İskandinavya Zaman

Page 25

HAFTANIN DUASI

SÖZÜN ÖZÜ

imanın hakikatini göster.. yakîn zirveleriyle tanıştır; tanıştır da ihlas ve samimiyet, fıtratlarının bir derinliği haline gelmiş salih kullarının teveccühleri ölçüsünde bir teveccühle yüzlerimizi Sana çevirebilelim; Sen’in kapından başka hiçbir kapının dilencisi olmayalım.

Daha doğrusu aramalıdırlar, aramak zorundalar. Aksi hâlde içten çürümeler başlar ve bünye kendi rağmına hareket ederek, için için kendini yer ve bitirir. Tarih bunun nice örnekleriyle doludur.

Benden vali olmaz Hz. Ömer (radıyallâhu anh) kendi anlayış inceliği, zarafet ve nezaketi içinde valiler bulur ve onları görevlendirirdi. Bir gün, Medine’deki “Bakii Garkad” mezarlığında gezerken, etrafında bulunanlara bir teklif getirir ve “Herkes en çok istediği bir şeyi söylesin.” der. Her birisi bir talepte bulunur. Birisi, “Benim bin deve yükü hazinem olsa da Allah yolunda dağıtsam!” derken, diğeri, “Allah bana uzun bir ömür verse de bu ömrü hep ibadet ü taatte geçirsem!” temennisinde bulunur. Bir başkası daha değişik bir arzusunu dile getirir. Sıra Hz. Ömer’e gelince o da şöyle der: “Keşke şu Umeyr b. Sa’d gibi bir adamım olsaydı da onu bir yere vali tayin etseydim!” İşte bu Umeyr, bir gün çarıkları sopasının ucunda, yalınayak ve üstü başı toz-toprak içinde Medine ufkunda belirince Hz. Ömer hemen gidip onu istikbal etti ve bağrına bastı. Ancak Umeyr’in bu hâli çok rikkatine dokundu: “Ne kötü bir cemaatin varmış! Seni ta Şam’dan buraya yaya göndermişler!” dedi. Ancak Umeyr halifenin bu sözünü tasdik etmedi. Kılı kırk yaran bir insan hassasiyeti içinde, “Yâ Ömer, ben ayrılırken o cemaat sabah namazı kılıyordu, onlar hakkında nasıl böyle konuşulabilir?” deyiverdi. Bi-

raz sohbetten sonra Hz. Ömer, ona niçin geldiğini sordu. Aldığı cevap aynen şu olmuştu: “Karşıma mürafaa (bir dava duruşması) için bir mü’min ile bir zimmî çıktı. Bir ara canım sıkıldı ve haksız olan zimmîye yakışıksız bir söz sarf ettim. Sonra da pişman oldum ve kendi kendime karar verdim ve ‘Benim gibi birinden vali olmaz!’ dedim. Zira huzuruma mürafaaya çıkan bir kimseye itap edebiliyorum.” Hz. Ömer ısrar eder ve: “Döneceksin eyaletinin başına! Senin gibi adamlar vali olmazsa kim vali olacak?” O ise, “Dönemeyeceğim yâ Ömer! Beni bağışla, ben valilik yapamam!” der. Vicdanlar bu kadar duru ve engin, idare edenlerde de “Kavmin efendisi, ona hizmet edendir.” esası hükümferma idi. Hz. Ömer’in bir başka valisi Said b. Âmir’dir. O da koskoca bir eyaletin valisiydi. Buna rağmen, Hz. Ömer bir gün o eyaletin fakirlerinin isim listesini isteyince, defterdarın hazırladığı listenin başına da Said b. Âmir’in adı yazılmıştı. Hz. Ömer, önce onun adını görünce şaşırmış ve yanındakilere, “Bu bizim Said mi?” diye sormuştu. Aldığı cevap hakikaten ibret vericiydi: “Evet, eyaletin en fakiri Said’dir.” denilmişti.

Beklenen nevbahar Mevsim döndü birdenbire bahar oldu hazan, Gül kokularıyla esiyor esince rüzgâr. Sonsuzluğa doğru akıyor tül pembe zaman, Az ötede o şanlı günün şehrâyini var... Pas tutmuş gündüzler artık bir bir çözülüyor; Kara-buza inat ufukta sımsıcak bir yaz; Her yörede murat üveykleri süzülüyor, Rüyâları masmavi, ufukları bembeyaz... Keşke güneş batmasa, asla gece olmasa!. Yollar eklense uç uca ötelere kadar!. Karanlıklar bassa da, renklerimiz solmasa! Bir daha yalnız kalmasa asırlık yalnızlar..! Doğan renk renk sabah uzasın asırlar boyu, Yaşayalım hülyâlarımızı doya doya Ve hazır ısınmışken karanlıkların suyu, Dalmasın iradeler o öldüren uykuya... Kızıllık yaslandı gurûba gayri zor işi, Diyalektik tıpkı kül dolu mangal gibi, Devriliyor peş peşe bâtılın dördü beşi, Artık göründü o yalancı hülyânın dibi... M. Fethullah Gülen

