Zg agustos 2015

Page 1

‘Zabıta, şehir polisi kimliğine bürünmeli’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta teşkilatının emektar ismi Mehmet Ali Parlakışık’la görüştük. O, emekli olmasına rağmen zabıta teşkilatı için düşünce üretmeye devam ediyor. RÖPORTAJ: 16’DA

R C

Ü

ZABITA YIL: 7 SAYI: 88 AĞUSTOS 2015

S T

E İR

D

İZ

ÖNEMLİ NOT: ZABITA VAKFI’NIN ÜCRETSİZ YAYINIDIR. ÜCRET KARŞILIĞI SATIŞ YAPANLARI LÜTFEN 0212 637 51 81 NO’LU TELEFONA BİLDİRİNİZ

E posta: zabitahaber@gmail.com Twitter: @zabitahaber Facebook: www.facebook.com/zabitagazete

Boğazkesen Camii eski huzurlu günlerine döndü. TARİH: 19

ZABITA

SOKAĞIN İNSAFINA TERK EDİLEMEZ! sZabıta teşkilatı, 189 yıldır olduğu gibi günümüzde de belediyelerin vatandaşa dönük yüzü olmaya devam ediyor. Her şehrin her noktasında insan odaklı hizmet veren zabıta teşkilatı mensupları, halkımızın hayat kalitesini yükseltme, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir kent hayatı sunma gayesiyle çalışmalarını gece-gündüz sürdürüyor. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Antalya ve Adana gibi ciddi oranda göç almış şehirlerde zabıta teşkilatının işi de

giderek zorlaşıyor. Bu yüzden birçok konu başlığında halk ve esnafla yüz yüze olan zabıta teşkilatının, hukuki konumunun ve bir “kolluk gücü” oluşunun altı yasalarla yeniden çizilmesi gerekiyor. Yerel yönetimlerde, devleti üniformasıyla temsil eden zabıtaya karşı yapılan palalı, satırlı insanlık dışı saldırılara son verecek, caydırıcı önlemler alınması gerekiyor. Zabıta Gazetesi olarak, yetkilileri göreve çağırıyoruz. GÜNCEL: 10 VE 11’DE

Bursa Terminali, 64 kamera ile takip ediliyor. GÜNCEL: 14

‘Zabıta Fikri’ karakteri, RTÜK’e şikayet edildi GÜNCEL: 2

Taha Mi Ouda yazdı: Doğu İçinizdeki tüketim canavarına dur ile Batı’nın Merkezinde deyin! YORUM: 13 İstanbul. GÜNCEL: 14

Sadettin Özyazıcı’dan önemli soru: Zabıta niçin eleştiriliyor? YORUM: 12 Mehmet İmrek: Tüketici Hakem heyetleri ve yaşanan sorunlar YORUM: 8


ZABITA TEŞKİLATININ HAKLARININ TAKİPÇİSİYİZ

AĞUSTOS 2015

ZABITA

EDİTÖR

2

YUSUF POLAT erhaba… Her ay daha iyiye gitme çabasıyla 88. sayı olarak karşınızdayız. Veri akışında nispeten daha iyi durumdayız. Klasik denetim ve uygulama haberlerinden ziyade; diğer teşkilatlara örnek olabilecek uygulama, proje vs. çalışmalarına daha çok yer vermeyi düşünüyoruz. Özgün çalışmalar ve etkinliklerin kalıcı bir etkiye sebep olabileceği aşikârdır. Teşkilatımız içinde belirli bir sanat dalında yeteneği olan bunu çalışmalarına yansıtan arkadaşlarımızdan, çalışmalarını ve varsa eserlerini tanıtan bilgiler gelmesi halinde bunu değerlendirebileceğimizi geçen sayımızda da belirtmiştik. Yine aynı şekilde evlenen, emekli olan, vefat eden arkadaşlarımızın duyurularının da gazetemizde yer alması gerektiğine inanıyoruz. Sayfalarımızın zenginliği bu anlamda sizin elinizdedir. Malumunuz üzere; son zamanlarda basında sıkça yer almaktayız. Hem görsel basında hem de yazılı basında teşkilatımıza dair haberler bol miktarda görülüyor. Ama maalesef bu haberler, bizim yaptığımız çalışmaların toplum yararına olan ve görevimiz gereği

M

yapılan çalışmaların duyurulmasından ziyade, arkadaşlarımıza olan saldırılar ve olumsuz fiillerin yer aldığı haberlerdir. Ya bir sopalı ya elde palayla yapılan saldırı görüntüsü. Oysa; sadece işini yapmaya ve toplumun faydasına olan bir uygulamayı gerçekleştirmeye çalışan bir kamu görevlisidir zabıta.. Kendisine yasalarla tanınan sınırlar içinde ve yasayla yaptırım görevine dâhil olan konularda çalışmaktadır. Orta sayfamızda, bu saldırıları ve yaralanan arkadaşlarımıza dair bir görsel çalışma yaptık. Sayfada, bazı Büyükşehir Zabıta Daire Başkanlarımızın bu konudaki görüşlerine de yer verdik. Umarız manzarayı yeteri kadar anlatabilmişizdir. Bu konuda söylenecek çok şey var maalesef. Yasaların eksikliğinden tutun da hala kendisine hak ettiği yeri bulamayan bir teşkilat olmasına kadar üzerinde konuşulması gereken çok şey var. Yıllardır sadece konuşulmakta ama hala bir sonuca ulaşılamamıştır. Gelecek sayıda zabıta teşkilatının yapısı ve dönüşümüne dair (mesela kent polisi) teşkilatlarımızdaki yönetici arkadaşlarımız ne düşünüyor, nasıl bir teşkilat yapısı olmalı vb. konularda bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Zabıta

teşkilatlarımızdan görüş ve öneri bekliyoruz: zabitahaber@gmail.com İnsan hikâyelerinde, İstanbul Büyükşehir Zabıta Daire Başkanlığından emekli olan emekli Zabıta Müdür Yardımcımız Mehmet Ali Parlakışık ağabeyimize yer verdik. Her zaman ilginç görüşleri olan ve severek yaptığı mesleğinden emekli olduktan sonra a teşkilatla bağlarını koparmayan değerli bir büyüğümüzdür. Sadettin Özyazıcı Bey bu sayıda, teşkilatımıza yapılan eleştirilerin nedenlerine dair bir değerlendirme yapmaktadır. Yine, tüketim çılgınlığı günümüzde herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir konudur. Bu konuda da bir araştırma metnimiz var. Emekli Zabıta Amirlerimizden Server Özkural’ın vefatını derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allahtan rahmet, geride kalanlara başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Bu haftaki ana konumuzu zabıtaya yapılan saldırılara tepki olarak afiş gibi çalıştık. Teşkilatlarımız o sayfayı görünür yerlere asabilir. Gelecek sayıda buluşmak üzere, çalışmalarınızda başarılar ve Allahtan kolaylıklar diliyoruz.

İstanbul Belediye Zabıta Vakfı’ndan kamuoyuna önemli açıklama

İ

stanbul Belediye Zabıta Vakfından Üçüncü Şahıslara Duyuru:İstanbul Belediye Zabıta Vakfı’nın (BEZADAV) yönetiminin tarafımıza tevdi edildiği 20.08.2014 tarihinden bu tarafa, gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait gerekse diğer mahalli idarelere ait hiçbir taşınmazı kiralama, ecrimisil ve işgal adı altında kullanmadığımız gibi, bu adlar altında kullananlardan hiçbir ad altında para almadığımızı, yine mahalli idareler birimleriyle doğrudan hiçbir ticari faaliyetimiz olmadığını gerçek ve tüzel kişilere ilanen duyurulur.

‘Zabıta Fikri’ karakteri RTÜK’e şikayet edildi

A

nkara Zabıta Koordinasyon Kurulunun yapmış olduğu basın toplantısında, bir tv kanalında yayınlanan dizide yer alan olumsuz örnek teşkil eden zabıta karakterine tepki gösterildi. Zabıta Daire Başkanı Abdurrahman Karabudak: “Gerekli şikayet yazılarını, ilgili kanala ve RTÜK’e ulaştırdık”. Toplantıda ayrıca son günlerde sıkça yaşanan zabıtalara karşı saldırı ve şid-

ZABITA

det olaylarına karşı rahatsızlık dile getirildi. Zabıta Daire Başkanı Abdurrahman Karabudak, şunları söyledi: “Dizide canlandırılan karakter, zabıta memurlarını zan altında bırakarak halkın gözündeki imajını zedelemektedir. İlgili kanal, yapılan yanlışın farkına vararak özür dilemelidir. Yapacağımız kampanyalarla daha güçlü sonuçlar ve yaptırımlar elde edebiliriz.”

YÖNETİM YERİ

ZABITA

Yıl: 7 Sayı: 88 Ağustos 2015 Zabıta Vakfı’nın ücretsiz yayınıdır.

KENAN KIZILKAYA İstanbul Belediye Zabıta Vakfı Başkanı İMTİYAZ SAHİBİ: Editörler: MUHAMMED YENİSU Yusuf Polat - M. Enis Aydın İstanbul Belediye Zabıta Vakfı Görsel Yönetmen: İktisadi İşletme Müdürü Elif Mina Erden zabitahaber@gmail.com - www.zabita.com

İstanbul Belediye Zabıta Vakfı İktisadi İşletmesi. Çırpıcı mah. Prof. Dr. Turhan Güneş Cad. No: 113/A Zeytinburnu İstanbul Tel: 0212 6375181/82 Faks: 0212 6377753

Gazetemiz basın meslek ilkelerine uyma sözü vermiştir. Gazetemizde yayınlanan köşe yazılarından, yazarları sorumldur, ayrıca telif hakkı ödenmemektedir.

BASKI

Panograf Ajans Baskı Tasarım ve Ambalaj Davutpaşa Cad. Davutpaşa Emintaş Matbaacılar Sitesi No:101/46 Topkapı 34010- İstanbul


3 GÜNCEL HABER

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Yaralı zabıtalara arkadaşlarından vefa Y enibosna’da 26 Temmuz 2015 tarihinde denetim yaparken seyyar satıcıların bıçaklı saldırısına uğrayan ve hastanede tedavi altına alınan Zabıta Memuru Ümit Doruk ve Zabıta Hizmet Personeli Emre Sandal, taburcu edildi. Mesai arkadaşlarını unutmayan İBB Zabıta ekipleri, saldırıya uğrayan arkadaşlarını önce hastanede sonra da evlerinde ziyaret etti. Ellerindeki çiçekleri arkadaşlarına takdim eden zabıta ekipleri, geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Zabıta ekipleri, hasta yataklarında iyileş-

meyi bekleyen Zabıta personelleri Doruk ve Sandal’a acil şifalar dileyerek moral verdi.Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Zabıta Memuru Ümit Doruk, “Ziyaretiniz beni çok memnun etti. Böyle bir günde iş arkadaşlarımı yanımda görmek çok güzel. Sağlığıma kavuşup işime döneceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum.” dedi. Zabıta Hizmet Personeli Emre Sandal da, “Beni hastane odamda yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ediyorum. İyileştikten sonra aranıza döneceğim.” dedi.

Zabıta Haftası ile ilgili etkinlikler İSTANBUL’DAKİ ETKİNLİKLER 1 EYLÜL2015 SALI 9:00 Edirnekapı Zabıta Kompleksi’nden Taksim Meydanı’na Hareket Edilmesi 9:30 Zabıta Personelinin Taksim Cumhuriyet Anıtı Önünde Tören Düzeni Alması 10:00 Taksim Cumhuriyet Anıtı Önünde Saygı Duruşu, İstiklal Marşı ve Çelenklerin Konulması, 10:15 Taksim Meydanı’ndan, Hızır Bey Çelebi’nin Kabrinin Bulunduğu Unkapanı’na Hareket Edilmesi 10:30 Hızır Bey Çelebi’nin Kabri Başında Kur’an-ı Kerim Okunması ve Dua Edilmesi 02.09.2015 ÇARŞAMBA 13:00 Edirnekapı Zabıta Kompleksi Eğitim Salonu’nda, Zabıta Futbol Turnuvası Fikstür Çekimi

14:30 Türk Futbolunun Şöhretleri ile Zabıta Futbolunun Şöhretleri Arasında Gösteri Maçı 03.09.2015 PERŞEMBE 09:00/18:00 Eminönü Meydanı’nda Nostaljik Zabıta Fotoğraf Sergisi 11:00 Eminönü Mısır Çarşısı’nda Tarihi Zabıta Kıyafetleri İle Esnaf Denetimi 12:30 Üsküdar Mimar Sinan Çarşısı’nda Tarihi Zabıta Kıyafetleri İle Esnaf Denetimi 04.09.2015 CUMA 09:00/18:00 Kadıköy Meydanı Haldun Taner Sahnesi Yanında Nostaljik Zabıta Fotoğraf Sergisi 17:00: Şehit Düşen Güvenlik Görevlilerimiz İçin Fatih Camii’nde Mevlit Okutulması 17.00: Şehit Düşen Güvenlik Görevlilerimiz İçin Üsküdar Mihrimah Sultan

Camii’nde Mevlit Okutulması 06.09.2015 PAZAR 10:00/19:00 Kartal Aydos Piknik Alanı’nda Zabıta Pikniği 08.09.2015 SALI 10:00 Zabıta Futbol Turnuvası Açılış Maçı 09.09.2015 ÇARŞAMBA 19:00 Florya Sosyal Tesisleri’nde Geleneksel Zabıta Yemeği, 19:30 Yıl İçinde Emekli Olan Personele Plaket Verilmesi, 20:00 Konser

ANKARA’DAKİ ETKİNLİKLER

1 EYLÜL2015 SALI Zabıta Korteji: 09.00 Ankara Büyükşehir Belediyesi önü Çelenk sunma: 11.00 Anıtkabir

Tanıtım standları: Resim Sergisi Açılışı: 14.00 Kızılay Metroiçi 2 EYLÜL Protokol Ziyaretleri: İçişleri Bakanlığı, Valilik, İl Emniyet Müdürlüğü, Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanları Resim Sergisi: 3 EYLÜL Ziyaretler:TBB (Türkiye Belediyeler Birliği) ATO ( Ankara Ticaret Odası) ASO ( Ankara Sanayi Odası) Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Panel: Zabıta Algı Yönetimi Son günlerde yaşanan zabıtaya şiddet ve saldırılar Zabıta teşkilatının yenilenmesi Resim Sergisi

4 EYLÜL Kurban Kesimi Çocuk yetiştirme Yurdu Ziyareti Yetkili Sendika Ziyareti Esnaf Ziyareti 5 EYLÜL 189. Yıl Futbol Turnuvası Final Maçı 189. Yıl Masa Tenisi Turnuvası Final Maçı 6 EYLÜL 189. Yıl Hatıra Ormanı Fidan Dikimi Zabıta Vefa Ziyareti 7 EYLÜL SAAT:13.30 Zabıta Haftası Yemeği Grand Park Düğün Salonu Selçuklular Cad. Mehmet Akif Ersoy Park içi 2. Etap Eryaman Mevlüt Programı: Hacı Bayram Veli Camii (İkindi Namazı öncesi)


ZABITA

GÜNCEL HABER

4

Beyoğlu Zabıtası tabletle denetim yapıyor

B

eyoğlu Belediyesi Zabıta Ekipleri, ilçedeki işletmeleri tablet ile ‘Karekodlu Ruhsat Denetimi’ sayesinde uzaktan denetliyor. Tablet ile işletmelerin bütün bilgilerini ekranında gören ekipler, gerekli buldukları işletmelere yanlarında taşıdıkları yazıcılar ile tebligat çıkartabiliyor. Saniyeler içinde belgelerini alan işletme sahipleri uygulamadan çok memnun. Beyoğlu Belediyesi Zabıta Ekipleri, ilçedeki işletmeleri tablet ile ‘Karekodlu Ruhsat Denetimi’ sayesinde uzaktan denetliyor. Tablet ile işletmelerin bütün bilgilerini ekranında gören ekipler, gerekli buldukları işletmelere yanlarında taşıdıkları yazıcılar ile tebligat çıkartabiliyor. Saniyeler içerisinde belgelerini alan işletme sahipleri uygulamadan çok memnun. Beyoğlu Belediyesi tarafından hayata geçirilen ‘Karekodlu Ruhsat Denetimi’ uygulamasıyla, ilçedeki işletmelerin dakikalarca süren denetimleri sona erdi. Türkiye’de ilk ve tek olma özelliği taşıyan uygulama, hem zabıta ekiplerinin hem de işletmecilerin işlerini kolaylaştırıyor.

