Dergi 5.5 Sayı:5

Page 1

S: 5 KASIM 2016

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dergisi

gösteri zamanı benlik arkeolojisi

10 24

akıl oyunları güzellik ritüelleri

36 46

kent-sayfiye bunu ben de yaparım!

64 76

1


İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Sakarya Caddesi, No:156 35330 Balçova - İzmir - TÜRKİYE Tel : +90 (232) 279 25 25 Fax: +90 (232) 279 26 26 Web Adresi: http://fadf.ieu.edu.tr/tr e-posta: ffad@ieu.edu.tr Dergi 5.5 İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi yayını olup, Fakülte mensuplarının çaba ve katkıları ile oluşturulmuştur. Yayın hakları İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne aittir. Hiç bir bölümü izinsiz kullanılamaz.

2


İmtiyaz Sahibi: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Genel Yayın Yönetmeni: Kreatif Yönetmenler:

Düzenleme Ekibi:

Grafik Tasarım ve Görsel Kimlik Sorumlusu: Logo Tasarımı: İletişim Koordinatörü: Yayın Danışmanları:

Kapak Projesi:

Kapak Fotoğrafı:

Ender Yazgan Bulgun (Prof. Dr., Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı)

Şölen Kipöz (Doç. Dr., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Şölen Kipöz (Doç. Dr., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Onur Mengi (Öğr. Gör., Endüstriyel Tasarım Bölümü) Duygu Kocabaş Atılgan (Ar. Gör., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Ece Küreli (Ar. Gör., Mimarlık Bölümü) Elif Tekcan (Ar. Gör., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Onur Mengi (Öğr. Gör., Endüstriyel Tasarım Bölümü) Selin Gülden (Öğr. Gör., İçmimarlık ve Çevre Tasarımı) Seda Özen Tanyıldızı (Öğr. Gör., Görsel İletişim Tasarımı Bölümü) Elif Tekcan (Ar. Gör., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Ersan Çeliktaş (Fotoğraf Stüdyosu Teknikeri) F. Dilek Himam Er (Yrd. Doç., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü) Ender Yazgan Bulgun (Prof. Dr., Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı) Elvan Özkavruk Adanır (Prof., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölüm Başkanı) Zeynep Arda (Yrd. Doç. Dr., Görsel İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı) S. Bahar Durmaz Drinkwater (Yrd. Doç. Dr., Mimarlık Bölüm Başkanı) Deniz Hasırcı (Doç. Dr., İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı) A. Can Özcan (Yrd. Doç. Dr., Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı) Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. Sınıf Öğrencisi, Nisan Malatyalı, “Alice Harikalar Diyarında” Projesi Ersan Çeliktaş İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi yayınıdır. ISSN: 2458-9845

3


4

İlüstrasyon: Angela Burns, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi


5


içindekiler

kaba dokunuş

38

P

izmir büyükşehir planlama ofisi

39

proje senkronize

40

P

alice harikalar diyarında

12

P

grimm ve gretel

14

P

P

etki merkezi (impact hub) izmir 16

P

“venus” çalı budama makinesi 42

P

zaptedilemeyen

P

“stihl” çit kesme makinesi

P

“uprise” çalı budama makinesi 44

Kapak Projesi: Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Nisan Malatyalı, “Alice Harikalar Diyarında” projesi Kapak Fotoğrafı: Ersan Çeliktaş

6

P

17

P P

aktif zemin: aktivist projeler

26

Y

sürdürülebilir moda üzerine okumalar/ şölen kipöz

30

P

yarından uzak

32

P

paslı ev

33

P

orlan üzerine...

34

P

yolda bulunan hazineler

35

tanrının geçidi

43

45


P

kristal etki

48

P

ophélie

49

A

yüzey çalışmaları atölyesi

50

P

konak’ta kütüphane

52

P

P

NUYAP

78

P

narlıdere evi

79

kütüphane 2020 “şehir hakkı”

53

P

üniversite-sanayi işbirliği: giyilebilir teknolojiler

80

Y

minimalizm ve minimalizm/ elif büyükkeçeci

54

P

kiralık stüdyo (rent hub)

82

56

P

bağlantı merkezi (gear hub)

83

P

if wedding fashion izmir gelinlik tasarım yarışması

P

pembe güller

57

P

“the butler” (uşak) ızgara

66

P

“dual” ikili kömür ızgarası

67

P

“exardesco” ızgara

68

P

yaratıcı sığınak (artist’s cove) 69

Y

ieu@salt

Y

74 trans_arch_edu 02: mimarlık eğitiminde dönüşüm

70

atölye

A

sergi

S

yazı

Y

proje

P

7


8


“gösteri”ye hoşgeldiniz… ! şölen kipöz*

Varoluşumuzu sorguladığımız, güven duygumuzu yitirdiğimiz, seslerin gürültüye dönüştüğü, direncimizin sınandığı bir dönemden geçiyoruz. Güvenli sığınaklarımızda bile bizi çaresizce ele geçiren kirlilik ve şiddet sadece fiziksel ölçekte doğal çevremizde değil, duyusal boyutta görsel ve işitsel olarak karşımızda. Adeta olgular, olaylar, imgeler ve mesajlar biraraya gelip kendi rollerini icra ettikleri bir gösterinin aktörleri haline geliyor. Guy Debord’un Gösteri Toplumu adlı eseriyle bulunduğu 20. yüzyılın ikinci yarısındaki kehaneti gerçek oluyor. Tüm dünyanın bir gösterinin sahnesine dönüştüğü ve hepimizin aynı gösterinin oyuncusu ve seyircisi olduğu gerçeği... Tanık olan herkesin oyuncusu da olduğu ve hiçkimsenin masum olmadığı gösterinin söylemi toplumların silinen hafızaları, sansürle kontrol altına alınan medya, gösterinin vazgeçilmez ikizi olan terörizm ve “otokratik pazar ekonomisinin hükümranlığı ” ile besleniyor. Bu çerçevede ikamet ettiğimiz tasarım dünyasının bu gerçeklikten bağımsız, kendi kendini besleyen, masumane bir biçimde yaratıcılığa adanmış bir dünya olduğunu düşünüp avunabiliriz. Oysa serbest piyasa ekonomisi içinde varlık gösteren tasarımın bizzat kendisi de gösterinin önemli ve araçsal bir parçası. Bu düşüncelerle dergimizin 5. sayısını Gösteri olgusuna ayırdık. Bu sayıda tasarımla tezahür eden altı perdelik –bölümlük gösterimize hoşgeldiniz! İlk bölüm Gösteri Zamanı, gösterinin kendine özgü dramatizasyonu ile sahneyi açıyor ve masalsı bir biçimde sizi o büyülü dünyanın içine çağırıyor. İkinci bölüm Benlik Arkeolojisi gösterinin oyuncuları ve izleyicilerinin gösteri aracılığı ile kendilerini bulmalarını ve tanımalarını sağlayan psişik bir etki yaratıyor. Bir sonraki bölüm Akıl Oyunları hayal gücünün ve zihnin sınırlarını zorlayan gerçeklik ve düş arasında bir ikilem yaratan bir tasarım yaklaşımını sergiliyor. Gösterinin sanal boyuta geçtiği dijital doğa ile yaratılan Güzellik Ritüelleri adlı bölüm adeta klasik dönemin erişilmez güzellik mitlerini gösterinin merkezine yerleştiren bir tasarım estetiğini sergiliyor. Beşinci bölüm Kent / Sayfiye metropol yaşamın kaba gerçekliklerini oluşturan trafik, gürültü ve kalabalık gibi gösterinin önemli fazlarından geçerek doğaya yakın sayfiye yaşantısının çekirdek yaşama alanları öneriyor. Son bölüm Bunu Ben De Yaparım! ise oyuncularla izleyicileri gösterinin kurallarını değiştirecek şekilde birleştiren, gösteriyi yaratıcı bir oyun alanına dönüştüren günümüz katılımcı tüketim anlayışına uygun senaryolarla yüklü. Episodlardan bahsetmek gerekirse, bu sayıda bireysel veya grup halinde üretilen 30’un üzerinde öğrenci projesi, akademisyenler

tarafından yürütülen yaratıcı çalışmalar, atölye çalışmaları ve teknik geziler, kolektif çalışmamız “Sürdürülebilir Moda” adlı kitabın tanıtımı, Elif Büyükkeçeci tarafından kaleme alınan “Minimalizm ve Minimalizm” adlı yazı mevcut. Bunlara ek olarak Mimarlık Bölümü öğretim elemanları Bahar Durmaz Drinkwater ve Michael Edward Young tarafından yürütülen “İeu@Salt: Arayüz” etkinliği ve yine Bahar Durmaz Drinkwater, Michael Edward Young, Güzden Varinlioğlu ve Altuğ Kasalı tarafından yürütülen “Trans_Arch_Edu 02” etkinliği ile ilgili olarak hazırlanan yazıları da sayımıza ekledik. Gösterinin doğası her daim güncel ve geçerli ama biz bu sayıda bir önceki akademik dönemin işlerini sergiliyoruz. Umarız her sahnesini soluksuz izleyeceğiniz, heyecanlı, düşündürücü, keyif verici bulursunuz bu gösteriyi. Umarız ilgiyle inceler, bilgisayarınıza kaydeder, paylaşır, genişletirseniz etkilerini. Nerde sahnelenir, nasıl izlerim diye endişelenmeyin. Bir tuşla oturduğunuz yerden izleyebilirsiniz bu gösteriyi. Aşağıda karekodunu paylaşmış olduğumuz issuu web sayfasını veya facebook sayfamızı ziyaret etmeniz yeterli... İyi seyirler..!

* Genel Yayın Yönetmeni ve Kreatif Direktör (İzmir Ekonomi

Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Öğretim Üyesi)

9


10


“Bütün dünya bir sahnedir... Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu... Girerler ve çıkarlar. Bir kişi bir çok rolü birden oynar”

WILLIAM SHAKESPEARE, İNSANIN YEDİ ÇAĞI ŞİİRİ

11


alice harikalar diyarında proje

Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarında” adlı eseri her yaştan insana hitap eden, tüm zamanların klasiklerindendir. Yoruma açık pek çok alan bırakan bu eser, bu yılın “Kostüm Tasarımı” dersinin çalışma konusu olmuş, öğrenciler kavramsal kostüm tasarımıyla ilgili bu ilk deneyimlerinde, hikâyeden bir bölüm seçip, bu bölümün geçtiği sahnenin tasarımı ile bölümde yer alan iki karaktere ait (ana karakter Alice ve bir yan karakter) kostüm tasarımlarını gerçekleştirmişlerdir. Fotoğraflar: Ersan Çeliktaş

Nisan Malatyalı 12

Nisan Malatyalı

proje yürütücüsü: jörn fröhlich*


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

Arzu Kibaroğlu

Arzu Kibaroğlu 13


grimm ve gretel

tasarımcı: jörn fröhlich* cansu incesu**

proje

Grimm ve Gretel Güney Almanya’da bulunan ünlü Chawwerusch Tiyatrosu’nun prodüksiyonu olup, ilk gösterimi 2 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşmiştir. Grimm Kardeşler’in yaşantılarını yazmış oldukları hikayelere ve Alman dili ve gramerinin yapısı ile ilgili yapmış oldukları katkılara yer vererek yansıtan oyun tarihsel komedi türünde hazırlanmıştır. Jörn Fröhlich ve asistanı Cansu İncesu tarafından sahne ve kostüm tasarımları gerçekleştirilen oyun önümüzdeki iki yıl boyunca tur kapsamında Almanya’nın

14

çeşitli yerlerinde izlenebilecektir. Her biri E.V.A. (etilen vinil asetat) kullanılarak üretilen dev boyutlardaki kitap ve kağıtlardan oluşturulan sahne tasarımı, sanatçıların mekânı farklı setlere uygun olarak dönüştürebilmesine olanak tanımaktadır. 19. yy dönem kıyafetlerinden esinlenilerek oluşturulan kostümler, E.V.A.’dan üretilen ve yine aynı dönemin estetiğini yansıtan peruklar ile tamamlanmıştır. Tüm tasarımlarda siyah ve bayaz tonları kullanılmıştır.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi * * İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Mezun

15


etki merkezi (impact hub) izmir tasarımcı öğrenci: ozan can çiçek* proje

Etki Merkezi İzmir, hem bireysel hem de gruplar halinde çalışmaya yönelik verimli bir ortam hedefler. ‘Yaparak öğrenme’ odaklı esnek bir yapı sunan bu mekânda tüm mobilyalar modülerdir. Kullanılan malzemeler, mekânın tarihi temel alınarak, binanın kendi malzemelerinden seçilmiş; rahat bir ev ortamı yaratmak içinse genellikle sıcak ışık tercih edilmiştir. Mekân, ayrıca, toplantılar ve diğer birtakım aktiviteler için kiralık alanlar da içerir. Ev ortamı sunan okuma alanları, kullanıcıların mekândan ayrılırken kitaplarını bırakabilecekleri, paylaşımın sürdürülmesine dayalı bir kullanım biçimi hedeflenmiştir. Ses geçirmeyen şeffaf malzemeyle çevrelenmiş 7 kişilik toplantı odaları, görsel olarak kısıtlayıcı değilken akustik olarak gizliliğe hitap eder. Binanın gelirinin bir

