
3 minute read
SEMBOLLERLE BEZELİ BİR MEYVE SEMBOLLERLE BEZELİ BİR MEYVE
from YANKI | HAZİRAN-2023
by grfsociety

EsraBeyzanurAnduse
Advertisement




Elma hem nimetler açısından hem de hikayeler öyküler açısından çok değerli bir meyvedir. Tadı olsun renkleri ve tazeliği olsun insanlığın hep ilgisini çekmiş ve insanların yaşamlarında özel bir yere sahip olan bir meyvedir. Hz Adem ve Hz Havva'nın yasak meyvesi bi rivayete göre elması ile pamuk prensesin elması arasında da saklı metaforlar üretiliyor. Bir çok hikaye ve mitoloji ile elma; tarihte ve kültürlerde derin izler bırakan bir semboldür.


Birçok inanç yaklaşımında, Hz Adem ve Hz Havva'nın cennetten çıkarılması hikayesiyle elma arasında özel bir bağ vardır. Elma, bu hikayede yasaklanmış meyve olarak tanımlanır ve insanoğlunun ilk günahını temsil eder. Adem ve Havva'nın cennetteki masumiyetleri, yasak elmayı yemeleriyle sona erer ve dünyaya gönderilirler.. Bu anlatıda elma, insanoğlunun günahkâr doğasını ve arzularını sembolize eder.
Aynı şekilde pamuk prenses masalında da elma benzer şekillerde sahnelenmiştir. Kötü kraliçe pamuk prensesi elma ile kandırıp güzelliğini ve gençliğini almaya çalışır. Pamuk prenses ne kadar saf kalpli ve masum bir karakter olsa da onu kandırmak için zehirli elmayı yer ve bununla beraber derin bir uykuya dalar. Bu öyküde de elma aynı dinlerde olduğu gibi insanın arzu ve hırslarının tehlikelerine işaret eder.
Elmanın aynı zamanda, kültürel ve mitolojik olarak da büyük anlamları vardır. Birçok kültürde bereket, bolluk ve cömertlik sembolü olarak kabul edilir. Şiirlerde, şarkılarda ve folklorik hikayelerde elma romantizm, aşk ve güzellikle ilişkilendirilir.
EsraBeyzanurAnduse&İnciArslanargın




Yazın gelmesiyle heyecanı artan kız lise rehberlik grupları, bunu çiğ köfte ile kutlamaya karar verdi. 2 Haziran Cuma günü vakıfta bir araya gelip çiğ köftenin keyfini çıkardılar. Çiğ köfte şöleni sonrasında tatlı ve gırgır derken; liseli yetenek baronlarımız, vokal becerilerini karaoke aracılığıyla ablalarına sundu. Birbirinden keyifli şarkıların karaokesi ile eğlencenin dibine vurdular. Yazar İnci, bu sıra-gecemsi partiyi ayarlayan yetkili makamları kutlar, bi daha onsuz “düm tek tek’i” söylerlerse; “Aklınızı alırım…” tehditlerini de sevgili sohbet arkadaşlarına iletir.
Biz gençlerin de doğal olarak eğlenmeye ihtiyacı olabiliyor. Grubumuzdaki arkadaşlarımızla ve ablalarımızla kaynaşmak amacıyla fırsat buldukça kampların yanı sıra eğlenceye dayalı aktiviteler de yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde kafa dağıtmak bizim bu yoğun ve yorucu öğrenci hayatımızdan bizi azıcık olsun uzaklaştırıp daha rahat hissetmemize ve aynı zamanda stresimizi atmamıza neden oluyor. Hep sohbet olmaz dimi? Biraz da eğlenelim, bizim de ara sıra enerji atmaya ihtiyacımız var.