Pratik uygulama sayesinde işyeri sahipleri rahatsız edilmeden barkod okuma işlemi yapılarak denetimler yapılmış oluyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan tarafından özel tasarlatılan çanta içerisinde ipad ve yazıcı bulunuyor. 2014 yılında başlatılan uygulama özellikle İstanbul’un en işlek mekanlarından olan Taksim bölgesinde de denetimleri rahatlatıyor. Yerli ve yabancı turistlerin önemli uğrak mekanlarından biri konumundaki bölgede zamandan tasarruf sağlayan uygulama, denetlemeleri saniyelere kadar indiriyor. Bu da hem işletmeci hem de görevlilere büyük hız kazandırıyor. İşletmelerinin dış cephesine yapıştırılan Karekodlar, denetime gelen zabıta ekipleri tarafından ellerindeki tabletler aracılığıyla özel olarak üretilmiş program sayesinde okutuluyor. Bu sayede işyeri hakkındaki bütün bilgiler tablet ekranından görülebiliyor. İşyerinin ruhsat durumu, vergi levhası ya da resmi prosedürdeki tüm işlemleri buradan takip ediliyor. Denetimler sırasında gerekli tebligat işlemi zabıta tarafından anında yazıcından çıktı alınarak işletme

sahibine yapılıyor. Uygulamadan çok memnun olduklarını söyleyen Taksim bölgesinde işletmecilik yapan Ali Demirel, “Kapımızda bulunan Karekod uygulaması ile ekipler; eksiğimiz, yanlışımız varsa bir dakikada elimize veriyorlar; olmadığı zaman da teşekkür edip gidiyorlar. Önceden ruhsat, vergi levhası gibi şeyler isteniyordu. Şimdi onlardan kurtulduk. Çok güzel bir uygulama,” diye konuştu. Karekod uygulamasına geçmeden önce belediye ekiplerinin işletmeye gelmesinden müşterilerin rahatsızlık duyduklarını söyleyen işletme sahibi Mehmet İrer, “Aralarında hesabını verip gidenler oluyordu. Müşteri kaybımızın yanında da zaman kaybımız da bulunuyordu. Şimdi belediyeden gelen ekipler, Karekod sistemiyle mekanla ilgili her türlü bilgiyi anında elde edebiliyorlar. Keşke 5-10 yıl önce uygulansaydı,” dedi. Öte yandan Beyoğlu Belediyesi Zabıta Ekipleri, proje kapsamında eski ruhsatlı olan iş yerlerini gezerek işyeri sahiplerine, Karekod sistemine geçmeleri için uygulama hakkında çeşitli bilgiler de veriyor.

Yerel Yönetimlerde Tecrübe Paylaşımı Projesi’ne destek

AĞUSTOS 2015

Z

abıta Teşkilatı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan “yerel yönetimlerde tecrübe paylaşımı” adlı proje, Ankara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenecek. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakçi, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin de ortak olduğu proje ile ilgili sözleşme imzalandı. Dernek Başkanı Başkanı Abdurrahman Karabudak ile Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık tarafından imzalanan sözleşme ile proje hayata geçirilmiş oldu. Ankara Kalkınma Ajansı’nda gerçekleştirilen imza töreninde konuşan, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı ve aynı zamanda Dernek Başkanı Abdurrahman Karabudak, “Bu projenin amacı tecrü-

be paylaşımı yaparak proje taraflarının karşılıklı işbirliklerinin geliştirilmesini sağlamaktır” dedi. Konuyla ilgili bir proje hazırladıklarını ve Ankara Kalkınma Ajansı’na müracaat ettiklerini, yapılan incelemelerin ardından da projenin kabul gördüğünü anlatan Karabudak, şöyle konuştu: “Tecrübe paylaşımı yerel yönetimler için çok önemli bir konudur. Hem Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi hem Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı projelerle ilgili daha iyi sonuçlar elde etmek için proje uygulamalarında sürekli olarak bilgi paylaşımı yapacağız. Bilgi paylaşımında sadece Zabıta Daire Başkanlığımız değil, aynı zamanda iki Büyükşehir’in ilgili daire başkanlıkları da yararlanacak.”

Zabıta, anonsla ilgili şikâyetleri 373 60 60 Zabıta Müdürlüğüne ve belediyenin 444 33 73 numaralı telefonlarına yapılabileceğini duyurdu.


5 GÜNCEL HABER

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Konyalı zabıtalar Mevlevî ayini icra etti K

onya Büyükşehir Belediyesi, Zabıta Dairesi Başkanlığı bünyesinde, Karatay Halk Eğitim tarafından, Semazen Muhammed Ali Şahin önderliğinde 120 Saatlik Sema Kursu düzenlenmiş olup, Sema Kursunu başarı ile bitiren Zabıta personeli Acem Aşiran Ayini ile Sema Mukabelesini icra ettiler. Konya Büyükşehir Belediyesi, Zabıta Dairesi Başkanlığı Hz. Mevlânâ’nın mesajlarını dünyaya sema yoluyla anlatmak için semazen zabıta yetiştirecek. Başarılı olanlar, yurtiçi-yurtdışı organizasyonlara katılarak, izleyenleri Hz. Mevlânâ’nın hoşgörü iklimine çağıracak.

Buca zabıtasından mazgal hırsızlarına baskın

B

uca Belediyesi Zabıta Ekipleri, kanalizasyon ve mazgal kapaklarını söken hurdacılara karşı düzenlediği operasyonlarda atık ambalajların altına gizlenmiş mazgal kapakları buldu. Buca Belediyesi Zabıta Ekipleri, vatandaşlardan gelen yoğun şikayet ve talepler üzerine sokakta kağıt toplayan hurdacılara operasyon düzenledi. Çöplerden kağıt ve pet şişe toplayanların sokak mazgallarını da söküp halk güvenliğini tehdit etmesi üzerine harekete geçen Buca Belediyesi Zabıta Ekipleri, sokak sokak dolaşarak çok sayıda toplayıcının arabasına el koydu. Hurdacıların el arabalarından,

sokak mazgallarından kantara kadar kamuya ait birçok malzeme çıktı. Atık toplayıcılarına karşı çok fazla şikayet aldıklarını belirten Buca Belediyesi Zabıta ekipleri, şu bilgileri verdi: “Özellikle sabahın erken saatlerinde bu işi yapıyorlar. Evlerin bahçesinden veya sokaklardaki belediyenin kanalizasyon sistemlerinden söktüklerini tespit ettik. Amacımız vatandaşlardan gelen şikayetleri gidermekti. Bakın burada gördüğünüz mazgal belediyemize ait bir yağmur kanalının kapağıdır. Bunların hepsi el koyduğumuz araçlarının içinden çıktı. Bu konudaki çalışmalarımız devam edecek.”


ZABITA

GÜNCEL HABER

6

Muğla zabıtasından marketlere denetim

M

uğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı Hal Şube Müdürlüğü Zabıta Amirliği, Muğla ili genelinde faaliyet gösteren marketlerde satışa sunulan ürünlerin denetimini yapmaya devam ediyor. 1 Ocak 2014 tarihinde uygulanmaya başlanan “5957 Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz Talep

Gülen, “Amacımız, kanunda öngörüldüğü üzere sebze ve meyve ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını sağlamak, üretici ve tüketicilerin hak ve menfaatlerini korumaktır.” dedi. Gülen, şöyle konuştu: “Market ve pazar yerleri gibi ürünlerin perakende

olarak satışı sunulduğu yerlerde satışa sunulan her ürünün ürün bilgilerini içeren künyesinin vatandaşlar tarafından görülebilecek şekilde standa konulması gerekmektedir. Yaptığımız denetimlerle hem ticaretin kayıt altına alınmasını hem de tüketicilerimizin kaliteli ve hijyenik ürün satın alabilmesini hedefliyoruz.”

Battalgazi Belediye’sinde zabıta personeline hizmet içi eğitim verildi

B

attalgazi Belediyesi Zabıta Müdürlüğü personeline yönelik hizmet içi eğitim semineri düzenlendi. Seminere katılan Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, “Zabıta teşkilatının olmazsa olmazı disiplindir” dedi. Battalgazi Belediyesi Zabıta Müdürlüğü personeline yönelik düzenlenen hizmet içi eğitim semineri, Battalgazi Belediye Meclisi Toplantı Salonu’nda yapıldı. Toplantıya, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Belediye Başkan Yardımcısı Abdulvahap Şerefhanlı, Zabıta Müdürü Ali Aydoğan ve Zabıta Müdürlüğü personeli katıldı. Burada konuşan ve Zabıta teşkilatının önemine dikkat çeken Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, şöyle konuştu: “Zabıtanın tarihçesine

AĞUSTOS 2015

Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun” ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Şevket Gülen, yeni yasanının üretici ve çiftçiyi koruduğunu aynı zamanda tüketicilerin de hak ve menfaatlerinin yasa ile korunduğunu belirtti.

bakıldığında İslam Devleti’nde sosyal hayata yön veren ihtisap teşkilatıdır. İhtisap ise hesaba çekmek demektir. Bu göreve bakan kişilere de müntesip denilmektedir. Yani zabıta anlamındadır. Bu görevi Peygamberimiz döneminde de ilk yapan kişi ise adil ve adaletli olması hasebiyle karşımıza Hz. Ömer (ra) çıkmaktadır. Şu an yaptığınız iş Peygamberimiz döneminde cennetle müjdelenen Hz. Ömer’in görevini yapıyorsunuz. Bunun için adil ve adaletli olmak durumundayız.” Adil ve adaletli olmanın tek bir unsurla mümkün olmadığını kaydeden Gürkan, şöyle devam etti: “Duruşunuz, oturuşunuz, hareketiniz, giyiminiz, kuşamınız, birbirlerinize olan hitabetiniz ve vatandaşa olan hitabetiniz önemli unsurlardır. Bir

kere gerçek hayatta kendinizi nasıl değerlendirirsiniz? Ben geçen bir arkadaşınızla beraber il dışında bir yere gittik. Orada bir zabıtanın bir başkasına bağırarak o bölgenin yöresel diliyle çağırdığını gördüm. Bunlar bize yakışan davranışlar değil. Zabıta teşkilatının olmazsa olmazı disiplindir. Yani hükümetin iki teşkilatı vardır. Yerel kolluk kuvvetleri ve genel kolluk kuvvetleri. Genel kolluk kuvvetleri dediğimiz merkezi iradenin kolluk kuvvetleri polislerdir. Yerelin kolluk kuvvetleri de zabıtalardır. Polis teşkilatı nasıl ki disiplini yitirirse, toplumdaki hizmet adalet ve dengeler bozulursa, belediye teşkilatının kolluk kuvvetleri olan zabıta teşkilatı da bu dediğimiz dengeleri yitirdiği anda toplumun dengesi bozulur”.

Yüreğir ’de at-eşek kesimi yapanlara darbe Y

üreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan halk sağlığıyla oynayan vicdansızlara geçit verilmeyeceğini belirtti. Yüreğir Belediyesi zabıta ekipleri ilçeye bağlı Bahçelievler Mahallesi’nde bir eve yaptıkları operasyonda kaçak olarak kesilen 3 eşek, 1 katır ve 1 ata el koyarken kesilmeyi bekleyen 6 adet eşek ise kurtarıldı. Kaçak olarak kesilen etler veteriner kontrolünde imha edilirken sağ olarak kurtulan eşekler ise ihtiyaç sahibi köylülere dağıtıldı. Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan, halk sağlığıyla oynayan vicdansızlara belediye olarak müsaade etmeyeceklerini belirterek “Gözünü para hırsı bürümüş vicdansızlar halkımızın sağlığını hiçe sayarak hareket ediyorlar. Ama zabıta ekiplerimiz bu vicdansızlarla mücadelesini sonuna kadar sürderecektir.’ diyerek bu kişilerle mücadelenin süreceğini belirtti. Yüreğir Belediyesi Zabıta Müdürü Fesih Kaçmaz, kaçak at ve eşek kesimi ile mücadelenin yoğun bir şekilde devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu: ‘Geçtiğimiz günlerde 41 canlı eşek ve 200 kiloğram kesilmiş eşek eti yakalamıştık. Dün ise yaptığımız çalışmalarda 400 kiloğram civarında kesilmiş eşek ve at eti ile birlikte 6 adet kesilmemiş canlı eşek yakaladık.Bundan sonra da kaçak at ve eşek eti kesimiyle de mücadelemizi sonuna kadar sürüdüreceğiz.”


7 GÜNCEL

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Erzurum, akıllı duraklarla donatıldı

E

rzurum Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşım ağındaki kalite standartlarını gösteren hizmetlerden biri olan akıllı durakların sayısı artıyor. Büyükşehir Belediyesi, kent genelinde yer alan akıllı durak sayısını 35’e yükseltiyor. Erzurum Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü tarafından dizayn edilen duraklar, yaz-kış vatandaşları soğuk ve sıcak havadan koruyor. Özellikle kış mevsiminde elverişsiz hava şartlarından etkilenenlerin ısındığı akıllı duraklarda bulunan otobüs takip sistemi vasıtasıyla vatandaşlar anında bilgilendiriliyor. Daha önce; Yenişehir Tema önü, Forum A.V.M önü, Paşalar Caddesi Müze önü, Cumhuriyet Caddesi Yakutiye Meydanı önü, Cumhuriyet Caddesi KUDAKA önü, Dadaşkent Tarıktar Durağı, Erzurum Teknik Üniversitesi önü, Çat Yolu TOKİ önü, Hilalkent Lisesi altı ve Palandöken Üstyol Sırmacı Petrol önü olmak üzere ilgili yerlere 10 ısıtmalı ve klimalı durak konulmuştu. Yapılan düzenlemeyle; Kazım Karabekir Yurtlar önü, Eski Yurtlar (YURTKUR) önü, Cumhuriyet Caddesi Çınçın Plak yanı,

Çaycuma zabıtasına elektrikli bisiklet Z

onguldak’a bağlı Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Zabıta Müdürlüğü’ne alınan 4 elektrikli bisikletin hizmete alındığını açıkladı. Kantarcı, gazetecilere yaptığı açıklamada, bisikletlerin araç trafiğine kapalı alanlarda kullanılacağını söyledi. Yaşanacak olumsuzluklara karşı hızlı müdahaleye çare olarak araçları temin ettiklerini ifade eden Kantarcı, “Yakın zamanda şehir merkezinde yapmış olduğumuz düzenlemeler neticesinde bazı bölgeleri araç trafiğine kapattık. Trafiğe kapalı olan alanlarda yaşanacak herhangi olumsuzluklara karşı zabıta ekiplerimiz, elektrikli bisikletleriyle anında müdahale etme imkanı bulacak. Elektrikli olması nedeniyle de çevre dostu olan bisikletlerimiz ilçemize hayırlı olsun.” diye konuştu.

Üniversite Kavşağı, Yıldızkent 10 Katlılar Işıkları ve Kayakyolu çıkışı Düzgün Market yanına 6 akıllı durağın daha montesi yapılarak hizmete sunuldu. Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi iç ve dış peronları ile BEAH karşısı ve Ziraat Fakültesi önüne de akıllı duraklar kuruluyor. Ayrıca, kentin muhtelif yerlerine konulması için ihalesi gerçekleştirilen 15 akıllı durağın da planlaması yapılıyor.

