YENI BIRLIK 1 / 2012

Page 1

YENİ BİRLİK DEMOKRASİ - SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ - İŞBİRLİĞİ - DAYANIŞMA

İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU YAYIN ORGANI.www.trf.nu - Yıl(ar):36 - Sayı(nr.): 1/2012

Somali Eski Başbakanı Mohammed Abdollahi’den T.C. Stockholm Büyükelçiliğine ziyaret

Van için el emeği göz nuru kermesi

Kurucu çınar Rauf Denktaş için Stockholm'de taziye düzenlendi TSAF’ın yeni yönetimi ilk faaliyetinde “Başarmanın yolları”nı aradı

RINKEBY Yeni yönetimini seçti

KANAL TÜRK TV İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU'NDA Småland Türk Kültür ve Gençlik Derneği kuruldu


Değerli dostlar, bizim bütün gayretlerimiz toplumumuza hizmetkar olmaktır.

YENİ BİRLİK sayı 1/12 İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Aylık Yayın Organı Utges av Turkiska Riksförbundet Adres/Adress: Järngvägsgatan 86, 172 75 Sundbyberg Tel: 08-728 00 34 – 08 531 732 05 – 08 531 706 15 Fax: 08 728 00 42 Internet: Http://www.trf.nu – e-mail: Turkiskariksforbundet@swipnet.se – info@trf.nu Telefon saatleri (hergün) / Telefontid (vardagar): Pazartesi –Cuma/ 09.00 – 12.00 / 13.30 -17.00 Sahibi/Ansvarigutgivare: Hasan Dölek Genel yayın yönetmeni / Chefredaktör Ş.Semihhan AYDEMİR Redaksiyon/ İ Redaktionen: Hasan Dölek, Ramazan Kavaklı, İlknur Akdağ, Adem Okur İlan sorumlusu Annonsansvarig: Adem Okur Grafik Tasarım/Layout: Akdeniz Klas Gazete Dizgi/Sättning: Atilla Kulbay Yılllık abone Ücretleri/Årsprenumeration: Üyeler/Medlemmar:150:Örgüt ve Kurumlar/Org: & Ýns: 350:Yurtdısı/Utrikes: 350:PlusGiro: 439 83 10 – 5 Önemli /Viktig: Sipariş edilmeyen yazılardan veya okuyucu mektuplarından redaksiyon sorumlu değildir! Redaktionen är icke ansvarig för insänt eller ej beställd material! *** Verilmiş veya verilecek anonslarda olası değişiklikler, her iki ayda bir ayın 15´inde Yeni Birlik´e ulaştırılması gerekmektedir. Verilen tarihten sonra itiraz veya değişiklik istemi geçersiz olup, muhtemel yanlışlıklardan Yeni Birlik sorumlu tutulamaz. Annons och /eller manustext förväntas vara oss tillhanda senast den 15 i varannan månad. Yeni Birlik förbehåller sig rätten till ansvarsfrihet för fel som inte reklamerats inom angiven tidsgräns.

Hasan Dölek İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı

Baş yazı Değerli Okurlar, Koca bir yılı daha geride bıraktık. 2011 yılı İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu için yoğun bir yıl oldu. 2011 yılı içersinde Avrupa'nın en eski ve sürekli Türkçe yayın yapan dergisi olan YENİ BİRLİK zamanında ve düzenli olarak 6 sayı yayınlandı. Yine 2011 yılı içersinde federasyonumuzun diğer bir yayın organı olan www.trf.nu web sayfamız yenilenerek İsveç' deki tüm federasyonların internet siteleri arasında istatistiklere göre en iyisi olarak en çok okunan ve takip edilen web sitesi oldu. Yine 2011 yılının son aylarında deneme yayınına başlayan ve canlı yayınını ise içinde bulunduğumuz 2012 yılında başlayan ve uzun zamandır özlemle beklenen RADYO TÜRK yayınına başladı. Bu üç yayın organımız inşaallah 2012 yılında gücüne güç katarak siz değerli okurlarımızın ve vatandaşlarımızın hizmetinde olmaya devam edecektir. Siz değerli okurlarımızdan ricam federasyonumuzun yayın organları olan RADYO TÜRK’ ü, internet sayfamızı ve Yeni Birlik’imizi takip etmenizdir. Sizlerin aracılığı ile de federasyonumuzun yayın organlarında çalışan ve emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca içinde bulunduğumuz yıl İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun kongresinin yapılacağı yıldır. Federasyonumuzun çalışmalarını, yaptığı faaliyetleri yakından takip etmeniz için sizleri de 28 Nisan’da kongreye davet etmekteyim. Değerli dostlar, bizim bütün gayretlerimiz toplumumuza hizmetkar olmaktır. Bu maksatla çıktığımız bu yolda gücümüzü daima sizlerden aldık ve bu nedenle şahsım ve çalışma arkadaşlarım adına bize duyduğunuz güven ve verdiğiniz desteklerinizden ötürü teşekkür ediyorum. Bir sonraki sayıda görüşmek dileği ile sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum hepinize. Saygılarımla,

3 YENİ BİRLİK


Haber

“Sayın D ölek'in b u isteğim kırmaya izi cağını um uyoruz v Başbaka e T.C. nı Recep Tayyip E ile görüş r d oğan me haya limizin gerçekle şmesi için aracılık etmesini istiyoruz” denildi.

Somali Eski Başbakanı Mohammed Abdollahi’den T.C. Stockholm Büyükelçiliğine ziyaret

sveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu‘nun organize ettiği ziyaret programı çerçevesinde, Somali’nin eski başbakanı Mohammed Abdollahi T.C. Stockholm Büyükelçiliğine İsveç’teki bir grup Somaliler ile ziyarettte bulundu. Yüz yılın açlık ve zorlukları ile mücadele eden Somali’ye Türkiye Cumhuriyeti’ nin vermiş olduğu ekonomik destekten ötürü böyle bir ziyarette bulunmanın borç olduğunu dile getirerek bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söyleyen Abdollahi; “Türkiye Cumhuriyeti’nin halkımıza vermiş olduğu maddi ve manevi desteklerinden dolayı, kendi adıma, Somali’de ve dünya’da yaşayan tüm Somaliler adına başta Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sayın Recep Tayyip

İ

4 YENİ BİRLİK

Erdoğan olmak üzere tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Somali’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığına gösterilen Mohammed Abdollahi önümüzdeki süreçte Somali’nin Cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılırken, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarını ziyaret ederek diyalogları geliştirmek istediği bilgisine yer verilen Prof. Mohammed Abdollahi’nin Somali’de ve Dünya’da yaşayan Somalililerin desteklediği bir isim olmasından dolayı yaşadığı Amerika’dan ülkesine geri dönerek halkı için çalışacağı belirtildi. Bölgesel sorunların aşılması ve istihdamın daha etkili sağlanması gerektiği konusuna da değinilerek, bölgedeki sorunların tüm insanlar tarafından doğru

algılanarak yaklaşılması gerektiği savunuldu. Ziyaretin amacı itibarı ile anlamlı olduğunu söyleyen T.C. Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk; “Ülkemizin Somali’ye yönelik başlatmış olduğu yardım kampanyası ile bölgede yaşanan sıkıntıların gün yüzüne çıkmasından, ülkemizin ve vatandaşlarımızın sağlamış olduğu ekonomik katkıdan dolayı sayın Abdollahi bu ziyareti gerçekleştirmiştir. Bu anlamda kendilerini misafir olarak kabul etmekten memnuniyet duyduk” dedi. Avrupalı Somalililer Ankara’ya gitmek istiyorlar… İsveç’te yaşayan Somalililer Avrupa genelinde faaliyet gösteren Somali örgütlerinin ortak bir program çerçevesinde T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile

buluşmak istediklerini söyledi. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun organizasyona aracılık etmesi için teklifte bulunan İsveç’teki Somalililer; bir çok faaliyetlerinde bulunan ve kendilerine destek veren İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Dölek‘e teşekkür ederek, sayın Dölek’in bu isteğimizi kırmayacağını umuyoruz ve T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan görüşme hayalimizin gerçekleşmesi için aracılık etmesini istiyoruz denildi.

Avrupalı Somalililer Ankara'ya gitmek istiyorlar

Kurucu çınar Rauf Denktaş için Stockholm'de taziye düzenlendi

K

uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucusu ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş için İsveç Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Temsilciliği'nde taziye düzenlendi. T.C. Stockholm Büyük Elçisi Zegün Korutürk, elçilik çalışanları, Türk girişimciler ve basın mensupları katıldı. 13 Ocak 2012, Cuma günü Hakk'ın rahmetine kavuşan büyük mücadeleci, vatan sever ve milletine bağlı lider Rauf Raif Denktaş için açılan taziye defterine özlemli sözler yazıldı. Taziye'ye ev sahipliği yapan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Temsilciliği yetkisli Damla Güçlü; “büyük önderimizi yitirdik, o koca bir 5 YENİ BİRLİK


Haber

çınardı, acımız ve yasımız büyüktür” dedi. Konuşması sırasında duygulanan Güçlü dolu gözlerle “Önderimiz, hayatı boyunca haklı davamız için mücadele etti, kimseye boyun eğmedi ve kimsenin oyununa gelmedi. Çok ünlü bir hukukçu, çok başarılı bir siyasetçi ve aynı zamanda bir sanat tutkunuydu. Onu çok özleyeceğiz ama onun yolunda dimdik, onun doğrularına sımsıkı sarılarak hayalini gerçekleştirmek için mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz, mekanı cennet olsun” şeklinde konuştu. Taziye defterine ilk satırlar T.C. Stockholm Büyükelçisi Zergün Kortürk'ten… Korutürk taziye defterini yazdıktan sonra kısa bir konuşma yaparak “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucu Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türk halkının lideri Rauf Raif Denktaş'ın kaybı tüm Türk milletini derin bir yasa 6 YENİ BİRLİK

boğmuştur. Hayatı boyunca yürüttüğü siyasi mücadelesinde, izlediği müstesna kararlılığı, güçlü ilkeleri, diplomasi tarihine mal olmuş müzakere kabiliyeti ve herşeyin ötesinde üstün insani vasıfları merhumu Kıbrıs adasının çok ötesine, olağan üstü bir devlet adamı niteliğine taşımıştır. Hayatının her kademesinde büyük türk milletinin gururlu bir üyesi olduğunu vurgulayan ve bunu her vesileyle ortaya koyan sayın Denktaş'ın hayatı, başarıları ve idealleri her birimiz için vazgeçilmez bir miras, gelecek nesillere taşınması elzem bir hazine olacaktır. Şahsım, tüm mesai arkadaşlarım ve acılarımızı içtenlikle paylaşan İsveç'te yaşayan yüzbin vatandaşımız adına, merhumun varlığıyla güç verdiği Kıbrıs Türk halkına, acılı eşi ve aile efradına en derin başsağlığı dileklerimi sunuyor, kalplerimizdeki özel yerini almış sayın Denktaş'ın anısı önünde içten ve saygıyla

eğiliyorum.” dedi. Gazetecilerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin müzakere sürecinde taviz vermeyen bir kimlik olarak bilinen Denktaş'ın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine değerlendirmede bulunan Korutürk: Denktaş'ın herşeyden önce olağan üstü müzakere kabiliyetine sahip olan bir insan olduğu, merhum'un İngiltere'de hukuk okumuş ve hukukçu olarak çalışmış olmasının ona muazzam bir özgüven ve değer kattığı, kelimeler ile oynama yeteneğine sahip, müzakere kabiliyetinde oldukça iyi biri olduğunu, o açıdan çok büyük bir kayıp olduğunu söyleyen Korutürk, “Daha öncede başka liderler oldu, bundan sonrada olacak ama sayın Denktaş'ın yeri çok kolay doldurulamayacaktır” şeklinde konuştu.


