Hikmet Tanyu - Türkçülük Davası ve Türkiye'de İşkenceler

Page 1



Ankara Altınışık Yayınları Nu. 8

TÜRKÇÜLÜK DAVASI VE

TÜRKIYEDE iŞKENCELER

HiKMET

TANYU

Kayseri - Erciyes Matbaası 1

9

5

o


lr

Bu kitabın yayınlanmasına maddi yardımları sevgili arkadaşlarıma açık teşekkürlerimi bildiririm

L _b_ı_n_g e l i r ,·

______

dokunan Kita-

K _a y s e r _i_T_ü_r k_K_1ı· 1 t ü r_B i_r lı-ğ· _i_n_e_a_i_tt _i_ r_. ______ _ ____ ____ _ _

J

1

.)


T UrkçU1Uk Davasının

lçyUzUne Bakış :

Türkiyede işkenceler ve Davasına

Giriş

Türkiyede Öt<!den beri jandarma, polis karakolları ve h a ­ pishanelerde muhtelif işkenceler yapıld ığı h a l k arasınd a riv a ­ y et edi l ir. Şahsen b u tarz işke ncelerin 1944 yı lı n a kadar ni · hayet tokat, dayağa ve falakaya i nhisar ettiği ni zannederdim 1944 y ı lında Türkçülük •Suç !ularını n> {!) davası bil miyorum hafızalard " h ala c a nlı mıdır? .. Şu kah Turancı kah ı rkçı, b azen cö nert d avranılarak l rkcı - Turancı denile nler! ...

Bu mev z u a merhum Prof. Avukat Kenan Öner'in iki cüm­ lesiyle girmekle O nu n h a t ırası nı d a yad a vesile olacağım. "Bu davanın temeli Nihal A tsız'ın zamane başvekiline (1) h i · ta ben Orh u n mecmuasın da ya zdığı a ç ık mek t u p la, 1 944 sene­ si N .sanında atıl m ış ve b u nd a n d oğan i nf ia l ile ica t tdi len ı rkçı 'ık ve turancılık davasınd a mem leke tin h a va sı n & ifsat eden işkencelerle çatısı ö rtülmüş bulunmaktadır.,, "N ihal, bu Açık mektupla Maarif Vekaletinde o z aman bi le ke ndini göstere n, komüniz m teşki lat ve faaliyetinden b ahsetmi ş, bir takım isi m ­ l e r zikrile bu vekalet teş kilatı na sığına n komü nistleri a çıkla mış, bun'arın tasfiyesini Başvekilden, is tifasını da Ma arif Vekili Hasan-Ali Yücelden istemişti.,, ( 2) S abahattin Ali ilgilil erin elinde maşa olarak kulla nıldı. Bila hare Rusyaya kaçarke n öldürüld ü ğü söylen en mezkur şa­ hıs h a karete u ğradığını iddia ederek dava a çmıya teşvik edil · di ve dava bu şekilde açıldı. 1944 yılının nisan ve mayıs ay larında milliyetçi gençl iğin, lürkçü Atsızla - komünist Saba h a ttin Ali a r asınd a k i dava do· (1) Bay Şükrü Saraçoğlu {2) ''Öner ve Yücel Davası,, cilt

7, sayfa

10 ve 1!'4,

3


lay ıs ile , Türk vatansever liği ve milliyetçil iği le hinde ve komü · nizm aleyh i n c'e y a pt ığ ı nümay iş, bambaşka bir da mga i le suçlandırıld ı. Ne oldukl a r ı m a '.uın, sola mütem ; yil şc-:hısla r ve bazı menfaat ve ikbalperestle rin, m üstebit tek particılerin, şid­ d etli g ay retleri, eski kinda r lıkları hasebiyle öç almak ve mem­ lekette ta m b.r istibdat h a vası estirerek müne vver milliyetçi gençli ği t dhiş edip sindirmek ve keyfi hareketlerini idame et­ tirmek i stedikleri görülüyordu. Bu milli hadiseyi izam e de rek, ş erefli va kaya yan lış mana ve mahiyet y ü k'eyi verdiler. Dah a bir yıl önceden "Tü rkiyede koy u milliy e tçilerin tes · biti ., a diyle y apılan gizli b i r oturumd a memleket ileri gelen­ lerince tertip edilen lisfr ye göre (3) h ad iseyi mümkün mertebe şahsi düşmanlara kadar genişle te rek m c,h keme kararı olmak ­ s ızın te vkiflere girişmişlerdi . Türk milliyetçiliği mefk fi resinin s evgi ve hey ecanile y a p ılan bu mill i h areketin manasın •, k u r ­ naz ve i ğr e nç tak tikler iktiza sı n a uy d ura rak r k ç ı l ık Turan c ıl ık vesaire gibi mefhumlarla ve keza bu m efhumları a s l i mana ve esas ından u z ak b i r şekilde tefsir ederek Türkiyede hemen her tara fa g wiş tethiş emirlerile yaymay a koyulmuşlar ve tek parti d e vr inın hazin matbuatına resm i emirlerle tek t a ­ raflı o l a r a k süfli mane vra larına u y gu n kendi ithaml ann ı kay· dettir mişlerdi . An karada, ls tanbulda ve h emen Türkiyenin m uht el if ş ehi rlerinde evler, dairele r basılı yor, yüzlerce gt:r ç, yaşlı insan kara kollara dold u r ula r a k ağır küfürler altında, k ı::n dilerine emirle verilen modele uygun ifadeler a l ınmak iste­ niliyordu. Hadise üzeri n de Hasan A li Yücel, Fal ih Rıfkı Atay ve müntehir Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın a d e ta i t !ifak e t­ mişlercesine Emniyet Genel Müdürlüğünde, Ankara Vılayet bin a 3ında toplan ıp gö ·üşmelerinden hadisenin istikam ttini t ayi ne çalıştı kları sanılıyord u . D a h a itha m edilenle rin b i r k ısmı nezaret altına alınmadan 1 9 M a yıs 1944 y ılında Cumhur Baş­ kanı Bay ls met lnönü, 1 9 mayıs Gençli k Stadyumunda bu tarz Mtk a hiç münasip olmayan bir günd e , adaltlin kararı te celli et meden , d a ha muhakemesi bile başlamadan en ağır küfürler ·

­

·

(3) 4

Bu gizli listenin bir kopyası arkadaşlar tarafından el.-'e edilmiştir.


ve şidd e t l i bir lisa rila ithamlarda bulu n u yordu. Vaziyet bu hale düşürüld ü kten sonra te vkif e lece kler i ş ahısları n m evkile­ r i ni y ü kse l tme k mümkü n ve kolay oluyordu. Pr ofe sö rler, öğ­ r etmenler, subaylar, m :! m u rlar, doktorlar .. hülasa her m es · ]e kte n ve h er sahadan k imseler , y ıldı rıc ı, ezici, hür riye t h a r e ­ ketlerini sindiric '. ceberrutluk la sanki Tür ki y e n in h er yer i ö ı Fi i dare bölgesi imiş gibi, rast gele e m r i va k iıerle, ce k et ·göm kk lstanbula Sıkı - Yön di m K o m utanlığı e m r i ı e teslim ediliy orla r · d r. Nünayiş Ankara d a yapı ldığı Tü rk çü ve mi l liy e t ç i tanına n , bu y olda neşriy atta b u l u n � n şahısların bir kıs m ı A n ka ı ada , bir kısmı Tü r kiyenin muhte lif yerlerinde i ken, s i vil bir m c, h .. kcmeden kork u l d uğundan ve işi a l en i yete s e vk etme kten ü r k ­ t ü klerinden, acayip b i r m a n e v ra ile, "n ü m ayişe d a hil olsun olmasın y alnız faal tür kçü olsu n ytter ,, m ülahazasile İ stan b u l Emniyet Müdürlü ğün e, y a n i San a sa r y a n H ; n ı n a , ma hze n k a ­ t ı ııdan üst kattaki d a r hüc relere ve i ş kence mahallerine ka dar tıklım tıklım insanlar doldu ruluyord u . Bu fel aketzedelerin bazıları ağır ve ezici m u a me L·lere maruz b ı r a k ıldı ktan, o r ada ki m csul Ş'fh l ;!a rın böbürlenişle rine göre "burunları ezildi k le n , l am i t a at a l t ı n a alındıktan,, günlerce sonra koy ııveriliyo rlard ı . Nihayet 23 kişiyi türlü derecede işkencelere maruz bır a kt ı kta n başlarına tuttu ktan sonra ve aylarca d a r ac ı k yerlerde tek lstanbul Sık ı Y öneti m Ma hkemesine se vkelmişlerdi . Örfi idare Komutanı Ko rgeneral S a bit Noyan "va ta n a h i ya n ttleri s a hi l ,, olın lar diyerek resmi t ebliğ yay ın lıyordu. D a h a h en ü z muh akeme başlamadan b � yle bir hükümde b ulunması n e hu­ ku k i, ne vicdani ve ne de a kli bir mana taşımıyordu . Neticede ın ah kumiy d k a r a rını y üzde yüz alaca k larından emin ola r a k, mağrur ve a z ametli i"stlerle, şer re alet oluşların müka Fiitı ıı ı Köşk sofralar ında bekliyor, ve bilahere me vkileri yükseltilerek beklediklerini fazlasiyle alıyorlardı . O vaktin sanıkları hakk ındaki i tham l ar, suç sayılan nok­ hürr iyetçilik talar 1945 yılını müte<ı kip çok p a rti c ilik ve d evrinde t;ıbii görülen f kirlerdi : 1 - T. B. M. M . nin tayin s u re ti le doldurulduğu, hür s eçim ·

5


yapılmad ığı, Meclisin milleti t emsil etmediği, teped en i r.me emirlerle m ez iyetsiz a d amların k a yırıldığı, 2 Cümhuriyetin lafta , palavrada kaldığı, idare şeklinin halis diktatörlük olduğu, 3 C. H. P. nin istismar ve istibdatla memleke t i idare ettiği, halkın sefalet içerisi nde inim inim inlediği, suistimal, sefah at, i sraf, rüşvet , ilti m a s, iht ikar ve soygunculuğun gittikçe gel i ş tiği, insani hürriye tin hotulduğu, ah laksızlığın her tarafa 4 sıçrayarak mi lleti f elakete sü rük lediği, içtimai a daletin, h a k i ­ k a t mefhumunun dikkate a l ın madığı , i lmin oy uncak o l crak kul­ l anıldığı, 5 Milliyetçilik ve Türkçülük h areketlerine tama m l!n muh alif bir yola sapıldığı, 6 Türkiyede İslami yet düşmanlığının alıp yürüdüğü, 7 Hük fımetl�rin seri h alinde beceriksiz l ik gösterdikleri, 8 Neti c e olarak bu tip i dare, fikir ve m a n eviyat .V.S. yoksulluğu i le Türk Milletinin istik balinin tehlikeye düşeceği, hürriyet h areketlerine ve çok p :ırticiliğe imkan veril m esi ge ­ rektiği ... Yukarıdaki tenkitler dolayısıyle hain ve yalancı muzır şa­ hıslardan sayılıyorduk. Bilahare yeni muhalefet tarafınd an daha etraflıc a girişilen t en­ kitlerle bir mutabakat meydana gelmektedir. Lakin o vakitler bize k arşı suç sayılan bu mevzular, bilaperva Tür k Ceza K a ­ nununa ithal edilerek cürüm sayılıyor ''e y ukarda p e k kısaca bahsedilen fikirlerimiz dolay ısile "re jime, Cumhuriyete, inkıla­ ba, d ış politikaya, hükum ete, C. H. P. y e ., il y k ır ı kanaat bes­ lediğimiz kabul ediliyor ve menfi add edilen düşü ncele ri mizi h er tarafta propaganda yaptığı mız "vatana hiyanet ,. ola r a k zikrediliyordu. Hatta h i ç hicap duyulmadan Ankaradaki Genç­ liğin t ürkçülük toplantıları bile, resmi idd ianamede, resmi suç s a y ılıyordu. Yu kardaki hususatı h alka tamamen duyurmak lehimize bir sevgi cereyanı y aratacağından ve üstelik Anayasaya, -

-

-

-

-

-

-

6


Tü rk Cez a Ka nununa u ygun şe ki l d e m a h� um etti r rm i yecek l e · ri :ıden m eseleye ;oşırı k u r n a z l ık l a daha derin t ir n iııa \'e m aksat yük l e m ek zaruretinde ka lmışla ı dı. ( 1944 yılı n deı h i.k6ın di merkezden ani bir h areketle kan dökmeden devi r m e k , Mil le t Mec lisin e bas k ın ya p m a k ve Turaı.c ıl ık - Ir k çılık cü­ şü ncele rine u ygun yeni bi r h ü k u :n et kurmak ) böylece ce zala r bir insan ömrün ün isti <.bı b a k ım ı n o a n pek cio lgun ve a ş k ın b ir irt i fa a yük seltili yor du . i şte işk tı ıc ı:-ler bu h<idise l e r e sn a sında resmi t e bliğlere, h a k k ımızd a k i gizli k c m p l ol a ra u ygun ifade alm a k, arzu ettikleri tanın mış m i l l i y e tçi şa hıs l a rı suçlan dı rabilmek için şahit temin etm �k . şahsiyet sahibi kimseleri ezmek, sindi rme k, ta­ m amen tethiş etmek ve c a nında n , fikrinden, mefk ur es i nden b�zdirmek gibi mak satlarla yapıld ı. i şk ence ç e şit l eri şu n lardı : 1 - D a r acık hücrel ere kapatmak, gü n eşt r n , h a v ad a n ın;ıh rıı ın etmek, kitap, gazel � vermem ı-k ( Bu işkence nezaret­ haneye giren h erkese ya pıldı,) başka bir sebeple bizimle a yni lari hl erde tevkif olunan orgeneral Ali İhs an Sabis le bu rı.ıla rda ızlırap çekti. Bunu ona bile reva görd üler. 2 - Aç bırakma k (keza saat, gün farkıyle h e rk ese) 3 - Susuz b ıra k m a k (Topta n ) 4 - Bitli, t ü r lü haşa r atı İhtiva eden odalarda yalnız bı· rakmak. (Pro fes ö rl e re, öğretmenle re, talebele re tatbik edildi) 5 - Helaya gönde rmemek (Herkese ) , ba zen lutfed ile rek gönderildiğinde k 2p ı yı k a p a t tırm amak v e k a rşıdan s e y retmek. 6 - Hamam ve temizle nmeden a ylarca mahrum etmek . k eza herkese ) 7 - Yeraltındaki mezarlık a d ı yl a maruf yere, lağımların s ızdığı k aranlık, kif a yetsiz hava l ı, ıgr e nç k o kulu hücre · tatbik )ere kapamak ( Nihal A tsız Beğe 7 gün m üddetle edildi . ) 8 - Tok at, day a k ve falakaya sevketmek (Dokto r Meh · met Külah lı ya , Hukukçu Reha Oğuz Türk k a na tatbik edilmiş­ tir. O vak i tki emniyet M üdürü ve halen Denizli Valisi Ahmet Demir m a rifetile yuka rıdaki iki şahsa dayak ve falaka sur e tile,

