YENİ BİRLİK 2 / 2012

Page 1

İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU YAYIN ORGANI www.trf.nu - Yıl(ar):36 - Sayı(nr.): 2/2012

İsveç Parlamentosu’nun

11 Mart Kararı Protesto Edildi!



YENİ BİRLİK Sayı 2/2012 İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Aylık Yayın Organı Utges av Turkiska Riksförbundet Adres/Adress: Järngvägsgatan 86, 172 75 Sundbyberg Tel: 08 728 00 34 - 08 531 732 05 - 08 531 706 15 Fax: 08 728 00 42 Internet: Http://www.trf.nu E-mail: Turkiskariksforbundet@swipnet.se info@trf.nu Telefon saatleri (hergün) / Telefontid (vardagar): Pazartesi –Cuma/ 09.00 – 12.00 / 13.30 -17.00 Sahibi/Ansvarigutgivare: Hasan Dölek Genel Yayın Yönetmeni / Chefredaktör Ş.Semihhan AYDEMİR Redaksiyon/ İ Redaktionen Hasan Dölek, Ramazan Kavaklı, İlknur Akdağ, Adem Okur İlan Sorumlusu Annonsansvarig: Adem Okur Grafik Tasarım/Layout DENİZ GRAFİK REKLAM VE MATBAA HİZ. TİC. LTD. ŞTİ. Dizgi/Sättning DENİZ GRAFİK REKLAM VE MATBAA HİZ. TİC. LTD. ŞTİ. Yıllık Abone Ücretleri/Årsprenumeration: Üyeler/Medlemmar:150 Örgüt ve Kurumlar/Org: & Ins: 350 Yurtdışı/Utrikes: 350:PlusGiro: 439 83 10 – 5 Önemli /Viktig Sipariş edilmeyen yazılardan veya okuyucu mektuplarından redaksiyon sorumlu değildir! Redaktionen är icke ansvarig för insänt eller ej beställd material! *** Verilmiş veya verilecek anonslarda olası değişiklikler, her iki ayda bir ayın 15´inde Yeni Birlik´e ulaştırılması gerekmektedir. Verilen tarihten sonra itiraz veya değişiklik istemi geçersiz olup, muhtemel yanlışlıklardan Yeni Birlik sorumlu tutulamaz. Annons och /eller manustext förväntas vara oss tillhanda senast den 15 i varannan månad. Yeni Birlik förbehåller sig rätten till ansvarsfrihet för fel som inte reklamerats inom angiven tidsgräns.

İnsanlığın gereği olarak sorumluluklarımızı bilmeli ve buna göre davranmamız gerektiğinin farkında olmalıyız.

Hasan DÖLEK

BAŞ YAZI

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı

Değerli dostlar, Her sayıda olduğu gibi bu köşe ile sizlere ulaşmaya ve sizlerle buluşmaya çalışıyorum. Hepimizin bildiği gibi İsveç’te ve dünya’da sürekli koşuşturmaca ve bir türlü bitmeyen, ardı arkası kesilmez dünya işleri ile hayatlarımız devam ediyor. Geçen ay İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu olarak, her iki yılda bir gerçekleşen kongre’ye doğru giderken başkanlar kurulu toplantımızı gerçekleştirdik ki detayları ile birlikte dergimizin iç sayfalarında okuyacaksınız. Başkanlar kuruluna katılan ve sizleri temsilen bulunan tüm değerli dernek başkanlarımıza ve yönetimlere bu vesile ile tekrar teşekkür etmek istiyorum. Birlik ve beraberlik ruhunun farkı bir araya gelmekle daha canlı yaşandığını şahsımca gördüm ve bu birliktelik ruhumuzu aynı şekilde 28 NİSAN 2012 tarihinde gerçekleşecek olan kongremizde de görmeyi ve keyif duymayı ümit ediyorum. Yine hepimizin bildiği gibi ve toplumumuz için kara gün olarak tarihe geçen İsveç Parlamentosu’nun 11 MART 2010 yılındaki “sözde” ermeni soykırım tasarının kabulü ile ilgili bir gösteri düzenlendi. Bu gösteride duyarlılık gösteren tüm katılımcı ve yine yürekleri bizimle olup katılma imkanı olmayan tüm vatandaşlarımıza ruh birliğimiz için teşekkür ediyorum. Dünya siyasetinin, evrensel değişimin ve küresel hareketliliklerin; dini, dili ve ten rengi ne olursa olsun insanlığın üzerine çivi çakmaya ve sökmeye çalıştığı çivinin izini yalpalama ile daha derin bırakmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ne söylemek istediğimi dergimizin iç sayfalarında yer alan bütün içerikleri okuduğunuzda çok daha net bir şekilde anlayacağınızı biliyorum. Çünkü burada bütün konuları yazıp sığdırmak maalesef mümkün olmuyor. Kısa ve öz olarak, dinlerimiz, dillerimiz ve renklerimiz farklı olsa da insanlığın gereği olarak sorumluluklarımızı bilmeli ve buna göre davranmamız gerektiğinin farkında olmalıyız. Tekrar hepinize çok selamlar iletiyor ve esenlikler diliyorum.

02


HABER

İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU

BAŞKANLAR KURULUNU TAMAMLADI

İsveç’ in en büyük Federasyonu olan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanlar kurulu toplantısını tamamladı. Başkanlar kurulu toplantısına; Stockholm, Göteborg ve Malmö başta olmak üzere İsveç’in diğer bölgelerinde de faaliyet gösteren İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’na bağlı dernek başkanları ve dernek yöneticileri katıldı. 10 MART 2012 Cumartesi günü gerçekleştirilen başkanlar kurulu toplantısına faaliyetler damgasını vurdu… Mevcut yönetimin seçildiği günden bu yana yaptığı faaliyet ve çalışmaları ile ilgili detaylı bilgiler veren İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Dölek, konuşmasına tüm katılımcı dernek başkanları ve yönetim üyelerine teşekkür ederek başladı. Mevcut dönemin çok faydalı geçtiğini ifade eden Dölek, “Federasyon olarak gerek geride bıraktığımız süreç içerisinde olsun, gerekse geride bırakmak üzere olduğumuz ve 28 Nisan 2012 tarihinde kongreye gitmekte olduğumuz bu süreçlerin hepsini enine boyuna değerlendirerek varsa eksiklerimizi dile getirelim ve sorunlara yönelik ortak çözümler için öneriler sunmanızı istiyorum. Bizde bu çözüm öne-

03

rilerini değerlendirir ve ortak bir nokta da mutlaka buluşuruz” şeklinde konuştu. Dölek, mevcut dönemde yapılan faaliyetlerin bazılarını şöyle sıraladı. 1. Üçüncü Ülke Vatandaşlarının Avrupa’da serbest dolaşım projesi 2. İsveç’te yaşayan vatandaşları kapsayan sorunlar paketinin Ankara’ya iletilmesi. • Dövizle Askerlik • Türkiye’de emeklilik vb. konular. 3. Modern çağa uygun olarak web sitenin yenilenmesi 4. Radyo Türk’ün kurulması 5. Engelliler ile ilgili çalışmalar 6. Bilgilendirme seminerleri 7. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanması 8. İsveç tarihinde bir ilk olan Cumhuriyet Kupası turnuvasının yapılması 9. Terör’e hayır mitingi 10. Yeni derneklerin kurulması ve örgütün geliştirilmesi, gibi diğer faaliyetlere de yer vererek çalışmalar hakkında başkanları bilgilendirdi.


HABER Gelecek dönemde devam etmemiz halinde mevcut durumun daha ötesine geçerek daha faydalı çalışmalar yapmak istediklerini dile getiren Dölek, “Bizim yegane varlık sebebimiz vatandaşlarımızdır. Vatandaşlarımız bizleri bu görevi yapmaya tekrar layık görürlerse elbette onlara hizmet etmeyi şeref adleder ve bu anlayış içinde hep beraber çalışacağız” dedi. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu başkanlar kurulunda bulunan tüm katılımcı başkan ve dernek yöneticilerine ayrı ayrı teşekkür eden Dölek, “Biz bir aileyiz tartışmalarımızda elbette olacaktır ancak örgüt olarak biz her zaman sorunların çözümü için ortak noktada buluşmayı bildik ve bu nedenle İsveç’in en köklü ve en büyük örgütüyüz ve bu çeşitlilik zenginliğimizin devam etmesinden yanayım” şeklinde konuşmasını sürdürdü. Federasyon çatısına yeniden ve yeni dahil olan dernek yöneticileri birliktelik içerisinde tüm sorunlarımızı dile getirebilecek ve tartışarak sorunları çözme noktasında diyaloga açık olmanın sevindirici olduğuna vurgu yaptılar.

Başkanlar kurulunda konuşulan konuların diğer yansıları... İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun 28 NİSAN 2012 tarihinde gerçekleşecek olan KONGRE ile ilgili bilgi alış verişinde bulunularak dernek başkan ve yönetimlerinin KONGRE beklentileri şu şekilde sıralandı.

ANA MADDE ŞEFFAFLIK Federasyon’un bu güne kadar olduğu gibi önümüzdeki kongrede de yine her zamanki gibi şeffaf ve etkili bir kongre yapmasını beklediklerini dile getiren başkanlar kurulu toplantı katılımcıları, gelecek yeni yönetimin öncelikle İsveç’te yaşayan toplumumuz için faydalı ve katkı sağlayıcı bir yönetim olması beklentisi olduğu dile getirilerek, derneklerin sorunlarının çözümü ve geliştirmesi noktasında etkili olmasını beklediklerini ifade ettiler.

04


HABER

DERNEK BAŞKAN VE YÖNETİCİLERİNDEN KISA NOTLAR YENİ BİRLİK olarak, toplantı molalarında yaptığımız sohbetler ile başkanlar kurulu toplantısından yansıyan kısa algılar... 1. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Yönetimi gençleşmeli 2. Derneklerin faaliyetlerine daha güçlü destek verilmeli 3. Etkili gelişime ihtiyaç olduğu 4. Daha güçlü istişare için yenilik ihtiyacı 5. Proje üreten yönetimin oluşturulması 6. Medya kanadının daha da güçlendirilmesi

YENİ TÜZÜK TARTIŞILDI

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun 28 NİSAN 2012 tarihinde gerçekleşecek olan KONGRE’ye yeni tüzük ile gitmesi gerektiğine dikkat çeken Federasyon Başkanı Hasan DÖLEK, hazırlanan tüzüğün bir örneğini başkanlar kuruluna katılan dernek başkanları ve yöneticilere vererek tüzüğün incelenmesi ve önerisi olan arkadaşların daha önceden bunu bildirmeleri buna göre tüzüğün geliştirilerek KONGRE gününe hazır hale getirilmesi

05

7. Dernek Faaliyetlerinin medyaya yansısı 8. Derneklere ekonomik, bilgi ve teknik desteğin verilmesi 9. Yerel yönetimler ile etkili ilişkiler kurulması 10. Sorunların araştırmaya tabi tutularak incelenmesi Dernek yöneticilerinin derneklere yönelik yapılacak yatırımın direk olarak topluma yansıdığını ve derneklerin geliştirilmesi ile toplumunda geliştirilebileceğini ifade ederek, öğretici ve değer sağlayıcı çalışmaların gerekirse bütün dernekler ortak çalışarak yapmalıdır şeklinde ifade edildi.

geretiğinin altını çizerek, amacın daha etkili bir tüzüğe sahip olmak olduğunu dile getirip, “Eğer yeni tüzük kabul görülmezse eski tüzük ile devam ederiz bununla ilgili hiç bir sorunumuz yok ama hepimizin gelişmeye ihtiyacı olduğu gibi Federasyon tüzüğününde gelişime ihtiyacı var” dedi. Bir gün süren başkanlar kurulu toplantısı, kongreye gitmeye hazırlanan Federasyon için son derece önemli ve bilgilendirici olduğu söylendi.