Haber

KANAL TÜRK TV İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU'NDA Kanal Türk TV'nin gerçekleştirdiği "Dünyayı Geziyorum" Belgesel programı kapsamında İsveç'i konu alan program bölümünde İsveç'te yaşayan toplumuz hakkında bilgi almak ve belgesele konu etmek için İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu'nu ziyaret edip çalışmaları hakkında bilgi edinmek amacı ile Federasyon Başkanı Hasan DÖLEK ile röportaj gerçekleştirdi. KANAL TÜRK TV çalışanları şaşırdı... İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu faaliyetlerini, YENİ

8 YENİ BİRLİK

BİRLİK ve Radyo Türk çalışmalarını gören KANAL TÜRK TV çalışanları İsveç'te yapılan faaliyetler karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Türkiye'den İsveç'e gelen insanlarımızın bu kadar etkili bir güce sahip olduklarını ve bu kadar aktif çalıştıklarını bilmediklerini dile getiren programcılar böyle bir ortamda bulunmaktan ve çalışmalarınızın bu denli etkili olduğunu görmek bizi çok mutlu etti şeklinde konuştu. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu'nu ziyaret etmelerinin en önemli nedeni edindikleri bilgiye göre İsveç'te ilk kurulan ve en büyük örgüt olduğunu öğrendiklerini ve buraya gelirken beklentilerinden bile daha büyük bir örgüt ile karşılaştıklarını söyleyen Kanal Türk TV programcıları, "Burada böyle etkili çalışmaların yapılması çok zor olsa gerek ama görebildiğimiz ve

edindiğimiz bilgilere göre sizler bunu çok iyi aşmışsınız" dediler. DÖLEK; FEDERASYON, YENİ BİRLİK ve RADYO TÜRK çalışmaları hakkında bilgi verdi. "1977 yılında kurulan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu köklü bir geçmişe sahiptir. Zaman zaman problemler yaşanmasına rağmen federasyon yönetimine gelmemiz ile birlikte bu sıkıntılı süreçleri aştık ve bu gün İsveç'te bulunan tüm Federasyonlar içerisinde en iyisi olmakla kalmayıp aynı zamanda yaşadığımız ülkedeki toplumumuzun sayısını baz alarak değerlendirdiğimizde Avrupa'da bulunan Türk Federasyonları arasında da en iyi konumdadır. Avrupa'nın en eski basın yayın organlarından olan YENİ BİRLİK dergisinin kurulduğu 1977 yılından bu yana başladığı yayın hayatına ara vermeden devam etmektedir. Bu

9 YENİ BİRLİK


Haber

Haber

TSAF’ın yeni yönetimi ilk faaliyetinde “Başarmanın yolları”nı aradı

Kanal Türk’den Sürpriz anlamda da YENİ BİRLİK buradaki insanlarımızın haber ve bilgi edinme kaynağı olmuştur. 2011 projelerimiz kapsamında basın yayın organlarımızın yazılı ve görsel dışında insanlarımıza sesli olarak da ulaşması amacı ile RADYO TÜRK'Ü kurduk ve canlı yayın yaşamına yeni başlamasına rağmen çok etkili konular işlenmekte ve ilerde daha başarılı olacaktır. Bizler toplum olarak değişen dünya'nın etkili iletişim ağı olan teknolojiye paralel kendimizi yenilemek zorundayız ki zaten değişim oranında yenilenmeye gitmeyen her kurum, her örgüt problem yaşamaya mahkum olacaktır" şeklinde konuştu.

KANAL TÜRK TV RADYO TÜRK'Ü CANLI YAYINDA BASTI İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu'nun basın yayın organı olan Radyo Türk'ün canlı yayın programına baskın yapan KANAL TÜRK TV çekim ekibi, İsveç'te Türkçe yayın yapan bir radyonun olmasından son derece önemli olduğunu söyleyerek Radyo Türk'ün çalışmaları hakkında bilgi edindi. Yapılan çekim ve röportajlar sonunda İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Dölek tarafından Kanal Türk TV "Dünyası Geziyorum" belgesel programı ekibine İsveç ve Türkiye arasındaki ilişkilere katkı sağlamaları nedeni ile teşekkür plaketi verildi.

TSAF (İsveç Türk Üniversiteliler Derneği)’ın organize ettiği ve İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nda desteklediği “BAŞARMAK İSTİYORUM, ÖYLEYSE NE YAPMALIYIM?” adlı konferansla yeni yönetim ilk faaliyetine başarının önemi ve başarıya ışık tutan bir konuda gerçekleştirdi.

K

onferans’ın açılış konuşmasını gerçekleştiren TSAF (İsveç Türk Üniversiteliler Derneği) Başkanı Çağla ERSOY, organizasyon kapsamında kendilerine destek olan kurum ve kişilere teşekkür ederek konuşmasına başladı. Yeni dönemde

10 YENİ BİRLİK

hedefleri arasında başarılı çalışmalar yaparak, yeni yönetim ile birlikte etkili projelere imza atmak olduğunu söyledi ve bu çerçevede ilk faaliyetlerini bugün gerçekleştiriyor olmalarından dolayı mutlu olduklarını dile getirdi. ERSOY açılış konuşmasından sonra sözü “Çeşitli sektörlerde üst düzey görev yapmış, pazarlama ve satış yönetimine hakim, bilişim teknolojileri alanında uzman ve aynı zamanda gazeteci” Ş.Semihhan AYDEMİR’e bıraktı. Aydemir konuşmasına Konferansı organize eden TSAF yönetimine ve destekleyen kişi ve kurumlara teşekkür ederek başladı. Hayatta en önemli şey zamandır! "Farkında olsak da, olmasak da, zaman bir “banka”dır. Ve size her gün istediğiniz gibi harcaya bileceğiniz 86.400 saniye veriliyor. Bu saniyeleri

dileğiniz gibi harcamakta serbestsiniz ancak bugün kullanmayı başaramadığınız saniyelerinizi ebediyen kaybedersiniz. Bu anlamda elimizdeki şeylerin değerini iyi bilmemiz gerektiğini herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor." diyerek konuşmasına başlayan Aydemir; Bütün başarılı insanların, zamanın değerinin farkında olduklarını ve zamanın algıya göre değiştiğine de değindikten sonra başarmanın azim, kararlılık ve mücadele ile mümkün olduğunu sunum eşliğinde anlattı. Sunumda alışılmışın dışına çıkıp, beklentilerin aksine farklılıklar işlendi. Sosyal medyanın etkisi ve günücünün ortaya koyulduğu, sosyal, iş, eğitim ve iletişim yolu ile kariyer yapma halkalarına artık sosyal medya etkisinin daha çok öne çıkarak eklendiğine dikkan çeken Aydemir, 11 YENİ BİRLİK


Hayatta en önemli şey zamandır!

sistemli çalışmanın önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, insan vücudunu oluşturan dört temel “bağışıklık, sinir, solunum ve sindirim” sistemlerin göz önünde bulundurulduğunda, her hangi birinin eksik olması durumunda insanın hareket kabiliyetinin aksayacağını söyleyerek, başarıya giden yolda dört temel başlığa dikkat çekti. “ÇOK DÜŞÜN, (Düşünce sermaye gerektirmeyen en büyük yatırımdır.) İYİ FİKİRLER ÜRET, (İyi bir fikriniz olmadan hiç birşey yapamazsınız.) ETKİLİ PLANLAMA YAP, (Plan yapmadan yaşamak, planlı ölmekten daha iyi değildir.) ODAKLAN, (Odaklanmadan asla farkında olamazsınız) HAREKETE GEÇ VE ASLA PES ETME! (Başarmak için azim,

12 YENİ BİRLİK

kazanmak için sabır en güçlü silahtır.” Düşünce farklılıkları ile iyi fikirler üretmek ve meydana gelen fikirleri etkili planlama ile odak noktası haline getirerek harekete geçilmesi gerektiğini savunan Aydemir, “Düşünce sermaye gerektirmeyen en büyük yatırımdır” bu nedenle çok düşünün mutlaka iyi fikirler üretirsiniz vurgusunda bulundu. Gündelik yaşamın iş ve eğitim hayatında ortak özelliklere sahip olduğunu söyleyen Aydemir; Bu hareket alanlarında etkili konuşma, duygu kontrolü, beden dili, kişinin kendini işine göre ayarlaması, iş, eğitim ve sosyal yaşamda kariyer, sosyal medyanın etkili kullanılması, duygu kontrolü, kişisel özgüven ve beden dili gibi konulara vurgu yaparak, bu konuların başarıya

etkisinin önemine dikkat çekti. Yaklaşık iki saat süren konferansın son bölümünde katılımcıların sorularını cevaplayan Aydemir, konuşmasını katılımcılara teşekkür ederek tamamladı. Konferans sonunda İsveç Türk İşçi Dernekleri Başkanı Hasan Dölek; TSAF’ın gerçekleştirmiş olduğu organizasyondan dolayı kendilerini kutlayarak, yeni yönetimin İsveç Türk Üniversiteliler Derneği için hayırlı olmasını ve gençlerin bu tür faaliyetlerde sürekli bulunmaları, böyle faydalı konularda buluşarak kendilerini geliştirmelerinin çok önemli olduğunu dile getirip her zaman gençlere destek vereceklerini söyledi.

Haber

www.radyoturk.se

İsveç'teki Türklerin Sesi 13 YENİ BİRLİK


Haber

>>

Småland Türk Kültür ve Gençlik Derneği kuruldu ihtiyacımız vardı ve örgütlenmemiz önemliydi. İnsanlarımıza ulaşma noktasında ve kuruluşumuzda da bulunan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu başkanı Hasan Dölek, federasyon yönetimine ve İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu almö, Kalmar ve Göteborg'a Örgütleme Sekreteri Sami Görgülü'ye yakın mesafede olan ve aynı çok teşekkür ediyoruz dedi. Dernek yönetimi Nurcan Süleyman, zamanda geçiş noktası Melekshen Fidanova, Rasit Ferenay, konumunda olan Vexjo'de yeni bir Sehin Feyzullah, Filiz Nuri, Nevin derneğin kurulmasına ihtiyaç duyduklarını söyleyen Småland Türk Bislim , Aldin TCobanov"dan oluştu. Gençlik ve Kültür Derneği HAYIRLI OLSUN Başkanlığı'na seçilen Nurcan İsveç Türk İşçi Dernekleri Süleyman, kültürel faaliyetlerde bulunmak ve bölge insanlarımız ile bir Federasyonu Başkanı Hasan DÖLEK; her toplumda önemli olduğu gibi araya gelerek bir şeyler yapmak istiyoruz bu nedenle burada böyle bir bizim toplumumuz içinde örgütlenmek

Vexjo'da yaşayan Türklerin talepleri üzerine İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu desteği ve katılımı ile yeni bir dernek kuruldu.

M

14 YENİ BİRLİK

çok önemlidir. Kültürel değerlerimizi korumak, aynı zamanda bir birimizden sürekli olarak haberdar olup ve yardımcı olabilmemiz için örgütlenmemiz şart ve bu anlamda yeni oluşan Småland Türk Gençlik ve Kültür Derneği'nin hayırlı olmasını diliyorum şeklinde konuştu. Görgülü çok mutluyum... İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Örgütleme Sekreteri Görgülü; Kalmar, Malmö ve Göteborg'un ortasında bulunan Småland bölgesinde böyle bir örgütlenmenin gerçekleşmesi beni çok mutlu etmiştir şeklinde konuştu. 15 YENİ BİRLİK


Van için el emeği göz nuru kermesi Müşavirliğimiz aracılığı ile Van’da ki deprem zedelere ulaştırmayı amaçlıyoruz. İnşallah yardıma ihtiyacı olan insanların yaşadıklarık bu zor şartlarına bir tas çorba olarak inebilecektir dedi. Okur; Alby Kvinno Center’in çalışmaları ve aktivitelerinin sürekli devam ettiği, çeşitli alanlarda kadınların yalnızlıktan arınması ermeste Alby Kvinno Center amacı ile dernek lokallerinde çeşitli kadınlarının yapmış faaliyetlerde bulunduklarını ve bu oldukları el işleri sergilendi etkinlikler arasında, farklı ve yapılan satışlardan el edilen kültürlerden kadınların olduğu, gelirler Van’da ki deprem zedelere faaliyetlerinin arasında, dil eğitimleri, yollanacağı söylendi. el becerisi olan kişilerin dikiş ve Alby Kvinno Center Dernek başkanı benzeri işler yaptığı, kadınların ortak Ülkü OKUR; Amacımız Van’da ürünü olarak meydana getirdikleri yaşanan depremde vatandaşlarımızın ürünleri satarak kadınlara yönelik içinde bulundukları zor şartları >>> etkinlikler ve faaliyetlerde hafifletebilmek açısından böye bir kullandıklarını söyledi. etkinlik düşündük ve bu etkinlik Tüm kadınları bekliyoruz çerçevesinde elde edilecek olan Alby Kvinno Center başkanı Ülkü gelirleri Stockholm Din >>>>>>> Okur; her kesimden farklı kadınların

Van’da meydana gelen depremden sonra, deprem zedelerin yaralarının sarılmasına destek olmak amacı ile Alby Kvinno Center (Alby Kadınlar Derneği) bir kermes düzenledi.

K

16 YENİ BİRLİK

ortak çalışma merkezi halinde olan lokallerinde daha çok kadının katılımını beklediklerini söyleyerek, burada ki en büyük amacımız problemlerimize ortak çözümler getirerek birşeyler üretmektir şeklin konuştu. Kermes’e katılımın değişik kesimlerden olduğunu, farklı kültürlerden, farklı renklerden ve farklı yapılardan kadınların katıldığını, kadın derneği olmamızdan ötürü erkeklerin kermes ve etkinliklerine ilgi göstermemesi konusunda da şikayetlerini dile getirdi. Okur; erkekler biz kadınların faaliyetlerine katılmıyorlar, oysa burası bir kadın derneği ama biz kadınların erkeklerin desteklerine ihtiyacımız var. Erkeklerinde etkinliklere katılarak destek vermeleri gerektiğini söyledi.


Haber

RINKEBY Yeni yönetimini seçti

Şimşek, gençlerin spor ile ilgilenmelerini sağlamak için çalışacaklarını söyledi. 1973 yılında kurulan en büyük derneklerden biri olan Rinkeby İsveç – Türk Kültür Derneği 08 OCAK 2012′de gerçekleşen kongre ile yeni yönetimini belirledi.

