Etbir Kırmızı Dergisi 21. sayı

Page 1

ETBİR

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını 2011 / Sonbahar

Kırsal Kalkınma için IPARD Programı’ndan Sektöre

BÜYÜK DESTEK

İnsan sağlığı için mutlaka KIRMIZI ET YENİLMELİ M. Mehdi Eker ile üçüncü dönemde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Helal Gıda’nın artık Türk Standardı var

Gıda Güvenliği’nde İzlenebilirlik

Coğrafi İşaretleme Sistemi


Kalite ve hijyen kurallarını ön planda tutarak tüketicilere sağlıklı, güvenilir, lezzetli et ve et ürünleri sunuyoruz...

DRY AGED BEEF (Kuru Dinlendirme Sığır Eti)

Mükemmel bir steak için; ideal büyüklükteki sığırın kesilmesiyle birlikte elde edilen etin, merkezi kısımlarında haritaya benzer mermerimsi yapıyı andıran (marble) bol miktarda ince yağların etin içerisine işlenmesiyle, özel şartlar altında %80 - %86 arasında nem ve +2°C sıcaklıkta 28 gün kemikli olarak dinlendirilerek etin bir miktar su kaybedip hafiflemesine dry aged beef denir. Mermer şeklindeki ince yağlar insan vücuduna enerji verici olması ve protein ihtiyacını karşılama açısından çok faydalıdır. Kolesterol ise çok düşük miktardadır. Lezzeti ise tartışılamaz.

“Sadece Et” EMİN HAYVANCILIK ET VE GIDA SAN. TİC. İTH. İHR. LTD. ŞTİ. Aydınlı Mah. Hüzzam Sok. No: 3/B Tuzla İSTANBUL Tel: 216 393 34 42 Fax: 216 393 67 66 e.mail: eminet@eminet.com.tr

www.eminet.com.tr


ETBİR I

kırmızı

BU SAYIDA NELER VAR?

BAŞKANDAN

Et Üreticileri Birliği, Kırmızı Et Sektör Yayını

36

Yıl: 6 Sayı: 21 Sonbahar 2011 Para ile satılmaz.

İmtiyaz Sahibi

18

Et Üreticileri Birliği adına Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet YÜCESAN

Yayın Koordinatörü Ayla TORUN

Yönetim Yeri Atlantis İş Merkezi C Blok K: 5 No: 14 Osmanlı Bulvarı Kurtköy İSTANBUL Tel: 0216 478 62 79 Fax: 0216 478 62 76 e-mail: etbir@etbir.org www.etbir.org

KAPAK KONUSU

Kırsal Kalkınma için IPARD Programı’ndan Sektöre BÜYÜK DESTEK

30

Yapım Afiş İletişim Tel: 0535. 7114137 @: afis@afisiletisim.com www.afisiletisim.com

Sorumlu Yazi İşleri Müdürü Ergün GÖÇER

Yayın Kurulu Prof. Dr. Dilek BOYACIOĞLU Prof. Dr. Mustafa TAYAR Vet. Dr. Ahmet YÜCESAN Vet. Dr. Can DEMİR Mustafa ALBAYRAK

Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Ahmet AYDIN Prof. Dr. M. İhsan SOYSAL Prof. Dr. Tayfun ÖZKAYA Doç. Dr. Alper ÖNENÇ

Reklam Rezervasyon Tel: 0216 478 62 79-324 67 68 Fax: 0216 478 62 76 e-mail:etbir@etbir.org

Baskı Armoni Nuans Görsel Sanatlar, İletişim Hiz. San. ve Tic. A.Ş. Tel: 0216 540 36 11 pbx Fax: 216 540 42 72

04 ETBİR I KIRMIZI

Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliğinde İzlenebilirlik

60

26 GÜNDEM

Helal Gıda’nın artık Türk Standardı var...

06 10 16

ETBİR’DEN HABERLER SEKTÖRDEN

SEKTÖREL HABER Besi Sığırcılığının Öncüleri İzmir’de Toplandı...

18

KAPAK KONUSU Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu IPARD) Programı başvuruları başladı

26 ETBİR Kırmızı dergisinde yayınlanan yazı ve fotoğraflar yazılı izin alınmadan kullanılamaz, alıntı yapılamaz.

TEKNOLOJİ

GÜNDEM Helal Gıda’nın artık Türk Standardı var

İŞ DÜNYASI

DOSYA

KOBİ’ler Büyümekten korkuyor!

Coğrafi işaretleme sistemi ile yöresel ürünler tescil ediliyor.

30

52

36

54

42

56

46

60

DOSYA Coğrafi İşaretleme Sistemi ile yöresel ürünler tescil ediliyor TEKNOLOJİ Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliğinde İzlenebilirlik SAĞLIK İnsan sağlığı için mutlaka kırmızı et yenilmeli AR-GE Et verimi yüksek melez anguslar büyüyor!

50

UZMAN GÖZÜYLE Dünya’nın yeni gündemi EHEC ve E.coli 0157:H7

EKONOMİ Tarım politikası ithali TEHLİKELİ BORSADAN Ticaret Borsaları kayıtdışının çözüm adresi olmalıdır! ÜLKE RAPORU Avrupa’nın batı ucundaki hayvancılık adası İRLANDA İŞ DÜNYASI KOBİ’ler büyümekten korkuyor!

64

OTOMOTIV Fiat Doblo

Bakanlıktaki yeni dönemle birlikte hayvancılığımızın geleceğinden umutluyuz! Sektörümüz bakımından oldukça hareketli bir yaz sezonu geçirmeye devam ediyoruz. Mart ayından itibaren % 15’lik dilimlerle kademeli olarak devam eden karkas et ithalatındaki gümrük vergilerinin artışı, Temmuz’da % 75’e ulaştı. Sektörün içinde aktif faaliyet gösteren kişi ve firmalar olarak, artış sürecinin getirebileceği sıkıntılarla ilgili gözlemlerimize ve yaşadıklarımıza dayanan kaygılarımızı açıkladık. Son yıllarda yaşanan tüm sıkıntı ve süreçlerin mensuplarımızla birlikte içinde olan bir sivil toplum kuruluşu olarak, herhangi bir istikrarsızlığın öncelikle bizi rahatsız edeceğini ve aynı dönemleri bir daha yaşamak istemediğimizi, her türlü platformda uzun zamandır dile getiriyoruz. Başlangıçta, ithalat sürecinin çok düşük fonlarla başlamaması gerektiğini ifade ettiğimiz gibi, piyasaya yeterli hammadde arz edilmeden ve fiyat politikası oturmadan fonların çok değiştirilmemesi gerektiğini de uygun mecralarda belirttik. Yani bakış açımızda değişen bir şey yok. Yerli üretimin önemi ve yerli besicinin korunmasının gerekliliği ile ilgili manşetimiz dergimizin bir önceki sayısında da yer almıştı. Karkas et ithalatı ilk günden itibaren % 50 gibi bir oranla vergilendirilseydi, fiyatlarda süreklilik sağlanırdı. % 60 da sivil toplum kuruluşlarından oluşan piyasa aktörlerinin bir araya geldiği değerlendirme toplantılarında uygun görülen bir orandı. Farklı meslek kuruluşlarının da gözlemlediğini ifade ettiği fiyat hareketliliği, bugüne baktığımızda kasaplık sığır ithalindeki verginin % 15’e düşürülmesi, ithalatta gümrük vergisine esas alınan fiyatın 5 $’dan 3,5 $’a indirilmesiyle birlikte durularak, et fiyatları bir süredir yerleştiği fiyat aralığına oturdu. EBK’nın kasaplık sığır ithalinde sözleşmeli çalışmaya başlayacağı haberleri, besilik canlı hayvan ithalatıyla ülkemize gelen materyallerin yerlileşip, kesim dönemine ulaşana kadar iç piyasaya destek olmaya devam edileceğinin göstergesidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adıyla yeniden organize edilen bakanlığımızda, Sayın M. Mehdi Eker ile üçüncü dönem başlıyor. Kendisine ve yeni yapılanan bakanlığa başarılar diliyoruz. Bakanlığın ‘Gıda’ adını almasıyla tarımsal üretimin tüm aşamalarından, tüketime ulaşan gıda maddelerine kadar tüm zincirin hakimi olduğu ismiyle tescillendi. Bizi en az bunun kadar memnun eden diğer husus, hayvancılığın bakanlığın adına eklenmesidir. Yukarıda bahsi geçen süreçlerin bir daha yaşanmayacağının teminatı Hayvancılık Bakanlığı olacaktır. Yeni dönemin ilk sayısı olarak hazırladığımız ETBİR Kırmızı Dergi’nin yaz sayısı ilgiyle karşılandı. Değişik kesimlerinden talep edilmesi, sektörün bir yayına ihtiyacı olduğu düşüncemizi pekiştirdi. Yaklaşık dört yıldır hazırlık çalışmaları devam eden AB Kırsal Kalkınma Yardımları artık başlıyor. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun yürüttüğü Avrupa Birliği hibe fonlarının tarım sektörüne aktarılması ile ilgili IPARD Programı’nda et sektörüne iki ayrı başlıkta destekler sağlanacak. Bununla ilgili detaylı bir dosyayı dergimizin içinde bulacaksınız. Son günlerde kamuoyunun en fazla hassasiyet gösterdiği konulardan biri Afrika, özellikle Somali’deki kuraklık ve açlık. ETBİR olarak bu yıl iftar yemeği organizasyonuna ayırdığımız bütçeyi, üyelerimizin de katılımıyla biraz daha yükselterek Kızılay’ın Somali’ye yardım hesabına bağışladık. Bu bağışa katkı sağlayan tüm mensuplarımıza teşekkür ediyoruz. Herkese hayırlı bayramlar dilerim. Dr. Ahmet YÜCESAN ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı

ETBİR I KIRMIZI 05


ETBİR’DEN HABERLER

M. Mehdi Eker’le üçüncü dönem ve yeni bakanlık ETBİR Yönetim Kurulu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Medhi Eker’i ziyaret ederek yeniden bakanlığa atanmalarından dolayı tebriklerini iletti. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, üyeler Mustafa Albayrak, Osman Uluçay, Mustafa Bılıkçı ve Şerif Coşkun ziyarette, Bakanlıktaki isim değişikliği ile birlite yeni yapılanmanın, özellikle hayvancılık adının bakanlığın adına taşınmasının sektörümüz için memnuniyet verici olduğunu ifade ettiler. Bakan Eker ETBİR’i kabulünde, et sektöründeki son dönem gelişmeleri değerlendirerek, STK’larla işbirliğine verdikleri önemi yenden hatırlattı. Görüşmede Ulusal Kırmızı Et Konseyi oluşum süreci ve sektöre beklenen katkıları da değerlendirildi. ETBİR heyeti Bakanlıktaki temaslarına Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları ile yapılan sektör değerlendirme toplantısıyla devam etti. Toplantının ardından Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başlayan Ahmet Kavak’a tebrik ve başarı dileklerini iletti.

Ahmet Kavak İstanbul’a veda etti

Uzun yıllardır Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı İstanbul’da başarıyla temsil eden Tarım İl Müdürü Ahmet Kavak, bakanlıktaki yeni yapılanmayla beraber Ankara’ya atandı. ETBİR Yönetim Kurulu, Ahmet Kavak’ı makamında ziyaret ederek İstanbul İl Müdürlüğü süresince İstanbul’a ve gıda sektörüne katkıları ve verdiği emekler için teşekkür ettiler. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, üyeler Mustafa Albayrak, Osman Uluçay, Murat Reyhan, Dr. Can Demir ve Genel Sekreter Ayla Torun ziyarette, İstanbul’daki birikim ve tecrübeleriyle Kavak’ın bundan sonraki görevinde sektörün önemli sorunlarının çözümünde yer alacağına inandıklarını belirterek, başarılar dilediler. Ahmet Kavak da görev süresi boyunca ETBİR yönetiminin her zaman müdürlükle iletişimi, işbirliğini sürdürdüğünü ve kırmızı et sektörünü birlik içinde gördüklerini belirtti. Ahmet Kavak, Gıda Tarım ve Havancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcısı olarak yeni görevine başladı.

Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Doç. Dr. Muzaffer Aydemir geçirdiği beyin kanaması sonrası bir süredir tedavi altında bulunuyor. Sayın Muzaffer Aydemir’e geçmiş olsun diyor ve acil şifalar dileyerek, bir an önce sağlığına kavuşup, görevinin başına dönmesini temenni ediyoruz. 06 ETBİR I KIRMIZI


En bereketli 1Jb_JWLçUçT 4[NMR\R -NWRc­MN

ETBİR’DEN HABERLER

ETBİR’den Somali’ye destek ETBİR Yönetim Kurulu tarafından Ramazan aylarında geleneksel olarak düzenlenmeye çalışılan iftar yemeğinin bütçesi, bu yıl Somali’ye yardıma ayrıldı. Sektör mensuplarını bir araya getirmek üzere düzenlenen yaklaşık 200 kişilik yemeğin bütçesi, üyelerin de katılımıyla Somali’ye İnsani Yardım hesabına aktarılmak üzere Kızılay’a bağışlandı. Yönetim Kurulu’nun davetiyle yapılan bağış organizasyonuna ETBİR üyelerinin de destek vermesiyle toplanan 15.000 TL, 12 Ağustos’ta Kızılay Marmara Bölge Müdürlüğü’ne teslim edildi. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Yücesan, yönetim kurulu üyesi M. Emin Arslan ve Genel Sekreter Ayla Torun, Kızılay Marmara Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi Müdürü Ahmet Güzel’i çeki teslim etmek üzere ziyaret etti. ETBİR mensuplarının bu organizasyonundan duydukları memnuniyeti ifade eden Ahmet Güzel, sivil toplum kuruluşlarının bu tür desteklerinin kendilerini daha da güçlendirdiğini ve mutlu ettiğini söyledi. Görüşmede kendileri değil ETBİR mensupları adına bu yardımı ilettiklerini belirten Ahmet Yücesan; “Özellikle Ramazan ayında kamuoyunda oluşan Afrika’yla ilgili hassasiyeti biz de gözlemliyoruz. Üyelerimizin de katkılarıyla Somali’ye destek vermek istedik “ dedi. Görüşmede Ahmet Güzel, Kızılay’ın Somali’ye İnsani Yardım kampanyası kapsamında yaptığı yardım organizasyonu hakkında bilgi verdi. Marmara

Bölgesi’ndeki on ilin ayni yardımlarının Lojistik Merkezi’nde toplandığını ve ikinci geminin bu hafta yola çıkacağını söyleyen Güzel, Mogadişu’da Türk ekipleri ve yardımlarının coşkuyla karşılandığını belirtti. Vatandaşların gönülden yardımlarını kolilerle merkeze ulaştırdıklarını söyleyen Güzel “Hatta merkezimizin bulunduğu semtteki küçük çocuklar harçlıklarını biriktirerek aldıkları gıda maddelerini koli yaparak bize getiriyorlar” dedi. Kızılay’ın ayrıca Kenya ve Sudan’da da sağlık hizmeti vermeye devam ettiğini belirten Ahmet Güzel, Türkiye’nin Somali’ye yardımda uluslararası alanda önde olduğunu ve devletin uzun vadede daha kalıcı çözümlerle Somali’ye destek olmayı hedeflediğini bildirdi. Organizasyona katılan üye firmalar; Metin Yalçındağ, Emin Hayvancılık, Sultan Et, Vahdet Et, Dört Mevsim, Bonfilet, Hacıdan Et, San Et, Erşan Et, Aydos Et, Özlem Et ve Yılmazlar Et. Ramazan içinde toplanmaya devam eden bağışlar, bayram öncesinde yine Kızılay’a teslim edilecek.

İstanbul Veteriner Hekimler Odası ETBİR’i ziyaret etti İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Yönetim Kurulu üyeleri Hasan Yıldız ve beraberindeki heyet ETBİR’i ziyaret ettiler. Yeni dönemde Dr. Ahmet Yücesan başkanlığındaki yönetim kuruluna başarılar dileyen Veteriner Hekimler Odası yönetimi, ETBİR yönetim kurulu başkanlığına bir meslektaşlarının gelmesinden ayrıca memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. İki kuruluşun ortak etkinlikler düzenlemesi planlanan görüşmede, ilk program olarak Ekim ayındaki Dünya Gıda Günü etkinliklerinin beraber organizasyonuna karar verildi.

08 ETBİR I KIRMIZI

Gelirinize göre ëNTRUUNWNW N\WNT MNVN YUJWçbUJ NW KN[NTN]UR 1Jb_JWLçUçT 4[NMR\R -NWRc­MN

ETBİR I KIRMIZI 02

www.denizbank.com 444 6 800


ETBİR’DEN HABERLER

Sudan Hayvancılık Bakanı ETBİR’i ziyaret etti

Türkiye’yi ziyaret eden Sudan Hayvan Kaynakları ve Su Ürünleri Bakanı Faisal Hassan İbrahim, Ankara’daki resmi temaslardan sonra İstanbul’da Türk işadamları ve ETBİR Yönetimi ile bir araya geldi. ETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Yücesan ile Bakan Hassan İbrahim, Sudan ve Türkiye’de hayvancılığın durumu hakkında bilgi alışverişi yaptılar. Hayvancılık konusunda Türkiye ile Sudan arasında işbirliği kurulmasını isteğini bildiren Sudan Hayvan Kaynakları ve Su Ürünleri Bakanı Dr. Faisal Hassan İbrahim, ülkelerindeki hayvan varlığının fazlalığı nedeniyle çevre ülkeleri de beslemeye yettiğini belirterek, Türkiye’ye de canlı hayvan ihracatı yapabileceklerini belirtti. Ancak ülkesinde entegre et tesisleri konusunda ihtiyaç olduğunu söyleyerek, Türk işadamlarını farklı konularda olduğu gibi bu alanda da Sudan’a yatırım yapmaya davet etti. Sudan’ın hayvancılığı hakkında bilgi veren Bakan İbrahim Ekonomik işbirliği anlamında Sudan’ın avantajlarını şöyle ifade etti; “En büyük avantaj olarak Sudan da bol miktarda canlı materyal bulunmaktadır. 160 milyon canlı hayvanı olmasına karşılık nüfusu ise 43 milyon civarındadır. Yani nüfusa oranla çok fazla sayıda hayvan

bulunması nedeniyle ham madde sıkıntısı bulunmamaktadır” dedi. Görüşmenin ardından Bakan, ETBİR Yönetim Kurulu üyesi M. Emin Arslan’ın firması Etçiiyi ziyaret ederek Emin Hayvancılık ve Et tesislerinde incelemede bulundu. Ziyarette gerek Afrika kıtası gerekse İslam ülkeleriyle özellikle vizelerin kaldırılması ile ticaretin çok daha iyi bir konuma geleceğine inandığını belirten Arslan, “bu yeni dönemde bizlerde müteşebbis olarak Sudan’da yerimizi almak isteriz” dedi. Sudanlı Bakanın entegre et tesisleri yatırımları konusunda incelemede bulunma daveti üzerine Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yücesan ve M. Emin Arslan da Temmuz ayında Sudan’ı ziyaret ederek, çeşitli temas ve incelemelerde bulundu. Hayvan varlığının çok olmasına rağmen, Sudan’da neredeyse hiç kesimhane ve et işleme tesisi bulunmadığını belirten Ahmet Yücesan, “Hayvan varlığının değerlendirilmesinin yanısıra ülkenin sağlık ve hijyen şartları anlamında da entegre tesis yatırımına ihtiyacı var. Kendisi de veteriner olan meslektaşım Sayın Bakan, ülkeleri için çok önemli olan bu ihtiyacın gerçekleşmesini umarım kısa zamanda sağlar” dedi.

ETBİR’in Sonbahar Etkinlikleri… ETBİR sonbahar döneminde yeni etkinliklere hazırlanıyor. 21 Eylül ve 16 Ekim’de düzenlenecek iki ayrı etkinlikte sektörel konular, geniş kapsamlı katılımla tartışmaya açılacak. 21 Eylül 2011’de İstanbul Ticaret Borsası ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası ile birlikte Borsa salonunda “Et Mamülleri’nin Üretim Koşulları ve Sağliğa Etkileri Paneli” düzenlenecek. 16 Ekim 2011 Dünya Gıda Günü’nde ise İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nın düzenlediği Genç Veterinerler Kongresi kapsamında “Türkiye’deki Mezbahaların Durumu ve İyileştirilmesi” konulu panel gerçekleştirilecek. Her iki etkinlik de gıda sektörün mensupları ve ilgililerin katılıma açık olacak.

ETBİR sosyal medyada Kırmızı et sektörü ve ETBİR’in medyafa yer alan güncel haberleri facebook sosyal medya sayfasında. ETBİR sosyal medyada www. facebook.com/etbir adresinden ve facebook.com/pages/ ETB%C4%B0R/230216120323391 linkinden takip edilebilecek.

10 ETBİR I KIRMIZI

ETBİR I KIRMIZI 02


SEKTĂ–RDEN teb.com.tr

TarÄąm BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’nda yeni yapÄąlanma TarÄąm ve KĂśyiĹ&#x;leri BakanlÄąÄ&#x;Äą yeni hĂźkĂźmetin kurulmasÄąyla birlikte GÄąda, TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Äą olarak yeniden yapÄąlanÄąyor. 2002’den bu yana bakanlÄąÄ&#x;Äą sĂźrdĂźren M. Mehdi Eker, ßçßncĂź dĂśnemde yeniden yeni adÄąyla GÄąda, TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’na atandÄą. Yeni yapÄąlanmayla birlikte yeni hizmet binasÄąna taĹ&#x;Äąnan bakanlÄąk yoÄ&#x;un bir idari dĂźzenlemeyle birlikte yerleĹ&#x;me telaĹ&#x;Äą da yaĹ&#x;Äąyor. Seçimlerden kÄąsa sĂźre Ăśnce yapÄąlan deÄ&#x;iĹ&#x;iklikle, BakanlÄąÄ&#x;Äąn yapÄąsÄą gĂźnĂźn koĹ&#x;ullarÄąna, ekonomik, kĂźltĂźrel ve teknolojik birçok alanda yaĹ&#x;anan hÄązlÄą deÄ&#x;iĹ&#x;ime cevap verebilmek amacÄąyla yeniden organize edildi. Avrupa BirliÄ&#x;i mĂźktesebatÄą ile uyumlu hale getirilen GÄąda, TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’nda; GÄąda ve HayvancÄąlÄąk bakanlÄąÄ&#x;Äąn adÄąna taĹ&#x;ÄąnÄąrken, ĂśrgĂźtlenmenin Ăźst yapÄąsÄąnda bakan yardÄąmcÄąsÄą, mĂźsteĹ&#x;ar ve ßç mĂźsteĹ&#x;ar yardÄąmcÄąsÄą bulunuyor. Koruma ve Kontrol Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź GÄąda ve Kontrol Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź

olarak deÄ&#x;iĹ&#x;irken HayvancÄąlÄąk Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź de kuruluyor. DiÄ&#x;er genel mĂźdĂźrlĂźkler Bitkisel Ăœretim, BalÄąkçĹlÄąk ve Su ĂœrĂźnleri, TarÄąm Reformu, TarÄąmsal AraĹ&#x;tÄąrmalar ve Politikalar ile Avrupa BirliÄ&#x;i ve DÄąĹ&#x; Ä°liĹ&#x;kiler Genel MĂźdĂźrlĂźkleri olarak dĂźzenleniyor. BakanlÄąÄ&#x;Äąn yeniden yapÄąlanmasÄą kapsamÄąnda ayrÄąca KÄąrsal KalkÄąnma Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź oluĹ&#x;turuluyor. Buna gĂśre kapatÄąlan TarÄąm Reformu Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź, TeĹ&#x;kilatlanma ve Destekleme Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź ile TarÄąmsal Ăœretimi GeliĹ&#x;tirme Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;ß’nĂźn tarÄąm topraklarÄą ile ilgili birimi, KÄąrsal KalkÄąnma Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź adÄą altÄąnda toplanÄąyor. BakanlÄąk merkez teĹ&#x;kilatÄąnÄąn politika ve standart belirlemesi, hizmetlerin ise taĹ&#x;ra teĹ&#x;kilatÄąnca yĂźrĂźtĂźlmesi esasÄą getiriliyor. BakanlÄąk hizmetlerinin uzmanlaĹ&#x;mÄąĹ&#x; personel tarafÄąndan verilmesi amacÄąyla TarÄąm Uzman ve TarÄąm Uzman YardÄąmcÄąlÄąÄ&#x;Äą kadrolarÄą oluĹ&#x;turularak, kariyer uzmanlÄąÄ&#x;Äą sistemine geçiliyor.

444 0 832

HARMAN KART’LA

ÇiFTÇiNiN RAHATI YERiNDE HASATT A HASAD N W A G

3. TarÄąm ve Ä°nsan FotoÄ&#x;raf YarÄąĹ&#x;masÄą sonuçlandÄą GÄąda TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’nÄąn bu yÄąl ßçßncĂźsĂźnĂź gerçekleĹ&#x;tirdiÄ&#x;i Ulusal FotoÄ&#x;raf YarÄąĹ&#x;masÄą sonuçlandÄą. 3. Ulusal FotoÄ&#x;raf YarÄąĹ&#x;masĹ’na 477 kiĹ&#x;i toplam 2061 eserle katÄąldÄą. JĂźride, GÄąda TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Äą YayÄąn Dairesi BaĹ&#x;kanÄą Recep Tezgel, TĂźrkiye’de FotoÄ&#x;rafçĹlÄąk alanÄąnda tek devlet sanatçĹsÄą olan Ozan SaÄ&#x;dĹç, Hacettepe Ăœniversitesi Ă–Ä&#x;retim Ăœyesi Mehmet Arslan GĂźven, UluslararasÄą SavaĹ&#x; FotoÄ&#x;rafçĹsÄą ve Belgesel YapÄąmcÄąsÄą CoĹ&#x;kun Aral, Denizbank KĂźltĂźr ve Sanat DanÄąĹ&#x;manÄą Perihan YĂźcel, Hacettepe Ăœniversitesi Ă–Ä&#x;retim gĂśrevlilerinden Serhat Kaymas ile YayÄąn Dairesi BaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Äą YayÄąn Programlama Ĺžube MĂźdĂźrĂź Ali Metin yer aldÄą. JĂźri, dereceye giren fotoÄ&#x;raflarÄąn yanÄąsÄąra, “Ulusal TarÄąm ve Ä°nsan FotoÄ&#x;raf YarÄąĹ&#x;masÄąâ€? kataloÄ&#x;unda yer alacak ve bir yÄąl boyunca

TĂźrkiye genelinde ve yurt dÄąĹ&#x;Äąnda sergilenecek fotoÄ&#x;raflarÄąn da seçimi yapÄąldÄą. YarÄąĹ&#x;mada her derecede iki eser ĂśdĂźle layÄąk gĂśrĂźldĂź. Genel kategori birinciliÄ&#x;i Van’dan Ahmet Fatih SĂśnmez ile Sakarya’dan Nevzat YÄąldÄąrÄąm, ikinciliÄ&#x;i Kocaeli’den Melih Sular ile KÄąrklareli’den Ufuk KÄąray, ßçßncĂźlĂźÄ&#x;Ăź ise Van’dan Semih Soycan ile Ali Ăœnal aldÄąlar. Çiftçi Ăźretici Ăśzel ĂśdĂźlĂźnĂź Ä°rfan BayazÄąt (KahramanmaraĹ&#x;) ve M. Orhan Alkaya (Malatya), ĂśÄ&#x;renci Ăśzel ĂśdĂźlĂźnĂź Ali MermertaĹ&#x; (Trabzon) ile Emine Asan (Kocaeli), Juri Ăśzel ĂśdĂźlĂźnĂź ise KÄąvanç Ĺžen (Edirne) aldÄą. GÄąda TarÄąm ve HayvancÄąlÄąk BakanlÄąÄ&#x;Äą Personeli Ă–dĂźlĂź Mehmet Haras (KÄąrklareli) ve Ä°smet Danyeli (Mersin), Denizbank ÇalÄąĹ&#x;anlarÄą Ă–zel Ă–dĂźlĂźnĂź ise Ali Çine (Antalya) ve Ĺžerife Cengiz’e (AydÄąn) verildi.