HABER

İSVEÇ PARLAMENTOSU’NUN 11 MART KARARI PROTESTO EDİLDİ! İsveç’teki Türk Sivil Toplum Örgütleri’nin ortak düzenlediği 11 Mart 2010 yılında İsveç Parlamentosu tarafından kabul edilen ”sözde” ermeni soykırımına yönelik kararına karşı protesto gösterisinde bulundu ve kararın iptalini istedi. İsveç’in başkenti Stockholm’de gerçekleştirilen gösteride alınan kararın Türk toplumuna yönelik hakaret olduğunu savunan sivil toplum örgütleri İsveç Parlamentosu’nun bu yanlış ve yanlı karardan dönmesi gerektiğine vurgu yaptı. Gösteriye katılan vatandaşlar geleceklerinden endişe ettiğini dile getirdi. İsveç’te yaşayan Türk ve Müslümanlar, İsveç’in aldığı ”Soykırım” kararından sonra neredeyse tüm alanlarda problemler yaşamaya başladıklarını söyleyerek İsveç’in bu tutumunun anlaşılır olmadığını dile getirip çocuklarının geleceklerinden endişe duyduklarını söylediler.

Gösteri moderatörlü’ğünü ve ilk konuşmasını yapan İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu yönetiminden Sultan Kayhan konuşmasında, İsveç Parlamentosu’nda alınan kararın kabul edilebilir olmadığını ve demokratik haklar bakımında dünya’ya model teşkil ettiğini savunan İsveç’in aldığı kararın daha büyük sorunlar yaratmadan ve yine göçmen gruplar arasında Türk toplumuna karşı ayrımcı davranışların büyük trajedilere yol açmandan, ayrıca alınan kararın politik olmasından ötürü olayların tarihçiler tarafından incelenerek sonuca varılması gerektiğini savundu ve kararın iptalini istedi. Ayrıca Kayhan, İsveç Meclis Başkanlığına hazırlanan mektubu şöyle özetledi.” İsveç’teki Türk Sivil Toplum örgütlerini temsilen bu yıl yine parlamentonun 11 Mart 2010 yılında aldığı haksız kararı protesto ediyoruz. Biz hala parlamentonun aldığı bu kararın bir çok nedenden dolayı yanlış olduğunu düşünüyor ve aynı zamanda bu kararın İsveç’teki göçmen grupları arasında mesafeyi açmış olduğunu görmekle ve yine burada yaşayan Türk toplumu ile göçmen grupların arasının açıldığı gibi, Türk toplumu bu alınan yanlış karardan dolayı ayrımcılığa ve hakarete maruz kalmaktadır. Bu tarz davranışların gelecekte daha da çoğalacağından endişe ediyoruz. karardan dolayı ayrımcılığa ve hakarete maruz kalmaktadır. Bu tarz davranışların gelecekte daha da çoğalacağından endişe ediyoruz.

07


HABER Sayın meclis başkanı, biz artık gelecekte daha farklı davranışlara maruz kalmayacağımızdan ve ileride şu ifadelerin bizim için ne kadar geçerli olacağından emin olmalıyız. ”Yasa veya başka bir kural ile birey dışlanmaya veya etnik nedenlerden dolayı haksız davranışlara maruz kalınamaz, kamusal iktidar her insanın eşitliğine saygılı, kişilerin özgürlüğü ve haysiyetini göz önünde bulundurarak yürütülmesi gerekmektedir. Kamular insanların toplumda ki katılımını ve eşitliğini sağlamak için çalışır ve çocukların haklarını sağlama bağlamında dolayı ayrımcılığı önlemelidir.” Bu sebeplerden dolayı bizim örgütlerimizin talepleri; - Parlamentonun soykırımı kabul etme kararının yeniden incelenmesi ve iptal edilme olanağının araştırılması, - Derhal bu kararın İsveç’teki Türk ve müslüman grupları üzerinde ki etkilerin ve sonuçların araştırılması, - Parlamentonun Levande Historia, Världskulturmuseetve Riksdagens Utredningst-jänster gibi kurumlar aracılığı ile objektif bir şekilde aynı süreç içinde Balkan, Kafkas ve Türkiye’de işgal altında olan bölgelerde olanların aydınlattırılması” dır denildi mektupta. İsveçli yazar Stefan Lindgren’in konuşması çok netti! Stefan Lindgren, İsveç Parlamentosunda alınan kararın sansüre yol açtığını ve Fransa’nında aynı konuda daha da ileri giderek aldığı kararda amacın çok açık olduğunu savundu. Lindgren, ”İki yıl önce isveç parlamentosu birinci

dünya savaşı sırasında Türklerin Ermenilere, Asurulara, Süryanilere, Kerdanilere ve Kontuslara soykırım yaptığı kararı aldı. Parlamentonun almış olduğu bu karar böylece bilimsel özgürlüğü kısıtlayıp ve aynı zamanda sansüre yol açmaktadır. Fransa daha da ileri giderek, inkar yasasını kabul etti. Bu yasaya göre ermenilere soykırım yapılmamıştır diyenlere, bir yıl hapis, 400 bin kronda para cezası kararı alındı. Ama Fransa’nın en yüksek mahkemesi alınan haksız karara gereken cevabı verdi. Fransadaki bu sansür destekçileri yeni öneriler ile gelmeyi planlıyorlar. Tüm bu planları ve mücadeleleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Fransa’da yaşayan 500 – 600 bin Ermeni oyları içindir. İsveç parlamentosunun dış ilişkiler komisyonunun çoğunluğunun söylediği gibi Osmanlı İmparatorluğu ve birinci dünya savaşı döneminde olan bu olaylar ancak tarafsız tarihçiler incelediğinde açıklık kazanacaktır. Aslında Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını savunan ”sınır tanımayan gazeteciler” bile Fransız hükümetinin aldığı karardan sonra hükümete bir protesto mektubu gönderdi. Birde Osmanlı ve Rus arşivlerinin açılması yeni koşullar yaratacaktır. Adalet ombudsmanı yaşayan tarih kurumuna adalet önünde herkes eşittir demiştir. Avusturya, İsviçre ve Fransa’da bir çok araştırmacı yanlış anlaşılmadan dolayı Ruanda’da örneğin şu an bir muhalefet politikacısı ölüm cazası ile cezalandırılıp ve buna sebep olarakta soykırımı inkar ve soykırımcılığa çalışmaktan dolayı ülkeyi idare eden asıl soykırımcı Paul Kagame tarafından cezalandırılmış olmasına rağmen hiç bir zaman doğrular söylenmemiştir.

08


İsveçli politikacılara sormak istiyorum! Önümüzdeki seçimlerde aday olacak politikacılara tarihçilerin alacağı kararları Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı döneminde olan olaylar ile ilgili alacakları kararları destekliyor musunuz, yoksa desteklemiyor musunuz? Siz hazır mısınız, parlamentonun aldığı kararı iptal etmeye? ” diye konuştu. Stefan Lindgren’den sonra kürsüye çıkan Abdullah Gürgün ve Macide Akay’da yaklaşık konuşmalar gerçekleştirerek İsveç Parlamentosu tarafından alınan kararın politikacıların işinden öte tarihçilerin görevi olduğu ve bu yanlışan derhal dönmesi gerektiğini savundu.

Ayrıca gösteride konuşan Azerbaycan Türk kardeşliği adına konuşan Eluca Atalı, İsveç Parlamentosu’nun aldığı kararın yanlı ve taraf olduğunu savunarak, ayrıca Fransa’nın yapmaya çalıştığının kabul edilebilir olmadığını söyleyip amacın büyük Ermenistan projesine hizmet ekmek olduğunu dile getirdi ve işgalci güçlerin Azerbaycan topraklarından bir an önce çekilmesi gerektiğini söyledi.

Ayrıca, protestonun hafta sonu gerçekleşmesinden dolayı 12 Mart 2012 Pazartesi günü İsveç Parlamentosu Meclis Binasının önüne siyah çelenk bırakıldı ve meclise 2010 yılında alınan ermeni soykırım kararının yanlış olduğunu ve kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini içeren bir mektup iletildi.



HABER

DİKKAT! İSVEÇ’TE UYUŞTURUCU KULLANIMI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR. İsveç İstatistik Daire Başkanlığı’nın daha önce açıkladığı uyuşturucu kullanımı verilerinin yeni döneme oranla daha düşük olduğu, 2011 yılında genel kullanım, bağımlılık ve yaş gruplarına yönelik çalışmaların henüz devam ettiği söylendi. İstatistik Daire Başkanlığı ile yaptığımız mail ve telefon görüşmelerinde verilen bilgileri incelediğimizde İsveç’te uyuşturucu kullanımının farklı ölçüleri olduğu ve gruplara ayırımın uzun zaman aldığı için istatistik verilerin geç yayınlanacağı sonucuna vardık. Ancak buna rağmen ailelerin çocuklarına bu konuda dikkat etmeleri gerektiğini düşünerek elimizdeki verileri haber niteliğine taşımak istedik. İsveç’in 2010 yılı istatistik verilerinde uyuşturucu kullanımından ölenlerin sayısı 10 yılda iki kat arttığı açıklanmış ve basın yayın organlarında manşetlere taşınmıştı. Nüfus oranlarına bağlı olarak göçmen çocuklarının uyuşturucu kullanımında daha çoğunlukta olduğu İsveç’te, kötü alışkanlıklar ve uyuşturucu ile mücadele konusunda artık sadece devletin ilgili kurumları değil, aileler başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerine de önemli görevler düştüğüne dikkat çekmek istiyoruz.

11

ARTIK DEVLET UYUŞTURUCU KULLANIMINI ENGELLEMEKTE YETERSİZ! İsveç’te kişisel bazı hakların yasalar tarafından korunması nedeni ile uyuşturucu kuryeliğinin daha çok çocuklar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Okul çağında olan çocukların son dönemlerde uyuşturucu taşımacılığında etkili kullanıldığı araştırmalar ile ortaya çıktı ve araştırmaların çıkardığı sonuçlara bağlı olarak İsveç yeni bir uygulamaya geçmeye karar verdi. ARTIK OKULLARA NARKOTİK KÖPEKLERİ İLE HABERSİZ BASKIN YAPILABİLECEK! İsveç devleti uyuşturucu ile mücadele kapsamında sertleşerek, narkotik şube görevlilerin şüphelendiği okullara köpekler ile ani baskın yaparak okulların içine kadar giren uyuşturucu tacirlerine yönelik etkili operasyonlar yapmak ve çocuklardan uzaklaştırmayı planlıyor. GENÇLER ARASINDA UYUŞTURUCU HER GEÇEN GÜN NORMALLEŞİYOR! Gençler arasında yoğun bir şekilde kullanılan uyuşturucu korkutuyor. Yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı sonuçlara göre gençler arasında “esrar” kullanımı, sigara kullanımı ile eş anlam ifade ediyor.


