7deniz Dergisi Mart-Nisan 2019 Sayısı Çıktı

Page 1

Fiyat: 20¨

Yıl:7 Sayı: 38 Mart - Nisan 2019

Prof. Dr. Oral Erdoğan:

DTO’nun desteği PRÜ için tarihi önem ve

anlama sahiptir

Semih Ege & Ömer Berkay Dağlı:

NovuMare’nin hedefi denizciliğin geleceği

Dr. Oya Turhaner:

Dr. Ayşe Gazihan:

Mavi Strateji için

öncelikli 5 adım

Denizcilikte kurumsallaşma

olmaz mı?




Since 1999

cy en e Ag rvic Se

M

t ip Sh emen ag n a

Charterin g & Brokerag e

Ship Owning

US TR

Projects & Logistics

T

Sh

ip

BA S

ED

G SHIPPIN

Re

www.pacifictr.com

pa

ir

www.akartas.com.tr


“Worldwide Marine Lubricants Service”


İÇİNDEKİLER

18

18 24 26 30

Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe Dilsiz derya@7deniz.net

30

44

Editör Çimen Gümüş info@7deniz.net

38

Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan,

44

7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

64 68 70 72

İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net

Yayın Yerel - Süreli Yayın

52 60

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net

CTP ve Baskı Creative Basım Ltd. Şti. Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi ZD1 Topkapı-İstanbul Tel: 0212 709 75 25

48 56

Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Can Besev Kapt. Kubilay Ulucan, Kapt. Mustafa Can Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit Semih Ege, Engin Koçak Prof. Dr. Soner Esmer Serhat Barış Türkmen

38 42

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net

Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Soner Esmer Dr. Ayşe Gazihan Dr. Oya Turhaner Kaptan Özgür Alemdağ Erhan Esinduy Sevim Tarhan Atasoy Kaptan Semih Dinçel

34

60

74 84 88 92

DTO’nun desteği PRÜ için tarihi önem ve anlama sahiptir AVS, Yunanistan’da bir ilki gerçekleştirdi! NovuMare’nin hedefi denizciliğin geleceği “Denizcilikte kurumsallaşma olmaz” mı? Göver’de yok diye bir şey YOK Rakip tanımayan MarineLine Türkiye Türk denizciliği ya güçlü birliktelikler yaratmalı ya da entegre olmalı Mavi Strateji için öncelikli 5 adım İyi müşteri, kalitenizi her zaman yukarı taşır Sıradan değil, “aranan adam” olun Hedefler tahminlerimizi aştı! Dünden ders alır, bugünü bilir, geleceğe hazır oluruz Başkan Kıran’dan İstihdam Seferberliği Kampanyasına destek Türk Denizciliğine Bakış Paneli Bodrum’da düzenlendi TÜDEV’in Genel Kurulu yapıldı DTO’dan Yıldırım’a Denizcilik Üstün Hizmet Beratı Eğitim ve gelişimde bütünleşik yaklaşım ve yeni trendler Piyasaların rotası neyi gösteriyor? Markanın ruhunu yansıtmak bana enerji veriyor Bir Vapurdan 93 Harbine Bakmak: Mersin Vapuru Hadisesi ve Rusya’da Osmanlı Savaş Esirleri



Editör Nerden çıktı bu demeyeceğinizi düşünüyorum. En azından çoğunuzun. Çok yakın geçmişte Çanakkale Karanlık Liman Demir Sahası’nda gemilere yakıt ikmalinin ardından Çanakkale Boğazından geçiş üstünlüğü sağlayan bir genelge gündeme ansızın düştü. Çok geçmeden de yapılan hatadan geri dönüldü dönülmesine ama akıllarda birtakım soruları kenarda bıraktı. Böylesi bir uygulamanın yürürlüğe girmesini kenarda bıraktım düşünülmesi bile bence abesle iştigal. Hangi akla hizmet yapıldığı, ayan beyan ortada duran aleni kayırmayı, sektörde yaratacağı haksız rekabeti bilmek için ne denizci olmak gerekli ne de çok zeki!

Getirilen her düzenleme sektörün yararına mı

yoksa...?

M.Ö 535-475 yılları arasında Efes’te yaşamış olan Filozof Herakleitos’un günümüze kadar gelen ve zamana meydan okuyup her daim meşhur olmayı başaran sözüdür “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” Ekmeğimizi kazandığımız sektörün, uluslararası bir sektör olması sebebiyle değişime en açık sektörlerden biriyiz. Bir yandan uluslararası düzenlemeleri yakinen takip etmek durumunda kalıyoruz, diğer yandan da kimi zaman gel-git haline dönen ülkemizdeki düzenlemelere sektör ayak uydurmaya çalışıyor. Getirilen tüm düzenlemelerin herkesi memnun etmesini beklemek şüphesiz mümkün değil. Ancak, son zamanlarda yaşanan bazı gelişmeler akıllara şu soruyu getirmiyor değil: Getirilen her düzenleme sektörün yararına mı? Yoksa bazı düzenlemelerde biri ya da birilerinin çıkarları ön planda mı?

6 MART - NİSAN

Şu sıralar gündemimizi meşgul eden bir diğer konu da Kılavuzluk ve Römorkör Hizmetleri Yönetmeliği’nde sürekli yapılan değişiklikler. Sektör, getirilen düzenlemeyle birlikte kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özel kuruluşlar tarafından verilmesinin önünü açan maddeleri kısık sesle tartışmakta. Konunun uzmanları yeterince eleştirdi ve olabilecek riskleri gündeme taşıdı. Bu sebeple buralara girmeyeceğim. Ancak merak ettiğim hususlar da yok değil. Devletimiz, hangi ihtiyaca veya yetersizliğe istinaden böylesi bir uygulamanın önünü açtı? Jeopolitik, stratejik önemi tartışılamayacak kadar mühim olan Boğazlarımızı, özel kuruluşlara hatta yabancı sermayeli şirketlere teslim etmek kimin ya da kimlerin fikriydi? Boğazlarımızın ne derece önemli olduğunun uluslararası arenadaki yansıması olarak 1936’da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden bu yana coğrafi olarak nasıl bir değişim yaşandı da Türkiye Cumhuriyeti Devleti kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetini artık önemsiz görmeye başladı? Ya da Türkiye Deniz İşletmeleri 83 yıl sonra yaptığı işten sıkıldı da bizim mi haberimiz yok! Çok uzatmadan aklıma takılan bir noktayı daha dile getirmek istiyorum. Devlet ile Odamız arasındaki diyalog nasıl seyretmektedir merak etmiyor değilim. Devletimizin çıkaracağı kanunda Odamızdan görüş alma zorunluluğu yoktur tabii ki ama Odamız bunların ne kadarından sektörden daha önce haberdardır inanın bilmiyorum. Ancak görünen o ki benim veya sizlerin haberdar olduğu kadar haberdar. Kısacası iş işten geçtikten sonra. Bu noktada bir iletişim eksikliğinden bahsetmek sanırım yanlış olmayacaktır. Diğer taraftan Odamız, yürürlüğe giren düzenleme/düzenlemeler şayet sektörde haksız rekabete yol açıyorsa ya da kamu yararını engelleyecek hükümler içeriyorsa görüş bildirmekte. Lakin, ne derece etki yaratmakta kısmı biraz puslu görünmekte. Tabii ki Odamız, kanun koyucu değil ancak Türk denizcilik sektörünün hemen hemen hepsini bünyesinde barındıran güçlü bir Oda olduğu da aşikar. 48 meslek grubuyla Türkiye genelinde 9 şubesi, 15 temsilciliği bulunan İMEAK DTO, sektörün kalbi durumunda. Doğal olarak sektörün Odasından beklentileri de hayli yüksek! Kalın sağlıcakla…

İbrahim Kocamış



Kısa Kısa Kontrol botu ihalesini ARES kazandı TÜRKİYE’NİN en hızlı büyük gemi ihracatçısı olan ARES Tersanesi, Savunma Bakanlığınca açılan Sahil Güvenlik Komutanlığı ihtiyacı 105 adet yüksek süratli kontrol botu ihalesini kazandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan 11 Ekim 2018 tarihli Savunma Sanayi İcra Komitesi kararları doğrultusunda 2019 yılı başında tamamlanan sözleşme görüşmeleri neticesinde 18 Şubat 2019 tarihinde Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr.İsmail Demir ve ARES Tersanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Kalafatoğlu katılımlarıyla sözleşme imza töreni düzenlendi. Kontrol botu ihalesini 5 firma arasından üstün teknoloji ve katma değerli teklifi ile ARES’in kazandığına işaret eden ARES Tersanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Kalafatoğlu, bu botların Artvin’den Hatay’a kadar ülkemizin denize kıyısı bulunan en küçük kasabasına kadar dört bir yanında görev yapacağını kaydetti. Kalafatoğlu, Türkiye’de gemi inşa alanında ilk kez bu hacimde bir seri imalat projesi gerçekleştirileceğini belirtti.

Nippon sualtı kirliliğini önleyen Aquaterras’ı fuarda sergiliyor

Marin Tug filosuna 4 yeni römorkör ekledi

TÜRKİYE’NİN önde gelen römorkörlük ve kılavuzluk hizmeti veren firması olan Marin TugMarin Römorkör Kılavuz A.Ş. filosuna kattığı yeni teknelerle büyümeye ve hizmet vermeye devam ediyor. Yeni yatırımlar yapan Marin Tug, filosuna son olarak; 60 TBP, 34TBP, 30,77TBP ve 30,17TBP çekme gücünde, Fi-Fi-1 yangın sistemine sahip, Azimuth Stern Drive (ASD) tipi 4 römorkör ekledi. Böylece 13 römorkörlük bir filoya ulaşan Marin Tug, planladığı yeni inşa ve alımlarla römorkör sayısını artırmayı hedefliyor. Türkiye’de ilk OVID denetiminden geçmiş ve CHEVRON tarafından kabul görmüş iki römorkörü ile uluslararası yedekleme operasyonları/çeki hizmetleri vermekte olan Marin Tug, modern römorkör filosu ve deneyimli personeli ile Tekirdağ Limanı’nda ve Tekirdağ Ceyport Limanı’nda kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerini uluslararası römorkaj kuralları dahilinde, uluslararası ISM Sistemi ve ISO 9001:2015 Kaliteli Yönetim Sistemi ile sunuyor.

8 MART - NİSAN

NİPPON Paint Marine, dünyanın ilk ve tek biyosit içermeyen, self-polishing copolymer (SPC) patentli sualtı kirliliğine önleyici boyası Aquaterras’ı 2-5 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek Exposhipping Expomaritt 15. Uluslararası Denizcilik Fuarı’nda sergileyecek. Nippon Paint Marine’in Aquaterras ürünü, silikon ürünlerin aksine ek uygulama maliyeti ve süresine ihtiyaç duymadan uygulanabiliyor. Aquaterras’ta, su altı kirlenmesine karşı etkin koruma, self-polishing özelliği, ultra low friction (çok düşük sürtünme) etkisi, yüzde 10’a kadar yakıt tasarrufu sağlaması, kolay uygulanırlığı ve geminin bakımının yanı sıra ekolojik ve çevresel faktörlerin de dikkate alındığı teknoloji kullanılıyor. Biyolojik olarak kirlenmeye karşı koymak için hidroliz reaksiyonu kullanan patentli polimer teknolojisine sahip olan Aquaterras’ta tıbbi tedavi endüstrisinde yapay kalpleri ve kan damarlarını geliştirmek için kullanılan anti-trombojenik polimerleri temel alan gelişmiş kirlenme önleyici mekanizma bulunuyor. Aquaterras, biyosit ve silikon içermediği için kirlenmeyi önleme konusunda tamamen yeni bir dönemin de kapısını açıyor.



Kısa Kısa Bakanlıktan Kuzey Star Shipyard’a onay

MSC’den Türkiye’ye genişletilmiş yeni servis MEDİTERRANEAN Shipping Company (MSC), yeni servisi ile yüklerin aktarma yapmadan direkt olarak İtalya, İngiltere ve Kanada’ya gönderimini sağlıyor. MSC, mevcut Batı Akdeniz hattı uğraklarını tekrar düzenledi ve servisten Yunanistan’ın Pire Limanı’nı çıkardı. Pire uğrağı yerine İtalyaCenova, İngiltere-Liverpool ve KanadaMontreal uğraklarının eklendiği yeni servise Canada Express 2 adı verildi. Pire uğrağının servisten çıkmasıyla Tükiye’deki ihracat yükleri Asyaport üzerinden direkt olarak taşınacak ve bölge ülkelerinden gelen aktarma yükleri yine Asyaport aracılığıyla ülkemizden gönderilecek. Yeni serviste; Valencia - Castellon De La Plana – Barcelona – İzmir – Gemlik – Gebze – Tekirdağ – Genoa – Fos Sur Mer – Barcelona – Valencia – Sines – Liverpool – Montreal – Liverpool – Valencia rotasyonu takip edilecek. Canada Express servisi sayesinde hem ithalat hem ihracat taşımalarında Liverpool ve Montreal limanlarına direkt servis sunulacak. Bunun yanı sıra, Marmara limanlarından Valencia, Castellon ve Barcelona’ya daha kısa transit sürelerle hizmet verilecek

10 MART - NİSAN

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı, Tuzla’daki tersanesinde “yüzer havuz”, “kızak” ve “dolgu alanı ilavesi” gibi değişiklik yapmak isteyen Kuzey Star Shipyard’a onay verdi. İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin 17’nci. Maddesi gereğince, yüzer havuz, kızak ve dolgu alanı ilavesi projesine Valiliğimizce ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verilmiştir” denildi. Bu onayla birlikte Kuzey Star Denizcilik’in Tuzla tersanenin mevcut olan üç adet kızaktan, 150 m x 30 m boyutlarındaki kızak 1’in ebatı 220 m x 33 m’ye çıkarılması planlanırken, iskele 2’in önünde yer alan 195,65 m x 39,6 m boyutlarındaki yüzer havuz 1’in yerine, 217,5 m x 43 m boyutlarındaki yüzer havuz 2 konulacak. Aynı çerçevede, iskele 3’ün önünden alınan yüzer havuz 2’nin yerine ise 320 m x 80 m boyutlarındaki yeni bir yüzer havuz konuşlandırılırken, tersanenin deniz tarafına doğru imar planı sınırları dahilinde toplam bin 745 m2 alanda dolgu yapılacak.

Sanmar’ın TRAktör’üne talep artıyor RIMORCHIATORI Riuniti tarafından Sanmar tersanelerine verilen son sipariş, teknenin baş tarafına monte edilmiş pervaneleriyle etkin traktör konfigürasyonlu römorkörlerin dikkat çekici operasyonel avantajlarına artan talebin en resmi örneklerinden birisi oldu. Bu tekne, ilki son olarak yaklaşık bir yıl önce Yeni Zelanda’ya teslim edilen Sanmar tersanelerinin özel serilerinden olan Delicay serisi traktör römorkörünün altıncı eş teknesi olacak. Bu seri Robert Allan Ltd tarafından TRAktör 2500-Z SX olarak Kanada’da dizayn edildi. Çift Caterpillar dizel makine ve Rolls-Royce azimuth Z-Drive pervane kombinasyonu ile 70 ton çekme gücü sağlayan 25,30×12 metre ebatlarındaki bu tekneyi, İtalyan bayrak kurallarını ve armatörün özel taleplerini de bünyesinde barındırması çok özel bir tekne yapacak. Atık yağ tankı ve keel cooler soğutma sistemi ile birlikte armatörün çok üst düzey performans yedekleme şartları ve buna göre güncellenmiş güverte vinci ile donatılacak. Baş güvertede SOLAS vinci ve kurtarma botu ile İtalyan bayrak kurallarını karşılayan harici dizel makine tahrikli Fi Fi 1 notasyonlu yangın söndürme sistemi de teknenin diğer güvenlik donanımları arasında göze çarpan detaylar olarak ön plana çıkıyor. Sanmar Tersaneleri Projeler Direktörü Ali Gürün, “Bizlerin römorkörlük hizmetlerinde ve çeki operasyonlarında en üst düzey performansı sağlamak için dizaynerimiz Robert Allan Ltd’den talebimiz baş tarafa monte edilmiş Z-Drive azimut pervaneler ile kompakt traktör tipi römorkör inşaası üzerineydi. Coğrafi gereksinimlere ve operatörün bireysel gereksinimlerine cevap verebilecek şekilde özelleştirilmiş bir seri olan Deliçay Serisini ortaya çıkarabilmek adına dizaynerimiz ile çok sıkı bir çalışma yürüttük. Çalışmalarımızın neticesinde Deliçay Serisi, özgünleştirmenin neredeyse zirve noktası halini alan çok özel bir seri oldu” dedi. Gürün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yeni serinin dizaynındaki en önemli kısımlardan birini, özellikle pervane dairesi üzerinde bulunan mahal ile birlikte tüm yaşam mahallerindeki ses ve titreşim kirliliğinin önüne geçmek için yapılan titiz çalışma oluşturmaktadır. Bir yandan üretici olmamız, diğer yandan da filo operatörü olmamız dolayısıyla, mürettebat konforunun önemini çok iyi derecede kavramış bulunmaktayız.”



Kısa Kısa S&P: Uluslararası finansal şartlar ekonomiyi zorlayacak

Askeri denizcilik terimleri Türkçeleştiriliyor

DERİNCE’DE Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz Harp Okulu ile MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu’nun bulunduğu toplantıda askeri denizcilik terimlerinin Türkçeleştirilmesi için Milli Gemicilik Terimleri çalışması başlatılması kararı alındı. Aralarında emergency (emercensi), reduction gear (ridakşın ger), switch (sviç), airfoil ve nozzle gibi, bir kısmı Türkçe yazım kuralları ile bir kısmı ise orijinal dilinde yazılan ve halen kullanılan İngilizce ve Fransızca binden fazla sözcük tespit edildi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın tam desteğini alan çalışma süresince, toplantıda da hazır bulunan, MSÜ Atatürk Stratejik Araştırma Enstitüsü ve Fatih Tarihi Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Gültekin Yıldız’ın iki kurum arasında eş uyumu sağlayacağı öğrenildi. Ağırlıklı olarak 1950 yılından sonra Türkçeye yerleşen bu sözcükler, Nisan ayında yapılacak çalıştayla beraber tamamen Türkçeleştirilecek. Ardından da Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın tüm belge ve gemi etiketleri sözcüklerin Türkçe karşılıkları ile tekrar yazılacak.

KREDİ derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin negatif yıllık büyüme yaşayacağının altını çizerek, zayıf yurt içi talep, yatırımlarda devam eden daralma ve sıkılaşan uluslararası finansal şartların ekonomiyi zorlayacağını ifade etti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 11 Mart’ta açıkladığı verilerinin de Türkiye’nin 2018 sonunda resesyona girdiğini teyit ettiğine işaret eden kredi derecelendirme kuruluşu S&P, “Biz bunu Ağustos ayından bu yana tahmin ediyorduk ve 2018 için gelen yüzde 2,6 nihai büyüme oranı bizim önceki tahminlerimize büyük ölçüde paralel” değerlendirmesini yaptı. S&P değerlendirmesinde, "Yılın ilk yarısında daha zayıf dinamikler ve yıl sonuna doğru baz etkisinden kaynaklı kısmi toparlanma bekliyoruz. Yurt içi talep, yatırımlarda devam eden daralma ve sıkılaşan uluslararası finansal şartlar, zayıf liradan kaynaklı yüksek döviz cinsinden borç yükü ve yüksek lira faizleri ile birlikte en önemli zayıflık olacak. Cari geçici vergi indirimlerinin bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından sona ermesini ve tüketimin bu yıl reel olarak düşmesini bekliyoruz. Güçlü ihracat performansı, özellikle turizm biraz soluklanma sağlayacaktır" görüşüne yer verdi.

Gemicilik sektörünün dijitalleşememe sorunu ULUSLARARASI vergi, denetim ve danışmanlık şirketi KPGM, küresel lojistik sektöründeki gelişmeler ve trendlerle ilgili “Transport Tracker” isimli raporunu yayınlandı. Raporda uluslararası gemicilik sektörünün günümüzde dijitalleşmeye ayak uydurma konusunda, pek çok sektöre göre geride kaldığı vurgusu yapıldı. Küresel gemicilik sektörünün dijitalleşme alanında pek çok sektörün gerisinde kaldığına işaret edilen raporda, gemicilik firmalarının veri analizi, yapay zeka gibi teknolojileri verimli şekilde kullanmaları halinde hızla faaliyetlerini iyileştirecekleri ve verimliliklerini artıracakları kaydediliyor. Günümüzde dijital inovasyon konusunda, veri analitiği, nesnelerin interneti, yapay zeka, robotik ve blokzinciri gibi teknolojiler gemi operatörlerine faaliyetleri iyileştirmek ve verimliliği artırmak için büyük fırsatlar sunuyor. Ancak rapora göre gemicilik sektörünün, dijitalleşmede diğer küresel sektörlere kıyasla halen geride kaldığı gözleniyor. Rapora göre sektörde birçok sistem halen kağıt üzerinde ilerliyor. Bu durumun yarattığı en önemli sorun verimlilik alanında. "İlk gelene ilk hizmet" esası nedeniyle bir geminin operasyon süresinin yüzde 40’ını limanda geçirmesi, verimlilik konusunda büyük sorun yaratıyor. Gemilerin yüksüz olarak seyahat ettiği zaman dilimi de göz önünde bulundurulduğunda, zamanlarının yalnızca yüzde 36’sının şirketler için değer yarattığı vurgulanıyor. KPMG'ye göre bu durum karşısında veri analizi, en karlı rotaların tespit edilmesini sağlayarak soruna çözüm sunabilecek teknolojilerin başında yer alıyor.

12 MART - NİSAN


Yatay Yaşam Hattı Horizontal Life Line GVR2457

Dikey Yaşam Hattı Vertical Life Line GVR44

CEN/TS 16415:2013 EN 795:2012

EN 353-1:2018 0158

JULI SLING CO.,LTD

0158

i n f o @ g o v e r. c o m . t r

g o v e r. c o m . t r

goverapp.com


Kısa Kısa NASA’dan okyanuslarda keşif için su altı drone’u

Antalya Çin’in mermer ihtiyacının yüzde 41’ini karşılıyor TÜRKİYE’NİN en önemli ihracat kalemlerinden biri olan mermer ihracatı, 8 yılda 51 oranında artarak, 2018 yılında 7.3 milyon ton olarak gerçekleşti. Antalya Limanı ise blok mermer ihracatını 8 yılda 143 arttırarak, 2018 yılında 1.623.320 tona ulaştı. Türkiye’den, en büyük blok mermer alıcısı konumundaki Çin’e 2018 yılında yapılan ihracatın 41.6’sı, Antalya Limanı tarafından gerçekleştirildi. Akdeniz Bölgesi’nin mermer ihracatını geliştirmeye yönelik çalışmalar kapsamında Antalya Limanı yetkilileri, en fazla mermer ihracatı yapan firmalar ile bir araya geldi. Antalya Limanı – Port Akdeniz Genel Müdürü Özgür Sert’in ev sahipliğinde Akra Barut Otel’de gerçekleştirilen toplantıya, İmsa Mermer, İltaş Madencilik, Onur Mermer, Antalya Mermer, Sekamar, Dali Madencilik, Taş Kütüphanesi, Tema Mermer, Dünya Taş, Varollar Nakliyat, Olimar Maden temsilcileri katıldı. Antalya Limanı’ndan birim yöneticilerinin de yer aldığı toplantıda, mermer ihracatına yönelik detayların yanı sıra süreci geliştirmek üzere firma yöneticilerinin görüşleri alındı.

NASA ve WHOI, geliştirdikleri Orpheus isimli su altı drone'u ile okyanuslarda keşfedilmemiş bölge bırakmamayı hedefliyor. Orpheus ile deniz tabanının görüntülenip haritalandırması ve henüz keşfedilmemiş su altı canlılarının keşfedilmesi hedefleniyor. Özellikle okyanusun en derin bölgelerinden biri olan ve 6.000 metre ile 11.000 metre arasında değişen derinliğe sahip hadal bölge gibi yerlerde olup bitenleri araştırmak için kullanılacak Orpheus, şimdiye kadar yanıtlanmamış birçok sorunun cevabının bulunmasını sağlayacak. Yaklaşık 1,2 milyon dolar yatırım yapılan projeye seçilen Orpheus ismi, Yunan mitolojisinden geliyor. Keşfedilmemiş deniz canlıları bulmak için görevlendirilecek Orpheus, denizlerin ve okyanusların derinliklerindeki yaşamı fotoğraflayarak dünyanın gizli kalmış bölümleri hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak.

Rusya, füze denizaltısının test videosunu yayınladı

RUSYA Savunma Bakanlığı, Borey tipi stratejik füze denizaltısının testlerinin videosunu yayınladı. Videoda denizaltı mürettebatının yaptığı sefer hazırlıkları ve su yüzünde tam hız ilerleyen denizaltı görülebiliyor. Borey ve Yasen nükleer denizaltı projeleri büyük önem taşıyor. Rus denizaltı kuvvetlerinin aktif gelişimi aşamasında olduğunu dikkat çeken Rusya Donanma Komutanı Amiral Vladimir Korolev, Borey ve Yasen nükleer denizaltı projelerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Korolev, "Bu araçlar denizaltı kuvvetlerinin temelini oluşturacak olup, gizlilik, manevra kabiliyeti ve silah donanımı gibi nitelikler bakımından en modern talepleri karşılıyor" diye konuştu. Borey ve Borey-A projesi kapsamında üretilen dördüncü nesil nükleer denizaltılarının, önümüzdeki yıllarda Rus deniz stratejik nükleer kuvvetlerinin temelini oluşturması planlanıyor. 2020'ye kadar bu proje kapsamında 8 adet denizaltının donanmanın hizmetine girmesi bekleniyor.

14 MART - NİSAN



Kısa Kısa Kumport sektörün ilk Ar-Ge merkezini kuruyor

TÜRKİYE’NİN en büyük üç limanı arasında yer alan Kumport, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yaptığı başvurunun onaylanması ardından sektörün ilk AR-GE merkezine imza attı. Kumport’un 4.5 milyon TL yatırım ile kurduğu ilk AR-GE merkezi bu yatırımla Türk limancılık sektörünün “liman 4.0”a dönüşümüne de katkı sağlamaya hazırlanıyor. İstanbul Ambarlı’da bulunan Ar-Ge merkezi, Sanayi

ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tescillendi. Kumport, sadece limancılık sektöründe değil, hayata geçirmeyi planladığı projelerle farklı sektörlerde iş birliklerinin önünü açmayı hedefliyor. Bin 479 metrekare ofis alanı ve 380 metrekare test bölümü dahil olmak üzere toplamda bin 859 metrekarelik bir alana yayılan, dijital dönüşüm süreci, proses iyileştirme gibi pek çok çalışmanın yürütüldüğü merkez, 40 kişiye istihdam sağlıyor. Bir ilki gerçekleştiren ve Türkiye’nin limancılık sektöründe Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanan ilk AR-GE merkezi açmaktan gurur duyduklarını belirten Kumport CEO’su Özgür Soy, Kumport Ar-Ge Merkezi’nin gerçekleştireceği projeler ve çalışmaların birden fazla amaca hizmet edeceğini söyledi. Soy, “Müşterilerimize inovatif çözümler sunmak öncelikli hedeflerimiz arasında. Bu çerçevede Mayıs 2018 tarihinden itibaren yoğun bir şekilde

çalışmalara başladık. 5 farklı proje üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. İlk etapta yürüttüğümüz bu projelere 4.5 milyon lira ayırdık. Ayrıca, Kumport Ar-Ge Merkezi’nin üniversiteler ile öncü ve yenilikçi çalışmalarda bulunmasını planlıyoruz. Yaptığımız tüm bu çalışmalarla gerek ülke ekonomisine gerekse yan sanayinin gelişmesine önemli bir katkı sağlayacağız” diye konuştu.

Türkiye limanlarında elleçleme oranı yüzde 8 arttı DENİZ Ticareti Genel Müdürlüğü’nden derlenen verilere göre, Türkiye limanlarında 2017’de 10 milyon 10 bin 536 TEU konteyner elleçlendi. Rakam 2018’de yüzde 8 artarak 10 milyon 843 bin 998 TEU olarak gerçekleşti. Türk limanlarında geçen yıl elleçlenen yüklerin 8 milyon 419 bin TEU’su ithalat ve ihracat yükü, 1 milyon 489 bin TEU’su transit yük, 935 bin TEU’su da kabotaj yükü olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl ihracat, kabotaj ve transit yüklemelerinde oluşan toplam yükleme ise 5 milyon 457 bin TEU oldu. İthalat, kabotaj ve transit boşaltmadan oluşan toplam boşaltma da 5 milyon 386 bin TEU konteyner olarak kayıtlara geçti. Konteyner elleçlemede ilk sırada 3 milyon 169 bin TEU ile Ambarlı Limanı yer aldı. Bunu 1 milyon 662 bin TEU ile Mersin ve 1 milyon 597 bin TEU ile Kocaeli limanları izledi.

16 MART - NİSAN

Trabzon Limanı İran’ın yeni ticaret üssü olacak İRAN Batı Azerbaycan Mali ve İktisadi İşlerden Sorumlu Vali Yardımcısı Reza Hüseyni başkanlığındaki 18 kişilik heyet Trabzon Limanı’nı ziyaret etti. Burada iki ülke arasındaki siyasi ve ticari ilişkilerin daha da güçlenmesini istediklerini belirten Hüseyni, bu ziyaretin de önemli olduğunu vurguladı. İki ülke arasındaki işbirliğini ilerletmek için çaba içinde olduklarını dile getiren Hüseyni, “Ticari anlamda istediğimiz noktaya maalesef gelemedik. Ticari ilişkilerimizi daha da güçlendirmek zorundayız. Bunun için de herkesten yani başka ülkelerden önce adım atmak durumundayız. Biz gerekli adımları atmazsak, başkaları erken davranıp bu adımları atacak. Mukaddes bir amacımızdır bunu yapmak. Bunun için de daha fazla çaba göstermeliyiz. Türkiye üzerinden yılda 2 milyon tona yakın hayvan yemini İran’a taşımak istiyoruz. Bunun için de Trabzon Limanı’nın iktisadi bir yol olduğunu ispatlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.



Röportaj

DTO’nun desteği PRÜ için tarihi önem ve anlama sahiptir Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan’la yaptığımız sohbetimizde, son zamanlarda sektörümüzde konuşulan birçok konuya değindik. “Üniversitenin ömür boyu Oda kaynaklarını kullanacağı yönünde bir anlayış yoktur. Üniversite, öğrenci gelirleri, proje gelirleri ve kontenjanının büyümesiyle birlikte gelinen 11 yıllık süre itibariyle kaynak yaratır durumdadır. İlerleyen süreçte kendi kendisine fazlasıyla yeten, hatta yatırımlarını kendisinin yönlendirebileceği bir dönem yaşayacaktır. Diğer taraftan üniversite eğitiminde denizcilik tercihi çoğunlukla nispeten düşük gelir düzeyine sahip kişiler tarafından olmaktadır. Bu yüzden bir anlamda biz öğrencilerimizi de burs gibi fonlamaktayız.” diyen Erdoğan sektörde yapılan bazı münferit yorumların kurumda iç gerilime neden olduğunun altını şu sözlerle çiziyor “Ülkemiz ve dünya için bir değer katmadıktan, burayı geleceğe taşımadıktan sonra varlığı ne kadar önemlidir!” Oral Hocam, sohbetimize Piri Reis Üniversitesi’nin yapısıyla başlayalım mı? Üniversitemiz hangi temeller üzerine, hangi amaçla kuruldu?

Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan

18 MART - NİSAN

Türkiye’deki vakıf üniversitelerine genel olarak şöyle bir bakarsak; ülkemizdeki vakıf üniversitelerinin kabaca üçte ikisi İstanbul’da yer almakta. Yapısal olarak da 2 faktör ortaya çıkıyor. Biri şahıs veya aile bazlı vakıf okulları iken diğeri de Odalar tarafından kurulanlar. Piri Reis Üniversitesi’nin kuruluşu ise temelde şahıs veya aile bazlıdır. Sadece buradaki şahıs ve aile sayısı diğerlerine kıyasla daha fazladır. Bu kişilerin çoğu da denizcilik camiamızda yer almaktadırlar. TÜDEV’in kuruluşunda yeri olan temel gaye üniversite kurmak değildi. Sektörün ihtiyacı olan, başta zabitan olmak üzere gemi adamlarının ülkemize kazandırılmasıydı. Zabitan ve gemi adamı eğitiminde üniversite mezunu olma şartının getirilmesiyle birlikte TÜDEV bir anlamda üniversiteleşmeye yönelmek zorundaydı. O dönemlerle ilgili olarak ilk defa dile getireceğim bir anım da var. Ben Bilgi Üniversitesi’ndeyken Üniversitenin Kurucusu Merhum Latif


www.7deniz.net <

“Üniversitenin ömür boyu Oda kaynaklarını kullanacağı yönünde bir anlayış yoktur. Üniversite, öğrenci gelirleri, proje gelirleri ve kontenjanının büyümesiyle birlikte kaynak yaratmaktadır ki, bu kuruluşundan 10 yıl sonra yapılmıştır. İlerleyen süreçte kendi kendisine yeten hatta yatırımlarını kendisinin yönlendirebileceği bir döneme yaklaşmıştır”

Mutlu, bana “Sen zaten denizcisin. Denizciler olarak yeni bir üniversite kurmakla uğraşmayın, gelin bizim üniversitenin içinde bunu yapın” demişti. Bu teklifi Metin Kalkavan’a aktarmıştım. Metin Bey, Vakıf olarak bir adım atmanın daha doğru olduğu kanaatine sahip olduklarını ve başka bir üniversite içinde denizci yetiştirmek yerine Türk denizciliğine böyle bir eğitim kurumunu kazandırmayı daha doğru buldular. Ancak o dönemlerde Yüksek Öğretim Kurumu tematik üniversitelere sıcak bakmıyordu. Ne yapılabilir diye düşünülerek; Piri Reis Üniversitesi genel normal bir üniversite olarak kurgulandı. Diğer taraftan iktisadi idari bilimler fakültesi kurulmuştu ki benim PRÜ’ye bu işi layıkıyla yapmalıyız deyip gelme noktamda da kaliteli bir denizcilik üniversitesi için olmazsa olmaz gördüğüm iktisadi idari bilimler fakültesiydi. Ayrıca, biz denizciler gemi inşa mühendisi yetiştirmeyi isteyen bir anlayışa da sahip olduğumuz için mühendislik fakültesi kapsamında ilk açılan bölüm de gemi inşa olmuştur. Sektörde çok konuşulan hukuk fakültesini kurmamızdaki amacımız ise denizcilikten anlayan denizi seven hukukçular yetiş-

tirmektir. Türkiye’de çok sayıda hukuk fakültesi var zaten ama ne kadarı deniz hukuku konusunda uzman! Biz en iyi şekilde hukukçu mezun edeceğiz hem de deniz hukukunda da uzmanlaşma imkanı sonuna kadar mevcut olan. Üniversite’nin bir diğer farklılığı veya özelliği de 2013 itibarıyla yerleştiği yüksek standartlı, çevreci yeşil kampüsüdür. Yüksek standartları, kalitesi ve mimari yapısı gereği buraya ciddi bir yatırım yapılmıştır. TÜDEV’in kurucuları olan değerli kişilerin çoğu aynı zamanda Deniz Ticaret Odası’nda da yetkili kişilerdir. Her iki yapıda da aynı kişilerin olması sebebiyle DTO’nun kaynaklarının ağırlıklı olarak eğitime yönlendirilmesini de yararlı görmüşler ve Meclis kararı da bu yönde oluşmuştur. Herkesin malumu olduğu üzere, PRÜ’den önce DTO, başta İTÜ Denizcilik Fakültesi olmak üzere Türkiye’de denizcilikle ilgili hemen hemen her yerde devrede olmuştur, ciddi katkılar sağlamıştır. Esasen devlet üniversiteleri, bilindiği üzere devletin kaynakları ile varlığını devam ettirir lakin Odamız bu eğitim kurumlarına da kaynak aktarımı yapmıştır. Bir süre sonra “Biz kendi kaynaklarımızla kendi eğitim kurumu-

muzda kişileri yetiştirmek istiyoruz” anlayışıyla birlikte PRÜ’nün kurulması söz konusu oluyor. Odanın Meclis Kararıyla da oy birliğiyle Oda kaynaklarının yüzde 50’ye yakınının TÜDEV ve PRÜ’ye yönlendirilmesi kararı alınıyor. Daha sonra bu kaynaklar yetmemiş yüzde 60’a kadar olabileceği Meclis’in oybirliği ile kararlaştırılmıştır. Ancak bundan önce aslında Oda, kaynaklarının yüzde 20’lik kısmının taahhüt karşılığında TÜDEV’e aktarılması yönünde de bir karar alınmıştır. Aslında böylece bir illiyet bağı kurulmuştur. Aynı zamanda da DTO Meclis Üyelerinden üç tanesinin TÜDEV Yönetim Kurulunda yer almasına karar verilmiştir. Sektörde daha farklı açıklamalar da yapılıyor. DTO bütçesinden aktarılan meblağın yüzde 80’i hatta kimi zaman yüzde 100’ü de geçtiği söylenmekte? Üniversitemiz tarafından belirtebileceğim Oda gelirlerinin azami yüzde 60’ıdır (TÜDEV ve PRÜ birlikte). Ödemelerin yoğunlaşması sebebiyle istisna bir dönem farklılaşma olabilir. Ancak yıllara yayıldığında aşılmadığını ifade edebilirim. Tabii ki Odamızın ciddi hatta

MART - NİSAN 19


Röportaj

Katar Heyeti Ziyareti tarihi bir destek verdiğini kimse göz ardı etmesin. Üniversitenin ömür boyu Oda kaynaklarını kullanacağı yönünde bir anlayış yoktur. Üniversite, öğrenci gelirleri, proje gelirleri ve kontenjanının büyümesiyle birlikte kaynak yaratmaktadır ki, bu kuruluşundan 10 yıl sonra yapılmıştır. İlerleyen süreçte kendi kendisine yeten hatta yatırımlarını kendisinin yönlendirebileceği bir döneme yaklaşmıştır. Diğer taraftan üniversite eğitiminde denizcilik tercihi çoğunlukla düşük gelir düzeyine sahip kişiler tarafından olmaktadır. Bu yüzden biz öğrencilerimizi de fonlamaktayız. Burada DTO’nun desteğinin sadece bir binaya gittiği yönünde bir algı doğru değildir. Burada dört bin öğrencinin ortalama bursluluk oranını dikkate alalım. Görüldüğü üzere, denizcilik camiamız gelir düzeyi yüksek olmayan ama başarılı olan öğrencilerimizi de fonlamaktadır. Ayrıca okulun şu an bulunduğu alan, Tuzla sahilde 28 dönümlük bir alandır. Türkiye standartlarının çok çok üzerinde hatta dünyada örnek sayılan mükemmel düzey denilen sertifikaya sahip bir okuldan bahsediyoruz. Bir tarafta böyle bir kampüs, diğer tarafta Tuz-

20 MART - NİSAN

la’da 36 dönümün üzerinde villalar dahi yapmaya müsait arsaları, ikinci kampüsün olduğu arsa ve binası, yurt yapımı için ruhsatı tamamlanmış olan arsası düşünüldüğünde düz mantıkla maddi değer karşılığı ortadadır. Bunları bir kenarda tutarsak 11’inci yılına ulaşmış, ortaya bir marka değeri yaratmış üniversitedir PRÜ. Ayrıca okulun buralara gelmesinde çok önemli katkı sağlayan akademik ve idari personeli yokmuş gibi saymak umursamamak doğru olamaz. Kurulduğu günden bugüne katkı sağlayan, bilgisini paylaşan her bir öğrencimizde emeği olan her bir akademisyene ben her an teşekkürü bir borç bilirim. Hepsini birden değerlendirdiğimiz bir tarafta kurucuların katkısı, diğer taraftan Odamızın ciddi katkısı ve çalışanların emeğinden bahsetmek en doğru yaklaşım olacaktır. Bu yapıda DTO’nun muazzam mali desteğine ilave olarak esas itibariyle güvence rolünü de asla arka plana itemeyiz. Bazen kamuoyunda yanlış değerlendirmeler olmaktadır. Tüm açılardan bakıldığında, farklı bir ifadeyle eksik değerlendirme yapılmadığında, tartışılacak herhangi bir konunun olmadığı görülmektedir.

Sektörde dile getirildiği için bir kez daha sormak isteriz. Odamızın desteklediği üniversitemizin illiyet bağıyla DTO’ya bağlanmasında ne sorun olabilir ki? DTO’nun PRÜ’ye aktardığı kaynağın karşılığı naçizane görüşüm fazlasıyla burada oluştu. Mali anlamda tartışılması gereken bir konu olduğunu düşünmüyorum. Diğer taraftan burası vakıf olarak kurulmuş bir yüksek öğrenim kurumudur. Burası bir ortaklık değildir. Bunu çok açık bir şekilde ifade edebilirim. Buranın nasıl yönetileceği Yüksek Öğrenim Kanunu’nda yazmaktadır ve öyle de yönetilmektedir. TÜDEV’in kurucularının bir kısmı zaten DTO Meclis Üyesidir. Burada kurulmuş bir bağ zaten vardır. Bu bağla birlikte TÜDEV’in Yönetim Kurulu Üyeleri PRÜ’nün Mütevelli Heyetini de seçmektedir. Mütevelli Heyet, bütçenin onaylanmasını, takibini, YÖK’e göre alınmış kararların onaylanmasını yapmaktadır. Zaten PRÜ, bir anlamda DTO altyapısıyla yönetilmektedir. Biz, muadil olarak gösterilen diğer kurumlara doğrudan benzemiyoruz, bu


www.7deniz.net <

doğrudur. O da kuruluşundan dolayıdır. Ancak üniversitenin destekçisi ve kurucular listesinde yer alan isimlerin hemen hepsi DTO’da vardır. Kurucular içerisinden kimse, üniversiteyi ben yöneteceğim demez. Her bağış yapanın burayı yönetmesi gibi bir durum zaten akla mantığa uymamaktadır. Bir de tabii ki TÜDEV kurulurken yapılmış olan bağışlar, vefakarlıklar unutulmamalıdır. Bu konuda daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak gayet mümkündür. Üniversitemiz içerisinde uzman tecrübeli hocalarımız, profesyonel yöneticilerimiz vardır ve bu çalışmalar onlar tarafından da yapılmaktadır. Tüm bunların yanında sorunuz olan “DTO tam kurucu olur mu”ya cevaben “Evet, ola da bilir” diyorum. Okulun Rektörü olarak benim görüşüm vardır ama karar noktası açıkça beni aşmaktadır. Konu ilgili mevzuat çerçevesinde mütevellilerin değerlendirmesinde olacak bir konudur. Burada tartışma yaratacak, polemik doğuracak bir nokta yoktur. Rektör olarak benim görevim burayı layıkıyla yönetmek, öğrencilerin mutlu olarak mezun olmasını sağlamaktır. Biz bir yandan okulumuza kaynak yaratmak, diğer taraftan öğrencilerimizin taleplerini karşılamakla ilgilenmekteyiz ki zaten işimiz de budur. Ortaya bir değer yaratmaya çalışmaktayız. Ülkemiz ve dünya için bir değer katmadıktan, burayı geleceğe taşımadıktan sonra varlığı ne kadar önemlidir! Gelelim biraz da staj konusuna… PRÜ’de öğrencilerin staj sorunu var mıdır ve Ankara Gemisi’nden memnun musunuz? Denizcilikte güverte için zorunlu staj bir senedir. Bizim arzu ettiğimiz bir yılın ilk üç ayını, stajerlerin (kadet) acemilik dönemi dediğimiz dönemini kesinlikle yaptırmayı başarmaktır. En zor kısmı ilk staja çıkacakların alınması, staj yeri bulunması konusudur. Son 4 senedir, başta bizim üniversitemiz olmak üzere tüm üniversitelerin “ilk staj yeri bulamıyorum” endişeleri bitmiştir. PRÜ’de deniz kültürü de dahil olmak üzere pek çok konuda öğrencilerimizi eğitime tabii tutuyoruz. Denizde canlı kalma, dikiş atma, yangından kurtulma, yelken, dalgıçlık gibi birçok eğitimi de alıyor

gençlerimiz. Manevraları, filika eğitimini kısaca öğrenmeleri gereken ne varsa fazlasıyla öğreniyorlar. Saat bazındaki süresini dolduruyor, eğitimini alıyor üstüne bir de sınava tabii tutuyoruz ve verdiklerimizin ne kadarını öğrendiklerini görüyoruz. Hatta bazı seneler deniz İngilizcesi bile verdik. Şimdi tüm bunlar bilinmeden, “Gemi satılmalı. Bu gemiyle olmaz!” yaklaşımları açıkçası üzücü. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız bize gece gündüz destek oluyor. Diğer taraftan Deniz Kuvvetleri ve donanma komutanlarımız her daim yanımızdalar. 19 Mayıs etkinliklerinde ana rollerden birisini bizim gemimiz üstlenecek. Ayrıca bizim gemimizin eğitim gemisi olması sebebiyle limanlara uğradığında herhangi bir ücret alınmaması için Bakanlığımızla görüşmüştük. İlgili Müsteşarlık hemen desteğini verdi, gerekli yerlere yazılar yazıldı. Özel işletmelere de talebimizi ilettik. Sıcak bakar ya da bakmazlar ama devlet tarafının tüm desteğini hissettiğimizi memnuniyetle ifade etmeliyim. Peki, yapılan olumsuz eleştiriler kuruma zarar veriyor mu? Eleştiri olmazsa daha iyiye ulaşmak eksik kalabilir. Tabii ki, maksadı aşan, eksik bilgiyle yapılan eleştiri durumları bir iç gerilim yaratıyor. Konuyu tam anlamıyla, her yönüyle bilmeyen kişilerin yaptığı yorumlar sanki böyleymiş algısı

da oluşturabilir. Bakın biz bir eğitim kurumuyuz. Bizim yapmamız gerekenler çok daha farklı. Ben isterim ki bizde eğitimini alan her bir öğrencimiz ne okuyor olursa olsun bir tarafıyla denizin içinde olsun. İster dalgıç, ister yelkenci, isterse de iyi bir yüzücü… Biri de bana desin ki “Metodumuz budur ve bu çocuklara şu eğitimi veririz”. İşte biz ondan sonra bağış gibi kaynaklar aramak zorunda kalmayız. Denizcilikle ilgili güçlü bir staj anlayışı kesinlikle doğru bir yaklaşım. Nitelikli gemilerde staj yapma imkanını gelin birlikte yaratalım. Öğrencilerimize bu imkanları verelim. Bu konuyla ilgili bir projemiz de yük gemisinde öğrenci staj sayısını artırmak. Uzun vadeli staj için çok uygun bir proje ve yurt dışında uygulanıyor. Kısaca söylemek istediğim şu, tüm fikirleri masaya yatıralım ve en güzel fikir ne ise onu uygulamaya başlayalım ama burada benim her şeyden haberimin olması mümkün değil. PRÜ, YÖK tarafından denetlenen ve en ince ayrıntısına kadar incelenen bir kurum. Öyle detaylı ve hassas bir inceleme ki; yapılan her bir şey incelenmekte. Satın alma prosedürlerinden, alımların hangi kurala göre zamanında yapılıp yapılmadığına kadar araştırılmakta. Disiplin soruşturmaları, notlama planına uyumun olup olmadığı, hatta maaşlardaki aşırı farklılaşmanın bulunup bulunmadığı da bu incelemeler içerisinde yer almakta. Bundan mustarip değiliz. Bila-

MART - NİSAN 21


Röportaj kis bize eksiklerimiz oluyorsa onu görme fırsatı veriyor. Burada kimse planlı, bilinçli hata yapmaz. Hocalarımızın, idarecilerimizin, benim eksiklerim olabilir. Dürüstlükten ödün vermedikten sonra varsa kusurlarımız onları da biraz hoş görmek gerektiği kanaatindeyim. İnsanız, her şeye yetişemeyebiliyoruz ama en nihayetinde burayı yönetmek için geldiysek her şeye de yetişmeliyiz! Sohbetimizi 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde yaptığımız için “Deniz ve Kadın” konusunu sormak isteriz… PRÜ’nün kız öğrencilere yaklaşımı nasıl? PRÜ olarak kız öğrencilerimize ilave yüzde 10 burs vermekteyiz. Bunun hiçbir üniversitede olduğunu görmedim. Aynı zamanda staj önceliği de kız öğrencilerimizindir. Geçen sene olduğu gibi bu senede diğer üniversitelerden ücretsiz davetlerimiz yine kız öğrencilerimiz için olacaktır. Ayrıca kadınlarımız zoru yapar. “Deniz meşakkatlidir, zordur” anlayışı geçmişte kaldı. Bu mantığı tabulaştırmak kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Üniversitemizi birinci olarak bitiren öğrencilerimizin ikisi dışında hepsi kız öğrencilerimizdir ki bu bizi çok mutlu etmekte. AB projelerimizden birisi denizci kadınlarımız üzerinedir.

Katar Projesine değinmek isteriz. Çok ciddi bir proje ve böylesi bir projenin üstlenilmesi şüphesiz ki büyük emekler gerektirmekte… Burada Katar Projesiyle ilgili çok ciddi bir emek verildi. Çok uzun uğraşlar ve zaman sonrasında bugünkü noktaya gelindi. Toplamda neredeyse 40 kişinin emeğinin olduğu bir projeden bahsediyoruz. Projenin başlangıcından bu yana birçok yerinde pek çok değişiklik istendi. Yeri geldi sil baştan yapıldı, baştan sona tekrar kurgulandı. 55 milyon Euro’luk projenin yüzde 10’u için performans mektubu, yüzde 30’luk avans için de avans mektubu öyle bir döneme denk geldi ki! Türkiye’nin döviz saldırılarına maruz kaldığı o dönemde devletimizin bankası Ziraat bize destek oldu. Uzun, meşakkatli ve zorlu bir sürecin ardından sona geldik. 11 Şubat’ta eğitime başladık. Sürekli takipteyiz. Şu an için orada 5 kişilik bir ekibimiz var. Zamanla 30-35 kişilik bir ekip orada olacak. Kendi Üniversite kadromuzu burayla uyumlu hale getirmeliyiz ve oradaki her bir öğrencinin buradaki gibi mutlu olmasını sağlamak zorundayız. Bugüne kadar kaç öğrenci mezun etti PRÜ ve ne kadarı denizdedir? Binin üzerinde öğrenci mezun ettik. Ne kadarının denizde olduğu yönünde

“DTO’nun PRÜ’ye aktardığı kaynağın karşılığı naçizane görüşüm fazlasıyla burada oluştu. Mali anlamda tartışılması gereken bir konu olduğunu düşünmüyorum. Diğer taraftan burası vakıf olarak kurulmuş bir yüksek öğrenim kurumudur. Burası bir ortaklık değildir. Bunu çok açık bir şekilde ifade edebilirim”

22 MART - NİSAN

bir çalışma yapıyoruz. TÜDEV vasıtasıyla kurulan bir iktisadi işletme olduğumuz için her bir öğrencimize iş garantisi veriyoruz. Öğrencilerimiz mezun olduktan sonra kendileri de bizler de onları iş sahibi yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca öğrencilerimize Türkiye’de olmayan bir sistem uygulandı. Eğitimleri boyunca ihtiyacı olanlara sağladığımız ekstra finansmanı, mezun olduktan ve işe girdikten sonra küçük küçük ödeme yaparak kapatabilecekleri bir sistem uygulandı. Diğer taraftan dünyada takribi gemi sayısı 100 bin civarında. Bu 700-800 bin civarı zabitan, makine-güverte ihtiyacı anlamına geliyor. 5-6 yıl rotasyonu da düşünürsek senede 150-200 bin civarı talep anlamına geliyor. Ama bir taraftan da gemiler daha modern ve teknolojik hale geliyor ki ona yönelik revizyonlar da gerekiyor. Sadece denizde değil, kara tarafında da ona uyumlu hale gelmek gerekiyor. Tüm bu açılardan bakarsak denizde iş bulmak önümüzdeki 5-6 sene çok daha kolay olacak. Daha ileriki yıllar için gemilerin tonajları, gemide kalma sürelerinin uzaması ve başka ülkelerin daha fazla mezun vermesi gibi durumlar ortaya çıkarsa farklı bir değerlendirme yapmak söz konusu.



Haber

AVS, Yunanistan’da bir ilki gerçekleştirdi!

A

VS Global Ship Supply, 19 Şubat Salı akşamı Yunanistan Pire’de Yacht Club of Greece’te yoğun katılıma sahne olan bir event’e imza attı. Davete, Yunan armatörlerin büyük ilgisi dikkat çekti. Ancak davetin gündemini oluşturan ise ilk kez bir Türk catering firmasının Yunanistan’da şirket açıyor olmasıydı. Davete İMEAK Deniz Ticaret Odası Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek, UBM Fuarcılıktan Esin Göksel de katılım sağladı. AVS, dünya limanlarında birçok noktada sunmuş olduğu hizmetlerini Yunan armatöre tanıtan bir sunum gerçekleş-

24 MART - NİSAN

tirdi. İnteraktif bir şekilde gerçekleşen sunum sonrası UBM Fuarcılıktan Esin Göksel, 02 - 05 Nisan 2019 tarihleri arasında VIAPORT Marina’da gerçekleşecek olan Expomaritt Exposhipping İstanbul Fuarı hakkında bilgi aktararak, Yunan armatörlere katılım çağrısında bulundu. Konuşmalar sonrası AVS Greece ev sahipliğinde gerçekleşen akşam yemeğine geçildi.

Gecede bir araya geldiğimiz AVS Global Ship Supply Yönetim Kurulu Başkanı Abdulvahit Şimşek ise sorularımızı yanıtladı. Şu anda Yunanistan’da sizlerin düzenlemiş olduğu etkinlikteyiz. Gerçek-

ten yoğun katılımlı bir organizasyon olmasının yanı sıra, Türk bir şirketin böylesi bir organizasyona imza atması gurur verici. O yüzden tüm AVS ailesini tebrik ediyoruz. Sorumuza gelirsek, Yunanistan’da kurmuş olduğunuz şirket ile neyi hedefliyorsunuz ve Yunan armatörün hizmetinize yaklaşımı nasıl? Hedefimiz, farkındalık oluşturmaya çalışmak. Yunanistan’da bir ses olabilmek. Türk bir işletme olarak yıllarca Yunanistan’a gelip Yunan armatörün kapısını çalarak Türkiye’ye gelen gemilere hizmet vermeye çalıştık. Ancak son yıllarda dünya denizcilik piyasası hızlı bir


www.7deniz.net <

AVS Global Ship Supply Yönetim Kurulu Başkanı Abdulvahit Şimşek

değişim içine girdi. Ve bu değişim de pazara uygun ürünleri geliştirme ihtiyacını beraberinde getirdi. Türkiye’de bu trendi hızlı bir şekilde yakaladı ve dünya bizim servis anlayışımızı kabullendi. Buradaki maksat hizmeti outsource etmek. Hem kontrollü hem de olabildiğince bütün gemilere eşit oranda bir harcama politikası belirleniyor. Dolayısıyla armatörün işleri kolaylaştırılıyor. Yapmış olduğumuz sunumda dikkat çektiğimiz üzere; uğraştığımız opexlerin yüzde 5’i kadarki olan bölümü kaptanlar, çarkçıbaşı ve satın alma personeli yönetmeye çalışıyor. Biz de diyoruz ki siz bununla uğraşmayın, asıl konunuza yönelin ve opexin yüzde 5’ini oluşturan hizmeti dış kaynak kullanarak yani dışarıdan hizmet alarak çözün. Bu hizmetimiz Türkiye’de iyi bir talep gördü. Yunanistan’da ise armatörler işleri kendi bünyelerinde yürütmeyi tercih ederler. Ancak gelirler eskisi gibi olmadığı için günümüzde olabildiğince maliyet merkezli düşünmek zorundalar. Biz de bu hizmetimizle bir armatörün gemisine ne kadar harcayacağının güvencesini veriyoruz. Dolayısıyla hizmet sonucunda herhangi bir sürprizle karşılaşmıyorlar. Armatörün bu hizmet için ayırdığı bütçe ne ise o rakam bir dolar dahi geçilmiyor. Bu şekilde belirlenen rakam üzerinden de bütçesini yapabiliyor. Bu bir avantajdır. Ve bu noktada farkındalığı oluşturabildiğimiz an armatör artık bu hizmeti talep ediyor. Bu şekilde departmanlar asıl işlerine yoğunlaşmış oluyor ve sonucunda daha verimli bir tablo ortaya çıkıyor. Bugünkü açılış programımızla da Yunan armatörüne bu mesajı verme gayreti içerisindeydik.

ni görmek bizi motive etti. Ve dedik ki bu işi daha da ileri taşıyalım. Onun için burada şirketimiz kurduk. Yunanistan’da kurulan ilk Türkiye menşeili catering firması olduk. Bu da sektörde bir avantaj sağlayacaktır ve ses getirecektir diye düşünüyorum. Bu noktada Türk ve Yunan armatörü arasında bir köprü görevi üstleneceğinizi söyleyebilir miyiz? Elbette. Esasında biz hem kültür hem de coğrafya olarak birbirimize çok yakın iki milletiz. Yıllardır birbirimizle karşılıklı iş ve dostluk ilişkisi içindeyiz. Burada bir Türk firmasının Yunan armatöre yakın olmasının avantajını da taşıyoruz. Tabi ki Yunanistan ile Türkiye arasında bir köprü olma misyonunu da taşıyoruz. Ticari, sosyal ve siyasi olarak da bir misyonu yerine getirmiş oluyoruz. Çünkü dünyanın en büyük filosuna sahip bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla bizim Yunanistan’da yapılanmamız son derece doğal. Türkiye’deki filonun yaklaşık on katı büyüklüğünde bir ülkeden bahsediyoruz. Bu potansiyeli her anlamda kullanmayı hedefledik.

Bu tarz organizasyonları başka Avrupa ülkelerinde de devam ettirecek misiniz? Bu buluşmalarla hedef müşteri kitlemizde farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Uzun zamandır Avrupa pazarında varız. Özellikle Hollanda’da. Yakın bir zamanda Hollanda’da bu tarz bir organizasyonu gerçekleştirip bu etkinlikleri her yıl düzenli olarak yapmayı planlıyoruz. Çünkü armatörü bulunduğu yerde ağırlamak, onlara yakın olmak, onlarla ihtiyaçlarını konuşabilmek, sıcak ilişki kurabilmek çok önemli. Görüyorsunuz etkinliğimizde çok güzel bir atmosfer ve iyi bir katılım var. AVS’nin böylesine bir backgrounda sahip olduğunu görmek açıkçası bizler için de iyi bir fırsat oldu. Amcamız AVS’yi küresel bir marka konumuna taşımak. Dolayısıyla bugün marka değerimiz yükseldikçe bir farkındalık da oluşturmuş olacağız. En nihayetinde her şey farkındalık ile başlıyor ve gelişiyor. O yüzden bu tarz etkinlikler kaçınılmaz. Türkiye’den çıkan milli sermayeli bir firma olarak ismimizi uluslararası platformlara taşımanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yakın zamanda katılacağınız organizasyonlar var mı? Singapur’da SeaAsia fuarı yapılacak. Biz de sponsorlardan biriyiz. Türk menşeili bir firma olarak hizmetlerimizi Uzakdoğu’daki potansiyel müşterilere tanıtma noktasında planlarımız var. Nisan ayında ülkemizde yapılacak olan Expomaritt İstanbul’da da güzel bir çalışmaya imza atacağız. Kısacası farkındalık oluşturmaya yönelik her türlü etkinlikte rol almaya gayret ediyoruz. Güzel etkinlikler organize ederek müşterilerimize bir adım daha yakın olmaya çalışıyoruz.

Yunanistan’da şirket kurma yoluna gidildi. Bu süreç nasıl gelişti? Biz yaklaşık bir buçuk yıl önce global supply anlamında Yunanistan’da bu işi yapmaya başladık. Sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlediğini ve kabul edildiği-

MART - NİSAN 25


Deniz Teknolojisi

NovuMare’nin hedefi denizciliğin geleceği “Gelecekte insan gücü, teknolojinin el-işi gerektiren eylemleri üstlenmesiyle günümüzde olduğundan çok daha fonksiyonel bir yere sahip olacak. Evet, insan faktörü yine önemini koruyacak ama daha kaliteli bir noktada ve karar verici özellik taşıyacak. İş gücü daha kuvvetli hale geleceği gibi kaliteli beyin gücü de daha efektif bir rol üstlenecek” sözleriyle yeni şirketleri NovuMare’nin kuruluş fikrini açıklayan Semih Ege, burayı teknolojinin anlaşıldığı, kullanıldığı ve üretildiği bir şirket olarak kurguladıklarını vurguluyor. Ömer Berkay Dağlı ise şirketin odaklandığı 5 teknolojiyi şu şekilde sıralıyor: Yapay Zeka, İnsansız ve Otonom Teknolojiler, Blockchain, IoT, 3D Eklemeli Üretim. 26 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

Ömer Berkay Dağlı

Yeni firmanız NovuMare’yi konuşmadan önce sohbetimize Entech&Semar ile başlayalım isteriz. Entech&Semar’da nasıl bir değişim ve yenilik söz konusu? Entech&Semar Yönetim Kurulu Başkanı Semih Ege: 2018’de hedeflerimizin epey üzerinde bir yol kat ettik. 2019’a da keyifli ve heyecanlı başladık. Entech&Semar için yeni yılda birçok planımız var ama öncelikle bünyemizde kendimizi geliştirmeye ve eğitmeye devam edeceğiz ve bu bağlamda kurumsallaşma yönünde altyapımızı güçlendirmeye de odaklanıyoruz. Kurum kültürümüz ve temelimizdeki harmoniyi bozmadan, tutkumuzu kaybetmeden hizmet süreçlerimizi dünya standartlarına taşıma gayesindeyiz. Diğer taraftan yeni filo anlaşmaları yaptık, hem yedek parça hem de servis hizmeti sunacağız. Yurt dışı pazarlarla görüşmelerimiz de devam ediyor. Hedef pazarlarımız arasında; Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa var. Tüm bu değişime ek olarak, Türkiye’de denizcilik sektörü özelinde sunduğu hizmetlerde proje yönetimi anlayışını benimseyen ilk firmalardan biri durumuna geliyoruz. Bunu teknolojiyi de kullanarak yapıyoruz. Proje yönetimi derken tam olarak neyi ya da neleri kast ediyorsunuz? Ömer Berkay Dağlı: Açıkçası Entech&Semar’a farklı bir bakış açısı kazandırdık diyebilirim. Hem yedek parça hem bakım hem de diğer faaliyetlerimizi

göz önünde tutarsak aslında tam anlamda hizmet paketi sunan bir mühendislik şirketiyiz. Bir geminin baştan sona tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliriz üstelik bu duruma dizaynı da dâhil edebilir kabiliyetteyiz. Kabiliyetlerimizi zenginleştirmek ve kalitesini arttırmak adına Türkiye’de büyük bir eksik olan denizcilik proje yönetimi konusuna yoğunlaşmaya başladık. Aslına bakarsanız bu yeniliğimiz, daha kaliteli ve zamanında hizmet sunmaya yönelik yeni bir anlayış. Çevik ve sonuç odaklı bu yaklaşım sayesinde tahmin edebileceğiniz her türlü hizmetimizi bir projeymişçesine daha düzenli, verimli ve kaliteli olarak sunabiliyoruz. Geminin donatılmasından, onarılmasına ve tamir-bakımının gerçekleştirilmesine, havuzlamasından seyre başlamasına kadar bütün faaliyetlerimizi kendi iç bünyemizde geliştirdiğimiz ERP ve proje yönetimi yazılımı üzerinden projelendirip yöneteceğiz. Entech&Semar olarak paydaşlarla ilişkilerimiz en önemli önceliğimiz ve her zaman bu durumu yönetim anlayışımıza da dâhil ediyoruz. Bu proje yönetimi anlayışımızda aslında paydaşlarımız merkezli bir anlayış ve iş yapış şekli. Novu Mare’ye gelelim mi? S.E: Gelecekte insan gücü, teknolojinin el-işi gerektiren eylemleri üstlenmesiyle günümüzde olduğundan çok daha fonksiyonel bir yere sahip olacak. Evet, insan faktörü yine önemini koruyacak ama daha kaliteli bir noktada, karar verme ve problem çözme özelliğini güçlendirecek. İş gücünün daha kuvvetli bir hale gelmesi gibi kaliteli beyin gücü de daha efektif bir rol üstlenecek. Teknoloji sadece denizcilik sektörünün değil tüm dünyanın odaklandığı ve ihtiyaç duyduğu bir alan. Günümüzde bilişim altyapıları ve teknoloji geliştirmek bilinen tüm değerli madenlerden, petrolden bile çok daha değerli bir yatırım haline geldi. NovuMare, denizciliğin geleceği nasıl olmalı sorusu düşünülerek ortaya çıkmış bir hayal aslında. Bu sebeple adını da “Yeni deniz” koyduk, yepyeni bir hayali temsil etsin diye. Biz, NovuMare’yi gelecek nesillerin şirketi olarak düşünüyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu tüm zor koşullardan ancak yenilikle, teknolojiyle ve gençlerimizin hayalleriyle sıyrılabileceği çok açık. Bu yüzden Novumare’nin hem Türkiye’de yerli bir güç olarak hem Dünyada bayrağımızı temsil ederek denizcilik sektörüne çok fazla katma değer sunacağına inanıyoruz. Ancak belirtmeliyim ki bu hayal yalnızca denizcilik ile sınırlı değil. Bizim asıl hayalimiz kara,

