Etbir Kırmızı Dergi Sayı 30

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2014 / 2

• ETBİR adına artık sanayici de eklendi • Kombine ve etçi kültür ırkları ile melezleri destekleme kapsamına alındı • Tebliği değişikliğiyle kasap sucuk üretimine kısıtlama getiriliyor

• 2014 Düşük Faizli Tarımsal Kredi Uygulama Tebliği Yayınlandı • Et, balık ve süt sanayicileri İSO’da sektörlerini değerlendirdiler • Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektifi 2023 Çalıştayı • Gıda sektörünün paydaşları Obeziteyle mücadele için bir araya geldi • Geniş otlaklarıyla Güney Amerika’nın hayvancılık ülkesi URUGUAY

Dosya Et verimliliğini arttırmak için uygun çözüm Kombine ırk Simmental • Örnek bir Simmental işletmesi Hünkar Çiftliği


2

3


BU SAYIDA NELER VAR?

60

ETBİR - Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği Kırmızı Et Sektör Yayını Yıl: 8 Sayı: 29 2014 / 1 Para ile satılmaz.

İmtiyaz Sahibi

BESLENME Her beslenme grubu için püf noktalar

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI

Yayın Koordinatörü Ayla TORUN

DOSYA Et verimliliğini arttırmak için uygun çözüm Kombine ırk Simmental

Yönetim Yeri Barbaros Mah. Akzambak Sk. Uphill Towers B Blok K: 10 No: 57 Ataşehir İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

Yapım

06 08

Afiş İletişim I DBYR Tel: 0535. 711 41 37 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Ergün GÖÇER

Yayın Kurulu Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK Prof. Dr. Ümit GÜRBÜZ

Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Alper ÖNENÇ Nilay GÜVEN

Reklam Rezervasyon Tel: (216) 478 62 79-324 62 64 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: (216) 540 36 11 pbx

18

22

BAŞKANDAN ETBİR’DEN HABERLER • ETBİR adına artık sanayici de eklendi • ETBİR üç üyesiyle UKON Yönetim Kurulu’nda • UKON Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Mustafa Bılıkçı Seçildi • ETBİR, yeni üyelerin katılımıyla güçlenmeye devam ediyor • Hayvansal üretimde artış var • ETBİR, Kırmızı Et Teknolojileri ve Donanımları Fuarı’na katıldı SEKTÖRDEN HABERLER • İlk transgenik kuzu Çimen • Yerel tarımsal ürünlere perakende satış imkanı • Sözleşmeli besicilik cazip hale getiriliyor

56

ETBİR Kırmızı Dergi’de yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

4

ETBİR I KIRMIZI

ÜLKE RAPORU Geniş otlaklarıyla Güney Amerika’nın hayvancılık ülkesi URUGUAY

30 32 34 36 38 40

22 DOSYA • Et verimliliğini arttırmak için uygun çözüm Kombine ırk Simmental • Örnek bir Simmental işletmesi Hünkar Çiftliği DESTEKLEME • Kombine ve etçi kültür ırkları ile melezleri destekleme kapsamına alındı YÖNETMELİK • Tebliği değişikliğiyle kasap sucuk üretimine kısıtlama getiriliyor YENİ KONU • .............. YATIRIM • 2014 Düşük Faizli Tarımsal Kredi Uygulama Tebliği Yayınlandı EKONOMİ ŞURA • Hayvancılık sektörünün beklentileri Sektörel Ekonomi Şurası’nda TEKNO HABER • RFID’nin ekonomik kullanımında bir uygulama örneği; Bell Et İşletmesi

42

SEKTÖRDEN • Et, balık ve süt sanayicileri İSO’da sektörlerini değerlendirdiler

44

ÇALIŞTAY • Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2023 Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektifi 2023 Çalıştayı

47 50

İŞ DÜNYASI • Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma

54

Tüm işletmeniz için Ticari BT çözümleri

Başarı sistemin sonucudur

TEKNOLOJİ • Gıda ürünleri satınalma davranışında Ambalajın rolü SOSYAL SORUMLULUK • Gıda sektörünün paydaşları Obeziteyle mücadele için bir araya geldi

56

ÜLKE RAPORU • Geniş otlaklarıyla Güney Amerika’nın hayvancılık ülkesi URUGUAY

60

BESLENME • Her beslenme grubu için püf noktalar

64

OTOMOTİV • Kore otomobil endüstrisinin ilk 4 çeker aracı Korando

66

SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

64

kleriz!

Ziyaretlerinizi Be

od European Seafo 61 4.Hall / Stand 60 06.05-08.05.2014 Brugge, Belçika

Daha hızlı. Daha güvenilir. Daha verimli. Et sektörünün dünyadaki lider firmaları CSB-System’i başarıyla kullanıyorlar. Entegre BT Çözümümüz ile Rekabet gücünüzü arttırın. Avantajlarınız:  Ön tanımlı sektörel süreçler  İşletmenizin tüm ihtiyaçlarına tek elden çözüm  Kısa sürede kurulum ve yatırımın hızlı geri dönüşü Daha fazla bilgi için lütfen Kare kodu okutunuz!

OTOMOTİV Kore otomobil endüstrisinin ilk 4 çeker aracı Korando

2014

CSB-System Türkiye Hasan Önel Cad. No:69  34325 Firuzköy - İstanbul Tel.: 0212-6903676  Faks: 0212-6903536 info@csb.com  www.csb.com


BAŞKANDAN

Değerli sektör mensuplarımız,

M

art-Nisan ayları kırmızı et sektöründeki meslek örgütlerimizin kongre ayları olarak gerçekleşti. 15 Mart 2014’te ETBİR’de tüzüğümüzü güncellemek amacıyla olağanüstü genel kurula gittik. Yönetim Kurulu üye sayımızı arttırmakla birlikte, derneğimizin adına ‘sanayici’ ibaresini de ekledik. ETBİR artık Kırmızı Et Üreticileri ve Sanayicileri Birliği Derneği olarak, sektördeki varlığını kapsayıcı bir şekilde sürdürmeye devam edecek. Yeni üyelerimizin de katılımıyla büyümeye devam edeceğiz. Bu vesileyle yine Aytaç Gıda’ya ve Güçlü Kardeşler firmasına aramıza katıldıkları için teşekkür ediyorum. ETBİR’deki genel kurulun ardından ikinci bir genel kurul da Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nde gerçekleşti. UKON’un II. Olağan Genel Kurul’unda sektörümüze hizmet etmeyi bir bayrak yarışı olarak görerek, Konsey Başkanlığı görevini Sayın Dr. Ahmet Yücesan’dan devraldım. Et sektörünün tüm paydaşlarının yer aldığı bu yapılanmada sanayici alt grubunun temsil edildiği üç yönetim kurulu üyeliği üyelerimizden oluştu. Beni bu göreve layık gören üyelerimize ve tüm kırmızı et sektörüne teşekkürü borç biliyorum. Konsey’in sektör adına üzerine düşen vazifeleri yerine getirmesi için gereken gayreti göstererek her iki kurumda da çalışmaya devam edeceğiz. Bu ay yapılan genel kurulla göreve gelen SETBİR yönetimine de başarılar diliyorum. Et fiyatlarında istikrar sağlanması öncelikli konularımız arasında yer alıyor. Bu istikrarın Süt Konseyi’nde olduğu gibi taban fiyata müdahale ile sağlanabileceği düşüncesiyle çalışma planımızı oluşturacağız. Taban fiyat sisteminin devreye

6

ETBİR I KIRMIZI

girmesiyle hem üretici hem de besici önünü görebilecektir. Bakanlığın sağladığı hibe desteklerle kurulan besi işletmelerinin devreye girmesinin de hayvan arzına ve dolayısıyla bu istikrara katkısı olacaktır. Dergimizin bu sayısında da ele aldığımız gibi 5 Mart 2013’ten bu yana yürürlükte olan Et ve Et Ürünleri Tebliği’nde yeni düzenlemelere gidiliyor. Kasap sucuk üretimi, etiket ve reklam düzenlemesi, MDM satışı ve kanatlı etinin yeniden pakete girmesi gibi değişiklikler gündemde. Beklentimiz, bu değişikliklere kanatlı üretiminde renklendirici kullanımının kaldırılması ve et ürünlerinde bulunabilecek kemik, kıkırdak, bağdoku miktarına ilişkin limit getirilmesinin eklenmesi yönündedir. Sağlıklı et mamülleri üretimi ve rekabetçi bir piyasa düzeni için her ikisi de çok önemli konulardır. Et üretimini ve karkas verimliliğini arttırmak için ırk dönüşümünün sağlanması gerekliliğini her zaman vurguladık ve buna dikkat çekmeye devam edeceğiz. Bu anlamda ülke şartlarına uygun ve adaptasyonu yüksek kombine bir ırk olan Simmental ırkı hakkında detaylı bir dosya çalışmasına bu sayıda yer verdik. Şubat 2014’te yeni bir yaklaşımla ilk kez düzenlenen KET 2014 Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı’na katıldık. Tüyap Fuarcılık tarafından düzenlenen fuardaki standımızda sektörümüzden fuara ilgi gösterenleri ağırlama fırsatı bulduk. Et üretiminin besiden itibaren tüm aşamalarını sergileme hedefiyle yola çıkan ve amacına uygun bir katılımla büyümesini dilediğimiz KET 2014’e ilişkin haberi iç sayfalarda bulabilirsiniz. Üstlendiğimiz görevleri yerine getirirken sektöre fayda sağlayacak görüş, istek ve önerilerinizin her zaman sözcüsü olacağımızı belirtiyor, yönetim kurulumuz adına tüm okurlarımız ve sektörümüzü saygıyla selamlıyorum. Saygılarımla,

Mustafa BILIKÇI ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı 7


ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR adına

artık sanayici de eklendi ETBİR üyeleri, kırmızı et sektördeki temsiliyeti genişletmek üzere düzenlenen tüzük tadilatlı genel kurul öncesinde düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi.

E

Et Üreticileri Birliği Derneği – ETBİR’in tüzük tadilatı amaçlı olağanüstü genel kurul toplantısı 15 Mart 2014’te yapıldı. Toplantı öncesinde üyelerin katılımıyla düzenlenen kahvaltının ardında genel kurul oturumuna geçildi. Genel kurulda alınan karar gereği ETBİR’in tam adı KIRMIZI ET SANAYİCİLERİ ve ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ Derneği olarak değiştirildi. Türkiye adını eklemek için gerekli yasal başvuru da yapılıyor. Genel kurulda yapılan tüzük tadilatıyla birlikte Yönetim Kurulu üye sayısı yeniden 13’e yükseltildi. Sayının artması nedeniyle mevcut yönetime yapılan ilavelerle Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu:

8

ETBİR I KIRMIZI

• Mustafa Bılıkçı, Sultan Et ve Gıda Üretim Tic. Paz. Ltd. Şti. • Ahmet Yücesan, San Et ve Et Mamülleri San. Tic. Ltd. Şti. • Mustafa Albayrak, Aydos Et ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. • Erzat Yıldız, Yayla Et Gıda San. Paz. Tic. Ltd. Şti. • Zeki Ziya Sözen, Aytaç Gıda Yatırım San. ve Tic. A.Ş. • Çağdaş Öztürk, Trakya Et ve Süt Ürünleri A.Ş. • Hakan Akkoyun, Bonfilet Et Sanayi ve Ticaret A.Ş • Cüneyt Asan, Günaydın İstanbul Merkez Gıda Turizm Tic. Ltd. Şti. • M. Emin Arslan, Etçii Gıda A.Ş. • M. Alper Şölen, Akşeker Gıda Bağırsak ve Yağ Sanayi Tic. Ltd. Şti. • M. Cem Yardımcı, Anamera Et ve Et Ürünleri Sanayi Ticaret A. Ş. (Konet) • Yaşar Perktaş, Dörtyol Zirai Ür. Entegre Et Tav. Mad. Tic. San. Ltd. Şti. • İbrahim Evren, İkbal Gıda A.Ş. Yönetim Kurulunun Mustafa Bılıkçı başkanlığındaki ilk toplantısında yapılan görev dağılımında başkan yardımcılıklarına Hakan Akkoyun ve Ahmet Yücesan getirildi. Erzat Yıldız’ın sayman üyeliği devam ederken, Cüneyt Asan ise basın sözcülüğünü üstlendi.

ETBİR I KIRMIZI

9


ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR üç üyesiyle

UKON Yönetim Kurulu’nda Ulusal Kırmızı Et Konseyi Olağan Genel Kurulu 9 Nisan’da yapıldı. Konsey’in Sanayici Alt Grubu’nun sahip olduğu üç yönetim kurulu üyeliği ETBİR üyelerinden oluştu.

U

lusal Kırmızı Et Konseyi’nin II. Olağan Genel Kurulu 9 Nisan2014’te yapıldı. Konseyin dört alt grup bileşeninde yer alan üyelerin katılımıyla gerçekleşen genel kurula üyelerin yanı sıra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil, Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü İrfan Erol, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu katıldılar. Genel Kurul öncesinde 42 üyesi bulunan Sanayici Alt Grubu’nun genel kurul delegelerinin seçimi yapıldı. Genel Kurul’un açılışında Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Yücesan görev yaptıkları 1,5 yıllık dönemi değerlendiren bir konuşma yaptı. Konuşmasında Konsey olarak hayvancılık ve et üretimi için öncelikli olduğunu düşündükleri altı konu olduğunu ve bu konularda çeşitli çalışmalar yaptıklarını aktardı. Yücesan bu konuları; Yem bitkileri üretiminin artırılması ve meraların yeniden yapılandırılması, Küçükbaş hayvancılığın ülkemizin et ihtiyacının %30’unu karşılayacak düzeye getirilmesi, Mezbahaların alt yapılarının geliştirilmesi ve karkas sınıflandırması yapılarak Avrupa Birliği standartlarına getirilmesi,

10 ETBİR I KIRMIZI

Damızlık sığır yetiştiriciliğinin kombine ırkları üzerinden geliştirilmesi, Sığır ırklarının ihtiyaca göre tanımlanması, kombine ırkların makul bir süre içerisinde ülke geneline yaygınlaştırılması Üretme kabiliyeti olan dişi hayvan kesimlerinin önlenmesi, Kırmızı et tüketiminin artırılması ve medyadaki bilgi kirliliğini engellemek üzere kırmızı etin sağlık ilişkisine dair bilinçlendirme çalışmaları yapılması şeklinde sıralayarak, Konsey olarak görev sürelerinde bu konularda çalışma planlarını oluşturduklarını ifade etti. Divanın oluşumundan sonra söz alan Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan; “Türkiye’nin uyguladığı açık ekonomi nedeniyle dünyadan ayrı bir üretim modeli düşünülemez. Bu doğrultuda gelişmeleri takip ederek hayvancılık politikalarımızı belirliyoruz. Ürün konseyleri de bu doğrultuda hayata geçirilmiş kurumlardır” dedi. Son 3-4 yıldır süt fiyatlarında istikrar sağlandığını belirten Kayhan, “Ette de aynı istikrarı kurmak üzere çalışmalar geliştirilecektir. Biri diğerini gerektiren bu iki sektör birbirine zarar vermeden, birbirini destekleyen politikalarla ilerlemeye devam edecektir” diyerek, et sektöründe ihtiyaç olan

ırk dönüşümünün bu doğrultuda yapılacağına dikkat çekti. Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil ise konuşmasında “Bakanlık olarak ilgili paydaşlarla her aşamada konuları paylaşarak politikaları belirlemek görevimizdir” diyerek, mevzuat hazırlıklarında herkesin katkılarıyla, görüşleri alarak şeffaf bir biçimde çalıştıklarını vurguladı. Bakanlık olarak görevlerinin sektörü yönetmek, gıda arzını sağlamak, tarımdan hammadde alan sektörlerin ihtiyacını karşılamak olduğunu söyleyen Nihat Pakdil, “Artık tüketiciler de görevlerimiz arasına girdi” dedi. Medya, tüketici dernekleri ve bireysel olarak tüketicilerin takip ettikleri konulardaki sorularını cevaplamak, düzenlemek durumundayız diyen Pakdil, “Medyanın ilgi gösterdiği konularda herkes elinden geleni yapmalı. Denetim sonucu takip eder, gelecek eleştirileri engelleyecek olan üretimi kurallar çerçevesinde yapmaktır” diyerek, kırmızı et sektörünün eleştirilerin odağı olmaması için üretimin mutlaka kurallara uygun yapılması gerektiğini belirtti. Gıda hakkında olumsuz haberlerin basında kolaylıkla yer bulduğunu ve bunun artık kaliteli üretimle önlenmesi gerektiğini vurguladı.

Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin iki yıl süreyle görev yapacak yeni Yönetim Kurulu şu isimler ve kurumlardan oluştu: Sanayici Alt Grubu • Dr. Ahmet Yücesan - San Et ve Et Endüstrileri San. Tic. Ltd. Şti. • Mustafa Bılıkçı - Türkiye Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği – ETBİR • Ahmet Hacıince – Al-Et Alanya Entg. Et Tesis. Tic. ve San. A.Ş. Üretici Alt Grubu • Özer Türer - İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri • Osman Civil - Çamlıca Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Dikili Çiftliği • Emre Vural - İzmir İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Kamu Alt Grubu • Habib Can – Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü • Dr. Sadık Küçükgünay – Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü • Ramazan Koçak – Hayvancılık Genel Müdürlüğü Araştırma Kurumları Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşları Alt Grubu • Dr. Erhan Akçay - Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü • Ergün Kılıç – Tüketici Dernekleri Federasyonu • Fazlı Yalçındağ – Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu

11


ETBİR’DEN HABERLER

HABER

UKON Yönetim Kurulu Başkanlığı’na

Mustafa Bılıkçı Seçildi Türkiye kırmızı et sektörünün ilgili tüm kurumlarıyla temsil edildiği Ulusal Kırmızı Et Konseyi, Olağan Genel Kurulun sonrasında ilk Yönetim Kurulu toplantısını yaptı. Toplantıda ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı, oy birliğiyle Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi.

U

lusal Kırmızı Et Konseyi’nin genel kurul sonrası görev dağılımı amaçlı ilk yönetim kurulu toplantısı 15Nisan’da yapıldı. Toplantıda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Mustafa Bılıkçı, Başkan Vekilliği’ne Fazlı Yalçındağ, Muhasip Üyeliğine Özer Türer oybirliği ile seçildi. Toplantı bitiminde Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin yeni Başkanı Sayın Mustafa Bılıkçı şunları söyledi: “Konseyimizin 15.04.2014 tarihinde gerçekleştirdiği Yönetim Kurulu toplantısında Kurulumuz şahsımı Yönetim Kurulu Başkanlığına uygun görmüşlerdir. Beni Yönetim Kurulu Başkanlığına layık gören tüm Yönetim Kurulu üyelerimize şahsım adına teşekkürlerimi sunuyorum. Konseyimiz yapısı itibarıyla Bakanlığımız ile Kırmızı Et Sektörü arasında bir denge çubuğu vazifesi görmektedir. Konseyimizin alt grupları içerisinde yer alan sanayici, tüketici, üretici ve kamu mensupları eşit bir şekilde temsil

12 ETBİR I KIRMIZI

edilmekte olup Konseyimiz Yönetim Kurulu bu bağlamda hem tüketici hassasiyetleri hem de üretici ve sanayicilerin sorunlarını dikkate alarak politikalar üretme gayreti içerisinde olacaktır. Konseyimiz,

Araştırma ve Danışma Kurulunu çalıştırarak görev aldığımız süre içerisinde gerekli analizleri yaptırarak etkin, verimli ve sürdürülebilir kırmızı et üretim ve tüketim politikalarını hedeflemiştir.”

ETBİR I KIRMIZI 13


Profesyonel Çözümler

ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR, yeni üyelerin katılımıyla güçlenmeye devam ediyor Kırmızı et sektörünün öncü markalarından Aytaç Et ve et ürünleri alanında faaliyet gösteren Güçlü Kardeşler firmaları ETBİR’e üye oldular.

Y

eni üyelerin katılımıyla kırmızı et sektörünün çatı örgütü olarak güçlenmeye devam eden ETBİR’e 2014’ün ilk çeyreğinde Aytaç Et ve Güçlü kardeşler firmaları üye oldular. Aytaç Gıda Yatırım San. ve Tic. A.Ş. ile ETBİR ailesine katılan

Aytaç Et’in tesisleri Çankırı’da 912 dönüm arazi üzerine kurulu ve toplam 217 bin metrekare alanda faaliyet gösteriyor. Fabrika, günde 750 büyükbaş, 2 bin 500 küçükbaş hayvan kesimi ve yılda 7 bin 500 ton işleme kapasitesine sahip. Et ve şarküteri sektöründe Türk

TOPLID Tam Otomatik Map Ambalaj Makinesi

TUMBLER MAKİNELERİ 20 Litreden, 20.000 Litreye kadar

damak tadını sofralara güvenle taşıyan Güçlü Kardeşler Tarım ve Et Ürünleri Ltd. Şti., karkas et, tüm sakatat çeşitleri, sucuk, salam, pastırma ve geleneksel tadında kavurmaları İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tesislerinde üretiyor.

KIYMA MAKİNESİ Saatte 100 Kg’den Saatte 32 Tona kadar

A-550 FULL OTOMATİK DİLİMLEYİCİ Tartım Özellikli

Hayvansal üretimde artış var Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılına ilişkin ‘’Hayvansal Üretim’’ istatistiklerini açıkladı. Türkiye’de 2013 yılında büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı ile kırmızı et üretimi önceki yıla göre artış gösterdi.

T

ürkiye’de büyükbaş hayvan sayısı geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 3,6; küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 7,6 arttı. Yıl sonu itibarıyla sığır sayısı 14 milyon 415 bin baş, koyun sayısı 29 milyon 284 bin baş, keçi sayısı ise 9 milyon 226 bin baş olarak gerçekleşti. Kırmızı et üretimi ise 996.125 ton olarak gerçekleşti. Böylelikle 2013 yılında kişi başına düşen kırmızı et miktarı 12,99 kg oldu. Kırmızı et üretimin % 87,30’u sığır/ manda eti, % 12,7’si ise koyun/keçi etinden temin edildi. Toplam süt üretimi de 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,7 artarak, 18 milyon ton oldu.

14 ETBİR I KIRMIZI

GLM-I MAXX OTOMATİK ETİKETLEYİCİ

Dakikada 30 Paketten - 150 Pakete Kadar Hız

ETBİR I KIRMIZI 15


ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR, Kırmızı Et Teknolojileri ve

Donanımları Fuarı’na katıldı

Türkiye’de ve bölgede ilk fuar olma hedefiyle yola çıkan Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı’nda besiciler ve kasaplar sektördeki yeni teknolojileri görme imkanı buldular.

T

üyap Endüstri Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı 13-16 Şubat 2014 tarihleri arasında Tüyap Beylikdüzü Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Fuarın destekleyici kuruluşlar arasında yer alan ETBİR Fuar’da bir stand açtı. KET Fuarı, ETBİR Et Üreticileri Birliği Derneği ve Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği desteği ile T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulusal Kırmızı Et Konseyi, Türkiye Kasaplar Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği, Et ve Süt Kurumu işbirliği ile düzenlenendi. Et üretiminin besiden itibaren tüm aşamalarını sergileme hedefiyle yola çıkan fuar, bu yönüyle Türkiye’de ve bölgede ilk fuar olma özelliği taşıyor.

