147

Page 1

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ SAYI: 147 ZAMAN’LA BÝRLÝKTE SATILIR

www.zaman.com.tr/ailem

ORUÇ BiZE NE ÖÐRETiR? Çocuklar, Ramazan’ý aileden görerek seviyor

Oruçla ilgili merak edilen sorulara cevaplar

Filipinli Reyyan: Ramazan Türkiye’de daha güzel



ailem EDÝTÖR

Ramazan, hayatýmýza çeki düzen vermeye geliyor

ÝÇÝNDEKÝLER Oruç tutmak neden çok önemli? 4 Bundan büyük keramet mi olur?

9

Hoþgeldin ey 11 ayýn sultaný Ramazan 10 Gurbette Ramazan heyecaný 14 Filipinli Reyyan: Ramazan Türkiye’de daha güzel 18 Ramazan’da nasýl beslenmeli? 26 Oruçla ilgili merak ettiðiniz sorulara cevaplar

ailem 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ SAYI: 147

Feza Gazetecilik A.Þ. Adýna Ýmti-

yaz Sahibi Ali Akbulut

Genel Yayýn Müdü-

Yayýn Danýþmaný

Hamdullah Öztürk

Yayýn Editörleri

Serhat Þeftali Mustafa Aydýn Þemsinur B. Özde-

Katkýda Bulunanlar Tasarým Kapak Fotoðrafý

Ali Demirel Ali BudakÞimþek Mehmet Ýsa Þimþek

Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibi Temsil-

cisi

Reklam KoordinatöYayýn Türü

rü Yaygýn Süreli

Ramazan ayý insaný planlý programlý davranmaya iten bir ay. Gündemimizin ana maddesi ister istemez sabah ve akþam ezaný vakti oluyor. Ezaný, camiyi, namazý hissetmeyen, bilmeyen de “Allah-ü Ekber” sesini bekliyor. Yani bir yerde maneviyat frekanslarýný almaya hazýr bir vaziyette bulunuyor. Ýþte bu havayý yakalamak ve iyi deðerlendirmek gerekir. Demir tavýnda dövülürmüþ. Kalp, almaya hazýr hale gelmiþse onu boþ çevirmemek gerekir. Ramazan’ýn havasýný yakalamak adýna da gayret etmeli, en ufak fýrsatlarý büyük adýmlara çevirebilme maharetini sergilemeliyiz. Ramazan’a ‘merhaba’ derken ayný zamanda “iman ve selamete” de ‘buyurun’ diyebilmeliyiz. Hayat insaný hýrpalýyor, bazen bütün enerjisini alýp götürüyor. Artýk hiçbir þey size zevk vermiyor, yaþama amacýný unutmuþ, rüzgârýn kâh o yana kâh öbür yana savurduðu bir insana dönmüþseniz; Ramazan’ý önümüze çýkan önemli bir fýrsat olarak görebiliriz. Çünkü Ramazan bereketiyle, samimiyetiyle, neþe ve bütün güzelliðiyle geliyor. Sahur ve iftarlarýn baþlamasýyla sanki ortalýk ef-

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul Tel: 0212 454 1 454 (pbx) www.zaman.com.tr Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri

http://www.zaman.com.tr/ailem Öneri ve teklifleriniz için: ailem@za-

Serhat Þeftali

s.seftali@zaman.com.tr

sunlanýyor, hayrýna verilen yardýmlarýn, yemeklerin ardý arkasý kesilmiyor. Milyonlarca insan yakýn saatlerde sahura kalkýyor, oruç tutuyor, iftar ediyor, teravihe gidiyor. Bir ay boyunca yüreklerin topluca attýðý gerçekten hissediliyor. Yani Ramazan bize yüreklerin bir arada atmasý için akort fýrsatý tanýyor. Ramazan demek ayný zamanda tempo demektir. Adýmlar düzenli atýlmalý, randevular saatinde yapýlmalýdýr. Vakit dar ve sýnýrlýdýr. Bu da bizi düzenli bir hayata zorlar. Saatleri deðil dakikalarýn hesabýný yaparýz. Ýftar yemeði, akþam namazý ve ardýndan teravih bir programýn ürünüdür. Günlük hayata Kur’an okumak, tesbihat yapmak, namaz kýlmak daha fazla girer. Her þey daha anlaþýlýr ve daha yaþanýlýr bir hayat içindir. Allah’a olan baðlýlýk pekiþtirilir, “Ya Rab! Her günümüzü Ramazan kýl!” diye dualar edilir. Ramazan’a hazýrlanmak, Ramazan’a hazýrlamak istiyoruz. Ýlk sahur, ilk iftar öncesi gündemimize Ramazan’ý getirmek için bir dizi çalýþma yaptýk. Ailem’in Ramazan sayýsýný beðeneceðinizi umuyoruz.


ailem

EDÝTÖR: ALÝ BUDAK

KISA KISA

Oruç tutmak neden çok önemli?

FOTOÐRAF: AFP

Oruç kendisini Hakk’a vermiþ ve Allah için aç kalacak kimselerin yapacaklarý vazifenin belli bir zaman içinde formüle edilmiþ þeklidir. Siz riyâzat yapacaksýnýz. Cesediniz raðmýna rûhunuzu geliþtireceksiniz. Letâifinize fer vereceksiniz, kuvvet kazandýracaksýnýz. Bunu yogiler gibi, mistikler gibi, kendi bildiðiniz gibi yapmayacaksýnýz. Rabb’in formüle ettiði, þekillendirdiði gibi yapacaksýnýz. Binaenaleyh ne mücerret aç durmak bir meziyet ve fazilettir, ne de önüne gelen her þeyi aburcubur yemek insanlýktýr, fazilettir, meziyettir. Yerinde riyazat yapacaksýn fakat yaptýðýn þeyi Rabb’in emirleri dairesi içinde yapacaksýn. Onun içindir ki bir yogi sittin sene aç dursa altý ay aðzýna bir þey koymasa Allah indinde fazilet ve meziyet adýna bir adým ileriye atmaz. Mümin akþam yer, sahurda yer. Allah’ýn emri dairesi içinde orucu yaptýðýndan dolayý sevap kazanýr, meziyet kazanýrda Allah -celle celâlühû- “Bu iþi

benim için yaptý, mükafatýný da ben vereceðim.” der. Mümin cesedinin raðmýna rûhunu terbiye edecek. Cesedine, tenine fazla düþkün olan insanlarýn, kamil rûha sahip olmalarý düþünülemez. Ancak Allah’ýn vardýðý ölçüler içinde, Resûl-ü Ekrem -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm’ýn pratikte yaþadýðý ölçüler içinde, siz cesedinize kýsmen perhiz yaptýrtýp, riyazat çektirdiðiniz nispette, rûhunuzda yücelik duymaya baþlayacaksýnýz. Ve bu bakýmdan da Resûl-ü Ekrem -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-, oruç tutmayý bu istikamette eli-aðzý, kulaðý-dili, dudaðý baðlamaya sabrýn yarýsý demiþ. Ve sabra da dinin yarýsý demiþ. Böylece orucu aðzýný baðlamayý Allah için dinin çeyreði saymýþtýr. Allah için oruç tutan bir insan dininin çeyreðini yaþýyor demektir. Geriye kalan ibadet-ü taatýyla, akidesiyle vesâiresiyle diðer üç çeyreðini de yaþayacak kamil, mükemmel mümin ve Müslim haline gelecektir.

Mabetleri ruhanilik sarar Ramazan’da bazen mâbetleri -bu biraz da þahýslarýn derunîliðine baðlýdýr- öyle derin bir uhrevîlik sarar ki, insan orada minarelerden yükselen sesleri Bilal’in dudaklarýndan dökülüyor gibi dinler; imamý tam bir nâib ve halîfe pâyesiyle mümtaz görür; saðýndaki-solundaki insanlarý da Peygamber görmüþ kutlular gibi tahayyül eder, iliklerine kadar heyecan duyar, gözyaþlarýyla boþalýr ve kendini Cennet’in bir adým berisinde gibi sanýr. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 4



ailem KISA KISA

Ramazan bizim üstümüze neþe ve aþk indirir Ramazan’ýn hemen her geliþinde, gökten inen bir sekîne gibi, o semâvî renk, câzibe ve þîvesiyle iner aramýza ve duyurur büyüsünü ruhlarýmýza. Biz onu, o bir aylýk misafirliði ile her geliþinde o kadar týlsýmlý buluruz ki, geldiði gibi hep taptaze kalýr aramýzda ve giderken de bir hasret ve hicran býrakýr içimize.. bekleriz bir sene boyu yeniden dönüp geleceði günleri. Vâkýa, orucuyla, iftarýyla, sahuruyla, teravihiyle ona karþý her zaman bir alýþkanlýk, bir ülfet de söz konusudur; bu itibarla da, bir mânâda geliþine çok hayret edilmez, gidiþinde de þaþkýnlýk yaþanmaz. Ancak onun sadece vicdanlar tarafýndan duyulup sezilebilen öyle bir semâvî yaný vardýr ki, nefislerimizi arýndýran, gönüllerimize safvet çalan, hislerimizi bileyen ve her geliþinde bize yepyeni bir þîve ile çok farklý þeyler anlatan iþte bu yönü ile o, hiçbir zaman solmaz, renk atmaz, matlaþmaz ve mihmandarlarýný býktýrmaz; aksine hemen her zaman bir bahar edasýyla gelir tüllenir,

sonra da içimizde bir hazan duygusu býrakýr öyle çeker gider. Evet o, hemen her sene, göklerin bir sýrrý ve büyüsü olarak gelip baþýmýza boþalýrken, önceki geliþlerinden çok farklý bir derinlikle kendini hissettirir. Biz de her defasýnda onu daha farklý, daha füsunlu bulur ve aþk ölçüsünde severiz. Aslýnda o gelirken, aylarla günlerle oynaya oynaya, mevsimden mevsime atlaya atlaya hep bir farklýlýk sergileyerek gelir; gelir ve gönüllerimizde mevsimlerin havasý, rengi ve deseni ile tüllenir: Bazen Ramazan o semâvî sýcaklýðýný karýn-kýþýn baðrýna boþaltýr; bazen yaz günlerinin hararetiyle bütünleþerek bize iradelerimizin hakkýný vermeyi hatýrlatýr ve bir mânâda azmimizi biler, basiretlerimize kalbî ve rûhî hayat ufkunu gösterir; bazen þebnemler gibi bahar çiçekleri üzerine konar ve bize diriliþ þiirleri söyler; bazen de hazanýn kasvetini semâvî neþvesiyle delerek bizi dünyevîliðin darlýklarýndan uhrevîliðin ferah-fezâ iklimlerine alýr götürür.

Ramazan bizi zorluklara alýþtýrýr Ramazan-ý Þerif orucu senenin her ay ve her gününde gezmek suretiyle dolaþýp durmak suretiyle her mevsimde aç ve susuz durmaya alýþtýrýr, bizi ailesiz yaþamaya alýþtýrýr bizi. Ýcabýn1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 6

da yemeðimizi kendi yapmamýza alýþtýrýr bizi. Gece rahatý terk edip sahura kalkmaya alýþtýrýr bizi. Cephede yatýyor-kalkýyor gibi her gece yirmi rekat namaz kýlmaya alýþtýrýr bizi.



ailem FOTOÐRAF: REUTERS

KISA KISA

Oruç, ihtiyaç sahibini görmemizi saðlayan bir gözlüktür Ýçtimai yapýmýzda insanýn arasýra kendisini meþru þeylerden alýkoymasýnýn insanýn kendisi için çok büyük tesiri vardýr. Nice kimseler vardýr ki fakr-u zaruret ve ihtiyaç içinde yüzerler. Ve bunlarýn yaný baþýnda niceleri de vardýr ki, onlar da nimetler içinde yüzerler. Ama bu nimet içinde yüzenlerin onlardan haberi yoktur. Bu haberi olmama durumu ise alt tabaka ile üst tabaka arasýnda ciddi müsademe meydana getirecektir. Bir topluluk içinde zengininde hiss-i semahat yoksa, fakirinde alt tabaka da da þayet, kanaat hissi yoksa, istiðnâ hissi yoksa, fazilet hissi yoksa, Allah’a tevekkül hissi yoksa, o içtimâi yapý içinde müsademe durmayacak, çarpýþma durmayacaktýr ve bu korkunç vuruþmanýn önünü hiçbir silahla alamayacaksýnýz. Binaenaleyh faziletli bir topluluk, “Medine-i Fazýla” ile anlatýlan 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 8

ve ütopya içerisinde kendisine yer verilen faziletli topluluk, -pratikte- zengini hiss-i semahatla meþbû’ bulunan bir topluluktur. Fakiri de hiss-i tevekkül, kanaat ve istiðnâ hissiyle meþbû’ bulunan bir topluluktur. Binaenaleyh Ramazan-ý Þerif bu mevzuda da bizim his ve heyecanlarýmýzý tahrik eder. Biz bizim gibi olmayanlarý görme imkaný buluruz. Fakirleri görme imkanýný buluruz. Aleyhissalatü vesselamýn sözünü hatýrlarýz. “Kendisi tokken komþusu aç ise o bizden deðildir.” tehdidini hatýrlarýz. Yani “O topluluk Hazreti Muhammed’in cemaati deðildir.” tehdidini hatýrlarýz. Oruç tutmakla açlýðýn ne demek olduðunu, susuzluðun ne demek olduðunu, gündüz akþama kadar çalýþtýktan sonra yiyecek, içecek bir þey bulamamanýn, tenâvül edecek bir þey bulamamanýn ne demek olduðunu o sürette hatýrlarýz.


BUNDAN BÜYÜK

ÝLLÜSTRASYON: CEM KIZILTUÐ

KERAMET MÝ OLUR? Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri, Sultan Ahmed’in mürþidi idi. Aralarýnda büyük bir dostluk, muhabbet ve yakýnlýk vardý. Hükümdardan büyük saygý görüyor, kendi de hükümdarý seviyor ve sayýyordu. Arayý pek fazla uzatmadan birbirlerini ziyaret ederlerdi. Biri din ve mâneviyatýn ulusu, diðeri devletin ulusuydu. Bu iki yüce insan, uzun süre birbirini görmeden duramazdý. Hazret, Sultan Ahmed’in ziyaretine geldiðinde, Sultan onunla bizzat ilgilenir ve hizmetini kendisi yapardý. Bu büyük velinin, sultaný ziyaret ettiði bir gün namaz vakti yaklaþmýþtý. Aziz Mahmud Hazretleri de abdest alýp namaza hazýrlanmak istemiþti. Derhal leðen ve ibrik is-

tendi. Padiþah bu fýrsatý kaçýrmadý ve suyu kendisi dökerek þeyhinin abdest almasýna yardýmcý oldu. Padiþahýn annesi valide sultan da, abdestten sonra þeyhin kurulanmasý için geride, elinde havlu, bekliyordu. Bu sýrada valide sultan içinden þunu geçiriyordu: “Þu mübarek Allah dostu, ne olurdu bir keramet gösterseydi de gözümüz gönlümüz açýlsaydý.” Valide sultanýn içinden geçenlere Allah’ýn izniyle vâkýf olan Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri þöyle buyurdu: “Hiçbir sýfatý bulunmayan sýradan bir abd-i âcize, dünyanýn en büyük devletinin hükümdarý ibrikle su döküyor, muhterem valideleri de abdest havlusunu tutuyor. Bundan daha büyük bir keramet olabilir mi?”


HOÞ GELDÝN EY 11 AYIN SULTANI

RAMAZAN

Bu kutlu ayda bir türlü vazgeçemediðimiz kötü alýþkanlýklarýmýzý terkedebiliriz.

