Food in Life 13

Page 88

firma

bizden sonra üye olabilmiş. Türkiye, Dünya Someliyer Derneğinin ilk ve tek Müslüman üye ülkesi. Rendi de Dünya Someliyer Derneği Başkanı ve jüri üyelerinden biri. Ayrıca dünyada bu konuda eğitim vermeye yetkili üye. Someliyerin hayatı seyahatle geçer “Dünyada someliyer tüm şarap kavını oluşturuyor. Patron buna karışmıyor. Çünkü patrondan daha bilgili olması beklenen kişi someliyer. Şarap cirosundaki kârdan da sorumlu. Aldım, satılmıyor demek yok. Satılacak şarabı almak, onu doğru fiyata satmak ve hedeflenen şarap cirosunu realize etmekten sorumlu. Ayrıca bir someliyer sık sık sık seyahat edip tadımlar yapar. Avrupa’da ‘En İyi Someliyer’ seçilen ve Rendi tarafından keşfedilen İsa Bal hayatının yarısını seyahatle geçiriyormuş. Çünkü gittiği her ülkedeki üreticileri geziyor, eski ve yeni rekoltelerini tadıyor ve bir karar veriyormuş. Hiç kimsede bulunmayan, bilinmeyen şarapları da bulup alıyormuş ki bir fark yaratabilsin. Türkiye’de fazla someliyer de yetişmemiş. Bu nedenle eğitimlere önem veriyorlar. Şu ana kadar 10 kadar someliyer yetiştirmişler. Rendi ve Dünya Someliyer Derneği Genel Sekreterliği’ni yapan Oğul Türkkan da eğitim veriyormuş. “Sektöre someliyer olarak kazandırdığımız tüm isimler bu eğitimde çalışmak zorunda. Çünkü bir zamanlar onlar da bu eğitimi almış ve someliyer olmuşlar” diyor Figen Hanım. Someliyer yarışmalarında da gelen sorular o kadar zor oluyormuş ki mesela en adı sanı duyulmamış bir üzüm adı verip, bunun Uruguay’daki bağ tekniği nedir diyorlarmış. “Bilmeniz gereken teknik bilgi çok fazla. Someliyer titrine sahip olabilmek için düzinelerce kitap okumanız lazım. Şarabı tadıp da bunu beğendim demek yetmez” diyor someliyer olmak konusunda Figen Hanım. Türk Şarabı Pahallı Neden şarap içen bir toplum olmadığımızı ve dünya pazarında yer alamadığımızı sorduğumuzda Figen Hanım şöyle diyor: “Türk toplumu şarap yerine rakıyı tercih eder. Bunun sebebi bir fiyatı, iki yerli şarapların birkaç yıl öncesine kadar içilemeyecek kadar kötü olmasıydı. Şarap ithalatı başladığında yerli üretici de rekabeti arttırabilmek için kaliteyi arttırdı. Şu anda Türk şaraplarının geldiği yer iyi. Ama çok pahallı, bu nedenle de satılabilirliği yok dünya pazarında.” Şarap Tadımları… İthal ettikleri şarapları şarapmarket isimli internet sitesinden ve zincir marketlerden temin edebilirken tatlarına bakma şansımız olmadığını öğreniyoruz. Şu anda zincir marketlerde tadım yasaklandığı için son tüketiciye ulaşmakta da zorlukları olduğunu, tadını bilmediği ürün de cesaret edip almayan müşteri için de kitlesel tadımlar yapmak gerektiğini söylüyor Figen Hanım. Yurtdışındaki şarap fuarlarında ilk iki gün yalnızca firmalara, son gün ise halka açık tadımlar yaptırıldığını ve insanların diledikleri şarapları burada tadarak fikir sahibi olabildiklerini belirten Figen Hanım, Türkiye’de şu an böyle uygulama olmadığını belirtiyor. Akaretler’de Emre Ergani ile ortak bir şarap marketi açacaklarmış. Deneyerek emin oldukları yüzlerce şarabı hem perakende olarak satın alabileceğimiz, hem masanıza markette satılan fiyattan alıp içebileceğimiz bir mekan olacakmış burası. Yemek olarak iddialı olmayacak bu mekanda şarküteri ürünleri olacakmış. Amaçlarının şaraba özgürlük olduğunu belirten Figen Hanım, burada şarapların tadılabileceğini söylüyor. Ayrıca temalı tadımlar da yapacaklarmış burada. Türk Mutfağı Modernleşmeli Gıdadaki amaçları çeşitliliği arttırıp daha uygun fiyata daha iyi ürün sun-

