HaberPodium-Sayı 85- Nisan 2021

Page 1

www.haberpodium.ch / 15 Nisan 2021 / Yıl 8 / Sayı 85
䘀愀挀攀戀漀漀欀ᠠ愀 戀愀ἁ氀愀渀㄁渀 夀漀甀吀甀戀攀 瘀椀搀攀漀氀愀爀㄁渀愀 攀爀椀弁椀渀 윀攀弁椀琀氀椀 甀礀最甀氀愀洀愀氀愀爀 欀甀氀氀愀渀㄁渀 、渀琀攀爀渀攀琀攀 戀愀ἁ氀愀渀㄁渀 唀礀搀甀 愀渀琀攀渀猀椀稀 欀甀爀甀氀甀洀 윀愀渀愀欀猀㄁稀 吀嘀 椀氀攀 欀愀㄁爀搀㄁ἁ㄁渀㄁稀 瀀爀漀最爀愀洀氀愀爀㄁ 㜀 最ﰀ渀 戀漀礀甀渀挀愀 最攀爀椀 椀稀氀攀礀椀渀
İsim: Soyisim: Firma: Faaliyet alanı: Dergi teslim Adresi: Posta Kodu/ Şehir: Telefon: E-Mail: Meslek: Doğum tarihi: İmza 75 Sfr. ödeyerek 1 yıllık abone olmak istiyorum. Gerekli bedeli ödemem için bana makbuz yollayın. BANKA HESAP NUMARAMIZ: KONTO 60-648799-5 IBAN: CH59 0900 0000 6064 8799 5 ArgeMedia-HaberPodium Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur +41 (0) 52 514 11 00 +41 (0) 76 343 80 74 /haber.podium /haberpodium İsviçre gündemini bizimle takip edin !ABONE OL, DERGiN HER AY ADRESiNE GELSiN! 1 yıllık Abonelik ücreti sadece 75 Sfr. Dergimize web sitesinden de abone olabilirsiniz. www.haberpodium.ch

Bu ayki içeriğimizde aşılamalarla ilgili güncel duruma ve aşılamaların gidişatına yer verdik. Bu kapsamda, aşılarını olanlar ile aşılamalarda çalışan bir sağlıkçı ile de görüştük.

Bilindiği gibi İsviçre’de aşılamalar devam ediyor. Şu ana kadar aşılarını yapanların büyük bir çoğunluğu 80 yaşın üzerin dekilerdi. Bu kesimde hastaneye yatış sayısında önemli düşüşler olurken, bu grupta görülen enfeksiyon oranı, Ocak ortasından bu yana %80'den fazla azaldı. Bunun yanı sıra Korona’dan kaynaklı hayatını kaybedenlerin sayılarında önemli düşüşler de var. Kısa bir süre önce 65 yaş üstündekilerin de aşı başvuru yapmaları na izin verildi.

Federal Hükümet toplamda 35,8 milyon aşı dozu için beş üretici ile sözleşme imzaladı. Aşı üretici firmalar olan Pfizer/ Biontech ve Moderna, Nisan ayı sonuna kadar İsviçre'ye 3,8 milyon doz aşı teslim edecek. Bu dozlar, 65 yaşın üzerinde olan ve kronik hastalığı bulunan kişilerin dörtte üçü için yeterli. Bu kesim her iki aşısını da olabilecek.

Pfizer/Biontech ve Moderna, Temmuz ayına kadar İsviçre‘ye 6,7 milyon doz daha teslim edeceklerini taahhüt ettiler.

Swissmedic Johnson & Johnson aşıları nın kullanımını da onaylamış durumda. Curevac ve Novavax aşılarının kullanımı da onaylanırsa, yaz aylarında elde yete rince aşı olmuş olacak. İsviçre'de yaşayan 7 milyondan fazla yetişkinin aşılanması gerektiği düşünüldüğünde, eldeki aşılar fazlası ile yeterli olacak.

Öte yandan Federal Sağlık Dairesi (BAG), uluslararası geçerliliğe sahip olan aşı sertifikası ile ilgili çalışmalarına devam ediyor. Bu sertifikalarla, yaz aylarında yapılacak olan sınır ötesi seyahatler sorunsuz bir şekilde yapılabilecek.

Aile hekimlerinden veya aşı merkezlerin den alınabilecek olan aşı sertifikalarının, dünya çapında geçerli hale getirilmesi hedeflenirken, bu kapsamda Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü ile koor dineli çalışmalar yürütülüyor. Böylece yaz aylarında daha rahat seyahat etme özgürlüğüne sahip olmuş olacağız.

Aşılarla birlikte testlere de önemli işlevler yükleniyor. Muhtemelen, kişiler aşılarını yaptırmış olsalar dahi, uçağa binmeden önce negatif bir test sonucu da sunmak zorunda kalacaklar.

Federal Hükümet’in Korona testi stratejisi kapsamında, 7 Nisan 2021’den bu yana kişilerin kendi kendilerine yapacakları testler de kullanımda. Ücretsiz olan bu testleri, kişi başına ayda 5 adet olmak üzere herkes edinebiliyor.

Testlerin evlerdeki özel buluşmalardan ya da ziyaretlerden önce kullanılması, virü sün tespit edilmesi ve olası bir enfeksi yon zincirinin önüne geçilmesi açısından oldukça önemli.

Bu testlerle ilgili güncel bilgileri içeriği mizde okuyabilirsiniz.

Künye / Impressium

HaberPodium ist eine Monatliche Zeitschrift, das Schweizerische Nachrichten auf Türkisch anbietet und für die türkischsprachige Bevölkerung der Schweiz zur Verfügung stellt.

Zielsetzung ist die Förderung und die soziale Integration der türkischsprachigen Bevölkerung in ihre Umgebung und ein besseres gegenseitiges Verständnis.

ArgeMedia

HaberPodium

Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur

Tel +41 (0) 76 343 80 74

E-Mail info@haberpodium.ch Web www.haberpodium.ch

Inserate marketing@haberpodium.ch

Bankverbindung

KONTO 60-648799-5

IBAN CH59 0900 0000 6064 8799 5

Sahibi / Herausgeber

ArgeMedia

Genel Yayın Yönetmeni / Chefredaktor

Aydın Yıldırım

Haber Müdürü / Nachrichtenchef Derya Özgül

Redaksiyon / Redaktion

Reyhan Alhas

Yazarlar / Autoren

Ayhan Demirden Bahar Yıldırım

Berna Çoban

Bülent Kaya Edibe Gölgeli

Fikret Zengin

Fuat Köçer

Gamze Hacipasaoglu Gülter Locher

Haşim Sancar

Mehmet Meral Meral Acar Mustafa AktaşÖzgür Tamcan

Sibel Arslan

Savaş Şengül

Yasemin Schreiber Pekin

Fransız kantonları sorumlusu / Leiter französischen Kantone Savas Kulug

Hukuk Danışmanı / Rechtsberaterin Derya Özgül LL.M

Grafik Tasarım/Baskı / Grafische Design/ Druck ArgeMedia

Türkiye Sorumlusu Kurtuluş Karaşın Online / Internet Sadık Bagadur

Yayın Periyodu / Periode

Yılda 11 Adet, her ayın 15'i 11 Mal Jährlich, jeder 15. des Monats

Die Verwendung von Texten, Fotos und Inhalten von haberpodium.com ist nur mit Quellenangabe (www.haberpodium. com) gestattet. Jede Verwendung oder Reproduktion ohne Genehmigung von haberpodium.com ist untersagt und verletzt die Autorenrechte. Die Redaktion behält sich das Recht vor, erhaltene Artikel, Fotos oder andere Arten von Dokumenten nicht zu publizieren.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir ve reklamların içeriğinden reklam verenler sorumludur. Doğacak hukuki sorumluluk hiçbir şekilde dergimizi ve sitemizi bağlamaz. Dergi ve sitemizde yer alan yazı, resim, ilan ve reklamlar ismimiz belirtilmek suretiyle ya da izin alınarak kullanılabilir. HaberPodium basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder.

Redaksiyon kapanış:

Her ayın 3'ü. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz haber, duyuru ve reklamlarınızı her ayın 3'üne kadar göndermeniz gerekmektedir. Verdikleri ilanlarla sponsor desteği sunan firmalarımıza teşekkür ediyoruz.

www.haberpodium.ch facebook/haber.podium twitter/haberpodium instagram/haberpodium

Aydın YILDIRIM a.yildirim@haberpodium.ch
8 10 Aşılarını olanlar ne diyor? Korona Aşıları 12 14 15 18 20 26 23 24 28 30
58 60 Etkinlik Rehberi 61Bulmaca 62Ayın Kitapları 50 38 42 44 46 48 51 52 56 34 37

lışA ra ı n ı o lanlar ne diyor?

İsviçre’de Koronavirüs ile mücadele kapsamında yapılan aşılamalar devam ediyor. Federal Hükümet’in 4 Ocak’tan bu yana devam eden aşılama stratejisine göre, öncelik 65 yaşın üstündekiler ile risk grubunda bulunanlarda. Bu kesimler ülke nüfusunun %26’sını (2,2 milyon kişi) oluşturuyor. İkinci öncelik ise, hastalarla kontak halinde olan sağlık personelinde. Bu kesim ülke nüfusunun %7’sini (560 bin kişi) oluşturuyor. Üçüncü öncelik ise, nüfusun %14’ünü (1,2 milyon kişi) oluşturan, hasta kişilerle sıkı ilişkileri olanları kapsıyor.

Geriye kalan %52’lik kesim (4,5 milyon kişi) aşılarını, ilerideki süreçte yeterli aşı dozu olduğunda yapabilecek. Federal Hükümet, İsviçre’deki tüm aşılamaların Haziran ayı sonuna kadar tamamlanmasını hedefliyor. Federal Sağlık Dairesi’nin (BAG) varsayımlarına göre, bu tarihe kadar ülke nüfusunun %70’i aşılarını olacak.

Hidayet Aladağ ile Erdem Günalp de bu aşılarını yaptıran isimlerden. Bu vesile ile, aşılamalarla ilgili merak ettiklerimizi Hidayet Aladağ ile Erdem Günalp’e sorduk;

HİDAYET ALADAĞ

1962’den bu yana İsviçre’de yaşayan Hidayet Aladağ ilk olarak şunları belirtiyor;

“Covid 19 virüsünün İsviçre’de 2020 yılı Şubat ayından itibaren yaygınlaşmaya başlaması, birçokları gibi benim yaşantımda da bazı kısıtlamalara neden oldu. Sosyal yaşamıma sınırlar koymam mecburiyeti nedeniyle arkadaşlarımla olan münasebetlerimi kestim. Gitmek mecburiyetinde olmadığım işlerimi telefonla, WhatsApp yoluyla hallettim. Her sabah yaptığım bir buçuk saatlik bir yürüyüşten sonra, günün kalan zamanını evde geçirdim hep. Bu dönemde hiç sıkılmadım. Kitap okudum, sudoku çözdüm ,yazmakta olduğum kitabıma bazı ilaveler yaptım ve internetle meşgul olmaya çalıştım. Aşılamalar gündeme gelince de aşı olmaya karar verdim.“

8  Sağlık

Neden aşılama gereği duydunuz? Aşılama sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Ben risk grubunda bulunuyorum. Ocak ayının ilk günü Zürich Üniversite Hastanesi‘nden gönderilen bir mektup ile, ekte bulunan formu doldurup kendilerine göndermem isteniyor du. Mektupta, 5 Ocak’tan itibaren İsviçre‘de Pfizer/BioNTech aşısının yapılmaya başlanacağı da belirtiliyor du. Pandeminin hayatımıza girmesi ile birlikte birçokları gibi ben de aşı olmayı düşünüyordum zaten.

Formun onlara ulaşması zaman alır dü şüncesi ile, internet üzerinden randevu almanın daha hızlı ve sağlıklı olacağını düşündük. Ancak maalesef internet ten aldığımız cevap; taleplerin yoğun luğu nedeni ile yeni müracaatlara aşı tarihi veremedikleri idi. Bunun üzerine kızım 5 Ocak sabahı Zürich Üniversite Hastanesi‘nin aşı merkezine telefon etti ve benim risk gurubuna dahil olduğu mu belirterek randevu talep etti.

Şansa bakın ki, bir kişinin ren devusunu iptal etmesi üzerine o gün bir boşluk oluşmuştu. Saat 16.25’te hastanedeydik. Böylece aşımı oldum.

Yanımda kimlik kartım,sigorta kartım olmamasına rağmen , işi kolaylaştırıp sorun çıkarmadan aşımı yaptılar.

26 Ocak tarihinde, yani üç hafta sonra da ikinci aşımı oldum. İkinci aşıdan sonra Covid 19 aşı belgesi verdiler. Uluslararası seyahatlerde geçerli negatif PCR testi istedikleri gibi, bu aşı belgesini de ibraz etmek gerekiyor diye düşünüyorum.

Herhangi bir yan etki ile karşılaştı nız mı?

Aşıyı yapan hemşireler aşı yapılan kolumda birkaç gün ağrı, baş ağrısı ve kas ağrısı olabileceğini söylediler. Ancak her iki aşıda da herhangi bir ağrı hissetmedim.

Aşılardan sonra kendinizi güvende hissediyor musunuz?

Aşıların virüse karşı koruma sağladığını düşünüyorum. Bu nedenle kendimi daha güvende ve huzurlu hissediyo rum. Ancak yine de kalabalık ortamlara girmekten imtina ediyorum. Virüs ta mamen ortadan kalkmadıkça; maske,

mesafe ve hijyen üçlüsünü de hayatım dan çıkarmayacağımın bilincindeyim.

Aşılarla ilgili ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?

Benim herkese tavsiyem, aşılarını mut laka yaptırmaları. Risk gurubunda olan veya olmayan herkesin aşılarını yap tırmalarında fayda var. Aksi takdirde bu virüsün ortadan kalkması mümkün olmayacak. Kendi sağlığımız kadar ya kınlarımızın ve kontak halinde olmamız icap edenlerin de sağlığını korumamız gerektiğini düşünüyorum.

Yakın zamanda pandeminin sona ermesi ümidi ile herkese sağlıklı günler diliyorum.

Aşılardan sonra kendinizi güvende hissediyor musunuz?

Aşılardan sonra kendimi 22 gün kadar daha korumam gerektiği söylendi. Ancak sadece 22 gün değil, yaşam boyunca kendimizi koruma altında tutacağız galiba. Bitmeyecekmiş gibi görünüyor bu durum. Çünkü biz kendi mizi koruyoruz ama karşı taraf kendini yeterince korumuyor. Bu vesile ile mecburen kendimizi korumaya devam edeceğiz.

Şu an 75 yaşındayım. Eşimle birlikte aynı evde yaşıyorum. O da başvurusu nu yaptı. Sırası geldiğinde o da aşılarını olacak. Ne kadar mesafe koyarsak koyalım virüs bir şekilde bulaşıyor. Ne kadar çok aşı yapılırsa o bağışıklık sistemimiz o kadar güçlü olur ve koruma sağlar. Umarım kısa süre de yeterince aşı tedarik edilir ve herkes aşılarını olur. Şu aşamada ancak bu şeklide yolumuza devam edebiliriz.

Aşılara rağmen maske, mesafe, hijyen gibi korunma önlemlerine devam ediyor musunuz?

1981 yılından bu yana İsviçre’de yaşayan Erdem Günalp ilk aşısını 22 Şubat’ta, ikinci aşısını ise 22 Mart’ta yaptırdı.

“Sağlıksal nedenlerle yaptırdım aşılarımı. Akciğerimde sorunum vardı. Doktorumun aldığı bir randevu doğrultusunda Zürich’te aşılarımı oldum. Pfizer/BioNTech aşılarını yaptılar bana.“

Aşıların yan etkileri oldu mu üze rinizde?

Başlangıçta, “Acaba yan etkiler olabilir mi?“ diye kuşkularım vardı tabi. Çünkü yaşın getirmiş olduğu bir sıkıntı da var.

Onun ötesinde yapılan araştırmalar, duyumlar pek hoş gelmiyordu bize. Aşılar konusunda çok spekülatif şeyler söylendi. Ancak korktuğum gibi bir şeyle karşılaşmadım. İlk aşıda, aşının yapıldığı yerde ağrılarım oldu.

Ağrılar hafif bir şekilde 2 gün kadar sürdü. İkinci aşıda da, yine aynı şeklide aynı bölgede ağrılarım oldu.

Onun haricinde herhangi bir yan etki hissetmedim.

Evet bunlara dikkat etmeye devam ediyorum hala. “Ben aşı oldum artık her şey bitti“ diye bir şey yok. Aşı yap tık rahatlığı ile, farkında olmadan bizde olan virüsü başkasına bulaştırabiliriz. Burada çok dikkatli olmak gerekiyor. Koronavirüs aşısı yaptıranların, taşıyıcı olabileceklerini ve bu nedenle önlem ler almaya devam etmeleri gerektiğini bilim insanları da söylüyor. Bu nedenle, aşılarını yaptıranlar hijyen, maske ve mesafe gibi koruyucu kurallara uyma ya devam etmeliler. Aksi takdirde daha büyük sıkıntılar doğabilir.

Aşılarını yaptıracak olanlara ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?

Bütün dostlara şunu söylemek istiyo rum; kesinlikle aşılarınızı yaptırın. Aşının yan etkilerini düşünürken bir de sağlığı mızı ve çevremizdeki insanları düşü nelim. Diğer türlü, “Aşı olmadan biz bu işin içinden çıkarız“ dersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Yapılmadığı takdirde korkularla yaşayacağız. Çünkü bu mutasyon sadece İsviçre’de değil, tüm Avrupa’da tüm dünyada görülüyor. Milyonlarca kişi hayatını kaybetmiş bu yüzden. Dikkat etmezsek bunlardan biri de biz olabiliriz.

9

Bağımsız

Bir sağlıkçı olarak Koronavirüs ile ilgili ne tür önlemler alıyorsunuz?

Korona önlemleri dahilinde hastalarıma koruyucu önlemler konusunda sürekli bilgi veriyorum. Bu çalışmada azami dikkat göstererek kendimi ve hasta larımı korumaya çalışıyorum. Bugüne kadar ne kendim ne de ziyaret ettiğim hastalar Korona virüsüyle yüz yüze geldi. Bu biraz da şans tabii. Onlara her

fırsatta aşının önemini anlatıyorum. Maske-Mesafe-Hijyen kurallarını uygu lamaya özen gösteriyoruz.

Bu sıralar gündeme aşılamalar var. Çalıştığınız merkezdeki güncel aşılamalardan bahsedebilir misiniz biraz?

İşim gereği hastanelerle, doktorlarla, terapistlerle ve diğer Spitex çalışan larıyla yoğun iletişim halindeyim.

Beraber çalıştığım bazı ev doktorlarıyla aşılama faaliyetine başladık. Nisan ayının başında hız kazanan aşılamalar iyi gidiyor. Bu aşılamalara geç başlandı diyebilirim.

Ev doktorları, kendi kapasiteleri dahi linde günlük olarak 10 ile 50 arasında insanı aşılayabiliyorlar. Üniversite Hastanesi, Waid ve Triemli hastanele rinde ise günlük olarak yaklaşık 500

Fotoğraflar: Karin Vogel
10  Gündem
olarak Spitex’te ev hemşireliği hizmeti sunan ve aynı zamanda ZürichWinterthur-Schaffhausen Bağımsız Hemşireler Derneği’nin başkanlığı görevini de yürüten Gülşen Güler aşılama çalışmalarında yer alıyor. Gülşen Güler ile, Korona önlemleri dahilindeki çalışmaları ve aşılamalar üzerine konuştuk;

ile 1000 kişi arasında insan aşılanıyor. Aşılamalar, öncelik grubunda bulunan 75 yaş üstüne yapılıyor şu an. Kısa bir süre önce 65 yaş üstü de aşılama için başvurular yapmaya başladı. Zürich Kantonu’nun birçok yerine aşılama merkezleri kuruldu. İlerleyen günlerde, bu merkezlerde günlük olarak 20 bin kişiye aşı yapılacağı belirtiliyor.

Aşılar için başvurular nasıl yapılı yor?

Aşıya karar vermişseniz ev doktoru nuzu arayıp bildiriyorsunuz. Onlar sizi hangi grupta yer alıyorsanız ona göre listeye ekliyorlar. Tabii şu anda öncelikli olanlar 75 yaş üstü ve çeşitli hastalık lardan dolayı risk grubunda olanlar. İsteyenler, direk aşı merkezlerinden ya da internetten formları doldurarak aşı programına katılabilirler.

Şu sıralar aşılamalarda yavaşlamalar var ve aşı yaptırmak isteyenlerin başvurularına cevap verilmiyor. Bunun nedeni nedir sizce?

