Marmara Gazete 16.Sayı

Page 1

MÜ Sosyal Tesisleri açılıyor tesiste, 150 kişilik restoran ve eğitim hizmetleri için kullanılacak mekan ile konferans salonu da bulunuyor. Sayfa 10’da

Üniversiteler arasında öğrenciye en ucuz yemek hizmeti Marmara Üniversitesi’nde sunuluyor. Marmara’da 2012 yılına kadar 1,5 TL olan 4 çeşit yemek

S TES

1883

ücreti öğrenciye 1 TL’ye indirildi. Günlük 11 bin öğrenci yemek hizmetinden yararlanırken, 2200 öğrenciye de yemek bursu veriliyor. Sayfa 6’da

Ödül yağmuru

A ÜN V

M

R

ER

AR M A

Marmara Üniversitesi, Maltepe sahilinde deniz manzaralı yeni bir sosyal tesise kavuşuyor. Bu ay içinde hizmete açılacak sosyal

Öğrenciye en ucuz yemek Marmara’da

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Marmara Medya Merkezi Animasyon Birimi öğrencileri dört ödül birden kazandı. Marmara, animasyonda atağa kalktı.

9 MÜ İletişim Fakültesi Öğrenci Uygalama Gazetesi

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Marmara’ya 2000 ihdas kadro Marmara Üniversitesi’nin akademik kadro ihtiyacını uzun süreliğine çözmek üzere YÖK’ten 2000 yeni kadro talep edildi. Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, 2013 yılından beri yaptıkları ihdas kadro çalışmasının yasallaşma aşamasında olduğunu açıkladı. ‘‘KADROMUZ ÜNİVERSİTEYE İVME KAZANDIRACAK‘‘

‘‘KÜRESEL BİR DİNAMİZME KAVUŞACAĞIZ’’

Yeni kampüs projesinin üniversiteye büyük bir ivme kazandıracağını vurgulayan Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, bu ivmeyi sağlamak için YÖK’ten 2000 akademik, 2400 idari ve teknik ihdas kadro talebinde bulundukları açıkladı. Bir yıl önce başlatılan ihdas kadro taleplerinin yasallaşma sürecinde olduğu müjdesini verdi.

Bu sayede 2030 yılına kadar olan kadro taleplerini öngörebilecek şekilde karşılamış olacaklarının altını çizen Rektör Gül, “Yeni kampüsü ve akademik kadrosuyla Marmara Üniversitesi, Türkiye’nin nitelikli akademik personel ve mekan kalitesiyle hizmet verecek olan üniversitesi haline gelecek” dedi.

KADRO BEKLEYEN AKADEMİK PERSONEL KALMAYACAK Marmara Üniversitesi’nde 3182 akademik personelin görev yaptığını anlatan Rektör Gül, 2010-2014 yılları arasında 1684 akademik personel ataması yaptıklarını belirtti. Verilen kadroların yüzde 90’ının Marmara Üniversitesi akademik personelinin yükseltilmesi şeklinde olduğunun altını çizerek, önümüzdeki dönemde akademisyenlerin kadro sorunu yaşamayacağını söyledi.

16

REKTÖR GÜL: ‘‘ULUSLARARASI DENEYİMİ ÖNEMSİYORUZ’’ Akademik personelden yurt dışına gitmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığın da sağlandığına işaret eden Rektör Gül, “Bu kapsamda son bir yıl içerisinde akademik personelin yurt dışı görevlendirme oranları şöyle; 7 TÜBİTAK bursuyla, 57 rektörlük bütçesiyle, 100 YÖK bursuyla, 829 maaşlı izinli olarak, 252 fakülte bütçesinden görevlendirme yapıldı. Ayrıca 496 da yurt içi görevlendirme gerçekleştirildi” diye konuştu. Sayfa 3’de

Sarayın yeniden dönüşümü

10 yıllık dijital altyapı hazır Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağaoğlu, 14 kampüsü kapsayan ücretsiz kablosuz ağ sistemiyle Türk Telekom’dan sonra en kapsamlı kablosuz ağ sisteminin Marmara Üniversitesi’nde olduğunu açıkladı. Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu ayrıca Marmara Üniversitesi’nin dijital altyapısının 10 senelik ihtiyaca cevap verebilecek şekilde hazır olduğunu da vurguladı. Sayfa 2’de

Sürekli eğitimde bir başarı öyküsü MÜSEM’deki kurs ve sertifika programları sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de büyük ilgi görüyor. 2010 yılında 19 olan eğitim programı sayısını 2013 sonunda 31’e çıkaran MÜSEM, kursiyer sayısını da 3 binli rakamlardan 10 binlere yükseltti. Verilen sertifika sayısı ise 34’ten 1388’e ulaştı. Başarısı gelirine de yansıyan MÜSEM, son bir yılda gelirini 3 milyondan 6 milyona çıkardı. Sayfa 7’de

8


2

HABER

10yıllık altyapı hazır Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Bilişimde

Türkiye genelinde Türk Telekom’dan sonra en geniş kapsama alanına sahip kablosuz ağ sistemi Marmara Üniversitesi’nde. Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağaoğlu, Marmara Üniversitesi’nin gelecek 10 yılını taşıyacak dijital altyapısının hazır olduğunun altını çizdi.

M

armara Üniversitesi Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağaoğlu, Üniversitenin dijital altyapısı için yapılan çalışmaları anlattı.

14 KAMPÜSTE ÜCRETSİZ KABLOSUZ AĞ Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu, sistem ve network uygulaması olarak Marmara Üniversitesi’nde uluslararası TIER III standartlarında yeni veri merkezinin açıldığını ifade etti. Ayrıca Marmara Üniversitesi’nin 14 kampüsünü kapsayan ücretsiz kablosuz ağ sisteminin de hayata geçirildiğini belirten Ağaoğlu, “Türkiye genelinde Türk Telekom’dan sonra en geniş kapsama alanlı kablosuz ağ sistemine sahibiz. Eduroam uygulamasıyla da dünya genelinde üniversitelerde ücretsiz kablosuz ağdan faydalanmak mümkün” dedi.

MOBİL UYGULAMALARA BÜYÜK İLGİ VAR Yazılım konusunda yapılan çalışmaları beş ana başlıkta değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Mustağa Ağaoğlu, bunların Öğrenci, Personel, Elektronik Belge, Bilimsel Araştırma Projeleri Bilgi Yönetim Sistemleri ile Web ve İçerik Yönetim Sistemi olduğunu kaydetti. Öğrenci ve personel için yeni bir uygulama olarak Marmara Mobil’in iOS, Android ve

Windows Phone uygulamalarıyla ile Mart ayı içinde hizmete başladığını hatırlatan Ağaoğlu, “Bu sayede hocalar öğrencilerine, öğrenciler hocalarına rahat bir şekilde erişiyor. Öğrenciler notlarını, ders ve sınavlarının nerede, ne zaman olduğunu, duyuru, haber, etkinlik ve yemek bilgilerini görebiliyor. Marmara Mobil uygulamaları bütünüyle sisteme entegre. Bu sistemin Üniversitenin diğer sistemleriyle entegre çalışıyor olması ve tamamen dinamik içerikli bir ürün olması çok önemli. Üniversitemiz çoğu üniversitenin aksine statik içerik yerine tamamen dinamik, entegre ve gerçek-zamanlı bilgi sunuyor.” diye konuştu. Ağaoğlu, mobil uygulamaya yoğun ilgi olduğunu da vurguladı.

DERS KAYIT DÖNEMİNDE BYS’DE KİLİTLENME YAŞANMIYOR Marmara Üniversitesi Bilgi Yönetim Sisteminin (BYS) büyük ölçüde yenilendiğini, geçmişte özellikle kayıt yenileme ve ders seçme dönemlerinde yaşanan sıkıntıların da artık yaşanmadığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ağaoğlu, iki yıl öncesine kadar dışarıdan bir firmayla yürütülen çalışmaların da artık Üniversitemiz tarafından yapıldığını anlattı. Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu, 2013 Şubat’ından itibaren

hayata geçirilen Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) ile Marmara Üniversitesi’nin kağıtsız ofis ortamına kavuştuğunu ve bu uygulamanın tüm birimlerde kullanıldığını dile getirdi. Ağaoğlu, EBYS’nin kullanımını kolaylaştırmak için yakın zamanda yeni ve daha kullanışlı bir tasarıma geçileceğini de belirtti. Ağaoğlu, elektronik imzanın bir yıldır uygulamada olduğunu, mobil imzanın ise tüm personele ücretsiz sağlandığını ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu, “Bu yıl aktif olarak çalışmalara başlayan çağrı merkezimiz (ALO MARMARA) sayesinde Üniversitemizin daha geniş bir yelpazede hizmet verdiğini” belirtti. Ayrıca, yine Üniversitemiz tarafından geliştirilen “destek.marmara.edu.tr” projesi ile tüm paydaşlarımızın destek ihtiyacı duyduğu her alanda muhatapsız kalmayacağını vurguladı. E-dönüşümlerin kurumlar için çok zor süreçler olduğunu, özellikle bu süreçleri kolaylaştırmak adına tüm bilgi yönetim sistemlerinin eğitim dökümanlarını hazırladıklarını ve hatta Üniversitenin diğer tüm süreçlerini kayıt altına alıp şeffaf bir şekilde izleme olanağı sunacak çalışmaların da yapıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu bu sayede Kurumsal Hafıza’nın da oluştuğunu kaydetti. Ağaoğlu, diplomaların artık mezuniyette verilmesinin, yeni diplomaların karekodla

desteklenmesinin ve Diploma Doğrulama Sistemi’nin (diploma.marmara.edu.tr) bu çerçevede güçlü bir örnek teşkil ettiğini dile getirdi.

BİLİŞİMDE BAŞARILIYIZ Bilişim çalışmalarıyla ilgili genel değerlendirme yapan Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu, “ Güvenlik önemlerinin giderek arttığı günümüz dijital ortamında sürdürülebilir projeler önem kazanmakta. Bir sistemi kurmak bir yere kadar, o sistemin sürdürülebilir olması apayrı birşey. Yaşayan sistemler oldukları için bunların yürüyebilmesi önemlidir. Marmara Üniversitesi bunu kendi başına yürütüyor” dedi. Ağaoğlu, ayrıca Marmara Üniversitesi’nin yıllarca yapılamayan dijital altyapısının 10 senelik ihtiyaca cevap verebilecek şekilde hazır olduğunu vurguladı.

EN GÜÇLÜ BİLİŞİM MERKEZİ KURULACAK Yrd. Doç. Dr. Ağaoğlu, son olarak Maltepe’deki yeni kampüste Anadolu yakasının en güçlü, hatta dış firmaları ve üniversiteleri besleyecek bir veri merkezi kurmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

EDİTÖRDEN Marmara Gazete, 16. sayısıyla birlikte karşınızda olmaya devam ediyor. Üniversiteyle ilgili haberleri ve Marmara Medya Merkezi öğrencileri tarafından hazırlanan özel haberleri, yazı dizilerini okuyabileceğiniz yeni bir sayıyla daha sizlerleyiz. Marmara Üniversitesi’nde yapılan yenilikler ve düzenlemelerin aktarıldığı, yenilenen kampüsler ve yeni dönemde yapılacak akademik kadro atamalarıyla ilgili içeriklere haberlerimizden ulaşabilirsiniz. Bilişim alanında üniversite genelinde geliştirilen dijital altyapı programlarının BYS sistemi, Marmara Mobil gibi alanları nasıl etkilediğiyle ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Bunların yanı sıra haberlerimizle, Marmara Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Kulübü’nün yaptığı faaliyetleri görebilir, MÜSEM (Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi)’nin çalışmalarına dair bilgi edinebilirsiniz.

