TİMDER Dergisi 70. Sayı

Page 1




İçindekiler TİMDER Yönetim Kurulu : Serdar Dönmez, Ali Yalçın Tung, Mehmet Arslan, Baki Kartalkaya, Adem Yıldıray Yılmaz, Aydın Eşer, Bircan Şahin, Cemal Kır, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Kemal Yıldırım

Yayın Yürütme Kurulu : Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa

İletişim Bilgileri : Adres: Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Söyleşi Kale Grubu Tarık Özçelik

Üretici Gül Pres Döküm Aret Polat

Mecidiyeköy - İSTANBUL

Üretici Sanica Banyo Ali Fatinoğlu

Geçerken Uğradık İkiel Yapı Tahsin Yıldırım

Satış Hattı Kütahya Seramik Emrah Meriçboyu

İçimizden Biri Dönmez Yapı Şener Dönmez

Nisan-Haziran 2010

Telefon: 0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43 e-posta: info@timder.org.tr Web Sitesi: www.timder.org.tr

70

Kapak Fotoğrafı : Güray Ergün Mekan : UNICERA 2009 - Bien Seramik Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Serdar Dönmez İncirli Cad. No:28 Bakırköy - İSTANBUL (serdardonmez@timder.org.tr) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İSTANBUL (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Hukuk Danışmanı: Av. Murat Çelikten Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timder.org.tr) Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: EUROMAT Entegre Matbaacılık A.Ş. Sanayi Cad. No:17 Çobançeşme Yenibosna - İSTANBUL 0212 451 70 70 Basım Tarihi : Yayın Türü : Mart 2010 Yaygın Süreli

2

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:

Elmor Seramiksan GLP

1

Dönmez Yapı Ege Yıldız Franke Hakan Plastik Creavit -Çanakçılar Ekpaş PIPEXPO Eczacıbaşı Yapı UNICERA Baymak Duravit Artemis İdeser - İdevit Panelduş Fırat Boru Ekpaş Hitit Seramik Teka Esen Plastik Uğur Yapı Graniser Ece Banyo Çanakkale Seramik KalePlus Kütahya Seramik Ege Seramik Akgün Seramik Kırali - Cresta Adell Bien Seramik Visam Zimmer Petek Banyo Gül Pres Döküm Damla Banyo Schlüter Systems Japar Yurtbay Seramik Penta Termal Seramik Orka Banyo Şahinler Yapı Ge-Ti Kare Banyo Gelişim Teknik Newarc - Ecesan Kale Pelikan Küvet Sanica Öncü Banyo

7 11 14-15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 34-35 37-39 39 41 44-45 47 49 51 53 55 57 59 61 63 65 67 69 71 73 75 93 97 109 111 113 115 121 129 131 133 135 137 139 141 143 145 147


İçindekiler

TİMDER’den

08

Satış Hattı

88 Kütahya Seramik Satış ve Pazarlama Yöneticisi Emrah Meriçboyu

TİMDER Akademi Eğitimleri 2009-2010 Eğitim Dönemi Sona Erdi TİMDER, Pazar Kahvaltısı ve Aile İçi İletişim Semineri ile Üyelerini Tekrar Bir Araya Getirdi TİMDER Yönetim Kurulu Sektör Profesyonellerini Ziyaret Ediyor TİMDER Üyeleri için Yeni Çek Kanunu Semineri Gerçekleştirildi

Haberler

Hakan Plastik’e Bir Ödül de İhracat’ın Yıldızları’ndan

Üretici

90

94

36

TSF Sektör Toplantısı’nda 2010 Yılı Değerlendirildi Seramiksan’dan herkese 3D tasarım platformu: www.seracad.com Duravit, Tasarım Oscarları Ödüllerini Topladı Kale Grubu Yeni Yüzüyle UNICERA Fuarı’nda Antimder Yeni Yönetim Kurulu Göreve Başladı Umpaş Seramik, İstanbul Yapı A.Ş. ile Artık Güngören’de ZİMMER A.Ş. UNICERA Fuarına Yeni Ürünleriyle İlk Kez Katılıyor

Söyleşi

76

Gül Pres Döküm Yönetim Kurulu Üyesi Aret Polat

Damla Banyo Genel Müdürü Semih Kara

94 Sanica Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fatinoğlu

Kale Grubu Seramik Grup Başkanı Tarık Özçelik

İçimizden Biri geziYORUM

102

82 Dönmez Yapı Malzemeleri Şirket Ortağı Şener Dönmez

Çanakcılar Yönetim Kurulu Üyeleri Sezai Çanakcı Hakan Çanakcı

Geçerken Uğradık

106

İkiel Yapı ve Dekorasyon Ürünleri Şirket Ortakları İsmail Ekşi ve Tahsin Yıldırım

Sahadan Ekonominin Nabzı Hukuken Bayi Vizyonu İletişimde İletişim

110 116 120 122 124

Teknoloji Sağlıklı Yaşam Ürünler Aramıza Katılanlar Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

104 128 130 152

3


Yönetimden

“Global ekonomik krizin ardından bir araya geldiğimiz ilk UNICERA Fuarı’na hoşgeldiniz.”

Serdar Dönmez TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı serdardonmez@timder.org.tr

Bu yıl 22.cisini düzenleyeceğimiz UNICERA fuarımıza hoşgeldiniz diyerek sözlerime başlamak isterim. Sektörümüzün bayram günü olarak ta nitelendirebileceğimiz bu önemli etkinliğin geçen yıla oranla daha hareketli olacağını öngörmekteyiz. Zaten değerli katılımcılarımızın krizin etkilerinin giderek azalmasıyla ekonomik konjonktüre dair içinde beslediği umutlarında aynı paralellikte fuar katılımına olan talepteki heyecanı da etkilediğini görmekteyiz. Umuyoruz ve inanıyoruz ki aynı heyecan bu sene üzerindeki ölü toprağını atmaya hazır talep cephesinde de aynı oranda ve canlılıkta etkisini gösterecektir. Unutulmamalıdır ki dünya seramik liginde şampiyonluğa oynayan bir sektörün takım oyuncuları olarak bizler kendi sahamızda ancak bu fuar ile rakip ülkelere gücümüzü en iyi şekilde gösterebilmekteyiz. Benzerleri arasından her geçen yıl daha da güçlenerek çıkan ve istikrarlı bir şekilde gelişen fuarımız, sektörümüzünde geldiği boyutları göstermek açısından önemli bir kanıt niteliğinde olmaktadır. Bilindiği üzere Türk Seramik sanayi diğer sektörlerimize göre katma değeri çok yüksek olan bir sektördür. Girdilerin tamamına yakını yurt içi kaynaklarından temin edilmektedir. Üretimde kullanılan ithal malı malzemeler ihmal edilebilir düzeydedir. Ancak enerji yoğun ve nakliye hizmetlerinden çok pay alan sektörün yüksek enerji fiyatları ve ülkemiz ulaşım hizmetlerindeki alt yapı sorunları ve özellikle de inşaat sektöründeki daralma sebebiyle uluslararası rekabette son zamanlarda oldukça kan kaybetmesine sebep olmuştur. Milletimize özgü müteşebbis, çalışkan ve yaratıcı özelliklere sahip iş adamlarımızın çok önemli katkıları ile uluslararası arenada önemli yer tutan sektörümüzün rekabet gücünün sadece ürettiği ürünün kalitesi ile ölçülmediği gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır.

4

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Bu sebeple yavaş yavaş dağılmaya yüz tutan karamsarlık bulutlarının arasından sıyrılarak sektörümüze itici bir güç kazandıracak fuarımızı en iyi şekilde idrak etmek hepimiz açısından önemlidir. TİMDER olarak bir yıldır hazırlıklarını sürdürdüğümüz ve UNICERA ile eş zamanlı olarak yapılacak olan PIPEXPO 1. Boru Endüstrisi Fuarı’nı da bu vesileyle müjdelemekten memnuniyet duyarım. Üyelerimizin yakından ilgili olduğu boru sektöründe uzun yıllardır oluşturulmaya çalışılan etkili bir fuarın temellerinin atılması için sarfedilen yoğun çabaların ardından bu sene ilk defa huzurlarınıza çıkacak bu fuarımızın da ilgi göreceğine inanıyoruz. Henüz hazırlık aşamalarındayken dahi sektöründen oldukça yüksek oranda ve samimiyette ilgi toplayan Boru Endüstrisi fuarına dair tespitlerde bulunmak için elbette erken olacaktır. Ancak yıllardır UNICERA fuarı ile biriktirmiş olduğumuz tecrübemiz ve UNICERA’nın yanısıra PIPEXPO Boru Endüstrisi Fuar’ının da yapımında işbirliğinde olduğumuz Türkiye’nin öncü fuarcılık firması TÜYAP ile birlikte bu fuarı da iyi neticeler getirebilen ve sektörüne faydalı bir fuar yapabileceğimize güvenimiz tamdır. Her iki fuarında sektörlerine hayırlı olmasını temenni eder, öncelikle UNICERA’nın ve sonrasında da PIPEXPO’nun oluşumunda katkı sağlayan katılımcılara, ilgilerini canlı tutan ziyaretçilere ve fuarların organizasyonları için fuar komitelerinde görev alan herkese teşekkürlerimi sunarım.


Öngörünüm 2. çeyreğinde 10.15 milyar TL olan sektör büyüklüğü 2008’in 2. çeyreğinde maksimum değer olan 12.36 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2009’un 3. çeyreğinde ise son 3 yılın en düşük değerine ulaşarak 8.6 milyar TL’ye kadar düşmüştür. İnşaat sektöründeki bu daralma, tüm alt sektörleri de olumsuz şekilde etkileyerek ekonomik büyümenin toparlanmasını geciktirmektedir.

Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMDER Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr

Değerli Okurlar; Kısa adı İMSAD olan İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği sektörde önemli ağırlığı olan bir dernektir. 1984 yılında kurulan İMSAD 2006 yılında yeniden yapılandırıldı. Bu yapılandırma sonucunda, sektörü hem yurtiçinde hem de yurtdışında temsil eden İMSAD sektörün gerçek gücünü ortaya koyabilmek ve güç birliğini sağlamak amacıyla, sanayici üyeler yanında sektör derneklerini de üyeliğe kabul etti. Derneğimiz TİMDER de İMSAD üyesidir. Bu yazımda İMSAD’ın Ocak ve Şubat aylarında yayınladığı aylık raporlardan çıkardığım bazı notları sizlerle paylaşmak istiyorum. GSYH 2009 yılı 3. çeyrek verilerine bakıldığında inşaat sektöründe % 18.1’lik bir daralma olduğu görülmüştür. TÜİK verilerinin incelenmesi, 2007 başından bugüne kadarki süreçte inşaat sektörünün daralmasındaki dramatik gelişmeyi çok iyi bir şekilde ortaya koymaktadır. Aşağıdaki diyagramda bu durum çok net bir şekilde görülmektedir. Her ne kadar 20092un 2. çeyreğindeki 21,42lük küçülme 18.1’e düşmekteyse de, bu toparlanma yeterli görülmemektedir.

İnşaat sektörü, ciro endeksi incelendiğinde de ciddi düşüş oranları burada da kendini göstermektedir. TÜİK verilerine göre son 3 yıla ilişkin ciro endeks değişim oranları aşağıdaki diyagramda görülmektedir. Diyagram incelendiğinde 2009’un 3. çeyreğinde sektörün cirosunda meydana gelen azalma, % 22 düzeylerine ulaşmıştır.

Sektördeki gerileme, istihdam endeksi değişiminde de kendini çok açık bir şekilde göstermiştir. İnşaat sektöründeki işsizlik oranının artması, Türkiye’deki işsizlik oranlarını ciddi bir şekilde etkilemektedir. TÜİK verilerine göre, 2009’un 3. çeyreğinde istihdam endeksindeki gerileme %20.6 düzeyine gelmiştir.

TÜİK verileri incelendiğinde inşaat sektörünün ekonomiye katkı payı 2007 yılında yakaladığı % 6.7’den sürekli düşüş göstermiş; 2009 yılının 3. çeyreğinde % 4.6 düzeyine gerilemiştir. İnşaat sektöründeki bu düşüş, Türkiye’nin genel büyümesine de çok net bir şekilde yansımıştır. Bu gelişmelerle birlikte, faizler de uzun yılların dip noktalarına ulaşmıştır. Bunun bir sonucu olarak, inşaata yatırım yapma eğilimi artmıştır. Aralık ayında % 19.4 oranında artış gösteren konut alma, inşa etme ihtimali önümüzdeki dönemde inşaat sektöründe ciddi bir hareketliliğin olabileceğini göstermektedir. Bankaların konut sektörüne uyguladıkları kredi faizi, uzun yıllardan sonra % 1’in altına düşmüştür. Bunun sonucunda Kasım, Aralık ve Ocak aylarında kredi kullanım oranları sırasıyla % 2.45, % 1.61 ve % 2.21 oranında artış göstermiştir. Kısaca konut kredisi kullanma eğiliminde artış trendi ortaya çıkmıştır.

İnşaat sektörünün büyüklüğü açısından inceleme yapıldığında 2007’den günümüze olan gelişmeler, sektörün ne kadar kan kaybettiğini açıkça ortaya koymaktadır. 2007’nin

Son 3 yıldaki bu gelişmeleri, yukarıdaki diyagramlarda ilk bakışta değerlendirdiğimizde 2010 yılının bir toparlanma yılı olması ümidini taşıyorum. En iyi dilek ve saygılarımla.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

5


Dipnot

Karar almak mı ? Karar vermek mi? Yönetimin ve yönetici olmanın temelini oluşturan karar süreci, yönetimin diğer süreçlerini de doğrudan etkilemektedir. Her faaliyet bir karar ile başlar ve sonrasında gelen diğer kararlar ile sonuca doğru adım adım ilerler ve neticelenir. İnsan yaşamının her aşamasında olduğu gibi, örgütsel faaliyetlerde de karar süreci yoğun olarak yaşanmaktadır. Bu bağlamda iyi bir yönetim anlayışının temelinde karar önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bu noktada karar ile ilgili önemli bir soru karşımıza çıkmaktadır. Karar almak mı ? Karar vermek mi? Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe sözlüğü aşağıda gördüğünüz iki anlam karşılığını ve örneklerini vermektedir. Karar almak: Bir davayı, bir sorunu sonuca bağlamak: “Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu.” -R. H. Karay. Karar vermek: Bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak: “Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.” -İ. H. Baltacıoğlu. Bu anlamlardan yola çıkarak ulaşabileceğimiz tek sonuç ise her iki eyleminde birbiri yerine kullanılabileceğidir. Ancak bu anlam karmaşası içinden çıkmak için gerekli çözüm için biraz daha kafa yormamız gerekmektedir. Zira karar almak ve karar vermek günlük kullanımda neredeyse aynı anlama gelir gibi gözükmektedir. Oysa yönetim sürecinde; Karar veren kişi önündeki seçenekler arasında bir tercih yapmak durumundayken, karar almak durumunda kalan kişi ise alternatifsiz bir şekilde mevcut durum karşısında apansızın eyleme geçmek zorundadır. Diğer bir anlam penceresinden değerlendirmek gerekirse, karar vermek oldukça tekil bir eylem gibi gözükürken, karar almak daha çoğul ve demokratik bir süreç gibi durmaktadır. Peki yönetim sürecinde karar’ın yeri nedir? Yönetimde karar vermek mi daha doğrudur? Karar almak mı? Ve gerçekten de en kötü karar kararsızlıktan iyi midir? Yönetim ve yönetici açısından aslında durum şudur; yapılması gereken her bir faaliyetin temelinde yer alan kararın varlığını sağlamaktır. Yani daha sonra doğru veya yanlış olarak ta sonuçlanacak olsa da o an için faal olabilmenin yolu bir karardan geçmektedir. Yukarı da yaptığımız karar verme ve alma açıklamalarında aslında hiyerarşik düzen içerisindeki kademeleri de sınıflandırmaktayız. Mesela önünde alternatifleri olan yani karar veren kişi hiyerarşik olarak üzerinde yer aldığı kişilerin aldığı kararlar arasında bir seçim yapar. Tam da bu nokta da aslında daha ayırıcı bir fark gözümüze çarpmaktadır. Karar alan kişi daha az zamana sahipken, karar veren kişi değerlendirmek için yeterli zamana sahip olabilir.

6

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Mehmet Arslan TİMDER Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr

Unutulmamalıdır ki “Yönetici dediğin karar veren kişidir. Kimi zamanlar doğru karar verebilir ama mühim olan her zaman karar vermesidir...” John Patterson Dünya üzerinde bugüne kadar belli faaliyetlere sebep olmuş kararlardan örnekler vererek yazımı sonlandırmak istiyorum. Sanırım karar vermek mi?yoksa karar almak mı? Anlam ikileminin içinden bizleri en iyi şekilde bu örnekler çıkartacaktır. - Yayıncı P.T. Barnum, 1830’larda George Washington’un hemşiresi olduğunu iddia eden bir kadına promosyon hizmeti verme kararı aldı. Barnum, bugün eğlence sektörü ve popüler yeteneklerin yükselmesinde vazgeçilmez unsur olan promosyonun üstadı haline geldi. - Ray Kroc, Mac ve Dick McDonald kardeşlerin San Bernardino, California’daki küçük dükkanlarında sattıkları hamburger, kızarmış patates ve milkshakelere bayılıyordu. Kroc, sonunda 1955’te karar vererek ilk restaurantını franchise modeliyle açtı ve McDonalds Corp.’u kurdu. Kroc, bu tarihten sonra McDonalds’ı çokuluslu bir dev haline getirmekle kalmayıp, fast-food için de dev bir pazar oluşmasının önünü açtı. -Japon teknoloji devlerinden Matsushita 70’li yıllarda VHS videoyu geliştirdi ve bu teknolojiyi lisans altına almaya karar verdi. Ardından Sony Betamax’ı çıkardı, ancak lisanslatamadı. Daha iyi bir ürün olmasına rağmen Betamax tarihe karıştı ve VHS dünya standardı olarak kabul gördü. - Dünyaca ünlü perakende mağazacılık şirketi Marks&Spencer 1920’de tüketiciye odaklı hizmette önemli bir karar aldı. M&S, birlikte çalıştığı imalatçılardan tedarik ettikleri ürünlerin taşıması gereken bütün niteliklere sahip olarak üretilmesini talep etti. Yukarıda anlatılanlardan sonra örneklere ister karar almak isterseniz de karar vermek fiillerini yerleştirin, neticede başarıya da başarısızlığa da giden yolun başında bir karar yatmaktadır. Doğru, olumlu ve de yararlı sonuçlar doğuracak kararlar vermeniz-almanız dileğiyle...



TİMDER’den

TİMDER Akademi Eğitimleri 2009-2010 Eğitim Dönemi Sona Erdi TİMDER’in iyi bir eğitimin hayat standartları gibi sektör standartlarını da daha üst noktalara taşıyacağı bilinci ile 5 yıldır aralıksız sürdürdüğü TİMDER Akademi Eğitimleri’nin 2009-2010 dönemi 11 Mart 2010 tarihinde gerçekleşen vaka çalışması ve sınavın ardından sona erdi.

İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’inde 14 Ekim 2009 tarihinde başlayan, 11 Mart 2010 tarihinde sona eren eğitimlerde sektör temsilcilerine İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’inde 14 Ekim 2009 tarihinde başlayan, 11 Mart 2010 tarihinde sona eren eğitimlerde sektör temsilcilerine Kurumsal İşletme Yönetimi, Etkili İletişim Teknikleri, Bütünsel Kalite Yönetimi, Pazarlama ve Satış Yönetimi, Pazarlama ve Marka Yönetimi, Pazar Araştır-

8

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

maları ve Talep Tahminleri, Vaka Çalışması 1, Ekip Çalışması, Liderlik ve Motivasyon, Stratejik Yönetim ve Gelecek Odaklı Planlama, Finansal Yönetim, Verimlilik ve Kar Yönetimi, Satınalma ve Maliyet Yönetimi Aile Şirketlerinin Büyüme Stratejileri ve Ortak Olma Kültürü, Vaka Çalışması 2 olmak üzere 14 başlık altında seminer verildi. 85 farklı firmadan 300’ün üzerinde kişinin katıldığı eğitimler ortalama 50 kişilik sınıflarda gerçekleşti. 14 başlık altında seminer verildi. 85 farklı firmadan 300’ün üzerinde kişinin katıldığı eğitimler ortalama 50 kişilik sınıflarda gerçekleşti.


TİMDER’den

Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı

Prof. Dr. Burak Arzova

Kişisel Gelişim Uzmanı Almila Dalkılıç

Hakan Ömer Gider

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Beşkese

Yrd. Doç. Dr. Nihan Çetin Dermirel

Eğitimlerde Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı, Kişisel Gelişim Uzmanı Almila Dalkılıç, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Beşkese, Hakan Ömer Gider, Yrd. Doç. Dr. Nihan Çetin Dermirel ve Prof. Dr. Burak Arzova uzmanlık alanlarında eğitim verdi. Eğitimlerin sonunda gerçekleşen sınav sonucu ve katılım devamlılığının etki edeceği puanlama sistemi ile başarıları değerlendirilecek katılımcılara TİMDER tarafından her dönem olduğu gibi çeşitli ödüller ve başarı sertifikaları verilecek.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

9


TİMDER’den

Ekip Çalışması, Liderlik ve Motivasyon eğitiminde yapılan eğlenceli ekip çalışması örneklerinden enstanteneler

TİMDER, TİMDER Akademi eğitimlerine sponsorluk desteği veren Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Teka, Franke, Duravit, E.C.A – Serel ve Ekpaş’a teşekkürlerini sunar.

10

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den

TİMDER, Pazar Kahvaltısı ve Aile İçi İletişim Semineri ile Üyelerini Tekrar Bir Araya Getirdi TİMDER 14 Şubat Sevgililer Gününde üyeleri ve eşlerini pazar kahvaltısı ile birlikte gerçekleştirdiği Aile İçi İletişim seminerinde bir araya getirdi. İstanbul Maslak Shareton Otel’nin 26. katında bulunan Sky Restoran’nın güzel manrasında keyifli bir pazar kahvaltısı yapan TİMDER Üyeleri, Kişisel Gelişim Uzmanı Almila Dalkılıç’ın sunumunu gerçekleştirdiği Aile İçi İletişim semineriyle’de yararlı bilgiler aldı.

Kişisel Gelişim Uzmanı Almila Dalkılıç

Davetlilerin güllerle karşılanmasının ardından başlayan organizasyonun açılış konuşmasında TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez; “Siz değerli üyelerimizle gerek sektörel adımlarımıza yön vermek adına toplantıları-

12

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

mızla gerekse sosyal aktivitilerimizle mümkün olduğunca bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Sevgililer Günü olarak özel bir değer taşıyan bu anlamlı günde de ailelerimiz ile birlikte bir araya gelerek güzel bir pazar günü geçirmeniz için bu organizasyonu düzenledik. Keyif alacağınızdan emin olduğum Aile İçi İletişim seminerimizi sunmak için sözü Almila Dalkılıç’a devrederken katılımınız için teşekkür ederim.” dedi.