ALÝ DEMÝREL ç aylarýn sonuncusu olan Ramazan, on bir ayýn sultaný ve aylarýn en faziletlisidir. Zira bu ayda Kur’an nazil olmaya baþlamýþ ve ay boyunca oruç tutmak farz kýlýnmýþtýr. Ramazan kelimesi “kýzgýn taþ” manasýna gelen “Ramid” kelimesinden türemiþtir. Nasýl ki kýzgýn taþ etrafýndakini yakýp yok ederse Ramazan da kullarýn günahlarýný yakýp mahvettiði için bu aya bu ismin verildiðini söyleyenler olmuþtur. Bazýlarý ise Ramazan kelimesinin “yaðan yaðmur” manasýna gelen “ramid” kelimesinden türetildiðini ve nasýl ki yaðmurun yaðmasý neticesinde yeryüzünün temizlenmesi gibi Ramazan ayýnda da günahlarýn temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiðini söylemiþlerdir.

Ü

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 10

ÝFTAR Allah rýzasý için farz veya nafile oruç tutan bir Müslüman’ýn, güneþin ufukta kaybolmasýndan sonra bir þey yiyerek veya içerek orucunu açmasýna denilmektedir. Dinimiz iftar etmeye, iftar vermeye ve iftar vaktine büyük bir kýymet vermektedir. Nitekim, Efendimiz (SAS),“Bir kimse Ramazan ayýnda bir oruçluya iftar verirse, günahlarý af olur. Cenab-ý Hak onu cehennem ateþinden azat eder. O oruçlunun sevabý kadar ona sevap verilir.” buyurmaktadýr.“ Yine Resulullah þöyle der: “Ýftar zamanýnda, oruçlunun aðýz kokusu, Allahu Teala’ya her kokudan daha güzel gelir.” “Her iftar vaktinde Allah tarafýndan (cehennemden) azat edilen kimseler bulunur. Bu, (Ramazan’ýn) her gecesinde olur.”


ailem RAMAZAN SAHUR Oruç tutmak üzere gecenin son altýda birinde yenen yemeðe denilir ki, bu vakit takvimlerimizde imsak vakti olarak belirtilmiþtir.

Ramazan günahlardan temizlenme, kurtulma ayýdýr. Bu fýrsatý iyi deðerlendirmeli, elimizdeki fýrsatý kaçýrmamalýyýz.

FOTOÐRAF: AP

FÝTRE Fýtr sözlükte “orucu açmak”, fýtra da “yaratýlýþ” anlamýna gelir. Türkçemizde fitre þeklinde söylenen “fýtýr sadakasý”, Ramazan Bayramý’na kavuþan ve temel ihtiyaçlarýnýn dýþýnda belli bir miktar mala sahip olan Müslümanlarýn kendileri ve velayetleri altýndaki kiþiler için yerine getirmekle yükümlü olduklarý mali bir ibadettir. Ýtikaf, Ramazan’ýn son on gününü camide veya baþka bir ibadet mahallinde inzivaya çekilerek devamlý ibadetle meþgul olmak demektir.

KADÝR GECESÝ Kur’an’ýn indirilmeye baþlandýðý Ramazan ayý içinde Kur’an-ý Kerim’deki ifadesiyle bin aydan daha hayýrlý olan “Kadir Gecesi” vardýr. Bu gece Allah’ýn müminlere bahþettiði çok yüce bir ikramýdýr. Ramazan’ýn her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamaný gizlenmiþtir. Ancak Kadir Gecesi’nin Ramazan’ýn son on günü içinde olduðuna dair güçlü iþaretler vardýr. Nitekim Allah Rasulü de bu son on güne ayrý bir önem atfetmiþ ve aile fertlerini de uyandýrarak onlarýn ibadetle meþgul olmalarýný istemiþlerdir. Allah Rasulü’nün þu hadisi ise bu gecenin ehemmiyetini þöyle dile getirmektedir: “Kim (faziletine) inanarak ve (Allah’ýn rýzasýný) umarak Kadir Gecesi’nde (ibadet için) kalkarsa geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.”

Bu ayý nasýl ihya edebiliriz? Kelime-i þehâdet, istiðfâr ve zikir, cenneti kazanabilmek için bolca amel-i sâlih, cehennemden kurtuluþ için harâmlardan ve çirkin þeylerden sakýnmak, imkânlar nispetinde çokça hayýr ve hasenatta bulunmak, kýrýk ve mahzûn kalblerin duâsýný almak, oruçlu bir kimseye iftar ettirmek Efendimiz (sas)’in Ramazan ayýnda yapýlmasýný tavsiye ettiði belli baþlý iþlerdir. Ramazan mü’minlere fazîlet ve olgunluk kazandýrabilecek ilâhî bir rahmet mevsimidir. Oruçlu iken aðza bir þey girmemeye dikkat edildiði gibi aðýzdan çýkan kelâma da dikkat edilmelidir. Dedikodu ve incitmeden son derece sakýnmalý ve orucun fazîletini azaltmamalýdýr. Bu ayý sanki son Ramazan’ýmýz imiþ gibi bilmeli, her türlü feyzinden istifade de a’zami gayret göstermeliyiz. ailem 11

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

RAMAZAN

Karýþýklýða gerek yok

Teravih, “rahatlamak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Ramazan ayýna mahsus olmak üzere yatsý namazýndan sonra kýlýnan sünnet namazýn her dört rekatinin sonundaki oturuþ, tervîha olarak adlandýrýlmýþ, sonradan bu kelimenin çoðulu olan ‘teravih’ kelimesi Ramazan gecelerinde kýlýnan nafile namazýn adý olmuþtur. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 12

Efendimiz (sas), ümmetine farz olmasýndan çekindiði için teravihin sekiz rekatini mü’minlerle birlikte kýlýyordu. Allah Resulü’nün vefatýndan sonra Müslümanlar, teravih namazýný Hz. Ebu Bekir döneminde ve Hz. Ömer’in hilafetinin ilk yýllarýnda tek baþlarýna, yani cemaat yapmadan kýlýyorlardý. Hz. Ömer, bir Ramazan gecesi mescidde herkesin daðýnýk bir vaziyette teravih namazý kýldýðýný görmüþ ve bunun yerine bir imam önderliðinde bu namazýn cemaat halinde kýlýnmasýnýn daha doðru olacaðýna içtihat etmiþtir. Bu amaçla da Übey b. Ka’b’ý teravih imamý olarak tayin etmiþ ve teravih namazý yirmi rekat olarak kýlýnmýþtýr. Hz. Ömer’in (ra) uygulamasýyla teravih namazýnýn rekat sayýsý yirmi olarak yerleþmiþ, daha sonra da bu uygulama yüzlerce yýl sürerek günümüze kadar gelmiþtir. Ramazanlarda teravih namazý kýlmak, Ýslâm’ýn sembollerinden olmuþtur. Teravihle ilgili mü’minleri camiden ve cemaatten soðutmaya yönelik “Ramazanlýk” bazý açýklamalarýn ciddiye alýnacak yönü yoktur.


ailem FOTOÐRAF: TURGUT ENGÝN

RAMAZAN

Teravih namazlarýný kaçýrmamaya özen gösterin. Bu namazlara çocuklarýnýzý götürün ve onlara her gece farklý hediyeler sunun, sevginizi daha fazla gösterin.

Teravih yirmi rekattir Teravih namazýnýn yirmi rekat olduðu Ýslam âlimlerinin büyük çoðunluðu tarafýndan kabul edilmektedir. Bu görüþ konusunda Ebu Hanife, Ýmam Þafii ve Ahmed bin Hanbel (ra) ittifak halindedirler. Allah Resulü (sas) “Kim Ramazan namazýný (teravih) inanarak ve sevabýný Allah’tan bekleyerek kýlarsa onun geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.” (Buhari, Salatü’tTeravih, 1; Müslim, Salatü’l-Müsafirin, 174) buyurarak bu namazý teþvik etmiþ ve kendisi de baþlangýçta ashabýna cemaatle kýldýrmýþ, sonralarý ise teravih namazý farz kýlýnabilir ve Müslümanlarýn çoðunluðu da bunu hakkýyla yerine getiremeyebilir endiþesinden dolayý tek baþýna kýlmaya devam etmiþtir. (Buhari, Salatü’t-Teravih, 2; Müslim, Salatü’lMüsafirin, 178) Efendimiz (sas)’in bundan baþka teravih namazýný kýldýðý ve kýldýrdýðýyla alakalý deðiþik rivayetler vardýr. Bu rivayetlerde bu namazý kaç rekat kýldýðý veya kýldýrdýðýyla alâkalý herhangi net bir bilgi yoktur. Ramazan ayý Kur’an, ibadet, tövbe ve istiðfar ayýdýr. Bu aya eriþ-

me nimetine nail olmuþ mü’minler bunun kadrini, kýymetini iyi bilmeliler. Bir kudsî hadiste buyuruluyor ki: “Kulum bana nafile ibadetle yaklaþýr; ben onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayaðý olurum.” Onun için sünnet olan teravih namazýyla ilgili çýkarýlacak fitnelere itibar etmemek gerekmektedir.

Mükâfatýný Allah verecek Orucun sevabý Cenâb-ý Hakk katýnda saklýdýr. Allah Resulü þöyle buyurur: “Âdemoðlunun her amel ve hareketi kendisine âittir. Oruç ise böyle deðil! Çünkü o, benim içindir. (Çünkü ben yemem, içmem ve bütün beþerî sýfatlardan münezzehim.) Dolayýsýyla ben, onun mükâfâtýný (husûsî bir þekilde) bol bol vereceðim. Oruçlunun sevineceði iki ferâhlýk vardýr: 1. Ýftâr ettiði zaman (Cenâb-ý Hakk’ýn nimetlerine kavuþtuðu için) sevinir. 2. Rabb’ine kavuþtuðunda da orucu bereketiyle nâil olduðu yüksek derece için sevinir.” (Buhârî) ailem 13

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem AVRUPA’DA RAMAZAN

Gurbette Ramazan’ý berekete, aþka ve neþeye çeviren müslümanlar, ilginç buluþma yerleriyle de dikkat çekiyor. Eiffel kulesi, Lozan, Oxford, Stockholm ilginç buluþma noktalarý... ABDULLAH ABDÜLKADÝROÐLU

Gurbette Ramazan heyecaný

Avrupa’daki ilk Ramazan Çadýrý’ný bir Hollandalý kurmuþ amazan ayýnýn birleþtirici ve toplumu saran bir havaya sahip olduðu belki de en güzel yurtdýþýnda, özellikle gayrimüslimlerin çoðunlukta olduðu ülkelerde anlaþýlýyor. Ýftar ve sahur vakitlerinde yaþanan tatlý heyecan bütün günü farklý bir atmosfere bürüyor. Uzaklarda memleket özleminin doruk noktaya çýktýðý zaman dilimleri kesinlikle Ramazan ayýnda saklý. Türkiye’de hiç Ramazan geçirmemiþ insanlarýn bile bunu hissettiðini gözlerinden anlýyorsunuz. Bu ay; sýladaki hatýralar ve dilden dile anlatýlanlarla adeta bir cazibe ayý haline geliyor. Ýþte Avrupa’da Ramazan’ý yaþamak böyle bir þey. Avrupalýlarý bile hareketlendiren bu mübarek ay Müslümanlarý çevrelerindeki konu komþularýndan dolayý tanýyan yabancýlarýn da gönüllerinde müthiþ bir iklim oluþturuyor. Bir sevgi ve muhabbet iklimi bu... Arkadaþlarým bir Fransýz akademisyen ailenin ya da bir Avusturyalý þirket müdürünün evine sahura davetli olduðumuzu söylediklerinde önce þaka yaptýklarýný düþündüm. Bir yabancý, üstelik Müslüman da deðilken niçin

R

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 14

bizi gecenin bir yarýsý evine yemeðe çaðýrsýn. Bu gerçekten normal bir zamanda Avrupa kültürü açýsýndan izahý zor bir durum. Çünkü Avrupalý gidip mutfaktan çayýný kahvesini alýp “Ýstersen mutfaktan alabilirsin.” demeyi normal karþýlayan bir tarza sahip. Bu insanlar size sahur hazýrlýyor, bir de “Çok yiyin akþama kadar hiçbir þey yemeyeceksiniz.” diyor. Onlar aslýnda bunu yaparken Müslümanlarýn Allah’a nasýl bir baðlýlýk içinde olduðunu hayretle müþahede ediyor.


ailem AVRUPA’DA RAMAZAN

Uzaklarda olunca insanlar bu mübarek günlerin kýymetini daha iyi anlýyor.

Avrupa insaný belki de hayatýnda bir kere bile tatmadýðý; dostlarla birlikte, kimsenin birbirinden en ufak bir menfaat beklemeden gönlünü, sevgisini elindeki avucundakini ortaya koyduðu bir sofranýn baþýna oturuyor. Avrupa’daki Müslümanlarýn Ramazan coþkusu iddia ederim bizden çok Avrupalýlarý cezbediyor. Üstelik Ramazan aylarýnýn vazgeçilmez geleneði Ramazan çadýrlarý artýk Avrupa’nýn bütün þehirlerinde hem de farklý noktalarýnda üçer beþer kuruluyor. Bu çadýrlarýn kurulmasýnda vatandaþlarýmýzla birlikte çalýþan Alman, Fransýz, Ýsviçreli, Hollandalý bütün milletlerden gördüðüm insanlar beni þaþýrttý. Sordum niçin çalýþtýklarýný... “Akþam iftar yapacaðýz onun için.” dediler... Müslüman deðiller oruç da tutmuyorlar; ama onlarý buna çeken bir þey var içlerinde. Hele Avrupa’daki ilk iftar çadýrýnýn kurulma hikayesini duysanýz. Gerçekten çok ilginç. Hollandalý bir öðretmen bundan 3 sene önce turist olarak Türkiye’ye geliyor. Ramazan ayýna denk gelen bir tatil bu. Akþam olduðunda insanlarýn büyük meydanlarda kurulmuþ çadýrlara girip çýktýðýný orada yemek yediðini görünce bunun yýlýn 365 günü yapýlan normal

bir þey olduðunu düþünüyor ve cebinden para çýkarýp yemek yemek için çadýra yanaþýyor. Güler yüzlü bir þekilde karþýlanýyor, yemek ikram ediliyor, üstelik para da alýnmýyor. Bunu aklý almýyor. Düþünüyor taþýnýyor böyle bir þeyin nasýl olabileceðini... Olamaz diyor. Soruyor ve öðreniyor ki Ramazan ayýna has bir gelenek Ramazan çadýrlarý... Hollanda’ya dönüyor ve orada tanýdýðý birkaç Türk’e yaþadýklarýný anlatýyor. Fakat diyor; “Ben sizde burada hiç böyle bir þey görmedim, siz niye Ramazan’da çadýr kurmadýnýz hiç?”... Ýþte bir Hollandalýnýn fikriyle ve önayak olmasýyla Avrupa’da ilk Ramazan çadýrý Hollanda’nýn þirin ve tarihi þehri Haarlem’de iki yýl önce kuruluyor. Ýlk çadýrýn kurulmasýna vesile olan bu bayan kýsa süre sonra adeta kendisini büyüleyen Ramazan ayýnýn etkisiyle Ýslam’a yaklaþýyor araþtýrýyor, inceliyor ve Müslüman oluyor... Geçen Ramazan’da Avrupa’nýn bütün þehirlerinde her milletten, her dinden on binlerce insan iftar yaptý, yemek yedi, Ramazan’ýn manevi havasýný teneffüs etti. Danimarka’nýn baþkenti Kopenhag’daki çadýrda karþýlaþtýðýmýz iki Yunan bayan, bu manzaranýn dünyadaki savaþlara örnek olmasý gerektiðini söylüyordu. Almanya’nýn Siegen þehrinde bir Alman öðretim üyesiyle iftar çadýrýnýn önünde yaklaþýk bir saat ayaküstü sohbetimizde adamcaðýz hayretini defalarca dile getirdi. Ve en sonunda “Ben de gelebilir miyim yani?” diye sordu... Elbette dedik, herkes gelebilir. ailem 15