HABER

GENÇLERİ

UYUŞTURUCUYA SÜRÜKLEYEN NEDENLER İsveç ve diğer Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmaların ortaya çıkarmış olduğu gençlerin uyuşturucuya sürüklenme nedenleri arasında en önemli etkinin aile ilişkileri olduğuna dikkat çekilerek, gençlerin uyuşturucuya başlama nedenlerinin başlıca sebepleri şöyle sıralanmaktadır.

getirdiği bunalım vb. olaylar) g. Dışlanmışlık (Toplum ve ortamlardan dışlanmanın getirdiği etki vb.) Gençler uyuşturucu kullanımına sürükleyen bir çok nedenlerden bazılarını sıralarken bu nedenlerin arasında çarpıcı olarak ön plana çıkan (a) aile içi

a. Aile içi şiddet / geçimsizlik (Anne Baba’nın şiddet ve geçimsizlik gelmektedir. Anne ve babalar sürekli tartışması, boşanması vb.) arasında yaşanan geçimsizlik ve tartışmaların çob. Eğitimsizlik (Bilgi kimliğinden uzak, bilgili olduğunu zanneden bireyler vb.) c. Sosyal çevrelerin etkisi (Arkadaş grubu vb.) d. Psikolojik (Ekonomik istikrarsızlık, işsizlik bunalımı, geçimsizlik vb.)

cukların hayatları üzerinde bıraktığı etki çok büyük olmakla beraber, çocuğun kendini toplumun dışında tutmasının da en önemli sebebidir. Uyuşturucu kullanan gençlerin kötü alışkanlıklarından sıyrılmaları için yine en önemli etkenin aile

e. Özenti (Kişisel kimliği oturmamış bireylerin olduğuna vurgu yapan uzmanlar, ailelerin çocukları ile doğru ve etkili iletişimde olmaları gerektiğine çevreye özenmesi, merak vb.) f.

Yalnızlık (Genç yaşlarda yalnız yaşamanın

önemle dikkat çekiyor.



KADIN

STOCKHOLM’DE

KADINLAR GÜNÜNE ÖZEL

ETKİNLİK VE FAALİYETLER DÜZENLENDİ

KADIN BÜYÜKELÇİ’DEN KADINLAR GÜNÜ JESTİ T.C. Stockholm Büyükelçiliği tarafından organize edilen 8 MART dünya kadınlar günü kapsamında hazırlanan programa bir çok konuk ve davetli katıldı. Kadınlar günü vesilesi ile organize edilen yemekli programa İsveç’te bulunan Sivil toplum örgütlerinin kadın yetkilileri, Türk iş kadınları, eğitimci kadınlar ve üniversitelilerde vardı. Basına açık organize edilen programa bir çok basın mensubu da katıldı.

problemlerin aşılabileceğini” söyleyerek, günümüz kadınının daha eğitimli ve iş hayatında daha aktif olması gerektiğinin altını çizdi. Korutürk konuşmasına “İnanıyoruz ki buraya katılımcı olarak gelen her bireyin farklı görüş ve düşüncelerinden değişik bir tablo ortaya çıkacaktır. Sorunlar ve sorunların çözümü noktasında oluşacak bu çeşitliliği rapor haline getirerek bunu daha sonra Dış Türkler Aile’den sorumlu devlet bakanlığı dahil olmak üzere ilgili tüm mercilere hazırlayacağımız raporu sizlerin katkıları ile ileteceğiz” diye devam etti.

Günümüzün kadını ve kadın sorunlarının konuşulduğu kadınlar gününe özel programda her zamanki gibi kadın olmanın toplumsal boyuttan bakıİsveç’te yaşayan Türk toplumunun eğitim düzeşı etkisini gösterdi ve katılımcılar kadınların sorunla- yine istatistiki bilgiler ışığında dikkat çeken Korurına bağlı olarak toplumsal sorunların meydana gel- türk, İsveç’te yaşayan Türkler olarak henüz arzu edidiğine de dikkat çektiler. nilen çizgiye gelinemediği ve eğitime bağlı olarak ta Açılış konuşmasını T.C. Stockholm Büyükelçisi siyasi ve önemli alanlarda idari işletme yönetimleriZergün Korutürk’ün yaptığı programda, İsveç’teki ne de hakim olma veya bu alanlarda etkili var olmaTürk kadınlarının sorun ve çözüm yollarını İsveç’te nın da henüz mümkün olmadığını ancak bir nebze yaşayan kadınların gözü ve düşünceleri ile incele- daha iyiye gidiyor olmanın da sevindirici olduğuna mek ve bilgi edinmek istediklerini belirterek, “Soru- işaret etti. nun çözümü noktasında bireysel veya sadece biriBir çok kesimden katılımcıların bulunduğu orgalerinin sorunları çözme noktasında yeterli olmadı- nizasyonda tüm katılımcılar sırası ile İsveç’teki soğı, ancak birliktelik sağlanması durumunda bir çok runlara değinerek çözüm önerilerinde bulundu.

14


KADIN

KONUŞULAN KONU BAŞLIKLARINDAN BAZILARI • Genel eğitim sorunları • İsveç’in sıkça değişen eğitim sistemi • Türkçe Anadil eğitimi hususunda ki eksiklikler • Özgüven eksikliği • Kadının toplumda ki yeri ve değeri • İş hayatında ki fırsat eşitliği • Kadına yönelik şiddet • Siyaset • Ekonomik istikrar Yukarıda yer alan başlıklar vb. bir çok konunun konuşulduğu programda var olan bütün sorunların uzun vadeli ve etkili çözümler üretebilmenin en etkili yolu eğitimin olduğu konusunda hemfikir olunan konuşmalarda Anadil konusunda ki eğitime etkili katkı sağlamak ve verimliliği artırmak için bir komisyonun oluşturulması gerektiğine işaret edilerek bu konuda fikir birliği sağlayan katılımcılar ana bölge olarak Fittja’dan başlangıç yapılmasını kararlaştırdı. İsveç Türk Üniversiteliler ve Akademisyenler Derneği (TSAF)nin hafta sonları ABF Huset’te yürüttüğü ders yardımları programına da destek verilmesi gerektiğine dikkat çeken TSAF Başkanı Çağla Ersoy, düzenledikleri eğitime talebin çok az olduğunu ve bu nedenle bazen öğrenci sayısından daha çok hoca ile programı sürdürdüklerini ifade ederek eğitim konusunda ki sorunların çözümü için destek taleplerini yineledi. Genç katılımcıların günümüz kadın ve dünya kadınlarının ortak sorunu en gelişmiş ülkelerde bile özgüven eksiliği olduğuna dikkat çektiler. Kadınların toplumda özgüven oranında eksiklik olduğunu söyleyen İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu gençlik komite yöneticisi Sultan Kayhan, “Sadece Türkiye ve Türk toplumunda değil dünya’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olan İsveç’te de kadına yönelik psikolojik baskı sonucu bütün kadınların özgüven kaybına uğradığını görüyoruz. Belli bir süre sonra zaten kadınsın, yapamazsın öğretisi kazandırılan kadınların kendi köşelerine çekilerek bekledikleri ortaya çıkıyor. Böyle olan bir kadın modelinin başarılı olmasını beklemekte pek mümkün olmasa gerek” şeklinde konuştu ve kadınların her şeyden önce kendilerine güvenmeleri gerektiğini söyledi. Konuşmacıların konuşmalarını tamamlaması üzerine yemek ve çay, kahve ikramı ile katılımcıların

15

ilgili konularda fikir alışverişinde bulunarak programı tamamladılar. T.C. Stockholm Büyükelçiliği’nin dünya kadınlar günü münasebeti ile İsveç’teki Türk kadınına özel organize ettiği program, katılımcı kadınları son derece memnun etti.

DAHA GÜÇLÜ KADIN MODELİ İÇİN SEMİNER VE EĞLENCE DÜZENLENDİ İsveç Türk Kadınlar Federasyonu, kadınlar gününe özel programladığı ve hukukçuların gözü ile Türkiye ve İsveç arasında ki kadın hakları hususunun farklılığı, gelişen dünya modelinde kadının yeri ve günümüz kadınının en büyük sorunları üzerine hukuksal bilgiler verdi. Organizasyonun ev sahibi İsveç Türk Kadınlar Federasyonu tarafından, ilgili alanda konuşmacı olarak büyük bilgi ve birikime sahip Avukat Kemal Akkurt, Sosyal Hizmetler Uzmanı Gül Erdost ve İsveç’in başarılı Türk hukukçusu Sadık Kutlu davet edildi. Organizasyonun açılış konuşmasını gerçekleştiren İsveç Türk Kadınlar Federasyonu Macide Akay, amaçlarının kadına yönelik şiddeti önlemek ve bunun üzerine çalışmalar olduğunu ifade ederek, organizasyona iştirak eden konuşmacı ve katılımcılara teşekkür etti. Akay, “Şerefli Kontra Namus” adı altında yürüttüğü proje çalışmalarının bir ayağı olan kadınların aile


KADIN içi hakları ile ilgili seminerler düzenlemek ve bu vesile ile bilgilendirmek olduğunu savundu. Hedef ve çalışma amaçları ile ilgili kısa bilgilendirme yaptıktan sonra sözü konuşmacılara bırakan Akay, tüm katılımcılara teşekkürlerini yineledi. Avukat Kemal Akkurt, Türkiye’nin geçte olsa yeni aile yasası ile birlikte kadın ve çocuklara bir çok hak verdiğini ve bu bağlamda artık evin reisinin erkek olmadığına dikkat çekerek kadın erkek eşitliği konusunda önemli gelişmeler olduğuna dikkat çekti. Akkurt, yeni medeni kanunundaki kadın hakları konusunda yapılan yasal değişiklikleri sıralayarak, kadın örgütlerinin en fazla eleştirdiği, “Erkek evin Reisi’dir hükmünün artık tarihe karıştığını kaydetti. Avukat Akkurt, 4320 sayılı ailenin korunmasına yönelik kanununu oldukça genişleten bir yasanın kabul edilerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına gönderildiğini söyleyerek, “Yeni yasada hak ve özgürlükler çerçevesinde çok büyük bir gelişmeler var. Bu yasanın ismini kadın örgütleri, kadına karşı şiddet olması yönünde bir israrı vardı. Ancak hükümet, ısrarla aile diye diretti” şeklinde konuştu. Avrupa Konseyinde kadına şiddet sonucu mahkum bir ülkeyiz Avrupa Konseyinin, 47 ülke içerisinde kadına şiddet suçlamasından sadece Türkiye’yi mahkum ettiğini de kaydeden Akkurt, “2009 tarihindeki Nahide Topuz Türkiye davası, Türkiye’nin bir ayıbı bir yüz karasıdır. Devlet, Nahide Topuz’u koruyamadığı için mahkum olmuştur” dedi. Kadınlarımızda hala kocamdır severde döver de mantığı var Türkiye’nin kadın hakları ve insan hakları ihlalleri konusundaki durumunun pek iç açıcı olmadığını kaydeden Avukat Kemal Akkurt, günümüzde her 10 kadından 4’ü, yaşamının belli bölümlerinde mutla-

ka şiddete uğramıştır ve bu şiddete uğramış kadınlarımızın sadece yüzde 8’i resmi makama başvurmuş olup yüzde 92’si şikayetçi olmamıştır şeklinde kadınların baskıyı ve şiddeti kabul etme hususuna dikkat çekerek, bir de meşhur sözümüz var. “Kocadır severde döver de” mantığı hala güçlü bir noktadadır dedi. Türkiye’de hala kadın örgütleri olmayan illerimiz var! Sosyal Hizmetler Uzmanı Gül Erdost, kadın örgütlerinin kimi illerimizde olmadığını olan illerinde etkili çalışmalara imza atmakta etkili olmadıklarını dile getirerek, kadın hakları konusunda Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı tabloya işaret etti. Erdost, kadına yönelik şiddetin dört önemli ayağı olduğunu ve kadınları genellikle kendilerine uygulanan şiddetin farkında olmadıkların belirterek; “Kadınımız kendisine yönelik uygulanan şiddetin farkında olmak ya da farkındalığına varmak durumundadır.