16 ETBİR I KIRMIZI

Türkiye cazibe merkezi olabilir Kırmızı et sektörünü tüm unsurlarıyla bir araya getirmek amacıyla yola çıkan Kırmızı Et Üretimi, Teknolojileri ve Donanımları Fuarı’nın açılış töreninde bir konuşma yapan ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı fuarın sektörün 2014 yılı hedefleri için ivme sağlayacağını belirtti. Bılıkçı konuşmasında “Tarımsal üretimimiz gelişirken, iç piyasa için pek çok düzenleme hayata geçerken, bölge ülkeleri için Türkiye bir cazibe merkezi olarak ürünleriyle de dikkat çekiyor. Şimdilik çok yakın görünmese de diğer gıda ürünlerimizin yanı sıra et ürünlerimizle de dış piyasaya açılmak, ihracatta rekabet edebilir konuma gelmek sektörümüz adına hedeflerimiz arasında yer alıyor. Umut ediyoruz ki KET Fuarı bu

anlamda yapılacaklar için bir başlangıç oluştursun ve bölgesinde dikkat çekecek bir adres olarak hayvancılık ve et sektörüne hizmet versin.” dedi.

2014’te üretim maliyetleri öncelikli konu Mustafa Bılıkçı, TÜİK’in açıkladığı 2013 yılı verilerine göre 996 bin 125 ton kırmızı et üretildiğini ifade ederek, Türkiye’nin kendisine yeterli eti üretecek imkânlara sahip olmasına rağmen altyapıda gerekli dönüşümü halen sağlayamadığını söyledi. Meraların verimli kullanılmaması, etçi ırk dönüşümünün sağlanmaması ve yem maliyetlerinin aşağı çekilememesi gibi sorunlar nedeniyle iç tüketime yeterli miktarda et üretimi yapılamadığını belirten Bılıkçı, şöyle konuştu: “Tüketime sunulacak

kesimlik hayvan arzında sıkıntı yaşanmaması için hayvan varlığının yüksek tutulması gerekiyor. Besilik hayvan varlığının artırılarak, ihtiyaca yeter hale gelecek kadar besilik damızlık ve buzağı temin edilmeli. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi öncelikli ve önemli bir konudur.”

ETBİR standı besici ve kasapları ağırladı Fuar’da açılan ETBİR standında ziyaretçiler ağırlandı. Özellikle Türkiye’nin pek çok yerinden gelen kasaplar ve besiciler fuara büyük ilgi gösterdiler. ETBİR’in üyeleri için hazırladığı sığır eti bölümleri afişi standa gelen ziyaretçilere dağıtıldı ve kasapların ilgisiyle karşılaştı.


SEKTÖRDEN HABERLER

Kalite ve hijyen kurallarını ön planda tutarak tüketicilere sağlıklı, güvenilir, lezzetli et ve et ürünleri sunuyoruz...

İlk transgenik kuzu Çimen İÜ Veteriner Fakültesi, Türkiye’nin ilk transgenetik kuzusunu üretti. Hedef, sütünden ilaç üretilen ‘transgenetik’ sürüler oluşturmak. Ağzı ve tırnakları florasan ışık altında yeşil yeşil parlayan kuzuya Çimen adı verildi.

A

ytaç Gıda Yatırım San. ve Tic. A.Şİstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Birler başkanlığındaki ekip, ilk transgenik çiftlik hayvanını üretti. İlk transgenik kuzuya ‘Çimen’ adı verildi. İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenen projede üç anneden elde edilen beş yavrudan bir tanesi transgenik olarak dünyaya geldi.

Hayvansal ürünlerden ilaç üretiliyor

Hayvanlardaki gen temelli çalışmalarla diyabet, kanser, Alzheimer gibi çok sayıda hastalığın oluşma nedenleri

ve tedavileri konusunda bilgi üretiliyor. Transgenik çalışmalarla sentetik olarak üretilemeyen ‘biyofarmasötiklerin’ yani ilaç veya ilaç benzeri maddeler, transgenik canlılar aracılığıyla üretilebiliyor. Gelecekte biyolojik ilaç fabrikalarının oluşturulması yolunu açacak bu çalışmalar ile hayvan sütü gibi kolay elde edilebilen hayvansal ürünlerden değerli ilaç ve ilaç benzeri maddelerin üretileceği savunuluyor.

Işık altında parlıyor

Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Sema Birler, çalışmanı sonucu doğan transgenik kuzunun bir sonraki aşamada sütünden ilaç

elde edebilecek yeni transgenik kuzular üretebilmek için önemli bir basamak olduğunu belirterek; “Transgenik kuzumuzun özellikle tırnakları ve ağız kısmı, floresan ışık altında yeşil parlama gösteriyor. Koyun embriyolarına özel bir belirteç gen verdik. Bu bizim için büyük bir aşama. Çalışmada kullanılan yöntemin, uygulama kolaylığı ve başarı yüzdesiyle benzer çalışmaların kolaylaşması konusunda katkı sağlayacağını düşünmekteyiz. Yakın bir gelecekte sütünden biyofarmasötik üreten koyunları elde etmeyi umuyoruz.” dedi.

Yerel tarımsal ürünlere perakende satış imkanı Et ürünleri, süt ürünleri ve balıkçılıkta ‘sınırlı, marjinal ve yerel tarımsal faaliyet’ adı altında küçük üreticilere de piyasaya çıkma şansı verilmeye hazırlanılıyor. Bakanlık “Yerel, Marjinal ve Sınırlı Faaliyetlerin Düzenlenmesine Dair Tebliğ” taslağını görüşe açtı.

G

ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yakında yaşama geçirmeyi planladığı düzenleme ile küçük ölçekte üretim yapan süt ve et ürünleri üreticileri, ürünlerini mağaza ve markettelere satma hakkı elde edecek. Sistem uygulamaya girdiğinde otlu peynir, İzmir tulum peyniri, Urfa örgü peyniri gibi ürünleri üreten yerel üretici, ürününü bölgedeki satış yerlerine satabilecek. Bunun için de Bakanlığa yazılı olarak başvurması ve taahhütname imzalaması yeterli olacak. Düzenlemeye göre, et ürünleri, süt ürünleri ve balıkçılıkta ‘sınırlı, marjinal ve yerel tarımsal faaliyet’ adı altında küçük üreticilere de piyasaya çıkma şansı verilecek.

18 ETBİR I KIRMIZI

Başvuruda bulunanlara işletme kayıt numarası verilecek ve üreticiler, hangi tür hayvansal ürünü piyasaya süreceklerinin bilgisini kaydettirecekler. 50 kilometrelik bir alanda ürettikleri ürünleri diğer perakendecilere satabilme olanağı kazanacaklar.

DRY AGED BEEF (Kuru Dinlendirme Sığır Eti)

Mükemmel bir steak için; ideal büyüklükteki sığırın kesilmesiyle birlikte elde edilen etin, merkezi kısımlarında haritaya benzer mermerimsi yapıyı andıran (marble) bol miktarda ince yağların etin içerisine işlenmesiyle, özel şartlar altında %80 - %86 arasında nem ve +2°C sıcaklıkta 28 gün kemikli olarak dinlendirilerek etin bir miktar su kaybedip hafiflemesine dry aged beef denir. Mermer şeklindeki ince yağlar insan vücuduna enerji verici olması ve protein ihtiyacını karşılama açısından çok faydalıdır. Kolesterol ise çok düşük miktardadır. Lezzeti ise tartışılamaz.

Ancak uygulamaya ilişkin en önemli kaygı ürünlerin dağıtımı sırasında ‘soğuk zincirin’ kırılması. Bu ürünlerin üretim koşullarının kontrol altına alınması gerekiyor. Gerekli önlemlerin alınmaması durumunda uygun olmayan sütlerin veya kaçak yollarla kesilmiş etlerin piyasaya sürülebileceği dikkate alınmalıdır.

Haftalık 2 bin kg et ürünü satışı Et ve et ürünlerinde haftalık olarak satış miktarı 2 bin kilogramı geçemeyecek. Çiğ süt, içme sütü, çiğ krema ve kaymak söz konusu kapsamda satılamayacak. Ama bunun dışında kalan peynir, yoğurt gibi süt ürünleri satılabilecek. Bunda da sınır haftalık 500 kilogram olacak. Balıkçılık ürünlerinde de haftalık limit 500 kilogram olacak.

ETÇİİ GIDA A.Ş.

Aydınlı Mah. Hüzzam Sok. No: 3/B Tuzla İSTANBUL

Tel: 216 393 34 42 Fax: 216 393 67 66 e.mail: etcii@etcii.com.tr

www.etcii.com.tr

ETBİR I KIRMIZI 19


SEKTÖRDEN HABERLER

Sözleşmeli besicilik

cazip hale getiriliyor Et ve Süt Kurumu sözleşmeli besiciliği daha cazip hale getirmek için hayvan alım fiyat ve şartlarında iyileştirmeye gitti.

K

urum; besicilik sektörünü geliştirmek, sözleşmeli besiciliği yaygınlaştırmak, artan üretim maliyetleri karşısında besicilerin muhtemel mağduriyetlerini önlemek, ilerleyen aylarda besicilerin öngörüde bulunabilmesini sağlamak amacı ile sözleşmeli besicilik primini artırdığını açıkladı. Hayvan alım fiyatını büyükbaş için 16.50 TL/Kg’ye yükselten Et ve Süt Kurumu, sözleşmeli besicilik fiyatlarına ise ilave ödeme yaparak, 45 kuruş sözleşme primi yanında, uzak mesafeden hayvan nakli ile kombinalara gelen besiciler için her yüz kilometrede 10 kuruş, sonraki her yüz kilometre için ise ilave 5 kuruş “nakliye primi” ödüyor. Bu uygulamayla üreticinin eline bir kilogram karkas et için toplamda ortalama 17.10 TL/Kg geçmiş oluyor. Uygulamada, küçük ve orta ölçekli besicileri desteklemek amacı ile yirmi baş ve altı büyükbaş hayvan bedelleri peşin olarak ödenirken, sözleşmeli besicilik kapsamında hayvanlarını Kurumun öngördüğü kesim tarihlerinden önce veya sonra kestirenler için 15 Kr/Kg erken-geç kesim primi, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için sözleşme yapan ve bu aylarda hayvanını kesime getiren besicilere ilave 10 krş/kg yaz primi ödemesi yapılıyor.

20 ETBİR I KIRMIZI

ETBİR I KIRMIZI 21


DOSYA Simme Nehri Vadisi menşeili Simmental sığır ırkının anavatanı İsviçre‘dir. Hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada birçok ülkede yetiştirilmektedir. Kombine bir sığır ırkı olması dolayısıyla bazı ülkelerde eti bazılarında da sütü için yetiştirilmektedir. İsviçre’de Simmental Vadisi de denilen Simme Nehri Vadisi menşeili olan bu ırk aynı vadinin adıyla anılmaktadır. Avrupa’da Fransa, İtalya, Almanya’da yaygındır. 1800’lü Kuzey Amerika’ya gitmiştir ve halen yoğun şekilde kullanılmaktadır. Simmental ırkı hayvanlar birçok ülkede yetiştirilme açısından ilk tercih edilen ırklar arasındadır. Uzun ömürlü bir sığır ırkıdır. Sıcak ve soğuğa çabuk adapte olurlar. Her türlü iklim şartında yetiştirilebilir. Veriminde çok fazla bir değişiklik görülmez. Hastalıklara karşı direçli bir sığır ırkı olarak bilinir. Simmental ırkı sığırların döl verimi yüksektir. Simmental dana günlük canlı ağırlık artışı ortalama olarak, 1100 – 1450 gr civarındadır. Et randımanı % 60 tır.

Simmental ırkı hayvanların et ve süt özellikleri

Et verimliliğini arttırmak için uygun çözüm

Kombine ırk Simmental Ülkemizde et fiyatlarını düşürmek için et üretiminde kullanılan sığırlarda ırk dönüşümü yapılması kaçınılmaz bir gereklilik. ETBİR uzun yıllardır bu talebi her platformda dile getiriyordu. Son yıllarda dünyadaki et ırklarını yakından tanıyan Türkiye et sektörü artık bu talebi daha yüksek sesle vurgularken, ülke şartlarına uygun çözümün kombine ırk Simmental olduğunda birleşiyor.

Ü

lkemizde et fiyatlarını düşürmek için ve verimliliği artırmak için et üretiminde kullanılan sığırlarda ırk dönüşümü yapılması kaçınılmaz bir gereklilik. ETBİR uzun yıllardır bu talebi her platformda dile getiriyordu. Son yıllarda dünyadaki et ırklarına dair gelişmeleri yakından tanıma fırsatı bulan Türkiye et sektörünün tüm paydaşları da artık bu ihtiyacı daha yüksek sesle vurguluyor. Bu dönüşümün ülke gerçeklerine uygun bir çözümle gerçekleşmesi için sektörün önde gelenlerin önerisi, kombine ırklara geçişin sağlanması ve Simmental ırkın tercih edilmesi yönünde.

22 ETBİR I KIRMIZI

Simmental ırkı “kombine ırk” olarak bilinir ve Avrupa’da etçi-sütçü ırk olarak ün yapmıştır. Ulusal Kırmızı Et Konseyi Danışma Kurulu Üyesi* Prof. Dr. Mustafa Oğan’ın verdiği bilgilere göre; Simmental ırkı yüksek besi performansı ve kaliteli et üretimi yanında süt veriminin de tatmin edici olması nedeniyle önem kazanmaktadır. Holstein ırkı ile karşılaştırıldığında süt proteini ve süt yağında Holstein ırkından daha yüksek, ancak süt miktarında ise Holstein ırkından daha düşük verim ortalamalarına sahiptir. Bakanlığın 2010 yılından bu yana GAP ve DAP projelerinde Simental ırkı hayvanların gebe düve olarak işletmelerde alınarak ırkın yaygınlaştırılmasına dönük çalışmaları bulunmaktadır. Öncelikle Ülkemizde Simental ırkı hayvanların toplam hayvan varlığı içerisindeki yerine bakacak olursak, (Tablo-1) Simental ve Melezi anaçlarının toplamın altıda biri miktarında olduğunu görmekteyiz.

Tablo: 1 Irklara göre hayvan varlığı - Baş Dişi

Erkek

Toplam

1.115.471

220.603

1.336.074

66.961

10.485

77.446

Simmental ve Melezi

1.049.173

261.550

1.310.723

Holstein ve Melezi

4.476.560

1.231.105

5.707.666

TOPLAM

6.708.165

1.723.743

8.431.909

Montofon ve Melezi Jersey ve Melezi

Kaynak: Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Ülkemizde mevcut Simental ırkı ve melez hayvanların bölgelere göre dağılımına bakacak olursak (Tablo 2), Bölgeler içerisinde en yoğun olarak % 36 oranında Karadeniz bölgesine bulunduğunu görmekteyiz. Simmental, Karadeniz Bölgesi’nde özellikle Kastamonu başta olmak Çorum, Tokat gibi iç bölgelerde yetiştirilmektedir. Tablo 2: Bölgelere Göre Simental ve Melezinin Dağılımı Dişi %

Erkek

Toplam

Dağılım

1.115.471

220.603

1.336.074

30.326

9.292

39.618

3

Doğu Anadolu Bölgesi

212.899

30.585

243.484

19

Ege Bölgesi

132.918

39.393

172.311

13

46.943

8.327

55.270

4

İç Anadolu Bölgesi

217.745

57.233

274.978

21

Karadeniz Bölgesi

366.322

102.500

468.822

36

Marmara Bölgesi

42.020

14.220

56.240

4

1.049.173

261.550

1.310.723

Akdeniz Bölgesi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Toplam

Ülkemizde kırmızı et fiyatlarının yüksekliği, tüketimin artmasının önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Tüketimin artması içinse üretimin yani arzın artması gerekiyor. 2013 yılı TÜİK verilerine göre 996.125 ton kırmızı et üretildi. Yıllık toplam kırmızı et üretimimizin 1 milyon ton civarında olduğunu söyleyebiliriz. Ulusal Kırmızı ET Konseyi de son yıllarda düzenli olarak artış kaydeden üretimin daha da artarak öncelikle kendine yeten, daha sonra ihraç eden bir ülke konumuna gelebilmemiz için, özellikle Simental gibi kombine ırkların ülkemizde yaygınlaştırılması gerektiğini belirtiyor.

ETBİR I KIRMIZI 23


DOSYA İsviçre Simmen Vadisi

Tablo 3: Simmental ve Holsteinların Besi Performası ve Karkas Yönünden Karşılaştırılması Simmental Günlük Canlı Ağırlık Artışları (Gr.)

Holstein

1.300-1.600

1.000-1.200

6-7 kg

7-9 kg

Canlı Ağırlık / Karkas Oranı

%58-60

%53-55

Et / Yağ Oranı

%14,50

%15,70

Soğutma Firesi

%2.18

%2,23

%17,66

%20,83

83,5 cm2

65 cm2

%0,95

%1,04

Yemden yaralanma

Kemik /Karkas Oranı MLD Alanı (Karkas üzerindeki değerli etler) Intramuscular yağ Oranı

Tabloda görüleceği üzere Et/ Yağ Oranı, Soğutma Firesi ve Intramuscular yağ oranı açısından istatiksel bir fark olmamakla birlikte besi performansı ve karkas yönünden Simental ırkının Holstein’a oranla üstünlüğü bulunmaktadır.

Simental sığır ırkı görünüm özellikleri Dünya’da Simmental ırkı hayvanların sayısı 41 milyon olup, dünyadaki en büyük sayıya sahip ikinci ırk durumundadır. 1970-1980 yıllarının sonlarına doğru ırkın özellikleri et ve süt için kullanılan kombine ırka dönüştürülmüştür. Simmental ırkının orijinal renkleri açık sarıdan koyu sarıya, kırmızıdan koyu kırmızıya kadar değişir. Aynı zamanda gri, kahverengi, pembe gibi renklerde beneklere sahiptir. Simmental ırkı yukarıda bahsedildiği üzere temelde üç alt-ırktan oluşmaktadır. 1. Et Irkı 2. Süt Irkı 3. Kombine (Çift amaçlı) Irk. Simmental, farklı coğrafi ve iklim koşullarına mükemmel bir uyum göstermektedir (1). Simental Irkı ineklerin Avrupada ortalama süt verimi 5.500 kilogram civarında, % 4 yağ ve % 3,5 protein oranı bulunmaktadır (3).

Holstein ırka göre et ve döl verim avantajı Holstein ırkı ineklerde modern süt işletmelerinde laktasyon süt verimi 7.000-10.000 kg arasındadır. Simmental ırkı kombine verimli bir ırk olmakla birlikte son yıllarda süt verimi yönünde yapılan seleksiyonlar sayesinde süt verimleri 6000-7000 kg’lara çıkarılmıştır. Ayrıca Holstein ırkında görülen dölverimi sorunları bu ırkta daha az rastlanmakta ve her yıl bir buzağı alma olanağı mevcut olup sütün devamlılığı rahatlıkla sağlanabilmektedir. Besi ve karkas özellikleri ise günlük canlı ağırlık artışı Holstein’a göre daha yüksek; canlı ağırlık/karkas oranı, et/yağ oranı ve kemik/karkas oranı daha düşük olması nedeniyle avantajlıdır. Detaylı besi ve karkas özellikleri Tablo 3’te verilmiştir.

24 ETBİR I KIRMIZI

• • • • • • • • •

Renk sarı-beyaz veya kırmızı-beyaz alacadır. Mutlaka baş, alın ve kirpik beyaz renktir. Erkek ve dişileri boynuzludur. İklim şartlarına kolay adapte olur. Uzun ömürlüdürler. Yüksek döl verimi özelliği Annelik içgüdüsü yüksektir. Sağlık problemi azdır. Birçok özelliklerinden dolayı yetiştiricilerin öncelikli tercihidir.

Simental sığır ırkı verim özellikleri • Canlı ağırlık: Erkek: 1100–1400 kg; Dişi: 600–900 kg • Cidago yüksekliği: Erkek: 150– 165 cm; Dişi: 138 – 150 cm • Canlı ağırlık artışı: 1350 – 1600 gr/gün • Et randımanı: %58 • Süt verimi: 6.500 Lt

Holstein ve Simental ırkında süt yağ ve protein oranı karşılaştırma Sütteki Yağ Oran

Holsteinların günlük canlı ağırlık kazancı Simmentallere göre %12 daha düşük olduğu halde, birim kg canlı ağırlık artışı için yemde bulunması gereken enerji miktarı % 8 daha fazladır (2). Bu veriler ışığında; ülkemizde özellikle Orta ve Doğu Anadolu bölgelerindeki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde Simmental yetiştiriciliğin teşvik edilmesi, rantabl bir süt işletmeciliği yanında besi danası gereksiniminin yurt içinden karşılanması ve kırmızı et üretiminin sürekliliğinin sağlanması açısından önemlidir.

Simmental ırkın yaygınlaştırılmasının ülke şartlarında ihtiyaca en olumlu cevap vereceği tespitinde bulunan Ulusal Kırmızı Et Konseyi, 2013 yılından itibaren yapacağı çalışmalarla ilgili faaliyet raporuna; Damızlık sığır yetiştiriciliğinin kombine ırkları üzerinden geliştirilmesi, sığır ırklarının ihtiyaca göre tanımlanması, kombine ırkların makul bir süre içerisinde ülke geneline yaygınlaştırılması maddesini görev olarak eklemişti. Ayrıca Konsey’in girişimleriyle 22.02.2012 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile başlayan, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılacak Tarımsal Kredilerde Damızlık Etçi Sığır Yetiştiriciliğinde %100 faiz indirimli kredi uygulamasına devam edilmektedir.

Çallı “Türkiye’nin et ihtiyacının karşılanması için mutlaka et tipi sığırlar yetiştirilmeli” Simmental ırkını süt verimi bakımından değerlendiren Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜDER) Başkanı Sayın Harun Çallı bu ırkın en çok Almanya’da yetiştirildiğini belirterek, Simental sığırın, sığır türleri içerisinde iklim şartlarına kısa sürede adapte olmalarıyla bilindiğini söyledi. Harun Çallı “Dolayısıyla da ülkemiz iklimine kolayca adapte olmaktadır. Durum bu olmakla birlikte yatırım yapacak çiftçilere tavsiyemiz, herşeyden önce işletmelerinin başında bulunmaları, kaba yem ihtiyaçlarını mutlaka kendilerinin karşılamalarıdır” sözleriyle yatırıma girişecek çiftçilere tavsiyede bulundu. Türkiye’deki sığır türleri içende sağlık sorunlarını en az yaşayan türler arasında olduğunu vurgulayan Çallı, çabuk besi alması ve et verimi yüksekliğiyle sık tercih edilen bir sığır türü olduğunu yineledi. Et randımanının yaklaşık % 58-60, laktasyonda süt veriminin 6.500 lt ve sütün yağ oranının % 4,2 olduğunu söyleyerek, “besi hayvanı olarak çok elverişlidir” dedi. Türkiye’de et verimini arttırmak ve sütte de avantajlı pozisyonu korumak üzere Simental ırka dönüşüm sağlanması yönünde görüşleri değerlendiren ASÜD Başkanı Çallı “Süt üretiminde önemli olan cinsten çok miktardır. Türkiye’nin et ihtiyacının karşılanması için mutlaka et tipi sığırların yetiştirilmesi gerekir. Simental sığırı ırkı da bunlardan biridir.” dedi. Çallı Simental sığırın, holştayn ırkına göre iklim şartlarına kısa sürede adapte olmaları, uzun ömürlü, döl verimi yüksek ve sağlık sorunlarının daha az olması avantajı bulunduğunu belirtti. “Canlı ağırlık artışı ve et randımanı daha yüksektir” diyen Çallı simental sığırın, üretimde zengin türler arasında yer aldığını vurguladı.