7


Avuka t ve halen

Demokrat Parti Isparta milletvekili Sai t Bilgiç 'in k a r n ın a tekme a tm a k su r e ti l e uygulan mıştır. Ayni iş· kence, isimlerini h a tır l ıy a m a d : ğ ı m üniversiteli bazı ge nç lere de m u vafık görülmüjtür. ) 9 - Tabutluk denilen su r e t i mahsusada inşa edilmiş 40 - 50 s an t i m e t r e uzunluk ve genişliğinde, i k i buçuk metre k a d ar y ük s e k likt e , penceresiz , elektirikli i şk ence mahalline sevkedil · mek, sonde re c e az h tvalı, ç abuk dolan karbondiok sitli ve bel­ kide 50° y i aşan ateşli tabutluklar (O vakitlerde Konservatua t Müdürü halen Galatasara y Lisesi edebiyc.t öğretmeni o l an O rh a n Şaik Gökyay, H u kukcu Reha O ğuz Türk kan, M aıiye Kontrolörü Hamza Sadi Özbek, ben ve muhar rir Osman Yük­ sel, başka bir me vzudan Ah met Se l a h a tti n V. S. bu işkenceye bir kısmım ız s a a t le rce bir kısmımız günlerce ma r uz b1rakıluık. 10 - Tabutluk ün vanlı mutena iskence mah allinin korku­ tucu tesirine maruz b ırakmak. (Bu h a r eket bir çoklarına tat oi k e dilmiş v e k apısı a ç ıl ıp , elek t ı ikleri yak ılarak, çokdar, ha­ vası kifayet:>iz, p en c eres iz mutena m r.hal gösterilmişi:ir. B i l · hassa Yü ks � k müh endis ve Mütercim F chiman Tok luoğluna . . . 11 - Ya idam edilec �ğimizi veya kurşuna dizilec eğimizi sık sı k tekrarlamak. 12 - Ya nımızda veya yakınımızda b aşk a sebeblerle ge· t iri len z a vallı sanı kların ağızlar ından burunlarından k a n gelin· ceye kadar dövmek. 13 - Masa, sandalye üzerinde günlerce yatırmak. 14 - Ta bancalı ölüm tehditleri (bana tatbik ed il · m iş t i r .) 15 - imza muayenesi yapıyoruz sözü ile boş k a ğı d a imza attırmak ve bilahare ( istediğimiz ş e yi buraya yazar mahvederiz ) gibi tehditler. ( Prof. Zek i Velidi Togan'a y a p ıl · m ıştır . ) Küfür, tahkir, tazyik hareketleri ve bu derecedek i k ö tü muameleleri taf silatile an l a tma k bu ufak k it ap t a k a bil değildir . Anayasa ve ilgili k anunlara mugayir hareketler kafi gelmi­ yormuş gibi o r a d a ,· halen müfettiş - vali bay Kamuran Çuh-

8


ruk bana, "A şağı katta sağlam diş sökdürdü kleri rıi, arzu ederlerse istedi klerini öldürttükten sonra Do ktordan se kt ei kalbten öldüğüne dair rap 1r a labilec e klerini,, de ilaveden geri kalmadığına göre işkence envaı ve ç e şitlerinde bir hayli z en­ gfolik temin edilmi şti. Hapishanede bulunduğum sırada daha ba şka i şbnce tiplerine de muttali oldum. Ve içerisin de bulun­ d uğumuz zav allı meml eketim ve milletim hesabına h ayretim arttı. Zavallı insan ha klarıl... C. H. P. istipdadının en acı, istikbal imizin en karanlık ğünlerinde i şimizden çı karıld ı ktan, Üniversite sıra l arından çe­ kilip alındıktan s onra dö rt buçuk ay Emniy et Müdürlüğünde muhtelif i şkencel ere maruz bırakıldı ktan, ba şka munzam olarak aylarca Tophane Z indanı adı ile maruf Aske ri Ceza Evinde kaldığımız sıralard 1 sayısı düzineleri aşan süngülü jandar­ malar muhcafaz asında 66 cel se Örfi ida r e M ah kemesine gidip geldik. Dev l et ku vvetlerini dinde tutan C. H. P. nin bu ba s­ hocalarımız, y a şlı Türkçüler kadar kılı d evresi nde �t!nç ar kad a şlarımızm bir ç oğu da p .!rvasız hamlelerle o şartlar altında da m ü cadr led en, en üst kuv vete dahi meydan okuy arak konuşmaktan ç e kinmediler. Biz, eğer bu kitabı bira z d aha geniş tutmak mali imk anına sah ip olsaydık, o kon u şm a ­ l a r a , ifadelere, müdafaanamelere d air cümlelerin h i ç olmazsa ehemmiyetli taraflarını na kletmek iste r dı k'. Burada 1945 y ılının . ilk a y ;a rında, te k pa ı ti d evrinin ağzınınköpüklen diği, savcının (4) aleyhimi z de tatbikini istt m e c:ik ceza maddesi. bıra kmadığı gün­ lerinde gücümüzün y et .!b ildiği sözlerin bir kısmını aynen alıyo­ ruz , bu m üdafaaname yazılı olarak mah keme heyetine de veril ­ miş ve dosyaya konulmuştur. (5) O geçmi ş günl e rin a ğır şa rt­ ları içe risinde söylenmiş ve yazılmış ol du ğundan 1944 ve 1945 hadiselerinin ve Tür kcülük davasının içyüzüne d ai r naçiz bir d elil sayılabilir : (4)

f ioei sıoıf aalı:erf adlr yarırıç yüzbaoı Kii.zım Aluç.

(5) 1947

yılıoda Kürşat dugisioio 3 mayıı ırüoü müıiuebeli

ile bir lı:11ını

oetredilmitti.

9


"Bu dava Türklerin saadeti, manevi ve ma dd i sahalarda üstünlük ve refahını , gerç ek ve hür fik r in, adaletin ve samimi ahlakın zaferini arzu ed en , inanan ve Türk gençliğine v a tan ve millet yolunda faydalı , i yi olmalarını neşriya t yolu ile sunan veya belirtmek iste yen Tür k mil l i yetçile ri ve türk vatanseve r · lerinin davasıdır. B u d a va tek v e bütün bir kel in :e ile c Türk­ çülük > ün davasıdır. Suç o lmak şöyle jursun Tü rkçülüğün, Türk ırkçılığını içi­ ne alan en k o yu şekli bile resmi ağızlarda y er bulmuştur. Tu­ rancılığı yan i büyük Tür k birliği, gi bi muazzam ve muhteşem insa ni bir mefk ur e yi , Türklere k arşı müdafaa rtmek mevkiin­ de kalmak bile azap ve ı ztırap vericidir. Tür k ün ülküsü , Türklerin o lgunlukta, güçlükte, e yilikte üstü:ılüğüdüı'. Tür k çü ; burjuva zı ve prolet erya sınıfları tanımaz. Kimseyi hiç kimseye sömürtmez, istismar ettirme z . Türk'e u ygun , biricik yolun Türk çülükten başka türlü o lacağı­ na i nan ınıyor um. Türkler için, Türkçülük'ten daha tabii bir yol, se vimli ve ondan daha gerçek , sa ğ la m ve v erimli bir akıl ve d u ygu ko­ nusu varmıdır? Ve bu sebeple; Türkçülüğü, ileri ve aydın bir hamle, gerçeği inceleyen ve hakikati araştıran, insan sever ve yardım eder bir davranışın , Türkleı ce ifade edilmiş felsdi , mak ul ve biricik ülküsü tanıyorum. Türk milliyetçiliği ülküsünü, m i ıl ttin s a m i m i, inanmış ah­ laklı aydınları gen çliğin şuur ve gönlüne vazetmek hak ve selahiyetini haizdir. Bir diğer aşı gibi vatanseverlik aş ısı keş­ f c:dilmem iştir k i resmi m a kamlarca kulla nılsın ve yalnız ona inhisar etsin... Türkiye 'nin yaşaması ve yük selmesi için ça ­ lışmak h er namuslu Türkün ödevidir. Bu faaliyet hiç bir ma­ k a m ve teşkilata, halkevi vesaire' ye imtiy az olarak ver ilmiş değildir.

10


'

Mevcut a n a yasa ya ra ğmen bir ort a çağ zi hniyeti mı i h ya· ya cür'et ediliyordu? .. . . Onlara h i ç bir z a m an fıkirlerin z or ve zulümle önl e ­ nemiye c o-ğini hatırl dtırım . B u n a istibdat devri bir örnektir ... Türk çülük davası n ın ale yhine yapılan her heze ya r a , her dehşete, her işken<! ·ye-, her kita ba, her nutka, her tesire rağ­ m f'n Tü rk Ada Hi A-;keri M ah k e m ·de de t · c �lli etti. 1 ve il numaralı sıkı yön etim mahkemeleri s onunda daha evvel n u · tukla resmi teb liğ lf>, k a ğ ıt parçal:ı.ril e, safsata L r l a mahk um Ve Askeri edil miş bütün sanıklar 1945 yıl ında beraat etti. Yargıt Jy bu b �raatl a r J., adilane bir vakarla tasdik e tti. Bö y­ lece ad aletin şamarı layık olan la r ın suratına çar ptı ... ·

Tür k çü lüğün, yuk arda k •saca b elirtilm iş düşünce ''e k a · ola r a k n a a tlerin v e hatta şa h ı s lara s a ldırmak için d .,nıga k u llanılmak istenile n, Tu rancılık ve Tür k ırkçılığının a sla suç olmadığı ve olam ıya cağı milletçe de anlaşıldı. İşk e r.ce h adisesi sırasında C. H. P. ileri gelenlerine Mer­ hum Kenan Öner Beğ t a rafın da n bizzat müracaat edilmiş, bu faciaya mani olunması istenilmişti. Onun ileri gelen l erden kiml er e baş vurduğuna dair vesikalar mevcuttur. 1945 yılını müteakip lstanbulda örfi idarenin devamı, p olis vazife ve s dah iyt tleri kanununun anaya sa ya ve insa n h a k ve h a ys i yetine a yk ırı 18 n c i maddesi (6) ve işken ce mesu l ­ lerinin parlak m c!vkiler üzerinde kendi neza retleri a lt ında sa yıl a ­ b ilecek yerlerde k e �if v e tahkikat ya pılabil me güçlüğü dolayısile ancak delil ve ve ;;ik a l arı imkan nisbetinde t op lamağa çalışıyor ve davanın müruru zamanı için daha bir k a ç yıl olduğundan zamanın adalet lehine g eliştiğini müşahede ederek bekliyor­ duk. 1947 y ı l ında muhterem rahmetli Mareşal Çakmak bir Bakanın komünizmi yıllarca hima ye etmiş olduğunu bildirmişti. (6) Bu madde sonradan hürriyet çağına ilerlenirken tadil edilmiıtir.

11


Hasan Ali'nin «Ben mıyım, benmiyim? Is bat et... Benmiyim"?> mealindeki telaşlı sözlerini avukat Prof. Kenan Öner Beğ c evet o bakan sensin> diyerek etraflıca cevaplandırmış ve onu hem komünizmle meşbu olanları himaye, hem de 1944 yılında haklarında komp'o yapılan milliyetçi gençlere işkence yapılmasına am il olmakla itham etmişti : Bu cevap üzerine Hasan Ali şaşırarak dava açmak mec­ buriyetinde kalm;ştı. Dava Ankarada Üçüncü Asliye Ceza Mah­ kemesinde, değerli yarg ç SafL!t Ünan'ın hakimliği altında cere­ yan etmişti. lsbat hakkı tan ı ndığınd a n Kenan Öner Bey sayısı 40 ı bulan, muhtelif m :sleklere mensup şahısları şahit olarak gös­ termiş ve yığın yığın dt:lil ve vesikalari mahkemeye vermişti. 31 Mayıs 1947 yılında tanık olarak ben de dinlendim. (9) Çeşitli delil ve vesikalar, şahitler göst�rdim. Mahkeme salonunu dolduran ve hatırasını unutamıyaccğım gençliğin büyük teessürlerile karşılanan bu celsede 1944 yılı hadisesinin iç yüzünü ve işkencelerin mahiyetini saatlerce açıkladım. ( 10) işkenceye maruz kalan diğer arkadaşlarımın ve hocalarımızın da şahit'iği ve geniş izahlarile, hadise, kalemlerirıdeki zincir­ leri kırılmış hür Türk Matbuatında çok büyük bir alaka ve heyec:.nla karşılandı. Türk halkı bu işkenceler hakkında /9/

Bu tanıklığım "Öner· Yücel

Dat1ası,.

tarar b'ir şP.kilde yazılıdır. Kitaplarım ğundan

1950

tıe

cilt il sahife Dosyalarım

Mayısında Kayseride tekrar bu

birkaç cümleyi ve tarihi aldım.

J1

Mayı•

48 56 •

da muh·

Ankarada bulundu­

kitabı elde ederek yukardaki

1947

yıl.ndaki şahitliğim

1

hazi ·

ran tarihli gazetelerde kı•men neşredilmiştir.

/10/

Bu d, vada önce Kenan Öner Bey

Böylece hem işkence

yapıldığı

ve arkadaşı

beraat etmişlerdi.

hem de komünistleri himaye ettiği

Milliyetçileri ezmeye çalıştığı kabul ediliyord� kındaki ilk karar dikkate değer,

Ü•telik

Prof Kenan Örıer f:Jey hak­

zira hakim Saf/et Unan'ın kararı işken

ce'nin yapıldığı ve mes'ullerinin bulunduğu yolunda idi. Bilahare Yar g ı tay ­ da i•bat hakkı tanınmadığından pek tabii alc. rak, hadisedeki delil ve ,,esi­ kalarla isaat keyfiyeti

ikinci

planda

t1erılmedi. E•asen Kenan Bey daha dü,tü. Yeni .Sabah Ga:1-etui sahip

ve yazı

fllrildiyııdı bu ı:ua da tıcll o/,,,,du.

ız

ka ltiı ,

böylece

isbat hakkına cevaz

önce t1efat ettiğinden hakkındaki dava

ı,ı,,.; müdü·üne tahkirden

ceza


hizmetlerini unutamıyacağımız yardımı göı>teren gazeteler sayesinde aydınlandı ve Türkiyedeki işkencdeı in içyüzünü bizden fazla teessür duyarak öğrendi. Gazetelerin n::-şriyatı üz· rine ov akitlerde içişleri Bak tnlığında me­ mur oluşum hasl bile ve diğer bazı sebeplerle mes'ul şahıslar hak­ kında tahkikat açılmasına lüzum görüldü. Ben, müfettişin ilk sorgusunda, bu davanın Memurin Muhakemat Kanun\.\. dahi­ linde idari bir dava olarak Darıışt::ıyda değil; Adli mahkeme· !erde rüyet edilmesi gerektiğ'ini, lstanbulda Örfi idarenin devamı, Polis vazife ve Selahiyetleri kanununun bilhassa 18. maddesinin şahitler ve vatandaşlar üzerindeki tehditkar duru­ mu kalkmadaıı, adliyede bile davanın adalete ermekte güç­ lüğe uğrayacağını söyl�dim. Kendilerine itimat mevzuunda da mazur görülmemi, şahitleri, �elilleri mahkemede zikrede­ ceğimi anlattım. Sonradan fezlekenin ademi takip kararı ile Danıştaya gönderildiğini öğrendim. Danıştay ikinci Daire de meni muhakeme kararını bana tebliğ edilmek üzere yol· !ayınca mezkfir mahkemeye bu davaya bakmaya selahiyet­ leri olmadığını ve bunun esbabı mucibesini bir dilekçe ile belirterek, bir yandan da ademi takip ve meni muhakeme kararına mesnet olan noktalar aleyhine deliller serdederek itirazda bulundum ve meni muhakeme kararını müsbet delil­ lerle çürüttükten sonra «Adalet güne�ının Türkiyede de er­ geç, en karanlık köşelere kadar aydınlık göndert'ceğini um­ duğumu> ilave eltim. Bu itiraz dilekçem Danıştay Genel Kurulunun adilane kararile kabul edildi ve sanıklar Kocaeli Ağır Ceza Mahke­ mesine sevkedildi. Kocaeli Ağır ceza mahkemesi de selahiyetsizlik beyan etti Ve önce Danıştay'ın bu davaya bakması ve gere­ kirse lüzumu muhakeme kararı ile sevketmesi mülahazasında bulundu. Davaya rıe Danıştay ne de Ağır Ceza Mahkemesi bakm:ık istemiyordu. Nihayet Uyuşmazlıi< mah· kemesi kesin bir kararla davaya önce Danıştay'ın bakmasını bildirdi ve böylece yeniden tahkikata başlandı.

13


Otuza y ak ı !l şahit dinlendi, keşif ve muvacehe zabıtları tan­ zim edildi. Muhtelif ieliller toplandı. Kararı merakla bekli­ yordum. Ankaradaki vazifemden naklen ögretmenliğe gE çrr em ve Kayserinin Pınarbaşı llcesinde öğretmen olmam St�behiyle Danışhy ikinci dairesinin «birinci dereceden> kararının «meni muhakeme> olduğunu hayretle okudum. Ve hemen itiı az dil�kçesini orada, yanımda vesikalar, dosyalar bulunmadan h;ızırlaıfıak ve göndermek mecburiyt tinde kaldım. Nihayet Danıştay Genel Kurulu davayı tetkikten sonra maznunlar hakkında lüzumu muhakeme kararı vererek bu davaya yar­ g.t::ıyda bakılmak üzere dosyaları oraya devretti. Bu yerinde ve adilane kararladır ki, işkence davası halen Yarg tayda görülmekkdir. Bu kitapta Üçüncü Asliye C eza Mahkemesinde ki ifadeler Kür Şad Dergisinden naklen ve onu müteakip Danıştay safahatından birkaç vesika tetkik nazarlarınıza sunu­ lacıkt.r. Eğer bu işkence davasının, Türkiyeden işkence zihniye­ tinin silinmesine ve insan hak ve haysiyetine uygun hare­ kete dair küçük bir yardımı olursa, mücadelemiz boşa gitme­ miş sayılabilir.