Nyfiken på Taxiyrket? Välkommen till ett informationsmöte! Måndagar kl. 17.00 - Jakobsdalsvägen 9 Hägersten (T-Örnsberg) www.taxiutbildning.se

16


KADIN

BUGÜN KADINLARIMIZ DÖRT FARKLI TÜRDE ŞİDDETLE KARŞI KARŞIYALAR 1- Fiziksel, 2- Psikolojik, 3- Cinsel, 4- Ekonomik şiddet olarak görmemiz gerekir. Türkiye’de 2009 yılında devlet istatistiklerine yansıyan çok kapsamlı verilere göre her beş kadından ikisi şiddete maruz kalıyor. Ayrıca her on gebe kadından biri fiziksel ve genel olarak kadınlarımızın yüz 15,3 cinsel şiddete, yüzde ellisi de duygusal şiddete uğruyor. Her on kadından yedisi kocasından izinsiz sokağa çıkamıyor” şeklinde konuştu. İSVEÇ KADIN VE AILE HAKLARI KONUSUNDA ÇOK GENIŞ DÜŞÜNMÜŞ VE BUNA GÖRE HAKLARIN DAĞILIMINI YAPMIŞTIR. İsveç’in başarılı Türk Hukukçusu Sadık Kutlu, İsveç’in haklar bakımından mevzuatı çok kapsamlı olduğunu, kadın hakları ve ceza yasalarınına göre kadına karşı işlenen suçlarda cezai koşulları ve alınan önlemler üzerinde durarak; “İsveç’te kadın hakları çok iyi bir biçimde, deyim yerindeyse, alfabenin A’sından Z’sine kadar çok farklı ve detaylı ele alınarak işlenmiş ve iyi bir biçimde düzenlenmiştir” dedi.

Kutlu, konuşmaları ile İsveç’in, Dünya ve Avrupa ülkeleri arasında aile ve kadın hakları konusunda en geniş haklara sahip bir ülke olduğuna dikkat çekerek, aile ve kadın hakları bağlamında İsveç’in örnek alınması gereken bir ülke modelini teşkil ettiğini ifade etti. İsveç Türk Kadınlar Federasyonu’nun kadınlara yönelik 2012 ilk seminer ve organizasyonu olması nedeni ile son derece verimli ve ilgi uyandırıcı oldu. Kadın hakları konusunda ki bilgilendirme ve yasal haklar bakımında ki seminerlerden sonra, kadınlar günü onuruna bir eğlence düzenleyen Türk Kadınlar Federasyonu, katılımcılara renkli bir gece yaşattı. Türk sanat müziği eşliğinde yenilen yemeklerden sonra katılımcıların eğlenmesi amacı ile halaylar çekildi ve danslar edildi. Eğlence programı sırasında katılımcılara kısaca seslenen Türk Kadınlar Federasyonu başkanı Macide Akay, gerek seminere katılım noktasında ve gerekse düzenlenen geceye katılım sağlayan ve kendilerini destekleyen herkese teşekkür etti. Açılış konuşmasında 8 Mart’ın anlam ve özelliği

STOCKHOLM DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE

BİRÇOK ETKİNLİĞE EV SAHİPLİĞİ YAPTI Stockholm’de 8 mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle gerçekleştirilen gecelerden biri de Kista’da yapıldı. Ortak çalışma Platformu adı altında birlikte or-

17

tak çalışmalar yapan, İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’na bağlı Dayanışma Derneği, Türkiyeliler sanat ve kültür derneği ile Alevi kültür Merkezi tarafından düzenlendi.


KADIN hakkında kısa bilgi verilerek, kadının günümüzdeki durumuna değinildi. Kadınların somut durumundan, ihtiyaç ve taleplerinden söz edildi. Gece müzik ziyafeti ile devam etti Hakan Vreskala, Cemile Gültekin ve Rahim Erzurum’un müzik performansları eşliğinde davetlilere müzik ziyafeti yaşatıldı. Birlik ve beraberliğin simgelendiği gecede çocuklara şeker dağıtıldı ve program sonuna doğru üç ayrı çekiliş yapılarak talihlilere bilgisayar, uçak bileti ve halı verildi. Geceye Stockholm’de bulunması münasebeti ile

katılan Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan kısa bir konuşma yaparak organizasyonu ve katılımcıları organizasyondan dolayı kutladı. Türkiye’nin fikir ve düşünce bakımından özgürlüklerde hala eksikler olduğuna vurgu yapılarak demokrasinin gereği olan fikir özgürlükleri konusunda Türkiye’nin kalıcı çözümler üretmesine dikkat çekildi ve bu hususta mağdur olan kadınlara destek kartları imzalanarak yollandı. Ayrıca geceye başta ABF olmak üzere İsveçli davetlilerde katıldı.


GENÇ BAKIŞ Sultan KAYHAN

Eski siyasal filozofların insanlığa yüzyıllardır anlatmaya çalıştıkları gibi, eğlencelerin bizi sistemin kültürüne bağlarken aynı zamanda pasifleştirdiği çoğumuz için bilinen bir şey olmakla beraber yaşadığımız bir gerçektir. İnsan toplumu olarak zaaflarımızı itiraf etmekten aciz olmamız gerek ki, kendimizi bunun gibi tuzaklara düşenler arasında görmek istemeyiz hiçbir zaman. Ben ve “bizler” sanki o sistemin bir parçası değilmişiz gibi “Onlar” yapıyorlardır şeklinde davranışlar sergiliyoruz. Oysa ki yaşadığımız toplumun içinde ki norm ve kurallarını hepimiz sürekli bir anlamda sistematik olarak çoğaltıyoruz. Tabi ben bunun kaçınılmaz veya değiştirilemez olduğu kanaatinde değilim. Bu günümüzde her ne kadar kaçınılmaz olsa da, insanların içinde rasyonel davranma özgürlüğüne sahip olan varlıklar olduklarına inanıyorum. Çünkü bu özgürlük dediğimiz şey aslında belirli çerçeveler içinde kullanabildiğimiz alanlarla sınırlıdır. Bu çerçeveleri değiştirmek veya etkilemek için birlik olup çok çalışmak gerekiyor. Bu yükün altından kalkamayacağımız düşüncesiyle çoğumuz pes etmiş olsa gerek, zira şuan her zamankinden daha pasif bir durumdayız. Yaşadığımız dünya düzeyinin bizde yarattığı başka arzu ve duygular da var ki bunlar ilk satırlarda verilen örneklerle bağlantılı olduğu gibi onlardan daha da

19

Ben doğma büyüme İsveçli bir Türk genci olarak Yeni Birlik’e ilk yazımı yazarken konu seçimim de çok zorlandım. Yapılmasını istediğim ve tartışılması gereken okadar çok şey var ki! Bir yerden başlanmalı derken 11 Mart protestosu yapıldı ve en acil eksikliğimiz bir tokat gibi gün ışığına çıktı: Halkımız nerede? İnsanların görünürde pasifleşmesi uzun zamandır tartışılan global bir sorun olmakla birlikte insanların teknolojik gelişimin getirdiği farklı yollarla aktivizm yaptıkları gözlemlendi. Ama yüz bin üzeri vatandaşımızın bulunduğu İsveç’te bunun yüzde birini bile bir arada göremiyorsak sorun çok ciddi demektir. Ben Stockholm Üniversitesinde master yapıyorum. Lisans eğitimim de çift anadal bitirdim, siyasal bilimler ve iktisat. Master eğitimimde siyasal bilimlere yoğunlaştım ve hayatımı bu şekilde yönlendirdiğim için mutluyum; çünkü bugün bu köşe yazısını yazarken eğitimimin katkı sağladığını düşünüyorum. Yazıma benden beklenebilecek bir şekilde, benim hiç bir zaman onlar kadar bilgin olamayacağım öncülerimi anarak başlıyorum... vahim. Örneğin özenti ve “Onlar”ı sevmediğimiz gibi “onlar” gibi olmak istemek. Hatta gözümüze parıltısı ulaşan her şeyi istemek. Haksız da değiliz hani, kim her şeyin en iyisini istemez ki? Her şeyi istemek tabi ki tutarsızca ama belki de en büyük sorun, güzel görünen her şeyi isterken bunlar için herzaman bir bedel ödenilmesi gerektiğini unutmamız. Hiç kimse, bedel ödemeden bir şeye sahip olamaz. İsveç’te ki özgürlük her ne kadar cazip gelse de bunu sağlayan refah toplumu bir günde kurulmadı. Bize İsveç’te ki stabiliteyi sağlayabilmek için insanlar birlik olup çalıştılar. Hollywood yıldızlarının yaşam standartlarına baktığımızda onlardan önce hayatlarını endüstrilerde harcayan milyonlarca insanın çalışmasını görmeliyiz ve yıldızlar hayatlarını o milyonlara borçlular. Bizimde şuan tarlalarda koşturmak yerine bu dergiyi okuyabilmemizi kimlere borçlu olduğumuzu, kimlerin hangi bedeller ödediğini düşünmemiz gerektiği gibi, bir de bizim gelecek nesillere miras olarak ne bırakacağımızı düşünmemiz gerekiyor... Hollywood’un kültür imparatorluğuna insanlık olarak çok yenik düşmüş bir vaziyetteyiz. Özenmemiz gereken şeyler Hollywood’u sağlayabilen güçlü siyasal, ekonomik ve sosyal bir altyapı olması gerekirken, biz bunların göz kamaştıran meyvelerine özeniyoruz.