 Â’Ă…Â?  ÂŽÂ‹ ÂƒĂ…ÂŒĂ…¸Ă…Ў„ ÂŽ  Â’Â? ÂŽ  Â’” 12 ETBÄ°R I KIRMIZI

d‰Â?„‰ Ğ„… ”Â?ˆ•Â?„ ÂŽ ‡Ï‚’…™…ē Â? ÂšÂ?”” ÂŽ ™…Â?Â… ”ÏÂ? ‰ˆ”‰™ ÂŒ Â’ŎŚÅ ‹ Â’ĂĄĂ…ÂŒ Â™ ÂŽ ‚‰’ ‹ Â’” – Â’Ä–  Â’Â? ÂŽ  Â’”ĞŒ ÂˆÂ…Â? ‰ˆ”‰™ ÂŒ Â’ŎŚÅ •™‡•Ž ‹Â?ĂĄÂ•ÂŒÂŒ Â’„  ÂŒĂ…ÂŽÄ“ ˆ…Â? „… Ԅ…Â?…Œ…’‰Ž‰š‰ ˆ Â“ Â”” ÂŽ ETBÄ°R I KIRMIZI 39 ˆ Â“ Â„ Â™ Â?Ă…ÂŽÄ“ Â’ Âˆ Â” ‚‰’ Ž…†…“  ÂŒĂ…ÂŽÄ–


SEKTÖRDEN

Thermo King T-Serisi Türkiye yollarında!

Türkiye’de Doğuş Otomotiv distribütörlüğünde faaliyetlerini sürdüren Thermo King, düzenlediği Roadshow ile İstanbul, Antalya ve Antakya’da müşterileri ile bir araya geldi. Soğutma sistemleri pazarındaki son gelişmeler, yenilikler ve marka hedefleri hakkında karşılıklı görüşmek ve sektör temsilcilerini ağırlamak amacıyla düzenlenen “Thermo King Road Show 2011” organizasyonu tamamlandı. Roadshow organizasyonunun ilk ayağı olan İstanbul etabında ürünlerini müşterileri ile buluşturan Thermo King adeta bir fuar havasında gerçekleşen organizasyonuyla sektörün önde gelen tüm markalarını bir araya getirdi. Tanıtım organizasyonunda VDF (Volkswagen Doğuş Finans) işbirliği ile treylerden bağımsız olarak sadece soğutucu ünite için kredi imkanı sunulması büyük ilgi görürken, Thermo King’in 7/24 kesintisiz çağrı merkezi hizmeti hakkında da bilgi verildi. Doğuş Otomotiv Thermo King Genel Müdürü İlhami Eksin, sektör temsilcilerinin organizasyonlarına gösterdiği yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Müşterileriyle sürekli temas halinde olmayı arzu ettiklerini belirten Eksin yaptığı açıklamada “Thermo King markamızla soğutma sistemleri sektöründe, her kurum ve markaya eşit mesafede olma prensibimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sektörün önde gelen temsilcileriyle biraraya gelebilme fırsatı bulduğumuz Road Show organizasyonumuzda aldığımız geribildirimler doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Ulusal ve yerel bazda markamıza desteklerini esirgemeyen tüm çözüm ortaklarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.’’ dedi.

Soğutma sektöründe bir ilk: “Eskisini getir, yenisini götür” Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Adnan Yücel ise 2011 yılını satış sonrası hizmetler yılı olarak belirlediklerini açıkladı. Road Show kapsamında, dünya ile aynı anda piyasaya sundukları T Serisi ürünlerinin de tanıtımını yapma fırsatı bulduklarını belirten Yücel, 6’dan 8,5 metre uzunluğa kadar olan kasalarda kullanılan TS ve MD serisinde revizyona gidildiğini söyledi. Yeni ürünleri olan T Serisi’nin müşterilerin beğenisine sunulduğunu hatırlatan Yücel; birbirinden farklı 9 modelin 4’e indirildini ve aynı zamanda performansları yükseltildiğini, böylece müşterilerin ihtiyacı olan ürünü daha kolay seçebilmesinin sağlandığını belirtti. Aynı zamanda sektörde bir ilk olan “Eskisini getir, yenisini götür” gibi cazip bir takas kampanyasını da kullanıcılara ilk kez duyurduklarına da değinen Yücel; “Müşterilerimizin elinde olan ünitelerin markasına bakmaksızın alımını yaparak, onlara yeni ve son teknoloji Thermo King ürünleri vereceğiz” dedi.

Namet İSO 500’de 113. sırada… Tüketicilerine taze et ürünleri, şarküteri ürünleri, dondurulmuş ürünler ve ileri işlenmiş ürünler olmak üzere dört ana grupta mamul sunan Namet bu yıl ekonomi yayınları Capital 500 ve Fortune 500 listelerinden sonra ISO 500’de de sıçrama gösterdi. Namet bu yıl Fortune Türkiye dergisinin 2010 verilerini baz alarak hazırladığı, “Türkiye’nin En Büyük İlk 500 Şirketi” listesinde 170. sırada yer aldı. Yine Fortune Türkiye’nin yaptığı araştırmaya göre, satışlarını en çok arttıran şirketler listesinde % 889,7’lik bir büyüme ile 1. sıraya yerleşen Namet, son olarak ISO 500 listesine 113. sıradan girdi. Öte yandan, geçtiğimiz yıl TSE tarafından düzenlenen 23. Altın Ambalaj Yarışması’nda “Macar Salam 200 gr. (2 x 100 gr.) Ayrılabilen Avantajlı Paket” ürünüyle “Altın Ambalaj Ödülü” kazanan Namet, bu ödül sonucunda katılmaya hak kazandığı, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından organize edilen Worldstar Ambalaj Ödülleri’nde, gıda kategorisinde “Dünya Altın Ambalaj Ödülü”ne layık görüldü.

14 ETBİR I KIRMIZI

İstanbul’da start alan Roadshow’da Sultan Et’e verilen plaketi Bölge Müd. Murat Reyhan aldı.

ETBİR I KIRMIZI 02


SEKTÖREL HABER

Besi Sığırcılığının Öncüleri İzmir’de Toplandı… Besi Sığırcılığının Öncüleri Platformu” adı altında besiciliği meslek edinen kişileri ve şirketleri bir araya getirerek bilgi alışverişi yapmayı hedefleyen proje 2011, 2012, 2013 yıllarını kapsayacak.

E

ge Vet’in ABD’li dünyanın en büyük sperma tedarikçisi WWS firması ile birlikte gerçekleştirdiği “Besi Sığırcılığının Öncüleri” toplantısı Haziran ayında İzmir’de yapıldı. Önceki yıllarda “Süt Sığırcılığının Öncüleri Platformu”nu toplayan Ege Vet, “Besi Sığırcılığının Öncüleri Platformu” adı altında besiciliği meslek edinen kişileri ve şirketleri bir araya getirerek bilgi alışverişi yapmayı hedefliyor. Ege Vet’ in temsilciliğini yaptığı, dünyanın en büyük sperma tedarikçisi firma WWS tarafından desteklenen toplantılar kapsamında 2012 yılının Nisan ayına kadar 9 etkinlik düzenlenecek. Toplam 3 yıllık proje 2011, 2012, 2013 yıllarını kapsayacak. Ege Vet Genel Müdürü Tahir S.YAVUZ bu toplantıların bir ilki başlattığını, Türkiye’de besi işletmelerine hammadde olarak besiye uygun dana teminiyle ilgili toplantılar düzenleyeceklerini söyledi. Konu hakkında bilgi veren Ege Vet Genel Müdürü Yavuz; “Yıllar önce 2003-2004-2005 yıllarında Süt Sığırcılığının Öncüleri Platformu’nu topladığımız gibi şimdi de 2011, 2012, 2013 yıllarında Besi Sığırcılığının Öncüleri Platformu’nu toplayacağız.

Ülkemizin iç dinamiklerini harekete geçirmek konusunda yararlı toplantılar olacağını düşünüyoruz. Bu toplantı ile başlattığımız toplantılar zinciri Kars, Ankara, Konya ve Adana’da devam edecek ve 3 ayrı ABD ziyaretleriyle desteklenecek. ABD ziyaretlerinin ikisi Veteriner Hekimlere, biri besiciliği meslek edinmiş işadamlarına yönelik olacak. ABD’de binlerce baş besi danası bulunduran büyük besi işletmelerinin nasıl danalarla doldurulabildiğini inceleme fırsatı bulacağız. Türkiye’ye ABD’den uzmanlar gelecek, buradan oraya ilgililer gidecek, üçüncü yılın sonunda çalışmalarımızın çok yararlı bir noktaya geleceğine inanıyorum” dedi. Toplantıdan önce altı gün boyunca İzmir çevresindeki besi yerlerinde ve et sığırcılığı işletmelerinde incelemelerde bulunan ABD’li uzmanlar toplantıda yaptıkları sunumlarda, et sığırcılığının ABD’deki geçmişinden, şu andaki durumundan ve besi işletmelerinin tedarik kanallarından söz ettiler. Ayrıca Lex Carter melezleme yöntemiyle tür azmanı elde ederek besi çiftliklerine besiye uygun dana sağlanması konusunda üç ayrı zooteknik yöntemi örnekleriyle birlikte anlattı.

Toplantıya et sığırcılığı işletmesi sahipleri, besiciler ve basın mensuplarının yanısıra Türkiye Ulusal Et Konseyi Başkanı Faruk Kayar, ETBİR Başkanı Vet. Dr. Ahmet Yücesan, İzmir Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse, Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Doç. Dr. Alper Önenç, Pınar Et Genel Müdürü Zeki Ilgaz ve Pınar Et’ten teknik personel ile hayvan alım görevlileri katıldılar. Katılımcılara özellikle ABD’deki 50-150 bin baş kapasiteli büyük besi yerlerinin danalarla doldurulması konusundaki zooteknik çalışmaları ve video satışı ile ilgili bilgiler aktarıldı. Ege Vet Genel Müdürü Yavuz her bölgede yapılacak olan toplantılara o bölgenin yetkililerinin ve ileri gelen etçi sığır işletmelerinin sahiplerinin davet edilerek, toplantıların et sığırcılığı ve besicilik üzerine birer forum haline dönüştürüleceğini, programın 2012 ve 2013 yıllarında da sürdürüleceğini ifade etti. Eylül ayında Doğu Anadolu’da, Kasım ayında ise Ankara, Konya ve Adana’da toplantılar gerçekleşecek. Ekim ayında ise ilk veteriner hekim grubu ABD’ye giderek incelemelerde bulunacak.

Filet ile sağlıklı et sağlıklı yaşam... Filet ile sağlıklı et;

Filet, tamamen hijyenik koşularda üretim yapan Türkiye’nin en büyük et filesi üreticisidir. Sahip olduğu üretim kapasitesi ve her türlü talebi zamanında teslim edebilen operasyonel becerisiyle sektörde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Filet, üretim kalitesinde Avrupa standartlarında üretim yapmakta ve bütün ürünlerini kanserojen madde ve boya içermeyen ekoteks belgeli tamamen sağlık ve hijyen koşullarına uygun ipliklerden üretmektedir. Sağlıklı toplum hedefinin sağlıklı beslenme ve bunun sağlıklı üretim koşullarından geçtiği bilinciyle hareket eden Filet, hijyenik koşullarda ürettiği tüm ürünlerini uygun fiyatlarla, uygun şartlarda ambalajlayarak et üretimi yapan entegre tesislerine tam zamanında güvenle ulaştırmaktadır. Sahip olduğu bu özellikleriyle bugün Türkiye’nin en büyük entegre et üreticileri Filet’i tercih etmektedir. Bu alanda hizmet veren et entegre tesisleri kesimini yapmış olduğu dana, sığır, kuzu cinsi besi hayvanlarını üretimin ilk aşamasından itibaren ulaştırmak istedikleri noktaya kadar yüksek kaliteli Filet ürünleri sayesinde yüzde yüz hijyen garantisiyle ulaştırmaktadır. Müşterilerimizin daha iyi ve kaliteli hizmet alabilmesi için, talep üzerine özel ebat ve gramajlı filetler de üretilmektedir.

Filet Örme San. ve Tic. Ltd. Şti.

16 ETBİR I KIRMIZI

örme

Et Filesi İmalat ve Pazarlama

Organize Sanayi Bölgesi Triko Dokumacılar Sanayi Sitesi S-2 Blok No:124 Başakşehir İstanbul Tel : (0212) 671 28 07 Fax: (0212) 671 28 08 E-Mail: info@filetorme.com www.filetorme.com


KAPAK KONUSU

Kırsal Kalkınma için IPARD Programı’ndan Sektöre

BÜYÜK DESTEK Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı Kırmızı Et Üretimi ve Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması alanlarında gerçekleştirilecek yatırımların desteklenmesine önemli bir yer ayıracak. Programın daha önce uygulanan kırsal kalkınma programlarından temel farkı; yatırımları AB standartlarına ulaştırma hedefi ve destek miktarındaki büyüklük.

ET ÜRETEN TARIMSAL İŞLETMELERE YATIRIM Bu yatırım alanında destek faaliyetleri iki ayrı bütçe kalemi altında toplanmış olup, biri kanatlı eti üretimine yönelik yatırımlara diğeri ise Kırmızı Et Üretimi ile ilgili yatırımlara ayrılmıştır. IPARD Programı kapsamında Et Üreten Tarımsal İşletmelerin; a) Modernize edilmesi, b) İlgili AB standartlarına yükseltilmesi ve c) İyi tarım uygulamalarını yapar hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

Kimler Başvurabilir? Gerçek ve tüzel kişiler yatırım desteği için başvurabilir. Kamu hissesi %25’den fazla olan tüzel kişilikleri programa başvuramaz.

Başvuru Sahiplerinin Sağlaması Gereken Koşullar

T

arım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti katkılarıyla oluşturulan fon kapsamında kırsal kalkınmaya yönelik projeleri hayata geçirmek için proje kabulüne başladı. IPARD Programı; Et ve Süt Üretimi, Et, Süt, Meyve-Sebze ve Su ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması, Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi, Yerel Ürünler ve Mikro İşletmelerin Desteklenmesi, Kırsal Turizm ve Kültür Balıkçılığının Geliştirilmesi konularında destek sağlayacaktır.

18 ETBİR I KIRMIZI

Yatırımlar Türkiye’nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı-Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı kapsamında hayat bulacak, Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı öncelikle kırsal alanlarda AB standartlarını yakalamış işletmelerin oluşturulmasını, bununla beraber bu alanlarda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasını gerçekleştirecektir. Program bütçesinin büyük bir kısmı; hayvansal üretim ve hayvansal ürünlerin işlenmesi konularında gerçekleştirilecek yatırımlara ayrılmıştır. IPARD

Programı Kırmızı Et Üretimi ve Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması sektörlerinde gerçekleştirilecek yatırımların desteklenmesine önemli bir yer ayırmaktadır. Programın, yatırımları AB standartlarına ulaştırma hedefi ve destek miktarındaki büyüklük, daha önce uygulanan kırsal kalkınma programlarından temel farkını oluşturmaktadır. IPARD Programının sektörümüzde destek sağlayacağı yatırım konuları ve yatırım desteği başvurusunda aranacak koşullara aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

İyi Tarım Uygulamaları: Tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemlerdir.

1.Başvuru sahibi (tüzel kişilerde tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) başvuru teslim edildiğinde 65 yaşın üzerinde olmamalı (66 yaşından gün almış olmamalıdır). 2. Başvuru sahibi; gerçek kişi ise kendisi, tüzel kişilik ise tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili üst yönetim kademesinden bir daimi çalışanı, n Başvuru yapılan alanda Meslek ve Teknik Lisesi diploması veya ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora diploması veya, n Tarım ya da ilgili uzmanlık alanında en az 3 yıl çalıştığına dair hizmet dökümünü veya, n Hayvan kayıt sistemine en az 3 yıl kayıtlı olduğunu gösteren belge ibraz edilmelidir.

İşletmenin Sağlaması Gereken Koşullar 1. Tarımsal işletme yatırımını desteklenecek olan illerin kırsal

alanlarında uygulamalıdır. 2. Tarımsal İşletme (gerçek kişi işletmelerinde tarımsal işletmenin sahibi) aşağıdaki sistemlere kayıtlı olmalıdır. n Çiftçi Kayıt Sistemi, (Yeni kurulacak tarımsal işletmelerde bu kriter yatırımın sonunda sağlanacaktır.) n Hayvan Kayıt Sistemi, (Yeni kurulacak tarımsal işletmelerde bu kriter yatırımın sonunda sağlanacaktır.) n Ulusal Vergi Sistemi 3. Yapılacak yatırımla ilgili mevcut tarımsal işletme; a) Kırmızı Et Üreten Küçük ve Orta Ölçekli Tarımsal İşletme (gerçek kişi işletmelerinde tarımsal işletme sahibi) ise, n En az 30, en fazla 250 baş sığıra veya n En az 100, en fazla 300 koyun veya n En az 100, en fazla 300 keçiye sahip olmalıdır. Yeni kurulacak tarımsal işletmelerde bu kriter yatırımın sonunda sağlanacaktır.

Destek Kapsamındaki İller Tarımsal işletme yatırımını aşağıda belirtilen illerin kırsal alanlarında uygulamalıdır. n Afyonkarahisar n Amasya n Çorum n Diyarbakır n Erzurum n Kahramanmaraş n Kars n Konya n Samsun n Sivas n Şanlıurfa n Tokat n Van n Yozgat

Uygun Harcama Tutarı Faydalanıcı tarafından, yukarıda belirtilen alt ve üst sınırlar içerisinde kalmak kaydıyla, bildirilen uygun harcama tutarının %50’sini Kamu Katkısı (AB ve Türkiye Cumhuriyeti Katkısı), diğer

ETBİR I KIRMIZI 19


KAPAK KONUSU

%50’sini ise Başvuru Sahibinin katkısı oluşturacaktır. Başka bir ifadeyle, uygun harcamaların %50 nispetindeki kısım için destek sağlanmaktadır. Ancak, aşağıdaki hallerde kamu katkısı oranları artacak, dolayısıyla başvuru sahibinin katkısı da buna bağlı olarak azalacaktır. n Başvuru sahibi (gerçek kişi durumunda kendisi, tüzel kişiliklerde ise tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) başvuru sunulduğu tarihte 40 yaşın altında olan genç çiftçilerin sahip olduğu tarımsal işletmelere yatırımlar için kamu katkısı %55, başvuru sahibi katkısı %45, n Dağlık alanlardaki tarımsal işletmelere yatırımlar için kamu katkısı %60, başvuru sahibi katkısı %40 n Başvuru sunulduğu tarihte

40 yaşın altında olan genç çiftçilerin (gerçek kişi durumunda kendisi, tüzel kişiliklerde ise tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) sahip olduğu dağlık alanlardaki tarımsal işletmelere ait yatırımlar için kamu katkısı %65, başvuru sahibi katkısı %35 olacaktır. Et Üreten Tarımsal İşletmelere yönelik hazırlanacak projenin uygun harcamalar toplam tutarı; Kırmızı Et Üreten Tarımsal İşletmeler için en az 20.000 Avro, en fazla 1.000.000 Avro,

Destek kapsamındaki Yatırımlar n Açık veya yarı açık ahırlara/ ağıllara öncelik verilmesi kaydıyla, ahırların/ağılların inşası, genişletilmesi veya

Et Üreten Tarımsal İşletmeler için puan tablosu;

Kırmızı Et Üreten Tarımsal İşletmeler (Bütçe Kalemi 1) için puan tablosu;

Kriter

Puan

Başvuru sahibinin yatırımında yarı açık ya da açık ahır kullanıyor veya inşa etmeyi planlıyor olması

30 ..

Başvuru sahibinin yatırımının, IPARD Programı Bölüm 3, Kısım 3.2.4 altında tanımlanan dağlık alanlarda yer alması

30 .. ..

Başvuru sahibinin (gerçek kişi ise kendisi/tüzel kişilerde tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) başvurunun sunulduğu tarihte 40 yaşın altında olması

20 .. ..

Tarımsal işletmenin organik tarımla ilişkili olması

20

TOPLAM

100

20 ETBİR I KIRMIZI

modernizasyonu, n Depo binaları ve makine garajlarının inşası ve/veya yenilenmesi, n Silaj işleme makinesi ve ekipmanı, çiftlikte hayvan yemi hazırlama, muamele etme, dağıtma ve depolama sistemleri, n Gübre yönetimi, işleme ve depolamaya yönelik yatırımlar, n Hayvanlara yönelik ekipman ve tesisler (örneğin tartma, dezenfeksiyon vb.), n AB hayvan refahı standartlarına uygun nakliye ekipmanları, n Sulama sistemleri, n Sadece mera yönetimine yönelik çit ve kapılar, n Biyogaz tesisleri, n Bilişim teknolojileri ve yazılım dahil özel teknolojik ekipmanın satın alınması (sürü yönetimi, hayvan kaydı, genel çiftlik yönetimi).

Desteklenecek Yatırımlar Nasıl Seçiliyor? Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu; 1. Başvuru koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin kontrolünden, 2. Sunulan iş planının değerlendirilmesinden sonra, uygun başvuruları aşağıdaki puanlama tablosundaki kriterler üzerinden elde edilecek puana göre öncelik sırasına koyacaktır: IPARD Programının “Proje Seçimine Esas Sıralama Kriterlerine” göre iki veya daha fazla başvurunun eşit puan aldığı durumlarda; iş planlarına verilen puanlar dikkate alınır. Şayet iki veya daha fazla projenin her iki puan sonuçları (IPARD sıralama kriterlerine göre alınan puan ve iş planından alınan puan) da eşitse, bu durumda başvurunun teslim tarihi ve saatine göre ilk sunulan proje bir üst sırada listelenir.

ET VE ET ÜRÜNLERİNİN İŞLENMESİ VE PAZARLANMASINA DESTEK Bu yatırım alanında destek faaliyetleri dört ayrı bütçe kalemi altında toplanmış olup, ikisi kanatlı eti işleme ve pazarlama yatırımlarına diğer ikisi Kırmızı Et İşleme ve Pazarlama ile ilgili yatırımlara ayrılmıştır. Kırmızı Et İşleme ve Pazarlama Konusunda Yatırımlar (a) Bütçe Kalemi 1: 3.sınıf kesimhaneler (kombinalara ait olanlar dahil) dışında kalan 1. ve 2.sınıf kesimhaneler (sığır/keçi/ koyun), (b) Bütçe Kalemi 2: Küçük ölçekli kırmızı et işleme tesislerinin desteklenmesini kapsamaktadır. Bu faaliyetlerin desteklenmesindeki amaç; tüm bütçe kalemlerinin AB standartlarına yükseltilmesinin yanı sıra yeni teknolojiler kullanarak toplam performanslarının ve rekabet güçlerinin artırılmasıdır.

Kimler Başvurabilir? Gerçek ve tüzel kişiler yatırım desteği için başvurabilir. Kamu hissesi %25’den fazla olan tüzel kişilikleri programa başvuramaz. Bu yatırım alanında, mevcut işletmelerin modernizasyonu ve mevcut işletmelerde yeni tesis kurulumunun yanında yeni işletme kurulumu da desteklenmektedir.

Başvuru Sahiplerinin Sağlaması Gereken Koşullar 1.Başvuru sahibi (tüzel kişilerde tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi) başvuru teslim edildiğinde 65 yaşın üzerinde olmamalı (66 yaşından gün almış olmamalıdır).

2. Başvuru sahibi; gerçek kişi ise kendisi, tüzel kişilik ise tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili üst yönetim kademesinden bir daimi çalışanı, n Başvuru yapılan alanda Meslek ve Teknik Lisesi diploması veya ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora diploması veya, n Tarım ya da ilgili uzmanlık alanında en az 3 yıl çalıştığına dair hizmet dökümünü ibraz etmelidir.

İşletmenin Sağlaması Gereken Koşullar Destek için başvuran tüm işletmeler; 1. 250 kişiden az çalışanı istihdam eden ve yıllık cirosu veya bilançosu 25 milyon TL’yi aşmayan küçük ve orta ölçekli işletmeler kapsamında olmalıdır. 2. Mevcut işletmeler, aşağıdaki kanunlarla belirtilen üretim ve kayıt belgelerine sahip olmalıdır. n 5179 Sayılı Gıda Kanunu veya 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu n 5393 Sayılı Belediye Kanunu 3. Ulusal Vergi Sistemine kayıtlı olmalıdır. 4. İşletme; Kırmızı Et Kesimhanesi (Bütçe Kalemi 1) ise; n Mevcut işletme sığır, koyun veya keçi türü hayvan kesimi üzerine faaliyet göstermelidir. n Günlük en az 30 sığır +50

koyun/keçi, en fazla 250 sığır+2000 koyun/keçi hayvan kesim kapasitesine sahip olmalıdır, n ya da sadece sığır kesimi gerçekleştiriyorsa günlük en az 36, en fazla 500 hayvan kesim kapasitesine sahip olmalıdır, n ya da sadece koyun ve keçi kesimi gerçekleştiriyorsa, günlük en az 290, en fazla 4000 hayvan kesim kapasitesine sahip olmalıdır. Kırmızı Et İşleme Tesisi (Bütçe Kalemi 2) ise; n Mevcut işletme ısıtma, tütsüleme, kürleme, olgunlaştırma, marinasyon, kurutma, ekstrakte etme, ekstrüzyon işlemlerini veya bu işlemlerin kombinasyonlarını içeren süreçlerle ilk ürünün temel olarak değiştirilerek işlenmesi ve pazarlanması üzerine faaliyet göstermelidir. n Günlük en az 0,5 ton, en fazla 5 ton kurulu işleme kapasitesine sahip olmalıdır. n Mevcut işletmeler için işletmenin kapasitesi yukarıda belirtilen kapasite aralığında olmalıdır; yeni bir işletme olması durumunda, yeni işletme yukardaki kapasite kriterlerini yatırım sonunda sağlamalıdır. 5. AB ihracat numarasına sahip işletmeler destek için uygun değildir. 6. Yatırım/proje “AB standartlarını karşılamayan” eski bir tesisin yerine yeni bir tesisin kurulmasını içeriyorsa, yeni kurulan tesis için nihai ödeme, sadece eski tesisin faaliyetini tamamen bırakmasından

ETBİR I KIRMIZI 21


KAPAK KONUSU sonra yapılır. 7. Yeni bir işletme veya mevcut işletmede yeni tesis kurulumunun desteklenmesi sadece, ilde kapasite fazlası yoksa uygun olacaktır. 8. Perakende seviyesinde yatırımlar destek kapsamı dışındadır. 9. Yatırım ile ilgili olarak yatırım sonunda ilgili Topluluk standartları karşılanmalıdır. 10. Nihai ödemenin yapılmasından sonraki beş yıl boyunca yatırımı koruyacağını ve çok önemli değişiklik yapmayacağını taahhüt etmelidir. Yukarıda belirtilen şartları sağlayan başvuru sahipleri kurumun resmi internet sitesinde yayınlanan (www.tkdk.gov.tr) sunmaları gereken ilgili bilgi, resmi belgeleri sağlamak ve taahhütleri yerine getirmek kaydıyla destek için başvuruda bulunabilirler.

n n n n n n n n n n n

Diyarbakır Erzurum Kahramanmaraş Kars Konya Samsun Sivas Şanlıurfa Tokat Van Yozgat

n

n

Uygun Harcama Tutarı Et ve Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması alt tedbiri kapsamında her bir yatırım için uygun harcamaların toplam değeri; 30.000 Avro’dan az, 3.000.000 Avro’ dan fazla olamaz. Destek, Uygun Harcamalar Toplamının %50’sidir.

