Dergi 5.5 Sayı:2 (TR)

Page 1

S: 2 AĞUSTOS 2014

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dergisi

kendin yap ve oyna bakma, gör!

3 35

katıl ve kişiselleştir 15 yeryüzü tanrıçası’na kulak ver geçmiş ve gelecek arasında hikayeler 45 etkinlikler

27 55


İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Sakarya Caddesi, No:156 35330 Balçova - İzmir - TÜRKİYE Tel : +90 (232) 279 25 25 Faks: +90 (232) 279 26 26 Web Adresi: http://fadf.ieu.edu.tr/tr e-posta: ffad@ieu.edu.tr Dergi 5.5 İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi yayını olup, Fakülte mensuplarının çaba ve katkıları ile oluşturulmuştur. Yayın hakları İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne aittir. Hiç bir bölümü izinsiz kullanılamaz.


İ my a zS a hi bi : S or uml uY a z ı İ ş l e r i Müdür ü:

E nde rY a z g a nBul g un( Pr of . Dr . , Güz e l S a na t l a rv eT a s a r ı mF a k ül t e s i De k a nı ) Ş öl e nKi pöz( Doç . Dr . , Modav eT e k sl T a s a r ı mı Böl ümü)

İ z mi rE k onomi Üni v e r s i t e s i , Güz e l S a na t l a rv eT a s a r ı mF a k ül t e s i y a y ı nı dı r . I S S N: 24589845


İlüstrasyon: Duygu Kocabaş Atılgan, Izmir Ekonomi Üniversitesi, FGüzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Araştırma Görevlisi



içindekiler editörün yazısı

1

5

bağlantılar... şölen kipöz

kendin yap ve oyna

3

gerçek ürünler sanal yaşamlar özgür deniz çetin

4

self shelf

6

motosikletçiler için akıllı telefon uygulamaları

7

orbits

8

kültürpark’ı yeniden kazanmak

10

renk değiştiren malzemeler: akıllı malzemeler, zeki tasarım murat bengisu

12

katıl ve kişiselleştir

15

bilgisayar oyunları: sanatsal temsiller ve oyuncuların yaratıcılığı ece güre

16

bondTM uygulaması

18

eskiz ve tarama teknikleri

19

unut(tur-ma)mak artun özgüner

20

ufak tefek şeyler

22

tişört projesi

224

yeryüzü tanrıçası’na kulak ver

27

kuş evi projesi

28

izmir doğal yaşam parkı: kurumsal kimlik tasarımı

30

eriyen zaman

32

namaste

33


bakma, gör!

35

ilim ilim bilmekdür

36

“zamanın gölgesinde”: bir tasarım deneyimi elif tekcan

38

sensitiva anne sütü ısıtıcı

40

romanlar için albüm görseli

41

nesneselleştirilen bedenler ve “inceliğin zorbalığı” merve köksal

42

geçmiş ve gelecek arasında hikayeler

4 45

osophia

46

wise man (bilge adam)

47

dünyayı satan kız

48

marco ile söyleşi şölen kipöz

50

etkinlikler

55

robotik fabrikasyon atölye çalışması

56

moda için uygulama atölyesi

58

ieu chiba üniversitesi işbirliği

60

imm köln mobilya fuarı katılımı argun tanrıverdi

61

las mujeres de almodovar atölyesi

62



bağlantılar... şölen kipöz *

Dergi 5.5’in ilk sayısından aldığımız heyecan verici geri bildirimler anlaşılır bir dil yarattığımız ve anlamlı cümleler kurduğumuz yönünde bizi yüreklendirdi. Bir şeyi ilk kez yapmak zordur; cesaret ve yoğun çaba ister. Diğer taraftan, bu eşik bir kez geçilince “nasıl devam etmeli” sorusuna cevap bulmak da hiç kolay değildir. Rahatlatıcı çözüm şudur; eğer doğru yoldaysak nasıl başladıysak öyle devam edelim. İşte biz de bu çözümü benimsedik ve Dergi 5.5’ un kendi içinde özerk olduğu düşüncesi ile kendimizi rahatlatarak devam ettik yolumuza. Bu defa küçük yenilikler ve sürprizlerle… Bu sayı ile herkesi “bağlantı” kurmaya çağırıyoruz. Farklı tasarım disiplinleri arasında bağ kurmaya özen gösterdiğimiz bu platform, tasarımın farklı yorumları ve rolleri arasında da bağ kurmak için ideal. Bu bağ bir kaç katmanda kuruluyor; amatör ve profesyonel arasında, öğrenci ve eğitimci/akademisyen arasında, söz ve imge arasında ve en önemlisi dergi ve okuyucusu arasında. Bu bağlantılarla şekillenen Dergi 5.5’un içeriği, içinde İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi bünyesinde üretilen, pek çoğu başarılarını ödülle taçlandıran öğrenci projeleri ve akademisyenlerin profesyonel ve sanatsal projelerini barındıran yaklaşık 28 sanat ve tasarım çalışması, 4 çarpıcı yazı, bir röportaj, bir kitap yorumu ve akılda kalan etkinlikleri barındırıyor. 2013/14 akademik dönemini geride bırakırkan, bu sayıda bu yılın güz döneminin üretimlerine yer veriyoruz. Bu sayının tematik başlıkları bu üretimlerin yakaladığı güncel tasarım eğilimlerini yansıtıyor; İlk bölüm “Kendin Yap ve Oyna” günümüz tasarım sisteminde kullanıcıyı pasif tüketici olmak yerine, tasarım kararları üzerinde söz hakkı olan yaratıcı ve yorumlayıcı bireyler olarak yeniden tanımlıyor. İkinci bölüm “Katıl ve Kişiselleştir”, tasarımın sosyal ve kolektif bir deneyim olarak yeniden kurgulabileceğini, katılımcı bir tasarım anlayışı ile kişiselleştirmeyi tipik bir kullanıcı deneyimi olarak yaratabileceğimiz bir dünyayı vaadediyor. Üçüncü bölüm “Yeryüzü Tanrıçası’na Kulak Ver” insan merkezci bakış açısını sorgulayarak, ekosistemdeki biyolojik yaşam döngüsüne, yaşayan tüm canlıların tasarım ihtiyacı olabileceği vurgusuna ve doğanın içindeki zamansallık ve ritmlere kulak veriyor. Bir sonraki bölüm “Bakma, Gör!”, tasarımın sosyal rolünü bir adım ileriye götürerek, daha humanist, etik, empatik, sağduyulu ve kapsayıcı bir tasarım anlayışına duyulan özlem ve ihtiyacın altını çiziyor. Son bölüm “Geçmiş ve Gelecek arasında Hikayeler”, retro futurist ve postmodern bir bakış açısı ile geçmiş ve gelecek arasında gidip gelen, düşsel ve kurgusal tasarım hikayelerine yer veriyor.

Yenilik ve sürprizlerden bahsetmişken; bu sayıda fakültemizi bir atölye çalışması için ziyaret eden İtalyan moda sosyologu Marco Pedroni ile yaptığımız röportaj ile, genç tasarımcılar için geleceğin cazip mesleklerinden biri olan “Cool hunting” olarak tabir edilen Trend avcılığı konusunu masaya yatırıyoruz. Fakültemiz akademisyenlerinden Murat Bengisu’nun İtalyan tasarımcı Marinella Ferrara ile birlikte hazırladığı taze kitabı “Renk Değiştiren Malzemeler”in tanıtımı başka bir yenilik. Genç akademisyenlerimiz Ece Güre’nin “Bilgisayar Oyunları: Sanatsal Temsiliyet ve Oyuncuların Yaratıcılığı”, ”Özgür Deniz Çetin’in “Gerçek Ürünler Sanal Yaşamlar” ve Elif Tekcan’ın “Zamanın Gölgesinde Bir Tasarım Deneyimi” yazılarına bu sayıda Merve Köksal adlı bir fakülte öğrencimizin “Şeytan Prada Giyer” filminin eleştirisini de ekledik. Bu vesile ile bundan sonraki sayılarda daha fazla öğrencimizin sadece tasarım projeleri ile değil ilginç yazıları ile de “Dergi”mizde yer almasını arzuladığımızı belirtmiş olalım. Son olarak İEU Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin eğitim vizyonunu yalnızca derslerle değil, profesyonel ziyaretçilerin seminer ve atölye çalışmaları ile tamamladığının kanıtı olarak fakültenin en çarpıcı etkinliklerini bu sayıda sizlerle paylaşmaya başlıyoruz. Dergi 5.5 yaratıcı ekibi adına umarım ki ilk sayıda ortaklıkları buluşturarak yaratmaya çalıştığımız dil, bu sayıda da anlaşılır ve düşündürücü, eğlenceli ve yapıcı farklı tasarım cümleleri olarak telaffuz edilir. Geri bildirimlerinizin bizim için önemini hatırlatarak, henüz djital olarak yayınlanan dergiyi http://issuu.com/dergi5.5 adresinden indirip, bilgisayarınızda özel bir yere saklayıp, keyifle okuyup, dostlarınızla paylaşmanız dileğiyle...

*Genel

Yayın Yönetmeni ve Kreatif Direktör, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

1



“İŞTE BİR AKORD, VE İŞTE İKİ TANE DAHA; ŞİMDİ KENDİ MÜZİK GRUBUNU KUR” PUNK FANZİNİ SNIFFIN GLUE’DAN, 1970LER


gerçek ürünler sanal yaşamlar özgür deniz çetin *

SÜREKLİ GELİŞEN TEKNOLOJİLER İNSAN FAKTÖRÜNÜ YEME, İÇME, HAREKET, UYKU GİBİ GÜNLÜK FALİYETLERDEN VE ÇEVREDEN YOKSUNLAŞTIRIYOR. Sayısı gün geçtikçe artan ileri teknoloji içerikli tasarımlar acaba ticari bir eğilimin bir sonucu mu? Yoksa gündelik hayatımızı kolaylaştıran bir mucizenin eseri mi? Belki de bu tasarımlar, bizleri sanallaştıran görsel araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde tasarım eyleminin geldiği noktada, kaynağı çok disiplinli çalışmalar olan çok yüzlü ürünler, hizmetler ve araçlar birbirini tamamlayan parçaların birleşimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki akıllı telefonlar, kimileri için bedenin hayati bir uzvu, kimileri için ise en iyi arkadaş olabilmektedir. Ticari olarak yeni pazarlar oluşturan, istihdam yaratan, yeni meslek dalları peyda eden akıllı telefonlar ve uygulamaları, farklı sektörlerden ve kullanım alanlarından ürünleri de kendine bağlamak yoluyla kullanımını genişletmekteler. Akıllı telefonların sağladığı kolaylıklarla beraber yarattığı bağımlılık bazı sosyal bilimciler tarafından ciddi biçimde eleştirilen bir konu halini aldı. Literatüre “Nomofobi” adıyla giren telefonsuz kalma, kullanamaz durumda olma ya da internet bağlantısına erişememe korkusu gittikçe artacağa benzemektedir. Son yıllarda yoğun ve yenilikçi çalışmalara sahne olan giyilebilir cihazlar sektörü ve sağlık cihazları, tüketici elektroniği gibi alanlardaki çok yüzlü ürünler, günlük hayatımızı uygulamalar vasıtasıyla akıllı telefonlara daha da bağlamaktadır. Aslında bu değişim ve yeni kullanım önerilerinin örneklerini önceden görmeye başlamıştık. 1990’lı yıllardan bu yana internet 4

kullanımının yaygınlaşmasıyla uygulamaları hızla çoğalan elektronik kitaplar hayatımıza girdikçe kendine has kokusuyla, üzerindeki notlarla bezenen kitap sayfalarının anı dolu deneyiminin yerini parlak ekranlarda kayan pikseller almakta. Buna benzer deneyim değişimlerine sebep olan ürünler günlük hayatımızı etkisi altına almaya devam etmektedir. Bu değişimin yarattığı sanallaşma ise kullanıcıları duyusal ve duygusal açıdan noksanlığa ve yapaylığa itmektedir. Ekolojist ve toprakbilimci Jason Aramburu tarafından ABD Kaliforniya’da kurulan Edyn, insanın toprak ve doğa ile ilişkisini parmaklarımızın ucuna taşımaktadır. Edyn ürününü kitle kaynağı yaratmak için 2014 yılı Haziran ayında Kickstarter adlı internet sitesinde sergilemeye sundu. Ünlü tasarımcı Yves Béhar ve ekibi Aramburu ile birlikte çalışarak ürünün tasarımını üstlenmiş. Edyn bahçe ve tarım alanlarındaki çevresel koşulları izleyerek bitkilerin uygun şartlarda büyümeleri için bilgileri kullanıcıya aktaran bir akıllı bahçe sistemi. Bu işlevini güneş enerjisiyle çalışan bahçe sensörü, su valfi ve akıllı telefon uygulaması sayesinde gerçekleştirmeyi vaat ediyor. Ürün toprağa takılan sensör aracılığıyla bitkinin sağlığını etkileyen topraktaki besin miktarı, nem, güneş ışığı ve diğer dış etkenleri ölçerken, akıllı telefon uygulaması bahçenin gerçek zamanlı durumunu yansıtarak bitkilerin sağlıklı kalması için yapılması gerekenleri tavsiye ediyor. Bu durum teknik açılardan sağladığı faydalar ve verimlilikle