Entech&Semar Yönetim Kurulu Başkanı Semih Ege

hava ve deniz uygulamaları ile veri işlem kabiliyetlerinin de dâhil olduğu bir teknoloji ekosistemi geliştirmek. Bu fikirle atılan ilk adım NovuMare, çünkü biz denizci bir ekibiz ve başladığımız nokta da köklerimizin dayandığı, ülkemizin en büyük değeri olan deniz oldu. B.D: Esasen NovuMare, zamanı gelmiş bir mevsim değişikliği. Son zamanlarda teknolojide gerçekleşen eksponansiyel gelişimler ve bilgiye ulaşımın çok kolaylaşması, değişim zamanının geldiğini bize gösteren en önemli faktörler. Kimyasal tankerlerde uzakyol zabitliği yaptığım dönemlerde sürekli ihtiyacını duyduğumuz birçok konuya aslında teknolojinin vereceği bir cevabı vardı. Ancak o zamanlar bu teknolojiler henüz ulaşılabilir veya uygulanabilecek kadar ucuz değildi. Şimdi ise bu teknolojiler ucuzladı ve kolayca ulaşılabilir bir seviyedeler. Biz aslında zamanı gelen değişimi yerine getirmeye niyetlendik. NovuMare, Semih Bey’in de dediği gibi bir şirketten öte bir anlayış ve fikir aslında. Türkiye’de çok ihtiyaç duyulan ve eksik olduğunu düşündüğümüz bir nokta Ar-Ge faaliyetleri. Birçok teknoparkımız, üniversitelerde yürütülen harika projelerimiz var ancak ortaya çıkan ürünler ya katma değer sağlamaları açısından çok kısıtlı ya da ticari yönden zayıflar. Bunun nedeni bence biraz kabuğumuza çekilmiş olmamız; Edirne’nin batısını ve Van’ın doğusunu gözümüzde biraz fazla büyütüyoruz sanırım. Oysa “www” ile

MART - NİSAN 27


Deniz Teknolojisi beklenmedik arızalara yönelik bu erken uyarılar sayesinde, bakım ve tamir masraflarının yükünü azaltacak.

başlayan ulaşabileceğiniz, keşfedebileceğiniz ve daha iyisini yapabileceğiniz öyle bir dünya var ki aslında, sahip olduğumuz güç ve potansiyel ile kolayca ön sıralara yerleşebiliriz. Kurulduğumuzdan bu yana, yaklaşık dört ay içerisinde dünyada eşi olmayan IoT teknolojisinin gemi makinelerinde kullanımına yönelik bir patent sahibi olduk. Ayrıca, bizim amiral gemisi projelerimiz dediğimiz 2 adet insansız deniz aracımızın üretim aşamasına yaklaştık. Bu başarıyı tabii ki ekibimizin hem genç hem de hayalperest takım üyeleri sayesinde elde edebildik. Şimdiden 10 kişilik, içerisinde yazılım ve bilgisayar mühendislerimizin, mekatronik mühendislerimizin olduğu bir ekibe ulaştık. Tabii ki ticari yaklaşımlarımız daima devam ediyor. Ama önceliğimiz daima hayaller. Genel çerçevede insansız deniz araçları yöneteceksiniz diyebilir miyiz? B.D: Sadece onlar değil. Odaklandığımız 5 teknoloji var. İnsansız ve otonom teknolojiler birinci başlık. Bu başlık altında insansız deniz araçları, robotik operasyon kabiliyetleri, gemilerin surveyleri sırasında kullanılan drone’lar gibi birçok bileşenden oluşan geniş bir teknoloji ekosistemini düşünebilirsiniz. Somut örneğimiz bir süredir dünyada aktif bir şekilde kullanılan, bu sene içerisinde IACS tarafından kullanımı resmi olarak onaylanan drone’lardır. Şu anda Klas enspektörleri hiçbir tehlikeye ve fiziki yorgunluğa maruz kalmadan bir drone üzerindeki kamera ve lazer sensörlerin sunduğu veriler aracılığıyla kapalı mahallerin survey işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Türkiye’de bu konuyla ilgili yeterli sayıda çalışma yok ne yazık ki, bizimse projemiz hazır ve Klas

28 MART - NİSAN

kuruluşlarıyla görüşmeye başladık. Öncelikli amaçlarımızdan, ürünlerimizden biri bu olacak. Yukarıda da bahsettiğim gibi, tüm projelerimiz bir tarafa, amiral gemimiz insansız deniz araçlarımız. Şu anda biri tek gövde biri katamaran olmak üzere iki aracımız var. Bunların bilimsel faaliyetlerde, liman operasyonlarında, deniz dibi taraması faaliyetlerinde kullanılması mümkün. Aynı zamanda deniz kirliliğine müdahale için yürüttüğümüz tamamen otonom bir sistem projesi de var. Anlık olarak deniz kirliliğini izleyip müdahale edebilecek. Bu konuyla ilgili olarak bir üniversitemiz ile ortak çalışma içerisindeyiz. Bu birinci teknoloji başlığımız, diğeri ise gemi makineleri ve güvertesinde kullanılacak bir IoT sistemi. Gemi makinelerimizde hala gemi mühendislerimizin analog olarak fiziki çaba ile takip ettiği birçok analiz işlemi var. Şu anda patentini aldığımız ürünümüz, yapılan birçok analizin ve sonrasında gereken kimyasal ıslahın otomatik olarak kullanıcıdan bağımsız bir şekilde yapılmasını sağlıyor. Semih Bey’in de değindiği gibi, dünyadaki tüm operasyonel faaliyetler insan varlığının daha da azaltıldığı otonom birer sistem olmaya mahkum. Bizim de amacımız aslında gemilerde insanların tehlikeli ortamlarda ve durumlarda daha az bulunmalarını sağlamak. Tabii bu sistemimiz gemiden ve karadan manuel olarak yönetilebiliyor. Bu sayede gemi işletmecilerinin gemi bünyesindeki personelin hatalarını düşünmelerine gerek kalmayacak. Çünkü tamamen otomatik bir sistemden bahsediyoruz. Sistem, büyük data işleme ve yapay zeka kullanılarak erken uyarılar verebilecek şekilde tasarlandı. Proje, gemi bakımına veya

Üçüncü teknoloji başlığımız ise Additive Manufacturing, Eklemeli Üretim; son yıllarda çok yüksek kalitelere ulaşmış 3D yazıcılar ile gerçekleştirilen üretime odaklanmış bir teknoloji. Bu teknolojiye insansız deniz araçlarımızı tasarlarken büyük oranda yer verdik çünkü daha planlama aşamasında biz bu tekneleri üretelim ama çevreye bir faydamız olsun, tekneler kolayca taşınabilir ve kullanılabilir olsun istedik. Neden yaşadığımız dünyaya, çevreye sırtımızı dönelim ki? Bu yüzden üreteceğimiz tekneleri tamamen 3D yazıcı ile, modüler şekilde yapıyoruz ki dünyada şu anda 3D yazıcıda üretilmiş ticari bir insansız deniz aracı yok. Fuarımızda tanıtımını yapacağımız bu ürün hem ülkemizde hem dünyada ilk olacak. Bu tekneler tamamen geri dönüştürülebilir malzeme kullanılarak yapılacak, çok kısa sürede üretilebilecek. Ve en güzeli de söküp takılabilen modüler bir sistem olduğu için dünyanın her yerine kolayca taşınabilecek. Farklılaştığımız nokta da bu zaten; teknelerimizin multifonksiyonel, çok amaçlı, rahat bir şekilde taşınabilir ve kullanılabilir yapılar olması. Son olarak neyi hedefliyorsunuz? S.E: Türkiye henüz teknoloji üretimi ve katma değer sağlanması açılarından hak ettiği seviyelerde değil. Birçok yenilik dünyada ortaya çıkıyor ve Türkiye pazarında yüksek maliyetlerle yer alıyor. Biz “Made in Turkey” yazısını daha fazla teknolojik ürün üzerinde görmek istiyoruz. Neden Türkiye’den yerli bir teknoloji firması, işi gücü fikir ve hayal olan bir organizasyon çıkmasın? Neden gençlerimizin yeniye duyduğu açlık, üretmenin verdiği gurura dönüşmesin? Bugün ASELSAN’ın, STM’in, Havelsan’ın başarıları ortada. Bu demek oluyor ki yaratabiliyoruz, potansiyelimiz var üstelik bunu pratiğe de dönüştürebiliyoruz. Türkiye yüzünü daha fazla teknolojiye çeviren bir ülke haline gelmelidir. Devletimizin bu konudaki başarılı çalışmaları umut verici ama özel sektör olarak bu çalışmalara yatırım yapmalı, en ön sırada olmayı hedeflemeliyiz. Bu bağlamda asıl hedefimiz de yerli imkanlarımızı kullanarak ülkemize bir katma değer sunmak, gençlerimizin daha hayalperest olmaları için onları cesaretlendirmek ve ortaya çıkaracağımız ürünlerle Dünya’da ön sıralarda yer almak istiyoruz.



Makale

“Denizcilikte

kurumsallaşma olmaz” mı? Türk armatörlerinin kurumsallaşamamasının önündeki engeller ve kurumsallaşma yolunda atılması gerekenler Prof. Dr. Selçuk Nas danışmanlığında yapılan çalışmanın kapsamı

Dr. Oya Turhaner Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi

30 MART - NİSAN

Türk armatörlerinin kurumsallaşma düzeyi ile ilgili olarak Prof. Dr. Selçuk Nas danışmanlığında doktora çalışma yapılmıştır. Türk bayraklı gemi sicilinde yer alan ticari yük taşımacılığı faaliyeti yürüten işletmeler araştırılmıştır. 2018 yılında tamamlanan çalışmaya 1000 dwt ve üzeri en az üç gemisi bulunan aile işletmeleri dahil edilmiştir. Aile reisleri ile 65 sorudan oluşan bir anket formu ile yüz yüze görüşme yöntemi ile veriler toplanmıştır. İşletmelerin farklı yük, gemi tipi, sefer rotası ve

tonajdan oluşan faaliyetleri göz önüne alındığında toplanan verilerin dwt göre ağırlıklandırılması uygun bulunmuştur. Çalışmada sektörü temsil eden örneklemin işletme bazında %78’i, gemi sayısı bazında %40’ı ve dwt bazında %58’i ile görüşülmüştür. Ticari denizyolu taşımacılığında 1800’lerin sonunda ekonomik ve politik gelişmeler ile sefer sayısında artış, 1900’lerin başında savaştan kalan teknelerin elden geçirilmesi ile armatör sayısında artış olmuştur. 1900’lerin başında 100’den fazla ailenin denizyolu taşımacılığına başlamakla beraber daha birinci nesil olarak kurucularının yönetimindeyken işletmelerin faaliyetlerinin ekonomik nedenlerle sektörden çekilmiştir. Yine aynı dönemde başlayıp bir sonraki nesile işlerini


www.7deniz.net < devreden 14 aile ve üçüncü nesile işlerini aktarabilen 8 aile olmuş ancak onlarda denizyolu taşımacılık faaliyetlerine son vermiştir. 29

Birinci ve ikinci neslin oranı yüzde

Yapılan çalışmaya göre görüşme yapılan ailelerin nesillere göre incelenmesi sonucu %10’nunda birinci nesil, %29’unda birinci ve ikinci nesil, %23’ünde ikinci nesil, %8’inde üçüncü nesil, %4’ünde üçüncü ve dördüncü nesil, %19’unda dördüncü nesil, %6’sında beşinci nesil ve sonrası görev almaktadır. Türk armatörleri 1800’lerin sonlarından günümüze kadar pek çok gelişmeye şahit olmuştur. Ahşap tekneden perçinli tekneye geçiş, yelkenden buharlıya ve dizel motorluya geçiş yaşanmıştır. Gemilerin teknik özellikleri, tonajları ve değerleri artarken taşıdıkları yükün miktarı, çeşidi ve değeri teknolojik ve ekonomik gelişmeler ile artmıştır. Türk limanları arasındaki ticari seferden uluslararası seferlere geçiş aşamasında Türk armatörü klas kuruluşlarının, sigorta işletmelerinin ve koruma ve tazminat kulüplerinin talepleriyle karşılaşmış, iş yapış şekli ve disiplininde değişimler

şart olmuştur. Kurucusundan bağımsız hareket etmeyi sağlayan yeni sistemi kurumsallaşma olarak ifade etmişlerdir. Görüşmeler sonucunda anlaşılmıştır ki, Türk armatörü kendisini %39 oranında kurumsallaşmış ve %47 oranında kurumsallaşmış olarak değerlendirmiştir. Aile reislerinin bir bölümü “Denizcilikte kurumsallaşma olmaz” inancındadır. Kurumsallaşmanın boyutları Kurumsallaşma düzeyini üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde kurumsallaşma boyutları (esneklik, karmaşıklık, özerklik, uyum, biçimselleşme ve profesyonellik); kurumsallaşma süreçleri (yasal nitelik kazanma, süreklilik, bireysel ve organizasyonel amaç uyumu ve kurumsal kimlik); kurumsallaşma öğeleri (profesyonelleşme, hedef, vizyon, yürütme, değer ve strateji); kurumsallaşma unsurları (sadelik, farklılaşma, esneklik, özerklik) ve kurumsal yönetim ilkeleri (adillik, hesap verebilme, şeffaflık, sorumluluk) olarak ele alındığı görülmüştür. Denizyolu taşımacılığı için kurumsallaşma düzeyinin tespiti için ön kurumsallaşma, yarı kurumsallaşma ve tam kurumsallaşma olarak üç düzey ele alınmıştır. Ön kurumsallaşma düzeyi Ön kurumsallaşma aşamasında alışkanlık süreci araştırılmıştır. Değişkenler kurallar, prosedürler, iş tanımları, standardartlar, formaliteler, organizasyon şeması ön kurumsallaş-

ma düzeyini oluşturmakta olduğu kabul edilmiştir. Türk armatörün eksiklikleri olmakla beraber ön kurumsallaşma düzeyin gereklerini yerine getirmiş kabul edilmiştir. Yarı kurumsallaşma düzeyi Yarı kurumsallaşma düzeyinde gelenekselleşme süreci araştırılmıştır. Profesyoneller ve çalışanlar, özerklik, bireysel ve örgütsel amaç uyumu, tutarlılık, değişim ve gelişim, kurumsal kimlik ve kurumsal imaj, kurumsal kültür, işletmenin misyon ve vizyonu, stratejik kararlar, yakın vadeli hedefler bu düzeyin göstergeleri incelenmiştir. Bu göstergeler farklı seviyelerde tamamlanmıştır. Türk armatörünün taşıdığı yük, işlettiği gemi ve taşımanın özelliklerine dayanarak farklılıkların oluştuğu, yarı kurumsallaşma düzeyinin gereklerinin kısmen yerine getirilmiş olarak kabul edilebileceğini göstermiştir. Tam kurumsallaşma düzeyi Tam kurumsallaşma düzeyinde aile işinin gelecek nesillere devredilme süreci araştırılmıştır. Yönetim kurulu ve başkanı, aile üyeleri ve halefiyet, nesillere aktarım, aile konseyi, aile anayasası oluşumu bu düzeyin göstergeleri olarak kabul edilmiştir. Çalışmada tam kurumsallaşma aşamasının gereklerinin henüz yerine getirilmediği saptanmıştır. Önce gerekli

ailenin

Kurumsallaşmaya

kurumsallaşması en

büyük

MART - NİSAN 31


Makale

engellerden birinin işin kurumsallaşmasından önce “ailenin kurumsallaşması” olduğu anlaşılmaktadır. Türk armatörlerinde henüz ailenin kurumsallaşmadığı, aile işleri ile işletme işlerinin birbirinden ayrılmadığı görülmüştür. Halefin seçilmesi, aile konseyinin kurulması ve aile anayasasının oluşturulması sorunun çözümü için önerilebilir. Aile reisinin “gemin varsa kıçında işin varsa başında bulunmalısın” düsturu ile devamlı “son sözü” söyleyen taraf olma mecburiyetini hafifleteceği düşünülmektedir. İşletmenin varlığını sürekli kılınması ve aile reisinin yetkilerini devredebilmesi için halefin seçilmesi, yetiştirilmesi ve kendisine işletmenin devredilmesi ile ilgili olarak aile konseyi ile işbirliği yapılması tavsiye edilmektedir. Halefin seçilmesi ve yetiştirilmesine vesile olacak olan aile konseyi oluşturulması ikinci çözüm önerisidir. Ailenin 14 yaşını geçen genç üyelerinden oluştur. Amaç genç aile üyelerinin aile işine yakınlaşmasıdır. Düzenli aralıklarla gündemli toplantılar yapılır. Tercih ve becerilerini geliştirip, aile işinin gelişimine katkıda bulunabileceği alan tespit edip eğitim ve tecrübe birikimi sağlamaktır. Bir başka sorun kilit görevlerin veya birimlerin müdürlüğüne aile üyelerinin gelmesidir. Yöneticilerin aile üyelerinden oluşturması denetim mekanizması olarak görülse de yeterli eğitim ve deneyimi olamayan aile üyesi olgunluk devresine ulaşıncaya kadar aile reisine her an işin başında durma ihtiyacı yaratmaktadır. Aile konseyi ile işin ihtiyaç ve hedeflerine uygun aile üyesinin yetiştirilmesi,

32 MART - NİSAN

aile üyelerinin becerilerine ve tercihlerine uygun iş seçilmesi, işin gereklerine uygun eğitim ve deneyim kazanımına yönlendirilmesi konusunda yönlendirme yapacaktır. Aile anayasası kurumsallaşma sorunlarına çözüm olacak Doğum, emeklilik, ölüm, miras gibi konuların önceden düşünülerek yazıya dökülmesini sağlar. Aile işinde kimlerin çalışabileceği, kazançtan kimlerin ne kadar alacağı, ailenin doğal üyeleri ve sonradan dahil olan gelin ve damatların hisseleri, hisselerin satılabilirliği, temettü dağıtımında geçerli kurallar, aile konseyinin oluşması ve aile konseyine kimin başkanlık yapacağı, aile konseyinde kimlerin yer alacağı ve aile adının yaşatılması için neler yapılacağı gibi konular ele alınabilir. Aile ve iş konularının ele alınma şeklinde yeknesaklık ve sürdürülebilirlik temin edilebilir. Denizyolu taşımacılığın doğası kurumsallaşmanın önündeki engellerden bir diğeri Kurumsallaşmaya en büyük engellerden diğeri denizyolu taşımacılığı sektörünün doğasıdır. İşin gereği anlık karar gerektirir. Türk denizcilerinde genel kanı aile reisinin “ölmeden emekli olmadığı ve son nefesine kadar “son söz”ün ona ait” olduğu şeklindedir. Bazı armatörlerde nesiller ilerlediği için aile şirketinde kuzenlerin yönetimde olduğu kiminde ise aile reisi olarak dede/babanın halen mevcut olduğu görülmüştür. Otorite gereği ataerkil aile yapısı sonucu anlık kararların aile reisi tarafından veril-

mektedir. Aile reisi ve önceki nesillere işe kendini adamış ve fedakarlıklarla işletme bulunduğu refah seviyesine ulaşmıştır. Yetkilerin sonraki nesle veya ekibindeki profesyonellere devretmekte zorluk çekme nedeni asimetrik bilgidir. Aile reisi, mevcut deneyim ve bilgi birikiminin diğerlerinde mevcut bulunmadığına inanılmaktadır ve operasyonel boyuttaki yetkilerini bile kısmi olarak devredebilir. Aile reisi bilgi ve deneyimlerini paylaşmak üzere halefin seçilmesi, aile konseyi vesilesiyle genç aile üyelerine gerek aile işinde gerekse farklı işyerlerinde çalışması destek verilmesi ile eğitimin yanı sıra işyeri tecrübesi kazandırılması, profesyonellerle olan ilişkinin düzenlenmesi önerilmektedir. İşlerin operasyonel boyutta çalışanlara finansal boyutta profesyonellere özerklik, halef ve aile üyelerine yetki devri konuları kurumsallaşma çözümleri olarak önerilmektedir. Dr. Oya Turhaner Hakkında Dr. Oya Turhaner, eğitimine The Chartered Insurance Instıtute (1993) Associate seviyesinde denizcilik sigortaları ile başlamıştır. DEU Endüstri Mühendisliği (2001) lisans eğitimi, DEU Denizcilik Fakültesi Lojistik ve Deniz Ulaşımı (2008) yüksek lisansı ile devam etmiş ve DEU Denizcilik Fakültesi Denizcilik İşletmeleri Yönetimi Anabilim Dalında (2018) doktorasını tamamlamıştır. 2010 yılında başladığı Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda doktor öğretim görevlisi olarak halen görev yapmaktadır.



Sektörden

Göver’de yok diye bir şey YOK Göver Çelik Halat Genel Müdürü Cengiz Tuncel ile bir araya geldik. Gördük ki Göver’in geleceğe yönelik hedeflerinde proje yönetimi ve ihracatın artırılarak yurt dışına açılım ilk sıralarda geliyor. “Orhangazi Köprüsü, TANAP Projesi, 3.Boğaz Köprüsü ve Havalimanı yer aldığımız projeler. Çanakkale Köprüsü’ndeki çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Ayrıca Düzce ve Manavgat’taki 2 yaya köprüsünün ana halat tedarik ve montajını yaptık. 2016 yılında kurduğumuz proje mühendislik ekibiyle yaşam hattı uygulamalarına başladık. Dikey ve yatay yaşam hatlarının, büyük sanayi kuruluşları, telekomünikasyon şirketleri dahil ihtiyaç duyulan her alanda keşif ve montajını yapıyoruz” diyen Tuncel, ürün yelpazelerini de hızla genişletmeye devam ettiklerini vurguluyor. 34 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

Göver Çelik Halat Genel Müdürü Cengiz Tuncel

karsak DYNEEMA Halat, son beş yıldır ülkemizde yoğun şekilde kullanılmaya başlandı. Bunun haricinde geniş bir alanda hizmet veriyoruz. Yaklaşık 1.500 kalem ürünümüz var. Tabii ki bu ürünleri sunduğumuz geniş bir de müşteri portföyümüz. Portföyümüzün 150’sini büyük firmalar oluşturmakta. Geri kalanı kara ve denizde hizmet veren orta ve küçük ölçekli firmalar. Firmalarımıza, çelik halatlar, zincirler, gemi zincirleri, polyester sapanlar, tonajlı kilitler, hırdavat malzemeleri, vinçler, Caraskal ve Hubzuglar, iş güvenliği ekipmanları, krom deniz malzemeleri, konteyner ekipmanları gibi geniş bir yelpazede ürün temin ediyoruz. Cengiz Bey sizinle en son 2017’de bir araya geldik. O günden bugüne ilklerin firması Göver’de neler değişti? Artık dikey ve yatay yaşam hattı uygulamalarıyla anılan saygın bir markayız. Özellikle Brisa, Kordsa, MMK Metalürji, P&G, Türk Traktör gibi dev firmalar yanında Darıca Farabi Hastanesi çatı yaşam hattı, TRT gibi geniş yelpazede hizmet verdik. Yeni birçok proje ise sırada bekliyor. Duruma ürünlerimiz açısından ba-

Büyük proje işlerinde ise son günlerde daralma yaşanıyor. Ancak denizcilik sektörünün son yıllarda payını artırdığını görüyoruz. Bizi, diğer şirketlerden ayıran en önemli fark, proje ve uygulama firması olmamız. Bizim için yok, yok. İster deniz ister kara sektörü olsun, tecrübemiz olan her türlü projeye açığız. Bizim ana işimiz taşıma ve kaldırma ekipmanları. Yerinde uygulamalarla bu konuda iddialıyız. Madem sohbetimiz projelere geldi hemen buradan devam edelim isteriz. En son hangi projelerde yer aldınız?

Osmangazi Köprüsünde Japon firması IHI’nin ana tedarikçisi olarak çalıştık. 3. Boğaz Köprüsü’nde Koreli firma Hyundai, Yeni Havaalanı(İGA) ve TANAP Projesi’nde Malezyalı firma Skeas Kalyon ile çalıştık. Çanakkale Köprüsü çalışmalarında aktif olarak yer alıyoruz. Coğrafyamızın tamamında Akdeniz de dahil olmak üzere hemen hemen her yerde, tüm tersanelere, kumanya şirketleri ile armatörlük firmalarına hizmet vermeye devam ediyoruz. Rakiplerinizden ayrılan en önemli farkınız proje firması olmanız mıdır? Sadece proje firması olmamız değil tabii ki. Bu, bizi diğerlerinden ayıran önemli bir fark. Bir o kadar önemli olan diğer noktada her türlü ürün ve hizmeti sunabiliyor olmamız. Şirketler herhangi bir ihtiyacı olduğu zaman bizden her türlü ürünü temin edebilirler. Burada bizim felsefemiz kar etmek değil. Önemli olan müşterimizin ihtiyacını karşılayabiliyor olmamız. Bu da açıkçası müşterilerimizde güven uyandırıyor. Burada bahsetmek istediğim bir diğer hususta, Ar-Ge konusundaki yatırımlarımız ve öncülüğümüz. İş güvenliği alanında yatay ve dikey yaşam halatları ülkemizde de olmazsa olmaz

MART - NİSAN 35


Sektörden

Göver Çelik Halat Hakkında Göver, 1970 yılında Zekai Göver tarafından Karaköy`de kuruldu. Küçük bir ticarethane ile başlayan bu girişim, alanında güvenilir, tecrübeli ve saygın bir şirket halini alarak bugünlere kadar geldi. Göver, yoluna ikinci ve üçüncü nesil yönetim kadrosuyla devam ederken ulaştığı 44 çalışanına sıcak bir yuva olma misyonunu asla kaybetmiyor. Müşterilerini bu takımın parçası gibi hisseden Göver, günlük kazanımlar yerine daima geleceğe ve ülkesine yatırımlar yaparak hızla büyümeyi hedefliyor. Şirketin gelecek vizyonunu ihracatı artırarak uluslararası şirket olmak oluşturuyor. olarak görüldü. Bu alanda ilk başta yabancı firmalar yer alıyordu. Biz, dört yıllık Ar-Ge çalışması sonucu 2017 ikinci yarısında dikey yaşam hattını, çok kısa süre sonrada yatay yaşam hattını piyasaya sunduk. Ürünlerimiz sertifikalı ki bu işte Almanlar çok önde. Nitekim bu sertifikayı Türkiye’de alan tek firmayız. Bizim için sevindirici olan bir diğer başarımız da önceleri al-sat firmasıydık. Piyasaya böyle girdik. Daha sonra hem kendimizi geliştirdik hem de bu gelişimi etik ve iş kurallarına uygun yaptık. Avrupalı firmaların Türkiye distribü-

36 MART - NİSAN

törlüğünü yapmaya başladık ki bu çok fazla görebileceğiniz bir durum değildir. Örneğin, İngiliz firması Mielfield Wire Lock’un Türkiye temsilcisiyiz. Hem Avrupa’da hem Uzakdoğu’da distribütörlükleri olan Wire Lock ile sadece ürünlerin satışı değil, uygulaması konusunda da faaliyet gösterebilecek bir vizyona sahibiz. Yalova’da bir şubeniz olduğunu biliyoruz. Başka bir yerde şube veya temsilciliğiniz var mı? Firmamızı, Karaköy’de Perşembe Pazarında kurmuştuk. Orası hep bu işlerin başlangıcı olur. Sonra Tuzla Tersaneler Bölgesi kurulunca burada şubemizi açtık ama şubemiz merkez haline geldi. Yalova Altınova’da kendimize ait bir yerimiz var. Seçtiğimiz yerler zaten tersane bölgeleridir. Akdeniz’e henüz inmedik. Ancak orada da iş ortaklarımız var. Onlara hizmet veriyoruz. Şimdiki hedefimiz müşterilerimize direkt ulaşabilmek. Bu konuda da çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu doğrultuda pazarlama satış ekibimizi güçlendirdik. Yurt dışı çalışmalarınız nasıl? İhracatı çok yüksek bir firmayız. Bizim gibi bir firmanın yüzde 20 cirosunun ihracat olması çok önemli. Yurt dışında inşaat şirketlerinin (Çalık gibi)

tedarikçiliğini yapıyoruz. Ancak asıl ihracatımızı deniz sektöründeki sayısız firma ve gemiye yapmaktayız. Bu sene gerçekleşecek Exposhipping Expomaritt İstanbul, bizim ilk fuarımız. Artık yurt dışına daha fazla ağırlık vermek istiyoruz. Özellikle Rusya ve Türki Cumhuriyetleri pazarlarından oldukça ümitliyiz. Ayrıca sularımızdan geçen her gemi bizim müşteri potansiyelimizdir. 2018’i nasıl bir yıl olarak tamamladınız? Geçen sene ülkemizde epey ciddi maddi sıkıntılar yaşandı. Bence bunun ana sebebi, bankaların yüksek faiz oranları, kredi maliyetleriyle ilgili. Her şirket gibi biz de önlemlerimizi aldık ve bu sayede büyüyerek bu dönemi atlattık. Çünkü biz 50 yıllık tecrübemiz yanında, güçlü ve sağlam müşterilerle çalışıyoruz. Müşterilerle aramızda bir aidiyet duygusu oluştu. Belki diğer firmaların tamamen aksine olacak ama stok seviyemizi yükselttik. Kriz döneminde herkes stoktan kaçarken biz tam tersi satılabilir stoklarımızı artırdık. Talep edilen hiçbir ürüne yok demedik ve bunun da karşılığını aldık. Siz, zor zamanlarında insanlara destek çıkarsanız doğal olarak onlar da sizle devam eder. 2019 hedefimiz ise, proje işlerinde daha fazla yer almak ve ihracatımızı artırmaktır.



Söyleşi

Rakip tanımayan MarineLine Türkiye Türkiye’de kimyasal tanker ve boya kaplama piyasasına 2001 yılında giren MarineLine, hızlı büyümesine devam ediyor. MarineLine Türkiye’nin sınırlarının Doğu Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu’ya kadar genişlediğini söyleyen şirketin Genel Müdürü Koray Karagöz, “Son zamanlarda yapılan projelerle yüzde 100’ü diyebiliriz. Ancak genel olarak bakarsak Türkiye’de son 14 yılda tahminimce 520’ye yakın kimyasal tanker yapıldı. Bunların 450’sinin kaplamasını MarineLine Türkiye yaptı. Piyasanın genel olarak yüzde 85’ine hakimiz” diyor. MarineLine Türkiye olarak 2019 nasıl bir giriş yaptınız? 2018 yılımızı hem endüstri hem de deniz ayağında 51 proje ile kapattık. 2017’ye kıyasla daha verimli bir yıldı diyebilirim. 2019 için de elimizde imzaları atılmış 49 projemiz var. Bir de endüstri projeleri devam ediyor. 2018’de belli başlı sektörlerden büyük projeler almıştık. Bunların içerisinde Petkim’in İzmir Aliağa rafinerisindeki tüm bakım-tutum ihalesini 14 ay boyunca biz üstlendik. Aynı zamanda Bandırma’da

MarineLine Genel Müdürü Koray Karagöz

38 MART - NİSAN

Rotem firmasının da bu tarz işlerini biz yaptık. Orada tankların hem imalatını hem çelik konstrüksiyon işlerini hem de tankların içlerinin kaplanmasını ve dışlarının boyanmasını üstlenmiştik. Ayrıca İzmir’de Sistemas firmasının projesini almıştık. Ayrıca ODAS Enerji Çanakkale Çan ilçesinde bulunan Termik Santralinin absorber ve auxiliary tank kaplamasını ve ayrıca İzdemir Enerji’nin İzmir Aliağa’da bulunan Termik Santralinin Absorber kaplamasını gerçekleştirdik ve bunlar bizim için güzel projelerdi. 2019’da bunlara da


www.7deniz.net <

devam ediyoruz. Nisan ayına kadar tamamlamamız gereken 17 aktif projemiz bunlardan oluşuyor. Şu an Türkiye’de kimyasal tanker yeni inşası az ama yapılanların hemen hemen hepsi de MarineLine ile kaplanacak. RMK’nın tersanesinde yeni inşası devam eden 16 bin tonluk kimyasal tanker projemiz var. Medmarine Denizciliğin Atlas Tersanesinde iki, Karadeniz Ereğli’de 2 projesi var. Nakkaş Denizciliğin bir yeni projesi var. Çeksan tersanesinde iki adet yeni inşa proje tamamladı. Onlarda Marine Line’dı. Şimdi bir tanesi kızakta. Bitince o da Marine Line olacak. Kısaca Türkiye’de yapılan yeni inşaların neredeyse hepsi Marine Line. Pazarın ne kadarına hakimsiniz? Son zamanlarda yapılan projelerle neredeyse yüzde 100’ü diyebiliriz. Ancak genel olarak bakarsak Türkiye’de son 14 yılda tahminimce 520’ye yakın kimyasal tanker yapıldı. Bunların 450 sinin kaplamasını MarineLine Türkiye yaptı. Piyasanın genel olarak yüzde 85’ine hakimiz. Pazara bu kadar hakim olmanızın nedeni nedir? Diğer firmaların da epoksi tipi kaplamaları var ama artık onlar rakip olmaktan uzaklaşıyor. Çünkü aynı kalitede olmadığı zamanla anlaşılıyor. Onun dışında endüstri projelerimiz var devam eden. 2017’nin sonlarına doğru biz Gebze’de bir uygulama merkezi açtık. 2 bin metrekare kapalı alanda. Burası kara tankerlerinin-reaktorlerin-küçük çaplı depolama tankların içlerinin ve devrelerin kaplanmasıyla ilgili yeni bir uygulama merkezi.1 Temmuz 2019’dan itibaren kara tankerleri agresif kimyasalları kaplamalı tankerlerle taşımak zorunda. Normalde bunlar polyester tanklarda taşınırdı artık polyester tanklarla taşınamayacak. Kaplamalı tanklarda taşımanız gerekiyor. Türkiye’de ilk defa TSE’den akreditasyon alan firma biziz. Hem uygulama merkezimiz hem de kaplamamızın kendisinin testi-yetkilendirilmesi ve belgelendirilmesi

“Marine Line Türkiye’nin yeni sınırları, Doğu Avrupa, Rusya’daki Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu oldu. Artık bu bölgelerde yapılan hizmetler Marine Line Türkiye tarafından yapılacak”

MART - NİSAN 39


Söyleşi uzun bir süreç aldı. Test süreçleri ve denetimleriyle birlikte yaklaşık 2 yıl sürdü. Bunun meyvesi olarak da yaz aylarında 153 kara tankerin kaplama işini merkezimizde yapacağız. Termik santrallerle çalışmaya da devam ediyoruz. Yurt dışına hizmetlerimiz sürüyor. İspanya’da yaptığımız bir proje var. Amerika’da, Doğu Avrupa’da, Ortadoğu da MarineLine Türkiye olarak projeler yürütüyoruz. Lübnan’da proje görüşmelerimiz devam ediyor. Anlaşırsak orada büyük tankların projesini üstleneceğiz. Çin’e 5 personelimizi teknik servis hizmeti için gönderiyoruz. Artık 63 kişilik bir şirketiz. Büyüdükçe personel sayımızda bu doğrultuda artmaya devam ediyor. MarineLine Türkiye’nin sınırlarını genişlettiğini görüyoruz… Marine Line Türkiye’nin yeni sınırları, Doğu Avrupa, Rusya’daki Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu oldu. Artık bu bölgelerde yapılan hizmetler Marine Line Türkiye tarafından yapılacak. Kara tankerlerinin kaplama uygulaması için ana firmamız olan Advanced Polymer Coating firmasının dünyada üç tane merkez var. Almanya’da, Çin’de, Hindistan’daydı. Türkiye’de de dördüncüsü açıldı. Böylece

40 MART - NİSAN

Yedi yaşında bir MarineLine kaplaması

Doğu Avrupa’daki kaplamalar da Türkiye’den yapılacak. Ağımızı biraz daha genişletmiş olduk.

