ONAIR DECEMBER 2011 ISSUE 90

Page 1

No:90 Aralık/December 2011

Alabilirsiniz / Your Complimentary Copy

24 Hayatın Renkleri / Colors of Life Hediye Kutuları / Gift Boxes 28 Dünden Bugüne / From Past to Present Kayak / Skiing 36 İstanbul / Beykoz 46 Gelenek / Tradition Şeb-i Arus 62 Söyleşi / Interview Eylem Aktaş 70 Yakın Plan / Close Up Saburhane 82 Fikirden Ürüne / From Idea to Product Kırkyama / Patchwork 90 Sırt Çantası / My Backpack Akhisar’da Zeytin Hasadı / Olive Harvest in Akhisar 106 Yöresel Mutfak / Regional Cuisine Tarhana 114 Sınırların Ötesinde / Beyond Borders Viyana / Vienna

1-27KASIM.indd 1

11/25/11 12:55:51 AM



İçindekiler Contents Onur Air Adına İmtiyaz Sahibi / Publisher Yönetim Kurulu Başkanı / Chairman Cankut Bagana Yonca Bagana

28

Genel Müdür / CEO Şahabettin Bolukçu

ARALIK 2011

Yönetim Yeri: Atatük Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy / İstanbul

december

36

04

Sunuş Presentation

06

Ajanda Agenda

08

Aralık Günlüğü December Diary

12

Yaşama Rehberi Living Guide

16

Sinema Cinema

18

DVD DVD

20

Müzik Music

22

Kitap Books

24

Hayatın Renkleri Colors of Life

28

Dünden Bugüne From Past to Present Kayak Skiing

36

İstanbul Beykoz

Medya Koordinatörü / Media Coordinator Yasin Zengin yzengin@onuriletisim.com.tr

46

Gelenek Tradition Konya Şeb-i Arus Konya Şeb-i Arus

Şenlikköy Mah. Çatal Sokak, A2 Blok No: 5, 34153 Florya / İstanbul Tel: 0 212 662 50 55 (pbx) / Faks: 0 212 662 50 56

62

Söyleşi Interview Eylem Aktaş

70

Yakın Plan Close Up Saburhane

82

Fikirden Ürüne From Idea to Product Kırkyama Patchwork

Genel Müdür / General Manager Faik Akın Kurumsal İletişim Direktörü Institutional Communication Director Rauf Gerz rgerz@onuriletisim.com.tr Reklam Koordinatörleri / Advertising Coordinators Cem Ünlü cunlu@onuriletisim.com Fatih Akaslan fatiha@onuriletisim.com Atanur Ayvaz aayvaz@onuriletisim.com Merve Sülükçü msulukcu@onuriletisim.com Yasemin Bölükbaş yaseminb@onuriletisim.com Deniz Koç dkoc@onuriletisim.com Bölge Sorumlusu / Regional Manager Arif Coşkun acoskun@onuriletisim.com

106

www.onuriletisim.com.tr

Onur Air Magazin (On Air), Onur Air’in yolcularına ücretsiz armağanıdır. Onur İletişim tarafından aylık olarak yayımlanmaktadır. Onur Air Magazin (On Air) is a complimentary publication for Onur Air passengers. Published monthly by Onur İletişim.

62

İçerik ve Tasarım Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) / Editor-in-Chief Aykut Aykanat aykanat.aykut@gmail.com Yaratıcı Yönetmen / Creative Director Lalehan Uysal Editörler Haldun Yazar, Uğur Bektaş, İlke Kamar, Ela Ata Sanat Yönetmeni/ Art Director Ferhat Gedik İngilizce Editör/ English Editor Çiğdem Suar Fotoğraflar / Photographs Eren Aytuğ, Ozan Akgün, Murat Düzyol, Barış Hasan Bedir, Gökhan Değirmenci

Yapım NOFF İLETİŞİM Perpa Tic.Merkezi B Blok Kat 8 No: 1098 Okmeydanı - Şişli \ İST. Tel: 0212 221 90 54 • Faks: 0212 221 88 54 Baskı-Cilt / Printing-Binding

Boyut Matbaacılık A.Ş.

Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No: 115 Bağcılar/İstanbul Tel: 0 212 413 33 33 / Faks: 0 212 413 33 34

140

46

90 Sırt Çantası My Backpack Akhisar’da Zeytin Hasadı Olive Harvest in Akhisar 106

Yöresel Mutfak Regional Cuisine Tarhana

114

Sınırların Ötesinde Beyond Borders Viyana Vienna

126

Adım Adım Step by Step Popüler Yılbaşı Şehirleri Top New Year Cities

140 Ayna Ayna Mirror Mirror Suna Dumankaya

114

142

Meraklı For Your Info

143

Neden Why

144

Vitrin Showcase

150 Onur Air Info 158 Bulmaca

Reklamlar, reklam veren şirketlerin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar, yayıncının izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir. / On Air magazine cannot be held responsible for the content of advertisements and commercials appeared in the magazine. Texts and photos published in the magazine may be reproduced partially or fully by the third parties on the conditions that prior permission of the publisher is obtained and the source is openly acknowledged. Yayın Türü: Yerel süreli aylık dergi Kapak Fotoğrafı: Shutterstock

1-27KASIM.indd 3

11/25/11 12:56:01 AM


Sunuş

Presentation Şahabettin Bolukçu

Genel Müdür/CEO

Seyahat planını erken yapmalı

ARALIK DECEMBER 2011

It’s wise to make travel plans in advance Sevgili Yolcularımız,

Dear Passengers,

Elbette seyahat planını herkes için ve her zaman erken gerçekleştirebilmek mümkün olmuyor. Ancak olabildiğince seyahat tarihi belli olduğunda bileti hemen almak en ekonomik bilete ulaşabilmek için önemli bir fırsat oluşturuyor.

Of course it’s not possible for everyone to make early travel plans, or every time. However, seizing the opportunity to purchase a ticket immediately after setting holiday dates is imperative if you want to find reasonable fares.

Uçuştan birkaç hafta ve hatta mümkünse daha önce alınması durumunda söylemek isterim ki belli sayıdaki biletler maliyeti bile karşılamayan promosyon rakamlarıyla sunulmaktadır. Özellikle içerisinde bulunduğumuz kış aylarında doluluk oranlarını artırmak için gerçekleştirilen promosyonları önceden takip etmek, yolcularımızın en ekonomik bilete ulaşabilmesi için önemli fırsatlar sunmaktadır.

I’d like to remind you that a certain number of promotional fare tickets that don’t even cover costs are made available when purchasing tickets a few weeks in advance of a flight or even earlier. Following promotions that are held to increase capacity levels during times like winter especially present excellent opportunities for passengers to fly at the most economical rate.

Geçen ay gerçekleştirdiğimiz her şey dahil 29 Euro’dan başlayan İstanbul Odessa biletlerimizin binlercesi birkaç gün içerisinde tükendi. Sezon içerisinde benzer kampanyaları www. onurair.com internet sitemizden ve reklamlarımızdan takip edebilirsiniz.

Last month, we made available thousands of Istanbul-Odessa tickets beginning at 29 Euro (all inclusive). These tickets sold out in just a few days. You too can follow similar campaigns during the season via our site www.onurair.com and our advertisements.

Bu arada bu yılbaşı cumartesi gününe denk geliyor. Bu nedenle muhtemel yılbaşı planı olan yolcularımızın da biletlerini bir an önce almaları hem ekonomik bilete ulaşabilmeleri hem de dolulukların yaşanacağı birçok hat için bilet bulabilmeleri açısından önem taşımaktadır.

By the way, this New Year falls on a Saturday. That’s why it’s imperative that passengers who have tentative plans purchase their tickets as soon as possible to access both economical fares and guarantee a seat on many flights that will more than likely be at capacity.

Bu vesileyle siz değerli yolcularımızın yeni yılını kutlar, sevdiklerinizle birlikte mutlu, huzurlu ve başarılı bir yıl dilerim.

I’d like to take this occasion to wish you, our valuable passengers, a happy New Year full of happiness, and health and success.

Saygılarımla.

With respects.

4 1-27KASIM.indd 4

11/25/11 12:56:05 AM


1-27KASIM.indd 5

11/25/11 12:56:07 AM


AJANDA/AGENDA Aralık December

Tarih/Date: 16 Eylül 2011 / 22 Ocak 2012 16 September 2011 / 22 January 2012 Yer/Venue: İstanbul Modern

Sanatçılar ‘Hayal ve Hakikat’i sorguluyor Artısts questıon ‘Dream and Realıty’

www.istanbulmodern.org

ARALIK DECEMBER 2011

Mihri Hanım portresi A portrait of Mihri Hanim

İstanbul Modern, 16 Eylül’de başlayıp 22 Ocak tarihine kadar devam edecek olan ‘Hayal ve Hakikat - Türkiye’den Modern ve Çağdaş Kadın Sanatçılar’ sergisi, Türkiye’nin toplumsal ve kültürel dönüşümünü kadın sanatçıların çalışmaları üzerinden gündeme getirmeyi amaçlıyor. Fatmagül Berktay, Levent Çalıkoğlu, Zeynep İnankur ve Burcu Pelvanoğlu’nun küratörlüğünü oluşturduğu seçki, sanatçıların 1900’lü yılların başından bugüne uzanan üretim sürecini kapsıyor. Farklı sanat disiplinlerinden çalışmaların yer aldığı sergi, modern ve çağdaş sanatta kadın sanatçıların öncü ve eleştirel pozisyonlarını merkez alıyor. Türkiye’nin sosyokültürel tarihine farklı bir açıdan bakan sergi, Fatma Aliye’nin Ahmet Midhat ile birlikte yazdığı ‘Hayal ve Hakikat’ adlı romandan adını alıyor. Yaklaşık son kırk yıldır çağdaş sanat ortamını gerek tavırları gerekse pratik eylemleriyle yönlendiren 74 sanatçının eserleri sergileniyor burada. Mihri Müşfik, Aliye Berger, Bedia Güleryüz, Bilge Civelekoğlu Friedlaender, Bilge Alkor, Candeğer Furtun, Tülay Tura Börtecene, Füsun Onur, Nil Yalter, Tomur Atagök, Neş’e Erdok, İpek Duben, Nur Koçak, Nevhiz, Seyhun Topuz, Nancy Atakan, Ayşe Erkmen, Azade Köker, Fatma Tülin, Hale Arpacıoğlu, Canan Tolon, İnci Eviner, Handan Börüteçene, Canan Dağdelen, Hale Tenger, Selma Gürbüz, Aydan Murtezaoğlu, Gül Ilgaz, İnci Furni, Nilbar Güreş, Seda Hepsev, Ceren Oykut, Gözde İlkin ve Güneş Terkol sergiye katılan sanatçılar arasında.

‘Dream and Reality – Modern and Contemporary Women Artists from Turkey’, an Istanbul Modern exhibition that will continue until 22 January brings Turkey’s social and cultural transformation via the work of female artists to the agenda. Formed by curators Fatmagül Berktay, Levent Çalıkoğlu, Zeynep Inankur and Burcu Pelvanoğlu, the selection encompasses the production stretching from the mid-19th century to present day and incorporates many different disciplines from painting to video and focuses on the position of women artists in modern and contemporary art, offering a new alternative perspective on the socio-cultural history of Turkey. The exhibition takes its title from the 1891 novel “Dream and Reality” co-authored by Fatma Aliye and Ahmet Midhat. It comprises the works of 74 artists who have been directing the contemporary art scene for the last 40 years with their intellectual attitudes and practical actions. Just some of the artists whose work is exhibited are Mihri Müşfik, Aliye Berger, Bedia Güleryüz, Bilge Civelekoğlu Friedlaender, Bilge Alkor, Candeğer Furtun, Tülay Tura Börtecene, Füsun Onur, Nil Yalter, Neş’e Erdok, Ipek Duben, Nur Koçak, Nevhiz, Seyhun Topuz, Nancy Atakan, Ayşe Erkmen, Fatma Tülin, Canan Tolon, Inci Eviner, Handan Börüteçene, Hale Tenger, Aydan Murtezaoğlu, Gül Ilgaz, Inci Furni, Nilbar Güreş, Ceren Oykut, Gözde Ilkin and Güneş Terkol...

6 1-27KASIM.indd 6

11/25/11 12:56:10 AM


1-27KASIM.indd 7

11/25/11 12:56:12 AM


Aralık Günlüğü December Diary

01.12 03.12 08.12 Caddebostan Kültür Merkezi’nde ‘İyi Günde Kötü Günde’

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Erkan Oğur, Phılıp Catherıne ve Sylvaın Luc

1 Aralık’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek olan İyi Günde Kötü Günde, ayrılan ama birbirinden kopamayan iki sevgiliyi anlatıyor. Oyun, Türk Tiyatrosu’nun usta isimleri Ali Poyrazoğlu ve Nilgün Belgün’ün başarılı performanslarıyla aşk üzerine yeniden düşünmeyi sağlıyor. Oyunun öne çıkan ifadesi, “İki yarım bir bütünü oluşturmaz; yalnızca iki bütün bir bütünü oluşturur.” Biletler Biletix’te.

Bu büyük konserde telli aletler üstâdı Erkan Oğur’a Avrupa cazının iki önemli gitaristi eşlik ediyor: 60’lı yıllardan bu yana Avrupa cazının önde gelen isimlerinden olan Belçikalı Philip Catherine ve gitarla dört yaşında tanışan Fransız Sylvain Luc. Sanatçılar, konserde birbirlerine ait eserleri ortak olarak seslendirecek. 8 Aralık’taki konserin biletlerini tükenmeden alın.

‘İyi Günde Kötü Günde’ At Caddebostan Cultural Center

ARALIK DECEMBER 2011

‘İyi Günde Kötü Günde’ (In Sickness and In Health), the play that will be staged at Caddebostan Cultural Center on 1 December, tells the story of two parted lovers who are unable to abandon each other. It gives audiences the chance to rethink love with the successful performances of leading Turkish actors Ali Poyrazoğlu and Nilgün Belgün. The expression that stands out in the play is “My two halves don’t make a whole but two wholes make one whole”. Tickets are available via Biletix.

www.biletix.com

Bursa’da Cem Adrian İlk albümünü yayınladığı günden bugüne sesi, güçlü yorumu ve cesur müziğiyle çok konuşulan Cem Adrian, Bursa’da hayranlarının karşısına çıkıyor. Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti, Emir, Essentials/SeçkilerEtnik, Kayıp Çocuk Masalları gibi albümlere imza atan sanatçı, 3 Aralık akşamı saat 22.00’da Resimli Bar’da sahne alıyor. Adrian, konserde son albümü Kayıp Çocuk Masalları’ndan parçalar seslendirecek.

Cem Adrian In Bursa

Cem Adrian has been a huge hit with his voice, powerful interpretation and courageous music ever since his first album. And now he’ll be appearing before fans in Bursa on 3 December. The artist who has released such albums as Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti, Emir, Essentials/Seçkiler-Etnik, and Kayıp Çocuk Masalları will be taking the stage at 22:00 at Resimli Bar where he’ll be singing tracks from his latest album Kayıp Çocuk Masalları.

www.iksev.org www.biletix.com

Erkan Oğur, Philip Catherine and Sylvain Luc At Cemal Reşit Rey Concert Hall

Two important jazz guitarists from Europe will be accompanying the master of stringed instruments, Erkan Oğur at this concert: Belgian Philip Catherine, one of the leading jazz musicians in Europe since the 60s and the Frenchman Slyvain Luc who was introduced to guitar at the age of four. The musicians will sing their own songs together during the concert on 8 December. Make sure to purchase tickets before they run out!

www.biletix.com

8 1-27KASIM.indd 8

11/25/11 12:56:14 AM


1-27KASIM.indd 9

11/25/11 12:56:17 AM


Aralık Günlüğü December Diary

17.12 25.12 29.12 İstanbul’da Leyla’nın Evi

İzmir AKM’de Gılgamış Destanı Müzikali Tarihin en eski destanı Gılgamış’ı 21’inci yüzyılda tiyatro, operet, müzik ve dansla sentezleyerek seyirciye sunan Özel İzmir Tiyatro, İzmir AKM’de sahne alıyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndan aldıkları ilhamı çağa uygun bir biçimde sentezleyen Özel İzmir Tiyatro, bu müzikalle tarih ve hayal dünyasına bir yolculuk vaad ediyor. Tolga Berk İndelen, Şeref Ayhan Özer, Pınar Savaş gibi oyuncuların sahne aldığı müzikal Tarkan Osoy tarafından yönetiliyor.

ARALIK DECEMBER 2011

Epic of Gilgamesh Musical At Izmir AKM

The Private Izmir Theater will be staging history’s oldest epic, Gilgamesh, with a synthesis of 21st century theater, operetta, music and dance at Izmir AKM. Synthesizing the inspiration gained from traditional Turkish Theater with the times, the Private Izmir Theater promises a journey into the depths of history and the imaginary world with this musical. Tarkan Osoy directs the play that stars the likes of Tolga Berk Indelen, Şeref Ayhan Özer, and Pınar Savaş.

www.izmirtiyatro.com

18 yıldır dünya tiyatrosunu Türk seyircilerin ayağına getiren Tiyatrokare, yeni bir başyapıtla karşınızda. Zülfü Livaneli’nin 60 baskı yapan Leyla’nın Evi romanından uyarlanan tiyatro, Celile Toyon, Ayça Varlıer, Volkan Severcan gibi usta oyuncuları biraraya getiriyor. Evi elinden alınan Leyla’nın hayatından yola çıkarak Osmanlı’dan günümüze değişen İstanbul’u ve bu değişimin içinde gerçekleşen kuşak çatışmasını konu alan tiyatro 12 Kasım ve 25 Aralık tarihleri arasında İstanbul’un çeşitli yerlerinde sahne alacak.

Leyla’s House In Istanbul

Tiyatrokare, which has been bringing international theater to Turkish audiences for 18 years, is now staging a brand new masterpiece. The play, adapted to Leyla’s House, the novel by Zülfü Livaneli which was printed 60 times, stars leading actors like Celile Toyon, Ayça Varlıer, and Volkan Severcan. The play is based on the life of Leyla, who is forced to leave her house, and tells the story of the way in which Istanbul has changed since Ottoman times with a focus on the conflict of generations seen during this change. The play will be staged at various venues in Istanbul until 25 December.

www.tiyatrokare.com.tr

Taksim Old CIty Comedy Club’ta Alpay Erdem İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği mezunu olan, 2000 Nisanı’ndan bu yana karikatüristlik yapan ve Uykusuz Dergisi’nde çalışmalarını sürdüren Alpay Erdem stand-up’larıyla seyirci karşısında. 2007 yılından bu yana seyirci karşısına çıkan Alpay Erdem, her perşembe saat 21.00’da Taksim Old City Comedy Club’ta.

Alpay Erdem At Taksim Old City Comedy Club

Alpay Erdem, who graduated from Istanbul University’s Geophysics Engineering Faculty and who has been working as a cartoonist since April of 2000 and for Uykusuz Dergisi magazine is now appearing before audiences with his stand-up comedy acts. He appears at Taksim Old City Comedy Club every Thursday at 21:00.

www.alpayerdem.com

10 1-27KASIM.indd 10

11/25/11 12:56:20 AM


1-27KASIM.indd 11

11/25/11 12:56:22 AM


Bardaklarda Boza

Yaşama Rehberi Living Guide BOZA IN GLASSES

Kış denince akla gelen ilk içecek boza. Bilinen en eski Türk içeceklerinden boza; darı irmiği, su ve şekerden oluşuyor. Yaz aylarında da tüketilebilen boza, eski yıllarda sokaklarda bozacılar tarafından bağırılarak satılıyordu. Mayalanması sırasında ortaya çıkan laktik asit sayesinde hazmı kolaylaştırıcı etkisi bulunan boza, zamanında kolera hastalığının tedavisinde kullanılıyordu. Boza is the first drink that comes to mind in Turkey in winter. One of the oldest known Turkish beverages, boza is a malt drink made from fermented wheat, water and sugar, in Turkey. Boza, which can also be consumed in summer, was sold on the streets by street vendors in the past. The lactic acid that is produced during fermentation makes boza the perfect drink to ease digestion. It was once used to treat cholera.

Kurutulmuş Sofralarda Sebze-Meyve DRIED FRUIT AND VEGETABLES ON TABLES

Yaz sonunda kurutulan sebze ve meyveleri sofralara taşıma vakti! Sebze ve meyvelerdeki suyun yüzde 80 - 90 oranında buharlaşmasıyla gerçekleşen kurutma işlemi sebze ve meyvelerin uzun süre dayanmasını sağlıyor. Patlıcan, biber, domates, kabak, fasulye, bamya gibi sebzeler, kayısı, elma, incir, dut, üzüm gibi meyveler kurutulanlar arasında. Ayrıca kurutulan nane, kekik, biberiye gibi yeşillikler de dolaplardan çıkıyor. It’s now time to bring the fruit and vegetables you dried at the end of summer to the table! The drying process, which is realized from 80-90 percent water evaporation, ensures the long life of fruit and vegetables. Vegetables like eggplant, pepper, tomatoes, zucchini, green beans and okra and fruits like apricot, apple, fig, berries and grapes are just some of the products that can be dried. Additionally, dried mint, thyme and rosemary are also a hit.

Yeni yıl Vitrinlerde Coşkusu NEW YEAR JOY IN SHOP WINDOWS

ARALIK DECEMBER 2011

Yılın son aylarında alışveriş mağazalarının vitrinlerinde görmeye alıştığımız “hoş geldin” ve “güle güle” yazıları yerlerini aldı. Vitrinler, aralık ayının sonlarına doğru canlanmaya, renklenmeye başlıyor. Alışveriş merkezlerini ve sokakları ayrı bir heyecan sarıyor. Vitrinlerden yayılan yeni yıl mesajları da bizleri umut dolu bir yılın coşkusuna davet ediyor. “Welcome” and “good bye”, the two expressions we’re used to seeing in shop windows at the end of the year, have now taken their place for everyone to see. Shop windows begin to come alive with a burst of color towards the end of December. A unique excitement takes over shopping centers and streets. And the new year messages that ooze from the windows invite us to share in the joy of a year full of hope.

12 1-27KASIM.indd 12

11/25/11 12:56:27 AM


1-27KASIM.indd 13

11/25/11 12:56:29 AM


Evlerde Örgü Yumakları

Yaşama Rehberi Living Guide KNITTING AT HOME

Stres atıp sakinleşmenin en sıcak yolu örgü örmek. Renk renk yumaklar parmaklarınızda giymeye kıyamayacağınız trikolara, atkılara, eldivenlere dönüşmek için bu mevsimi bekledi. Bu kış, mat ve metalik renklerin yanında parlak renkler de öne çıkıyor. Kırmızı, 2012’nin rengi olacak gibi. Elektrik mavisi, hardal rengi, pembe, yeşil, sarı ve oranj yumaklarınızı mutlaka örgü sepetinize ekleyin. Knitting is the warmest way to relieve stress. Balls of wool that you’ve been collecting have waited for this season to be turned into colorful sweaters, scarves, and gloves. Aside from matt and metallic colors, this winter seems to be the time of shiny colors with red looking to take the scene in 2012. Make sure to have wool in electric blue, mustard, prink, green, yellow and orange in your knitting basket.

Dağlarda Kar

SNOW IN THE MOUNTAINS

Kış mevsimi denince akla gelen ilk ay aralık. Yoğun kar yağışlarının başladığı bu ay, kış tatillerini düşünmeye başlamanın da zamanı. Yurtiçi ve yurtdışında kayak merkezleri en canlı sezonuna giriyor. Türkiye’de Uludağ, Kartepe, Kartalkaya, Palandöken, Ilgaz, Bozdağ, Elmadağ, karı doya doya yaşayacağınız ve kış sporlarından yararlanabileceğiniz yerler arasında. December is the first month that comes to mind when winter is mentioned. This time during which intense snowfall is seen, is also the perfect time to consider winter holidays. Ski resorts both in Turkey and abroad enter their peak season. Uludağ, Kartepe, Kartalkaya, Palandöken, Ilgaz, Bozdağ, and Elmadağ in Turkey are just some of the places where you can get the most out of snow and try winter sports.