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Araştırma Görevlisi

birlikte belki de kurulum sonrası hiç bahçeye gitmeden toprağa dokunmadan bitki yetiştirmeye varan mesafeli, hissiz ve sanal deneyimler yaratacaktır. Yine Kaliforniya merkezli Jawbone firması, UP adlı ürününde sunduğu bütünleşik sistem ile kullanıcıların uykularını, gün içerisindeki hareketlerini ve yeme alışkanlıklarını takip etmelerini sağlayarak daha akıllıca kararlar almalarını müşterilerine önermektedir. Etkileyici bir tasarıma sahip olan Jawbone UP, özel bir plastik enjeksiyon yöntemiyle sağlığa zararsız esnek malzeme kaplanan bilekliğin içerisindeki bükülebilir yay çeliğinden bir omurga üzerine yerleştirilmiş elektronik bileşenlerden oluşuyor. Bileklik kullanıcının gün içerisindeki tüm hareketlerini takip ederek kayıt altına alıyor. Bu verileri akıllı telefonlara aktararak yorumlayan cihaz uygulama arayüzüyle kullanıcıya geri bildirimde bulunuyor, tavsiyeler veriyor ve iletileriyle kullanıcının

http://www.psychologytoday.com/blog/reading-between-theheadlines/201307/smartphone-addiction http://www.edyn.com/ http://www.dexigner.com/news/27515 https://jawbone.com/

davranışlarını düzenlemesi yönünde teşvik ediyor. Ürünün kişisel yaşam koçu işlevi görerek kullanıcının günlük yaşantısını yönlendirmesi distopik bilim kurgu filmlerinde görülebilen bilgisayarların insanlardan daha akıllı hale gelerek insan ırkını kontrol altına aldıkları senaryoları çağrıştırmaktadır. Günlük etkinliklerimizi; uykumuzu, yeme içme alışkanlıklarımızı, toprağı, havayı, güneşi kontrol ederek yansıtan teknolojiler, diğer ürünlerde de görülen insanın temel duyuları ve duyguları ile aldığı kararlar hakkında yönlendirmelerde bulunan bütünleşik ürünler insan unsurunu asgariye indirgemektedir. Kendi tasarladığımız ve ileri teknolojiyle donatılmış ürünler, kullanıcıları ve çevrelerini sürekli takip ederek hayatları hakkında söz sahibi olmaya başlamaktadır. Bu gidişatta, bizler de 90’lı yıllarda çocukların elinden düşmeyen sanal bebekler gibi, akıllı ürünler tarafından sanallaştırılmış birer hayata sürükleniyoruz.

IMAGES https://jawbone.com/ https://blog.wello.com/announcing-the-jawbone-up-integration/ https://www.kickstarter.com/projects/edyn/edyn-welcome-tothe-connected-garden

5


self shelf

Koçtaş Açık Fikir İç Mekan Tasarımı Yarışması için tasarladığım kitaplık ve çalışma alanını Pacman konsepti üzerine kurguladım. Yakın bir arkadaşımın Pacman konsepti önerisi üzerine, Pacman yollarının raflara benzediğini düşündüm. Hem pratik hem de değişebilen bir kitaplık için gerekli kombinasyonları oluşturabilecek bir matematik sistemi kurdum. Sonunda üretimi son derece kolay, maliyeti düşüren ve depolama konusunda minimum yer kaplayan bir ürün tasarlamış oldum. Ancak tasarımın en önemli özelliği her kullanıcının raflarını istediği gibi yerleştirebilme özgürlüğüne sahip olmasıydı. Bu yüzden tasarıma Self Shelf adını verdim.

6

öğrenci tasarımcı: kaan selçuk*

*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

Not: Bu tasarım Koçtaş Açık Fikir İç Mekan Tasarımı Yarışması’nda birincilik ödülü almıştır.


motosikletçiler için akıllı telefon uygulaması öğrenci tasarımcı: koray kömürcü*

Görsel İletişim Tasarımı ikinci sınıfı stüdyosu öğrencileri, toplumsal farkındalığı artırma amaçlı ders projeleri kapsamında, toplum içerisindeki marjinal sosyal gruplardan birini seçip, bu gruptan insanlarla temasa geçerek, ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde bir sosyal sorumluluk kampanyası tasarlamışlardır. Proje kapsamında öğrencilerden seçtikleri grubun problemlerini saptamaları istenmiş ve bu sorunlara yanıt vermek üzere uygun ve etkili tasarım gereksinimleri ve uygulamaları geliştirmeleri beklenmiştir.

AT&T

Koray Kömürcü proje çalışma grubu olarak motosiklet kullanıcılarını seçmiştir. Motosiklet sürücülerinin trafikte büyük tehlike altında olduğunu saptamış ve onlara öngörü sağlama amaçlı, trafikteki tehlikeli bölgeleri, kazaları vb. gösterecek bir telefon uygulaması ile diğer sürücüleri motor kullanıcıları hakkında daha dikkatli olmaya teşvik etmek amaçlı tabela tasarlamıştır. Warning

*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi,

You are getting closer to danger.

Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

75 percent of the motorcycle accidents happen course of the other automobile drivers. 66 percent of these accidents, automobile drivers do not give the right of way to motorcycles

7


orbits

8

öğrenci tasarımcılar: ezgi yelekoğlu* altuğ toprak*


Orbits ilhamını uzay boşluğundaki yörüngelerden alan, stratejik düşünmeyi, 3 boyutlu algılamayı ve el-göz koordinasyonunu geliştiren bir zeka oyunudur. Mantıksal, görsel ve bedensel (kinestetik) zekayı geliştirir. Yaratıcı düşünme, problem çözme, karar verme, gözlem ve sosyal katılım becerilerini arttırır. Her oynanışta sonsuz farklı kombinasyon sunar. Gövde, ABS (Acrylonitrile butadiene styrene)dir. Yaylar çelik örgü tel üzeri silikon kaplamadır. Ambalaj (Polietilen tetraftalat) PET malzemedendir. Ana gövdenin üretim teknolojisi plastik enjeksiyondur. Yaylar çelik tel örgü üzerine silikon enjeksiyon kaplama olacaktır. Ambalaj termoform yöntemiyle üretilecektir.

*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 4. sınıf öğrencileri

9


kültürpark’ı yeniden kazanmak Dördüncü sınıf mimarlık öğrencileri şehrin merkezinde yer alan Kültürpark’ı yeniden kazanmayı ve kullanılmayan mekanlarını etkinleştirmeyi hedefleyen çeşitli projeler üzerinde çalıştılar. Projenin amacı yeni yaşam tarzlarının, değerlerin ve davranışların doğaya ve şehir yaşamına etkilerini araştırmaktır. Şehrin merkezinde yer alan parkın kentsel mekandaki ve sosyal yaşamdaki rolü mimarlık aracılığıyla dönüştürülebilir. Son dönemdeki Gezi Parkı protestoları parkların kentsel mekandaki yerini, erişilebilirliğini ve toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesini sorgulatmıştır. Öğrenciler Kültürpark için nazım planı tasarlamış, parkın sosyokültürel potansiyellerini kullanan çeşitli yapılar önermişlerdir. “Parkta inşa etmek – park için tasarlamak”,

10

“geçmişin sergilenmesi”, “anıların korunması ve değerlendirilmesi” ve “anıları tasarlamak” gibi kavramlar araştırılmıştır. Kültürpark’ın fuar ve sergi işlevleri İzmir’in dış çeperinde yer alan Uzundere mevkiine taşınacaktır. Dolayısıyla Kültürpark’ın geleceği kentsel stratejide açısından oldukça önemlidir. Kültürpark değişen yerel ve küresel şartlar nedeniyle 1980’lerden itibaren önemini kaybetmeye başlamıştır; sembolik değeri zaman içinde değişse de Kültürpark İzmir’in kentsel yaşamında önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda park ile ilgili anıların değerlendirilmesi ve yeniden tasarlanan parkın, Kültürpark’ın sembolik değerini koruması önemlidir.

Berk Tellioğlu

Gözde Er

Ege Medeniyetler Müzesi Günümüzde var olan fuar hollerinin yerine yapılacak olan “Ege Medeniyetleri Müzesi” hem İzmir’in kültürel açığını kapamaya yardımcı olacak hemde Kültürpark’ın en ölü kısmını canlandırıp, şehirle olan ilişkisini güçlendirecektir. Müzenin zemin katı tamamen açık alan olarak planlanmış olup eğimli çimenlik kısım gösteri alanı olarak planlanmıştır. Kültürpark’ın etrafındaki mevcut duvarlar yaya yoğunluklarına göre yenilenmiş ve fuar içindeki kullanılmayan alanlar yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır.

Mutfak Sanatları Merkezi Kültürpark’ın içinin ve dışının kesin sınırlarla ayrılmasına müdahale eden projede, dış duvarın engel teşkil eden kimliği değiştirilerek, parkın içinde ve dışında yer alan mekanların bütünleştirilmesi hedeflenmiştir. Mimari tasarım aracılığıyla Lozan Kapısı ve Montrö Kapısı arasında kalan alandaki geçişlilik artırılarak insanların parkın içinde ve etrafında özgürce hareket etmeleri sağlanmıştır.


Kültürpark Medyatek Medyatek pek çok etkinliğe evsahipliği yapan geleceğin kütüphanesidir. Toplumun bir araya geldiği, kültürler ve nesiller arası etkileşime ve öğrenmeye ayrılmış mekanlardan oluşur. Toplanma, iletişim, öğrenme, etkileşim, tartışma ve oyun gibi bir çok etkinlik için fiziksel ve sanal mekanlar tasarlanmıştır.

Gülce Altınkaya

Tasarım ve Eğitim Merkezi Kültürpark’ta sokak kimliği oluşturmak için bir ızgara sistemine oturan follies önerilmiş, bunların çeşitli noktalarda kafe, satış tezgahı, kreş ve dükkan gibi farklı işlevler edinmesi öngörülmüştür.

Aegean Civilizations Museum by Berk Tellioğlu

Zaman içinde bunlar sergi alanı olarak da kullanılabilir. Atlas pavyonuna eklemlenen tasarım ve eğitim merkezi, pavyonun sergi mekanı kimliğine ve anılarına atıfta bulunarak, Kültürpark’ın sembolik değerini korur.

Culinary Center in Kültürpark by Gözde Er

Hazalsu Kızıl

11


renk değiştiren malzemeler

akıllı malzemeler, zeki tasarım: marinella ferrara ve murat bengisu murat bengisu *

Globe of Science and Innovation

Globe of Science and Innovation

AKILLI MALZEMELER ZEKİ TASARIM İÇİN YENİ KAYNAKLAR VE BAKIŞ AÇILARI SAĞLIYOR. BU MALZEMELERİN YAKIN GELECEKTE DEVRİMSEL ÜRÜN VE SİSTEMLERDE ANAHTAR ROLÜ OYNAMALARI BEKLENİYOR. Renk değiştiren malzemelerle ilgili bir kitap yazma fikri, İEÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden M. Bengisu ve Politecnico di Milano Tasarım Bölümü’nden M. Ferrara’nın benzer içerikli bir kitabı (Materiali Intelligenti, Sensibili, Interattivi) İtalyanca’dan İngilizce’ye çevirme fikri üzerinde konuşurken çıkmıştı. İki akademisyen 2012 yılında GSTF tarafından düzenlenen Tarıma Dayalı Sanayilerde Tasarım Sempozyumu sırasında tanıştı ve o günden beri ortak çalışmalar yaptılar. Çeviri yapmak yerine kromojenik malzemelere odaklanan Materials that Change Color adlı yepyeni İngilizce bir kitap yazmaya karar verdiler. Çeşitli yayın, proje, film ve uygulamanın bir yıl boyunca titizlikle

Felice Limosani

12

taranması ve incelenmesi sonucunda kitap 2013 sonunda tamamlandı ve 2014 başında Springer tarafından “POLIMI Springer Briefs” serisi altında yayınlandı. Kitap renk değiştiren malzemeleri tasarım bakış açısıyla inceliyor. Bu malzemeler araştırmacılar, mühendisler, üreticiler ve tasarımcılar tarafından geliştirilmiş olan yüksek performanslı akıllı malzemeler sınıfına dâhil. Renk değiştiren malzemeler tüketici ürünlerine uygulanmak için tasarımcıları bekliyor. Kitap renk değiştiren malzemelere giriş niteliğinde olup konuyla ilgili temel bilgiler veriyor. Bu malzemelerin çeşitli türleri, tepki verdikleri uyarıcı koşullar, özellikleri, üstünlükleri, sundukları

Felice Limosani


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi

olanaklar, üretim süreçleri ve uygulamalarda karşılaşılabilen bazı zorluklar sunuluyor. Kitap aynı zamanda çeşitli genişletilmiş örnekler sunuyor: akıllı malzemelerin kullanıldığı ürünler, projeler, kavramlar ve deneyler. Bu sayede bu yenilikçi malzemeler için yeni tasarım coğrafyaları, senaryolar ve fırsatlar araştırılıyor. Bu örnekler ürün, iç mekân, moda ve iletişim tasarımı gibi tasarımın farklı alanlarında en gelişmiş noktalardaki proje ve deneyleri anlatabilme yeteneklerine göre seçildi.

kullanıcı-ürün etkileşimleri sağlanabiliyor. Bu fırsatlar somut projelerde uygulamaya konduğu andan itibaren zeki tasarımdan bahsedebiliriz. Akıllı malzemeler zeki tasarım için yeni kaynaklar ve bakış açıları sağlıyor. Bu malzemelerin yakın gelecekte devrimsel ürün ve sistemlerde anahtar rolü oynamaları bekleniyor. Bu kitabın daha insan odaklı, daha sürdürülebilir ve umarız daha güzel bir geleceğe doğru giden ilk adımlara yardımcı olmasını umuyoruz.

