HaberPodium-Sayı 81- Kasım 2020

Page 1

Bern Seçimleri ve Türkiyeli Adaylar

www.haberpodium.ch / 15 Kasım 2020 / Yıl 7 / Sayı 81
İsim: Soyisim: Firma: Faaliyet alanı: Dergi teslim Adresi: Posta Kodu/ Şehir: Telefon: E-Mail: Meslek: Doğum tarihi: İmza 75 Sfr. ödeyerek 1 yıllık abone olmak istiyorum. Gerekli bedeli ödemem için bana makbuz yollayın. BANKA HESAP NUMARAMIZ: KONTO 60-648799-5 IBAN: CH59 0900 0000 6064 8799 5 ArgeMedia-HaberPodium Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur +41 (0) 52 514 11 00 +41 (0) 76 343 80 74 /haber.podium /haberpodium İsviçre gündemini bizimle takip edin !ABONE OL, DERGiN HER AY ADRESiNE GELSiN! 1 yıllık Abonelik ücreti sadece 75 Sfr. Dergimize web sitesinden de abone olabilirsiniz. www.haberpodium.ch

Künye / Impressium

HaberPodium ist eine Monatliche Zeitschrift, das Schweizerische Nachrichten auf Türkisch anbietet und für die türkischsprachige Bevölkerung der Schweiz zur Verfügung stellt.

Zielsetzung ist die Förderung und die soziale Integration der türkischsprachigen Bevölkerung in ihre Umgebung und ein besseres gegenseitiges Verständnis.

ArgeMedia

HaberPodium

Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur

Tel +41 (0) 76 343 80 74

E-Mail info@haberpodium.com Web www.haberpodium.ch

Inserate marketing@haberpodium.com

Bankverbindung

KONTO 60-648799-5

IBAN CH59 0900 0000 6064 8799 5

İsviçre’de 29 Kasım’a kadar, Şirketsel sorumluluk (Konzernverantwortung) ve "Savaş malzemesi üreticilerinin finansma nının yasaklanması“ (Für ein Verbot der Finanzierung von Kriegsmaterialprodu zenten) isimli iki federal oylama yapılacak. Konzernverantwortung inisiyatifi ile, İsviçre merkezli şirketlerin yurtdışında insan hak larına ve çevresel standartlara uymaları ve çocuk işçi çalıştırmamaları talep ediliyor.

Public Eye isimli oluşum, Glencore ve LafargeHolcim gibi İsviçreli şirketlerin yurtdışında, on yıllardır insan haklarını ihlal ettikleri, çevreyi tahrip ettikleri ve çocuk işçi çalıştırdıkları konusunda sayısız vaka belgelediklerini duyurdu. Belgelere göre, özellikle de Afrika ve Güney Amerika kıta larında aktif olan İsviçreli şirketler nehirleri zehirlerken, doğayı da tahrip ettiler.

İnisiyatif, bu şirketlerin sebep oldukları çevresel zararlardan ve insan hakları ihlallerinden sorumlu tutulması gerektiğini savunuyor.

Savaş malzemesi üreticilerinin finansmanı nın yasaklanması isimli inisiyatif ise; İsviçre finans kurumlarından gelen paraların silah üretimine akmasının engellenmesini ve savaş malzemesi üreten firmalara destek sunulmamasını talep ediyor.

Federal İstatistik Dairesi’nin açıkladığı güncel verilere göre, İsviçre silah ihracatın da 2020 yılında rekor kırdı. İsviçre şirketleri yılın ilk dokuz ayında, yaklaşık 690 milyon frank değerinde savaş malzemesi ihraç etti. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde yaklaşık 500 milyon frank olarak açıklan mıştı.

Görüldüğü gibi, tüm dünya kaotik ve çatış malı bir süreçten geçerken, bu durumdan karlı çıkanlar ise silah üreticileri oluyor.

Sahibi / Herausgeber ArgeMedia

Genel Yayın Yönetmeni / Chefredaktor

Aydın Yıldırım

Haber Müdürü / Nachrichtenchef Derya Özgül

Redaksiyon / Redaktion

Reyhan Alhas

Yazarlar / Autoren

Ayhan Demirden Bahar Yıldırım

Berna Çoban

Bülent Kaya Edibe Gölgeli

Fikret Zengin

Fuat Köçer

Gamze Hacipasaoglu

Gülter Locher

Haşim Sancar

Mehmet Meral Meral Acar Mustafa AktaşÖzgür Tamcan

Sibel Arslan Savaş Şengül Yasemin Schreiber Pekin

Oylamalarla ilgili detayları içeriğimizde okuyabilirsiniz.

İsviçre’de Koronavirüs ile mücadelede alınan önlemler Kasım ayı başı itibarı ile yeniden sıkılaştırılmaya başlandı. Alınan yeni önlem lerden birçok işyeri etkilendi. Kış aylarının nasıl geçeceği, alınan yeni önlemlerin ne zamana kadar süreceği belirsizliğini koruyor. Ekonomi uzmanları bu dönemde bir iflas ve işsizlik dalgası beklediklerini ifade ediyorlar. Dileriz böylesi bir durum ortaya çıkmaz ve herşey yeniden normale döner.

Durumun normale dönmesi tabii ki bizlere bağlı. Dünyanın herhangi bir yerinde alınan kararlar-önlemler, bulunduğumuz yerde hepimizi etkiliyor. Bu süreçte, virüs ile tek başımıza baş edemeyeceğimizi, her zaman kinden daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız olduğunu biz kez daha anladık. Virüs ile mü cadelede açıklanan kriterlere uymak, virüs ile mücadelede önemli bir işleve sahip.

Sağlık uzmanlarının açıklamalarına gö re,virüsü kapan kimi insanlarda hastalık be lirtileri görülmüyor. Belirti olmadan, virüsü kimin bulaştırabileceğini belirlemek test yapılmadan olanaksız. Bu nedenle semp tom göstermeyenlerin de araklı olarak test yaptırmalarında fayda var. Bilindiği gibi, hastanelerde, kliniklerde ve test merkezle rinde yapılan Korona testleri ücretsiz.

Kış günlerine girdiğimiz bu dönemde kapalı ortamlarda daha çok zaman geçire ceğiz. Virüsün bulaşmasını ve yayılmasını önlemede, maske ve mesafe kurallarına uymak oldukça önemli. Ve elbette, test sonucu pozitif çıkan “süper bulaştırıcıların“ karantina kurallarına uymaları da…

Fransız kantonları sorumlusu / Leiter französischen Kantone Savas Kulug

Hukuk Danışmanı / Rechtsberaterin Derya Özgül LL.M

Grafik Tasarım/Baskı / Grafische Design/ Druck ArgeMedia

Türkiye Sorumlusu Kurtuluş Karaşın Online / Internet

Sadık Bagadur

Yayın Periyodu / Periode

Yılda 11 Adet, her ayın 15'i 11 Mal Jährlich, jeder 15. des Monats

Die Verwendung von Texten, Fotos und Inhalten von haberpodium.com ist nur mit Quellenangabe (www.haberpodium. com) gestattet. Jede Verwendung oder Reproduktion ohne Genehmigung von haberpodium.com ist untersagt und verletzt die Autorenrechte. Die Redaktion behält sich das Recht vor, erhaltene Artikel, Fotos oder andere Arten von Dokumenten nicht zu publizieren.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir ve reklamların içeriğinden reklam verenler sorumludur. Doğacak hukuki sorumluluk hiçbir şekilde dergimizi ve sitemizi bağlamaz. Dergi ve sitemizde yer alan yazı, resim, ilan ve reklamlar ismimiz belirtilmek suretiyle ya da izin alınarak kullanılabilir. HaberPodium basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder.

Redaksiyon kapanış:

Her ayın 3'ü. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz haber, duyuru ve reklamlarınızı her ayın 3'üne kadar göndermeniz gerekmektedir. Verdikleri ilanlarla sponsor desteği sunan firmalarımıza teşekkür ediyoruz.

www.haberpodium.ch facebook/haber.podium twitter/haberpodium instagram/haberpodium

Aydın YILDIRIM a.yildirim@haberpodium.com
17 10 823 29 KASIM Halk Oylamaları Bern Seçimleri ve Türkiyeli Adaylar 12 16 14 sıkılaşıyor 18 19 20 24 24 28 32 34  Bu sayıda
38 35 42 52 50 58Etkinlik Rehberi 54 60Masal: Ardıç Ağacı ve Ardıç Kuşu 61Bulmaca 62Ayın Kitapları ÜCRETLİ BABALIK İZNİ 1 OCAK 2021'DE YÜRÜRLÜĞE GİRİYOR 36 40 45 46 51 15 Kasım Yeniay Akrep Burcunda 55 56Yemek Tarifi

(Konzernverantwortung)Şirketsel Sorumluluk İnisiyatifi

10 Ekim 2016 tarihinde gündeme getirilen Konzernverantwortung inisiyatifi ile, İsviçre merkezli şirketlerin yurtdışında insan haklarına ve çevresel standartlara uymaları ve çocuk işçi çalıştırmamaları talep ediliyor.

İnisiyatif sözcülerine göre, insan hakları ve çevre standartlara uyum, çocuk işçi çalıştırma çoğu İsviçreli şirket için bir sorun. Çocuk işçiliğine veya nehirlerin zehirlenmesine sebep olan şirketler artık İsviçre yasalarına göre cezalandı rılmalıdırlar.

Girişim, ham madde ticareti gibi riskli olan endüstri branşlarında faaliyet yürüten tüm şirketlerin durum tespiti kontrollerini gerçekleştirmelerini de istiyor. Bu kontroller, firmaların tedarik zincirlerini incelemeleri ve kural ihlal lerini önlemek için önlemler almaları gerektiği anlamına geliyor.

Buna göre, İsviçreli bir şirkete bağlı olan yurtdışındaki farklı bir yan ku ruluşun buna uymaması durumunda İsviçre'deki ana şirket hakkında dava açılabilecek.

Girişimin arkasında, öncelikli olarak kalkınma yardımı ve çevrenin ko runmasında aktif olan sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir komite var. Girişim SP ve Yeşiller tarafından da destekleniyor.

Savaş
8  Gündem
Şirketsel sorumluluk
malzemesi üreticilerinin finansmanının yasaklanması
İsviçre genelinde 29 Kasım 2020'de, Federal düzeyde iki halk oylaması yapılacak. Bu oylamalara dair detaylar şöyle;

Public Eye isimli bir oluşum, İsviçreli şirketlerin yurtdışında, on yıllardır insan haklarını ihlal ettiği ve çevreyi tahrip ettiği konusunda sayısız vaka belgelediklerini belirtiyor.

Savaş malzemesi üreticilerinin finansmanının ya saklanması isimli inisiyatif toplanan 134 bin imza sonrasında 2019 yılının Haziran ayında gündeme gelmişti.

İnisiyatif sözcüleri, İsviçre finans kurumla rından gelen paraların silah üretimine ak masını etik bulmadıklarını açıklıyorlar ve savaş malzemesi üreten firmalara finan sal destek sunulmamasını talep ediyorlar. Girişim, yıllık cirosunun %5’inden fazlasını savaş malzemesi üretiminden sağlayan tüm şirketlerin, savaş malzemesi üreticisi olarak kabul edilmesini de istiyor.

Karşıtlar ne diyor?

İsviçre şirketlerinin yurtdışındaki uluslararası standartlara uyması gerektiği ilkesini kabul eden inisiyatif karşıtları; girişimin İsviçreli firmalar açısından dezavantaj sağlayacağını, işletmelerin bulunduğu yerlerde ekonomik zararlara sebep olacağını belirtirlerken, şirketlerin İsviçre'yi terk edebileceklerini söylüyorlar.

Federal Hükümet ile Federal Meclis de bu girişimi reddettiklerini açıkladılar.

Federal Hükümet, insan haklarına uymaya ve çevrenin korunmasına büyük önem verdiğini açıklarken, yükümlülüklerini ihlal edenlerin 100 bin franka kadar cezalandırılacaklarını belirtiyor.

Meclis ise, büyük şirketlerin daha fazla şeffaf olacağı konusunda iyimser bir tablo çiziyor ve büyük şirketlere bağlı olan alt kuruluşların doğru bir şekilde iş yapıp yapmadıklarının raporlanması gerektiğini belirtiyor.

(Für ein Verbot der Finanzierung von Kriegsmaterialproduzenten) Savaş Malzemesi Üreticilerinin Finansmanının Yasaklanması

Silahların çok fazla zarara neden olabi leceğini dillendiren İnisiyatif sözcüleri, “AHV / IV gibi emeklilik fonları savunma şirketlerine yatırım yapmasalar bile piya sa ile uyumlu bir getiri elde edebiliyorlar.“ diyorlar.

Savaş malzemesi üreticilerinin finansmanının yasaklanması için" yapılacak olan halk inisiyatifini kabul ediyor musunuz?Oylama

Sorusu

Karşıtlar ne diyor?

Federal Hükümet ve Federal Meclis bu inisiyatifin kabul edilmemesinden yana görüş bildiriyorlar. İnisiyatif girişimine karşıt bir teklifte bulunan Federal Hükümet, savaş malzemesi ihracatı için mevcut olan onay kriterlerinin sıkılaştırılacağını belirtiyor. İnsan haklarını sistematik ve ciddi bir şekilde ihlal eden ülkelere savaş malzemelerinin ihracatının yasaklanması üzerinde duran Hükü met, Savaş Malzemesi Yönetmeliği‘nin (KMV) 5. Maddesi‘nde düzenleme yapılabileceğini de vurguluyor. Ancak girişim, demokratik kontrolün garanti altına alınabilmesi için kriterlerin anayasal güvenceye alınmasını talep ediyor.

Federal Hükümet ile Federal Meclis inisiya tif komitesinin endişelerini anladıklarını ifade ederlerken, girişimin kabul edilmesi halinde ne daha az silah üretileceğini ne de daha az çatışma çıkacağını söylüyorlar. Buna ek olarak, inisiyatifin kabul edilmesi halinde İsviçre için ekonomik ve mali sonuçların da olacağı, İsviçre’nin zarar ede ceği de dile getirilip; “Emeklilik fonları AHV / IV için yatırım seçenekleri ciddi şekilde kısıtlanacak ve %5 kriteri kapsamında savaş üreticileri olarak kabul edilecek KOBİ'ler artık kredi almayacak. Bu da İsviçre endüstrisini zayıflatacak.“ deniyor

"İnsanları ve çevreyi korumak için şirketsel sorumluk ” isimli halk inisiyatifini kabul ediyor musunuz?
Oylama Sorusu
9

Bern Stadt

1911 yılında kurulan, kemerli ve tarihi eski şehri olmasından dolayı 1983 yılından bu yana Unesco Dünya Mirasları korumasında bulunan Bern şehri İsviçre bürokrasinin merkezini oluşturuyor.

Avrupa’nın da merkezinde olan İsviçre’nin bu güzel şehir, dünyanın en güvenilir şehir lerinden birisi.

Şehir, nüfusundan (134 bin) daha fazla iş alanı (152 bin 600) barındırması özelliği ile de ender rastlanılan yerleşim yerlerinden biri.

Federal Parlamento’ya, Federal Hükü met’e ve Bern Kanton Hükümeti ile Kanton

İsviçre’nin Almanca konuşulan şehirlerinden, politikleşmiş en yeşil ve sol şehri olan Bern, 29 Kasım’da seçimler için sandık başına gidiyor.

Seçimlerde hem Belediye Başkanı, hem 5 kişilik Belediye Hükümeti (Gemeinderat*: yürütme organı), hem de 80 kişilik şehir parlamentosu (Stadtrat*: yasama organı) üyeleri seçilecek.

Bern şehri 1992’den beri hem Hükümet’te (1 Grünes Bündnis, 2 SP, 1 Grüne Freie Liste), hem de Parlamento’da sol ve yeşil çoğunluğa sahiptir. Bundan dört yıl önce yapılan seçimlerde, 1992’den beri SP’de olan Belediye Başkanlığı, sadece Bern’de

Parlamentosu’na

Ulusal yürüyüşlere ve günler boyunca süren politik protesto kamplarının kurulmasına ev sahipliği yapan Bern şehrinde yapılan oylamalarda hem katılım oranı diğer yerler den yüksektir hem de göçmenler ve sosyal konulardaki oylamalarda yüksek oranda lehte oy çıkar.

Kanton oylamalarında, sosyal yardım yasa sındaki değişiklik için yapılan referandumda olduğu gibi, birçok konuda seçimlerin sonu cunu değiştirmiştir ve zaman zaman İsviçre genel politikasına damga vurmuştur.

olan GFL (Grüne Freie Liste) yeşil partilere geçmiş ve Alec von Graffenried seçilmişti. Sol ve yeşil koalisyon hükümette (yürütme organı) daha önceki üç sandalyesini dört sandalyeye çıkartmıştı. Yine çoğunluğu elinde tutması kesin olan sol ve yeşil koalis yon, tekrar dört sandalye çıkarabilecek mi acaba?

Belediye Başkanlığına, ne olduğu belli olma yan başka bir adayı saymazsak, yine Alec von Graffenried’in tek aday olarak seçilmesi kesinleşmiş durumda. Ancak von Graffen ried’in Belediye Başkanı olabilmesi için aynı zamanda Belediye yürütme organına da (Gemeinderat) seçilmesi gerekiyor.

 Gündem
Hazırlayan: Haşim Sancar ev sahipliği yapmasından dolayı, politik nabzın attığı politik bir şehir dir Bern. Alec von Graffenried
11

25 Ekim’de, Basel-Stadt Kantonu’nda Kanton Hükümeti ile Kanton Meclisi seçimleri yapıldı. Seçimlerde, 2021 ile 2025 yılları arasındaki dönem için 100 kişilik Kanton Meclisi üyesi ile 7 kişilik Kanton yönetimi seçildi.

Kanton Meclisi seçimlerinde birçok Türkiyeli aday da yarışırken, Edibe Gölgeli (SP), Mehmet Sığırcı (SP), Mahir Kabakçı (SP), Seyit Erdoğan (SP), Şemsi Yılmaz (SP) ve Bülent Pekerman (Yeşil Liberaller) Kanton Meclisi’ne girmeyi başardı.

SP ile Yeşiller Partisi’nin, 7 kişilik Kanton yönetimi için işbirliği yaptığı bu seçimlerde, ilk belirlemelere göre Beat Jans (SP), Tanja Soland (SP), Lukas Engelberger (CVP), Conradin Cramer (LDP) seçilmeyi başardı. Geriye kalan 3 kişi ise yeterli oy çoğunluğunu yakalayamadıkları için yönetime giremediler. 3 kişilik yönetim için yeniden seçimler yapılacak. Seçimlerin galibi Yeşiller Partisi ile Liberal Yeşiller olurken, SP ve SVP partileri kısmı oranda gerileme yaşadılar.

