7deniz Dergisi Kasım-Aralık 2017

Page 1

Fiyat: 20¨ Yıl:5 Sayı:30 Kasım- Aralık 2017

Erhan Esinduy

Biz bu sektöre farklı bir anlayış getiriyoruz

Dosya

Söz sırası denizlerimizin İnci’lerinde

Doç.Dr. Soner Esmer

Konteyner taşımacılığı ve limancılığının geleceği




SAR BOAT

DOUBLE ENDED PASSENGER FERRY

CARBON CATAMARAN PASSENGER FERRY

ÖZATA TERSANESİ Hersek Mah. Hersek Sok. No:65 Altınova 77700 Yalova/TÜRKİYE P: +90 226 461 24 96 (3 lines) F: +90 226 461 24 99 www.ozatashipyard.com / info@ozatashipyard.com


“Worldwide Marine Lubricants Service”


İÇİNDEKİLER

14

14 18

Biz bu sektöre farklı bir anlayış getiriyoruz Gemilerin bizlere ihtiyacı var!

DOSYA Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

22

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Editör Volkan Koç Katkıda Bulunanlar Engin Koçak Doç. Dr. Soner Esmer Hüseyin Çınar Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Kapt. Mustafa Can Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Semih Ege, Engin Koçak, Doç. Dr. Soner Esmer Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan İskandinavya Bölge Temsilcisi: Semra Dag Hınd

52

34 36

38

İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net

Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

38 40 42

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net

CTP ve Baskı Bizim Basım Limited Şirketi Litros yolu 2. Matbaacılar Sitesi ZD1 Topkapı / İstanbul Tel: +90 212 709 75 25

Söz sırası denizlerimizin İnci’lerinde çağrısına kayıtsız 22 Denizin kalamazsın sektörü güzel bir 24 Denizcilik dünya sevdim, çok eğlendim, 26 Çok güzel yıllar geçirdim kadını azimlidir, yelkenle dünyayı da 28 Türk gezer, okyanusta tanker de kumanda eder bu kadar iyi biliyorsun. 30 Madem O zaman yolun açık olsun egemen bir sektör ama 32 “Erkek denizi, denizciliği seven her

58

44 48 52 56 58

insanın içinde biraz romantizm olduğunu düşünüyorum” Tesadüfen başladığım denizcilik bir parçam oldu Önce Recep Kaptan’ın kızıydım ama sonra babam Ebru’nun babası oldu "Denizcilikte atılan tüm adımlar kutsaldır" “Tülin geldikten sonra rahat rahat bağıramaz olduk” Denizcilikte kadına bakış açısı çok iyi durumda 2018’e dair

Türk armatöre Çin’de paha biçilemez hizmet! Bir olalım ve İstanbul’u dünyanın sayılı limanı yapalım Türkiye’de brokerlik yapmak zor Konteyner taşımacılığı ve limancılığının geleceği



Editör

K

Beyler şöyle bir kenara çekilin!

iminin babası, kiminin dedesi denizden çıkarmış ekmeğini. Kimisi aile şirketinin yükünü almış omuzlarına, kimisi de mavi sularda bambaşka bir rota çizmiş kendine. Kiminin de ne ailesi denizci ne de kendi hayallerinde yer almamış mavi. İster kader ister nasip istersek de seçim diyelim buna öyle ya da böyle yolu bir kere kesişmiş denizle. Hiçbirinin o gün bugündür de bitmemiş serüvenleri… Bugün her biri sektörümüzün başarılı isimleri arasında yer almış durumda. Her biri var gücüyle Türk denizciliğinin yarınları için çalışıyor. Durmuyor, daha doğrusu durmak nedir bilmiyor! İstedik ki onları taşıyalım 7Deniz satırlarına. Hem hikayelerini öğrenelim hem de erkek egemen sektörde kadın olarak çalışmanın hayatlarına nasıl yansıdığını bilelim. İnanın bambaşka, birbirinden ilginç açıklamalarla hafızalarınıza kazınacak cinsten hikayeler okuyacaksınız… Birbirinden farklı hikayelere tanık olacak, yaşamlarından, tecrübelerinden, anılarından haberdar olacaksınız. Eminim ki çok ama çok şaşıracaksınız! İstedik ki yılın son sayısını Denizci Kadınlarımıza ayıralım. Bıraktık ticareti, navlunu, piyasaları, finansı… Beyleri hepten kenara aldık. Keyifle okuyacağınıza inandığımız dopdolu bir dosyayla çıktık karşınıza… Gelelim Türkiye’nin utanç verici istatistiklerine… Gönül ister ki ülkemizdeki her bir kadın bugün hayalini kurduğu hayatı yaşıyor olsun. Ancak ne yazık ki gerçekler hiç

6 KASIM - ARALIK

de öyle değil. Ocak-Kasım döneminde ülkemizde 365 kadın öldürüldü. 346 çocuk istismara uğradı. 282 kadına ise cinsel şiddet uygulandı. Ve lanet olsun, inanıyorum ki bu rakamlar sadece bilinenler. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ülkemizdeki kadınların %71,9 hayatlarından memnun değil. Üniversite mezunlarının %22,6’sı, lise mezunlarının %44’ü, ilkokul mezunu kadınlarımızın ise %65’i şiddet görüyor. Diğer taraftan Dünya Ekonomik Forum’un 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre, Türkiye 144 ülke içerisinden ola ola 130’uncu olmuş durumda. Açıkçası yazdıkça üzülüyorum. Veriler kapkara ve ne yazık ki kahredici. Daha güzel bir Türkiye hayal ediyor ve canı gönülden istiyorum. İnanıyorum ki bu dünyanın kapısını ardına kadar açacak olan da kadınlarımız. Büyük ustamız, asla unutulmayacak halk ozanımızın tabiriyle “Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu”. Yeni bir yıla “merhaba” dedik. Dilerim bu ve bundan sonraki yıllarda, hak, eşitlik, özgürlük gibi olmazsa olmaz kavramlar sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bir daha gündeme gelmesin. Sadece insanlar için de geçerli değil. Tüm canlılar için bir daha yaşam hakkını konuşmayalım. Dilerim ki rotamız bilim eşliğinde geleceğe yönelik olsun ki yarınlara elimizden gelenin çok daha fazlasını bırakalım. Bir sonraki sayı görüşünceye kadar her şey gönlünüzce olsun…

İbrahim Kocamış



Kısa Kısa Sanmar’dan dünyanın ilk hidrolik-hibrit römorkörü DÜNYANIN LNG ile çalışan ilk römorkörünü ve uzaktan kumandalı ilk gemiyi inşa eden Sanmar, şimdi de Caterpillar işbirliğinde ilk hidrolikhibrit römorkörünü inşa ediyor. Şirket, ‘Boğaçay Hibrit’i bu kez kendi filosuna katarak, Türkiye’ye kazandıracak. Tuzla ve Yalova’da tersaneleri bulunan Sanmar, römorkör inşasında dünyanın en büyük 10 şirketi arasında. Dünyanın LNG ile çalışan ilk römorkörünü Norveç’li Bukser og Berging için inşa eden firma, ilk uzaktan kumandalı gemi ‘Svitzer Hermod’u da inşa etmişti. Projelerine hız kesmeden devam eden şirket, yine bir ilke imza atıyor. Caterpillar işbirliğinde dünyanın ilk hidrolik- hibrit römorkörü de Sanmar’da inşa edilecek. Şirket, ‘Boğaçay Hibrit’i bu kez kendi filosuna katarak, Türkiye’ye kazandıracak. Sanmar Tersaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gürün, “Sanmar, Caterpillar ve Robert Allan Ltd. arasındaki bu stratejik işbirliği ile öncü teknolojiyi geliştirip Türkiye’deki römorkör hizmetlerinde en güvenli, en çevreci ve en iyi hizmeti vermeye devam edeceğiz” dedi.

Sefine Tersanesi'nde balık taşıma gemisinin sac kesim töreni yapıldı

Solon, Hindistan’daki Maritine Nation in India 2017’ye katıldı

TÜRKİYE’DE limanlar için otomasyonlar geliştiren ilk yazılım firması olan Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri A.Ş., Eylül 2017 tarihinde gerçekleşen Hindistan’daki Maritine Nation in India 2017 etkinliğine katıldı. 18 yılı aşkın tecrübe, bilgi birikimi ve deneyim neticesinde ortaya koydukları her bir projede “SolonPort imzasına” yakışır şekilde hareket eden firma, bu başarısını yıllardır Türkiye sınırları dışına da taşıyor. Uluslararası birçok etkinlik ve fuarlara katılarak faaliyet alanlarını genişleten Solon, Hindistan’daki çalışmalarına ise hız kesmeden devam ediyor. Hindistan’da düzenlenen Maritine Nation in India 2017 etkinliğinde panellerde de yer alarak yeni projeler ve portföy çalışmaları ile farkını ortaya koyuyor. Panel katılımcısına ödülünü takdim eden Solon Yazılım Finans Direktörü Yelda Okşak, fuara katıldıkları için çok mutlu olduklarını ve firmalardan olumlu dönüşler aldıklarını belirtiyor.

ALTINOVA Tersaneler Bölgesi’ndeki Sefine Tersanesi’nde Norveç için inşa edilecek iki canlı balık taşıma gemisinin sac kesim töreni yapıldı. Altınova’da faaliyet gösteren Sefine Tersanesi’ndeki sac kesim törenine Genel Müdür Dr. Süleyman Akın Tuzcuoğlu, Yeni İnşa Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Akhisar, Proje Müdürü Ali Öztürk ve tersanenin birçok çalışanı katıldı. Norveç için inşa edilecek olan 3 bin 500 CBM taşıma kapasitesine sahip canlı balık taşıma gemilerinin boyu 84,4 metre uzunluğunda olacak. Proje Müdürü Öztürk, tören başlarken yaptığı konuşmada projenin Sefine Tersanesi’ne hayırlı ve uğurlu olmasını dilediklerini söyledi. Canlı balık taşıma gemilerinin sac kesim işleminin ardından verilen kokteylde Sefine Tersanesi çalışanları birlikte keyifli dakikalar geçirdi.

Turgut Kıran Denizcilik Fakültesi’nde 7. Kariyer Günleri tamamlandı RECEP TAYYİP ERDOĞAN Üniversitesi Turgut Kıran Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen 7.Geleneksel Kariyer Günleri Yasa Denizcilik ve Çebi Kaptan Denizcilik şirketlerinin katılımlarıyla sona erdi. 1 Aralık Cuma günü Turgut Kıran Denizcilik Fakültesi 7.Geleneksel Kariyer Günleri oturum konuğu Yasa Denizcilik oldu. Şirket adına Kuru Yük Departmanı İnsan Kaynakları Müdürü Kpt. Muammer Bıçakçı ve Yasa Tanker İşletmeciliği İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı Arif Göktan Gökalp katılım sağladı. Kariyer Günleri’nde öğrenciler ve şirket çalışanları bir sinerji yakaladı. Oturumlar, sektör profesyonellerinin deneyim ve tecrübelerini dinleyen öğrencilerin interaktif katılımıyla sürdü.

8 KASIM - ARALIK



Kısa Kısa Dünyanın en hızlı açık deniz karakol gemisi tamamlandı

KATAR İçişleri Bakanlığı'nın Türk firmasına sipariş verdiği 17 gemiden 48 metrelik 1'inci 'Ares 150 Hercules OPV' karakol gemisi tamamlandı. Önümüzdeki günlerde teslim edilecek gemi, 37 deniz mili hızıyla 'dünyanın en hızlı açık deniz karakol gemisi' unvanına sahip.

Antalya Serbest Bölge'de faaliyet gösteren Ares Tersanesi ve Ticaret A.Ş, Katar İçişleri Bakanlığı'nın isteği doğrultusunda 2014 yılında hayata geçirdikleri 'Hercules Sınıfı Karakol Gemileri' projesi kapsamında yapımı tamamlanan gemilerin teslimatını sürdürüyor.3 yıllık sürede 24 metrelik 5, 34 metrelik 6 gemi teslim edildi. Yapımı tamamlanan 7'nci 34 metrelik gemi ile ilk 48 metrelik gemi, 8 Aralık Cuma günü teslim edilecek. 'Ares 150 Hercules', dünyanın en hızlı açık deniz karakol gemisi ve Türkiye'de bugüne kadar inşa edilmiş en büyük kompozit gövdeli gemi unvanına sahip. Gemi, hizmete girmesinin ardından 37 deniz mili azami süratiyle Katar Körfezi ve okyanuslarda operasyon yapabilecek. Askeri alanda kullanılacak olmasına rağmen oldukça konforlu ve lüks inşa edilen geminin içi lüks otel odalarını aratmıyor. Ares Tersanesi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Kalafatoğlu, geminin uzun süreli bir projenin ürünü olduğunu söyledi. 2014 yılında ihaleye giren 18 dünya devi firma arasında Türk şirketi olarak ihaleyi aldıklarını belirten Kalafatoğlu, 17 gemilik siparişin 11'ini tamamlayıp teslim ettiklerini aktardı. Askeri denizcilik anlamında Türkiye'nin yaptığı en önemli ihracat olduğunu söyleyen Kerim Kalafatoğlu, kompozit gövdeli karakol gemileri sınıfında dünyanın en büyük siparişi olduğunu vurguladı. Projenin büyümeye başladığını ve yeni siparişler de aldıklarını aktaran Kalafatoğlu, şöyle konuştu:"Bu gemilerin inşa malzemesi ileri teknolojik malzemeler. Vakum infüzyon dediğimiz bir sistemle üretiyoruz. Bu sistem Türkiye'de bu türden gemilerde ilk defa uygulanıyor. Kısmet olursa bu proje, sözleşme takviminden 23 ay evvel teslim edilmiş olacak. Gemi 260 ton deplasmana sahip. 9 bin 100 beygir makine gücü var. Gövde formu itibariyle açık denizlerde kesintisiz hizmet verebilecek. Çalışacağı yer Arap Körfezi. Çok yüksek sert denizler yok oralarda ama okyanuslarda operasyon yapma imkânı da sağlıyor."

İhtisas OSB yan sanayi yatırımlarını artırdı 10 KASIM - ARALIK

MİLGEM'lerin ihracında geri sayım TÜRK savunma sanayisinin son dönemde en dikkat çeken ürünlerinden olan Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisi'nin (MİLGEM) ihracatı konusundaki çalışmalarda sona gelindi. Türkiye, bir süredir donanmasını yenilemek ve güçlendirmek isteyen ülkelerle MİLGEM'lerin ihracatı konusunda görüşmeler yürütüyor. Bu kapsamda, Suudi Arabistan'a 5, Pakistan'a 4 MİLGEM'in ihracatı konusunda sözleşme çalışmaları yapılıyor. Sözleşmeler üzerinde önemli mesafeler alınırken, her iki ülkeyle de imza aşamasına gelindiği belirtiliyor. Kolombiya Deniz Kuvvetlerinin yeni Fırkateyn Tedarik Programı'na talip olan Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM), tedarik makamının 3 firmanın yer alacağı kısa listeyi açıklamasını bekliyor. STM'nin ihaleye katılan güçlü rakiplerin arasından sıyrılarak kısa listeye kalması öngörülüyor. STM ayrıca Körfez ülkelerindeki çalışmaları kapsamında Kuveyt Deniz Kuvvetlerinin korvet ve modernizasyon projeleriyle ilgileniyor.

Norveç yolcu gemisi Cemre Tersanesinde inşa edildi NORVEÇLİ Fjord As firması ile yapılan 11 yolcu gemisini içeren anlaşma kapsamında inşa edilen ilk feribot, Altınova Tersaneler bölgesinde düzenlenen törenle denize indirildi. Törene Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gülcek ile gemi sahibi firma adına Proje Müdürü Arild Austrheim katıldı. Gemi, Norveç Havyard Group’a teslim edilen 40’ıncı gemi. Anlaşma gereği 10 feribot daha inşa edilerek Norveç’e teslim edilecek. NB54 Husavık adı verilen yolcu gemisi 66 metre boyuna ve 14 metre genişliğe sahip.

Çavuşçiftliği Köyü’nde de 120 dükkân yapıldı. Altınova Belediye Başkanı Metin Oral, gemicilik sektöründe Yalova’nın payını her geçen gün artırdığına belirterek, GEMİCİLİK sektöründe İhtisas OSB “Sektörde yan sanayi ile ve diğer projeler ile 80 bin kişilik birlikte toplamda 80 bin kişi istihdama ulaşmayı hedefleyen dolayında istihdam bekliyoruz. Yalova, yan sanayi yatırımlarını Dolaylı istihdam rakamlarını artırdı. Altınova Belediyesi yan sanayi da göz önüne alırsak bu firmalarına tersaneler bölgesinin sayının 100 binleri bulacağını arkasında yer vermeye hazırlanıyor. söyleyebilirim” dedi.


We came to make a difference

www.konomar.com


Kısa Kısa Batık veya yarı batık çözümsüz gemiler Bakanlığın gündeminde

Tersanecilerin temel sıkıntısı finansman

İMEAK Deniz Ticaret Odası 8.Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı 11 Aralık 2017 tarihinde Piri Reis Üniversitesi’nde gerçekleşti. Toplantıya katılan T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, deniz kirliliği ile mücadelede çok ciddi yatırımların yapıldığını, denizcilik sektörünün her konusuyla yakından ilgilenilerek tüm sorumlulukların yerine getirildiğini belirtti. Deniz eğitiminin önemine değinen Suat Hayri Aka, yeni çıkan kanunla batık veya yarı batık çözümsüz gemilerin deniz kirliliğine son vermek ve tehlikelerini azaltmak adına hızlı bir prosedür ile satışının yapılması ve ortadan kaldırılması konusunda çalıştıklarını belirtti. Türk denizciliğinin itibarına değinerek sektör adına gurur duyduğunu dile getirdi. İMEAK Deniz Ticaret Odası şubelerinden ve temsilciliklerinden 700’ü aşkın üyenin katıldığı toplantıda, DTO bünyesinde yer alan tüm meslek komiteleri tek tek dinlendi ve çözümler üretildi.

Türkiye ekonomisi yılın 3. çeyreğinde yüzde 11,1 büyüdü

Yalova tersanelerinde 19 bin 188 kişi istihdam ediliyor SGK verilerine göre Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan tersaneler bölgesinde istihdam edilen 4/A’lı çalışan sayısında 2017 yılı verilerine göre yüzde 1.53’lük bir artış gerçekleşti. Verilere göre Tersaneler bölgesinde 19 bin 188 kişi istihdam ediliyor. Altınova tersanelerindeki 4/A’lı çalışan sayısı 2017 yılında ay ay periyodik olarak arttı. Buna göre 2017 yılı Ocak ayında 17 bin 709 olan çalışan sayısı, Şubat ayında 18 bin 157, Mart ayında 18 bin 353, Nisan ayında 18 bin 34, Mayıs ayında 18 bin 443, Haziran ayında 17 bin 749, Temmuz ayında 18 bin 812, Ağustos ayında 17 bin 995, Eylül ayında 18 bin 889 ve Ekim ayında ise 19 bin 188 oldu. SGK verilerine göre tersanelerde çalışan sayısında yüzde 1.53’lük bir artış meydana geldi.

12 KASIM - ARALIK

KDZ. Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Sertan Yalçın, Zonguldak Valisi Ahmet Çınar başkanlığında ilçedeki 4 tersane sahibiyle bir araya gelinerek tersanelerin durumuna ilişkin değerlendirmede bulunulduğunu bildirdi. Yalçın, Ereğli heyetinin Ankara ziyaretinde yaptığı konuşmada, tersanecilerin toplantıda, kefalet desteklerine başvuruda bulunduğunu ancak gerekli desteğin çıkmadığını belirttiklerini söyledi. Yalçın şu ifadelere yer verdi: "Tersanecilerin temel sıkıntısı iş bulamamak değil, onların finansman sıkıntısı var. Bunun ile ilgili Kredi Garanti Fonunun 60-70 milyon dolarlık kefalet destekleri var, girişimde de bulunmuşlar. Yalnız bu kefalet desteklerinde 60-70 milyon var ama talepte bulununca bütçe yok.”

TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın 3. çeyreğine (temmuz-eylül) ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Buna göre, GSYH tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,1 arttı. Üretim yöntemiyle gayri safi yurt içi hasıla tahmini ise aynı dönemde cari fiyatlarla yüzde 24,2 yükselerek, 827 milyar 230 milyon lira olarak belirlendi. Tarım sektörünün toplam katma değeri, bu yılın temmuz-eylül döneminde geçen yılın aynı çeyreğine göre, zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 2,8, sanayi sektörü yüzde 14,8 ve inşaat sektörü yüzde 18,7 arttı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 20,7 artış gösterdi. AA Finans'ın "Büyüme Beklenti Anketi"ne katılan ekonomistlerin, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme beklentilerinin ortalaması yüzde 9,2 olmuştu. Orta Vadeli Program'da (OVP) büyümenin 2017 için yüzde 5,5 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.


Kalite ve güvenin buluştuğu adres...