Giderek artan çevre duyarlılığı ve insan odaklı tasarım gündemlerine paralel olarak, kitap bu yeni malzeme ve teknolojilerin tasarıma etkisini gösteriyor, nesneleri ve mekânları yeniden tanımlayarak nasıl daha esnek hale getirebileceklerini anlatıyor. Akıllı malzemelerin kullanımı sayesinde enerji ve malzeme kaynakları korunuyor, ürün işlevselliği, estetiği ve bilgi aktarımı olanakları zenginleşiyor ve daha keyifli

Rainforest Dress

Squidarella

ŞEKİLLER Squidarella, color changing umbrella by SquidLondon, 2011 Felice Limosani, The Art of Transitions, 2012 Rainforest Dress with hydrochromic and photochromic ink by Amy Winters, 2011 Interior view of the Globe of Science and Innovation, Geneva, using electrochromic glass technology

Rainforest Dress

13



“ÇOK GÜZELSİNİZ, AMA BOŞSUNUZ BENİM İÇİN,” DİYE SÜRDÜRDÜ SÖZLERİNİ KÜÇÜK PRENS. “İNSAN SİZİN İÇİN ÖLEMEZ. DOĞRU, GELİP GEÇEN BİRİ İÇİN BENİM ÇİÇEĞİMİN SİZDEN HİÇBİR FARKI YOK. AMA O BENİM İÇİN YÜZLERCENİZDEN DAHA ÖNEMLİ; ÇÜNKÜ SULADIĞIM, CAM BİR FANUSUN ALTINA KOYDUĞUM, ÖNÜNE SİPERLİK YERLEŞTİRDİĞİM ÇİÇEK O. ÇÜNKÜ TIRTILLARI BEN ONUN İÇİN ÖLDÜRDÜM. (BİRKAÇ TANESİNİ BIRAKTIK, SONRADAN KELEBEK OLDULAR.) ÇÜNKÜ YAKINDIĞI, YA DA ÖVÜNDÜĞÜ, YA DA HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİĞİ ZAMANLARDA DİNLEDİĞİM ÇİÇEĞİM O BENİM. ÇÜNKÜ O BENİM ÇİÇEĞİM” ANTOINE DE SAINT-EXUPÉRY, KÜÇÜK PRENS


bilgisayar oyunları: sanatsal temsiller ve oyuncuların yaratıcılığı

ece güre *

OYUNCUNUN OYUN İÇERİSİNDEKİ TEMSİLİ KULLANILAN DİL VE DAHA ÖNCEDEN TASARIMCILAR TARAFINDAN BELİRLENMİŞ OLAN, ÜSTÜNDE OYUNCUNUN BELLİ DEĞİŞİKLİKLER YAPABİLMEK SURETİYLE KİŞİSELLEŞTİREBİLDİKLERİ AVATAR GÖRSELLERİ İLE SAĞLANIR. Oyuncular, oyun dünyaları içerisinde sanal temsilleri, yani avatarları1 aracılığı ile etkileşime girerler. Oyuncunun oyun içerisindeki temsilinin temeli sadece dil ve daha önceden tasarımcılar tarafından belirlenmiş olan, üstünde oyuncunun belli değişiklikler yapabilmek suretiyle kişiselleştirebildikleri avatar görselleri üzerinedir. Oyun sanatı2 ürünleri –onlara “nesne” diyeceğim-, gündelik yaşantımızdaki araçları temsil amaçlı olup, kullanıcının onları kullanım biçimleri oyun tasarımcıları ve programcıları tarafından kısıtlanarak hazırlanır. Oyunculara dengeli bir oyun tecrübesi sağlayabilmek için bazı teknik kısıtlamalar gereklidir. Bu sebeple çoğu zaman, veri yükünü azaltmak amacıyla oyun içi bir nesne birincil ve/veya ikincil kullanım amaçları haricinde kullanılamamaktadır. Örneğin, oyun dünyasında görseli bulunan bir parça demir madeninin kullanımı, bir demirci ocağı kullanarak demir külçeler yaratmak ile sınırlıdır (Görsel 1). Ve ikincil olarak, sanal dünyanın kısıtlı olanakları çerçevesinde başka bir ticaret yeteneği3 içerisinde, örneğin simyacılık içinde de kullanılabilmektedir. Bu nesnenin tamamen kendiliğinden

Görsel 1. Demirci Ocağı

16

olagelen, mekanize olmuş modern oynama tarzını değiştirebilecek ve de oyun deneyimini kişiselleştirerek güçlendirecek üçüncü bir kullanımı mümkün olabilir mi? Aslında, modern sanal dünyalarda üçüncü bir anlam yaratmak mümkün değildir. Yukarıda bahsettiğim gibi, nesnelerin kullanımı programcılar tarafından kısıtlanmaktadır. Oyunun sisteminde yerleri bellidir ve oyuncunun onları değiştirebilmeleri mümkün değildir. 1997’de piyasaya çıkmış olan, 100.000’i geçkin kayıtlı kullanıcıya ulaşmış ve oyun içi temsillerin anlamlarının değiştirilebildiği bir oyun olan “Ultima Online” hala aktiftir. Bu oyunda, oyun içi nesnelerin ilk tasarımındaki anlamlarını değiştirebilmeleri oyuncalara kişisel bir oyun tecrübesi sunuyordu. Oyunun popülerleşmesinin sebeplerinden biri, kuşkusuz ki oyuncuya verilmiş olan bu tip özgürlüklerdi. Katılımcı platform ile el becerilerini kullanan oyunculara yeteneklerini keşfetmeleri için yüzlerce olanak verilmiştir. Bu olanakların içinde ormanlık alanlar içine kurabilecekleri ve tasarlayabilecekleri evlerini dekore etmek

Birinci çantadaki maden cevheri

İkinci çantadaki döküm külçe


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Eğitim Asistanı

amaçlı mobilya yapmak da vardı. Evi dekore etme sistemi temel olarak, sahip olunan mekan içerisinde yere nesneyi atıp, yazılı komutlarla yere kilitlemek şeklinde çalışmaktaydı. Bu sistem, oyunculara kendi yarattıkları veya oyun dünyasında buldukları nesneleri kullanarak evleri için yaratıcı mobilyalar tasarlamalarına olanak sağlamaktaydı. Bir nesneyi sanal mekandaki yere, kimi zaman da başka nesnelerin üzerine bırakmak ile oluşan bu dekorasyon süreci ile birlikte oyun içi nesneleri kullanarak heykeller yaratma olanağı da ortaya çıktı. Sonrasında bir tasarım çılgınlığı başladı. Oyuncuların saatlerce uğraşıp mevcut olan nesneleri kullanarak heykeller tasarlamaları “oyun içi dekorasyon tasarımcıları” isimli yeni bir grup oyuncu kitlesinin oluşmasına sebep oldu. Dekorasyon tasarımcılığı, kişiselleştirme olanağı ile Ultima Online içinde üçüncü tip bir oyun deneyimi haline geldi. Bir oyunu iyi olarak nitelendirebilmek için görsel temsillerin kriterleri belirlemesinden ötürü son yıllardaki teknolojik ilerlemeler ile grafikler daha gelişmiş ve iyi görünümlü hale gelirken, oyuncuların onları kullanımı eskiye göre daha da kısıtlanmış bir durumdadır. Bu durum, oyuncuların kendi oyun deneyimlerine yaratıcılık katma olanaklarının yok olması suretiyle

Görsel 2: Sıra görseli

mekanikleşmelerine, grafiklerin hızlı tüketimine ve oyun tiplerinin tekrar eden bir yapıya dönüşmeleriyle sonuçlanmaktadır. Oyuncu kitlesinin bir oyuna olan ilgisini sürdürmenin anahtarı sadece iyi görünen grafikler değildir, aynı zamanda oyuncunun oyun içindeki etkileşim olanakları da daha kişisel bir oyun tecrübesi adına son derece önemlidir. Ultima Online, oyuncuların özgürce keşfetmelerine ve hatta yeni anlamlar ekleyebilmelerine olanak sağladığı için, iyi içeriğin bir oyuncuyu oyun dünyası ile tamamen içselleşmesini sağladığına mükemmel bir örnekti. Yapay zeka teknolojilerindeki gelişimler ile birlikte, gelecek senelerde daha kişisel bir açı sağlayacak içerik yaratımının saf grafiksel mükemmellikten daha önemli bir hale geleceğine inanıyorum. “Avatar”: (genellikle Sanskrit dilinden cisimleşmek olarak çevrilir) kullanıcının alter egosunun veya karakterinin grafiksel olarak temsilidir. 2 “Oyun Sanatı”: Oyun içindeki temsillerin hazırlanması için gerekli olan görsel çalışmalar. 3 “Ticaret Yeteneği” Bir oyunun ekonomi sisteminin içerisinde yer almak için oyuncuların kullandıkları yetenekler. 1

“Sıra” görsellerinden oluşturulmuş bir kütüphane görseli.

17


bond™ uygulaması Bond™, akıllı telefon ve tablet uygulamasıdır. Diğer uygulamalarda olduğu gibi Bond™’da da kullanıma başlanırken genel bir kullanıcı profili oluşturulur. Sonrasında, kullanıcı oyuna başlayabilir. İlk aşamada kullanıcıya hangi içkiyi içmek istediğini sorar uygulama ve kullanıcının seçtiği içkiye gore bir haritada gidebileceği işletmeleri çıkarır. İşletmedeki ayrılan kontenjan dolduğunda, barmen masaya gelir ve servise başlar. İkinci aşamada şayet kullanıcı devam etmek istiyorsa -tekil veya tanıştığı insanlarla- uygulama ne dinlemek istediğini sorar ve aynı işlem tekrar eder. Üçüncü ve son aşamada ise uygulama ne konuşmak istediklerini sorar ve tartışmaları için onlara Twitter’daki gündem başlıklarını açar. Bu üç aşama da tamamlandığında kullanıcılar üç farklı mekan değiştirmiş olurlar. Bu sayede hem yeni insanlarla tanışmış hem de mekanlar arası sirkulasyonu sağlamışlardır. Ayrıca uygulamayı kullanarak içkilerini de %20 indirimle içmiş olurlar ve ödül olarak da üç aşamayı tamamladıktan sonra mekan tarafından belirlenen bir içeceği kazanmış olurlar.

Doğa Usturga

Tasarımcı Öğrenciler: Ceren Demirkılınç, Hazel Bayındır, Deniz Büküşoğlu, Begüm Özmeriç, Pınar Arabağ, Simge Canbek, Öykü Köyağasıoğlu (İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü 4. sınıf öğrencileri

18


eskiz ve tarama teknikleri 2013-2014 Öğretim yılı güz döneminde Endüstriyel Tasarım Bölümü 1. Sınıf öğrencileri Endüstriyel Tasarımda Eskiz ve Tarama Teknikleri dersi kapsamında dönem boyunca geliştirdikleri becerilerini Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi vitrininde sergilediler. Öğrenciler, kendi isimlerini kendilerine özgün eskiz biçimleriyle stilize ederken ikonik birer tasarım objesini de isimlerinin içinde yer alan bir harfin yerine kullanarak tasarım tarihinde iz bırakan ürünleri ve tasarımcılarını izleyiciler ile paylaştılar. Cam boyama tekniği kullanılarak gerçekleştirilen çalışma, her öğrencinin kendi eskizini vitrin camına uygulamasıyla hem birbirinden ayrı eserler olarak sergilenmiş, hem de uygulamaların bir araya gelmesiyle bir kolaj çalışması şeklini almıştır.