TİMDER’den

Sunumu yapmak üzere sözü devralan Kişisel Gelişim Uzmanı Almila Dalkılıç etkili ve keyifli sunumunda; aile içi iletişimde yapılan hatalar ve olması gereken doğrular, ailenin temel gereksinimleri, aile içi iletişim kopukluğunun nedenleri, kadınlar ve erkeklerin hoşuna giden davranışlar gibi konularda bilgi verdi. Organizasyon sonunda davetliler Stratejitek Kurumsal Danışmanlık tarafından hazırlanan Aile İçi İletişim Eğitimi Kitapçığı ve TİMDER’in hediyesi olan şal’lar ile uğurlandı.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

13




TİMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Sektör Profesyonellerini Ziyaret Ediyor TİMDER, yapı malzemeleri satıcılarının sorunlarını dile getirmek, üreticilerin sorunlarını dinlemek ve beyin fırtınasında bulunmak amacıyla yapı malzemesi üreticisi üyelerine ziyaretlerine başladı. Belirlenen ziyaret takvime göre ilk ziyaret 27 Ocak 2010 tarihinde Seranit Granit Seramik San. Tic. A.Ş.’ye yapıldı. Ziyaret geleneksel olarak TİMDER Yönetim Kurulu Üyelerinin kendilerini tanıtmasıyla başladı. Seranit Genel Müdürü Hamdi Altunalan, Seranit Genel Müdür Yardımcısı Atacıl Bozkurt Güçel ve TİMDER Yönetim Kurulunun sektör hakkında görüş ve önerilerini dile getirmesinin ardından Altunalan sektöre getirecekleri yenilikler ve Seranit hakkında bilgileri paylaştı.

16

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den Ekpaş Ekleme Parçaları Tic. A.Ş. ziyareti de 27 Ocak 2010 tarihinde gerçekleşti. TİMDER Yön. Kur. Üyelerinin kendilerini tanıtmasının ardından Ekpaş Genel Müdür M. Serdar Günüşen de kendisi hakkında bilgi verdi ve şirket yapıları hakkında hazırlattığı sunumu ziyaretçilerine izletti. Sonrasında gerçekleşen sohbetlerde Günüşen; yaptıkları yatırımlar ile Trakya Döküm’ün dünyaki konumunda yaşanan gelişmeler ve fittings ürünlerin üretim koşulları hakkında bilgi verdi. Uzakdoğu’dan yurtiçi pazarına sunulan ürünlerin kalitesizliğine dikkat çeken Günüşen, hükümet nezdinde yürütülen çalışmalarda sivil toplum örgütlerine hertürlü desteği sağladıklarını ve bundan sonraki çalışmalarda da desteğe açık olduklarının altını çizdi.

18

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den RSA Tesisat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. ziyareti 9 Şubat 2010 tarihinde gerçekleşti. Sektörün duayenlerinden RSA Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Urgancı; eski dönemlerde ürün üretmenin çok daha kolay olduğunu, güncel müşteri beklentilerinin ve genel ürün kalitesinin çok daha yüksek olduğunu belirtti. Yurtdışında RSA markasının yuriçine oranla çok daha tanınır olduğuna dikkat çeken Urgancı; “Ürün kalitesini istesekte bozamayız. Çünkü yatırımlarımızın tamamını kaliteli ürün almak için gerçekleştirdik. Bizim için ürün kalitesini düşürmek, yükseltmekten daha maliyetli. ” dedi. Ziyaret sektör sorunları hakkında yapılan karşılıklı fikir alışverişinin ardından Reşat Urgancı’ya hatıra plaketi verilmesiyle sona erdi.

20

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den İntema A.Ş. ziyareti ise 11 Şubat 2010 tarihinde İntema Genel Müdürü Atalay Gümrah’ın yemek daveti ile Levent’te bulunan Bursa Garaj Kebap’ta gerçekleşti. Atalay Gümrah; UNICERA Fuarı, sektörün gelişimi ve eğirim eksikliğine değindi. Bu konuda TİMDER’in yürüttüğü faaliyetlerden de memnuniyetini belirtti. TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri de sektörün sorunlarını gündeme getirerek bu konuda karşılıklı fikir alışverişinde bulundu.

22

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den Seramiksan Turgutlu Seramik San. ve Tic. A.Ş. ziyareti 16 Şubat 2010 tarihinde gerçekleşti. Ziyaret için üretim tesislerine davet eden Seramiksan Satış & Pazarlama Grup Başkanı H. Bülent Şamlı’nın karşıladığı TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri, yönetim tesislerinde bulunan showroom’u gezerek ürünler hakkında bilgi aldı. Özellikle son dönem gelişen ürün teknolojileri ve bu gelişimdeki payları hakkında bilgi veren Şamlı; Seramiksan’ın Türkiye’ye kazandırdığı dört önemli teknoloji hakkında da ziyaretçilerini bilgilendirdi. Şamlı; İlk defa Seramiksan tarafından Nano teknoloji uygulanarak üretilmiş parlak Nano Tech granitleri, Soluble Salt teknolojisi ile üretilmiş hem yüzeyi desenli hem de parlatılmış granitleri, yarı mat-yarı parlak anti-slip kaymaz yüzey sırlı Lappato granitleri ve doğanın renklerini, desenlerini 3 boyutlu dijital baskıyla mekanlara taşıyan Digiart’ı ve özelliklerini ziyaretçilerine üyelerine aktardı.

Şamlı ayrıca; “Serramiksan ileri teknolojiler kullanılarak geliştirilen ürünlerinin yanı sıra dış cephe kaplaması ve yapı kimyasalları ürünleri ile teknoloji ve ürün çeşitliliği açısından seramik sektörünün önemli oyuncuları arasında yer almaktadır. 2008 yılının son aylarında ve 2009 yılı boyunca ülkemizde ve bütün dünyada etkisini en ağır şekilde gösteren global ekonomik krizin ve Türkiye’de artan enerji maliyetlerinin seramik sektörü için üretim şartlarını ağırlaştırmasına rağmen Seramiksan olarak yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yine krizin de etkisi ile sektörün öncü ülkelerinden olan İspanya ve İtalya’daki üreticilerin üretimlerini kısmen veya tamamen durdurmaları ile uluslararası pazarda oluşan arz eksiğinin Türk seramik üreticileri tarafından avantaja çevrilebileceğini düşünüyor ve Sera-

24

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

miksan olarak ihracatımızı artırarak piyasadaki bu boşluğu doldurmayı planlıyoruz.” dedi. Yönetim binasında yapılan görüşme ve sohbetin ardından Seramiksan üretim tesisleri Bülent Şamlı eşliğinde gezildi. Gezi sırasında tesis ve üretim hakkında bilgi veren Şamlı, gezinin ardından TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri ve ziyarete eşlik eden TİMFED Yönetim Kurulu üyelerini İzmir Kordon’da ağırladı. Yemek sırasında sektör sorunları hakkındaki karşılıklı fikir alışverişinin ardından organizasyon son buldu.



TİMDER’den Baymak A.Ş. ziyareti 10 Mart 2010 tarihinde gerçekleşti. Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan ve Baymak yöneticileri ile gerçekleştirilen toplantı TİMDER Yönetim Kurulu Üyelerinin kendilerini tanıtmasıyla başladı. Sektörel sohbet ve görüş alışverişinin ardından yenilen öğle yemeği sonrasında Baymak üretim tesisleri gezildi. Tesisler hakkında alınan bilgi sonrasında çekilen hatıra fotoğrafıyla ziyaret sona erdi.

26

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den Duravit Yapı Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. ziyareti de 10 Mart 2010 tarihinde gerçekleşti. Ziyaret Duravit Türkiye Genel Müdürü Müfit Ülke’nin Duravit’in dünya üzerindeki yerleşimi, tarihçesi ve Duravit Türkiye hakkında hazırlattığı sunumun izlenmesiyle başladı. Sunumun ardından tesisler ve Duravit’in logosunun hikayesinden bahseden Müfit Ülke pazara yeni sunacakları ürünler hakkında da bilgi verdi. Yapılan sektörel beyin fırtınasının ardından Müfit Ülke, üretim proseslerini anlatarak üretim tesislerini gezildi.

28

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den Artemis İnş. San. ve İnş. Malz. Paz. Tic. A.Ş. ziyareti 10 Mart 2010 tarihinde gerçekleşti. Artemis Fabrika Müdürü Gökhan Önalan ile TİMDER Yönetim Kurulu Üyelerinin sektör sohbetinin ardından, sektörel sorun ve çözüm önerilerine değinildi. Artemis üretim tesislerinde bulunan fabrikanın showroom’unun gesilmesinin ardından sunulan iyi niyetlerle ziyaret son buldu.

30

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



TİMDER’den

TİMDER Üyeleri için Yeni Çek Kanunu Semineri Gerçekleştirdi

TİMDER, üyelerine ticari hayatlarında karşılaşabilecekleri durumlar için en doğru ve en güncel bilgilere sahip olmalarını sağlamak amacıyla 24 Mart 2010 tarihinde Dedeman Otel-İstanbul’da Yeni Çek Kanunu hakkında bilgilendirme seminerini düzenledi. TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten ve Avukat İrem Ünal tarafından sunumu gerçekleştirilen seminerde çek kanunu hakkında teorik bilgiler paylaşılırken, sunum sonrasında yapılan soru-cevap ile de örnekler üzerinden tartışmalar ile katılımcıların konuyu daha iyi pekiştirmeleri sağlandı. Seminerin ilk kısmında Avukat İrem Ünal çek’in kullanımıesnasında bankalar, keşideci ve lehdar yönünden karşılaşılacak durumlar hakkında bilgi verdi. Seminerin devamında TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten kanunun eski ve yeni hali arasındaki uygulamada karşılaşılacak farklılıkları katılımcılarla soru-cevap şeklinde aktardı. Seminere katılan ve katılamayan okuyucularımız, Avukat Murat Çelikten’in TİMDER Dergisi’nin Ocak 2010 tarihinde yayımlanan 69. Sayısı’nda Hukuken bölümünde dört sayfa olarak ayrıntılı bir şekilde anlatılan Yeni Çek Kanunu başlıklı yazısını okuyarak konu hakkında bilgi edinebilirler.

32

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70





Haberler

Alarko Çalışanları “Alarko Günü”nde Biraraya Geldi Alarko Taahhüt Grubu (Alsim) ile Alarko Sanayi ve Ticaret Grubu (Alarko Carrier) çalışanları arasında 10. ve 15. yıllarını dolduran ve bu yıl içinde emekli olan çalışanlara hediye ve plaketlerinin sunulduğu geleneksel Alarko Günü, tüm çalışanların katıldığı bir tören ile kutlandı. Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyeleri İzzet Garih, Vedat Alaton, Dalya Garih, Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, Genel Koordinatör Yardımcısı Alper Kaptanoğlu ve Alarko Sanayi ve Ticaret Grup Koordinatörü Önder Şahin’in katılımı ile gerçekleştirilen tören, 24 Aralık Perşembe günü Alarko Carrier Gebze tesislerinde düzenlendi.

Yönetim Kurulu Üyeleri İzzet Garih, Dalya Garih, Vedat Alaton ve Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu yaptıkları konuşmalarda Alarko mensuplarının yeni yılını kutladı.

Ecocarat 2005-2006 2008 ve Son Olarak da 2009 Dünya Ekoloji Kataloğu’nda Yerini Almaya Devam Ediyor Japon Inax firması tarafından üretilen büyüleyici bir ürün olarak adlandırılan Ecocarat, iç cephe duvarlarında bir devrim yaratarak, kapalı mekanlardaki tüm kötü kokuları yok etmesi, hiç bir enerjiye ihtiyaç duymadan havayı temizlemesi, nemi kontrol ederek bakteri, küf oluşumunu engellemesi ve kapalı ortam hastalığını ortadan kaldırarak yaşam alanları için dekoratif çözümler sağlaması nedeniyle 2009 Dünya Ekoloji Kataloğunda yerini aldı. Inax firması çevre ve insan sağlığını korumayı temel hedef olarak benimseyerek 1990 yılından bu yana CO2 salınım miktarını %19,1 oranında düşürmeyi başarmış. İşletme faaliyetlerini CO2 salınım miktarının %80 oranında düşürülmesi yönünde çalışmalarını sürdürerek Ecocarat’tan sonra geliştirdiği 9 ürünüyle de Dünya Ekoloji Kataloğuna girmeye hak kazandı.

36

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Murat Akdoğan Eğitim, Sağlık, Kültür ve Toplumsal Dayanışma Vakfı Kuruldu siteyi kurmak olduğunu ifade eden Akdoğan, aynı zamanda bu üniversitede tüm öğrencilerin öğrenimleri boyunca her türlü yaşamsal ihtiyaçlarını bedelsiz karşılayarak ülkemize ve insanlığa katkılar sağlayacak kişilikli öncü gençler olarak yetişmelerini sağlamak ve onları iş hayatına hazırlamak olduğunu belirtti. Dr. Murat Akdoğan toplumsal sorumluluk çaba ve girişimlerine destekte bulunan, bu amaçta gerçekleşmesi planlanan projelere katkı sağlayan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü Sn. İsmail Barış’a, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul İl Müdürü Sn. Önal İnaltekin’e teşekkürlerini sundu.

Isıtma sektöründe Avrupa’nın üçüncü büyük grubu BDR Thermea’nın ‘’Türkiye Üretim Üssü’ ’olan BAYMAK A.Ş ‘nin %50 ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul’da 1 hastane ve 2 Tıp Merkezinden oluşan ETHİCA Sağlık Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan henüz 46 yaşında en büyük sosyal sorumluluk projesi hayalini gerçekleştirmek yolundaki ilk ve en önemli adımın atıldığını açıkladı. Marmara Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak İşletme konularında Lisans ve Yüksek Lisans dersleri veren Dr. Murat Akdoğan babasının yetiştirme yurdunda öğretmenlik yaptığı yıllarda yeşeren çocukluk hayalini gerçekleştirmek amacıyla Murat Akdoğan Eğitim Vakfı’nı kurdu. Vakfın amacının, Türkiye’de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun sorumluluğunda 18 yaşına kadar devletin himayesi altında bulunan, ancak bu yaşından sonra yeterli desteği bulamayan çocuklarımızın %100 burslu olarak Yüksek öğrenim görmelerini sağlayacak üniver-

38

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Uzun yıllar Çocuk Esirgeme Yurtlarında görev yapan, 5 çocuklu idealist bir ilkokul öğretmeninin oğlu olarak büyüyen Dr. Murat Akdoğan, vakfın amaç ve hedeflerini şu sözleriyle vurguladı; ‘’Yetiştirme Yurdundan çıkan çocukların okuma oranı diğer çocuklara göre oldukça az dolayısıyla üniversite sınavında diğerleriyle eşit olarak yarışamazlar. Bu çocuklara diğerlerinden ayrı sınav yapılmalı. Ben bunun için tüm kontenjanı bu çocuklara ayırmak istediğim bir üniversite kurmak istiyorum. Benim üniversitem dışında devletin başka üniversitelerinde de bu çocuklar için ek kontenjan ayrılmalı. Bu kontenjan gerçekleştirilirse bu çocukların eğitimini biz sağlayacağız hem de kalacak yerleri ve ekmek kazanma dertleri olmayacak şekilde. Bundan sonra atamalar yapılırken de bu çocuklara kontenjan ayrılırsa işleri de garanti olur. Bu çocuklar devletin çocukları. Eğer bu çocukları eğitmez ve iş sağlayamazsanız bu toplum için bir tehdit oluşturur ama bu çocukları değerlendirirseniz onları önemli bir fırsata çevirebilirsiniz. Bu toplumsal bir görevdir’’dedi.



Haberler

Hakan Plastik’e Bir Ödül de İhracat’ın Yıldızları’ndan

Türkiye ihracatının geliştirilmesi ve ihracatın ülke ekonomisindeki payının artırılması amacıyla Dünya Gazetesi ve DHL Express Türkiye işbirliğinde ve Akbank sponsorluğunda gerçekleştirilen “İhracat’ın Yıldızları-İhracat’ı Teşvik Ödülleri” 16 Şubat akşamı düzenlenen törenle sahiplerini buldu.Bu yıl 6’ncısı düzenlenen ve Büyük Jüri tarafından seçilen firmalara,dört farklı kategoride ödül verildi. Sektörde yer alan firmaları ödüllendirerek teşvik etmeyi amaçlayan “İhracat’ın Yıldızları 2009” yarışmasında temel olarak,katma değeri yüksek;farklı ürünleri ihrac eden ve yeni pazarlara ulaşma becerisini gösteren ihracatçılar ödüllendirildi. 1965 yılında kurulan ve bugün 60’ın üzerinde ülkeye ihracat yapan Hakan Plastik “Yeni Pazar-Pazar Çeşitliliği” alanında ödüle layık görüldü.Ödül,Hakan Plastik A.Ş. İhracat Pazarlama Müdürü Erol Eren tarafından alındı.

Vaillant Solar Future 2010’daki Sunumunda Solar Enerji Kullanımındaki Gelişmelere Dikkat Çekti Güneş enerjisi de dahil olmak üzere yenilenebilir enerjilerin kullanımına dikkat çekmek ve atılması gereken adımları ortaya koymak amacıyla 11 – 12 Şubat tarihlerinde WOW Convention Center, Yeşilköy’de bir konferans düzenlendi. Konferans’ta Vaillant Teknik ve Eğitim Müdürü Sencer Erten dünyada solar termal enerji kullanımının yaygın olduğu ülkelerdeki gelişmelere ilişkin bir sunum yaptı. Dünya’da solar termal enerjiyi en yaygın kullanan ülke olan Çin’deki teknolojiler ve pazar gelişimlerini paylaşan Sencer Erten, daha sonra Almanya ve Avusturya’nın öncülüğünü yaptığı AB ülkelerinde yaygın kullanılan modern teknolojili ısıtmaya destek veren solar termal enerjili hibrit sistemler ve bunlarla ilgili yasalar ve teşvik sistemleri hakkında bilgiler verdi. Fotovoltaikler, güneş enerjisi ile ısıtma ve so-

40

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

ğutma, güneş destekli ısı pompası, güneş enerjisiyle çalışan güç santralleri, yenilenebilir enerji açılımları ve örnekler, stratejik enerji yönetimi, karbon emisyonu ticareti gibi konuların görüşüldüğü konferans dünyanın dört bir yanından akademisyen, özel sektör temsilcileri ve bürokratları buluşturdu.



Haberler

Türkiye Seramik Federasyonu Sektör Toplantısı’nda 2010 Yılı Değerlendirildi Türkiye Seramik Federasyonu (SERFED) tarafından her yıl düzenlenen, sektör bireylerini bir araya getirmeyi ve yılın muhasebesini yapmayı amaçlayan Seramik Sektörü Yeni Yıl Toplantısı’nda bu yıl, yurt dışından ve yurt içinden katılan uzman konuşmacılarla, sektör ve ekonomi mercek altına alındı. 29 Ocak 2010 tarihinde Grand Hyatt Otel’de gerçekleştirilen toplantıya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali Boğa, Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı, İtalyan Seramik, Sıhhi Tesisat ve Refrakter Üreticileri Birliği (Confindustria Ceramica) Başkanı Armando Cafiero ve İspanya Seramik Üreticileri Birliği (ASCER) Genel Sekreteri Pedro Riaza, Ekonomist Ege Cansen, SERFED Başkanı Zeynep Bodur Okyay konuşmacı olarak katılırken, sektör temsilcileri toplantıda hazır bulundular. Toplantıda SERFED adına konuşma yapan Zeynep Bodur Okyay, seramik sektörünün dünyadaki durumuna ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Seramik sektöründe tehditlere ve fırsatlara da değinen Okyay, SERFED’in 2009 faaliyetlerini aktararak AB genişlemesi çerçevesinde SERFED olarak çalışmalar yaptıklarını Türk Seramik Sektörünün Avrupa’daki birlik ve dernekler içinde ka-

Armando Cafiero

42

Pedro Riaza

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Ali Boğa

Zeynep Bodur Okyay

rar mekanizmalarında yer almasına çalıştıklarını söyledi. İtalyan Seramik, Sıhhi Tesisat ve Refrakter Üreticileri Birliği (Confindustria Ceramica) Başkanı Armando Cafiero İtalya Seramik endüstrisi hakkında bilgiler verdiği konuşmasında işbirliğinin önemine değindi. İspanya Seramik Üreticileri Birliği (ASCER) Genel Sekreteri Pedro Riaza İspanya’daki seramik sektörünü değerlendirerek, seramik sektörünün dünyadaki gelişmelerine paralel yapılması gerekenleri sıraladı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali Boğa ile Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı konuşmasının ardından, Ekonomist Ege Cansen Türkiye ve Dünya Ekonomisinin 2010 yılına ilişkin verileri ve öngörüleri değerlendirdi.

Ahmet Yakıcı

Ege Cansen


Haberler

İbrahim Bodur

Toplantı panelin ardından yapılan kokteylden sonra Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı Ali Çoşkun, İtalya Büyükelçisi Carlo Marsili, sektörün duayeni Kale Grubu Kurucusu İbrahim Bodur ve tüm üyelerin katıldığı yemek gerçekleşti. Yemekte bir konuşma yapan Devlet Bakanı Faruk Özak, kendisinin daha önce Kale Grubu bayisi olarak seramik sektöründe olduğu için, yoğun programı içinde Van’daki spor tesisleri açılışından gelerek hiç olmazsa yemekte seramik camiası içinde olmayı arzu ettiğini söyledi. Özak, tamamına yakını yerli girdilerle üretilen seramik sektörünün ülkemiz için rekabet gücü yüksek sektörlerden biri olduğuna işaret ede-

rek, bu rekabet gücünü korumak için hükümet olarak sektöre her türlü yardımı yapma gayreti içinde olduklarını belirtti. Yemekte söz alan İtalya Büyükelçisi Seramik geleneği iki ülkenin ticari ve dostluk ilişkilerinin de köklü olduğunu vurgulayarak, bu işbirliğini geliştirmek için büyük bir heyecanla çalıştıklarını söyledi. Kale Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur da yaptığı konuşmada, Türk seramik sektörünün geldiği noktanın gurur verici olduğunu belirterek, “Çalışanıyla, yöneticiyle satıcısı ve tedarikçisiyle seramik camiası bir ailedir ve bu başarıda tüm aile bireylerinin payı vardır.’’ dedi.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

43


Teka sizi gerçek ankastre Teka’nın ankastre dünyasına yeni açılımlar kazandırdığı evyeleri de; saten yüzeyli paslanmaz çelik, micro keten yüzeyli paslanmaz çelik ve tegranit modelleriyle farkını kanıtlıyor. Evyelerin mükemmel tamamlayıcısı olan bataryalarda da kullanıcının özel zevkleri göz önüne alınıyor.

Alman mutfak teknolojisinin yaklaşık 90 yıllık birikim ve gücüyle, günümüz teknolojisinin çok daha ilerisinde ürünler sunan Teka, mutfaklara getirdiği ankastre çözümlerle beklentilerin fazlasını karşılıyor. Türkiye piyasasına girdiği 20. yılında Teka, dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de ürün çeşitliliği, estetik ve kalitesi, üstün özellikleri ve uygun fiyat tutumuyla sektörün en güvenilir ve ayrıcalıklı markalarından birisi olmayı sürdürüyor.

Ankastre cam seramik ocak kavramına yepyeni boyutlar kazandıran Teka Ankastre Ocaklar, sayısız özellikleriyle herkesi şaşkına çeviriyor. Bu özellikler arasında yer alan, otomatik tencere tanıma sensoru sistemi(indüksiyonlu ocaklar), otomatik kapatma sistemi, dokunmatik kontrol sistemi, değişik şekillerde vitroseramik ocaklar, yandan ya da önden kontrol paneli gibi seçenekler, sınırları ortadan kaldırıyor.

Teka Ankastre Mutfak Ürünleri hakkında daha detaylı bilgi için, İstanbul-Mecidiyeköy, Ankara-Çankaya, İzmir-Alsancak’daki marka Showroomlarına veya Türkiye çapındaki 600’ü aşkın bayiden birine danışabilirsiniz.


kalitesi ile buluşturuyor! Günümüzün hızlı ve yoğun hayat şartlarından dolayı mutfaklarda pratikliği ön plana çıkarmak büyük önem taşıyor. En kısa sürede en etkili sonuçları alma gereksinimi mutfaklarda da önemli bir yer tutuyor. İşte bu pratiklik ileri teknoloji ve estetikle bütünleşip, Teka Ankastre ürünlerde hayat buluyor. Teka, üstün fonksiyonellik ve farklılık getiren tasarımlarıyla; mutfakları göz alıcı bir donanıma kavuşturuyor.

