Ana Sınıfı Dergisi

Page 1

AKÇAY iLKOGRETiM OKULU ANASINIFI DERGiSi


Ç NDEK LER GİRİŞ(BU BÖLÜMDE; DERGİMİZİ HAZIRLAMA AMACIMIZ, SAYIN ALİ ÖZEN’İN VE ANASINIFI ÖĞRETMENLERİMİZİN YAZILARI BULUNMAKTADIR)

AÇIKLAMALAR……………………………………………………………………………………………………………..…………………1 OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ……………………………………………………………………………………………….…….2 MERHABA………………………………………………………………………………………………………………………………..…….3

ANNE BABA EĞİTİMİ(BU BÖLÜMDE; ANNE- BABALAR İÇİN ÇOCUK YETİŞTİRME İLE İLGİLİ BİLGİLER İÇEREN MAKALE, ŞİİR, YAŞANMIŞ HİKAYELER BULUNMAKTADIR)

YAZI (BABALAR)……………………………………………………………………………….………………………………………..……4 HİKAYE ……………………………………………………………………………………………………………………………………….….5 MAKALE (ÇOCUK EĞİTİMİNDE KÜÇÜK ŞEYLER)…………………………………………………………………6-7-8-9-10 ŞİİR ……………………………………………………………………………………………………………………………………..……...11 YAZI(GÖNDERİLMEMİŞ MEKTUP)…………………………………………………………………………………………….12-13 HİKAYE (BEN NE YAPTIM?)……………………………………………………………………………………………………...14-15

SINIFIMIZDAN(BU BÖLÜMDE SINIFIMIZDA SÖYLEDİĞİMİZ ŞARKILAR, TEKERLEMELER, PARMAK OYUNLARI VE ŞİİRLERDEN BAZI ÖRNEKLER BULUNMAKTADIR. SİZ DE ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE BUNLARI SÖYLEYEBİLİRSİNİZ.)

SINIF İÇİ ÇALIŞMALARIMIZ ………………………………………………………………………………….…..16-17-18-19-20

ÇOCUK KÖŞESİ( BU BÖLÜMDE ÇOCUKLARINIZLA BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRECEĞİNİZ, ÇOCUĞUNUZUN YARATICILIĞINI GELİŞTİRECEK, DİKKATİNİ ARTTIRACAK ÇALIŞMALAR BULUNMAKTADIR.)

YARATICILIĞI GELİŞTİRECEK OYUNLAR ………………………………………………………………………………..….21-22 TEKERLEME-PARMAK OYUNLARI………………………………………………………………………………………………….23 BİRLİKTE YAPALIM…………………………………………………………………………………………………………………..24-25

ANKET(ÇOCUĞUNUZU NE KADAR TANIDIĞINIZI ÖLÇMENİZ İÇİN SİZE BİR FIRSAT! ÖĞRENCİLERİMİZE SORDUK BÖLÜMÜNDE DE ÖĞRENCİLERİMİZE BİR KONU İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ SORUYORUZ.)

ÇOCUĞUNUZU NE KADAR TANIYORSUNUZ?..........................................................................26-27-28 ÖĞRENCİLERİMİZE SORDUK…………………………………………………………………………………………………..….. 29

FOTOĞRAFLAR ( BU BÖLÜMDE OKULUMUZDAN, SINIFIMIZDAN, ETKİNLİKLERİMİZDEN BAZI ÖRNEK FOTOĞRAFLAR BULUNMAKTADIR.)

OKULUMUZ……………………………………………………………………………………………………………….…………………30 SINIF İÇİ FOTOĞRAFLARIMIZ……………………………………………………………………………………………...31-32-33 ETKİNLİKLERİMİZDEN FOTOĞRAFLAR……………………………………………………………………….34-35-36-37-38

YAYIN GRUBUMUZ GRUBUMUZ YAYIN EDITÖRÜ: EDITÖRÜ: SEÇICI KURUL: INCELEME KURULU: SAYFA TASARIMI:

AYSEN ÖZTÜRK AYSEN ÖZTÜRKÖZTÜRK- SEMRA SIMSEK HAKAN ÇINALÇINAL- IPEK DEMIRCIDEMIRCI- I. TÜLAY GÜRBÜZ AYSEN ÖZTÜRKÖZTÜRK- HAKAN ÇINAL


SAYIN VEL LER; BU DERGİ OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN GİDEREK ÖNEMSENDİĞİ GÜNLERDE 0-6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARI OLAN, ÇOCUĞUNU ANASINIFINA GÖNDEREN VEYA GÖNDERMEYİ DÜŞÜNEN ANNE BABALAR İÇİN HAZIRLANMIŞTIR. DERGİMİZDE ANNE, BABA, ÇOCUK KISACASI AİLENİZDEKİ HERKESİN FAYDALANABİLECEĞİ BÖLÜMLER BULUNMAKTADIR. ÇOCUKLARINIZLA BİRLİKTE ZAMAN GEÇİREBİLECEĞİNİZ, HİKAYELERİMİZDE VE ŞİİRLERİMİZDE KENDİNİZDEN DE BİRŞEYLER BULABİLECEĞİNİZ, ANNE BABA EĞİTİMİ KONUSU ALTINDA ÇOCUK YETİŞTİRME İLE İLGİLİ BİLGİLER ALABİLECEĞİNİZ, ANASINIFINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR VE ETKİNLİKLER İLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLABİLECEĞİNİZ KEYİFLİ BÖLÜMLER HAZIRLANMIŞTIR. İYİ EĞLENCELER…

OCAK-2008 2007-2008 Eπ T M ÖπRET M YILI AKÇAY LKÖπRET M OKULU AYLIK ÜCRETS Z ANASINIFI DERG S D R.


OKUL ÖNCES Eπ T M N ÖNEM Sevgili Anne ve Babalar; Günümüzde bilim adamlarının tartıştığı güncel konulardan birisi çocuğun eğitiminin anne karnında mı yoksa doğduğundan itibaren mi başladığıdır. Şu bir gerçek ki ne kadar erken yaşta çocuk eğitime alınırsa ruhsal ve bedensel gelişimi o oranda hızlı olmaktadır. Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin % 70’i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır Okul öncesi dönem, çocuğun gelişiminin hızlandığı yıllardır. Bu dönemde verilen eğitim, çocuğun geleceğine yön verir. Yapılan araştırmalarda çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının, yetişkinlikte bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiği gözlenmiştir. Öyle ise okul öncesi eğitim çocuklarımızın geleceği için bir mecburiyettir. Okul öncesi eğitimi, 0-6 yaş grubundaki çocukların gelişim düzeylerine ve bireysel özelliklerine uygun, zengin uyarıcı çevre imkanları sağlayan, onların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini destekleyen, kendilerini toplumun kültürel değerleri doğrultusunda en iyi biçimde yönlendiren ve ilköğretime hazırlayan temel eğitim bütünlüğü içerisinde yer alan bir eğitim sürecidir. Okul öncesi eğitim kurumları, çocuğu diğer çocuklarla sağlıklı bir ortamda bir araya getirir. Çevre-uyarıcı zenginliği zihinsel deneyimlerini çeşitlendiricidir. Çocuğun yeteneklerini, ilgilerini ortaya koymasını ve geliştirmesini destekleyicidir. Okul öncesi eğitimi, çocuğun duygularının gelişimini ve algılama gücünü artırır. Akıl yürütme sürecinde ona yardımcı olur. Çocuğu genel kültür değerlerine dayalı sosyal bir ortam içinde eğiterek, toplumun kültür değerlerini özümlemesinde yardımcı olur. Çocuğa kendi düşünce ve duygularını açığa vurma olanakları sağlanarak kendisini anlamasına ve ortaya koymasına fırsat verir. Bu kadar faydasını sayabileceğimiz okul öncesi eğitimden çocuklarımızı mahrum bırakmayalım. Onlar bizim istikbalimizdir. Onların hayata hazırlanması için atacağımız bu adım, çocuklarımız için yapacağımız en güzel yatırımdır.

