15 Kasım 2015 Sonbahar Müzayedesi

Page 124

Müteferrika astronomi ve kozmografyaya ilişkin yaptığı ekte, öncelikle evrenin yapısını betimleyen çeşitli bilim ve fikir adamlarının düşüncelerini ele almış ve yer veya güneş merkezli bir evren modeli tasarlamanın din/inanç konularına girmeyip bütünüyle bilimsel bir konu olduğunu vurgulamıştır. Ardından evrenin biçimini açıklayan astronomik kuramların Batlamyus, Kopernik ve Brahe sistemleri olmak üzere üçe ayrıldığını belirtmiş ve bu sistemleri ayrıntılı biçimde açıklamıştır. Kopernik’in Güneş merkezli kuramını ve buna yöneltilen itirazları değerlendirirken, Kopernik’i destekleyen Galilei ve Descartes’tan yararlanmıştır. Böylece İbrahim Müteferrika, yaptığı eklerle öncelikle Kopernik kuramının gerçek anlamda Osmanlı kültüründe tanınmasını sağlamıştır. Ayrıca Galilei’nin yeni fiziğini ve Descartes’ın evrenin işleyişine ve yapısına mekanik bir açıklama getiren çevrimler kuramını da anlatarak bunların Osmanlı bilim dünyasında, gecikmeli de olsa öğrenilmesine vesile olmuştur. Cihannüma’nın ilk dört sayfası önsöz niteliğindedir ve numaralandırılmamıştır. Kâtip Çelebi burada Cihannüma’yı yazma sebebi hakkında bilgi verir. Bunun devamında yer alan ve numarasız olan 22 sayfalık kısım ise fihrist olarak adlandırılan içindekiler bölümüdür. Fihristten sonraki sayfalar 1’den 698’e kadar numaralandırılmıştır. İlk sayfada zengin bir tezhiple süslenmiş çerçeve içinde “Kitab-ı Cihannüma Kâtip Çelebi” ifadesi yer alır. Metin bölümünde önce Cihannüma’nın yazımı sırasında yararlanılan kaynak eserler tanıtılmış, sonra da coğrafyanın tanımı ve sınıflandırılması yapılarak amacı ve faydası açıklanmıştır. Bu açıklamaları, batıdaki yeni görüşler doğrultusunda ele alınan matematiksel coğrafya ve kartografya konuları izler. Bu bölüm, metin arasına yerleştirilmiş güneş ve ay tutulması, kuzey ve güney yarımküreyi gösteren dünya haritaları gibi pek çok çizim ile de desteklenmiştir. Cihannüma’da bazı çizelgeler de kullanılmıştır. Örneğin, “Cedvel-i Ekalim” adlı çizelgede iklim sayısı ile iklimlerin saat ve dakika, derece ve dakika olarak konumları yazılmıştır. Memleketler ve şehir adları üzerinde de duran Kâtip Çelebi, batıda coğrafya ve haritacılık alanında gelişen yeni görüşlerden de bahsettikten sonra yeryüzü, karalar, denizler ve yer küresi ile ilgili genel bilgiler verir. Bu konularla ilgili bilgiler verildikten sonra, ülkeler hakkındaki açıklamalara Asya’nın doğusundaki adalardan başlar. “Yaponya, Yeni Gine, Moluk, Mindenao, Cava, Sumatra, Borneo, Seylan, Çin ve Hint Adaları” şeklinde sıralanan bu adalardan sonra Asya kıtasındaki ülkelere geçilmektedir. Asya kıtasına “Çin-i Maçin ve Hıtay” gibi Uzakdoğu ülkelerinden başlayan yazar, buradan batıya doğru ilerleyerek Hind, Sind (Batı Pakistan), Kaşmir, Tibet, Zabulistan (Afganistan),Badahşan, Toharistan ülkelerinden bahseder. Asya’nın güneyindeki bu ülkelerden sonra İran, Türkistan ve Orta Asya’daki; Sicistan, Sistan, Kirman, Hürmüz, Lâr, Fars, Huzistan, Loristan, Cibal, Irak-ı Acem, Horasan, Kuhistan, Tabaristan, Mazenderan, Deylem, Ceylan, Harizm, Maveraünnehr, Doğu Türkistan ülkelerini anlatır. Sırasıyla Azerbaycan, Arran, Mogan, Şirvan, Dağıstan, Gürcistan ülkelerinin ele alınmasını takiben Doğu Anadolu ve Arabistan Yarımadası üzerinde yer alan Osmanlı topraklarına geçilir. Bu bölgeye ait bilgiler El Cezire, Irak, Arap Yarımadası, Şam ve Halep olarak başlamakta ve devamında Anadolu topraklarına geçilmektedir. Kâtip Çelebi kendisinin gezip gördüğü yerleri daha detaylı olarak tasvir etmiştir. Anadolu diğer bölgelere göre daha ayrıntılı ele alınmıştır. Burada şehir ve kasabalardan, kalelerden, bunların konumlarından ve bulundukları yerin coğrafi özelliklerinden ayrı ayrı söz edilmiştir. Yerleşimler arası mesafeler, ekonomik faaliyetler, bölgedeki ova, dağ, nehir ve göller hakkında açıklamaların yanı sıra cami, hamam ve çarşıların sayı ve bilgileri de verilmiştir. Her bölümde konuyla ilgili harita ve çizimler de mevcuttur. Kâtip Çelebi’nin en önemli yanlarından biri de döneminde ortaya çıkan yeni gelişmelere bakarak coğrafyanın ve coğrafi eserlerin haritasız olamayacağını kavramış olmasıdır. Bu sebeple yazdığı ikinci Cihannüma’ya birçok çizim ve harita eklemek istemiş, fakat istediği miktarda çizim ve haritayı koyacak fırsatı ve ömrü olmamıştır. Ancak yaklaşık 100 yıl kadar sonra, İbrahim Müteferrika Cihannüma’ya birçok çizim ve harita ekleyip basarak Kâtip Çelebi’nin arzusunu bir ölçüde yerine getirmiştir. Müteferrika matbaasında basılan kitaplar Füyûzât-ı Mıknatisiye ve Cihannüma hariç, çoğunlukla siyasi tarihle ilgilidir. Bu durumda bilim alanında seçilmiş kitaplar olarak sadece Füyûzât-ı Mıknatisiye ve Cihannüma karşımıza çıkmaktadır. Ancak Füyûzât-ı Mıknatisiye içerdiği bilgiler açısından geçerliliğini yitirmiş, yararsız bir çalışmadır. Böylece Cihannüma, nitelik, bilimsellik ve yayınlandığı dönem için en güncel bilgileri kapsaması açısından matbaanın bastığı en önemli kitap olarak değerlendirilmektedir. Basımından sonra yurtiçinde ve yurtdışında yaygın olarak tanınan ve kullanılmaya başlanan Cihannüma, Avrupa’da birçok dile çevrilmiştir. Bilim adamları dışında, XIX.yüzyılda Anadolu’yu gezen Avrupalı seyyahlar tarafından da önemli bir bilgi kaynağı ve yol kılavuzu olarak kullanılmıştır. Kâtip Çelebi’nin bu eseri, döneminde olduğu gibi günümüze kadar da coğrafya alanında çalışan birçok kişi için temel kaynaklardan biri olmuştur. 122


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.