Protein Oran

HOLSTEİN

% 3-%3,5

% 3,2 - % 3,5

SİMENTAL

% 4,20

% 3,70

*Prof. Dr. Mustafa Oğan Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi

ETBİR I KIRMIZI 25


DOSYA

Örnek bir Simmental işletmesi

Hünkar Çiftliği

Kahramanmaraş’ta kurulu bulunan Hünkar Çiftliği, örnek bir işletme olarak Simmental yetiştiriciliğindeki tecrübelerini, tercih nedenlerini paylaştı. Simmentalin bilinen avantajlarını pratikte yaşayarak gören Şekerli, çiftliğinde 250 baş sağmal, 1200 baş besi sığırına ev sahipliği yapıyor.

K

ahramanmaraş’ta kurulu bulunan Hünkar Çiftliği işletmecisi Eşref Şekerli, örnek bir işletme olarak Simmental yetiştiriciliğindeki tecrübelerini, tercih nedenlerini bizlerle paylaştı. Simmentalin bilinen avantajlarını pratikte yaşayarak gören Şekerli, çiftliğinde 250 baş sağmal, 1200 baş besi sığıra ev sahipliği yapıyor.

yollarla getirilen etçi ırklardan oluşuyor.

Hünkar Çiftliği

“Çok süt istiyorsanız holstein, kaliteli süt ve etçi karakterde bir erkek dananız olsun istiyorsanız simental yetiştirmelisiniz”

Kahramanmaraş merkeze bağlı Şerefoğlu köyünde bulunan işletme besi ve süt sığırcılığı üzerine faaliyet göstermek üzere kurulmuş durumda. 250 başı sağmal olmak üzere 750 baş kapasiteli süt sığırı işletmesinde günde 5 ton kaliteli süt üretiliyor. Yine süt sığırı işletmesine yaklaşık 1 km uzaklıkta bulunan besi işletmesi yılda 1200 besi hayvanına ev sahipliği yapmakta. Besi materyali çiftlikten elde edilen ve ithal

26 ETBİR I KIRMIZI

İşletmenin kendi bünyesinde 1700 dönüm arazide ekim yapılarak, yem bitkisi olarak yonca ryegrass, lenox sorgum ve slajlık mısır ekiliyor; buğday, arpa ve diğer ot guruplarını paket hasıl olarak üretiyor. İhtiyaç fazlasını diğer çiftliklere pazarlanıyor. Ciddi bir makine parkına sahip olan işletme bölgesinde bu konuda tecrübeli bir işletme.

Çiftlikteki hayvan ırkları hakkında bilgi veren Eşref Şekerli, “Çiftliğimizde etçi ırklardan angus, limuzin, charolais simental danalar tercihli kullanılmaktadır. İthalat sayesinde tanıştığımız bu hayvanlar sayesinde etçi ırkların ne kadar da avantajlı olduklarını görmüş

olduk. Avustralya’dan getirdiğimiz anguslardan elde ettiğimiz yavrular yüksek performans gösterdiler. Özellikle charolies ile yaptığımız melezlemelerde mükemmel sonuçlar alındı.” diyor. Ancak angusun mera varlığı sınırlı olan işletmelerde ekonomik bir hayvancılık sağlamadığını belirten Şekerli, “Bizlerde bu yüzden damızlık olarak angusu yetiştirmeme kararı aldık. Yeteri kadar meram olsaydı angustan başka hayvan yetiştirmezdim.” diyerek simentali tercih nedenlerini sıralıyor. “İşletmemizde doğan simental erkek danalar 14 ay gibi bir süre içerisinde rahatlıkla 320 kg ortalama karkasa ulaşabiliyorlar. Anguslardan farkı insancıl, cana yakın olmaları, sevk ve idarelerinin kolay olmasıdır. İşletmemizde sütçü ırk olarak simental ve holstein bulunmakta. Çok süt istiyorsanız holstein, kaliteli süt ve etçi karakterde bir erkek dananız olsun istiyorsanız simental yetiştirmelisiniz.”

“Adeta ülkemiz için yaratılmış” Simmental ırkını hafif ticari araca benzeten Şekerli, ırkın avantajlarını da sıralıyor. “Yıllardır yaptığımız çalışmalar ve tecrübelerimle söyleyebilirim ki simental ırkı adeta ülkemiz için yaratılmış. Ben onu hafif ticari araca benzetiyorum, ne taksi ne pick-up ne suw! Her işe uygun, satımı kolay, uzun yola giden, geniş, rahat, yüksek, dayanıklı, hız yapmayan,kaslı. Simental ırkı gerek et kalitesi gerek sütünün içerik zenginliği bakımından tartışmasız durumdadır. Yeni yapılan seleksyonlarla ırk daha fazla süt verir hale getirilmiştir. Bugün Almanya’da 1.5 milyon sütçü simental bulunmaktadır.”

Simental ırkını neden tercih ettiğini maddeler halinde şöyle sıralıyor; • Uysallık cana yakınlık ve yakışıklılık • Satışta tercih edilmesi gerek danası gerek buzağısı gerekse düvesi tüm zamanlarda rakiplerine yüzde 40 fark atıyor. • Kaliteli bir simental ilk doğumunda 305 günde 7,5 ton süt verebiliyor. İkinci ve üçüncü doğumlarda ise 10 tona kadar çıkabiliyor. • Sütündeki kuru madde yağ ve protein oranı sanayinin prim vererek almak istediği standartlarda. Peynir randımanı yüksek, 4,2 yağ kapasitesine sahip. • Reformeye çıkan bir simental et değeriyle yeni bir damızlık düve alabilmek için gereken paranın yüzde 80’ini toplayabiliyor. Diğer hayvanlar bunun yarısı bile toplamıyor. • Zayıflamış bir simental görmek çok zor bir ihtimaldir

ETBİR I KIRMIZI 27


DOSYA Asıl soru ‘sütü artırmadan eti nasıl artırırız?’

ama zayıflamış görünen çok holstein görebilirsiniz. • Güçlü meme yapısına sahip olmaları mastitise yakalanma oranını düşürür.

Ancak bu kadar yönlendirmeden sonra şu uyarıyı yapmalıyım; Her simental sütçü değildir! Etçi karakterdeki simentaller yılda 5 ton ancak süt verir. Fleckvieh olarak da bilinen sütçü simentaller uzun çalışmalar sonucu elde edilmiş genlerinde dayanıklılığı ile dünyada bilinen İsveç kırmızısı ile melezlemelerden elde edilmiştir. Özellikle etçi ve sütçü kombine karakter bu ırktadır.

• Merada otlamaya müsait, otu ete çevirme kabiliyeti yüksek. Yeşil ot ile kondisyon kaybetmeyen yapısı ile yine tercih sebebidir. • Veteriner ve ilaç giderleri diğer ırklara göre azdır. • Profesyonel olmayan yetiştiriciler simentali öldüremez, sadece süt alamazlar.

Bazı otoriteler “kombine ırk diye bir şey yoktur, bir şey ya sütçü ya etçidir” derler. Haklılık payı vardır. Et yapmak isteyen etçi, süt yapmak isteyen sütçü ırkı tercih etmelidir, doğrudur. Biz burada ülke gerçeklerini konuşuyoruz. Bu ülkenin besicileri sütçü ırktan bir hayvanın erkeğini besi materyali olarak kullanmak zorunda mı? Çoğu şeyi dışarıdan ithal eden bir ülke olarak bu kaynak israfı olmaz mı? Madem yeterli sütümüz var, ‘sütü artırmadan eti nasıl artırırız’ sorusunun üzerinde durmamız gerekir. Bu da ancak simental ile mümkündür. Ülkemizde bazı illerimiz hayvancılıkta zoru başarmış ve holstein gibi zorlu bir ırkı gayet başarılı bir şekilde yetiştirebilmişlerdir. Burdur, İzmir, Trakya, Denizli Balıkesir gibi. Tabiî ki buralarda holsteinden çıkmak hata olur. Yıllardır elde edilmiş bir tecrübenin hebası olur.

Eşref Şekerli, Hünkar Çiftliği’ndeki tecrübeleriyle pratikte bir simental işletmesinin nasıl avantajlara sahip olduğunu aktaramaya sorularımızı cevaplayarak devam etti.

Irkın hiç dezavantajlı yönü yok mu? Herşeyin olduğu gibi bu ırkın da tabii eksi yönleri var. Bu da ineklerin birbirini emmeleri ancak çözümü kolay. Bunu buzağısını annesine emdirmeyerek ve sütten kesilmesine rağmen kulübede bir ay fazla tutarak aşabilirsiniz. Diğer bir eksi yönü ise aslında bir avantaj da olabilir. Yetersiz beslendiğinde holstein gibi ölümüne süt vermez, frene basar ve sütü azaltır. Yani canına kıymaz ve böylece tüm zamanlarda vücudunu korur. Zamanında gebe bırakılmazsa kilo alıp yağlanır ve döl tutmaz. Yine holstein gibi 500-600 gün süt vermeye devam etmez. Gebe kalmamışsa 320 gün süt verir, sonra bırakır.”

“Et açığı olan bir ülkenin sütçü karakterdeki ısrarı anlamsızdır” Ülkemizde bazı iller dışında hayvancılık profesyonel olarak yapılmıyor. Holstein ırkı ciddi profesyonellik gerektiren bir ırktır. Bu yüzden simental iyi bir tercihtir. Ülkemizde yeteri kadar süt üretimi var. Et açığı olan bir ülkenin sütçü karakterdeki ısrarı anlamsızdır. Simental tercihi ile holstain ırkı hayvanlar yeterli eğitimi olmayan yetiştiricilerin elinde ölmekten kurtulur. Dövizimizin dışarı gitmesi önlenmiş olur. Et krizi de simental ırkının tercih edilmesi ile kendiliğinden çözülmüş olur.

Melezlemeye yatkınlığı nasıldır?

Simental ırkı et rengi, kemik oranı dolgunluğu sebebiyle sanayicinin de tercihi olmuştur. Serbest piyasada simental ırkı sığır eti ile holstein dana eti bazı bölgelerde fiyat bakımından birbirine yakındır. Anadolu insanı evinde tuttuğu ineği üç şey için tutar; oğlunu evlendirmek, kızını gelin etmek ve traktör taksidi ödeyebilmek için. Bir nevi kumbara kötü günler için yahut hayırlı günler için. Bu yüzden de tüm zamanlarda ancak simental sattığında sahibinin yüzünü güldürecek parayı toplar.

Simental ırkının melezlemeye yatkınlığı da takdire şayandır. Angus ve diğer etçi ırklarla melezi dişili erkekli besiye yatkındır. Holstein ile melezi dayanıklılığını ve sütünü arttırır. Anadolu’da sadece danası iyi para topluyor diye simental ile tohumlatılır. 60 günlük simental buzağının 2500 TL’ye alıcı bulduğu, yeni doğum yapmış bir simental ineğe buzağısı ile beraber 10 bin TL veren yetiştiricinin olduğu bir ülkede biz neyi tartışalım? Seviyoruz işte bütün sebep bu. İşletmemizde bazı dönemler buzağı satışı oluyor. Önceden para yatırıyorlar. Böylesine tercihli bir ırk varken kazancı başka ırklarda aramak hatadır diye düşünüyorum.

Yatırıma yeni girecek yetiştiricilere tavsiyeniz nedir? Yatırıma yeni girecek yetiştiricilerin ırk seçimi konusunda matematiği kullanmaları, bölge şartları, kaba yem temini gibi önemli detayları göz önünde bulundurmaları, simental ve diğer ırkları yetiştiren hem başarılı hem başarısız örnekleri yerinde görüp kayıt tutmaları ve sonrasında karar vermelerini öneririm. Ancak unutulmamalıdır ki herkes hayvancılık yapmak zorunda değildir. Hayvancılık bir meslek değil yaşam biçimidir. Sadece ben hayvanı çok seviyorum diyerek bu işe girilmez. Yeni yatırımcılara her zaman kapımız açıktır. Onlar için Avrupa’dan simental damızlık temin edebiliriz. Sektörün sıkıntılı ve zevkli yönlerini onlarla paylaşabiliriz.

Hünkar Çiftliği olarak gelecek planlarınızda bu ırkla devam yer alıyor mu? Hünkar Çiftliği olarak gelecekteki amacımız simental ırkını yaygınlaştırmak ve bu ırkın damızlık temin merkezine dönüşmektir.

Yem maliyeti bakımından neler söylersiniz? “Sadece ot yiyerek kilo almak yine simentalin işidir” Ülkemizde yem maliyetleri yüksektir, sadece ot yiyerek kilo almak yine simentalin işidir. Aldığı kondüsyonu kaybetmez, bir zayıf bir kilolu olmaz. Sürüden ayırmaya karar verdiğiniz gün kesime gönderebilirsiniz. Diğer hayvanlar gibi belli bir süre besiye tutmanız gerekmez. Sürekli olarak ‘Maliyetleri nasıl aşağı çekeriz?’i konuşuyoruz. Kaliteli bir kaba yemle rahatlıkla kilo alabilen nadir bir ırktır. Holstein doğum sonrası hastalansa yattığı yerden kalmaz, yem tüketmez. Simental yattığı yerden bile yemini yer ve hayata tutunmak için gayret eder. Arkası felç olduğu halde günlerce yaşayan ve ayağa kalkma mücadelesi veren simentaller gördüm. Ancak yattığı yerde boğazlanmak zorunda olan çok holstein de gördüm.

28 ETBİR I KIRMIZI

ETBİR I KIRMIZI 29


DESTEKLEME hayvan başına 20 TL ödenecek. Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve tiftik üretiminin artırılması için üretmiş oldukları tiftiği, Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine (Tiftikbirlik) veya kooperatiflerine satan yetiştiricilere tiftik başına 20 lira ödenecek. Ürettiği çiğ sütü süt işleme tesislerine satan birlik üyesi yetiştiricilere manda, koyun ve keçi sütü için litre başına 20 kuruş destek verilecek. İnek sütü için Bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden ödeme yapılacak. Islah amaçlı süt kalitesinin desteklenmesi projesi kapsamında her bir sığır için süt içeriğinin tespiti amacıyla yapılacak analizler için Ankara, İzmir, Balıkesir, Bursa ve Tekirdağ illerinde baş için 50 lira ödeme yapılacak.

Kombine ve etçi kültür ırkları ile melezleri

destekleme kapsamına alındı

Organik hayvancılığa destek

2014 yılında yapılacak olan tarımsal desteklemeler belirlendi. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre hayvancılık, yem bitkileri, organik tarım, hastalıklardan ari işletmelerin yanı sıra toprak analizi ile mazot ve gübre destekleme ödemesi yapılacak.

B

akanlar Kurulu’nun ‘2014 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar’ı 12 Nisan tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. 1 Ocak 2014 tarihinden geçerli olacak desteklemeler kapsamında hayvancılık, yem bitkileri, organik tarım, hastalıklardan ari işletmelerin yanı sıra toprak analizi ile mazot ve gübre destekleme ödemesi yapılacak.

Hayvancılıkta kombine ve etçi kültür ırkları desteklenecek Hayvancılık desteklerinde Bakanlık kayıt sistemlerine ve Soy Kütüğü ve Ön Soy Kütüğü Sistemi

30 ETBİR I KIRMIZI

(E-Islah) veri tabanına kayıtlı, sütçü, kombine ve etçi kültür ırkı veya kültür ırkı melezi en az 5 baş anaç sığıra sahip, ulusal düzeyde üst örgütlenmesini tamamlamış bir hayvancılık örgütüne üye olan yetiştiricilere hayvan başına ödeme yapılacak. Anaç mandaya sahip olan yetiştiricilere, sayı şartına bakılmaksızın destekleme yapılacak. Bakanlık kayıt sistemine kayıtlı sütçü ve kombine ırkların anaç sığırı için soy kütüğüne kayıtlı olanlara ve etçi ırklara farklı olmak üzere hayvan başına ödeme yapılacak. Anaç sığır başına ödeme birim miktarları, tek işletme olarak kabul edilen, kooperatif ile birlikler hariç,

500 başa kadar tam, 501 baş ve üzeri için yüzde 50’sine karşılık gelen tutarın ödenmesi suretiyle uygulanacak. Birlik ve kooperatiflere üye olup işletmesinde 500 baştan fazla hayvan bulunduran yetiştiricilere hayvan sayısı limitleri uygulanacak. Sütçü ve kombine ırklar ve melezleriyle etçi ırkların melezleri her anaç sığır için 225 lira, etçi ırklar anaç sığır 350 lira, anaç mandaya 400 lira, sütçü ve kombine ırklar ve melezleri anaç sığır soykütüğü ilavesinde 70 lira destekleme ödemesi yapılacak. E-Islah veri tabanına kayıtlı anadan suni tohumlama veya etçi ırklarda Bakanlıktan izin alınmış tabii

tohumlama boğasıyla tohumlama sonucu doğan buzağılar için 75 lira, döl kontrolü projesi kapsamında testi tamamlanıp onaylanmış boğa spermasıyla yapılan suni tohumlamadan doğanlara 35 lira, yerli ırk veya melezi sığırlardan etçi ırklara ait spermayla yapılacak tohumlama sonucu doğan buzağılara 75 lira destek verilecek.

Sürü yöneticisi istihdamı desteği başlıyor Sürü yöneticisi istihdamı (sertifikalı çoban) desteği uygulaması 500 baş ve üzeri küçükbaş hayvan sayısına sahip işletmelerde bu yıl başlayacak. Sürü yöneticisi istihdamı desteği işletme başına 5 bin lira olarak 2015 yılı bütçesinden ödenecek. Buna göre, koyun-keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye, hayvanları Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı yetiştiricilere

Büyükbaş, küçükbaş hayvan, arı ve su ürünleri yetiştiriciliğinde organik tarım yapan çiftçilere hayvancılık desteklemelerine ilave belirlenen organik tarım destekleme ödemesi verilecek. Bu çerçevede anaç sığır mandada hayvan başına 150 lira, buzağıda 50 lira, anaç koyunkeçide 10 lira destek belirlendi. Destekleme ödemesi kapsamına alınan her tarımsal işletme için yıllık 600 lira ödenecek.

Yem bitkilerine ilave destek Hastalıklardan ari işletmeler için sağlık sertifikasına sahip süt sığırı işletmelerinde bulunan damızlık boğalar dışındaki 6 aylığın üzerindeki erkek hayvanlar hariç, tüm sığırlar için hayvan sahiplerine 375 lira ödeme yapılacak. Ari sığır başına ödeme birim miktarları 500 başa kadar tam, 501 baş ve üzeri için yüzde 50’sine karşılık gelen tutar ödenecek. Hayvan hastalıklarıyla mücadele çerçevesinde, Bakanlıkça belirlenen programlı aşılamalar için uygulayıcılara büyükbaş şap aşısı için 75 kuruş, küçükbaş şap aşısı için 50 kuruş, büyükbaş Brucellosis için 1,50 lira, küçükbaş Brucellosis için 50 kuruş destekleme ödemesi verilecek.

Çiftlik Muhasebe Veri Ağı sistemine 375 lira katılım desteği Çiftlik Muhasebe Veri Ağı sisteminin yaygınlaştırılması amacıyla İstanbul, Samsun, Malatya, Adana, Konya, Bursa, Erzurum, Şanlıurfa, Nevşehir, Tekirdağ, Giresun, İzmir, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Burdur, Antalya, Mersin, Osmaniye ve Hatay’da örnek seçilen ve ÇKS’ye kayıtlı tarımsal işletme sahiplerine işletme başına 375 lira katılım desteği ödenecek.

Yem bitkilerine ilave destek Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı arazileri üzerinde kaliteli kaba yem üretmek amacıyla yem bitkileri ekilişi yapan üreticilere yapay çayırmera için üretim yaptıkları ilk yıl, çok yıllık yem bitkilerinden yonca için 4 yıl ve korunga için 3 yıl süreyle tek yıllık yem bitkileri ekilişlerinde üretim yaptıkları yıl için ürünü hasat etmeleri kaydıyla dekar başına sulu yoncada 50 lira, kuru yoncada 30 lira, korungada 40 lira, tek yıllıklarda 35 lira, silajlık tek yıllıklarda 50 lira, silajlık sulu mısırda 75 lira, silajlık kuru mısırda 35 lira, yapay çayıra 100 lira ödenecek.

ETBİR I KIRMIZI 31


YÖNETMELİK Toplu yemek üretimine MDM satışı yasaklanıyor

Et Tebliği değişikliğiyle

kasap sucuk üretimine kısıtlama getiriliyor

Yeni düzenlemeyle toplu yemek üretim yerlerine MDM satılması yasaklanıyor. Lokanta, restoran, otel ve hazır yemek üreten işletmeler gibi son tüketiciye yemek hizmeti veren işletmelere veya doğrudan son tüketiciye mekanik olarak ayrılmış et satışı yapılamayacak. Kanatlı eti ürünlerine deri olarak sadece kanatlı karkası üzerindeki deri katılabilecek. Tebliğ kapsamında yer alan ürünlere dışarıdan et proteini katılamayacak.

% 100 ibaresi yasağı yeniden vurgulanıyor Taslak çalışmasıyla ürün etiketlerinde de bazı düzenlemelere gidiliyor. Tebliğe göre zaten yasak olan % 100 ibaresine yasak yeniden vurgulanıyor. Ürün etiketlerinde marka dahil olmak üzere ‘%100’, ‘%100 Dana eti’ ya da ‘%100 göğüs eti’ gibi ifadeler/logolar kullanılamayacak.

lahmacun, pide, kebap, pizza gibi yiyeceklerde kullanılan et, TGK Et ve Et Ürünleri Tebliğe uygun olacak. Ancak bu madde yemeğin kendisini değil sadece yemeklerde kullanılan eti kapsıyor. Benzer şekilde coğrafi işareti bulunan et ürünlerinin bileşiminde kullanılan çiğ et ve kıymanın özellikleri Et Tebliği’ne uygun olacak, ancak bu ürünün genel özellikleri için bağlayıcı olmayacak. Nisan ayı boyunca görüşe açık olan tebliğ taslağı, yayımından 1 ay sonra yürürlüğe girecek.

Renklendirici ve kıkırdakbağdoku konusu Bakanlığa iletildi Öte yandan, görüşe açılan taslaktaki maddelere ilave olarak, kırmızı et üreticilerinin beyaz etle yapılan et ürünlerinde renklendirici kullanımının yasaklanması yönünde talepleri bulunuyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na iletilen bu yöndeki taleplerin değerlendirilmesi

amacıyla Mart ayında Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından bir sektör toplantısı düzenlendi. Beyaz etle üretilen sosis, salam ve sucukların renklendirilerek “kırmızı etle yapılmış gibi” satışa sunulmasının haksız rekabet olduğu ETBİR tarafından yetkililere iletildi. Bu üretimin koşullarının yeniden düzenlenmesi istendi. Ayrıca ETBİR’in önemle üzerinde durduğu, et ürünlerinde bulunabilecek kemik-kıkırdak ve bağdoku miktarına ilişkin Et ve Et Ürünleri Tebliği’ne limit konulması talebi de yinelendi. Etin kemikten sıyrılması işlemi sırasındaki kalıntı maddelerin tağşiş kapsamında değerlendirilmesinin karalayıcı olduğu Bakanlığa çeşitli yazışma ve toplantılarda iletilerek, bu ayrıştırma sırasındaki kalıntılar için var-yok değil miktar limitinin uygulanmasının önemi defaten vurgulandı. Konunun Tebliğ değişikliğinde yer alması bekleniyor.