Axiom I M P E X

Türkiye Distrübütörlüğü

JULI SLING

YÜKSEK TONAJLI KİLİTLER VE POLYESTER SAPANLAR

YÜKSEK MUKAVEMETLİ ÇELİK HALATLAR

DNV-GL SERTİFİKALI GEMİ HALATLARI

GEMİ GÜVERTE KONTEYNER EKİPMANLARI

ÇELİK HALAT SOKET YAPIŞTIRICI WIRELOCK TÜRKİYE DİSTRÜBÜTÖRÜ

HLIFT KALDIRMA EKİPMANLARI

İŞ GÜVENLİĞİ EKİPMANLARI

GEMİ ÇAPA ZİNCİR VE EKİPMANLARI

JULI SLING CO.,LTD

0 850 466 08 18

info@gover.com.tr

Telefon : 0090 226 461 21 73-74-75 Fax : 0090 226 461 21 75


Röportaj

Biz bu sektöre farklı bir anlayış getiriyoruz “1987’den beri denizciliğin içerisindeyim. Her şeyden önce hayat felsefem hep yaptığım işlerde farklılık yaratmak oldu. Bu tabi kolay bir şey değil ancak benim için esas nokta zor olanı başarmaktır. Hayatım boyunca buna hep inandım, bu doğrultuda da denizci olmak isteyen gençlere hep ‘sıradan adam olmayın, aranan adam olun’ derim” sözlerine yer veren Esko Marine Genel Müdürü Erhan Esinduy ile bir araya geldik…

Esko Marine Genel Müdürü Erhan Esinduy

14 KASIM - ARALIK


www.7deniz.net <

Sohbetimize Esko Marine’nin sektöre nasıl katıldığıyla başlayalım mı? Ortağım Adem Kocadağ ile Eskomarine olarak başladığımız yıl 2014. İlk önce çok daha küçük bir ofisteydik, işe ilk olarak temsilcilikler alarak başladık. Öyle ki hep en kaliteli ve en köklü şirketlerin temsilciliklerini almayı başardık. Bu da bize daha büyük bir motivasyon oldu. Hayatta hiçbir şey imkânsız değildir ve siz inandığınız şeyin peşinden giderseniz, bunu çok isterseniz mutlaka başarıya ulaşırsınız. Zaten fark yaratan da budur, zoru başarabilmek… Sektöre kaliteli hizmet verebilme adına önce Tersane temsilcilikleri, sonrasında Aden Körfezi’nden geçen gemiler için silahlı koruma temsilciliklerini aldık ve başarıyla çalışmaya başladık. Ardından Kanadalı Balast Water Treatment sistemleri üreten Trojen firmasının temsilciliğini aldık, bunu başarmak özellikle çok zor oldu. Çünkü temsil etmek istediğiniz firma hem konusunda dünya lideri, hem de 19 milyar Amerikan Doları bir ciro yapan gurubun bir parçası ve New York, Shanghai gibi birçok büyük dünya

metropollerinin içme ve atık suyunu arıtan bir firma, yani bir dev… Sonra yavaş yavaş kendimizi tanıtmaya başladık. Denizcilik sektörüne farklı bir anlayışla hizmet vermek için yola çıktık. Amacımız denizcilik sektörüne daha da farklı neler yapabiliriz idi. Bir süre sonra iki Yunan firmayla ortaklık kurduk. Maritime House adı altında bir konsept yaratarak 3 firma bir çatı altında toplandık. Bugün sohbet ettiğimiz bu ofiste geçen sene açılışımızı yaptık. Ayrıca yakın geçmişte Liberya bayrağının da İstanbul ofisi olarak hizmet vermeye başladık. Eskiden Almanya, Yunanistan’dan buraya hizmet veriyorken artık, bizimle tam yetkili olarak İstanbul ofisinden hizmet veriyor. Nedir hizmet yelpazeniz? Öncelikle şunu söyleyebilirim ki, 2014’ten bu yana süregelen müşteri ilişkilerimiz, verdiğimiz hizmetin kalitesi, bizi kısa sürede bir yere getirdi. Hem sektörün hem de sektörde hizmet veren ve çalışan kişilerin bizi daha iyi tanımaya başladıklarını görüyoruz. Bunun yansımalarını artık alıyoruz. Diğer taraftan Alfa Marine Consulting Turkey ve Ne-

“Hayatta hiçbir şey imkânsız değildir ve siz inandığınız şeyin peşinden giderseniz, bunu çok isterseniz mutlaka başarıya ulaşırsınız. Zaten fark yaratan da budur, zoru başarabilmek” xus Maritime Istanbul, bunların ikisi de değerli firmalar. AMC, tamamen teknik danışmanlık üzerine hizmet veren, bunu da çok profesyonel bir anlayışla yerine getiren bir şirket. Yunanistan’daki ofiste yaklaşık 45 gemi inşa mühendisi hizmet veriyor. Bu bağlamda, teknik anlamda veremeyeceğimiz hizmetin olmadığını gururla söyleyebilirim. Basit olarak görebileceğiniz herhangi bir hizmetten, en zoruna kadar hepsini layıkıyla yapıyoruz. Bu basit bir gemi denetimi olabileceği gibi yeni inşanın her aşamasında gerekli olan hizmet de olabilir. Nexus Maritime ise bir sörvey firması. Uzman-

KASIM - ARALIK 15


Röportaj 2017’yi nasıl tamamladınız ve 2018 beklentiniz ne yönde? 2017 süper geçti diyemeyiz ama kötü de geçmedi. Yazın daha da sakindi. Şimdi yavaş yavaş kıpırdanma var. Pazarlar daha iyileşti. Armatörleri yüzü biraz gülmeye başladı. 2018’de marketin en kötü durumu sanıyorum ki şu andaki seviyelerde olacak. Bundan daha kötü olup geri gideceğimizi düşünmüyorum. Krizin başlamasından bugüne 9 sene oldu. Dolayısıyla 2018 için umutluyum. Seminerler, eğitimler konusunda da hizmet veren bir firmasınız. Değinelim mi bu konuya da? laştığı alan, büyük gemi kazalarında armatörün danışmanlığı konusu. İddia/ hak talep edildiği andan itibaren sonuç alana kadar armatör adına tüm süreci yürütüyor. Buradaki en önemli husus bu aşamayı hızlıca geçip, hak edilen meblağın alınmasıdır. Binin üzerinde “claim” işi yapmış ve yüzde 100 başarı elde etmiş bir firma. Burada armatör açısından önemli avantajlar sunuyoruz. Armatörden, hiçbir şekilde bir ücret talep etmiyoruz. Gemi bir yerde kaza yaşarsa, personelimizin oraya gitmesi elbette gerekli. Bu hususta da herhangi bir ödeme, avans talep etmiyoruz. Nexus bu konuda önemli bir deneyime ve geçmişe sahip bir firma. Sektörde hiçbir armatörlük firması, kaza sonrasındaki süreç yönetimi ve sürecin işleyişiyle ilgili yapılması gerekenleri bizden daha iyi bilemez. Çünkü, gemi kazaları, armatörlerin başına çok sık gelmiyor. Ancak biz, bu hizmeti sürekli veren bir kurumuz. Biz bütün süreci armatör adına yürütürken, armatör yaşanan olay için harcayacağı enerjiyi kendi işi için değerlendirebiliyor. Gemi inşa sanayi alanında hizmet verdiğiniz için sormak isteriz, bu konudaki ilerleyişiniz nasıl? Ekipman olarak 3 farklı ürüne sahibiz. Bunlardan biri Balast Water Tratment Systems. IMO’nun aldığı ertelemeyle şu anda o piyasa sakin durumda. Çok fazla alışveriş olmuyor. Haklı olarak insanlarda bir bekleme durumundalar. 2020’de gelecek olan Marpol’un ultra düşük sülfür yakıt kuralı var. Onunla ilgili bizim “scraber” çözümümüz var. Amerikalı bir şirketi temsil ediyoruz. “Scraber” ekipmanını gemiye taktığınız

16 KASIM - ARALIK

“Sektörde hiçbir armatörlük firması, kaza sonrasındaki süreç yönetimi ve sürecin işleyişiyle ilgili yapılması gerekenleri bizden daha iyi bilemez” zaman yüksek sülfürlü yakıt alıyorsunuz ama o yıkanıyor, içindeki sülfür arındırılıyor ve düşük sülfürle bacadan gidiyor. Tabii bunun maliyetinin yanında getirisi de var. Yapılan araştırmalara göre 2020 yılında ultra düşük sülfürle normal sülfür arasındaki yakıtlarda ton başına 600 dolar fiyat farkı olacak. Bu böyle olunca scraber’a yatırım yapmak çok mantıklı oluyor. Zaten yatırım birkaç ay içerisinde kendini amorti ediyor. Şu andaki fark 200 dolar civarlarında. Şimdi alsanız bir buçuk senede ödüyorsunuz. Geri dönüşü çabuk olan bir şey ama o da yavaş gidiyor çünkü büyük ve pahalı projeler. Kolay karar alınamıyor. Büyük bir firmayla karar aşamasına geldik ama henüz son kararı vermediler. Bunların dışında Danimarkalı bir firma ile çalışıyoruz. Bunker yakıt alma sistemlerinde yakıt hacim ile ölçülüyor. Bunker managment sistemde Danimarkalılar Mass Flow Metter kullanarak yakıt direkt ağırlık olarak ölçülüyor. Burada da kullandığın ekipman, yakıt barçları bazen hava basıyor, arada bir hile olduğu için bu ekipman yapılan hava basıncı hilesini anında algılıyor ayrıca bir de yakıt tüketimi denetleme sistemleri yapıyorlar.

Bizim gördüğümüz kadarıyla Türkiye’de sıkıntı şu; esasında insanların bilgiye birazcık saygıları mı yok diyelim yoksa hepimiz her şeyi bildiğimizi mi düşünüyoruz bilmiyorum ama yurt dışındaki gibi daha çok profesyonelleşemediğimiz ortada. Denizcilik dünyası sürekli değişiyor. Buna ayak uydurmak gerekiyor. Biz bu alanda özellikle Yunanlı ortaklar seçtik. Yunanistan ile ülkemiz arasındaki fark belli. Bu adamlar, gerçekten işlerini çok iyi yapıyorlar. Onun için bu hizmeti Türkiye’ye getirdik. Ancak firmalar tam anlamıyla bu potansiyelden faydalanmıyorlar. Zamana ihtiyaç var galiba. Biz de pes etmeden devam edeceğiz, er ya da geç farklılığımız kendini gösterecektir bu sektörde, buna gönülden inanıyorum. Madem konu Türk denizciliğine geldi. Bir de bu konuyu konuşalım mı? Türkiye’de denizcilik son zamanlarda farklı yerlere geldi ama daha alacak çok yolumuz var. En başında bunu söylemek gerekirse, bana göre biz denizci bir ülke değiliz. Çünkü, ilk önce değil denizcilik eğitimi, normal temel eğitimimizin çok iyi olması lazım. Bu ülkenin sıkıntısı zaten sadece denizcilik eğitimi değil ama yeni okullar açılıyor, yatırımlar yapılıyor. Bunlar sevindirici gelişmeler fakat yine de eksik kalıyoruz. Çünkü, ülkece denizciliği tam olarak yapamıyoruz. Armatörlerin ve şirketlerin de hataları ve payı var tabi ki. Ama biz, bir araya gelip her şey güllük gülistanlık gibi konuştukça ancak kendimizi kandırırız. Kısacası daha çok yol almamız gerekiyor ama bunun için önce kafa yapımızı biraz değiştirmemiz lazım diye düşünüyorum.



Haber

Gemilerin bizlere ihtiyacı var! Royal Caribbean International Türkiye Temsilciliği Genel Müdürü Alper Taşkıranlar

Norveç Fiyortları, Batı Akdeniz ve Büyük Britanya gibi destinasyonlarda 35 farklı uçaklı paket program ilan ettik. Rehberli tur sayımızın ve toplam yolcu sayımızın önceki yıllara göre artması ve operasyonlarımızın kusursuzluğuna dikkat çekebiliriz” diyor. Yeni yıl için rotanız Uzakdoğu olsun!

R

oyal Caribbean International’ın, dünyanın en büyük gemilerini tanımlayan Oasis sınıfının en yenisi unvanına sahip ‘Symphony of the Seas’ adlı gemisi 22 Mart’ta ST Nazaire’de tersaneden teslim alınacak ve 31 Mart 2018’de Barselona’dan ilk seferini gerçekleştirecek. Symphony of the Seas, 7 Nisan’dan itibaren Ekim sonuna kadar haftalık klasik Batı Akdeniz rotasını gerçekleştirecek. Alper Taşkıranlar, “Dolayısıyla 2018 için planlarımızı yaptık. Sunduğumuz çeşitli programların çoğunun yüzde 30-40 oranlarında doluluklarını şimdiden yakaladık” diyor. “Bu yıl 35 farklı uçaklı paket program ilan ettik” Taşkıranlar, Royal Caribbean International açısından 2017 ölçeğinde bir önceki yılın üstünde bir tablo ortaya koyduklarını belirtiyor ve “Türkçe rehberli olarak Karayipler, Uzakdoğu, Baltıklar,

18 KASIM - ARALIK

Royal Caribbean International’ın kış aylarında rotasında sıcak ülkeler yer alıyor ve ona yönelik programlar sunuluyor. Eğer tercihiniz sıcak ülkelerden yana ise Royal Caribbean International’ın Karayipler, Uzakdoğu ve Güney Amerika programları tam da sizlere göre... Royal Caribbean’in Singapur veya Hong Kong çıkışlı Uzakdoğu destinasyonunda Tayland’ın egzotik diyarlarına, Phuket’in büyüleyici atmosferine ve Bangkok’un gurmeleri akın akın kendine çeken yemeklerine tanıklık edebilirsiniz. Farklı bir deneyim yaşamak ve yeni yılı cruise’da karşılamak isteyenlere rotanız Uzakdoğu olsun diyoruz! “Hem gemilerin bize hem de bizlerin gemilere ihtiyacı var” Türkiye’nin neredeyse tüm limanları, hem Royal Caribbean International’ın hem de diğer gemi şirketlerinin uğrak noktasındaydı. Ancak ülke olarak yaşadığımız olaylar sebebiyle gemi şirketleri rotasından Türkiye limanlarını çıkardı. Bu süreçte iptaller birbiri ardına gerçekleşirken limanlarımızdan en son çekilen Royal Caribbean International olmuştu. Bu noktada Taşkıranlar diyor ki, “Royal

Royal Caribbean’ın 2018 programında Türkiye limanlarının olduğunu, ancak politik nedenlerden dolayı iptallerin yaşandığını belirten Royal Caribbean International Türkiye Temsilciliği Genel Müdürü Alper Taşkıranlar, “2019’un ikinci yarısından itibaren bu durumun normale döneceğini düşünüyorum. Gemi şirketleri Türkiye limanlarını da tekrar programlarına alacaktır. Çünkü hem gemilerin bize hem de bizlerin gemilere ihtiyacı var” diyor. Caribbean’ın 2018 programında Türkiye limanları vardı ancak politik nedenlerden dolayı maalesef iptaller olabiliyor. 2019’un ikinci yarısından itibaren bu durumun normale döneceğini düşünüyorum. Gemi şirketleri Türkiye limanlarını da tekrar programlarına alacaktır. Çünkü hem gemilerin bize hem de bizlerin gemilere ihtiyacı var.” “TÜRSAB ve hükümetten destek alırsak sorunlar çözüme kavuşur” İstatistiklere bakıldığında kruvaziyer turizmi diğer outgoing seyahat türlerine göre daha az tercih edilmekte. Özellikle Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin potansiyelinin yüksek olmasına rağmen, ülkemizde gemiyle seyahat edenlerin oranı oldukça düşük. Alper Taşkıranlar, sebep olarak bu alanda yeterli imaj çalışmalarının yapılmamasını gösteriyor. Bu algının yıkılması için TÜRSAB ayağında ciddi anlamda desteğin olması ve devlet nezdinde verilecek bir bütçenin, kruvaziyer turizminin önündeki engelleri aşmada çözüm sağlayabileceğine de dikkat çekiyor. Taşkıranlar, yaşadıkları bir diğer sıkıntının ise vize problemi olduğunu dile getiriyor. Schengen ile serbest dolaşım hakkı sağlanırsa, şu anda yapılan işin en az 3 veya 4 katına ulaşabileceklerinin önemle altını çiziyor ve “Açıkçası sektörün gelişmesinin önündeki en büyük engel vize problemi. Dolayısıyla hükümet tarafındaki bu beklentimiz karşılanırsa outgoing tarafında sektör kendini en az 3’e katlar” diyerek sözlerini önemli bir konuya dikkat çekerek noktalıyor.



Dosya

Söz sırası denizlerimizin İnci’lerinde Türk denizcilik sektörünün kadın yöneticilerini ağırladık. Hepsiyle “deniz ve kadın” birlikteliğini masaya yatırdık. Her birinin sektöre attığı adımdan bugüne değin süren serüvenlerini konuştuk. Bunla da yetinmedik elbette! Geleceğe yönelik planlarından tutun da sektörümüzde doğru ya da yanlış ne varsa hepsini bir bir ele aldık… Kaptanoğlu Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi / BIMCO Gelecek Dönem Başkanı Şadan Kaptanoğlu: Denizcilik diğer sektörlere benzemez. Deniz insanı çağırır ve öyle bir an gelir ki kayıtsız kalamazsınız. Ben ilk olarak kendi tercihimle İstanbul Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldım. Bu benim kendime yaptığım bir yatırımdı. Çünkü felsefe bana mantıklı analiz yeteneğimi geliştirme ve her konuya farklı açılardan bakma becerisi kazandırdı. Felsefe eğitimimden sonra denizin çağrısını daha fazla duymaya başladım Kalkavan Denizcilik Genel Müdürü Pınar Kalkavan Şesel: “Kimya mühendisliği mezunuyum ama bu işin bana uymayacağını düşündüğüm için arayışa girdim. Ya inşaat ya da denizcilik yapacaktım. Esasen gönlümde inşaat vardı. Denizciliği deneyeyim derken baktım ki ben bu işi sevdim. Denizi, Kaptanoğlu’nda staj yaparken sevmiştim. Benim için sosyal, canlı ve hareketli bir sektördü ve hoşuma gitti. Denizcilik sektörünü hala daha çok seviyorum”

Sea World Genel Müdürü Ayça Türkantos: “Çoğu firma erkek mezunları işe alıyor. Kadın CV’lerinin incelenmediği bölümler olduğunu bile biliyorum. Ben kendi adıma konuşayım; daima kadın personel tercih ediyorum. Hatta bir ara ofiste bir erkek vardı. O da getir-götür işine bakıyordu. “Amazon shipping” diye adımız çıkmıştı”

Sofi Yacht Charter&Brokerage Genel Müdürü Alev Semiz: “Açıkçası şimdiye kadar bu sektörde birebir karşıma çıkan bir zorluk olmadı. Evet, erkek egemen bir sektör ama denizi, denizciliği seven her insanın içinde biraz romantizm olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden denizcilik sektöründe çalışan beyefendilerin diğer sektörlere nazaran daha duyarlı olduklarını gözlemliyorum. Bazen tabi karşılaştığım aksilikler olmuyor değil. Ama bunu sektör bazlı değil toplum bazlı değerlendiriyorum”

Armador Gemi İşletmeciliği Genel Müdürü Ebru Paylan Şenkaya: “Yönetim kademesinde kadın çoğunluğu olan firmaların, yönetiminde erkek çoğunluğu olan firmalara oranla yüzde 16 fazla verimlilik gözlenmiştir. Avrupa’nın borsada işlem gören en büyük firmalarının yönetim kurullarında yüzde 25 oranında kadın bulunduğu belirtilmektedir”


www.7deniz.net <

Bayegan Kiralama Müdürü Asburce Onur: “Yurt dışında kaldığım sürede gördüğüm şuydu; kadına saygı var ancak özel bir uygulama yok. Başarılıysanız yolunuz açık. Her milletten çok fazla expat olduğu için kadın-erkek bir arada ve birbirlerine destekti. Çok enteresan gelebilir ama mesela Almanya’da, BAE’lerde olduğundan çok daha fazla cinsiyetçi ayrım söz konusu”

Stemar Denizcilik, Eğitim ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Tülin Şendur: “Sektörüm adına hedefim; bilgi ve tecrübemi mümkün olduğunca çok kişiye ulaşarak öğrenmeye istekli gençlerle, özellikle de olanaklarının kısıtlı olduğunu düşündüğüm Anadolu üniversitelerindeki öğrencilerle paylaşmak”

Zihni Vapur Acenteliği Tic. A.Ş. Genel Müdürü İlki Bayam

NSN Law Kıdemli Ortaklarından ve WISTA Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Av. Nazlı Selek “Sektörde çalışma saatleriyle ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Denizciliğin ağır bir sektör olduğunu kabullenemiyor bazı arkadaşlar. Maalesef bu sektörde 9-6 çalışma sistemi mümkün olamıyor. Başka sektörlerin dinamiğiyle karşılaştırma yapılmaması gerekiyor. Bu sıkıntı da bana göre işçi ile işveren arasındaki ilişkiyi olumsuz etkiliyor”

“Doğum, maddi imkansızlıklar, iş güvencesizliği, dil sorunu, bilgi eksikliği, toplumsal cinsiyet rejimi, kurumun kültürü, endüstrinin kendisinin erkek egemen oluşu, desteksizlik, şirketlerden az kabul, cinsiyet ayrımcılığı… diye uzanır gider bu liste”

Ios Ship Brokers Proje ve Kiralama Müdürü Özlenen Öztek:

“Denizcilikte atılan tüm adımlar kutsaldır”

Sanmar Denizcilik Pazarlama Direktörü Pınar Gürün Korkmaz: “Denizcilik sektörü tüm gençlere ekonomik yönden iyi bir kazanım vadederken çok yönlü kariyer fırsatı da sunuyor. Bu gençlerle Türkiye’nin gelişiminin önünde kimseler duramaz. Yeter ki ahlâklı, çalışkan ve üretken olalım. Biz işletme sahiplerine düşen görev de bu alanda sürdürebilir bir kalite yaratıp iş etiğine bağlı yetiştireceğimiz nesillerin, mesleki donanımını işletmelerimizde perçinleyip ileri teknoloji üretebilecekleri, gelişimlerini sağlıklı devam ettirebilecekleri sürdürülebilir bir ortam sağlamak”


Dosya

Kaptanoğlu Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi / BIMCO Gelecek Dönem Başkanı Şadan Kaptanoğlu

Denizin çağrısına kayıtsız kalamazsın Serüvene Eşref Cerrahoğlu vesile oluyor BIMCO, dünyada ve ülkemizde denizcilik camiası için çok önemli, lider bir kuruluş. Dünya ticaretinin yüzde 90’ını temsil eden denizcilik sektörünün en üst çatı kuruluşu olan BIMCO, 112 yıldır dünya armatörlerine öncülük ediyor, sektörün gelişimine yön veriyor. Benim BIMCO ile tanışmam çok erken, Eşref Cerrahoğlu zamanında oldu ve onun adımlarını takip ettim. O zamanlar kendisi Başkan Yardımcısıydı. Eşref Ağabey BIMCO’da çalışmaya başlamasıyla birlikte beni, Dokümantasyon Komitesi’ne aldı. Böylece ben de BIMCO bünyesinde kendime yer bulmaya başladım. Uzun süre o bölümde kaldım. BIMCO’da şöyle bir kural var, uzun çalışma sonrası ara vermek durumundasınız. Hem siz ye-

22 KASIM - ARALIK

nilenin, hem sizin yerinize bir başkası gelsin isteniyor. Ben de 10 sene kadar ara verdikten sonra BIMCO’ya bu kez hem Yönetim Kurulu Üyeliği hem de Executive Komite Üyeliği için davet edildim. Bu benim için çok büyük bir onurdu. Oradaki sistem şöyle: Yönetim Kurulu Başkanı, Geçmiş Başkan, Gelecek Başkan ve Genel Sekreter uluslararası organlara soruyor. Örneğin; armatörler birliklerine soruyorlar, “Bize kimi önerirsin?” diye. Aslında kendilerinin takip ettikleri insanlar da oluyor. Örneğin ben kendilerinin takip ettikleri armatörlerden biriymişim… Bu şekilde Yönetim Kurulu oluşturuluyor. Bunun içerisinden de Executive Komite oluşuyor. Merkezi Kopenhag’da bulunan BIMCO’ya denize kıyınız yoksa bile denizcilik firmalarınız olduğu sürece üye olabiliyorsunuz. Bu

dev yapı, bütün dünya denizcilik filosunun %65’inden fazlasını kapsıyor. 6 sene boyunca dünya armatörlerini o temsil edecek 6 Haziran 2017’de Roma’da yapılan Genel Kurul’da Anatassios Papagianopoulus yeni Başkan, ben de Gelecek Dönem Başkanı seçildim. Bu tarihten itibaren BIMCO’da Gelecek Başkan, sonra Yönetim Kurulu Başkanı, son olarak da Geçmiş Dönem Başkanı olarak 6 sene boyunca dünya armatörlerini temsil ediyor olacağım. Yüz yıllık bu dev organizasyonun ilk kadın ve ilk Türk başkanı olmak son derece gurur ve heyecan verici. Yeni Başkan Papagianopoulus’un Genel Kurul’da, benim Gelecek Dönem Başkanı seçilmemin sektördeki diğer kadınlara ilham kaynağı olacağını söylemesi ve bu süreçte BIMCO’nun uluslararası


www.7deniz.net <

çalışmalarında milletler, cinsiyetler ve inançlar arasındaki işbirliğinin daha da güçleneceğini dile getirmesi beni ayrıca çok mutlu etti. Denizler hepimizin diyene kadar denizcilik erkek işiydi Deniz mücadele demektir, üstelik kadınsanız bu iki kat mücadele anlamına gelir. Bu sektörün tarihine baktığımızda, “Bir kadın gemiye mutlaka kötü şans getirir” inancı yaygındı. Kadın gemiye çıktı mı, mutlaka o gemi batar, başına çok kötü şeyler gelirdi. Bir hurafe olsa da romanlar, şiirler, şarkılar yapıldı bunun üzerine! ‘Denizci erkeklerin kadın korkusu’, diyorum ben buna. Üstelik örneğin İngilizlerin dilinde gemilerden (ki güçlü denizcilikleri sayesinde dünyanın neredeyse üçte ikisini sömürgeleri altına aldılar) “She” kadın olarak bahsedilir, gemilere hep kadın adları verilirdi. Bizim ülkemizde ise durum biraz daha farklı tabii. Burada denizcilik erkek işiydi ve erkekler egemendi. Ta ki, denizler hepimizin diyene kadar… Kadınların denizde çalışmasının “normal” karşılanmaya başladığı günümüze gelinceye kadar gösterdikleri inanç ve gayret nedeniyle denizci kadınları alkışlıyorum. Kadının gemide olmasının

uğursuzluk getireceğine inanıldığı günlerden bugüne uzanan süreç, fırtınalı ve çok zorlu bir süreçti ve uzun yıllar sürdü. Halen dünya gemilerinde çalışanların sadece %2’sini kadınların oluşturduğunun, bunların içinde batılı ülkelerin vatandaşlarının daha yoğun bulunduğunun ve kadınların genelde yolcu gemilerinde idari hizmetlerde görev aldığının altını çizmem gerekiyor. Eğer bu toplumun yarısını kadınlar oluşturuyorsa ve iş pozisyonunda kadın ve erkek eşit seviyedeyse ben bu sektörü tercih eden, denizi seven kadınlara her zaman pozitif ayrımcılık yapmayı tercih ediyorum. Ben, denizci kadınların ne kadar duyarlı olduklarını çok iyi biliyorum. Burada önemli olan bizim direnmemiz ve birbirimize destek olmamız. Denizci bir ailenin kızı olmasaydım da denizlerin çağrısına kulaklarımı tıkayamazdım Denizcilik diğer sektörlere benzemez. Deniz insanı çağırır ve öyle bir an gelir ki kayıtsız kalamazsınız. Ben ilk olarak kendi tercihimle İstanbul Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldım. Bu benim kendime yaptığım bir yatırımdı. Çünkü felsefe bana mantıklı analiz yeteneğimi geliştirme ve her konuya farklı açılardan bakma

becerisi kazandırdı. Felsefe eğitimimden sonra denizin çağrısını daha fazla duymaya başladım. Elbette er geç aile şirketinin de hissedarı olacağımı bildiğimden bir uluslararası eğitim almam gerektiği bilincine vardım. Benim için zor olacaktı ancak sektöre yabancı değildim. O zamanki adı City University Business School şu anki CASS Business School olan okula finans, denizcilik ve ticaret alanlarında başvurdum ve kabul edildim. Bundan önce “London City College”da sertifika programına kayıt oldum ve iki yıllık programı bir seneye sıkıştırarak denizcilik üzerine bir diploma kursunu bitirdim. Ardından master’a başladım. Zorlu master sürecini alnımın akıyla bitirdim. Bu, benim için denizciliğe ve iş hayatına inanılmaz bir zemin oluşturdu. Londra’dan sonra İstanbul’a döndüm ve ofiste tam zamanlı çalışmaya başladım. Daha sonra İngiltere Leicester’de De Montfort Üniversitesi’nde doktoraya başladım. Bu macera on sene sürdü, ben bu arada iki çocuk doğurdum. Böylece doktoramı 2014 yılında tamamladım. Kısacası ben denizi ve denizci olmayı seviyorum. Üç nesildir denizci olan bir ailenin kızı olmasaydım da tutkunu olduğum denizlerin çağrısına kulaklarımı tıkayamazdım.