Ders Yürütücüleri: Derya Irkdaş, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Görevlisi Özgür Deniz Çetin, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Araştırma Görevlisi

19


unut(tur-ma)mak

sanatçı / tasarımcı: şölen kipöz*

artun özgüner**

Bu alan çalışmalarından, Beden / Giysi / Bellek - Yavaş Tasarım odaklı Şölen Kipöz, Mine Ovacık ve OLOOP Tasarım’ın (Jasminka Fercek, Tjasa Bavcon ve Katja Burger) çalışması tasarım etiğini kadın bedeni merkezli olarak ele almasıyla kayda değer. Clarissa P. Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar, Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler adlı eserini okuyarak yola çıkan beşli bu öykülerdeki pagan kültürle ve dolayısıyla doğayla doğrudan iletişimini yitirmemiş yabanıl kadınlardan esinlenmişler. Bedensel olarak üretkenlikle donanmış olan dişi belleğin yansımalarının, yerel ve sürdürebilir malzemelerle aktarıldığı çalışmalardan Kipöz’ün Cepteki Miras serisi bez bebekleri dikkat uyandırıcı. Kipöz, Estés’in kitabında, annesinin cebinde saklaması için miras bıraktığı bez bebeği sayesinde erginlenen bir kızın masalından yola çıkarak dişi belleği somutlaştıran bez bebekleri kullanıyor. Temel tasarımı Kipöz’e ait olan bebekler ruhlarını ve hikayelerini Ödemiş Kadın Kooperatifi’nin üyeleri, üretici kadınlardan alıyor.

21 Mart – 26 Haziran tarihleri arasında bu yıl üçüncüsü düzenlenen Port İzmir trienali, sanat kaidesinden indiğinde, yani bütün disipliner silahları elinden alındığında, değişim gücünün ne kadar etkilendiğine odaklandı. Bunu da alan çalışmalarıyla vasıtasıyla sağlamaya çalışan küratör Saša Nabergoj, böylelikle sanatçıların düşünce değişimine yapacakları olası katkıyı sorgamış. Bunu da salt sanatçıların uzmanlıklarından gelen sistematik yöntem ve malzemelere dayanarak değil aynı zamanda çalıştıkları mekanda buldukları malzemeler ve yöntemlerle de tamamlama yoluna giderek sağlamaya çalışmış. Öyle ya bu sefer şehri ve mekanı unut(tur)mak yok.

20

Bebeklerin ruhundan bahsetmişken onların pagan kültürlerle olan bağı da akla geliyor. Doğa ile ruhani bağlarını yitirmemiş bu kültürlerde animist inançların yani nesnelerin de bir ruhu olduğuna dair inançların rolü de büyük. Bu bağlamda bebekleri, kolektif dişi belleğin nesilden nesile aktarımını sağlayan bir nesne ve bunun ötesinde bu mirası canlandıran bir varlık olarak okumak mümkün. Söz gelimi Kipöz’ün bebekleri de, kadınların doğayla olan bağlarını farkında dahi olmayarak gelecek nesillere aktararak sürdürmelerinde adeta bir mnemonik vasıta rolünü oynuyor. Bebeğe üflenen ruhla hatırlatıldığımız bu ortak miras, kadınları kolektif bir belleğin içinde doğurganlık, üretkenlik vasıflarıyla doğayla halen iç içe olunan bir dünyaya bağlıyor. Bebeğin anımsatıcısı olduğu bu dünya bir tek kadınların bildikleri ve istedikleri an ulaşabileceklerini hissettikleri, erkeklerin mahrum bırakıldığı, ayrıcalıklı fakat kısmen kaybedilmiş bir dünya. Bu nedenle bebeklere ruh veren kadınların hikayeleri ise birbirinden oldukça farklı olsa da ortak noktaları kadınlığın bu kayıp dünyası. Örneğin Mutsuz Gelin adlı bebek on üç yaşında hiç gelinlik giymeden gelin, on sekiz yaşında ise anne olan bir kadının ruhunu taşıyor. Çiçek Buketi ise belli ki tatsız bir geçmişi geride bırakarak kendini tekrar dışarı açmanın umudu içinde ancak ne var ki belindeki kahverengi kuşağın değiştiremeyeceği şeyleri


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi**İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Araştırma Görevlisi

BEBEKLERE RUH VEREN KADINLARIN HİKAYELERİ İSE BİRBİRİNDEN OLDUKÇA FARKLI OLSA DA ORTAK NOKTALARI KADINLIĞIN BU KAYIP DÜNYASI. temsil ettiğini eklemiş. Bir diğeri ise bebeğine bir plaj kıyafeti giydirerek çocukluğu boyunca hiç giremediği denize olan özlemini ifade etmiş. Bunlar, Kipöz’ün de dediği gibi kadınlığın modern çağda bastırılarak sindirilen dişi bilgeliğinin bir uzantısı olarak, bir kadının derinden hissedebileceği, bir erkeğin ise en iyi ihtimalle anlayabileceği hikayeler. Modernite bu denli eril vasıflar üzerinde yükselmiş bir yaşam biçimi olmasaydı belki de bu dişi bilgelik halen

hepimizin hayatına ferahlık katan dingin bir derinlik sunabilir miydi diye kıskanarak sormaktan kendimi alamıyorum. Trienal İzmir kenti için Kipöz’ün bebekleri gibi onu kentlilere unutturmayacak mnemonik, hatırlatıcı, bir vasıta rolünü edinebilecek mi bunu zamanla göreceğiz ancak henüz üçüncü olmakla beraber kentimizin hafıza erozyonuna karşı kattettiği yol kayda değer.

21


ufak tefek şeyler

sanatçı: nina kertselli *

KERTSELLI ESERLERİNDE AYKIRILIĞA HER ZAMAN ÖZEL BİR YER VERİYOR; GENEL KABUL GÖREN NORMLARIN ÖTESİNDE ONLARI SORGULAYAN BİR YER YARATIYOR.

22

Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğretim üyesi Nina Kertselli’nin ‘Ufak & Tefek Şeyler’ başlıklı kişisel sanat sergisi, Mardin Artuklu Üniversitesi’ne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi Kermozade Sanat Galerisi’nde sergilendi.

edilmiş görseller, üzerleri karalanmış günlük yazıları ve hayali mimari yapılar kullanıyor. O, kendine özgü kaosu kendi yoluyla tanımlıyor ve ağdaki varolan karmaşık bağlantıları daha da karmaşık ve sıkı bir hale sokuyor.

Eğitimini Mimarlık Tarihi ve Kuram üzerine Moskova Mimarlık Enstitüsü’nde tamamlayan Kertselli’ nin 100’e yakın çalışmasının yer aldığı sergi, 2000- 2012 arasında gerçekleştirilmiş, tuval ve kağıt üzerine çizimlerden oluşuyor. Eserler, izleyiciyi perspektifin saptırıcı oyunlarına yönelterek onları düşsel mekanlara çeken serilerden oluşuyor.

Snatçı eserlerinde aykırılığa her zaman özel bir yer veriyor; genel kabul gören normların ötesinde onları sorgulayan bir yer yaratıyor. “Normal” sayılabilecek görsellerle başlayan eserler, zar zor fark edilen bir göstergeler ağı yaratarak, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği gizemli bir dünyaya açılıyor. Tıpkı hatıralar ya da rüyalar gibi.

Kertselli bu eserleri yaratırken atık ya da kişisel amaçlı kullanım sonucunda terk edilmiş kağıtlar, üzerleri boyanarak geri dönüştürülmüş eskiz ve karalama kağıtları, deforme

Yer: Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Kermozade Sanat Galerisi Tarih: 18 December 2013-18 January 2014


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

23


tişört projesi: otoportre…

“Tişört projesi: Otoportre” Görsel İletişim Tasarımı bölümü, Baskı için Çizim Teknikleri dersinin bir parçası ve süregelen bir projedir. Projede birinci yıl Görsel İletişim Tasarımı bölümü öğrencileri (ve stüdyomuzun misafiri olan diğer ziyaretçi öğrenciler) öncelikle

24

gerçekçi otoportleri üzerinde çalışırlar. Daha sonra bu otoportreleri dersin koordinatörünün sağladığı sanatçılar listesinden seçtikleri bir sanatçının tarzında tekrardan çalışarak kendilerini betimlerler.

Can Aviral / Tim Burton

Berk Yengül / Malevich

Uğurcan Özmen / Roy Lichtenstein

Utku Taykut/ Philippe Druillet


Ders Yürütücüleri: Nina Kertselli, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi Başak İnce, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi

Erkam Doğrusöz / Jackson Pollock

Onur Hoşbak / Egon Schiele

İlke Karademir / Hokusai

Berkay Gürel / Neşet Günal

25



YAĞMUR ORMANLARI’NIN PERİSİ; “İNSANLAR NASIL MUTLU OLABİLİR? KESTİKLERİ HER AĞAÇLA DÜNYAYA GELECEK BİR ÇOCUK ÖLÜYOR VE DÜNYADA ÇOCUKLARDAN ÇOK AĞAÇ VAR. BAZI İNSANLAR BU GERÇEĞİN FARKINDA AMA ORMANIN ÖMRÜNÜ BİR NESİLE İNDİRGEMEK İÇİN PLANLAR YAPIYORLAR”.( ONU KİMSE DUYMAZ...) VIVIENNE WESTWOOD, MANİFESTO: “PROPOGANDAYA KARŞI AKTİF DİRENİŞ”


kuş evi projesi

Kuş evi projesi, kuşların gerek insanlarla gerekse doğayla etkileşimlerinde, içgüdüsel olarak yaptıkları yuvalara bir alternatif sunmak amacıyla Endüstriyel Tasarım Bölümü ikinci sınıf öğrencileri tarafından tasarlandı. Bu projede yer alan ‘’ Helix House’’ , ‘’Layer House’’ , ‘’Misti’’ ve ‘’Stash’’ farklı kuş türlerinin karakteristik özellikleri dikkate alınarak estetik ve işlevsel değerler birleştirilmiştir. Yuvalarda organik malzemeler olan Terracotta çamur ve ahşap kullanılmış , aynı aileye ait ancak formları mazlemelerin diline uygun 2 ürün olarak tasarlanmıştır.

“Layer House” görsel açıdan estetiğiyle ve balkon köşelerine yaptığı yuvalarıyla bilinen kırlangıç kuşu için tasarlanmıştır. Farklı katmanlarla yuvanın yalıtımı sağlanmış ve kuşların rahatça konabilmesi için bir alan oluşturulmuştur. Projenin 45 derecelik birbirini tamamlayan yüzeylerden meydana gelişi düz duvarda da köşe yarabilmek için uygulanmıştır. Yuvanın katmanlı kısımının bir bölümü boş bırakılıp kuşun yuvasını yapmasıyla kuş evi tamamlanmaktadır.

layer house: Kardelen Cici

‘’Helix House’’ , çömlekçi kuşu için tasarlanmıştır. Kuş yuvayı çamurdan yapmaktadır. Burdan yola çıkılarak form gerçek yuvasına uygun bir şekilde yarım bırakıldı ve yuvanın spiral giriş kısmını

28

kuşun tamamlaması öngörüldü. Yuvanın arka kısmı ise kuşun yaşam alanı çeşitliliği göz önüne alınarak hem ağaçlara hem de duvar ve benzeri yerlere asılmasını sağlayacak şekilde oluşturuldu.


helix house: melis akan

’Misti’’ , ökse ardıç kuşu için tasarlanmıştır. Kuşun doğal yuvasından esinlenilerek yapılmış , ökse otunun olduğu ağaçlarda kullanılması planlanmıştır. Medikal ve kozmetik sektöründe kullanılan ve

sadece kuşlar sayesinde yayılabilen ökse otunun Ökse ardıç kuşu tarafından çoğaltılması hedeflenmiştir.

misti: canan ertürk

29


izmir doğal yaşam parkı : kurumsal kimlik tasarımı

Görsel İletişim Tasarımı ikinci sınıf grafik tasarım stüdyosu kapsamında öğrencilerden İzmir Hayvanat Bahçesi / Doğal Yaşam Parkı için yeni bir kurumsal kimlik yaratmaları istenmiştir. Bu tasarımların hayvanat bahçesinin kimliği ile uyum içerisinde olup, basit ve anlaşılabilir olarak gerekli görsel bilgiyi iletebilmeleri

Logo

Pictograms

beklenmiştir. Proje kapsamında öğrenciler yarattıkları yeni logoların görsel kimliği çerçevesinde antetli kağıt, zarf, kartvizit tasarımları yaparak hazırladıkları görselleri metal, ahşap veya diğer malzemeler üzerlerine tabela olarak uygulamışlardır.