* İstanbul’un ilk toplu ulaşım araçlarından olan ‘Atlı Tramvay’ların tarihi gelişimi ve kullanımının nasıl sona erdiğine dair bilgileri gazetemizin sayfalarında okuyabilirsiniz. Aylık akbil bölümünde ise bu sayımızda, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan Aşiyan semtini ve Aşiyan Müzesi’ni görebilir, Tevfik Fikret’in Aşiyan’ını okuma fırsatı bulabilirsiniz. Gazetemizin 15. Sayısında Halaskargazi Caddesi’ndeki binaların bozulmuş yapılarına dikkat çekilen yazı dizisinde bu ay da Fatih’te bulunan Deniz Polisi binasında yaşanan restorasyon sorununa tanıklık edebilirsiniz. Dış Haberler sayfasında, Türkiye’nin gündemine dair her şeyin internet ortamında okurlarla buluştuğu Turkey Agenda’yı okuyabilir, Turkey Agenda’nın içeriğine dair bilgiler alabilirsiniz. Sağlık sayfamızda ise bu ay, Türk Musikisinden faydalanarak tıbbi

çözümler üreten Prof. Dr. Rahmi Oruç Güvenç’in çalışmalarını görebilirsiniz. Tarihi 1000 yıl öncesine dayanan müzikle terapinin günümüzdeki gelişimine ışık tutulan haberde, tedavi sonuçlarının şaşırtıcı örneklerini bulabilirsiniz. Topkapı Sarayı Müze Başkanı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un Topkapı Sarayı’nı anlattığı haberde, sarayın eski siluetine kavuşturulma çalışmalarının nasıl ilerlediği konusunda bilgi edinebilirsiniz. ‘Sarayın Yeniden Dönüşümü’nü kapsayan çalışmaları okuyabileceğiniz bu sayımızda, Çocuk Kütüphaneleri haberiyle, Türkiye’deki çocuk kütüphanelerinin faaliyet alanlarıyla ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Tüm bunlar ve daha birçok haberle gazetemizin 16. Sayısı sizlerle. Marmara Gazete’nin 17. Sayısında tekrar buluşmak dileğiyle. Gamze Önder

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Adına Sahibi Gen. Yayın Yön. Yayın Danışmanı

Yayın Koordinatörü Yazı İşleri Müdürü Haber Müdürü Editör Tasarım & Görsel Yön. Tasarım Uygulama Basım Yılı Sayı Adres

Tel Faks E-posta Baskı

Dekan Prof. Dr. Yusuf Devran Doç. Dr. Ali Büyükaslan Prof. Dr. Atilla Girgin Prof. Dr. Emre Bağce Yrd. Doç. Dr. Hediyetullah Aydeniz Arş. Gör. Doğuşcan Göker Arş. Gör. Ali Özcan Arş. Gör. Çiğdem Erdal Gamze Önder Arş. Gör. Betül Kılıç Taran Ali Evecan Mart 2014 16 Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampüsü İletişim Fakültesi Büyükçiftlik Sokak No: 6 Nişantaşı 34365 Şişli/İstanbul 0212 233 04 47 / 170 0212 246 74 28 medyamerkezi@marmara.edu.tr İhlas Gazetecilik A.Ş.


HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

3

2000 yeni akademik kadro müjdesi

M

armara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Zafer Gül, Türkiye’nin en köklü üniversitesi olarak akademik personel ve öğrenci sayısıyla da ilk üçte yer aldıklarını söyledi. Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, “606 Profesör, 359 Doçent, 697 Yardımcı Doçent, 1140 Araştırma Görevlisi, 180 Öğretim Görevlisi, 149 Okutman ve 51 Uzman olmak üzere Marmara Üniversitesi’nde 3182 akademik personelimiz görev yapmaktadır” diye konuştu.

KADRO BEKLEYEN AKADEMİK PERSONEL KALMAYACAK Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, 20102014 yılları arasında 1684 akademik personel ataması yapıldığını ifade etti. Rektör Gül, verilen kadroların yüzde 90’ının dahili olmak üzere Marmara Üniversitesi kadrolarında bulunan hocaların yükseltilmesi şeklinde olduğunun altını çizdi. Rektör Gül, 2010 yılının yazında 400’den fazla Yardımcı Doçent kadrosu bekleyen personel bulunduğunu, bunlar kadar olmamakla birlikte Profesör ve Doçent kadroları için bekleyenler için üniversitenin kullanabileceği kadroların tamamına atamalarının yapıldığını kaydetti.

Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Zafer Gül, YÖK’ten 2000 akademik ihdas kadro talebinde bulunduklarını açıkladı. Ayrıca üniversitede çeşitliliği sağlamak ve yeni açılan bölümlere öğrenci alımına başlayabilmesi için yapılan dışardan atamaların da yüzde 10’luk kısmı oluşturduğunu aktaran Rektör Gül, Türkiye’de kendi alanında isim yapmış genç bilim insanlarını da Marmara Üniversitesi’ne kazandırdıklarını belirterek, dışarıdan yapılan atamaların kan tazelenmesi amacına vurgu yaptı.

2000 AKADEMİK, 2400 İDARİ VE TEKNİK İHDAS KADRO TALEP EDİLDİ Marmara Üniversitesi’ne devredilen Maltepe’deki Kenan Evren Kışlası’na inşa edilecek olan yeni kampüsle birlikte İstanbul’un ikinci

en büyük kampüs alanına sahip olacaklarını hatırlatan Rektör Prof. Dr. Gül, “Marmara Üniversitesi’nin geleceği olacak bu özel proje üniversitemize büyük bir ivme kazandıracak ve bu ivmeyi sağlayacak akademik ve idari personel için YÖK’ten 2000 akademik, 2400 idari ve teknik ihdas kadro talebinde bulunduk. Bir yıl önce başlattığımız ihdas kadro talebimiz yasallaşma aşamasında. Bu sayede 2030 yılına kadar olan bütün kadro taleplerini öngörebileceğimiz şekilde karşılamış olacağız. Yeni kampüsü ve akademik kadrosuyla Marmara Üniversitesi, Türkiye’nin nitelikli akademik personel ve mekan kalitesiyle hizmet verecek olan üniversitesi haline gelecek” ifadelerini kullandı.

PROJE DESTEKLERİ ARTIRILDI, EĞİTİM DESTEĞİ SAĞLANDI Rektör Prof. Dr. M. Zafer Gül, akademik personelin proje çalışmaları için önemli kolaylıklar sağlandığını, BAPKO aracılığıyla sağlanan proje desteklerinin artırıldığını, başvuru süreçlerinin

optimizasyonunun gerçekleştirildiğini ve proje yazımı konusunda gerek Akademik Gelişim Birimi gerekse MİTTO vasıtasıyla eğitim desteği sağlandığını dile getirdi.

DÖNER SERMAYE VE MÜSEM GELİRLERİ 8 KAT ARTTI Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü ve MÜSEM marifetiyle de hocaların sürekli eğitime katkıda bulanarak gelirlerini artırmasına olanak sağlandığını da anlatan Rektör Gül, “2010 yılında 2 milyon TL olan döner sermaye ve MÜSEM gelirleri 16 milyon TL’ye yükseltilmiştir. Marmara Üniversitesi Hastanesi’nin döner sermaye gelirleri bunun dışındadır. Bu gelirler, katkıları nispetinde hocalara dağıtılmıştır” dedi.

ULUSLARARASI DENEYİMİ ÖNEMSİYORUZ Akademik personelden yurt dışına gitmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığın da sağlandığına işaret eden Rektör Gül, “Üniversite yönetimi olarak öğrencilerimiz de dahil akademik personelin yurt dışına gitmesi için süreçleri kolaylaştırdık ve bütün imkanları seferber ettik. ERASMUS ve diğer kanallarla akademik personelin yurt dışına gitmesini teşvik ettik. Bu kapsamda son bir yıl içerisinde akademik personelin yurt dışı görevlendirme oranları şöyle; 7 TÜBİTAK bursuyla, 57 rektörlük bütçesiyle, 100 YÖK bursuyla, 829 maaşlı izinli olarak, 252 fakülte bütçesinden görevlendirme yapıldı. Ayrıca 496 da yurt içi görevlendirme yapıldı” diye konuştu.


4

HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Marmara’da öğrenci renkliliği Tek diploma dönemi bitiyor

Marmara Üniversitesi öğrenci kulüplerinin çeşitliliğiyle öğrencilere geniş imkânlar sağlıyor. Herkese hitap eden kulüpler, okul bünyesinde faaliyet gösteriyor. Bunlardan birisi de MarMerin Kızıl mara Uluslararası Öğrenci Kulübü.

Marmara Üniversitesi, 2012’de hayata geçirdiği ÇAP ve Yandal programlarıyla öğrencilerine ikinci fakülte okuma imkanı sundu.

M

armara Üniversitesi, son yıllarda eğitimde önemli atılımları gerçekleştirdi. Bu kapsamda 2012 yılından itibaren Çift Anadal Programı (ÇAP) ve Yandal Programı hayata geçirildi. Öğrencilere bölümleri dışında ilgi duydukları alanda öğrenim görerek, diploma veya sertifika alma olanakları sunuldu. Uygulanmaya başladığından beri 528 öğrenci bu olanaklardan faydalanıyor. En çok tercih edilen bölümler arasında, Tıp, Diş Hekimliği, Endüstri Mühendisliği (İngilizce), Bilgisayar Mühendisliği (İngilizce), Makine Mühendisliği (İngilizce), İlahiyat, Hukuk, Eczacılık, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümleri bulunuyor.

ÇİFT DİPLOMA İLE MEZUN OLMA İMKANI ÇAP Programı, fakülteler arası öğrenim görme olanağı sağlıyor. ÇAP Programına başvurmak için genel GANO’nun en az 3,00 olması ve başvurulan döneme kadar olan bütün derslerden başarılı olunması gerekiyor. ÇAP Programında başarılı olan öğrenci iki diploma ile mezun oluyor. ÇAP Programında 2012 yılından itibaren ilk dönem 164 ikinci dönem 212 olmak üzere toplam 376 kişi öğrenim hakkı kazandı.

YANDAL SERTİFİKASI ALMAK MÜMKÜN Yandan Programı ise öğrencilere kendi fakülteleri dahilinde farklı bir bölümde öğrenim görme olanağı sunuyor. Yandal Programına başvurmak içinse genel GANO’nun en az 2,75 olması gerekiyor. Yandal Programını tamamlayan öğrenci öğrenim gördüğü bölümden sertifika alma hakkına sahip. Yandal Programında 2012 yılından itibaren ilk dönem 33, ikinci dönem 119 olmak üzere toplam 152 kişi öğrenim görme hakkı kazandı.

S

on 3 yıldır aktif olan kulüp, yabancı öğrenciler arasında iletişimi ve yardımlaşmayı kolaylaştırmayı hedefliyor. Kulüp başkanı Jetmir Haziri ise kulübün sadece yabancı öğrencilere hitap etmediğini anlatırken, İstanbul’a yabancı olan ve öğrencilik yıllarını en iyi şekilde değerlendirmek isteyen herkese açık olduklarını söylüyor. Marmara Üniversitesi, öğrenci sayısı ve çeşitliliğiyle önde giden eğitim kurumları arasında yer alıyor. Bu nedenle herkese ulaşabilmek, bu oranda zorlaşıyor. Her hafta kulübe birkaç kişinin üye olması da bu açıdan önemli.

TÜRKMENİSTAN ÖNDE GİDİYOR, SURİYE YÜKSELİŞTE Siyasi gelişmeler öğrenci hareketliliğini büyük ölçüde etkiliyor. Son zamanlarda Suriye’de yaşanan siyasi karışıklıklar, öğrencilerin yurt dışında eğitimi tercih etmelerinde önemli rol oynuyor. Bu bağlamda öğrenciler, lisans tercihlerini büyük çoğunlukla Türkiye’den yana kullanıyor. Marmara Üniversitesi’nde de sayısı azımsanamayacak kadar Suriye uyruklu öğrenci bulunuyor. Bunun yanında yıllardır Türkmen öğrenciler sayıca önde olmaya devam ediyor.

DİL VE BÜROKRATİK SÜREÇ ZORLAYICI Lisans eğitimi için Türkiye’ye gelen öğrencilerin çoğu Türkçe bilmiyor. TÖMER bu sorunu çözse de iletişim problemi ilk yıllarda öğrencilere sıkıntı yaratıyor. TÖMER’in yanı sıra Marmara Üniversitesi Yabancı Öğrenci Kulübü de Türkçe okuma ve konuşma saatleri düzenliyor. Dil problemi çözülüp uyum dönemi atlatıldıktan sonra farklı konularda birçok sorun ön plana çıkıyor. Bunlardan biri de staj ve kısmi zamanlı çalışma problemi. Yabancı öğrencilerin TC numarası olmaması onların çalışma hayatında önemli bir sorun oluşturuyor.

BİZE DEĞER VERİYORLAR Bahar aylarında düzenlenen kültür haftası etkinlikleri çerçevesinde yurtdışından gelen öğrenciler kendi kültürlerini tanıtma imkânı buluyor. Yaklaşık 60 standın kurulduğu etkinlikte kültüre ait tüm unsurlara yer verilmesi için çalışmalar yapılıyor. Bu etkinliklere üniversite yetkililerinin de katılması, kültürleriyle yakından ilgilenmeleri yabancı öğrencilere verilen önemi gözler önüne seriyor. Kulüp başkanı Haziri ‘Bize değer veriyorlar, bizi tanımaya çalışıyorlar. Bu bizim kendimizi iyi hissetmemizi ve daha kolay uyum sağlamamızı, kaynaşmamızı sağlıyor’ ifadelerini kullanıyor.