Saygılar…... Ali ÖZEN Akçay İlköğretim Okulu Müdür Vekili


MERHABA… SEVGİLİ ANNE VE BABALAR; Bu ilk dergimizin ilk sayfalarında sizi gururla ve saygıyla selamlıyorum Okul öncesi eğitiminin öneminin öneminin karşı konulmaz bir gerçek olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Biz de bunu göz önünde 3--6 yaş arası bulundurarak sizlere faydalı olacağını düşündüğümüz 3 çocukların eğitimi ile ilgili olan bu dergiyi hazırladık. Dergiyi hazırlama sürecinde çeşitli kaynaklardan kaynaklardan yararlanarak sizlere en iyi bilgiyi vermeye çalıştık. Dergimizde anne ve babaların ayrı ayrı yararlanabilecekleri yazılara, şiirlere, eğlenceli bölümlere, çocuğunuzla birlikte iyi vakit geçirebileceğiniz çalışmalara, okulda geçirdiğimiz zamanı az da olsa size yansıtabilen fotoğraflarımıza yer verdik. Umarım sizin ve çocuğunuz için az da olsa yararımız olmuştur… Bu dergimizi hazırlarken bize destek olan İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sayın İrfan GERÇEK’e, yardımlarını, düşüncelerini ve bize olan olan inancını bizden eksik etmeyen okulumuz Müdür Vekili Sayın Ali ÖZEN’e, dergimizin anket aşamasında bize yardımcı olan okulumuz öğretmenlerinden Sayın İ. Tülay GÜRBÜZ’e, dergimizin her aşamasında bizden yardımını eksik etmeyen ve fikirleri ile bizi aydınlatan aydınlatan okulumuz öğretmenlerinden İpek DEMİRCİ’ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım... Dergimizi okumak için ayırdığınız zamana şimdiden teşekkürler…

Aysen ÖZTÜRK Anasınıfı Öğretmeni

Semra ŞİMŞEK Anasınıfı Öğretmeni


YAZI BABALAR* “Ben hayatta en çok babamı sevdim” der Can Yücel. Ben hayatta en çok babamı sevdim. Bu cümleyi kurmak ne güzel. İnsan hayatta en çok annesini severmiş sanki. İlk annenin kokusu gelir ya burna, ilk doyuran ve ilk kucaklayan odur. Derken babası ile tanışır bebek. Bu tanışmanın ürkekliği geçer bir süre sonra. Kocaman elleri ve kolları ile kucaklayan baba, kötü rüyalardan uyandıran bir güven bekçisi, gökyüzünden tüm hızıyla inen dolu tanelerinden koruyan bıyıklı bir tente ve evlenilecek tek prens olur. Zamana direnemeyen ilişkilerin karmaşasında anne ve babanın arasında kalan çocuk, taraf tutmayı ilk kez bu aşamada öğrenir belki de. Sonrasında zaten ya Galatasaraylı olur yada Fenerbahçeli. Sonra günler geçer. “Yaramazlık yaparsan seni babana söylerim” yada “Polise veririm” cümleleri kafamıza kazıla kazıla baba ve polis bizde garip bir korkuya neden olur. Oysa güven duygusu en çok da onlara yakışmaktadır. Derken bir gün, yıllar sonra yani, eğer Tanrı sırasıyla verdiyse, Cemal Süreyya’nın şiiri oturur boğazınıza. “Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum” diyen dizeler. Kör olmadan sarılabilmeli insan babasına. Kucaklayıp koklamalı. Eğer hala yeryüzünde bıyıklı bir tenteniz, geceleri üzerinizi örtecek kocaman elli bir prensiniz ve hala bazı şeylere ikna etmeniz gereken bir babanız varsa, sarılın çok geç olmadan… Kör olmadan. • Bu yazı İclal Aydın’ın Hayat Güzeldir kitabından alınmıştır


H KAYE Güneşli bir gündü. Kadın parkta yanında oturan adama “Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum” dedi. Adam gülümseyerek “Güzel bir oğlunuz var” dedi. “Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocuk da benim oğlum” Sonra saatine baktı ve “Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı” diye seslendi oğluna. Çocuk salıncakta yükselirken “Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha” diye karşılık verdi babasına. Adam başını “peki” anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti. Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna “Todd, artık gidelim mi, ne dersin?” Çocuk yine gitmeye isteksiz “Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha” diye bağırdı babasına. Adam” Tamam” deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti. Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla “Ne kadar sabırlı bir babasınız” dedi . Adam gülümsedi kadına. “Sabır değil yaptığım bayan” dedi. “Büyük oğlum Tommy’yi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu kaybettim. Buraya yakın yolda bisiklet sürüyordu. Tommy’e hiç yeterince zaman ayırmamıştım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte olabilmek için her şeyi yapardım. Todd’la ayni hatayı yapmayacağıma söz verdim kendi kendime.. O her “Beş dakika daha baba” dediği zaman, oyun oynamak için beş dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum, asıl kazanan benim”


ÇOCUK Eπ T M NDE KÜÇÜK ≈EYLER… "Yüzümdeki gülümsemem olun yalnızlığımda Nedensiz sınırlar koymayın davranışlarıma Tükendiğinde yaşama sevincim çaresiz kaldığımda İçimdeki umudum olun yeniden hayata” Attar Çocuk yetiştirmek en kutsal, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Çünkü çocuk geleceğe bırakılan en büyük eser olacaktır. Bu nedenle çocukların sağlıklı bir yaşama adım atabilmeleri için psikososyal ve kişilik gelişimini doğru yönlendirmek anne babaların en önemli görevleri arasına girmelidir. Çocukların duygu ve davranışlarını tam olarak anlayabilmek için yaşama onların gözünden bakmak, onların ruh dünyalarına inmek gerekir. Her anne-baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup “Çocuğuma bu gün ne kadar vakit ayırdım?” diye sorduklarında çok azı tatmin edici cevap verir. Yapılan araştırmalar yoğun iş temposuna sahip bir babanın bir gün içinde çocuğuyla birlikte olduğu zamanın 8 saniye olduğunu ortaya koymuştur. Bu da çocuk eğitiminin temelinin sağlam atılmadığını gösterir. Çoğu anne baba için çocuk onların arzu ve isteklerini yerine getiren bir varlık olarak algılanır. İstenildiğinde kucaklardan indirilmeyen, hatalı davranışlarında ise odalara kilitlenen bir varlık… Oysa çocuklar genetik aktarım dışında tamamıyla farklı özelliklerle dünyaya gelir. Zamanla çevreden onlara gelen geri dönütlerle benlik algıları oluşmaya ve şekillenmeye başlar. Bu nedenle küçük yaştan itibaren anne ve baba çocuğun eğitimindeki rollerinin bilincinde olmalıdır. Çünkü çocuğun her düşüncesine, duygusuna ve davranışına anne babanın tepkisi ve yorumu çocuğun kişilik gelişiminin şekillenmesin etkili olmaktadır. Ayrıca bu etkilere de çocuk olumlu veya olumsuz tepki verecektir. Yani çocuğa yanlış bir davranış yaptığında sessiz kalan bir anne-baba çocuğa dolaylı olarak “Ben bu davranışını destekliyorum.” mesajı verir. Diğer taraftan çocuğun olumlu davranışlarını onaylamayan, pekiştirmeyen bir ebeveyn yine çocuğa “bu davranışın benim için hiç önemli değil, olsa da olur olmasa da.” Mesajı verir. Böylece görmemezlikten gelinen hatalar giderek kalıcı davranış değişikliğine yol açarken olumlu davranışlar ise sönmeye başlar. Çocukları her an kontrol etmek, her yaptıkları konusunda haberdar olmaya çalışmak çocuğu ruhsal gerilime itebileceği gibi, diğer yandan çocuğu kontrolsüz ve kendi halinde bırakmakta çocuğun önü alınmayan davranış problemleri geliştirmesine zemin hazırlayacaktır. Dikkat ederseniz çocuk eğitiminde hep orta yolun başarıya ulaşacağı ifade edilmektedir. Çok küçük püf noktalarla çocuk eğitimi istenilen sonuçlar doğurmaktadır. O halde şimdi isterseniz çocuk eğitiminde bu küçük noktalara bir göz atalım;


