrenenler. Sonra hamile pilatesiyle devam edip, doğum yapıp çocuğu ile ders gelenler... Skolyoz ile süreci harika geçirenler... Biz bir süre zaten sonra çok iyi arkadaş ve aile oluyoruz.

Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu çalışmaları siz kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?

Bol pilates, yoga, meditasyon ve yürüyüş yaparak geçiriyorum. Okuyup yazıyorum ve bu şekilde rahatlıyorum. Pilates ve yogada nefes egzersizi bile beni iyileştiriyor. Kasların nasıl çalıştığını bilmek, hissetmek beni daha iyi hissettiriyor, bu da mesleğimi daha iyi yapmamı sağlıyor.

Son olarak bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Önceliğiniz her zaman kendiniz, beden ve ruh sağlığınız olsun.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 35
''Önceliğiniz her zaman kendiniz, beden ve ruh sağlığınız olsun.''

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, tabi ki. Uzman Psikolog Burcu Sandıkcıoğlu. 1995 yılında Afyonkarahisar'da doğdum, lise sonuna kadar burada yaşadım. Lisans öğrenimimi İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Psikoloji bölümünde üstün başarı derecesi (3.83) ile, yüksek lisans öğrenimimi de Ege Üniversitesi'nde Psikolog Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde onur derecesi ile (4.00 not ortamasıyla) tamamladım.

Mesleğime dair emeklerimden bahsetmek beni gururlandırıyor çünkü çok emek ve yeterlilik isteyen bir meslek grubunda hizmet veriyorum. Şu yıllarda da İzmir'de yaşıyorum. Ergen, yetişkin, aile ve çift psikolojik danışmanlığı üzerine online ve yüz yüze olarak çalışmalar yürütmekteyim. Aynı zamanda alanım ile ilgili medya

SANDIKCIOĞLU

UZMAN PSİKOLOG

kanallarında toplumsal bilinç oluşma ve güçlendirme odaklı programlara katılım sağlamaktayım.

Biraz kendi yolculuğunuzdan ve hikayenizden bahseder misiniz?

Bahsetmeyi çok isterim çünkü benim için birdenbire gelişen bir hikaye değil... İlk olarak Uluslararası İlişkiler bölümde bir yıl öğrenim görerek üniversite hayatına başladım, fakat uyum sağlayamadım. Asıl hayalim olan bölümün; psikoloji ve olmak istediğim mesleğin; psikolog olmak olduğunu keşfedince bölümü bıraktım.

Tekrar sınava katıldım, psikoloji bölümünü kazandım ve mesleki serüvenim başladı. Mizacıma ve yeteneklerime çok uygun bir meslek olduğunu düşünüyorum. Başlangıçta lbetteki benim için kıymetli insanların teşvikleri oldu. Psikoloji bölümünün bana uygunluğu konusunda farkındalık

oluşturan ve beni destekleyen Bünyamin Hocamın desteğini asla unutmam ve buradan da teşekkürlerimi sunuyorum, iyi ki tanışmışım kendisiyle.

Bölümü okurken kıymetli anneciğim türlü zorluğa benimle birlikte göğüs gerdi, fedakarlıkları için teşekkür ederim. Yüksek lisansa başlarken değerli meslektaşım Yağız'ın teşviki kıymetlidir, unutamam ve teşekkür ediyorum buradan. Medyaya yönelik ilgimi yeteneğimi keşfederek; mesleki bilgi ve deneyimlerimi medya kanalı ile nasıl aktarabileceğim konusunda bana her daim destek olan can yoldaşım değerli eşim Mehmet’in teşviğini asla unutamam, teşekkür ediyorum.

Yani bir şeyi gerçekleştirebilmek için pek çok sebebin ve desteğin de varlığına dikkat çekerek bu soruyu yanıtlamak istiyorum. İyi ki de seçmişim psikolog olmayı. Nice pek çok hocama teşekkür ediyorum. En başta da kendime teşekkürüm. İnandığım ve mücadele ettiğim yol bana nice güzellikler getirdi.

MEGAREFORM.COM.TR
''Psikoloji insanın özünden bir alan. Asla insandan, evrenden, doğadan uzak ve sadece belli bir kitleye hizmet eden bir alan değil.''
BURCU
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 36

Psikoloji son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Çok olumlu bakıyorum, psikoloji insanın özünden bir alan. Asla insandan, evrenden, doğadan uzak ve sadece belli bir kitleye hizmet eden bir alan değil. Her bireyin de bu alanla ilgilenmesi beni umutlandıran bir mesele oluyor. Daha aydınlık bir gelecek için farkında olmamız gerektiğini düşünüyorum; başta kendimizle, ebeveynlerimize, dünya ile ilişkimiz üzerine...

Danışanlarınız size en çok hangi sorunlarla geliyorlar?

Ben ergen, yetişkin ve aile çift danışmanlığı üzerine çalışıyorum. Pek çok konu ile çalışmak üzere başvuru geliyor. En sık kaygı, duygudurum ve iletişim ve ergenlik problemleri ile hakkında başvurulduğunu gözlemliyorum.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Tabi ki bahsedeyim... Ben bilişsel davranışı terapi ekolü, akılcı duygusal davranışı ekol, kısa süreli çözüm odaklı terapi yöntemi, şema terapi ekolü, kriz ve yas terapisi üzerine odaklanan eğitimler edindim, uzmanlaştım. Başvuran bireylerin kendi yolculuğunun kaptanının kendileri olduğuna odaklanmaya ve iyi bir yol arkadaşı olmaya özen gösteriyorum. Lisans, yüksek lisans, katıldığım mesleki yeterlilik eğitimlerinde edindiğim bilimsel ve kullanışlı teknik ve bilgilerle de danışanlarımı desteklemeye çalışıyorum.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?

Bunun sebebi direnç dediğimiz bir kavramla ifade edilebilir. Her birey fark etmeye, değişmeye, kabullenmeye, anlamaya, yüzleşmeye ve benzeri hallerde kendi ile ilgili meselelerle çalışmaya hazır olmayabiliyor. Buna saygı duymalıyız. Psikolojik Danışmanlık, gönüllü katılımcı olma esasına dayanır.

Başvurma noktasında direnç yaşayan danışan adaylarının kendileri için uygun olan zamanda başvuracaklarına dair bir inançla yaklaşmak istiyorum. İnsanın ilk kurtarıcısı kendisi, bazen kendimizi kendimizden bile kurtarmamız gerekebilir çünkü bulunduğunuz sıkıntılar, algıladığınız gibi olmayabilir. Diğer bakış açılarına fırsat vermek lazım. Sanırım direnci kırmanın ilk adımı bu olabilir.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler ve son olarak bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Hizmet almak isteyenler lütfen alanında yetkin uzmanlara (Psikolog, psikiyatrist ve psikolojik danışmanlara) başvursunlar. Ruh sağlığı ve psikoloji alanında alan istilası ve bilimdışı uygulamalar ne yazık ki yaygınlaştı ve bu çok tehlikeli.

Ruh sağlığı ve psikolojik destek alanımız riske atılacak bir konu değildir. Başvuracağız uzmanın diplomasını görmek isteme ve alanıyla ilgili bilgi isteme hakkınız var.

Son olarak okuyucularımıza teşekkür ediyorum okudukları için ve daha nice konuya dair sorularını yorumlarını bana iletebileceklerini belirtmek istiyorum. Ulaşılabilir olmak mesleki ilkelerimin en başında geliyor.

Bana siteniz ve instagram hesabım aracılığıyla (@uzm.psk.burcusansikcioglu) ulaşabilirler. Bizi buluşturan Megareform ekibine sevgilerimi iletiyor ve teşekkür ediyorum.