Keçiören’de Seyyar Ekipler Zabıta Merkezi

S

eyyar satıcıların gürültü kirliliği oluşturarak yaşlı, hasta ve bebeklerin rahatsızlığına neden olması üzerine harekete geçen Zabıta Ekipleri, ayrıca araç ve yaya trafiğini olumsuz yönde etkileyenlere, uygun şartlarda üretilmeyen ürünleri satarak halk sağlığını tehdit edenlere de göz açtırmıyor. 2015 yılı içerisinde 491 seyyar satıcıya yasal işlem gerçekleştirerek Keçiören’i seyyar satıcılardan temizlemeye kararlı olan Keçiören Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, sadece seyyar satıcılar ile mücadele etmek üzere kurulan “Seyyar Ekipler Zabıta Merkezi” personeli ile haftanın her günü dur durak bilmeden görevlerini aralıksız sürdürüyor.

Konteynırlar dezenfekte edildi

H

atay’a bağlı İskenderun Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, sıcak hava şartlarında oluşabilecek çevre kirliliğine karşı çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor. Temizlik İşleri Müdürlüğünce yapılan çalışmalar doğrultusunda daha temiz ve daha sağlıklı bir çevre kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler tarafından Denizciler Mahallesinde bulunan konteynerler köpükleme sistemi ile yıkanarak dezenfekte ediliyor. İskenderun Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Salih

Tokmak, sıcak hava koşullarında oluşabilecek sinek ve çevre sağlığı açısından dezentefke faaliyetlerini hızlandırdıklarını belirtti. Müdür Tokmak açıklamasında çalışmaların tüm mahallelerde süreceğini ifade ederek, “Vatandaşlarımızın olumsuz hava şartlarından az etkilenmesi için gerekli tüm tedbirleri aldık. Yaz döneminde bu çalışmalarımız artarak devam edecek. Amacımız sineksiz bir dönem geçirmek. Bu vesile ile köpükleme metodu ile çöp konteylerlerimizi temizliyoruz.” dedi.

ZABITA Haberlerinizi gönderin, Zabıta Gazetesi’nde yayınlayalım... zabitahaber@gmail.com www.zabita.com


ZABITA

YORUM

8

TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ ve YAŞANAN SORUNLAR Ü

lkemizde, çağdaş Tüketici Yasası ise, 1995 yılında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun olarak yürürlüğe girmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 2003 yılında 4822 sayılı kanunla günün gereksinimlerine uygun ve daha çağdaş hale getirilmiştir. 14 Haziran 2003 tarihinde önemli ölçüde değiştirilerek yürürlüğe giren yasa, tüketici kredilerinden ayıplı mala, taksitli satıştan kapıdan satışa, promosyondan tüketici hakem heyetlerine, kamusal hizmetlerden, reklamlara kadar birçok konuda yeni düzenlemeler getirmektedir. Daha sonra yapılan ek değişiklikler ile yeni düzenlemeler getirildi. Yapılan tüm bu değişikliklerin amacı, Ulusal Hukuk’u Avrupa Birliği Hukuku’na uyumlu hale getirmek ve küreselleşen yeni ekonomik düzende ortaya çıkan yeni hak ihlâllerine karşı koruma mekanizması getirmektir. 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketici Kanunu ile kapsam bir anlamda daha da genişletilerek yeni haklar getirilmiş oldu. İşleyiş 81 İl ve 919 ilçede Tüketici Hakem heyetleri bulunmaktadır. Artan iş yükü dolayısıyla bazı ilçelerde birden fazla heyet kuruldu. Bunlar şu şekildedir. Çankaya, Osmangazi 3’er, Nilüfer, Karşıyaka, Kartal, Seyhan, Kepez ve Karabağlarda 2’şer Tüketici Hakem Heyeti hizmet vermektedir. Başkan dâhil beş üyeden oluşan heyet ayda en az iki kez toplanmaktadır. Yapılan son değişik düzenlemeler ile Bilirkişi ve tebligat ücretleri kaybeden taraf satıcıya yüklendi. Bu bir önceki mülga 4077 Sayılı TKH Kanunda yoktu. Yine son değişiklik kapsamında heyetlerin parasal sınırı 6502 Sayılı TKH Kanun ile ilçelerde 2.000 TL, illerde ise 3.000 TL’ye çıkarılmış oldu. Bu miktar her yıl artırılmaktadır. 2015 yılı itibariyle bu limitler ilçelerde 2.200 TL’ye, illerde 3.300 TL’ye yükselmiştir. Kanun heyetlerin daha fonksiyonel ve işlevsel olması için Tüketici Hakem Heyetlerinin çalışma, usul ve esaslarını kuruluş ve görev alanı, raportör, başvuru, inceleme, karar ve karara itiraz, huzur hakkı ve ücreti ve diğer hususlar başlığı altında kanun maddeleri ile normlaştırmıştır. Bu normatik ve kuram içinde; Tüketici Hakem Heyetleri ve Raportör başlığı altında ayrı ayrı yönetmelikler ile çalışma, usul ve esasları belirlenmiştir. Uygulamada yaşanan sorunlar Basit başvuru ile sistemin işleyişi amaçlanmıştır. Bu ıslak imzalı ve yazılı bir dilekçe ile şahsen veya vekil aracılığıyla yapılabilmektedir. Hatta e-devlet veya bakanlığın tüketici bilgi sistemi (TÜBİS) ile elektronik ortamda başvuru yapılması mümkün hale getirilmiştir. Ancak yaşa-

HAKLAR

mehmet.imrek44@gmail.com

MEHMET İMREK

nan teknik bazı sorunlar yüzünden henüz beklenen işlevsellik getirilememiştir. Hakem heyetine tüketici veya vekilinin aracılığıyla da posta yoluyla başvuru yapılabilmektedir. Yalınız burada bir keyfi davranışta söz konusu ne yazık ki olabilmektedir. Bazı tüketici hakem heyetlerinin gönderilen posta başvurularını almadıklarını veya gerekçesi kabul edilemez bahanelerle geri iade ettiklerini müşahede etmekteyiz. Şikâyet başvurusu dilekçesi ekinde şikâyet konusuna ilişkin belge ekli değil ise bu bile bahane edilerek tüketiciler kapıdan döndürülmektedir. Yani bir disiplinsizlik ve keyfiyet ile tüketiciler devlet kapısında hak aramaya giderken heyet görevlisi tarafından ayrıca mağdur edilmektedir. Hâlbuki kanun uygulamanın nasıl olacağını hüküm altına almıştır. Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 12. Maddesi, bilgi ve belge isteme yetkisi başlığı altında belgenin taraflardan nasıl ve ne şekilde temin edilmesi gerektiğini ve kararın ne şekilde verileceğini açıkça belirlemiştir. Bu hüküm maalesef uygulanmamaktadır. Zira esas itibariyle 6502 sayılı Tüketici Kanunu amacı tüketicilere kolaylık sağlamak ve korumaktır. Zaten Anayasanın 172. Maddesinin amir hükmü de bu doğrultudadır. Elbette ki soruna esas teşkil eden bazı

etkenler vardır. Bunlar heyetlerin binalar içindeki fiziki yapı yetersizliği, eksik ve niteliksiz eleman kadrosu, malzeme temininde yaşanan bazı sorunlar, artan şikâyet başvuru sayısı ve bence en önemlisi niteliksiz üye oluşumudur. Kesinlikle Hakem heyetlerinin nitelik olarak işlevsel hale getirilmesi kaçınılmazdır ve elzemdir. Tüketici Hakem Heyetlerinde görev alacak tüm üyelerin bazı aşamalardan geçirilerek görevlendirilmesi gerekir. Kanun bilgisi, hukuki dil kullanımı, inceleme ve yargılama tekniği, karar yazım tekniği vb. aşamalardan sınav yöntemiyle belirlenmesi şarttır. Yani ahbap çavuş ilişkisi veya dernek üye sayısı bağlamında üye belirlenmesi rasyonel bir çözüm değildir. İstisnalar hariç çoğunluk hakem heyetleri şikâyet konusu uyuşmazlığın işlem tarihine göre mi, yoksa başvuru tarihinde ki mevzuata göre mi inceleme yapılacağı ve karar verilmesi gerektiğini bile bilememektedir. Durum bu derece vahimdir. Verilen kararlar hukuki bilgiden ve yazım tekniğinden yoksun olunca, yazılan kararların gerekçeleri de o derece komik ve düşündürücüdür. İşlem tarihi itibariyle mülga 4077 sayılı Tüketici Kanunu yürürlükte iken kredi kartından alınan kart aidatı bedeli veya krediden alınan dosya masrafı ve değişik adlar altındaki kesintilerin iadesine ilişkin verilecek kararın şaşkınlığı ve kafa karışıklığı halen yaşanmaktadır. Bugün hakem heyetine yapılan başvuruların çoğunluğunu bu bedellerin iadesine ilişkin başvurular oluşturmaktadır. Bir önceki köşe yazımızda da değindiğimiz üzere bu bedellerin iadesi için bugün bile başvurusu yapılmış olsa da; kesintinin işlem tarihinde hangi kanun yürürlükte ise o kanun hükmüne göre karar verilmesi gerekir, demiştik. Uzun lafın kısası; Tüketici Hakem Heyetleri çözüm merci olmaktan uzak bir görünüm içindedir. Sorun çözüm merci olan bu kamusal yapı maalesef sorun üretme merci haline dönüştürülmüştür. Acilen buraya bir neşter vurulması gerekir! Hani bir söz var ya, “Bad-el, Harab-ül Basra” teşbihte hata olmaz, ben onu “Badel, Harab-ül Tüketici Hakem Heyeti” desem sanırım hata etmemiş olurum… Yani Basra (Tüketici Hakem Heyeti Sistemi) harap olduktan sonra yapacağınız olumlu anlamda ne varsa bile fayda etmez, biline…

Bizi sosyal medya üzerinden takip edebilir, sorularınızı iletebilirsiniz. BLOG: TÜKETİCİ HUKUKU AKADEMİSİhttp://tuketicihukukuakademisi.blogspot.com FACEBOOK: https://www.facebook.com/ tuketicihukukuakademisi.blog E-POSTA: tuketicibilgi@gmail.com

İtfaiyeci ve zabıta personeline 41 lira ek ödeme AĞUSTOS 2015

2

016-2017 toplu sözleşmesinde yer alan hüküm: “Zabıta ve itfaiye personelinin tazminatları. Madde 5- (1) 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karara ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellere göre itfaiye amiri, itfaiye çavuşu, itfaiye onbaşısı ve itfaiye eri ile zabıta amiri, zabıta komiseri, zabıta komiser yardımcısı ve zabıta memuru kadrolarında bulunanların dereceleri itibarıyla yararlanmakta oldukları tazminat oranlarına 5 puan ilave edilir.” DEĞERLENDİRME: Zam tazminat kararnamesinde yer alan hüküm gereğince, Zabıta Amiri ve Yardımcısı,

Zabıta Başkomiseri ve Komiseri, İtfaiye Amiri, İtfaiye Başçavuşu, Çavuşu ve Onbaşısına yüzde 50 üzerinden özel hizmet tazminatı ödenmektedir. Bunun dışındaki zabıta ve itfayeci unvanlarında ise 8-15 derece için yüzde 48, diğer derecelerde ise yüzde 49 üzerinden özel hizmet tazminatı ödemesi yapılmaktadır. Toplu sözleşmede yer alan hüküm gereğince, itfaiye amiri, itfaiye çavuşu, itfaiye onbaşısı ve itfaiye eri ile zabıta amiri, zabıta komiseri, zabıta komiser yardımcısı ve zabıta memuru kadrolarında bulunanlara ödenen özel hizmet tazminat puanları 5 puan artırılarak ödenecektir. Bu ise %5*en yüksek devlet memuru aylığı, yani 41 lira anlamına gelmektedir.


9 GÜNCEL HABER

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Samandağ zabıtasından hijyen denetimi

S

Hatay’da zabıta için motivasyon toplantısı

H

atay Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı tarafından 3. Bölge Zabıta Memurlarına yönelik eğitim ve seminer düzenlendi. İskenderun HATSU hizmet binasında düzenlenen toplantıda Zabıta 3. Bölge Şube Müdürlüğüne bağlı personellere kurum içi çalışma standartları ve yönetmelikler hakkında bilgiler verildi. Ayrıca Bölgede görevli araç ve motorize ekiplerin tanıtım toplantısı düzenlendi. Toplantıya katılan Hatay Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Edip Kadıoğlu, şöyle konuştu: “Hatay’ın her bölgesinde görev yapan arkadaşlarımız ile birlikte kent düzenini sağlamak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. 3. Bölgemiz-

de bulunan 6 ilçede görev yapan arkadaşlarımızı da yerinde ziyaret ederek işleyişi beraber takip etmek istedik. Denetlerken huzuru sağlamanın her anlamda önemi büyüktür. Bölge halkına daha iyi hizmet vermek için gün içerisinde oluşan sorunları indirgemek adına toplantılar ve eğitimler düzenliyoruz. Bu anlamda iyileştirme çalışmalarımız devam edecektir.” 3. Bölge Zabıta Şube Müdürü Ahmet KESKİN ise yaptığı konuşmada, “Hatay Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde halkımızın huzur ve güvenliği için kesintisiz olarak 24 saat hizmet etmekteyiz. Belediyemizin sorumlu olduğu alanlarda bulunan herkesin belediye kanun ve nizamlarına uyarak işle-

yişi sorunsuz hale getirmek için mücadele ediyoruz’’ ifadelerini kullandı. Bölge anlamında görev dağılımını açıklayan Keskin, İskenderun, Belen, Arsuz, Dörtyol, Erzin ve Payas ilçelerini kapsayan bölgede toplamda 93 zabıta personeli, 8 araç ve 4 motorize ekibinden oluşan personelimizle hizmet veriyoruz. Yapılan denetimli çalışmalar sayesinde vatandaşların her anlamda sorunları azaltmak için çalışmaların devam edecektir. Düzenlenen eğitim toplantısının ardından Hatay Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Edip Kadıoğlu, 3. Bölge Zabıta Şube Müdürü Ahmet Keskin ve görevli amirler ile personellerin katılımıyla araçların tanıtımı yapılarak fotoğraf çektirildi.

amandağ Belediyesi Zabıta ve İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri, ilçede faaliyet gösteren 85 adet fırını kontrol ederek hijyen ve ekmek gramajı hususunda denetledi. Samandağ Belediye Başkanı Mithat NEHİR “Halkımızın sağlığı birinci önceliğimiz” dedi. Samandağ Belediyesi Zabıta ve İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri, fırınları tek tek gezerek temizlik kurallarına uyulup uyulmadığı ve çıkan ekmeklerin gramajlarının doğru olup olmadığı konusunda denetledi. Ekipler, aynı zamanda fırınlarda genel temizlik, hijyen eğitim belgesi, çalışanların bone, eldiven ve önlük kullanmaları, ekmek ve diğer unlu mamullerin kağıt ambalaj içerisinde satılması, imalathane temizlikleri, hamur teknelerinin temizlik ve hijyeni, işyerlerinin haşere ve fare konusunda ilaçlanmış olması, fırın havalandırma sistemi olup olmadığı konularında denetimler gerçekleştiriliyor. Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, şu bilgileri verdi: “Halkımızın sağlığını korumak için fırınlarda rutin olarak denetimler gerçekleştiriyoruz. Samandağ halkının talepleri ve şikâyetlerini de dikkate alıyoruz. Özellikle gramaj ve hijyen konusunda çok hassasız. Halkımızın sağlığı bizim birinci önceliğimiz. Kurallara uymayan fırın ve imalathanelerin tamamını istenilen standartlara getirmek için de, çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Belediyemizin zabıta ekipleri sık sık denetimlere çıkıyor. Kurallara uymayan işletmelere ise gerekli cezalar uygulanıyor. Bundan sonra da denetimlerimiz sürecek.”