Destek Kapsamındaki Yatırımlar

n Kesimhanelerin inşası veya yenilenmesi, İşletme yatırımını aşağıda n Et işleme tesislerinin belirtilen illerden birinde yenilenmesi, uygulamalıdır ve mevcut n Topluluk standartlarına tam işletmeler için, işletmenin olarak uyacak şekilde hijyen ve bulunduğu il ile yatırımın ürün kalitesinin geliştirilmesi uygulama ili aynı olmalıdır. için ekipman, Kırmızı Et İşlenmesi ve n Ürün kalitesi ve hijyen Pazarlanması (Bütçe Kalemi 1 ve 2) kontrollerinin iyileştirilmesi için n Afyonkarahisar laboratuvarlar ve ekipman, n Amasya n Gıda güvenliği yönetim n Çorum sisteminin kurulması için Kırmızı Et İşlenmesi ve Pazarlanması (Bütçe kalemi 1&2) Puan IPARD Programı Sıralama Kriterleri

n n

n

n

yatırımlar (ISO 22000; HACCP, GMP ve GHP) , Çevre korumasının geliştirilmesi; işlenebilir atıklar ve ara ürünlerin yeniden işlenebilmesi için ekipman ve tesisler; atıkların arıtılması ve imha edilmesi: kesimhanelerde atık su ve et işleme tesislerinde yağ toplama tesisleri, Hayvan kesimlerinin hayvan refahı koşulları ile uyumlu hale getirilmesi için yatırımlar, Paketleme işlemleri için ekipman satın alınması, Soğuk hava deposu ekipmanı, karkas ve et ürünleri için soğutuculu nakliye araçlarının satın alınması, Ürün ve işleme yönetimi için Bilişim Teknolojileri donanım ve yazılımları, Tesis içinde karkas ve etin izlenebilirliğinin geliştirilmesi için yazılım ve izleme sisteminin oluşturulması.

Destek Kapsamındaki İller

Yatırımın, yan ürünlerin işlenmesini hedeflemesi

20

Et işletmeleri veya kesimhanelerin, atıkların değerlendirilmesi için rendering tesisine sahip olması veya atıkların değerlendirilmesi için rendering tesisleri ile sözleşmesinin bulunması

20

Et işletmesi veya kesimhanede organik et işlenmesi

10

Kesimhanelerin karkas sınıflandırmasını gerçekleştirmesi

20

Yatırımın gerçekleşmesinin sonunda, et işleme tesisinin tamamında standartlarının sağlanması

30

TOPLAM

100

22 ETBİR I KIRMIZI

Desteklenecek Yatırımlar Nasıl Seçiliyor? Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu; 1. Başvuru koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin kontrolünden, 2. Sunulan iş planının değerlendirilmesinden sonra, uygun başvuruları aşağıdaki puanlama tablosundaki kriterler üzerinden elde edilecek puana göre öncelik sırasına koyacaktır: IPARD Programının “Proje Seçimine Esas Sıralama Kriterlerine” göre iki veya daha fazla başvurunun eşit puan aldığı durumlarda; iş planlarına verilen puanlar dikkate alınır. Şayet iki veya daha fazla projenin her iki puan sonuçları (IPARD sıralama kriterlerine göre alınan puan ve iş planından alınan puan) da eşitse, bu durumda başvurunun teslim tarihi ve saatine göre ilk sunulan proje bir üst sırada listelenir. Başvuru için: www.tkdk.gov.tr

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı BİRİNCİ ve İKİNCİ BAŞVURU ÇAĞRI İLANI Bu Program Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından ortaklaşa finanse edilmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ilgili kuruluşu olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), Türkiye Cumhuriyeti adına Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı olan IPA’nın Kırsal Kalkınma Bileşeni kapsamında uygulanacak yatırımlara ilişkin 01.07.2011 tarihinde Birinci Başvuru İlanına ve 04.07.2011 tarihinde İkinci Başvuru İlanına çıkmış bulunmaktadır. PROGRAMIN KAYNAĞI Faydalanıcılara uygun harcamalar karşılığında sağlanacak olan mali desteğin kaynağı, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti eş-finansmanından oluşturulan IPARD Programı Fonudur. Bu destek “Kamu Katkısı” olarak adlandırılmaktadır. Bu kamu katkısı, program çerçevesinde gerçekleşmiş yatırımlar için geri ödemesiz olarak kullandırılacaktır. BİRİNCİ BAŞVURU ÇAĞRI İLANI KAPSAMI Birinci Başvuru Çağrı ilanı kapsamında dağıtılacak destek miktarları belirlenirken yatırım süresi en fazla 30 (otuz) gün olacak olan başvurular kabul edilip değerlendirmeye alınacaktır. Değerlendirme sonucunda destek verilmesi kesinleşen yatırımlar ile ilgili sözleşmeler 2011 yılı Ekim ayının son haftası imzalanacaktır. Sözleşme imzalanan yatırımlar ile ilgili Ödeme Talep Paketlerinin Kuruma en geç 2011 yılı Kasım ayının son haftası teslim edilmesi gerekmektedir. Uygulama süresi 30 (otuz) günden fazla olacak olan başvurular, İkinci Başvuru Çağrı dönemi kapsamında kabul edilecektir. BİRİNCİ BAŞVURU ÇAĞRI İLANI BAŞVURU TARİHLERİ Başvurular 01.08.2011 tarihi saat 09.00’dan itibaren, ilgili alt tedbirin destekleneceği ve yatırımın uygulanacağı ilde bulunan TKDK İl Koordinatörlüklerinde kabul edilmeye başlayacak olup, başvuruların son teslim tarihi 15.08.2011, saat 17.00’dir. Bu çağrı için son teslim tarihinden sonra yapılacak başvurular kabul edilmeyecektir. İKİNCİ BAŞVURU ÇAĞRI İLANI BAŞVURU TARİHLERİ Başvurular 05.09.2011 tarihi saat 09.00’dan itibaren, ilgili alt tedbirin destekleneceği ve yatırımın uygulanacağı ilde bulunan TKDK İl Koordinatörlüklerinde kabul edilmeye başlayacak olup, başvuruların son teslim tarihi 20.09.2011, saat 17.00’dir. Bu çağrı için son teslim tarihinden sonra yapılacak başvurular kabul edilmeyecektir. DESTEKLENECEK TEDBİRLER VE DESTEK BÜTÇESİ Başvuru çağrı ilanı kırmızı et sektörü kapsamında desteklenecek tedbirler, alt tedbirler, alt tedbir bazında dağıtılacak toplam destek bütçesi ve yatırım uygulama illeri aşağıdadır. Tedbir Adı

Alt Tedbir Adı ve Bütçe Kalemleri

Tarımsal İşletmelerin Yeniden Yapılandırılması Et Üreten Tarımsal ve Topluluk İşletmelere Yatırım Standartlarına Ulaştırılmasına Yönelik Yatırımlar

Bütçe Kalemi-1 (Kırmızı Et Üreten Tarımsal İşletmeler)

Tarım ve Balıkçılık Et ve Et Ürünlerinin Ürünlerinin İşlenmesi ve İşlenmesi ve Pazarlanmasının Yeniden Pazarlanması Yapılandırılması ve Topluluk Standartlarına Ulaştırılmasına Yönelik Yatırımlar

Bütçe Kalemi-1 (Kırmızı Et Kesimhaneleri)

TOPLAM

Bütçe Kalemi-2 (Kırmızı Et İşleme Tesisleri)

Destek Almak Amacıyla Başvuruların Yapılacağı ve Yatırımların Uygulanacağı İller Afyonkarahisar, Amasya, Çorum, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Kars, Konya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Yozgat Afyonkarahisar, Amasya, Çorum, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Kars, Konya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Yozgat

Birinci Başvuru Çağrı İkinci Başvuru Çağrı İlanı Toplam Destek İlanı Toplam Destek Bütçesi Bütçesi (AB+TC Katkısı (Avro) (AB+TC Katkısı (Avro)

16.803.600

18.519.300

7.057.512

7.778.106

Destek Oranları

% 50 % 65

% 50 371.448

409.374

24.232.560

26.706.780

ÖNEMLİ NOT Kurumumuza 01.09.2010 tarihi ile 30.11.2010 tarihi arasında yukarıda belirtilen İllerde şartlı başvuruda bulunan başvuru sahipleri, söz konusu başvurularını yenilemeleri ile alakalı olarak TKDK İl Koordinatörlüklerinden bilgi alabilirler. Güncel başvuru paketi içeriğine göre yenilenmeyen şartlı başvurular değerlendirmeye alınmayacaktır. BAŞVURULAR İLE İLGİLİ BİLGİLER Program ve başvurular hakkında detaylı bilgiler, başvuru kurallarının yer aldığı Başvuru Çağrı Rehberleri ve başvuru ile ilgili gerekli tüm dokümanlar İl Koordinatörlüklerimizden ve www.tkdk.gov.tr internet adresinden temin edilmelidir. Ayrıca, bu başvuru çağrı döneminde Kurumumuz tarafından yapılacak ilave duyuru ve bilgilendirmeler, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu İl Koordinatörlükleri adres ve telefon numaraları kurumumuzun resmi internet adresinden (www.tkdk.gov.tr) temin edilebilir. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, bu ilanda yer alan tüm hususları değiştirme hakkını saklı tutar. ETBİR I KIRMIZI 35 İlanen Duyurulur.


KAPAK KONUSU

IPARD Programına kredi sağlamak üzere 13 banka ile protokol yapıldı Et üreten tarımsal işletmeler ile et ve et ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması tedbirlerinin altındaki yatırım konularının başında; modern ve ihtisaslaşmış işletmelerin oluşturulması, ekonomik açıdan üretkenliğin sağlanması, kesimhane ve et işleme tesislerinin yenilenmesi geliyor.

T

arım sektörünün modernizasyonuna katkıda bulunacak IPARD Programı süresince 874 milyon Euro’su AB hibe desteği, 291 milyon Euro’su ulusal destek olmak üzere toplam 1 milyar 165 milyon Euro destek sağlanacak. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu -TKDK- bu kredilerin kullandırılması için 13 banka ile protokol yaptı. Bazı bankaların programa sağladığı kredilendirme sistemlerini özetledik.

Özel bankalar arasında tarım sektörüne en yüksek tutarda kredi kullandıran Denizbank, TKDK’yla yapılan protokol gereğince AB’nin Kırsal Kalkınma Programı’ndan hibe alan girişimcilerin proje finansmanına destek veriyor. Girişimciler, DenizBank’ın Tarım Bankacılığı alanındaki diğer hizmetlerinden de yararlanabiliyorlar. Denizbank üretici için düzenlediği yeni kredi modelleriyle tarıma destek sağlarken, bu anlamda Şubelerinde çoğu ziraat mühendislerinden oluşan bir kadro görevlendiriyor. Program kapsamındaki tarımsal üretim ve yenileme projeleri, AB tarafından aktarılan hibe tutarları ve çalışmaya ayrılan ulusal bütçenin toplamı (kamu katkısı) ile destekleniyor. Projenin destek tutarı dışındaki bölümü ve diğer masraflar ise projeden yararlanacak olanların özvarlığının yanı sıra 7 yıla varan vadeler ve uygun ödeme koşulları ile DenizBank tarafından kredilendiriliyor. DenizBank, IPARD kapsamında hibe almayan yatırımları da proje finansmanı kapsamında ele alarak

24 ETBİR I KIRMIZI

7 yıla varan vade ve nakit akışına uygun ödeme koşulları ile destekliyor. Banka, mevcut işletmeler için de yatırım ve işletme kredileri kullanma imkânı sağlıyor.

IPARD Projesi’nin kırsal kesimin kalkınmasında önemli rol oynayacağını düşünen Türkiye Finans, bu program ile tarım sektöründe faaliyet gösteren müşterilerin, AB hibelerinden mümkün olduğunca fazla yararlandırmayı amaçlıyor. Türkiye Finans proje kapsamındaki illerde uygun şartlardaki KOBİ, tarım şirketleri, kooperatiflerin projelerine %65’e varan hibe destekleri sağlanacak.

Şekerbank proje kapsamında girişimciye sağlayacağı 7 yıla varan vade ve projenin tamamının finansmanı ile öne çıkıyor. Kırsal Kalkınma Mekanizması kapsamında bankaya başvuran girişimcilerin projeleri incelenerek uygun bulunanlar için kredi niyet mektubu düzenlenecek. Başvuru sahibi bu niyet mektubu, iş planı ve başvuru formuyla TKDK’ya başvurarak, hibe destek kredisi talebinde bulunacak. Kurumun projeyi onaylamasının ardından banka tarafından kredi kullandırılacak Şekerbank, söz konusu projenin hibe desteği alan yüzde 50’sinin yanında projenin niteliğine göre tamamını da kredilendirebilecek. Ayrıca

protokol kapsamında, projenin hayata geçeceği süre boyunca ana para tahsilatı yapılmayacak. Geri ödemede ise girişimciye aylık eşit taksitli ödeme seçeneğinin yanısıra esnek ödeme seçeneği de sunabilecek.

Garanti Bankası Kırsal Kalkınma Programı kapsamında yatırım yapmayı planlayan tüm tarımsal işletmelere, proje hazırlama ve finansman konusunda her türlü desteği sunmayı hedefliyor. Bu doğrultuda halihazırda uyguladığı “AB Hibe Destek Paketi”nin kapsamını genişleterek IPARD programına uygun hale getiren Garanti, belirlenen öncelikli sektörlere yönelik yatırımların bu paket çerçevesinde desteklenmesini sağlayacak. Hazırladığı “IPARD Eş Finasman Desteğine Yönelik Kırsal Kredi Mekanizması” ile TKDK tarafından desteklenen proje veya faaliyetlerde harcanmak üzere, faydalanıcı tarafından sağlanması taahhüt edilen nakdi katkıyı kredilendirecek. Banka Proje Hazırlama, Firmanın Mali Analizi ve Hibe Başvurusu ve Kredi Tesis Edilmesi ve Ödemeler olarak iki aşamada gerekli katkıyı sağlayacak. Sağlanacak kredinin vadesi ve ödemesiz dönemi, yatırımın çeşidine göre farklılık gösterebilecek. Banka, inşaat-yapı işlerinde anapara geri ödemesiz dönemi azami 24 ay, makine ve ekipman alımlarında ise azami 12 ay olarak uygulayacak. Kredi vadesi azami 5 yıl olacak. Kredi geri ödeme taksitleri ise aylık, 3 aylık, 6 aylık ve yıllık olarak belirlenebilecek.

ETBİR I KIRMIZI 23


GÜNDEM

Helal Gıda’nın artık Türk Standardı var… Dünyada önemli bir ekonomik büyüklüğe ulaşan helal gıda pazarı Türk gıda sektörü için de önemli bir alan. Bu ihtiyaç doğrultusunda bir süredir standart hazırlıklarını yürüten TSE, Helal Gıda Belgelendirme çalışmalarına başladı.

Helal Gıda Standardı çalışması ne zaman ve nasıl başladı? Helal Gıda standart hazırlama çalışmaları İslam Konferansı Teşkilatı- İKT- çatısı altında Nisan 2008’de başladı. Bu tarihten itibaren ülkemizde İKT üyelerinin geniş katılımıyla yapılan üç toplantı sonucunda Helal Gıda Standartlarını belirleyen üç tip doküman hazırlandı. Bunlar; OIC/SMIIC 1: 2011 “Helal Gıda Genel Klavuzu”, OIC/SMIIC 2: 2011 “Helal Belgelendirmesi Yapan Kuruluşlar için Klavuz”, OIC/SMIIC 3: 2011 “Helal Belgelendirme Kuruluşlarını Akredite Eden Akreditasyon Kuruluşu Klavuzu” İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü –SMIIC- üyesi 13 ülke ile SMIIC üyesi olmayan İKT ülkelerinin de gözlemci statüsünde katılımıyla 16-17 Mayıs tarihlerinde Kamerun’da düzenlenen toplantıda alınan karar gereğince bu standartların SMIIC standartları olarak yayımlanması kabul edildi.

T

ürk Standarları Enstitüsü Başkanı Hulusi Şentürk, Türk Standardı olarak uygulamaya başlayan Helal Gıda Sertifikasyonu konusunda sorularımızı cevapladı. Sayın Şentürk, Helal Sertifikası ihtiyacı nereden doğdu? Yaşadığımız dünya ve çağ, gelişmiş teknolojilerin insan hayatını kolaylaştırdığı kadar karmaşıklığı da beraberinde getirmektedir. Gelişen

26 ETBİR I KIRMIZI

ulaşım ve iletişim teknolojileri ise insan için dünyayı küçük bir köy mesafesine indirgemiştir. Mobilitenin çok ileri bir seviyeye ulaştığı günümüzde, insanların tanımadıkları farklı kültürlere sahip mekânlarda bulunmalarını da bir mecburiyet haline getirmiştir. Bunlardan en önemlisi de helal hassasiyeti olan insanların gerek yaşadıkları coğrafyada gerekse de bulunmaları gereken yerlerde temel ihtiyaçlarını karşılamakta yaşadıkları sıkıntılardır.

Özellikle beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta yaşanan problemler ön plana çıkmaktadır. Gıdaların, üretim, ambalajlama, nakil, depolama ve sunum zincirindeki modern çağın karmaşıklığı içinde helal hassasiyeti taşıyan insanlara güvenilir beslenme imkânı sunulması son derece önemlidir. Gıda güvenliği konusu ise tüm insanlığın temel problemidir. Bu problemlerin çözümü olarak, uluslararası kuruluşların mutabakatı ile ISO 22000 serisi

Helal Gıda

standardlar oluşturulmuştur. Ancak bu standardlar helal şartlarını kapsamamaktadır. Bu nedenle, helal şartlarının belirlenmesi maksadı ile helal hassasiyeti taşıyan coğrafyanın insanları hem kendi ülkelerinde hem de tüm dünyada gerekli olan standard çalışmalarına ihtiyaç duymuşlardır.

Ülkemizde süreç nasıl işledi? Bilindiği üzere ülkemizde helal gıda alanında ulusal düzeyde ayrıca yürütülen herhangi bir standart hazırlama ve belgelendirme çalışması bulunmamaktadır. Uluslararası standardizasyon faaliyetlerinin belli bir olgunluğa erişmesi dikkate alınmaktadır. Uluslararası kabul edilen standartlar, TSE’nin taraf olduğu anlaşmalar gereği ve standart hazırlama faaliyetleri çerçevesinde İngilizce orijinal dilinde adapte

Kırmızı et sektöründe Helal Gıda Uygunluk Belgesi’ne sahip firmalarımız yurtiçinde helal hassasiyeti olan tüketici gruplarının bu ihtiyaçlarını karşılarken, özellikle ihracatta yaşanacak sıkıntıların da önüne geçmiş olacaklardır. Bu da pazar paylarının artması anlamına gelmektedir. standart veya Türkçe çevirisi yapılarak, Türk Standardı olarak yayınlanmaktadır. Bu çerçevede, Enstitümüz Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO), Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Komitesi (CENELEC) tarafından yayımlanmış olan standartların adapte Türk Standardı olarak kabulünde uygulanmakta olan yöntemler, SMIIC (The Standards and Metrology Instıtute for Islamıc Countries) tarafından yayımlanmış olan ve yukarıda belirtilen Helal Gıda Standardları için de uygulandı. Helal Gıda Standardı, 14.07.2011 tarihinde yapılan Teknik Kurul toplantımızda İngilizce dilinde Adapte Türk Standardı olarak kabul edilerek millileştirildi ve adapte edilen bu standartların Türk

Standardı olarak kabulü esnasında Enstitümüzce başka herhangi bir değişiklik yapılmadı. Belgelendirme süreci nasıl yürüyor? Türk Standardları Enstitüsü olarak Helal Gıda Belgelendirmesi faaliyetlerine 4 Temmuz 2011’de başladık. Helal Gıda Belgelendirmesi kapsamında piyasada oluşan yanlış anlamaları önlemek ve ilmi kaideden uzak şekilde düzenlenebilecek belgelerin sorumluluğunun ülkemizi de bağlayacağı temel ilkesinden yola çıkarak, çalışmalarımızda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çok değerli destek ve katkılarını alıyoruz. Türk Standardları Enstitüsü tarafından yürütülmekte olan Helal Gıda Belgelendirme çalışmalarında TS OIC/SMIIC / Temmuz 2011

NELER BELGELENDİRİLMEKTE Gıda üretimi yapan kuruluşlar; aşağıda belirtilen ürün grupları kapsamında yer alan ürünler için Helal Gıda Belgelendirmesi başvurusunda bulunabilecekler: n Et ve Et Ürünleri n Şeker ve Şekerleme Mamulleri n Süt ve Süt Ürünleri n Alkolsüz İçecekler n Yumurta ve Yumurta Ürünleri n Bal ve Yan Ürünleri n Tahıl ve Tahıl Ürünleri n Gıda Katkı Maddeleri n Bitkisel ve Hayvansal n Enzimler Kökenli Sıvı ve Katı Yağlar n Balık ve Balık Ürünleri n Meyve, Sebze ve Mamulleri n Su

ETBİR I KIRMIZI 27


GĂœNDEM Helal GÄąda Genel KÄąlavuzu (General Guidelines On Halal Food) standardÄą ve ĂœrĂźn Belgelendirme Merkezi BaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Ĺ’nca hazÄąrlanmÄąĹ&#x; olan Helal GÄąda Belgelendirme YĂśnergesi hĂźkĂźmleri esas alÄąnÄąyor. Belgelendirme sĂźreci TĂźrk StandardlarÄą EnstitĂźsß’nĂźn www. tse.org.tr web sayfasÄąnda helal belgelendirme ile ilgili yayÄąnlanan dokĂźmanlarÄąn baĹ&#x;vuru sahibi firma tarafÄąndan doldurulmasÄą ile baĹ&#x;lÄąyor. TS OIC/SMIIC 1: Temmuz 2011 “Helal GÄąda Genel KÄąlavuzuâ€? belgelendirmeye esas standarttÄąr. Belirtilen ĂźrĂźn gruplarÄąnÄąn her biri için denetimde kullanÄąlacak olan Ăźretim yeri ve ĂźrĂźnle ilgili Ĺ&#x;artlarÄąn deÄ&#x;erlendirileceÄ&#x;i belgelendirme fĂśyleri hazÄąrlandÄą. Et ve Et Mamulleri konusunda çalÄąĹ&#x;mada deÄ&#x;erlendirmeye esas alÄąnacak konular neler? Et ve Et Mamulleri ĂźrĂźn grubunda KÄąrmÄązÄą Et, KanatlÄą Hayvan Eti ve Et Mamulleri (Ä°Ĺ&#x;lem gĂśrmĂźĹ&#x; ĂźrĂźnler) bu belgelendirme fĂśylerinde yer alÄąyor. Et ve Et ĂœrĂźnleri ile ilgili Helal GÄąda Belgelendirmesi incelemelerinde standartta belirtilen Ĺ&#x;artlardan; kesilecek hayvanda olmasÄą gereken Ĺ&#x;artlar, kesim iĹ&#x;lemini yapacak olan kasabÄąn taĹ&#x;ÄąmasÄą gereken Ăśzellikler, kesimde kullanÄąlacak araç ve gereçler, kesimhanelerin Ăśzellikleri, kesim Ăśncesi ve sonrasÄą kontroller, sersemletme kurallarÄą, kesim iĹ&#x;lemleri, et mamullerinde

28 ETBÄ°R I KIRMIZI

kullanÄąlan katkÄą maddeleri, enzimler, mikroorganizmalar, ambalaj malzemeleri, Ăźretimde kullanÄąlan tĂźm girdiler, depolama, taĹ&#x;Äąma vb. tĂźm hususlar Ä°slami kurallara uygunluk ve gÄąda gĂźvenliÄ&#x;i yĂśnĂźyle ele alÄąnmakta.

Belgeli kuruluĹ&#x;un ara kontrolleri sonucunda sĂśzleĹ&#x;me hĂźkĂźmlerine aykÄąrÄąlÄąk tespit edildiÄ&#x;i durumlarda diÄ&#x;er belgelendirme uygulamalarÄąndan farklÄą olarak, hiçbir uyarÄą yapÄąlmaksÄązÄąn belgesi iptal edilir. DeÄ&#x;erlendirme sĂźreci nasÄąl yĂźrĂźyor? Diyanet Ä°Ĺ&#x;leri BaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Äą ve TSE’den gĂśrevlendirilen, konunun uzmanlarÄą en az iki kiĹ&#x;iden oluĹ&#x;an Ä°nceleme Heyeti tarafÄąndan Ăźretim yerinde ilgili standarda gĂśre gerçekleĹ&#x;tirilen inceleme neticesinde, belgelendirme çalÄąĹ&#x;masÄąnÄąn ilk aĹ&#x;amasÄą tamamlanÄąr. Gerek numune analiz raporlarÄą, gerekse inceleme heyeti tarafÄąndan hazÄąrlanan raporlar Diyanet Ä°Ĺ&#x;leri BaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Ĺ’ndan bir Ăźyenin de bulunduÄ&#x;u Helal GÄąda Belgelendirme Komisyonu’na Ăśneri niteliÄ&#x;inde sunulur. Nihai belgelendirme kararÄą bu komisyon tarafÄąndan verilir. Komisyon çalÄąĹ&#x;malarÄąnda oy birliÄ&#x;i esastÄąr. Ă–nemli bir husus Ĺ&#x;u ki Diyanet Ä°Ĺ&#x;leri BaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Äą mensubu

Ăźyenin katÄąlmamasÄą durumunda hiçbir karar alÄąnamaz. TSE olarak, Helal GÄąda Belgelendirme faaliyetleri için, diÄ&#x;er belgelendirme faaliyetlerinde olduÄ&#x;u gibi yeterli sayÄąda ve kalifiye uzman personele sahibiz. Bu amaçla TSE olarak gerekli eÄ&#x;itim ve diÄ&#x;er alt yapÄą çalÄąĹ&#x;malarÄą tamamlandÄąk. Ă–zellikle et sektĂśrĂź için sertifikasyondan beklenti nedir? KÄąrmÄązÄą et sektĂśrĂźnde Helal GÄąda Uygunluk Belgesi’ne sahip firmalarÄąmÄąz yurtiçinde helal hassasiyeti olan tĂźketici gruplarÄąnÄąn bu ihtiyaçlarÄąnÄą karĹ&#x;Äąlarken, Ăśzellikle ihracatta yaĹ&#x;anacak sÄąkÄąntÄąlarÄąn da ĂśnĂźne geçmiĹ&#x; olacaklardÄąr. Bu da pazar paylarÄąnÄąn artmasÄą anlamÄąna gelmektedir. Belgelendirmeden sonra kontrolĂźn sĂźrekliliÄ&#x;i adÄąna neler yapÄąlÄąyor? Belge almaya hak kazanan kuruluĹ&#x; ile yapÄąlan sĂśzleĹ&#x;me ile geçerlilik sĂźresi 1 yÄąl olan Helal GÄąda Uygunluk Belgesi dĂźzenliyoruz. KuruluĹ&#x;ta yÄąlda en az iki kez habersiz olmak Ăźzere ara kontrol yapÄąlÄąr. AyrÄąca, gerektiÄ&#x;inde piyasadan da numune alÄąnarak ĂźrĂźn Ăźzerinde helal Ĺ&#x;artlarÄą kapsamÄąnda analiz ve incelemeler yapÄąlarak, standarda uygunluk denetlenir. Belgeli kuruluĹ&#x;un ara kontrolleri sonucunda sĂśzleĹ&#x;me hĂźkĂźmlerine aykÄąrÄąlÄąk tespit edildiÄ&#x;i durumlarda diÄ&#x;er belgelendirme uygulamalarÄąndan farklÄą olarak, hiçbir uyarÄą yapÄąlmaksÄązÄąn belgesi iptal edilir. EnstitĂźmĂźzĂźn vermiĹ&#x; olduÄ&#x;u Helal GÄąda Belgeleri hem Ăźreticiler hem de ĂźrĂźnleri satÄąn alan Helal GÄąda hassasiyeti olan tĂźketiciler için gĂźvenli ve gĂźvenilir bir vesikadÄąr. DuyarlÄąlÄąÄ&#x;Äą olan insanlarÄąmÄązÄąn her konuda olduÄ&#x;u gibi bu konuda da yapacaklarÄą iĹ&#x;birliÄ&#x;i ve uyarÄąlar için Ĺ&#x;imdiden teĹ&#x;ekkĂźr ediyor, TSE tarafÄąndan baĹ&#x;latÄąlan bu faaliyeti, tĂźm insanlÄąk için atÄąlmÄąĹ&#x; anlamÄą bĂźyĂźk bir adÄąm olarak deÄ&#x;erlendiriyoruz.