16

kısmı bu toplantı odalarının kiralanması ile sağlanır. Olası bir elektrik kesintisinde yaşanabilecek dijital veri kaybına karşı, tüm bilgisayarlar kesinti durumunda bahçedeki güneş panellerine bağlanacak ve buralarda depolanmış elektriği kullanacak şekilde programlanmıştır. Paneller aynı zamanda bireysel çalışma alanlarının elektriğini sürekli ve direkt olarak sağlamak içindir. Üst kat sunumların yapılmasına ve çeşitli aktivitelere ayrılmıştır. Ayrıca, buradaki perdeler, istendiğinde bu katta bir sahne de elde edilebilecek şekilde düzenlenmiştir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi


zaptedilemeyen

tasarımcı öğrenci: cemre yazıcı*

proje

SENARYO: 2020 yılında Paris’in bir kasabasında olağanüstü bir durum meydana gelir. Kasabada o sabah uyanan herkes halüsinasyon görmeye başlamıştır. Karısını portakal gibi görüp soymaya çalışanlar, yılanlar, ejderhalar görenler... Kasaba hemen karantinaya alınır ve bölgede araştırma başlar. Kasabada bulunan akıl hastanesine yatırılan insanların 7 tanesi intihar eder ve 50 tanesi kronik vaka olarak kayıtlara geçer. CIA’in yaptığı araştırma sonucunda kasabanın fırınından ekmek yiyen herkesin delirdiği çünkü ekmeğin içerisine LSD’nin hammaddesi olan ergot bitkisinin konulduğu anlaşılır. Mekân: Bu senaryodaki akıl hastanesinin tasarımı, teknik çizimleri ve 3D görselleştirmesi yapılmıştır. Dışarıdan son derece normal görünen bu hastanenin iç mekânları tamamen mekân algısını değiştirmeye, halüsinasyonlar yaratmaya, LSD’nin yarattığı etkinin devamlılıgını sağlamaya yönelik olarak tasarlanmıştır. Saykodelik tasarıma sahip olan bu akıl hastanesinde genel olarak LSD’ye maruz kalındığında görülen renkler, kapalılık, sıkıştırılmışlık hissi ile özgür kalma, doğada olma arzusunun zıtlığı ve gerçekte oluşan algının soyutlaştırılması esas alınmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

17


18


19


kulp

proje yürütücüleri: can özcan* deniz deniz** onur mengi***

proje

KULP ATÖLYESI KAPSAMINDA, MENEMEN ÇÖMLEKÇILIĞININ TASARIM YOLU ILE YENIDEN GELIŞTIRILMESI VE KIMLIKLENDIRILMESI ÇALIŞMALARI BAŞLATILMIŞTIR.

İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü ve Varşova Güzel Sanatlar Akademisi (Academy of Fine Arts in Warsaw), Tasarım Bölümü, ve Polonya Adam Mickiewicz Vakfı (Culture.pl) ortaklığında yürütülen “Kültür Endüstrilerinin Yeniden Yapılanmasına Yönelik Tasarıma Dayalı Gelişme Modeli Önerisi: Menemen Çömlekçiliği” isimli bilimsel

20

araştırma projesi kapsamında, 1 senelik bir süreyi kapsayan ön çalışmalar, araştırmalar, geziler ve atölye çalışmaları tamamlanmış, ve sonuçlar KULP Menemen Keramik Sergisi ile sunulmuştur. Bu projenin ana hedefi, Menemen’in çömlek üretiminin farklı süreçlerindeki bilgi eksikliklerinin tamamlanması, tasarım-temelli gelişmesini ve yeniden yapılanmasını sağlayacak çömlekçiliğin


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Bölüm Başkanı * * İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi * ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Elemanı

kültür endüstrisi olarak yeniden yapılanmasını sağlayacak tasarıma dayalı bir gelişme modelinin önerilmesi, ve bu model kapsamında belirlenmiş tanıtım stratejilerinin hayata geçirilmesi olarak belirlenmiştir. Yürütülen söz konusu araştırma projesinde önerilen stratejilerin, bu bölgenin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımına ve algısına tasarım yolu ile olumlu katkı sağlaması ve çömlekçilik sektörü açısından Menemen’i önemli bir çekim alanı haline getirmesi öngörülmektedir. Diğer taraftan halihazırda eksik olarak gözlemlenen tasarım, tanıtım ve pazarlama bileşenleri üretim ve tüketim süreçlerine girdi oluşturacaktır. Bu bilimsel araştırma projesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü başkanı Yard. Doç. Dr. A. Can Özcan yürütücülüğünde, İzmir Ekonomi Üniversitesi

Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında İzmir Ekonomi Üniversitesi maddi desteği ile gerçekleştirilmektedir. Proje ekibinde bölüm öğretim elemanları Yard. Doç. Dr. A. Can Özcan, Yard. Doç. Dr. Deniz Deniz ve Öğr. Gör. Dr. Onur Mengi yer almaktadır. Projenin ortaklığını ise, Türkiye ve Polonya arasındaki kültürel ve diplomatik ilişkilerin 600. yılı kapsamında, Prof. Michał Stefanowski yürütücülüğünde Varşova Güzel Sanatlar Akademisi (Academy of Fine Arts in Warsaw) ve Polonya Adam Mickiewicz Vakfı (Adam Mickiewicz Institute) üstlenmektedir. Bunun yanısıra, Menemen Çömlekçiler Derneği’ne bağlı çömlek üreticilerinden oluşan bir grup, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ortaklığı ile, üretim süreçlerine katkı sağlamışlardır. Ayrıca, İzmir Ticaret Odası, Menemen Ticaret Odası ve Menemen Belediyesi de araştırma ve sergi hazırlıklarına destek vermişlerdir.

21


kulp

proje yürütücüleri: can özcan* deniz deniz** onur mengi***

proje

Projenin ilk aşaması, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü ve Varşova Güzel Sanatlar Akademisi tasarım öğrencilerinin katılımıyla Menemen’de düzenlenen “KULP Workshop” atölyesidir. Bu atölye kapsamında, Menemen çömlekçiliğinin tasarım yolu ile yeniden geliştirilmesi ve kimliklendirilmesi çalışmaları başlatılmıştır. Bu çalışmalara, 10 Polonyalı ve 13 Türk tasarım öğrencisi katılmıştır. 10 gün süren atölye, İzmir Ekonomi Üniversitesi ev sahipliği ile Menemen çömlek atölyeleri ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi atölyelerinde gerçekleştirilmiştir. Bu atölye çalışması,

22

Polonya Varşova Güzel Sanatlar Akademisi’nde yürütülmüş tasarım stüdyosu kapsamında tekrar ele alınmış ve Polonyalı tasarım öğrencileri tarafından yeni menemen çömlekleri ve farklı kullanım alanları olan yeni ürün grupları tasarlanmıştır. İlerleyen süreçlerde bu tasarımlar, Polonya’dan getirilen kalıplar üzerinden, Menemen’deki çömlekçiler tarafından Menemen kili kullanılarak yeniden yorumlanmıştır. Menemen’in geleneksel çömleklerinin de yer aldığı tüm tasarımlar ve süreçleri, İzmir Ticaret Odası’nda düzenlenen uluslararası Kulp Menemen Keramik Tasarım Sergisi ile sonuçlandırılmıştır.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Bölüm Başkanı * * İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi * ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Elemanı

23


24


“Bu sabah kim olduğumu biliyordum, ama o zamandan bu zamana çok değiştim.”

LEWIS CARROLL, ALICE HARİKALAR DİYARINDA

25


aktif zemin: aktivist projeler

proje yürütücüsü: şölen kipöz*

proje

26

Tasarım Çalışmaları Yüksek Lisans programında yer alan Tasarımda Etik ve Sosyal Sorumluluk dersi kapsamında, 10 öğrenci çevresel, sosyal ve etik sorunlara aktivist projeleri ile yanıt verdi. Doç.Dr. Şölen Kipöz tarafından yürütülen derste, tasarımcılar, içmimarlar, bilgisayar mühendisleri, şeflerin de yer aldığı Kardelen Aysel, İklime Polat, Seray Özbiçer, Emre ve Ece Eru, Enes Turan, Hajra Tsuberi, Elif Büyükkeçeci, Ercan Aydın, Alperen Gören adlı öğrenciler aşırı tüketim anlayışına, atık sorununa, göçmen sorununa ve savaşlara dönüşen şiddete yaratıcı manifestoları ve projeleri ile yanıt verdiler. 15 Ocak-22 Ocak 2016 tarihleri arasında İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Binası 5. katta izlenen “Aktif Zemin” adlı sergide İEU Mutfak Sanatları Bölümü mezunu Ercan Aydın’ın, mezun olduğu

bölümle işbirliği ile gerçekleştirdiği “doğal mayalı, sağlıklı ekmek yapımı” na yönelik atölye çalışması ve Pakistanlı tasarımcı Hajra Tsuberi’nin Suriyeli göçmen çocuklarla yaptığı “parmak kukla” yapımına yönelik atölye çalışması katılımcı ve sosyal tasarımın örneklerini içerirken, İklime Polat’ın eski mobilya parçalarından yarattığı yeni mobilyalar, Seray Özbiçer’in kahve atıklarını gübre olarak kullandığı bitki ekimi yerleştirmesi, Ece Eru’nun pet şişelerden oluşturduğu lamba tasarımları atık sorununa yaratıcı çözümler olarak göze çarptı. Sergide, ayrıca Enes Turan tarafından tasarlanan bireyin savaşı engelleyebildiği bir bilgisayar oyunu; Kardelen Aysel’in tüketim çılgınlığı “Kara Cuma” geleneğine dikkat çektiği ve Elif Büyükkeçeci’nin sorunlar karşısında bireylerin ataletine gönderme yaptığı yerleştirmeleri de ilgiyle izlendi.

Seray Özbiçer/ Kahve Atıklarının Geridönüşümü (Recycling Coffee Grounds)

Elif Büyükkeçeci / Atlı Karınca (In the Merry Go Round)


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Ercan Aydın / Ev Yapımı Ekmek (Bake at Home)

27


aktif zemin: aktivist projeler proje

Enes Turan / Savaş Karşıtı Oyun (Anti-War Game)

İklime Polat / Birinin Atığı Diğerinin Hazinesi (One Man’s Trash-Another Man’s Treasure)

28

proje yürütücüsü: şölen kipöz*


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Kardelen Aysel / Sakla ya da Boyun Eğ (Save or Slave)

Ece Eru / Pet Şişelerin Geridönüşümü (Recycling Petbottles)

Hajra Zuberi / Kuklalar (Puppets)

29


sürdürülebilir moda üzerine okumalar kitap

“SÜRDÜRÜLEBILIR MODA’’, YAVAŞ MODA DIRENIŞINE IŞIK TUTAN BIR ESER OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR. KIPÖZ’ÜN ENTELEKTÜEL YAKLAŞIMI VE KATILIMCILARIN AKADEMIK BIRIKIMI ILE ZENGINLEŞTIRIYOR VE TASARIMCI, ÜRETICI VE TÜKETICI ZINCIRINDEKI DENGELERI YENIDEN YORUMLUYOR.

Şölen Kipöz’ün editörlüğünde hazırlanan “Sürdürülebilir Moda” kitap ve e-kitap olarak Yeni İnsan Yayınlarından çıktı. Kipöz’ün moda sistemini etik açıdan sorgulamaya ve küresel moda sisteminin sürdürülebilir bir sistem olmadığını fark etmeye başlamasıyla, modanın yarattığı görünmez şiddetin anti tezi olan şiddetsizlik ilkesinden yola çıkarak, alternatif bir tasarım yöntemi olarak geliştirdiği Ahimsa modası kitabın felsefi temelini oluşturuyor. Yavaş modanın ilkelerini benimseyerek moda sisteminde kullanıcıtasarımcı ve üretici arasındaki hiyerarşiyi sorgulayan ve bu roller arasında daha şeffaf bir geçiş yaratan, süreç odaklı bir tasarım metodu ile yıllardır sakladığı, kişisel belleğin izlerini taşıyan giysileri dönüştürerek onlara yeni hayatlar kazandıran ve kolektif belleğe katan Kipöz, kitabı bu süreci şeffaf olarak paylaşmanın önemli bir adımı olarak görüyor. Sergileri gören, işlerini paylaştığı, tasarımcı ve akademisyen dostlarından onun için okumalar yapmalarını istemesiyle, farklı tasarım disiplinlerinden gelen kendi alanlarında birer imza olan tasarımcı ve akademisyenler, Şölen Kipöz’ün işlerinden yola çıkarak etik ve sürdürebilir bir modanın var olma koşullarına kendi bakış açıları çerçevesinde kaleme aldıkları yazılarla yepyeni bir boyut kazandırıyorlar. İzmir’den çıkan dünyaca ünlü tasarımcı Bora Aksu’nun önsözü bu kitap ve okuyucu arasında adeta bir pencere görevi görüyor. Kipöz ‘ün de çalışmalarında baskın olan dişil yaratıcılık ve ekofeminist düşünce, kitapta değerli mimarlık tarihçisi Prof.Dr. Gülsüm Baydar’ın kaleminden toplumsal cinsiyet rolleri açısından tasarım ve zanaat arasındaki ikilemi aktaran yazı