Başkan Duruay, zabıta personeliyle buluştu

G

ölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Zabıta Müdürlüğü personeli ile birlikte akşam yemeği yiyerek sohbet etti. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, zabıta müdürlüğü personeli ile birlikte akşam yemeği yiyerek sohbet etti. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, yemekte yaptığı konuşmada; belediye olarak bir aile olduğuna dikkat çekti. Başkan Duruay, şöyle konuştu: “Siz değerli Gölbaşı Belediyesi Zabıta personeli ile akşam yemeğinde bir araya gelmek beni çok mutlu etti. Siz kıymetli personelimizle Belediye olarak çok başarılı işlere imza atıyoruz. Sizlerin

ZABITA Haberlerinizi gönderin, Zabıta Gazetesi’nde yayınlayalım... zabitahaber@gmail.com www.zabita.com

başarısı belediyemizin başarısıdır. Gölbaşı’nda esnafımızın rahat bir şekilde çalışması sizlerin sayesindedir. Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Allah sizlerle daha nice büyük başarılara imza atmamızı nasip etsin. Biz sizler ile büyük işler başaracağız. Biz büyük bir ekibiz. Ekip içinde her zaman mutluluk ve başarı esastır. Yaptığınız hizmetlerden dolayı hepinize teşekkür ederim”. Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Zabıta Müdürlüğü personeli tarafından hazırlanan başarı plaketini emekliliğe ayrılan eski Zabıta Müdürü Murat Balçık’a takdim etti.


ZABITA HAFTAMIZ VE 189’UN

Z ORDU BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI HULUSİ YILMAZ s7 gün 24 saat kesintisiz olarak hizmet veren, çoğu zaman ailesini dahi ihmal ederek büyük bir özveriyle görev yapan belediye zabıtası, görevi esnasında tehdit, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Kamu düzenini sağlamakla görevli zabıta uğradığı saldırılarda kimi zaman yaralanmakta, sakat kalmakta ve hatta hayatını kaybetmektedir. Bu nedenle hiçbir savunma teçhizatı bulunmayan zabıta. görevini yaparken zaman zaman can güvenliğine ilişkin ciddi kaygılar duymaktadır. Bu gibi mağduriyetlerin önlenmesi için zabıtanın görevi ile ilgili olan karakol ve adliyeye yansımış konularda yasal düzenleme yapılmalı. Belediye yönetimlerinin de kurumsal olarak avukatlık gibi destek hizmetlerini zabıta teşkilatlarına sağlamaları gerekmektedir.

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI MUHARREM KAVURGACI sZabıta, üstlenmiş olduğu görev gereği karşılaştığı sorunlar karşısında sessizliğini bozup problemlerini dile getirmek konusunda güçlükler yaşıyor. Zabıta teşkilatının belediye içindeki önemi bugün bile kavranabilmiş değildir. Ve zabıta teşkilatı hâlâ bir alt birim olmanın dezavantajlarını çalışma koşullarının zorluğu ve ağır altında yaşamaya devam etmektedir. Çok sayıda zabıta görevini yaparken veya görevi nedeniyle vatandaşın fiziksel, sözel şiddet ve tehdit içeren saldırılarına uğramaktadır. Bir anlamda kamu düzenini sağlamakla görevli zabıta memurları, uğradıkları bu saldırılar sonucunda kimi zaman yaralanmakta, sakat kalmakta ve hatta ölmektedir. Çalışma koşulları dolayısıyla zabıtalar, can güvenliğine ilişkin ciddi kaygı duymaktadır. Bu nedenle bu kaygıların giderilmesi, zabıtaların toplum içinde saygınlığının artırılması yönünde adımlar atılmalı; görev tanımı, yetki ve görevlerinin yasal dayanağı açıkca belirlenerek zabıtalarımızın yasal haklarının korunması sağlanmalıdır.

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI MAHMUT TURNA sYasalarda açık bir şekilde belediye zabıtasına karşı gelenlerin devlet zabıtasına karşı koyanlar gibi ceza görmeleri düzenlemiş ise de uygulamada bu durum göz ardı edilmektedir. Belediye zabıtasına yönelik saldırılar, kolluk göreviyle ilgisi olmayan bir durum olarak algılanmakta ve önemsenmemektedir. Hukuki ihtilaflarda da belediye zabıtası, yalnız bırakılmaktadır. Zabıta teşkilatı her şeye rağmen personelimize yönelik saldırılar karşısında yılmadan, usanmadan, bugüne kadar olduğu gibi halkın sağlığı ve huzuru için aynı sorumlulukla çalışmalarımıza devam edeceğiz.

abıta teşkilatı, 189 yıldır olduciddi oranda göç almış şehirlerde zabıta ğu gibi günümüzde de beleteşkilatının işi de giderek zorlaşıyor. Bu diyelerin vatandaşa dönük yüzden birçok konu başlığında halk ve yüzü olmaya devam ediesnafla yüz yüze olan zabıta teşkilatıyor. Her şehrin her noktanın, hukuki konumunun ve bir “kolluk sında insan odaklı hizmet veren zagücü” oluşunun altı yasalarla yeniden bıta teşkilatı mensupları, halkımızın çizilmesi gerekiyor. Yerel yönetimlerde, hayat kalitesini yükseltme, mutlu, huzurdevleti üniformasıyla temsil eden zabıtaya lu ve sağlıklı bir kent hayatı sunma gayesiyle çalış- karşı yapılan palalı, satırlı insanlık dışı saldırılara son malarını gece-gündüz sürdürüyor. Özellikle İstanbul, verecek, caydırıcı önlemler alınması gerekiyor. Zabıta Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Antalya ve Adana gibi Gazetesi olarak, yetkilileri göreve çağırıyoruz.


UNCU YILIMIZ KUTLU OLSUN

BELEDİYE VE ÖZEL İDARE ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI (BEM-BİR-SEN) GENEL BAŞKANI MÜRSEL TURBAY: s Yaşanan son saldırılar zabıta memurlarının tehlikeye ne kadar açık olduklarını ortaya koyar niteliktedir. Zabıta çalışanları, günün her saatinde yerel yönetimlerde kolluk kuvveti olarak görev yapmaktadır. Halkın sağlığından, güvenliğinden ve esenliğinden sorumludur. Her gün en az 200 kanunu takip etmek zorundadır. Bu ağır sorumlulukla görevini yerine getirirken hakaret, darp, yaralama ve saldırılara uğrayan zabıtalar, zaman zaman da görevi başında bu sorumluluğu canıyla ödemektedir. Artık yaşanan bu saldırılara dur deme vakti gelmiştir. Zabıta çalışanları, acilen koruma güvencesine kavuşturulmalıdır.

sZabıta çalı-

ZABITA, SOKAĞIN İNSAFINA TERK EDİLEMEZ

şanları 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun belirlediği süre ve zamana bağlı çalışmamaktadır. Zabıta, günün her saatinde yerel yönetimlerde kolluk kuvveti olarak görev yapmaktadır. sZabıta, halkın güvenliğinden ve esenliğinden sorumludur. sHer gün en az 200 kanunu takip etmek zorundadır. sZabıta, kaçak gıda maddelerinden, kaçak yapılaşmadan işportacısına kadar halkın sağlığını ve güvenliğini ilgilendiren bütün konularda riskli görevler yapmaktadır. sZabıta. almış olduğu sorumluluk gereği görevini yerine getirirken her türlü saldırıya açık şekilde çalışan zabıtalar, zaman zaman görevi başında bu sorumluluğunu canıyla ödemektedir. Artık yaşanan bu olaylara dur deme vakti gelmiştir.

Zabıta çalışanları, koruma güvencesine acilen kavuşturulmalıdır. sZabıta sokakların insafına bırakılamaz. Zabıtaya kendini savunma ve koruma hakkının verilmesi şarttır. sZabıta memurları riskli bir memur grubu içinde yer alarak zor şartlarda görev yapmakta ve her an ölümle burun buruna görev almaktadır. sSon saldırı olayları bir kez daha göstermiştir ki, canı pahasına mücadele eden zabıta çalışanlarının kendilerini savunacak telsizlerinden başka hiçbir teknik donanımı yoktur. sZabıta personellerine yıpranma hakkı tanınmalı, fiili hizmet zammından faydalanması sağlanmalıdır. sNorm kadro uygulamasında gerekli değişiklikler yapılarak zabıta memurlarının kademe-derece ilerlemesinin önündeki sınırlamalar mutlaka kaldırılmalıdır.

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI ABDURRAHMAN KARABUDAK: sBizler halkın sağlığı, refahı, beldenin düzeni için görev yapan, kent yaşamının her alanında kente karşı işlenen suçlar ile mücadele eden bir birimiz. Meslektaşlarmıza karşı yapılan saldırı ve şiddet olaylarını esefle kınıyor, yaşanan olaylarda zarar gören teşkilat mensuplarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Bir daha bu tür olayların yaşanmaması için gerekli yasal girişimler kapsamında çalışmalarımız devam ediyor.

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI FAHRİ DURUKAN sZabıta personelini saldırılardan koruyacak ve caydırıcılık oluşturacak şekilde kanuni düzenleme yapılması gerekiyor. Bu vicdani ölçüler açısından da bir gerekliliktir. Bu düşünceyle zabıta teşkilatımızın kuruluş yıl dönümünü kutluyor; görevi başında şehit olan meslektaşlarıma Allahtan rahmet diliyorum.

MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANI ŞEVKET GÜLEN sZabıta mensuplarına yapılan her türlü saldırıyı kınıyor, yaralanan arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa acilen yapılmalı. Teşkilatımıza çalışmalarında başarılar diliyorum.


AĞUSTOS 2015

ZABITA

YORUM

Neden hep belediye 12 zabıtası eleştirilir? D

eğerli okuyucularımız; yıllardır belediye zabıtası ile ilgili gerek kamuoyunda ve gerekse medya organlarımızda hep belediye zabıtasının çalışmaları acımasızca eleştirilir, ancak hiçbir şekilde belediye zabıtalarının çalışma şartları ve onların özlük hakları asla gündeme getirilmez. Hiç kimse merak etmezmi; acaba bu belediye zabıtaları keyiflerine göre mi hareket ederler ya da acaba çalışma şartlarımı onları kötü adam rolüne sokar. Kimdir bu belediye zabıtaları, ne iş yaparlar? Belediye zabıtası; görev yaptığı şehrin insanlarının beledi anlamda huzurunu, sıhhatini, sağlığını ve refahını temin etmek, gördüğü olumsuzluklara yetkisi dahilinde müdahale etmek ve gerekiyorsa sorunların yerinde çözümünü sağlamakla görevlidir. Bu durum 5393 sayılı Belediye Kanununun 51 inci maddesinde şu şekilde zikredilmiştir: 5393 Sayılı Belediye Kanunu ZABITANIN GÖREV VE YETKİLERİ Madde 51 - Belediye zabıtası, beldede esenlik, huzur, sağlık ve düzenin sağlanmasıyla görevli olup bu amaçla, belediye meclisi tarafından alınan ve belediye zabıtası tarafından yerine getirilmesi gereken emir ve yasaklarla bunlara uymayanlar hakkında mevzuatta öngörülen ceza ve diğer yaptırımları uygular. Buradan da anlaşılıyor ki belediye zabıtaları çalışma yaparken keyfi uygulama içinde olamayacağı gibi, kanun ve mevzuatlarda yer almayan hiçbir konuda da üstlerinin bilgisi olmadan insiyatif kullanma yetkisine sahip değildir. Peki bu belediye zabıtaları hiç mi olumlu bir iş yapmazlar, insanlar neden hep belediye zabıtasını değerlendirirken olumsuz tarafları ile değerlendirirler? Nasıl değerlendirmesinler ki; Vatandaşın evini yıkan! Halka hizmeti vatandaşın ayağına kadar getirmeye çalışan işyeri sahiplerinin kaldırım işgallerine müsaade etmeyen! Üç kuruş ekmek parası için seyyar satıcılık yapan garibanın tezgahını kaldıran!

HARMAN

hakimhakim@mynet.com

SADETTİN ÖZYAZICI Halka ucuz mal satmak için fedakarca çabalayan pazarcının tezgahını kapatan! Karnını doyurmak için bir ekmek parası isteyen dilencinin işine mani olan! bir teşkilat nasıl sevilsin ki? Şöyle bir düşünülse aslında belediye zabıtasının ne kadar faydalı bir görev yaptığı anlaşılacaktır. Ama genel itibarı ile vatandaşlarımız anlık görsel olaylar ile kişileri ve kurumları değerlendirdiğinden, olayın detaylı boyutları hep göz ardı edilmektedir. İnsanların yaşamlarını kolaylaştırmak maksadı ile konmuş olan kurallar yine insanlar eliyle bozulmaktadır maalesef.

ZABITAYA YARDIMCI OLUNMALI

Düzenli bir kent yaşantısı isteyen vatandaşlarımızın, yine düzenli bir kent yaşantısını temin için çalışan belediye zabıtalarına yardımcı olmaları gerekmez mi? Esnafımız kurallara aykırı kaldırıma taşmasa, vatandaşımız rastgele etrafa çöp atmasa, kaçak binalar yapılmasa, sağlıksız ürünler satılmasa, böylelikle insanların refahı için konulan kurallarda bozulmamış olmayacakmıdır. İşte belediye zabıtaları, hep bu olumsuzluklar ile mücadele etmektedir ve bu mücadelesinde zaman zaman halkımızın anlaşılmaz tepkisini almakta hatta saldırılara maruz kalarak ölümcül yaralar almaktadır.

Belediye zabıtaları yaptığı çalışmalarda en çok vatandaşın kendisine tepki göstermesi karşısında zorlanmaktadır, kamuoyundaki kötü adam imajını da bir türlü yıkamamaktadır. Nasıl yıksın ki; Garibanın! evini yıktığımız anlatılır hep televizyonlarda. Bir lokma peşinde koşan seyyar satıcının tezgahını kaldırdığımız yazar gazetede. Gücümüzün bir tek dilenciye yettiği anlatılır insanlara. Namusu ile ekmek peşinde koşan gariban esnafın işyerini kapatmamız eleştirilir hep kamuoyunda. Ama denmez ki; bu zabıtanın bir görevidir ve bu görevini de toplum adına yerine getirmektedir. Ne gariptir ki medya, bir gecekondu yıkımını haber yaparken mutlaka bu yıkımdan dolayı mağdur olduğunu iddia eden vatandaşları taşır ekrana. İyi de neden sorulmaz, burada gecekondu yapmak o kişinin hakkımıdır, bunun için bir yerden izin almışmıdır, vergisini ödemişmidir. İmara uygun yapılmışmıdır. Sokakta, meydanda, kaldırım üzerlerinde gelişigüzel seyyar satıcılık yapan seyyar satıcının sattığı malın sağlıklı olup olmadığı neden sorgulanmaz da, ona müdahale eden belediye zabıtasının davranışı ve seyyar satıcının feryatları taşınır ekranlara. Seyyar satıcının belediye zabıtasına satır, bıçak ve hatta silahla saldırması anlatılmazda, bu esnada kendini korumak için üniformasından başka hiçbir unsuru bulunmayan belediye zabıtasının tepkisi gösterilir ekranlarda. Gariban olarak gösterilen o seyyar satıcının günlük kazancı tartışılmaz hiç. Çekilen belgesellerde bile (ki bu belgesel devlet televizyonlarında yayınlanır) “Şehrin Lezzetleri” başlığı ile seyyar satıcının “nohutlu pilavı”, “çiğköftesi”, seyyar kellecinin sattığı “kellesi”, seyyar kahvaltıcının “kahvaltılığı” methedildiği ve insanlar buralara davet edilip reklam yapıldığı sürece, belediye zabıtasının mücadelesi hiç bitmeyecek demektir. Sanki matah bir işmiş gibi bir de bu satıcıların günlük kazançları ballandıra ballandıra anlatılır bu belgesellerde ve bu iş kazançlı bir iş gibi gösterilerek in-

sanlar teşvik edilir seyyar satıcılığa. İnsanoğlunun var olduğu günden bu yana sorunsuz bir hayat olmamıştır hiçbir zaman, önemli olan sorunların çözümü noktasında projeler üretmek ve çözüm için kollektif bir çalışma sergilemektir. Zira bu gün artık özellikle büyükşehirlerdeki bazı olumsuzluklar bu günkü yapısı ile belediye zabıtasının gücünün çok üstüne çıkmakta ve gerek personel sayısı ve gerekse mücadele edilen grupların savunma taktikleri, belediye zabıtasının çalışmalarını verimsiz kılmaktadır. Belediye zabıtalığı medya aracılığı ile aşağılanmaktan kurtarılmalı, görevlerini halkın huzuru ve selameti için yaptığı anlatılmalıdır. Belediye zabıtaları 24 saat esasına göre ve sürekli arazide vatandaş ile yüz yüze çalışmaktadır, bu yüzden belediye zabıtasına yıpranma hakkı tanınmalı ve özlük hakları iyileştirilmelidir. Gazeteciler bir haber yapmak için işyerine gidecekleri zaman yanlarına belediye zabıtası istemekte, ancak yapacakları haberin riskinden dolayı “yıpranma” hakkına sahip olan gazetecilere mihmandarlık yapan belediye zabıtalarının yıpranma hakkı bulunmamaktadır. Hemen her gün görevini yaparken saldırıya uğrayan belediye zabıtalarının haberini yapan basın mensuplarının saldırıya uğrama ihtimali vardır diye yıpranma hakkı bulunurken, haberin konusu olan belediye zabıtalarına yıpranma hakkı tanınmamıştır. Norm kadro sayılarının çok çok altında çalıştırılmaktadır belediye zabıtaları ve tabiri caiz ise 50 kişinin yapacağı iş 15 kişi ile yapılmaya çalışılmaktadır. Buna rağmen aldıkları maktu mesai yaptıkları işe ve çalışma sürelerine orantılandığında devede kulak kalmakta ve bu ücret emekli keseneklerine dahi yansıtılmamaktadır. Bu yüzden emeklilikleri dolmasına ve çok yıpranmalarına rağmen emekli olmayı göze alamamaktadır belediye zabıtaları. Dolayısı ile geldiğimiz noktada can çekişmekte olan belediye zabıtalığı mesleğinin, özlük hakları ve yetki-sorumluluk bakımından acilen yeniden ele alınıp değerlendirilmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Daha güzel günler ve daha kazanımlı yazılarda görüşmek ümidi ile hoşça kalın.