DIŞ HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Adım adım Rusya’ya bağlanan Kırım’da neler oldu? Ukrayna’da yaşanan protestolar ve ekonomik kriz nedeniyle Kırım’da da halk ayaklandı. Yaşanan protestoları sona erdirmek ve Kırım’da yaşayan Rusların güvenliğini sağlamak amacıyla Rusya, adım adım Kırım’a sahip oldu. Sevim Görkan

U

krayna’da aylardır süren protestoların Kırım’a da yansımasıyla olaylar çıktı. 27 Şubat’ta Rusya’nın Sivastopol Askeri Havalimanı’nı işgal etmesinden sonra hem Ukrayna’da hem de dünya kamuoyunda gergin bir bekleyiş sürüyordu. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nden yaptırım kararı geldi. Ancak Rusya geri adım atmadı. 5 gün süren işgalin sonrasında Rusya, Kırım’ı işgal etti. Avrupa Birliği’nden ve Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen tepkilere rağmen geri adım atmadı. Avrupa Birliği temsilcileri tarafından Rusya’yla yapılan görüşmeler de olumlu sonuçlanmadı ve Kırım’ın işgaline devam edildi.

KIRIM BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETTİ AB ve ABD’den Rusya’ya gelen yaptırım kararlarına rağmen 11 Mart’ta Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyet Parlamentosu, Bağımsızlık Bildirisini kabul etti. Rusya’ya bağlanmak için ilk resmi adımı atan Kırım, 16 Mart’ta yapılan referandum ile halkına Rusya’ya bağlanma kararını sordu ve Ukrayna’dan ayrılma kararı referanduma götürüldü. Halkın yüzde 97’si Ukrayna’dan ayrılma yönünde oy kullandı. Kırım’da parlamento, resmen Ukrayna’ya karşı bağımsızlığını ilan etti ve Rusya Federasyonu’na katılmak için başvuru yaptı.

RUSYA KIRIM’IN BAĞIMSIZLIĞINI TANIDI Bağımsızlığını ilan eden Kırım’ı ilk tanıyan da Rusya oldu. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Kırım’ın ‘Bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanınmasını’ öngören bir kararnameyi imzaladı. Ardından Kırım’ın Rusya’ya katılma kararını parlamentoya götürdü. Yaşanan bu gelişmeler sonrasında hem Avrupa Birliği’nden hem de Amerika Birleşik Devletleri’nden yaptırım kararı geldi. ABD, yedi üst düzey Rus hükümet yetkilisi ve milletvekiliyle Kırım’daki bazı liderlere mali yaptırım kararı aldı. Avrupa Birliği de Rusya ve Ukrayna’dan 21 yetkili hakkında malvarlıklarının dondurulması ve seyahatlerine sınırlama getirilmesi kararı aldı. Ve Kırım Rusya’ya bağlandı. Ayrıca Kırım toprakları üzerinde milli bir Kırım Tatar otonomisi kurulması için politik ve hukuki süreçlerin başlatılması konuşuldu. Milli Tatar otonomisinin kurulması için politik ve hukuki süreçlerin başlatılması üzerinde Tatarların yaşadığı, kurduğu yerleşim yerlerinin yasallaştırılması ve bu bölgelere altyapı getirilmesi üzerinde konuşuldu. Ancak Kırım Tatarlarının otonomisinin tanınması meselesi sorun olarak hala dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor.

5

Türkiye’de medyaya yeni bir bakış açısı: “Turkey Agenda” Türkiye’de medyada son dönemde oluşmaya başlayan yorumsal habercilik anlayışı yeni bir dönüşümün de sinyallerini veriyor. Klasik muhabir haberciliği mantığından uzaklaşan anlayış, hayatın her alanından Ayşegül Yücekök farklı bakış açılarını da içerisinde barındırıyor.

K

endi alanında söz sahibi olan ve toplumun farklı kesimlerinden yazarların, akademisyenlerin, entelektüellerin, fikir insanlarının gündeme dair meseleleri analiz eden makale ve yazıları, okuyucuya yeni vizyonlar sunuyor. Siyasal, ekonomik, politik, kültürel aktörlerden gelen verilerin olduğu gibi aktarılması yerine, eleştirel süreçlerden geçirilerek yansıtılması aynı zamanda çok seslilik ortamını da beraberinde getiriyor. Gelişen olaylara yönelik fikirlerini medyanın mevcut sistem ve yapılarından bağımsız olarak direkt aktarma fırsatı bulan yazarların, yazılı basın ve internet ortamındaki haberciliğe yeni bir soluk getirdiği de şüphesiz bir gerçek. Bu dönüşüme yeni bir basamak katan ise Ocak ayında internette yayın hayatına başlayan Turkey Agenda sitesi oldu. Site, farklı siyasi anlayışlara sahip ve farklı sosyal çevrelerden gelen bir grup insanın, Türkiye’de ve bölgesinde yaşananlara yerel bakış açıları sunma amacını taşıyor. Hiçbir oluşumla veya siyasi partiyle ilişkisi bulunmayan Turkey Agenda ‘da kişiler, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak yazı ve makalelerini okuyuculara sunuyorlar. Doktora öğrencilerinden, siyaset bilimi üzerine çalışmalarda bulunanlara,

Türkiye’nin Ortadoğu, Balkan politikaları üzerine çalışanlardan, askeriye ile ilgili çalışmalar yapanlara kadar farklı kesimlerden pek çok kişinin yazılarının yayınlandığı sitede geçerli olan şart, bu ülkede yaşananları objektif ve açık bir şekilde yansıtabilmek. Kendine henüz yeni yer bulan Turkey Agenda ve yıllardır yayın hayatına devam eden Hürriyet Daily News, Today’s Zaman gibi İngilizce basılı medya yayınları, dış dünyanın Türkiye ve çevresini okuyabilmesi adına bir misyona sahipler. Bölgenin sadece siyasi değil tarihini, kültürünü, sanatsal gelişmelerini de aktarmak suretiyle İngilizce konuşan dünyaya anlaşılabilir bir Türkiye fotoğrafı sunuyorlar. Turkey Agenda’nın kuruluşunda öncülük eden ve sitenin editörlüğünü üstlenen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Murat Yel, Türkiye’deki gerçeklikleri İngilizce olarak yurt dışında yaşayan insanlara anlatabilmek adına böyle bir site kurulması gerektiğini düşünerek yola çıktıklarını ifade ediyor. Türkiye’nin kendisini dış dünyaya gerektiği gibi yeterince anlatamadığını ve Türkiye’ye dışarıdan bakıldığında yanlış bir algı söz konusu olduğunu belirten Prof. Dr. Yel, sitede yer alan tüm yazıların

İngilizce olmasının tek sebebini ise bu ülkede yaşananları gerçek boyutlarıyla yurt dışındaki insanlara anlatabilmek olduğunu belirtiyor.

“BİZ BU DURUMLARA ALIŞKINIZ” Son aylarda ülkede gerçekleşen siyasi olayların nedenlerini, gelişimini ve sonuçlarını baz alarak değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Yel, “ Örneğin bir Amerikalı burada yaşananları anlamayabiliyor. Türkiye insanı siyasete dışarıdan müdahaleleri çok gördü ve buna alışkın. Burada siyaset sadece demokrasilerde olduğu gibi seçimlerle ya da insanların, sivil toplum kuruluşlarının, baskı gruplarının siyasete müdahalesi ya da demokratik talepleriyle yürümüyor. Bizde dışarıdan siyaseti dizayn etme ve yönlendirme çabaları var. İşte biz bu duruma alışkınız. Son zamanlarda yaşanan gelişmelerin ardında da bu etkenlerin olduğunu dünyaya anlatılması lazım.” ifadeleriyle, Turkey Agenda’nın güncel olanı farklı ve tamamen gerçek yönleriyle ele alma kaygısı olduğunu söylüyor. Bunların yanı sıra, uluslararası yazılı ve görsel medyaya bakıldığı zaman Türkiye ile ilgili istisnasız sürekli siyasi içerikli haberlere rastlanması ise sorunun bir başka boyutu. Siyaset gündemin ciddi bir kısmını kaplasa da, film festivalleri ya da müzik, caz festivali gibi sanat ve kültür adına sosyal gelişmeler de oluyor ama bunlar yurt dışında ses getirmiyor. Bunu da aşabilmek adına, Turkey Agenda sosyal ve kültürel içerikli yazılara da yer veriyor. Dilinin İngilizce olması nedeniyle hedef kitlesini öncelikle yurt dışında yaşayan insanların oluşturduğu site, yurt içinde de özellikle diplomatların takip edebileceği bir kaynak olma yolunda ilerliyor.


6

HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

En ucuz yemek Marmara’da Üniversiteler arasında öğrenciye en ucuz yemek hizmeti Marmara Üniversitesi’nde sunuluyor. Bir çok üniversitede yemek fiyatlarına zam yapılırken Marmara’da 2012 yılına kadar 1,5 TL olan 4 çeşit yemek öğrenciye 1 TL’ye indirildi. 2200 öğrenciye de yemek bursu veriliyor.

M

armara Üniversitesi, Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olmasının yanında en kalabalık öğrenci popülasyonuna sahip üniversiteler arasında yer alıyor. Çok sayıda öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek, sorunsuz hizmet sağlayabilmek yoğun bir çalışmayı gerektiriyor. Marmara Üniversitesi, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı imkânları zorlama ve öğrencilere eksiksiz hizmet verme görevini üstleniyor. Üniversitenin 14 yerleşkelerindeki yemek hizmeti, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın koordinasyonunda gerçekleşiyor.

DİYETİSYENLER EŞLİĞİNDE MENÜ HAZIRLANIYOR

mara Üniversitesi bütçesinden karşılanıyor. 2011 yılından itibaren kullanılmaya başlanan kampüskart vasıtasıyla yemek sırasında fiş bekleme derdinden kurtulan öğrenciler, 2010 yılında 1,5 TL ödedikleri yemek için 2012 senesi itibarıyla da 1 TL ödüyorlar. Bu rakam idari personel için 2 TL, akademik personel için ise 3 TL. Marmara Üniversitesi yemekhaneleri, İstanbul’daki üniversiteler içinde en uygun fiyata hizmet sağlamasıyla dikkat çekiyor.

GÜNDE 11 BİN, YILDA 1 MİLYON 900 BİN ÖĞRENCİ YEMEK YİYOR

YEMEK BURSUNDAN 2200 ÖĞRENCİ FAYDALANIYOR

Marmara Üniversitesi’nin tüm yerleşkelerinde günde iki öğün yemek servisi yapılıyor ve bu servisten günde ortalama 11.000 yılda ise 1.900.000 öğrenci faydalanıyor. Yemek hizmeti, özel firmalardan ihale usulüyle satın alınarak veriliyor. Öğrenci ve personelin ihtiyacı olan 4 çeşit yemek için firmaya KDV dâhil 4.96 TL ödenirken, öğrenciden 1 TL tahsil edilip kalan 3.96 TL Mar-

Marmara Üniversitesi, maddi imkânı yeterli olmayan öğrenciler için de yemek bursu hizmeti sağlıyor. Geçtiğimiz yıllarda 2000 öğrencinin yararlandığı yemek bursundan bu yıl 2200 öğrenci faydalanıyor. Yemek bursu için aranan tek şart öğrencinin ihtiyaç sahibi olması. BYS’de yapılan başvuru sonucunda öğrencinin durumu objektif bir şekilde incelenerek bir yıllık yemek ihtiyacı karşılanıyor.

Dünyada ve ülkemizde gittikçe artan obezitenin önlenmesi ve bireylerin günlük kalori ihtiyacının karşılanması adına hazırlanan öğünler diyetisyen eşliğinde, insan sağlığına uygun bir şekilde hazırlanıyor. Yemekhanelerin temizlik ve hijyen kontrolleri Sağlık, Spor ve Kültür Daire Başkanlığı tarafından bizzat yapılıyor. Yemek sunumundan sonra oluşabilecek herhangi kötü durumu engellemek adına, hazırlanan yemeklerin numuneleri, soğuk hava depolarında 72 saat muhafaza ediliyor.