MEGAREFORM COM TR MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 37
''Bireylerin kendi yolculuğunun kaptanının kendileri olduğuna odaklanmaya ve iyi bir yol arkadaşı olmaya özen gösteriyorum ''

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben İpek Deniz. Numeroloji eğitmeni ve danışmanıyım. Yaklaşık dört yıldır numerolojiyle ilgileniyorum. Hemen eğitimler biter bitmez eğitim vermeye başladım ve o süreç, hala devam ediyor, şükürler olsun ki. Yılda üç sınıf, dört sınıf şeklinde eğitimler veriyorum. Bunun dışında danışmanlık da veriyorum. Yani amacımız, kişinin kendisinde bazı şeylerin farkına varabilmesi.

Hani böyle kendimizi arıyoruz. Neden bu dünyadayız? Bu dünyada varlığımızın sebebini arıyoruz. Yaşadığımız olayların bize ne anlatmak istediğinin altındaki sırrı arıyoruz aslında. İşte bazı özelliklerimiz varsa bunlar nereden geliyor? Bunlar, harflerden geliyor mesela. Harflerin özelliklerini taşıyoruz.

Fakat kendimize bazen soruyoruz; işte neden bu şekilde davranış gösteriyoruz, mesela aynı şey neden üst üste başımıza geliyor ya da hep aynı tarz kişileri mesela neden hayatımıza çekiyoruz. Bu da olabilir. Bunların hepsine aslında burada cevap bulabiliriz. Ne aradığımıza bağlı biraz da. Yoksa biz, analiz yaparken aktarıyoruz. İşte sizin için şu, şu, şu diye. Ama sizin alıp ne kadar kabul ettiğiniz ve hayatınıza ne kadar kattığınızla aslında önemli olan konu. Dönüşüm de tam o noktada başlıyor.

ipek deniz

Numeroloji Eğitmeni ve Danışmanı

Numeroloji nedir, hayatımızı nasıl etkiler, nasıl hesaplama yapabiliyoruz?

Numeroloji, Pisagor’un aslında bulmuş olduğu, Milattan Önce ortaya çıkarmış olduğu bir ilim. Sayılar ve ismimizdeki harflerle çalışıyoruz. Yani doğum tarihimizdeki sayılar ve harflerle bir takım hesaplamalar yapıyoruz. Aslında amacı tamamen bizde bir farkındalık oluşturmak olan bir ilim. Yani amacı tamamen sadece kişinin kendini fark etmesi ve hani hayatında tekrar eden döngüleri görebilmesi. İşte aynı olayları tekrar yaşıyorsa bunların neden olabileceğiyle ilgili bakış açısını daha da genişletmek. Asıl amacı bu.

Numerolojinin diğer ilimlerden başka bir farkı daha var. Biraz ondan bahsedebilir misiniz bize?

Numeroloji, direkt bizim Latin alfabesi. Yani kullandığımız Latin alfabesi üzerinden bunları, bize aktarıyor. Herkesin bir tekamül yolculuğu var. Burada sizi direkt olarak yaşayacağınız olaylar ya da karşılaşacaklarınız hakkında bilgi vermek değil, amacı. Zaten gaybı bilemez kimse. Bu değil, amacımız da. Fakat işte bir danışan geldiğinde örneğin, sizin için; işte en azından şu, şu konular hayatınızın gündeminde olursa. Yaşadığınız olaylara

karşı, gündeminizde bu konulara bakış açısını, daha farklılaştırabilirseniz, hayatınızda neler değişir acaba? Yani aslında amaç, bu aslında. Dolayısıyla dediğim gibi; numeroloji kişinin ne kadar almak istediği ve ne kadar dönüştürmek istediğine de bağlı. Yoksa hesaplamalar, hep aynı.

Adımızdaki eksik harfleri nasıl tamamlarız? Adımızdaki eksik harflerin enerjileri bizi nasıl etkiler?

Eksik harfler, gerçekten çok önemli. Bu arada ben, başlamadan önce hemen İbnü’l-Arabî’ den bahsetmek istiyorum, çok kısa. Çünkü ünlü İslam düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair İbnü’l-Arabî’nin sayılarla ilgili bir metni var. Benim yolculuğumun ışığı bu yazı oldu.

Diyor ki; sayı ilahi hazrette bilkuvve mevcut ilahi bir sırdır ve bu sırra muttali olup onunla amel edinene de bu sayıların sırları, ruhları açılır, diyor. Bununla da ilgili yaptığı çalışmalar var. Ben de yakından kitaplarını takip edip okudum. Birebir tabi ki numeroloji gibi değil. Ancak sayıları sırrıyla ilgili de bize verdiği cevaplar var. Yani bilgiler var, daha doğrusu. Onu da aktarmış olayım, hemen. Şimdi, eksik harflere gelelim. Eksik harfler ne demek; böyle eksik harf deyince de böyle biraz şey gibi oluyor. Sanki hani herkeste tamam da bizde eksik gibi. Öyle bir şey yok tabi yani.

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 38

Şöyle mesela; isminde bütün harfleri bile taşısa bir kişi, bunların kaç tane, hangi temadan kaç tane taşıdığı önemli oluyor. Onların, akışlarının dereceleri ve bizim bir sarmalımız var. Sonuçta bir dizilimimiz var. Bu dizilime göre nereden nasıl etki aldığına bakılıp bunların hepsi harmanlanıyor.

Dolayısıyla herkesin, oradan alması gereken bir mesajı var. Bir kere onu söyleyeyim. Bana mesela şey soruyorlar; eksik harfimin yerine bir isim koysam ya da bir isim alsam bunu, halletmiş olur muyum? O kadar kolay değil, maalesef. Öyle olsaydı, zaten biz üç isimli falan olurduk. Ve hani hiç de bir sıkıntı da olmazdı. ama o değil, amacımız.

Mesela örnek veriyorum; benim ismim ve soy ismimi ele alalım. Burada her zaman bayanlar için bekarlık soy ismini baz almak durumundayız. Öncelikle onu söyleyeyim. Evlilik soy ismi bize destek enerjisi getirir. Kullanılmaya başladıktan sonra, ortalama 2-2,5 yıl gibi bir süre veririz. Ya da bir ayrılık olduysa yine 22,5 yıl onun etkisinin hala sürdüğü varsayarız. Burada, şu önemli. Yani kişi, zaten oradaki özellikleri farkındalıkla almış ve hayatına katmışsa o döngü, bir başka deyişle o özelliklerin hepsi kişinin kendisinde kalıcı olur.

Öte yandan mesela; sizin isminizde işte yedi temasından bir harf yoksa, eksik harf dediğimiz bu oluyor. Ya da dokuzdan bir harf yoksa, ya da üç yoksa diyelim ki. Üçün negatif özelliklerini taşırsınız. Bizim pozitif ve negatif diye adlandırdığımız kelimelerimiz var. Bu kelimelerden, bu özelliklerden hangilerinin kişide görüldüğünü fark ediyoruz. O eksik olan harfi yaşam; anlatmak için, öğretmek için, kişiyi dönüştürmek için önce negatif olan tarafı deneyimletir.

Çünkü ikilik dünyasındayız. Mesela sevilmeyi nasıl biliyoruz? İşte sevgisizlikten dolayı biliyoruz. Sevgisiz kalınca bir insan, sevginin kıymetini anlıyor. Dolayısıyla yaşam önce negatifi bize göstererek bizi, orada aslında pozitife çevirmeye çalışır. Pozitife geçmemiz için, pozitif alana geçmemiz için bize yardımcı olur. Pozitife geçmek demek bir Pollyanna yaşantısı demek değildir. Benim yediden harfim yoksa, üçten harfim yoksa ben neleri hayatıma katarak bu alanı dönüştürebilirim?’ buna bakıyoruz.