Modern çizgisiyle mutfağınızda farklılık yaratan Teka davlumbazların 60-70-90 ve 110 cm lik duvar ve Ada tipi modellerinin eşsiz dizaynlarıyla artık mutfaklarda istenmeyen koku ve buhar endişesi duymadan harika yemekler hazırlayacaksınız. Teka Ankastre fırınlar, modern bir evde olması gereken tüm konforu sizlere sunuyor. Şık ve her mutfağa uygun, modern ve klasik dizaynları ile Teka fırınları her türlü zevke cevap vermeyi sürdürüyor. Teka Mikrodalga serisi, sadece mikrodalga ve compact (mikrodalga+fırın) modelleri gibi çok yönlü kullanımlar sunarak en uygun pişirme yöntemini seçmenizi sağlar. Teka Mikrodalga Fırınlar, parmak izi tutmayan yüzeyi, birden fazla kapasite seçenekleriyle ve ankastre serisi ve solo modelleriyle mutfaklarda kullanım kolaylığı sağlıyor.

www.teka.com.tr

Teka, Ankastre ürünleriyle yemek yapmayı zevk haline getirdikten sonra mutfağınızı mükemmel bir temizlik sağlayan bulaşık makineleri ile kullanım konforu sunuyor. Tam ankastre, yarı ankastre veya solo paslanmaz çelik modeller arasında seçim imkanı yaratarak, tüm beklentilerinize yanıt veriyor.


Haberler

Seramiksan’dan herkese 3D tasarım platformu: www.seracad.com Seramiksan, 3 boyutlu çizim portalı ve sosyal ağ olan www.seracad.com ile sektör profesyonellerine ve tüketicilere yepyeni bir platform oluşturuyor. Seramiksan’ın mikrositesi olan portaldan ücretsiz indirilebilen SERA’cad programı; tüketicilere, banyo ve mutfaklarının nasıl olacağını 3 boyutlu bilgisayar ortamında görme fırsatı sunuyor. www.seracad.com aynı zamanda sektör profesyonellerinin de buluşma noktası olmayı sürdürüyor. Yer karosu, duvar karosu, sırlı porselen, digital yer ve duvar karoları, teknik porselen, nano teknoloji uygulanarak üretilmiş parlak granitler, dış cephe kaplaması ve yapı kimyasalları ürünleri ile teknoloji ve ürün çeşitliliği açısından seramik sektörünün önemli oyuncuları arasında yer alan Seramiksan, mikrositesi www.seracad. com’u ve siteden indirilebilen SERA’cad programını, sektör profesyonellerinin ve tüketicilerin kullanımına sunuyor. Yenilikçi 3 boyutlu tasarım ve sosyal ağ platformu www.seracad.com ile kullanıcılar tasarımlarını özgürce hayata geçirebiliyor. Mimarlar, mühendisler, mimarlık öğrencileri ve bayilerin yanı sıra tüketiciler de sitedeki eğitim videolarını izleyerek programı kullanabiliyor. Sektör profesyonellerinin buluştuğu platform www.seracad.com’da binlerce mimar, iç mimar, bayi, dekorasyon ve inşaat firması çalışanıyla iş ilişkileri kurmak da mümkün oluyor. Sektör profesyonelleri, sitenin sosyal ağı sayesinde hazırladıkları 3 boyutlu modellemeleri arkadaşlarıyla paylaşabiliyor, onların izlenimlerini takip edebiliyor, tasarımlarıyla yarışmaya katılabiliyor. SERA’cad kullanıcıları arasında gerçekleştirilen Ayın Projesi yarışması kapsamında, www. seracad.com sitesinde çizilen projeler arasından kullanıcıların oylaması sonucu seçilen ayın birincisine en son teknoloji ürünü dizüstü bilgisayar hediye ediliyor. Risk almadan sonucu görebilme rahatlığı… Tüketiciler, yer ya da duvar karosu ile bordürleri satın alırken birbiriyle uyumlu renkle-

46

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

ri tercih ediyor ancak mutfak ya da banyoya döşendiğinde nasıl olacağını tam olarak hayal edemiyor. Banyo ya da mutfaktaki çalışma tamamlanana kadar sonuç belirsizliğini koruyor. Beğenilmemesi durumunda ise baştan yaptırmak son derece masraflı ve zahmetli olabiliyor. Seramiksan, tüketicilerin bu endişelerinden yola çıkarak geliştirdiği SERA’cad programı ile ücretsiz olarak herkesin kullanabileceği bir projeye imza atıyor. İsteyen herkes www.seracad. com sitesine üye oluyor, programı ücretsiz indirilebiliyor ve özgürce tasarım yaparak kendi evrenlerini yaratabiliyor. Sayısız seramik seçeneği ve kombine edilebilen serileriyle Seramiksan SERA’cad programı ile, tüketicilere hayal etmek ve risk almak yerine, beğendiği ürünlerin uygulamasının nasıl olacağını 3 boyutlu bilgisayar ortamında gösteriyor. SERA’cad’in kullanıcılara sunduğu kolaylıklar:

Birkaç mouse darbesi ile istenilen ölçü ve şekillerde mekanlar oluşturmak, Sürükle bırak yöntemi ile istenilen biçimlerde özgürce karolar döşemek, 3D ürün kütüphanesi ile döşeme uygulamasını tamamlamak, 2D plan ve duvar görünüşlerini elde etmek, Metraj ve maliyet bilgilerini excel formatında göndermek, Güçlü Render Server’lar sayesinde kısa bir süre içerisinde V-Ray® render’ları elde etmek.



Haberler

VitrA’nın “Freedom” Serisi, “EDIDA” Ödülünü Aldı VitrA’nın, Ross Lovegrove tarafından tasarlanan Freedom koleksiyonu, 2009 Elle Decor Uluslararası Tasarım Yarışması’nda (EDIDA) “En İyi Banyo” ödülünün sahibi oldu. Yarışmanın Türkiye ayağında “En İyi Banyo” seçilen Freedom koleksiyonu, Milano Tasarım Haftası kapsamında düzenlenecek büyük finalde ülkemizi temsil edecek. Banyolardaki alışılagelmiş simetri anlayışını yıkarak tüm formlara özgürlük katan Freedom koleksiyonu, organik tasarım diliyle yeniden yorumladığı banyoları, günlük hayatın kaosundan kaçıp sığınılabilecek bir vahaya dönüştürüyor. Klasik banyo mekanlarını “sıkıcı formalitelerle dolu” olarak tanımlayan ünlü tasarımcı Lovegrove, Freedom’la, insanlara özgürlük sağlayacak yalın ve doğal bir banyo mekanı yaratıyor. Akışkan formları asimetrik unsurlarla birleştiren özgün tasarımıyla dikkat çeken Freedom’la;

Elle Decor Genel Yayın Yönetmeni Ebru Kılıç, VitrA inhouse tasarım ekibi üyesi Ömer Faruk Yakupoğlu, Elle Decor Yayın Direktörü Melda Narmanlı Çimen

yaşamın temel unsurlarından biri olan su, banyodaki nesnelerin üzerinden kayıp gidiyormuş gibi görünüyor. Pazarın yenilikçi ve modern tasarım dili olmaya aday koleksiyon; lavabo, klozet, armatür, bide ve mobilyalarıyla, banyo mekanında ihtiyaç duyulan tüm ürünleri bir arada sunuyor.

VitrA Karo’nun “Vegas” Serisi, 2010 Red Dot Ürün Tasarımı Ödülünü Aldı VitrA Karo’nun, minimalist ve modern şehir hayatının ışıltısını yaşam alanlarına taşıyan Vegas serisi, 2010 Red Dot ürün tasarımı ödülüne layık görüldü. Las Vegas’taki hareketli yaşamı, metalik efektlerle parlayan karolara yansıtan seri, 3 boyutlu hissi veren tasarımlarıyla şehrin ışıltılı hayatını simgeliyor. Vegas’taki porselen karolar, geometrik ve damask desenli karolarla kombinlenerek sofistike bir etki oluşturuyor. 30x60 cm ve 60x60 cm boyutundaki porselen karolar, koyu gri, gümüş gri, bronz ve siyah renklerde sunularak duvar ve zeminlerde ışık oyunları yaratıyor.

48

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Duravit, Tasarım Oscarları Ödüllerini Topladı

Banyo mobilyası ve vitrifiye üreticisi Duravit’in, endüstriyel tasarımın duayenleriyle yarattığı PuraVida banyo serisine ve Inipi sauna sistemine ödül yağdı. Phoenix Design’ın Duravit için tasarladığı Red Dot tasarım ödülüne de sahip olan PuraVida banyo serisi; “iF Product Design Award 2010” ödülünü, Amerika’daki Mimari ve Tasarım Müzesi Chicago Athenaeum’dan en iyi tasarım ödülünü, Alman Tasarım Kulübü DDC’ten altın madalyayı ve Almanya Federal Cumhuriyeti 2010 tasarım ödüllerini aldı. Duravit’in EOOS tasarım grubu ile dört yılı bulan çalışmalarının sonucunda hayat verdikleri Inipi sauna da Duravit’i bir kez daha onurlandıran ödülleri getirdi. Bu güçlü işbirliğinin meyvesi Inipi tasarımın oscarı olarak adlandırılan uluslararası ödüllerle taçlandırıldı. Duravit’in Inipi sauna tasarımı iF product Design Award 2010 ödülünü, Red Dot “best of the best” en iyinin de iyisi)” ödülünü, Design Plus ödülünü ve “Focus in Silver” ödülünü aldı. Duravit ve EOOS tasarım grubu, Inipi sauna projesini hayata geçirme sürecinde değişik kültürel modelleri inceledi. Lakota yerlilerinin orijinal ter odası, Inipi sauna tasarımına ilham oldu. Tasarıma hayat verildi, etkileyici bir şekilde gizlenmiş yüksek teknoloji özellikleri ile donatıldı ve banyolara taşındı.

50

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Ece Banyo, İdeal Standart Exclusive Serisi’ni Sipariş Üzerine Kişiye Özel Üretecek anlayış getiren ve teknolojisiyle fark yaratan bir ürün grubu. Banyo ürünlerinde yüzde 90 – 95 beyaz ürünler tercih ediliyor. Ancak son zamanlarda bu trend değişmeye başladı ve artık renkli ürünlere de talep artıyor. Exclusive Serisi’ni metalik renkli, özel renkli, çift renkli ve dekorlu olmak üzere dört kategoride ürettik. Bu serinin banyolardaki yeni renkli uygulamalarda öne çıkacağına inanıyoruz.”

Ideal Standard Exclusive Serisi’yle banyolar mücevher gibi parlayacak. Ideal Standard’ın Türkiye distribütörü Ece tarafından Ar-Ge çalışmaları tamamlanan ve üretimine başlanan Exclusive Serisi, nisan ayında satışa sunulacak ve sipariş üzerine kişiye özel üretilecek. Ece Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Exclusive Serisi’nin altın, platin, bakır gibi farklı sırlar ve özel renklerden oluşan bir yüzey kreasyonu olduğunu ve Ideal Standard’ın en çok tercih edilen Plain ve Arcade lavaboları üzerine uygulandığını söyledi. Çenesiz, Plain ve Arcade serilerinin tamamlayıcısı olarak üretilen ve özel bir koleksiyon olan Exclusive Serisi’nin klozet uygulamaları konusundaki çalışmaların da haziran ayında tamamlanacağını ifade etti. Erdem Çenesiz, “Klozet uygulamalarında lavabolardan farklı olarak seri üretim yapmayacağız. Klozetler tamamen sipariş üzerine yapılacak” dedi. Exclusive ile ilgili çalışmaların 14 aydır devam ettiğini belirten Çenesiz, ArGe çalışmaları ile ilgili şöyle konuştu: “Yaklaşık 14 aydır 7 kişilik bir ekip bu özel koleksiyon için çalışıyor. Bugüne kadar söz konusu ürünlere 250 bin TL yatırım yapıldı. Exclusive Serisi minimal tarza farklı bir

52

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Üst segmente yönelik hazırlanan Exclusive Serisi’nin sipariş üzerine yapılacağını hatırlatan Çenesiz, seride bulunan özel desenli ürünlerde el işçiliği kullanıldığını söyledi. Söz konusu ürün grubunun renk ve desen özellikleri ile öne çıktığını vurgulayan Çenesiz, Avrupa’da tüm bu renk ve desen özelliklerini üreten başka bir üretim tesisi olmadığını belirtti. Söz konusu ürünleri seri olarak üretebilmelerinin en önemli özellikleri olduğunu ifade eden Çenesiz, “Nisan ayından itibaren büyük projelere de bu ürünleri verebileceğiz. Bir kalemde gelecek 10 bin-20 bin adetlik siparişi kısa zamanda üretebilecek güce sahibiz. Ayrıca bu seride İznik Çini dekorlarını da kullanacak olmamız, dolayısıyla külltürel değerleri dünyaya taşıyacak olmamız bizi sevindiriyor” diye konuştu. Exclusive Serisi’ni nisan ayı başında tüm dünya ve Avrupa ile aynı anda Türk tüketicisinin beğenisine sunacaklarını ifade eden Erdem Çenesiz, söz konusu serinin sipariş üzerine üretilen butik bir koleksiyon olmasına rağmen, en geç 20 gün içinde teslim edilebileceğini söyledi. Exclusive Serisi’nden 2010’da 500 bin, 2011’de bir milyon TL’lik satış hedeflediklerini belirten Çenesiz, Ideal Standard International ile 2008 yılında yaptıkları distribütörlük anlaşmasının mevcut durumu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Kriz dönemine rastlamasına rağmen Ideal Standard Türkiye’de iyi bir pazar payına ulaştı. 2009 yılı sonu itibariyle Ideal Standard kendi segmentinde yüzde 8’lik pazar payına ulaşmış bulunuyor. 2010 yılı için hedefimiz ise yüzde 15’lik pazar payına ulaşmak.”



Bugün, Picasso olacaksınız. Bugün, Van Gogh olacaksınız. Bugün, çocukları okuldan alacaksınız. Kapımızın dışında doktoruz, bankacıyız, öğretmeniz ve öğrenciyiz… Ama evimizde, her birimiz sade bir odayı muhteşem güzelliğe ve sıcaklığa dönüştürebilecek yetenekte sanatçılarız. Hayalini kurduğunuz eviniz için kale.com.tr’yi ziyaret edin veya en yakın satış noktasına uğrayın.


Haberler

Kale Grubu Yeni Yüzüyle UNICERA Fuarı’nda

Kale Grubu, Türkiye’nin en büyük seramik ve banyo fuarı UNICERA’ya yenilenen yüzü ve yeni ürünleriyle damgasını vuruyor. Kale Grubu, yapı sektöründe faaliyet gösterdiği alanlarda kullanıcılar için yapıda uyum ve kolaylık stratejisiyle oluşturduğu yeni yüzünü, bu strateji doğrultusunda hazırlanan yeni fuar konseptini, banyolarda birbirini tamamlayan çözümler sunan yeni ürün serileri ile diğer yeniliklerini tüketiciler ve profesyonellerle buluşturuyor. Tüyap Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nde 7-11 Nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenecek UNICERA Uluslararası Seramik ve Banyo Fuarı’nda Kale Grubu, fuarın 3. salon, 306-307 numaralı, 750 metrekare’lik standında Çanakkale Seramik, Kalebodur ve Kale markalı ürünlerini sergiliyor. Kale Grubu markalarının ortak çalışması olan Cube ve Dot adlı iki yeni seri, tasarım alanında farklı bir boyut olarak Unicera Fuarı’nda ön plana çıkacak. Genç Tasarımcı Tamer Nakışçı ile çalışılan Cube ve Dot serileri, kullanıcılara bütünsel çözüm sunan yalın ve modern çizgilerde duvar seramikleri, banyo mobilyası ve bunlarla uyumlu lavaboları kapsıyor.

54

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


Haberler

Kale Tasarım Merkezi Adnan Serbest’i Ağırladı Kale Grubu ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı ortaklığında kurulan Kale Tasarım Merkezi’nin her ay tasarımın farklı disiplinlerinden öğrencilerle profesyonelleri bir araya getirdiği KTM-209 Buluşmaları’nın bu ayki konuğu Adnan Serbest’ti. Tasarımları Viyana Devlet Müze’sinde sergilenen, ev ve ofis mekanları için kendi adını taşıyan markasıyla uzun yıllardır mobilya tasarımı üzerine çalışmalarını sürdüren Adnan Serbest’in konuk olduğu KTM209 Bulusmaları’nın beşincisi 26 Şubat Cuma günü; ODTÜ, İTÜ, Yeditepe, Anadolu, Doğuş, Kadir Has, Marmara, Bahçeşehir ve Mimar Sinan Üniversitelerinden 30 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi. Alışılmış konferans formatının dışına çıkarak, daha interaktif bir ortamda tasarım deneyimlerinin paylaşılmasını amaçlayan “KTM 209 Buluşmaları”nda bu ay, mobilya tasarımının, yalın çizgilerden markaya uzanan yolculuğu konu alındı. Doğanın çizgilerini sadeleştirerek oluşturduğu yaşam formlarını kendi adını taşıyan mobilya markasına yansıtan tasarımcının projelerini yakından dinleme fırsatı yakalayan öğrenciler, kendilerine verilen tasarım briefi üzerinden ilerledikleri atölye çalışmasında kendi projelerini de paylaşma olanağı yakaladılar. Öğrencilerin, sektörün önde gelen tasarımcı ve firmalarıyla kontak kurmasını esas alan “KTM 209” buluşmaları kapsamında, jüri tarafından seçilen grup üyelerine Adnan Serbest’in tasarım ofisinde staj yapma imkanı sağlandı.

56

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” 3-5 Mayıs 2010 Tarihinde Gerçekleştirilecek

1992 yılından beri ülkemizde Isıtma, Havalandırma, İklimlendirme ve Sıhhi Tesisat alanlarında hizmet veren tesisat mühendisliği sektörünün geliştirilmesi ve konuyla ilgili toplumsal bilgilendirme ile ilgili faaliyet gösteren STK oluşumu Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin uluslararası etkinlikleri devam ediyor. İki yılda bir geleneksel olarak TTMD tarafından düzenlenen “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu”nun dokuzuncusu 3 - 5 Mayıs 2010 tarihleri arasında “Binalarda Enerji Kullanımı” konu başlığı ile İstanbul’da düzenlenecek. Uluslararası ve ulusal kuruluşların sponsorluğunda yurtiçi ve yurt dışı üniversite ve firma temsilcilerinin katılımları ile gerçekleştirilecek sempozyumda, 11 farklı başlık altındaki teknik oturumlarda bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yansıtılacağı bildiriler sunulacak. 4 seminer, bir forum ve bir panelin yer alacağı kesinleşen sempozyumda; ayrıca katılımcılara yönelik seminer ve kursların da yer alacak. Sempozyum Başkanlığı’nı üstlenen TTMD Başkanı Cafer Ünlü, “HVAC’de enerji verimliliği ve tesisat konularının yoğunlukla tartışılacağı sempozyum yurtdışı ve yurtiçinden çok sayıda uzmanın katılımı ile düzenlenen derneğimizin en önemli organizasyonlarından biridir” diye belirterek, sempozyuma destek veren kuruluşlara teşekkür etti. Sempozyumun Yürütme Kurulu ise Abdurrahman Kılıç başkanlığında Abdullah Bilgin, Ahmet Arısoy, Cafer Ünlü, Erdinç Boz, Rüknettin Küçükçalı’dan oluşuyor.

1 Mart 2010’a kadar indirimli paket ücreti ile kayıtları başlayan “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” ile ilgili bildiri sunumu, kayıt ve diğer ayrıntılı bilgiler www.ttmd.org.tr/2010sempozyum web sitesinde yer alıyor.

58

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Ege Seramik Genel Müdürlüğü’ne Göksen Yedigüller Getirildi Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu olan Göksen Yedigüller, 24 yıl sektörün önde gelen şirketlerinde görev yaptı. Bölge Satış Yöneticiliği ile başladığı iş yaşamında sırası ile Bölge Müdürlüğü, Satış Müdürlüğü, Satış ve Pazarlama Müdürlüğü kademelerine yükseldi. Başarılı iş yaşamına , Şubat ayından itibaren Ege Seramik Genel Müdürü olarak devam ediyor. Kurulduğu günden itibaren, başarıları ile öncü şirketler arasında yer almış Ege Seramik A.Ş. bünyesinde Genel Müdür olarak görev almaktan mutlu ve gururlu olduğunu belirten Yedigüller, 2010 yılı ve sonrasında Ege Seramik bünyesindeki güçlü altyapının etkin pazarlama faaliyetleri ile destekleneceğini, üretim kapasitesinin maksimum verimlilikle kullanılacağını, ve satış pazarlama çalışmalarında mutlak başarı hedeflerine ulaşılacağını belirtti. İş hayatında dinamikliği ve istikrarı ilke edinen Göksen Yedigüller, evli ve 2 kız çocuk babasıdır.

Ege Seramik İş Geliştirme Müdürlüğü’ne Gülçin Polat Hasbora Getirildi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde eğitimini tamamlayan Gülçin Polat Hasbora yüksek lisansını Milano’da Domus Academy’de yaptı. Kariyerine lise dönemlerinde Polat Holding şirketlerinde stajyer olarak başlayan Polat, 2000 yılında fiili olarak Ege Seramik bünyesine katıldı. Sırasıyla Ege Seramik ihracat departmanında Pazarlama ve Ürün Sorumlusu, İtalya’da açılan Ege Seramik ofisinde Finansman ve idari işler Müdürlüğünden sonra 2010 yılından itibaren Ege Seramik A.Ş. İş Geliştirme Müdürlüğü’ne atandı. Evli olan Gülçin Polat Hasbora, önümüzdeki yıl için “hedefimiz orta ve üst segment’de ürün yelpazesini genişleterek günlük üretim miktarını arttırmak ve sektörde öncü ve yenilikçi olmaya devam etmek” dedi.