K

ongrenin açılış konuşmasını yapan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Dölek, 1973 yılından bu yana kurulan ve faaliyetlene devam eden Rinkeby İsveç – Türk Kültür Derneği’nin bütün derneklerimiz gibi çok önemli ve bizim için ayrı bir yeri olduğunu ifade etti. Dölek, kültürümüzün yaşatılması ve insanlarımız arasında adeta diyalog köprüsü görevi gören dernekte bu güne kadar emeği geçen herkese ve ayrıca derneğin 15 aylık eski yönetimine teşekkür ederek, dernek üyelerinin öneri ve şikayetlerini

18 YENİ BİRLİK

aldıktan sonra kongreyi başlattı. Kongre Divan Başkanlığını Hasan Dölek’in, divan sekreterliği’ni Adem Okur’un yaptığı ve sayman Musa Tümer’in’de divan kurulunda olduğu kongrede, dernek yönetimine talip olduklarını söyleyen İshak Şimşek oluşturduğu listeyi divan kuruluna sundu. Oylamaya sunulan listede tam destek alan Şimşek yeni başkan seçildi. Yeni dönem Dernek Başkanı, İshak Şimşek olurken, yönetim kuruluna Musa Tümer, Murat Kale, Ekrem Demirel, Haydar Delen, Fazıl Demirkıran, Abidin Erdoğan, Cafer Cigel ve Ali Köylüoğlu’ndan oluşan yeni yönetim daha fazla çalışmak, daha iyi üretmek ve genç kimliği dernek çalışmalarında aktif hale getirmek istiyoruz dedi. YENİ BAŞKAN’DAN GENÇLERE ÇAĞRI Sporcu kimliği ile bilinen İshak

Şimşek, gençlerin spor aktivitelerine daha aktif bir şekilde katılmalarının önemine dikkat çekerek, “hem vücut sağlıklığı, hemde düşünce gelişimi için spor çok önemli” diyen Şimşek, gençlerin spor ile ilgilenmelerini sağlamak için çalışacaklarını söyledi. Ayrıca; kültürel ve toplumsal değerlerimizi yaşatmak adına farklı çalışmalara imza atabilecek bir yönetime sahip olduklarını söyleyen Şimşek, çalışma arkadaşlarımla faydalı çalışmalar yaparak mevcut durumu daha iyiye götürmek istiyoruz şeklinde konuştu. Kendilerine güvenerek yeni dönemde yönetimi kendilerine teslim eden dernek üyelerine teşekkür eden Şimşek, bizi destekleyen herkese çok teşekkür ediyorum ve bu desteklerinin karşılığını faaliyetlerimizle mutlaka vereceğimizi bilmelerini istiyorum dedi. 19 YENİ BİRLİK


Değerlendirme

Kaddafi Linç Edildi

2011

KANLI GEÇTi

ARAP BAHARI OLAYLARI Tunus'un ortabatı kesimindeki Sidi Buzid'de genç bir seyyar satıcının işsizlik ve hayat pahalılığını protesto için kendini ateşe vermesi, Arap dünyasındaki ayaklanmaların fitilini ateşledi Ocak ayında başlayan “Arap Baharı”nın önemli olayları sırasıyla şöyle: - 14 Ocak 2011 TUNUS: 23 yıl iktidarın ardından Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali, halk ayaklanmasının baskısıyla Suudi Arabistan’a kaçtı. 23 yıl iktidar yaşamından sonra görevini bırakarak kaçan Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali’den sonra Tunus’ta yeni bir sayfa açılarak halkın zaferi ile tarihe geçti. ÜRDÜN: Hayat pahalılığı protesto edildi, reform talebiyle gösteriler başladı. Ürdün Kralı Abdullah 12 Haziran’da, parlamenter çoğunluk temelinde bir hükümet kurulması için reform sözü verdi. - 25 Ocak 2011 MISIR: 1981′den beri iktidarda olan Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek karşıtı gösterilerde kanlı olaylar meydana geldi: Resmi bilançolara göre yaşanan olaylarda 18 günde 846 kişi öldü. - 27 Ocak 2011 YEMEN: Başkent Sana’da binlerce gösterici 33 yıldır iktidarda bulunan Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in gitmesi için gösterilere başladı.

20 YENİ BİRLİK

hava taarruzlarına başladı. Koalisyon 20 Mart’ta Trablus’a hava taarruzu düzenledi, 31 Mart’ta NATO, operasyonların komutasını aldı. 12 Haziran 2011 Rejimi uluslararası yaptırımlara uğrayan Kaddafi, iktidardan hiçbir şekilde ayrılmayacağını açıkladı. 14 Haziran 2011 tarihinde 15 ülke muhaliflerin siyasi organı Ulusal Geçiş Konseyi’ni (UGK) tanıdı. BM kaynaklarına göre 10 bin ila 15 bin kişi öldü ve bir milyon civarında insan ülkeyi terk etti. Yaşanan bu süreçlerden sonra Kaddafi’yi yıkmaya yönelik gerçekleşen operasyonlar sonucunda her geçen gün sıkıştırılan Kaddafi Ağustos ayında Zintan kentinde muhalifler tarafından yakalanarak linç edildi. Kaddafi’nin katledilmesinden sonra Libya tarihine iki önemli olay geçti. 1. Libya halkı yıllarca kendilerine başkanlık etmiş bir lideri linç ederek katletti. 2. Yeni Libya kaderinin şekillenmesi.

“Devrim Gençleri” 21 Şubat’tan itibaren Sana’ya kamp kurdu. 3 Haziran 2011′de Başkanlık sarayına saldırı düzenlendi (11 ölü, 14 yaralı). Devlet Başkanı Salih, Riyad’da hastaneye kaldırıldı. Yemende 2011 yılı içinde bir çok benzer olay yaşandı. - 11 Şubat 2011 MISIR: Mübarek görevi bıraktı ve yetkilerini orduya devretti. Kendisi ve iki oğlu 3 Ağustos’ta yargılanmaya başlandı ve geçmişin hesabını vermek için adalet karşısına çıkan aile’nin son durumunun yargı belirleyecek. - 14 Şubat 2011 BAHREYN: Halkının çoğu Şii olduğu halde Sünni bir hanedan tarafından

yönetilen küçük körfez krallığında ayaklanma çıktı: 24 ölü. Mart’ta bin kadar takviye Suudi askeri bölgeye sevk edildi. 1 Haziran 2011 tarihinde Kral Hamid Bin İssa El Halife’nin 1 Temmuz’dan itibaren ulusal diyalog çağrısından sonra olağanüstü hal kaldırıldı. Ülke 2011 yılı içinde benzer bir çok olay yaşadı. - 15 Şubat 2011 LİBYA: 1969′dan beri iktidardaki Albay Muammer Kaddafi’ye karşı halk ayaklanması başladı. 19 Mart 2011 tarihinde muhaliflerin kalesi doğudaki Bingazi, Kaddafi yanlılarının saldırısına uğrayınca BM kararıyla ABD, Fransa ve İngiltere

- 22 Temmuz 2011 NORVEÇ: 22 Temmuz 2011 tarihinde Norveç’in başkenti Oslo’da yerel saat ile 15:26 sularında başbakanlık binası - 15 Mart 2011 önünde gerçekleşen bomba saldırısı ve SURİYE: Şam’da 2000′den beri Utoya (Utøya) adasında aynı saatlerde iktidarda bulunan Beşşar Esad gerçekleştirilen Norveç Sosyal rejimine karşı gösteriler başladı. Demokrat Parti yaz kampına silahlı Güneybatıdaki Dera’dan çıkan ve sert baskın yapıldı. Saldırıyla ilgili olarak şekilde bastırılan ayaklanma Anders Behring Breivik isimli cani kuzeybatıya kadar yayıldı. Yaşanan gözaltına alındı. Irkçı saldırılarılar olaylardan sonra 21 Nisan 2011 dünya gündemine bomba gibi düştü. 1963′ten beri yürürlükte olan Bazı kesimler tarafından cani’nin olağanüstü hal kaldırıldı. 13 Haziran polisle işbirliği yaptığı düşünülüyor. 2011 tarihinde Irak sınırı yakınlarına Ayrıca bu kişinin Hristiyan kökten tanklar gönderen ordu operasyonunu dinci görüşlü internet sitelerinde kuzeydoğuya yaydı. BM’nin verdiği yorumlar yaptığı oryata çıkmasına bilgilere göre güvenlik güçlerinin rağmen bu sitelerin hangileri olduğuna müdahalelerinde 1200′den fazla kişi ilişkin ayrıntılı bilgi verilmemiştir. öldü. 2011′i silah ve bombalamaların Gerçekleşen saldırılar sonucunda 91 yankıları ile uğurlayan Suriye’de 2012 kişi ölmüştür, ölenlerin içinde 18 kanlı saldırılardan biri olarak geçen yılında neler yaşanacağını bekleyip ırkçı saldırı 2011′in önemli yaşında Gizem Doğan adlı bir Türk göreceğiz. kızı da yer almıştır. Norveç tarihine en olaylarından biri olmuştur.

Norveç’te 91 Kişi Hayatını Kaybetti

21 YENİ BİRLİK


Hukuk Köşesi

Değerlendirme

2011

KANLI GEÇTi

2011 TÜRKİYE’DE YAŞANANLAR Ülkemiz 2011 yılında yine terör örgütü PKK’nın büyük eylemlerine sahne oldu. PKK asker, polis, sivil demeden herkesi hedef seçti. Bir çok eylemde yine asker, polis ve masum insanların kanı aktı. Bu eylemlerde bir çok şehit vermenin yanında birçok vatandaşımız’da ne yazık ki yaşamını yitirdi ve bir çoğu da yaralandı. Yani kısaca söylemek gerekirse 2011′de terör eylemleri hız kesmedi. Bu arada terörle mücadelede PKK’nın yanında KCK operasyonları da aralıksız sürdü. Ülkemiz içerde terörle mücadele ederken bir o kadarda dünya’da yaşanan krize karşı güçlü durma mücadelesine devam ederken, bu yıl açıklanan ekonomik büyüme rakamları herkesi şaşırttı. Türkiye son çeyrekte 8,8 yıl içinde de 9,6′lık büyüme hızı ile Çin’i bile geride bırakarak adeta tüm dünyaya parmak ısırttı. AB ülkeleri borç batağında yüzerken, Türkiye’de ki işsizlik son 10 yılın en düşük seviyesine indi. 2011 yılında töre cinayetleri nedeniyle kadına yönelik şiddet bir türlü hız kesmedi. Ülkemizin en 22 YENİ BİRLİK

büyük sorunlarının başında gelen kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet konusunda yine sınıfta kaldık. Birçok evli veya boşanmış kadın yaralanma ve ölümle sonuçlanan şiddete maruz kaldı. Yani bu kadınlarımızı korumayı bir türlü beceremedik. TBMM daha özgürlükçü bir anayasa için kolları sıvadı. 2012 yılında tamamlanması beklenen anayasa taslağı ile ilgili tabiri caizse ağzı olan konuştu. DEPREM VAN’I VURDU Ülkemiz 23- Ekim 2011 tarihinde Van ve Erçiş’de meydana gelen iki büyük depremle sarsıldı. Her iki depremde toplam 645 vatandaşımız hayatını kaybederken, çok sayıda insan da zor kış koşullarında evlerini kaybetti. Meydana gelen depremin ağır bilançosundaki en büyük etkenin çarpık yapılaşma olduğu görüldü. Deprem sonrasında dünya’nın dört bir yanında yaşayan ülke milletinin tek yürek olması ile büyük yardımlar toplandı ve şimdi o toplanan yardımlarla yaraların sarılması için çalışıyor. TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLERİ GERGİNLİĞİ DEVAM ETTİ Herkesin bildiği üzere; Davosla gerilen Türkiye İsrail ilişkilerinde karşılıklı söz düelloları ve büyük

atışmalar sonucunda, Türkiye İsrail ticaret ve turizmi büyük yara aldı. Her iki ülke bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilendi. Bu etki hala olduğu gibi devam ediyor. Komşumuz Suriye’de ise 8 aydır devam eden iç karışıklık nedeniyle her gün kan akmaya devam ediyor. Türkiye’nin Esad yönetimine yönelik açıklamaları nedeniyle iki ülke ilişkileri adeta kopma noktasına geldi. Suriye yönetiminin Türk tırlarına sınır kapılarını kapaması iki ülke ticari İlişkilerini olumsuz yönde bozdu. Tüm uyarılara kulaklarını tıkayan Esad yönetimi ve ordusu Suriye’de kan akıtmaya devam ederken, ülkeden kaçan insanların büyük bir çoğunluğu Türkiye’ye sığınıyor. Bu arada silah sanayisinde kendi silahını kendi üretmek isteyen Türkiye, Malatya’da kurulması planlanan füze savunma sistemi nedeniyle İran Yönetiminin ülkemize yönelik tehditler savurması, ikili ilişkilerde alarm zilleri çaldırdı. Bir çok konuda İran yönetimi ile yakınlıkları ile bilinen AKP iktidarı İran ile görüşmelerine devam ediyor. TÜRKİYE VE AB Geçen aylarda AB ülkeleri liderler zirvesi son kez Avusturya’nın Strasbourg Kentinde toplandı. Toplantıda AB’ye restini çeken İngiltere birlikle bağlarını kopararak rotasını kendi para birimi olan sterline çevirdi. AB içinde derin çatlakların oluşmasına neden olan bu olay sonrası, birliğin geleceği masaya yatırıldı. Birliğe Türkiye’nin üyeliği için kapıyı bir türlü aralamayan AB’de 2012 de neler olacağı merak konusu oldu. 11 Mart 2011 tarihinde Japonya’da meydana gelen 8,9 büyüklüğündeki deprem sonrası yaşanan tusunami ülke ekonomisini sekteye uğrattı. Tusunami sonrası yaklaşık binlerce kişi yaşamını yitirirken, 100.000 kişi de evsiz kaldı. Yaşanan trajedi sonrasında Japon halkının yardımlaşması ve birliktelik tablosu dünya’yı kıskandırdı. 2011 Yılında yukarıda yer alan bir çok benzer olay ve olaylar yaşanmıştır. Ekonomik krizlerin, belgelerin sızdırılması, halkların ayaklanması ve bir çok kanlı olayların etkisinde geriye kalan 2011 yılı sonucunda tüm dünya liderlerinin ve her bireyin güzel dilekleri ile 2012 yılına girildi.