KASIM - ARALIK 23


Dosya Kalkavan Denizcilik Genel Müdürü Pınar Kalkavan Şesel

Denizcilik sektörü güzel bir dünya

S

ektöre 1995 yılında Kaptanoğlu Denizcilik’te staj yaparak başladım. 3 aylık stajın sonunda bana iş teklif ettiler, ben de kabul ettim. Daha sonra 6 ay yurtdışında gemi yönetimi alanında eğitim aldıktan sonra geri döndüm. Babam inşaat mühendisi. O dönemler bir ortağımız vardı. O ortaklıktan ayrılınca ben de şirkete gittim. İşletme hatalarından dolayı şirkette tek gemiye kadar indik. O zaman 27 yaşındaydım. Şirketteki 2 kişiyle beraber inşaattan ayrıldık ve gemi yönetimine yöneldik. Borçlarımızı ödedik. 1 gemi, 2 gemi derken de kosterci olduk. Ya inşaat ya da denizcilik yapacaktım Kimya mühendisliği mezunuyum ama bu işin bana uymayacağını düşündüğüm için arayışa girdim. Ya inşaat ya da denizcilik yapacaktım. Esasen gönlümde inşaat vardı. Denizciliği deneyeyim

24 KASIM - ARALIK

derken baktım ki ben bu işi sevdim. Denizi, Kaptanoğlu’nda staj yaparken sevmiştim. Benim için sosyal, canlı ve hareketli bir sektördü ve hoşuma gitti. Denizcilik sektörünü hala daha çok seviyorum. Sabahın 5’inde 3 kız kardeş gemiye el sallamak için balkona çıktık Çocukluğumda hatırladığım bir anım var. O zamanlar bizde 3 bin tonluk bir gemi vardı. Bir gün babam sabahın 5’inde hepimizi kaldırdı, üç kız kardeş pijamalarımızla balkona çıktık. O zamanlar Arnavutköy’de oturuyorduk. Gemi geçecek, düdüğüne basacak, biz de gemiye el sallayacağız. Bir destek istedim. 10 destek oldular Ben sektörde kadın erkek ayrımını hiç görmedim. Kadın olmamdan dolayı sektörün eksi bir tarafını yaşamadım. Yaşamışsam


www.7deniz.net <

bile kadın olduğumdan dolayı pozitif bir ayrım yaşamışımdır. Belki bu benim kadın olmamdan değil, erkeklerimizin kadınlara yardımcı olma saygısından da kaynaklanmış olabilir. Ben herhangi birinden bir destek istediğimde bana 10 destek oldular. Herhalde sormamdan veya araştırmamdan kaynaklanıyor bu. Hedefim “Brokerhouse” kurmak İşe bir gemiyle başladım ve vizyonum çok darmış. Çünkü hep 4 gemim olsun diye hayal ediyordum. Belki de çok daha geniş bir vizyonla çok daha farklı şeyler hayal edebilirdim. Şimdi tabii ki farklı hedefim var. 20 yıldır bu işin içindeyim. 47 yaşındayım ve önümüzdeki 40 yıla dair belirlediğim hedeflerim de var. Armatör olarak adım attığım sektörde son 7 yıldır brokerlik kısmında da varım. Armatörlük tarafında da koster alanında kalıp kendi filomu genişletmek istiyorum. Yavaş yavaş büyümeyi isterim. Brokerlik işi de çok hoşuma gidiyor. Burada bir

“Brokerhouse” oluşturmak istiyorum. Şu anda 5 şirket bu yapıyı oluşturmak için bir arada. Kendimize hedef olarak da Avrupalı firmaları belirledik. O iki gece unutamadığım anılar arasında 2009 Kasım ayında Almanya’da Eisbeinessen Dinner’daydık. Bir arkadaşımla konuşuyorduk. Türkiye’de bir dernek kurmayı ve böyle bir yemek organize etmeyi düşündüğümü ve bana destek olup olmayacağını sordum. O da hiç tereddütsüz “olurum” dedi. İki kişiyle başladık. Toplana toplana sonunda o yemeği gerçekleştirdik. Benim için çok güzel bir anı. Bu organizasyonu ben tek başıma yapmadım. Tüm arkadaşlarımla brokerlerin ve sektör firmalarının desteğini alarak gerçekleştirdik. Onun akabinde de o yıl Eisbeinessen’ın Türk yılıydı. Orada Türk masası oluşturduk. Bayraklarımızı salladık. Çok güzel bir temsil oldu. O iki gece benim unutamadığım en önemli anılarım arasındadır.

Staja gelen tüm gençlere kapılarımız açık Bize staja gelen tüm gençlere kapımızın açık olduğunu söylüyoruz. Kadın olsun erkek olsun bizden staj isteyen tüm arkadaşlarımızı destekliyoruz. Ama önceliği kadınlara veriyoruz. Geçen yıl İTÜ’nün kadın derneğinin bir yemeği oldu. Orada firmalar üzerine yapılan bir değerlendirmeyi açıkladılar. Kadın çalışanlara işveren firmalar arasında biz de vardık. Sektör olarak çok enerjik ve aceleciyiz Diğer sektörler böylemi bilmiyorum ama ben denizcilik sektörünü büyük bir aile olarak görüyorum. Burada herkes birbirinin ne yaptığını takip ediyor. Hangi gemiyi almış, onun gemisi kaç hız yapıyor, kaç ton yakıyor, hangi limana gidiyor gibi. Çok enerjik ve aceleci olmamızın yanında çok kapalı bir sektörüz de. Ancak burası güzel bir dünya. Truman Show filmi gibi bir ortam diyebilirim.

KASIM - ARALIK 25


Dosya

Çok sevdim, çok eğlendim,

güzel yıllar geçirdim Zihni Vapur Acenteliği Tic. A.Ş. Genel Müdürü İlki Bayam

26 KASIM - ARALIK

D

enizcilik sektörüne 1985 yılının ikinci yarısında girdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra okulda kalıp öğretim görevlisi olmak ve ilerlemek alternatifi, 1980’li yılların darbe sonrası akademik ortamın içinde bulunduğu koşullar ile teşvik edici olmaktan uzaklaşmıştı. Ankara Koleji’nden mezun olmuş olmam, Zonguldaklı oluşum, etrafımda denizcilik sektöründe çalışan arkadaşlarımın olması ve sohbetlerde denizciliğin ana sohbet konularını teşkil etmesi, enerjimi bu sektöre yoğunlaştırdı. Zihni Şirketler Grubu’nda armatörlük bölümünün operasyon departmanı müsaitti. İlk mülakat ile işe başladım. Güneri ailesi de Zonguldaklıdır. Aynı memleketten olmamız, aynı apartmanda oturuşumuz, çocukluk yıllarının güzel arkadaşlıkları, hatta amca oğlumun aynı şirkette çalışıyor olması da bu kararı alırken, yani denizcilik sektörünü seçerken, doğal olarak etkili olmakla beraber, birinci derecede rol oynamadı. Esas neden uluslararası, lisanımı kullanabileceğim, statik olmayan, dinamik, enerjisi yüksek bir iş yapmak istememden kaynaklanıyordu. Yüzümü batıya dönmek istiyordum. Operasyon elemanı olarak başladığım bu görevde yıllar içinde hızla yükselirken geldiğim noktadaki en büyük faktör patronum Asaf Güneri’dir. 1980’lerde, bugün bile erkek egemenliğini ciddi anlamda koruyan bir sektörde kadına görev, sorumluluk ve yetki verdi. Ardından saat, tatil, hafta sonu gibi kavramları olmayan bu zorlu yolculukta çok değerli eşim ve kızım hep yanımda oldular ve sonsuz destek verdiler. Aile desteğinin olmadığı bir şekil, bu yere gelmemde o yılların şartları ile olmaz, olamazdı.


www.7deniz.net <

Kadınlar aile sorumlulukları nedeniyle erkeklere oranla daha çok sorun yaşıyorlar Doğum, maddi imkansızlıklar, iş güvencesizliği, yurt dışı deneyimsizliği, dil sorunu, bilgi eksikliği, kariyere verilen ara, iş aile çatışması yani ailenin yapısı, yani ailenin iş üzerinde, iş yaşamının da aile üzerindeki etkilerinin farklı örüntülere sahip olması ve iki yönlü gerilimin karşılıklı olarak ele alınmaması ve çözüm getirilememesi, toplumsal cinsiyet rejimi, kurumun kültürü, kurumsal politikalar ve uygulamalar, endüstrinin kendisinin erkek egemen oluşu, desteksizlik, sosyal ve kültürel engeller, şirketlerden az kabul, cinsiyet ayrımcılığı… diye uzanır gider bu liste. Kadınlar aile sorumlulukları dolayısı ile iş ve denizdeki hizmetlerine tam anlamı ile zaman ayrıma da erkeklere oranla daha çok sorun yaşıyorlar. Denizcilikte normatif beklenti denizcilik yapanlar kendilerini denizciliğe vermelidir. Başarılı kadınlar kendilerini işleri ile güçlü bir şekilde tanımlarlar, mükemmeliyet kültürünü mesleğin önemli bir özelliği olarak görürler, saat kavramı gözetmezler. Bunların eksikliği başarıya giden yolda engellerdir. Anket ve derinlemesine görüşmeler temel alınarak kadın denizcilerin, yöneticilerin, meslekte denizde ve karada yükselmeleri için, eğitim faaliyetleri, yönetsel pozisyonlarla ilişkilenme süreçleri ile ev-ofis yaşam dengelerini sağlama yolunda kullandıkları stratejilerini ortaya koymaları gerekmektedir. Devlet politikaları, hükümetlerin alacakları kararlar da sorunların çözülmesinde yardımcı olacaktır. Devlet, cinsiyet ayrımı yapmayan politikalara odaklanmalı Denizcilikte kadın erkek ayrımı yapılmaması için uğraş verirdim. Bunu bir kültür halinde ileriki nesillere taşımak için hemen sıralayabileceklerim: Kültürlerarası ve kuşaklar arası çatışmaları aza indirmek, beklentileri dengelemek, cinsiyet ve davranış arasındaki ilişkinin sektörde kabulünün sağlanması, pasif/agresif doğrudan problemler, üretkenliği kısıtlayan zorluklarla baş etmek için odaklanma ve tabii ki eğitim. Kadın denizciler olarak bizlerin sektör içindeki deneyimleri ile kadın denizci ve karada yönetici oranlarının karşıdan uyandırdığı hayran-

lık arasındaki boşluğun incelenmesi, bulunduğumuz zemini sorgulayan bir tavır gerektirmektedir. 1980’lerden itibaren kadınların denizcilikte varlığı artış göstermiş, etkin bir rol oynamış, rol modeller oluşmuş olsa da kadınların denizcilikte kırılgan ve güçlü yanlarının ortaya konulması, kültür ve deneyimlerle mücadele edilerek eşit bir ortamın yaratılması açısından büyük önem taşımaktadır. Cinsiyete dayalı verilerin takip edilmesi, eşitliği teşvik edici önlemler almak açısından önemli olduğundan dönemsel gelişmeler takip edilmelidir. Bugün (tam emin olmamakla beraber) kadın denizcilerin sektördeki oranına bakarsak %2. Nerede olduğumuzu daha iyi değerlendirebiliriz. Dolayısı ile çok parametreli bir sistemde soruna çözüm bulmak üzere başta devlet cinsiyet ayrımı yapmayan politikalara odaklanmalı kurumsal ve bireysel eğitimlerle ilerlenmelidir. Yurt dışında özellikle denizcilikte lokomotif ülke olarak adlandırılan Yunanistan’da da durumun farklı olmadığını biliyoruz. Bu durum karşısında erkek ve kadınların denizde çalışma ortamlarına ilişkin kurallar daha belirgin hale gelir ve hukuki düzenlemeler de bunu desteklerse, kadının sektörde ve denizdeki varlığının bir etken olarak belirlenmesi daha kolaylaşacaktır. Su basması, yangın, karaya oturma Sene 90’lı yıllar. Kötü hava koşulları ile teknede hasar oluştu. 100 bin tonluk Obo tarzı kuru yük taşıyan gemimizin makina dairesine 1000 ton su girdi. Bir

başka geminin yaşam alanında yangın, karaya oturma gibi hasarların da peş peşe yaşanması ve sorunların çözümü sonrasında edinilen çok büyük tecrübeler… Denizci kadınlarımıza Zihni Şirketler Grubunun kapısı her zaman açık Aslında kadın, karada ve denizde keşke kendine hak ettiği yeri bulmuş olsa da sektördeki erkek egemenliği karşısında kadın dayanışması kavramları hiç olmasa. Ben bir görevi yerine getirirken kadın, erkek farkını, kas, hormon gücü dışında gözetmediğim için, kültür, aldığım eğitim, dünya görüşüm, kadın erkek fırsat eşitliğinden yana ve ayrımcı olmadığından, kadın dayanışması adı altında bir yanıt vermek istemiyorum. Eğitimli, altyapısı oluşmuş, bu işi yapmak isteyen, gönül veren tüm kadın denizci adaylarına her zaman staj, iş, yükselme olanakları ile birlikte Zihni Şirketler Grubunun kapısı açık olmuştur ve olmaya devam edecektir. En zoru insan ilişkileri İnsan ilişkileri işin en komplike tarafı. İşin kendinden zor kısmı. Konumuz kadın ve sektördeki konumu olduğundan yanlış olarak değerlendirdiğim husus ailelerin ve denizcilik yapan firmaların cinsiyeti nedeni ile kadına özellikle denizde kategorik olarak yer vermemesi. Kolay aşılacak bir sorun değil, biliyoruz.

KASIM - ARALIK 27


Dosya

Türk kadını azimlidir, yelkenle dünyayı da gezer, okyanusta tanker de kumanda eder

Ü

Sanmar Denizcilik Pazarlama Direktörü Pınar Gürün Korkmaz

niversitede öğrenim görürken ve mezun olduktan sonra kendi isteğimle farklı sektörlerde çeşitli işlerde görev aldım. Amerika’da MBA yaptıktan sonra 2000 yılında da kendi şirketimizde pazarlama direktörü olarak işe başladım. Sanmar Denizcilik her ne kadar aile şirketi de olsa büyüklerimiz kurumsallaşmayı önemsemişler. Şirketimizin kurucuları olan rahmetli Gökçen Seven ve Orhan Gürün’ün kendi dönemlerindeki çabalarını çok değerli buluyorum. İleri görüşlülük ile daima geleceği düşünüp pozisyon almışlar. Maddi kazanımdan çok, itibar

28 KASIM - ARALIK

kazanmayı önemsemişler. Bize düşen de gelecek nesle gurur ve onur duyulası kazanımlar bırakmak. Denize kıyısı olan yerlerde kadın erkek ayrımı olmaz Denizcilik sektöründe erkek ağırlığının egemenlik değil de mecburiyet olarak geliştiğini düşünüyorum. Sanayi devrimi öncesi erkek ekmek peşinde kadın ise neslin yetişmesinde rol aldı. Denizde teknoloji öncesi fiziksel güç gerekliliğini yok sayamayız. Kadın emekçileri kendi ülkemizde Cumhuriyetle birlikte birçok alanda etkili oldular. Sayıları azdı belki ama kadın iş hayatında


www.7deniz.net < hep vardı. Bu nedenle toplumun eğitim seferberliği ile Türkiye birçok alanda kadının iş gücüne katılım isteği, istihdam olanaklarının artması ile gelişti, bu tüm toplumlarda bir süreç, nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın ülkenin gelişmesinde çok değerli katkıları olduğunu kim inkâr edebilir? Toplumumuz kadını ve erkeği ile el ele verip ülkemizi kurmuş ve gelişimini sağlamışlardır. Bu karşılıklı özveri ile oluşmuş büyük bir başarıdır. Bakın denizci ülkelere denizle haşır neşir olan toplumların karakterlerini bir bir inceleyin. Denize kıyısı olan ülkeler, şehirler veya semtlere çevirin ilginizi; kadın erkek diye bir ayrım gö-

remezsiniz ancak dengeli bir iş bölümü ile ticari ve medeni şartlarda gelişimi çok net görürsünüz. Ancak nüfus ve bu nüfusun mesleki dağılımı olarak ele alırsak Türkiye’de sektörel bazda çalışan kadın sayısı hatırı sayılır derecededir. Burada maddi anlamda bir değerden bahsetmiyorum. Hem toprakla hem denizle hem teknolojiyle bir denge kurabilip üretme başarısına dikkat çekiyorum. Düşünüyorum da kadının bilfiil olmadığı alan deniz değil de maden arama olabilir mi? Türk kadını azimlidir, yelkenle dünyayı da gezer okyanusta tanker de kumanda eder. ‘Erkek Egemen…’ diye başlayan bu sığ bakış açısı Türklerin sosyolojik tarihçesine pek uymuyor, tam tersine dayatılıyor diye düşünüyorum. Bu ülkenin bireyleri olarak genç bir Cumhuriyete sahibiz. Çok uluslu bir iş yapıyoruz. Bu bence önemli bir fırsat. Çok genç bir nüfusumuz var ve denize bakışlarındaki farkındalıkları artıyor. Denizcilik sektörü tüm gençlere ekonomik yönden iyi bir kazanım vadederken çok yönlü kariyer fırsatı da sunuyor. Bu gençlerle Türkiye’nin gelişiminin önünde kimseler duramaz. Yeter ki ahlâklı, çalışkan ve üretken olalım. Biz işletme sahiplerine düşen görev de bu alanda sürdürebilir bir kalite yaratıp iş etiğine bağlı yetiştireceğimiz nesillerin, mesleki donanımını işletmelerimizde perçinleyip ileri teknoloji üretebilecekleri, gelişimlerini sağlıklı devam ettirebilecekleri sürdürülebilir bir ortam sağlamak. Türkiye için daha iyilerini yapacağız Sanmar Denizcilik olarak dünyanın ilk beş römorkör üreticisi arasındayız, bu dereceyi koruyarak artırmak hedeflerimiz arasında. Römorkör işletmesinde en genç filoya ve güçlü bir tonaja sahibiz. Şans faktöründen ziyade Sanmar olarak, dünya genelinde kendi alanında standart belirleyiciyiz, yeni nesil-ileri teknoloji işletim ve üretim yapan Türkiye’nin dünya markasıyız. Proaktif olmayı, yeniliği ve yenilenmeyi önemsiyoruz. Dünyada ve Türkiye’de gerek insan kaynağı, gerek işletme yapısı, gerek römorkör inşasında sektöre yön verdiğimizi düşünüyorum. İleri teknolojilerle ilkleri yaratan bir firma olma hedefimize ulaştık ve bu seviyeyi koruyarak sürdürüyoruz. Orta ve uzun vadeli planlamalar yapıyoruz. Kendimizle yarışan bir yapımız var, kendi rekorlarımızı kırıyoruz. Planlamalarımızın dı-

şında gelişmeler olmuyor değil ancak bu durumlar bizim hedeflerimizde fiziksel sapma yaratmıyor. Günlük değil, 10-20 yıllık hedeflerimiz var. Düşünme algoritmamız böyle işliyor, bu da işimize ‘yenilikçi üretici’ olarak yansıyor. Türkiye için daha iyilerini yapacağız. Türkiye’nin rol model markası olmaya devam edeceğiz. Deniz her an sürprizlere hazırlı olmayı gerektirir Denizle uğraşan kişiler bilirler; deniz her an sürprizlere hazırlıklı olmayı gerektirir. İşimizin doğasında var bu. Bu alan her gün bir yeniliği beraberinde getirir. Bu nedenle zihin sürekli problem çözer ve beyin çalıştığı için düşünsel bir mutluluk, haz yaşar. Bence uyandığımız her gün ve an bir anı benim için… Cinsiyet ayırt etmiyoruz İşte bu konuda oldukça iddialıyız, mütevazı olamayacağım. Bakış açımız; pozitif yönde… İşinde iyi olan her kimse, ihtiyacımız doğrultusunda gelen başvuruları cinsiyet ayırt etmeksizin adayların niteliklerine göre değerlendirip belirliyoruz. Ancak gelenek ve kültürümüzdeki değerlerimizin izinde, özel bir anlayışa sahip olarak önceliği her zaman olduğu gibi hanımefendilere veriyoruz. Sanmar bu alanda da öncü diye düşünüyorum. Elimde diğer işletmelere ait bir istatistik olmamasına karşın mühendis ve çalışan kadromuzda kadınların hatırı sayılır bir yeri var. Sanmar bu alanda da lider olabilir. Çok uluslu proaktif sektörüz Bana içinde zorluk olmayan bir yaşam ve de meslek gösterebilir misiniz? Yukarıda anlattıklarım sanırım gençlerde deniz sevgisini aşılayacak yeterlilikte, mesleki olarak denizle ilgili bir alana sevk edecek ilhamı veriyor. Bunlara ek olarak; meslek olarak neyi seçerlerse seçsinler mesleğini uluslararası alanda icra etmekten, çok uluslu bir sektörden bahsediyoruz. Bir kere tekdüze değil. Üstelik proaktif olmayı sağlıyor. Bu işi bir ucundan yakalasınlar derim, mutlu olurlar. Anakaraların yüzölçümüne bakın bir de denizlerin, hangisi daha fazla? Elbette denizler. Bu gerçeklikte geleceğin esas nerede olduğunu yok sayamayız.