60

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

ANTİMDER Yeni Yönetim Kurulu Göreve Başladı

2004 yılı Ocak ayında 11 kurucu üye ile resmi kuruluşunu tamamlayan Antalya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği ( ANTİMDER) kuruluşundan bu güne gerçekleştirmiş olduğu yönetim kurulu toplantıları, olağan toplantıları, eğitim ve bilgilendirme seminerleri (ATSO ve Halk Eğitim İşbirliği ile), Okul Yardımları (İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile), fuar ve projeleri ile adından söz ettirmeyi başarmış Antalya’nın önemli dernekleri arasında yerini almıştır. 02 Şubat 2010 tarihin de gerçekleştirmiş olduğu Olağan Genel Kurulu sonrası yeni yönetim kurulunu belirleyen ANTİMDER çalışmalarına aynı hızda devam etmektedir. Yeni yönetim kurulu ve görev dağılımı şu şekildedir. Mustafa Üstem - Yönetim Kurulu Başkanı Nesrin Ayan Özben - Yön. Kur. Bşk.Yard. Süleyman Acar - Yön. Kur. Bşk.Yard. Ahmet Bilgiç - Yön. Kur. Mali Yönetmeni Ayça Kuşçu - Yön. Kur. Genel Sekreteri İlhan Kurtar - Asil Üye Mustafa Tepe - Asil Üye olarak belirlenmiştir. Yeni yönetim kurulu, başkan Mustafa Üstem önderliğinde 2010–2012 çalışma dönemi hedeflerini şu şekilde belirlemiştir. Sivil Toplum

62

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

örgütlerinin güçleri ve etkinlikleri üye sayıları ile doğru orantılıdır. Bu düşünce ile yola çıkarak bölgemizde bu mesleği icra eden tüm meslektaşlarımızı dernek çatısı altında toplamayı hedeflemekteyiz. İnşaat sektörü lokomotif bir sektör olup yaklaşık 200 alt sektöre daha iş potansiyeli yarattığını düşünecek olursak turizime eş değer bir gelir kaynağı oluşturduğu bilinmektedir. Sektörle ilgili bu güne kadar hayata geçirilememiş KDV indirimi ile ilgili mücadelemiz devam edecektir.Kayıt dışının önlenmesi sektörümüzün canlılığının sağlanması, dinamizminin korunması gerekmektedir. TOKİ son dönemde yapmış olduğu sürdürülebilir kalkınma modelinden uzak anlık çözümlerle ülkenin her bölgesinde plansız bir şekilde projeler gerçekleştirmektedir. İnşaat sektörünün Türkiye Gayrisafi Milli Hâsılasındaki oranı %33‘ leri bulmaktadır. Devletin bu uygulamalarıyla sektörümüzün geleceği tehlikeye atılmaktadır. Geçmiş yıllarda esnaf çok ciddi krizler atlattı. Hepsinden de kurtulmayı bildi. Ancak AVM’ lerin hayata geçmesinden sonra iş kaybından dolayı iş yerlerini kapatmaya başladı. Antalya’da boşalmış olan dükkânların canlılığının yeniden kazanılması için AVM yasasının bir an önce yürürlüğe konması gerekmektedir. Bu konuda da gereken çabayı göstereceğiz.



Haberler

Seramiksan Yeni Ürün ve Teknolojilerini Unicera Fuarı’nda Sergiliyor Seramik sektörünün önemli oyuncularından Seramiksan, yeni teknolojilerini ve birbirinden iddialı ürün gamını Unicera Fuarı nda sergiliyor. Seramiksan, Türkiye’de ilk kez nano teknoloji kullanılarak üretilen NanoTech granit karoları, digital yer ve duvar karoları ve yeni serileri ile Unicera Fuarı’nda yer alıyor. Yer karosu, duvar karosu, sırlı granit, teknik granit, dış cephe kaplaması ve yapı kimyasalları ürünleri ile teknoloji, ürün çeşitliliği ve üretim kapasitesi açısından seramik sektörünün önemli markalarından olan Seramiksan, 7-11 Nisan tarihleri arasında Tüyap İstanbul Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek fuarda tüketiciler ve bayiler ile bir araya gelecek. Ziyaretçiler fuarda Seramiksan’ın gelişim ve değişim rüzgarlarının teknolojiye ve ürün gamına yansımalarını yakından izleyebilecek. En yeni teknolojilerin kullanıldığı ve ürün gamının gerek yerli gerekse yabancı sektör profesyonellerine ve tüketicilere sergilenme fırsatının yakalandığı Unicera Fuarı’ndaki 480 m2’lik geniş standıyla Seramiksan, yeni teknoloji ürünleri; nano teknolojisi ile üretilen NanoTech granit karoları, dijital baskılı ürünleri ve Elite, Elegant, Ocean ve Kaşmir serilerini 6 no’lu salonda sergileyecek.

64

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

NanoTech granit karolar, leke tutmuyor, bakteri barındırmayarak hijyen sorununu ortadan kaldırıyor, parlak ve estetik görünümleriyle beğeni topluyor. NanoTech granit karolarda gözenekler yapılan özel işlemle kapatılıyor ve hijyen sorunu sona eriyor. Küçük ev veya ofis kazalarıyla granit karoların yüzeylerine dökülen çay, kahve veya kola gibi malzemelerin temizlenmesi eskiden kabusa dönüşürken nano uygulaması sayesinde bu temizlik oldukça kolaylaşıyor. Normalde sırlı bir karo yüzeyi veya cam nasıl temizlenebiliyorsa nano uygulamasıyla NanoTech parlak granit karolar da aynı kolaylıkla temizlenebiliyor. NanoTech granit karoların bu özelliği temizlik maliyetlerini de aşağı çekiyor. NanoTech teknolojinin bir başka artısı da mikro porozitenin (gözenekliğin) neden olduğu yüzeydeki mat görüntüyü ortadan kaldırması. Granit karo yüzeyleri, % 25-30 oranlarında daha parlak ve esteki bir görünüme sahip oluyor. NanoTech sayesinde gözeneksiz ve lekeleri kolay kaydırma özelliğine sahip yüzeyler, bakteri ve mikrop barındırma açısından da normal granit karolara göre avantajlı bir yapıya kavuşuyor. Yıllara karşı meydan okuyan dayanıklı yapılarıyla NanoTech karolar, asitlere, bazlara ve temizlik malzemelerine karşı dayanımları ve tüm teknik özellikleri ile granit karolarla aynı özelliğe sahip bulunuyor.



Haberler

Kalekim’den Türkmen Ustalara Eğitim

Kalekim, sektöründe edinmiş olduğu bilgi birikimi ve tecrübelerini ihracat yaptığı ülkelerin usta ve profesyonelleri ile paylaşmaya devam ediyor. Daha önce Bulgaristan, Azerbaycan ve Gürcistan’da usta ve profesyonellere yönelik Kalekim ürünleri ve uygulamalarıyla ilgili eğitim toplantıları düzenleyen Kalekim, bu kez Türkmenistan’da Türkmen ustalara eğitim verdi. Seramik uygulama tekniklerini usta ve profesyonellere aktarmak amacıyla günde ortalama 9 saat süren eğitimler, 3 gün teorik, 1 gün de uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Polimeks İnşaat’ın daveti ile 1 ve 5 Şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitime 3 inşaat okulu öğretmeninin yanı sıra 12 Türkmen usta katıldı.

66

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Kalekim Eğitim Sorumlusu Ramazan Öztürk’ün sunumlarıyla verilen eğitimler, Polimeks İnşaat ve Kalekim Yurtdışı Projeler Sorumlusu Erdil Çolakoğlu tarafından organize edildi. Kalekim’in usta eğitiminde edinmiş olduğu birikimin Türkmen ustalarla paylaşıldığı organizasyona Türmenistan Bilim Bakanlığı’ndan yetkililer de katılım sağlayarak, Kalekim’e söz konusu girişiminden dolayı teşekkürlerini sundu. Eğitimin birinci gününde açılış konuşması yaparak toplantıyı başlatan Türkmenistan Bilim Bakanlığı yetkilileri Kalekim’in vermiş olduğu eğitimin önemine işaret etti. Eğitimin sonunda gerçekleştirilen sınavda başarılı olan usta ve profesyonellere sertifikaları düzenlenen törenle verildi. Son gün yapılan törende düşüncelerini ifade eden kurs öğrencileri, Polimeks İnşaat ve Türkmenistan Bilim Bakanlığı yetkilileri eğitimden çok memnun kaldıklarını belirterek Kalekim AŞ.’ye ilgi ve çabasından dolayı teşekkür etti ve benzer eğitimlerde buluşma isteklerini dile getirdi.



Haberler

Demirdöküm Yetkili Satıcıları Vietnam’da Yorgunluk Attı

DemirDöküm, 2009 yılını başarı ile tamamlayan 17 yetkili satıcısını Vietnam seyahati ile ödüllendirdi.Seyahate katılan DemirDöküm Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Erol Porsemay seyahat boyunca, ekip çalışması, verimliliğin artırılması, hızlı ve etkili karar verebilmeye yönelik takım çalışmaları ve work–shoplar gerçekleştirildiğini belirtti. Ayrıca DemirDöküm yetkili satıcılarının, çok farklı bir kültürü tanımanın keyfini çıkardıklarını ve seyahatten duyulan memnuniyeti dile getirdi. Seyahatin ilk gününde, eski adı Saygon olan Ho Chi Minh’te yöresel ulaşım aracı olan cyclo’ larla

68

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

şehir turu yapan yetkili satıcılar, Bonsai teknesinde katıldıkları akşam yemeğinde geleneksel Uzak Doğu yemeklerinin tadını çıkardılar. DemirDöküm yetkili satıcıları, seyahatin ikinci gününde, geleneksel dövüş sanatı olan Tai Chi ile tanıştılar. Sabahın erken saatlerinde başlayan etkinlikte, Tai Chi tekniğinin uygulanmasının insanın içindeki şiddet duygusuyla savaşmak, sabır ve yavaşlıkla beden üzerinde kontrol sağlaması gibi öğretilerle farklı bir felsefeyi tanıma imkanı buldular. Seyahatin üçüncü gününde Mekong Delta Turu ve tapınak ziyaretleri yapıldı. Cu Chi Tünellerinde, Vietnam savaşı sırasında Vietnam halkının gösterdiği cesaret ile ilgili bilgi edinme, yaşananları hissetme imkanı buldular. Unesco tarafından canlı yaşam alanı seçilen Can Gio Mangrove Ormanı’nda yapılan Timsah Safari’sinde, sandallarla yapılan turda, doğal yaşam alanlarında vahşi hayvanları gören yetkili satıcılar, turdan oldukça etkilendiklerini belirttiler.



Haberler

Umpaş Seramik, İstanbul Yapı A.Ş. ile Artık Güngören’de

1998 yılında kurulan İstanbul Yapı A.Ş., aslen ticari hayatına 1986 yılında Devecioğlu Yapı Malz. Ltd.Şti. olarak başlamıştır. Umpaş Seramik kurulana kadar geçen süreçte çeşitli markaların bayiliklerini yapan firma daha sonra tek marka ile yola devam etme kararı alarak Umpaş Seramik münhasır bayisi oldu. 24 yıldır istikrarlı bir çizgide faaliyetlerine devam eden firmanın merkez mağazası Mahmutbey’de olup, Avcılar ve Güngören ilçelerinde de şubeleri bulunmaktadır. Satılan markalar arasında ana kalem olarak Umpaş Seramik kaplama malzemeleri ve yine Umpaş Seramik markası olan Bohem Bordür ürünleri ile birlikte, Kütahya Vitrifiye, E.C.A., Kalekim, Formina, SDK Armatür gibi markalar yer almaktadır. Umpaş Seramik’in münhasır bayisi olarak son mağazalarını seramik sektörünün yeni gelişen pazarlarından Güngören’de açan İstanbul Yapı A.Ş. adına bize açıklamada bulunan firma ortağı Ebubekir Deveci sektördeki sorunların çözülmesinde tertipli, düzenli bir pazar yapılanması ile sektördeki üretici ve satıcıların birlikte hareket etmesinin etkili olacağını vurguladı.

70

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

ZİMMER A.Ş. UNICERA Fuarına Yeni Ürünleriyle İlk Kez Katılıyor Ağustos ayında nano teknoloji ürünleri, armatür, akrilik küvet ve kabin sistemleri ile yapı ürünleri pazarına giriş yapan Zimmer Yapı San. ve Tic. A.Ş. ıslak mekan sektörünün buluşma noktası olan UNICERA’da ürünlerini yapı profesyonlleri ve nihai tüketiciler ile buluşturuyor. TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nde 7 – 11 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan UNICERA fuarına katılacaklarını bildiren ZIMMER A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Berkan Öneyman ‘Orta ve uzun vadedeki hedeflerinin; ıslak mekanlarda kullanılan diğer sarf malzemelerini de bünyesine alarak, konsept mağazalar oluşturmak, iş ortaklarıyla birlikte müşterilerine, doğru, zamanında ve eksiksiz hizmet verebilmektir. ZIMMER A.Ş. perakende sektöründe yeni bir dönem açarak, tüketicinin sesine kulak veren ve talep stratejisini uygulayan hizmet felsefesini temel prensibi

olarak kabul etmiş bir firma ve marka olacaktır. Piyasayla tanışmanın heyecanını yaşadığımız bu günlerde yurt çapında jenerik isim olacak yeni ürünlerimiz ile önce Türkiye’nin sonra da dünyanın markası olmak istek ve kararlılığındayız. Armatür, akrilik, küvet, duş tekneleri, compact, kabin sistemlerinde ürün ve ebat çeşitliliği ve kalitesi ile ZIMMER A.Ş. sektörde yenilikçi kuruluşlardan biri haline gelerek, ürünlerin kullanım alanlarının geliştirilmesi için yaptığı çalışmalar ve yeniliklerle de ilklere imza atacaktır. Bu yeniliklerin ilki banyolarda kullanılan ürünlerin yüzeylerindeki su damlacıkların bıraktığı izlerin oluşmasını engelleyecek, “Yılın İnovatif ürünü” ödüllü, “Easy- Clean Nanoteknolojik Akıllı Yüzey Kaplama Teknolojisi Dioman-Fusion NanoSmart”dır. Ürünümüzü Türkiye çapında satıcılarımız aracılığı ile pazarlamaya başladık. Ürünümüz uygulandığı yüzeylerde teflon etkisi yapmak suretiyle su itici yüzeyler yaratarak, başta kireç olmak üzere su damlacıklarının bıraktığı lekelerin yüzeye tutunmasını ve kirin oluşmasını önlemektedir. Böylece yüzeylerin, dünyanın kirlenmesine neden olan kimyasallar içeren deterjanlar kullanılmadan ve çok fazla su harcanmadan temizlenmesini sağlamaktadır. Seramik lavabo, klozet, cam duş kabini, cam ve seramik banyo mobilyası (Tezgah, lavabo, ayna ) yüzeylerinin temiz ve hijyenik kalmasını sağlayan, 2 yıl garantili her biri 1 m2’lik bir yüzeyi kaplayan ıslak mendil formunda olan Nano Smart Akıllı Yüzey Teknolojisi fuarda da tüketicilerin ilgisine sunulacaktır.’

72

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Haberler

Petek Banyo İnovasyon Yılı İlan Ettiği 2010’da Dünya Fuarlarında Yeni Ürünlerini Sergiliyor Organizasyon yapısı ve ürün tasarımlarında yeniliklere imza atan Petek Banyo, 2010 yılını “İnovasyon yılı” olarak ilan ediyor ve yeniliklerini dünyanın önemli fuarlarında sergiliyor. Yeniliklerini dünya pazarlarında sergilemek için 9-12 Şubat 2010 tarihleri arasında İspanya’nın Valencia şehrinde gerçekleşen CEVISAMA, 23-27 Mart 2010 tarihleri arasında İTALYA’nın Milano şehrinde düzenlenen MCE EXPOBAGNO fuarlarına katılan Petek Banyo, 7-11 Nisan tarihleri arasında İstanbul Beylükdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleşecek olan UNICERA Uluslararası Seramik Seramik Banyo Mutfak Fuarı 3.Salon, 310-311-312 numaralı standlarda metal banyo aksesuarı, klozet kapağı ve banyo dolabından oluşan ürün gamındaki yenilikleri sektör profesyonelleri ve nihai tüketicilerin beğenisine sunacak. Katılmış oldukları fuarlarıda geri dönüşlerinin memnuniyet verici olduğunu belirten Petek Banyo Genel Müdür Yardımcısı Okan Öztepe; “UNICERA Fuarından da bugüne kadar olduğu gibi olumlu sonuçlar ve iyi reaksiyonlar alacağımızı düşünüyoruz.” dedi.

CERSAIE 2010

74

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

UNICERA 2009

EXPOBAGNO 2010



Söyleşi

Güray Ergün

Kale Grubu Seramik Grup Başkanı

TARIK ÖZÇELİK

Derneğimizin de kuruluş yılı olan 1988 yılında Çanakkale Seramik Bilgi İşlem Bölümü’nde profesyonel çalışma hayatınız başladı. Bugün, Kale Grubu Seramik Grup Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Bu başarı hikayesinden ve özgeçmişinizden bahseder misiniz? 1962 doğumluyum. Liseye kadarki hayatım Balıkesir’de geçti. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü kazanmam ile birlikte İstanbul’a geldim. Yüksek lisansımı da aynı üniversitede tamamladım ve ardından vatani görevimi yerine getirdim. Askerlik sonrasında Kaleseramik bilgi işlem departmanında çalışmaya başladım. İki buçuk yıl sonra üretim planlama daha sonrasında da pazarlama bölümlerinde görev aldım. Bu süreç içinde kazandığım tecrübenin takdiri olarak ta 1995 yılında Kale Pazarlama Genel Müdürlüğüne getirildim. Sekiz yıl sürdürdüğüm bu görevimin ardından da Kale Grubu Seramik Grup Başkanlığı görevini aldım. 23 yıldır üniversite araştırma görevliliğim haricinde sadece Kale Grubu bünyesinde çalışmaktan mutluyum.

76

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


Söyleşi 1957 yılında Çanakkale Seramik fabrikasıyla temelleri atılan Kale Grubu bugün ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan şirketleriyle bir dünya markası oldu. Bu gelişim sürecinden bahseder misiniz? Kale Grubu’nun temelleri, Türkiye’nin özel sektör yatırımlarıyla sanayileşmeye başladığı 1950’li yıllarda, Kurucumuz Dr. İbrahim Bodur tarafından atıldı. O yıllarda yatırımlar genellikle altyapının bulunduğu büyük kentlerde gerçekleşirken, Kale Grubu’nun ilk şirketi olan Çanakkale Seramik Anadolu’da kuruldu. Kurucumuzun ‘’yatırımın hammade, enerji ve insan kaynağının bulunduğu yere yapılması gerektiği‘’ görüşüyle, hammadde ve insan kaynağı bulunan nüfusu bin kişilik küçük bir kasaba olan Çanakkale’nin Çan ilçesinde yatırım yapıldı. Bulunduğumuz bölge tarihi miras açısından son derece zengin, antik Troya kentinin bulunduğu bölge. Türkiye’nin Seramik geleneği 8000 yıl gerilere uzanıyor. Biz bu zengin kültürel mirası modern bir üretim anlayışıyla günümüzde sürdürüyoruz aslında. Bugün sahip olduğumuz nitelikli insan gücü, 51 yıllık bilgi birikimi ve dünyanın en yüksek teknolojik imkanlarıyla üretim yapan 67 milyon m2 kapasiteli üretim tesisleri ile seramik sektöründe dünyada ilk on, Avrupa’da ise üçüncü sıraya geldik. Üretim de ise dünyada 16. sırada yer alıyoruz. Ciro bakımından ise dünyada ilk onbeş, Avrupa’da ise 13.sırada bulunuyoruz. Türkiye’de seramik sektörünü kuran ve geliştiren ilk firmayız. Hem teknolojik hem de ürün anlamında ilkleri seramik sektörüne getirdik. 1959 yılında ilk yerli duvar karosu (fayans) üretimi ile Türkiye’de seramik sektörünün temelini attık. 1960 yılında Türkiye’de ilk kez alçak ve yüksek gerilim izolatörlerini üretimini gerçekleştirdik. 1972 yılında Türkiye’nin ilk seramik yer karosu üreticisi olduk. 1962’de Türkiye’nin ilk seramik ihracatını gerçekleştirdik. Türkiye’nin dünyanın önde gelen seramik ihracatçısı ülkelerinden biri haline gelmesinin de öncüsü ve mimarı olduğumuzu düşünüyorum. Toplam 1.200.000 metrekare açık alan ve 500.000 metrekare kapalı alanda kurulu 45 fabrikada üretimini sürdürüyoruz, yılda 22 milyon metrekare duvar karosu, 33 milyon metrekare yer karosu ve 5 milyon metrekare

granit seramiğin yanı sıra; 10.000 ton izolatör, 5.000 ton refrakter üretimi kapasitesine sahibiz. 40 değişik ebatta 2.000 çeşit yer karosu ve 30 değişik ebatta 1.350 çeşit duvar karosu üretiyoruz.Her yıl yaklaşık 200 çeşit yeni ürünü tüketicilerin beğenisine sunuyoruz. Banyoya giren tüm ürünleri üretmek bizim hedefimiz ve bu doğrultuda karo seramik, vitrifiye, armatür, banyo mobilyası, akrilik küvet gibi tüm ıslak mekan ürünlerinin üretimini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında mutfak mobilyası, yapı kimyasalları, izolasyon ürünleri gibi yapı malzemelerini kapsayan bir ürün gamımız var. Bizim hedeflerimizde tüm ürünlerimizde liderlik veya ilk iki içinde yer almak yatıyor. Bunu başarmak için oldukça yoğun bir çaba sarf ediyor ve başarılı oluyoruz. Üretimde ve ürün geliştirmede gösterdiğimiz liderlik başarımızı, temalı ve özgün tasarımla da sürdürmeyi amaçlayarak, doğduğumuz toprakların medeniyet mirasına sahip çıkmaya, geleneksel seramik kültürünü yeniden yorumlamaya ve estetik değerleri en mükemmel haliyle dünyaya sunmaya gayret ediyoruz. Türkiye’de çağdaş yaşam stili eğilimlerini belirleyen ve tasarıma yön veren bir markalara sahibiz. Bugün itibarıyla Kale Grubu olarak, seramik, hammade, savunma sanayi ve havacılık, yapı kimyasalları, boya,enerji, turizm ve lojistik sektörlerinde faaliyet gösteren 22 şirketimiz, bayilerimiz ve iş ortaklarımız ile yaklaşık 10 bin kişilik bir büyük aile yapısına ulaştık. Kale Grubu, bünyesinde değeri yüksek birçok marka bulunuyor. Bir markayı yaratmak ve yaşatmak ise büyük emekler gerektiriyor. Markalarınıza değer katmak ve yaşatmak için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Grubumuzun birçoğu sektörde ilklere imza atmış, uzun yıllardır sektörlerinde kendini ispatlamış, imajını doğru yansıtan markaları bulunuyor. Bunu sağlamak gerçektende çok büyük emeklerle gerçekleşiyor. Bir markayı yaşatmak ve değer katmak için öncelikle ürünlerinizi üst seviyede tutmak zorundasınız. Bu markanın yaşaması için olmazsa olmazıdır. Bizde ürün yönetimimize, tasarımlarımıza, teknolojik alt yapımıza yatırım yaparak markalarımıza değer katıyoruz. Ürüne ve markaya değer katmak için en önemli Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

77


Söyleşi

faktörlerden biri de satış teşkilatı ve dağıtım kanallarıdır. Ürünün değerini yansıtacak olan dağıtım kanallarımıza her türlü desteği vermek zorundayız. Bu nedenle yapımızda en çok değer verdiğimiz nokta dağıtım kanallarımızdır. Ailemizin en önemli bireylerinin mutlu, acı veya zor günlerinde hep yanlarında olmaya gayret ediyoruz. Eğitimlerinde eksik kalmış noktalar varsa tamamlamaya, yeni gelişme ve yeniliklerden en kısa sürede haberdar etmeye özen gösteriyoruz. Bir parçamız olduklarını hissettirmek, aidiyet duygularını üst düzeyde tutmak için çalışmalarımız sürekli olarak devam ediyor. Bu bağlamda çağın gereklerini yerine getirmek, hızlı iletişimi güçlendirmek adına interaktif iletişim platformu kurduk. Ben her türlü işi bir bebeğe benzetirim. Eğer sağlıklı büyümesini istiyorsanız sürekli ilgilenmeniz onun gelişimine katkıda bulunmanız gerekiyor. Sosyal ve ticari her alanda iletişimimizi güçlendirdiğimiz bu alanda 24 saat boyunca gelen her türlü soruya cevap veriyor, bayilerimiz ile sürekli paylaşımda bulunuyoruz. Oluşturduğumuz bu bayi platformu öyle bir yapıya kavuştu ki mesai saatleri içinde yoğun iş temposundan vakit bulamayan aile bireylerimiz akşam evlerinden bile bu platform ile biz ve diğer aile bireylerimizle iletişim kuruyor. Bizde bu ilgi yoğunluğunun devamını sağlamak için sürekli neler yapabiliriz diye düşünüyor, geliştirmeler yapıyoruz. Çanakkale Seramik ailesi için oluşturduğumuz bu platformun memnun eden sonuçlarından