(WLQ ND\QDÚ×QGDQ FDWHULQJ¡OHUH '$1(7 WHFU EH YH J YHQFHVL\OH 6DĂšOĂ—N YH DIL\HWOH

444 1 339 www.danet.com.tr

Danet bir VAHDET ET VE GIDA A.Ĺž. kuruluĹ&#x;udur.

ETBÄ°R I KIRMIZI 27


DOSYA

Coğrafi İşaretleme Sistemi ile yöresel ürünler tescil ediliyor Ülkemizde 148 ürünün coğrafi işaret tescili yapılmış durumda. Et ürünü olarak Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Edirne Tava Ciğeri ve Akçaabat Köfte bunların arasında yer alıyor. Patent başvurusu yapılanlar arasında Ankara Keçisi de yer alıyor.

D

amaklarda özel bir yere sahip olan geleneksel et ürünlerinden sucuk ve pastırma Türkiye’ye özgü tatlar olarak coğrafi işarette Kayseri adıyla yer alıyor. Edirne Tava Ciğeri, Akçaabat Köftesi tescil altına girmiş diğer et ürünleri. İnegöl Köfte, Salihli Odun Köfte, Sivas Köftesi gibi çeşitlerle birlikte Adana Kebabı, Siirt Büryan Kebabı, Afyon Pastırması ve Afyon Sucuğu da tescillenmiş. Ancak adı tescil edilmese de tüketici tercihinde özel bir yeri olan pek çok yöresel ürün daha bulunuyor.

Coğrafi işaret nedir? Bir ürünü belirgin bir niteliği, ünü ve bir özelliği itibariyle kökeninin bulunduğu yöre, bölge veya ülkeyle özdeşleşmişliğini gösteren ad ve işaretlere ‘coğrafi işaret’ denilmekte. Coğrafi işaret tescilinin temel amacı, coğrafi kaynak gösteren ürünlerin adlarının koruma altına

30 ETBİR I KIRMIZI

alınmasını sağlıyor. Menşe adı ve mahreç işareti olarak ikiye ayrılan coğrafi işaretler anıldıkları yörenin adıyla birlikte bir kalitenin işareti olarak ayırıcı özellik taşıyor. 1995 yılında yasal mevzuatla düzenlenen coğrafi işaret sisteminde tescil başvurusunu ürünün üreticisi olan gerçek veya tüzel kişiler, tüketici dernekleri, konu ve coğrafi yöre ile ilgili kamu kuruluşları yapma hakkına sahipler. Türk Patent Enstitüsü’nce yürütülen başvuru işlemleri sonucunda alınan tescil, tüketici tercihlerinde ise garanti sunan bir yol gösterici olarak değerlendiriliyor.

Sistemin amacı ve uygulanması Ülkemizde sınai mülkiyet hakları konusunda tescil yetkisine sahip tek yetkili kurum olma konumundaki Türk Patent Enstitüsü, belirli bir bölgeden kaynaklanan bir ürünün sadece o bölgede bulunabilecek karakteristik özellikler taşıdığını ifade eden ad ve işaretleri coğrafi

işaret tescili ile koruma altına alıyor. Tescil ile elde edilen coğrafi işaret korumasının amacı, belirli bir coğrafyadan kaynaklanarak belirgin nitelikleriyle ün kazanmış ürünlerin “gerçek üreticileri” adına kayıt altına alınması. Böylelikle bölgesel ya da ulusal kalkınmanın desteklenmesi, ürünlerin niteliklerini kaybetmeden sürdürülebilirliğinin sağlanması, ürünlerin tanıtımının yapılması, ürünün beraberinde getirdiği ünden üreticilerinin ekonomik anlamda faydalanması, tüketici bazında beklenen ve istenen kalitenin garanti edilmesi hedefleniyor. Türk Patent Enstitüsü, yöresel ürünlere ve sınai mülkiyet haklarından biri olan coğrafi işaret tesciline dikkat çekmesi, bu konuda toplumdaki bilgi ve bilinç düzeyinin artmasına katkı sağlaması amacıyla YÖREX adıyla Yöresel Ürünler Fuarı düzenliyor. Çok sayıda yöresel ürün üreticisinin bir araya geldiği Fuar, coğrafi işaret tescili ya da menşe adı koruması almak isteyen üreticilerle uzmanları buluşturarak, bilgi aktarımını da sağlıyor.

edilen değil kanıtlanabilir; ayırt edici özellikler. Coğrafi işaret korumasına konu edilen ürünün üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tamamı sınırları belirlenmiş coğrafi alanda gerçekleşmek zorunda ise bu coğrafi işaretlere ‘menşe adı’; Ürünün üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri sınırları belirlenmiş coğrafi alanda gerçekleşmek zorunda ise bu durumdaki coğrafi işaretlere de “mahreç işareti” deniyor. Çorum leblebisi, Isparta halısı, Afyon kaymağı hafızalarda nasıl yer etmişse, ürün tercihinde de ayırıcı bir özellik olarak değerlendiriliyor. Türk Patent Enstitüsü’nce tescili yapılan Ankara Keçisi gibi, yerli hayvan ırkları için yürütülen çalışmalar da var. Yerli hayvan ırkları ve gen kaynaklarının korunmasında coğrafi işaretleme sistemi önemli bir fayda sağlıyor.

Menşe adı ve Mahreç işareti Doğal ürünler, tarım, maden, el sanat ürünleri, mevzuat hükümlerini içeren sanayi ürünleri sistem kapsamında bulunuyor. Başvuru ürünü tanımlayan bilgi ve belge açıklamalarını içeren teknik dosya ile yapılıyor. İşaretlemeye ilişkin en önemli konuyu coğrafi işaret talep edilen ürünün ‘ayırt edici’ özelliğinin kanıtlanması oluşturuyor. Ayırt edici özellik o ürünü diğer bölgelerden farklılaştıran özellik olarak tanımlanıyor. Hayvancılıkta bu hususu farklı ırk kavramı içeriyor. Yani esas olan tercih

ETBİR I KIRMIZI 31


DOSYA

Yerli ırkların korunmasında Coğrafi İşaretleme Sistemi Prof. Dr. M. İhsan Soysal NKÜ Ziraat F. Zootekni Böl Biyometri Genetik AD Bşk.

B

irleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü -FAO-‘nun Hayvan Genetik Kaynakları bildiren ülke raporları sonuçlarına göre, dünyada tarımsal üretimde kullanılan 40 hayvan türü ve bu türleri kapsayan 7600 ırk bulunuyor. Buna göre bugüne kadarki süreçte 1500 ırkın yok olduğu ifade edilmekte. Geriye kalan ırklarda risk altında, tehlikede, kontrollü risk, tehlikeli risk gibi sınıflara ayrılmış durumda. Kısaca dünyada ayda bir ırkın yok olduğu belirtiliyor. Yerel ırklarımız yetiştirildikleri orijinal yaşama alanları olan bölgenin özel iklim, toprak, bitki koşullarına uyum sağlayan genetik niteliklere sahiptirler. Bu şekilde sadece bu bölgede etkin ve aranılır üretim yapılabildiklerinden ülke kaynakların sürdürülebilir kullanımı sağlarlar. Buna göre coğrafi işaretler olarak adlandırılan, bir ürünün niteliği, ünü veya özelliğine ilişkin coğrafi köken belirten etiketleme sistemi geleneksel üretimde önem kazanmakta. Bu açıdan bakıldığında coğrafi sınırları belirlenmiş bir alanda, bu alandaki doğal unsurlardan üretilen ürün, bu ürünün üretimine ilişkin özel işlemler gibi üç öğeli sürecin tamamının gerçekleşmesi durumunda Menşe adı (Designation of Origine), bu üç öğeden en az biri bu alanda gerçekleştiriliyorsa Mahreç işareti (Geographical Indication) söz konusu oluyor. Bu şekilde işaretler ile koruma daha çok doğal ürünleri ve tarımsal ürünleri kapsamakta. Bu kapsamda nitelenmenin en önemli gerekçesini ayırt edici nitelik oluşturuyor.

Ayırt edici özellik, bir bölgede üretilen ürünün bu bölgede almış olduğu bir takım özellikler nedeniyle diğer bölgelerde üretilenlerden farklılaşması olarak tanımlanır. Yerli hayvan ırklarımızın adaptasyonları bölgedeki verimlere özgün niteliktedir. O bölgedeki ürün işleme metotları ile gelenekselliği garanti edilmiş işaretleri (Traditional Specialty Guarantied) ile üretilmeleri yeni çiftlik hayvan genotiplerin korunmasında, kırsal kalkınmada, yerel kaynakların marjinal alanda sürdürülebilir üretim sağlanabilmesinde önemli bir etkinlik sağlayacaktır. Coğrafi İşaretli (GI) ürünler için AB pazarı € Bil. Ülke 3,8 İtalya 2,4 Fransa 1,4 İspanya 0,3 Portekiz 0,3 Yunanistan 8,2 5 Akdeniz Ülkesi 12,7 EU -25 Toplam Gıda Tüketimi PDO Payı %2,3 Akdeniz Ülkeleri %1,1 Diğer AB ülkeleri Toplam Gıda Tüketimi EU-25(€ bil.) 776

32 ETBİR I KIRMIZI

Yüzde(%) %30 %19 %11 %2 %2 %64 %100

Coğrafi işaret sistemi hayvan gen kaynakları koruma sürecinde nasıl etkili olabilir? Coğrafi işaretlemenin geleneksel bölgesel, tarımsal ve gıda ürünlerinin geliştirilmesinin ve sürdürülebilir kırsal kalkınma için önemli bir adım sağlayacağı değerlendirilmektedir. FAO’nun tespitlerine göre geleneksel, bölgesel tarımsal ürünlere ve gıdaya olan talebin arttığı bu durumun özgün, özel ürün (nıche) pazar olanakları oluşturduğu ve kamu ile özel destek politikalarının giderek artarak bu yöne kaydığı gözlenmektedir. Bu süreçte ilgili ürünün belli bir yerli hayvan gen kaynağına dayanmasının, ilgili gen kaynağını koruma sürecinde olumlu bir etki yapacağı açıktır. Mevcut tüketici koruma kurallarında ürünün hangi hammaddeler ve işlemler kullanılarak elde edildiği hususu temel öğe olduğundan, bu süreç ile yerli hayvan gen kaynaklarını kullanımını kuralı bağlandığından ilgili ürünün ön şartı olan ırk melezlemeye maruz kalmamış, saflığı da sürdürülmüş olacaktır. Böyle bir süreç haksız rekabeti önleyecektir. AB’nin bu konudaki uygulamaları geleneksel özgünlüğü garanti edilmiş (Traditional Speciality guaranteed) korunmuş köken adı, köken unvanı, menşe adı (Protected Designation of Origine) = PDO ve korunmuş coğrafi işaret; mahreç işareti (Protected Geographical Indication) = PGI şeklindedir. Bu konudaki yasal düzenlemelerin ülkeler arası ticarette haksız rekabeti önleyecek şekilde yapılması ön görülmektedir. Yerel hayvan ırklarının tarihi ve geleneksel karakteri, ilgili çevre ve toprak koşullarındaki adaptif genetik verim niteliği, diğer ürünlerden aşikâr farklı üretim sistemleri tüketici tercihinde etkili olmaktadır. Yerel ırklarımızın organik hayvansal üretim materyali olarak kullanımında ikame edilemez niteliğinin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Daha açık bir ifade ile yerel ırklarımızın özgün yerel gıda ürünü olarak kullanılması sureti ile hem turizm, gastronomi gibi sektörler geliştirebilecek, hem de kırsal üretim faaliyetlerinin sürdürülebilmesini sağlamış olacaktır.

Öncelik kırsal gelişim politikaları ve biyoçeşitliğin korunması Bu işlem salt ticari bir gerek olmaktan öte kırsal gelişim politikaları ve biyoçeşitliğin korunması için de gereklidir. Biyoçeşitlilik ve kırsal çevre koruma konusunda artan toplumsal farkındalık, ürün kalitesi ve gıda güvenliği ilişkisi ile kültürel mirasın koruma kavramları yerel çiftlik

hayvan ırklarımızın sürdürebilir kullanım ve korunması için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Geleneksel ürünün tarifi köken aldığı bölgede o bölgeye özgü gıda ve yem kaynakları ile bütünleşmiştir. Bu ürünler insan ve çevresi etkileşimini yansıtan, tarihsel bir gelişim süreci ile ortaya çıkan ürünlerdir. Sosyo ekonomik bir özellik olarak geleneksel ürün üretimi ekstansif üretim sistemi ile birlikte söz konusu olmaktadır. Böyle ürünler küçük bir yatırımla iyi bir katma değer elde edilmesini mümkün kılan niteliktedir. Geleneksel ürünler yöresel kaynak yönetiminde etkili bir temel oluşturur ve özellikle turizm sektörü gibi aktiviteleri güçlendirir. Geleneksel ürünler çoklukla kadınlarca yüklenilen iş gücü sonucu üretildiğinden gelir dağılımına olumlu etkide bulunur ve cinsiyet ayrımcılığını önlemeye de hizmet eder. Geleneksel üretim sistemleri biyo çeşitlilik ve kültür ile özünde bağlı ve ilişkili olduğundan yerli ırkların korunması, özgün yerel üretim bilgi birikimi ve kırsal özgünlüğün korunmasında önemli etkiye sahiptir.

Bu kategorideki gıda ürünlerinin pazarlanmasında kullanılan sözcüklerde değişim gösteriyor. Farkı anlatmak için kullanılan terimlerden en önemlisi gurme ürünleri. Talebi özendirici markalama sürecinde kültürel lezzet ürünleri, otantik geleneksel ürünler, yöresel (terroir), geleneksel (traditional), doğal (natürel), eski (old), çiftlik imalatı (farm house), özgün (original), sade (rustic), klasik gibi terimler de kullanılmakta. Ülkelere göre (AB hariç) coğrafi işaretli ürünler 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

Ülke ABD Hindistan Etopya Çin Togo Türkiye Meksika Peru Güney Afrika Japonya Morocco Arjantin Kamerun Gana Kore İlk 15 ülkenin toplamı 49 ülkenin toplamı

Frekans 42 16 14 12 9 7 6 6 6 5 4 3 3 3 3 139 191

Yüzde(%) 22 8,4 7,3 6,3 4,7 3,7 3,1 3,1 3,1 2,6 2,1 1,6 1,6 1,6 1,6 72,8 100

ETBİR I KIRMIZI 33


DOSYA Geleneksel gıda ürünü nedir? Geleneksel yâda yöresel ürün yerel iklimsel, tarımsal ve ekonomik koşulların belirlendiği üretim ve işlem pratikleri sonucunda oluşan yaşam biçimi ve kültürünün ifadesi olarak tanımlanır. Sonuçta üretimin geleneksel doğası bireyler arasında yada popülasyonları arasında nesilden nesile aktarılan ortak kültürel mirasa dayanır ve özel yöresel nitelikle ilişkilidir. Kırsal alanlar insan ve çevresi arasındaki uzun dönem etkileşimi yansıtan geleneksel, bölgesel gıda ve tarımsal ürün çeşitliliği sunar. Geleneksel tarım ve gıda ürünleri birbirlerinden hammadde, çeşit, ırk, varyete yada kombinasyonlar nedeniyle ayrılabilir ürün karakteristiği sergiler. Örnek vermek gerekirse; geleneksel birincil ürün örneği olarak Fransa’da “ Le puy” bölgesi yeşil mercimekleri korunmuş köken işaret ile tescil edilmiştir. Benzer şekilde Macaristan’da kırmızı biber “Kalucsa Paprica” adıyla lisbon sistemine göre köken değerlendirme ile tescil edilmiştir. Diğer bir kategori olarak geleneksel üretim metodu esasına göre üretilmiş gıdalara örnek olarak bütün bölgesel peynirler verilebilir. Ayrıca İtalya’da Parma Jambonu (ham) P.D.O ile tescil edilmiştir. Benzer bir örnek olarak Avusturya’nın kabak çekirdeği yağı sosu Steirisches Kurbiskernol tescil edilmiştir. Kabak çekirdeği yağı sosu (stryrian pumpkinseed oil) sadece belli bir alanda belli çiftçilerce üretilmekte ve her şişe ürün numaralanmaktadır. Sos olarak kullanımın yanı sıra bu yağdan bölgede kozmetik ürünlerde ruj katkısı, sabun gibi ürünler elde edilip pazarlanmaktadır. Balkan ve Asya ülkelerindeki kaymak (clotted cream) üretim tarzı ayırıcıdır. Geleneksel yemek tarifi olarak Avrupa Alp dağları bölgesinde Fondue peyniri örnek verilebilir. Özellikle Orta Asya ülkelerinde çoklukla pirinç içeren çeşitli pişirme usulleriyle yapılan pilav da bir örnektir. (AB) ülkeleri Coğrafi İşaret (GI) Kayıtlı Ürün Sayısı Toplam PDO+PGI 162 %22,8 Meyve, Sebze ve Tahıl 154 %21,6 Peynirler 100 %14 Taze et 94 %13,2 Bitkisel ve Hayvansal yağ 79 %11,1 Mineral su %4,4 31 Diğer Hayvansal kökenli ürünler %3,2 23 Ekmek, Patates, Kek %2,5 18 Diğer Ek ürünler %2,5 18 Bira %2,5 Balık, Salyangoz ve Kabuklu deniz ürünü 9 %0,4 3 Esansiyel %0,3 2 Doğal Sakız ve reçineler %0,1 1 Saman 712 %100 Toplam PDO+PGI 414 %58,1 Toplam PDO 298 %41,9 Toplam PGI

34 ETBİR I KIRMIZI

AB ülkelerinde, AB komisyonu 6. çerçeve programında desteklenen ülkemizin de katılımcı olduğu geleneksel Birleşik Avrupa Gıdaları (Traditional united Europe food; True food ) isimli bir veri tabanı oluşturulmuş olup geleneksel üretim sitemleri konusunda yenilikçi yaklaşımı özendirmektedir. (http://www.truefood.eu)

anlaşmasında mahreç işareti (GI) geleneksel ve bölgesel boyut olarak tanımlanmıştır. Buradaki terimler otantik ve değişken yerel metotlar bu kapsamı tanımlar. Konuyla ilgili düzenlemeler sadece ekonomik ticari düzeyde olmayıp yerel gelişim politikaları, biyo çeşitlik ve gelenekselliğin korunması ve sürdürülmesini içerir.

Coğrafi işaretleme sisteminin uluslararası dayanağı nedir?

Sistem kırsal kalkınma için de model yaratıyor

Evcil hayvan genetik çeşitliliği ürün fikri mülkiyet haklarına da konu olabilmektedir. Uluslararası düzeyde “mahreç işareti” coğrafi bölge (Geographic Indication=GI) bir geleneksel ürünü coğrafi boyutunu ifade eder. Dünya Ticaret Örgütü –WTO-’nün ticaretle ilgili Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) kurallarına göre, bir bölgede ürünün şöhretinin korunması ve tanınmasını sağlamakta kullanılan “Mahreç işareti” Fikri Mülkiyet Hakları kapsamındadır. TRIPS isimli kuruluşun 22.1 nolu belgesine göre “Mahreç işareti” bir gıda ürününün kalite, şöhret yâda özgünlüğü özellikle coğrafi bölgelere bağlanabiliyorsa bu bölge, yöre, yerden köken alan ürünü belirleyen işaret tanımlanır. Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Kurumu -WIPO’na göre geleneksel bilgi, folklor, genetik kaynaklar hükümetler arası komite kararlarına göre de “özgün ürünler ve üretim tekniği” geleneksel bilginin korunması anlamında fikri mülkiyet hakkı kapsamına girer. Bu konuya ilişkin hükümler politika hedefleri, yetkisiz organların kullanımının engellenmesi ve ilgili topluluk gelişimi ile yasal ticareti geliştirerek geleneksel bilgini korunmasını öngörür. AB yasal mevzuatı geleneksel özgünlüğü garanti edilmiş (SSG) ürünlerin özel mahreç işareti içermesi zorunluluğunu getirmektedir. Burada ‘geleneksel’ ibaresi tarımsal gıda ürününü tanımlayan kriter olarak ve topluluk pazarlarında nesiller arasında belli zaman döneminde kanıtlanmış kullanımı kapsar. AB’nin menşe işareti kavramı (PDO) ile mahreç işareti (GI) kavramı Sui Generis (kendine özgü, nevi şahsına münhasır) tanımıyla ifade edilmektedir. TRIPS

Coğrafi işaretleme ile ülkesel ve bölgesel mirasın yanı sıra bitki varyeteleri, hayvan ırkları, biyotipler ve kırsal manzara korunmaktadır. Kırsal gelişmenin daha az tercih edilen yerlerde de sağlanması için küçük ölçekli girişimcilerin ürünlerin pazarlanmasında PDO ve PGI önemli araçlardır. Avusturya Tarım Bakanlığı, Avusturya geleneksel gıdaları için özel veri tabanı oluşturmuştur. Geleneksel ürünleri (GI) işaret adresi onlara prestij kazandırmaktadır. Bosna Hersek’te Livandski (Livno peyniri) denen koyun

sütünden yapılan peynir için oluşturulan bir yapılanma, ülkemizde evcil çiftlik hayvan ırklarının koruması ve gıda üretimi için güzel bir modeldir. Bosna Hersek’te Livandski Polje adlı yüksek rakımlı bir bölgedeki meraların ve bu merada koyun otlatan küçük ölçekli üreticilerin korunması meşhur Livno peyniri ile olmuştur. Ancak bu peynirin inek sütünden yapımı haksız rekabete konu olabilmektedir. 2003 yılında yapılan Hersek’in tatları isimli projeyle üreticilerin gıda güvenliği standardını sağlayabileceği üretim olanakları geliştirilmiştir. Adını Bosna’nın batısındaki en yüksek dağdan alan ’Cincar’ koyunu yetiştiricileri, peynir üreticileri birliği PGI tescili almak üzere çalışmalar yapmaktadırlar. Bu oluşum bir İtalyan STK’ca (UCODEP) desteklemektedir. Coğrafi işaretler ile tür adı haline gelme (jenerikleşme) sağlandığından, buna köken olan yerel ırkların korunmasına da olanak sağlanmış olacaktır. Tarım Bakanlığı’nca hazırlanan 2010-2013 Kırsal Kalkınma Planı da yöresel ürünlerin tanıtılması, ürün devamlılığı ve pazar olanaklarının geliştirilmesine işaret etmektedir.

ETBİR I KIRMIZI 35


TEKNOLOJİ İzlenebilirlik nedir ve niçin gereklidir? Güvenli gıda, her türlü bozulma ve bulaşmaya yol açan etkenden arındırılarak tüketime uygun hale getirilmiş gıdadır. Ürün akışının kesintisiz olarak yani bir hammaddenin üreticiden, çeşitli ticari ve imalat basamaklarından geçerek, tüketiciye ulaşması sürecinin kontrol altında tutulmasına izlenebilirlik diyoruz. İzlenebilirlik sistemleri, etkin ve sürdürülebilir bir gıda güvenliği için son derece gereklidir. Tarladan çatala izlenebilirliğin sağlanması ile gıda güvenliğinin takibi kolaylıkla yapılabilir. Ayrıca, potansiyel olarak güvenli olmayan ve geri çekme ihtiyacı duyulabilecek herhangi bir ürünü daha iyi belirlemek için izleme sistemi gereklidir.

İnsan yaşamının ve sağlığını yüksek düzeyde korumak için

Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliği’nde

İZLENEBİLİRLİK

Herkesin güvenli gıdaya ve tükettiği gıda konusunda doğru bilgiye ulaşması kişisel bir haktır. Bu nedenle gıda zincirinde izlenebilirlik, ne yediğini bilmek, sağlık ve yaşam kalitesini arttırmak bakımından çok önemli.

G

ıda güvenliği, gıdalarda olabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik her türlü zararın ortadan kaldırılması için alınan tedbirler bütününü oluşturuyor. Çiftlikten Sofraya Güvenli Gıdayı ise birincil üretim aşamasından başlayarak çiftlikten sofraya, tüketiciye ulaşana kadar geçen sürede fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri taşımayan gıda olarak tanımlamak mümkün. Çiftlikten sofraya gıda güvenliği

36 ETBİR I KIRMIZI

kavramı Avrupa Birliği ile müzakerelerde, AB müktesebatının belki de en kapsamlı ve en karmaşık başlığı olan ve geçen yıl açılan “Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı’ başlığının da temel ilkesini oluşturuyor. AB gıda mevzuatının temelinde, insan hayatı ve sağlığının yüksek düzeyde korunması yatıyor. Gıda güvenliğinin amacı; çiftlikten sofraya, gıdalarda kullanılan tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi, taşınması ve depolanması, gıda

maddesi olarak üretimi, üretim sonrasında paketlenmesi, taşınması, depolanması, sunumu ve satışı sonrasında tüketicinin sofrasına ulaşımına kadar tüm süreç boyunca insan yaşamını ve sağlığını yüksek düzeyde korumak olarak belirleniyor. Et ürünlerinde “izlenebilirlik” sistemini oluşturmak üzere çalışmalar yürüten Özlem Et Mamulleri Genel Müdürü Ahmet Yücesan, et mamullerinde uygulanan sistemle ilgili bilgi verdi.