30


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

ile, endüstriyel tasarımcı ve akademisyen Yrd. Doç. Dr. Mine Ovacık’ın zanaatle onarmak ve dönüştürmeye odaklı bir tasarım anlayışının nasıl sağduyu sahibi ve dişil bir karakteri olduğunu inceleyen yazı ile ifade buluyor. Özgürleştirici ve iyileştirici Ahimsa felsefesini Gandhi’nin pasif direniş yöntemi ile masaya yatıran İsveçli moda kuramcısı Prof. Dr. Otto von Busch, ahimsa modasının özünü aktarıyor. Eski giysilerin yalnızca müzelerde saklandıkça, tarih yazımı içine girdikçe yada koleksiyonerlerce değişim değeri yarattıkça değerlendiği tarihselçi bakış açısını eleştiren moda tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Dilek Himam sıradan insanların eski giysilerini alternatif anımsama durakları olarak ele alıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda Tasarımı Bölümü ve Tasarım Çalışmaları Yüksek Lisans Programı mezunu Duygu Atalay, modanın etikliğini yüksek lisans tezi ile incelemişti. Bu kitapta da içinde yaşadığımız coğrafyanın ne kadar farkına varmasak ve inkar etsek de kendiliğinden sürdürülebilir bir potansiyeli olduğunu

örneklerle ele alıyor. İngiliz tasarımcı ve araştırmacı Dr. Kev Hilton sürdürülebilir moda sisteminin oluşumunda üretici ve tasarımcı kadar sorumlu olan tüketici ve tüketim olgusunu ele alarak, giysi tüketme ve kullanma alışkanlıklarımızın ne kadar sorumlu ve kimliğimize uygun olduğunu inceliyor. Editörlüğünü yaptığı bu kolektif yapıtta, Kipöz’ün de her kuşağın birbirine karşı sorumlu olduğu anlayışını benimseyen kuşaklararası eşitlik ilkesini ve bir önceki kuşaktan miras olarak aldığımız birikimin nasıl örtük bilgi aracılığı ile üretime dönüştüğünü anlatan bir yazısı da var. Ayrıca dört yıllık bir süreçte uluslararası sergilerde yer alan sanatsal tasarımlarının görselleri ve fikir yazıları mevcut. Kitabın son bölümü ise İzmir’de çağdaş sanatın en önemli destekleyicilerinden, A galeri ve K2 galerinin sahibi sanat tarihçisi Ayşegül Kurtel ile Şölen Kipöz’ün Ahimsa sergisi ve Portİzmir 3 Uluslararası Sanat Trienali üzerine yaptıkları söyleşi yer alıyor.*

KIPÖZ’ÜN, MODANIN YARATTIĞI GÖRÜNMEZ ŞIDDETIN ANTI TEZI OLAN ŞIDDETSIZLIK ILKESINDEN YOLA ÇIKARAK, ALTERNATIF BIR TASARIM YÖNTEMI OLARAK GELIŞTIRDIĞI AHIMSA MODASI KITABIN FELSEFI TEMELINI OLUŞTURUYOR. “Sürdürülebilir Moda’’, “yavaş moda” direnişine ışık tutan bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Kipöz’ün entelektüel yaklaşımı ve katılımcıların akademik birikimi ile zenginleştiriyor ve tasarımcı, üretici ve tüketici zincirindeki dengeleri yeniden yorumluyor. Çevreye ve insan emeğine duyarlı, endüstriyel moda sisteminin hoyratlığına sessizce başkaldıran bir hareket sergileyen Sürdürülebilir Moda ,okunması gereken bir eser.” Moda tasarımcısı Alex Akimoğlu “Şölen Kipöz, “Sürdürülebilir Moda” ile küresel kapitalist modaya, modanın içinden bir karşılık / karşıtlık oluşturarak verdiği cevapla bize başka anlarda da o alanların içinden birer karşılık / karşıtlık oluşturabileceğimizin ipuçlarını fısıldıyor.” Mecit Ünal’ın Aydınlık Gazetesi’ndeki yazısında * http://www.yeniinsanyayinevi.com/kitaplar/ekoloji-serisi/80-surdurulebilir-moda.html

31


yarından uzak

tasarımcı öğrenci: gözde görgülü*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) 19. yüzyılda Avustralya ve Yeni Zelanda topraklarında yaşamış, orjinal dilinde Swagman olarak bilinen, evleri sırtlarında çalışan geçici işçiler ile evsizler koleksiyonun esin kaynağını oluşturmaktadır. Koleksiyon evsizlerin yaşam biçimlerinden, yolculuklarından ve onların bir şekilde fonksiyonel hale getirdikleri giysi detaylarından esinlenilerek tasarlanmıştır. Yorgan, çuval ve poşetler bu koleksiyonun ana parçaları olmakla beraber kullanılan diğer kumaş

32

ve materyallerde eski ve kullanılmış izlenimi uyandırmak adına bazı tekstil uygulamaları yapılmıştır. Farklı özellikteki malzemelerin bir araya getirilmesi ve hepsinin bir arada eskitme tekniği ile işlenmesi koleksiyonun belirgin özelliklerindendir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi


paslı ev

tasarımcı öğrenci: ömer akkaş*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Narlıdere’de bulunan bir villada seçmiş olduğum sanatçı Hakan Gürsoytırak için bir çalışma alanı tasarladım. Kendisi ressam olduğu ve büyük ebatlarda kağıtlarla çalışmayı tercih ettiği için, endüstriyel tasarımı da içinde bulunduran retro bir mekân tasarladım. Malzeme ve detay konusunda uzun süre çalıştım ve farklı çözümler üretmek adına kendi tasarladığım mobilyaları mekânda kullandım. Tasarladığım üniteler sanatçıya hem resim yapma olanağı hem de bunları sergileme imkanı sundu. 2 katı tamamen ayırmak yerine, mekânı en iyi nasıl birbirine entegre edebileceğimi çözmeye çalıştım ve bunu sağlamak için galeri boşluğu, endüstriyel bir merdiven ve farklı zemin yükseklikleri kullandım.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

33


orlan üzerine...

tasarımcı öğrenci: tuna poyraz*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Orlan, Self-Hybridation serisinde, bugün artık varlığını sürdürmeyen toplumların güzellik anlayışını çağdaş Batılı sanatsever ile buluşturuyordu. Dijital teknolojinin de nimetlerinden faydalanan Orlan, kendi sureti ile muhtelif Kolomb-öncesi Amerikan ve kadim Afrikalı toplumlardaki güzellik imleyenlerini melezlemişti. Sanatçının amacı, izleyicinin, beden ve bedenin toplumsal ve kültürel alemlerdeki temsiliyetleri üzerindeki baskıları bir kez daha sorgulamasını sağlamaktı. Bu küçük fanzinin iddiası ise, Orlan’ın bu ne Batılı ne de çağdaş olan toplumlara ait kimi kültürel imleyenleri kendi sanatının nesnesi haline dönüştürerek Oryantalizmin yeniden üretimine katkıda bulunduğudur. Oryantalizmin en aşikar belirtilerinden biri; BatılıOlmayan öznelerin kendilerini temsil etmekten aciz oldukları inancı ile bu temsiliyet hakkının cebren Batılı özneye teslim edilmesidir. Orlan’ın işlerine ilham veren kabilelerin ve toplumların, kendilerini ifade etmesi mümkün değildir. Orlan, onlara ait güzellik kıstaslarını, Batılı sanatsevere bir hayret unsuru olarak sunmaktadır. Dolayısıyla,

34

bu kabilelerin varlığı da ancak bu hayreti yaratabildikleri kadar anlamlanabilmektedir. İşbu fanzin, Orlan’ın kasıtlı olmayan fakat kaçınılmaz Oryantalizmine bir karşı pozisyon üretmeye niyetlenmiştir. Güzel sanatların belki de en büyülüsü olan resmin en kutsanmış ve dokunulmaz kimi örneklerini, kendi alelade yüzümü kullanarak tahrip ettim. Orlan, gündelik olanı sanatsallaştırmıştı. Bense bunun tam tersini yapıp sanatsal olanı bayağılaştırdım. O, Batılı olmayanı Batılı ile melezlemişti. Bense Batılı Olanı Batılı olmayanla (kendimle) aşıladım. Peki aşı tuttu mu? Şüphesiz ve kocaman bir hayır. Fakat zaten burada amaç, Self-Hybridation’ın bir negatifini üretmek, yani esasen bunun bir melezleme değil, bir tahakküm ilişkisi olduğunu beyan etmek ve bu beyanı da olabildiğince vulgar bir biçimde yapmaktı. Çünkü Batılı-olmayanın Oryantalizme cevabı, pek az defasında zarif, güzel yahut nükteli olmuştur.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Tasarım Çalışmaları Doktora Programı, Sanat ve Tasarım Anlatıları dersi öğrencisi


yolda bulunan hazineler

tasarımcı öğrenci: elif tekcan*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Proje, tasarım felsefesi ile sıradan şeylere ve bunların kişisel ve toplumsal bellekle olan ilişkilerine dikkat çeken moda tasarımcısı Maison Martin Margiela’dan ilham alınarak hazırlanmıştır. Tasarlanan kitap kelimelerden değil içinde gömülü halde bulunan nesnelerden oluşur. Cümleler ise ancak nesnelerin harekete geçirebileceği kişisel bellekte saklıdır. Bu kitap, beklenmedik anlarda yolumuza çıkan, bir kişi, bir yer veya bir zamanla elle tutulabilir bağlar kurmamızı sağlayan sıradan nesnelerdeki gizli güzelliklere karşı sunulan bir teşekkürdür. Nesnelerle değil nesneler için yapılan bu tasarım, seçilen parçaların kendilerine özgü fiziksel özellikleri (formları, renkleri, hacimleri...) hesaba katılarak hazırlanmış olup, her nesne kitap içerisinde yalnızca kendisi için hazırlanmış olan hafıza boşluklarında gömülü halde bulunur.

*

İzmir Ekonomi Üniversitesi, Tasarım Çalışmaları Doktora Programı, Sanat ve Tasarım Anlatıları dersi öğrencisi

35


36


“- Derin düşüncelere hiç saygın yok, farkında mısın? - Evet. Ama pizzaya sonsuz saygım var.”

AKIL OYUNLARI FİLMİ

37


kaba dokunuş

tasarımcı öğrenci: özge yetik*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Koleksiyonun başlangıç noktası ‘Art Brut/Ham Sanat’tır. Art Brut örnekleri 1947 yılında sergilenmek için toplanmıştır. Bu sanat; psikolojisi bozuk insanlar, mahkumlar, körler, sağırlar, profesyonel olmayan ve toplumdan dışlanmış insanlar tarafından yapılmaktadır. Yapılan çizimler kendi ruh durumlarını yansıtmakla beraber, hiçbir kurala ve estetiğe bağlı değildir. Ancak birbirlerinden habersiz yaptıkları bu çizimler benzerlik taşır. Şüphesiz ki hepsinin kendine ait bir hikayesi vardır.

Bu koleksiyondaki giysiler deneysel yaratı örnekleridir. Cesaretli, tuhaf görünümlü, profesyonellikten uzak, siyah beyaz insan figürleri ve kabataslak çizgiler; keçe, el dikişleri ve el boyamaları ile giysilere aktarılmıştır. Konsepte bağlı olarak yaratılan yüz figürleri, doğal keçe yünüyle oluşturulmuş; iğne ile şekillendirilmiştir. Batılı estetik görünüme direnen biçimde koleksiyonda kaba kumaşlar ve düzensiz asimetrik formlar tercih edilmiştir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

38


izmir büyükşehir planlama ofisi

tasarımcı öğrenci: sıla bozdeveci*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak çalışma ortamları, modelleme atölyeleri, sunum ve sergi alanlarına sahip bir mekân olan İzmir Büyükşehir Planlama Ofisi, Bayraklı, İzmir’de konumlanmaktadır. Gün ışığından olabildiğince faydalanılarak verimli bir çalışma ortamı sunan, takım çalışmasını destekleyen iç içe geçmiş açık ofisler, okuma alanları ve bu mekânları birbirine bağlayan avlu, seyir mekânları olarak tanımlanmıştır. Bu mekânlar, giriş kotundan çelik strüktür ile yükseltilerek çalışanlara daha ferah, açık ve geniş bir perspektifle şehre bakma imkânı sağlamıştır. İlk görüşte keskin hatlara sahip olan yapı, bulunduğu peyzajın akışkan tasarımına karşı bir tezatlık oluşturmaktadır. Projenin çekirdeğinde bulunan açık amfi, yürüyüş kotu ile güçlü bir duyusal iletişime sahiptir. Kent dokusu ile park arasında kurulacak ilişkiye hakim, kültürel ve rekreatif bir merkez rolü üstlenen geçirgen bir mekân olan amfinin tasarımında amaçlanan, sadece kentleri tasarlamak için bir mekân oluşturmak değil aynı zamanda bir kent mekânı oluşturmaktır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

39


proje senkronize

proje yürütücüleri: lefteris heretakis* ali matay**

proje

On şiirsel çalışma bir ses izi. Görsel İletişim Tasarımı Bölümü 3. sınıf ana stüdyo dersi kapsamında üretilen proje senkronizenin amacı öğrencilerin aynı besteyi kullanarak farklı görsel işler çıkarmaları üzerinedir. Aynı müzik üzerinden yola çıkılmasına rağmen birbirinden çok farklı ve deneysel işlerin üretilmesi, beklentilerin üzerinde bir proje dönemi yaşanmasına olanak sağlamıştır. Çok disiplinli ve uzun bir zamana yayılan bu öğrenci projeleri, Görsel İletişim Tasarımı Bölümünde fikri görselleştirme anlamında farklı teknik, araç, sanatsal, tasarımsal yaklaşımların güçlü, dengeli bir biçimde bağlanabileceğinin iyi örneklerinden biri olmuştur. 3 boyutlu animasyon, stop motion, el çizimi animasyon, karma teknikler, videografik çalışmalar ve hareketli grafiklerin bulunduğu 2 boyutlu çalışmalardan oluşan bu projeler bizlere öğrencilerin zengin hayal güçlerini ve gelişmiş sanatsal bakış açılarını sunmaktadır. Bu proje ilk etapta kulağa müzik video çalışması gibi gelse de ortaya çıkan işler deneysel bir müziğin hikayesini şiirsel bir dille anlatma çabasıdır.