Tezgahta Nar ARALIK DECEMBER 2011

POMEGRANATE ON SHOP COUNTERS

Doğumun ve sonsuz hayatın simgesi olan nar, vücudu antioksidan maddelerden koruma özelliğine sahip. Vücudu kuvvetlendiren ve kalbi koruyan bu meyve, karaciğer zaafiyetini giderip mide iltihabını ve ağrısını geçiriyor. Nar yemek kimilerine göre büyük bir zahmetken kimilerine göre ise çok zevkli. Nar, taneleri çıkarılıp yenebileceği gibi suyu sıkılarak da tüketilebiliyor. The symbol of birth and eternal life, pomegranate protects the body from antioxidant substances. It also strengthens the body and protects the heart and relieves liver weaknesses and stomach infection and pain. Although consuming pomegranate can be a little tedious for some, for others, it’s extremely fun. Pomegranate seeds can be eaten while its juice can be drunk.

14 1-27KASIM.indd 14

11/25/11 12:56:33 AM


1-27KASIM.indd 15

11/25/11 12:56:35 AM


sinema/CINEMA MÜBADELE DÖNEMİNE BİR ÇOCUK BAKIŞI

‘Dedemin İnsanları’

A CHILD’S PERSPECTIVE OF THE POPULATION EXCHANGE

ARALIK DECEMBER 2011

Yönetmen: Çağan Irmak Senaryo: Johanna Ter Steege Yapım: 2011 / Türkiye Tür: Dram, Tarih Oyuncular: Çetin Tekindor, Hümeyra, Zafer Algöz, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Ezgi Mola, Durukan Çelikkaya Director: Çağan Irmak Production: 2011 / Turkey Genre: Drama, History Cast: Çetin Tekindor, Hümeyra, Zafer Algöz, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Ezgi Mola, Durukan Çelikkaya

Babam ve Oğlum ve Issız Adam gibi filmleriyle büyük başarılara imza atarak en iyi Türk yönetmenler arasına ismini yazdıran Çağan Irmak, yeni filmi Dedemin İnsanları ile seyirciyle buluşuyor. Filmin yönetmenliğiyle birlikte senaristliğini de yapan Irmak, yine usta oyuncuları bir araraya getiriyor. Babam ve Oğlum filminde de başrol oynayan Çetin Tekindor ve Hümeyra’nın yanı sıra Yiğit Özşener ve Gökçe Bahadır’ın da rol aldığı filmdeki Ozan karakterine 2000 yılı doğumlu Durukan Çelikkaya hayat veriyor. Çekimleri yaz aylarında Girit, Gökçeada, Milas, Bodrum ve Söke’de gerçekleştirilen ve geçen ayın son haftasında vizyona giren film, Çağan Irmak’ın çocukluğundan bir kesit. Irmak’ın çocukluğunda dedesinin anlattığı hikâyelerle senaryosunu oluşturduğu film, mübadele dönemini yansıtıyor. Film, 10 yaşında bir çocuğun üzerinden bir ailenin ve bir ülkenin yaşadığı değişimi izleyicilere aktarıyor. Kasaba halkı tarafından sevilen ve daha yedi yaşındayken ailesiyle Girit’e göç ettirilen Mehmet Bey’in doğduğu toprakları görme arzusunun anlatıldığı film, mübadele dönemine farklı bir bakış getiriyor.

Making a huge name for himself with feature films like ‘My Father and My Son’ and ‘Alone’ and proving his place as one of the best Turkish directors ever, Çağan Irmak is now showcasing his talent with his latest film ‘Dedemin Insanları’ (My Granddad’s People). As the scriptwriter and director of the film, Irmak once again brings together leading actors of the Turkish cinema industry. Aside from Çetin Tekindor and Hümeyra who both starred in ‘My Father and My Son’, Yiğit Özşener and Gökçe Bahadır star in this latest film that’s based on the life of Ozan whose character is played by the 2000-born Durukan Çelikkaya. Shot in summer in Crete, Gökçeada, Milas, Bodrum and Söke and released in the last week of last month, the film is a section of Çağan Irmak’s childhood; it is based on the stories told to Irmak by his grandfather as a child and relives the population exchange era. The film is relayed to audiences through a 10-year-old child, a family and the changes experienced in the country. It brings a unique perspective to the era of the population exchange and depicts Mr. Mehmet’s desire to see his homeland again.

16 1-27KASIM.indd 16

11/25/11 12:56:38 AM


1-27KASIM.indd 17

11/25/11 12:56:43 AM


DVD/DVD

ÜÇLEMENİN SON FİLMİ: Gölgeler ve Suretler

THE LAST OF THE TRILOGY: Shadows and Faces Minyatür sanatının anlatıldığı Cenneti Beklerken ve hat sanatının anlatıldığı Nokta’dan sonra üçlemenin son filmi olan ve gölge sanatının anlatıldığı Gölgeler ve Suretler de Derviş Zaim imzasını taşıyor. Tabutta Rövaşata filmiyle 1996 yılında sinema dünyasına adım atan Kıbrıs doğumlu usta yönetmen, bu filminde 1960’lı yıllardaki kanlı Kıbrıs tarihine ayna tutuyor. Olayların başlamasının ardından Karagöz oynatıcısı babasından ayrı düşen genç bir kızın dönüşüm ve olgunlaşma sürecinin işlendiği film, köylülerin yıkılıp yanan köylerinden daha güvenli yerlere göçlerini, bu göçler sırasında yaşanan acıyı, dostluğu ve oradaki savaş ortamını anlatıyor. 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Yarışma kategorisinde En İyi Kurgu ve SİYAD Ödülü ile dönen Gölgeler ve Suretler’in oyuncu kadrosunda Settar Tanrıöğen ve Buğra Gülsoy göze çarpıyor. Film, Mart 2011’de vizyona girmişti.

Derviş Zaim is the director of ‘Shadows and Faces’, the final of the trilogy comprising ‘Waiting for Heaven’ which describes the art of miniatures and ‘Dot which tells the story of calligraphy. Stepping into the world of cinema with his film ‘Tabutta Rövaşata’ in 1996, the Turkish Cypriot-born master director sheds life on the bloody history of Cyprus of the 1960s in this film. The film, which tells the story of the process of change and maturation experienced by a young girl who has fallen out with her father, depicts the migration of villagers to safer places, the pain, and friendship during these migrations and the state of war there. Settar Tanrıöğen and Buğra Gülsoy stand out in the film that won an award in the National Feature Film Competition category at the 47th International Antalya Golden Orange Film Festival and the Turkish Film Critics Association (SIYAD) Award. The film was released in March 2011.

ARALIK DECEMBER 2011

Yönetmen&Senaryo: Derviş Zaim Oyuncular: Settar Tanrıöğen, Buğra Gülsoy, Nadi Güler, Ahmet Karabiber, Ekrem Yücelten, Pantelis Antonas, Cihan Tarıman, Cem Yardımcı, Erol Refikoğlu, Osman Alkaş, Popi Avraam, Hazar Ergüçlü, Konstantinos Gavriel Süre: 116 dakika Tür: Dram, Politik Director&Screenplay: Derviş Zaim Cast: Settar Tanrıöğen, Buğra Gülsoy, Nadi Güler, Ahmet Karabiber, Ekrem Yücelten, Pantelis Antonas, Cihan Tarıman, Cem Yardımcı, Erol Refikoğlu, Osman Alkaş, Popi Avraam, Hazar Ergüçlü, Konstantinos Gavriel Duration: 116 minutes Genre: Drama, Political

RAFTAKİLER On the shelves

n Aşkın İkinci Yarısı n Fırtına / The Tempest n Julia’nın Gözleri / Julia’s Eye n Zamanın Bir Yerinde / Somewhere in Time

18 1-27KASIM.indd 18

11/25/11 12:56:46 AM


1-27KASIM.indd 19

11/25/11 12:56:49 AM


MÜZİK/MUSIC

40’INCI YIL İÇİN ÖZEL HAZIRLANDI

‘Ve MFÖ’

A SPECIAL ALBUM TO MARK 40 YEARS Onlar gençlik aşklarımızın sesi, onlar mutsuzluğa kapıldığımızda bizi bizden uzaklaştıran parçaların sahibi. Onlar Türkiye’de müzik denince hemen akla gelen az sayıda gurptan biri... Aldıkları sayısız ödül, müziğe getirmiş oldukları yenilikler ve tümüyle kendilerine ait olan söz ve müzikleriyle Türk Pop Müziği’nin simgesi olan MFÖ yeni albümüyle raflarda tekrar karşımızda. Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur’un bir araya gelerek oluşturduğu Türkiye’nin en uzun soluklu grubu MFÖ’nün yeni albümünün adı ´Ve MFÖ´. Çıkışı birkaç kez ertelenen albüm, Hep Yaşın 19, Kıskanınca, Bu Aşk Olur Mu, Sorma, Masal, Yamuk Mu Var, Vur Vur, Çözemedin, Sensiz Olamam, Dedikodu Medikodu ve Milenyum Süvarileri gibi yepyeni ve birbirinden güzel parçaları içeriyor. Tanıtımı Hep Yaşın 19 ile başlayan ve beğeniyle karşılanan albüm MFÖ’nün 40’ıncı yılı şerefine yapıldı.

MFÖ is the voice of teenage love, it’s the band and their songs that make us feel better when we’re unhappy. MFÖ, which has written the lyrics and music for all of its songs, is one of the few bands that come to mind when music is mentioned in Turkey… With countless awards and the innovations they’ve brought to music, MFÖ is the symbol of Turkish Pop Music and now they appear on the shelves with a brand new album called ‘Ve MFÖ’. Formed by Mazhar Alanson, Fuat Güner and Özkan Uğur, MFÖ is the longest running band in Turkey. The album for which the release date was postponed a few times contains brand new songs like Hep Yaşın 19, Kıskanınca, Bu Aşk Olur Mu, Sorma, Masal, Yamuk Mu Var, Vur Vur, Çözemedin, Sensiz Olamam, Dedikodu Medikodu and Milenyum Süvarileri. Publicity for the album kicked off with the track Hep Yaşın 19 and has already been applauded. The album was released to celebrate MFÖ’s 40th anniversary. MFÖ, yılbaşı akşamı İstanbul’da Çubuklu Hayal Kahvesi’nde sahne alıyor. 7 Ocak’ta ise Ankara Jolly Joker’deler. Konser biletleri Biletix’te satışta.

ARALIK DECEMBER 2011

MFÖ will be performing at Çubuklu Hayal Kahvesi on New Year’s Eve and at Ankara Jolly Joker on 7 January. Tickets are available via Biletix.

Raftakiler / On the shelves n Diğer Masallar - Model n Güneş Kokusu - Yaşar Kurt n Colors - Baki Duyarlar n Mylo Xyloto - Coldplay

20 1-27KASIM.indd 20

11/25/11 12:56:54 AM


1-27KASIM.indd 21

11/25/11 12:56:56 AM


KİTAP/BOOKS ALEX PIERRE LEMAITRE Can Yayınları / Can Publishing Fiyatı / Price: 22 TL

KURBAN SUÇLU KADAR GİZEMLİ OLURSA... WHEN THE VICTIM IS JUST AS MYSTERIOUS AS THE SUSPECT…

ARALIK DECEMBER 2011

İşte size, yayımlanır yayımlanmaz çok satanlar listelerine girmiş bir kitap ve Türkçe’ye ilk kez çevrilmiş bir yazarla tanışma fırsatı! Baştan söyleyelim, kitabın futbolla alâkası yok! ‘Alex’ ilgiyle okuyacağınız bir gerilim romanı. Sıradan diyebileceğimiz bir kadının bir gün sokak ortasında kaçırılmasıyla başlıyor. Ama daha sonra ortaya çıkıyor ki, kaçıran kadar kurbanın kimliği de şüpheli. O kadınla ilgili tek bilinense, içinde ne ayakta durabildiği ne de uzanabildiği bir kafeste, korkunç şartlar altında hapsedilerek sürekli işkence gördüğü ve isminin Alex olduğu... Davayı üstlenen Başkomiser Verhoeven, bir yandan geçmişiyle hesaplaşırken bir yandan da bu kadını celladının elinden kurtarmak için zamanla yarışıyor. Soruşturma ilerledikçe Alex’in karmaşık geçmişiyle yüz yüze geliyor, beklemediği bir sürprizle karşılaşıyor ve hayatının en zor kararını vermek zorunda kalıyor... Kurban, cellat ve kurtarıcı üçlüsü arasındaki gerilimi psikolojik derinlikle anlatan kitabın Fransız yazarı Pierre Lemaitre, her kitabıyla ödül almış bir isim. Kitapları 13 dile çevrildi ve hepsi de sinemaya uyarlanıyor. Bu yüzden Alex, yazılı olduğu kadar görsel bir keyif de sunuyor... Here you have it! A book that hit the best-seller list as soon it was released and furthermore, a chance to become acquainted with an author whose work has been translated into Turkish for the very first time. A word of caution: this book has nothing to do with football! ‘Alex’ is a suspense thriller that you’ll read with interest. It kicks off with a regular woman being kidnapped in the middle of the street. But afterwards, we learn that the victim’s identity is just as suspicious as that of the suspect. The only thing that is known about the woman however is that she is confined to a tiny cage where she’s constantly tortured under terrible conditions and that her name is Alex… While the superintendant leading the case, Verhoeven, is coming to terms with his own past, he’s also racing against time to save this woman from the hands of this criminal. As the investigation develops, he comes face to face with Alex’s complex past, comes across an unexpected surprise and ends up having to make the hardest decision of his life. French author Pierre Lemaitre, who describes the tension between the victim, the suspect and the savior with a psychological depth, has received an award for every one of his novels. His books have been translated into 13 languages and all are being adapted into feature films. That’s why Alex proves to be a visual feast as well…

Raftakiler / On the shelves n Modern Türkiye Tarihi, Carter V. Findley (Timaş) n Şah Mat, Mario Mazanti (Sonsuz) n Osmanlı Zanaatkârları, Suraiya Faroqhi (Kitap)

n Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi,

Derviş Şentekin (Kırmızı Kedi) n Yemek Savaşları, Laura A. Jana – Jennifer Shu (İmge)

22 1-27KASIM.indd 22

11/25/11 12:56:58 AM


1-27KASIM.indd 23

11/25/11 12:57:00 AM


Colors of Life

ARALIK DECEMBER 2011

Hayat覺n Renkleri

24 1-27KASIM.indd 24

11/25/11 12:57:01 AM


Yılbaşığim filmleri hatırlatır: Etraf karla kaplıdır... Perdesi çekilmemiş evlerin yaklaşınca ortalığa saçılan hediye paketleri bana hep çocukken izledi-

içinden özenle hazırlanmış bir sofra ve bir köşeye yerleştirilmiş çam ağacı görüntüsü dışarı taşar. O esnada pijamalarıyla bir çocuk odaya girer ve çam ağacının etrafını saran hediye paketlerine doğru yönelir… Hediye alıp vermek sadece yeni yıla has olmasa da çoğunlukla bu görüntüyle özdeşleşir. Evlerde bunlar yaşanırken dışarıda da heyecan devam eder. Aile bireylerine, arkadaşlara hediyeler alınır ve bakmaya kıyamadığımız renkli, parıltılı paketlerin içerisine özenle yerleştirilir. Paketin fiyongu sallanır kutunun kenarından, ki o kutu bir sırra gebedir. İlk kez Roma’nın krallık dönemlerinde rastlanan hediye, krallığın önde gelen yöneticilerine özel günlerde verilen sağlık tanrıçası Strenia’nın ormanlarından toplanan mine çiçeği dallarıydı. Hediye alıp verme 18’inci yüzyılda iyice yaygınlaştı. Günümüzde doğum günleri, yıldönümleri ve yeni yıl, hediye alıp verme trafiğinin en yoğun olduğu zamanlar. Siz de, şu sıralar dükkânları ve alışveriş merkezlerini saran bu tatlı heyecana katılın ve sevdiklerinize kutular içinde bir sır vermeyi ihmal etmeyin. 

Hediye paketleri Küçük birer sır taşıyorlar...

They all carry a secret of their own…Gift boxes

boxes that we see everywhere as New Year approaches always remind me of the films I watched as a child: Everywhere is covered in snow… A feast prepared with love in houses where curtains haven’t been pulled, a Christmas tree in the corner… Just then, a child wearing pyjamas enters the room and heads towards the gifts beneath the Christmas tree. Although giving and receiving gifts isn’t just limited to New Year, it is this scene that it’s generally identified with. While all of this is going on inside, the excitement continues outside. Gifts for family and friends are placed in beautiful, colorful and shiny gift boxes with love. A bow hangs off one side of the gift box, a box that holds a secret within. Gifts, which were first seen in Rome’s monarchy era, were branches from the ‘holy herb’ picked from the forests of Stenia, the Goddess of Health, given to leading people of the monarchy on special days. Giving and receiving gifts became really widespread in the 18th century. Today, we present and receive gifts on birthdays, anniversaries and New Year. These are the times when giving and receiving gifts is experienced at its peak. You too should take part in this sweet excitement that has taken over shops and shopping centers and present a secret to your loved ones in boxes. 

ARALIK DECEMBER 2011

The gıft

25 1-27KASIM.indd 25

11/25/11 12:57:02 AM


1-27KASIM.indd 26

11/25/11 12:57:04 AM


1-27KASIM.indd 27

11/25/11 12:57:06 AM


Dünden Bugüne From Past to Present

İhtiyaçtan spora...

KAYAK

A need transformıng ınto a sport… BY UĞUR BEKTAŞ

SKIING

İnsanlar, üzerinde batmadan ilerleyebilmek için yaptıkları kayağın bin yıllar sonra kış olimpiyatlarının en önemli sporu olacağını düşünmüşler midir acaba?

ARALIK DECEMBER 2011

Did humankind ever think that a ski made purely to move forward without sinking would turn into the most important sport of the winter Olympics thousands of years later?

28 DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 2

11/25/11 1:05:23 AM


DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 3

11/25/11 1:05:25 AM


Dünden Bugüne From Past to Present

Kayak dendiğinde alpin, nordic, serbest, snowboard, skiboard gibi kayak disiplinleri akla geliyor. Alpine, Nordic, freestyle, snowboard, and skiboard are just a few skiing disciples used today.

Kayağındayanıyor. Kayalara kazınmış resimlerden The fırst

ARALIK DECEMBER 2011

tarihine ilişkin ilk ipuçları M.Ö 5 binlere

ibaret olan bu ipuçları, kayağın göçler sırasında sık kullanıldığını gösteriyor. İlk üretildikleri yıllardan itibaren kış aylarını çok sert geçiren ülkelerdeki insanların en önemli ulaşım aracı olan kayağın anayurdu Norveç olarak biliniyor. Ayrıca Sibirya, Moğolistan ve Altaylar da kayağın en çok kullanıldığı yerler arasında. İskandinavya tarihinde önemli bir yere sahip olan kayak, İskandinav mitolojisinde de yer alıyor. Mitolojide Tanrı Ullr ile Tanrıça Skaði’nin kayak üzerinde avcılık yaptığı anlatılırken, başta İngilizce olmak üzere pek çok dilde kayak anlamına gelen ‘ski’ kelimesinin kökeni de Norveççe’den geliyor. Kayak ilk başlarda dişbudak, betula ve çam ağaçlarından yapılıyordu. Alt kısmının kayganlaşması için katran ya da deriyle kaplanan bu kayaklardan avcılıkta, yolculukta ve orduda faydalanılıyordu. Bu kayaklar, günümüzde Sibirya bölgesinde hâlâ kullanılıyor.

clues pertaining to the history of skiing goes back to circa 5000 BC. These clues that are simply pictures carved into rocks, indicate that skis were used often during migrations. The most important form of transportation in countries that experience harsh winter conditions ever since first being produced, skiing is known to have originated in Norway. Meanwhile, Siberia, Mongolia and the Altay Republic are just some of the places where skiing was used extensively. Skiing holds an important place in Scandinavian history and not surprisingly, is seen in Scandinavian mythology as well. While it’s said that the God Ullr and Goddess Skaği hunted while on skis, the origin of the term ‘ski’, which is used in many languages especially English, originates from Norwegian. Skis were first made out of ash tree, birch wood and pine tree. The bottoms of these skis were covered with tar or leather to make them slippery. They were used during hunting, traveling and in the army. These skis are still used today in Siberia.

EDEBİYAT HAYAT VERDİ

INSPIRATION FROM LITERATURE

Genellikle ihtiyaç için kullanılan kayağın sporla ilgili geçmişi de hayli eskiye dayanıyor. Günümüzdeki adı Oslo olan Cristina’da 1866’da ilk kez spor olarak karşımıza çıkan kayak, büyük beğeni toplayınca bu sporla ilgili pek çok organizasyon yapıldı.

Although skiing was generally used out of necessity, its history as a sport goes back a long time as well. Skiing made a name for itself as a sport for the first time in Cristina, today’s Oslo, in 1866. When it received great applaud, a number of events

30 DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 4

11/25/11 1:05:35 AM


DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 5

11/25/11 1:05:39 AM


Dünden Bugüne From Past to Present Kayağa ilginin artmasındaki diğer bir etkense ‘Grönland’da Kayakla Gezi’ adlı kitap oldu. Norveçli Fridtjof Nansen’in 6 kişilik ekiple birlikte kayakla gezdiği Grönland’ı anlattığı eseri, kayağa daha çok ilgi gösterilmesini sağladı. Günümüzde kış olimpiyatlarının vazgeçilmez sporu olan kayağın tarihteki ilk spor kulübü ise 1870’li yıllarda kurulan ‘Ski Club de Cristina’. Daha sonraları Almanya, Avusturya, Fransa ve İngiltere’de de kayak kulüpleri kuruldu. Kulüp sayısındaki artış, kayak hakkında yazılan kitaplar, kayak ekipmanlarının teknolojiyle birlikte değişimi kayağın gelişmesinde büyük rol oynadı. 1892 yılında başlayıp günümüzde de devam eden ve kayak sporunun en köklü organizasyonu olan Kral Kupası ya da Holmenkol Festivali her yıl bayram havasında düzenleniyor. 1924’te Bern’de Dünya Kayak Federasyonu’nun kurulmasının ardından kış olimpiyatlarına dahil edilen kayak, günümüzün en modern sporları arasında gösteriliyor.

were organized based on this sport. Another factor behind an increasing interest in skiing was the book called ‘First Crossing of Greenland’. The book in which Norwegian Fridtjof Nansen tells the story of traveling around Greenland with a team of six people ensured an even greater interest in skiing. The first ever ski club, ‘Ski Club de Cristina’ was established in the 1870s. It was followed by clubs being founded in Germany, Austria, France, and England. The rise in the number of clubs, books on skiing, and the change of skiing equipment together with technology played a huge role in the sport’s development. The most rooted skiing event, Royal Cup, which began in 1892 and has continued ever since, or the Holmenkol Festival are organized annually like a huge festival. Following the founding of the International Skiing Federation in Bern in 1924, skiing was included in the winter Olympics and is today revered as one of the most contemporary winter sports.

ANADOLU’DA 20’NCİ YÜZYILDA

SKIING HIT ANATOLIA IN THE 20TH CENTURY

Kayağın Türkler’deki tarihi de eski. Çana olarak adlandırılan kayaklarla M.Ö 4 binli yıllarda Baykal Gölü ve çevresinde kar üzerinde taşıma yapan Türkler, askeri anlamda kayağı 1915’te kurulan kayak birliklerinde kullandı. Avusturya’dan Erzurum Kerim Hitli Tabyası’na getirilen Alberth Bilstein’in önderliğinde gelişen kayak dersleri sonucunda Arif Hikmet Koyunoğlu, Ce-

The history of skiing for Turks goes back some time as well. Turks, who transported goods on Lake Baykal and the snow around it in circa 4000 BC, used skis in a military sense in ski units established in 1915. As an outcome of the skiing lessons led by Alberth Bilstein who was brought to Erzurum Kiremitlik Hill from Austria, Turkey’s first skiers like Arif Hikmet Koyunoğlu,

BÖLGELERE GÖRE KAYAK TİPLERİ DIFFERENT SKIS FOR DIFFERENT AREAS

ARALIK DECEMBER 2011

Yapılan kazılarda ortaya çıkan kayaklar güney, kuzey ve nordik tipi kayaklar olarak sınıflandırılıyor. Güney tipi kayaklar, uçları yukarı doğru kıvrımlı, topuklardan bağlanma özelliği gösteren kayaklar. Bu kayak tipi genellikle Orta Avrupa ve Güney Norveç’te kullanıldı. Kuzey tipi kayakların altları hayvan derisiyle kaplıyken nordik tipi kayaklar altlarındaki olukla dikkat çekiyor. İlk olarak Japonya’da kullanılan bu tip kayaklarda sol kayak sağa göre biraz daha uzun.