İnsanın kanını donduran ve dünyamızın yaşanan gerçekleri olan olayların bir daha yaşanmaması dileği ile herkese BARIŞ DOLU 2012 yılı diliyoruz.

Hukuk Köşesi Sorular ve Cevapları Soru - Cevap Soru 1: Bir arkadaşım içkili olarak araba kullanırken yakalandı ve kanında 1.08 promil alkol olduğu tespit edildi. Polisten duruşma için mahkemeye çağrılacağına dair bilgi almış ama henüz bir çağrı gelmemiş. Sormak istediğim arkadaşım içkili araba kullanmaktan dolayı hapis cezası alır mı?

tarafından tutuklanıp polis merkezine götürülmüş. Aradan iki gün geçmesine rağmen polis, arkadaşımın ailesi dahil hiç kimseye herhangi bir bilgi vermiyor, ne için tutuklandığını dahi bilmiyoruz. Polisin bunu yapma hakkı var mıdır? Ne kadar süre bu şekilde tutuklama hakkı vardır?

Av.Sadık Kutlu

anda oturum iznimin süresi bitmis durumda ve onun yenilenmesini bekliyorum, gerekli başvuruları yaptım. Ama evli olduğum kişi ile ayrıldık. Bu durumun oturma iznime etkisi olur mu?

Aile birleşiminden dolayı verilen geçici oturma izni, kural olarak ancak birliktelik devam ediyorsa uzatılabilir Polisin, şüpheliye isnat edilen suçu ya da süresiz izne temel teşkil edebilir. araştırmak için savcının emri ile İçkili araba kullanmak suçunu Eğer birliktelik sona ermiş ise genel şüpheliyi yakalama ve göz altında (rattfylleri) işlemenin yaptırımı, trafik tutma hakkı vardır. Göz altı sürecinde kural oturma izninin iptal edilmesidir. suçları hakkındaki kanuna göre, para ise tam gizlilik esasi mevcuttur, yani Ancak, bu kuralın bazı istisnaları cezası veya 6 aya kadar hapis mevcuttur. Mesela, beraberliğin bu zaman zarfı içerisinde şüphelinin cezasıdır. Ancak arkadaşınızın dışarıyla kontak kurması yasaktır. Göz bitmesinin sebebi, oturma izni olan kanındaki alkol oranı 1.00 promili kimsenin şiddete maruz kalması ve altı süresi en fazla dört gündür. Eğer geçtiği için suç, nitelikli ceza bunun mahkeme kararı ile savcı bu süre bitiminde şüpheliyi kapsamına girer (grovt rattfylleri). Bu serbest bırakmak istemezse, o taktirde ispatlanabilmesidir. Bir diğer istisnası suçun cezai yaptırımı ise 2 yıla kadar yakalama tarihinden itibaren en geç 3. ise, oturma iznine sahip olan kimsenin hapis cezasıdır. “Rattfylleri” suçu İsveç’te bulunduğu sürece çalışıp günü saat 12.00’de şüphelinin isveççe terimiyle bir “artbrott”tur. çalışmadığıdır. Bu bağlamda; eğer tutuklanması istemiyle dava açmak Bunun anlamı, kamunun toplumda burada kaldığınız üç yılın en az iki zorundadır. Duruşma ise yakalanma sıklıkla işlenen suçları engellemek ve tarihinden itibaren en geç 4 gün yılında tam zamanlı olarak çalıştı caydırıcı olması amacıyla bu nitelikte içerisinde yapılır. Tutuklama kararını iseniz veya şu anda bir işe sahipseniz olan suçları kural olarak hapis cezası ise mahkeme verir. Mahkemenin (ancak bu durumda maalesef PUT ile yaptırıma bağlamasıdır. Artbrott olmaz) eşinizden bağımsız olarak PUT tutuklama kararı verebilmesi için, olarak nitelendirilen suçlara örnek yani süresiz oturma ve çalışma iznini şüphelinin suçu işlediğine dair ciddi olarak, nitelikli içkili araba kullanma bir şüphenin var olması gerekmekte ve alabilirsiniz. suçu (grovt rattfylleri), bazı vergi isnat edilen suç için en az 1 yıllık suçları (skatte- och bokföringsbrott), Stockholm 29 Ocak 2012 hapis cezası öngörülmüş olması kamu görevlisine karşı şiddet gerekmektedir. Bundan başka, kullanma suçu (våld mot tjänsteman), şüphelinin kaçma ya da delilleri yok uyuşturucu kaçakçılığı suçu etme tehlikesinin bulunması ya da (narkotikabrott) v.b gibi suçlar örnek yeni bir suç işleme riskinin var olması olarak verilebilir. Bu tip suçların Avukat Sadık Kutlu gerekmektedir. yaptırımı yukarıda da belirtildiği üzere Soru 3: Yaklaşık 6 yıl önce bir Advokatfirman Lindwall & Partners genel kural gereği hapis cezasıdır arkadaşıma borç vermiştim ve AB ancak eğer olayda hafifletici sebepler karşılığında bir senet almıştım. Kungsgatan 33, 7 tr. var ise o zaman istisnai olarak hapis Bunca zamandır hiç arayıp Box 7075 103 87 Stockholm cezasına hükmedilmeyebilir. Cezanın sormadım ama şimdi alacağımı tahsil Tel: 08- 545 155 80 ne kadar olacağının hesabında ise etmek istiyorum. Alacağım zaman Fax: 08- 545 155 99 kişinin daha önce suç işleyip aşımına uğramış mıdır? E-posta: kutlu@lindwallandpartners.se işlemediği, işi ve sosyal yaşantısı gibi Web: www.lindwallandpartners.se hususlar göz önüne alınır. Yukarıda Özel kişiler arasındaki alacaklar için söylenenler ışığında arkadaşınızın genel zaman aşımı süresi 10 yıldır. hapis cezası alma riski vardır. Ancak Dolayısıyla alacağınız zaman aşımına başka suçtan herhangi bir sabıkası yok uğramamıştır. ise cezası muhtemelen 1 ay civarında Soru 4: 3 yıl önce evlilik yolu ile olur. İsveç’e geldim. Fakat evli olduğum Soru 2: Bir arkadaşım polis kişiyle hiç uyum sağlayamadık. Şu 23 YENİ BİRLİK


Söyleşi

Söyleşi

Tamircilikten, genel müdürlüğe başarı dolu bir öykü... İsveç'in büyük otomotiv şirketlerinden olan ve Mercedes, Chrysler, Lanci, Jeep, Smart, Nisan gibi büyük markaları bünyesinde barındıran VEHO BIL genel müdürü Metin Başberber'in başarı hikayesini dinlemek için kendisi ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Burada ben liseyi bitirdikten sonra çalışma hayatına atıldım bugün burada olmamdaki en büyük etken iş hayatına erken yaşta atılarak ve tabiki çalışmış olduğum alanlarda özel eğitimler görerek çalışmaya devam ettim. Bu şekilde olunca hem çalışmış olduğum sektörde pratik olarak iş tecrübesine sahip oldum hemde çalıştığım iş ile ilgili eğitimler alınca işe hakim olmak konusunda daha avantajlı duruma geçtim. Zaten iş hayatında hani hangi diplomaya sahip olduğunuz değil, işi ne kadar iyi yaptığınız, sektörel bilgiye ne Sayın Başberber öncelikle başarınızı kadar hakim olduğunuz önemlidir. Bu taktir ediyor ve elde etmiş olduğunuz nedenle de açıkcası üniversite okumaya başarıya nasıl ulaştığınız ile ilgili YENİ ihtiyaç duymadım. Burada önemli bir BİRLİK okuyucularımıza biraz bilgi nokta daha var. Sektörel eğitim ve vermenizi istiyoruz. donanıma sahip olmak için ne Öncelikle bize Metin Başberber'i gerektiyse çalıştığım firmalar sağladı anlatırmısınız? bu anlamda da kendilerine teşekkür Ben Metin Başberber, İsveç'e ederim. Gaziantep'ten küçük yaşta geldim. İş hayatına ilk olarak nereden Babam bizden önce geldi buraya zaten başladınız ve hangi süreçlerden geçerek burada bulunan çoğumuzun önce bu duruma geldiniz? babaları gelmiş sonra çocuklarını Ben ilk olarak otomobil tamircisi olarak buraya almışlardır. Babamın İsveçe başladım. Bir dönem sonra çalıştığım geldiği zamanlar herkes Almanyaya firmanın müşteri temsilciliğine başvurmuştu, fakat benim babam İsveç yükseldim burada çalışırken yine hakkında okumuştu, İsveçin sosyal müşteri hizmetleri anlayışı ve haklarının iyi olduğu ve iyi bir çalışmaları ile ilgili çalıştığım firma memleket olduğu için İsveçi seçti. tarafından eğitimlere gönderildim. Belli Babam 1964 yılında İsveçe geldi ve bir eğitim süreci ile birlikte daha iyi 1969 yılında bizi getirdi. Ben ilkokul noktalara geldim ve aynı firmanın üçüncü sınıfı Gaziantep'te bitirdikten üretmiş olduğu yeni araçların test sonra buraya geldim ve geri kalan sürüşlerini gerçekleştirdim. Test eğitimimi burada tamamladım. sürüşlerine devam ederken belli bir süre Burada hangi alanda ve ne kadar sonra satış departmanında çalışmak okudunuz? istedim ve çalıştığım şirket yönetimi

24 YENİ BİRLİK

kararı ile satış departmanına geçtim. Peki genel müdür (VD) olma süreciniz nasıl başladı? Biraz öncede dediğim gibi otomobil ile ilgili bir çok katmandan geçerek satış departmanına çıktığım için müşteriye arabaların hangi özelliklere sahip olduğu, nasıl kullanacağı ve niçin önerdiğim arabayı alması gerektiği konusunda iyi bir bilgiye sahiptim ve bu nedenle de çok daha iyi satışlar yapabildim. Benim çocukluktan beri büyük bir şirketin yöneticisi olma hayalim vardı. Böyle bir hedefim olunca da normal bir çalışandan çok daha fazla çalışıyordum. Satış departmanında belli bir süre çalıştıktan sonra 1993 yılında Billia gibi büyük bir firmanın şirket yönetimi tarafından büyük bir grubun satış lideri olarak göreve getirildim ve bu görevle zirveye bir adım daha yaklaşmış oldum. Bu bölümde de başarılı çıkışı sürdürünce kısa bir süre sonra firmanın piyasa şefi, daha sonra bölge şefi ve oradan da genel müdür (VD) olarak göreve başladım ve şu anda benim üçüncü dönem genel müdürlük görevimde bulunuyorum. Peki bu kadar hızlı yükselmeyi nasıl başardınız? Aslında bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü ufak ufak merdivenlerden tırmanarak, otomobil ile ilgili bir çok evreden geçip, öğrenerek ve neredeyse bütün alanlardan çalışarak geçtim bu nedenle şu anda bir alt kata inip burada çalışanlarımızın tümü ile herşeyi