78

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

sonar, yapısını Grubun diğer tüm markalarını da kapsayacak şekilde geliştirmeye karar verdik. Bu doğrultuda yazılımımız yenileniyor. Bu platformumuzun yanında birde ustalarımız ile iletişimimizi güçlendirmek, onları özel ürünlerimiz konusunda eğitmek amacıyla oluşturduğumuz portalımız var. Bayilerimizin bizimle iletişimini üst düzeyde tutmamız ve onların eğitim, kazanç gibi noktalarda başarılı olmasını sağlamamız gerekiyor ki markalarımıza değer katabilsinler Özellikle son dönemlerde önemi gittikçe artan bir faktör de lojistik. Bayilerimizin lojistik hizmetlerini iyileştirmek adına da çalışmalar yürüterek başarılı olduk. Bu bağlamda bayilerimizin stoklarında tutmakta zorlandıkları ürünler için bir perakende ambarı oluşturduk. Bu ambardaki ürünlerimizi daimi olarak bulunduruyoruz. Talep edilen ürünü de bir kutu seramik dahi olsa 24 saat içinde kargoya veriyoruz. Bir temel hedefimiz var; üretimimizde olan tüm ürünleri modellerini elimizde belli stoklarda tutarak ihtiyaç duyulduğunda Türkiye’nin her noktasına en kısa sürede göndermek. Bayilerimizle tek bir vücut gibi çalışabilmek ve tam bilgi sağlayabilmek için ülkemizin bilinen bir yazılım firması ile grubumuzun bilgi işlemini yöneten Kaledata işbirliğinde bir yazılım oluşturuldu. Şuan 30 bayi tarafından kullanılan bu yazılımı yılsonunda 100 bayiye ulaştırmayı hedefliyoruz. Biz bu 30 bayimizde kendi ürünlerimizle ilgili


Söyleşi yaşanan tüm hareketliği görüyoruz.Bu sayede hangi ürünümüz hangi bölgelerde ne kadar talep görüyor izleyebiliyoruz. Her şeyimizi elektronik ortama taşıma hedefimiz yolunda da büyük bir adım atmış olduk. Eskiden her bayi ürüne kendisi bir kod veriyordu ama şimdi bu adımımızla birlikte bütün ürün kodları birleşti. Bayilerimiz de bizim gibi renk/ ton kodu kullanıyor. Bir fiyat güncellemesi yaptığımızda bu bayininde sistemine direkt olarak yansıyor. Kısacası merkezde yaptığımız her şeyi bayide, bayide yapılan her şeyi merkezimizde görüyoruz. Markaya ancak hizmetle değer katılır. Bayimiz alırken kolay alır, satarken kolay satar ve işi kolaylaşırsa hizmetini daha hızlı, daha özverili gerçekleştiriyor. Birde işin uygulama kısmı var. Uygulama da rahat yapılabildiğinde ortada bir sorun kalmıyor. Birde bunların yanında nihai tüketiciye yönelik olarak yapidepo.com adıyla da bir portal kurduk. Bu portalımızda da bizim garantimizde bayilerimizin stoklarını satıyoruz. Bu ortamı ne kadar genişletebilirsek bayilerimiz o kadar bundan faydalanacak ve markalarımıza değer katmaya devam edecektir. Yeni nesil teknolojiye çok uyumlu, bir ekibimiz var .Çok iyi fikirler ortaya koyuyor ve bu fikirlere hayat veriyor. Bunun yanında grubumuz içinde, bize bilgi teknolojileri alanında hizmet veren Kaledata gibi bir şirketin olmasının da bize büyük avantajı var. Bayilerimiz bu adım attığımız yeni yapılara yararlarını görerek çok kısa sürede uyum sağlıyor. Kullanırken kolaylık adına usta eğitimlerine ilk başlayan firma olmamızla olarak Dr.(h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV) ve Kalekim Geliştirme Kursları ile zaten ustalarımıza 1989 yılından bu yana destek veriyoruz. Bununla birlikte oluşturduğumuz usta platformumuzda desteklerimize daha da güç kazandırmamızın yanı sıra nihai tüketicilere vasıflı usta tedariki, bu işi hakkıyla yapan vasıflı ustalarımıza da iş kaynağı sağlıyoruz. Bir başka katkısı da bayilerimizin anahtar teslim işlerine destek sağlamış oluyoruz.Teşhir ve kurumsal kimliğimiz konusunda bir sistem çerçevesinde bayilerimize destek veriyoruz. Her şey olduğu gibi değer katmak adına kurduğumuz bu sistemlerin de çağın gereklerine uygun olarak

yenilenmesi gerekiyor. Bu bağlamda, 2010 yılından itibaren bayi teşhir konseptlerimizi değiştireceğiz. Birkaç yıl önce Çan’da kurduğumuz 3000m2’lik numune ambarımız bulunuyor. Herhangi bir proje veya bayi istediği anda buradan ürünlerimiz sipariş gibi işlem görerek en kısa sürede istendiği noktaya gönderiliyor. Bu tek bir ürün de olabilir, bayi teşhirine girecek 15m2 karo da olabilir veya bir kayar pano isteniyorsa mimarlarımızın daha önceden hazırladığı tasarım çerçevesinde hazırlanıp döşeniyor ve gönderiliyor. Bir de sektörümüzde her zaman güncel olan risk yönetimi var. Biz bankacılık sistemi teminatı almaya çalışıyoruz. Bayilerimizin de bu noktada “Siz kendinizi garantiye aldınız. Peki, biz ne yapalım” şeklinde şikâyetleri vardı. Uzun bir yol kat ettiğimiz yeni güvence sistemimiz tali bayilere kadar genişleyecek. Dünya seramik sektörünün önemli oyuncularından biri olarak Türk seramik sektörünün dünü, bugünü ve geleceği hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Türk seramik sektörü 80’li yıllarda yeni firmaların doğmasıyla hareketlendi. 90’lı yıllarda ise bu hareketlilik gittikçe rekabet çıtasını yükseltmeye başladı. Plansız büyümeler belki bazı sorunları getirdi ama rekabet koşullarının da bize büyük faydası oldu. Gerek karo, gerekse vitrifiye ürünlerde büyük bir know-how’a sahibiz. Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

79


Söyleşi Özellikle 2007-2008 yılları uygulanan enerji ve döviz politikaları, ihracatta %20-3040 dolaylarında satış ivmesi kazanan Türk seramik sektörüne büyük bir darbe vurdu. Şimdi taşlar yerine oturdu ama bu dönem içinde çok müşteri kaybedildi. Artık ekonomik ürün gamında böylesi ivmeler kazanmak mümkün değil. Ancak standart üstü, orta grup ürünlerde bu şans var. Bu da o büyük yükselme oranlarını getirmeyecektir. Doğalgaz maliyetleri artmaz, dolar kuru düşmez ise bu sektör yine belli çerçevelerde dünya pazarındaki gücünü arttıracaktır. Ben vitrifiye sektörünü bu konuda karodan daha şanslı görüyorum. Seramiğe oranla tasarımların kopyalanmasının çok daha zor olan bu sektör daha stabil bir yapıya sahip. Bu yapısını da ihracat ayağında daha çok şans getirdiğini düşünüyorum. Gelecek dönemlerde Türk seramik sektörünün özellikle İspanya’nın hâkim olduğu orta grup üstü pazarlarda başarılı olacağını düşünüyorum.Tasarım konusunda da tüm üreticilerimiz gelişme gösteriyor. Birde sektörümüzün 11 yıl önce yapmış olduğu bir arama toplantısında birlikte çalışma kararlılığıyla alarak üniversitelerden yararlanması ve SAM’ın (Seramik Araştırma Merkezi) kurulması yönünde sektöre ciddi destek sağlayan oluşumlara imza attı. Rekabet koşullarının ağır olduğu seramik sektöründe öncülük eden bir marka olarak hep bir adım ileride olmak için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Bununla beraber yenilikçiliği seven bir grup olarak yakın zamanda sektöre katacağınız yenilikler olacak mı? Günümüzün rekabet ortamında tek başına kalite yeterli bir kıstas değildir. Ürünleri farklılaştıran en önemli unsur İnovasyondur. İnovasyonun temelinde AR-GE ve tasarım yatmaktadır. Tasarım, ürün ve hizmetleri farklılaştıran, katma değer katan bir olgudur. Kısalan ürün hayat döngüleri, kullanıcının yüksek kalite beklentileri ve küreselleşmenin getirdiği Pazar odaklı yönelimlerin yanısıra, artan ürün karmaşıklığı, yeni malzemeler ve üretim teknolojileri gibi teknoloji odaklı etmenler ürünlerin ve ürün üzerindeki girdilerin ciddi bir şekilde yönetilmesi gerekliliğini doğuruyor. Hedeflenen takvime ve belirlenen stratejiye uygunluk acısından

80

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

sürecin, sürekli olarak izlenmesi yönetilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Sektörümüzde tasarım çok büyük önem arz ediyor. Biz de Kale Grubu olarak, tasarımın kurumsal amaçlara bağlı ve görünür bir yönetim, izleme ve kaynak ayırma sistemi kapsamında firmalarımız içinde formal bir program dahilinde yürütülmesine gayret ediyoruz. Grup olarak hedefimiz yeni ürün sunma hızını tasarım değişikliği hızına ulaştırmaktır. Bence sektörün başlangıcından beri en büyük yeniliklerden biri; İbrahim Bodur Bey’in büyük bir cesareti ile ortaya çıkan Kalesinterflex’tir. Bu ürünümüz ilk görücüye çıktığında kafalarda nasıl uygulanacak diye bir soru işareti oluştu ama bu soru işareti kısa bir süre içinde yapılan uygulamalarla silindi. Bir çok alanda uygulanan sistemle birkaç alternatifli olarak çözülmüş durumda. Sinterflex’i 1000x3000 cm ebadına kadar üretiyor, 66X 300 cm ebadına kadar parlatabiliyoruz.. Bu boyuttaki bir ürünü parlatmak için fırın üreten bir firma dahi yok. Tasarım konusunda geçmiş yıllarda seramiği karo olmaktan çıkaran önemli adımlar attık. Özellikle Can Yalman tasarımlarıyla dikkat çeken özel şekillerdeki seramikler ile önemli bir yol kat ettik. Hızlı değişen tasarım trendleri ile birlikte artık insanlar yaptıkları her işi farklı kılmak istiyor. Bu anlamda özellikle profesyoneller olarak adlandırdığımız Mimarlardan yoğun bir talep oluyor. Bu talebe karşı kendi tasarımlarını kendilerinin yaratacağı ürünler üretmeye çalışıyoruz. Bunun örneklerini UNICERA fuarında Taner Nakışçı imzasıyla tasarlanan Cube ve Dot serilerinde göreceğiz. Vitrifiye konusunda yabancı ortağımızdan ayrıldık. Ürün desteği için o firmadan da destek alıyor, dolayısıyla daha az sayıda ürün üretimi yapıyorduk. Bu ortaklığın bitişiyle birlikte Kalevit çok yoğun olarak ürün geliştirmeye odaklandı ve başarılı oldu. Vitrifiye kaleminde eksik bir ürünümüz yok. Armatür ve akrilik küvet kaleminde de ürün gamımızı bu sene içinde tamamlayacağız. Kalevit şu anda Kale Grubu içinde en fazla tasarımcı ile çalışan firmamız. Kalevit’ten çok umutluyuz. Ürün ve pazarlama yatırımlarımızla birlikte grubumuza yakışan noktalara gelecektir.


Söyleşi 2009 yılı ürün geliştirme süreci ile geçti. 2010 yılı bu emeklerimizin meyvesini toplayacağız. Banyo ve mutfak mobilyalarında da ürün kalitesi ve tasarımlarımızla Türkiye’nin önemli üreticilerinden biriyiz. Önümüzdeki dönemlerde bu pazarda da birinci veya ikinci sırada olmak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Fuarların önemini iyi bilen Kale Grubu’nun bir ferdi olarak yurtiçi ve yurtdışı fuarlarını, değerlendirir misiniz? Daimi katılımcılarından biri olarak gelişimine yakından şahit olduğunuz UNICERA Fuarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir? UNICERA Fuarı oluşana kadar Kale Grubu olarak biz, Eczacıbaşı Grubu, Serel Grubu, Ege Seramik, Toprak birlikte çok emek sarf ettik. Sadece fuarımız gelişsin diye çok büyük standlarla birbirimizi ağırladığımız fuarlar yaptık. Bugün ise tartışmasız uluslararası bir fuar oldu. Türk seramik sektörünün kendi ülkesinde böyle bir fuarı olmalıydı. Bunun için TİMDER, Türkiye Seramik Federasyonu ve az önce belirttiğim üretici kuruluşların büyük emekleri oldu. UNICERA Fuarı özellikle son 4 yıl içerisinde sadece belirli hedef ülkelere değil, çok daha geniş kapsamlı bir coğrafyada yapılan etkin tanıtım çalışmaları sonucunda yurtdışı ziyaretçi sayısını 4 kat arttırarak toplam 79 ülkeden ziyaretçi gelmesini sağladı. Bu özelliği sayesinde fuar uluslararası ticarete yön veren önemli bir platform haline geldi. Son yıllarda fuara gelen yabancı ziyaretçilerin ülkelerine bakıldığında Türkiye’nin komşularının UNICERA’ya gittikçe artan bir ilgi gösterdiği görülüyor. Türk seramik sektörünü buluşturan UNICERA’nın üstün tasarım gücü, geniş üretim kapasitesi ve teknikleri ile dünya pazarında önemli bir yer sahibi olan sektörün dünya pazarlarına tanıtımında önemli bir rol oynadığını söyleyebilirim. UNICERA 2009 kriz yılı olmasına rağmen ziyaretçi sayısını arttırmış, son derece memnuniyet verici gelişmelere imza atılmaya devam ediyor. Bu yılda başarı grafiğini yukarı taşımaya devam edeceğine inanıyorum. Bir ihtisas fuarı olmasının gerekliliği olarak UNICERA’da daha çok banyo konseptini yansıtan bir şekilde katılırken YAPI Fuarına

da daha teknik ürünlerimizle katılıyoruz. Ülkemiz fuarlarının yanı sıra büyük bir stand ile CERSAIE’ye katılıyoruz. Bence dünya fuarlarında etkisinin tartışmaya sunulamayacağı bir fuardır. Uzun süredir İspanya CEVISAMA’ya katılmıyoruz. Zaten ispanya Fuarı kendini her geçen gün aşağı çekti. Gerekliliğine inandığımız UNICERA, YAPI ve CERSAIE fuarlarının yeterliliği olduğunu düşünüyorum. Bu fuarların yanı sıra birde Seramik Tanıtım Grubu’nun katıldığı fuarlara destek veriyoruz.

“Günümüzün rekabet ortamında tek başına kalite yeterli bir kıstas değildir. Ürünleri farklılaştıran en önemli unsur İnovasyondur. İnovasyonun temelinde AR-GE ve tasarım yatmaktadır. Tasarım, ürün ve hizmetleri farklılaştıran, katma değer katan bir olgudur. ” Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

81


geziYORUM

Güray Ergün & Orhan Hopa

Çanakcılar - Creavit Vitrifiye Üretim Tesisleri Zonguldak - Gökçebey

depoları yapmayı getiriyor ve bu işten de iyi Sezai Çanakcı (S.Ç.): Rahmetli dedemiz Tahir para kazanıyor. Aynı dönemde köylere tuvalet Çanakcı bu bölgenin en çalışkan kişilerinden zorunluluğunun gelmesiyle ise mozaik tuvalet biriydi. Askerlik görevini tamamlamasının taşları yapmaya başlıyor. 70’li yıllarda mozaik ardından arkadaşlarıyla birlikte köy kiremituvalet taşlarına talebin azalmasıyla üzerldi yapmaya başlamış. Bir dönem bu şekilde erine polyester kaplayarak 80 yılına kadar bu devam ettikten sonra artık bu işin fabrikasını işe devam ediyor. 1980’de edindiği tecrübe kurmak istemişler ama sermaye yetersizliği ve ufak çapta sermaye ile seramik vitrifiye nedeniyle mümkün olmamış. Ardından defabrikası kurmaya karar veriyor. 1981 yılında dem Çatalağzı termik santralinin inşaatında ise Gökçebey’de 72 adet ürün alabildiğimiz İngilizlerle birlikte çalışmaya başlamış. O ilk fabrikamız iptiddönemlerde henüz ülai koşullarda faaliyete kemizde bilinmeyen begeçmiş bulunuyor. ton dökmeyi öğreniyor ve santralin inşası bitene Hakan Çanakcı (H.Ç.): kadar orada çalışmaya 1984 yılında şuan devam edimiş. Demokrat bulunduğumuz sahada, Parti’nin de iktidara gelm3.528m2’lik bir alanesiyle başlayan inşaat furyasıyla beton dökmede da, 200 ürün kapasiteli edindiği tecrübe ile çevrefabrikamız faaliyete girdeki derelerin köprü inşası di. Geçen süreç içinde ihalelerini alıp, makinesi yaptığımız gelişmeler ile dahi olmadan, ağaçtan şu an 150.000m2 açık, kalıp yaparak briket 60.000m2 kapalı alanda döküp satmış. Sonrasında faaliyetlerimizi sürdürüydönemin ahşap depoları oruz. Bu açık alanımızın içinde oluşan mantar, 45 dönümünü de hayvanat yosunlanma v.s. sebebahçesi – botanik park Çanakcılar Yönetim Kurulu Üyeleri biyle aklına beton su olarak değerlendirdik. Sezai Çanakcı ve Hakan Çanakcı

82

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


geziYORUM

Tesislerin kurulu olduğu alan içerisinde yer alan hayvanat bahçesinin bazı sakinleri arazi içerisinde serbestçe dolaşabiliyor.

Botanik bahçesi Mehmet Bey ve Mithat Bey’in ortak zevkinin eseridir. 1984 yılında buraya geçişimizde bir maymun, bir muhabbet kuşuyla başladı. Bugün 70 türden 700 hayvanın barındığı bir hayvanat bahçesine dönüştü. Burası onların gözbebeği, gelir bire bir ilgilenir hayvanları yemlerler. Sonuçta burası bizim hayatımız, burada yaşıyoruz. Yazın misafirlerimiz olmadığı müddetçe ofisimize girmez, bahçemizi kullanırız. Her an halka açık olan bu alan sosyal sorumluluk faaliyetlerimizin başlangıcı oldu. Sonrasında Gökçebey’in içinde yüksek okul, ilköğretim okulu gibi sosyal sorumluluk çalışmalarımız devam etti. İlerleyen zaman içinde mobilya fabrikamızın bahçesinde de bir hayvanat bahçesi oluşturmayı düşünüyoruz.

bağlanmasıyla sektörde en geç doğalgaza kavuşan tesislerden biri olmakla beraber artan fiyatlarıyla da avantaj döneminden yararlanamamış olduk.

Normal şartlarda hammaddeye uzaklığı, nakliye sorunları gibi sorunları değerlendirecek olursak bu yatırımın burada yapılması yanlış görülebilir ama biz memleketimize yatırım yapmayı, öncelikle kendi bölgemizi kalkındırmayı amaç edindik. Üretim için gerekli her şeye uzaktık ama kendi toprağımızdaki gönüllere yakındık. Bölgenin bize en büyük dezavantajlarından biri de doğalgaz’ın çok geç gelmesi oldu. Yeni yıl öncesi doğalgaz’ın Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

83


geziYORUM

Markamız Creavit ile vitrifiye kolumuzda 530, mobilya kolumuzda ise 170 kişiye istihdam sağlıyoruz. Özellikle bölge bazında bakacak olursak istihdam yaratmak açısından önemli bir paya sahibiz. Yıllık 1.6 milyon üretim kapasitemiz ile biz baktığımızda sektörde ikinci, bazı araştırmalara göre ise yedinci veya sekizinci sırada yer alıyoruz. S.Ç.: Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda 1989 yılında bir fırın ithal etmeyi düşündük ama yaklaşık 4,5 milyon Dolar gibi bir rakamla karşılaştık. Paramız olsa alacağız ama yok, biz de kendimiz yapmaya karar verdik. 1.200 adet ürün alabildiğimiz bu fırınımızı 1991 yılında devreye aldık. 4,5 milyon Dolar fiyat biçilen bu fırını 650.000 Mark yani yaklaşık 350.000 Dolara mal ettik ama fırın 3.200 kalori enerji harcıyordu. Önceki fırınımızın 4.500 kalori yakmasını dikkate alırsak bizim için önemli bir tasarruf sağladı ama direkt satın alabilseydik bu çok daha düşük enerji harcayan bir fırın olacaktı. Zaman içinde yaptığımız geliştirmelerle bu fırınımızı 2.500 kaloriye

kadar düşürdük ama şuan ki fırınımızın 1000 – 1100 kalori harcadığını baz alırsak üretim maliyetleri oldukça yüksek bir fırındı. Bizim işimizin en önemli faktörlerinden biri fırındır, bu nedenle fırının çok iyi olması gerekiyor. 1998 yılına kadar iyi birer hammadde, şekillendirme bölümü hazırladık. 98 yılında da Türkiye’nin en büyük fırınını ithal ettik. Bir otomobil 50.000 TL ise siz bu otomobili en iyi aksesuarlar ile donattığınızda 80.000 TL’ye çıkar. Fırın da böyledir. Baştan iyi bir yatırım yapar, teknolojisini iyi seçerseniz sizi zamana karşı dayanıklı kılar. Bizde bunu yaptık. Artık teknolojiler 10 – 15 yılda bir geride kalıyor. Bizim yaptığımız bu fırın yatırımının ise bizi bir 15 yıl daha götüreceğini düşünüyoruz. Bu tip yatırımlar iyi bir planlama ile yapılmalı, parça parça geliştirmek zaman içinde aradaki tüm bağlantıların kopmasına neden oluyor. H.Ç.: Duranti haricindeki tüm ürünleri kendi tasarım ekibimiz hazırladı. Bu ekibimizde yer alan arkadaşlarımız ile yaklaşık 15 – 20 senedir birlikte çalışıyoruz. Bu sayede birbirimizin dilinden iyi anlıyoruz. Tasarım denildiğinde akla İtalyanlar geliyor. Tabi ki sadece sektörümüzde değil, birçok sektörde tasarım hususunda önde oldukları inkâr edilemez ama onların tasarıma bakış açısı daha çok görselliği kapsıyor. Oysa bizim için tasarım önce fonksiyonellik, sonra görselliktir. Bizi onlardan farklı kılan da sanırım bu bakış açımız oluyor. Üretimimizin %50’sini ihrac ediyoruz. Geçen seneyi değerlendirecek olursak 60 farklı ülkeye fatura kestiğimizi bunların 32’siyle istikrarlı çalıştığımızı görüyoruz. Amerika ile sistem farklılıkları ile çalışmıyoruz ama geri kalan 4 kıtaya ürünlerimizi gönderiyoruz. Yurtiçinde İstanbul, Antalya, İzmir, Adana, Ankara, Samsun ve Zonguldak olmak üzere 7 ilde showroomlu Creavit bölge müdürlüklerimiz, Trabzon ve Diyarbakır’da da Creavit bölge temsilciliklerimiz vasıtasıyla tüm illerde altbayileri de değerlendirecek olursak 500 iş ortağımızla ürünlerimizi tüketicilerle ile