Koşulsuz Sevgi ve Kabul Eminim çoğumuz insanları sevdiğimizi söyleriz. Fakat en yakınımızdaki insanlara bunu söylemeyi sürekli olarak ihmal ederiz. Bizim sevdiğimiz insanlar ya Kanadadadır ya da Nijerya da! Oysa insanları sevmek önce kendi yakınımızdaki insanları sevmekten geçer. Eşimizi, çocuklarımızı, anne ve babamızı… Çocuklar kendilerini sevdiğini hissettiği kimselerin güvenini yitirmemek için; onların hoşuna gidecek davranışlarda bulunurlar, kendilerini sürekli olarak yeniler ve o kişiyi örnek alırlar. Böylece model alarak öğrenme yoluyla yeni davranışlar kazanırlar. Bu davranışların çocuğun kişilik ve psikososyal gelişiminde olumlu izler bırakan davranışlar olması için çocuğun bu sevgi ihtiyacını aileden karşılaması gerekir. Aile bu ihtiyacı sağlayamadığında çocuk yanlış arkadaşlar edinebileceği gibi özsaygısı ve özgüveni yetersiz birey olacaktır. Çocuğunuzla sağlam bir ilişkinin temeli Kayıtsız Şartsız Sevgidir. Ancak böylesi bir sevgi, çocuğunuzun tüm duygu, düşünce ve davranışlarını reddedilme korkusu olmadan ortaya koymasını sağlayacağı gibi sizinde onun içinde bulunduğu ruh halini sevgisizlik veya güvensizlik gibi hislerini anlamanıza yardımcı olacaktır. Elbette ki çocuklar hata yapacaklardır. Onların mükemmel olmalarını beklemek çocukça bir istek olacaktır. Yaptıkları hatalardan dolayı çocuklarınızı sevgiden mahrum etmek onların kedilerini değersiz hissetmelerine ve bunu hissettiren sizlerden uzaklaşmalarına yol açacaktır. Bu onlarda koşullu sevgi kavramının doğmasına neden olur ki bir süre sonra onlarda sizinle “Sen şunu yaparsan bende bunu yaparım.” şeklinde pazarlık yapmaya başlayacaklarıdır. Burada anne babanın da birbirlerine olan sevgilerini çocuğa hissettirmeleri önemlidir. Genelde hepimiz severiz fakat bunu söylemekten hep çekiniriz. Eşimize dahi kimbilir en son ne zaman onu sevdiğimizi söylemişizdir. Oysa çocuğumuz için önemli olan bizim onu sevdiğimizi hissetmesidir. O halde Koşulsuz Sevgi ve Kabul duymanız ve bunu çocuğunuza hissettirmeniz arzu edilen bir çocuk eğitimine doğru atılan ilk adım olacaktır. Etkin Dinleme Etkin dinleme çocuğunuzun her söylediğine “Evet yavrum sen haklısın.” demek ya da ya da kafa sallamak değildir. Etkin dinleme becerisi çocuğun o an içinde bulunduğu ruh halini anlamak ve bunu anladığını hissettirmekle olur. Çocuğunuz herhangi bir sebepten dolayı sizinle konuşmayı istediği zaman; Anneler için; Lütfen yemeğinizin altını söndürün ve zamanınız ona ayırın. Babalar için; Lütfen televizyondaki maçı sizin için önemlide olsa bir süreliğine kapatın ve elinizden kumandayı bırakın. Çocuğunuz size heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken bir gözünüz gazete başlıklarında bir gözünüz çocuğunuzun üzerinde olmasın. Çünkü etkin dinlemenin en önemli olduğu an çocuğunun ihtiyacı olduğu zamandır. Çocuğunuz birisine âşık olmuş olabilir, arkadaşıyla sorun yaşıyor olabilir veya öğretmeninin ona haksız not verdiğini düşünüyor olabilir. Onu dinlerken kendinizden veya komşunuzun çocuğundan örnek vermeniz hiçbir olumlu sonuç yaratmayacaktır. Aksine özgüveni düşük bir çocuk anne babası olmanızı sağlamış olursunuz. Etkin dinleme kendi değer yargılarınızdan uzak olduğu sürece başarılı olur. Onu dinlerken yaşadığı veya yaptığı şeyin ona neler hissettirdiğine dikkat edin. Ve bunu ona yansıtın. Örneğin; Çocuk: Anne canım çok sıkılıyor Anne: Canım sıkılacak ne var. Neden böyle kendini üzüyorsun. (Bu cevaptan sonra çocuğunuz sizin onu anlamadığınızı düşünecek ve iletişimi kesecektir. Oysa aşağıdaki gibi bir cevap verseniz iletişimi daha da açacak ve canının neden sıkkın olduğunu size söyleyecektir.)


Anne 2: Bende seni sıkkın görüyordum bu gün. Sanki içinde bir şeyler varmış gibi. Çocuk: Evet anne. Okulda birden moralim bozuldu. Anne 2: Hımm… Okul da senin moralini bozan bir şeyler oldu demek… Çocuk: Evet; çünkü… Böylece konuşmaya devam edecektir. Yansıtma; çocuğunuzun duygularını anladığınızı ona hissettirir. Yani iletişim sırasında olaylardan çok o olayların onda yarattığı duyguları ifade etmenizi sağlar. Böylece anlaşıldığını hisseden çocuk konuşmaya ihtiyacı olduğunda ilk önce sizin yanınıza gelecektir. Çocuğunuzun konuşmaya ihtiyacı varken hem onla ilgilenmek hem de başka bir işle meşgul olmak onda söylediklerinin ya da anlatacaklarının önemli olmadığı duygusu yaratır ve sizinle konuşur gibi yapar ama anlatmak istediklerini anlatmaz. Çocuklar iletişim kurarken onların gözlerinin içine sevgiyle bakın. Onları anlamaya çalışın. Anladıklarınızı yansıtın. Ve asla kendi değerlerinizi empoze etmeye çalışmayın ve yaşadıklarını sizin değerlerinizle yorumlamayın. Unutmayın ki “Çocukların öğütten çok örneğe ihtiyacı vardır.” İletişimde “Ben Dili” İletişimde “Ben Dili” çocuğunuzla konuşurken kendinizi ona açmanızı sağlar. Böylece o davranışlarından sizin nasıl etkilendiğinizi anlar. Sosyal ilişkilerimizde de şu duruma çok sık rastlanır. Çevremizdeki birinin, eşimizin ya da çocuğumuzun yaptığı bir davranıştan rahatsız oluruz ve bunu ya kendi içimizde kızarak ya da karşıdaki kişiye küserek çözmeye çalışırız. Ve büyük bir ihtimalle karşımızdaki kişi bizim neye kızdığımızın ya da kırıldığımızın farkında bile olmadan yaşamaya devam eder. Bu duruma daha da kızar birden onun şaşkın bakışları içinde bağırır çağırırız. İşte “Ben Dili” iletişimdeki bu gibi sorunları ortadan kaldırır. Çocuğunuz sizi rahtsız eden bir davranışta mı bulundu. Bu durumda iki tepki verebilirsiniz. 1.Oğlum sen rahat durmaz mısın? Evi yeni toparladım ama… (Böyle bir cevapta çocuk şu düşünceyi geliştirir. “Annem evi yeni toparlamış. O yüzden şimdilik oturayım kızgınlığı geçsin biraz sonra nede olsa dağıtırım.” Oysa bunun yerine kendi hislerinizi açsanız çocuğunuz sizi anlamaya çalışacaktır.) 2.Canım ya ben evi toplarken biliyorsun ki çok yoruluyorum. Oysa şimdi görüyorum ki benim temizlerken saatlerimi verdiğim yeri bir dakika da kirletmişin. Bu durum beni gerçekten üzdü. ( bu cevaptan sonra sizi anlayacak ve dağıttığı yeri kendisi toparlamaya başlayacaktır. Tabi böyle bir durumda sorumluluğu mutlaka ona verin. Sizin gibi temizleyemese de bu yaptığı şeylerin sorumluluğunu alması gerektiğini öğrenecektir.) İletişimde Tek Hecelilik İletişimde tek heceli olmak anlatılmak istenenleri bir kelimeyle anlatmaya çalışmaktır. Bu hem olumlu durumlar için olsun hem de olumsuz durumlar için istenmeyen kırgınlıklar ve tatsızlıklar doğurur. Önemli olan karşımızdakine söylemek istediğimiz şeyi nedenleriyle ve tüm çerçevesiyle açıklamaya çalışmaktır. Böylece hem kopukluk olmaz hem de iletmek istediğimiz mesaj sağlıklı bir şekilde yerine ulaşır.