40

Çalışmaları bulunan öğrenciler: Asil Güngör Atay, Nihal Bafralı, Tarhan Can Özok, Çağatay Altınok, Noyan Bayman, Suna Kayra Paköz, Şizen Sabahyıldızı, Gülce Selin Sözmen, Zeynep Acarlı, Toygar Aktuğ, Alican Dermanol Projeye ait videoya bu linkten ulaşabilirsiniz: https://vimeo.com/visualcommunication


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi

41


“venus” çalı budama makinesi tasarımcı öğrenci: ilayda yılmazcan* proje

Gillette markasının kadınlar için ürettiği tıraş bıçaklarından ilham alınarak tasarlanmıştır. Kadınlara yönelik tasarlanmış olup, kadınların da bu tarz “erkek işleri” yapabildiğini göstermeyi amaçlar. Ana renk olarak siyah, detaylarda ise Gillette renkleri olan turkuaz ve lila kullanılmıştır. Arka kısmında biri sağda bir solda olmak üzere iki adet tutacak yer olduğundan solaklar için de kullanım kolaylığı sağlar. Motor ve bıçaklar alt kısımda olduğu için kullanımı daha güvenli ve diğer çim budama aletlerine göre daha hafiftir. Kavisli ve feminen tasarımını Gillette’in tasarım çizgisinden ve kullanıcı grubu olan kadınlardan ilham almıştır.

42

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi


EL “stihl” çit kesme makinesi EDGE PROFEEL TRIMMER HEDGE proje

HIG H

“That from a single 140-pound, eletasarımcı öğrenci: ali cankat alan* ctrically-powered saw would grow a company that is recognized today as a world leader in outdoor power equipment.”

Timberland Pro işbirliğiyle üretilmiş olan STIHL yüksek performans elektrikli çit kesme makinesi, komfor ve istikrarı minimum efor, maksimum verimle sağlar. İki el için de kavrama noktaları özel olarak en uygun şekilde düşünülüp tasarlanmıştır. Arka tutma kısmı çift düğme sistemiyle güvenliği sağlarken, eğimli yapısıyla bilek ergonomisine çalışırken uygunluk göstermektedir. Ön tutma kısmı daha serbest bir hareket sağlamak amacıyla avucun içinde hareket ettirilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Yanlara uzanan tutma kısımları makineyi yan veya eğik kullanırken tutma kolaylığı sağlar. Makinenin sağ ve sol taraflarından alınan hava önden verilerek

TIMBE

motorun fazla ısınmasının engellenmesinin yanında, makinenin önünde toz birikmesine de izin vermektedir.

TRIMMER

“Craftsmanship was a state of mind * İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi among STIHL employees in the past. It remains true today.”

PROFEEL “STIHL is committed to designing and PROFEEL HEDGE STIHLinnovative proquality and HEDGEhigh PROFEELbuilding TRIMMER HIGH PERFORMANCE ducts. We are committed to our empHEDGE TRIMMER HEDGE TRIMMER loyees and to the future of the power TRIMMER TIMBERLANDFORPRO SERIES

“In 1999, Timberland recognized an opportunity to bring premium, durable boots to professional tradespeople–consumers who see footwear as essential tools to help them do their jobs.”

“That from a single 140-pound, electrically-powered saw would grow a company that is recognized today as a world leader in outdoor power equipSTIHL ment.”

equipment industry.”

HIGH PERFORMANCE “In 1999, Timberland recognized an HEDGE aTRIMMER “That from a single 140-pound, ele-“Craftsmanship state of mindrecognized opportunity to bring premium, STIHL was “In 1999, Timberland an durable ctrically-powered saw would grow a boots to professional tradespeople–conFOR company that is recognized today as a among STIHL employees in the past. It sumers who see footwear as essential HIGH PERFORMANCE world leader in outdoor power equiptools to help them do their jobs.” SERIES remains trueTIMBERLAND today.” opportunity to bringPROpremium, durable ment.” “In 1999, Timberland recognized an HEDGE TRIMMER a single 140-pound, eleopportunity to bring premium, durable the industry, get to “Researching STIHL TO WORK IN;boots to professional tradespeople–conwered saw would grow a “Craftsmanship was a state of mind know the work environments, talking FOR t is recognized a boots to professional tradespeople–conamongtoday STIHLasemployees in the past. It“STIHL sumers and who see footwear as essential is committed to designing customers and consumers and find out HIGH PERFORMANCE COMFORT in outdoorremains power true equiptoday.” tools to help them do their jobs.” of their needs weren’t been met TIMBERLAND PRO SERIES building high quality and innovative pro- an which “In 1999, Timberland recognized HEDGE TRIMMER by any product” STABILITY elesumers footwear essential “STIHL is committed to designing and bring premium, durableas “Researching the industry, get to TO who WORK see IN; opportunity wanship a wasbuilding a statehigh of mind ducts. totoEFFORT our know empquality and innovative pro- We are committed boots to professional tradespeople–conthe work environments, talking PRO® workwear is engiFOR MINIMUM “Timberland a L as employees in theWepast. ducts. are Itcommitted to our empsumers who see footwear as essential customers and consumers andtofind out maximum comfort, duCOMFORT neered deliver to thethem future ofdo the power euiptoday.” loyees and to the future tools help their jobs.” of the loyees power toand tools to help them do which their jobs.” of their needs weren’t met TIMBERLAND PRO SERIES MAXIMUM EFFICIENCY rability been and performance.” equipment industry.” by any product” STABILITY equipment industry.” committed to designing and “Researching get to WITH the industry, talking mind and innovative pro- TO WORK IN; quality know the work environments, MINIMUM EFFORT “Timberland PRO® workwear is engist. It re committed to our empcustomers and consumers and out maximum comfort, duCOMFORT HIGH DURABILITY neered tofind deliver o the future of the power which of their needs weren’t beenperformance.” met MAXIMUM EFFICIENCY rability and dustry.” “Researching by anythe product” industry, get to STABILITY ng and WITH proMINIMUM EFFORT “Timberland PRO® workwear is engimpknow the workneered environments, talking HIGH DURABILITY to deliver maximum comfort, duower MAXIMUM EFFICIENCY rability and performance.” MATERIALS customers and consumers and find out WITH STAINLESS ABS IRON SCALE HIGH DURABILITY STEEL which of theirCOLOR needs weren’t MATERIALSbeen met

M MAX

“Researching the industry, get to TO WORK IN; know the work environments, talking and consumers and find out COMFORT “That from a singlecustomers which140-pound, of their needs weren’t beenelemet by any product” STABILITY ctrically-powered saw would grow a MINIMUM EFFORT “Timberland PRO® workwear is engineered to deliver maximum comfort,as du- a company that is recognized today MAXIMUM EFFICIENCY rability and performance.” world leader in outdoor power equipWITH ment.” HIGH DURABILITY

by anyCOLOR product” SCALE

ABS

MATERIALS

IRON

STAINLESS STEEL

“Craftsmanship was a state of mind among STIHL employees in the past. It MATERIALS remains true today.” STAINLESS

PRO® workwear is engiCOLOR SCALE neered to deliver maximum comfort, duALI CANKAT ALAN “STIHL rability and performance.”

COLOR “Timberland SCALE

ABS

IRON

STAINLESS STEEL

ALI CANKAT ALAN

ALI CANKAT ALAN

H

ABS

IRON

STEEL

is committed to designing and building high quality and innovative products. We are committed to our employees and to the future of the power

43


“uprise” çalı budama makinesi tasarımcı öğrenci: betül hafızoğlu* proje

Uprise çalı budama makinesi güvenlikten ödün vermeden çalışma alanını vücuda yaklaştırmak ve böylece ürünün daha kolay kontrol edilebilmesini sağlamak hedefiyle tasarlanmıştır. Standart çalı budama makinelerinde tutuş esnasında ellerin ötesinde kalan bıçak, ürünün ağırlık merkezini tutuş pozisyonundan ve bedenden uzaklaştırır; bu da denge problemlerine yol açar. Tutuş pozisyonunda bıçağın mümkün olduğunca bedene yakın olması denge problemlerini azaltacak ve daha rahat bir kullanım sağlayacaktır. Bıçağın kullanıcının bedenine yaklaşmasından doğabilecek güvenlik problemlerinin önüne geçebilmek maksadıyla

44

da bıçağın ellere yakın kısımlarını örtecek bir koruyucu kapak eklenmiştir. Ürünün kullanımı esnasında kullanıcıyı daha az yorması hedefiyle, kullanıcının ellerinin nötr pozisyona yakın kalması istenmiş, sürekliliği ve esnekliği olan bir tutamaç tasarlanmıştır. Uprise çalı budayıcıda, gövde ve tutamaç kısımları birbirinden ayrı iki uzuv olarak göze çarpacak biçimde tasarlanmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi


tanrının geçidi

tasarımcı öğrenci: ozan can çiçek*

proje

SENARYO: Yıl 2035. Dünyanın en büyük teknoloji laboratuvarı olan Agnitio Industries, tarihi bir efsanenin peşine düşer. Agnitio Industries’in kurucusu olan Andrea Wo, bilgi ve bilimin en büyük güç olduğu fikrini savunur ve bilginin kaynağı olarak rivayet edilen Tanrı Geçidi’ni araştırmaya başlar. Bu hedef peşinde gizli saklı binlerce deney yapılır. Bu deneyler sonucu denekler üzerinde ölümlere ve kalıtsal hastalıklara bile rastlanmıştır. Bu sonuçları Agnitio Industries sır olarak saklamıştır. Sonunda laboratuvar, geçmiş döneme fiziksel olarak olmasa da görsel olarak dönebilmeyi sağlayan bir cihaz tasarlamıştır. Serüven bu bilgiyi araştırmak üzere üç kişinin Rönesans Floransa’sına gönderilmesiyle başlar. En son göreve gidecek kişi ise tarihe oldukça meraklı bir mimardır...

Mekân: Tasarlanan mekân, Tanrı Geçidi’nin araştırıldığı bir bilim laboratuvarı. İçinde tasarım stüdyoları, deney odaları ve birçok sunucu bulunduran bu yapı çok sıkı bir biçimde korunaklı ve gizli bir şekilde çalışmaktadır. Halka açık olan alanlar ne kadar soyut ve açık renkli olsa da deneyler yapılan laboratuvarlar karanlık ve gizemli bir hava taşımaktadır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

45


46


“Şimdinin temsilinde bize zevk veren şey, sadece o temsilin bürünebileceği güzellik değil, aynı zamanda onun, özünde yeni olmasıdır.” CHARLES BAUDELAIRE, MODERN HAYATIN RESSAMI

47


kristal etki

tasarımcı öğrenci: dilara karaca*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Hayat, yeni yüzyılla beraber, giderek soluyor ve ışığını kaybediyor. Koleksiyonda geçmiş asrın Art Nouveau ve Art Deco mimarisinde vazgeçilmez öğelerden olan renkler, organik formlar ve dekorasyonlardan esinlenildi. Özellikle Antoni Gaudi’nin hemen hemen her eserinde tercih ettiği vitrayları ile oluşturduğu renkli ışık oyunları, koleksiyon fikrini oluşturan başlıca etkendir.

Kristal Etki, özellikle tek bir renk veya tonlarına bağımlı olmayan bir koleksiyondur. Mekânda oluşturulan ışık hüzmesini insan formu üzerinde yeniden oluşturmak amacıyla; cam görünümlü, transparan PVC manipülasyonlar kullanılmıştır. Kristal görünümlü renkli boncuk örgüler, dönem dekorasyonuna uygun yüzeyler oluşturmaktadır. Sert hatlı olmayan, organik şekiller tercih edilmiştir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

48


ophélie

tasarımcı öğrenci: merve gökesmer*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Koleksiyonda William Shakespear’ın Hamlet adlı oyunundaki Ophélie karakterinden esinlenilmiştir. Ophélie, aşkı ve toplumsal baskı arasında sıkışıp kalan ve çoğu zaman toplumun yonlendirmesine maruz kalan bir karakterdir. Bu durum, dokuma kumaşların ipliklerine ayrılması ve yer yer yırtılarak başka bir karaktere büründürülmesiyle koleksiyona yansımıştır.

