Talip apaydın yar bükü

Page 45

Haydar düşünüyordu. Karanlıkta yüzü iyi seçilemez olmuştu. Hayvanların ' nefesleri ve ayak sesleri duyuluyordu sadece. Bir zaman konuşmadılar. Kayalık tepeyi çıkmışlar, bir düzlüğe doğru açılmağa başlamışlardı. — Hüsnü, dedi birden. Sakar köyünün üstünden gidelim yeğen. Ne olur ne olmaz... — Niye? — Belki karşıdan bir gelen melen olur. — Kimi gelecek enişte bu zamanda? — Olur ya canım, rastlar. — Gelen gelsin be enişte, ne olacak? — Belki onlardan birisi geliverir. — Amma yaptın be enişte? Bu zamanda ne işleri var buralarda? Hem gelseler ne olur? Sen şöyle bir yana çekiliverirsin, karanlıkta nerden görecekler? — Ya sen? — Bana bir şey demezler, ilk yıl biraz eziyet verdiler emme sonradan iyileştik gayri. — Nasıl eziyet verdiler? — Gördükçe sövdüler saydılar. O kadar olur dedik gayri, biz de pek hıçtımadık. — Sonra? — «Öcümüzü ablandan alacağız, şöylo yapacağız, böyle yapacağız...» filân dediler. «Bizim ne kabahatimiz var yahu, dedim. Ablara ne yaptı size? Ne istersiniz eksik etekten?» Haydar düşünüyor, cevap vermiyordu. — Köyden de söylediler. «İki kuzulu bu1 koyundan ne istersiniz» dediler. Zati baştan suçun kendilerinde olması onları geri oturttu. Fazla üsteliyemediler gayri. Aha sen şimdi köye gidi62 yorsun ya, görürsün bak sana da taklaşamıya-caklar. Haydar cevap vermedi. Geriye doğru dönüp baktı. Yol birden düzleşmişti. İki yanda geniş tarlalar vardı. Issız bir kırdı burası. Hayvanların ayak seslerinden başka ses duyulmuyordu. Gökte kıpır kıpır yıldızlar vardı. Hayvanlar ha-bire yürüyorlardı Sakar köye dönülecek yere gelmişlerdi. ; ..^


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.