Dergi 5.5 Sayı:4

Page 1

S: 4 Ocak 2016

İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dergisi

rüya alemi etkileşimsel gösteri dijital doğa

10 16 22

yaşam döngüsü değişim

30 42

kenti ha(c)klamak birikim

50 76

1


İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Sakarya Caddesi, No:156 35330 Balçova - İzmir - TÜRKİYE Tel : +90 (232) 279 25 25 Faks: +90 (232) 279 26 26 Web Adresi: http://fadf.ieu.edu.tr/tr e-posta: ffad@ieu.edu.tr Dergi 5.5 İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi yayını olup, Fakülte mensuplarının çaba ve katkıları ile oluşturulmuştur. Yayın hakları İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne aittir. Hiç bir bölümü izinsiz kullanılamaz.


İ my a zS a hi bi : S or uml uY a z ı İ ş l e r i Müdür ü:

E nde rY a z g a nBul g un( Pr of . Dr . , Güz e l S a na t l a rv eT a s a r ı mF a k ül t e s i De k a nı ) Ş öl e nKi pöz( Doç . Dr . , Modav eT e k sl T a s a r ı mı Böl ümü)

İ z mi rE k onomi Üni v e r s i t e s i , Güz e l S a na t l a rv eT a s a r ı mF a k ül t e s i y a y ı nı dı r . I S S N: 24589845


İlüstrasyon: Angela Burns, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi



içindekiler

P

mavi

P

buz otel filmi

P P

P

deneysel yaka tasarımı

24

S

robe de style

25

Y

teos’un görünmeyen yüzü/ güzden varinlioğlu

44

P

köprü stüdyosu

13

P

before the paranthesis

19

zamansız kültür

14

P

gül ile bülbül

20

P

ulaşım merkezi

28

hayat ağacı

15

P

matem

21

P

uyum akademisi

29

12

18


P

küçük siyah böcekler

32

P

tornado

52

P

octo bracelet

33

P

kyrute

53

S

34 korku ve çaresizliğin yadsınması: tılsımlı gömlekler

P

planetexture

54

P

keman yapım atölyesi

56

P

modular hob

57

P

denge akademisi

58

P

berg

59

Y

sanatın dönüştürücü gücü: 60 istanbul ve venedik bienalleri üzerine/ şölen kipöz, artun özgüner

Y

sakin kuşlara dair/ tom keogh 36

P

R’tu

P

CATCAMPUS kedi barınağı projesi 40

38

P

swap

64

Ç

flaneuse

66

P

datumm dokümantasyon ve 78 arşivleme: Türkiye’de modern mobilya

P

anahtar

80

P

guinea pig

81

Y

kent içinde stüdyo: izmir tarih 82 tasarım atölyesi’nde bir günlüğüne biz/ bahar durmaz drinkwater, berna yaylalı yıldız, nilüfer kozikoğlu

S

birikim: IEU’da mimarlık bölümünün 10 yılı

86

sergi

S

P

değişim

44

yazı

Y

proje

P

P

aktivist proje

48

röportaj

R

çekim

Ç


8


döngü şölen kipöz*

Dergi 5.5 yayın hayatına başlayalı yaklaşık iki yıl oldu. Bu iki yıl içinde her akademik dönemde yenilenmeye çalıştı. Sürekli olarak değişime ayak uyduran ve değişim beklentisi içinde olmaya devam eden bir yapıda kendine özgü bir “Döngü” yarattı. Bu döngü, tıpkı yaşadığımız hayatlar gibi bazen bir atılım yapmayı beklerken yerinde sayan, bazen kendiliğinden evrilen, bazen de dönüşümü, değişimi kabullenen bir yapıda oldu, olmakta… Bir önceki sayımız Geçiş’le sanal gerçeklikten fiziksel ve mekânsal gerçekliğe adım atmayı hedefleyen ve umut eden Dergi 5.5, öyle görünüyor ki bir süre daha, bu kez ekonomik döngü nedeniyle, yayın hayatına sanal ve dijital olarak devam edecek.

Umarız bizlerin dergiyi hazırlama döngümüzün yarattığı yenilikleri ve oluşumları beğeni ile karşılar, görüşlerinizi bizlerle paylaşırsınız. Dergimizi https://www.facebook.com/dergi5.5/?fref=ts facebook sayfasından ve http://issuu.com/search?q=dergi5.5 issuu sayfasından takip edebilir, indirebilir, inceleyebilir, okuyabilir, isterseniz arada bir dönüp bakabilir, dostlarınızla paylaşabilirsiniz. Bir dahaki sayıya kadar sağlıcakla kalmanızı ve yeni yıla yaratıcı bir enerjiyle geçirmenizi dilerim.

Genişletilmiş bir içeriğe sahip olan dördüncü sayı geçtiğimiz iki akademik dönemin üretimlerini kapsıyor. Gene farklı nitelikte çarpıcı öğrenci projelerimiz, akademisyenlerin yaratıcı projeleri, güncel konulara ve yeni üretimlere ışık tutan deneme yazıları var. Ayrıca bu sayımızda Moda Tasarımı Bölümü 3. Sınıf öğrencimiz Simay Esmek’in yürüttüğü editöryel bir moda çekimimiz var. Bu sayıdaki alt başlıklarımız sırasıyla şöyle ; “Rüya Alemi” , “Etkileşimsel Gösteri”, “Dijital Doğa”, “Yaşam Döngüsü”, “Değişim”, “Kenti Ha(c)klamak” ve “Birikim” adlı yedi ayrı başlık, dijital ve etkileşimli teknolojilerle biçimlenen daha fütürist ve hayalperest bir düş dünyasından, daha sosyal, ayağı yere basan, daha sorumlu bir tasarım anlayışına geçiş yaparak, sahip olduğumuz kültür ve bilgi mirasını hatırlatan birikimimize ayna tutuyor. Bu sayının yazılarına göz atmak gerekirse; Dijital Doğa bölümünde mimarlık bölümü öğretim üyesi Güzden Varinlioğlu’nun kaleme aldığı “Teos’un Görünmeyen Yüzü”adlı yazı mimarlık bölümü öğrencilerinin Teos antik kentini modelleme deneyimlerini aktarıyor; Yaşam döngüsü bölümünde Nina Kertselli’nin Maquis ‘te izlenen sergisi “Of Quite Birds” in anlatısı sanatçının kendisi ve küratör Tom Keogh tarafından dillendiriliyor; Kenti Ha(c)klamak bölümünde dergimizin yaratıcı ekibinden Artun Özgüner ve bendenizin Venedik & İstanbul Bienali analizini içeren “Sanatın Dönüştürücü Gücü” adlı yazı; Birikim bölümünde mimarlık bölümü başkanı Bahar Durmaz’ın ve mimarlık bölümü öğrencilerinin İzmir Tarih Tasarım Atölyesi kapsamındaki çalışmasını sunan “Kent içinde Stüdyo: İzmir Tarih Tasarım Atölyesinde Bir Günlüğüne Biz...” adlı yazı; ve aynı bölümden Ceylan Öner’in Fakültemiz Mimarlık Bölümü’nün 10 yılını aktaran Birikim sergisi analizi; Moda Tasarımı Bölümü öğretim üyelerimizin İZKA desteği ile yürüttüğü Sümerbank: Dijital Tekstil Arşivi ve Sanal Müze Oluşturulması Projesi’nin fikir sürecini ele alan, proje ekibinden öğretim üyesi Dilek Himam’ın yazısı okunmaya değer.

* Genel Yayın Yönetmeni ve Kreatif Direktör (İzmir Ekonomi

Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Öğretim Üyesi)

9



“Rüya, özne değildir. O öznelliğin hizmetinde de değildir, öznelliğin ta kendisidir. … Rüyada, her şey öznelliktir, nesnenin bir karşılığı yoktur. Bu nedenle rüya şakalarının kalitesi hakkında tasalanmaz. İyi espriler yapmak niyetinde değildir; çünkü zaten herhangi bir şey yapmak istememektedir. Rüya yönelimsizdir; çünkü kendisi bir yönelimdir.” THEODOR ADORNO, RÜYA KAYITLARI, 2011


mavi

tasarımcı öğrenci: ege gökçe demir*

proje

Oscar Wilde’ın “Gül ile Bülbül” eserinden ilham alınarak hazırlanan “Mavi” isimli koleksiyon deneysel couture ve hazır giyim ürünlerini bir araya getiriyor. 1950’li ve 60’lı yılların çizgilerini yeniden yorumlayarak güncel moda trendleriyle birleştiren çalışma, nostaljik ama bir o kadar da genç ve dinamik görünümler sunuyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

12


buz otel filmi

tasarımcı öğrenci: özge çakıroğlu*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Bu projenin amacı, “Buz Otel” (Ice Hotel) filmi için iç mekan sahneleri tasarlamaktır. Filmin başrolü olan kız kendini farklı bir gezegende bulur, yıl 2100 olmuştur. Gezegende her yer buzlarla kaplıdır. Bu hayatta kız bir prenses olmuştur ve evlenmek üzeredir. Fakat aşık olduğu kocası bir ay içinde ölür. O bu buz dünyada sıkışmış ve hayatının sonuna kadar orada yaşamak zorunda kalmıştır. Buz Otel kompleks bir tesistir. Tümü buzla kaplı restoranlar, buz bar, buz odası, antre, koridor ve resepsiyon alanları ile buz oyun odaları bulunmaktadır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

13


zamansız kültür

proje yürütücüleri: özge dikkaya göknur* seda kuleli**

proje

Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü üçüncü sınıf öğrencilerinin “Zamansız Kültür” temalı projesinde, kumaş manipülasyonunda sanatsal yaratıcılık ve yüzey süslemesinin zanaat olarak yorumlanmasına önem verilmiştir. Gelinlik ve abiye sektörüne uyarlanabilecek ve üretilebilirlik ile yaratıcılığın aynı potada eriyebildiği koleksiyonları tasarlamak, günümüzün tasarımcısının bilgi ve becerisini sunabileceği bir alan olmuştur. Anadolu medeniyetlerinde yapıtaşı olmuş, ortak kültür paydamıza girmiş masal, mitoloji ve hikayelerden ilham alan tasarımlar, günümüzün küresel, modern ve çağdaş estetik anlayışıyla harmanlanmış ve sanatsal bir biçimde yorumlanmıştır. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

* **

, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

Dilara Karaca

14

Gökçe Üstgül

Ece Metiner


hayat ağacı

tasarımcı öğrenci: elif özkan*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) İpek yolu araştırmamda beni en etkileyen bilgi, bu ticaret yolunun aynı zamanda kültür, inanç ve bilgi alışverişi için de bir zemin oluşturmuş olması idi. Yerleşik hayata geçen ilk Türk toplumu Uygurların, kavimler göçü sırasında Çinlilerden etkilenerek Maniheizm dinini kabul etmiş olmaları, şüphesiz ki İpek Yolu’nun var oluşunun bir etkisi idi. Bu dini araştırdıkça bana ilham kaynağı olabilecek bilgilere ulaşmaya başladım. Araştırmalarımda Mani dininin en önemli sembolünün Hayat Ağacı olduğunu gördüm. Hayat ağacı ile ilgili ilham kaynağımı ağacın kökünden almaya karar verdim. Bir şeyin var olması için köklere yani derinlere inmek gerekiyordu. Mani Dinine ait eski dönem gravürlerini bulup incelediğimde, her bir gravürde Hayat Ağacı betimlemelerinde ortak bir nokta vardı; Ağacın kökünde, toprak altında ihtişamlı bir ‘tavuskuşu’ figürüne rastlıyoruz. Tavuskuşu sembolünü araştırdığımda ise Tavuskuşunun ‘ Hayat Ağacı’ nın en önemli sembolü olarak karşımıza çıktığını gördüm. Bu noktada araştırma aşamasından tasarım aşamasına geçtim. Hayat ağacının ana kaynağı olan ‘tavuskuşu’ sembolünü giysilere aktarmak için tavuskuşu tüyünü kendi çizgilerimle eskizler halinde çalıştım ve o çizimlerden yola çıkarak çeşitli denemelerle kumaş maniplasyonu ile hayata geçirmeye çalıştım. Nihayetinde elimde giysilerde kullanılabilir bir tekniğim oluştu. Kumaşlarımda ipek organze, ipek jorjet, likralı ipek ve ipek tafta kullandım. Tavuskuşu tüyünün orta yuvarlığını da inci ile yorumladım ve bu şekilde koleksiyonumu tamamladım.