Aslında şu an aşılamada yavaşlama söz konusu değil, ilk gruba geç başlandı. Bu grup hızla aşılanıyor

şimdi. Ancak aşı programının aynı hızda devam edip etmeyeceği belli değil. İlk grup bittikten sonra hemen ikinci grubun aşılanmaya başlanıp başlanmayacağı konusunda da soru işaretleri var. Bu eldeki aşılarla ilgili daha çok. Federal Hükümet, toplamda 35 milyon aşı dozu için beş aşı üreticisi firma ile sözleşmeler imzalamıştı. Bu aşılar bize ulaştığında yetişkin nüfus olan 7,1 milyon kişi iki aşısını da tamamlamış olacak. İhtiyaçtan fazla aşı dozu da elde kalacak. Ancak şu ana kadar bu siparişin sadece %5’i ulaşmış İsviçre’ye.

Tüm nüfusun aşılanması ne kadar sürebilir?

Bu durum birkaç faktöre bağlı; birincisi, mevcut dozların miktarına, ikincisi; kantonlardaki uygulamaya, üçüncüsü ise, nüfusun aşılamalara katılma isteğine. Federal Hükümetin hedefi, yaz aylarında nüfusun %70’ini aşılamak.

Neden aşılama yapmak gerekir? Aşılama yapacak olanlara tavsiyeleri niz ne olur?

Ben kısmen aşı karşıtı bir insanım. Ancak Korona aşısının yaptırılması gerektiğini savunuyorum. Burada her koyun kendi bacağından asılmıyor, toplum sağlığını düşünmek ve kolektif adım atmak önemli. Dünyanın gündemini 1 yıldan fazladır yoğun bir şekilde meşgul eden bu virüsten kaynaklı milyonlarca insan öldü. Yoğun bakımlarda tedavi görenlerde kalıcı sağlık sorunlarına yol açtı. Normal hayatımıza dönemiyor, sevdiklerimizi göremiyor, yakınımızdakilere

sarılamıyoruz artık. Sosyal ve kültürel aktivitelere katılımımız ise yok denecek kadar az. Dünyada milyonlarca insan işini kaybetti, açlık sınırında yaşayanların sayısı çığ gibi artıyor. Bazı aşı karşıtları aşının da virüs kadar insan sağlığını tehdit ettiğini söylüyor. Ben bugüne kadar aşı olanlarda hafif şikayetlerin dışında ciddi bir sağlık sorunu yaşadıklarını görmedim. İsrail aşı konusundaki şu anda en başarılı ülke durumunda. Halkın tamamına yakını aşılandı. Bununla birlikte yeni bulgular da gelmeye başladı tabi; hastalık belirtisi taşıyan olgularda %94 oranında azalmalar var. Ağır olgularda hastaneye yatış oranı ise %92 azalmış. Bu sayılar aşının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

İsviçre’de aşılamalara ilgi nasıl sizce?

Zürich Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, İsviçre nüfusunun %67'sinden fazlasının aşılanmak istediğini gösteriyor. %21'lik bir dilim aşılanmayı istemiyor. Geriye kalan %12,5'lik oran ise hala kararsız. Federal Hükümet olabildiğince çok insanın aşı olması için, büyük ölçekli bir kampanya yürütüyor. Aralık ayından bu yana aşı yaptırmak isteyenlerin oranında artışlar görülüyor.

Son olarak aşınızı olup olmadığını zı soralım size.

Spitex, sanırım 200 civarında personeline aşı yaptı. Diğer hastanelerde de, öncelikli olarak risk grubunda olan sağlık personeli aşılandı. Ben aşılarımı henüz olmadım. Kendimi korumaktan ziyade, beraber çalıştığım insanları, çevrendeki risk grubunda olan insanları korumak adına mutlaka ve kısa sürede aşı yaptırmak istiyorum.

11

Kişinin kendisinin yapacağı testler kullanımda

İsviçre’de 7 Nisan 2021‘den bu yana, Koronavirüsü tespit etmek için kişinin kendisinin yapacağı testler kullanılıyor.

Federal Sağlık Dairesi’ne göre, kişinin kendisinin yapacağı Korona testleri sadece hastalık belirtisi yoksa kullanılmalıdır.

Bu testler, PCR testlerine ve hızlı antijen testlerine ek olarak sunuluyor. Kişinin kendisinin yapacağı testler, örneğin evde özel buluşmalardan önce veya eczanede hızlı test randevularının bulunmadığı durumlarda kullanılabilir. Bu testler PCR testlerine göre daha az güvenilir olduğu için, risk altındaki insanlarla bir araya gelmeden önce (örneğin yaşlı bir insanın evini ziyaret etmeden önce) kullanılmalıdır.

12  Gündem

Test sonucu pozitifse PCR testi de yapılmalıdır

Semptomları olan veya test sonucu pozitif çıkan bir kişiyle teması olan herkes hızlı bir PCR veya antijen testi yapmalıdır. Kişinin kendisinin yapacağı testin sonucu pozitifse, onay için bir PCR testi de yapılmalıdır. Kesin sonuç elde edilene kadar, ilgili kişi kendi kendini tecrit etmek zorundadır.

Negatif bir test sonucu ne kadar güvenilir?

Kişinin kendisinin yapacağı testler, Federal Hükümet’in virüsün yayılmasını engelleme stratejisinin bir parçası olma özelliği taşıyor. Bu nedenle bu testler daha çok bilgilendirici bir işleve sahipler.

Test sonucunun maksimum 24 saat gözlemlenmesini öneren BAG, buna ek olarak, test sonucu negatif olsa bile hijyen, maske ve mesafe gibi koruma önlemlerine uyulmaya devam edilmesini tavsiye ediyor.

Sağlık sigortası kartı ile ücretsiz

Ücretsiz olan bu testi eczanenizde yaptırmak istiyorsanız eğer sağlık sigortası kartınızı yanınızda bulundurmanız gerekir. Eczane, testlerin satın alındığını sağlık sigortası şirketine bildirir.

Herkes, eczaneden her ay kişi başına 5 test alabilir.Testlerin ücretleri yıl sonuna kadar Federal Hükümet tarafından ödenecek. Ek olarak; beş testten fazlasını alanların, fazla testler için ödeme yapmaları gerekiyor.

Testin kullanımı ile bilgiler test kutusunda yer alıyor. Test kutusunda bir burun çubuğu bulunuyor. Bu çubuğun her iki burun deligine de sokulması ve burun içine sürülmesi gerekiyor. Ancak, PCR ve hızlı testlerde olduğu gibi çok fazla ileri sokulması gerekmiyor. 2 cm yeterli.

4 damla

15 dakika

Daha sonra bu çubuğu, içinde sıvı olan kapsülün içerisi ne koyup karıştırın. Kapsülün ağzı kapatılıp, kapsüldeki sıvı bu kez de test aracının üzerinde belirtilen yere 4 kez damlatılmalıdır. Sonra da 15 dakika kadar bekleyin.

C hizasında görülen tek kırmızı çizgi testinizin sonucu nun negatif olduğunu gösterir. İki kırmızı çizgi görüyor sanız da, test sonucunuz pozitiftir. Bu durumda emin olmak için bir PCR testi yaptırmanızda fayda var.

Kendi kendine test için çubuk gerektirmeyen tükürük testleri de gündemde. Ancak bu testler henüz İsviç re'de onaylanmadı.

13

Kemiklerin gelişmesine ve mineraleşmesine katkı sunan D vitamini; yağda çözünüp kalsıyum emilimine destek olurken, aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Bu etkiler anne karnında gebelik ile başlar ve yaşam boyunca devam eder.

D vitamininin en doğal kaynaklarından biri ultraviole B güneş ışınlarıdır. Vücut ihtiyaç duyduğu D vitamininin %80 ya da %90‘ını güneşten alır. Cilt güneş ışınlarını sentezleyerek D vitaminine dönüştürür. Geriye kalan %10 ya da %20‘lik dilimi ise besinlerden alır.

Günlük D vitamini gereksimini sadece besinlerle gidermek mümkün değildir. D vitamininizi sadece besinlerle karşılarsanız, yiyeceklerde yağ oranı yüksek olduğu için, kolesterolünüzün yükselmesi riski ile karşılaşabilirsiniz.

D vitamini eksikliğinin belirtileri nelerdir?

• Halsizlik

• Kemik ağrısı

• Saç dökülmesi

• Kemik erimesi ( osteoporoz)

• Depresyon

• Sıklıkla soğuk algınlığı

• Güçsüzlük

• Baş ağrısı

• Aşırı terleme

• Kilo vermede güçlük yaşama

• Sürekli üşüme

Bunlara ek olarak, günde beş saatten az uyuyan kişilerde D vitamini düzeyi daha düşüktür. Sonuç olarak huzur suzluk ve konsantre bozuklukları gibi sorunlar yaşanabilir.

Kişilerde kimi zaman D vitamini fazlası da olabiliyor. D vitamini fazlalığı kimi zaman şu hastalıklara yol açabilir;

• Kanda kalsıyum birikmesi

• Böbrek taşı oluşumu

• Mide bulantısı

• Yüksek tansiyon

• Kalp ve böbrek yetmezliği

D vitamini deposu olarak Güneş

Güneşten korunma faktörlerine dikkat etmek, güneş ışınlarından doğru bir şekilde faydalanmak açısından önemli dir. Bu nedenle güneş ile temas günde

15 ile 20 dakikayı geçememelidir. Eğer bütün gününüzü güneşte bronzla şarak geçirmek isterseniz, cildinizi tehlikeli ultaviole ışınlardan korumak için mutlaka güneş koruyucu kremler kullanmalısınız.

Aşırı kilolular ya da obezite olanlar güneş ışığı alsalar bile, cilt D vitamini üretiminde zorluk çeker. Var olan D vi tamini, genişlemiş yağ hücrelerde uzun süre hapsedilerek etkisiz hale gelebilir. İlaç

D vitamini ihtiyacınızı ilaçlarla gider mek isterseniz, bunun için öncelikle bir kan testi yaptırmanız gerekir. Burada doktorunuzun tavsiyelerine dikkat etmenizde fayda var.

D vitamini ve Korona

D vitamini Koronavirüs‘ü durdurmaz. Ancak uzmanlar, salgın esnasında bu vitamin türünün bazı faydaları olduğu nu söylüyorlar.

Yapılan araştırmalar; D vitamini eksikliği olan ve Covid 19 nedeniyle hastanelere yatırılan kişilerin şiddetli semptomlara sahip olduklarını veya vi rüsten ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Bu nedenle, D vitamini seviyenizi takip etmeniz bugünlerde daha da fazla önem taşıyor. Sağlıkla kalın!

Bahar Yıldırım Sağlık Uzmanı
14  Sağlık

FRANSA

İTALYA

Koronavirüsü, İsviçre’nin yanı sıra komşu ülkeleri de etkisi altına aldı. Fransa ve Almanya’da üçüncü dalga başlarken, seyahatlerle ilgili önlemlerin daha da katılaşması gündemde.

Temel olarak, şu anda acil olmayan tüm yolculuklardan kaçınılması tavsiye ediliyor. Amaç, Orta Avrupa bölgesindeki Korona salgınını kontrol altına almak.

İsviçre‘ye komşu olan ülkelere seyahat etmek zorunda kalanlar, ülkelerdeki salgın durumuna göre sıkıntılarla karşılaşabilirler. Kısıtlamalarla ilgili merak edilenleri ülkelere göre derledik;

ALMANYA AVUSTURYA
15

Seyahat edebilir miyim?

Almanya Avusturya

Şu aşamada Almanya'ya seyahat edebiliyor. İsviçre ile Almanya arasında yasal seyahat kısıtlaması bulunmuyor. Bununla birlikte her iki ülke de, zorunlu olmayan seyahatlerin yapılmaması tavsiyesinde bulunuyor. Almanya, turistik amaçlı gezilere ve konaklamalara şimdilik izin vermiyor.

Evet, ancak hem Avusturya hem de İsviçre zorunlu olmayan seyahatlerin yapılmamasını tavsiye ediyor.

Karantinada olmam gerekiyor mu?

İsviçre, Robert Koch Enstitüsü tarafından riskli bir ülke olarak sınıflandırılıyor. Bu nedenle bazı federal eyaletlere girerken karantinaya girmeniz gerekiyor. On günlük bir karantinaya girmeniz gerekip gerekmediğini internetten kontrol edebilirsiniz. On günlük karantina süresi, negatif bir test sonucu gösterildiğinde daha erken sona erdirilebilir.

Federal Sağlık Dairesi‘nin (BAG) risk listesinde Almanya’nın herhangi bir bölgesi bulunmuyor. Almanya'dan gelenler karantinaya girmek zorunda değiller.

Altı yaşın üzerindeki yolcular Almanya’ya giriş yaptıktan sonra, en geç 48 saat içinde negatif bir test sonucuna sahip olmaları gerekiyor. Bu test sonucu, talep üzerine sorumlu makamlara sunulmalıdır.

İsviçre, Avusturya'nın riskli ülkeler listesinde yer alıyor. Bu nedenle, girişte otomatik olarak on günlük bir karantina uygulanıyor. Girişten sonraki beşinci günde bir PCR veya antijen testi yapılırsa ve test sonucu negatif olursa karantina erken de sonlandırılabilir.

Avusturya’nın birçok bölgesi, BAG'nin riskli bölgeler listesinde yer almaktadır. Riskli bölgelerden dönen herkes eve döndüğünde karantinaya girmelidir.

Herhangi bir istisna var mı?

Evet, örneğin sınır ötesi yolcular, öğrenciler, sağlık mesleklerinde çalışanlar ve halihazırda Korona önlemleri dahilinde sözleşme yapmış kişiler için, federal eyaletlere bağlı olarak özel kurallar geçerli.

Evet, İsviçre'den giden 10 yaş üstündekilerin 72 saatten daha eski olmayan negatif bir COVİD-19 test sonucu (antijen veya PCR) sunmaları gerekiyor. Ek olarak, ülkeye girişten önce elektronik bir belge doldurulması da gerekiyor.

Aile ziyaretleri veya transit yolculardaki öngörülemeyen, geciktirilemeyen nedenler için istisnalar mevcuttur. Sınır ötesi yolcular test etme yükümlülüğünden muaf değildir. Ülkeye girerken, 7 günden daha eski olmayan bir negatif test sonucu sunulması gerekiyor.

Almanya'da tüm restoranlar 2 Kasım'dan bu yana kapalı. Turistik geziler dahilindeki konaklamalara şu anda izin verilmiyor.

Almanya'da şu anda sadece marketler, bahçe malzemesi satan merkezler ve çiçekçilerin açık olmasına izin veriliyor.

Hayır. Almanya'da 24 saatten az kalan kişilere karantina uygulanmıyor. Ancak bu istisna, turistik geziler veya alışveriş amaçlı girişler için geçerli değil.

Avusturya’daki oteller ve restoranlar şu anda kapalı.

İşyerleri 8 Şubat'tan bu yana açık.

İsviçre'den Avusturya’ya girenler hemen karantinaya alınıyor. Bu durum Avusturya’ya alışveriş için gelen turistler için de geçerli.

Negatif bir test göstermem gerekiyor mu?
Oteller, restoranlar ve barlar açık mı?
İşyerleri açık mı?
Alışveriş turizmine izin veriliyor mu?
16

Seyahat edebilir miyim?

Fransa İtalya

Evet, ancak hem İsviçre hem de Fransa şu anda zorunlu olmayan seyahatlerin yapılmamasını tavsiye ediyor. Fransa'da şu sıralar sıklıkla sokağa çıkma yasakları uygulanıyor.

İsviçre'den İtalya'ya girişlere izin veriliyor. İtalya'da bir trafik ışığı sis temi uygulaması mevcut. Buna göre İtalya'nın 20 bölgesinde, salgının du rumuna bağlı olarak trafik ışıklarının renkleri değişiyor. Genelde turuncu veya kırmızı renkli olan alanlara giriş çıkışlar yasak.

Karantinada olmam gerekiyor mu?

İsviçre'den seyahat edenler Fran sa'da karantinaya girmiyorlar. Bununla birlikte kişilere, Fransa'ya geldikten sonra kendilerini 7 gün karantinaya almaları, bu 7 günden sonra ikinci bir PCR testi yaptırmaları tavsiye ediliyor.

BAG’nin güncel riskli bölgeler liste sinde çok sayıda Fransız bölgesi de yer alıyor. Belirtilen bölgelerde kalan herkesin karantinaya girmesi gerekir.

Hayır, İtalya İsviçre'den gelenlere karantina uygulamıyor. Buna karşın, çok sayıda İtalyan bölgesi BAG‘nin riskli bölgeler listesinde yer alıyor. Bu bölgelerde kalan herkes evlerine döndüklerinde karantinada kalma lıdır.

Negatif bir test göstermem gerekiyor mu?

Evet, 31 Ocak'tan bu yana, İs viçre'den Fransa’ya giden 11 yaş üzerindeki tüm yolcular 72 saatten eski olmayan bir negatif test sonucu sunmalıdırlar.

Girişte, 48 saatten eski olmayan bir negatif PCR veya antijen test sonucu göstermeniz gerekir. Test sonucu nuz negatif değilse, kendinizi 14 gün boyunca izole etmelisiniz.

Herhangi bir istisna var mı?

Oteller, restoranlar ve barlar açık mı?

Sürücüler, sınır ötesi yolcular ve bir sınır bölgesinde yaşayanlar (ikamet ettikleri yerden 30 km'lik bir yarıçap içinde) test yükümlülüğünden muaf tutuluyorlar.

Oteller açık, ancak buralarda sadece oda servisi hizmeti sunuluyor. Otel ikram servisleri kapalı. Tıpkı resto ranlar ve barlar gibi.

Marketler, toptancılar, hırdavatçılar ve bahçe malzemeleri satan merkez ler açık.

Sınır bölgelerinde yaşayanların (30 km yarıçapında) Fransa'da alışveriş yapmalarına izin veriliyor.

Oteller açık. Ülkenin 15 bölgesinde, restoranlara sadece paket servis izni veriliyor. Diğer bölgelerde bulunan restoran ve barlar 05: 00-18: 00 saatleri arasında açık.

İşyerleri açık tutuluyor. Ancak bazı bölgelerde, salgının durumuna bağlı olarak işyerleri kapatılabiliyor.

Hayır. İtalya sınırına yakın bölgelerde alışveriş turizmine şimdilik izin veril miyor. İtalya içindeki başka bölgelere seyahat etmek de yasak.

İşyerleri açık mı?
Alışveriş turizmine izin veriliyor mu?
17

Maalesef hem İsviçre genelinde hem de bazı istisnalar (özellikle Fransızca konuşulan kantonlar) dışında, henüz vatandaşlığa geçmemiş yabancı statüsündeki kişiler bu haktan mahrum bırakılmakta.

İsviçre’nin en sol ve yeşil şehri olan Bern 1990’lı yıllarından beri yabancılarına bu hakkı vermeyi istenmekte ve takip edilmekte. Ancak, Kanton anayasasının izin vermemesinden dolayı, kantondaki belediyeler yabancılara oy kullanma

Haşim Sancar Yeşiller Partisi Bern

Toplumsal eşitlik, kuşkusuz toplumsal gelişmelerde ve politikada söz sahi bi olunduğu oranda vardır. Söz sahibi olmanın başında da elbette ki, reşit yaşına gelen bireylerin seçme, seçilebilme ve oy kullanabilme hakkından geçmekte.

hakkı verememekte. İlk etapta aktif oy hakkından bahsediyoruz, yani seçme ve oy kullanma hakkından, seçilme hakkı daha da uzak bir hedef ve şimdilik söz konusu değil. Kanton anayasasını değiştirmek için, konuyu iki defa 1994 ve ikinci kez 2010’da halk oylamasına götürdük. İkincisinin hem inisiyatif çalışmalarında Yeşiller partisini temsil ettim, hem de resmi inisiyatif komitesindeydim. Ma alesef halk oylamasında sadece %25 oranında evet oyu alabildik.

Bern şehrinde yabancılara politikaya katılım hakkı

Bern şehrinde vatandaşlığa geçme miş, yabancı statüsünde bulunan nüfusunun %25 civarındaki insanına, politikaya katılma hakkı vermek amacı ile 2011 yılında, Grünes Bündnis (Yeşil Birlik) tarafından bir yasa değişikliği girişiminde bulunuldu ki bu 2015 yılın da halk oylaması ile büyük bir oranda kabul gördü. Katılım Motion’u (Par tizipationsmotion) veya “Ausländer

Kanton Parlamenteri
18  Gündem

motion” olarak da anılan ve 2016’dan beri yürürlükte olan yasanın bir de tüzüğü bulunmakta. Aynı nitelikte bir Partizipationsmotion’u da yine Bern Kantonu’na bağlı bir şehir olan Burg dorf’ta yaptı.