88 FOODINLIFE.COM.TR

Tadco ve Adco Gıda’nın kurucuları Figen ve Rendolf Ward Mays

makmış. “Osmanlı mutfağı bir zamanlar ne ise modern Türk mutfağının da o seviyeye gelmesi ve bir isim olması için mutlaka bir çeşitliliğimizin olması lazım. Taze Uzakdoğu baharatlarını, dünyanın diğer ucundaki deniz ürünlerini getirip bunları Türk mutfağı ile sentezlediğimiz takdirde bir sesiniz olur. Aksi takdirde dolma ile börekle etnik mutfakla bir yer kadar gidiyorsunuz. Etnik mutfağınız mutlaka olacak. Ama yanında dünya mutfakları da olacak. Modernize etmediğinde klasiğe gidiyorsun. Dünya artık aynı tadı defalarca yemekten bıkıyor. Klasikler her zaman klasik. Ama modernleşme de var. Bunun için de malzeme girişi ve bunları şeflerin kullanmayı öğrenmesi lazım” diyor Figen ve Rendolf Mays... “Avustralya’da ciddi bir gastronomi hareketi var. Türkiye’de bu niye olmasın?” Osmanlı İmparatorluğu zamanında Osmanlı Mutfağı’nın zenginliğinin dünya literatürüne geçtiğini, bunu da hakimiyeti altındaki toprakların mutfaklarını harmanlayarak ve baharat yolu üzerinde olması nedeni ile her türlü malzemeye rahatça ulaşarak gerçekleştirdiğini belirten Figen Hanım, Türk mutfağının da bu konuda atılım yaparak dünya literatürüne kazandırılması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor “Yalnızca Türk malzemesi kullanılacak diyerek Türk mutfağı zenginleşmez. Türk mutfağının bir ucunda da Türk yemekleri yanında şarapların da sunulması. Yerli şarap olsun, ithal şarap olsun zenginlikten korkmamak lazım. Çünkü zenginlik müşterinin Türkiye’deki gastronomiye daha pozitif, daha beğeni ile bakmasını sağlar. Avustralya’ya gittiğinizde dünyanın en iyi şaraplarını tadıyorsunuz. Mutfağına baktığınızda ‘fusion’ mutfak. İçinde Fransız, İtalyan Akdeniz mutfağından oluşan Avrupa mutfağı ile Uzakdoğu mutfağını birleştirmiş. Avustralya’da ciddi bir gastronomi hareketi var. Türkiye’de bu niye olmasın?” “Dubai’nin başarısını örnek almak lazım” “Türkiye muhafazakâr bir ülke. Ama Dubai de Müslüman bir ülke. Ama daha çok gelişmiş. Dubai’nin yönü belli, turizm üzerine kurulmuş bir şehir, yatırımlar turizm üzerine. Turizmde de en büyük faktör çok güzel otel yapıp, içini çok iyi döşeyebilirsiniz; ama yiyecek içecek konusunda turiste beklentilerinin üzerinde bir hizmet vermezseniz sizin alternatifiniz olan ülkerler payınızı çalar. Çünkü müşteri geldiğine ne kadar güzel otel odası olursa olsun, yediği içtiği ile güzel vakit geçirmek istiyor. Dubai bunu görmüş. Dubai ne şarapta, ne yiyecekte vergi almıyor. Şarap ve yiyecek cenneti. Biz yiyecek içecek sektörümüzde, eğlence sektörümüzde fark yaratamıyoruz. Yüksek kalitede bir gastronomi olması lazım. Bu Dubai’de var; her otelin içinde birkaç tane iyi restoran var ve buralardaki yemeğin de içkinin de fiyatları makul. Avustralya’dan canlı istiridye getiriyorlar ve Dubai gibi sıcak bir ülkede Avustralya’dan gelen canlı istiridyeyi 1 saat içinde yiyorsunuz. Bu zenginlikler Osmanlı zamanında vardı, sonra fakirleştik. O zamanda dünyanın her tarafından gelen malzemelerle yapılan bir mutfak vardı. Gastronomimizin öne çıkması bir hedef olmalı. Maliye Bakanlığı’nın, Turizm Bakanlığı’nın, Dış Ticaret Müsteşarlının bir araya gelip bir hedef, bir vizyon oluşturması lazım. Antalya’da en güzel otelleri yapıp içlerini yüz binlerce Euro’ya dekore ediyorlar. Daha sonra içeride sattıkları hizmetin kalitesi kötü. Siz bir Rus oligarkı ‘benim Moskova’daki villam bundan daha iyi’ dedirtmeye mi getiriyorsunuz? Adam bir yemek yer ve onu unutmadığı için tekrar gelir. Özel uçağı ile Paris’e öğle yemeği yemeye gidenler var. Bizde iyi örnekler de var, ama devamlılık yok.”


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.