Destan-ı Kırkpınar Dergisi Sayı 16

Page 1

* Ekim * 2014 * Sayı-16

KIRKPINAR DA ALTIN KEMERLİ EFSANE AĞA

SEYFETTİN SELİM



KISPET

Dana ve keçi derisinden yapılan ve yağlı güreş yapanların ayağına giydikleri pantolondur. Bazı yörelerde kisvet de denilmektedir. En çok meşin, vidala, vaketa ve benzeri derilerden yapılır. Belinde bağ olarak kalınca bir ip bulunur ve böylece kispetin bele sıkıca oturması sağlanır. Bu uçkurluğa kasnak veya peşkovaz denir. Paçalara baldır üzerine bir iple bağlanan ve bacakla paça arasında keçebent ve genelde keçeden yapılma bir bez sarılır. Kispetlerin üzerinde madenî kabaralarla yapılmış süs işlemeler bulunduğu gibi el dikişi ile pehlivanların ya da hamîlik yapanların adı da yazılır.

T

Kispetin güreşteki yeri :

ürklerin güreşinde kispet yokken yağlı güreşlere geçilmesiyle kispetin de ortaya çıktığı görülür. Evliya Çelebi şöyle der :

‘’ Yüz yüzelli çift pehlivanlar kisvetlerini geyüp sarı şir-i rugen yağı ile yağlanup âdem ejderhası gibi apul apul birbirlerine arslan gibi sarılup temaşacılara pehlivanlıklarını göstererek kesme, şirazi, kesebent, terskepçe, bişkabze,Cezayir sarması, boğma, kılçık atma, künde, karakuş oyunlarını icra ederek…’’ sözlerinden kispetin rugan yağı ile yağlandığını anlıyoruz… Anadolu ve Asya kökenli eski Türk güreşlerinde güreş tutanlar ayağına bezden yapılmış bir pantolon(pırpıt) giyerek güreş tutmakta idiler. Yağlı güreşe geçen Türkler ( Avrupa topraklarında) pantolon olarak sığır derisini benimsemişlerdir. Folklorik bir olay olarak ilgimizi çeken kipet neden sığır derisinden yapılıyordu.? Bunun en belirgin açıklaması , sığır gücünün onu giyene de geçmesi diye yapılabilir… Sığır dediğimizde akla gelen manda , boğa gibi güçlü ve okkalı hayvanlar olması nedeniyle onun derisinin de güçlü kuvvetli ve sağlam olması isteminden başka bir şey de-

ğildir. Orta Asya Türklerinde Şaman’lar kartal kanatları ve sığır boynuzlarını vücutlarına takıp o hayvanın gücünü kendisinde hissederek dini törenleri yaparlardı. Kispet giyme işi de çok eski bir inanışın devamından başka bir şekilde açıklaması olmasa gerek… Spor olarak ise kispetin, güreş yapan kişilerde bedeni kuvvetlendiren başka bir etkisi daha vardır ki bu da belden aşağı kısımları koruması ve daha güçlü yapmasıdır. Böylece kalın ve ağır deri içerisinde bacakların ve belin daha diri ve kuvvetli olmasını sağlayan kispet yalnız yağlı güreşlerde bir giysi olarak kullanılmaktadır… Yaşayan en eski kispet ustası Çanakkale Biga’da yaşayan İrfan Şahin’dir. İrfan Şahin yaklaşık 55 yıldır kispet dikmiş bir ustadır. 2012 yılında UNESCO tarafından , dünya somut olmayan kültürel mirası, Yaşayan İnsan Hazinesi ödülüne layık görülmüştür. Emekli olmuştur ve şimdilerde minyatür kispetler diktiğini biliyoruz. Onun yetiştirdiği Adem Kayın Edirne’de , Murat Boncuk Manisa Turgutlu’da kispet dikmektedir. Ayrıca Uğur Kesen Usta da Samsun’da, bu kültür mirasımız olan kispet dikimine devam ediyor…

3


KIRKPINAR KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VE YAŞATMA DERNEĞİ Adına İmtiyaz Sahibi

ALPER YAZOĞLU

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

ÖZCAN BAŞGÜL Genel Sekreter

MÜBECCET GÜZEY

Genel Yayın Danışmanı

SİNAN BERATLIGİL Görsel Tasarım

BEDİA BARAK

Katkıda Bulunanlar

MEHMET İRİŞ SEYFETTİN SELİM SEMAHAT UZGÖR BEYAZIT SANSI SEVCAN KALIPÇİNDEN EFKAN BUCAK ÖMER ALTAY ŞEREF GÖKDEMİR Reklam Koordinatörü

GÜLŞAH AŞÇIOĞLU

EKİM 2014 - SAYI : 16 YIL:2 Yayın türü: YEREL SÜRELİ YAYIN BASKI: Ege Reklam ve Basım Sanatları San. Tic. Ltd. Şti. Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cd. No:4 Ataşehir- İSTANBUL Tel: 0216 470 44 70 FASK: 0216 472 84 05 www.egebasim.com.tr Sertifika No: 12468 ADRES: Türkocağı Cad. No: 19 Kaleiçi- EDİRNE Tel: 0284 212 63 82 e-posta:

kirkpinardestani@gmail.com www.kirkpinarderneği.org

Destan-ı Kırkpınar

Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. Tüm reklamların sorumluluğu firmalara, mekalede ki görüş ve düşünceler ise yazarlara aittir. Yazarlara ücret ödenmez.

4

18. G

GELENEKSEL LALAPAŞA YAĞLI GÜREŞLERİ BEYAZIT SANSI

eleneklerimizi koruduğumuz sürece, devlet ve millet olarak varlığımızı da kesinlikle sürdürürüz. Geçtiğimiz Pazar günü şirin ilçemiz Lalapaşa’daydım. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’nin 18.’si yapıldı. Burada yağlı güreşlerle ilgili geleneklerimizin sürdürüldüğünü görmek, beni geleceğimiz açısından mutlu etti ve umutlandırdı. *** Zaman su gibi akıp gidiyor. Lalapaşa Yağlı Güreşlerinin ilkini 1996’yılında yine Belediye Başkanı değerli kardeşimiz Bülent Şahinşah organize etmişti. Soğuk bir 15 Eylül günüydü. Çayır böyle bakımlı değildi. Çobandikenleri pehlivanları hop hop oynatıyordu. Üşüyen bazı pehlivanlar ısıtıcı bir şeyler içiyorlardı. Basın olarak bizim Melih Hocayla beraber, 3’ya da 4’kişiydik. Askeriyenin kurduğu protokol çadırında dönemin kaymakamı ile başkan Bülent Şahinşah bir başa oturup güreşleri izlemekteydiler. Daha sonra Melih Hocayla beni de çağırdılar ve güreşleri birlikte izlemiştik. *** O günlerden bu yana 18’yıl geçmiş… Güzel bir havada, güzel güreşler seyrettik. Saha içi ve saha dışı organizasyon gayet güzeldi. Başkan Bülent Şahinşah konuklarını ağırlamak için; elinden gelen her şeyi yaptı. *** Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’ne bu yıl pehlivan olarak katılım sayısı; 140’pehlivanda kaldı. Sadece 13’başpehlivan Lalapaşa Çayırı’nda kol bağladı. Pehlivan sayısındaki bu düşüşün nedenini Ben; Aynı gün İstanbul Arnavutköy’de 4.Yağlı pehlivan Güreşlerinin olmasına, bağlıyorum. Çünkü o güreşlerin hamisi, aynı zamanda Kırkpınar’ın da ağası olan Sn. Seyfettin Selim idi. Ve bu nedenle pehlivanların büyük çoğunluğu orasını tercih etmişlerdi. *** Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri; daha çok Trakya ve Edirne Yöresi pehlivanlarının

kendilerini gösterebileceği, bir fırsat alanı oldu. *** Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’ne Valimiz Sn. Dursun Ali Şahin’de teşrif etti ve güzel bir de konuşma yaparak, Lalapaşa Yağlı Güreşleri’ne artı değer kazandırdı. *** Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’ni Antalya bölgesinden Başcazgır Bayram Ali Dede ile Yardımcıları Edirneli Ergun Sevindi ve Lüleburgazlı Ali Pehlivanoğlu yönettiler. *** 18. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri Er Meydanına Edirne Belediye Eski Başkanı İbrahim Ay ve Güreş İl Eski Temsilcisi Mustafa Angun ile birlikte girdik. Başcazgır Bayram Ali Dede bizi davul-zurna ve manilerle karşıladı. Başcazgır Bayram Ali Dede’nin, naçizane şahsımı takdim ederken söylediği şu cümleyi önemsediğim için sizlerle paylaşmak istiyorum; “Güreş meydanlarında Edirne’mizin Milli Marşı haline gelen Kırkpınar Marşı’nın bestekârı (***) Beyazıt Sansı hocamız Lalapaşa Er Meydanına teşrif etmiştir.” Başcazgır Bayram Ali Dede’nin bu takdiminden sonra, Lalapaşa Güreşleri ağası Abdullah Demirkıran ve Belediye Başkanı Sn. Bülent Şahinşah yanımıza gelerek bize hoş geldiniz dediler. 18. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’nde Ağalık İhalesi de renkli görüntülere neden oldu ve tarihinde ilk kez bir bayan; Sn. Leyla Şener, ağalık ihalesini kazandı. *** 18. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’nin parlayan yıldızı cazgır Ergun Sevindi olmuştur. Bu genç cazgırımıza sahip çıkalım ve ona Tarihi Kırkpınar Er Meydanı’nda da görev verelim. 18. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’nin takdimini Tarihi Kırkpınar’ın da başarılı takdimcisi olan Ramazan Tanman arkadaşımız yaptı. Edirne Belediye Başkanı Sn. Recep Gürkan’ında onurlandırdığı 18. Geleneksel Lalapaşa Yağlı Güreşleri’nin gelecekte çok daha güzel olmasını diliyorum. Böylesi, güzel bir yağlı güreş geleneğidir ve sürdürülmelidir.


5


Selimiye ve Edirne anlaşılmadan Kırkpınar ne söyler bilinemez Bilene, arif olana Edirne, Selimiye Camii ve Kırkpınar, yeryüzünü ermeydanı kılmanın, adalet ve barışla şenlendirmenin sembolleridir. Bütün mesele, ermeydanında ‘ER’ olabilmekte... Paraya, şöhrete yenilmemekte...

A

vrupa’yı vatan kılan, şenlendiren alperenleri temsil eden pehlivanlar, erler, yüzlerce yıl ermeydanına ‘Allah Allah’ sesleriyle çıktılar, yendiler, yenildiler ama pehlivanlığın gereğini yerine getirdiler, mertçesine güreştiler, neyi temsil ettiklerini, Selimiye ve Edirne’nin ne söylediğini bir an olsun unutmadılar. Ya bugün? Aynı şeyi söylemek mümkün mü?

Selimiye Camii ve Kırkpınar, niçin Edirne’de? Bu sualin cevabı verildiğinde Kırkpınar’ın, gücün, insanın yaratılış hakikatinin, Osmanlı’nın hayata bakışının ne olduğu meydana çıkar. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, “Şu yeryüzü ermeydanı/Gönül sevmez her meydanı/Yürek size yorgan döşek/Koç yiğide ver meydanı” diyerek ‘niçin Edirne’nin cevabını vermiş. Ecdadımız, yeryüzünü ermeyKırkpınar, yağlı güreş, ancak danı kılmak, yani ilahi hakikate doping ve kavgalarla gündeme ulaşılmasına mani olan engellegeliyor. Bundan büyük yüz ka- ri kaldırmak için gayret etmiştir. Yoksa maksatları insanları zor rası olur mu? 6

HALİL DELİC E

ile müslüman yapmak, kuru cihangirlik değildi. Onların hedefi, yeryüzünü , isteyenin hakikate kavuşabildiği, herkesin adalet ve barış içinde yaşadığı yer kılmak, ermeydanı yapmaktı. Oğuz Kağan da bu geçeği “Güneş yurdun bayrağı olsun/İlimizin çadırı gök olsun” şeklinde ifade etmiştir. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun girişinin sağ ve solunda “Essultan zıllullahi filerdı/ ye’vâ ileyhi küllü mazlumin (Allahü tealanın adaletinin yeryüzünde yerine getiricisi ve bütün mazlumların sığınağı sultan)” yazmaktadır.