84

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


geziYORUM

buluşturuyoruz. S.Ç.: Fabrikanın temelleri atıldığından beri buradayım. Ben genellikle teknik ağırlıklı konularla Hakan Bey ise ticari ağırlıklı konularla ilgileniyor. Üretim ve satış birbiriyle kardeş, artık tüm kollarda güçlü olmak gerekiyor. Sadece bir kolda güçlü olmak başarıyı getirmiyor. Bunun için görev paylaşımınızı iyi yapmalı, aradaki iletişimi iyi sağlamalısınız. Teknolojinin en üst noktasında olmak bu yenilikçi teknoloji çağında mümkün değil tabi ki ama fabrikamız bir vitrifiye fabrikasında olması gereken tüm teknik donanıma sahiptir. Ben şirketleri birer yaşan organizma olarak nitelendiriyorum. Doğar, yaşar, gelişirler. Eğer doğru adımlar atmazlarsa da ölürler. Ömrü uzatmak, sağlıklı yaşamak için; kurumsallaşmak, görev paylaşımını iyi yapmak iyi bir şirket bilinci oluşturmak gerekiyor. Hiçbir şeye tepeden paraşütle inmemek gerekiyor. Bir insan bir şeye kolay sahip oluyorsa onun sonu olabilir. Örneğin bir araştırma yapmışlar şans oyunlarından zengin olanların

%90’ı eski hallerinden çok daha kötü duruma düşmelerinin yanı sıra artık çevresindekileri de kaybetmiş. Para; şarjörü dolu bir tabancaya benziyor. Doğru kullanamazsanız kendi sonunuzu tayin edebilirsiniz. Her şeyden önce istemek ve takip etmek gerekiyor. Vehbi Koç’un bir sözü var; “Hükmedemediğiniz güç sizin gücünüz değildir.” Bu iş bir araba kullanmaya benziyor viraja 70 km hızla girerseniz kontrol sizdedir ve yolunuza devam edersiniz. Aynı viraja 200 km hızla girerseniz 9,8 newton olan yer çekimini yener ve takla atarsınız. Büyümek güzel bir şey, bizde büyümeye devam edeceğiz. Ama bildiğimiz iş kollarında büyüyeceğiz. Değişik işleri de bünyeye katmak önemli ama bu iş alakasız bir kolda olmamalı. Buradan İstanbul’a giderken Bolu’ya, Adapazarı’na uğrayacağım diyebilirsiniz ama Hakkâri’ye uğrayacağım derseniz hedefinize ulaşmakta zorluk çekersiniz. Vitrifiyedeki faaliyetlerimiz zaman içinde bize mobilyacılığı getirdi ama biz mobilyayı yeni yapmıyoruz. 20 senedir bu işin içindeyiz. Fuar standlarımızı kendimiz yapıyoruz. Bunun yanında iç takımlara baktığımızda piyasadaki birçok firma vitrifiyenin değerine zarar veriyor. Halbuki örneğin 10 TL’ye sattığı ürünü 7 TL’ye mal eden bir firma bu üretim Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

85


geziYORUM

maliyetini 7,5TL’ye çıkartsa üründe bir sorun çıkmayacak. Ne yazık ki ülkemizde otomobil ve beyaz eşya sektörleri dışında yan sanayi kültürü oluşmadı. Hiçbir otomobil fabrikası tüm parçaları kendi üretmiyor. Çünkü güvenebileceği bir yan sanayi var. Toyota bildiğim kadarıyla yılda 15 milyon araç üretiyor. 15 milyon’u 4’le çarptığımızda 60 milyon adet lastik tüketiyor veya bir araba da 8 parça cam olduğunu düşünürsek 120 milyon adet cam tüketiyor. Bir camı 50 dolardan sayarsak 60 milyon dolar cam için para veriyor. Peki, bu gideri neden kendi bünyesine almıyor? Çünkü yaptığı işte ihtisaslaşmasını sağlayacak bir yan

86

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

sanayisi var. Ne yazık ki Türkiye’de rekabet, kalite yerine kalitesizliği getirdi. Bence bunun temel sebebi de eğitimdir. Bir makine mühendisi geliyor, tüm parçaları tıkır tıkır sayıyor. Motoru gösterdiğinizde ise bir hareket yok. Ardından bir ilkokul mezunu usta gelip onunla dalga geçerek işini yapıyor. İşte bu eğitim sisteminin yanlışlığından kaynaklanıyor. Tatbiki eğitim ile bu açığı kapatmak mümkün ama eğitim sisteminin baştan uca gözden geçirilmesi gerekiyor. Durum böyle olunca şartlar da bizi vitrifiye, mobilya, armatür, iç takım, klozet kapağı gibi bir ürün çeşitliliğine sürükledi. Ürünlerimizin değerine zarar gelmemesi için birçok kolda faaliyet göstermeye başladık. Türkiye’de bu nedenlerden dolayı konusunda iddialı cirolara sahip, dünya şirketi diyebileceğimiz sadece şişecam var. Mc Donald’s bugün 70 milyar dolar ciro yapıyor. Coca Cola’nın sadece marka değerinin 500 milyar dolar olduğu söyleniyor. Neden bizim bu tip örneklerimiz yok. Çünkü bir alanda ihtisaslaşamıyoruz. İhtisaslaşmamızı teşvik edebilecek yan sanayimiz yok. H.Ç.: 80’li yıllardan itibaren Türk inşaat malzemeleri sektöründe büyüyen dört şirket var. Bu dört şirketinde yapısına baktığımızda sektör genelinde tüm kollarda faaliyet gösteriyorlar. Pazarda onlarla rekabet edebilmek,


geziYORUM müşteri gözünde güçsüz kalmamak, ürünlerde bir bütünlük sağlamak gerekiyor. Bu firmalar büyürken birer kolda ihtisaslaşsalardı ben eminim ki Türk inşaat malzemeleri sektörü çok daha farklı bir kültüre sahip olurdu. S.Ç.: Şu an ülkemizde en pahalı yöntem olan deneme – yanılmayla iş öğreniliyor. Bu ülke kendi teknolojilerini üretmedikçe krizlerle boğuşmaya mahkûm kalacaktır. İstanbul’da meşhur Kandilli rasathanesi 1500’lü yılların sonunda bombalanmıştı. Ardından tüm ilim, irfan sahipleri yurtdışına kaçtı ve teknoloji’de geri kalmaya başladık. Tüm teknolojiler ithal edilir hale geldi. Bunu yıkabilmek için eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve bu yolda ülkemize değer katacak kişilerin korunup, desteklenmesi gerekiyor. Görevi, bilgiyi, yaratılan artı değeri paylaşmalıyız. Bir eleman 100 birim maaşı 1.000 adet ürettiğinde alıyor, 900 adet ürettiğinde maaşı 90 birime düşüyorsa 1.200 adet ürettiğinde de maaşını 120 birim almalıdır. H.Ç.: Yurtdışı fuarları arasında Rusya Mosbuild, Almanya ISH fuarlarına düzenli olarak katılıyoruz. Bunların yanı sıra pazar gelişmelerine göre Dubai, Ukrayna gibi ülkelerde de katılımımız oluyor. CERSAIE’ye katılmak istiyoruz ama yaşanan yer sıkıntısı nedeniyle henüz katılamadık. Yurtiçinde de sektörümüzü yansıtan UNICERA fuarına düzenli olarak katılıyor ve büyük özen gösteriyoruz. Son fuar ile birlikte stand yerimizi değiştirdik ve büyüttük. UNICERA’nın bize önemli yararları oldu. Yurtdışı tanıtımlarının da biraz daha etkin yapılması durumunda

fuarın gelişimine hızla devam edeceğini düşünüyorum. Biz yurtiçi ve yurtdışından tüm müşterilerimizi fuara çağırıyoruz. “Aman benim müşterim gider başkasıyla anlaşır” gibi bir korkumuz yok, zaten böyle bir olay da bugüne kadar olmadı. Bir vitrifiye ürün çizimden üretime yaklaşık 7 – 8 aylık bir süreçten geçiyor. Bu nedenle her sene fuara yeni ürünler katmak mümkün olmuyor. Bu nedenle firmaların kendini daha etkin göstermesi için fuarın iki senede bir yapılmasının bizim için daha yararlı olacağını düşünüyoruz, ama fuar sadece vitrifiyeden oluşmuyor. Seramik karoların tasarım üretim süreci ise çok daha kısa bu nedenle onlar içinde yılda bir fuar olması oldukça avantajlı oluyor. S.Ç.: Türkiye’nin sanayicilikte yeterli gelişimi gösterememesinin nedenlerinden biri de fuarcılık sektörünün zamanında gelişmemiş olmasıdır. 1960-70’lerde İstanbul’da 2 2 500.000m kapalı, 1 milyon m açık bir fuar alanı yapılmış olsaydı bugün Türk sanayisinin çok daha farklı bir noktada olacağını düşünüyorum. Devletin bu konularda bir çalışma yürütmesi fuarcılığa hayat vermesi gerekiyor. Dergimizin geziYORUM bölümü için Zonguldak’a bağlı Gökçebey’de üretim tesisinden çok cennetten bir köşeyi andıran Creavit Tesislerinin bulunduğu alanı sizlere aktarmak için gezdik, gezimiz esnasında bize firmaları hakkında değerli bilgilerini aktaran öncelikle Çanakcılar Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Çanakcı ve Hakan Çanakcı’ya, ayrıca bu röportajın gerçekleşmesinde bize yardımcı olan Halkla İlişkiler Yönetmeni Nesil Var’a teşekkür ederiz.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

87


Satış Hattı

Orhan Hopa

gelişim süreci önceliklerimiz nedeniyle çok fazla organizasyonlar düzenleyemedik ama önümüzdeki süreç içinde bu tip organizasyonlarımızla mimar ilişkilerimizi güçlendirmeyi hedefliyoruz. “Biz sadece banyo seramik üreticisi bir firma değil, kaplama malzemeleri üreticisi bir firmayız.” Her şeyden önce altını çizmek istediğim bir husus var; biz bir banyo seramik üreticisi – satıcısı bir firma değil, kaplama malzemeleri üreticisi – satıcısı bir firmayız. Yani bizim hedefimiz cephe, avlu, antre, ofis, havuz, gıda tesisleri, mutfak, endüstriyel alanlar gibi bir yapıda çatı hariç tüm alanlara seramik üretip satmaktır. Böyle bir potansiyele firma olarak zaten sahibiz, dolayısıyla bu doğrultudaki hedeflerimizi her alanda vurgulamaya çalışıyoruz.

Kütahya Seramik A.Ş. Satış ve Pazarlama Yöneticisi

Emrah Meriçboyu “Satış pazarlama organizasyonları içinde mimarlardan yararlanılmasının önemli avantajlar sağlayacağını düşünüyorum.” Sektöre mimarlık eğitimimi tamamladıktan hemen sonra 1993 yılında Söğüt Seramikte göreve başladım. Ardından Vitra’da 1,5 yıl, Elmor A.Ş.de 2 yıl, Çanakkale Seramik’te de 8 yıl çalıştım. Son olarak da 1,5 yıldır Kütahya Seramik ailesinin bir ferdi olarak çalışma hayatıma devam ediyorum. Satış ve Pazarlama Yöneticisi görevini sürdürdüğüm bu süre zarfında, mimar olmanın getirmiş olduğu avantajları sıklıkla kullanıyorum. Bir mimarın satış pazarlama organizasyonu içinde olması pekte alışıla gelmiş bir durum değil ama bu kadar önemli görülen bir kitleye hitap edecek yöneticilerin aynı dili konuşması bence çok önemli. Bu nedenle satış pazarlama organizasyonları içinde mimarlardan yararlanılmasının önemli avantajlar sağlayacağını düşünüyorum. Mimar ilişkilerimizde

88

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

“Uyguladığımız istikrarlı fiyat politikası sayesinde Piyasadan olumlu tepkiler alıyoruz.” 2009 yılında yaptığımız yapılandırma çalışmaları ile iş ortaklarımızın sayısını arttırarak daha geniş bir bayi ağına kavuştuk. Resmi rakamlarımıza da baktığımızda da bu genişleme ile pazar payımızı %30 arttırdığımızı görüyoruz. Krizin yarattığı ağır koşullar altında %30 büyüme oldukça ciddi bir başarıdır. Bu başarımızı pazar ihtiyaçlarını doğru tespit edip, ihtiyaçlara doğru çözümler sunmak olarak değerlendirebiliriz. İş ortaklarımız açısından da 2009’u değerlendirecek olursak; aynı olumlu gelişmeleri yaşadıklarını görüyoruz. “Rekabetin yoğun olduğu alanlarda ürünlerimizi en iyi şekilde lanse ederken iş ortaklarımıza da destek sağlıyoruz.” Proje ekibimiz ile kurumsal müşterilerimize hizmet sunuyor ve bu anlamda büyük projelerde ürünlerimizi sergiliyoruz. Böylece rekabetin yoğun olduğu alanlarda ürünlerimizi en iyi şekilde lanse ederken iş ortaklarımıza da destek sağlıyoruz. Konsept mağazacılıkta; yapılanmak, mağazayı işletmek ve müşteriyi bu noktalara çekmek gerekiyor. Yaşatmanın


Satış Hattı zor, maliyetlerinin ağır olduğu bu yapıyı İnfo Mağazalarımız ile hayata geçirdik. Bu mağazalarımızda mimar, müteahhit, öğrenci, nihai tüketici ve bunun yanı sıra kurumsal müşterilerimizi ve iş ortaklarımızı ağırlıyoruz. İş Ortaklarımız için çok yararlı olduğunu düşündüğümüz Info Mağazalarımızın gerekliliğine inanıyoruz. İlerleyen dönemlerde yeni noktalarla bu yapımızı da güçlendirmeyi düşünüyoruz. “Türk Seramik sektörünün de ülkesinde bu niteliklere sahip bir fuara kavuşması gelecek dönemler için oldukça ümit vericidir.” Yenilikleri duyurmak, sektör bayileri ile buluşmak, yurtiçinde olduğu gibi yurt dışında gücümüzü göstermek adına fuar organizasyonları bizim için büyük önem taşımaktadır. Biz bu bağlamda UNICERA, YAPI Fuarı ve CERSAIE fuarlarına ve ayrıca Seramik Tanıtım Gurubu üyesi olmamız nedeniyle de düzenlenen fuarlara destek amaçlı katılıyoruz. UNICERA Fuarı şimdiye kadar hep seramik sektörünün kendini gösterdiği, alıcıya çıktığı bir fuar olarak değerlendirilmekteydi. Özellikle son 5 yıl içinde yaşanan gelişmeleri değerlendirirsek artık bir uluslararası fuar vasfına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Dünya seramik sektörünün önemli oyuncularından biri olan Türk Seramik sektörünün de ülkesinde bu niteliklere sahip bir fuara kavuşması gelecek dönemler için de oldukça ümit vericidir. UNICERA Fuarı, yeniliklerimizi duyurmak, iş ortaklarımızdan yeni ürünlerimiz hakkında geri bildirimler almak için önemli bir platform. UNICERA 2009’un bizim için en önemli yararı ise; iş ortaklarımızla buluşarak onlara ürün ve pazar politikalarımız hakkında ışık tutmak ve fikir alışverişinde bulunmak oldu. “Nitelikli ürünler ile iş ortaklarımıza, firmamıza ve Türk Seramiği imajına güç kazandırıyoruz.” Pazarda birçok üretici ekonomik ürünlerle var olma çabasında. Bazı firmalar katma değeri yüksek, iş ortaklarına kazanç sağlayacak, sektörü ileri taşıyacak nitelikli ürünleri üretmeyi tercih etmiyor. Sektörümüzde en büyük

riski bu tip ekonomik üründen vazgeçemeyen üreticiler taşıyor. Bazı üreticiler bu tip ürünleri üreterek hem iş ortaklarına hem de kendilerine zarar veriyorlar. Biz ise yolumuza çok daha farklı bir kulvardan devam ediyoruz. Nitelikli ürünler üreterek iş ortaklarımıza, firmamıza ve Türk Seramiği imajına güç kazandırıyoruz. Tabi en önemlisi müşterilerimize kaliteli ürün kullanılmasının her zaman avantaj sağlayacağı duygusunu vermeye çalışıyoruz. “Müşteri beklentilerinin artması nedeniyle artık bir ürünü düz bir bordür veya yalın hali ile satmak çok zor.” Müşteri beklentilerinin artması nedeniyle artık bir ürünü düz bir bordür veya yalın hali ile satmak çok zor. Bundan sonraki amaçlarımız arasında Brezza cam mozaik ürünlerimizi kaplama ürünlerimiz ile birlikte kombine ederek ürünlerimize şıklık kazandırmak ve Brezza’yı biraz daha öne çıkarmak var. El emeği ile üretilen bu ürünlerimizin katma değeri yüksek, görsel nitelikleri çok zengin. Bu nedenle ürünlerimizi daha zengin göstermek için önemli bir avantajımız var. İş ortaklarımızın Brezza ürünlerini teşhirlerinde sergilemesinin özellikle perakende pazarında çok büyük yarar sağlıyor. Brezza ürünlerimiz, doğal taş veya seramik ürünlerle bir araya geldiğinde olağanüstü mekanlar yaratılmasına imkan sağlıyor. Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

89


Üretici

Güray Ergün

Gül Pres Döküm San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

Aret Polat “Vana üretimi ile başladığımız bu yolda doğru ve emin adımlarla yürüyerek bugünkü yapımıza kavuştuk.” Firmamızın kökleri babam Doğan Polat ve Amcam Gülbenk Polat’ın Polatlar Otomat Sanayi Şirketini 1962 yılında kurmasıyla başlıyor. 1978 yılında sıcak baskı, döküm işlerine başlamamız ile birlikte GPD markamızı yarattık. Vana üretimi ile başladığımız bu yolda doğru ve emin adımlarla yürüyerek bugünkü yapımıza kavuştuk. Biz bir aile firmasıyız. Aile bireylerimiz tarafından görev paylaşımımızı yaptık. Satış, pazarlama, ihracat gibi proseslerde karar verici yönetici olarak ben görev alıyorum. Bir firmanın sağlıklı büyüyebilmesi için çalışkanlığı, vizyonu, çağdaş bakışı çok önemlidir. Biz de bir aile şirketi olmamıza rağmen profesyonellere güvendik, iyi bir mekanizma oluşturduk. Her ne kadar sektörümüzde zor olsa da mümkün mertebe karlılığı yüksek tutmak için kaliteden ödün vermeden üretim maliyetlerimizi düşürmeye gayret ettik. Rekabetin en yoğun yaşandığı sektörlerden birinde faaliyet gösteriyoruz. Ben kaliteli mal yapıyorum, istediğim fiyata satarım diyebilme lüksünüz yok. Dünya genelinde bütün klasmanlarda ürünlerin fiyatı belli bir aralıkta sıkışıp

90

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

kaldığı, sert bir arena da faaliyet gösteriyoruz. Kendimize, ürünlerimize güveniyoruz. Rakamların belli olduğu bir pazarda pazarlama argümanlarını doğru kullanarak, pazar stratejilerinizi geliştirerek ayakta kalabilirsiniz. Bu doğrultuda yurtiçinde tüm illerde bizi temsil edebilecek satış ortaklarımız ile çalışıyoruz. Bölgeler arası rekabet ile birbirini kırdıracak fiyat politikası uygulamıyoruz. Bu politikamızın iş ortaklarımız için ne değer taşıdığını çok iyi biliyor, bu nedenle son derece dürüst ve şeffaf davranıyoruz. Malı satmak; sipariş almak, ciro yapmak değil. Malı satmak; kaliteyi o noktaya götürmek, ödemelerin zamanında gelmesini sağlamaktır. Portföyünüzde bulunan müşterinizin dükkanını bir bayi olarak değil, ticarethaneniz olarak görmelisiniz. Orası sizin dükkânınız kazanmak, evinize ekmek parası götürmek zorundasınız. O da aynı şekilde kendini bir üretici olarak düşünecek aynı düşünceleri paylaşacak ki hep birlikte yürüyelim. “Yeni yıla girmeden öncelikli hedefimizi %50 ciro artışı olarak belirledik. Bu hedeflerimizin önünde hiçbir engel yok.” Son dönemlerde satış ve pazarlama organizasyonumuzu yeniden yapılandırarak birbirinden ayırdık. GPDergi diye bir kurumsal ile-


Üretici tişim dergisi çıkarttık. Yeni stand, teşhir oluşumuna gittik. Çeşitli kampanyalar ile ürünlerin önünü açtık. Toplu işlerde kendimizi daha iyi tanıtır bir yapıya kavuştuk. Bunların bize bir maliyeti var ama gerekliliğinin öneminin bilincinde hareket ediyoruz. Satış pazarlama departmanlarmızda bulunan arkadaşlarımıla aylık toplantıları yapıyor, gerekli noktalarda eğitimler veriyoruz. 2007 gerçekten müthiş bir yıldı, bir anda çıtamızı yükseltmeye başladık. 2008 sonbaharında yaşanan kriz ile çıtayı biraz düşürmüştük. Yeni müşterimiz olacak firmalar hakkında da araştırmalar yaptık, risk faktörlerini değerlendirerek seçtiğimiz müşterilerimiz ile bataklara sürüklenmedik. 2009 yılı başında krizin kendini daha da ağır koşullarda hissettirmesinin de etkisiyle küçülme kararı aldık. Ne olacağının tahmin edilemediği bu dönemde biraz sıkıntı çektiysek te aldığımız kararın neticelerine baktığımızda doğru bir politika izlemiştik. 2009’un beşinci ayına kadar geçen süreci değerlendirmeye aldığımızda hiçte iç açıcı sonuçlarla karşılaşmadık. Ardından izlediğimiz politika ile 2009’un kalan sürecini çok iyi değerlendirdik ve her şeye rağmen gerçektende iyi sonuçlarla kapattığımız bir yıl oldu. Yeni yıla girmeden önce hedefimizi %50 ciro artışı olarak belirledik. Bu hedeflerimizin gerçekleştirilebilirliğine şuan itibarıyla baktığımızda önümüzde hiçbir engel yok. Yurtdışına karşı yabancılığımızı atmamız ve agresif yapımız ile 2009 yılında ihracat pazarında %125 büyüme kaydettik. İhracatta Orta Doğu, Türki Cumhuriyetler, Orta Afrika ve Kuzey Afrika’yı hedef pazarlar olarak belirledik. Bu pazarlardan özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine öncelik veriyoruz. Avrupa’da orta çağdan beri yerleşen yapılaşma süreci ile bugün yenileme pazarı çok düşük. Büyük oranda yapı ihtiyaçlarını da karşıladılar. Ama gelişmekte olan bu bölgelerde şuan talep var gelecek zamanlarda ise bu talep artacak. Talep artışından önce bu bölgelerde kendimizi ne kadar iyi lanse eder, pazara ne kadar oturabilirsek bizim avantajımız olacaktır. Şuan 30 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni ataklarımızla dünya pazarında da yaygınlığımızı arttırmayı hedefliyoruz.