32 DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 6

The skis that were discovered in excavations are classified as southern, northern and Nordic type skis. Southern-type skis were generally used in Central Europe and Southern Norway. While the bottom of northern-type skis were covered with animal leather, the bottom of Nordic-type skis were grooved. The left ski of these types of skis that were first used in Japan is a little longer than the right ski.

11/25/11 1:05:45 AM


DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 7

11/25/11 1:05:47 AM


ARALIK DECEMBER 2011

Dünden Bugüne From Past to Present

mal Dursunoğlu ve Kemal Hasip gibi Türkiye’nin ilk kayakçıları ortaya çıktı. Bu öğrencilerden Hikmet Koyunoğlu’nun açtığı kayak okulu ise Türkiye’nin ilk kayak okulu olma özelliğini taşıyor.

Cemal Dursunoğlu and Kemal Hasip were born. Meanwhile, the skiing school founded by Hikmet Koyunoğlu, his student, was Turkey’s first ever ski school.

HALKEVLERİ AYAKTA TUTTU

COMMUNITY CENTERS KEPT SKIING ALIVE

Türkiye Kayak Federasyonu açılana dek halkevlerinin düzenlediği organizasyonlarla ayakta duran ve adını duyuran kayak sporu, federasyonun kurulmasıyla birlikte tekrar yükselişe geçti. Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Spor Öğretmeni Riedel’in liderliğinde, okuldaki öğrencilerden oluşturulan ilk Türk Kayak Milli Takımı katıldığı ilk olimpiyatlarda başarısız oldu. Ancak Türkiye’de kayak sporunun sevilmesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynadılar. 1948’den 1964’e kadar tüm kış olimpiyatlarına katılan ancak kaydadeğer bir başarısı bulunmayan Türk Kayak Milli Takımı’nın ilk başarısı 1968 Balkan Şampiyonası’nda Burhan Alankuş ile geldi. Alankuş’un sekizinci olmasından iki yıl sonra Rıdvan Özbek tarafından kazanılan Balkan Şampiyonluğu, Türkiye’nin ilk birinciliği olma özelliğini taşıyor. Bu yıl Erzurum’da Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın yapılmasıyla, başta kayak olmak üzere diğer kış sporlarına da rağbetin arttığı görünüyor. Ayrıca uzun yıllardan beri süre gelen sömestr tatilinde kayak kursu programları, kayak yapılan tüm illerde spor il müdürlüklerince düzenleniyor. 

Until the Turkish Skiing Federation was opened, skiing was kept alive by events organized by community centers. However, it was only with the founding of the federation that skiing made a real comeback. Led by Ankara Agriculture Institute Sports Teacher Riedel, the Turkish Skiing National Team, made up of students from the school, was unsuccessful in the first Olympics it competed in. However, it did play a notable role in the development of skiing and it becoming a popular sport in Turkey. The first success of the Turkish National Skiing Team, which competed in every winter Olympics from 1948 to 1964, was recorded by Burhan Alankuş at the 1968 Balkan Championships. Coming eighth, Alankuş was followed by a first for Turkey with Rıdvan Özbek winning gold in the Balkan Championships. With the Winter Universiade being held in Erzurum this year, skiing and other winter sports have become even more popular. Additionally, ski courses have been held for years during semester breaks by sports directorates everywhere that is suitable for skiing. 

34 DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 8

11/25/11 1:05:59 AM


DUNDENBUGUNEKAYAK.indd 9

11/25/11 1:06:01 AM


İstanbul

YEŞİLLER İÇİNDE BİR HUZUR ÇIKMAZI

Beykoz

A PEACEFUL GREEN RETREAT

By İlke Kamar Photos Ozan Akgün

Mesire yerleri, kaynak suları, av sahaları, kalkan balığı, paçası ve ceviziyle ünlü Beykoz. Tarihi çeşmelerini meydanlarına cömertçe dağıtan semt, ziyaretçilerine farklı bir gün vadediyor… Beykoz is famous for its recreation spots, springs, hunting grounds, turbot, trotter dish and walnuts. This suburb that generously distributes its historical fountains to the squares promises visitors a unique day out…

BEYKOZ.indd 2

11/25/11 1:00:59 AM


BEYKOZ.indd 3

11/25/11 1:01:02 AM


İstanbul İstanbulakarsuları, parkları, ormanları, deni- Located Boğazı’nın kuzey ucundaki Beykoz,

ziyle huzur ve sessizliği hissedebileceğiniz bir yer. TEM yolundan ayrılıp Beykoz’a girerken karşılaştığınız Beykoz Korusu, size ilçenin doğal güzelliği hakkında hemen bir fikir veriyor. Yeşilin sarıya, sarının kızıla dönüştüğü ışık ve renk cümbüşü Beykoz’un sokaklarında dolaşmanın, meydanını görmenin, balık ziyafetinin şimdi tam sırası dedirtiyor. Dar bir kapıdan arabayla girilebilen koruda lokantalar ve havuz başında çay bahçesi var. Gezintiye başlamadan burada mola verebilirsiniz. Beykoz Meydanı biraz küçük ve yoğun trafik etkisiyle gürültülü ama Boğaz’ı izleyebileceğiniz banklarla dolu. Meydandaki İshak Ağa Çeşmesi, İstanbul’da bugün de kullanılabilen ender meydan çeş-

on the northern tip of the Istanbul Strait, Beykoz is a place where you’ll experience peace and quiet with its flowing waters, parks, forests and sea. Beykoz Woods, which you’ll see as you enter Beykoz after you’ve come off the TEM highway, gives important clues about the natural beauties of the district. The riot of light and color made up of green turning to yellow and yellow to red makes you say this is the perfect time to wander around the streets of Beykoz, see the square, and enjoy a seafood feast. There are restaurants and a poolside tea garden in the woods where you have to drive through a narrow gate. This is where you can sit and relax before heading off on a discovery. Beykoz Square is a little small and noisy due to the intense traffic, but is full of banks to sit on and watch the Bosphorus. Ishak Ağa Fountain in the square is one of few square fountains that can be used in Istanbul today. Beykoz is at the same time a heaven of springs that play a

BEYKOZ’U SARAN KORULAR THE WOODS THAT SURROUND BEYKOZ Abraham Paşa Korusu, Hidiv Kasrı’nın bulunduğu Saip Molla Korusu ve 200 dönüme yayılan Beykoz Kasrı’nın bulunduğu koru, günümüzde de önemli ölçüde büyüklüklerini koruyor. Akbaba Köyü de aslında tamamıyla bir koru görünümünde.

ARALIK DECEMBER 2011

Abraham Paşa Woods, Saip Molla Woods (home to Hidiv Pavilion) and the 184,000sqm woods that’s home to the Beykoz Pavilion maintain their dimensions to a large extent today. Meanwhile, Akbaba Village has the appearance of a forest as well.

38 BEYKOZ.indd 4

11/25/11 1:01:12 AM


BEYKOZ.indd 5

11/25/11 1:01:14 AM


İstanbul melerinden. Beykoz, İstanbul’a içme suyu sağlayan hayati önemde bir pınarlar cenneti aynı zamanda. Osmanlı döneminde buradan çatanalarla İstanbul’a su taşınırdı. Bu yüzden günümüzde de yüzlerce çeşme var Beykoz’da. İshak Ağa Çeşmesi’nin yanı sıra Anadolu Kavağı’ndaki İskele Çeşmesi ve Karakulak suyunun aktığı II. Mahmud Çeşmesi ünlü çeşmelerden yalnızca birkaçı.

vital role in supplying Istanbul’s drinking water. Back in the Ottoman times, water would be carried from Beykoz to Istanbul in steamboats and that’s why there are still hundreds of fountains in the district today. Aside from Ishak Ağa Fountain, there’s the Iskele Fountain at Anadolu Kavağı and the Mahmud II Fountain from where the water of Karakulak flows. These are just a few of the famous fountains in the area.

AV VE EĞLENCE...

HUNTING AND ENTERTAINMENT…

Stratejik konumu ve doğal güzelliği nedeniyle çok eski bir yerleşim yeri olan Beykoz, tarih boyunca birçok kez el değiştirdi. İlçenin tarihini 2700 yıl önceye götürenler var. İlk kimlerin yerleştiği kesin olarak bilinmiyor ancak Roma döneminde Anadolu Kavağı’nda bir adak yerinin bulunduğu kesin. Yaklaşık 700 yıl önce Türkler’in eline geçen bölgede Osmanlı padişah ve vezirleri için yaptırılan av köşklerinin çokluğu, buranın tarih boyunca bir av ve eğlence merkezi olduğunu gösteriyor.

An extremely old settlement due to its strategic position and natural beauty, Beykoz changed hands a number of times throughout history. There are even some that suggest that the district’s history goes back some 2700 years. Although it’s uncertain as to who first settled here, there is an altar at Anadolu Kavağı dating back from the Roman era. The large number of hunting pavilions that were built for Ottoman sultans and viziers in the area that was captured by the Turks roughly 700 years ago shows that Beykoz was a hub of hunting and entertainment throughout history.

BEYKOZ SAKİNLERİ RESIDENTS OF BEYKOZ

ARALIK DECEMBER 2011

Beykoz tarih boyunca yaşayan sakinleriyle de ünlü bir yer. Ahmed Midhat Efendi Beykoz’a kiraz ve vişne fidanlarını, kuluçka makinesini, fenni arı kovanlarını getiren isim. Arazisinden çıkan Sırmakeş suyunun çatanalarla İstanbul’a götürülerek halkın kullanımına sunulduğu da biliniyor. Ali Suavi, Mareşal Fevzi Çakmak, Divan şiirinin ünlü ismi Fıtnat Hanım ve bugün evi hâlâ korunan şair Orhan Veli Kanık da Beykoz’u ünlendiren isimlerden. Beykoz is famous for the residents it has had throughout history as well. Ahmed Midhat Efendi is the person who brought cherries and sour cherry saplings, incubators, and professional bee hives to Beykoz. It’s also known that he presented the Sırmakeş water that was obtained from his land to Istanbul for the people’s use in steamboats. Some other famous names of Beykoz include Ali Suavi, Marshal Fevzi Çakmak, and Ms. Fitnat, a famous name of Divan poetry, and poet Orhan Veli Kanık, whose house is still preserved in Beykoz.

40 BEYKOZ.indd 6

11/25/11 1:01:22 AM


BEYKOZ.indd 7

11/25/11 1:01:27 AM


İstanbul

İSTANBUL’UN EN GÜZEL YERİ THE MOST BEAUTIFUL PLACE IN ISTANBUL Ahmed Midhat Efendi’ye sorarlar, “Dünyanın en güzel şehri neresidir” diye. Ünlü yazar “Tabii ki İstanbul’dur” der. Bunun üzerine “Peki, İstanbul’un en güzel yeri neresidir” derler. Yanıt Beykoz’dur. Herkes birbirine bakarken muzip edebiyatçı ekler: “Beykoz’un en güzel yeri de benim yalımın olduğu yerdir.”

ARALIK DECEMBER 2011

Ahmed Midhat Efendi was asked, “Which city in the world is the most beautiful?” And the famous author responded, “Istanbul of course.” He was then asked, “So where in Istanbul is the most beautiful place?” The answer was Beykoz. As everyone looked on at each other the mischievous author responded, “And the most beautiful place in Beykoz is where my waterside mansion is.”

GÖRKEMLİ KÖYLER

MAGNIFICENT VILLAGES

Beykoz’un semtleri ve köyleri, cazip doğasıyla İstanbullular’a dinlenmek için ayrı bir keyif alanı sunuyor. Eskiden Rumlar’ın oturduğu Mahmut Şevket Paşa Köyü, eski adı Çavuşlu Çiftliği olan Cumhuriyet Köyü, Yusuf İzzettin Paşa’nın av yeri olarak yaptırdığı Çavuşbaşı Köyü, kuruluşu Timur dönemine uzanan Kılıçlı Köyü, Bozhane Köyü ve 1842’de Polonyalı Adam Çartoriski tarafından kurulan Polonezköy şehrin karmaşasından kaçmak için iyi bir alternatif oluşturuyor. Bu köylerde doğa tutkunları için bulunmaz görüntüler var.

The suburbs and villages in Beykoz present Istanbulites a unique place of pleasure with its attractive nature. Mahmut Şevket Pasha Village, which was once settled by Greeks, Cumhuriyet Village, previously known as Çavuşlu Farm, Çavuşbaşı Village, commissioned by Yusuf Izzettin Pasha as a hunting ground, Kılıçlı Village, which was founded in the Tamerlane era, Bozhane Village and Polonezköy, established by the Polishman Adam Çartoriski in 1842, are all great alternatives to get away from the chaos of the city. These villages present unforgettable landscapes for lovers of nature.

BEYKOZ CAM OCAĞI

BEYKOZ CAM OCAĞI

Beykoz’u İstanbul’un diğer ilçelerinden ayıran bir diğer özellik de Türkiye’de camın üretim merkezi olması. Şişecam’ın Beykoz’daki üretim tesisleri kapansa da ilçe hâlâ cam endüstrisi için popüler bir durak. Bu mekânlardan biri de Beykoz Cam Ocağı. Camdan sanat eserlerinin yapıldığı bu ocakta, cam ve camı şekillendirmeyle ilgili her şeyi öğrenmek mümkün. Günümüzde kaybolmaya yüz tutmaya başlamış boncuk ustalarının yaptığı muhteşem tasarımları ve bal rengi sıvı camın çeşitli şekillere bürünmesini görebilirsiniz mesela Beykoz Cam Ocağı’nda. Burada günlük gezi ve kısa cam atölyesine katılım ise ücretsiz. Önceden randevu almanız yeterli. 

Another feature that sets Beykoz apart from other districts of Istanbul is that it is the production center of glass in Turkey. Despite Şişecam’s production facilities closing down in Beykoz, the district is still a popular place for the glass industry. One of these places is the Beykoz Cam Ocağı. You can learn everything you need to regarding glass and shaping glass in this glass workshop where glass art is produced. And, this is where you can see the excellent designs and honey colored liquid glass take on various shapes by the very few glass bead craftsmen that are left. What’s more, daily tours and a short glass workshop are free to take part in. All you have to do is make a reservation. 

42 BEYKOZ.indd 8

11/25/11 3:26:11 PM


BEYKOZ.indd 9

11/25/11 3:26:14 PM


BEYKOZ.indd 10

11/25/11 1:01:42 AM


BEYKOZ.indd 11

11/25/11 1:01:45 AM


Gelenek

Tradition

BOZKIRIN ORTASINDA SEMAYA DURAN ŞEHİR

KONYA

A CITY THAT WHIRLS IN THE MIDDLE OF A STEPPE By TÜRKER ARSLAN Photos BARIŞ HASAN BEDİR&MURAT DÜZYOL

Selçuklu’nun ve Mevleviliğin başkenti Konya, sizi her aralık ayının ilk haftasında manevi ve mistik bir yolculuğa çağırıyor. Şeb-i Arus, kadim günlerden kalan bir yeniden doğuş, manevi bir arınma töreni… The capital of the Seljuk Dynasty and the Mawlawi philosophy, Konya invites you on a spiritual and mystical journey during the first week of December each year. ‘Şeb-i Arus’ is the rebirth of ancient times, a spiritual ceremony of purgation…

KONYAMEVLANA.indd 2

11/25/11 3:28:09 PM


KONYAMEVLANA.indd 3

11/25/11 3:28:11 PM


Gelenek

Tradition

Selçuklu’nunbastığınızda

başkenti Konya’ya ayak anlarsınız; burada sizi sadece tarih, mimari ya da doğal güzellikler karşılamaz. Bu şehirde her nefes alışınızda, şehrin neredeyse her hücresine yayılmış olan maneviyat duygusunu tadarsınız. Konya, camileri, külliyeleri ve medreseleriyle çok eski zamanlardan kalan o duyguları ve mistik havayı bir fotoğraf karesine hapsetmiş ve size sunmuştur. Üstelik o karenin içine girip nefes alıp vermek, onu yaşamak isteyenlere de davetkârdır Konya. Ahmet Hamdi Tanpınar, 5 Şehir adlı kitabında Konya’nın üstünü bir cibinlik gibi örten bu manevi havayı seraba benzetir: “Kendini gizleyen esrarlı güzelliğiyle tam bir bozkır çocuğudur Konya. Bozkırsa kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır.

It won’t

be simply historical, architectural or natural beauties that greet you when you take a step in to Konya, the capital of the Seljuk Dynasty. This is where you’ll experience a spirituality that’s taken the whole city over in every breath that you take. Konya has trapped those emotions from ancient times and mystical atmosphere with its mosques, theological schools in a photo frame and presented it to you. Furthermore, Konya is inviting in that it will allow anyone who wants to breathe and experience it into it. In his book ‘5 Şehir’ (Five Cities), Ahmet Hamdi Tanpınar associates this spiritual atmosphere that covers the top of Konya like a bed net to a mirage: “Konya is the child of a steppe that hides itself with a mystical beauty.

Mevlâna Müzesi, Konya’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Müzenin bahçesinde semazenlere rastlama ihtimaliniz çok yüksek. Konya’dan alabileceğiniz hediyelik eşyalarda da semazen figürleri kendini gösterecektir. Şehirde ziyaret için önemli bir durak da Selçuklu döneminin en güzel eserlerinden İnce Minareli Medrese...

ARALIK DECEMBER 2011

Mevlana Museum is the leading sight in Konya. There’s a really high chance that you’ll come across whirling dervishes in the museum garden. Whirling dervish figurines are again some of the leading souvenirs you can purchase in Konya. Another significant sight for visitors is Ince Minareli Medrese, an old Islamic theological school housed in one of the most beautiful monuments of the Seljuk period…

48 KONYAMEVLANA.indd 4

11/25/11 12:59:06 AM


KONYAMEVLANA.indd 5

11/25/11 12:59:08 AM


Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar.” Doğrudur. Bozkırın ortasında, dümdüz bir ovaya yayılan bu şehri gezenler, sokaklarında, tarihi mimari yapılarında, çöl yolcularına serapların sunduğu bir ferahlığı yaşarlar.

MEVLÂNA MÜZESİ Hem Konya’yı hem de Konya’yı görmeye gelenleri besleyen bu manevi ve mistik havanın bugün neredeyse tüm dünyanın ismini bildiği önemli bir nedeni var: Mevlâna Celaleddin Rumi. İşte bu yüzden bir Konya gezisinin ilk durağı mutlaka Mevlâna Müzesi olmalı. 1207’de bugünkü Afganistan topraklarında doğan Celaleddin Rumi’nin ailesi, hem ülkede yaşanan karışıklıklar hem de ‘bilginlerin sultanı’ unvanı almış babası Bahâeddin Veled’in iktidarla arasındaki gerginlikler yüzünden göç etmek zorunda kalmıştı. O günlerin Konya’sı ise ticaret yollarının ortasında kalan yapısıyla hem kozmopolitti hem de dışarıdan gelen misafirlere bugün de olduğu gibi sıcak bir ev sahibiydi. Babasından devraldığı âlimlik ve din bilginliği hırkasını ölünceye kadar Konya’da taşıyan Mevlâna’nın felsefesini ise yine en iyi kendi satırları anlatıyor: Hamdım, piştim, yandım. Mevlâna’nın babası Bahâeddin Veled’e, Selçuklu Sultanı tarafından hediye edilen gül bahçesine 1274 yılında inşa edilen türbe ve çevresindeki yapılardan oluşan Mevlâna Müzesi, hem Konya’yı tanımak ve o mistik havayı anlamak hem de Mevlâna’nın felsefesiyle tanışmak için eşi bulunmaz bir rehber.

The steppe, on the other hand, likes giving itself the image of a mirage. Regardless of the road you take to Konya, it is precisely this illusion of a mirage that will greet you.” How true. People who visit this city that’s spread out over a flat plain right in the middle of a steppe experience a comfort blessed only by mirages that are presented to desert travelers in its streets and historical architectural structure.

ARALIK DECEMBER 2011

MEVLANA MUSEUM This spiritual and mystical atmosphere nurtures everyone who comes to the city. Konya is known by practically the whole world thanks to Mevlana Celaleddin Rumi. That’s precisely why Mevlana Museum must be the first stop of any tour of Konya. The family of Rumi, who was born in today’s Afghanistan in 1207, had to flee the country due to unrest and because of the tension between the state and his father Bahaeeddin Veled, who was given the title ‘the sultan of scholars’. The Konya of those days meanwhile was both cosmopolitan and a warm host to foreign guests due to being in the middle of trade routes. Rumi carried the erudition and religious learnedness that he took over from his father until his death in Konya. It is these words he used to describe the philosophy of Rumi: ‘I was dead, I became alive’. Mevlana Museum, made up of a tomb that was built in 1274 in the rose garden presented to Rumi’s father Bahâeddin Veled y the Seljuk Sultan and the surrounding structures, is an unequalled guide to becoming familiar with Konya and understanding that mystical atmosphere as well as being introduced to the philosophy of Rumi.

84 KONYAMEVLANA.indd 6

11/25/11 12:59:10 AM


KONYAMEVLANA.indd 7

11/25/11 12:59:13 AM


Gelenek

Tradition ŞEB-I ARUS

17 Aralık 1273 günü vefat eden Mevlâna’nın ölüm günü, kendi felsefesine göre ölümü yeniden doğuş olarak gördüğü için Şeb-i Arus yani ‘Düğün Günü’ ya da ‘Gelin Gecesi’ olarak adlandırılıyor. Konya şehri de, kendisine çok şey katmış olan bu âlimi her yıl aralık ayının ilk haftasına yayılmış olan Şeb-i Arus etkinlikleriyle anıyor. Sema, şiir ve musiki ile harmanlanmış bu törenleri izlemek için her yıl hem yurt içinden hem de yurt dışından binlerce turist Konya’ya akın ediyor. Şeb-i Arus etkinliklerinde, tasavvuf musikisi ile beraber klasik Türk musikisinden örneklere yer veren konserler, Mevlâna’nın şiirlerinden oluşan dinletiler ve yine bu şiirler üzerine akademisyenler ve araştırmacıların katıldığı paneller ile sema gösterileri önemli yer tutuyor. Mevlâna felsefesinin temel taşlarından biri olan ve Şeb-i Arus etkinliklerinde de başrolü alan sema törenleri bugün neredeyse bütün dünyada Mevlâna denilince ilk akla gelen şey. Semanın sözlük anlamı işitmek. Semazenlerin musiki nağmelerini dinlerken vecde gelip hareket etmesi, kendinden geçip dönmesi olarak da açıklanabilir. Semazenin, tören sırasında kendi etrafında dönüşü içinse sembolik olarak birçok açıklama var: Evrenin oluşumu, insanın dirilişi, ölümlü insanın yaratıcıya olan aşk ile harekete geçip tasavvufta en üst makam olan ‘insan-ı kamil’e yani yaratıcıya yönelmesi…

The day of Rumi’s death on 17 December 1273 is referred to as ‘Wedding Day’ because according to his own philosophy, it is the day of rebirth. Hence, the city of Konya remembers this scholar that has added so much to the city with Şeb-i Arus events spread out over the first week of December each year. Thousands of local and foreign tourists flock to Konya to watch these ceremonies that have been blended with whirling dervishes, poetry and music. Concerts that feature Sufi music together with examples of classical Turkish music, readings of Rumi’s poetry and panels, again on these poems, participated by academics and researchers, and whirling dervish performances make up a significant part of the Şeb-i Arus events. The whirling dervish ceremonies that play the leading role in the Şeb-i Arus events, one of the foundations of the philosophy of Rumi, are probably the first things that come to mind when Rumi is mentioned around the whole world. The dictionary meaning of the term ‘sema’ is to hear. It can also be explained as whirling dervishes being enraptured while listening to the music and whirling as they become entranced. The symbolic explanation behind whirling dervishes turning around themselves during a ceremony is: turning towards the truth, the follower goes through love, deserts his ego, finds the truth, and arrives at the “Perfect”. He then returns from his spiritual journey as a man who has reached maturity and a greater perfection, able to love and to be of service to the whole of creation.