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem AVRUPA’DA RAMAZAN

Hanýmlar gurbette ramazanlarýn renklenmesi için çok çaba harcýyor Ve tabii ki Avrupa’daki Ramazanlarýn bu kadar coþkulu geçmesinde emeði hiçbir zaman yabana atýlmayacak olan bayanlar... Onlar gün boyu canla baþla müthiþ organizasyonlar yapýyor. Yemekler hazýrlýyor, konu komþuyu topluyor, gün içinde mukabeleler düzenliyor, sohbetler gerçekleþtiriyor. Yýl boyunca planlarýný yaptýklarý kermesler düzenleyip elde ettikleri gelirlerle ihtiyacý olan öðrencileri okutuyorlar. Ýki unutulmaz iftar vardý ki biri Avusturya Viyana Üniversitesi’nde diðeri Hollanda Erasmus Üniversitesi’nde gerçekleþtirildi. Bu dünyaca ünlü iki üniversitede yüzlerce Türk ve yabancý öðrenci, öðretim üyeleriyle birlikte iftar yaptýlar. Aralarýnda Müslüman olmayanlarýn sayýsý hiç de az deðildi. Bu iftarlara bazý yabancý öðrenciler orucun nasýl bir þey olduðunu merak ettiklerinden gün boyu aç durarak yani kendilerince oruç tutarak gelmiþlerdi. Ve iftar vakti ezan okunduðunda tarifsiz bir hazla ilk lokmayý aðýzlarýna götürüyorlardý. Belçika’nýn Anvers þehrinde daha önce rahibe okulu olan ve þimdi Hz. Meryem yurduna dönüþtürülen tarihi muhteþem bir binadaki Ramazan coþkusunu görmelisiniz. Bayanlarýn birer arý gibi çalýþtýklarý, çevrelerinde bu coþkuya ortak olmamýþ insan býrakmamak için gayret sarf ettikleri Hz. Meryem yurdunda, tarihe altýn harflerle yazýlacak iþler yapýlýyor. Burada yeni Müslüman olmuþ Avrupalý bayanlar, Türk hanýmlarla birlikte yepyeni bir dünyaya kanat açýyor. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 16

Özellikle yeni Müslüman olmuþ þanslý insanlarýn hikayelerini dinlerken kendinizi çok farklý duygular içinde buluveriyorsunuz. Ve kendi hayatýnýz gözünüzün önünden geçiyor. Onlarýn sanki yýllardýr arayýp da yeni bulduklarý en kýymetli varlýklarýna nasýl aþkla sarýldýklarýný görüyorsunuz. Sanki öteleri görmüþ de yeniden hayata dönmüþ gibiler hepsi. Fransa’da Eiffel Kulesi’nin önünde sahurda toplanan insanlar, Ýsviçre Lozan’da, Lozan Antlaþmasý’nýn yapýldýðý salonda yenilen iftar yemeði, Berlin’de meþhur Adlon Otel’deki; Alman siyasetinin önemli isimlerinin katýldýðý muhteþem iftar organizasyonu, Londra’nýn kalbinin attýðý Oxford’un ana caddesindeki Türk ve Ýngilizleri bir araya getiren iftar, Ýsveç’in baþkenti Stockholm ve Norveç’in baþkenti Oslo’daki farklý din

Avrupa’da Ramazan aylarýnda doruða çýkan birlik beraberlik atmosferi, sadece vatandaþlarýmýzý deðil bütün Avrupa’yý sarýyor kucaklýyor, yýllarca kurulan hayalleri gerçeðe dönüþtürüyor.


ailem AVRUPA’DA RAMAZAN

Coþku tüm Avrupayý kapsýyor Avrupa’nýn neredeyse tamamýnda hep ayný manzara... Coþku; inanýn Türkiye’yi kýskandýracak boyutta. Herkeste farklý bir heyecan... Ýnsan çok sevdiði birine kavuþunca ne yapacaðýný þaþýrýr ya, onu en güzel þekilde aðýrlayýp rahat ettirmek ister. Aynen öyle... Avrupa’daki vatandaþlarýmýz Ramazan ayý geldiðinde bu mübarek ayý en güzel

ve hakkýyla nasýl aðýrlarýz, misafir ederiz diye çýrpýnýyor adeta. Sadece iftarlar ve sahurlar mý? Deðil tabii... Ramazan ayý her þeyiyle coþkulu Avrupa’da... Teravih namazlarýný unutmamak lazým. Avrupa’daki camiler ayný Türkiye’deki gibi teravihlerde dolup taþýyor. Sadece Türkler deðil, diðer milletlerden Müslümanlarýn da hep birlikte kýldýklarý teravihlerin havasý apayrý bir yere sahip. Neredeyse Avrupa’nýn bütün þehirlerindeki camilerde muazzam bir coþku yaþanýyor. Londra’da yüzyýllarca kilise olarak kullanýlmýþ ve daha sonra camiye çevrilmiþ tarihi yapýdaki Avrupa’nýn ünlü hafýzlarýndan Lokman Hoca’nýn teravih öncesi Kur’an-ý Kerim ziyafeti herkesi alýp baþka diyarlara götürdü. Ramazan; hayatýn her alanýnda kendini hissettiriyor Avrupa’da. Hatta Düsseldorf’ta bir arkadaþ yarý þaka yarý ciddi “Burada iftar vaktine yakýn Türkiye’deki gibi trafik bile sýkýþýyor.” demiþti.

Abdullah Abdülkadiroðlu STV Haber Spikeri ve sunucu

Ýlginç iftar notlarý Abdullah Abdülkadiroðlu, geçen yýl Avrupa’daki Ramazan coþkusunu canlý yayýnlarla dünyaya duyurdu. Ýþte kamera arkasý anekdotlar:

FOTOÐRAF: TURGUT ENGÝN

temsilcilerinin de katýldýklarý dostluk ve hoþgörü iftarlarý Avrupa’daki Ramazan coþkusu ve bereketinin güzel örnekleriydi. Özellikle Danimarka’dan yukarý doðru yol almaya baþlayýp Ýsveç’in ardýndan rotamýzý yönelttiðimiz Norveç sýnýrýnda polis bizi görünce þaþýp kaldý. Bir televizyon ekibinin canlý yayýn aracýyla neredeyse Kuzey Kutbu’na dayanmasý onu hayrete düþürmüþtü. Burada yaþayan Müslümanlarýn ve Türklerin Ramazan coþkusunu dünyaya göstereceðiz dedik. Çok etkilenmiþti, pasaportlara bile bakmadý...

Strasbourg kentindeki diyalog eðitim merkezinde adeta uluslararasý bir iftar yaptýk. Ayný sofra etrafýnda toplanan her milletten ve farklý dinlerden öðrenciler hayretler içindeydi. Hayatlarýnda ilk defa bu kadar renkli bir ortamda yemek yiyorlardý. Ve saatler gece yarýsýna yaklaþýrken kimse bu ortamý terk edip evine gitmek istemiyordu. Hamburg’da gece yarýsý Türk taksi þoförlerinin sahuru unutulmazdý. Ayaküstü kurduklarý sahur sofrasýna bizi de çaðýrdýlar. Dortmund ve Düsseldorf sebze meyve hallerinde yine Türk esnaf sahurlarda hep birlikte sofranýn baþýna toplanýyorlar ve tadý damaklarda kalan sohbetler ortaya çýkýyor. Ve Köln: Anadolu Köln’e taþýnmýþtý. Bizi bekleyen sürpriz sahurda Anadolu’nun bütün þehirlerinden gelen vatandaþlarýmýz hazýrladýklarý memleket sofralarýyla bizi karþýlýyordu. Ýnsan adeta zaman ve mekan sýnýrlarýný ortadan kaldýrýp Anadolu’nun farklý illerinde olduðu hissine kapýlýveriyor. Daha ayný gün Ordu’dan gelen hamsi tava bile sofradaydý. ailem 17

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


Filipinli yeni Müslüman Reyyan (Lorna) Kýlýç:

Ramazan’ý Türkiye’de yaþamak daha kolay ve güzel

Hidayet güneþi kalbine doðan Filipinli Reyyan haným Türkiye’ye 1,5 yýl önce gelmiþ.

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR oðunluðu Müslüman olan bir ülkede, minarelerinden beþ vakit ezan sesi yükselen, cuma namazýnda camileri dolup taþan, Ramazan ayý gelince oruç tutmasa da sokakta yemek yemeye haya eden insanlarýn yaþadýðý bir ülkedeyiz. Ancak, Yahya Kemal’in “Ol mâhîler ki derya içredirler; deryayý bilmezler” dediði gibi, bizler de yaþadýðýmýz ortamýn güzelliðinin çok farkýnda deðiliz. Ýslam’ý tam anlamýyla yaþamada sorunlar olmasýna raðmen þükretmemiz gereken çok þey olduðunu yurtdýþýnda yaþayan Müslümanlarýn dilinden duyunca daha iyi anlýyoruz. 4 yýl önce eþiyle birlikte yaþa-

Ç

ailem 18

dýðý Avustralya’da Müslüman olan Filipinli Reyyan (eski adý Lorna) Kýlýç ile konuþurken de çoðu zaman þükür ifadeleri döküldü dilimizden. 1,5 yýl önce geldiði Türkiye’de Ramazan ayýný yaþamanýn kendisi için daha kolay olduðunu ifade eden Reyyan Haným, “Avustralya’da Hýristiyanlar çoðunlukta. Onlarýn içinde yaþarken Ramazan’ýn gelip geçtiðinin pek farkýnda olmuyorduk. Kendi kendimize iftarýmýzý, sahurumuzu yapýyor, orucumuzu tutuyorduk. Ama Türkiye’de insanlarýn çoðu oruç tuttuðu için en azýndan insanlara saygý oluyor. Ramazan’ýn manevi güzelliðini daha çok hissediyorum. Bu anlamda Türkiye’de yaþamak daha rahat.” diyor.


ailem HAYATIN ÝÇÝNDEN FOTOÐRAFLAR: ÝSA ÞÝMÞEK

ve hizmetlere katýlýr. Bu arada, sonradan Müslüman olan birçok bayanla tanýþýr ve yavaþ yavaþ zihninde oluþan sorularý onlara yöneltmeye baþlar. Aldýðý cevaplar üzerine ilgisi artar ve bulabildiði kaynak kitaplardan Ýslam’ý araþtýrýr. Önceden Katolik olan kiþilerin Müslüman olduktan sonraki fikirlerini öðrenir. Ýki dinin karþýlaþtýrmasýný yapar ve neden Müslüman olduklarýný soruþturur. Ýslam’ýn mesajýný tartýþýrlar. Bu arada Müslüman olmasý için ýsrar eden eþinden de kendisine zaman vermesini ister. 18 Temmuz 2001 sabahý eþine Müslüman olmaya karar verdiðini söyler.

Ýçeride gizlice aðladým

Reyyan Haným ve Hâki Bey’in 9 yaþýnda Ömer adýnda bir oðullarý var.

Aile çevresinin iftarlarda bir araya gelmesi, bayramlarda görüþülmesi çok hoþuna gidiyor: “Ýnsana mutluluk veriyor. Yurtdýþýnda böyle deðil. Her þeye raðmen burasý daha iyi.” diyor. Reyyan Haným’ýn Müslüman olmasýna eþi Hâki Kýlýç vesile olmuþ. 1994’te çalýþmak için Avustralya’ya giden Hâki Bey, eczacýlýk için master programýna gelen Lorna ile tanýþýr. Bir süre sonra evlenmeye karar vererek niþanlanýrlar. Ancak, Lorna 1,5 sene süren ‘master’dan sonra ülkesine döner. Orada 2 yýl çalýþtýktan sonra tekrar Avustralya’ya gelir ve evlenirler. 2000 yýlýnda oðullarý Ömer Faruk dünyaya gelir. Ýlk baþlarda Lorna’nýn Ýslam’a ilgisi yoktur; ancak eþiyle birlikte Müslüman gruplarýn yaptýðý çeþitli faaliyetlere

O andaki duygularýný ifade edemeyen Hâki Bey “Evlenirken o kadar mutlu olmamýþtým inanýn. Gittim içeride gizlice aðladým. Zaten hep dua ediyordum Müslüman olmasý için. Gençliðimden beri gemilerde, ülkemden uzakta çalýþtým. Türkiye’de ailemden baþka pek kimseyi tanýmam. ‘Bir yabancýyla tanýþsam evlensem ve Müslüman olmasýna vesile olsam’ derdim. Allah nasip etti çok þükür.” diyor. Kendi halkýnýn Müslümanlara çok iyi gözle bakmadýklarýný belirten Reyyan Haným, ilk baþta Müslümanlýðý kabul etmeyiþinin en önemli sebebinin bu olduðunu söylüyor. Kendi aile çevresinde ve iþ ortamýnda bile ‘Müslümanlardan her þey beklenir’ düþüncesinin hakim olduðunu ifade eden Reyyan Haným, bu düþüncelerin kendisini korkuttuðunu belirtiyor. Ýslam’ý kabul etme sürecini þöyle anlatýyor Reyyan Haným: “Daha önce kiliseye gitsem de papazlarýn vaaz ederken ne söylediklerinin farkýnda olmadýklarýný düþünürdüm. Çünkü onlara soru bile soramazdýk.” diyor. ailem 19