İzlenebilirlik sisteminin ülkemizdeki yasal dayanağı nedir? Türkiye’de izlenebilirlik 5179 sayılı Gıda Kanunu ile yasal bir yükümlülük haline gelmiştir. 2010 yılında yayınlanan 5996 sayılı Veteriner, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile izlenebilirlik sistemi yeniden düzenlenmiştir. İzlenebilirlik ile ilgili usul ve esaslar da Gıda ile Temasta Bulunan Maddelerin Denetimi yönetmeliğiyle belirlenmiştir. ISO 22000 gıda güvenliği yönetim sistemi standart şartlarından biri de izlenebilirlik sisteminin kurulmasıdır. Kuruluş, son ürün parti numaralarının ve bunlarla ilgili hammadde partileri, üretim ve sevkiyat kayıtlarının ilişkilendirilebilmesi için bir izlenebilirlik sistemi kurmalı ve uygulamalıdır. Standarda göre; İzlenebilirlik sistemi, en yakın tedarikçiden sağlanan girdileri ve son ürünün ilk dağılım rotasını belirleyebilmelidir. İzlenebilirlik sistemi ile ilgili kayıtlar belirli sürelerle saklanmalı, uygunsuzluk durumlarında güvenli olmayan gıdanın geri çekilmesi işleminde kullanılmak üzere kayıtlar iyi muhafaza edilmelidir.

Şarküteri ürünlerinde Özlem Et Mamulleri tarafından uygulamaya konan izlenebilirlik sisteminin kapsamı nedir? Et ve et ürünlerinde izlenebilirlik kasaplık hayvanların kimliklendirilmesi ile başlar. Biz üretimimizde geriye dönük takip sisteminin birinci aşamasını tamamlayarak hizmete aldık. Buna göre bilgi sistemlerimizde etin temin edildiği hayvanın orijini (ırkı, yaşı, geldiği yer) kesiminin ve parçalamanın yapıldığı yer gibi bilgileri kayıt altına almak üzere altyapıyı kurduk. İkinci aşamada

ise mamulün üretimiyle ilgili sistem kayıt altına alınacak. Ayrıca etin ambalajı, bu etin temin edildiği hayvanın bireysel numarası ile ilişkilendirilecek. Bununla ilgili çalışmamız da kısa sürede nihayetlenecek. Reyonda ürünü alan tüketici barkod üzerinden geri dönük izlemeyi yapabilecek. Sistem nasıl çalışıyor? Bu bilgi sistemiyle, herhangi bir istenmeyen durumda geriye dönerek sorunun kaynağının saptanması, ileriye doğru izleyerek kriz yönetim

Çiftlikten sofraya izlenebilirlik nedir? Çiftlikten sofraya izlenebilirlik tüm bu üretim, pazarlama ve nihai tüketiciye ulaşım sürecinde ortaya çıkan ürünün tüm aşamalarında geçirdiği süreci etiket üzerinden takip edebilmektir. Ürün paketi üzerinde bulunan etiketteki barkod numarası ile gıda ürünü, tarımsal üretim aşamasına kadar geriye dönük izlenebilmektedir. Ürünün geçtiği aşamalar bu barkod ile takip edilerek, aşamalardan herhangi birinde bir aksama varsa kaynağı tespit edilmektedir. Böylece tüketiciye sağlıklı, güvenli, kaynağı, menşei belli ürün gönül rahatlığıyla sunulmaktadır. Gıda güvenliği zinciri kavramına dar bir çerçeveden bakıldığında, gıdaların amaçlanan kullanımına uygun olarak hazırlanması ve tüketildiğinde tüketicilere zarar vermemesi anlamında kullanılan bir kavram olmakla beraber, daha geniş anlamda gıda kaynaklı hastalıklara neden olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyecek şekilde gıdaların işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve son tüketiciye sunulmasını tanımlayan bilimsel bir sistem döngüsüdür.

ETBİR I KIRMIZI 37


TEKNOLOJİ güvenli gıda üretme” doğrultusunda güncellemeleri nedeniyle, çok önemli değişimler meydana gelirken, gıda güvenliği konusu halk sağlığında son yılların en önemli konularından biri oldu. Çiftlikten sofraya gıda güvenliği, gıda üretimine getireceği kaliteyle üreticiyi korurken, tüketiciyi de hem sağlık hem de verdiği bedelin karşılığında iyi ürünle koruyacaktır.

mekanizmalarının çalıştırılması sağlanarak, gıda güvenliğinde önemli bir adım gerçekleştirilecek. Çiftlikten satış yerine kadar sistemdeki değişik aktörler arasında ve işlemin herhangi bir safhasında hayvan kimliği ve üründeki referans kodunu kullanarak hızlı, doğru ve gerçek zamanlı ileri veya geri izleme sağlanmış olacak. Bu sistem bir yazılımla çalışıyor ve yürütülmesi

sağlanıyor. Bu altyapı anlamında Artı4 Yazılım Otomasyon firması ile çalışıyoruz. Çiftlikten sofra gıda güvenliğinin avantajları nelerdir? Günümüzde eski usül gıda işleme ve tüketiciye sunma yaklaşımlarında gerek tüketicinin bilinçlenmesi gerekse ülkelerin gıda yasalarını “daha sağlıklı ve

GIDA MADDESİ SATIN ALINIRKEN!

Tüketicinin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Neler Etiket Bilgileri Dikkatle Kontrol Edilmeli Üretim İznine veya ithalat İznine Dikkat Edilmeli Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca verilen üretim izni tarihi ve numarası eğer ürün ithal ise Bakanlığın ithalat izni ve numarasının etikette yazıyor olmasına dikkat edilmelidir. Son Tüketim Tarihini Kontrol Edilmeli Ambalaj üzerindeki ürünün son tüketim tarihi ve raf ömrü dikkatle okunmalıdır. Son tüketim tarihi geçmiş veya üretim izni olmayan ürünleri satan işyerleri, Tarım İl Müdürlüklerine bildirilmelidir. Ambalaj Kontrolü Yapılmalı Bozulmuş, bombe yapmış, şişmiş, delinmiş, sızıntı yapmış ambalajlı gıda ürünleri risk taşıyabileceğinden dolayı satın alınmamalıdır. Muhafaza Şartlarını Kontrol Edilmeli Etiket üzerindeki uyarılara dikkat edilmeli ve her ürünün kendine özgü muhafaza şartlarında (sıcaklık, nem , ışık, koku vs.) satışa sunulup sunulmadığı kontrol edilmelidir. Açıkta Satışa Sunulan Gıdaları Satın Alınmamalı Taze meyve sebzeler ile uygun koşullarda satılan dökme gıdalar hariç, açıkta satılan ambalajsız gıdalar satın alınmamalıdır.

38 ETBİR I KIRMIZI

İzlenebilirlik sisteminin tüketiciye ve dolayısıyla markanıza nasıl faydalar sağlamasını bekliyorsunuz? Tüketici ürünlerimizi alırken öncelikle etiketinde gördüğü bilgilerin doğruluğuna güven duyacak. Barkod üzerinde yer alan numara ile aldığı mamulün menşeine yani elde edildiği hayvana kadar bilgilere ulaşabilme imkanına sahip olacak. Böylelikle ne yediğini bilmek ve markaya güvenmenin rahatlığını yaşayacaktır. Marka önemlidir ancak her zaman kalite demek değildir. Tüketimde marka bilincinin, zamanla izlenebilirlik ve gıda güvenliği kavramlarıyla özdeşleşerek yerleşeceği inancındayım.

Bu sistemin merdivenaltı üretimin çözümünde bir faydası olur mu sizce? İzlenebilirlik sistemi, merdivenaltı üretimi bitirmek için belki de en önemli araçlardan biridir. Tüketici ne yediğinin takibini yaparken, geriye dönük aşamalarda bir firmayla, markayla karşılaşmıyorsa zaten bunun kayıtdışı, merdivenaltı üretim olduğunu görecektir. Fiyat olarak ucuz yönde bir tercih kullanmayan tüketici, bu tür ürüne de rağbet etmeyecektir. Et sektöründe şarküteri ürünlerinin en önemli sorunlarından biri kayıtdışılıktır. Zaten merdivenaltı üretim önce fiyatta kendini gösterir. Yakın gelecekte, yeni teknolojilerin kullanımı ile gıdalar çiftlikten çatala, çataldan çiftliğe gerçek zamanlı izlenebilecektir. Yasal düzenlemelerin de yardımıyla sistemin çözüme katkı sağlayacağını bekleyebiliriz.

5996 sayılı Veteriner, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda İzlenebilirlik Tanımlar MADDE 3- 39) İzlenebilirlik: Üretim, işleme ve dağıtımın tüm aşamaları boyunca bitkisel ürünlerin, gıda ve yemin, gıdanın elde edildiği hayvanın veya bitkinin gıda ve yemde bulunması amaçlanan veya beklenen bir maddenin izinin sürülebilmesi ve takip edilebilmesini, ifade eder. Gıda ve yemde izlenebilirlik ve etiketleme, sunum ve reklâm ile tüketici haklarının korunması MADDE 24- (1) Gıda veya yem işletmecileri izlenebilirliği sağlamak amacıyla, üretim, işleme ve dağıtımın tüm aşamalarında, sorumluluğundaki gıda veya yemin, gıda veya yeme ilave edilecek her türlü maddenin ve gıdanın elde edildiği hayvanın takibinin yapılabilmesi için, bir sistem oluşturmak ve talep hâlinde bu bilgileri Bakanlığa sunmak zorundadır. (2) Piyasaya arz edilecek gıda ve yem, izlenebilirliği sağlamak amacıyla, uygun şekilde etiketlenmek veya Bakanlıkça belirlenecek bilgi ve belgelerle uygun şekilde tanımlanmak zorundadır. (3) Gıda ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, gıdanın ve yemin şekli, görünümü, ambalajı, kullanılan ambalaj malzemesi, tasarlanma ve sergilenme şekli, her tür yazılı veya görsel basın aracılığı ile sunulan bilgi dâhil, etiketlenmesi, tanıtımı, reklâmı ve sunumu tüketiciyi yanıltıcı şekilde yapılamaz. (4) Gıda ve yemde taklit ve tağşiş yapılamaz. Gıda ve Gıda İle Temasta Bulunan Madde ve Malzemelerin Piyasa Gözetimi, Kontrolü ve Denetimi İle İşyeri Sorumluluklarına Dair Yönetmelik İzlenebilirlik Madde 18 - Gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve/veya satan işyerleri ile toplu tüketim yerleri; a) Gıda, gıdanın elde edildiği hayvan, bitki ya da gıda maddesinde öngörülen veya ortaya çıkması beklenen herhangi bir maddenin tespit edilmesi için hammadde temini, üretim, işleme, depolama, dağıtım, satış ve tüketim ile ilgili tüm aşamalarda izlenebilirliği tesis etmek, b) Gıda, gıdanın elde edildiği hayvan, bitki ya da gıdanın içeriğinde bulunabilecek herhangi bir madde ile gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeyi temin ettiği kaynağı, dağıtım ve satışını yaptığı yerleri belirleyebilecek ve takibini yapabilecek sisteme sahip olmak, konu ile ilgili tüm bilgileri kayıt altına almak ve bu bilgileri talep üzerine ilgili mercilere vermek, c) En az yılda bir kez izlenebilirlik sistemini gözden geçirerek, sistemin çalıştığını doğrulamak ve kayıt altına almak, d) Piyasaya arz ettiği gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin izlenebilirliğini kolaylaştırmak amacıyla, Türk gıda mevzuatına uygun olmak koşulu ile, parti no ve/veya seri no ve/veya/ üretim no ve/veya kod no ve diğer bilgileri içerecek şekilde etiketlemek ve tanımlamak ile yükümlüdür.

ETBİR I KIRMIZI 39


TEKNOLOJİ

Gıda Güvenliği zincirinde izlenebilirlik İzlenebilirlik sistemi ilk üretimden sanayiye yani mamul madde üretimine, ardından depolama, dağıtım, satış ve tüketiciye kadar uzun bir döngüyü kapsıyor.

Hayvansal birincil üretimde; • Hayvan sağlığı için Bakanlıkça izin verilen ilaçlar, önerilen dozda kullanılmalıdır. • Veteriner ilaçları, veteriner hekim reçetesi olmadan kullanılmamalıdır. • Hayvanların aşıları düzenli ve zamanında yaptırılmalıdır. • Hayvan hastalıkları ve sebebi belli olmayan hayvan ölümleri derhal İl/İlçe Tarım Müdürlüklerine ya da köy muhtarına bildirilmelidir. • Hayvanların nakil ve ithalat işlemlerinde resmi veteriner hekim tarafından düzenlenmiş Veteriner Sağlık Raporu aranmalıdır. • Hayvanların ahır ve ağılları ile taşıma araçlarının uygun şartlarda olmasına ve temizliğine özen gösterilmelidir. • İzlenebilirliğin sağlanması için yem, veteriner ilaçları ve aşılara ilişkin kayıtlar tutulmalıdır.

Sanayide; • Sanayici, ithal ettiği, ürettiği, işlediği, imal ettiği veya dağıtımını yaptığı gıdanın gıda güvenliği şartlarına uymaması durumunda, ürününü pazardan geri çekmek ve bu konuda yetkili mercileri bilgilendirmek zorundadır. • Gıda maddesinin toptan veya perakende satış ve/veya dağıtım faaliyetlerinden sorumlu kişiler, gıda güvenliği şartlarına sahip olmayan ürünleri pazardan geri çekmek, yetkili merciler tarafından alınan tedbirler ile ilgili olarak işbirliği yapmak, gıdanın izlenebilirliğine katkıda bulunmak zorundadır. • Gıda üreten işyerlerinin çalışma izni alması ve bunu takiben üretecekleri ürünler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan üretim izin belgesi alması gerekmektedir. • Üretilen ürünler gıda güvenliği şartlarını sağlamalıdır. • İyi hijyen uygulamaları takip edilmelidir.

40 ETBİR I KIRMIZI

• İşyerinde izlenebilirliğin sağlanması amacıyla gerekli kayıtlar tutulmalıdır. • HACCP temel gereklilikleri uygulanmalıdır. • Personelin hijyen eğitimi sağlanmalıdır. • Ürünler, gıda güvenliği ve kalitesine uygun olarak üretilmeli ve tüketiciye uygun koşullarda sunulmalıdır.

Depolama ve dağıtımda; • Dağıtıcı; ithal ettiği, depoladığı, nakil veya dağıtımını yaptığı gıda maddelerinin Türk Gıda Mevzuatı şartlarına uygun olmasından sorumludur. • Dağıtıcı; dağıtım ve depolama esnasında ürünü gıda güvenliği şartlarını sağlayacak şekilde muhafaza etmelidir. • İzlenebilirliğin sağlanması için gerekli kayıtlar tutulmalıdır. • Riskli ürünlerde (et, süt ürünleri vb.) dağıtım esnasında soğuk zincirin bozulmamasına dikkat edilmelidir. • Dağıtılan ürünlerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan üretim izni almış olmasına dikkat edilmelidir.

Özlem Et Mamülleri; üretimlerinin tüm aşamalarını kayıt altına almak üzere ‘Çitflikten Sofranıza İzlenebilirlik Sistemi’nin altyapısını oluşturuyor.

Satışta; • Satışa sunulan ürünlerde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca verilen üretim izin tarih ve numarasının, ithal ürünlerde ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ithalat izin tarihi ve numarasının ürün etiketinde belirtilmiş olmasına dikkat edilmelidir. • Üretim izni veya ithal izni olmayan ürünlerin satışa sunulması yasaktır. • Satışa sunulan ürünlerin son tüketim tarihinin geçmemiş olmasına dikkat edilmelidir. • Dökme olarak satışa sunulan gıdalar mevzuatına uygun olarak etiketlenmelidir. • Satış koşulları, asgari teknik ve hijyenik özellikleri sağlamalı ve üründe bozulmaya yol açmamalıdır. • Gıda güvenliği şartlarını taşıyan ürünler satışa sunulmalı ve ürünlerin bu şartları devam ettirmesi sağlanmalıdır. • Ürüne özel depolama, ambalajlama ve taşıma kurallarına uyulmalıdır. • İşyerinde izlenebilirliğin sağlanması için gerekli kayıtlar tutulmalıdır. • Soğukta saklanması gereken ürünler için özel önem gösterilmeli, dondurucu kabin veya buzdolaplarının periyodik bakımları (termometre kontrolü, soğutucu panellerin temizliği vs.) yapılmalıdır. • Personele hijyen eğitimi verilmelidir.

Özlem Et Mamülleri bilgi sistemlerinde etin temin edildiği hayvanın orijini, kesiminin ve parçalamanın yapıldığı yer gibi bilgileri kayıt altına almak üzere altyapıyı kurdu. Bu bilgi sistemiyle, herhangi bir istenmeyen durumda geriye dönerek sorunun kaynağının saptanması, ileriye doğru izleyerek kriz yönetim mekanizmalarının çalıştırılması sağlanarak, gıda güvenliğinde önemli bir adım gerçekleştirilecek.

Kaliteyi Güvenle Tüketin!

Özlem Et ve Et Mamülleri San. Tic. Ltd. Şti.

Tepeören Mah. 34959 Akfırat - Tuzla / İSTANBUL Tel: (0216) 304 23 00 Faks: (0216) 304 23 06 e-posta: ozlemet@ozlemet.com.tr

www.ozlemet.com.tr

Alo Özlem: (0216) 304 23 00

ETBİR I KIRMIZI 02

Özlenen Kalite... Özlenen Lezzet...

www.afisiletisim.com

Gıda Güvenliği zincirinde birincil üretim, hayvansal veya bitkisel üretimden elde edilen hammaddeyi ifade ediyor. İzlenebilirlik sistemi ilk üretimden sanayiye yani mamul madde üretimine, ardından depolama, dağıtım, satış ve tüketiciye kadar uzun bir döngüyü kapsıyor. Bu aşamaların tümünde bütünlük sağlanarak, zincirin bozulmadan nihai tüketiciye ulaşmasını sağlamak esas ilke. Bu aşamalarda dikkat edilmesi gereken ana kurallarsa şöyle sıralanıyor:

Kırmızı et ürünlerinde “Çiftlikten Sofranıza” izlenebilirlik…


SAĞLIK

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın;

İnsan sağlığı için mutlaka

kırmızı et yenilmeli

Kırmızı etin mümkün olduğu kadar az yenilmesi fikrini kim çıkarttı bilmiyorum ama bence insanların bu yanlış inanışın peşinden koşmaları onlara zarar veriyor. İnsan sağlığı için mutlaka et yenilmeli.

C

errahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın kırmızı et konusunda çok önemli açıklamalarda bulunuyor. Kendisi, tarihin ilk çağlarındaki ete dayalı beslenme anlayışını savunuyor. Aydın’ın savunduğu beslenme tarzı, negatif eleştirilere rağmen giderek yayılıyor. Prof. Aydın kırmızı et mutlaka yenilmeli diyerek söze başlıyor:

Sizce insanların mutlaka kırmızı et yemeli mi? Kırmızı etin mümkün olduğu kadar az yenilmesi fikrini kim çıkarttı bilmiyorum ama bence insanların bu yanlış inanışın peşinden koşmaları onlara zarar veriyor. İnsan sağlığı için mutlaka et yenilmeli. İnsan büyük ölçüde etoburdur; yaklaşık 5 milyon yıldır kırmızı et tüketiyorlar. Eğer otobur olsaydık, kesici ve köpek dişlerimiz olmazdı, daha çok inekler öğütücü dişlerimiz olurdu. Ben “Sadece et yiyin” demiyorum. Mutlaka ot (taze sebze-meyve) da yememiz lazım. İnsanların vücut yapıları yüzde 80 protein tiplidir. Bu tipteki kişilerin, sebze-meyve yemekle birlikte et ağırlıklı beslenmesi şarttır. Protein tipli olmayanlar ise et yemekle birlikte sebze-meyve ağırlıklı olarak beslenmelidirler. Kalp hastalıklarının oluşumunda kırmızı et etken mi? Kırmızı et tabusu yakın zamanlarda oluştu. Doymuş yağ ve kolesterolden zengin olması nedeni ile et yiyenlerde daha çok kalp hastalığı olduğu doğru değil. Örneğin doymuş yağ ve kolesterolden zengin gıdalarla beslenildiği 1900 yıllarındaki ABD’de koroner kalp hastalıkları ölümlerin ancak %2-3’ünden sorumlu idi. O tarihlerden sonra doymuş yağ ve/ veya kolesterol içermeyen margarin, ile sıcak preslenmiş ayçiçeği, soya, mısır yağlarının tüketimi arttı.

42 ETBİR I KIRMIZI

Fakat günümüzde koroner kalp hastalıkları ABD’de ölümlerin ancak %25-30’undan sorumlu hale geldi. İnsanoğlu yaklaşık 5 milyon yıldır kırmızı et tüketiyor. Bence, kırmızı eti kalp hastalıklarının sorumlusu gibi göstermek insanlığın geçmişine ihanet etmektir. Kırmızı et kalp için çok yararlıdır. Çünkü içinde çok fazla B12 vitamini bulunmaktadır. Türkiye’de çok ciddi bir B12 eksikliği var. Bu oran, son dönemde yüzde 10-40’lara kadar çıktı. B12 eksikliği kalbinizi olduğu gibi beyninizi de etkiler. Erken bunama, Alzheimer ve konsantrasyon zaafı gibi sorunlara neden olabilir. Kadınlar çocuk doğurdukları zaman bebeklere de bu eksiklik geçiyor ve bazen geri dönülmez hasarlar oluyor. Kırmızı ette ‘koenzim Q10’ dediğimiz, vücudun enerji santralinin ana unsuru bulunur. Kalp ve iskelet kası olmak üzere bütün hücrelerin enerji metabolizmasında büyük rolü olan karnitin de en fazla kırmızı etlerin içinde bulunuyor. İnsam vucudunda üretilmeyen birçok amino asit en çok etlerde ve diğer hayvani gıdalarda bulunuyor. Sadece bu açıdan baktığınızda bile, et yememekle kalbinize zarar verdiğinizi anlayabilirsiniz. Kolesterol ile kırmızı et ilişkisine nasıl bakıyorsunuz? Ben her gün kırmızı et yiyorum. Bugüne kadar kolesterolüme hiç

bakmadım çünkü hiç ihtiyacım olmadı. Üstelik üniversitemdeki bir laboratuarın da başkanıyım. Bu yaşımda 20 kilometre durmaksızın yürüyebilirim. Kalp rahatsızlığım yok. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürerek gerekli koruyucu tedbirleri almadan, kan kolesterol oranlarna kafalarını takmalarını da anlamıyorum. Tabii burada en önemli pay onları bu şekilde yönlendiren hekimlere ait.

Sağlıklı Et Seçimi Prof. Aydın et alırken aşağıdaki önerilere dikkat edilmesini vurguluyor; n Kırmızı et (tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan eti); geleneksel usuller ile yapılmış sucuk, kavurma, pastırma serbesttir. Katkı maddelerinden dolayı salam ve sosis tercih edilmemelidir. n Sakatatlara bakıldığında karaciğer, böbrek, yürek, kokoreç, işkembe ve uykuluk kırmızı etten daha yararlıdır. Fakat hastalıklı olmamasına dikkat edilmelidir. n Beyaz ette tercih köy tavuğu ve diğer kümes hayvanlarından yana olmalıdır. n Balık yerken ise, ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük (yavru) ve yüzeyde yaşayan balıklar seçilmeli, balık çiftliği balıkları ise tercih edilmemelidir.

Kırmızı etin kolon kanserine etkisine ne diyorsunuz? Evet bu tarzda araştırmalar yayınlandı. Ama bunları incelediğinizde, daha çok işlenmiş et görüyoruz. Yoksa kasaptan gözünüzün önünde kestirdiğiniz ya da kıyma makinesinden çektirdiğiniz etler değil bunlar. İnsanlar 5 milyon yıldır et yiyor. 2-3 milyon yıl önceki insan iskeletlerinde nerdeyse hiç kanser belirtisi görmüyoruz. Bu incelemelere göre tarım dönemine geçtikten sonra kanser ortaya çıkmış. Ama son yüzyıla gelince adeta bir patlama yaşanmış.

Et işlenmemişse ya da (klasik sucuk, pastırma gibi) geleneksel usulde işlenmişse, kansere yol açması söz konusu değildir. Tam tersine kansere karşı koruyucudur. Ancak salam ve sosis gibi kimyasal katkılarla işlenmiş ürünlerin içine nitrat konuluyor. Bu ürünlere ucuz olması nedeni ile soya da ekleniyor. Faydalı olduğu ileri sürülen soyanın aslında birçok zararları var. Mesela bu ürünlerden çok yiyen çocuklarımızdan kızlar ergenliğe erken giriyorlar, erkeklerinin de memeleri büyüyor. Bu ürünlerin içindeki kadınlık hormonu çocukları etkiliyor ve ne miktarda tüketildiklerine dikkat

ETBİR I KIRMIZI 43


SAĞLIK Kırmızı et nasıl pişirilmeli? Eti bildiğiniz, güvendiğiniz bir kasaptan alın ve gözünüzün önünde kestirin. Eti ızgara yaptıysanız önerim yanında mutlaka yeşillik yenmesidir. Ya da en azından sarımsaklı yoğurt yiyin. Güveçte yapılırsa, vitamin kaybı az olur ve etin kanserojen olma özelliği azalır. Mikrodalgala gibi hızlı pişirme yöntemlerini sadece ette değil hiçbir yemekte önermiyorum. Çünkü yüksek ışıl işlemler sırasında oluşturdukları heterosiklik aminler aracılığı ile kansere neden olabiliyorlar

Saf vejetaryenlik çok zararlı “Kesinlikle vejetaryenliği önermem. Dini inanç olarak görülüyorsa ona karışmam. Ama hiç et yemeyen insanlarda, B12 vitamini, taurin, karnitin ve koenzim Q gibi birçok maddenin eksiklikleri oluşuyor. Bunların mutlaka takviye edilmesi gerekiyor. Saf vejetaryenlik yaşamın kısalmasına yol açar. Kısmi vejetaryenlerin

etmek gerekiyor. Ama insanlar hangi yiyeceğin içinde hangi maddeden bulunduğuna bakmıyor. Baksa bile ne manaya geldiğini bilmiyor. “Otoriteler herhalde bunları kontrol ediyordur” diye rahatsız olmuyorlar. Kırmızı ve beyaz eti kıyaslaması için değerlendirmeniz nedir? Kırmızı et, beyaz etten biraz daha kıymetlidir. Hatta ben bu aralar beyaz etin azaltılmasını

(laktoovovejetaryenler) de işleri zordur; mandıradan süt, köy tavuğu ve köy yumurtası bulmak zorundadırlar. Eğer bunları tüketiyorlarsa önemli bir sağlık sorunu yaşamadıkları gibi, taze sebze ve meyvenin sağladığı besin öğeleri ile yaşam süreleri ve kaliteleri de artar.

Ette Kalite Çok Önemlidir Etin yanında bol taze sebze ve meyveyi de ihmal etmeyin. Unlu ve şekerli gıdaları azaltın. Et konusunda kendinizi kısıtlamanıza gerek yok. İstediğiniz kadar yumurta da yiyebilirsiniz. Yumurtanın çok sayıda faydası vardır, bunlardan biri de kalp hastalığıdır. Ete meraklıysanız, kalitesine de önem verin. Yeşillik yiyen, doğal ortamda büyüyen hayvanların etini almaya özen gösterin. Ben kırmızı ette miktar kısıtlanmasına da karşıyım. Bence istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Hatta isterseniz sabah kahvaltısında da yiyin ama dikkat edin; işlenmiş et olmasın.

bile savunuyorum. Çünkü kuş gribi nedeniyle köy tavukçuluğu nerdeyse kayboldu. Ayağı toprağa değmemiş, gün ışığı görmemiş ve börtü-böcek yememiş tavuklar çok sağlıklı değil. Köy tavuğunun pişmesi bile farklıdır, çok daha ağır pişer. Burada savunduğumuz en önemli şey; her şeyin doğalıdır. Doğal tavuk bulma ihtimalimiz az olduğu için tavuk tüketimini bence şu sıra azaltmak lazım. Balıkla bazı şeyler karşılanabilir. Balıkların büyük bir

kısmında ağır metal var. Mesela cıva, arsenik vb birikiyor ve bu insan sağlığı için son derece zararlı. Balık tüketimi sırasında da büyük balıkları değil, küçük (yavru) balıkları tercih edelim. En azından küçük balıklarda metal birikimi çok daha az oluyor. Hamilelere kesinlikle balık önermem. İlk bir yaş içinde bebeklere balık verilmemeli. Balık belki de dünyanın en güzel, en faydalı yiyeceği idi ama herşeyi kirlettiğimiz gibi onu da ne yazık ki kirletmişiz.