KASIM - ARALIK 29


Dosya

Madem bu kadar iyi biliyorsun. O zaman yolun açık olsun

K

oç Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. Ailem bu sektörde olmasaydı muhtemelen finansal bir sektörde çalışıyor olurdum. Şu anda denizcilik ve lojistik sektörü, okullar ve sektör duayenleri tarafından olumlu lanse edilip, özendiriliyor. Bizim dönemimizde bu pek yoktu ve okulların yönlendirdiği sektörler daha farklıydı. Dolayısıyla muhtemelen bu sektörde olmaz, bambaşka bir hayatım olurdu. Aile şirketinde bile kendinizi kolayca kabul ettiremiyorsunuz 2003’te üniversiteden mezun olduktan sonra direkt denizcilik sektöründe çalışmaya başladım. Ailemin tek çocuğu olduğum için baba mesleğinin varisi olarak açıkçası pek başka seçeneğim de yoktu. O dönemde Bulcon hattının acentalığını yapan şirketimiz de başlayan denizcilik serüvenimde ilk yıl kolay geçmedi. Büyük idealler ve hedeflerle mezun olup iş hayatına başladığınızda yapmak istedikleriniz ve kendi vizyonunuzu paylaşmak istiyorsunuz. Ama kemikleşmiş bir şirket yapısına ikinci jenerasyon olarak girince, şirket yöneticileri sizi çok mutlu karşılamıyormuş. İlk öğrendiğim bu oldu. İnsanın aile şirketinde bile kendini kabul ettirmesi ve ispatı çok kolay olmuyormuş. Ben daha iyisi için mücadele ettiğimi düşünürken bir gün bana “Madem bu kadar iyi biliyorsun ve planların var. Sana bir forwarder firma açtık. Yolun açık olsun, başarılar” dediler. Kendimi, 1 senelik konteyner hattı tecrübesiyle bir forwarder firmasının sahibi olarak buldum. Nereden başlanır, ne yapılır, baz müşteri nasıl bulunur, diğer hatlarla ilişkiler konusunda hiçbir fikrim yoktu. Kendimi yüzme bilmeden okyanusa atılmış gibi hissediyordum. Kısa ve sancılı bir bocalama sürecinden sonra, Allah’a çok şükür öğrenerek ve büyüyerek bugünlere kadar geldim. Sea World sektörde emin adımlarla büyümeye devam ediyor. Arkadaş ortamındaki diğer kadınlardan farklı olduğumu hissediyorum Esasında genel anlamda kadın erkek ayrımına pek inanmayan bir insanım. Kadın olarak sektörde zorlanıyoruz gibi bir cümlenin doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü her kim olursanız olun işinizi doğru ve başarılı yaptığınız sürece herkes tarafından kabul görürsünüz. Ancak denizciliğin erkek hegemonyasında olduğu da su götürmez bir gerçek. Sadece satış, pazarlama yapıyorsanız bu farkı daha az hissediyor olsanız bile benim gibi saha

Sea World Genel Müdürü Ayça Türkantos

30 KASIM - ARALIK


www.7deniz.net <

da bulunmayı seviyorsanız durum başka. Mesela, liman doluma gittiğiniz de ya da bir gemi operasyonu sırasında işlem yapan insanlara yanlış yaptıklarını, doğrusunun şöyle olması gerektiğini anlatmaya çalışırsanız öncelikle bir baştan aşağı süzüldüğünüzü hissediyorsunuz. Sonrasına da “Sen ne anlarsın” vari cümlelere maruz kaldıktan sonra sizi dinlemeye geçiyorlar. İnsanlar sizi tanıyana kadar önyargılarıyla hareket edebiliyorlar. Diğer taraftan erkek egemen sektörde çalışmanın yansımaları da yok değil. Hele bizim tarzımız olan ağam, paşam tarzı yaklaşımların çok olduğu bir ülkede. Çoğu iş kontağının yemekler ve süre gelen ilişkilerle devam ettiğini düşünürsek, bazı yansımalarını hissediyorum. Mesela arkadaş ortamımda diğer kadınlardan farklı olmaya başladığımı hissediyorum. İster istemez, konuştuğumuz konular, ilgi alanlarımız farklı oluyor. Bir de tabii kadınların işi sadece mesai saatleriyle sınırlı da değil. Bir aileniz varsa gün içinde çalıştığınızdan daha fazla mesaiyi evde yapmanız gerekiyor. Evde eş, çocukların annesi, sorunların çözücüsü vs. Bir de bizim gibi 7/24 mesai gerektiren, yeri geldiğinde 15-20 günlük iş seyahatleri de varsa ailenizden ödün vermeniz gerekiyor. 3 çocuk annesiyim. Akşamları telefonlarım hiç susmadığı için çocuklarım bazı müşterilerimi, iş akışını bile öğrendi. İşimle ilgili soruları bile yönelmeye, takibini yapmaya başladılar. Belki ben de küçük denizciler yetiştiriyorum ama onlar şanslı. Hepsi sektörün egemen cinslerinden. Maalesef yargı ayağında hiç bilinmeyen bir sektörüz Denizcilik sektörü çok geniş bir kavram. Ben kendi branşımla ilgili yorum yapıp, söz sahibi olmayı isterdim. Her ne kadar denizlerle çevrili bir ülkede yaşasak da maalesef deniz ve denizcilik dostu bir ülke değiliz. Coğrafyamızın avantajını kullanamıyoruz. Öncelikli hedefim sektörle ilgili eğitimi artırmak olurdu. Bu konuda çok çalışma yapıldığı ve emek verildiğinin farkındayım ancak hala yeterli düzeyde olduğuna inanmıyorum. Forwarder firmalar konusuna gelirsek de bu işe bir kural, zorunluluk getirilmesi gerekiyor. Her önüne gelenin işe atılıp, tumturaklı sözlerle bağladıkları işleri, ilk sorunda ortadan yok olarak

sektörümüze zarar veriyorlar. Minimum sermaye ile kurulmuş bir sürü tek masa/kasa firmalar var. Bunların önüne geçilmesi, sektörün reputasyonu için çok önemli. Sektörün kanayan yaralarından biri de başınıza hukuki bir sorun geldiğinde oluyor. Maalesef yargı ayağında hiç bilinmeyen bir sektörüz. Kararlar, tam olarak ne iş yaptığımız incelenmeden ve bilinmeden veriliyor. Bu konuda Odalarımız çalışıyor ama yeterli adımlar hala atılmadı. “Bizimle simit çekenlere bu navlunları veremiyoruz” Sene 2004. Büyük montanlı bir iş için fiyat almam gerek. Çok güzel bir iş ama hiçbir hattan destek alamıyorum. En sonunda zamanın en büyük hatlarından birinin genel müdüründen toplantı almayı başardım (İsim vermek istemiyorum. Şu an zaten başka bir bünyede) Nasıl heyecanlıyım. İlk büyük toplantım. Heyecanlıyım, yaprak gibi titriyorum ama çaktırmamaya çalışıyorum. Beni dinledikten sonra şu cevabı verdi “Evet, güzel iş yapılabilirdi. Ancak biz, bizimle simit çekenlere bu navlunları veremiyoruz”. Ne söylemek istediğini idrak etmem zamanımı aldı ki beyefendi cümlesini tekrarladı. Kalktım, teşekkür ettim ve oradan çıkıp derin bir nefes aldım. Direkt rakip hatta gittim. İlgili kişiyle görüşme talep ettim ve epey bir bekledim. İstediğimi aldım ve böylece de ilk işimi bağlamış oldum. Bu kişiye içimdeki tüm hırsları uyandırdığı için tekrar teşekkür ediyorum. Sektördeki adımız “Amazon Shipping” idi Çoğu firma erkek mezunları işe alıyor. Kadın CV’lerinin incelenmediği bölümler olduğunu bile biliyorum.

Ben kendi adıma konuşayım; daima kadın personel tercih ediyorum. Hatta bir ara ofiste bir erkek vardı. O da getir-götür işine bakıyordu. “Amazon shipping” diye adımız çıkmıştı. Son dönem mezun ve iş hayatına giren genç arkadaşlarda biraz hırs eksikliği ve telaşçılık var. Bunun kadın/erkek ayırt etmeksizin söylüyorum. İlk gün işe başlayıp, 1 ay sonra genel müdür olma hayalleriyle iş hayatına başlıyorlar ve kesinlikle aidiyet duyguları yok. Dolayısıyla bu genel bir cevap oldu ama bu dönemde sektörde başlamak isteyenler, cinsiyet ayırımcılığından ziyade bence kendilerini biraz irdelemeleri gerekiyor. Sebat ve çalışma olmadan hiçbir sektöre giriş ve yükselme pek mümkün olmuyor. İşimizin değeri maalesef hak ettiği boyutta değil İşimin en çok sevdiğim özelliklerinden biri, çok fazla seyahat ediyor olabilmek. Bu sayede dünyanın her bölgesinden arkadaşlarınız ve bağlantılarınız oluyor. Birçok insanın hayatında duymadığı ülkelere gitseniz dahi, tanıdığınız ve bağlantınız olan biri mutlaka oluyor. Değişik kültürler, tecrübeler ve bilgiler edinebiliyorsunuz. İnsanın vizyonunu geliştiren bir nokta. Ama genel iş ilişkilerine baktığınızda bu çeşitliliği tabii ki de bulamıyorsunuz. Genelde çıkar ilişkilerinin hakim olduğu bir sektör. Güçlü olanın, zayıfı ezdiği ama zaten bu sadece bizim sektörümüzde değil, iş hayatının kaçınılmazı sanırım. Hizmet sektörünün anlamı tam olarak ülkemizde hala oturup, anlaşılamadığı için yaptığınız işin değeri de maalesef hak ettiği boyutta olmuyor. Nakliye, malzemeyi satarken ki en önemli masraf kalemlerinden biri olsa da maalesef külfet gibi görünüyor.

KASIM - ARALIK 31


Dosya

Sofi Yacht Charter&Brokerage Genel Müdürü Alev Semiz

“Erkek egemen bir sektör ama denizi, denizciliği seven her insanın içinde biraz romantizm olduğunu düşünüyorum” Çevirmenlikten denizciliğe Mersin Üniversitesi’nde İngiliz Dil Bilimi okurken 1,5 yıllık bir yurt dışı deneyimim olmuştu. İngiltere’den döndüğümde bir denizcilik firmasında çevirmen olarak işe başladım. Bu sırada okula da devam ediyordum. Bu firmadayken brokerlik ilgimi çekti ve Shipdata’dan gemi brokerliği eğitimi aldım. Gemi brokeri olarak farklı 2 firmada 5 yıl çalıştıktan sonra Amerika menşeli bir lojistik firmasının Türkiye ofisini kurmak ve yönetmek üzere biraz daha kara içeren bir işe adım attım. Lojistik serüvenim gümrüklü antrepo yöneticiliğini de içeren bir süreçle 2014’te Mersin’de sona erdi. İstanbul’a ailemin yanına taşınmaya karar verdim ve ağa-

32 KASIM - ARALIK

beyimin yaptığı iş olan süperyat brokerleğine yöneldim. Önce KOSGEB’i biraz araştırdım ve 2014 yazında KOSGEB Girişimcilik Kursuna başvurdum, 2015 Ocak’ta şirketi kurdum ve yavaş yavaş kendimi sektöre hazırlamaya başladım. Önce Florida CYBA’dan yat çarter brokerliği kursunu tamamladım. Sonrasında İngiltere Maritime Training Akademiden “Yat Management Diploma Programına” başladım. 2 yıllık bir program. Bu yılın sonunda onu tamamlamış olacağım. Bunlar işin eğitimsel taraflarıydı tabii. 2015 Ocak’ta firmayı kurduğum zaman elimden geldiği ve bütçemin yetebildiği kadar Fort Lauderdale, Cannes, Monako, Genova, Amsterdam, Dusseldorf, İngiltere ve Türkiye bot

showlara katılmaya ve Sofi Yat’ı tanıtmaya çalıştım. İlk sene sektörde yeni olduğum için benim açımdan zorlu geçti diyebilirim. O da kendimi tanıtıp bir güven oluşturana kadar. Sonra ilk merkez acentalık anlaşmamızı 36 metre yelkenli yat Glorious ile imzaladık. Şu an 6 tane satış merkez acentalığımızda, 3 tane de çarter da 30 metre üzeri lüks yat var. Gerisi geldi. 2017 yaz sonu ağabeyim de Sofi Yat’a katılınca sektöre olan hakimiyetimiz biraz daha belirginleşti. Diğer taraftan Monako menşeli dünyanın ilk süperyat uygulaması Yachtneeds’in Türkiye temsilciliğini 2017 Mayıs’ta aldık. Palmarina Boat Show, Monako Yat Show’da Yachtneeds olarak stand açtık ve çok başarılı rakamlara ulaştık.


www.7deniz.net <

Eşitlikçi bir sektördeyiz Açıkçası şimdiye kadar bu sektörde birebir karşıma çıkan bir zorluk olmadı. Evet, erkek egemen bir sektör ama denizi, denizciliği seven her insanın içinde biraz romantizm olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden denizcilik sektöründe çalışan beyefendilerin diğer sektörlere nazaran daha duyarlı olduklarını gözlemliyorum. Bazen tabi karşılaştığım aksilikler olmuyor değil. Ama bunu sektör bazlı değil toplum bazlı değerlendiriyorum. Kadının genel anlamda “yapması gerekenler” ve “kadına yakışmayan” yargılar ile değersizleştirildiği gerçeği inkar edilemez. Erkeğin kamusal alana çıkmasına gösterilen sevecen yaklaşım, kadını kasıtlı olarak özel alan içinde bırakmaktadır. Denizcilik sektörü kadınların kendi öznelliğini kurabileceği platformlar yaratmak için kültürel ve toplumsan açıdan daha eşitlikçi bir sektör. Ben kendimi seçtiğim sektörden dolayı şanslı görüyorum. Çok net bir şekilde tehdit edildim Çalıştığım ikinci şirkete (Çetinkaya Denizcilik) gemi brokeri olarak iş başvurusu yapmadan önce bana “seni almazlar” dediler. Hem “seni almazlar” lafındaki sebebi, hem de nasıl bir çalışan aradıklarına olan merakımdan başvuru yaptım. Firmanın sahibi sektörde sağlam yere sahip, özverili bir beyefendiydi. Bana görüşmede Gencon anlaşmalarındaki kısaltmaların açılımlarını sormuştu. Bende cevapladım ve “Eğer beni işe alırsanız bana Bimco’nun “Check before fixing” kitabı ile “stowage factor”ü alır mısınız” diye sormuştum. Beni işe aldılar hem de istediğim kitaplarla birlikte bir de yeni bilgisayar almışlardı. Çok sevinmiştim. Bir de lojistik firmasında çalıştığım dönemlerde büyük bir iş almıştık. Kara taşıması yapan firma ile bazı anlaşmazlıklar yaşamıştık. Beni telefonla

arayıp “Neredesiniz Alev Hanım, sizi vurmaya geleceğiz” demişlerdi. Çok net bir tehdit almıştım. İşi hukuki şekilde çözdük lakin ofiste 2-3 gün ilginç bir zaman geçirdik. Ailede kimse denizci olmasa da eninde sonunda bu sektöre girerdim Ben olacak bir şey varsa önüne ne koyarsanız koyun olacağına inanan biriyim. Ağabeyim Barış Semiz gemi inşaatı ve gemi makinaları mühendisliği okudu. Sektörde önce Gianneschi, Lewmar gibi markaların temsilciliğini yaptı. Sonra yat brokerliğine başladı. Benim denizcilik sektörüne ilgim Barış’ın deniz harp okuluna girmesiyle başladı. Açıkçası Barış bana önden yolu açtı. Barış’ın üniversite ders kitaplarını okuyup anlamaya çalışırdım. Kullandığı çizim programlarını çözmeye çalışıp bilgisayarında ufak tefek kayıplara da yol açmışlığım var. Denizi her yönüyle seven biriyim. Aileden biri olmasaydı da bu sektöre girerdim ama o süreç sağlam adımlarla ilerleme konusunda bira daha zaman alırdı. Sektörümüze daha çok kadın kazandırmak istiyorum Takip ettiğim kadarıyla kadınların ortak bir platformda buluştuğu bazı güzel organizasyonlar oluyor. Şu sıralar fuarların yoğunluğundan pek katılamıyorum. Bizim sektör sizin de dediğiniz gibi erkek egemen bir sektör. Kadın kaptanların varlığına bile şu son 20-30 yıldır adapte olunmaya çalışılıyor. Kadına toplum tarafından yakıştırılan 3-4 meslek var. Bunların dışına çıkıldığı zaman kabul görmek biraz zaman alıyor. Ben bir bayan yönetici olduğum için arada bayanlara öncelik vermiyorum dersem yalan söylemiş olurum. İşe almak için bir değerlendirme yaptığımızda, Barış Bey’le tabii ki önce CV’deki niteliklere bakıyoruz. Fakat dediğim gibi

bu sektöre daha çok kadın kazandırmak isteyen birisi olduğum için kadın adaylara öncelik veriyorum. Fakat gemiye staja çıkan kadın adaylara yemek ve temizlik yapsın gözüyle bakıldığı örneğini çoğu kez gördüm. Bu da belki de gemide yapılması gereken vücut gücü gerektiren işleri erkeğin yapması öngörüldüğü için olabilir. Dediğim gibi çok açık örneklerini kendim yaşamadığım için emsal gösteremiyorum. Birbirimize destek olmak ve bildiklerimizi paylaşmak zorundayız Öncelikle sektörel anlamda dayanışmanın eksik olduğunu düşünüyorum. Piri Reis Üniversitesi’nde 2 ay önce Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği ile ortak bir toplantı yapmıştık. Orada ele aldığımız başlıca konulardan bir tanesi buydu. Birbirimize veremediğimiz iç desteksizlikten dolayı güçlü bir algı ve pazar yaratmada zorlanıyoruz. Çok güzel tekneler, gemiler, projeler yapılıyor ama adımızı duyurmada ve yakalanan bir başarı varsa bunu devam ettirmede problem yaşıyoruz. Fuarlara gittiğimde ülke bazlı “Holland Pavillion”, “Italian Pavillion” vs. gibi ülke standları görüyor, uğruyor birçok sektörden arkadaşımızla sohbet ediyoruz. Bir “Turkey Pavillion” görmemek beni üzüyor. Diğer bir konu ise bildiklerimizi öğretmeye imtina göstermemiz. Yanımıza yetiştirmek için eleman alıyoruz. Ama onu getir götür, fotokopi, kahve gibi ayak işlerinde kullanmaya çalışıyoruz. Ben bu tür şeylere biraz karşı duruyorum. Yetiştirmek için birini alıyorsak bilgileri, deneyimi mutlaka doğru şekilde aktarmamız lazım. Anlıyorum tabii “öğrenilen bilgiler ile başka firmaya geçip bizi mağdur eder mi düşüncesi” ile birçok yönetici geri duruyor ama verebileceklerimizi aktaralım, gerisini kişinin tercihine bırakalım. Çünkü sektörde nitelikli eleman bulmakta zorlanıyoruz.

KASIM - ARALIK 33


Dosya

Tesadüfen başladığım denizcilik bir parçam oldu Kadın erkek fark etmez: Denizci denizcidir

Bayegan Kiralama Müdürü Asburce Onur

D

edem gemide başmühendismiş ama ben küçükken denizi bırakmış ve sonra karada çeşitli şirketlerde mühendislik, danışmanlık yapmış. Onun bir etkisi olduğunu sanmıyorum fakat belki de küçükken denizle ilgili konuşulanlar aklımın bir yerinde kalmıştır. Bu mesleğe tamamen tesadüfen başladım ama sonrasında çok sevdim ve bir parçam oldu. Denizcilik sektörüne epey genç yaşta, okul zamanlarında iş hayatını tanıyayım ve iş İngilizcem gelişsin diye girdim. Kalıcı olacağımı hiç düşünmemiştim.

34 KASIM - ARALIK

İş hayatım süresince kadın olduğumun altını çizmeden var olduğuma inanıyorum. İş hayatında erkek veya kadın cinsiyetinin önemli olmadığına, sadece başarılı ve işini iyi yapan insanların olduğuna inanmak istiyor ve bu şekilde çalışıyorum. Evet, erkeklerin çoğunluk olduğu bir sektör. Bugüne kadar çalıştığım şirketlerin ticari ekiplerindeki tek kadındım. Fakat bunu, bir engel ya da ilgi çekici bir unsur olarak görmedim. Herkes gibi işimi yaptım. Bu sebeple kadınların kendilerini ayırdığı grup ya da dernekleri de sevmiyorum. Çünkü orada başkalaşıyoruz. Bana göre, kadın ya da erkek fark etmez: Denizci, denizcidir. Fakat kadın dayanışmasına karşı değilim. Bence her sektörde olmalı. Pozitif ayrımcılık yapmadan kadınları sadece denizcilikte değil, her sektörde yer almalarına olanak sağlamalıyız. Yurt dışında kaldığım sürede gördüğüm şuydu; kadına saygı var ancak özel bir uygulama yok. Başarılıysanız yolunuz açık. Her milletten çok fazla expat olduğu için kadın-erkek bir arada ve birbirlerine destekti. Çok enteresan gelebilir ama mesela Almanya’da, BAE’lerde olduğundan çok daha fazla cinsiyetçi ayrım söz konusu. Okulluların alaylılardan öğreneceği çok şey olduğuna inanıyorum Bence, denizcilik bitmeyen bir okul. Öğrenecekleriniz hiç bitmez. İleride zamanım olursa, alaylılar ile okulluları bir araya getirecek bir yapı kurmak isterim. Çünkü, okulluların alaylılardan öğreneceği çok şey olduğuna inanıyorum. Denizde uzun süre kalmış kişilerin, ticari bakış açısına daha çabuk adapte olmalarını sağlayacak kursların olması gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir yapı için yardımcı olabilirim. Gençlerin daha okul döneminde, yaz tatillerinde denizcilik şirketlerinde çalışıp, işi yavaş yavaş öğrenmeye başlamalarına ve denizciliğe adapte olmalarına yardımcı

olabilirim. Aynı zamanda bizdeki denizciliğe yaklaşım ve profilin biraz daha yükselmesi gerektiği kanaatindeyim. Belki bu konuda bir şeyler yapmayı arzulayabilirim. Uzun zaman önce, operasyon müdürü olduğum dönemde, gece yarısı kaptan aradı. Ambarda çalışan personelden birinin kusmaya başladığını, zehirlendiğini söyledi ve ne yapması gerektiğini bana sordu. O olay bana, nasıl olurda bir kaptanın oradaki durumu ivedilikle kontrol altına alamadığını düşündürdü. Bir başka anımda şu; daha ilk şirketimde post-fixture olarak çalışırken, Rus yöneticilerden biri yanıma geldi ve çalışmalarımdan çok memnun kaldıklarını, bundan böyle maaşım dışında bana prim vereceklerini söylemişti. Herhangi bir talepte bulunmadığım halde, hem sözle, hem de ekstra bir ücretle takdir edildiğimi görmek beni çok sevindirmişti. Her şeyi değil, bir şeyi çok iyi bilelim yeter Mesela denizcilikle ilgili bir eğitim aldı ya da master yaptı diye denizciliğin kitabını yazabileceğini düşünenler, iki tane gemi bağladı diye müthiş bir broker olduğuna inananlar, bilgiye ve tecrübeye saygı duymayanlar, “ne yapıyor ki ben de yaparım”cılar, her şeyin çok kolay olduğunu düşünenler… Bana göre bunlar sektörün altını oyanlar ve kaliteyi düşürenler. Bizim, sektörde gerçekten kaliteli, denizciliği bildiğini iddia ettiği gibi bilen, ciddi anlamda iyi İngilizce konuşan, kendini geliştirmeye açık insanlara ihtiyacımız var. Her şeyi en iyi bilen olamayız ama en azından bir şeyi çok iyi bilelim yeter.