510 erkek ile 282 kadının kıyasıya yarıştığı seçimlerde, özellikle de kadınların Kanton Meclisi’ne girmiş olmaları dikkat çekti. 100 üyeli Meclis’e 42 kadın seçilirken, Meclis’teki kadın oranı %42 oldu. Böylece Basel-Stadt Meclisi, şu anda İsviçre'deki tüm kantonlar arasında en yüksek kadın oranına sahip olan Kanton Meclisi oldu. Bugüne kadar Basel-Stadt Meclisi’ndeki en yüksek kadın oranı, 2008 seçimleri ile birlikte %37 olmuştu.

Yeni Meclis çalışmalarına 1 Şubat 2021 itibarı ile başlayacak.

Meclis’teki kadın oranı

Edibe Gölgeli Mehmet Sığırcı Mahir Kabakçı Seyit Erdoğan Şemsi Yılmaz Bülent Pekerman
 Gündem 12
High Tech Color CARROSSERIE, SPRITZWERK & SATTLEREI • Autokarosserie • Autospritzwerk • Reifenwechsel • Autoservice • Öl Wechsel • Blechschäden • Hagelschäden • Reparaturen aller Marken • Rostreparaturen • Sandstrahlen • Scheiben und Glas ersetzen • Kleine Reparaturen (Dellen usw.) • Kunststoffreparaturen • Leder reparieren und pflegen (im Auto, Kleidung, Sofa) • Felgen mechanisch schleifen auf • Drehbank • Felgen reparieren und lackieren • Fahrzeugkosmetik allgemein • Abschleppdienst Tösstalstrasse 234 8405 Winterthur www.hightech-color.ch info@hightech-color.ch Öffnungszeiten: Mo.- Fr.: 07.30-12.00 Uhr 13.00-17.00 Uhr Sa.: 08.30-14.00 Uhr Tel: 043 422 59 88

sıkılaşıyor

ülke genelinde Olağanüstü hal ilanı da gündemde.

Önümüzdeki kış ayları boyunca devam edecek olan bu önlemlere dair detaylar şöyle;

Maske Kullanmak

Şimdiye kadar, toplu taşıma araçla rında ve İsviçre genelinde halka açık iç mekanlarda maske takmak zorun luydu. Bu zorunluluk artık işyerlerin de (bireysel ofisler hariç), tesislerin

Hızlı Testler

Hızlı testler İsviçre genelinde 2 Kasım itibari ile kullanıma konuldu. 15 dakika da sonuç veren bu testleri, semp tomları olanlar ve risk grubunda olanlar yaptırabilecek. Swiss Covid uygulamasından mesaj alan kişiler de hızlı testlerden yararlanabilecekler.

Federal Hükümet, bu testlerin maliyetini de açıklığa kavuşturdu. Buna göre Federal Sağlık Dairesi BAG tarafından tanımlanan kriterleri karşı layan kişilerin test masrafları Federal Hükümet tarafından karşılanacak.

Federal Hükümet ikinci Korona dalgası döneminde, virüsün yayılmasını önlemek için İsviçre genelinde bir dizi yeni uygulama yürürlüğe koydu. Önlemler ikinci bir açıklamaya kadar yürürlükte kalacak. Önlemlerin yeterli olmaması durumunda,
App 14  Gündem
SwissCovid

Güncel Korona ile ilgili gelişmeleri sitemizden takip edebilirsiniz.

Özel Etkinlikler

Yaz aylarında düğünler ve doğum günü partileri gibi özel etkinlikler aile ve arkadaş ortamında gerçekleştiriliyordu. Ancak bu tür etkinliklerin enfeksiyon kaynaklarından biri olduğu ortaya çıktı. Federal Hükümet özel etkinliklere katı lım sayısını 10 kişi ile sınırladı.

Spor

Yeni uygulamaya göre en fazla 15 kişi ile, fiziksel teması olmayan sporlara izin verilebilecek. Koridorlarda maske takmak ve mesafe korumak da zorunlu. Bu kapsamda küçük gruplar halinde, futbol antrenman seansları yapılabilecek. Maske gereksinimi tenis salonları ve fitness merkezleri için de geçerli.

Eylem, Miting ve Etkinlikler

İsviçre genelinde 1 Ekim’den bu yana, önlemler dahilinde binden fazla kişinin katıldığı büyük etkinlikler yapılabili yordu. Bazı kantonlar bu duruma tepki gösterdiler ve eylemlere katılımı bin kişi ile sınırlandırdılar.

Alınan yeni kararlara göre, kış ayları boyunca bin kişiden fazla olan eylem ler, mitingler ve etkinlikler yasaklandı. Bu, futbol ve buz hokeyi gibi maçların,

www.haberpodium.ch

Okullar

Federal Hükümet, “Zorunlu ve özel okullarda mümkün olduğunca uzun süre yüz yüze öğretim yapmaktan kaçınmalıyız” diyor. Yedinci sınıfa kadar olan çocuklar için, yüz yüze olan ders

ler devam edebilecek. Ancak maske kullanmak zorunlu olacak. Üniver siteler ve yüksek okullar uzaktan eğitime geri dönecekler.

daha önce olduğu gibi boş tribünler eşliğinde yapılacağı anlamına geliyor. Durum, konser, tiyatro ve diğer kültürel etkinlikler için de geçerli.

Halka açık olan etkinlikler için belirle nen limit ise 50 kişi. Mesafenin koru namadığı durumlarda maske takmak zorunlu.

Gastronomi

Alınan yeni kararlara göre, kulüpler ve diskolar kapatılacak. Restoranlar ve barlar 23:00 – 06:00 saatleri arasında kapalı kalacaklar. Restoranda bulunan bir masaya en fazla dört kişi oturabilecek. Diskolar ve dans salonları kapatılırken dans etkinlikleri de yasaklandı.

Bu uygulama, Korona vakalarında görülen yoğunluktan dolayı Olağanüstü hal ilan eden bazı kantonlarda daha da katılaştırıldı. Bu kantonlarda restoran, bar, disko ve kulüpler tamamen kapatıldı.

Alınan yeni kararlara göre, kış ayları boyunca bin kişiden fazla olan eylemler, mitingler ve etkinlikler yasaklandı.
15

Mümkün olduğunca az kişi ile bir araya gelin.

Mesafenizi koruyun.

Sosyal mesafeyi korumak mümkün değilse maske takın.

Kapalı yerlerde ve toplu taşıma araçlarında maske takın.

Mümkün olduğunca evden çalışın.

Ellerinizi iyice yıkayın.

Mendil kullanarak veya dirseğinizin iç kısmına doğru öksürün ve hapşırın.

El sıkışmaktan kaçının.

Yaşadığınız yeri düzenli olarak havalandırın.

Etkinlikler: Açık alanda: Max. 50 kişi Özel etkinliklerde: Max. 10 kişi Eylem ve mitinglerde: Max. 15 kişi

Hastalık belirtileri görülmesi halinde derhal test yaptırın ve evde kalın.

Hastalık takibi için mümkün olduğunca iletişim bilgilerinizi paylaşın.

Enfeksiyon zincirini durdurmak için SwissCovid uygulamasını indirin çıkan kişiyle temas ve etkinleştirin.

Test sonucu pozitif çıkarsa: İzolasyon Test sonucu pozitif çıkan kişiyle temas halinde: Karantina

Muayenehaneye veya acil servise telefonla başvurun.

Bu bilgiler Federal Sağlık Dairesi BAG'nin önerileri gözönünde bulundurularak hazırlanmıştır.

16

İlk Korona dalgasındaki kilitlenme sırasında icra daireleri borçları geçici olarak dondurdukları için, faturalarını ödemeyenler borç konusunda pek de endişelenmediler. Birçok alacaklı alacaklarını sonbahara kadar ertelemek zorunda kaldı. Ancak sonbaharda bu durum değişmeye başladı. İcra daireleri ve borç tahsilat şirketleri bu dönemde, sağlık sigortası şirketlerinden, telekomünikasyon şirketlerinden veya perakendecilerden kaynaklı bir borç yaptırımı ve alacak dalgası yaşanmasını bekliyorlar.

İsviçre Borç Tahsilat Büroları Birliği’ne göre, bu yılki borçlanma oranı önceki yıllara göre %20 daha az oldu. Bu, insanların Korona dönemde daha az harcama yaptıkları anlamına geliyor.

Öte yandan, bu dönemde kısa süreli çalışan ya da işini kaybeden kesimlerin cüzdanlarında onarılmaz delikler de açıldı.

Önceliklerinizi belirleyin...

Hangi faturaları ödemeniz gereki yor? Hangileri bekleyebilir? Kira, yan masraflar ve sağlık sigortası primleri, geçim seviyesinin bir parçası oldukları için bunları ödemek zorunlu. Bu tür ödemeler için daimi veya online oto matik ödeme öneriliyor. Hesabınızdan her ay otomatik kesintiler yapılabilir. Kredileriniz veya leasing sözleşmeleri niz gerekirse bekleyebilir. Mevcut faturaları tercih edin...

En arkadan başlayıp mevcut fatura lara doğru ilerlemek mi istiyorsunuz? Bu pek de doğru değil. İlk olarak cari faturalarınızı ödemeniz daha iyi olur. Çünkü bu maliyetler, borç icra kanunu kapsamındaki geçim düzeyine dahil edilmeyecek ve haciz tutarı daha da yüksek olacaktır.

Tüketici davranışını ayarlayın ve para biriktirin...

Özellikle bir ekonomik krizin yaklaş tığını veya kişisel gelir durumunuzun başka nedenlerle değişeceğini hisset tiğinizde, gereksiz harcamaları azaltıp bir kenara para koymaya bakın.

Ödemeyi son güne ertelemeyin...

Genellikle insanlar herhangi bir endişe duymadan krediyle giysi, mobilya veya elektronik ürünler satın alırlar ve ödemeyi son güne kadar ertelerler. PayPal gibi modern ödeme yöntemleri bunu mümkün kılıyor. Pek çok insan, imkânlarının ötesinde yaşıyor ve faturalarını ödeyemiyor.

Borç danışmanlığına gidin...

Peki borçlular işlerin daha fazla ileri gitmesini önlemek için ne yapmalılar?

İsviçre Borç Tahsilat Büroları Birliği yetkilileri borçlulara, erken hareket etmeyi ve alacaklılarla bir çözüm aramayı önerip şunları sıralıyor;

Yeniden planlama yapmak yerine alacaklılarla iletişime geçin...

Diğer faturaları ödemek için kredi mi alacaksınız? Böyle bir yaklaşım durumu hızla kontrolden çıkarabilir. Alacaklıyla iletişime geçmek ve taksit şeklinde gerçekçi bir ödeme teklifi hazırlayıp sunma daha sağlıklı olur. Gerekirse ödemede gecikme talebinde de bulunabilirsiniz.

Kantonal borç danışma merkezleri ve Caritas gibi kuruluşlar borçlulara profesyonel ve ücretsiz destekler sunuyorlar. Para sorununuz varsa, utanç duygularınızı bir kenara bırakın ve yardım almayı kabul edin.

Bölgenizde bulunan borç danışmanlıkları için aşağıdaki internet sayfasından faydalanabilirsiniz.

www.schulden.ch
17

“Dijital İsviçre" stratejisi raporu 1 Ocak 2021 itibarı ile devlet sekreterliğine sunulacak. Daha sonraki aşamada ise, mevcut strateji üzerinde iki yıl çalışılıp gerekli düzenlemeler yapılacak.

Federal Hükümet gelecekte dijital politikalara daha fazla ağırlık vermek istiyor. Bu vesile ile güncellenmiş "Dijital İsviçre" stratejisini kabul eden Hükümet, COVID-19 salgını gibi kriz durumlarında ülkedeki işleyişin sağlıklı yürütülebilmesi için dijital politikalara yönelecek. Bahsi geçen strateji, İsviçre'deki iş, bilim ve sivil toplum gibi alanlara da yön verecek. Hükümet’in atacağı adımlarda ve alacağı kararlarda yönerge niteliği taşıyan "Dijital İsviçre" stratejisi federal açıdan bağlayıcı olacak. Stratejinin uygulanması ve daha da geliştirilme si için, federal kurumların ve kantonların ortaklaşa oluşturduğu "Dijital yönetim İsviçre" oluşumu dahilinde işbirliği de yapılacak.

Federal Hükümet, "Dijital İsviçre" stratejisi kapsamında, önümüzdeki iki yıl için öncelikler belirledi. Bu öncelikler dahilinde yapılacak olan çalışmalar şöyle;

Çevrenin korunması: Yeni teknoloji ile çev re politikalarının geliştirilmesine daha fazla olanak sunulacak. Federal Çevre Dairesi bu vesile ile 2021'in sonuna kadar; iklim ve çevrenin korunması adına, dijitalleşmenin sunduğu fırsatlardan mümkün olan en iyi şekilde yararlanmak için, dijital teknolojiler ile enerji üretiminin ve tüketiminin nasıl daha iyi olabileceği üzerine çalışacak.

Veri odaları: Ortak paylaşımların olduğu dijital veri odaları ile, verilerin ortak kullanımını mümkün kılınacak. Bu vesile ile, İsviçre’deki bireylerin ve şirketlerin ve kamusal kurumların güvenilir olan bu veri odalarına erişimi teşvik edilecek. Fede ral İletişim Dairesi (BAKOM) ve federal aktörler bu kapsamda, 2021 yılının sonuna kadar devletin ihtiyaçlarını ve nerede harekete geçmesi gerektiğini gösteren temel bir rapor sunacaklar.

Dijital ekonomi: Federal Ekonomi Sekre taryası (SECO), 2022 yılının sonuna kadar "Dijital ekonomi için çerçeve koşulları" isimli raporunu güncelleyecek. Rapor da, paylaşım ekonomisi, dijital finans, araştırma ve geliştirme, ticari ilişkiler ve

rekabet politikası gibi konulara özel önem verilecek.

Dijital kamu hizmetleri: Federal İletişim Dairesi (BAKOM), federal idari kurumlar ile işbirliği içinde, 2022 yılının ortasına kadar, düzenlenmiş ağ sektörlerindeki verilere dayalı gelişmeler hakkında bir rapor ha zırlayacak. Rapordaki değerlendirmelerin merkezinde, Federal Hükümet‘in veriye dayalı altyapıların inşasında ve işletilmesin deki rolünün ne olacağı ile yeni düzenle melere ihtiyaç olup olmadığı yer alacak.

COVID-19 salgınının etkisi: Dijital uygula malar, COVID-19 salgını sırasında ülkedeki işleyişin sağlıklı olması açısından önemli bir rol oynadı. Bu dönemde, dijitalleş menin zayıf noktaları çeşitli alanlarda da gün yüzüne çıktı. Federal İletişim Dairesi (BAKOM) ve Devlet sekreterliği, İsviçre'nin gelecekteki benzer durumlar için daha donanımlı olmasını sağlamak ve var olan açıkları kapatmak için, 2021 yılının sonuna kadar Hükümet’e bir öneri raporu suna cak. Raporda tüm federal kurumların ve BAKOM’un analizleri yer alacak.

18  Gündem

L’Oeil du Public (Suisse) ajansı tarafından, 20 Ağustos - 2 Eylül 2020 tarihleri arasında yapılan ankete İsviçre genelinde bin 197 kişi katıldı.

Benzer bir anket Haziran ayı başında da yapılmış, katılımcıların dörtte biri kültürel ziyaretlere, Korona‘nın sona ermesi durumunda katılmak istedikle rini belirtmişlerdi.

Ağustos’ta yapılan anket Haziran 2020'nin başından itibaren yapılan ilk anketle karşılaştırıldığında, kültürel etkinliklere yeniden katılma isteğinin önemli ölçüde azaldığı görülüyor.

Haziran ayında ankete katılanların %24'ü, kültürel etkinliklere “kaygı duymadan” ziyaret edebileceklerini belirmişlerdi. Ağustos ayı için bu oran %18'e düştü.

Katılımcıların %42'si 2021'den önce kültürel etkinliklere katılmak isteme diklerini belirtiyorlar.

Ağustos sonunda yapılan bir ankete göre, İsviçre nüfusunun üçte biri Korona krizi sona erene kadar kültürel etkinliklere katılmak istemiyor.

Bu oran ilk yapılan ankette %22 idi.

Farklılıklar

Ankete göre, kültürel etkinliklere katı lımlarda da farklılıklar görülüyor; An kete katılanların %36'sı 2021'den önce herhangi bir müze veya sergiyi ziyaret etmek istemediklerini belirtirlerken, konser, tiyatro, opera, dans gösterisi gibi etkinliklere katılmak istemeyenle rin oranı ise %43 oldu.

Koruyucu önlemler

Kültürel aktivitelerde, Haziran’dan bu yana koruyucu önlemler de mevcut. Haziran başında ülkedeki nüfusun %36'sı zorunlu maskeyi savunurken, kapalı mekanlarda maske kullanma

Ankete katılanların %86'si kültür sektörünün tehlike altında olduğunu ifade ediyor.

zorunluluğu artık geniş kabul gördü ve bu oran % 65’lere çıktı. Katılımcılara yönelik liste tutulması ise önemli ölçüde artarak, %25'ten %43'e çıktı.

Abonelikler

Geçen sezonda herhangi bir kültürel kuruma üye olanların yalnızca %46'sı (tüm katılımcıların %18'i) aboneliklerini veya üyelik kartlarını, her zamanki gibi yenilemek istediklerini veya yenile diklerini belirtiyor. %43'ü ise abonelik harcamalarını kısmak veya abonelikle rini hiç yenilemek istemiyor.

19

Federal

8,6 milyon nüfusa sahip olan ülkede bu oran yaklaşık %38’e denk geliyor. Bu oranın %80'inden fazlası (2.2 milyon kişi) ilk nesil olarak yurtdışında, diğer leri ise (520 bin kişi) ikinci nesil olarak İsviçre'de doğdu.

Birinci nesil göçmenler dezavantajlı

Verilere göre, birinci nesil göçmenler, işgücü piyasasına ikinci nesil göçmen lere göre daha az entegre oluyorlar.

Birinci nesil göçmenler için işsizlik oranı %7,3 olarak kayda geçerken, bu oran göçmenlik geçmişi olmayan İsviçre halkının neredeyse üç katına denk geliyor.

Göçmenlik geçmişi olanlar daha kötü durumda

Yönetim pozisyonlarında eşitsizlik daha az

Yönetim düzeyinde, göçmen kökenliler ile yerli halk arasında neredeyse hiç fark bulunmuyor. Yönetim pozisyon larında göçmenlik geçmişi olmayan profesyonellerin kotası %34,7. Birinci nesil göçmenlerin kotası %32,3, ikinci veya daha yüksek nesillerin kotası ise %32,6 oldu.

İlk nesil göçmenlerin yaklaşık %50'si AB veya EFTA ülkelerinden, %11'i ise diğer Avrupa ülkelerinden geliyor. Diğer menşe ülkelerden gelenlerin oranı ise %11.