ÖZEL GÜNLERE ÖZEL MENÜLER HAZIRLANIYOR Özel günlerde ailelerinden uzak olan öğrencilere, aile sıcaklığını bir nebze hissettirmek için özenle hazirlanan menuler sunuluyor. Muharrem ayında yemekhaneleri aşure tepsileri süslerken, 18 Mart gibi tarihi zaferlerimizle andığımız günlerde de, bize yaşadığımız ülkeyi emanet eden atalarımızı anmak için yüzyıl önceki buğday çorbasının kokusu yemekhanelerde bizleri selamlıyor.

İşlevsel kampüsler eğitimde kaliteyi yükseltiyor Marmara Üniversitesi dağınık kampüsleri bir araya toplama sürecini hızlandırdı. Öte yandan, mevcut kampüsler içindeki eski binalar yenilenerek işlevsel hale getirildi.

M

armara Üniversitesi, eğitimin kalitesini yükseltme amacı doğrultusunda attığı adımlara her geçen gün yenisini ekliyor. Fiziksel ortamların sayısı ve niteliğinin artırılması da bu amaca yönelik olarak atılan adımlardan birisi. 2010 yılından bugüne dek üniversiteye kazandırılan kapalı alanların toplam büyüklüğü 192.031 metrekare. Bu alanlar içinde en çok dikkati çeken, Türkiye’nin en büyük sağlık kampüsü olma özelliğini taşıyan Başıbüyük Yerleşkesi. 700 yatak kapasitesi ve doğal afetlere dayanıklı olma özelliğiyle benzerlerinden ayrılan Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ve Dişçilik, Tıp, Eczacılık, Sağlık Bilimleri fakülteleri başta olmak üzere kütüphane, sosyal tesisler, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, tıp ve eczacılık gibi alanlarda araştırma yapan araştırma ve uygulama merkezlerini içeriyor. Başıbüyük Kampüsü aynı zamanda toplam 182 bin metrekarelik alan ile üniversitenin de en büyük yerleşkesi olma özelliğini taşıyor.

ESKİ BİNALAR ÜNİVERSİTEYE KAZANDIRILDI Üniversitenin farklı kampüslerinde yer alan hasarlı binalar yıkılarak yeniden yapıldı. Böylece binalar daha işlevsel hale getirildi. 1999 depreminde hasar gören Avrupa Birliği Enstitüsü ve Uygulama Anaokulu binalarının yerine yapılan yeni bina, yönetim ve enstitü merkezi olarak kullanılıyor. Depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi yerine inşa edilen yeni bina ise İktisat Fakültesi olarak kullanılıyor. Altunizade Kampüsü’nde İlahiyat Fakültesi bloklarından birisi olarak bulunan ve oldukça eskimiş olan Yunus Emre Binası da yıkılarak modern hale getirildi. Depremde zarar gören İlahiyat Fakültesi Camii yerine caminin yanısıra yemek salonu, konferans ve seminer odaları, sinevizyon odaları, sanat galerisi gibi mekanlar da içeren bir kompleksin inşaatına başlandı.


HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

7

Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (MÜSEM) bünyesindeki kurs ve sertifika programları sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de sesini duyurdu. Son 4 yılda MÜSEM’de program, kursiyer ve dağıtılan sertifika sayısında ciddi oranda artış sağlanırken, gelirler de iki katına çıktı. MÜSEM’DE TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK SERTİFİKA PROGRAMLARI

M

ÜSEM Müdürü Doç. Dr. Mehmet Ersoy, daha uygun koşullarda kaliteli hizmet ve eğitim için 2001 yılında kurulan MÜSEM’in birçok farklı uzmanlık alanlarında sertifika verdiğini belirtti. Özellikle 2010 yılından bu yana dil kurslarının yanı sıra özel kurumların talepleri doğrultusunda ortak programlar düzenlendiğini söyledi. Ersoy ayrıca, Marmara Üniversitesi bünyesindeki fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinin eğitim vermesiyle birçok alanda sertifika programı verme imkanı bulduklarını dile getirdi. Bunlar arasında ise en çok işletmeye yönelik içeriğe sahip programların talep aldığını belirten Ersoy, bu anlaşmaların aynı zamanda başta Marmara Üniversitesi olmak üzere MÜSEM’in ismini duyurmaya önemli ölçüde katkıda bulunduğunu ifade etti.

ALMANYA’YA HİZMET İHRACATI Almanya’ya hizmet ihraç ettiklerini söyleyen Doç. Dr. Mehmet Ersoy, Wirtschaftsak Akademie (WAK) adlı programda Business Strategy and Management adlı kursu verdiklerini belirtti. Ersoy, bu programa katılan kursiyerlerin sadece Almanya’dan gelen öğrenciler olduğunu dile getirdi. Programın içeriğine dair bilgi veren İdari Akademik Koordinatör Öğr. Gör. A. Müge Yazgan ise, öğrencilerin değişim programlarında olduğu gibi buradan aldıkları dersleri kendi okulları ile eşleştirebildiklerini ve bu konuda bir mağduriyet ortaya çıkmadığını ifade etti. Yazgan, Almanya’daki öğrencilerin Noel hediyesi olarak ebeveynlerinden bu eğitimi talep ettiklerini, bunun geleceklerini planlamada oldukça önemli bir yere sahip olduğunu sözlerine ekledi.

İdari Akademik Koordinatör Öğr. Gör. A. Müge Yazgan, ‘Deney Hayvanları Kullanımı’ adlı sertifika programının Türkiye’de sadece MÜSEM’de verilmekte olduğunu belirtti. Ayrıca Türkiye’de ilk kez Sağlık Bakanlığıyla iş ortaklığı ile Meme Hemşireliği’ne yönelik Avrupa standartlarında bir sertifika programı düzenlendiğini dile getiren Yazgan, bu sayede hemşirelerin daha iyi bir eğitimle daha iyi hizmet verebildiklerinin altını çizdi. Tüm Türkiye’deki sigorta acentalarına sigorta eğitimi verildiğini dile getiren Yazgan, Türkiye’de sadece MÜSEM’in bu eğitimi verdiğini belirtti. Sigorta ile ilgili programda yaklaşık 7000 kişiye eğitim verildiğini ifade eden Yazgan, bunun yanında farklı bakanlık ve meslek odaları ile ilklere imza atmaya devam edeceklerini söyledi. Doç. Dr. Mehmet Ersoy ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile iş ve meslek danışmanlığına yönelik bir çalışma yapıldığını belirterek bu eğitimi verebilecek kapasiteye sahip iki üniversiteden biri olduklarının altını çizdi. Ersoy, “ 600-700 saatlik bir eğitim veriyoruz. Bu eğitimin verilebilmesi için bakanlığın belirlediği alanların üniversite bünyesinde yer alması gerekiyor. Ayrıca bu eğitimi verebilecek deneyimli ve yetkin bir ekibe de ihtiyaç var. Bu sertifikayı alanlar devlet kadrolarında istihdam edilme şansına sahip oluyorlar.” şeklinde konuştu.

KALİTE MÜSEM’İ TERCİH SEBEBİ Doç. Dr. Mehmet Ersoy, genel kurslarda Marmara Üniversitesi çalışanı ve öğretim görevlilerine %30 indirim yapıldığını dile getirdi. Kurslara ve sertifika programlarına yoğun ilgi olduğunu belirten Ersoy, bu talebin kurslarda verilen eğitimin kalitesi sayesinde gerçekleştiğinin altını çizdi. Kurs ve sertifika programlarına 18-40 yaş aralığında kişilerin başvurduğunu ifade eden Ersoy, genellikle üniversite

öğrencileri, yeni mezunlar ve ek iş edinmek isteyen 40 yaşına yakın kişilerin başvuru yaptığını belirtti. En çok rağbet gören kurslar arasında Bağımsız Denetçilik Eğitimi ve Aile Danışmanlığı olduğunu söyleyen Ersoy, MÜSEM’in tercih edilmesine örnek olarak Eczacılar Odası’nın talebiyle eczacılara verilen eğitimi gösterdi. Bu program çerçevesinde sadece İstanbul’da 800 eczacıya eğitim verdiklerini belirten Ersoy, amaçlarının eczacıların daha işlevsel ve sağlıklı bir iş yürütebilmesi açısından iletişim becerisinin yanı sıra iş hakkında alınan yasal kararların uygulaması hakkında bilgilendirmek olduğunu ifade etti.

vermediklerini sözlerine ekledi. Akpınar, öğrencilerin aldıkları sertifikaların ömür boyu kullanılan bir içeriğe sahip olduğu belirterek, kurslara katılan öğrencilerin sertifika alabilmek için devam zorunluluğuna uymaları ve program bittikten sonra yapılan sınavdan başarılı olmaları gerektiğini vurguladı. Alınan sertifikayı alan kişilerin ilgili konuda etkin ve yetkin olacağını belirten Akpınar, bu nedenle öğrencilerin verdikleri eğitimin koşullarına uymalarını önemsediklerini dile getirdi. Akpınar, ayrıca verdikleri sertifikanın modern görünüme sahip olduğunu ve kopyalamaya karşı ise seri numarası geliştirdiklerini belirtti.

MÜSEM’Lİ OLMA AYRICALIĞI

MÜSEM YENİ PROJELERLE YOLUNA DEVAM EDİYOR

Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Özgür Akpınar, MÜSEM’in özellikle de meslek edindirme programlarına oldukça yoğun olduğunu belirterek bu talebi karşılarken belirledikleri kriterlerden söz etti. Akpınar sözlerine şöyle devam etti, “her bir programımız en az 60 saat olmak zorunda. 60 saatin altındaki kurslara sertifika veremiyoruz. Belirli konularda kurs eğitimi verebilmek için kursiyerlerin yasa ile belirlenen özelliklerde olmaları da gerekiyor.“ MÜSEM’e başvuranlar arasında bu koşullara uygun olmayan öğrenciler oldukça fazla olduğuna değinen Akpınar, ısrarlı başvurulara rağmen taviz

Doç.Dr. Mehmet Ersoy, firmalardan gelen talepleri karşılamanın yanı sıra MÜSEM olarak açma hazırlığında oldukları eğitim programlarını şöyle sıraladı: Türkçe’nin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Sertifika Eğitim Programı, Rusça Eğitim Programları, Güzel Sanatlar Fakültesi Sertifika Eğitim Programları, Resim Eğitim Programı, Temel Fotoğraf Eğitimi Sertifika Eğitim Programı, Araştırma Tekniklerine Giriş ve Biyoistatistik-Uzmanlık Sertifika Eğitim Programı, Bilgisayar Destekli Yapısal Eşitlik Modellemesi I ve II, Meta-Analizi I ve II ve Okul Öncesi Eğitimi Programı.


8

HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Sarayın yeniden dönüşümü Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi olan ve aynı zamanda Topkapı Sarayı Müze Başkanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Sait Aslan Gamze Önder-Şina Ceylan ‘Topkapı Sarayı’nı ve Sarayın Yeniden Dönüşümü’nü anlattı.

G

ün yüzüne çıkmamış, henüz hiç kimsenin haberdar olmadığı tarihi eserleri bir yana; yeryüzünde bulunan fakat gerekli değeri bulamamış eserlerin de şehri İstanbul. İstanbul’un tarihi üzerine önemli çalışmalar yapan Topkapı Sarayı Müze Başkanı A. Haluk Dursun bu konuda; “Önemli olan elimizdeki tarihi eserleri mümkün olduğunca iyi tanıtmak ve toplumu bu yönde bilgilendirmek” dedi. Öncelikli hedeflerinin Topkapı Sarayı’nda yürüttükleri çalışmaları tamamlamak olduğunu anlatan Dursun, saraya eski siluetini kazandırma amacıyla hareket ettiklerini belirtti. Çalışmaların büyük bir kısmının yürütüldüğü haremde, ziyarete kapalı birçok alanı faaliyete geçireceklerini; mutfak bölümünde ise şerbet, baklava gibi saraya özgü birçok tadı ziyaretçilere sunacaklarını söyledi.

“ZİYARETÇİLER, KENDİNE BİR ŞEY KATAMADAN GERİ DÖNÜYOR” Ahmet Haluk Dursun, yıllık 4 milyon insanın ziyaret ettiği Topkapı Sarayı’nda yenileme çalışmalarını,

2014 Nisan ayında tamamlamayı planladıklarını açıkladı. Devam eden restorasyon işlemleri için; “Aslında restorasyonların bitmesi iyi bir şey değil. Tarihi eserler sürekli yenilenmeli ancak bu süreç rahatsız edici olmamalıdır” dedi. Çalışmalar sonucunda sarayın şimdiye dek görülmemiş birçok bölümünü ziyarete açacaklarını anlatan A. Haluk Dursun, gelen ziyaretçilerin Kaşıkçı Elmas’ını, kutsal emanetleri, haremin dizide görülen bölümlerine bakıp çıktıklarını, kendilerine bir şey katamadan geri döndüklerini belirtti.