Prof. Dr. Ahmet Aydın kimdir? Ahmet Aydın 1977 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bitirdi. 1982 yılında aynı Fakülte’nin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünde uzmanlığını tamamladı. 1982-1986 yılları arasında Çorlu’da askerlik ve Eskişehir’de zorunlu hizmet görevini yerine getirdi. Tekrar döndüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 1988 yılında doçent, 1993 yılında Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı başkanı ve 1994 yılında da profesör oldu. Profesör Aydın evli ve bir çocuk sahibi. Taş Devri Diyetiyle büyük oranda tanınan Prof. Dr. Ahmet Aydın, yurdun çeşitli yerlerinde doktorları ve halkı beslenme konusunda bilgilendirmeye yönelik seminerler vermekte ve büyük bir ilgiyle takip edilmekte.

44 ETBİR I KIRMIZI

Beslenme alanında uzmanlaşan Ahmet Aydın’ın çeşitli konularda yazdığı 6 kitabı, yerli ve yabancı 100 üzerinde makalesi mevcut.

ETBİR I KIRMIZI 57


AR-GE

Et verimi yüksek melez anguslar büyüyor! Namık Kemal Üniversitesi’nin ülkemize uygun, et verimi yüksek hayvan üretmek için sürdürdüğü proje meyvelerini verdi. İlk Angus ve Siyah Alaca (Holstein) melezi erkek buzağı şimdi 8 aylık! Peşi sıra doğan melez Anguslar, pek çok avantajıyla geleceğe damgasını vuracağa benziyor.

N

amık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zooteknik Bölümü tarafından 2006 yılında kurulan modern Sığırcılık Araştırma ve Eğitim Çiftliği’nde et verimi yüksek, melez Anguslar yetiştiriliyor. Çiftlikte modern koşullarda sığır yetiştirildiğinden söz eden Doçent Doktor Alper Önenç, melez Anguslar hakkında şu bilgileri verdi: “Türkiye gündemine oturan kırmızı et sorunu ve nitelikli kasaplık hayvan materyali konularında çözüm üretmek amacıyla çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmalar çerçevesinde yetiştirilen melez buzağılarda doğuştan boynuzsuzluk dikkat çekicidir. Boynuzsuzluk karkas kusurlarını önemli ölçüde azaltmaktadır. Doğan buzağılarda renk parlak siyah, dişilerde özellikle karnın altı ve bacaklarda beyaz renk görülüyor.” İlk etapta 18 dişi hayvana Angus tohumu atılarak gebeliklerinin sağlandığını belirten Doç. Dr. Önenç, 28.12.2010 tarihinde ilk Angus x Siyah Alaca (Holstein) melezi

NKÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Önenç Angus melezleme çalışmaları hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Et verimi yüksek ırk elde etmek için öncelikle ne yapılmalı? Sığır eti üretimi için, doğan buzağının hayatta kalması ve sağlıklı olması birinci hedeftir. İkinci hedef ise yetiştiricinin en yüksek canlı ağırlık artışı isteği ile et sanayisinin kaliteli hammadde gereksinimini karşılayarak tüketiciye güvenilir ve uygun fiyatta kırmızı et ve et ürünleri sunmaktır. Bu hedefleri büyük ölçüde gerçekleştiren, kırmızı et sektörü gelişmiş ülkelerin

46 ETBİR I KIRMIZI

alt yapıları incelendiğinde, sürü düzeyinde yüksek üreme performansına ulaştıkları, canlı ağırlık artışını maksimize etmeye çalıştıkları görülecektir. Buradan yola çıkıldığında iyi ve sağlıklı genotiple işe başlamanın önemi daha iyi kavranmaktadır. Sığır besisi bilindiği üzere büyütme ve besi olmak üzere iki dönemde ele alınarak değerlendirilir. Yetiştirici her iki dönemde yemden yararlanma yeteneği iyi, gelişme hızı yüksek genotiplerle çalışmak ister. Bu

erkek buzağının dünyaya geldiğini söyledi. İlk doğumun ardından 1 erkek, 2 dişi Angus x Siyah Alaca melezi daha dünyaya gelmesiyle çiftlikte doğumlar devam ediyor.

Melez angusun avantajı çok! Doç. Dr. Alper Öneç, Piedmont x Siyah Alaca melezi kasaplık hayvanlardan kolesterol düzeyi düşük, protein düzeyi oldukça iyi olan kaliteli sığır eti elde etmeyi hedeflediklerini, bu yıl itibariyle Piedmont için de tohumlamalara başlayarak düve ve ineklere et verim yönlü Angus ve Piedmont tohumu atılmasının planlandığını belirtti. Angus ve Piedmont ırkı sperma kullanılmasının birçok nedeni bulunuyor. Bu ırklar; dünya genelinde süt verim yönlü ırklardan nitelikli kasaplık hayvan materyali, kaliteli karkas ve et üretimi için en fazla tercih edilen sığırların başında geliyor. Bunların yanı sıra başka avantajları da var: Doğum güçlüğü yaşanmıyor. Düve ve inekler kolay doğum yaptıklarından, bir sonraki tohumlama için geçen süre (servis periyodu) uzamıyor. Doğan buzağıların yemden yararlanma yeteneği yüksek. Büyümeleri çok

hızlı. Hızlı büyümeleri nedeniyle 1 kg canlı ağırlık artışı için daha az yem tüketiyorlar. Özellikle ahır dışında barındırmada sorun çıkarmıyorlar. Soğuk kış günlerinde Siyah alaca ırktan buzağılar kulübe içinde kalmayı tercih ederken, melez Anguslar ilk günden kulübenin gezinme alanında dolaşmayı tercih ediyorlar. Sütten yeme geçişleri daha hızlı olan melezlerin sıcak koşullara daha dayanıklı olduğu gözleniyor. Bilinenin aksine melezler son derece sakin ve insana karşı çekingen değiller.

Bu çalışma ön yargıları değiştirecek! Doç. Dr. Alper ÖNENÇ bu bilgilerin ışığında; bu çalışma kapsamında yurt dışından 3400 dolar bedel ödeyerek saf Angus ve diğer etçi ırklardan dişi getirmek yerine, tohum bedeli 50 TL’yi geçmeyen nitelikli otçu tohumları getirip mevcut sürülerden nitelikli kasaplık materyal elde etme görüşünü değerlendirdiklerini söylüyor. Doç. Dr. Alper Önenç, elde edilecek bulguların Türkiye sığırcılığına önemli katkıları olacağını umduklarını, çünkü Türkiye’de kültür

bağlamda geçmişten günümüze bakıldığında farklı çiftleştirme alternatifleri içinde öncelikle etçi ırklar arasındaki melezleme çalışmaları ön plana çıkmıştır. Ardından, süt verim yönlü ya da iki verim yönlü sığır ırklarının et verim yönlü ırklarla melezlenmesi gündeme gelmiştir. Ancak süt kotası baskısı, kaliteli karkas ve et üretimi amacıyla ikinci modelin daha fazla gelişme kaydettiği görülmektedir. Kullanma melezlemesini temel alan bu üretim modelinde, süt sığırı işletmelerinin boğa altı dişileri, nitelikli etçi boğaların spermalarıyla tohumlanarak, nitelikli kasaplık materyal üretimi gerçekleştirilir.

Melezleme çalışmasında neden Siyah Alaca’yı tercih ettiniz? Süt verim yönlü ırklar içinde dünya

ırkı sığırlarda saflığın korunması amacıyla etçi boğa sperması kullanımına ön yargıyla bakıldığını, bu ön yargının kullanma melezlemesi kavramının yeterince anlaşılmamış olmasından kaynaklandığını ifade etti: “Kullanma melezlemesinde Siyah Alaca ırka atılan etçi tohum, saflığı bozmuyor. Çünkü elde edilen erkek hayvanlar kasaplık üretiminde değerlendiriliyor. Doğan dişi melezler ise istenirse kasaplık olarak, istenirse tekrar Siyah Alaca tohum atılarak üretimde kullanılacak. Kayıt altında yürütülen bu çalışmalar sonucunda tohum atılan ırkın saflığını bozmak mümkün değil. Nitekim hayvancılığı gelişmiş ülkelerde süt ve et üretiminde melez genotiplerin kullanımı oldukça yaygın görülüyor. Melez azmanlığından yararlanılarak çevre koşullarına ve hastalıklara dayanıklı genotipler elde ediliyor, yetiştirici ve tüketicilerin talepleri karşılanıyor. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde tek ırka ve saf yetiştirmeye dayalı bir ıslah programı uygulanmıyor. Sığırcılıkta sorun yaşayan Türkiye, kullanma melezlemesini doğru ve kayıt altında tutarak mutlaka değerlendirmelidir.”

genelinde ilk akla gelen ırk ise Siyah Alaca’dır. Etkin ve yaygın yetiştirici birliği yapısına sahip olması, gen havuzu içinden daha fazla pay alması nedeniyle geniş bir coğrafyaya yayılan Siyah Alaca ırkı dünya süt üretiminde ilk sıralarda yer almaktadır. Öte yandan Siyah Alaca sığırların yemden yararlanma yeteneği et verim yönlü ırklarla karşılaştırıldığında iyi düzeyde değildir. Kesim olgunluğuna 16 ayda ulaşabilmekte, 18. aydan sonra karkas kalitesinde özellikle yağlanma durumu bakımından olumsuzluklar yaşanmaktadır. Siyah Alaca sığır karkaslarından elde edilen yenilebilir et oranı sektörün taleplerini tam olarak karşılayamamaktadır. Bu nedenlerle Siyah Alaca sığırlardan nitelikli kasaplık materyal elde etmek amacıyla et verim yönlü ırklarla

ETBİR I KIRMIZI 47


AR-GE yağsız karkas oranı yüksektir. Şarole ve Limuzin ile melezleme besiden elde edilen geliri artırmaktadır. Türkiye’de Siyah Alaca’nın besi performansı, karkas kalitesi ve et kalitesini iyileştirmek amacıyla Piedmont ve Limuzin ırkı kullanılmış, araştırma bulgularına göre entansif koşullarda bu ırkların melezleri Siyah Alaca’dan daha fazla et üretimine olanak tanımıştır. Bu çalışmada araştırmacılar et kalitesini de değerlendirmeye almıştır. Et rengi bakımından Piedmont melezleri öne çıkarken, etin yumuşaklığı bakımından Limuzin melezleri diğer iki genotipe üstünlük sağlamıştır. melezlenmesi yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamada özellikle doğum kolaylığı olan, tohumlama başarısını artıran etçi ırklara doğru bir eğilim bulunmaktadır. Nitekim, hayvancılığı gelişmiş birçok ülke düvelerin ilk doğumlarını kolay yapması açısından et verim yönlü boğaların spermalarını kullanmaktadır. Veteriner Hekimler üçüncüye dönen ineklerde tedavi amaçlı et verim yönlü boğaların spermasını tercih etmektedir. İşin tedavi ve doğum kolaylığı kısmı bir tarafa bırakıldığında, yemden yararlanma yeteneği iyi, gelişme hızı yüksek, kaliteli karkas veren

ve piyasa koşullarında besi süresi uzatılabilen kasaplık materyal üretimi için, Siyah Alaca sığırlarda, kullanma melezlemesi etkin bir araçtır.

Siyah Alaca sığırlardan kasaplık materyal elde edilmesi için ne tür denemeler yapıldı? Günümüzde geniş bir coğrafyaya yayılmış, mevcut kültür ırkı sığır varlığı içinde hakim konumda olan süt verim yönlü ırk Siyah Alaca ırkıdır. Bu nedenle Siyah Alaca ırkından nitelikli kasaplık materyal üretimi önemli bir çalışma

Bazı et verim yönlü sığır ırklarının ve Siyah Alaca’nın doğum güçlüğü, ölü doğum oranı ve doğum ağırlığı değerleri Irk

Doğum güçlüğü oranı %

Ölü doğum oranı %

Buzağı doğum ağırlığı kg

Angus

13.0

2.6

34.1

Belçika Mavisi

61.0

8.7

44.8

Blonde d’Aquitaine

43.0

5.9

41.1

Chianina

53.0

6.3

42.9

Esmer

36.0

3.5

42.9

Hereford

31.0

6.0

36.3

Limuzin

39.0

6.2

38.7

Piedmont

55.0

9.8

42.2

South Devon

49.0

5.3

40.2

Şarole

61.0

5.6

47.6

Simental

41.0

0.7

41.6

Siyah Alaca

47.3

5.9

41.1

Romagnola

72.0

7.5

43.6

48 ETBİR I KIRMIZI

konusudur. AB’nde özellikle 19842007 yılları arasında süt kotası nedeniyle süt verim yönlü sığır populasyonunun %55’i etçi boğa spermalarıyla tohumlanmıştır. Bu populasyonda en fazla tercih edilen et verim yönlü ırklar ise, Angus, Hereford ve Limuzin olmuştur. Diğer taraftan geniş bütçeli ülkesel projelerde Siyah Alaca’nın besi ve karkas özelliklerine ilişkin parametreleri iyileştirmek için Angus, Belçika Mavisi, Blonde d’Aquitaine, Chianina, Danimarka Kırmızısı, Esmer, Gelbvieh, Hereford, Limuzin, Piedmont, Romagnola, Simental, Şarole, South Devon ırklarından yararlanılmıştır. Siyah alaca ile bu etçi ırkların melezlenmesinde doğum kolaylığı bakımından Angus ırkının ilk sırada, Romagnola, Şarole ve Belçika Mavisinin son sıralarda yer aldığı görülmektedir. Şarole ve Blonde d’Aguitaine oldukça yüksek bir gelişme hızına olanak tanımaktadır. Elde edilen bulgulardan Piedmont, Belçika Mavisi ve Blonde d’Agutaine ve melezlerinde karkas randımanı ile etlenme durumunun oldukça iyi olduğu saptanmıştır. Limuzin içinde aynı durum geçerlidir ancak Limuzin melezleri daha erken yaşta kesim olgunluğuna ulaşmaktadır. Geç kesim olgunluğuna ulaşan Şarole, Chianina ve Romagnola melezlerinde

Neden Angus’ta karar kıldınız? Türkiye’de önemli bir populasyona sahip olan Siyah Alaca sığır varlığının kasaplık gücünü artırmaya yönelik sınırlı düzeyde çalışma yürütülmüştür. Irkın besi performansını artırmak ve sektörün gereksinim duyduğu nitelikli kasaplık materyali temin etmek, yemden yararlanma yeteneği iyi, dolayısıyla da besi ekonomisi bakımından önemli avantajlar sağlayan melez genotipleri oluşturmaya yönelik çalışmalara gereksinim duyulmaktadır. Özellikle Türkiye koşullarında Angus ve melezi yetiştiriciliği konusunda bilimsel verilere talep vardır. Sahada etçi boğa tohumlamalarına olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Yetiştiriciler özellikle yetiştirdikleri melez kasaplık materyalin besi sonrası kesim ağırlıklarını ve karkas randımanlarını görerek, uygulamaya sürülerinde devam etmeyi tercih etmektedirler. Ancak elde edilen dişi materyalle ne yapabilecekleri konusunda kafalarında soru işaretleri bulunmaktadır. Buradan yola çıkılarak Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yürütülen çalışmada mevcut Siyah Alaca sürüsünde Angus x Siyah Alaca melezi genotipler oluşturulmuştur. Elde edilen erkeklerin yaşama gücü, gelişme özellikleri ve karkas

kaliteleri, dişilerin süt verim özellikleri değerlendirilecektir. Çalışma ile şu an 10 adet Angus x Siyah Alaca melezi elde edilmiştir. Çalışmadan elde edilecek bulgular, Türkiye koşullarında Angus x Siyah Alaca melezi yetiştiriciliğinin geleceği ile ilgili önyargı ve görüşlere ışık tutacaktır.

Yürüttüğünüz çalışma besilik materyalin arttırılması için çözümlerden biri olabilir mi, başka neler yapılmalı? Süt verim yönlü sığırlardan nitelikli kasaplık materyal üretimi önemli bir model olarak ele alınmalıdır. Özellikle cinsiyet ayrımı yapılmış sperma kullanımı ile Dünya genelinde yeniden önem kazanan bu yaklaşım, Türkiye’de pazara sunulması gereken kasaplık materyalin sayısını ve niteliğini artırmak amacıyla mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım doğrultusunda, çevirme melezlemesini kullanarak et üretimini artırmak isteyen Tarım Bakanlığı 2011 yılı desteklemelerinde yerli ırk veya yerli ırk melezi sığırlarından etçi ırklara ait sperma ile yapılacak çevirme melezlemesi sonucu doğan buzağılara 150 TL destek vermektedir. Ancak burada süt verim yönlü kültür ırklarından kullanma melezlemesiyle nitelikli kasaplık eldesi, ırkı koruma gerekçesiyle göz ardı edilmiştir. Oysa ilkine doğuracak düvelerde doğum kolaylığı avantajı bulunan etçi boğaların kullanımı son derece yaygın bir uygulamadır. Nitekim yurt dışından ithal getirilen

gebe düvelerden doğan buzağılarda önemli ölçüde Angus ırkının kullanıldığı dikkati çekmektedir. Diğer taraftan tek ırka dayalı ulusal hayvan ıslahı politikasının ne kadar yanlış olduğu unutulmamalıdır. Gerek süt, gerekse et verimini iyileştirmek için farklı çevre koşulları ile yetiştiricilerin isteklerine cevap verecek melez genotiplerin oluşturulması birçok tartışma platformunda ifade edilmiştir. Üstelik kasaplık amaçlı üretilecek kullanma melezi erkeklerin kesilerek tüketilmesi, ırkın bozulması yönünde bir tehdit oluşturmamaktadır. Bu kapsamda doğan dişilerin farklı kan düzeylerine ulaşmaları durumu, olası adaptasyon ve verim yetenekleri detaylı araştırmalarla değerlendirilmelidir. Hayvan pazarlarında besilik materyalin artması için önce sürü düzeyinde doğum oranının yükseltilmesi ikinci olarak da doğacak erkek materyal sayısının artırılması gerekmektedir. Belirli dönemlerde et verim yönlü boğaların tercih edilmesi, Türkiye süt sığırı popülasyonunda %50’lik dilimin dönüşümlü olarak etlik boğa spermalarına tahsis edilmesi ve elde edilen kasaplık materyalin kesimi durumunda prim ödemesine geçilmesi, sürülerde gebelik oranını olumlu yönde iyileştirebilir. Uygulama, erkek buzağı oranını ve nitelikli kasaplık materyal miktarını artırabilir, süt fiyatlarında oluşan üretim baskısı da kontrol altında tutulabilir.

Siyah Alaca’nın farklı etçi sığırlarla karşılaştırma tablosu Canlı ağırlık artışı (gcaa), yemden yararlanma (YY), karkas randımanı, karkasda etlenme durumu ve yenilebilir et oranları (kesim ağırlığı 441 kg)

Genotip

Gcaa, g YY yem tük/ Karkas Etlenme Yenilebilir kg caa randımanı % et oranı %

AngusxSA

1103

4.83

54.5

8.5

65.5

Belçika MxSA

1262

4.19

56.

8.9

73.3

EsmerxSA

1173

4.38

54.8

8.5

68.4

GelbviehxSA

1210

4.30

54.3

7.7

69.7

PiedmontxSA

1217

4.19

57.6

8.6

75.1

Siyah Alaca

1213

4.35

53.2

6.6

67.9

South DevonxSA

1255

4.11

53.4

7.3

68.4

ŞarolexSA

1323

3.97

55.0

8.7

72.4

ETBİR I KIRMIZI 49


UZMAN GÖZÜYLE

Dünya’nın yeni gündemi; Enterohemorajik Escherichia Coli (EHEC) ve E.Coli O157:H7 EHEC

Vet. Dr. Can DEMİR

Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı

“Son günlerde Avrupa’daki sebze ve meyvelerde EHEC ve E.coli O157:H7 bulunması organik tarım çalışmalarının bir parçası olan hayvan kökenli gübrenin kullanılmasıyla sebze ve meyvelere bulaşma ve buna bağlı olarak insanlarda zarar verici noktalara gelmesinin sebep olduğu kanaatindeyim.”

H

EHEC nedir? Ne yapar? Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC), Shiga toksin (verotoksin) üreten E.coli’lere verilen isimdir. Şiddetli karın ağrısı, sulu ishal, kanlı ishal, hemorajik kolit, hemolitik üremik sendrom (HÜS), akut böbrek yetmezliği gibi birçok farklı klinik tabloya yol açabilir. Genellikle karın ağrısı ve sulu ishal şeklinde başlayan yakınmalar birkaç gün içinde kanlı ishal halini alır. Ateş genellikle görülmez. Hastalık çocuklarda (5 yaş altı) ve yaşlılarda (65 yaş üstü) daha ağır seyreder. Genç erişkinlerde genellikle kendini sınırlayan ishal görülürken çocukların ve yaşlıların %10’unda HÜS görülür. HÜS, akut böbrek yetmezliğine ve yoğun transfüzyon ihtiyacına yol açar. Bu dönemde destek tedavisi uygulanır. Antibiyotik tedavisi ve barsak hareketini durduran ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Bazı hastalarda HÜS kronik böbrek yetmezliği ile sonuçlanırken olguların %3-5’i kaybedilir. Bu klinik tabloya en sık yol açan EHEC serotipi O157:H7’dir. Bu serotip dışındaki bakteriler de nadiren benzer klinik tabloya yol açabilirler.

50 ETBİR I KIRMIZI

er platformda -televizyonlarda, panellerde, konferanslarda veya eğitimlerde- yaptığım açıklamalarda diyaliz merkezlerinin artışına dikkat çekmiş ve bunda gıdanın rolü olma ihtimalinin yüksekliğine de değinmiş ve 6 yaşına kadar küçük çocuklar ile 65 yaş ve yukarısı yaşlılar için Dünya’nın yeni gündemi olarak adlandırdığımız, ancak bizlerce yıllardır takip edilen ve önemle üzerinde durulan EHEC ve E.coli O157:H7’nin böbrek yetmezliğine neden olduğunu ve ölümle sonuçlanan süreci başlatabileceğini anlatmaya çalıştım. Son günlerde Avrupa’daki sebze ve meyvelerde EHEC ve E.coli O157:H7 bulunması organik tarım çalışmalarının bir parçası olan hayvan kökenli gübrenin kullanılmasıyla sebze ve meyvelere bulaşma ve buna bağlı olarak insanlarda zarar verici noktalara gelmesinin sebep olduğu kanaatindeyim. Çiftlikten sofraya, gıda güvenliği yönünden yüksek oranda risk taşıyan gıdaların % 80’den fazla bir oranının hayvan kökenli olduğunu ve bunların da çoğunluğunun zoonozların (hayvanlardan insanlara geçen) oluşturduğunu bilmekteyiz. Gıdaların güvenliği ve hijyeni sağlamadaki ana neden; gıdanın üretim safhasındaki her bir halkanın güçlendirilmesine dayanmaktadır. Halkanın güçlendirilmesinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair standartlar ve zincirin halkalarında bulunan çiftçi, mezbaha çalışanları, gıda işleyicileri ve satış yapanların bu kurallara uymaları ve gıda zincirinde

Almanya’daki durum nedir? Mayıs ayı başında Almanya’da ishal ve HÜS olgularında bir artış saptanmıştır. Yılda yaklaşık 1000 EHEC olgusu saptanan Almanya’da 3 hafta içinde toplam 1200’ü aşkın hastada EHEC’e bağlı ishal bildirilmiştir. Bu dönemde yüzlerce hastanın hastanede izlendiği ve olguların 10’unun ölümle sonuçlandığı bildirilmektedir. Hasta örneklerinden EHEC O104:H4 izole edilmiştir. Tüm dünyada en sık görülen serotip EHEC O157:H7 iken bu salgında EHEC O104:H4 tespit edilmiştir. EHEC O157:H7 çocuklarda ve yaşlılarda ağır seyrederken bu yeni salgın genç hastaları da etkilemektedir. Kaynağın ne olduğu kesinlik kazanmamakla birlikte İspanya’dan getirtilen salatalıklar başta olmak üzere sebzeler incelenmektedir. kendilerinden sonra gelen kişilere gıda güvenliği ve hijyen ile ilgili bilgiyi aktarmaları çok önemlidir. Hijyen denilince; üründe bozulma, tüketicide zehirlenme ve hastalıklara neden olabilen her türlü etken ve maddenin gıdalara bulaşma yollarının araştırılması, ortaya konulması ve alınacak önlemlerin planlanmasıyla ilgili işlemler anlaşılır. Mezbahaneler ve işletmelerde sağlık açısından doğabilecek çeşitli riskleri en aza indirmek, hatta tamamen yok etmek için hijyen kontrollerine gereken önemin verilmesi şarttır. Çünkü işletmelerde hijyen, elde edilecek olan ürünün kalite güvencesinin sağlanmasında en önemli faktördür. Ancak düzenli bir hijyen programı ile kaliteli ve güvenilir gıdalar satışa sunmak mümkün olabilir. Mezbahanedeki kesimden ürünün işlenmesi dâhil çapraz bulaşma sonucu soframıza kadar gelebilen ve özellikle çocuklarda böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan gıda kaynaklı patojen bakterilerden olan E.coli O157:H7 ‘yi sizlere tanıtmak istiyorum. E.coli O157:H7 bakterisi, E.coli tipleri içerisinde en önemlilerinden olup, ölümle sonuçlanan çoğu gıda kaynaklı enfeksiyondan sorumlu tutulan insanlarda Hemorajik kolitis (HC) ve Hemolitik üremik sendrom (HUS) nedeni olarak dünyanın hemen her bölgesinde başta küçük çocuklar olmak üzere tüm yaş gruplarını etkilemektedir. Hastalık, başta hızlı tüketim için hazırlanmış sığır ve koyunlardan sağlanan ve yeterince pişirilmeyen E.coli O157:H7 bakterisi bulaşmış kırmızı veya kanatlı et ürünlerinin ve karışımlarının tüketiminden

kaynaklanmaktadır. E.coli O157:H7’ bakterisinin çoğu yapısal özellikleri E.coli’ye özgüdür. E.coli O157:H7, ortalama 37oC’de yani insanların beden ısısında olmak üzere, 30–42 oC’ ler arasında ürerken, 44–45 oC’ de oldukça yavaş gelişir ve ısıya duyarlıdır. Sığır ve koyunlar ile kanatlı hayvan karkaslarından E.coli O157:H7’ bakterisinin sıcak yöntemle yok edilebilmesi için buhar uygulaması oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. E.coli O157:H7 bakterisi ancak -20 oC’ de dahi donmuş muhafaza edilen kıymalarda canlılığını korumaktadır. Bu durum bizlere net olarak gösteriyor ki mezbahanede yapılan bir hatayı satış noktasında, kısaca marketlerde düzeltemeyebilir ve hastalığı farkında olmadan direk tüketiciye iletebiliriz. Çok özet olarak bu bakterinin yaptığı hastalıklardan bahsedersek, ilk hastalık; Hemorajik kolitis (HC): özellikle 6 yaşına kadar olan küçük çocuklar, yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf insanlar duyarlıdır. Belirtileri ise, kramplı karın ağrıları ile aniden başlar ve aynı gün içinde başlangıçta sulu daha sonra yoğun kanlı ishal görülür. Genellikle 2–9 gün seyreden hastalıkta ya çok düşük ateş olması ya da şiddetli ateşin olmaması tipik özelliktir. İkincisi ise; Hemolitik üremik sendrom (HUS): hemolitik anemi, ve ani böbrek yetmezliği başta olmak üzere yaşlı insanlarda ve çoğunlukla çocuklarda görülür. Hastanın hayatta kalması halinde bile sıklıkla, kuvvetli kronik böbrek yetmezliği ortaya çıkar ve hasta ömür boyu diyaliz cihazına bağımlı kalabilir.