Marine Line Türkiye’nin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiş miydiniz?

Bizimle birlikte çalışmak üzere biri Rus, diğeri Romen iki yabancı enspektör bünyemize kattık. Bu iki arkadaşımız Avrupa’ya hizmet verecek. Diğer taraftan Amerika’da Türkiye’yi inspection-denetleme konusunda merkez olarak seçti. Dünyanın her yerine buradan arkadaşlarımız gidecek, genel kontrollerini yapıp, raporlamasını sunacak. Türkiye’nin önemi bir kez daha arttı diyebiliriz.

Şirkete 2004’te girdiğimde çalışan tek Türk bendim. MarineLine uygulaması Türkiye’de yılda bir ya da iki kere yapılıyordu. Ben işe başlar başlamaz boş zamanlarımda şirketlere, tersanelere gitmeye başladım, kaplamayı tanıtmaya başladım. Kimsenin böyle bir kaplamadan haberi yoktu. Zamanla insanlar bilgi sahibi olmaya başladı. Bu da beraberinde işlerin büyümesini getirdi. İşler biraz daha büyünce MarineLine Türkiye’nin kurulmasına karar verildi ve 2006 yılında Advanced Polymer Coatings firmasının sahipleri, ben ve Okan Kaptan ile beraber Marineline Türkiye kuruldu.2004 yıllarında bir-iki adet kaplama yapılırken, sadece 2008’e yılında 78 adet yeni inşa projesi gerçekleştirdik. Şu ana kadar da kara ve deniz endüstrisinde 650 projeyi başarı ile tamamlamış bulunyoruz.2004 yılına kadar Marineline ile Türkiye’de kaplanan toplam metrekare 78,000 m2 iken, şimdi biz 5 milyon metrekareye doğru ilerliyoruz. Bugün dünyada MarineLine’lı gemi sayısı yaklaşık 700 adet civarında ve bunun 450’si Türkiye’de yapılmış. Bunun başarısı ne diye sorarsanız, hem kaplamanın gerçekten benzersiz olan kalitesi ve hem de hepsi en az 10 yıldan fazla birlikte çalıştığımız ekip ruhumuz diyebilirim.



Değerlendirme

Türk denizciliği ya güçlü birliktelikler yaratmalı ya da entegre olmalı “Dünya denizciliğinde gruplaşmalar daha da sertleşecek. Küçük ve sürüden kopanlar sürüden ayrı gibi zannettiklerimiz elenecek. Güçlü birliklerin, konvansiyonların içinde olabilenler, hat paylaşımları anlaşmaları yapabilenler, gemi filolarını devlet desteğiyle alanların ayakta durabildiği bir dönem daha da güçlü geliyor. Burada Türk denizcilerinin dünyada çok güçlü oluşumlar oluşturabildiğini henüz tam göremiyorum”

D

ünya ekonomisinin 81 trilyon dolar, ticaretinin de 20 trilyon dolar seviyesinde seyrettiği bir dönemdeyiz. En son

yaşadığımız resesyon da 2009’dur. O

Prof. Dr. Oral Erdoğan PRÜ Rektörü

42 MART - NİSAN

da hepimizin bildiği üzere 6 Mayıs’ta ABD’de başlayan Mortgage krizidir.

Dünya deniz ticaret filosunda yaşanan yoğun kapasite büyümesi ve bunun arkasından gelen hızlı teslimler var. Yani dünya deniz taşımacılığı filosu arzı, talebe göre çok hızlı büyümüştü. Bu zaten geçmişten gelen bir sorundu. Dökme yük dışında kanal gemi fiyatları ve kiralamaları tarihi dipleri gördü


www.7deniz.net < ve toparlanma ihtimalini de zayıf hissettik. Güçlü bir toparlanma sinyali yoktu. O hafif toparlanmalardan yeniden aşağı doğru hareketler hissediyoruz. Özellikle 2017’den itibaren Amerika politikasındaki Çin’i yavaşlatma hareketleri, özellikle ticaret savaşı ayağıyla oluşması bugün yaşanan daralmanın bir numaralı faktörü. Dünya ticaretindeki kaygılar, özellikle de Çin’in daha fazla üretip satamama endişesi ile ithalatındaki yavaşlamalar görülüyor. Bu tüm dünyaya, geminin arz tarafındaki fazlalığının aslında bir tehdit olduğunu da gösteriyor. Türkiye ortalarda yok! Bir tarafta ticaret savaşı devam ediyor gibi ama acaba 2020-2021’den itibaren aslında daha büyük bir dünya ticareti vasıtası oluşacak da oradan ABD istediğini almayı mı hedefliyor? Eğer öyleyse ABD hem Çin’i yavaşlatacak hem de dünya ticaretinden arzu ettiği payı alacak ya da katma değerini sağlamış olacak. Ortada duran ikili bir durum var. Biri Çin’i yavaşlatması, ikincisi de bundan gelecek için ne planlaması. Burada bir faktörde küçük tonajdan büyük tonaja geçisin sebeplerinin ne olduğudur. Kuzey Denizinin, Kutup bölgelerinin kullanılması durumları söz konusu. Buna yönelik de yeni bir arz gelişimi yaşanıyor. Ancak Türkiye ortalar-

“Kuzey Denizinin, Kutup bölgelerinin kullanılması durumları söz konusu. Buna yönelik de yeni bir arz gelişimi yaşanıyor. Ancak Türkiye ortalarda yok. Dünya buralarda ama biz oralarda değiliz”

da yok. Dünya buralarda ama biz oralarda değiliz. Dünyanın olduğu bu yerlerde, dünya ticaretinin güçlü bir seyir izleme olasılığının yüksek olduğunu görüyorum. Türkiye için sendrom nasıl oluru hesaplamalıyız Diğer taraftan ABD 2008’den bugüne kadar geçen 10 senelik dönemde yeniden bir yorulma yaşadı. Buna metal yorgunluk diyebiliriz. Bu yorulma kendisini Amerikan tahvil faiz verim eğrisinde de gösterdi. Benim de uzun süredir üzerinde çalıştığım resesyon tahminleri konusudur. Buradan diyebilirim ki Amerika’da resesyon olasılığı yükseldi. Bu iki faktöre bağlıdır: Biri faiz verim eğrisi düzleşmekte, diğeri sermaye piyasalarındaki likidite ile derinlik arasındaki açıklığın artmasıdır. Borçlanma eğilimi yükselmiş, buna karşılık varlık değerleri o derece yüksek durumda olmayabilir. Amerika’daki konut fiyatlarına bakıldığında yine tavan yaptığı görülmektedir. Buradan sonra söz konusu değerler ani düşüş yaşadığında, yüksek varlığa sahip olduğunuzu zannederken bir de bakıyorsunuz o değerde değil. Kısaca o günlere yakın olabiliriz. En ufak bir kararsızlıkta veya yönetim eksikliğinde ABD’de 2019 sonu veya 2020 başlarında güçlü bir resesyon yaşanma olasılığı görüyorum. Bu durum ABD tarafında planlanmış ve öngörülmüşse yönetilebilir olacaktır ve tabii ki buradan acı çekecek ülkeler de olacaktır. Belki, başlangıçta 2-3 ülke veya bölge etkilenecek ama sonrasında çok daha geniş bir kitlenin hissetmesi mümkün. O yüzden bugünden bu olasılığın iyi çalışılması gerekmektedir. Türkiye için sendrom nasıl oluru hesaplamalıyız. Türkiye, daha çok dünyada yaşanan küresel resesyonları bir-iki sene sonra hissediyor. Bu sebeple 2019’u umarım bizle ilgili bir olumsuzluk yaşamadan tamamlarız. Türkiye’nin cari hesaplarına baktığınızda, ithalatın çok düştüğünü, ithalatın ise ufak ufak arttığını görürsünüz. Bu dış ticaret anlamında dibe yakın bir durum. Toparlanmayı yaşayabilecek bir noktadayız. Buradan sonra hızlı toparlanıyoruz algısı yaratabilecek tek şey sıcak para girişi olur. Yabancı para girme eğilimi artarsa Türkiye hızla canlanmayı yakalar. Dünya denizciliğinde gruplaşmalar sertleşecek Ayrıca, dünya denizciliğinde gruplaşmalar daha da sertleşecek. Küçük ve

“Ayrıca, dünya denizciliğinde gruplaşmalar daha da sertleşecek. Küçük ve sürüden kopanlar sürüden ayrı gibi zannettiklerimiz elenecek. Güçlü birliklerin, konvansiyonların içinde olabilenler, hat paylaşımları anlaşmaları yapabilenler, gemi filolarını devlet desteğiyle alanların ayakta durabildiği bir dönem daha da güçlü geliyor” sürüden kopanlar sürüden ayrı gibi zannettiklerimiz elenecek. Güçlü birliklerin, konvansiyonların içinde olabilenler, hat paylaşımları anlaşmaları yapabilenler, gemi filolarını devlet desteğiyle alanların ayakta durabildiği bir dönem daha da güçlü geliyor. Burada Türk denizcilerinin dünyada çok güçlü oluşumlar oluşturabildiğini henüz tam göremiyorum. Belki 1-2 istisna vardır. Türk denizciliği ya kendi sermayesiyle güçlü birlikler yaratacak ya da güçlü birlikteliklere entegre olacak. Aksi takdirde karlı olmanız çok zor. Bu anlamda dünyada denizcilik piyasası ne kadar tam rekabetçi deseler de özellikle mevzuatların etkisi ve Çin’in rezerv gücünün etkisi ile ciddi bir kartel havası veya piyasada hakim durum havalarını yaşatıyor gibi geliyor bana. Bu anlamda dünya denizciliğinde bazı kurumlar anormal bir şekilde pastadan payını alacak. Ancak çoğunluk 2019 yılı için sıkıntılı olabilir. Sermaye piyasalarındaki hareketleri görmek çok önemli. Gemi kiralamalarında özellikle şubat ayında ciddi aşağı doğru hareketler yaşadık. Büyük tonajlarla ilgili Baltık’a bakın küçük tonajlarla ilgili ülkemizin endeksine bakın çakılmış gibi tarihi şekilde endeksler. Böyle durumlarda çok kısa vadede değil ama orta uzun vadede ekonominin özellikle finans ve sermaye piyasalarının da daralma olasılığının yüksek olduğu anlamına geliyor. Bu da bir sinyal.

MART - NİSAN 43


Makale

Mavi Strateji için öncelikli 5 adım

Endüstri 4.0 çağında ülkemiz denizciliğinin mavi büyüme potansiyelini en iyi şekilde gerçekleştirebilmesi için sektörel akıllı uzmanlaşma stratejilerine ve yenilikçi işbirliklerine dayanan bir stratejiye ihtiyacımız var. Deniz 4.0 programımız kapsamında yaptığımız fizibilite çalışmalarından yola çıkarak ‘Mavi Strateji’ adını verdiğimiz stratejik yol haritası önerimiz 5 başlıktan oluşuyor. Bunlar: Deniz Sektörleri için Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri, Yenilikçi Ürün ve Hizmetler İçin Yenilikçi İşbirlikleri, Yenilikçi İşbirliklerinin Desteklenmesi, Mavi Büyüme Performansının İzlenmesi ve Revizyonu, Mavi büyüme için toplum desteği oluşturmak.

Dr. Ayşe Gazihan

AG Marine Solutions Kurucu Genel Müdürü

44 MART - NİSAN


www.7deniz.net < Endüstri 4.0 çağında ülkemiz denizciliğinin Mavi Büyümesi: Mavi Strateji Dünya genelinde 1.3 trilyon Avro düzeyinde bir ekonomi ürettiği tahmin edilen denizciliğin artan gıda, taşımacılık, enerji, hammadde, turizm, ecza ve kozmetik ihtiyaçlarını karşılamak için 2030 yılında iki katından daha fazla büyüyeceği öngörülüyor. Deniz taşımacılığından biyoteknoloji, yetiştiricilik, avcılık, turizm, madencilik, enerji ve araştırma sektörlerine dek geniş bir yelpazeyi kapsayan denizciliğin daha fazla istihdam ve ekonomik gelir üreterek akıllı, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümesi günümüzde Mavi Büyüme olarak adlandırılıyor. Endüstri 4.0 çağında ülkemiz denizciliğinin mavi büyüme potansiyelini en iyi gerçekleştirebilmesi için sektörel akıllı uzmanlaşma stratejilerine ve yenilikçi işbirliklerine dayanan bir stratejiye ihtiyacımız var. Deniz 4.0 programımız kapsamında yaptığımız fizibilite çalışmalarından yola çıkarak ‘Mavi Strateji’ adını verdiğimiz stratejik yol haritası önerimiz aşağıdaki beş başlıktan oluşuyor.

1) Deniz Sektörleri için Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri; Geleneksel deniz ve denizcilik araştırma ve inovasyonlarının sektörlerin rekabet gücünü arttıracak alanlarda yoğunlaşarak talep odaklı bir düzleme taşınması kritik önem arz ediyor. Bunu sağlamak için ülkemiz deniz sektörlerinin mevcut durumu ve hedefleri doğrultusunda verimlilik ve fiyat avantajı sağlayan aşağıda örneklerini paylaştığımız yenilikçi ürün ve hizmetleri kapsayan sektörel Akıllı Uzmanlaşma Stratejilerine ihtiyaç duyuyoruz. Deniz taşımacılığı; Otonom, düşük emisyonlu, ekonomik, bağlantılı ve iş birliği yapan araçlar ve elektronik alt yapılar, liman işletme sistemleri, seyahat edenler ve mallar arasında artan etkileşim üzerine yeni operasyonlar ve iş modelleri; denizcilik paydaşları için E-denizcilik, E-navigasyon ve ‘Denizcilik Bulutu’. Deniz araştırmaları; Öğrenen, kendi kendini yöneten ve sürdüren bütünleşik deniz gözlem sistemleri, insansız oto-

“Endüstri 4.0 çağında ülkemiz denizciliğinin mavi büyüme potansiyelini en iyi şekilde gerçekleştirebilmesi için sektörel akıllı uzmanlaşma stratejilerine ve yenilikçi işbirliklerine dayanan bir stratejiye ihtiyacımız var”

“Deniz sektörleri Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri doğrultusunda oluşturulan yeni nesil işbirliklerinin üreteceği proje, ürün ve hizmet fikirleri, ve kümelenme ve start-up girişimlerinin uygun fon kaynakları ve yatırımlarla hayata geçirilmesi gerekiyor” nom araçlar ve ilişkili alt yapıları, uygun model ve servisler, veri depolama, yönetim ve erişimi (Mavi Bulut). Deniz biyoteknolojisi; Moleküler biyoloji, hücre biyolojisi fizyoloji, ekoloji, genetik, protein ve metabolizma araştırmalarında yenilikçi bilgi ve teknolojiler ile yetiştiricilik, ecza, kozmetik, biyodizel, habitat restorasyonu ve biyolojik iyileştirme, karbon yakalama ve depolama alanlarında yeni katma değerli ürün ve hizmet zincirleri; verimli, otonom ve düşük maliyetli üretim sistemleri (biyorafineriler). Deniz yetiştiriciliği; Biyosensörler, nesnelerin interneti ve yapay zeka uygulamaları ile verimli, düşük maliyetli, yüksek karlı ve sıfır atık hedefli üretim ve izleme sistemleri; akıllı yem teknolojileri ve yemleme yönetimi; E-pazarlama. Deniz avcılığı; Av performansını geliştiren ve yakıt tüketimini azaltan otonom balıkçılık ekipmanları; operasyonlarda verilere erişim sağlayan yenilikçi sistemler; avın türüne, boyutuna ve ekonomik değerine göre gerçek zamanlı gözlendiği, GPS verisi ile birlikte bulutta toplandığı, paydaşlarca izlenerek kotaların takip edilebildiği ve pazarlama ve satışının sağlanabildiği bütünleşik sistemler. Deniz enerjisi; Demirleme ve yüzdürme sistemleri; dinamik kablolama, pervane, jeneratör, aktarma organı ve destek yapıları; dalgadaki enerjiyi yakalayan konventerlar ve dönüştüren güç kaldırıcı sistem teknolojileri; yeni nesil

MART - NİSAN 45


Makale akıllı sensörler ile arıza tespiti yapabilen, tahmin edebilen ve önlem alabilen operasyonlar; bütünleşik enerji depolama sistemleri.

eğitimde yapay gerçeklik/arttırılmış gerçeklik uygulamaları; bilgisayar temelli simülasyon; büyük veri ve yapay zeka ile nörodinamik yazılım tasarımları.

Deniz madenciliği; Mineral ve ham madde içeriklerinin haritalandırılması ve kullanımı için gelişmiş su altı algılama, alansal farkındalık, deniz seyiri ve pozisyonlama teknolojileri ile güçlendirilen, ileri seviyede işbirlikçi ve ağ kontrollü, navigasyon sistemleri ile koordine edilen çoklu su üstü ve altı deniz robotları takımları; açık deniz yapıları kurulum ve bakım sistemleri.

2) Yenilikçi Ürün ve Hizmetler İçin Yenilikçi İşbirlikleri: Örneklerini gördüğümüz katma değerli ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesi, tamamlayıcı sektörel bilgiye sahip akademisyenler, teknoloji üretenler ve özel sektör kullanıcıları arasında yeni nesil işbirliklerini gerektiriyor. Ülkemiz denizciliğini hak ettiği seviyeye en kısa zamanda taşımak için Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri için gerekli uzmanlık alanlarını belirlemeye ve bu alanlardaki uzmanları stratejik ve yenilikçi işbirlikleri çerçevesinde bir araya getirmeye ihtiyaç duyuluyor.

Deniz ve kıyı turizmi; E-turizm (pazarlama, satın alma, rezervasyon), turizm işletmelerinin dijital uyumluluğu, dijital e-servisler, kullanıcı dostu nörodinamik akıllı yazılım tasarımları, büyük veri ve bilgi yönetimi; yapay dalış; yapay dalga; ortak seyir ve kültür rotaları. Deniz ve denizcilik eğitimi: Dijital öğrenme teknolojileri; uzaktan eğitim ve erişim; oyunlaştırma/ciddi oyunlar;

46 MART - NİSAN

3) Yenilikçi İşbirliklerinin Desteklenmesi; Deniz sektörleri Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri doğrultusunda oluşturulan yeni nesil işbirliklerinin üreteceği proje, ürün ve hizmet fikirleri, ve kümelenme ve start-up girişimlerinin uygun fon kaynakları ve yatırımlarla hayata

geçirilmesi gerekiyor. Bu süreci hızlandırmak için işbirliklerini en yeni gelişmelerle, ilgili fon kaynakları ve yatırım alma fırsatları konularında bilgilendirilmesine, proje yazma eğitimleri, yatırımcılarla iletişim sağlanması ve mentorluk gibi etkinliklerle desteklenmesi gerekiyor. 4) Mavi Büyüme Performansının İzlenmesi ve Revizyonu; Akıllı Uzmanlaşma Stratejileri içerisinde belirlenecek izleme kriterleri ile bu süreçlerin koordinasyon verimliliğinin sürekli olarak takip edilmesi ve proaktif olarak revize edilmesi gerekiyor. 5) Mavi büyüme için toplum desteği oluşturmak; Deniz koruma farkındalığının yaygınlaştırılması, ülkemiz denizciliği gelişirken çevreyle etkileşiminin iyileştirilmesi ve deniz yetiştiriciliği ve deniz enerjisi gibi gelişen sektörlerin toplumsal kabulünün desteklenmesi için denizcilik okur yazarlığının ve vatandaş biliminin geliştirilmesi gerekiyor.



Röportaj

İyi müşteri, kalitenizi her zaman yukarı taşır Deniz güvenliği konusunda Türkiye’nin en köklü firmalarından biri Onursan. Onlar için ticari bir şirket olmanın çok daha ötesinde. Var olması, gelişmesi ve zarar görmemesi için zaman, emek harcadıkları bir değer aynı zamanda. “Bakış açımız her zaman, diğer firmalardan farklı ne yapabiliriz, sorusu üzerine kuruluydu. Çok tecrübeli olmak, çok köklü bir geçmişe sahip olmak artık yeterli değil. Bu kavramlara takılıp kalmamalıyız” diyen Genel Koordinatör Barbaros Onur’la, bir yandan firmanın yarınları için üzerinde yoğunlaştıkları yenilikleri, diğer yandan da Deckhouse ve Onursan ortaklığıyla ABD’de kurulan American Marine Safety firmasının dünden bugüne uzanan gelişimini konuştuk.

İlk sorumuzu, deniz güvenliği alanında faaliyet gösteren Onursan’ın ABD’de şube açmasının nasıl gerçekleştiği yönünde sormak isteriz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve gelişti? Onursan’ın müşteri portföyünün çoğunluğunu yabancılar oluşturuyor. Elbette yerli müşterilerimizde var ama ağırlığımız yabancı firmalar. Bu firmalarımız da uluslararası alanda çalışıyorlar. Türk limanlarına uğradıkları gibi Avrupa, ABD’deki diğer limanlara da uğruyorlar. Özellikle tanker filosundaki gemiler. Houston, özellikle tanker trafiğinin çok yoğun olduğu bir bölge. Hem müşterilerimizin ağırlıklı kısmının bu alanda olması hem de bizim böyle bir isteğimizin olması Amerika’da bir şube açmaya kadar gitti. 2014 sonunda orada bir istasyon kurduk. Ben yaklaşık 2 sene sürekli oradaydım. İstasyonun kurulması, firmanın açılması, yetkililerin işe alınması, teknik eğitimle derken 2 sene geçti. Orada ekibimizi oluşturduk. Hala daha sürekli gidip geliyorum. İki taraflı mekik dokumaya devam ediyoruz. Hemen belirtmeliyim, orada bir istasyonumuzun

48 MART - NİSAN

olması, burada uzun yıllardan beri hizmet verdiğimiz firmaların, bizlere olumlu geri dönüşünü de beraberinde getirdi. Neden Avrupa değil de Amerika? Amerika benim üniversite sonrası yaklaşık 2 yılımı geçirdiğim bir ülke ve o zamanlardan beri gerçekten orada iş anlamında bir şeyler yapmak istiyordum. Kardeşim de benim gibi Amerika’da denizcilik üzerine master yaptı. Babamızın da bu konuda bize büyük desteği oldu. Avrupa’da da bulundum ama Amerika kadar uzun süre değil. İlerleyen günlerde Avrupa’da bir şube açmayı düşünüyor musunuz? Kısa dönemde yok ama uzun dönemde olabilir. Biz tabela firması olmak istemeyiz. Çünkü orada bir firma kurmak önemli bir yatırım. Zaman ayırmanız, doğru insanları bulmanız lazım. En önemlisi de emek vermeniz gerek. Özellikle bizim yaptığımız iş servis işi, tamamen personel ön planda yer alan bir iş. Bu sebeple altyapısının, yeterliliğinin, hizmetinin belirli bir noktanın üzerine

çıkmış olması gerekli. Amerika’da Türk armatörlerle çalışıyor musunuz? Tabii ki oraya gemileri gelen Türk armatörlerle çalışmalarımız oluyor ama biz orayı açarken “Biz Türk firmasıyız, orada da Türk firmalarıyla çalışalım” gibi bir düşüncemiz olmadı. Zaten oraya gelen büyük bir Türk gemi trafiği yok. Amerika’da bir servis ihtiyacı olduğunda tabi ki Türk firmalar da bizi tercih ediyor. Doğal olarak onlar da Türk firmasıyla çalışmak istiyor. Bizim halihazırda burada çalıştığımız iyi müşterilerimiz var. Biz, öncelikle onlara iyi hizmet verebilmek için bu işe girdik. Firmaların kurulma nedeninin temeli, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak. Müşterinin daha kaliteli hizmet ihtiyacı olursa siz de ona karşılık daha kaliteli hizmet vermek durumunda kalıyorsunuz. Ama müşteriniz kaliteyi ön planda tutmayan bir durumdaysa o zaman firma da buna gereksinim duymuyor. Bu şu anlama geliyor; iyi müşterilerle çalışırsanız bu sizi her zaman kalite olarak yukarı çeker. Biz de ona bakıyo-


www.7deniz.net <

Onursan Genel Koordinatörü Barboros Onur

ruz. Buraya gelen, çalıştığımız firmalar hep profesyonel, dünya filosu olan firmalar. Bunlarla çalışmak için zaten belli bir kaliteyi korumanız lazım. Bizi ileriye iten şey bu. Müşteri odaklı olup, müşterinin ihtiyaçlarına cevap verebileceksiniz. Amerika’da Türklerin kurduğu bir oluşum var mı? New York, New Jersey bölgesinde denizcilikle ilgili tanıdığımız Türk kişiler var. Dernek şeklinde bir oluşum yok ama belli sosyal gruplar oluyor. Zaman zaman bir araya gelinip aktiviteler yapılıyor. Sadece oradaki denizcilerin oluşturduğu bir oluşum yok. Amerika’daki şirketinizin sistem ve işleyişinden biraz bahseder misiniz? ABD’deki firmamız, tamamen Onursan’a ait değil. AMS (American Marine Safety), ABD’nin önde gelen gemi tedarik şirketlerinden olan Deckhouse ve Onursan çatısı altında kuruldu. Biz, bu işte 35 yıllık bir deneyimi olan, işi teknik olarak yerine getiren bir firmayız. Ama bizim Amerika’da bir deneyimimiz olmamıştı,

biz sadece Türkiye’de bu işi yaptık. Deckhouse, Amerika’da halihazırda hizmet veren bir Amerikan firması. Orayı, oradaki pazarı, Amerika’da şirket işletmenin zorluklarını, kolaylıklarını biliyor. Dolayısıyla, AMS, her iki tarafın güçlü yönlerinin birleştirilmesiyle birlikte hayata geçti diyebiliriz. İşi çok güzel başlattık ve tamamladık. Açıkçası Deckhouse olmasaydı bu işi yapamazdık. Çünkü burası Amerika’nın kendine has özellikleri olan bir yer. Buradaki mantaliteyle çok fazla ileri gidemezsiniz. Biz, “Orada nasıl firma işleteceğiz” gibi bir soruyla baş başa kalmadık. Gerek Deckhouse, gerekse ortağımız Adnan Akpınar’ın orada olmasının bize çok büyük katkısı oldu. Biz, işin sadece teknik kısmına yoğunlaştık. İlk açıldığımızda 3 kişilik bir ekiptik. Zor günlerimiz olmadı değil ama inanırsanız başarırsınız. ABD’de işini iyi yapan biri mutlaka karşılığını alıyor. Son dönemlerde teknolojik gelişmelerle hayatlarımıza giren insansız gemileri hayli fazla duyuyoruz. Bu gemilere yönelik çalışmalarınız bulunuyor mu?

Denizcilikte teknolojik gelişmelerle her alanda, günden güne yeni ekipmanlar piyasaya sürülüyor. Bizim takip ettiğimiz ESR (Extended Service Raft) denilen yeni nesil can salları var. Bunlar klasik can salları gibi yıllık istasyon bakımı gerektirmiyor. 30 ayda bir bakım gerektiren özel dizayn can salları. Gemilerde artık bunlar kullanılıyor. Bu da bize yeniliklerin ekipman bazında da yürürlüğe girdiğini gösteriyor. Bizim de firma olarak bunlara adapte olmamız gerekiyor. Bence her ne kadar insansız gemi projeleri konuşuluyor olsa da insan faktörü her zaman olacaktır. Ama gemi personelinin azaltılması söz konusu. Bunun kısa vadede dünya deniz ticaretini çok etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü ne limanlar buna müsait ne böyle bir kriz döneminde bu tip gemilerin inşası mümkün. Deniz emniyeti zaten Titanik faciasından beri sürekli gündemde olan bir konu ve her zaman en büyük tehlikelerden biri. Bence korsan saldırıları gibi konularla artık deniz güvenliği, emniyeti konusunda önem kazanmaya başladı ve böyle bir sektör zaten var. Ama ben şuna inanıyorum, 10 15 sene sonra sadece deniz güvenliği konusunda hizmet veren firmalar daha fazla olacaktır. Amerika’daki pazarı nasıl değerlendiriyorsunuz? Amerika’da Türk gibi çalışıp, buradaki bazı kötü alışkanlıklarımızdan da vazge-

MART - NİSAN 49


Röportaj çerek başarılı olabiliriz. Orada dinamik bir sektör var. Buradaki gibi orada da firmalar sürekli faaliyet halindeler. Farklı olarak söyleyebileceğim bir nokta şu; acentalar veya servis sağlayıcılar, bizdeki kadar müşteri odaklı değil. Bizim için müşteri talebini reddetmek çok büyük bir lüks. Biz, bir müşterinin talebi varsa o işi yapmak için gerçekten çaba gösteririz, limitleri zorlarız. Bir gemiye pazar günü yani tatil günü çıkılması gerekiyorsa bir şekilde fedakarlık yapıp çıkarız. Ama Amerikan firmaları bu konuda rahatlar. Onlar çok kolay bir şekilde bunu göz ardı edebiliyorlar. Amerika’da acentalık kısmında da bu böyle. Ben Türkiye’deki acentalığı biliyorum, sürekli temas halindeyiz. Hizmet sektöründe bence biz daha ilerideyiz. Orada böyle bir boşluk olduğunu gördük. Bu boşluğu da mümkün olduğunca kapamaya çalıştık. Böyle bir avantajın gerekli olduğunu düşünüyorum. Oranın ortamını bilmediğiniz için tabiri caizse 1-0 yenik başlıyorsunuz. Bu sebeple, o ülkede uzun süredir hizmet veren diğer firmalarla rekabet edebilmeniz için onlardan daha fazla şeyler yapmanız lazım.