Tüzüğe göre, parlamentonun yetkisinde olan ve somut bir konu hakkında, üç aydan beri Bern şehrinde oturan ve henüz vatandaşlığa geçmemiş 200 kişinin imzasıyla, parlamentoya bir konu hakkında girişimde bulunabiliyor. Bu, bir istek, yeni bir yasa oluşturma, bir yasanın değiştirilmesi ve başka somut bir konu da olabiliyor.

Motion metnin yasaya uygunluğu ve hazırlanmasında, Parlamento sekreterliğinin ve Integration Dairesinin desteği de alınabiliyor. 200 imza toplandıktan sonra (zaman sınırı yok), Motion Parlamento sekreterliğine verilir. Daha sonra Belediye hükümeti konuyu değerlendirir ve 6 ay içeresinde yazılı bir cevap verir. Katılım Motionu’nu ilk imzalayan kişi (olmadığında ikinci kişi) zamanı geldiğinde, konuyu parlamentoda bir parlamenter gibi sunup tartışmayı takip eder ve sorulara yanıt verir.

Kürtçe dilinde de bilgilendirme broşürleri için Partizipationsmotion

Kürtçe tercümanlık için Bern şehir belediyesine çağrılan bir Kürt kadını, gittiği yerde Bern şehrinin bir sürü dilde bilgilendirme broşürlerinin olduğunu görür. Ancak Kürtçe

herhangi bir bilgi broşürünü göremeyince şaşırır ve bunun doğru olmadığını söyleyip, Kürtçe broşürlerin de olması için nasıl bir girişimde bulunulması gerektiğini sorar. Araştırmaları sonucu, Partizipationsmotion hakkında bilgi sahibi edinilir. Ve böylece konuyu tanıdığı bazı arkadaşları ile birlikte işleyerek, hazırlıklar yapılır ve gerekli imzalar topladıktan sonra, 13 Mart 2021 tarihinde Korona şartlarına karşın, bir grupla Partizipationsmotion imzalarını şehir sekreterliğini teslim ettiler. 30 milyon kişinin konuştuğu ve Bern şehrinde birçok kişinin kullandığı bir dile, verilmesi gereken önemin hayata geçirilmesi için verilen mücadelenin ilk aşaması tamamlanmış bulunmakta. Bern şehrinde, Kürtçe dilinden de broşürler aracılığı ile bilgilendirmenin yapılması için verilen Partizipationsmotion, şimdiye kadar verilen üçüncü Motion.

Belediye şoförleri için istenilen dil seviyesi çok yüksek

Bern şehrine ait toplu taşıma kurumunun adı BernMobil’dir. Kurum, belirli bir özerkliğe sahip olsa da Bern şehrine aittir. BernMobil’in şoförlük alımında istediği kıstaslardan biri de, istenilen Almanca dil seviyesidir. Ancak, BernMobil’in istediği Almanca dil seviyesi üniversiteye gitme seviyesindedir (C1) ve vatandaşlığa geçmede istenilenden

daha yüksektedir. Verilen ilk Partizipationsmotion’u ile birlikte, istenilen Almanca seviyesinin vatandaşlığa geçmek için istenilen seviyeye (B2) çekilmesi için, Belediye hükümetinin girişimlerde bulunulması istenmişti. Buna hem Belediye Hükümeti olumlu cevap vermişti, hem de parlamentonun çoğunluğu Partizipationsmotion’una evet diyerek, olumlu yönde oy kullanmışlardır. İkinci Partizipationsmotion’u da göçmenler için bir buluşma/görüşme evi istemekte. Henüz Belediye Hükümeti bir bu isteme bir cevap vermiş bulunmamakta.

Yukarıda bazı örneklerle, demokratik hakların kazanımında ne kadar zorlu yanların olduğunu ve tüm engellere karşın olanakların da bulunduğunu sergilemeye çalıştım. Bu tür olanakların diğer şehirlerde yaygınlaştırılması umudu ide…

19

KESB, Kantonal Yetişkin ve Çocukları Koruma Kurumu anlamına geliyor. Çocukların korunması ise bir birey olarak çocuğun refahını sağlamayı öngörüyor. Çocuk refahı; çocuğun gelişimi, eğitimi ve öğretimini esas alır.

urumsal olarak kantonlar düzeyinde çalışan ve ihtiyaç halinde ailelere bu konuda eğitim almış, yasal vasi (Beistandschaft) atayan KESB, çalışma alanlarını İsviçre medeni kanununun bazı yasa maddelerine dayandırır. Ve bu yasa maddeleri İsviçre devletinin 1997 yılında imzaladığı Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesinin ülkede yani yerelde uygulanmasını amaçlar.

Âdile Gutî Eğitim ve Gelişim Uzmanı adilelilavguti@gmail.com

20  Çocuk-Gelişim

Hangi Durumlarda Çocuk Refahı Tehlike Altındadır?

Çocuğun davranışları değerlendirildiğinde; 

Okul çağında olan çocuklar sıklıkla okula gitmek yerine evde kalıyorsa,

Yaş durumuna uygun olamayan zaman dilimlerinde sürekli tek başına evin dışındaysa,

Uzun süre çocuğa ilgisiz, şefkatsiz ve teşvik edici davranılmıyorsa

Çocuk evde izole ediliyorsa, yeterince beslenmiyorsa ve yaşına uygun bakım görmüyorsa

Çocuğun yaşam koşulları, onun iyi ve sağlıklı gelişimini sağlamalıdır. Bunun içerisine sağlıklı beslenme, yaşına ve fiziksel koşullara uygun kıyafetlerinin olması, bir ev, içinde güvenle yaşayabileceği sağlıklı bir ortamın olması, fiziksel ve psikolojik şiddetten uzak kalması, etrafında sevgi dolu ilişkilerin olması, çocuğun övülmesi, çocuğun birey olarak tanınması, çocuğa saygı duyulması ve çocuğun ilişkilerinde sürekliliğini sağlanması ve kendisini yaşama hazırlayan sağlıklı bir yönlendirmenin olması çocuk refahı yani “Kindeswohl” kavramının tanımlandığı alanlardır.

Korkan, içine kapanık, endişeli,

Yaşına uygun olmayan ortamlardaysa, (örneğin gece klübü) 

Çocuk pornografik içerikli medya iletişim araçlarına rahatça erişiyorsa ve buna karşı evde tedbir alınmıyorsa

Çocuk kendisine bakan ebeveyn veya diğer bakıcı kişiler arasında tartışmalarda araç haline getiriliyorsa

Fiziksel şiddete mağduruysa (sarsma, dövme, eve hapsetme vb.)

Çocuk kendisinden büyüklerin fiziksel, cinsel ve psikolojik saldırılarına karşı korunmuyorsa

Sağlık sorunları görmezden geliniyorsa, sağlık açısından engelli olduğu gizleniyor ve tedavi edilmesi engelleniyorsa

Aile içi şiddetin olduğu ortamda yaşıyorsa

Çocuğun dış görünüşü değerlendirildiğinde;

dikkatsiz, çevresini rahatsız eden, sınırlara ve kurallara uymayan, şiddet içeren davranış ve tutumları sürekli gösteriyorsa,  Davranışlarında kişisel gelişimine tehdit olan içerikler varsa,  Çocuk kendisine hakaret, fiziksel ve cinsel şiddet uygulandığını söylüyorsa,  Çocuk kendisi etrafındakilere cinsel içerikli fiziksel veya sözsel saldırılarda bulunuyorsa,  Çocukda aşırı dalgınlık veya sarhoşluğu andıran fiziksel durumlar gözlemleniyorsa

Çocuğun etrafındaki yetişkinlerin durumu değerlendirildiğinde; 

Çocuk sürekli hakarete maruz kalıyorsa, korkutuluyorsa, aşağılanıyorsa 

Uzun süre çocuk tek başına bırakılıyorsa

Vücut hijyeni yoksa

Sıklıkla, kirli ve hava koşullarına uygunsuz elbise ile görülüyorsa

Vücudundan şiddet gördüğüne dair yara ve izler görülüyorsa

Yetersiz besleniyorsa

Aile durumu değerlendirildiğinde;

Küçük çocuk sürekli ve uzun bir zaman diliminde tek başına ve yanında bir yetişkin olmadan evde bırakılıyorsa veya yanında bırakılan yetişkinin çocuk bakımı konusunda bir engeli varsa 

Ebeveynler çocuğun yaşından büyük sorumluluklar veriyorsa, çocuk ebeveyn rolüne yakın sorumluluklar almak zorundaysa

Boşanma durumunda çocuk sürekli taraflara sadakatini ispatlamak zorundaysa ve bu durum çocuğun fiziksel, ruhsal gelişimini engelliyorsa

21

Ebeveynlerin bireysel durumu değerlendirildiğinde;

Aşırı derecede etrafında olanlara tepkisiz, kendisine karşı ilgisiz ve bakımsız

Sıklıkla görülen uyuşukluk durumu eğer alkol, uyuşturucu ve ağır ilaç kullanımından kaynaklanan durumlarla benzerlik gösteriyorsa

Barınma değerlendirildiğinde;

Çocuğun yatağının, oyuncaklarının olmaması

Evde çocukların yaşamını tehlikeye sokan durum ve eşyalara karşı tedbir alınmaması

Çok kirli, çöplerle dolu, veya şiddet yaşandığına dair izlerin olduğu bir ev.

Yukarıda ifade edilen noktalardan herhangi biri veya birkaçı okulda öğretmenler, kreşlerde eğitmenler, çocuk doktorları, aile hekimleri veya komşular tarafından KESB’e bildirildiğinde aileler bu çerçevede bir görüşmeye davet edilir. Görüşmede başvuru gerekçesine dayalı ebeveynlerin yardım alması kanaatine varılırsa yasal vasi - Beistandschaft atanır.

KESB gerek duyarsa aileyi uyarır (ZGB Art. 307) ve medeni kanunun 307. maddesi devreye girmiş olur. Ve aileyi uyarıda bulunduğu konularda denetim altına alabilir, bu durumda yasal vasi atanmaz ama başka kişi ve kurumlara görev verme hakkına sahiptir.

Yasal vasi medeni kanunun 308 maddesine dayandırılarak (ZGB Art. 308) atanırsa, bu durumda, aileye önerilerde bulunur, öneriler çerçevesinde resmî kurum ve kişilerle,

uzmanlarla ortak çalışma başlatır ve bu çalışmaları denetler.

Yasal vasi medeni kanunun 310 maddesi gereğince atanırsa (ZGB Art. 310), çocuğun ikamet yerini tek başına seçebilir. Çocuk eğer ailesinin yanında yaşına uygun eğitim, bakım, teşvik, sevgi, ilgi ve koruma görmüyorsa, şiddet içerikli davranış ve eğilimlerde ise, ebeveynlerin eğitim konsepti çocuk gelişimini teşvik etmiyorsa, çocuk sosyal eğitmenlerin olduğu yatılı okullara gönderilir. Yatılı okul yerine bir bakıcı aileye entegre edilebilir. Tatillerde ebeveynlerin yanında kalabilir.

Yasal vasi medeni kanunun 311 maddesi gereğince atanırsa (ZGB Art. 311), tek başına vasilik yapar ve ebeveynlerden vesayet alınır. Çocuk korunması için alınan tedbirler yeterli değilse, çocuk aile içi şiddet mağduru ise, fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak gelişim göstermiyor aksine gerileme oluyorsa, ebeveynlerde alkol, uyuşturucu bağımlılığı varsa, psikolojik veya fiziksel bir rahatsızlıktan dolayı çocuğuna bakamıyorsa vesayetleri ellerinden alınır. Çocuklarını görme hakkına sahiptirler.

22

Senato Meclisi geçtiğimiz günlerde, kadınların emeklilik yaşının 64’den 65'e çıkarılmasına 12’ye karşı 30 oy ile karar vermişti. Son şeklini almak üzere Federal Meclis’e gönderilen öneri, Senato Meclisi ile Federal Meclis arasında görüşülmeye devam edecek. Bu görüşmelerin yaklaşık bir yıl sürmesi bekleniyor.

Konu daha sonra da halk oylamasına sunulacak. Önerinin halk tarafından kabul edilmesi durumunda, yeni uygulama en erken 2023 ya da 2024 yılında yürürlüğe girecek. Kadınlar için emeklilik yaşının 65 olarak kesinleşmesi ise 2027‘yi veya 2028'i bulabilecek.

Emeklilik kurumu olan AHV’nın, kadın ların emeklilik yaşının yükseltilmesi ile yılda 1,4 milyar franklık tasarruf edece ği ifade ediliyor. Böylece, emekli aylığı alanların sayısının artması nedeniyle, artmaya devam eden maliyetler en az birkaç yıl karşılanabilecek.

Gelecekte normal emeklilik yaşını dol durmasına rağmen çalışmaya devam edecek olan herkes; AHV katkı payla rını, yaklaşan emekli aylığını destekle mek ve herhangi bir açığını kapatmak için kullanabilir.

Halk daha önce de reddetmişti Kadınların emeklilik yaşının yükseltil mesini hedefleyen “AHV 21” isimli bu reform paketine karşı, sendikalar, siyasi

partiler ve kadın örgütleri tepkilerini dile getiriyorlar.

Emeklilik yaşında yapılan düzenleme, daha önce de gündeme gelmiş, konu ile ilgili 2017’de yapılan halk oylama sında halkın büyük çoğunluğu hayır yönünde oy kullanmıştı.

Yeşiller’den Maya Graf; Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan ücret farklarının analizi raporuna göre, eğitim veya pozisyon gibi kriterlerle açıklanamayan nedenlerden dolayı her kadının erkeklerden ortalama 684 frank daha az kazandığını söylüyor. Sonuç olarak kadınlar her durumda daha az emekli maaşı alacaklar.

Öneriyi yeniden gündeme getirenler; emeklilik yaşının düzenlenmemesi durumunda AHV fonunun en geç 2034 yılına kadar boşalacağını iddia edi yorlar. Bunun başlıca nedeni ise; artan yaşam süresi ve emekli olacak kişilerin sayısının artması.

Federal Parlamento, daha önceki başa rısız girişimlere rağmen konuyu ısrarla gündeme getiriyor ve reformun tek amacının orta vadede durumu istikrara kavuşturmak olduğunu belirtiyor.

23

Hastanede bir prenses ile karşılaşma olasılığınız nedir? Ya da bir kaptanla?

Theodora Sevgi Doktorları’nı duyduysanız eğer şaşırmanıza gerek yok.

İsviçreli Fondation Theodora'nın Tür kiye’deki uzantısı olan Theodora Sevgi Doktorları, hastanelerde yatan çocukları güldürüp onlara moral aşılıyor.

Fondation Theodora'nın kurucusu iki kardeşten biri olan André Poulie, henüz çocukken geçirdiği bir kaza sonrasında, birkaç ayını hastanede geçirmek zorun da kalmış. Annesi Theodora'nın düzenli şekilde gerçekleştirdiği yüreklendirici ziyaretler, hastanedeki ıssız ve hüzünlü gündelik yaşantısına mutluluk ve değişiklik getirmiş. Bu tecrübeden yıllar sonra And

ré'nin aklına, hastanede yatan çocukları bu süre boyunca neşelendirecek bir kurumun temelini atma fikri gelmiş. Bu vizyonla 1993 yılında André Poulie ve kardeşi Jan Poulie -onlara her zaman sevgisini ve neşesini armağan etmiş olan annelerinin anısına- Theodora Vakfı'nı kurmuş ve kısa bir süre içinde de hastane palyaçolarını işe almışlar.

Sevgi Doktorları olarak tanımlanan palyaçolar, sanatlarını hastane ortamında sergilemek üzere özel eğitim almış olan profesyonellerden oluşuyor.

Theodora Vakfı'nın Sevgi Doktorları, hali hazırda yedi ülkenin hastanelerinde faali yetlerini sürdürüp, her yıl binlerce çocuğa kahkaha ve neşe armağan ediyorlar.

24  Söyleşi
Hastanede tedavi gören çocuklara neşe, umut ve kahkaha…

1998 yılından bu yana Türkiye’de de faaliyet yürüten Theodora Sevgi Dok torları, hastanelerde uzun süre tedavi gören çocukları ziyaret ederek, onları sıkıcı hastane ortamından koparıp renkli bir hayal dünyasına doğru yolcu luğa çıkarıyorlar.

Profesyonel sanatçılardan oluşan ve birbirinden farklı yeteneğe sahip olan Sevgi Doktorlarımız her hafta aynı gün ve saatte minik hastaları ziyaret ediyor. HaberPodium olarak, Theodora Sevgi Doktorları’nın Türkiye yetkilisi olan ve şu an İsviçre’de yaşayan Seda Media no ile Sevgi Doktorları’nın çalışmaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

“Hastanede olma süreci hepimiz için çok zor fakat bir çocuk için hastanede kalmak, alışkın olduğu ortamdan ay rılmak, haftalarca, hatta bazen aylarca bir hastane odasında zaman geçirmek hiç de kolay değil. Theodora Sevgi Doktorları olarak amacımız hastanede tedavi gören çocuklara neşe, umut ve kahkaha armağan etmek.“

Ilk olarak Theodora Sevgi Doktorları projesine nasıl dahil olduğunuzu soralım size.

Theodora Sevgi Doktorları Projesi’ni ilk duyduğumda bu projeye tüm kalbimle inandım diyebilirim. 2012 yılında gönül lü olarak Theodora Sevgi Doktorları’na destek vermeye başladım ve 2017’den beri de profesyonel olarak bu ekiple birlikte çalışıyorum.

Çalışmalarınızı şu an İsviçre’de yürü tüyorsunuz. Buradaki çalışmalarınız dan bahsedebilir misiniz?

Bu sene ailem vesilesi ile İsviçre’ye ta şınma kararı aldım. Fakat Theodora’ya ve bu güzel amaca olan sevgim sınır, ülke tanımıyor. İsviçre’de yaşayan çok aktif ve duyarlı bir toplum olduğunu bildiğimiz için, 1 Şubat 2021 tarihi itibariyle, İsviçre’de küçük bir “Theo dora Türkiye“ ofisi kurduk. Theodora, İsviçre’de çok bilinen bir vakıf. Buradaki vatandaşlarımız 23 senedir Türkiye’de olduğumuzu duyunca hem çok şaşırı yorlar hem de çok seviniyorlar. İsviçre’deki bireysel ve kurumsal po tansiyel bağışçılarımıza ulaşmak için şu an çalışmalar yürütüyoruz. Birçok der nekle iletişime geçip, Zoom programı üzerinden çalışmalarımızı tanıttık.

Evet. Bu sene bir çocuk ziyareti be delini 52 TL (yaklaşık 6 frank) olarak belirledik ve İsviçre’de yaşayan vatan daşlarımızla birlikte hedefimize kolayca ulaşabileceğimize inanıyorum.

Projeniz kapsamında ne tür program lar uygulanıyor?

Theodora Sevgi Doktorları projesi da hilinde İsviçre’de toplamda 5 program uygulanıyor. Bunlar şöyle; Bunlar şöyle;

1) Theodora Sevgi Doktorları Progra mı: Çocuklara haftalık ziyaretler

2) Bay ve Bayan Rüya Programı: Engelli çocuklara özel ikili ziyaretler

3) Ameliyat Programı: Çocuğu anes tezi öncesi ve sonrası rahatlatmak

4) Küçük Şampiyonlar Programı: Obezite hastası çocuklara beslen me ve farkındalık çalışmaları

5) Küçük Orkestra Programı: Engelli çocuklara özel müzik çalışmaları

7 ülkede bulunan Theodora Sevgi Doktorları, faaliyetlerini her zaman kesin etik temel prensiplerine sadık kalarak ve uyarak sürdürüyorlar. Sevgi Doktorları, ziyaretlerini sadece çocuğun veya ebeveyninin rızasıyla gerçekleşiyor, çocuğun özel alanına saygı gösteriyor ve davranışlarını çocuğun bedensel ve ruhsal durumuna göre ayarlıyorlar. Theodora’nın faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde Birleşmiş Mil letler’in “Çocuk Haklarına Dair Sözleş mesi’nde geçen kurallar uygulanıyor. Buradaki hastanelerde yatan göçmen kökenli çocuklara yönelik özel bir çalışmanız var mı? İsviçre’deki göçmen çocuklarına özel bir çalışmamız yok, tam tersine eşit bir performans uygulanıyor. Bu konuya yönelik bir örnek vermek istiyorum, 2018 yılında İsviçre’ye eğitim için giden Sevgi Doktorlarımız Dr. Madam ve Dr. Şaşkın, Afrikalı çocukların teda vi gördüğü bir kliniğe gitmiş ve hiç konuşmadan pandomim ile çocukları güldürmüşlerdi. Farklı ülkelerde çalışan

tüm Sevgi Doktorları’nın amacı çocuk ların kahkahaları ile hastane duvarlarını renklendirmek. Gülen minik çocuğun kahkahası hem ailesini hem hastane çalışanlarını hem de bizleri çok çok mutlu ediyor.