*

İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi Not: Bu prooje 6. IF Wedding İzmir gelinlik tasarımı yarışmasında ikincilik ödülü kazanmıştır.

15



“Gösteride, dünyanın bir kısmı kendisini dünya karşısında temsil eder ve bu kısım dünyadan üstündür. Gösteri ayrı olanı birleştirir, ama ayrı olarak birleştirir.” GUY DEBORD, GÖSTERI TOPLUMU,1996


köprü stüdyosu proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Projenin amacı “Cemetery of Borders” filmi için iç mekan sahneleri oluşturmaktır. Köprü stüdyosu çok fonksiyonlu bir mekan olup müzisyenlerin üretim ve performanslarını aynı alanda gerçekleştirmelerine imkan sağlamaktadır. Buna ek olarak üç boyutlu projeksiyon sistemlerine sahip olup müzisyenlerin görsellerini bu yolla sunmalarını sağlar. Filmin senaryosuna göre İkinci Dünya Savaşı dünya üzerinde birçok şehrin yıkılmasına sebep olmuştur ve ne yazık ki İzmir de bunlardan bir tanesidir. İzmir şehir merkezinde kalan yapı olmadığından gelişimler İzmir çevresindeki küçük şehirlerde başlamıştır. Filmin ana fikri olan sınırların kaldırılması şehirler arasındaki sınırların kaldırılması kadar, kişiler arasında var olan sınırlara da referans vermektedir. Köprü stüdyosu müziğin birleştirici etkisini kullanarak kişiler arası sınırlar olmadan herkesin rahatlıkla kullanabileceği bir mekan olmayı amaçlamaktadır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

18

tasarımcı öğrenci: shayan shokri*


before the paranthesis

tasarımcı öğrenci: utku taykut*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) “Before the Parenthesis” uygun vasıtalarla bir hikaye anlatmaya çalışan bir görsel öykü projesi. Aslında projede tek bir hikaye olsa da projenin tamamı bu hikayeyi farklı vasıtaların birleşimiyle aktarmayı amaçlıyor. Böylelikle farklı çalışmaların proje bünyesinde tek bir öykü oluşturması bekleniyor. Hikayenin temelinde din ve insanlar var; şartlar değiştikçe insanlığın nasıl feda edilebildiğine değiniyor biraz. Benim bu hikayeyi anlatmak istememin nedeni de bu konudaki görüşlerimi paylaşmak istemem. Bu projede illüstrasyon, grafik öyküleme, grafiti ve stop-motion animasyon tekniklerini kullanarak bir görsel öykü kurguladım. Bana göre her vasıtanın kendine özgü bir dili var ve bu hikaye anlatımı için bir avantaj olabilir.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

19


gül ile bülbül

proje yürütücüleri: jörn fröhlich* paul scherer**

proje

Moda ve Tekstil Tasarımı üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri “Kostüm Tasarımı” seçmeli dersi kapsamında Oscar Wilde’ın “Gül ile Bülbül” hikayesinin ana karakterleri olan gül ağacı ve bülbül için iki kostüm tasarladılar. Hikaye karakterlerinin yorumlanma biçimleri form, doku ve diğer tasarım detaylarının oluşturulmasında etkili oldu. Tasarımlar yine öğrenciler tarafından tasarlanan aksesuarlarla zenginleştirildi.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Yarı-Zamanlı Öğretim Görevlisi

Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

Gözde Şenkaya, Burçak Mutlu

20

Gökçe Üstgül


matem

tasarımcı öğrenci: arzu cevdetoğlu*

proje

Oscar Wilde’ın “Gül ile Bülbül” eserinden ilham alınarak hazırlanan Matem isimli koleksiyon deneysel couture ve hazır giyim ürünlerini bir araya getiriyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

Siyah, beyaz ve gri tonlarının hakim olduğu koleksiyon, asimetrik detayları ve bunları tamamlayan aksesuarlar ile alışılmışın dışında silüetler sunuyor. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

21



“Belki de Leonardo da Vinci tüm zamanların en büyük biyomimetik uzmanıydı.Sadece doğanın oranlarını hareketleri ve geometrisini çözmeye adayarak geçirdi. Akışkan dinamiği yaratan ilk deha olarak kuşların uçuş prensiplerinden uçan kanatlar ve helikopter tasarladı.” JAY HARMAN, KÖPEKBALIĞININ FIRÇASI: BIOMIMETIK VE DOĞANIN İNOVASYONA ETKISI,2013


tasarımcı: şölen kipöz* berrin gönen** yıldanur ketenci***

deneysel yaka tasarımı proje

“ BU BIR MAVI YADA BEYAZ MESELESI DEĞIL “ Modern dünyanın kadınları arasındaki hiyerarşik mesafe, kadının kendini var etme çabasının bir tepkimesidir. Kadınlar, içinde yaşadıkları sosyal sıkışmışlıklarını aşmak için sistem tarafından inşa edilen hedeflere odaklanır; ve patriarkal bakış açısının ürünleri olan “beyaz yaka” ve “mavi yaka” ayrıştırmalarını benimserler. Bu yaka tasarımı, bu hiyerarşilerin dışında kalarak kişisel başarı yolunu çizebilen, özsaygısını kazanabilen, üretimleri ile izler bırakabilen bir kadına, kadınlara ithaf edilmiştir.

Malzeme: Bakır levha, 100% Pamuk keten Teknik: Su jeti kesim, elde kıvırma, işleme Sergileme: ARMAGGAN Galeri, Maddenin Halleri 3 Sergisi, HaziranEylül 2015, İstanbul Fotoğraf: Buğra Erdem Model: Belgin Yuncu

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı

Bölümü, Öğretim Üyesi

**Tasarımcı,*** Heykeltraş 24


robe de style

tasarımcı: jörn fröhlich*

proje

Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından düzenlenen “Dönüşüm” sergisi için özel olarak üretilen çalışma, Georges Barbier’in Paul Poiret’nin “Robe de Style” ını konu alan illustrasyonundan ilham alır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

Ortaya çıkan yapı çeşitli soyutlama yöntemlerinin (füzen, suluboya, mürekkep ve xerox fotokopi ile) kullanıldığı dört basamaklı bir dönüştürme sürecinin sonunda elde edilmiş ve Barbier’in iki boyutlu grafik stili siyah tel örgü ile üç boyutlu bir nesneye dönüştürülmüştür. Moda illustrasyonunun dinamiği tekstil materyali olmayan bir malzeme ile yakalanmış, kadın bedenini tamamlayan kumaşın akışkanlığı bu malzeme aracılığıyla taklit edilmiştir. Sağladığı transparanlık nedeniyle tel örgü, izleyicinin bakış açısına göre nesnenin yeni iki boyutlu formlara dönüşmesine olanak verir. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

25


teos’un görünmeyen yüzü yazı

Bilgisayar teknolojisinin mimarlık tarihi ve arkeoloji alanlarına girmesi ile birlikte siyah beyaz illüstrasyonların, sözel anlatımların yerini üç boyutlu modeller almaya başlamıştır. Bu modeller, konvansiyonel çizim standartlarında belgelenen mimari eserlerin üçüncü boyutunu göstermesinin yanı sıra bu dönemlerin yaşantılarını canlandıran görsellere de dönüşmektedir. Bugün

proje yürütücüsü: güzden varinlioğlu güzden varinlioğlu*

‘Digital Humanities’ olarak isimlendirilen ve Türkçe’ye beşeri bilimler alanı içinde “Sayısal Olanaklar” olarak çevirebileceğimiz bu alan, tasarım, mimarlık, arkeoloji, edebiyat ve benzeri birçok sosyal bilim alanında bilgisayarın kullanımını hedeflemektedir. Bilgisayarın, tarihi ve arkeolojik araştırma alanlarındaki aktif rolü, yeni araştırma olanakları sunarken, uzun vadede bu bilim

GÜNÜMÜZDE AKADEMIK DÜNYADA “DIGITAL HUMANITIES” OLARAK ISIMLENDIRILEN, TÜRKÇE’YE BEŞERI BILIMLERDE “SAYISAL OLANAKLAR” OLARAK ÇEVIREBILECEĞIMIZ BU ALAN, TASARIM, MIMARLIK, ARKEOLOJI, EDEBIYAT VE BENZERI BIRÇOK SOSYAL BILIM ALANINDA BILGISAYARIN KULLANIMINI HEDEFLER.

26


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Üyesi

dallarını da yeniden şekillendirmektedir. Bu alanda dünyada en etkin araştırma merkezi olan Center of Digital Humanities UCLA’de Türkiye ve İtalya coğrafyasındaki birçok arkeolojik alanın modellemesi yapılmakta ve bilgisayar oyunu, coğrafi bilgi sistemi ve parametrik yeniden canlandırma gibi farklı sunum ve modelleme olanakları da geliştirilmektedir. Mimarlık Bölümü de bu trendler doğrultusunda başlattığı yeni araştırma projesi kapsamında Digital Humanities Lab’ın kurulmasına yönelik çalışmalara, Türkiye’de böyle bir çalışmaya ilgi duyabilecek bölümlerle yeni bağlantılar kurarak başladı. Bu kapsamda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ile disiplinler arası ortak bir proje taslağı geliştirildi.