Onursan’da el ele verip, aile şirketi olmanın avantajlarını çok iyi kullanıyorsunuz. Bunu neye borçlusunuz? Bence kesinlikle annemizin bir eseri. Bizi yetiştirme tarzından dolayı. Ben ailemle, evde bu kadar vakit geçirmiyorum. Beraber olduğumuz zamanın büyük kısmı işte oluyor. Zorlukları tabii oluyor ama bu firma bizim bir parçamız. Ticari beklentilerimiz elbette var ama bizim için Onursan, ticari beklentiden ötede yer alıyor. Büyük bir değere sahip. Biz de değer verdiğimiz bu yapıya herhangi bir zarar gelmemesi için çalışıyoruz. Bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Son olarak sormak isteriz, son zamanlardaki ana uğraşınız nedir? Son zamanlarda 2 konu üzerinde ilerliyoruz. Bunlardan biri, 2006 yılından beri verdiğimiz filika matafora servis konusundaki hizmet. Bu servis hizmetini verirken işin tamir ve bakım kısmında direkt işin içinde yer almıyorduk. 2018 itibarıyla, filika tamir-bakım işlerinin içine de girdik. Zaten bu filikaların kontrol sertifikalandırılmasını biz yapıyorduk. Daha önceden tespiti yapıp, taşeron firmalar üzerinden hizmet veriyorduk. Ama şimdi kendi personelimizle, kontrolünü de kendimiz yaparak tamir, bakım hizmetlerini veriyoruz. Filikanın A’dan Z’ye her türlü bakım işlemini kendi personelimizle yapıyoruz. Şu an toplam 70 kişilik bir firma olduk. Sadece filika bölümünde çalışan yaklaşık 18 kişilik bir ekibimiz var. Türkiye’de 400’e yakın ge-

50 MART - NİSAN

miye filika yıllık ve 5 yıllık servis veren bir firmayız. Özellikle Tuzla ve Yalova tersane bölgesindeki gemilere hizmet veriyoruz. Bu firmada başladığımdan beri yapmak istediğim en önemli şeylerden biri bu işin teknolojik ayağını her zaman ileriye doğru götürebilmekti. Bizim bu konuda kullandığımız bir program var. Yaklaşık 10 senedir bir yazılım firmasıyla çalışıyoruz. Bu firma hem denizcilik sektöründe var hem de kendi alanında teknik olarak çok iyi düzeyde. Onlarla birlikte MTF adlı yazdığımız bir program var. Bu programı geliştirmekle çok ilgileniyorum. Yaptığımız işin her ayağı bu program üzerinden yürüyor. Bunu sürekli geliştiriyoruz. Teknisyenlerin kullandıkları klasik yöntemleri de topyekûn değiştirip tamamen dijital bir ortamda bu verilerin aktarımı, takibi yönünde çalışmalar yapıyoruz. Bizim gibi firmalarda teknisyenler gemide kontrol, survey yaparlar. Kağıt kalem alıp formu doldururlar. Sonra sertifikayı verip çıkarlar. Biz bunu kağıt kalem işlerini sonlandırıp hızlı, güvenilir, yedekleme sistemiyle beraber dijital ortamda yapmak istiyoruz. Bununla ilgili de başka bir çözüm ortağı firmayla çalışıyoruz. Sanıyorum 2019 yılı sonuna kadar bunları gerçekleştirmiş olacağız. Bakış açımız her zaman, diğer firmalardan farklı ne yapabiliriz, sorusu üzerine kuruluydu. Çok tecrübeli olmak, çok köklü bir geçmiş sahip olmak artık yeterli değil. Bu kavramlara takılıp kalmamalıyız.



Denizcilik Eğitimi

Sıradan değil, “aranan adam” olun Sektörümüzün gündeminden düşmeyen konulardan biri denizcinin eğitimi. Hal böyle olunca istedik ki okurlarımızla bu konudaki gelişmeleri, değerlendirmeleri, yenilikleri, eksikleri, doğruları paylaşabileceğimiz bir yazarımız olsun. Sağ olsun Esko Marine Geneler Müdürü Erhan Esinduy bizleri kırmadı ve her sayımızda farklı bir bakış açısıyla denizcilik sektörü konusundaki bilgilerini ve deneyimlerini kaleme almayı kabul etti… Esinduy, bu sayımızda “İyi bir denizci nasıl yetişmeli” sorusuna cevap veriyor. Özeti ise kendisinin şu sözleri cevaplıyor “Sıradan değil, aranan adam olun.”

ESKO Marine Trading Genel Müdürü Erhan Esinduy

52 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

1

988 yılından beri denizciliğin içinde olan biriyim. Stajyerlikten başlayıp bugüne kadar geçen 31 sene içerisinde her kademede görev aldım. Bu ay sizlerle senelerden beri konuşulan ancak pek fazla ilerleme sağlanamadığını düşündüğüm denizcilik eğitim hakkında kendi fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Tabii katılan olacağı gibi benimle ayni fikirde olmayanlarınız da olacaktır doğal olarak, takdir sizlerin. Kendim de bu sistemden geçtiğim için eğitim konusunda İngiliz sistemini örnek vermek istiyorum. En önce ifade etmek istediğim nokta, denizcilik eğitime gelene kadar kişilerin aldığı temel eğitimde çok önem taşıyor ve biz burada da ülke olarak maalesef sınıfta kalıyoruz. Ancak konumuz denizcilik ve denizci eğitimi olduğundan temel eğitim kalitesi ve seviyesi hakkında daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Denizci eğitiminde nerede yanlış yapıyoruz?

“İyi bir denizci nasıl yetiştirilmeli.” Biz, bu konuya bir el atalım. Dünyanın önde gelen şirketlerinin hepsinin bir stajyer politikası vardır. Bunun sebebi ise şirketler, denizci olmak isteyen gençleri seçerler ve bu gençleri kendi işleyişlerine uygun şekilde eğitirler (okuturlar). Sonrasında zabit olarak gemilerinde çalıştırırlar. Bu gençlerin çoğu stajyer olarak başladıkları şirketlerde en üst rütbelere kadar kademe kademe görev alarak gelirler. Böylelikle geçirdikleri seneler sayesinde çalıştıkları şirketin birer parçaları olurlar. İşletme tarzını ezbere bilirler, ofis kadrosunu çok iyi tanırlar ve kendilerinden beklenenin ne olduğunu da çok iyi bilirler. Sonuç olarak bu birliktelikten hem şirket faydalanır hem de kişi. Şimdi Türkiye’deki duruma baktığımızda

bunu söylemek pek mümkün değil çünkü şirketlerin ne böyle bir stajyer politikası var ne de zabit/ mürettebat politikaları. Genelde herkes kontrat bazında işe alınır ve kontrat bittiğinde şirket/çalışan arasındaki yasal birliktelikte bir sonraki kontrata kadar biter. Bir sonraki kontratı kişi istediği şirkette gerçekleştirebilir illa çalıştığı şirkete geri dönmesi gerekmez ki dönen olduğu gibi birçok dönmeyen de vardır. Kısacası bu anlayış ile süreklilik sağlamak çok kolay değil. Ancak şirketin selameti, gemilerin emniyetleri için süreklilik çok önem arz eder yani bu sürekliliği yakalayabilmek esas amaç olmalıdır. Stajyer politikamızın olmamasının dezavantajları Stajyer politikasının bir parçası olarak da şirketler her sene denizde çalışan bir ikinci kaptan ile bir ikinci mühendisi ofise alarak stajyer bulmak, seçmek ile görevlendirirler. Bu ikili sene boyunca ülkedeki liseleri gezip, lise son öğrencilerine denizi, denizciliği, denizdeki hayatı anlatırlar, mesleği ve şirketlerini tanıtırlar, denizciliği meslek olarak seçecek gençleri nelerin beklediğini detaylı bir şekilde kendilerine aktarırlar. Sonunda da stajyer programına katılmak isteyen gönüllü gençler arasından mülakat yaparak beğendiklerini seçerler. Bu seçilen gençleri liseleri bittikten sonra stajyer olarak işe alırlar ve hem eğitimlerini üstlenirler hem de gemilerinde staj yapmalarını sağlarlar. Böylece denizci olmak isteyen gençler hiçbir para harcamadan seçtikleri şirket tarafından tüm eğitim ve stajlarını yapma imkanını bulurlar. Bunu yaparken belli miktarda para da kazanırlar ve sonrasında ehliyetlerini aldıklarında şirketlerinde zabıt olarak çalışmaya devam ederler.

“Öncelikle mesleğinize saygınız olsun. Merdivenleri koşarak çıkmak marifet değildir, olmamalıdır da. Siz siz olun sıradan adam olmayın, aranan adam olun. Belki üç-beş sene geç terfi edersiniz ancak işinizi layıkıyla yaparsanız” Denizcilik eğitimi nasıl verilmeli? İşin eğitim kısmına gelince, İngiltere’de denizcilik eğitimi üniversitede de verilmez. Böyle bir gerekçe de yoktur zaten. Eğitim sandviç kurs şeklinde verilir. Bunun belirli etapları vardır. İlk etap sizi stajyer olarak işe alan şirketin sizin için belirlemiş olduğu okulda temel denizcilik eğitiminizi almanızı sağlamaktır. Bu yaklaşık 1 ay sürer bu süreç içerisinde tüm temel STCW eğitimini alır, gerekli imtihanları geçer ve sertifikalarınızı alırsınız. Sonrasında okulun size verdiği uzaktan eğitim kitapları ve her ders sonunda yapmanız gereken imtihan soruları ile birlikte 9 aylık bir periyot olan ikinci etaba geçersiniz. Bu etapta verilen ders kitaplarında okuduğunuz dersleri aynı zamanda gemide de uygulama şansı bulabilirsiniz ayrıca ve bir o kadar önemlisi ise denizdeki hayatı görebilirsiniz. Bu çok ama çok önemli bir konu çünkü 9 ay sonunda kişi denizdeki hayatın kendine göre olmadığının kanaatine varırsa sadece bir

MART - NİSAN 53


Denizcilik Eğitimi yılını kaybetmiş olarak farklı bir mesleğe yönelme şansını bulmaktadır, Dolayısıyla da denizi sevmeyen bu aşamanın ötesine gitmediğinden, tüm etapları başarı ile bitirip mevzun olan stajyerler denizdeki hayatın kendilerine göre uygun oldu kanaatine varan gençlerdir. Bu da onların zabitlik hayatları boyunca yapacakları işleri keyif alarak yapacakları demektir. İşte bu durum şirketler adına büyük bir kazançtır çünkü yetiştirdikleri genç zabitlerin hedeflerinde bir an önce karaya geçmek gibi bir düşünce yoktur. Gelelim bundan sonrasına... İlk sene, 1 ay okul sonrasında 9 aylık gemi dönemiyle geçer. Üçüncü etapta ise bir okul senesi eğitim görülür ve dördüncü etap olan 6 aylık gemi stajına geçilir. Beşinci etapta tekrar 6 ay okula geri dönülür ve bu altı ayın sonunda ehliyet alabilmek için gerekli tüm imtihanlara girilir. Başarılı olan stajyerler aldıkları zabit ehliyetleri ile stajyer olarak görev yaptıkları gemilerde bu sefer de zabit olarak görev yapmaya başlarlar. Eğitim burada bitmez tabii! Zabit olarak gereken 1 senelik deniz hizmetini

“Basamaklar koşa koşa atlanmaz. Akademik başarıyla elde edilen ehliyetlerin tek başlarına pek anlamı yoktur. Ancak yıllarca çalışarak ve yaşayarak elde edilen tecrübelerle pekiştirildiğinde terfi edilebilir. Bu da tabii ki en üst makama gelindiğinde kişilerin gereken tecrübeye sahip olmasını sağlar”

54 MART - NİSAN

tamamladıktan sonra tekrar okula dönmeleri gerekir. Bu okul masraflarını da karşılar ve bunla da kalınmaz okudukları bir sene doyunca maaşları yatmaya devam eder. Zaten bu aşamada çoğu zabit evli ve bir aileye sahiptir, yani bakmakla sorumlu oldukları kişiler söz konusudur. Okul bittikten sonra gerekli imtihanları verenler ehliyetlerini alır. Ancak bu onların ikinci kaptan veya ikinci mühendisliğe yükseldikleri anlamına gelmez. Tekrar şirket gemilerine geri döner ve belli bir deniz hizmeti sonrasında tekrar okula giderler. Burada sadece sözlü imtihana tabii tutulurlar yalnız sözlü deyip geçmeyin lütfen en zor sınavlardan biridir bu. Başarılı olduklarında da kaptan veya çarkçıbaşı ehliyetlerini almış olurlar. Eğitim burada bitmiştir. Geriye terfi etme kalır. Şirket politikaları gereği ikinci olabilmek için üstlerinden olumlu değerlendirmeler aldıktan sonra olurlar. Belirli bir süre daha görev yaptıktan sonra şirketlerin uygun gördüğü zamanda kaptan veya çarkçıbaşılığa terfi ederler. Akademik başarı tek başına yeterli değildir Bu süreçler, bizlerin alışık olduğu gibi kısa süreçler değildir. Basamaklar koşa koşa atlanmaz. Akademik başarıyla elde edilen ehliyetlerin tek başlarına pek anlamı yoktur. Ancak yıllarca çalışarak ve yaşayarak elde edilen tecrübelerle pekiştirildiğinde terfi edilebilir. Bu da tabii ki en üst makama gelindiğinde kişilerin gereken tecrübeye sahip olmasını sağlar. Bu, görev ve sorumluluklarını çok daha profesyonel bir şekilde yerine getirmelerine sebep olur. Demem o ki terfi etmek, en üst görevlere gelmek sadece akademik başarıyla olmaz, olursa da verimli olamaz. Bizlerin bu örneklerden kendimize de pay çıkartmamız lazım ancak maalesef gerçekler böyle değil. Onun içindir ki denizde çalışan personel kalitesi her geçen gün düşüyor. Bundan herkes şikayetçiyken, hiç kimse gerekli adımları gerektiği gibi atmadığından bu konuya bir çözüm de üretilemiyor

“İngiltere’de denizcilik eğitimi üniversitede de verilmez. Böyle bir gerekçe de yoktur zaten. Eğitim sandviç kurs şeklinde verilir. Bunun belirli etapları vardır” Böylesi bir sistemde personel kazanımları yaptıkları için şirketler asla dışarıdan kaptan veya çarkçıbaşı almazlar. Hep kendi içlerinden, vakti geldiğinde ikincilerinin terfilerini vererek kaptan ve çarkçıbaşı ihtiyaçlarını giderirler ki doğru olanı da budur zaten. Peki, gelelim nedene… Çünkü geminizi öncesinden hiç tanımadığınız sadece gereken yeterliliklere sahip olan ve belki birkaç şirketten referans aldığınız kişilere teslim etmeniz çok sağlıklı olmaz. Bu sadece kişinin görevini iyi bilip bilmemesiyle alakalı bir durum değildir, neticede her ne kadar profesyonel olarak görevini çok iyi bilen ve icra eden biri olsa da şirketinizi, işletme sisteminizi işleyişinizi bilmeyen birinden sizi temsil etmesini beklemeniz çok da doğru bir hareket olarak kabul edilemez. Ayrıca kişiye de haksızlık olur, kendisinden de gereğinden fazlasını beklemek anlamına gelir. Ben genç denizcilere hep şunu söylerim: Öncelikle mesleğinize saygınız olsun. Merdivenleri koşarak çıkmak marifet değildir, olmamalıdır da. Siz siz olun sıradan adam olmayın, aranan adam olun. Belki üç-beş sene geç terfi edersiniz ancak işinizi layıkıyla yaparsanız. Gereken tecrübeye sahip olursanız bu piyasada aranan adam olursunuz. İşte o zaman da şartları siz belirlersiniz. Son olarak huzurlarınızda sevgili İbrahim Kocamış’a bana her ay yazı yazmak için ayırdığı bu köşe için teşekkür ederim.



Röportaj

Hedefler tahminlerimizi aştı! Ülkemizde, kendi alanlarında denizcilik pazarının yaklaşık yüzde 80’ine hakim bir firma Vulkan Türkiye... Yıllık toplam cirosu ise 5 milyon Euro civarında. Denizcilik sektörüne projeler hazırlayıp sunan firmanın hedefi ise alanında daha da büyümek. Bir araya geldiğimiz Vulkan Türkiye Genel Müdürü M. Kağan Hasırcıoğlu, “2018, Vulkan Türkiye açısından bir rekor senesiydi. Beklentilerimizin oldukça üzerinde geçti. 127 senelik Vulkan markasının da tarihindeki en iyi senelerden biri 2018’di. Geçen yıl aldığımız toplam proje sayısı 100’ün üzerindedir. 2019 da şu an için öyle gidiyor. Vulkan, tanınmış köklü bir firma ve biz de Türkiye ayağı olarak iyi bir hizmet vermeye çalışıyoruz” dedi.

Vulkan Türkiye Genel Müdürü M. Kağan Hasırcıoğlu

56 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

Öncelikle sizi tanıyalım mı? 1987 senesinde Beykoz Denizcilik Meslek Lisesi Gemi Makinaları bölümünden mezun oldum. Akabinde denizcilik hayatıma başladım. 2002 senesinin sonuna kadar da çeşitli gemilerde makine zabiti ve Başmakinist olarak çalıştım. Akabinde Uzakyol Başmakinistlik imtihanları için gemiden ayrıldım ve bir daha dönmek nasip olmadı. Tersanede gemi donatım işlerine başladım. 17 sene süren bir denizcilik hayatım oldu. Askerliğimde de denizdeydim. Gemi inşaa işlerine başladıktan sonra yaklaşık 4 buçuk senem, çok mutlu ve yoğun günler geçirdiğim Gelibolu Tersanesi’nde geçti. Müteakiben 2006 yılında kendi danışmanlık firmam ile Tuzla’da ve Türkiye’nin değişik bölgelerindeki tersanelerde çeşitli gemilerin donatımlarını yaptık. Bazen çok güzel, bazen sıkıntılı ama hep yoğun bir dönemde toplamda 30’a yakın gemi teslim ettik. O günlerdeki ekip arkadaşlarımın özverili çalışmaları için her zaman müteşekkir olmuşumdur. 2011 senesinde de Vulkan Türkiye ofisini açtık. Vulkan Türkiye ofisinin açılma sürecini anlatır mısınız? Açıkçası tersanelere ve armatörlere danışmanlık hizmeti verdiğim süreçte Vulkan ile iş ilişkilerimiz vardı. Vulkan marka ekipmanları kullanıyorduk. Vulkan o tarihlere kadar temsilci-

lik vasıtasıyla Türkiye’de bulunuyordu. Temsilciliğini yapan firma ile yollarını ayırmalarından sonra Vulkan’ın Türkiye ofisini 2011 Temmuz ayında açmaya karar verdik. Ben de o günden beri şirketin genel müdürlüğünü yapıyorum. İlk ofisimiz Kavacık’taydı. 2014’te ise şu anki ofisimiz olan Pendik’e taşındık. Peki o günden bugüne Vulkan Türkiye’de süreç nasıl gelişti? Öncelikle hedeflerimizi aştık onu söyleyebilirim. 2011’de biz ofisi açtığımızda Türkiye’de Vulkan’ın yıllık yaklaşık 500 bin euro gibi bir satışı vardı. Başlangıçta hedefimiz yaklaşık 5 yıl içinde 3 milyon euro rakamlarına ulaşmaktı. Bugün Vulkan’ın cirosu aşağı yukarı 5 milyon euro civarına yaklaştı. Dolayısıyla hedeflerimizi zamanında tutturduk. Bir miktar üzerine de çıktık. Beklediğimizden daha hızlı bir gelişme oldu. Bu gelişmeyi sağlayabilmek için, Türkiye’de ilk defa Kompozit şaft sistemleri, elastik bağlantı takozları, esnek kaplinler ve klas kuruluşları tarafından da istenen tüm gerekli mühendislik hesaplamalarını tek bir elde en optimum ürünleri seçerek, hem müşterilerimizi memnun etmeyi, hem de tüm teknik sorumluluğu üzerimize almayı hedefledik ve uygladık. Özellikle römorkör ve feribot projelerinde bu yaklaşım çok ciddi karşılık buldu. Beklediğimiz seviyelerin üstüne çıkmamızda römorkör işleri ve enerji sektöründeki gelişmelerin de ciddi faydası oldu. Lokring olarak tabir ettiğimiz kaynaksız boru ekleme sistemleri ile soğutma sektöründe de oldukça iyi bir market payı yakaladık. Vulkan’ın tarihçesinden kısaca bahsedip, sunduğunuz hizmetleri de anlatır mısınız? Vulkan, 1889’da Dortmund’da kurulan

Hackforth Holding’e ait bir aile firmasıdır. Dünya üzerinde 5 fabrikası, kendine ait 18 ofisi, yaklaşık 1400 çalışanı mevcut olan bir yapı. Merkez fabrika Almanya’da. Diğer fabrikalarımız Amerika, Brezilya, Çin ve Hindistan’da. Çin ve Hindistan grubu Doğu Asya bölgesine hizmet veriyor. Biz ise Avrupa’dan yani Almanya’dan ürünlerimizi alıyoruz. Ayrıca Vulkan’ın dünya çapında 70’e yakın temsilcilikleri de bulunuyor. Vulkan 3 ana gruptan oluşuyor. Bunlar Vulkan Couplings, Vulkan Drive Tech ve soğutma sektöründe hizmet veren Vulkan Lokring. Biz daha çok Türkiye’de Vulkan Couplings ve Vulkan Lokring üzerinde yoğunlaşmış durumdayız. Vulkan Couplings’te tersaneler, armatörler, enerji sektörü, çimento- kağıt fabrikaları gibi yerler ciddi müşteri portföyümüzü oluşturuyor. Buralar için neler üretiyoruz derseniz; yüksek tork transmisyonu sağlayan elastik kaplinler, içten yanmalı makineleri, elektrik motorlarını veya şanzımanları tekne bünyesine ( foundation) bağlamaya yarayan elastik takozlar, kompozit şaftlar, şanzımanlar için özel üretilmiş yarı esnek takozlar, bunların haricinde frenleme sistemleri, vinçlerle ilgili fren mekanizmaları ve onlara özel kaplinler , rüzgâr güllerinde kullanılan kaplinler, bunun haricinde Lokring olarak tabir ettiğimiz özellikle soğutma sektöründe buzdolabı, klima

MART - NİSAN 57


Röportaj

sistemleri gibi ürünlerin boru bağlantılarını kaynaksız olarak yapmayı sağlayan ürünleri üretiyoruz. Bizim şu anda sistem çözümü sunduğumuz römorkör ve enerji sektöründe özellikle elastik takoz, kaplin, kompozit şaft ve gerekli diğer titreşim ve ses sönümleyici ekipmanlar olarak ne varsa bunların hem hesaplarını, hem ürün seçimlerini yapıyoruz hem de akabinde ürünlerin üretim ve teslimlerini yapıyoruz. Bu sistemlerin devreye alınmalarında tersanelere ve fabrikalara yardımcı oluyoruz. Vulkan Türkiye olarak hizmet sunduğunuz bölgeler nereler? Bizim bölgemiz Türkiye, Türki Cumhuriyetler, İran, Irak, Suriye, İsrail, Lübnan, dönem dönem Ukrayna ve Bulgaristan gibi yakın çevremizdeki ülkelere hizmet verebilmekteyiz.

zeri olmuyor. Her projeye özel çalışma yürütüyoruz. Mühendislik kısmımızın kuvvetli olması burada avantaj sağlıyor bize. Her projenin hızlı bir şekilde hesabını yapıp uygun ekipmanları bulup çözüm üretebiliyoruz. Türkiye’deki elastik elastik kaplin ve elastik takoz ( resilient mounts) marketinin denizcilik kısmının yaklaşık yüzde 80’i gibi bir paya sahibiz. Bu oran endüstriyel tarafta biraz daha düşük, çünkü lokal üreticiler oldukça faal. Endüstriyel ürünlerde de payımız yüzde 20’ler civarında. Enerji sektöründe ise yaklaşık yüzde 40’lık bir payımız mevcut. Hizmet kalitenize de değinelim mi? Mühendislik ekibinizden bahseder misiniz? Almanya’daki fabrikada çalışan yaklaşık 450 kişi var. Ar-Ge ve dizayn bölümümüz Almanya’dadır. Orada yaklaşık 30 dan fazla personel sadece Ar-Ge için çalışıyor. Sürekli olarak ürün geliştirme ve yeni hesaplama üzerinde çalışılıyor. Bu çalışmalar bize Vulkan’ın tüm elastik sönümleme ( vibration damping) ekipmanlarının üretimini, tek bir çatı altında sağlayan dünyadaki tek firma olmasının yolunu açmış durumdadır. Vulkan olarak yeni pazarlar ve yeni ürünler geliştirmeye çalışan cesaretli girişimcilere hep destek vermeye çalışmaktayız. Özellikle savunma sanayii projelerinde ciddi mühendislik desteği sağlıyoruz. Ayrıca kaplinler konusunda Türk Loydu’ndan tip onay sertifikası almış tek firma olmakta bizi onurlandırıyor. Gelelim denizcilik sektöründeki payınıza. Pazarın ne kadarına hâkimsiniz? Biz genellikle proje bazlı hizmet sunuyoruz. Denizcilikle ilgili projeler şahsına münhasır projelerdir. Bazen makinaları değişir, güçler değişir, devirler değişir, bazen pervaneler veya iticiler değişir. Dolayısıyla hiçbir proje birbirinin ben-

Vulkan , yukarıda bahsettiğimiz gibi sistem çözümü sağlayarak esnek kaplin, kompozit şaftlar ve elastik takozların tamamını üreten ve bu çözümü Türkiye pazarında satan tek firma. Bizim burada kendi ofisimizle bulunmamız, satış sonrası servis avantajımızın olması ciddi bir değer oluşturuyor. Herhangi bir tersanenin ya da fabrikanın teknik desteğe ihtiyacı olduğunda çok kısa sürede bu hizmeti sağlıyoruz. Bizim burada olmamız ve Vulkan ismi ile servis vermemiz, bir problem olduğunda Vulkan Almanya’nın hızlı dönüşleri müşterilerimizi memnun ediyor. İhitiyaçlara karşı reaksiyonumuz çok hızlıdır. Halen titreşim ve gürültü ile ilgili her türlü analiz ve noktasal çözümleri, lazer hizalama ( alignment), yerinde balans ayarı, ekipman montajları ve periyodik kontrolleri gibi konular verdiğimiz hizmetlerin ana kalemlerini oluşturmaktadır. Vulkan Türkiye için 2018 nasıl bir yıl oldu ve 2019 sizler için nasıl seyretmekte? 2018 oldukça iyi bir seneydi. Vulkan Türkiye açısından bir rekor senesiydi. Beklentilerimizin oldukça üzerinde geçti. Geçen yıl aldığımız toplam proje sayısı 100’ün üzerindedir. 2019 da şu an için oldukça iyi gidiyor. 2017’den de memnunduk. Vulkan, tanınmış köklü bir firma ve biz de Türkiye ayağı olarak iyi bir hizmet vermeye çalışıyoruz. 2019 yılı başından bu yana aldığımız proje sayısı 15 civarı. Bunlar büyük ve kapsamlı projelerdir. Ufak projeleri de dahil edersek 30’u aşkın proje tamamladık. Şu an için iyi gidiyoruz. Gelecek yılın başında beklediğimiz projeler var. Görüşmekte olduğumuz tersaneler var. 2019’da da yaklaşık 115 civarı proje tamamlamayı hedefledik, bu hedefi de yakalayabileceğimizi umuyorum.

58 MART - NİSAN



Survey

Dünden ders alır, bugünü bilir, geleceğe hazır oluruz

Zenith Survey’in pozitif ekibiyle bir araya geldik. Müşteri ilişkilerine ve karşılıklı güvene hayli önem veren ekip hem enerjileri hem de motivasyonları ile sektörde iddialı bir duruş sergiliyorlar. 2015’te kurulan Zenith Survey kısaca; Sigorta sörveyleri, yük sörveyleri, yabancı bayrak tescili, bayrak sörveyleri, gemi değer tespit, risk analiz ve yönetim hizmetlerini sunmaktadır. Şirketin İşletme Müdürü Kaptan Emin Eyvazov, Zenith Suvey’i şu sözlerle özetliyor; “Biz yavaş ve emin adımlarla ilerleyip sağlam bir şekilde büyümeyi hedefleyen bir şirketiz”

60 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

Kaptan Hamit Yaz

Kaptan Sim Gülle

Öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz? Kaptan Emin Eyvazov: Yaklaşık 10 senedir denizcilik sektöründeyim. Azerbaycan Devlet Denizcilik Akademisi Güverte Bölümünü bitirdikten sonra 5 yıl çeşitli tiplerdeki ticari gemilerde çalıştım. Sonrasında sektöre karada çalışarak devam ettim. STCW kurslarında eğitmenlik hizmeti verirken bir yandan da tekne inşaalarında teknik sorumlu olarak görev yaptım. Ardından Azerbaycan Devleti, Liman ve Gemi Denetim Departman Müdürü olarak görev yaptıktan sonra Zenith Survey ile çalışmak için İstanbul’a geldim. Son 3 yıldır, işletme müdürü ve uzman sörvey olarak görev yapmaktayım. Kaptan Sim Gülle: Beykoz Denizcilik Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme mezunuyum. 5 yıldır denizcilik sektöründeyim. Sektörde çeşitli denizcilik firmalarında çalışırken eş zamanda Karabük Üniversitesi İşletme fakültesini bitirdim. 2 senedir Zenith Survey şirketinde Bayrak ve Class sörveyörü olarak çalışmaktayım. Kaptan Seray Karakaya: Beykoz Denizcilik Lisesi ve Yalova Üniversitesi Yat İşletme ve Yönetimi Bölümü mezunuyum. Üniversite hayatım boyunca su altı dalış ve yelken eğitimleri aldım. Ardından 2 yıl yat kaptanlığı yaptım. Sonrasında İstanbul Üniversitesi Su Altı Teknolojileri Bölümünde eğitimime devam ederken, Zenith Survey firmasında çalışmaya başladım. 3 senedir firmada Teknik Departman ve

Kaptan Emin Eyvazov

Kaptan Seray Karakaya

Personel sorumlusu olarak görevimi yürütmekteyim. Kaptan Hamit Yaz: Ortaköy Anadolu Denizcilik Lisesi devamında Uludağ Üniversitesi mezunuyum. 2004’den beri denizcilik sektöründeyim. 2013’ün sonuna kadar bilfiil denizde çalışmış olup, 2013 sonrası sektöre karada devam etmeye başladım. Türkiye’de şubesi olan yabancı bir sörvey firmasında 3 seneye yakın çalıştım. Yurt dışında alanımla ilgili çeşitli eğitimler alıp, seminerlere katıldım. Son 2 yıldır Zenith Survey’de sigorta, kargo ve liman gözetim sörveyörü olarak çalışmaktayım. Zenith’in verdiği hizmetler ve sektördeki diğer firmalardan ayrılan farkları nelerdir? Kaptan Emin Eyvazov: Denizcilik sektöründe pek çok alanda hizmet vermekte olup temel olarak yabancı bayrak tescili, şirket kurulumları, class sörveyleri, ve bayrak sörveylerini içeren teknik alanlarda ve sigorta sörveyleri, yakıt-yük sörveyleri, değer- tespit sörveyleri, kondisyon sörveylerini içeren diğer alanlarda hizmet vermekteyiz. Ayrıca tersane ekibimiz ile bakım-onarım hizmetleri de sağlamaktayız. Yurt dışında Bakü, Las Palmas, Gibraltar, Ancona ve Dubai’de bulunan ofislerimiz ile de sadece Türkiye pazarında değil dünya pazarında hizmet vermekteyiz. Müşterilerimize, verilecek hizmet hususunda en iyi fiyat-kalite opsiyonlarını sunup, bilgilendirmeleri yapıp, nihai seçimi kendilerine bırakıyoruz. Ekibimizin,

Zenith Survey İşletme Müdürü Emin Eyvazov

denizcilik sektöründeki tecrübesi, çeşitli seçenekler sunabilmesi ve çalışma azmi dışında en büyük avantajlarından biri de çok dilde; İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Arapça, Rusça ve Sırpça hizmet verebilmesidir. Aynı zamanda genç ve dinamik bir kadroya sahibiz. Sinerjisi yüksek iyi bir ekip olduğumuzu söylemek isterim. Tabii yaptığımız işin olmazsa olmazı güven. Güven süreci işin başlangıcından değil bitirilmesine kadar devam etmektedir. Ekibimizde ana gaye Zenith Survey markasını geleceğe taşımaktır. Bu sebeple müşterilerimize sunduğumuz her bir destekte, bilgide, hizmette elimizden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyoruz. Tüm bunların, müşterilerimize yansıdığına inanıyorum ki kurduğumuz ilişkiler uzun vadeye yayılmaktadır. Şirket olarak sektörde çok

MART - NİSAN 61


Survey Diğer bir sorun ise bazı Armatörlerin deniz kökenli olmaması veya doğru yönlendirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Israrla bilgilendirmeye veya uyarmaya çalıştığımız ama bu uyarılarımızı dikkate almayan pek çok armatörümüz maddi ve manevi zarara uğramıştır. Örneğin; satış evraklarını temiz bulmadığımız veya kondisyonunu uygun görmediğimizi defaatle söylememize rağmen sektör dışındaki insanlara güvenerek gemi alıp zarar eden pek çok armatör bulunmaktadır. uzun bir geçmişe sahip olmamamıza rağmen iyi bir portföye ulaşmamızı, hizmet kalitemizin temelinde yatan faktörlere borçlu olduğumuza inanıyorum. Her biriniz farklı bir alanda olduğunuz için sormak isteriz, işinizin olmazsa olmazları nelerdir? Kaptan Hamit Yaz: Piyasalara baktığınız zaman yüzlerce firma görebilirsiniz. TÜRKAK’ın akreditasyon sistemini incelerseniz en az 150 firma görürsünüz. İnsanlar 150 firma yerine ‘Neden bizi tercih ediyor?’ dersek ilk sırayı yaptığımız işin kalitesi alıyor. İkincisi ise müşteri seçiciliğimiz ve talep edilen her işe girmememizdir. Farklı bir ifadeyle, rekabet anlayışımızı fiyat temelli kurmak istemiyoruz. Yaptığımız iş her ne ise A’dan Z’ye tüm aşamalarını takip ediyoruz. Alınan tüm bilgilerin homojen olarak paylaşılmasını sağlıyoruz. Gemide ya da yükte sörvey yapılması için bilgi ve becerinizin tam olması, gerçekten titiz bir çalışma yapılması gerekiyor. Kurulduğumuzdan bu yana yaptığımız işlerden dolayı ne müşterilerimiz tarafından ne de P&I kulüpler tarafından olumsuz bir geri dönüş almadık. Denizcilikle alakası olmayan kişilerin bu işi yapıyor olmasından dolayı müşteri de armatör de sektör de olumsuz etkileniyor. Geminin sadece ambardan ibaret olmadığını bilen, neyin hasar olduğunu anlayabilen, kısaca işin dilinden anlayan bir ekip gerekli. Bir de tabii ki ulaşılabilir olmak. ‘İşi yaptım bitti’ anlayışı şirket prensiplerimize aykırı bir anlayıştır ve bu sebeple biz; armatörü, limanı ve kiracıyı en pratik ve doğru yolda buluşturan dinamiğiz. Kaptan Sim Gülle: Verdiğimiz hizmetle doğru orantılı olarak diyebilirim ki; İş takibi, dikkat ve ciddiyet önemli bir üçgen oluşturmaktadır. Bazen armatörlerimiz yapılan işin gerekliliği veya alınan sertifikaların zorunlu olup olmadığı hususunda şüpheye düşmektedir. Burada biz devreye girerek, armatörlere en güncel ve sağlıklı bilgiyi iletmekle yükümlüyüz. Bu nedenle alınan sorumluluk, güncel kural-