Mesala Indigolar, kristal çocuklar, görevli ruhlar Numerolojik olarak ruh güdüsünde özel sayılara sahip kişilerin bu dünyaya uyanışa katkı için görevlendirildiği gibi bir bilgi var. Bu bilgiyi tasavvufi olarak nasıl yorumluyorsunuz?

Bu dünyada Hz. İnsan olma yolundaki çabamız, saf sevgi bilinci ile kendimize istediğimizi herkes için isteyebildiğimiz ölçüde bizi hiçlik frekansında tutacaktır. Burası adı her ne kadar hiçlik olsa da, nefsin hiç olarak tamamen Râbb’ine yöneldiği en zengin alandır. Çünkü olan her şey O’nundur ve O’ndandır, burasının sınırları yoktur, kısıtlanmaz, Duâ edin duânıza icabet edeyim diye bize seslenen Yaradan’ımız, bizim sesimizi duyduğuna, bize şah damarımızdan yakın olduğunu bir çok ayette bizlere bildirmiştir.

Temel ve İleri Seviye Numeroloji

Eğitiminizin içeriğinden bahseder misiniz?

Haftada bir gün 2-2,5 saat toplam 6 ders ve 1 etütten oluşuyor. Tüm eğitim katılımcıların analizleri üzerinden örneklenerek aktarılıyor. Böylece katılımcı hem kendi analizini anlıyor, hem de yorum yapabilecek hale geliyor. Katılımcı eğitim sonunda bir Numeroloji Analizini rahatlıkla hesaplayabiliyor ve yorumlayabiliyor. Eğitim Zoom pogramı üzerinden gerçekleştiriliyor ve kayıt altına alınıyor. Eğitimde kullanılan notlar katılımcıya gönderiliyor.

Eğitim içeriğinde, sayıların ve harflerin karakter özellikleri, harflerin yıllara yankılanması, İsim ve soy isim değerlendirilmesi, eş soy isminden gelen değerler, Kişiye hakim olan duygu, meslek eğilimleri, element analizi, zihinsel, bedensel, duygusal, sezgisel alfabe ve doğum tarihi analizi gibi kısımlar bulunuyor.

Megareform okuyucularına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Numeroloji analizi size isim soyisminizden gelen değerler ve doğum tarihinizden gelen bilgiler ile potansiyelleriniz, gölgede kalan taraflarınız, itilimleriniz hakkında bilgiler verir. Sürekli aynı şeyleri yaşıyor olmak, benzer durumları kendimize çekmek bazen orada görmemiz gerekeni görmediğimiz için olabilir.

Kişisel yıl temanız ve 12 ay boyunca her ay hangi tema etkisinde olacağınız ile ilgili detaylı bilgilendirme de analiziniz içinde yer almakta. Detaylı doğum tarihi analiziniz ile tekâmül yolculuğunuza farklı bir pencereden bakıyor, mücadele etmek yerine farkındalıkla hayatınıza yön çizmenize yardımcı oluyorum. Element değerlerimizin dengeye getirilmesi için günlük pratik öneriler de analiz içinde yer alıyor.

Sizlerde kendinize bir yolculuk yaparak, farklı bir bakış açısı geliştirmek isterseniz Megareform sitesindeki profilimden veya instagram hesabımdan benimle iletişime geçebilirsiniz.

MEGAREFORM COM TR MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 39

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Küçük yaşlardan itibaren bu realitenin klasikleşmiş her şeyine göre farklı olan, tüm hayatı boyunca “daha başka ne olabilir, farklı ne olabilir?” diye soran biriyim. Peyzaj Mimarlığı lisans eğitimini tamamladıktan ve birkaç yıl mesleğimi yaptıktan sonra yine “farklı” yı talep edip medya dünyasına geçtim. Reklam satışının hareketli yapısı 20 yıl beni oyaladı sanırım.

Ancak sonunda yine farklının peşine gittim ve belki de hep olmam gereken yerde kişisel gelişim alanında kendime bir yer açtım. 7 yıldır Access Consciousness uygulamalarının kolaylaştırıcılığını yapıyorum ve bu araçlarla her an, her gün yeni farkındalıklarla bilince yürüyorum. Keyifle…

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Küçük yaşlardan itibaren sezgilerim, rüyalarım ve duru görü kapasitem, Access araçlarıyla çalışmaya başladıktan

B. BANU ERÇETİN

D

sonra daha da gelişti ve pekişti Tüm bunlarla hayatım eskisine oranla çok daha neşeli ve kolay. Enerji ile oynamak gerçekten keyifli ve hayatı kolaylaştırıyor. Herşeyin bir enerji olduğunun farkındalığı artık zor ve imkansızdan uzak tutuyor beni Bu sebeple bu araçların varlığına her gün daha fazla şükran duyuyorum Artık kendimle mutlu biriyim

Uzmanlaştığınız bu alan son zamanlarda oldukça popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz realite kutupluluktan ve yargıdan işlevsel Bu sebeple varlığı bu sıkışıklığa “yeter” diyen pek çok kişinin enerjetik araçlara yönlenmesi çok doğal. Çünkü gördüğümüz ve gerçek sandığımız çoğu şey gerçek değil Varlığımızın gerçekliğini açığa çıkarmak, kendi realitemizi yaratmak hayatı kolaylaştırıyor

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Danışanlarım çok çeşitli konularla gelebiliyorlar Kimi para ile ilgili, kimi ilişkileri, kimi bedenleri , kimi sebepsiz

sıkıntıları, kimi daha fazla yaratım ile ilgili taleplerle gelebiliyor.

Özellikle odaklandığınız ve danışanlarınızda çözüm bulduğunuz alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden bahseder misiniz?

Şunu belirtmem gerekli ki biz çözüm üretmeyiz. Kullandığım araçlar ve uygulamalar kişiyi güçlendirmekle ilgilidir. Kişi gücünün farkına varıp onu açığa çıkardığında farkındalığı genişlediğinde sahip olduğu olasılıkların farkına varır ve kendi çözümünü yaratır.

İşte bu güçlendirmeyi sağlayan BARS uygulamasının, zihnin sınırlamalarının bedene kilitlenmesi durumunda ortaya çıkan yaşlanma ve yoğunlukların (rahatsızlıkların) elimine edilmesine katkı olan FACELIFT ve BEDEN PROSESLERİ isimli uygulamalarının eğitimlerini vermekteyim.

Aynı zamanda insanı ilgilendiren pek çok konuda intro sınıfları kolaylaştırıyorum. Tüm bu uygulamaların ve "Olasılıklar Senfonisi" adını verdiğimiz bir uygulamanın seanslarını sunuyorum.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 40 Ç A Ç
ö n
m R e h b e r i / K o l a y l a ş t ı r ı c ı ‘ ’ A c c e s s A r a ç l a r ı i l e H
ı K o l a
l a ş t ı
’ ’
ü ş ü
a y a t
y
r m a k

Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu alanda en son gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu konuda son zamanlarda neler yapıyorsunuz, hangi alana odaklanıyorsunuz?

Ben bedenlerle çalışmayı seviyorum. Access Consciousness’ın içinde pek çok ileri seviye sınıfı yine enerjiyi takip ederek almaya devam ediyorum. Bu gelecek ile ilgili yaptığım planlar için de geçerli. Her zaman enerjiyi takip ederek devam edeceğim.