Giysilerin arasına eklenen su torbaları ve ıslak görünümlü kumaşlar, Ophélie’nin nehirdeki trajik ölümü ile ilişkilendirilmiştir. Genel olarak kadınsı, coşkulu, fakat aynı zamanda da solgun bir görünüm hedeflenmiştir. Ophélie’nin romantik ve saf halini anlatmak için dökümlü ve transparan kumaşlar, solgun renklerle kullanılmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

49


yüzey çalışmaları atölyesi atölye

Yüzey, bir anlamda mekânda görünen uzatılmış bir objenin görülebilir, dış sınırı ya da limiti anlamına gelir. Görsel imlemler açısından da işaret ya da bir objeye ilişkilendirilmiş anlamın göstergesidir. Yapı jargonunda yüzleme, bir inşa sisteminin en son kaplama katmanıdır. Kelimenin tanım ve teknik ifadesine ek olarak, yüzey daha temeldeki bir dinamiğin –örneğin bir ideolojinindışarıdaki emaresi olabilir mi? Bu atölye çalışmasında amacımız forma ve mekân üretiminin mekânizmalarına dair bu soruları sormak ve problematize etmektir. 25m x 25m boyutlarındaki iki paralel yüzeyin, 3 boyutlu bir kütlenin (kutunun) yüzeylerini tanımladığı ve her bir yüzeyin kısıtlı bir durum ya da sınırı ifade ettiği düşünülmüştür. Buna göre her bir yüzey bir bilgi sistemi (geometrik, veri güdümlü, mekânsal, vs) ile çoğaltılmıştır. Bu üç boyutlu kütle bu iki bilgi sistemleri arasındaki etkileşim ile tanımlanmıştır.

Bedriye Nur Birbir, Cenk Girman, Naida Kibaroğlu, Çisil Kolbaşı 50

atölye yürütücüleri: michael young* özge hazer, nilüfer kozikoğlu, metin şahin, ethem gürer**


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Görevlisi ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yarı Zamanlı Öğretim Görevlileri

Esra Arslan, Sevgin Başarı, İdil Sındır, Altıner Yıldırım 51


konak’ta kütüphane

tasarımcı öğrenci: esra arslan*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Projenin amacı bugün ekonomik ve kültürel aktivitelerin birleşim noktası olan Konak’ta 10 yıllık bir süreçte inşa edilecek bir kütüphane önermektir. Proje alanı 1950’ler modern mimarisinin önemli bir örneği olan Ticaret Bankası binasına ev sahipliği yapmaktadır (Arkitekt, 1952). Bu sebeple, yapıya yönelik koruma stratejileri geliştirmek projenin önemli bir tasarım parametresi olmuştur. Bugünden öngörülen bir geleceğin temsili olarak öneri mimari bilgininin hem geçmişini hem de geleceğini bir araya getirmeyi hedefler. Geleceğin kütüphanesinin anlamı “herkes için erişilebilir”, “şeffaf”, “insanlık bilgisinin sınırsız kaynağı” olarak dönüştürülmüştür. Bu değerleri göz önüne alarak, proje var olan yapının batı cephesini bölgenin ortak hafızasına zarar vermemek için korumayı önermektedir. Var olan hacmin dönüştürülmesi ve tek bir kenardan döndürülmesiyle kentsel zenginliğe katkı sağlayacak ortak bir mekân oluşturmak, binanın girişini açığa çıkarmak ve yaya yolunu genişletmek hedeflenmiştir. Korunan cephe, pasif gölgeleme elemanı olarak iç konfora katkı sağlamaktadır. Geri kalan bina kabuğu iki katmanlı eğimli yüzeylerden oluşur. İç katmanda karo biçimli çelik strüktür varken dış katmanda birbirini tamamlayan aynı biçimli cam parçaları bulunmaktadır.

52

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, 4. sınıf öğrencisi


kütüphane 2020 “şehir hakkı” tasarımcı öğrenci: cansu aybüke taşkın* proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Konak’taki eski Ticaret Bankası’nın alan olarak evrildiği projenin amacı 2020 yılı için kütüphane önerisidir. Mimar Kemalettin bölgesinin önemli caddelerinden birinde konumlanan projenin genel tasarım fikri kütüphane ve işlevinin yeniden ele alınması üzerine şekillenmiştir. Bu kavramlar düşünülürken 5 yıl içerinde oluşan teknolojik, politik ve teorik değerler de bu soruları cevaplayabilmek için ele alınmıştır. Proje, Marksist filozof Henri Lefebvre’nin 1968 yılında bir fikir ve slogan olarak önerdiği “Şehir Hakkı” kavramı üzerine odaklanarak gelişmiştir. 2008 yılında David Harvey bu kavramı global krizlerin erken safhaları olarak değerlendirmiştir. Mısır’daki Tahrir Meydanı ve İstanbul’daki Gezi Parkı eylemleri kendi içlerindeki mücadelede şehir hakkı fikrini birleştirmişlerdir. Halklar bulundukları şehirlere yabancılaşmış ancak aynı zamanda “mekân”ın bir parçası olmaya çalışmışlardır. Harvey’e göre, şehir hakkı bireylerin kentsel

kaynaklara erişiminden çok daha öte bir kavramdır. Geçmişte olanlar yaşanan çevre ve gündelik hayatı şekillendirmede rol alırken, gelecek için de bir işaret taşımaktadır. Kavramsal çerçeve ve stratejik gelişimi bağdaştırarak, kütüphane kolektif bir mekân olarak tasarlanmıştır. Katmanlaşma ve bütünleşme anahtar kelimeler olarak ele alınmıştır. Boşluklar oluşturulmuş döşeme katları arasında asılı kitap rafları aynı zamanda kullanıcının mekânla bütünleşebileceği sirkülasyonu sağlar biçimde tasarlanmıştır. Yukarı çıkıldıkça küçülen boşluklar kişisel mekân tanımını güçlendirmektedir. Perdahlı cepheler bina dışındaki kullanıcılar için görsel ilişkiyi kurmaktadır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

53


minimalizm ve minimalizm

tasarımcı öğrenci: elif büyükkeçeci*

yazı

IKI MINIMALIZM: BIRINCISI MADDEYI MINIMALIZE EDERKEN DIĞERI MÜLKIYETI MINIMALIZE ETMEK EĞILIMDE. Bu yazıda, bir sanat akımı olarak 60’ların başında doğup tasarım alanlarının da ilgilendiği Minimalizm ile 90’lardan sonra yaşam biçimlerine farklı yaklaşımlar olarak kullanıcılarca benimsenen Minimalizm’in nasıl aynı görünüp ne kadar farklı olduğunu ele alacağız. Minimalizm’in iki tane olması, meseleleri kavramsal yönlerden ele almak ve kavramları isimlendirmek konusunda pek de iyi olmamamızdan kaynaklanıyor olabilir. ‘Minimalizmlerdeki’ bu ayrılma, ikisi de gerçekten aynı Minimalizm mi, yoksa farklı olan iki eğilime biz mi isim koyamadık sorusunu akla getiriyor. Minimal tasarımıyla son yıllarda öne çıkmış Antalya Hotel Su’yu ve tasarımcı

Bir minimal tasarım örneği olarak Hotel Su. 54

olmasalar da yaşamlarını nasıl minimalize ettiklerini anlatan Joshua Fields Millburn ile Ryan Nicodemus (www.minimalists.com) örneğini kıyasladığımızda, minimalizasyonun ortak olduğunu ve ikisine de minimal dediğimiz için aynı yaklaşımın çıktıları olduklarını zannediyoruz. Peki ikisini de minimalizm olarak adlandırmamıza karşın, kastettiğimiz iki şey ne kadar aynı, ne kadar benzer ve ne kadar farklıdır? Minimalizmlerin ilki, alışık olduğumuz üzere, bir sanat akımı olarak 60’lı yıllarda doğan Minimalizm. Bu Minimalizm’in faaliyeti, onu


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Tasarım Çalışmaları Doktora Programı Öğrencisi

uğraşlarla meşgul olduğu dönemlerde zihnini bölmemek için daha ferah ve sakin bir ortam ile yalın deneyimlere farkında olmadan yönelerek faaliyetlerinin Minimalize olduğunu söylüyor. Bu konuda hem teşvik eden çalışmalar hem de tecrübelerini paylaşan tüketiciler görebiliriz. Bu sebeplerle olacak, basit bir ‘google denemesi’ bile gösteriyor ki, Minimalizm araştırması sınırları çizilmiş ve ismi konmuş bir konuda yapılmadığı sürece bu anahtar kelimeyle yapacağımız mini online aramalar, sıklıkla, günlük yaşamı sadeleştirmek anlamındaki Minimalizm’e denk gelen sonuçlara çıkıyor. Aslında paylaşım yoğunluğu ve bilgi kirliliğin bu miktarda olduğu günümüzde, akademik/bilimsel değeri olmayan bu içeriklerde, hem icra edenler hem de söze dökenler tüketicilerin kendisi olunca, tasarım söyleminin ve Minimalizm isminin bir otoritenin ağzından çıkmadığını kabul etmeliyiz. Yine de, bu eğilime basitleşme, sadeleşme vs. demekle yetinilmiyor olması, üzerinde konuşmayı hak ediyor. Minimalist Yaşam Felsefesi, Daha Minimalist Bir Yaşamın İlkeleri, Minimalist Beslenmenin İncelikleri, Minimalist Bir Gardırobun Olmazsa Olmazları, Sevdiğiniz Kıyafetlere Yer Açın, Dostlarınıza daha fazla zaman ayırın, gibi teşviklerde ve rehberlerde bu kelimenin çekinilmeden kullanıldığı görülüyor. Bu ısrarı fark edince, yeniden terimleşen bu kelimenin altının ne kadar doldurulduğu ve yol açabileceği anlam karmaşası bizi şüpheye düşürüyor.

Joshua Fields Millburn’un minimal yaşamından bir detay. ifa edenin, yani sanatçı, tasarımcı vs.nin tercihinde, yaklaşımında, kabulünde ve icraatindedir. Diğer Minimalizme bakınca ise daha güncel olan ve bireysel olarak hayatlarımıza giren yaklaşımla karşılaşıyoruz.. Minimalizm’in bireysel olarak hayatlarımıza girmesi ile kastettiğimiz, onu icra etmesi beklenenin, kullanıcı olması. Kısaca, yapısal olan nesne odaklı Minimalizm sanatçı/tasarımcı tarafından ürüne verilen yöne odaklanırken, Minimalizm yaşam biçimi üzerinde kullanıcının kendi kararlarıyla ilgilenir. Bu yaklaşımda kullanıcı olarak bireylerin, kimisinin estetik kaygılarla, kimisinin harcamalarını kısmak, kimisinin zaman programlamasını kontrol etmek için Minimalist bir yaşam biçimine yöneldiğini görüyoruz. Evinde daha fazla hareket alanı yaratmak, beslenme alışkanlıklarını ya da düşüncelerinin organizasyonunu ele almak için bu tarafa eğilme kararı alan kullanıcılar da var. Kimisi de, yoğun

Minimalizm ve Minimalizm ayrımını, farklı kelimelerle birçok farklı şekilde ifade edebiliriz. Birincisinde, izleyicisi ve kullanıcı olduğumuz ‘ürünün’ minimal olması, diğerinde ise, minimal ‘yaşamamız’ söz konusu. Sanat ve tasarımın nesnede aradığı minimalliği, güncel ve gündelik girişimler süreçte arıyor. Birincisi maddeyi minimalize ederken diğeri mülkiyeti ve deneyimi minimalize etmek eğilimde. Görsel bir akım olarak Minimalizm nesnelliği ön plana çıkarırken, Minimalizm bazen boşalttığı alana ve zamana öznel değerleri doldurmak amacında. Uçurumu pratikte görmek hiç zor değil; Hotel Su örneği ile Millburn ve Nicodemus’un yaşamını kıyaslayalım. Birincisi, ürünü minimalize etmek için yüklü miktarda zaman, zihinsel ve fiziksel emek ile finansal kaynağı gözü kapalı feda ederken, hatta bazen bunun odağına yüklü miktarda parasal kazanç hedefini, yani aslında tüketimi koymuşken, diğeri, zihinsel, fiziksel ve maddi kaynaklar ile zamanı daha ekonomik kullanmayı öneriyor. Birincisi -modern ekonominin az kaynakla çok çıktı alma arayışından doğmuşsa da- Minimalizm için tüketiyor, diğeri tüketimi doğrudan azaltmak için Minimalizm’e sığınıyor. Minimalizm için tüketmek, tüketmemek için Minimalizm... Uçurum bu kadar derinken, ikisine de Minimalizm diyor olduğumuz için onları aynı zannetmeye devam edelim mi? 55


if wedding fashion izmir gelinlik tasarım yarışması proje

IF Wedding Fashion İzmir Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı kapsamında bu yıl yedincisi düzenlenen ve 507 tasarımın katıldığı “İzmir Gelini” temalı gelinlik yarışmasında, İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü 3. sınıf öğrencisi Tuğçe Görgülü birinci, mezunu İpek Aygül ikinci, 4. sınıf öğrencisi Gülden Yaman ise üçüncü oldu. Ayrıca bu yılın birincisi olan Tuğçe Görgülü 2017 yılında düzenlenecek IF Wedding Fashion İzmir Fuarı performans defilesini yapmaya hak kazandı.