GENÇ BAKIŞ

Tüm dünya şuan bu yanılgıya düşmüş durumda ve bunun sonucu olarak kendi kimliğimizi unutuyoruz. Bir toplum kim olduğunu, nereden geldiğini unutursa, kimliksiz ve şizofren bir ruhla herkes tarafından kukla gibi oynatılır. Bu bağlamda artık kendimizi daha fazla eleştirmenin zamanı geldiğinin kanaatindeyim. Ne yapılması gerektiğine bakacak olursak en yakınımızdan başlanılmalıdır. Örneğin İsveç’te ki Türkiye toplumu olarak çok pasif davranıyoruz. Burada dördüncü en büyük göçmen grubu olduğumuz halde sesimizi en az duyurabilen millet olduğumuzu ispat etmek için araştırma yapmaya bile gerek olmadığını ne yazık ki bir çoğumuz biliyoruz. Çünkü bu çok net bir şekilde ortada! Hiç bir şey yapılmadığı gibi, başkalarının düzenlediği faaliyet ve etkinliklere katılmak bile çoğu insanımıza göre zor geliyor olmalı ki katılım sayısı çok düşük oluyor. Milliyetçi ruhuyla izlenen, Hollywood özentili filmler vizyona girdiğindeyse salonlar tıklım tıklım. Aftonbladet’de bir yazı çıktığında veya Svt’de bir film gösterildiğinde ise İsveç’te sanki bir tane Türk bile yaşamıyor gibi herkes suspus... Yani acı tablo! “gücümüz sıfır”.

Evet, eğlenmeyi de bilmeliyiz ayrıca bizde eksik olan ve bizden daha gelişmiş olan sistemlere de özenmeliyiz. Ancak ilk başta neye özenmemiz gerektiğini bilmeliyiz ve hedeflerimiz için teorik bir temel kurmalıyız. Hepimizin ideolojileri, dini inançları, aile yapısı gibi şeyler farklı olabilir. Halk olarak değişik etnik gruplardan olsak dahi, biz aynı milletiz. Farklarımızı yeri geldiğinde ortak hedeflerimiz için bir kenara koyup bu hedefler adına uzlaşmalıyız. Bunu da kendinden ödün vermek duygusu içinde yapmak yerine, daha kutsal bir amaç için yapıldığını görmeliyiz. “Onlar” ve “bizler” değil, hepimiz yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumluyuz. Sürekli başkalarını suçlamak ve tüm yükü başkalarına yığmaktan kurtulmalıyız. Bireyler olarak kendimizi daha fazla sorgulamamız gerekiyor. “Ben kimim?” diyerek başlayabilirsiniz. “Ben Türküm” diyebiliyorsanız eğer, bende size; “Birlik olmanın zamanı geldi”, diyorum. Bir şeyler düşündürdüğümü ümit ederek, saygılarımı sunuyorum. Sultan KAYHAN


Ekholmsv채gen 23, 127 48 Sk채rholmen - Tel: 280956 - Mail: info@moblerportalen.se - Web: www.moblerportalen.se


HUKUK Soru: Daha önce bir pizzacıda ortak olarak çalışıyordum. Şirket ‘Handelsbolag’ idi ve ben de yarısına ortaktım. Geçen sene pizza restaurantını sattık ve ortağımla parayı bölüştük. Ama şirket hala ikimizin adına aktif görünüyor. Şirket adına aldığımız bir banka bocu vardı ve ben kendi payımı pizza restaurantını sattığımızda ödemiştim. Şimdi banka, ortağımın sorumlu olduğu miktar için bana ödeme ihtarı gönderdi. Ortağımın borcunu benden isteme hakları var mı? Şirketin hesabında da herhangi bir para kalmadı. Ben bu borcu ödemek zorunda kalır mıyım? Cevap: Handelsbolag hakkındaki düzenlemeler ‘Lag (1980:1102) om handelsbolag och enkla bolag’ hakkındaki kanunda düzenlenmiştir. Bu kanuna göre, handelsbolag (limited şirket benzeri olarak tanımlayabiliriz) tüzel kişiliğe sahip bir şirket olmakla beraber, şirket ortaklarının şirketin borçlarından dolayı bütün kişisel malvarlıkları ile öncelikli ve müteselsil olarak sorumludurlar. Bunun anlamı, şirket alacaklılarının öncelikli olarak şirket ortaklarından birinden bütün alacağı talep etme haklarının olduğudur. Yani, %50 hisseye sahip olan bir ortak, kendi şirket payı sadece % 50 olsa dahi, şirketin tüm borcundan tüm malvarlığı ile sorumludur. Tabii ki böyle bir durumda ortağın şirkete ve diğer ortaklara payları oranında rücu hakkı vardır.

Yukarıda söylenenler ışığı altında, bankanın şirket alacağını sizden isteme hakkı vardır. Bu durumda maalesef, bahsi geçen borcu ödemek zorunda kalabilirsiniz; meğer ki ortağınız kendi payına düşen borcu ödemesin. Sorunuzdan anlaşıldığı üzere, şirket hesabında para kalmamış. Bu durumda, ödediğiniz miktarı ortağınızdan talep etme hakkınız vardır. Soru: Şu anda eski eşimle devam etmekte olan bir mal paylaşımı davam var. Eski eşimle ortak bir evimiz var. Ancak evde şu anda o kalıyor. Ne benim ne de onun evi devralmak için yeterli bir geliri yok. Ancak, eşim evi emlakçı yoluyla satmaya da yanaşmıyor. Mahkeme bize mal paylaşımını yapmak üzere bir avukat atadı. Acaba bu avukat evin satılmasına karar verebilir mi? Veremezse, evdeki payımı almak için ne yapabilirim? Cevap: Hemen belirtmek gerekir ki, mal paylaşımını yapmak üzere görevlendirilen avukatın (bodelningsförrätare), eşlerin ortak evinin satılması yönünde bir karar verme yetkisi yoktur. Eğer her ikinizin de evi devralacak gücü yok ise bu durumda avukatın tek yapabileceği, evde eşlerin 50/50 oranında pay sahibi olduğu yönünde karar vermektir. Eğer, eski eşiniz hala evi anlaşma yolu ile satmaya ikna olmazsa o taktirde size kalan, mahkemeye başvurarak evin zorla satılması için mahkemeden bir karar çıkarttırmaktır. İsterseniz, evin satılabileceği en az değerin de mahkeme hükmünde belirtilmesini talep edebilirsiniz. Bu durumda mahkeme, bir avukatı (god man) evi talep ettiğiniz değerden düşük olmamak kaydıyla açık arttırma yoluyla satması için görevlendirir. Bu kişi de evi açık arttırma yoluyla satarak, evin borcunu ve satış masraflarını düşerek kalan parayı eski eşinize ve size paylaştırır.

Stockholm 2012-03-22 Avukat Sadık Kutlu Advokatfirman Lindwall & Partners AB Kungsgatan 33, 7 tr. Box 7075 103 87 Stockholm Tel: 08- 545 155 80 Fax: 08- 545 155 99 E-posta: kutlu@lindwallandpartners.se Web: www.lindwallandpartners.se

22


ZİYARETLER

İSVEÇ TÜRK İŞÇİ DERNEKLERİ FEDERASYONU’NA GERÇEKLEŞEN ZİYARETLER Engellerin daha etkili aşılması için İsveç’in sistemini incelediler. Gaziosmanpaşa Hüseyin Keçici Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi ve İş Eğitim Merkezi Müdürlüğü İsveç’teki incelemelerini tamamladı. Türkiye ve İsveç’in “OÇEM” konusunda çalışma farklılıklarını incelemek üzere İsveç’e bir araştırma gezisi düzenleyen Gaziosmanpaşa Hüseyin Keçici “OÇEM” ve İş Eğitim Merkezi Müdürlüğü yetkilileri, “Tabir yerindeyse İsveç’te insanın engelli olası geliyor” dedi. Hüseyin Keçici Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi ve İş Eğitim Merkezi okul müdürü Mustafa Çekiç ve öğretmen grubu, İsveç’teki incelemelerinden sonra İs-

23

veç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nu ziyaret ederek karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’na bağlı İsveç Türk Spor ve Dostluk Derneği tarafından organize edilen ziyarette, İsveç Türk Spor ve Dostluk Derneği Başkanı Murat Topçu, Yönetim kurulu üyesi Ömer Yeşil ve Nuri Köylüoğlu ile birlikte federasyonu ziyaret eden grup İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri İlknur Akdağ tarafından karşılandı. Ziyaretçilere Federasyon’un tarihi, kuruluş amacı ve çalışmaları hakkında geniş bilgi verildikten sonra bir çok konunun ele alındığı bir sohbet gerçekleşti.


ZİYARETLER

İsveç’in sürekli değişen eğitim sisteminin de konuşulduğu sohbette İsveç’teki toplumumuzun örgütlenme, sosyal aktiviteler vb. bir çok konuda konuşmalar yapıldı. Gaziosmanpaşa Hüseyin Keçici “OÇEM” okul müdürü Mustafa Çekiç, “İsveç’in her konuda olduğu gibi “OÇEM” konusunda da çok başarılı olduğunu, sistemini çok iyi oluşturduğunu ve “tabir yerindeyse insanın engelli olası geliyor burada” diyerek, ülkemizde engellilerimiz ile ilgili maalesef henüz arzu ettiğimiz seviyeye gelmedik ve İsveç’te oturmuş sisteme bizim ulaşmamız için her halde bir 15-20 yıla ihtiyacımız olacak” dedi. Bütün alanlarda gelişen bir Türkiye gerçeğini herkes gibi bizde görüyoruz ancak temel yapı konusunda ülke olarak yapılarımızı alttan değil de üstten yaptığımız için daha sonra da altını beslemek çok etkili ve kısa vadede olmuyor diyen grup, kendi okulumuzda neler yapabileceğimiz ile ilgili İsveç’in sistemini araştırma ihtiyacı duyduk şeklinde konuştu. Ayrıca İsveç’te yıllardır öğretmenlik yapan İsveç Türk Spor ve Dostluk Derneği yönetim kurulu üyesi Ömer Yeşil, İsveç’in eğitim sistemi ile ilgili bilgi verirken,”Eğitim konusunda İsveç’i Türkiye’den ayıran en önemli nokta öğretimdir” dedi. Yeşil, İsveç sisteminin içinde eğitimin olmadığını, bunun yerine sadece öğretimin yer aldığı bir çalışma sistemi olduğunu söyledi. Türkiye’de ise bunun iki yönlü olduğunu ve çocuklara çok fazla yüklenildiğini söyledi. Program sonunda Gaziosmanpaşa Hüseyin Keçi-

ci “OÇEM” ve İş Eğitim Merkezi müdürü tarafından İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu genel sekreteri İlknur Akdağ’a Federasyon’un İsveç’te toplumumuz için yaptığı çalışmalar ve katkılardan dolayı bir plaket armağan etti. Yine İsveç Türk Spor ve Dostluk Derneği Başkanı Murat Topçu’ya Derneğin İsveç’te spora yapmış olduğu katkıdan ötürü bir plaket verildi.