Korona sürecinde çalışmalarınız nasıl yürüyor? Çocuklara ulaşmak için ne tür yöntemler kullanıyorsunuz?

Hastanelerde yatan çocuklara neşe hediye eden Theodora Sevgi Doktor ları, 16 Mart 2020 tarihinden bu yana COVID-19 salgınından dolayı fiziki hastane ziyaretlerini gerçekleştiremi yor maalesef. Ancak “ Bu süreçte ne yapabiliriz?“ diye çok düşündük ve çocuklara ulaşmanın yeni dijital bir yolunu geliştirdik.

Ağustos 2020'den bu yana VİZİ VİZİ (Video Ziyareti) Programımız ile 0-18 yaş arası çocuklarımıza özel bir video mesajı göndererek onlara kahkaha dolu anlar yaşatıyoruz. Her hafta KVKK kuralları doğrultusunda ebeveynler den gelen onaylı formlardan sonra Sevgi Doktorları çocukların çok sevdiği kostümlerini giyip tüm neşeli halleri ile minik hastalara özel videolar hazırlı yorlar.

Theodora Çocuk Hizmetleri Derne ği'nin cep telefonu hattı üzerinden mi nik hastalara bu videoları göndererek, onları yeniden rengarenk hayal dünya larına doğru yolculuğa çıkarıyoruz.

Bu videoların hazırlık aşamasında ebeveynler ile tatlı bir iş birliği de yapıyoruz. Onlara ilettiğimiz form aracılığı ile video çekeceğimiz minik hastanın adını, yaşını, sevdiği şarkıyı, büyüyünce ne olmak istediği gibi soruların cevaplarını öğreniyoruz. Daha sonra bu bilgileri Sevgi Doktorlarımızla paylaşıyoruz ve her hafta aynı gün ve saatte çocuklarla bu özel performans videolarını yolluyoruz.

Bu programımızla ilgili olarak çocuk larımız ve ailelerinden çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Her hafta fiziksel ziyaretlerimizi sabırsızlıkla bekleyen minik hastalar artık bizden gelen VİZİ VİZİ’lerini heyecanla bekliyorlar. Bu proje dahilinde çocuk hastaneleri ile bağlantılı mı çalışıyorsunuz?

Genel olarak artistik ziyaretler için uy gun olan her çocuk kliniği ile çalışabi liyoruz. Ne kadar duygusal bir yapımız

Sevgi Doktorları’nın amacı çocukların kahkahaları ile hastane duvarlarını renklendirmek.

olsa da yönetim tamamen matematik sel çalışıyor. Program müdürümüz her hastanedeki çocuk yatak sayısını tespit ediyor ve bu sayıya göre rotasyonlu bir program hazırlıyor. Aynı zamanda hastane personeli olan doktor veya hemşirelerle daima yakın bir ilişkimiz var. Sevgi Doktorlarımız da odaya gir meden önce her zaman hangi odalara girilmesinin veya hangi çocuğun o gün ziyaret için uygun olmadığının bilgisini mutlaka alıyor.

Bu projenin çocukların iyileşmesi üzerindeki etkileri neler? Bu yönlü bilimsel bir veriniz var mı?

Theodora Sevgi Doktorlarımız hastane koridorlarında yürümeye başladıkları an o kasvetli ve sıkıcı ortam birden yumuşuyor. Amacımız farklı sanat disiplinleri uygulayarak çocuğa has tanede olduğunu unutturmak ve onu tekrar rengarenk hayal dünyasına geri getirmek. Ziyaretlerimizden sonra bir çok hemşire, bize çocukların moralle rinin yükseldiği ve Sevgi Doktorları ’na hitaben mektup yazdıkları ya da resim çizdikleri yönünde bilgi veriyorlar. Aynı

şekilde, İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre The odora Sevgi Doktorları’nın ziya retlerinin etkisinin oldukça uzun sürdüğünü biliyoruz ve her hafta çocuklar ziyaretlerimizi sabırsızlıkla bekliyorlar.

İsmimiz Theodora Sevgi Doktorları fakat biz doktor değiliz ve çocukları iyileştirdiğimizi hiçbir zaman iddia etmiyoruz. Tıpta bizim yaptığımız artistik çalışmalar «Art Therapy» adı altında anılıyor. Zaten hastanede moral ve gülmenin olumlu etkisini pek çok akademisyen, araştırmaları ile de ortaya koyuyor.

İsviçre’de ve Türkiye’de kaç Sevgi Doktoru var?

İsviçre’de şu an 75 Theodora Sev gi Doktoru çalışıyor, Türkiye’de ise, İstanbul ve Ankara’da olmak üzere toplamda 10 özel eğitimli profesyonel sanatçımız var.

Theodora Sevgi Doktorları, İstanbul ve Ankara’da bulunan 9 hastanede her yıl 26 bin çocuğu ziyaret ediyor ve minik hastaların yüzüne kocaman gülücükler kondurup acılarını hafifletiyor.

26

Türkiye’deki ilk Sevgi Doktoruyum ben.1998’den bu yana bu alanda yer alıyorum. Her Sevgi Doktoru gibi ben de 1,5 senelik artistik ve hijyen eğitimi alarak ve zorlu bir jürinin onayından geçerek bu işe başladım. Artistik eğ timlerin yanı sıra bizler aynı zamanda bu eğitimde hasta çocuklarla nasıl iletişime geçilir, hasta yakınları ile nasıl iletişime geçilir, hastane kuralları hat ta ve hatta eller nasıl yıkanmalıdır

Dr.Bebiş karakteri adından münde bebek figürü olan eğlenceli bir karakter. Dr. Bebiş’in yetenekleri illüzyon numaraları yapmak ve kari katür çizmek fakat çocuğun odasına girdiğimizde performansımız o an da başlıyor ve amacımız çocuğun anda

Ziyaret ettiğimiz hastanelerin belirli günleri var ve çocuklar bizim gele ceğimiz günlerde bazen bizi kapıda karşılıyorlar çünkü biz onlara kocaman kahkahalar armağan ediyoruz.

Dr. Meto

2005’den beri Theodora Sevgi Doktoru olarak bu çok değerli ekip içerisinde yer alıyorum. Dr. Bebiş’in de bahsettiği gibi çok sıkı bir eğitim den geçip, jüri onayı ile Sevgi Doktoru olabiliyoruz.

Dr. Meto su altı temalı bir kostüme sahip. Kostümümde balık, balina ve ahtapot var. Ayrıca çocukların eğlen mesi için mızıka da çalıyorum.

Çocuklar bizi çok seviyor ve kısa bile olsa renkli hayal dünyalarına bizimle birlikte tekrardan dönüyorlar. Çocukları güldürünce ebeveynde de büyük bir rahatlama ve huzur görüyoruz. Bu yüz den etkimiz tüm aileye yayılıyor.

Theodora Sevgi Doktorlari ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve çocuklar için destek sunmak isteyenler www.theodora.org isimli internet sayfasından yararlanabilirler. Theodora Sevgi Doktorları’ndan Dr. Bebiş ile Dr. Meto ise çalışmalarından
27

Çocuğunuzun geleceğine bilgisayar algoritmasi karar versin ister misiniz?

Hayal ürünü bir romanın iceriğini anım satan makalemizin başlığı, şu günlerde Zürich ve Bern şehirlerinde gerçekten tartışılmakta.

Bern ve Zürich gibi büyük şehirler de, eğitim adına benzer sorunlarla karşı laşılmakta. Sosyo-ekonomik durumu iyi ailelerin yoğun olduğu semtlerde, Sekundarschule ve liselere geçiş oranı, sosyo-ekonomik durumu daha düşük ailelerin yaşadığı semtlere oranla çok daha yüksek. Yani oturduğunuz semt, aynı zamanda çocuğunuzun kaderini de bir nevi belirlemekte.

Gelir ve eğitim düzeyi düşük ailelerin yoğunlukta olduğu semtlerde genel likle göçmen toplumu oransal olarak hayli bir yoğun.

Bu bilgilerden şu sonuç çıkarılabiliyor; eğer ki göçmenseniz ve hem eğitim hem de gelir düzeyiniz yüksek değilse, çocuğunuzun Isviçre eğitim sisteminde muvaffak olması bir hayli zor.

Semtler arası bu sorunu çözmek için egitim-bilimciler yıllardır çalışmalar yapmakta. Bern ve Zürich şehirlerinde uygulanması tartışılan en son öneri, “Zentrum für Demokratie“ isimli araş tırma kurumu tarafından ortaya atıldı. Belli bir bilgisayar algoritma hesabı ile, çocukların oturdukları semtlerden fark lı semtlerde okullara gitmesini öngören öneri, bu şekilde semtler arasındaki eğitimsel şans eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor.

28  Eğitim

Varlıklı ve eğitimli ailelerin yaşadığı bir semt ile, eğitim ve gelir düzeyi düşük ailelerin yoğun olduğu iki semt yanyana ise; bu algoritma hesabına göre, iki semtin çocukları okullarda karıştırılacak ve bu şekilde şans eşitliği hedeflenecek.

Önerilen algoritma hesabına göre, çocukların okul yolları uzamayacak. Örneğin varlıklı ve eğitimli ailelerin yaşadığı bir semt ile, eğitim ve gelir düzeyi düşük ailelerin yoğun olduğu iki semt yanyana ise; bu algoritma hesabına göre, iki semtin çocukları okullarda karıştırılacak ve bu şekilde şans eşitliği hedeflenecek.

Sorunlar Yaşanabilir

Kulağa hoş gelen bu öneri, ilk etapta cazip görünse de yanı sıra büyük sorunları da getirmekte;

Varsayalım ki böyle bir algoritma hesabı yapıldı ve iki semtin çocukları karışık bir şekilde semtlerinin dışında eğitim kurumlarına dağıtıldı. Eğitim kurumları adına belli bir istatistiksel düzelme görüleceği aşikar. Bu algorit ma hesabından önce sosyo-ekonomik durumu yüksek ailelerin yaşadığı semt

Aman dikkat! Bilgisayar ile yapılan algoritma hesabı ile şans eşitliği aramak, toplumsal makasın eğitim kurumlarında daha da açılmasına yol açarken, büyük bir düşünce hatasına da düşülebilir.

okulunda liseye geçiş %20, gelir ve eği tim düzeyi düşük, göçmen yoğunluğu olan semtin çocuklarının liseye geçiş oranı ise %5 diye varsayalım. Yapılan algoritma hesabı ve her iki semtin çocuklarının karışık bir şekilde eğitim görmeye başladıktan sonra, iki semtin okullarında da %12,5’lik bir liseye geçiş oranının yakalandığını düşünelim.

Salt istatisiksel verilere bakarak degerlendirdiğimizde, iki semt okulu arasındaki verilerin eşitlendigini görüp, şans eşitliğinin sağlandığını düşünebiliriz.

%5 oranında olmasına rağmen, bu çocukların büyük bir bölümü gelir ve egitim düzeyi düşük ailelerin çocuklarıydı.

Yani algoritma hesabından önce, %20 oranla varlıklı ve eğitimli ailelerin çocukları liseye geçişte başarılı olurken, işçi ve göçmen ailelerinin çocukları için bu oran sadece %5di.

Yeni hesaplama ve öğrencilerin karışık bir şekilde eğitim görmesinin ardından bu makas büyük ihtimalle daha da açılacak. Nitekim doktorun çocuğu, avukatın çocuğu ile yarışırken ve artık doktorun çocuğu bir okulda işçi göçmen ailenin çocuğu ile yarışa girerken, diger bir okulda ise mühendisin çocuğu başka bir göçmen ve işçi ailenin çocuğu ile yarışın içerisinde olacak.

Belli bir bilgisayar algoritma hesabı ile, çocukların oturdukları semtlerden farklı semtlerde okullara gitmesini öngören öneri, bu şekilde semtler arasındaki eğitimsel şans eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Asıl sorun ise, gerçekten hangi çocukların liseye geçişte başarılı olduğunu degerlendirdiğimizde karşımıza çıkacaktır. Daha önceleri %20 oranla liseye öğrenci gönderen varlıklı semtin okulundaki yarış, her öğrenci için bir hayli zordu. Çünkü doktorun çocuğu, mühendis ve avukatın çocuğu ile bir yarış içerisindeydi. Göcmen ve işçi çocuklarının yoğun olduğu diğer okulda ise, liseye geçiş sadece

Her iki okul için liseye geçiş oranı %12.5 olsa dahi, yeni sistemde büyük ihtimal %23 oranında varlıklı ve eğitimi ailelerin çocukları geçişte başarılı olurken, işçi ailelerin çocuklarında bu oran %2’lerde kalacak.

Yani istatistikler semt okulları arasındaki farklılıkların kapandığını gösterse de, kaybeden daha zorlu bir yarışta daha çok kaybedecek, kazanan ise daha da kolay kazanacak.

29

Günümüzde

kimi insanlar için psiko lojik destek almak adeta bir tabu. Ancak nasıl ki fiziki rahatsızlıklarımız için yardım almamız gerekiyorsa, stres fak törleriyle kuşatılmış halde olan bir insanın, ruh sağlığını koruması için psikolojik destek alması da oldukça doğal. Bu farkındalıkla birçok psikolojik sorun derinleşmeden ya da çözümü daha zor hale gelmeden engellene bilir. Klinikte yatarak tedavi olmak zorunda kalan bir hastanın bireysel olarak düzenli terapiler alması da psikolojik sorunların engellenmesini mümkün kılabilir.

1981 yılından bu yana İsviçre’de yaşayan Emine Bauer-Burkay kendine ait olan bir atölyede; çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik olarak, “Yeminli Terapist“ sıfatı ile resim ve sanat terapisi uyguluyor. Terapi konularında uzmanlaşan Emine Bauer-Burkay aynı zamanda kendi yaptığı çalışmalarla bireysel ve karma sergilere de imza atmış bir isim. Resim ve sanat terapisi konularında eğitim alan Emine Bauer-Burkay çalışmalarına 1999 yılında açtığı Resim ve Tasarım Atölyesi Aurora ile devam ediyor.

30  Söyleşi

Emine Bauer-Burkay ile çalışmaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

İlk olarak İsviçre’ye ilk geldiğiniz zamanları soralım size? Buraya gelişiniz nasıl oldu ve geldiğinizde ne ile karşılaştınız?

İsviçre’ye ablam lisan öğrenmek ve yüksek tahsiline devam etmek için gelmişti, beni de eğitim hayatımın burada daha iyi gelişeceğini düşünerek buraya çağırdı; bu cazip davet üzerine İsviçre’ye geldim. Ablamla birlikte İsviçre’de güzel bir öğrencilik hayatı yaşayacağımızın hayalini kuruyordum; fakat ablam çok kısa bir süre sonra fik rini değiştirerek Fransa/Paris’e gitme kararı aldı. Ablam kendisiyle beraber Paris’e gelmemi istedi; ancak ben İs viçre’de kalmayı ve burada hedeflerimi ve hayallerimi gerçekleştirmeyi tercih ettim. İstanbul gibi bir Metropolden sonra İsviçre’ye geldiğimde, burayı büyük ve modern bir köy gibi gördüm; doğal güzellikleri ise bana eşsiz bir sanat eseri tablosunu andırıyordu, tıpkı bir masal diyarı gibi.

Neden resim ve sanat? Bu ilgi nasıl ortaya çıktı? Ne etkiledi sizi?

Baba ve anne tarafımdan kuzenlerim resim ve sanatla çok ilgili, kişisel sergi leri de olan aktif sanatçılardı. Rahmetli babam da çok güzel resimler yapardı; akrabalarımın sanatla ilgili olması, benim de sanata olan ilgimi arttırdı.

Resim ve sanat terapisi fikri nasıl oluştu?

Resim ve sanata olan ilgime paralel olarak, lise yıllarımda psikolojiye de ilgim çok artmıştı. 1995 senesinde İsviçre’de bir resim eğitimi sırasında resim hocasının eşinin resim ve sanat terapisti olduğunu öğrendim. Böyle bir meslek olduğunu ilk kez duymuştum. Tam bana hitap ediyordu. İlgi alanla rımın adeta harmanlanmış haliydi ve hemen bu eğitimi en nitelikli şekilde nerede alabileceğimi araştırmaya başladım. Resim ve sanat terapisini ilk kez duymamdan sadece bir ay sonra, Zürich’de beş senesi teorik eğitim, bir senesi ise staj olmak üzere toplam altı senelik uygulamalı eğitim almaya başlamıştım. Bu eğitimi almaya başla dığımda iki evlat sahibi 40 yaşında bir anneydim; oğlum 10 yaşında, kızım ise 3 yaşındaydı. John Lennon’un söylediği

En önemlisi de resim ve sanat terapisi alternatif tıp değildir; koruyucu ve tamamlayıcı tıptır, hekimliktir.

gibi “Hayat Biz Planlar Yaparken Ba şımızdan Geçenlerden Oluşur” misali, buraya gelirken ki hedefim, hayallerim 15 senelik bir gecikme ile gerçekleşe bildi. Daha sonra İsviçre’de bu eğitimi alan ilk Türk Klinik Dipl. Resim ve Sanat Terapisti olduğumu öğrendim ve bu duruma İsviçre basınının ilgisi oldukça yoğun oldu.

Şu an bir atölyeniz var ve burada resim terapileri uyguluyorsunuz. Bundan bahsedebilir misiniz? Neler yapıyorsunuz burada? Ne tür hastalar geliyor size?

Evet 1999 senesinden beri Kanton TG-Arbon’da Psikolojik Danışmanlık Resim ve Sanat Terapisi Merkezi’m Atelier Aurora’da Klinik Dipl. Resim ve Sanat Terapisti olarak çalışmaları ma devam etmekteyim. Merkezimde sadece resim terapileri değil, sanat terapileri de yapmaktayım. Bana gelen danışanlarım veya hastalarımın ilgisi hangi sanat dalına ise resim ağırlıklı olmak üzere; heykel, müzik, şiir gibi alanlarda da terapi olanağı sunuyorum. Merkezime tüm psikolojik sorunu olan hastalar, hayatta herhangi bir konuda veya herhangi döneminde zorlu bir süreçten geçenler (ergenlik problem leri, çocukların ruhsal sağlığının gelişim dönemleri gibi), ruhsal ve bedensel sağlığını korumak isteyenler, kendilerini kişisel olarak geliştirmek isteyenler gelmektedir.

Resim ve sanat terapisi nedir?

Kelimelerin yetersiz kaldığı durum larda, o anlık duygu ve düşüncelerin renk, form, sembol ve desen olarak kağıda yansıması dışa vurumudur. Resim ve sanat terapisi kendi başına bir terapi yöntemidir. Sosyal, pedagoji, psiko-terapi, tıp alanlarında, sağlık koruma desteğinde, kişilik gelişiminde kullanılmaktadır. Resim ve sanat tera pistlerinin (RST) çalışma alanları; kendi özel muayenehanelerinde, psikiyatri ve psiko-somatik kliniklerinde, engelli eğitim merkezlerinde, hastanelerde, rehabilitasyon kliniklerinde, her türlü sosyal destek ve gelişim projeleridir. En önemlisi de resim ve sanat terapisi alternatif tıp değildir; koruyucu ve tamamlayıcı tıptır, hekimliktir.

Korona süreci çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Bu dönemde terapilerde artışlar oldu mu?

Korona sürecinde online terapiler yo ğunluk kazandı. Bu dönemde terapiler de çok artış oldu. Çalışmalarıma hem online hem de yüz yüze olarak devam etmekteyim.

31

Resim ve sanat terapisinde kişi inisi yatif ve sorumluluk sahibidir. Resim ve sanat terapisinde başlıca hede fimiz kişiye en uygun çözümleri ve davranış modellerini aramak, bulmak ve geliştirmektir. Bu yolla tedavimiz aslında bireyin kendisini keşfetmesi ne ve tanımasına yardımcı olmaktır. Yöntem olarak öncelikle resim olmak üzere; müzik, kille heykel yapımı ve şiir alanlarında atölye çalışmalarımız oluyor. Terapi seansına katılan kişinin yaptığı çalışmalar danışanın ruhunun röntgen filmleridir; biz bu dışa vurum çalışmaları üzerinden diyalog kuruyo ruz. Bu yöntemle danışan, hayatının hangi bölümünü anlatacağı hususunda zorlanmıyor ve bazen en ağır, anla tılması zor olan konular da bile daha rahat konuşma alanı sağlanıyor.

Bu tarz tedavi yöntemlerinin insan psikolojisi üzerinde etkileri neler peki?