56

Aralarında 4. sınıf öğrencimiz Gözde Görgülü’nün çalışmasının da yer aldığı 15 finaliste ait gelinlik tasarımları etkinlik süresince fuar sergi alanında sergilendi. Yarışma ile ilgili daha fazla bilgiye ve 2017 yılında 8.’si düzenlenecek olan yarışmanın yeni teması ile ilgili duyuruya yarışmanın web sitesinden ulaşılabilir. http://ifwedding.izfas.com.tr/gelinlik-tasarim-yarismasi


pembe güller

tasarımcı öğrenci: tuğçe görgülü*

proje

Gelinlik tasarımı zarafetin, aşkın ve minnettarlığın sembolü olarak sanat eserlerinde resmedilen pembe güllerden ve İzmir’in zengin tarihi geçmişinden ilham alınarak tasarlanmıştır. Not: Bu tasarım 7. If Wedding Fashion İzmir Gelinlik Tasarım Yarışması’nda birincilik ödülü kazanmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

57


58


59


bir ulusu giydirmek:

proje yürütücüleri: ender yazgan bulgun* elvan özkavruk adanır** dilek himam er *** 1956-2000 yılları arası sümerbank desenleri sergisi proje

sergi

yazı

dilek himam er***

PROJE, ÜLKEMIZIN EN ÖNEMLI SANAYI YATIRIMLARINDAN BIRI OLAN SÜMERBANK KURUMUNA AIT BILGILERIN VE HENÜZ ULAŞILAMAMIŞ OLAN BIRÇOK ARŞIVIN KAYIT ALTINA ALINMASININ, KORUNMASININ VE GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMASININ ÖNEMINI VURGULAR. İzmir Ekonomi Üniversitesi GSTF Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 2014 yılında İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteği ile “Dijital Tekstil Desen Arşivi ve Sanal Müze Oluşturulması” başlıklı TR31/14/BTD01/0044 no’lu projeyi başlattı. Proje kapsamında İzmir Halkapınar Basma Müessesesi’nde bulunan desen albümlerine ait dijital desen arşivinin oluşturulması yönündeki çalışmaları Bir Ulusu Giydirmek: 1956 – 2000 Yılları Arası Sümerbank Desenleri başlıklı bir sergi ile tamamlandı.

60

Projenin amacı, 1956-2001 yılları arasında İzmir Halkapınar Basma Müessesesi’nin üretmiş olduğu kumaş desenlerini Türk maddi ve tasarım kültürünün önemli bir parçası olarak koruma altında tutmaktı. Bunun için seçilen desenlerden sanal bir arşiv oluşturuldu. Bu arşiv Türkiye’in ilk dijital desen arşivi (www. tudita.com) olma özelliğini taşımaktadır. Projede Prof. Dr. Ender Yazgan Bulgun, Prof. Elvan Özkavruk Adanır ve Yard. Doç. F.Dilek Himam Er proje danışmalığı ve yürütücülüğü yapmış olup Yıldız


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Bölüm Başkanı ***İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Berrak Sarı proje koordinatörlüğü, Kardelen Aysel, Nur Ceren Kurt ve Zülal Sevinçler proje danışmanları ve teknik ekip olarak görev aldı. Desen arşivi başlangıçta çeşitli kategorilere ayrılarak yaklaşık 6000 adet desen dijitalize edildi. Bununla birlikte her bir desen, kompozisyon ve teknik özelliklerine göre proje kapsamında uygun parametrelere ayrıldı. Ayrılan desenlerin teknik ve tasarımsal özellikleri (malzeme, dokuma örgüsü, kompozisyon, renk, desen, desene ilişkin varsa sözlü tarih görüşmelerinden elde edilen bilgiler) tespit edilerek dijital veri tabanına girildi. Bu süre içinde literatür taraması ve alana yönelik araştırmalar da titiz bir biçimde yürütüldü. TUDİTA (Türkiye Dijital Tekstil Arşivi) adıyla tanımlanan arşiv oluşturulurken yok olma riski taşıyan desenlerin arasından dönemi en iyi anlatan özgün örnekler seçilerek bu desenlerin replikaları üretilerek koruma altına alındı. Proje süresince çeşitli seminerler, alan çalışmaları, atölye çalışmaları ve sergiler gibi pek çok faaliyet de gerçekleştirildi.

Faaliyetlerden biri de 13-27 Kasım 2015 tarihleri arasında da İzmir Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde açılan sergi oldu. Bu sergide 1930’lu yıllardan 2000’li yılların başına kadar dünya kültür ve moda tarihi açısından önemli olaylar ve bu olayların Türkiye’deki yansımaları bir zaman çizelgesi üzerinde anlatıldı. 1956-2001 yılları arasında üretilen yaklaşık 200 bin farklı kumaş arasından seçilen örnekler serigrafi ve dijital baskı teknikleri ile yeniden üretilerek dönem giysileri üretildi. Ayrıca proje süresince fakültemize bağışlanan ve Sümerbank tarafından üretilmiş çok sayıda giysi ve objeden oluşan bir seçki de yer aldı. Sümerbank’ın Çizgisel Tarihi, Angela Burns tarafından serginin bir parçası olarak hazırlandı. Tasarlanan illüstrasyonlar Sümerbank’ın öyküsünü farklı anları canlandırarak görsel olarak anlatmayı amaçladı. İllüstrasyonlar el çizimi ile oluşturulup dijital teknik kullanılarak orijinal Sümerbank desenleri ile renklendirildi ve elde katmanlar halinde kesilerek üç boyutlu bir etki elde edilerek oluşturuldu. 61


bir ulusu giydirmek:

proje yürütücüleri: ender yazgan bulgun* elvan özkavruk adanır** dilek himam er *** 1956-2000 yılları arası sümerbank desenleri sergisi proje

sergi

yazı

Sergide, Cumhuriyet dönemi ekonomi ve kültür tarihine tanıklık etmiş bir belge niteliğinde olan Sümerbank desen albümlerinin 1956-2001 yılları arasındaki dönemine ait kısmının belgelenmesinin ve kataloglamasının, Türk tekstil tarihine ilişkin önemli ipuçları verebileceği aktarılmaya çalışıldı. Kuşkusuz ülkemizin en önemli sanayi yatırımlarından biri olarak tarihsel bir görevi de üstlenen Sümerbank kurumuna ait bu bilgilerin ve henüz daha ulaşılamamış olan birçok arşivin de müze gibi platformlarda belgelenmelerini ve korunmalarını sağlamak bundan sonra gelecek kuşaklar için önemli bir rehber niteliğinde olduğu vurgulanmaya çalışıldı.

62

dilek himam er*** Sergi katılımcılardan Sümerbank’ın Türkiye’nin geçmişine ışık tutması ve ortak hafızaya hizmet etmesi açısından da büyük bir beğeni aldı. Sergi açılışına İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş başta olmak üzere Ege İhracatçılar Birliği Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, TOBB İzmir İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aysel Öztezel, EGS Derneği Başkanı Mukadder Özden, Moda tasarımcısı Zuhal Yorgancıoğlu, akademisyenler, davetliler ve Sümerbank çalışanları katıldı. Fotoğraf Çekimi: Ersan Çeliktaş


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Bölüm Başkanı ***İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

63


64


“Yaşamın anlamını Tibet’de bulmak kulağa romantik gelebilir, ama Tibet’te aydınlanma Tibetliler içindir. Bizim için ise hayatın anlamı muhtemelen sayfiye yaşantısıdır.”

ANDREW MATTHEWS, FOLLOW YOUR HEART

65


“the butler” (uşak) ızgara

tasarımcı öğrenci: ilayda yılmazcan*

proje

Şık görünümlü ve fonksiyonel olan butler mangalda kapak üç aşamalı tasarlanmıştır ve bu sayede pişirilen yiyeceğe göre ısı ve duman ayarı yapılabilir. Bir adet ana ızgara ve üzerinde kullanıcının isteğine göre konumlandırabileceği küçük bir ızgarası daha bulunur. Bu küçük ızgara sebze gibi kısa sürede pişen yiyecekleri pişirmede veya pişen yiyeceklerin sıcak tutulmasında yardımcıdır, isteğe göre küçük ızgara kaldırılıp takılabilir. Arkasındaki ahşap tutacak sayesinde kolayca hareket ettirilebilir. Ayrıca kolayca hareket ettirilmesi için ön kısmında iki adet tekerleği vardır. Mangalın altında bulunan metal plaka kullanıcıya hem eşya koyulacak yer sağlar

66

hem de mangalın daha dengeli ve sağlam durmasına yardımcı olur. Mangalın yanında bulunan ahşap tepsi kullanıcıya pişirim öncesi ve sonrasında rahatlık sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Tepsiyi tutan üç metal boru tasarıma servis yapan uşak görünümü verdiğinden, servis elemanı anlamına gelen “The Butler” adına esin kaynağı olmuştur.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 2. sınıf öğrencisi


“dual” ikili kömür ızgarası

tasarımcı öğrenci: betül hafızoğlu*

proje

Dual kömürlü ızgara geleneksel mangallardan farklı olarak iki farklı çeşit pişirme yöntemi sunar; Organik formunun içerisinde iki farklı bölmeye sahip olan bu mangal; bir bölmesinde buhar ile pişirme imkanı sunarken diğer bölmesinde ızgara veya tütsüleme yöntemi ile pişirimi sağlar. İki bölme de aynı kömür kaynağından beslenir ve kömür kaynağı bütün formun bombeli alt kısmında bulunur. Bu iki farklı bölmeye erişim iki ayrı kapak ile sağlanır. Bölmeler birbirinden tamamen izole olup aynı kömür kaynağından faydalanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Birbirinden izole bölmeler, farklı besinlerde tatların birbirine karışmasını engeller ve daha verimli bir pişirim sağlar. Buhar ile pişirme olanağı sağlayan bölmede; bir adet su

haznesi bulunur ve bu hazneye erişim kapak açıldığında kolayca gerçekleştirilir. Kömür kaynağı ulaşım ve küllerin temizlenmesi ise ızgaranın alt kısmında bulunan ayrı bir sürgülü kapak ile gerçekleştirilir. Ana gövde alüminyum sacdan üretilir. Ayak yapısını oluşturan büküm profiller ana gövdeyi kavrayacak şekilde tasarlanmıştır. Dual kömürlü ızgara; farklı bir pişirim deneyimi sunmakla beraber sofraları yeni tatlarla zenginleştirmeyi amaçlar.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

67


“exardesco” ızgara

tasarımcı öğrenci: ali cankat alan*

proje

“Exardesco”, ızgara deneyimini aromalar, baharatlar ve kokularla zengin bir hale getirmenin yanı sıra kolay ve verimli kullanılmak için tasarlanmış çok fonksiyonlu bir barbeküdür. Birçok geleneksel barbekünün aksine çeşitli özellikler ve fonksiyonlar sunar: kapanan sistemi sayesinde aromaları içerde tutmak ve tütsülemek için mükemmeldir. Baca kısmında bulunan dört kanca ve asma ekipmanı etlere farklı bir koku ve aroma vermek için baharat asmak, doğrudan baharat tütsülemek, et tütsülemek, peynir tütsülemek, sebze pişirmek için idealdir. Özel çift bölümlü kömür tepsisi sayesinde aynı zamanda ağaç yongaları koyarak, kömürden yayılan ısıyla yongaların içten ve ağır yanmalarını sağlamak; yalnızca baharat değil ağaç odunu aroması verip lezzeti katlamak

68

da mümkündür. Ayrıca, ızgara tepsisi için kömüre yakınlığı değiştirmeye izin veren hareketli ızgara sistemi ve ayarlama maşası; pişirme hızını ve derecesini ürün tipine göre değiştirilebilmektedir. Ayaklarda bulunan destek tepsisi sayesinde açılan kömür kısmını doldurma kolaylığı sağlarken, kullanılmadığında raf olarak da değerlendirilebilinir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 2. sınıf öğrencisi


yaratıcı sığınak (artist’s cove)

tasarımcı öğrenci: gamze eneş*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Heykeltıraş Erdağ Aksel için geçici bir ev olarak tasarlanan proje, çalışma, sergi ve aynı zamanda dinlenme alanlarından oluşmaktadır. Çalışmalarında farklı malzeme ve boyutları deneyimleyen Aksel’in sanatsal tercihleri projeye yansıtılmaya çalışılmış, sanatçının çalışmalarında kullandığı doğal malzemelerden yola çıkılarak proje ‘doğallıktaki rahatlık’ ana teması çerçevesinde şekillenmiştir. Seçilen malzeme ve renklerle rahat ve kullanışlı bir alan oluşturulmaya çalışılmış olup tasarımda kullanılan formlar ve çizgiler zihni yormayacak, mekanın ruhunu ve ev olma niteliğini ortaya çıkaracak sadelikte kullanılmıştır. Binanın giriş katı, heykeller için çalışma alanı olarak ayrılmış, bodrum katında ise küçük bir sergi alanıyla birlikte, sanatçının kişisel zamanını geçirebileceği bir yaşam alanı tasarlanmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