İsveç’in engelliler ile ilgili çalışma modelini ve yaşlılarını Türkiye’ye götürmek istiyorlar Son dönemlerde İsveç ve Türkiye ticari ilişkilerinin yanı sıra siyasi iletişimlerinde iyi gidiyor olması eğitim ve geliştirme alanlarına da yansıyor. Neredeyse her ay Türkiye’nin farklı bölgelerinden İsveç’e ziyaret gerçekleştiren inceleme ekipleri, son günlerde İsveç’in engelliler ile ilgili çalışmalarını incelemek üzere Türkiye’nin farklı okulları ve bölgelerinden İsveç’in alt yapısını incelemek üzere ziyaretler gerçekleşiyor. Ordu Ünye İlküvez Belediye Başkanı, Ünye İlçe Milli Eğitim Müdür vekili ve bir grup araştırmacı öğretmen hem İsveç’in engelleri aşma yönündeki alt yapısını inceledi hem de bölgelerine turizm’i götürmek üzere girişimlerde bulundu. İsveç’teki incelemelerinden sonra İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’na bir ziyaret gerçekleştiren Ünye İlküvez Belediye Başkanı İsmet Yanık ve İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili İhsan Yüksel, engelli-

24


ZİYARETLER Ordu İlküvez Belediye Başkanı İsmet Yanık, Karaler ile ilgili burada ki çalışma yapısından alınabilecek çok fazla iyi yönler olduğunu söyleyerek, İsveç’in bu deniz bölgesinde turizm’i geliştirmek istediklerini ve yaşlılar için sağlıklı yaşam köyü kuracaklarını söylekonuda büyük bir model oluşturduğunu söyledi. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’na bağlı İs- di. Botanik bahçelerinin olduğu, yaşlıların doğa ile iç veç Türk Spor ve Dostluk Derneği tarafından organi- içe yaşayabileceği bir projelerinin olduğunu söyleze edilen ziyarette karşılıklı bilgi alışverişinde bulu- yen Yanık, “Amacımız Avrupa’nın ve İsveç’in yaşlılarını Türkiye’de daha iyi şartlarda yaşamlarını sürdürenuldu. bilecekleri bir ortam hazırlamaktır. Bunun içinde girişimlerde bulunuyoruz şu anda Japonya ile ilgili de İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı çalışıyoruz eğer bunu gerçekleştirebilirsek bölgenin Hasan Dölek tarafından kabul edilen Belediye Başistihdamı açısından da çok önemli olacaktır. Bu nekanı ve İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili ile çok çeşitli denle İsveç’te de ilgili kurum ve kuruluşlarla bu kosohbet edildi. nuda iletişimimizi sürdürüyoruz” dedi. İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu’nun İsveç’teki rolünün önemini anlatarak ziyaretçilere bilgi veren Dölek, Türkiye’nin farklı kesimlerinden buraya gelen bizler, burada kimliğimizi koruyarak ve aynı zamanda İsveç ile de uyum içinde hareket edebilmek için mücadele veriyoruz şeklinde konuştu. İlküvez’in Avrupalı yaşlılar için cennet olması için mücadele ediyor!

25

Bir çok konunun konuşulduğu ziyaret sonunda İlküvez Belediye Başkanı ve Ünye Milli Eğitim Müdür Vekili tarafından İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyon Başkanı’na ve İsveç Türk Spor ve Dostluk Derneği Başkanı’na İsveç’e düzenlemiş oldukları program çerçevesinde yardımlarından ötürü teşekkür ederek plaket ve yöresel hediyeler takdim ettiler.


Därför får du en personlig rådgivare. Nu har vi specialutbildat 150 rådgivare, så att de är extra bra på att ta hand dig som är småföretagare. För någonstans på vägen, när företaget växer och du börjar anställa, så behöver du förmodligen lite mer avancerad hjälp från oss. Boka tid för rådgivning på seb.se/foretagspaketet, så berättar vi mer. Välkommen!


DİN VE TOPLUM

HAKİKİ İMAN, KARDEŞLİĞİ DAYATIR Prof.Dr. Adnan Bülent BALOĞLU Sosyal İşler ve Din Hizmetleri Müşaviri Her yıl olduğu gibi 2012 yılı Nisan ayında da Sevgili Peygamberimizin doğum gününü “Kutlu Doğum” haftası kutlamaları çerçevesinde kutlayacağız. Avustralya’dan Amerika’ya kadar her yerde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın temsilciliğinin bulunduğu her ülkede bu amaçla çeşitli programlar düzenlenecek ve böylece Sevgili Peygamberimizin bütün insanlığa vermek istediği mesaj bir kez daha beyinlere, sevgisi ise gönüllere ve kalplere nakşolunacak. Bu yıl “Kardeşlik Ahlakı ve Kardeşlik Hukuku” işlenecek. Kardeşlik ahlakının ilişkilerimizde bize ne tür sorumluluklar yüklediği anlatılacak. Müminlerin kardeşliğinin ne anlama geldiği, dinde kardeş olmanın yerel ve küresel ölçekte nasıl anlaşılması gerektiği konuları irdelenecek. İslam’da kardeşliğin yalnızca duygusal boyutta olmadığı, bunun ancak sevgi ve saygı temeline dayalı bir paylaşımla hayata aktarılabildiği takdirde bir kıymet ifade ettiği söylenecek. Bu bağlamda Sevgili Peygamberimizin Ensar-Muhacir örnekliğinde gerçekleştirdiği kardeşlik köprüsünün hukuki boyutları daha detaylı bir biçimde gözler önüne serilecek. Dünyevileşmenin ve sekülerleşmenin had safhaya vardığı günümüz dünyasında da bu türden kardeşlik köprülerinin kurulmasına ne kadar çok ihtiyacımızın olduğu ifade edilmeye çalışılacak. Kardeşlik hukuku çok kapsamlı bir olgudur. Orada yalnızca bireyin hak, görev ve sorumlulukları yoktur; aile içi ilişkiler, akrabalık, toplumsal barış ve huzur, sosyal dayanışma vb. pek çok husus vardır. Kardeşliğin uygulamalı olarak tesis edildiği yerlerde ilişkilerin samimiyetinden bahsedilebilir. İlişkilerin samimi olduğu yerlerde ancak gerçek anlamda barış, huzur, dayanışma ve kaynaşma vardır. Barışın ve huzurun olduğu ortamlar ise sevgi medeniyetinin, kardeşlik hukukunun kurulması ve gerçekleşmesi için müsait yegâne ortamlardır. Hakiki iman, kardeşliği bize dayatır, emreder. Kendilerinin mümin olduğuna inanan ve bunu dillendiren insanlar birbirleriyle kardeştirler. Kur’ân-ı Kerim’de Hucurât suresinin 49. âyetinde “Müminler ancak kardeştirler. Anlaşmazlığa düşen kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” buyrulmaktadır. Sevgili Peygamberimiz de müminleri bir bina-

27

nın birbirlerine kenetlenen, birbirlerini taşıyan tuğlalarına benzetmiş ve kardeşliğin gerçek hayatta da bu şekilde tezahür etmesi gerektiğini öğütlemiştir. Güzel Peygamberimiz bir başka vesile ile de kardeşliği bir vücudun organlarına benzetmiştir. Bu benzetmeye göre, müminler, aralarından biri ıstırap duyduğunda, rahatsızlandığında veya bir ihtiyaç içerisinde olduğunda diğerleri onun yardımına koşmada, sevgi ve merhamet sergilemede bir beden gibidirler. Özetle, Müslümanların kardeşliği düsturunu bu yıl Kutlu Doğum vesilesiyle bir kere daha hatırlayacağız. 21 Nisan’da Göteborg’da, 22 Nisan’da Stockholm’de bu konuda bizleri aydınlatmak ve Sevgili Peygamberimizin hayatından örneklerle açıklamak üzere Diyanet İşleri Başkan Yardımcımız Dr. Ekrem Keleş bizlerle birlikte olacaktır. Aynı programda tıpkı geçen yıl olduğu gibi Türkiyemizin güzîde Kur’ân okuyucuları da Sayın Hocamıza eşlik edecekler. Hepinizi 21 Nisan’da Göteborg’da, 22 Nisan’da ise Stockholm’deki programlarımıza bekliyoruz. Özellikle gençlerimizi ve yavrularımızı da aramızda görmeyi arzuluyoruz. İsveç Diyanet Vakfı’nın kültür faaliyetlerinin bir parçası olarak eser yayınına başladık. Bu çerçevede öncelikle Araştırmacı Recep Özmen’in ”İsveç’te Türk Gençliği” isimli çalışmasını yayınladık. Bu eserin sponsorluğunu üstlenen değerli işadamları Himmet Kaya’ya ve Mustafa Tümtürk’e teşekkür ediyorum. Ardından da birinci neslimizin göç hikayelerini kendi ağızlarından anlatan ”Stockholm Treni” adlı derleme eserimizi bastık. Bu eserin sponsorluğunu ise Haydar Akan Bey üstlendiler. Haydar Bey, önceki kültür faaliyetlerine bir yenisini daha eklemiş oldu; ona da huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum. Bu çalışmaların üzerine bir kaç ay zarfında yenilerini ekleyeceğiz. Bu çalışmalarımızla birlikte, dayanışmanın güzel örneklerini de sunmuş olduk. Emek bizden, maddi katkı iş adamlarımızdan oldu. Allah kendilerinden razı olsun. Belki bu sayede onlar, İsveç’teki toplumumuza karşı sorumluluklarını bir nebze de olsa yerine getirmiş oldular. Ayrıca Başkanlığımızca çocuklarımıza yönelik olarak basılan ve bizim İsveççe’ye çevirttiğimiz ”Peygamberimi Tanıyorum” adlı çocuk yayını da Kutlu Doğum’da bizlerle birlikte olacak. Hizmetlerimize devam edeceğiz, durmak yok! Gayret ve çaba bizden, takdir sizden, yardım Allah’tandır. Allah’a emanet olun.



SAĞLIK

İSVEÇ

KALP KRİZİNİ

ÖNLÜYOR!

İsveç’in Lund Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar,

Sağlık araştırmaları konusunda liderlik ipini göğüsle-

kalp krizini yüzde 70’e kadar önleyen bir aşı geliştirdi. 5

yen İsveç araştırmacılarının yaptığı çalışmalar dünya’nın

yıl içinde piyasaya sürülmesi beklenen CVX-210 isimli aşı,

ilgisini çekerken, İsveç’in hastalara yönelik uygulamala-

içeriğindeki antikorlar sayesinde kalpte biriken plakala-

rında ki sorunlar vatandaşların tepkilerini çekmeye de-

rı yok ediyor. Böylece ilk kez, kolesterol ve tansiyon gibi

vam ediyor. İsveç’in başarılı araştırma konusunda yaptı-

kalp krizine yol açan risk faktörleri yerine, doğrudan kalp

ğı faaliyetlerin nasıl karşılandığı konusunda bazı hasta-

krizine neden olan fiziksel belirtileri hedef alan bir tedavi

lara yöneltilen soruda, hastaların buluşların hayata geçi-

yöntemi geliştirilmiş oldu. İlacı geliştiren firma, aynı for-

rilerek uygulama alanlarında aktifleştirilmesi gerektiğini

mülle bir burun spreyinin de hazırlandığını açıkladı.

aksi taktirde yapılan araştırmalar sonucunda buluşların

Araştırmacılar, üzerinde çalışılarak geliştirilmesi durumunda ilacın kalp krizlerini yüzde yüz olmasa da neredeyse yok seviyesine çekilebileceğini ifade ediyor.

hiç bir anlam ifade etmeyeceğini savundular. Hastalar üzerinde ilaç kullanımı çok yüksek olarak değerlendirilen İsveç’te kalıcı tedaviler yerine hastalardaki

Önümüzki yıllarda piyasaya sürülecek ilacın yan etki-

ağrı durumlarını geçiştiren yöntemler uygulandığı ve bu

leri ile ilgili her hangi bir bilgi verilmezken, araştırmanın

uygulamalardan en kısa zamanda vazgeçilmesi gerekti-

kalp krizleri noktasında bir devrim niteliği taşıdığına dik-

ğine dikkat çekiliyor.

kat çekiliyor.