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem HAYATIN ÝÇÝNDEN Din deðiþtirmek kolay deðil Reyyan haným, din deðiþtirmenin kolay bir þey olmadýðýný belirtiyor: “Yýllarca bir din ve onun kültürüyle birlikte yaþadým. Aile büyüklerim ve kilise Hz. Ýsa peygamberi Allah olarak tanýttý. Ýslam’ý araþtýrýrken ikisi arasýndaki farký gördüm. Hz. Ýsa’nýn Allah olmadýðýný, onun da bir insan ve peygamber olduðunu anladým. Ýlk fark ettiðim þey buydu; ama kabul etmem zaman aldý. Neyin doðru neyin yanlýþ olduðunu sonradan Müslüman olmuþ insanlarla konuþurken ve okuduðum kitaplardan da anladým ve geçmiþimle hesaplaþtým. Annem daha önce kilise çatýsý altýnda insanlarý bir araya getirmek için çalýþmalar yapan bir grupta idi. Yýllarca annemle beraber Hýristiyanlarýn toplantýlarýna katýldým. Hafta sonlarým hep onlarla geçti. Müslüman olduktan sonra her þey deðiþti. Var olmakla yok olmak gibi bir þey. Allah’ýn her þeyin sahibi olan tek güç olduðuna inandým. Teslis inancýný reddettikten sonra kendimi daha özgür hissettim. Çünkü eskiden birçok þeye baðlý hissediyordum kendimi. Ama Ýslam’da bir tek Allah’a inanýyorsun ve peygambere saygý duyuyorsun. Ýnsan olarak baðýn Allah ile kendi aranda. Baþka kimseye gerek yok.” Reyyan Haným, Müslüman olduktan birkaç ay sonra 11 Eylül olaylarý meydana gelir. Ýslamiyet’i tam bilmediði için ‘benim dinim bu mu?’ diye sorgulamaya baþlar. Bu arada, Ýslam’ýn çirkin ve yanlýþ anlatýldýðý yayýnlarýn ve filmlerin aslýnda hangi amaçlarla yapýldýðýný, tarihteki çarpýtýlan hadiselerin nasýl geliþtiðini izah etme görevi de eþine düþer. O dönemde Ýslam’ý doðru anlatan Ýngilizce yayýn bulamamaktan þikayet eden Hâki Bey, bu anlamda sonradan Müslüman olan arkadaþlarýndan çok büyük destek gördüklerini vurguluyor. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 20


ailem HAYATIN ÝÇÝNDEN Allah için aç duruyoruz Allah için olunca aç durmak da kolay geliyor. Müslüman olmadan önce de eþiyle oruç tutan Reyyan Haným, Ýslam ile þereflendikten sonra yine kitaplardan okuduðu kadarýyla Allah’ýn kullarýndan isteklerini ve Ýslam’ýn gereklerini öðrenir. Baþýný örter ve namaz kýlmaya baþlar. Farz olan Ramazan orucunun tamamýný da o sene tutar. Oruçta baþlarda çok zorlandýðýný ifade eden Reyyan Haným þöyle konuþuyor: “Gün boyunca aç kalmak çok kolay deðil; ama bunu Allah için yaptýðýmýn bilincindeyim. Allah’ýn verdiði nimetlere þükrediyorum. Ramazan’da istediðin yemeði istediðin anda yiyemiyorsun. Beklemen gerekiyor. Müslüman olduktan sonra ilk zamanlar haramý helali ayýrmak zor geldi. Orada özellikle yediðine, içtiðine dikkat etmelisin. Ýlk zamanlar çok zorlandým. Ramazan’da yaþadýðým açlýk sayesinde fakir, aç ve susuz insanlarýn nasýl yaþadýklarýnýn, neler hissettiklerinin bilincine varabiliyorum. Onlarý anlamaya çalýþýyorum. Ýlk iki hafta baþ aðrýsý çekiyorum; ama bu ibadetin Ýslam’ýn gereði olduðunu biliyorum. Hasta olup da ilaç bulamayanlarý, susuz kalýp da su bulamayanlarý düþünüp sabrediyorum. Akþamý bekliyorum. Ýlk 15 günden sonra artýk alýþýyorsun ve geriye saymaya baþlýyor-

sun. Her þey kolaylaþýyor. Bayramdan sonra da sanki hiç tutmamýþsýn gibi geliyor. Geçen Ramazan’da devamlý Müslümanlarýn huzur ve refah içinde yaþamasý, baskýlardan kurtulmasý için dua ettim.” Türkiye’ye yerleþtikten sonra eþinin anlattýðý sýcak aile ve komþuluk iliþkilerini bulamamaktan þikayet eden Reyyan Haným, kitaplarda çok güzel anlatýlan Ýslam’ýn yaþandýðýný görememekten de büyük üzüntü duyuyor. Yurtdýþýnda yaþayan Müslümanlarýn birbirine daha yakýn olduðunu, daha sýký kenetlendiklerini ifade eden Reyyan Haným’ýn þu sözleri çok manidar:

Müslüman çok ama! “Sonradan Müslüman olanlar birbirlerini daha çok destekliyor. Burada Müslüman olduðunu söyleyen çok; ama namaz kýlmayan, Ýslam’a göre yaþamayan insanlar çoðunlukta. Acaba bunlar cennetten yer mi satýn aldýlar? Acaba ellerindeki servetin farkýnda deðiller mi? Bir aileye ziyarete gittiðim zaman ben namaz kýlýyorum. Çoðu kadýnýn baþý açýk. Bana farklý gözle bakýyorlar. Avustralya’da bir þey olduðu zaman insanlar Allah’ýn adýný anarak konuþurlar. Kötü bir durumda A ‘ llahuekber’, iyi bir durumda ‘Elhamdülillah’ derler. Ama Türkiye’de sanki insanlar bu kelimeleri aðzýna almaya utanýyor.” ailem 21

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ORUÇ

Oruç, bedenimizi dinlendirmenin ötesinde bizim helal merkezli bir hayat yaþamamýz için önümüze kapý açar. Nefsî arzularýmýzý zaptederek irademizi güçlendirir. OSMAN KARYAÐDI

Nefsi frenler

Rûhu geliþtirir

Nefsin gemlenmesi, frenlenmesi bakýmýndan açlýðýn büyük faydalarý vardýr. Aç ve susuz kalma ve riyâzet yapma ancak ibadet niyetiyle yapýlýrsa bir deðer ifade eder. Bu niyet Müslümanlýkta oruç þeklinde tecelli eder. Allah dostlarý sürekli riyâzât yaparak nefislerini dizginlemiþler, rûhî formlarýný korumaya çalýþmýþlardýr.

Ýnsanlarda rûh cesedin, ceset de rûhun aleyhine olarak geliþir. Rûhanî yönleri itibarýyla geliþim isteyenler, mutlaka oruç tutmalýdýr. Bunu þöyle de ifade edebiliriz: Oruç tutmayanlar, cesetlerinin altýnda kalacaklarýndan hiçbir zaman tam olarak rûhanî olgunluða ulaþamazlar.

Vesveseye set çeker Oruçla insan, nefsin kendisine fýsýldamaya çalýþtýðý þeytanî vesveselerin önüne bir set çeker. Derken dizginleri eline alýr ve nefsini yönlendirmeye çalýþýr. Zira o artýk, yemeye, kadýna ve dünyaya karþý kapalý bir durumdadýr. Bu sayede o, dünya adýna gelecek baskýlardan azâde olarak, izzetli bir hayat yaþamaya namzet demektir ki, böyle birisi, Cenab-ý Hakk’ýn hakiki müminleri þereflendirdiði izzet duygusunu yakalamýþ olur. “Ýzzet (üstünlük), ancak Allah’a, elçisine ve müminlere mahsustur.”

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 22

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

Oruç bize ne öðretir?


ailem FOTOÐRAF: AFP

ORUÇ

Orucun vefa yönü Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiði en güzel ibadettir. Zira oruç, Allah ile kul arasýnda yapýlmýþ bir ahittir. Kul, belirli zaman dilimlerinde, belirli þeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalý olduðunu gösterir. Ayný zamanda insan, tuttuðu oruçlarla vefa duygusunu öyle geliþtirir ki, vefa onun ayrýlmaz bir parçasý hâline gelir.

Emaneti öðretir Oruç, gizli ve aþikâr her zaman emanete riayet edilmesini öðretir. Zira Allah’ýn helal kýldýðý nimetleri yiyipiçmekten kaçýnmayý saðlayacak Allah’tan baþka bir gözetici yoktur. Oruçlu, sabahtan akþama kadar Allah’ýn hududuna riayet eder. Onca orucu bozma imkânlarýna ve hiç kimsenin görmemesine raðmen mümin, fevkalâde bir ciddiyetle orucunu sürdürür. Sürdürür ve akþama kadar emaneti muhafaza hissiyle dolar boþalýr. Oruca karþý gösterilen bu tavýr, Müslüman’ýn bütün hayatýna akseder. Dolayýsýyla oruç tutan insan, bütün hayatý boyunca kendisine emanet olarak verilen þeylere karþý da son derece dikkatli davranýr.

Oruçlunun aðýz kokusu Oruç tutanýn aðýz kokusu açlýktan kaynaklanýr. Kýyamet günü Cenab-ý Hak katýnda, bu kokunun miskten, anberden daha þirin ve daha enfes bir semereye vesile olacaðýna iþâret buyrulmuþtur. Melâike-i kiram, arþ u ferþi çýnlattýracak bir velvele içinde Allah’a karþý kulluk vazifesini yapmaktan hoþlandýklarý gibi, hoþlandýklarý birtakým kokular vardýr. Onlar, gül kokusundan çiçek kokusuna, miskten anbere kadar bütün güzel kokulardan lezzet alýrlar. Mele-i a’lâda güzel kokular sýrlý hazineleri açan anahtar hükmündedir ve iþte oruçlunun aðýz kokusu da perde arkasý dalga boyuyla bu güzel kokular cümlesindendir.

ailem 23

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem

Günaha karþý bir kalkandýr

Oruç beden-ruh iliþkisi

Oruç bir alýþtýrmadýr. Kiþide, bedenî arzulara karþý koyma kabiliyetini geliþtirir. Ýnsan oruçlu olduðu anlarda her türlü negatif isteklere engel olmaya güç yetirdiði gibi, kazandýðý bu dirençle, oruçlu olmadýðý zamanlarda da, bu tür meyillere engel olma kabiliyeti kazanýr. Böylece insan “helal” endeksli bir hayat yaþar. “Kim bana iki çenesi ile apýþ arasýný koruma hususunda garanti verirse, ben de ona, cenneti garanti ederim.” hadisi bu açýdan yorumlanabilir.

Ýnsan, ruhla cesetten yaratýlmýþ bir varlýktýr. Ruhun olmadýðý ceset bir mana ifade etmediði gibi, cesedin olmadýðý ruh da imtihan dünyasý adýna- çok fazla bir þey ifade etmez. Ýnsan, yiyip içtiði nesnelerle, bedenî hâl ve hareketleriyle ve yerine getirmeye çalýþtýðý ibadet ve taatla hem cesedine ve hem de ruhuna hizmet eder. Aðzýna aldýðý bir lokma görünürde midesine gitse de onun da ruh üzerinde bir kýsým tesirlerinin olduðu muhakkaktýr. Yaptýðý bedenî hareketler, vücutta maddî olarak bazý tesirler oluþturduðu gibi, bunlarýn ruhta da deðiþik tesirleri söz konusudur. Ýnsanýn ferdi hayatýnýn geliþtirilmesi ve olgunlaþtýrýlmasýnda riyâzetin pek mühim bir yeri vardýr. Bu da ancak oruçla olur. Orucun bir manasý da, ruhun riyâzeti ve cesedin perhizi demektir. Sýk sýk oruca müracaat edildiði ölçüde, onun vicdanda hasýl edeceði güzellik ve faziletler açýk bir þekilde müþahede edilebilir. Her zaman, her yerde midesini düþünen bir insanda temiz bir ruh ve saf bir kalbin bulunmasýna ihtimal verilemez.

Kanaati öðretir Oruç, insanlara iktisadý öðreten önemli bir disiplindir. Ýstediði þeyi ve aklýna geldiði zaman, hiçbir sýnýrlama getirmeden yapmaya alýþýk bir insan, oruçlu olduðu zaman mecburen onu yapmayacaktýr. Meselâ, her aklýna estiði zaman yemek yiyen, maddî olarak vücûdunun arzularýna boyun eðen insan, oruçlu olduðunda mecburen akþamýn olmasýný bekleyecek, bu bekleyiþ sayesinde o, iktisat etmeyi öðrenecek ve sorumsuzca yaþamaktan uzaklaþmýþ olacaktýr.

Allah’a kavuþmayý hatýrlatýr Oruçlunun her saati, her saniyesi Allah’ý, Allah’ýn nimetlerini ve en büyük nimet olan Allah’a kavuþma nimetini hatýrlatmasý itibarýyla çok kýymetlidir. Sabahtan akþama kadar aç ve susuz olan insan, zâhiren sýkýntý çekse de, oruç ibadetinin getireceði uhrevî netice, ona bütün elemleri unutturabilir. Oruçlu, bütün gün þehvetini, yemesini, içmesini âdetâ unutur ve sürekli Rabb’iyle buluþmayý düþünür. Bu düþünce sayesinde hayatî bütün faaliyetleri, istikamet dâiresinde cereyan eder.

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 24

FOTOÐRAF: REUTERS

ORUÇ


ailem ORUÇ

Oruç sabrýn yarýsýdýr

Zekatý verilen mal zâhiren eksiliyor gibi görülse de, Allah’ýn bereketine mazhariyetle devamlý artmaktadýr. Zira Allah, malýnýn zekatýný veren insana malýný artýrma yollarýný ilham etmektedir ki, bu hükmü aydýnlatan pek çok somut örnek bulmak mümkündür. Kalpler Allah’ýn elindedir. O, istediði ve hikmeti iktiza ettiði zaman, kalpleri, emrini yerine getirip zekatýný veren kimselere doðru yöneltir ve o insanýn ticaretinde ciddi canlanmalar görülür. Bu Allah’ýn, zekatý verilen mala bahþettiði bereketten baþka bir þey deðildir.

Allah’ýn yüklediði ibadet mükellefiyetini sýrtýnda taþýmaya sabretme, O’ndan gelen þeyler karþýsýnda sarsýlmama, O’nun kapýsýndan ayrýlmama, günah fýrtýnalarý ve günah tufaný karþýsýnda kendini koruyup diþini sýkma vs. bunlar dinin yarýsýný teþkil etmektedir. Oruçta bir yönüyle þehevât-ý nefsâniyeyi gemleme olduðu için, günahlara karþý sabýr; diðer bir yönüyle aç-susuz durma gibi (hususiyle sýcak günlerde) bir iþin altýna girmekle ibadete karþý sabýr vardýr. Böylece oruç, dinin dörtte birini teþkil etmiþ oluyor.

FOTOÐRAF: KÜRÞAT BAYHAN

Zekat mala bereket getirir

Oruç þefaat edecektir Oruç kýyamet günü oruçlu için þefaat edecek ve Cenab-ý Hakk’a niyazda bulunarak; “Ya Rabbi! Ben onu gündüzleri yiyip içmekten ve zevklerinden alýkoydum. Bunun için onun hakkýndaki þefaatimi kabul buyur.” diyecektir.