Hikmet Tanyu

Kayseri : 20 / 5 / 1950

14


Yapılmadığı İddia Edilen

E K

NC

E

<11ı

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem Gelenirı keyfi için geçmişe kalkıp sövemem Üçbuçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam

MEHMEf AKiF

"Milliyetçilik ve cumhuriydcilikle tavsif edilmek istenilen bir rejime rağmen herne sebeple olursa olsun iş.kence yapıl­ masına tahammül edilemez. Hele hürriyet, içtimai adalet ve hakikat uıtrunda mücadele ederek, istibdat, istismar ve her cins taassubu, bilhassa menfaat ve imtiyaz taassubunu kaldırmak isteyenlere karşı işkence ve zulüm yönlerine sapılırsa ne ka­ dar nefnt ve takbih edilse az olur. Irkçı, faşist lakırdılarını kasten ve mesnetsiz olarak sar­ isteme gerek Moskova ve gerek kızıl Balkan kuklalarında olağan işler sa­ yılır... Türkçülere yapılan işkencelerden artık, akıl, vicdan ve insaf sahiplerinin şüphe edemeyecek kadar çokluk teşkil etti­ gini biliyoruz. Gönül çok arzu ederdi ki Sovyet N. K. V. D. ve Alman Gestapq işkencelerinin aziz vatanımızda katiyen ye­ ri olmasın... Günlerce kanun, ve vicdan dışı muamelelerle güneşsiz, aç, susuz bırakılan, daracık mahallerde tecrit edilen, tabutluklarda bin­ lerce mumluk ampullerin ateşi altında tutulan veya falakalar­ la dövülen, küfürler, tah 1<irler, çiftelerle yürütülen ve resmi tebliğlere uygun, mürettep pilanlara göre ifade .almak isteğile fedip vatandaşları millet nazarında küçültmek

( ı 1) Kürşad 3 Üncü asliye

ceıa

dergigi

3 kasım

mahkemesi,

ve

1947 Sayı

4

5 sayfa 2'1 - 25

Ankara

Den19tey lahkikatıııa dair dosyalarda

mevcuttıır.

JS


yapılan soruşturmalara rağmen, hürriyet, hakikat ve hak ut­ runda Türklerin medeni, müreffe'ı ve olgun bir hayata karnş· maları uğrunda işkencelerden yılmayan ve Türklük yolundan dönmeyen pervasız kardeşlerimizi sevgi ve övgü ile anarız. An· kara b.sliye 3. Ceza Mahk�mesinden bütün Türkiyeye akseden ve bilahare ilıililerden birisinin 14 Temmus 1947 tarihli Cum­ huriyet G uetesindeki tdaşlı ve mütenakız tekzibine karşı cevap veren Hikmet Tanyıı'nun işkence hakkındaki tamamlay cı ve i­ nandırıcı tafsilatı ihtiva eden b�yanının bir kısmını aıağıda naklediyoruz:,, cTanklığım sırasında 1944 yılının 3 ve 4 Temmı:z günleri •Tabutluk> denilen elektirikli işkence mahallinde maruz kaldı· ğım muameleyi, yer, zaman ve şahıs zikrile anlatmıştım. Bu i­ fadeyi müteakip, meselenin tahkiki ve müsebbiblerin meydana çıkarılması için resmi bir makam tarafından, tahkikatın öncd i seyrinden hissedild.ğine göre obj :ktif bir mahiyette faaliyete g �çilmiş bulunuyordu. Burada işkence hakkındaki bu yeni inceleme kısmını tahilatiyle arzedecek değilim. fstanbulda Sanasaryan Hanındaki Emniytl Müdürlüğünün üst katında nezarethane kapısı karşısında bulunan tablıtiukla bizzat maruz kaldığım ve başkalarına da neler yapıldığını yakinen bildiğim işkenceler hakkında yürütülen idari ve inzibati bir inceleme "Sona ermeden, bir zatın ceffel kalem ve neticeye dahi tesir etmek gibi bir manev­ rayla,' pesin bir hüküm neşredilerek «TabtJtlub ve cişkenc-!> nin inkar edilişi, Türk Anayasasının 73 üncü maddesinin c lşkenc-::, eziyet, zor alım ve angarya yasaktır.> mednini ve Türk Ceza kanununun 243 üncü maddesinde yazılı «Mahkemeler ve m�clisler reis ve azalarından ve sair hükumet memurlarından biri maznun bulunan kimselere cürümlerini söyletmek ıçın iş· kence ederse eeş seneye kadar ağır hapis ve müt"bbeden ve· ya muvakkaten memuriyetten mahrumiyet cezalariyle mahküm olur. Bunu maiyet memurları mafevkinde bulunan amirlerinin emir ve teşvikile yapmış olsa dahi cezadan kurtulamaz. Amir-

16


ler cürümde fer'an zimethal sayılır.> gibi hukuki. mevzuatı bil­

diğim için < Emniye t Müdü rlüğü nd e Tabutluk ş ek l inde her han­ gi bir işkenc e mahalli mevcut değildir> inkarını hayret e tm e k­ sizin ve acı bir gülümseyişle okudum. Cürümleri söy le tm e k için dahi clşkence • yi ağır şekilde c � z a la n dır an k n tın vazıı ifadeyi müteabip sadist t e ma y ü l k r le işkence yapılabileceğini tasavvur e tme k ist emiyf: c e k ve böyltce insanlık haysiyet ve onuruna layık olduğu de ğ e ri verecek kadar insani d a v ran · mı ştı r . Bin aen al e y h c Evet işkenc e vard ı r, yap ılmı ştır > d i yeb ilme k bu itibarla nasıl beklenebilir? Takdiri d üşünebilen dimağlara

aittir.

1 - Emniyet Müdürünün sözleri t en akuz ve b ilgi noksan· lı ğiyle d f'ludu r . Zira « Tu rancı l ı k g ibi > diyerel<, b u n u da hiç bir hukuki mesnedi o lm a dığı halde siyasi bir suç ola· rak göstermek v ukuf s u zlu ğund a bulunuyo r . Böyltce sııç tanı­ dı ğ ı bu harekete k a rşı durumu t a savvur e d i k bılir. Bu f krin lahlil ve tenkidine g i rişm eksizin şunu belırtmek islerim ki, • Tu r an cılık > ın siyasi suç oluşu iddiasını Anayasa vı: Türk Ceza kanununun hangi maddesine d a yan a rak <Sl'Ç> g-öst � re bi liy o r?. Bu nokta m ezkur şahsın sözleri hakkında bir fikir vereb ilir. •

2 - İhtilattan men k asdiyle tecrit için codalar» bulundu· *unu söylüyor. Acıba şunla r a c evap verebilirmı? Bu tecrit n� kadar müddetle devam eder? Altı ayı aşarmı? Kanunun lı ' crit i çin t a yin et tiği m ü dd e tin h ;ın gi ahval v t şartlar dahilin­ ık v e en çok ne kadar olacağı biliniyor mu? Hem bu «od a­ lar> ın uzunluğu g •nişliği n � kadardır? Pencereleri var mıdır? Gü n de kaç kişi n e z aret ha n eye alınır? Ve bu me th e di le n yer­ lerin b il e sayısının pekaz olması hat ı rlanac a k ol r sa hergün !{elen yığını istiap edebilir mi? D i ğe r l e r i ner elerde bar mdı rılır? Beyanatına (12) şöyle devam ediyor: • Bunların (yani 2 - 3 ( 12)

Bu beyandı ııırasında

Ahmet

Demir

İstanbul Emniyet Müdürü icii.

Halen Denizli Valisidir. 1 q44 yılında 1 İnci şube Müdürü Sait Koçaktı. O da " qimdi Malatya Valisidir.

17


şeker sandığı hacmin1eki, penceresiz, dar, kapısının bir parmak altından hava girmesine müsaade edilen ye r ) he p si n de karyo· l a bul unduğu gibi, kışın polis memurlaı ımızın yatakhanesinde

dah i b u lu n du ramadığımız sobalar mevcuttur. Bu nlardan iki tan esi diğerler i n e nazaran daha ufaktır ve hiç bir zaman bura· l a r ı bir işk enc e mahalli ve vas,tısı değildir. Bu n ezaret h ane­ ler m e :nur l a r ı m ız ı n fe ra g a t l e yorulma bilmeden çalışt tkları bazı o falarda n h ·�r halde ço�< dah a rahat v e h em de ziyadardırlar. > K a r yol ıdan b a h s e dili yo '. Hakikaten b u h ü c re le r in bazıl a ­ r ı n a zorlukla sığdırılmış tah ta k a r yol a l a r vardır. Lakin her sa· nığa yatak k o nulmaz . Sad ec � t a h ta kurusu, sivrisinek, bit yı­ ğ ınının dekor t eşkil e tt i ğ i p en ceresiz dolayısiyl e güneşsiz, bu daracık, konuşulması, ses çık arılması yasak edilen, diri diri gö n ü lü nen , fakat üstelik r eklam edilen bu h ü c reler bile başlı başı n a i n s a nlığııı yüzünü kızartma ya kafi gel ec ek keyfiyette· dir. Bir de b u v a s ıft a k i hücrele rde «kı şı n polis m e murlar ı mı ­ z ın yat ak h a n esinde d a h i bulunduramadığımız so b a l d r > ın m e v c u t o 1 d u ğ u zikredili­ yor. Bu iddia özrün k abahattan büyüklüğün e pa r la k bir ör­ n e k teşk il edebilir. Kış n poli s memurları n ın yata k h a n esinde ' soba bul u n d u r amamak iti rafı c iddiyetle tahk i k v e tenkide de·ı ğ er bir mevzudur. Tü rk mıll di, fedakar, vazifeşinas polis evlatları· nın a yaz ve f ırtınalı kı.ş g � c d e rin de titremesine, nöbet dönüşü s ı c a k bir oda bul am a m as ın a k a yıtsı z k a la c <. k , tahammül ede·' cek k a bİ'İy• t t e değildir. Bunu il e r i sürmek malestf hazin bir gaftır. Üç beş k u r uşlu k bi r masrafla halledilebil ec ek bu mese· l e, a yrıc a, söz l erdeki samimiyet v e faaliy et üz erine verilecek' hükümlerde elb ette bir tesir y a p ac ak a ydınlık tadır. Eğer, 1944 yılındaki du ru m a gör e San a sa r ya n Hanının üst katında neza­ rethane k ap ı s ı k arşı sı n da k i �9 ve 20 numaralı; işkenceye sevke· denlerin k 0,yifli k ah k a h alar ve istihzasıyla karışık telaff uz e · di ldiğinde c Mu tena hücre> , u m umi ve yaygın tabiriyle c Ta but­ l uk > d en i l en 40 - 50 s a n timetr e genişliğinde ve i k i buçuk metre yükseklikteki mahalli 1500 mumluk elektrik!� aydınlat­ mak v e orada b tflunanı, temmuz ayının ateşi içerisinde bul u·

'8

i


nulmasına rat:nen ısıtmak gibi masraflı bir işten sarfınazar e· dilseydi; p �ka1a bu tasarrufla kış nöbetinden cönen polis kar­ deşlerimizin yatakhanelerini ısıtmak mümkün oluı du, Dikkatli bir şahsın gözünden kaçmcyacak ve meselenin iç yüzünü keşfetti,ecek bir itirafı buraya naklediyorum: c Bı.;n­ lardan (yani yukarda adı geçen hücrelerden) iki tane�i di­ ğerlerine nazaran daha ufaktır ve hiçbir zaman buraları bir işkence mahalli ve vasıtası değildir.> Diğerlerine nazaran daha ufak olan ve hiçbir zaman işkence mahalli ve vasıtası olarak kullanılmadığını sanki bitaraf bir makammış ve h i şl e rd en c Ha­ san Ali>, « '.(amuran Çuhruh >, c Kaz im Al öç• kıı sonra der ec e­ si nisbetinde sorumlu değilmiş gibi konuşan zalııı lı11 cküçiik odalar> dediği yerler kontraplak kaplı bir bdorı tahııltur. Zı­ ra; uzunluk ve genişliği 40 "Ü santimetre ve' yüksekliği 2,5 metre olan ancak kapının altındaki bir parmak aralıkta ı he.va alan, p 'nceresi bulunmayan bu yerin c Tabutluk• adına uygun olmadığı katiyen müdafaa edilemt:z. Orada bulunduğum ve birçok şahidi mevcut olan hatta bir aleni mahkeme ctlstsi sı· r,tsında savcı !':azım Alöç t;ırafından da c Elhette bunlara iş· kence yapacaktık> sözleriyle ı:erbestce tt'yit edilt:n bu mahaJ. lin üzerindeki k smı tamamen örten büyük ampuller n sıl in­ kar edilebilir. 1944 yılı 3 ve 4 temmuz günleri yiyrct:k veril­ meksizin cehennemi hararet altmda orada kaldığımı ve aynı yerde Orhan Şaik Gökyay, Hamza Sadi Özoek, Reha. Oğuz Türkkan vesairenin de bulunduğunu daha önce arzetmiştim Bu işkenceye hhammül edemiyenler için, duvarlarda iki demir halka bulunduğunu, bunların kollara takılma veya bileklerde· ki kelepçeyi raptetme işine yaradığını ve şc: hsın bu şekil de çarmıha g�rili bir tarzda günlerce ayakta kalıp yığıldığını da bu defa anlatın ğı vicdani ve insrni bir borç biliyorum. Bu işkence mahalline yukarda adlarını saydığım şahıslardan baş­ ka k;ms�ler de g:rmiştir. Hatta ayrıca o yerleri hariçten gden ve ÇJ.maşır g<!tiren bazı şahıslara da göstermeye muvaffak ol­ muş bulunuyoruz. Hala bu işlerde şahitlik yapabilecek kimselerin muhakemesi kesin bir karara bağlanmış değildir. Bu ve mez· -

19


ktl� mıha ilin sıkı yönetim bölgesi dahi linde olu ş u , polis vazife

ve salal1iy etleri kanununun bazı şahıslar üzerinde tehdid; miz bir ş�kil je Anayasaya aykırı olarak bulunı.�şu seb e bi y l e doğ rud a n do ğru ya dava ikame etmek için mahkeme hu?urunda isp:ı.t efocek delilleri toplamış oulunmamıza rağmen yukarıda s 1yılan sebep ve şar�ların değişmesı icabetmektedir. « '1u n e z ı r et h anel er, memurlarımızın feragatla, yorulma; bilmden çalıştıkları h a zı o·i: alardan herhald e çok daha r ah at ve h em de ziyadardırlaP dcni'iyor. Sözde tahkikat sıra s ınd 'l , o v aki t l e r Ankara Hukuk Fakül­ tesinden m :zıın ve döha öne� talebe cemiyetl··rinde mertlik ve ç-ılışkaıılığı ile temayüz etmiş bulunan ve halen Gümüşhane Ya rgıç m;ıavinliğinde v a zi fe gören Sail Bilgiç't (13) tt kme atan bu zat111, p'.lrJ.ık nezarethııne tas vi r i . hazin hakikatın ttkzibindrn başka bir şey. değildir. Bu yerleri görmüş in sa n i; rla acı bir şekılde al ay dmek için a n cak bu mdantan kelimel<�r kulla­ nılabilir. S :nasaryan Hanının, lağım sızan v e h h am m ü lü güç iğ­ renç kokulu mahzen katından - yani malum adıyla c M ez a r lı k tan·da bahsetm:::kve oradan çıkanları kori d o r l a r da inlerken, titrer ken ve ses:>iz, Ülglin yalvar.;:n göderl� bir yardım araştırırken d gördük. Tokal, d:ıyak ve tekme ıztırabından müt ":vellit fe rya t ları da çok dinledik. Eğer bu işkrnce f a s ıl l a r ı için gerekirs o yerl er d e keşi f ler yapılabilir, intihar edenlerin veya h a � t a h a n e ye kaHırılanların bulunup bulunmadığı da araştırılabilir.. Dövülenler, (Kamuran Çuhru h' un dediğine göre dişl-ri sökülen ler) f alak aya ç ekil e n ler, yt.r l er d e sürüm s urum sürü k le ne r e inleyen zavallılardan d a yığ n yığın insan dinlenebilir. ­

(13)

1950 seçimlerinde D em ok r at Paıti

Falik Rıfkı Atay,

Hasan

Ali

yücel

İspaıta

adayı olarak gösterilm; şlers• de seçim

hakiki

yılı•daki hadiseler dolayısıyle evi araştırılBn,

ğan

ve

Miletvekili olaralr

ve Sait Koçak C

H.

oldutundan

ııı<

çilmiştir

P den milldvekil BfÇ;Jmediler.