ARALIK DECEMBER 2011

ŞEB-İ ARUS

86 KONYAMEVLANA.indd 8

11/25/11 12:59:24 AM


KONYAMEVLANA.indd 9

11/25/11 12:59:26 AM


Alaaddin Camii Alaaddin Mosque

BUNLARI YEMEDEN KONYA’DAN AYRILMAYIN DON’T LEAVE KONYA WITHOUT EATING THESE Etli ekmek: Büyük bıçaklarla çekilmiş koyun kıyması, soğan, biber ve maydanozla harmanlanan harç, mayalı hamur üzerine yayılıyor ve fırında pişiriliyor. Bamya çorbası: Çiçek bamyadan yapılan çorbanın içerisinde et, domates salçası, soğan ve limon bulunuyor. Fırın kebabı: Koyun etinden yapılan yemeğin kökeni çok eskilere dayanıyor. Kaburga ve ön koldan yapılan yemek, uzun saatler boyunca fırın ateşinde pişirilerek yapılıyor. Hassaten lokma: Mevlevi pilavı olan bu yemeğin içinde, et, kuş üzümü, havuç, soğan ve fıstık bulunuyor. Tirit: Tandır ekmeğinin et suyunda ıslatılması ve üzerine sarımsaklı yoğurtla beraber bıçakta çekilmiş kıymadan yapılmış köftelerin konulmasıyla yapılan yemek Konya mutfağının olmazsa olmazı.

SELÇUKLU RUHU Uzun yıllar boyunca Selçuklu İmparatorluğu’na başkentlik yapan Konya, neredeyse her köşesinde o kadim ve devasa imparatorluğun izlerini taşıyor. Bu izleri özellikle Alaaddin Camii, Büyük Karatay Medresesi, İnce Minare, Sırçalı Medrese ve Sahip Ata Külliyesi’nde görebilirsiniz. 1221’de inşa edilen Alaaddin Camii, Anadolu Selçuklu mimarisinin en etkileyici ve günümüze ulaşmış en önemli eseri. Çini mozaik süslemeleri, çini mihrabı, iki renk mermerden yapılmış taç kapısı ve abanoz ağacından yapılmış minber bölümleriyle ziyaret edilmeyi kesinlikle hak ediyor. 1251 yılında inşa edilen Büyük Karatay medresesi ise günümüzde, hayli zengin bir içeriğe sahip Çini Eserleri Müzesi olarak hizmet veriyor. 1258 yılında hadis ilmi eğitimi vermek için inşa edilmiş olan İnce Minare ise bugün Taş ve Ahşap Eserler Müzesi. Ayrıca 1587 yılına tarihlenen ancak mimarı bilinmeyen Selimiye Camii’nin, dikdörtgen planı ve

ARALIK DECEMBER 2011

THE SPIRIT OF THE SELJUK

Etli ekmek: Mutton is ground using large knives then kneaded with onion, pepper and parsley which is used for the filling that is spread over a leavened dough and baked in an oven. Okra soup: This soup that’s made with okra contains meat, tomato paste, onion and lemon. Fırın kebabı: The origins of this dish that’s made with mutton goes back to ancient times. Made with ribs and forearms, the dish is oven-baked for long hours. Hassaten lokma: Known as Mawlawi rice, this dish contains meat, blackcurrants, carrot, onion and peanuts. Tirit: This dish that’s made by wetting pit-roasted bread in beef stock with knifeground meatballs (made with garlic and yogurt) on top is an indispensable of Konya cuisine.

The capital of the Seljuk empire for many long years, Konya carries traces of this ancient and enormous civilization in just about every corner. You’ll especially see these at Alaaddin Mosque, Büyük Karatay Medrese, Ince Minaret, Sırçalı Medrese and Sahip Ata Külliye. Alaaddin Mosque, built in 1221, is one of the most impressive of Seljuk architecture and the most significant masterpiece to reach present day. The tile decorations, tile mihrab, the crown door made with two color tiles and minber section that was made with ebony tree definitely deserve to be seen. Meanwhile, the Büyük Karatay Medrese that was built in 1251 functions as the Tile Museum. Ince Minaret, built in 1258 in order to provide religious teaching today operates as the Museum of Wooden Artifacts and Stone Carving. Additionally, Selimiye Mosque, whose architect is uncertain but is dated 1587, could be an interesting discovery in

54 KONYAMEVLANA.indd 10

11/25/11 3:29:54 PM


KONYAMEVLANA.indd 11

11/25/11 3:29:56 PM


ARALIK DECEMBER 2011

Gelenek

Tradition

kubbeleriyle önemli sanat tarihçileri tarafından Mimar Sinan’ın eserlerine benzetilmesi küçük Konya turunuzdaki ilginç bir keşif olabilir.

your short tour of Konya due to its rectangular plan and domes being associated by notable art historians to the work of the great architect Sinan.

KONYA MUTFAĞI

CUISINE OF KONYA

Konya’nın kadim tarihi, hem imparatorluklara hem de Mevlevi kültürüne başkentlik yapması ve ticaret yollarının üstündeki konumu, bir sürpriz sunuyor ziyaretçilere: Zengin bir mutfak. Özellikle Mevlevi kültüründe mutfak çok önemli bir yere sahip. Dergâha giren Mevleviler’in ilk sınav yeri olarak mutfak görülüyor. Mutfakta başarılı olan Mevlevi daha sonra diğer sınavlardan geçiriliyor. Yemeklerin olabildiğince sade olduğu

Konya has a surprise for visitors due to its ancient history, its position as the capital of Mawlawi culture and empires and being on trade routes: A rich cuisine. Cuisine holds an extremely important place especially in Mawlawi culture. The kitchen was the first place to test the Sufis who entered the dervish convent. A Sufi who was successful in the kitchen would then have to pass other tests. Mawlawi, which has

56 KONYAMEVLANA.indd 12

11/25/11 12:59:47 AM


KONYAMEVLANA.indd 13

11/25/11 12:59:49 AM


ARALIK DECEMBER 2011

Gelenek

Tradition

Mevlevilik’te zengin bir malzeme listesi var: Ispanak, soğan, sarımsak, peynir, yoğurt, kuru bakliyat, elma, nar, balık… Sofra adabı ve yemek yeme düzeninin farklı olduğu Mevlevilik’te doymadan sofradan kalkılıyor. Ayrıca sofrada su içen bir kişi varsa herkes adaletli bir yemek anlayışının gereği olarak yemek yemeyi bırakıyor ve Mevlevi’nin suyunu içmesini bekliyor. Selçuklu İmparatorluğu’nun Konya’nın yemek kültürüne yaptığı katkı ise hamur ve et yemekleri. Hem buğday yetiştiriciliğinin hem de hayvancılığın Konya’da yaygın olması bunun en büyük nedeni. Ancak Türkiye’deki diğer mutfaklardan farklı olarak Konya’da et kebap olarak değil, tencere yemeği olarak kullanılıyor. Konya mutfağının bir diğer özelliği de eklektik yapısı. Ülkemizdeki diğer mutfaklar bir - iki ürün üzerine kurulmuş olsa da Konya mutfağında çok çeşitli sebze ve meyvelerden oluşan yemekler mümkün: Bamya çorbası, yaprak sarması, hassaten lokma, toyga çorbası… 

a rich ingredient list, is extremely simple when it comes to food: Spinach, onions, garlic, cheese, yogurt, dry legumes, apples, pomegranate, and fish… Table manners and the eating order is different in this culture in terms of having to leave the table without being full. Additionally, if a person is drinking water at the table, everyone stops eating and waits for their fellow Sufi to drink his water. This is all in the name of eating in fairness. Meanwhile, the contributions of the Seljuk Empire to Konya’s cuisine culture is pastry and meat dishes. The greatest reason for this is wheat and farming being so widespread in Konya. However, in comparison to other cuisines of Turkey, meat in Konya is prepared not as a kebab, but as an ingredient. Another quality of Konya’s cuisine is its eclectic structure. Despite the fact that other Turkish cuisines are based on one or two products, Konya is famous for a variety of dishes made with vegetables and fruit: okra soup, stuffed vine leaves, ‘hassaten lokma’, and ‘toyga’ soup… 

58 KONYAMEVLANA.indd 14

11/25/11 1:00:08 AM


KONYAMEVLANA.indd 15

11/25/11 1:00:10 AM


KONYAMEVLANA.indd 16

11/25/11 1:00:14 AM


KONYAMEVLANA.indd 17

11/25/11 1:00:19 AM


Söyleşi

Interview

Eylem Aktaş SEVİLEN DİZİLERİN HÜZÜNLÜ SESİ By SEMİH DEĞİRMENCİ Photos EREN AYTUĞ - EYLEM AKTAŞ ARŞİV

THE MELANCHOLIC VOICE OF POPULAR TV SERIALS

Televizyonda izlediğimiz dizilere sesiyle eşlik ediyor Eylem Aktaş... Hatırla Sevgili’den Gönülçelen’e pek çok dizi onunla kulaklarımızda da yer ediyor. Söylediği tüm bu şarkılar bir albümde şimdi. Eylem Aktaş accompanies the serials we watch on TV with her voice, a voice that is etched in our minds with many serials from ‘Hatırla Sevgili’ to ‘Gönülçelen’. And now, all of these songs have been collected in an album.

Hatırlasıyla tanıdık onu. Gönülçelen’deki ‘Hasret’ Sevgili’de seslendirdiği ‘Zor Yıllar’ şarkı-

karakterinin şarkılarını seslendiren billur sesli kadın Eylem Aktaş, yıllardır izlediğimiz pek çok dizide şarkı söylüyor. Bu şarkılardan oluşan ‘Dizi Müzikleri’ adlı bir de albüm çıkardı şimdi. Hasret (Gönülçelen), Bir Dalda İki Kiraz (Asi), Rüyamsın (Hatırla Sevgili), Seyran Mangi-Ağlama Yar Ağlama (Bu Kalp Seni Unutur Mu) albümün dikkat çekici parçaları. Aktaş’ın sesi, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” gibi pek çok diziye eşlik ediyor…

ARALIK DECEMBER 2011

We fırst

heard her with her song ‘Zor Yıllar’ in the TV serial ‘Hatırla Sevgili’. Eylem Aktaş, the crystal voice that sang the songs played by the character ‘Hasret’ in ‘Gönülçelen’ has been singing songs for popular TV serials for years. And now she’s released an album called ‘Dizi Müzikleri’ comprising these songs. The striking songs of the album are Hasret (Gönülçelen), Bir Dalda Iki Kiraz (Asi), Rüyamsın (Hatırla Sevgili), and Seyran Mangi-Ağlama Yar Ağlama (Bu Kalp Seni Unutur Mu). Aktaş’s voice currently accompanies many TV serials like “Öyle Bir Geçer Zaman ki”…

62 EYLEM.indd 2

11/25/11 12:49:12 AM


ARALIK DECEMBER 2011

99 EYLEM.indd 3

11/25/11 12:49:14 AM


Müzik geçmişinizden bahseder misiniz, müziğe ne zaman başladınız? Profesyonel olarak müziğe 1999’da başladım. Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde Batı müziği, şan ve piyano dersleri aldım. 2003 yılında başladığım İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Türk Halk Müziği bölümünden 2008’de mezun oldum. Bu zaman zarfında Stüdyo Sound’da çalıştım. Burada pek çok albüme vokal yaptım. Birçok aranjör ve yönetmenle tanışma şansım oldu.

Can you tell us about your musical past? When and how did you start? I started professionally in 1999. I received training in Western music, singing and piano at Pera High School of Fine Arts. I graduated from Istanbul Technical University Turkish Classical Music State Conservatory Voice Training Turkish Folk Music which I entered in 2003. During this time, I also worked at Stüdyo Sound where I was a vocalist for a number of albums. I had the opportunity to meet many arrangers and directors.

Sizi ilk kez Hatırla Sevgili dizisiyle tanıdık. Daha sonra “Gönülçelen”, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” gibi pek çok yapıma sesinizle eşlik ettiniz. Dizi müzikleri yapma fikri nasıl oluştu?

We first heard your voice in the TV serial ‘Hatırla Sevgili’, then “Gönülçelen” and “Öyle Bir Geçer Zaman ki”, as well as others. How did you decide to sing for TV serials? I didn’t especially decide that that’s would I would do. This was a process that began with K. Sahir Gürel, Erdal Güney and Hüseyin Yıldız, who made the music for ‘Hatırla Sevgili’. They gave me a role in this project. When the serial and music became popular, this paved the way for a long TV serial music project. Just some of the projects I’ve taken part in with my voice and compositions are ‘Ihlamurlar Altında’, ‘Yemin’, ‘Kasaba’, ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’, ‘Gece Sesleri’, ‘Asi’, ‘Gönülçelen’, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’, ‘Adını Feriha Koydum’, ‘Bir Çocuk Sevdim’, ‘Unutulmayanlar’, ‘Acı’, ‘Sonsuz’, ‘Dilberin Sekiz Günü’ and ‘Türkan’.

ARALIK DECEMBER 2011

Özellikle dizi müzikleri yapma fikriyle başlamadım. Hatırla Sevgili’nin müziklerini yapan K. Sahir Gürel, Erdal Güney ve Hüseyin Yıldız’ın bana bu projede yer vermesiyle başlayan bir süreçti. Dizi ve müzikleri çok beğeni alınca benim de önümde uzun bir dizi müziği projesi yolu açıldı. Ihlamurlar Altında, Yemin, Kasaba, Bu Kalp Seni Unutur Mu, Gece Sesleri, Asi, Gönülçelen, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Adını Feriha Koydum, Bir Çocuk Sevdim dizileri; Unutulmayanlar, Acı, Sonsuz, Dilberin Sekiz Günü ve Türkan gibi filmler içinde vokal ve bestelerimle yer aldığım projeler.

“SENARYO MÜZİKLE TEKRAR YAZILIYOR” Seslendirdiğiniz şarkıları dizinin müzik danışmanları mı belirliyor yoksa sizin seçiminiz mi bunlar? Gönülçelen dizisini bu durumda diğer projelerden ayırmam gerekecek çünkü bu projede şarkıcı Hasret karakterini canlandıran oyuncu Tuba Büyüküstün’ün seslendirdiği şarkıları söylüyordum. Bu şarkıları dizinin müzik danışmanları seçiyordu. Ama diğer projelerde dizinin içinde yer alan bir besteye veya jeneriğe söz yazılıyor, ben de üzerinde çalışıp seslendiriyorum. Diziye uygun görüldüğü takdirde yayınlanıyor.

“THE SCRIPT IS REWRITTEN ACCORDING TO THE MUSIC” Do the music consultants of the programs determine the songs or do you? ‘Gönülçelen’ was different because I was actually singing the songs sung by the character Hasret (Tuba Büyüküstün). The show’s music consultants chose these songs. But all the other projects entailed me working on songs or generics that had already been written and then singing them. These are broadcast if they’re deemed suitable for the show.

64 EYLEM.indd 4

11/25/11 3:32:10 PM


EYLEM.indd 5

11/25/11 3:32:13 PM


Söyleşi

Interview

Senaryoyu okuduktan sonra müziği siz mi oluşturuyorsunuz yoksa bu bir ekip çalışması mı? Bir ekip çalışması ile yapılıyor. Bu ekipte Nail Yurtsever, Cem Tuncer gibi çok değerli müzisyen arkadaşlarımla birlikte çalışıyoruz. Dizinin senaryosu tekrardan müzikle yazılıyor diyebilirim.

DÖNEMİN RUHU NASIL YANSITILIYOR? Hatırla Sevgili dizisi 1970’lerde geçiyordu. “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisi de eski bir dönem dizisi. Bu nostalji duygusunu nasıl yansıtıyorsunuz? Yaşamadığınız bir dönemin müziğini yapmakta zorlanıyor musunuz?

Do you make the music after reading the script or is it a team effort? It’s a team effort. I work together with valuable people like Nail Yurtsever and Cem Tuncer . I can say that the script is rewritten according to the music.

HOW IS THE ERA REFLECTED?

Hayır zorlanmıyorum. Dönemi yansıtmak için de özel bir çabam olmuyor. Ama şunu söyleyebilirim; seslendirdiğim şarkılar için yapılan düzenlemeler ve kullanılan enstrümanların o dönemlerin müzik ruhunu taşıması benim de nostalji duygusunu yansıtmamı sağlıyor.

‘Hatırla Sevgili’ was a period show dating back to the 1970s. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ is also a period TV serial. How do you reflect this nostalgia? Isn’t it difficult to make the music of an era that you’re unfamiliar with? No. And I don’t make any special effort to reflect the era. But I can say this; the arrangements and instruments used for the songs I sing help me to reflect the era because they carry the spirit of the music of that time.

Dönemin ruhunu yakalamak için neler yapıyorsunuz? O kadar iyi yansıtılıyor ki dönem müzikleri, izleyicilerin bir kısmı dizide kullanılan parçaların o yıllarda bestelendiğini düşünüyor. Örneğin, Geçmişten Geleceğe dizisinde Zor Yıllar şarkısı 1950’lerde yapılan eski bir şarkı sanılmış… Bu bir takım işi. Yapılan besteden ona yazılan söze, az önce söylediğim gibi bu bestede kullanılan enstrümana kadar pek çok şey dönemin ruhunu yakalamak ve onu yansıtabilmek için çok önemli ve belirleyici oluyor. Zor Yıllar, Erdal Güney ve Mustafa Nuhut’un Hatırla Sevgili dizisi için birlikte yaptıkları bir şarkıydı. Severek seslendirdiğim bu şarkıyı herkes gerçekten eski sanıyordu.

What do you do to catch the spirit of the period? Period music is reflected so well that some viewers think that the songs were actually composed in the past. For example, the song ‘Zor Yıllar’ in the program ‘Geçmişten Geleceğe’ was believed to have been a song from the 1950s… It’s a team effort. There are many things like the lyrics and as I said before, the instruments that ensure that the spirit of the period is kept alive – all of this is really important in being able to reflect this spirit. ‘Zor Yıllar’ was a song that Erdal Güney and Mustafa Nuhut wrote for the program ‘Hatırla Sevgili’. Everyone thought that this song that I sang truly was from the past.

ARALIK DECEMBER 2011

Eylem Aktaş müziğe 1999’da başladı. Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde Batı müziği, şan ve piyano dersleri aldı. 2008 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Türk Halk Müziği bölümünden mezun oldu. Birçok televizyon dizisine sesiyle hayat verdi. Eylem Aktaş began music in 1999. She studied Western music, singing and piano at Pera Fine Arts High School. She graduated from Voice Training at Istanbul Technical University’s Turkish Classical Music State Conservatory in 2008. She has given life to many TV serials with her voice.

66 EYLEM.indd 6

11/25/11 12:49:22 AM


EYLEM.indd 7

11/25/11 12:49:24 AM


Söyleşi

Interview

O, GÖRÜNTÜLERİ KULAĞIMIZA KAZIYOR... SHE ENGRAVES VISUALS INTO OUR EARS… Eylem Aktaş, Kurşun Yarası, Gülbeyaz, Yemin, Ihlamurlar Altında, Gece Sesleri, Yersiz Yurtsuz, Asi, Kasaba, Bu Kalp Seni Unutur mu, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Gönülçelen dizileri için yaptığı besteler ve seslendirdiği şarkılarla geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Ayrıca Unutulmayanlar, Acı, Sonsuz, Dilberin Sekiz Günü, Kayıp Özgürlük filmlerinde vokaliyle yer aldı. Eylem Aktaş has a wide audience due to her songs and compositions in the TV serials ‘Kurşun Yarası’, ‘Gülbeyaz’, ‘Yemin’, ‘Ihlamurlar Altında’, ‘Gece Sesleri’, ‘Yersiz Yurtsuz’, ‘Asi’, ‘Kasaba’, ‘Bu Kalp Seni Unutur mu’, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’, and ‘Gönülçelen’. She also took part in the feature films ‘Unutulmayanlar’, ‘Acı’, ‘Sonsuz’, ‘Dilberin Sekiz Günü’, and ‘Kayıp Özgürlük’ with her voice.

“BEĞENİLMEK MUTLU EDİYOR” Dizilerde söylediğiniz şarkıları ‘Dizi Müzikleri’ adlı bir albümde topladınız. Bu proje nasıl oluştu? Şarkıların sayısı arttıkça çevremden ve müzisyen arkadaşlarımdan gelen ‘bu şarkılar bir albümde toplanmalı’ fikriyle oluştu.

ARALIK DECEMBER 2011

Sizi hiç ekran önünde görmüyoruz, bu sizi zorlamıyor mu? Kendim ekran önünde değilim ama sesim her hafta milyonlarca insanın evine konuk oluyor. Yaptığım işlerin beğenilmesi beni mutlu ediyor. Şarkı söylemeyi seviyorum. Bu durum beni zorlamıyor.

“BEING APPRECIATED MAKES ME HAPPY” You’ve compiled the songs you’ve sung in TV serials in an album called ‘Dizi Müzikleri’. How did this come about? As the number of songs increased, the idea came about when the people around me thought I should compile them in an album. We never see you on screen. Is this a problem? I’m not on screen but my voice enters the homes of millions of people each week. It makes me happy that my work is appreciated. I love singing, so no, it’s not a problem.

İzlemekten zevk aldığınız, tarzını beğendiğiniz müzisyenler kimler? Loreena McKennitt, Celine Dion, Mariah Carey, Norah Jones, Mamak Khadem, Feuruz, Meyremxan, Kamkars, Shahram Nazeri, Erkan Oğur bunların bazıları.

Who are the musicians that you like to listen to? Loreena McKennitt, Celine Dion, Mariah Carey, Norah Jones, Mamak Khadem, Feuruz, Meyremxan, Kamkars, Shahram Nazeri, and Erkan Oğur are just a few.

Yeni projeleriniz var mı? Var. Sanat müziği ve bestelerden oluşan iki proje... Halen üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. 

Any new projects? Yes. It’s a project based on classical music and compositions. We’re still working on it. 

68 EYLEM.indd 8

11/25/11 3:34:10 PM


Etkinlik Event

Rocks Otel & Casıno’DA ÜNLÜLER GEÇİDİ

Yaz aylarını geride bıraksak da güneydeki tatil yörelerinde organizasyonlar ve konserler hız kesmiyor. Kıbrıs’taki Rocks Otel & Casino düzenlediği gecelerle Kasım ayına damgasını vurdu. Kayahan, Hadise, Deniz Seki, Mehmet Ali Erbil ve Bülent Ersoy bu ayın en dikkat çekici isimleri oldu. Kayahan ve Bülent Ersoy’la nostalji yaşayan davetliler Hadise ve Deniz Seki’nin hareketli şarkılarıyla keyifli anlar geçirdi. Mehmet Ali Erbil’in şovu ise yine geceye katılanları kahkahaya boğdu.

Despite leaving summer behind us, the events and concerts in holiday destinations in the south continue at full speed. Rocks Otel & Casino in Northern Cyprus made its mark in November with its nighttime events. Kayahan, Hadise, Deniz Seki, Mehmet Ali Erbil and Bülent Ersoy were the most striking names of the month. Guests enjoyed a night of nostalgia with Kayahan and Bülent Ersoy, and entertainment moments with the lively songs of Hadise and Deniz Seki. Meanwhile, Mehmet Ali Erbil had everyone in fits of laughter during his show.

ARALIK DECEMBER 2011

A PARADE OF STARS at Rocks HOtel & Casıno

69 EYLEM.indd 9

11/25/11 3:34:11 PM


Yak覺n Plan Close Up

YAKINPLAN.indd 2

11/25/11 12:46:14 AM


Bir eski zaman mahallesi...

SABURHANE A neıghborhood of the olden days… By İlke Kamar Photos BARIŞ HASAN BEDİR

İki katlı kireç boyalı evlerin sıralandığı sokaklar, kapı önünde neşeli sohbete koyulan kadınlar, eski küçük dükkânlarıyla Saburhane Mahallesi, Muğla’nın tarihine tanıklık ediyor… Burası Altın Koza ödüllü Dondurmam Gaymak filmine de mekân oldu. The neighborhood of Saburhane lays witness to the history of Muğla with streets lined with two-story, white washed houses, women who sit having jovial chats at doorsteps, and small old shops… Saburhane was also the scene of the Golden Boll award-winning feature film ‘Dondurmam Gaymak’.