15-26 Haziran 2015 tarihleri arasında Mimarlık Bölümü ST 100 dersi 1. sınıf yaz stajı kapsamında Teos arkeolojik alanını modellemeye başlayan iki öğrenci grubunun işleri, Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Kadıoğlu ile tekrar değerlendirildi. Birinci sınıf öğrencileri Yurdagül Yiğit ve Mert Sartık’ın gönüllü yer aldıkları proje çalışmaları kapsamında tiyatro ve tapınak binalarının modellemeleri tamamlandı. Sonraki süreçlerde, 2015 yılı Güz döneminde ise bu projenin Bilgisayar Mühendisliği bölümü öğrencileri tarafından bilgisayar oyununa dönüştürülmesi bekleniyor. Proje web sayfasına adresinden ulaşılabilir.

https://digitalteos.wordpress.com/

Render bilgileri: Mert Sartık, Yurdagül Yiğit

27


ulaşım merkezi

tasarımcı öğrenci: büşra güler*

proje

28

Günümüzde havaalanları hacimsel büyüklükleri, uzun mesafelerin katedilmesini gerektiren dolaşım hatları ve tekrarlayan kontrol noktaları ile büyük zaman kayıplarının yaşandığı mekanlar olarak öne çıkmaktadır. Bu projenin çıkış noktası, bu sorunlar mimariyle nasıl çözülür, gelecekte karşımıza çıkması muhtemel sorunlar nelerdir, bugünün havaalanı geleceğin senaryosunda nasıl tasarlanır gibi sorulardı. Tüm cevaplar parametrik tasarım yöntemleri kullanılarak aranmış olup, yardımcı bir parametre olarak biyomimetik tasarım yöntemlerinden yaralanılmıştır.

Bu yapının esin kaynağı ise karıncaların arasındaki koordinasyon ve karınca kolonilerinin hareket prensipleridir. Bu fikre paralel olarak zaman ve mekan sorununu ortadan kaldırabilmek için birim sistemi geliştirilmiş, her bir kapı için tasarlanmış hücrelerde yolcuların sadece o hücre için tasarlanmış noktalarda kontrol ve bagaj işlemlerini yapabildiği bir düzen tasarlanmıştır.

Bir ulaşım merkezi olarak tasarlanan mekanın özelliği; tüm ulaşım ağının kesiştiği, farklı ulaşım yolları arasında birleştirici göreve sahip bir düğüm noktası olmasıdır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, 4. sınıf

öğrencisi


uyum akademisi

tasarımcı öğrenci: cansu yeşil*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Projenin esas amacı zıt yaş grupları yani yaşlı ve çocukları birbirlerine psikolojik ve fiziksel olarak yardımcı olabilecekleri ve vakit geçirebilcekleri şekilde bir araya getirmektir. Gerçek araştırmalara da dayanarak bahçe terapisinin iki kullanıcıya da uymasından dolayı projemi bunun üzerinden şekillendirdim ve formumu bahçe etrafında oluşturdum.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, 3. sınıf

öğrencisi

29



“Mobius şeridinin yaşamsal anlamı; iç dünyamızla,dış dünyamız arasındaki duvarı ortadan kaldıran; yaşamı kapalı, merkezi, bölünmüş bir sınırdan çok, bütüncül ve sürekli bir akış olarak yeniden oluşturabilmemize olanak vermesidir.” PARKER PALMER, GIZLI BÜTÜNLÜK: BÖLÜNMEMIŞ BIR YAŞAMA YOLCULUK, 2004


küçük siyah böcekler

proje yürütücüleri: angela burns* seda kuleli**

proje

Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü 2. sınıf öğrencileri bu projede entomolojik yapılardan esinlendiler. Böceklerin yapıları, desen ve yüzeylerine odaklanarak kumaş tasarımı, silüet ve kesim için yeni fikirler çevresinde yoğunlaştılar. Bu araştırmanın sonucunda özellikle bir tasarım klasiği olan küçük siyah elbiseyi yeniden yorumlamaya çalıştılar. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

Johanna Frommann, Astrid Chatelier, Simay Esmek, Özüm Yelkencioğlu

32

*, ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi


octo-bracelet

tasarımcı öğrenci: emir zupljanin*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Beden bağlamında yaptığım araştırmalar sonucunda uniseks ve tüm mevsimlerde kullanılabilen bir bilezik tasarladım. Öncelikle biyomimikri (doğaya öykünme) ve onun tasarım sürecindeki avantajlarını düşünerek kendimi doğal formları ve onları şekillendiren koşulları araştırmaya yönelttim. Örneğin bir ahtapot, kafadanbacaklılar ailesine ait, iki adet göze ve dört çift kola sahip. Kafadanbacaklıların tümü gibi o da simetrik bir yapıya sahip. Tüm omurgasızlar arasında en akıllısı olmakla beraber davranışsal olarak da en esneği. 10 cm oranında, plastikten ve tüp şeklindeki bilezik tasarımı hem mimari hem de moda alanlarında daha fazla bilgi edinmemi ve genetik algoritmanın doğasına daha fazla hakim olmamı sağladı.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım

Fakültesi, Mimarlık Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

Not: Bu proje ARCH 326 Mimari Geometri dersi kapsamında yapılmıştır.

33


korku ve çaresizliğin yadsınması: tasarımcılar: elvan özkavruk adanır* tılsımlı gömlekler

jovita sakalauskaite kurnaz**

sergi

TILSIMLI GÖMLEKLER ŞIDDET, VAHŞET VE BILGISIZLIĞIN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ KARANLIK ÇAĞLAR BOYUNCA ASLINDA KORKU VE ÇARESIZLIĞIN SIMGESI OLARAK NITELENDIRILEBILIR. Tılsımlı gömleklerin kişiyi hastalıktan, düşmanlardan gelecek tehlikelerden koruduğuna ve hastalara şifa verdiğine inanılır. Türklerde İslamiyet’ten önce bu tür gömleklere rastlanmaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi’nde çok sayıda tılsımlı gömlek vardır. Gömleğin tılsımının işler olması için ipliğin eğrilmesi, kumaşın dokunması, üzerindeki tılsımların işlenmesi sırasında bir dizi kurala uyulur. Gömlekler kesilir, üzerlerine yazı ve diğer işlemler yapıldıktan sonra birleştirilir. Gömleklerin yazımına müneccimin tespit ettiği “eşref saati” denilen uğurlu saatte başlanır. Gömlekler genellikle beyaz pamuklu kumaştan dikilir. Gömleklerin üzerinde küçük kareler, büyük kareler, dikdörtgen, eşkenar dörtgen, daire, yarım daire üçgen, elips gibi geometrik şekiller çizilir. Bunların içlerine Kur’an ayetleri, Allah’ın adları, şiirler, dualar, istekler, yakarışlar vb. yazılır.

34


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

Bu projede kadınlar hemcinslerine yardım etmek, yanlarında olduklarını göstermek amacıyla giydikleri beyaz gömleklerini bağışladılar. Başta İzmir olmak üzere, İstanbul, Antalya, Hatay, Münih, Klaipeda, Kaunas ve Vilnius’tan projemize her yaştan 65 kadın destek verdi. “Tılsımlı Gömlekler”, bu gömleklerden kesilen parçaların birleştirilmesi ile oluşturuldu ve tıpkı tılsımlı gömleklerin yapımında olduğu gibi birleştirme belirli kurallara uyularak gerçekleştirildi. 21 gömlekten oluşan sergide gömleklerin en büyüğünde projeye destek veren tüm kadınların isimleri yer almaktadır. Diğer 20 gömleğin her birinin bir hikâyesi vardır. Gömleklerin üzerine çocuk yaşta evlendirilenler, annesinden koparılan genç kızlar, onların yakarışları, türküleri, Türkiye, Litvanya ve dünyada kadınların uğradığı şiddet hakkında istatistiki veriler yazıldı. Günümüzde dünyada yaşayan kadınların %35’inin fiziksel ve/ veya cinsel şiddete maruz kaldığı bu gibi olayların çoğunun resmi kayıtlara

geçmediği, 700 milyon kadının çocuk denecek yaşta evlendirildiği bilinen bir gerçek. Türkiye’de ise kadınların %36’sı eşi ve ya birlikte olduğu erkeğin fiziksel şiddetine maruz kalırken, kadınların %44’ü bu durumdan kimseye söz etmiyor. Bu durum toplumlar tarafından göz ardı ediliyor. Tılsımlı gömlekler şiddet, vahşet ve bilgisizliğin hüküm sürdüğü karanlık çağlar boyunca aslında korku ve çaresizliğin simgesi olarak nitelendirilebilir. 21. yüzyılda kadınlar hala şiddet ve vahşetin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamak zorundalar, ama günümüzde tılsımlı gömleklerin kendilerini koruyabileceklerini umabilirler mi? KORKU VE ÇARESİZLİĞİN YADSINMASI: TILSIMLI GÖMLEKLER” adlı sergi bu düşünceden yola çıkılarak kadınların maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek için hazırlandı. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

35


sakin kuşlara dair sanatçının sözü sergi

sanatçı: nina kertselli* tom keogh**

KENDIMI BIR SANATÇI OLARAK NASIL TANIMLAMAM GEREKTIĞINI HIÇ BIR ZAMAN BILEMEDIM. EĞER BIR TANIM OLACAK ISE HERHÂLDE BU ‘GÖRMEK’ OLURDU. Sanatçı olmaya karar verdiğimde yaklaşık 7 yaşındaydım. Bu kararımı hiç bir zaman sorgulamadım ve sanat yapmak ile ilgili fikrimi hiç değiştirmedim. Bu ısrarcı tavrımın iyi bir şey olup olmadığından emin değilim; nasıl isem öyleyim işte. 12 yaşlarımda Paul Gauguin’nın, omzuna uzanmış bir tilki ile yerde yatan solgun tenli bir kızı resmettiği ‘A Girl with a Fox’ (Kız ve Tilki) isimli eserine aşık olduğumu hatırlıyorum. Tilki ile kızın arasında sıra dışı bir şeylerin döndüğünü hemen hissetmiş ve bunun ne olduğunu öğrenmeyi her şeyden çok istemiştim. Hatta bir sure sonra ona yeni bir isim bile bulmuştum: ‘A Loss of Innocence’ (Masumiyetin Kaybı). Bu bulduğum isim, aslında cinsel uyanışın Breton (Günümüzde Fransa sınırları içinde kalan, geçmişte bağımsız krallık ve dükalık olan bölge) kültüründe tilki üzerinden nasıl tanımlandığı ile doğrudan ilişkiliydi. Bu noktada aslında bu bağlantının hep farkında olduğumu ve böylesine kültürel bir tanımın ne kadar doğru olsa