“İşinizi en iyi şekilde yapmak için tüm koşulları yerine getiriyorsunuz karşınızda sadece avantaj olarak fiyatını sunan bir montajcı, ithalatçı rakip olarak çıkıyor.” Merdiven altı diye tabir ettiğimiz kalitesiz üretim sıkıntısını en çok yaşayan sektörlerden biriyiz. Hatta üreticiyim diyerek ithal eden, montaj yapan 300 civarında marka piyasada dolaşıyor. Bu kadar kalitesiz markanın olduğu sektörde komplike üreticilerin sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor. Kalitesiz üretim dediğimizde ilk akla gelen nokta Çin oluyor. Tamam bu ülkeden gelen ürünlerin oldukça yüksek bir oranı kalitesiz ama sadece bununla bitmiyor ki. Sanayi mahallelerinde, varoş semtlerinde 40 ambar dediğimiz hurdadan toplama insan sağlığına aykırı, kurşun oranı yüksek, kanserojen maddeler içeren malzemeden üretim yapıyor NBR standartlarına uymayan contalar kullanılıyor. Bu tip sorunlar teşkil eden sektörlerde sorunun devlet tarafından ele alınarak bir dur denilmesi gerekiyor. Zamanında E.C.A, Artema ve GPD katılımıyla TSE’ye laboratuvar kurdurduk. Bununla birlikte bir denetim mekanizması başladı ama ne yazık ki istediğimiz kadar etkin olmadı. Tüketicilerin de yeterli bilince kavuşmadığı, ürün kıstaslarında birinci noktanın fiyat olduğu bir pazarda bizim gibi kalitesinden ödün vermeyen, insan sağlığına önem gösteren firmalar hak ettikleri pazarı sağlayamıyor. Bu kalitesiz ürünler özellikle toplu işler olarak adlandırdığımız pazarda çok daha rahat pay alabiliyor. İnşaat maliyetlerini düşürmek adına bakış açısı; buda armatür, oda armatür ne farkeder ki oluyor. Aslında neyin fark ettiğini bilse dahi işine öyle geliyor. Sonucunda da kalitesiz üretim yapanlar kazanıyor. Krom kaplamanıza tuz testi yapıyor, en iyi malzeme ve aksamı kullanıyor, en iyi kartuşu kullanıyor, su tasarruflu ürünler yaratmak adına araştırma ve geliştirmeler yapıyor, şirketinizde profesyonellere görev veriyorsunuz. Kısacası işinizi en iyi şekilde yapmak için tüm koşulları yerine getiriyorsunuz karşınızda sadece avantaj Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

91


Üretici

olarak fiyatını sunan bir montajcı, ithalatçı rakip olarak çıkıyor. İnsan sağlığına ve sektörüne değer katmak isteyenlere zarar veriyor. Bu noktada en önemli faktörlerden biri de tüketici bilinci. Ne yazık ki insanlarımız henüz çağdaş, gelişmiş ülkeler kadar bilince sahip değil. Bu konularda tüketicilerin bilinçli davranması gerekiyor. Diğer bir nokta da sektörel bilinç. Dağıtım kanalları, yetkili servis ve ustaların bu konularda bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Ürünün görüntüsünde herhangi bir sorun olmayabilir, çalışmasında bir sorunla karşılaşılmamış olabilir ama bu ürünün üretiminde insan sağlığına tehdit oluşturan bir madde kullanılmış mı? Buna dikkat etmeleri, henüz yeterli bilince sahip olmayan tüketicileri bu konularda bilgilendirmeleri gerekiyor. Bu konularda tüketicilerle dirsek temasında olan ustalara çeşitli dönemlerde eğitimler verdik ve konunun önemine dikkat çektik. Önümüzdeki dönemlerde de bu tip bilgilendirme toplantıları yapmayı planlıyoruz. Satış sonrası destek için ülke çapında 100 noktadan oluşan servis ağımızı daha da genişletmeyi düşünüyoruz. Bunların hepsi bize maliyet getiriyor ama bu sektörün gelişmesi, tüketici ve ustaların bilinçlenmesi için bunlar olmazsa olmaz noktalar bu nedenle biz üzerimize düşen görevi yerine getirmek için elimizden gelen tüm çabaları gösteriyoruz. Dağıtım kanallarımızın da bu konuda bilinçli hareket ettiğini biliyoruz. Umarım, ustalarımız ve nihai tüketiciler de bu önemli noktalarda doğru kararlar verir, bilinçli hareket ederler. “Biz bu firmanın ortakları olabiliriz ama herşeyden önce birer çalışanıyız.” İkinci jenerasyonun belli bir olgunluğa gelerek firmamız içinde etkin görev almasıyla birlikte geleneksel yapımızdan kurumsal yapıya doğru bir gelişim gösterdik. Ben üniversitede iktisat eğitimi

92

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

aldım. Bu firmada bilgisayar yokken muhasebe kaydı da tuttum, üretim tezgahının ne olduğunu da gördüm, ihracata mal gideceğinde elimde mastarla ölçüleri de kontrol ettim, satın alma da yaptım. Yani firmamızın gelişim sürecinde havayı koklaya koklaya kendimizi geliştirdik. Bugün ikinci jenerasyon olarak bize uygun, en iyi yapabileceğimiz görevleri kendi aramızda paylaştırdık. Bunun yanında kendimize biçtiğimiz görevler gibi profesyonel yöneticilere de güvendik. Biz bu işi biliyoruz kimse işimize karışmasın demedik. Biz bu firmanın ortakları olabiliriz ama herşeyden önce birer çalışanıyız. Bu bilinçle hareket ederek kurumsal yapımızı güçlendirmeye gayret ediyoruz. Firmanın başında olmak değil, firmaya sağlıklı bir sistem kurup çarkın siz olmadan da dönmesini de sağlamanız önemlidir. Aile şirketlerinin en büyük handikapı da firma sahiplerinin tüm işleyiş kontrollerinin kendi elinde olmasını istemesidir. Ben, çağdaş anlayışa uymayan bu yaklaşıma inanmamaktayım. Neticede insan olarak harcayabileceğiniz eforun da bir sınırı var. Görev, yetki ve sorumluluklarınızı doğru bir yapılanma ile profesyonellere devretmezseniz yükselme şansınız olmaz. Firmada departmanlar arasında konular konuşulurken bazen telafuz edilen “onlar – biz” diye birşey olmadığını, tüm firma çalışanlarının GPD ailesinden olduğunu ve her zaman “biz” duygusunun olması gerektiğini vurguluyorum kendilerine. Çaycısından, firma ortağına hepimiz buradan geçiniyoruz. Biz GPD ailesiyiz. Önemli olan bu ailenin bir parçası olduğunu hissetmek, bu firmanın ve markanın menfaatlerini kollamaktır. Kendi adıma konuşmam gerekirse, çoğunlukla ailem ile geçirmem gereken zamandan feragat ediyor, gecegündüz tüm mesaimi firmam için harcıyorum. Doğal olarak oluşabilecek işletme körlüğü yaşamamak ve farklı açılardan bakabilmek için bazı zamanlar kendimi iç proseslerden soyutlayıp, geriye çekildiğim ve olaylara dışarıdan bir gözle bakmaya çalışarak kendimce çözüm stratejileri geliştirdiğim zamanlar oluyor. Bu anlattıklarımın hepsini bir çatı altında değerlendirdiğimde GPD’nin geleceğini çok parlak görüyorum.



Üretici

Orhan Hopa

Damla Yapı Elemanları Ür. Paz. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü

Semih Kara Yapı malzemeleri sektörüne 1988 yılında duroplast malzemelerin üretim ve satışı ile adım attık. Üretimimizi Özdağ A.Ş. şirketimizle satış pazarlama organizasyonumuzu ise Damla Yapı Elemanları şirketimiz ile gerçekleştiriyoruz. Üretim gamımızı geçen süreç içinde zenginleştirdik. Öncelikle metal banyo aksesuarlarını ürün gamımıza aldık. Banyo kültürünün gelişimi ile vazgeçilmez ürünler arasında yer alan banyo mobilyalarında sektörün açığını görerek 2006 yılında da banyo mobilyaları üretimimize başladık. Şirketimizin öncelikli hedefi; kaliteli ürünü uygun fiyatlarla tüketiciyle buluşturmaktır. Bu sektöre ilk adım attığımız 1988 yılından beri hiç değişmedi. Şirketimiz bünyesinde ürünlerimizi tasarlayan bir arkadaşımız var. Bu arkadaşımız ürünlerimizi tasarladıktan sonra satış pazarlama bölümünde bulunan arkadaşlarımızla birlikte bir masa etrafında toplanıyoruz. Hep birlikte ürünü tüm yönleriyle masaya yatırıyor, kendi görüşlerimizi ve satış pazarlama departmanında bulunan arkadaşlarımızın aldığı geri dönüşleri ürünlerimize yansıtıyoruz. Müşteri taleplerinin

94

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

yansıması ve bu beyin fırtınasıyla ürünlerimizin tasarımı güncelleniyor. Neticesinde de bugüne kadar ihtiyaç duyulmayan, beğeni toplamayan, sınıfta kalığımız bir ürünümüz olmadı. Satış pazarlama faaliyetlerimizin tamamını dağıtım kanalları aracılığıyla yapıyoruz. Ne kadar büyük olursa olsun bir projeye direkt olarak ürün tedarik etmiyoruz. Rekabetin oldukça yoğun olduğu bu pazarda bayilerimizin nasıl emek sarf ettiğini bildiğimiz için onların pazarlarından pay almayı hiçbir zaman aklımıza bile getirmedik. Bayilerimiz bizim her şeyimiz, bu nedenle onlara her zaman destek olmamız gerekiyor. Ürünlerimizi 250 bayimiz ve 2 yapı market ile nihai tüketicilerle buluşturuyoruz. Bunun yanısıra banyo mobilyaları üretiminde henüz yeni bir firma olmamıza rağmen Mayıs 2009 itibariyle ihracatımıza başladık ve şuan ürünlerimizi 7 ülkeye ihraç ediyoruz. Geçen bu kısa süre içinde global krizin olduğu bir ortamda ürünlerimize duyulan talep ve aldığımız geri dönüşler bize çok büyük moral verdi.


Üretici Geçtiğimiz yıl global krizin etkileri piyasalarda oldukça yoğun hissedildi. Biz bu sıkıntıların sinyallerini 2007 yılında görerek satış ve üretim politikalarımızı bu doğrultuda güncellemiştik. Vermiş olduğumuz kararların doğruluğunu da herkesin küçülme stratejisi izlediği 2009 yılında üretimimizi %36, ciromuzu %30 büyütmemiz ve banyo mobilyalarında 7 ülkeye ihracata başlayarak gördük. İşlerin en durgun olduğu Şubat ayında olmamıza rağmen üretimimize hız kesmeden devam ediyor ve sıfır stok ile çalışıyoruz. 2009 yılını bu güzel tablo ile sonlandırmamızın en büyük etkenlerinin başında bayilerimizin bize vermiş olduğu destek var. Yakın temaslarımızla karşılıklı paylaşım içine sürdürdüğümüz bu yolda onlara çok şey borçluyuz. Bu vesileyle iş ortaklarımıza da teşekkür ederiz.

edeceğiz. Temellerini attığımız bağlantılarlada ihracat yaptığımız ülke sayısını 11’e çıkarmayı hedefliyoruz.

Banyo mobilyalarımızı Hadımköy’de bulunan 8.000m2’lik tesisimizde üretiyoruz. Aylık 4.000 olan üretim kapasitemizi Mart ayı sonunda makine parkımıza katacağımız yeni makinelerle 6.000’e yükselterek geçtiğimiz sene olduğu gibi büyüme stratejimize devam

Geçtiğimiz yılın psikolojik etkileri insanlarımızla dolayısıyla da piyasalarda hissedilmeye devam ediyor. Yılın 2.çeyreğinden sonra bu sıkıntıların büyük bir bölümünün aşılarak piyasalarda bir rahatlama olacağını öngörüyoruz. İç pazarın en büyük

Damla Yapı Elemanları Genel Müdürü Semih Kara, Satış & Destek Direktörü Hacer Kara ve Satış-Pazarlama Müdürü M. Kasım Önen

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

95


Üretici sıkıntılarından biri de TOKİ gerçeği. Dar gelirli vatandaşlarımızın ev sahibi olmasını sağlamak adına oluşturulan bu projelerin sonuçları amaçlarından çok farklı oldu. Özellikle taşeronlar malzeme aldıkları bayilere büyük yaralar açtı. Yaşanan sıkıntılar bu projeye mal veren bayilerden bize, sektöre ve ülke ekonomisine yansıyor. TOKİ’lerin yarattığı tahsilât problemler aşıldığında çok daha düzenli, güzel bir piyasa ortamı ortaya çıkacaktır. Fabrikamızda 145 kişiye istihdam sağlıyoruz. Çalışanlarımızın sigortalarını düzenli ödüyor, vergimizi veriyoruz. Öte yandan baktığımızda

5-10 kişilik bir atölyede bir veya iki kişiyi sigortalı göstererek vergisini verip vermediği belli olmayan firmalarda karşımızda bir anda bize bir rakip gibi belirebiliyor. Eğer istenen bizim gibi dürüst, ilkeli üretici kurumlar oluşturulmaksa bunlara devletin denetimleri ile dur demesi gerekiyor. Aksi takdirde bu tip üreticiler çoğalarak piyasamızı kirletmeye devam edecektir. Aynanın öteki yüzünden de bakacak olursak; her geçen gün tüketici bilinci daha çok artıyor. Bir bayiye ürün almaya gelen tüketici ürünün hangi koşullarda, hangi malzemelerle üretildiği, satış sonrası hizmetleri, garanti koşulları, markası gibi birçok konuda ürünü inceliyor ve son kararında

96

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

da bu kriterlerin önemli bir rolü oluyor. Bu bilinçlenme de merdivenaltı diye tabir ettiğimiz kitleler ile olan aramızdaki çizgiyi daha da keskinleştiriyor. Ülkemizdeki fuar organizasyonları arasında sadece UNICERA’ya katılıyoruz. Alanında ihtisaslaşan bu fuar organizasyonu sektörün buluşma noktası olması nedeniyle başka bir fuara katılım ihtiyacımız olmadı. 1996 yılından beri aralıksız devam ettiğimiz bu sektörel buluşma platformunda her yıl yeniliklerimizi sektör profesyonelleri ve nihai tüketicilerle paylaşıyor, yurtdışı ziyaretçiler ile bağlantılarımıza katkı sağlıyoruz. Bu sene fuarda 11 yeni ürünümüzü ziyaretçilerimizle buluşturacağız. Hedef pazarlar olarak çalışmalarımızı yürüttüğümüz yeni ülkeler ile birlikte dünya pazarında atacağımız adımlara UNICERA fuarının da katkısı olacağını düşünüyoruz.



Üretici

Güray Ergün

Sanica Banyo ve İnş. San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili

Ali Fatinoğlu

1987 yılında 20m2’lik bir dükkanda aile şirketi ile temelleri atılan Fatinoğlu Holding’in bugünkü üretim koşulları ve ürün gamı hakkında bilgi alabilir miyiz? Fatinoğlu Holding olarak 4 ana grupta faliyet gösteriyoruz. Banyo, ısı, plastik gruplarımız ile sanayi üretiminde, energy ısı market ile de ticaret alanındayız. Banyo grubu ürünlerimiz; akrilik küvet, akrilik duş teknesi, mini havuz (Spa) kompakt sistemler, Şok duş ve duş kabinlerinden oluşuyor. Bu ürünlerimiz de hidromasajlı, saunalı, buharlı sistemlerle zengin bir çeşitliliğe sahip. Isı grubu ürünlerimiz; panel radyatör, havlupan, döküm kazan ve döküm radyatörlerden oluşuyor. Plastik grubunda ise; rezervuar iç takımları, gömme rezervuar sistemleri ve son dönem yatırımlarımız olan çöp öğütme sistemleridir. Holding olarak yeni ve ciddi bir alana daha yatırım yaptık. Buda PPRC boru yani plastik boru alanında da iddialı bir tesis kurduk. 2010 yılının ortalarında üretime alacağız. Energy Isı Market; ısıtma – soğutma sektörünün önemli firmalarının ürünlerinin alım - satımını yapmaktadır. Üretim gamımıza yeni kattığımız ürünlerden çöp öğütme motorları hususunda 1994-95 yıllarında General Elektrik ürünlerini satarak bir

98

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

tecrübe edinmiştik. Ülkemizde ve Avrupa’da henüz yeterli tanınmıyor. Amerika’da iskân şartlarından biri; çöp öğütme motorunun bulunmasıdır. Yani evde oturabilmenin şartlarından biridir. Doğaya saygının yarattığı teknolojilerin en önemli ürünlerinden biri çöp öğütme motorudur. Bu ürün lavabo altına monte ediliyor. Ambalaj atıkları haricinde kalan çöpler yani kemik, kılçık gibi sert cisimlerinde dâhil olduğu yemek artıkları bu motorda öğütülerek kanalizasyon yoluyla denize ulaştırılıyor. Bu parçacıklar da balıklara yem oluyor. Sonucunda hem doğal hayata destek vermiş oluyorsunuz hem de evde koku, bakteri v.b. oluşumlar yaratan yemek atıkları evinizde hiç bekletilmeden doğaya karışmış oluyor. Bir diğer açıdan baktığımızda da bu sistem yaygınlaştığında belediyelerin topladığı çöplerin tamamı kâğıt, metal ve plastik gibi geri dönüşümlü ürünler olacaktır. Diğer atıklardan arındırılmış bu maddeler de çöp merkezleri yerine direkt olarak geri dönüşüm tesislerine aktarılarak ekonomiye katkı sağlanmaktadır. Plastik sektöründe yeni yatırım yaptığımız bir diğer ürün gamımız ise PPRC temiz su boruları, bu alanda uzun süredir hazırlık çalışmaları yürütüyorduk. 10.000 m2’nin üzerinde bir kapalı alana fabrikamız yapılmaya devam ediyor. Bir aksilik olmadığı takdirde yaz aylarında PPRC temiz su boruları ve ek parçaları imalatımızın yaratacağı yeni bir heyecanla faaliyetlerimize devam edeceğiz.


Üretici Satış - pazarlama faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Ürünlerinizi hangi kanallar ile hangi pazarlarda tüketiciyle buluşturuyorsunuz? Eskiden sadece mağazalara mal satmayı hedefleyen bir pazarlama sistemimiz vardı. Bugün bu sistem yetersiz kaldı. Mağazaya daha aktif satış desteği vermemiz lazım. Biz bunun için markaya talep yaratmaya odaklandık. Yani mimar, dekoratör ve şantiyelere giderek markamızı ve ürün çeşitliliğimizi anlatıyor, bu yolla yarattığımız talebi de bayiye yönlendirerek birlikte fayda sağlamaya çalışıyoruz. Anadolu’yu bölge koordinatörlüğü sistemi oluşturarak 4 bölgeye böldük. Güneydoğu bölge koordinatörlüğümüz Adana merkez olmak üzere Konya, Gaziantep, Diyarbakır ve Elazığ illerini, Güney Marmara bölge koordinatörlüğü; merkezi Bursa olmak üzere Eskişehir ve Balıkesir illerini, Ege – Akdeniz bölge koordinatörlüğü; İzmir merkezli olarak Denizli ve Antalya illerini, Anadolu bölge koordinatörlüğü ise merkezi Ankara olmak üzere Samsun ve Erzurum’u kapsıyor. İstanbul’da 10, Anadolu’da 20 kişi ile toplam 30 kişilik bir pazarlama kadrosuyla yurtiçinde faaliyetlerimize devam ediyoruz. Geçmişte ihracat pazarı hakkında teferruatlı bir çalışma yürütmüyor, bölgesel ihtisas yapısını çok ciddiye almıyorduk. Ancak şartlar bizi bugün 59 ülkeye ihracat yapan bir yapıya getirdi. Geçtiğimiz yıl 59 ülkeye ihracat yapmamızın ardından 2010 yılına girdiğimizde yeni bir organizasyon yapısına adım attık. Bu organizasyon yapımızda az önce bahsettiğim yurtiçi bölge koordinatörlükleri gibi bir yapı oluşturduk. Bunun yanında birde Macaristan’da Sanica Hungary’i kurduk. Bu yeni adımlarımız sayesinde güçlendirdiğimiz organizasyon yapımız ile geçtiğimiz yıl 59 olan ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl 76’ya taşımayı hedefliyoruz. Gerek Sanica’nın gerekse diğer Türk firmalarının dünya pazarındaki gelişmelerini gözlediğimizde artık Made in Turkey imajının çok

daha sağlıklı bir şekilde yerleştiğini görüyoruz. Özellikle Latin Amerika pazarında Türk radyatör üreticileri açık ara önde. Örneğin Şili’de ilk 3 firma, Yunanistan’da ilk 5’i Türk markasıdır. Bence bu çok önemli bir gelişmedir. Yurt dışında Sanica dışında 4 ayrı kendi markamız vardır. Bazı ülkelerde 5 markamızda satılmaktadır. Günümüz rekabet koşullarında bir adım öne geçmek için herkes bir özelliğini vurgulamaya çalışıyor. Sanica Banyo’nun bu adım için öne çıkardığı özelliği nedir? Sanica kurulduğu ilk günden beri yenilikçiliği kendine hedef edindi. Yenilikler getirmedikçe sistemde geri düşeceğimizi biliyor, bu nedenle sürekli ürün geliştirip makine parklarımızı yeniliyoruz. Banyo küvetlerinde 2008 yılında yaptığımız yatırımların karşılığını 2009 yılında kapasite yükselterek aldık. Kapasite yükselterek sağladığımız maliyet tasarrufumuz ile güncellediğimiz fiyat politikamız da ihracat pazarındaki ivmemizi getirdi. Osmanlı serisi olarak adlandırdığımız 14 ayrı modelde özel tasarımlı ürünlerimizi piyasaya sunduk. Talebe göre ürün tasarımlarımızda farklıklar getirdik. Küvet ve duş teknesinin ortalama yükseklikleri 55, 45, 33, 26, 20, 16 cm olan ürünler geliştirdik. Yere sıfır kabul edilen flat ürünlerimizi üretim gamımıza kattık. Flat duş teknemizi tasarlarken bu ürün için gerekNisan - Haziran 2010 / Sayı 70

99


Üretici

li olan 12cm çapındaki sifonu da kendimiz üreterek yeni bir üretim tarzı oluşturduk. Bu yeniliklerimizi en iyi şekilde sergilemek adına UNICERA Fuarına katılarak satış ortaklarımıza destek sağlamış olacağız. Günümüzde daha da artan müşteri beklentileri firmaları daha estetik, fonksiyonel ürünler üretmeye yönlendiriyor. Sanica ürünlerini tasarlarken nelere dikkat ediyor? Ürünlerimizi tasarlarken tüketici istek ve beklentilerini göz önünde bulunduruyoruz. Bunun yanında yenilikçi bir yapının gerekliliği olarak ürünlerin nasıl montaj edileceğini anlatmak ve ürünlerde montaj kolaylığı getirmek gerekiyor. Pazarın ne yöne gittiğini önceden görebilmek çok önemli. Yeni enerji verimliliği kanunu ile 1000m2 üzerindeki alanlarda kombi kullanımı yasaklanıyor. Bu yasak olmasa dahi kazanlı bir ısıtma sisteminin bu büyüklükteki alanlarda kombiye oranla %30 daha tasarruflu olduğu ortada. Bizde bu yönde gardımızı aldık. Sonlandırmayı daha önceden kararlaştırdığımız gibi kombi üretimimizi durdurduk ve döküm kazanlarda kendi modelimizi piyasaya sunduk. İstanbul’da henüz yeterince bilinmeyen bu ürünümüzde yurtiçi ve yurtdışında ciddi bir satış rakamına ulaştık. 2009 tüm sektörlerde olduğu gibi yapı malzemeleri sektöründe de zor bir yıl oldu. Fatinoğlu Holding Şirketleri bu zorlu yıldan ne kadar etkilendi? 2010 ve sonrası hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