İkinci nesli temsil edenlerin üçte ikisinden fazlası İsviçre, dörtte biri AB veya EFTA, %8'i ise diğer Avrupa ülkeleri vatandaşlarından oluşuyor. Bu kesimin sadece %1'i Avrupa dışından geliyor.

Göçmen kökenli İsviçrelilerin yaşam kaliteleri gözle görülür derecede dü şük. Göçmenlerin çocukları ve torunları da, İsviçre kökenli olanlara göre daha kötü durumda.

İsviçre'de doğan göçmenlerin torun larının, göçmenlik geçmişi olmayan İsviçrelilere göre iş yaşamında vasıflı olma olasılıkları yalnızca %1 ya da %2 puan daha yüksek. Birinci nesil göçmenlerin neredeyse %10’u, eğitim seviyelerinin altında ve yerlilerden daha fazla çalışıyor.

Verilere göre, Kuzey ve Batı Avru pa'dan gelen profesyonellerin liderlik kotası %40'ın üzerinde. Bu oran Gü neybatı Avrupalılar için %31,6, Doğu ve Güneydoğu Avrupalılar için %25,8, diğer ülkelerden gelen göçmenler içinse %24,8 oldu.

Göçmen kökenlilerin oranı artıyor İsviçre'de, son 15 yılda göçmenlik geçmişi olmayanların oranı on puan azalarak %70'ten %60'a düştü. Aynı dönemde birinci nesil göçmenlerin oranı ise %23'ten %31'e, göç geçmişi olan ikinci kuşağın oranı ise %5'ten %7'ye yükseldi.

İstatistik Dairesi’nin verilerine göre, 2019 yılında İsviçre’de yaşayan göçmen kökenlilerin oranı 2 milyon 722 bin oldu.
20  Gündem

Anadolu’da

bazı işler mesleksiz yapılır ve ciddiye alnmazlar. Bunlara örnek olarak satıcı, kuaför, berber ya da garsonu verebiliriz. Bu mesleklerde başta çırak olarak çalışır, işi birkaç hafta içinde de öğrenirsiniz.

Bu tür işler çabuk öğrenildiği için de işten sayılmazlar pek. “Bunları herkes yapabilir“ fikri hakim olduğu için, “bu işlere diploma lazım değil“ denir hep.

Bu düşünce biçimi burada da devam ediyor maalesef. Avrupa’ya yerleşenler bu meslekleri “basit“ olarak değerlendirirlerken, kendi çocuklarına reva da görmezler.

Türkiye’ye gittiklerinde “Kızın/oğlun ne is yapıyor?“ sorusuna verecekleri “Meslek yapıyor. Araba tamircisi ya da Kuaför olacak“ gibi yanıtlar onları utandırır çünkü. Ancak her toplumun nasıl farklı bir yemek kültürü varsa farklı bir iş kültürü de vardır.

İsviçre’de mesleklerine başlayan gençler çok önemsenir ve desteklenir.

İsviçre’de Meslek ve Eğitim Sistemi

Peki gençler yaptıkları mesleklerle nereye varabilirler? Meslek ve eğitim sistemi gençle re ne tür avantajlar sunuyor?

Bunu sizlere şöyle bir grafikle anlatabilirim. Bu grafik, mesleğini yapan gençlerin yüksek okula ya da Üniversiteye giden yollarının açık olduğunu gösteriyor.

İsviçre’de bir öğrenci herhangi bir mesleğin sonunda mühendis, öğretmen ya da mimar olabilir. Kimi meslekleri yapanlar çok nadir olduğu için ya çok iyi maaş alırlar ya da birkaç yıl sonra kendilerine rahatça bir iş yeri açabi lirler. Bu durum tamamen gençlerin elinde. Ya küçük bir yerde normal bir maaşla ya da Zürich, Lozan, Cenevre gibi iş olanaklarının çok olduğu yerlerde yüksek bir maaşlarla çalışırlar. Bunlara ek olarak, meslek yapan gençlerin daha rahat iş bulabildiklerini de söyleyebilirim. Çünkü işverenler her zaman tecrübeli birilerini ararlar.

Meslek yapan genç, 3 ya da 4 yıllık meslek süresi boyunca haftada 2 gün okula, 3 gün ise işe gittiği için hem teorik hem de pratik olarak tecrübe kazanır.Burada gençlerin sevdikleri meslekleri seçmeleri çok önemli. O zaman islerini zevkle yaparlar ve yaşamda başarılı olurlar.

Son olarak şunu söyleyelim; küçük ya da bü yük meslek yoktur. Önemli olan kişinin işini, mesleğini severek ve isteyerek yapmasıdır. İşte o zaman büyür ve büyütürsünüz.

Ortaokul Lise (Gymnasium) Üniversite –Yüksek okulBir sene Matura Yüksek okul ya da Üniversite Yüksek okul ya da Üniversite Bir sene Matura Meslek-Şirkete (2 ya ‘da 1 gün okul ve 2, 3 ‘ya da 4 sene)Meslek Okulu

Federal Hükümet ve kantonlar 2014 yılından bu yana, Kantonal Entegrasyon Programları (KİP) çerçevesinde entegrasyon çalışmalarını finanse ediyorlar.

Federal Hükümet Ekim ayında yaptığı bir toplantısında, 2022 ve 2023 yılla rında kantonal entegrasyon programlarını 124 milyon frankla desteklemek için Federal Meclis’e başvurmaya karar verdi.

Federal Hükümet kantonal entegrasyon programlarını, mülteci başına 18 bin franka çıkarılan tek seferlik yardımla da destekliyor.

Federal Adalet ve Polis Bakanlığı (FDJP) ile Kanton Hükümetleri Konferansı (KdK), 2019 sonbaharında, Kanton Entegrasyon Programlarının (KİP) bir sonraki aşamasını istisnai olarak dört yıldan iki yıla düşürmeyi kabul etmiş lerdi.

Entegrasyon çalışmalarından ve federal pilot programlardan elde edilen verileri KİP programlarına dahil etmek için, 2022 yılından itibaren iki yıllık bir ara çalışma yapılacak. Bu iki yıllık ara aşamada, entgrasyonla ilgili elde edilen bilgi ve verilerin KİP'nin çalışmalarına aktarılmasına Federal Göçmen ler Dairesi SEM de destek sunacak.

İltica sektöründe, kişilerin enteg rasyon teşviki yeniden düzenle nirken, entegrasyonla ilgili çalış malar daha da yoğunlaştırılacak. Hedef, genç mültecilerin üçte ikisinin, İsviçre’ye girişlerinden beş yıl sonra mesleki eğitime başlamalarını sağlamak.

Proje dahilinde, eğitime ihti yacı olan mültecileri çalıştıran işverenler için "Çıraklık öncesi entegrasyon" veya "Mali sübvan siyonlar" gibi pilot programlar da yer alıyor.

www.haberpodium.ch 23
Güncel Korona ile ilgili gelişmeleri sitemizden takip edebilirsiniz.

Geçen

sayıda şizofren hastalığının tanımı, formları ve oluşum şekilleri üzerine yazmıştım. Bu ayki yazıda kaldığım yerden devam edip, şizofreni hastalığının oluşum faktörlerinden bahsetmek istiyorum.

Bölüm 2
Mehmet
24  Psikoloji

Psikososyal Faktörler

Psikososyal faktörlerin en temel un surları olan aile, partner ve iş hayatının şizofreniye sebep olduğuna dair bilim sel hiç bir bulguya rastlanılmamıştır ve gösterilecek bilimsel bir kanıt henüz yoktur. Fakat bu faktörlerin büyük bir ihtimalle hastalığın seyrini etkilediğini düşünen uzmanlar, örnek olarak aşırı korumacı ebeveynlerde ya da iletişim çatışmalarının yüksek olduğu ilişkilerde tetiklenmesi yüksek bir ihtimaldir.

Açığa çıktığı yaş dikkate alındığında, özellikle ergenlik çağında ve mesleki hayata başlanılmasıyla kişinin genel likle üstesinden gelmekte zorlandığı aşamalara denk gelmektedir.

Biyokimyasal Açıklamalar

Şizofreninin muhtemelen biyokimya sal nedenleri de vardır. Belli bir beyin bölgesinde özellikle de mezolimbik olarak adlandırılan sistemde, şizofreni hastalarında dopamin için kenetlenme yerleri aşırı derecede hassastır.

Dopamin, sözde bir nörotransmiter olan sinir sisteminin haberci bir mad desidir. Nörotransmiterler, sinir uyarıla rını bir sinir hücresinden (nöron) diğer sinir hücrelerine (nöranlara) iletirler.

Bu sözde dopamin hipotezi yeterince kanıtlanmasa bile, dopaminin şizofre ninin gelişiminde rol oynadığına dair bazı göstergeler vardır.

Dopaminin etkisi için en önemli argüman, nöroleptiklerin etkililiğidir. Nöroleptikler, doktorların diğer verilen ilaçların yanı sıra şizofreni tedavisin de kullandıkları ilaçlardır. Bu ilaçlar, dopaminin dopamin reseptörlerine kenetlenmesini engeller. Nöroleptikler esas olarak sanrılar veya halüsinasyon larda azalmaya neden olur. Nöroleptik lerin bu etki şekli, dopamin hipotezinin temelini oluşturur.

İlaçların her tedavi uygulanan kişi de aynı etkiyi yaratacağı sonucunu çıkarmak doğru değildir. Denemeler sonucunda doğru ilaç ve doğru dozaj tespit edilirse, bu tedavide elde edilmiş bir başarı olarak görülmelidir.

Nöroanatomik bulgular

Şizofren hastalarının hepsi için olmasa bile, bir kısmı için beyinlerinin yapısı nındaki değişik özellikler olması da bir neden olarak gösterilmektedir. Bazı durumlarda, örneğin omirilik sıvısının üçüncü ventriküle ve lateral ventriküle dolmasıyla genişlemesiyle beyinde kan dolaşımının değişikliğine sebep olarak gösterilir.

Nöroanatomik yapıyı bozan bu durum, bir çok şizofren hastasının debeleşti ği tipik düşünce, duygu ve davranış bozukluklarının da sebebidir.

Uyuşturucular

LSD ve benzeri kullanılan uyuşturu cular halüsinojenik etkilerinden dolayı psikotik halleri tetikleyerek şizofreniye meyilli olan kişilerde kalıcı bir hastalığa dönüşebilmektedir.

Esrar kullanımı ile şizofreni arasında bir bağlantı olduğu artık bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle ‘Gençlik Şizofrenisi’ olarak tanımlanan gruba 13-21 yaşları arasında yüksek düzeyde ve düzenli esrar tüketiminin sebep olduğunu belirten uzmanlar, hastalığa yatkınlığı olan kişilerde açığa çıkmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda Zürih Psikiyatri Kli niği’nin yaptığı bir araştırmada, bu yaş grubunun % 36’sında ‘gençlik Şizofre nisi’ riski altında olduğu ıspatlanmıştır.

Şizofreni Belirtileri

Şizofreninin teşhisinde dikkat edilmesi gereken önemli husus, tek başına ele alındığında her belirti başka birçok hastalıkta da ortaya çıkabiliyor olması dır. Şizofreninin birçok farklı belirtileri olabilir.

Hekimler şizofreni de belirtleri kabaca artı ve eksi semptomlar adı altında belirlerken, artı çoğalan manasında eksi de azalan manasında kullanarak yaparlar.

25

Pozitif semptomlar, artı semptomlar, üretken şizofreni semptomları

• Sanrı

• Halüsinasyon

• Düşünme bozuklukları (örneğin kafa karışıklığı, mantıksız düşünme, konuşma bozuklukları)

• Psikomotorik belirtiler (örneğin monoton hareketler, ilgisizlik, donma)

Negatif semptomlar, verimsiz şizofreni semptomları

• Uyuşukluk ya da enerji düşüklüğü

• Dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü

• Tepkisizlikte artış

• Konuşma yetersizliği veya konuşma kaybı

• Mutsuzluk, ilgisizlik ve kayıtsızlık

• Sınırlı sosyalleşme yeteneği, sosyal geri çekilme

Paranoid Şizofrenler

Şizofreninin türüne göre bazı belirti ler daha güçlü ikeni bazı belirtilerde daha zayıf olarak kendini gösterebilir. Mesela paranoid şizofrenide sanrılar ve halüsinasyonlar belirtiler olarak daha sık rastlanıp daha çok paranoya ile ilişkilendirilirken, birilerinin sürekli kendisini takip ettiğini, bir kısmıda emir veren ya da korkutan sesler duyduk larını söylerler. Bazılarında da ortada olmayan kokulardan bahsederler. Para noid şizofrenlerde düşünce bozukluğu diğerlerine göre hiç denecek düzeyde ya da çok az olur. Ruh halleri de dikkat çekici bir çöküntü hissedilmez. Hasta lar ne çok depresif ve donukturlar ne de aşırı derecede mutlu ve aktiviteye susamışlardır. Kaktotik şizofrenlerde görülen hareket bozuklukları paranoid şizofrenlerde olma ihtimali düşüktür.

Sanrılar (Wahn)

Sanrılar şizofreninin tipik belirtile ri olarak kabul edilir. Mağduru olanlar gerçeklikle bağlarını kaybeder. Şizofreni hastaları nın yaklaşık %80'inin, hasta lığın seyri boyunca sanrılar belirtiler olarak kendini gösterir. Özellikle de takip edilme ve ilişki kuruntuları en fazla olan sanrılardır.

Örneklendirirsek; oturduğu sokakta yol yapımı inşaat işçilerini aslında gizli istihbarat teş kilatının elemanları olduklarını, yardıkları yollardan evine kadar kablolar döşediklerini ve kendilerini bu yolla takip ettiklerini veya telefonlarını dinlediklerini sanırlar.

Şizofreninin semptomları olarak sanrılı fikirlerin özel yanı, yabancılara çok tuhaf görünmeleri ve çoğu zaman büyülü-mistik etkilere sahip olma larıdır. Örneğin, ilgili kişi bir tanrı gibi davranabilir, peri masalı veya fantezi karakterlerinden bilinen özel güçlere sahip olduğunu düşünebilir.

Halüsinasyonlar

Şizofrenlerin %50’sinde görülen yaygın belirtiler olan halüsinasyonlar aslında illüzyonlardır.

Şizofren hastaları gerçek bir duyusal uyaranın olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi algılarlar. Optik halüsinasyonlar olarak mesela duvarlarda gerçekte olmayan insan yüzlerini görebilirler ya da akustik halüsinayon olarak başkala rının duymadıkları sesleri duyarlar.

Genellikle de hastaya emriler veren ler veya kendi davranışları üzerine yorum yapan sesler duyarak kendi lerini anlatırlar. Bazen de kendileriyle yaptıkları içsel diyalogları başkalarıyla yapmışlar gibi anlatırlar. Genel olarak, şizofreni belirtileri olarak halüsinasyon lar, koku alma ve tatma dahil olmak üzere herhangi bir duyu organını da etkileyebilirler.

Şizofreni konusunu gelecek sayıda da işlemeye devam edeceğim.

26
䘀愀挀攀戀漀漀欀ᠠ愀 戀愀ἁ氀愀渀㄁渀 夀漀甀吀甀戀攀 瘀椀搀攀漀氀愀爀㄁渀愀 攀爀椀弁椀渀 윀攀弁椀琀氀椀 甀礀最甀氀愀洀愀氀愀爀 欀甀氀氀愀渀㄁渀 、渀琀攀爀渀攀琀攀 戀愀ἁ氀愀渀㄁渀 唀礀搀甀 愀渀琀攀渀猀椀稀 欀甀爀甀氀甀洀 윀愀渀愀欀猀㄁稀 吀嘀 椀氀攀 欀愀㄁爀搀㄁ἁ㄁渀㄁稀 瀀爀漀最爀愀洀氀愀爀㄁ 㜀 最ﰀ渀 戀漀礀甀渀挀愀 最攀爀椀 椀稀氀攀礀椀渀

İsviçre`ye geliş hikâyem 1969 senesine uzanıyor. Buna biraz tesadüf biraz da kader diyelim.

Erol Satır 51 yıldır İsviçre’de yaşayan bir isim. Şu an 74 yaşında, 5 çocuk ile 6 torun sahibi olan Satır ile, İsviçre’ye geliş yıllarını ve buradaki yaşamı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

28  Bizim Hikayemiz
AYDIN YILDIRIM/ZÜRICH

… O zamanlar İsviçre’de çalışan iki arkadaşım, altlarında küçücük bir arabayla ‘Mini Morris’ ile İstanbul Balat`a gelmişlerdi. Ben de yeni askerden gelmiştim ve 23 yaşındayım o sıralar. Elektronikçiydim Türkiye’de iken ve kendime bir dükkân açmıştım. Daha Türkiye’de televizyon yok. Benim kapıda “Radyo ve TV tamiri“ yazıyor. O zamanlar 45’lik plaklar çıkmış, çok satıyor ama sermayem yok. Bu iki arkadaşım; “Erol ne yapıyorsun burada? Altımızda araba var, çıkar bir pasaport hadi seni İsviçre`ye götürelim. Hoşuna giderse kalırsın, gitmezse de dönersin.“ dediler. Benim de aklımda 10 bin TL sermaye yapmak var o sıra. Geldim sonra. (Gülerek) Onca sene geçti aradan, o 10 bini bir türlü yapamadım hala.

Daha önce ailenizden birileri var mıydı burada?

Ailemden kimse yoktu İsviçre’de. Fakat mahalleden 3-4 sağlam arkadaşım var dı. Onlar buraya Winterthurlu politikacı Karl Ketterer ve Migros-Türk

vasıtası ile 60’lı yılların başında gelmişlerdi ve Migros’ta çalışıyorlardı. Geldiğim zamanlarda tek tük insan vardı Türkiye’den. Hatta bazıları “Ben 5 senedir, 10 senedir buradayım“ dediklerinde, yeni gelenler, yani bizler; “Ya bunlar artık İsviçreli olmuş“ diye düşünür ve “Biz de acaba bu kadar kalır mıyız?“ diye korkardık. 5-6 yıl İsviçre’de kalmak, o zaman benim için çok uzun bir süreydi.

Neler yaptınız burada?

Buraya geldiğimde, Eskimo isimli bir tekstil fabrikasında elektrikçi olarak işe aldılar beni. Fakat tornavidanın bile Almanca ismini bilmediğim için olmadı tabi ve boyahanede işçi olarak çalışmaya başladım.

Bu arada 1969 senesinde, düşünün koca tekstil fabrikasının personel şefi bir Türk. Kulakları çınlasın Faruk Demokan benim için çok önemli ve her zaman Allah razı olsun diyeceğim bir abim. O bize Almanca kurs veriyor du. Hiç unutmuyorum; daha ilk gün, “Çocuklar, bakın, buraya geldiniz. Bu rada güzel işlerde çalışmak, hakkınızı korumak, hatta güzel kız arkadaşlarınız

olsun istiyorsanız, bunların lisanını öğrenmeye mecbursunuz. Ve hiç bir zaman, burada bütün davranışlarınızla bir milleti temsil ettiğinizi unutmaya caksınız, kimseyi utandırmayacaksınız.“ dedi.