YAKINPLAN.indd 3

11/25/11 12:46:18 AM


Yakın Plan Close Up Türkiye’DEyerlerden biri de Asar Dağı’nın One of the dokusu hiç değişmeden duran

eteklerindeki Muğla’nın Saburhane Mahallesi. Kiremit çatılı, tertemiz eski evlerin sıralandığı kocaman bir meydan, meydanı çevreleyen kahveler, Saburhane Camisi ve caminin yanındaki ‘koca çınar’, yüzyıllar öncesinden kalma ilk günkü görüntüsüyle geçmişten bugüne güzellikler taşıyor. Mahallenin tarihi eski mi eski. Bölgedeki ilk yerleşim M.Ö 3000’lerde, Doğu Yunanistan ile Batı Anadolu kıyıları arasındaki karşılıklı göçler sırasında kuruluyor. Akhalar, Karya ve İyonya kıyılarında birçok koloni kenti oluşturuyor. Ancak, M.Ö 546’da Persler bu kentleri ele geçiriyor. Sonrasında İskender’in egemenliğine giren bölge, Rodos

oldest Turkish suburbs, Saburhane Neighborhood on the skirts of Asar Mountain in Muğla is one of the few places in Turkey that continues to preserve its character. It carries beauties of the past to present day with its pristine old houses with tile roofs lined along a huge square, coffeehouses surrounding the square, Saburhane Mosque and the huge sycamore tree next to it. The history of the neighborhood is as old as history itself. The first settlement in the region was established in circa 3000 BC during the era of intermigration between the Eastern Greek and Western Anatolian shores. A number of colony cities were established along the Achaean, Carian and Ionian shores. However, the Persians captured all of these cities in 546 BC. The area that was later ruled by Alexander the Great was confined to

‘Hayat’ olarak adlandırılan açık ön sofalar, ‘kuzulu’ kapı olarak adlandırılan avlu girişleri, ocaklar, bacalar, uzun ve geniş saçaklar, tavan süslemeleri, ahşap süslemeli verandalar ve duvarlara gömülmüş dolap biçimli banyolar Saburhane evlerinin tipik özellikleri...

ARALIK DECEMBER 2011

The typical features of Saburhane houses are stoves, chimneys, long and wide eaves, ceiling decorations, verandahs with wood decorations and baths in the shape of cupboards built into the walls…

72 YAKINPLAN.indd 4

11/25/11 12:46:24 AM


YAKINPLAN.indd 5

11/25/11 12:46:26 AM


Yakın Plan Close Up Krallığı ve Doğu Roma sınırları içinde kalıyor. Türkler’in eline geçmesi ise 1261 yılından sonra Menteşoğulları dönemine rastlıyor. Osmanlılar zamanında nüfusu Müslüman Türkler ve Rum azınlık oluşturuyor. 1923’teki mübadeleye kadar, Saburhane’de Türklerle Rumlar birlikte yaşıyor. O zamanlarda Rumlar değirmencilik, dülgerlik, fırıncılık, hamamcılık ve terzilik yaparken, Müslümanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Rumlar göç edinceye kadar da böyle kalıyor.

the borders of the Kingdom of Rhodes and Eastern Rome. It was after 1261 that the Turks captured the era – during the Menteş (an Anatolian beylik) period. The majority of the population during the Ottoman era was made up of Moslem Turks while Greeks were the minority. Turks and Greeks coexisted in Saburhane until the population exchange of 1923. Back then, the Greeks were involved with milling, carpentering, operating public baths and tailoring, while the Moslems were involved with agriculture and livestock. This is the way things remained until the Greeks migrated.

500 YILLIK MEYDAN

A 500-YEAR-OLD SQUARE

Kiraz ve erik ağaçlarının yükseldiği serin avlulu, girişleri mozaik kaplı, pencereleri ahşap oymalı evlerin sağlı sollu

The neighborhood where houses with windows with woodcarved windows, and cool courtyards shadowed by cherry and

ADINI NEREDEN ALIYOR? FROM WHERE DOES IT GET ITS NAME?

ARALIK DECEMBER 2011

Saburhane adının, bir zamanlar burada bulunan manastıra atfen ‘sabırhane’den dönüştüğü ileri sürülüyor. Kimilerine göreyse çok eskiden yaşamış ‘Sabri’ adlı derin bir hocadan esinlenildi. Yıllar önce meyhaneleriyle tanınmış mahallenin adını Arapça’da sabah içilen içki anlamındaki ‘sabur’dan aldığı da iddialar arasında. It’s believed that the name Saburhane comes from the ‘sabırhane’(place of patience) that was dedicated to the monastery once upon a time. According to others, the name was inspired by ‘Sabri’, an imam who lived here a long, long time ago. There’s another story that relates to the term ‘sabur’, which means an alcoholic beverage consumed in the morning in Arabic – not strange considering that the neighborhood was once inundated with taverns.

74 YAKINPLAN.indd 6

11/25/11 12:46:30 AM


YAKINPLAN.indd 7

11/25/11 12:46:32 AM


Yakın Plan Close Up sıralandığı mahalle, zamanın anılarıyla yüklü. Eski mahallenin davetkâr sokaklarında gezinirken, yorulduğunuzda keyifle soluklanabileceğiniz alanlar da var. 500 yıllık geçmişe sahip Saburhane Meydanı bunlardan biri. Rum Mahallesi olarak bilinen Asar Mevkii’ndeki meydan, tarihi kilise kalıntıları, cami, şaraphane, üç kahvehane, iki ekmek fırını, hamam, Apostol Hanı, 300 yıllık çınar ağacı ve tarihi evlerle çevrili. Dilerseniz meydanın hemen ortasında sağlı sollu asmalarla çevrilmiş kahvehanelerde oturup soluklanabilir, dilerseniz eski Rum ve Türk evleri arasında yürüyerek mahalleyi keşfe çıkabilirsiniz. Saburhane Mahallesi’nin, Yukarı Mahalle denilen kısmına geçmeden sokaklardan Arasta’ya doğru inince birçok

plum trees line either side of the street are full of memories of the past. When wandering through the inviting streets of this old neighborhood, there are plenty of places where you can take a break. The 500-year-old Saburhane Square is just one of these. The square that’s situated in Asar Mevkii, known as the Greek Neighborhood, is surrounded by historical church ruins, a mosque, winery, three coffeehouses, two bakeries, a public bath, the Apostol Han, a 300-year-old sycamore tree and historical houses. You can take a rest at one of the coffeehouses surrounded by vines in the middle of the square or go on a discovery of the old Greek and Turkish houses. Before wandering into the section that’s referred to as Yukarı Mahallesi or Upper Neighborhood, there’s a water tank with a fountain where there are plenty of shops when you head down through the streets toward the Arasta. The saddle,

KIRMIZI KİREMİT ÇATILI EVLER HOUSES WITH RED TILED ROOFS Çifte bacalı ve çift kapılı evler Saburhane Mahallesi’nin Türk evleri. Özellikle Hisar Dağı eteklerine doğru yayılmış olan bu evler, kırmızı kiremit çatı, beyaz duvar ve üzerlerinden taşan yeşil ağaçlar üçlüsüyle oluşan armoni içinde, geleneksel dokunun özünü oluşturuyor. İçe dönük biçimde inşa edilen evler, genellikle taş veya ikinci derecede ahşap. Tüm taşıyıcı duvarlar, avlu duvarları, özellikle zemin katlar kireç harcı, kırmamoloz taş duvarlarla inşa edilmiş. Çatı örtüsü olarak ise alaturka kiremit kullanılmış. Muğla’nın sembolü olarak kabul edilen karakteristik bacaların en önemli özelliği ise tam 52 adet yöresel kiremitten oluşması. Evlerin diğer ilginç yanı kapıları. Geniş iki kanatlı ve 2.30 metrelik avlu duvarı yüksekliğiyle orantılı ‘kuzulu’ kapılar, eve girişi sağlıyor.

ARALIK DECEMBER 2011

The houses with two chimneys and two doors in Saburhane Neighborhood are the Turkish houses. These houses that are especially distributed down towards the skirts of Hisar Mountain reflect a beautiful harmony with their red tiled roofs, white walls and green trees that flow over them, making up the essence of the traditional tissue of the area. The houses that were built in an enclosed style are generally made of stone or second-degree wood. All the bearing walls, courtyard walls and lime grout used especially to build the bottom levels were built with cutrubble stonewalls. Meanwhile, pantile was used for the roofing. The most important feature of the characteristic chimney of Muğla however is that it comprises exactly 52 regional tiles. Doors are the other interesting features of the houses. The two-winged doors that are proportional to the 2.30m courtyard walls allow entry into the houses.

144 YAKINPLAN.indd 8

11/25/11 12:46:38 AM


YAKINPLAN.indd 9

11/25/11 12:46:40 AM


Yakın Plan Close Up

Saburhane Mahallesi’nde kurulan pazarda Manisa ve civarının en lezzetli sebze ve meyveleri sizleri bekliyor. Elmadan limona, kabaktan bibere çeşit çeşit ve renk renk yiyecekler aslında yörenin renkli dokusunu yansıtıyor. Ama özel tavsiyemiz, yerel otlardan alıp evinize götürmeniz. Saburhane’deki evlerin ahşap pencereleri ise önünde seyre dalacak kadar etkileyici.

ARALIK DECEMBER 2011

The region’s most delicious fruit and vegetables from Manisa and its surrounds await you at the marketplace set up in Saburhane Neighborhood. The variety of foods from apples to lemons, zucchinis to peppers all reflect the area’s colorful character. But our special recommendation is that you definitely buy locals herbs to take back home. The wooden windows of the houses in Saburhane are extremely impressive.

dükkânın yer aldığı şadırvana ulaşmak mümkün. Arasta’da yer alan eski dükkânlarda semer, demir, kalay ustaları size farklı bir yerde olduğunuzu tekrar hatırlatıyor.

steel, and tin craftsmen in the old shops in the Arasta remind you once again that you’re in a unique place.

ZENGİN YÖRE MUTFAĞI

There are cheap homemade food restaurants in the Arasta which is home to small barber shops, restaurants, ironsmiths, and coppersmiths; that’s why the Arasta is so attractive for tourists. We recommend ‘ciğer sarma’ (wrapped lamb liver burger), ‘keşkek’ (mutton or chicken together with coarsely ground meat), ‘tarator’ (nut and garlic sauce) and ‘büryan kebab’ (the meat is smoked in a wood fire) in these small restaurants that serve a variety of regional dishes. Other alternatives are the dishes made with herbs. You’ll also love “çıtırmık”, a semolina halva unique to Muğla. After indulging in a regional meal, have a coffee beneath the vines at one of the coffeehouses in Saburhane Neighborhood. One last piece of advice from us is that you look down at Saburhane at sunset. You have to climb up to Yukarı Neighborhood to do this. Saburhane, which contains traces from past centuries, awaits to be discovered in the heart of Muğla… 

Küçük berber dükkânlarının, lokantaların, demircilerin ve bakırcıların sıralandığı Arasta’da ucuz esnaf lokantaları da bulunuyor; bu yüzden turistler için çok cazip. Yöresel yemekleri tadabileceğiniz bu küçük lokantalarda ciğer sarma, keşkek, tarator ve büryan kebabı tavsiyelerimiz. Yöredeki otlarla yapılan yemekler diğer seçenekler. Bir de Muğla’nın “çıtırmık” adı verilen irmik helvasını çok seveceksiniz. Yöresel yemek ziyafetinden hemen sonra Saburhane Mahallesi’ndeki kahvehanelerden birinde asmaların altında kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Size son bir önerimiz de günbatımında tepeden Saburhane’yi kuşbakışı izlemeniz. Bunun için Yukarı Mahalle’ye çıkmalısınız. Yüzlerce yıllık izler barındıran Saburhane, Muğla’nın bağrında keşfedilmeyi bekliyor... 

RICH REGIONAL CUISINE

78 YAKINPLAN.indd 10

11/25/11 12:46:47 AM


YAKINPLAN.indd 11

11/25/11 3:36:25 PM


YAKINPLAN.indd 12

11/25/11 12:46:50 AM


YAKINPLAN.indd 13

11/25/11 12:46:53 AM


Fikirden Ürüne From Idea to Product

FIKIRDENURUNE.indd 2

11/25/11 1:02:22 AM


DELİ KIZIN ÇEYİZİ

THE CRAZY GIRL’S DOWRY By FİSUN ALDATMAZ

İhtiyaçtan dolayı biriktirdiği kumaşları bir araya getirerek yama yapanlar, hobi olarak bir bohçada astarlık, fular, mendil biriktirenler ya da yalnızca bu işe gönül verdiği için dünyanın her yerindeki fuarları dolaşanlar… Kumaşların renkli ve keyifli dünyasında bitmek bilmez bir yolculuk kırkyama yani deli kızın çeyizi... People who patchwork with fabrics they’ve collected out of need, those who collect lining fabric, padding, and handkerchiefs as a hobby, or those who attend fairs throughout the world purely because their hearts are set on it… Patchwork, aka the crazy girl’s dowry, is a never-ending journey into the colorful and pleasant world of fabrics… bildim bileli evimizde parça bohçaları

yapılmışlardı. Onları açıp içindeki artık kumaşlarla oynamak en sevdiğim şeydi. Kendime göre farklı renk ve desenlerdeki kumaşları yan yana getirip yapboz gibi oynardım. Yaşlılarımız bu kumaşlardan seccade ve paspas yaparlardı. Ben de aileden gördüğüm gibi yaşamım boyunca bir bohçaya kumaşlar biriktirdim. Dikişten arta kalan renk renk kumaş ve astarlıklar, eski kravat, fular, mendiller, tozbezi yapmak için kesilmiş pamuklu giysi parçaları, nakışlı eski işlerle bohçamı doldurdum. Bir gün bunları birleştireceğime dair umudumu hiç kaybetmedim. Evlilik, iş, güç, çocuklar, okulları derken bir patchwork kursuna başlayacak fırsatı buldum. Zamanla bu işin düşündüğümden çok farklı olduğunu gördüm. İşte o zaman hayat boyu bitmeyecek bir yolculuğa çıktığımı fark ettim. Birleştirme modellerinin çeşitliliği ve renk uyumu ile sonsuz olasılıklar yaratılacağını görmek çok heyecan vericiydi. Diğer yandan da çeyiz sandıklarında duran aile yadigârı kumaş ve örtülerin, nakışların, kullanılmaya kıyılamamış çeyizlerin günışığına çıkması için çok uygun bir uğraşıydı.

were pieces of fabrics collected in bundles in our home for as long as I can remember. They were made by stitching together various fabrics. My favorite pastime was to open them up and play with the leftover fabrics inside them. I would place my fabrics with my favorite colors and patterns next to each other and play with them like a puzzle. Our elders would make prayer mats or doormats with these fabrics. I too have collected fabrics in a bundle, just as I learned from my family. I would fill my bundle with leftover fabrics in all colors, lining, old ties, handkerchiefs and old clothing to be turned into dust cloths, and old embroidery. I never lost faith that I would one day stitch all of these pieces together. I had the chance to attend a patchwork course after I got married, got a job, and had children. I gradually learned that patchwork was nothing like I imagined. It was then that I realized that I had entered a journey that would continue for the rest of my life. I was so excited to see the endless opportunities that could result from a such a diversity of stitching techniques and color harmony. Meanwhile, it was a very suitable interest considering that there were to old family heirlooms and blankets, and embroidery and handiwork waiting to see the light of day.

ARALIK DECEMBER 2011

Kendimivardı. Çeşitli kumaşlardan yamalanarak There

83 FIKIRDENURUNE.indd 3

11/25/11 1:02:23 AM


Fikirden Ürüne From Idea to Product ORTAK BİR DİL

A COMMON LANGUAGE

Ülkemizde kırkyama, kırkpare, yamalı bohça, hanım dilendi - bey beğendi gibi isimlerle, ABD’de quilting, Avrupa’da patchwork diye tanımlanan bu uğraş notalar gibi ortak bir dil. Kumaş parçalarının bir araya getirildiği düzenlerin farklı isimleri var. Hobi veya sanat olarak bu işle uğraşanlar dünyanın neresinde olsalar birbirlerini anlıyorlar. Dünya çapında düzenlenen fuarlara katılıyorlar. Birbirleriyle ‘blok değişimi’ yapıyorlar. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük şehirlerde faaliyet gösteren patchwork dernekleri üyeleri blok değişimi yapıyorlar. Üyeler kararlaştırılan ebatlarda kare kumaş üzerinde işler hazırlıyorlar. Kendilerini tanıtan, duygularını belirten ve yaptıkları işin tekniğini belirten bir not ekliyorlar. Fuar, sergi, seyahat, ziyaret gibi organizasyonlarda buluşulduğu zaman bloklar değiş tokuş ediliyor. Sonra bu bloklar bir yastıkta

In Turkey, patchwork is referred to with name likes ‘kırkyama’, ‘kırkpare’, ‘yamalı bohça’, ‘hanım dilendi-bey beğendi’. In America it’s called quilting, and patchwork in Europe. There are different names for the order of stitching fabrics together. People who are involved with patchwork as a hobby or an art understand each other regardless of where they are in the world. They attend international fairs.. They ‘exchange blocks’ between themselves. Patchwork associations in large cities in Turkey exchange blocks as well. Members prepare patchwork on square-shaped fabrics with determined dimensions. They add their own little signs to show emotions and notes stating the technique of their work. Blocks are exchanged when people come together at fairs, exhibitions, travels and visits.

Dünyadaki yoksulluk dönemlerinin ihtiyaçlarından doğdu aslında bu uğraş, sonrasında ise bir sanata dönüştü. Örtü, yorgan, giysi, çanta derken sadece görsel pano yapmak amacıyla da kumaşlar birleştirildi.

ARALIK DECEMBER 2011

Patchwork arose out of need during povertystricken times, but gradually transformed into an art form. When it was once just quilts, duvets, clothes and bags, patchwork is now also used to create visual panels.

84 FIKIRDENURUNE.indd 4

11/25/11 1:02:35 AM


FIKIRDENURUNE.indd 5

11/25/11 1:02:43 AM


ARALIK DECEMBER 2011

veya bir örtünün parçası olarak kullanılıyor. Blok değişimiyle dünyayı dolaşarak tamamlanan yorganlar mevcut. Japon kadınlarının patchwork konusundaki sabır ve becerileri herkes tarafından kabul edilmiş durumda. Uluslararası fuarlarda düzenlenen yarışmalarda ülkemizden patchwork’çüler de ödüller kazanıyor. Otantik desenli kumaşlarımız ve motiflerimiz bu konuda bizi şanslı kılıyor.

Then these blocks are used as a section of a quilt or a pillow. There are quilts that travel the world with block exchanges. Everyone is in agreement regarding the patience and skill of Japanese women when it comes to patchwork. Turkish patchworkers win awards at international fairs as well. It’s our authentic patterned fabrics and motifs that make us lucky in this sense.

İHTİYAÇTAN SANATA

FROM BEING A NEED TO TRANSFORMING INTO AN ART

Dünyada yaşanmış yoksulluk zamanlarının ihtiyaçlarından doğmuş bu uğraş zamanla sanata dönüşen bir gelişim göstermiş. Örtü, yorgan, yastık, giysi, çanta gibi fonksiyonel eşyalar dışında sadece görsel pano olma amacıyla da kumaşlar birleştirilmiş. Manzara, portre, suluboya, modern resim çalışmaları da kumaşların birleştirilmesiyle yaratılabiliyor. Yakın zamana kadar el dikişiyle birleştirilen kumaş parçaları artık makinada da birleştirilebiliyor. Bunun için çok değişik teknikler geliştirilmiş durumda. Günümüzde endüstrisi kurulmuş olan bu renkli dünyanın kendine ait özel desenlerde kumaşları, özel biçki, bıçak ve cetvelleri, modelleri, kalıpları, iplikleri, yorganlama araç gereçleri ve çeşitli aksesuarları var. Kullanım yerine göre yama ile hazırlanan işin altına elyaf, onun altına da astar olacak pamuklu bir kumaş konuyor. Meydana gelen üç kat, yorgancıların yaptığı gibi birbirlerine dikilerek tutturuluyor. Yorganlama (quilting) denen bu çalışma için de çeşitli dikiş desenleri var.

This craft that was born from poverty gradually transformed into an art. Aside from functional objects like quilts, blankets, pillows, clothing, and bags, fabrics have been stitched together purely to present a visual feast. Landscapes, portraits, water painting and modern art can also be created by stitching fabric together. Patchwork, which was creating by hand only until recently, can now be stitched using machines as well. There are plenty of different techniques that have been developed for this. Now an industry, this colorful world has fabrics with special patterns, tools, models, threads and quilting accessories unto itself. Depending on how it’s going to be used, a fiber is placed beneath the fabric and then a cotton fabric is placed beneath that as lining. These three layers are stitched together. Known as quilting, this exercise possesses various stitching patterns as well.

86 FIKIRDENURUNE.indd 6

11/25/11 1:02:49 AM


FIKIRDENURUNE.indd 7

11/25/11 1:02:51 AM


KIRKYAMA TEKNİKLERİ PATCHWORK TECHNIQUES KAĞITLI ÇALIŞMA: Elde yapılan çalışmalarda kullanılan teknik. Kağıt ya da karton kalıplar kullanarak şekilleri kesilir. Sonra kalıplara göre kumaşlar kesilir. Kumaşlar kalıplara teyellenip çırpma metoduyla birleştirilir. Sonra kalıplar çıkartılır. APLİKE: Kumaş parçaları kesilerek istenen şekil verilir. Sonra daha büyük bir kumaşa dikilerek yapılır. LOG CABIN: En geleneksel patchwork tekniklerinden biridir. Adını Amerikan kütük ağaç evlerin yapım şeklindeki görüntüsünden alır. Kumaş parçaları da aynı şekilde yatay ve dikey yerleştirilir. Ülkemizde seccade için kullanılan teknik. CRAZY: “Deli kızın çeyizi” deyimiyle ifade edilebilecek bir teknik. Kumaşlar düzensiz şekilde nakışla birleştirilip kurdele, boncuk, dantel, kurdele, düğme gibi malzemelerle süslenir. Bir diğer özelliği de kumaşların kişiye anlam ifade eden eski giysiler ve hatırası olan parçalardan seçilerek yapılmasıdır. Kullanım amaçlı olsun olmasın sanatçının anılarını, kimliğini yansıtır. İngiltere’de Victoria döneminde ipek, saten, kadife gibi kumaşlar kullanılmış ve üzerleri yoğun elişi ile süslenerek tarz yaratılmıştır. ÇİFT ALYANS (DOUBLE WEDDING RING): Çeyiz için hazırlanan iç içe geçmiş yüzüklerden oluşan desendir. KALEYDESKOP: Kumaşın desenlerine aynayla bakılarak tasarlanan, sonra kesilerek birleştirme tekniğidir. Çiçek dürbününden bakıldığında görünene yakın bir desen hedeflenir.

YAMANIN TARİHİ İlkçağlardan beri insanlar avladıkları hayvanların derilerini birbirine ekleyerek üzerlerine giyecek, yere oturmak için yaygı, barınmak için çadır yapmışlar. İlkel parça birleştirme örneklerini ortaya çıkarmışlar. Bunlar bazı kaynaklara göre Orta Asya, bazılarına göreyse Mısır kaynaklı. Bugün elde olan en eski patchwork parça, bir İskit kabile reisinin mezarında bulunmuş. Parçanın üzerinde hayvan şekilleri yer alıyor. Budist rahiplerin yamalarla yapılmış giysiler kullandıkları, İpek Yolu yolcularının yol üzerindeki mabetlere kumaş parçaları bıraktıkları ve bu parçalarla çeşitli örtü ve objeler yapıldığı Marko Polo’nun gezi yazılarında görülüyor. 

ARALIK DECEMBER 2011

THE HISTORY OF PATCHWORK People have been using patchwork to make clothing, things to sit on and tents to sleep in ever since the First Age, from the animals they hunted. They discovered ways in which to join the pieces together. According to some sources, these are based on Central Asia based and according to others, they’re Egyptbased. The oldest patchwork piece known today was discovered in the grave of a Scythian tribe leader. There are animal shapes on the piece. Buddhist monks wore clothes made out of patches, travelers of the Silk Road left pieces of fabric in places of worship along the way. These pieces were used to make various covers and objects according to Marco Polo’s travel notes. 

PAPER-PIECING: Shapes are cut using paper or cardboard patterns. The fabric is then cut according to these shapes. The fabrics are then backstitched and joined using the hemming stitch method. APPLIQUE: Fabric pieces are cut in the desired shape. They are then stitched to a larger piece of fabric. LOG CABIN: This is one of the most traditional patchwork techniques. Its name comes from the appearance of American log cabins. Fabrics are placed horizontally and vertically. This is a technique that’s used only to make prayer mats in Turkey. CRAZY: This is a technique that entails sewing pieces of fabric in an irregular manner and then decorating them with things like bows, beads, lace, ribbon, and buttons. Another feature of this technique is that you can also use old clothing or heirlooms that mean something to you. Regardless of whether they’re used or not, the piece always reflects the artist. In Victorian times in England, the most popular fabric types were velvet, satins and other luxurious fabrics. They were all decorated with intense handwork. DOUBLE WEDDING RING: This is a pattern that consists of two layers of interlacing wedding rings that intersect and overlap each other. KALEIDOSCOPE: One view of a piece of fabric is ‘mirrored’ 8 times to create an octagon of that pattern. The repeated image gives you the appearance of a kaleidoscope.