Çocuklarımıza verdiğimiz tepkilerde de durum böyledir. Örneğin “sen titizsin” çocuğun buna sevineceğini düşünebiliriz ama o bunu neye dayanarak söylediğimizi bilmezse kendince yanlış şeyler düşünecek ve karamsarlığa kapılacaktır. Oysa “sen titizsin; çünkü……” yada “seni şu davranışlarından dolayı titiz buluyorum canım” şeklinde bir cümleyle açıklama yapılırsa çocuk kendisine söylenen ve benlik algısının oluşmasında etkili olan bu dönütleri doğru algılar. Bu olumsuz durumlar içinde geçerlidir. Çocuğun yaptığı bir hatanın genellenerek çocuğa “sen kötü bir çocuksun” denmesi kendine ilişkin olumsuz tutum geliştirmesine yol açar. Oysa “Bu gün yaptığın ………….. davranışı hiç takdir etmedim. Bu davranışınla beni bir hayli üzdün.” Şeklinde açıklama yapılırsa çocuk ortada kendinden değil de o an yaptığı bir davranıştan kaynaklanan sorun olduğunu anlayacak ve olumsuz tutum içerisine girmeyecektir. Çocuklarınızı Gözleyin Araştırmalar anne ve babaların çocukları sigara ya da alkol kullanmaya başladıktan 2 yıl sonra bu durumdan haberdar olduklarını ortaya koymuştur. Düşünün şimdi; sizin çocuğunuz, aynı evde yaşıyorsunuz, aynı sofrada yemek yiyorsunuz yeri geliyor aynı yatakta uyuyorsunuz ama bu insandan haberiniz yok… Sevgili anne ve babalar; çocuklarınızın yaşamından haberdar olun. Neler yaşadıklarına neler düşündüklerine o an neler hissettiklerine dikkat edin. Kimlerle arkadaşlık kuruyor, harçlıklarını nerelere harcıyor, nelerden hoşlanıyor, nelerden nefret ediyor bunları gözlemleyin. Bunu yaparken onun yaşam alanına müdahale etmeyin. Öyle ki çoğu anne-baba çocukları tarafından “günlükleri” okunurken yakalanmıştır. Bir anne-babanın çocuğuyla ilgili bilgileri onun günlüğünden alması hiç hoş olmayan bir durumdur. Çocuklarınıza koşulsuz saygı ve sevgi gösterin ve bunu ona hissettirin. Yapamayacağı kurallar koyup yapamadığında haksız cezalar vermeyin. Onları dinleyin ama yargılamayın. Hatalı olduklarında gülüp alay etmeyin ve kimselerle kıyaslamayın. Ve onlardan gelişimlerinin üstünde davranışlar beklemeyin. Bu onların yanlış benlik algısı geliştirmelerine yola açabileceği gibi sizi de hayal kırıklığına uğratacaktır. Az biraz sevgi katın eğitiminize, birazcık sabırda bekletin. Vakti geldiğinde içine az biraz sorumluluk ve anlayış katın. Ve tebessümünüzle süsleyerek çocuklarınıza hediye edin… Alaaddin DEBGİCİ Psikolojik Danışman


Sevgili Anne-Babalar Unutmayın ki; Eğer bir çocuk; Kavga ve gürültü içinde yaşarsa kavgacılığı öğrenir. Korku içinde yaşarsa korkmayı öğrenir. Daima ona acıyan insanlarla birlikte yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir. Kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir. Cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir. Övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, sevmeyi öğrenir. Kendisini değer veren bir çevrede yaşarsa, bir gayesi olduğunu öğrenir. Dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir. Sözlerine güvenilir insanlar içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir. Açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa, Dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.


≈ R… Çocuğumuza Sürekli meşguldüm o kadar sene, Seninle doyasıya oynayamadım, Sen beni çağırdın gel oyna diye, Ben bir türlü zaman ayıramadım. Giydirdim, doyurdum, seni kolladım, Sadece bunları yeterli sandım, Bana oyuncağını getirdiğinde, Ben seni çoğu kez, başımdan savdım. Yatağa yatırır seni okşardım, Sen uyur uyumaz hemen çıkardım, Şimdi o günleri çok özlüyorum, Keşke bir dakika fazla kalsaydım. Hayat ne kadar kısa, yıllar ne çabuk, Ne zaman büyüdü bu çocuk, Ona dokunmak için uzandığımda Ellerim boş kalır, yüreğim buruk. Artık ne resimler, ne de oyunlar, Ne ‘iyi geceler’, ne sarılmalar, Hepsi çok geride, ulaşmak zor, Yaşanmadı sanki o güzel yıllar. Artık hiç işim yok, yapayalnızım. Günlerim çok uzun, üstelik bomboş Keşke isteklerini bir bir yapsaydım Küçük arzuların şimdi çok şirin, çok hoş. Alice Chase