Sulzer firmasına giriş

Neyse, bu benim kafama yattı ve ben 1 yılda Almanca’yı öğrenmiş, dili iyi konuşuyordum. İlk işim olan mesleğimi yapmak için, Winterthur’da bulu nan Sulzer fabrikasında, o zamanlar dünyanın sayılı dökümhanelerinden olan dökümhanede elektrikçi olarak işe başladım. Zamanla indüksiyon döküm ocaklarından en iyi anlayanlardan biri oldum.

17 yıl sonra elektrikçilik pek kesmedi. 2 yıl açık öğretim dersleri aldım. O zamanlar İnformatik yeni yeni başlıyor. Sulzer`ın İnformatik bölümüne geçtim ve orada teknik bakım şefi oldum. 4 yıl eğitim almış İsviçreliler ve eğitimli yabancılar biraz zor da olsa beni kabul ettiler. 10 yıl boyunca orada informatik alanında kariyerli yıllarım oldu. Bana yatırım yapıyorlar, dağlardaki en güzel otellerde seminerler, eğitimler veriyor lardı. O zamanlar bilgisayar dünyasını IBM yönetiyordu. Ben de IBM uzmanı oldum mecburen. Belgeler, diplo malar… Hayat çok güzel o sıra. Daha sonra bu Outsourcing* modası çıktı ve Sulzer-İnformatik satıldı. Beni de çıkardılar işten.

29
Erol Satır’ın 5 çocuğu, 6 da torunu var.

27

yıl sonra, 51 yaşında işsiz kaldım.

Sonra Credit Suisse bankasında işe başladım ve orada da tam 10 yıl boyunca yine informatik alanında çalıştım. Bu Outsourcing modasına Credit Suisse’de uydu ve bir süre son ra yine çıkarıldım işten. Biraz zor oldu tabi. 60 yaşında bir informatikçinin iş bulması hayal. 2 yıl boyunca kart bastım ve 62 yaşındayken erken de emekli oldum.

Geldiğiniz dönemden bahsedebi lir misiniz? Türkiye’den çok insan var mıydı o dönem?

Benim geldiğim dönemlerde Türki ye`den insanlar vardı burada. Bilhassa da Winterthur`da. O sıra aramızdaki ilişkiler çok farklıydı. Nerdeyse her hafta bir arkadaşta toplanırdık. İnsanlar birbirinden kaçmazlardı, yardımlaşma vardı.

Bugün maalesef birbirimize selam vermeye korkuyoruz. Belki de bunun altında yaşanan hayal kırıklıkları vardır. Bunun psikolojik boyutunu bilemiyorum tabi. O zamanlar İtalyan lar da çok vardı burada ve onlarla iyi anlaşırdık.

İsviçrelilerle ilişkileriniz nasıldı? Şahsen İsviçrelilerle hiçbir sorunum olmadı. Devamlı onlarla çalıştığım

Devamlı kendimi ispat etmek ve kabul ettirmek zorunda olduğum zamanlar benim için yorucu oldu biraz.

için dil sorunum da olmadı pek. Çünkü onlardan sürekli Almanca öğreniyordum. Hiç unutmuyorum, ilk iş yemeğinde dikkatimi çekmişti. Aralarında çaktırmadan; “Acaba çatal-bıçak kullanabiliyor mu?“ gibi laflar etmişlerdi benim için. İçimden gülüyordum tabi. Büyük bir şehirden gelmenin avantajı vardı. Birbirimizi tanıdıkça zamanla herkes kendi yerini aldı. Devamlı kendimi ispat etmek ve kabul ettirmek zorunda olduğum zamanlar benim için yorucu oldu biraz.

İsviçrelilerin size yaklaşımları nasıldı o dönem? Şimdi nasıl? Bir kıyaslama yapmanız mümkün mü? İsviçreliler, eskiden de genelde insanı kolay kolay kabul etmezlerdi. Kendinizi kabul ettirene kadar bayağı zorlanırsınız. Hele de sizi bir yerlere gelmiş görmek hiç istemezler. Bir keresinde elemanlardan biri bir şey yapmamış mı, yanlış mı yapmış ne, tam olarak unuttum şimdi. Başka bir bölümün şefi telefon etti, ben aldım (tabi hemen anlıyor yabancı olduğumu) “Şefle görüşmek istiyorum“ dedi. Ben de “Şef benim, buyur“ dedim. Bu kez de bana “Başka şef yok mu?“ diye sordu. Ben de “yok“ dedim ve küfür edip kapattım telefonu. (Gülüyor) Öyle yetiştirilmişler ama. Şimdi daha da mı önyargılılar bilmiyorum doğrusu. Her neyse; genel

olarak ben İsviçrelileri severim. Bence dürüst insanlar, şahsen İsviçrelilerden bir zarar görmedim.

İsviçre'ye entegre olma konusundaki fikirleriniz nedir? Ne yapılmalı sizce entegre olabilmek için? Ya da böyle bir sorun var mı gerçekten?

Entegre konusu biraz da duruma nasıl baktığınıza bağlı. Ben şahsen hiç entegre olmaya çalışmadım. Onları oldukları gibi kabul ettim. Onlar da beni olduğum gibi kabul ettiler. Çalıştığım yerlerdeki insanların kültürlü olmalarından kaynaklı belki de.

Ancak cahil olanlar kendi aklınca size bazı şeyleri hissettirmeye çalışır. Bir keresinde bankada iki haftalık bir iş için 15-20 geçici işçi verdiler bana. Bunlardan biri geldi. Adam hayatı boyunca inşaatlarda çalışmış. Biraz da inşaatlardaki konuşma tarzı ile “Ben var gelmek, sen var gitmek“ gibi tarzanca konuşmaya başladı benimle. Ben de; “Ne o? Konuşma özürlü müsün?“ diye sordum ona. “Niye?“ dedi. “Neden benimle öyle konuşuyorsun?“ dedim ben de. Utandı ve normal konuşmaya başladı bu kez. (Gülüyor) Gençlere tavsiyem; İsviçrelilerin sizlerle tarzanca konuşmalarına ve bu şekilde inisiyatifi eline geçirmelerine müsaade etmesinler.

30

İlk geldiniz zamanlarla şimdiki zamanları kıyasladığınızda neler söylemek isterdiniz? Ne tür farklılıklar var?

İlk geldiğim zamanla şimdi arasındaki en büyük fark, iş konusu tabi. Bizim zamanımızda bir yere arkadaşını işçi olarak getirdiğin zaman işyeri sana 500 frank verirdi. Velhasıl herkesin işi, aşı oldu mu kaybedecek bir şeyi de oluyor. Ve tabi bu durum bozulmasın diye daha da toleranslı davranılıyor. Ama şimdiki işsizlik çok kötü. Dolayısı ile de cahil halk arasında yabancı düş manlıkları da ortaya çıkıyor.

Jenerasyonlar arasında farklılıklar olsa da, buradaki yaşamdan kaynaklı, insanların sorunlarının benzer olduğu söylenebilir mi?

Buradaki sorunları yukarda anlatmaya çalıştım. Aradaki fark; bizim jene rasyonun bir gayesi vardı; biraz para biriktirip Türkiye`ye geri dönmek... Bu durum çeşitli politik olaylardan dolayı pek gerçekleşemedi maalesef. Burada yetişen çocukların böyle bir sıkıntısı yok. Onların iş ve eğitim konularında kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gere kiyor. Bir İsviçreliden 2-3 kat daha iyi olurlarsa aynı işe, aynı mevkiye ve aynı maaşa sahip olabilirler.

Bizim jenerasyonun bir gayesi vardı; biraz para biriktirip Türkiye`ye geri dönmek... Bu durum çeşitli politik olaylardan dolayı pek gerçekleşemedi maalesef.

Bunca yıldan sonra kendinizi buraya ait hissediyor musunuz?

Bence, insanlarda aidiyet duygusu kesinlikle olmalı. Benim de var tabi, Türkiye benim anavatanım. Fakat diğer yandan kendimde çok beğendiğim bir huyum vardır; bazı insanlar gibi hasret çekmem. Değiştirebileceğim şeyleri değiştiririm, değiştiremeyeceğim şeyleri ise kabul ederim. İsviçre’de yaşıyorsam Türkiye`nin hasretini çekmem ve kendimi burada iyi hissederim. Türkiye`deysem de İsviçre hasreti çekmem. Velhasıl yaşadığım yerde mutlu olmaya, en iyisini yapmaya çalışırım.

Emeklisiniz artık. Türkiye’ye kesin dönüşü düşündünüz mü hiç?

51 yıl önce 10 bin TL kazanmak için İsviçre’ye geldim. Tabi ki Türkiye`ye dönmeyi her zaman düşündüm. Hatta iki üç defa 6-7 ay kadar kaldığım zamanlar da oldu. Ama bu son dönemlerde, hiçbir zaman tamamen İsviçre ile alakamı kesmeyi düşünmedim.

Şu sıralar emekliliğin tadını çıkarmaya başlamıştım ama bu Covid-19 her şeyi mahvetti. 65 yaş üzeri risk faktörüyle Türkiye`ye gidememek, bu günleri

*Outsourcing: Şirketin devamlılık arz eden bazı içsel faaliyetlerini ve karar haklarını, bir anlaşmaya bağlı olarak, dışarıdaki tedarikçi bir firmaya devretmesi.

orada geçirememek hiç de kolay değil doğrusu.

Son olarak, gençlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Neler yapmalı, nelere dikkat etmeli gençler?

Bizim zamanımızdaki gibi; ufak bir şefin bile Türk olduğunu öğrenen, onunla gurur duyan, bir resim çektirmek isteyen; ekmek parası için gurbete çıkmış ya da parasızlıktan okuyamamış, bir meslek öğrenememiş gurbetçiler yok artık. Gençlerimiz bu dönemde çok başarılılar. Doktorlarımız, politikacılarımız var artık. Yüksek yönetimlerde onların isimlerini görmek beni mutlu ediyor.

Gençlere kendi kimliklerini, kökleriyle bağlarını kaybetmeden bulundukları ülkenin güzel taraflarını almalarını, çok çalışmalarını, hedeflerini bilmelerini, kendilerini geliştirmelerini, dürüst olmalarını, çok okumalarını, bu hayat yarışında biz de varız demelerini tavsiye ediyorum.

Ayrıca Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, Bir Ömür Nasıl Yaşanır? isimli kitabını da okusun gençler.

31

Günümüzde

birçok insan oldukça az hareket ediyor. İşe ya da alışverişe arbayla gidiyor, merdiven çıkmak yerine asansöre biniyor, televizyon önünde çok zaman geçiriyor.

Yaşlılıkta düzenli egzersiz sağlık için çok önemlidir. Kas gücü hareketi olmadan, yaşla birlikte hız da azalır ve buna bağlı olarak hastalıklarda artışlar görülür. Hemen başlayabilirsiniz! Egzersize başlamak için asla geç kalmış sayılmazsınız.

Egzersizin Olumlu Etkileri

Egzersizin sağlık üzerinde olumlu etkileri saymakla bitmez. Bunlar dan bazılarını şöyle sıralayabiliriz; Diyabet, şeker hastalığı: Egzersiz, enerji tüketimini artırırken, kan şe kerini de düşürür ve metabolizma ile ilgili olumlu değişiklikler sağlar.

Kalp ve dolaşım: Çok az egzer siz kalp krizi riskini artırırken, egzersizlerle kan basıncı düşer ve dengeli hale gelir.

Depresyon, psikolojik hastalık ve üzüntü: Hareket etmek sizi mutlu eder. Stres hormonları ortadan kalkar ve vücut mutluluk hormonlarının salınımı konusunda uyarılır. Egzersiz sonrasında vü cudun rahatlaması daha kolaydır.

Romatizma, çok ağrılı kas, eklem ve tendon hastalıkları: Romatiz mada sık ve doğru hareket etmek çok önemlidir. Hareket, eklemlerin esnek olmasını sağlar. Güçlü kas lar kemikleri ve tendonları (insan vücudunu oluşturan kas sistemini iskelete bağlayan bağlara tendon denir) rahatlatır.

Eklem kıkırdaklarında aşınma ve yırtılma: Hareket ederken, önemli eklem sıvısı kıkırdaktan pompa lanır. Bu durum eklemleri besler ve yağlar. Egzersizden yarım saat önce ağrı kesici de alabilirsiniz.

Kemik erimesi (Osteoporoz), kemik hücrelerinin parçalanması: Düzenli egzersiz kemik metabo lizmasını uyarır. Güçlü kemiklerin kırılma olasılığı daha düşüktür.

Hareketi günlük yaşamınıza dahil edin. Örneğin, mümkünse her gün alışverişe çıkın, daha uzun gezi yolları arayın, asansör yerine merdiven kullanın. Yük taşıyın ancak sırtınızı koruyun. Haftada 3 kez ve aynı günlerde düzenli olarak egzersizler planlayın.

32  Sağlık

Çok egzersize ihtiyacımız var. Haftada en az 2,5 saat egzersiz yapın. En az 10 dakikalık akti vitelerle, günde yarım saatlik egzersizler yapın. Egzersizler sonrasında biraz nefes nefese de kalın.

Farklı Egzersiz Türleri

Hareket, vücudu birçok yönden güçlendirir. Örneğin, alışveriş torbaları taşımak için güce ihtiya cımız var. Düşmeyi önlemek için denge ve koordinasyon önemlidir. Merdivenlerden çıkmak dayanık lılık ister. Hareketlilik, ayakkabı giyerken de yardımcı olur. Bun ların hepsinin üstesinden farklı egzersizler yaparak gelebilirsiniz.

Mutlaka Dikkat Edin!

Herhangi bir egzersize başlama dan önce, aile doktorunuza sağlık kontrolünüzü yaptırmanızı tavsiye ederiz. İlaç kullanıyorsanız eğer, nelere dikkat etmeniz gerektiğini mutlaka sorun.

Hareket etmeye yavaşça başlayın. Öncelikle hareket egzersizle rinizin sayısını artırın, sonra da egzersizlerin sıklığını ve yoğunlu ğunu artırın.

Çeşitli Egzersiz Önerileri

Şu internet sayfalarından çeşitli egzersiz önerilerine bakabilirsiniz;

• www.swissheart.ch/nc/ de/news-anlaesse/news. html#7/21/0/0/

• Egzersiz talimatlarını içeren broşürler: www.rheumali ga-shop.ch/

• Videolar için: www.prosenec tute.ch/de/dienstleistungen/ freizeit/bewegung-und-sport. html

Pro Senectute, Turnverein, Caritas gibi kurumlar da egzersiz olanak ları sunabiliyorlar.

Düşmek Tehlikelidir!

65 yaş ve üzerindeki her üç kişiden biri yılda en az bir kez düşüyor. Düşmelerin nedenleri ise şöyle sıralanıyor; ışıkları yakma dan gece kalkmak, halı üzerinde kablolara ya da etraftaki nes nelere takılmak, dengenin zayıf olması, kas gücünün az olması, görmede güçlük, uygun olma yan ayakkabılar. Çoğu düşmeler oturma odasında veya yatak odasında meydana geliyor.

Düşmemek İçin Ne Yapabilirsiniz?

Halıların kaymasını engellemek için, halı kaydırmazı satın alıp halınızın altına koyarsanız halınız kaymaz, halı kenarlarını bant ile de yapıştırın, merdiven tutacak larını tutarlı bir şekilde kullanın, yere dökülenleri hemen silin, sağlam ve düz ev ayakkabıları giyin, çoraplarınızla çıkmayın, küvete ve duşa kaymayan pas paslar yerleştirin, zemine kaymaz şeritler yapıştırın, banyoya tutacak monte edin, lambalarını za sarı ışıklı LED ampulleri takın, ekonomik ampuller kullanmayın, yatak odanıza harekete duyarlı lamba taktırın.

Yardım Sunan Kurumlar

Kurumların adları: Hilfsmit tel-Stelle, Sanitäts-Haus, Rheu ma-Liga Hilfsmittel, Fach-Stelle für Seh-Behinderte, Suva

Düşmeyi önlemek: Günlük yaşamınızda daha fazla egzersiz

olsun. Evde egzersizleri yapın ve özel bir sonbahar egzersiz seanslarına katılın. Gözlüklerinizi iyi takın ve ayağınıza tam oturan, burnu kapalı ayakkabılar giyin. Evde, eğlencede, hareketlilikte kendi sınırlarınızın farkında olun ve risklerden kaçının. Gerekti ğinde, sunulacak olan yardımları kabul edin.

Text: Ursula Mosimann, Pro Senectute www.prosenectute.ch

Tel. 044 283 89 89

33

Avokado

son dönemde hayatı mızda oldukça yer edinen bir besin. Geleneksel beslenme mizde çok fazla olmamasına rağmen artık daha fazla kullanmaya, beslenme kültürümüze dahil etmeye başladık. Güney Amerika kökenli olan bu meyve, başlarda yağlı, kremsi dokusuna alışamasak da kullanım taktiklerini öğ rendikçe ve sağlığımıza olan katkılarını düşündükçe vazgeçilmez olmaya aday. Meyve sınıfında yer alan avokado, yağ oranı karbonhidrat oranına göre daha fazla olduğu için yağ değişimi olarak kabul edilmektedir. Yani avokadoyu beslenmemizde ceviz, badem, zey tinyağı gibi besinlere alternatif olarak kullanmalıyız.

Yüksek miktarda yağ, orta seviyede karbonhidrat (ancak bu karbonhidrat oranının büyük bir kısmı liftir. Bu ne denle net karbonhidrat oranı düşük tür), az miktarda da protein içermek tedir. Büyük oranda su ihtiva eden bu meyve aslında doymamış yağ asitlerin den zengin bir meyvedir. %67,1’inin tekli doymamış %14,5’inin çoklu doymamış ve %14,5’inin ise doymuş yağ asidinden oluşmaktadır.

Yağda eriyen A, E, K vitaminleri ile B grubu vitaminleri, folik asit ve C vitamini yönünden zengindir. Potas yum, magnezyum, fosfor mineralleri yüksektir. Bunların dışında zeaksantin, lutein, polifenol, beta- karoten gibi karotenoidler, fitosteroller avokadonun antioksidan özelliğini arttırır.

Avokado, omega 3 içeriği ile kardiyo vasküler hastalıklar üzerinde olumlu etkilidir. İçeriğindeki doymamış yağ asitleri ile total kolesterolü, LDL koles terolü ve kandaki doymuş yağ seviyesi olan trigliserit seviyesini düşürür. HDL dediğimiz iyi huylu kolesterolü arttırır ve metabolik sendrom riskini düşürür. Erken yaştaki damar tıkanıklarının ön lenmesini sağlar. Yüksek magnezyum içeriği ile erkeklerdeki kalp hastalıkları nı beşte bir oranında azaltır.