Etiketlerde ürün adı yazı boyutu aynı olacak.

Et ve Et Ürünleri Tebliği’nde yapılması planlanan değişiklikle perakende işletmelerde sucuk üretimi, yani kasap sucuk üretimi ve satışı yasaklanıyor. Ürün etiketlerinde Tebliğe göre zaten yasak olan % 100 ibaresine yasak yeniden vurgulanıyor.

5

Mart 2013’te yürürlüğe giren “Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği”nde değişikliğe gidiliyor. “Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”e ait taslak metin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca görüşe açıldı.

Kasap sucuk dönemi sona eriyor Tebliğde yapılacak düzenlemenin en önemlilerinden biri perakendede sucuk üretimi yani kasap sucuk üretiminin yasaklanıyor olması. Taslağa göre perakende

32 ETBİR I KIRMIZI

işletmelerde ısıl işlem görmüş sucuk, fermente sucuk, pastırma, sosis, salam gibi et ürünleri üretilemeyecek. Bu düzenlemeyle tüm et mamüllerinin üretiminin, Et Ürünleri Tebliği’ndeki kıstaslara uygun hale gelmesi sağlanacak.

Kanatlı eti ve kıyma paketli satılacak Tebliğde yapılacak düzenlemeyle perakende satışta kanatlı eti ve kıymanın işlendiği anda paketlenerek satılması öngörülüyor. Perakende işletmelerde son tüketiciye satış aşamasında kıyma, hazırlanmış

kırmızı et karışımları ve hazırlanmış kanatlı eti karışımları üretimleri anda doğrudan satışa hazır halde ambalajlanacak ve günlük olarak satışa sunulacak. Çiğ kırmızı etler; asgari hijyenik şartlar göz önünde bulundurularak, TGK Etiketleme Yönetmeliği’nin 13. Maddesine uygun olarak satışa sunulabilecek. Çiğ kanatlı etleri ise hazır ambalajlı olarak piyasaya arz edilecek ve perakendeci tarafından ambalaj bütünlüğü bozulmadan tüketiciye satılacak. Kanatlı etleri bir yıl öncesine kadar yine paketli halde satılıyordu. Yine bu uygulamaya dönülmüş olacak.

Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin etiketinde ürün adları aynı renk, aynı yazı karakteri ve aynı puntoda olmak üzere bir bütün olarak ifade edilecek. Ürün etiketlerinde ısıl işlem uygulanmış et ürünü, emülsifiye et ürünü gibi genel ürün grupları ürün adı olarak kullanılamayacak.

Etiket kuralları reklamlar için de geçerli Ürün etiketlerine ilişkin belirlenen kurallar; satış reyonları, reklam panoları, market katalogları, gazete reklamları gibi yollarla yapılan ürün tanıtımları için de geçerli olacak.

Hazır yemekte kullanılan et, Tebliğe uygun olacak Tebliğ taslağına göre hazır yemek üretiminde mantı, çiğ köfte, içli köfte, kadınbudu köfte,

ETBİR I KIRMIZI 33


HAYVANCILIK

34 ETBİR I KIRMIZI

ETBİR I KIRMIZI 35


YATIRIM

2014 Düşük Faizli Tarımsal Kredi

Uygulama Tebliği Yayınlandı Düşük faizli tarımsal kredi uygulama tebliğine göre; hayvancılık, yatırımlarına yüzde 100’lük faiz indirimi sağlanıyor.

sığırcılığı işletmesi kurmak veya işletmesinin kapasitesini on baş ve üzerine çıkartmak isteyen yetiştiricilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği • Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde; koyun için en az 50 baş, keçi (saanen, Kilis, Domaskus, Ankara keçisi ve kıl keçisi yetiştiriciliği) için en az 25 baş kapasiteye sahip işletme kurmak isteyen veya kurulu işletmesini bu kapasitelerin üzerine çıkartmak isteyen yetiştiricilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

2

36 ETBİR I KIRMIZI

Düşük faizli kredi uygulamasında; damızlık süt sığırı yetiştiriciliğinde üst limit 20 milyon TL, damızlık etçi sığır, damızlık düve yetiştiriciliği ve kanatlı sektörü damızlık yetiştiriciliğinde üst limit 7,5 milyon TL, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, su ürünleri yetiştiriciliği, yurtiçi sertifikalı fidan kullanımı, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım uygulamalarında 5 milyon TL, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, büyükbaş hayvan besiciliği ve kanatlı sektöründe üst limit 3 milyon TL olarak belirlendi. Yine aynı kapsamda sulama yatırımları, tarımsal mekanizasyon, çok yıllık yem bitkisi üretimi, küçükbaş hayvan besiciliğinde üst limit 1,5 milyon TL, yaygın bitkisel ve hayvansal üretim, arazi alımı ve diğer konularda 500.000 TL olarak belirlendi. Hayvansal Üretim konularında yeni yatırım yapmak veya mevcut uygulamalarını büyütmek isteyen üreticilerimiz açısından önemli katkı sağlayacak olan kredi konuları ve genel esasları şöyle:

Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği • 10 baş ve üzerinde damızlık etçi sığır yetiştiriciliği işletmesi kurmak veya işletmesinin kapasitesini 10 baş ve üzerine çıkartmak isteyen yetiştiricilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

• Hayvancılığı ilgilendiren diğer alanlar ise şu başlıklarda destekleniyor: Çok yıllık yem bitkisi üretimi • Kaliteli kaba yem üretimi yapmak amacıyla, toplamda en az 10 da alanda çok yıllık yem bitkisi ekilişi yapılarak hasat edilmesi gerekmektedir.

• Yüz baş ve üzerinde küçükbaş hayvan besi işletmesi kurmak veya işletmesinin kapasitesini yüz baş ve üzerine çıkartmak isteyen yetiştiricilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

• Çok yıllıklarda yonca ve yapay çayır mera ekilişi için en az 4 yıl, korunga ekilişi için ise en az 3 yıl süre ile tesisin bozulmaması şartıyla üreticilere işletme ve yatırım kredisi kullandırılıyor. Ayrıca yaygın bitkisel üretim kapsamında yem bitkileri üreticilerine yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

Yaygın hayvansal üretim

Tarımsal Amaçlı Kooperatifler

• Hayvansal üretim konu başlığı altında belirtilmeyen ancak hayvansal üretim konularında faaliyette bulunan üreticilere veya Karardaki hayvansal üretim konularında yer almakla birlikte

• Tarımsal amaçlı kooperatiflere de damızlık süt sığırı yetiştiriciliği, büyükbaş hayvan besiciliği, küçükbaş hayvan besiciliği konularında kredi kullanımı imkanı getirildi.

Küçükbaş hayvan besiciliği

004 yılından bu yana üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca uygulanan, düşük faizli kredi uygulamasına 2014 yılında da devam ediliyor. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla, gerçekleştirilecek ve toplam 30 kalemde bir çok tarımsal faaliyet alanını kapsayan bu uygulama ile tarımsal maliyetlerin azaltılarak, üreticinin gelir seviyesini yükseltilmesi hedefleniyor. Hayvancılık (damızlık etçi sığır yetiştiriciliği, damızlık düve yetiştiriciliği, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, kanatlı sektörü damızlık yetiştiriciliği), modern basınçlı sulama ve yurtiçi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi konularında %100, diğer konularda %25 ile % 50 faiz indirimi sağlanacak. Düşük faizli krediler 10 Nisan 2014 tarihinde yayınlanan 2014/8 sayılı uygulama Tebliğinde belirtilen teknik kriterler kapsamında kullandırılacak.

kapasite, ırk, yaş şartı vb. teknik kriterleri taşımayan konularda faaliyet gösteren üreticilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

Arazi alımı • Dağınık ve parçalı arazilerin birleştirilmesi suretiyle tarımsal işletmelerin ekonomik ölçeğe kavuşturulmasının sağlanmasına yönelik olarak, hisseli tarım arazilerindeki hisse paylarının diğer hissedarlar tarafından satın alınması ya da hisseli olup olmadığına bakılmaksızın bitişik arazilerin satın alınmasına yönelik yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor. Organik tarım • Organik Tarım Kanunu ile Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik dahilinde organik tarımsal ürün ve organik tarımsal girdi üretimini yapan, ürünü toplayan, işleyen, ambalajlayan, pazarlayan veya bu faaliyetleri yapacak olan üreticilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor.

Damızlık düve yetiştiriciliği • 50 baş ve üzerinde işletme kurmak veya işletmesinin kapasitesini 50 baş üzerine çıkartmak isteyen müteşebbislere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği • Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde 10 baş ve üzerinde kapasiteye sahip işletme kurmak isteyen veya kurulu işletmesini bu kapasiteler üzerine çıkartmak isteyen yetiştiricilere yatırım ve işletme kredisi kullandırılıyor. Büyükbaş hayvan besiciliği • On baş ve üzerinde manda dahil olmak üzere besi

ETBİR I KIRMIZI 37


EKONOMİ ŞURA

Hayvancılık sektörünün beklentileri

Sektörel Ekonomi Şurası’nda Hayvancılık sektörünün beklenti ve sorunları TOBB’un düzenlediği Ekonomi Şurası’nda ekonominin kurmaylarına iletildi. ETBİR’in de üyesi olduğu Türkiye Hayvancılık Meclisi’ne iletilen sorunlar ve çözüm önerileri, Sektör Meclisleri Ekonomi Şurası’nda ekonominin yönetimindeki bakanlıklara sunuldu.

Ü

lkemizin önde gelen sektörel politikalar ve stratejilerin tartışıldığı Sektörel Ekonomi Şurası’nın 7.’si Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ev sahipliğinde Ankara’da düzenlendi. Şura’ya TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz katıldı. Şura’da, Türkiye’nin üretim ve hizmet alanındaki gücünü oluşturan 59 sektör meclisi, sorun ve çözüm önerilerini, ilk ağızdan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve ilgili bakan ve bürokratlara iletme fırsatı buldu. Ekonominin ana gündem maddesi olarak konuşulduğu Sektörel Ekonomi Şurası, 59 ana sektörün katılımıyla, sorun ve önerilerini doğrudan ekonomi yönetimine iletildiği tek ve en büyük buluşma olarak gerçekleşiyor. Şura’da çıkan raporun kamuözel sektör işbirliğine yeni bir ivme kazandırarak, ekonominin büyümesine destek vermesi hedefleniyor.

Besi işletmelerinde kapasite kullanım oranının yüzde 50’nin altında TOBB bünyesindeki Türkiye Hayvancılık Meclisi, piyasadaki hayvan sayısının ihtiyacı karşılamadığı için besi

38 ETBİR I KIRMIZI

işletmelerinde kapasite kullanımının yüzde 50’nin altına düştüğünü belirterek, kombine ırklara geçiş sağlanana kadar kaliteli besi materyali ithalatına izin verilmesini istedi. Sektör yetkilileri, yerli besicilere zarar verilmemesi için ahırlarda bulunan yerli hayvan varlığı kadar ithal hayvana izin verilebileceğini kaydetti. Türkiye Sektör Meclisleri Şurası’nda Türkiye Hayvancılık Meclisi’nin gündeme taşıdığı çözüm önerileri arasında besilik hayvan ithalatı yer aldı. Meclis raporunda, hayvan varlığı konusunda sektörle kamu arasında rakam uyuşmazlığı olduğu belirtilirken, piyasadaki hayvan sayısının ihtiyacı karşılamadığı

için besi işletmelerinde kapasite kullanım oranının yüzde 50’nin altına düştüğü ifade edildi. Türkiye’de besi ırklarının yetersizliğinden dolayı süt hayvanlarının erkek yavrularıyla besicilik yapıldığına dikkat çekilen raporda, yerli üreticilerin daha kaliteli besi materyaline ihtiyaç duyduğu anlatıldı. Hayvan varlığı konusunda sektörle kamu arasında uyumluluk sağlanması gerektiğine işaret edilirken, ikinci önemli çözüm önerisi ise kombine ırklara geçiş sağlanana kadar kaliteli besi materyali ithalatına izin yerilmesi oldu. Çözüm önerisini sektörden gelen talepler doğrultusunda rapora konuldu.

Şuraya katılan Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkan Vekili Fazlı Yalçındağ, besicilerin mevcut ırklarla 1 birim harcamaya karşın 1 kg ürün aldıklarını, yüksek verimli ırklardan ise 1 birim harcamaya karşılık 1.4 kg et elde ettiklerini bildirdiklerini dile getirdi. Yalçındağ, “Türkiye’de hayvan ırkı kombineye dönmedikçe bu sıkıntı sürekli karşımıza çıkacak. Geçmiş yıllarda yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için bu önlemin alınması gerekiyor” diye konuştu. İthalatın yerli üreticiye zarar vermemesi için besiye alınan yerli hayvanla ithal hayvan arasında bir orantı kurulabileceğini kaydeden Yalçındağ, “Sütü daha az ama kaliteli olan Simental ırkına ağırlık verilmeli” dedi. ‘Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş da besicilerin yüksek verim için kaliteli materyale ihtiyacı olduğunu söyledi. İthalata izin verilmesi halinde yerli besicilerin de mağdur edilmemesinin şart olduğunun altını çizen Karakuş, “Bu konuda insanların ahırlarına koydukları yerli hayvan kadar, ithalat yapmalarına izin verilebilir. Böylece yerli materyal yetiştiren besici de mağdur olmaz” dedi.

Türkiye Hayvancılık Meclisi sektöre ilişkin aşağıdaki sorunların ve çözüm önerilerini dile getirdi: 1) Türkiye hayvan ve hayvansal ürünler piyasasının düzenlenmesi ihtiyacı: Türkiye’de hayvancılık sektöründe başta et ve süt piyasası olmak üzere bir fiyat istikrarsızlığı söz konusu olduğu belirtilerek, bu istikrarsızlığın yetiştiricileri, kamu ve sanayicileri olumsuz etkilediği belirtildi ve bu olumsuzlukları gidermek amacıyla kurulan Et ve Süt Kurumu sektörün ihtiyacına cevap veremediği dile getirildi. Çözüm önerisi olarak özerk, kendi fonunu sağlayabilen, yetiştirici, tüketici, kamu, sanayici, perakendeci ve STK’ların söz sahibi olduğu, kısa-orta-uzun vadeli politikalar üretip uygulayabilen bir “kurum” oluşturulmalı, bu

kurum gerekli durumlarda piyasaya müdahale edebilmeli ve piyasayı düzenleyebilmeli, Bu kurum kurulduktan sonra Et ve Süt Kurumu kademeli olarak kaldırılmalıdır. 2) Hayvan ıslahı ve sağlığı politikasındaki düzensizlik: Ülkemizin kırmızı et ihtiyacı her yıl artmakta iken ülkemiz şartlarına adapte yerli hayvan ırkları azalmakta, talep ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Kırmızı et, ithalata bağımlı olamayacak kadar stratejik öneme sahiptir. Kombine sığır ve koyun ırkları, et sanayi için daha ekonomik olmasına rağmen ülkemizde besicilik ağırlıklı olarak süt ineklerinin danaları ile yapılmaktadır. Bunun yanında hayvan hastalıkları nedeniyle önemli ekonomik kayıplar olmaktadır denilmiştir. Çözüm önerisi olarak Bakanlık; üniversiteler, sanayi ve STK’larla işbirliği içerisinde kalıcı ve sürdürülebilir ıslah politikası oluşturmalı, büyükbaş-küçükbaş hayvancılıkta etçi ve kombine ırklar bölgesel olarak geliştirilmeli, bölgelere uygun kombine ırk sığır besiciliği teşvik edilmeli ve hastalıklar konusunda ülkesel boyutta eradikasyon yöntemleri uygulanmalıdır. 3) Yem ve yem hammaddelerinde fiyat yüksekliği ve kaba yem problemi: Türkiye’de yem hammaddesi üretimi ihtiyacı karşılayamamakta, bu nedenle ithalat yoluna gidilmektedir. 2013’te gerçekleştirilen yaklaşık

6 milyon ton yem hammaddesi ithalatı karşılığında 3 milyar dolar ödenmiştir. Yem hammaddelerinin temininde dışa bağımlılık sebebiyle döviz fiyatlarındaki artış, maliyetleri doğrudan arttırmaktadır. Çözüm önerisi olarak yem hammaddelerinin üretimini arttırmak için yem bitkileri üretimi ve meraların etkin kullanımı teşvik edilmeli, iklim ve arazi koşulları gözetilerek Bakanlık tarafından üretim planlaması yapılmalı,Türkiye’de açığı bulunan ve net ithalatçı olduğumuz yem hammaddelerinin ithalatında uygulanan yüksek gümrük vergileri dönemsel olarak düşürülmeli ve bu uygulama yapılırken gecikmelere mahal verilmemelidir. 4) Hayvan sayısındaki dalgalanma ve istikrarsızlık: Ülkemizdeki hayvan varlığı konusunda sektör ile kamu otoritesinin rakamları uyuşmamaktadır. Piyasadaki hayvan sayısı, ihtiyacı karşılayamadığı için besi işletmelerinde kapasite kullanım oranı % 50’nin altına düşmüştür. Ülkemizde besi ırklarının yetersizliğinden dolayı süt hayvanlarının erkek yavrularıyla besicilik yapılmaktadır. Yerli üretici daha kaliteli besi materyaline ihtiyaç duymaktadır. Çözüm önerisi olarak hayvan varlığı konusunda sektör ve kamu arasında uyumluluk sağlanmalı, ülkemizde kombine ırklara geçiş sağlanana kadar kaliteli besi materyali ithalatına izin verilmelidir.

ETBİR I KIRMIZI 39


TEKNO HABER

RFID’nin ekonomik kullanımında bir uygulama örneği;

Bell Et İşletmesi

İsviçre’deki et işleme tesisleri arasında lider konumunda bulunan Oensingen’deki Bell Et İşletmesi, CSB-System’in RFID-çözümünü kullanıyor. Bell, radyo frekansı kullanarak verileri görmeden ve dokunmadan okuma ve kaydetme teknolojisi RFID sayesinde maliyetleri düşürerek, rekabet üstünlüğü sağlıyor.

M

erkezi Basel’de bulunan Bell-Grubu İsviçre’deki et işleme tesisleri arasında lider konumunda bulunuyor. Samuel Bell tarafından kurulan işletme, kurulduğu 1869 yılından bu yana hızlı gelişimine devam ediyor. 3.500 çalışanı ve yıllık 890 milyon eoru cirosu ile Bell Avrupa’da sektörünün en büyüklerinden biri olmayı sürdürüyor. Tesis, et ve et ürünlerinin üretimi için yıllık 93.000 ton et (dana, kuzu, domuz, yaban eti) ve 27.000 ton kanatlı eti işleniyor. Bell’in hem taze et hem de hazır yiyecek ürünleri en yüksek kalite standartlarıyla üretilmekte ve birçok ödül almış durumda. En son dört kanatlı ürünü için Alman Ziraat Odası’nın (DLG) düzenlediği “Convenience-Food denetimi” yarışmasında Golden ödülünü kazanan Bell ürünleri özellikle

40 ETBİR I KIRMIZI

İsviçre’de yüzde 80 üzeri tanınma oranına sahip. 2002 yılında işletme Oensingen’de yeni bir tesisin inşaatına başladı. 50 Milyon Euro’luk yatırım ile İsviçre’nin ve hatta tüm Avrupa’nın en modern et entegre tesislerinden biri kuruldu. Tesis için, aynı zamanda et sektörü için sektörel ERP yazılımı üreticisi CSB-System ile birlikte taze ürünlerin gereksinimlerine tam uygun entegre bir RFID çözümü gerçekleştirildi.

RFID: Bilgileri kullanılabilir yapma RFID (Radyo Frekansı ile Tanımlama) radyo frekansı kullanarak verileri görmeden ve dokunmadan okuma ve kaydetme teknolojisidir.

Maliyetleri düşürebilmek adına, manuel işlemlerin yapıldığı süreçler belirlenmeli, RFID kullanımı ile değiştirilmelidir. Burada işletmeye özel süreçler ve kullanılan ERP sistemi analiz edilmeli ve kullanılmalıdır. RFID’nin tüm bölümleri kapsayan bilgi entegrasyonu ile maliyetler düşürülerek rekabet üstünlüğü sağlanabilmektedir. RFID-Etiketleri transponder veya “akıllı çip” denilen etiketlerdir. Bu gerekli indikatörler (IDs) üzerinde oldukları nesneleri tanımlar. Bu nedenle her bir ID, o nesne için kesin tanım taşır. Etiketlenmiş nesneler tüm bölümleri kapsayan bir ERP yazılımının verileri ile birlikte ekonomik olarak kullanılabilir. Bu nedenle, bir ID’li nesneye bir anlam ve aynı zamanda bir ilinti yüklemek için bir referanslandırma

(ID eşleştirme ve veri tabanı) kaçınılmazdır. Veritabanında her bir ID’nin arkasına istenildiği kadar, başka bilgilerle bağlantılı, bilgiler yüklenebilir. Bazı transponderler üzerine kayıtlı ID’leri sürekli yayınlarlar, bunlara aktif transponder denir. Pasif transponderler ise kayıtlı verileri sadece bir elektro manyetik indüksiyon komutu yardımıyla yayınlarlar. Transponderler “pasif” ve “aktif” özelliklerinin yanısıra “bilgi” kriterine göre ayrılırlar. Bir transponder ya sadece tek tanımlı bir numara ya da birden fazla serbest tanımlanabilir bilgi kaydetme ve bunları aktarma olanağını sağlar. Transponderin dokunmadan verileri alabilmesi ve aktarabilmesi için, bilgileri alabilen ve örneğin ERP sistemine aktarabilen bir anten gereklidir.