69


ieu@salt: arayüz

proje yürütücüleri: bahar durmaz drinkwater* michael edward young**

yazı

MIMARININ DÜNYAMIZI ŞEKILLENDIREN TEKNOLOJIK, POLITIK, ESTETIK, SOSYAL DINAMIKLER ÜZERINE OLAN KATKILARININ TARTIŞILDIĞI İZMIR EKONOMI ÜNIVERSITESI MIMARI TASARIM STÜDYOSU’NUN BU SENEKI KEŞIF DIZISI, ÇOKLU SISTEM VE AKTÖRLERIN ETKILEŞIM IÇINE GIRDIĞI YÜZEY VEYA ETKI ALANINI IFADE EDEN “ARA YÜZ” TEMASI ALTINDA TOPLANDI. Etkinliğimizin ilk gününde SALT Galata’nın ev sahipliğinde, İstanbul’daki çeşitli üniversitelerden öğretim üyelerinin de katılımıyla mimari değerlendirme jürisi, forum ve panel formatında organize ettiğimiz tam günlük bir program gerçekleştirdik. İkinci gün, İstanbul’un tarihi mekânlarında gerçekleşen teknik bir gezi organize ettik. 2015 Güz döneminde Michael Young ve Bahar Durmaz’ın koordinatörlüğünde ve hocalarımız Nilüfer Kozikoğlu, Özge Hazer, Metin Şahin, Sertaç Erten, Sema Alaçam, Nazlı Kök ve Ertunç Hünkar’ın desteğiyle yürütülen stüdyoda öğrenciler, kendilerinin seçtikleri iki ayrı şube altında aşağıdaki konular üzerine çalıştılar. Michael Young’ın koordine ettiği Şube 1, “2020 Yılında Kütüphane” teması altında, Mimar Kemalettin

70

Caddesi’nde yer alan Türk Ticaret Bankası binasının yeniden işlevlendirilmesi üzerine çalıştılar. Şube 2 ise, Güzelbahçe Kültür Merkezi çevresinde yer alan arazide öğrenciler Kentsel ve Kırsal kullanımların bir arada gerçekleşmesini sağlayacak farklı mimari ve kentsel çözüm önerileri üzerinde çalıştılar. Mimarinin dünyamızı şekillendiren çeşitli dinamiklerin –teknolojik, politik, estetik, sosyal, vb.- üzerine katkısının tartışıldığı eleştirel bir araştırma ortamı olan İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimari Tasarım Stüdyosu’nun bu seneki keşif dizisi, çoklu sistem ve aktörlerin etkileşim içine girdiği yüzey veya etki alanını ifade eden “ara yüz” teması altında toplanmıştır. Buna uygun olarak, stüdyonun bu sorgulamada geldiği mevcut durum SALT Galata ev sahipliğinde, açık forumda tartışılıp müzakere edildi.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Bölüm Başkanı ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Görevlisi

Salt Galata İstanbul-Karaköy’de Bankalar Caddesi’nde yer alan, Garanti Bankası sponsorluğunda yenilenen tarihi Osmanlı Bankası, günümüzde SALT Galata Araştırma ve Sanat Merkezi olarak kullanılmaktadır. Tarihi ve mimari değeri oldukça fazla olan böyle bir mekânda bulunmak,

hem bizler hem de öğrencilerimiz için çok faydalı bir deneyim oldu. Hem katılan öğrencilerimiz hem de hocalarımız ve konuklarımız katılmış olmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

71


ieu@salt: arayüz

proje yürütücüleri: bahar durmaz drinkwater* michael edward young**

yazı

Sabah saat 10.00 da açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, tanıtım konuşmaları, öğrenci sunuşları ve panelin ardından tartışma formuyla son buldu. SALT Galata’nın organize edilmesini, İstanbul’daki önemli bağlantıları sayesinde diğer konukların da katılımını sağlayan, İEÜ’de yarı-zamanlı olarak çalışan hocamız ve Tuspa Mimari Tasarım Stüdyosu’nun kurucusu Nilüfer Kozikoğlu’nun açılış konuşmasının ardından Michael Young ile birlikte 4. sınıf

72

tasarım stüdyosunun kurgusunu ve proje içeriklerini açıkladığımız bir tanıtım konuşması gerçekleştirdik. Daha sonra 4. sınıftaki her iki şubeden 13 adet öğrenci, projelerini sundular. Etkili sunumlar yapan öğrenciler Bilgi, Kadir Has ve İstanbul Teknik Üniversitesi gibi kurumlardaki mimarlık eğitimi veren ve aynı zamanda mimari uygulamalar da yapan mimarlara projelerini sundular.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Bölüm Başkanı ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Görevlisi

Öğrenci proje sunuşlarının ardından bütün hocaların ve öğrencilerin de katılımıyla bir tartışma ve değerlendirme forumu düzenledik. Nilüfer Kozikoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen bu forumda öğrencilerimizin de söz alarak düşüncelerini ifade etmeleri, mimarlık eğitiminden beklentilerini başarılı bir şekilde ve özgürce paylaşmalarının, bizler açısından bir gurur kaynağı olduğunu da belirtmeliyiz. Yaklaşık 1,5 saat süren forumda mimarlık eğitiminde stüdyo sisteminin önemi, mimari pratik ve uygulama arasındaki önemli diyalog, mimari tasarımda son dönemlerde hakim olan üretim, modelleme ve uygulama süreçlerini kapsayan parametrik/hesaplamalı tasarım düşüncesinin stüdyo sistemindeki yeri, kurumlar arası ortak çalışmanın öneminden de bahsedildi. Bu forumda, konuklar, öğrenci sunumlarının ve tartışmalarının başarılı olduğunu dile getirdiler. Bütün öğrenci projeleri tek ciltte kitapçık ortamında basıldı ve SALT’taki misafirler ve ev sahibine sunuldu. Etkinlikten elde ettiğimiz kazanımlarla, bu

tarz organizasyonların Mimarlık Bölümü için yeni bir ‘stüdyo şablonu’ oluşturulabileceği sonucuna varıldı. Etkinliğimizin ikinci gününde öğrencilerimizi İstanbul’un tarihi mekânlarını, sanat ve mimarlık gündeminde oldukça konuşulan mahallelerini, sanat ve kültür mekânlarını kapsayan mimari bir gezi organize ettik. Bu gezide Ayasofya Müzesinden başlayarak, Sultanahmet ve çevresini, Eminönü’nden Beşiktaş’a doğru yönelen kıyıda yerleşen kentsel dönüşüm altında bulunan kafeleri ve bohem hayatıyla ünlü Karaköy’deki mekânları görüp İstanbul Modern Sanat Merkezi’ne kadar yürüdük. 14. Istanbul Bienali kapsamında önerilen Tuzlu Su Keşif Rotalarından biri olan Galata-Tophane-Beyoğlu hattında yer alan ve bienal mekânlarını da kapsayan gezi rotamız dahilinde Orhan Pamuk’un aynı adlı romanından esinlenen Masumiyet Müzesini, antikacılarıyla ve sanatçılarıyla meşhur Çukurcuma ve Cihangir mahallelerini, tarihi Firuzağa Hamamı’nı, Zenovitch Apartmanını, yenilenen Fransız Sokağını ve Türk Sinema Müzesi’ni ziyaret ettik.

73


trans_arch_edu_02: mimarlık eğitiminde dönüşüm

proje yürütücüleri: bahar durmaz drinkwater* güzden varinlioğlu** altuğ kasalı *** michael edward young****

yazı

PARAMETRIK TASARIM BIR ARAÇ OLMASINDAN ÇOK YENI BIR DÜŞÜNCE SISTEMIDİR. BU SEBEPLE MEKÂNSAL KARAR ÜRETME SÜREÇLERINE BIR DESTEK MEKÂNIZMASI SUNAR.

74

Mimarlık Eğitimi’nde Dönüşüm konulu Trans_Arch_Edu panelimizin ikincisi 16 Aralık Çarşamba 2015 günü, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) organizasyonu ile gerçekleşti. Panele konuşmacı ve katılımcı olarak üniversitemiz başta olmak üzere İzmir’in devlet ve vakıf üniversitelerinden ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden katılım vardı. İlkini 29 Nisan 2015’de düzenlediğimiz bu panel serisinde son yıllarda hızla değişen ve gelişen bilgisayar teknolojilerinin mimarlık eğitimine verdiği yön ve güncel ve fütüristik etkileri tartışılmıştı. Bu panellerin temel amacı, bölümümüzün mimarlık eğitimindeki güncel tartışmaları yakından takip edebilmesini sağlayarak, akademisyen ve öğrencilerin yeni teknolojiyi eğitimde aktif olarak kullanıp, yurtdışı eğitim standartlarını yakalama isteğidir.

Bulgun’un açılış konuşmasından sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Hesaplamalı Tasarım ve Bilişim Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Gülen Çağdaş, parametrik tasarımda Türkiye’deki 30 senelik deneyimini aktardığı bir açılış konuşması yaptı. Prof. Çağdaş parametrik tasarımın ne olduğuna dair birçok kavram, yaklaşım ve yöntemi içeren geniş bir yelpaze sundu. Bilgisayar destekli tasarımın kısa tarihçesi ve temsil, sunum ve işbirliği olanakları, tasarım süreçlerinde farklı bilimsel yaklaşımlar ve bütün bunların eğitime yansımaları konuşmasının ana başlıkları olarak özetlenebilir. Prof. Çağdaş’ın konuşmasının ardından yapılan iki oturumda parametrik tasarımın mimari tasarım stüdyo pratikleri içinde işlenişi hem öğretici hem de öğrenci perspektifinden tartışıldı.

Burada bahsedilen motivasyon ile İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde organize edilen bu etkinliklere, dünyanın lider üniversitelerinden -Massachusetts Institute of Technology (MIT), TU Delft ve Swiss Federal Institute of Technology Zurich (ETH)- akademik çalışmalar yapan konuşmacılar davet edildi. Üç oturum şeklinde gerçekleşen panelde, bölümümüz öğretim üyeleri, konuklarımız, eski mezunlarımız ve lisans öğrencilerimiz ulusal ve uluslararası akademik ve pratik deneyimlerini aktardılar. Gün boyunca ortalama 100 kişinin aktif katılımıyla panelimiz bir tartışma ve öğrenme platformu haline geldi. İlk oturumda Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ender Yazgan

Günün sonundaki son oturumda ise tüm davetlilerinin katılımı ile parametrik tasarımın mimarlık eğitimine entegrasyonunun üzerinde durulduğu bir tartışma yapıldı. Bölümümüz öğretim görevlisi Michael Young yönetimindeki bu oturumda “Mimarlıkta yeni olan nedir?” sorusuna cevap aranarak farklı yaklaşımlar konuşuldu. Parametrik tasarımın yepyeni bir düşünce sistemi mi yoksa olagelen tasarım süreçlerinin evrimi- dönüşümü mü olduğu tartışıldı. Parametrik tasarımın bir yenilik, devrim olmasında en büyük etken, sağladığı olanaklarla tasarım sürecinin kontrol edilebilmesi olduğu belirtildi. Parametrik tasarımın bir araç olmasından çok yeni bir düşünce sistemi olduğu vurgulandı.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Bölüm Başkanı ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Üyesi *** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Dekan Yardımcısı **** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Görevlisi

edilebileceği ve yukarıda da belirtilen ikilemlerle ilgili henüz kanıtlanmış, doğrulanmış, bilimsel yöntemlerin olmadığının altı çizildi. Trans_Arch_Edu_02’de tartışılanlar ışığında, İEÜ Mimarlık Bölümü’nde geçen senelerde ve günümüzde uygulanan bu eğitim yaklaşımlarının katkıları ve problemlerinin de başka bir toplantıda değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu farklı yaklaşımların denenmiş ve alınan sonuçların değerlendirilmiş olmasından dolayı üniversitemizin bu yolda diğer Mimarlık Bölümlerine kıyasla epey bir yol katetmiş olduğunu da söyleyebiliriz. Bütünleşik hesaplamalı tasarım veya yaygın bilinen adıyla parametrik tasarım üzerine yoğunlaşan konuşmaların ardından, ertesi gün 3 davetlimiz öğrencilerimizle tek günlük atölye çalışması yaptılar. İkinci sınıf stüdyo (Arch 201) ve bilgisayar destekli tasarım (FFD 201) dersleri kapsamında yapılan bu 9 saatlik atölye çalışması ile henüz kısıtlı bilgisayar ve mimari tasarım becerileri olan 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin konsept-tasarım, karar verme, programlama becerilerinin geliştirilmesi hedeflendi..

Parametrik tasarımın sadece rakamsal, sayısal bir hesaplama aracı olmadığı; aynı zamanda, mekânsal karar üretme süreçlerine bir destek mekânizması sunduğu belirtildi. Parametrik tasarımın, mimarlık eğitimine entegrasyonuyla ilgili olarak farklı bakış açıları olduğu tartışıldı. Kısa süreli parametrik tasarım çalıştayları, dönemlik, bağımsız dijital stüdyolar, ya da klasik stüdyo eğitimine entegre edilen yaklaşımların uygulandığı vurgulandı ve farklı üniversitelerdeki örneklerinden bahsedildi. Özellikle, bu çeşitlilik ortamında, tek bir doğru olmadığı, parametrik tasarım eğitiminde çoğulcu bir yaklaşımın takip

Bu panel ve atölye çalışması ile mimarlık bölümünde ve fakültemizde dijital tasarım konularında çalışan öğretim üyelerinin bir araya gelmesi, farklı alanlardaki uzmanlıklarının bu platformda buluşmasını da sağlamıştır. Bu tartışmalar sonucunda, fakültemizin özünde olan disiplinlerarası bakış akışı daha da pekişmiştir. Yurt dışından ve yurt içinden ilgili alanlardan insanların bir araya gelmesi, daha ilerisi için ortak çalışmalara ön hazırlık niteliğindedir. Trans_Arch_Edu_02 panelinin gerçekleşmesi öğretim kadromuzun ve öğrencilerimizin bütünleşik hesaplamalı tasarım konusunda hem teorik hem de pratik görgüsüne katkı sağlamasının ötesinde, İEÜ’nün güncel tartışmaları yakalaması ve güncele pratik tecrübeleri ile destek vermesi açısından da önemli bir etkinliktir. Detaylı bilgi için: https://transarchedu02workshop.wordpress.com/ http://arch10.ieu.edu.tr/?p=190 https://www.youtube.com/ watch?v=BuMyYvIcXgs&feature=youtu.be 75


76


“Her insan sanatçıdır…! Joseph Beuys’un bu sıkı lafı yanlış anlaşıldı. Yağ sürülüp yara bantlarıyla süslenen bir çocuk küvetini herkesin sanat ilan edebileceğini mi söylüyordu Beuys? Pek değil. O daha çok herhangi bir biçimde estetik olarak ele alınabilen herşeyi kapsayan “genişletilmiş bir sanat kavramını savunuyordu.”