Obezite ve kan şeker regülasyonunda avokado oldukça önemli bir role sahip tir. Avokado tüketen bireylerin günlük kalori alımların düşük, lif alımları daha yüksektir. Bel-kalça oranı ve BKİ (beden kitle indeksi) oranları düşüktür. Beslenme planında avokado meyvesi nin yer alması tokluk sürecini uzatacak ve sağlık durumunu iyileştirecektir.

Antioksidan özelliği yüksek olan avokado, kansere karşı koruyucu etki göstermektedir. İçeriğindeki lutein, zeaksatin , karoten gibi bileşikler kötü huylu hücrelerin büyümesini engeller ve bu meyvenin antitümör ve anti kanser etkisini güçlendirir. Bağışıklık sistemini destekler ve enfeksiyonlar dan korunmaya yardımcı olur.

Göz sağlığı üzerinde içeriğindeki lutein nedeniyle önemli bir etkiye sahip tir. Katarakt gibi göz hastalıklarını önlemek adına avokado tüketilebilir. Cilt güzelliği ve hücre bütünlüğü için beslenme planımıza dahil edilebilir. Beslenme planımıza dahil ederken 30 gr avokadonun yaklaşık 1 tatlı kaşığı zeytinyağına eşdeğer olduğu unutulmamalıdır. Porsiyon kontrolü ile diyetlere, kahvaltılık tariflere, sandviçlere ve salatalara renk katacak bir yağ alternatifidir. Olgunlaşmamış avokadoyu elmalarla birlikte, kese kağıdında saklanarak daha çabuk olgunlaştırmak mümkün. Kararmaması adına limon ilavesi ile saklayabilirsiniz. Hem tatlı hem de tuzlu tariflere uyum sağlayabilen bu meyveyi denedikçe seveceksiniz…

%14,5 çoklu doymamış yağ %14,5 doymuş yağ %67,1 tekli doymamış yağ Potasyum Magnezyum Fosfor A-E-K Vitaminleri B-C Vitaminleri Folik Asit Dyt. Berna Danacı dybtbernadanaci@gmail.com
34  Beslenme

Mahkeme ve Makamlarda vekâleten dava temsili Hukuk Danışmanlığı Arabuluculuk

İşlem yardımı (Başvuru, dilekçe, şikâyet, itiraz)

Uzmanlık Alanları

• Avrupa Hukuku

• İdari Hukuk

• Arabuluculuk

Mahkeme dışı çözüm işlemleri

• Konsolosluk onaylı yeminli tercüme işlemleri

• Türkiye’de emeklilik işlemleri

• Türkiye’de tanıma ve tenfiz davaları takibi

ÜCRETLİ

Ücretli babalık izni, 27 Eylül 2020 tarihinde yapılan bir referan dumla, %60,3 oranında kabul edilmişti.

Federal Hükümet Ekim ayı sonunda yaptığı bir toplantıda ilgili uygulama hükümlerini kabul etti ve yasada yapılacak değişikliğin 1 Ocak 2021'de yürürlüğe gireceğini duyurdu.

Yeni düzenleme ile, şu anda sadece anneler için geçerli olan yasal uygula malara babalar da dahil edilecek. Buna göre, doğumdan sonraki altı ay içinde 2 haftalık ücretli babalık izni alınabi lecek.

İşsiz olan babalar da tazminat alma hakkına sahip olacaklar.

Babalık iznini finanse etmek için, Gelir Tazminatı katkı oranı 1 Ocak 2021'den itibaren % 0,45'ten %0,5'e yükseltile cek.

Babalık ödeneğinin uygulamaya konulması devlete yaklaşık 230 milyon franka mal olacak.

Derya Özgül, LL.M.

• İltica ve Yabancılar Hukuku Genel iltica davaları, Dublin Anlaşması, İnterpol soruşturma Vize işlemleri Aile birleşimi Nikâh işlemleri Çalışma izni Ülkeye giriş yasağının kaldırılması Vatandaşlık haklarının kazanılması Ve daha birçok farklı konuda danışmanlıklar.

d.ozgul@adconsultancy.ch www.adconsultancy.ch

Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur T:
076 328 74 80 F: 044 660 80 86
35
BABALIK İZNİ 1 OCAK 2021'DE YÜRÜRLÜĞE
GİRİYOR

1986 yılından bu yana İsviçre’de yaşa yan Ercan Oktay Richter, 12 Eylül askeri darbe döneminin mağdurlarından biri. Darbe döneminde yakalandığını ve 18 gün boyunca D.A.L. (Derinleme sine Araştırma Labratuarı) denilen merkezde yoğun işkencelere maruz kaldığını söyleyen Ercan Oktay Richter, bu dönemde 6 yıl 8 ay ceza aldığını ve Mamak Askeri Cezaevi’nde kaldığını söylüyor.

Resim sanatı ile çocukluğundan bu yana ilgilendiğini ifade eden Oktay, İsviçre’de resim sanatı ile ilgili çalışma larına daha da ağırlık veriyor.

Sanat yapmak için insanın bir yerde yerleşik olması lazım. Atölyesinin olması lazım. Ben de bu olanağa buraya yerleştikten sonar kavuştum. İlk olarak İngiltere’de 3 ay kadar sanatçı Sümer Ereg’in atölyesinde çalıştım. Daha sonra 3 ay kadar da Paris’te bir atölyede tamamlamaya çalıştım eğitimimi. Bu dönemde sanat tarihi ile de yakında ilgilendim. Burada anladım ki; sanat tarihi maalesef öyle bir kaç senede bitecek, öğrenilebilecek bir eğitim değil, bilakis bir ömür boyu sürecek olan bir eğitim. Bu eğitim bende halen devam ediyor.

Eserlerinde daha çok dışavurumcu akım olan Expresyo nizm’i yansıtan sanatçı, genel olarak tuval üzerine yağlı boya çalışmaları yapıyor.

36  Röportaj

Ercan Oktay Richter'in sanatsal çalış malarının merkezinde renkler ve fırça izleri yer alıyor. Renk tonu ve renk me selesi Richter'in resimlerinin belkemi ğini oluşturuyor adeta. Çalışmalarında doğaya dönüşü esas alan Ercan Oktay Richter, doğa ile yoğun meşguliyetin temsil edildiği sanatsal duruşa yeni bir boyut katarken, bir ağaç kabuğunun yüzeyine, ağaç gövdesinin katı dikey liğine ve ormandaki ağaç köklerine ya da dinamik bir esneklik sergileyen kayalara dair detaylara odaklanıyor.

Derinlik elde etmek için kullandığı beyaz, gri, yeşil ve siyah tonlardan oluşan renkler, duygusal fırça darbe leriyle oluşturulan rölyef izler, doğanın orijinalliğini ortaya koymaya yetiyor.

Ercan Oktay resim sanatında kimler den etkilendiği ile ilgili sorumuzu şöyle yanıtlıyor;

Beni etkileyen çok fazla sanatçı var. Özellikle de Paris’te 1990 yılında keşfettiğim Yahudi asıllı Rus sanatçı Chaim Sutine’nin beni etkilediğini söyleyebilirim.

Vincent Van Gogh da uzun dönem araştırdığım bir sanatçı oldu. Van Gogh’un resimlerinde keşfettiğim, gözlerinin daha çok yere bakması oldu. Yaptığım resimlerde artık yeri, dağları ve doğayı ön plana çıkarmaya başladım. Böylelikle de resimlerim hem çok daha kalın kullanılan boyalara hem de uzun erimli çalışmalara neden oldu. 2000’li yıllarda “AlpLer” adı altında peyzaj çalışmalarıma başladım. Bugün hala Portre çalışmalarımın yanında çalıştığım bir konudur bu. Bu çalışma ile doğanın renklerini, ayrıntılarını yansıtıyorum tuallerime.

Burada sergileriniz de oldu. Bun lardan bahsedebilir misiniz?

İsviçre’de birçok kişisel ve karma sergi lerim oldu. Tanınmış sanatçılarla sergiler açtık. 1990 yılında Zürichli sanatçıların örgütlediği “Kunst Haus Oerlikon” da bir atölyem oldu. Orada özellikle uyuşturucu bağımlılarının portreleriyle ilgilendim. Daha sonra da, uyuşturucu sorununa dikkat çekmek için büyük bir kişisel sergi açtım. Sonra yine Kulturha us Wetzikon’da “Krieg und Fluchtlinge sind siamesischer Zwillinge” (Savaş ve mülteciler Siyam ikizleridir) isimli başka bir kişisel sergi açtım.

“Türkischer Hamam” (Türk Hamamı) isimli çalışması, sanatçının birinci elden deneyimlediği insanlık dışı politikaların sonuçlarını yansıtırken, işkence merke zindeki ve askeri hapishanedeki kişisel deneyimlerini yansıtıyor.

90’lı yılların sonuna doğru, yine büyük bir sergi çalışmam oldu. “Türkischer Hamam” (Türk Hamamı) isimli bir çalışmaydı bu. Serginin adının böyle olduğuna bakmayın, o çalışmala rımda işkence ve toplumdaki şiddeti işledim. 12 Eylül faşizminin örgütlediği, binlerce düşünürün ve eleştirel insanın işkenceden geçirildiği Ankara’nın ünlü işkence merkezi D.A.L. ’dı eserlerimde yansıttım.

2009 yılında Bellizona’daki Villa Dei Cedri’deki uluslararası “Arte e Natura” sergisine davet edildim. Bu serginin afişi benim resmimden seçildi. Bu ser ginin bir de kataloğu bulunmakta. Uzun zamandır çeşitli sergiler açan Zü richli sanatçılarla çalışmalar, hazırlıklar yaptık. “Salon Der Gegenwarht“ olarak adlandırdığımız bu yapılanma şimdiye kadar altıdan fazla karma sergiye imza attı. Örneğin Kunsthalle Wil, Villa Flora, Salzhaus Brug ya da en son sergimiz olan, bu sene gerçekleştirdiğimiz Kunsthalle Liestal bunlardan bazıları.

Çalışmalarınız oldukça yoğun geçiyor. Son olarak bundan sonraki projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Şu an gelecek yılın Mayıs ayında Schaf fhausen’da açılacak olan “Hallen für Neuekunst” (Yeni sanat için salonlar) isimli bir sergi üzerine çalışıyoruz.

Benim çalışmalarım da orada sergi lenecek. Bu arada sanatla ilgilenen herkesi 2021 Mayıs ayında açacağımız bu sergiye davet ediyorum.

İlerisi için sanatımı daha da geliştir mek istiyorum. Kafamda çeşitli proje ler var. Türkiye beni hala ilgilendiren bir konu. Yaşadığımız süreci eleştirel olarak tuvale yansıtmak hala bende bir hedef.

37

Oyun, insanın vaktini hoş geçirmesine, oyalanmasına yarayan, genellikle belli kuralları olan eğlence olarak nitelendirilebilir. İnsanın sosyo-psikolojik gelişiminde belirleyici rolü olan yaşam stratejilerini geliştirebilmek için vazgeçilmez bir suni gerçekliktir oyun.

Fuat Köçer Eğitimci

Her insan oyun oynama icgüdüsüne sahiptir. Örneğin çocuklar oyuncak arabalarıyla oynar, bebeklerinin saçla rını tarar. Yetişkinler spor oyunlarında birbiriyle yarışın içine girer, iskambil kağıtlarıyla birbirini yenmeye çalışır. Ya da günümüzde bilgisayar oyunlarıyla zevkli vakit geçirir.

Oyun oynamanın insan, hatta bütün ekosistem içindeki yeri, kendi başına araştırma alanları olusturuyor ve bera berinde birçok soruyu doğuruyor. Peki

oyun oynamak nedir? Sadece eğlence için mi oynarız? Oyunun hayatımızda başka işlevleri var mı? Gelin oyun kav ramı üzerine bir yolculuğa çıkalım; İnsanoğlu doğası gereği sosyal bir varlıktır ve yaşamını sürdürebilmesi için daima çevresi ve diğer insanlarla etkileşim, iletişim içerisinde olma ge reği duymaktadır. Bu nedenle insanlık, tarih boyunca oyun oynama güdüsün den vageçmedi.

Oyun oynamak hakkında dünyanın önde gelen yazarlarından Schiller şöyle der: “İnsan, yalnızca oyun oynadığında bütünüyle insandır.”

Milat`tan önce beşinci yüzyılda Herakleitos’un insanın oyuncu yapısını incelediği bilinmektedir. Bu da, oyun oynamanın tarihi uzunluğu hakkında belli ipuçları veriyor.Oyun esnasında hayal gücümüzü zorlayarak kendimize bir egzersiz alanı yaratmış oluyoruz. Belirli motor becerilerini elde etme miz içinde oyun oynamak değerlidir. Oyunların hayatımıza asıl etki alanı ise, tahminimce belli kural sistemleri içerisinde olması.

38  Eğitim

Oyun oynarken belli kurallara uyarken, aynı zamanda da oyun esnasında bek lenmeyen olaylar karşısında tutumu muzu duruma göre değerlendirip ge liştirerek, hem düşünsel hem de fiziksel bir esneklik ile oyunda kalma imkanı buluyoruz. Bu esnekliğin, dünyaya ve gelişime adaptasyon konusunda çok önemli bir rol oynadığını söylemek mümkün.

Hangi oyunu oynarsak oynayalım, belli özellikleri karşımıza cıkıyor. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

Hedef

Hangi oyunu oynarsak oynayalım, oyun kendi içerisinde belirli hedefler içerir. Örneğin bir futbol müsabakasında gol atmak için çaba sarfedilirken, bebeğinin saçını tarayan beş yaşındaki çocuk da oyuncak bebeğin saçlarını düzleştirmeyi kendine bir hedef olarak belirlemiştir.

Kural

Her oyun belli bir kural sistemi içerisinde oynanır. Bunu oynayan kişi kendi belirlemiş olabilir, o oyunun önceden belirlenmiş kurallarına uymasıda mümkündür.

Öngörülemez oluşu Oyunların en büyük ortak özelliği, öngörülemez oluşudur. Ne gibi bir sonuç alacağımız, oyun esnasındaki zorluklar ve bizim gösterdiğimiz reaksiyon ve kararlar doğrultusunda belirlenir.

Zevk faktörü İnsanoğlu genel itibari ile oyun oynamaktan zev almaktadır. O nedenle oyun zorla yaptırılacak bir eylem olarak düşünülemez.

Oyuncu gerekliliği Bir oyunu oynayabilmek için oyuncu gerekmektedir. Oyunun kurallarına göre oyuncu sayısı değişkenlik gösterir. Bir basketbol maçında, satranç için gerektiğinden daha fazla oyuncu gerekir.

Oyun oynamak bizleri mutlu eder.

Kendimizi ve sınırlarımızı tanımamız için oyun oynamak verimlidir.

Oyun, öğrenmek ve bilgi edinmek için değerli pedagojik bir yoldur.

Sağlıklı bir özgüven gelişimi için oyun oynamakta fayda vardır.

Potansiyelimizi arttırabilmemiz için oyun verimli bir alandır. Çünkü oyun esnasında kendimizi aynı zamanda bir yarış içerisinde bulabiliriz.

Duygularımıza hakim olmamız, hüzün, öfke ve sevinç kontrolü geliştirebilmemiz adına oyun vazgeçilmez bir faktördür.

Dayanaklılığımızı geliştirmek içinde oyun oynamakta fayda var. Oyunun öngörülemezliği, belirli zihinsel ve fiziki esneklik ve sonucunda dayanıklılık geliştirmemizi sağlar.

Sağlıklı bir şekilde izlenimde bulunmak ve durum tespiti için oyun oynamalıyız.

Oyun oynamak, insani ilişki ve bağlarımızı olumlu yönde etkiler. Oyun esnasinda ortak hedef belirleyip bu doğrultuda hareket etmek, insanın «biz» olgusunu geliştirir.

Dijital, ya da bilişim çağında oyun esnasındaki kazanımlar ehemmiyet kazandı. Sanal ortam çoğu noktada oyun dünyası ile parallelik göstermekte. Bu alanda karşılaşabileceğimiz zorluklarla başedebilmek içinde oyun oynamalıyız.

Hem çocuklarımız hem de bizim için oyun oynamak büyük bir kazançtır. Oyun ile geçirilen vakit boş bir vakit değil; insanın geliştiği, sınırlarını tanıdığı, kendini sorguladığı suni gerçekliklerin yaşandığı zaman dilimidir.

Mevlana Celaleddin'in dediği gibi: Oyun, görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır!

Bolca oyun oynamamız ve akıllanmamız dileğiyle...

39
Peki bu kurallar doğrultusunda insan oyun oynarken, ne gibi kazançlar elde eder?

Köprü maaşı, Federal Hükümet tarafından 60 yaş üzerindeki işsizlik kasasından kart basma hakkını tüketen kişilerin, bazı şartları yerine getirmiş olmaları durumunda, emekliliğe kadar sosyal yardıma düşmeden, geçici bir maaş veya gelir sahibi almaları anlamına geliyor.

ti. Ancak sözünü ettiğimiz SVP’nin serbest dolaşıma karşı inisiyatifinin arifesinde olmasından dolayı, SVP res mi olmasa da, çevresi bu yasaya karşı referanduma gittiğini açıkladı.

KÖPRÜ MAAŞI DÜŞÜNCESİ

Konu ilk kez iki yıl önce, sosyal yardım üzerindeki kısıtlama baskıları sırasın da, bir köprü maaşı düşüncesini bu günkünden biraz daha kapsamlı olarak, Sosyal Danışmanlık Kurumu SKOS ta rafından gündeme getirildi. SKOS, hem işsiz kalma yaşını 55 olarak belirleyip, daha erken olmasını önermiş hem de alınabilecek yardımın miktarını daha kapsamlı kılmıştı.

Federal Hükümet, düşünceyi alıp, biraz değiştirerek, 27 Eylül’de oyla nan SVP’nin serbest dolaşıma karşı inisiyatifinin havasını almak amacıyla, ileri yaşlardaki insanların işsiz kalması durumunda mağduriyetini engellemek için, bu yeni sigortayı (Bundesgesetz über Überbrückungsleistungen für ältere Arbeitslose ÜlAG) gündeme getirdi.

Yasa, bazı değişikliklerle iki meclis arasındaki farklılıkları giderip, Ulusal Parlamento’nun (Nationalrat) Haziran toplantısında parlamentodan geç

Bana kalırsa, SVP’nin bu referandum çıkışı, Federal Hükümetin tavrına karşı bir oyundu ama tutmadı. Çünkü SVP serbest dolaşıma karşı inisiyatifinin oy lamasını büyük bir yenilgi ile kaybetti ve referandum ayak oyunu yenilgiyi engellemekte pek bir rol oynamadı.