Oruç vücudumuzun dinlenmesine vesile olur Faaliyet içinde olan her makine bir müddet sonra bakýma ve dinlenmeye tâbi tutulmazsa, verimli çalýþamaz. Aksine dinlendirilmediði takdirde ya makine tamamen harap olur ya da ömrü kýsalýr. Bir talebe, belirli bir süre tedrisat gördükten sonra dinlendirilir. Bir iþçi sabahtan akþama kadar çalýþabilir, gelir akþamleyin istirahata çekilir. Evet böyle bir mola ve dinlenme olmadan ayný tempoda çalýþma ve hele verimli olma mümkün deðildir. Ýnsanýn vücûdu da týpký bir fabrika gibi farz edilecekse, onun âzâlarý o fabrikanýn aletleri hükmündedir. Oruç ise,

vücut fabrikasýnýn dinlenmesine, eskimemesine ve mükemmel bir þekilde çalýþmasýna en önemli bir vesiledir. Oruçla, vücutta biriken zararlý yaðlar, þiþmanlýk vesilesi fazla etler atýlmýþ ve vücut belli seviyede tutulmuþ olur. Bugün þiþmanlýktan dolayý þikayet eden ve buna çare arayan dünya kadar insan var. Ve bu þiþmanlýðýn kanýn deveranýna, beynin yavaþ çalýþmasýna sebep olduðu da yine erbabýnýn kabul ettiði gerçeklerden. Bu itibarla, orucu, maddî-manevî hem deðiþik dertlere çare, hem de sevap kazanmanýn önemli bir vesilesi saymak mümkündür.

ailem 25

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem BESLENME

Ýftarlarda aðýr yemeklerden kaçýnýn. Varsa çorba ile baþlamaktan kaçýnmayýn. Meyve ve yoðurt tüketmeye özen gösterin. Vücudunuzun yýpranmamasý için sahuru da ihmal etmeyin. AYÞE MUTLU

Ýftar sofralarý saðlýðýmýza uygun olmalý

Ramazan’da nasýl beslenmeli? amazan ayý kýþ mevsimine denk geldiði için oruçlu saatlerimiz daha azdýr. Bu yüzden metabolizmamýzda çok büyük deðiþiklikler meydana gelmez. Bu ay boyunca her zamanki normal yeme düzenini deðiþtirmeden, mümkün olduðu kadar hýzlý sindirilen yiyeceklere göre lif ihtiva eden ve yavaþ sindirilen gýdalarý tüketmek oruç tutmayý kolaylaþtýrýr. Çünkü yavaþ sindirilen besinler 8 saatte sindirilirken, hýzla sindirilen gýdalarýn sindirimi 3-4 saate düþer. Lifli gýdalara hububat, yulaf, irmik, fasulye, mercimek ve kabuklu pirinci örnek gösterebiliriz. Bu besinlerin sindirimi yavaþtýr. Böylece karnýmýz iftara doðru daha az acýkýr. Hýzlý sindirilenler ise beyaz un ve þeker ihtiva eden besinlerdir. Bu besinler çabuk yakýlarak iftarý daha aç bir þekilde beklememize sebep olur. Orucun fizyolojik etkileri kan þekeri düþüklüðü, kolesterol düþüklüðü, büyük kan basýncýndaki düþüklüktür. Müslüman ve Müslüman olmayan bilim adamlarýnýn yaptýðý araþtýrmalara göre oruçlularda pek çok týbbî hastalýkta iyileþme gözlenirken,

R

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 26

oruç tutmakla herhangi bir hastalýðýn kötüleþtiðine dair bulgu tespit edilmedi. Ayrýca oruç tutan insanlarda önemli psikolojik deðiþiklikler de gözlenir. Oruçlu insan daha sakindir. Nefsine hakimiyet duygusunun verdiði özgüvenle kendisiyle daha barýþýktýr. Bireylerdeki bu hava topluma da yansýr. Ramazan ayýnda suç oranlarý düþer. Bunda, yýlda on bir ay içki içen þahýslarýn bile Ramazan ayý boyunca da olsa alkol almaktan vazgeçmesinin rolü büyüktür.

Ýftarda hafif yemekler yiyin Orucun detoksikan, yani toksinlerden temizleyici etkisi olduðu biliniyor. Oruç tutan insanlar, belirli bir þekilde beslendikleri için, organizma 1 ay boyunca dinleniyor. Bir anlamda saðlýðýna kavuþuyor. Oruç tutan insanlarýn dikkat edecekleri birkaç nokta var. En önemlisi, iftarda ve sahurda birdenbire ve çok fazla yemekle mideyi doldurmamak. Ani mide gerginliði, hem tansiyon yükselmesine hem de nörolojik hormonlarýn hýzlý salgýlanmasýna yol açar. Az ve sýk aralýklarla yemek en idealidir.


ailem BESLENME mýþ tatlýlar yerine sütlü tatlýlar tercih edilmeli. Ýftarda yenen aðýr yemekler yaða dönüþür Ýftardan sonra az az ve sýk yenilmeli. Ýftardan sahura kadar geçen vakitte bir öðün eklenip hafif gýdalar alýnabilir. Gece metabolizma hýzý düþtüðü için iftarda yenen aðýr yemeklerin çoðunun yaða dönüþme ihtimali yüksektir. Ýftara peynir, zeytin gibi basit yiyeceklerle baþlanmasý, normal yemeðe ise saat 20.0021.00 sýralarýnda geçilmesi daha iyi olur. Normal bir insanýn günlük su ihtiyacý 2-2,5 litredir. O nedenle mümkün olduðu kadar 6-8 bardak kadar su, gece boyunca mutlaka tüketilmeli. Bunun yanýnda meyve suyu, ayran gibi sývý içecekler de alýnabilir. Bir diðer önemli konu ise, iftardan sonra ve dolu mideyle kýlýnan teravih namazý. 20 rekatlýk bu namazý kýlanlar için hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Benim tavsiyem, oruç tutanlarýn, yiyeceklerinin bir kýsmýný teravih namazýndan sonraya býrakmalarý.

FOTOÐRAF: REUTERS

Ýftar saatleri erken olduðundan, iftarlar da aþýrý yemek yenmemeli. Yemeðin bir kýsmý teravih sonrasýna býrakýlabilir.

Yemeklerin seçiminde ise, çok yaðlý, çok tuzlu ve aþýrý tatlý gýdalardan kaçýnmak gerekir. Bunlarýn yerine hazmý kolay, mide baðýrsak sisteminde uzun süre kalacak lifli ve selülozlu yiyecek tercih edilmeli. Maddi imkanlar el verdiðince iftar sofralarý zeytin, hurma, çorba, sebze yemeði, meyve ve tatlýyla donatýlýr. Aðýr tatlýlar, reçeller, pastýrma, sucuk, zeytin gibi tuzlu gýdalar, 12 saat aç kalmýþ bir mideye aðýr gelir. Ýftar sofrasýnda tadýmlýk türden yiyecekler olmalý. En iyisi hafif bir çorba, bir sebze yemeði, etli de olabilir; ama fazla yaðlý olmamalý. Mutlaka yoðurt ve meyve tüketilmeli. Ýftarda yemeðe baþlangýç için beyne doygunluk hissi veren çorba çok uygun bir yiyecektir. Ramazan ayný zamanda çeþit çeþit tatlýlarýn sofralarda mutlaka yerini aldýðý bir zamandýr; ama çok aðýr ve yaðda kýzartýl-


ailem BESLENME

Oruçlularýn karþýlaþtýðý saðlýk sorunlarý KABIZLIK: Aþýrý rafine gýda alan, az su içen ya da lifsiz beslenen oruçlularda görülebilir. Kabýzlýk nedeniyle hemoroid ve karýn þiþmesi de oluþabilir. Önlem olarak çikolata, pasta gibi rafine gýdalardan sakýnýlmalý, su içmeyi artýrmalý ve lifli gýdalar alýnmalý. TANSÝYON DÜÞMESÝ: Öðleden sonralarý oruçlu insanlarda tansiyon düþmesi olabilir. Az sývý alýnmasý ve tuzsuz yenmesi tansiyon düþmesini artýrabilir. BAÞ AÐRISI: Özellikle iftara doðru baþ aðrýsý görülebilir. Eðer düþük kan basýncý ile birlikteyse baþ aðrýsý ciddi olabilir ve iftar öncesi kusma yapabilir. KAN ÞEKERÝNÝN DÜÞMESÝ: Halsizlik, titreme, kötü konsantrasyon, fiziksel aktivite yapamama, baþ aðrýsý, çarpýntý, kan þekeri düþmesinin sonuçlarýdýr. Sahurda aþýrý þekerli yemek ensülin salýnýmýný artýrarak gün içinde kan þekeri düþmesine sebep olabilir. MÝDE YANMASI, ONÝKÝPARMAKBAÐIRSAÐI ÜLSERÝ: Ramazan’da boþ midede oluþan asit salgýsýnýn artmasý mide hastalýklarýný ortaya çýkarabilir. Kahve, kola ve acýlý yemekler de mide hastalarýna olumsuz etkide bulunur. Özellikle mide þikayeti olanlar doktoruna danýþarak oruç tutmalýdýr.

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 28

Ramazan boyunca meyve tüketmeye özen gösterin.

Sahura mutlaka kalkýn Sahura kalkmak yerine gece yiyip yatmak hiç doðru deðil. Sahurda da mutlaka su içilmeli ve sývý alýmýna dikkat edilmeli. Yiyecek olarak da çorba tarzý, az yaðlý yapýlmýþ sebze, zeytinyaðlý yemekler veya hafif kahvaltýlardan biri seçilebilir. Pilav veya hoþaf doðru bir tercih deðildir. Kan þekerinin düþmesini önlediði için de mutlaka ekmek yenmeli.

Ramazan ayýnda kýsýtlanmasý gereken durumlar Kýzartmalar ve yaðlý yiyecekler Çok þekerli yiyecekler Sahurda aþýrý yemek yeme Sahurda çok çay içme (Çay daha fazla idrar oluþturur ve bazý deðerli minerallerin idrarla kaybýna yol açar). Sigara içmek Ýftarda aþýrý yemek yeme (Ýftarda az miktarda karýn doyurulduktan sonra yatmadan 1 saat önce meyve sularý, yoðurt veya daha hafif yiyecekler alýnmasý uygun olur).


ailem BESLENME

Hurma, badem ve muz Þeker, fibrin, karbonhidrat, potasyum ve magnezyum kaynaðý hurma; protein ve fibrinden zengin badem ve yine potasyum, magnezyum ve karbonhidrattan zengin muz, Ramazan’da yenmesi tavsiye edilen besinlerdir. Ayrýca, iftar ve sahur arasýnda mümkün olduðu kadar sývý ve meyve sularý içilmelidir. Böylece vücudun su ve elektrolit dengesi muhafaza edilmiþ olur.

Þeker hastalarý doktora danýþmadan oruç tutmamalý Türkiye’de sayýlarý 2,5 milyonu bulan þeker hastalarý için Ramazan ayýnýn özellikle dikkat isteyen ayrý bir boyutu var. Ensülin baðýmlýsý olan þeker hastalarý, sürekli diyet ve egzersiz isteyen bir yaþam sürdürüyorlar. Oruç tutmak saðlýklý insanýn metabolik dengesini deðiþtirmez. Þeker hastalarý için ise oruç tutmak sakýncalý olabilir. Ensülin baðýmlýsý bir diyabetik, enjeksiyondan 30 dakika sonra bir þeyler ye-

mek zorundadýr. Yapýlan ensülinin günlük dozuna göre en az 5-6 öðün yemesi þart. Bunu yapmazlarsa, þeker düþüklüðü sonucu hayati tehlike söz konusu olabilir, oruç zorunlu olarak bozulur. Þeker hastalarýnýn diyetleri, ‘çok öðünlü yemek’ esasýna dayanýr. Özellikle þeker hastalarýna oruç kesinlikle tavsiye edilmemeli. Þeker hastalýðý olup olmadýðýný bilmeyenler, tok karnýna þeker tahlili yaptýrmalý.

Oruç, bir kilo verme yöntemi deðildir yýflamak isteyenler çok aðýr beslenmesinler. Bir iftar yemeði en az yarým saat sürmeli ve aþýrý yükleme önlenmeli. Çünkü, mideyle beyin arasýnda, tokluk hissi veren bilgi alýþveriþi 20 dakikada gerçekleþiyor. Aðýr yemenin faydasý burada. Kesinlikle yiyeceklere saldýrmayýn. Ýftardan birkaç saat sonra meyve yenebilir. Ýftarda kahvaltýlýk yendiyse, birkaç saat sonra ana yemek alýnabilir.

Ýftar ve sahur arasýnda bol su içilmeli. Mümkünse çay ve kahve, yemeklerden yarým saat sonra içilmeli; açýk ve þekersiz olmasýna dikkat edilmeli. Sahura kalkmak ihmal edilmemelidir. En azýndan gece geç saatte bir þeyler yenilmeli. Yemekler iyi hazmetmek için sakin sakin yenmeli. Stres, sindirimin bir numaralý düþmanýdýr. Yemek yerken iþinize ara verin. Tartýþmaktan ya da iþleri düþünmekten kaçýnýn. Sindirim aðýzdan baþlar. Yediklerinizin iyi hazmedilmesi için öncelikle aðýzda iyi çiðnenmesi gerekir. Lokmalarý iyice öðütünceye kadar çiðneyin. Lokmalarý iyi çiðnemek yeterince tokluk duygusu vereceðinden, daha az yemek yemenizi saðlar. (Yemek yerken konuþmamaya çalýþýn. Hava yutmak, mide ve baðýrsaklarda gaz oluþmasýna neden olur). Böylece yemek sonrasý mide rahatsýzlýklarýndan da kurtarýr. Yemek yerken dik oturun. Rahat bir þekilde oturun; sýrtýnýz dik olsun, bacak bacak üstüne atmayýn. Böylece sindirim sisteminin daha rahat çalýþmasýný ve iyi hazmetmesini saðlarsýnýz.

Ö N E R Ý L E R

Ö N E R Ý L E R

Oruç tutmak, saðlýklý insanlar için farzdýr. Kesinlikle kilo verme yöntemi deðildir. Zayýflamak için diyet yapan insan, Ramazan ayýnda da devam eder, ama kilo vermek için oruç tutan insanlarýn kilo veremedikleri biliniyor. Hareket azaldýðý için kilo vermeleri de zorlaþýyor. Aç kalarak yaptýðýmýz tek þey, metabolizmayý zayýflatmaktýr. Bu da tam tersi, zayýflamayý zorlaþtýrýr. Oruç tutup za-


ailem ÇOCUK VE RAMAZAN

‘Çocuklarýmýza orucu nasýl sevdirebiliriz? Onlarda nasýl güzel hatýralar oluþturabiliriz?’ diye soranlara Avcý ailesinin çocuklarýyla geçirdikleri Ramazan günlerini anlatmak istiyoruz. ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR

Çocuklar, Ramazan’ý

aileden görerek seviyor üyüklerimiz, Ramazan ayý geldiðinde çocukluklarýndaki Ramazanlarýn ne kadar güzel geçtiðini anlatýr. Ýftarda top atýþýný nasýl heyecanla beklediklerini, yarý uykulu sahurlarýný, öðlen vakti orucunu dedesine satýp bir güzel karnýný doyurduktan sonra akþama kadar tekrar nasýl niyet ettiklerini mutlulukla hatýrlarlar. Bu, aslýnda biraz da çocukluða duyulan özlemin ifadesidir. Eski Ramazanlarla ilgili anýlarý tazelerken bugünün çocuklarýnýn yýllar sonra anlatacaklarý ilk oruçlarýný þimdi tuttuklarýný da düþünmek gerek. Bu yüzden, bugünün Ramazanlarýný da eskiler gibi güzel yaþatmak lazým çocuklara. “Çocuklarýmýza orucu nasýl sevdirebiliriz? Onlarda nasýl güzel hatýralar oluþturabiliriz?” diye soranlara Avcý ailesinin çocuklarýyla geçirdikleri Ramazan günlerini anlatmak istiyoruz. Avcý ailesinin Ahmet, Kadir, Enes ve Nilüfer isimli dört çocuðu var. Ahmet ile Kadir 15 yaþýnda ikizler. Bu sene lise 1’e devam ediyorlar. Enes henüz 4 yaþýnda, Nilüfer de 1,5 yaþýnda. Anne Ayten Haným, Ramazan gelirken daha üç aylarýn baþýnda ailece çok heyecan duyduklarýný belir-

B

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 30

tiyor. Regaib Kandili’nden itibaren oruç havasýna girdiklerini ifade eden Ayten Haným, Recep ve Þaban aylarýnda pazartesi, perþembe günleri ve Mirac ve Berat kandillerinde oruç tutarak Ramazan’a hazýrlandýklarýný anlatýyor. Ramazan alýþveriþini çocuklarýyla birlikte yapan Ayten Haným, bir ay boyunca onlarýn sevdiði yemekleri ve tatlýlarý yapabilmek için isteklerine göre hareket ediyor. Aslýnda günlük yapýlabilecek bu alýþveriþi çocuklarý da o telaþýn içine katabilmek için birlikte hareket ediyor.