Abdullah Aymaz

Liberya’da deniz geri verdi

Afrika'ya sağlık taramaları ve tiğini söylüyordu. hastaları tedavi için giden gönüllü O ses onu bir anda bir adım öne doktorların hatıralarını kaleme alan itivermişti. İmdat Bey okyanusun orMetin Toprakoğlu Bey anlatıyor: tasında sanki bir tepenin başında Hastanedeki işleri bitince başkent donakalmış ve harekete mecali kalMonrovia'yı biraz olsun tanıma adına mamış bir şekilde Dr. Mesut Bey'e Okyanus kıyısına gezmeye gitmiş- gösterilmişti. Gitmesine vesile olan lerdi. bu görüntü İmdat Bey'in elinden tuYanlarında Liberya'da iş kurmak tup çekince çıkıp da geliverecekmiş için gelmiş ve yerleşmiş arkadaşlarla gibi olmasıydı. birlikte iş görüşmesine gelmiş İmdat İçindeki sese kulak vermiş, üzeBey de vardı. Golden Beach adı veri- rindeki ağırlıkları sahile bırakarak var len sahilde gezinmeye başlamışlar. gücüyle okyanusa koşmaya başlaSanki her bir kum tanesi ayrı ayrı al- mıştı. Tek kare halinde gözünün tın sarısı ile boyanmış gibi parıl parıl önünde duran İmdat Bey'e sahil parlıyordu. uzak, sahil de Dr. Mesut Bey'e uzaktı Dr. Mesut Bey palmiyelerin al- ki iki uzak arasında uçar adımlarla tında içecek bir şeyler almakta olan koşmaya başlamıştı. Koşarak yüzüarkadaşlarım yanına gittiğinde İmdat yor, ne kadar zaman geçtiğinin farBey de üzerinde deniz kıyafetleriyle, kında değildi. sahilde öğretmen arkadaşların çoİmdat Bey'e ulaştığında bir tepecuklarıyla oynamaktaydı. Dalgalar nin üzerinde ayakları başmış vazioldukça şiddetliydi. Sahilde çok az in- yette yan yana duruyorlardı. Buna kesan vardı, denize giren ise hiç kimse sinlikle emindi. yoktu. Zaten yüzmek için tercih ediTek kelime etmeden sadece İmlecek bir mekâna da benzemiyordu. dat Bey'in elinden tutmuş, tam çekip Gönüllü doktorların bir kısmı sa- çıkaracakken, o üzerinde durdukları hilde içeceklerini içiyor, bir kısmı ise kum tepesi birden kayboluvermişti. geziniyordu. Sanki bastıkları yer Dr. Mesut Bey bir kum tepesi değil Dr. Mesut Bey palmiyelerin palmiyelerin çiçekde büyük bir balerini inceleyip, fo- altında içecek bir şeyler almakta londu da pat diye olan arkadaşlarım yanına toğraflarını çekerpatlayıvermişti. Darken, birden bayan gittiğinde İmdat Bey de üzerinde ağacında iskemlesi deniz kıyafetleriyle, sahilde gönüllü doktorların çekilmiş mahkûm öğretmen arkadaşların "İmdat Bey boğulugibi sallana kalmışçocuklarıyla oynamaktaydı. yor'' çığlıklarıyla irlar, tutan ayakları Dalgalar oldukça şiddetliydi. tutmaz olmuş, yere kildi. Herkes sahile Sahilde çok az insan vardı, dikkat kesilmiş, İmdeğmiyordu. Sanki dat Bey'e bakıyordu. denize giren ise hiç kimse yoktu. yer yarılmış içine girZaten yüzmek için tercih Okyanusun içinde mişler, büyük bir edilecek bir mekâna da öylesine dona kalboşluğun içine düşbenzemiyordu. mış yardım beklimüşlerdi. yordu. Sahile yüz Biçerdöverin metre uzakta olmaekinleri kıvıra kıvıra sına rağmen sesi duyulmuyor, sadece içine çektiği gibi girdap da onları görebiliyorlardı. Herkes ne yapaca- içine çekmiş, epeyce bir tur attırdıkğını bilemeden donakalmış, sessizce tan sonra suyun yüzeyine atıverİmdat Bey'e bakıyorlardı. İlginç bir mişti. Elinden tuttuğu İmdat Bey bir manzara oluşmuştu. Bir tarafta bo- yerde Dr. Mesut Bey de başka bir yerğulmakta olan ve yardım bekleyen deydi. Üzerinde ağırlık yapan pantobirisi, diğer tarafta da ne yapması ge- lonunu okyanusa teslim eden Dr. rektiğini bilemeyen insanlar. Bu bir Mesut Bey, İmdat Bey gibi şoku atrüya değildi ve asla beklemedikleri bir latmaya çalışıyordu. Ufak kol haregerçekti. Bu telâşe hengâmesinde ketleriyle suyun yüzünde kalmaya İmdat Bey de okyanusun sularında çalıştıkları bir esnada aniden İmdat kaybolup gitmişti. Herkes şoktaydı, Bey “Abi yat, biraz önce bana Üstad adeta cesedinin sahile vurmasını bek- göründü ve yatmamızı söylüyor.” lemeye başlamışlardı. Kendilerini bu- diyordu. ralara kadar getiren ümitlerine ağır bir Dalgalar kaybolmuş, okyanus kâbus çökmüştü. adeta düz bir tepsi olmuş, uzun bir Kimsenin ağzını bıçak açmı- zaman yatmışlardı. Her ne hikmetse yordu. Hayatından ümidi kesmişler, burunlarına zerre kadar su kaçmatek düşünce ve beklentileri cesedini mıştı. Hem panik halleri kaybolmuş bulmak olmuştu. Herkes bu şokun hem de iyice dinlenmişlerdi. İmdat tesirini üzerinden atmaya çalışırken, Bey yüzmeyi çok iyi bilmiyordu ama Dr. Mesut Bey'e içinden bir ses İm- okyanusun ortasında batmadan yüdat Bey'i kurtarmaya gitmesi gerek- zebiliyor, hatta yatabiliyordu.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.