62 MART - NİSAN

ların takibi ve bilgi aktarımı yaptığımız işin en önemli parçasıdır. Kaptan Seray Karakaya: Armatörlerimizin mevcut piyasa şartlarında minimum zarar ve maksimum kar ile çalışabilmesi için gemilerin bekleme süresinin en aza indirilmesi gerekmektedir. Alınması gereken her sertifika ya da yapılacak sörvey için gereken bekleme sürelerinin limitler dahilinde olması için çalışmaktayız. Şirket olarak, müşterilerimize en hızlı, en güvenilir şekilde geri dönüş yapmakta ve gemi personeli için ihtiyaç duyulan sertifikaları, uluslararası portföyümüz sayesinde, özel günler de dahil olmak üzere 24 saat içerisinde kendilerine temin etmekteyiz. Fakat mevcut durumda herhangi bir çözümsüzlük var ise bunu da tereddüt etmeden belirtmek, işin nasıl çözüme ulaştırılacağının yolunu bulup, müşterilerimize aktarabiliyor olmak ve bize duyulan güveni en üst seviyeye taşımak işimizin olmazsa olmazlarındandır. Kaptan Emin Eyvazov: Deniz sektörü sürekli olarak yenilenmeye, araştırmaya yönelik bir sektördür ve artık mesleği bırakmak üzere olan uzman büyüklerimiz bile her şeyi biliyorum diyememektedir. Yaptığımız iş pek çok konuyu bilmeyi, yeterli bilgin yok ise araştırıp öğrenmeyi gerektiriyor. Şirket olarak ‘İşi bilmiyoruz’ deyip kestirip atmak yerine, gerekli araştırmaları yapıp o işi en iyi şekilde öğrenip çözüme ulaştırmaya odaklanıyoruz. Peki, Türkiye’de işlerde çoğu zaman nerede sorun yaşanıyor? Kaptan Sim Gülle: Hobi haricinde deniz sektöründe bulunan çoğu alan, ticari faaliyet için yani para kazanma odaklı yapılmaktadır. 2008’den bu yana sektördeki kriz hem daralmaya hem de psikolojik olarak yorulmaya sebep olmuştur. Yapılması tasarlanan işler tasarruf edilmek amacıyla geçiştirilmiş ya da aspirin tedavisi uygulanmasına yol açmıştır. Esasen var olan kurallar uygulandığı takdirde çözülecek, önemsiz sayılan hususlar büyük sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Görünen o ki sizler armatörün de müşterinin de işini iyi bilmek zorundasınız? Kaptan Hamit Yaz: Bilmek, öngörmek işimizin bir parçasıdır. Gerek armatör firma gerek işletmeci firma gerekse de kiracı firma görevlerini bilmeden işimizi yapamayız. Ayrıca bizleri bu firmalar arasında köprü olarak da düşünebilirsiniz. Kaptan Emin Eyvazov: Ekibimizin tüm bireyleri denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra deniz tecrübesi edinerek karada çalışmaya başlamıştır. Haliyle bu durum işe bakış açımıza yansımaktadır. Her birimizin deniz psikolojisini bilmesi, hem gemi personelinin hem de armatörün ruh halini anlamamızı ve kendimizi karşı tarafa daha iyi ifade etmemizi sağlıyor. Bu nedenle, gemiye çıktığımızda ne yapacağımızı kesinlikle biliyoruz. Sürekli değişime uğrayan bir sektör denizcilik. Bu konuda nasıl bir yol izliyorsunuz? Kaptan Emin Eyvazov: Eğitim, bilgi ve tecrübeyi bir kenarda tutarsak bir o kadar önemli olan diğer faktörün de sektörü takip etmek olduğunu söyleyebilirim. Biz, sadece bugünü değil, geleceğe yönelik uygulamaları da bilmek zorundayız ki, bugünden o adımları atıp, müşterilerimizi bir adım öteye taşıyabilelim. İşimize merak duymalıyız ki öğrenmeye hevesli olalım. Kaptan Sim Gülle: Kalite için eğitim şart! Zenith Survey olarak en önem verdiğimiz noktalardan biri de eğitim. Yöneticilerimiz bu konuda oldukça hassaslar. Gerekliyse yurt dışına gidebiliyor veya fırsat var ise Türkiye’de bu eğitimi alabilme imkanı bizlere sunuluyor. Kaptan Seray Karakaya: Denizcilik sürekli değişim içinde olan bir sektör olup, bizler denizcilik mesleğine iş olarak değil yaşam tarzı olarak bakmaktayız. Sürekli değişim içinde olmak kendimizi devamlı olarak yenilememizi sağlıyor. Böylece elimizden geldiğince sektöre katkıda bulunmaya çalışıyoruz.



Oda Gündemi

Başkan Kıran’dan İstihdam Seferberliği Kampanyasına destek 25 Şubat tarihinde “Burası Türkiye Burada İş Var” sloganıyla başlayan İstihdam Seferberliği 2019 kapsamında, iş dünyasına ve girişimcilere 8 farklı teşvik sunulduğunu belirten Kıran, “Bu destekler iş dünyamız için büyük bir fırsattır. İş dünyasını, özellikle denizcilik camiasını İstihdam Seferberliğine katılmaya davet ediyorum” dedi.

En önemli iki teşvik İş dünyasına sunulan 8 farklı teşvikten 2’sinin çok önemli olduğu belirtin Kıran şu açıklamayı yaptı: “Bunlardan birincisi; Nisan ayı sonuna kadar sağlanacak her ilave istihdamın 3 ay boyunca ücretini, sigorta primlerini ve vergisini devlet karşılıyor. İlk 3 ay maliyet sıfır. 2.021 TL ücret ve 1.113 TL sigorta ve vergiler olmak üzere 3.134 TL’yi devletimiz karşılayacak. Devamındaki 9 ay boyunca da devletimiz sigorta primlerini ve vergileri ödemeye devam edecek. Yani aylık 1.113 TL’yi devletimiz karşılayacak. Biz işverenler olarak sadece ücret ödeyeceğiz. İşe alınacak kişi kadın, genç ve engelli ise 9 aylık süre 15 aya kadar uzamış olacak. Yine imalat sanayi ve bilişim sektöründe aylık 1.113 TL olan prim ve vergi teşviki 2.712 TL olarak verilecek. İkincisi de;

64 MART - NİSAN

herhangi bir sebeple işinde sıkıntı yaşayan girişimcilerimiz için çok önemli bir destek getirildi. Böylece Devletimiz sıkıntılı günümüzde de yanımızda olduğunu bir kez daha gösteriyor. Eğer bir işveren işlerinde sıkıntı yaşadıysa, faaliyetleri durmuş ya da azalmışsa; çalışanlarının maaşı 3 ay boyunca Kısa Çalışma Ödeneği kapsamında İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeniyor.” İş dünyasının tüm temsilcileri olarak bu seferberliğinin arkasındayız Valilik öncülüğünde İstanbul’daki tüm odalar ve iş dünyasının diğer temsilcilerinin bir araya gelerek harekete

geçmiş olduklarını ve yakın bir zamanda bunu bir lansman toplantısı ile kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten Kıran sözlerine “İMEAK DTO olarak bizim hizmet alanımız sadece İstanbul ile sınırlı değil, biz denizin olduğu, denizciliğin olduğu her yerde varız. Bu bakımdan Odamıza daha büyük bir yük düşüyor. Türkiye genelindeki 9 Şubemiz ve 15 Temsilciliğimizle birlikte İstihdam Seferberliği için var gücümüzle çalışacağız” şeklinde devam etti. Türkiye’nin gücüne ve geleceğine güvenin İş dünyasının her bir temsilcisinin yeni bir istihdamının, Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak anlamına geldiğini belirten Kıran, “Türkiye kendine güvenenleri hiçbir zaman yanıltmamıştır. Dünün en çok kazananları, Türkiye’ye yatırım yapanlar, Türkiye’de istihdam sağlayanlar oldu. Yarının en çok kazananları da, bugün Türkiye’ye yatırım yapanlar, insanımıza istihdam sağlayanlar olacak. Bu topraklarda, bu ülkenin denizlerinde bereket var, umut var. Burada iş var, Burada aş var, Burada gelecek var diyoruz. dedi.



Oda Gündemi

DTO İzmir Şubesi öğrencilerle buluştu

İ

stihdam Seferberliği 2019 kampanyasına destek veren İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi, denizciliğin duayeni isimleri, Ege Bölgesi’nde bulunan 17 üniversiteden yaklaşık 11 bin öğrencinin katıldığı Ege Bölgesi Kariyer Fuarı’nda bir araya geldi. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin koordine ettiği fuarda stant açan İMEAK DTO İzmir Şubesi, her biri denizcilik sektörünün farklı alanında yetkin olan isimlerin katılımıyla “Denizcilik Sektöründe Kariyer Fırsatları” paneli düzenledi. Türkiye’nin denizcilikte büyüme potansiyeline dikkat çeken sektör temsilcileri, gençlere denizde iş olduğunu belirterek,

öğrencilerin yabancı dil öğrenmeleri ve sektördeki gelişmeleri takip edip kendilerini geliştirmeleri tavsiyelerinde bulundular. Kaptan Gülsüm Güneşen Yıldız’ın moderatörlüğünde yapılan panelde açılış konuşmasını İMEAK DTO İzmir Şube Müdürü Halil Hatipoğlu yaptı. Çok sayıda kişinin konuşmacı olarak katıldığı panelde, Omikron Deniz Hizmetleri CEO’su Kaptan Özgür Alemdağ, “Yurt dışında ve yurt çinde gemiadamı ihtiyacı ve fırsatları”, Arkas Denizcilik Liman Operasyonları Koordinatör Yardımcısı Haluk Özkaynak, “Gemi işletmeciliği ve konteyner acenteliği”, Catoni Deniz İşleri Genel Müdür ave enerji lojistiği”, Alesta

Denizcilik Genel Müdürü Birol Akgöz, “Dökme yük gemi acenteliği” konularında bilgilerini paylaştı. Ayrıca, TCDD İzmir Liman İşletme Müdür Yardımcısı Metin Özyılmaz, “Liman işletmeciliği”, SETUR Kuşadası Marina Müdürü Can Polat “Marina işletmeciliği”, Dachser Türkiye Genel Müdürü Gökçen Atalayer, “Taşıma işleri organizatörlüğü”, Transatlantik Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Deniz “Brokerlik”, CIS Karkont Gözetim Ortağı ve Genel Müdürü Orçun Erbayraktar, “Yük ve deniz gözetimi” kendileri için belirlenmiş konularını anlattı.

DTO Kocaeli Şubesi İletişim Sanatı Konferansı düzenledi

İ

MEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Kocaeli Şubesi, Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Prof. Dr. Bedri Ömrüuzun’un konuşmacı olarak katıldığı “İletişim Sanatı” konferansı düzenledi. İMEAK DTO Kocaeli Hizmet Binasında gerçekleşen konferansa DTO Kocaeli Şube Başkanı Vedat Doğusel, Kocaeli Liman Başkanı Murat Müftüoğlu ile liman başkan yardımcısı Önder Eyigün, Denizcilik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammed Bamyacı ve Hereke Denizcilik Lisesi öğrencileri ile öğretmenleri katıldı.Konferansın konuşmacısı Prof. Ömrüuzun, günlük yaşamda ve iş hayatında beden dilinin önemine dikkat

66 MART - NİSAN

çekerek “Beden dilimizi olumlu yönde kullanmak istiyorsak, ayaktayken dik durmalı, oturuyor ve konuşmuyorsak arkamıza tam yaslanmalıyız. Dinlerken veya konuşurken oturur pozisyonda öne eğik şekilde ilgili durmalı, konuş-

tuğumuz kişiye yönelik durup grup konuşmalarında göğsümüzü mümkün olan sayıda kişiye açık tutmalıyız. Bununla birlikte iletişim kurarken mümkün olduğunca dokunun” diye konuştu.



Oda Gündemi

Türk Denizciliğine Bakış Paneli Bodrum’da düzenlendi Türk P&I öncülüğünde Bodrum Yacht Kulübü’nde gerçekleşen Türk Denizciliğine Bakış Paneline Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Selim Dursun, DTO Başkanı Tamer Kıran, Bodrum Şube Başkanı Orhan Dinç ve Türk P&I Başkanı Ufuk Teker katıldı.

Selim Dursun: Biz bir deniz ülkesiyiz. Denizci millet olacağız Türkiye’nin geçmişten bugüne denizci millet olma yolunda çalıştığını ifade eden Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Selim Dursun, “Bizim sınırlarımızın yüzde 70’i denizlerimiz, kıyılarımız. Nüfusumuzun da yüzde 50’si kıyı şehirlerinde yaşıyor. Deniz ticaretimizin yüzde 87’si deniz yoluyla yapılıyor. Biz bir denizci ülkesiyiz. Denizci millet olacağız. Bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı bu noktaya yoğunlaşarak çalışmaya gayret ediyoruz. Genel çerçevede dünden bugüne baktığımız zaman Türkiye’nin denizcilik sektöründeki yeri dünya ticaretinde yüzde 85 olan deniz taşımacılığında dış ticarette bizde yüzde 87. Dünya ortalamasından biraz yukarıdayız. Bunları sağlarken tabi bu sektörün prob-

68 MART - NİSAN

lemleri, sıkıntıları, rekabet edebilmesi adına yasal mevzuatlarda değişiklikler yapılmıştır. Birtakım iyileştirmeleri hep birlikte bu sivil toplum örgütlerimiz, Deniz Ticaret Odalarımızla da beraber dile getirerek çözüm odaklı çalışma yönünde bu hükümetimizin hakikaten iktidarlarımızın dünden bugüne devam ettirdiği bir süreç. Bunları yaparken biz deniz ticaretinde nerdeyiz’i, soruyu bütünleştirerek söylemek adına tabii ki dünyada, Türkiye’mizden örnek verelim öncelikle. Türkiye’mizde bizim ihracatımız 168 milyar dolarlık, ithalatımız 223 milyar dolarlık toplam dış ticaretimiz 391 milyar dolar gibi. Bu ticaretimizin dünyada ne derece etkin ve yetkin roldeyiz, nasıl bir konumdayız? Onu da şöyle diyelim, dünyada gayri safi milli hasılada yurt içi gayri safi milli hasılada dönen rakam

80 trilyon ABD dolarını aştı. Deniz ticareti de deniz ulaştırmasının da payı yüzde 25 ve 30 arasında trilyon doları bulan bir rakam. Bu Akdeniz havzası yani bizim bulunduğumuz coğrafyada Akdeniz havzasında da Karadeniz, Ege Denizi, Adriyatik Denizi de dahil olmak üzere dünya deniz ulaştırması pastası payından yüzde 1’lik bir satıh alanına sahip olmakla birlikte bu ulaştırma pastasından yüzde 25’i aşmış bir gelir var. Tabi bu nedir derseniz. Deniz ulaştırması deyince 25-30 milyar içinde de çok küçük bir rakam. 650-700 milyarı doları bulan bir rakam” dedi. Tamer Kıran: Bundan 15 sene önce hayal bile edemeyeceğimiz projeleri artık yapıyoruz Denizcilik sektörünün gayri safi hasılaya 20-25 milyar dolar arasında


www.7deniz.net <

katkı sağladığını belirten İMEAK DTO Başkanı Tamer Kıran, “Meşhur bir laf vardır, deniz yolu taşımacılığı olmazsa dünyanın bir kısmı yarısı soğuktan, diğer yarısı da açlıktan kırılır, diye. Çünkü, ham madde bir tarafta üretim başka bir tarafta. Tekrar tüketim farklı bir tarafta. Bunun merkezler arasında taşınmasının en efektif, en rantabıl yolu deniz yolu” açıklamasında bulundu. Denizcilik sektörünün bir diğer önemli ayağının gemi inşa ve tamir bakım olduğunu belirten Kıran, “Ülkemiz burada da son derece atılım halinde. 1516 sene önce 35 civarında olan tersane sayımız bugün 78 faal tersaneye çıkmış durumda ve sayıdan ziyade yani nicelikten ziyade nitelik olarak son derece gelişmiş durumda. Şöyle ki, bundan 15 sene önce hakikaten hayalini bile kurmayacağımız, kurmadığımız savunma sanayi projelerine tersanelerimiz giriyorlar ülkemiz için. Hem ülke savunmamız için hem de yabancı ülke Deniz Kuvvetleri için, Sahil Güvenlik ihtiyaçları için ve oralara bu konuda tedarik yapıyorlar” dedi.

Çözmemiz gereken 75 maddelik bir listemiz var

olsun. Bu anlamda teşekkür etmek durumundayız” açıklamasındı yaptı.

Denizcilik sektörü olarak çözmeleri gereken 75 maddelik bir listeleri olduğunu belirten Başkan Kıran, “Eğitim konusunda, deniz adamlarımız var, deniz insanlarımız var. Yaklaşık 100 bin civarında. Hem zabitan hem tayfa sınıfı dediğimiz gemilerde çalışan. Dolayısıyla bütün bunları birleştirdiğimizde ülke ekonomisi için son derece önemli istihdam. Biz teşekkür etmeliyiz. Dünya değişiyor, şartlar değişiyor. 20 sene önceki şartlar, bugün artık yok. İnsansız gemileri konuşmaya başladık. Tabii ki, bizim taleplerimiz oluyor. Mesela şu anda Deniz Ticaret Odası olarak 75 maddelik bir listemiz var. Devletimizin bütün kurumlarıyla çözmemiz gereken 75 maddelik bir listemiz var ama biz şunu görüyoruz, hiçbir kapıdan dönmüyoruz. Sağ olsun, devletimizin kapısı, kapıları bize sonuna kadar açık. Gittiğimiz her yerde yeter ki, taleplerimiz aklı başında, sektörün geneline şamil ve yapılabilir, karşılanabilir talepler

Ufuk Teker: Deniz turizmi bizim için çok önemli “Önümüzdeki yıllarda dünya markası olacağız. Sadece yolcu değil, deniz araçları tarafında da armatörlerimizin ve denizcilerin hizmetindeyiz. Türk P&I olarak Yunanistan, Uzak Doğu, Arap coğrafyası, Hazar ve Karadeniz’de kendini göstermeye başlayacak” diyen Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, Bodrum’un deniz turizminin atar damarlarından biri olduğunun altını çizdi. Teker şöyle devam etti “Biz deniz sigortacılığı tarafını temsil ediyoruz. Deniz turizmi bizim için çok önemli. Sigorta tarafında, korunması konusunda hem bakanlık hem de İMEAK Deniz Ticaret Odası ile sektörün ihtiyacı olarak teminatlar için sezon öncesi hazırlıkları yaptık. Denizcilerimiz de teknelerini sezona hazırlıyorlar. Umarım sigortalarını da hazırlıyorlardır”


Haber

TÜDEV’in Genel Kurulu yapıldı

T

ürk Deniz Eğitim Vakfı (TÜDEV) Olağan Mütevelli Genel Kurulu gerçekleştirildi. 142 delegenin oy kullandığı genel kurulda yapılan görev dağılımı sonrasında, yeni Yönetim Kurulu Başkanlığına Tamer Kıran, 2. Başkanlığına Eser Bayraktar, Genel Sekreterliğine Barış Türkmen ve Saymanlığa ise Ümit Sandıkçı seçildi. Yanı sıra yönetim kurulunda yer alan diğer isimler ise Ahmet Can Bozkurt, Abdülvahit Şimşek, Hakan Cendik, Zeynep Pınar Kalkavan ve Kasım İnandı oldu. Tamer Kıran: TÜDEV Anayasa Mahkemesi Kararı sonrasında sıkıntıya düştü TÜDEV Genel Kurulu’nda konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, TÜDEV’in kuruluşunu çok iyi hatırlayan biri olduğunu belirterek, sektörün zor günler yaşadığını ve 1992’de kurulan vakfa 2006 yılında hizmet imkanı geldiğini kaydetti. TÜDEV’de üç dönem hizmet ettiğine işaret eden Kıran, şöyle devam etti: “Türk Deniz

70 MART - NİSAN

Ticaret filosuna bakın denizde çalışan insanların çoğu TÜDEV mezunudur. TÜDEV bu sektöre büyük hizmet etmiştir ve hizmet etmeye devam etmektedir. TÜDEV ne zaman maddi olarak sıkıntıya düştü? Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile sıkıntıya düştü. Arsa al, bina yap, burs ver… Bunlar üst üste bugüne kadar geldi. Her insanın iş hayatında yapabileceği gibi benim şu anda düşündüğüm Samsun gemisinin alımıyla maddi anlamda sıkıntısı zirveye çıktı. Samsun gemisini kaldırmasının mümkünü yoktu. TÜDEV’in Piri Reis Üniversitesi ile birlikte sıkıntısı had safhaya çıktı. TÜDEV’in sıkıntılarını çözeriz dedik. TÜDEV gemiyi iade etti. İadenin ardından çocukların staj konusu için çalışmamız lazım.” Salih Zeki Çakır: DTO’ya bağlanmalı

TÜDEV

Genel Kurulda konuşan İMEAK DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır, TÜDEV’de yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. TÜDEV’in kuruluşundan bugüne çok önemli bir fonksiyonu olduğunu ve

Salih Zeki Çakır

bundan sonra da DTO’nun desteğiyle olmaya devam edeceğine işaret eden Çakır, “İyi işler yapabilirsiniz. Eğitimin kutsallığı önemlidir. Bu kutsallığı yerine getirirken usulüne uygun yapmak gerekir. Bu benim düşüncemdir. Kendi açımdan bunu gündeme getirmek zorunluluğu hissediyorum. Üniversite kurulma kararı verildikten sonra DTO’nun kaynakları aktarılarak ki bunu eleştirdim, benim fikrim aktarma işi olmasın. Bütçenin yüzde 80’ine kadar vakfa aktarılmışsa bu


www.7deniz.net <

Tamer Kıran

vakfın odanın mütemmim cüzü haline getirilmesi gerekiyor. Ortada şık olmayan durum var” diye konuştu. Çakır şöyle devam etti: “Bunun düzeltilmesi gerektiğini ifade etmiştim. Söylemlerimin ardından TÜDEV düzenleme yoluna gitti. Oda gelirlerinin minimum yüzde 20’sinin vakfa bağışlanması şartıyla oda meclis üyeleri mütevelli olarak vakfa kabul edildi. Bunları söylediğimde tepki görmüş-

tüm. Metin Kalkavan Bey, 2017 yılında benim bu düşüncemi sağ olsun mecliste alkışlatmıştı. Bunun ileri bir aşamaya taşınması gerekir. Benim talebim vakıf senedinde gerekli düzeltme yapılarak TÜDEV’in Deniz Ticaret Odası’na bağlanması. Kurucu mütevelli üyelerinin de maddi manevi hakkı korunarak. Buna muhakkak hukuki formül vardır.” Üniversite kurmanın iyi fikir olduğunu ve ih-

tiyaç olduğunu aktaran Salih Zeki Çakır, “Türk ve dünya denizciliğinin gerçekleri dikkate alınarak, ölçek ekonomisine göre fayda-maliyet analizini yapılıp, bu üniversitenin Türk denizciliğine marjinal faydasının sorgulanması gerek. Müthiş bir kaynak ve müthiş bir yatırım yapıldı. Bunun mecliste taştırmaya açılmasını talep etmiştim. Bu konunun önümüzdeki günlerde tartışılması lazım” ifadelerini kullandı. Genel kurulda TÜDEV’in 20172018 yılı Yönetim ve Denetim Kurulu ibra oylaması yapıldı. Yapılan oylamada 2017 ve 2018 yılı Yönetim ve Denetim Kurulu oy çokluğuyla ibra edildi. Ayrıca 2018 yılı bütçesini ibra etmeyen isimler oldu. Bu isimler Cenk Kaptanoğlu, Şadan Kaptanoğlu, Cengiz Kaptanoğlu, Yusuf Sertkaya, Hakan Çentik, Kerim Kalafatoğlu ve Salih Zeki Çakır.


Haber

DTO’dan Yıldırım’a Denizcilik Üstün Hizmet Beratı Ak Parti İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım’a Türk denizcilik bayrağının daha ileriye taşınması için yapmış olduğu üstün hizmet ve katkılarından dolayı İMEAK DTO tarafından “Denizcilik Üstün Hizmet Beratı” takdim edildi.

İ

MEAK Deniz Ticaret Odası düzenlediği geceye, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Eski Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Eski Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı, İMEAK DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır ve denizcilik sektöründen çok sayıda armatör katıldı. Binali Yıldırım, konuşmasına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başladı. Kadınlara kota koymak yerine fırsat eşitliğinin sunulması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Kadınlar gelecekte çok daha etkin bir şekilde yer alacak” dedi. Türkiye’de 11 yıldan fazla ulaştırma bakanlığı yaptığına kaydederek, Ulaştırma Bakanlarının ortalama görev süresinin 8,5 ay olduğuna işaret etti. Yıldırım, “8,5 ayda bir bakan ne yapabilir? Gelir çalışanlardan brifing alır, işlerin, projelerin, sorunların ne olduğunu öğrenir, ondan sonra veda

72 MART - NİSAN

ziyaretlerine başlar. Hamdolsun bu süre içerisinde 22 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Yolları böldük hayatları birleştirdik, yolları böldük gönülleri birleştirdik, yolları böldük milleti birleştirdik, yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürtmeyiz. Bunu herkes böyle bilsin” dedi. Bu şehre borcumu ödemek için huzurunuzdayım Uzun yıllar boyunca Ankara’da siyasette çeşitli görevler aldığına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti: “11 yaşında bu şehre geldim. Ortaokulu, liseyi, üniversiteyi burada okudum. Meslek sahibi oldum. Aile kurdum, çocuk sahibi oldum, torun sahibi oldum. Bu şehir beni milletvekili yaptı, bakan yaptı, başbakan yaptı, meclis başkanı yaptı. Şimdi bu şehre ortasından deniz geçen, denizciliğin merkezi olan bu şehre borcumu ödemek için huzurlarınızdayım. İstanbul’a bir denizci başkan yakışır herhalde değil mi? Kadıköy’de de arkasında çok güzel bir

kariyer olan Özgül kardeşimiz başkan adayı. İnşallah Özgül Hanım’la da Kadıköy’de değişimi bu kez başaracağımıza inanıyorum. Bütün denizci dostlarımızın desteğini talep ediyorum.” Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntının ‘artık sır olmadığını’ belirten Yıldırım, “Türkiye bu ve buna benzer sıkıntıları daha önce de yaşadı ve her seferinde üstesinden gelmeyi başardı” dedi. Bu ekonomik sıkıntının da geçici bir durum olduğunun altını çizen Yıldırım, “Bu işi de yine AK Parti başaracak. Başka bir alternatif gözükmüyor. Onun için daha çok gayret edeceğiz, daha çok dayanışma içerisinde olacağız ve inşallah bu badireden de çıkacığız” ifadelerini kullandı. Yıldırım’a konuşmasının ardından İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran ile Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır tarafından Denizcilik Üstün Hizmet Beratı verildi.


www.7deniz.net <

Bu proje Türkiye’nin projesidir

D

enizle ilgili yatırımlarıyla dikkat çeken Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Doğuş Grubu öncülüğündeki Galatoport adıyla bilinen Salıpazarı Liman Projesi’ndeki son durumu anlattı. Galataport Projesi’ndeki çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini belirten Ferit Şahenk, projenin 2020 Mayıs’ında tamamlanacağını söyledi. Şahenk, “Galataport’u sadece İstanbul değil İstanbul’a gelen, İstanbul’a gönül vermiş, İstanbul’u görmek isteyen, değişik lezzetlerini bir arada tatmak isteyen Türk- yabancı bütün misafirlerimize, vatandaşlarımıza açacağız. Galataport, güvenlikli ve temiz bir biçimde, içinde 1,2 kilometrelik yürüyüş yolu olan, eski ve yeni İstanbul’umuzu gösterecek şekilde bu projeyi açıyoruz. Bu proje ne Doğuş Grubu’na aittir ne de Şahenk ailesine. Bu proje Türkiye’nin projesidir. Bizler burada aracıyız. Alnımızın akıyla projeyi bitirip memleketimize en güzel şekil-

de sunacağız. Huzurluyuz, gururluyuz” dedi. Şahenk, “Doğuş Grubu senelerdir denizle ilgili yatırımlarına devam ediyor. Denizcilikte Türk misafirperverliğini en iyi şekilde gösteren marina işinde varız. İnşallah çok daha nicelerini yapacağız.

Türkiye, konumu açısından üç tarafı denizle çevrili. Muhteşem ve adeta dünyanın en büyük açık hava müzesi. Buralara ne kadar denizden ulaşılırsa değeri o kadar artacak” sözlerine yer verdi.

IT IS EASY TO WORK WITH US!

At Besiktas Marine, we aim to provide customers with good service, superior product sand competitive prices. Working in close partnership with top manufacturers all over the world, we offer high-quality, cost-effective and tailor-made solutions for our customers’needs. Expert Ship Service and Repair

Ship Chandling and Technical Store

Crewing and Ship Agency Service

Adress Evliya Çelebi Mah.Genç Osman Cad. No:45/C – Tuzla İstanbul / TURKEY

Besiktas , , Marine

Phone + 90 216 701 15 00 – 701 15 05 Mobile +90 535 898 19 84

E-Mail info@besiktasmarine.com service@besiktasmarine.com

Provision and Bonded Store

www.besiktasmarine.com


Makale

Eğitim ve gelişimde bütünleşik yaklaşım ve yeni trendler 2018 yılı denizcilikle ilgili emniyet ve kayıplarla ilgili istatistikler gösteriyor ki deniz sigortaları kayıplarının yüzde 75’i insan hataları yüzünden gerçekleşiyor. Bu durum çevre kirliliğine, birçok insanın hayatına ve 1.6 milyar dolarlık bir maddi kayba karşılık geliyor.

Kaptan Özgür Alemdağ MTR Bilişim, Eğitim ve Danışmanlık Ltd. Şti. Kurucu Ortak / CEO

74 MART - NİSAN


MTR Bilişim, Eğitim ve Danışmanlık Ltd. Şti. Kurucu Ortak / CEO

2018 yılı denizcilikle ilgili emniyet ve kayıplarla ilgili istatistikler gösteriyor ki deniz www.7deniz.net sigortaları kayıplarının yüzde 75’i insan hataları yüzünden gerçekleşiyor. Bu durum çevre kirliliğine, birçok insanın hayatına ve 1.6 milyar dolarlık bir maddi kayba karşılık geliyor.