36


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

KERZELLI’NIN TÜRKIYE’DE KARLI BIR GÜNDE YAPTIĞI SEYAHAT ASLINDA YÜKLÜ BIR ANLATI IÇERIYOR. Maquis Project Görsel İletişim Tasarımı bölümü öğretim görevlisi, sanatçı Nina Kertzelli’nin yeni işlerini sergilediği Sakin Kuşlara Dair (Of Quiet Birds) adlı sergisine ev sahipliği yaptı. Bu yeni sergide, Kerzelli’nin projesinin farklı elemanları tek bir yerleştirmede bir araya geldi ve çıkış noktası olarak özel bir nesnenin ve anın çakıştırılmasından yola çıkıldı. Örneğin sanatçının kızına ait, yıllar sonra yeniden keşfettiği uydurma bir oyuncak ve yine Kerzelli’nin karlı bir günde yaptığı bir dolmuş seyahatinde çektiği filmde aktardığı deneyim gibi. Bu oyuncak (boyanmış, oluklu mukavvadan yapılmış bir uçak) bana Yeats’in şiirindeki genç pilotları, “bulutların içindeki bu karmaşaya” atarak; onları uçmaya, deneyimlemeye ve hatta dünyayı fethetmeye kışkırtan “yalnızlık dolu bir heves çağrısı” nı anımsatıyor. Yeats’in şiirlerindeki genç İrlandalılar yetişkin dünyanın henüz eşiğindeyken savaşa doğru yürüyorlar ve altlarında bir güvenlik ağı olmaksızın bu trapez oyununu oynuyorlardı. da, bu resim ile ilgili hissettiğim o gizemli duyguları yok ettiğine kesin karar vermiştim. O zamandan beridir de, kendi yaptıklarım başta olmak üzere, sanat eserlerinin doğrudan anlatımlarından hoşlanmıyorum. Sonra olanlar ise, Moskova’yı, doğduğum kenti, bırakıp birkaç aylığına Almanya’ya yerleşmek oldu. Aslında en başında Moskova’ya tekrar geri dönmek üzere gittiğim Almanya’dan sonra da kendimi New York’ta buldum. Altı yıl sonra da New York’tan bugün sekiz yıldır yaşadığım Türkiye için ayrıldım. Şimdilerde ise yavaş hareketler ile görünürde olmayan sebeplerle bilinmeyen bir yöne doğru gidiyorum. Belki de bir çeşit döngüyü tamamlıyorum. Böyle olası bir döngüde ise New York bir sonraki adım gibi duruyor. Her zaman çok etkileyici bulmuşumdur; yaşamın gizli geometrisini.

Kerzelli’nin Türkiye’de karlı bir günde yaptığı seyahat aslında yüklü bir anlatı içeriyor. Dolmuşun bir önünü bir arkasını saran kara kuşlar aslında asfalt yolda kış güneşinin biriktirdiği sıcaklığın peşindeler. Bu sırada Kerzelli beyazlığın içinde başka bir karaltı görür, sırtında silahıyla yürümekte olan bir avcı. Özgürce uçmak için heveslenen çocukla asfaltın sıcağına çekilen kuşlar aslında hem bilinebilen hem bilinemeyen tehlikelere maruzlar. Ancak bu anlatılar bir yerde sonuca bağlanmıyor, sunabildikleri tek şey belki de olgun bir deja vu hissi. Tom Keogh

Kendimi bir sanatçı olarak nasıl tanımlamam gerektiğini hiç bir zaman bilemedim. Eğer bir tanım olacak ise herhâlde bu ‘görmek’ olurdu. Ansızın bir şeyleri gördüğümü ve başkalarına da bu gördüklerimi nasıl gördüğümü ısrarla anlatmak istediğimi biliyorum. Bu şeylerin ne olduklarını söyleyemem, herhangi bir şey olabilirler. Eğer keskin bir nişancı olsaydım, hedefimin ne olduğunu hiç bir zaman bilemezdim. Bunun yerine, hedef ancak çıkıp kendisini gösterdiğinde onun hedefim olduğunu anlardım. Evet o hedefi mutlaka vururdum ancak namluyu ona doğrultarak değil. Nina Kertselli 37


R-tu

kavramsal giysi tasarımı proje

Kadının biyolojik döngüsünün doğal bir süreci olan menstrüel dönem, kadının doğurganlığı ve üretkenliğinin göstergesidir. Diğer taraftan halk arasında “ay başı” olarak da ifade edilen bu dönemin ayın döngüsü ile uyumu, mevsimlerin dönüşümü ile olan ilişkisi ve kadının genç kızlık, annelik, olgunluk ve yaşlılık dönemleri ile ilintili olması adeta doğanın mucizevi bir eşleşmesidir. Gündelik hayatımızda biyolojik bir döngü olarak indirgediğimiz bu süreç aslında, kendi kendini yeniden üreten yaşamın döngüsünün ta kendisidir. Bu tasarımda, yaşamsal döngünün temsiliyeti olarak ele alınan tek yüzeyli ve üç boyutlu mobius şeridi, bedenin etrafında dolaşarak dönüşümü yapılandırıyor. İçini dışına açan dönüşüme açık bir yaşam yolunu simgeleyen mobius, bedenin etrafında biyolojik döngüyü metaforik olarak görselleştirecek şekilde pliselerle katmanlanıyor. Pliselerin arasına yörüngesel olarak yerleştirilen ay-yüz imgeleri ayın dönüşümünü, kadının yaşam döngüsünü ve metaforik olarak da bir kadının bir ay içindeki farklı hallerini ifade ediyor. Kadınların imgeleri ise sanatçıların kişisel hafıza katmanlarını oluşturan aile fotoğraflarından seçiliyor. *Sanskritçe’de menstrüasyon ritüeli

38

tasarımcılar: şölen kipöz* berrin gönen**


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

**Tasarımcı

Teknik: Elde uygulanan verev plise, drapaj , elde puntalama, serigrafi baskı Malzeme: 100 % keten kumaş Ay yüzde yeralan fotoğraftaki portre : Nurten Gönen, 1961 Ayyüzlerin Grafik Uygulaması: Ersel Örge

Sergileme : Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Uluslararası Sanat ve Tasarım Kongresi, Ekim 2014, İZMİR ; Armaggan Galeri, Maddenin Halleri Sergisi, Haziran-Eylül 2015, İSTANBUL Fotoğraf: Buğra Erdem Model: Belgin Yuncu

39


CATCAMPUS kedi barınağı projesi proje

İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2. sınıf öğrencileri üniversite kampüsünde gittikçe artan kedi popülasyonunun barınma ihtiyacına kalıcı bir çözüm bulmak için 20 Mart-6 Nisan tarihleri arasına CatCampus adlı 2 haftalık bir çalıştay gerçekleştirdiler. Yrd. Doç. Burkay Pasin, Öğr. Gör. Hugh Clarke, Öğr. Gör. Özgür Genca, Öğr. Gör. Lale Başarır, Öğr. Gör. Burcu Kor ve Öğr. Gör. Filiz Keyder Özkan yürütücülüğündeki çalıştay sonucunda öğrenciler 6 kişilik gruplar halinde toplam 12 adet kedi barınağı tasarlayıp inşa ettiler. Çoğunluğu plastik, metal, ahşap esaslı geri dönüşümlü atık malzemelerden yapılan barınakların tasarımında hava koşullarına direnç, taşınabilir hafif yapı sistemi, hijyen, ergonomi, işlevsellik ve kampüsün doğal ortamına uyum gibi ölçütler gözetildi. Çalıştay bir sosyal sorumluluk projesi olduğu kadar öğrencilerin mimari uygulama tecrübesi kazanması açısından da oldukça verimli olmuştur. Çalıştayla ilgili detaylı bilgiye ve tasarım ve uygulama süreçlerini gösteren kısa videolara https://www.facebook.com/ groups/1387377521586369/?fref=ts sayfasından ulaşılabilir.

40

burkay pasin*


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Üyesi

41



“Umut, kırsaldaki yollara benzer üzerinde yürüyen oluncaya kadar yol da yoktur fakat; yürüyenlerin sayısı arttıkça yolun kendisi de ortaya çıkar”. LIN YUTANG, YAŞAMIN DEĞERI, 1942


değişim

proje yürütücüleri: can özcan* şölen kipöz**

proje

Tasarım Çalışmaları Yüksek Lisans Programı içeriğinde yer alan Tasarım Stüdyosu geçtiğimiz dönem ilk ürünlerini verdi. Bu proje kapsamında “Değişim“ teması çerçevesinde geliştirilen beş grup projesi, projelerin sunumları; tasarım önerilerini, üretim ve tüketim süreçlerini aktaran sistem şemalarını, fikirlerin görsel sunumlarını ve ölçekli prototip uygulamalarını içermektedir. Öğrenciler değişim temasını günümüz tasarım kültüründe olası kullanıcıların farklı ihtiyaçlarından yola çıkarak yenilikçi üretim ve tüketim senaryoları geliştirerek yorumlamışlardır. Bu senaryolar çevresel, sosyal ve profesyonel sorunları ele alarak geri dönüşüm, geri kazanım, modüler sistemler, işlev geçişliliği, kentsel dokuyu dönüştürme, katılımcı ve işbirlikçi tasarımla yaratılan yeni sosyal deneyimler, tasarımcılarla işverenler arasında brief oluşturmaya yönelik birbirinden farklı beş projeye ilham vermiştir. Gökhan Keskin ve Elif Büyükkeçeci / Montessori Design School

Gökhan Keskin ve Elif Büyükkeçeci / Montessori Design School

44


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Ece Eru ve Joao Castro / Recycled Skate Obstacle

Ece Eru ve Joao Castro / Recycled Skate Obstacle

Ece Eru ve Joao Castro / Recycled Skate Obstacle

45


değişim proje

Kardelen Aysel / Karot Kit

46

proje yürütücüleri: can özcan* şölen kipöz**


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Öğretim Üyesi **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Emre Eru ve Cansu Bekmezci / Modular Constrcution Units

Belgin Yuncu ve İklime Polat / Gündoğdu Revisited

Emre Eru ve Cansu Bekmezci / Modular Constrcution Units

Belgin Yuncu ve İklime Polat / Gündoğdu Revisited

47


aktivist proje

proje yürütücüsü: şölen kipöz*

proje

Tasarım Çalışmaları Yüksek Lisans programı, Tasarımda Etik ve Sosyal Sorumluluk dersi kapsamında yürütülen projeler, içinde yaşadığımız gezegenin yüzleştiği, doğayı olduğu kadar insanı da tehdit eden ekolojik, etik ve sosyal sorunlara dikkat çekmek amacıyla oluşturulmuştur. Tüketim, işgücü sömürüsü, endüstriyel ve tüketim atıkları, küresel ısınma, ormansızlaşma, biyolojik ve semiyotik kirlenme, cinsiyetçi ayrıştırma, politik kaos gibi problemlere karşın öğrenciler kendi manifestoları ile kitleleri bilinçlendirme ve harekete çağırma etkisi yaratabilecek sanatsal yerleştirmeler yapmıştır. Projelerde, atıkları değerlendirmeye yönelik geri dönüşüm, tasarımla değer kazandırma ve kullanıcının da tasarım sürecine katıldığı işbirlikçi tasarım gibi yöntemler kullanılmıştır. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

Gizem Çelik / Like Changing Underwear Frequently

48

Joao Castro / Immaculate Public vs Contaminated Private

Joao Castro / Immaculate Public vs Contaminated Private


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Joao Castro / Immaculate Public vs Contaminated Private