Dikkat edin, Osmanlı memleketinde demiyor, ‘yeryüzünde Allahü tealanın adaletinin yerine getiricisi’ diye dost ve düşmana ilan ediliyor. Asıl vurucu olan ise diğer satır. Burada da “Dil, din ve ırk ayrımı yapmadan bütün mazlumların, kimsesizlerin yardımcısı” deniyor. İşte ecdat, yeryüzünün ermeydanı olmasını, Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı çayırla, ermeydanıyla, yeryüzünü ermeydanı yapmaya çalışan alperenleri de güreşçilerle misalleştirmişti. 1264’de Edirne’yi fetheden Sarı Saltuk, Peygamber Efendimizi rüyasında görür. Peygamber Efendimiz, rüyada Sarı Saltuk’a, “Edirne’yi fethet. Bu diyar, darünnasırdır (yardım diyarıdır), burasını küffar elinde komayın” der. Sarı Saltuk bunun üzerine, Edirne’yi feth eder. Selimiye Camisi de yine Peygam Efendimizin Sultan İkinci Selim’in rüyasına girmesiyle Edirne’de inşa edilmiştir. Şair Arif Nihat Asya bu gerçeği “Mahya olmak için Sultan Selime/Göklerden Yıldızlar ordusu gelir” diye ifade ediyor. Kubbeyi çevreleyen kırk pencere, kelime-i tevhidin 24 harfine, günün 24 saatine ve 24 Oğuz boyuna işaret eden Selimiye Camisi’nin minberinin 24 basamağı, müezzin mahfili altındaki çark- felekin 24 kolu ve kubbeyi tutan sekiz sütunun 24 parçaya bölünmesi, cami içindeki 99 çeşit lale motifi ve ters lale anlayana çok şey söyler. Bilene, arif olana Edirne, Selimiye Camii ve Kırkpınar, yeryüzünü ermeydanı kılmanın, adalet ve barışla şenlendirmenin sembolleridir. Bütün mesele, ermeydanında ‘ER’ olabilmekte... Paraya, şöhrete yenilmemekte...

Yazmak, söylemek kolay da, gerçekleştirmek… Günümüz şartlarında ne kadar zor gözüküyor. Yine de yazmaya, Kırkpınar gerçeğini anlatmaya devam… Kim bilir, bakarsınız, hakikaten de er meydanında er olmak niyetiyle meydana çıkanlar, bize güzellikleri yaşatanlar olur. 7


5.

ABA GÜREŞLERİ DÜNYA KUPASI Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK Türkiye Olimpian Derneği Başkanı Dünya Uyuşturucu ile Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Onursal Başkanı Dünya Aba Güreşi ve Geleneksel Sporlar Federasyonu Kurucu Eşbaşkanı

ABA GÜREŞİNİ TÜM DÜNYAYA TANITIP SEVDİREREK ,

AMACINA ULAŞAN MUHTEŞEM ORGANİZASYON

Başkan Lütfü Savaş’ın açış konuşması, ilk müsabakayı başlatma komutu ve türbünlere sığmayan onbinler

8

Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından 13-14 Eylül günleri Hatay’da düzenlenen 5. Geleneksel Aba güreşi Dünya Kupası barış, sevgi ve kardeşlik ortamında gerçekleşti. 5 yıl önce 5 ülkenin katılımı ile başlayan şampiyonaya bu yıl Almanya, Macaristan, Bulgaristan, Sancak/Sırbistan, Romanya, Gagauzya/Moldova, Kırım, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, İran, Acara/Gürcistan, Rusya/ Dağıstan, Tataristan, Başkurdistan, KKTC, Afganistan, Kazakistan ve Türkiye olmak üzere 23 ülke temsil ve katılım sağladı. Geleneksel Aba güreşi, Hatay ve ülkemizin en iyi bir şekilde tanıtıldığı şampiyonada, yurdumuzun pek çok ilinden katılımla yapılan seçme yarışmaları ve dünya kupası yarışmalarında 500 kadar sporcu yarıştı. 150 kadar sporcu da ikinci gün 5 boyda birincilik için adeta er meydanında savaş verdiler.


Altı yıldır yapılan çalışmalar sonucunda Türkiye’de Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş başkanlığında Dünya Aba Güreşi ve Geleneksel sporlar Federasyonu (DAGGSF) kuruldu. Böylece, Aba Güreşinin ve birçok geleneksel sporun

Dünya Başkanlığına Türkiye sahip olmuş oldu. Yani Türkiye’de Aba Güreşinin FİLA’sı kurulmuş oldu. Şampiyona,Eşbaşkan Prof. Dr. İbrahim Öztek’in açış konuşması ve Başkan Doç.Dr. Lütfü Savaş’ın açıkla-

maları ve istiklal marşının okunması ile başladı. Şanlı mehter, davul zurna ekibi ve bandonun çaldığı marşlar eşliğinde, katılan ülkelerin resmi geçiti ve er meydanında yerlerini alması, muhteşem bir organizasyonun kararlı adımlarını ortaya koydu.

Şampiyonanın açılış töreni ve katılan ülkelerin temsilcileri Şampiyona boyunca CHP Hatay milletvekili Mevlüt Dudu, MHP İl Başkanı Adnan Aktaş, Saadet Partisi İl Başkanı Necmettin Çalışkan, Azerbaycan Devlet Tiyatrolar Direktörü İftihar Piriyev, Kırgızistan Konsolosu Abdüllatip Juraev, Türkiye-Kırgızistan Dostluk ve İşbirliği Derneği Başkanı Abdülmetin Keskin, Kırım Parlamento Başkan Yardımcısı Ryabkov Aleksandr , Kırım Meclis Spor ve Gençlık İdare Başkanı Seydamet Yagyaev, Sancak-Türkiye Spor Konseyi Başkanı Muşo Turkoviç, gibi yerli ve yabancı siyasiler ile spor adamları katıldı.

Kırgızistan Konsolosu Abdüllatip Juraev Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı ve DAGGSF Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ve Türkiye Olimpian Derneği Başkanı, DAGGSF Eşbaşkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek’e Kırgızistan yerel kıyafetini giydirerek, organizasyona renk kattılar. Yine açılış sırasında Şanlı Mehterin konseri ile kendi orijinal müzikleri eşliğinde İran’lı sporcuların sergiledikleri spor dansı büyük ilgi gördü. Oldukça çekişmeli geçen final müsabakalarını yurt içi ve yurt dışından

gelen 10.000 civarında seyirci ilgiyle izledi. Türk güreşçilerin mücadelesini büyük heyecanla seyreden sporseverler, tezahüratlarıyla kupaya renk kattı. Yapılan müsabakaların ardından: 60 kiloda İranlı Mahdi Elmi, 70 kiloda Türkiye’den Mehmet Çağtay, 80 kiloda Gürcistan’dan Joba Bitradze, 90 kiloda Türkiye’den Zafer Duruyer ve 90 kilo üstü müsabakasında da İranlı Mustaba Kalantarıan dünya şampiyonu oldu. Aynı zamanda baş pehlivan olan İranlı Mustaba Kalantarıan altın kemerin de sahibi oldu.

9


Müsabakalardan teknik görüntüler ve Başpehlivanın altın kemerinin başkan Lütfü Savaş tarafından takılışı Müsabakaların oldukça çekişmeli geçtiğini belirten Başpehlivan İran’lı Mustaba Kalantarian, Hatay’a kazanacağına inanarak geldiğini ve nitekim kazandığını ifade etti. Bütün yıl bu kupaya hazırlandığını söyleyen Kalantarian, altın kemeri aldığı için çok mutlu olduğunu belirtti. Şampiyonada dereceye giren Türkiye, İran ve Gürcistan yöneticilerine takım kupalarının Doç.Dr. Lütfü Savaş ve Prof. Dr. İbrahim Öztek tarafından takdimi

Elde edilen puanlara göre şampiyonada takım halinde; Türkiye : I. İran : II. Gürcistan : III. oldu. Şampiyonlara ödüllerini Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr. Lütfü Savaş ve Türkiye Olimpian Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek verdi. Dünya kupası finallerini birçok 10

kanal canlı verirken, müsabakaları çok sayıda basın mensubunun yanı sıra ulusal kanalların spor müdürleri de izledi. Kendileri DAGGSF yönetim Kurulu üyeleri de olan Spor adamı ve basın mensubu Muzaffer Ilıcak, İhlas Haber Ajansı Spor Müdürü Mustafa Karagöl, Samanyolu TV. Spor Müdürü Mehmet Şeyho, Cihan Haber Ajansı Spor Müdürü Halil İbrahim Ekiz, Aktüel Gazete ve Dergisi sahibi Osman İslam, Türk Spor Ajansı Adına Türkiye Olimpian Derneği Genel Sekreteri Dario Porsemay, HRT, AA. ve

yerel basınımızın çok değerli yetkilileri de Aba Güreşinin tanıtımı, sevdirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda yoğun çaba gösterdiler. Katılan ülkelere sporcusundan idarecisine veriler tanışma yemeği, şehir gezileri, hakem semineri, katılan ülke liderleri ile yapılan Aba Güreşinin tanıtım ve yaygınlaştırılması seminerleri ve liderlere verilen Temsil Belgeleri, ayrıca uluslar arası hakem olan hakemlere verilen belgeler ile organizasyonda unutulmayacak anılar yaşandı.


MANAVGAT’TA BAŞPEHLİVAN ORHAN OKULU 3. Manavgat Belediyesi’nin organize ettiği yağlı güreşlerde.Başpehlivanlığı, Muratpaşa Belediyesi adına mücadele eden Orhan Okulu kazandı.

M

anavgat Belediyesi’nce Ilıca Stadyumu’nda düzenlenen güreşlere 75’i başpehlivan olmak üzere çeşitli kategorilerde yaklaşık 800 güreşçi katıldı.Çekişmeli geçen mücadelelerde, başpehlivanlık yarışında Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Recep Kara ile Antalya Muratpaşa Belediyesi güreşçisi Orhan Okulu finale kaldı.

Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Mustafa Kemal Karaboğa da dördüncü oldu. Başaltı kategorisinde ise Manavgat Belediyesi güreşçisi Şahali Kurt birinciliği, Muratpaşa Belediyesi güreşçisi Sinan Kaya ikinciliği elde etti..Manavgat Belediyesinin gelecek yılki güreş ağalığını 150 bin lirayla son iki yılın ağası turizmci iş adamı Hasan Özden kazandı.

Rakibini yenen Okulu, başpehlivanlığı kazandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi güreşçisi Şaban Yılmaz üçüncü, Antalya

Dereceye giren güreşçilere kupa ve madalyaları törenle verildi. Başpehlivanlık yarışında derece giren güreşçiler ödülle-

rini, Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve güreş ağası Özden›den aldı .Başpehlivan Okulu, gazetecilere duyduğu mutluluğu dile getirdi. Muratpaşa Belediye Başkanı Uysal da güreşçileri Okulu›dan Kırkpınar’da da birincilik beklediklerini ifade etti. Bu yıl 75 pehlivanın mücadelesiyle rekor katılımla güreşleri düzenlediklerini belirten Sözen de dereceye giren sporcuları kutladı. .