Oylamadan sonra, SVP çevreleri, üç ay içerisinde gerekli 50 bin imzayı toplayamadıklarını (48 binde kalmışlar) açıkladılar. Kanımca, istenilerek varılan bir sonuç. SVP halk oylamasında zor duruma düşerdi ve tepki alırdı ve bunun farkında olduğu için oylamadan sonra vazgeçti. Böylelikle, yasanın yürürlüğe girmesinde bir engel kalmamış oluyor. Büyük bir olasılıkla, yasa 2021 yılının başından itibaren yürürlüğe girecek.

Haşim Sancar Yeşiller Partisi Bern Kanton Milletvekili sancars@bluewin.ch
40  Gündem

KÖPRÜ MAAŞINDAN YARARLANMANIN ŞARTLARI NEDİR?

60 yaşını doldurmuş ve işsizlik sigor tasından yararlanabilmek için artık kart basma hakkı kalmayan, yani 58 yaşında işsiz kalıp iki yıl kart basmış olan kişiler, eğer 20 yıl boyunca ve bunun 5 yılını 50 yaşından sonra, ça lışıp emeklilik sigortasına (AHV) prim ödemişlerse, şartların bir kısmını yerine getirmiş oluyorlar. Yani 57 yaşında işsiz olan birisi, 60 yaşında gelmiş olsa bile ve halen iş bulamamışsa, bu yasadan yararlanamıyor.

Çalışılan ve prim ödenen 20 yıl süreçte, en yüksek AHV maaşının %75’i kadar kazanmış olmak gerekiyor. Yanı şu andaki en yüksek emeklilik maaşı olan 2370 Frank’ın 4’te 3’ü kadar kazanmış olmak gerekiyor. AHV primleri için sayılan çocuk bakımı ve eğitimi de geçerli oluyor.

KÖPRÜ MAAŞI

NE KADAR?

Tek kişiye en fazla 3.650 frank, eşlere veya bakmakla yükümlü olduğu küçük yaşlarda çocuk sahibi olan kişiye (ge nellikle çocuklu yalnız kadınlardır) en fazla 5.470 frank ödenecek.

KÖPRÜ MAAŞI NE ZAMANA KADAR ÖDENİYOR?

Normalde emekliliğe kadar (kadınlar 64, erkekler 65 yaşına kadar). Ancak, eğer bir kişinin emeklilik yaşında tamamlayıcı kasadan (Ergänzungsleistungen) yararlanacağı belli ise, bu kişilerden iki yıl önce emekliye ayrılmaları istenecek.

Tek kişiye en fazla 3.650 frank Eşlere veya çocuk sahibi olan kişiye 5.470 frank

Bu meblağ ile kişi ev kirası, sağlık sigortası primi ve diğer tüm masrafları nı kendisi karşılamak zorunda. Elbette ki, tamamlayıcı kasadaki gibi, kişi veya eşlerden birisi herhangi bir işte çalışı yorsa, kişinin gelirinin üçte ikisi, eşin gelirinin %80’i bütçenin gelir hanesine kayde dilip, verilecek köprü maaşından düşürülür. Ancak, tek kişinin 50 bin frankın, eş lerde 100 bin frankın üzerinde birikmiş paraları varsa, önce bu paraları ile yaşayıp, yukarıdaki meblağa düştükten sonra köprü maaşından yararlanabile cekler.

Oturulan ev servete dahil edilmiyor ve göz önünde tutulmuyor.

Bazı konuları Federal Hükümet uy gulamada kararname ile belirleyecek. Örneğin, kişinin Pensionskasse’de ne kadar parasının olabileceği (sınırlan dırma getirilmek isteniyor) ve onun üzerindeki meblağın servete dahil edilmesi gibi.

Federal Hükümet’in hazırladığı yasa ta sarısında 4.600 kişinin yararlanabilme si için çalışmalar yapılmış ve maliyeti 230 milyon frank olarak öngörülmüştü. Ancak, Ulusal Parlamento (National rat) ve Kanton Temsilciler Meclisi yasa yı kırparak yaralanabileceklerin sayısını da alınabilecek meblağı da düşürdüler. Yeni yasadan takriben 3.400 kişinin yararlanabileceği ve bu sigortanın ulusal bütçeye 150 milyon franklık bir yük getireceği belirtilmekte.

YARARLANACAK KİŞİ SAYISI 3.400 KİŞİ BÜTÇEYE MALİYETİ 150 MİLYON FRANK

41

23 Ağustos 1973. Henüz birkaç hafta öncesinde cezaevinden serbest bırakılan 32 yaşındaki Jan-Erik Olsson elinde makineli tüfekle Stockholm şehrindeki Kreditbank`tan içeri girerken, “parti başlıyor beyler” diye bağırıp havaya ateş açar. Olayı engellemek için içeri giren iki polisten birini yaralayan Olsson 50`nin üzerinde rehineyi serbest bırakırken, üçü kadın biri erkek dört banka çalışanını rehin alır. Bankanın etrafını saran polislerden ilk isteği kendisi gibi daha önce birçok adli vakadan kaydı bulunan ve cezaevinde bulunan 26 yaşındaki arkadaşı Clark Olofsson`u bankaya getirmeleri ve kendilerini binadan en kısa sürede çıkartacak bir araç ayarlamalarıdır. Polis Olsson`un ilk isteğini yerine getirir. Artık iki kişidirler. Ve onlar psikoloji diline Stockholm sendromu olarak geçecek vakanın da “kahramanlarıdır”.

Tüm dünya tam 6 gün boyunca bu trajediye şahitlik edecektir. Korkulu bir bekleyişin ardından polis rehineleri soyguncuların elinden kurtarmayı, Olsson ve Olofsson’u da sağ olarak ele geçirmeyi başarır.

Olayın dört mağduru kurtulduktan sonra, 6 gün boyunca kendileri ile aynı kaderi paylaşan Olsson ve Olofsson`a karşı büyük sempati duyarlar. Öyle ki, olaydan sonra onları ziyarete giderler ve mahkeme sürecinde cezaların indirilmesi için büyük çaba harcarlar. Hatta olayın üçüncü gününde o zamanın başbakanı Olof Palme ve rehine kadınlardan birisi arasındaki geçen konuşmada kadın Palme`ye faillere kötü davranıldığı için ona suçlamalarda bulunur ve onları derhal serbest bırakmasını ister. Aynı kadın olay sonrasında hastanede görüştüğü psikoloğa faillerden Olofsson`a aşık olduğunu itiraf eder.

Rehin alınan bu dört kişinin yaşadıkları büyük dramdan sonra, olayın faillerine göstermiş oldukları bu sempatinin içindeki anormalliğe Stockholm sendromu adı verilir. Başka bir adıyla “katiline aşık olmak“.

42  Psikoloji
Dr. Phil. Özgür Tamcan otamcan@gmail.com

Özdeşleşmek

Savunma mekanizmaları bireyin ruhsal dünyasını tehdit eden, içsel çatışmalarını tetikleyen, yani insanın kendini tehlikede hissettiği durumlardan uzaklaşmak için bilinçsizce (ya da bilinçaltında) geliştirdiği psikolojik stratejilerdir. Birey bu durumlarda sosyal kabul görmek ya da psikolojik bütünlüğünü korumak için gerçekleri çarpıtır ya da yadsır.

Modern psikoterapinin kurucusu Sigmund Freud`un kızı Anna Freud`un üzerinde durduğu konuların başında savunma mekanizmaları gelir (Ego ve Savunma Mekanizmaları).

Stockholm’de yaşanan bu olayın daha yıllar öncesinde Anna Freud, Stockholm sendromunu da anlamamıza yardımcı olacak mağdurun fail ile olan özdeşleşmesini konu etmiştir.

Genel anlamda özdeşleşme başka birinin özelliklerini üzerine alma, ona benzeme olarak anlaşılabilir. Özellikle de gelişim psikolojisinde çocuğun ebeveynleri özdeşleşmesi; örneğin cinsiyet rollerinin özelliklerini üzerlerine almaları ya da ilerleyen yaşlarda spor, sanat, politika dünyasının başarılı insanlarını onlara benzemek için kendilerinin idolü olarak görmeleri tanınan bir durumdur.

Kişilik oluşumunun kaçınılmaz ve doğal parçası olan bu süreçte birey «dışındakini» «içsel» yani «kendisi» yapar. İdolü gibi giyinmek, onun gibi konuşmak ya da anne-babanın mesleğine yönelmek gibi.

Arkasında sosyal ve mahremi kabul güdüsünün olduğu, kişiye kolaylaştırıcılık ve başarıya gidicilik yollarını gösterme özelliği ile yönlendirme/anlama (oryantasyon) işlevi gören bu süreçte birey, «dışarda» olanı «içine» almaya yani içselleştirmeye başlar. Bu süreç yaratıcı ve sağlıklı bir süreçtir.

Peki mağdurun onu yok eden olan faile benzemesini ya da onu içselleştirmesini nasıl açıklayabiliriz?

Güç ve Kurban

Mutlak güç ve mutlak çaresizlik arasında gelişen bağ sadece fail ile kurbanın arasındaki değil, aynı zamanda tüm bağların en kudretlisidir. Psikoterapi süreçlerinde değişimi en zor olan iç inanışlar ve saplantı halindeki kişilik özellikleri bu tür ilişkiler sonucunda gelişen, bireyin iç dünyasına derinden oturmuş psikolojik yapılardır. Bu tür durumlarda mutlak güce sahip bir birey ve onun karşısında tamamen çaresiz ve bunun sonucunda teslimiyet yaşayan başka bir birey vardır: bu fail ve mağdur ilişkisidir.

Psikoanalatik kuram, ruhsal yapıyı aşırı tehdit eden durumlarda bireyin kendini korumasını bu fail ve mağdur ilişkisi ile açıklar. Bu kuruma göre mağdur, identifikasyon olarak adlandırılan süreçte, çaresizlik durumundan kurtulmanın yolu olarak, fail ile özdeşleşmeyi seçer. Bu durum uzun süreçlerde ve insani nedenli ağır travmatik olaylarda gözlenir. Yani mağdur ile fail arasındaki mutlak güç-çaresizlik bağı uzun dönem devam etmelidir.

Failin kişilik özelliklerini, dünyaya bakışını içselleştiren mağdur, yaşadığı durumu failin penceresinden bakarak kendisi için katlanır hale getirir. Böylelikle çaresizlikten kurtulur ve tekrar çalışır-işler hale gelir. Bu anlamı ile birçok şiddet kurbanı insanın, ilerleyen yıllarında ya da ilerleyen yaşlarda kurban olmaktan çıkıp fail olmaları şaşırtıcı gelmemelidir.

Mutlak güç ve mutlak çaresizlik arasında gelişen bağ sadece fail ile kurbanın arasındaki değil, aynı zamanda tüm bağların en kudretlisidir.

Psikoanalatik kuram, ruhsal yapıyı aşırı tehdit eden durumlarda bireyin kendini korumasını fail ve mağdur ilişkisi ile açıklar. Mağdur, çaresizlik durumundan kurtulmanın yolu olarak, fail ile özdeşleşmeyi seçer.

Çocukluk travmaları, ebeveyne özdeşleşme

Stockholm sendromunun en açık görebilece ğimiz yer aslında çocuk dünyasıdır. Çocuk ve ebeveyn arasındaki bağ tamamen mutlak güç (ebeveyn)-çaresizlik (çocuk) ilişkisidir. Uzun dö nem sürecek şiddet, duygusal ve cinsel istismara maruz kalan çocuk kendisinin tek koruyucu ve kollayıcısı olan ebeveynini doğası gereği sorgu layamaz, ondan kopamaz (Loyalitätskonflikt). Yaşadığı ağır travmatik durumları açıklamasının tek yolu, kendi üzerinde erk sahibi olan kişilerle, yani anne-babaları özdeşleşmesiyle mümkündür. Çocuğa göre suçlu olan ebeveyn değildir, kendi sidir ve tüm cezaları da hak etmiştir.

Anna Freud çocuklar üzerinde ilginç bir gözlemde bulunur; diş doktoruna görünmesi gereken ve bü yük korku yaşayan çocuklar, geliştirdikleri oyunlara şiddet sahnelerini katarlar. Oyunlarını yıkma, yok etme ve acı verme üzerine kurarlar. Ama bekle nenin tersine acı çeken, mağdur olan kendileri değildir oyunda. Tam tersi, faili oynarlar. Şiddeti kendileri uygular, yani şeytanlaşan kendileridir. Şiddetin dışa yönelimi her zaman için mümkün değildir. Bunun mümkün olmadığı durumlarda şiddet bireyin kendisine yönelir. Hangi yaşta olur sa olsun intihar eğilimi, şiddetin dışa vurumunun mümkün olmadığı durumlarda, onun içe-kendisi ne yöneliminden başka bir şey değildir.

İçimizdeki Şeydan

İnsan ruhu iyi ve kötü diye ikiye ayrılmaz; insan kötülüğü de iyiliği de içinde taşır. Stockholm sendromu biraz abartılı bir hikâye olsa da, psikolojik ya da bedensel şiddet kurbanı her insanın benzer özdeşleşme süreci yaşamış olması kaçınılmazdır. Bu insanların kendilerini bazen kurban olarak görme eğilimleri, iç dünyalarındaki kötüyü görmeyi engellemeye de neden olabiliyor. Oysa düşmanlaştırılan her şeyin, iç dünyamızda ona ait bir resmi vardır. Ve o resim, onu şeytan ya da kötü diye başka şekilde yansıtsak da bize aittir. Bu yüzden, bir gün o kötülük bizi bulmadan, bizim onunla yüzleşmemiz Stockholm sendromlarından kurtulmanın da yolu olacaktır.

44

Hepimiz çocuklarımızı hayata hazırlarken onlar için hep en iyisini isteriz. Peki bunun için çabalarken çocuğumuzu hayata nasıl hazırlıyoruz? Duygusal gelişimi ve ileride karşılaşacağı duygusal zorluklarla başa çıkabilmesi için neler yapıyoruz ya da yapıyor muyuz?

Çocuklarımızı hayata hazırlarken olmazsa olmaz olarak nitelendirilen ve 8 maddeden oluşan başlıklara bir göz atmanızı öneririz. Bunların her biri,çocukların ileride karşılaşacakları zorlukları çözerken kullanabilecekleri düşünme becerilerinin alt yapılarını oluşturuyor.

Küçükken düştüğü zaman kendi kalkması ve kendini sakinleştirmesi için ona zaman verin. Biraz büyüdüğünde de hata yapmasına izin verin.

Bir sorunu olduğunda farklı çözüm yolları ile çözebileceğinin farkına varmasını sağlayıp farklı bakış açıları sunun.

Kendi kendine, sıkılmadan zaman geçirebile cek şekilde kalabilmesini sağlayın. Empati becerisini geliştirecek şekilde kendine ve diğer canlılara şefkat gösterebilmeyi öğretin.

Hissettikleri olumsuz duygular bile olsa, bu hissi için onu suçlamaktan kaçının ve ifade edebilmesine olanak tanıyın. Kurduğumuz motivasyon cümleleri ile belki de onu cesaretlendirdiğimizi sanırız çoğu za man, (başarabilirsin, sana güveniyorum, sen hep en iyisini yaparsın..) Ancak bu ne kadar doğru? Bunun üzerine düşünün.

Yaşına uygun kararları kendi vermesine fırsat tanıyarak, kararının sonuçları ile baş başa kal masına izin verin ve sorumluluktan kaçmasına engel olun.

Abartılı bir şekilde babaların kız çocuklarını “prenses“, annelerin erkek çocuklarını “aslan parçası“ olarak tanımlayıp içi boş bir kendilik algısı ile büyütmeleri, ileride ikili ilişkilerinde hayal kırıkları yaşamalarına sebep olabilir. Onları hayatımızın merkezi haline getirmek ten kaçının.

45

Doğa ve yürüyüş ülkesi olan İsviçre’nin, 65 bin kilometrelik işaretli yürüyüş parkuru bulunuyor.

Sonu gelmeyen bu Korona günlerinde, ailece doğaya yönelebilir, doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Bu vesile ile bu ayki gezi rehberimizde sizlere, çocuklar için de uygun olan bazı yürüyüş güzergâhları hazırladık.

 Gezi Rehberi 46

Gizemli ve efsanevi yaratıkların izinde...

Kanton Freiburg’da bulunan Häxewääg oldukça kolay bir yürüyüş güzergâhı. Yürüyüş Schwarzsee çevresinde yapılıyor. Burası, okul öncesi ve okul çağındaki çocuklar ile bebek arabaları için oldukça uygun bir yer. Birkaç küçük eğim dışında, yollar oldukça düz ve bebek arabası ile de gezilebilecek kıvamda.

Yetişkinler manzaranın tadını çıkarırlarken, çocuklar ise kendilerini bölge efsanelerinin büyülü dünyasına kaptıracaklardır.

Schwarzsee-Senseland'da anlatılan yedi efsane ve peri masalları oldukça popüler. Goldloch (Altın delik), schwarze Kuh (kara inek), Schlangenbeschwörung, Schwarzsee'nin ortaya çıkışı, Hutätä, Ankenhex, Muggi isimli bu heyecan verici ve gizemli efsaneler bugün hala anlatılıyor çocuklara.

Yürüyüşünüz boyunca çeşitli yerlerde keşfedilecek, yapılacak ve öğrenilecek birçok şey var. Ayrıca gölün etrafında çok sayıda piknik alanı da mevcut.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu 4.4 km. Yürüyüş süresi yaklaşık 2 saat.

Häxewääg (Kanton Freiburg)

Chalandamarz için can çalmak...

Deniz seviyesinden 2 bin 500 metre yükseklikte olan Säntis, Doğu İsviçre'de bulunan Alpstein'ın en yüksek dağıdır. Bu bölgede çocuklarla birlikte yürüyüş yapabileceğinize inanmak zor gelebilir ancak Schwägalp'a gidiş-dönüş; bebek arabaları ve ilkokul çağındaki çocuklar için uygun bir dağ yürüyüşü olanağı sunuyor.

Deniz seviyesinden 2 bin 500 metre yükseklikte olan Säntis, Doğu İsviçre'de bulunan Alpstein'ın en yüksek dağıdır.

Bu bölgede çocuklarla birlikte yürüyüş yapabileceğinize inanmak zor gelebilir ancak Schwägalp'a gidiş-dönüş; bebek arabaları ve ilkokul çağındaki çocuklar için uygun bir dağ yürüyüşü olanağı sunuyor.

Bebek arabalarını iten yetişkinler biraz yorulacaklardır ancak çabalarının karşılığını çeşitli doğa ve heybetli dağların manzaralarıyla telafi edeceklerdir.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu 6.5 km. Yürüyüş süresi yaklaşık 2 saat.

Bebek arabalarını iten yetişkinler biraz yorulacaklardır ancak çabalarının karşılığını çeşitli doğa ve heybetli dağların manzaralarıyla telafi edeceklerdir.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu 6.5 km. Yürüyüş süresi yaklaşık 2 saat.