konuşabiliyorum. Örneğin; tamirci veya satış personeli ile konuştuğumda ne konuşmam gerektiğini biliyor ve nasıl çalıştıklarını anlayabiliyorum çünkü onların şu anda yaptığı işleri ben daha önce yaptım. İsveçlilerin bir sözü vardır "Ellerimde biraz kir var" diye, benimde ellerimde onların yaptığı işlerin kiri var. O arkadaşları doğru anlamak içinde bu tecrübelerin katkısı çok fazla, kısaca şunu diyebilirim bir arabanın yapılışından, tamirinden satışına ve satış sonrasına kadar bir çok alanda çalışmış ve tat almışımdır böyle olunca da kollektif çalışmak daha kolay oluyor. Veho bil'den önce hangi firmalarda yönetici olarak görev yaptınız? İlk olarak Mercedes'in bir firmasında genel müdürlük görevine başladım ve iki yıl devam ettim oradan Volvo'ya bağlı Bra bil şirketinde yönetici görevi aldım ve bu görevime yedi yıl boyunca devam ettim. Veho bil'e ne zaman transfer oldunuz ve buradaki hedeflerinizden bize bahseder misiniz? Veho Bil'e çok yeni başladım yaklaşık dört hafta oldu. Veho Bil'deki hedeflerime gelince; amacım Veho bil ailesinin sahip olduğu büyük marka değerini daha ileri götürmek ve piyasa payını artırmaktır. Tabiki bunu yaparken ekip olarak en alttan en üste kadar olan tüm bölümleri verimli bir şekilde iyi korodine edip takım çalışma ruhunu güçlendirmektir. Bizim mevcut dört yerimiz var ancak bu dört yer iki firma şeklinde faaliyet gösteriyor bunu ben olumlu bulmuyorum bu iki firmamızı birleştirerek daha karlı ve daha güçlü duruma getirmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle amacım bir an önce bu düşünceyi hayata geçirmektir. Peki Veho bil'in bünyesinde kaç marka bulunuyor? Bünyemizde Mercedes, Chrysler, Lancia, Jeep, Smart ve Örebro, Karlstad ve Falun yerimizde Nisan'da var. İkinci el alış ve satışlarınız bulunuyor mu? Evet böyle bir imkan var; ikinci el satışı yapıyoruz ve aynı zamanda ikinci el alımlarınıda değiştirme yolu ile gerçekleştiriyoruz. Örneğin kullandığınız bir aracınız var onu veriyorsunuz yerine bizden yeni veya ikinci el bir araba alabiliyorsunuz. Araba değişimlerinde aradaki fiyat farkı konuşularak işlem yapılıyor. Otomotiv sektöründe yıllardır bulunmanızdan dolayı önemli bilgilere sahip olduğunuzu düşünüyorum. Bu

nedenle şunu sormak istiyorum araç alımlarında İsveç'li ile bizim insanlarımız arasında nasıl bir fark gözlemliyorsunu z? Kısa ve net bir cevap vermek gerekirse; İsveçli'ler ihtiyaca göre, bizim insanlarımız ise gösterişe göre araba alıyorlar diye bilirim. Peki Metin Başberber'in bundan sonra ki hayali ve hedefi nedir? Konuşmamızın başlarında da söylediğim gibi küçük yaşlardayken iş dünyasında büyük bir işletmenin direksiyonuna geçmek, başkanı, müdürü olmak istiyordum bu amacıma ulaştım. 50 yaşına giren biri olarak; bu güne kadar hiç iş aramadım genel olarak işler beni buldu ancak bundan sonra en önemli olan şey direksiyonuna geçmiş olduğum Veho bil şirketini mevcut durumdan başarılı ve etkili bir şekilde ileriye taşımak, Veho bil ağını genişleterek başka şehirlerde de Veho bil olarak yer almamızı sağlamak. Bunu da iş arkadaşlarım ile iyi planlama dahilinde götüreceğiz bundan hiç şüphem yok. Metin Başberber başka neler yaptı? Genç yaşlarda motor sürmeyi çok seviyordum bununla ilgili organizasyonlarda yarışlara katıldım ve dört kez İsveç'te iki kez Avrupa'da Dragracing alanında şampiyon oldum. Ayrıca gençken uzak doğu sporlarından karate ile ilgileniyordum bu alanda da siyah kuşak aldım. Bunlar hobi olarak yapmış olduğum sporlar olmasına rağmen motor yarışlarında iyi bir başarı elde ettiğimi düşünüyorum. Çünkü İsveç'te dört kez ve Avrupa'da da iki kez şampiyon olmak öyle zor bir alanda çok kolay olmuyor. Ama artık yapmıyorum tabiki... Peki burada yaşayan insanlarımızın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Ayrıca yapılması gereken farklı neler olabilir bu konuda sizin düşünce ve önerileriniz nelerdir? Herşeyden önce şunu söylemek istiyorum; İnsanlarımızı iş dünyasında başarılı görünce çok çok mutlu oluyorum.

Bizde kabiliyet var... Buradaki insanlarımızın her alanda çalışmaları gerekiyor ve tabiki bazı sektörlere zamanında daha yoğun girilmiş örneğin ben gençlerin şu alanlara girmelerinin bir kaç yıl sonra toplumumuz içinde çok faydalı olacağını düşünüyorum. Örneğin sağlık, spor, teknoloji, hukuk, siyaset gibi kategoriler hem getirileri yüksek olan hem de insanı geliştiren şeylerdir. Ama bundan da önemlisi Türkiye'den gelen insanlar olarak bizim şuna karar vermemiz gerekiyor; nerede yaşayacağız? Bir ayağımız Türkiye'de bir ayağımız İsveç'te oldukça arada kalıyoruz. Nereden geldiğimizi kim olduğumuzu hiç bir zaman unutmamamız lazım bu çok önemli ama bir karar verilmeli hangi memlekette yaşayacağız. Kafası Türkiye'de bedeni İsveç'te olan hiç kimse başarılı olamaz bunuda böyle kabul etmek gerekiyor ve inanıyorum ki buna karar verilirse başaranlar gibi bizde başarabiliriz bunu iyi yapmak doğru istemek gerekiyor. Son olarak tekrar şunu söylemek istiyorum: Buradaki gençlerimizi sağlık, hukuk, teknoloji, siyaset, spor en önemlisi iş dünyasında görmek istiyorum. Röportaj: Ş.Semihhan AYDEMİR / YENİ BİRLİK

25 YENİ BİRLİK


Röportaj

Röportaj ortaya koyuyor. Büyük lider merhum Rauf Raif Denktaş için temsilciliğinizde bir taziye defteri açtınız ve bugün o deftere başta T.C. Stockholm Büyükelçimiz olmak üzere bir çok kişi merhum için hissettiklerini yazacak, siz Damla Güçlü olarak büyük kayıp, zamansız gidişe neler yazmayı düşünüyorsunuz?

KKTC Stockholm temsilcisi Damla Güçlü ile Kıbrıs, İsveç ve Avrupa ilişkilerini konuştuk.

Sayın Kurucu Cumhurbaşkanımızın gözü arkada kalmamalıdır. bizlerin görevi onun sürdürdüğü onurlu mücadeleyi kaldığı yerden ancak daha ileriye götürmektir. Bu konuda ben kendi üzerime düşeni layıkıyla yapmak için elimden geleni yapacağım. Sayın Güçlü; İsveç'te temsilciliğinizin açılışından bu yana yapmış olduğunuz gözlemler sonucunda Avrupa'nın diğer ülkeleri ile İsveç'in Kıbrıs Türk Halkına bakış açısı arasında ne tür farklılıklar bulunuyor?

Örneğin; Milletler arasında bilinen ve basın yayın organlarından takip ettiğimiz kadarı ile Avrupa'nın çoğunluklu olarak Kıbrıs Türk Halkına Ağustos 2010 da Stockholm'de Bizler merhuma çok borçluyuz bugün farklı baktığını görmemiz mümkün, burada var olmamızın, merhumun kurulan Kuzey Kıbrıs Türk ayrıca bildiğiniz üzere Türkiye, AB geçmişte yapmış olduğu girişimler ve Cumhuriyeti Temsilciliği'nin çizmiş olduğu yol haritaları ile mümkün sürecinde de önemli bir madde olarak faaliyetleri, Türkiye AB gündemde tutulmaktadır. Buradaki olduğunu düşünüyorum. Çünkü o son sürecinde müzakere kapsamında derece geniş düşünen biri idi bu anlamda diyaloglarınız neticesinde İsveç'te diretilen madde olarak Avrupa'nın diğer ülkeleri gibi aynı gerçekten acımız büyük, yasımız çok derindir ALLAH mekanını cennet etsin, görüşümü savunuyor, sorunlara daha bulundurulan Kıbrıs sorunu, yapıcımı yaklaşılıyor veya İsveç'te nur içinde yatsın. Stockholm temsilciliğinin farklı bir tutum mu söz konusu varsa İsveç'teki etkin rolünü, en Sayın Denktaş'ı tek bir kelime ile ifade bu farklılıklar noktasında bizi önemlisi KKTC'nin kurucu bilgilendirir misiniz? Cumhurbaşkanı merhum Rauf etmenizi istesek nasıl ifade ederdiniz?

Raif Denktaş'ın büyük kaybını konuşmak ve gelişmeler ile ilgili bilgi almak için KKTC Stockholm Temsilcisi Damla Güçlü'nün görüşlerini aldık.

ediyorum siyasi alanda olan bu sürtüşmeler Kıbrıs'ta yaşayan iki millet arasında da var mı? Yoksa vatandaş olup bitene fazla aldırış etmeden hayatına mı devam ediyor?

kolaylaştırıcı neler var?

Bugüne bakacak olursak örneğin 2004 yılında Kıbrıs Türk tarafının inisiyatifi ile sınır kapılarındaki geçişler rahatlatıldı. Yıllar sonra iki halk temas etme imkanı buldu. Bu toplumsal alanda Kıbrıs’ta her zaman iki ayrı halk vardı, o farklılıkları değiştirdi mi diye bakacak 1900'lerin başına bile gidildiğinde günlük hayatlarını ayrı idame ettiren iki olursak bence hayır. Yıllar sonra kapıların açılması sadece araçların halk vardı. Nitekim 1960 Ortaklık Cumhuriyeti'nde bile eğitim, belediye ve geçişini, bireysel alışveriş için gidip sair gibi konular ayrı Cemaat meclisleri gelmeleri serbestleştirdi ancak Rum tarafında zihinlerdeki duvarlar aynen tarafından yürütülürdü. Kıbrıs’ta siyasi duruyor, halen Kıbrıslı Türklerle ticaret, sorun günlük yaşamla iç içedir zaten. Özellikle Rum tarafında çok küçük yaşta çeşitli alanlarda işbirliği yapma geleneği çocuklara Türk düşmanlığı aşılanmakta gelişememiştir. ileriki yaşlarda da bu kilise tarafından Yaklaşık bir buçuk yıldır burada pekiştirilmektedir. Bugün de bu durum olduğunu söylemiştiniz. Bu bir buçuk aynı şekilde devam etmektedir. Kişiler yıllık zaman zarfında ne kadar bir yol günlük yaşamda dostluklar elde etse de olabildiniz ve buradaki görüşmeleriniz konu siyasi olarak Kıbrıs sorununun hangi seviyelerde gerçekleşiyor? çözümüne geldiğinde olası bir çözüm Türk tarafınca iki halkın siyasi eşitliğine Doğrusu buradaki iletişimlerimiz çok dayalı bir ortaklık Cumhuriyeti güzel gidiyor ve son derece iyi yol öngörürken, Rum tarafı kendilerinin aldığımızı söyleyebilirim. Temsilcilik hakimiyetinde bir çözümü olarak İsveç’teki siyasi kurumlarla, öngörmektedir. Sınır geçişlerinin Türk iletişim halindeyiz. Temsilciliğimiz tarafınca rahatlatılması sonrasında iki imkanlar elverdiği derecede bölge halk temas edebilmiş ancak aradan ülkelerinde de çeşitli temaslarda geçen 8 yıl siyasetin günlük hayatın bulunmaktadır bu bağlamda iyi önüne geçmesini tam anlamıyla diyaloglar geliştirdiğimizi çok rahatlıkla gerçekleştirememiştir. söyleyebilirim. Geçmişle bugünün Kıbrıs'ına bakıldığında insanlar açısından daha

götürme anlamında girişimleriniz var mı? Hedeflerimizden bir tanesi yatırım üzerine zaten, önümüzdeki süreçlerde fuarlara katılarak ve yatırım organizasyonlarında yerimizi alıp ülkemizin turizm potansiyelini tanıtmak ve hem yatırımcıların hem de tatil yapmak isteyen İsveç ve İskandinavya insanlarını ülkeye götürmek. Bununla ilgili hazırlıklarımızı yaptık yakında çalışmalarımız başlayacak. Sayın Güçlü: Bize zaman ayırarak değerli görüş ve fikirlerinizi aktardığınız için teşekkür eder, buradaki çalışmalarınızda daimi ve kalıcı başarılar dileriz. Bende aynı şekilde teşekkür eder, işleriniz ve yayıncılık hayatınızda başarılar diliyorum. Röportaj: 16.01.2012 / Ş.Semihhan AYDEMİR / Stockholm