“BİRİLERİNİN BU HALKA TARİHİ ANLATMASI GEREKİYOR” Medyanın tarihi yansıtma konusunun bu dönemde sıkça konuşulmasıyla ilgili A. Haluk Dursun, “Medyanın bu konuda eleştirilecek pek fazla yönü yok. Yapması gerekenden farklı bir şey yapmıyor, hatta iyi bile yapıyor. Birilerinin bu halka tarihi anlatması ve gündem konusu yaratması gerekiyor ki merak etsinler” dedi. Dursun, tarihçilerin doğru olanı zaten bildiklerini fakat önemli olanın bunu

doğru aktarabilmek olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra asıl problemin tarih eğitiminden kaynaklandığını, yanlış yönlendirme konusunda sorunun eğitim sisteminde olduğunu söyledi.

“TEMEL OLAN İKİ PRENSİBİM VAR; BİRİ ÖĞRENMEK, DİĞERİ ÖĞRETMEK” Daha önce Müze Başkanlığını yürüttüğü Ayasofya Müzesi’nde de kiminin müdür lojmanına kiminin tuvalete çevrildiği yapıların restorasyon çalışmalarını yürütmüş olan A. Haluk Dursun, bu faaliyetleriyle İtalya’da verilen Rotondi Sanat Kurtarıcısı Ödülü’nü (Premio Rotondi 2010) aldı. Şu an Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğü görevinde bulunan Prof. Dr. A. Haluk Dursun, hayatında en severek yaptığı işin öğretmenlik olduğunu söyleyerek; “Yaptığım hiçbir iş beni öğretmenlik kadar tatmin etmedi. Hayatta temel olan iki prensibim var biri öğrenmek diğeri ise öğretmek. Yeni bir şeyler öğrenmeyen veya öğrenmek istemeyen öğretmenliği bırakmalı” dedi.

AÜB’den Marmara’ya kurum

M

armara Üniversitesi, Avrupa Üniversiteler Birliği ‘nin (EUA) yürütmekte olduğu kurumlarda stratejik yönetim ve kurum içi kalite kültürünün desteklenmesini sağlamaya yönelik bir değerlendirme süreci olan Kurumsal Değerlendirme Programına (IEP) dahil oldu. Süreç kapsamında, Avrupa Üniversiteler Birliği tarafından görevlendirilen; Avrupa üniversitelerinde daha önce rektörlük görevinde bulunmuş akademisyenler ve öğrenci temsilcisinden oluşan 5 kişilik değerlendirme ekibi ziyaretlerinden ilkini 23-25 Mart 2014 tarihleri arasında gerçekleştirdi. Değerlendirme ziyareti, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. M. Zafer Gül, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Abdülkerim Kar, Prof.Dr. Gülden Zehra Omurtag ve Prof.Dr. Osman Kılıç’ın IEP heyeti ile 23 Mart günü akşam yemeğinde bir araya gelmesiyle başladı. Prof.Dr. M. Zafer Gül, 24 Mart Pazartesi günü Haydarpaşa Kampüsü’nde görevli heyeti makamında ağırladı. Gül, değerlendirme sürecinde ele alınan Marmara Üniversitesi’nin yönetim yapısı, akademik birimlerin yönetime dâhil edilmesi, öğrenci temsili ve kurum içinde uygulanmakta olan kalite çalışmaları hakkında bilgi verdi.


HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

msal değerlendirme ziyareti

Bu yıl 10.su düzenlenen Uluslararası Kar Film Festivali’nde Marmara İletişim Fakültesi, 181 aday arasından birincilik ve ikincilik ödüllerini kazandı. Ayrıca Altıncı Ulusal Rotary Kısa Film Festivali’nden (Rofife) Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Yüksek Lisans öğrencileri Ersin Kozan ve Koray Sevindi’ye ödül geldi. verildi. Aksigorta Animasyon Kategorisi’nde birincilik ödülü ise ‘Oksijen’ adlı filmi ile Murat Kılıç’ın oldu.

MARMARA’DAN ULUSLARARASI ATAK Prof. Dr. M. Zafer Gül ile yapılan görüşmenin ardından heyet, Marmara Üniversitesi IEP Çalışma Grubu ve idari birim temsilcileriyle toplantı yaptı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdülkerim Kar, toplantı esnasında yapmış olduğu sunumda üniversite karar organları ve işleyişi, eğitim-öğretim politikası, akademik ve idari personel yapısı, öğrencilere sunulan imkânlar hakkında bilgi verdi. Değerlendirme Programı 24 Mart tarihinde yapılan Eczacılık Fakültesi ve İktisat Fakültesi ziyaretleri, 25 Mart tarihinde yapılan İşletme Fakültesi ve Tıp Fakültesi ziyaretleri ile devam etti. Fakülte ziyaretleri süresince değerlendirme heyeti oturumlar halinde fakültelerin Dekan ve Dekan Yardımcıları, akademik personel ve öğrencilerle görüşmelerde bulundular. Fakülte ziyaretlerinin ardından Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M.Zafer Gül, heyetle Sultanahmet Kampüsü’nde kapanış toplantısı ve yemeği için tekrar bir araya geldi ve böylelikle EUA – IEP değerlendirme programının ilk ziyareti tamamlanmış oldu.

9

MMM ANİMASYON BİRİMİ ÖDÜL TOPLAMAYA DEVAM EDİYOR

A

ntalya’da, 22 Mart günü düzenlenen ödül gecesi, Rotary Kulüplerinin desteği ile gerçekleşti. Aksigorta Animasyon Kategorisi’nde yarışan Ersin Kozan ve Koray Sevindi ise ikincilik ve üçüncülük ödülüne layık görüldüler. Geçtiğimiz aylarda ’1. BAK Akademi Ödülleri’nden ‘Secret Memories’ ile ‘En İyi Animatör’ ödülünü alan Ersin Kozan, bu kez yine aynı filmi ile Rofife 6. Ulusal Kısa Film Festivali’nden ‘En İyi Film’ dalında ikincilik ödülünü kazandı. Daha öncesinde Amerika’da düzenlenen Speechless Film Festivali’nden ‘Mansiyon Ödülü’ alan Koray Sevindi’ye ise aynı katagoride üçüncülük ödülü

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesince her yılın Mart ayında Türkiye ve yurt dışındaki öğrenci ve akademisyenlerinin katılımlarıyla düzenli olarak gerçekleştirilen festivalde film oylamaları online olarak gerçekleştirildi. Festival kapsamındaki etkinliklerin başında yer alan kısa film yarışmasında kurmaca, belgesel, animasyon, deneysel ve reklam olmak üzere toplam 5 kategoride birinci, ikinci ve üçüncü olan filmler ödüllendirildi. Festival’in Animasyon kategorisinde birinciliği Marmara

İletişim Fakültesi’nden Kafa filmi ile Koray Sevindi alırken ikincilik ödülüne de Marmara Medya Merkezi Animasyon ekibi ‘‘Toplu Ulaşın’’ filmiyle layık görüldü. Marmara Medya Merkezi animasyon birimi tarafından hazırlanan film daha önce, İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen toplu ulaşım temalı kısa metrajlı film yarışmasında da birinciliğe layık görüldü. Animasyon Birimi Koordinatörü Orçin Uzun’un animasyonunu hazırladığı filmin yönetmenliğini Elif Sevda Demircan, karakter tasarımını Ozan Gönen, 3D tasarımını Harun Kurum, senaryoyu Caner Şanlı, mekânı Muhammed Emre Buruşuk, renklendirmeyi Süleyman Çevrim, seslendirmeyi Araştırma Görevlisi Doğuşcan Göker, kurguyu ise Nuri Öner yaptı.


10

HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Kütüphaneye kaynak dopingi 7 gün 24 saat açık olan Marmara Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, zenginleştirilen basılı ve elektronik kaynaklarıyla akademisyen ve öğrencilere büyük kolaylık sağlıyor.

Ç

ağın gerekliliklerine ve eğitim gereksinimlerine uygun olarak kapsamı genişletilen ve zenginleştirilen Marmara Üniversitesi Kütüphanesi artık 7 gün 24 saat hizmet veriyor. Elektronik kaynaklara ağırlık veren kütüphanede 2010 yılından 2013 yılına kadar elektronik kitap sayısı her yıl katlanarak arttı. 2010 yılında 32 bin olan elektronik kitap sayısı 2011 yılında 2 milyon, 2012 yılında 3 milyon ve 2013 yılında yaklaşık 3.5 milyona ulaştı. Basılı kitap sayısında da yıllara göre ortalama yüzde 10’luk artış gerçekleşti. Kütüphanenin abone olduğu veritabanları sayısında da büyük artış gözlemleniyor. 2010 yılında abone olunan 48 veritabanına 2013 yılında 56 yeni veritabanı eklenerek 104’e ulaştı. Benzer bir artış elektronik süreli yayın sayısında da görüldü. Son 3 yılda abone olunan elektronik yayın sayısı 94 bine ulaştı. Özellikle 2013 yılında kütüphane kullanıcıları elektronik ortama aktarılan tezler ve nadir eserlerden, elektronik olmayan eserlere göre daha çok faydalandı. Yine 2013 yılında kütüphane

ödemeleri gibi işlemleri yürütüyor. 2013 yılında yayınevi tarafından 10 kitabın basımı gerçekleştirildi.

BÜTÜNÜYLE YENİLEME YAPILACAK

kullanıcı sayısında da büyük bir artış görüldü. 2010 yılında 567 bin civarında olan kullanıcı sayısı 2013 yılında 1 milyon 300 bine ulaştı. Kütüphanede kullanıcıların işlemlerini kolaylaştıran yeniliklerle birlikte eğitim-öğretimin standardı yükselirken aynı zamanda öğrencilerin ve akademik personelin

beklentileri de karşılanmış oluyor. Akademisyenler kullanıcı adları ve şifreleri ile kütüphaneden online makale isteğinde bulunabiliyorlar. Kütüphane ayrıca dijital tez veritabanını da kullanıma açtı. Marmara Üniversitesi Kütüphanesi kapsamında kurulan yayınevi ise kitap ve dergilerin basımı, mizanpaj işlemleri, telif

Marmara Üniversitesi, eğitim-öğretim hayatının en önemli parçalarından birisi olan kütüphaneler için önümüzdeki yıllarda hayata geçirmek üzere başka yenilikler de planlıyor. Bu yeniliklerin en önemlisi, kütüphane ortamının fiziksel olarak yenilenmesi. Sesli ve sessiz okuma salonları, 7/24 çalışma salonu, internet salonu, bireysel ve grup çalışma odaları, kafe ve sinema salonu bunlardan sadece birkaçı. Kütüphane kullanıcıları ayrıca tek bir hesapla bütün kampüslerden ödünç alma işlemi yapabilecek. Kütüphanede kampüslerarası yayın istek sisteminin de hayata geçirilmesi planlanıyor. Görme engelli kullanıcılar için büyük kolaylık sağlayan ve Erişilebilirlik Birimi aracılığıyla uygulanmaya başlayan Sesli Kitap sisteminin de geliştirilmesi hedefleniyor.

Maltepe sahilde yeni sosyal tesis

M

armara Üniversitesi’nde son 3 yılda sosyal, kültürel ve spor etkinlikleri için önemli tesisler hizmete açıldı. Akademik ve idari personel ile öğrencilerin hizmetine sunulan tesisler, konumu ve yapılan seçenekler bakımından dikkat çekiyor. Üniversitenin farklı yerleşkelerinde yer alan sosyal tesisler, restoran ve kafeler ile spor tesisleri önemli sosyal ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.

MALTEPE SAHİLDE YENİ SOSYAL TESİS AÇILIYOR Maltepe sahil yolu üzerinde bulunan ve daha önce Maltepe Eğitim Kültür Vakfı tarafından düğün salonu olarak işletilen MAKSEV tesisi Marmara Üniversitesi’ne kazandırıldı. Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından Marmara Üniversitesi’ne tahsis edilen MAKSEV Sosyal Tesisleri’nde restorasyon çalışması yürütülüyor ve bu ay içerisinde tamamlanması hedefleniyor. 150 kişilik restoran ve eğitim hizmetlerinde kullanılacak 50 kişilik

Marmara Üniversitesi, Maltepe sahilinde deniz manzaralı yeni bir sosyal SPOR TESİSLERİNDE ÜCRETSİZ tesise kavuşuyor. 150 kişilik restoranı ve konferans salonu ile yeni tesis HİZMET bu ay içinde hizmete açılıyor. salona sahip tesiste ayrıca konferans salonu da bulunuyor.