1

94

Ankara Val;ei N..vut Tıırdo

h e m p a la r ı tarafından vilayet mabmına celb .. dil<'n, gö:z altınra tutıılE

ve mü�ürlükten Öjtr•tmenliğe ind ir i li p başka şehirlrre gövdeıilı n, Pıof Rrrr

Oğuz Arık ve Prof. Dr. Cezmi Türk, çüler

20

1950

Arif

yılında milletvekili seç;ldiler.

Nihat Ana gibi tanınmış

Türlç


1944 Temmuz undan 1944 Ekimine kadcır k a !dığım müd d et içind e y u k a r d a bahs�d i l d i ği gi bi ayd ınlık, ferah ve Löylece öv ülmeye lay ık bir n ':!za rethaııe ve m u a m eleyle karşıl aş amadık. Öyle ü mit edelim ki, o tarihi m ü tea kip b u u s ul le r d e n v a z ge · çil ıniş olsu n . Fakat a l d ığımız y e ni haberler b i zi tekrar ü mitsi z · l i ğe s e vketmektedir.

28 Hlz i r a n 1944 c�e nez a r et a ltına a l ı nd ığım gt'ceyi çap· razlama k on muş birkaç s a nd aly a ü z�ri nd e v e polis lerin V2zifı:: gör dü 1deri b ir () ::iad a üç ve dört t·�m nuz günler i n i ve a r cı d a ki geceyi 19 n u rtn r a l ı < Tabutiu k > veya o z am a nk i Emniyet umum Müd ür Mua vini Kam:.ıran Cuhruh'un tab iriyle < Aut �n a h ücre> v eya y eni i sim ­ lerile <İki t a n es i diğe rlerine na z a ra n daha ufa k > o l a n o iş ke n­ ce mahallind y i yecek verilmeksizi n g.·çirdim. Bu n la r ı mütea­ kip halrn Emn iyet müdürlüğü nü n ü st k a t ınd a 8 - 10 güıı • m e m ur la r ı n ferağatle> ç :=dış t ık la r ı büroda gec el e r i m a s a üze­ ri nde ve e l bise ç ı karm a ks ı z ı n kaldım. Ora l a r ın ziyadıır ted a i s i olarak günlerce s ü r e n b e l ağr ıs ı, tabutluk mevki !rı den ve gör­ d üğüm m anzara n m u a me le ler d e n ise miğde b u la ntısı hatır a kaldı k i hala yaşamaktadır ... H�r d ü ş ü ne bile n duya bilen, ins a n l ık h ay s i yc t ve o nu r u · n a kıymet v ere n insa n gib ;, b u s a d i st ve keyfi siste ıı terle mü­ cadeleye d a h a azimkar devam etmek hız ı n ı, bu işk ence m a ­ hallerinin t em i n ettiğini ilave ederek, a r z u ed ilen neticelerin istihsal e d ılemediğine gör e, b u usullerden vazgeçilm iş olması­ nı teme �n i ediyo rum ... > Danıştay Ve işkence Davası

ikinci 49, 2687 49/2726 içişleri Bakanlığından 14/6/949 ta rih ve 82 - 1 89/391 sayı­ lı yazı ile gö nderilen soruşturma kağıtları üzerine D a nıştay 2 inci Dairesince birinci der ecede verile n karar:

21


Sanıklar : Eski Em niye t Genel r a n Çuh ruk ve İ sta nbul sivil polis fer U s.

Müdür M uavini Kamu ­ memurların d a n Muzaf -

Suçları : K a mura n Çuhruk için : 1 - İsta nbu l Emni y et M ü dürlüğünde Irkçı l ık ve Turancı­ l ıkta n sa nık o l a nlar a r a sında b u l u na n Hikmet T< nyu'nun so­ ruştu r m a sı sıra sında kafa sı n a tab a nc a dayamak sure lile teh­ dit etmek. 2 - Irkçılar ve Turanc ılar haklarında Sıkı Yönetim Komu ­ t a nlığınc a y apılmakta o l a n soruştu rm a nı n fSk i Milli Eği li m B ak a nı t a r a fı nd a n yaptı r ıldığın ı müşteki H ikm et Tanyu'ya sö ylemek. Kam u r a n Çuhru k ve Muzaffer Us için : 3 - lsta nbul Emniy et Müdürlüğünde tabutluk adı verilen hücreye koydurarak burada 1500 mumluk a m pul y aktırmak su • retile Hikmet Ta nyu'ya işke nc e yaptırmak Vt! y a p mak.

Gereği dUşUnUldU ; S anık Kamura n Çuhruk'un ken di­ sine i snat olunan, 1 ve 3 ve diğer sa nık Muza ffer Us'un k e nd i sine i snat o l u na n 3 ü ncü maddelerde ya zılı suçlardan dolayı me n'i muhak emeleri ne ve 2 i nci maddede yazılı suçtan dolayı karar ittih az ı na mahal olmadığın a o y bir1iğiyle karar verildi. 1 --'- Sanık Em niyet Gene l Müdürlüğü e sk i muavini K a­ mura n Ç uhruk' u n I r k ç ıl ık ve Turancı l ıktan sa n ı k olanlar a r a · sı nda buluna n Hikmet Tanyu'm:n soruşturma sı sıra sı nda k a ­ fa sı na ta b a nc a d ayamak sur ı=tile teh d it ettiğine dair bir delil bulu nmadığı cihetle b!.l hu su staki iddia nın müşteki Hikmet Ta nyu' nu n kavli mücerreti nde kaldığı ve y ine sa nığ .n müşte­ kiyi lstanbul Emniyet Müdü rlüğü nd e tabutluk adı verilen h üc­ r eye koydurarak burada 1500 mumluk ampul yak tırmak suretile işk en c � yaptırd ığ ı iddiası üzerine Danışt a y Genel Kurulu k a­ rarı g !r eği nce ifa :le si alınan ve müşteki Hikmet Tan y u tara­ f ı nd an suç ta nığı olarak gösterilen şahit Cemal Çevikcan, Hikmet Tanyu 'y u Emniyet Müdürlüğü bina sında ziy a rd ettiği zaman Hikmet Tanyu'nun kendisine işke nce ya pıldığında n 22


bahsetm �diğini a ncak beraat ederek Ankara'ya d öııc:i ü k l t n sonra tabutl uk denilen yerde 48 saat hapis edilerek ihtilattan men'e dildiğini söyl e-diğini ifade e tmek te ve diğer ta nık a sk eri adli hakim Kazım Alöç s a nı k Ka mura n Çu hruk'un takkikat ile fiile n ilgi­ si olmadığını ya nız sıkı Yöneti Ti K o mu t a nlığınca, idar ece ele geçirilen evrakları tetkik t tmek üzer e yard m e t l i ği ni ve hiç bir kimseye işkence yapıldığınd a n haberi bulun m a.d ığır. ı ve Ir kçılık ve Tura ncılıktan z a nlı olup Kenan Öner v e Hasan Ali Yücel davalarında bilgileri ne müracaat edi le n Hamdi Namık Orhun, Hasan Ferit C a nsever, F e h ima n Alta n, Ze k i Vdirli Do tan, Yusuf Kadığil, i smet R 'ly iş Tümtürk , N u rullah l.3arınııın, Necdet Sencar, Zeki Sofuoğlu ve Sait Bilg:ç şahit sıfatıle alı­ nan ifadel er i ndt! k e ndilerini n tabutluğa k r. nu l m a d ı k la r ı n ı ve :ı rkadaşla r ı na işkence y apıldığı nı s 'J nr a d a n işittik ler i ni, işken· ce y apılırken görmediklerini, ayni s u çlard a n z a nlı N ihal Ad sız, Hamza Sadi özbek, Cemal Oğuz Öçal, Mehmet külahlıoğlu, ve Orhan Şaik Gökay ifadelerind e tabutluk denile n yeri gör­ dükleri ni ve k e ndilerinin de kapatılmakla t ehdit edild ikleriııi ve bu hücrelerde h apsedildikler i ni ve diğer a r k adaşlarının da buraya ko nu larak işkence y pıldığ nı işitti� !erini s öy lemek suretile Hikmet Tanyu'ya işkence yapılrJ ı ğıı. ı gördüklerini ve bil­ diklerin i söylemedikleri gibi iddia o l u na n işkenceni n ya pıld . ğı za­ mana rastlıya n Hikmet Ta ny u ' nu n M uaye nesin i göst( ren dok ­ tor rapo r u nda b u nu teyit eder bi r kayıt bulu nm<: dığı gibi iş­ kenc e yapıldığı iddi!! o l u nan bina ve müştemilatında sıhhi mahzuru bulu nmıyan iki k üçük bekk me odas nd a n başka hücre bul u nmadığı ve 150.) Voltluk ;ı mpul k u l l a n ılmasına mü­ sait elektrik tesisatı d a bul u nmadığı e hl i h ibre rapo rlariyle so­ ruşturma kağıtlarının incelenmes i n d e n a nlaşıldığı cihf tle m üş­ tekinin bu iddiası da sabit görülememiştir. 2 lrkcılık ve Turancılık t a n sanı k olanlar hakları nda yapılmakta olan soruşturmanın Eski Milli Eğiti m Bakanı tar a ­ fın dan yaptırıldığını söylemek suç teşkil etmediği cihe tle me-

23


muri n muh akem ı:ı t ka nu n u n a rülmemişti r . K a r a r tarihi

göre karar ittihc- zına mahal gö­

9,:9/1 949

Başkan Üye Üye Üy� Üye H. Türegün R. Arsan T. Gerçeker A. Hocaoğlu S.F. K a l aycıoğ . Danıştay Başkanhğına

9 / 9 / 1 949 gün ve 2687 /2726 sayılı D a nıştay f �inci Daire . sini n m �n i m u hakeme kararına karşıl ık mu f a ssal olarak hazırla­ dığım itiraz dilekçemi, makineyle yazdırabilmek ve bazı sebepler dolay ı siyle gönderemeden önce karara şu noktalardan itiraz etti­ ğimi arzederim: 1 - Şimdiye kadar işkence da vası nı n dosyasını tetkik etmeye muvaffak olmuş ve bu imkanı elde etmiş değilim. 2 - İkinci daireni n meni muhakeme k a ra r ı n'la gösterilen, doktor raporu kFşif ve ehlihibrelerin a sıl ve esast a n uzak olduğunu, h a tta sonrada n vakayı ö · tmek için ta nzim edilmiş, delil olmak şöyle dursur, tamamen hilafı hakikat bu l u nduğu nu isbat etmek üzere gere k b e nim ve gerek avukatlarımın dava­ d a hazır bulunmaları ger e ktiği ni a nlamaktayım. tale3 - Da n ı ştay ' ı n resen tahkikatta b u lu n m a s ı nı beder ve işkence m ahalli ni i ş k e n c e y e maruz şah ı s­ lar ve gazeteciler huzurunda tekrar isbat edeceğimizi vicdanları­ n ıza a r zederim. 4 - Meoi muh akeme k ararı b e nim gö sterdiğim en e h e m ­ miyetli tan ıklar dinlenmeden verilmiştir· Mesela, Arap Ahmet S e lah a tti n , Yargıç Cebbar Şenel, Rize Milletvekili doktor Fahri Ku rtuluş v. s. gibi. 5 - A nkara 3 n c ü As liye Ceza Mahkeme sinin işkenceye müteallik k a r a r ı c elOedilmemiştir. Veya bunda n ikinci dairenin meni muhakeme k a r a r ın d a hiç bahis yoktur. Niçin? 6 - İşk e nc ey le methaldar şahısl a r tanık olarak k ullanıl­ mıştır. Mesela Kazım Alöç, alenen ve şahitler huzurunda c Evet

24


işke nce y a ptı k > dediği halde ve ben dinleyicilerden şah;tler gösterdiğ;m halde h � r ned e nse b u nlar da d i nl e nme miştir. Ada­ leti n tecellisi arzu edilirse böyle mi tahkikat yapılmalıdır ? Tanık Dr. S =:ı detti n Bilgiç niçin dinlenilıİıemiştir? 7 M urafa a d a doğrud a n doğr u y a be nim vey a avuk at­ larım t :ırafı nd a n yeni deliller a rzedilecc k tir. 8 l sbata müteallik d eliller m a na y a v e şahadete aykırı bir tarzda istimal edilmiş olduğunda n deliller iıı umumi hey c tç .: tetki k i ni i lave etmem gerekiyo r. 29/ 10/ 1949 Hikmet Taııyu : öğretmen Pınar başı / Ka yser i -

-

Danıştay Başkanhğına

Esas v � d c>liller d e n pek uzak, h a k ik< te ziyadesile a y kırı o h n D anıştay i k i nci Dairesi' i n bir i nci derecede n kararını, Öğ· retme n olarak b u l u nduğum Kayseri · Pınarbaşı ilcesinde, karar tarıh i nd e n takribe n iki a y s o nra ve ada!et meflı u mu ıı u n sela­ mdi bakı mınd a n hüzü n duyarak tebellüğ dtim. H ı.;: nüz ne işkence davası h a k k ır da o gür.terde müfe ttiş adı a l t ı nda bulu na n bil ahere tahkikatın hitamınd a valiliğe terfi eden zatı n h u ırladığı fe zlekeyi ve n� de dosy a n ı n diğer muhtevi­ yatı n ı görmeğe, tetkik e tmeğe nail olmuş değilim. Tanıklar ne söylemişler, sanıklar ne demiş! �r, ehlihibre adı \· erile n kimler· den ibaretmiş, eh liyetli ve selahiydli mi imişler, ve nasıl ra­ porlar ta nzimine muvaffak olmuşlar, bunlara, davacı, mü�teki, addedilmeme rağmen bir türlü ıttılaa muvaffak olmuş değilim. Çok e hemmiyetli menfur bir z i h n iyetin, memleket ve i nsanlık namına teessür duy ularak muh telıf işken ce fiillerini bilaperva üsteli k nadir azamet ve gururla ifa ederler ke n neye ve nelere güve ndiklerinin iyice tetkiki gerekir. K e ndilerile karşılaştığımda i ns a nlık vasıflarına lakay i t, sadist v e zalim tavırla rıyle, temayüz eden şahısların, vicdan fakirlikleri kadar akıl ve bilgi mahrumiyetlerini de y a k i ne n müşa hede ettiğimde n, kimbilir mevcut işkence davası dosyalarındaki ifadeler inde ne kadar tenakuzlar, ne kadar zımni itiraflar mevcuttur. Bunları dosy a