Dolayısıyla çok uzun vadeli planlar yapmak yerine o an enerjetik olarak ne hafifse öyle ilerliyorum. Şu an için bana hafif gelen mesela daha çok kurumsal seminerler vermek. Çünkü iş yaşamı, farkındalıkla birleşirse çok daha fazla başarının ortaya çıkacağına çok inanıyorum.

Bazı insanlar potansiyelleri olmasına rağmen değişim için adım atamıyorlar, bir türlü harekete geçemiyorlar. Sizce bunun sebebi nedir?

Bu realitede alıştığımız, doğru ve yanlış olarak kabul ettiğimiz pek çok şey bir konfor alanı oluşturuyor. Bu durumu katılaştırdıkları için şikayet ettikleri halde farklı bir adım atmaya cesaret edemiyorlar.

Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve spritüel bir tarafı olduğu için bazı kişiler bu alana ön yargıyla yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?

Access uygulamaları, özellikle Bars kişilerin alıp kabul etmelerini kolaylaştırır. Yani aslında var olan güçleri, cesaretleri açığa çıkar. Hayatta her şey seçimle ilgilidir.

Dolayısıyla biz kimseyi bir şeylere inanmaları için veya bir şey yapmaları için ikna etmeye çalışmayız. Herkes için kendi zamanı geldiğinde biz sadece yolu kolaylaştırırız. Bu araçlarla da bu mümkün. Kimisi hiçbir zaman seçmeyecek. Bir kolaylaştırıcının buna da gönüllü olması gerekir.

Kendi özel yaşamınızda arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı arka planda kullandığınız ve kişiler hakkında analiz yaptığınız durumlar oluyor mu?

Farkındalığınız arttıkça her şeye, herkese ve kendinize bakış açınız da değişiyor. Bu nedenle gerek arkadaş, gerek danışan gerekse kendimle her an araçlarımı kullanıyorum. Bu araçlar başınız sıkıştığında kullanacağınız şeyler değil, yaşam biçiminiz olduğunda hayatınız dönüşüyor. Yani enerjiyi “mış gibi yaparak” kandıramıyorsunuz ��

Sizin gibi profesyonel olarak bu mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Yaratımın 4 kaynağından bahsedersek bunlar Soru-seçim-olasılık-katkıdır. Bu yüzden kendi gücünü farketmeyi ve hayatını dönüştürmeyi seçen, gerek seans almak ve gerekse eğitim almak ve bu alanı işe dönüştürmek isteyen herkese tavsiyem çokça “gerçek” soru sormaları, ne olursa olsun, ne gerekirse gereksin seçim yapmaları.

Böylelikle sonsuz olasılıkların farkına varacaklar. Ve daima katkıdan işlevsel olmaları. Tüm bunlar hayatlarında talep ettiklerini hatta çok daha ötesini yaratmalarını sağlayacaktır.

Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var mı?

Her an kullanılabilecek gerçek bir soruyla bitireyim; Bundan daha iyi nasıl olur?

Sevgiyle…

MEGAREFORM.COM.TR 41
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhabalar. Ben Filiz

Tüfek. İstanbul

Üniversitesi’nde sağlık eğitimi aldım. Yakın Doğu

Üniversitesi “Klinik Psikoloji

Yükseklisans” Mezunuyum. Yıldız Teknik

Üniversitesi “Aile Danışmanlığı” eğitimi aldım. Üsküdar Üniversitesi “İngilizce

Psikoloji” ve Anadolu Üniversitesi

“Sosyoloji” diye devam ediyor eğitim hikayem.. 5 üniversite dile kolay.. Halen eğitim alıyor ve eğitim veriyorum. Eğitim aşığı bir kadınım diyebilirim. Almanya WAPP Enstitüsü onaylı Sertifikalı Pozitif Psikoterapistim. Bu 6 yıllık bir eğitim.

Bunun yanında psikodinamik

psikoterapi, Kanada - Virginia Satir Aile Terapisi, Belçika - Seksofonksiyonel

Terapi ve Tedavi Teknikleri, Bütünleyici Göz Hareketleri Terapisi, EMDR, Beden

Psikoterapisi, Çift Terapisi ve Cinsel

Terapi alanlarında eğitim aldım. Aynı zamanda topluma Cinsel Sağlık ile ilgili eğitim vermek ve çiftlerin bu alanlarını renklendirmek üzerine kutu oyunu, maket ve özel krem ürettiriyorum. Yani kadın girişimciyim.. Aynı zamanda derneklerde sosyal sorumluluk projeleri yürütüyorum. Bireysel, çift ve cinsel alanlarda çalışmalar yapıyorum. Bireyin olduğu ve insan hayatını bedensel, ruhsal ve zihinsel etkileyen her alan

aslında benim çalışma alanım. Bireyler toplumları oluşturuyor. Toplumun da dokunan her alan yine benim çalışma alanım diyebiliriz. Girişim tarafında ise cinsel eğitimler ve cinselliği keşif üzerine eğlenceli ürünler hazırlıyorum. Toplumda bildiğiniz gibi eğitimin çok ihtiyaç duyduğu bir alan bu..

Türkiye, afetler konusunda çok hareketli bir ülke. Ama bizi, deprem kadar etkileyen, büyük travma yaratan bir doğa olayı yok değil mi?

Çok güzel bir yere değindiniz. Neden birçok doğal afet olurken aslında deprem, bu kadar hepimizi yıkıp geçiyor. Bir ay yaklaşık olarak herkes, çok yoğun bir etki altındaydı. Normal yaşama dönemedi. Çünkü ev demek, güven demek. Bizim yıkılan evlerimiz, yıkılan güvenlerimiz demek. ‘Artık ben, bu dünyada güvende değilim’ duygusunu paylaşıyoruz demek. Bu dünyada güvende değilsek nerede güvende olabiliriz ki? İşte mi güvende olacağız, okulda mı güvende olacağız; dünyada güvende değilsek. O yüzden bizim parçalanan, yıkılan, kolonların altında kaldığımız yer aslında hayata dair güvenimiz.

Bu yüzden de biz, gerçekten deprem travmasında sadece depremi yaşayanlar değil, bizler de çok fazla etki altında kaldık. Deprem, hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak çok etkiledi,

bizi. Burada mesela enkaz altında kalanlar, ailesini kaybedenler, yakınlarını, sevdiklerini, komşusunu… Hatay’da yaşayanlar tamamen kaldıkları yeri… Adıyaman’da yaşayanlar, Maraş’ta yaşayanlar… Büyüdükleri sokakları, mahalleleri, anılarını, çocukluğuna dair birçok şeyi kaybettiler. Özellikle yıkım yaşayan bölgelerde doğal olarak bir sürü kayıp verdik.

Biz, deprem gorüntülerini izleyenler niye bu kadar peki etkileniyoruz?

Biraz buna, pozitif psikoterapi açısından bakayım. İki tane travma modelimiz var; biri makro travma biri mikro travma. Makro travma dediğimiz zaman; bu depremdeki gibi gözle görünüyor. Herkesin bildiği, ‘Aha! Bu, travma’ dediğimiz yer. Bir trafik kazası olabilir, bir yakınını kaybetme olabilir, deprem olabilir, iflas etme olabilir. Tüm bunlara travma olarak bakılıyor.