TERAS RESTORANLAR UYGUN FİYATA HİZMET SUNUYOR Marmara Üniversitesi’nin farklı yerleşkelerinde açılan restoran ve spor

tesislerinde üniversite personeli ve öğrenciye önemli hizmetler sunuluyor. 2012 yılında açılan Göztepe Teras Restoran ve Nişantaşı Teras Restoran ardından 2013 yılında Hayparpaşa Kafe Şahane Restoran ve Konukevi Altı Restoran uygun fiyatlarla hizmet vermeye devam ediyor.

Öğrenci ve personelin ücretsiz yararlanabileceği Göztepe Kampüsü’ndeki spor tesisleri ise 1 kapalı spor salonu, 1 açık tenis sahası, 1 açık basketbol sahası, 1 açık voleybol sahasından oluşuyor. Kapalı spor salonu içinde 700 kişi kapasiteli trübünlü salon, 2 adet çok amaçlı antreman salonu, 1 adet dans salonu, 1 adet fitness salonu ve 1 adet masa tenisi salonu bulunuyor. Beykoz’da bulunan Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu bünyesinde de 1 adet büyük spor salonu, 1 adet fitness salonu, 1 adet jimnastik salonu, 1 adet tenis kortu ve 2 adet de futbol sahası bulunuyor. Spor tesislerinde fakülteler arası Rektörlük Kupası karşılaşmaları düzenleniyor. Ayrıca salonlarda antrenman yapmak isteyen takımlara randevu verilerek antrenman yapmaları sağlanıyor.


SAĞLIK

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

11

Türk Musikisi’nin tedavi değeri Müziğin hastalıklar üzerindeki şifa veren etkisi, Hindistan’ın kuzeyinde bulunan Horasan kültürüyle gelişmeye başlayan ve Türk kültürünü esas alan bilgilerle yaklaşık 1000 yıl önce keşfedildi.

T

arihi yaklaşık 1000 yıl öncesine dayanan ve Horasan kültürüyle gelişmeye başlayan Türk musikisinin organlar üzerindeki etkisi, başta Farabi, İbn-i Sina olmak üzere Ebubekir Razi, Safiyüddin Urmevi, Hasan Şuuri Haşim gibi ilgili müelliflerin eserlerinde tasnif edildi. Gündelik yaşamda insan vücudunda aktif ve daha az aktif bulunan organların işlevlerine yönelik yapılan araştırma ve denemelerle, hangi organa hangi musiki makamının iyileştirici etkisinin bulunduğu belirlendi. Bunun yanı sıra saatlere göre de kategorilere ayrılan Türk musikisi, burçlarla da ilişkilendiriliyor. Türk musikisinin mucizevi etkisi, günümüzde de kalp-damar cerrahisinden fizik tedaviye, rehabilitasyondan nörolojiye kadar pek çok bilim dalında başarıyla uygulanıyor. 12 yaşında gördüğü bir rüya üzerine ilgilenmeye başlayan ve daha sonrasında bağlama, ney, ut, tambur gibi aletlere merak sararak Türk musikisine ilgisi yoğunlaşan Prof. Dr. Rahmi Oruç Güvenç, Türk musikisinin tedavi değeri denilince Türkiye’de akla gelen ilk isimlerden birisi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümünde Felsefe okuduktan sonra, CerrahPaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda müzikle terapi üzerinde doktora yapan Rahmi Oruç Güvenç, 1967 yılında ‘Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma’ kelimelerinin baş harflerinden oluşan ve Türk Musikisinin birikimlerini ele alan TÜMATA grubunu kurdu. Uygun enstrümanlarla ve geleneğe bağlı bilgilerle icra edilen müziğin insan üzerindeki fizyolojik etkilerinin yanı sıra psikolojik etkilerin de olduğunu söyleyen Güvenç, müziğin tedavideki yerini anlattı.

ROCK MÜZİK ÇÜRÜTÜYOR, PENTATONİK MÜZİK GELİŞTİRİYOR Şimdiye kadar müziğin etkisini anlamak amacıyla pek çok araştırma yapıldığını sözlerine ekleyen Rahmi Güvenç,

Merve Bavra

Gülfem Kıroğlu

MUSİKİDEKİ MAKAMLAR TEDAVİYİ ETKİLİYOR

“Desibel çok önemli. Bu konuda pek çok araştırma yapıldı. Yüksek sesli rock müziğin bitkileri öldürdüğü bulunmuş. Bach, Beethoven gibi sanatçıların eserleri dinletildiğinde ise bitkinin herhangi bir tepki göstermediği gözlemlenmiş. Ancak daha dinlendirici müzikler, pentatonik dediğimiz beş sesli müzik doğal aletlerle icra edildiği zaman bitkide enine ve boyuna gelişmeler olduğu ve bitkinin tropizma hareketi yaparak sesin kaynağına yöneldiği görülmüş” dedi.

KRONİK AĞRILARDA %40 İYİLEŞME Ağır morfinler kullanılarak dindirilmeye çalışılan ağrılı hastalar üzerinde çalışmalar yaptıklarını ve çok önemli ilerlemeler kat ettiklerini söyleyen Güvenç, hastalar üzerinde gerçekleştirdikleri seanslardan sonra, hastada %40 oranında olumlu gelişmeler gözlemlediklerini sözlerine ekleyerek “Örnek vermek gerekirse, Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Argoloji Bölümü’nde ağır ağrılı hastalarla

çalıştık. Hastalar seanstan önce kanları alınarak teste tabi tutuldu. Kanları ve özellikle stres hormonları ölçüldü. Seans sonrası tekrar kanları alınarak test yapıldı ve stres hormonlarının %40 oranında düştüğü görüldü. Bu ağrının %40 oranında azaldığını gösterir ki bunlar geçmeyen ağrılardı. Bu ağrılar ancak ağır morfinlerle hafifletilebiliyordu” ifadelerini kullandı.

OTİSTİK-SPASTİK ÇOCUKLARDA VE KANSER HASTALARINDAKİ OLUMLU GELİŞMELER İcra ettikleri Türk Musikisi makamlarını farklı hastalar üzerinde uygulayan Rahmi Güvenç, hastalardan aldıkları olumlu gelişmeleri, “Gazi Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nde mental geriliği olan otistik-spastik çocuklar ile çalıştık. Yapılan testlerde çocuklarda iletişim ve öğrenme yeteneğinin hızlandığı belirlendi. Yine Ankara Numune Hastanesi’nin kanser bölümünde ağır kanser hastalarına kemoterapi verilirken stresin ve anksiyetin azalması yönünde müzik terapi uygulamaları başarılı neticeler aldı” sözleriyle dile getirdi. Bunun yanı sıra Türk Musikisine uygun bir şekilde dinletilen müziklerin komadaki hastalarda önemli gelişmeler sağladığını şu şekilde ifade etti: “Avusturya’da Viyana Mardin Kliniğinde komadaki hastalara Türk Musikisine uygun bir şekilde müzikler dinletildiği zaman hastaların komadan çıktıkları ve beyinde alfa ve teta ritimlerinin arttığı gözlemlendi. Bunun trans göstergesi olduğu biliniyor. Transta da beyindeki daha önce çalışmayan merkezlerin çalıştığı ve tekrar çalışır hale geldiği söylenmekte ve bilinmektedir.”

İnsan vücudunda favori çalışan ya da pasif kalan organların işlevlerine yönelik makamların etkilerinin Horasan kültüründe bulunduğunu ve saatlere göre ayrıldığını dile getiren Oruç Güvenç, makamların insan vücudu üzerinde neye göre ayrıldığını birkaç örnek vererek açıkladı: “Bir örnek verelim, sabah saatleri serin. Burada sıcak duygu ve etki veren makam gerekiyor. Öğlen zamanı sıcak, buna ılık ve soğuk etki verecek makamların dinlenmesi gibi. O anda da bazı organlar sıcaklık ve soğuğa göre kodlanıyor. Yemek yedikten sonra asit israfı var orada sıcaklık başlıyor mesela. Bunları zamanında deneyip test etmişler.” İcra ettikleri makamları TÜMATA Grubu’yla hastalar üzerinde seanslarla gerçekleştiren Prof. Dr. Rahmi Oruç Güvenç, müzik terapi seanslarının Edirne Şifahanesi’nde 500 yıl önce yapıldığını, hangi hastaya hangi makamın uygulanması gerektiğinin tespit edildiğini ancak hastalara ne kadar uygulandığına dair bilgilerin olmadığını söyledi. Akupunkturu örnek aldıklarını ve gerek canlı icraat gerekse CD uygulamasıyla bir hasta için en az 10 seans tavsiye eden Rahmi Güvenç, “Bizim sahip olduğumuz bazı değerler insanların kendine aldığı ortak değerler olarak kendini göstermekte. Bunlara değer verip de onları geliştirdiğimizde büyük hizmetler göreceğiz. Müzik terapi literatüründe 40 makam zikrediliyor. Ve 500 e yakın makam var. Nasıl bir hazine olduğunu görün” şeklinde konuşarak dileklerini ifade etti.

Makamlar ve burçlar: Nihavend Makamı: Oğlak Burcu (Yay Burcu)

Rast Makamı: Koç Burcu Rehavi Makamı: Terazi Burcu Hüseyni Makamı: Akrep Burcu

(Kova Burcu)

Hicaz Makamı: Yay Burcu Uşşak Makamı: Balık Burcu Isfahan Makamı: İkizler Burcu

(Yengeç Burcu) Neva Makamı: Kova Burcu (Oğlak Burcu) Irak Makamı: Boğa Burcu Büzürk Makamı: Aslan Burcu Zirefkend Makamı: Yengeç Burcu Zengüle Makamı: Başak Burcu


12

HABER

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi yeni kampüsüyle daha güçlü Son üç yıl içinde Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin LYS tercihlerinde yükselişe geçmesi, gözleri Başıbüyük Kampüsü’ne çevirdi.

T

ürkiye’nin ilk ve tek sağlık kampüsü olmasının yanısıra, tam teşekküllü hastanesi ve her türlü sağlık hizmetinin verileceği altyapıya sahip Başıbüyük Kampüsü’nün, önümüzdeki yıllarda üniversite adaylarının tercihlerine yansıması bekleniyor. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel, yeni sağlık kampüsünün tercihler üzerindeki etkisinin önümüzdeki birkaç yıl içinde daha belirgin olacağını ifade etti. Fakültenin sadece verdiği eğitimle değil, sağlık alanında yaptığı atılımlarla da adını duyurduğunu belirten Batırel, “Açtığımız yeni hastanemiz sayesinde özellikle son üç yılda altyapı ve eğitim imkanları arttı. Dolayısıyla fakültemizin adı ve yaptığı işler daha çok duyulur hale geldi. Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız işbirliği ve sağlık alanında oluşturduğumuz gelecek vizyonu, halkın gözünde fakültemizin ve hastanemizin değerini arttırdı. Üniversite tercihlerinde, verilen eğitimin kalitesinin yanında bu tanınmışlığın da etkisi var. Öte yandan Başıbüyük Kampüsü’nün sağladığı imkanlar sayesinde önümüzdeki 1-2 yıl içinde tercihleri daha da yukarı çekeceğini düşünüyorum” dedi.

SADECE ÖĞRENCİNİN DEĞİL, ÇALIŞANIN DA GÖZDESİ Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, son üç yılda eğitim kalitesini ulusal ve uluslararası işbirlikleri sayesinde arttırdı. Bu gelişmeler sadece eğitime değil, fakültenin ve üniversite hastanelerinin sağlık hizmetine de yansıdı. Hastaların tedavi talebinde de büyük artış olduğunu vurgulayan Batırel, “Fakültemizde ve hastane-

mizde çalışan öğretim üyelerimizin memnuniyetinde de artış görüyoruz. Ayrıca öğretim üyesi ve asistan kadrolarımıza katılmak isteyenlerden de önemli sayıda talep alıyoruz. Lise öğrencilerine yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz tanıtım programı sayesinde tanınırlığımız her geçen gün daha da artıyor” dedi.

Yeni nesil çocuklara, yeni nesil masallar Daha çok ders çalışmak, tez hazırlamak, kitap okumak, kimi zamanlarda da yalnız kalmak veya düşünmek için güzel bir ortamdır kütüphaneler.