Hiçbir tecrübe gerektirmeksizin başarılı olup olmama kaygısı taşımadan, resme özel bir yeteneğimiz olmadan anlık or taya çıkan resimlerimiz kendi kendimi ze yazdığımız mektuplardır. Dolayısıyla resim yaparak kendimizi keşfedebilir ve tanıyabiliriz. Kendisini keşfeden ve tanıyan insan kendisiyle ve çevresiyle

barışık olur, sorunlarını çok daha kolay çözer. Duygu ve düşüncelerin resimle ifade edilmesiyle kazanılan yeni bakış açıları ve tecrübelerle hayatın inişli çıkışlı yollarında zorlanmadan ilerle yebilirler. Günlük yaşamları kolaylaşır. Korku ve güvensizlik sorunları çözülür. İçsel yaraları iyileştirir. Yeteneklerimizin farkına vararak özümüze ulaşırız. İçi mizdeki çelişkileri görmeye, gerginlik lerimizi azalmaya ve kendimizi daha iyi hissedebilmek için engelleri çözmeye, özgüvenimizi arttırmaya, içsel yükleri mizden kurtulmaya fayda sağlar.

Sadece resim ve sanat konusun da ilgili olan hastalar mı gelir size? Yoksa siz mi resme yönlendirirsiniz hastalarınızı?

İlgili olanlar da geliyor, ilgisi olmayan ama bu metodu tanımak isteyenler de terapi almaya geliyorlar. Okullarda resim öğretmenlerinin güzel resim beklentileri ve değerlendirmeleri in sanlarda ilerleyen süreçte resim yapma konusunda kaygı oluşturabiliyor, engel yaratıyor. Bu sebeple biz danışanımıza yapacağı resimle ilgili şu açıklamayı ya pıyoruz; kesinlikle güzel resim yapma kaygınız olmasın, resimlerinize güzel, çirkin değerlendirmesi yapılmayacak, sizin şu anki duygu ve düşüncelerinizi 10 dakikada dışa vurumunuz önemli. Bu şekilde ortaya çıkan anlık resim ler, kişinin ruhunun röntgen resimleri oluyor.

heykel, müzik ve şiirle de dışa vu rum çalışmaları yapmaktayım; ancak çalışmalarım genellikle resim ağırlıklı yürüyor.

Herhangi bir hastalığı olmayanlar da çalışmanıza dâhil olabiliyor mu? Belirttiğim gibi hasta ve danışanları

32  Gündem

Hastalarınız arasında Türkiye kökenli olanlarda var mı? Türkiye’den gelenlerin sorunlarını genel olarak nasıl tarif edersiniz?

Evet Türkiye’mizden de hastalarım, danışanlarım var. Terapi seansları anadilde gerçekleştirildiğinde, da nışanlar kendilerini daha rahat ifade ettikleri için çok daha olumlu sonuç alıyoruz. Türkiye kökenli danışanlarımın psikolojik problemlerinin arka planında genellikle sosyo-ekonomik nedenler yatmaktadır; ayrıca memleket özlemi ve farklı kültüre adapte olmakta zorluk çeken danışanlarım da bulunmaktadır.

Sizce günümüzde görülen ruhsal hastalıkların temel sebebi nedir? Bu etkilerden korunmak için ne yapmalı birey?

En önemli sebepler sevgi ve özgüven eksikliğidir; teknolojinin beraberinde getirdiği birçok fayda var ama teknoloji bireylerin yalnızlaşmasına, yabancı laşmasına, mutsuz olmasına, sabırsız olmasına, empati duygusunun aşınma sına sebep oluyor. Örneğin birçok evde aile bireylerinin elinde cep telefonu ile sürekli vakit geçirdiğini, aynı ev içinde birbirleri ile iletişim kurmayan insanları görmek mümkündür. Başka bir sebep ise insanların günümüzde üreterek

tüketim kültüründe elde edilen her şey çok çabuk değerini kaybediyor, bu da birey de tatmin duygusunun ortadan kalkmasına sebep oluyor. Bu olumsuz etkilerden korunmak için aile bağla rının ve aile içi iletişimin güçlü olması çok önemlidir. Şunu kesinlikle unutma malı; mutluluk sadece bir insana veya herhangi bir şeye bağlı değildir, kişi öncelikle kendisini sevip sayarsa, yap tıklarına onay verirse, yaşamında iyilik leri, güzellikleri ve paylaşımı çoğaltırsa, bireysel gelişimine önem verirse ve geçmişte veya gelecekte yaşamayı bı rakıp anı yaşamayı öğrenirse çok daha mutlu bir yaşam sürmesi mümkündür. Kişi kendi değerinin farkında olmazsa çevresi de o kişinin değerinin farkında olmayacaktır. Bunların dışında, elbette doğada vakit geçirmek, spor yapmak, sosyal aktivitelere katılmak, sevdiği insanlarla vakit geçirmek, kendisine ve çevresine sevgi dolu saygılı ve özenli davranmak korunmak için oldukça önemlidir.

Son olarak; ilerleyen süreçte yeni projeleriniz var mı ya da olacak mı?

Yeni projelerim olacak, ancak pandemi nedeniyle ertelemek zorunda kal dım. Türkiyeli ailelerin çocuklarına ve Türkiyeli gençlerimize yönelik “Yarar Çocuklar” isimli bir projem olacak. Ayrıca merkezimde haftanın bir günü nü sadece evlatları ile sorun yaşayan ailelere ayırmayı planlıyorum. 2007 yılından itibaren Türkiye’mizde ve yav

ve kültür merkezlerinde, derneklerde seminer, konferans ve work shoplar verdim. Bu çalışmalarımda çok yoğun ilgi ile karşılaştım, resim ve sanat tera pisine talebin çok fazla olduğu kanısına vardım. Bu tür etkinliklere pandemi nedeniyle ara vermeme rağmen; sempozyum gibi davetler aldığımda pandemi sonrası şartlar elverdiğince devam etmeyi düşünüyorum. Ayrıca Türkiye’den gelen yoğun sizden eğitim almak istiyoruz talebi üzerine; ileride kendi resim ve sanat terapisi okulu mu kurup, Türkiye’den eğitim almak isteyen kişileri burada eğitmek istiyo rum. Klinik deneyimlerimi yazdığım kitabımın da gelecekte yayınlanmasını

isteyenler; 071 446 93 02 – 077 424 83 09 numaralı telefonlardan ya da ate lier-aurora@gmx.ch mail adresinden kendisine ulaşabilirler.

33

Semptomları nasıl ayırt edersiniz? Maskeler polene karşı da koruma sağlar mı? Alerjisi olanlar için aşı güvenli midir?

Boğaz kaşıntısı, burun akıntısı, kendini zayıf hissetme ve sürekli hapşırmak zorunda olmak...

Bahar sezonu ile birlikte mevsimsel alerjiler sizi mutsuz edebilir. İsviçre’de yaşayan birçok kişi şu anda kendine bu belirtilerin saman nezlesi mi yoksa Korona enfeksi yonu mu olduğunu soruyor. Çünkü ülke nüfusunun %20 'sinden fazlası polen alerjisinden muzdarip. Bu durum dan yola çıkarak alerji hastalarının bilmesi gerekenleri sıraladık.

Saman nezlesi ya da alerjik rinit (Heuschnupfen) nedir?

Alerji, çok sık şahit olduğumuz bir hastalık türüdür. Çevresel faktörler ve genetik yatkınlık, hastalığın açığa çıkmasında etkilidir.

Saman nezlesi ya da bir diğer adıyla alerjik rinit olarak bilinen alerji, burun da akıntı ve tıkanıklık, gözlerde kaşıntı ve sulanma, hapşırma atakları ve sinüs basıncı semptomları ile kendini belli eder.

Belirtilere bakıldığında soğuk algınlığı şüphesiyle de yaklaşılsa da, soğuk algınlığının aksine saman nezlesine bir virüs sebebiyet vermez.

Saman nezlesi, polen, toz akarları, kedi-köpek tüyleri, kepekleri gibi aler jenlere karşı vücudun gösterdiği alerjik tepkilerden kaynaklanır.

Eğer, mevsim ne olursa olsun belirti ler kendini belli ediyorsa, uzun süreli alerjik rinitiniz olabilir. Hatta havadaki duman, parfüm kokusu, araba egzozu

34  Sağlık

Yapılan geniş

çaplı çalışma dahilinde; beş farklı kıtada bu lunan 31 ülkeden toplam 154 araş tırmacı, 130 ölçüm istasyonundan gelen verileri analiz etti. Bu analizler ile, polen sayısının fazla olduğu yerlerde enfek siyon sayısının da arttığı gözlendi.

gibi şeylere karşı da alerjiniz oluşabilir. Saman nezlesi sizin okuldaki, işteki performansınızı etkileyebilir ve hayat kalitenizi kısıtlayabilir.

İsviçre’de saman nezlesi hangi mevsimde daha çok görülüyor?

Havada bulunan çok sayıdaki polen den sadece birkaçı önemlidir; yılın başında fındık ve kızılağaç, ilkbaharda kül ve huş ağacı, yaz başında ve yaz

rak yarı yarıya azaldığı da görüldü. Günlük enfeksiyon oranları her yerde polen sayısıyla bağlan tılıydı.

%90'ından fazlasından sorum ludur. Etkilenen çoğu insan

değil, aynı zamanda ilgili bitkilerden gelenlere de

Çimlerin yanı sıra huş

Araştırmacılar bu durumu şöyle açıklıyorlar; “Polen uçarken, vücudun savunması solunum yolundaki virüslere karşı zayıflamış bir biçimde tepki verir. Vücut daha sonra antiviral etkiye sahip daha az interferon, protein üretir. Bu aynı zamanda enflamatuar yanıtı etkiler ve solunum yolu hastalıkları riskini artırabilir.“

Saman nezlesi ile Korona nasıl ayırt edilir?

Covid-19'un semptomları ile polen alerjisi kısmen benzerlik gösterir.

uçmaya başlarlar. Kesin bir tarih belirlemek zordur çünkü polen sayısı hava durumuna bağlıdır ve ayrıca yıldan yıla değişir.

Polen oranı Korona‘nın yayılmasını etkiler mi?

Evet. Havada yüksek polen konsant rasyonu ile Sars-CoV-2 enfeksiyon riski de artar. Bu tespit, kısa süre önce Münih Teknik Üniversitesi öncülüğünde yürütülen bir çalışma ile ortaya kondu. Geçen baharda yapılan geniş çaplı ça lışma dahilinde; beş farklı kıtada bulu nan 31 ülkeden toplam 154 araştırmacı, 130 ölçüm istasyonundan gelen verileri analiz etti. Bu analizler ile, polen sayı sının fazla olduğu yerlerde enfeksiyon sayısının da arttığı gözlendi.

Yani polen konsantrasyonu ne kadar yüksekse, Korona enfeksiyonu o kadar fazla görülüyor.

Araştırmacılar bu çalışmada; sıcaklık, nem, nüfus yoğunluğu, kilitlenmelerin etkisi gibi demografik faktörleri ve çevresel koşulları da dikkate aldılar.

Sonuçlarda; kilitleme kuralları olan alanlardaki Korona enfeksiyonlarının sayısının, havadaki benzer bir polen konsantrasyonu ile ortalama ola

İsviçre Alerji Merkezi'nden Sereina de Zordo; "Her ikisinde de yorgunluk ve genel bir halsizlik meydana gelebilir ve belirgin bir işaret yoktur." diyor.

Her iki durumda da soğuk algınlığı meydana gelebilir, ancak daha çok alerjik bir reaksiyondur. Burun akıntısı veya tıkanıklığı da daha çok kokmanıza neden olabilir. Ancak ani bir koku veya tat kaybı, Covid-19'un açık belirtisidir. Ayrıca Korona enfeksiyonu ile sıcaklık da sıklıkla artar.

Öte yandan polen alerjisinden etkile nen insanlar gerçekte kendilerini hasta hissetmezler.

Polen alerjisinin klasik bir belirtisi de damakta, kulaklarda ve burunda kaşın tıdır. Sık sık hapşırma atakları görü lürken, gözlerde sulanma ve kızarıklık oluşur. Bütün bu belirtilerin Covid-19 ile ilgisi yoktur.

Normal saman nezlesi ile alerjik astımı ayırt etmek önemlidir. Bu, polen alerjisi uygun şekilde tedavi edilmezse, etkile nenlerin yaklaşık üçte birinde gelişebi lir. Daha sonra semptomlar yukarıdan (nazofarenks) alt solunum yollarına (bronşlar, akciğerler) yayılır.

Covid-19'da sıklıkla öksürük nöbetleri, göğüste sıkışma ve hatta nefes darlığı görülür.

35

Sereina de Zordo; “Bazı saman nezlesi hastaları zaman zaman boğaz kaşıntısı nedeniyle öksürmek zorunda kalsa bile, kalıcı ve kuru öksürük yalnızca alerjik astımda ortaya çıkar.“ diyor.

Alerjisi olanlar Korona risk grubuna dahil mi?

Federal Sağlık Dairesi’ne (BAG) göre, saman nezlesi veya mevsimsel astımı olan hiç kimse risk grubuna dahil değildir. İsviçre Alerji Merkezi yetkilileri, bu değerlendirmeyi paylaşıyor, ancak bir istisna olarak şiddetli astıma işaret ediyorlar.

BAG’ye göre, yaşlılar (yaşla birlikte şiddetli seyir riski arttığı için), hamile kadınlar ve aşağıdaki hastalıklardan birine sahip yetişkinler risk grubuna aittirler;

• Yüksek kan basıncı

• Diyabet

• Kalp hastalıkları

• Bağışıklık sistemini zayıflatan has talıklar ve tedaviler

• Kanser

• Aşırı kilo (üçüncü derece obezite, 40'in üzerinde BKİ)

• Karaciğer sirozu

• Kronik böbrek hastalığı

• Kronik akciğer ve solunum hasta lıkları (örn. şiddetli astım)

Alerjik astımı olan veya sadece sıra dan saman nezlesi olan kişiler risk altında bulunmuyorlar.

Alerji Merkezi'ne göre, mevcut bir alerji ile bir Covid hastalı ğının oluşumu veya ciddiyeti arasında bir bağlantı bilin memektedir. Ayrıca alerji ve astıma karşı ilaç kullanımının Korona riskini arttırdığına dair hiçbir kanıt da yoktur.

Maskeler polene karşı da koruma sağlar mı?

Maskeler, Korona salgınının bir yıl önce ortaya çıkmasından bu yana İsviçre'de günlük yaşamın parçası haline geldi. Maske Sars-CoV-2'ye, grip virüslerine ve aynı zamanda polene karşı koruma sağlar. Sağlık uzmanları maskelerin en küçük polenleri bile geçirmediğini ifade ediyorlar.

Polen taneleri şekil ve yüzey yapısı bakımından çok çeşitlidir. Boyut olarak genellikle 10 ile 100 mikrometre arasın da olan Polen taneleri tekstil katman larına nüfuz edemezler.

Sokakta sıkça gördüğünüz tıbbi veya cerrahi maske (çoğunlukla açık mavi) 3 mikrometre çapındaki parçacıkları filtreler. Çoğu durumda bu, burun akın tısı, ağızda kaşıntı veya hapşırma gibi semptomları önemli ölçüde azaltır.

Maske Sars-CoV-2'ye, grip virüslerine ve aynı zamanda polene karşı koruma sağlar. Sağlık uzmanları maskelerin en küçük polenleri bile geçirmediğini ifade ediyorlar.

İsviçre'de de kullanılan aşılar şimdiye kadar güçlü alerjik reaksiyonlarla sonuçlandı. Pfizer/Biontech'te 100 bin aşı başına 1,1 vaka, Moderna’da ise 100 bin aşı başına 0,25 olumsuz vaka görüldü.

Covid aşısı alerjisi olanlar için güvenli midir?

Evet. Alerji merkezine göre; saman nezlesi ve mevsimsel astım dahil, hemen hemen tüm alerjiler için aşı her hangi bir sorun olmadan yaptırılabilir.

Ancak tüm ilaçlarda ve aşılarda olduğu gibi, Covid aşılarında da yan etkiler ortaya çıkabilir. Örneğin, enjeksiyon yerinde ağrı, baş ağrısı, kas ağrısı veya titreme.

İsviçre'de, aşılamalar sonrasında ortaya çıkan şiddetli alerjik reaksiyonları teda vi edebilmek için her birey aşılamadan sonra 15 dakika kadar gözlem altında tutulur.

Sonuç olarak kesin olan tespit şu; tepkisel alerjisi olanlara Covid aşısı ya pılmamalıdır. Buna karşın Federal İlaç Kurumu Swissmedic, saman nezlesi ve astımın aşılama için bir engel olmadığı nı açıkça ortaya koyuyor.

Güncel Korona ile ilgili gelişmeleri sitemizden takip edebilirsiniz. www.haberpodium.ch
36  Gündem

Astroloji

13 Nisan 2021 Yeniay

Koç Burcunda

Son aylar aslında bazılarınız zorlandı ve bir takım konuları kapattınız. As lında bu Koç Yeniay‘da yeni konuların tam içine gireceksiniz.

Sanki birden ne istedinizi çok iyi bile cek ve cesaretiniz artacak.

Cesaretiniz mantığınızın önünde olurken, kalbiniz ne için çarpıyorsa tam da onun peşinden koşacaksınız. Artık geriye bakmayıp ilerisi için adımlar atacaksınız.

Çoktan beridir hissetmediğiniz bir yaşam enerjisi sizi derin bir uykudan uyandıracak. Birden hedefleriniz değişecek ve o hedeflerin peşinden gideceksiniz. Ancak bazılarınız hesapta olmayan konularla karşı karşıya gele bilir.

Bu konular; hiç beklenmedik bir iş tek lifi, aniden aşık olma, bir işten ayrılma, bir iş kurma isteği olabilir.

Dikkat etmeniz gereken günler ise 16,17 ve 18 Nisan. Bu tarihler çok hareketli geçebilir.Bu dönemde sakin olun ve acele kararlar almayın. Acele işe şeytan karışır! Özelikle de 19 Nisan‘dan sonra kendinizi düşünecek, kendinizi garan tiye almak isteyeceksiniz. Aileniz, işiniz ya da özel konularınız ne ise, o konuda kendinizi güvence altına almak iste yeceksiniz. Kendinize; “ Sürekli olarak bir savaş alanında olmak istemiyorum. Geleceğim için de bir şeyler yapmak istiyorum.“ diyeceksiniz.

NOT:

Yıldız haritasında 12 ev vardır. Sizin yıldız haritanızda eviniz hangi gezegende yer alıyorsa konular da ona göre değişir. Yukarıda yazdıklarım geneldir ve herke sin yıldız haritasına uymayabilir.

www.maharaa.ch

Artık geçmişle yüzleşip bazı konularda barıştınız. Gelecek için yeniliklere hazır sınız şimdi. 23 Nisan‘dan sonra kendi haneniz için savaş vereceksiniz.

Bu Yeniay maddi konularda çok iyi fırsatlar sunacak size. Fırsatları iyi değerlendirmeye bakın.

27 Nisan 2021 Dolunay Akrep

Burcunda

Maalesef bu Akrep Dolunay’ı pek iç açıcı değil. Bu Dolunay bazılarız için çok güzel geçerken, bazılarınız içinse çok kötü geçecek. Biraz sinirli olabilir ya da patlayabilirsiniz.

Banka ve para durumu ile ilgili bir takım sıkıntılar ortaya çıkabilir. Firmalarla ilgili kötü haberler alacak sınız. Birçok insan işten çıkarılacak. Bununla birlikte, kısa sürede firmalarla ilgili bilmedikleriniz de ortaya çıkacak. Bu dönem ölümle ilgili haberler de alabilirsiniz.

Aslında bu Dolunay, bir dahaki senenin Akrep‘te olacak olan Ay tutulmasını tetikleyecek. Bir dahaki sene banka ve para konularında ciddi sorunlar ortaya çıkacak. Bazı bankaların sıkıntı yaşadı ğını duyacak, borsadaki hareketliliklere şahitlik edeceksiniz.

Plüton tam 27 Nisan‘da Retro yapacak. Aslında bu iyi bir haber. Çünkü gelecek aylarda Korona vakaları azalacak ve iyileşmeler başlayacak.

Diğer yandan; Oğlak Burcu hangi evinizdeyse, orada yaptığınız hataları düzeltmek için bir şansınız olacak.

Aslında gezegenler Retro olunca hare ketlik başlıyor. Bu durum düzeninizde bir takım değişiklikler de getirir.

Plüton Retro‘da olduğu için, kendinize ya da başkalarına karşı bir kızgınlık durumu ortaya çıkabilir.

Bu dönemde dikkatli olmaya çalışın. Herhangi bir çatışma ya da savaş du rumuna girmeyin. Çünkü yeni savaşlar için uygun bir vakit değil. Geçmişte yaşanan olumsuzlukları düzeltmek için bir şanstır bu dönem.

37
38  Psikoloji
Dr. med. Fikret Zengin Psikiyatri ve Psikoterapie Uzmanı info@praxiszengin.ch

Bir önceki

yazımda yaratıcı düşüncenin ortaya çıkış süreçlerini ele almış, yaratıcı sürecin aşamalarına değinmiştim. Bu yazımda ise, yaratıcı düşüncelerinizi artırabileceğiniz ve düşüncelerinizin akmasına izin verebileceğiniz bazı noktaları sıralayıp tek tek açıklayacağım.