Avcý ailesinin Ahmet, Kadir, Enes ve Nilüfer isimli dört çocuðu var.


ailem ÇOCUK VE RAMAZAN Allah’ýn emri olduðunu, belli yaþa gelen her Müslüman’ýn yerine getirmesi gerektiðini anlatmýþ. Çocuklarýný oruç tutmalarý için hiç zorlamamýþ. Bilakis, sýnavlarý olduðu gün tutmamalarýný bile tavsiye etmiþ. Ancak, ‘bir gün tutmasam bir ay hiç tutmamýþ gibi hissediyorum’ diyerek býrakmamýþlar oruçlarýný. Ahmet ve Kadir, ilk defa ilkokul 1. sýnýfta Ramazan’ýn baþýnda, ortasýnda ve sonunda birer gün oruç tutmuþlar. Sonraki 2 yýlda üçer güne çýkmýþ oruçlarý. Kadir, 4. sýnýfta Ramazan’ýn tamamýný oruçlu geçirmiþ. Ahmet ise bünyesi daha zayýf olduðu için sonraki sene tamamlamýþ bir ayý. Çok zorlandýðý bir gün akþama doðru annesinin ýsrarýna raðmen “Hayýr anne. Gece Allah’a söz verdim, nasýl bozarým?” diyerek itiraz etmiþ. Ahmet ve Kadir, iftar vakti yaklaþýnca pencereye koþup birçok camiden ayný anda okunan ezaný dinlemeyi ve minarelerin ýþýklarýnýn yanmasýný beklemeyi hâlâ çok seviyor. Daha küçükken bayramýn ilk günü akþam vakti yine pencereye koþup da minarelerin ýþýklarýnýn yanmadýðýný görünce nasýl üzüldüklerini anlatýyorlar. Gökyüzünde parlayan yýldýzlarýn sönmesi gibi bir hüzün yaþamýþlar.

Çocuklar annelerinin yaptýðý pizzayý çok seviyor. Çocuklar önceleri pizza için þimdi ise Allah rýzasý için oruç tuttuklarýný söylüyor. FOTOÐRAFLAR: GÜLÝZ KARAOÐLAN

Bu þekilde misafir geleceði zaman aceleyle markete koþmaktan da kurtulmuþ oluyor. Çocuklar, annelerinin yaptýðý pizzayý çok seviyor. Ayten Haným da daha büyük þevkle kalksýnlar diye sahurda pizza yapýyor. Hatta yýllar sonra bir oðlunun “Anne ilk zamanlar ben pizza için oruç tutuyordum, þimdi Allah için tutuyorum.” dediðini hatýrlatýyor. Ahmet ve Kadir, anne ve babasýndan görerek öðrenmiþ orucu ve namazý. Onlarýn söylemesine bile gerek kalmadan kendiliklerinden baþlamýþlar ibadetlerini yapmaya. Bu arada orucun ne olduðu, neden tutulduðu ile ilgili birçok soru sormuþlar. Ayten Haným, orucun Ýslam’ýn þartlarýndan biri ve

ailem 31

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ÇOCUK VE RAMAZAN

Sevdiklerimizin eve gelmesi onlarý mutlu ediyor Ramazan’ý ‘gezme ayý’ olarak deðerlendiren çocuklar, teravih çýkýþlarýnda pamuk þeker ve tatlý çerezler almayý dört gözle bekliyor, büyüseler bile... Cami gezilerinin yaný sýra Ramazan’a özel tiyatrolara ve programlara da gidiyorlar ailece. Çocuklara göre Ramazan eðlence ayý ayný zamanda. Ahmet, Kadir ve Enes’in Ramazan’daki en büyük mutluluklarýndan birisi de eve gelen misafirler. Akraba ve komþularýnýn yaný sýra bu mübarek zamanlarý ailelerinden uzakta geçirmek zorunda kalan üniversite öðrencilerine de açýyorlar sofralarýný. Misafirsiz iftar ettikleri çok nadir oluyor. Çocuklar da misafirler için hazýrlanan çok özel

ikramlarýn yaný sýra sevdiklerinin eve gelmesinden mutluluk duyuyor. Özellikle öðrencilerle birlikte sofraya oturmayý, dua etmeyi, teravih namazý kýlmayý ve sohbetlerini dinlemeyi çok seviyorlar. Öðrenci aðabeyleri geciktiði zaman çocuklarýn da yemeðe baþlamadýðýný anlatan Ayten Haným, “Küçükken de onlarla sofraya oturmaktan çok hoþlanýrlardý. Misafire hazýrlýk daha farklý olduðu için sevinirler. Namazda, oruçta ve ahlakî deðerleri güzelce yaþama hususunda o insanlarý örnek aldýlar. Onlarý tanýdýðýmýz için çok þükrediyorum. Çünkü ayný sevgiyi anne babalarý olarak biz veremezdik.” diyor.

“Aðabeylerimin buzdolabý bomboþtu” diye üzülen oðluyla birlikte alýþveriþ yapýp götüren aile bundan mutluluk duyduðunu söylüyor.

Aðabeylerimin buzdolabý bomboþtu Ayten Haným, çocuklarýnýn insanlara yardým için hassasiyetlerini þöyle anlatýyor: “Bir Ramazan’da oðullarýmýn biri iftara geç kalmýþtý. Aðabeylerinin evinden geliyordu. Biz sofradaydýk. Kapýdan girince hemen annelik þefkatiyle ‘Oðlum hemen gel.’ diyerek sofraya çaðýr1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 32

dým. Kapýdan geçti. ‘Þuradaki keyfe bakar mýsýnýz? Benim aðabeylerimin buzdolabý bomboþ. Bir de sizin sofranýza bakýn.’ dedi ve küçük yaþýnda bizi utandýrdý. Hemen ertesi gün babasýyla birlikte alýþveriþ yapýp onlara götürdüler. Bir Ramazan’da da fitrelerimizi öðrencilere

verecektik. Oðlumla gittiðimiz yerden dönerken geç kaldýk ve iftarý bir saat kaçýrdýk. Oruçluyduk ikimiz de. ‘Haydi ben neyse de sen çok aç kaldýn.’ diye üzüntümü ifade ettim. ‘Olsun anne, onlar için her þeye deðer.’ dedi. O zaman daha ilkokula gidiyordu.”


ailem ÇOCUK VE RAMAZAN

Teravih neþesi Camide teravih kýlmanýn, özellikle iftar vakitlerinde yaþanan telaþ ve heyecanýn çok güzel olduðunu ifade eden Kadir, Ramazan’ýn, iç dünyasýndaki yerini þöyle anlatýyor: “Ýftarda bir taraftan sofra kuruluyor, bir taraftan ezan okunuyor. Ramazan’da en çok babamýn gezmeye götürmesi güzeldir. Karagöz seyretmeye, tiyatrolara, camilere gitmek çok güzel. Teravih de kýlýyoruz camide. Evde ailece kýlmak da güzel; ama kalabalýk olunca namaz daha zevkli geliyor.” Ramazan bitince gerçekten çok üzüldüðünü söyleyen Ahmet ise þöy-

Avcý ailesi Ramazan’da her akþam farklý bir camiye gidip hem gezmeye hem de ibadet etmeye özen gösteriyor. Bu sayede Ýstanbul’daki bütün camileri tanýmýþlar artýk.

le konuþuyor: “Annem her zaman güzel þeyler yapar; ama Ramazan’da samimiyetini de katýyor. Ramazan’da ruhum rahatlýyor. Oruçlu iken top oynadýðýmda nefsimi idare etme bakýmýndan zorlanýyorum. Terliyorum, susuyorum; ama sabrediyorum. Ramazan’da acayip þeyler oluyor içimde. 7 yaþýmdaydým. Annem sahura kaldýrdý. Oruca niyet ettim; ama gündüz evde çok güzel þekerler vardý. Ortada duruyordu. Arada bir atýþtýrýyordum. Annem sorunca ‘oruçluyum’ dedim; ama o gün þekerleri yedim. Ýftar vakti minarelerde ýþýklar yandýktan sonra gökyüzüne bakýp düþünmeyi severim. Gökyüzünde ayrý bir hava oluþuyor. Havanýn kokusu bile güzel geliyor. O sýrada Allah’ý, ailemi, arkadaþlarýmý düþünüyorum ve þükrediyorum. Bazen mesuliyet duygusu da aðýr basýyor. Oruç tutmayan arkadaþlarým için üzülüyorum. Hesabýnýn benden sorulacaðýný düþünüyorum. Ramazan’da ayrý bir düþünce atmosferine giriyoruz sanki. Arkadaþlarýmla daha samimi, insanlara karþý daha merhametli oluyorum. Babamla camiye gitmiþtim bir iftar vakti. Avluda yemek daðýtýlýyordu. Onlarý gördükçe halimize þükrettim. Bir Ramazan’da birikmiþ param vardý. Takým þapkasý almak istiyordum. Annem sadaka verebileceðimi söyledi. Ertesi gün de sýnavým vardý. Sadakamý verdim. Sýnavda daha baþarýlý oldum. Ramazan ayný zamanda paylaþmadýr. Evimize misafir gelince onlarla birlikte meleklerin de geldiðini düþünüyorum; çünkü evde ayrý güzel bir hava oluþuyor.” ailem 33

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


FOTOÐRAF: KÜRÞAT BAYHAN

Oruçla ilgili merak ettiðiniz sorulara cevaplar DR. JALE ÞÝMÞEK 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 34

Oruç kimlere farzdýr?

Kimler tutmayabilir?

Namaz mükellefiyeti (yükümlülüðü) için geçerli olan þartlar oruç için de geçerlidir. Yani oruç mükellefiyeti için; Müslüman olmak, ergenlik (bulûð) çaðýna girmiþ olmak ve akýllý (aklî olgunluk düzeyi) olmak, oruç tutmaya güç yetirecek durumda olmak gerekmektedir. Ergenlik çaðýna gelmemiþ olan çocuklarýn oruç tutmalarý þart olmamakla beraber bedenî durumlarý göz önüne alýnmak þartýyla oruca alýþtýrmak ve ýsýndýrmak amacýyla ara ara oruç tutmalarýný istemek uygundur. Hasta ve yolcu olan kiþiler isterlerse oruç tutmayabilirler. Fakat hastalýk ve yolculuk durumlarý bittikten sonra tutmadýklarý oruçlarýný Ramazan ayý dýþýnda kazâ ederler. Gebe ve emzikli (süt veren) kadýnlarýn durumu da böyledir.

Bazý durumlarda Ramazan ayý orucunu tutmamaya müsaade edilmiþtir. Bu durumlar þunlardýr: 1- Seferî (yolcu) olmak, 2- Hasta olmak (doktorun; ‘oruç tutamazsýn’ dediði haller), 3- Gebe ve emzikli olmak, 4- Yaþlanmýþ olmak, 5- Ýleri derecede açlýk ve susuzluk, 6- Zor ve meþakkatli iþlerde çalýþmak. “Mesleði gereði sürekli olarak yolcu olan kiþi oruç tutmayabilir mi?” diye sorulacak olsa cevabý þudur: Böyle bir iþi olan kiþinin öncelikle saðlýðý açýsýndan bir sýkýntý ve zarar görmeyecekse oruç tutmasý daha faziletli görülmüþtür. Sýkýntý ve zarar söz konusu olduðunda oruç tutmaz ve tutmadýðý oruçlarýn fidyesini verir.


ailem ÝLMÝHAL

Oruç imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bilinçli olarak bir amaçla yemeiçme ve cinsel iliþkilerden uzak durmak demektir. Oruç için kýsaca; “insanýn, þeytaný zincirlere vurduðu halidir” dersek çok yerinde söylemiþ oluruz.

1. Oruca ne zaman niyet edilir? Hanefîlere göre; Ramazan orucu, nâfile oruçlar ve vakti belirtilmiþ adak oruçlarýnýn niyet etme vakti gün batýmýndan baþlayýp ertesi günün kuþluk vaktine hatta öðle namazý vaktinin girmesinden az önceki vakte kadar devam eder. Öðle namazý vakti girdikten sonra artýk hiçbir oruca niyet edilemez. Þâfîlere göre; Ramazan orucu, kazâ orucu ve adak orucuna geceden niyet etmek þarttýr. Fakat nâfile oruca zevalden önceye kadar niyetlenmek câizdir.

2. Orucu bozan þeyler nelerdir? Orucun anlamý ve temel unsuru; yemekten, içmekten ve cinsel iliþkilerden, zevklerden uzak durarak, insan nefsinin bunlardan mahrum býrakýlmasýdýr. Bunun ihlali orucu bozar.

3. Sadece kazâyý gerektiren þeyler nelerdir? Beslenme anlamý ve amacý taþýmayan ve yenilip içilmesi alýþýlmýþ olmayan, yani insan tabiatýnýn eðilim göstermediði þeylerin yenilip içilmesinden oruç bozulur, fakat bu oruç için sadece kazâ gerekir. Örneðin; çið pirinç, hamur, un, ham meyve yemek, kabuklu fýndýk, ceviz… gibi þeyleri yutmak orucu bozmakla beraber kefâret gerektirmez. Aðza giren yaðmur, dolu, karý isteyerek yutmak da orucu bozar, fakat kefâret gerekmez. Kusma, kasýtlý olarak meydana gelir ve aðýz dolusu olursa orucu bozar, sadece kazasý yapýlýr, kefâret gerekmez. Kasýtsýz kusmalar orucu bozmaz. Kiþi oruçlu olduðunun bilincinde olduðu halde abdest suyundan yanlýþlýkla içse, denizde yüzerken su yutsa, banyo yaparken aðzýna aldýðý suyu yutsa

orucu bozulur, kazâsý gereklidir. Sahura kalkmýþ kiþi, imsak vaktinden habersiz yeyip içerken vaktin geçtiðini öðrense orucu bozulur ve o günkü orucu kazâ etmesi gerekir, kefâret gerekmez. Unutarak yiyip içtikten sonra orucunun bozulduðunu zannedip yiyip içmeye devam edildiði veya cinsel iliþkide bulunulduðunda oruç bozulur, kazâsý gereklidir. Gece niyetlenmeyi unutup gündüz niyetlendikten sonra, bu niyetin geçerli olmadýðýna kanaat getirip yiyip içmek, cinsel iliþkide bulunmak orucu bozar, kazâ gerekir, kefâret gerekmez. Oruçlu bayanýn regl (aybaþý) kanamasý baþlasa orucu bozulur, kazâsý gereklidir. Aniden sancýlanan, dayanýlmaz aðrýlar içinde kalan oruçlu kiþi; saðlýðý için gerekli ilaçlarý içerek orucu bozar. Bu orucun kazâsý gereklidir, kefâret gerekmez. Bayýlma ve delirme hali orucu bozar. Fakat bu durumlar mükellefiyetin ön þartý olan ‘bilinci’ ortadan kaldýrdýðýndan bilinçsiz günlerin orucu, dolayýsýyla kazâsý da yoktur.

ailem 35

Ramazan, yiyip içmekten kaçýnýp fakirleri anlama ayýdýr. Gamsýzca yiyip içip fukarayý aramýyorsak kâmil oruç tutmuyoruz demektir.

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ÝLMÝHAL 5. Orucu mazeretsiz olarak kasten bozmanýn kefâreti nedir?

Orucu bozup hem kazâ hem de kefâreti gerektiren hallerin baþýnda; Ramazan günü oruçlu veya farz bir oruca niyetli iken yapýlan cinsel iliþkidir. Bu konuda bütün fýkýh mezhepleri görüþ birliðine varmýþlardýr. Bir þey yiyip içmenin kefareti konusu mezhepler arasýnda tartýþmalý olmakla beraber Hanefî mezhebi; bilerek isteyerek bir þey yeyip içmeyle bozulan oruç için kazâ ve kefâretin gerektiðini söyler. Örneðin; kiþi tam bir þey yiyor, içiyorken imsak vaktinin girdiðini anlasa hemen yemeyi ve içmeyi kesmelidir. Bile bile devam edecek olsa, Hanefî imamlara göre bu durum kazâ ve kefâreti gerektirir. Ayrýca iftar vaktinin girdiðini zannedip orucunu açan kiþi için de kazâ ve kefâret gerekir. Þâfîi mezhebine göre ise; sadece kazâ gerekir.