Gökhan Keskin / IF ONLY YOU - the time to act is NOW

49



Henry Lefebvre: “Dada dünyayı parça parça ediyor, ama bu parçalar harika parçalar.” Tristan Tzara: “Yani, o parçaları toplayacaksın, öyle mi? Daha sonra onları birleştirmeyi düşünüyor musun?” Henry Lefebvre: “Yo, onları parçalamaya son vereceğim”. GREIL MARKUS, RUJ LEKESI, 1990


tornado

tasarımcı öğrenci: gözde şenkaya*

proje

2015/2016 sonbahar-kış sezonu için Derishow markasına yönelik hazırlanan “Tornado” isimli koleksiyon kadın ve erkek hazır giyim parçalarını bir araya getiriyor. Siyah ve gri tonlarda yüksek kalite yün kullanılarak oluşturulan şık dış giyim ürünlerinin salaş görünümleri siyah deri kayış ve kemerlerle tamamlanıyor. Hem kadın hem de erkek silüetini tamamlayan büyük kapşonlar, koleksiyona uniseks etkiler katıyor. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi 52


kyrute

tasarımcı öğrenci: ilke karademir*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Proje aslında günümüze çok da uzak olmayan distopik bir gelecekte sıradan bir günü ele alıyor. Filmin bilgisayar oyunlarının tekinsizliğini andıran ortamında kahraman Simon izleyiciye fazlasıyla sakin gelen haliyle gündelik hayatın getirdiği yükümlülükleri bir bir tekrarlıyor. Oysa bu tekdüzelik perdesinin ardında kanıksanarak saklanan politik baskılar bir yerde Simon’u da etkileyecek mi acaba? Kyrute tam da bu noktada izleyicinin kendini nerede ne kadar güvende hissedebileceği konusundaki sınırlarını sorguluyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İlteşim Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi 53


planetexture

proje yürütücüsü: özge dikkaya göknur*

proje

Doğa her zaman farklı tasarım disiplinlerinin ilham kaynağı olagelmiştir. Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü öğrencileri hazırladıkları bu koleksiyonda doğa konseptini; insan yapısı doğa karşıtlığı ve doğanın şefkatli yumuşaklığı gibi iki farklı kavram altında yorumlamışlardır. Abstract-Planet teması, dünya üzerinde doğa ve teknoloji karşıtlığı çerçevesinde insan yapılaşması sonucunda doku ve desenlerin yer aldığı keskin ve soyut görüntülere odaklanmıştır. Organic-Planet ise doğada yer alan ve var olmaya devam eden can-

Ece Metiner

54

Selin Sarı

lıların yarattığı farklı desenler ve dokuların yeniden yorumlanması, sıcaklığı ve yumuşaklığının bir potada erimesini konu almıştır. Öğrenciler, İlkbahar/Yaz 2015 trendi Planetexture’un bu iki alt temasını farklı biçimlerde, lüks moda hazır giyim markalarına uygun olarak yorumlamışlardır. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

Özgün İnceoğlu


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Görevlisi

Gökçe Üstgül

Merve Gökesmer

55


keman yapım atölyesi

tasarımcı öğrenci: deniz göktoğan*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Bu proje keman yapım atölyesi olarak tasarlanmıştır. Bu projenin amacı insanların hem yaşayıp hem çalışacağı yeni üretim alanları yaratmaktır. Mekanda virtüöz, çırak ve acemi diye sınıflandırılan farklı çalışanlar vardır. Çalışanlar hem öğrencilere ders verip onlara kemanın yapımını anlatacak hem de orada beraber yaşayabileceklerdir. Projede ilk olarak keman yapım atölyeleri incelendi, kullanıcıların istekleri ve ihtiyaçları düşünülerek program oluşturuldu ve son olarak çevresel faktörler göz önünde bulundurularak yapı tasarlandı.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, 3. sınıf öğrencisi 56


modular hob

tasarımcı öğrenci: güler akduman*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Modular Hob yaşlı veya kolunda herhangi bir engeli bulunan insanlar için tasarlandı. Farklı fonksiyonlara sahip ızgaraları her çeşit yemeği pişirebilme imkanı tanırken ızgaraların kayabilmesi temizlik sorununa bir çözüm sunuyor. 3 gözü gazlı ve 1 gözü indüksiyonlu olan Modular Hob, ek aparatlara gerek kalmadan Wok stili yemek yapabilmeye ve mutfakta ızgara keyfine olanak tanıyor. Izgaraların kayması farklı boyutlardaki ocak başlıklarında farklı yemeklerin yapılabilmesine olanak sağlarken yemeğin pişirilmesi esnasında arka bölmelerde pişen yemeklerin ön tarafa çekilip karıştırılabilmesine imkan tanır. Modular Hob temizlik yaparken her seferinde ağır ocak ızgaralarının kaldırılması, yemeğin karıştırılması esnasında olası kazalar ve Wok, közleme, ızgara gibi yemeklerin yapımında farklı aparatların kullanılması gibi sorunlara da çözüm sunmaktadır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 3. sınıf öğrencisi 57


denge akademisi proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Bu proje kentsel analiz ve deneyim üzerine yapılmış bir grup projesidir. Alsancak Cumhuriyet meydanının çevresinde yer almaktadır. Ana tema kullanıcıların karakterlerinden gelmektedir. Karakterler çocuklar yetişkinler ve yaşlılar olarak ayrılmaktadır. Mekanlar serbestçe harekete uygun olmalıdır. Sadelik çok önemlidir. Sessizlik, huzur ve doğayla doğrudan ilişki; suya yakınlık aktiviteler için gereklidir. Bunlara ek olarak, gereklilikler çocukların ve yaşlıların fiziksel ve ruhsal gerekliliklerine göre şekillenmiştir. Zen fikri tasarlanırken, denge, bütünlük, iç huzur, gizlilik, şeffaflık yaratılmaya çalışılmıştır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

58

tasarımcı öğrenci: ege namdar*


berg

tasarımcı öğrenci: kaan selçuk*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Berg kullanıcı ve tost makinası arasında yeni bir bağ kuruyor. Kullanıcıyı, makinanın ön tarafına değil yan tarafına yönlendiriyor. Bunu markanın ve tuşların olduğu arayüzü yan tarafta göstererek sağlıyor. Kullanıcı birbirinin içinden geçen tutma yerlerini sıkıştırıyor. Sıkıştırırken, alt tarafta bulunan yaya karşı kuvvet uygulanıyor. Başka bir deyişle, kullanıcının kapağı bastırması için değil açması için güç uygulaması gerekiyor. Bir diğer yandan, iki kapağın arasında, açık pozisyondayken onları sabit tutarak kullanıcıya tostunu hazırlaması için zaman tanıyan bir kilit bulunuyor. Bir diğer önemli özellik ise elektrik kablosu makarasının olması. Makara kullanılarak, kablo kullanımdan sonra sarılabiliyor. En önemli özelliği ise kullanıcıya tostlarını yaparken onu görme fırsatı vermesi. Berg kızartmak için daha önce hiç kullanışmamış grafen filmlerini kullanıyor. Peki neden grafen? Çünkü, ısıyı bilinen tüm metallerden daha iyi iletiyor. Üstelik saydam. Bu malzeme ayrıca elektronik ev aletleri için yararlı olan hızlı ısınma ve soğumayı da sunuyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

59


sanatın dönüştürücü gücü istanbul ve venedik bienalleri üzerine yazı

şölen kipöz * artun özgüner**

İSTANBUL GIBI ÖTEKILERIN BIENALLERININ KURGUSU NEDEN SÜREKLI BERIKINDEN FARKLI OLDUĞU KABULÜ ÜZERINE YENIDEN VE YENIDEN YAZILIYOR? İSTANBUL BIENALI’NIN EVRENSEL OLMA HAKKI YOK MUDUR? Küresel sermayenin sanatı da içine alarak, üretim ve tüketim döngüsünü biçimlendirdiği kesin. İstanbul’da da bir süredir düzenlenen uluslararası sanat fuarları bu ilişkiyi okuyabileceğimiz somut mekânlardan. Yine de sanatın saf hali ile aracısız iletişim kurmak istediğimizde ticari kaygı gözetmeyen uluslararası sanat sergileri documenta/ bienal/trienaller bize kılavuzluk yapıyor. Ancak bunların da küresel

60

sermayenin çarkından ne denli uzak kalabildikleri düşündürücü. Bu yıl sanat üretimi açısından verimli bir yıl. Aynı anda hem İstanbul 14. kez, Venedik 56. kez evrensel sanata ve sanat izleyicisine ev sahipliği yapıyor. İstanbul bienali, son yıllarda cazibesini yitirmiş görünse de bu yıl gerek Documenta’ya imzasını atan küratörü Carolyn Christov-Bakargiev, gerek Boğaziçi ekseninde İstanbul kentinin geneline


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Araştırma Görevlisi

yayılmasından dolayı yeniden ilgi odağı oluyor. “Tuzlu su” isminin hakkını vermek istercesine mekânlar boğazı çevreliyor, hatta adalara uzanıyor. İzleyiciyi salt sergi mekanın içine konumlandırmak yerine, İstanbul’u, İstanbul’un tarihini keşfetmeye çağırıyor. Bu anlamda ülkemizde çağdaş sanatın kitlelerle olan zayıf bağını kuvvetlendirmeye çalışıyor. Üstelik tek bir kuruş ödemeden gezebileceğiniz bienal bu yanıyla oldukça demokratik görünüyor. Peki, bu katılımcı ya da çoğulcu olma sözünü ne denli karşılıyor? Diğer taraftan her zamanki yerinde Arsenale ve Giardini adlı iki mekana yayılan 56.Venedik Bienali, kurumsal yapılanmasıyla daha seçkinci duruyor. Üstelik bu kez paralel etkinliklerin mekânı olarak saraylar seçilmiş. Bu etkinlikler hariç, bienalin omurgasını oluşturan iki sergiye hatırı sayılır bir ücret ödeyerek girebiliyorsunuz. Sanki, bienalin bu tavrına içten içe direnircesine “All the World’s Futures / Tüm Dünyaların Gelecekleri” teması ile örtüşen bir sanatsal içerikle karşımıza çıkan bienalin sanat direktörü ve küratörü Okwui Enwezor, bir o kadar kitleleri içine alan ve çeken bir sergi tasarlamış. Sanatın,

içinde ikamet ettiği dünya ve dünyaların düzenine, o dünyalardaki insan ve doğa gerçekliğine ne denli yakın ve uzak olabileceğini bir kez daha düşündüren bir sergi. Seçilen işlerin niteliği kadar, işlerin bir araya getirilmesi ve hepimizce altyazı gerektirdiğine inandığımız çağdaş sanatın izleyici ile aracısız olarak iletişim kurabilme becerisine tanık oluyoruz. Bunun yanısıra, Enzewor fark edilir biçimde benimsediği etik ve insancıl yaklaşımı ile adeta sanat aracılığı ile Birleşmiş Milletler’in yapamadığını yapmış görünüyor. Karl Marx’ın Kapital’i üzerine kurguladığı sergi, yazıldığı tarihten yüzyıl sonra, bugün küresel ve serbest piyasa ekonomisinin insan emeğinin yabancılaşmasına ve sömürülmesine nasıl daha sağlam bir zemin hazırladığını yüzümüze çarpan soğuk su etkisi gibi hissettiriyor. Post-kolonyal dönemde bile rant için insanın insanı, insanın doğayı nasıl sömürdüğü, ezdiği, yok saydığı; küresel dünya düzeninin verdiği sözün tersine nasıl bazı milletleri ve insan topluluklarını görünmez kıldığı sergi aracılığı ile görünür hale getiriliyor. Tam da bu noktada iki bienalin birbiriyle olan ilişkisine dair bir soru