Kaynak: Manavgat Belediyesi

11


KIRKPINAR DA ALTIN KEMERLİ EFSANE AĞA

SEYFETTİN SELİM Yağlı Güreşin ayrılması bu saatten sonra iyi olur… Ali Gürbüz bilerek doping yapmadı…. Yağlı güreşe yıllarını vermiş bir isim olan Seyfettin Selim, sadece Türkiye’de Yağlı Güreş’in gelişmesine katkı sağlamakla kalmayıp, yaptığı hayır işleriyle de gönüllerde taht kurmuş bir spor adamı. Ona göre güreşlerdeki en önemli değişim güreşçilerin eskiye nazaran düzelmeleri. Artık güreşlerin kıran kırana geçtiğini söyleyen Selim, herkesin pehlivan olamayacağı

görüşünde. Ona göre pehlivanlık, Allah’ın verdiği bir lütuf. Yağlı güreşlerdeki ruhun yenmek yada yenilmek olmadığını söyleyen Selim, çok yetenekli pehlivanların çok güzel güreşler yaptığı görüşünde. Kırkpınar’dan ağalığa, belediyelerden, devlet desteğine kadar pek çok konuda Kırkpınar’ın sevilen efsane ağası Seyfettin S elim ile dobra dobra bir söyleşi yaptık.


SİNAN BERATLIGİL S.Beratligil: Sayın Selim işadamı eğitim gönüllüsü, ve Kırkpınar ağası gibi sıfatlarınız var. Şimdide bu sıfatları sizden dinleyelim. S.Selim: Aslen Trabzonlu bir ailenin çocuğuyum,ancak ben Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde doğdum,büyüdüm ve eğitimimi burada aldım.Daha sonra İstanbul Hadımköy’e yerleştim. İş hayatımı burada sürdürüyorum. Genellikle fabrika ve inşaat işleri ile uğraşıyorum. Kırkpınar ağalığına gelince, bu benim için yılların tutkusuydu. Allaha Şükür 2008 yılındaki artırmayı 400 bin TL.gibi bir rakamla alarak 2009‘da kırkpınar agası oldum. Ve 5 yıl üst üste ağalık yaptım. Altın kemeri aldım. Bir yıl ara verdikten sonra bu yıl da ağalığı 522 bin TL’ye alarak tarihe geçecek, çocuklarım ve torunlarımın anılarında kalacak bir ilke imza attım. S. Beratlıgil: Yağlı güreşi nasıl görüyorsunuz Minder güreşi ile arasındaki fark için neler söylemek istersiniz? S. Selim: Seyircinin minder güreşinden haberi yok. Bizim vatandaşımız tarihi ata sporumuz olan yağlı güreşi biliyor. Ata güreşimiz, öyle bir Federasyonumuz var ki, şu ana kadar bizim güreşimizle ilgili bir sıkıntısını görmedim ama faydasını da görmedim. Göremiyoruz, biz eskiden yurtdışına güreşe gidiyorduk, bizi çağırıyorlardı ama güreşin seyirci sıkıntısı var. Başarıları fena değil. Yağlıda öyle değil. Bizim burada yağlı güreşi nereye getirebiliriz. Gerçekten yağlı

güreşe Türkiye’de değer veriyorlar. Gerek hükümet gerek belediyeler ve ağalar destek veriyor. Kim ne derse desin en büyük desteği ağalar veriyor. Ben buna şahidim. Belediyelerden çok oradaki her şeyi ağalar karşılıyor. Yemekleri, ağaların ağırlamaları hepsini kendi kazandığı paradan veriyor. Belediye kendi parasını vermiyor. Çünkü devletin parasını veriyor. Doğruda yapıyorlar, vermemeleri de lazım yapmaları da lazım. Destek olan belediye başkanlarına da ağalara da teşekkür ediyorum. Niye teşekkür ediyorum. Eski başbakanımız şimdiki Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ile görüşmüştüm. Böyle bir konuyu bir davette söyleşmiştik. Tabi ki belediyeler destek verebilir, sahip çıkabilirler ata sporuna demişti. Sporcuya sahip, .çıkabilir tabi ki. Şu anda devletin en büyüğünden böyle cümleler duymak çok güzeldi. Ayrıca Antalya’da çok pehlivan var. Antalyalı pehlivanlara belediye çok destek veriyor demiştim. O zaman Başbakanımız, tabi ki versinler hatta başka belediyeler de versinler demişti. Kocaeli, Ankara İstanbul onlar da versin dedi. Buradan yola çıktığımız da vatandaş şehrinde, yöresinde iyi güreş istiyor. Herkes Kırkpınar’a gidemi-

yor. Kırkpınar dediğinde 15 -20 bin kişilik kapasitesi olan bir yer. Güreşe gelenlerin yer sorunu çok oluyor ve bunların tamamını karşılayacak belediyenin katkısı yok. Edirne Belediye’nin de bir katkısı olduğunu sanmıyorum. Sadece Kırkpınar zamanı ilgileniyor. O gün gündeme gelir ve o hafta içinde konuşulur Kırkpınar bitiminde de biter sadece kendi reklamlarını yaparlar. Özellikle şimdiki belediye başkanı kardeşimin tabi ki güreşin içinden gelen bir milletvekilliği yapmış güreşleri seven bir kardeşim.Tabi ki her taraf da Antalya’da Elmalı’da güreş izlemeye gidemiyor. Kırkpınar’dan başka katkıları yok güreşlere. Bu güreşi ağalar takip ediyor. Geçen hafta Arnavutköy’de Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı kardeşim hemşerim, 10 numara kıran kırana güreşler yaptırdı. Güreşleri izledik. Muhteşem güreşler oldu Antalya’da Elmalı’da da çok güzel güreşler oldu. Şimdiki başkanda eski başkanı aratmadı. Mükemmel güreşler yaptılar belediye başkanlarını kutluyorum. Elmalı’nın suyundan mıdır ne çok güzel güreşler oluyor. Arnavutköy, Elmalı, Çatalca, Tekirdağ, Anadolu işte tüm yağlı güreşlere sahip çıkmalıyız.

13


S. Beratlıgil: Sayın Selim eğitim gönüllüsü olarak da anılıyorsunuz biraz açar mısınız? S. Selim: Estağfurullah,bu konuda söylemek yakışık almaz. Bize yakışmaz. Ancak diğer ağalara ve iş adamlarına örnek olmak için anlatayım. 1999 depreminden sonra ne yapabilirim diye düşünürken her şeyin başında eğitim olduğunu gerçeğinden yola çıkarak ilk eğitim aldığım, yetiştiğim yöreye okul yapmak fikri oluştu. İlk olarak ’’Seyfettin Selim İlkokulu’nu’’ Kaynarca’da yaptırdım. Aynı yerde Seyfettin Selim Mimarlık Yüksek Okulunu da yaptırarak, Sakarya Üniversitesine bağışladım. Sakarya Kaynarca da 4 yıllık Seyfettin Selim adına fakülteyi bitirdim. 1200 metre kare alanda yapıldı. Ayrıca da Sürmene’de ki Fuat Selim ilköğretim Okulu, Kaynarcadaki Yeşilova Camii, Hadımköy’de Mehmet Fuat Selim Camii, sağlık ocağı, Hadımköy Spor Kulübü, tesisleri gençlere hizmetimdir.

14

S. Beratlıgil: Eski pehlivanlarla şimdiki pehlivanlar arasındaki farkı nasıl görüyorsunuz? S. Selim: Gördüğüm tek şey güreşçilerden eskiye nazaran çok çok düzelme var. Her pehlivan kıran kırana güreşiyorlar. Aldıkları analarının ak sütü gibi paraları hak ediyorlar. Arada ufak tefek güreşler oluyor ama önemli değil. Ben de pehlivan olmak isterim, sen de istersin, bu yazıyı okuyan da ister ama herkes pehlivan olamaz. Pehlivanlık Allah vergisi,

güçlü, ağırbaşlı, yiğit adama pehlivan denir. Yenmek yenilmek önemli değil. Benim için bakın Fatih Atlı Kırkpınardan sonra aslan gibi çıkıp güreşiyor. Benim için adam, benim için pehlivan çıkıp yeniyor, yeniliyor önemli değil, ne olacak çıkıp yenilecek mi yani? Mehmet Yeşilyeşil var. Orhan Okullu var. Recep Kara var. İnşallah Ali Gürbüz’ün de sahalara dönmesini istiyoruz. Yakında çıkar güreşir. Onun için de uğraşıyoruz. Bakalım ne gösterecek zaman. S. Beratlıgil: Belediyelerin hizmetleri nasıl olmalı? S. Selim: Gelen seyircilere gelen halka, belediyelerin sahip çıkması gerekiyor .Öyle tavuk pilav olmaz ekmek arası bir şeyler vermesi lazım. Bugün bakın mevlit okutuyorsunuz. Ben güreşlere gelen ağalara diyorum burada dağıttığınız yemekleri Allah rızası için dağıtın. Ben öyle yapıyorum. Benim annem yok, babam yok ,hep diyorum bak bir sürü zengin insanımız var çıkıp yemek versin dualar kazansız Allah rızası için. Zaten diğer belediyeler her şeyi yapıyorlar. S. Beratlıgil: Belediyeler yeterli hizmet veriyor mu? S. Selim: Ben hiçbir belediye başkanıma hizmet etmiyor diyemem ama Tekirdağ Belediyesi hariç. Tekirdağ belediyesi tarihi güreşler olan Tekirdağlı Hüseyin gibi bir pehlivanın olduğu bir şehir, pehlivan yatağı. Onları kınıyo-

rum, yok efendim seyirci gelmiyormuş güreş olmuyormuş yeni gelen belediye başkanı yapmıyormuş. Ayrıca bir de eski asker varmış belediye başkanına demiş seyirci yok diye, sen bak işine kardeşim. Her sene güreşlerde seyirci var da şimdimi yok? Belediyede her şeye para buluyorlar da konserlere, sarhoşlara buluyor larda güreşlere mi bulamıyorlar. Tekirdağ güreşleri 20 yıldır yapılıyor da şimdimi olmuyora? Tekirdağ halkı güreşleri seviyor. Zaten son beş altı senedir iyi güreşler olmuyor. Buradan pehlivan kardeşlerime söylüyorum iyi güreşler yapın S. Beratlıgil: Güreşlere verdiğiniz paralara acıyor musunuz ? S. Selim: 6 yıldır ağalık yapıyorum. Biz ölüp gittikten sonra çocuklarımız torunlarımız bak dedem babam burada hizmet etmiş, anılarda kalırız. Ben her zaman diyorum bir gün bu ağalığı adam gibi yapacak kardeşim çıkarsa bırakırız onlara, ama iyi bir ağalık yapmalı bizden önce tarihi ağalarımız var. Alper Yazoğlu, Hüseyin Şahin, ve herşeye rağmen Adem Tüysüz gibi biz oraya geliyoruz . Kimse sanmasın ki sesiz kalıyoruz diye istersek çıkar güreşlere mani de oluruz . Bakın hocalara iyi dikkat edelim her şeyi düzgün yapıldığı sürece, bu sen çok güzel güreşler oldu şaibesiz ama hocaların da dürüst olması lazım Gürbüz’ü yaktılar. Doping yapılmasın bakın dopingden bir sürü kardeşimiz öldü. Saymayalım isimlerini doping kurbanı oldu.