88 FIKIRDENURUNE.indd 8

11/25/11 1:03:00 AM


FIKIRDENURUNE.indd 9

11/25/11 1:03:02 AM


Sırt Çantam My Backpack

ZEYTIN.indd 2

11/25/11 4:08:30 PM


Hasat şenliğinden izlenimler...

ZEYTİN

HAYATTIR

OBSERVATIONS from a harvest festIval By LALEHAN UYSAL

Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde geleneksel hale gelen zeytin hasat şenliğindeydim. Yılın ilk zeytin ve zeytinyağı mahsulüne yani hayata dokundum. I was recently at the traditional olive harvest festival in Manisa’s Akhisar District. In other words, I had the chance to touch the year’s first olives and olive oil products, that is, life itself.

THE OLIVE IS LIFE

Derler ki,zeytin. İncir ‘gerçek ağacı’, zeytin cennette iki ağaç vardır; incir ve

ise ‘hayat ağacı’dır. Zeytin için bilinen en eski Latince cümlede söylendiği gibi; “olea prima arboum umnium est”, “zeytin tüm ağaçların ilkidir.” Söylence bu ya, yine derler ki, Nuh’un gemisinden tufan sonrasını keşfe çıkan güvercin, ağzında zeytin dalı ile döner ve Nuh’a herşeye rağmen hayatın devam ettiğini gösterir. Zeytin ağacı hayattır. İnsanlık için önemli erdem ve değerlerin, barışın, zaferin, bilgeliğin, bolluğun, sağlığın simgesidir. Uzun ve verimli bir ömrün sonunda boşalan gövdesi kurur ama köklerinden yeşeren sürgünler yeniden ağaca dönüşür. Bu yüzden ‘ölmez ağacı’dır zeytin.

They say

that there are two trees in heaven: the fig and olive trees. The fig is the ‘tree of truth’ and the olive is the ‘tree of life’. “Olea prima arboum umnium est”, the oldest known Latin expression regarding the olive meaning “olive tree is the first of all trees.” Just a legend, but there is a suggestion that the dove that went on a discovery after the great storm from Noah’s Ark returned with an olive branch in its mouth showing Noah that despite everything, life continues. The olive tree is life. The olive tree symbolizes important virtues and values, peace, victory, wisdom, abundance, and health for humanity. Its trunk, which empties itself after a long and productive life, dries but the shoots that grow from the roots become trees once again. That’s why the olive is

ZEYTIN.indd 3

11/25/11 4:08:33 PM


Sırt Çantam My Backpack Kökleri tarih öncesine dayanan zeytin ağacının kaç yaşında ve anayurdunun tam neresi olduğu konusunda arkeobotanikçiler, tarihçiler ve arkeologlar arasında bugün hâlâ ortak bir görüş yok. Ama eğer önemli olan zeytinin ilk ne zaman ehlileştirildiğiyse, bu mucizeyi Samiler’in gerçekleştirdiği düşünülüyor. Uluslararası saygınlığıyla tanınan Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarı Jose M. Blazguez ise zeytin yetiştiriciliğinin altı binyıl önce Anadolu’da başladığını düşünüyor.

the tree of ‘eternalness’.Botanists, historians and archeologists are in disagreement as to the age and homeland of the olive tree, which has a history that dates back to prehistoric times. But if it’s when the olive was first cultivated that is important, then everyone points to the Sami People. Meanwhile, Jose M. Blazguez, the author of the internationally acclaimed World Olive Encyclopedia, argues that olive cultivation began in Anatolia some 6000 years ago.

ZEYTİN AĞACININ BİR YILI

The olive is a miracle with its fruit that comes in various flavors and colors, olive oil, the ‘golden juice’ that comes out of its fruit, the symbols, myths and realities of different faiths and geographies. The evergreen leaves that shine like silver on its branches remain

Farklı tatlarda ve renklerde meyvesi, meyvesinden çıkan ‘altın suyu’ zeytinyağı, farklı din ve coğrafyalardaki simgeleri, mitleri ve gerçekleriyle bir mucizedir zeytin. Dallarında

A YEAR IN THE LIFE OF AN OLIVE TREE

Akhisar’da hasat elle veya hasat makinalarıyla yapılıyor ve bekletilmeden işleniyor. Böylelikle diğer hasat yöntemleriyle oluşan ve beklemeden kaynaklanan besin kayıpları azaltılıyor.

ARALIK DECEMBER 2011

Harvesting in Akhisar is realized by hand or with harvesting machines and olives are processed without being left to wait. In this way, nutrients that are lost due to harvesting methods and the waiting period are eliminated.

92 ZEYTIN.indd 4

11/25/11 12:50:14 AM


ZEYTIN.indd 5

11/25/11 12:50:16 AM


Sırt Çantam My Backpack gümüş gibi parlayan kendine has yeşil renkli yaprakları dört mevsim dökülmeden durur. Zeytin ağacı bir yıllık döngüsünü Akdeniz ikliminin özelliklerine göre geçirir. Mart ve nisan aylarında dallarının uçları filizlenir. Nisan ile haziran aylarında çiçeklenir. Dalları sarı-beyaz küçük çiçekler basar. Çiçek tozları ağaçtan ağaca gezinir. Hafif ama güzel kokar zeytin çiçeği. Yaz aylarında bu çiçekler meyveye durur. Temmuz-ağustos arası taneleri büyümeye başlar, çekirdeği sertleşir. Yeşil, kara, mor renkli meyvelerin biçimi de, büyüklüğü de zeytinin türüne, yöresine göre değişir. Yaz geçerken taneler irileşir, olgunlaşır ve yağlanma başlar. Ve sonunda hasat vakti gelir. Sonbaharda başlayan hasat kışın ilk aylarına kadar sürer.

attached throughout the year. The olive tree spends its yearlong cycle according to the qualities of the Mediterranean climate. The tops of the branches bud in March and April. They flower in April and June and then are covered with small yellow-white flowers. Pollen travels from tree to tree. The olive flower has a light but pleasant scent. These flowers transform into fruit in summer. The drupes begin to grow between July-August and the seeds harden. The shape of these green, dark, purple fruits differ depending on size and type of olive as well as the region. As summer is just about to end, these drupes become large, mature and become oily. And finally, it’s harvest time. Harvest time begins in autumn and continues until the first months of winter.

ARALIK DECEMBER 2011

AKHİSAR ZEYTİNİ HAKKINDA... THE OLIVE OF AKHISAR…

94 ZEYTIN.indd 6

Akhisar Türkiye’nin yeşil zeytin üretiminde yüzde 70, siyah zeytinde yüzde 30, toplam üretimde ise yüzde 40 paya sahip. Akhisar’da 220 kadar zeytin işleme tesisi var ve yüzde 80’i sofralık zeytin üzerine çalışıyor. Birçok ödüllü markanın sahibi Akhisar, 62 ülkeye zeytin ihraç ediyor. Akhisar orijinli Domat Zeytin ülkenin sofralık yeşil zeytin ihtiyacının yüzde 70’ini karşılıyor. Akhisar Uslu Zeytin ve Akhisar Gemlik Zeytin adlarıyla bilinen sofralık siyah zeytinin önemli bir miktarı da yine burada üretiliyor. 30-40 bin ağaçlık zeytinliklerin bulunduğu Akhisar’da yetiştirme, toplama ve üretim teknolojiyle iç içe yapılıyor. Bölge zeytini ve zeytinyağının kalitesi çok yüksek. Akhisar possesses 70 percent of Turkey’s green olive production market share - 30 percent in black olives and total production of 40 percent. There are around 220 olive processing facilities in Akhisar and 80 percent of them focus on table olives. Akhisar, home to a number of award-winning brands, exports olives to 62 countries. The Akhisar originated Domat Zeytin meets 70 percent of Turkey’s green table olive needs. A significant portion of black table olives known as Akhisar Uslu Zeytin and Akhisar Gemlik Zeytin are again cultivated in Akhisar. Cultivation, collection and production are intertwined with technology in Akhisar where there are olive groves with up to 30-40 thousand trees. The quality of the region’s olive and olive oil is exceptional.

11/25/11 12:50:23 AM



Sırt Çantam My Backpack AKHİSAR’DA HASAT ŞENLİĞİ

HARVEST FESTIVITIES IN AKHISAR

Hasat bu yıl çok bereketli. Çünkü bir yıl az, bir yıl çok veren zeytinin, bu yıl var yılı, bol yılı. Dallarda siyahlaşmış, mora çalan ya da yemyeşil etli, iri taneli olanlarına kadar zeytin ağaçları meyve dolu. Ekim ayında Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde geleneksel hale gelen zeytin hasat şenliğindeydim. Yılın ilk zeytin mahsulüne Akhisar Dereköy’de dokundum. Sonsuz hayata dokunmak gibiydi. Üstündeki zeytini taşımaya çalışırken eğilmiş dallar selam verir gibi duruyordu. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği, Akhisar Ticaret Borsası ve Akhisar Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen Akhisar 3. Zeytin Hasat Şenliği’ne zeytin dışında üretim yapan Akhisarlılar da katıldı. Marka olmuş kahvelerinden, yöreye özgü tatlı

Harvest was extremely productive this year because olive trees have one year of good and year of bad harvest. This was a good year; the olive trees were full of fleshy fruits on their branches; blackened, purple, and meaty. I was at the traditional olive harvest festival in the Manisa Akhisar District in October. I touched the year’s first produce at Akhisar Dereköy. It was like touching eternal life. The branches that had bowed down while carrying the weight of the olives on them seemed to be standing in salutation. Present at the 3rd Olive Harvest Festival, organized with the collaboration of the Aegean Olive and Olive Oil Exporters Association, Akhisar Commodity Exchange and Akhisar Municipality were Akhisar locals who are involved in other things aside from olives. They

Zeytinin hayat veren ruhu, Akhisar’daki hasat şenliğine de yansıdı. İlçenin sıcakkanlı gençleri şenliğe gelenlere yörenin misafirperverliğini hissettirdi. Halk oyunları gösterileri şenliğe katılanların neşesine neşe kattı. Zeytinin toplandığı, tadımların yapıldığı, fabrikaların gezildiği şenlik, sevgiyle girişilen her işin altından daha kolay kalkılacağını da bizlere hatırlattı. The enlivening spirit of the olive reflected on the harvest festival in Akhisar too. The region’s warmhearted, youngs ensured that visitors got a taste of the area’s hospitality. The folk dancing performances added joy to the festival at which olives were picked, and tasted, and factory tours were held, reminding us once again that any job that is performed with love is more easily overcome.

ZEYTIN.indd 8

11/25/11 12:50:29 AM


ZEYTIN.indd 9

11/25/11 12:50:34 AM


Sırt Çantam My Backpack

Bölgede üretim yapan firmaların tamamına yakını büyük arazilere sahip. Zeytini kendileri yetiştiriyor, teknik donanıma ve modern teknolojiye sahip tesislerinde işliyor ve pazara sunuyorlar.

ARALIK DECEMBER 2011

Most of all the companies in the region possess large blocks of land. They grow the olives themselves, process them in their own facilities using technical equipment and state of the art technology, and then present them to the market.

pembe narlarından, demet demet kekiklerinden, zeytinyağlı yemeklerinden ikram ederek zeytinlerinin tanıtımına misafirperverlikleriyle destek verdiler.

supported the promotion of olives by offering their brand coffee, sweet pink pomegranate unique to the region, bunches of thyme and olive oil dishes.

BİLİNİRLİK İÇİN MARKALAŞACAKLAR

BRANDING TO CREATE AWARENESS

Akhisar, kayıtlı 12 milyon adet ile Türkiye’de en çok zeytin ağacına sahip bölge. Buna rağmen hâlâ Akhisar’ın adı zeytinle anılmıyor. Çünkü Ayvalık, Edremit ve Gemlik kadar bilinirliği yok. Akhisar zeytininin hak ettiği yere gelmesi için çalışan bölgenin üreticileri, bilinirliği artırmanın yollarını arıyor. Bölgenin zeytinlerini daha özel konumlandırarak sunmayı hedefliyorlar. El değmeden hasat yapabilen en modern zeytin toplama makinelerinin kullanımına bu hasatta başlandı. Akhisarlı zeytin üreticileri, uluslararası standartlara sahip tesis sayılarını artırarak markalaşma yolundalar. Ne dibine su vermek, ne budama zamanı dallarını özenle budamak ne de zarar görmeden meyvesini toplamak yeterli. Zeytin ağacı sevgiyle büyüyor. Zeytincilik ise sevgiden fazlasını bekliyor. Ağacının dikildiği günden soframıza, zeytin ya da zeytinyağı olarak gelene kadar birçok aşamadan geçen zeytinin her aşaması ayrı bir emek ve özveri istiyor. Bu yüzden zeytin işine elini süren için zeytinin her tanesi kıymetli. Meşakkatli olmasına rağmen zeytinciliği sürdürenlere de bir çift söz söylemem lâzım: Damağımın unutmadığı lezzette zeytin ve zeytinyağlarını ürettikleri için öncelikle Akhisar’da, sonra tüm ülkede en sonunda da dünyada zeytine ömrünü adamış zeytin yetiştirici ve üreticilerini saygıyla selamlıyorum. Teşekkürüm ise dünyanın tüm zeytin ağaçlarınadır. 

With 12 million recorded, Akhisar possesses the highest number of olive trees in Turkey. Despite this, Akhisar is still not associated with olives. The reason being is because it hasn’t created an awareness as the likes of Ayvalık, Edremit and Gemlik. The producers of the region are searching for ways to increase awareness in order to take the olive of Akhisar to its rightful place. They plan to specially position the region’s olives and present them that way. This was the first harvest during which it was realized with the most modern olive collection machinery without using hands. Olive producers from Akhisar are on the way to becoming a brand by increasing the number of facilities with international standards. It’s insufficient to water it, or prune the branches during pruning time, or pick its fruit without harming it. The olive tree grows with love and olive production expects more from love. The olive, which goes through a number of processes before it reaches our homes, requires special attention and care during every single step. That’s why every single olive fruit is worth its weight in gold for anyone in the business. Despite being difficult, I have something to say to people in olive production: I salute the olive producers and manufacturers in Akhisar firstly, then the whole country and the rest of the world for producing olives and olive oil that my taste buds are yet to forget. My thanks however goes to all the olive trees of the world. 

98 ZEYTIN.indd 10

11/25/11 12:50:41 AM


ZEYTIN.indd 11

11/25/11 12:50:47 AM


Mek창n

KUZGUNCUK.indd 2

Place

11/25/11 12:57:49 AM


Kuzguncuk’ta

‘Mahalle Kahvesi’ Molası... A warm stopover at ‘mahalle kahvesI’ ın kuzguncuk Bazı yerler şehirlerin konuşkan mekânlarıdır. Uzun zamandır görüşmeyen insanların bir araya geldiği, sohbet ettiği… Mahalle kahveleri de, değişen çehreleri, dönüşen yüzleriyle mahalle sakinlerini bir araya gelmeye çağırıyor; tıpkı Kuzguncuk’taki gibi... Some places are the talkative spaces of cities. They’re places where long lost friends come together and talk… And their neighborhood coffeehouses invite residents to come together; just as the one in Kuzguncuk does… By Uğur Bektaş

Bir günhaneler modern bir görünüme kavuşsa… sihirli bir değnek değse de bütün kahve-

Herkesin rahat rahat sohbet ettiği, tertemiz bir ortamda güzel bir kahve içmenin, günün yorgunluğundan kurtulmanın ya da uzun zamandır görmediğiniz dostlarınızla bir araya gelmenin mümkün olabileceği mekânlara dönüşse… İstanbul’da yeşille mavinin iç içe olduğu Kuzguncuk’ta bir kahvehane bunu başarmanın mutluluğunu yaşıyor.

If a magıc

wand was to one day touch all the coffeehouses and give them modern appearances… If they could turn into places where people could talk comfortably, drink coffee in a clean environment, relieve the stress of the day or become a place where long lost friends could come together… A coffeehouse in Kuzguncuk, where green and blue are nestled together in Istanbul, is experiencing the joy of achieving all of this.

Kuzguncuk’un dokusuna, Osmanlı’nın geleneğine, yeni çağın modernizmine uygun bir yer Mahalle Kahvesi. Mahalle Kahvesi is an establishment that suits the character of Kuzguncuk, and is in suiting with Ottoman traditions as well as the modernism of the new age.

101 KUZGUNCUK.indd 3

11/25/11 12:57:52 AM


Mekân

Place

Semtin o çok sevdiğimiz dar sokaklarından birinde yeni açıldı ‘Mahalle Kahvesi.’ Soru işaretleri olmasın kafanızda kahve deyince. Çünkü bu, diğerlerinden çok farklı: Kadın-erkek, gençyaşlı ayrımı olmadan herkesin rahatlıkla girebildiği, rahatça sohbet edebildiği bir yer burası. ‘Kafe’ gibi, ama daha samimisi, daha sıcağı…

‘Mahalle Kahvesi’ or Neighborhood Coffeehouse, just opened in one of the much-loved narrow streets of the suburb. When we say coffeehouse, we don’t actually mean coffeehouse because this one is different to the others: This is a place where menwomen, the young and old can go to comfortably. It’s like a ‘café’, but it’s warmer and more genuine…

Her şey düşünülmüş bu kahvede. Rahat bir ortamda toplantı yapmak isteyenler için toplantı odası; günün yorgunluğunu atmak isteyenlere masaj koltuğu; çayını, kahvesini yudumlarken kitap okumak isteyenlere kitap okuma köşeleri… Ayrıca burada internette gezinmeniz ve e-postalarınızı kontrol edebilmeniz için kablosuz internet de bulunuyor. Burası, farklı lez-

Everything’s been considered here. There’s a meeting room for those who want to have a meeting in a comfortable atmosphere; a massage chair for those who want to relieve the stress of the day; and reading corners for those who want to read while sipping tea or coffee… You also have access to wireless internet so you’ll be able to surf the net and check your e-mails too.

Mahalle Kahvesi keyifli bir pazar geçirmek için ideal bir mekân. Burası, iç açıcı dekorasyonuyla olduğu kadar fonksiyonel özellikleri ve her kesimden müşterileriyle de dikkat çekiyor.

ARALIK DECEMBER 2011

Mahalle Kahvesi is ideal to spend a pleasant Sunday. It draws attention for entertaining people from all walks of life with both its heartwarming décor and its functional features.

102 KUZGUNCUK.indd 4

11/25/11 3:38:20 PM


KUZGUNCUK.indd 5

11/25/11 3:38:22 PM


Mekân

Place

zetleri tatmak için özel mönüler, faturasını ödemek isteyenler için fatura ödeme noktası ve hatta otobüs ve uçak bileti satışı hizmeti de sunuyor.

Special menus comprising unique dishes, a bill payment point for those wanting to pay bills, and even in fact the possibility of purchasing bus and plane tickets…

ESKİ KIRAATHANELERE DÖNÜŞ

OLD COFFEEHOUSES MAKE A COMEBACK

Bu güzel fikir, aslında yok olan kıraathane kültürünü geri getirmenin ilk adımı. Mahalle Kahvesi, ileride yapılacak pek çok organizasyonun evsahibi olacak. Tavlada kimseye yenilmediğini iddia edenler için tavla turnuvaları, ‘nerede o eski kıraathaneler’ diyenler için edebiyat ve şiir sohbetleri… Kültür-sanat organizasyonları da düzenlenecek burada, resim sergileri, konserler de…

This great idea is actually a first step in bringing back the lost culture of coffeehouses. Mahalle Kahvesi will be the host of plenty of events to be organized in the future. Backgammon tournaments for those who are ambitious backgammon players, and literature and poetry readings and talks for those who say ‘where are those old coffeehouses’… Arts and cultural events like painting exhibitions and concerts will also be held here.

Mahalle Kahvesi, ‘Kahvehanelerin İyileştirilmesi Projesi’nin ilk örneği. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonları (TESK) tarafından geliştiriliyor proje. Yakında tüm kahvehanelerin Mahalle Kahvesi gibi olması için çalışmalar şimdiden başladı. Böylece Osmanlı’dan bu yana sürdürülen kahvehane geleneği modern ve estetik bir görünüme kavuşacak. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Türkiye’de bulunan binlerce kahvenin iyileştirilmesi amaçlanıyor.

ARALIK DECEMBER 2011

KAHVEHANE ALGISI DEĞİŞİYOR Kahvehane denince herkesin zihninde oluşan sevimsiz görüntü, bu projenin hayata geçmesiyle son bulacak. Eski kahvehane profili, yerini tertemiz bir ortamda herkesin sohbet edebildiği, oyunlar oynayabildiği, internete girebildiği, kitap okuyabildiği mekânlara dönüşecek. İşte bu proje başarılı olursa yukarıda yazılanları yaşamak yani huzurlu bir ortamda saatler geçirmek için Kuzguncuk’a kadar gelmenize gerek kalmayacak. Sokağınızın hemen başında daha önce hiç girmeyi düşünmediğiniz kahvenize gidebileceksiniz. Çağa uyum sağlamış, sokağın dışarısına huzur saçan mahalle kahvenize… 

Mahalle Kahvesi is the first example of the ‘Project to Improve Coffeehouses’. The Turkish Chamber of Merchants and Craftsmen Confederations (TESK) are developing this project. Efforts to transform all coffeehouses into the Mahalle Kahvesi will soon begin. In this way, the coffeehouse tradition that has continued since the Ottoman era will finally take on a modern and aesthetic appearance. The objective is to transform thousands of coffeehouses in Turkey within the next few years.

CHANGING PERCEPTION OF COFFEEHOUSES Coffeehouses usually conjure up unpleasant images. This will come to an end with the project. The old coffeehouse profile will be replaced with clean places where people can talk comfortably, play games, surf the net, and read books. If this project is successful, you won’t have to go to Kuzguncuk to spend hours in a peaceful atmosphere and enjoy everything mentioned above. You’ll be able to go to your local coffeehouse that you’ve never considered entering before; to you neighborhood coffeehouse that has adapted to the times, that radiates peace and light onto the streets… 

104 KUZGUNCUK.indd 6

11/25/11 3:39:38 PM


KUZGUNCUK.indd 7

11/25/11 3:39:40 PM


Yรถresel Mutfak Regional Cuisine

TARHANA.indd 2

11/25/11 12:48:21 AM


KELOĞLAN’IN SİHİRLİ ÇORBASI

Tarhana

KELOĞLAN’S MAGICAL SOUP Anadolu’nun ve Türk mutfağının önemli parçası tarhana, kış mevsiminde vücudumuzun doğal koruyucusu. Günün her öğününde rahatlıkla tüketilebilen tarhana; A, B ve C vitamini, fosfor ve kükürt bakımından çok zengin. Tarhana Türk masal kahramanı Keloğlan’ın en sevdiği çorba olarak biliniyor. ‘Tarhana’, a soup that holds a special place in both Anatolian and Turkish cuisine, protects our bodies in winter, naturally. ‘Tarhana’ can be consumed during any meal and is rich in vitamins A, B, and C as well as phosphor and sulfur. ‘Tarhana’ is known as the favorite soup of the fictional Turkish character Keloğlan. mevsiminin sihirli çorbasıdır tarhana. Yazın sıcağında

caklık, keyif versin. Her derde devadır; halsizliğe, soğuk algınlığına… Boşuna değildir, Keloğlan’ın kötü kalpli vezir tarafından sarayda günlerce uyutulan prensesi hayata döndürmek için tarhanayı seçmesi... Doktorların, büyücülerin, hocaların başaramadığını Keloğlan’ın hazırladığı tarhana başarır. Tabakta dumanı tüterken yenir tarhana, mevsimin soğuk yüzüne inat sıcacıktır. Vücudun dostu, bağışıklık sisteminin yardımcısıdır. Sindirim sistemini düzenler, iştah açıcı, iyileştirici ve besleyici özellikleri ön plandadır. Hangi evde yapılırsa tarhana, yayılır kokusu her yana ve sıcak bir davet sunar sağa sola. Kurumuş domatesin, kırmızı biberin, soğanın, yoğurdun kokusudur yayılan. Bu dörtlüye maydanoz, nane ve un da eklediniz mi mis gibi bir tarhana çorbası yapmışsınız demektir.

is the magical soup of winter. It’s prepared in the heat of summer in order for it to provide warmth and pleasure during the coldest times in winter. It’s a remedy for everything; weakness, cold and flu… It wasn’t for nothing that Keloğlan (a fictional character of Turkish culture) chose ‘tarhana’ soup to bring the princess, who was put to sleep by the wicked vizier in the palace for days, back to life… The ‘tarhana’ that was prepared by Keloğlan achieve what doctors, sorcerers, and imams can’t. ‘Tarhana’ is best when piping hot. It’s hot to spite the cold face of the season. It’s body-friendly and assists the immune system. It regulates indigestion, whets the appetite, heals and is nutritional. Regardless of which house it’s made in, its smell wafts every which way and hands out a warm invitation to the left and right. It’s the smell of dried tomato, red pepper, onion, and yogurt… And when you add parsley, mint and flour to these ingredients, it means that you’ll have made the perfect ‘tarhana’ soup.