<

Zaman ve ticari baskılar riskleri beraberinde getiriyor Uluslararası sefer yapan 50.000 civarındaki gemi dünya ticaretinin yüzde 90’ına karşılık gelen yükü taşımaktadır. Son 10 yılda, gemi dizaynlarının iyileştirilmesi, teknolojideki gelişmeler, risk yönetimi ve emniyet önlemleri gemi kayıplarında ciddi bir düşüşe neden olmuştur. Deniz emniyetiyle ilgili bunca olumlu gelişmeye rağmen ölümcül kazalar hala devam etmektedir. Tedarik zincirlerinin optimizasyonu ve etkinleşmesiyle zaman ve ticari baskılar gemi mürettebatı ve operatörler üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Bu yoğun baskı, emniyet kültürü ve karar alma sürecinde bozulmalara ve riskin normalleştirilmesine sebep olmaktadır. Bu da davranışsal ve kültürel risklerin ciddi anlamda dikkate alınması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Gelişen Teknoloji, sensörler, ramak kala kampanyaları gibi girişimler, emniyeti arttırırken, teknoloji ve insan etkileşiminde doğru dengeyi yakalamamız, ancak eğitimle ilgili kurulacak bir sistem ve sürekli eğitimle davranış odaklı emniyet kültürünün tesisi sayesinde sağlanabilir. Dolayısıyla konuya sadece sınavların yapıldığı, bilgisayar tabanlı eğitimlerin verildiği, çoğu zaman yasak savmak adına yapılan bir sistem olarak değil, çok daha bütünleşik yaklaşılması gerekmektedir. STCW Konvansiyonu sayesinde uluslararası bir standardı olan denizcilik eğitimini tamamlayarak mezun olan bir zabitan, sektör taleplerini birebir karşılamakta yetersiz kalabilmektedir. Zira denizcilik sektörü oldukça dinamik bir yapıya sahiptir ve sürekli güncel kalmayı gerektirmektedir. Kiracılar almış oldukları büyük riskleri yönetebilmek adına standart üstü taleplerde bulunmaktadır. Meydana gelen kazaların çoğunun insan hatasında kaynaklandığı düşünülürse, eğitim ve gelişim adına talep edilenlerin ne kadar anlamlı olduğu anlaşılmaktadır. ISM kod, PSC, Rightship denetleri, VIQ, TMSAgibi uygulamalar bu anlamda Denizcilik İşletmelerine ışık tutmak ve denetlemek amacıyla uygulanmaktadır. Bu kapsamda Denizcilik İşletmeleri ticari faaliyetlerini devam ettirebilmek için kendi bünyelerinde kuracakları bir sistemle bu gerekleri yerine getirmek durumundadır. Denizcilik işletmelerinin önünde eğitim ve gelişimle ilgili bekleyen sorunları şu şekilde özetleyebiliriz; - İş Başvurularının Alımı - KVKK Gereklerinin Karşılanması - Detaylı Mülakat ve Eğitim İhtiyaç Ana-

ve sosyal etkinlikler takım ruhunun oluşlizi -Zaman Şirketve Oryantasyon Eğitimi masına ciddi anlamda destek veriyordu. ticari baskılar riskleri beraberinde getiriyor -Uluslararası SMS Oryantasyon Eğitimi çalıştığım firmada sefer yapan 50.000 civarındaki gemiDaha dünyaönce ticaretinin yüzdeiki 90’ına karşılıkeğitim gelen - PMS Oryantasyon Eğitimi departmanı kuracak kadar bütçesi olan yükü taşımaktadır. Son 10 yılda, gemi dizaynlarının iyileştirilmesi, teknolojideki gelişmeler, - Mesleki Gelişim Eğitimleri ve bu konuda ciddi yatırım yaparak ekip yönetimi ve emniyet önlemleri gemi kayıplarında ciddi bir düşüşe neden olmuştur. Deniz -risk Soft Skill Gelişim Eğitimleri kuran firmalardı. Ancak kurulan ekibe ilgili bunca olumlu gelişmeye rağmen ölümcül kazalar hala devam etmektedir. -emniyetiyle Katılış Öncesi Emniyet Tazeleme Eğitirağmen endüstri gereklerini bir sistem Tedarik zincirlerinin optimizasyonu ve etkinleşmesiyle zaman yönetebilmek ve ticari baskılargerçekten gemi mi olmaksızın çok ve operatörler üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Bu yoğun baskı, emniyet -mürettebatı Katılış Öncesi Oryantasyon Eğitimi zordu. karar alma sürecinde bozulmalara ve riskin normalleştirilmesine sebep olmaktadır. -kültürü Gemi ve Üzeri Eğitimler teknolojigerekliliğini ve yeni ortaya jenerasyoda davranışsal ve kültürel risklerin ciddi anlamdaGelişen dikkate alınması -BuŞirket Seminerleri Düzenlenmesi nun bu teknolojiye olan hakimiyeti, o -çıkarmaktadır. Emniyet ve Sağlık GelişenKampanyaları Teknoloji, sensörler, ramak kala kampanyaları gibi girişimler, emniyeti dönemde uzaktan eğitim platformlarının, -arttırırken, Yeni Gelişen Eğitim İhtiyaçlarının Testeknoloji ve insan etkileşiminde doğru dengeyi yakalamamız, ancak eğitimle ilgili denizcilikte de kullanabileceği fikrini ve piti kurulacak bir sistem ve sürekli eğitimle davranış odaklı emniyet kültürünün tesisi sayesinde özellikle zorlandığımız tekrarlı sınav ve -sağlanabilir. Performans Değerlendirmelerinin Dolayısıyla konuya sadece Alınsınavların yapıldığı, bilgisayar tabanlı eğitimlerin eğitimlerin yönetimini kolaylaştıracağını ması - Tüm Süreçlerden Doğan Yeni Eğitim İh- düşündük ve bu düşünceden yola çıkarak 2011 yılında yukarıda bahsetmiş oldutiyaçlarının Tespiti - Gereken Eğitimlerin Gerçekleştirilmesi ğum gerekleri karşılamak için denizcilik firmalarına 3. parti eğitim ve danışmanve Kayıt Altına Alınması - Sistem Verilerinin Analiz Edilerek Ra- lık hizmeti veren MTR (maritimetrainer) firmasını kurduk. MTR aktif çalışma haporlanması ve İyileştirilmesi - Davranış Odaklı Emniyet Kültürünün yatına 2013 yılının sonunda başlayarak bugün Türkiye’de 30’dan fazla firmaya Tüm Şirkete Yaygınlaştırılması Bütünleşik ve yenilikçi sistem olma- hizmet veren, lider konumdaki bir kurum dan yönetilmesi imkansız denecek ka- haline gelmiştir. Yurtdışında hizmet verdiğimiz firmaların da sayısı gün geçtikçe dar zor artarak sağlıklı bir şekilde büyümeye deOldukça uzun ve zorlu olan bu sürecin vam etmekteyiz. bütünleşik ve yenilikçi bir sistem olmadan Peki biz ne yapıyoruz. Öncelikle sahip yönetilmesi imkansız denecek kadar zor. Bizzat Eğitim Koordinatörlüğü yaparken olduğumuz “Maritime Training Institute” karşılaştığım zorlukların başında tekrarlı sertifikasyonuyla çalıştığımız firmalara olarak yapılan ve uzun saatlerimizi alan online eğitim akademisi kuruyoruz. Bu sınavlar, şirket ve SMS oryantasyon eği- platform içerisine firmanın spesifik ihtitimleri ve daha sonra ofiste yapılan CBT yaçlarına yönelik modülleri ve içerikleri (Bilgisayar Tabanlı Eğitimler) eğitimleri- koyarak firmaya özel bir altyapı oluşturugelmekteydi. Bu süreçte en etkin eğitim- yoruz. ler ise bizzat analiz ederek çıkardığımız, İş başvuruları ve KVKK eksiklerden yola çıkarak hazırladığımız,İş başvurularını, başvuru yapanlar web simülatör destekli, vaka çalışmalı, şirket CEO’sununda katıldığı hem firma vizyo- sitesine koyacağımız bir linkle sistemimiz nunun hem departman problemlerinin üzerinden profillerini oluşturduktan sonkarşılıklı olarak tartışıldığı üç günlük se- ra eksiksiz bir şekilde doldururken, şirkeminerlerdi. Gün sonunda yapılan yemek tinizin KVKK politikasını okuyarak onay

MART - NİSAN 75


Makale başka bir zorunluluktur. Üst görevlerde ise bu gemiye yönelik detaylı bilgilerin paylaşıldığı bir oryantasyon şeklinde gerçekleştirilmelidir. Şirkete spesifik olarak hazırladığımız oryantasyon eğitimini tüm personel online olarak alabilmektedir. Ayrıca departmanlardan alınan gemilere spesifik oryantasyon bilgileri, revizyon ve sirkülerler bir link aracılığıyla eğitimin devamında zabitlerle paylaşılmaktadır. Bu sayede ilgili bilgileri okuyarak ofise gelen zabitlerle katılış öncesi oryantasyon çok daha etkin bir şekilde yapılmaktadır. Tüm bu eğitimleri tamamlayan personel şirketten karekodlu ve klas onaylı sertifikalarını alarak gemiye katılmaktadır. Eğitim yönetimi modülü

formunu online olarak kabul etmelerini sağlıyoruz. Belirtmiş oldukları görev ve gemi tipine göre sistemde tanımlanmış olan sınavlar otomatik olarak kişiye atanarak bilgilendirme e-maili üzerinden sınavlarını ofise gelmeden tamamlamalarını sağlıyoruz. Dolayısıyla ofise gelmeden yapılan başvurular sayesinde şirketiniz veritabanında tüm işbaşvuruları, cv detayları ve tamamlamış oldukları sınav sonuç raporlarıyla filtreleyerek dilediğiniz adayları görüşmeye davet edebiliyorsunuz. Bu durum ofise yapılan başvurularla ilgili iş yükünü ciddi anlamda azaltarak hem CV’lerin daha düzgün doldurulmasını sağlıyor, hem de sınav için ayrıca emek verilmesinin önüne geçiyor. Değerlendirme sınavları Sınav modülü, İngilizce, mesleki, kişilik envanteri ve yetenek testleri gibi birçok sınav tipinden oluşmakta ve geniş bir soru bankasına sahip bulunmaktadır. Kullanılan ses tanıma sistemi, sesli, görsel ve animasyonlu sorular ve detaylı rapor sayfası başvuru yapanların bilgi ve becerilerini ölçmede oldukça etkin bir araç haline gelmiştir. Kullanıcıların bu değerlendirme sınavlarını evlerinden yapmaları güvenlikle ilgili soru işaretleri yarattığından sınav esnasında fotoğraf çekme özelliği etkin hale getirilerek bu durum ortadan kaldırılmıştır.

sistemi detaylı olarak tanıması sağlanmaktadır. Mesleki ve Softskill eğitimleri Kütüphanemizde bulunan 40’tan fazla CBT üzerinden filoya göre seçim yapılarak oluşturulan mesleki/softskill eğitim kataloğu görevlere göre atanmakta ve interaktif/seslendirmeli olarak hazırlanan bu eğitimler şirkete spesifik bilgilerle de donatılabilmektedir. Çalıştığımız firmalar bu sayede endüstrinin istediği standart eğitimlerin yanısıra sektörde sıklıkla karşılaşılan problemlerden yola çıkılarak hazırlanmış demirleme, yağ ve çöp kayıt defteri gibi eğitimleri de kataloglarına ekleyebilmektedir. Yine gemiadamları bu eğitimlerini online olaraksistem üzerinden tamamlayabilmektedirler. Oryantasyon modülü Gemiye katılış öncesi mürettebata verilmesi gereken tazeleme eğitimleri de

Gemi tarafında ise yine yıllık eğitim planı dahilinde verilmesi gereken eğitimler ve yapılması gereken talimler bulunmaktadır. Bu ve karadaki diğer eğitimler için geliştirmiş olduğumuz eğitim yönetimi modülü sayesinde tüm filo planlaması sistem üzerinden yapılabilmektedir. Gemi adminleri kendilerine verilen kullanıcı bilgileriyle sisteme giriş yaptıklarında, gemileri için planlanmış eğitim/talim detaylarına ulaşabilir ve tamamladıkları eğitimlerin kayıtlarını, eğitime katılım sağlayan personel bilgisini, performansını ve eğitime ait olan bir doküman veya fotoğrafı sisteme ekleyebilirler.Bu sayede hem gemi hem de personel bazlı verilen eğitimlerin takip edilmesi sağlanmaktadır. Aylık emniyet ve sağlık bülteni Paydaşlarımızdan aldığımız veriler, yeni regülasyonlar, kaza analizleri ve sağlıkla ilgili konular hakkında hazırlamış olduğumuz aylık bültenle, personelin emniyet ve sağlık farkındalığını arttırabilmektedir. Ayrıca günlük olarak denizcilikle ilgili web sayfalarından derlenen

Oryantasyon modülü Detaylı mülakat sonrası işe kabul edilen personele şirketin geçmişini, yapısını, politikalarını, vizyonunu ve gemilerini tanıyacakları bir sunum, SMS’le ilgili detaylı bir sorumluluk matriksi ve soru bankası oluşturularak sisteme yüklenmekte ve işe başlayacak olan mürettebatın firmayı ve

76 MART - NİSAN

Oryantasyon modülü Detaylı mülakat sonrası işe kabul edilen personele şirketin geçmişini, yapısını, politikalarını, vizyonunu ve gemilerini tanıyacakları bir sunum, SMS’le ilgili detaylı bir sorumluluk matriksi


www.7deniz.net < Denizcilik gazetesi sayesinde, güncel gelişmeleri sistemimiz üzerinden yakından takip edebilirsiniz. Davranış odaklı emniyet kültürü Bu kültürün oluşturulması şüphesiz liderden başlayarak devam eden kapsamlı bir program olarak ele alınmalıdır. Bu konuda Shell “Resilience/Reflective Learning” adı altında yeni bir girişim başlatmış ve daha önce yapılan uygulamaları tek bir çatı altında toplamıştır. Bu program şirket ve gemi tarafına ciddi sorumluluklar yüklemekte ve aktif eğitim mantığıyla yapılması gereken oturumların etkin bir şekilde hayata geçirilmesini gerektirmektedir. Bu konuda Dünyada Denizcilik eğitiminde aktif eğitim uygulamasını hayata geçirmiş ilk okul olan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmam ve şirket ortak ve kıdemli personelimizin çoğunun bu sistemden mezun olması hem uygulamada yaşanan sıkıntıları anlamamızhem de çözüm üretmemiz adına bizleri teşvik etmiştir. Bu kapsamda şirketlerin bu program etkin bir şekilde hayata geçirmesi için aşağıdaki hizmetleri vermekteyiz; Resilience Farkındalık Eğitimi: Tüm gemi ve şirket personeline konuyla ilgili farkındalık semineri vererek sorumluluklarından bahsediyor, sistemin metodolojisini anlatıyor ve örnek oturumlarla konuyu daha iyi kavramalarını sağlıyoruz. Bazı Eğitimlerin İnteraktif Hale Getirilerek Offline Sisteme Yüklenmesi: Bazı eğitim içerikleri probleme dayalı öğrenme mantığıyla senaryolaştırılarak seslendiriliyor, çok daha kolay yönetilebilir ve ilgi çekici hale getiriliyor. Tüm eğitim içerikleri ister online, ister offline olarak tek bir noktadan erişilebilir hale getiriliyor. 3D Kazadan Öğrenme Eğitimleri (LFI): Firmaların yaşamış oldukları kazalarla ilgili raporları inceleyerek oluşturmuş olduğumuz senaryolar üzerinden 3 boyutlu interaktif videolar hazırlanarak filo çapında farkındalığın arttırılması ve 3. Partilere karşı kaza kapanış aksiyonunun yapılmasını sağlıyoruz. Bu eğitimlerde kaza baştan sona yaşatılarak daha sonra yapılan hatalar sorgulanmakta ve izleyenlerin öğrenme hedeflerine adım adım ulaşmaları sağlanmaktadır. Resilience Uygulamasının Ölçme Değerlendirmesi: 360 derece değerlendirme mantığıyla hem eğitimi verenlerin hem de alanların sistem üzerinden değerlendirilmesini sağlayan bir uygulamayla, tüm verilerin tek noktada toplanmasını sağlayabiliyoruz. Resilience Yönetimi: Tüm bu süreçlerin yönetimini üstlenerek çalıştığımız firmalar üzerinden bu yükü alıyor ve belli dönemlerde

hazırladığımız gelişim raporlarıyla firmaları bilgilendiriyoruz.

maların bu konudaki eğitim ihtiyaçlarını yine online olarak karşılıyoruz.

Şirket seminerleri düzenlenmesi: Şirket bünyesinde meydana gelen kazalar, olaylar, kayıplar, departmanların yaşadığı sorunlar, vizyon paylaşımı, 3. Parti tedarikçilerle iletişim gibi birçok konularda düzenlenecek seminerleri baştan sona organize ediyor ya da danışmanlığını yaparak bazı eğitimleri MTR olarak biz verebiliyoruz.

Tecrübelerimizden ve endüstri gereklerinden yola çıkarak hazırlamış olduğumuz bu altyapı ile, çalıştığımız firmaların, eğitim ve gelişim konusunda, online/offline platform, içerik hazırlama ve eğitim/ danışmanlık sağlayarak, eğitim ve gelişim konusunda hem işhem de maliyet yüklerini hafifletmeyi amaçlıyoruz. Bu uğurda İstanbul ve İzmir’de çalışan 15 kişilik genç ve dinamik bir ekiple 2019 yılında, yurtiçindeki payımızı arttırmayı, orta ve uzun dönemdeyurtdışındaki global oyuncular arasındaki yerimizi almayı hedefliyoruz.

Ciddi oyun ve VR (Sanal Gerçeklik): Denizcilik Eğitimi havacılık gibi oldukça pahalı bir eğitim ve bazı uygulamaları öğrenme ancak simülasyonlarla ya da gemi üzerinde bizzat uygulayarak gerçekleşebilmekte. Gelişen Teknoloji, bu konuda da yardımımıza koşuyor. Özellikle ciddi oyun ve VR uygulamaları günümüzde birçok alanda etkin bir şekilde uygulanmaya başlandı. MTR olarak son dönemde bu konuda yürüttüğümüz KOSGEB projeleriyle gemi üzerindeki kritik operasyonların oyun ortamında uygulamalı olarak öğretilmesi için çalışıyoruz. Hazırlamış olduğumuz Kapalı Mahale Giriş oyunu, web den indirilerek verilen talimatların uygulanmasıyla sanal ortamda ihtiyaç duyulan bu bilgi ve becerilerin geliştirilmesini amaçlıyor. VR alanında geliştirdiğimiz Demirleme Modülümüzle demir atmak için gerekli olan tüm adımları sanal gerçeklik üzerinden yapabiliyor bu platformları hem eğitim hem de değerlendirme amacıyla kullanabiliyorsunuz. Performans değerlendirme modülü: Son olarak geliştirmiş olduğumuz performans modülü sayesinde, firma çalışanlarının performans değerlendirmelerini sistem üzerinden yaparak, çıkan eğitim ihtiyaçlarını sistem üzerinden kapatabiliyorsunuz. Specifik Ecdis eğitimleri: Birçok Ecdis markasının temsilciliği sayesinde fir-

MTR, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren ve çalıştığı firmalara online kurumsal akademi kurulumu yaparak, çalışanlarının iş başvurusundan, performans değerlendirmesine kadar olan tüm eğitim ve gelişim süreçlerinin etkin bir şekilde yönetilmesini sağlayan platformun yazılımını ve içerik geliştirme sürecini yürütmektedir. Bununla birlikte 3D ciddi eğitim oyunları, kaza videoları hazırlamakta, birçok konuda denizcilik sektörüne danışmanlık ve eğitim desteği vermektedir. Fuarda yeni geliştirmiş olduğumuz aşağıdaki ürünlerimizin lansmanını yapacağız; - CV Modülü - Değerlendirme Modülü - Yeni CBT’ler - Eğitim Planlama Modülü - Performans Değerlendirme Modülü - Anket Modülü - Resilience Danışmanlık Modülü - 3D Ciddi Eğitim Oyunları - 3D Kaza Videoları - Ses Tanıma Özellikli Denizcilik İngilizcesi Eğitim Modülü - Romörkör Firmaları Eğitim Modülleri

MART - NİSAN 77


Bülten

Yaf Diesel’den Balast Suyu Arıtma Sistemi semineri

Yaf Diesel’in organize ettiği Ballast Water Management System seminerinde Çin’de bulunan Wuxi Brightsky Electronic Şirketi’nden Yüksek Mühendis Chang Hyung Bae ile Mekatronik Mühendisi Ding Yao, uluslararası yük gemilerindeki balast suyu arıtmak için geliştirdikleri sistemi tanıttı.

Y

af Diesel, Wuxi Brightsky Electronic Şirketi tarafından gemiler için geliştirilen su arıtma sistemi (Ballast Water Management System) Ballast Arıtma Sistemi semineri düzenledi. Holiday Otel’in salonunda yapılan Seminere KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, YAF Diesel Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kanıcı’nın yanı sıra çok sayıda armatör ve denizci yoğun ilgi gösterdi. Wuxi Brightsky Electronic Şirketi mühendislerinden, Yüksek Mühendis Chang Hyung Bae ve ardından Mekatronik Mühendisi Ding Yao, Balast Suyu Arıtım Sistemi ile ilgili konuştular. İlk pilot tesis Güney Kore’de İlk söz alan sistemin geliştiricisi Mühendis Hyung Bae, 10 yıldır bu sektörde olduklarının altını çizerek, ilk pilot tesislerini 2006 yılında Güney Kore’de yaptıklarını belirtti. Ardından 2010 yılında Çin’de çevre testleri yaptıklarını aktaran Hyung Bae, Çin’de ilk onayı aldıklarını dile getirdi. Wuxi Brightsky Electronic ismini verdikleri sistemi ilk olarak 1995 yılında Çin’de kurduklarını aktaran Hyung Bae, aynı zamanda Çin’in Ulusal Yüksek Teknoloji şirketi ile de çalıştık-

78 MART - NİSAN

larını belirterek 2009 yılında ise Balast Suyu Arıtma Sistemleri çalışmasına geçtiklerini söyledi. Kimyasal sistem istemedik Sistemi geliştirmek için hergün çalışmak zorunda olduklarını dile getiren Hyung Bae, şöyle devam etti: “Sistemimizi ilk olarak ortaya çıkardığımızda iki endişemiz vardı. İlki fiziksel sistemdi. Kimyasal sistem istemedik. Kimyasal sistemlerin çok fazla ekipmana ihtiyacı var. Bu nedenle UV teknolojisi kullanmak istedik. Kendini ıspatlamış bir teknoloji olmasından dolayı, UV sistemini tercih etti. UV modelinde işlem yapıldıktan sonra su balast tankına gidiyor. İki temel fonksiyonu var. Biri UV performansını arttırmak, ikincisi sıcak nokta çevirmeci. İlk olarak yüksek sıcaklığa çıkarıp mikroorganizmalara zarar veriyor. Ultrasonun ana fonksiyonu temizlik yapması. Mikroorganizmaları temizliyor.” Çok olumlu sonuçlar aldık Filtre sistemlerinde kısa bir süre sonra tıkanmaların yaşandığını ve mikroorganizmaların filtrenin yüzeyine yapıştığına işaret eden Hyung Bae, “Ne kadar geriye doğru yıkama yapılsa da çıkartılamıyor.

Bizim sistemimizde hidrosiklonun üç tane yolu var. İlk tersine doğru bir yol. İkinci yolda yer çekimini de kullanarak suyu döner bir şekilde aşağıya doğru itiyoruz. Tortu bir kısımda toplanıyor. Temiz su tekrar yukarı çıkıyor. Yüzde 90’a kadar su ile sedimenti ayrıştırmış oluyoruz. Hidrosiklon Performans testlerimizden de son derece olumlu sonuçlar aldık” diye konuştu. Uluslararası düzeyde çok sayıda sertifika ve patent aldık Uluslararası düzeyde çok sayıda onay sertifikası aldıklarının altını çizen Hyung Bae, “Birçok ülkeden patent aldık. Kontrol sistemimiz çok iyi. Sistemimize güveniliyor. Bize gelen geri dönüşlerde sediment tortu kontrolünün çok iyi olduğu söyleniyor. Bazı gemilerde yeterince yer yok. Bizde sistemimizi kullanacak yeterli alan bulamayınca konteyner kuruyoruz” dedi. Hyung Bae’nin ardından Mekatronik Mühendisi Ding Yao da kısa bir sunum yaptıktan sonra seminerin soru cevap ile devam etti. Seminerin ardından kokteyle geçildi.


NAVATOM NEW GENERATION SHIP MANAGEMENT

STAY CONNECTED Navatom is a cloud based software for ship management. • 30 integrated modules • No need for installation • Automated monthly version releases • Automated and integrated analysis tools • Tailor fitted company views such as KPIs

www.navatom.com


Haber

WISTA Türkiye 10’uncu yılını kutladı WISTA Türkiye, 10’uncu Yılını 8 Mart Cuma akşamı Hilton İstanbul Kozyatağı Hotel’de denizci dostlarıyla birlikte kutladı.

W

ISTA Türkiye, 10’uncu Yılını 8 Mart Cuma akşamı Hilton İstanbul Kozyatağı Hotel’de denizci dostlarıyla birlikte kutladı. Yaklaşık 420 misafirin ağırlandığı gecede konuşma yapan WISTA Türkiye Başkanı Av. Nazlı Selek, denizcilik fakültelerinde okuyan 200 kız öğrenciye burs imkânı sağlama gayesiyle çıktıkları bu yolculukta destek olan herkese teşekkür etti. WISTA International Başkanı Despina Panayiotou Theodossiou, WISTA Türkiye 10. Yıl Yemeğine katılarak Türk kadın denizcilerin yanında yer aldı. Başkan Theodossiou’nun geceye katılımı, 10. Yıl Yemeği’ni uluslararası platforma taşıyan bir adım oldu. WISTA International Başkanı Despina Panayiotou Theodossiou’nun yanı

80 MART - NİSAN

getiren WISTA Türkiye Başkanı Av. Nazlı Selek, “Bu gece de bu nedenle bizler için çok önemli. 10’uncu yılımızı kutlarken hayatlara dokunmayı ihmal etmeyelim dedik. Denizcilik fakültelerinde okuyan 200 kız öğrenciye burs imkânı sağlamak için bir aradayız. Her birinizin bu gece burada olması, desteği bizler için çok önemli. Derneğim ve burs verdiğimiz bütün çocuklar adına hepinize tek tek teşekkür ediyorum. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun” dedi. sıra geceye İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, Başkan Yardımcısı Şadan Kaptanoğlu, Başkan Yardımcısı Recep Düzgit, Meclis Katibi S. Barış Türkmen, Yönetim Kurulu Üyesi Barış Dillioğlu, Meclis Üyesi Hakan Çendik, Gemi Brokerleri Derneği Başkanı Pelin Gezicioğlu, TMMOB GEMİMO Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın, Baybora Yıldırım, Kapt. Saim Oğuzülgen, KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş ve denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılım sağladı. Düzenlemiş oldukları sosyal sorumluluk projelerinin temel amacının, çocukların ve gençlerin eğitimine katkı sağlamak, vizyonlarını geliştirmek, hayatlarında fark yaratmak olduğunu dile

“Her zaman WISTA Türkiye’nin arkasındayız” WISTA Türkiye 10’uncu Yıl Yemeğine katılan IMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şadan Kaptanoğlu’nun konuşması kısaca şöyleydi: “Bu sene IMO’nun kadınları denizcilikte güçlendirme yılı. Bu sene denizcilikte çeşitliliği konuşuyor olacağız. Bu ne demek; ırkta, dilde ve dinde çeşitlilik... Ve biz denizcilikte bunları başarmış muhteşem bir sektörüz. Bir yerde başaramadık. Cinste! O yüzden erkeklere sesleniyorum bugün. Neden derseniz de çünkü karar veren mekanizmada erkekler var. Bu değişecekse sizlerle değişecek. Değişmiyorsa sizin yüzünüzden değişmiyor olacak. Dolayısıyla lütfen gerçekten destek olun. Destek olmayanları lütfen uyarın”


www.7deniz.net <

Ses getiren Deniz ve Kadın Sempozyumu

T

ürk denizcilik sektörünün çeşitli alanlarında çalışan kadınlar bu yıl üçüncü kez Deniz ve Kadın Sempozyumu çatısı altında bir araya geldi. TMMOB Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası tarafından 2016’dan bu yana her yıl geleneksel hale getirilerek kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bu yıl da artık bir marka haline gelen “Yakamoz: Deniz ve Kadın Sempozyumu” çatısı altında sektörün her alanından kadını Transbosphor ana sponsorluğunda bir araya getirerek eşsiz bir organizasyona imza attı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da sempozyumda Türk denizcilik sektörüne hizmet veren gemi ve kara işletmelerinde en fazla kadın istihdam eden, kadınlara yönetici pozisyonu sağlayan, destekleyen ve kadınlarla ilgili sosyal sorumluluk projelerine imza atan şirketlere özel ödüller verildi. Bu firmalar, Yasa Holding,

Turkon Holding, Mesco International Forwarding ve Aygaz A.Ş. olarak belirlendi. TMMOB GEMİMO tarafından hazırlanan istatistiki bir çalışma ile kadın istihdam politikası kriterlerine göre belirlenen ödüller bu yıl da sempozyumda sahiplerini buldu. Bu yılın en önemli uluslararası ismi Hindistan kıyılarında teknesi batan balıkçıları kurtararak üstün bir soğukkanlılık ve cesaret örneği gösteren ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından “Denizde Cesaret” ödülüne layık görülen Hindistan’ın ilk kadın tanker kaptanı Radhika Menon ve WISTA International Başkanı Despina Theodosiou’nun çağrılı konuşmacılar arasında yer almasıydı. TMMOB 45. Dönem Kadın Çalışma Grubu Başkanı Müh. Meliha Işık Gürbulak da mühendislik alanında kadın olmak ve TMMOB kadın faaliyetleri hakkında değerli bilgiler verdi.

VULKAN Turkey Engineering, Marine and Industrial Products Trading Ltd. Sti T: +90 216 6800535-36 | Kagan.hasircioglu@vulkan.com | www.vulkan.com


Kısa Kısa LNG ithalatı son 4 yılın en yüksek seviyesinde İNGİLTERE’NİN sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatı, mart ayı içerisinde 14 kargo gemisi ile son 4 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşecek. İngiltere, 2019 yılı mart ayında 2015 yılı ekim ayından bu yana en yüksek miktarda sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etme yolunda ilerliyor. Reuters’ın Refinitiv Eikon verilerine göre, mart ayında İngiltere’ye toplam 14 LNG kargosu ulaşacak. Yeni küresel LNG arzı dalgası, ılıman geçen kış ayı ve Asya'daki düşük spot fiyatların etkisiyle artan Avrupa'ya yakıt akışı bu artışta rol oynuyor. LNG ithalatındaki bu artış İngiltere’de toptan doğalgaz fiyatlarının da düşerek 18 ayın en düşük seviyesine gelmesine yol açtı. Fiyatlar geçen yıl eylül ayından bu yana yarı yarıya azaldı.

YILPORT Holding, Long Beach Limanı’nı satın almaya hazırlanıyor

İSTANBUL merkezli Yıldırım Holding’in iştiraki olan, dünyanın sayılı liman işletmeciliği şirketlerinden YILPORT Holding, COSCO’nun işletmesinde bulunan Kaliforniya Long Beach Limanı’ndaki konteyner terminalini satın almak için son görüşmelere başladı. Satış rakamı olarak 2 milyar dolardan söz ediliyor. ABD’nin Pasifik kıyısında bulunan ve yıllık 7 milyon 500 bin konteyner elleçlemesi yapan ABD’nin en yoğun ikinci limanı olarak bilinen, Long Beach Limanı sınırları içindeki COSCO’ya ait konteyner terminali, hat operatörleri için önemli bir giriş kapısı olarak kabul ediliyor.

Mersin Limanı rekor kırarak Türkiye’nin en büyük limanı oldu MERSİN Uluslararası Limanı 2018’de elleçlediği 1,72 milyon TEU konteyner ile rekor kırarak Türkiye’nin en büyük limanı oldu. Her yıl yaptığı yatırımlarla büyümesini sürdüren Mersin Uluslararası Limanı İşletmeciliği A.Ş. (MIP), 2017 yılında 1,59 milyon TEU konteyner elleçlemenin ardından, 2018’de de elleçlediğ 1,72 milyon TEU konteyner ile rekor kırarak Türkiye’nin en büyük konteyner limanı oldu. Yapılan açıklamada MIP’in başarısını değerlendiren MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, bu sonuçlarda yatırımların büyük rol oynadığını belirterek, yatırımların devam edeceğini kaydetti. Mersin Limanı’nda 2017 yılına göre yüzde 8 artış olduğuna işaret eden Van Daele, “Bu, MIP tarihinde aynı zamanda yeni bir rekordur. Kaydedilen başarıda terminal yatırımlarımız büyük rol oynadı. Türkiye’nin potansiyeline ve hinterlandın gelişimine duyduğumuz güvenle yeni yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz” dedi.

82 MART - NİSAN

Daele, terminal yatırımlarının yanı sıra bilgi işlem uygulamalarında, IT altyapısının gelişmesinde, konteyner, konvansiyonel kargo, kapılar, insan kaynakları, iş sağlığı ve güvenliği, gümrük ve terminal kullanıcı aktivitelerini içeren entegre bir sistem

üzerinde çalıştıklarını da söyleyerek, “Aynı zamanda yeşil endüstriyi sürdürülebilir kılmak ve dünyanın refahına katkıda bulunmak için çevreci projelerle faaliyet göstermenin yeni ve yenilikçi yollarını keşfetmeye devam ediyoruz” diye konuştu.


®

“Sizi İleri Tașır” Deniz Yakıtlarında Farkı Bizimle Yaşayın Türkiye kara sularında ve dünyanın dört bir yanındaki limanlarda, en kaliteli yağı ve yakıtı güvenilir hizmetle sunuyoruz. • • • • •

ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin ÖTV’siz Fuel Oil-İfo ÖTV’li Deniz Dizel Yağları Transit Yakıt Transit Yağ

Guneșli Mah. 1333. Sk. Erdem İș Merkezi No:1 Kat:3 Bağcılar/İstanbul T. +90 212 551 53 43 • F. +90 212 552 28 03 W. www.erdempetrol.com.tr • E. info@erdempetrol.com.tr


Makale

Piyasaların rotası neyi gösteriyor? Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Kaptan Semih Dinçel

Navlun piyasaları

Piyasaların rotası neyi gösteriyor?