Huzur Yat

HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh Sanayi Sitesi A Blok No:3 Tuzla-İSTANBUL/TÜRKİYE Telefon: (+90 216) 395 29 30 • (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr • Web: huzuryat.com.tr


Dosya

Armador Gemi İşletmeciliği Genel Müdürü Ebru Paylan Şenkaya

Önce Recep Kaptan’ın kızıydım ama sonra babam Ebru’nun babası oldu İş hayatım 1992’de başladı ve bu sene sektördeki 25. yılımı kutluyorum. Daha çocuk yaşta sektöre girmenin çok artılarını gördüm. Rahmetli babam kaptandı ve ilk zamanlar “Recep Kaptanın kızı” oldum, sonralarında babam “Ebru’nun babası” oldu. Sektöre girdikten sonra, erkek egemen bir iş dünyasında kavgamı da verdim, desteklendim de. Geçmişe baktığımda ne kadar ciddi bir savaş verdiğimi ve halen veriyor olduğumu görüyorum. Tüm bu gayretlerimin sonucu başarıyı beraberinde getirdi ama kavgalar ve direnmeler

36 KASIM - ARALIK

bitmedi, bitmez. Bizim sektörümüz değişikliklere çok açık ve devamlı öğrenmek zorundasınız. Çok hızlı değişen ve gelişen bir dünyadayız. Yerinde sayan, kendini geliştirmeyen, tempoya ayak uydurmayan ve frekansı yakalayamayanlar için sonuç kaçınılmaz. Az çalışayım, az kazanayım devri bitti. Zaten kriz döneminde çok çalışıp az kazanıyoruz dolayısıyla az çalışana, savaşını vermeyene ekmek yok artık. Devamlı değişmek, büyümek ve yenilenmek zorundayız.

Kadın yöneticilerin şirket verimliliğine katkısı %16 daha fazla “Gender imbalance” cinsiyet oransızlığı ve etkileri ile ilgili her yıl birçok çalışma yapılıyor ve güncel olarak 13 bin firma üzerinde yapılan bir araştırma sonucu gösteriyor ki bu firmaların yüzde 60’ının yönetim kurulunda kadın yok ve sadece erkeklerden oluşuyor. Yine bu firmaların yüzde 50’sinin yönetim kadrosunda da kadın yönetici yok. 2025 yılı itibarıyla Avrupa firmalarında çalışan her on yöneticiden


www.7deniz.net < dört tanesinin kadın olması öngörülüyor. Asya firmalarında ise bu oranın ¼ seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Norveç, 2003 senesinde “Gender Quota” yani cinsiyet kotası uygulayan ilk ülke olarak kayıtlara geçti. Bu yasa ile firmaların yönetim kurullarında asgari yüzde 40 oranında kadın bulunması şart koşulmaktadır. Fransa’da da bu oran 2017 itibarıyla yüzde 40’a çıkartıldı. İspanya, Almanya, Hollanda ve Belçika dahil olmak üzere, diğer gelişmiş ülkelerde de benzer uygulamalar mevcuttur. Yönetim kademesinde kadın çoğunluğu olan firmaların, yönetiminde erkek çoğunluğu olan firmalara oranla yüzde 16 fazla verimlilik gözlenmiştir. Avrupa’nın borsada işlem gören en büyük firmalarının yönetim kurullarında yüzde 25 oranında kadın bulunduğu belirtilmektedir. Beş yıl öncesine oranla bu sayı yüzde 14 oranında artış göstermiş gözükmektedir. Kadınlarımız için yapılacak tüm girişimlere varım Eğer sektörü yöneten bir kadroya dahil olsaydım, şu an yapılıyor olanın aksi şeyler yapıyor olmazdım çünkü bir girişimci olarak zaten STK’lar ve idari kadrolar ile sürekli iletişim halindeyiz ve sektörümüzdeki her birey, her şirket, her kadro aynı amaç uğrunda emek harcıyor ki bu amaçların başında hem Türk ticari denizciliğimizin gelişmesi hem de dünya denizcilik sektörünün küresel gelişimine katkı sağlanması yer alıyor Bu emeklerin karşılığını da bildiğiniz üzere uluslararası platformlarda görev alan değerli dostlarımız, meslektaşlarımız ile almaya devam ediyoruz. Bunun yanında, konumuz işkadınları olduğu için belirtmeliyim ki amaçlarımdan biri elbette yine işkadınlarının hem ülkemizde hem de dünyanın diğer ülkelerinde hak ettikleri saygıyı görmeleri, eşit fırsatlara sahip olmaları ve güvenli bir ortamda iş geliştirmeleri, yönetmeleri ve değer üretmelerini sağlamak adına yapılabilecek tüm girişimler olurdu. 7-8 yaşlarında adalarda dümen tutardım Daha beş yaşındayken babamla bir kosterde Çanakkale’den İstanbul’a gelmiştim. Bu seferde ufak bir çatma dahi yaşadık ve çok korktuğumu hatırlıyorum ama asla pes etmedim ve denize küsmedim. Yedi, sekiz yaşlarında iken de yine babamla, Karadeniz kıyısındaki ve Yalıköy olarak da bilinen Podima’ya, kum seferlerine giderdim. Yine yedi-sekiz yaşlarında adalar arasında dümen tutardım, yani serdümenlik de var bende. Bilirsiniz,

o zamanlar VTS filan yoktu, deniz trafiği bugün olduğu gibi yoğun değildi. Çocukluğumun büyük bir bölümü denizde ve gemilerde geçti. Haliyle bunun gibi onlarca anım var ve bir gün bu anılarımı yazmayı düşünmüyor değilim. Fotoğrafta, kuru havuzda oğlum Ömer ile çektirdiğimiz hatıra karesi yer alıyor. Görüyorum ki insan bildiğinden ve alıştığından vazgeçmiyor. Denizcilik mesleği nesilden nesile aktarıldıkça zenginleşen bir kültür ve denizin tuzu misali, bu işe çocukluktan başlayan vazgeçemiyor. Bir gerçek var ki, ticari işletmelerin çoğu “para kazanmak” hedefine odaklandığı için çoğunlukla duygusallıktan ve empatiden uzak çalışıyorlar. Kadın yüzdesi ise nispeten duygusal davranan ve düşünen profesyonellerden oluşuyor. 90 ülkedeki 55 bin profesyonel yönetici üzerinden yapılan bir araştırma gösteriyor ki 12 temel duygusal zeka yetkinliğinin 11 tanesinde kadın yöneticiler üstün performans göstermişlerdir. Kalan bir tanesinde ise durum eşittir. Kadın yöneticiler genellikle “para kazanma” ve “karlılık” gibi klişe amaçların yanında, “şirket kültürü oluşturmak”, “sürdürebilirlik”, “ölçeklenebilirlik”, “mentoring yani akıl hocalığı” ve elbette şirketin piyasa değerini arttırmak adına fevkalade çaba harcamaktadırlar. Bu değerlerin sektörümüze yansıması ise benzer şekillerde kendini gösteriyor. Örneğin geminin mürettebatının profesyonel bir kadrodan oluşması, işletmedeki gemilerin kondisyonları, gemi ve ofis ekipleri ile yönetim kadrosunun iletişimi gibi ögeler sayabilirim. Gemi işletmeciliği gibi mesleklere kadın eli değdiğinde kumanyanın bile özenle yönetildiğini fark edersiniz. Kadın, erkek eşitliğinden bahsediyoruz fakat elbette bu iki cinsin “iş yapışları” yer yer farklılık gösteriyor ve dolayısıyla “kadının dilinden kadın anlar” durumu ortaya çıkıyor. Bu dayanışmayı destekleyen bir “azınlık psikolojisi” de mevcutken işkadınları elbette birbirini korumak, kollamak ve anlamak zorundadır. Biz, ülkemizin denizci kadınları olarak bunu çok iyi başardığımızı görüyoruz. Hem hemcinslerimiz ile hem de karşı cins ile çok sağlıklı bir iletişimimiz var. Bu başarının etkenlerinden biri belki de erkeklere oranla daha alçakgönüllü olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Hem ofiste, hem de evdeki işlerle boğuşuyor olmamızdan ötürü disiplinli, uyumlu ve hedefe yönelik performans göstermekten başka çaremiz kalmıyor.

nışma, adalet ve diğerlerine saygı gösterme gibi değerler vazgeçilmemesi gereken ortak etik kurallardır. Bazı etkenler neticesinde yaşanan toplumsal yozlaşma yani faydacılığın öncelik kazanması, etik değerlerin zarar görmesine sebep olmaktadır. Denizcilik sektörünün uluslararası ilişkilere vesile olmasından dolayı, toplumlar arasındaki etik değerlerin farklılığı da çok önem kazanmaktadır. Biz Türkler, diğer toplumlara ve onların değerlerine daima saygılı olmuşuzdur ve böylelikle senelerdir birlikte çalıştığımız, dostluk kurduğumuz yabancı firmalar bulunmaktadır. “İnsan” öğesi halen işimizin odağında yer almaktadır dolayısıyla tanıdığımız, güvendiğimiz insanlarla iş yapmayı tercih ediyoruz. Bu konuda seçici ve basiretli davranmayan kişilerin hoş olmayan tecrübeler yaşadığını birlikte görüyoruz. Yozlaşmanın sebebi nedir derseniz, genel olarak yozlaşmanın en önemli sebeplerinden biri ekonomik etkenlerdir. Kriz dönemlerinde yaşanan sıkıntılar neticesinde ahlaki yozlaşma belirmekte ve bu oyuncular piyasada huzursuzluk yaratmaktadır. Piyasalarda ahlaki huzur ve güven ortamının tesis edilmesi ve korunmasına ilişkin çalışmaları takip ediyor ve destek oluyoruz. Gemi mürettebatından başlayarak işletmenin en üst yönetim kademesi ve hatta resmi daireler de dahil olmak üzere “birlikte çalışabilmek” beraberinde mutlak başarıyı getirir. Umuyorum ki 2018 senesi ile birlikte daha huzurlu, verimli bir birlikte çalışma dönemine gireceğiz.

Bana sorarsanız; insan ilişkilerinde doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik, daya-

KASIM - ARALIK 37


Dosya

"Denizcilikte atılan tüm adımlar kutsaldır"

D

enizcilik, gönül ve emek vermeden gerçek başarının hayal olduğu bir sektör. Emeğin başkentinde... Zonguldak’ta doğup büyüdüm. Çocukluğumdan itibaren, denizcilik tutkusunu ve heyecanını bana aşılayan bir aileden geliyorum ve eğer gelmeseydim tıp dalında ilerleyecektim.

Benim için deniz sevda, mavi ise bir ufuktu Deniz bir sevda, mavi ise bir ufuktu benim için. Sevdayı yaşayabilme, zoru başarabilme ve hayallerime ulaşabilme arzusu ile denizciliğe adım attım. Bugün, geriye dönüp baktığımda birlikte yol aldığım tüm ekip arkadaşlarımı, paylaştığımız birçok özel anlar ve başarıları sevgi ile anabiliyorsam, her sabah aynı heyecan ve istekle işime başlayabiliyorsam, hayallerimin çoğuna ulaşabilmenin mutluluğunu yaşıyorum diyorum. Sektörde kadın olarak başarılı işleri yürütmek gurur verici Sektörümüzde kadın olarak var olabilmek, kadın kimliğiyle başarılı işleri yürütmek veya işin bir parçası olmak, kuşkusuz gurur verici. Bize, küçüklüğümüzden beri aşılanan milli birlik ve beraberlik duygularıyla, hayallerimizi ve hedeflerimizi hep canlı tutarak, ülkemizi daha ileri taşıyacak projeler üretebilmek ve kendimizi yenilemek için durmadan çalışmaya devam ediyoruz. Denizciliğimizi hak ettiği yerde görmek en büyük arzumuz Türk denizciliğinin hak ettiği noktaya henüz gelmediğini düşünüyorum. Elbette geçen yıllarda verilen tüm çaba ve çalışmalar göz ardı edilemez. Bizler de denizciliğe gönül veren tüm değerli büyüklerimiz ve arkadaşlarımızla, uluslararası platformlarda mevcut yapımızın ayrıcalıkları

38 KASIM - ARALIK

ve önemini her fırsatta dile getiriyoruz. Ayrıca, mavi ve beyaz yakalı tüm insan gücünün, profesyonel, dinamik bir eğitim öğretim çerçevesinde daha etkin kullanımının önünün açılması, finansal yatırım kaynaklarımızın ve teşviklerin en efektif şekilde projelendirilmesi gerekliliğini vurguluyoruz. Anların ve öğrenmenin sonu olmayan bir sektörüz

Ios Ship Brokers Proje ve Kiralama Müdürü Özlenen Öztek:

Denizcilikte her gün yeni bir şeyler öğrenmenin ve anıların sonu gelmez… Elbette ben de pek çok anı biriktirdim. Çok özel olan anılarımdan biri; Firmamıza ait bir geminin Rize’de yaklaşık 3 ay süren salvage/kurtarma operasyonu idi ve tüm fedakar ekibimizle her anında birlikte emek sarf etmekten gurur duyarak, acısıyla tatlısıyla; gerek işin nev-i gereği yoğun stresiyle gerekse de komik pek çok yaşanmışlıklarla bu özel görevi başarı ile tamamlamanın mutluluğunu paylaştık. Bir diğeri de dünya devi Disney Cruise Line için İspanya’da 33 gün boyunca hizmet edecek 3 adet geminin kiralanması, işletilmesi ve operasyonunda yaklaşık 4 bin kişiye hizmet edebilme ayrıcalığıydı. Atatürkçü kadınlar olarak her zaman her sektörde varız Denizcilik sektöründe kadınlarımızın rolü, kabullenilmesi ve fiili olarak katkıda bulunabilmesi maalesef birçok açıdan engeller, önyargılar ve zorluklarla karşı karşıya olmasına rağmen son yıllarda oldukça mesafe alındı. Kadınları daha aktif olarak, gerek teknik, gerek ticari, gerekse operasyonel ve yönetim alanlarında görebiliyoruz. İş akışı ve vizyon olarak farklı, dinamik ve hoş bir bakış açısıyla sektörümüze kattıklarını gururla görerek yaşıyorum. Globalleşen dünyada cinsiyet fark etmeksizin kadınlarımızın sektörümüze katılım ve emekleri ile destek vermeleri hem ülke

ekonomisi hem de gelecek jenerasyonlara iyi ve sağlam bir gelecek için kaçınılmaz bir gereklilik. Ayrıca, Atatürkçü kadınlar olarak bizler, her zaman ve her sektörde varız ve daima var olacağız! Atılan tüm adımlar kutsaldır Denizcilik, büyük ve önemli bir çarkı, güvenli ve keyifli bir şekilde çevirerek hedefe ulaşabilme sanatı. Bu sanatı da önyargısız, infazsız, destekleyici ve gerçek ekip ruhu ile çalışmanın ahengini yakalayabilen şanslı insanlar olabilirsek ne mutlu bize! Benim için Türk denizciliğinin geliştirilmesi, sınırsız hayaller ve hizmet adına gerçekleştirilen tüm adımlar kutsaldır.


“ÜLKEMİZİN HEM KARA, HEM DENİZ, HEM HAVA SINIR KAPISI OLAN TEK LİMANI”

HOPAPORT

“Biz ülkemizin geleceği için çalışıyoruz” 1346 M. RIHTIM KAPALI ALAN :18.220 m2 AÇIK ALAN :102.462 m2 TAHIL DEPOLAMA :10.000 ton TANK TERMİNALI :38.000 m3 ÇİMENTO TERMİNALİ :8.300 ton HER TÜRLÜ ELLEÇLEMEYE UYGUN MAKİNE PARKI

HOPAPORT PARK DENİZCİLİK VE HOPA LİMAN İŞLETMELERİ A.Ş. Ortahopa Mah. Liman Cad. 08600 - Hopa / Artvin • Tel:+90 466.3512259 • Fax:+90 466.3514791 E-mail:hopaport@hopaport.com.tr • Web: www.hopaport.com.tr • /Hopaport • /HOPAPORT


Dosya

“Tülin geldikten sonra rahat rahat bağıramaz olduk” Piri Reis Üniversitesi Öğretim Görevlisi/Stemar Denizcilik, Eğitim ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Tülin Şendur

1

988 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’nde Türkiye’de alanında ilk lisansüstü bir program olarak açılan “Deniz İşletmeleri Yönetimi” uzmanlık programına başladım. Ücretli olan bu bölümde okumak için, toplam 1 milyon DWT’in üzerinde 66 parça gemisi olan, 650 kara personeli ile o dönemin duayen şirketi D.B. Deniz Nakliyat T.A.Ş.’den başarı bursu alarak, eğitimin sonunda D.B. Deniz Nakliyat’ta işe başlama şansını elde ettim. Sonra, Türk tarafının D.B. Deniz Nakliyat olduğu, Türkiye ve Libya devletlerinin ortak şirketi Türk-Libya Denizcilik Şirketi’ni içinde bulunduğu mali krizden kurtarabilmek amacıyla oraya transfer oldum. Gerek hukuki, sigorta ve işletme

40 KASIM - ARALIK

sistemi konularında birçok problemi olan ve iş yoğunluğumun çok fazla yani ticari işletmeciliği ile yükümlü olduğum gemi sayısının çok olması (Hatta maaşım yüksek olmasına rağmen Yönetim Kurulu özel kararıyla iş yükümün fazlalığı nedeniyle maaşıma ekstra zam yapılmıştı) gerekse Türkçe bilmeyen iş arkadaşlarım Libyalılarla gün boyunca sürekli İngilizce konuşuyor olmam bana çok büyük tecrübeler kazandırdı. Tecrübeli, genç ve atak biri olarak artık sektörde daha iyi maaşlı şirketlerde çalışabilirim düşüncesiyle dönemin iyi bilinen özel şirketlerinde ayrı ayrı hem armatörde, hem kiracı şirketlerde hem de aracı broker firmalarda çalıştıktan sonra artık kendim için çalışmalıyım diyerek, D.B. Deniz Nakliyat’ta tanışıp

evlendiğim kendisi de hem broker hem forwarder olan eşim ile birlikte 2006 yılında Stemar Denizcilik ve Gemi Kiralama Şirketi’ni kurduk. Ayrıca son 7 yıldır bilgi ve tecrübemi gençlere aktarmak adına ve bundan büyük bir keyif aldığımı fark ettiğim için üniversitelerde mesleki dersler vermeyi sürdürüyorum. Türkiye’de alanında bir ilk olarak yazdığım tamamen mesleki bir kitap olan ve içinde gemi kiralamaya ilişkin örnek olay analizi ile uzman olduğum diğer bir konu olan Zaman Sayım (DemurajDispeç) hesapları örneklerini barındıran ‘’Gemi Kiralama ve Demuraj-Dispeç Hesapları’’ isimli kitabım hakkında gerek öğrencilerden gerekse çalışanlardan aldığım olumlu geri dönüşler beni çok mutlu ediyor… Talep üzerine her


www.7deniz.net < yıl Kasım ve Nisan aylarında İstanbul’da düzenlediğim “Gemi Kiralama ve Brokerlık” eğitim seminerlerimin dışında İstanbul içi ve/veya Anadolu üniversitelerinin lojistik ve/veya dış ticaret kulüplerinin davetleri üzerine seminer ve konferanslar veriyorum. 2015’te İstanbul Üniversitesi “İşletme Yönetimi ve Organizasyonu” yüksek lisansımı tamamladım ve hemen ardından Yıldız Teknik’te İşletme Yönetimi alanında doktora programına başladım. “Tülin geldikten sonra rahat rahat bağıramaz olduk” Bir kadın olarak senelerce erkek egemen bir sektörde çalıştım ancak kadın olmamdan kaynaklı bir sorun yaşadığımı söyleyemem. Eğer kendinizi yalnızca yaptığınız işe adarsanız ve belli prensipleriniz doğrultusunda sağlam bir duruşunuz varsa kadın olmanın bir zorluğu ile karşılaşmazsınız. Benim yaşadığım kadın olmaktan kaynaklı tek sıkıntı; uzun yıllar yalnızca erkeklerin okuduğu okullarda eğitim gören, sonrasında da yine yalnızca erkeklerin çalıştığı gemilerde çalışan bazı mesai arkadaşım denizcilerin (Kesinlikle bana karşı değildi) günlük iş hayatında kullandıkları üsluptu. Hatta bir keresinde aynı zamanda patronum olan kaptan bir mesai arkadaşım “Tülin geldikten sonra rahat rahat bağırıp küfür edemez olduk” diye sitem etmişti. Bazen de eğer yapacağı telefon görüşmesinde bağırıp, küfür edeceğini düşünüyorsa “Tülin biraz dışarı çıkabilir misin” diyordu. Hedefim, bilgi ve tecrübemi Anadolu ile paylaşmak Sektörüm adına hedefim; bilgi ve tecrübemi mümkün olduğunca çok kişiye ulaşarak öğrenmeye istekli gençlerle, özellikle de olanaklarının kısıtlı olduğunu düşündüğüm Anadolu üniversitelerindeki öğrencilerle paylaşmak. Şirket olarak ise özel müşterilerimizin yüklerine gemi kiralama işlerini sürdürmek ve danışmanlık yapmak olarak sayabilirim Günah keçisi zavallı yağcı oldu Çalıştığım armatör bir şirkette bir sabah işe gittiğimizde gemimizin ana makinasının arıza yapması sonucu sürüklendiğini ve kayalara çarpıp parçalanmaktan son anda kurtularak karaya oturduğunu öğrendik. Gemi sahibinin

yaptığı araştırma sonucunda ana makine arızasına yağcının görevini ihmal ederek makineyi yağsız bıraktığı ortaya çıktı. Yağcıyı şirkete çağırarak feci şekilde dövdükten sonra işten çıkardılar. Gemilerdeki hiyerarşik düzende böyle bir olayda asıl sorumlu tutulacak kişi çarkçıbaşıdır ve bu ihmalin karşılığı asla şiddet olmamalıdır. Çarkçıbaşının kontratı bittiğinde kötü olmadan kontratını yenilemediler. Yani günah keçisi zavallı yağcı ilan edilmişti. Bu olay ben de çok derin bir etki bıraktı ve şirketten ayrılma kararı almama neden oldu. Çünkü motivasyonun devamlılığı için kişinin çalıştığı şirkete saygısının olması gerekir ve benim artık saygım kalmamıştı. Gençlere ışık tutması açısından ve “Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden faydalanandır’’ sözünü esas alarak, birçok anımın ve iş hayatı tecrübelerimin yer aldığı bir kitabı kaleme almaya başladım. Kadınlar daha düzenli ve planlı Benim öğrencilerimden sıklıkla duyduğum; kadınların staj ve gemide çalışmaları konusunda zorluk yaşadıkları. Ben bunun bir süreç olduğunu, her değişimde zorluklarla karşılaşmanın normal olduğunu düşünüyorum. Mesleğe başladığımız yıllarda bırakın gemide çalışmayı, gemi işletmecisi olarak ofiste çalışmak bile kadınlar için çok rastlanan bir durum değildi. Kadınların gemide çalışması tam bir ütopyaydı.

Hatta kadınların ve kedilerin gemiye çıkması uğursuzluk sayılırdı. Bir keresinde, Kumkapı’da demirlemiş bir gemimize ziyarete gittiğimde geminin ikinci kaptanı bana bu inanışı hatırlatmıştı. Belki de orada olmamdan rahatsız olmuştu. Bugün gemilerde çalışan birçok kadın denizcimiz var. Bizler bu değişime şahit olduk. Mutlaka zorluklar olacaktır ancak bir süre sonra kadınların denizlerdeki varlığı kabullenilecektir. Bu değişim sürecinin bedelini geçiş jenerasyonu olan şu anki neslin bir bölümü ne yazık ki yaşayacaktır. Bulunduğum ortamlarda kadın denizcilerin erkeklerden hiçbir farkı olmadığı aksine daha düzenli, planlı olabilecekleri ve farklı bir bakış açısıyla katkılarının çok fazla olabileceği ayrıca kadın varlığının gemilerde sosyal bir düzen getireceği yönünde görüşlerimi paylaşıyorum. Patronlar, elemanlarının sahibiymiş gibi davranıyor Türkiye’nin genel sorunu olan aile şirketleri, denizcilik sektörünün de büyük sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Kurumsal olmayan aile işletmelerinde patronlar elemanlarına “Sahipleriymiş” gibi davranıyorlar ve pek çoğu İş Kanunu dahi uygulamıyor. Şirketlerde profesyonel yöneticiler olmadığı için işletme içindeki sorunların çoğu çözülemiyor. Bu da çalışanların huzursuz olmasına neden olduğu için performanslarını olumsuz yönde etkiliyor.