Mutlak ahlakın olmadığını kabul eden insanlar neden çelişkide? Aralık ayındaki yazımda; bir Yaratıcı olmadan ahlaktan bahsedilemeyeceğine değinmiştim. Ve bunu tümdengelimsel örnekler vererek açıklamaya çalışmıştım. Madem Allah olmadan ahlakın varlığını savunmak mantıki bir hata; neden Allah’ın varlığı/yokluğu tartışmalarını konuşulmaktan/tartışılmaktan asla vazgeçilemiyor. Ve azımsanamayacak derecede inanmayan insan var ve bu insanlar inanmayışlarını hangi mantıki nedenlere oturtmayı seçiyor. Öncelikle, bu gruba giren en bilindik insanlar Jean-Paul Sartre, Nietzche, Russell, Richard Dawkins diye sıralanabilir Bu ünlüler nesnel anlamda iyinin kötünün olmadığını savunurlar
Şunu da söyleyelim, Yaratıcıya inanmayan herkes ahlakın varlığını reddetmiyor. Ama en bilinen ateistlerin inkar ettiğini görüyoruz Bu insanlar, ahlakın varlığını kabul etmenin kaçınılmaz sonucunun Allah’a inanmak olduğunu bildiklerinden, en başta ahlakın varlığını reddediyorlar. Yanlış anlaşılma olmasın, ahlakı reddetmek bu insanları ahlaksız, gaddar veya kötü yapmıyor İnkar edenler, kendileri de dahil her insanda var olan içgüdülerin(ki bu içgüdülerin varlığını birazdan kanıtlamaya çalışacağım) varlığını hepten reddediyorlar. Ahlakın genel açılımını aşağıdaki bilgilendirmeden bakabilirsiniz Böylece inkar edenlerin neleri reddetmiş olduğunu görebilirsiniz
Ama bu “neden ve nasıllarla” ahlakın varlığını reddetmek tutarsızdır ve en başta kendi içgüdülerimiz bize bunu gösteriyor Hadi diyelim şuna buna acıdık vs vs ve bunu bize “bilim olup olmadığı tartışılan” evrimsel psikoloji ile açıklamaya çalışabilirler. Ama sizlere çelişkiyi daha iyi anlayabilmeniz için kısa bir olay anlatacağım
Örneğin ünlü felsefeci Luois Pojman öğrencilerine bir sınavda “ahlakın varlığına/yokluğuna dair savunma yapmalarını” ister Kağıtları iyi olmasına rağmen ahlakın yokluğu savunan öğrencilerini sınıfta bırakır ve öğrenciler bunun üzerine profesörlerinin onlara “adaletsizlik” yaptığını iddia eder ve öğretmenlerine sınav sonuçları için itiraz ederler Luois Pojman ise yalnızca öğrencilerin kağıtlarını okurken onların bakış açısından baktığını(ahlakın var olmadığı bir senaryo) ve bu bakış ile onların kağıtlarınabilerek kırık not vermesinin adaletsizlik olmadığını söyler Öğrenciler aslında sonuçlarına itiraz ederek kendi savundukları görüş ile çelişmişlerdir Çünkü adaletsizliğe itiraz, ahlakın varlığını kabul etmek anlamına gelmektedir. Bu olay ise yalnızca içgüdülerimizin bile bize ahlakın varlığını kanıtlamaya yettiğini göstermektedir

1 Aralık 1978 doğumlu yazar Cenk Enes Özer, 1996 öğretim yılında Anadolu Üniversitesi’nde başladığı Maliye Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. İlk kitabını yayınlayana kadar çeşitli iş pozisyonlarında çalışan Özer, 2007 yılında Hizmetkar Kim?’in yayınlanmasıyla resmi olarak yazarlık kariyerine ilk adımını attı Yazar Özer, genç yetişkinlere hitap eden romanlarıyla ismini okurların zihnine başarıyla kazıdı. Yazar, Hizmetkar Kim? serisi, Şeytan Severse, Sinova, Adalia, Piyonun YoluOyunun Sonu ve Zamansız Yağmur Başlıyor eserleriyle üstün yazarlıkkabiliyetlerinikanıtladı.

Özgün yazım tarzı ve olaylar dizisi ile kendilerini öne çıkaran eserlerinden Piyonun Yolu, okur kalbimi en hızlı çalan Özer kitabı oldu. Ana karakterimiz Süleyman’ın Süper Kahraman olma fikrini fena bulmamasıyla, süper ismi bile hazırdı Süleyman. Nasıl? Şahsımca fazlasıyla otantik. Her standart üniversiteli gibi bir yaşamı olan Süleyman, yolları Bay Z ile kesişince o monoton hayatını mumla mı arayacaktı, yoksa Bay Z’nin mentörlüğü altında aldığı eksantrik eğitimlerin keyfini mi çıkaracaktı? Okumak absürd olduğu kadar zevkliydi benim için Bütün eserleri bir araya getirildiğinde, genç okurların sevgilisi ünvanından aşağısını layık görülemez. Yazar Özer’e başarılı eserlerinin devamını, okurların da en az bir Cenk Enes Özer kitabınıokumasınıdilerim.
Yazar Özer’e not: Kıdemli yazarım, dergimiz size ulaşırsa, diyerekten şansımı deniyorum. İlk okuduğum kitabınız Piyonun
Yolu, imzalı ve kuzenimin idi Kendime aldıklarımın imzası yok ve bir çaylak yazar olarak kıdemlim tarafından terk edilmiş hissediyorum…Olur da bir yerde karşılaşırsak bir imzanızı alırım.Bununiçinkitabıyanımdataşıyacağım:)