Bebek arabası ile dağ yürüyüşü...
www.schwarzsee.ch www.appenzellerland.ch www.regio.outdooractive.com Schellen Ursli (Kanton Grabünden) 47
Säntis

Lagh da Saoseo (Kanton Grabünden) www.valposchiavo.ch

Dağ etrafındagölleriyürüyüş...

Lagh da Saoseo İsviçre'deki en güzel dağ gölllerinden biri olarak geçiyor. Gölün çevresi her yaş grubundaki yürüyüşçüler için oldukça popüler.

Turunuz, Sfazù'da ya da vadinin aşağısında başlamasına bağlı olarak iki ila yedi saat arasında sürer. Sfazù'da, Bernina Geçidi ile Poschiavo'nun ortasında bulunan küçük bir yol, huzur ve sihir dolu bir doğa koruma alanı olan vadiye doğru uzanıyor. Yürüyüşünüz boyunca ormanlardan ve çayırlardan geçen yollar; karaçam ve İsviçre fıstık çamı ormanları arasından, yoğun bir yosun ve reçine kokusu eşliğinde uzanır.

Yürüyüşünüz sırasında dağ gölleri de göreceksiniz. Bu dağ gölleri, uzaktan bakıldığında mavinin farklı tonlarında parıldar. Yakından bakıldığında ise kristal berraklığında sular görülür.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu: 5,3 ila 15 km arasında. Yürüyüş süresi yaklaşık 2 ila 7 saat arasında.

Nendaz (Kanton Wallis) www.nendaz.ch (Kanton

Kuru iklim Wallis'teki çiftçileri tarlaları sulamaya zorlar. Çiftçiler bunu yapmak için, Suonen adı verilen sulama kanalları oluştururlar. Bu kanallar yüzyıllar boyunca bölgenin tarihini ve kültürünü şekillendirdi. Kanallar boyunca çok sayıda yürüyüş parkuru sizi, tarihi patikalardaki yürüyüşlere davet ediyor. Bu kanallar

boyunca, özellikle de aileler, ilkokul çağındaki çocuklar ve gençler için uygun olan dairesel bir yürüyüş rotası mevcut.

Burada Bern ile Wallis Alpleri manzaralarının tadını çıkarmak için yeterli zamanınız da olacak.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu 13 km. Yürüyüş süresi yaklaşık 3,5 saat.

Ren Nehri Boyunca Hohenklingen Kalesi'ne ortaçağ yürüyüşü...

Bir Ortaçağ kasabası olan Stein am Rhein ile çevresindeki üzüm bağları her zaman görülmeye değer yerler. İlkokul çocukları ile gençler buradaki yürüyüş güzergâhlarını deneyimleyebilirler.

Ren Nehri manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Orman ve üzüm bağları boyunca yapacağınız yürüyüş sonrasında, başlangıç noktası olan Stein am Rhein kasabasına geri döneceksiniz.

Schaffhausen)

Yürüyüş güzergâhı önce Ren Nehri boyunca, ardından da üzüm bağları boyunca ormana doğru ilerler. Bir süre sonra Hohenklingen Kalesi'ni göreceksiniz. Kale çevresinde dinlenme ve gril alanları bulunuyor. Bu alanlarda ateş yakabilir, Untersee ve

Yürüyüşünüz sonrasında Stein am Rhein'dan Schaffhausen'e bir tekne turu da yapabilirsiniz.

Bu tekne rotası, Avrupa'nın en güzel nehir gezilerinden biri olarak kabul ediliyor.

Yürüyüş güzergâhının uzunluğu: 8 km. Yürüyüş süresi yaklaşık 2,5 saat.

www.myswitzerland.com
Tarihi su kanalları ve manzaralar... 48
800 metrekarelik Showroom’da yüzlerce çeşit ürün sizleri bekliyor. İşyerlerine, bürolara, evlere ve restoranlara özel dekorasyonlar yapılır. • Ahşap mobilyalar • Büro malzemeleri • Masa-Sandalye çeşitleri • Aksesurlar • Işıklandırma sistemleri • Tekstil ürünleri • Çatal-Kaşık-Bıçak çeşitleri • Tabak çeşitleri • Koltuk takımları • Bahçe mobilyaları • El yapımı dokuma halılar • Ve daha birçok çeşit... Date Office Möbel Adres: Wawi-Center Tösstalstrasse 14 8360 Wallenwil-CH Tel: 071 565 19 65 079 230 57 94 079 833 10 66 Açılış Saatleri: Pazartesi:
Salı-Cuma:
Cumartesi: 10:00-17:00 www.c-loft.chE-Mail: info@c-loft.ch Hayatınıza renk katarHayatınıza renk katarDekoratif MobilyaDekoratif Mobilya
13:30-18:30
10:00-18:30

ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Lucid Motors uzun yıllardır, Tesla Model S'e rakip olacak elektrikli modeli üzerinde çalışmalar yapıyordu. Firmanin Lucid Air adlı elektrikli otomobili seri üretim versiyonuyla karşımıza çıktı.

Lüks odaklı ve uzun menzil gidebilecek olan elektrikli aracın 4 farklı versiyonu bulunacak. Air Grand Touring ve Air Dream Edition adlı 2 versiyon 2021'in ortalarında piyasaya sürülecek. Fiyatları da sırasıyla 139 bin dolar ve 169 bin dolar olarak belirlenmiş.

Aracın iç mekanındaki kıvrımlı hatlar birbirleriyle çok iyi bütünleşiyorlar. Sürücünün hemen önünde de 34 inç'lik devasa bir kıvrımlı ve 5K çözünürlüklü bir dijital gösterge paneli yer alıyor. Bu ekran aynı zamanda 3 ayrı bölmeye ayrıldığı için kullanışlı da görünüyor.

Buna ek olarak Lucid Air'in direksiyon simidinde ses sistemi ve klima kontrolleri için fiziksel butonlara yer verilmesi de kullanışlılık anlamında farklılık sunuyor.

Lucid, Amazon'un Alexa sistemini de bu araca entegre etmiş. Bu verile ile sesli komutlar da kullanılabiliyor.

Lucid firması, over-the-air denilen uzaktan güncelleme sistemini de Air adlı bu ilk modelinde sunuyor. Tesla'larda da gördüğümüz bu sistem sayesinde araçlar zamanla hiç bayiye bile gitmeden yeni özellikler kazanabiliyorlar.

Lucid Air, "Space Concept" adlı gelişmiş platform sayesinde oldukça geniş bir iç mekan hacmi de sunuyor. Aracın bagaj hacmi 739 litre. Batarya sistemi ise 924 Volt. Bu sistem seri üretim bir elektrikli otomobil için oldukça yüksek bir voltaj değeri. Lucid firması, aracın 1 dakika şarj edilmesiyle 30 km civarıda bir menzil kazandığını belirtiyor.

Araç çift yönlü şarj desteği de sunuyor. Örneğin Lucid Air sahiplerinin evlerinde elektrik kesildiği zaman araçtan elektrik çekilebilir.

50
 Otomobil FİYAT 139 BİN - 169 BİN DOLAR ARASI BATARYA SİSTEMİ 924 VOLT 1 DAKİKA ŞARJ 30 KM MENZİL

Yeni Opel CROSSLAND

Yeni Opel Crossland, çok kısa bir süre önce tanıtımı yapılan yeni Mokka’da kullanılan yeni Opel marka yüzü ile yollara çıkan ikinci model oldu.

Yeni Crossland’in şasi ve direksiyon sistemi dahil teknik mimarisi, uyarlanabilir çekiş kontrol sistemi IntelliGrip ile yeni donanım paketi yenilendi. Yeni donanımlarla ürün çeşitliliği ve ürün niteliği de artırıldı.

Yeni Crossland’de ön ızgarayı ve farları organik olarak birbirine entegre eden yeni Opel Vizor mimarisi aracın ön bölümünü tamamen kap layan bütünleşik tek bir yüz oluşturuyor. Bu tasarım yaklaşımı otomobilin olduğundan daha geniş görünmesini sağlar ken aynı zamanda ön bölüm tek bir parçadan oluşuyor hissi veriyor. Opel Şimşek logosu ise ön ızgaranın ortasın da sergileniyor.

Yeni Opel Vizor tasarım yaklaşımı tüm yeni Opel

51
52  Moda

Sözlüklerde

“güzel, zarif, modaya uygun” olarak tanımlanan “şıklık” kelimesi, iyi görünme isteğimizi tetiklerken, iyi göründüğümüzde iyi hissetmemizi de sağlayan bir olgu. Ve aslında yalnızca giydiklerimizle değil, yaşam alanlarımızdan iletişim şeklimize kadar hayatın farklı alanlarında da deneyimleyebileceğimiz bir kavram.

Giydiklerimizin ve yaşam alanlarımızın karakterimizi yansıtması ve yaşam tarzımıza uygun olması şıklığın ilk bileşenleri olarak karşımıza çıkarken, temizlik ve hijyen de şık bir görünümü destekleyen etkenler arasında. Son olarak, iletişim tarzımız da şık bir görünümün tamamlayıcılarından biri.

Giydikleriniz sizi yansıtır

Şıklık

denildiğinde akla ilk gelen şey, kıyafetlerdir. Giydiklerinizin içinde kendinizi her daim iyi hissetmek ve şık görünmek içinse birkaç etkili püf noktası mevcut:

• Tarzınızı keşfedin; kıyafet alışverişlerinizde yaşam tarzınıza, bedeninize ve karakterinize uygun seçimler yapın.

• Kumaş seçimlerinizde kaliteli ve sürdürülebilir seçeneklere yönelin.

• Kararsız kaldığınızda sade, zamansız ve klasik parçalardan şaşmayın.

• Kıyafet seçimlerinizin ilk izlenim konusunda önemli bir faktör olduğunu aklınızdan çıkarmayın; kıyafetlerinizin bakımını ihmal etmeyin. Tarzınıza en uygun seçimleri yaptıktan sonra, sıra şıklığın son ama en etkili dokunuşunda: Ütü. Ütü yapmak kıyafetlerinizin görünümünü bir anda değiştirirken, giydiklerinizin üzerinizde daha iyi durmasını da sağlar.

53

KORONA futbolu öldürür mü?

Bu yılın Şubat ayında, Koronavirüs’ün hayatımıza girmesi ile birlikte yeni bir dünya düzeni oluşmaya başladı.

Kaotik durumun hayatımızın her ala nına etki etmesi ile birlikte, gelecekle ilgili endişelerimiz de ortaya çıktı.

İçinde bulunduğumuz bu Kasım ayında gelinen noktada hiçbir değişiklik yok maalesef. Etkisi dünyayı ters yüz eden bu virüse karşı ne etkili bir ilaç ne bir aşı bulundu.

İnsanoğlu, içinde bulunduğumuz bu 21’inci yüzyılda teknoloji ve bilgi açısın dan çok ileride olduğunu düşünüyor du. Ancak virüs ile birlikte, aslında hala ne kadar çaresiz ve bilgisiz olduğumu zu anlamış olduk.

Futbol da nasibini aldı

Covid 19 virüsünün hayatı ters yüz etti ği bir gerçek. Bundan hayatın her alan olduğu gibi futbol da nasibini aldı.

Korona’nın ilk dönemlerinde, birkaç ülke dışında bütün dünyada her türlü sportif faaliyetler durduruldu. Başta Avrupa olmak üzere, Haziran aylarında ise müsabakalar yeniden yapılmaya başlanmasına rağmen, geçen bu süre de birçok uluslararası spor organizas yonu ve ülke ligleri ertelendi veya iptal edildi.

Bütün bunlar aslında buzdağının görünen yüzü. Görünmeyen ve uzun

vadede sorun olarak karşımızda duran tehlike ise; pandemi döneminin ilk ayları olan 2020 yılının Mart ayı itibarı ile, dünya genelinde birçok ülkede altyapının durmuş olması.

Hem de en küçük gruplardan U21’e kadar. Bununla birlikte; 3’üncü ligler, amatör takımlar ve futbol kulüpleri her türlü antreman ve müsabakadan mahrum kaldı.

Pandemi sürecinin ne kadar süreceği belirsizliğini hala korurken, bu ara dönemin önümüzdeki yıllarda futbolun başını ağrıtacağını ve futbol üzerinde olumsuz etkiler yapacağını söylemek hiç de abartı olmaz.

Bu dönemde yetişecek olan genç oyuncular geleceğin yıldızları olacak. Ancak pandemi nedeniyle yapılama yan antremanlar, resmi müsabakalar, kupa maçları, mental çalışmalar oyuncuların gelişimini ve yeteneklerini ortaya çıkarıp, üst liglerde oynamasına engel olan önemli faktörlerdir.

Bu şanssız dönemde yetişen oyuncu ların gelişimi hem fiziksel kalite hem de taktiksel oyun bilgisi açısından eksiklerle geçecek.

Sizleri şimdiden duyar gibiyim; “Tamam da hocam, herkes için aynı durum geçerli. Rakip de aynı koşullara sahip.“ diyorsunuz.

Aslında ben işin kazanma veya kaybet me tarafında değilim.

Bir futbol adamı olarak daha çok işin temaşa tarafındayım.

İlk önce bir futbolsever olarak şunu isterim: biletini alıp gittiğim veya abo nelik alıp Tv başında seyrettiğim bir maçta; nasıl iyi bir sinema filmine, iyi bir tiyatro eserine veya iyi bir konsere ücret ödeyip ondan keyif alıyorsam, futbol maçından da kaliteli bir oyun ve keyif beklerim.

Bahsettiğim sorun kısa vadede pek görünmez ama uzun vadede seyirci, vasat olan ve heyecanı olmayan maçlar seyreder hale gelirse, dünya genelinde futbola olan ilgi azalır.

Azalan ilgi ile beraber, bütün dünyada milyarlarca insanı peşinden sürükleyen futbol sıradanlaşır.

Bahsettiğim gibi; keyif vermeyen, heyecanlı olmayan, kaliteli oyuncuların olmadığı bir futbolu sanırım kimse istemez.

Böylesi bir duruma dair çözüm ve önerilerimi bir sonraki yazımda sırala yacağım.

Şimdilik sağlıkla kalın.

54  Spor

Astroloji

15 Kasım Yeniay Akrep Burcunda

Bazılarınız bu ay sanki yeniden doğuş duyguları yaşayacak, bazılarınız ise kendini ateşler içinde, cehenemden geçmiş gibi hissedecek. Bir olay bitmeden bir yenisi başlayacak. Neye üzüleceğinizi bilemeyeceksiniz. Yeniay çok olaylı bir dönem olacak çünkü.

15 Kasım Koç burcunda Mars ileri adım atıyor

Artık Mars Retro’dan çıkmış olacak. Buna çok sevineceğiz çünkü hayata karşı savaşma gücümüz aktif bir pozisyona geçecek ve “üzerimden ölü toprağı kalktı“ diyeceksiniz. Bir türlü yürümeyen işleriniz yürü yecek. İş bulamayanlar birden iş bulacak.

Bu durum tüm dünyada böyle ola cak. Bu Retro’da savaşa hazırlanan ülkeler artık herşeye hazır olacaklar. Birçok ülkede ayaklanmalar ve iç savaşlar olacak. Kendinizi koruma altına alın.

NOT:

Sizin

www.maharaa.ch

15 Kasım‘da Mars ileri adım atarken, 12 Kasım da Plüton ve Jüpiter buluşuyor.

Şiddetli hava durumu ile ilgili olaylı haberler alabilirsiniz. Evler ve sokaklar su altında kalabilir, bazı ülkerde tsunamiler de yaşanabilir.

Bu dönem parasal açıdan da krizle geçecek. Bir yandan Korona ilgili kötü haberler alacak, bir yandan da hiç beklenmedik ölüm haberleri duyacaksınız. Daha kötü bir dönem geliyor. Savaşın ayak sesleri daha fazla hissedilecek.

30 Kasım parçalı ay tutulması ikizler burcunda

Bu parçalı ay tutulması; Asya, Avustralya, Pasifik, Kuzey ve Güney Amerika ve Avrupa ülkeleri üzerin de olacak.

Bu aslında çok önemli bir parçalı ay tutulması. Geçmişte böyle bir ay tutulmasında çok kan dökül müştür. Bu nedenle de buna kanlı ay tutulması denir. Ay tutulması her zaman 6 ay sürer ama ilk 3 ay bütün olayları gösterir.

İkizler, yolculukla ilgileri olduğu için sınırlar kapanabilir.

Yıldız haritasında 12 ev vardır. yıldız haritanızda eviniz hangi gezegende yer alıyorsa konular da ona göre değişir. Yukarıda yazdıklarım geneldir ve herkesin yıldız haritasına uymayabilir.
55

Kabak Çiçeği Dolması

Malzemeler: 30 adet kabak çiçeği, 2 adet orta boy kuru soğan, 1 çay bardağı zeytinyağı, 1 adet orta boy domates, 1,5 su bardağı pirinç, 1/2 su bardağı sıcak su, 1/4 demet dereotu, 1 tatlı kaşığı kuru nane, 1 çay kaşığı tuz, 1/2 çay kaşığı tane karabiber Hazırlanışı: Kuru soğanları küçük küpler halinde doğrayın. Ortadan ikiye kesip uç kısımlarını aldığınız domatesleri rendenin ince kısmıyla rendeleyin. Dereotu yapraklarını incecik kıyın. Tek tek topladığınız ya da semt pazarlarından satın aldığınız kabak çiçeklerinin uç kısımlarında bulunan yeşil kısımları tek tek çıkartın. Çiçeklerin içinde bulunan sarı kısımları dikkatli bir şekilde alın. Yapraklara zarar vermemeye dikkat edin. Zeytinyağının yarısını geniş bir tencerede ısıtın. Kuru soğanları dirilikleri gidene kadar kavurun. Pirinçleri yıkayıp fazla sularını süzdükten sonra tencereye alın, şeffaf bir görünüm kazanana kadar soğanlarla birlikte kavurmaya devam edin. Rendelenmiş domatesi katıp karıştırın. Taze çekilmiş tane karabiber, tuz, kuru nane ve sıcak su ilavesiyle kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Demlenmesi ve soğuması için kısa süre dinlendirip kıyılmış dereotuyla harmanlayın. Hazırladığınız dolma harcından azar azar alıp çiçeklerin iç kısımlarını doldurun. Çiçekleri, üst kısımlarından içe doğru katlayıp katlama yeri altta kalacak şekilde tencereye yerleştirin. Kalan zeytinyağını üzerlerine gezdirip dolmaların yarısına gelecek kadar ılık su ekleyin. Ağırlık yapması için; bir kapak kapatıp kısık ateşte, kapağı kapalı tencerede, kontrollü bir şekilde pişmeye bırakın. Arzuya göre limon dilimleri ya da yoğurt eşliğinde ılık ya da soğuk olarak servis edebilirsiniz.