GÖNDER LMEM ≈ MEKTUP… Sevgili Anne ve Babacığım, Keşke duyabilseydiniz sesimi, size anlatmak istediğim ama duyuramadığım öyle duygularım var ki… Farkında mısınız bilmiyorum ama ben sürekli bir büyüme ve gelişme içerisineyim. Biliyorum ben sizin bir parçanızım ama sizde şunu bilin ki ben her geçen gün daha bir farklı kişiliğe bürünüyorum. Yani anlayacağınız sizden farklıyım… Bir şeyi öğrenmek için size defalarca soru sorabilirim. Ya da yürümek için defalarca düşebilirm. Ne olur bana kızmayın. Biliyorum tüm bunlar size çok basit geliyor ama ne yaparsın size ayak uydurmakta güçlük çekiyorum. Belki henüz sizin kadar sağlıklı düşünemiyorum, küçükte olsa hatalar yapabiliyorum. Bunun farkındayım. Ama siz bana kendime düşünme fırsatı vermezseniz daha ne kadar benim yerime de siz düşünebilirsiniz. Bazen izin verin davranışlarımın sorumluluklarını ben alayım. Küçük alanlar içinde bırakın özgür olayım. Çünkü ben ancak deneyerek öğrenebiliyorum. Hem böylece büyüdüğümü de anlar buna sevinirim. Siz büyükler için büyümek çok önemli değil belki ama benim tek arzum bu anne ve babacığım. Biliyorum beni çok seviyorsunuz ve biliyorum bu yüzden her işimi yapıyor, her ihtiyacımı siz karşılıyorsunuz. Müsaade ederseniz birazda ben yapayım. Etrafı dağıtırsam bırakın ben toplayayım. Belki böylece etrafı dağıtmama da izin verirsiniz. Çünkü sizi hiç üzmeyeceğim. Size çok güveniyorum. Ve sizinle gurur duyuyorum. Ama bana her konuda yerli yersiz söz verip de tutmadığınız zamanlar size biraz kırılıyorum. Ve istemeden de olsa güvenimin azaldığını düşünüyorum. Ne olur bana yapamayacağınız hususlarda söz vermeyin. Çünkü ben her istediğimin benim olmayacağını biliyorum. Bazen sizi anlamakta çok güçlük çekiyorum. Neden mi? Çünkü babam bir konuda bana kızarken anne sen gülüyorsun. Ya da sen bana bir şeyleri yasakladıktan sonra bir de bakıyorum ki sen yapıyorsun. Ve inanır mısın ne yapacağımı şaşırıyor, bocalayıp kalıyorum. Sizden ricam ne olur kararlı davranın. Çünkü ben henüz neyin doğru ya da neyin yanlış olduğunu ayıramıyorum. Hatta öyle ki siz bana şaka yaptığınızı düşünüp gülerken, ben ağlıyorum. Birde komşumuzun çocuğunu Kemal var ya işte o, ona kızıyorum. Aslında aramız gayet iyi ama siz her seferinde bana onu örnek verdiğinizde ben üzülerek de olsa onu rakip görüyorum. Çünkü beni beğenmediğinizi düşünmek, beni sevmediğinizi hissetmek gerçekten çok üzücü. Yaptığım her küçük hatayı hemen fark ediyorsunuz. Bu çok sevindirici. Çünkü benimle yakından ilgilendiğinizi biliyorum. Ama ara sırada olsa bana yanılma payı bırakın. Hemen cezada vermeyin. Bazı şeyleri çok çabuk anlayamıyorum. Çünkü henüz ben bir çocuğum. Bunu bazen unuttuğunuzu düşünüyorum. Beni her zaman dinleyin. Sorularıma kulak verin. Hatalarımda bir büyükmüşüm gibi beni suçlayıp cezalandırırken soru sorduğumda “çocuk işte” deyip geçmeyin. Soru sorduğum zaman bilin ki bir şeyleri öğrenmek istiyorum. Soruma lütfen doğru cevap verin. Gazetenizi sonrada okursunuz, bırakın önce beni dinleyin. Birde ne olur benden yapabileceklerimin üstünde düşünce ve davranışlar beklemeyin. İlgilerime ve yeteneklerime dikkat edin. Belki sizi üzecek ama şunu bilin, ben mühendis veya doktor olmayacağım. Ne olacağımı bende bilmiyorum. Ama isterseniz bunu zamana bırakalım.


Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce bana kızmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu ne olur kırmayın. Çünkü unutmayın biz bir aileyiz ve ben sizin çocuğunuzum. Satırları okumaktan belki sıkılmışınızdır. Size de hak veriyorum. Eğer bu isteklerim size zor geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim. Yeter ki beni hep ben olduğum için seveceğinizi ve hep benim yanımda olacağınızı bileyim. Sevgili anneciğim ve babacığım sizi çoğu zaman üzdüğüm doğru. Ama sizin çocuğunuz olmak benim elimde değildi. Ama eğer bu benim elimde olsaydı yine sizin çocuğunuz olmayı seçerdim. Çünkü sizi çok seviyorum.( Alaaddin DEBGİCİ-Psikolojik Danışman) Sevgiler… Çocuğunuz...


BEN NE YAPTIM! O gün her zaman ki gibi işten çıkıp doğruca eve gelmiş ve hazır bir şekilde beni bekleyen yemek masasına atmıştım kendimi. Peşimden biri kovalarcasına yemeğimi yedikten sonra eşimin anlamlı bakışlarını üzerimde hissederek “ Eline sağlık hanım!” demiştim dilimin ucu ile… Saatime baktım 8'e geliyordu. Hızlı bir hamle ile ayağa kalktım. 7 yaşındaki küçük kızım masum ve şaşkın bir sesle; “Yine bizi geçtin yemekte babacığım. Nasıl bu kadar hızlı yiyebiliyorsun?” diye sorduğunda ona; “Bunu büyüyünce anlarsın…” diyerek cevap vermiştim. Kapının eşiğine doğru gittim hızlıca. Ayakkabılarımı giymek için sabırsızlanıyordum adeta. Çekeceğin yerini bulamadığım için, henüz masada yemek başında olan eşime sertçe; “Bu evde insan aradığını bulmak isterken deli olur!” diye söylendiğimde, hiç sesini çıkarmadan sadece içini çekiyordu… Neyse ki çekeceğin yerini bulmuş ve ayakkabılarımı giyip kahvenin yolunu tutmuştum. Bir ara saatime baktığımda, saatin

akşamın on ikisini gösterdiğini fark ettim. Zamanın nasıl geçtiğinin farkında değildim kahvedeki masamda. Ama evdeki masada zaman

hiç geçmiyor gibiydi… Eee insan mutlu olduğu yerde saatin de nasıl geçtiğini anlamıyordu ne de olsa… Üstelik bugün okeyi ben kazanmıştım. Harika duygular içinde eve gittim. Anahtarı evde unuttuğum için kapının ziline basmak zorunda kaldım. Birkaç dakika sonra kapının eşiğinde eşim belirdiğinde ona; “şu lanet olası kapıyı neden zamanında açmazsın!” diyerek kızmıştım. Her zaman ki gibi tek bir söz etmeden kala kalmıştı kapı eşiğinde… “Kız uyudu mu?” Diye sordum. “Çok oldu uyuyalı.” dedi ve ardından ekledi: “Yemekten her erken kalkışında onunla oyun oynayacağını düşünerek heyecanlanıyor yavrun. Üstelik her an onunla oynayabilirsin düşüncesi ile yanında bulundurduğu oyuncağını da masanın altında saklıyor!” Bu sözlerin ardından odasına girdim kızımın. Öyle masum uyuyordu ki, Başucuna yaklaştım ve yanağından öptüm. “Canım kızım…” dedim içimden. “Melekler gibisin.” O an kızıma özlemle baktığımı duyumsadım. Ertesi sabah işe gitmek için erkenden kalktığımda, büyük bir şaşkınlık yaşayacağımın ve yaşamımın değişeceğinin bilincinde değildim! Kızım kapının önünde beni bekliyordu. “CanIm babacığım!” diyerek önce boynuma sarıldı


ve sonra bana o tatlı diliyle “Biliyor musun babacığım; dün gece rüyamda beni öptüğünü gördüm. Öyle çok heyecanlandım ki babacığım, neredeyse bu küçücük kalbim yerinden çıkacaktı!” “Aman Allah'ım!” dedim kendime o an. “Ben ne yaptım? Ben neler yapıyorum böyle?” İşte o an fark ettim dünyanın sadece benim etrafımda dönmediğini. Benim dışımda bir eşim ve kızım olduğunu. Onların da benden bir parça olduğunu, o an fark ettim. Bugüne kadar kahvedeki arkadaşlarıma ayırdığım vakit kadar onlara zaman ayırmamıştım. Bugüne kadar zarlara söylediğim “Hadi canım benim, hadi tatlım…” gibi sözleri evde yavruma ve eşime söyleyip onların yüreklerine dokunamamışım. Bugüne kadar pişti oyununda kazandığım kartların nasıl hesaplandığını ve kaç puan topladığımı ezbere bilmiştim ama kızımın karnesine bir kere bakıp da oradaki notların ne anlama