Literatüre göre, yaratıcılık doğuştan gelmez. Yaratıcılık yaşam içinde öğre nilip geliştirilebilecek olan bir olgudur. Eğitimli yaratıcı düşünceye sahip insanlar, fikirlerin iyi mi kötü mü olduğuna karar veremezler ve sadece yeni alternatifler yaratırlar. Buna “bilişsel disinhibisyon“ denir. Bu insanların iç hakimleri yoktur, sadece hayal güçlerinin çalışmasına izin verirler. Saçma fikirler için filtreleri gevşetmelisiniz. Bu durum Harvard Üniversitesi‘nde yaratıcılık uzmanı olan Shelley Carson tarafından yapılan çalışmalarla da ortaya konmuştur. Kalitelerini değerlendirmeden birçok yeni fikir üreten beyin fırtınası, bu göreve yardımcı olabilir. California Üniversitesi‘nden araştırmacılar, bu egzersizin geçmişte çalışmayan alternatifleri engellediğini gözlemlerken, üretken olmayan bilginin engellenmesinin doğrudan yaratıcı düşüncedeki artışla ilişkili olduğunu tespit ettiler. Beyin jimnastiğini biliyor musunuz? Beyninizi şekillendirmenize yardımcı olabilecek birçok egzersiz var.

Yaratıcı düşünmeyi teşvik edin rahatlayın

Sakin veya rahat olduğumuzda yaratıcı düşünme daha iyi çalışır. Gevşeme du rumunda meydana gelen Alfa dalgaları yaratıcı düşüncenin temelini oluşturur. Zihninizin belirli bir şeye odaklanması na izin veren şeyler yapın. Banyo yap mak yaratıcı düşüncelerinizi harekete geçirecek bir yöntem olabilir. Yaratıcı ilhamın ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olduğu koşullar, düşünmek ve rahatlamak için iyi bir yoldur. Central Lancashire Üniversitesi‘nden bazı araş tırmacılara göre; telefon numaralarını kopyalamak gibi, 15 dakika boyunca yapılacak olan sıkıcı görevler de yaratı cı düşünceyi arttırıyor.

Kendinizi dağıtın

Çok dikkatli olmadığımızda yaratıcı düşünme daha iyi çalışır. Birçok görevin konsantre olması yararlı

olabilir, ancak uyaranlardan kaçınmak beynimizin en yaratıcı kısmı için iyi değildir. Kaliforniya Üniversitesi‘nden, psikolog Joseph Kasof, özellikle bir şeye odaklanmanın ya da özellikle bir şeye odaklanmamanın yaratıcı düşünme ile ilişkili olduğunu teyit ediyor.

Gürültülü bir ortamda çalışmak yaratıcı düşüncenin ortaya çıkmasını teşvik edebilir. British Columbia Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, bu tez üç farklı durum simüle edilerek test edildi. Amaç farklı gürültü seviyelerinde (düşük, orta ve yüksek) beyin fırtınası yapmaktı. Şaşırtıcı bir şekilde; orta gürültü seviyelerine (70 desibel) sahip durumlarda yaratıcılığın arttığı tespit edildi. Çünkü orta gürültülü bir ortam insanları daha yaratıcı düşünmeye zorluyor. Ancak, çok gürültülü bir ortam dikkati ve yaratıcı düşünmeyi imkânsız hale getirir.

Tekrar çocuk olun

Oyuncu, yazar ve mizahçı John Cleese şöyle diyor: ‘‘Yaratıcı işçiler istiyorsanız, onlara oynamak için yeterli zaman verin.’’ Yaratıcı düşünme söz konusu olduğunda yenilik bir zorunluluktur. Çocuklukta son derece yaratıcıyız, ancak yetişkinliğe yaklaştıkça ve inanç sistemlerine, davranış kalıplarına uyum sağlamayı öğrendiğimizde bu yeteneği kaybediyoruz. Alternatif perspektifler gerektiren durumlarla karşılaştığınızda, bir çocuğun ne yapacağını düşünmek çok pratiktir. Cambridge Üniversitesi uzmanlarından Patrick Bateson ve Paul Martin, oyun oynamaktan zevk almamızı ve kendimizi yeniden keşfet memiz gerektiğini savunuyorlar.

Kolaj yapın

Yeni ve gerçek bir kolaj oluşturmak için dergi ve fotoğraflardan kırpmalar ya parak fikirlerinizi karıştırmayı deneyin.

Birçok iyi ilişkiniz var ve kendinizi iyi insanlarla çevreleyin

Yaratıcı düşüncenin büyümesi için birçok perspektif gereklidir. Kendinizi

Yaratıcı düşünme ile her şey mümkündür
39

birçok insanla çevrelemek farklı deneyimleri paylaşmak için yararlıdır. Ayrıca, yeni fikirler edinebileceğimiz ‘‘zihinsel doluluk’’ miktarını arttırdığı için de zenginleştiriyor. Kalabalığın yanı sıra, yargıları sınırlamaktan kaçınmaya çalışan birçok insanın çevresinde olduğunuzda kalite de önemlidir. Sonuç yapıcıysa sizin için insanlarla çevrelemek veya bir takımda çalışmak çok olumlu.

Profesör Epstein sadece yeni insanlarla etkileşim kurmayı değil, aynı zamanda yeni yerleri ziyaret etmenizi veya olağandışı nesneleri ziyaret etmenizi de öneriyor. Çünkü bu orijinal fikirlerin gelişmesine yol açabilir. Çok kültürlülük kişisel ufkumuzu genişletecektir. Belgesel izleme, seyahat etme ve diğer medeniyetlerle ilgili bilgiler edinme ile gerçeği algılamanın ve etkilemenin yeni yollarını öğrenebiliriz.

Başarısızlıktan korkmayın

Yaratıcı düşünme genellikle bir çözüm bulamamanın hayal kırıklığından kaynaklanır ve Eureka’da sona erer! Ya da bir an. Bu yüzden aradığınız cevapları ilk bakışta bulmaktan korkmamalısınız. Yaratıcı düşünme çok fazla eğitime ihtiyaç duyar ve başladığınız zaman kendinizi üzmemek ya da kendinizden çok fazla şey beklememek en iyisidir.

Bugün iyi bir fikir olduğunu düşündüğümüz şey yarın bizim için iyi olmayabilir. Bu durumlarda, bu durumun sizi caydırmasına izin vermemelisiniz. Buna çözümü bulana kadar öğrenme deniyor. Kendimizi de yaratmaya zorlamamalıyız. Bu, verimsiz olabilirken yaratıcı düşüncemizi de engelleyebilir. Aradığımızı zihinsel çekmecelerimizde bulamazsak, yapılacak en iyi şey dikkatimizi dağıtmaktır. Bu, yeni şeylerin ortaya çıkmasını teşvik eder.

İyi uyuyun

Yaratıcı düşüncenin mükemmel bir şekilde olması için uyku beynini soymamak önemlidir. Almanya‘daki Lübeck Üniversitesi‘nde araştırmacı olan Ullrich Wagner‘e göre; günde 6 saatten az, 8 saatten fazla uyuma tavsiye edilmiyor.

Harvard Tıp Fakültesi’nde psikolog olan Deidre Barrett ise; çalışma ara larında uyuyan öğrencilerin daha iyi çalışma sonuçlarına sahip olduklarını ortaya koydu. Barrett ayrıca, yatma dan önce belirli bir problemi düşünen kişilerin ertesi gün kalktıklarında bir çözüm bulabileceklerini de tespit etti. Zihinsel yeniden yapılandırmayı destekleyen uyku daha zeki olmamızı sağlar.

Mutlu olun

Mutluluk, yaratıcı düşünmenin gö rünüşünü üzüntüden çok daha fazla destekler. Sanatçıların melankolik durumlarda daha iyi besteledikleri ve daha iyi yarattıkları düşünülür. Ancak durum böyle değil. Claremont Üniver sitesi’nden (California) psikolog Mihály Csíkszentmihályi, mutluluk ve yaratı cılığın birbirlerine fayda sağladıklarını buldu. Penn State Üniversitesi‘nde psikolog olan Karen Gasper ise, mutlu

temiz havada yürümek ve temiz hava da oturmak gibi dört deneysel durum yaratıldı. Araştırmacılar, katılımcıların düşüncelerini ve yeni fikirler yaratma yeteneklerini kaydetti. Buna göre, ‘‘yürüyüş’’ senaryosu için seçilenlerin, ‘‘oturma’’ senaryosuna atfedilenlerden daha yüksek yaratıcılık seviyelerine sahip oldukları tespit edildi. Çalışmayı yürütenlerden biri olan Marily Opezzo, ‘‘Yürüyüş sizi Michelangelo yapmaz, ancak yaratıcı sürecin ilk aşamalarında size yardımcı olabilir” diyor.

Olaylara farklı açılardan bakmayı öğrenin

Genellikle tüm işlerde alışılmadık fikir ler gereklidir. Çoğu zaman ilham verici aydınlık düşünceler en çok ihtiyacımız olduğunda akla gelmez. Olaylara farklı açılardan bakmayı öğrenmek ufku muzu genişletirken, düşünsel yaratı cılığımız üzerinde olumlu etkiler de yapacaktır.

40

Mahkeme ve Makamlarda vekâleten dava temsili

Hukuk Danışmanlığı

Arabuluculuk

İşlem yardımı (Başvuru, dilekçe, şikâyet, itiraz)

Uzmanlık Alanları

• Avrupa Hukuku

• İdari Hukuk

• Arabuluculuk

Mahkeme dışı çözüm işlemleri

• Konsolosluk onaylı yeminli tercüme işlemleri

• Türkiye’de emeklilik işlemleri

• Türkiye’de tanıma ve tenfiz davaları takibi

Derya Özgül, LL.M.

• İltica ve Yabancılar Hukuku

Genel iltica davaları, Dublin Anlaşması, İnterpol soruşturma

Vize işlemleri

Aile birleşimi

Nikâh işlemleri

Çalışma izni

Ülkeye giriş yasağının kaldırılması

Vatandaşlık haklarının kazanılması

Ve daha birçok farklı konuda danışmanlıklar.

d.ozgul@adconsultancy.ch www.adconsultancy.ch

Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur T:
74 80 F:
86
076 328
044 660 80

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararı ile birlikte, kadın hakları konusunda alevlenen tartışmalar da gündemde.

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Sözleşme, Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke ile Türkiye tarafından onaylanmıştı.

Bu sözleşme; toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemeyi, kadınları şiddetten korumayı, cinsiyet eşitliğini devlet güvencesi altına almayı hedefleyen, uluslararası bağlayıcılığı olan ilk sözleşme olma özelliği taşıyor.

Her toplumun kadın ve erkekler için öngördüğü normlar mevcuttur. Bu normları belirleyen de politika, sunulan eğitim, dini inanç, kültürel yapı ve devletin kurumsal yapısıdır. Binlerce yıldır toplumlara hâkim olan zihniyetler, kadına eşitliği layık görmezlerken, kadını erkeğin egemen alanına hapsederek erkeğin hizmetinde kalmasını istediler. Bunun için de devletin gücünü kullandılar.

Atilla Toptaş
42  Gündem
Klinik Psikolog, Psikoterapist toptas.atilla@bluewin.ch

Gelişmiş Avrupa ülkelerinde bile hala kadınlar eşit haklara sahip değiller. Buna İsviçre de dahil. İsviç re’de son 4-5 yılda iyice yükselen kadın hareketi sonucunda yeni yeni belli adımlar atılmaya başlandı. Aynı düzeyde iş yapan bir erkek, kadından ortalama %30 daha fazla maaş alıyor. Üst düzey iş ve görevlerde kadınların oranı %10’u geçmiyor. İsviçre’de kadınlar, son 50 yıldır seçme ve seçilme hakkın da yararlanabiliyorlar. 1848’de kurulan İsviçre Konfederas yonu yapısında kadına yer yoktu. Hala da kadınların politikada temsili erkeklerin çok gerisinde. İlk kadın ulusal bakan 1984’te seçilmiş. Yani İsviçre Konfederasyonu resmi ola rak kurulduktan 136 yıl sonra...

Her ne kadar kadınlara tanınan seçme ve seçilme hakları İsviçre’de kinden çok daha eskiye uzansa da Türkiye’de durum daha da içler acısı; Osmanlı’dan bugüne kültürel, dini ve sosyal yapımız gereği kadına yönelik şiddet masum ve meşru gösterildi hep. Mevcut hukuk sistemi toplumsal istismara, tecavüze uğrayan kadını korumak yerine; onun kirlendiğini düşünerek kadınları cezalandırdı.

Kadına yönelik şiddet toplumsal bir hastalıktır. Dünyanın her yerinde cinsel istismar vakaları mevcut. Özellikle de geri kalmış, kapalı toplumlarda. Kadın ve çocuk istismarları (buna erkek çocuk istismarları da dahil) çok yaygın olmasına rağmen pek gün yüzüne çıkmıyor.

Araştırmalar cinsel istismarların %80’inden fazlasının aile içi bireyler ya da güvenilen akraba ve tanıdıklar tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Cinsel şiddet bazı devlet yapılanmalarında yaygın olarak kullanılan bir işkence metodu. Ayrıca ahlakı en fazla yücelten kurumlarda cinsel istismarların çok yaygın olduğu görülmektedir. Bu kurumlar genellikle dini veya sosyal kurumlar. İstismarda bulunanların çoğu ise toplumsal saygınlığı olan güvenilen kişiler.

Eskiden Avrupa’daki kilise çevrelerinde, papaz okullarında cinsel istismarların oldukça yaygın olduğu biliniyor.

Cinsel istismarın yaygınlığı Türkiye’de de, özellikle denetimin az olduğu tarikat evlerinde, Kur’an kurslarında veya yetiştirme yurtlarında da görülüyor.

Cinsel saldırı ve istismarlar bu insanlarda ömür boyu sürebilecek çok derin travmalara ve ruhsal yaralanmalara yol açarken, bu istismarlar genellikle gizli kalıyor ve çok az insan bunu başkasıyla paylaşabiliyor.

Bu istismarları önlemek için birçok boyutta mücadele etmek gerekiyor. Devletin kanuni koruma tedbirlerinin yanında; okulda, toplumsal kurumlar ve medya üzerinde ciddi bir eğitim ve bilinçlendirme hareketi başlatılması lazım. Farkındalığı artıracak kampanyalar gerekiyor. Bu kampanyaların devletin bir politikası olarak yapılması ve sürekli olması şart. Özellikle de çocukları, genç kızları, kadınları cinsel saldırı konusunda bilinçlendirip cesaretlendirmek gerekiyor. İsviçre’de aile içi şiddet, cinsel istismarlar konusunda hem kanuni düzenlemeler hem de koruyucu mekanizmalar oldukça yaygın. Şiddeti

önleyici birçok koruyucu tedbir alınmakta. Şiddete veya istismara uğrayan kişiler hem kanuni hem de ekonomik ve sosyal olarak devletin koruma şemsiyesine alınmakta ve finansiyel, sosyal ve psikolojik her türlü yardım sunulmaktadır. Ama bunlara rağmen aile içi şiddet, kadına şiddet, cinsel istismarlar sıfırlanmış değil.

İsviçre toplumu oldukça heterojen bir toplum. Toplumun %30’dan fazlası göçmen kökenli. Her milletten, her inançtan insan mevcut. Göçmenler gelirken tabi ki kültürlerini, inançlarını ve alışkanlıklarını da birlikte getiriyorlar.

İsviçre’de göçmen kökenli erkekler kadına şiddete daha fazla meyilli iken, göçmen kadınlar şiddete daha fazla maruz kalıyorlar.

İsviçre toplumu şiddet konusunda daha hassas ve şiddet kesinlikle tolere edilmiyor. Anaokulundan itibaren okullarda şiddete karşı, istismara karşı farkındalık oluşturmak amaçlı eğitimler veriliyor ve cinsiyet eşitliği öğretiliyor.

Peki bunlar yeterli mi? Hayır. Çünkü hala İsviçre’de geleneksel erkek egemen bir zihniyet ve devlet yapısı mevcut. Ama son yıllarda bu biraz da olsa değişmeye başladı. Bundan sonraki yıllarda kadınlar lehine daha da değişeceğini tahmin ediyorum.

Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmaya başlandığı, kadınların ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarının olduğu yerlerde erkeğe bağımlılık azalmış durumda. Çocuklar genellikle anneleriyle büyürlerken, babanın rolünü devletin sosyal kurumları üstleniyor. Umarım yanlış anlaşılmaz ama ben gelecekte klasik erkek türünün etkisizleşip değersizleşeceğine inanıyorum. Yapay zekâ geliştikçe, devletler kadınlar eliyle şekillenmeye başladıkça, kadınlar sosyal yaşamda güçlendikçe o eski klasik erkeğe ihtiyaç duyulmayacak artık.

Son yıllarda birçok kadın sperm bankalarından sperm alarak hamile kalmayı tercih ediyor. Bunun ileride artarak devam edeceğini düşünüyorum.

43

Çocukyetiştirmek...

Bedenimiz stres altındayken baş etmekte zorlandığımız durumlar yaşarız. Böyle anlarda ister ebeveyn olarak, ister ikili ilişkilerimizde olsun doğru davranmakta zorluk yaşayabiliriz.

Peki, ne yapmamız gerekir?

En basit hali ile “tepki verme süremizi” uzatmamız gerekir.

Bunu nasıl yaparız?

Durarak. Zorlandığımız durumda bunu sadece fark etmek ve o anda kalarak tepki vermeden kalmayı başarmak.

44  Çocuk-Gelişim

İlk anda kulağa zor gibi gelse de, haya ta katmayı başardığınızda bu tutumla rın işlevsel olduğunu göreceksiniz. Bir ebeveyn olarak bunu nasıl uygulayaca ğımıza bir göz atalım.

Hafta içi özellikle de okula giden çocuklarınız varsa, hele de çalışıyor ve üzerinizde zaman baskısı hissediyorsa nız, her zaman anı iyi yönetemeyebilir siniz. Bir yandan kahvaltıyı hazırlama, bir yandan çocukları giydirme müca delesi içinde iken arada saate bakıp, zihninizde “Okula bugün bari geç göndermeyeyim” şeklinde düşünce lere sahip olabilir, masada kahvesini yudumlayan diğer ebeveynden, bir kez de siz söylemeden yardım etmesini bekleyebilirsiniz. Üstelik daha kendiniz giyinmediniz. Tam bir kaos ortamı. Patlamaya hazırsınız. Tüm bunları sırası ile başardınız diyelim. O ayakkabı giydirme seremonisini de atlattınız ve tam kapıdan çıkacaksınız; küçük çocu ğunuzun sesi kulaklarınızda yankılanır: “Anne! kakam geldi!” Bildiğiniz ve okuduğunuz tüm mükemmel ebeveyn lik tutumlarını uygulamakta zorlanır ve patlarsınız. Hem çocuğunuza hem de o an yeterli desteği göstermeyen eşinize söylenmeye başlarsınız.

Tüm bu olumsuz duygularla güne başlamak kendinizi kötü hissettirir. Gün boyu iş yerinizde zihniniz hep bu ana geri döner. Kendinizi beceriksiz hissedersiniz, belki çaresiz ve yorgun. Sonunda çocuğunuza bağırdığınız için suçluluk duyar, akşam eve dönerken bir oyuncak alma planı yaparsınız. Tanıdık mı geldi? Az çok hepimizin yaşadığı bu tabloda mindful tutumları nı kullanarak nasıl daha sakin kalabille ceğimize bir bakalım…

“Tuvaletin de ne kadar zamansız, az önce sordum, beni kızdırmak için yapıyorsun!”, “Her gün bir bahane, çok sıkıldım?!”, “Neden her seferinde ben uğraşıyorum ki?!”

“Artık nasıl davranıcağımı şaşırdım!”, “Gitgide daha da kötü oluyor, yeter!”

Böyle bir tavır yerine; Öncelikle sizi strese sokan anlar yaşarken ilk yapmanız gereken durmak ve o an ne hissettiğini zin farkına varmak.

(terliyorum) (hızlı nefes alıyorum) (gergin hissediyorum) (alıp başımı gitmek istiyorum)

Farklı bir bakış açısı “Şu anda karşımda fizyolojik ihtiyacının karşılanmasını bekleyen bir çocuk var.”

“Sabahları hesaplayamadığım bu tür durumlar geç kalmamıza sebep oluyorsa zaman yönetimini gözden geçirmeliyim.”

“Sanırım bu noktada eşimin de bana yardım etmesine ihtiyaç duyuyorum.”

“Her şeye yetişmeye çalışmak bende çaresizlik hissi uyandırıyor ve tahammül sınırımın düşmesine sebep oluyor.”