Lohikeitto

Malzemeler: 500 gram somon (derisi çıkarılmış), 500 gram havuç, 500 gram patates, 2 dal pırasa, 6 su bardağı balık suyu, 1 paket krema, 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 adet defne yaprağı, 1/2 demet dereotu, 2 diş sarımsak, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiber Hazırlanışı: Patates ve havuçları iri küpler halinde doğrayın. Pırasaları ince ince dilimleyin. Tereyağı bir tencerede kızdırın ve sarımsakla birlikte pırasaları yumuşayana kadar 5 dakika kadar orta ateşte soteleyin. Patates, havuç, tuz, karabiber, defne yaprağı ve suyu tencereye ilave edin. Patates ve havuçlar yumuşayana kadar ara ara karıştırarak 15-20 dakika kadar pişirin. Somonu iri küpler halinde kesin, dereotu ve kremayla birlikte tencereye ekleyip 5 dakika daha pişirin. Defne yaprağını bulup çıkarın ve çorbayı sıcak olarak servis edin.

Trileçe

Malzemeler: 5 adet büyük boy yumurta, 6 yemek kaşığı toz şeker, 7 yemek kaşığı un, 1 paket kabartma tozu, 1 paket vanilin Şerbeti için: 2 su bardağı inek sütü, 1 su bardağı keçi sütü, 1 su bardağı manda sütü, 1 su bardağı toz şeker Karameli için: 1 büyük çay bardağı toz şeker, 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 paket krema Hazırlanışı: Derin bir karıştırma kasesinin içerisine yumurta ve şekeri ekleyip, şekerler eriyene ve karışımın rengi açılıp, krema kıvamına gelene kadar çırpın. Un, kabartma tozu ve vanilini yumurtalı karışımın içerisine eleyerek ekleyin. Spatula yardımıyla kuru malzemelerin sıvı malzemelerle birleşmesi için altan üstte doğru sürekli olarak karıştırın. Güzelce karışmış olan kek harcını yağlanmış fırın kabınıza dökün ve üzerini düzeltin. Trileçenin pandispanyasını önce 170 derece ısıtılmış fırında 10 dakika pişirin. 10 dakika sonunda fırın ısısını 150 dereceye indirip 20-25 dakika kadar pişirin. Pişen pandispanyayı oda sıcaklığında soğumaya bırakın ve üzerine kürdan yardımıyla delikler açın. Sütlü şerbeti için; inek sütü, manda sütü ve keçi sütünü tencereye alın. Şekerini de ekleyip eriyene kadar karıştırın. Kaynamaya başladıktan sonra ocağın altını kapatın ve ılımaya bırakın. Karameli için; ayrı bir sos tenceresinde toz şekeri kontrollü olarak eritin. Üzerine tereyağını ekleyin. Fokurdamaya başlayan tereyağlı şekerin üzerine kremayı ekleyin ve karıştırıp ocaktan alın, soğumaya bırakın. Oda sıcaklığında soğumuş olan trileçe pandispanyasının üzerine ılık sütlü şerbeti ekleyin ve sütü iyice çektikten sonra buzdolabında soğumaya bırakın. Bu esnada 1 paket krem şanti hazırlayın. Soğumuş olan kekinizin üzerine ince bir tabaka halinde krem şantiyi yayın. Hazırlamış olduğunuz karameli de üzerine güzelce yaydıktan sonra dilimleyin ve soğuk olarak servis edin. Arzunuza göre, hazırladığınız trileçeyi frambuaz, çikolata ya da portakal sosu ve toz Antep fıstığı ilavesiyle de servis edebilirsiniz.

57

Sevgili okurlarımız, alınan önlemlerdeki gevşemelere rağmen etkinlikler kısa süre öncesinde iptal edilebilir. Bununla birlikte birçok etkinlikte katılımcı sayısı sınırlı tutulmakta ve isimler kayıt altına alınmakta. Herhangi bir etkinliğe gitmeden önce etkinlik hakkında bilgi almanızda fayda var. Kişilerle aranıza 1,5 metre mesafeyi koymayı, ellerinizi düzenli olarak yıkamayı ve toplu taşıma araçlarında maskenizi takmayı unutmayın.

Salı

Sergi (14.02.21 tarihine kadar)

Kunsthaus’da romantik döneme ait sergiyi görebilirsiniz. Tanınmış İsviçreli ve uluslararası sanatçıların 150’den fazla eseri; bu döneme ait buzulları, dağları, deniz altındaki enkazları gösteriyor. Sl/Cm-Pz 10:00-18:00. Çr/Pr 10:00-20:00. Her Çr 10:00-20:00 saatlerinde giriş herkese ücretsiz.

Yer: Kunsthaus Zürich. Rämistr. 45, Zürich

20 Kasım

Noel öncesi zamanının tadını bir Noel pazarında çıkarın. Bu sene "Niederdörfli"de, "Münsterhof"da ve ana tren garında sıcak şarap, lezzetli Noel kurabiyeleri ve birçok Pazar standını keşfedebilirsiniz.

Tüm bilgiler ve adresler için: http://www. weihnachtsmarkt-doerfli.ch , http://www. zuerich-weihnachtsmarkt.ch

23 Kasım

Pazartesi

Mum Yapımı (11.12 tarihine kadar)

Noel öncesi zamanlarda yetişkinler ve çocuklar "GZ Wollishofen" kendileri mum döküyorlar. Biraz zaman ayırın ve maskenizi getirin ve bu anlamlı atmosferin tadını çıkarın. Her gün 14:00-17:30. Ücret ağırlığa göre değişiyor.

Yer: GZ Wollishofen. Bachstr. 7, Zürich http://www.gz-zh.ch/gz-wollishofen

Satranç

Satranç oynamayı seviyor musunuz? Ya da bugün öğrenmek ister misiniz? Genç-yaşlı, yeni başlayanlar-bilenler her Pazartesi satranç

Saat: 15:00-17:00 arası. Ücret: 4.- CHF. Yer: GZ Witikon. Witikonerstr. 405, Zürich www.gz-zh.ch/gz-witikon

22 Kasım

Pazar

Çocuklar İçin Bulmaca

"Kunstdetektive!" sergisinde 8 ile 12 yaş arasında çocuklar dedektif oluyorlar. Çocuklar bir bulmaca kitabı alıyorlar, çizmeleri, kısa polisiye hikayeler bulmaları veya malzeme örnekleri bulmaları gerekiyor. Sl-Çr/ Cm-Pz 11:00-18:00. Pr 11:00-20:00. Giriş çocuklar için ücretsiz.

Yer: Migros Museum für Gegenwartskunst. Limmatstr. 270, Zürich http://www.migrosmuseum.ch/

25 Kasım

Çarşamba

Advent (Noel’e Gidiş) Süsü Hazırlama

Noel’in gelişi için bir süs hazırlamak istiyorsunuz ama nasıl yapacağınızı bilmiyor musunuz? O zaman "GZ Bachwiesen"e uğrayın ve diğer kişilerle birlikte kendi süsünüzü yapın. Temel malzemeler, yapraklar ve çam yaprakları hazır bulunuyor, mumlarınızı ve maskenizi yanınızda getirin. Çr 14:00-18:00. Pr 14:0017:00 ve 18:00-21:00. Malzeme tüketimine bağlı olarak ödeme yapabilirsiniz.

Yer: GZ Bachwiesen. Bachwiesenstr. 40, Zürich http://gz-zh.ch/gz-bachwiesen

Konser

26 Kasım

Perşembe

Oyun Akşamı

"Altstadthaus" oyun akşamı için diğer insanlarla buluşun. Atıştırmalıklar ve içecek bulunuyor ve istediğiniz bir oyunu yanınızda getirebilirsiniz. Başvurunuzu, 24.11’e kadar. betrieb@altstadthaus.ch veya 044 251 42 59’dan başvuru yapabilirsiniz.

Yer: Altstadthaus. Obmannamtsgasse 15, Zürich http://www.altstadthaus.ch

29 Kasım SERGİ

Pazar

Çocuklar İçin Zaman Yolculuğu

"Mit fliegendem Teppich durch die Geschichte" sergisinde çocuklar ve tüm ailenizle doğunun hikayesini, denizcilik ve tren yollarını keşfedebilirsiniz. Etkiletici bir havada hazırlanmış olan oda fantastik ve öğretici bir zaman sunuyor. Sl/ Çr ve Cm-Pz 10:00-17:00. Pr 10:00-19:00. KulturLegi ile 5.- CHF (10.- CHF yerine). 16 yaşına kadar çocuk ve gençler ücretsiz.

Yer: Landesmuseum. Museumstr. 2, Zürich http://www.landesmuseum.ch

BİLGİLENDİRME
Etkinlik Rehberi
Cuma Noel Pazarları 17 Kasım SERGİ

AVANTAJLARINIZ

• Hedef kitleye doğrudan erişim

• Firma imajı yaratma

• Marka değerini yükseltme özelliği

• Düşük maliyet

• Farklı formatlarda sabit tanıtım

İlanlar için Tel: 076 343 80 74

Firmanıza, HaberPodium sayfalarında yer vermek icin hemen arayın! www.haberpodium.ch info@haberpodium.ch

/haber.podium

Çok çok çok eskiden ülkelerden bir ülkede ormanlardan bir orman bu or manda da bir ağaç varmış. Yaprakları ince iğnecikler şeklinde olan bu ağacın kahverengide kozalakları varmış. Şimdi hepiniz niye ağaçcık diyorsun iğne yaprakları kahverengi kozalakları olduğuna göre çam olmalı o ağaç diyeceksiniz. Biliyorum ama asıl sorun buradan çıkmış. Bu ağacın yaprakları iğne gibi olmasına iğne gibiymiş de kozalaklarıda varmış ama boyu çok kısaymış. Öteki kocaman kocaman çam ağaçlarının yanında minicik kalı yormuş. O yüzdende çok üzülüyormuş. Önceleri buna pek aldırdığı yokmuş da kendini beğenmiş kocaman ağaçlar bodur diye alay etmeye başlayınca hele şu ayak takımı çalıyı da kim soktu aramıza şu boya bakın, ağaçların yüz karası, deyince zavallının bütün günleri zehir olmaya başlamış. Onun bu halini gören ardıç kuşları ağaççığa çok acı yorlarmış çünkü iyi niyetli yardım sever bir ağaçcıkmış.

O hele ardıç kuşlarına az yardımı dokunmamış.Öteki kendini beğen miş çamların çoğu istemezmiş. Ardıç kuşlarını zaten o yüzden de ardıç ağacı diyorlar ya o ağaçcığa ardıç kuşları her gün onun dallarına konar ona gezdik leri gördükleri yerleri anlatırmış . Ardıç ağacıda hiç bir ağaç boyu kısa olduğu için konuşmadığın dan dört gözle kuş dostlarını bek lermiş ama kış gelince bütün arıç kuşları güneye göç edermiş. İşte o zaman yapa yalnız kalırmış ardıç ağacı koca bir kışı bütün çam ağaçlarının iğneli sözlerini dinlemekle ge çirirmiş. Ardıç kuşları sevgili ardıç ağaçlarının bu duru muna bir çare bulmak için çok düşünmüşler ama hiç bir şey bulamamışlar.

Hatta bir kış güneye gitmeyip orada kalmayı bile denemişler de başaramamışlar. Çünkü doğa ana onları soğuğa dayanıklı

yaratmamış o yüzdende o kış az kalsın donacaklarmış. Sonunda dayanamayıp güneye göç etmek zorunda kalmışlar ilk baharda geri geldiğinde doğruca doğa ananın yanına gitmişler. Doğa ana binlerce ardıç kuşunu karşısında görünce şaşırmış ne oldu niye hepiniz birden buradasınız diye sormuş.O zaman ardıç kuşlarının başı sizden bir dileğimiz var diye başlamış.

Söze bizim her yıl konakladığımız bize yiyecek veren dallarında yuva yap mamıza ses çıkarmayan bir ağacımız var. Ama boyu biraz kısa öteki ağaçlar onunla alay ediyorlarmış. Ne olur bu işe bir çare bulun diye yalvarmış, sonra da doğa anayı alıp gitmişler ardıç ağacının yanına. Doğa ana ardıççığı görünce niye boyunun uzamadığını şimdi anlıyorum.

Öteki ağaçlar kökleriyle bütün toprağı kaplamışlar yeterli besin alamıyorsun üstelik boyun kısa olduğu için diğer ağaçlar güneşten yararlanmana da engel oluyorlar.

Ama üzülme sana öyle özellikler vereceğim ki bütün o kendini beğen miş ağaçlardan üstün olacaksın çünkü yararlı olan güzeldir. Sende yararlı bir bitki olacaksın demiş. Sonrada yaprak larına güzel kokular sürmüş. Hele doğa ana bundan sonra her şeyinden insan larda yararlanacak ilaçlar yapacaklar hastalar için kurşun kalem yapacaklar çocuklar için kısacası hem kuşların hem de insanların en sevdiği ağaç sen olacaksın deyince ardıç ağacı sevin cinden yem yeşil olmuş .O günden sonrada kendini beğenmiş ağaçların alaylarına hiç kulak asmamış hatta yararlı olan güzeldir diye düşünüp mutlu bile olmuş ardıç ağacı haksız mı çocuklar yararlı olan güzeldir.

60
 Masal

Resimdeki oyuncu Düzenek

Gerçekten Eğe Çer çöp Uygun Ayrılık sözü Hırvat adası Demir yolu

İstem dışı kas devinimi

Uzun sıçrayabilen böcek

Eski dilde gizem

Bir ay adı

12 13

Tavır, davranış

Diğeri

Yunan mitinde doğa tanrısı Ortalama Çeşit Bayağı

Çıplak

Özgür

5

Ayaktakımı Germanyum imi

Saik

Müzik eseri seslendiren topluluk

11

Sevap

Para konan küçük çanta Kural

Binek atı

Yol, yöntem

İnce, narin

İstiridye içinde yer alan süs tanesi

Bir ucu kapalı cam boru

Çehre, surat

Bir nota Dahi Sahte işler yapan, düzmeci

Mekke'de kutsal dağ Karından bacaklı yumuşakça cinsi Bir anda oluveren

Eleştiri

Yorgun Doymak bilmeyen

3 4

Yönetici İstenilen nitelikleri taşıyan

Amudi Futbolcunun yaptığı vuruş

Tekrar

Tanrı buyruklarını yerine getirme işi

Eski dilde ulaştırma

14 15

Normalden büyük Toy

Uluslararası spor yarışması

2

1

6 7 98 10

Görmez, kör

Basit ekmek yemeği

ANAHTAR SÖZCÜK 5 7 986 10 12 1411 13 15

1 32 4

Geçen ayki bulmacamızın anahtar kelimesi: BEYTO FİLM

Aşk ve İsyan

Şu Osmanlı da bir tuhaftı doğrusu. Gözlerini kırpmadan cana kıyıyorlar, koskoca sadrazamlarla paşaları baldırı çıplak haydutlar gibi ama “siyaseten” ve sorgusuz sualsiz katlediyorlar, hile yapan esnafa aman vermeyip dükkânlarının tavanlarında sallandırıyorlar, süt emen şehzadelerle küçük kardeşlerini cellada boğdurmakta hiç tereddüt etmiyorlar, ama kuşlara gelince yelkenleri suya indirip soğukta üşümesinler diye duvarlara küçümen köşkler, yuvalar yapıyorlardı. Nedim Gürsel bu romanında Voltaire’in ünlü kahramanı Saf Oğlan Candide ile birlikte Lale Devri’nde unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor okuru.

Hamam tellağı Patrona Halil eşliğinde isyan günlerinde, III. Ahmet’in kızı Fatıma Sultan ile zifaf gecelerinde dolaştırıyor. Osmanlı hiç bu kadar güzel anlatılmamış, hiç bu kadar hırpalanmamıştı.

… hayat bir nefes gibi akıp gidiyor. Ve geride yalnızca, isteyip de yapamadıklarımızın özlemiyle, bizi biz yapan tüm yaşanmışlıkların farkındalığı kalıyor.

Sergio ile Giovanna, güneşli bir pazar günü evlerinde bir dostlar sofrası kurma hazırlığındayken ansızın karşılarında davetsiz bir misafir bulurlar: Kapılarını çalan yorgun görünümlü yaşlı kadın Elsa Corti’dir ve uzaklardan, İstanbul’dan gelmiştir. Yaklaşık yarım asrı bulan sürgün yıllarının ardından ülkesine dönen Elsa Corti’nin evinin yeni sahiplerine anlatacakları, ama daha önemlisi, yıllardır görmediği ablasına, hayatının aşkıyla ilgili söyleyecekleri vardır… Ferzan Özpetek, okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında, iç içe geçen yaşamların ve yazgıların hükmettiği gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Et ve tırnak gibiyken yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayıran iki kız kardeşin karanlık sırları etrafında örülen Bir Nefes Gibi, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor…

Kiraz Ağacı

“Tek bir hakkın olsa, unutmayı mı yoksa hatırlamayı mı seçerdin?” “Bir hayatım vardı, çıplak biçimde görmek istiyorum onu, hangi gölgelerin geçmişimde gezindiğini, nereden kopup geldiğimi bilmek istiyorum. Rüyanda gördüğün kişinin kim olduğunu bilmiyorsun, düşünsene. Kimi niye özlediğini anlamıyorsun. Kendin değilsin. Hem aslında çıplak olmasan da biliyorsun. En çok unutmak istediğin, en çok hatırladığın olmuyor mu hep? Hatırlamak gerekiyor. Yoksa her şey birbirine benzer. Dünya zaten bir benzerlikten ibaret.” Unutmak için önce hatırlamak gerekiyor; insan, yaşatılan acıları hatırlamalı ve onlarla yüzleşmeli ki geçmişi geride bırakabilsin... Hivda ve Deniz, Korsakoff sendromlu iki genç. Zorla unutturulan geçmişlerinin, zamanın donduğu o karanlık günden saatin yeniden işlemeye başladığı güne kadar geçen sürenin, bireysel ve toplumsal belleklerinin peşine düşüyorlar. Gökçer Tahincioğlu, ikinci romanı Kiraz Ağacı’nda yakın tarihimizde açılmış, kapanmayan ağır bir yaranın izlerini sürüyor. Genç yaşta ölenlerin ruhlarını taşıyan kiraz ağacının altında daha adil bir dünya düzeni hayali kuran iki dava insanının, her şeye rağmen tükenmeyen aşkını ve mücadelesini bir belgesel romancı titizliğiyle anlatıyor.

 Ayın Kitapları 62
Flyer Katalog Broşür Dergi Baskı ViziteKartı PlakatLogo GrafikDizaynReklamTasarım Fotoğraflama ReklamFilmleri Vedaha birçokhizmet... İnternetSayfaları Tösstalstrasse 23 8400 Winterthur Tel: +41 (0) 76 343 80 74 info@argemedia.ch www.argemedia.ch
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.