Bu kadar olumsuzluklarla sonuçlanabilen etkenin önlenmesi için öncelikle hayvan kökenli gıdaların üretiminden tüketimine kadar geçen süreç içerisinde her safhada Veteriner Hekim kontrolü birincil önlemdir. Kesimden hemen sonra yemek borusunun iple bağlanması ile anüsün poşetlenerek bağlanması gibi bulaşmayı önleyebilecek pratik ve en geçerli bir yöntemin uygulanması ile omuriliğin karkastan uzaklaştırılması işlemleri önlemlerin başlıcalarıdır. Sebze meyvelerde kullanılacak hayvansal kökenli gübrelerin mutlaka analiz edilmesi ve sonuçlarına göre kullanılmasının uygun olacağını önermekteyim. Ayrıca kırmızı et, iyice pişirildikten sonra tüketilmeli. İyi pişirmeden anlamamız gereken kızgın ateşte, hemen, üstünün yanacak kadar ızgara edilmesi yerine, her noktasını aynı seviyede etkileyecek sıcaklıkta (demleme gibi) pişirilmesindir. Süt mutlaka pastörize edilmeli, üretimde kullanılan veya birey olarak mutfaklarımızda kullandığımız sebze ve meyveler her zaman belirttiğimiz gibi iyice yıkanmalı, özel dezenfektanlarıyla dezenfekte edilmeli, durulanmalı ve bunun sonucunda tüketime sunulmalıdır. Bu noktada çok küçük önlemlerin ve hayvan kökenli gıdalardaki Veteriner Hekim kontrolünün, oluşabilecek olumsuzlukları ne kadar etkin olarak engellenebileceğini görmekteyiz.

ETBİR I KIRMIZI 51


EKONOMİ

Tarım politikası ithali

TEHLİKELİ Türkiye tarım politikalarını çok uzun süredir kendi geliştirmiyor, ABD ve Avrupa Birliği’nden politika aktarıyor. Bu nedenle önce gelişmekte olan ülkelerde tarım politikası ne yöne gidiyor sorusuna cevap vermemiz gerekir.

A

BD ve AB ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, 2. Dünya Savaşı sonrasında tarımsal üretimi hızla arttıran tarım politikaları sayesinde büyük miktarlarda tarım ürünü ihraç edebilecek bir konuma geldiler. Bu politikalar 1980’lere kadar az çok üreticiyi de koruyacak şekilde fiyatları desteklemeyi de öngörüyor ve fiyatların belli bir eşiğin altına inmesini önlüyordu. Bu amaçla üretim kotaları da uygulanmakta idi. Ancak özellikle 1980’lerden sonra desteğin yönü değişmeye başladı. Seksenli yılların sonrasındaki özel sektörün hâkimiyetindeki değişimler çok daha fazla merkezileşmiş ve çok sıkı bir şekilde kontrol altında olan bir gıda sistemine doğru

52 ETBİR I KIRMIZI

oldu. Gerek yerel toplumlar gerekse gelişmekte olan ülkeler kendilerini kıskıvrak yakalanmış hissetmeye başladılar. Murphy (2009) moda olan “serbest ticaret” sloganının semt pazarı imajı ile desteklendiğini şöyle açıklamaktadır:

“Birçok satıcı ve alıcının geldiği, sebze ve meyve satılan semt pazarlarında her şey herkesin gözü önünde olmaktadır ve “serbest piyasa” bu imajdan güç almaktadır. Serbest piyasa bütün dünyayı bir pazar yapma iddiasındadır. Ancak gerçek böyle değildir. Arjantin, Brezilya ve ABD çiftçilerinin soyalarını getirip

Prof. Dr. Tayfun Özkaya Ege Ünv. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Bölümü

en fazla fiyat verene mallarını verecekleri bir küresel pazar yoktur. Bu çiftçiler için gerçek ürünlerini satabilecekleri, çiftliklerinin yanında tek bir alıcı olduğudur. En fazla iki alıcı olabilir. Ürünleri kalite kontrollerine tabi tutulacaktır. Sağlık kontrolleri ve politik kaprisler söz konusudur. Küçük çiftçilerin durumu daha da beterdir. Kötü yollar, yetersiz depolama olanakları, dengesiz arazi dağılımı, kötü yasalar, dengesiz pazar güçleri, zayıf yerel ve ulusal kurumlar hepsi ticareti etkiler ve hiç biri serbest değildir.”

Uluslararası Tarım Anlaşmasından sonra destekler özellikle ABD’de üretimden yavaş yavaş koparılmaya ve prim şeklinde verilmeye başlandı. Bu 1996 Amerikan Tarım Kanunu ile çok belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Avrupa Birliğinde ise çok belirgin şekildeki politika değişikliği, 1992’de yapılmış olan McSharry reformlarını kuvvetlendirecek tarzda Gündem 2000 ve 2003 yılındaki Ortak Tarım Politikası reformları ile yapıldı. Piyasada fiyatlara doğrudan müdahale etmek yerine gelir desteği politikasına geçildi. 1980’lerden sonra özellikle ABD’de çiftçi eline geçen fiyatlarda büyük bir çöküş yaşanmış ve özellikle bu dönemde büyük gıda şirketleri oligopol piyasa yapısını kurmuşlardı. Örneğin 2005 yılında en büyük dört firmanın ABD piyasasındaki payları sığır eti paketlemede % 83,5, domuz eti paketlemede % 64, piliç eti üretiminde % 56, un üretiminde % 63, perakende gıdada % 46, ethanol üretiminde (otomobil yakıtı için alkol) % 41, hayvan yeminde % 34 idi: (Food and Water Watch, 2007) Buğdayını satmak isteyen bir Amerikan çiftçisi karşısında pratik olarak çoğu durumlarda tek bir firma bulmaktadır. Böylece firmalar istediği fiyattan ürünü alabilme gücünü elde etmektedir. Özellilikle 1996 Amerikan Tarım Kanunu (The Farm Bill) ile daha önceki destek politikaları tamamen kaldırıldı. Bu kanun öncesi stoklar veya ekim dışı bırakmalar sayesinde (örneğin buğday üretiminin fazla olduğu durumlarda ekmeyenlere prim verilmesi yoluyla) üreticinin fiyatlar üzerindeki hâkimiyeti kısmen sağlanabiliyordu. Bu kanun ise çiftçiyi tamamen korunmasız bırakmış oldu. ABD’de her ne kadar birçok ürün için taban fiyatları devam ettiriliyorsa da bu, geçerli pazar fiyatlarının ve çiftçinin maliyetin altında kalacak şekilde oluşturuluyordu. Çiftçilerin, maliyetinin altında ürün sattıktan sonra devletin verdiği ve şüphesiz vergi mükelleflerince karşılanan primlerini aldıklarında küçük kâr marjları ile üretimi sürdürebilmeleri sağlanmış

oluyordu. Büyük gıda firmaları ise maliyetin altında aldıkları bu ürünleri ihraç ederek veya iç piyasaya işleyerek veya ham olarak sattıklarında muazzam düzeylerde kârlar elde etmiş bulunuyorlardı. İhraç edilen ürünlerin çoğu dampingle satılmaya başlandı. Damping, ürünlerin üretim maliyetlerinin altında yurtdışına satılması anlamına gelir. Örneğin bir bushel mısır ABD’de 2 dolar maliyetle üretilebilirken, hububat firmalarınca yurtdışına 2 dolara satılıyorsa yurtiçi fiyatlar 2 dolar bile olsa bu olay damping olarak isimlendirilir. 2003 yılında ABD’den ihraç edilen bazı ürünlerde damping oranları pamukta % 47, buğdayda %28, mısırda %10, pirinçte %26, Soyada %10 idi. (Institute for Agriculture and Trade Policy, 2005) Damping uluslararası hukuka aykırıdır. Dünya Ticaret Örgütü GATT anlaşmasının 6. maddesi dampingi yasaklayacak kurallar içermektedir. Ancak kuralların pratikte küçük ve yoksul ülkeler tarafından haklarını savunmak için uygulanması gayet zordur. Dampingler Türkiye dâhil gelişmekte olan ülkelerin çiftçilerini tarım dışına itmiştir.

Dünya gıda üretiminin ancak %10-15 arası dış ticarete konu olmakta iken, uluslararası tarım anlaşmasında adeta bütün tarımsal üretim uluslararası ticarete konu oluyormuşçasına değerlendirilmiştir ve bu da dünya tarımını etkilemektedir. Buğday, mısır, pamuk, soya gibi bir çok üründe Türkiye dampingler nedeniyle haksız bir rekabetle karşı karşıyadır. Ancak Türkiye’ye tarım politikaları dayatmaları sanki tarım ürünlerinde serbest bir piyasa varmış gibi yapılmaktadır. Bu dampinglere karşı Türkiye’nin bu ürünleri üretmeye devam etmesinin en önemli yollarından biri de gümrük vergilerinin düşürülmemesidir. Kırmızı et, beyaz et ve yumurta gibi hayvansal ürünlere gelince gerek ABD gerekse Avrupa Birliğinde hayvansal ürün üretimi büyük ölçüde dampingli soya ve mısıra dayalı olarak yapılmaktadır. Bu nedenle dolaylı olarak hayvansal ürünlerde de damping vardır. Ancak gelişmiş bu ülkeler sahte bir serbest piyasa algısı yaratmaya özen gösterirler. Türkiye’ye bu nedenle kırmızı ette gümrük vergilerini düşürmek yönünde yapılan baskılar adil değildir. KAYNAKÇA Food and Water Watch, (2007), The Farm Bill, 2007, Washington, http://www. fwwatch.org/food/pubs/reports/farmbill/?searchterm=farm%20Bill%20Corporate Institute for Agriculture and Trade Policy, (2005), United States Dumping on World Markets http://www.tradeobservatory.org/ library.cfm?RefID=48538 Murphy, S. (2009) “Free Trade in Agriculture, A Bad Idea Whose Time is Done” Monthly Review, July- August 2009, http:// www.iatp.org/iatp/factsheeds. cfm?accountID=500&refid=106576 (15.10.2009)

ETBİR I KIRMIZI 53


BORSADAN

Tüm sektörlerde olduğu gibi, kırmızı et sektöründe de kayıt dışı en önemli sorundur. Ekonominin kanseri kayıt dışıdır.

Ticaret Borsaları kayıtdışının çözüm adresi olmalıdır!

T

icaret Borsaları’nın temel işlevi, emtia pazarında oluşan fiyatların tespit ve tescili sağlamaktır. Borsalar, bu süreç kapsamında, ürünlerin tarladan çıkışından en son nihai tüketiciye kadar ulaşıncaya kadar tüm hareketlerini kayıt altında tutarak, kayıt dışı ekonomiye karşı da son derece önemli bir mücadele vermektedir. Canlı hayvan ve et, İstanbul Ticaret Borsası kotasyonuna tabi bir maddeler olarak aynı şekilde işlem görmektedir. Et borsa dışı piyasada işlem görmekte ve borsa tarafından işlem sonrasında takipleri gerçekleşmektedir. Tüm sektörlerde olduğu gibi, kırmızı et sektöründe de kayıt dışı en önemli sorundur. Ekonominin kanseri kayıt dışıdır. İstanbul Ticaret Borsası bununla mücadele için özel komisyonlar kurulması çalışmalarını başlatmıştır. Maliye Bakanlığı, Belediyeler, Tarım Bakanlığı ve Valilik nezdinde yaptığı girişimler ile geniş katılımlı, aktif bir komisyon yaratmaya çalışmaktadır. Bazı önlemler ile kesim verimliliğini artırmak ve kayıt dışının önüne geçmek mümkündür. Bu ülke çapında 1,5 milyar $ gelirin havaya uçmaması anlamına gelir. Tabii İstanbul değerlendirilirken, iyi düşünmek gerekmektedir. Çünkü İstanbul çok büyük bir talebi karşılamaya çalışan bir piyasadır ve talep çeşitliliği vardır. Bu kesim çeşitliliğini de tetiklemektedir. Yani bir mezbahada, İslami usüllerde kesim yapılırken, aynı mezbahada koşer kesimleri de yapılmakta ve buna uygun olan alt yapının ve yatırımların yapılması gerekmektedir. Bakın, küçükbaş kesiminde, kanunen belirlenmiş kesim kilosu 18 kg’dır. Özellikle Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında süt kuzusu zamanında yapılan kesimlerin, maalesef 10 kg’ın altında olduğu

54 ETBİR I KIRMIZI

İslam Ali KOPUZ İstanbul Ticaret Borsası Meclis Başkanı

bilinmektedir. Ülkemizde, kesim ve üretim verimliliği açısından büyük kayıplara yol açan, bu durum, titizlikle denetlenmelidir. Canlı hayvanın kesim öncesi yaşı borsalar tarafından tescillenirse bu durum ciddi bir denetim altına alınmış olacaktır. Türkiye’de il ve ilçe bazında kurulmuş 113 Ticaret Borsası vardır ve önemli bir bölümünde küçükbaş ve büyükbaş, padok ve satış üniteleri mevcuttur. Bu konuda yetersiz kalan borsalarımız için destek ve teşviklerle padok ve satış üniteleri kurması sağlanabilir. Borsalar, teknik ekipleri, veterinerleri ve kanunların verdiği kurumsal kimliğiyle, bu konuda istisnasız ve objektif çalışmalar üretebileceklerdir. İstanbul Ticaret Borsası Canlı Hayvan ve Et Şubesi, İstanbul gibi büyük bir metropolde, özellikle Anadolu yakasında, önemli çalışmalar yapmaktadır. İstanbul’da yapılabiliyorsa, diğer illerimizde de mutlaka yapılabilecektir. Türkiye’de, yaklaşık 750 adet kırmızı et ve beyaz et kombinası ve sınıflandırılmış mezbahalar mevcuttur. Buralarda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı temsilen Borsalardan, Tarım Bakanlığı’ndan ve Maliye Bakanlığı’ndan dönüşümlü olmak kaydı ile personel bulundurulması ve bu personelinde mobil ekipler tarafından denetlenmesi, yani denetleyenin denetlenmesi, bu kesimlerdeki kayıt dışının tamamen ortadan kalkmasını ve adil rekabet ortamı yaratılmasını sağlayacaktır. Tüm sınıflandırılmış mezbahalar denetim altına alınmalı. Sanayi Bakanlığı veya Bakanlığı temsilen borsalar, hayvan sağlık kontrolü açısından, Tarım ve Köy İşleri

Bakanlığı, stopaj açısından Maliye Bakanlığı, mezbahalarda denetim yapmalı. Et sektörü bu şekilde çok büyük bir oranda kayıt altına alınacaktır. Oto kontrol mekanizmalarını güçlendirmek için, bu üç bakanlığın bir arada çalışması çok önemlidir. Ayrıca bir kamera kayıt sistemi ile 24 saat bu mezbahaların çalışmaları izlenebilir. Bu kayıtlar belirli aralıklar ile bakanlık kontrol birimlerince incelenerek, doğru ve kayıtlı kesim yapılıp yapılmadığı tespit edilebilir. Yapılan, akademik çalışmalar ile et talebinin neredeyse %50’sinin kaçak olarak karşılandığı, kaçak et piyasasının değerinin ise 7 ila 8 Milyar $ arasında olduğu, dolayısı ile devletin vergi kaybının, 1 ila 1 buçuk Milyar $, arasında gerçekleştiği tespit edilmektedir. Kayıt dışı ile mücadele yalnızca güçlü denetim mekanizmaları kurmakla mümkün olmaz. Üretimi artıracak önlemleri alırken, üretim maliyetlerini düşürecek önlemleri de eş zamanlı olarak almak gerekir. Bu çalışmalar ile birlikte, Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve işlevsel anlamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı temsilen Borsalar, birlikte organize bir çalışma yaparlarsa gerçekten kayıt dışı tamamen ortadan kalkacaktır. Bu konuyu Meclis başkanı olarak bizzat Sayın Başbakanımıza, Maliye Bakanımıza, Tarım Bakanımıza ve Sanayi Bakanımıza bir yazı ile ilettim. Kayıt altına alınan ekonomik değerler, mamul hale geldiğinde, katlamalı bir ekonomik büyüme sağlayacaktır. Bu da kamu gelirlerinin, dolaylı ve dolaysız vergi rakamlarının artması ve ülkemizin 2 milyar dolar düzeyinde vergi geliri elde etmesi demektir.

İstanbul çok büyük bir talebi karşılamaya çalışan bir piyasadır ve talep çeşitliliği vardır. Bu kesim çeşitliliğini de tetiklemektedir. Yani bir mezbahada, İslami usüllerde kesim yapılırken, aynı mezbahada koşer kesimleri de yapılmakta ve buna uygun olan alt yapının ve yatırımların yapılması gerekmektedir. İstanbul Ticaret Borsası Canlı Hayvan ve Et Şubesi, Sütlüce (Haliç)‘de 1954 yılında hizmete girmiş ve Haliç ‘in temizleme projesi çalışmaları nedeniyle 26 Ocak 1989 tarihinde Tuzla Aydınlıköy’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezbahası (İSMER) yanında işletmeye açılmıştır. Toplam olarak 132 dönüm üzerinde kurulan Canlı Hayvan ve Et Şubesi’nde 25.680 m2 kapalı alan bulunmaktadır. Bu tesisler 15.000 adet küçükbaş, 1.500 adet büyükbaş hayvan kapasitesine sahiptir. Canlı Hayvan ve Et Şubesi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın “Hayvan Pazarlarının Ruhsatlandırılması ve Denetleme Usul ve Esasları” hakkında 2000/34 no’lu Tebliği gereği ruhsatlandırılmış ve bu haliyle Türkiye’nin en modern ve en büyük hayvan pazarı özelliğini taşımaktadır.

ETBİR I KIRMIZI 55


ÜLKE RAPORU

Avrupa’nın batı ucundaki hayvancılık adası

İRLANDA

İrlanda etinin en büyük özelliği mera besiciliği yani yıl boyu otla beslenmeleri nedeniyle ürünün kalitesinin hep aynı olması. Bu da Avrupa’nın tüketim tercihlerinde İrlanda’yı ön plana çıkarıyor. Avrupa’nın en batı ucundaki ada devleti İrlanda, denizlerle çevrili olmasından dolayı korunaklı doğal şartları, yağışlı ve ılıman iklimiyle önemli bir hayvancılık potansiyeline sahip. Geniş düzlüklerindeki çayırlarda yıl boyu açık besi yapılarak, maliyeti oldukça düşük büyük ve küçükbaş hayvancılık yapılabiliyor. Sığırlar kışın sadece Ocak, Şubat aylarında iki ay kapalı besiye alınıyor. Bu dönemde de yıl içinde sürekli biçilerek rulolar halinde saklanan ihtiyaç fazlası otlar kullanılıyor. Adanın doğusundaki geniş düzlüklerde sığır yetiştiriciliği yapılırken, batıya gittikçe coğrafyanın daha rüzgarlı, engebeli ve taşlık olarak değişmesiyle koyun

56 ETBİR I KIRMIZI

yetiştiriciliği ön plana çıkıyor. İrlanda etinin en büyük özelliği mera besiciliği, yani yıl boyu otla beslenmeleri nedeniyle ürünün kalitesinin hep aynı olması. Bu da Avrupa’nın tüketim tercihlerinde İrlanda’yı ön plana çıkarıyor. Doğanın hayvan yetiştiriciliği için cömert davrandığı İrlanda, kırmızı et tedarikinde öncelikle İngiltere ve Fransa’nın önemli bir ihtiyacını karşılıyor. 4,5 milyon nüfuslu ülkede, 6 milyon baş besi hayvanı, 1,6 milyon baş ise kesim hayvanı var. İrlanda’da yetiştirilen besi ırkı hayvanlar Britanya adaları ırkları olarak Aborjin Angus ve Hereford, Continental ırk (Avrupa kıtası ırkları) olarak da Şarole, Limuzin Simental.

Tarım ürünlerini BordBia pazarlıyor İrlanda Gıda Kurumu -BordBiaülkedeki tüm tarım ve gıda sektörünü tek çatı altında toplayan, üretim, dağıtım, pazarlama kanallarında çiftçiye destek olan devlet-çiftçi arası bir kuruluş. BordBia yetiştiricinin kesime gelen hayvanının kesimini yapıyor ve belirlenen fiyattan satın alarak, pazarlama zincirinin diğer aktörlerine aktarıyor. İrlanda’da üretilen kırmızı etin % 80’i BordBia garantisinde satılıyor. Kuruluş bünyesindeki 60 veteriner çiftlikleri denetliyor ve kuruluş bu hizmet için küçük bir pay alıyor. Et sektöründe besiciler, çiftçiler, kesimhane ve et işleme tesisleri Bordbia’nın

mensubu. Büyük üreticilerin hepsi BordBia’dan kalite belgesi alıyor. Pazarlama stratejisinde en büyük garantileri bu kalite belgeleri oluyor. Halen yıllık 560 bin ton karkas et üreten İrlanda’da 2020 yılına kadar üretimini % 40 artması planlanıyor. Bu 200 bin ton daha et demek ve toplam üretim 700 bin tona çıkmış olacak. BordBia Ekonomi Analisti Peter Duggan kırmızı et konusunda dünyada net ihracatçı konumunda olan tek ülkenin İrlanda olduğunu belirtiyor. Duggan, Avrupa’da yıllık 8 milyon ton et kullanıldığını ve bunun % 6,2’sini İrlanda’nın karşıladığını, bunun da yaklaşık 1,5 milyar euroya tekabül ettiğini ifade ediyor. Duggan kuzey yarımküredeki en büyük et ihracatçısı ülke olan İrlanda’nın etinin özellikleri şöyle özetliyor: “Çünkü doğru ürün bizde. Kalitesi standart, otla beslenen, düşük karbon üreten, yağ-kas dağılım oranı düzgün. Bütün dünyada kalitesi, tadı, yağ oranı dağılımıyla kabul gören bir

et. Otla beslendiği için yağ dağılımı mükemmel. Tam izlenebilirlik sağlanmış durumda. Ürünün en son fabrikadan çıktığı aşamada hayvanı besleyen, büyüten, kesen her aşama etiketten okunabiliyor.” İrlanda bu yıl üreteceği 560 bin ton etin 505 bin tonunu ihraç edecek. İhracatın büyük kısmını üç firma yapıyor. Bunların dışında da sekiz firma İrlanda’da üretilen etin işleme, dağıtım, pazarlama, ihracat proseslerini üstlenmiş durumda.

Doğrudan gelir desteğinin kesilmesi yetiştiriciyi zorluyor Ashbourne Meats Satış Direktörü Peter McMohan, birkaç yıl öncesine kadar haftada 30 bin hayvan kestiklerini ancak son üç dört yıldır bu sayının % 30 düştüğünü söylüyor. Hükümet politikalarının değişmesi nedeniyle sektörde karlılık düşünce, sektörden çıkıp başka alanlara yönelmeler olduğunu belirten

McMohan, tüm tarım sektöründe AB politikaları gereği destekler düştüğü için İrlanda hükümetinin de desteği düşürdüğünü ifade ediyor. Avrupa’da gıda sektörü fiyatlarının birkaç sene önceye kadar daha yüksek olduğunu, son yıllarda düşüş gösterdiğini belirten yetkili, tarımsal ürüne ilgi arttıkça desteklerin azaldığını belirtiyor ve “Yeni üyelerin pazara girmesiyle, 2013’ten sonra daha az desteğe ihtiyaç olacağı düşünüyorlar” diyor. İrlanda’da hayvancılığa Avrupa Birliği destekleri halen doğrudan gelir desteği olarak uygulanıyor. AB 2007-2013 politikası gereği geçmişte verdiği desteklemeyi devam ettiriyor ancak yeni destek vermeyeceği açıklandı. AB çiftçiye doğrudan gelir desteği olarak yıllık 18 bin euro veriyor. Ancak bu sistem gelecek dönemde ürün desteği şeklinde uygulanacak.

Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyorlar Türkiye’deki ithalat sürecinde

Verilerle İrlanda

Sığır varlığı: 6 milyon baş Yıllık et üretimi: 560 bin ton Yıllık et ihracaatı: 505 bin ton Canlı sığır ihracaatı: 339 bin baş Çiftlik sayısı: 128 bin Sığır çiftliği sayısı: 70 bin Kişi başına milli gelir: 35 bin euro Nüfusun % 8’i tarımla uğraşıyor Milli gelirin % 11’i tarımsal ihracattan sağlanıyor.

ETBİR I KIRMIZI 57


ÜLKE RAPORU

gümrük vergilerindeki değişimi izlediklerini belirten Peter McMohan “Hükümet stabil olduğu halde vergileri arttırmalarından dolayı hayal kırıklığına uğradık” diyor. Genel olarak gıda işinin hacmi büyük ama kar marjı düşük bir sektör olduğunu belirten McMohan “İşçi maliyeti yüksek, o yüzden sürekli iş olması gerekiyor. 3 hafta sürekli satsak ve 4. hafta vergi yükselse işimiz tamamen duruyor. Vergiler düşerse Türkiye’ye ihracatta süreklilik sağlarız. Çünkü Avrupa’nın ihracatçı en büyük üç şirketinden ikisi her zaman İrlandalı olur” diyor. İrlanda Ortadoğu, Suudi Arabistan ve Dubai’ye kemiksiz et ihraç ediyor. İrlandalı üreticiler Türkiye’yi de önemli bir pazar olarak görse de bir ada ülkesi olarak Türkiye’ye teslim koşullarının mesafe bakımından uygun olmaması karkas et ihraç etmelerini engelliyor. Bunun yerine kemiksiz et ihracını tercih eden firmalar, gümrük vergilerinin buna uygun olmamasının iki ülke arasındaki ticareti engellediğini

58 ETBİR I KIRMIZI

düşünüyor. McMohan taşımanın kg başına 50 cent olduğununu belirterek, bunun yüksek bir maliyet olduğunu ifade ediyor ve karkas et naklinde bir hafta sürenin çift şoförle bile çok kısa olduğunu, kemiksiz ete izin verilirse bu sorunların aşılabileceğini belirtiyor. Tükiye’ye ihracat yapmak isteyen Dunbia firması yetkilisi Jack Dobson da ulaşım probleminden bahsederken, beklentilerinin kemiksiz et ithalinin açılması olduğunu ama bunun pek mümkün görünmediğini belirtiyor. Öte yandan, canlı hayvan ihracatına mesafeli bakan McMohan “Dünyada gıda az bulunan bir şey. Satarsak canlı hayvan bizde de yetersizleşebilir” diyor. Fiyatlar yükseldiği için canlı hayvan satışlarının genel olarak düştüğünü belirten yetkililer, Avrupa’nın yemle besicilik yaptığı için fiyatlarda İrlanda ile rekabet edemediğini belirtiyor. İrlanda canlı hayvan ihracatının 1/3’ünü Hollanda, 1/3’ünü İtalya ve 1/3’ünü ise Kuzey İrlanda’ya yapıyor.