S. Beratlıgil: Kırkpınar ağalarının bir ağalar birliği çatısı altında toplanması konusunda ne düşünürsünüz? S. Selim: Zaten biz ağalar birliğini kurduk hep birlikte hareket ediyoruz resmi değil ama zaten biz bir güreşe giderken tüm ağalar birbirimizi arıyoruz. Bazı zamanda ben yöre ağalarını arayarak birlikte toplanıp yöre güreşlerine hep birlikte gidiyoruz. İleride resmi olarak da kurarız. S. Beratligil: Yağlı güreş federasyonu kurulsa baskanlık için kimlere destek verirdiniz? S. Selim: Yağlı güreş federasyonu kurulsa başkanlık için öncelikle kendim olmam bunu kesin söylüyorum. Benim işim çok, 300 çalışanım var. Ayrıca bu işi yapacak camiamızda önemli kişiler de var, kim olursa olsun bende desteklerim ama yağlı güreşe faydalı olacak bir başkanla, benim kafam da artık suna yatıyor. Artık bir sürü federasyon da var. Yağlı güreş federasyonu kurulmasını istiyorum ama gene de kurallara bakmak lazım kurulsa iyimi olur? Ayrıca da çok iyi olur yurtdışında gider güreşiriz yağlı güreşi tanıtırız. Son zamanlarda iyi güreşçilerde yetiştiremedik, minderde. Bu saatten sonra iyimi olur bence de iyi olur su anda benim gördüğüm kadar kurulması lazım. S. Beratlıgil: Şu anda yağlı güreşi idare edenlerden memnun musunuz ? Şu anda yağlı güreşin başında eski asker Mehmet Ayan bulunuyor. S. Selim: Benim federasyonla pek işim yok. Federasyon gelip de bana bir şey demez ama ağam sunu yap bunu yap demez. Benim de federasyona gidip şu güreşin bu güreşin demem. Ama büyük konuşmayım şaibeli bir şeyler hissedersem Kırkpınar’da bile güreşleri durdururum. Öyle bir şey olmadı, ama olursa yaparım. Mehmet kardeşim de, başkası da olsa aynı şeyleri söylerim. Ayrı bir federasyon olmasını artık düşünüyorum, ama güreşin başına biri gelirse daha da iyi olur. Bulgaristan’da güreşleri yaydık, benim ağalık dönemimde 6 tane ülkeye gittik yağlı güreşleri tanıttık. Daha da fazla tanımak arzusundayız. Devletin desteğini gördük ve destek vereceklerine de inanıyorum. Kültür Bakanlığı sayesinde birçok yere de gittik. Onun için bu güreşlere sahip çıkmalıyız. Ben Kırkpınar Ağası olarak bütün güreşlere gidiyorum orda şikayetleri de dinliyorum. S. Beratlıgil: Yağlı güreşin tanıtımı

için neler söylemek istersiniz? S. Selim: Bundan sonra Kırkpınar da iyi tanıtmak gerek. Türkiye’de, yurtdışında sevdirmek gerçekten ata sporumuz için çok önemli. Bunu yaymalıyız kardeşim. Bizim ata sporumuz yağlı güreş biz niye bunun reklamını yapamıyoruz Anlamıyorum. Bız büyük bir milletiz 2 milyon Suriyeli’yede kucak açmışız niye biz Irak’ta, Suriye’de, Libya’da Tunus’ta diğer ülkelerde güreş yapmayalım bu bizim tarihi gerçek ata sporumuz buralara yaymak lazım. Burda önemli olan ata sporumuzu yaymak yağlı güreşte minder güreşinden fazla 10 katı seyircimiz var. Bundan sonrada pehlivanlardan

daha çok iyi güreşler bekliyoruz. S. Beratlıgil: Son olarak gençlere neler söylemek istersiniz? S. Selim: Yaptıkları işi sporu sevmelerini Öğütlerim. Tabi ki genç kardeşlerimiz bu yağlı güreşlerimizi hafife almasınlar. Diğer sporlara baktın mı yağlı güreş gibi ağır spor yok. Bir insan geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez, Bütün gençlerimiz ata sporumuzu tanımalı bilmeli. Minder güresinde 3 Dakika ama yağlı güreşte saatlerce güreşirsin, yağlı güreş gibi yok. Tüm gençlerimiz bu sporu sevmeli ve ata sporumuza sahip çıkmalı. 15


İsmail YILMAZ Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi ismailyilmaz@meb.gov.tr

İ M E N Ö D T E Y İ R U H M U C İ R E L Ş E R Ü G R A N I P K R I K

(MEŞAKKATLİ BİR ÇALIŞMADA SONA GELİNİRKEN)

P

ehlivan çocuğu olarak dünyaya geldiğim Antalya’da ister istemez bir yaşam biçimi olan yağlı güreş kültürüyle büyüdüm. Zaman içinde heveslenerek çıktığım er meydanında her pehlivan gibi ben de yenilgiyi yaşadım. Yenilgiler bende üzüntü yaratırken ne babam ne de ustalarımda tepki yoktu. Onlar sadece güreşi öğretmeye çalışıyorlardı. Aylar geçmesine rağmen istediğim başarı gelmeyince üzüntüden güreşi bırakmaya karar verdim. Ben güreşi bırakacağımı söyleyince babam “oğlum pehlivan yenile yenile yenmesine öğrenir” sözü beni tekrar güreşe heveslendirdi. Yıllar sonra bu sözün beni sadece güreşe döndürmekle kalmadığını hayat prensiplerimden biri haline geldiğini anlıyorum. Zamanla başarılar gelmeye

başlayınca yağlı güreşin zorluğu keyfe dönüşmeye başladı. Efsane Pehlivan Recep Gürbüz’den etkilenerek hedefi büyütmüştüm. Ancak bu defa babam “oğlum öncelikle okul, spor ikinci planda” diyerek sınırımı çizmişti. Zaman içinde okul ile birlikte götürdüğüm spor hayatım 1994 yılında öğretmen olarak atanınca sona erdi. 1994 yılının Eylül ayında Elmalı Yeşilyayla Güreşlerinde son kez kispet giydim ve K.O.K. Boyda aldığım 3.lük son madalyam oldu. Güreşi aktif olarak bıraksam da kispet giyen her insan gibi ben de hiçbir zaman yağlı güreşten kopmadım. Gazi Üniversitesinde okuduğum yıllarda Milli Kütüphanede araştırma yapmayı severdim. Bu alanda okuma isteğimi kitaplarla karşılayamayınca geçmişin gazetelerinden Kırkpınar Gü-

Kırkpınar Güreşleri ile ilgili 2006 yılından itibaren yaptığım araştırmaları kitaba dönüştürmenin gerekliliğine karar verdim. Dualı çayırlarda kispet giymiş biri tarafından belgeye dayalı bilgilerle Cumhuriyet Dönemi Kırkpınar Güreşlerini yazmanın ata sporumuza hizmet olacağını düşündüm.

16

Öncelikle belgelerden derlediğim bilgileri metin haline getirmeye çalışırken yaşayan eski pehlivanlarla da görüşerek bilgilerimi zenginleştirdim.

reşlerini okuyarak merakımı gidermeye çalışırdım. 2006 yılında Antalya’da okul müdürü iken Bakanlık Müfettişliği sınavını kazanarak tekrar Ankara’ya gelince boş zamanlarımda Milli Kütüphanede yeniden araştırma yapmaya başladım. Bir taraftan da başta bu alanda yazılmış kitaplardaki yanlışlıkları tespit ederken bir taraftan da Güreş Federasyonu ve Edirne Belediyesinin WEB sitelerinde Kırkpınar Güreşleri ile ilgili çok sayıdaki yanlışlığı gördüm. Kulaktan dolma bilgilerle yazmanın oluşturduğu bilgi kirliliği ata sporumuza verilecek en büyük zarar olduğunu düşündüm. Verilen her emeğin kutsallığına inanmakla birlikte yazıya dökülen her bilginin de dayanağının olması gerektiğine inanırım. Çünkü söz konusu olan eşsiz kültür ve spor mirasımız Kırkpınar Güreşleri.


1924 yılından 2014 yılına kadar geçen 90 yılı kronolojik sırayla kitabımda anlatmaya çalışırken yakın tarihe daha az, geçmişe doğru daha fazla yer ayırdım. Derlediğim bilgileri yoruma girmeden akıcı bir dille anlatırken bazı önemli haberlerini de gazete kupürü şeklinde doğrudan kitaba aktardım. Günümüzde birçok yazılı kaynakta, resmi WEB sitelerinde yer alan birçok yanlış bilgiyi kitabımda düzelttim. Derlediğim bilgiler tamamen birincil kaynaklarla olmakla birlikte Osmanlıca yazılan 1924 – 1928 yıllarını ise doğal olarak ikincil kaynaklardan derlemek zorunda kaldım. Elde ettiğim bilgileri bilimsel bir yazı yazarcasına hiçbir abartıya kaçmadan, tefrikalaştırmadan çok sayıdaki belgeden birbiriyle karşılaştırarak metin haline getirmeye çalıştım. Yaptığım araştırmada şunu da gördüm ki Sarayiçi’nde yaşanan olaylar ve yapılan güreşlerin en yalın hali bile olağanüstü sıra dışı ve ilgi çekici. Bir zamanlar pehlivan sayısı 50 civarında iken günümüzde 1721’e, 1930’lu yıllarda 40 gr altın ederinde bir bedel karşılığı alınan Kırkpınar Ağalığı son yıllarda (2013 yılında) 11 kg altın karşılığına yükseldi. Bir zamanlar başpehlivanlık için iki pehlivan kispet giyerken günümüzde 60 pehlivan mücadele vermektedir. Bir zamanlar Başbakan Menderes’in başpehlivana gönderdiği köstekli saat en büyük ödül olarak güreşlerin heyecanını arttırırken günümüz başpehlivanının aldığı ödül yaşam standardını anlamlı bir şekilde değiştirebilecek düzeye gelmiştir. Bir zamanlar hakem heyeti tarafından eşleme yöntemi ile güreşler yapılırken 1960’lı yıllarda önce çok yadırganan kura sistemine geçildi. Er meydanı saatlerce hatta günlerce yapılan güreşlere sahne olurken günümüzde 30 dakika ile sınırlı hale geldi. Cumhuriyet Dönemi Kırkpınar Güreşlerinin her yılı gözü kara yiğitlerinin insanüstü mücadelelerine sahne oldu. Kısaca er meydanı oldu. Tekirdağlı Hüseyin’in güreşi bıraktıktan sonra er meydanına çıkarak Hayrabolulu Süleyman’a meydan okuyuşu; Sındırgılı Şerif’in 42 yaşındayken genç İrfan Atan’a meydan okuyuşu; Mehmet Ali Yağcı’nın altın kemer yılında İbrahim

Karabacak’a meydan okuyuşu uzun yıllar konuşuldular ve tarihteki yerlerini aldılar. Tekirdağlı Hüseyin’in aldığı Kurtdereli kemerinden, ilk defa İbrahim Karabacak’ın kuşandığı altın kemere gelinen süreç gibi bilinmeyen birçok olay belgeleriyle anekdotlarla kitabımda yer aldı. Kitabımda başpehlivanlar, ağalar yer aldığı gibi Kırkpınar’da büyükortaya kadar güreşmesine rağmen 12 madalya kazanan yağlı güreşin Albay’ı Akyazılı Kemal Kardeş, yüzlerce çırak yetiştiren Dünya Güzeli Manisalı Kel Hüseyin gibi iz bırakmış birçok değer de kitabımda yer aldı. Kitabım basım aşamasına gelmesine rağmen, “Kaybeden gazoz içer” belgeseliyle Tekirdağlı Hüseyin’i tekrar gündeme getiren ve halen Tekirdağlının hayatını kitap haline getirmeye çalışan Mehmet Canpulat ile birlikte iğne ile kuyu kazarcasına araştırmalarımız kesintisiz devam etmektedir. 240 sayfa ansiklopedi boyutunda hazırladığım ve çok orijinal resimlerle güçlendirdiğim kitabımı güreşseverlere sunacak olmanın heyecanını taşıyorum. Heyecanlı olmanın yanında ayrıca ata sporumuz yağlı güreşin er meydanı Kırkpınar Güreşlerine bir eser ile katkıda bulunmanın onurunu yaşıyorum. 17


ARNAVUTKÖY’ÜN BAŞPEHLİVANI; ÖZCAN BAŞGÜL atasporumuzgures@gmail.com

RECEP KARA

Arnavutköy Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu 4. Geleneksel Yağlı Güreşler 21 Eylül 2014 Pazar Günü yapıldı.. Hacımaşlı Er Meydanı’nda yapılan güreşlerde Abdullah Güngör’ü mağlup eden Recep Kara Başpehlivan oldu.

