Mehmet Önal - Yusuf Ziya Ortaç

Page 133

da bulunsam, kendimi, penceresiz ve kapısız bir ahırda sanıyorum» diyor. Birinci Dünya Savaşı'nda vagon vurguncuları, harp zenginleri türemişti. Ama, şimdiki bollukta her mahal­ lede bir milyoner değil, iki elin on parmağiyîe sayılacak kadar!... Ömer öfkeli öfkeli bunlardan şikâyet ederken, İttihat ve Terakki’nin m eşhur Doktor Nazım'ı ayağım kaldırırmış: — Baaak!... Tabanı delik ucuz b ir iskarpin!. Doğmdur: Onlar fakir yaşadılar, fakir öldüler. Ama Ömer, acı, merha­ metsiz b ir gülüşle Doktor Nazım'ı da hicvederdi: — Alı cancağızım, herifin siyasî namusu ayağınım altında!... İnanışlarında çok ciddî olan Ömer, dostluklarında çok şakacıydı. Onunla teklifli yaşayamazdınız. Biraz ağ­ dalı konuşan şair Mehmet Ali Tevfik'e, daha ilk tanış­ tıkları gün: — Vah vay cancağızım, niçin böyle kitap okur gibS konuşuyorsunuz? Diye sormuş, ama kırmamış, onu bile güldürmüştü. Bir aralık evlendi: Yirmi yıl önce Türkiye'nin en zevkli kadın terzisi olan Calibe H anım la... Sonra, bir kızlan oldu, ayrıldılar... Ömer, Kalamış'ta, deniz kıyısında, etrafm da tek bi­ na bulunmayan küçük sipsivri bir yalıya taşındı: Asker­ likte kendisinin ordu kumandanı olan Cavit Paşa'nm ki­ ralık yalısına... Burada, tek başına yaşıyordu: Durma­ dan okuyarak, durmadan yazarak... 132


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.