Bir de mikro travma var. Pozitif psikoterapi buna, şöyle yaklaşıyor, diyor ki; aslında sen bir travma yaşadın ama bunlar kimsenin görmediği alanlar. Mesela sen, duygusal olarak aldatıldığın zamanda da enkaz altında kalmış hissediyorsun. Bütün güvenin kırılmış. Kendi inşa ettiğin yuvanın altında kalmış olabilirsin. Bir hedefine ulaşamadığında, ya da ebeveyninle ilgili bir sıkıntı yaşadığında, ya da akran zorbalığı yaşadığında bu duygular tetiklenebilir.

M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 42 MEGAREFORM.COM.TR

tabi böyle durumlarda insan olarak zaman zaman gücünü kaybediyorsun. Neler inşa ettiysen ve neyin içerisine güvende hissettiysen, o olanların üstüne yıkılmasını yaşıyorsun. Mesela, ben hiç depremle ilgili çalışmadım bu süreç içerisinde daha çok destek olmaya çalıştım. Normal vatandaş gibi elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım.

Ancak insanların depreme baktığında ne gördükleriyle çok fazla çalıştım. Mesela işte kişi çocukken anne babasına haciz gelmiş ve sokakta kalmış birisi, bir depremzedenin eşyalarıyla, hiç kimsesiz sokakta kalıyor olmasının, çadırda kalıyor olmasının acısını oradakiler ile çok iyi özdeşleştirdi. Orada gördüğü olay ile kendinin bir travması ortaya çıktı.

Çünkü hepimiz deprem yaşadık, yani bunu fiziksel yaşamasak da duygusal olarak hepimizin depremleri oldu bu hayatın içerisinde. Güveninizin üstüne yıkıldığı, gücümüzün üstüne yıkıldığı, hayallerimizin üzerine yıkıldığı çok fazla dertlerimiz oldu. O yüzden de aslında hepimiz kendi depremlerimizi hatırladık bu sürecin içerisinde. Kim ne gördüyse izleyen tarafında biz o alanlara baktık, onları anlamaya çalıştık, ne hissediyorlar diye.

Bir taraftan da depremi yaşayanlar oldu. Yani ben de orada olabilir miyim ya, bizim de başımıza gelebilir mi diye kaygılananlar oldu. Biliyorsunuz hemen akabinde İstanbul depremi konuşulmaya başlandı. İstanbul'da bir kaos başladı, kimse evinde uyuyamadı. Ya benim de aynısı başıma gelirse diye kaygılandık. İstanbul'dan çok fazla yardım gitti bu süreçte zarar gören illere. Elimizden geldiğince halk olarak bir şeyler yaptık, özellikle ilk, biliyorsunuz 48 saat içinde.

Hepimiz destek olmak istedik, birlik olmak istedik, birlikte olmak istedik doğal olarak. Birilerine yardımcı olmaya çalıştık. O kadar insana nasıl yardımcı olunacak diye bir korkuya, kaygıya kapıldık. İstanbul'da buram buram korku hakimdi özellikle.

Çevremizde birçok depremzede vatandaşımız var. Bu süreçte onların fiziksel ihtiyaçlar dışında en çok neye ihtiyaçları var?

Depremzedelerin sadece gerçekten anlaşılmaya ve desteğe ihtiyacı var. Bunu yaparken de şefkatli olunmasına ihtiyaçları var. Lütfen depremzedelere acımayın. Eğer kalbinizde şefkat varsa onları şefkatle dinleyebilirsiniz, onların yanlarında durabilirsiniz. Lütfen hiçbir şey söylemeyin, yani bir şey söyleyeceğim derken bunu ebeveynler çocuklarına da yapıyorlar, zor durum yaşayan insanlar da birbirlerine yapabiliyorlar. Lütfen herhangi bir şey söylemeyin, çünkü uzman değilsiniz.

Bunu biraz daha açabilir misiniz?

Bir depremzedeye bir şey söyleyeyim, teselli edeyim derken onu daha fazla sinirlendirebiliyor, öfkelendirebiliyorsunuz. 'Seni anlıyorum' diyorsun ama sen o apartmanın altında kalmadıysan, annen enkaz altında kalıp 3 gün boyunca "Biri gelsin de buradan kurtarayım onu" demediysen asla anlayamazsın onu.

Ben geçtiğimiz Şubat ayında annemi kaybettim. Annesini kaybeden birinin ne yaşadığını anlayabilirim, ama yine de onların ne yaşadığını bilemem. Çünkü onların yaşadığı durum, kurtarma ekibini bir ümit beklemek, o enkazın altından cenazeyi alabilmek, cenazeyi alabildiğine şükredebilmek, bir gecede tüm sevdiklerini kaybetmek gibi duygular yaşamadan anlaşılabilecek şeyler değil.

Öfkelisiyse, öfkeli olsun, küfür etmek istiyorsa, küfretsin, kızıyorsa, kızsın, ağlıyorsa, ağlasın. Bir yerlere elini, işte zarar vermeyecek şekilde vurabiliyorsa vursun. Destek olacaksanız buna destek olun. Ya da "Sana sarılmamı ister misin?" de diyebilirsiniz.

Eğer sarılmaya ihtiyacı varsa, güvende olabilmek için sarılabilirsiniz o insana. Ama onun istemediği tek şey kendisine akıl verilmesi, onun yerine düşünülmesi, onun acısının çok bilmiş bir yerden tarif edilmeye çalışılması.

Yanındakiler de ona akıl vererek hata mı yapıyorlar?

Bunların hepsi acıya saygısızlık. Evet, doğru, herkesin acısı bambaşka yaşanıyor bu hayatta. Hiçbirimiz acısı bir diğeriyle aynı değil. Hatırlıyorum, annemi kaybettiğim zaman birisi gelip bana, "Üzülme, ağlama" dediklerinde aşırı öfkelenmiştim. "Sen kimsin? Benim acıma nasıl 'Ağlama' diyebiliyorsun diye çok sinirlenmiştim.

Lütfen bir depremzedeye ağlama demeyin, küfür etme demeyin, kızma demeyin, öyle değil demeyin. Kısacası bir şey demeyin. Bırakın ne istiyorsa onu yapsın. Kızmaya da hakkı var, duygularını ifade etmeye de hakkı var. Sizin hakkınız yok ama onu durdurmaya. Tabii ki kendisine veya bir başkasına zarar verecek bir durumdaysa sadece o zaman buna müdahale etmek gerekebilir. Öfkeliyse yumruk atmak istiyorsa "Al bu yastığı, buna vur, dilediğin kadar vur." diyebilirsiniz.

Söylemek istediğim şey şu, ne olursa olsun lütfen karşısındaki kişinin duygusuna ve onu yaşama hakkı olduğuna saygı duyun. Dinleyebilecek yüreğiniz varsa, kalbinizde şefkat varsa, ruhunuzda kişiliğinizde saygı duymak varsa, saygıyla sessizce yanında kalıp dinleyin. Ne zaman susacaksa, okey, o ana kadar bekleyebilirsiniz. Ama buna da saygınız yoksa, o sırada daha kibar bir şekilde, o alanı terk edebilirsiniz.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 43

CEM BERBER

KLİNİK

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben Cem Berber. Klinik psikoloğum ve yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladım. Hemen akabinde yüksek lisansımı tamamladım. Alanda çocuklarla çalışmaya başladım. Bu serüven yıllar içerisinde yetişkinler ve ailelere döndü. Verdiğim eğitimlerde bu çerçevede geniş bir yelpazeye kavuştu.

Gezmeyi ve eğlenmeyi de çalışmayı sevdiğim kadar severim açıkçası. Deniz tatilleri en favori tatillerim arasındadır. Şu aralar izleme konusunda pek iyi olmasam da, komedi dizilerini takip etmeyi severim. Biraz alanın da etkisiyle olsa gerek, kendimi inşa etme sürecinden ve kişilik analizlerinden büyük haz alırım.