İZMİR WILDLIFE PARK Businesscard

Letterhead

Envelope

Emine Eren

30


İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

Şahin AFŞİN Şube Müdürü İzmir Doğal Yaşam Parkı Sasalı Çiğli/İZMİR 0232 327 30 16 0232 392 00 46 dogalyasam@izmir.bel.tr

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI

İzmir Doğal Yaşam Parkı Sasalı Çiğli / İZMİR 0 232 327 30 16 0 232 327 30 17 dogalyasam@izmir.bel.tr

İZMİR DOĞAL YAŞAM PARKI İzmir Doğal Yaşam Parkı Sasalı Çiğli / İZMİR 0232 327 30 16 0232 327 30 17 dogalyasam@izmir.bel.tr

Güney Taşçıoğlu

Oğulcan Köstenoğlu

31


eriyen zaman Beyaz Perde temalı ulusal gelinlik yarışması (IF Wedding Fashion İzmir) için tasarlanan gelinlikte, kumaşlar yüksek ısıda eritilerek çarpıcı, yeni bir yüzey oluşturulmuştur. Sinema en basit anlamıyla karanlık bir odaya girip projeksiyon ışığının yansıttığı hayatı izlemek ve kapının ardında gerçek hayatlarımızı bırakıp beyaz perdede hayalini düşlediğimiz bir hayatı izlemektir. Izlenilen her filmde kendimizden bir parça bulup o anı yaşamaktır. Yüksek ısıda şekillenen katı kumaşlar varolan hayatlarımızı temsil ederken uçuşan ipek kumaş projeksiyondan çıkan ışığı ve hayallerimizi simgelemektedir. Bu tasarımda amaçlanan büyüleyici etki gelinlik tasarımının formu ve iki uzun pelerinle sağlanmıştır.

*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

Not: Bu tasarım IF Wedding Fashion İzmir Gelinlik Yarışması’nda birincilik ile ödüllendirilmiştir.

32

tasarımcı öğrenci: tülin gülhan*


namaste

öğrenci tasarımcı: şeyma aslın*

Yoga, fiziksel, zihinsel ve ruhsal bir aktivitedir. İnsanın aurasını temizlemeyi ve güçlendirmeyi hedefler. Auralarımız güneşe bağlı ve bağımlıdır. Günümüzde gelişen teknoloji, yükselen binalar ve hızlı şehir hayatı kişisel bir evrimi yanında getirdi. Artık suni ışıklar ve gölgelerle çevriliyiz. Bu değişim hayatımızın her alanını etkiledi ve bu yeni şartlara uyum gösterdik. Namaste koleksiyonu, auralarımızın artık sert, köşeli ve gölgeli olduğu iddiasından yola çıkmış, bu konuda farkındalık yaratma hedefiyle tasarlanmıştır. Namaste, herhangi bir moda akımına ait olmayan, kişisel manipülasyonumuzu, materyal ve kalıp manipülasyonları ile sunan bir moda koleksiyondur. Pililer ve kat kat kullanılan beyaz plastik baskı ile kaplanmış özel kumaşıyla geometric formlar elde edilmiştir. Yalnızca beyaz renk kullanılarak gölgeler öne çıkarılmıştır.

*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

Not: Bu tasarım EİB Moda Tasarımı Yarışması Cotton Design Pamuk Özel Ödülü’nü kazanmıştır.

33



“EMPATİ, DÜNYAYA BAŞKASININ GÖZÜYLE BAKABİLMEKTİR DİYE TARİF EDİLEGELMİŞTİR HEP. BU DÜNYAYA BAKIŞIMIZ GENELLİKLE ÇARPIK PERSPEKTİFİMİZ YÜZÜNDEN BOZULUR AMA YİNE DE BAZEN, ŞANSIMIZIN YA DA BECERİLERİMİZİN YARDIMIYLA BİR AN İÇİN BİLE OLSA ÇEVREMİZE BAŞKASININ GÖZÜYLE BAKABİLİR, BU SÜREÇ İÇİNDE BELKİ BİR AN OLSUN KENDİ GÖRECELİĞİMİZDEN SIYRILABİLİRİZ.” ALAIN DE BOTTON, ÖP VE ANLAT


ilim ilim bilmekdür

tasarımcı: alessandro segalini*

YUNUS EMRE’NİN ŞİİRİ SEGALİNİ’NİN KALİGRAFİK TASARIMI VE ORUÇ ARUOBA’NIN ÇEVİRİSİ İLE YENİDEN YORUMLANDI.

“İlim İlim Bilmekdür” posteri (70x100 cm) Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğretim görevlisi Alessandro tarafından Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde düzenlenen beşinci Artistic Reflections of Calligraphy and Typography etkinliğinin bir parçası olan Yunus Emre Sergisi için tasarlandı. Poster daha sonra 4-9 Aralık 2013 tarihleri arasında yer alan IPEK 2013, Kore Uluslararası Poster Sergisi, (eski Kore Uluslararası Poster Bienali) için seçildi. Bu etkinlik Kore Tasarım Merkezi’nde yer alıp Kore Tasarım Promosyon Enstitüsü tarafından gerçekleştirilmiş ve Kore Görsel Enformasyon Tasarımı Birliği tarafından da yürütülmüştür. Sergilenen 300 posterden yaklaşık 100’ü Koreli sanatçılara aitken kalanı da uluslararası katılımcılardan oluşmaktadır.

36

Posterde yer alan metin ise şair ve çevirmen Oruç Aruoba ile birlikte hazırlanmış olup tasarım Segalini tarafından yapılan CMP planlarına dayanmaktadır. Aruoba Yunus Emre’nin “İlim İlim Bilmekdür” adlı şiirini özellikle bu eser için İngilizceye çevirmiştir. Önceden hiçbir Yunus Emre eserinin bu şekilde bir çevirisi bulunmamaktadır. Aruoba’nın çevirisindeki yazı stili kıta formuna uydurularak şiirin sesli okumasında, mevcut yazılı versiyondaki beyit formundan daha elverişli bir yazım çözümü düşünülmüştür. Çeviride temel alınan şiirin özgün metni ise Fatih Sultan Mehmet’e ait olan Yunus Emre Divan’ından alınmıştır ve halen Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde bulunabilir (ed. Mustafa Tatçı, 2006).


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi 9/12/13

DecoType SVG FONT SELECT

NASKH

 

–

.‘ İlim ‘ilim bilmekdür

Knowledge is to know science

.‘ilim kendin bilmekdür

science is to know oneself

sen kendüni bilmezsin

.you have not learned yourself

yâ niçe okumakdur

then what good is all reading

Okumakdan ma‘nî ne

W . hat is the sense in reading

kişi Hakk’ı bilmekdür

but to come to know the Righteous

‘ç ün okudun bilmezsin

when having read you do not know

hâ bir kurı emekdür

then ’tis but a withered labour

Okıdum bildüm dime

D . o not say I read have known

çok tâ‘at kıldum dime

have perused many a tome

Eri Hak bilmezisen

if you do not know Man as Right

‘abes yire yilmekdür

’tis all an exercise good for naught

Dört Kitâb’un ma‘nîsi

The sense of all Four Books

bellüdür bir elifde

is evident in a single aleph

sen elif dirsün hoca

.you keep uttering aleph Hodja

ma‘nîsi ne dimekdür

what does it all amount to

Yûnus Emre dir hoca

Y . ûnus Emre tells you oh Hodja

gerekse var bin hacca

even if you undertake many a hajj

hepisinden eyüce

’tis much better still to try

bir gönüle girmekdür

.to enter into a single heart

www.decotype.com/svg/

1/1

( § /  t. a.)

Translation: Oruç Aruoba © September 

T’ N : The original used in the translation [& here given] is to be found in Fatih Sultan Mehmed’s

Design & typesetting: Alessandro Segalini © September , based on Contra Mundum Press layouts (contramundum.net)

own copy of the Divan (complete compilation of the poetry) of Yunus Emre, in the Topkapı Palace Library (ed.

Latin typeface: Adobe Jenson by Robert Slimbach © –

Mustafa Tatçı, Kültür Bak., ). ¶ The orthography here has been adopted to stanza (kıta) form, to conform more

Arabic typeface: DecoType Naskh by Mirjam Somers & Thomas Milo © – Special thanks: Rainer J. Hanshe

to the pronounced (metered /rhymed) oral form than the couplet (beyit) form of the written version.

My thanks go to my friend Ekrem Işın for valuable editorial advice. — O A

37


“zamanın gölgesinde” bir tasarım deneyimi

yazar / tasarımcı: elif tekcan*

TÜRKİYE’NİN TASARIM ALANINDAKİ MARKA OLMA ÇALIŞMALARI, BU AMACA YÖNELİK KURULAN ÇEŞİTLİ VAKIF VE DERNEKLERİN ETKİNLİK ALANLARINI GENİŞLETMELERİYLE HIZ KAZANDI. TASARIMCI, YEREL ÜRETİCİ VE SEKTÖR ARASINDA İŞBİRLİĞİ VE DAYANIŞMA SAĞLAMAK AMACIYLA KURULAN BU KURULUŞLARIN EN YENİLERİNDEN BİRİ İSE TASARIM VAKFI İSTANBUL. Türkiye’nin tasarım alanındaki marka olma çalışmaları, bu amaca yönelik kurulan çeşitli vakıf ve derneklerin etkinlik alanlarını genişletmeleriyle hız kazandı. Tasarımcı, yerel üretici ve sektör arasında işbirliği ve dayanışma sağlamak amacıyla kurulan bu kuruluşların en yenilerinden biri ise Tasarım Vakfı İstanbul. Mimar Faruk Malhan’ın kuruculuğunu üstlendiği vakıf, farklı tasarım disiplinlerine yönelik düzenlemiş olduğu tasarım atölyeleriyle özgün tasarım yaklaşımlarına sahip genç tasarımcıların, profesyonel ekip liderleri aracılığıyla alışılmışın dışında bir tasarım deneyimi yaşamalarına olanak sağlıyor. Atölye çalışmaları ile sektörün ilgisini çekebilecek tasarım fikirleri üretilmesi hedeflendiği kadar, sonuca ulaşmak için kullanılan yöntem ve yaratım sürecine ayrılan zaman düşünüldüğünde, sektör koşullarından farklı olarak tasarımcının daha fazla düşünerek, daha fazla hissederek ve daha fazla deneyerek üretebilmesine yönelik bir ortam yaratılması amaçlanıyor. Buna ek olarak tasarımcıların yerel kaynakları ve üretim tekniklerini yerinde görüp, onlara ilham kaynağı oluşturabilecek kültürel nesnelere doğrudan ulaşması sağlanıyor. Bu çerçevede vakfın ikinci atölye çalışması tekstil tasarımına yönelik olarak, İstanbul – Gaziantep – Bursa ekseninde ve “Zamanın Gölgesi” kavramı etrafında şekilleniyor. Benim de tasarımcı olarak katıldığım “Zamanın Gölgesi” temalı atölye çalışması Koleksiyon Tarabya Kampüsü’nde yapılan seminerler sonrasında Faruk Malhan’ın atölye kapsamını açıklanmasıyla başladı. Üniversitemizden Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yazgan Bulgun ve Yrd. Doç. Dilek Himam Er’in de konuşmacı olduğu seminerde Dilek