geldiğini düşünmemiştim! Sahi benim kızım kaçıncı sınıfa gidiyordu? Aman Allah'ım ben neler yapmışım! Bunları düşündüğüm sırada küçük yavrumun kollarında bana Sarılı kaldığını hissederek irkildim tekrar. Gözyaşlarım hıçkırıklara boğulmuş boşalıyordu adeta seller gibi kirpiklerimden. Eşim geldi, bizi kapıda böyle görünce o da tutamadı gözyaşlarını. O gün bir söz verdim kendime, bundan sonra önce kendime sonra da aileme değer vereceğime dair. İşe gitmekten vazgeçerek kızımın elinden tutup onu odasına götürdüm. Benimle oynamak istediği oyuncağının nerede olduğunu sorduğumda gözlerinin içi parlıyordu adeta. Koşturarak odadan çıktı. Şaşırmıştım. Ters bir şey mi söyledim diye iç geçirirken, bir anda koşturarak odaya daldı tekrar. Elindeki oyuncağını bana doğru uzattı ve “İŞTE GETİRDİM BABACIĞIM, YEMEK MASASININ ALTINDA DURUYORDU DA…”


SINIF Ç ÇALI≈MALARIMIZ BİR DÖNEM BOYUNCA SINIFTA NELER YAPTIK? İŞTE SİZE BİRKAÇ ÖRNEK… ŞARKILARIMIZ Kırmızı Balık Kırmızı balık gölde, Kıvrıla kıvrıla yüzüyor. Balıkçı Hasan geliyor, Oltasını atıyor. Kırmızı balık dinle,

Sakın yemi yeme. Balıkçı seni tutacak, Sepetine atacak. Kırmızı balık kaç kaç.

MİNİ MİNİ BİR KUŞ Mini mini bir kuş donmuştu Pencereme konmuştu Aldım onu içeriye Cik cik cik Ötsün diye Pırpır ederken canlandı ellerim bak boş kaldı

Neşeli Ol Neşeli ol ki genç kalasın Bu dünyadan zevk alasın Ümitler hep süslenir neşeyle Neşeli ol ki genç kalasın

Ali Baba’nın Çiftliği Ali Baba’nın bir çiftliği var, Çiftliğinde inekleri var, Möö, möö diye bağırır, Çiftliğinde Ali Baba’nın. Ali Baba’nın bir çiftliği var, Çiftliğinde kedileri var, Miyav, miyav diye bağırır, Çiftliğinde Ali Baba’nın….


Cumhuriyet Cumhuriyet; hürriyet demek. Cumhuriyet; özgürce yaşamak, Uygarlığa, çağdaşlığa, Durmadan, yılmadan koşmak demek. Cumhuriyet; mutluluk demek. Cumhuriyet; kol kola yürümek demek. Uygarlığa, çağdaşlığa, Durmadan, yılmadan koşmak demek. Vücudum İki elim iki kolum bacaklarım var. Her insanda bir burun bir de ağız var. Sen hiç gördün mü üç kulaklı bir adam Olur mu hiç, Üç kulak dön de aynaya bak hey. Gel Bize Katıl Bize Gel bize katıl bize, Hem oyuna hem söze. Türkü söyleyip oy oy, Oynayalım loy loy

Üç adımla sağa koş, Bir adımla sola koş. Bak ne güzel, ne de hoş, Oynayalım loy loy.

Atatürk’ü Severim Atatürk’ü severim Atatürk’ü severim. Sevgi dolu yüreğim. Atatürk’ü severiz Atatürk’ü severiz Annem babam hepimiz, Atatürk’ü severiz. Öğretmenim Öğretmenim canım benim canım benim Seni ben pek çok, pek çok severim. Sen bir ana, sen bir baba Her şey oldun artık bana. Köpek Uçmak İstemiş Köpek uçmak istemiş, Bir gün kargaya gitmiş. Karga ona anlatmış, Bizim ki de inanmış. Tırmanmış koşa koşa, Balkonun kenarına. Açmış ayaklarını, Dikmiş kulaklarını, Havlayıp birkaç kere, Hav hav hav! Atmış kendini yere. Köpek düşmüş, vah vah vah! Karga gülmüş, hah hah hah.


Parmaklarım Sağ elimde beş parmak Sol elimde beş parmak Say bak, say bak, say bak. 1,2,3,4,5 1,2,3,4,5 Hepsi eder on parmak Sen de istersen say bak Say bak, say bak, say bak. 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10

Küçük Kız Küçük kız küçük kız Söyle bize neredeydin? Dün sabah bekledik, Oynamaya gelmedin. Sormayın çocuklar, Bebeğim var ya, Hani uzanınca, Gözünü kapar ya, Hani oturunca açar yeniden, Dün sabah oynarken, Düştü elimden. “Vah vah” seni çok üzgün gördük. “Vah vah” gerçekten çok üzüldük.

Bayram Bugün bayram, Erken kalkın çocuklar. Giyelim en güzel giysileri, Elimizde taze kır çiçekleri, Üzmeyelim bugün annemizi

Bugün bayram, çabuk olun çocuklar. Anneniz evde sizi bekler, Elimizde taze kır çiçekleri, Üzmeyelim bugün annemizi.

Kayıkçı Fış fış kayıkçı, kayıkçının küreği, Hop hop eder yüreği, akşama fincan böreği. Benim evde etim var. Bir yaramaz kedim var.


ŞİİRLERİMİZ- PARMAK OYUNLARIMIZTEKERLEMELERİMİZ ÇAL KAPIYI Çal kapıyı, (Sağ elin işaret parmağı ile kapı çalma öykünmesi yapılır.) Bak pencereden. (Parmaklar iki gözün önünde birleştirilerek gözlük görüntüsü yapılır.) Çevir mandalı, (Burun sıkılır.) Gir içeriye. (Sağ elin işaret parmağı ile ağız gösterilir, ağzın içine sokulur.) Al bir sandalye, (Sağ kulak tutulur ve çekilir.) Otur şuraya. (Sol kulak memesi tutulur ve çekilir.) Nasılsın bugün ?... (Çocukların isimleri tek tek söylenir. Çene tutulur ve sallanır.) ATATÜRK Atatürk yoktu, Düşman çoktu, Atatürk geldi. Düşmanı yendi, Bu güzel yurdu, Bizlere verdi.

Kardan Adam Kardan adam yapalım, Burnuna havuç takalım. Üşüyor bu havada, Boynuna atkı saralım. Oyuncak Oooo oyuncak, Hepsi ayrı bir biçim. Bana vermezsen eğer Ağlarım için için.

.

Üçgen Ben bir üçgenim, Dilimlenmiş yaş pasta gibiyim Üç kenar, üç köşe, Haydi sen de çizmeyi dene! Kare Ben bir kareyim, Mendile benzerim. Dört kenar, dört köşe, Bana derler kare ÖRDEKLER Beş küçük ördek ( 5 parmak gösterilir) Badi badi giderek (kollar kıvrılarak kanat gibi yapılır) Bir caddeye çıkmışlar, sağa sola bakmışlar (sağa sola bakma hareketi yapılır) İçlerinden birisi karşıya geçmiş (kollar kıvrılarak kanat gibi yapılır) Arkadaşlarına seslenmiş (eller dudakların etrafına konur) Vak vak vak Olur mu orada durmak Sonra yan yana gelmişler Badi badi gitmişler. (kollar kıvrılarak kanat gibi yapılır)

Gün Gün güne, Dün bugüne, Bugün yarına, Hep birlikteyiz yan yana Özür Dilemek Hata yapmak doğru değil, Önemli olan, hatanı Anlamaktır, bunu bil. Eğer hata yaptıysan Özür dilemelisin. Özür dileyerek kendini affettirmelisin. Ama sakın unutma, Bir daha aynı hatayı yapma. ÇELEBİOĞLU)

Daire Ben bir daireyim, Kocaman bir top gibiyim Kendi çevremde dönerim.