KASIM - ARALIK 41


Dosya

Denizcilikte kadına bakış açısı çok iyi durumda

M

eslek hayatıma öğrenciyken bir denizcilik şirketinde çalışarak başladığım için benim yolum hep belliydi. İsteğim de zaten bu alanda devam etmekti. NSN Law Hukuk Büromuz kurulalı 20 yıl oldu. Tabii deniz hukuku haricinde diğer alanlarda da büro olarak pratiklerimiz oldu ancak ben her zaman bunları deniz hukukuyla entegre etmeye çalıştım. Deniz hukukuyla ilgilenen avukatlar olarak biz, denizcilik sektörünün çok önemli bir bölümüyüz. Yan dal gibi görünüyoruz ama aslında çok göbeğindeyiz bu sektörün. Deniz hukuku açısından bakarsak denizcilik her zaman kendi içinde gelişen bir sektör olmuştur. Çok uzun senelerdir var olan hukuk büroları, yetiştirdikleri arkadaşların kurduğu küçük bürolarla büyüttü kendi sektörünü. Öte yandan deniz hukukuyla hiç ilgilenmemiş hukukçuların bu alana girdiğini hiç görmüyoruz. Açıkçası biraz kendi içinde geleneksel bir yapısı bizim sektörün… Ayrıca denizcilik, hem yan hem de ana dallarını birlikte etkileyen bir sektör olmuştur her zaman.

42 KASIM - ARALIK

Kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra zorluklar yaşıyor Deniz hukukuyla ilgilenen avukat sayısı çok fazla. Dolayısıyla deniz avukatları arasında erkek egemen bir yapı söz konusu değil. Sektörde söz sahibi çok fazla deniz hukukuyla ilgilenen kadın avukatlarımız var. Keza aynı şekilde denizcilik sektörüne bakarsak da eskiye göre kadın sayısının günümüzde az olduğunu düşünmüyorum. Ancak şöyle bir handikap var: Sektördeki kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra mesleğini sürdürme konusunda zorluklar yaşıyor. Hatta İngiltere’de denizcilik sektöründe gördüğüm çocuk sahibi olan kadınlar mesleğini bırakıyor ve üst düzey çalışanların çoğu erkek. Türkiye’de ise kültürel nedenlerden dolayı biraz çocuk bakımında aile desteği olması nedeniyle, üst düzey çalışan konumda kadınları görebiliyoruz. Dolayısıyla fırsat eşliği, kadına bakış açısı diğer sektörlere göre denizcilikte çok daha iyi durumda. Asıl sorunu gemilerde çalışan kadın gemiciler yaşıyor diyebilirim. Gemideki zabit,

çarkçıbaşı veya stajyer kadınlar kabul görebilmek için bir erkekten daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalıyor. Bana kalırsa bu sektörün tek sorunlu bölümü gemilerde çalışan kadınlar… Yeni jenerasyonda özveri eksik WISTA Türkiye tarafında hedeflerimiz, sosyal yardım projelerinin yanı sıra kadınlar arası işbirliğini geliştirmek ve ilerletmek. Bu kapsamda yönetim kurulundaki arkadaşlarla aldığımız karar sonucu mesleki işbirliklerini geliştirecek etkinliklere ağırlık vermeyi planlıyoruz. Örneğin her ay kendi aramızda bir toplantı organize etmek, yeni üyelerle ilişkileri güçlendirmek gibi… Uluslararası toplantılara maksimum düzeyde katılmayı ve kadınlar arası işbirliğini arttırabilecek faaliyetlere yönelelim istiyoruz. Bir de yeni jenerasyonda biraz özverinin eksik olduğunu görüyorum. Meslekte yükselmek ve bir şeyler öğrenebilmek için bazen zorluk çekmek gerekiyor. Mesela geç bir saatte bir gemiyi tespite çıkabilmesi gerekiyor bir kadın stajyerin veya avukatın. Gemiler çok sevimli mekânlar


www.7deniz.net <

NSN Law Kıdemli Ortaklarından ve WISTA Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Av. Nazlı Selek

değil. Oralarda bulunup iş gerektirdiği takdirde ifade almak gerekebiliyor. Bazen bu gençlerin hoşlarına gitmiyor, bunu istemiyorlar. Hedefim işte bunu kırmak... Bu kanıya daha çok iş görüşmelerine gelen arkadaşlarımızın sorularından yola çıkarak vardım. Böyle bir sorunun olduğunu hissediyorum. Ancak diğer yandan gençler çok çalışkanlar, çok zekiler, inanılmaz bir enerjileri var. Açıkçası hem WISTA hem de NSN Law olarak bu yönde kişisel gelişim etkinliklerine ağırlık vermeyi hedefliyoruz. Geminin balbında üç kişi oturuyor… Bir müvekkilimiz sisli bir havada Boğaz geçişi yaparken, o sırada da 2 İsviçreli turisti taşıyan tekne seyir gezisi yapıyor. Tabi o sisli havada ahşap tekneyi bizim tanker gemisi görmüyor ve çarpıyor. Bizim kaptan çarptığının farkında bile değil. Çarpmadan 10 dakika sonra trafik kontrolden uyarı geliyor ‘kaza yaptınız demir atın’ diye… Bizim kaptan inanmıyor kaza olduğuna ve radarda da göremiyor kazaya dair herhangi bir bulgu.

Uyarı sonrası kaptan gemiyi demirleyip baş tarafa gidiyor ve bakıyor ki geminin balbında üç kişi var. Balbın üstünde bir kaptan iki de turist can yelekleriyle öylece oturuyor. Teknenin kaptanı bir şekilde turistleri balbın üstüne çıkarmış ve neredeyse 15 dakika öylece seyahat etmişler. Olayla ilgili ifade alımına gittiğimde-tabi bizim kaptan İtalyandı- liman başkanı soruyor ‘kaza nasıl oldu?’ diye cevap veriyoruz ancak verdiğimiz cevaba inanamayınca kaptandan olayı çizmesini istiyor. Bizim kaptan da bir gemi balbı çizip üstüne çöp adamları yerleştirince liman başkanı öyle inanıyor olayın gerçek olduğuna. Bu hiç unutamadığım bir anımdır hatta katıldığım çoğu toplantılarda da anlatırım olayı… Sektörel iletişim bazen politize olabiliyor

iletişim bazen politize olabiliyor. Politik olaylar şirketler arası ilişkileri etkileyebiliyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Keşke çocuklu kadınların yükünü alabilsek Benim bu sektörde çalışan kadınlarda gördüğüm en önemli şey; her ne kadar aile desteği bizim kültürümüzde varsa da evlenip çocuk sahibi olan kadınlarımızın haftanın yarısında evde kalma durumu var. Biraz bu anlamda kadınları rahatlatacak bir proje geliştirilmesini isterdim. Her şirket çocuklu çalışanlarına yardımcı olabilecek bir şey geliştirebilse keşke ve kadınların biraz yükünü alabilsek. Çünkü çalışmak ve diğer sorumluluklar inanılmaz yorucu bir aksiyon olabiliyor çocuklu kadınlar için...

Sektörde çalışma saatleriyle ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Denizciliğin ağır bir sektör olduğunu kabullenemiyor bazı arkadaşlar. Maalesef bu sektörde 9-6 çalışma sistemi mümkün olamıyor. Başka sektörlerin dinamiğiyle karşılaştırma yapılmaması gerekiyor. Bu sıkıntı da bana göre işçi ile işveren arasındaki ilişkiyi olumsuz etkiliyor. Diğer yandan sektörel

KASIM - ARALIK 43


Piyasaların Nabzı

2018’e dair Bu ay genelde yapmaktan imtina ettiğim bir şey yaparak öngörülerde bulunacağım. Temmuz ayında naçizane ilk işaretlerden aklım erdiğince bahsetmiştim. Temmuz ayındaki öngörülerin bu kadar isabetli çıkması beni de şaşırttı, ama yine önden iki şey söylemek istiyorum: Birincisi, denizcilikte bütün öngörüler, herkesin en ummadığı anda ve ummadığı sebeplerden boşa çıkar. İkincisi de buradaki öngörüler, özünde, dış ticaret verilerinin koster tonajının bakış açısından değerlendirilmesidir. Büyük tonajlar için başka dinamikler geçerli olabilir. Engin Koçak ISTFIX Araştırma Müdürü ISTFIX – Research Director

“2018’de de politik şoklar istisna olmak üzere ekonomik olarak Karadeniz, Akdeniz ve Kuzey Afrika’da bir sıkıntı gözükmüyor”

44 KASIM - ARALIK


www.7deniz.net < Küresel büyüme beklentisi 2018’le ilgili olarak makro değerlendirmelerden başlayalım. Küresel büyüme 2017’de IMF’ye göre yüzde 3,6 olacak, 2018’de ve 2019’da da yüzde 3,7 büyüme bekleniyor. Dünya Bankası’na göre küresel ticaret ise yüzde 4 büyüyecek ve ticaretin gayrisafi küresel hasıla içindeki payı yüzde 30’u geçecek. Clarksons’ın meşhur çarpan formülüne göre 2017 ve 2018’de gayrisafi küresel hasıla ile deniz ticareti arasındaki çarpan 1’in biraz üzerine çıkacak. Benim naçizane tahminim, ticaretin büyüme içindeki payı artmaya devam ederse, deniz ticareti de bu oranda artabileceğinden doğal olarak 2019’da bu çarpan da artabilir, ama o kadar uzağa bakmayalım. Konuya dönersek, Clarksons, küresel deniz ticaret tonajının 2017’de 11,5 milyar ton, 2018’de 12 milyar ton olabileceğini ifade ediyor. Arada benim dikkatimi çeken, büyümenin yine kuru yük üzerinden devam etmesi. Tankerlerle taşınan yük miktarında büyük değişimler olmayacağı öngörülüyor. Amerikan kaya gazı ve petrolü-

nün ticaret rotalarına kaçınılmaz etkisi kendini hissettirmeye devam edeceğe benziyor. Çarpanın tekrar 1’in üzerine çıkması, 2016’dan 2018’e +1 milyar ton yeni yükün denizlere inmesi iyi haberler. Ama öte yandan büyük tonajlarda sipariş defterlerine –ki Haziran’dan Kasım’a iki katına çıkmış durumda– iyi bakmak lazım, lakin bu yazının konusu değil. Dikkatlerini çekmiş olacak ki, Bloomberg geçtiğimiz aylarda ilginç bir anket yapmış, bu sene navlunların yüzde 43, 2018’de ise ortalama yüzde 18 artabileceğini öngörmüş. Bu tabii ki BDI bazında bir değerlendirme ve tanker navlunlarını kapsamıyor. Bugün Bloomberg’in internet sitesini açarsak BDI üzerinde senelik getirinin yüzde 72,7 olduğunu görüyoruz. Yatırımcı mantığı ile denizci mantığı her zaman uyuşmadığından bu anketi kenara bir ufak not olarak yazalım. Ama araştırma masası, bu artışın yüzde 6 oranında tahıl, yüzde 5 oranında demir cevheri ve yüzde 4 oranında kömürden geldiğini vurgulamış. Bu da ilginç… ve benim uzmanlık alanım olan Karadeniz-Akdeniz havzası koster ticareti yönünden de tahılın öne çıkması çok haklı. Tahıl konusuna sonra tekrar değinmek üzere Avrupa ekonomilerine bir bakalım. Avrupa “kalkınma” yolunda ilerliyor Avrupa son 10 yılın en iyi büyümesini ve son 17 yılın en hızlı imalat aktivitesi artışını yakalamak üzere veya yakaladı. “To-

parlanma” diyorduk, bildiğiniz “kalkınma” yoluna girildi. Avrupa Merkez Bankası 2018 için de iyi bir büyüme öngörüyor. Türkiye üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 büyüdü, sene sonunda yüzde 7 büyüme bekleniyor. Hem ithalat hem de ihracatı büyüyor. Rusya şokları atlattı, imalatı kabul edilebilir bir büyümeye sahip. Denklemin eksik parçası Kuzey Afrika Denklemdeki eksik, Kuzey Afrika… Oraya da şöyle bakalım: Petrol fiyatları ben bu makaleyi yazarken 63-64 dolar/varil seviyesindeydi ve geçen seneye göre yüzde 14-16 arasında yukarıda. Bunun Cezayir ve Libya’ya etkisi olumlu olacaktır ve zaten ilk etkileri görülmekte. Mısır da bir şekilde toparlanıyor ve IMF istatistiklerine göre bölgede yüzde 4-5 büyüme potansiyeli olan bir ülke. Bu büyüme de 2017’de buğday ithalatı, çelik kütük ithalatı ve gübre ihracatı olarak göze çarpıyordu. Bunun 2018’de artarak devam etmesi mümkün. 2018’de Suriye’de iyiye doğru en ufak bir adım olsa, bunu ticaret yansıması ciddi olacaktır ama şimdilik Suriye’yi bazı Arap armatörleri meşgul etmesi haricinde oyunun dışında görebiliriz. 2018’de de politik şoklar istisna olmak üzere ekonomik olarak Karadeniz, Akdeniz ve Kuzey Afrika’da bir sıkıntı gözükmüyor. Avrupa’nın kuvvetli ekonomisi belki şubat ayına kadar koster piyasalarının düşüşüne de mâni olabilir ve 2018’e kuvvetli bir giriş yapılabilir. KASIM - ARALIK 45


Piyasaların Nabzı

Emtianın denizciliğe yansıması Tahıl konusuna döneceğim demiştim. Emtianın denizciliğe etkisine bakarsak, bölgede toparlanmanın çok büyük oranda tahıl ticaretindeki artışa bağlı kaldığını görüyoruz. Rusya 140-142 milyon ton tahıl hasadı yaptı, 45 milyon tonunu ihraç edeceği düşünülüyor. Ukrayna’da düşüşler var ama 40 milyon ton üzerinde bir ihracat potansiyeli de orada var. Romanya tahılları da rekor kırdı, bölgede mısır hasadında da ciddi artış var. Öte yandan AB buğday hasadı ve ihracatı zayıfladı. Geçen sene 34-35 milyon ton olan ihracat bu sene ancak 27 milyon ton gelecek. Fransa hariç neredeyse tüm ülkelerde hasat kötü geldi. Fransa ise geçen sene gördüğü kabustan uyandı ama maalesef bloğun ihracatını ayağa kaldırmaya yetmedi. İki bölge arasında bu fark da ilginç bir fırsat doğurdu. 2018’in ilk yarısı bu momentumdan olumlu etkilenecektir ama Rusya bu performansı tekrar edebilir mi, belli değil. Kış biraz ılıman devam ediyor ve ılıman kışlar Rus buğdayına çok yaramıyor. Ayrıca Avrupa 2018-2019 hasat yılında daha iyi bir sonuç elde ederse Rusya’nın ihraç potansiyeli azalabilir. Ama her iki bölge de iyi hasat yakalarsa buğday fiyatları rekabetle düşeceğinden bu senekine benzer bir durum söz konusu olabilir. Diğer emtiaya da bakarsak, durumun tahıla neden bu kadar bağlı olduğunu anlayacağız. 46 KASIM - ARALIK

AB’nin demir-çelik ithalatı 26-27 milyon tondan 20 milyon tona gerilemiş durumda. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’e yapılan ticarette de Cezayir ve Türkiye’ye yapılan ihracatın düşmesi, Rusya ve Ukrayna’dan yapılan ithalata anti-damping uygulanması sonucu ciddi düşüşler var. Türkiye ve Mısır çelik ihracatlarıyla açığı kapatmaya çalışsa da yetmiyor. Rusya ve Ukrayna’nın AB’ye ihracatı sırasıyla yüzde 49 ve yüzde 17 düşmüş! Karadeniz’den çıkan çelik yükleri ISTFIX verilerine göre büyük ağırlıkla Mısır’a ve Türkiye’ye geliyordu. Cezayir Batı Akdeniz’de hem çimentoda hem de inşaat çeliği konusunda kendine yetecek bir ülke konumuna 2018’de gelecek. Bu yüzden AB’nin üretimi sabit kalsa bile ihracatı düşmeye devam edecek. Burada tek iyi haber, Çin’in bölgeye ihracatı yüzde 40 azalmış durumda. Rusya ve Ukrayna’ya antidamping vergisi var, Rusya ile AB zaten küs, Mısır’ın çelik endüstrisi talebe çok yetişemez…O zaman? AB çelik talebi konusunda ibre 2018’de Türkiye’yi gösteriyor sanki. Devam edelim… Avrupa’nın Karadeniz havzasından gübre ithalatı da benzer bir resim ortaya koyuyor. Düşüşler yüzde 50’leri buluyor ama ithalat Mısır’a kayıyor. Bu da Karadeniz’de yüzde 50’lük düşüşün Doğu Akdeniz’de 2016 ve 2017’de yüzde 50’lik artışa dönmesi demek. Türkiye’de ihracata

yönelik bazı gübre yatırımları var ve 2018’de bazıları devreye girecek gibi. Ülkemiz adına çok iyi haber ama koster ticaretine yetecek mi? Karadeniz ve Akdeniz kömür ticaretine bakarsak, Türkiye’nin Rusya’dan kömür ithalatları artarken, Ukrayna’dan yapılan ticaret, Dinyeper’in doğusundaki durum yüzünden bıçakla kesilmiş gibi. Ama resmin içine Akdeniz girince iş değişiyor ve AB üyesi AkdenizKaradeniz ülkelerinin Rusya’dan yaptığı ithalatın yüzde 21 arttığı görülüyor. Hacim olarak ise 13 milyon tondan bahsediyoruz ki, tahıl ile mukayese edilemese de önemli. Siyasi kısıtlamalar ve kutuplaşma Büyük resme bakarsak, buğday, mısır ve yağlı tohumlar dahil tahıl yükleri olmasa, kömür dışında koster piyasasını az sayıda emtia desteklemiş durumda. Koster ticaretine köstek olan şey, gördüğünüz gibi siyasi sebeplerle yapılan kısıtlamalar, korumacılık ve bence bölgede derin izler bırakmaya başlayan, ticareti de uzun süre değiştirecek olan kutuplaşma. Hepsini tek paragrafta hızlıca derlersek, koster armatörü 2018’de AB’nin toparlanmasından Türkiye’nin büyümesinden, tahıldan az miktarda da diğer emtianın değişen rotalarından olumlu etkilenmeye devam edecek. Şubat’a kadar nispeten istikrarlı bir koster piyasası görülebilir, Nisan başına kadar da moralleri çok bozmadan düşüşlerle baş edilebilecektir. Ama 2018’in tahıl sezonu ne kadar kuvvetli başlarsa, 2018 üçüncü çeyreğinde navlunlar o kadar yüksek olacaktır. Suriye ve Libya’da (bir mucize olur da) siyasi bir normalleşme vuku bulursa, bu durum çok önemli bir rol oynayabilir. Bu arada Rusya ile AB arasında da bir yumuşama olursa, dış ticaret kısıtlamaları gevşetilirse, tahıl çok kuvvetli ol(a)masa da ticarete olumlu yansır ve bu senenin son çeyreğindeki performans 2018’in aynı döneminde de sürdürülebilir hatta arttırılabilir. Tüm denizcilik camiasına sağlıklı ve huzurlu bir 2018 diliyorum.



Röportaj

Türk armatöre Çin’de paha biçilemez hizmet! ESKO MARINE, Çin menşeili JOINTTOP firmasıyla geçtiğimiz kasım ayı sonunda masaya oturdu ve önemli bir anlaşmaya imza attı. Şirket, bu anlaşma ile Çin’de havuzlama konusuna çok farklı bir anlayış getirmeyi hedefliyor. Özellikle de Türk armatörlerine Çin’de paha biçilemeyecek kalitede bir hizmet sunmayı taahhüt ediyor. Anlaşmanın detaylarını öğrenmek üzere bir araya geldiğimiz The Maritime House (TMH) bünyesindeki ESKO MARINE firma ortaklarından Adem Kocadağ, JOINTTOP firmasının Türkiye’de hizmet veren tek yetkili temsilcisi olduklarına dikkat çekiyor ve “Bu anlaşma ile Çin’de gemisini havuzlamayı düşünen armatöre, önereceğimiz en kaliteli ve prestijli 4-5 tersane için tek bir fiyat geçiyoruz ve armatöre istediği tersaneyi seçme imkanı sunuyoruz. Esas amacımız Türk armatörünün yanında olmak, teknik ve ticari menfaatlerini korumaktır” diyor. 48 KASIM - ARALIK


www.7deniz.net <

“Türk armatörlerimize diyoruz ki; 150-200 gemilik havuzdan hem ticari olarak hem de teknik olarak siz de yararlanın, bu sistemi kullanarak karlı çıkın, operasyonel olarak verimliliğiniz artsın”

The Maritime House (TMH) bünyesindeki ESKO MARINE firma ortaklarından Adem Kocadağ

Öncelikle önemli bir anlaşmaya imza attınız. Anlaşmanın detaylarından bahseder misiniz? Çin, tersaneler açısından Türk armatörlerinin markajında olan ve tercih ettiği bir ülke olmuştur her zaman. Bizim de halihazırda temsil ettiğimiz tersaneler vardı, ancak özel olarak şirket çatımız altında yoğunluk verdiğimiz bu şekilde bir yapı yoktu. Biz de bunun üzerine JOINTTOP ile bir araya geldik ve kasım sonu başarılı bir anlaşmaya imza attık. JOINTTOP 1996 yılında kurulmuş ve Çin’de senede yaklaşık 150 gemi havuzla-

yan bir broker şirketi. Çin’de Kuzey’den başlayıp ortada Şangay ve Zhoushan adasından aşağıya kadar, güney de dahil bütün önde gelen tersaneler ile anlaşmaları olan bir firma. Ve bu 150 gemilik potansiyellerini kullanarak yaptığı anlaşmalardan dolayı da tersanelerden hem çok iyi fiyat hem de en üst kalitede hizmet alıyorlar. Çünkü JOINTTOP, tersaneler için çok büyük bir müşteri. Biz de bu firmanın Türkiye’deki tek yetkili temsilcisiyiz. Bu anlaşma sayesinde Çin’de havuzlama konusuna sektörümüze çok farklı bir anlayış getirmeyi hedefliyoruz. Bu anlaşma ile Türk armatörüne nasıl bir fayda sağlanacak? JOINTTOP firması Çin’in çeşitli önde gelen tersanelerinde senede 150 civarı gemi havuzluyor ve dolayısıyla çok çarpıcı, rekabetçi, cazip fiyatlar elde edebiliyor. Armatörlerimize sunacağımız tek fiyat politikası ile hizmet verdiğimiz tersanelerden herhangi birini seçebilme özgürlüğüne sahip olacaklar. Bu da tabi büyük bir esneklik imkânı verecek. Bu

anlaşma şöyle bir farklılıkta getirmekte; normalde armatörler arada herhangi bir şirket olmaksızın direkt tersanelerle iletişim yapmaktan yana olurlar. Sebebi ise arada bir şirket olursa maliyetin artacağı düşüncesidir. Ancak burada tam tersi bir olay gerçekleştirmeyi başardık. O da bu anlaşma sayesinde armatörler, bizim aracılığımızla hem çok özel fiyatları elde edebilecekler hem de en üst kalitede hizmetten faydalanabilecekler. Yani aradaki danışman şirketi sayesinde kayda değer miktarda indirimli fiyat ve eşsiz bir teknik/ticari destekten faydalanacaklar. Ayrıca her tersanede JOINTTOP personelimiz bulunuyor. Enspektorlerimize başından sonuna kadar yardımcı olan konusunda uzman ve tecrübeli, projeye göre 2,3-5 JOINTTOP personeli görevlendiriliyor. Bu kadar sayıda havuzlama yaptığımız için aldığımız fiyatlar gerçekten çok rekabetçi ve verdiğimiz hizmet kalitesi de en üst seviyede. Böylelikle Türk denizcilik camiasına elimizden gelen imkanları sunmaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. TMH olarak farklılığımızı