A

ncak gelişen teknolojiyle beraber internet ve televizyonlara daha çok zaman ayırdığımız için gönüllü Sivil Toplum Kuruluşları ve devlet desteğiyle kütüphanelere olan ilginin artması için birçok çalışma yapılıyor. O çalışmaların ürünü olan bazı kütüphaneler var ki oraya tez hazırlamak gibi nedenlerle gidemiyorsunuz; çünkü oraya yetişkinler giremiyor. Bu kütüphanelerin müdavimi çocuklar. Miniklerin ders dışında okuma kültürünü ve beğenisini geliştirmeye çalışan bu kütüphanelerde kitapların yanı sıra CD, kaset ve oyuncak gibi materyallerde bulunuyor, bazıları okuma günleri yaparken kimi de masal günlerine katılıyor. İşte bazı çocuk kütüphaneleri;

ALİ DAYI ÇOCUK KÜTÜPHANESİ Ankara’da açılan ve Türkiye’nin çocuklara yönelik ilk modern kütüphanesi olma özelliği taşıyan Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi, çocukların küçük yaşlardan

itibaren okuma alışkanlığını kazanmaları için zengin ve güncel bir koleksiyona sahip. Bünyesinde yaklaşık 156 bin kitap bulunduran kütüphane, okul öncesindeki ve 7-14 yaş aralığındaki çocuklara ayrı etkinlikler düzenliyor. Kukla tiyatrosu, oyun ve drama çalışmalarıyla çocukların hayal dünyasını güçlendiriyor. Masal, hikaye, çocuk filmleri, çizgi filmlerle de çocukları eğlendiriyorlar. Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi, pazar ve pazartesi hariç her gün 08.00-17.00 arasında çocukları bekliyor.

EYÜP SULTAN BARIŞ MANÇO ÇOCUK KÜTÜPHANESİ 1999 yılında Barış Manço anısına Eyüp’te açılan kütüphane halk ve çocuk kütüphanesi olarak hizmet veriyor. Yaklaşık 20 bin kitap, oyuncak ve kasetlerin bulunduğu kütüphane, çocuklar için de bir oyun bahçesine sahip. Hafta içi 08.30-16.30, cumartesi

ise 09.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açılıyor.

LEVENT FATMA BANAT ÇOCUK KÜTÜPHANESİ 1972 yılında açılan kütüphane 1998’de yenilendi. Bünyesinde bulundurduğu yaklaşık 5 bin kitapla okuma günleri düzenliyor. Pazar ve pazartesi hariç her gün 08.30-17.00 arasında minikleri bekliyor.

SERAP SEDAT ÇOCUK KÜTÜPHANESİ Kadıköy’de bulunan kütüphane bünyesindeki yaklaşık 7 bin kitapla pazar ve pazartesi hariç her gün saat 08.3017.00 arasında kitap dostu çocukları ağırlıyor.

ÇİNİLİ ÇOCUK KÜTÜPHANESİ Üsküdar’da Mimar Koca Kasım Ağa tarafından 1640 yılında medrese olarak yapılmış olan kütüphane, 1966 yılından beri çocuk kütüphanesi olarak hizmet veriyor. İnternet odası, 7 bin kitap, CD

ve kasetler bulunduran kütüphane, çocuk müdavimlerinden yoğun ilgi görüyor. Personel eksikliğinden dolayı daha önce yapılan okuma günleri gerçekleştirilemiyor fakat onun yerine farklı etkinlikler düzenliyor. Pazar ve pazartesi hariç, 09.00-17.00 arasında hizmet veriyor.

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇOCUK KÜTÜPHANESİ Çocuk bölümünde dergi köşesi, oyuncaklar, çalışma masaları, televizyon bölümü, masal dinleme bölümü ve birçok etkinlik alanı ile çocukların ilgisini çeken kütüphane sahip olduğu 12 bin kitap ile pazartesi hariç her gün saat 08.30-16.30 arasında misafirlerini bekliyor.

KARTAL BARIŞ MANÇO ÇOCUK KÜTÜPHANESİ İki kattan oluşan kütüphanenin birinci katında danışma kaynakları ve 13 bin civarında kitap, ikinci katında ise okuma bölümü var.


KÜLTÜR&SANAT

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

13

İstanbul’un atlı tramvayları 31 Temmuz 1871de Beşiktaş’tan hareket eden ilk atlı tramvay İstanbul’da toplu ulaşımın başlangıcı oldu. Fakat İstanbul ulaşım tarihinde bir dönüm noktası olan atlı tramvaylar savaşın ve göçün etkisiyle hazin bir şekilde son bulmuş oldu.

19. İstanbul Tiyatro Festivali başlıyor Dilay Argün

İ

stanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde bu yıl 100’e yakın gösteri, 13 farklı mekânda sanatseverlerle buluşacak. Yurtdışından 7, Türkiye’den 35 tiyatro, dans ve performans topluluğunun gerçekleştireceği etkinlikte bu yıl 450. doğum yılı olması nedeniyle William Shakespeare’in, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Yanlışlıklar Komedyası, Romeo & Juliet ve diğer bazı oyunları da yer alacak. 35 yerli yapımın Türkiye prömiyerinin yapılacağı 19. Tiyatro Festivali, 9 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında

düzenlenecek. Festivalde, TürkiyePolonya diplomatik ilişkiler tesisinin 600. yılı olması nedeni ile dört kültür programı da gerçekleştirilecek. Bu kültür programları çerçevesinde; Ne Yaptıysak Nafile ile TR Warszawa ve Teatr Narodowy Warszawie tiyatrosunun sahneleyeceği Nosferatu oyunu da sanatseverlerin beğenisine sunulacak. 8 Mart Cumartesi günü saat 10.00’dan itibaren biletlerinin satışa çıkacağı festivalde, Prof. Dr. Dikmen Gürün, Yönetmen Grzegorz Jarzyna, Propeller Theatre Company’nin Sanat Yönetmeni Edward Hall’e onur ödülü takdim edilecek.

1

825 yılında Fransa’da Stanislas Baudry adlı müteşebbis tarafından kullanılmaya başlanan Omnibüs ile -atlar tarafından çekilen büyük arabalar- şehir içi toplu taşımacılık başlamış oldu. Omnibüslerin bozuk yollarda ilerleme sorunu yaşamaları sebebi ile bu sorunları aşma arayışı başladı. 1832’de önce New York’ta sonrada Fransa’da başlayan atlı tramvay denemeleri 1852 yılında Amerika’da Loubat isimli Fransız mühendisin geliş gidişleri ayırarak rayları yola gömme düşüncesi ile tamamlandı. 1853’te Fransa’ya dönen Loubat Paris’te atlı tramvay işletmeciliğini başlattı. Loubat’ın ardından diğer Avrupa şehirlerinde de atlı tramvaylar kullanılmaya başlandı. Bu şehirlerden biri de İstanbul oldu.

İSTANBUL’DA TOPLU ULAŞIMA GEÇİŞ 19. yüzyılda nüfusu yarım milyon olan İstanbul’da atlı tramvaylar, dönemin modern ulaşım

araçlarından biri olmasının yanı sıra, Tanzimat Dönemi’nin Avrupa ve Batı ile bütünleşme düşüncesi kapsamında ilgiyle karşılandı. Kostantin Karapano’nun girişimleri sonucu 1869’da yapımına başlanan atlı tramvay 31 Temmuz 1871’de Azapkapı-Beşiktaş hattının açılması ile faaliyete geçmiş oldu. Daha sonra Eminönü-Aksaray, GalataBeşiktaş hattı açıldı. 1872’de Beşiktaş-Ortaköy, AksarayYedikule hatları ile 1873 yılında Aksaray-Topkapı hattı da açılarak İstanbul içi ulaşım ağı genişledi. İstanbul’un diğer bölgelerinden tramvay merkezlerine ulaşımı sağlamak amacı ile omnibüsler de kullanılmaya başlandı. Böylece İstanbul’da toplu ulaşım başlamış oldu.Atlı tramvaylarda kullanılan atlar Macaristan ve Avusturya’dan getirildi. Yol durumuna göre 2 ile 4 arasında at kullanılırdı. Tramvay vagonları yazlık, kışlık hatta 2 katlı olarak tasarlanmıştı. Tramvaylarda sürücü, biletçi ve vardacı olmak üzere 3 kişi çalışırdı. Vardacının görevi, tramvay hareket halindeyken önden koşup “vardaaa”

Zuhal Bozbay

diye bağırarak veya boru çalarak yolun açılmasını sağlamak ve olabilecek kazaları önlemekti. Bir vardacı, iyi koşmalı ve gür sesli olmalıydı.

ATLI TRAMVAY KULLANIMI 1912’DE SONA ERDI II. Meşrutiyet döneminde tramvayların elektriklendirilmesi gündeme geldi. 1911 yılında kurulan İstanbul Konsorsiyumu’nun elektriklendirme çalışmaları sürerken, 1912’de Balkan Savaşı’nın çıkması ile ortaya çıkan beklenmedik bir durum yaşandı. Tramvaylarda kullanılan atlara ordu tarafından el konuldu ve atlar cepheye gönderildi. Böylece 1871’de başlayan atlı tramvay seferleri 25 Ekim 1912’de son buldu. İstanbul’da ulaşım felç olmuş ve halk yaya kalmıştı. Yoğun bir nüfusa sahip olan kentte bir de savaştan dolayı yoğun göç yaşanınca ulaşım sorunu tam bir kaosa dönüştü. Bu olaydan sonra da İstanbul’da atlı tramvay sesleri hiçbir zaman duyulmadı ve tarihin tozlu sayfalarına gömüldü.


14

AYLIK AKBİL

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Tevfik’in Yuvası: Aşiyan Dilay Argün

Boğazın eşsiz manzarasına tanıklık eden semt: Aşiyan. Aynı zamanda büyük Şair Tevfik Fikret’in de evini barındırıyor.

Kazım Çavuş

İ

stanbul’un Avrupa yakasında Beşiktaş’a bağlı bir semt olan Aşiyan, adını Tevfik Fikret’in bu semte yaptırdığı evine ‘‘yuva’’ anlamına gelen ‘Aşiyan’ kelimesini koymasından alıyor. Kabataş’tan 22 ve 22RE numaralı otobüsler ile Aşiyan durağında inerek ulaşabileceğiniz bu semt aynı zamanda İstanbul’un tarihi izlerini üzerinde taşıyan Rumeli Hisarı’na da ev sahipliği yapıyor. Boğaz manzarasını izleyebileceğiniz sıra sıra kafelerin dizili olduğu Aşiyan, yaşadığımız bu bahar günlerinde, deniz havası almak isteyen İstanbullular için kaçırılmaz bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor. Sağ tarafında masmavi deniz, Boğaziçi Köprüsü ve Anadolu yakasının çeşitli güzelliklerinin yer aldığı Aşiyan’da yolun sol tarafında ise hayatın gerçeklerini gözler önüne seren Aşiyan Mezarlığı bulunuyor. Aşiyan Mezarlığı’nın hemen üzerinde bulunan, dar ve yemyeşil bir yol olan Aşiyan Yolu’nun geçilmesinin ardından tepede yer alan Aşiyan Müzesi de Aşiyan’ın değerine değer katıyor. Tevfik Fikret ve bir dönem misafiri olan Abdülhak Hamit Tarhan’ın yaşadığı ev olarak bilinen Aşiyan Müzesi aynı zamanda Türkiye’nin ilk edebiyat müzesi olma özelliğini taşıyor. Tevfik Fikret’in 19061915 yıllarında yaşadığı bu ev 1945 yılında müze olarak kapılarını ziyaretçilerine açımış. 1961 yılında ise Tevfik Fikret’in Eyüp Mezarlığı’ndaki naaşının bu çok beğendiği evinin bahçesine taşınmasının ardından Aşiyan Müzesi adını alan yapı Edebiyatı Cedide

Müzesi olarak da biliniyor. 2010-2012 yılları arasında; arşiv araştırmalarından yola çıkılarak, dönemin yaşam tarzına uygun olarak restore edilen müzenin, 2013 yılındaki ziyaretçi sayısı yaklaşık 30 bin. Aşiyan Müzesi Yöneticisi Ata Yersu’nun ise restorasyona ilişkin görüşleri şöyle: “Restorasyondan önce ziyaretçi sayısı azdı. Ancak restorasyon ile birlikte ziyaretçi sayımız hemen hemen 2 katına çıktı.” Restorasyonun sadece bina bazında değil eşya bazında da yapıldığını ifade eden Ata Yersu, müzede bulunan kilimin dahi dönemin motiflerini barındırdığını sözlerine ekledi. Yersu bireysel katılımların öğrenci grup gezilerinden daha az olduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı: “Ziyaretçilerimizin %70-75’lik dilimini öğrenci grupları oluşturuyor, kalan %25’lik dilim ise bireysel ziyaretçilere ait. ” Yersu, İstanbul Üniversitesi işbirliği ile müzeye ilişkin makale hazırladıklarını sözlerine ekledi. Aşiyan semtinin en güzel manzarasına sahip Aşiyan Müzesi 3 kattan

oluşuyor. Alt katta çamaşırhane, mutfak ve yemek odası, giriş katında salon, dinlenme odası, Abdülhak Hamit Tarhan’ın odası bulunuyor. Müzenin en gösterişli yeri olan salonda Tevfik Fikret’in kendi eseri olan ve babasını resmettiği “Fikret’in Babası Hüseyin Efendi” Halife Abdülmecit Efendi’nin Sis” tablosu ve Tevfik Fikret’in kendine ait olan pek çok tablosu yer alıyor. Abdülhak Hamit Tarhan’ın odasında ise son eşi Lüsyen’in bir tutam saçı, tablosu ve Abdülhak Hamit Tarhan’ın kendisine ait kıyafetleri müzenin dikkat çeken eserleri arasında. Müzenin üst katında ise Tevfik Fikret’in çalışma odası, banyosu ve ziyaretçileri manzarasıyla büyüleyen yatak odası bulunuyor. Aşiyan’ın bu güzelliklerinin ardından deniz kenarında yürüyüş yapmak isteyen İstanbullular dilerlerse Sarıyer’e doğru yürüyüş yaparak; Emirgan Parkı’nı da gezebilirler. Emirgan Parkı’nın içinde bulunan belediye tesislerinde yemeklerini yiyip günlerini güzel bir şekilde sonlandırabilirler.