A

tasporu yağlı güreş geleneğini yaşatmak amacıyla Arnavutköy Belediyesi’nin her yıl düzenlemiş olduğu Geleneksel Yağlı Güreşlerin 4.sü bu yıl Hacımaşlı Er Meydanı’nda gerçekleşti. Her yıl Nakkaşlı Eyüp Pehlivan anısına Nakkaş Mahallesi’nde yapılan güreşler Nakkaş Mahallesi’nin geçtiğimiz Mart ayında yapılan yerel seçimler öncesinde

18

Çatalca’ya bağlanmasının ardından ilk defa Hacımaşlı Er Meydanı’nda yapıldı. Bütün boylarda 300 den fazla pehlivanın yer aldığı güreşlerde güreş severler 31 başpehlivanın kıran kırana mücadelisini seyretme imkanı buldu. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin son başpehlivanı olan Fatih Atlı’nın yanı sıra Recep Kara, Mehmet Yeşil Yeşil,

Ekrem Yavuz, Gökhan Arıcı, Orhan Okulu, Abdullah Güngör, Ünal Karaman, Osman Aynur gibi bir çok ünlü isim er meydanında kıyasıya mücadele etti. 2013 yılı Kırkpınar Başpehlivanı İsmail Balaban cezalı olduğu için katılamazken, 2005 yılı Kırkpınar Başpehlivanı Şaban Yılmaz ise sakatlığı dolayısıyla Arnavutköy Yağlı Güreşleri’nde er meydanına çıkamadı.


Selçuk Öztürk Seyfettin Selim

Selçuk Öztürk Yeniden Arnavutköy Güreşleri Ağası Oldu Arnavutköy Belediyesi tarafından 3 yıl düzenlenen Nakkaşlı Eyüp Pehlivan Yağlı Güreşleri’nin 2 yılında Güreş Ağası olan Arnavutköy, Ömerli Mahallesi Muhtarı Selçuk Öztürk, bu yıl da Arnavutköy Belediyesi Yağlı Güreşleri’nin Ağalığını 61500 TL.vererek aldı. Ağalık Kupasını Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı ve Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim verdiler. 20 civa-

rında Yöre güreş ağasının izlediği güreşleri Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği Yönetim Kurulu Üyelerimiz Seyfettin Selim, Özcan Başgül ve modern tribünlerde 3.500 civarında güreşsever izledi. Bu yıl Başpehlivan Recep Kara oldu Kırkpınar’ın önemli isimlerinin yer aldığı 31 Başpehlivanın kıyasıya mücadele ettiği güreşlerde ilk tur sakin geçti. Atasporu yağlı güreşin bir çok

oyunun sergilendiği güreşlerde zaman zaman heyacan doruğa çıktı. Son Kırkpınar’ın Başpehlivanı Fatih Atlı, Orhan Okulu’ya yenilirken, Recep Kara rakiplerini sergilediği birbirinden güzel oyunlarla mağlup etti. Finalde Abdullah Güngör’ün karşısına çıkan Recep Kara keçidikmesi oyunu ile rakibini yenerek Arnavutköy Belediyesi 4. Geleneksel Yağlı Güreş Başpehlivanı oldu, İkinci Abdullah Güngör olurken, Üçüncülükleride Ünal Karaman ve Orhan Okulu paylaştılar.

19


15. İpsala Çeltik Festivali ve Tarım Fuarı etkinlikleri kapsamında düzenlenen güreşlerin başpehlivanı

Göngör Ekin

1

5. İpsala Çeltik Festivali ve Tarım Fuarı etkinlikleri kapsamında düzenlenen Kel Aliço Pehlivan›ı Anma ve Yağlı Güreşlerinin başpehlivanı Göngör Ekin oldu.Çok sayıdaki seyircilerin izlediği güreşler kıran kırana geçti. İpsala ilçesinin Aliçopehlivan köyünde oluşturulan alanda yapılan başpehlivanlık güreşlerinde Ahmet Yavuz, Hüseyin İyican, Güngör Ekin, Sezgin Yüksel, Hasan Zeybek, Nail Kurt, Gökhan Arıcı, Raşit Algın, Ahmet Kavakçı ve Mahmut Kavakçı başpehli-

van olmak için mücadele etti. Finalde güreşen Ekin rakibi Mahmut Kavakçı’yı yenerek Kel Aliço Pehlivan’ı Anma ve Yağlı Güreşlerinin başpehlivanı oldu. Birinci Ekin, ikinci Kavakçı ve üçüncü Yavuz ile Arıcı’ya kupa ile madalyalarını İpsala Kaymakamı Eyyup Özdemir ve İpsala Belediye Başkanı Mehmet Kerman verdi. Ağa Yusuf Yörük oldu. Güreş ağası, geçen yılın da ağası olan Keşan Ticaret Borsası Başkanı Yusuf Yörük

IPSALA AĞASI YUSUF YÖRÜK

IPSALA GARNIZON KOMUTANI

IPSALA KURUCU AĞA IBRAHIM GIRGIN

20

oldu. Bu senede ağalığa aday olan Yusuf Yörük tekrar ağalığa seçilirken tüm Trakya ağaları yanında hazır bulundular, Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim’inde bulunduğu ağalar tribünün’de pehlivanların kıran kırana geçen güreşlerini heyacanla izlediler.Ve oldukça neşeli anlar yaşadılar. Güreşlerde vatandaşlara pilav ve ayran ikram edilirken, Türk Hava Kurumu›nun sergilediği paramotor gösterisi de ilgiyle izlendi.

IPSALA AĞASI YUSUF YÖRÜK

KIRKPINAR AĞASI SEYFETTIN SELIM

IPSALA BLD BAŞ MEHMET KERMAN

IPSALAKAYMAKAMI EYÜP ÖZDEMIR


IPSALA AĞASI YUSUF YÖRÜK IPSALA BLD BAŞ MEHMET KERMAN

BAŞ CAZGIR ŞÜKRÜ KAYABAŞ

IPSALA KURUCU AĞA IBRAHIM GIRGIN

IPSALAKAYMAKAMI EYÜP ÖZDEMIR

21


EĞITIM CI YAZAR MUHSİ N DURUC AN

ÖĞRENME, EĞİTME VE ÖĞRETMENLİK Yüzleşme (İnandırdın Öğretmenim) “Her yer sımsıcak.”demiştin Üşüyorum öğretmenim Dik durmamı istemiştin Düşüyorum öğretmenim. Çarşı başka, pazar başka Yeni kuşak mı, bambaşka Alan kaçar, var pılışka Şaşıyorum öğretmenim.

“Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk İnternette öğretmenimizin resmini görünce, ilköğretmen okulu yıllarıma yönelik bir anım belleğimden fırladı. Ne mi? Hemen aktarayım. Okulumuza yeni atanan biyoloji öğretmenimiz SK çok genç ve güzeldi. Dersini tahta başında anlatırken yüzü tümden tahtaya dönük olurdu ve sık sık ve aniden dönüp öğrencilerini kontrol ederdi. Bir keresinde döndüğünde bir arkadaşımızın bakışlarına çakıldı ve tebeşiri onun yüzüne fırlattı! Gerisi belli… Bellekte çiçeklenen

anılar çok. Ne ki buraya aktarmaya sayfalar yetmez. *** Kasaca ve anlaşılır tanımıyla öğretme; bilgi vermek, eğitme; verilen bilgileri uygulamaya koymak, öğretmenlik; öğretme ve eğitme işlevini ustaca uygulama sanatıdır. Her yıl 24 Kasımda içimden gelenleri kâğıda dökmek ve yayımlatmayı alışkanlık edindim. Bu kez de öyle oldu diyebilirim. Ne ki görüntüde de içerikte de başkalık olsun istedim. Öğretmenlik mesleğinin kan kaybında olduğunu görünce içim acıyor! Dün meslekte öncelikle idealizm (ülkücülük) vardı. Bugünse öncelik maddiyata (parasal güce) odaklandı. Dünün öğretmeni, emekli olduğunca zar zor ev sahibi olabiliyordu. Bugün öğretmen mesleğinin ilk yıllarında kentte görev yapabiliyor, evi de arabası da var. Etkilendiğim ya da bir şeylere üzüldüğüm için yüzleşmeye girdim. Geliniz bu yüzleşmeyi birlikte yapalım.

Pazarda seni görünce İçim yandı ince ince Sen:“yumurtaaa!”deyince Pişiyorum öğretmenim. “Haklılar kazanır.” dedin Haksızlıktan söz etmedin Boşuna ümitlendirdin Taşıyorum öğretmenim. “İnsanlara güven olmaz Mağdur kişi hakkın almaz Çalışanlar darda kalmaz.” Aşıyorum öğretmenim. Sen yine de görev yaptın Bizim için neler yaptın Sana sitem eder miyim Coşuyorum öğretmenim.

“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.” Diyor Başöğretmenimiz… Dünün ve bugünün öğretmenlerinin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, esenlikler diliyorum. 22


BEDIA BARAK bediabarak@gmail.com

ÖFKE ÇAĞINDA YAŞIYORUZ...

Sinirliyiz… Öfkeliyiz… Hiddetliyiz… Şiddetliyiz… Spor hayatımda hocalarım derdi ki: Rakibini yenmek istiyorsan öfkeni bir kenara bırak, çünkü öfkede akıl olmaz. Aklında mücadele edemediğin sürece kazanamazsın… Ama maalesef hiddet ve şiddet bu toplumun yaşam tarzında var, ruhunda var, kültüründe var, düşünce yapısında var, davranış biçiminde var. Sanki öfke çağında yaşıyoruz… Akıl tatile çıkmış gelmek bilmiyor… Dedelerimizden ve babalarımızdan daha iyi ve rahat bir yaşam standardımızın olmasına rağmen, bizden önceki nesillerin sahip olmadığı kadar eğlenme ve stres atma imkanına sahip olmamıza rağmen, özellikle gençlerimiz, boş bakışlar, mut-

suz çatık kaşlar, kendinden bezmiş hal hareketler, bir kavga çıksa da rahatlasak tavırlar…. Trafikte kural dışı davranışlar. Ani sinirle basılan kornalar. Dursa da bir kafa atsam diye sıkıştırmalar… Maçlarda tezahürat yerine savaş alanına çevirip, sandalyeleri havalarda uçurmalar. Bir izin verseler döner bıçaklarıyla söyle bir saha savaşı yapabilsem, birkaç kişiyi doğrayabilsem diyenler. Önüne gelene küfür etmeler… Hastanede herkes benim hastam derken, doktor azlığı nedeniyle, isyanları oynayan hemşire ve doktorlar… Sanki bütün haksızlıklar bize yapılıyormuş gibi… Tamam, öfkemizi kabartmayanlar yok değil hani… Ama bir gerçek var ki, yediğimizden mi, içtiğimizden midir nedir bilinmez.

Her

zam

Yapılan araştırmalara göre; 1960’lı ve 1970’li yıllarda insanlar öfkelerini kendi içlerine atma eğilimindeydi. Şimdiki eğilim ise öfkeyi dışa vurma şeklinde gerçekleşiyor. Hakikaten bu öfkeyi dışarı çıkarı etken nedir? Eskiden Psikolog ta yoktu. Anti depresyon ilaçları da… Şimdi gitmeyen kullanmayan kalmadı… Hepimiz eskinin tabiriyle deliyiz… Sanki bir öfke çağında yaşıyoruz. Mevlânâ Celâleddîn-î, Rûmî der ki: “İnsanların birbirlerine karşı duydukları hiddet, öfke; hep kibirden, kendini beğenmekten, kendilerini başkalarından üstün görmekten ileri gelir. Bu yüzden aklını başına al da, kibirden gönlünü temizle! Eğer kibirli olmak istemiyorsan, kibri bırak, alçak gönüllü ol! Aklınızı koruyun, öfkeye kurban olmayın…

an k

Sevgiyle ilerleyin…

eşfet

mek

için

bak

23


SEMAHAT UZGÖR

ÖĞRENMEK Mİ İSTİYORSUN?