13YORUM

ZABITA

AĞUSTOS 2015

İçinizdeki tüketim canavarına dur deyin! YUSUF POLAT enel anlamda kabul gören bir tanımla, faydalı mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullanılması olarak tanımlanan tüketim, insanlığın tarihi kadar eski bir kavramdır. Sosyal bir varlık olarak insan, başta temel ve doğal ihtiyaçlarını karşılamak üzere tüketirken, günümüzde artık yaşam kalitesinin yükselmesiyle, içinde bulunduğu toplumun sahip olduğu tüm değerlerini de tüketim çarkına almıştır. Geçmişten günümüze kadar devam eden, varoluşun adeta bir simgesi olan tüketimin, artık geçmişe oranla daha belirgin bir şekilde kişilik etiketi haline geldiğini görüyoruz. Tarihi süreçte öncelikle sadece kendisi için gerekli olan mal ve hizmetleri üreten insan, zamanla pazar ekonomisinin oluşmaya başlamasıyla başkalarının da tüketimine sunulmak üzere mal ve hizmet üretmeye başlamıştır. Önceleri toplumun ihtiyacına göre yapılan üretim, yaygınlaşan ve yaygınlaştırılan tüketim arzusuna paralel olarak asli ihtiyaçların yanında asli olmayan, bir nevi boş zamanların değerlendirildiği durumlarda satın alınmaya aday mal hizmetlere yönelmiştir. Bilgi ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde; haberleşme, ulaşım, şehirleşme, ticaret, sanayi, turizm ve hemen diğer bütün sahalarda meydana gelen ilerlemeler, tüketimin çeşidini ve yönünü değiştirmiştir. Tüketim toplumu kavramı günümüzde hemen her toplum için kullanılır olmuştur. Tüketim adeta bir ideoloji ve din gibi yaşamı etkileyen ve yönlendiren bir simge haline gelmiştir. Tüketicilere yönelik ürün ve üretici markaların çoğalması ve rekabet şartlarının ağırlaşması, mal ve hizmetleri üretenler tarafından reklam ve tanıtımlar yoluyla tüketici kitlelerin tercihlerinde sapmalara ve yeni tercihler oluşturmalarına neden olmaya başlamıştır. Descartes’in ünlü ‘düşünüyorum, o halde varım’ sözü günümüz tüketicisinde ‘tüketiyorum, o halde varım’ haline gelmiştir. İnsanlar artık ihtiyaçları için tüketmek yerine tüketimi bir amaç, bir ihtiyaç olarak görüp geleceğini tüketmektedir. Artık sadece ihtiyaçlar için mal üretimi yapılmamaktadır. Yeni üretilen mal ve hizmetlere talip olacak tüketicilerde üretilmektedir. Zihni ve ruhi olarak tüketici kitlesi hazırlamak adeta üretimden önce yapılması gereken zorunlu bir işlem olarak algılanmaktadır. Tüketilen malların türü ve özellikleri bir statü grubuna dahil olmak için referans olarak görülmektedir. Yeni ihtiyaçların üretilmesi ile sınırsız tüketimin önündeki engeller kaldırılmış ve tüketmek için hep daha yeni mal ve hizmetler sunulmaya başlamıştır. Sınırsız tüketim üzerine kurgulanan bir ekonomide mal ve hizmetlerin üretimi de sınırsız olacaktır. Buna kısaca çılgınca üretim de Tüketimi yaşam biçimi haline getiren dev ekonomiler, günümüz insanına tatmin olma duygusunun ancak daha çok tüketimle sağlanabileceğini empoze etmektedir.Günümüz insanı alış-veriş mekânlarını tüketim ibadetini yaptığı dinsel mekânlar olarak görmeye başlamıştır.Sahip olduğu satın gücünden daha fazlasını talep etmenin sonucu borçlanma hızla artmakta, kısa sürede değer kaybeden mal ve hizmetlerin yenisine sahip olma kavgası ile de borç girdabı tüketiciyi boğmaktadır.Her yıl ortalama 500 milyar dolardan daha fazla paranın sadece tüketimin artırılmasına yönelik reklamlara harcandığı düşünülürse, insanlığın nasıl bir mekanik varlık haline getirildiği net olarak görülebilir.Yazılı, sesli veya görsel reklamlarla kendisine sunulan yeni hayat tarzı ve ona ait tüketim ürünlerine sahip olmak için amansız yarışa sürüklenen insanlık, hiçbir

G

zaman kazanamayacağı bu savaşta sadece tüketim için yaşayan bir organizma haline gelecektir. Victor Lebow isimli İktisatçı ve satış uzmanının 1955 yılında bir perakendecilik dergisinde yazdığı yazıda “Üretken dev ekonomimiz, tüketimi bir yaşam biçimi haline getirmemizi bekliyor. Artık satın almayı ve tüketmeyi, dinsel ritüeller (ayinler) haline getirmeliyiz. Tatmini tüketimde aramalıyız. Tüketilecek, eskitilecek, yenilenecek ve çöpe atılacak şeylere ihtiyacımız var.” Bugüne baktığımızda AVM’ler ne güzel bir ayin mahalleri değil mi? Tüketimi etkileyen ve toplumları tüketim toplumu, bireyleri tüketim çılgını haline getiren reklam ve tanıtımdan başka bir etken daha dikkati çekmektedir. Hayatın her evresinde moda ciddi bir etki yapmaktadır. Sadece değişik ürünlere sahip olmak için yapılan harcamalar, tüketicinin farkında olmadan hep daha yeniyi talebine yol açmaktadır. Reklam ve Moda bu aşamada birbiriyle ilintili bir süreçtir. Modanın yanında gösteriş amacıyla yapılan tüketimi de unutmamak gerek. Bu sorunun yeni değil eskilere dayandığını gösteren bir örnek vermek gerekirse, 1899 da yayınlanan Veblen’in “The Theory of The Leisure Class” adlı eserinde, bu tür tüketim şeklinin eski çağlardan beri var

olduğu belirtilmektedir.Ayrıca oldukça gelişen kitle iletişim araçları, tüketime özendirmenin yanında, toplumun tüketim yapısını da şekillendirmektedir. “Tüketicilerin sürekli tüketimi düşünmeleri, tüketimi bir yaşam felsefesi olarak görmeleri, toplumumuzun “tüketim toplumu” olduğu düşüncesini güçlendirmektedir. Bu olgunun güçlenmesinde pazarlama işletmelerinin etkisi oldukça fazladır. Tüketicilerin bütün istek ve ihtiyaçlarının piyasada mevcut olması, üretilen mamuller için tüketiciler üzerinde yapay ihtiyaç ve arzular yaratılması, son zamanlarda gelişen niş (niche) ve mikronize pazarlama ile pazar bölümlendirmesinin bir kişiye kadar indirgenmesi-birebir pazarlama şeklinde ortaya çıkması, rafların dizilişinden renklerin diline kadar birçok stratejinin kullanılması tüketicileri sürekli tüketime yönlendirmektedir. ”(Prof. Dr.Recai Çınar ve Yrd. Doç. Dr.İhsan Çubukçu 2009)

BOŞ VAKİT, TÜKETİMİ TETİKLİYOR

Teknolojinin gelişmesiyle daha fazla boş zamana sahip olan günümüz toplumunda günlük yaşamda artan boş zaman tüketime harcanmaktadır. Çevresel etkilerle ve tüketimi özendiren faktörlerle tüketiciler hayat stan-

dartlarının yükselmesinin ancak daha fazla tüketmekten geçeceğine ve yaşadığı toplumda statüsünün yükselmesinin buna bağlı olduğuna inandırılmaktadır. Bu hızlı tüketim arzusu zamanla daha lüks malların tüketilmesi sürecini beraberinde getirmiştir.2009 yılında yapılan bir araştırmada (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2009 13 (1): 277-300) “Toplumumuzda tüketim bir statü sembolüdür” ifadesine katılım oranı yüzde 80 üzerindedir. Yine aynı araştırmada gelir seviyesi arttıkça da daha lüks tüketim yapardım diyen tüketici oranı yüzde 84 civarındadır. Bain & Company tarafından açıklanan “Küresel Lüks Tüketim Malları İlkbahar Raporu”na göre, 2014 yılını yüzde 3 büyüyerek 224 milyar avro ile kapatan küresel lüks tüketim malları pazarının, 2015 yılında yüzde 2 ila 4 oranında büyümesi bekleniyor. Rapora göre, 2014 yılını yüzde 3 büyüyerek 224 milyar avro ile kapatan küresel lüks tüketim malları pazarı, 2015 yılında yüzde 2-4 oranında büyüyecek. Son 20 yılda perakendede 3 trilyon avronun üzerinde satışın gerçekleştirildiği lüks tüketim pazarında, harcamaların yüzde 50’si tüketicilerin ülkeleri dışında yaptıkları harcamalardan oluşuyor.Türkiye de durum benzer şekilde seyretmektedir. 2015 yılı Sevgililer Günü için harcanan para nakit alımlar hariç 5 milyar 626 milyon TL civarında. Bu rakam Anneler Günü’nde 5 milyar 782 milyon TL olmuştu. Babalar Günü’nde ise rakamın 4.5 milyar TL civarında olması bekleniyor. Bu arada Deloitte Türkiye tarafından hazırlanan ve Türkiye lüks pazarını ve Türk markalarının durumunu analiz eden “Türkiye’de lüks sektörü: Lüksün yükselişi” adlı çalışmaya göre, bir ülkede lüks pazarının gelişimi beş temel fazdan geçiyor. Türkiye ise birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi “Gösteriş Zamanı” fazında bulunuyor ve lüks, hala ekonomik statünün sembolü olarak görülüyor. Türkiye’nin mevcut 5,3 milyar liralık lüks pazarının, arz ve talep tarafındaki gelişmeler doğrultusunda 2018 yılına kadar her yıl yüzde 7’lik artışla 7 milyar liraya yükseleceği Bilim ve Teknolojideki gelişmelere bağlı üretimin sürekli yeni teknolojilerle desteklenmesi gelişmekte olan ülkeleri adeta bir teknoloji çöplüğü haline getirmiştir. Tüketim çılgınlığının frenlenmesi ve gereksiz tüketim tercihlerinde kaçınılması sınırsız üretim anlamına da gelen tüketim çılgınlığını engelleyecektir. Bunun sonucu olarak doğal kaynakların daha az kirlenmesi ve diğer canlı varlıklarında yaşamlarını sürdürebilmeleri sağlanacaktır.

TÜKETİM KÖLELERİNE DÖNÜŞTÜK

Çılgınca tüketerek tükendiğimizin farkına ne zaman varacağız? Yoksa modern zamanların kölelerinin bilinçsizce tüketim yapanlar olduğunu unutuyor muyuz? İhtiyaç olmadığı halde alışverişe gitmek ve sanki bunu bir rahatlama ve stres gideren bir işlem olarak yapmak, hatta yeni üretilen bir ürünü alabilmek için satış alanlarını talan etmek günümüz toplumlarında gittikçe büyüyen ve acil tedaviye ihtiyaç duyulan bir hastalıktır. Batı toplumlarında artık bu tür tüketim kölesi hastalığına yakalanan insanlar için rehabilitasyon merkezleri kurulmaya başlamıştır.1995 yılında yayınlanan bir makalede, Amerika da San Fransisco’da kurulan spendermender adı verilen tedavi merkezine her yıl binlerce hastanın müracaat ettiği yazılıdır. Geçen zaman içinde bu tür merkezlerin daha da çoğaldığını tahmin etmek zor ‘Satın alma gücün kadar güçlüsün’ ve ‘sahip oldukların kadar mutlusun’ felsefesinin yaygınlaşması hem toplumumuzda aile yapısını bozmakta hem de sosyal dokularımızda onulmaz yaralar açmaktadır.


ZABITA

GÜNCEL

14

Bursa terminali, gözetim altında

B

ursa Büyükşehir Belediyesi Şehirlerarası ve Uluslararası Otobüs Terminali’nde havaalanı standartlarını yakalamak için yoğun çaba harcayan Buruluş, Ocak ayında faaliyete geçen ‘Terminal Kontrol Merkezi’ne bağlı 64 kamera ile yapılan takip sonucu yolcu şikayetlerinin başında gelen çığırtkanlığa son verdi. Terminalde yıllardır yolcuların şikayetçi olduğu ve ‘çığırtkanlık, ayakçılık, kellecilik’ gibi isimlerle anılan yolcu yönlendirme uygulamaları Burulaş’ın 2014 yılında temellerini attığı ‘Terminal Kontrol Merkezi’ projesi ile son verildi. Ocak ayından itibaren faaliyete geçen proje ile terminale 10’u hareketli ve zoom yapabilen yüksek çözünürlüklü, 30’u sabit ve 24’ü otomasyon sisteminde olmak üzere terminale toplam 64 kamera yerleştirildi. Görüntüler Terminal Kontrol Merkezi’nde 7 gün 24 saat esasına dayalı olarak kayıt altına alındı. Yolcuları zorla kendi peronlarına yönlendirip, bilet kesmeye çalışarak seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı tavırlar sergileyen çığırtkanlar, tek tek tespit edildi. Bu yolla hem yolcuların özgürlüğünü kısıtlayan hem de diğer firmalara karşı haksız rekabete yol açtığı belirlenen çığırtkanlar ve bağlı oldukları firmalara zabıta ve maliye ekipleri tarafından cezai işlem uygulandı. Terminalin teknolojik alt yapısının tamamen yenilendiğini ve teknolojik

imkanları müşteri memnuniyeti için en iyi şekilde kullandıklarını belirten Burulaş Genel Müdürü Levent Fidansoy, “Uygulamanın hayata geçtiği son bir ayda Terminal Kontrol Merkezi’nin de desteği ile Bursa Şehirlerarası ve Uluslararası Otobüs Terminali, daha huzurlu ve modern bir terminale dönüştü. Yine zabıta ekipleri ve Maliye denetmenlerince

belirsiz zaman aralıklarında şehirlerarası otobüsler durdurularak bilet kontrolü yapılıyor. Bu uygulama ile terminalde herhangi bir yazıhaneye bağlı olmaksızın peronlar bölgesinde veya iç alanda yolcuları direk olarak, otobüse yönlendiren kişilerin yaptığı haksız kazancın da önüne geçildi. Uygulamadan yolcular kadar haksız rekabetin önlenmesi sayesinde fir-

malar da memnun” diye konuştu. Terminal içerisinde yenilikçi ve farklı çalışmalara imza attıklarının altını çizen Levent Fidansoy, “Terminal içerisinde yer alan sergi alanımızda 15 gün süreyle ücretsiz sergi imkanı sunuyoruz. İlgilenen vatandaşlarımız Pazarlama ve Yolcu İlişkileri Müdürlüğü’ne müracaat edebilirler” dedi.