Sadece fark ederek bu duygu ile yüzleşmek. Tepkini seçmeden önce kendine o boşluğu yaratabilecek fırsatı tanımak. Kimi için birkaç kere nefes alıp vermek kadar, kimi içinse biraz daha uzun, ancak oradan yanıt verebilmek. Hissettiğiniz duygunun o anlık ve geçici olduğu gerçeğini hatırlamak ve duygu ile aranıza mesafe koyabilmek. Geçmiş ve gelecek kaygı sından kurtulup olanı algılayabilmek. O anda neye ihtiyacınız olduğunu drama yapmadan fark edebilmek. Bu tür zorlayıcı durumların sadece sizin başınıza gelmediğini, şimdi ya da daha önce başkalarının da aynı tür zorlukları yaşadığını hatırlamak ve kendinize şefkat gösterebilmek.

Bunlar gibi bilinçli bir farkındalık ve net bir zihin sahibi olmak çok daha doğru davranmanıza neden olacaktır. Sakin bir zamanda eş ile beklentiler üzerine konuşmak, hayattan ne kadar keyif aldığınızı, ev ve eş ilişkinizin size ne kadar doyurucu geldiğini düşünmek kadar, bu noktalarda sorunlarınızı da halletmeye çalışmanız gereklidir. Çünkü sahip olamadığımız bir manevi duyguyu çocuklarımıza aktaramayız zaten… Çocuğun sadece problem davranışlarına bakıp, tepki göstermek yerine “Şu anda böyle yaparak bana hangi mesajı vermeye çalışıyor?” diye düşünebiliriz. Her gün kapıda bir sorun çıkarıyorsa, daha çok birlikte zaman geçirebilmek adına ya da güvenli alanını terk etmekte zorlandığı için böyle davranıyor olabilir. Sizden beklediği; yargılamadan, her istediğini yerine getirmeden ancak duygu ve düşüncelerine dair ön kabul gösterebilen, belli kurallar ve sınırlar içinde, geçmiş ve geleceğe dair öngörülerde bulunmaksızın, koşulsuz sevgi gösterebilen, birlikte olduğunuz anlarda tümüyle orada olduğunuz mesajını ona verebilen bir ebeveyn. Siz böyle bir ebeveyniniz olsun istemez miydiniz?

45

Sağlıklı

bir hayat yaşamak için yeterli ve dengeli beslenme ile birlikte güçlü bir kas yapısına sahip olmak da önemlidir. Otuzlu yaşlardan sonra kas kitlesinde azalmalar ve yaş ilerledikçe sarkmalar söz konusu olabilir. Kas kaybı ile beraber metabolizma hızı da yavaşlar. Haftalık 150 dakika egzersiz ile kronik hastalıklar büyük oranda önlenebilir. Çocukluktan itibaren yapılan egzersiz ve beraberinde kas gücünü ve dayanıklılığını arttıran bir beslenme programı ile geleceğe çok güzel bir yatırım yapılmış olur.

Sporcu beslenmesinin iki önemli unsuru karbonhidrat ve proteindir. Bu iki önemli besin öğesi egzersiz öncesinde, egzersiz sırasında ve sonrasında büyük önem taşır. Karbonhidratlar temel enerji kaynağıdır ve kasların çalışması için elzemdir. Kan şeker regülasyonunun da sağlanması içinde ayrıca gereklidir. Ekmek, meyve, pilav, makarna, bulgur, baklagiller ve sebzeler ideal karbonhidrat kaynaklarıdır. Basit ve kompleks karbonhidrat tercihi ise egzersizin süresi, şiddeti ve zamanına göre değişkenlik gösterecektir. Vücudun glikojen depoları ne kadar doluysa egzersize uzun süreli dayanıklılık egzersizlerinde daha başarılı olur. Yapılan egzersiz türüne ve karbonhidrat kullanılabilirliğine bağlı olarak günlük alınması gereken enerjinin karbonhidrat oranı %50 den %70’e kadar çıkartılabilir.

Dyt. Berna Danacı dytbernadanaci@gmail.com

46  Beslenme

Özellikle enerji ve A, D, E, K

vitaminlerinin emilimi için yağ gereklidir. Yalnız tercih edilen yağ kaynakları doymamış yağ kaynaklarından sağlanmalı, doymuş yağ seviyesi diyetin %8-10 unu geçmemelidir.

Kaslardaki glikojen depolarını doldurup, maksimum seviyeye getirmek ve kas yorgunluğunu azaltmak için diyetteki karbonhidrat oranı iyi ayarlanmalıdır.

Proteinler de kas kitlesinin artması ve korunmasında büyük önem taşır. Süt, yumurta, hayvansal et kaynakları, peynir, kuruyemişler protein kaynaklarının başında yer alır. Egzersiz öncesi protein alımı ne kadar önemliyse, egzersizin hemen akabinde protein alımı da bir o kadar önemlidir.

Beslenme programının yağ oranı ise %25 civarında olmalıdır. Yüksek yağlı beslenmek diyetin enerji dengesini bozacaktır. Özellikle enerji ve A, D, E, K vitaminlerinin emilimi için yağ gereklidir. Yalnız tercih edilen yağ kaynakları doymamış yağ kaynaklarından sağlanmalı, doymuş yağ seviyesi diyetin %8-10 unu geçmemelidir. Omega-3 yağ asitleri mutlaka beslenme programında bulunmalıdır.

B grubu vitaminleri enerji sentezinde önemli rol aldıkları için diyetin içeriğinde ayrıca önemlidir. Protein sentezi için B12 vitamini alınmalıdır. E ve C vitaminleri ise kas hasarının azalmasında etkilidirler. Demir minerali enerji üretimi ve oksijen taşınmasında önem taşır. Demir eksikliği anemisine karşı diyetin demir içeriği iyi ayarlanmalıdır.

Egzersiz öncesi karbonhidrat ve protein grubunun birlikte tüketilmesi kuvveti ve kas kitlesini arttıracaktır. Peynirli bir tost, süt veya yoğurt içeren meyveli karışımlar, fıstık ezmeli muzlu sandviçler egzersiz öncesi iyi birer alternatif olabilir. Yapılan egzersizin süresi ve çeşidine göre antrenman çeşidine göre, kas kütlesinin korunması için egzersiz sırasında da karbonhidrat alımı yapılabilir. Glikojen depolarının uzun süre dayanması için ek olarak kolay sindirilen karbonhidratlar tüketilebilir. Az miktarda protein eklemenin de performans arttırıcı etkisi de vardır.

Uzun ve yorucu antrenmanların sonrasında ise harcanan glikojen depolarının yerine konması için hemen ilk 30-45 dakika aralığında bire üç oranında protein ve karbonhidrat alınmalıdır. Özellikle süt tüketmenin antrenman sonrası kas yorgunluğunu azaltmak ve kas yıkımını engellemede önemli olduğu bulunmuştur.

Su yetersizliği (%2’nin üzerinde kayıp) egzersiz performansı büyük oranda düşürür. Egzersiz öncesi, sırası ve sonrasında sıvı dengesini sağlanmalıdır. Egzersizden 2-4 saat öncesinde 5-10 ml / kg oranında sıvı alımı ile optimal hidrasyon sağlanabilir. Ayrıca egzersiz öncesi idrara çıkabilmek için yeterli zamanda bırakılmalıdır. Egzersiz sırasında ve sonrasında mutlaka su içilmelidir.

Egzersiz yapmadan önce sindirimi kolay besinler tercih edilmelidir. Gaz, şişkinlik riskine karşı her şey iyice çiğnenmelidir. Daha önce denenmemiş yiyecekler tüketilmemelidir.

Egzersiz ile birlikte sağlıklı bir beslenme programı, kasları korur, performansı arttırır, sakatlanmaları engeller ve yorgunluğu azaltır.

47

tasarımcıların yaratıcı zekalarında nasıl şekil aldığını ve dışavurumlarını göreceğiz.

kaygılarımız, bireysel konfor alanımız, çeşitli fantezilerimiz, özgürlük arzumuz ve daha birçok

2021'in trendlerini pandemi şartlarının oluşturduğu bir gerçek. 2020 boyunca deneyimlediğimiz

faktör 2021 İlkbahar trendlerini oluşturdu. Sezonun trendlerini incelerken pandeminin moda 48  Moda

Canlı pembeler

Bu dönem çok sayıda kumaş ve dokuda cesur renkler öne çıkarken, bu renkler arasında en çok pembeler dikkat çekti. Karpuz, fuşya ve sıcak pembeler İlkbahar sezonunda en çok karşınıza çıkan renkler olacak. Biz bütün pembelerimizle hazırız!

Sıcak desenler

Gökkuşağı şeritleri 2020'nin resmi olmayan motifi ol masının yanı sıra umudun de sembolüydü. Bunun 2021 İlkbahar sezonu içinde tasarımcılara referans olması şaşırtıcı değil. Bazı tasarımcılar gökkuşağı çizgileriyle renk oyunları yaptı, bazıları batik trendinin sadece bir pandemi hobisi olmadığını vurguladı.

Kotta bol silüetler

Kotlara bu yıl da ciddi bir rağbet vardı. Ancak kot satışlarında en dikkat çeken değişim ince sülietlerden bol silüetlere geçiş oldu. Özellikle bir gardırop klasiği olan streç kot pantolonlar yerini bol paça silüetlere ve jogging pantolonlara bıraktı.

Klasikleri baştan yaratma

Bu yıl sürdürülebilir klasiklere ve çok yönlü parçalara fazlasıyla odaklandık. Bu yüzden 2021 İlkbahar kolek siyonları kapsül gardırop için birer örnek oluşturdu. Çoğu koleksiyonun merkezinde gömlekler, trençkotlar ve blazer ceketler gibi basic parçalar vardı ancak biraz farklı hissettirmek ve klasiklerin sıkıcı olması gerek mediğini kanıtlamak için bu klasikler orijinal detaylarla baştan yaratıldı.

Monokrom

Bu sezon renk trendlerini incelediğimizde iki ekstremi bir arada görüyoruz. Bir tarafta canlı renkler, bir tarafta ise klasik monokrom şeması. Siyah ve beyaz parçaların sürdürülebilirliği ve kullanışlılığı şu götürmez bir gerçek. Aynı zamanda takılarınıza, çantanıza, ayakkabılarınıza ve diğer aksesuarlarınıza dikkat çekmek için müthiş bir yöntem.

Basit "layering"

Geçtiğimiz birkaç sezonda, temiz çizgiler ve yumuşak bir renk paleti ile 90'ların minimalizmine doğru bir hare ket gördük ve bu, zahmetsiz ama etkili layering tekniği 2021 İlkbahar sezonunda da yansıma buldu. Pantolonun üzerine giyilen tunikler, elbiselerin üzerine giyilen ka zaklarla bu trendi kolayca stilinize adapte edebilirsiniz.

Kabarık kollar

Son yıllarda hakim olan abartılı kabarık kollar yeni sezonda da öne çıkmaya devam edecek. 2021 omuz hareketi balon kollu elbiselerden büzgülü kollu trenç kotlara kadar biraz daha iddialı geliyor.

İkinci deri üstler

İkinci deri üstler bu yıl Adele ve Beyonce Marine Serre'nin kült ay baskılı üstünü giydiğinde viral oldu. Vücudu saran bu ince üstler yüksek bellerin içinde veya üzerine giyeceğiniz bir kazak, süveter, yelek gibi bir parçayla katman olarak kullanılabilir.

49

Hyundai, yeni mobilite ürünü STARIA ile MPV segmentine bambaşka bir soluk getiriyor.

Her geçen gün yeni bir teknoloji yatırımı ve gelişmiş model atağı ile otomotiv gündeminde sıklıkla yer alan Hyundai Motor Company, bu kez farklı bir segment ile karşımıza çıkıyor. Hyunda i’nin yeni MPV modeli STARIA, fütüristik tasarım öğeleri ve birinci sınıf araç içi mobilite donanım larıyla dikkat çekiyor.

Çok Amaçlı Araç (MPV) segmentindeki STARIA, adını aerodinamik tasarım özelliklerine referans olarak uzay biliminden alıyor ve böylece tama men geleceğin bir vizyonu olarak lanse ediliyor.

Sade ve düz çizgiler kullanılarak hazırlanan premium tasarım, Hyundai’nin “İnsanlık İçin ilerleme” vizyonunu da en iyi şekilde yanısıtıyor. Markanın akıllı mobilite çözüm sağlayıcısı olarak

gelecekteki modellerine entegre edeceği yeni teknolojiler ve bilgi eğlence sistemleri, STARIA modelinde de fazlasıyla kullanılıyor.

STARIA, bir uzay gemisini andıran fütüristik ve modern bir dış tasarıma sahip. İnce uzun, yatay bir çizgi şekilinde konumlandırılan gündüz farı ve altına yerleştirilmiş farlar, bilim kurgu filmle rindeki gelişmiş araçları andırıyor. Bu etkileyici ambiyans, iç mekanın genişliğini vurgulayan geniş panoramik camlar ve pürüzsüz gövde parçalarıyla da devam ediyor. Ayrıca, ön tam pondaki geniş ızgara da markanın karakteristik tasarım felsefesini gözler önüne seriyor. Kabinin genişliği de birinci sınıf konfor ve rahatlık için op timize edilmiş. Böylece STARIA, hem iş hem de aile kullanımı için ideal bir otomobil vurgusuyla hareket ediyor.

 Otomobil 50

Model tarihinde pek çok ilki bünyesin de barındıran W206 kasa kodlu C-Se risi, ilk olarak arka tasarımında bagaj kapağına da taşırılan stop lambaları, tüm motor seçeneklerinde otomatik şanzımanın standart olarak sunulması, ikinci nesil MBUX, opsiyonel arka aks yönlendirmesi ve arka koltuklarında ısıtma fonksiyonu gibi yenilikleriyle seleflerinden ayrılıyor.

Otomobilde 10.25 ve 12.3 inç olmak üzere iki ekran boyutu seçeneği bulunuyor. Sürücü kokpitini yüksek çözünürlüklü bir LCD ekran domine edilirken, araç fonksiyonları yüksek çözünürlüklü olan dokunmatik ekran üzerinden yönetiliyor.

Yeni S-Serisi gibi yeni C-Serisi de ikinci nesil MBUX bilgi-eğlence sistemi ile donatılıyor. Gerek donanım, gerekse de yazılımı önemli oranda gelişen ikinci nesil MBUX ile iç mekân daha da dijital ve daha da akıllı bir yapı kazanıyor.

LCD ekranlardaki parlak görüntüler, aracı ve konfor donanımlarını kontrol etmeyi kolaylaştırıyor.

Hey Mercedes sesli asistan, Mercedes me uygulaması üzerinden çevrimiçi hizmetlerin etkinleştirilmesiyle daha fazla diyalog kurabiliyor ve öğrenebi lir hale getirilirken, sistem yolcuların Hey Mercedes sesini bile tanıyabiliyor.

Otomobilde isteğe bağlı donanım olarak artırılmış gerçekliğe sahip navigasyon sunuluyor. Bir kamera, araç önündeki görüntüyü yakalıyor ve bunu orta ekranda gösteriyor. Ayrıca video görüntüsüne; trafik işa reti, dönüş yönlendirmesi veya şerit değiştirme önerisi gibi sanal nesneler, bilgiler ve işaretler entegre ediliyor.

Bu özellik, şehir içindeki navigasyon yönlendirmesini kolaylaştırıyor. Ayrı ca isteğe bağlı olarak ön camda renk li bir sanal gösterge paneli sunuluyor. Bu ekran sürücüye, motor kaputunun yaklaşık 4.5 m uzağında havada asılı gibi duran 23×8 cm boyutunda sanal bir görüntü gösteriyor.

51

turlarda öğrenebilirsiniz.

Kanton Aargau’ya bağlı olan ve 19 bin’den fazla nüfusu bulunan Baden şehri Limmat Vadisi'nde yer alıyor.

yolar inşa etmeye başlayan Romalılar burada, günümüze kadar uzanan hamam kültürünün temelini atıyorlar. Baden'in Limmatknie bölgesinde yapılan kazılarda birçok Roma hamamı açığa çıkarılmıştır.

 Gezi Rehberi 52

Şifalı termal sular

Baden, Roma döneminden bu yana şifalı bir bölge olmasıyla ünlenmiştir. Bölge, dolaşım sistemi hastalıklarına ve romatizmaya iyi gelen bu termal sular ile hamamlar nedeniyle çok önemli bir yer olma özelliğine sahiptir. İsviçre'de bulunan en yüksek mineral konsantrasyonlu termal sular, burada bulunan 18 kaynaktan çıkar. Bu suların sıcaklığı 47 dereceyi bulur.

Goethe, Nietzsche, Durrenmatt gibi önemli isimler de, dinlenmek için Baden termal kaynaklarını tercih etmişlerdir.

Kaplıcaları ile, önemli bir sağlık tesisi konumuna sahip olan Baden şehrinin asıl kuruluşu 1297'de, Habsburglar tarafından gerçekleşti. Helvetic Cumhu riyeti zamanında Baden kantonuna başkentlik yapan Baden, 1803'ten bu yana Aargau kantonuna ait.

Görülecek yerler

Bir tarih ve kültür şehri olan Baden, ben zersiz kaplıcalarının yanı sıra, modern sinemalara, müzelere, tiyatrolara, spor tesislerine ve tarihi mekanlara da ev sahipliği yapıyor. nlardan bazılar şöyle;

Baden şehir merkezinde dolaştığınızda ilk göreceğiniz yapı Baden şehir kulesi olacaktır. Büyük kapısı ile kule, şehrin en popüler gezinti yerlerinden biri olan Weite Gasse'nin girişini işaret eder.

Eskiden Brugger veya Baderturm olarak adlandırılan bu kule, 15. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş. Kule, 1846'dan 1985'e kadar, birkaç hücreye sahip olan küçük bir hapishane olarak da kullanılmış.

Baden'in üzerinde ihtişamlı bir şekilde duran ve eski şehir merkezinin görkemli manzarasını sunan kale kalıntısı, ulusal bir mirastır. Burası bir zamanlar Habsburg kontlarının yaşadığı muhteşem bir kaleydi. Schlossberg'de bulunan bu ortaçağ kalesinin 11. yüz yılda Lenzburg kontları tarafından inşa edildiği tahmin ediliyor. Burası miras yoluyla önce Kyburg kontlarına, daha sonra da Habsburg kontlarına geçmiş. Şu an kıs mi ölçüde yıkılmış durumda olan kale, çeşitli koruma önlemleri sayesinde ziyarete açık tutuluyor. Buraya çıkıp nefes kesen manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Şehir kulesi
53
Stein Kalesi

İsviçre Çocuk Müzesi

Burası, aile yaşamı, çocukluk ve oyunlarla ilgili tarihi ve güncel gelişmelerin belgelendiği müzedir. Merak edenler İsviçreli çocukların ne tür oyuncak lara sahip olduklarını görebilir, kendi çocukluklarına uzanan yolculuklara çıkabilirler.

Blues festivali

Baden’de on yıldan fazla bir süredir Blues festivali yapılıyor. Mayıs ayında yapılan bu festival konserleri ile canlı müzik dinlemenin keyfini çıkarın.

Ancak bu yıl yapılması gereken festivalin, Korona önlemleri nede niyle iptali gündeme gelebilir.

Noel dönemi boyunca Baden çok özel bir ihtişamla parlar. Sanat eseri olan bu parıltılar şehir merkezinin sokaklarından ara sokaklara uzanır.

Ünlü sanatçı Willi Walter'in İsviçre'de eşi benzeri olmayan bu sanatsal çalışması, 2007'den bu yana her Noel döneminde Baden'i de parlatıyor. 10 bin 200 LED ışığı ve özel olarak oluşturulan melek figürleri, şehri 1,8 km boyunca yürünebilir bir sanat eserine dönüştürüyor.

Teufelskeller

Parkurlardan biri Baden'in yeşil kalbi olarak bilinen Teufelskeller doğa ormanı. Bu orman 1999'dan bu yana koruma altında olan bir yer. Heitersberg'in en kuzeydeki etekleri olan Baregg'in doğu yamacında, Teu felskeller'in kaya düşüşü alanı yer alır.

20 m yüksekliğe ve 30 m uzunluğa erişebilen bu kayalıklar ile 50 m yük sekliğe kadar olan devasa ağaçlar, heybetli ve etkileyici manzaralar sunar.

Tabelalarla iyi bir şekilde işaretlenmiş bu ormanda gezerken, tür açısından zengin bir bitki örtüsü ve çeşitli hayvanlarla da karşılaşabilirsiniz.

Lägerngrat üzerinden Regensberg'e

Bir diğer yürüyüş parkuru ise Baden'den Lägerngrat üzerinden Regensberg'e uzanan zorlu yol. Burada yapacağınız yürüyüşte sizlere etkileyici manzaralar ve unutulmaz anlar eşlik edecektir.