25


üzerincle te tkike muv f fa ki y e t hasıl olmadan İkinci Dairenin B rinci derece olara k k a yı tl ı kararı üzerine mufassal itiraz di­ lekçemi h azırlamak m e vk ı ind e kalışımın nasıl bir man a ifade edeceğini, sizle rin aklı se l imi n i ze bıra kı yo r u m . Lakin okuduğum i k i say fa l ı k k a r a r bile öyle t eza t la r, öyle e <> as ve h a k i k a tt e n uza k no k ta ları . ihtiva ediyorki, buna istinat ederek bu k ararın adaletle ne den ce kabili telif olduğunu gö ster m e k güç olma yacaktır, Önce işk e ncelere muk addem " Tu r ar cılık ve Irkçılık" adı veril e n dava h a k kı n d a " M ü r e tt e b ve muhal olmak bakımından,, bu dava e ntr i k as ı y l e, çeşitli, marıfaat, düşmanlık, türlü ihtiras ve ma l(satlarla tevkif edilen ş ahısların cümlesinin Örfi İdare mıntıka sı nd a ve Sı k ı Yönetim m a hkemelerinde davasına rüyet edil 'll e si ne rağme n beraat ettiklerini ve beraatların Askeri Yargıta y ca tas tik ed i ld i ğ i n i hatırlatmam, içkencecilerin dı.:rum­ ları h a k k ın da c. yrıca bir fıkir ve r m e ye ya r ay a <' a k t ır. İdeal ve meslekleri muhtelif olmakla beracer, " Türk Mil­ letinin milliy �tçi ve hürriyetçi bir nizam dahilinde yükselmesi,, hususunda düşünce beraberliğ ni ta şıyanların yurt dahilindeki bazı şahısların kendi menfaat, ikbal ve ih t i r <' sları na h r b2 n et ­ mek i sted i k leri 90'a yakın şah sı n masum olarak, bütün iftira ve i ddi a l a r d a n sıy rıla r a k , masumiyetlerinin resmen tasdiki ne­ ticesinde haki k i mücrimlerin k imla oldLğunun ve çevrilen do· labların içyüzünün açıklanmas·na bu ma hdut s ayfalar kafi ge· lemez. Burada iş k enc e l e re mukaddem hadiselerden ve işker.ce­ nin başlayışına rlair izahlardan sarfınazar ederek dc ğrudan doğruya " meni muhakeme,. kararını tt tkik ve tahlile tabi tuta· cağım. Meni Muhakeme Kararının tahlili {işkence mahallinin ve iş kence ler in) bir defa d a h a ısbatı 1 - Sabık miı1 ettiş tarafından yapılan, tahkikat sırasında gerek kendilerinin hüsnüniyetlerini isbat ve gerek bende iti· mat yaratmak maksadile bir kroki ve ölçü zabdından bahset­ mişti. İşkence m:ı hallinden birisi, olan 19 numaralı tabutluğun dılılarının 80 santimetre olarak ölçülmesine itirazla 40 50 ·

26


santimetre olması gçr e ktiğini zira k a rış hesabile, 3 karışta n n o ksan g d diğini, y ük sekliğinin d e 2,5 metre kadar olduğunu ve e mniy c!t erkanı t a rafınd a n gururla ifade ed ilen tabutluk ı stılahının h ıkikat:!n y e rinde kullanıldığını söy lemiştim. Es'd Emniyet 'vl ü iürü ve h J len valilik makamını işgal eden Ah met Demir kendisiy l e bu mevzu üzerine mülakat ya­ p ın bir muhabire şayani dik kc: t bir zı �nı itirafta bulunmuştur Bu mülakatın Cumhuriy e t gaz desinde çıktığını hatırlı yorun . Dava d o sy 'a sında bulunm a sı ica beden bu m ülakat acaba d o syaya, alınmış mıdır ? . . Bu mülakat üzer i n e Ankara Üçüncü Asliye Ceza mahkemesinde Hasan Ali ve Ke n a n Ôneı d avası sıra­ sın d a iş'<enceler de m e vzuat dahilinde bulunduğundan, Emniyet müdürü � hmet Demirin ga fil avlanarak düştüğü ttnakuzları m'ihkem y e a rzetm'ştim. Bu i fc:ıde, dosyay a konulmak üzere müfett'şe v erdiğim Kür Şad dergisinde c Y cı pılmadrğı idd ia edilen işken c e > başlığı altında y a yınla n m ı ş tı. Durumunun vehame t i n i kavra y a n Ahmet Demir, düştüğü müşkül d urumdan a n c a k sük utla sıyrılma y ı terc ih etmişti. Sizler : Danıştay üyelai, velev 30 santimetre fc• zla lığı d a k a b u l e t sek 8 0 san timetre dılılarında v e 2,5 metre yüksekli­ ğinde bir oda gö rdünüz mü? Bu tip bir yerde, bir insanın 2 gün bir gece ve üzerinde büyük elektrik lambasiyle a teş püskürülen mahalde aç olarak tutulmasına ne buyurursunuz? Ve sizler bu kadar dar bir yerin pencereden bile mahrum bıra kılma sını i n sa n i, hukuki, vicdani, medt ni v a sıflarla uzlaş­ tırabilir mi siniz? Ve sizler D an ıştay üyeler i bu tabutluğun bu yaz içerisindeki istihba ratıma nazaran m uhafaza edilmekte inat edild iğini n a sı l karşı la rsı n ı z? Ve sizler D anıştay üyeleri bu yerleri bizzat görmek i ste­ mez misiniz ? 2 işkence maha llini gören ler : 1 Esk i Emn iy e t memuru, veznedar Cemal Çevikcan ın bana giye cek eşya g�tirdiği zaman, c nasılsınız > sualin e işkence tabutluğunu işaretle: < İşte buraday ı z > c.liye göstermem üzeri­ ne, o zat d uvar içeri sindeki oy ukları dehşetle görmüştür. -

-

27


i l - Yü k s�k mühendis Fehi man Altan To k l ı; o ğlu . K amu­ ran Cuhruk işkenc �cilik sıfatile böbürlen erek , tehdit ve caka m ık s a d i y le, tabutluğa sevketmi'J elektrik l ambasını yakt ra rak gö ;termiştir. Fen işlerinde mii teh assıc; olc:n bu yüksek mühen­ dis z -ıtt m o m ı 'ı a l hak kınd ı hnni m ıi' ı1 11at alı n abilir ve esasen a lınma s ı da icabeder. lll - Y ü i< s e k m ü h en dis M u zaffer Eriş. iV - Yük s � k mühend is Cıhcı t Savaş Fer Ac:ı.>Ja tabut ı il k hakkınd:� r a po r veren zatlar içinde bir adet bile yük sek mühendis m e v c u t m u du r ? Fen i�lerinden anlayacak, bita r a flıkla rapor ver"cek, em ni y et ve i çiş l e r i Bak anlığı i le ilgi 5i bulunmayacak bir k işi dahi var mıdır? Mızrak kolay kolay çuv: la sığar m ı ? işkenc e yerini gö­ renleri sayıyorum : V - Bgynelınilel şöhreti haiz ilmi eserlerin · sahibi Pro­ fesör z ., k i Vdidi Togan, VI - Tam nmış tarih bilg;nlerinden Hüseyin Namık Orkun, VII - Nih ı l .<\•sız, V I I I - Eski Ögrtlmen Ne jd et Sançar, IX - Öğretmen Cemal Oğ u z Öcal, X - c � n � p Ş 1habeddin Beğin oğlu Avukat 'ismet Rasin Tü �türk, XI - Ya r g : ç Cebbar Şenel, Xll - Sivas ili hükumet tal:-ibi Dok tor Mehmet Külahlı­ oğl u ,

X l l l - Muhar rir Nurullah Ba r ıriı a n , XIV - Mı harrir Osman Yüksel,

Gerek Nurullcı h Barıman'ın ve ge rek Osman Yük­ sel'in işkencelere, ve tabutluklara müteallik neşriyatı mevcut­ tur, acaba bunlar tahkikat dosyasına alınmak mazhariyetine ermişler midiı ? işken c e m :ı ha lli ve işkenceler hakkında bi l g il e ri bulu­ nanlar : XV - Maruf Do ktor Hasan Ferit Cansever, XVJ -

28

Öğretmen

Zeki

Özgür Sofuoğlu,


XVll

Avukat S ıit Bi'giç, Yüks e k Orman .vt ühendisi F a z ıl Hisarcıklı, Dr. Yüzbaşı Fdıı i Tevetoğlu, - Doklor S::ıdettin Bi1giç, - Dokt or, M ıl l t t , 1: kili FG h r i K ı, r t ul l! ş , ve gerek k e n· di sine işkr nce y a p ıl C ı ğ n ı gördüğüm \i e g< r t k h a n cı i� k e n c e yap ldığırı ı bil m e si gcr e k r n , XXII - Arap Ahmet S 2 ahattin, XVlll XIX XX XXI

Tubutlukta i şkence

yap� ldığını bild iklerim

Ôğretm�n Orh 'l n Şaik Göky a y , - Hamz a S \ d i Özbek, - Reha Oğuz Türkkcı n, - A hmet Selahaltin, - v � işken ceye m a r u z b ı r a k ılanl a rd a n , m alumunuz üzere ben. Kendilerine işkence yapıldığı n ı bilahare d uyduğu m O sman Yük sel ve Ce m a l Oğuz Ôcal'ı bu gruba ithal edebi­ liriı. Acaba tahlcikat dolayısiy!e Osman Yük se l ' i n if , desi a hı mış mıdır? M eni m u hakeme k a r a r ı nda bu t <r n ı k t a n bı h st d : l m (' m e si nin sebebi nedir? Tanı k l n r ı tercih ve e k a r te d e k 1:,, t a s nedir? iş k ence y,: maruz bıra k ı la n l a r a rasında bilhas�a . Sivas Hükumet t abibi Doktor Mehmet K ülah lıo ğlu'nu n maru·z k aldığı işkt>nce nevi vr. ş e k li ba kımından farkldık gösterd i ğindr n o n u t a butlukl a işken c e y e maruz kalanlar a rasında zik r e t m i y o r u m . XXllI XXI V XXV XXVI XXVII

-

A - lşken c ::! mah a U i n i n varl ı ğı , or:ı y a sevkedilenle ı le be­ raber d oktorlar, profesörler, Hakim'er, Avukatlu, Yükse k Mühendisler, Öğretmenler ve muharrirlerin ta butluk mahdlinin varlığına d air şa hadetleri birinci derecede delil kudretini ha: z addedilmiyor mu? Bu işkence yerinin varlığı bile işker. celer hakktnd'l en ehemmiyetli bir delil m<' hiyetini haiz değil midir? Ateş olmayan yerden duman ç ı k a r mı? Bana işken�e y a p ıldığını ve tabutiuğa konulduğumu ç o k y a k in en bilen Nihal A tsı z , DQktor Mehmet K \ilahlıoğlu, öyle

29


zanne diy o rum ki ifadelerile teyit etmişlerdir . Gene işkenceye m!· ruz bı rakıldığı m m en e h emmiyetli tanıkl a rın d c: n olan Re:ha Oğuz Türkkan ve Arap Ahmet Selahattin 'in ifadel e ri a lınmış mıd ı r? Veni muhakeme k a ra rı n d a bun l ard an hiç ba �, sed ilme­ mekte d i r, acab a hangi sebeple lıunlar mesküt geçişti rilmek is­ tenilmişt i r.? Dosyadaki ifadeleri tetkik söyle d u rsun okumay a bile im­ kan b ul a m a dığımdan, ta butlı- ğ a gi rmeden önce, bu c'eni ha re­ k e 1 i n anayasa ve Tü rk ceza kanun u n a ay k ır ı o ld u ğunu, bir gün b u n l a rı n hesabını verecek l e rini � öy�e m t m ve bu konuda müna­ kaşalı konuşma l a rımı kimle ri n d u y <l u ğunu ve o ra y a sevk edildi­ ğimi d a h a başka kimle rin bil diğini kesinlikle anlaya bilmiş d e ğilim. M � i l :!kle ri p rofesörlük, h akimlik, avukatlık, dokto rl u k , y ü � ,; e k mühendislik v e öğretmenlik olan z a t la rın işkence yerini gö rdü k le ri n i söyl emeleri ve ber im or y a sevk edildiğimi \<C o­ rada a lıkon u l d u ğumu, aynı n t Z a rethanede bulunduk larından bild i rmel- ri, ikinci d a i renin mtni muhaişittikle ini kem;:! kara r ında olduğu gibi ban a işkeıı ce y a p ı lmad ı ğını mı yo :.. s a işken cenin v u k u u n u ve mutat usu!den a ddedilmesini mi tabuth-ğuna, göste rir? San as a ry a n ' ın üst k atındak i işkence pek h bii ki fotoğrafcı celbederek resim çektirileme z, filme al­ d ı rı la maz, ve halkı davet ede rek seyrt ltirmt k mümk ün ola­ maz d ı . S a y ı n D anıştay Üyeleri : Bi r a ra v a ziyeti a rtık ga y ri müsait gördüklerinden, tek paı ti sisteminden ve d i rektifli · İş görmeye m 0 c '-rn r edilmiş matbuatta n a pa y rı bir i'tikamette içtimai hadisel e rin inkişafını anladıkta n sonra, tabutlu kla rı n d <!mode a d dedilerek y ı ktırılıp oyukların ör üldüğünü, duymuş­ s ımda 1949 yılı a ğu stosunda bu mahallerin d u rduğunu lstan­ bulda bulunduğum uman habe r aldığımda c:dden h ayret e ltim. lıerde tek ra r istimali için müsait f ı rs<. tla rı n zu h u r ede­ ceğinin umul:tıasın dan müt ·essir oUum. Muhtemelen emniyete mensup ve d o l ayısiyle suçlu mevkiinde b u l u n a n zatl<ı rın h i ç bir ciddiyet ifade etmeyen rap o rl a rına k a rşı d aha vaııh ve ·

30


kestirme bir tek lift� bulunuyorum. Si zler Danıştay üyeleri, sizler ve işke nceye maruz k a l an arkadaşla r ım, y üksek mühen­ disler, doktorlar ve gazde cilerle bera be r müşkrt k ve aleni bir keşifte buluna l ım Eğe r şu m ! hu t raporlara şayet delil nazariy e bakılacaksa, v e eğer h a kika t ın her tü rlü tesir ve nüfuz d ışı nd a tezahürü arzu ediliyorsa b u maha lleri, 1 9 ve 20 numaralı tabutlukları hep b � raber tetkik edelim. Acaba keşif yap ılır k e n mü ,teki ve d a v a c. nın o yeri bizzcı t göstermesi adaleti n belirmesi bak ımınd a n zaruri değil midir? Bilmiyorum. Yoksa o t a bu t luk ye rine başka bir �a hal h a k k ında m ı rapor ta nzim e dild ı'? Bu cihetler ayd ınl a m a d a n, a ç ıklanmadan, işken­ ce d avası ve tabutl u klar faciası nas ı l örtülebilir? 2 Ta nık olarak gösterdiğim Cemal Çevikca n' ın ifade­ sini okuyamad ım. Yalnız, i k i ı. ci daireni n 49 / 26'ö7, 49 / 2726 sayıl ı kararı nd a k i bey cı n, aş.kar derecede yanlıştır. Cemal Çevikca nın eşya gdirdiği sırada be nim kendisine işk e nce yapıldığı nda n bahsetmeciiğ:m y a z ılı. Be n t ah k i k at sırasııı ­ daki ifademde < Ba na burada işkeıı ce y a pı l ıyor > d iye bir söz mü söylemişim, yoksa bu karşı laştırma an nda n istifadeyle c Nasıls ınız > sua l i ne • İşte b ur a d ;ı y ı z > d e me m üzerine polisin araya girip < Başka şey deıı halısedin > mealinde söylediğini mi demişim. Cemal Ç c vikca n' a göster­ diğim mahal işkence yeridir, Kendi h a l i nje çoluk çocuğu n u n geçimiyle meşgul bir zat o l a n v e g e c e le y i n celbediler e k , y a l nız o dalarda ifadesi a l ına n Cemal Çevikca n, eğer t h k i­ katla vazifeli gör ü ne n Ş ii h ısları n nüfuz ve tesiri a lt ı nda b ıra­ kılmam ışsa, o mahut işkenc e ye rlerini gördüğünü söylemesi ica beder. Benim d '! ilerde i ibata medarolmak üzere hariçten biri si ne işkenc : yerini göstermiş ve orada bul unduğu mı.;zu bildir­ miş o l mam, gerek tabutluğu n mevcudiyeti ve gerek d u r umumuz hakk ında isbat mahiyetiı. i haiz bir delildir. işke nce yerinde kalış iki gün bir gece ve ihtilatt a n me n keyfiyeti ise 4,5 ay sürmüştür. Bu müddet içerisinde bir defa eşya almak üzere Cemal Çevik c a n'la işk e nc e odalar ının hemen ö ündeki kori­ dorda polişin nezareti al�ında azami 5 dakika g-ö rüştük. Yok· -