2019’a kuru yük piyasaları kötü başlatıldı. Malumunuz 2018 yazından itibaren piyasalara 2019 üçüncü çeyreğine kadar yavaşlama ve kötü senaryolar pompalanmaya başlamıştı.Kuru yük piyasaları tabiiki bundan nasibini aldı.Cape size gemilerde 2018 yılı ortalaması günlük ortalama 14.000 dolar iken an itibarıyla 3550 dolar, Öncelik sebebi dünyanın en büyük demir cevheri üreticisi Vale’nin 2019 yılında üretimini 40 milyon düşüreceğini açıklaması. Olumlu gelişmeler;Panamax, Supramax ve Handyler’de. Şubat ayının ortasından itibaren Gemitoparlanmalar Brokerleribaşladı. Derneği Kurulu Üyesi MartYönetim ayı başına esas Panamax USDKaptan 8.100 Ultramax USD 8250 Handylerde ise 5.950’lere ulaştı. Semih Dinçel

Navlun piyasaları

$16.000 $14.000 $12.000 $10.000 $8.000 $6.000 $4.000 $2.000 $-

CAPE 170K

PANAMAX 6775 K

2018 Yılı

$14.000

$12.900

Ocak ortalama

$11.180

$9.294

8.Şub

$5.941

$5.600

15.Şub

$5.680

$6.100

22.Şub

$4.200

$6.350

1.Mar

$3.545

$8.100

8.Mar 2018 Yılı

Ocak ortalama

8.Şub

15.Şub

2019’a kuru yük piyasaları kötü başlatıldı. Malumunuz 2018 yazından itibaren piyasalara 2019 üçüncü çeyreğine kadar yavaşlama ve kötü senaryolar pompalanmaya başlamıştı. HANDYSIZE 28Kuru yük piyasaları tabiiki bundan nasibini SUPRAMAX 50K 35K aldı.Cape size gemilerde 2018 yılı ortalaması $12.800 $8.950 günlük ortalama 14.000 dolar iken an $9.010 $6.640 itibarıyla 3550 dolar, Öncelik sebebi dünyanın $4.625 $4.208 en büyük demir cevheri üreticisi Vale’nin 2019 $7.900 $4.625 yılında üretimini 40 milyon düşüreceğini $8.250 $5.075 açıklaması. Olumlu gelişmeler;Panamax, $8.250 $5.950 Supramax ve Handyler’de. Şubat ayının ortasından itibaren toparlanmalar başladı. 22.Şub 1.Mar 8.Mar Mart ayı başına esas Panamax USD 8.100 Ultramax USD 8250 Handylerde ise 5.950’lere Tankerlerde ise kuru yükteki gerilemeden etkilenmedi ve kazançlar operasyon giderlerinin bir ulaştı. hayli üzerinde. $40.000 $35.000 $30.000 $25.000 $20.000 $15.000

Tankerlerde ise kuru yükteki gerilemeden etkilenmedi ve kazançlar operasyon giderlerinin bir hayli üzerinde.

$10.000 $5.000 $-

$15.50

$16.50

$16.20

DIRTY PRODU CT $9.740

Ocak ortalama $26.08

$32.98

$29.45

$21.61

$14.90

$16.14

1.Şub

$18.13

$23.50

$23.60

$21.70

$12.20

$14.20

8.Şub

$14.16

$20.92

$19.33

$19.73

$11.84

$12.41

15.Şub

$22.99

$19.74

$19.75

$18.49

$13.13

$11.62

22.Şub

$28.31

$17.72

$20.98

$16.18

$12.44

$14.96

1.Mar

$36.95

$15.40

$20.25

$13.80

$10.52

$14.25

2018 Yılı

VLCC

SUEZM AX

AFRAM AX

2018 Yılı

Ocak ortalama

1.Şub

8.Şub

15.Şub

22.Şub

CLEAN MEDIU MR $8.750

CLEAN HANDY

1.Mar

84 MART - NİSAN Salt deniz sektörü değil öncü gösterge olarak tüm mali piyasaların takibinde olan Baltık Kuru

$6.750


www.7deniz.net <

Salt deniz sektörü değil öncü gösterge olarak tüm mali piyasaların takibinde olan Baltık Kuru yük indeksi Haziran 2016’daki 600’lü rakamları kendisine destek noktası yaparak indeks 664’e kadar yükseldi. İndeksi PanamaxUltramaxlaryukarı taşıyor. Eğer ki Vale’nin kararının etkisiyle gerilemeye devam eden Cape indeksindeki gerileme son bulduğu anda BDI’dadaha hızlı yükselişlere tanık olacağız. Teknik analizde görüleceği üzere RSI ve MACD indikatörleri görüşümüzü destekler Maalesef nehir gemilerinde negatif Teknik analizde görüleceği üzere RSI ve MACDTeknik indikatörleri görüşümüzü destekler nitelikte. nitelikte. tabloylagörüşümüzü karşı karşıyayız. her analizde görüleceği üzere RSI ve MACD indikatörleri desteklerNavlunları nitelikte. geçen hafta daha ve daha düşmeye devam ediyor. Boş gidiş, dolu dönüş hesabıyla günlük kazançlar 1.000 dolar civarında son 5 yılın en düşük hali.Seçim sonrasına kadar nehir liman tahıl yükleri asgaride kalacak gibi. Mart ayında da yükseliş beklentisi çok az ve bazı operatörlerin nehir gemilerini seferden çektikleri yönünde bilgiler alıyoruz. Bundan dolayı nehir gemileri deniz limanları yüklerine de teklif vermeye başladı. Kaptan Semih Dinçel Kimdir? Kaptan Semih Dincel 1961 yılında dünyaya geldi. 1982 yılında Yüksel Denizcilik Okulunu bitirerek 1993 yılına kadar devlet ve özel sektör gemilerinde öncesinde zabit sırasıyla 2.kaptan ve uzak yol kaptanlığı yaptı.1993-1997 arasında dönemin en büOkuyucularımızı olumlu düşünmeye Okuyucularımızı deki düşüşün yavaşladığını yataya döndüolumlu düşünmeye sevk edecek biryük göstergede Cape Size gemilerle demir gemi filosunu kontrol edem Margem çelik üretiminin karşılaştırması. Bilindiği üzere 120bin ton ve üzeri tonajda olan Cape Size Okuyucularımızı olumlu düşünmeye sevk edecek bir göstergede Cape Size gemilerle demir ğünü görüyoruz bu bize Cape’lerdeki düsevk edecek bir göstergede Cape Size geGemi Kiralama’ d a Genel Müdür olarak çagemilerton demir cevheri ve kömür peki nereye tabii yüksek fırın demir çelik fabrikalarına çelik üretiminin karşılaştırması. Bilindiği üzere 120bin ve üzeri tonajda olantaşır, Cape Size şüşün sona ereceğinin habercisi olacaktır. milerle demir çelik üretiminin karşılaştırve bu tesislerde üretilen demir çelikte piyasalara.Peki 2018 Aralığında ne gördük. Dünyada lıştı. 1997’ d en bugüne kendi kurduğu Atlas gemiler demir cevheri ve kömür taşır, peki nereye tabii yüksek fırın demir çelik fabrikalarına düşerken Cape size gemilerin kazançları yukarı ivmedeydi ve burada ması. Bilindiği üretilen üzere 120bin ton vepiyasalara.Peki üzeri demir5 çelik ve bu tesislerde demir çelikte 2018üretimi ne gördük. Dünyada ve Ticaret şirketi kuru yük gemi bin ileAralığında 12 binvardı. tonluk gemilerde ise Gemicilik negatif bir uyumsuzluk Şubat ayında incelersek Cape Size’lardaki düşüş uyumsuzluğu demir çelik üretimi düşerken Cape size gemilerin kazançları yukarı ivmedeydi ve burada tonajda olan Cape Size gemiler demir kaldırdı. hizmeti vermektedir.Deniz TicaTabloyu çelik üretimindeki düşüşün yavaşladığını yataya Karadeniz ve büyütünce Akdeniz’ ddemir e buğday, mısır kiralama negatif bir uyumsuzluk vardı. Şubat ayında incelersek Cape Size’lardaki düşüş uyumsuzluğu görüyoruz bu bize Cape’lerdeki düşüşünret sona ereceğinin olacaktır. ve Navcevheri ve kömür taşır, peki nereye tabii döndüğünü Odasında 37.habercisi Gemi Brokerleri kaldırdı. Tabloyu büyütünce demir çelik üretimindeki düşüşün yavaşladığını yükleri azaldı. 10-12 binyataya tonluk gemidöndüğünü bu bize Cape’lerdekivedüşüşün ereceğinin habercisi olacaktır. yüksek fırıngörüyoruz demir çelik fabrikalarına lerdesona günlük kazançlar sene basından lun Komisyoncuları Komitesinin Başkanlıbu tesislerde üretilen demir çelikte piya- bugüne 2 bin dolar düşerek 4.300 dolara ğını yürütmektedir. Kurucu Üyesi olduğu salara.Peki 2018 Aralığında ne gördük. gerilerken 5/6 bin tonluk gemilerde 1.700 Gemi Brokerleri Derneği’nde de Yönetim Dünyada demir çelik üretimi düşerken dolar düşerek günlük kazançlar 2.750 do- Kurulu Üyeliğini sürdürmektedir. Ayrıca, Cape size gemilerin kazançları yukarı iv- lara geriledi.Olumlu olan navlunların bu Tüm Yurt ve Özel Barınma Hizmetleri İşmedeydi ve burada negatif bir uyumsuz- hafta seviyesini koruması. Beklenti Mart verenler Sendikası Yönetim Kurulu Üyeliği luk vardı. Şubat ayında incelersek Cape ayında Rusya, Ukrayna ve Türkiye’den de- de yapan Dinçel, çeşitli kulüp, dernek ve Size’lardaki düşüş uyumsuzluğu kaldırdı. mir-çelik yüklerinin artarak armatörlere STK’lardaki üyeliğine de devam etmekteTabloyu büyütünce demir çelik üretimin- nefes aldıracak olması. dir.

MART - NİSAN 85


Haber

TÜRDEF’te Dereli dönemi devam ediyor Görkem Elmalıpınar (DEFAMED) Hakan Karaca (İÜDDUİMED) Serdar Argıç (DDD) Serdar Akdemir (TÜDEVMED) Bengi Şan (İTÜGİMDER) Abdullah Demirdöven (Denizcilik ve Tersane Mensupları) Umut Görceğiz (ODOMED) Hamza Doğruyol (Beykoz Den. Der)

Türkiye Denizcilik Federasyonu’nun (TÜRDEF) Seçimli Genel Kurulu yapıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) yapılan genel kurula delegeler büyük ilgi gösterdi. Genel Kurulda TÜRDEF’in mevcut başkanı Mühendis Erkan Dereli ile Türk Uzakyol Kaptanları Derneği (TÜRKKAPDER) Yönetim Kurulu Başkanı Arif Bostan yarıştı. 110 kişinin oy kullandığı seçimde Erkan Dereli 65 oy alarak yeniden başkan oldu. Dereli böylece TÜRDEF başkanlık görevine bir dönem daha devam edecek. Dereli, sonuçların açıklanmasının ardından

yaptığı konuşmada, “Burada kaybeden yok. Hepimiz kazandık. Türk denizciliği, Türk denizcilik sektörü kazandı” dedi. Yeni yönetim kurulu şu isimlerde oluştu Asil üye listesi Erkan Dereli (DEFAMED) Baybora Yıldırım (DEFAMED) Ahmet Hamza (DEFAMED) Cengiz Karabüber (TÜRKKAPDER) Koray Karagöz (TÜRKKAPDER) Tuğsan İşiaçık (TÜRKKAPDER) Kayhan Aytuğ (DEFAMED)

Yedek üye listesi Alper Demircan (DEFAMED) Ayşe Aslı Başak (DEFAMED) Umut Çınar (DEFAMED) Mehmet Avcı (TÜDEVMED) Atalay İm (İDOKABAD) Ali Vehbi Üstün ((DEFAMED) Alaattin Yıldırım (DEFAMED) Denetleme Kurulu Asil Üye Listesi Atilla Çiftçigüzeli Naşid Yamaner Gökhan Divan Denetleme Kurulu Yedek Üye Listesi Barış Dedetaş Göngör Erbaş Gürkan Akar



Tasarım

Markanın ruhunu yansıtmak bana enerji veriyor Matisse, firmanın ruhunu mekana yansıtan bir iç mimarlık firması. Sahibi Bahar Kalkavan ise sektörümüzün az da olsa suyunu içmiş, havasını koklamış biri. Denizci ailenin sanatçı bir ferdi. O denizcilik yerine insanlara dokunmayı, onlarla yüz yüze tanışmayı, duyguları hissetmeyi ve yansıtmayı daha çok sevdiği için farklı bir meslek seçmiş kendine. Ve çok seviyor işini. Yaptığı işi tablo gibi karşısında görmek, insanların huzur bulduğu çalışma ortamları yaratmak, markanın ruhunu ete kemiğe bürümek enerji veriyor ona. Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?

Matisse Genel Müdürü Bahar Kalkavan

Bilkent’te okudum. Ardından Amerika’da işletme eğitimi aldım. Okulu bitirdikten sonra ülkeye döndüm ve çeşitli bankalarda çalıştım. Sonra babamın yanında çalışmaya başladım. Babam, müteahhit ama yaptığı işin eğitimini almış biri. Bu işte, önemli bir detaydır bu. Babamla çalışırken, eksiğimin olduğunu fark ettim ve 29-30 yaşlarında tekrar üniversite sınavına girdim. Kadir Has Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü fakülte birincisi olarak bitirdim. O dönem hatta çocuğum da vardı. Sonrasında birkaç sene daha babamla çalıştım. Ardından ayrıldım ve mimar bir arkadaşımla başka işler yapmaya başladık. Babamla, geçmişte ev tarafına konsantre iken artık ofis, fabrikalar gibi iş sektörü alanlarına hizmet veriyoruz. İşimi keyifle yapıyorum. Aklıma sürekli fikirler geliyor. Bu da bana farklı bir enerji veriyor. Çok mutluyum yaptığım işte. Denizci bir ailenin kızısınız. Denizcilik sektöründe ablanız Pınar Kalkavan çalışıyor, keza babanız da öyle. Neden denizcilik sektörünü tercih etmediniz? Aslında denizcilik sektöründe 7 ay kadar Pınar’la çalıştım. Ve gördüm ki hiç bana göre bir iş değildi. Bütün gün masanın başında akan mailleri takip etmek zorundasın. Benim için çok fazla içe kapanık bir iş. Oysaki iç mimarlıkta müşterini yüz yüze tanırsın, onun nabzını tutarsın, yaptığın işi de tablo gibi karşında görürsün. Denizcilik, bana göre daha mekanik ve içinde çok da duygu barındırmıyor. Firmanız Matisse’ye gelelim mi? 2016’da kurulduk. Açıkçası iş vesilesiyle Allah, İstanbul’da en beğendiğim binada çalışma şansını sundu bana. Harika bir proje çıkardık. Yurt dışında örnek alındı. Hatta buradaki tasarımı yurt dışında da uyguladılar. Özellikle tek ofis projeleri, özenle çalıştığımız işlerdi. Mağazacılıktan çok farklıdır çünkü mağazacılıkta birkaç marka arka arkaya yaptığınızda programlanırsınız. Kata-

88 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

cağınız her bir yeniliği farklı markalara göre ayarlamak ya da ayırmak durumundasınız. Fakat ofis tarafında her müşteri için farklı bir tasarım yapma şansınız var. İşimde en sevdiğim nokta markanın ruhunu taşıyan konseptler yaratmak. İşinizin müşterilerinize katkısı nedir? Nasıl dönüşler alıyorsunuz? Yıldız Teknik Üniversitesi’nin içinde bir müşterimiz vardı. Pop-Up tarzı başlamışlar, zamanla da büyümüşler. Geçen sene onların işini yaptık. Çok da para harcamadan olağan ofisi güzelleştirmemizi istediler. Sonradan konuştuğumuz-

da bize “Öyle güzel iş çıktı ki, insanlar burada çalışmak istiyorlar” dediler. Onların en büyük dertleri personel sirkülasyonlarının yüksek olmasıydı. Ofise kazandırdıklarımız çalışanın kendini ait hissettiği, huzur bulduğu bir mekan haline gelince firmaya olan bağlılıkta artıyor aslında. Çalışan, işyerinde kendini mutlu ve oraya ait hissediyorsa elbette ki hem iş performansları hem de bağlılıkları doğru orantılı artıyor. Denizcilik sektörünün havasını almış, suyunu tatmışsınız. Sizce, bu sektörde var mı gördüğünüz işinizle alakalı eksiklikler?

Denizcilik sektöründe tasarımları çok da hakim olduğum alan değil. Ancak, sektörde gençlik eksik, tabii ki onun yansıması da. Elbette şık ve güzel ofisler ama dinamizm eksikliği var. O ruhu katmak güzel olabilir. Mesela bir yat iç dizayn talebi gelse yapmak ister misiniz bu tarz işleri de? Tabii ki elbette sıcak bakarız. Birlikte çalıştığım arkadaşım yat iç dizaynı konusunda bilgi sahibi. Biz her mekanın iç dekorasyonu için tabii ki de talip oluruz. Neden olmayalım! Bizim amacımız yaptığımız her işi keyifle yapmak ve geri dönüşlerinin iyi şekilde olması için hizmet vermek. Gelecek hedefleriniz neler? Valla o kadar zor bir soru ki şu günün konjonktüründe. Çünkü bizim işimiz para işi. Müşterinin o değişikliği yapmak için mevcut sistemden gerçekten çıkıyor olması lazım. Bu da bu konjonktürde insanlar niyetleri olsa da yapmaya korkuyorlar. Aslında mimarlıktan korkuyorlar çünkü fiyatlar bugüne kadar çok şişirilmiş. Biz bunu daha uyguna sunmaya gayret ediyoruz.

MART - NİSAN 89


Kruvaziyer Yenikapı Kruvaziyer Limanı ihalesi yapılacak

MSC’den 13.6 milyar Euro’luk yatırım

AVRUPA, Birleşik Arap Emirlikleri ve Güney Amerika’da pazar lideri olan MSC Cruises, İstanbul’daki yetkili satış acentelerini tarihi Venedik Sarayı’nda ağırladı. 200’e yakın davetlinin katıldığı gecede, şirketin 2005 yılından günümüze Türkiye’de gerçekleştirdiği çalışmalar ve gelecek planları aktarıldı. Toplantıda, Avrupa Satış Direktörü Angelo Capurro ve MSC Cruises Türkiye Genel Müdürü Necla Tuncel, gerçekleştirdikleri sunumlarla önemli sayısal verilere değinerek MSC Cruises’un 10 yıllık süre içerisinde %800 büyüdüğünü, dünya sıralamasında 4. Sıraya yükseldiğinin, Avrupa, B.A.E. ve Güney Amerika’da da pazar lideri olduğunun bilgisini verdi. Denizlerdeki en modern filoya sahip olan MSC Cruises, kruvaziyer endüstrisinde 13.6 milyar Euro'luk yatırım planıyla, filosunu 2027 yılına kadar 25 mega cruise gemiye çıkaracak. 2021 itibarı ile şu anki yolcu kapasitesinin 2 katı, 2026 itibarı ile şu anki yolcu kapasitesinin yaklaşık 3 katı büyüme elde edecek.

YENİKAPI’YA cruise limanlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, “2021 itibariyle yeni bir cruise limanına ihtiyacımız var. Yenikapı için bir planlama yapılıyor. Birkaç ay içinde ihalesi yapılacak” dedi. Cruise gemilerde yolculuk yapma planlamalarının 2-3 sene önceden yapıldığını aktaran Ersoy, “Ne olacak diyorsanız bu sene de ciddi artış olacak ama 2020 itibariyle ciddi artışlar başladı zaten. Mayıs 2020’de Galataport açılacak. Ancak bu sadece 2020 yılını kurtarır çünkü 3 cruise gemisi yanaşabilecek. 2021 itibariyle yeni bir cruise limanına ihtiyacımız var. Yenikapı için bir planlama yapılıyor. Birkaç ay içinde ihalesi yapılacak” diye konuştu. 2019 yılı turizm beklentilerini de açıklayan Bakan Ersoy, “Geçen sene 46.1 milyon turist sayısını yakaladık. Bu sene 52-53 milyon bandına oturmasın bekliyoruz. 29.5 miyar dolar döviz geliri elde ettik. Bu sene 38 milyar dolar gibi bir hedef koyduk. Ona konsantreyiz. Kişi başı turist gelirine çok takılmayın. Kişi başı gecelik turist gelirine bakın. Doğru rakam odur. Bizde de artış başladı. 2017 yılında gecelik turist başı gelir 62.5 dolar iken geçen sene 66.5 bandına yaklaştı. 2019 yılında 73 dolar olacağını öngörüyoruz. Kişi başı gecelik geliri arttırmamız lazım” ifadelerini kullandı.

Nassau Kruvaziyer Limanı Global’in GLOBAL Yatırım Holding bağlı kuruluşu ve dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi Global Ports Holding ile ortakları, Bahamalar’da Nassau Kruvaziyer Limanı’nın İşletme İhalesi’nde birinci oldu. İmtiyaz sözleşmesi görüşmelerinin yılın ikinci yarısında tamamlanarak, işletmenin aynı dönemde başlaması bekleniyor. İhale sonucu Bahamalar Turizm ve Havacılık Bakanı Dionisio James D'Aguilar’ın düzenlediği, Global Yatırım Holding ve Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman’ın katıldığı basın toplantısı ile açıklandı. Bahamalar ekonomisinin yapı taşları arasında yer alan Nassau Kruvaziyer Limanı, yaklaşık 400 bin nüfuslu ülkede 2018’de 3,7 milyon yolcuya hizmet verdi. Nassau Kruvaziyer Limanı’nın portföye eklenmesi ile Global Ports Holding’in hizmet verdiği yolcu sayısı 12 milyona çıkacak. Böylelikle yolcu sayısında yaklaşık yüzde 50 artış sağlanacak. Global Yatırım Holding ve Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Hem holdingin liman işletmeciliğinde büyüme stratejisi, hem de Amerika Kıtası’nda dünyanın en büyük kruvaziyer yolcu pazarı Karayipler odaklı genişleme stratejimizde kritik önem taşıyan bir aşamaya geçtik. En büyük yolcu kaynağı ABD’ye yakınlığı ile dikkat çeken Nassau Kruvaziyer Limanı’nın portföyümüze katılmasını heyecanla bekliyoruz” diye konuştu. Global Ports Holding CEO’su Emre Sayın ise imtiyaz sözleşmesinin imzalanıp, işletmenin başlaması ardından kapasite artışı ve yeni bir terminal inşası içeren yeni yatırımlar planladıklarını belirtti.

90 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

Celestyal Cruises’un 7 gecelik ldyllic Aegean turları 21 Nisan’da başlıyor SEZONUN başlamasıyla birlikte Celestyal Cruises’un 7 gecelik ldyllic Aegean turları 21 Nisan tarihinde Kuşadası’nda ilk yolcularıyla başlıyor. Sezonun başlamasıyla birlikte Kuşadası’ndaki kruvaziyer turizmi başladı. Celestyal Cruises’ın 7 gecelik ldyllic Aegean turları 21 Nisan’da ilk yolcularıyla başlıyor. İlk yolcularını 21 Nisan’da Kuşadası’ndan alacak Celestyal Crystal, 13 Ekim’e kadar sürecek programda her pazar günü yeni bir turla yola çıkacak. Celestyal Crystal’in rotasında sırasıyla Atina (Pire), Mikonos, Milos, Santorini ve Girit var. Yanaşılan liman şehirlerini doyasıya yaşama fırsatı sunan turda, Celestyal Crystal, sabah 09.00’da Atina’ya yanaşacak, akşam 21.00’de limandan ayrılacak. Böylece ziyaretçilerin Akropolis ve müzeleri keşfetmek için geniş bir zamanı kalacak. Bu turda Mikonos ve Santorini’yi gündüzü ve gecesiyle yaşamak da mümkün. Turun en ilgi çekici adalarından biri de Milos. Doğa harikası ada, beyaz taşları ve turkuaz deniziyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Turun son durağı ise Girit. Bu adanın dar sokaklarını keşfetmek için sabah 07.00’den akşam 23.00’e kadar vakit olacak. Celestyal Cruises ile Yunan Adaları tecrübesini yaşamak isteyenler için erken rezervasyon fırsatları sürüyor.


Hafıza-i Beşer

Bir Vapurdan 93 Harbine Bakmak: Mersin Vapuru Hadisesi ve Rusya’da Osmanlı Savaş Esirleri

İvan Konstanyininoviç Ayvazıvskiy’in Mersin Vapurunun Götürülüşü Tasvir Eden Çalışması

1

877-78 Osmanlı-Rus Harbi birçok yönüyle incelenmiştir. Fakat savaşın seyrine etki eden deniz lojistiği kısmı yeterince irdelenmemiştir. Çalışmamız bu noktada Rus vapurları tarafından kaçırılan, içerisinde önemli savaş planlarının ve çok sayıda yaralı Osmanlı askerinin taşındığı Mersin Vapurunun kaçırılış hikâyesini ele almaktadır. Zira Rus tarih yazımında önemli bir hadise olarak yer alan bu olay bu savaşın seyrine etki etmiş ve ünlü Rus ressamlarının çizimlerinde yer almıştır. Bunların yarı sıra savaş süresince Karadeniz sahilleri Os-

92 MART - NİSAN

Mesut KARAKULAK manlı gemilerince kısmen abluka altında olmasına rağmen hiç bir engellemeyle karşılaşmadan Mersin Vapurunun ele geçirip götürülmesi Osmanlı Mebusan Meclisinde de hararetli tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Bu yönüyle karmaşık ilişkiler ağı neticesinde ele geçirilen bir Osmanlı vapurunun kaçırılış hikâyesi hem Osmanlı hem de Rus kaynakları kullanılarak ele alınmaya çalışılmıştır. Osmanlı -Rus harpleri bir arena haline dönüşmüştü 1495 yılında İstanbul’a gelen Rus el-

çisi Mihail Andriyeviç Pleşçeyev’in II. Bayezid’ın huzuruna çıkışıyla başlayan Osmanlı -Rus diplomatik ilişkileri çok sayıda savaş, barış ve yüzyıllarca çözülemeyen sorunu da beraberinde getirmiştir. İki imparatorluk arasında asırlar boyunca devam eden bu mücadele kahir ekseriyetle Rusların üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. Tabiatıyla sınırlar değişmiş, göçler yaşanmış esir teatisine girişilmiştir. Bir bakıma Osmanlı -Rus harpleri iki ülkenin dünya realitesinde gelişmişlik düzeylerinin belirlendiği bir arena haline dönüşmüştür. Bilhassa XIX. yüzyılda


www.7deniz.net < yapılan savaşlar iki ülke açısından savaş teknolojisinin sınandığı, daha yüksek teknolojiye sahip tarafın üstün geldiği mücadelelerdir ve sonuçları itibariyle neredeyse tüm dünya bu mücadeleden etkilenmiştir. Osmanlı-Rus rekabetinde yeni nesil savaşın ilk örneği 1853-1856 yılında yaşanmıştır. Beynelmilel rekabetin yol açtığı Kırım Harbi’nde yeni sanayi teknolojileri, silahlar, buharlı gemiler ve iletişim vasıtaları devreye girmiştir. Osmanlı İmparatorluğu safında yer alan İngiltere, Fransa ve Piemonte koalisyonu Orta Asya’da, Uzak Doğu’da Avrupa ve Kafkaslarda güç merkezi olmaya başlayan Rus İmparatorluğuna karşı yeni askeri teknolojilerini deneme fırsatı bulmuştur. Öyle ki Ruslar, Batı’nın askeri sefer organizasyonu ve teknolojileri karşısında o güne kadar taktiksel ve stratejik varsayımlarının tümünün hatalı olduğu gerçeği ile karşılaşmıştır. Dahası İngiltere ve Fransa’nın modern filoları karşısında Rus komutanlar yeni duruma uygun strateji geliştirmekte yetersiz kalmıştır. Bilhassa vadesi geçmiş Rus gemiler gönderildi. Esirlerin bir kısmı Ortodoksluğu kabul ederek Rusya ’da kalmak istediklerini belirtti. Tüm bürokratik işlemler bittiğinde ilk vapur 14 Ağustos 1878’de Sivastopol’den Osmanlı limanlarına ulaştı. Bu vapurda Minsk’ten 964 asker, 3 kurmay subay, 51 subay, 907 alt rütbeli asker, 2 kadın ve bir bebek vardı. Muhtemelen Mersin vapuru esirlerinin bir kısmı da bu vapurla ülkeye giriş yaptı. Üst düzey Türk esirleri ise özel bir vapur ile ülkelerine intikal etti. Mersin vapuru ise ismi değiştirilerek (Penderakliya) Rus donamasının hizmetine girdi. Kırım Harbi sonrası her iki ülke denizcilik konusunda bir atılım başlatmıştır Rusya’nın Kırım Savaşı’nda uğradığı ağır mağlubiyet askeri modernleşmesine başlangıç oluşturur. Osmanlı Devleti için kâğıt üzerinde aynı savaş bir galibiyeti ifade etse de kazanımlar bakımından Osmanlılar Rusya’nın önünde değildir. Her iki imparatorluk için de modern savaş çağını açan Kırım Harbi ulaşım haberleşme ve askeri teçhizat gibi alanlardaki eksikliklerini ortaya çıkarmıştır. Kırım sonrası her iki ülke de hem denizcilik hem askeri silah teknolojisi hem de ulaşım konusunda bir atılım başlatmıştır. Bu atılımın liderliğini Rusya’da

Ünlü Rus Ressam İvan Konstanyininoviç Ayvazıvskiy’in çizimi ile Mersin Vapurunun ele geçirilişi

II. Aleksandr Osmanlıda ise evvela Sultan Abdülmecid takiben de bilhassa denizcilik sahasında Sultan Abdülaziz üstlenmiştir. 93 Harbine gelindiğinde taraflar askeri teknoloji konusunda belirli ilerlemeler kaydetmiştir. Fakat bu ilerleme nitelik ve nicelik açısından bariz farklar ihtiva eder. Osmanlı tarafı kara ordusu modernizasyonunda modern ateşli silah ithali konusunda önde görülmesine rağmen askeri teknoloji ve kabiliyet bakımından uygulamaya soktuğu reform programını istendiği ölçüde başaramamıştır. Donanma bakımından da modern zırhlılar satın alınmasına karşın bunları organize edecek planlayacak kalifiye personel sıkıntısı açıktır. Özetle Osmanlı askeri reformunun maddi kaynakları bakımından yeterli personel yetiştirilmesi ve eğitim açısında ise henüz istenilen seviyede olmadığı savaş esnasında ortaya çıkmış-

tır. Rusya’nın yolu ise ithal teknolojiyi yerli üretimle birleştirmek olmuştur. Transfer edilen teknolojiyi Rusya kendi personelini kullanarak adapte etmiştir. Rusya’nın askeri modernleşmesinin Osmanlıdan en bariz farkı organizasyon kabiliyetini yükseltemeye çalışmaları ve insan gücünün mobilizasyonunu sağlamak olmuştur. Bu bariz fark çalışmanın konusu olan Mersin vapuru hadisesinde tebarüz etmiştir. Osmanlı Devleti’nin Karadeniz’de Rusya’ya karşı bariz üstün deniz gücüne rağmen sivil gemilerden bozma Rus donanmasına karşı başarılı bir blokaj uygulayamaması, Mersin vapuru hadisesinde görüldüğü üzere Karadeniz’in Osmanlı kıyılarında bir vapurun çatışmaya girilmeden esir edilebilmesi Osmanlı Devleti’nin teknolojik üstünlüğünü kalifiye personel eksikliği nedeniyle savaş sahasında ortaya koyamadığını göstermiştir.

MART - NİSAN 93



OU R SER VI CE S

SERVICES      

P&I SURVEYS IN INSURANCE COVERAGE HULL & MACHINERY SURVEYS IN INSURANCE COVERAGE YACHT SURVEYS LASHING SURVEY SHIP PURCHASE & SALES CONSULTING SERVICES SPECIAL / PROJECT CARGOES SHIP’S CONDITION & LOSS PREVENTION SURVEYS PRE-LOADING AND HATCH COVER SURVEY PRE-PURCHASING & PRE-HIRING SURVEYS ON-HIRE & OFF-HIRE SURVEYS BUNKER SURVEY SHIP & SHORE INSTALLATION DAMAGE SURVEY CARGO DAMAGE SURVEYS DRAFT SURVEYS

Altayçeșme Mah. Atatürk Caddesi Engin Sokak Maltepe Residence No: 3 Daire 11 Maltepe 34843 İSTANBUL / TÜRKİYE        

www.argemon.com.tr info@argemon.com.tr Tel: +90 (216) 693 0236 Faks: +90 (216) 693 0237 /argemonsurvey /argemonsurvey


Anka Denizcilik Sanayi Ticaret Limited Şirketi Postane Mahallesi Rauf Orbay Cad. Emir Sok. NO:7 Tuzla / İstanbul—TÜRKİYE Tel: 90 216 3926696 anka@ankamarine.com www.ankamarine.com




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.