29


RÖPÖRTAJ

Gisle DUELAND

Türk Hava Yolları İsveçli Pazarlama Şefi

Türkiye’nin milli taşıyıcısı olan Türk Hava Yolları’nın İsveçli Pazarlama şefi Gisle Dueland ile Türk Hava Yolları’nın İsveçteki çalışmalarını konuştuk. Türk Hava Yolları kaç yıldır İsveç piyasasında? THY İsveç’te köklü bir geçmişe sahiptir. İsveç’te 1987 yılında tarifeli uçuşlarına başlamıştır ancak ofisi çok daha önce kurulmuştur. Kaç yıldır Türk Hava Yolları’nda görev yapıyorsunuz ve buradaki göreviniz nedir? Ben dört yıldır Pazarlama şefi olarak Türk Hava Yolları ailesi ile çalışıyorum ve böyle büyük bir ailenin içinde olmak ve çalışmaktan büyük keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Çalıştığınız bu süreç içerisinde pazar payınızı artırmaya yönelik hangi çalışmalara öncelik verdiniz ve neler yaptınız? Bu süreç içerisinde birinci aşamada en önemli önceliğimiz uçuş ağımız hakkında konuşup insanları bilgilendirmek ve Türk Hava Yolları’nın sadece Türkiye’ye uçuş yapan bir hava yolundan ibaret olmadığını piyasaya anlatmak, ikinci aşamada ise Türk Hava Yolu ile ilgili genel bilgilendirme yapmak, filo, hizmet kalitesi vb. bir çok konu ile Türkiye ve Türk Hava Yolları ile ilgili olabilecek ön yargıları değiştirmek amaçlı çalışmalar yaptık. Bu konuda tam anlamıyla başarıya ulaşıldı mı? Kesinlikle başarıya ulaştık çünkü bugün Türk Hava Yolları alanında devler liginde oynayabilen büyük bir takım imajına sahip. Türk Hava Yolları olarak şu anda İsveç’teki pazar payınız ne kadar? İsveç’teki tüm piyasaya tablosuna bakıldığında pazar payımız yüzde 3 oranında gözüküyor ancak buna bütün Avrupa ve Amerika uçuşları da dahil olmak üzere hesaplanan bir oran ve burada şunun bilinmesinde fayda olacaktır Türk Hava Yolları İsveç’ten Avrupa’ya direk uçuşlar gerçekleştirmediği için bu pay küçük gözüküyor olabilir ancak kıtalar arası seferlere bakıldığı zaman bu oran çok

daha büyük olarak yansıyor. Birde yolcuların beklentileri ile ilgili sormak istiyorum. Türk Hava Yolları’nı tercih eden yolcular genel olarak ne tür beklentiler içinde oluyorlar? Beklentiler genel olarak yüksek oluyor. Örneğin, “Feel like a star” kampanyasını yaptığımız dönemlerde yolcuların bizden çok büyük beklentileri olmuştu. Şimdi biraz daha mütevazi slogan ve kampanyalarla ön plana çıkıyoruz ama bir yandan da ürünlerimizi tanıtırken yine hizmet ve ürün kalitesini ön plana taşıdığımız için insanlar bizi takip ediyorsa ve bu çalışmalarımızı görüyorlarsa yinede yüksek beklentilerle geliyorlar. Ancak yolcu profillerine göre bu beklentiler değişebiliyor ve biz bu noktada bütün yolcu gruplarına hizmet kalitesinden ödün vermeden hitap etmeye çalışıyoruz. Örneğin, daha önce Türk Hava Yolları ile tanışmamış, acenteler aracılığı veya o anda rakiplerimiz ile aradaki bilet fiyatını mukayese ederek daha ekonomik bilet alıp bizim uçağımıza bindiğinde beklentilerin üzerinde bir hizmet aldığını görünce daha sonra tekrar bizi tercih ediyorlar. Türk Hava Yolları İsveç’te en çok hangi kesim tarafından tercih ediliyor? Türk Hava Yolları genel anlamda her kesime ve bütün etnik gruplara hitap eden bir işletmedir. Ancak ülkeler bazında örnek verecek olursak Türkiye, Etiyopya, Irak, İran ülke insanları daha çok ön plana çıkıyor ama Türk Hava Yolları özellikle uzun seyahate giden ve çocuklu aileler tarafından çok tercih ediliyor. Örneğin, Tayland’a uzun tatile giden aileler özellikle Türk Hava Yolları’nı seçiyor. Bunun yanı sıra birde iş seyahatleri gerçekleştiren kurumlara yönelik kurumsal anlaşmalar çerçevesinde bizi tercih eden yolcu gruplarımız var. Türk Hava Yolları İsveç’ten en çok hangi ülkelere uçuşlar gerçekleştiriyor? Türk Hava Yolları’nın İsveç ayağı olarak, Avrupa ve Amerika’ya yönelik direk uçuş olanağımız olmadığı için verileri buna göre göz önünde bulundurmak gerekir. Mevcut durumla değerlendirdiğimizde bütün piyasa için birinci sırada ve önemli bir yere sahip olan Tayland, bizimde en çok seferler düzenlediğimiz bir ülke konumundadır. Tayland’dan sonra gelen bölgelerde bulunuyor örneğin kış sezonunda Güney Afrika ve Dubai ön plana çıkıyor. Türk Hava Yolları İsveç’ten Avrupa ve Amerika’ya hiç mi uçuş gerçekleştirmiyor? Direkt olarak gerçekleştirmiyoruz ancak Türk Hava Yolları olarak İstanbul aktarmalı uçuşlar gerçekleştirdiğimiz için

30


RÖPÖRTAJ

Avrupa ve Amerika’ya yönelik gerçekleşen uçuşlarda insanlar direk uçmayı daha çok tercih ediyorlar ve dolayısı ile bu nedenle Türk Hava Yolları İsveç ayağı olarak İstanbul aktarmalı gerçekleşen uçuşları Türkiye bazlı olarak değerlendiriyoruz ve bu nedenle bizim o pazarlarda payımız yok veya çok düşük diyoruz. Durumu böyle gördüğümüz için de bunu istatistiki verilere taşımıyoruz ve doğrusunun da bu olduğunu düşünüyorum. Enerjinizi en çok hangi pazarlara yönelik kullanıyorsunuz? Elbette uçuşlar gerçekleştirdiğimiz pazarlara odaklanıyoruz. Biraz önce de bahsini ettiğim direk uçuş imkanımızın olmadığı bölgelere yönelik hiç enerji sarf etmiyoruz ve daha çok uçuşlar gerçekleştirdiğimiz örneğin Tayland, Güney Afrika, Dubai vb. bölgelere odaklanarak buna yönelik çalışmalar geliştiriyoruz. Peki Türk Hava Yolları İsveç’e aylık ne kadar uçuş gerçekleştiriyor? Öncelikle İsveç’in coğrafik durumunu göz önünde bulundurarak İsveç’in güneyini konuştuğumuz zaman genel olarak Kopenhag’ı da dahil ediyoruz. Çünkü İsveç seferlerimizde Malmö bölgesi özellikle Kopenhag’ı tercih ediyor. Ayrıca vereceğim veriler 25-26 Mart’ta yapılan sefer artışları ile birlikte ulaştığımız uçuşlar. Şu anda Stockholm ile Malmö uçak sefer sayımız haftalık 21’rer kez, yani hem Stockholm, hem Kopenhag’a 21 sefer gerçekleştiriyoruz buda günlük üç sefer demek, ayrıca Göteborg’a ise haftada 10 seferimiz var. Tablonun bütününe baktığımızda Türk Hava Yolları İsveç’e haftada 52 sefer gerçekleştiriyor. Birde yaz dönemlerinde (üç aylık) haftanın dört günüde Anadolu Jet seferlerimiz geliyor. Anadolu Jet tarafından da Kopenhag Ankara seferleri düzenleniyor dolayısı ile bununda bilinmesinde fayda olacağını düşünerek söylüyorum. Uçuşlarda doluluk oranı ne kadar sağlanıyor ve bu oranlar Türk Hava Yolları’nı tatmin ediyor mu? Kesin rakam vermemiz söz konusu değil. Stockholm olarak merkezden belirlenen hedefleri gerçekleştiriyoruz ve önümüzdeki tatil döneminin yaklaşması ile daha da yoğun bir dönem bekliyor bizleri. Türk Hava Yolları’nın zaman zaman çeşitli kurumlar ile seminerler düzenlediğini görüyoruz, bunları Türk Hava Yolları’nın hedef kitleye ulaşma yolunda uyguladığı strateji olarak mı okumalıyız? Bunun bütün yönleri ile okunmasının doğru olacağını düşünüyorum. Örneğin Türk Hava Yolları olarak kurumlarla sürekli iç içe ve çeşitli diyaloglar geliştiriyoruz. Son dönemlerde neredeyse gelen bütün taleplere olumlu yanıt verdik ve örnek verecek olursak Üniversiteler, büyük işletmeler, Kilise vb. bir çok yerde Türk Hava Yolları’nın çalışma anlayışını ve markalaşmada ki etkili rolünü paylaştık ve bununda her iki tarafa olumlu yansıları olduğunu

31

görüyoruz. Türk Hava Yolları İsveç’te yaşayan Türkiye insanı tarafından ne kadar tercih ediliyor? Gönül çok net rakamlarla büyük oranlar demek isterdi ancak bu konuda çok net şeyler söylemem mümkün değil, ancak bizim Türk Hava Yolları olarak, Türkiye insanı ile önemli bir bağımız var. Milli taşıyıcıyız ve bizimde insanlardan aldığımız güven ve duygular onlarda bizi milli hava yolu gördükleri için sahipleniyorlar. Ancak söz konusu ekonomi olunca bunun istatistik olarak yansımasını tam olarak söylemek mümkün değil. İsveç, Türk Hava Yolları için iyi bir pazar mı? İsveç değişik nedenlerden dolayı çok iyi bir pazar. Örneğin; Çalışanların paralı izin hakkı var ve yılda 5 hafta izin alabiliyorsunuz dolayısıyla bu tatil yapma olanağını sağlıyor. Ayrıca İsveçlilerin geçmişe dayanan bir seyahat alışkanlığı olduğu için genel olarak tüm hava yolları için önemli bir pazar. İsveç çok etnik grubu barındıran bir ülke ve ayrıca endüstrisi gelişmiş, ihracat hacmi yüksek ve de uzak doğuya yatırım yapan büyük işletmelere sahip bir durumda buda uzak mesafeler arasında ortak buluşma platformu olarak İstanbul’u ön plana çıkarıyor ve dolayısı ile buradaki merkez örneğin Çin’e gitmektense, oradakiler buraya gelmektense İstanbul’da buluşuluyor. İşte bu nokta Türkiye için ve Türk Hava Yolları için çok önemlidir. Türk Hava Yolları 2011 yılını İsveç’te ne kadar bir büyüme ile kapatmayı sağlayabildi? 2011’de bir önceki yıla göre sadece Stockholm’de haftada 14 seferden 18 sefere büyüme gercekleştirdik. 2012’de haftada 21 sefere artıyoruz. Üstelik yaz dönemi Anadolujet seferlerimizde olacak. Aynı şekilde Göteborg’dan Istanbul’a olan seferlerimizde bu yıl 7’den 10 sefere artıyor. Türk Hava Yolları İsveç ayağı olarak 2012 yılı öncelikli hedefleriniz nelerdir? Genel olarak bütün hava yollarının bu soruya öncelikle vereceği cevap 2012 yılında bilet fiyatlarında bir artışın olacağı, çünkü bilet oranlarında ki kar oranı gitgide düşüyor ve tüm piyasa bunun farkında bu THY yolları içinde aynı anlama geliyor. Bunun dışında Türk Hava Yolları olarak farklı etnik gruplara ulaşma yollarında önemli çalışmalar yapıp Inovasyon konusuna önem vererek insanlara daha etkili ulaşmayı ve bununla birlikte biletlere yansıyacak artışın üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorum. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Türk Hava Yolları bütün yönleri ile sürekli gelişen ve kendini durmaksızın yenileyen bir kurum olma dolayısı ile bütün okuyucularınızın bizi takip etmelerini önemle tavsiye ederim. Röportaj: Ş.Semihhan AYDEMİR / STOCKHOLM - 2012 .04.02


Välkommen att prata bil - på turkiska! Vi har ett mycket brett utbud av bade nya och begagnade bilar.