ARALIK DECEMBER 2011

Kışhazırlanır ki kışın en soğuk zamanlarında içenlere sı- ‘Tarhana’

107 TARHANA.indd 3

11/25/11 12:48:21 AM


Yöresel Mutfak Regional Cuisine

Güllaç yapraklarına benzeyen Kahramanmaraş tarhanası kızartılabilir, çerez olarak yenebilir ya da et suyuyla kaynatılarak çorbası yapılır. Kastamonu’nun tarhanası da meşhurdur. İçerisinde darak otunun verdiği hoş bir aroma olan tarhana kıymalı ya da kıymasız olarak yapılabilir.

ARALIK DECEMBER 2011

‘Kahramanmaraş tarhanası’, which resembles the sheets of the dessert ‘güllaç’, can be fried, eaten as a snack or consumed as soup when boiled with beef stock. Kastamonu’s ‘tarhana’ is also famous. This ‘tarhana’ variety with the pleasant scent of dill can be made with or without minced beef.

İSMİ NEREDEN GELİYOR?

FROM WHERE DOES IT GET ITS NAME?

Tarhanayı tüketen kültürlerde ismin nereden geldiği konusunda çeşitli rivayetler olsa da kesin bir bilgi bulunmuyor. Yunan mutfağında ‘trhana’ olarak tanınan tarhananın Balkanlar’a girişi Osmanlı döneminde oldu. Tarhana yörelere göre farklı hazırlanıyor. Kimi yörede yoğurt, kiminde süt, kiminde de domates olmazsa olmazı. Tüketilmesi de farklılıklar gösteriyor. Örneğin Kahramanmaraş tarhanası ‘güllaç’ yapraklarına (aynı isimdeki bir tür tatlıyı yapmak için kullanılan nişastadan yapılan ince yulaflar) benziyor ve farklı yöntemlerle tüketiliyor. Kızartılıp dana eti suyuyla kaynatılarak çorbası da yapılabiliyor. Tarhana Anadolu’da en çok Kastamonu, Kahramanmaraş ve özellikle Uşak yöresinde hazırlanıyor.

There are various stories behind the origins of the name of this soup in the countries that consume it. However, there’s nothing that’s certain. Called ‘trhana’ in Greek, it was during the Ottoman era that the soup entered the Balkans. ‘Tarhana’ is prepared in different ways in different regions. In some places, yogurt may be the indispensable, milk in others, or tomato. Consumption can show dissimilarities as well. For example, ‘Kahramanmaraş Tarhanası’ looks like the dessert called ‘güllaç’ and is consumed with different methods. It can be fried then boiled together with veal as well. ‘Tarhana’ is prepared in Anatolia mostly in Kastamonu, Kahramanmaraş and especially Uşak.

108 TARHANA.indd 4

11/25/11 12:48:24 AM


TARHANA.indd 5

11/25/11 12:48:27 AM


Yöresel Mutfak Regional Cuisine KENDİ TARHANANIZI KENDİNİZ YAPIN

MAKE YOUR OWN TARHANA

Yazın ben biraz zahmete katlanırım, ama kendi tarhanamı da ellerimle kendim hazırlarım, derseniz buyurun tarifi:

If you’re willing to make the effort during summer and you want to make it yourself, then here’s the recipe:

EV YAPIMI TARHANA

HOMEMADE TARHANA

Malzemeler: Yarım kg kırmızı salçalık biber, 1 kg kuru soğan, 1.5 kg domates, 1.5 kg süzme yoğurt, 250 gram irmik, alabildiği kadar un

Ingredients: 1/2 a kilo of red pepper paste, 1kg of onion, 1.5kg tomatoes, 1/2 a kilo of condensed yogurt, 250gr semolina, and enough flour

Biberlerin tohumlarını çıkarıp iri iri doğrayın. Soğan ve domatesleri dörde bölün. Bütün sebzeleri düdüklü tencereye aktarın. Hiç su ilave etmeden sebzelerin kendi sularıyla iyice yumuşayana dek pişmesini sağlayın. Bu karışımı ovalayarak kevgirden geçirin. Kevgirin üzerinde kalan kabuklu kısmını atın. Ezilmiş sebzeli su soğuduğunda yoğurdu, irmiği ve unu ilave edip yoğurun. Hamur kabının kapağını kapatarak, hamuru oda sıcaklığında 3 gün mayalandırın. 3 gün sonra hamurdan yumruk iriliğinde parçalar koparıp, temiz bir bez üzerine parçaları yassıltarak serin. Ara sıra hamurları alt üst ederek kurumalarını sağlayın. Daha sonra hamurları küçük parçalara ayırın. Delikli kevgirden geçirin. Dilerseniz ufalama işlemini robotta da yapabilirsiniz. Tarhanayı temiz bir bez üzerine yayıp birkaç gün kurutun. Bez torbada saklayın.

Remove the seeds from the pepper and chop coarsely. Cut the onions and tomatoes in four. Place all the vegetables in the pressure cooker and let them cook until completely soft. Do not add any water. Sieve this mixture while crumbling with your hands. Remove the skin from the colander. When the mashed vegetable water has cooled, add semolina and flour and knead. Place in a bowl and cover the lid. Let it ferment in room temperature for 3 days after which you have to separate handfuls and flatten them on a clean cloth. Turn the dough pieces over regularly to ensure that they dry. Then separate them into even smaller pieces. Put them through a colander or, use a food processor. Spread the ‘tarhana’ over a clean cloth and let it dry for a few days. Store in a cloth bag.

NOHUTLU TARHANA

TARHANA WITH CHICKPEAS

Malzemeler: 250 gram nohut, 3 adet orta boy soğan, yarım kg domates, 250 gram ince irmik, 2 kg un, yarım kg yağlı yoğurt, 50 gram ekmek mayası, tuz

Ingredients: 250gr chickpeas, 3 medium-sized onions, 1/2 a kilo of tomatoes, 250gr fine semolina, 2kg flour, 1/2 a kilo of full fat yogurt, 50gr bread yeast, salt

Nohudu haşlayıp blenderden geçirerek püre haline getirin ve geniş bir kaba alın. Soğan ve domatesi rendeleyip püre haline getirdiğiniz nohutlara ekleyin. Kalan malzemeyi de üzerlerine ilave edip iyice yoğurun. Üzeri kapalı olarak ekşimeye bırakın. Günde birkaç kere karıştırarak 4-5 gün süreyle ekşitin. Daha sonra hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp elinizle yassılaştırın. Bu parçaları temiz bir beze serip alt üst ederek kurutun. Kuruduktan sonra kevgirden geçirin ve tekrar bez üzerine serip iyice kurutun. Cam kavanozlarda ya da bez torbalarda saklayın.

Boil the chickpeas and put them through a blender until you have a puree texture, then place in a large bowl. Grate the onions and tomatoes and add to the pureed chickpeas. Add the remaining ingredients and knead thoroughly. Let it ferment for 4-5 days but make sure to stir now and again. Then separate into walnut sized pieces and flatten them with your hands. Place them on a clean cloth and dry either side. Then sieve them and place them on a cloth again, ensuring that they dry thoroughly. Store in glass jars or in cloth bags.

TARHANA.indd 6

11/25/11 12:48:28 AM


TARHANA.indd 7

11/25/11 12:48:30 AM


Yöresel Mutfak Regional Cuisine TARHANA SOUP WITH PASTRAMI (Serves 3-4)

Malzemeler: 5 dilim pastırma, 5 çorba kaşığı tarhana, 1 çorba kaşığı tereyağı, 1 diş sarımsak, 1 çorba kaşığı un, 1 çorba kaşığı salça, 4 bardak su, 1 adet ince kıyılmış soğan, 2 çorba kaşığı zeytinyağı

Ingredients: 5 slices of pastrami, 5 tablespoons of tarhana, 1 tablespoon of butter, 1 clove garlic, 1 tablespoon flour, 1 tablespoon tomato paste, 4 cups water, 1 finely chopped onion, 2 tablespoons olive oil

Yapılışı: Tereyağını bir tencereye alın ve eritin. İnce kıyılmış sarımsağı ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun. Un ve salçayı katıp kavurmaya devam edin. Tarhana ve suyu ekleyin. Tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak koyulaşıncaya kadar pişirin. Üzeri için soğanı zeytinyağında kavurun. İnce kıyılmış pastırmayı ekleyin ve 1-2 dakika daha kavurun. Çorbanın üzerine gezdirip sıcak olarak servis yapın.

Directions: Melt the butter in a pot. Add the finely chopped garlic and fry until you can smell the garlic. Add the flour and paste and continue to fry. Add the tarhana and water. Stir continuously until thick using a wooden spoon. Fry the onions in olive oil for the top. Add the finely diced pastrami and fry for another 1-2 minutes. Pour over the soup and serve hot.

Tarifler ve fotoğraflar için Sofra dergisine teşekkür ederiz.

Thank you to Sofra magazine for the recipes and photos.

ARALIK DECEMBER 2011

PASTIRMALI TARHANA ÇORBASI (3-4 kişilik)

112 TARHANA.indd 8

11/25/11 3:42:54 PM


TARHANA.indd 9

11/25/11 3:42:58 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

V

SINIRLARIN OTESINDE.indd 2

11/25/11 12:52:35 AM


Viyana

Bu Şehre Kulak Verin

Vienna

Lend An Ear To ThIs CIty By HALDUN YAZAR Photos shutterstock

Tarih kokan sokaklarda yürürken notalar peşinizi bırakmayacak. Bir yandan da yeninin uyumu büyüleyecek sizi. İşte o zaman Viyana’da olduğunuzu anlayacaksınız... Music will accompany you as you walk through history-smelling streets. At the same time, you’ll also be captivated by the harmony of the ‘new’. It’s precisely then that you’ll realize that you’re in Vienna…

SINIRLARIN OTESINDE.indd 3

11/25/11 12:52:41 AM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

KüçükZira tarihin tüm dönemlerine ait görkemli bi-

ama efsane bir şehirden bahsedeceğiz şimdi.

nalara, anıt, saray, parklara evsahipliği yapıyor bu 2 milyonluk şehir. Tuna Nehri’nin hayat verdiği bu şehirde eski de var yeni de. Ama yeni, başka pekçok yerde yaşananın aksine eskiyi katletmiyor. Avusturya’nın başkenti Viyana, böyle göz kamaştırıyor...

ÖNCE ÇOCUKLUĞUNUZA DÖNÜN!

Stephansdom Katedrali Stephansdom Cathedral

Çok çok yüzyıllar önce Viyana bir Kelt yerleşimiydi. Romalılar, barbar istilaları derken 10. yüzyılda Germen Babenberg hanedanı Viyana’yı ele geçirdi. Üç yüzyıl kent bir ticaret merkezi oldu. 13. yüzyılda Viyana Habsburglar’ın kontrolüne geçti. 16. yüzyılda Türk akıncıları kentin kapısına dayandı. Türkler gittiğinde Viyana serpildi, devasa saraylar yapılmaya başlandı. 18. yüzyılda şehir, önemli bir imparatorluk ve kültür merkeziydi artık. I. Dünya Savaşı’yla Habsburg hanedanının çökmesi, Nazi etkisi, Avusturya’nın egemen bir devlet olarak ortaya çıkması kentin bu özelliklerini değiştirmedi. Psikanaliz kuramını 50 yılda geliştiren Sigmund Freud gibi sanatın, sosyal bilimlerin çok önemli isimleri burada yaşamıştı çünkü. O yüzden size kentte önereceğimiz bir adres de Berggasse’daki müzeye çevrilen Freud’un evi.

Schönbrunn - Gloriette Schönbrunn - Gloriette

We’re

going to describe a small but legendary city. It’s home to two million people and magnificent buildings, monuments, palaces, and parks from all periods throughout history. Both the new and old co-exist in this city that the Danube River gives life to. Unlike other countries, the new in Vienna doesn’t spoil the old. It’s in this way that the capital of Austria bedazzles…

GO BACK TO YOUR CHILDHOOD!

ARALIK DECEMBER 2011

Schönbrunn - Palmiye Evi Schönbrunn - Green House

Vienna was a Celt settlement a long, long time ago. First the Romans, then the barbarians, and finally the Germen Babenberg dynasty captured Vienna in the 10th century. The city was a commercial hub for three centuries. In the 13th century, the Habsburgs captured it. In the 16th century, Turkish raiders were at the gates of the city. Once the Turks left, Vienna flourished and huge palaces were constructed. By the 18th century, the city had become a significant empire and cultural center. With the onset of WWI, the Habsburg dynasty collapsed, and the impact of the Nazis and Austria becoming sovereignty couldn’t stand in the way of changing this city. Because people like Sigmund Freud, who developed the psychoanalysis hypothesis in 50 years, and leading names in art and social sciences, had lived here. That’s why an address we can recommend is Freud’s house, now a museum, in Berggasse.

138 SINIRLARIN OTESINDE.indd 4

11/25/11 12:52:52 AM


SINIRLARIN OTESINDE.indd 5

11/25/11 12:52:54 AM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

SANKİ EV VE SARAY MÜZESİ!

PRACTICALLY A HOUSE AND PALACE MUSEUM!

Viyana’da gözünüzü tarihi evler ve saraylardan alamazsınız zaten. Bunların başında ise imparatorluk ailesi Habsburglar’ın yazlık ikâmetgâhı Schönbrunn Sarayı geliyor. Kent merkezinin dışındaki yapı, adını buradaki bir pınardan alıyor. 18. yüzyıl ortalarında tamamlanan muhteşem Barok saray, simetrik mimarisi, ağaç ve patikalarla çevrili bol çeşmeli ve heykelli bahçeleriyle dikkat çekiyor. ‘Gloriette’ adlı neo-klasik sütunlarsa sarayın arkasındaki tepeyi taçlandırıyor. Burada ayrıca bir hayvanat bahçesi ve araba müzesi de bulunuyor. Ama asıl önemlisi, 1882’de yapılan Palmiye Evi adlı muhteşem tropik sera. Bu seradaki egzotik bitki koleksiyonu sizi başka bir dünyaya götürecek.

It’s impossible not to be in awe of the historical houses and palaces in Vienna. The leading one is no doubt the summer residence of the Habsburgs, Schönbrunn Palace. This palace that belonged to the royal family is located outside of the city and takes its name from the area’s spring. The magnificent baroque palace that was completed in the mid 18th century draws attention with its symmetric architecture, and statue-infested gardens surrounded by trees and pathways. Meanwhile, the neo-classic columns called ‘Gloriette’ crown the hill behind the palace. The palace grounds are also home to a zoo and car museum. But most importantly, it possesses a spectacular tropical greenhouse called Palm House, which was built in 1882. The exotic plant collection in it will take you to a completely different world.

OPERA BİNASI VE KLASİK MÜZİK OPERA BUILDING AND CLASSICAL MUSIC

ARALIK DECEMBER 2011

Viyana, klasik müziğin başkentidir. Öyle ki, bugün Viyana Çocuk Korosu’nu dinlemek için iki ay önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Burada pekçok akım hayat buldu. Mesela 19. yüzyılın başlarında vals parladı. W.A. Mozart, Joseph Haydn, Ludwig van Beethoven, Franz Schubert, Johannes Brahms, Johann Strauss, Gustave Mahler gibi ustalar değişik dönemlerde burada yaşadı. Kentin güneyindeki Merkez Mezarlığı’nda mezarlarını ve heykellerini mutlaka görmelisiniz. Viyana’nın müzik mabedi ise Mahler’in de bir dönem yönetciliğini yaptığı Viyana Devlet Operası. 1869’da Mozart’ın Don Giovanni’si ile açılan neo-Rönesans tarzındaki bina önceleri Viyanalıları pek memnun etmese de II. Dünya Savaşı imdada yetişti. 1945’te bombalanıp büyük ölçüde tahrip edilmesi, kent halkının ona bağlanmasını sağladı. Bina 1955’te yeni oditoryumu ve sahnesiyle yeniden açıldı. Bu kez açılışa Beethoven’ın Fidelio’su eşlik etti.

118

Viyana Devlet Operası Vienna State Opera

Hofburg Kompleksi’ndeki Mozart Anıtı The Mozart Monument in Hofburg Complex

Vienna is the capital of classical music. In fact, you have to make reservations two months in advance to listen to the Vienna Children’s Choir. A number of movements found life here. For example, waltz shined in the early 19th century, and masters like W.A. Mozart, Joseph Haydn, Ludwig van Beethoven, Franz Schubert, Johannes Brahms, Johann Strauss, and Gustave Mahler lived here during various times. Make sure to see their graves and statues in the Central Cemetery in the south of the city. Meanwhile, the Vienna State Opera building is the musical shrine of Vienna. Mahler once was its director. The neo-renaissance building that opened in 1869 with Mozart’s Don Giovanni was firstly unappreciated by the Viennese but it did became a lifesaver in WWII. When it was largely damaged from a bomb in 1945, the city’s people embraced it. The building reopened with a new auditorium and stage in 1955. This time, Beethoven’s Fidelio made the opening.

SINIRLARIN OTESINDE.indd 6

11/25/11 12:53:01 AM


SINIRLARIN OTESINDE.indd 7

11/25/11 12:53:03 AM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

Hofburg Kompleksi, eski imparatorluk ikâmetgâhlarını, müzeleri, kiliseleri, Mozart Anıtı’nı barındırıyor. Burada ayrıca 16. yüzyılda kurulan Kış Binicilik Okulu, Avusturya Ulusal Kütüphanesi ve Avusturya Başkanlık makamı da yer alıyor. Kentin uzun yüzyıllara yayılan mimari gelişimini bu bölgede adım adım görebilirsiniz. Kinsky Sarayı, Mozart’ın yaşadığı ve Figaro’nun Düğünü’nü bestelediği Figarohaus, Parlamento Binası, Wagner Villaları, Belvedere Sarayı ise hemen sayabileceğimiz simge Viyana yapıları.

Hofburg Complex comprises the residences of old empires, museums, churches and the Mozart Monument and of course the Winter Riding School that was established in the 16th century, the Austrian National Library, and the Austrian Prime Ministry. You’ll see the development of the city’s architectural history step by step in this area. Kinsky Palace, where Mozart lived and Figarohaus where he composed Figaro’s Wedding, the Parliament Building, Wagner Villas, and Belvedere Palace are just a few of the other structures that are symbolic of Vienna.

KENTİN RUHUNUN YAŞADIĞI KATEDRAL

A CATHEDRAL IN WHICH THE SPIRIT OF THE CITY IS KEPT ALIVE

Viyana’nın en etkileyici simgesi ise Barok tarzın ağırlığını hissettirdiği kentte dikkat çeken Gotik şaheser Stephansdom Katedrali. Tarihi 13. yüzyıla uzanan ve yapımı yüzyıllar süren ince oymalarla süslü bu eserdeki Gotik heykeller koleksiyonu dikkat çekiyor. Habsburglar’ın birkaçının iç organlarının buradaki kulplu kupalarda saklandığını da belirtelim. Kentin ruhunu yansıtan Stephansdom’un ardından Katedral Müzesi’ni ve yakınlardaki Bilimler Akademisi’ni de mutlaka görmelisiniz.

Stephansdom Cathedral, the Gothic masterpiece that draws attention with its primarily baroque style, is the most impressive symbol of Vienna. Construction of this structure began in the 13th century and continued for many more centuries. The Gothic statue collection in this structure that’s decorated with detailed engraving draws attention. Let us remind you that the organs of some Habsburg residents are stored in cups here. After seeing this structure that reflects the city’s spirit, visit Cathedral Museum and the Sciences Academy nearby.

BELVEDERE SARAYı BELVEDERE PALACE

ARALIK DECEMBER 2011

Viyana’nın gösterişli ve zengin semti Belvedere’de bulunan Belvedere Sarayı, 1700’de Viyana’da saray mimarı olan Johann Lukas von Hildebrandt tarafından tasarlandı. 18. yüzyılda hafif eğimli bir tepe üzerine kurulan Belvedere, bir bahçenin birbirine bağladığı iki saraydan oluşuyor. Bahçede ise her biri farklı anlamlara gelen üç bölüm var. Alt kısım dört temel elementi, orta kısım Parnassos Dağı’nı, üst kısım Olympos’u temsil ediyor. Saray ve bahçede görülmeye değer pek çok detay var.

120 SINIRLARIN OTESINDE.indd 8

Vienna’s glitzy and wealthy city Belvedere is home to Belvedere Palace, designed by the Viennese palace architect Johann Lukas von Hildebrandt in 1700. Set on a slightly slanted hill in the 18th century, Belvedere comprises two palaces that are connected by a garden. The garden however has three sections with their own distinct meanings. The bottom section represents the four basic elements, the middle section represents Mount Parnassus and the top section represents Olympus. There are plenty of details worth seeking out in the palace and garden.

11/25/11 12:53:13 AM


SINIRLARIN OTESINDE.indd 9

11/25/11 12:53:14 AM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

Kentin Barok şaheseri kilisesi ise Karlskirche. 1713’teki veba salgını sırasında adak olarak yapımı planlanan ve 25 yılda bitirilen bu kilise muhteşem kubbesindeki freskler ve yüksek altarıyla dikkat çekiyor.

Meanwhile, St. Charles’s Church is the city’s baroque masterpiece. Built after the 1713 great plague epidemic and completed in 25 years, this church draws attention for its frescoes in a spectacular dome and two flanking columns of bas-reliefs.

KAHVE BAHANE

COFFEE’S JUST AN EXCUSE

Tuna Nehri ve kanalının kente hayat verdiğini söylemiştik. Kanal ve nehir arasında kalan ve eskiden imparatorluğun avlağı olan bu bölgedeki koruluk ve çayırlar artık halka açık. Kenti tepeden görmenizi sağlayan ünlü Ferris Dönmedolabı, Lunapark, Hipodrom, Prater adlı bu bölgede yer alıyor. Ve tabii mükemmel yürüyüş yolları da.

We did say that the Danube and the canal give life to the city. The woods and meadows that were the hunting grounds of the empire and that are located between the canal and the river are open to the public. Look down at the city from the famous Ferris Wheel, Lunapark, Hippodrome, and Prater; all of them are situated in this area. And of course excellent walking tracks...

Tuna’dan modern Viyana... Modern Vienna from the Danube… Hofburg Hofburg

ARALIK DECEMBER 2011

Hundertwasser Haus Hundertwasser House

144 SINIRLARIN OTESINDE.indd 10

11/25/11 6:25:48 PM


SINIRLARIN OTESINDE.indd 11

11/25/11 6:25:50 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

VİYANA LEZZETLERİ FLAVORS OF VIENNA Viyana’nın tatlı, pasta, kahve ve hamurişleri Orta Avrupa’nın diğer kentleriyle mukayese edildiğinde en iyileri. Şinitzelinizle birlikte farklı bira ve şarapları da tatmayı ihmal etmeyin.

ARALIK DECEMBER 2011

When comparing Vienna’s desserts, coffee and pastries with those of other Central European cities, then we can quite comfortably say they’re the best. And don’t forget to try different beers and wines together with your schnitzel.

Hemen yakınlarda ise Hundertwasser Haus var. Burası, ruhsuz olarak gördüğü modern mimariye kızan sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından 1985’te tasarlanmış bir belediye bloğu. Düzensiz renkleri, soğan kubbeleriyle bu bina da bazılarınca beğenilirken bazıları onun oyuncak olduğunu düşünüyor. Biliyoruz, hep önemli yapılardan bahsettik ama daha hepsini bitiremedik bile. Viyana Kent Tarihi Müzesi, Kunsthistorisches Müzesi ve ordu tarihi müzesi Heeresgeschichtliches diğer aklımıza gelenler. Yoruldunuz değil mi? O zaman sizi Tuna’da bir tekne gezintisine çıkaralım. Veya Cafe Central, Hawelka, Sperl, Dommayer, Diglas gibi kentin değişik yerlerindeki kahvehanelerde kahvenizi yudumlamayıp soluklanmaya davet edelim. Bu mekânlar size reçelli çörek, meyvalı turta gibi sürprizler de sunacaktır. Kahvenin Viyana kapılarına dayanan Türkler’le kente geldiğini de unutmayın... 