Aile çiftlikleri yaşatılıyor Kill bölgesinde, 500 yıllık bir bahçe duvarı içindeki yüz yıllık aile çiftliği Hartwell’de, üçüncü jenerasyon olarak besiciliği sürdüren Steven Morrison, dedesinin zamanında Dublin’e kadar hayvanları yürütüp gemiyle İngiltere’ye ve İskoçya’ya gönderdiğini anlatıyor. Besiciliğin zor ve zahmetli bir iş olduğunu belirtirken “bir nesil yapmayınca süreç kopuyor, iş geri gidiyor” diyor. Morrison daha önce Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda’da çalıştığını ama İrlanda’nın lezzet olarak daha üstün olduğunu söylüyor. 180 tane koyun, 70 tane de etçi sığır bulunan çiftlikte yeni doğanlardan itibaren bütün hayvanlar kesime gidene kadar çiftlikte tutuluyor. Morrison İrlandalıların kuzu etini sevdiklerini ve sadece baharda mevsimsel olarak tükettiklerini belirtiyor. Süt çiftliklerinin etten daha karlı olduğunu da belirten Morrison, et için büyük, süt için daha küçük

çiftliklere ihtiyaç olduğunu ifade ediyor. AB tarımsal desteklerinden de bahseden Morrison, yeni üye ülkeler nedeniyle desteklerin azalacağını, bu nedenle yeni pazarlara yönelmeleri gerektiğini belirtirken; “5-6 yıl önceye kadar et ve koyun fiyatları sabit değildi, gelirimiz de sabit değildi. AB destekledi ve fiyatlar sabitlendi” diyor. Hartwell çiftliğinde kesime gelen sığırlar BordBia’ya veriliyor. Ortalama 415 kg et elde edilen sığırlar için çiftçiye ödenen bedel 3,70 uero. Morrison, et kalitesine göre U ve R sınıfı olduğu için bonus kazandığını, sığırlarının aynı çiftlikte doğup, yetiştirilip, satıldığı için de destek aldığını ve bununla fiyatın 4 euroya geldiğini belirtirken, bu fiyatın son yirmi yılın en iyi fiyatı olduğunu da ekliyor.

Canlı hayvan ihracatçıcı Roscommon bölgesindeki Hubert Maxwell and Sons da kendi hayvanını üreten bir çiftlik. Socklin

Unique adı verilen sıfırdan üretme tekniği ile doğumdan kesime kadar tüm aşamalarına hakim olduğu hayvanlarının büyük bir kısmını canlı olarak ihraç ediyor. Hubert Maxwell “İrlanda’da 5-6 tane canlı hayvan ihracatçısı kaldı. Küçük çaplı firmaların rekabeti karşılaması zor oluyor” diyor. “Türkiye’nin iyi bir pazar olduğunu biliyoruz ama sağlık sertifikası bir problem” diye ekleyerek, Türkiye’den de birkaç kez arandığını ama gümrük tarifeleri nedeniyle iş yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Canlı hayvan için uzaklığın problem olmadığını, Rusya’ya canlı gebe düve, diğer ülkelere kasaplık sığır gönderdiğini belirten Maxwell “Kazakistan’a dahi hayvan gönderiyoruz, çünkü Dünya’daki en yüksek kalite indeksine sahip ülke İrlanda” diyor. Maxwell mevzuatları çok sıkı olan ülkelerin bunu zamanla değiştirdiğini, çünkü dünyada hayvan varlığının azaldığını da ekliyor.

ETBİR I KIRMIZI 59


İŞ DÜNYASI

KOBİ’ler büyümekten korkuyor!

fazlası şirketlerin değerinin bugünkü değerinden daha yüksek olduğuna inanıyor. Katılımcıların yüzde 23’ü, şirket değerini 2 ile 5 milyon dolar arasında görürken yüzde 29’u ise 2 milyon dolardan az olarak değerlendirdi. Şirketin değerini bilmeyenler ise yüzde 10. Şirket değerini 5 ile 10 milyon dolar arasında görenlerin oranı yüzde 22 olarak ifade edilirken, 10 ile 50 milyon arasında görenlerin yüzde 13 olduğu ortaya çıkıyor. Ankete katılanların yüzde 3’ü de şirketlerinin 50 milyon doların üstünde değere sahip olduğuna inanıyor. Tabii dikkati çeken konu; yüzde 10’luk kesimin şirketin Pazar değerlerini bilmemesi. Verilen rakamların bir kısmı, bilimsel çalışmalardan çok, salt şirket sahiplerinin tahminlerine dayanıyor. Araştırma raporunda bu durum şöyle açıklanıyor: Yöneticilerin böyle düşünmesi iyimserlikten çok kararlı olmasının belirtisi. Ancak bu kararlı kişilerin korkulu rüyaları da var: Bunların başında, kısa ve uzun vadeli olarak gördükleri sorunların başında; yetenekli iş gücü ve finans sorunları geliyor.

Her işletmenin temel amaçlarından biri; büyümektir. Ama bir araştırma KOBİ’lerin hedeflese bile büyümekten korktuğunu ortaya çıkardı. KOBİ’ler hızlı büyümekten ve bu süreçte yeterli kontrolü sağlayamamaktan çekiniyorlar.

İ

mrenerek bakılan dev şirketler, geçmişleri incelendiğinde, KOBİ kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Ancak büyüme trendine geçmeleri ve bu süreçteki argümanları iyi kullanması ve yönetmesi, onları KOBİ olmaktan çıkarıp devasa bir şirket haline getiriyor. İşte ülkemizin KOBİ’leri de, ekonomi dünyasının kendi küçük ama hacimleri büyük oluşumlardan. 100 milyar dolraın üzerinde ihracat, 400 milyon doların üstünde milli gelir yaratan sanayi şirketlerinin yüzde 98’i KOBİ’lerden oluşuyor. Yani ülkemizde KOBİ’ler ekonomide ciddi bir yük ve başarı sahibi. KOBİ’lerin bu özelliğinden

60 ETBİR I KIRMIZI

yola çıkarak yapılan bir araştırma; KOBİ’lerin ortak korkusunun hızlı büyümek ve bu süreci yeterince kontrol edememek olduğunu ortaya çıkardı. Dünyada; vergi, yönetim danışmanlığı ve kurumsal hizmetleri alanında en büyük kuruluşlarından biri olan Deloitte’in Türkiye şubesi, Deloitte Türkiye, Ekonomist ve Capital işbirliğiyle bir araştırma gerçekleştirildi: “KOBİ ölçeğinde Aile Şirketleri” Ülke genelinde yapılan bu araştırmada İç Anadolu, Ege, Güneydoğu Anadolu, Marmara, Akdeniz, Ege, Güneydğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde bulunan 7 önemli ilde yapıldı. Araştırmaya

katılan şirket sayısı ise 100’ü buldu. Araştırma kapsamında KOBİ sahipleri ve üst düzey yöneticileriyle anket şeklinde sorular soruldu ve sonuçlar değerlendirildi. İşte araştırmadan dikkat çeken başlıklarıyla KOBİ’lerin portresi:

Şirket değerini bilmeyenler var. Sorulardan biri şirket değerini tahmin etmeleri. Katılımcılar, şirket değirinin ortalama 10 milyon dolar olduğunu belirtiyorlar. Sahipleri ya da yöneticilerin yüzde 50’sinden

Şirket değerinin artacağına inanıyorlar Şirketin değerlerinin uzun vadede artıp artmayacağına yönelik sorular karşısında katılımcıların çoğunun değer artışına inandıklarını gösteriyor. Şirket sahiplerinden yarısından fazlası, şirketin yüzde 50’nin üzerinde bir değer artışı göstereceğini öne sürüyor. Doğru stratejileri uygulaması durumunda şirketin değerinin yüzde 100 artacağına inananların oranı ise yüzde 24.

Şirketten beklentiler Araştırmaya katılanların yüzde 66’sının şirketlerinin kendilerine sağladığı mücadele ve başarı duygusunu, yüzde 14’ü ise kendi kaderlerini kontrol etme olanağının sağlanmasına değer verdiklerini söylüyorlar. Yüzde 20’sinin beklentisi ise şirketin; aileleri için yarattığı finansal gelecek ve kariyer olanakları sağlaması.

Sürdürebilir büyüme korkusu Araştırma kapsamında,

Araştırma kapsamında, şirketlerin sıkıntı duyduğu konuların başında, ‘insan kaynakları’ ve ‘sürdürülebilir büyüme’ var. Uzun vadeli en büyük sorun olarak büyümenin devamlılığını dile getiriyorlar. KOBİ’lerle ilgili olarak sıkça gündeme gelen teknolojiye uyum, Çin’le rekabet, yakıt ve ulaşım giderleri gibi konular ise sıralamada en sonlarda yer alıyor. ETBİR I KIRMIZI 61


İŞ DÜNYASI

Ekonominin büyüme gücü KOBİ’lerden gelecek!

KOBİ’lerin oranı yüzde 21’de kalıyor. En önemli konu olarak dikkat çeken kurum hedeflerinde elde edilen başarı ise ancak yüzde23’lerde kalmıştır. En memnun olunan konu ise banka borçlarının azaltılmasına dönük uyguladıkları stratejiden aldıkları sonuç.

T

Teknoloji birinci sırada

Araştırmaya katılanların yüzde 66’sının şirketlerinin kendilerine sağladığı mücadele ve başarı duygusunu, yüzde 14’ü ise kendi kaderlerini kontrol etme olanağının sağlanmasına değer verdiklerini söylüyorlar. Yüzde 20’sinin beklentisi ise şirketin; aileleri için yarattığı finansal gelecek ve kariyer olanakları sağlaması. şirketlerin sıkıntı duyduğu konuların başında, ‘insan kaynakları’ ve ‘sürdürülebilir büyüme’ var. Şirket sahipleri kısa ve uzun vadede aşmaları gereken sorunların içinde kısa vadeli olarak; insan kaynakları, yetenek bulmak, işe almak ve işte tutmak olarak sıralıyorlar. Uzun vadeli en büyük sorun olarak büyümenin devamlılığını dile getiriyorlar. KOBİ’lerle ilgili olarak sıkça gündeme gelen teknolojiye uyum, Çin’le rekabet, yakıt ve ulaşım giderleri gibi konular ise sıralamada en sonlarda yer alıyor. Elbette başa çıkmak zorunda oldukları farklı sorunlar da var. Bu sorunlar da uzun ve kısa vadeli olmak üzere değişiyor. Uzun vadede en büyük sorun yoğun rekabet, kısa vadede ise finansman. Bu sorunların nedeni olarak şunları gösteriyorlar; mali bütçelerin kısıtlı olması, ölçeklerinin küçük olması ve

yeterince tanımamaları. Ancak geleceğe yönelik kalıcı bir noktaya ulaşmanın kurumsallaşma ve marka yaratmak olduğunu bunun için de hızlı bir dönüşüm sürece yaşamaları gerektiğine inanıyorlar. KOBİ’ler pek çok alandaki performanslarından memnun değiller. Örneğin KOBİ’lerin yüzde 53’ü pazara sunulan yeni ürünleri önemli bir strateji olarak benimserken, bu alandaki performanslarından memnun olanların oranı yüzde 23’te kalıyor. Bir başka stratejik öncelik olan “Yönetim ekibinin becerilerini geliştirme” stratejisini uygulayanların oranı yüzde 52 olurken, bu konuda başarılı performans gösterdiklerini düşünenler ancak yüzde 9’a ulaşıyor. Benzer şekilde, teknolojiden daha çok yararlanma stratejisini benimseyenler yüzde 51’e ulaşırken, bu konuda başarılı performans gösterdiğini düşünen

KOBİ’ler pek çok alandaki performanslarından memnun değiller. Örneğin KOBİ’lerin yüzde 53’ü pazara sunulan yeni ürünleri önemli bir strateji olarak benimserken, bu alandaki performanslarından memnun olanların oranı yüzde 23’te kalıyor. 62 ETBİR I KIRMIZI

Ürün yeniliği, yönetim ekibinin becerilerini geliştirme ve teknolojiden daha çok yararlanma; bu üç unsur KOBİ’lerin şirket değerini arttırmada hangi strateji daha olumlu etkiler sorusuna verdiği yanıtlar… Daha az üzerinde durulan konuların başında genel giderlerin kısılması geliyor. Yine fiyatların arttırılması, fiyat indirimi gibi unsurlar da üstünde en az durulan konuların başında. Araştırma sonunda ortaya çıkan raporda bu konuya yönelik olarak KOBİ’lerin rekabetçi bir ortam fiyatlandırma gibi belirleyici olma şanşlarının düşük olduğu bir alan yerine teknoloji ve innovasyona daha fazla önem verilerek, ülkedeki modern sanayi anlayışının ne kadar dünya gerçeklerine yakın olduğunu göstermesi açısından sevindirici yorumu yapılıyor.

Yenilik tatmin edici değil KOBİ yöneticilerine, şirketlerinin değerin arttırdığına inandıkları stratejilerine kadar başarı ile uyguladıkları da soruluyor. Yanıt; performanslarının istedikleri düzeyde olmadığını gösteriyor. Örneğin KOBİ’lerin yüzde 53’ü ürün yeniliğini önemli bir strateji olarak işaretlerken, yalnızca yüzde 23’ünün bu alandaki performanslarından tatmin olduğu ifade ediliyor. Araştırma, KOBİ’lerin değerlerini arttıracak pek çok stratejiyi uygulayamadıkları gerçeğinin de altını çiziyor. Elbette bir çok sıkıntılar yaşadıkları da…

Deloitte Türkiye’den altın öneriler Deloitte Türkiye’nin araştırmasında KOBİ’lerin işlerini geliştirmelerine yardımcı olacak öneriler de bulunuyor. Bu öneriler KOBİ’lerin verimliliklerini ve piyasa değerlerini artırmayı, bu kuruluşların satın alma ve birleşme gibi olanaklardan daha fazla yararlanmasını amaçlıyor. Önerilerin bazıları şöyle sıralanıyor: • Değişen iş ortamını önceden hissedip ayak uydurmak, • Yenilik (inovasyon) geliştirmek, • Farklılık yaratacak kararları şirket stratejisi haline getirmek, • Şirket bilançosunu, değişen piyasa koşullarına adapte olabilecek şekilde hazırlamak, • Lider olmak.

ürkiye ekonomisinin profili içinde, KOBİ olarak tanımladığımız küçük ve orta boy işletmelerin yeri çok büyük. Rakamları ortaya koymadan aslında pek anlaşılmıyor. Türkiye ekonomisinin yüzde 96’ya yakını KOBİ’lerden oluşuyor. Toplam istihdamın yüzde 60’ına yakını KOBİ’ler tarafından sağlanıyor. Toplam yatırımların yüzde 25-30 arası, yaratılan katma değerin yüzde 40’ı KOBİ’lerden geliyor. Dünyanın önde gelen ekonomilerde de aslında farklı bir tablo yok. Örneğin, Almanya, Fransa ve Japonya gibi, gelişmiş ekonomilerin yüzde 99’u KOBİ dediğimiz sınıftaki şirketlerden oluşuyor.

KOBİ’lerin önemi artıyor Önemli bir nokta ise KOBİ’lerin ekonomi içinde taşıdığı değerin giderek yükselmesi. Dünya rekabeti daha esnek üretim yapmayı, yaratıcı olmayı, şartlara anında adapte olmayı, hızlı çalışmayı gerektiriyor. KOBİ’ler yapıları itibarıyla işte sözünü ettiğimiz bu yeni dünya şartlarına en kolay uyum sağlayabilecek işletme yapıları olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ekonomisinde giderek artan bir şekilde KOBİ’lerin gündeme gelmeye başlamalarının başlıca sebeplerinden biri de işte bu tablo. Türkiye’nin rekabet gücünün artırılması aslında KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması ile paralellik gösteriyor. KOBİ’ler Türkiye’nin geleceği için bu nedenle önemli bir yer teşkil ediyor.

de desteklere ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye’deki KOBİ’leri bu açıdan değerlendirdiğimizde ihtiyaçlarını şöyle sıralayabiliriz: • Büyüme için ihtiyaç duydukları finansman olanaklarını çok iyi tanımıyorlar, iyi kullanamıyorlar. • Araştırma, geliştirme ve reklam yapabilme olanağına sahip değiller. • Üretim planları ve organizasyon kurma konusunda eksiklikleri var. • Değişik faaliyet kolları için uzman kişileri istihdam etme dolayısıyla bunlardan yararlanma olanakları kısıtlı. • Satın alma açısından, büyüklükleri nedeniyle dezavantajlara sahipler.

Güçlü KOBİ, güçlü ekonomi İşte bu noktada KOBİ’lerin desteklenmesi ve önünün açılması gerekiyor. Çünkü gelişmiş bir ekonomiye giden yol buradan geçiyor. Bugün, Almanya, Fransa gibi ülkeler için “büyük” ekonomi terimini kullanıyorsak, bu büyüklüğün içinde güçlü KOBİ’lerin önemli yeri olduğunu görüyoruz. İleride Türkiye daha büyük şirketler de yaratacaksa bunun yolu da yine KOBİ’lerin desteklenmesinden geçiyor. Örneğin bugün, artık İSO (İstanbul Sanayi Odası)’nun birinci 500 sıralamasını takip eden, ikinci 500 araştırmasındaki şirketlerin büyük çoğunluğunu KOBİ’ler oluşturuyor. Böylece KOBİ’lerin içinden, önemli büyük şirketler çıkmaya başlıyor.

KOBİ’lerin ihtiyaçları Türkiye için bu kadar öneme sahip KOBİ’lerin global konjonktürde de artan bu önemlerine karşın, bazı dezavantajları var. Bu nedenle

ETBİR I KIRMIZI 63


OTOMOTİV

Yeni doblò DAHA BÜYÜK YETENEK

İşte rekorların aracı Yeni Doblò, işinizi büyütmek ve gününüzü daha konforlu ve keyifli kılmak için. Üstelik ihtiyacınıza göre birçok seçeneğiniz var.

D

aha da büyük boyutlar, daha fazla konfor ve teknoloji, daha fazla fonksiyonellik ve daha fazla tasarruf. İşte rekorların aracı Yeni Doblò, Combi ve Cargo seçenekleri ile işinizi büyütmek ve gününüzü daha konforlu ve keyifli kılmak için. Üstelik ihtiyacınıza göre birçok seçeneğiniz var: Standart, yüksek tavanlı ve Maxi versiyonlarla her işe ve amaca uygun seçenekler sunuyor.

Kalıpları Kıran Tasarım Yeni Doblò estetik arka tasarımıyla arkadaşlarınıza, sevdiklerinize, işinize bol bol yetecek kadar geniş alana sahip. Geniş iç hacmiyle Yeni Doblò, ferah ve rahat yolculuklar sunuyor. Koltuklar, gerek kumaş seçimleriyle gerekse formlarıyla, yaşayacağınız konforu müjdeliyor. Döşemelerin rengi, aracınızın ferah ortamıyla bütünleşiyor ve size rahat yolculukların tadını çıkarmak kalıyor.

Hayatı Kolaylaştıran Kombinasyonlar Yeni Doblò’nun içi çok geniş ama size daha geniş alan mı gerekiyor? Sorun değil. Yeni Doblò’nun 5 standart koltuğundan birini yatırarak ekstra alan kazanabilirsiniz. Örneğin, arka koltukları yatırarak bagaj kapasitesini 790 litreden 3200 litreye kadar çıkarabilirsiniz. Ya da iki kademeli kullanılabilen bagaj örtüsünü alt seviyeye yerleştirip

arka koltukları katlayarak 70 kg’a varan yükleri taşıyabileceğiniz tamamen düz bir zemin elde edebilirsiniz.

Ailenizi düşünen Güvenlik Yeni Doblò güvenliğiniz için teknolojinin tüm olanaklarını kullanıyor. 4 sensörlü ABS; elektronik fren dağılım sistemi EBD; dinamik sürüş kontrol sistemi ESP ve yokuşlarda kalkışı kolaylaştıran Hillholder gibi en gelişmiş elektronik donanımlar ile ileri seviyede güvenlik sağlıyor. Ayrıca maksimum koruyucu güvenlik için kontrollü deforme olabilen güçlendirilmiş gövdesi, yolcuların hem baş hem de gövdesini koruyan yenilikçi yan ve ön hava yastıkları ile donatıldı.

İş Seçenekleri için Yeni Doblò Cargo İşyeriniz bugüne dek hiç bu kadar rahat olmadı. Yeni Doblò Cargo bağımsız Bi-link arka süspansiyonu sayesinde size sedan bir otomobilin rahatlığını sunuyor.

Çok Daha Konforlu Geniş, ferah, işlevsel bir iç alan. Evraklarınızı, kişisel eşyalarınızı düzenli tutabilmeniz için sayısız göz ve bölme. Ve tüm kumandalar elinizin altındaymış gibi yakın.

Şimdi Çok Daha Güvenli Yeni Doblò Cargo için iş güvenliği önde gelir. Olası kazalarda darbeyi güvenli bir şekilde absorbe edebilmek için tasarlanmış

kontrollü rijitlikteki gövdesi sayesinde sürücü ve yolcuları korur. Doblò ayrıca aktif güvenlik sistemleriyle de sıradışıdır: Dört sensörlü ABS, elektronik fren dağıtım sistemi EBD, hidrolik fren yardımı HBA, elektronik denge kontrolü ESP, çekiş kontrolü ASR ve yokuşta kaymadan kalkışa yardım eden Hillholder ile dört dörtlük güvenlik sağlar.

Standart Gövde Seçeneği Çok yönlü, sağlam ve çevik... Standart uzunluktaki Yeni Doblò Cargo her tip işte ideal bir arkadaştır. Mükemmel yük kapasitesi ve yükleme kolaylığı sayesinde tüm koşullarda pratik ve fonksiyonel çözümler sunar.

Uzun Gövde Seçeneği: Maxı Eğer işinizde geniş ölçülerin önemi varsa, yeni Maxi versiyonu seçmelisiniz. Fazladan 35 cm uzunluğa sahip iç ölçüleri ve 4.6 m3’e varan yükleme hacmiyle Maxi sınıfında rekor kırıyor. Yerden yalnızca 55 cm yükseklikteki eşik ve 180o açılabilen geniş arka kapılar sayesinde yükleme bölümüne kolayca erişir, yükleme ve boşaltma işlemlerini de kolayca yaparsınız.

Yüksek Tavan Seçeneği Geniş ama aynı zamanda kompakt ve kullanımı kolay bir araca ihtiyacı olanlar için yüksek tavanlı versiyon ideal bir çözüm... Yüksek tavanlı bu araç, Standart versiyona oranla 25 cm daha fazla yüksekliğe ve 0,6 m3 daha fazla hacme sahiptir.

İKİNCİ NESİL MULTIJET TEKNOLOJİSİ Yeni nesil 1.3 Multijet 90 hp motor, hidrolik bir servo valf sistemi sayesinde, yanma odasına giren yakıt miktarını yüksek bir hassasiyetle kontrol eden özel enjektörlere sahiptir. Bir önceki nesil motorlara oranla daha hızlı ve esnek bir enjeksiyon sıralaması sağlar. Sonuçta yakıt ekonomisi ve performans anlamında daha da büyük avantaj sunar.

Otomobile Sığmayan Özgürlük Yeni Doblò, çok geniş, çok konforlu, çok teknolojik, çok güvenli. O, bir ticari araçtan çok daha ötesi, bir otomobilden çok daha fazlası. İster tek başınıza, ister ailenizle, ister iş için, ister gezi için onunla yola çıkın. Sürüş keyfi ni özgürce yaşayın, teknolojiyi özgürce kullanın, Yeni Doblò’nun içinde özgürlüğü sevdiklerinizle paylaşmak mümkün.

64 ETBİR I KIRMIZI

ETBİR I KIRMIZI 65


SEKTÖRÜN ETKİNLİK TAKVİMİ

GIDA FUAR ve ETKİNLİKLERİ 14-18 Eylül 2011 Bursa 4.Hayvancılık ve Ekipmanları Fuarı Bursa Uluslararası Fuar Merkezi - Bursa Bilgi için: Tüyap Fuarcılık A.Ş. 15-18 Eylül 2011 İstanbul Gıda-Tek 2011 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi - Beylikdüzü - İstanbul Bilgi için: Tüyap Fuarcılık A.Ş. 21 Eylül 2011 Et Mamüllerinin Üretim Koşulları ve Sağlığa Etkileri Paneli İstanbul Ticaret Borsası Toplantı Salonu Bilgi için: www.etbir.org Email: etbir@etbir.org www.www.etbir.org 22 – 25 Eylül 2011 GIDA 2011 / 19.Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı Yeşilköy - İstanbul Bilgi için: E Uluslararası Fuar Email: info@fuartakip.com www.ite-turkey.com 28 Eylül - 2 Ekim 2011 Ortadoğu Gıda Gıda-Tek Fuarı 2011 Tüyap Diyarbakır Fuar ve Kongre Merkezi - Diyarbakır Bilgi için: Tüyap Fuarcılık A.Ş. www.tuyap.com.tr

2 - 4 Ekim 2011 Suffa Et Endüstrisi Fuarı Stuttgart Almanya www.messe-stuttgart.de/sueffa e.mail: info@messe-stuttgart.de Tel: +49 711 18560-0

2-4 Ekim 2011 Hayvan Popülasyonlarında Bireyler Arasındaki Genetik İlişkiler ve Damızlık Değer Tahmin Yöntemleri Çalıştayı, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tekirdağ E-mail: eserkemal@yahoo.com serdargenc1983@gmail.com 4-8 Ekim 2011 8. Dünya Hayvan Genetik Kaynakları Koruma Konferansı, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tekirdag http://rbiglobalconf2011.nku.edu.tr E-mail: rarebreedint2011@nku.edu.tr, 13-16 Ekim 2011 Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı 2011 İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy - İstanbul CNR Expo Fuarcılık A.Ş. ve Sine Fuarcılık A.Ş. 16 Ekim 2011 Mezbahaların Durumu ve İyileştirilmesi Paneli Bilgi için: www.etbir.org Email: etbir@etbir.org www.www.etbir.org 21 - 23 Kasım TGDF Gıda Kongresi 2011 İzmir Çeşme Altınyunus Oteli. Çeşme, İzmir. Bilgi için: Beste Polatlı. Tel: (312) 284 7778, Faks: (312) 284 7779, E.mail: beste@comart.com.tr 24 – 26 Kasım 2011 7. Gida Mühendisliği Kongresi Başkent Öğretmenevi. Ankara. E-mail: kongre@gidamuhendisligikongresi.org, www.gidamo.org.tr

PANELE DAVET

PANELE DAVET

Et Mamüllerinin Üretim Koşulları ve Sağlığa Etkileri Paneli

16 Ekim 2011 Dünya Gıda Günü Genç Veterinerler Kongresi kapsamında

Düzenleyenler Et Üreticileri Birliği İstanbul Ticaret Borsası Veteriner Hekimler Odası

21 Eylül 2011

İstanbul Ticaret Borsası Toplantı Salonu Bilgi için: www.etbir.org e.mail: etbir@etbir.org

66 ETBİR I KIRMIZI

Türkiye’deki Mezbahaların Durumu ve İyileştirilmesi Paneli Düzenleyenler Et Üreticileri Birliği Veteriner Hekimler Odası

16 Ekim 2011

Bilgi için: www.etbir.org e.mail: etbir@etbir.org



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.