Güz mevsimi; göçmen kuşlar sıcak yuvalarına dönerken okullar da şakımalarla, cıvıltılarla dolar. Bilinmeyene teslim oluşun korku ve şaşkınlığını annelerinin eline asılıp gözyaşlarına yükleyen birinci sınıflar ve yaz tatili anılarını bir an önce öğretmeni ve arkadaşlarıyla paylaşmak isteyen üst sınıf öğrencileriyle tezat görüntü oluşturan okulun ilk günleri bir karmaşaya yol alır gibidir. Oysa öğretmenler planlarını yapmış, yeni öğretim programlarının araştırma ve incelemesini tamamlamış, kaynaklarını oluşturmuş hazır beklemektedirler onları. Özlemle kucaklar, büyümüş olduklarını görerek gururlanır, öğretim yolculuğuna çıkmak için sabırsızlanırlar. İSTEK’li mini mini birler bu yılki sınıfım. Sanki kırk yıldır bu mesleği yapıyor gibi değilim, en az onlar kadar heyecanlıyım. Bu yıl inandığım ve sınıflarımda oluşturmaya çalıştığım bir eğitim sistemini, öğretim programı çerçevesinde uygulayacağım. IBO yani Uluslararası Baakalorya Organizasyonu (International Baccalaureate Organization) dünyada kabul gören en yetkin, en akılcı, en işlevsel eğitim programı. Milli Eğitimin öğretim programıyla örtüşen sorgulama üniteleriyle öğrenmeyi daha kalıcı kılacağıma ve kazanılan öğrenen profiliyle dünyanın daha yaşanılır olacağına inanıyorum.

24


Aktivite ve etkinliklere önem veriliyor, farklılaştırma yapılıyor, zaman yönetimini geliştirmek adına okulda zil çalmıyor. Sınıflar, bilgininin tek taraflı iletildiği ortamlar değil artık. Bu yenilikçi eğitim sisteminde sınıflar öğrencilerin merkezde olduğu, öğretmenlerin öğrenme süreçlerine rehberlik ettiği, öğrencilerin merak ettikleri konuları araştırmaya yöneltildiği, sorgulamalarının teşvik edildiği ve etkileşimin çok güçlü olduğu üretken ortamlar olarak kullanılıyor. Meslektaşlarım gibi, her gün yeni şeyler öğrenip, yeni bakış açıları kazanmaktan mutluluk duyuyorum.

Eğitim ve öğretim aile ocağında ana kucağında başlar, okulda pekişir, yaşam boyu devam eder. Tek öğrenim yeri tabi ki okullar değildir. Bunun en güzel örneklerinden birini içinde bulunduğumuz “Ahilik Haftası” hatırlatır. Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma örgütüdür.. Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. İsterseniz şimdi bizler de onlarla birlikte yedi fena hareketi bağlayıp, yedi güzel hareketi açalım ve gençlerin iyi yetişmesini, meslek kazanmasını sağlayanlara selam edelim.. Güreşler başlı başına bir okuldur aslında. Güreşin bir ibret dersi olduğunu hemen her yazımda aktarmaya çalışıyorum. Geleneğindeki, rakibini yerden kaldırma, sırtını sıvazlama, yenen yendiği halde ustası olan rakibinin elini öpmesi…vb topluma örnek birçok ahlak dersi verir. Güreşi bilip güreşe yön veren davul zurna ekibinden tutun (enstrüman çalmayı usta çırak ilişkisi içinde öğrenirler.), konuşmaları duaları ve övgüleri ile pehlivanlara motivasyon ve şevk, seyircilere heyecan veren cazgırlar da da usta çırak ilişkisini görüyoruz. Kırkpınar’ın baş cazgırı Şükrü Kayabaş; “Ben Şirin Babanın öğrencisiyim.” demez mi her zaman..? Orhan Bey’in zamanından bu yana pehlivanların yetişmesi ve güreş kültürüyle ilgili değerli bilgiler verilmesi amacıyla kurulan güreşçi tekkesi artık yerini BESYO(Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu) ve güreş okullarına bıraktı yani pehlivan yetişmesi için de kuvvetin yanısıra eğitim de şart.. Yağlı güreşimizde Kadir Birlik’in öğrencisi Ahmet Taşçı; Ahmet Taşçı’nın öğrencisi Ekrem Yavuz , Gökhan Arıcı derken şöyle bir ben de öğrencilerimi anımsayıp önceki yıllarıma göz attım. 1991mezunlarım işlerinde yol aldı, 1997 mezunlarım evlenmeye başladı. 2010 mezunlarım lisede, 2014’ler henüz çok özlemimde. Öncesini sormayın hukuk bitiren torun var, benimse torunumun torununu okutmakta gözüm var. Her günleri yeni mutluluklarla başlasın, başarı ve sağlıkla yaşansın. Bahçesinde mutlu çocukların oynadığı, sınıflarına araştırmacı, öğrenmeye meraklı çocukların dolduğu, problemsiz sıkıntısız bir öğretim yılının başlangıcı için çalsın bu yıl ziller… Başöğretmenimiz, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği çağdaş uygarlık seviyesine bizi ulaştıracak insan kaynaklarımızı yetiştiren öğretmenlerimize yeni öğretim yılında da başarılar diliyorum…

25


TÜRKİYE’NİN EN BAŞARILI GÜREŞ KULÜBÜ OLİMPİYAT GÜREŞ KULÜBÜ BAŞKANI YILIN GÜREŞ ANTRENÖRÜ MİLLİ GÜREŞÇİ

HARUN DOĞAN

ÖZCAN BAŞGÜL atasporumuzgures@gmail.com

Sekiz ay önce kurulan, minder, karakucak, yağlı pehlivan güreşlerinde başarıdan başarıya koşan bir güreş kulübü Olimpiyat Güreş Kulübü İstanbul Sancaktepe’de 150’nin üzerinde güreşçiye kapılarını açmış ve madalyalara doymayan pırıl pırıl şampiyonlar yetiştiriyor. 26


B

u başarılı şampiyonları yetiştiren, iki defa üst üste yılın antrenörü seçilmiş olan milli güreşçi Harun Doğan aynı zamanda kulüp başkanlığınıda üstlenmiş durumda. Sancaktepe Güreş kulübünü 2 yıl çalıştıran ve bu kısa süre içerisinde birçok Türkiye Şampiyonu yanı sıra 876 madalyayı sancaktepe güreş kulübünün müzesine getiren başarılı teknik adam, 1979 Tokat doğumlu ve iki çocuk babası, Harun Doğan Hoca, sorularımıza başarılarının getirdiği mutluluk, gurur ve özgüvenle net cevaplar veriyor. Geçtiğimiz ay Rusya’da yapılan Junior’lar Güreş Şampiyonasında Bir altın, bir gümüş, birde bronz madalya kazanan Arslanlarımla gurur duyuyorum diyor ve ekliyor önümüzdeki günlerde daha büyük başarılara imza atacaklarını üstüne basa basa söylüyor. Olimpiyat Güreş Kulübümüz kendi yağıyla kavrulan ve ayakta duran bir kulüp olarak, İstanbul Özel Bölge Hastaneleri Genel Koordinatörü Dr. Abidin Özçelik bizlere sponsor olarak destek sağlıyorlar kendilerine Türk güreşine verdikleri bu destekten dolayı teşekkür ediyorum, diyor Harun Doğan Hoca. Haftanın her günü antrenman yapıyoruz ve müsabaka günlerinde güreşlerde oluyoruz disiplinli ve ağır bir çalışma gerektiren güreş çalışmalrımıza gençlerimizi ve ailelerini bekliyoruz.

Olimpiyat Güreş Kulübümüz sporcuları sekiz ay içerisinde 5 Türkiye Şamapiyonluğunun yanı sıra 150 nin üzerinde madalya ve bünyemiz sporcularından 5 öğrenci çeşitli üniversitelerde Beden eğitimi bölümlerinde öğrenim görmekteler. Yağlı güreşlerde aldığınız başarılar nelerdir diye sorduğum Harun Hoca, Özcan Bey, Olimpiyat Güreş Kulübümüz 8 ay önce kuruldu. Her yıl Kırkpınar’da

şampiyonlar cıkarmadan ve 2.3 madalya almadan dönmüyoruz. Kırkpınar’da 1 teşvik-2 final yaptılar aslanlarım Hasan Orakçı teşfik- 1’de şampiyon oldu. Şükrü Karapır teşvik -2’de 2 . oldu her yıl Türkiye şampiyonları ve derecleri alırız bu yılda 5 sporcum Türkiye şampiyonu oldu 2 ikinci ve 3 üçünçü olan sporcularım var hedefimiz türk miletini en güzel şekilde dünya minderlerinde temsil etmek ve Atasporumuz tarihi yağlı güreşlerde başarıdan başarıya koşmalarını sağlamak.

27


KIRPINAR MI, YAĞLI GÜREŞ Mİ, KARAKUCAK MI? Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu (DUMESF) Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak

Kırkpınar mı, Yağlı Güreş mi, Karakucak mı? Bence hiç biri. Sebebi ise Güreş benim Ata sporum değil. Eğer Güreş Ata Sporum olsaydı. Ata Sporuma sahip çıkardık. Demek ki beni kandırmışlar. Kimler mi? Sahip çıkma uğruna Ata Sporum Güreşi şu anda bulunduğu noktaya getirenler. Yıllardır Türkiye’de bir tartışma var Yağlı güreş “üvey evlat” muamelesi görüyor deniliyor. Yağlı Güreş Federasyonu’nun şart olmalı deniliyor. Bazıları, minder güreşi, yağlı güreşin ruhunu bozuyor, adeta yozlaştırıyor diyorlar. Peki, kimler kurtaracak yağlı güreşimizi? Her sene Kırkpınar yaklaştığında konuşulanlar yazılanlar hiç değişmedi. Bence de hiç değişmeyecek. Çayırda, Yağlıda değişik Federasyonların elinde kaldığı sürece bu böyle gidecek. Kırkpınar Yağlı Güreşleri biter bitmez unutulup gider bir sene sonrasına kadar. Bu yıllardır böyle olmuştur. Dünyanın hiçbir sporunda, sabahtan akşama kadar güreş bitmeden, yerinden kalkmadan ve anlayarak bütün teknikleri bilerek izleyen seyirci yoktur. Üstelik Kırkpınar, Yağlı güreş ve Karakucak güreşi, musiki, folklör, edebiyat gibi sanatlarla da birleşerek mistik bir kültür faaliyeti haline dönüşür. Güreşimizin kendine has kuralları ve teknikleri vardır. Güreş çayırı saygı ve sevgi alanıdır. Kırkpınar, milli kültürümüzün ve geleneklerimizin önemli bir kavşak noktasıdır. Hal böyleyken, Güreşimizin ülkemizde ve dün28

yada gelişmesi mümkün değildir. Yağlı Güreş Federasyonu kurulması talebine ise sert tepki gösterenler, Yağlı güreşin kendi başına bir federasyon olabilmesi için uluslararası bir niteliğinin olması lazım diyorlar, Uluslararası nitelik nedir? Evet, bir federasyona ihtiyaç vardır. Ama bu federasyon Dünya Federasyonu olmalıdır. Bu Türkiye de ilki olacak Dünya Federasyonu, Yağlı güreş ve Karakucak güreşini tanıtarak Ülkelerin bu federasyona bağlanmasını sağlayacaktır. Dünya Federasyonu kurmak bu kadar zor mu acaba. Başta Güreş, Futbol, Basketbol, Karate, Judo, Ju-Jitsu, Boks, Atletimz, Tekvando, Hapkido, Wuşu ve Spor Bakanlığının bağlandığı kabul ettiği, spor dalları başka ülkelerin kurduğu uluslararası federasyonlarıdır. Biz ülke olarak bunlara bağlıyız. Yarışmalarda Para ödüyoruz. Güreşi’de bir ülke, dünya federasyonu olarak kurduğunda bizde ‘’Ata Sporu’ muz uluslararası hale geldi hadi bağlanalım ve kurtulalım mı diye bekliyoruz acaba. Bunun en yakın örneği Rusya’da kurulan Sambo Federasyonu. Kısa zamanda olimpiyatlara kabul edilirse şaşmayalım. Türkiye’de Dünya Federasyonu kurmak, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı yasaları ile mümkün, Dünya Federasyonu kurulduğunda, bu federasyon üye olacak ülkeler hazır. Güreşimizin kurtulması için Dünya Federasyonuna ihtiyaç var. Bu federasyonu kuracak, Dünya arenasında Yağlı güreş ve Karakucak güreşini tanıtacak ve spor yönetimine anlatacak bir babayiğide ihtiyaç var. Yoksa bırakın Güreş Federasyonuna yamalı kalsın.