Bu alana uzmanlaşmaya ve başka insanların hayatına dokunmaya karar vermemiz nasıl oldu?

Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisiydim, hatta 2. Dönem mezunuyum. O dönemler üniversite için alan arayışında olduğumuz süreçlerde biraz arada kaldığımı hatırlıyorum. Sağlık alanına ilgim vardı ama sayısal okuma şansımız yoktu. Genel olarak arkadaş kitlem de hukuk ve siyasal alanlara ilgi duyuyorlardı.

O noktada ailem de aslında yol gösterici oldu. Sonra kendime dönüp baktığımda çocukluktan itibaren ilişkilerdeki rolüm, okuduğum kitapların içeriği doğrultusunda ısınmaya başladım psikoloji alanına. Bu alanda ders veren hocalarımın da cesaretlendirmesiyle psikoloji alanında bir serüvenim başladı.

Uzmanlaştıktan sonra kendi hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel olarak değişiklikler oldu mu? Neleri fark ettiniz?

Açıkçası alanın kendi hayatımda etkisi çok fazla oldu diyebilirim. Birçok insanı dinlerken aslında birçok dünyanın olduğunu da fark ediyorsunuz. Çok hızlı bir şekilde dünya görüşünüz genişlemeye başlıyor ve akabinde kendi küçük dünyanızı sorgulamak zorunda kalıyorsunuz. Bu durum tabi fazlaca kırılmalar yaşattı. Başa çıkabilmek için de terapistin terapi alması gerektiğini savunduğumdan dolayı terapilerime başladım. Sonuçta terapiye bir derinlik kazanma ve görüş genişletme yolu olarak bakabiliriz. Ben bu derinliği göze alıp daldıkça danışanlarımın daha da cesaretli olduklarını, daha fazla kendilerine dönebildiklerini gözlemledim.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 44
PSİKOLOG ''Çok içten hissedeceğimiz insan olmanın özgürlüğünü görmezden gelmeyelim.''

Kendi hayatımın içerisinde de aslında gündelik hayatta sıklıkla kullandığımız sıkıldım, dağıldım, çözüldüm gibi kelimelerinin altının ne kadar dolu olduğunu ve kelimeleri hem bedenen hem de ruhen çok fazla deneyimlediğimizi, bunların terapi ile nasıl toparlanır hale geldiğini deneyimlemiş oldum.

Danışanlarınız en çok size hangi sorunlarla geliyorlar?

Bireysel terapilerde yoğun olarak kimlik bulma çabasıyla geliyorlar Genel olarak ''Ben kimim? Niçin bu hayattayım?'' ''Bu hayatın anlamı ne?'' tarzında sorularla geliyorlar ve kendi analizlerine giriyorlar. Bununla beraber ilişki sorunları, cinsel işlev sorunları, depresyon gibi şikayetlerle de gelen danışanlarım bulunuyor

Temelde aslında hayatı anlamlandırmak, hayatı kontrol etmek, kendi hayatının uzmanı olmak konusunda dertleri olan kişiler geliyor. Bu sayede kendilerini tanıyıp sınırlarını oluşturabiliyorlar

İnsanların farkındalıkları arttıkça hayatlarında yolunda gitmeyen ve kötü giden şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki bırakıyorsunuz?

Birçok terapi ekolü mevcut aslında ama asıl olan danışana en uygun yaklaşımı belirleyebilmek İnsanı tek boyut olarak

görmemiz mümkün değil. İnsan çok boyutlu, çok daha komplike bir yapı. Ben seanslarımda bu çok boyutlu yapıya odaklanmaya çalışıyorum ve bunun inşası üzerine çalışma yapıyorum.

Danışanlarıma bu inşa sürecini göstermeye çalışıyorum. Seans odasında 50 dakika boyunca danışana kendisi olabilmeyi deneyimletmeye çalışıyorum. Kendisi olabilmenin korkunç bir şey olmadığıyla yüzleşmesini sağlıyorum. Ve seans odasında ikili bir şekilde dürüst açık ve gerçek bir ilişki kurmayı önemsiyorum. O yüzden gelen kişiler kendilerini hasta eden, yapay ilişkileri çok daha rahat fark edebiliyorlar.

Diğer bir alanda da cinsel işlev bozuklukları ile gelen danışanlarda, ilişkilerinin ilişkisel ve duygusal boyutlarını inceliyoruz. Söylenmemiş duygularını açığa çıkarıyoruz. Çiftlerin çok daha gerçekçi bir düzlemde ilişkide olmalarını sağlıyorum. Akabinde davranışsal ödevlerle beraber daha keyifli ve doyumlu bir cinsel hayat yaşamaları konusunda yardımcı oluyorum.

Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları uzmanlarda hangi özelliklerin olup olmadığına dikkat etsinler?

Öncelikle hazır olup olmadıklarını anlamaları gerekiyor. Bu hazır olunuş hem maddi hem de manevi anlamda tabi ki. Çünkü yıllar boyunca süren seanslar olabiliyor. Kişinin buna hazırlıklı olması gerekiyor. Akabinde seans alacak kişi her zaman iyi hissetmeye odaklanmamalı. Bu bir yanılgı olur.

Çünkü seansların bir çoğunda danışan iyi hissetmez. Yüzleştirmeler ile zorlanacağını bilmelidir ama en büyük tutku, bu konuda tamamen kendisi olmayı deneyimleyeceği bir zaman dilimi olduğunu unutmamalıdır.

Uzmanlar konusunda ise, danışan ne çalışmak istiyorsa o alanda çalışma yapan uzmana gitmesini tavsiye ederim. Tabi uzmanın eğitimlerini almış alanında yetkin birisi olduğunu da incelemek gerekir.

Sonolaraksizidinleyenlere/buyazıyı okuyanlarabirmesajınızvarmı?

Birtanehayatıbiricik,kendimizolarak deneyimlemektendahakıymetlibir olayınolmadığınıhatırlatmakisterim Yaptıklarımız,çabalarımızbizideğerli yapmazyadatravmalarımızbizi değersizleştirmez Bizinsanolarak değerlivebiricikvarlıklarolduğumuzu içselleştirebilirsekzatenhayattaanlamlı şeyleryapmamakrahatsızediciolmaya başlar.Çokiçtenhissedeceğimizinsan olmanınözgürlüğünügörmezden gelmeyelim.

MEGAREFORM.COM.TR
''İnsan çok boyutlu, daha komplike bir yapı. Ben seanslarımda bu çok boyutlu yapıya odaklanmaya
45 M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3
çalışıyorum ve bunun inşası üzerine çalışma yapıyorum.''

CENK GÜÇBİLMEZ

RİTMOTERAPİST

Sizi tanıyabilir miyiz? Kurumsal hayatın içindeyken yaşam tarzını nasıl değiştirdiğinizden biraz bahseder misiniz?

Merhabalar ben Cenk Güçbilmez.1976 İstanbul doğumluyum. Kocaeli Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim. 15 senelik ithalat – ihracat sektöründeki kurumsal deneyiminden sonra müzikses-ritim ekseninde yoluma devam etmekteyim. Dış ticaret şefiydim, önceki hayatımda. Tabi bu süreç içerisinde aslında hep hayatımda müzik vardı.