KASIM - ARALIK 49


Röportaj

her alanda devam ettirmek için elimizden geleni yapmaya ve sektörümüze hizmet etmeye devam edeceğiz. Burada armatörün bizi kullanarak elde edeceği avantajı havuz sistemi(pool) gibi anlatabiliriz. Havuzda 150-200 gemi var ve JOINTTOP bu gemi potansiyeliyle beraber tersaneye gidiyor. Her tersanedeki fiyat ve servis bu 150-200 civarı gemiye göre özel olarak firmaya veriliyor. Biz de bu yeni oluşumla Türk armatörlerimize diyoruz ki ; 150-200 gemilik havuzdan hem ticari olarak hem de teknik olarak siz de yararlanın, bu sistemi kullanarak karlı çıkın, operasyonel olarak verimliliğiniz artsın. Önemli bir nokta daha var ki, o da havuzlama sırasında her zaman bir sıkıntı yaşanır. Fakat sıkıntı yaşandığı zaman biz çözüme çabuk ulaşıyoruz. Çünkü Çin’de tersanelerde en üst seviyede ilişkilerimiz mevcut. JOINTTOP’un hacmi çok fazla olduğu için bunun getirmiş olduğu müşterilerine karşı bir sorumluluğu var. Dolayısıyla güven konusunda da sağlam bir firma.1996’dan bu yana müşteri portföylerini her yıl genişletmeleri de bunun bir kanıtı. Peki, hizmet sonrası prosedürden bahsedersek… Havuzlamadaki işler başarıyla ve zamanında bitirildiğinde de armatör final hesabı JOINTTOP ile kapatıyor, tersaneyle değil. Bildiğiniz gibi en büyük olaylar hesap kapatmada armatör ile tersane arasındaki anlaşmazlıklardır. Bir

50 KASIM - ARALIK

fiyat verilir ama ekstra çıkan işlerde daha fazla fiyatlandırılır. Bizim burada verdiğimiz bir güvence var; o da tek fiyat. Türkiye’de firmanın tek yetkili hizmet veren şirketiyiz, dolayısıyla uzun süreli tekrarlayan müşterilerimiz olmasını hedeflediğimiz için iş yapış tarzımız her zaman armatörün yanında olmak, bu anlaşmadan elde ettiğimiz gücü, onların maksimum çıkarına kullanmak. Çünkü gemi olmazsa bizim anlaşmamız da bir şey ifade etmeyecek. Amaç Türk armatörünün menfaatini korumak. Daha çok ara bulucuyuz ancak ağırlıklı olarak armatöre hizmet veriyoruz, armatörün yanındayız. Armatörler hizmetimizden ne kadar memnun kalırsa, Çin’e gittiği zaman kendini ne kadar emniyette ve güvende hissederse -ki biz bunu taahhüt ediyoruz - o kadar da amacımıza ulaşmış olacağız. Farkımız bu, hiçbir zaman kısa vadeli, bir kerelik vizyonumuz olmadı. Açıkçası şu anda bizden başka hiçbir acente bu hizmeti verebilecek durumda ve yetkinlikte değil. Size hiç gelmeyen bir armatör Çin’e gittiği zaman neyle karşılaşıyor? Sizi tercih ederse durum ne kadar değişir? Çin’deki tersanelerde fiyat verirken teklif listesinde; gross ve net şeklinde iki farklı fiyat vardır. Net fiyatlardan hiç indirim yapmazlar. Ama diğer hizmet fiyatlarında ise onları gross yaparlar ve sonra da yüzde 50-60 indirim sağlarlar. Böyle karmaşık bir sistemleri vardır. Bizim fiyat listesi sistemimiz ise çok basit; tek fiyat... Bu fiyatlar kullanılarak hesap-

lanan fatura miktarının üzerinden de ekstra olarak işin çapına, büyüklüğüne göre ilaveten de %20-25’lerde bir indirim daha sağlıyoruz. Dolayısıyla çok rekabetçi, ekonomik bir fiyatlandırma sistemi oluyor müşteri için. Bizim bu işbirliğindeki amacımız sadece fiyat konusunda avantaj sağlamak değil; çünkü Çin gibi bir yerde verdiğimiz ekstra hizmetin değeri paha biçilemez. Çin’de tersaneler doluyken kimin gücü fazla, ilişkileri iyi ise onun işi öncelikle görülür. Armatör bizi tercih ettiğinde Çin’de paha biçilemeyecek kalitede bir hizmet alacaktır. O tersanede proje süresince görevlendireceğimiz JOINTTOP uzmanları sayesinde tüm işleri en kaliteli şekilde ve sorunsuz olarak yapılacaktır. Armatör tersaneye JOINTTOP ile giderse fiyat sürprizi de yaşamayacaktır. Önceden iyi çalışılmış iş listesiyle beraber, bütçe rakamlarıyla fatura final rakamları arasında uçurumlar olmayacak. Burada tabi proaktif olarak havuza girmeden yapılacak/yaptırılacak iş listesinin olabildiğince etkin şekilde hazırlanması da çok önemli. İş, armatörlerin teknik ekiplerine düşmektedir, ne kadar iyi çalışılırsa iş listesine, o kadar iyi sonuç elde edilecektir. “Durmak yok, yola devam, oyunu değiştirmeye devam!” Türk Armatörlerine iletmek istediğiniz mesajınız…. 1996 yılından bu yana 21 yılda binlerce gemiyi havuzlayan global armatörlerin yararlandığı, avantajlarını kullandığı JOINTTOP sistemini Türk armatörlerimizin de en ileri seviyede kullanması ve yararlanması için biz ilk adım olarak anlaşmamızı yaptık. Sıradaki hedefimiz; bu binlerce gemi listesine armatörlerimizin gemilerini de ilave etmek var... JOINTTOP sistemine, fiyatlarımıza, hizmetlerimize, müşteri memnuniyetine güvenimiz tam. Çalışacağız ve hep birlikte başaracağız… Armatörlerimiz kazanacak, böylelikle biz de ESKO MARINE olarak Türk armatörlerimize alışılagelmişin dışında farklı hizmetler sunmaktan gurur duyacağız. Bu tür hizmetlerimizi gün geçtikçe arttıracağız. Amacımız her zaman farklılık yaratmak, bunu da şimdiye kadar yaptığımız işbirlikleri ile zaten kanıtlamış durumdayız. Ancak durmak yok, yola devam, oyunu değiştirmeye devam!



Makale

Bir olalım ve İstanbul’u dünyanın sayılı limanı yapalım

L

imanlar bir ülkenin dışa açılan ticaret noktaları ve ülke ekonomisine önemli düzeyde katkı sağlayan stratejik noktalarıdır. Artık ülkeler ve şehirler bu ekonomik getiriden daha fazla pay alabilmek için kıyasıya rekabet etmektedirler. Geçtiğimiz aylarda birliğimizi ziyaret eden Menon Economics adlı kuruluşun sorumlu ortaklarından Bay Tom Kleppesto dünyadaki 30 limanı sıralamaya alan ve her yıl düzenli olarak yayınlamaya başladıkları rapor konusunda bizlere bilgi sunumunda bulunmuşlardır. Bu rapor “The Leading Maritime Capitals of The World” adı altında yayınlanmakta ve o şehri liman olarak birçok yönüyle değerlendirmektedir.

Hüseyin Çınar Türk Armatörler Birliği Genel Sekreteri

Bu raporun 2017 yılı yayımı Singapur Denizcilik Haftası olan Sea Asia’da yapılmış ve müteakiben Norshipping’de

“Türk Armatörler Birliği olarak İstanbul Liman Şehrinin geliştirilmesi için neler yapabiliriz konusunda bir çalışma yapmak üzere bir sinerji grubu oluşturmayı ve bu konuya öncülük etmeyi planlamaktayız”

52 KASIM - ARALIK

de geniş çaplı sunumlar ile tanıtılmıştır. Daha önceden 15 liman şehrini ele alan bu rapora 2017 yılı için İstanbul Liman Şehri ilk kez dâhil edilmiştir. Rapor, limanları objektif ve sübjektif göstergeler ve bunların alt kriterleriyle incelemektedir. Objektif göstergeler somut verilerden alınmakta ve Bloomberg, Marine Money, Dealogic, Lloyd’s List, IHS ve Legal 500 gibi veri kaynaklarından tedarik edilmektedir. Sübjektif göstergeler ise tüm dünya genelindeki sektör paydaşlarının görüşleriyle elde edilmekte, deniz taşımacılığı, finans, teknoloji ve lojistik ile liman gruplarının yaklaşık 260 kişilik seçilmiş üst düzey uzmanlarından oluşan bir panel ile değerlendirilmektedir. Bu veri ve değerlendirmelere göre sıralamalar ise 5 ana alanda yapılmış ve her biri genel sıralamaya %20’lik bir pay ile etki ettirilmiştir. Bu alanlar; • Deniz Taşımacılığı • Denizcilik Finansmanı ve Hukuk • Limanlar ve Lojistik • Denizcilik Teknolojileri • İş Yapma Kolaylığı ve Rekabettir. Buna göre 30 liman şehri arasında yapılan sıralamada 2017 yılı için alanlarına göre ilk 5 şehir şu şekilde olmuştur.


www.7deniz.net <

Bu tabloya baktığımızda deniz taşımacılığı alanındaki veri ve değerlendirmelere göre Singapur birinci iken, finansman ve hukuk konusunda Londra öne çıkmakta, teknoloji konusunda ise Oslo birinci sıraya yükselmektedir. Ancak tüm bu alanların ortalama değerlendirmesi neticesinde Singapur bu raporda birinci olmuştur. Örneğin dijitalleşme önümüzdeki yıllarda deniz taşımacılığının geleneksel

2017 LİMAN ŞEHRİ SIRALAMALARI Yine bu raporda ortaya çıkan ilginç sonuçlar var. Bu rapordaki sıralamaların yapıldığı objektif ve sübjektif değerler eşit ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Objektif kriterler (Veriler) ile sübjektif kriterlerden (Uzman Değerlendirmeleri) elde edilen puanlamalara göre yapılan sıralamalarda ilginç bir şekilde Tokyo Liman Şehri objektif kriterlere göre sıralamada 3. sırada yer alırken, uzman değerlendirmesi olan sübjektif kriterlere göre yapılan değerlendirmelerde 12. sırada yer almıştır. Bununla birlikte Singapur ve Hamburg Liman Şehirleri hem veri sonuçlarında ve hem de uzman görüşlerinde birinci ve ikinci sırada yer almıştır. Peki değerlendirmeye esas alınan bu

yapısını kökten değiştirecek ve geleneksel şirketler bu dijitalleşmeye ayak uyduramamaları halinde yok olacaktır. İşte bu da teknolojinin daha iyiyi ortaya koyarken en önemli etkilerden biri olacaktır. Bu bağlamda da bu rapora fikir sunan uzmanlar denizcilik alanındaki teknolojik dijital dönüşüme en iyi hazırlanan liman şehirlerinin Oslo, Singapur, Tokyo, Şangay ve Busan olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır.

Yine uzmanlar önümüzdeki 5 yıl için Singapur’un birinci sırasını koruyacağını, ancak Şangay’ın dördüncülükten ikinciliğe yükseleceğini öngörmektedirler. Avrupa’da Hamburg, Oslo, Rotterdam ve Londra bölgesel liman önemini korurken, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika’da Dubai Liman şehri bir merkez olarak öne çıkmaktadır. Tüm alanların katkısıyla oluşan genel sıralama ise şu şekilde ortaya çıkmıştır.

SİNGAPUR

ATİNA

SİNGAPUR

LONRA

30 liman şehri arasında İstanbul’un durumu nedir? Aslında çok önemli suyolu üzerinde olan İstanbul’un böyle bir değerlendirme arasına alınmış olması bizler ve İstanbul’un tanıtımı açısından

SİNGAPUR

çok önemlidir. Yukarıda bahsetmiş olduğum 5 alana göre ve bu alanlar içindeki verilere dayanan objektif kriterlere göre İstanbul’un 30 şehir içindeki muhtelif sıralamaları şu şekilde gerçekleşmiştir.

İstanbul Limanının Sıralamaları Deniz Taşımacılığı (Seçilmiş 30 Liman Şehri Arasında) İstanbul Bu Alanlarda Birinci Olan Liman Şehirleri Filo Büyüklüğü (Armatörler) : 9 Atina Filo Büyüklüğü (Manager) : 10 Atina Filonun Parasal Değeri : 17 Atina Firma Ana Merkezleri sayısı : 26 Oslo Firmaların Pazar Değeri : - Atina

KASIM - ARALIK 53


Makale Denizcilik Finansmanı ve Hukuk (Seçilmiş 30 Liman Şehri Arasında) İstanbul Bu Alanlarda Birinci Olan Liman Şehirleri Deniz Özel Hukuk Uzmanlığı : 18 Londra Sigorta Primleri : 16 Londra Kredi Sağlayan Kuruluşlar : - Oslo Denizcilik Bankaları Portföyü : - Şangay Denizcilik Şirketlerinin Pazar D. : 21 New York Denizcilik Şirketlerinin Sayısı : 18 New York Limanlar ve Lojistik (Seçilmiş 30 Liman Şehri Arasında) İstanbul Bu Alanlarda Birinci Olan Liman Şehirleri Elleçleme-TEU : 21 Guangzhou Elleçleme-Toplam Yük : 21 Busan Liman İşletmelerinin Büyüklüğü : 11 Hong Kong Kruvaziyer Ziyaretlerinin Sayısı : 24 Los Angeles Denizcilik Teknolojileri (Seçilmiş 30 Liman Şehri Arasında) İstanbul Bu Alanlarda Birinci Olan Liman Şehirleri Tersaneler (CGT) : 5 Busan Klaslanmış Filo : 9 Tokyo ARGE’de Çalışan Sayısı : 17 Şangay Pazar Değeri : 18 Singapur (Tersaneler, Yan Sanayi vb.)

“Uzmanlar önümüzdeki 5 yıl için Singapur’un birinci sırasını koruyacağını, ancak Şangay’ın dördüncülükten ikinciliğe yükseleceğini öngörmektedirler”

İş Yapma Kolaylığı ve Rekabet (Seçilmiş 30 Liman Şehri Arasında) İstanbul Bu Alanlarda Birinci Olan Liman Şehirleri İş Yapma Kolaylığı : 21 Singapur Şeffaflık : 23 Kopenhag Girişimcilik : 17 Limasol Yerleşim Fiyatları (1: En Ucuz) : 12 Kuala Lumpur Gümrük Zorluğu : 28 Hong Kong İstanbul’un genel sıralaması bulunmamakla birlikte bu rakamlar aslında liman anlamında 30 şehir arasında İstanbul’un yerini göstermektedir. Genel sıralamalara bakıldığında İstanbul’un önlerde yer aldığı konular filo büyüklüğümüz ve tersanelerin kapasitesidir. Bu değerler İstanbul’a bakılarak yapıldığından ülke sıralamalarından farklı çıkabilir. İstanbul’un en sonlarda yer aldığı konu ise gümrük zorluğudur. Bu sıralamada İstanbul 30 şehir arasında 28. olmuştur. Gümrük konusunda İstanbul’un arkasından sırasıyla Manila ve Rio gelmektedir. Bu aşamada Türk Armatörler Birliği olarak bu konuyu sahiplenip İstanbul Liman Şehrinin geliştirilmesi için neler yapabiliriz konusunda bir çalışma yapmak üzere bir sinerji grubu oluşturmayı ve bu konuya öncülük etmeyi planlamaktayız. Çünkü bu konunun ülke ekonomimiz açısından çok önemli olduğunun ve bunun katkılarının farkındayız. Ülkemize milyonlarca dolar döviz girdisi sağlayan Türk deniz taşımacılığı sektörü olarak İstanbul’un bu yönü ile de geliştirilmesine çalışacağız.

54 KASIM - ARALIK



Broker

Türkiye’de brokerlik yapmak zor

Anka Chartering Genel Müdürü Şinasi Onur

Armatör ile kiracı arasında ince bir çizgi olduğunu söyleyen Anka Chartering Genel Müdürü Şinasi Onur ile bir araya geliyoruz. Broker her iki tarafı da korumalıdır diyen Onur, “Broker, armatör ile kiracı arasındaki ilişkilerin yürütülmesi noktasında devrede olan bir etken. Çünkü iki tarafa baktığımızda “ben”ci bir yapı olduğunu görürüz. Dolayısıyla bu iki yapının çatışır duruma gelmesi kaçınılmazdır. Brokerlerin iki yapının arasında nispeten yastık görevi gördüğü benzetmesini yapabilirim” diyerek özellikle Türkiye’de brokerlik yapmanın zor olduğunun da altını çiziyor.

D

enizcilik sektörüne 2003 yılında adım atan Şinasi Onur, 8 aylık İngiltere macerası sonrası brokerliğe başlıyor. Onur, “O dönemde çalıştığım şirketin armatörlük tarafı vardı ve küçük gemilere sahiptiler. Sonrasında ise hem management’lık hem armatörlük hem de brokerlik yaparak büyüyen bir şirket olduk. 2003 ila 2013 arasında şirketin faaliyetleri yükselen bir büyüme trendinde devam etti ve 19 gemi

56 KASIM - ARALIK

ile Türkiye’nin sayılı işletmeleri arasına girdi. 2013 sonrasında işletmedeki gemilerin armatörleri kendi işletme şirketlerini kurup, gemilerini kurdukları şirketlerin üzerine almaya başlamaları sebebiyle şirket küçülmeye gitti. Küçülmenin doğal sonucu olarak 2015’in ağustos ayında ayrılma kararı ortaya çıktı. 1 Eylül 2015 itibariyle de Anka Chartering şirketini kurarak 3 arkadaşla birlikte bu yolda birlikte yürümeye başladık. Faaliyet alanımız genel olarak brokerlik üzerine.” diyor. Şina-

si Onur aynı zamanda bir önceki dönemde Gemi Brokerler Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde de bulundu. “2018 yılı hedefimiz ise büyümek” Türkiye’de şu anda hem kuru yükte hem de tankerde kompetitif brokerlik yapan 3 firmanın olduğunu belirten Onur, “Bu üç firmadan biri, en küçüğü ve en yenisi Anka Chartering. Ancak son verilerimiz göz önüne alırsak ikinci sırayı yakalamak üzereyiz. Biz bu değerlendirmeyi


www.7deniz.net <

“Broker, armatör ile kiracı arasındaki sorunları çözme, iki taraf arasındaki ilişkilerin yürütülmesi noktasında devrede olan bir etken. Çünkü iki tarafa baktığımız zaman “ben”ci bir yapı söz konusu olduğunu görürüz. Dolayısıyla bu iki yapının çatışır duruma gelmesi kaçınılmazdır.”

iş hacmiyle yapıyoruz ve bununla birlikte de 2018 yılı hedefimizi ise büyüyerek 2. sıraya yerleşmek ...” şeklinde konuşuyor. “İki tarafta ‘ben’ci bir yapı söz konusu” Armatör ile kiracı arasında ince bir çizgi olduğunu söyleyen Onur, “Broker, armatör ile kiracı arasındaki sorunları çözme, iki taraf arasındaki ilişkilerin yürütülmesi noktasında devrede olan bir etken. Çünkü iki tarafa baktığımız zaman “ben”ci bir yapı söz konusu olduğunu görürüz. Dolayısıyla bu iki yapının çatışır duruma gelmesi kaçınılmazdır. Ancak ilişkilerin profesyonelce yürütülmesi için arada broker olmalı. Brokerler olarak iki yapının arasında nispeten yastık görevi gördüğümüz benzetmesini yapabilirim. Ve böylelikle sorunların önüne geçebiliyoruz ki bana göre mesleğimizin en önemli görevi bu. Sağlanacak olan anlaşmada en büyük detay ise brokerin hazırladığı kontratta her iki tarafları da

koruyucu maddelere yer vermiş olmasıdır” açıklamasını yapıyor. “Çalışmalarımızı tüm gayretimizle devam ettireceğiz” Piyasalardaki sıkıntının 2008’den bu yana devam ettiğine de değinen Şinasi Onur, bu durumun tanker tarafında da yaşandığına dikkat çekiyor ve “Her krizden bir büyüme avantajının doğmasından yola çıkarak bu sıkıntılı süreci olumluya çevirme gayreti içerisindeyiz. Bu kapsamda da hacmimizi büyütme yolunda ilerliyoruz. 3. yılımızın içerisindeyiz. Sektörde her geçen gün büyüyen bir firma olarak çalışmalarımızı tüm gayretimizle devam ettireceğiz. Dünyanın her yerinde bağlantılı olduğumuz firmalar ve bir iş ilişkimiz var” ifadelerine yer veriyor. Türkiye’de brokerlik yapmanın zor olduğuna da dikkat çeken Onur, buna sebep olarak dünya ekonomisini yöneten firmaların yabancı olmasını ve de yabancı brokerlik firmaları ile çalışılma-

sını gösteriyor. Onur, “Türkiye’de mukim firmalardan da Avrupalı brokerlik firmalarına işveren kiracılar var. Biz bu kiracıların Türk brokerlerle çalışmaya ikna etmeye çalışıyoruz” diyor. 1700’lü yıllarda “broker” “güvenilir kişi” olarak anılıyor Şinasi Onur, brokerlik mesleğinin etkinliğine yönelik ise şu bilgileri paylaşıyor: “Brokerlik mesleğinin temelleri 1700’lü yıllarda İngiltere’de atılmış. O dönemde “broker”, “güvenilir kişi” olarak anılıyormuş. İngiltere’deki üreticiler malı üretip, limana getirip, güvenilir kişiye teslim ederlermiş. O zamanın tacirleri, gemiyle limana gelip istedikleri malı satın alıp, parasını ödedikten sonra mali yükler giderlermiş. Bu ticarete aracılık eden güvenilir kişiye yani “brokere” bu is için 5 pound verirmiş. Brokerlik böyle başlamış. Dolayısıyla bu güvenilir kişi etik olmak zorunda. Armatör ve kiracı ile çalışırken etik davranmalı.”

KASIM - ARALIK 57


Makale

Konteyner taşımacılığı ve limancılığının geleceği

1960’lı yıllarda konteyner taşımacılığı denizcilik sektöründe çok önemli bir domino etkisi yarattı. Zaman içinde sektördeki diğer oyuncular her şeyi yeniden düşünmek zorunda kaldı. Şimdi ise 4. Sanayi Devrimi ile dijital ekonomi çağına, dolayısıyla “Gerçek-Zamanlı Ekonomik Model”e geçerken artık her şeyi yeniden düşünmenin zamanı geldi çattı.

Doç.Dr. Soner Esmer DEÜ Denizcilik Fakültesi soneresmer@gmail.com

58 KASIM - ARALIK

Dünya ekonomisi bir dönüm noktasında

di

Konteynerizasyon oranı sabitlen-

Dünyada üretim endüstrisi 2008’deki küresel finans krizi ile yavaşladı ve özellikle 2012 yılından sonra dünya mal ticareti neredeyse GSYİH gelişim oranlarına geriledi. 2016 yılında ise 2001 yılından bu yana ilk kez mal ticareti %1.3 gelişim oranı ile dünya GSYİH gelişim oranının altında kaldı. 2001-2008 yılları arasında konteyner taşımacılığı her yıl ortalama %10.8 artarken 2011-2016 arasında gelişim sadece %3.9’da kaldı. Bu alışkın olduğumuz bir durum değil.