15

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Bina yok restorasyon var! Fatih ilçesi Abdisubaşı Mahallesi Fener Vapur İskelesi Caddesi’nde bulunan Deniz Polisi binasının geçmişi 19.yüzyıla dayanıyor. Kim tarafından ve ne zaman İrem Demirkaya-Şina Ceylan inşa edildiği bilinmeyen bina restorasyon adıyla yıkılıp yeniden yapılmasıyla gündeme geliyor.

D

eniz polisi binasının 19. yüzyılda semtin sosyo-ekonomik yapısı ve konum olarak patrikhane, kilise gibi dini yapıların yakınında inşa edilmiş olması göz önünde bulundurulduğunda, binanın gayrimüslim zengin tüccarlar tarafından konut olarak kullanıldığı düşünülüyor. Yapı, Alman mavileri ve Pervititich haritalarında da karakol ve maliye şubesi olarak belirtiliyor. Anıtlar Kurulu’ndan aldığımız bilgiye göre

ahşap yapı, 1975 tarihinde 2 Nolu koruma grubu olarak tescillendi. 1978 yılında geçirdiği yangınla zarar gören binaya,1979’da ikinci grup uygulama yapılması kararı verildi. Ahşap yapı bu kararla dış cephe mimari ve malzemeleri aynen korunmak şartı ile tamamen yıkılarak, betonarme olarak yeniden inşa edildi. Yapılan onarım çalışması ile binanın iç kısımları tamamen değiştirildi. Anıtlar Kurulunun 2008 yılı 240 numaralı kararı ile yapı tescil grubunu 1 Nolu koruma grubu olarak değiştirilmesine kararı verildi.

“BİNA TAMAMEN ASLINA UYGUN YAPILACAK” Deniz Polisi binasının mimarlarından Ceylan Türkay’dan aldığımız bilgilere göre binanın yıkılmadan önce arkeolojik incelemeleri yapıldı ve ruhsat alındı. Tarihi bir bina olmasından ötürü gerçekleştirilen çalışmalar titizlikle yürütüldü. Mevcut yapı zaten asıl olmadığı için rapor ve etütler okunduktan sonra ruhsat verildi. Türkay sözlerine 1970’lerde çıkan yangından sonra yeniden yapılan binanın aslına uygun yapılmadığını ve betonarme olarak inşa edildiğini belirterek devam etti. Şimdi yapılan çalışmada ise binayı tamamen ilk haline döndürmek amacıyla yola çıkıldığını söyledi. Mimar Ceylan Türkay, bu cümlesini “İlk binada bodrum katı vardı, yangından sonra yapılanda yoktu. Bizim şimdi yaptığımız ilk yapının birebir aynısı. Bina ahşap olarak inşa edilecek” şeklinde örnekle açıkladı.

“TEMEL KALINTILARA RASTLANILMADI” Ceylan Türkay, bina yıkıldıktan sonra arkeologların bizzat gelerek zemin altında bir temel ve kalıntı var mı diye detaylı araştırmalar yaptıklarını belirtip “Şayet kalıntılara rastlansaydı bina yapılırken aslına uygunluğu korunarak onun üstüne inşa edilecekti” ifadelerini kullandı.

“RESTORASYON BİNAYI YIKIP YENİDEN YAPMAKLA OLMAZ” Çevreye duyarlılık ve mimari konusunda basının düşüncelerini almak için Basın Konseyi Genel Sekteri Namık Koçak’la görüştük. Koçak, Basın Konseyi’nin görevinin bu olmadığını belirtip sözlerine başladı. Basını çevreye duyarlılık konusunda değerlendiren Koçak, “Basından evvel toplumu değerlendirmemiz lazım. Çevreye, mimariye, binalara duyarlılık konularında eksiğimiz çok ama tamamlanmaz demek yanlış olur” ifadelerin kullandı. Koçak sözlerini “Yurt dışında mimariye verilen önem Türkiye’de de verilse çok ilerleme gösteririz. Bir restorasyon binayı yıkıp yeniden yapmakla olmaz” şeklinde bitirdi.

“BİRÇOK AĞAÇ KESİLDİ” Adını vermek istemeyen Deniz Polisi memuru konuya ilişkin olarak şunları söyledi: “Binayı daha öncede restore etmişler, pek faydası olmamış bina

kullanılmaz hale geldiği için binayı yıkıp yeniden yapıyorlar” ifadelerini kullandı. Çalışma sırasında birçok ağacın kesilmesine dikkat çeken polis “Bunu özellikle yazmanızı rica ediyorum bir işlem gerçekleştiriliyorsa bazı şeyler katledilmeden gerçekleştirilmeli” şeklinde konuştu. Polis memuru sözlerini “Binanın kullanımında zorluk yaşıyorduk, bu düzenleme bir bakımdan faydalı iken bir bakıma da tarihsel açıdan kötü oldu” ifadeleriyle bitirdi.


M

S TES

AR M A

A ÜN V ER

R

1883

Android

Apple mobilden erişilebilir

mmm.marmara.edu.tr e-yayincilik.marmara.edu.tr haber.marmara.edu.tr @MarmaraMM

/ marmaramedyamerkezi

Mart 2014 / Yıl:2 Sayı:16

Eğitimde son durak ‘Marmara’ Eğitim-öğretimin kalitesini yükseltme ve öğrencilerin hayatını kolaylaştırma hedefiyle çalışmalarını hızlandıran Marmara Üniversitesi, son birkaç yılda getirdiği yeniliklerle hedef büyüttü.

İngilizce haber bülteni yayında Marmara Medya Merkezi , Marmara TV’de yayınlanmaya başlayan İngilizce haber bülteni ile bir yeniliğe daha imza attı. Ayşegül Yücekök

M M

armara Üniversitesi, 47 üye ülke tarafından oluşturulan ve eğitimde bir reform süreci olan Bologna Süreci’nde 2010 yılı itibariyle DS Label (Diploma Eki Etiketi) aldı. Böylelikle 2009 yılında alınmış olan ECTS Label (Avrupa Kredi Transfer Sistemi Etiketi)’ne bir yenisi eklenmiş oldu. Marmara Üniversitesi, ECTS Label çalışmaları kapsamında program çıktıları, Ders İzleme Programları, ders çıktılarının hazırlandığı yoğun bir dönem geçirdi. Bu yoğun dönemin en önemli getirisi ulusal kredilerin kaldırılarak ECTS (AKTS) kredisinin kullanılmaya başlanması oldu.

MÜFREDATLARDA KALİTE ARAYIŞI Uluslararası standartları yakalamak amacıyla eğitimde yapılandırma çalışmalarına da imza atıldı. 2013 yılında 221 lisansüstü, 32 önlisans ve lisans programında müfredat değişikliğine gidildi. Müfredat değişikliğinin yanı sıra eğitim hayatında yaşanan önemli bir başka gelişme ise çift anadal/yandal programlarının, alanlarda birbirine yakınlık gözetilmeden ve eşleştirme zorunluluğu olmadan yürütülmesi oldu.

ULUSAL VE ULUSLARARASI İŞBIRLİĞİ ARTIYOR Marmara Üniversitesi, dünya çapında farklı ve yenilikçi eğitim modellerine kapılarını açarak öğrencilere daha fazla katkı sağlayacak protokol

çalışmalarına hız verdi. 2011 yılında ulusal ve uluslararası toplam 14 üniversite ile işbirliği protokolü yapıldı. 2012 yılında bu sayı 22’ye ulaşırken, 2013 yılında 21 işbirliği protokolüne imza atıldı. 2014 yılı itibariyle 57 protokol aktif olarak yürütülüyor.

DESTEK SİSTEMİYLE ÇÖZÜMLER HIZ KAZANDI 2014 başından itibaren uygulamaya konan destek sistemi sayesinde akademik, idari personel ve öğrenciler sorunlarına ve taleplerine daha hızlı cevap alabilecek. Kişiye özel olarak hazırlanan destek sistemi modülü sayesinde kullanıcılar, modül ekranından talep/şikayet/isteklerini ve aldıkları cevapları takip edebilecek. Aktif hale getirilen online başvuru sistemi sayesinde ise artık Kurumlararası Yatay Geçiş, ÇAP, YAP, Özel Yetenek, Lisansüstü programlara başvuru işlemi herhangi bir belge teslim etme zorunluluğu olmadan yapılabiliyor. Öğrenciler katkı kredisi/öğrenim ücreti ödemelerini de online olarak veya ATM’lerden gerçekleştirebiliyor.

KAREKODLU DİPLOMA İLE YENİ DÖNEM 2013 Haziran mezunlarıyla birlikte uygulanmaya başlayan ve diplomalarda sahteciliğin önüne geçmeyi amaçlayan karekod uygulaması, Marmara Üniversitesi’nin gerçekleşen hedeflerinden sadece birisi. 2017 yılına kadar üniversite eğitim-öğretim hayatında

gerçekleştirilmesi düşünülen diğer hedefler şöyle: Akademik personel ve öğrencilerin kullandığı BYS sistemi artık Android, IOS ve Windows telefonlarda kullanılabiliyor. BYS’deki destek talepleri de yakında mobil uygulamaya entegre edilecek. Üniversitenin farklı yerleşkelerinde öğrenci işlerini hızlandırmak için ofisler açılacak. Öğrenci İşleri Başkanlığı tam donanımlı bir binaya taşınarak daha iyi hizmet sunulması sağlanacak. Yurtiçi ve yurtdışında bulunan üniversitelerle yapılan protokoller arttırılacak. Mezun öğrenciler için mezunlar ofisi kurulacak. Öğrenci not girişlerinin ve ders kayıtlanması işlemlerinin mobil uygulama üzerinden yapılacak. Kampüsler içindeki belli noktalara yerleştirilen kiosk’lar aracılığıyla öğrenci belgesi ve transcript gibi belgelerin alınmasının kolaylaştırılması.

armara Medya Merkezi ve Euronews kurumsal iş birliği çerçevesinde gerçekleştirilen İngilizce haber bülteni, Dış Haberler Birimi öğrencileri tarafından hazırlanarak yayına sunulmaya başlandı. Dış Haberler Biriminin yanı sıra tüm diğer birimlerin de katılımına açık olan proje öğrencilerin kamera önü deneyimi ve İngilizce yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor. Euronews anlaşma

kapsamında, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne canlı haber ve bülten, dersler için görsel-işitsel materyal, dil kursları için de 12 dilde destek sağlıyor. Türkçe olarak ilk yayınına ise 30 Ocak 2010 tarihinde başlayan Lyon (Fransa) merkezli haber kanalı, benzerleri gibi canlı yayınlanan haber bültenlerinin yanı sıra, yalnızca görüntülerin aktarıldığı haberleri de izleyicilerine ulaştırıyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.