Hundertwasser Haus is immediately nearby. This is a council block that was designed by Friedensreich Hundertwasser, the artist who was angry with modern architecture for lacking spirit, in 1985. This building is both liked and disliked because of its irregular colors and onion-shaped domes. Some people think it’s a toy for example. Yes, we have only mentioned significant structures but we’re not done yet. The Vienna City History Museum, Kunsthistorisches Museum and the museum of military history, Heeresgeschichtliches, are others that we can think of. You’re tired aren’t you? Then let’s take you on a boat ride on the Danube. Or, we can invite you to have a coffee in different cafes like Cafe Central, Hawelka, Sperl, Dommayer, and Diglas. These establishments will serve you jam buns, fruit torte and other surprises. And don’t forget that coffee arrived in Vienna with the Turks! 

124 SINIRLARIN OTESINDE.indd 12

11/25/11 3:44:54 PM


SINIRLARIN OTESINDE.indd 13

11/25/11 3:44:56 PM


Adım Adım

Step by Step

YENİ YIL İÇİN geri sayım

COUNTDOWN TO THE NEW YEAR…

10, 9, 8…

By EMRAH GÜLMEZ

Yeni yıla az kaldı. Yılbaşı planları yapılmaya başlandı bile. Henüz bir programı olmayanlar, yılbaşını geçirmek için farklılık arayanlar ve her yıl aynı şekilde, aynı yerde yeni yıla girmekten sıkılanlara yardımcı olalım istedik: Yılbaşını geçirmek için en güzel 6 şehri sizin için derledik. New Year is just around the corner and people are already making plans. But for those of you who haven’t made plans yet, here is a list full of unique New Year alternatives - best for those who are tired of entering the New Year in the same place each year. Here is a list of the top 6 cities to enter the New Year in.

CHRISTMAS.indd 2

11/25/11 3:46:07 PM


LONDRA

Herkesin Gözü London Eye’da!

LONDON

Everyone Has Their Eye On The London Eye! Uzun yıllar Londra’da yılbaşı gecelerinin en önemli turistik etkinliği Trafalgar Meydanı buluşması ve Big Ben’in 24.00’ı çalmasıydı. Sydney ve Paris’teki havai fişek gösterilerinin tüm dünyanın ilgisini çektiğini, Londra’yı gölgelediğini fark eden yerel yönetim 2005’te London Eye üzerinden havai fişek gösterilerini başlattı. Her sene 1 milyon kişi havai fişek gösterilerini izlemek için London Eye’a akın ediyor. Çok daha fazlası da televizyondan takip ediyor bu gösteriyi. Londra yeni yılı en görkemli kutlayan şehirlerden biri... The Trafalgar Square gathering and Big Ben striking at midnight were previously the most important New Year touristic events. When London’s administration realized that the world’s attention was on the fireworks in Sydney and Paris, they kicked off their own over London Eye in 2005. Around a million people flock to London Eye to watch the fireworks each year. And many more watch it live on TV. London is one of the cities that celebrates the New Year with the most pomp.

CHRISTMAS.indd 3

11/25/11 3:46:08 PM


PARİS

Açık Hava Müzesinde Kutlama

PARIS

Celebrating In An Outdoor Museum

ARALIK DECEMBER 2011

Paris’te aralık ayının ortasında başlar şölen. Kentin en önemli tarihi eserleri birbirinden hünerli sanatçılar tarafından ışıklandırılarak süslenir. Concorde’dan bulvar boyunca ilerlediğinizde ışık denizine gömülürsünüz ve rengârenk bir dünyada kaybolursunuz. Yılbaşı gecesi lüks oteller, restoranlar, barlar, gece kulüpleri ve kafeler tıklım tıklım olur. Bir restorandan akordeon sesi, gece kulübünden Brezilya sambası, yanındaki bardan Rus kalinkası, diğerinden salsa ya da caz taşar sokaklara. Edith Piaf duyulur bazen, içmeden sarhoş eder insanı. Tam 24.00’da Trocadero Meydanı’ndaki Chaillot Sarayı’nın altından ve Eyfel Kulesi’nden muhteşem bir havai fişek gösterisi başlar. Champs Elysees’de toplanan yaklaşık 1 milyon kişi ve Eyfel’in etrafındaki 500 bin kişi bu gösteriyi izler. Romantizm, eğlence, sanat, tarih… Hepsi aynı zamanda, aynı yerde buluşur yılbaşında. The show begins in the middle of December in Paris. Talented artists light up the most important historical monuments in the city. You’ll be lost in a sea of light as you move forward from the Concorde through the length of the boulevard. Luxurious hotels, restaurants, bars, nightclubs and cafés are always full on New Year’s Eve. The sound of an accordion from a restaurant, Brazilian samba from a nightclub, Russian kalinka from the bar next to it, and salsa or jazz from the next door bar… Sometimes you’ll hear Edith Piaf, and you’ll feel drunk without having had a drink. A spectacular fireworks show will kick off at exactly 24:00 from Eiffel Tower, beneath the Chaillot Palace in Trocadero Square. The roughly one million people who’ve gathered at Champs Elysees and the 500,000 surrounding the Eiffel Tower will watch this show together. Romanticism, entertainment, art, history… Simultaneously in the same place on New Year’s Eve…

128 CHRISTMAS.indd 4

11/25/11 1:03:57 AM


CHRISTMAS.indd 5

11/25/11 1:03:59 AM


ARALIK DECEMBER 2011

BERLİN / Yeni Yılda Işıl Işıl BERLIN / Ever So Bright On New Year’s Eve Berlin her Noel yeni yılda ışıl ışıldır. Kendinizi pırıl pırıl Samanyolu’nun altında yolculuğa çıkmış gibi hissedersiniz. Her sene neredeyse 1 milyon kişi Berlin sokaklarında ellerinde içkileriyle dans ederek ve ışık gösterilerini izleyerek yeni yılı karşılıyor. Partiler sabaha kadar devam ediyor. Berlin’de yeni yılda sadece havai fişek şenliği izlemez, aynı zamanda bir medeniyet şöleni yaşarsınız. Bu kentte yeni yılı bir arada kutlayacağınız 200 bin Türk yaşar. Dünyanın hiçbir kenti size yeni yılda bu kadar geniş bir alaturka ve alafranga tercih zenginliği sunamaz.

Berlin comes alive with lights every Christmas so if you’re there at the end of the year, you’ll feel like you’ve just come out of a journey from beneath the shiny Milky Way. A million people welcome the New Year each year by dancing and watching the light shows in the streets of Berlin. The parties continue until the early hours of the morning. You’ll not only get to watch the fireworks festivities in Berlin, but you’ll also see what civilization is all about. There are 200,000 Turks who live in this city and you’ll celebrate the New Year altogether. No other city in the world will offer you such a mix of East and West in the New Year.

130 CHRISTMAS.indd 6

11/25/11 1:04:02 AM


CHRISTMAS.indd 7

11/25/11 1:04:04 AM


Adım Adım

Step by Step

ARALIK DECEMBER 2011

MOSKOVA / Yılbaşına ‘Yoğunlaşan’ Şehir MOSCOW / A City That’s ‘Fixed’ On New Year

Yeni yıl akşamı saatler geceyarısını gösterdiğinde Rusya’da akan sular bile durur. Herkes yılbaşı eğlencesine konsantre olmuştur. Saatler 23.00’ı gösterirken Rusya’da şehir ve kasabalar boşalır. Sokakta in cin top oynar ve millet masa başında karnını doyurmaya başlar. Geceyarısına on dakika kala gökyüzünde belki de milyonlarca havai fişek patlar. Ardından şampanya şişeleriyle halk sokaklara dökülür. İnsanlar Kızıl Meydan’da buluşur ve şampanyanın, votkanın su olup aktığı eğlencelerini sürdürür.

When the clock strikes midnight on New Year’s Eve, even flowing rivers will stop in Russia, for everyone’s attention will be on the fun. When it’s 23:00, the cities and towns will be abandoned in Russia with not even a stray cat on the streets. This is when people sit down to have a meal. Ten minutes to midnight, possibly millions of fireworks go off in the sky. The crowds then hit the streets with champagne bottles in hand. Everyone gathers in Red Square and continues to get the most out of the night with champagne and of course, vodka.

132 CHRISTMAS.indd 8

11/25/11 1:04:09 AM


CHRISTMAS.indd 9

11/25/11 1:04:11 AM


Adım Adım

Step by Step

ARALIK DECEMBER 2011

İSTANBUL / Her Semtinde Ayrı Eğlence ISTANBUL / Entertainment In Every Suburb Aslına bakarsanız, yeni yıla en keyifli kutlamayla girebileceğiniz şehir İstanbul. Çünkü saatler 24.00’a yaklaştığında İstanbul’un her semtinde ayrı bir heyecan yaşanmaya başlar. Nişantaşı ve Taksim’de kalabalıklar sokaklarda dans edip içkilerini yudumlarken Boğaz’daki eğlence yerlerinde havai fişek gösterilerinin son hazırlıkları yapılır. İstanbul’da akşam mükellef bir yemekle başlayan yeni yıl kutlamaları, sabaha kadar renk cümbüşü içinde sürer gider...

Istanbul is actually the most pleasant place to enter the New Year. Because as midnight approaches, a unique excitement begins in every suburb of the city. While the crowds in Nişantaşı and Taksim dance and drink on the streets, last preparations are made for the fireworks shows in the nightspots along the Bosphorus. New Year celebrations, which begin in Istanbul with an elaborate dinner, continue until the morning within a riot of color...

134 CHRISTMAS.indd 10

11/25/11 1:04:14 AM


CHRISTMAS.indd 11

11/25/11 1:04:16 AM


Adım Adım

Step by Step

ARALIK DECEMBER 2011

PRAG / Masal Gibi Bir Yılbaşı PRAGUE / A Fairytale New Year’s Eve Prag gibi bir masal şehrinde yeni yılda herkes, kendi masalı için bir şeyler bulabilir. Prag meydanında akşam saat 09.00’da başlayan havai fişek gösterileri, sokakta Noel için süslenmiş ağaçlar, küçük dükkânlar, restoranlar… Vltava Nehri’nde katılabileceğiniz bot turlarıyla sakin ve romantik bir gece geçirebilirsiniz. Ama siz de “hayat sokaklarda” diyenlerdenseniz Prag meydanındaki çılgın kalabalığın arasına girerek yeni yılı eğlenceyle karşılayabilirsiniz.

Anyone can find something to create their own little fairytale on New Year’s Eve in a fairytale city like Prague. The fireworks show that kicks of at 21:00 at the square in Prague, the trees with Christmas decorations on the streets, small shops, and restaurants… You can enjoy a calm and romantic evening on a boat ride on the Vltava River. But if you’re one of those people who argue that “life is on the streets”, then get lost in the crowds in Prague square.

136 CHRISTMAS.indd 12

11/25/11 1:04:18 AM


CHRISTMAS.indd 13

11/25/11 1:04:20 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 2

11/25/11 1:07:26 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 3

11/25/11 1:07:30 AM


Ayna Ayna Mirror Mirror

By Suna Dumankaya

www.sunadumankaya.com.tr

Sağlığınız için pratik bilgiler Practıcal ınformatıon for a healthy you!

BAĞIRSAKLARIN ÇALIŞMASI İÇİN DOĞAL DESTEK

A NATURAL SUPPLEMENT FOR BOWEL REGULATION

Altı adet hurmanın çekirdeklerini çıkararak ıslatınız. Yarım kilo kayısıyı mikserden geçiriniz. Hurma ve kayısıyı, yarım limon suyu ile karıştırınız. Sabahları bir çorba kaşığı bu karışımdan yiyiniz. Üzerine bir bardak ılık su da içerseniz bağırsaklarınız düzenli çalışır. Wet six dates after removing their seeds. Put half a kilo of apricots through a blender. Mix the dates and the apricot with the juice of half a lemon. Consume a tablespoon of this mixture each morning. Your bowels will work regularly if you top it off with a glass of warm water.

ROMATİZMADAN KURTULUN

GOODBYE TO RHEUMATISM Romatizma için size iki önerimiz var. Birincisi hodan, hindiba, ardıç ve iki dilim elmayı bir litre suda kaynatarak çay gibi için. İkinci önerimize gelince: Bir beyaz lahana yaprağını ütüleyerek üzerine bir tatlı kaşığı bal ve zencefil sürerek lahana yaprağını ağrıyan yerinize sürünüz. Kısa zamanda ağrıların kaybolduğunu hissedeceksiniz. We have two suggestions for rheumatism. The first is to boil borage, chicory, juniper, and two slices of apple in a liter of water and drink it as you would tea. The second is to iron a white cabbage leaf, spread a dessertspoon of honey and ginger on top and wrap the joint that aches. You’ll be pain-free in no time.

GRİP İÇİN

WHEN YOU HAVE THE FLU

ARALIK DECEMBER 2011

İki adet portakal, limon ve mandalinayı sıkıp suyunu bir yerde bekletin. Daha sonra zencefil, zerdeçal ve havlıcanı bir litre suda 7 dakika demleyin. Önceden hazırladığınız meyve suyunu bu deme ekleyin. Bir kaşık bal eklemeyi unutmayın! Gün boyunca içebilirsiniz. Squeeze two oranges, a lemon and a mandarin and let the juice wait for a while. Then brew ginger, turmeric and galangal in a liter of water for 7 minutes. Add the juice you squeezed earlier. And don’t forget to add a spoonful of honey. You can consume this throughout the day.

140 ARKA SABITLERKASIM.indd 4

11/25/11 1:07:41 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 5

11/25/11 1:07:44 AM


MERAKLI

FOR YOUR INFO

!

SOĞANLARINIZ KAVRULURKEN KARARMASIN SCOLORING WHEN DI OM FR S ON ONI VENTING PRE

BEING COOKED

Yemeklere lezzet vermek için çoğunlukla kavurarak kullandığımız soğanlar, yağın içerisinde hızla kararır ve istediğimiz kıvamı elde etmemizi zorlaştırır. Soğanın kararmasını önlemenin yolu ise tencereye koymadan önce üzerlerine biraz un serpmektir. Onions, which we generally fry to add flavor to food, discolor quickly in oil making it difficult to achieve the texture we want. To prevent onions from discoloring, all you have to do is sprinkle a little flour on top of them before frying them.

KAPI VE ÇEKMECELER RAHATLIKLA KAPANSIN

WERS

ARALIK DECEMBER 2011

RA EASY TO OPEN DOORS AND D

Kapılar ve pencereler bir süre kullanıldıktan sonra eskisi gibi performans göstermez. Açılıp kapanma esnasında yaşanan sorunları önlemek için kapıların üst kısımlarına, çekmecelerin de yuvalarına biraz vazelin sürmeniz yeterli. Doors and drawers gradually become difficult to open and close. All you need to do to prevent any problems is wipe a little Vaseline in the sockets.

142 ARKA SABITLERKASIM.indd 6

11/25/11 1:07:52 AM


why

neden

?

BULUTLAR NEDEN HAREKET EDER?

WHO DO CLOUDS MOVE?

Havada asılı su, toz ve buz kristallerinden oluşan bulutlar yeryüzünde hava durgun olduğunda bile hareket eder. Bulutların bulunduğu yüksek tabakalarda esen kuvvetli rüzgârlar, bulutların yerini değiştirir. Bulutlar da rüzgârın estiği yöne doğru hareket eder. Clouds, which are made up of water, particles and ice crystals, move even when the weather is calm. Strong winds in high altitudes change the position of clouds pushing them in the direction of the wind.

UÇURTMALARIN NEDEN KUYRUĞU VARDIR?

Hangi maddeden yaparsanız yapın her uçurtmanın bir kuyruğu vardır. Bu durum, kuşların ya da uçakların kuyruklarının olmasıyla aynı nedene dayanır. Uçurtmanın havada dengeyi sağlaması ve daha yükseğe çıkabilmesi için kuyruğu vardır. Regardless of the material, every kite needs a tail. The same applies to birds and planes. Kites have tails to ensure balance in the air and take them up even higher.

ARALIK DECEMBER 2011

WHY DO KITES HAVE TAILS?

143 ARKA SABITLERKASIM.indd 7

11/25/11 1:08:02 AM


vitrin/showcase

Gökay,yeni koleksiyonu ile göz kamaştırıyor! Gökay dazzles wıth ıts new collectıon! Yeni koleksiyonuyla bu sezona damgasını vuran Gökay Tekstil, birbirinden şık ve güzel uyku setleri, nevresim takımları, kapitoneli nevresim ve havlu bornoz ürünleri ile yatak odalarınız ve banyonuzdaki yerini almak için hazır... Yatak odalarını saraya çevirebilecek kadar iddialı desenleriyle adından sıkça söz ettirecek olan Gökay Tekstil, bu sezon hanımların yeni gözdesi olacak. Pamuklu saten ve ranforce kumaşlardan üretilen, her biri doğadaki renklerin birbiriyle uyumlu kullanımı, modernden klasiğe Osmanlı’dan İtalyan tarzına kadar farklı desenleriyle görücüye çıkan Gökay Tekstil’in 2011 – 2012 Ev Tekstil Koleksiyonu zevkine güvenen hanımların ilk tercihi olacak.

With patterns that are ambitious enough to transform bedrooms into palaces and hence create a stir, Gökay Textiles will be the new favorite of women this season. Comprising products made from cotton sateen and ranforce and featuring nature’s harmony of color, Gökay Textiles’ 2011 – 2012 Home Textile Collection has made its debut with different patterns ranging from modern to classic and Ottoman to Italian guaranteeing to be the first choice of women who have confidence in their taste.

ARALIK DECEMBER 2011

TRABZON MODERN BOZTEPE RESIDENCE Her biri alanında söz sahibi deneyimli mimarlar işbirliğiyle “KM İnşaat Mimarlık” bünyesinde hayata geçirilen Trabzon Modern, 94 bin metrekare alan üzerinde, birinci etabı 26 bin metrekare alanda, 15 blokta toplam 374 daire, 4 villa, 2 mağaza ve sosyal donatı alanlarından oluşuyor. Trabzon Modern, panoramik Trabzon manzarası ve modern mimarisiyle bugüne kadar bildiğinizden başka bir hayat vadediyor. 1500 metrekare spor kulübünün bulunduğu projede, iki adet kapalı yarı olimpik yüzme havuzu, fitness center, sauna, Türk hamamı, oyun ve eğlence salonları, café-rest ve club, voleybol sahası, basketbol sahası, tenis kortu, göletler, seyir terasları, botanik bahçeleri, yürüyüş parkurları, sağlıklı, zinde ve modern bir yaşam için masaj salonları, kuaför ve solaryum salonları her zaman elinizin altında. Satış Ofisi: 0462 330 1 330

Trabzon Modern, which has been realized by “KM İnşaat Mimarlık”, a collaboration between experienced architects, covers an area of 94,000sqm. The first stage of the project (26,000sqm) contains 15 blocks with 374 apartments, 4 villas, and 2 shops and social areas. Trabzon Modern promises a life like no other with its panoramic view of Trabzon and modern architecture. The project that contains a 1500sqm sports club also has two indoor semiolympic pools, a fitness center, sauna, Turkish bath, game rooms, café-restaurants and club, volleyball court, basketball courts, lakes, observation terraces, botanic gardens, walk paths, massage rooms, hairdressing salon and solarium for a healthy, and modern lifestyle. Sales office: 0462 330 1 330

144 ARKA SABITLERKASIM.indd 8

11/25/11 3:49:17 PM


ARKA SABITLERKASIM.indd 9

11/25/11 3:49:19 PM


ARKA SABITLERKASIM.indd 10

11/25/11 1:08:08 AM


vitrin/showcase

Veri Merkezi ve Bulut Bilişim Devi Terremark, veri merkezi sayısını 50’ye çıkardı Terremark, one of the bıggest Data Center and Cloud Computıng Companıes, ıncreased the datacenter number to 50 Dünyanın en büyük telekom operatörlerinden Verizon, geçtiğimiz Mart ayında, Terremark’ı satın aldı. Bu gelişme ile birlikte, Verizon bünyesindeki tüm büyük veri merkezleri, personel ve operasyonu ile Terremark’a devredildi. Uluslararası müşterilerine çok daha geniş kapsamda hizmet verebilmeye başlayan Terremark, veri merkezi sayısını da 50’ye çıkardı. Terremark’ın bölgedeki en önemli yatırımlarından olan İstanbul’daki veri merkezi, pek çok yerli ve yabancı müşterisine hizmet veriyor. Çok uluslu şirketlerin öncelikli tercihi olan Terremark, müşterilerine herhangi bir ülkede yaptıkları sözleşmeye ufak bir ek ile Türkiye’den de hizmet alabilme olanağı sağlıyor. Üstelik Terremark bu şirketlerin Türkiye’ye kurulum için eleman göndermelerine bile gerek kalmadan, tanımlanan ürünlerin temininden devreye alınmasına ve daha sonra yönetimine kadar her işlemi gerçekleştiriyor.

One of the world’s biggest Telecom Operator Verizon has acquired Terremark last March. All big datacenters within Verizon has been hand over to Terramark with employees and operation following this acquisition. Terramark who starts to give service in wide scope to international customers, increased the datacenter number to 50. Datacenter in İstanbul which is one of the most important investment of Terremark is serving to most of national and interational customers. The preference of international companies Terremark, lets to his customers who have international contracts in any country to be bale to get service with an addendum to their existing contract. In addition, Terremark is implementing all the operations for the defined product like installations, commissionining, management system integrations and more without the need for sending staff to Turkey from those companies.

Onur Havayolları’nda Selin Sıvı Sabunları Selın LIquId Soaps dIstrIbuted on Onur AIrlInes’ flIghts 1980 yılında “en iyi kolonyayı üretmek” prensibiyle yola çıkan Eczacıbaşı, bir asırlık tecrübesinin meyvesine “Selin” adını verir. Eczacıbaşı, kolonyanın ardından üretim grubuna dört farklı kategori daha ekledi ve tüketici ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere geliştirilen Selin Sıvı Sabunları’nı geliştirdi. Dermatolojik olarak test edilmiş olan 18 farklı Selin Sıvı Sabunları ürününün tamamı, hassas ciltlerin ve özellikle çocukların kullanıma uygun. Aynı zamanda çevre dostu olan, doğada biyolojik olarak yüzde 80’nin üzerinde çözünen Selin Sabunları, 30 Ekim’de Onur Havayolları yolcularına Selin Koku Giderici serisinden limon özlü sıvı sabun ürünlerinden hediye etti. Uçaktaki yolculara dağıtılan sıvı sabunlar, yolcuların büyük beğenisini kazandı. www.eczacibasi.com.tr Setting off with the principle of “producing the best cologne” in 1980, Eczacıbaşı named the fruit of its centuryold cologne experience “Selin”. Following cologne, Eczacıbaşı included four different sub-categories in its production range and developed Selin Liquid Soaps to meet consumer needs. All 18 different Selin Liquid Soaps products have been dermatologically tested and are suitable for sensitive skin and children’s use especially. Selin Soaps, which are also environmentally friendly and more than 80 percent biologically soluble, distributed lemon essence soap products from its Selin Deodorant range to Onur Airlines passengers on 30 October. The liquid soaps won the passengers over. www.eczacibasi.com.tr

ARKA SABITLERKASIM.indd 11

11/25/11 1:08:12 AM


Sadece iรง hatlarda geรงerlidir. Only valid for domestic flights.

ARKA SABITLERKASIM.indd 12

11/25/11 1:08:15 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 13

11/25/11 1:08:17 AM


Merkez Ofis Head Office

Atatük Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 468 66 87 • Faks: +90 212 468 66 96 web: www.onurair.com • e-mail: info@onurair.com.tr

ARKA SABITLERKASIM.indd 14

11/25/11 1:08:19 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 15

11/25/11 1:08:20 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 16

11/25/11 1:08:22 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 17

11/25/11 1:08:26 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 18

11/25/11 1:08:28 AM


Tarifeli Uçuş Noktaları

ARKA SABITLERKASIM.indd 19

Scheduled Flight Destinations

11/25/11 1:08:29 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 20

11/25/11 1:08:31 AM


ARKA SABITLERKASIM.indd 21

11/25/11 1:08:33 AM


Bulmaca

Hazırlayan: Fulya OMAC Çözümler Sayfa 142’de

ARKA SABITLERKASIM.indd 22

11/25/11 3:52:28 PM




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.