31


4 ,5 ay s ü �en ihtilattan men'i, zannederim emniyet müdür· lüğüı . ü n o günlerdeki sornmlu k işileri bile in k ar ed em e z . lşkenc � y e müteallik delillerin ortad a n k <.. lkmasına ve ara y a u z un g ü nl e r gir mes i ne bilhassa dikkat e den b u hare k et tar· z ı na dd a y rı ca d ikkat edilmes , ni rica ederim . E � .ısen C emal Çe vikca n be ni işkence mahallinde göre­ mezdi, z ira i ş k enc � 3 4 t �mmuz 1 944 de y a p ılm : ştır . Cemal Çevikcan ' ı n emniyete gelişi ise b u t a ri hte n 15 20 gün kadar s o nradır. Bu nları i f ı demde a y ne n ve tam sarahatle a nl at­ mıştım. L a k in be n başka şekilde söylemiş ve işkenceye ma­ r uz k en bu z : y a ı elçiyle görüşmüşüm gibi mantık ve m a na d a n a y r ı b i r t arzda bu şahitin üstelik aleyhime delil gibi tahrif edilmiş bir ta rzda ortaya sürülmesi ç o k gariptir. Ben o sı r a­ larda ne bir parkta tenezzü hte ve n e d.! ziyaretler kabu l e d e n bir hane sahıbi s :ıh ihi mevkiindeydim. H i ç işkence erba bı, işkencenin y ::ı p ı l dığı a nda, ay nı evde ikamet ettiğimız b u z atla beni görüştür üp, h adisey i daha o a nda etı afa y ay­ dırır mıy d ı? Ve hiç birisine çok ağır bir işke nc·� ifa edilirk e n a r a y a fasıla verilere k , o k ı itik anda ziyarete m ü s a a de ed ilir mi? B e n bu ciheti tahkikat sırasınd a uzu n uzadıya açıklamıştım. Eğer tahki b t evrakı sahih ve aslına u y g u n bir şekilde Da nıştay'a devredilmişse bu nok taların b u lunması i c a b c d e r . Şimdi b e n sorabilir miyim Da nıştay Üy e lerı: Cema l Ç e v ı k · C 'l n'ın i şke nceye dair v�rdiği izahattan, meni mu hake me kara-. rı n da ned�n bahsedilmiyor, neden buna far k l ı bir m a h i y t t yük­ l e tilme k isteniliyor 7 işkence o d ası diyerek ba h �e tme k ish di­ ği niz ve tabu tluk a d ı n ı k u l l a nm a k t a n lı icabt tti � imiz y n ned e n m�vcut bulunuyor? Tanık Cem> 1 Çevik c a n' ı n o yeri görmüş olması beni m içi n i y i bir t a l ı h eseridir. Ar.cak çok kısa k a r şılaştırılma a n,nda; o radaki bekçiye bir e m r ivaki yapa rak; < İşk bur aday ız . > de· m � m o gün kü h a l ve ş a r t lar içeris' nd e isbata y e r a y a cak de· lillerde n a n c a k bir t :ınesidir. 3 - Meni m u hakeme k a ra r ıı , d a evvelce m a hiyftini teşr ı h t l ti­ ğim ve işkencelerden malumatı ola n ve a l e ni bir celsede (els:ı ,

·

32


h �ue işkence yaptık diye öğünen ve i ş k enc e d e m e t h a ldar ol· duğunu örfi ida-rede muha keme sırasında ve ş a hitl e rin huzu­ runda b a ğırar a k nar:ı atan adamın dönen devırle beraber dö­ nüp inkara y eltenip kendisini k u r t a rm ı y d çalışması k afi gel miyormuş gibi bir de Kamuran Çuhruk't, n üzerir. e k a n a t ger · mek üzere tanık ola rak k arşıma çıkarılması k ad e rin ; c a i p b i r cilvesidir. Aleni m a hkemı deki itira fı nı h e r a n isbata h a z ı r dr a file b a hs e t t iğ i m h a ld e c;cal a n mi olduğum ve bundan muhakeme kararında bu cihet neden m e skfit ge çi l mi ş tir İş­ kence m ahalli önünde o vo.kit Savcı Kaz: m AIL ç'un c a k a ile ge­ zinme ve neza rethanede sadist pozlcı r la t u r y a pm a s ı a deti ol­ ci uğu halde bu d efa tabutluklaq t e gafülde bul u nması hay rete şayandır. K am u r a n Çuhrı h'un ta h kik at ile fiile n alak a sı yok­ tuda neden her ifade sırası nda orada bulu nu p ihtiramlı bı r vaziyette bekleyen savcının ya n ı nda sualler sormayı, ta ba nca­ l ı ö!üm teh iidi yapmayı, işkenceye sevkt tmeyi adet edinmi�ti? K azım A!uç mutadı olan safsatasile (Ele gı çirilt: ıı t v r a k la r ı ted­ kik etmek üzt:re yardımcı) faslı n a d a hil ediy o r . Buna ancak acı ile gülünebili r Oradaki işkenceler den mesul olması icabe­ den bu savcı nın, üstelık şahit ola rak ters tar aftan o r ta y a çık­ ma sı, hukuk zihniyeti ve şahitl .kte ge rt: ken v a s;flarla a ıı la te­ lıfi k a bil d e ğildir. 4 ( M üre ttep ve muhal d d u ğu 2 N umaralı örfi idare ve a sk e ri yargıtayın) adilane karaı ı ile sabit olan d ava sı r c. sı nd a sanı k bulunup beraat eden şahıslard a n m e ni muha keme kara­ rında ifadesi gibi ad da fa · klı olarak göster ilt n Hüseyin Na ­ m ı k Orkun ( Kararda hemen bilcürr le isimler yanlıştır. ) mesela H ü. -ıey in Namık Orkun Hamdi Namık Orhun o l cı r a k ıröst::: r ilmektedir. Profosö :- Zeki Velidi Togan Avu k; t İsmet Tüntü rk, M uharrir N u r u l l a h Barım 1 n, eski öğretmt n N e jd e t Sançar V.,; nezarethanede işkence mahallinin hemen civarında mevkuf bulunduklarına göre tubutlıığu gö r me miş olmaları m üm k ün d�ğildir. Bu mevki h a k k · n d a k i malu natlar ından niçin meni mu­ hakeme k ararında bah �edilmiyor. A c a ba işke nce m P h a lli olan t a butluklar süs olarak mı bulunuy ordu? Hal buki fen işlerinde ­

.

.

-

,

.

33


m ütehassıs y ü k sek mühendis Fehiman Altan• Tok luotlu o mahülle getirilmiş ve oraya kon ulmakla tehdit edilmiş old u ğu ve elektrik lambasının d a y a k ıldığını örfi idare mahkemesinde ifadesi e s ııasında mevzuu bahis ettiği ve savcı K azım Alı.: ç'un aza meti � tehevvüre gelerek o günk ü durum ve şartlar dolayı­ silc k a nuna meydan okuyara k işkence yapıldığını L ila perva itiraf etmesi ve (elbette işkence y aptık) diye üstelik şere f duy­ masını Fehiman Altan bu defaki ifadesinde anlatmamı�mıdır ? B u n u 1944 yılı sonlarındaki meşhur bir celsede alenen söyle­ diğin den, avukatlar, o günk ü sanıklar ve dink y cile rden ibaret büyük bir kal ı balıkla isbat elm:.!k mümkünd ür. Şu halde Ka­ muran gibi bir a d a 'll t arafından t �hdit olunan yüksek mü hendis Fehima n Alta n'a gösterilen tabutluk ve onun elektrik tesisatı h :ık k ı '1daki ifad �si gerek işkence mahalli gerek elek trik lam· basının adedi ve gerek Kamu r a n Çuhruh'un şahsiyeti hakkın­ da vakıayı isbat edici bir ehemmiyeti haiz değilmidir? Esasen Turancılık ve Irkçılık mefh umlarile anlatılma k istenilen keyfi y e t bile h ı ııgi k anunlara nazaran suçtur k i , H u k u k i mahiyeti ol­ ması ic a be :ien meni muhakeme kararında d a bir yerde (Irkçı­ l ı k ve Turancılık) tan zanlı d iğer y nde ( Meni muhakeme ka­ rarı sahife 2) (Ayni suçlardan zanL ) (Satır 14) gibi, bir kılişe altında bahsediliyor? Bir kısım şahısların, Türkiyenin her ta­ rafını örfi i d a re mınta kası addederek kısım kısım toplayıp ls­ tanbula sevkettik leri, Milliyetçi ve Hürriyetçi bir mefk urele ri olup, d üşüncderini ancak neşriyat suretile yayan şahısları bu gibi kanunda suç diye yazılı bulunmıyan hareketleri suç a dde­ derek itham etmelerinin derin manasını te c rübeli teemmülle r i­ ze sunarım. Oynanan siyasi oyunun mahiyeti o vakitler b u edilişiyle bile kelime kalıplarının hararetli jestlerle suç ilan bellidir. Meni muhakeme kararının 2.inci sahifesinde ( Nihal 5 Atsız, H a mz a Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Dr. Mehmet Külahlıoğlu ve Orhan Şaik Gökyay ifadelerinde ta butlu k deni­ len yeri görd üklerini v e kendilerinin de kapa tılmakla tehdit edildiklerini ve b u hücrelerde hapsedildiklerini ve diğer ark a· -

34


daşlarının da buraya konularak işkence yapıldığını işittiklerini söyle ı>ek suretile) 1 işkenc e mahallinin mevcut olduğunu, 2 Kendilerinin işkenceye maruz bırakıld ı k la r ını, 3 Bana işkenc ! yapı ldığını, 4 Kamuran Çuhruh'un işkencecilik sıfatı n ı göstermiş, söyhmiş ve teyit etmiş olmuyorlarmı? Nihal Atsız, Dr. Mehmet Külahlıoğlu, bana işkence yapıl · kararında dığını yakinen bildiklerine göre meni muhakeme sanki b u şahıslar ın h a k kı mda k i işkenceden malumatları y o k muş gibi zikretmek esas v e d dillerden uzak bir ifade şekliyle aley ­ h e bir mana i �tihraç etmek h u k u k anlayışına ı.; y amaz. Şahitlik y alnız gö ıle görmekten ibart t midir? İşkence yapıldığı esnada duy mak, o rada o tabu tluk mahall inde bulunduğumu y a k inen bilmek ve belirtmek delil değil mirjir? 6 Doktor raporu d a nereden çıktı'? Bu tamamen yersiz ve asılsız bir laftan ibarettir. Bana işkence ya pıld ı ğ ı gii n lerde bir muayene olmam• ştır. Fakat mademki işhıı ce m c s ı ı l llcri t a­ rafın d ı n k itabına uydurulmak maksadile bir doktor r a poruııcicı ıı bahsedilmt k isteniliyor, Şu h alde bu nok ta y ı da ta lı l ı l l' ı k · cek olursak, b J işkencelerin durum ve haı ek ctlcr iıı i d ; ı l ı a vazıh olarak ay dınlatmıya yarayacak diger bir i p ııcıı v e r d i k ­ leri i çin bundan belkide fazlasile p;şman olac a k l a rdır. a - Benim işkenceye sevkedilişim ve işkenceye maruz k a ­ lışım 3 4 Temmuz tarihine ra stlar. Şu halde d o k torun rapo­ ru hangi güne aittir? Ve muayene günü nedir ? Halbuk i doktorun muayenesi üç dört hafta sonradır. b - Doktorun muayenesi neden icabetmiştir? N için dok­ t o r işkenceden haftalarca sonra m uayeneye lüzum gürmü ş · tür ? c - İşken c � yapılaniarın muaye n�si usuldenmidir'? Veya işkenceden önce dayanma kabiliyetinin anlaşılması . için kalp muayenesi yapılırmıymış? -

-

M uayene şahısl arın talebi üzerinemi yapılmıştır, yokEmniyet m iidürlüğünce muayyen zamanla r d a (pek insani ç

sa

-

35


gayebrle) m u a yene edilmesi a -i ı tmid i ı ? Dok tor, cmniyı t m m · subininimi, maznunlarımı, y o ksa h r r ik isini d e mi ade t üzere muayene ile müke lleftir? d - lşkenc :!ye maruz k abın h :rk�s muayene edilmiş midir? Veya ki mler muayeneye tabi tutul muştur? Doktor şimdiye ka­ dar neıarethanede vizıta defterinde gö ..; t e rilmek üze r e kcıç k i ­ şiyi muayene e tmiştir? Ve n e gibi hastalıklar z u h u r etmiş ve hangi teşhis konulmuş v e n;ısıl tedavi edil mişlerdi r ? f - işkence muay c n �lerini doktor nerede, haı1 gi mahalde yapmıştır ve y a p ınakta idi? g - Eg .!r neza rethaned : m ı ayene yapmışsa kapıdan gi.: rerken tam k a rşıdaki i d tabutluğu yani ço k d ,ır m a lı alleri y :. pıldığını d u y muşmudur? görmüşmü -:iür? Buralarda işkence Tabib sözde mu ay �ne ;İni h a n gi tıbbi esasa dayıı.ndırmıştır? Böyle · elektirikli i ş k e n ce için istima l e dilen ve o rada i k i gün bırakılarak işke n c � y e tabi tutu b n insanda h ıı r. gi arazın belir­ mesi laz ı m d ı r v e bu a raz kaç gün sonraya kadar den m ede­ bilir? Muayene ddt�rinde o gün kü kayıtlarla benim muayene şeklim, teşhi �, tedavi v�ya m , ay .� nemin s e b t b i hakk ında k ay ıt­ l a r mevcut mu dur? Muay ne sonunda o günkü tari hle tutulmuş bir zabıt var mıdu ? h - Böyle bir işkenceye maruz kalan kimse acaba arzu e tse tabip celbi mümkünmüd ür? Veya böyle bir müracaat na­ sıl bir formaliteye tabi tutulur? 1 - İşkence mah allerinde veya e m n iy e t müdürlüğünde şimdiye k ad a r hasta la n ı p h � stth:rneye kaldırılc; n , ölen veya intihara teşebbüs eden kaç kişi o lmııştur? D o k tor bunların m •1 ay enesini ya pmışım dır? M u a y e r.e t tmişse n e yolda ra por vermiştir? Ben o r a d a bu feci şartla r d a n hasta lanan ve gözlerini kıs·· men kaybeden v e inti h a r a teşebbüs edr nleri biliyorum. Orada ölenler olduğunu da işittim. Acaba hakikate n emniyd müdür­ lüğü mahzen katında hiç ölen olmuşmudur? Bunu önemle mer a k etmek teyim. Şu y u k a rıdaki . sprular la h�' nÜz tecrübesiz ve ger ç olan

36


c t �ݭ

ta b i p hcı ıı ımı ith• m et m e k ve t e l a ş a d ü � ü r m f k a n u s u n d a

l i m . Anc k, b ö y l e a s ı l ve e s eı s taıı a r i b i r r a p o r l a v e c:.ş ı r ı, l a k i n s a f b i r c ü , etle m e kte v e

ka rşıma ç ı k a r ı l ma k is t c n i l m e sir. e

nezaket

i c :ı bı b u

z u r gö : ü l m e m i a rz u e d i y o r u m .

asılsız

n

fü aade e t -

r aporu kabul de

Bütün

bunıara

ma-

r a ğ m e n , t.ıu

d o k t o r h a n ı m ın b a ş k a l a r ı t l inde v a s ı t a o l m a s ı n a r a ğm e n , m üş­ teki b u l u n :nadığımı i f a d e e t m e k i s t e r i m . S a y ı n Danı�tay

Üye ler i : Aleni bir

m a h k t m e d e t üt ü n

b u n l a r , . bü t ü n bu f e c a y i a ç ı k ça o r t a y a ç ı k a ca k t ı r . B ö y l e y a n · l ı ş v e h a k ik atten u z a k

iddia l a r l a k a r ş ı m ;ı

ç ı k m a k i s e t y en l t re

soracağım başka s u a ller de m e vc u t t u r . A d a l e t , a n c a k a u ; . k t i ıı tecelli s i için ' h ü k ü m v e r e c e k k a n u nş i ı ı a s ş a h ı s l a r ka d;ı r , dt l i l t-­ r i n to p l a n m a s ı , mU Vil Ce h e l e r ve s cı n ı k l a ra

s u a l t e v c i hi ı k a l ı·

n a c a k ceva p l a r l a d a h a a şi k a r bir s u r e t t e t e s b i t e d i l e b i l i r . Y o k · s a böyl e laf o l s u n d i y e i ş k e n c e d e n h a f t a l a r c a

sonra v e ale lu­

sul b i r y ı id ı r ı m muayenesile i ş k e ı . cc mesıı l k r i n iıı n e z a r e ti a l tı n ­ d a o işkenc e n i n tes b i ti ve gt> çen g ü n l e r d o l cı y ıs i l e a r c. z ı n ı n d e ­ v a m ı k a b i l midir? Üste l i k bu m u a y ( n e b e n i m

da' etim

de o l m u ş d eğildir. E s a s e n b ö y le b i r d a ve t e ic ı b e t bir k a h r a man doktor, n e buna

imkan v e r e c e k

ÜZl r i n e

e d e c e k ne

t e c r übe siz b i r

m a k a m ve n e d e m u a y e n e n e t i c e s i n i z a b ı tl a o m a h a l d e

tesbit

edebilecek c e s a r e t ve y i ğitli k te b i r a d a m b u l m a k k a bi l o l a b i l i r ! Ay l ı k lı , m ü p t e d i , e m i r k u l u bir tabip a k l ı n a

e s e r e k k e n d isine

bir mürac a eı t o l m a d a n işken ce v e y a h a s t a l a n ışı b i z z a t ç ı k a r a c a k bir k a l itede

ş i m d iye k a d a r i ş k e n c e i t h a m l a r ı n ı i l g i l i b a z ı

h u k u k c u l a r bile

beniınseyemezken b i r genç t a b i p h a n ı mı n a di l a n e bir

b :!klem � k

o ı taya

o l s a o m e v k i d e b a r ı n d ı rı l ı r m ı ? D e ğ i l k i jestini

m ü m k ü n o l a m a z . L a k i n b ö y l e acaip raporlar u y d u r -

m a s ı c i d d e n i n s a n l ı k , a d a let ve

m e s l e k lerinin p i r i

H ip o kr a t

y e m i nine h a z i n bir tez a t teş k i l e d e r . Y u k a r ı d a k i s o r u l a r bil miy o r u m t a h k i k a t

y a p a n l a r t a rafın­

dan d ü � ü n ü lüp s o r u l m uş m u d u r? K a r a r d a bu cihet hemdir. V c bu d i k kate ş a y a n rapor

pek müp­

hikayesi dahi suçluların

d u r u m u n u a ç ı k ç a i h s a s a i m k a n v e r m e k te d i r .