Zabıta, Edirne’de motorlu taşıtları denetledi

E

Geleceğin arkeologları iş başında

E

AĞUSTOS 2015

skişehir Büyükşehir Belediyesi Bilim Deney Merkezi ve Uzay Evi tarafından yaz tatilinde düzenlenen bilim atölyelerinde çocuklar, bilimin eğlenceli dünyasında keyifli vakit geçirme fırsatı buluyorlar. Kazı Kumu Bul Bunu atölyesi ile öğrenciler, bir taraftan eğlenirken diğer taraftan yeni bilgiler öğreniyorlar. Düzenlenen Kazı Kumu Bul Bunu Atölyesi ile çocuklara arkeoloji bilimi

tanıtılarak kazı çalışmaları uygulamalı olarak anlatılıyor. Kazı Kumu Bul Bunu Atölyesine katılan öğrenciler, bir arkeologun nasıl çalışması gerektiğini öğrenirken, yaptıkları kazı çalışmalarıyla keşfetmenin heyecanını yaşıyorlar. Atölye çalışmasına katılan Bahar Serayoğlu “Arkeolojik çalışmalar hakkında bilgiler alıyorum. Arkeolog olmak sabır gerektiriyormuş bunu öğrendim

ve atölye çalışmalarında keyifli vakit geçiriyorum” dedi. Gökay Sevin “ Burada keyifli ve eğlenceli vakit geçiriyoruz. Geçmişten kalan eserleri bulmanın keyfini yaşamak güzel bir duygu. Arkeologların işi çok özel bir iş çok dikkatli olmaları gerekiyor”, Mehmet Eren ise “Çok eğlendim, çalışma alanlarımızı belirledik ve bulduğumuz parçaları temizleyerek birleştirdik, ileride arkeolog olmak istiyorum” dedi.

ZABITA Haberlerinizi gönderin, Zabıta Gazetesi’nde yayınlayalım... zabitahaber@gmail.com www.zabita.com

dirne Belediyesi Trafik Zabıta Denetleme Amirliği’nin talebi üzerine Edirne Trafik Şube Müdürlüğü ekipleri trafiğe kapalı olan Saraçlar Caddesi’ne giren motorlu taşıtlara cezai işlem uyguladı. Uygulamada 11 motorlu taşıta trafiğe kapalı alana girdikleri için 88 TL para cezası kesildi. Edirne Belediyesi’nin talebi üzerine trafiğe kapalı olmasına rağmen, bu kurala uymayarak, vatandaşın can güvenliğini tehdit eden motorlu taşıt sürücüleri Edirne Trafik Şube Müdürlüğü tarafından denetlendi. Saraçlar Caddesi’nde bulunan 11 motorlu araç kurallara uyması konusunda uyarılırken, 88 TL idari para cezası kesildi. Saraçlar Caddesi’nde gönül rahatlığıyla dolaşabilecekleri için duydukları memnuniyeti dile getiren vatandaşlar, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’a teşekkür etti.


15 GÜNCEL

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Kayseri Büyükşehir ile TCDD yönetimi el ele verdi K

ayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, şehirdeki demiryolları projelerinin hız kazanması için Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları yetkilileri ile detaylı bir toplantı yaptı. Toplantıda hızlı tren, lojistik köy, şehir içinde kalan hattın taşınması ve banliyö hattı gibi Kayseri için çok önemli olan projeler masaya yatırıldı ve bu projelerin hız kazanması için yapılması gerekenler ele alındı. Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan toplantıya Başkan Mustafa Çelik’in yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdür Yardımcıları Emin Tekbaş ve İsmail Murtazaoğlu, Demiryolları bürokratları ve Büyükşehir Belediyesi bürokratları katıldı. Kayseri’nin Ulaştırma Bakanlığı tarafından yürütülen projelerini görüşmek için Ankara’ya giden ve Ulaştırma Bakanı ile bakanlığa bağlı genel müdürlerle uzun bir toplantı yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Çelik, Kayseri dönüşünde vakit geçirmeden önce Karayolları yetkilileri, sonra da Devlet Demiryolları bürokratları ile birer toplantı yaparak projeleri detaylandırdı. Karayolları ile 17 ayrı projeyi görüşen Başkan Çelik, Demiryolları yetkilileriyle de hızlı tren, şehir içinde kalan tren yolu hattının taşınması, lojistik köy, banliyö hattı gibi projelerin hızlı bir şekilde bitirilmesi için yapılması gerekenleri ele aldı. Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan toplantıda tüm projeler tek tek detaylı bir şekilde masaya yatırıldı. Haritalar üzerinde uzun uzun ele alınan projelerin son durumu, proje ve ihale süreci, ödenek durumu, Kayseri’de yapılması gerekenler gibi konularla ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıda Kayseri’nin en büyük projelerinden hızlı tren hattı ile ilgili süreç de görüşüldü. TCDD yetkililerini dinleyen Başkan Çelik, Kayseri’nin hızlı trende kavşak noktası olacağını söyledi. Toplantıyla ilgili bilgiler veren Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Ulaştırma Bakanlığında Ulaştırma Bakanı ve bağlı Genel Müdürlerin katıldığı toplantının devamı olarak Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü yetkileri ile bir toplantı yaptıklarını belirterek, TCDD Genel Müdür Yardımcılarının Kayseri’ye büyük bir ekiple geldiklerini söyledi ve kendilerine teşekkür etti. Başkan Çelik şöyle konuştu: “Görüştüğümüz konuların başında mevcut demir yolu hattının kuzey geçişi dediğimiz yeni hatta taşınması konusu vardı. Bununla ilgili önümüzde engel gibi görülen üç konu bu-

lunuyor. Bunlardan birincisi yeni gar binasının yapımı. Bu konuda güzel bir proje ortaya çıkmış. Önümüzdeki günlerde yapım ihalesine çıkacaklar. Yine aynı hat üzerinde lojistik ile ilgili işlerin taşınması için lojistik köyün bir an önce tamamlanması gerekiyor. Orada da işler normal seyrinde yürüyor. Yapım ihalesine kısa sürede çıkacaklar. Bu iki iş önümüzde engel gibi görünüyordu; ama aldığımız bilgilere göre işler normal seyrinde yürüyor. Önümüzdeki sene inşallah buraların yapımına başlanmış olacak. Yine demiryollarının taşınması önünde engel gibi gözüken NATO akaryakıt ve boşaltma istasyonlarının taşınması konusuyla ilgili de mutabık kaldığımız yeni güzergah oldu. Yeni güzergahta ek bir demiryolu hattı yaparak buraları taşıyabilir duruma geliyoruz. Görünen o ki maksimum üç sene içinde artık şehir içindeki demiryolunu yeni hatta taşıyabilecek konuma geleceğiz. Bunun yanı sıra şehir içi ulaşımla entegre olacak bir banliyö hattı projemiz var. Bununla ilgili geldiğimiz son noktayı da arkadaşlarımızla görüştük. Bi-

zim mevcut toplu taşım hattı ve banliyö hattının entegrasyonu ile ilgili proje çalışmalarını birlikte yürüteceğiz. Bir başka konumuz tüm Kayseri halkının beklediği yüksek hızlı tren konusuydu. Bu noktada da iyi bir seviyeye gelinmiş olduğunu gördük. Bizim asıl istediğimiz Kayseri-İstanbul hattı standartlarında yüksek hızlı trenle ilgili proje çalışmasıydı. İstediğimiz gibi Kayseri hattı da İstanbul hattı gibi saatte 250 km hızla planlanıyor. Güzergah belirlenmiş ve proje çalışmalarına başlanmış. Arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmada bir başka müjdeyi de birlikte almış olduk. Kayseri-Ankara hattı ile aynı anda Kayseri-Nevşehir-Konya üzerinden Antalya’ya bağlanacak olan yüksek hızlı trenin de proje ihalesi çalışmalarına başlanmış. Yine bu hat üzerinden Ulukışla’dan Adana-Mersin’e gidecek yüksek hızlı trenin de proje çalışmalarına başlanmış durumda. Ayrıca Kırıkkale üzerinden Samsun’a kadar gidecek hattında proje çalışmalarına başlanmış. Bu arada İzmir hattının da çalışmaları devam ediyor. Kayseri yüksek hızlı trenin ana

Karşıyaka’da ‘Veteriner Zabıtası’

C

an dostlara yönelik attığı adımlar ve ortaya koyduğu projelerle adından söz ettiren Karşıyaka Belediyesi, İzmir’de ilk kez “Veteriner Zabıta Ekibi” kurdu. Böylece; hayvan hakları ihlalleri ile ilgili belediyeye gelen her türlü şikayet ve karşılaşılan olumsuz durumlar Veteriner Zabıta tarafından denetlenecek ve takip edilecek. Karşıyaka Belediyesi, can dostlar için başlattığı onca güzel projeye bir yenisini daha ekledi. Hayvan haklarının ihlali, sokak hayvanlarına yönelik uygulanan şiddet ve karşılaşılan her türlü olumsuz duruma anında müdahale etmek için seferber olan belediye, Veteriner Zabıta Ekibi kurdu. İzmir’de ilk kez başlatılan uygulama sayesinde hayvan sahiplerinin kurallara uyması sağlanacak. Hayvan hakları ihlallerinin önüne geçilecek. Sahipli hayvanlarla ilgili belediyeye gelen şikayetler de bu ekip tarafından değerlendirilecek. Ekip, 1 veteriner zabıta komiseri ile veteriner hekim ve veteriner sağlık teknikerinden

oluşacak. Kötü şartlarda bakılan hayvanlar ile ilgili şikayetler, aşı karnesi kontrolleri, cezai işlemler de bu ekip tarafından takip edilecek. Hayvan sahiplerinin bilgilendirilmesi ve duyarlılık göstermeleri amacıyla özellikle sahipli köpeklerin yoğun olduğu parklarda Veteriner Zabıta Ekibince bilgilendirme broşürleri ve dışkı poşeti de dağıtılacak. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Göreve geldiğimiz günden bu yana Karşıyaka’da nefes alıp veren her canlı için var gücümüzle çalışıyoruz. Hayvan sevgisi hobi olarak görülmemelidir. Can dostlarımızı ‘karne hediyesi’ olarak alıp daha sonra sokağa bırakmak yapılacak en büyük kötülüktür. Hem sahipli hem de sahipsiz hayvanlarımıza yönelik kontrolleri daha sağlıklı yapmak ve şikayetleri zaman kaybetmeden değerlendirmek için bu ekibi kurduk. Can dostlarımız için elimizden gelen her hizmeti sağalamaya devam edeceğiz.”

kavşak noktası olacak. Hem kuzey güney hattının hem de doğu batı hattının kesişme noktasındayız. Bu durum önümüzdeki yıllarda Kayseri’nin ticari ve endüstriyel anlamda önemini bir kat daha arttıracak. Bu çalışmalardan dolayı hem Ulaştırma Bakanlığına, hem de Demiryolları yetkililerine teşekkür ediyoruz. Bu arada yüksek hızlı tren hattı yapılırken bu hattın hem yolcu hem de yük taşınacak şekilde dizayn edilmesi önemli. Bu durum sanayicilerimizin navlun fiyatlarının, nakliye giderlerinin azaltılması anlamına geliyor. Bu da bizim açımızdan memnuniyet verici bir konu. Konuştuğumuz bir başka konu ise mevcut demiryolu hattı üzerindeki Demiryollarına ait gayrimenkullerin değerlendirilmesi konusuydu. Bu konuda iki taraf arasında bir komisyon kurulacak ve kamunun imkanlarının daha iyi değerlendirilmesine çalışılacak.” Büyükşehir Belediyesi’nde TCDD yetkilileri ile yapılan detaylı toplantının ardından her iki kurumun bürokratları sahaya çıkarak projelerin bulunduğu alanlarda incelemeler yaptılar.


AĞUSTOS 2015

ZABITA

RÖPORTAJ

16

Zabıta artık şehir polisi kimliğine bürünmeli RÖPORTAJ: YUSUF POLAT esleğe başladığımızda ilk tanıdığımız amirlerden birisiydi Mehmet Ali Parlakışık. Uzun anlatmaktan sıkılmayan, inandığı ve bildiğini söylemekten çekinmeyen, farklı yönüyle hemen dikkati çeken biri olarak tanıdım kendisini. Babacan tavırlı, sevimli görüntüsünü hiç eksiltmezdi yüzünden. Bilgiliydi, okumaktan, araştırmaktan geri kalmayan bir yapısı vardı. Bazen uzun uzun anlatmasından sıkılsalar da, dinleyenler nihayetinde ondaki niyetin halisane olmasından dolayı sonuna kadar dinlemekten de geri kalmazlardı. Daha çok yıkım, istimlak gibi konularda birimler arası koordinasyon ve yapılacak işin türüne göre organizasyon yönleriyle dikkati çekerdi. Koltuğunda sürekli bir dosya ile daire başkanlığı ve saray arasında gidip gelirken görmek şaşırtıcı değildi tanıyanlar için. Gün geldi ve her günü gelen gibi emekli oldu teşkilattan. Pek çok meslektaşımız gibi Mehmet Ali Bey de, emeklilik süresince ziyaretlerini hiç aksatmadan sürdürdü eski mesai mekânlarına ve arkadaşlarına. Tecrübelerini ve bilgilerini paylaşmaktan hiç yüksünmeden aktarmaya devam ediyor hala. Bu sayımızda teşkilatımıza iz bırakmış biri olarak onu konuk aldık sayfamıza. Aklımıza gelenleri sorduk, o da samimiyetle cevapladı.