Bell’de RFID çözümünün akışı 1. Aşağıdaki şekilde, kasanın kesin tanımlaması için, ürünün içinde olduğu kasanın CSB-referans numarası gösterilmektedir. Ek olarak kasanın her uzun kenarında da iki pasif transponder bulunur. Kasa numarası ile depozitolu boş kutu, CSB-System ile bilgi amaçlı ilişkilendirilmiştir. Daha sonra kasanın otomatik olarak tanınması için kasa numarası ile ilişkili transponder ID’si bir veritabanında ilişkilendirilir. Bu sayede manuel veri işlemlerinin tamamen devreden

çıkarılması için temel sağlanmış olur. 2. Parçalama hattında menşe etiketi okutulduktan sonra karkaslar parçalama planlamasına göre parçalanır ve kasalara doldurulur. Parçalama çıkışında CSB-Rack’de çalışanlar için parçalama girişindeki kasa ve lot numaraları ekranda görüntülenir. Çalışan ekranda görüntülenen kasanın içeriğini seçerek kasa içindeki ürün adedini onaylayabilir veya düzeltme yapabilir. Aynı anda tüm verilerin CSB-System’e geri aktarımları yapılır. Aktarılan her bir veri seti ürün numarası, ağırlık, adet, SKT, lot numarası ve kasa numarasını içerir. Böylece kasanın içeriği transponder ilişkilendirilmiş olur. 3. CSB-Rack’de daha önce onaylanmış izlenebilirlik etiketleri otomatik olarak CSB yazıcısından yazdırılır ve kasalara yapıştırılır. Buradaki izlenebilirlik etiketleri, ilgili kasa ile ilişkilendirilmiş referans numarası ve transpondere atanmış etiketlerdir. Kasadaki her bir ürün kendine özel izlenebilirlik etiketine sahiptir. 4. Kasalar kompleks transport sistemi üzerinden otomatik ve kaynaklara uygun olarak yüksek raf

deposundaki yerlerine aktarılırlar. Burada transponderdeki bilgiler her hattın başında bulunan transponder alıcı vericileri (antenler) tarafından okunur ve değerlendirilir: Bu kasaların tam otomatik yönlendirilmesini sağlar. 5. Depo yönetim sistemine tam entegre edilmiş asansörler ile sistemler arasındaki yükseklik farkları aşılır. Asansörlerin en uygun kapasite kullanımı için kasaların taşınmasında kullanılan taşıma bantlarının kapasitesi asansörlere göre ayarlanmıştır. Böylece tüm işletmede sürekli malzeme akışı sağlanmış olur. 6. Transponder okuyuculu platform kantarı ile her bir kasanın, tartım için durdurulmadan, gerçek ağırlıkların alınmasını sağlar. RFID etiketleri ve kantar ile bağlantılı olarak kasaların ağırlıkları CSBSystem’e aktarılır. Bu sayede de CSB-System’deki veri kalitesi sağlanmış olur. 7. Depo robotu transponderdeki bilgileri (ID’ler) tekrar okuyarak kasaları yüksek raf deposundaki yerlerine bırakır. Depolama tam otomatik olarak ve depodaki kullanılabilir kaynaklara göre yapılır. Sonuç olarak RFID teknolojisinin kullanımı ile Bell’de tüm değer kazanım süreci optimize edilmiştir. Malzeme girişinden üretime ve sevkiyat hazırlamaya kadar her bir karışımın ve ürünün izlenebilirliği ve kalite yönelimli teslimat için oluşan tüm bilgiler oluştuğu yerde işlenir. Bu kesintisiz bilgi yönetimi, transponder teknolojisi tüm manuel işlemlerin yerine geçtiğinden dolayı, fazladan bir çalışma gerektirmemiştir ve Bell bu sayede verimliliğini de belirgin bir şekilde arttırmıştır.

ETBİR I KIRMIZI 41


SEKTÖRDEN

Et, balık ve süt sanayicileri

İSO’da sektörlerini değerlendirdiler Et, süt ve balık sektörlerinin bugünkü durumu ve sorunları, İSO 2. Grup Meslek Komitesi’nin düzenlediği genişletilmiş toplantıda GTHB Müsteşarı Mirmahmutoğulları’na aktarıldı.

İ

stanbul Sanayi Odası (İSO), 2. Grup Genişletilmiş Sektör Toplantısı’nda et, balık ve süt sanayicilerinin sorunlarını ve çözüm önerilerini masaya yatırdı. 15 Ocak’ta gerçekleşen toplantıya, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğullan ile gruba mensup üyeler ve meslek örgütlerinin temsilcileri katıldı. Toplantıda, Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yücesan, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızhkçıları Birliği Demeği Yönetim Kurulu Başkanı

42 ETBİR I KIRMIZI

Sait Koca ile Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı ve Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih İşliel, sektörün sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerini dile getirdi. Toplantıda açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kumlu Başkanı Erdal Bahçıvan, oda içinde toplam gıda ile ilgili beş meslek komitesi olduğunu, bu mesleklerin ise kökleri itibariyle tarıma dayandığına dikkat çekti. En önemli paydaşlar olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile çalışmaların bundan sonra da belli periyodlarda devam edeceğini belirten Bahçıvan, kendilerinin olduğu kadar Bakanlığın da ev ödevlerinin olacağını kaydetti.

Amacımız sadece iç pazar değil “Artık hesap veren bir Türkiye olacak. Karşılıklı mutabakat ile sanayimiz için değerlendirme yapma şansına sahip olacağız” diyen İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan sözlerine şöyle devam etti: “Mevcut ekonomik koşullar ve maliyetlerle zor şartlarda üretime devam etmek, cennetlik bir görev. Üretim aşkıyla yanıp tutuşan sanayicinin desteklenmesi gerekiyor. Üretim aşkının bitmemesi için karşılıklı diyalogların sürmesi çok önemli bir konu. Başkan Bahçıvan, “Şükürler olsun ki bugün 17 milyon ton sütümüz yerde kalmıyor. 2014 yılına geldiğimizde, 2023 hedeflerine

rahatlıkla ulaşabileceğimizi söyleyebilirim. Doğru politikalarla sanayinin önündeki engelleri kaldıracağımız ortaya çıkıyor” dedi. Türkiye sanayicisi olarak kendi sınırlan içinde kalan değil, bölgesini ve tüm dünyayı besleyen bir yapıya dönüşmek istediklerini belirten Bahçıvan, “Başkan olarak sanayi şemsiyesini temsil etsem de, cari açık belasına kendi imkanları ile en güçlü desteği tarım sanayi verecek. Çünkü tarımsal üretimde tamamen yerli malı kullanılıyor” diye konuştu. “Büyükbaş hayvan ırklarını et tipi popülasyona dönüştürüyoruz” Gıda, Tanm ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşan Vedat Mirmahmutoğullan ise Türkiye’nin tarım alanındaki en büyük sorununun; arazilerin ölçek büyüklüğünü kaybetmesi olduğunu söyledi. Bu nedenle pek çok alanın kullanılamaz olduğunu belirten Mirmahmutoğullan. “Bu durum üretimde de ciddi maliyet artışına

yol açıyor. Günümüzde Türk çiftçisi, petrol ihraç eden ülkeler ve traktör üreten firmalar olmak üzere iki unsur için çalışıyor. Türkiye’nin gıda güvenliği sağlanmasının ve ihracatın kısa sürede artış göstemesinin önü açılıyor. Bakanlığımız bu konuda pilot çalışmalar yapıyor” şeklinde konuştu. Tarım sektörünün Türkiye’de yatay değil dikey büyümesi gerektiğini belirten Mirmahmutoğullan, sektörün artık ileri teknolojiye geçmesi. AR-GE çalışmalarına önem vermesi gerekiyor. Doğu Karadeniz Bölgesi dışında genel olarak kurak bir ülke olduğunu dikkat çeken Vedat Mirmahmutoğulları, tarım politikalannın bu gerçeği göz önüne alarak hazırlanması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye, maliyetleri itibariyle ucuz et ve süt üretecek bir coğrafya değil. Buna rağmen elbette büyükbaş hayvancılıktan vazgeçmiyoruz. Melez ve yerli büyükbaş hayvan ırklarını et tipi

popülasyona dönüştürüyoruz. Bu yıl içinde bunun için ciddi bir destek kampanyası başlatacağız. Kampanyanın meyvelerini 3 yıl sonra toplamaya başlayacağız” açıklamasında bulundu. Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları, kırmızı ette ithalat sorununa ilişkin gelen bir soru üzerine ise, “Kırmızı ette asla ithalatın önünü açmak gibi bir düşüncemiz yok. Ancak direkt ve indirekt yollardan ithalatın başlaması yönünde üzerimizde büyük bir baskı var. İthalat, bu sektörün dibine koyulan bir dinamittir. Ette ithalatın açılmasıyla birlikte içeride en büyük darbeyi üreticilerimiz, sanayicilerimiz ve kasaplanmız yiyecek. Eğer siz kendi ülkenizde hayvancılığı öldürürseniz dışandan hiçbir kimse size uygun fiyatlardan hayvan vermez. Biz bu sektörün var olması için 7 milyar TL hibe verdik. Bu fedakarlıktan sonra böyle bir sektörü yok edecek hiçbir karar almayız” dedi.

ETBİR I KIRMIZI 43


ÇALIŞTAY

Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2023

Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektifi 2023 Çalıştayı “Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2023” projesi çerçevesinde, 10 stratejik lokomotif sektöre yönelik belirlenen çalışma ve eylem planı doğrultusunda Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektifi 2023 Çalıştayı düzenlendi.

T

ASAM’ın girişimi ile Cumhurbaşkanlığı himayesinde altı yıldır devam eden “Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2023” projesi çerçevesinde 6 ana tema altında toplanan makro öngörülerin tamamlanmasının ardından; Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştıracak 10 stratejik lokomotif sektör belirlenerek, çalışma ve eylem planı çıkarıldı. Tarım Gıda ve Hayvancılık 2023 çalışmaları kapsamındaki Çalıştaylar 6 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirildi. TASAM tarafından sektör aktörlerine yönelik düzenlenen ve tarım, gıda, hayvancılık politikalarında meydana gelen değişim ve gelişmelerin ayrıntılı şekilde irdelendiği Çalıştaylarda; “Biyo – Çeşitlilik ve GDO’lu Ürünler, Arz ve Gıda Güvenliği 2023”, “İklim Değişiklikleri; İklim Biliminin Geliştirilmesi, Çok Boyutlu Bölgesel Öngörüler Fırsat ve Risk

44 ETBİR I KIRMIZI

Senaryoları 2023”, “Tarım, Gıda ve Hayvancılık Sektör Derinliği, AB Ortak Tarım Politikası ve Türkiye”, “Türk Tarımının Model Rolü”, “Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektif 2023”, “Tarımsal Desteklemede Yeni Modeller”, “Tarımsal Üretim ve Pazarlama da Yeni Perspektifler (Biyoçeşitlilik, Biyogüvenlik, Biyoteknoloji, Biyoyakıtlar)” temalarındaki Çalıştaylar 4 ayrı salonda eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fahri Yavuz’un moderatörlüğünü yaptığı “Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektif 2023” Çalıştayı’na İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Saadet Karakulak, Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Songül Çakmakçı, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Harun Kesenkaş, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cem Karagözlü, İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdullah Ekrem Kahraman,

• Üretici ve tüketici davranışlarında önemli değişimler oldu. • Hızlı şehirleşme ve kadının iş hayatında daha fazla yer alması ülke genelinde beslenme anlayışını da değiştirdi. • Tarımsal gelir 23.7 milyar dolardan 62.0 milyar dolara yükseldi, • Tarımsal destekler 1.87 milyar TL’den 9.10 milyar TL’ye yükseldi, • Tarımsal krediler, % 59 den verilirken % 5 faizle 30 misli daha fazla verilmeye başlandı • Tarımsal üretim değeri açısından Türkiye Avrupa’da ilk sırada yer alırken, dünyada 7. sırada yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’te Türkiye ekonomisinin ilk 10 ekonomi içende yer alması düşünülen ‘2023 Vizyonu’na ulaşabilmek için; • Türkiye tarımı daha iyi bir performans göstermeli. • 150 milyar dolarlık bir tarımsal üretim değeri ile ilk 5 ülke içinde

olmak gerekiyor, • 40 milyar dolarlık tarımsal ihracat gerekiyor, • Tüm sulanabilecek arazilerde sulu tarım yapılmalı, Türkiye’nin et, süt ve su ürünleri sektörü de bu gelişimin bir parçası olmalıdır. Temel problem, Et ve süt sektörlerindeki dalgalanmaların hedefe etkisinin olumsuz olacağı saptamasıyla, 2007’den itibaren iki sektörün birbirini etkileyerek maruz kaldıkları sıkıntılar değerlendirildi.

Et Sektörü Tespitler Teşvik sistemi üretime yönlendirilmesi, mera alanlarının ıslahı konusunda eksiklikler, kesimhanelerin düşük kapasiteyle çalışması saptamaları yapıldı. Kapasite kullanım oranlarının gelişmesi için Et ve Süt Kurumu’nun düzenleyici olması gerekliliği belirtildi. Toptan et satışında düzen ve sağlıklı takip sağlanması için et depolama sitesi kurulup burada, et satışını rakamsal ve hijyen, güvenlik bakımından takip altına almak gerektiği

vurgulandı. Tarımsal üretim ve tüketim istatistiklerinde TUİK rakamlarının sektördeki hayvan sayısı, et üretim miktarı bakımından sıkıntılı olduğu değerlendirildi. Eğer 2023 vizyonuna dair bir strateji geliştirilecekse çözümlerimiz gerçekçi olması için, öncelikle rakamlarımızın doğru olması gerektiği saptandı. Ette talep ve arz miktarının belirleyici olduğuna dikkat çekildi. Et talebi fiyat ve gelirle doğrudan ilişkilidir. Bu bakımdan talep artışı fiyat artışında yegane etkendir. Bunu düzenlemek için arzın sürekli ve bol miktarda sağlanması istikrarı getirecektir. Ülkemizde et ve süt sektörleri paralel ilerlemelidir. Et üretiminde sonuca yani kazanca ulaşmak uzun süreli çalışma gerektiriyor. Ancak bu sürenin sonunda kazanılacak oran belli değil; çünkü spekülatif bir sektörden bahsediyoruz. Yani et ve sütün beraber işlenip arz ve talep dengesinin düzenlenmesi lazımdır. Çünkü süt sektöründe gerçekleşen bir kriz bir süre sonra et sektörüne de yansıyor.

Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nden Dr. Ahmet Yücesan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan Dr. Atilla Özdemir, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri Birliği’nden (SETBİR) Elif Yücel, ETBİR- Et Üretici Birliği Derneği’nden Mustafa Albayrak, BESD- BİR Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Derneği’nden Erdal Elmas konuşmacı olarak katıldılar. “Et, Süt ve Su Ürünleri Perspektif 2023” Çalıştayı’nın ilk oturumda sorunların belirtilerek, çözümlerin hangi yolla gerçekleştireceği belirlendi.

2023 Vizyonu Doğrultusunda Türkiye’de Et ve Süt Sektörünün Politika Göstergeleri Son 10 Yılda Türkiye ‘Gelişen Ekonomiler’ sınıfında yer aldı. Türkiye ekonomisindeki gelişme aşağıdaki sonuçları da beraberinde getirdi;

Sektördeki Mevcut Durum 1. Gıda güvenliği ve kalite geliştirilmeli 2. Hayvan bakımı sırasında bilinçsiz üretimden dolayı verimsizlik ve geleneksel uygulamalar devam ediyor 3. Destekler sağlıklı, üretimi geliştirici, verimliliği artırıcı hale getirilmeli 4. Kayıt dışı üretim direkt olarak verilerin yanlış çıkmasına neden oluyor 5. Her üç sektörde de dışa bağımlılık göze çarpıyor 6. Tüketimin arttırılması ve tüketicinin bilinçlendirilmesi, medyanın doğru bilgilendirme kaynaklarının kontrol edilmesi gerekiyor 7. Ürün çeşitliliğinin arttırılması sağlanabilir 8. Tüketimde hipermarketlerden ne üretici ne de tüketici yararlanabiliyor. Buna dair 5 senedir çıkması beklenen yasa hala çıkmadı.

ETBİR I KIRMIZI 45


ÇALIŞTAY

İŞ DÜNYASI

Aile Şirketlerinde

Kurumsallaşma 2023 VİZYONU İÇİN ET SÜT VE SU ÜRÜNLERİ STRATEJİLERİ 1. Et, süt ve su ürünleri istatistiklerinin (üretim ve tüketim rakamları) doğru şekilde tespit edilmesi stratejik bir gerekliliktir. Bu anlamda üretimden tüketime, tüm safhalarda kayıt mekanizmalarının daha etkin bir şekilde çalışır hale getirilmelidir. 2. Politika belirlenirken et ve süt sektörü birbirleriyle ilişkilendirilip ayrı şekilde değerlendirilerek ele alınması gerekir. 3. Et, süt ve su ürünleri sektörü destekleme politikalarında aşağıdaki hususlar önemle dikkate alınmalıdır: a. Bölgesel farklılıklar, b. Öngörülebilir bir süre için desteklerin önceden belirlenmesi (ABD örneğinde olduğu gibi 7 yıllık) c. Desteklemeler, sektörün tümünü (üretim, işleme ve tüketim) içine alacak şekilde yapılandırılmalı d. Desteklerin etkinliği sorgulanarak, sektörün rekabet edebilir bir yapıya gelmesine yönelik kaynakların kullanımı alternatifinin dikkate alınması e. Et, süt ve su ürünlerini destekleme politikalarının, sektörü dönüştürecek şekilde yaygın ve etkin uygulanması için gerekli tedbirlerin alınması 4. Türkiye için çok önemli bir problem olan ve rekabet edebilirliği olumsuz etkileyen, hayvan hastalıklarıyla radikal bir yaklaşımla mücadele edilmesi. 5. 4. Türkiye için çok önemli bir problem olan ve rekabet edebilirliği olumsuz etkileyen, hayvan hastalıklarıyla radikal bir yaklaşımla mücadele edilmelidir. 5. Dışa bağımlılığı azaltma konusunda ara malların (starter kültür, soya gibi yem hammaddeleri, özel ambalaj malzemeleri, sertifikalı balık yumurtası, yüksek kaliteli sperma vb) ülkede üretilmesi ve bunun yapılabilmesi için AR-GE faaliyetinin geliştirilmesi, AR-GE enstitülerinin kurulması, buna

46 ETBİR I KIRMIZI

dair desteklerin arttırılması ve AR-GE konularının finansman tasarrufu açısından koordinasyonu sağlanmalıdır. 6. Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi için ARGE enstitülerine yönelik Gıda-Tarım Teknoparkları’nın kurulması gereklidir. Bu anlamda, uluslararası kuruluşlarla ve bölgesel işbirlikleriyle birlikte harekete geçilmelidir. 7. Et ve süt sektörünün rekabet edilebilirlik açısından en önemli problemi olan düşük verimliliğin ortadan kaldırılması için son yıllarda önem verilen ıslah çalışmaları daha etkin ve kısa zamanda sonuç alabilecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır. 8. Yöresel ürün çeşitliliğinin ulusal piyasaya yansıtılması, özellikle süt ürünlerinin standardizasyonu, geleneksel işleme, markalaşma ve coğrafi işaretleme uygulamalarının yaygınlaştırılması konusunda politikalar oluşturulmalı ve yürütülmelidir. 9. Et, süt ve su ürünlerinde uluslararası ortalamalarla kıyaslandığında var olan tüketim açığının giderilmesi ve talep artışı sağlanarak sektörün daha karlı bir üretim alanı olması için tüketimi teşvik edici politika araçlarının ABD ve AB’de olduğu gibi kullanılması sağlanmalıdır. 10. Gıda güvenliği ve beslenme konusunda kamuoyunu doğru bilgilendirecek güvenilir mekanizmaların oluşturulması ve yaygınlaştırılması hususunda politikalar belirlenmelidir. 11. Gittikçe monopol bir piyasa yapısı arz eden perakende sektörü ile ilgili düzenlemeler yapılarak et ve süt ürünlerinin pazarlama marjının içindeki paylarını düşürmek ve dolayısıyla üretici ve tüketiciyi korumak gerekmektedir. 12. Beyaz et üreticilerinin AB’ne ihracatının önündeki “çiğ et ihracat izni” engelinin kaldırılması hususunda gerekli çalışmalar süreklilik arz edecek şekilde ele alınmalıdır. 13. Stratejik canlı deniz kaynaklarımızın(hamsi gibi) sürdürülebilir kullanımını destekleyecek ulusal programların daha etkin uygulanması sağlanmalıdır.

Kurumsallaşma, bir işletmenin tüm fonksiyonlarının ve süreçlerinin belirli kurallar ve sistematik içerisinde kendiliğinden yürür hale getirilmesidir. İşletme faaliyetlerinin yürütülmesinin belirli bir sistematiğe ve kurallar dizisine bağlanması işletme kültürünün doğmasını ve kurumsal kimliğin oluşmasını sağlar.

A

ile toplumun en küçük bireyidir. Aile, bireyin yaşamında çok önemli bir yer tutan beslenme, bakım, sevgi ihtiyacı, duygusal gelişim, psikolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma, sağlıklı zekâ gelişimini sürdürme gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı birincil yer ve çevredir. Ailenin kendi içerisinde etkileşen bir sistemdir, bu yapıyı oluşturan üyelerin bazı kurallara uyması gerekmektedir. Bu yapı içerisindeki her birey kurallara uymak, karşılıklı olarak rolleri üstlenmek ve mevcut yetkileri paylaşmak durumundadır. Aile üyeleri içinde yetki paylaşımı vardır. Yetki ise aile içindeki bir bireyin, diğer bir bireyin davranışını değiştirme gücüne sahip olmasıdır. Genelde aile içindeki maddi ve manevi ihtiyaçları karşılayan üyenin yetki gücü daha fazladır. Bu yetki gücü durumu, kültürel ve toplumsal

değerlerin de etkisi altındadır. Peki, aile toplumların en küçük bireyi ise, aile şirketleri de toplumların oluşmasını sağlayan, ülke ekonomisini geliştiren, istihdam sağlayan, ekonomiye can veren birer bireyler topluluğudur. Ülkemiz işletmelerinin % 95’inin aile işletmelerinden oluşması da bunun en temel göstergesidir. Aile işletmesi denince genelde bir veya birden fazla aile üyesinin önemli derecede sahipliğinin bulunduğu ve bunların işletmenin faaliyetleri üzerinde önemli derecede etkiye ve kontrole sahip olduğu işletmeler algılanmaktadır. Aile işletmelerinin örgütlenmesi incelendiğinde işletmenin pazarlama, muhasebe, satın alma, finansman, insan kaynakları ve üretim gibi fonksiyonlarının genelde aile bireyleri tarafından sevk ve idare edildiği görülmektedir.

Yapılacak işler genelde aile bireylerine bilgi ve becerileri doğrultusunda verilmemektedir. Görevlendirmelerde ya da işletmenin kurulmasında baskın role sahip olan işletmenin kurucusu yani ailenin reisi karar verici ve yönlendirici olmaktadır. Ayrıca aile işletmelerinde nesil değişimi ile birlikte aile bireyleri arasında çatışmalar çıkmaktadır. İşletmelerin tepesinde bulunan baskın gücün yani işletmenin kurucusunun ya da aile reisinin sistemden çıkması ile birlikte aile bireyleri arasında çekişmelerden veya aile bireylerinin yapılan işlere tam hâkim olamamalarından, geçmiş dönemlerden kalan husumetlerden, güçler dengesinde oluşan haksızlıklardan dolayı çatışma yaşanmakta ve nihayetinde birçok aile işletmeleri ikinci kuşakta dağılmaktadır.

ETBİR I KIRMIZI 47


İŞ DÜNYASI İşletmelerde kurumsallaşma yaşamsal önemde

Yetki Devri ve Yetkilendirme: İşletmeler kurumsallaşmanın bir gereği olarak, görev ve sorumluluk yükledikleri uzman işgörenlere yetki devri yapmak zorundadır. Bu durum aile bireyleri açısından da değişmemelidir. Aile bireylerine de tıpkı aile dışı işgörenler gibi uzmanlık ve eğitimlerine göre belirlenen görev ve sorumlulukları ölçüsünde yetkilendirme yapılmalıdır. Aile bireylerinden işe uygun nitelikleri taşımayanlara sırf aile üyesi oldukları için yetki devri yapılmamalıdır.