Peki İskandinavya bölgesinden özellikle İsveç'ten Kıbrıs'a yatırım

Yaklaşık bir buçuk yıldır İsveç'teyim benim diyalog ve görüşmelerimde şunu görüyorum; İsveç'in genel Avrupa'dan daha farklı olduğunu net bir şekilde söylemek mümkün. Yaptığım görüşmelerde sorun ve problemlerimizi, Kıbrıs'taki haklı davamızı ifade Sayın Güçlü öncelikle kurucu Peki kendisi ile çalıştığınız dönemlerde ettiğimde, en azından sadece güçlü olan Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif grubu değil, aynı zamanda ezilen grubu o çalışma süreçleri içerisinde size Denktaş'ın kaybı ile büyük yastayız. da dinleyip olaylara objektif çözüm Bütün şanlı milletimizin başı sağ olsun. söylemiş olduğu ve unutamadığınız bir önerileri çizgisinden bakabildiklerini sözü, bir kelimesi var mı? Bu bağlamda bize büyük lider görüyorum. Ön yargılı olmak yerine Denktaş'tan biraz bahsederek büyük tarafların söylemlerine dayalı olarak kaybımızı değerlendirir misiniz? Evet çok fazla unutamadığım şey var. değerlendirme yapıyorlar olayları doğru Ancak biliyorsunuz bazı şeyler vardır bir şekilde algılamak için çok iyi bir Öncelikle zaman ayırıp çalışmalarımıza söylendiğinde anlam ve ithaf itibarı ile dinleyici konumundadırlar. daima insanın gözlerinin önüne serilir... eğildiğiniz ve bilgilerime baş Bundan bir kaç yıl önce Amerika'ya vurduğunuz için teşekkür ederim. görevlendirildik ve o dönemlerde oğlum Bakış açıları değişti mi derseniz; İsveç'te, Avrupa'nın bir hata yaptığı ve henüz çok küçüktü bütün Evet acımız ve kaybımız son derece içine çözümsüz bir Kıbrıs aldığı hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra ek büyük, sayın Denktaş, bütün yaşamını konusunda birçok Avrupa ülkesi ile aynı bir talimatı olup olmadığını uçmadan Kıbrıs Türk Halkının haklarını görüşü paylaştığını söylemek mümkün. savunmaya adadığını hepimiz biliyoruz. önce sormak istedik. Huzuruna çıktık ve Avrupa, Kıbrıs'taki sorunun çözüme oğlumda yanımda idi. Üzerinden yıllar Müzakerelerdeki üstün pazarlık kavuşmasını istiyor ama çözüm yollarını geçmesine rağmen unutamadığım ve kabiliyeti, öngörüleri ile uzmanlaşmış, tıkayanın Rum tarafı olduğunu da yavaş uluslararası politikayı ve bölgede dönen asla unutmayacağım şu sözleri söyledi yavaş fark ediyorlar ancak bunu açıkça "Yeni göreviniz hayırlı olsun, oyunları çok iyi bilen, Kuzey Kıbrıs kabul ederler mi hep birlikte bekleyip gidiyorsunuz ancak küçük delikanlının Türk Cumhuriyeti, Türk vatandaşlarına zamanla göreceğiz. kulağından ezan ve Türkçeyi sakın eksik ve milletine hizmet etmek adına bir çok etme" dedi. Bu söz kendisinin inanç ve zorluklar çekmiş ve zor şartlarda Kuzey Adada Yıllardır devam eden siyasi Kıbrıs'ta Türk Cumhuriyeti'ni kurmuştur. vatan aşkına ne denli bağlı olduğunu sorunları biliyoruz. Ancak şunu merak 26 YENİ BİRLİK

Benim nezdim de benzeri zor bulunan bir politikacı, büyük bir devlet adamı, büyük kelimelerin onun adında küçüldüğü derin bir anlam ve en önemlisi çok değerli bir baba olduğunu biliyorum.

27 YENİ BİRLİK


Uzman Görüşü Sigorta ve Bankacılık Uzmanı

Uzman Görüşü

Hatice Toklucu

Şimdi, iki milyon emekli yıllık bildirimi alıyor. Yıllık bildirimi Yaşlılar için 2012 yılında emeklilik ödemeleri ile ilgili bilgileri ve 2011 yılında ne ödendiği hakkında bilgileri içeren bir bildiridir.

kadarda düşük emekli maaşı alırsınız. • Uzun süreli hastalık için emeklilik Tüm yaşam kazancı emeklilik sayılır. şirketinden ödeme olup olmadığını Bu yüzden hayatta yaptığınız seçimler öğrenin. • Düşük bir emekli maaşı alıyorsanız, ve hayat tarzı emekliliginizi etkiler. garanti emekliliği olabilirsiniz. Hayatınızda birçok durumda, aktif seçim ya da koşullar tarafından yapılmamış olsada, emekliliginiz Eğer eşinize prim emeklilik etkilenecektir. haklarını aktarmak istiyorsanız: Seçeneklerin etkilemedigi örneğin, • Sadece talep edildiği yıl için ve takip çocuk sahibi olma, öğrencilik, bir aile eden yıllarda kazandığınız emeklilik bireyini kaybetme, işsiz kalma, yurt haklarını aktarabilirsiniz. dışına taşınma ya da kendi işini kurma • Koca, eş veya evli olmayan ortağa gibi birçok durumlarda emekliliginiz emeklilik hakları aktarabilirsiniz. hakkında daha fazla bilgi edinmeniz • tamamı için yıllık prim emeklilik yararınıza olur. haklarının transferi gerekir. • Geçerli olması için transfer o yıl en Bunları düşünün: son 31 Ocak tarihine kadar kayıt olmalıdır. Eğer işsizseniz: Kaldırmak için haber verilinceye • İşsizlik tazminatı bir temel emeklilik kadar transfer geçerlidir.İptal geliridir. Bu yüzden İşsiz kalsanız bile etme,geriye dönük bir aktarma emeklilik hakkınızı kazanırsınız. değildir.Aktardığınız parayı geri alamazsınız. İşsiz kaldığınız zaman hizmet emeklilik ödemesi sona erecektir. • Garanti emekliliği emeklilik aktarmakla yada aldığınız emeklilik • Bir emekli maaşı almaya karar verirseniz, işsizlik tezminatı emeklilik hakları ile etkilenmez. ile koordine edilmesi gerekir. Bu nedenle işsizlik sırasında bir emekli Eğer part-time yarım gün çalışmak maaşı alıyorsanız, işsizlik kasasına için planlama yapan bir ebeveyn bildirmelidir. iseniz: Eğer ömrünüz boyunca çok az veya hiç geliriniz olmasada hala garanti • İlk dört yıl çocuk yıl hukuku içinde emekliligi hakkına sahip olabilirsiniz. herhangi bir alt gelir telafi edilmesi anlamına gelir. Yıllık Bildirimi • Ayrıca,emekli aylığı almadan önce,düşük gelirle uzun süre çalışarak bir süre telafi edebilirsin. Egitim imkanları sağlama hibesi temel emeklilige baglı olup, almış olduğun hibeyi138 oranında Eğer siz eşinizi ya da çocuklar bir karşılar. veya her iki ebeveyn kaybederseniz: • Eğer 65 yaş altındaysanız ve ölüm • Eğitim sırasında emeklilik kredi durumunda eşiniz ile yaşamış almak için şunları yapmalısınız:70 iseniz,ayarlama emekli maaşı yılını tamamlamadan önce gelir alabilirsiniz.Eş aynı zamanda kayıtlı tabanına eşdeğer gelir ile beş yıl ortak anlamınada gelir.Ayrıca,son beş çalışmalısınız. yıldır kesintisiz bir arada yaşamış,ya da velayeti18 yaşın altındaki çocuklarla yaşamış olmalıdır. Hasta olduğunuz zaman emeklilik planlaması yaparken • ne kadar erken emeklilik alırsanız o • Eğer daha önce ortak evli ya da kayıtlı olsaydınız veya arada çocuk Hayatın Neresindesiniz?

28 YENİ BİRLİK

varsa,ölüm de bir çocuk bekliyorsanız,hayatta kalan dul eş vaya bir ortak sayılırsınız. Eğer 18 yaşından küçük çocuklarınız varsa genişletilmiş ayar aylığı alabilirsiniz. Bir veya her iki ebeveyn ölmesi durumunda: • 18 yaşın altındaki çocuklar yetim aylığı alabilirler.Miktarı yaşlarına ne kadar,kaç kardeş olduklarına ve ailenin başka bir yetişkin için ayarlama emeklilik veya dul aylığı alıp almadığına bağlıdır. Eğer,çocuk liseye veya dengi bir okula gidiyorsa genişletilmiş emeklilik hakkı ancak çocuk 20 yaşını doldurduktan sonra haziran ayına kadar uzatılabilir. • Çocuk emekliligi düşük olabilir.Bu durumda geride kalan çocuga destek yardım baglanabilir.Bu destek,çocuk emeklili devam ettigi sürece geçerlidir. Dul olursanız: •65 yaşını doldurmuş ve isveçte yaşıyorsan dul emekliliğine başvurmana gerek yok. • Yurt dışında yaşıyor ve İsveç dul aylığı için başvuruda bulunmak istiyorsanız, yaşadığınız ülkede emeklilik yönetimleriyle temasa geçmeleri gerekir. • Kendi devlet emekliliginiz varsa,az dul aylığı elde edersiniz. • Garanti emekliliğiniz dul maaşı almaya başladığınız günden sonra düşük olacaktır. • Eğer 65 yaş üzerinde İsveç'te ikamet ediyorsanız,ve tam emeklilik ve dul emekliliğiniz varsa,extra konut yardımı alabilirsiniz. Emeklilik için planlarken: • Bu 67 yaşına kadar çalışma hakkı vardır - Eğer işveren ile anlaşma halinde isen bu süre dahada uzun olur. • Çalışırken aynı zamanda emekli maaşı alabilirsiniz.

• Ne kadar erken emeklilik alırsanız okadar da düşük emekli maaşı alırsınız. • Emeklilik sayfanıza bakarak,toplam emeklilik için tahmin aracı kullanarak tahminler yapabilir,paranızın çeşitli yaşam seçenekleri yaptıüınızda nasıl etkilenebilecegi hakkında bir fikir edinebilirsiniz.

göndermeniz gerekir. • Yurt dışındaki ölüm isveç yetkililerine bildirilmelidir. • AB / AEA,içinde düşük kazanılan gelir ve prim emekliliğiniz varsa garanti emeklilik hakkından faydalanabilirsiniz.

Emekli olduğunda: • Hangi mesleki emeklilik hakkına sahipsiniz kontrol edin . • Siz emekli olsanız bile çalışabilirsiniz - sadece düşününki ek gelir emeklilik,konut yardımı ve daha garanti emeklilik hakkınızı etkiler . • Emeklilik Aralık ayında her yıl yeniden hesaplanır ve İsveç ekonomisi etkilenir. • Eğer günlük hayatınızda kullanabileceğiniz emekli indirimler varsa inceleyin. Bir emekli olarak AB / AEA herhangi bir yerinde ikamet alırsanız: • Her yıl Emeklilik Kurumuna onaylanmış bir yaşam belgesi

İsveç'te çalıştığınız her yıl vergi vererek devlet emekliliğine hak kazanırsınız. • Eğer kendi ülkenizde çalıştı iseniz,hatta oradan da emekli maaşı alabilirsiniz. • Emeklilik Kurumu'hem kendi İsveç emeklilik ve ev ülkeden emeklilik ve emeklilik uygulaması için size yardımcı olacaktır.

Hayatın neresinde olursanız olun bütün kazandığınız ve birikintileriniz geleceginizin güvencesidir. Şubat ayında Tekrar bir seminerim olucak bu sefer ev Sigorta, Emeklilik, Ölüm sırasında panelleri düsünülmeli.Toplantimiz AÇIK konuşma olucak.Sizler Soracaksınız bizler cevap verecegiz.

Eğer yurtdışında yaşıyorsanız, ancak AB / AEA içinde: • Siz yaşadığınız ülkede,isveç emeklilik için başvurunuzu yapın.

İsveç ve Türkiye'de emekli maaşları ile ilgili çok soru vardı,bu yüzden tekrar Çalışma ve sosyal güvenlik müşaviri Salih Vecdi SEÇKİN davet edilecek.

İsveç'e taşınmışsan:

Ülkede,emekli Ajansı genellikle İsveç emeklilik kuralları ile ilgili ayrıntılı sorulara cevap veremez,o zaman İsveç emeklilik yetkililerine başvurmalısınız. • Eğer ondan önce giderseniz eşinizin İsveç dul aylığı alma hakkı olabilir. • Bir İsveç dul aylığı veya geride kalanlar için,yaşadığınız ülkede emeklilik kurumu ile irtibata geçiniz.