CHRISTIAN SAEHRENDT & STEEN T. KITTL, BUNU BEN DE YAPARIM !

77


NUYAP

tasarımcı öğrenci: nurdan boğa* yağmur boğa**

proje

(Tasarımcıların anlatımı ile) 2015-2016 döneminin “TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var !” yarışmasına NUYAP isimli proje ile katılan Nurdan ve Yağmur Boğa 1292 proje arasından “Türkiye’nin En İyi Üçüncü Fikri” kategorisinde ödül almışlardır. Genç tasarımcılar ve tasarımlarını giyim markalarıyla buluşturmayı planlayan Türkiye’deki ilk ve tek online platform olan NUYAP tasarım eğitimi alanların yanısıra almayanları da bünyesine kabul etmektedir. Tasarımcılar NUYAP’ın internet sitesine ücretsiz üye olup, çizimlerini ve özgeçmişlerini yüklerler. Bu sayede dosyalarında bekleyen çizimleri, numune dahi üretmeden markaların beğenisine sunabilirler. Siteye yıllık aidatı yükleyerek üye olan önce yerli daha sonra yabancı markalar ve kendi koleksiyonlarını oluşturmak isteyen tedarikçiler, bu tasarımlar arasından beğendiklerini satın alıp kendi markalarında satışa sunabilirler. Aynı zamanda kendi kadrolarına katmak istedikleri tasarımcılarla anlaşıp, markalarına tasarımcı transferi yapabilirler.

NUYAP sayesinde markalar hızlı moda akımına daha hızlı ayak uydurup, özgün tasarımlara ve tasarımcılara yüksek bedeller ödemeden kavuşabilirler. Önerdikleri proje dahilinde online platformun yanı sıra önce İstanbul, Ankara ve İzmir’de, sonrasında ise seçilecek pilot şehirlerde temelleri Massachusetts Teknoloji Enstitüsü MIT’de atılan Moda Fab-Lab’ları kurulması planlanmaktadır. Fab-Lab denilen bu atölyelerde insanlar çizim yapmak için gerekli olan materyalleri ücretsiz şekilde bulacak, daha sonra yaptıkları çizimleri NUYAP aracılığıyla markalara satabileceklerdir. Yılın belli periyotlarında ise bu Fab-Lab’larda ücretsiz ve ücretli tasarımcılık dersleri verilecektir. Proje Boyner Vakfı’nın kurmuş olduğu BULUŞUM PLATFORMU’nda hayata geçmek üzere kitlesel fonlamaya da açılmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 1. sınıf öğrencisi

** Nurdan Boğa’nın kardeşi, hukukçu

NUYAP

| SEN FISILDA DÜNYA DUYSUN PROJE EKİBİ: Yağmur Boğa, Nurdan Boğa

| PROJENİN AMACI

Projenin amacı; Kıyafet tasarımlarını bir kanal yoluyla insanlara ve firmaların bünyesine iletecek imkanı olmayan her kesimden yetenekli öğrenci ve kadının dosyalarda bekleyen hayallerini gerçekleştirmek. Bu sayede öğrenciler okurken isimlerini duyurma fırsatı elde etmiş, özgün ve modern tasarımlarını büyük markalarla tanıştırma şansını yakalamış olacaklardır.

Tüsiad’ın bu sene düzenlediği Bu Gençlikte İş Var! Yarışmasında finale kalan son 14 Ekipten biri olarak TÜSİAD Üye Rehberlerinden Cem Boyner ile birlikte, fikirlerini geliştirme ve iş planı hazırlama imkanı elde ettik.

Sen Fısılda Dünya Duysun

| Türkiye’nin En Büyük Tasarım Kütüphanesi

| İlk Conceptual FAB-LAB

| MODA FAB-LAB

Tasarım desteği alacağımız ve aynı zamanda eğitim kurumumuz olacak Moda Fab-Lablarının oluşturulması planlanmaktadır. Bu Fablablar, başta İzmir olmak üzere ilerleyen zamanlarda seçilecek pilot şehirlerde açılacak bileni öğrenmek isteyenle, moda tasarım fikri olanı üretim imkanıyla buluşturan ücretsiz atölyelerdir.

78


narlıdere evi

tasarımcı öğrenci: özge süzen*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Projemin amacı, seçmiş olduğum sanatçı olan Songül Boyraz’ın video, heykel ve fotoğraf çalışmalarını sergileyebileceği ve bu çalışmalarını yapabileceği alanlar oluşturmaktır. Bu doğrultuda “Narlıdere Evi” hem kişisel kullanıma uygun hem de gelen misafirlere açık olacak şekilde tasarlanmıştır. Tasarımıma, var olan evin potansiyelini kullanarak ve bu potansiyeli sanatçının da zevkleriyle buluşturarak yön verdim. Aynı zamanda sanatçının günlük ihtiyaçlarını karşılayabileceği kişisel alanlar oluşturdum. Daha özel bir kimliğe sahip bu alanlar bodrum katında yer almakta. Asıl mesleği video sanatçısı olan Songül Boyraz’ın hem bireysel şekilde hem de yardımcıları ile çalışabileceği bir stüdyo alanı oluşturdum ve bu alanı gelenlerin de görebileceği şekilde konumlandırdım. Karanlık bir çalışma alanı olması gerektiğinden stüdyo da bodrum katında yer alıyor. Evin karakteristik özelliğinden faydalanarak zemin katı sergi alanı olarak tasarladım.Burada da sanatçının heykel, fotoğraf çalışmalarının yanı sıra video sergisinin gerçekleşebileceği özel bir alan bulunuyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

79


üniversite-sanayi işbirliği: giyilebilir teknolojiler

proje yürütücüleri: onur mengi* deniz deniz** şebnem demirkan*** özgür deniz çetin****

proje

2015-2016 akademik yılı Endüstriyel Tasarım Bölümü, Ürün Tasarımı III dersi kapsamında Vestel firması ile üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde stüdyo projesi gerçekleştirilmiştir. Projenin amacı, Giyilebilir Teknolojiler kapsamında ürün, insan ve mekân arasında yeni fiziksel ve dijital deneyimler yaratmayı ve yenilikçi ürün ve sistem tasarımları önermektir. Ayrıca bu işbirliği çerçevesinde, öğrenciler büyük ölçekli üretim yapan bir markanın yapısını ve tasarımın bu üretim ağı içerisindeki rolünü deneyimleme fırsatı bulmuşlardır. Öne çıkan örnekler ise, tasarımcılara yeni bir taslak ve çizim deneyimi sunan Vector, Beeble ve V-travel adlı tasarımlardır. Vector, var olan çizim malzemeleri kullanılarak, standart bir çizim

yönetimi ile çizimlerin dijital boyuta aktarılmasına ve üzerinde değişiklik yapılmasına imkan sağlıyor. Beeble ise etkili egzersiz yapmayı teşvik eden, ayni zamanda dekoratif görünen bir set tasarımı. İstenilen yüzeye yansıtılarak kullanılan ürün, hareket algılayıcı projeksiyon, vücuda takılan broşlar ve özel uygulaması sayesinde kişiye özel hazırlanan egzersiz hareketlerinin ne derece doğru yapıldığını algılayıp, görsel / duysal olarak kullanıcıyı uyarıp yönlendiriyor. V-travel ise standart bir seyahat deneyimine oyunu ekliyor. Ürün, kullanıcı ve mekân arasında etkileşim oluşturan ve turizmin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyan bu giyilebilir ürün, kişinin anılarını her yerde dilediğince taşıyabilmesine ve paylaşabilmesine olanak sağlıyor.

By ELİTNİSA ŞÖLENAY

PROJECT EXPLANATION V-travel is a wearable product which is needed during travel to not skip the city. This product combines gamification elements with tourism industry. The main understanding is; you can explore unknown places with the help of this wearable tech..Travelling is always full of experiences unless you don’t have any idea about the city, then as a tourist things are getting difficult. This little product act as an information pool , which is activated when you choose a color.Each color shows different interactions about the city, choosing the interaction is up to you ! ‘V’ İs affordable and can be obtain from the related city,once you have it you can always use the main body.When you travel to another city the only need changing the editional covers. Tip: You can collect the editional covers and make them memorable... ‘V’ has two telescoped parts.The compass part is in the inside of the main body and made out from light,matte grey acrylic surface which has a digital compass in it. The second part carrys the electronic components the important ones are the Led lights,sd card,pcb and the battery. Also, it’s material thought as a very well finished metal and painted. Every Led light is a sign of different categories. Each light shines when you reach that portal. Portals act as an information point, all of the information about ‘special parts’ of the city are already updated before the usage. The informations could be follow from touch screen and the digital compass.

Ayşegül Erdoğan 80

Elitnisa Şölenay

FINE ARTS AND DESIGN FACULTY INDUSTRIAL DESIGN DEPARTMENT 2015-2016 FALL / ID 303 - PRODUCT DESIGN


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Görevlisi ** , *** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi **** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Araştırma Görevlisi proje

Zeynep Maşalacı 81


kiralık stüdyo (rent hub) proje

Bu mekân farklı mesleklerden işbirliği içinde çalışmak isteyen birçok insan tarafından kullanılacaktır. İnsanlar bu mekânı belli günler ve saatler için kiralayacaklardır. Mekân iki ana bölümden oluşmaktadır. Daha büyük olan sol bölüm çalışma alanı olarak kullanılmaktadır. Daha ufak olan sağdaki bölüm ise ağırlıklı olarak hizmet alanıdır (küçük mutfak, oturma salonu, depo alanı ve tuvaletler bu alanda bulunmaktadır). Mekâna girildiğinde, bir danışma alanı insanları karşılamaktadır. Sol tarafta, 3 adet düşünce odası (think tanks) vardır ve bu odalar rahat bir alanda beyin fırtınası yapmak için uygun bir yer arayan gruplar (4-10 kişi) için uygundur. Bağlantı merkezinde halka açık ve 70 kişilik bir kapasiteye sahip bir amfi alanı bulunmaktadır; bu alan etkinlikler, sunumlar, seminerler ve sergiler için kullanılmaktadır. Sergi alanının arkasındaki yükseltilmiş platformda, 16 kişinin çalışabileceği stüdyo benzeri bir çalışma alanı vardır. Binanın arka tarafında, bir yazıcı alanının olduğu bir asma kat bulunmaktadır, ayrıca tercih edenler için bireysel bir çalışma alanı ve grup çalışma alanı bulunmaktadır. Sağ tarafta ise, hizmet alanları bulunmaktadır. Oturma salonu iki girişin arasındadır. Kullanıcılar hem oturma salonunda hem de bahçede yemek yiyebilmektedirler.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

82

tasarımcı öğrenci: irem akbaş*


bağlantı merkezi (gear hub)

tasarımcı öğrenci: idil koç*

proje

Bu bağlantı merkezi (hub) için ilham kaynağı, kendilerinin de bağlantı merkezleri olan dişliler olmuştur. Dişlilerde de olduğu gibi, bir alan diğer bir alana geçmek için bir adımdır. Bu süreç içinde, dişli fikri her bir aşamanın bir diğerini nasıl etkilediğini ifade eder. İç mekânda sağlanan alanlar, malzeme, renk ve organizasyon bakımından birleşik bir tasarım diline sahiptir, fakat amaçları özel, yarı-özel ve ortak olarak değişmektedir. Her bir alanın ışığı, kapalılığı ve hacmi, ayrıca o mekânın amacının tanımlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu tasarım yaklaşımı, geleneksel ofis düzenleri yerine, insanların grup halinde çalışmalarını ve çözüm üretmelerini tetiklemekte ve ayrıca bireysel çalışma alanları sunmaktadır. Dolaşım alanları tanımlanırken, binanın mevcut açıklıkları ve geçişleri bir yaratma noktası olarak ele alınmıştır ve insanları alanlar arasında yönlendirmek amacıyla kullanılmıştır. Resmi olmayan bir çalışma ortamı, özellikle tasarım gibi sorunlara yenilikçi ve yaratıcı çözümler getirilmesi beklenen işlerde oldukça önemlidir; stres dolu, resmi bir çalışma ortamı ise bunun tam tersini yapmaktadır. Bu nedenle, insanlar bu bağlantı merkezine geldiklerinde, konforlu ve samimi bir iç mekân onları daha büyük çözümlere ulaştıracak ve uzun vadede daha fazla ilerleme ve başarı vaat edecektir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

83


İZMİR EKO N O Mİ Ü NİVERSİTESİ

G ÜZ E L S A N ATL A R V E TA S A R I M FA K Ü LTE Sİ

ISSN: 2458-9845


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.