Kurumsallaşma, tekrarlanan eylemlerin ve alışkanlıkların topluluklar içerisinde standart hale gelmesi ya da uyulması gereken kurallar bütünüdür. Örneğin, bir işletmenin işgörenlerinin birbirlerine hitap ve selamlaşma biçimleri, çalışanlarına verdikleri değer, söyledikleri sözleri gerçekleştirme, yaptığı uygulamalarda hak koruma, ödüllendirme ve cezalandırma yöntemleri, karar alma biçimleri, müşterilerle diyalog kurma biçimleri vb. eylemler ve davranış tarzları kurumsallaşma olarak ifade edilebilir. İşletmeler için yaşamsal bir öneme sahip olan kurumsallaşma; bir işletmenin kişilerden bağımsız olarak kurallara, standartlara, prosedürlere sahip olması, değişen çevre koşullarını takip eden sistemleri kurması ve gelişmelere uygun olarak organizasyonel yapısını oluşturması, kendisine özgü iletişim ve iş yapma yöntemlerini kültür haline getirmesi ve böylece diğer işletmelerden farklı ayırt edici bir kimliğe bürünmesi sürecidir.

Nedir, ne değildir? Kurumsallaşma, bir işletmenin tüm fonksiyonlarının ve süreçlerinin belirli kurallar ve sistematik içerisinde kendiliğinden yürür hale getirilmesidir. İşletme faaliyetlerinin yürütülmesinin belirli bir sistematiğe ve kurallar dizisine bağlanması işletme kültürünün doğmasını ve kurumsal kimliğin oluşmasını sağlar. Kurumsallaşmanın en temel felsefesi işlerin ve süreçlerin kişiye değil bir modele dayandırılmasıdır. Yani buradan da şu anlaşılmalıdır ki kurumsallaşma yönetim süreçlerinin başına aile bireylerinin dışında birilerinin atanması, onlara imza sirkülerinde yer açılması, yetkilendirilmesi ve onun her dediğinin yapılması değildir. Kurumsallaşma, firma logosunun değişmesi, görsel

48 ETBİR I KIRMIZI

Yönetim Anlayışı ve Yönetime Katılma: fabrikanın yaratılması, imaja yönelik ofis ortamlarının değiştirilmesi, firma sahiplerinin gözünün boyanması yöntemiyle onların yanlış yönlendirilmesi de değildir, algının değiştirilmesi için kurum gerçeklerinin farklı gösterilmesi değildir. Her işletmenin bir kurum kültürü ve değerleri vardır. Kurumsallaşma süreçlerinde önemli olan bu değerlere ve kültüre sahip çıkarak profesyonelleşmektir. İşletmelerde kişiye değil modele dayalı bir sistemin olması anlamına gelen kurumsallaşmanın, bir işletmede varlığından bahsetmek için bazı göstergelerin olması gerekir. Bu göstergeler; işletme anayasası, profesyonelleşme, etkin bir örgüt yapısı, yetki devri, yetkilendirme, yönetim anlayışı, karar verme şekli ve etkin bir iletişim sisteminin kurulması olarak sıralanabilir.

işleyişe ilişkin tüm ilke ve kurulların yazılı olarak ortaya konulduğu temel bir yol göstericidir. Tüm işletmeler için işletme anayasasının varlığı, kurumsallaşmanın önemli bir göstergesi niteliğindedir.

Profesyonelleşme: Profesyonelleşme, işletme içerisindeki iş ve işlemlerin o konuda uzman kişiler tarafından yerine getirilmesi, görev, yetki ve sorumluluk dengesinin uzmanlık esasına göre belirlenmesi anlayışına dayanmaktadır. Kararların, atamaların, giriş ve çıkışların mesleki yetkinlik ve kişisel yetkinliklere göre belirlendiği sistemdir. Duygusallığın olmadığı, vefa ilkesine göre değil iş kalitesine göre çalışmanın sürmesidir.

Örgüt Yapısı: İşletme Anayasası: Aile işletmelerinin kurumsallaşmasının birinci adımı ailenin ve şirketin anayasasının hazırlanmasıdır. Aile şirketinin anayasası, esasen işleyişin kurallı hale gelmesini sağlayan ve ortakları aynı zeminde buluşturan kuvvetli bir araçtır. İşletme anayasası, işletmenin vizyon ve misyonunun yer aldığı, işletmeye ait genel ve özel hedeflerin belirlendiği, iş ve

Örgüt yapısında sistem ve ilkelerin belirlenmesi; yapılacak işlerin standart hale getirilmesi, bir işin kim tarafından nerede, ne şekilde, hangi yetki ve sorumluluklar ile yerine getirileceğinin açık bir biçimde ortaya konulması anlamına gelmektedir. Bu nedenle kurumsallaşmış işletmelerde iş tanımları ve analizleri tam olarak yerine getirilir.

Kurumsallaşma sürecini tamamlamış olan işletmeler incelendiğinde, ilk göze çarpan nokta bu işletmelerde demokratik, katılımcı ve esnek bir yönetim anlayışını oluşmuş olduğudur. Kurumsallaşmış işletmelerdeki yöneticilerin ortak özelliği, astlarını işletmenin problemleri üzerinde düşünmeye yönelten kişiler olmasıdır. Tepe yöneticilerin bu yaklaşımı zamanla diğer yöneticilere de geçmekte, işletmede insan kaynaklarına önem veren yöneticilerin sayısı artmakta ve işletme içinde uyumlu bir hava yaratılması sağlanmaktadır. Kurumsallaşmanın bir sonucu olarak organizasyonun demokratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturulması, tüm bireylerin işletme süreçlerine dâhil olmasını ve sonuçlardan sorumluluk hissetmesini sağlamaktadır. Ancak kurumsallaştık deyip kararların tek merkezden çıkıp diğerlerinden de bu kararın uygulanmasını istemek veya üst yönetimin söylediği her şeyin doğru olduğunu kabullenmek ve fikir beyan edememek değildir kurumsallaşma. Belirtilen fikirleri uygulayan değil, fikir üzerine fikirler beyan edilebilinmelidir.

bir şekilde seçim yapma süreci olarak tanımlanabilir.

Etkin Bir İletişim Sisteminin Oluşturulması İşletmelerin kurumsal bir yapıya sahip olması temelde, sürekli ve çok yönlü bir iletişim sisteminin kurulmasını, işi yavaşlatmadan ve gecikmeden standartlardan sapmaları gösteren bir denetim sisteminin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Kişiler arasında kurumsal kaliteyi gösterir bir iletişim düzeni olup, ast üst ilişkisi seviyeli olmalıdır. Kişilere özel imtiyaz alanları yaratılıp, onları sistem içerisinde kendilerini farklı hissettirmemek gerekir. Sonuç olarak ülke ekonomisine yön veren, istihdamı sağlayan işletmelerin % 95’inin aile işletmesi olduğu günümüzde ülkenin geleceği için bu işletmelerin

sonraki kuşaklara geçmesi gerekmektedir. Burada en büyük görev aile şirketlerinin başındaki aile reislerine düşmektedir. Aile şirketlerinin sonraki kuşaklarda faaliyetlerini sürdürmelerinin yolu şirket başına aileden olmayan profesyoneller yerleştirmekle olmadığının farkına varıp, işletme değerlerine, işletme kültürlerine sahip çıkarak çalışanlarında güven oluşturmak, aileyi kendi ailesi gibi görmelerini sağlayacak sevgi ve saygıyı oluşturmak, fabrikayı kendi fabrikaları gibi hissetmelerini sağlayarak sahiplenmelerini sağlamalılardır. Sonraki kuşakların sorun yaşamaması için ilk kuşağın aile anayasası ve şirket anayasasını oluşturup ikinci ve sonraki kuşakları bu anayasaya göre yetiştirmesi gerekmektedir. Profesyonel olmalı, yetkiyi yetkin kişilere devretmeyi bilmeli, etkin bir iletişim mekanizması kurmalıdır.

Karar Alma Şekli Karar alma, işletmenin iş ve işleyişine ilişkin tüm etkinliklerde alternatifler arasından hızlı ve doğru

ETBİR I KIRMIZI 49


TEKNOLOJİ

Gıda ürünleri satınalma davranışında

Ambalajın rolü

Tüketiciler ürünü sadece fonksiyonel kullanımı için değil aynı zamanda sembolik anlamı için de satın almaktadır. Ambalaj hem firmanın ismini hem de markasını tüketicilere taşımaktadır. Bu nedenle, firmalar artık ürüne ambalajında bir farklılık yaratmaya ve bir kimlik kazandırmaya çalışmaktadır

A

mbalajlı gıda ürünlerinin rekabetçi piyasasında ambalajın önemi git gide artmaktadır. Özellikle de satış noktasında ürün ambalajının satın alma kararını önemli ölçüde etkilediği görülmektedir. Ambalajlı gıda ürünleri artık yüksek oranlarda süpermarketlerde ve hipermarketlerde tüketicilere sunulmaktadır. Süpermarketler ve hipermarketlerde ambalajlı

50 ETBİR I KIRMIZI

ürünlerin satışları genellikle raflarda müşterilerin kendisinin seçip alması yöntemi ile yapılmaktadır ve böylece ambalaj ‘raftaki satış elemanı’ özelliğini kazanmaktadır. Tüketicilerin gıda ürünlerinde daha sağlıklı olduklarını düşünmeleri nedeniyle büyük ölçüde ambalajlı ürünleri tercih ettikleri, ancak ambalajın ürünün fiyatını arttırdığı düşüncesine sahip oldukları belirlenmiştir.

Günümüzde ürünün fonksiyonel özellikleri birbirine çok benzemektedir. Dolayısıyla firmaların ürünlerini rakiplerinkilerden ayırmaları için ürünlerini doğru bir şekilde konumlandırmaları gerekmektedir. Ambalaj da firmaların ürününü rakiplerinden farklaştırmasında çok etkili bir rol üstlenmektedir. Özellikte tüketicilerin plansız alışverişlerinde ambalaj tüketicilerin

ürün tercihlerinde çok önemlidir. Günümüzde refah düzeyinin yükselmesi, sağlık şartlarına dikkat edilmesi, tüketici tatminin ön planda tutulması ve tüketici haklarının zorunlu hale gelmesi ile ambalaj daha da önemli hale gelmiştir. Ambalaj bu gelişmelerin yanında taşımada ve kullanımda kolaylık sağlaması, ürünü koruması ve tüketicilere ürünle ilgili gerekli bilgileri sağlaması, tüketicilerin dikkatini çekmesi dolayısıyla tüketicileri satın alma davranışına yöneltmektedir. Bu çalışmada da ürünün satışında önemli bir unsur olan ambalajın, tüketicilerin gıda ürünleri satın alma davranışı üzerindeki etkisi araştırılmaya ve tüketicilerin ambalajlı ürünleri neden tercih ettikleri, ambalajlı ürünler hakkındaki düşünceleri, ürünün ambalajından neler bekledikleri belirlenmeye çalışılacaktır. Ambalaj Kavramı ve Türleri Ambalaj, içine konulan ürünü üretildiği yerden nihai tüketicilere ulaştırılması sırasında dış etkenlerden koruyan ve tanıtan malzemelerdir. Özellikle gıda ürünlerinde üreticiden nihai tüketiciye ulaştırılmasına kadar geçen süreç içerisinde ürünün kalitesinin korunması ancak uygun ve kaliteli bir ambalaj ile olanaklıdır. Tüketiciler ürünü sadece fonksiyonel kullanımı için değil aynı zamanda sembolik anlamı için de satın almaktadır. Bu özelliklerinin yanında ambalaj hem firmanın ismini hem de markasını tüketicilere taşımaktadır. Dolayısıyla artık yöneticiler ambalajın bu önemini kavrayıp, ürünün ambalajında bir farklılık yaratmaya ve bir kimlik kazandırmaya çalışmalıdır. Ambalajlama faaliyeti ürüne uygun kapların veya malzemelerin tasarlanması ve üretilmesi faaliyetlerini kapsar. Etkin bir ambalajı geliştirmek birçok karar alınmasını gerektirir. Birinci olarak ambalaj ürüne ne gibi bir hizmette bulunacak sorusu cevaplanmalı daha sonra da

ambalajın boyutu, rengi, şekli, malzemesi ve üzerinde bulunacak yazıların ve logoların ne olması gerektiğinin kararı verilmelidir. Bu farklı ambalaj değişkenleri ürüne uygun şekilde uyumlaştırılmalıdır. Ambalajlama değişkenlerinin aynı zamanda fiyatlama, reklam ve diğer pazarlama elemanları ile ilgili alınacak kararlarla da uyumlu olması gerekir (Kotler, 2001: 418). Ambalaj, her ne kadar ürünün satışını etkileyen önemli bir faktör olsa da aynı zamanda maliyeti arttırıcı bir unsurdur. Dolayısıyla doğru ve etkin ambalajlamanın sağlanması güç ama önemli bir süreçtir. Ambalaj iç ambalaj ve dış ambalaj olmak üzere iki değişik düzeyde materyalden oluşabilir; İç Ambalaj İç ambalaj ürünü ilk çevreleyen ve koruyan, genellikle tüketiciye

ürünle birlikte sunulan ve bu nedenle de, tüketicinin ürünü satın almasını doğrudan etkileyebilen bir unsurdur. İç ambalajın, koruma ve tutundurma olmak üzere iki temel görevi vardır. Tüketicilerin yaşam standartlarının artması ile ambalajın tutundurma etkisi gitgide artmaktadır. İç ambalajın tutundurma görevini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için şu özelliklere dikkat edilmesi gerekir: • Ambalajın çekici bir görünümü olmalıdır. Ancak ambalajın çekiciliği pazardan pazara farklılık gösterebilir. Bu konuya dikkat edilmesi gerekir. • Ambalajlar, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarına ve gelir düzeylerine uygun olmalıdır. Örneğin gelirin düşük olduğu pazarlarda ucuz ambalajlar tercih edilmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 51


TEKNOLOJİ • Ambalajın boyu, şekli ve dayanıklılığı belirlenirken toptancı ve perakendecilerin taşıma, depolama, sergileme imkanları ve yöntemleri de dikkate alınmalıdır. • Ambalaj, ürünün kullanımı ve kalitesi hakkında bilgi vermeli, kolay taşınmasını, saklanmasını ve kullanılmasını sağlamalıdır. İç ambalajın tutundurma görevini yerine getirmesi için yapılacak düzenlemelerin yanında iç ambalaj, ürünün bozulmasına, ezilmesine, dökülmesine engel olacak şekilde diğer bir ifade ile dış etkenlerden zarar görmesine engel olacak şekilde tasarlanmalıdır. Örneğin süt gibi dayanıksız ürünlerin pazarlanması sırasında ürünün bozulmasını ve dış etkenlerden etkilenmesini önlemek için ambalajın önemi daha da artmaktadır. Dış Ambalaj Dış ambalajın temel amacı paketlenmiş ürünün toplu sevkini sağlamak ve sevk sırasında meydana gelebilecek dış etkenlerden korumaktır. Ayrıca dışsatımda kullanılacak ambalaj uluslararası normlara ve hedef pazardaki yasal düzenlemelere göre işaretlenmeli ve etiketlendirilmelidir.

52 ETBİR I KIRMIZI

Aksi halde ürün zarar görebilir, gideceği yere ulaşmayabilir veya gümrüklerden geri çevrilebilir. Amaç ulaştırma sırasında en az firenin verilmesi olmalıdır. Ambalajların üretildiği malzemelere, üretim teknikleri gibi kriterlere göre başlıca ambalaj çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz: Kağıt esaslı ambalajlar, cam ambalajlar, tahta ambalajlar, metal kökenli ambalajlar, plastik ambalajlar ve aseptik ambalajlar. Ambalaj teknolojisi müşteri ihtiyaçlarının tatmin edilmesi doğrultusunda gelişim göstermektedir. Ambalaj teknolojisindeki gelişmeler düşük maliyetli olacak, daha uzun raf ömrü ve maksimum gıda güvenliği ve hijyeni sağlayacak ve çevre dostu olacak şekilde gelişim göstermesi gerekmektedir. Ambalajın Fonksiyonları Ambalajların temel işlevi, dağıtım zinciri içinde üreticiden depoya, perakendeciye ve tüketiciye verimli ve güvenli biçimde aktarılmasına yardımcı olmaktır. Bununla birlikte ambalajın bir çok temel fonksiyonu vardır; • Ambalajın Koruma Fonksiyonu Ambalajın en önemli görevlerinden biri ürün için üreticiden nihai müşteriye kadar

uzanan yolda sağladığı çok yönlü korumadır. Ürünü ışık,nem, ısı, hava, darbe gibi dış etkenlerden olumsuz yönde etkilenmesini, bozulmasını ve kirlenmesini önler. • Ambalajın Satış Fonksiyonu Ambalaj ürünü tüketicilerin dikkatini çekerek, ürünü koruyarak ve ürünü kullanışlı hale getirerek sattırır. Ambalajın üç önemli özelliği müşterinin satın alma kararını etkiler. Bu özellikler ambalajın rengi, şekli, boyutu gibi görsel özellikler, ambalajın üzerindeki bilgiler ve ambalajın üretiminde kullanılan teknolojidir. Silayoi ve arkadaşlarının 2003 yılında yaptıkları uygulamalı çalışmada Tayland da ambalajın ürünün markasının tüketicilerin aklında kalmasında önemli bir rol oynadığı belirlenmiştir. Sonuçta ambalaj tüketicileri satın almaya ve kullanmaya motive etmeye yardımcı olmalıdır. • Ambalajın İletişim Fonksiyonu Tüketicilerin ürünü nasıl algıladıkları büyük ölçüde ambalajın iletişim unsurlarına bağlıdır. Eğer ambalaj yüksek kaliteli ise tüketiciler ürünün yüksek kaliteli olduğunu düşünür ancak ambalaj düşük kaliteli ise tüketiciler bu düşük kaliteyi ürünün kendisine atfeder. Ambalaj olumlu ya da olumsuz düşünceleri tüketicilere iletmektedir. Örneğin NFI’nın (National Food Institute) 2003 yılında yaptığı araştırmada Tayland daki tüketicilerin daha dikkatli tüketiciler olmaya başladıkları ve paketli gıda ürünlerindeki bilgilere çok daha fazla dikkat ettikleri belirlenmiştir. Bu trend diğer ülkelerde de bu yönde gelişim göstermektedir. Örneğin IGD (Institute Of Grocery Distribution)’nin İngiltere’de 2003 yılında yaptığı çalışmada ankete katılanların %61’iningıda ürünleri etiketlerindeki bilgilere önem verdikleri belirlenmiştir. Bu oran IGD’nin 2000 yılında yaptığı çalışmada %13 olarak belirlenmiştir. Bu artış tüketicilerin gıda ambalajındaki bilgilere verdikleri önemin arttığını göstermektedir.

• Ambalajın Kolaylık Fonksiyonu Kolaylık fonksiyonu, kaba uygun ölçüde ürün doldurma, açma, kapama kullanma, atma, depolama, rafa yerleştirme gibi kolaylıkları kapsamaktadır. Örneğin konserve kutularında artık teneke meşrubat ambalajlarında kullanılan halkalı kolay açılan sistem kullanılmaya başlanılmıştır. Poşet çay veya ısıt-ye ambalajlar da kolaylık fonksiyonuna örnek gösterilebilir. İlk bakışta küçük birer ayrıntı ve hatta bazen üreticiler tarafından ekstra maliyet olarak değerlendirilen kolaylık unsuru, doğrudan tüketiciye hitap ettiğinden satın alma tercihlerini çok kısa sürede ve fark edilir bir şekilde etkilemektedir. Bu fonksiyonların dışında ambalajın aynı zamanda tüketicinin zihninde ürün imajını etkileme fonksiyonu ve ambalajın büyüklüğünde yapılan değişikliklerle birlikte ürünün fiyatını ayarlama fonksiyonu da vardır. Tüketici Satın Alma Davranışında Ambalajın Rolü Pazarlama konusunda çalışan akademisyenlerin birçoğu ambalajı; fiyat, ürün, dağıtım ve tutundurma ile birlikte pazarlamanın beşinci P’si olarak adlandırmaktadır. Bu açıdan bakınca ambalajlama, pazarlamanın ayrılmaz ve bütünü tamamlayıcı bir parçasıdır ve pazarlama karmasına ait diğer elemanları etkiler ve bunlardan etkilenir. Günümüzde, ambalajın pazarlama aracı olarak kullanımında çeşitli faktörlerin etkisi olmuştur. Bunlar kendin seç al yöntemi, tüketicilerin demografik özelliklerinde meydana gelen değişimler, tüketicilerin yaşam tarzının değişmesi, firma ve marka imajı gibi faktörlerdir. Günümüzde süper marketlerin ve hiper marketlerin sayısında meydana gelen artışlar nedeniyle, tüketiciler herhangi bir ürünü satın alırken satış elemanı ile değil ürünün ambalajı ile karşı karşıya gelmektedir. Dolayısıyla ambalaj satın alma davranışında çok etkili olmaktadır Ayrıca, ambalaj firmanın ya da markasının tüketiciler

tarafından tanınmasına yardımcı olmaktadır. Günümüzün rekabetçi ortamında müşteriler süpermarketleri her ziyaretlerinde ürünlerin üzerindeki binlerce mesajla karşı karşıya kalırlar. Bradshaw ve Philips’in 1993 yılında yaptıkları araştırmaya göre tüketicilerin satın alma davranışlarının yüzde 51’ini plansız gerçekleştirdikleri ortaya çıkmıştır. Bu görüşler tüketicileri satın alma noktasında ikna etmenin önemini ortaya koymaktadır. Dünya genelinde ürünün uygun zamanda uygun yerde olması, gıda ürünleri seçiminde önemli bir değişken haline gelmeye başlamıştır. IGD’nin 2002 yılında yaptığı çalışmada son zamanlarda özellikle gençlerde ürün uygunluğunun her geçen gün daha önemli olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla etkili bir ambalaj ürünün reklamını yapabilmesi sonucu özellikle plansız alışverişlerde ürünlerle baş başa olan tüketicilerin ürün tercihlerini çok yakından etkilemektedir. Ambalaja sessiz satış elemanı denilmesinin nedeni, ürünün satışına katkıda bulunmasıdır. Bazen tüketici ürünü, ambalajını başka ürünlerin saklanmasında kullanmak amacıyla bile tercih edebilmektedir. Ambalajın tüketicinin dikkatini çekme ve ilgi uyandırma konusunda etkisi büyüktür. Müşteriler ambalaj üzerindeki bilgiler sayesinde bir değerlendirme de yapabilirler ki

zaten bunlar satın alma davranışının ilk üç aşamasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla tüketicinin deneme aşamasına gelişinde ambalajın etkisinin çok büyük olduğu söylenebilir. Bir ürünün rekabet avantajı kazanması için ambalaj tasarımı aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır; içinde ne olduğu hakkında bilgi, miktarı, raf ömrü ve hangi koşullarda saklanması gerektiği, iletişim için gerekli logo, şekil ve yazılar, marka bilgisi, kullanım talimatları ve optimum kullanım bilgileri. Bu bilgilere ek olarak ambalaj yasal gereklilikleri de yerine getirmelidir. Örneğin üründe kullanılan malzemelerin neler olduğu ve miktarının ne olduğu konusunda yasal düzenlemeler olabilir. Başarılı bir ambalajdan söz edebilmek için ambalaj tasarımında müşterinin merkez olarak alınması gerekmektedir. Müşterilerin demografik özellikleri, ihtiyaçları ve istekleri dikkate alınmalı, ambalaj ile müşteriye verilmek istenen mesaj ambalajın tasarlanması aşamasında belirlenmeli ve ambalajın etkin bir şekilde müşterinin ilgisini çekip çekmediği kontrol edilmelidir. IGD’nin 2003 yılında yaptıkları çalışmada insanların zaman kısıtları nedeniyle gıda ürünleri ambalajındaki görsel elemanlara daha fazla dikkat ettiklerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla ambalaj tasarımında görsel özelliklere de gerekli önemin verilmesi gerekmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 53


SOSYAL SORUMLULUK

Obezite ile mücadelede yeni dönem

Gıda sektörünün paydaşları

Obeziteyle mücadele için bir araya geldi Obeziteyle Mücadele Platformu için bir araya gelen yemek sanayicileri, yemek reçetelerinde tuz, un, yağ ve şeker kullanımımızı yüzde 10 azaltarak, hem sağlıklı beslenmeye katkı sağlamayı hem de yıllık sağlık harcamalarında yüzde 10’u oranında azaltmayı hedefliyor.