(M.

MİSAFİR Eller birbirine yapıştırılır Tık tık tık (küçük parmaklar birbirine vurulur) Kim o (yüzük parmakları birbirine vurulur) Ben geldim (ortanca parmaklar birbirine vurulur) Sen kimsin? (işaret parmakları birbirine vurulur) Ben ……isim söylenir (baş parmaklar birbirine vurulur) Hoş geldin Hoş buldum (eller birbirine vurulur) ATLAR Atlar yolda yürüyorlar (eller dizlere vurulur) Atlar hızlandı (eller göğse vurulur) Atlar çimlerden geçiyor (eller birbirine sürtülür) Atlar taşlı yola çıktılar (ağızla ses çıkartılır) Atlar aşağı atladı (ayağa kalkılır) Hooopp gümmmm (zıplanır)


ÖRDEKLER Bu anne ördek (işaret parmak gösterilir) Bu baba ördek (diğer işaret parmak gösterilir) Bunlar da yavruları (diğer parmaklar gösterilir) Vak vak diyorlar (sol el altta sağ el üstte olacak şekilde eller açılıp kapanır) Derede yüzüyorlar (yüzme hareketi yapılır) Bir balık görünce (eller balık gibi kıvırılır) Ham diye yiyorlar. (eller açılır ve kapanır) SAR MAKARAYI Sar sar sar makarayı Çöz çöz çöz makarayı Şöyle de böyle Şap şap şap Komşu komşu Tak tak tak Aslan geliyor Kaplan geliyor Tıp! Ağzını kırp Eller bağlaşık PARMAKLARIM Baş parmağım Baş parmağım Neredesin Buradayım Nasılsın efendim Teşekkür ederim Parmak kaç Parmak kaç İşaret parmağım İşaret parmağım Neredesin Buradayım Nasılsın efendim Teşekkür ederim Parmak kaç Parmak kaç … (diğer parmaklar da sırayla söylenir)

ŞAPLAT Şaplat şaplat şaplat Şıklat şıklat şıklat Döndür döndür döndür Salla salla salla Elleri kolları bağla Uslu çocuk ol ÖRÜMCEK KARDEŞ Örümcek kardeş duvara tırmandı Yağmur yağdı yağdı Örümcek kardeş ıslandı Yavrularını aldı Uykuya daldı Güneş açtı açtı Örümcek kardeş yavrularıyla birlikte Uyandı


ÇOCUK KÖ≈ES B RAZ DA EπLENEL M…

∗ YILDIZLAR DA AÇAN ÇİÇEKLER OLSAYDI BU BİTKİLERİN ÇİÇEKLERİ NASIL OLURDU? BÜYÜK YILDIZIN ÜSRÜNE ÇİZEREK GÖSTERİR MİSİN?

∗ ∗ ∗ ∗ ∗

BU ÇİÇEĞİN ADI NE OLURDU? BU ÇİÇEKLER YILIN HANGİ MEVSİMİNDE AÇARDI? BU ÇİÇEKLERİ KİME-KİMLERE HEDİYE ETMEK İSTERDİN? BU ÇİÇEKLERİN BİR HİKAYESİ OLSAYDI NASIL BİR HİKAYE ANLATIRDIN? BU ÇİÇEKLERİN EN İLGİNÇ ÖZELLİĞİ NE OLURDU?


ÇOCUK D KKAT M Z ÖLÇEL M…


TEKERLEME- PARMAK OYUNU ÇOCUπUNUZLA B RL KTE ÖπRENEB L RS N Z…

KİRAZ Allı kiraz Ballı kiraz Bana gel biraz Kiraz vakti geldi Eşim seni seçti Oyunun başı Şu çeşmeden su taştı Çeşmenin suyu acı Kovanın dibi delik Bana geldi ebelik GÜNEŞ Güneş top gibi yuvarlak (parmaklarla daire yapılır) Pırıl pırıl ışıkları var (iki el parmakları açılır kapanır) İnsanları ısıtır (kollar ovuşturulur) Çiçekleri açtırır (eller kapalıyken havaya doğru açılır) Gece olunca kaybolur (açık eller kapanır arkaya saklanır)


B RL KTE YAPALIM… Çocuğunuzla birlikte iyi vakit geçirmek için işte size fırsat…

YAP-BOZ HAZIRLAYALIM Yapmanız gerekenler… 1. Resmi kalın bir kartona yapıştırın. 2. Çocuğunuzla birlikte resmi boyayın. 3. Daha sonra örnekteki gibi resmin üzerine kılavuz çizgiler çizin. 4. Makasınızı alıp boyadığınız resmi kılavuz çizgilerinden kesin. 5. Yap-Bozumuz hazır. 6. Çocuğunuzla birlikte yap-bozla oynamaya başlayabilirsiniz. İyi eğlenceler…

ÖRNEK:



ANKET… “Ben çocuğumu tanırım!” mı diyorsunuz? Gelin hep birlikte bakalım çocuğunuzu ne kadar tanıyorsunuz… Bu anket sizin için bir öz değerlendirme olup, ortaya çıkan sonuçla birlikte davranışlarınıza böyle devam edeceğiniz ya da davranışlarınızı değiştirmeniz gerektiği ile ilgili size ipuçları verecektir… Elimize bir kalem alarak ankete başlayalım… Her soruyu okuduktan sonra evet ya da hayır seçeneklerini işaretleyin. Son olarak da evet ve hayırlarınızı sayarak değerlendirme kısmında size uygun olan bölümü okuyun… ÇOCUĞUNUZUN; 1. En sevdiği oyuncağının ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 2. En sevdiği yemeğin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 3. En sevdiği çizgi filmin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 4. Evde yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 5. Okulda yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 6. Sizinle yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 7. En sevdiği hikaye ya da masalın ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 8. En sevdiği kıyafetinin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 9. En sevdiği rengin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 10. En sevdiği oyunun ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 11. Oynamaktan hoşlanmadığı oyuncağının ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 12. Yemekten hoşlanmadığı yemeğin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 13. Giymek istemediği kıyafetinin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 14. Sevmediği rengin ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır

15. Oynamaktan hoşlanmadığı oyunun ne olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 16. En sevdiği arkadaşının kim olduğunu biliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 17. Çeşitli kavramları tanıyor mu? (Renkler, Büyük-küçük, uzun-kısa, azçok, hafif-ağır v.b…) A)Evet B) Hayır 18. Rakamları tanıyor mu? A)Evet B) Hayır 19. Onunla zaman geçiriyor musunuz? A)Evet B) Hayır 20. Ödevlerine yardımcı oluyor musunuz? A)Evet B) Hayır 21. Ona basit sorumluluklar veriyor musunuz? (oyuncaklarını toplaması, masayı toplamanızda size yardımcı olması v.b…) A)Evet B) Hayır 22. Kıyafetlerini giyip çıkartabiliyor mu? A)Evet B) Hayır 23. Ayakkabılarını düz giyebiliyor mu? A)Evet B) Hayır 24. Kendi kıyafetini kendisi mi seçiyor? A)Evet B) Hayır 25. Kendine güveni var mı? A)Evet B) Hayır 26. Çocuğunuzu iyi tanıdığınıza inanıyor musunuz? A)Evet B) Hayır 27. Çocuğunuzla ilgili bir sorun olduğunda öz eleştiri yapabiliyor musunuz? A)Evet B) Hayır 28. Çocuğunuzun geleceği ile ilgili planlarınız var mı? A)Evet B) Hayır 29. 28. Soruya cevabınız evetse bu planlar için yaptığınız hazırlıklar var mı? A)Evet B) Hayır