Din ve Toplum

Prof.Dr. Adnan Bülent BALOĞLU Sosyal İşler ve Din Hizmetleri Müşaviri

Din ve Toplum

ÇOK-KÜLTÜRLÜLÜK EVRENSEL DEĞERLERİN TEMİNATIDIR

Kültürel entegrasyonu, ifade özgürlüğünü, fırsat eşitliğini şiar edinmiş, liberal değerleri savunan çok kültürlü bir batı demokrasisinde yaşıyoruz. İsveç, çok kültürlü olmak bakımdan Avrupa’nın diğer ülkelerinden farklı değildir. Hali hazırda bünyesinde yoğun göçmen nüfus barındıran her Avrupa ülkesi (Fransa, İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika vb.) gibi İsveç de tek-kültürlü toplum olmaktan çıkmış ve çokkültürlü bir topluma dönüşmüştür. Nüfusu 9,5 milyona yaklaşan İsveç’te bir zamanlar etnik azınlık olarak sadece Samiler ve Finler yaşarken, bugün bu çeşitlilik bilhassa 1960’lı yıllardan itibaren sayıca haddinden fazla artmış bulunmaktadır. lkedeki göçmen toplulukların nüfusu 1 milyonun üzerine çıkmış durumdadır (% 12). Dışarıya göç veren Türkiye, İran, Somali, Irak, Suriye, Pakistan, Bosna, Polonya, Yunanistan gibi ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkeden göç alan İsveç’in büyük şehirleri, adeta içinde çok farklı tür ve renkte sayısız balığın yaşadığı devasa akvaryumları andırmaktadır. Sadece Stockholm’de 70’den fazla dil ve lehçenin konuşulduğunu söylersek ne anlatmak istediğimiz daha kolay anlaşılacaktır. Lutheryanlığın yakın bir geçmişe kadar yegâne din/mezhep hüviyetini koruduğu İsveç bugün pek çok sayıda dine, mezhebe ve hatta yeni dinsel oluşumlara, yeni-çağ hareketlerine ev sahipliği yapmaktadır. Lutheryanların oranı % 87’lere düşmüş, diğer din mensuplarının sayıları (Katolik, Ortodoks, Müslüman, Yahudi, Budist vb.) oranı % 13’leri bulmuştur. İsveç Kilisesi, devlet kilisesi olma konumundan çıkmış (2000), üye sayısı toplam nüfus içinde 1972’de % 95,2 iken bu oran 2010 itibarıyla % 70’e düşmüştür. Kilise vergisi vermeye devam etmekle birlikte kendini ateist ve şüpheci (agnostik) olarak niteleyenlerin sayısı azımsanamayacak rakamlara ulaşmıştır. Öyle ki ülkedeki ateist sayısı Zuckerman’ın 2005 yılını baz alarak verdiği istatistiki veriye göre- toplam nüfus dikkate alındığında % 46’dan aşağı değildir.

Ü

***** Çok-kültürlü olmak demek, kabaca, aynı coğrafyada birden fazla inanç ve kültürün eş-zamanlı ve yan yana var olması

30 YENİ BİRLİK

demektir. Çok kültürlülüğü kimileri bir tehdit, kimileri ise bir zenginlik olarak algılamaktadır. Tehdit olarak algılayanların temel çıkış noktası, farklı kültür ve inançların yerel toplumun hâkim kültür ve inancını sarsacağı, temel değerlerini erozyona uğratacağı düşüncesidir. Bu fikir bazen öyle bir hal alır ki, rahatsızlık (paranoyak) derecesinde bir endişeye, bir korkuya dönüşür. Bu korku, sistemli olarak beslendiğinde ise -ki medyanın bunda çok önemli rolü vardır- farklı kültür mensuplarını “memleketi işgale gelen barbarlar” olarak görmeye ve ardından onları yok etmeye kadar varır. Bunun en tipik ve en canlı örneği Norveçli katil Anders Breivik’tir. Hatırlanacağı üzere Breivik, 1500 sayfalık “deli saçması” kitabında çok-kültürlülüğü bir “Yahudi komplosu” olarak görmüş ve Yahudi, Müslüman ve Marksistlerin hep birlikte Avrupa’yı sömürgeleştirmeye çalışan ortak şer güçleri olduğunu yazmıştı. Aklınca, yaptığı katliamla onlara gözdağı vermekle kalmayacak, aynı zamanda onları Avrupa’dan söküp atacak kitlesel eylemleri tetikleyecek ve böylece Avrupa’nın yeniden o eski “saf/katıksız” haline dönüşmesinde “öncü” rolü oynayacaktı. Sonuçta, genelde Avrupa’nın, özelde Norveç’in hafızasından kolay kolay silinmeyecek “kanlı” eylemini yaptı ve onlarca masum gencin kanına girdi. Çok-kültürlülüğü, özellikle Batı kültürü ve medeniyeti bağlamında, tehdit olarak algılayan bir başka görüş daha vardır. Buna göre, çok-kültürlülük, Batı medeniyetine ve onun değerlerine bir tehdittir. Muhafazakâr yazar Amerikalı A.W.R. Hawkins, çok-kültürlülüğün, ulus bireylerini, kendi norm ve gelenekleriyle şeref duymaya teşvik etmek yerine, onları belli norm ve geleneklere tutunmanın yanlış ve utanç verici olduğuna iknaya çalışan bir yapı olduğunu söyler. Ayrıca, kullandığı taktik ve yöntemlerle Batı medeniyetinin yekpare özelliğini yok ettiğini, temellerini çürüttüğünü, onu her geçen gün daha da güçsüzleştirdiğini iddia eder. Bu çerçevede, çok-kültürlülüğün tam bir hayal kırıklığı olduğunu, zira bir zenginlik ve farklılık yaratacağı umulan göçmenlerin toplumsal uyumu gerçekleştiremedikleri gibi, topluma da olumlu sayılabilecek bir katkı

sunmadıkları şeklinde açıklamalar da nadirattan değildir. Bazen devletin en yetkili ağızlarınca yapılan bu açıklamaların bir kısmı göçmenleri “problemli” toplumlar olarak nitelerken, bir kısmı da “ülkeye sebze ve meyve satmaktan başka bir katkıları yok” şeklinde alaycı demeçlerle aşağılar. Aslında bu, çok-kültürlülük olgusu üzerinden göçmenler -bilhassa da Müslüman göçmenler- hakkında genel bir önyargı, bir basmakalıp düşünce oluşturmaktır. Bir başka şekilde bu, tam bir ötekileştirme ve dışlamadır. Aslında planlanan şey, bir takım önyargı, yanlış algı ve kasıtlı iftiralarla genelde bütün yabancı göçmenleri, özelde ise Müslüman göçmenleri yerel toplumlar nezdinde gözden düşürmektir. Bilhassa Avrupa’nın aşırı sağcı ve ırkçı partilerince senaryoya konan ve “sorumsuz” medya kuruluşlarınca da körüklenen bu oyun neticesinde yabancılara karşı son yıllarda yoğun bir karalama kampanyası başlatılmış bulunmaktadır. Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde yabancılara yönelik dışlama, ayrımcılık, taciz, şiddet, nefret suçlarında gözle görülür bir artış gözlenmektedir. Bu negatif tavır ve tutumların çok-kültürlülüğün sınırlarını zorladığını vurgulamalıyız. Aslında Çokkültürlülük olgusu esasen yabancı korkusu (zenofobi), İslam korkusu (İslamofobi) gibi kavramların gölgesinde kaldığında, yabancıların uyum süreci de engellenmiş veya en azından gecikmiş olmaktadır. Daha derine inildiğinde, çok-kültürlülüğü tehdit olarak algılayanların ortak bir paydasının olduğunu görürüz: Yabancı düşmanlığı üzerinden İslam düşmanlığı yapmak. Söz konusu İslam düşmanlığının son yıllarda “İslamofobi” (İslam korkusu) şeklinde modern bir terminoloji ile batılı medya tarafından kamuoyuna sıkça servis edildiğine de şahit oluyoruz. “Yersiz/mesnetsiz” bu korkunun tarihin yanlış ve önyargılı yorumlanması ve siyasi popülizmin de etkisiyle her geçen gün kemikleştiği ve kronik bir hal aldığı görülmektedir. İddiaya göre, Avrupa’da zamanla sistemli bir biçimde Hıristiyanlık ortadan kaldırılacak ve yerine müsamahasızlığın, aşırılığın ve terörizmin kaynağı olan İslam ikame edilecektir. Söz konusu zihniyet nezdinde İslam çok tehlikeli bir dindir; Müslümanlar Avrupa’yı fethe gelen barbarlardan başka bir şey değildir; Kur’an ise nefret, kin ve düşmanlığı besleyen bir kitaptır. Somut bir örnek olarak Hollanda “Özgürlük Partisi” lideri “ırkçı” Geert Wilders’i burada zikretmek istiyoruz. Kur’an’ı Adolf Hitler’in “Mein Kampf” (Kavgam) adlı kitabına benzeten Wilders, şunları söyler: “İslam artık bizim Hollanda’da daha fazla tahammül edemeyeceğimiz bir şeydir. ‘Faşist’ Kur’an’ın yasaklanmasını istiyorum. Hollanda’nın İslamlaşmasını önlemeliyiz. Bu, daha fazla caminin, Müslüman okulunun, imamın olmaması demektir.” “Irkçı” Wilders örneğinde olduğu gibi, Avrupa’nın hemen her ülkesinde

entelektüel, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, din adamı vb. kimlikleriyle İslam’a ve Müslümanlara savaş açan “felaket tellalları”nın sayısında bilhassa son yıllarda gözle görülür bir artış gözlenmektedir. Bu ırkçı işgüzarlar, Avrupa’nın “hamisi” olmakla övündüğü temel evrensel değerleri hiçe saydıklarının farkında değillerdir. Bunların İslam’a ve Müslümanlara yönelik, hiçbir bilimsel esasa ve gerçek tecrübeye dayanmayan hakaret, töhmet ve iftiralarının dozu bazen o kadar aşırı gitmektedir ki, kendi vatandaşlarının, meslektaşlarının bile insaf ve vicdan sınırlarını zorlayabilmektedir. Mesela, uluslar arası bir üne sahip İslam uzmanı Prof. John L. Esposito, toplumda İslam hakkında üretilen korkulara (İslamofobi) “kanser” teşhisi koyarak, Yahudi karşıtlığı (anti-Semitism) ile nasıl mücadele ediliyorsa bununla da aynı şekilde mücadele edilmesi gerektiğini söyler. Bu türden bir korkunun, Batı’nın çoğulcu, demokratik hayatına bir tehdit olduğunun altını çizer. Ona göre, yabancı düşmanlığı ve kültür ırkçılığı (cultural racism) Batı’nın liberal demokrasilerinin dokusuna ve bilhassa da onların Müslüman vatandaşlarına bir tehdittir. Çok-kültürlülüğün Batı’nın hakim kültür dokusunu zedelediği, liberal değerlerini işlevsiz kıldığı tezi üzerinden İslam düşmanlığı yapmak, hem yabancı düşmanlığını hem de kültürel faşizmi/ırkçılığı tetiklemektedir. Tersinden okursak, yabancı düşmanlığı ve kültürel ırkçılık, ister istemez İslam düşmanlığını veya moda tabiriyle “İslamofobi”yi körüklemektedir. İslam’ın Batı’daki görünürlüğü ile özdeşleştirilen çok-kültürlülük fobisi, İslamofobi şeklinde kavramsallaştırılarak beyinlere zerk edilmektedir. İslam ve Müslümanlar hakkında şurada burada verilen kışkırtıcı ve aşağılayıcı demeçlerin bilimsel tahlili yapıldığında gerçekle hiçbir bağlantısının olmadığı anlaşılacaktır. Bu türden sözler aslında bir öfkenin, kinin, önyargının dışa vurumudur ve sahiplerinin cehaletine birer delildir. Gerçekte, İslam düşmanlığı İslam hakkındaki cehaletle atbaşı gitmektedir. Cehaletin derecesi arttıkça düşmanlığın dozu da artmaktadır. Müslümanları barbar, terörist, irrasyonel, gerici, yabancı, öteki, insan haklarını ve evrensel değerleri hiçe sayan, kadınları ezen, anti-demokratik; Hıristiyanları ise modern, ilerici, rasyonel, demokratik, medeni, insani ve liberal bireyler olarak tanıtan zihniyetin çağdışı olduğu artık kabul edilmelidir. Bu çarpık zihniyetin toplumlar ve kültürler arası nefret ve düşmanlığı körüklemekten başka bir işe yaramadığı, iş başındaki hükümetlerin uyum (entegrasyon) politikalarını ciddi biçimde sekteye uğrattığı gerçeği de görülmelidir. Zira sistemli bir aşağılanma, ötekileştirilme, basmakalıplaştırılma mekanizmasına tabi tutulan göçmenlerin kıyılara çekilmeleri ve oralarda kendilerine küçük sığınaklar (gettolar) inşa etmeleri, kaçınılmazdır. İstemeden de olsa kendini toplumun ikinci sınıf

vatandaşı olarak kabullenmeleri ve hatta kendi üretkenliklerini, maharetlerini, potansiyellerini ortaya koymamak için türlü bahaneler üretmeleri mümkün olabilecektir. Irkçı ve dışlayıcı söylem ve politikalar, göçmenlerin, içinde yaşadıkları toplumların sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik hayatına aktif biçimde katılmalarını engelleyecektir.