T

ürkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu’nun (YESİDEF) sosyal sorumluluk projesi ‘Türkiye Obezite ile Mücadele Platformu’, 14 Mart Tıp Bayramı’nda İzmir’de düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Türkiye 54 ETBİR I KIRMIZI

genelinde 22 milyon kişiye yemek hizmeti veren yemek sanayicileri, tüm yemek reçetelerinde tuz, şeker, yağ ve un kullanımını yüzde 10 oranında azaltma kararı aldı. Yemek sanayicileri gıda tedarikçilerinden de benzer çalışmaları yapmalarını istedi.

Obeziteyle Mücadele Platformu Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı desteği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Türkiye Gıda ve İçecek Dernekleri Federasyonu (TGDF), Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS), Gıda Mühendisleri Odası, ETBİR, PAKDER, SETBİR, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Haliç Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Arel Üniversitesi, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve bilim insanlarının işbirliğiyle kuruldu. YESİDEF üyesi Ege Yemek Sanayici ve İşadamları Derneği (EYSAD)’nin merkezinde düzenlenen toplantıya, YESİDEF Genel Başkanı ve Türkiye Obezite ile Mücadele Platformu Sözcüsü Hüseyin Bozdağ, EYSAD Başkanı Rafet Gülbil, İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) Başkanı Hasan Küçükkurt ile Platformun temsilcileri katıldı. Ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından olan obeziteyle mücadele edecek olan Platformun Sözcüsü Hüseyin Bozdağ, “Biz, yemek sanayicileri, yemek reçetelerimizde tuz, un, yağ ve şeker kullanımımızı yüzde 10 azaltarak, hem sağlıklı beslenmeye

katkı yapmayı hem de kalp-damar hastalıkları, tansiyon, diyabet gibi hastalıkların görülme oranlarında gözle görülür bir düşüşle; ülkemizin yıllık sağlık harcaması olan 60 milyar TL’nin yüzde 10’u oranında azaltacak bir katkı sunmayı hedefliyoruz. Şişmanlığın ve şeker hastalığının özelliklerde çocuklarda ve gençlerde önemli ölçüde artış göstermesinin geleceğimiz için büyük bir tehdit oluşturduğu düşüncesinden hareketle yola çıkan platformun çalışmalarını gittiğimiz her yerde ulaşabildiğimiz herkese anlatacağız” dedi

‘17 milyon öğrenci obeziteyle karşı karşıya’

yüzde 20’si ile çocuklarımızın sağlıksız beslenme kaynaklı sağlık sorunlarının önüne geçebiliriz. Bugün İngiltere’de tuz kullanım oranı yüzde 10 azaltılarak 1,5 yılda sağlık harcamaları 5 milyon Sterlin aşağıya çekildi. Biz de ilk etapta ülkemizdeki 60 milyar TL olan sağlık harcamalarını yüzde 10 aşağıya çekmek istiyoruz. Öğrencilerimize diş macunundan akıllı tahtasına, tabletlerden süte kadar uzanan pek çok destek veriliyor. Artık ‘test verin çözsünler, tost verin yesinler’ anlayışını terk etmenin zamanı geldi de geçiyor. ‘Süt evet ama yetmez, yemek de verelim’ diyerek her kesimden çocuklarımızı tabakta buluşturalım diyoruz.”

“Çocuklarımızı gıda mühendislerinin, diyetisyenlerin ve uzmanların kontrolünde hazırlanmış sağlıklı gıda ve yemeklerle buluşturacak ‘Yeni Neslin Beslenmesi’ adlı önemli bir proje hazırlıyoruz” diyen Hüseyin Bozdağ, konuyla ilgili şunları söyledi: “Bugün itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 17,5’i, yani yaklaşık 8,5 milyon insanımız obez, yüzde 33’ü, yani yaklaşık 16,5 milyonu fazla kilolu. Kısacası 76 milyonluk ülkemizde 25 milyon insanımız obez ya da obezitenin kıyısında. Bu durum gelecek için büyük bir tehdit oluşturuyor. 17 milyon öğrencimiz de maalesef bugün halen devam eden anlayış nedeniyle obeziteyle karşı karşıya. Türkiye’de her yıl kalp, obezite, diyabet gibi hastalıklara 60 milyar TL harcanıyor. Bu bütçenin

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU

Geniş otlaklarıyla Güney Amerika’nın hayvancılık ülkesi URUGUAY 135,674 km2 otlak alanıyla yetiştiricilikte ekstansif sistemin uygulandığı Uruguay’da hayvanlar geniş otlaklarda yetişmektedir ve 1 km2 alana 88,45 hayvan düşmektedir. Kişi başına düşen hayvan sayısının fazlalığı, tarımsal ürünlerin çok az yetiştirilmesi nedeniyle beslenmede et tüketimi etkindir.

Fiziki Yapı Kuzeydeki yüksek araziler hariç Uruguay toprakları dalgalı, yeşillik ovalar ve alçak tepelerle kaplıdır. Kuzey dağlık olmakla birlikte ülkenin en yüksek noktası olan Cerro Mirador (540 m) güneydedir. Uruguay akarsular bakımından zengindir. Fakat çoğu, Negro ve Uruguay nehirleri hariç kısa olup, ulaşım bakımından büyük bir önem taşımaz. Doğuda Mirim Gölü, ülkeyi Brezilya’nın güney kıyı ucundan ayırır.

İklim Uruguay’da ılıman bir iklim hüküm sürer. Sıcaklık ortalaması Ocak ve Şubat aylarında 22°C, Temmuz aylarında 10°C’dir. Yağmur en fazla Nisan ve Mayıs aylarında yağar. Yıllık yağış miktarı yaklaşık 890 mm civarındadır. Yaz aylarında sık sık fırtınalar olur. Mayıstan ekime kadar sis yaygın olarak görülür. Fakat nadiren bütün gün boyunca devam eder.

Coğrafi Konum Uruguay, ya da yasal adıyla Uruguay Doğu Cumhuriyeti (İspanyolca: República Oriental del Uruguay) Güney Amerika kıtasının güneyinde bir ülkedir. Kuzeyinde Brezilya, batısında Uruguay ırmağı ile Arjantin, güneyinde bu ırmağın denize döküldüğü Rio de la Plata (gümüş ırmak) koyu, doğusunda ise Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Ülkedeki nüfusun yaklaşık yarısı, başkenti ve en büyük kenti olan Montevideo’da yaşar. Yüzölçümü olarak, Güney Amerika kıtasının (Surinam’dan sonra) en küçük ikinci ülkesidir. “Uruguay” adı, yerlilerin dili olan Guarani’de “Boyalı Kuşlar Irmağı” anlamına gelir.

Tarihi Uruguay 1516 yılında İspanyol Juan Diaz de Solis tarafından keşfedilmiştir. Bölgeye Avrupalıların ilk yerleşimi 16. yüzyılın başlarında olmuştur. Ülke halkını o zamanlar Charrua yerlileri meydana

56 ETBİR I KIRMIZI

getiriyordu. 1624’ten itibaren İspanyollar ülkeye yerleşmeye başladı. On sekizinci yüzyılda Uruguay İspanya’nın Rio de la Plata genel valiliğine bağlandı. 1811’de Josè Gervasio Artigos liderliğinde bağımsızlık hareketleri başladı. 25 Ağustos 1825’de bağımsızlığını elde etti.

halkın büyük bölümü (% 83) şehirlerde yaşar. Nüfusun yarıya yakın kısmı (1.260.000) başşehir Montevideo’dadır. Bundan başka 100.000’i aşan şehir yoktur. Diğer önemli yerleşim merkezleri Salto, Paysandu, Mercedes ve Fray Bentos’tur. Bunların hepsi Uruguay Nehri kenarında kurulmuştur. Uruguaylıların çoğu son yüzyıllık bir dönemde Avrupa’dan göç edenlerin soyundan gelir. Bunların çoğu İspanyol ve İtalyan asıllıdır. Ayrıca bir miktar Alman, Doğu Avrupa ve İngiliz asıllı vardır. Avrupa asıllılar nüfusun % 89’unu teşkil eder. Geri kalan % 9’u melez, % 2’si Afrika asıllıdır. Ülkenin resmi lisanı olan İspanyolca herkes tarafından konuşulur. Diğer Latin Amerika ülkelerindeki ırk karışımı ve

değişik diller Uruguay’da bulunmaz. Halk etnik yapı ve kültür yönünden değişiklikler arz etmez. İlköğretim mecburi olup, halkın % 94’ü okuma-yazma bilmektedir. Ülkede iki üniversite, 40 kadar öğretmen okulu vardır. Çoğu Latin Amerika ülkelerine zıt olarak Uruguay düşük bir nüfus artışına (binde 1.2) sahiptir.

Ekonomi Ülke topraklarının büyük bölümü otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık gelişmiştir. Ençok sığır ve koyun yetiştirilir. Ülke topraklarında yetiştirilen belli başlı bitkiler; mısır, buğday, turunçgil meyveleri, pirinç, yulaf ve keten tohumudur.

Doğal Kaynaklar ve Çevre Ülke Profili Nüfus: Yüzölçümü: Başkent: Kişi Başına Düşen Milli Gelir: Büyüme Oranı: Döviz Kuru: Başlıca Şehirler: Resmi dili:

3,4 milyon (2014 tahmini) 186.925 km2 Montevideo 17.628 Dolar (2014 Tahmini) 3,8 (2014 Tahmini) 1$=22,97 Peso Montevideo (1,3 milyon), Canelones (485 bin), Maldonado (140 bin), Salto (123 bin), Colonia (119 bin), Paysandu (113 bin) İspanyolca

Uruguay zengin ekilebilir alana sahiptir. 176.065 km2’lik yüzölçümünün %80’i tarım ve hayvancılığa uygundur. Yaklaşık Uruguay’ın dörtte üçü otlaklarla kaplıdır. Ancak % 3’ü ormanlıktır. Ormanlar palmiye, meşe, sedir, manolya, söğüt ve aksalkım gibi ağaçları ihtiva eder. Amerikan devekuşu, geyik, tilki, susamuru ve ayıbalığı ülkenin başlıca vahşi hayvanlarıdır. Belli başlı yeraltı zenginlikleri mermer ve granittir.

Nüfus ve Sosyal Hayat 3.400.000 nüfuslu Uruguay’da

ETBİR I KIRMIZI 57


ÜLKE RAPORU üzerine negatif etki yapmakta; istenen canlı ağırlık standardına ulaşmalarına engel olmaktadır. Buna karşın uygulanacak iyi bakım ve besleme koşulları, hayvanların verimlerinin yükselmesini sağlamaktadır. Brucella ve Tüberküloz gibi hayvan hastalıklarının Uruguay’da Türkiye’ye göre daha az bulunmasına, şap hastalığına ise rastlanmamasına karşın; bu ülkede Leucosis sütçü ırklarda çok yaygın, etçi ırklarda ise daha az yaygın olarak görülmektedir.

Genel Ekonomik Durum Uruguay, Güney Amerika’da ekonomik ve siyasal olarak en istikrarlı ülkelerden biridir. Uruguay’da, başta bankacılık ve turizm olmak üzere hizmet sektörü diğer bölge ülkeleri ile karşılaştırıldığında ekonomi içinde daha büyük bir paya sahiptir. Ülkede tarımla ilgili olarak, et paketleme, yün, sanayi, şeker sanayii ve un fabrikaları yer alır. Küçük çapta mühendislik ve elektrik malzemeleri firmaları ve kimya tesisleri vardır. Ayrıca küçük çelik ve alüminyum için hadde fabrikaları bulunur. Uruguay’da bilinen petrol veya maden kömürü yatakları mevcut değildir. Bundan dolayı ısıyla çalışan tesisler ve motorlu araçlar tamamen yakıt ithalatına bağlıdır. Karayollarının uzunluğu 52.000 km ve bunun 11.960 km’si asfalttır. Demiryolu ağı yaklaşık 3000 km’dir. Montevideo’da büyük bir milletlerarası havaalanı vardır. İhraç mallarının başlıcaları et ve et ürünleri, yün, tekstil ürünleridir. Hammaddeler ve makinalar imalat sanayi için ithal edilen belli başlı mallardır. Hidroelektrik zenginlikleri artmasına rağmen, ülke petrol ithalatına bağımlı olmaya devam etmektedir. Ticaret yaptığı ülkelerin başlıcaları Brezilya, ABD, Arjantin, Irak ve Birleşik Almanyadır.

58 ETBİR I KIRMIZI

Hayvancılık Uruguay ekonomisinde hayvancılık birinci sırada olup; en önemli ikinci ekonomik kaynak ormancılıktır. Hayvancılığın temelini 12 milyon sığır varlığı oluşturmaktadır. Sığır varlığının %50-60’ı etçi ırklar, % 40-50’sini sütçü ırklar teşkil etmektedir. Etçilerde sayısal bakımdan Hereford ırkı birinci (%50-60), Angus ırkı ikinci sırada (%40-50) yer almaktadır. Sütçü ırkların tamamına yakını Holstein Frisian’dır. Tüm ırklarda saf sürülerin yanında melez sürüler azımsanmayacak miktarlardadır. Sığırlardan sonra en fazla sayıda bulunan hayvan türü Choriedale ırkı koyunlardır. Yetiştiricilikte ekstansif sistemin uygulandığı Uruguay’da otlaklar 135,674 km2’dir. Hayvanlar geniş otlaklarda (>30-40 bin dekar) yetişmektedir ve 1 km2 alana 88,45 hayvan düşmektedir. Kişi başına düşen hayvan sayısının fazlalığı, tarımsal ürünlerin çok az yetiştirilmesi ile

Yaklaşık 50 milyar dolarlık GSYH ile daha küçük bir ekonomiye sahip olan Uruguay, MERCOSUR (Güney Amerika ortak pazarı) ülkeleri arasında küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biridir. Küresel krizden önce son yıllarda yüksek büyüme oranlarına sahip olan ülke, 2009 yılını daralmaksızın atlatmış ve 2010 yılında da yüzde 13,7 büyüme göstermiştir. 2011 yılında yüzde 8,2 büyüyen Uruguay ekonomisinin, 2012 yılında % 4,2 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Uruguay’ın toplam ihracatı 2013 yılı itibarıyla 9,2 milyar dolar, ithalatı ise 12 milyar dolardır. 1995 yılından bu yana Dünya Ticaret Örgütü’nün üyesidir.

Türkiye ile Ticaret Türkiye’nin Uruguay’a ihracatı 2013 yılında bir önceki yıla kıyasla % 3,3 azalış göstererek 44 milyon dolar, İthalatı ise % 11,5 artış ile 109,2 milyon dolar olarak

gerçekleşmiştir. Uruguay ile ticaret hacmi yükselme eğilimindedir. Uruguay ile ticaretin artışında bu ülkeden canlı hayvan ithalatı etkili olmuştur.

Uruguay’a Tarım ve Gıda Ürünleri İhraç Potansiyeli Uruguay’a tarım ve gıda sanayi ihracat imkanları oldukça sınırlı olup, potansiyel ürünler; Kakao İçermeyen Diğer Şeker Mamulleri, Ekmek, Pasta, Kek ve Bisküviler, Kuru Kayısı, Tütün, Konserve Sebze ve Zeytinyağı’dır.

Sanayi Ürünleri ve Hizmetler İhraç Potansiyeli Demir ve Çelik, Otomotiv Ana ve Yan Sanayi, Elektrikli Makineler ve Kablolar, Sofra ve Mutfak Eşyaları, Tarım Alet ve Makineleri, Kimyasal Maddeler, Sofra ve Mutfak Eşyaları, Beyaz Eşya, Hazır Giyim’dir.

kültürel ve diğer sebepler insan beslenmesinde et tüketimini etkin kılmaktadır. Et fiyatlarının göreceli ucuzluğu (perakende 7-8,5 ABD Doları) etin en çok tüketilen besin olmasını sağlamıştır. Sütçü ve etçi ırklar ülkenin farklı bölgelerinde yetiştirilmektedir. 19 İdari bölgesi olan ülkenin orta, kuzey, kuzeybatı ve kuzeydoğusunda (Artigas, Flores, Florida, Durazno, Tacuarembo, Treinta y Tres, Paysandu, Rivera, Salto) et sığırcılığı; güney, güneybatı ve güneydoğuda yer alan çoğunlukla sahil şeridinde ise (Canelones, Cerro Largo, Colonia, Lavalleja, Maldonado, Rio Negro, Rocha, San Jose, Soriano) süt sığırcılığı yaygınlık kazanmıştır. Koyunculuk tüm bölgelere dağılmıştır. Başkent Montevideo’da ise hayvancılık yapılmamaktadır. Hayvanların otlaklarda sadece kaba yem yiyerek, kesif yemleme yapılmadan beslenmeleri ve sütçü ırk hayvanların sağılmak üzere işletmeye uzun mesafelerden gelip gitmek için enerji harcamaları verim

ETBİR I KIRMIZI 59


BESLENME

Her beslenme grubu için

püf noktalar Vücudun büyüme ve gelişmesi, verimli çalışması, dış etkenlere ve hastalıklara karşı dirençli olabilmesi için sağlığın temelini oluşturan yeterli ve dengeli beslenme önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenmek için farklı yaş, cinsiyet ve özel durumlardaki bireylerin enerji ve besin öğeleri gereksinmeleri farklıdır. Beslenme planı bireye özgü planlanmalıdır.

S

ağlıklı yaşam biçimi; yaşam boyu tüm bireylerin sağlığının korunması, geliştirilmesi, yaşam kalitesinin artırılması ve sağlıklı yaşam (sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığının benimsenmesi, sigara içme alışkanlığının önlenmesi) biçimlerinin benimsenmesi, var olan ve yaşam kalitesini bozan beslenme sorunlarının (protein-enerji yetersizliği, demir yetersizliği anemisi, iyot yetersizliği hastalıktan, raşitizm, diş çürükleri, şişmanlık...) en aza indirilmesi, diyete bağlı kronik hastalıklann (koroner kalp hastalıktan, hipertansiyon, bazı kanser türleri, diyabet, osteoporoz...) önlenmesi ve tedavisine yönelik yaşam şeklinin iyileştirilmesi, çevre koşullarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Karbonhidratları aşağıdaki beOptimal beslenmede; “minumum hastalık riski, maksimum iyi hal/sağlık dolayısıyla “maksimum sağlıklı yaşam” hedeflenmektedir. Optimal beslenmede diyetin öncelikli görevi, metabolik gereksinimleri

60 ETBİR I KIRMIZI

karşılayan ve vücudun çalışması için gerekli enerji ve besin öğelerini yeterli miktarda sağlamaktır. Ancak diyet, tüketiciye formda olma ve keyif alma duygularını da vermelidir. Formda olmak, optimal sağlık ve kendini iyi hissetme duygusudur. O halde diyetin kabul edilen tartışılmaz beslenme etkisi yanında, yararlı fizyolojik ve psikolojik etkileri vardır. Aynca beslenme bilimindeki son gelişmeler; diyetin sadece optimal sağlığın oluşumu ve gelişiminde değil, dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlık ve diyete bağlı kardiyovasküler hastalıklar, kanser, tip 2 diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalık riskini azaltmada da potansiyel bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Günümüzde diyete bağlı kronik hastalıkların; ölümlerin %60’ında, hastalıkların % 46’sında temel neden olduğu belirtilmekte ve 2020 yılında gelişmekte olan ülkelerde görülen toplam ölümlerin %71’inin iskemik kalp hastalıktan, %75’inin inme, %70’inin diyabet nedeniyle olacağı öngörülmektedir.

göstermelidir. Bazı besinler proteinden, bazıları karbonhidrattan zengindir. Dengeli beslenme söz konusu olduğunda besinlerimizi, besin değerleri yönünden 4 grup altında toplayabiliriz. Bu grup içinde yer alan besinler, birbirinin yerini tutar. Günlük beslenmemizin yeterli ve dengeli olması için her ana öğünde her gruptan besin bulunmalı ve bunlann miktarlan gereksinmemize uygun olmalıdır.

O halde optimal beslenmeye göz atalım Vücudun büyüme ve gelişmesi, verimli çalışması, dış etkenlere ve hastalıklara karşı dirençli olabilmesi için sağlığın temelini oluşturan yeterli ve dengeli beslenme önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenmek için farklı yaş, cinsiyet ve özel durumlardaki bireylerin enerji ve besin öğeleri gereksinmeleri farklıdır. Beslenme planı bireye özgü planlanmalıdır. Bu nedenle günlük beslenme bireye göre besin öğelerinin türleri ve miktarları yönünden farklılık

Tüketim miktarı ne olmalı ? Yetişkinler için günde 2 porsiyon Çocuk, genç, gebe, emzikli, menopoz sonrası kadınlar için ise günde 3-4 porsiyondur. Not: Günde iki su bardağı sütyoğurt tüketimi yetişkin bir insanın günlük kalsiyum gereksiniminin yarısını karşılar. Süt ürünleri doymuş yağdan ve kolesterolden zengindir. Yağ ve kolesterol alımını sınırlandırmaları gereken yetişkin bireyler yağsız veya yağı azaltılmış süt, yoğurt ve peynir çeşitlerini tercih etmelidir.

1. Süt Grubu: Süt, yoğurt, peynir, süt tozu, dondurma gibi besinler bu gruba girer. Bu gruptaki besinler vücudumuz için gerekli kalsiyum ve riboflavinin (vitamin B2) en iyi kaynağıdırlar. Kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum, süt grubu besinler tüketilme-den sağlanamaz. Bu grup ayrıca protein, fosfor ile B12 ve A vitamininden zengindir. Büyüme ve gelişme, dokuların onanmı, kemik ile dişlerin gelişimi ve sağlığı, sinir ve kasların düzenli çalışması, hastalıklara karşı direnç oluşumunda etkindirler.