M

Mehmet Ali Bey bize kendinizi tanıtır mısınız? Her şeyden önce buraya davetin için şükranlarımı sunarım. Ben İstanbul doğumluyum. 1947 nüfusa kayıtlıyım. Aslen buralıyım yani. Eyüp’te oturdum Liseyi orda bitirdim. Özel bir yüksekokulu bitirdim daha sonra da zabıtaya intisap ettim. Neden zabıtaya geçtiniz, özel bir nedeni var mı? Okuldan sonra özel sektörde çalıştım bir süre. 10 sene devlet hizmetim vardı, onun parasını almıştım emekli sandığından… “Tekrar devlet memuru olmanız gerekiyor ve bu on sene alınan parayı yatırmanız gerekiyor” dediler, ben de zabıta teşkilatına müracaat ettim, ayrıldığım kamu kurumundan kadromu getirdim ve teşkilatta işe başladım. Memur olarak mı başladınız? Evet, memur olarak başladım. Kaç yılında başladınız? 1975 yılında. O yıllarda başka bir kuruma da geçebiliyor muydunuz, neden zabıta? Nedeni şu; kadroyu burada bulmuştum ve zabıtanın diğer kuruluşlardan aldığı fazla bir ücret de vardı. Ben de bir müddet burada çalışıp ayrılma gayesindeydim. Memurluk yapmaya başladıktan sonra teşkilata ısınmaya başladığımı anladım. Teşkilatta farklılık görmeye ve uyum sağlamaya başladım. Altı sene zabıta memurluğu yaptım. Bilfiil memurun içinde yaşamaya başladım. O zamanlar teşkilatta yüksekokul mezunu kimse yoktu, bir tek ben vardım. Dolayısı ile arkadaşlarla uyum içinde olduk. O zamanlar çok farklıydı. Başladığım yıllarda Büyükşehir Belediyesi yoktu. Şubeler vardı. Hatta o zamanlar yüksekokul mezunu kişileri şube müdür yardımcısı yapıyorlardı ama ben kabul etmedim. Memur olarak devam etmek istediğimi söyledim. Ne zaman rütbe aldınız? 1980 yılında. Yüksekokul mezunlarının yükseltilmesi gerektiği için herhangi bir sınava girmeden direkt komiser yardımcısı oldum. Zaten kursta da derece alarak mezun olmuştum. 1975-76 yılında kurs vardı, ben derece ile mezun oldum. Sıra ile bütün rüt-

“ beleri birer birer geçtim. Zabıta amirliğime onay verdiler; ama ben o zamanki siyasi kadrodan amirlik almak istemedim. İlçelerde çalıştınız mı hiç ? Yok çalışmadım, sadece Büyükşehirde çalıştım. Teşkilata girdiğiniz yıllarda kurum içi ilişkiler, teşkilat-vatandaş ilişkileri nasıldı? Zabıtaya ilk girdiğimizde zabıtanın bir otoritesi vardı. Halkla ilişkileri derli topluydu, İstanbul bu kadar kalabalık değildi. İstanbul gelişmemişti. Bir ara Zeytinburnu’nda çalıştım, o zamanlar Zeytinburnu gecekonduydu ve herkes birbirini tanıyordu. Halkla dostluk halindeydik. Saygınlık vardı. Amirlik adeta genelkurmay başkanlığı gibiydi, otorite ve varlığı her tarafta belliydi. Saygı görüyorsunuz, sizi ayakta karşılıyorlardı ve esnafın saygısı vardı. Teknik imkanlar, araç-gereç vs nasıldı? Yok gibiydi. Telsiz yoktu. Koskoca şubede bir araba vardı. Gideceğimiz yerlere otobüsle gider, ilçe içinde yürüyerek giderdik. Zaten maaşlarımızı bile zor ödüyordu belediyeler. Bu son dönemin imkânlarının hiç birini görmek mümkün değildi. Peki gerek imkanlar ve gerekse değişim hangi yıllarda başladı. Belediye zabıtası 1994 yılından sonra imkan bulmaya başladı. O tarihten sonra önem vermeye başladılar teşkilata. Öncesinde hiçbir imkân yoktu veya yok denecek kadar azdı. Koskoca Anadolu yakası amirliğinde bir tane arabamız vardı. Bazen de çöp kamyonu ile çıkardık işe; o da yolda bırakır ve yürüyerek giderdik gideceğimiz yere. Ne zaman emekli oldunuz ? 2002’de emekli oldum. Girdiğiniz yıllarla emekli olduğunuz yıl

İstanbul, çok büyüdü. Artık bu şehirde ciddi bir otorite kurulması gerekir. Artık belediye zabıtasının bir şehir polisi kimliğine girmesi gerekmektedir. Disiplin ilk önce herkese sıkıcı gelir; ama bu sağlanırsa insanlar bir müddet sonra huzur içinde yaşamanın tadını almaya başlar.

arasında neler değişti size göre ? Herkes ilişkisini kendisi kurar. Aklıyla, zekasıyla. Belediye zabıtalığı kültür isteyen bir kuruluştur. Dışardan bakıldığı gibi ‘bu zabıta memurudur’ diye geçilecek bir şey değildir. Bu anlamda zabıta memuru her açıdan kendisini yetiştirmek zorundadır. Çünkü halkla ilişkilerde kişi saygı görmek istiyorsa erdemli olmak zorundadır. Davranışlarında, oturmasında, kalkmasında saygın bir kişilik ortaya koyması lazım ki, kişi saygı görsün. Şimdi şunu söylemek istiyorum; 1994 senesinden sonra teşkilat kendisine daha iyi mekân, araç-gereç ve imkâna sahip olmaya başladı. Bundan önce oturacak bir yerimiz bile yoktu. Bunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca yavaş yavaş da teşkilatımızın tahsil kalitesi de yükselmeye başladı. Eskiden rağbet etmeyen üniversite mezunları bu mesleğe rağbet etmeye başladı. Bu talep yoğunlaşmasının nedeni neydi sizce, maaş mı yoksa meslek sevgisi mi ön plandaydı? Bilinçli bir tercihten söz edebilir miyiz? Her şeyin önünde bir geçim sorunu vardır. O yıllardaki geçim imkânları daha iyi olduğundan tercih edilmekteydi. İşte kıyafetimiz vardı, mesaimiz artmıştı, ona göre çeşitli imkanlarımız vardı. Yemek, yol vs. sivil memura göre daha iyi imkânlara sahiptik; ama kişilerin çok iyi tanıyarak bu teşkilatı seçtiklerini sanmıyorum. Girdikten sonra, bu teşkilatı öğrenmeye başladıkça ve içinde kaldıkça sevmeye başladıklarını görüyoruz. Zabıtaya vatandaşın bakış açısı genelde olumsuzdur. Neden olumsuz bakış açısına sahiptir vatandaşımız, nasıl değerlendiriyorsunuz? Burada şunu söylemek isterim Yusuf Bey, maalesef çeşitli sinema filmlerinde, dizile-

rinde, karikatürlerinde, çeşitli basın-yayın organlarında zabıta teşkilatını küçümseyerek tanıttılar. Oysa vatandaşın yiyip içmesinden, yatacağı yere kadar, sokaktaki insanın her şeyiyle alakadar olması yani belediyenin şehirdeki temsilcisidir. Eğer bu temsilcisiyle alay ederseniz belediyeyle alay edersiniz. Bu alay edilmede teşkilatın da bir etkisi var mıdır? Suçu ve kabahati yok bunda. Belediye zabıtasını bir meslek olarak tanımak lazım. Bunu böyle kabul etmezseniz veya tanımazsa bizi idare eden belediye yöneticileri, ona göre adam alamazsınız. Ona göre adam almadığınız zaman, sizi sokakta temsil edecek olan kişilerde bir eksiklik olduğu ortaya çıkar. Komik durumlar ortaya çıkar dolayısıyla teşkilat komik duruma düşer, sokakta ciddiyetinizi kaybedersiniz. Yöneticilerin teşkilat üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri var mı sizce? Belediye başkanı değiştiğinde, her teşkilat neler yaptığını ve nasıl yaptığına dair bir brifing vermelidir. Nelere ihtiyacı olduğunu, görevi başarabilmek için nasıl hareket etmesi gerektiğini veya kadro durumunu, aracını gerecini. İşteki insan faktörünü çok güzel ifade etmelidir. Bunlarda bir eksiklik oluyor sanıyorum. Şehirde artık ciddiye alınması gereken konular var. Her insanın, toplumun ve devletin hukukunun korunması için kanunlara ve kolluğa ihtiyaç var. Bu kolluğun da belirli bir yaptırım uygulamasına ihtiyaç var. Siz bir kolluk kuvveti ortaya koymuşsanız ve buna da belediye zabıtası demişseniz, bu zabıtanın da bir yaptırım gücü olmalıdır. Görevine karşı gelenler için bu; tutmak, tutuklamak, tutanak düzenlemek, onu savcılığa götürmek ve adalete teslim etme haklarının olması


17 RÖPORTAJ lazımdır. Bunu ona vermiyorsunuz, o adama üniforma giydirip meydanda dolaş diyorsunuz. Meydanda dolaşan bu adam artık kanun otoritesini yerine getirme yetkisine sahip değildir, yapabileceği bir şey yoktur. Yaptırım gücü olmayan adama üniforma giydiriyorsunuz. Görev yapılırken zabıtanın sırtını dayadığı mevzuat yeterli mi ? Mevzuat yasalar demektir. Yasayı çıkarıyorsunuz ve o yasayı korumak için de bir kanun daha çıkarıyorsunuz. Mevzuata uymayan kişilere yaptırım için bir ceza yasası vardır. Yasaya uymayanları o ceza kanununa götürecek kişiler de kolluk kuvvetleridir. O kulluk gücüne bu yetkiyi vermezseniz yasaları nasıl uygulayacaksınız? Mesela; geçmişte bir kömür çalışması vardı. İlk başlarda hiçbir yetkimiz yoktu. Çevre koruma daire başkanına gittik. Odasında, ‘ne yapalım da daha etkili olalım’ diye düşünmeye başladık. El koymamız gerek dedik. E, mevzuat yetmiyor. O zaman çıkaralım bir mevzuat dedik. Nereden çıkaralım diye düşündük ve il idaresinden karar çıkartıldı bu konuda. Evine alıp kullanandan dahi o kömürü almaya başladık ve etkili oldu bu. Kolluğa bu tür yetkileri veremezseniz o kolluk nasıl çalışacak? Eğer seyyar satıcılarla uğraşıyorsanız orada güçlü bir kolluk gücüne ihtiyacınız vardır. Otoriteyi kuramazsanız o kişiler sizi dinlemez. 2002’de emekli oldunuz; ama teşkilatla bağlarınız en azından resmi olmasa da devam ediyor bildiğim kadarıyla. Teşkilatın durumu dışarıdan bir gözle bakıldığında nasıl görünüyor? Valla bir şeyler yapılmak isteniyor tabii ki. Çünkü şehir çok büyüdü. Artık bu şehirde ciddi bir otorite kurulması gerekir. Artık belediye zabıtasının bir şehir polisi kimliğine girmesi gerekmektedir. Bu hep söylenir ama bir türlü yürürlüğe geçmedi. Sebep nedir sizce ? Türkiye’nin etnik yapısı ve diğer bazı nedenler. Siyasi nedenler, bazı belediye başkanları abuk sabuk şeyler yayınlıyorlar, bu tür kişilere yetki vermek sakınca doğurabilir ama bazı şehirlerde mesela İstanbul gibi büyük metropollerde elbette ki bir otorite olması lazım. Emniyet teşkilatının her şeye bakması mümkün değil, ayrıca, bu mevzuat ayrı bir mevzuat. Kentte yaşayanların kabahat türü suçları da işlememesi lazım. Çöpünü yere atmaması lazım. Dere yataklarını doldurmaması gerekmektedir. Oğlum Amerika’da yaşıyor. “Baba Amerika’ya ilk gittiğimde evi tuttuk, bizim eve temizlik işleri üç tane bidon getirdi kapıya bıraktı. Üç ayrı çöpü onun içine atmamız lazım. Atmadığımızı tespit ettiğimizde o çöpü almaya gelen kamyondaki kişiler hemen polisi arıyorlar ve gelen polisler çok ağır cezalar yazıyorlardı. Kapımızın önündeki çiçekleri budamamız lazımdı. Budamazsak polis gene geliyor ve ceza yazıyordu. En ufak bir olumsuz; mesela komşuluk ilişkilerindeki tartışmalarda bile polis geliyor ve ceza yazıyordu.’ diye anlatıyor bana. Yani, öyle bir otorite kurulmuş ki, halk da buna alışmış. Disiplin ilk önce sıkıcı gelir, şikâyet ederler, siyasilere giderler vs. ama disiplinli bir yerde yaşamaya başladığınız zaman, insanların hak ve hukuklarının çizgileri belirlenmiş olur ve bir müddet sonra huzur içinde yaşamaya başlarlar. İşte bu huzur içinde yaşamak ancak mahalli bir otoriteyle olabilir. Bu mahalli otoriteyi yerine getirecek teşkilat da belediye zabıta teşkilatıdır. Esasında belediye zabıtası belediye başkanının kendisidir. Zabıtan yoksa belediye başkanı kendisi bu hizmetleri yapacaktır çünkü, zabıta hizmeti yürümek zorunda. Bir yerde park yasağı var ve altında arabalar varsa bu demektir ki, sizi ciddiye almıyorlardır. Bazı hizmetlerin yürütülmesi içinde yetki devri gerekiyor, bu devir yapılmadığı zamanda aksaklıklar olmaktadır. Teşkilatın reorganizasyona girmesi gerekli mi sizce? Bir teşkilat yasasının olması ne gibi faydalar sağlar? Öncelikle sizi dinleyecek, yani şehri dinleyecek kişiler olması lazımdır. Zabıtayı dinlemek demek, şehrin düzenini dinlemek demektir. Mahalli otoritenin nasıl kurulacağın yöne-

ZABITA

lik çalışmalar için bu faydalıdır. Bir gün bana dediler ki, “Sokak çocuklarını toplayalım. “. “Tamam” dedim ‘ama bu sokak çocuklarını topladıktan sonra ne yapacağız? Onu söyleyin ona göre bakalım’. ‘Yok’ dediler, ‘Siz toplayın’. ‘Baş üstüne’ dedik, gittik emniyetten de yardım istedik. Emniyet de memnun oldu, sokak çocukları toplanıyor diye. Onların da hoşuna gitti. Çocukları topladık. Topladıktan sonra baktık ki, tinerci çocuklardı bunlar, sokakta yatan çocuklar ve sokakta yaşayabiliyorlar. Çünkü o soğukta kafayı bulacak, uyuşacak ve soğuğu hissetmeyecek. Bunları topladık. Topladıktan sonra ‘bunları nereye götürecez’ diye başkanlık makamına sorduk; ama başkanlık makamı onları götüreceğimiz yer bulamadı ve o çocuklara Topkapı’dan giysi giydirdik, bir de hamama götürdük, yıkattırdık. Sonra da aldığımız yerlere geri bıraktık. Dedim ki ‘Biz bunlara kötülük ettik. Eski kıyafetlerle bunlar mezarlıkta falan yatabiliyorlardı, biz tertemiz ettik yıkadık artık bunlar oralarda da yatamayacaklar, nerede yatıracağız bu çocukları ?’ Dilenciler için de aynı durum söz konusu. Çocukları bıraktık geldik ve ondan sonra da bizden bi daha bu konuda bir şey talep edilmedi o günkü idarece. Geçici tedbirlerle olmaz diyorsunuz? Artık İstanbul yirmi milyonluk bir metropol olmaya başladı. Metropolde çeşitli gelir gruplarından insanlar var. Geçinemeyip çocuklarını sokağa salan aileler var. Dolayısıyla bu çocuklar bir suç örgütü haline geliyorlar bir süre sonra. Suç üreten bir mekanizmaya dönüşüyorlar. Şehir polisi denen bir sisteme geçilmesi lazım artık. Sosyal konuları da inceleyebilecek zabıta teşkilatı içinde bir ünite oluşturulması lazım. Ben zabıta teşkilatını çok büyük düşünüyorum. Bu yapılanma teşkilat içinde mi olmalı yoksa tamamen ayrı biri birim olarak mı kurulmalı? Hayır hayır, zabıta teşkilatı şehir polisine dönüşmeli. Emniyetle koordinasyon içinde olması lazım ama bu Türkiye’de ancak büyük şehirlerde kurulabilir ve acilen de buna ihtiyaç var. İnsanlar belirli yerlerde çok sert kolluğu görmek istemiyorlar. Daha ılımlı ve yumuşak bir kolluk gücüyle çözülebilecek konuları sert bir şekilde

“ Zabıtanın da yaptırım gücü olmalıdır. Görevine karşı gelenler için bu tutmak, tutuklamak, tutanak düzenlemek, onu savcılığa götürmek ve adalete teslim etme haklarının olması lazımdır. Zabıta şehir polisine dönüşmeli. Bunu ona vermiyorsunuz, o adama üniforma giydirip meydanda dolaş diyorsunuz.