Denizyoluyla taşınan yükün konteynere girme eğilimini ifade eden konteynerizasyon süreci 2008 yılından bu yana %13 oranına sabitlendi. Elektronik, ilaç, tekstil gibi sektörlerde konteynerizasyon süreci tamamlanırken otomobil sektöründe %25, soğutma ihtiyacı bulunmayan tarım ürünlerinde %12’de kaldı. GSYİH ve ticari gelişimlerden nemalanmayan konteyner taşımacılığı her zamankinden daha zor bir döneme girdi. Neden böyle oldu? Birkaç maddeyle açıklanabilir:


www.7deniz.net < Gelişmekte olan pazarlardaki büyüme yavaşladı Çin’deki yatırım ve üretime yönelik gelişim modeli eskisi kadar verimli değil. GSYİH gelişimi %10’lardan %6-7’lere geriledi ve ürün ihracatı yavaşladı. Ancak Çin doğrudan yabancı yatırım politikaları ve OBOR gibi devasa alt yapı gelişim projeleri ile gelişimini sürdürmeyi başardı. Yani Çin’in güdülediği küresel ekonomik model değişmeye başladı. Üretim teknolojilerindeki değişiklikler Endüstriyel robotlar, üç boyutlu yazıcılar (3D printer) gibi dijital teknolojilerin üretimde kullanılması ile üretim tesislerinin lokasyonu değişmeye başladı. İş gücüne bağımlılığın azalması, UzakDoğu’da üretimi sorgular hale getirdi. Ancak şöyle bir gerçek var, ucuz iş gücüne bağlı tesis yeri seçiminin uygulandığı sektörler, konteyner taşımacılığının yaklaşık (sadece) %15’ini oluşturuyor. Konteyner taşımacılığına konu olan mallar %55 gibi ağırlıklı bir oranda kimyasallar, tarım ürünleri, madenler, kağıt hamuru ve kağıt gibi iş gücüne değil hammadde lokasyonuna bağımlı sektörler tarafından oluşmakta. 3D yazıcı teknolojisinin konteyner sektörüne yapacağı etki ise halen tartışma konusudur. Örneğin bugün 3D teknolojisi sayesinde katmanlar eklenerek üretilen bir motor, geleneksel olarak üretilen bir motordan, daha

az malzeme kullanılmasından dolayı %30’daha hafiftir. 3D yazıcı teknolojisinin üretim maliyetlerini düşüreceği, üretimi hızlandıracağı düşünülürken metal, seramik gibi malzemelerin, dolayısıyla üretimde hammadde ihtiyacının azalacağı tahmin edilmektedir. Ancak bazı uzmanlara göre bu azalmanın konteyner taşımacılığına etkisi 2035 yılına kadar sadece %1 oranlarında olacak. sı

Hizmet sektörünün önem kazanma-

Varlık düzeyi yüksek olan toplumlarda hizmet sektörüne olan talep, ürünlere olan talebi geçmeye başladı. Teknolojinin ürünleri minyatürleştirmesi (akıllı telefonlar bugün fotoğraf makinesi, hesap makinesi, gazete ve telefonların yerine kullanılıyor) ve bazı hizmetlerin ürün satın almayı sorgulatması (araç satın almak yerine Uber hizmetlerinden faydalanmak gibi) diğer önemli değişkenler. Küresel politikadaki belirsizlikler Dünyada politik çevre çok belirsizleşti. Küreselleşme son 30 yıldır tüm ülkeler tarafından sahip çıkılan bir olguyken bugün küreselleşme demode oldu ve yerini ülkelerin korumacılık politikalarına ve ikili anlaşmalara bıraktı. Gelecekte konteyner taşımacılığını neler bekliyor? Bahsettiğim tüm değişkenlerin konteyner taşımacılığını azaltıcı bir etki yaratacağı genel olarak kabul ediliyor gibi görünse de aslında bu konuda hem iyimser hem de kötümser öngörüler var. Ortak görüşlere bakıldığında konteyner taşımacılığının pik noktalara ulaşmada sıkıntılar yaşayacağı söylenebilir. Başka bir ifadeyle gelişim sürecek, fakat eskisi

kadar hızlı atılımlar olmayacaktır. Gelişim sürecektir çünkü mevcut ürünler demode olsa da konteynere girecek yeni ürünler mutlaka olacaktır. Yükteki gelişmelerden bahsettim. Biraz da konteyner taşımacılığının sacayağını oluşturan diğer bir unsurdan, konteyner gemilerinden bahsedeyim. İlk konteyner gemisi olarak kayıtlara geçen “Ideal X”, 1956 yılındaki ilk seferinde sadece 58 adet 35’lik konteyner taşırken bugün bu rakam 370 kat artarak 20.000 TEU rakamını geçmiş hatta 22.000 TEU’luk konteynerlerin siparişi 2017 yılı itibariyle verilmiştir. Kapasite konusundaki arayışlar halen devam etmektedir. Çünkü bu büyük kapasiteli gemiler ana-tali liman yapılanmasıyla yakıt tüketimi ve personel giderlerinde çok ciddi maliyet avantajı sağlamakta, taşınan konteyner başına maliyet ve emisyonlar azaltılmaktadır. Bu büyük gemiler, küresel konteyner hat operatörlerinin kendi aralarındaki alyanslarla işletilmekte, bu sayede iki küçük gemi yerine bir büyük gemi kullanılabilmektedir. Ancak bu tarz bir yapılanmanın gemi kapasite arzında artışa neden olması gibi bir riski vardır. Geçtiğimiz yıl (2016) bu kapasite arzı fazlalığı çok bariz bir şekilde yaşanmış, operatörlerin karlılıkları çok önemli oranlarda etkilenmiştir. Dolayısıyla kapasite arzındaki artışın bir sınırı olacaktır. Bu “sınırın” belirleyicileri üç başlık altında toplanabilir. Birincisi, kapasite artırımı ile elde edilen ölçek ekonomisinin bir sınırı vardır. Örneğin 10.000 TEU kapasiteli bir gemi yerine 20.000 TEU kapasiteli bir gemi kullanımından dolayı elde edilecek birim konteyner taşıma maliyeti avantajı, 20.000 TEU’dan 40.000 TEU’ya geçişte

KASIM - ARALIK 59


Makale aynı oranda olmayacaktır. İkincisi Malaga Boğazı, Süveyş ve Panama Kanalı gibi ana ticari rotalar üzerinde yer alan geçiş noktalarının darlığı ve sığlığı gemi boyutlarını sınırlandıran kritik bir değişkendir. Bugün tasarım aşamasındaki 24.000 TEU kapasiteli gemilerin derinliği 16 metre iken, Malaga boğazının en sığ noktaları 25 metre, Süveyş kanalının en derin bölgesi 24 metredir. Üçüncü ve son belirleyici ise limanlardır. Son 10 yılda gemi boyutlarındaki hızlı artış limanlarda büyük bir baskı oluşturmuştur. Konteyner terminalleri, bu büyük ve yeni gemileri limanlarına çekebilmek ya da ellerinde tutabilmek için kıyasıya rekabete girmiş ve bunun bedeli çok yüksek olmuştur. Limanlar 26 sıraya kadar erişebilen yeni vinçlere, liman derinliğini arttırmak için tarama ekipmanlarına, rıhtımları güçlendirmek için derin rıhtım duvarlarına ve artan konteyner yoğunluğu için daha geniş sahalara yatırım yapmak zorunda kalmışlardır. Gemi üzerindeki konteyner yoğunluğunun artması sonucunda pik zamanlarda rıhtım ve vinç yoğunlukları artsa da limanların toplam rıhtım verimlilikleri düşmeye başlamıştır. Diğer yandan stratejik alyansların oluşturduğu kutuplaşma, liman rekabetini çok daha ileri bir noktaya taşımıştır. Elbette 22.000 TEU kapasite, kontey-

ner gemilerinin ulaştığı son nokta olmayacaktır. Hatta önümüzdeki 50 yıl içinde 50.000 TEU kapasiteli gemilerin hizmet vereceği üzerinde bir tartışma yaşanmaktadır. Ancak ortaya çıkan kapasite fazlalığı dikkate alındığında önümüzdeki 10 yılda önemli bir atılım beklenmeyebilir. Çünkü bu büyük gemileri kullanarak birim konteyner taşıma maliyetini (slot maliyeti) düşürebilmeniz, ancak bu gemileri doldurabildiğiniz sürece mümkündür. Şu anda bu konuda bir sıkıntı vardır ve stratejik alyanslar (2M, THE Alliance, Ocean Alliance) gemileri doldurmada bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Mega gemileri doldurmadaki zorluğun 2020’li yılların başına kadar süreceği tahmin edilebilir. Sonrasında gemi kapasitelerinin yeniden büyütülmesi gündeme gelecektir. Yakıt fiyatları başka bir önemli değişkendir. 2014 yılı öncesindeki yüksek yakıt fiyatları, büyük kapasiteli gemilerin birim konteyner taşıma maliyetlerini indirmesi adına çok önemli bir motivasyon kaynağıydı. Fakat sonrasında petrol varil fiyatlarının düşmesi bu avantajı ortadan kaldırmış, özellikle 2016 yılında büyük kapasiteli gemilerin geçici olarak hizmet dışı kalmasına (laid up) neden olmuştur. Eğer petrol fiyatları günümüz seviyelerinde (50 dolar/varil) giderse ölçek ekonomisini sağlayacak daha büyük

gemilerin (örneğin 30.000 TEU) siparişini 15-20 yıl erteletebilir. Diğer yandan petrol fiyatları yeniden 150 dolarlar seviyelerine çıkarsa (geleneksel ve yenilenebilir enerji teknolojilerindeki gelişmeleri dikkate aldığımda pek öngördüğüm bir durum değil) önümüzdeki 10 yıl içinde gemi kapasitelerinde önemli artışları yeniden görmek olasıdır. Diğer yandan konteyner taşımacılığında verimliliğe ulaşmanın farklı yolları da olabilir. Örneğin konteyner boyutlarının büyümesi gibi. Konteynerin babası olarak bildiğimiz Malcom McLean, henüz karayolu filosu yönetirken 1950’lerde Amerikan ordusunun kullandığı 6’lık konteynerlerden (Conex box) esinlenerek 35’lik konteynerleri tasarlamıştır. Bugün mevcut karayolu, tren yolu ve diğer taşıma modlarına uyumlu olarak 20’lik, 40’lık ve 45’lik konteynerler yaygındır. Diğer yandan Amerika’da özellikle dâhili taşımalarda 53’lük konteynerler kullanılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda özellikle ana hatlarda otonom yapılanmalarla taşınan konteyner büyüklükleri 60 ve üzeri kademlere yükseltilerek taşıma verimliliği arttırılabilir. Elbette dronlarla ya da boru hatlarıyla konteyner taşımak gibi fikirlerin hayata geçmesi de sektörde önemli değişiklikler yaratacaktır. Her ne kadar şimdilik hayal gibi görünse de bu da olasıdır. Lokal konteyner terminallerini ne olacak? Konteyner taşımacılığının üçüncü ve son sacayağını ise konteyner terminalleri oluşturuyor. Konteyner terminal işletmeciliği karmaşık ve son derece profesyonel bir iş dalı haline geldi. Liman verimliliğini ölçmedeki anlayış da değişti. Kullanılan her bir ekipmanın ve sahanın optimizasyon hesapları son derece karmaşık ve profesyonel yazılımlarla gerçekleştiriliyor. Kısmi değil, tamamı otomasyona geçmiş terminaller hizmet veriyor (APM-Rotterdam, BNTC-Busan gibi). Konteyner taşımacılık endüstrisinde limanların operasyon performansı tedarik zincirinde değer yaratmada kritik bir role sahip. Konteyner gemi hatları yeni gemi siparişlerini verirken terminal alt yapı, üst yapı ve ekipmanlarının sınırlarına, derinlik kısıtlarına ve gemi uzunluklarına dikkat ediyor olsa da yeni gemiler limanlar üzerinde çok önemli bir baskı yaratıyor. Örneğin bir ana limanın (hub port), ana liman pozisyonunu koruyabilmesi için en az bir konteyner gemi al-

60 KASIM - ARALIK


www.7deniz.net < yansıyla ilişkisini sürdürmesi gerekiyor. Bu noktada küresel terminal operatörü olarak adlandırılan ve ana ticaret rotaları üzerinde limanlar işleten küresel işletmeler, toplam tedarik zinciri maliyetlerini düşürebildikleri için lokal limanlar üzerinde önemli baskılar oluşturuyor. Bu nedenle küçük ölçekli limanlar çok daha fazla stres altında. Örneğin Uzak Doğu-Avrupa rotasında birkaç yıl içinde muhtemelen en küçük gemi 18.000 TEU olacaktır ve bu gemiler için gerekli alt yapıya sahip olmayan limanlar gemi hatlarını çekemeyecektir. Mesela COSCO, Aralık 2017 itibariyle toplam kapasitesi 522 bin TEU olan (sadece) 29 gemi siparişi vermiştir. Bakkal hesabıyla bu iki rakamı birbirine böldüğümüzde ortalama gemi kapasitesi 18.000 TEU’dur. Bu siparişten Bir Kuşak Bir Yol projesinin (OBOR) rüzgârıyla COSCO’nun geleceğe yönelik öngörülerinin oldukça iyimser olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu durum limanlar için önemli bir baskı unsurudur. COSCO belki de sorun yaşamamak için aynı zamanda bir küresel terminal operatörü olarak kendi liman yatırımlarına/satın almalarına oldukça hız vermiştir. Maalesef ülkemizdekiler de dahil tüm lokal terminal operatörleri zor günler yaşıyor ya da lokal terminalleri zor günler bekliyor. Ayakta kalabilmeleri için de seçenekler oldukça kısıtlı ve her bir seçenek önemli tavizleri ve kayıpları içeriyor. Konteyner taşımacılığında verimliliği arttırmak için ne yapmalı? Üzerinde durulan birkaç seçenek mevcut. En çok tartışılan ise üniteleştirme/birimleştirmedir. Konteyner zaten başlı başına bir birimleştirme ekipmanıdır, yükler/paletler gruplandırılır ve konteynere yerleştirilerek daha büyük bir birim haline getirilir. Ancak burada bahsedilen konteynerlerin grup halinde birimleştirilmesidir. Bu sayede örneğin 20 konteyner bir araya getirilerek tek bir birim haline getirilebilir. Günümüz liman alt yapısı ve ekipmanları buna henüz müsait değil. Bunu başarmak için gemi, vinç ve rıhtım tasarımlarında ilerlemeler gerekiyor. Ancak mesela 50 bin TEU kapasiteli bir gemi faaliyete geçtiğinde bu tarz yapılanmalara ihtiyaç duyulacaktır. Biraz uçuk mu geldi? O zaman McKinsey&Company tarafından önerilen ve günümüz şartlarında daha makul olan 4 çözüm önerisinden bahsedeyim. Birincisi dijitalizasyona yatırım yapmaktır. Dijitalizasyon bugün tedarik

zincirinde aracıları azaltacak, verdiğiniz hizmeti farklılaştıracak, hizmetin düzeyini yükseltecek, verimliliği arttıracak ve işletme maliyetlerini düşürecektir. İkincisi konsolidasyondur. Aralık 2017 itibariyle ilk 5 konteyner operatörü (Maersk, MSC, CMA CGM, COSCO ve Hapag Lloyd) toplam konteyner gemi kapasitesinin %54’ünü elinde bulunduruyor. Yeni gemi siparişleri gösteriyor ki bu oran birkaç yıl içinde daha da artacak. Devasa konteyner taşımacılığı kapasitesine sahip bu az sayıdaki operatörler için konsolidasyon uygulamalarını arttırmak önemli faydalar sağlayacaktır. Üçüncüsü tedarik zincirinde tam entegrasyondur. Endüstri 4.0’ın getireceği akıllı limanlar, karanlık fabrikalar, endüstriyel robotlar, nesnelerin interneti gibi potansiyel yenilikler sayesinde tedarik zinciri entegrasyonu çok daha üst düzeylere taşınabilir. Bahsettiğim gibi konteyner taşımacılığındaki temel oyuncular yük sahipleri, konteyner gemileri ve konteyner terminalleridir. Endüstri 4.0 teknolojilerine yapılacak yatırımlarla bu oyuncular arasında sağlanacak tam entegrasyon bir şeffaflık sağlayacak, dolayısıyla operasyon verimliliği oldukça artacaktır. Bu noktada (naçizane bir uyarı olarak) lojistik hizmet sağlayan üçüncü taraf işletmelerin (Freight Forwarder) varlığı uzun vadede sorgulanır hale gelebilir. Dördüncü ve sonuncusu ise liderlik yetenekleridir. Zaten denizcilik endüstrisi cesur liderlerin fırtınalı

denizlere kafa tutmasıyla şekillenmiş bir sektördür. Şimdiki fırtınanın adı dijitalizasyondur. Sözün özü Az konuşmak erdemdir. Değişkenlerin çokluğundan dolayı bu yazımda erdemli davranamadım. Oysa tüm bu yazdıklarımın farkında olan bir meslektaşımla sohbet etseydim sadece şunu söylerdim: “Sevgili meslektaşım, Einstein’ın dediği gibi karşılaştığımız sorunları, o sorunları yarattığımız düşünce düzleminde kalarak çözemeyiz. Senin de gördüğün gibi dünyada paradigma değişiyor. Önümüzdeki iki seçenek yeni değerler dizisine uymak ve hatta bunları daha da geliştirmek ya da yok olmak. Ben yaşamayı seçiyorum.” Kaynaklar: • Steve Saxon and Matt Stone. Container Shipping, The next 50 years. McKinsey&Company. • Tom Bebbington, 50,000 TEU ….. the Future, or not? • Steve Saxon and Matt Stone. How container shipping could reinvent itself for the digital age. McKinsey&Company. • https://alphaliner.axsmarine.com/ PublicTop100/

KASIM - ARALIK 61


Sektörden

Hepimizin Odası Hareketi ‘Vira Bismillah’ dedi ‘Hepimizin Odası Hareketi’nin’ tanıtıldığı 13 Aralık Çarşamba günü Büyük Kulüp Salon Redroom’da kahvaltılı basın toplantısında seçim manifestosunu basına açıklandı. olmak gerekir. Birlikte iş yapmayı beceremeyenler, zaten rekabet edemezler. Bu nedenle, birlikte iş yapmanın yollarını aramak önceliğimizdir.” Muhalif Değil Birlik Hareketi

D

eniz Ticaret Odası’nın seçimleri için Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olan Tamer Kıran’ın başkanlığında emin adımlarla ilerleyen ‘Hepimizin Odası Hareketi’, 13 Aralık Çarşamba günü Büyük Kulüp Salon Redroom’da kahvaltılı basın toplantısında tanıtıldı. Hepimizin Odası Hareketi kendini; Türk Denizciliğinin -yeni bin yılın değişen paradigmalarında- kendi birikimlerinden güç alarak potansiyel kaynaklarını harekete geçirmek, dünya denizciliğinden hakkı olan payı almasını sağlamak ve kaybolan itibarını yeniden inşa etmek üzere yola çıkmış yüzlerce denizcinin başlattığı, her geçen gün daha da gelişip güçlenen bir hareket olarak tanımlıyor. Toplantıda seçim manifestosuyla ilgili açıklamalar yapan Tamer Kıran, ‘‘Hepimizin Odası Hareketi Türk Denizciliğinde yeni bir bakış açısı inşa etmek için yola çıkmıştır. Mevcut oda yönetimine muhalefet amacıyla başlatılmış bir hareket değildir. Dünya denizciliğinde büyük şirketlerin işbirliği yaptığı bir dönemde, Türk Denizcileri arasında anlamsız bir rekabet ortamı oluşturmak amacımız da yoktur’’ dedi. Türkiye’deki denizcilik dünyasını nisan ayında yapılacak Deniz Ticaret

62 KASIM - ARALIK

Odası seçimlerinin heyecanı sardı. DTO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na aday olan Tamer Kıran, Türk denizciliğinin güçlü isimlerinden Recep Düzgit, Salih Zeki Çakır ve Şadan Kaptanoğlu’nun da desteğini alarak ‘Hepimizin Odası Hareketi’ adı altında seçimlere hazırlanıyor. Hepimiz Aynı Gemideyiz 216 trilyon dolar borç, yıllık 7 trilyon dolara yaklaşan faiz yüküyle beli kırılma noktasına gelen bir dünya ekonomisi ile karşı karşıya olduklarının altını çizen Tamer Kıran, dünyada büyük denizcilik şirketlerinin birleştiği bir ortamda Türk denizciliğinde anlamsız rekabet ortamı oluşturmak gibi bir niyetlerinin de olmadığını söyledi. Hepimizin Odası Hareketi’nin, istikametinin ve niyetinin belli, söyleminin şeffaf olduğuna dikkat çeken Kıran sözlerine şöyle devam etti: “Deniz Ticaret Odası, belirli grupların ve bir statüko oluşturan ailelerin değil hepimizin odası olmalıdır. Zira sektörün mevcut sorunlarıyla boğuşurken, gelişen dünyada oluşacak ve belki bir daha oluşması mümkün olmayan fırsatları kaçıracağız. Dünyayla rekabet edebilmek için önce kendi içimizde daha sonra bölgemizdeki denizcilerle iş birliğine açık

Bu dönemde bütün denizcilerin bilgi, beceri, tecrübe ve ilişkiler ağına ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Kıran, ‘’İnancımız odur ki; Deniz Ticaret Odası artık elini taşın altına koymalı, ülke sorunlarına çözüm noktasında yerini almalı, hiç değilse kendi iş kollarında yaşanan sorunların çözümü için yasaların kendine yüklediği görevleri ifa etmelidir. Bu görev için gerekli kaynak fazlasıyla mevcuttur. Kastettiğimiz kaynak sadece oda bütçesi veya gelirleri değildir. Asli kaynağımız denizciliğin bin yıllık birikimi, binlerce denizcinin tecrübesi, üyelerimizin dünyada kurduğu ticari ilişkiler ağıdır. Biz denizcilerin dünyada ulaşamayacağı kaynak, bilgi veya teknoloji yoktur. Denizcilerin sorunlarını sektöre uzak olanlar değil, zorlu denizlerde iş üreten denizciler çözecektir. Önümüzdeki dönemde hepimizin aklına, cesaretine, tecrübesine, ilişkiler ağına ihtiyacımız var. İşte bu nedenle; Hepimizin Odası Hareketi bir muhalif hareket değil, bir birlik hareketidir” dedi.


İlet ş m: koray@nuclearpowerplantssumm t.com M: +90 0533 405 56 71


7Deniz Dergisi Abone Formu Name, Surname / Adı Soyadı: Title / Ünvan: Company / Firma: Address / Adres: Post/Zip Code / Posta Kodu: Country / Ülke: Vergi Dairesi ve No: Phone / Tel: E-Mail / E-Posta:

City / Şehir: Fax / Faks:

Yıllık Abonelik Ücreti olan 120 TL’yi aşağıdaki hesap numarasına yatırıp makbuz kopyasını bu formla tarafımıza ulaştırmanızı rica ederiz. HESAP BİLGİLERİMİZ İş Bankası - Yeldeğirmeni Şubesi Hesap No: 1061-0540427 IBAN TR910006400000110610540427 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 • GSM: 0535 019 21 08 www.7deniz.net • e-mail: info@7deniz.net • 7denizdergisi@gmail.com

CertAsig; Denizcilik Sektöründeki Güvenilir Sigorta Firmanız

CertAsig, istikrarlı bir şekilde sunduğu rekabetçi sigorta çözümleri ile denizcilik alanındaki risklerinizi teminat altına almaktadır. Ana ürünlerimiz içerisinde, Tekne & Makine Sigortası, Koruma & Tazmin Sigortası, Yük Sigortası bulunmaktadır. Güçlü Yanlarımız: • Teklif, Hasar Tespit & Tazmini gibi isteklere hızlı ve çözüm odaklı hizmet. • Bağlı olduğumuz güvenilir reasürans şirketleri ve firma ortaklarından aldığımız yüksek finansal gücümüz. • Londra pazarı ile aynı özelliklerde ve şartlarda hizmet veriyor olmamız. Lütfen bizimle tercih ettiğiniz broker aracılığı ile irtibata geçiniz. Bükreş - Şirket Merkezi Adres: 61B Nicolae Caramfil Street, 1st district, Bucharest, Romania 014142 Telefon: +40 311 91 04

Köstence Ofisi (Constanta) Adres: 251-253 Mamaia Blv. 2nd flor Constanta, Romania, 900546 Telefon: +40 241 64 52 66

İstanbul Ofisi Adres: Bebek Mah. Kucuk Bebek Cad. Emek Apt. No.30 D.2 Bebek 34342, Istanbul TURKEY Telefon: +90 212 257 10 72

Sofya Ofisi Adres: Bulgaria, Sofia, Bacho Kiro Str. 26-28-30, Platinum Business Center, block 2, floor 4, Sofia 1000. Telefon: +359 2 494 01 46

www.certasig.ro


AYRICALIK, BULUNDUĞUNUZ YERLE BAŞLAR! Ataköy Marina Mega Yat Limanı açılışına özel 1 yıl bağlamaya 6 ay hediye!

Türkiye’nin en büyük Mega Yat Limanı açıldı. Ayrıcalıklı olmayı sevenlerin yeri de, fırsatı da hazır. T : +90 212 560 42 70 W : www.atakoymarina.com.tr



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.