Süt Grubunda Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktalar: • Çiğ sütten yapılmış peynir ve açık süt tüketilmemelidir. Pastörize veya uzun ömürlü (UHT) süt tercih edilmelidir. • Pastörize ve UHT sütlerin tüketilmeden önce kaynatılmasına gerek yoktur. • Yoğurdun yeşilimtırak suyu vitamin B2 açısından çok zengindir. Kesinlikle atılmamalıdır • Hazır satın alınan yoğurtların kaplan boşaldıktan sonra atılmalı, tekrar mayalama veya saklama için kullanılmamalıdır. • Sütlü tatlılan pişirirken şekerin önceden eklenmesi protein değerinin azalmasına neden olur. Şeker, tatlının ocaktan indirilmesine yakın eklenmelidir. 2. Et, tavuk, balık, yumurta, peynir, kuru baklagiller ve bu besinler île yapılan grup: Dana, kuzu, tavuk, hindi, av etleri, balıklar, kurubaklagiller, fındık, fıstık, ceviz ve benzeri yiyecekler ile, yumurta bu grup aranda toplanır. Bu gruptaki besinlerde diğer besinlere kıyasla daha çok protein vardır. Bu grup demir, çinko, fosfor, magnezyum ile B grubu vitaminlerinden B2, B6, B12 ve niasinden zengindir. Özellikle hayvansal kaynaklı besinler demir açısından çok iyi kaynaktır. Bu kaynaklardaki bulunan demir, bitkisel kaynaklı demire kıyasla vücutta daha iyi kullanılmaktadır. Kuru baklagillerin protein kalitesini artırmak için tahıllarla karıştırılarak tüketilmeli, vitamin ve mineral kayıplannı önlemek için pişirme suyu dökülmemeli. Kurubaklagiller, kompleks karbonhidratlar ve posa yönünden de çok iyi kaynaktırlar ve doğal olarak hem kolesterol hem de yağ içermezler. Yağlı tohumlar ve bunlann yağlan, protein ve bazı vitaminlerin kaynağı olmalarına karşın, yağ (çoğunlukla doymamış) ve enerji içerikleri yüksektir. Bu grup besinlerin tüketimi büyüme ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onanmı ve görme, kan yapımı, sinir, sindirim sistemi ve deri sağlığı,

ETBİR I KIRMIZI 61


BESLENME tüketmeli, diğer öğünlerde kırmızı et yerine tavuk, hindi ve balık yemelidir. Özellikle beyin, göz, deri, kalp-damar sağlığı ve vücudun savunma sistemi için haftada en az 2-3 kez balık tüketmeye dikkat etmelidir. hastalıklara karşı direnç için önemlidir. Tüketim miktarı ne olmalı ? • Yetişkin, genç, çocuklar için 2 porsiyondur. • Gebe ve emzikli kadınlar için 3 porsiyondur. Örneğin: Sabah bir yumurta yenirse yanm porsiyon alınmış demektir. Haftada en az 2 kez kuru baklagil ve aynca demirin iyi bir kaynağı olan kırmızı eti

62 ETBİR I KIRMIZI

Et için Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktalar: • Etler ızgara edilirken damlayan su ile vitamin B2, B12 ve folik asit kaybı olur. Bu su bir kap içinde toplanabilir ve sos olarak kullanılabilir. • Etin çok yüksek sıcaklıktaki ızgara üstüne konup veya aleve çok yakın olarak tutularak pişirilmesi sırasında sağlık açısından zararlı (kanser yapabilen) öğeler oluşur. Bu nedenle etler ızgara edilirken et yüzeyinin ısı kaynağından en az 15 cm uzakta olması gerekir. • Etin zengin kaynak olduğu protein ve demir etin suyunda değil, yapısında yer alır. Bu nedenle etin suyundan ziyade kendisi tüketilmelidir.

• Etli yemeklere yağ koymaya gerek yoktur. • Etler hemen tüketilmeyecekse bir seferde kullanılacak miktarlarda kaplar içine konularak buzdolabı buzluklarında 1 hafta, derin dondurucularda 3-4 ay süre ile dondurularak saklanabilir. • Dondurulmuş etler çözdürüldükten sonra yeniden dondurulmamalıdır. Çözülme işi buzdolabının alt rafında bekletilerek yapılmalıdır. Çözülmüş besinler bekletilmeden pişirilmelidir. Yumurta için Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktalar: • Yumurta çiğ olarak tüketilmemelidir. Çığ yumurtanın sindirimi zordur, besin zehirlenmesi yapabilir ve B grubu vitaminlerinden biyotin adlı vitamin yararlı etkisini gösteremez. • Yumurta sarısı kan kolesterolünü yükseltmez. Özellikle et sevmeyen ya da tüketemeyenler tahıllı-sebzeli yemeklerin yanında günde bir yumurta yiyebilirler. Dikkat: Çay ve kahvede bulunan bazı bileşenler yumurta ve diğer besinlerdeki demirin emilimini olumsuz etkiler bu nedenle kansızlığa meyilli, doğurganlık dönemindeki kadınların ve çocukların yemekle birlikte çay içmemeleri, çok arzu edilirse açık olarak ve limonla birlikte içmeleri gerekir. 3. Taze Sebze ve Meyveler Grubu: Her türlü sebze ve meyve bu grup altında toplanır. Bileşimlerinin önemli kısmı sudur. Bu nedenle sebze ve meyveler günlük enerji ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar Bunun yanında mineraller ve vitaminler bakımından zengindirler. Folat, A vitaminin ön öğesi beta-karoten. E, C, B2 vitamini, kalsiyum, demir, magnezyum, posa ve güçlü antioksidan etkinlik gösteren bileşenler içerirler. Bu grup büyüme

ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onanmı, deri ve göz sağlığı, diş ve diş eti sağlığı, kan yapımı, hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkindirler. Meyve ve sebzelerin başka bir işlevi de barsak faaliyetlerine yardıma olmalarıdır. Tüketim miktarı ne olmalı? Günlük tüketilmesi önerilen miktar en az 5 porsiyondur. Alınan sebze ve meyvenin en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller veya domates olmalıdır. Taze Sebze ve Meyveler ile ilgili Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktalar • Taze sebzeler önce ayıklanmalı, yıkanmalı sonra doğranmalıdır. • Yeşil yapraklı sebzelerin su oranı çok yüksektir. Bu nedenle düşük ısıda hiç su koymadan pişirilebilir. Sebze yemeğine ne kadar su konursa vitamin kaybı o kadar fazla olur. • Sebzelerin haşlama suyu kesinlikle dökülmemelidir. Dökülürse vitamin C, B2, folik asit gibi suda eriyen vitaminlerin büyük bir kısmı suya geçtiği için, besin değeri kaybı çok fazla olur. Yaprak ve kök kısımlan aynı zamanda pişmeyen sebzelerin önce kök kısımlan tencereye konmalı, daha sonra yapraklar eklenmelidir. Patates, pancar gibi köksüz sebzeler ise yıkandıktan sonra kaynar suya atılarak kabuğu içinde pişirilmelidir. Patates haşlanmasında olduğu gibi burada dikkat edilecek en önemli nokta bu sebzelerin az suda pişirilmesi ve kaynama suyunun dökülmemesidir. • Besinler pişirilirken soda eklenmesi alkali çözeltide dayanıksız olan vitaminlerin yapılarının daha hızlı bozulmasına neden olurken; limon, sirke eklenmesi ise asit çözeltide duyarlı olanların etkinliğini azaltır. Pişirilirken yeşil sebzelerde yeşil rengin bozulmaması için eklenen

karbonat (yemek sodası) Bl, B2 , B6, folik asit ve C vitamininde kayıplara neden olur. A vitaminin ön öğesi olan karaten kaynağı sebzeler pişirilirken oluşan asidin etkisiyle vitamin kaybına uğrarlar. Aynı şekilde yeşil ve san sebzelerden yapılan salataya limon veya sirke eklenip bekletilirse A vitamini değerinde azalma olur. • Dondurulmuş sebzeler içerdikleri besin öğelerini maksimum oranda korumak için pişirilmeden önce kesinlikle çözündürülmemelidir. 4. Tahıl grubu: Buğday, pirinç, mısır ve bunlardan yapılan un, ekmek, makarna, bulgur ve benzeri besinler bu gruba girer. Bu grup besinlerin önemli kısmı karbonhidrattır. Bu nedenle de tahıllar vücudun temel enerji kaynağıdır. Sinir, sindirim sistemi ile deri sağlığı ve hastalıklara karşı direnç oluşumunda önemli görevleri vardır. Tüketim miktarı ne olmalı? Günlük tüketilmesi önerilen miktar 4-6 porsiyondur. Porsiyon ölçüsü: Üç yemek kaşığı kadar makama veya pilav bir porsiyon sayılır. Not: Ekmek tüketirken tam buğday unundan mayalandınlarak yapılan ekmeği tüketmeye dikkat etmelidir. Bu ekmeğin besleyici ve sağlık koruyucu değeri, beyaz undan yapılan ekmekten daha fazladır. Aynca mayalı ekmeğin besin değeri

mayasızlardan yüksektir. Yine ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini artırır. Tahıl Grubunda Dikkat Edilmesi Gereken Püf Noktalar: • Makama, erişte gibi besinlerin haşlama sulannın dökülmesi besin değerini azaltır. Bu nedenle çekeceği kadar su koyarak pilav gibi pişirin. • Bulgur buğdaydan yapılır. Ancak beyaz una kıyasla B vitaminleri bakımından daha zengindir. • Bayat ekmekler su buharına tutularak yeniden taze hale getirilebilir. Bunun için tencerede kaynayan, su üzerine kevgir konur, üzerine ekmekler yerleştirilir ve üzeri bir kapak ile örtülür ve ekmekler birkaç dakika buharda tutulur. Böylece kaybettiği suyu yeniden kazanan ekmek taze görünümünü elde eder. • Unun, ayrıca pilav ve dolma yaparken şehriye ve pirincin pembeleşinceye kadar kavrulması protein kaybına neden olur.

ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV Yeni Korando, ünlü İtalyan Tasarım Stüdyosu Giorgetto Giugiaro’nun eseri. Hem manuel hem otomatik vites transmisyon mevcudiyeti, 2.0 litre dizel motor ile Yeni Korando, SUV segmentinde SsangYong’un rekabetteki elini güçlendiriyor. modelinin en cazip özellikleri arasında gücü, güvenliği, uyumlu iç tasarımı, rahatlığı ve çevre dostu olması bulunuyor. Geçmişi 1974 yılına dayanan Korando, Avrupa pazarı dışında, SUV pazarında da en güçlü markalardan biri. Araç aynı zamanda, Kore Guinness Rekorlar Kitabı içerisinde ülkenin en uzun yaşayan otomobil markası olarak listelenmesiyle de farklılaşıyor.

Verimlilik ve performansın birleştiği güç

Güney Koreli SsangYong Kore otomobil endüstrisinin ilk 4 çeker aracı Korando yenilendi Kore Otomobil Endüstrisi’nin ilk 4 çeker aracı Korando yenilendi. Araç, verimli yakıt tüketimi, yüksek performansı ve çevre dostu özellikleriyle SUV segmentindeki rekabete, şehrin dinamizmi ve kırsalın vahşiliğini yansıtmayı hedefliyor.

D

ünyada 98 ülkede 1240 bayisiyle hizmet veren Güney Kore’li SsangYong, Yeni Korando ile pazardaki konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Türkiye’de Şahsuvaroğlu Dış Ticaret bünyesinde varlık gösteren markanın bu aracı, ismini İngilizce “Koreans Do”-“Koreliler yapar” kelimelerinden alıyor.

64 ETBİR I KIRMIZI

Koreliler Yaptı Şimdi Türkiye Yollarında! Dünya lansmanı İspanya’nın Mallorca Adası’nda yapılan Korando C, Avrupa pazarında hızlı ilerleyişine başladı bile. Kasım ayında da Türkiye’de satışları gerçekleşecek Korando C, genç, dinamik, agresif ve heyecan verici kişiliğiyle hem zorlu doğa koşullarında

hem de şehir içi kullanımdaki performansıyla göz dolduruyor. Mallorca’daki lansmanda söz alan SsangYong Dünya Başkanı Yoo II Lee, 2011 yılında 30 bini Kore’de, 25 bini Avrupa’da, 45 bini diğer pazarlarda olmak üzere toplam 100 bin “Korando” satışı hedeflediklerini belirtti. Lee “Classy Utility Vehicle CUV”(Zarif –FaydalıAraç) sloganıyla tanıtılan yeni Korando’nun, Euro 6 normlarına uygun düşük emisyon değerlerine sahip çevre dostu motoru ile fark yarattığının da altını çizdi.

İtalyan Estetiği ve Kore Gücü Birleşti Sportif sürüş, estetik duruşu ve kusursuz oranıyla kendini gösteren

Korando’nun yeni e-XDİ200 motoru modele güç katıyor. 175 PS güç üreten motoru, 6.0 L/100 km ( 47mpg) ‘lik yakıt seviyesi ve 157g/km karbondioksit emisyonu ile Korando cesur yolculuklar vaad ediyor.

Korando tasarımında kabin rahatlığı Mükemmel kabin konforu ve iç tasarım ergonomisi sunan Korando, çok özel şasi ile entegre edilmiş suspansiyon sistemi ile rahat sürüş kalitesi sunuyor ve kapsamlı NVH tekniği ile yolcuları dış etkenlerden izole ediyor.

Önce Yolcu güvenliği Yolcu güvenliğinin önde geldiği Korando’da, altı adet havayastığı (Ön, yan ve perde) standart olarak yer alıyor. Aynı zamanda elektronik sabitleme programı, fren yardımı, yokuş çıkma yardımı ve ilkyardım durma sinyali ile de entegre olan aracın diğer güvenlik özellikleri arasında ISOFIX geliyor. Eko kontrol sistemi enerji tasarrufunu kullanılan yakıtı kontrol ederek maksimize ediyor. Çok karanlık yerlerde kapıya monte edilen LED aydınlatma sayesinde yolcular rahatlıkla arabadan inip binebiliyorlar. LED aydınlatma aynı zamanda turuncu renk olarak da seçenekler arasında bulunuyor.

Dış Tasarım 4. nesil Korando’yu yaratırken tasarımcıların aklında çok güçlü temalar vardı. Korando

ruhunda, Ssangyong’un güçlü ve dayanıklı SUV tarihçesi ile şehrin dinamizmi ve kırsalın vahşiliği buluşuyor. Yüksek motor kapağı ise Korando’ya güçlü bir görüntü veriyor.

İç tasarım Korando’nun tasarımında genişlik, konfor, yüksek kalite, sürücü odaklı bir kabini ön plana çıkarılıyor. Korando’nun iç tasarımı oryantal dokunuşlarla şıklığı ön plana çıkarıyor. Zarif tasarımlı kabin, geniş ve kullanışlı özelliği ile en idealist sürücünün bile ihtiyaçlarını karşılıyor. Korando’nun zarif ve sade enstrüman paneli dijital bir ekranla iki büyük gösterge yüzeyine ayrılıyor.

Konfor ve Uygunluk SUV’nin tüm konforu uyumluluk ile birleşiyor Korando serisi, şehir hayatına birebir uyum sağlarken, aile arabası özelliklerinin hepsini sunuyor. Uygunluk sürücü koltuğunda başlıyor. Arabada seyahat eden yolcuların konforu baştan aşağıya düşünülmüş. Korando, 30km/h hıza ulaştığında, kapılar otomatik olarak kilitlenmekte ancak kaza anında havayastıkları çıkarak kitlenen kapılar otomatik olarak açılmakta ve iç mekandaki aydınlatma yanmaya başlamaktadır.

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ NİSAN 2014 17 – 19 Nisan IV. Geleneksel Gıdalar Sempozyumu Çukurova Üniversitesi Mithat Özhan Amfisi. Adana. Bilgi için: Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü. Tel: (322) 338 6173, 338 6084/2177/107,

20 – 22 Mayıs: 1. International Congress on Innovative Technologies in Food Industry, ITFI 2014 Isparta 1. Uluslararası Gıda Sanayinde Yenilikçi Teknolojiler Kongresi Bilgi için: Prof.Dr. Zübeyde Öner,

E.mail: gida2014@cu.edu.tr, www. gida2014.cu.edu.tr

Kongre Düzenleme Kurul Başkanı.

20 – 23 Nisan

Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü

TÜYEM 12. Uluslararası Yem Kongresi ve Fuarı Mardan Palace. Antalya. Bilgi: Türkiye Yem Sanayicileri Birliği, TÜRKİYEM-BİR. Tel: (312) 472 8320, Faks: (312) 472 8323, E.mail: dernek@turkiyeyembir.org.tr, Web: www.turkiyeyembir.org.tr, www.info.org/

Süleyman Demirel Üniversitesi, 32260 Çünür, Isparta. Tel: (246) 211 1596, 211 1624, E.mail: itfi2014@sdu.edu.tr, www. sempozyum.sdu.edu.tr/itfi_2014

21 – 24 Mayıs: “7th Central European Congress on Food, CEFood”

24 – 26 Nisan

Ohrid, Makedonya.

“Fi Istanbul 2014,

7. Orta Avrupa Gıda Kongresi

Food ingredients Istanbul 2014” İstanbul Lütfi Kırdar Fuar ve Kongre Merkezi. İstanbul.

Bilgi için: Prof. Dr. Vladimir Kakurinov, CEFood Congress President.

Gıda Bileşenleri İstanbul 2014 Fuarı

E.mail: contact@key.com.mk,

Bilgi için: UBM Istanbul

www.keyevent.org

Tel: (216) 693 32 00, Faks: (216) 425 6302, E.mail: orhan.caglayan@ubm.com

22 – 25 Mayıs:

www.fi-istanbul.com, www.foodingredientsglobal.com

Anadolu Expo Canlı Süt Hayvancılığı Çiftlik Ekipmanları, Süt Teknolojileri ve Yem İhtisas Fuarı

MAYIS 2014

İzmir

8 – 9 Mayıs: TASAM Tarım Gıda ve Hayvancılık 2023 Kongresi Bilgi için: www.tasam.org İstanbul

Bilgi için: www.platformfuar.com Tel: (232) 347 80 33 E.mail: gulceylan@platformfuar.com

Web sayfamızdan ve Facebooktan bizi takip edin!

Tel: (212) 635 61 51

8 - 11 Mayıs: Besi Sığırcılığı Sempozyumu Papillon Zeugma Hotel, Antalya Bilgi için: Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları AD Bursa Tel: 0224 294 1248

www.etbir.org www.facebook.com//ETBİR

E.mail: yavuzmeral@uludag.edu.tr, zulbiye.avci@burkon.com www.besisigirciligi.org

66 ETBİR I KIRMIZI

67


SAĞLIK

Kansere karşı güçlendirecek

15 öneri Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalara paralel olarak, kanser ve beslenme ilişkisine verilen önem de artıyor. Doğru beslenme alışkanlıkları edinmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek suretiyle, çağımızın tedavisi güç hastalıklarından biri olan kanserin oluşumunu önlemenin yanı sıra kanser tedavisindeki başarı oranını arttırmak da mümkün.

Akdeniz diyeti • Kanserden koruyucu diyet diye tarif edilen beslenme tarzı, Akdeniz diyetidir. Kanserden korunmak için Akdeniz diyeti kurallarını uygulamak gerekir. Bol miktarda meyve, sebze, balık, zeytinyağlı tüketmek önemlidir. Yağ olarak doymuş yağları değil zeytinyağının tercih edilmesi gerekir.

Az mangal • Akdeniz diyetinin kötü yanlarından biri mangal alışkanlığıdır. Mangal yapılırken özellikle etin yüksek ısıya maruz kalması, etin etrafında “nitrozamin” maddelerinin oluşmasına neden olur. Bu maddeler, sindirim sistemi kanserlerine, mide kanserlerine yol açabilecek zararlı etkilere sahiptir.

68

Turşusuz, tütsüsüz ve salamurasız yemekler • Salamura, turşu gibi yüksek tuz oranındaki gıdalardan uzak durmak gerekir. Özellikle tuzlanmış gıdalarla mide kanseri arasında ilişki vardır. Tütsülenmiş gıdaların da çok miktarda kullanılması kanser riskini artırır. Türkiye’de füme gıdaların kullanım oranı genel olarak çok düşük olsa bile, füme et sevenlerin tüketimde dikkatli olmasında yarar vardır. Sigarasız hayat • Sigaranın kanser yapıcı etkisi artık tartışılmaz bir gerçektir! Sigara sadece akciğer kanserine değil, baş-boyun, mide, mesane kanserlerine de yol açar. Alkol kullanmamak • Alkol de sigara gibi keyif veren ama zararlı bir maddedir. Aşırı miktarda alkol tüketmek,

baş-boyun kanserleri, yemek borusu, pankreas kanseri türlerini artırdığı araştırmalarla ispatlanmış bir gerçektir. Şekersiz ve işlenmemiş gıdalar • Rafine şekerden uzak durulması gerektiği gibi işlenmiş, paketteki ürünlerden de uzak durmakta yarar vardır. Aşırı derecede hayvansal yağ tüketimi de kanser riskini artırdığından tüketilmemesi gerekenler arasında yer alır. Genç yaşta kilo kontrolünü sağlayabilmek • Herkesin hayatı boyunca ideal kilosunu koruması gerekir. Ancak özellikle de gençlerde obezite görülme sıklığı her geçen yıl artarken. Gençken obez olanların, hayatının geri kalanını da obez olarak sürdürme ihtimali fazladır. Bu nedenle gençlikte zayıflamaya çalışmak yerine, daha

ETBİR I KIRMIZI 69


BAŞKANDAN

çocukluktan fazla kiloların önüne geçerek, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak önem taşır. Zira obezite ile meme, kalınbağırsak, prostat kanserleri arasında birebir ilişki vardır. 30-40 dakikalık yürüyüşler • Düzenli egzersiz kanser riskini azalttığı bilinir. En az günde 30-40 dakika tempolu olarak, kalp hızını artıracak şekilde, spor ayakkabılarla yürüyüş yapılması önem taşır. Haftada en az 1-2 gün daha yüksek tempolu egzersiz de yapılmasında fayda vardır. Güneşten uzak durmak • Türkiye güneş kuşağı ülkesidir. Kış hariç neredeyse üç mevsim güneş vardır. Ama özellikle de yazın güneş ışınları daha dik gelir. Dik gelen ışınların zararları daha yüksektir. Bu nedenle hepimizin özellikle de çocukların güneşten korunması gerekir. Çünkü çocukken oluşan güneş yanıkları gelecekte melanomların yani cilt kanserinin oluşmasına zemin hazırlar. Tarama programları • Günümüzde bazı kanser türlerine karşı geliştirilmiş testler ve tarama programları vardır. • Ailesinde hiçbir risk faktörü taşımayan, kendisinde hiçbir şikayet olmayan tamamıyla sağlıklı insanların; belli yaşlardan itibaren bu testleri belli sıklıklarda yaptırması gerekir. • Mamografi: Kadınlar 40 yaşından itibaren mamografi takiplerini yaptırmalıdır. • Smear Testi: Aktif cinsel yaşamı olan kadınların jinekolojik muayenelerini düzenli yaptırmalarının yanı sıra, rahim ağzı kanseri açısından da düzenli olarak pap-smear testini ihmal etmemesi gerekir. • PSA Testi: Erkeklerin ise prostat kanserine karşı 40 yaşında PSA baktırması gerekir. Eğer PSA seviyesi 1’in altındaysa 45 yaşında bir kere daha baktırması önemlidir. Bu testin sonucu 1’in altındaysa 50 yaşından itibaren baktırmak gerekir. Eğer PSA seviyesi 40 ve 45 yaşında bakıldığında 1’in üzerindeyse daha sık aralıklarla PSA takibinin yapılmasında fayda vardır. Çünkü bir kan belirteciyle teşhis konulabilen tek tümör, prostat kanserleridir.

70 ETBİR I KIRMIZI

• Kolonoskopi: Kalınbağırsak kanserine karşı 50 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırılması gerekir. Eğer bir polip bulunamazsa 10 yılda bir tekrarlanması önerilir. • Ben Takibi: Özellikle sarışın, kızıl saçlı ve çok açık tenli olup da, vücudunda çok fazla sayıda ben bulunanların, dermatoloji uzmanlarına başvurması ve düzenli olarak benlerini takip ettirmesi gerekir.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.