Güven her şeyden daha önemlidir.

2. El satışlarımız bulunmaktadır.

www.vehobil.se

SEGELTORP Smista alle 2 månd-fred 9-18, lörd-sönd 11-15


RÖPÖRTAJ

Yahya YAZAR Eğitimci

dürlükte müdür yardımcısı olarak 5 yıl çalıştım.. Siz hangi bölgelerden sorumluydunuz? Ben Alby ve Fittja bölgesinden sorumlu olarak çalıştım. Peki Türkçe anadil durumu ne kadar aktifti?

Botkyrka belediyesinin Alby bölgesinde bulunan Kvarnhag okulu müdür yardımcısı Yahya Yazar ile yaklaşık 40 yıllık eğitim sürecindeki tecrübelerini, İsveç’in göçmenlere yönelik eğitim yapısını ve çeşitli etnik grupların eğitim alanında ki dünü ve bugününü konuştuk. Yahya YAZAR kimdir, İsveç’e ne zaman gelmiştir ve buradaki eğitim hayatına nasıl atılmıştır?

Bir kere o dönem çok organize idik ve Türkçe dili o dönemlerde çok yaygındı. Ben başladığım zaman iki dilli yani İsveççe ve Türkçe öğretmeni olan 10 - 12 sınıf vardı belediyede. Ancak bu beş yıl içinde iki dilli sınıflarımız tek tek sona erdi. 1992 yılında Belediye encümeni bir karar alarak, müdürlük bölgeleri kavramını kaldırdı ve her okula bir müdür sistemimi getirdi. Durum böyle olunca bizim göçmenlik müdürlüğü kavramı kendiliğinden düştü ve yeni düzenleme ile Tumba’daki Belediye merkez binasında anadili konusunu takip edecek bir bölüm oluşturuldu. Ben oluşturulan yeni bölümde görev yapmak istemediğim için tekrar Alby okuluna geri döndüm ve burada anadil değil, matematik ve fen bilimleri alanında sınıf öğretmenliği şeklinde eğitim vermeye başladım ve bu göreve 1998 yılına kadar devam ettim.

Ben İsveç’e 1969 yılında değişik maceraların yaşandığı 72 saatlik bir tren yolculuğu ile 9 Ağustos günü ayak bastım. Bulunduğum noktaya gelmeden önce değişik işlerde çalıştım ve değişik eğitim süreçlerinden geçtim. Ben belediyede çalışan bir anadili öğretmeninin eğitim görmeye karar vermesi üzerine doğan gereksinimden dolayı tam tarihi ile 12 Şu1998 yılından günümüze dek, değişik yönetici bat 1973 yılında anadil öğretmenliğine yarım iş ça- görevlerinde bulundum. 2005 yılında Alby okulupında başladım. nun kapanmasına karar verildi. Alby okulu kapanÖğretmenliğe ilk olarak nerede başladınız ve dıktan sonra okuldaki tüm personel Alby’de bulubugüne hangi aşamalardan geçerek geldiniz? nan iki okuldan her hangi birine ilk tercih olarak isBen ilk olarak Tumba bölgesinde Storvreten oku- teklerini yaptılar ve bende tekrar daha önce görev lunda öğretmenliğe başladım. Ancak 1973 yılı son- yaptığım Kvarnhagsskolan’a geri döndüm ve o zabaharında şu anda çalışmakta olduğum Kvarnhag mandan bu yana burada olmakla artık bu baharla okulu açılıyor ve o dönemde 15-20 Türk ailesi bu- birlikte emekli olacağım. raya göçüyor. Aynı zamanda burası o dönem yeni Öğretmenlik yapabilmek için eğitimlerinizi göçülen bir bölge oluyor. Gelen ailelerin çocukları burada mı aldınız, Türkiye’den mi? ile gelmeleri burada öğretmenliğe başlamama neBen 1968 yılında Galatasaray Lisesini bitirdim. den oldu ve tam anlamı ile 1973 yılı sonbaharı tam 1968-1969 ders yılında İstanbul Üniversitesi İşletis şeklinde göreve başladım. me Fakültesi’nde öğrencilik yaptım. 1969 yılında o Bu okul altıncı sınıfa kadardı. 1975 yılı güz döneminde Alby okulu temel okulun yüksek aşaması olarak öğretime başladı. 1977 yılı bahar döneminde Alby okulunda göreve başladım. 1977-1987 yılları arasında orada devam ettim. 1987-1992 yıllarında belediyedeki göçmen eğitimini organize eden mü-

33

dönem İsveç diğer dünya ülkelerinden farklı olarak izin gerektirmeksizin Üniversite öğrencilerine üç aylık çalışma hakkı tanıyordu ve bende çalışmaya geldim geliş o geliş burada kaldım.


RÖPÖRTAJ Konuşmalarınızda geçmiş dönemde Türkiye’den gelen ailelerin birbirine bağlı ve daha organize olduğunu hissettim. Yine konuşmalarınızda geçmişte anadil konusu eğitiminde Türkçenin önemli bir yere sahip olduğunu söylediniz. Bir eğitimci olarak, geçmişten bu yana baktığınızda gerek anadil konusunda olsun ve gerekse birbirine bağlılık hususu noktasında toplumuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? 39.5 yıllık öğretmenlik hayatım boyunca, başladığımız ilk nokta ile bugünü değerlendirirken, şüphesiz ki ilk başladığımız dönemdeki koşullar şu an geçerli değil ve buda tartışmasız normal bir durum. Ekonomide arz ve talep durumu vardır. 1965-1966 yıllarında ki babaların göçünden sonra 1970’li yılların başında ailelerini buraya getirmeye başlamaları ve aile göçünün başlaması, bir anlamda anadili eğitimi gereksinimini birden bire ortaya çıkardı. O dönem İsveççe ve Türkçeyi iyi bilen, mesleki eğitimden geçmemişte olsa eğitim düzeyi belli bir yerde olan kişiler olarak, büyük bir arzu ve heyecan ile öğretmenliğe başladık. Tabiki aramızda Türkiye’den öğretmen okulu çıkışlı arkadaşlarda vardı. Şu anda bulunmuş olduğunuz gerek okulda ve gerekse bağlı bulunduğunuz Belediye’de Türkçe anadil eğitimi alan ne kadar çocuk var? Şu an Belediye genelinde, özünde Türkçe veya diğer diller konusunda genel bir bilgim var ama anadil eğitiminin ne kadar yaygın olduğunu net olarak bilmiyorum. Ben size 2006 yılından bu yana müdür yardımcılığını yaptığım Kvarnhag okulu ile ilgili detaylı bilgi vereyim. Bizim okulumuzda kadrolu olarak görev yapan bir Türkçe öğretmeni, birde Arapça öğretmeni var. Türkçe anadil eğitimi veren öğretmenimizden eğitim almaya gelen çocuk sayısı 90-100 arasıdır. Peki okulunuzda toplam ne kadar öğrenci var?

Okulumuzda 06 - 16 yaş gurubu arasında ortalama 500 öğrencimiz bulunuyor. Bir eğitimci olarak, İsveç’teki toplumumuzun eğitim dünyasında ki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İsveç’teki ekonomik yaşam şartları eğitimdeki katılımı etkiler. Yani ekonomik şartlar zorlanınca ve işsizlik oranı fazlalaşınca yüksek okula gitme oranı buna paralel olarak artar. Bununla ilgili şahit olduğum bir olayı paylaşayım; yıllar önce Stockholm Üniversitesi’nin kafeteryasında kahve içerken, iki İsveçli geldi ve dolu olan kafeteryaya bakarak kendi aralarında yüksek sesle “ooo amma da işsiz varmış” diye söylediler ve bu bence gerçeği yansıtıyor. Çünkü iş piyasasında çalışma ve yaşamını sürdürebilecek imkan olanakları yüksek olunca bu sadece göçmenler için değil, İsveçliler içinde yüksek eğitime katılım gereksinimini azaltıyor. Buradan hareket edersek, bizde 1980-1990 hatta 2000’li yılların başında olan aile ve akraba ilişkilerinin sağladığı iş olanakları ne düzeyde devam edebilir bu soru işareti. İşte bu noktada yeni jenerasyonun değişik eğitimlere yöneleceği ve kendini farklı alanlarda ifade etmek isteyeceği kanısındayım. Yıllardır bu işin içinde olan birisi olarak gelecekte hangi meslek dallarının daha önemli olduğunu düşünüyorsunuz? Önce şunu bilelim! Eğitim bütünü ile önemli bir alandır. Ancak teknik ve ekonominin her zaman aldığınız eğitim karşılığında iş bulabileceğiniz dallardır. Bir de bazı dallar var ki Üniversal olarak her yerde geçerlidir. Doğrusu eğitimde örnekler çoğaltılabilir ama önce okumak gerekiyor. Yani okumaya karar verip bu yolu seçen her birey öyle yada böyle hem kendine, hem çevresine mutlaka fayda sağlar. Peki sizin okulunuzdaki göçmen grupları arasındaki bizim yerimiz nedir? Kısa ve net olarak en büyük grup biziz. Peki eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Bu ders yılı sonunda emekliliğe ayrılıyorum. Uzun soluklu bu yolculuk süresinde bir çok deneyimler ve bir çok tatlı anılar yaşadım. Şu gerçek ki öğrencilerimi ve velilerle diyaloglarımızı özleyeceğim. Bu arada yaklaşık 40 yıllık bu yolculukta selamlaştığım, kucaklaştığım tüm öğrenci ve velilere bu röportaj vesilesi ile hakkımı helal eder her şey için teşekkürlerimi sunuyorum. Röportaj: Ş.Semihhan AYDEMİR / STOCKHOLM 2012.04.03

34


B

POSTTIDNING

Avs: Turkiska Riksförbundet Järnvägsgatan 86 172 75 Sundbyberg


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.