61


sanatın dönüştürücü gücü istanbul ve venedik bienalleri üzerine yazı

sorabiliriz. Batı merkezli düşünce sistemlerinin dayatıcı yapısının (kolonyal anlayışın) 2000’lerde terk edilmesiyle, etnik ve kültürel çoğulculuğu (çokkültürlülük) merceğe oturtan batılı kültür politikaları İstanbul gibi üçüncü dünya şehirlerine nasıl bir rol biçiyor acaba? Başka bir deyişle; sanat, evrensel değerleri değil de kültürel ve etnik farklılıkları anlamlandırma vasıtası haline gelince gerçekten “farklı” olanın kim olduğuna kim karar verecek? Yoksa burada Ali Artun’un da değindiği gibi amaç etnik çoğulculukken, çoğulculuk yarı yolda kendini etnik farklılıkların altının çizildiği bir anlayışa mı bırakıyor? Sonuçta 3. dünya bienalleri bu haliyle ötekileştirmenin odağı olarak ortaya çıkıyor. Böylece, Venedik bienali ucundan köşesinden tüm dünyayı ilgilendirebilecek evrensel bir geleceğin kapısını aralarken, İstanbul gibi ötekilerin bienallerinin kurgusu neden sürekli berikinden farklı olduğu kabulü üzerine yeniden ve yeniden yazılıyor? İstanbul Bienali’nin evrensel olma hakkı yok mudur? Örneğin İstanbul bienalinde, üretim süreci açısından dikkate değer

62

şölen kipöz * artun özgüner** ve ilgi çekici olan Aslı Çavuşoğlu’nun Red/Red ( Kırmızı/Kırmızı) adlı işi, Ermeni ustalarının bir dönem renk elde etmek için kullandıkları Ararat kırmız böceğinin hikâyesinden yola çıkıyor. Sınırlar arasında kalarak yok olmaya mahkum edilmiş bu zanaat sanatçıya göre Anadolu’daki Ermeni varlığının sona ermesi ile modern Türkiye’nin yükselmesi arasında bir metafor görevi görüyor. Bu sınırları aşmak için sanatçı iki kültürün motiflerini bir defterin sağ ve sol sayfalarında karşı karşıya getiriyor. Çavuşoğlu bu şekilde tasarlanmış pek çok defter ve duvar panolarının bulunduğu yerleştirmesinde bu ilişkinin tarihsel süreci, zanaatkarlar yok oldukça boyanın solması ile ifade ediyor. Aslında kardeş olarak başlayan iki toplumun hikayesine zamanla nasıl farklılaştığına yönelik empatiye davet eden bu iş, aslında kültürel ayrımların altını çizerek istemeden de olsa ayrıştırıcı bir niteliğe sahip gibi gözüküyor. Oysa Venedik bienalindeki Japonya pavyonunda sergilenen Chiharu Shiota’nın The Key in the Hand adlı yerleştirmesi kimlik politikalarının çok ötesinde etik ve insancıl bir geleceğe işaret ediyor. Küra-


* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi **İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Araştırma Görevlisi

tör Hitoshi Nakano, Shiota’nın dilsel, kültürel, tarihi hatta politik ve sosyal bağlamları aşabilen işler çıkarabilmesine atıfta bulunarak, evrensel bir seyirci kitlesini etkisi altına alan işler ortaya koyabildiğinin altını çiziyor. Hakikaten de bir sicim ağından sarkan anahtarlar ve iki kayıktan oluşan The Key in the Hand (Eldeki Anahtar) izleyici ile aracısız, kültürler ötesi bir iletişim kurabiliyor. Sicimden yapılmış ağdan sarkan anahtarlar insanları temsil ederken kayıklar da onlara avucunu açarak kabul eden eller gibi kurgulanmış. Başka bir deyişle her anahtarın aslında kendi hatıralarımızla dolu özel dünyalarımıza açıldığını düşünürsek, Shiota bütün bireysel dünyaların kendi biricikliklerini kaybetmeksizin, birbirlerine bir ağ ile bağlı kalarak kolektif bir hatıra denizi oluşturduğunu öne sürüyor. Her anahtar özel dünyamızın kapısını güvene alırken bağlı oldukları kırmızı ağ da tıpkı bir oganizmanın kan damarları gibi birbirimizden ayrı düşünülemeyeceğimiz bir oluşum olduğumuzu da gözler önüne seriyor. Özetle, günümüz sanatının yönünü belirleyen bienaller, bize bir kez daha sanatın kitlelerle kurabileceği ilişkiyi, içinde yaşadığı dünyanın sosyal ve insani hallerine ne kadar dokunabildiğini düşündürdü. Sanat izleyicisinin o mucizevi beklentisi olan değişim ya da dönüşüm gücünün ne kadar gerçek olabileceğini görmemizi sağladı.

63


swap

tasarımcı öğrenci: ayşegül bayındır*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) SWAP isimli takas sistemine dayalı bu servis tasarımı, İzmir İkiçeçmelik bölgesinde yaşayan ve ikincil ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken ve desteğe ihtiyaç duyan kentlinin hayat standartlarını yükseltmeyi hedeflemektedir. Paylaşımı teşvik eden serviste, bölge halkı kendi sahip oldukları ürün ve hizmetleri ihtiyaç duydukları diğer ürünler ve hizmetler ile takas ederek sistemi kullanırlar. Sistem, bölge içinde kurulmuş şubeler üzerinden kayıt yaptırılarak kullanılmaktadır. Herhangi bir ihtiyaç durumunda bu şubeler ile bağlantıya geçilerek gerekli yardım istenir ve yardıma

64

ihtiyacı olan kişi en uygun diğer üyeyle eşleştirilerek yer ve zaman hakkında bilgilendirilir. Sistem sonucunda yardım sağlayan kişi, bu yardımı talep eden tarafından verdiği hizmete yada ürüne dair memnuniyet değerlendirmesine girer. Değerlendirme sonucu performansı olumlu yönde ise üyenin şubedeki profilindeki durum çubuğu pozitif yönde dolar. Profilinde gösterdikleri performanslara göre sistem üyeleri, Belediye ile iştirak halinde olan SWAP’in yakacak, market ve sağlık hizmetleri gibi promosyonlarından faydalanabilirler.


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, 4. sınıf öğrencisi

65


66


flaneuse

moda รงekimi

67


Beyaz Kısa Üst: Tuğçe Görgülü, Sarı Pencereli Üst: Ebru Üstünel


Fermuar Detaylı Gömlek, Baskılı Pantolon: Nisan Malatyalı

“flaneuse”

Modern düşüncenin yarattığı şehir kavramını, yine modern düşünceden gücünü alan kadının feth etmesinin muhteşemliği, siyah ve beyazın klasikliğini şehrin parlak sarısı ve pembesine boyamış. Dışarıdan soğuk ve yüzeysel görünürken, detaylarında eğlenceli ve şaşırtıcı olan bu görünümler, farklılığı seven ve eğlenceyi hafife almayan bir yaşam tarzının yansımaları.


Beyaz Kısa Üst: Tuğçe Görgülü



Mavi Ceket: Ece Metiner


Beyaz Baskılı Üst: Selen Karipçin


flaneuse: kamera arkası

editör: simay esmek*

çekim

74

Konsept Tasarımı:

Saç & Makyaj Aşaması:

Çekimler başlamadan önce moda editörü çalışmaya esin kaynağı oluşturabilecek görselleri, kombin seçimlerini, tema ve seçilen modellerin ten ve yüz yapılarına uygun olabilecek makyaj önerilerini ve fotoğrafçıya yön verecek duruş önerilerini bir pano üzerinde düzenleyerek çekim akışına yön verecek görsel altyapıyı oluşturur.

Editörün oluşturduğu konsept doğrultusunda saç ve makyaj işlemleri tamamlanır.


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, 3. sınıf öğrencisi

Fitting:

Fotoğraf Çekimleri:

Çekimden önce giysinin model üzerindeki duruşu, saç ve makyaj ile ilgili detaylar ve kullanılacak aksesuarlar son bir kez kontrol edilir. Özellikle giysinin beden üzerindeki duruşu yapılan fitting işlemleri ile iyileştirilir.

Tüm bu işlemlerin ardından fotoğraf çekimi gerçekleştirilir ve elde edilen görseller dergi formatına uygun hale getirilir.

Saç ve Makyaj : Ebru Özalp Fotoğraf: Ersan Çeliktaş Modeller: Gizem Yıldıran, Gizem Özçağsak

75



“Kim olduğumdan önce kim olmuş olduğumu söylemeliyim. Herakles ve ben, akışın tüm elçileri, bu akışın birbirini taklit eden ve tekrar eden parçalardan oluştuğunu biliyoruz. Şimdi yada daha önce kim olduğum da bu birikimin sonucu. Ben daha önce olageldiğim her şeyim.” WALLACE STEGNER, ANGLE OF REPOSE, 1992


datumm

araştırmacılar: deniz hasırcı* zeynep tuna ultav** hande atmaca*** seren borvalı***

dokümantasyon ve arşivleme: Türkiye’de modern mobilya sergi

TÜRKIYE’DE MODERN MOBILYAYI KORUMAK ÜZERINE BIR PROJE: DATUMM

Datumm İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından desteklenen ve 3 yıl süren uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olup, Doç. Dr. Deniz Hasırcı, Yrd. Doç. Dr. Zeynep Tuna Ultav, Araş. Gör. Seren Borvalı ile Araş. Gör. Hande Atmaca tarafından sürdürülen bir bilimsel araştırma projesidir. 1930-1975 yılları arasında Türkiye’de üretilen “modern mobilyalar”dan tarihi/özgün örnekleri belgeleme ve arşivlemeyi amaçlayan proje akademisyenler dışında öğrenciler, grafik ve web tasarımcıları, hukukçuların da yer aldığı geniş bir ekiple yürütülmüştür. İlk etabı, resmî olarak İzmir Ekonomi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi (A1308001/BAP-A024-K no.lu Proje) olarak 2 Eylül 20132 Mart 2015 tarihleri arasında gerçekleşen proje beş bileşenden oluşmaktadır: Kolokyum, sergi, katalog, belgesel film ve sayısal arşiv. Sergi ürünleri, literatür araştırmasıyla elde edilen bilgiler ve uzmanlarla yapılan görüşmeler yoluyla ulaşılan mobilyalardan oluşmaktadır. Mobilyaların sergi kapsamında sunumu, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 6-24 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Sergi, 73 adet özgün/tarihî modern mobilyanın kendisini, 113 adet mobilya ya da mobilya grubunun ise mobil bir fotoğraf stüdyosu aracılığıyla profesyonel biçimde çekilmiş fotoğraflarından oluşmaktadır.