Binaena l e y h meni m u h ake me k ar ar ında ki (iddia o lunan iş-

37


k enceni n y apıldığı zamana rastlayan Hi k me t Tany u'nu n mua­ yenesini gösteren doktor raporunda bunu teyit eden bir kayıt bu !un ma :iığı) cü mlelerinin hakikatle hiç bir ilgisi olmadığını belirmek mecburiyetindeyim. işkence y a pıldığı zaman veya hemen sonra ka liyyen mu­ ayene y a pılmış değildir, Aslında buna müteallik ne bir rapor ne bir kayıtta yoktur. Ancak üç yıl sonra böy­ le hir alete lüzum hissedilmesi düşünm e ye layıktır. lçkenceci K arnu r anın bana (seni mahzende tabanca ile öldürtür, k a lp sektesinden bir d e rapor alırı m ) sözünü gerçek leştirip fiili şeniyi ifaya muvaffak olamamakla beraber garip bir rapor te· minine ihtiyaç hissetmesi ve yıllarca sonra tezahür eden bu h al suçlunun fiil ve hareketini a çı k lamaktadır. (işkence y apıldığı iddia olunan bina ve müştemilatın­ 7 da sıhhi mahzuru bulunmayan iki küçük bekleme odasınd a n başka hücre bulunmadığı,) hakikat ve delillerden uzak men'i muhakeme kararın d a y er almış bulunan cümlelerden birisidir. Allahın ve k aderin böyle düşünenlere, (sıhhi mahzu­ ru bulunmıyan iki küçük bek leme odasında ) hiç bir zaman beklemelerini temenni etmek iste mem, zira bu vicdanlılıkla pekte uzlaştırı lamıyacak bir hareket olur. mevkilerini M ahzendeki ( Mezarlık) m ahallini, (Tabutluk) yakı n d an görmek, göstermek ve eğer kabul edilirse d anıştay kanununun 4 1 i nci maddesi geregince ( Davala r a ait her nevi tahkikleri resen yapmak) imkanile sizlerin, avukatların ve ga­ zetecilerin d e bulunduğu bir heye tle vaka mahalli yerinde in· edensin. Ve a n laşılsınki (Sıhhi mahzuru bulunmıyan iki küçük bek­ leme o dası) n asıl 40 50 santimetre dılılarında ve 2,5 mt tre y üksekliğinde ve Üzerlerinde evvelce büyük a mpuller bulun a n yerlerin görül mesile (Sıhhi mahzuru bulunmıyan) tabirinin n a · sıl bir esastan v e a da letten mahrum bir b o ş lfıf olduğu vuzuh­ l a bilinsin, iki küçük bekleme odası d e nilen ve bir kümes ve kedi için bil! münasip olmıyan ve hele bir insanın hayvanı a yakta durabilecej'i veya duvarlara sıkışarak yıj'ılabileceti -

·

38


yer i n ne sıhhat ne bekleme vasr f larile teli finin m ümkün o l IT! a­ dığı bilinsin. Ve anlaşılsınki, bu iki küçük bekleme odası t ı p k ı bir ce ­ sedi gömülünceye kadar bekle tip tcışımaya yarıyan bir tabut­ tan başka bir şey değildir. Ve aıılaşılsın ki m u h telif sebepler le işkenceciler ve yardakçıla rı tarafından kape> tılma sı mera kla beklenilen b u davanın sanıkları tarafı n d a n ve belkide giıya tahkikat heyeti tarafından vazedilen (İki k üçük) kelimesinin dar m anası lütfen teemmül edilsin. Bunlar bile tam bir itir a fın ip uçlarını vermektedir. Acaba tahkikat dosyasın d a ş u soru, lar sorulmuş ve cevaplar zabta g � çirilmiş midir? Günde emniyet müdürlüğüne kaç kişi gelirler ve n erede beklerler? Şi mdiye kadar bu odalarda kaç kişi bekletilm iştir.? i sim ve adreslerile kimlerdir? Herkes orada bekit tilirmi imiş ? Bekleme yeri celbedilen sanıklar tarafındanmı yoksa ell' n iyet erkanının e mirlerilemi seçilir? Bu iki be k le m e y e r i den ilen m a ­ küçük halde herkesin beklemesi m ıı t a t m ı d ı r '? Hc k k m t· y er i olurmu? Üstelik o c L ı ·. ı ıı c l o ı ı ı l ı a ş k a kararda (iki k ü ç ü k l ı c k lt· ıııt· hücre bulunmadığı) ehemmiy e t l e z i k ı o l ıı ı ı d ı ı J:ı ı ı ı ı ıı � oı ı · v e · ı ıı u ­ demki iddia e dildiğin e n a z a r a n iki k ü ç ii k l ı t' k l rn ı ı · y ı · ı ı ı ı ı ı ı'J ve üstelik tekrar iddia edildiğine göre (Sı h h i m;, l ı z ı ı ı ıı y o k ) muş, niçin ikiden fazlası bulunmadığı ısrarla i ş ;ı r c t ed ıliyor. 'r' Sıhhi mahzuru olmadıktan, üstelik bekleme y e r i ok rak la kullanıld�ktan sonra adet tasrihi ihtiyacı neden d uy ulmuş? Acaba fazla işkence tabutluğu y a pmaya lüzum yokmu imiş? Baş k a geniş bekleme odaları varını im iş? Bunların ebad­ ları ne imiş'? Varsa ve madr m k i ( Bu iki k üç ü k bekleme hüc ­ resine birerden i k i k işi) sığdığı ıı a g öre, b e k l e m e odası olar2 k kullanmaya değer vı� i lıtiyacı giderebilirmi imiş? Zira iki hüc­ rede ancak be kleyecek iki kişi konulabilmesi bir yekun t u t­ madığına göre, aca bıt l ı ı ı ıı l ı n ı ıı h ikmeti vücu d u ve k ullanılman için başka s ebep ler m e v ı· ı ı t o l a l ı i l i r m i ? Bu kendi dillerile tu tul­ dukları (iki küçük) t a bu t l ıı k ln l w k l rnıe işi kaç gün sürermiş? Ayakta bir insanın günlerce b r k l e l i l m e s i , aç bırakılması ve '

39


muazzam ışık h a r aretile bunaltılması - (Küçük bekleme hücresi) nin küçüklük iLde etmesi gereken bd: l t me ta limatından m ı imiş? B u r a y a konulmakta başka makseı t va rını imiş mesela ih tilattan m en gibi 1 Danıştay Üyeleri, A l · ·ııi bir mahke mede işkenc{ ci ve yar­ d a k ç ı l a rına bu sualleri tevci h ets "ydim k i m bilir ne kadar boc alıyacaklar, nasıl bir muhakeme ne•ic � sinde ister i�te mez itiraflarda bulunaca klardıl Zira benim , ve çok değerli ahlak men ve i deal sahibi hocalarım v� ark adaşlarımın ihti lattan keyfiyeti Türkiyede belki pek nadir olarak tatbik edilmiş ve müdd eti beş a l t ı ayı aşmıştır. Yani bu müddet bir k a ryola bü­ y ü klüğünde güneşsiz iz belerde geçmiş, h aftalarca kitap veril­ memiş, 5 6 ay gazete oku m ;ı k y a s a k edilmiş, ha riçle, bir birimizle görüşmemiz men olunmuş, ancak dışardan gelen ve tethiş edici ıı azarlc r a ltında tetkik ve takip için tertibat a lınarak bir k c ç kişiyle karşılaştırılma v u k u bulmuştur. Ben ise emniyet müdür ­ lüğünde ihtilattan men edilerek kaldığım döı t bucuk a y za m e :n içerisinde bir defa eşya getiren yukarıda a d ı ge ç miş olan zat­ la pek k ısa bir a n görüştürül m üş, haftalarca k itap verilme miş ve nez a ret hanede kaldığım m ü ddetin sonuna kadar da gaze­ te o kumama müsaade edilmemiştir Hatta avukatlarla bile te­ masımız yasak edilmişti. Binae naleyh bu işkence ·mahallerinde ihtilattan men lafı asla mevzuu bahsolamaz. ·

Ben, 1 4 Numaralı dar bir hücrede yalnız bulu n d u ğı m a , ifade için celplerde oradan çağ"rılmam . m ü m k ü n olduğuna ve 30 Haziranda emniyet müdürlüğüne celbime ve işkencede n önce üç gün 1 4 N u maralı hücrede kaldığı ıı a göre a r t ı k be k­ leme odasının manası olurmu? Zira benim bulundı: ğum hücrı� b u tabutluğa 1 5 metre yak ınlıkta, aynı kapıdan girilen yerin dahilindedir. 8 \ıJen'i muhakeme kararı için hiç bir zaman memnuni· yet verici bir n o k ta olarak görülemiy'!cek kısma gelmiş bulu · nuyorum. Sahife 2, alt sıradan satır 2 d e başlayıp sahife 3 satır 2 d e bikn ve oku y anı üz ülmekte veya h a y rette tereddüde sevke· -

40


den şöyle bir cümle var: ( 1 500 Voltluk k ullanılmasına müsait elektrik t �sisatı da bulunmadığı 1:: h li hibre raporlarile son ş­ turma k ağıtlarının incelenmesind n a nlaşı ldığı cihe tle müşte ki­ nin bu iddiası da s a b i t görülen emişti r . ) Sayın Daıqtay üyeleri, ş u cümie d a h i vaziyeti apaçık or­ taya sermektedir. Ya ni soruşturma kağıtlarının mahiyetile e h li hibrenirı , yeni deyimle bilir kişik rin bilmez k işi o lduğunu is­ bat eder. B::!n f e l sefe ta h s ı li y a p mış ve içtimai mevzular üze­ rinde uğraşmış, yaz mış, acizane risaleler nt>şretmiş birisi olma k ve yaşım 32 yi g.!Çm�kle beraber pratik hayatta d a a z ç o k kcrüb � ii bulunan biriy im. B i r elektrik mütehassısı değilim. Bir ele ktirik mütehassısı olmak ga yem de yok�ur, fak a t elek­ tirik h a k kında şu bilir kişilik taslay ıp rapor verenlere ve raporu kabul edip karara ithal edenJ, re kıyasen ha m d ol r n ıı bu sahada d a basit b i lghı bu z atlardan farklı bir haldedir. N e Voltu? Y a h ut voltun alakası ne? Daha voltla vatı ayı­ ramıyacak ve aradaki derin mahiyet farkını ce ffe l kalem silip atarak bilir kişilik taslamak mümkün olurmu? Benim bildiğim volt meselesi ayrı vat mevzuu ayrıdır. Mesela Ankara elektrik şebekesi 220 voltla çalışma ktadır. Hatırımda kaldığııı a gör e İstanbul semti 1 1 0 voltla, Kadı k öy semti de gene hafızamda k al a n d oğruysa 22J volt üzerinde çalı�maktadır. Fakat tesisa t muhafaza edilmt k şartile elektrik sobası, oc�k vesaire k ullanan ve büyük ampullü lambalar istimal eden hanelerde ve emsali mahallerde 1000 1 500 vat olat ilir. Hatta 1-2 basit tel ilavesile sigortr. yı biraz k uvvetlendirere k bu mık­ dar 1 500 hatta daha fazla vat'a. çı kadabilir. Üstelik arzu e d i· lirse vat'ın d a h a yükseltilmesi içi ·ı büyük binalar, ele k l irik şe­ bekeleri, elek tirik santrallarına ve buna mahsus geniş tesisa­ ta hiç lüzum olmadan küçük bir valiz ebadında ve duvara tesbit olunacak tiyatro, sinemalarda görülen basit bir d uvar tesisatile bu işler mükemmelen görülür. B u r ada elektirik mü­ tehassısı ve elektiriğe a it kitaplar bulamadığım için daha de­ rin teferruata giremiyorum. Fakat bilhassa bu noktada y anıl­ may ı , başkaları hesabına mahcubiyete tı rcih ediyorum. ·

41


S l.yın D ınıştay üyel eri, sizlerin adalet şinas olmasını bütün gön­ lü mle di lediğim vicdanlarınıza ar zedi} orum. Hiç tutar tarafı bulunmıyan tahkikata a it pervası z ka rarınızı, z ulme uğramış fe rdin ve fertlerin öcü için asla değil, yıkılmas ı ve tasfiyesi ic ı beden, zulümle çalışan, kanunsuzlukla selahiyetle r ini k ötü­ ye k allanmak isteyen geniş bir z ihniyete son v erdiri lme si, bir daha katiyyen dayanacak bir merci bırakılmadığının ısbatı için perva">ız, h a ki katçi ve h a k ç ı kararınızı bek liyorum. Esasen bundan ö nceki k a rarınızda d a suçluları ağır ceza ma hkemesi­ ne s !vketın iştiniz. Buna tekrar güveniyorum. Sizler Alla h göster · mesin b öyle b i r işkenceye maruz k e lscı ydınız d a ha başk a n a ­ s ı l v e h a ngi d e lillerle i s b a t ederdiniz? Evvelce içişleri Ba k a n ­ lığında bir memurken bazı sebepler dolay ısile bana z a r a r ve­ r il ebilecek bir muhit içerisinde bulunuşuma rağmen işkence dolayısile h 1.kika tin ortaya çı k ması ve hukuki ada letin görül­ mesi için uğraşmamın sebebi ne olabilir? Öğretmenlik mesle­ ğinde de her hangi bir diğer idari mak amın emrile ve bilha s­ sa yeni i ller idaresi kanununun hali hazır mevzuatile, öğr et­ menlik mesleğimi d a h i ne ticesi meşkuk bir gel e c t ğe terk e tmiş olmak ihtimaline girmiş olmuyor muyum? Bu davayı bir ce mi­ yet ve zihniyet meselesi addediyorum, ve ınücadeleme neye mal ol ursa olsun devam edeceğim, y a bu y a r a kapanır veya y ıllarca k a n a r . Ve mücadelesi'de sürer, lakin tüken mez. Sayın D a n ışta y Üyeleri, Gösterdiğim en önemli tanıklar dinlenilmemiştir. N için? Ankara 3. üncü asliye ceza mahkemesinin kararının işkenc !ye müteallik kısmı c elbedilmiş midir? 1 N u maralı Sıkı yönetim mahkemt sinin 1 Numaralı eski savcısı Kaz ı m Aluç'un aleni celsede (işkence ya ptık ) itirafı neden tahkik edilmek istenilmemiş ve b u hususta şahitler çağ­ rılmamıştır ? işkenceye methaldar suçlu şahısların veya maiye tteki me­ murların aksi delil olarak kullanılması, ciddiyetten ari r a p o·r­ lar tanzimi komedisi, sizleri ikna edebilecekmi? Üstelik daha işkenceye yeniden sevk tehlikesi geçmeden 1 944 - 1945 yılla·