© CNG Kanyon İnşaat Merkez Ofis : Nusret Kutlu İşhanı No:74 Merkez/ÇANAKKALE Tel: (0286) 262 00 71 Fax: (0286) 262 00 16 Adres : İstiklal Cad. Çeşme Sok. No:8/A - Biga/ÇANAKKALE Tel: (0286) 317 08 70 Mobil : (0543) 317 08 70

YAŞAMINIZI ŞEKİLLENDİRİYORUZ..!!

CNG KANYON İnşaat’ın temelleri 2011 yılının Mart ayında Genç girişimci Cengizhan ÖRS tarafından atıldı.Bu tarih bizim için bir başlangıç değil, hizmet sektörü için bir milattır. Çanakkale’nin Biga ilçesinde irili ufaklı 2 yıl içinde 64 daireyi teslim edip halen çalışmalarımız devam etmektedir. Çanakkale’nin cazibe ve turizm merkezi olan Gökçeada’da taş ev projelerimizle bir ilki gerçekleştirdik ve Ada’nın mimarisine uygun projemiz halen devam etmektedir.Taş evin ne demek olduğunu hem rakiplerimize hemde Ada halkına gösterdik. Çanakkale merkezde de projelerimiz devam etmekte olup, devlet ve üniversite gibi ciddi kurumlara da çözüm ortaklığı yapmaktayız. Biz maddi kazanç peşinde değil insanlara hizmet etmenin gururunu yaşıyoruz.Bu misyonumuzla Çanakkale halkının daima yanında olacağız.Ayrıca firmamızın yeni atılımları Çanakkale’nin güzel ilçesi Çan’da yakında başlayacaktır. Firmamız 2009 yılından bu yana aynı zamanda oto alım satım ve rent-a-car hizmeti de vermektedir.


Metin Şenel’e önemli görev T ürkiye güreş federasyonu Yağlı güreşin etkin MHK üyesi eski milli sporcu Metin Şenel, yine başka bir alanda etkinliğini ortaya koyarak Anadolu Samsun Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Av.Dilek Kiraz’ın Yönetiminde Gençlik ve Spordan Sorumlu Başkan Yardımcılığına getirildi.

SAMDEF’ in Gençliği spora yönlendirilmesi için gereken Samsunlular adına yapılacağını bunun için elinden gelen tüm çabayı göstereceğini belirten

Metin Şenel, kendisine güvenen Genel Başkan Av.Dilek Kiraz ve yönetime teşekkür ettiğini belirterek, “ Allah utandırmasın inşallah” diyerek start verildiğini açıkladı.

SAMDEF olarak, hemşiremiz Gençler dünya şampiyonu olan Furkan Bayrağa ödül töreni yaptıklarını daha yeni olduklarını önümüzdeki sene SAMDEF olarak sporda ve güreş de büyük organizasyonlara imza atacaklarını söyleyen Metin Şenel’e yeni görevinde başarılar diliyoruz.

Asrın Güreşçisi Yerlikaya ve Başkan Erdem, milli kaleci Onur’u hastanede ziyaret etti

A

srın Güreşçisi ve Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya ile Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, 2 hafta önce UEFA Avrupa Ligi maçında sakatlanan A Milli kalecimiz Onur Kıvrak’ı tedavi gördüğü hastanede ziyaret ettiler. Süper ligde Trabzonspor forması ile mücadele eden ve Legia Varşova takımı ile oynanan Avrupa Ligi maçında talihsiz bir şekilde sakatlanarak sol diz ön çapraz

bağları kopan milli takım kalecisi Onur Kıvrak’a bir destek de Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya’dan geldi.

İstanbul’un Sancaktepe ilçesinde yer alan özel bir hastanede tedavi gören Onur Kıvrak, bu zorlu süreçte manevi desteğini esirgemeyen Hamza Yerlikaya ve Belediye Başkanı İsmail Erdem’e teşekkür ederek en kısa sürede yeşil sahalara geri dönmek istediğini söyledi. Sakatlık yaşayan sporcunun zorlu bir

Sancaktepe Bld. Bş. İsmail Erdem Güreş Federasyon Başkanı Hamza Yerlikaya

30

Trabzonpor kalecisi Onur Kıvrak

süreçten geçtiğini dile getiren Başkan Hamza Yerlikaya, kendisinin de sporculuk dönemi içerisinde talihsiz sakatlıklar yaşadığını belirterek, “UEFA maçında böyle üzücü bir olay yaşayan milli takım kalecimiz ve değerli kardeşimiz Onur Kıvrak’tan desteğimizi hiçbir zaman esirgemeyeceğiz. Umarım kısa süre sonra eldivenlerini tekrar giyer ve biz de kendisinin o güzel kurtarışlarını izleriz. Kendisine Allah’tan acil şifalar diliyoruz.” ifadelerini kullandı.


AYHANOĞLU İNŞAAT

AYHANOĞLU İNŞAAT FARKI İLE

Arsalarınız Değerinde Alınır. Kat Karşılığı İnşaat Yapılır. Kentsel Dönüşüm Projeleriniz Gerçekleştirilir. Ayhanoğlu İnşaat Kalitesiyle Gaziosmanpaşa ve Sultangazi›de Asansörlü, Klimalı, Ankstreli Satılık Lüks Daire ve Dubleksler

AYHANOĞLU İNŞAAT Merkez Mahallesi Madalyon Sokak No: 11/A Gaziosmanpaşa/ İSTANBUL T/F: +90 212 417 88 22 - GSM:+90 542 518 22 48 Mail: info@ayhanogluinsaat.com.tr - onurac@hotmail.com - Web Adresi : www.ayhanogluinsaat.com.tr 31


Uyuşturucuyla Mücadelede Tek Çare Spor

Bonzai sokaklara hakim oluyor Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu (DUMESF) Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak

Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu (DUMESF) Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak, Tarım ilaçları, fare zehiri gibi kimyasal maddeleri de bu bitkilerin ilaçları emmesi sağlanarak üretilen ‘Bonzai’ adlı uyuşturucu şeklinin son 5 yılda sigara gibi yaygınlaştığına dikkat çekti.

Geleceğimizi koruyalım EN UCUZ… EN ÖLDÜRÜCÜ… EN SİNSİ ÖLÜMCÜL ETKİYE SAHİP EN BÜYÜK TEHLİKENİN YENİ ADI : BONZAİ !

32


Ilıcak: ‘Genç jenerasyonu zehirlemeyi hedefleyenler var’ Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu (DUMESF) Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak, Türkiye’de son yıllarda genç jenerasyonu zehirlemeyi hedefleyen kötü amaçlı bir insan grubu olduğunu söyledi. Judo, Karate, Hapkido, Kickboks, Ju Jitsu ve Brezilya Jiu Jitsu ve Muaythai dallarında organizasyonlar yaparak ‘’ Uyuşturucu = Doping ile Mücadelede Tek Çare Spor’’ çalışmaları yapıyoruz. Hedefimiz Uyuşturucu ve Doping’i tanıyan geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi korumak. DUMESF Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak açıklamalarda bulundu. DUMESF’in hem spor yapıp hem de kötü alışkanlıklarla mücadele etmeyi amaçladığını vurgulayan Ilıcak, “Maalesef son 2 yıldan beri Türkiye’de dev gibi patlayan ve çok ucuz olarak sokak aralarında satılan bonzai adında bir uyuşturucu var. Bu uyuşturucu değil, aslında tamamen zehir. Bunun araştırmasını yapan laboratuvarlar, içinde insanı öldürebilecek bazı malzemelerin, insan sağlığına direkt zarar verebilecek zehirlerin olduğunu tespit etmiştir” dedi. “GENÇLİĞİ SPORA YÖNELTMEYE ÇALIŞIYORUZ” Ilıcak, gençlerin bir şekilde bu maddeye alıştığını belirterek, “Bonzai’nin en tehlikeli tarafı alışma zamanı olmaması. 2 defa kullandığın zaman insanı öldürüyor. Biz federasyon olarak Türkiye’de temiz toplum oluşturmak adına gençlerimize bu tip bağımlıklara tevessül etmeden hayatını spor yaparak kazanabileceğini, spor yaparak başarılı olabileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Biz yaklaşık 10 seneden beri kurulmuş bir federasyonuz. Türkiye çapında 70-80 civarında kulübümüz var. Bu geniş bir yelpaze. Bütün mücadele kulüpleriyle alakalı basketbol, futbol gibi çeşitli dallarda spor kulüplerimiz var. Bu kulüplerle organizasyon yapmak suretinde gençliği spora yöneltmeye çalışıyoruz” diye konuştu. “ŞAMPİYON SPORCULARLA BİRLİKTE ÇALIŞIYORUZ” Bağımlı insanların tekrar hayata kazandırılmasının son derece zor olduğunu dile getiren Ilıcak, “Bunun en kestirme yolu gençliğimizin bu tür kötü alışkanlıklara hiç başlamadan hayatını daha iyi şartlarda yaşayabileceğini anlatmak. Rol model olarak seçtiğimiz sporcularımız var. Bu sporcular Avrupa, Dünya Şampiyonu ve Olimpiyat Şampiyonu. Bu sporcular bizlerle çalışıyor. Yaklaşık 40 okulda konferans yaptık. Avrupa’da ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaklaşık 20 civarı Judo, Karate, Hapkido,Kickbok ve Muaythai organizasyonları yaptık. En son Çorum’da 2 konferans yaptık. Orada da Avrupa ve Dünya Şampiyonu arkadaşlarımız vardı” şeklinde konuştu. “KÖTÜ AMAÇLI BİR İNSAN GRUBU VAR” DUMESF Başkanı Ilıcak, son 3 yıldan beri belli olmayan bir gücün gençleri zehirlemeye teşebbüs ettiğini ifade ederek, “Bunda başarılı da oluyorlar. Bonzai ve ona benzer zehirlerin Türkiye’de hemen hemen 80 ilde satıldığını görüyoruz.

Emniyet kuvvetleri bu işle son derece ciddi ilgileniyor. Dünya kadar kaçak yakalanıyor. Kolluk kuvvetleri tümüyle bu işe hakim. Sonuçta bu iki kişi arasında sokak arasında birisini öldürmeye amaçlı bir eylem. Hırsızlıkla bunun pek bir farkı yok. Güvenlik ne kadar iyi çalışırsa çalışsın, bizler ne kadar insanları bilgilendirsek bilgilendirelim, sonuçta kötü amaçlı bir insan grubu var. Bu grup genç jenerasyonu zehirliyor” açıklamasında bulundu. ÖLÜMCÜL ETKİYE SAHİP EN BÜYÜK TEHLİKENİN YENİ ADI : BONZAİ ! Gençler bonzai ile kafa yapıp eğlendiklerini, oyun oynadıklarını zannediyor. Ancak hayatlarınla kumarını oynuyorlar. Çünkü bonzai tuzağına düşen kurtulamıyor. Tarım ilaçları, fare zehiri gibi kimyasal maddeler de bu bitkilerin ilaçları emmesi sağlanarak Bonzai adıyla piyasaya sürülüyor.Tehlikeli kumara katılanların ömrü en fazla 3 yıl.Tehlikeli olan şu: Bonzai ve Jamaica tek kullanımda bile alışkanlık yapabiliyor. Bu alışkanlık sonucu vücut çürüyor. Genç yaşta kalp krizinden ölenlere bakıldığında, yüzde 90’ının bonzai kullandığı görülüyor.