38

Himam Er yerelliğin tasarıma aktarımı konusunda önemli bir örnek oluşturan Sümerbank tasarımları ve tarihi hakkında bilgiler verdi. Programın devamında ise ürünlere kavramsal alt yapı oluşturması beklenen keşif gezilerinin ilki Gaziantep’te gerçekleştirildi. Burada Zeugma Müzesi ve artık çok nadir bulunan “kutnu” dokumalarının yapıldığı bir atölye ziyaret edildi. Sonrasında Bursa’da Türk tekstil tarihinde önemli bir yere sahip olan şimdi ise tekstil ve sanayi müzesine dönüştürülen Merinos Fabrikası’nda yünün giysiye dönüşüm süreci gözlemlendi. Ulu Cami, Koza Han, Karagöz Müzesi ve Kent Müzesini içeren kültürel gezinin ardından atölye çalışmasının sponsorluğunu üstlenen Vanelli Tekstil üretim tesislerinde tasarım ve üretim sürecine geçildi. Çeşitli tekniklerle (2 boyutlu ve 3 boyutlu kolaj, dijital çizim yöntemleri eskiz vb.) görselleştirilen tasarımlar üretim tesisinde farklı iplik seçenekleri ve yöntemlerle dokundu ve numuneler elde edildi. Atölye çalışmasının sonunda ise bu numuneler ve tasarım süreçleri firma çalışanları, tasarım vakfı üyeleri ve basın önünde sunuldu. Tasarım Süreci Atölye çalışması sonunda ortaya çıkan 11 tasarım geziler esnasında tasarımcıların çarpıcı bulduğu detaylar, tarihsel yapılar, sanat eserleri veya hikâyelerden esinlenilerek oluşturuldu. Müzede ve ziyaret ettiğimiz diğer tarihi mekânlarda zamanın gölgesini bulmaya çalışırken ilk düşündüğüm şey zamanın varsayılanın aksine geçmişi geleceğe bağlayan yatay bir çizgisellikten ibaret olmadığıydı. Gezi dâhilinde çok kısa bir zamanda görülen,


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Araştırma Görevlisi birbirinden farklı dönemlere ve topluluklara ait kültürel nesneler yer yer birbirinden izler taşıyor, bu da farklı zamanlar ve estetik anlayışları konusunda bağlantı kurmayı kolaylaştırıyordu. Benzer geometrik yapılar veya figürler zamanın ruhuna uygun olarak evriliyor; yeni kesişimler, birleşimler ve renk seçenekleri sonsuz sayıda tasarım olasılığı meydana getiriyordu. Tasarım sürecime ilham veren parça ise Zeugma Müzesi’nde karşıma çıkan bir mozaik oldu. Bu eseri müzede bulunan diğer parçalardan daha farklı bulmamın nedeni, mozaik üzerindeki desenin bana farklı tarihsel dönemler ile ilgili çağrışımlar yapıyor olmasıydı. Bu bir mozaik yerine cami kubbesini süsleyen bir desen de olabilirdi. Örneğin, Selimiye’nin kubbesinde görülen merkezi bir daireyi çevreleyen 8 dairesel eleman bu mozaikle çok benzer bir geometrik

yapı üzerine oturtulmuştur. Çalışmamda desenin geometrik yapısını inceleyerek, zamanın izini üst üste binen çizgilerde aradım. Aynı eser üzerinden yapmış olduğum iki tasarım denemesinin ilkinde orijinal desene yer yer müdahale ederek, deseni tek çizgiye düşene kadar sadeleştirdim. İkincisinde ise bu sadeleştirme işlemini deseni farklı geometrik katmanlara ayırıp, her seferinde üst üste binen katmanların birini azaltarak gerçekleştirdim. Bu ayrıştırma ve sadeleştirme süreçleri içinde desen başlangıç noktasıyla olan bağını azaltarak farklı zamansal ve estetik çağrışımlar kazandı. Yukardan aşağıya doğru okunduğunda, düz çizgilerle başlayan desenin ilerleyiş şekli hem zamanın hem yaratma sürecinin çizgisel değil kümülatif bir olgu olduğunu yansıtma amacı taşıdı.

39


sensitiva anne sütü ısıtıcı

Çalışan anneler iş saatinde çocuklarını emziremedikleri için sütlerini sağıp dondurucuda saklarlar. Emzirme vakti geldiğinde ise bakıcı sütü alır ve çözülmesi için buzdolabına koyar. 1,5 saat sonra çözdürme işi tamamlanınca akan sıcak su altında sütü ılıtır ve sürekli eline damlatarak uygun sıcaklığa ulaşıp ulaşmadığını kontrol eder. Sentiva bu işi kolaylaştırmak için tasarlanmıştır. Isıtma ve çözme işlerini Benmari usulüyle yapar. Bebekler için uygun olan 35°C ye gelince durur ve ses ile haber verir.Bakıcı sütü buzluktan alıp direkt olarak Sentiva’nın içine yerleştirir. Üç program mevcuttur.

40

tasarımcı öğrenci: başak yunatcı*

1. “Çözdürme” Opsiyonu- Süt önce çözdürülür sonra ısıtma moduna geçer. 2. “Isıtma” Opsiyonu- Buzdolabında birkaç saat saklanmış sütü ısıtmak için kullanılır. 3. “Sıcak Tutma” Opsiyonu- Bazen bebek verilen sütün hepsini bitiremez ve o süt tekrar ısıtılamayacağı için dökülmek zorundadır. Bu kadar değerli bir sütün dökülmemesi için kalan süt tekrar Sentiva’ya koyulur ve max 4 saat boyunca sabit sıcaklıkta tutulur.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi


romanlar için albüm görseli Görsel İletişim Tasarımı ikinci sınıfı stüdyosu öğrencileri, toplumsal farkındalığı artırma amaçlı ders projeleri kapsamında, toplum içerisindeki marjinal sosyal gruplardan birini seçip, bu gruptan insanlarla temasa geçerek, ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde bir sosyal sorumluluk kampanyası tasarlamışlardır. Proje kapsamında öğrencilerden seçtikleri grubun problemlerini saptamaları istenmiş ve bu sorunlara yanıt vermek üzere uygun ve etkili tasarım gereksinimleri ve uygulamaları geliştirmeleri beklenmiştir.

tasarımcı öğrenci: doğa usturga*

SEVERLER Birbirini

Doğa Usturga bu proje için romanları seçmiştir. Romanların genel bir yargı ile “hırsız” olarak tabir edildikleri için dışlandıklarını saptamıştır. Tasarımında, farklı bir kültür sahibi olsalar da aslında toplumumuzun bir parçası olduklarını vurgulamak için müzik endüstrisi aracılığıyla gerekli görsel bilgiyi vermeyi seçmiş ve bunun için de CD albümü ve CD etiketi tasarlamıştır.

YASAYAMAZ

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

Gamzeli Yarim

SEVERLER Birbirini

Tepecikli Mi Ille De Roman Olsun Mahallenin Güzeli Sezen

YASAYAMAZ

Çiçekçi Kız

ve bilmedikleriniz...

41


nesnelleştirilen bedenler ve “ inceliğin zorbalığı” merve köksal*

200’li yılların popüler “Şeytan Prada Giyer ”, filmlerinden moda endüstrisinin karmaşık güç dengelerini ve idealize güzellik kavramını çelişkili yönlerden ele alıyor. Andrea, oldukça prestijli moda dergisi Runway’de ikinci asistan olarak işe alındığı vakit kendisini gönülsüzce de olsa bu endüstrinin içerisinde bulur. Çok geçmeden etrafı görünümlerine son derece takıntılı olan, giyim kuşam masrafları bir aylık maaşlarının iki katına denk kadınlarla sarılmıştır. Andrea bir süre kendi alışkanlıklarından taviz vermez, hatta Miranda (zirvedeki kadın) onu demode görüntüsü yüzünden ağır bir biçimde eleştirmeye başlayana değin içten içe etrafını kuşatan ve onun için pek alışılmış olmayan bu zümreyle dalga geçer. Miranda sözel olan ya da olmayan her hareketiyle kadın gücünü yansıtması bakımından muazzam bir rol modelidir. Bu psikolojik saldırılar, dışlanma korkusu, güçlü olana yakın olma ve otorite tarafından takdir edilme isteği Andrea’yı görünüşünde, kişisel ilişkilerinde ve hatta vücudunda radikal değişiklikler yapmaya iter. Film boyunca gücü sembolize eden –oldukça pahalı ve son moda giysiler gibi- her şey nesnelleştirilmiştir. Diğer yandan, zayıflık da bedeni nesnelleştirme yöntemi olsa bile güce sahip olabilmek için son derece gerekli bir durumdur. “İnceliğin zorbalığı” hem zihinsel hem de fiziksel açıdan kadınları şekillendirir. Moda evreni tarafından bedensel çekiciliğin ölçütleri belirlenmiştir. Kadın vücudunun güzellik rejimleri gibi yollarla disipline edilerek nesnelleştirilmesi, adeta kadın güzelliği ve cazibesinin kabul gören normlarına somut bir boyun eğiştir. Hiçbir kadın uygun vücuda sahip olmadan mevki sahibi olamaz, bu takıntının ardında hüküm süren modanın dayatmaları yatmaktadır. Öte yandan, filmde gördüğümüz kadın figürü geleneksele uygun olarak kişisel hırslarından arınmış ve domestik kadın figüründen çok başkadır. Miranda, gücü kullanmak konusunda uzmandır. Onun aksine, Andrea ataerkil bir toplumun ürünüdür. Onun hayatındaki baskın rol oynayan insanlar toplumun isteklerini temsil ederler. Nihayet, o da tüm bu seslere yenik düşerek yapay ve önemsiz moda dünyasıyla birlikte şeytani kadını da terk eder; hoş kıyafetleri bırakarak geleneksel bir gazetede çok önemli mevzular hakkında yazılar yazmak üzere yeni bir iş bulur.

42


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

Her şeyden öte yeni patronu bir erkektir ki bu da ataerkil toplumların bakış açısına göre gücü en iyi muhafaza edebilecek cinsiyettir. Andrea önce kendisini moda dünyasına kabul ettirebilmek adına değişmiştir, şimdi de yakınlarının desteğini yeniden kazabilmek adına değişir. İnsanlar, ürünlerden çok imgeleri satın alma dürtüleriyle hareket ederler. Emtialar birer fetiştir, onlar gerçekliklerinden ziyade, belirli bir sosyo-kültürel bağlamda neyi temsil ettiklerine istinaden alınırlar. Runway, moda endüstrisinin ardındaki anlamları üreten hayali yanı temsil etmektedir ve tüm bu ürünler yalnızca kar amacıyla tasarlanmışlardır. Dergi her ay milyonlarca satmak zorundadır ve bu beklenti bir sonraki sayıda daha da yukarı çıkar.

Böylesine saldırganca bir rekabete dayalı ortamda her şey moda medyasına yön verenlerin elindedir. Bu, zincirin en önemli halkası olabilir; bir nevi “imge” pazarlama aşaması. Miranda, baştan çıkarma sürecinde, hissedarları tatmin etmek adına tüketiciye düşsel bir meta dünyası sunmak zorundadır ki tüketicinin içinde kaybolmak istediği de budur. Runway alelade bir moda dergisinden çok söz konusu olan hedef kitle için aylık yayımlanan bir çeşit kitabı mukaddesten farksızdır. Kültür endüstrisinin savına göre “burada herkes için farklı bir şey vardır” fakat gerçekte bu tüm farklı şeyler aynı şeyin varyasyonlarından başkaları değildirler. Yine de kesin olarak denilebilir ki uzaktan bakıldığında aynı görünen iki kemerin arasında Miranda’ya göre dünyalar kadar fark vardır.