42


i-inda bize yapılan işkenceleri mahke m - İ erde anla t ma m ı z , yazı­ lı müdafaalarımızda b elir tmemiz, türlü tehlikelere rağm en orada bile bunları a ç ı klayışımız neyi ifade eder? K i o zamanlar tek p arti ve zavallı bir m � tbuatla, bilh assa İ stanbulda sert bir -ör­ fi idare sistemi ca•i idi. Oradaki y azılı ve sözlü ifadelerimiz el bette h a kik atin ne olduğunu gö >teren vesikala rdandır. Şunu da açıklamak isterimki, ancak aleni bir adli mahke­ mede şahitlik y a p a cak, emniyetten, h u kuk mesleğinden bazı · şa� Blar mevcuttur. Bunıa rı oracla ve ani olarak o r tay a çıkar­ mak ve muvac �hder y a ptırmak adli mah kemede de vaziyt ti en ince tefe r r uatına kadar yeniden isbat etmeme imkan vere­ cektir. Semamızdak i güneşin ışığı nasıl bu alemi sa rmışsa , ergeç ada· let güneşinin d e e n karanlık köşelere kadar nurunu göndere · ceği ııe ina nıyorum. Fani insanlar; gündelik menfaat, mu htelif ihtiras, tesir ve nüfuzlar altında k alarak cihar şümul ad aleti m ahkum edemezl� r. Hakikat muvakkaten tahrif, tadil, tehir perdesile ör tülebi­ lir. Lakin asla imha edilemez . Adalet muvak katen tah rif, tadil tehir edilebilir. l akin asla imha edilemez. Zulmün y urttaki çirkin lekesi, yeni ha ksızlıklarla değil yalnız a dale t ve gerçek kanunla silinip temizlenebilir. Büyük Hakiki tarih ma hk emesi de bir gün bu iğren ç ve baya ğı işkencenin amilleri ve işkenceciler hak k ında ge reken hükmünü verecektir. Gönül ve şuur diler ki, Danıştay, adalet şanı � a layık bir cesaret ve hakşinasl.kla adli bir dava yolunda sed olarak kal­ masın. Siz lerden istediğim su çluların lüzumu muhakemesine k a­ ra r verilmesidir. Sizlere soruy orum Sayın Danıştay Üye leri: Kararınızı şu• nun cevabı olarak bekliyorum. Haksızlığın Enva'ını Gördük Bu mu Kanun? Hikmet Tanyu Öğretmen / Pınarbaşı

9·.1 1 2 / 1949

43


l t ir '1 z dilekç �sini müte& İcip, yıı l adır bekİediğ"imiz nı-tice ta hakkuk etti 6 Ş ubat 1 950 günlü bazı g. zetc l e r ilk sa yfala ­ rında bu haberi büyü k puntulıı başlı k larla belirtmek alicemıp­ lığın ı v� h a ksever liğini göst e rdile r . ( 1 4) < Yakında Ya rgıtay 1 . inci Ceza Dairesinde Urfa v a li s i Kamu r a n Çuhruh aley hin e açılan çok e n ter esan bir d av a n ın duruşmasına b a şl a nac a kt ı r . D a v a n ı n adı altı s e n ed e n t e r i Ü n i versite talebeleri tar afından v erilm iş hulunuyordu: i ş k en c e d a ­ vası . H a dise şu d ur · 3 'Jlayıs 1 941 tü r ilıind<>, An kara Ün iver site­ si g�nçliğ'i N ih<ıt A tsız isminde m i l l i y etci gt nç bir öğre l_mr n l e muharr i r Sabahaltin A l i a rasında gör ülme k te o l a n bir dava esnası n d a komünizm a leyh i ne b i r nümayiş y a pıyorlar. Bu nüma yişin mrçhul i s tikame t l erd e n yapılan ta h r ikat n e tic � s ind e doğduğu iddia ediliyor ve bu y üzd e n 23 Üııive: site tale b e si tevkif ediliyor. Bu n ü may i şe siy; s i bir çt hre verildiği için bizzat e mni yet umum müdür muavini i amuran Çuhruh tahk ikata me mur ediliyor. Tevkif edilen gençlerden halen K ay s e ride öğretmen olan Hikmet Tanyu, K amuran Çuhruhun kendisine işkence yı ptıı t­ tığı iddia s ı ile dava açıyor Koc :1eli ağır c za ile D a n ı şt a y davanın bakılması salahiy etini b i r b irle r i üzerine atıyorlar. Bunun üzerine iş uyuşma zlık mahkemesine intı k a l ediyor Uyuşmazlık M a h k emesi bu işe Danışta y ı memur ediyor. Hikmet Tanyu'nun iddiaları içişle r i Bakanlığı müfdtişleri tara f ı ndan t a h k ik ediliy o r . Bir çok �a­ hitl e rin ifadeleri alınıyor ve tekemmül e ttirile n dosy u yolla n ı­ yor . Danıştay ikinci Dairesi bu evrak üzerinde tatbikatını ya­ parak me'ni mu h a k e me kararını veriyor. Bunun üzerine Hık met T any u ve Vekili Avukat Nureddin Ardıç o ğlu karara itiraz ediyorlar . Bu it i ra z üze rine Daıııştay umumi heyeti t e kra r ( U) Bilhassa Kudret, Yeni Sabah, Zafer, Hürriyet ..

sayı

735

Kudret 6 / Şubat i 1 950

işkence davasına yargıtayda bakılmasına rağmen

lüz:umu

eme kararını11 bir rureti temin ıdilemediğinden ancak ıaz:etelırdın mık lıııbil oldıı

44

muha­

naklet·


dosyayı inceliyor ve k l h ir Hr e k seriyetle lüzıı m ıı n uhıı keme k a r a r ı veriyor. Kamuran Çuhruh halen Urfa valisi bulunduğu için mevzu­ ata göre d a vaya önümüz d e k i günlerde Y a r gıta y 1 . Ceza Da­ rcsi ı1de başlanacaktır Hikmet Tanyu'nun dava a çmasın ın sebebi K amuran Ç u h · r uh'un ş a k a ğ ı n a ta bancasııı ı n n a m l us u n u d <ı yayıp t e hdit a ll ın ­ da ifadesini <ı lması, 8'.) santime t r e e n i nde v e i k i m l t r e y ü k ­ sekliğinde tabutl u k n a m ı i l e c! nılaıı h ü c r e y e lı a p sc t ı iı ert k beynine lutulaıı 500 e r mum lıı kt< n o l m a k iizert ii �· adet ; m· pulun verdiği ha raretle işkence ya pmasıdır. Bu davaya H ikmet T <ı n y u ' ıı uıı Vek ili olarak O d . l 'ro f . Vasfi R <ı. ş i t Sevig v e Avukat N u re ddin Ard ı ç o ğ l u i � l i ı a k t'.tl t: · cek lerdfr. Davanın önemi gözönünc alııı ar;ı k duruşm a s ın ın Y11 1 gılcı y · d a k i Yüce Divan salonunda y a pılması kuvvetle m u h temel­ dir. , Lüzumu muh :ı.keme k a rar ına uyula rak önce müfdtiş - vali Kamuran C u h r u k ve Muzaf fer hak kındaki davay .. Yargıtayda d c: va ıri e ::l il .nektedir. Ayrıc,ı Denizli valisi Ahmet Demir ve M al< ty a va lisi Sait Koçak hakkında da hazırlık tahk ikatına başlan mış bulun uyor. 3 Haziran 1950 gününde de adaletin ümidimizin üstünde müke mm' 1 k u d rdine şahit old u k . Kayser i R :şadiye K a r a k olunda üç s a eı t müddetle y e n iden ifade verdim. G �nel Kurmay Başkanlığı çok hassas v e a nlayışlı bir h a k ve mil liyetseverlik h amlesile, 1944 yılında Türk Milliyt tçilt rinc tatbi k e d ilen büyük ve küçük, işkence, h atta u sule muteallik h u k u k i ihmallerin, tehditlerin, ta h kirleı in dahi hes<ı bını sor mak üzere aşağıda yazılı fertler hak kında tah k ikat açılmasına müsaade etmiş ve h azırlık soruşturmalarına d a ehemmiyet'e girişilmi�tir : " Eski Sıkı Y ö netim K o m u tanı Korgeneral Sabit Noyan, B i r numa ralı Sıkı Yö ı e tim Mahkemesi Başkanı G �neral Ali Riza Yazgan, Bir numaralı Sıkı Yönet:m Mahkemesi Ha kimi Albay Cevd et Erkut, Bir numaralı Sıkı Yö netim M a h kemesi .

45


üyesi Albay G alip Kaan, h e m hazırlık ve i lk tahkikatın hakimi, hem de bir numaralı S. Y. M a h kemesinin savcısı Kazım Aluç,, Bu z a tların işkence d avasındaki derece ve rolleri, mes' uli­

ycl d u ru ml a rı elbetteki farklıd ır. lşkenc� y e muttali olupta ha­

reket·:: g :çil memesi, bunla rın ö n lenmemesi bile mes'u liyeti ta­ zamm .ı n ettirmektedir. Hattil bir numaralı Sıkı Yönetim M ah­ k e m ;;sinde işkencderden h eyecan ve samimiyetle bahsedilme­ sine rağmen bu beyanların geçiştiri lme sine çalışılması, veya zapta alınmaması, hazırlık ve ilk tahkikat safhasında işkence­ leri » tahkirlerle, türlü ta zyiklerle sorgu yapılması k arşısında ilgi li diğer makamlar hrıı fından ka y ıtsızlık gösterilmesi bile . üzerinde ön• mle duru lması gerekt>n hıısusla rd< n sa y ı lmakta ve tahkikat bu noktalar üzerinde ve adalet i � ti k a metinde inki­ şaf etmektedir,

46


SON SÖZ Hür riyet ve a d aleti m e f k u r e t a n ı mış m u hterem insanlar sizlere h itap ediyorum. Vicdan ve irfan s a hibi T ü r k le r , · yıllar­ ca h ürriyet ve adalet ınücadelesi n d en sonra millet i r adesinin z a ferine örnek olması gere k e n aziz Milletve ki l l e r i sizlere hita p ediyo r u m . Bu uzun uğra şma , bir kin ve öç a lm a d a vası o l m a k Ç t t i n m ü c a d e l e m i z iş­ iddiasında ve küçü klüğünde değildir. k <! nc � zihniyetine ve z u l ü m c a n a va r ı n a k a rşıdır. Azmim;z ve

gayemiz bir daha hiç olmazsa sevgili T ü r kiy emizde işke nce y a p n a k c e s aretinde t e k bir ı n s a n bırakmamaktır. Eğer h e rhangi işk e n c e zihniyetinin m ü m e s s i l l e r i ; zulme h e vesli, sadist mizaçlı k i m -.e l e r e ö rn e k olacak dere cede ceza­ landırılmazsa, y eniden çeşi t l i z u lü mler h o r t la y a b i li r . Hu k i ta p h a k i k i T ü r kiye Büy ük M i l l e t Meclisinin say ııı mille t Vl'killni nt' , herhangi bir a f k a r arında dava olunan s a n ı k l a rııı dıı n ı m ı ı d i k k a t n a z a r la rına a l ı n m a k ü z e r e , a y n e n h ü r l ı i r ııı i l l d l aşı ıı dilek çesi m a h iyetinde addedilerek ö n c e s i 7. le r l' , vı· s o n r a C u mhur Ba şkanlığına, Başb a � an l ığa, Gen e l K ur ma y H a ş k a ıı l ı ­ ğın a , Türkiye B ü y ü k Millet Meclisi Başk a n l ı ğırı a , D i l e k \· c Komi iyonu Başk an lığına, A d a l e t Bakanlığına su n u l m a k t a d ı r . 1944 y ı lında k i " Türk çülük d a va s ı n ı n i ç y u z u ve T ü r k i y ed c işk e n celer,, pek m u h t a s a r o l a r a k ş u u r , gönii l v e vic danlcı rını7. ü z e r i ne b ı r a kılmıştır. Bu i tibarla şun u da i lave e t m e k isteriz ki işkence y a p m a k suçundan şayet ve nasılsa m a h k u m o lmuş bir kişi bile v a r sa asla af ed ilmemelidir ... Lay ı k olan lay ı k o l · duğıı m u a m e ley i görmezse, isl�hı ndsetmezse o r tada adalet k a lamaz.

işkence d a va s ı münasebetile, lehte ve a leyhte ancak bir­ kaç vesika neşredebilmek mümkün oldu. Hiçbir kat'i h ü k me varılmadan, Davaya müessir o l abilecek bir ço k tahlillerden s a kın­ makla be ra b e r , a n c a k sanıkların af edilme i h timalini önle mek gay­ retile bazı husu sları, milletce seçil miş i n s a n lara s u n u yoru z . Esasen işkence d a vasının ikinci cephesi güvenmek istediğimiz Y a rgıta y · d a de vam etme k tedir. Diğerleri h a k kı n d a d a hazırlık t a h k i ka-

47


tı b tı şl a m ı ş t ı r . S ü k u n ve h u z u r içerisinde o b j , kt i f k a l a r a k şu· nu h a t ı r l a t m a y ı a r z u ediyo ru z . M ;ı d e m k i , s a n ık l a ı ın k e n d i l a­ b i r l e r il e " i ş k e n c e iddia ları .. m e vc u tt u r . Ş u h a l d e d a va n ı n lüzu­ m ı ı m ı h a k e m e k a r a r ı n d a n sonra, a yrıc;� b i r neticeye u l a şm a s ı a r t ı k s a n ı k l a r için de zaruri o malıdır. Aksi h a l d e bir ı:. f kcy fiyeti, s a n ı k l a r için a nc a k b i r s u çun affı Ş l: k li n d e m ütalaa e d i · lcce k t i r . Bi !hassa henüz c e z a y a m a r u z k a l m ada n , ıslahı nef­ setmeden a f edilme do ğ r u o l a bil ı r mi? Dil e ğ mi z , san ı k l a r ı n l e h ve a l ey hinde d e o l s a d a va nın h e r türlü lehte ve aleyhte, şüpheler, itim atsı z l ık l a r y e r i n e k a t' i vt: aç ı k olara k bir h ü k me e r mesidir. Beş y . ld ı r adaletin s a b 2 h r e n k l e r i i ç t r isindc y a vaş yavaş y ü '<.sele r e k öğle güneşini n gür ı ş ı ğ ı n a d o ğ r u y ak laştığı n ı gÖi Ü · y o r u z . Bas i t ölçüde d e olsa hür r i y e t, h a kikat ve a dalet müca­ d e l e mize yılma d a n d e v a m et tik. Ve gene gaektik çe y ılma d a n d e v a md a tereddüt etmiycc ğiz A r z u m u z , h u k u k i adale t güne­ şinin o en f e y i z l i n u r la rile, Türkiy ( m i z ve ba htsız d ü n y <rn . ı z üz,� rinde e b e d i y y � n sönmeden devam et mesidir. D ü n y a n ı rı , d i ­ ğP r k a ranlık k öşde rile bir l i k te b ü tün T ü r K l ü k u f u k l a rı ıı d a d a t artı b i r a d a l e t e kavuşul m a s ı n ı özlüy o r u z . A r t ı k ha k v e h a ki k a ­ t i n önünde cellat kesilen b a s k ı c ı l a r ı n v e sömürücülerin k ara v e kızıl perdesi günbegün k a l k m a k t a , d ü n y a mız şerefli gw­ çek i n s a n d ü n y a s ı olma yolunda i le rlem e k ted ir. i l k D a v a m ı z T ü r k V a t a n m '.i a , i n sa n h a k ve ha y s iye t i n e y a kışa ca k , saadetli ve h u z u r l u hay a ta u laşılması ve ha ksızl ı k , adaletsiz lik k ii b u s u n d :ı n y u r d u m u z u n e n ı s s ı z köşelerir. e k a d a r kurta rılmasıdır. Şüp h e yok ki, d ü n ya üzeri n d e k i hak, h a k ib t, s a a d e t v e h u z u r d a v a s ı bütün mil l e t l er in ve i n sanl ı ğ ı n d a va s ı olmaya la· yıktır. Sizlere s u n u l a n cümleler ise bu m ü b a re k i d e a lde n a y · dınl a n mış k ü çü le bir d a mla d e ğ erindedir. Ümit e diyo r uz ki, b u a s l a çöle düşen bir damla o l m a y a ­ c a k v e Son Söz Kanuna k a l a c a k t ı r . Hikmet Tanyu Kay se r i , 4/6/1950 ·

48




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.