15 yaşımdan beri, bir kere çok yoğun olarak müzik dinliyorum. Üniversiteden itibaren de, perküsyonla ve vurmalı çalgılarla çalışmalar yaptım. Eğitimler aldım. Okay Temiz’den ve Engin Gürkey’ den yaklaşık bir 6-7 sene süren eğitimler den bahsediyorum. Onlarla beraber

sahne aldık. Sonra kendi gruplarımı kurdum. Özellikle Afrika müziği ve Afrika ritimlerine olan çok ilgim vardı. Bu bağlılığımla beraber ortaya çok güzel çok keyifli çeşitli projeler çıktı. Bir 7-8 sene kadar da işte bu tarz bir müzikle sürekli haşır neşir oldum.

Kurumsal yaşam ve müzik, hepsi beraber, paralel gidiyordu. işyerinde streslendiğim ve gerildiğim zamanlar olsa bile her zamanbir şekilde müzikle dengemi kuruyordum.

Yaş ilerledikçe iş hayatındaki o stres daha artmaya başladı. Çünkü bana daha fazla sorumluluk verilmeye başlandı. Benim de çok açıkçası hayat amacım kurumsal yaşamda; ‘CEO olayım, genel müdür olayım’ hiçbir zaman olmadı açıkçası. Her zaman müzikle ilgili bir beklentim vardı.

Son dönemlerde bu aşırı stres ve müziğin de orada aslında yapmış olduğum müziğin de artık yetersiz kalması, bende bir takım fiziksel ve zihinsel anlamda çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkarmaya başladı. En başta bedenimde yoğun biçimde hazımsızlık problemleri ve tabi ki strese bağlı olarak zihinde de baş ağrıları ve omuzlarda ağrılar, boyunda ağrılar şeklinde kendini göstermeye başladı.

Ve içten içe açıkçası kendime diyorum ki; “Bu benim istediğim hayat değil ve ben bunun içerisinde eriyip gidiyorum, yok olmaya başladım”. Ve tam da bu süreç içerisinde… İşte bu her şey niyetle çalışıyor, biliyorsunuz. Tam o niyet içerisindeyken bir Belçika ses şifacısıyla tanıştım, İstanbul’ da.

O benim açıkçası bu yoldaki, işte dönüm noktam oldu diyebilirim. Onunla yaklaşık bir hafta boyunca çalışmalar yaptık. Tibet kaseleriyle çalıştık ve ‘Beden sesi kendi sesimizin şifasını nasıl kullanırız?’ la ilgili eğitimler aldım.

Ve o eğitimleri kendi hayatıma, o anda uygulamaya başladım ve bunun özellikle stresle baş etmede çok faydalı olduğunu gördüm. Ve benim de hayatım o sırada oldukça stresliydi. Bu çalışmalar o kadar yoğun stresin altında bile benim dengeyi bulmama yardımcı oldu. Sonra kendi etrafımdaki arkadaşlarıma, çevremde bunları uygulamaya başladım ve sistemin çalıştığını gördüm ve bu bende böyle inanılmaz bir farkındalık yarattı.

Yani hem merak uyandırdı hem de ‘Vay! Bu sistem çalışıyor’ dedirtti bana. Çünkü bir de o dönemler ben çok fazla sol beyinli bir insandım.

Yani ses şifası gibi konulara da çok yakın olan bir insan da değildim ve tamamen bu tarz etkinliklere ve çalışmalara karşı tabularım vardı diyeyim. Oradaki bütün dirençlerim, önyargılarım ses vasıtasıyla kırılmaya başladı.

Bu konuda daha derinleşmek istedim ve İngiltere’ye gittim. İngiltere’ de bir hafta on günlük İşte kristal kase, Tibet kaseleri, davul ve yine sesle ilgili eğitimler aldım. Ve orada ufkum daha da genişledi ve daha çok bilgiyle tekrar Türkiye’ ye geri döndüm.

MEGAREFORM.COM.TR M A Y I S 2 0 2 3S A Y I
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 46

Sonra da Peter Hess Akademi’ sinden

ses masajı eğitimi aldım ve orada sesi bireysel olarak nasıl kullanabileceğimi öğrendim ve daha sonra pek çok

çalışmalar yapmaya başladım. Çeşitli etkinliklerde yer almaya başladım. Tabi bu esnada artık kurumsal hayatı bıraktım. Şu anda tamamen sesi kendi hayat merkezime koyarak yoluma devam ediyorum.

Ses meditasyonu nedir?

Ses meditasyonu, çeşitli ses araçlarını; bunlarda şu an, genel olarak en çok kullanılan aletler; Tibet kaseleri, kristal kaseler, gong ve davul. Bu enstrümanları kullanarak, meditasyon dediğimiz pratiğin daha derinleşmesini sağlamak olarak tanımlayabiliriz.

Özet olarak söyleyeceksek bu. Tabi bu ses meditasyonu esnasında normal meditasyonda, kendi kendinize yapmış olduğunuz meditasyonda, zaman zaman çok fazla derinleşemiyorsunuz. Bunun tabi biraz, aslında beyin dalgalarıyla tabi, çok alakası var.

Kendi kendinize yapmış olduğunuz çalışmalarda zihne çok fazla düşünce gelebiliyor. Dışarıdan rahatsız edici efektler olabiliyor ve sizin tam anlamıyla o meditasyon haline, yani Alfa haline geçmenizi biraz zorlaştırıyor.

Fakat ses bu anlamda size bir koruyucu, bir alan aslında, bir en başta sağlıyor ve o alan içerisinde kendinizi sese bıraktığınız zaman, kademe kademe beyin frekanslarınız değişmeye başlıyor. Beta’ dan Alfa’ ya, daha sonra da en güzel kısmı, Theta’ ya geçişi çok kolaylıkla sağlıyor.

Ses Masajının en önemli faydaları nelerdir?

Ses masajının katılımcılar üzerinde birçok olumlu etkisi var. Bunların en başında gelenleri şöyle sayabilirim :

• Beden Zihin Ruh dengesini sağlar

• Derin gevşeme sağlar

• Kişinin özgüven duygusunu güçlendirir

• Sağlığa katkıda bulunur. Dengeler, yeniler, zindelik verir

• Kişinin bedenini algılamasını onunla barışık olmasını sağlar

• Yaratıcılığı ve motivasyonu arttırır.

Siz Peter Hess Akademi'den eğitim aldım demiştiniz. Peter Hess kimdir?

Fizik Teknoloji Mühendisi olan Alman

Peter Hess 1984 yılından itibaren Nepal, Tibet ve Hindistan’da yapmış olduğu gezilerde ses kaseleri ile tanışmış. Uzun süre bu seslerin insanlar üzerindeki etkilerini araştırmış, deneyler yapmış ve “Peter Hess Ses Masajı” yöntemini geliştirmiş.

Peter Hess Instute (PHI) yaklaşık 30 yıldır, Almanya'nın bir çok kentinde faaliyet göstermektedir. Ayrıca Almanya'nın dışında da 22 Peter Hess Akademisi mevcuttur. Bu enstitülerde ve akademilerde çeşitli uygulamalar ve eğitimler verilmektedir.

Eğitim alan kişilerin sayısı 15.000 'i geçmiştir. Nörobiyoloji, pedagoji, psikoloji ve diğer bilim dallarında yapılan araştırmalarla beraber eğitimler sürekli yeni bilgilerle donanmakta ve güncellenmektedirler.

Verilen eğitimlerde, seslerin etkileri ve uygulamalarda edinilen tecrübeler aktarılırken danışanlarla yapılan titiz çalışmalar ve sorumluluk bilincinin önemi vurgulanır. Çok sıkı ve titiz bir eğitimden geçmiş olan kişiler, profesyonel olarak uygulama yapmaya hak kazanırlar.