EN UCUZ… EN ÖLDÜRÜCÜ… EN SİNSİ Birbirinden farklı yöntemlerle üretildiği için çok fazla çeşidi olan Bonzai’nin en önemli özelliklerinden biri de ucuz olması. En pahalısı 5 lira olan Bonzai’yi daha çok ergenlik çağındaki gençler kullanıyor. Bu uyuşturucu aynı zamanda kullananların iç organlarında da büyük tahribata yol açıyor. Alkol ve başka maddelerle kullanıldığında ise bu tahribat ani ölümlere sebebiyet veriyor. ÇOCUKTAKİ DEĞİŞİM YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ Aileler,çocuklarını yakından takip etmeliler: “Çocuklarınızın ve gençlerinizin hareketlerinde değişmeler, uyuşukluk, sürekli ve uzun süreli lavabo kullanımları, uyku düzensizlikleri, gözaltı morarmaları, normal alışkanlıklarını terk etmeleri, antisosyal hale gelmeleri, yanlış arkadaş tercihleri, ev veya işyerlerindeki küçük ama değerli takı, süs eşyası, elektronik cihaz, cep telefonu gibi eşyaların kaybolması durumunda güvenlerinin sarsılmadan takip edilmeleri gerekmektedir. Herhangi bir madde kullanımı durumunda mutlaka uzmanlardan yardım alınmalıdır.”

33


ÖZCAN BAŞGÜL

atasporumuzgures@gmail.com

LALAPAŞADA 18 GELENEKSEL YAĞLI PEHLİVAN GÜREŞLERİ YAPILDI

L

alapaşa Belediyesi’nce düzenlenen 18. Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri Başfinalinde Hasan Tuna’yı mağlup eden Faruk Akkoyun başpehlivan olurken, 19’uncu Ağalığı ise ihaleyi 40 bin lira vererek kazanan Elektrik mühendisi Leyla Şener olmuştur.

ESKİ AĞA SELAMİ TUNCER AĞA ABDULLAH DEMİRKIRAN

HANIM AĞA LEYLA ŞENER

LALAPAŞA BELEDİYE BAŞKANI BÜLENT ŞAHİN ŞAH

Bizler de Belediye Başkanımız Recep Gürkan’a, güreşçilerimize verdiği destekten dolayı teşekkür ediyoruz.” dedi. 34

21 Eylül Pazar günü yapılan yağlı güreşler ise, kıran kırana mücadele ve çekişmeli ağalık ihalesine sahne oldu. Başpehlivan Faruk Akkoyun olurken, ağalık ihalesini Leyla Şener kazandı. Güreşler, Lalapaşa Belediye Başkanı Bülent Şahinşah’ın da aralarında olduğu kortejin belediye binası önünden ilçe girişine kadar yürüyüşüyle başladı. Lalapaşa Yağlı Güreşleri Ağası Abdullah Demirkıran’ı karşılayan kortej, Edirne Belediyesi bandosu eşliğinde yürüyerek güreş alanına geçti. Şahinşah, burada yaptığı konuşmada, “18 yıl önce attığımız tohum, bugün gelişti, ilçemizin adını duyurmaya başladı. Gelecek yıllarda daha güzel organizasyonlarla devam edeceğiz” dedi. Tüm boylardaki güreşlerin ardından başpehlivanlık güreşlerine geçildi. Hasan Tuna, Kadir Ergin, Ahmet Yavuz, Mecit Yıldırım, Nail Kurt, Hasan Zeybek, Enver Erişti, Fatih Koyuncu, Mustafa Başdemir, Cengiz Zengin, Fevzi Çakır, Ali Gökçen ve Faruk Akkoyun başpehlivanlık için kol bağladı. Başpehlivanlık mücadelesinde birinciliği elde eden Akkoyun ve ikinci olan Tuna ile üçüncüler Ahmet Yavuz ve Hasan Zeybek’e ödülleri Lalapaşa Kaymakamı Mehmet Durgut ve MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen tarafından verildi. 18. Lalapaşa yağlı pehlivan güreşlerinde, gelecek yılın güreş ağalığı için yapılan ihaleye bu senenin güreş ağası İşadamı Abdullah Demirkıran, Elektrik mühendisi Leyla Şener ve esnaf Hasan Hüseyinca katıldı. İhaleyi 40 bin lira bedelle kazanan Leyla Şener’e ağalık kupasını Lalapaşa Belediye Başkanı Bülent Şahinşah verdi , selamlama turununun ardındanHanım Ağa Leyla Şener, yaptığı konuşmada, ağalığın heyecan verici olduğunu söyledi.


le. Ge ir8 1 d en edil atılan E r. e z i e k ttil ne gan n or stivali’ r elde e a d n ele afı rta i Fe i tar üreşler li derec k O ta s ü e ç y ü r i i; K çük O i; eled Yağlı G ri önem c B n i r a ü i nc paş şçile paşa to b inci; K lik iki ’da o T Lala el Lala si Güre n ir er Çe s Son üller b Sedat zkopara r. nek elediye a d d , n o la i altı’ an Üğ birinc rinci; T ü oldu ne B ş a bi erk leç ünc e, B Belerd y’da S ut Ge k Yanık akas üç ş e k, “ irr i m l e Gü ük Bo da U a Ufu an M Ed tÇ ’ k Tala tılarak paşa Büy ük Boy Boy’d ci, Soy ü r ö la k tren lere ka ar. La BaşKüç e Küçü as birin n a l t or reş iye leri e Des an Mak eşçi şitli gü sil ediy Beled ledi. V . r k ü a e t G e z n i ç m t A e r e i e ti y ledi lerimiz rıyla t len Ed erimizi şekkür e B ge te aşa şçi ne şçil Edir e güre si’ni b k üzere , güre eler için e y a ledi elediy izleme rkan’d lı derec B e ü n a G ’ ş rı ne şleri cep kları ba e e r R ü G mız aldı ı kan ilerinin d ken

LALAPAŞA BELEDİYE BAŞKANI BÜLENT ŞAHİN ŞAH

EDİRNE BELEDİYE BAŞKANI RECEP GÜRKAN

35


ART

’IN FOTOĞRAF MAKİNESİNE TAKILANLAR

ART OF WRESTLING

36

AXEL WURZ


2937


PAYLAŞMAK

Ç

iftçinin elde ettiği buğdaydan, üründen; Devlet vergi olarak alır, savaş zamanında askere yiyecek olarak alır. Köy ihtiyar heyeti köyün okulu, yolu, suyu için alır, maaşı yoksa imam kendi yemesi için ve caminin onarım bakım giderleri için alır, sekiz kısrağı iple sıralayıp döne döne nal altında ezerek harmanı döven kısrak cı, altı çakmak taşlı döven ile döne döne harman döven öküzcü, patoz ile harman döven traktör cü payını alır, buğdayı öğütüp un yapan değirmenci de payını alır. Daha sayamadıklarımızda vardır paydan pay alan, buğdayın kaldırıldığı bölgeden başlayıp şehirdeki yiyene kadar, hem insanlar, hem hayvanlar, hem böcekler, hem kuşlar hem de hayır hasenat kuruluşları payını alır. Bir buğday tanesi çoğaldıkça çoğalır, herkese yeter, paylaştıkça bereket artar. Bütün emeği çeken çiftçi bereket versin der. Herkesin pay almasından da mutlu olur. Yaradan öyle istiyor der. Paylaşmayı, canlıları doyurmayı ibadet sayar. Ürünlerin paylaşımından istifade eden canlıların yaşadığı köylerde, şehirlerde kuşlar kurtlar ,hayvanlar, azalmaya yok olmaya başladı, bunun sebeplerinden bazıları; etrafı telle çevrilen tarlaya, bahçeye evcil ve yaban hayvan girip hakkını alamıyor, buğday biçer döver le biçilip yere bir tane düşmeden depolara taşınıyor. Orada satılıyor. Un fabrikalarına gidiyor. Bundan bir çiftçi aile, bir biçer döverci, bir tüccar, bir un fabrikası sahibi kazanıyor bu kazananlar, hepsini kendi kazandığı için başka insanların, canlılarının payını vermedikleri için gelirlerinden 38

RAMAZAN KIVRAK Araştırmacı-Yazar Fethiye Karaçulha Yörükler Derneği Başkanı bereket var mı, mutlu oluyorlar mı bunu onlara sormak lazım. Makinalaşan tarım, büyük zenginlerin eline geçen, payların pay edilmeyip, herkesin istifade etmediği siteme karşı direnmek gerekir. Allah’ın yarattığı diğer canlıların yaşaması etrafımızda, ülkemizde olması için tüm canlıların yaşam alanlarını korumalı, yaşamlarını sürdürmeliyiz. Devletimizin ve ilgili bakanlıkların eliyle, çok kazanandan alınan vergilerle ihtiyacı olan beslenmeleri zincir sistemiyle birbirlerine bağlı olan tüm canlılar için dağlara, taşlara, ovalara, ormana, dere kenarlarına tohumlar uçaklarla atılmalı uygun ortam bulup yetişen buğday başta olmak üzere tüm bitkiler yerden çıkmasından başlayarak, büyüyüp gelişip, yetişip tohumların yere dökülmesine kadar ihtiyacı olan hayvanlar, böcekler faydalanmalı, doymalı, hayatlarını sürdürebilmeli. Doğanın imkânlarını kullanarak ve doğaya zarar vererek para kazanan işadamlarından ve kuruluşlardan alınan vergilerden ” Doğaya dönüş” adı altında pay alınmalı bu paylarda denizdeki balıktan, havadaki uçan kuştan, yerdeki karıncadan başlayıp her türlü hayvanı, bitki ve doğal güzelliklerin devamlılığı sağlanmalı. Bu vergi işlemi yapılırsa ve amaca uygun kullanılırsa en hayırlı vergilerden biri olur Başkada çareler varsa, geliştirilmeli, uygulanmalı, Allah’ın birlikte yaşamamız için yarattığı ve birbirimize muhtaç olduğumuz dayanışarak, yardımlaşarak, paylaşarak hayatta kalabileceğimiz canlıları yaşatarak yaşamalıyız. Allah rızası için insanlığın geleceği için paylaşmayı

İnsanoğlu varoluşundan beri doğadaki yiyecekleri, nimetleri, hem insanlarla hem diğer canlılarla paylaşarak bu günlere gelmiştir. Büyük kavgalar. Savaşlar Bir tarafın yok edilmesi hep paslaşamamaktan olmuştur. Barışlarda paylaşabilmekten olmuştur.

bilmeli ve hayata geçirmeliyiz. Diğer canlıları yaşatamazsak, onların bize verdiği faydaları unutursak, doğanın işleyişini bozarsak insanlığın düzeni bozulur, diğer canlılar yok olursa, sırasıyla insana sıra gelir ve insanlıkta yok olur. Çare her zaman vardır, Allah’ın yarattığı her şeyi yaşatmak, bunun için paylaşmak neslin devamı için çare olacaktır...



25 YILDIR DÜNYAYA, DÜNYANIN BASKISINI YAPIYORUZ

DÜNYANIN BASKI MERKEZİ

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No:4 Ege Plaza 34704 Ataşehir / İSTANBUL T. +90 216 470 44 70 F. +90 216 472 84 05 www.egebasim.com.tr

PEHLİVANLARA BAŞARILAR DİLERİZ


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.