Kalemsiz Dergi 19. Sayı

Page 18

Bir zamanlar aşk için “saçma” diyen bir genç, vardı. Yıllar tüm hızıyla geçerken, o gencin izini kaybetmiştim. Aramıyordum da o genci. Aramak,gereksiz bir davranışın önüne geçmezdi zaten. İşte, bir sabah uyanmıştım. Yanımda da sebebi varlığım, duruyordu. “Sen, gerçekmisin?” dedim ona tutamadan kendimi. Güldü. Onaylarcasına Başını aşağı, yukarı salladı. “Öpebilirmiyim? “ dedim. “ Fazla zorlama “ dedi. Şaşıp kalmıştım ben bu işe. Tekrar güldüğü zaman, “Gel öp” diyordu. O gün, tüm güzelliğiyle geçmişti. Hayat, fazla mı güzeldi ? Mayıs’ın ortasındaydık ve ben yaz tatiline bir ay kala sevdiğim kızı elde etmiştim. Gelecek yılki üniversite sınavı, kafamdan çıkmıştı. Her yıl üç ay için yazlığımıza giderdik. Ama o yıl sadece bir ay için gittik. Çünkü, dersane, ağustos ayında başlıyordu. Hızlandırma programı olduğuna o kadar sevinmiştim ki babam, bendeki garipliği sezmişti. “Bu, ne ders aşk’ı sedat?” diye sormuştu. Ben de “eee artık büyüdük baba” diye doğal bir dille açıklamaya çalışmıştım.Ama bu şey, gene de benim olağanüstü sevincimi açıklamıyordu.İşin aslı, açıktı. Bu yaz tatilinde elif ile fazladan iki ay geçirecektim. Elbette ki bu, benim içinde garip olacaktı. Son on yıldır anadolu yakasında bir yaz günü geçirmemiş biri olarak tam iki ay geçirecektim.Yazlığımız’a gitmiştik. Ve orada geçirdiğimiz bir ay,

bana bir yıl gibi gelmişti. “Aşk mı? Aşk mı Sedat? Çok Zayıfmışsın. Çok güçsüzmüşsün” diyordum kendi kendime. “Hani sen, sevmezdin? Hani aşk, inandırıcı değildi?” Bu sorular, yiyip bitiriyordu başımın etini. Tüm bildiklerim ve inandıklarımı…Kadıköy’de, Her şeyin başladığı yerde, tekrar ve tekrar oradaydım. Sıradan bir buluşma gibi görünüyordu. Okul, yok gibiydi artık. Zaten iki haftaya kalmaz bitecekti. Artık, Trans-Kadıköy, Trans-Bağdat Caddesi seferlerimiz, başlamıştı. Ama bu sefer bir şeyler, vardı. Sebepsiz gibi görünen sebepli bir yolculuk gibiydi. Ağzımdan laf almak, imkansızdı açıkçası. Her şeyin Başladığı yerdeydik. Cadde’de ki o kafede... “Çok duygulandım ,çok mutluyum” gibi bir kaç söz etmişti ama asıl duygulanma pasta geldikten sonra yaşanmıştı. Ben, unutmuş gibi yapmayı severdim. Ve sonra karşısında sürprizimi sunar, şaşkınlığını izlerim. Bundan çok büyük zevk duyarım. O gün sadece Yarım saat için tutabilmiştik mekanı. Ne kadar para, o kadar zaman modeliydi yani. Yarım saat sonrasında normal müşteri moduna geçmek, garip geliyordu.Süre içinde kral/ lord gibi muamele görürken,süre sonunda “vatandaş” oluyordun. Bu komik durumlar içinde yarı komik yarı da romantik bir gün


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.