çözmeye çalışıldığında şehirlerde tepki oluşuyor. Şehir polisi bu durumda oluşması lazım. Mesela seyyar satıcılar. Önce küçük parçalar halinde ama yarın bi bakıyorsunuz büyük kitleler halinde karşınıza çıkabiliyor. Ekonomiyle de alakalı bir durum bu aynı zamanda. İstanbul farklı bir hale gelmeye başladı, İstanbul’a akış var hala. önünüzde zor günler var, bu günler gelmeden önce iyi bir otorite oluşturmanız lazım. Meydanlara sokaklara hâkim olmanız lazım. Büyüyen şehirle birlikte, sizi ilgilendiren sosyal sorunlar içinde belediye zabıtası içinde artık bir birim oluşturulması lazım. Hem kendi-

AĞUSTOS 2015 niz yetiştireceksiniz hem de şehirde ki gidişatı takip edeceksiniz. Zabıta teşkilatına girmemiş olsaydınız hangi işi yapmak isterdiniz? Zabıta olmak isterdim, başka da bir şey olmak istemezdim. (Gülüyor) Zabıtayı çok seviyorum. Gücünüz birbirinize olan sevginiz, dayanışmanızla olur. Başarılar dilerim bu işi yapan tüm arkadaşlara. Unutamadığınız ve ilk aklına gelen anılarınızdan birini anlatmanızı istersem? Zabıta teşkilatında halkın içine girdiğinizden dolayı çok güzel anılarınız olabiliyor. Bilhassa o gecekondu bölgelerinde çalışırken, giderken, gelirken yollarda sizi karşılarlar; ‘bulgur pilavı yaptım hadi oğlum biraz da sana vereyim’ diye. O fakir aileler pilav ikram ederlerdi. Hele bir gün çok üzüldüğüm bir olay yaşadım. O dönemde de fakir ailelere kömür dağıtımı var. Bunu çoğu kişi çok yerde tenkit ediyorlar veya belirli mevzulara giriliyor bu konuda. Zeytinburnu’nda, askeri dönemde bir gün şube müdürü beni çağırdı, bir yerde bi şikâyet var, mahalle ayağa kalkmış, kadının biri deri yakıyormuş dedi. Gittik, mahalle ayağa kalkmış, o kadını dövmeye çalışıyorlar. Bizde ekiple gittik baktık. Hakikaten mahalle leş gibi kokuyor, kadın deri yakıyor, evlerin pencere açacak hali yok. Kapıyı çaldık. Kadın çıktı ve göğsüme başını dayayıp ağlamaya başladı. ‘Kadın hem deri yakıyorsun hem de ağlıyorsun, niye ağlıyorsun?’ dedim. Kolumdan çekti beni içeriye, içerde yerde o taşın üzerinde bir kilimde yatan üç tane çocuğunu gösterdi ve ‘üçü de hasta’ dedi. ‘Yakacak kömürüm olsa ben deri yakar mıydım?’ dedi. Biz kadına bağırmaya gitmişiz. Bir an kendimden nasıl utanmaya başladım ve çıktım dışarıya dedim ki toplananlara, ‘üç kişi istiyorum aranızdan içeriye’. Üç kişi aldım ve içeriye soktum . Tek odaydı zaten. İçeriye giren üç kişiden birisi yaşlı bir amcaydı, duruma baktı ve onunda gözleri doldu. Dedim, ‘bakın bu kadını dövmeye geldiniz, hepimiz bağırmaya çağırmaya geldik. Kömürü olsa kömür yakmaz mıydı?’ dedim. Dışarı çıktık, ‘tamam artık deri yakmayacak’ dedim, ‘söz verdi. Buna bir parça kömür verseydiniz keşke’ dedim. Gittik inşaatçılardan kırık tahta parçaları aldık, ekip arabasının arkasına doldurduk, birazda kömürcülerden bir parça kömür aldık, götürüp kadına verdik, kadın onları yakmaya başladı. Gittim, dairede, ‘sonra bunun hali ne olacak’ diye sordum. ! Bu benim içimde kalan yaralı bir anımdır, unutamadığım. Sizde iz bırakmış arkadaşlarınızdan ilk aklınıza gelenler ? Arkadaşlar arasında ayrım yapmak istemem. Her arkadaşım elden gelince teşkilata bir faydası olmuştur. Allah hepsinden razı olsun. Hayatta en çok neye kızarsınız? Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol felsefesine inanırım. Aykırı olan herkese kızarım. Uğura inanır mısınız, uğurlu sayınız, renginiz vs. var mıdır? Ben Allaha inanırım, ben uğur muğur inanmam. Allah insana akıl vermiştir, yapacağımız herşeyi önceden düşünmemiz lazımdır. Bana ne getirir ne götürür, kime ne faydam olur, ne zararım olur, kimi kırarım kimi kırmam diye bir muhasebe yapmamamız lazım. Bunu yapmadan nereye gideceğimiz hesapsız para harcamaya benzer. Zabıta teşkilatı bizim dünyamız. Emekli olacaksınız geride bir dünya bırakacaksınız. Dışarda başka arkadaş bulamayacaksınız. Ben derdim ki, burada altmış beş yaşına kadar çalışın sonra emekli olunca gidin kafanıza bi kurşun sıktırın. ( gülüyor. ) Çalışan arkadaşlara neler tavsiye edersiniz? Şunu söylemek isterdim. Bir kere mesleğinizi sevin. İşinizi doğru yapmaya alışın ve arkadaşlarınız sevin. Birbirinize dayanışma, güvenme gücünüzün yüksek olması lazımdır. Ancak bununla başarıya ulaşabiliriz. Eğer bu meslekte başarıya ulaşamazsanız işinizi başkalarına kaptırırsınız. Birbirinizle dayanışın, karşılıklı sevgi ve saygıyla meslek hayatınızı bitirin, derim.

Teşekkürler Mehmet Ali Ağabey. Geri kalan yaşamınızda da sağlık sıhhat ve afiyet diliyorum.


Doğu ile Batı’nın Merkezinde İstanbul

AĞUSTOS 2015

ZABITA

YORUM

18

TAHA Mİ OUDA KİMDİR: 1972 yılında Filistin’in Gazze kentinde doğdu. İstanbul 1990 yılında öğrenim için geldi. 1999 yılından sonra bir dönem AP Ortadoğu Temsilcisi olarak çalıştı. Aynı zamanda Suudi Arabistan resmi televizyonu ve Kımait Haber Ajansının İstanbul temsilciliği görevini sürdürdü. Evli ve iki çocuk babası olan Ouda, bu yazıyı 2004 yılında İBB Kültür A.Ş. için kaleme aldı.

TAHA Mİ OUDA ıllardır Türkiye’de, bir takım yabancı haber ajanslarının temsilcisi olarak çalışan ve ikamet eden Filistinli bir gazeteciyim. Benden İstanbul’u anlatan bir yazı yazmam istendiğinde kendimi tuhaf duygular içinde hissettim. İyi bildiğimi, yakından tanıdığımı düşündüğüm bu şehir hakkında yazabileceklerimin çok olduğunu düşünüyordum. Ancak itiraf etmeliyim ki, konuya yoğunlaştıkça acziyetimin farkına vardım. Çünkü İstanbul’dan bahsetmek için gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor. İstanbul kısa ve öz olarak tam bir güzellikler şehri... Geçmişin, bugünün ve geleceğin şehri... Yüce Allah bu şehre, gözleri kamaştıran ve gönülleri çelen çok güzel bir tabiat; ayette de geçtiği şekilde “Çeşit çeşit kavimlerin bir arada yaşayabileceği” bir diyalog atmosferi bahşetmiş. Bu sebeple olsa gerek, şehirde gezerken aklımdan geçen düşüncelerin daha bir özgür olduğunu hissediyorum. İstanbul, yeryüzünün doğusunun da batısının da bir numaralı seyahat durağı; turizm merkezi olabilecek niteliklere sahip bir kent. Bir kolu Asya’da öbür kolu da Avrupa’da olan başka bir kent gösteremezsiniz. Bu sebeple İstanbul, kendisini Asya ve Avrupa’da en iyi turizm beldelerinden biri kılacak ve henüz değerlendirilememiş özellikleri ile de dikkat çekmektedir. Dört bir tarafında büyük camiler bulunan İstanbul’da, bu camiler hem Türkiye’nin derin tarihine ışık tutar hem de Türklerin mimarî ustalığını öne çıkarır. En meşhuru olan Sultanahmet Camii’ni görmek için dünyanın her köşesinden insanların akın akın İstanbul’a gelmesinin sebebi, Sultanahmet’in farklı büyüsü ve muhteşem mimarî özelliklerinin yanında, Ayasofya gibi 1500 yıllık bir mabetle yan yana olmasındandır. Bu iki dev yapı, İstanbul’un demografik yapısının ve “birlikte yaşama “vasatının, devasa bir karinesi gibi durmaktadır. Türkiye, Arap ülkelerinden ve Avrupa’dan çok ve giderek artan sayıda turist için son derece önemli bir cazibe merkezi. Öte yandan hiçbir yabancı, bir günlüğüne bile olsa İstanbul’u ziyaret etmeden Türkiye’yi görmüş olduğunu söyleyemez. Çünkü bu şehirde öyle bir hava vardır ki binlerce yılın tarihi ve çeşitliliği, müstesna şekilde bir araya gelmiş; tabiri caizse birbirinin içinde erimiştir. İstanbul’un, ziyaretçilerini kendisine bağlayan, onları adımlarını atar atmaz kendisine tâbi kıtan sırrı işte bu gizemli havasından kaynaklanır. İstanbul’u bir yabancı için en farklı kılan niteliği ise Doğu ite Batı arasında yer almasıdır. Birçokları bu şehri Doğu ile Batı arasında bir şemaya yerleştirmek için fazlasıyla heveskârdır. Lâkin İstanbul’a Doğu memleketi diyenler de, Batı memleketi diyenler de .’utmaktadırlar. Çünkü İstanbul “her iki yerin de or-nda bulunmaktadır. ‘ ncak kesin olan sudur ki İstanbul, dünyadaki en i şehirlerden birisidir. Bunun iki sebebi var; ilki, yüksek yeşil tepeterin kıyısını süslediği, Marma-Karadeniz arasında uzanan bir denizin, ikiye bölmesi, yani koca şehrin ortasından kocabir deniz geçmesi; ikincisi ise eski ile yeniyi buluşturan sıra dışı mimarî tarzların seçkin örneklerinin bu şehrin dokusuna hâkim olmasıdır. Bu mimarî eserler Türkiye için geçmişin derinliklerinin bir aynasıdır. Yüksek minareli camileri İstanbul’a “bin minareli şehir” denmesine sebep olmuştur. Bu isimlendirme bile İstanbullular için tek başına büyük bir gurur vesilesidir. İstanbul’a yeni gelen bir ziyaretçi şayet kendisine yol gösteren iyi bir mihmandarı yoksa hangi tarafa yöneleceğini şaşırır. Çünkü ziyaret edilecek yerler o kadar çok ve o kadar çeşitlidir ki bir yer düşünürken onlarca başka yer gelir insanın aklına. Ve bunların hiçbiri de bir diğerinden daha az güzel veya daha az kıymetli değildir. Dolayısıyla iyi planlanmış bir gezi planı ile yola çıkmayan seyyahların, İstanbul’dan ayrılma vakitleri geldiğinde birçok yeri görememiş olmanın hüznüyle memleketlerine döndüğünü duyabilirsiniz. Türk halkına ve İstanbullulara gelince... İstanbul’da beni en fazla hayrete düşüren konu vatanını ve yardımlaşmayı seven insanların çokluğu. İstanbulluların birçoğu cana yakın, sevecen, misafirperver, hareketli ve dost canlısı kimseler... İnsan, bunu, sokaktaki insanlarla ve özellikle satıcılarla konuştuğu zaman çok yakından hissedebiliyor. İstanbul’a geldiğim ilk zamanlarda, bir gün yolumu şaşırarak uzak bir yere gidişimi ve tanımadığım bir beyefendinin beni arabasıyla evime kadar götürmesini asla unutamıyorum. Bu, Türk toplumunda gördüğüm iyilikseverliklerden ilki oldu; ama tabii sonuncusu da değildi. Bu tür davranışları Avrupa ülkelerinde gördüğümü hatırlamıyorum. Son olarak diyebilirim ki İstanbul’un binlerce yıllık tarihini, doğal güzelliklerini, dünyanın turizm başkenti olma potansiyeline sahip olduğunu ve özellikle eski İstanbulluların nezaketini tartışmak bite büyük bir ayıp olur.

Y


19 TARİH

ZABITA

AĞUSTOS 2015

Boğazkesen, artık huzurlu R

umeli Hisarı içinde yeniden ihya edilen fethin ilk camisi Boğazkesen Mescidi’nin inşaatında sona gelindi. Mescidin beden ve minare gövdesi dahil inşaatı tamamlandı. Projeyi uygulayan inşaat firmasının mimarı Sulh Han, “Camiye ait eski gravürler ve olağan kalıntılardan yola çıkarak aslına uygun olarak yenileme çalışması yapıldı. Kullanılan kireç taşları Çatalca’da, tuğlalar ise Çorum’daki ocaklarda döktürüldü. Caminin restorasyonu eylül ayı ortalarında bitirilecek. Son işçilik olarak minarenin restorasyonu kaldı” diye konuştu. Sadri Alışık Ödül Töreni’nde Defne Halman isimli tiyatrocunun ‘Rumelihisarı sahnesine mescid yapmak isteyenlere izin vermeyelim’ diyerek yapılmasına karşı olduğu caminin yıllar sonra tamamlanması tarihseverleri sevince boğdu. Birçok akademisyen, siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu, mahut sanatçının bu garip çağrısına tepki vermişti. Rumeli Hisarı’nda sadece minaresi kalan Boğazkesen Fetih Mescidi’nin inşaatının tamamlanması bir devrin bittiğini de gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihi caminin tekrar ibadete açılacağını müjdelemesi üzerine bazı çevreler tepki

göstermişti. Yaklaşık 1.5 milyon liraya mal olan mescidin eylül ayı içinde açılacağı belirtiliyor. Mescidin hazin bir hikayesi var. 2008’e kadar konserlerin verildiği kuzey tribünlerinin altı, bir mezarlıkmış. Yani millet, ecdadın kemikleri üzerinde eğleniyormuş. Tarihi Rumelihisarı’nın içinde 1953’e kadar yerleşim varmış. Hisarın ve mescidin öyküsünü Sema Kancan Göncüoğlu, medyaya şöyle anlatmıştı: “Osmanlı İstanbul’unun ilk eserleri olan Anadoluhisarı ve Rumelihisarı içindeki mescitler ilk fetih mescitleridir. Boğazkesen veya Fatih/Fetih Mescidi olarak bilinen Rumelihisarı içindeki mescit, bir sarnıç üzerine inşa edilmiş. Alttaki doğal su kaynağı, nem ve yükselti sağlamış. Ancak 18. yüzyıl sonunda meydana gelen depremde mescit sarnıç içine çökmüş. Fatih dönemine uzanan mescidin minaresi günümüze kadar mevcudiyetini korudu. Bugünkü Rumelihisarı içinde 1953 senesine kadar Kaleiçi Mahallesi olarak bir yerleşim yeri vardı. Burada ahşap evler vardı. 1953-1957 arasında yapılan Rumelihisarı restorasyonunda mahalle istimlak edilerek yıktırıldı. Mescit alanı da bir platform haline getirildi. Mescidin haziresinin olduğu yere de tribün amaçlı basamaklar yapıldı.”

300 yıllık ahşap cami ihya ediliyor

B

ursa Büyükşehir Belediyesi, İznik İlçesi İnikli Mahallesi’nde kaderine terk edilen ve Bursa’daki 5 ahşap camiden biri olma özelliği taşıyan tarihî camide restorasyon çalışmalarını başlattı. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 300 yıllık caminin tavandan zemine kadar ilk günkü orijinal haline dönüştürüleceğini söyledi. Tarihî ve kültürel mirasa yapılan yatırımlarla Bursa’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesini sağlayan Büyükşehir Belediyesi, 17 ilçede de tarihin ayağa kaldırılması için yoğun çalışma dönemine girdi. Sadece Müslümanlar için değil Hıristiyanlar için de büyük önem taşıyan İznik’in evrensel bir değer olarak dünya gündemine taşınması amacıyla bu bölgedeki çalışmalara ağırlık veren Büyükşehir Belediyesi, İnikli Mahallesi’nde

bulunan yaklaşık 300 yıllık camiyi de ayağa kaldırmak içir restorasyon çalışmalarını başlattı. Tarihi camide devam eden restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, İnikli Camiinin Bursa genelindeki 5 ahşap camiden biri olduğunu hatırlattı. Bu özelliği ile mimari açıdan önem taşıyan caminin tavandan zemine, ahşap işçiliklerinden duvardaki süslemelere kadar büyük bir titizlikle ele alındığını ifade eden Başkan Altepe, “Büyükşehir sınırlarına sonradan dahil olan tüm ilçelerde özellikle tarihi eserler açısından gerekli envanter çalışmalarımızı yaptık. Şimdi de bu tarihi ve kültürel varlıklarımızı ayağa kaldırmak için çalışmaların startını verdik. İnşallah İnikli Camii restorasyonun ardından yine o sıcak mimarisiyle hizmet vermeye başlayacak” dedi.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.