pot) yerine, onların kendilerini ifadelerine izin verecek özgürlük ortamını inşa etmeli ve bunu İsveç’in topyekûn bekası için bir vesile kılmalıdır. İsveç’teki etnik azınlıkların bilmeleri gereken bir gerçek vardır. İfade özgürlüğü başkalarına sataşma özgürlüne dönüştüğünde toplumsal barış tehdit altındadır. Barışın bozulması da en fazla onlara zarar verecektir. Bu bakımdan kendi coğrafyalarındaki kavgaları, ***** anlaşmazlıkları, bölünmüşlükleri terk Çok-kültürlülüğün bir tehdit değil, tam etmeleri kendi menfaatlerinedir. İsveç’i aksine bir zenginlik olduğunu savunan arkalarına alarak kendileri gibi azınlık görüşler de mevcuttur. Bu görüşe göre hükmündeki başka uluslara sataşmaya, demokrasilerin test edildiği ve en iyi işlediği ortamlar çok-kültürlü ortamlardır. kendi akıllarınca onları “köşeye Ayrıca farklı kültürler arasındaki ilişkiler, sıkıştırma”ya kalkışmaları doğru değildir. Bu türden girişim ve eylemler huzur ve alış-verişler bir rekabet, gelişme ve barış ortamını bozmaktan başka bir işe yenilenmeye de vesiledir. Bir başka yaramayacaktır. İsveç devleti, ne kendisi anlayışa göre, çok-kültürlülük kendi bu tür kumpasların bir parçası ve aleti özünde dinamizm içerir; birey, hem olmalı, ne de etnik azınlıkları birbirine kendine sağlıklı bir benlik hem de grup tutuşturacak fitnelerin doğmasına izin hayatı inşa etmek için sürekli bir arayış vermelidir. Daha vurgulu ifade etmek içinde olur. Çok-kültürlülük etnik gerekirse, kendi topraklarında Anders mutlakıyetçiliği, yani bir etnik grubun diğer etnik gruplara hâkimiyetini de önler. Breivik’lerin doğmasına asla müsamaha etmemelidir. Bir başka şekilde çok-kültürlülük, etnik merkeziyetçiliğin ve kültürel şovenizmin İsveç devleti, bir şemsiye kavram olarak “İsveçli” kavramını geliştirebilir. Hem de yol açacağı kötülükleri önleme noktasında bir sibop vazifesi görür. Çok- bu kavramı, altında farklı ırktan, kültürden, dinden bireyleri barındıran, kültürlülükte bireyler, topluluklar, onların farklılıklarını zenginlik kabul kültürler, ırklar, dinler hiyerarşisi yoktur. eden bir “toplumsal çatı”yı ifade edecek Her farklı unsur bir diğerine her şekilde geliştirilmelidir. Bir toplumu ırk, bakımdan eşit mesabededir. İmkânlar ve din, dil, kültür temelinde ayrıştırmak ve fırsatlar herkes için eşittir; kanunlar çatıştırmak çok kolaydır; önemli ve zor herkes için geçerlidir. Bu bakımdan çokkültürlü ortamlar eşitliğin gerçek anlamda olan, toplumun farklı unsurlarını birbirleriyle kaynaştırmak ve kardeş tezahür imkânı bulabildiği ortamlardır. yapmaktır. İsveç’in bu anlayışa sahip Burada bir hususun altını çizmek istiyoruz. Çok-kültürlü ortamın iyi olduğu sorumlu siyasetçilere her zamankinden ve korunması gerektiği şeklindeki fikirler daha fazla ihtiyacı vardır. Gerçekte belli bir takım odaklarca özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında topluma enjekte edilmeye çalışılan ivme kazanmıştır. Zira Avrupa korkuların toplu barış ve huzuru sömürgeciliğinin sömürge uluslara baltalamaktan, yabancıların kendilerini verdiği zararlar, savaşlarda yaşanan acı daha da gettolaştırmalarına sebep tecrübeler ve bilhassa II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’nın göbeğinde Hitler’in olmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Yahudilere, Sırpların Boşnaklara yönelik Zenofobi ve İslamofobi gibi “hayali” felaket senaryoları üretmekten başka bir etnik temizlik hareketi türünden olaylar işe yaramayan kuruntuların aşılması bu olgunun güçlenmesinde ve taraftar ancak çok-kültürlülük olgusunun özünde kazanmasında önemli rol oynamıştır. var olan müsamaha ile mümkün Kaldı ki, 1960’lı yılların hemen başında olabilecektir. başlayan göçmen akınları Avrupa devletlerini ister istemez çokkültürlülüğün hâkim olduğu merkezlere İslam dininin çok-kültürlü toplum dönüştürmüştür. Geçmişin acı tecrübeleri modeline aykırı ilkeler ihtiva ettiği, ve bilhassa göçmen akınları Avrupa insanları tek-düze bir kalıp içine sokmaya devletleri için durup yeniden bir düşünme çalıştığı, kılıçla insanları fırsatı vermiştir. Müslümanlaştırdığı iddiaları Kur’an’ın ruhunu ve geçmiş İslam tarihini bilmeyenlerin uydurma hezeyanlarından ***** başka bir şey değildir. Çok-kültürlülük bağlamda İsveç özeline geri dönecek olursak, artık İsveç çokkültürlü bir toplumdur. Çok-kültürlülüğün Kur’an-ı Kerim’in “Senin dinin sana, bir zenginlik olduğu görüşünden benim dinim bana” (Kâfirûn, 109/6) ayeti hareketle, etnik azınlıkları birbirine onlara tek cümlelik bir cevap olarak kaynaştıracak politika ve projeleri hayata yetecektir. Geçmişte İslam medeniyetinin geçirme konusunda radikal adımlar kurduğu ve yaşattığı “çok-kültürlü” atmalıdır. İsveç coğrafyası çeşitli ırktan, ortamları burada teker teker saymak kültürden ve ulustan insanların kaynaştığı istemiyoruz. Sadece İspanya’da kurulan bir buluşma noktası olmak durumundadır. “Endülüs” medeniyeti örneğini vermemiz Farklı kültürleri asimilasyon yeterli bir cevap olacaktır. politikalarıyla bir potada eritmek (melting

31 YENİ BİRLİK


Sağlık Köşesi -Gestasyonel diyabet dediğimiz gebelikte görülen diyabettir. 1-TİP 1 DİYABET İnsülin hormonlarının eksikliği sonucu, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastalar, ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10′unu Tip 1 diyabet vakaları oluşturmaktadır. Genel olarak kişi 40 yaşın altında Diyabet hastalığına yakalanmışsa bu Tip 1 Diyabet olarak kabul edilir.

Dr.Harun Uzel

Belirtileri: 1-Çok idrar yapmak, sık idrara çıkmak 2-Çok su içmek 3-Zayıflamak

DİYABET Bu sayımızda sizlere Diabetes MellitusSeker Hastalığı hakkında bilgi vereceğim. Konu uzun ve hassasiyet isteyen bir hastalığı içerdiği için yazımızı birkaç bölum halinde sunacağım. 1.BÖLÜM Diabetes Mellitus, diğer bir deyişle Şeker Hastalığı halk arasında yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Kanımızdaki şeker miktarı insülin hormonu tarafından dengede tutulur. Insülin hormonunun pankreas(bukspottkörtel) adı verilen organımızda üretiminin azlığı veya insülinin fonksiyon bozukluğu şeker hastalığına neden olur.

Nasıl Tedavi Edilir? Tip 1 diyabetin tedavisinde değişmez kural INSULIN enjeksiyonudur. Tedavinin diğer temel taşları ise; Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitimdir. İdeal kan şekeri düzeyinin sağlanması için gün boyu belirgin özen ve günlük bakım gerekir. Bu, hayat biçimi haline getirilmelidir.

Beslenme Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak · Kan şekerini normal sınırlar içinde Diyabeti olmayan bir kişinin kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl (Türkiye'de tutmak, kullanılan labaratuar tekniğine göre), 7,0 · Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve mmol/l (İsveç'te kullanılan tekniğe göre), hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi tokluk halinde (yemekten 2 saat sonra) 140 akut komplikasyonları önlemek, mg/dl (Türkiye ölçümü), 11,1 mmol/l · İdeal vücut ağırlığını sağlamak ve (İsveç ölçümü)'nin üzerine çıkmaz. Açlıkta korumaktır. ve toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması Şeker Buna ulaşabilmek için Tip 1 diyabetli Hastalığı'nın varlığını gösterir. bireye; Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık · Bireysel özelliklerine, günlük yaşam Kan Şekeri (AKS) ölçümü veya Oral planına, beslenme alışkanlıklarına ve Glikoz Tolerans Testi(OGTT) yapılarak insülin tedavi şemasına uygun yeterli saptanır. AKS ölçümü 100-125 mg/dl miktarda ve uygun zamanda yemek (Türkiye ölcümü) - 6,1-7,0 mmol/l (İsveç yemesi, olçümü) olması gizli şeker (pre-diyabet) · Kan şekeri kontrolü için gereksinimine sinyalidir. AKS ölçüm sonucunun 126 mg/dl(Türkiye ölçümü) 7,1 mmol/l (İsveç uygun miktarlarda karbonhidrat içeren ölçümü) veya daha fazla olması diyabetin besinleri tüketmesi, · Besin tüketiminde çeşitliliği sağlaması, varlığını gösterir. · Besinlerle alınan posa miktarını OGTT'de glikozdan zengin sivi (şekerli su) arttırması, · Basit şekerleri (toz ve kesme şeker, bal, aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl (Türkiye ölçümü) - 7,8-11,0 tatlı, meyve suyu v.s.) diyetisyen mmol/l (İsveç ölçümü) ise GİZLİ ŞEKER, kontrolünde tüketmesi önerilir. 200 mg/dl (Türkiye) 11,1mmol/l (İsveç) Egzersiz veya daha yüksek ise DİYABET tanısı Diyabet tedavisinde kişiye uygun olan konulur. egzersiz tipi ve programı uygulanmalıdır. Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı KAÇ ÇEŞİT DİYABET VARDIR? (günde 5-10 dakikayla başlanmalı) ve Başlıca 3 çeşit diyabet vardır. giderek arttırılmalıdır. Egzersiz her gün Bunlar: düzenli olarak yapılmalı, egzersiz sırasında -Tip1 Diyabet, pamuklu çoraplar tercih edilmelidir. -Tip2 Diyabet,

Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır. Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir. Egzersiz sırasında oluşabilecek hipoglisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren besinler; (Kesme şeker, şeker tableti veya meyve suyu v.s.) bulundurmaya dikkat edilmelidir. Düzenli bir egzersiz programı için profesyonel bir yardıma gerek vardır. Bunun için bağlı bulunduğunuz bölgenin Sağlık Ocakları (Vårdcentral)'ında çalışan diyetisyen ve diabetes sköterska(diyabet hemşiresi) ile kontağa geçmelisiniz. Insulin Günlük insülin ihtiyacı hastanın, boy, ağırlık, yaş, gıda tüketimi ve aktivite düzeyine göre değişir. Ayrıca araya giren başka bir hastalık, stres ya da ilaçlar insülin dozunu etkileyebilir. İnsülinin saklama koşulları +4 derece/+8 derecedir. Buzdolabının kapağında yumurta rafında saklayabilirsiniz. Insülin İğnesini; Karnınıza (Göbek çukurunun iki parmak dışında olacak şekilde göbek çevresinin sağına, soluna, altına), kollarınıza (dış kısmına) bacaklarınıza (hazır ol durumunda iken avuçlarımızın bacaklarımıza değdiği kısımlara) yapabilirsiniz. İğneyi hep farklı yere yapmalısınız. Aynı yere üst üste iğne yapmamalısınız. Aksi takdirde ciltte sertlikler oluşabilir. Morarma olabilir, iğne yerinde ağrı olabilir, insülinin emilimi bozulabilir bu da eksik dozda insülin alınmasına neden olur. İnsülin yaptıktan sonra iğneyi vücudunuzdan çekmeden önce biraz bekleyiniz (10′ a kadar sayınız). Eğer iğneyi hemen çekerseniz iğne ucundan insülin dışarıya damlayabilir. Bu da insülin dozunuzun eksik olmasına neden olur. Bir sonraki sayımızda Tip 1 diyabetteki acil sorunları ve tip 2 diyabet hastalığını ele alacağız. Bugün ki yazıma son vermeden şunu özellikle belirtmek istiyorum: Diyabeti çok iyi öğrenmek onu kontrol etmenin ilk şartıdır. Diyabet ilaçları doktor önerisi olmadan komşu önerisi ile asla alınmamalıdır. Halk arasında söylenilen çeşitli ot ve sebzelerin sularının içilmesiyle DİYABETE SON sloganına inanmayınız. Sağlıklı günler dileğiyle Sorularınız için e-mail: harunuzel73@yahoo.com Dr.Harun Uzel Internmedicin-Kardiologi KSS-Skövde

Tercüme hizmetlerimiz ile ilgili bilgi almak için

www.turkiskaoversattningar.se web adresimizi ziyaret ediniz.

20 YENİ BİRLİK

33 YENİ BİRLİK


Baş Sağlığı

BAŞ SAĞLIĞI Vårby gård'da oturan vatandaşlarımızdan Atiye Bircan vefat etmiştir. Merhumeye ALLAH'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu

Alby Dernegi üyelerinden Ayşe Öcüt vefat etmiştir. Merhumeye ALLAH'tan rahmet yakınlarına başsağlığı dileriz. Alby Türk İşçi ve Kültür Derneği İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu

Alby Derneği üyelerinden Nünübe Tok vefat etmiştir. Merhumeye ALLAH'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Alby Türk İşçi ve Kültüur Derneği İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu

Rinkebyde oturan vatandaşlarımızdan Hamit Dalbudak vefat etmiştir. Merhuma ALLAH'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu

İsmail ÖCAL vefat etmiştir. Merhuma ALLAH'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Rinkeby Türk Kültür Derneği İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu

34 YENİ BİRLİK

35 YENİ BİRLİK


B POSTTIDNING

Avs: Turkiska Riksförbundet Järnvägsgatan 86 172 75 Sundbyberg


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.