Bir mazeret olmaksýzýn bilerek, isteyerek yeme, içme veya cinsel birleþmeyle oruç bozmak dinen bir hata olup telâfisi için Hanefî mezhebine göre; peþ peþe 60+1 (2 Kamerî ay+1 gün) gün oruç tutmak zorunluluðu vardýr. Yani bir sebep olmaksýzýn niyetlenilmiþ (baþlanmýþ) farz bir orucu bozmanýn cezasý ara vermeden iki ay oruç tutmaktýr. Ayrýca bozulan oruç için de kazâsý (bir gün) ilâve edilir, böylece kefâret 61 güne tamamlanýr. Kefâret borcu olan kiþinin oruç tutmaya “gerçekten” gücü yetmezse; o vakit altmýþ fakiri doyurmalýdýr. Doyurmak için yemek verebileceði gibi, kefâretini parasal olarak da ödeyebilir. Kefâretin parasal tutarý bir veya birkaç kiþiye pay edilebilir. Önemli olan kefâret verilen kiþilerin fakir, yoksul kiþiler olmalarýdýr. Þâfîi mezhebi; sadece bilerek cinsel iliþkiyle bozulan orucun kefâretini ister. FOTOÐRAF: MEHMET DEMÝRCÝ

4. Kazâ ve kefâret gerektiren durumlar nelerdir?

6. Unutarak yemek-içmek orucu bozar mý? Unutarak bir þey yemek ve içmekle oruç bozulmaz. Peygamberimiz oruçlu olduðunu unutarak yiyip içenlerin oruca devam etmelerini, onlarý Allah’ýn yedirip içirdiðini söylemiþtir. Unutarak bir þey yiyen veya içen kiþi oruçlu olduðunu hatýrladýðýnda hemen yemeyi keser ve orucuna devam eder. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 36


ailem ÝLMÝHAL

7. Ýðne ve serum orucu bozar mý? Ýðne veya damar yoluyla alýnan ilaç, serum veya aþý vücudun içine akýtýlmýþ olmaktadýr. Bunlar beslenme sayýlmamakla beraber vücudu güçlendirdikleri kesindir. Bu þekilde alýnan ilâç Ebû Hanîfe’ye göre; orucu bozar ve kazâ gerektirmekle beraber kefâret gerektirmez. Buna mukabil olarak Ebû Yûsuf ve Muhammed’in; “derin yara üzerine sürülen merhemin orucu bozmayacaðý” görüþünü esas alanlar, iðneyle vücuda ilâç zerk edildiðinde orucun bozulmayacaðýný söylemiþlerdir. Eskiden fetvahâne ve daha sonra 1948 yýlýnda Ezher Üniversitesi Fetva Komisyonu “vücudun tabii deliklerinin dýþýnda vücuda giren bir þeyin orucu bozmayacaðý” yönünde fetva vermiþtir. Bu noktadan hareketle; astým ve nefes darlýðý için aðza sýkýlan sprey, zerrecikler halinde içeri girmekle beraber ilâcýn akciðerden öte gitmediði ve mideye ulaþmadýðý, gýda ve susuzluk gidermediði göz önünde tutulduðunda bunlarýn orucu bozmayacaðý ileri sürülmüþtür. Hangi görüþ ile ibadet edilirse edilsin, tercih, karar ve sorumluluk mükellefe aittir.

9. Oruçlu iken uykusunda ihtilâm olan veya cünüp olarak sabahlayan kiþinin durumu nedir? Oruçlu iken ihtilâm hali yaþayan veya cünüp olarak sabahlayan kiþi uyandýðýnda gusül abdestini alýr ve orucuna devam eder.

10. Astým hastalarýnýn aðýzlarýna püskürttükleri sprey orucu bozar mý? Astým hastalarýnýn nefeslerini açmak için aðýzlarýna sýktýklarý sprey orucu bozmaz. Ýzahý yukarýda bulunmaktadýr.

11. Parfüm ve kolonya orucu bozar mý? Parfüm ve kolonya Hanefî mezhebine göre; orucu bozmaz ve zarar vermez, Þâfîi mezhebine göre ise; haramdýr, çünkü bu maddeler necis olarak belirlenmiþtir. Kullanýlmasýna cevaz verilmez. 12. Oruçlu kimse diþ tedavisi yaptýrabilir mi? Oruçluyken diþ tedavisi yaptýrmak; tedavi esnasýnda aðýzda biriken kan ve suyun yutulmamasý þartýyla orucu bozmaz. Diþ fýrçalama sýrasýnda macun ve suyun yutulmamasý gerekir. Diþ fýrçalamayý iftar ve sahurda yapmak ise en güzelidir.

8. Yýkanmak orucu bozar mý? Yýkanmak, duþ almak, yüzmek orucu bozmaz. Ancak aðza kontrolsüz su kaçýrmamak ve yutmamak þartýyla. Peygamberimiz oruçluyken gusül almýþ, yýkanmýþtýr.

13. Diþ fýrçalamak orucu bozar mý? Oruçlu iken aðýz ve diþ temizliðinin diþ fýrçasý ve diþ macunu kullanarak yapýlmasý oruca zarar vermez. ailem 37

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ÝLMÝHAL 14. Sakýz çiðnemek orucu bozar mý? Önceden çiðnenmiþ, þekersiz, tatsýz bir sakýzýn çiðnenmesi orucu bozmamakla beraber yutulma tehlikesi bulunduðundan mekruh sayýlmýþtýr.

15. Kan aldýrmak orucu bozar mý? Esasta kan aldýrmak orucu bozmamakla birlikte, oruçlunun direncini düþürdüðü ve güçsüz düþürdüðü için mekruh görülmüþtür.

16. Kusmakla oruç bozulur mu? Mide içindeki gýdanýn kendiliðinden dýþarý atýlmasý, yani kusma irade dýþý gerçekleþtiðinde oruç bozulmaz.

Dudaða sürülen ruj orucu bozmaz amaorucun anlam ve gayesi düþünüldüðünde sürmemek daha güzeldir.

17. Makyaj yapmak veya yaptýrmakla oruç bozulur mu? Oruçluyken makyaj yapmak orucu bozmaz.

18. Uçakla seyahat eden oruçlu þahýs iftarýný nasýl yapar? Uçmakta olan oruçlu þahýs, üzerinden geçmekte olduklarý ülkede iftar vakti girdi ise, bu duruma itibar ederek orucunu açar.

19. Orucu bozan þeyler nelerdir? Hanefî mezhebine göre orucu bozan þeyler; hata ile bir þey yemek, içmek, bir þey yutmak (yüzerken su yutmak, tadýna bakarken yemeði 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 38

yemek, gusül veya abdest alýrken su içmek, aðza giren karý, yaðmur suyunu yutmak…gibi). Hayýz (regl) görmek, doðum yapmak, bayýlmak, delirmek, kendini isteyerek aðýz dolusu kusturmak (aðýz dolusu olmazsa bir þey olmaz), fitil takmak, imsak girdiði halde hata ile yiyip içmeye devam etmek orucu bozar.

20. Orucu bozmayan güncel þeyler nelerdir? Týrnak, saç, sakal kesmek. Vücut temizliði yapmak, saç boyamak, oje sürmek, göze sürme çekmek, yüze makyaj yapmak, çiçek, esans, misk koklamak, öpmek, gülmek, þakalaþmak, baðýrmak, aðlamak, biriktirilmemiþ tükürüðü yutmak, diþ fýrçalamak, göze ilaç damlatmak, lens takmak, takma diþleri aðza yerleþtirmek, diþ eti kanamasýnýn tadýný aðýzda hissetmek, öksürükle aðza gelen balgamý yutmak, geðirtiyle boðaza gelen mide suyunun geri yutulmasý, burundaki sümüðü genizden çekip yutmak, sahurdan diþler arasýnda kalmýþ nohuttan küçük gýda artýðýný yutmak, eþini uðurlarken sarýlmak, öpmek, çocuklara sarýlýp öpmek, onlarla oynamak, dedikodu yapmak-yalan söylemek (fakat günah iþlenmiþ olur), serinlemek için eli, yüzü yýkamak veya duþ almak, bakarken veya düþünürken boþalma yaþamak orucu bozmaz.

21. Dudaða sürülen ruj orucu bozar mý? Oruçluyken dudaða sürülen ruj orucu bozmamakla beraber rujun emilmesi, tadýna varýlmasý mekruhtur. Orucun anlam ve gayesi göz önünde tutulduðunda oruçluyken ruj sürmemek orucun sýhhati açýsýndan yerinde bir harekettir.


ailem FOTOÐRAF: ÝBRAHÝM USTA

ÝLMÝHAL 22. Ýnsanýn eþiyle öpüþmesi, kucaklaþmasý orucu bozar mý? Esas itibari ile insanýn eþiyle öpüþmesi orucu bozmaz. Fýkýh ve ilmihal kitaplarýnda; biraz ileri gidildiði takdirde orucun bozulmasýna sebep olabilecek þeyler mekruh sayýlmýþtýr. Bu açýdan bakýldýðýnda kendilerinden emin olmayan eþlerin bir birleriyle þakalaþmasý, öpüþmesi mekruh sayýlmýþtýr.

23. Oruç fidyesi nedir? Kimler fidye verir? Fidye ne kadardýr? Aðýr bir hastalýða yakalanan ve iyileþme umudu olmayan hastalar ve oruç tutmaya gücü yetmeyen yaþlýlar tutamadýklarý oruçlarýnýn kâzasýný hiçbir zaman yapamayacaklardýr. Bu durumda onlar tutamadýklarý oruçlarýn borcundan kurtulmak için kurtuluþ bedelini, yani fidyesini verirler. Fidye, “her bir oruç için bir fakiri doyuracak” þeklinde verilir. Fidyenin miktarýnýn alt çizgisi budur. Fidyenin, kiþinin mutfak harcamasý göz önünde tutularak belirlenmesinde de hayýr vardýr.

24. Ramazan orucunu tutamayacak hastanýn fidyelerini Ramazan ayý çýkmadan vermek doðru mu? Oruç fidyesi, oruç tutamadýkça verilir. Geleceðe yönelik borç ödeme olmaz. Çünkü gün yaþanmadýkça, oruç borcu meydana gelmedikçe fidye verilmez.

25. Oruçluya mekruh haller nelerdir? Tükürüðünü aðýzda biriktirip yutmak, zorunlu olmadýðý halde bir þeyin tadýna bakmak, aðza alýp çiðnemek, zayýf düþecek þekilde kan vermek, aðýr iþlere giriþerek vücudu yormak, uykusuz býrakmak.

26. Farz olmasýnýn þartlarý nelerdir? Farz olmasý için öncelikle Müslüman olmak gerekir. Ýkinci olarak ergenlik çaðýna girmiþ ve akýllý durumda olmalý ve üçüncü olarak oruç tutmaya gücü yetmelidir.

27. Hasta oruçlarýný tutamadan ölse, oruç fidyelerini eþi veya çocuklarý onun yerine verebilir mi? Ölünün arkasýndan oruç borçlarýnýn fidyesi yakýnlarý tarafýndan verilmesi câizdir. Vefat edenin günahlarýnýn affýna yakýnlarýnýn yardýmcý olmasý beðenilen, övülen (mendup) bir davranýþtýr.

28. Oruç fidyesi bir yoksula mý, yoksa birkaç yoksula mý verilir? Tutulamayan oruçlarýn fidyeleri bir yoksula verilebileceði gibi bir çok yoksula da pay edilebilir. ailem 39

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem FOTOÐRAF: ALÝ ÜNAL

ÝLMÝHAL 34. Namaz kýlmayanýn tuttuðu oruç kabul edilir mi? Her ibadet kendi baþýna deðerlendirilir. Yani namaz kýlmayanýn tuttuðu oruç kabul olmaz diye bir þey söylenemez. Namaz kýlmayan bir kiþi orucun kurallarýna uyduðu müddetçe oruçlarý geçerli olup oruç mükellefiyetini yerine getirmiþ olur ve oruç sevabýný da hak eder. Bununla birlikte oruçlu olarak kýlýnan namazlarýn sevabý da çok büyüktür.

29. Orucun sýhhat þartlarý nelerdir? Tutulan orucun geçerli olabilmesi için öncelikle niyet getirilmiþ olmasý, daha sonra orucu bozan hallerden kesinlikle uzak durmak gerekir. Ayrýca bayanlarýn regl ve loðusa hallerinden çýkmýþ olmalarý gerekmektedir.

30. Ramazan orucuna her gün niyet þart mý? Oruç bir ibadettir. Ýbadeti âdetten ayýrt etmek için baþlamadan evvel niyet þarttýr. Tutmak istenilen oruca kalben olsun niyet etmek yeterlidir. Fakat niyetin dille ifade edilmesi takdir gören bir davranýþtýr. Oruç için sahura kalkmak da niyet sayýlýr. Ramazan’ýn her günü için ayrý ayrý niyet etmek; fakihlerin çoðunluðuna göre þarttýr. Çünkü her bir günün orucu kendi baþýna bir ibadettir.

31. Orucun niyet vakti ne zaman baþlar, ne zaman biter? Ýçinde bulunulan gün bitmeden, yani güneþ batmadan ertesi gün tutulacak oruç için niyet edilemez. Ramazan orucunun kazâsý, baþlanýlmýþ bir nafile orucun kazâsý, bütün kefâret 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 40

oruçlarý ve zamaný belirlenmemiþ (mutlak) adak oruçlarýnýn niyet zamaný; gecenin baþlamasý ile bitimine kadardýr. Ramazan orucu, zamaný belirlenmiþ adak orucu, bütün nâfile oruçlar ki bunlar belli bir zamana baðlý olan oruçlardýr. Bu oruçlarýn niyeti; akþam güneþinin batýþýndan itibaren ertesi günün yarýsýndan (öðleden) öncesine yani istivâ zamanýndan önceye kadar; ‘hiçbir þey yememiþ olma þartýyla’ yapýlabilir. Daha sonraya kalan niyet geçerli deðildir.

32. Bir oruca, “hem kefârete hem de nâfileye” diye niyet edilebilir mi? Her oruca bir niyetle baþlanmasý þarttýr.

33. Kefâret orucu olan bir bayan regl (ay baþý kanamasý) durumundan ötürü nasýl peþ peþe oruç tutabilir? Kefâret orucu olan bayan oruçlarýna baþlar, regl olana dek oruca devam eder. Söz konusu döneme girdiðinde orucuna ara verir ve bitene kadar bekler. Daha sonra gusül alýp býraktýðý yerden oruçlarýna devam eder.


ailem ÝLMÝHAL 35. Oruçlu iken arkadan veya önden fitil koymak orucu bozar mý? Oruçlu iken arkadan fitil kullanmak orucu bozar. Bundan dolayý sadece kazâ gerekir, kefâret gerekmez. Kadýnýn cinsel organýna ilaç veya benzeri herhangi bir þeyin akýtýlmasý veya doktora muayene olmasý orucunu bozar. Kazâ gerekir. Erkeðin cinsel organýnýn içine akýtýlan ilaç Hanefîlere göre orucu bozmaz; Þafiilere göre ise bozar.