43



“KENDİMİZİ FARKLI BİR ZAMAN ALGILAMASI İÇİNDE DÜŞÜNELİM. SPİNOZA’YA GÖRE SONSUZLUK ŞİMDİ’DİR.BU BİZİ BEKLEYEN BİR ŞEY DEĞİL, HERŞEYİN HERŞEYLE UYUM GÖSTERDİĞİ VE HİÇBİR DEĞİŞ TOKUŞUN UYGUNSUZ OLMADIĞI, KISA ANCAK SONSUZ ANLARDA YÜZ YÜZE GELDİĞİMİZ BİR ŞEYDİR.” JOHN BERGER, KIYMETİNİ BİL HERŞEYİN


osophia Bu alan tasarımcı tarafından oluşturulan ve 2063 yılında geçen bir film senaryosu için bir gençlik merkezi olarak tasarlanmıştır. Bu senaryoda, insanlar farkında olmadan teknolojinin gelişmesi ile birlikte yalnızlaşmaya başlarlar. Daha sonra, bir lider ile genç bir grup insan hayatlarını geçirmek için kendi alanlarını inşa ederler. Bina Konak, İzmir’de bulunan mevcut bir neoklasik binadır. Üç katlı olan binanın zemin kat tapınak, havuz ve meditasyon alanı, birinci kat bar, dans ve yemek alanı ve ikinci kat aydınlanma alanı olarak hizmet vermektedir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

46

tasarımcı öğrenci: buse buluç*


wise man (bilge adam)

tasarımcı öğrenci: can ceylaner*

Wise Water Araştırma Merkezi, Wise Man (Bilge Adam) filmi için yapılmış bir konsept projedir. Bu proje dördüncü sınıf tasarım stüdyosu olan Geleceğe Yönelik İç Mimarlık Çalışmaları adı altında yapılmıştır. Proje bizim seçtiğimiz bir senaryo üzerinden başladı, benim senaryom ise dünya üzerinde son akıllı insanı konu almakta: Wise Man! Senaryoma göre 2064 yılı için özel bir araştırma merkezi tasarlamam gerekiyordu. Böylelikle Wise Water Araştırma Merkezi ortaya çıktı ve bu alan aşırı güvenlik önemleri alınmış bir bilim merkezi halini aldı. Mekan genel olarak dört büyük kütüphane bloklarının etkisi altında ve diğer bütün fonksiyonel alanlar en ortada bulunan akıl tüpüne odaklanmış olarak tasarlandı. Çalışılan bina ise İzmir Ekonomi Üniversitesi ana kütüphanesidir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

47


dünyayı satan kız

Moda Editörü / Stilist: Merve Köksal*

Moda Kritiği kapsamında bir moda dergisi için hazırlanan editoryal çekimin hikayesi şöyle; şimdi büyülü bir şıklığa sahip olma zamanı. David Bowie aşkı için asi ruh 80’lerin parlak ve çarpıcı renkleriyle buluşuyor. Deri taytlar, payet işlemeli ceketler, elmas küpeler, kürkler ve parlak kadifeler bizi benzersiz bir ihtişama davet ediyor. Bowie’nin moda anlayışı hala bizi büyüleyen bu şıklıkta yatıyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

Fotoğraf: Rohat Türk, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, 2. sınıf öğrencisi Model: Ceren Demirkılınç, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

Ceket: Mango Gömlek: Batik Pantolon: H&M

48


Kürk: Beaumont Bluz: Forever New Şort: Pieces Ayakkabı: Hotiç

35 49


coolhunting - trend avcılığı bir tasarım kariyeri mi? şölen kipöz *

Sosyolojik araştırmalarda metodoloji konusunda doktorasını yapmış İtalyan moda kuramcısı Marco Pedroni, Milano’da Università Cattolica’da araştırmacı olarak çalışmakta, trend takipçiliği - “coolhunting”, moda perakendeciliği, moda iletişimi (bloglar, televizyonda yayınlanan moda programları, sosyal medya siteleri) ve moda teorisi konuları üzerine yoğunlaşmaktadır. Aynı zamanda “Coolhunting” - Trend Avcılığı (FrancoAngeli, Milan 2010) adlı kitabıyla ve editörü olduğu “From Production To Consumption: The Cultural Industry of Fashion”- Üretimden Tüketime: Bir Kültür Endüstrisi olarak Moda (Interdisciplinary, Oxford 2013) ve P. Volonté ile beraber hazırladığı “Moda e Arte”-Moda ve Sanat (FrancoAngeli, Milan 2012) adlı kitaplarla da moda teorisi alanında adından söz ettiren bir isimdir. “Art Seen from Outside: Non-artistic Legitimation within the Field of Fashion Design” - Dışarıdan Göründüğü Gibi Sanat: Moda

Tasarımı Alanında Sanatsal Olmayan Meşruiyet (Poetics, Vol. 42, Issue 2, 2014; with P. Volonté) ve “From Fashion Forecasting to Coolhunting. Prevision Models in Fashion and in Cultural Production” - “Moda Öngörüsünden Trend Takipçiliğine: Kültürel Üretim ve Modada Öngörülen Modeller” makalelerinden bazılarıdır. Seminer vermek ve moda ve tekstil tasarımı bölümü öğrencileri ile Moda trendleri ve Öngörüsü dersi kapsamında “coolhunting” konusunda bir atölye çalışması yapmak üzere fakültemizi ziyaret eden Pedroni ve Dergi 5.5’un genel yayın yönetmeni Şölen Kipöz ile oldukça ilginç bir söyleşi gerçekleştirdi. Burada size modayı anlamada sosyolojik bir perspektifin nasıl kullanılabileceği ve moda tasarımı alanında “coolhunting” kavramının rolünü tartıştıkları söyleşiden kesitler sunuyoruz.

COOLHUNTING GÜNDELIK HAYATINIZDA GÖRDÜĞÜNÜZ HEMEN HEMEN HER ŞEY HAKKINDA NOTLAR ALMAKTIR. Kipöz: Modayı anlamak için sosyoloji deneyiminizi ve bilginizi nasıl kullanıyorsunuz? Pedroni: 20. Yüzyılın ikinci yarısından bile önce moda, bir endüstri haline gelmişti; sosyologlar, modanın bir giysi veya kostümden çok daha fazlası olduğuna inanarak, sosyal bağları gösterebilecek bir olgu olduğundan da hareketle modanın kavramsal boyutuyla ilgilenmişlerdir. Simmel’in moda kavramı üzerine oldukça etkili olan yazısını düşünelim: Simmel, son halini 1911 yılında tamamladığı çalışmasında modanın hem sosyal bütünleşme hem de sosyal farklılık yaratmaktaki becerisini tartışmış. Elbette entelektüelleri modanın gelip geçici doğası sebebiyle ciddi bir konu olduğuna ikna etmek oldukça zor ancak akademisyenler son 20 yıldır moda üzerine birçok çalışma yaptılar. Bir sosyolog olarak insanların nasıl etkileşime girdiğini anlayabilmek için modayı sosyal prizma gibi görmek benim de sosyal yapıyı daha iyi anlamama yardımcı oluyor. Kipöz: Nasıl “coolhunter” - trend avcısı oldunuz? Pedroni: Aslında kendimi bir “coolhunter” olarak tanımlamak yerine bir sosyal bilimci olarak birçok araştırma yöntemi kullanan biri olarak tanımlamak isterim. Trend analizi olarak da bilinen “coolhunting” benim alet çantamdaki enstrümanlardan biri. Ben bunu hem çevrimiçi hem de çevrimdışı tüketim davranışlarının gözlemine dayanan etnografik bir teknik olarak görüyorum. Bu

50

tekniğe şans eseri ulaştım. Doktora çalışmalarım sırasında bu yöntemi anlatan bir makale okumuştum ve bu yöntemi araştırmaya karar verdim. Bu alanda 40’tan fazla profesyonelle röportaj yaptım ve Hollanda kökenli bir trend araştırma merkezi olan Science of the Time’ın direktörü Carl Rohde ile tanıştım. Kendisi bir sosyoloji profesörü olduğu için de kendimi O’nunla yöntemsel anlamda aynı ilgi alanları üzerinde ilerliyor hissettim, ardından hem bu konuda eğitim vermeye ve hem de “coolhunting” pratikleri yapmaya başladım. Kipöz: Moda ve toplumu anlamamızda “coolhunting” pratiği bize ne açıdan yardımcı olabilir? Pedroni: Coolhunting gündelik hayatınızda gördüğünüz hemen hemen her şey hakkında notlar almaktır. Hemen kaydettiğiniz fenomenlerin ne anlama geldiğini, bu bilgilerin sosyal yaşamdaki ilişkisini ve kavrama biçimlerini anlamayabilirsiniz. Ama birkaç hafta sonra ya da aylar sonra, benzer bir şey görürsünüz veya fark ettiğiniz ilk şeyle alakalı bir şeyler daha fark edersiniz ve “noktaları birleştirmeye” başlarsınız. O zaman, “coolhunting” benim görüşümü genişletir ve baştan reddettiğim şeyler hakkında notlar almamı önerir. Notlarım artmaya başladıkça, sosyal analist olarak tek tek fenomenler arasındaki ilişkileri tanımlayarak çalışmama başlayabilirim.


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

“COOL” ÇEKİCİ, İLHAM VERİCİ VE GELECEĞE YÖNELİK GELİŞME POTANSİYELİ OLANDIR. Kipöz: Trend öngörüsü ve “coolhunting” arasındaki fark / ilişki nedir? ( Trend olmak ve “cool” olmak aynı şeyler değil mi?) Pedroni: Moda endüstrisi 60’ların sonlarında bir öngörü modeli icat etti ama burada modayla ilgili işaretleri dikkate aldı. “Coolhunting” giysiyle ilgili olmasa bile sokaktan gelen işaretleri ve sokağın gücünü tamamen anlayabilmeli (bugün ise çevrimiçi işaretleri de anlayabilmeli). Ben bu işaretleri “harici, dış kaynaklı trendler” olarak tanımlıyorum – bunlar kültürel ve sosyal değişimlerin sinyalleridir ve moda endüstrisi ile ilişkilidirler. Trendin statik ve ekonomik bir anlamı vardır, öyle ki popülerliği ve yoğunluğu zaman içinde artan veya azalan bir fenomendir.

“Cool” olmak ise zihinseldir, bir tüketim modelidir, bir düşünme biçimidir. Sosyolojik konuşmak gerekirse bir “habitus” tur; şeylerin bir özelliği değildir, ama sosyal aktörlerin bir özelliğidir. “Cool” için benim tercih ettiğim tanım Science of Time tarafından kazandırılan bir tanım olacak; “cool” çekici, ilham verici ve geleceğe yönelik gelişme potansiyeli olandır. Kipöz: Siz nasıl bir “coolhunter” sınız? Pedroni: Ben kültürün akademik bir sosyal bilimcisiyim. Bana sosyal dünyayı nasıl geliştirdiklerine dair gelişmeyi görmeme izin verdikleri müddetçe her sinyale ilgi duyuyorum.

51


Kipöz: Herhangi bir tasarımcı “coolhunter” olabilir mi? İyi bir “coolhunter” olmanın koşulları nelerdir?

önceki aktivitelerine ait sonuçlarından oluştu. Bazen öğrenciler de tamamen yeni, taze ve radikal bir örnekle gelebiliyorlar.

Pedroni: Tasarımcıyı da içeren birçok profesyonel iyi “coolhunter” olabilir. Bunu özellikle belirtmek isterim, çünkü “coolhunter”lık bir meslek değildir – çok az kişi için tam zamanlı bir meslektir- ama profesyonel bir tavırdır; gözlem yapma yeteneğidir ve bilginin bir kaynağı olarak gözlemi kullanarak fikirler üretmektir.

Kipöz: Pedagojik ve profesyonel “coolhunting” süreci arasında temel farklılıklar nelerdir?

Kipöz: Öğrencilerle “coolhunting” projesi çalıştığınızı açıklayabilir misiniz?

Pedroni: “Coolhunting” i gözlemin etnografik bir tekniği olarak öğretebilirsiniz. Öğrenciler hangi mesleği yaparlarsa yapsınlar faydalı olacaktır. Ancak tam zamanlı trend analisti olarak bir meslek yapabileceklerinin sözünü veremezsiniz.

boyunca nasıl

Pedroni: Sanırım “coolhunter”lar – öğrenciler veya profesyoneller- başlangıçta net bir yönlendirme ile başlamalılar; neyi gözlemleyecekler, nasıl notlar alacaklar, ne tip resimler ilginçtir ve hangileri ilginç değildir? Ben, Carl Rohde’nin metodolojisine göre, öğrencilere konulara (trendlere) göre kısa bir liste hazırladım ve her bir trend için, hem sokaktan (yaşadıkları şehirde) hem de çevrimiçi alandan, öğrencilerden en iyi örnekleri bulmalarını istedim. Bu temalar veya trendler tesadüfi olarak verilmedi, ama bu trendler benim araştırmamın

Kipöz: Farklı ülkelerde yürüttüğünüz atölye çalışmaları açısından kültürel farklılıklar hakkında bilgi verebilir misiniz? Türk tasarım öğrencilerinin yaklaşımını nasıl buldunuz? Pedroni: İtalya, İspanya, Türkiye ve İngiltere’de öğrencilerle buluştum. Benim deneyimimde kültürel farklılık öğrencilerin yaşadıkları ülkedense çalıştıkları disiplinle daha ilgili oluyor. Şunu söylemek istiyorum; İtalya’daki sosyologlara ve tasarımcılara verdiğim derslerdeki farklılıklar çok belirginken İtalya’daki ve kısmen de olsa Türkiye’deki tasarımcıların dersime olan tepkileri çok benzerdi.