DEπERLEND RME… “EVET”LER ÇOĞUNLUKTAYSA; Tebrikler! İlgili bir anne/babasınız. Çocuğunuzla ilgili birçok şeyi biliyorsunuz. Yapılan araştırmalar birçok anne-babanın yeterince hazır hissetmedikleri ve bilgi sahibi olmadıkları halde sırf “olması gerektiği” için çocuk sahibi olduklarını göstermektedir. Bu da sonrasında hem çocukla ilişkide hem de onun eğitimi ve gelişimiyle ilgili problemlerin çözümünde anne-babaların sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır. Aslında anne-baba olmak çok ciddi hazırlık gerektiren bir durumdur. Annebaba rolü çok fazla sorumluluk isteyen, geri dönüşü olmayan, bir çok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda bir çok fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir roldür. Siz de bütün bunları yaparak iyi birer anne/baba olma yolundasınız. Hep bu şekilde devam etmeniz dileklerimizle…


“HAYIR”LAR ÇOĞUNLUKTAYSA; Çocuğunuzla gerektiği kadar ilgilenemediğinizi söylemek zorundayız. Çeşitli nedenlerden dolayı çocuğunuza yeteri kadar zaman ayıramıyorsanız size vereceğimiz küçük öneriler yardımcınız olabilir. Çalışan anne/babalar için iş yoğunluğu ya da küçük ailevi sorunlar gibi nedenlerle çocuğunuza gerektiği kadar ilgi gösteremiyor olabilirsiniz. Ancak bu geçerli bir bahane değil. Unutmayın ki dünyaya getirdiğiniz bu varlık sadece sizin çocuğunuz değil, aynı zamanda hayatlarını kendi başlarına devam ettirecek olan bir bireydir. Gelecekte sağlıklı düşünen, mantıklı kararlar verebilen, çevresine karşı duyarlı, özgüveni olan bir birey yetiştirmek istiyorsanız daha fazla zaman ayırınız. Yaptığı iyi davranışların devamlılığını sağlamak için onu ödüllendirmelisiniz. Kötü davranışların tekrarlanmaması için ise; sevdiği bir şeyi (oyun oynamak, tv izlemek, arkadaşını çağırmak v.b.) bir süre belirleyerek (2gün, 1 hafta gibi) ve nedenini belirterek elinden alınmasını sağlamalısınız. Onunla konuşmalı ve daha fazla paylaşımlarda bulunmalısınız. Bazen onunla oyun oynayıp, onunla zaman geçirebilirsiniz. Okuldan eve geldiğinde ona “bugün okulda neler yaptın?” şeklinde bir soru yöneltip, sizinle paylaşımda bulunmasını sağlayabilirsiniz. Böylece çocuk kendini önemsenmiş hisseder. Ona yapması ve yapmaması gereken şeyler olan bir robot olarak değil, kendi seçimleri ve düşünceleri olan bir birey olarak gördüğünüzü fark ettirin. Aile ile ilgili kararlar alacağınız zaman da ona fikrini sorun. Düşüncelerini açıklamasını sağlayın. Bu önerilere uyabilmeniz onunla iletişimizin daha iyi olmasını sağlayacaktır. Unutmayın ki; çocuklarımız birer çiçek, onları soldurmak ya da açtırmak sizin elinizde…

ÖπRENC LER M ZE SORDUK… ELİNİZDE SİHİRLİ BİR DEĞNEK OLSAYDI İLK YAPACAĞINIZ SİHİR NE OLURDU? ŞEVVAL: Kendime gelinlik alırdım. ŞUHEDA: Ben de gelinlik alırdım. SUDE NAZ POLAT: Bebek alırdım. ELİF: Elbise alırdım. ÖMER FARUK: Pantolon alırdım. KADİR: Büyüme sihiri yapardım. Hemen büyürdüm. Tarkan’a benzerdim ama benim saçlarım dik dik olurdu. SERHAT: Araba alırdım. BERKAY: Uçak alırdım, uçardım. AHMET: Araba alırdım.


OKULUMUZ…


FOTOGRAFLARIMIZ… FOTOGRAFLARIMIZ… 31 ARALIK GÜNÜ SINIFIMIZDA YILBAŞI EĞLENCESİ YAPTIK… ŞAPKALARIMIZI KENDİMİZ SÜSLEDİK. BİZE DE ÇOK YAKIŞMIŞLARDI…


EĞLENCE DANSSIZ OLMAZDI…


ETKİNLİK YAPARKEN ÇOK DİKKATLİYİZ…

BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ…


MUTFAKTAYIZ…

EGE PALYAÇO OLMUŞTU…


ETK NL KLER M ZDEN FOTOπRAFLAR SEVGİLİ ANNE VE BABALAR BU FOTOĞRAFLARA SINIFIMIZDA GÜN İÇİNDE NELER YAPTIĞIMIZLA İLGİLİ AZ DA OLSA SİZE BİLGİLER VERMEYE ÇALIŞTIK… SERBEST ZAMAN ETKİNLİĞİMİZ, SINIF İÇİNDE SERBEST OYUNLAR OYNADIĞIMIZ ZAMANLARIMIZDIR. SANAT ETKİNLİĞİ; KAĞIT KESME-YAPIŞTIRMA, PASTEL BOYA, SULU BOYA, PARMAK BOYASI GİBİ ÇALIŞMALARIMIZI YAPTIĞIMIZ ZAMANLARIMIZDIR. OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI, ÇALIŞMALARI ÇEŞİTLİ KAVRAMLAR İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR YAPTIĞIMIZ ZAMANDIR. MÜZİK ETKİNLİĞİ, ETKİNLİĞİ ŞARKILAR ÖĞRENDİĞİMİZ YA DA RİTİM ÇALIŞMALARI YAPTIĞIMIZ ETKİNLİĞİMİZDİR. TÜRKÇE ETKİNLİĞİ, ETKİNLİĞİ HİKAYE-MASAL, ŞİİR, TEKERLEME OKUDUĞUMUZ VEYA BUNLARI KENDİMİZ YAZDIĞIMIZ, KENDİMİZİ SÖZEL AÇIDAN EN RAHAT İFADE ETTİĞİMİZ ZAMANLARIMIZDIR. FEN VE DOĞA ETKİNLİĞİ İSE DENEYLER YAPTIĞIMIZ, BİLİM VE DOĞA İLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLDUĞUMUZ ZAMANLARIMIZDIR. DRAMA ETKİNLİĞİ, ETKİNLİĞİ HİKAYELERİN, OLAYLARIN CANLANDIRMASINI YAPTIĞIMIZ ZAMANLARDIR. OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ, ETKİNLİĞİ BELLİ BİR AMAÇ BELİRLEYEREK BU AMAÇ DOĞRULTUSUNDA OYUNLAR OYNADIĞIMIZ GENELLİKLE DE BİRİKEN ENERJİMİZİ ATTIĞIMIZ ZAMANLARDIR. KISACASI SINIF İÇİNDE GÜN İÇİNDE YAPTIĞIMIZ HER ETKİNLİĞİN PLANLANAN BİR AMACI VARDIR… İŞTE SİZE BU ETKİNLİKLERDEN BAZI FOTOĞRAFLAR…

SANAT ETK NL π NDEY Z


SANAT ETK NL KLER M ZDEN ÖRNEKLER…


TÜRKÇE ETK NL π NDEY Z

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALI≈MASI YAPIYORUZ


SERBEST ZAMAN ETK NL π NDEY Z…



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.