78


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi **Yaşar Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi ***İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, Araştırma Görevlisi

Projenin tüm bileşenleri; sergi, katalog, belgesel ve sayısal arşiv bu dönemin mobilya tasarımı hakkında farkındalığı arttırmak ve yapılacak daha çok çalışmanın önünü açmayı amaçlamaktadır. Bugün, zor olsa da bu önemli dönemlere ait tarihî mobilyaları bulmak hâlâ mümkündür. Ancak, özellikle mobilyanın sahibi değişmişse ya da kurumlar tarafından koruma altında değilse gelecekte izlerini sürmek ve korumak her zaman mümkün olamamaktadır. Kapsamlı bir dokümantasyon, 20. Yüzyıl Türkiye’sindeki modern mobilya hakkında tarihyazımına yardımcı olacaktır. Proje hakkında daha çok bilgiye; katalog, belgesel, sergi ve sayısal arşive www.datumm.org sitesinden ulaşılabilir. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

79


anahtar

tasarımcı öğrenci: özün özgen*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Bu projenin amacı 2174 yılında geçen “Anahtar“ (The Key) filmi için iç mekân sahneleri tasarlamaktır. Devlet artık yoktur, ancak dünyaya önderlik eden karteller vardır ve insanlar açlıktan ölmektedirler. Kısırlık en önemli sorun haline gelmiştir, bu sebepten insanları kurtarmak için tek umut bir çocuğun doğmasıdır. Helix Eğitim

Enstitüsü, dünyanın son çocukları için bir eğitim tesisidir. Tüm dünyadaki Helix Eğitim Enstitülerinin ana tesisini oluşturmakta ve bir kulede bulunmaktadır. Eğitim tesisinin yanı sıra, çocukların yaşaması için yurtlar ve kartellerin başında dünya liderliği yapan insanlar için yaşam alanları vardır.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi 80


guinea pig

tasarımcı öğrenci: büşra eryiğit*

proje

(Tasarımcının anlatımı ile) Guinea Pig güncel eğitim sisteminin nelere öncelik verilerek kurgulandığını düşündüren bir proje. Proje bir anlamda, eğitim sisteminin sanayi toplumunun gereksinimleri üzerine kurgulanmasının etkilerini sorguluyor. Böylelikle bireyin salt bir takım disiplinlerin ağır bastığı bir sistemde, yaratıcı özelliklerinin körelmeye mahkum olduğu, tekdüzeleştirici bir eğitime emanet olduğunu gözler önüne seriyor.

* İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Görsel İlteşim Tasarımı Bölümü, 4. sınıf öğrencisi 81


kent içinde stüdyo:

izmir tarih tasarım atölyesi’nde bir günlüğüne biz...1 yazı

bahar durmaz drinkwater* Berna Yaylalı Yıldız** Nilüfer Kozikoğlu***

İZMIR’DEKI ÇEŞITLI AKADEMIK KURUMLARIN VE ÜNIVERSITELERIN MIMARLIK VE TASARIM BÖLÜMLERININ ETKINLIKLERINE EV SAHIPLIĞI YAPAN ATÖLYE, MIMARLIK EĞITIMININ KENT IÇINDE DE DENEYIMLENEBILMESI IÇIN MÜTHIŞ BIR IMKAN SUNUYOR. İzmir Tarih Projesi kapsamında bir konutun dönüşümü İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi, Kadifekale-Agora-Kemeraltı tarihi aksını ayağa kaldırabilmek ve İzmirlilerin kentsel belleklerini geliştirerek tarih ile ilişkilerini güçlendirmek için 2013 yılı ortalarından beri Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü İzmir Tarih Projesi’nin önemli bir ayağı olarak 19 Şubat 2015 tarihinde kullanımına açıldı. İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi, İzmir’in Konak ilçesinde, eğitim amaçlı kullanılmak üzere bağışlanan yapıda yer alıyor. Binanın tam da bahsedilen alanda kurulması öncelikli olarak, yerel halkın sorun ve beklentilerini yerinde anlamak, katılımcı tasarım yaklaşımı doğrultusunda farklı tema ve ölçeklerde çözüm önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Açıldığı günden

82

itibaren, iki ay gibi kısa bir sürede, İzmir’deki çeşitli akademik kurumların ve üniversitelerin mimarlık ve tasarım bölümlerinin etkinliklerine ev sahipliği yapan atölye, mimarlık eğitiminin kent içinde de deneyimlenebilmesi için müthiş bir imkan sunuyor. Bu yazı kapsamında da, mekânda gerçekleştirdiğimiz bir günlük bir çalıştayın hikayesinden, mekanın bize kattıklarından ve çok kısaca proje konumuzdan bahsedeceğiz. Kent içinde bir mimarlık stüdyosu çalışması Mimarlık Bölümü 4. sınıf bitirme projesi kapsamında, “Kentsel Mimarlık” grubu olarak planladık bu etkinliği2. Proje alanı olarak Basmane 12. Bölge’de ve Kadifekale’de yer alan iki farklı


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Üyesi ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yarı-zamanlı Öğretim Görevlisi *** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yarı-zamanlı Öğretim Görevlisi

alan seçtik. Çoğunluğu konut dokusuyla çevrili her iki alanda da öğrencilerden binalarını tasarlayacakları mimari proje alanlarını belirlemelerini ve yapılı çevreye bir müdahale önerisi geliştirmelerini hedefledik. Bu bağlamda öğrencilerin bitirme projelerini ”mahalle, entegrasyon, iletişim” ve “performans, sergi ve üretim” adında iki ayrı tema çerçevesinde kendi belirledikleri mimari program üzerinde çalışmalarını kurguladık. Üretilen kavramsal projelerin kentin kendisinden gelen sosyal, fiziksel ve kültürel verilerle desteklendiği ve kolektif olarak tartışıldığı bir ortamın, mimari pratiğin üretilmesi adına oldukça önemli olduğu fikrinden hareketle, 10 Nisan 2015’de, havalar da güzelleşmişken, ziyaret ettik atölyeyi; hem çalıştık, hem Basmane ve Kadifekale’yi deneyimledik. 31 kişilik bir öğrenci grubu ve 3 öğretim üyesinin katılımı ile gerçekleşen çalışmada, ilk hedefimiz bitirme projesi için seçilen iki bölgeye yakın olup öğrencilerin projeleri için ihtiyaç duydukları analitik alan çalışmasını

üretebilmekti. Saha çalışmasının ardından öğrenciler bitirdikten sonra atölyeye dönüp elde ettikleri verileri hem değerlendirdiler hem de diğer öğrencilerle paylaştılar. Çalıştaya katılan IEU Mimarlık 4. Sınıf Öğrencisi Yekta Seren süreci şöyle aktardı; “Tek başımıza yaptığımız arazi çalışmalarındansa bu çalıştay çok daha yararlıydı. Hocalarımızla konuşup neleri inceleyeceğimizi kararlaştırmak kararlaştırdıktan sonra bulduklarımız hakkında hemen konuşabilmek güzel bir fırsattı. Ayrıca arkadaşlarımızın nelere baktığını görmek farklı bir bakış açısı sundu…İşin en ilginç tarafı köşedeki bakkala sorduğumuzda burada öyle bir yer yok demesi oldu” (Yekta Seren, IEU Mimarlık 4. Sınıf Öğrencisi). İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi, stüdyoda gerçekleştireceğimiz klasik bir stüdyo gününü kente taşıma imkanı sundu. Aslında kısaca, İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi’nde çalışma fikrinin nasıl ortaya çıktığından bahsedersek, atölyenin nasıl bir gereksinime cevap

83


kent içinde stüdyo:

izmir tarih tasarım atölyesi’nde bir günlüğüne biz...1 yazı

verdiğini de anlatmış oluruz. Bitirme projelerinin ilk jürisinden sonra projelerin çok yüzeysel kaldığını, öğrencilerin, Basmane ve Kadifekale`deki hayatı kavrayıp projelerine aktaramadıklarını, alanların sorunsallarına dokunmadıklarını, hep bir teğet geçer, yüzeysel, genel-geçer bir yaklaşımda olduğunu fark ettik. Halbuki, hem Basmane hem de Kadifekale, bugün her ne kadar kentin kıyıda kalmış ve yoksullaşmış semtleri olarak görülseler de, kentsel ölçekte çalışılması gereken tarihi kent merkezleri olarak değerlerini korumaktalar. Diğer öğrencilerin ise bu süreçle ilgili yorumları şöyle; “4 yıldır dersimizi stüdyoda yapmak yerine farklı bir mekanda yapmak bizim için farklı bir deneyimdi. Bu mekanın İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi olması ise bir ayrıcalıktı. Basmane’nin neredeyse bütün sokaklarını deneyimledik ama burada bulunan bir mekanı deneyimlememiz ve daha fazla vakit geçirebilmemiz açısından oldukça önemliydi” (Gamze Şahin, IEU Mimarlık 4. Sınıf Öğrencisi) “Herşeyden önce ne kadar sevdiğim bir çalışma ortamı da olsa, arada stüdyodan çıkmak kesinlikle çok iyi geliyor. Bu tarz gezileri

84

bahar durmaz drinkwater* Berna Yaylalı Yıldız** Nilüfer Kozikoğlu*** daha sık yapmalıyız, hem grupça aktivite yapmış oluyoruz hem de bize motivasyon oluyor. İzmir-Tarih Tasarım Atölyesinde çok güzel vakit geçirdik, analizleri yapmak için ve kritik almak için serbest bırakılmış olmamızdan çok memnun kaldım. TTA gerçekten harika bir değişim geçirmiş, umarım bu bir başlangıç olur ve Basmane’nin değerleri böyle korunmaya, yenilenmeye devam eder” (Gökçe Çalıkoğlu, IEU Mimarlık 4. Sınıf Öğrencisi). Gün boyunca bir üs olarak kullanılan atölyede, tasarım atölyesi işlevinde, hem öğrencilerle birlikte, hep beraber kentte çalışma imkânı elde ettik, hem de birazcık duvarların dışına çıkıp, kenti deneyimleyerek Mimarlık eğitiminin kentle ilişkisini sorguladık. Bu sayede öğrenciler, her iki alanı da daha yakından tanıma, gözlem yapma ve orada yaşayanlarla söyleşiler yapma imkânını elde ettiler. Bu bağlamda, atölyenin çalışmalarını sürdürmesini ve yeni çalışmalar için de ev sahipliğine devam etmesini umuyoruz, eğitim için çok önemli bir katkısı olduğunu düşünüyoruz. İzmirTarih Tasarım Atölyesi belki de İzmir’de yaratıcılık ve sanatın mekanı dönüştürme potansiyelini anlamak için de iyi bir araştırma konusu olacak ilerleyen yıllarda.


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Öğretim Üyesi ** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yarı-zamanlı Öğretim Görevlisi *** İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yarı-zamanlı Öğretim Görevlisi

Yazıya katkıları ve İzmir-Tarih Tasarım Atölyesi’nin kullanımı için sağladıkları kolaylıklar için Deniz Güner (Tarih-Tasarım Atölyesi Koordinatörü), Çağlayan Kaplan (Koordinatör Yardımcısı), Gökhan Kutlu (İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürü), yazıya katkıları ve çalıştayın gerçekleşmesini sağladıkları için 4.sınıf öğrencileri: Gamze Şahin, Özgün Özalp, Yekta Seren, Gökçe Çalıkoğlu ve çalıştaya katılan tüm öğrenciler ile 4.sınıf proje yürütücüleri Işık Ülkün Neusser, Metin Şahin’e teşekkür ederiz.