Son zamanlarda oldukça rağbet görmeye başlayan başka bir alan da Ses Masajı. Ses masajı nedir ve tam olarak nasıl uygulanmaktadır?

Ses Masajı fizikterapide kullanılan klasik anlamdaki masaj değildir. Ses kaselerinin (ses çanakları) kişinin giyinik bedeninin belli yerlerine konulup, çanaklara nazikçe vurulması sonucunda, ses çanaklarından çıkan titreşimlerin bedene yayılması temeline dayanır.

Ses çanağının titreşimleri dalga dalga önce deri yüzeyinde, sonra dokularda, sonra organlarda, kemiklerde yayılır. Bazı hassas kişiler bu titreşimleri ayak tabanlarından saç diplerine kadar hissedebilirler. Bu yöntem dünyanın doğusundaki binlerce yıllık deneyim ve bilgilerden yola çıkılarak geliştirilmiş bir batı yöntemidir, aynı zamanda bütünsel bir gevşeme sağlar.

Son olarak Megareform okuyucularına ne tavsiye edersiniz, onlara ne demek istersiniz?

Yoğun ve hızlı hayatınızı bir süre de olsa durdurup, ben ne yapıyorum diye kendinize bakmak mı istiyorsunuz? Üzerinizde almanız gerekenden fazla yük mü var? Stres içinde kendinizi boğulmuş mu hissediyorsunuz?

Zihninizi sakinleştirmek, kaygılarınızı azaltmak, beden ve ruhunuzla dengelenmek mi istiyorsunuz?

Güzel ve güçlü yanlarınızı keşfedip farkındalığınızı artırmak mı istiyorsunuz? Sesinizi tanımak, titreşimlerinizi hissetmek mi istiyorsunuz?

Bu ve benzeri durumlarınız söz konusu ise sizleri "Ses Meditasyonu" ile tanışmaya ve bu harika denetimi tatmaya bekliyoruz.

Çalışma sürecinde "Ses" ile ilgili bilgilendirici seminerden sonra katılımcılarla beraber Beden Sesleri, Tibet - Kristal kaseler, gong ve terapi davulu aracılığı ile ses yolculukları yapılmaktadır. Yenilenmek, dengelenmek ve zinde hissetmek isteyen herkesi bekliyoruz.

MEGAREFORM.COM.TR
M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 47

Delbeouf Yanılsaması ve Beslenme

Delbeouf Yanılsaması Nedir?

Delbeouf yanılsaması, 19. yüzyılın sonlarında Belçikalı bir psikolog olan Joseph Delboeuf tarafından keşfedilmiştir. Bu yanılsama, insanların bir yemek tabağındaki boşluk oranına bağlı olarak yeme miktarını yanlış bir şekilde değerlendirmesiyle ilgilidir. Örneğin, daha küçük bir tabakta sunulan aynı miktardaki yiyecek, daha büyük bir tabaktaki aynı miktarla karşılaştırıldığında daha fazla görünebilir. Bu durumda, insanlar daha küçük tabaktaki yiyeceği daha doyurucu olarak algılayabilirler ve daha az yemek yemiş gibi hissedebilirler.

Porsiyon Kontrolü ve Sağlıklı Beslenme İçin Öneriler:

Delbeouf yanılsamasından etkilenmemek ve sağlıklı bir porsiyon kontrolü sağlamak için aşağıdaki önerileri göz önünde bulundurabilirsiniz:

Bilinçli yeme: Yemek yerken dikkatli olun ve yiyecek miktarınızı bilinçli bir şekilde değerlendirin. Görsel aldanmalara kapılmadan gerçek açlık ve tokluk sinyallerini dinleyin.

Porsiyonları ölçün: Yiyecekleri porsiyonlamak için ölçü kabı veya teraziden yararlanın. Bu, doğru porsiyonları elde etmenize ve yanılsamaya kapılmamanıza yardımcı olabilir.

ZERRİN ÇALLI

Delbeouf yanılsaması, beslenme alışkanlıklarımızı ve porsiyon kontrolümüzü etkileyebilmektedir. Aşağıda, delbeouf yanılsamasının beslenme üzerindeki etkilerini gösteren bazı noktalar bulunmaktadır:

Porsiyon büyüklüğünün yanlış değerlendirilmesi: Delbeouf yanılsaması, daha büyük tabaklarda sunulan yiyeceklerin daha küçük tabaktakilere kıyasla daha küçük görünmesine neden olabilir. Bu durumda, insanlar daha büyük porsiyonları normalden daha küçük algılayabilmekte ve fazla yemek yeme eğilimi gösterebilmektedir.

Kontrolsüz porsiyonlar ve aşırı yeme: Delbeouf yanılsaması, insanların porsiyon büyüklüklerini yanlış bir şekilde değerlendirmelerine yol açabilir. Bu da kontrolsüz porsiyonlar tüketmeye ve aşırı yemeye neden olabilir. Aşırı yeme, kilo alımı ve obezite riskini artırabilmektedir.

Delbeouf yanılsaması, beslenme ve porsiyon kontrolüyle ilgili önemli bir kavramdır. Bu yanılsama, görsel algılamamızın porsiyon büyüklüğü üzerindeki etkisini açıklar. Delbeouf yanılsaması, insanların aynı miktarda yiyeceği farklı porsiyon büyüklükleriyle ilişkilendirme eğiliminde olmalarına dayanır. Bu da dengesiz bir beslenme ve besin eksikliklerine yol açabilmektedir.

Sağlıksız beslenme seçimleri: Delbeouf yanılsaması, insanların porsiyon büyüklüklerini yanlış değerlendirmesine bağlı olarak sağlıksız beslenme seçimlerine yönlendirebilir. Daha büyük porsiyonlar, genellikle daha fazla kalori ve daha az besin değeri içeren yiyecekleri tüketme eğilimini artırabilmektedir.

Daha küçük tabaklar kullanın: Daha küçük tabaklar ve kaseler kullanmak, porsiyonlarınızı daha doğru bir şekilde değerlendirmenizi sağlar. Böylece daha az yemek yeme eğilimi gösterebilirsiniz.

Dengeli beslenme: Porsiyon kontrolünün yanı sıra dengeli ve çeşitli beslenmeye odaklanın. Sağlıklı karbonhidratlar, proteinler, yağlar ve lifli yiyecekleri içeren bir beslenme planı oluşturun.

Farkındalık geliştirin: Yemek yerken farkındalık geliştirmek için yavaş yiyin, yiyeceklerin tadını çıkarın ve tokluk hissine odaklanın. Böylece doyduğunuzda daha kolay durabilirsiniz.

Sonuç olarak delbeouf yanılsaması, beslenme ve porsiyon kontrolü üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilmektedir. Porsiyon büyüklüklerini doğru bir şekilde değerlendirmek ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek, kilo kontrolü ve sağlıklı bir yaşam için önemlidir.

Bilinçli yeme, porsiyonları ölçme, daha küçük tabaklar kullanma, dengeli beslenme ve farkındalık geliştirme gibi stratejilerle delbeouf yanılsamasının etkisini azaltabilir ve sağlıklı bir beslenme pratiği geliştirebilirsiniz.

Delbeouf Yanılsaması ve Beslenme
S T A J Y E R D İ Y E T İ S Y E N M A Y I S 2 0 2 3S A Y I 3 48
Kişiye Özel Programlar Mecidiye Mh Dereboyu Cad No:93/1 Ortaköy Beşiktaş/ İstanbul www.ortakoypilates.com Tel:+90 (507) 808 65 33 PİLATES STUDIO ORTAKÖY

Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.