BİLİYORUM Kİ SİZİN GÜZEL ŞEHRİNİZ TÜM ÜLKENİZİ TEMSİL ETMİYOR. BEN DE BUNU SEVDİM ÇÜNKÜ «DOĞU ATMOSFERİNİ» İÇİME ÇEKERKEN, KENDİMİ EVİMDE HİSSETTİM. KISACA BELİRTMEK GEREKİRSE OLDUKÇA KENDİNE ÖZGÜ, BATI, DOĞU VE AKDENİZ ÖZELLİKLERİNİ TAŞIYAN VE BUNLARI BİR ARAYA GETİREN BİR KARMA FARK ETTİM. Kipöz: İzmir’deki atölye çalışmanızdan ne gibi kazanımlar elde ettiniz? Pedroni: Türkiye’nin oldukça «cool» olduğu düşüncesi. Biliyorum ki sizin güzel şehriniz tüm ülkenizi temsil etmiyor. Ben de bunu sevdim çünkü «Doğu atmosferini» içime çekerken, kendimi evimde hissettim. Kısaca belirtmek gerekirse oldukça kendine özgü, Batı, Doğu ve Akdeniz özelliklerini taşıyan ve bunları bir araya getiren bir karma fark ettim.

insanlar olarak tanımlanan popüler sanatçı ve şarkıcı ordusundan çok daha “cool” insanlar. Kipöz: Sizin için en “cool” trend nedir? Pedroni: Tüketimin ve geç kapitalizmin en son limitlerini gösterdiği bir çağdaki insancıl, otantik ve güçlü sosyal bağların yeniden keşfedilmesi. Kipöz: Size moda dünyasının problemleri nedir diye sorsam ?

Kipöz: Günümüzdeki en “cool” insanı nasıl tanımlarsınız? Pedroni: Eğer yukarıda bahsettiğimiz tanımdan yola çıkarak “cool” olanı çekici ve ilham verici olarak düşünecek olursak, farklı sebeplerden dolayı Pope Francis ve Yunanlı politikacı Alexis Tsipras, genellikle “cool”

52

Pedroni: Hızlı moda mantığı temel problemlerden biri; hızlı moda markaları sürdürülebilir kampanyalar ile promosyonlarını yapabiliyorlar ancak yeni ve hızlı tüketim paradigmaları ürettikçe de daha fazla çevre kirliliği yaratıyorlar - sonuçta pahalı olmadıkça


sıklıkla yeni giysiler alabilirsiniz. Bu şekilde, eğer çevreye ve insan haklarına saygı duyuyorlarsa – ya da duyduklarını farz edersekki bu gerçeklikten oldukça uzak bir durumdur; çünkü biz tüketiciler olarak daha çok şey almak için cesaretlendiriliyoruz. Bu da kirlilik ve atık yaratmıyor mu? Bir diğer problem ise sosyal imaj faktörü olarak moda ile ilişkili; her ne kadar istisnalar olsa da, güzellik ve beden ideali tek boyutlu- «herkes» moda dünyasının standartlarına uymuyorsa, moda herkes için değil. Kipöz: “Coolhunting” ne şekilde bu problemlere bazı çözümler sunabilir? Pedroni: Ticari amaçlarla kullanılıyorsa, hiçbir şekilde. Bu sadece bir araçtır. Bunu hem sistemin eşitsizlikleri (üretimle kapitalist

sisteme yeni fikirler sağlamak gibi) için hem de buna karşı savaşmak için (tüketicilerin farklı şeyler istemesi gibi, ki bu da markaların ellerindeki bir araca dönüşmekte) kullanabilirsiniz. Kipöz: Şu anda üzerinde çalıştığınız projeler? Kumar üzerine odaklandım. Avrupa ülkelerinde bu durum büyük bir sosyal problem olmaya başladı ve hükümetler sadece bunu vergilerden dolayı yasallaştırmaya uğraşıyorlar; kumarın yarattığı sosyal çözülmeyi göz ardı ederek bunu bir iş alanı olarak görüyorlar. Burada da moda ile benzerliği görüyor musunuz? Moda da insanları içinize almanın veya dışarıda tutmanın bir yolu olabilir…Kültürel endüstriler (hatta daha fazlası) bazen bu şekilde çalışmakta.

53




robotik fabrikasyon atölye çalışması Mimaride robotik fabrikasyon üzerine gerçekleştirilen çalıştayların bu yılki ilk ayağı 10-12 Mayıs tarihlerinde Kuka Türkiye’nin KR6 AGILUS robotunu getirmesiyle İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde gerçekleşti. Mimarlık 4. sınıf öğrencilerinin katılımıyla, Burcu Biçer ve Efe Gözen’in yürütücülüğünde gerçekleşen çalıştayda katılımcılar Rhinoceros programının Grasshoper eklentisi ile tasarladıkları panelleri kişisel mekan oluşturmak üzere bir araya getirdiler. Üretim yöntemi olarak 3 akslı CNC tezgahından daha üstün özelliklere sahip olan 6 akslı KR6 AGILUS robotuna freze takılması tercih edildi. Kuka|PRC eklentisi

56

ile parametrik sanal robot kontrolünü yapabilen katılımcılar, kitlesel özelleştirdikleri modüllerin kesim yörüngesini oluşturup eşzamanlı olarak kesim ucunun yönlenişini, robot akslarının ve hücrenin çarpışma olasılıklarını simüle ederken robotik kısıtlamaları sürece dahil ederek üretim için gerekli KRL kodunu da oluşturabildiler. 19 Haziran’da Kuka Türkiye İstanbul ofisinde gercekleşen çalıştayın ikinci ayağında da yüzeylerin işlenmesi ve birleşim açılarının kesilmesi için gerekli yörüngeler KR6 AGILUS tanıtıldıktan sonra paneller oluşturuldu. Ürün önümüzdeki dönem Güzel Sanatlar Fakültesi Çok Amaçlı Salonu’nda sergilenecektir.


Atölye Yürütücüleri: Burcu Biçer, Mimarlık Bölümü, Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi Efe Gözen, Mimarlık Bölümü, Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi

Çalışmanın devamı için bizi http://www.flab.nl ve http://ecovativelab.wordpress.com ’den takip edebilirsiniz.

Katılımcılar: Arda Ağırbaş, Aybüke Geygel, Berfin Şimşek, Cansu Yanık, Damla Turhan, Ece Demirel, Erinç Yıldırım, Ertunç Hünkar, Gülçin Özbaş, Halil Danış, Korhan Inada, Mistor Iacovici, Sadık Aksu, Sıla Bozdeveci

57


moda için uygulamalı atölye çalışması Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü 2013-2014 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Moda için Uygulamalı Atölye Çalışması dersi kapsamında alanında uzman isimleri ağırladı. Ders kapsamında bölümü ziyaret eden konuklardan biri Gökay Gündoğdu oldu. Gökay Gündoğdu öğrencilerle Moda İşletmeciliği alanının önemli konularından olan mağazacılık ve marka kimliği üzerine bilgiler verdi. Özellikle mağazacılık alanında dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri olarak “soyunma kabinleri” nin satın alma kararlarının alındığı en önemli yerler olarak belirten Gündoğdu, öğrencilere marka yönetiminin esaslarını aktardı. Seminerlere katılan bir diğer önemli isim ise Lug Von Siga markasının yaratıcısı ünlü moda tasarımcısı Gül Ağış oldu. Gül Ağış, öğrencilerle başarı hikâyesini paylaştıktan sonra Londra Moda Haftası’nda yer alan defile performansından örnekler gösterdi. Moda tasarımında ilham kaynakları üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştiren Ağış, öğrencilere uluslararası başarılar kazanmanın anahtarlarından bahsetti. Seminer konukları arasında bir diğer isim ise, tekstil tasarımında uluslararası ödüller almış olan ve Shibori sanatçısı olarak da bilinen Mustafa Kula oldu. Kula, shibori üzerine bir seminer verdikten sonra öğrencilerle oldukça keyifli bir atölye çalışması gerçekleştirdi.

Ders Yürütücüleri: Dilek Himam Er, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi Elvan Özkavruk Adanır, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü ,Öğretim Üyesi, Bölüm Başkanı

58


59


ieu - chiba üniversitesi işbirliği İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü ve Chiba Üniversitesi, Mimarlık Bölümü arasında 2007 yılında başlayan işbirliği artmaya devam ediyor. İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Hasırcı ve Prof. Kaname Yanagisawa arasında 2004 yılında başlayan işbirliği, 2007 yılında Prof. Yanagisawa’nın bir haftalığına 10 öğrencisi ile birlikte İzmir’e bir ziyarette bulunmasıyla devam etmiş ve 2009 yılında Doç. Hasırcı Chiba üniversitesine seminer vermek ve workshop düzenlemek üzere bir ziyarette bulunmasıyla ilerlemiştir. Son olarak 2013 yılında ise Prof. Yanagisawa biri yalnız başına diğeri de öğrencileriyle birlikte olmak üzere iki ziyarette daha bulunmuş ve 2014 yaz döneminde Yanagisawa Lab, Chiba, Japonyada olacak IAED 2. ve 3. Sınıf öğrencileri staj için Chiba Üniversitesi’ne gerçekleştirecekleri ziyaretin detaylarını kesinleştirmişlerdir.

60


imm köln mobilya fuarı katılımı argun tanrıverdi *

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, 13-20 Ocak tarihleri arasında kapılarını 65.kez açan, Avrupa’nın en prestijli fuarlarından biri olarak gösterilen IMM Köln Mobilya Fuarı’na, Türkiye’den sergi katılımcısı olarak seçilen tek tasarım okulu oldu.

farklılık ve yenilikleriyle göz doldurucu bir etki bıraktı. Sergi öncesi ve sırasında, yerli ve yabancı basın mensuplarının, meslekten uluslararası profesyonellerin standımızı ziyareti ve olumlu geri dönüşleri de ortaya çıkan ürünler kadar mutluluk vericiydi.

129 ülkeden yaklaşık 120.00 ziyaretçinin katıldığı bu büyük organizasyonda Endüstriyel Tasarım Bölümü ile İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nün ortak yürüttükleri Mobilya Tasarımı dersi kapsamında proje koordinatörü Öğr. Gör. Ertan Demirkan ile Öğr. Gör. Cengiz Ultav, Öğr. Gör. Zeynep Edes, Öğr. Gör. Neptün Öziş, Ar. Gör. Seren Borvalı ve Ar. Gör. Özgür Deniz Çetin’in yürütücülüğünde ANAHTAR KELİMELER F.U.N” teması, F(function/fonksiyon), U(user/kullanıcı) ve N(nature of object/nesnenin doğası) üzerine geliştirilmiş fikirlerden yaratılan ofis mobilyaları, banklar, sehpalar ve daha birçok farklı amaca hizmet edebilecek mobilya, oldukça kısıtlı bir tasarım ve üretim sürecinde bile öğrencilerimizin ne kadar başarılı ürünler yaratabildiklerini göstermesinin yanında; çeşitlilik,

IMM Köln 2014 sonrasında iki kez de İzmir’de sergilenme fırsatı bulan mobilyalar, ilk önce 25.MODEKO 2014 Mobilya Fuarı’nda da benzer bir ilgiyle takip edildi ve sonrasında, son olarak artık bir gelenek halini almaya başlayan AGORA AVM sergisinde boy gösterdi. Emeği geçen, bizlere bu haklı gururu defalarca kez yaşatan herkese bir kez daha minnetimizi sunuyoruz.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Atölye Sorumlusu

61


“las mujeres de almodovar” atölyesi

Las Mujeres de Almodóvar atölyesi, Pedro Almodóvar’ın eşsiz sinematografik dilini farklı yönleriyle irdeleyen bir seminer ve Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar (1988) adlı filmin gösterimini takiben iki gün süren bir atölye çalışması ile sonuçlandı. Çalışma hipotetik bir Almodovar filmi üzerinden yürütülerek filmin sinopsisi ve karakter kurgusu yapıldı. Daha sonra ise bu hayali filmin fragmanı ve posterleri gibi diğer promosyonel araçları da

62

tasarlanarak filmin görsel iletişim kampanyası gerçekleştirildi. Atölye, Görsel İletişim Tasarımı bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Arda tarafından tasarlanıp gerçekleştirilirken, Universitat Jaume.I / İspanya’dan gelen konuk öğretim üyeleri Doç.Dr. César Fernández Fernández ve Estela Bernad Monferrer tarafından yürütülmüştür.


Atölye Yürütücüsü: Zeynep Arda, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi Yönetmenler: César Fernández Fernández, Estela Bernad Monferrer Katılımcılar: Arda Çölgezen, Arda Yaraş, Aysu Sani, Behzat Onur Ceylan, Bilkan Balkaya, Buse Bek, Büşra Eryiğit, Can

Aviral, Cihan Çalışkan, Çağdaş Özgün, Deniz İnanç, Ece Akalın, Ecehan Yetik, Ertuğrul Tunalı, Ege Şefik Kurt, Elif Şener, Emre Bölük, Erkam Doğrusöz, Ervin Eryılmaz, Gülkız Özer, Hasan Keleş,İlayda Ürel, Kutay Onur Pabuşçu, Maarten Bijnens, Mehmet Emir Ceren, Meryem Nur Denktaşlı, Mustafa Uluöz, Onur Hoşbak, Sabire Soytok, Selin Soytok, Semra Yücel, Songül Olgun

63


İllüstrasyon: Angela Burns, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi



I S S N: 24589845


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.