Bu yazının uzun versiyonu XXI dergisinin Mayıs 2015 sayısında yayınlanmıştır.

1

Kentsel Mimarlık Proje Grubu Yürütücüleri: Bahar Durmaz Drinkwater, Metin Şahin, Nilüfer Kozikoğlu, Işık Ülkün Neusser, Berna Yaylalı Yıldız 2

85


birikim

IEU’da mimarlık bölümünün 10 yılı sergi

aslı ceylan öner*

İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık Bölümü 10. yılını 24 Mart 2015 günü Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde açılan ‘Birikim’ isimli sergi ile kutladı. Birikim, bölümün on yıllık süreç içinde mesleki eğitim alanında biriktirdikleri ve biriktireceklerini ortaya koyan bir sergi oldu. Serginin açılış konuşmasını EcoWeek’in kurucusu Elias Messinas üstlenirken ayrıca, Messinas, mimaride sürdürülebilirlik hakkında bir sunum da gerçekleştirdi. Video gösterilerine de yer verilen açılışta, sanat ve tasarım stüdyosu projeleri, mimarlık bölümü projeleri ve dünyadaki önemli mimarların projelerinin öğrenciler tarafından modellenmiş maketleri yoğun ilgi gördü. Mimarlık bölümü stüdyolarında çalışılmış, ikinci sınıflara ait köprü tasarımları, üçüncü sınıfların titizlikle hazırladıkları büyük ölçekli mimari projeler ve maketleri ile mimari yapıların gözden kaçan detaylarını anlattıkları strüktür maketleri büyük ilgi uyandırdı-. Son sınıf mimarlık öğrencilerinin parametrik yöntemler kullanarak tasarladıkları projeler ise teknoloji ile mimarlıkta gelinen son

86

86


*İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık

Bölümü, Öğretim Üyesi

noktayı gösterir nitelikteydi. Lisans programında üretilmiş projelerin yanı sıra sergi de, mimarlık yüksek lisans programında yapılan çalışmaların görsel çıktıları, İstanbul Bienal’inde sergilenmiş eserler ve mimarlık öğrencileri kulübü CutPaper’ın işleri de yer aldı. Fotoğraf: Ersan Çeliktaş

87


dijital tekstil desen arşivi ve sanal müze oluşturulması projesi tudita ekibi * proje

f. dilek himam er**

PROJE KAPSAMINDA TEMEL AMAÇ, TÜRK MADDI VE TASARIM KÜLTÜRÜNÜN ÖNEMLI BIR PARÇASI NITELIĞINDE OLAN SÜMERBANK MIRASINI KORUMA ALTINDA TUTMAK, ARAŞTIRMACILARA, ÖĞRENCILERE VE ILGILI KURUMLARA BILGI PAYLAŞIMI ÇERÇEVESINDE SUNABILMEKTIR. 1930’lu yıllarda başlayan büyük ekonomik kriz sonrasında Türkiye’de son derece anlamlı bir sanayileşme modeli denenmiş, başta dokuma olmak üzere beş ana grupta toplanan bu sanayi atılımının baş aktörü, Sümerbank olmuştur. Sümerbank fabrikaları sadece birer fabrika olmakla kalmamış aynı zamanda yeni yaşam biçimlerini toplumun her kesimine aktaran yerleşkeler olarak da faaliyet göstermişlerdir. Bu kültürel devrim, aynı zamanda Sümerbank kumaş ürünlerinin üretildiği mekânlarda da gözlemlenmiştir. Fabrikalar sadece üretim alanları değil aynı zamanda lojmanlar, çeşitli operaların, tiyatroların, baloların düzenlendiği sosyal tesisler, golf sahaları, ilkokullar, hastaneler, parklar gibi alanları ile küçük fabrika kasabaları olarak da nitelendirilmişlerdir. Çiçekli basmalar, pazen kumaşlar, divitinler, çizgili Sümerbank pijamaları halkın hemen her kesimi tarafından uzun yıllar severek kullanılmıştır. Bu kumaşlar hem ucuz, hem dayanıklı, hem de son derece zarif olmaları ile de büyük beğeni kazanmıştır. Kumaşlarda kullanılan desenlerde ve renklerin seçimlerinde tasarruf yıllarının izleri de gözlemlenmiş, Anadolu kır çiçeklerinin renkleri, sayısız çeşitlikte desene ilham vermiştir. Sümerbank fabrikaları, bünyesinde çalışan onlarca tasarımcı ile Türkiye’de tekstil tasarımının kimliğini bulması açısından da önemli bir okul olmuş, üretilen binlerce çeşitlilikteki desen aracılığı ile dünya modasını Türk çizgileri ile yorumlayan tekstil tasarımcıları yetiştirmiştir. Ancak 1985 yılından sonra Sümerbank bir değişim dönemine girmiş ve 1930’larda savaş yıllarının gerçekleriyle mücadele ederek uzun yıllar başarıyla sürdürülmüş yapı, değişen dünya ve ülke gerçekleriyle uyum sağlamakta güçlük çekmiştir.1 Özelleştirme kapsamına alındığı 1987 yılına kadar yerli sanayinin simge Tudita web sayfası için:

88

isimlerinden biri olarak Sümerbank artık üretimini durdurmuş ve son mağazalarını da kapatmış durumdadır. Bugün ise üretimleri ile maddi kültürü ve gündelik yaşamı yönlendiren Sümerbank fabrikalarından geriye, tarihsel bir kumaş arşivi, endüstriyel atıklar ve yıkık binalar kalmıştır. 2006-2007 yıllarında Halkapınar ve Nazilli Sümerbank yerleşkelerine fakültemiz personeli tarafından yapılan saha gezisiyle başlayan Sümerbank desenlerini eğitim malzemesi olarak koruma altına alınma faaliyetleri de bu kültürel mirasa sahip çıkma bilinciyle ortaya çıkmıştır. 2014 yılında İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteği ile başlatılan “Dijital Tekstil Desen Arşivi ve Sanal Müze Oluşturulması Projesi başlıklı (TR31/14/BTD01/0044 no’lu) proje” kapsamında İzmir Ekonomi Üniversitesi GSTF Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, İzmir Halkapınar Basma Müessesesi’nde bulunan desen albümlerine ait dijital desen arşivinin oluşturulması yönünde çalışmalara başlamıştır. Bu proje kapsamında fabrikaya ait 1956-2001 yılları arası üretilmiş koleksiyondan seçilerek hazırlanan desenlerden sanal bir desen arşivi oluşturulmuştur. Proje kapsamında temel amaç, bu malzemeyi Türk maddi ve tasarım kültürünün önemli bir parçası niteliğinde koruma altında tutmak, araştırmacılara, öğrencilere ve ilgili kurumlara bilgi paylaşımı çerçevesinde sunabilmektir. Proje, Türkiye’nin ilk dijital desen arşivi olma özelliğini de taşımaktadır. Projede Prof. Dr. Ender Yazgan Bulgun, Prof. Elvan Özkavruk Adanır ve Yard. Doç. F.Dilek Himam Er proje danışmalığı ve yürütücülüğü yapmış olup Yıldız


**İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Öğretim Üyesi

Berrak Sarı proje koordinatörlüğü, Kardelen Aysel, Nur Ceren Kurt ve Zülal Sevinçler proje danışmanları ve teknik ekip olarak görev almıştır. Desen arşivi başlangıçta çeşitli kategorilere ayrılarak yaklaşık 6000 adet desen dijitalize edilmiştir. Bununla birlikte her bir desen kompozisyon ve teknik özelliklerine göre proje kapsamında uygun parametrelere ayrılmıştır. Ayrılan desenlerin teknik ve tasarımsal özellikleri (malzeme, dokuma örgüsü, kompozisyon, renk, desen, desene ilişkin varsa sözlü tarih görüşmelerinden elde edilen bilgiler) tespit edilerek dijital veri tabanına girilmiştir. Bu süre içinde literatür taraması ve alana yönelik araştırmalar da titiz bir biçimde yürütülmüştür. TUDİTA (Türkiye Dijital Tekstil Arşivi) adıyla tanımlanan arşiv oluşturulurken yok olma riski taşıyan desenlerin arasından dönemi en iyi anlatan özgün örnekler seçilerek bu desenlerin replikaları üretilerek koruma altına alınmıştır. Proje süresince çeşitli seminerler, alan çalışmaları, atölye çalışmaları ve sergiler gibi pek çok faaliyet de gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında okulumuza 4-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında kültürel mirasın yüksek çözünürlükte dijitalleştirilmesi konusunda dünya çapındaki müzelerle çalışmalar yapmakta olan Kyoto Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Ari IdeEktessabi danışmanlık vermek üzere davet edilmiştir. “Dijital Arşivler ve Kültürel Miras” kavramını ele alan seminerlerden ilki, İzmir ve çevresini de kapsayacak biçimde kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde Ege İhracatçılar Birliği’nde düzenlenmiştir. Diğeri ise fakültemizde kültürel miras

niteliği taşıyan nesnelerin yüksek çözünürlükle dijitalize edilmesi konusunda ele alınmıştır. Bunun yanı sıra Nazilli Basma Sanayii, Bursa Merinos Müzesi ve Madrid’te bulunan Museo Del Traje’de tarihi tekstillerin korunması ve sergilenmesi konusunda çeşitli alan çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 13-27 Kasım 2015 tarihleri arasında da İzmir Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde “Bir Ulusu Giydirmek: 1956-2000 Yılları Arası Sümerbank Desenleri” başlıklı bir sergi düzenlenmiştir. Cumhuriyet dönemi ekonomi ve kültür tarihine tanıklık etmiş bir belge niteliğinde olan Sümerbank desen albümlerinin 19562001 yılları arasındaki dönemine ait kısmının belgelenmesinin ve kataloglamasının, Türk tekstil tarihine ilişkin önemli ipuçları verebileceği öngörülmüştür. Kuşkusuz ülkemizin en önemli sanayi yatırımlarından biri olarak tarihsel bir görevi de üstlenen Sümerbank kurumuna ait bu bilgilerin ve henüz daha ulaşılamamış olan birçok arşivin de müze gibi platformlarda belgelenmelerini ve korunmalarını sağlamak bundan sonra gelecek kuşaklar için önemli bir rehber niteliğinde olacaktır. Moda Çekimi: Ersan Çeliktaş

*Prof. Dr. Ender Yazgan Bulgun, Prof. Elvan Özkavruk Adanır, Yard. Doç. F.Dilek Himam Er, Kardelen Aysel, Yıldız Berrak Sarı, Nur Ceren Kurt, Zülal Sevinçler 1

Zafer Toprak, Sümerbank, Creative Yayıncılık,1988,s.87.

89


I S S N: 24589845


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.