Ancak tırmanışlarda dikkatli olmanız gerekiyor. İyi bir yürüyüş ayakkabısı giymeyi unutmayın.

Işıklandırma sanatı
54

Villa Boveri

Baden şehrinin en önemli özel bahçesi olan Villa Boveri görülmeye değer bir yer. 1897'de Walter Boveri tarafından yaptırılan bu yapıtın bahçesi üç ayrı bölümden oluşuyor; peyzaj bahçesi, neo-barok teras bahçesi ve 1911'de oluşturulan yüzme bahçesi.

Paul Scherrer Enstitüsü (PSI); madde ve malzemeler, enerji, çevre ve insan sağlığı gibi üç ana alanda ileri araştırmalar yürüten, fen ve mühendislik bilimleri alanında İsviçre'nin en büyük araştırma enstitüsüdür.

Buraya, yurt içinden ve dünyanın dört bir yanından her yıl 2 bin 500'den fazla bilim insanı deneyler yapmak için gelir. Burada yer alan 20'nin üzerin de interaktif sergide; PSI'in gelecekte yaşanacak zorluklara çözüm üretmek için üzerinde çalıştığı projeler yer alıyor.

Landvogteischloss

Tarih Müzesi'nin bir parçası olan Landvogteischloss, geçmiş zamanlardan kentsel yaşam ortamlarına bir bakış sunuyor. Görkemli bir tarih parçası olan ve 13. yüzyıla kadar uzanan bu yapı 1913'ten beri müze olarak kullanılıyor.

Kapalı ahşap köprü

Haldenquartier'den tarihi müzeye doğru bir yürüyüşe çıktığınızda kapalı ahşap köprü ile karşılaşacaksınız. 37 metre genişliğinde olan Limmat nehri üzerinde bulunan bu köprü iki tarafı birbirine bağlar. 13. yüzyılın başlarına uzanan bu ahşap köprü; yüzyıllar boyun ca yaşanan seller, buz sürüklenmeleri veya şiddetli yağışlar nedeniyle birçok kez tahrip oldu ve her seferin de yeniden inşa edildi. Köprünün son inşası 1809'da yapıldı.

PSI Forum
55
56  Yemek Tarifi

Kırmızı Antioksidan Çorbası

Malzemeler: 2 adet pancar ve yaprakları, 1 siyah havuç, 1 kırmızı soğan, 1 kök kereviz ve yaprakları, 1 pırasa, 1 patates, 1 avuç kırmızı mercimek, 1 avuç bakla, tuz, pul biber, sumak Hazırlanışı: Tüm sebzeleri doğrayıp tencereye alınız, bakliyatları da yıkayıp ekleyin. Malzemelerin hizasında su ekleyerek ocağa alın. Tüm ürünler pişene kadar yaklaşık 45-50 dk orta ateşte pişirin. Ocaktan alınca blenderdan geçirip pürüzsüz bir kıvam almasını sağlayın. Tekrar ocağa alıp bir taşım kaynatınız ve sumak zeytinyağı tuz pul biber ekleyerek lezzetlendirip servis edin.

Fırında Sebzeli Somon Balığı

Malzemeler: 1 kilogram somon balığı, 2 adet limon, 6 diş küçük boy sarımsak, 2 adet domates, 1 adet havuç, 2 adet orta boy kuru soğan(biri balığın altına, biri balığın üstüne), 2 adet patates, 2 adet çarliston biber, 2 adet kapya biber, yarım bağ maydanoz, yarım bağ dereotu, 2 adet defne yaprağı, yarım çay bardağı zeytinyağı, 1 yemek kaşığı tereyağı Sosu için: Yarım yemek kaşığı biber salçası, sıcak su (tepsi boyutuna göre değişebiliyor), karabiber, pul biber, tuz Hazırlanışı: Temizlenen balıklar dilimlenir, tuzlanır. (Balığın tuzu girmesi için 1,5 saat bekletilir.) Limonun suyu sıkılır. Patates ve havuç halka şeklinde doğranır. Soğanlar piyaz şeklinde doğranır. Maydanozlar ve dereotu ince ince kıyılır. Sarımsaklar ince ince doğranır. Biberler uzun uzun doğranır. Domatesler yarım ay şeklinde doğranır. Fırın tepsisi alınır. Önce patatesler sonra havuç, soğan, maydanoz ve dereotu (yarısı balığın altına diğer yarısı balığın üzerine) balıklar, soğan, dereotu ve maydanoz, domates, çarliston biber, defne yaprağı koyulur. Balığın üzerine limon suyu gezdirilir. Sosu için; Salça bir kaba koyulur. Sıcak su koyularak salça açılır. İçerisine tüm baharatlar koyulur karıştırılır. Balıkların üzerine sos koyulur. Zeytinyağı ve tereyağı koyulur. Islatılarak nemlendirilmiş tepsi kağıdı ile üzeri kapatılır. 220 derecede pişirilir. Sebzeler ve balık yumuşayınca üzeri açılır hafif kızarınca fırın kapatılır ve sonra da servis edilir.

Prenses Tatlısı

Muhallebisi için malzemeler: 1 yumurta, 1,5 su bardağı şeker, 1 su bardağı un, 1 litre süt, 1 paket vanilya Çikolota sosu için: 2 su bardağı süt, 3 yemek kaşığı kakao, 2 yemek kaşığı nişasta, 1 yemek kaşığı tereyağı, 2 çay bardağı toz şeker Hazırlanışı: Muhallebiyi yapmak için yumurta ve şeker tencereye alınarak karıştırılır. Üzerine süt ve un eklenerek karıştırılır ve ocağa alınarak kaynayıp göz göz olana kadar topaklanmaması için sürekli karıştırılarak pişirilir. Kaynayınca altı kapatılır vanilya eklenip karıştırılır ve muhallebi kuplara pay edilir. Muhallebi soğumaya bırakılır. Çikolata sosu için tereyağı hariç tüm malzemeler tencereye alınır ve kaynayıp koyulaşana kadar karıştırılır. Çikolata sosu koyulaşınca içine tereyağı eklenir ve ocaktan alınır. Çikolata sosu da muhallebilerin üzerine pay edilir. Sıcaklığı giden muhallebiler buzdolabına en az 4 saat soğumak üzere bırakılır. Soğuyan muhallebileri, Hindistan cevizi rendesi veya drajelerle istediğiniz gibi süsleyerek servis edebilirsiniz.

57

Sevgili okurlarımız, alınan önlemlerdeki gevşemelere rağmen etkinlikler kısa süre öncesinde iptal edilebilir. Bununla birlikte birçok etkinlikte katılımcı sayısı sınırlı tutulmakta ve isimler kayıt altına alınmakta. Herhangi bir etkinliğe gitmeden önce etkinlik hakkında bilgi almanızda fayda var. Kişilerle aranıza 1,5 metre mesafeyi koymayı, ellerinizi düzenli olarak yıkamayı ve toplu taşıma araçlarında maskenizi takmayı unutmayın.

22 Nisan

Perşembe

ETKİNLİK

16 Nisan

Cuma 20 kilometre uzunluğundaki yol ormandan yollar ve havaalanı çevresindeki "Glatt" nehri boyunca bir pist. Bu yol bir bisiklet turu veya paten kaymak için ideal. Bunun yanı sıra yol boyunca mangal yerleri kullanıma hazır bulunuyor. Giriş ücretsiz.

Yer:Flughafen Zürich http://www.flughafen-zuerich.ch

24 Nisan

Cumartesi

http://www.veganevibes.de/gemuese-

25 Nisan

Çin Bahçesi

"Chinagarten" tapınaklarla birlikte bir Çin parkı. Baharın tadını bu parkın içinden bir yürüyüş ile çıkarın. Açılış saatleri: Pt-Pz 11:00-19:00. Giriş yetişkin ve 15 yaşından itibaren gençler için 4.- CHF, 6 yaşından itibaren çocuklar için 1.- CHF.

Yer: Chinagarten Zürich. Bellerivestr. 138, Zürich http://www.stadt-zuerich.ch/chinagarten

İş sonrası bahçede çalışmaya ne dersiniz? "Fiirabig-Gärtnere"de çapalama, ekme, biçme ve sulama işlerini başka kişilerle birlikte yapabilirsiniz. Uzmanlar size yardım ediyor ve sorularınızı cevaplıyor. Bilgi sahibi olmak gerekmiyor. Buluşma noktası "Bildungsgarten"da "Gärtnerhaus"da. Uygun kıyafetler ve sağlam ayakkabıları yanınızda bulundurun. Başvuru internet sitesinde bulunan formla. 17:30-19:30. Katılım ücretsiz. Yer:Stadtgärtnerei. Sackzelg 27, Zürich http://www.stadt-zuerich.ch/ted/de/index/gsz/ aktuell/gruenagenda/2021/april-juni/210422fiirabiggaertnere.html

Ticaret, takas yapmaya veya alıp satmaya istekli misiniz? Kullanılmış eşya ve oyuncaklarınızı daha fazla saklamayın, bir örtü ve oturmak için katlanır bir sandalye alarak "GZ Seebach"a gelin. Burada eşyalarınızı satabilir veya sadece pazarda gezinebilirsiniz. 10:00-16:00. Katılım ücretsiz.

Yer: GZ Seebach. Hertensteinstr. 20, Zürich http://gz-zh.ch/gz-seebach/

28 Nisan SERGİ

Kadın Hakları Üzerine Sergi (18 Temmuz’a kadar)

50 yıl önce kadınlar İsviçre’de seçim hakkını aldılar. O güne kadar İsviçre’de zorlu ve devam eden bir mücadele yaşanmıştır. "Landesmuseum" bu konuya bir sergi atfetmiştir. Bu 200 yıllık eski hikaye hakkında daha fazla bilgi edinin. Sl-Çr/Cm-Pz 10:00-17:00. Pr 10:00-19:00. Giriş KulturLegi ile 5.- CHF (10.- CHF

Yer: Landesmuseum. Museumstr. 2, Zürich http://www.landesmuseum.ch/frauenrechte

Konser Perşembe

Çocuklar İçin Elişi Fikirleri

Bahar tatili zamanı. Çocuğunuz için daha fazla elişi fikirlerine ihtiyaç duyuyor musunuz? "Reformierten Kirche"nin internet sayfasında çocuklar için birçok öneri bulabilirsiniz. Örneğin çocuğunuzla birlikte kendiniz mum yapabilirsiniz. Ücretsiz. http://www.reformiert-zuerich.ch/-4/kirchenkreis-6/kidshome~2516/

30 Nisan

Cuma

Gençler İçin Bilimsel Etkinlik

Ayda bir kez "Nachtaktiv" etkinliği yer alıyor. Burada öğrenciler bilimsel konuları anlaşılır ve eğlenceli bir şekilde sunuyorlar. Her etkinlik belli bir konu üzerine yapılıyor. Bugün kıyafet konusu üzerine her şeyi deneyimleyebilirsiniz. İçecek ve atıştırmalık bulunuyor. 16 ve 25 yaş arası gençler için. 19:0022:30. Katılım ücretsiz.

Yer: Museum für Gestaltung. Ausstellungsstr. 60, Zürich http://www.nachtaktiv.live http://www.creativelabz.ch/nachtaktiv-museumfuer-gestaltung/

BİLGİLENDİRME
Etkinlik Rehberi
Akşam Bahçe İşleri Bit Pazarı Sebze Fermantasyonu Pazar 29 Nisan ETKİNLİK Havaalanında Bisiklete Binme ve Paten Kayma Pazar Sebzelerinizi fermente ederek onları daha uzun ömürlü yapabilirsiniz. Bununla birlikte fermente edilmiş sebzeler çok sağlıklı ve lezzetlidir. İnternet sayfası www.veganevibes.de yer alan beş adımı takip edin ve kendi yaptığınız sebzelerinizin tadını bir salata veya bir parça et ile çıkarın. fermentieren-in-5-einfachen-schritten-v-gf/#wprmrecipe-container-5604 18 Nisan ETKİNLİK
ETKİNLİK
ETKİNLİK

AVANTAJLARINIZ

• Hedef kitleye doğrudan erişim

• Firma imajı yaratma

• Marka değerini yükseltme özelliği

• Düşük maliyet

• Farklı formatlarda sabit tanıtım

İlanlar için Tel: 076 343 80 74

Firmanıza, HaberPodium sayfalarında yer vermek icin hemen arayın! www.haberpodium.ch info@haberpodium.ch

/haber.podium

Bir varmış, bir yokmuş. Yeşil mi yeşil, güzel mi güzel bir orman içinde iki kap lumbağa arkadaş yaşarmış. Birinin adı Meyşa diğerininki ise Tişni imiş. Meyşa ile Tişni çok iyi arkadaşlarmış.

Meyşa hareketli, yardımsever, çalışkan, dost canlısı bir kaplumbağaymış. Tişni ise tembel, dünyayı umursamayan, herkesten uzak durmayı seven bir kap lumbağaymış. Tek arkadaşı Meyşa imiş. Meyşa ve Tişni her akşam aynı ağacın altında buluşurlarmış.

Meyşa her gün sabah uzun uzun yürür, yolda gördüğü hayvanlarla tanışır, arkadaş olurmuş.Tisni’ninse her gün yaptığı tek şey bol bol yemek yemek ve uyumakmış.

Meyşa, Tişni’ye devamlı olarak; - Haydi, Tişni sen de biraz gez, hareket et, çok şişmanladın, dermiş. Tişni ise;

- Biz kaplumbağalar zaten yavaş hay vanlarız; bizim hareketimizden ne olacak, diyerek yatarmış. Sürekli yemek yediğinden çok obur bir kaplumbağa olup çıkmış. Bulduğu her otu yiyormuş.

Meyşa ona;

- Her otu yeme zehirlenirsin, dermiş ama o bildiğinden hiç şaşmaz, kim senin sözüne kulak asmazmış.

Bir gün Meyşa, Tişni’yi ormanda gez meye ikna etmiş. Birkaç adım gidince Tişni “Yoruldum!” diye şikâyet etmiş.

Dinlenmek için bir yerde durmuşlar. Sürekli boğazını düşünen Tişni, yiyecek bulmak için etrafa bakmaya başlamış. Daha önce görmediği kırmızı meyveli bir sarmaşık görmüş. Yemek için mey velere doğru ilerlemiş.

Meyşa;

- Hayır, Tişni onları yememeliyiz. Ne olduğunu bilmiyoruz, zararlı olabilir ler, demiş.

Baksana kırmızı kırmızı meyveler. Ne kadar da güzel görünüyor, gel sen de ye, demiş Tişni, Meyşa yememesi için çok yalvardıysa da Tişni’yi vazgeçirememiş. Tişni hem yiyor hem de Meyşa’yı;

- Gel gel, sen de ye çok lez zetli, diye çağırıyormuş.

Tişni tıka basa yedikten sonra uyuma ya gitmiş. Daha yeni uykuya dalmış ki dayanılmaz bir karın ağrısıyla uyanmış.

Meyşa, arkadaşının yanına koşmuş; ama elinden gelen hiçbir şey yokmuş. Tişni karın ağrısıyla kıvranıyormuş. Meyşa ne yapacağını şaşırmış. Aklına arkadaşı geyiği çağırmak gelmiş. Geyik hastalıklardan anlarmış. Koşa koşa geyiğin yanına gitmiş. Tişni’nin başına gelenleri ona anlatmış. Geyik şifalı otlardan bir ilaç hazırlamış. Tişni’ye bunu içirmiş.

Tişni o günden sonra bir daha asla bilmediği yiyecekleri yememiş. Meyşa ile birlikte her gün ormanda uzun yürüyüşler yapmış. Meyşa artık onun çok yemesine de engel olu yor-muş. Tişni şişman lıktan kurtul muş, sağlıklı bir kaplumbağa olmuş. İki arkadaş ormanda uzun yıllar yaşamışlar.

60  Masal

Resimdeki oyuncu Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozma Belediye güvenlik görevlisi Kötü

Güreş öncesi yapılan gösteri

Ün, şöhret Şebnem, çiy Volga’nın bir kolu Tahvil alışveriş yeri Adalet

Niğde ilinin bir ilçesi

Biyolojide soluk borusu

Geçen ayki bulmacamızın anahtar kelimesi: KADIN MÜCADELESİ

1 32 4ANAHTAR SÖZCÜK 5 7 10 136 9 128 11
Büyük zoka Görevden ayrılma Teras En kalın erkek sesi Yazınsal Söz, lakırdı
bir bitki Emekçi Utanılacak durum Canlılığını, hayatını sürdürmek Koşut Arınmış, soyutlanmış İm Azerbaycan halkı Alışkanlık Gösteriş, çalım, caka Direksiyon ile tekerlek arası bağlantısı Fonksiyon İş, davranış Güneş sisteminde bir gezegenBerilyumun simgesi Üye Orta oyununda aptal uşak İlaç, merhem Yapılan iş Küçük mağara Tanrı tanımaz Dar uzun kereste Baryum imi Boğa güreşi alanı Daha kötü Akıllı Tabanlık 2 4 3 5 7 8 9 10 11 13 12 1 6
Yeterince aydınlık olmayan Bir sayı Jamaika plakası Zar ve taşlarla oynanan bir oyunŞefkatli anne gibi davranan Normalden fazla Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma Kaçak Tapınma kuralları Pikapta çalınan disk Zaviye Buğdaygillerden

Empedokles’in Dostları

Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, “Empedokles’in Dostları”nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. “Ölümcül Kimlikler” ve “Uygarlıkların Batışı” kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp “Empedokles’in Dostları”yla tanışmaya davet ediyor bizi.

Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.

Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir…

Kargalar Büyücüsü

Ngũgĩ wa Thiong'o

Hayali bir Afrika ülkesi: Aburirya. Bir diktatörlük.

Bağımsızlık savaşı verilmiş, sömürge dönemi son bulmuş ama halkın çilesi bitmemiştir. Emperyalist güçlerin “adamı” Hükümdar ve dalkavukları işbaşındadır. Soğuk Savaş döneminde Batı’nın el üstünde tuttuğu Hükümdar, Soğuk Savaş’ın bitimiyle Batı’nın gözündeki itibarını yitirmiş haldedir. Emperyalizm biçim değiştirmiş ve yeni dünya düzeni adını almıştır. Fakat oyunun kuralları farklıdır bu kez: Dönem sözde demokrasiler dönemi, küresel olmak geçer akçe. Hükümdar ve şürekâsı bu dönüşümü kavrayamamışlardır sanki. Dışarıda bariz bir itibar kaybı, içerideyse gizemli muhalif sesler... Kadınların aktif rol oynadığı bir halk hareketi, kuyruklar, protestolar, dayak yiyen kocalar, cinler ve tüm bu keşmekeşin ortasında esrarengiz bir büyücü: Kargalar Büyücüsü. Afrika edebiyatının en büyük yazarlarından Ngũgĩ wa Thiong’o bu kez komik mi komik, fantastik bir hikâye anlatıyor. Ancak gerçekler kara mizaha bürünüp kılık değiştirse de çığlık değişmiyor: A Luta Continua mücadele Sürüyor...

Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı “Veba Geceleri”, 1901 yılında 3. Veba Pandemisi döneminde Osmanlı’nın 29. Vilayeti Minger adasında geçiyor. Hem sürükleyici bir siyaset ve aşk romanı hem de Pamuk’un salgın, karantina, devlet ve birey konularını bir masal havasıyla tartıştığı bu tarihi roman, konusuyla yaşadığımız günlere de ışık düşürüyor. 1901 baharında Osmanlı İmparatorluğu’nun 29. vilayeti Minger Adası’nda veba salgını baş gösterince Sultan Abdülhamit önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonkowski Paşa’yı, onun arkasından da genç ve başarılı Doktor Nuri’yi salgını durdurması için adaya gönderir.

Padişah kısa bir süre önce genç doktoru, sarayda hapis hayatı yaşattığı ağabeyi önceki padişah V. Murat’ın kızı Pakize Sultan ile evlendirmiştir ve Pakize Sultan da bu yolculukta kocasına eşlik etmektedir. Adada ise genç ve milliyetçi Osmanlı subayı Kolağası Kâmil, onun âşık olduğu adalı Zeynep ve her şeye yetişmeye çalışan Vali Sami Paşa ile güzel sevgilisi Marika vardır. Karantina yasaklarına itaat edilmesi için çaba harcayan bu insanların vebayla, adadaki geleneklerle ve sonunda birbirleriyle ve ölüm tehditleriyle savaşının ve yaşadıkları aşkların hikâyesidir “Veba Geceleri”.

Veba Geceleri Orhan Pamuk
 Ayın Kitapları 62
Flyer Katalog Broşür Dergi Baskı ViziteKartı PlakatLogo GrafikDizaynReklamTasarım Fotoğraflama ReklamFilmleri Vedaha birçokhizmet... İnternetSayfaları Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur Tel: +41 (0) 76 343 80 74 info@argemedia.ch www.argemedia.ch
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.