36. Düþük yapan kadýnýn orucu bozulur mu? Düþük yapan bir kadýnýn yaptýðý düþüðün saç, týrnak gibi bazý uzuvlarý belirgin hale gelmiþse bu kadýn, yaptýðý bu düþükle loðusa sayýlýr ve orucu da bozulur.

37. Oruçlu iken buruna, göze damlatýlan ilaç orucu bozar mý? Burna akýtýlan ilaçla oruç bozulur. Bu durumda oruçlu o günkü orucuna devam eder. Ramazan’dan sonra bir gün kaza eder. Göze damlatýlan ise -eseri boðazda hissedilse bile- orucu bozmaz.

38. Oruç tutmanýn yasak olduðu günler nelerdir? Ramazan bayramýnýn birinci günü, kurban bayramýnýn dört günü oruç tutulmaz, câiz deðildir. Tahrîmen mekruhtur. Bayram günü yakýnlarýmýzla bayramlaþmak, yiyip içmek, sevinçlere ortak olmak gereklidir. Bu günlerde oruç tutulacak olsa günah iþlemiþ olmakla beraber oruç geçerlidir. Bu oruç bozulacak olsa kazâ ve kefâret gerekmez. Çünkü câiz olmayan bir görev yüklenilmiþtir.

39. Alkollü iken oruç tutulabilir mi? Alkol alarak sarhoþ olmuþ kiþiler namaz kýlamaz, oruç tutamazlar. Ancak alkolün tesiri bitip bilincine kavuþtuðunda oruç tutabilir. Çünkü ibadetlerde bilinçli yani aklý baþýnda olmak þarttýr.

ailem 41

1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ


ailem ÝLMÝHAL 40. Oruçlu iken aðrýyan diþe ilaç koymak orucu bozar mý? Aðrýyan diþin sancýsýný kesmek için diþe damlatýlan veya koyulan ilaç, yutulmadýkça orucu bozmaz.

Sigara dumanýný bilerek içe çekmek orucu bozmaktadýr.

41. Oruçlu tiryakinin sigara dumanýný solumasý veya dumanýn boðazýna kaçmasý orucunu bozar mý?

42. Oruçluya mekruh olan ve olmayanlar nelerdir? Orucun bozulmasýna sebep olacak davranýþlar ile orucun anlam ve gayesine ters düþen, yakýþmayan þeyler dinen mekruh sayýlmýþtýr. Örneðin, bir þeyi tatmak, çiðnemek; o þeyi yutma riski taþýdýðýndan oruçluya mekruhtur. Fakat piþirdiði yemekten sorumlu olan kiþi, yemeðin tadýna bakmasý gerektiðinde bakar ve aðzýný çalkalar. Eþlerin öpüþmesi; oruca zarar vermemekle beraber ileri bir davranýþa yol açabilirliðinden dolayý mekruhtur. Diþ temizliði için diþ fýrçalamak veya misvaklamak mekruh olmamakla beraber bu harekette aþýrýlýða gitmek mekruhtur.

43. Geçici hastalýðýn, hayýzýn (regl), loðusalýðýn sebep olduðu kazâ oruçlarýnýn fidyesi verilir mi? Bu oruçlarýn fidyesini vermek gerekmez. Kiþi iyileþtiðinde, yani oruç tutacak duruma geldiðinde Ramazan ayý dýþýnda kazâ oruçlarýný istediði günlerde tutar. 1 EKÝM 2005 CUMARTESÝ

ailem 42

44. Sigara içmek, morfin yapmak orucu bozar mý? Sigara, nargile gibi keyf veren tütün kökenli dumanlý maddeler ile tiryakilik gereði alýnan tüm maddeler (morfin gibi) oruç yasaklarý kapsamýna girmektedir. Oruçlu iken bu tür maddelerden bir tanesi kullanýldýðýnda oruç bozulur.

45. Oruçlu kimsenin yapmasý uygun olan þeyler nelerdir? Oruçlu kiþinin, dilini gereksiz sözlerden, kötü-çirkin kelimelerden korumasý, gözlerini ve ellerini helâl olmayan þeylerden çekmesi, her zamankinden daha fazla kibar ve nazik olmaya çalþmasý, vaktini ilim yaparak, Kur’an okuyarak, dua, salâvat, zikir ve insanlarýn faydalanacaðý iþlerle doldurarak geçirmesi, yardýma muhtaçlara maddî ve mânevî yardýmlarda bulunmasý, temizlenmesi gerektiðinde oyalanmamasý, iftar yemeðinde aceleci olmasý, yoksul oruçlulara kolaylýklar saðlamasý, þefkat ve merhametinin sýnýrlarýný geniþletmesi kendisi için müstehaptýr. Yani bu þekilde hareket ettiðinde oruçlarýnýn sevabý gayreti ölçüsünde katlanarak artar.

FOTOÐRAF: MUSTAFA KÝRAZLI

Sigara dumanýnýn havaya karýþmýþ halini teneffüs etmek orucu bozmaz. Çünkü insan hava almak zorundadýr. Teneffüs olayý yeme, içme ile ilgili deðildir. Fakat bilerek, isteyerek sigaranýn tütmekte olan dumanýný, buhurdanlýðýn dumanýný içine çekmek, duman üzerinde nefes almak orucu bozar.


Þehir ve Ramazan Bütün þehirlerimizin meydanlarý hayýr sahibi insanlarýmýzýn kurdurduðu çadýrlar ve ikram ettiði yemeklerle þenlenir. Bu baþka bir bayramdýr. Akþama kadar çalýþmanýn yorgunluðunun ardýndan evine gidecek olanlar iftarýný bu çadýrlarda açar. Hele zaten fakir olanlar için ise bir ziyafet sofrasý haline gelir. Eller birlikte göðe yükselir, dualar ayný kalpten binlerce lisanla mýrýldanýr.


ezvâc-ý tâhirât Hazýrlayan: SÜMEYYE GÜRGEN


Hz. Hafsa bint-i Ömer (r. anhâ) z. Hafsa (r.anhâ), adaletin timsali, celal ve takva âbidesi Hz. Ömer’in (ra) kýzýdýr. Annesi Osman b. Maz’un’un kýz kardeþi Zeynep’tir. Hz. Hafsa, ilk olarak Hüneys b. Hüzafe ile evlendi. Ýlk Müslümanlar safýnda yer alan bu çift, müþriklerin eziyetlerine maruz kaldýlar. Hicret izni çýkýnca birlikte Medine’ye hicret ettiler. Bedir Savaþý’na katýlan Hüneys, savaþta derin yaralar aldý. Medine’ye döndüðünde acýlara dayanamayýp vefat etti. Hz. Hafsa (r. anhâ) genç yaþta dul kalmýþtý. Hz. Ömer (ra), kýzýnýn genç yaþta dul kalýþýna üzülüyor; onun yeni bir yuva kurmasýný arzu ediyordu. Hz. Hafsa’nýn iddeti tamamlanýnca, Hz. Ebu Bekir’e (ra) gitti ve kýzý Hafsa’yý ona nikahlamak istediðini belirtti. Hz. Ebu Bekir bu teklife ne “evet” ne de “hayýr” cevabýný verdi. Hz. Ömer ise bu duruma üzüldü. Daha sonra, Hz. Osman’ýn hanýmý, Sevgili Peygamberimiz’in kýzýnýn vefat ettiðini ve Hz. Osman’ýn yalnýz kaldýðýný düþündü. Gidip Hafsa’yý ona nikahlamayý teklif etti. Hz. Osman, “Benim bugünlerde evlenmeye niyetim yok.” diye cevap verdi. Hz. Ömer (ra), olumsuz cevap alýnca Resulullah’a gitti ve Hz. Osman’ý þikayet etti. Onu dinleyen Resulullah (sas), “Hafsa’ya Osman’dan daha hayýrlýsý olacak; Osman da Hafsa’dan daha hayýrlýsýyla evlenecek.” buyurdu. (Üsdü’l Gabe, 7/65) Resulullah (sas), Hafsa bint-i Ömer ile niþanlandý. Kýzý Ümmü Gülsüm’ü de Hz. Osman’a nikahladý. Hz. Ebu Bekir, Ömer b. Hattab’a gidip; “Artýk, bana kýzma! Resulullah (sas) bana Hafsa’dan söz etmiþ-

H

ti, Resulullah’ýn sýrrýný açýða vurmak istemedim; ama, eðer onu almasaydý ben evlenecektim.” dedi. Resulullah (sas), hicretin üçüncü senesinde Hz. Hafsa ile evlendi. Müminlerin annesi Hz. Hafsa (r. anhâ), ibadete çok düþkündü. Ömrünü oruç tutarak, namaz kýlarak ve bol bol ibadet ederek geçiriyordu.

Bal þerbetiyle gelen Ýlahi ikaz! Resulullah (sas), helva ve balý severdi. Ýkindi vakti olunca hanýmlarýnýn yanýna uðrardý. Bir defasýnda, Hafsa’nýn (r. anhâ) yanýna girdi ve daha önce kaldýðýndan daha fazla kaldý. Hz. Aiþe diyor ki: “Bu defa onun yanýnda, her zamanki kaldýðý mutat müddetten fazla kaldý. Ben bunu kýskanarak sebebini (Resulullah’ýn diðer hanýmlarýndan) sordum. Bana, ‘Yakýnlarýndan bir kadýn Hafsa’ya bir okka (Taif) balý hediye etti, Resulullah (sas)’a ondan þerbet yapýp ikram etmiþ olmalý, (o da þerbet hatýrýna sohbetini biraz uzatmýþtýr).’ dediler. Ben; ‘Öyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmalýyýz!’ dedim. Sevde (r. anhâ)’ye, “(Hafsa’dan sonra sýra senin) O girince sana yaklaþacak. Sana yaklaþýnca O’na, “Ey Allah’ýn Resulü! Sen megafir* mi yedin?” diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sana:) “Hayýr!” diyecek. O zaman sen de, “Öyleyse senden burnuma gelen bu koku da ne?” diyeceksin.” Bir rivayette Hz. Aiþe þu açýklamayý yapar: “Resulullah (sas), kendisinde kötü bir koku hissedilmesine tahammül edemez, buna çok üzülürdü (Bu sebeple gerçeði itiraf ederek) muhakkak “Hafsa bana bal

þerbeti ikram etti” diyecek. O zaman sen kendisine “Demek ki arý, balýný urfut aðacýndan almýþ” diyeceksin. (Senden sonra bana uðradýðý zaman) ben de böyle hareket edip ayný þeyleri söyleyeceðim. Ey Safiyye, sana uðradýðý zaman sen de ayný þeyleri söyle! dedim.” Hz. Aiþe anlatmaya devam etti: “Sevde (bilahare bana) dedi ki: “Kendinden baþka ilah bulunmayan Allah’a kasem olsun, bana tembih ettiðin þeyleri, Resulullah (sas) kapýdan görünür görünmez, senden korktuðum için (unutmadan) hemen söylemek istedim.” Ne ise, Resulullah (sas) kendisine yaklaþýnca Sevde, “Ey Allah’ýn Resulü megafir mi yediniz?” der: “Hayýr!” cevabýný alýr. Bunun üzerine aralarýnda þu konuþma geçer: “Öyleyse bu koku da ne?” “Hafsa bana bal þerbeti ikram etti.” “Demek ki arý urfut yemiþ.” Hz. Aiþe (r. anhâ) anlatmaya devam ediyor: “Resulullah (sas) bana uðrayýnca ben de ayný þeyleri söyledim. Keza, Safiyye (r. anhâ)’ye uðrayýnca o da ayný þeyleri söyledi. Müteakiben Resulullah (sas), Hafsa (r. anhâ)’nýn yanýna girince, “Ey Allah’ýn Resulü, Sana o þerbetten ikram edeyim mi?” diye sorar. Hz. Peygamber (sas), “Hayýr, ihtiyacým yok!” cevabýný verir. (Bu durumu iþittiði zaman) Sevde (r. anhâ), “Allah’a kasem olsun balý ona haram ettik!” dedi. Ben kendisine, “Sus, (sesini çýkarma)” dedim.” Böylece Resulullah (sas) helâl olduðu halde kýskanýlan hanýmýnýn ikrâm ettiði baldan içmeyeceðine yemin ederek, onu kendisine haram kýlmýþtý.


FOTOÐRAF: REUTERS

Hz. Hafsa (r.anhâ) validemiz, Peygamberimiz’den bir çok hadis rivayet etmiþtir.

Allah Teâlâ bu olay üzerine Resulullah’ý (sas) Tahrim Sûresi ile uyararak helâl-haram ve bunun gibi diðer bütün yasaklama ve serbest býrakmalarýn sadece kendisinin belirlemesi ile olduðunu, Peygamber dahi olsa, kanun koyma hususunda hiç kimsenin söz hakký bulunmadýðýný bildirmiþtir: “Ey Peygamber! Eþlerinin rýzasýný kazanmak için Allah’ýn Sana helâl kýldýðý þeyi niçin kendine haram ediyorsun!” Ýlerleyen ayetlerde de Yüce Allah, Peygamber (sas) hanýmlarýnýn bu takým hareketlerini zikrederek, onlarý Peygamber’e (sas) karþý davranýþlarýnda daha dikkatli olmalarý için uyarmaktadýr. (Bkz: Buhari, Talak 8, Nikah 103, Edirne 32, Eþribe 10, 15, Týb 4, Hiyel 5; Müslim, Talak 20) Kadýnlarýn fýtratýnda var olan ve onlarýn en önemli imtihanlarýndan biri olan kýskançlýk Peygamber hanýmlarý arasýnda da vuku bulmuþtu. Ancak onlarýn tâlihi Efendimiz (sas) ve Rabb’imiz (cc) tarafýndan ikaz ve terbiye edilmeleri ve çabuk tövbe edip vazgeçmeleriydi. Hz. Aiþe (r. anhâ) anlatýyor: “Resulullah (sas) (bir gün) ashabýyla birlikte (hücremde) idiler. Kendisine yemek

yapmýþtým, Hafsa da yemek yapmýþtý; ama yemeði hazýrlamada Hafsa benden önce davrandý. Ben cariyeme; “Git Hafsa’nýn yemeðini dök!” dedim. O(nun cariyesi) yemeði Resulullah’ýn (sas) önüne tam koyacaðý sýrada cariyem yetiþip ona vurdu ve tabak kýrýldý, yemek ortalýða daðýldý. Resulullah (sas) çabuk davranýp (kýrýklarý) bir araya getirdi, deri sofra üzerine dökülen yemekleri topladý ve (ashabýyla) yediler. Sonra Resulullah (sas) benim kabýmý (kýrýlana bedel, içindeki yemekle birlikte) Hafsa’ya gönderdi ve; “Kýrýlan kabýnýz yerine bu kabý alýnýz, içerisindeki yemeði de yiyiniz.” buyurdu. Hz. Aiþe devamla der ki: “Ben iþlediðim bu ayýba hak ettiðim gücenmenin izini Resulullah’ýn yüzünde hiç görmedim.” (Kütüb-i Sitte, Ýbrahim Canan, 17 /277) Hz. Hafsa (r. anhâ) validemiz, Peygamberimiz’den birçok hadis rivayet etmiþtir. Bu yüce haným, Hicri 41 yýlýnda Hz. Hasan’ýn (ra) Hz. Muaviye’ye (ra) biat ettiði sýrada Cemâdiye’l ûla ayýnda vefat etti. (Üsdü’l-Gabe, 7 /67) *Megafir: Urfut denen ve meþeye benzeyen bir aðaçtan sýzan pis kokulu nesne.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.