100

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Evet, 2009 ülkemiz için gerçektende zorlu bir yıl oldu. Ancak biz yılı geride kapatmadık. 2008 yılı ile bir karşılaştırma yaparsak ciromuzda oldukça önemli bir yükselme olmuştur. Ancak asıl önemli olan nokta ciro değil, fiyatsal ve miktarsal dengenin ne kadar doğru olduğudur. Böyle bir değerlendirme yapacak olursak ne yazık ki miktarsal artışımız fiyatsal artışımızdan daha yüksek. Yani 2008 yılında satttığımız miktar 2009’un ciddi üstünde. Ama ciro aynı oranda yükselmemiş. Örneğin 2008 yılında 100 TL’ye sattığımız bir ürünü 2009’da 90 TL’ye satmışız. Yaptığımız yatırımlar ile maliyetlerimizi geri çektik ve bunu da fiyat politikamıza yansıttık. Yani fiyatlarımızı aşağı çekebildik. Ayrıca geçmişte çalışan başına küvet üretimi 5 iken bunu 27’ye yükselttik. Bu gelişmeyi robotlu sistemler gibi hazır teknolojileri kendimiz sistem geliştirerek sağladık. Bu geliştirmelerimiz üretim kapasitemizin yanı sıra fireyi en aza indirmede de dolayısıyla maliyetlerimizin inmesinde fayda sağladı. Satış sonrası hizmetlerin tüm maliyeti zarar hanesine yazılır. Üretim kalitemizin yükselmesi ve hızlı sevkiyatın sağladığı avantaj ile satış sonrası şikayet oranı yok durumuna geldi. Buda ayrı bir maliyet tasarrufu oldu. Bütün bu tasarruf kalemlerinin bize getirisi ise satış fiyatlarımızdaki indirim oldu. Bu fiyat avantajı da bize ek satış olarak geri döndü. Bu yapılanmamız bize bir kez daha yeni ürünler oluşturmak ve üretim teknolojilerine yatırım yapmanın getirisini gösterdi. Yani bizler bu işten para kazandık, kazandığımızı da işimize yatırırız diyoruz. Yaptığımız yatırımları kazandıklarımıza sayıyor, bunu amortisman gibi görüpte fiyatlarımıza ek bir maliyet olarak yansıtmıyoruz. 2008-2009 yıllarındaki global kriz bizimde dahil olduğumuz sektörümüz üreticilerinde sıkıntılara neden oldu. Yurtdışındaki toptancılar 1 senelik satış miktarı kadar depolarında mal bulundurur. Satış miktarının bir anda 100 birimden 50’ye düşmesi ellerindeki stoğu bir yıl daha bekletmelerine sebep oldu. Buna ila-


Üretici ve olarak stok maliyetlerinin verdiği rahatsızlık eski sistemde bir yıllık stok ile çalışan toptancıları en az stok ile çalışmaya yönlendirdi. Bu firmaların yaşadığı sıkıntı üreticilere 2 yıl siparişsiz sonrasında da az siparişli bir çalışma yapısı getirdi. Biz Türk üreticilerinin yapacağı iki ayrı hamle kaldı. Birincisi işçisini çıkartmak ve üretim kapasitesini düşürmek, ikincisi; yeni pazarlar yaratarak ürün talebini daha çok nokta ile istediği seviyelere taşımak. Biz ikinci yolu seçtik. Gitmediğimiz yerlere gitmeye başladık. Ülkelerden şehirlere, şehirlerden kasabalara detaylandırma yaparak daha çok noktada efor sarf ettik. Bununla birlikte ürün çeşitliliğimizi de arttırarak tercih nedeni yarattık. Kan kaybetmektense yeni ürün ve müşterilerimiz ile can kazandık. Sektördeki dağıtım kanallarını ve yapılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? İnşaat malzemesi satıcılarını incelediğimizde, 23 yıl öncesinden bugüne ancak %10 Firma hayatını sürdürebilmiş. Bu sektöre katılıp ayrılma oranı ne yazık ki çok yüksek, ciddi bir gelecek planlaması yapılamıyor. Her şeyi yaşayarak öğreniyoruz. Günümüzde malesef sektörümüz yapı marketlerin peşine takılıp ucuz ürün arayışına girdi. Ama ülkemizde ucuz ürün, kalitesiz ürün olarak değerlendiriliyor. Bayiler tarafından ürün, kalite yapısı yeteri kadar bilinmiyorki. Türkiye genelinde bu tip ürünleri satarak gelişmiş, büyümüş bir tane dahi mağaza yok çünkü çok mal satar ama ciro tutmaz. Buna karşılık yüksek sayıda da eleman çalıştırmak gerekiyor. Kötü ürün satışı da gelecekte sorun olarak yansıyacaktır. Bu durumda mağazaya gelen çözümsüz bir sorun veya müşterinin potansiyel müşterilere yansıtacağı olumsuz görüşler mağazanın

itibar ve satış potansiyeline ciddi yaralar açacaktır. Cirosu zayıf, itibarı düşük bir firmanın da yapı market gibi cirosu çok yüksek bir firma ile yarışa girmesi imkansızdır. Yapı marketler bayilik sisteminden çok daha farklı bir kulvarda. Dünya genelinde tedarik yapar bu sayede en ucuzunu bulur. Toplu dağıtım sistemi sayesinde de nakliye masraflarını minimum seviyeye çeker. Ürün çeşitliliği nedeniyle de bir ürün almak isteyen müşteriyi bir başka standa çekebilir. Halbuki bayinin rakip olarak bu tip yapıları belirlemesi son derece yanlış. O zaman strateji; en ucuzu satmak değil, kaliteli ürün, hızlı sevkiyat, sorunsuz hizmet, uygulayıcı sunmak ve en önemlisi projelere fikir – öneri sunmak olmalıdır. Bu tip bir stratejiye sahip mağazalar emeklerinin karşılığını alacaklardır. Zaten ucuz ve kalitesiz ürünün satıldığı nokta belli. Hedef müşteri kitlesi; kaliteli ve zevkli ürün, iyi hizmet bekleyenlerden oluşturulmalı. Ucuz ürüne odaklanan yapı marketler tüketicilerden gelen şikayetleri süresi geçti diyerek muhattapsız bırakmakta, ya da ithalatçının telefonunu vermekteler. İthalatçı da telefonda ne para verdin ki ne istiyorsun, sorunsuz ürün istiyorsan onun bedeli de şudur şeklinde cevap vermekte. Bu tepkili savunmayı bizim düzgün mağazacılarımız yapmaz, yapmamalıdır da. Ama en önemlisi bu tip ürün satışına girmezse zaten sorunuda olmaz.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

101


İçimizden Biri

Güray Ergün

Dönmez Yapı Malzemeleri Isı. Soğ. Sist. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Şirket Ortağı

Şener Dönmez 1972 yılında Aziz Dönmez tarafından bir nalburiye dükkanı olarak kurulan Dönmez Yapı Malzemelerinin bugünkü yapısı hakkında bilgi alabilir miyiz? Bizim bu sektöre girişimiz ve bugünlere gelişimizin hikayesi babamız Aziz Dönmez’in askerlik mesleğinden emekliliğini takiben, kendisinin geleceğe dönük öngörüsüyle ve bulunduğumuz bölgenin ihtiyaçlarını ve gelişen inşaat piyasasını da dikkate alarak açtığı nalburiye dükkanıyla başladı. O günün şartlarında ticaretimizi inşaata yönelik her türlü ürünün satışına göre şekillendirmiştik. Yıllar geçtikçe faaliyet alanımızı Kumburgaz ve Kamiloba’da diğer açtığımız nalbur dükkanlarıyla genişlettik. Benim bu işe girişimde öğrencilik yıllarımda babama yardım etmemle başladı. Ticari hayatım ortaokul yıllarında babama dükkanımızda yardım etmekle başladı. Bir yandan öğrenim hayatım devam ederken öte handan da ticaretin içinde yoğrulmaya başladım. Sektörde güvenilir bir isim inşa etmek ve önemli bir yer edinmek için gerçekten çok büyük emek sarfetmek gerekiyor, ben küçük

102

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

yaşta girdiğim ticaret hayatının içinde yoğurularak şahsım adına bu uğurda çok emek sarfettiğimi düşünüyorum. Diğer yandan da genç yaşta öğrenmeye başladığım sektörün içinde çok tecrübe edindiğime de inanıyorum. Kısa-


İçimizden Biri cası benim açımdan iş hayatına böyle bir giriş yapmış olmak beraberinde bir çok artıyı getirdiği gibi yaşattığı eksilerle de önemli bir hayat tecrübesidir. O dönemlerden bugünlere gelene kadar biriktirdiğimiz iş tecrübelerinin temelinde aslında insan var. Biz o yıllarda yaptığımız işler esnasında kurduğumuz beşeri ilişkilerle bugün artık deyim tabiriyle insan sarrafı olduk. Günümüzdeki ticaret yapısında baktığınızda artık öncelikle ikili ilişkilerin, daha sonra sunduğunuz hizmet kalitesinin ve son olarak satış koşullarının etkili olduğunu görüyoruz. Artık müşteri gözünde güvenilir, sözünde duran, ürün bilgisiyle tatmin edici satıcı profili size farkındalık kazandırıyor. Bizim müşteri ile birebir ilişki içerisinde olmamız da 1990 yılların başında mağazacılığın ve müşteriye ürünü görsel anlamda canlı mekanlar ile ürünü beğendirmenin gelişmesiyle başladı. Nalburiye’den bugünkü haliyle showroom’lu işyerine geçişi yaşadığımız yıllarda Kale Grubu ile başlayan iş ortaklığımız, halen sürmektedir. Bu dönemde önce Bahçelievlerde bu işe ilk başladığımız yeri Sayın

Dönmez Yapı Şirket Ortağı Serdar Dönmez, Kurucusu Aziz Dönmez ve Şirket Ortağı Şener Dönmez

İbrahim Bodur’un teşrif ettiği bir açılışla ve sonrasında da Kumburgazdaki yerimizi Sayın Tarık Özçelik’in katılımıyla yaptığımız açılışla showroomlu mağaza haline getirdik. Gelişen koşullar ve ilerleyen yıllarda ise Bakırköy mağazamızı da açarak çok katlı teşhir alanımızla hizmetimizi çeşitlendirmiş olduk. Değişen yapımız içerisinde elbette ki zamanla çalışan kadromuz da genişledi ve arttı. Biz

Dönmez Yapı Ailesi

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

103


İçimizden Biri çeşitliliği kendi oluşturduğunuz dinamiklerle, kendi koyduğunuz koşullarla sağlama imkanı ve esnekliği de gerçekten ticari anlamda da önemli bir artı değerdir. Biz müşterilerimize en iyi hizmeti ve ürün çeşitliliğini sunmak adına DMD markası altında ahşap ürünleri gamında üretim yaparak bu artı değerimizi onlara da hissetirmek için yola çıktık ve bu uğurda da ciddi bir mesafe katettiğimizi düşünüyorum. Dönmez Yapı ile 1972’den beri oluşturduğumuz güveni DMD ile de sürdürmek istiyoruz.

bu kadroları oluştururken her ne kadar tecrübemiz olsa da dinamizminden, heyecanından yararlanabileceğimiz genç arkadaşları seçmeye çalıştık. Bugün o dönemde 20’li yaşlarında olan bir çok arkadaşımız da tecrübelerini uzun yıllardır bizimle beraber biriktirmeyi tercih etti ve halende bizimle beraber çalışmaya devam ediyorlar. Çalışanlarımıza karşı sergilediğimiz yakın ve samimi yaklaşımve bununla beraber uyguladığımız yönetim anlayışının neticesinde onlarla mesai saatlerinde olan beraberliğimizi, hep beraber paylaşmaktan keyif aldığımız sosyal zamanlara da taşımayı başardık. Ticari kimliğinizin yanında DMD Mutfak & Banyo ile bir de üretici kimliğiniz bulunuyor. Bu kimliğiniz ile özellikle son dönem değişen müşteri beklentilerini nasıl yorumluyorsunuz? Uzun yıllar satıcı kimliğimizle hizmet verdikten sonra biraz da gelişen piyasa şartlarının etkisiyle iş hayatımıza üreticiliği de katmaya karar verdik. Özellikle bizim gibi parekendecilik yanı da güçlü olan bir satıcı için müşteriden gelen talepler karşısında yeni çözüm alternatifleri yaratmak adına üretime girmek kaçınılmazdı. Biz yapı malzemesi satıcılarının hitap ettiği pazarda ürün çeşitliliğini sağlayabilmek gerçekten avantaj sağlayan bir etkendir ve bu

104

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Sektörün içinde uzun yıllardır ticaretle uğraşmış bir kişi olarak. Kriz ile ağırlaşan rekabet koşullarını değerlendirir misiniz? İlk bayiliğimizi aldığımız günden bugüne geçen 25 yıl içerisinde bayisi olduğumuz Kale Grubu’nun değişen-gelişen şartlara her anlamda ayak uydurmayı başardığını görüyoruz. Sektörün öncülüğünü yapan bu konuda ilk girişimleri başlatan bir firmanın zamana karşı yarışarak değişerek geliştiğini görmek bizleri hem mutlu ediyor hem de temsil ettiğimiz marka olması açısından gurur veriyor. Bakınız 2009 yılında ciddi bir dünya krizinden ülkemizde nasibini öyle ya da böyle aldı. Özellikle de inşaat sektörü ve dolayısıyla da yapı malzmeleri sektörü de bundan oldukça etkilendi. Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim ki, bizim grubumuz bu süreç içerisinde karşılaştığı etkilere çok akılcı stratejilerle doğru tepkiler vererek piyasayı ve ihtiyaçları doğru anlayarak hem satış anlamında hem de üretim anlamında bizler için faydalı çözümler yaratabildi.


İçimizden Biri

Kale Grubunun 50. yıl kutlamasında şöyle bir aklımdan geçirmiştim, Dönmez Yapı’nın o yaşlara geldiğini hayal etmiştim bugün artık baktığımda 40’lı yaşlarına yaklaşmış ve yıllar içerisinde yaşanmış onca Türkiye’ye has zorluklara göğüs germiş bir Dönmez Yapı görüyorum. İnanın ki ülkemiz şartlarında ticaret yaparak bu yaşlara kadar mevcudiyetinizi ve adınızı aynı özenle korumak zor bir süreç; ancak biz babamızdan öğrendiğimiz ilkelerden hiç bir zaman ödün vermeksizin çok şükür bugünlere gelebildik. Günümüzde yaygın bir şekilde görüyoruz ki emek vermeden bir yerlere gelmek isteyen, kısa yoldan köşe dönmenin hesapçıları artmış durumda ve maalesef bu kişilerin kirlettiği ticari hayat bizler gibi yıllarını bu sektöre vermiş değerli firmalara da dolaylı veya direkt olarak zarar verebiliyor. Bu noktada yeri gelmişken agresif şekilde rekabetin sektörümüze verdiği önemli bir zaradan da bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda sektör içerisinde işini doğru yapan, bayisini koruyan üretici firmaların dışında kalan öyle bir kesimle karşı karşıya kalıyoruz ki bu firmalar ticari etiğin ve teamüllerin tamamen dışında bir kuralsızlıkla doğrudan satış yapmak yoluyla malı üretmekle elde ettikleri avantajı paraya çevirmekte ve biz yapı malzemesi satıcılarının pazar payına göz dikmektedir. Unutulmamalıdır ki sektörde birilerinin yok olmasına sebep olmak hiçbirimizi daha güçlü kılmayacak aksine zarar verecektir. Bu sebeple işin kolayına kaçarak zarar verien bir rekabet anlayışıyla aynı pastaya hücum edip pazarı daraltacağımıza biraz daha emek ve gayret ile yeni pastalara ulaşmamız ve pazarımızı genişletmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Bakırköy Showroom

Bahçelievler Siyavuşpaşa Mutfak - Banyo Showroom

Bahçelievler Siyavuşpaşa Merkez Şube

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

105


Geçerken Uğradık

Güray Ergün

İkiel Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. Şirket Ortağı

Tahsin Yıldırım İkiel Yapı ve Dekorasyon Ürünleri Şirket Ortakları İsmail Ekşi ve Tahsin Yıldırım

“Bize biçilen rolü oynamaktansa kendi oyunumuzu kurmak bizim ticaret anlayışımıza daha uygundu, bu nedenle yapı değişikliğine başvurduk.” 1958 yılında Çankırı’da doğdum. Orta 1’e kadar öğrenim hayatımı Ankara’da geçirdikten sonra İstanbul’a geldim. 1980 yılında da Toprak Seramik’in muhasebe bölümünde çalışmaya başladım. Üç yılsüren bu görevimin ardından mağaza kurulmasıyla ilgilenmek üzere Suudi Arabistan’a gönderildim. Mağazanın kapanışına kadar orada görevime devam ettim. Kapatılma kararı ile İstanbul’a döndüm ve Toprak Bağlarbaşı mağazada çalışmaya başladım. Daha sonra Kadıköy mağaza müdürü olarak görev aldım. Bir süre sonra da Toprak’tan ayrılarak Önalanlar Erenköy mağazasında görev almaya başladım. Bahsetmiş olduğum çalışma hayatımın birçok noktasında İsmail Ekşi ile birlikte mesai arkadaşlığımız oldu. Önalanlar’da çalışırken artık kendi işimi kurmam gerektiğini düşünmeye başladım. Bu konuyu İsmail Bey’e açtım ve birlikte adım atmak için el sıkıştık ve 1992 yılında İkiel Yapı Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. kurduk.

106

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Suudi Arabistan ve Nişantaşı çalışma hayatımı bir kenara koyacak olursak benim de İsmail Bey’in de ticaret hayatı İstanbul Anadolu yakasında geçti. Bu sayede bölgenin yapısını ve müteahhitlerin %90’ını tanırız. Ticaret hayatımızı da bu yüzden bu bölgede şekillendiriyoruz. 18 yıllık şirketimizde ilk günden beri İsmail Bey ile bir iş bölümüne gittik. O muhasebe ve mağaza içi hususlarla ilgilenirken ben de satış ve diğer dış konularla ilgileniyorum. Burada görev alan arkadaşlarımız ile uzun süredir bir aile yapısında birlikteliğimiz devam ediyor. Birlikte çalışacağımız arkadaşlarımızı seçerken tanıdığımız veya bir tanıdığımızın tavsiyesi olmasına dikkat ettiğimiz için hem karşılıklı güven ilişkimiz sağlıklı bir şekilde oturdu hem de bu aile yapısını daha kısa sürede kurmamızı sağladı.


Geçerken Uğradık

ve Hüppe ürünleri ile birlikte Colli, Cerim, Grespania, TAU ürünlerinin ticareti ile orta ve orta üstü müşteri portföyümüze hizmet veriyoruz. Özellikle kişiye özel hizmet beklentisi olan müşteri grubunda başarılı bir grafik çizdiğimizi söyleyebilirim. Büyük ölçekli projelere ucuz malzeme tedarikçisi olmak artık bizim yapımıza uygun düşmüyor.

Şirketimizi ilk kurduğumuzda yola VitrA bayiliği ile başladık. VitrA karonun ilk çıktığı dönemlerde bayiliğe başladık. Gerek tanıtım gerekse ticari olarak üzerimize düşen vazifeyi yerine getirdik. Bunun ardından 4 yıl önce yapımızı değiştirmeye karar verdik. Ticaretimizin şeklini bağımsız bir yapıya dönüştürdük. Bunu da müşteri taleplerine ve ticaret anlayışımıza uygun kalitede markalarla revize ettik. Bize biçilen rolü oynamaktansa kendi oyunumuzu kurmak bizim ticaret anlayışımıza daha uygundu. Bu nedenle yapı değişikliğine başvurduk. Ana kalemde Duravit,Grohe

İki mağazamız bulunuyor. Bu mağazalarımızdan birini geçmiş yıllarda mutfak mağazası olarak değerlendiriyorduk. Ancak mutfakçılığın bu işe yıllarını vermiş, mimari eğitimli kişiler tarafından yapılması gerektiğine inanarak mağazamızın yapısını güncelledik. Mutfak mağazamız artık Duravit’in A Plus bir mağazası konseptinde, üst grup müşterilerin her ürünü bulabileceği ve hizmet alabileceği bir merkez oldu. “Birlikte hareket ederek organize olmamız şart. Eğer bunu biz yapmazsak yurtdışından birileri gelir, yapar ve gerçekten yazık olur.” Yurtdışı yapı marketlerinin ülkemiz pazarına yoğun bir şekilde giriş Yapması’nın nedeni bu alanda bir boşluk olduğudur. Sektördeki oyuncular olarak birlikte hareket etmemiz şart. Eğer bunu biz yapmazsak yurtdışından birileri gelir, yapar ve gerçekten yazık olur. Artık kimsenin tek başına hareket ederek başarı sağlaması mümkün değil. Bu doğrultuda bizde birkaç firma ile birlikNisan - Haziran 2010 / Sayı 70

107


Geçerken Uğradık Kuruluşumuzdan bugüne kurumsal kimliğimizi değiştirmemiştik. Sonunda bir danışman şirket ile anlaşarak kurumsal kimliğimizi yenileme kararı aldık. Müşteri portföyümüze de daha yakından hitap eden modern bir tasarım ile kurumsal kimliğimizi yeniledik. Sektörümüzde öneminin anlaşılamadığı kurumsal kimlik yapısı gerçektende çok önemli, kimliğiniz çizginizi yansıtırsa potansiyel müşteri kitlesinin dikkatini çekebilir ve kendinize bundan fayda sağlayabilirsiniz.

İkiel Yapı mağazasında tüketiciye ihtiyaçları doğrultusunda en iyi çözümler müşteri temsilcisinin arkasında yer alan plazma ekrandan uygulamalı çizim olarak veriliyor.

te hareket ederek birbirimize güç katıyoruz. Hizmet kaliteleri ve mağazacılığın gereğini yerine getirmesi açısından bizlerle mukayese edilemeyecek olan yapı marketler, perakende pazarında yükselişe geçmiş durumda. Bunu ürün çeşitliliğiyle gerçekleştiriyorlar. Düne kadar İstanbul’da Karaköy’e, Ankara’da Rüzgarlı Sokağa giden müşteri kitlesi ayağını yapı marketlere alıştırmaya başladı. Yapı marketler in bu yükselişi, sektörün geleceği için endişe vericidir. Bu nedenle birlikte hareket ederek karşılarına daha güçlü oluşumlarla çıkmamız gerekiyor. “Sürekli değişen bir sistem var, buna ayak uydurmak zorundayız. Çöle düşersek hörgücümüz, denize düşersek solungaçlarımız gelişecek ki hayatta kalalım.” Ben 52 yaşındayım. Yirmi yılı aşkın süreyi enflasyon ile geçirdik, dört devalüasyon, iki savaş iki tane de deprem gördük. Bu ülkede yaşamanın belli bir bedeli var, ya krizlerle yaşamayı öğreneceksiniz ya da bu işi bırakıp gideceksiniz. Sürekli değişen bir sistem var, buna ayak uydurmak zorundayız. Çöle düşersek hörgücümüz, denize düşersek solungaçlarımız gelişecek ki hayatta kalalım. Biz buna inanıyor ve ticaretimizi bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz.

108

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

“Bizim işimiz de bir psikoloji uzmanlığı, tiyatro sanatçılığı ve meddahlık içeriyor.” Bizim işimizin okulu yok, refleksleri var. Reflekslerinizi de doğru zamanda doğru noktalarda ve doğru yönde kullanırsanız başarılı olursunuz. İşimiz bir başka açıdan da padişahlık gibidir, birçok evlat babadan bayrağı devralarak sektöre adım atmıştır. İsmail Bey’in iki oğlu bir kızı benim ise bir kızım var. Kızım mesleğe ilgi duymuyor. Öğrenimini ve kariyer hedefini psikoloji olarak belirledi. Halbuki bir başka açıdan bakarsak bizim işimiz psikolojiyi, tiyatroyu meddahlığıda ilgilendiriyor. Belki kızım bunların farkında olsaydı bu meslek daha çok ilgisini çekebilirdi. Gelişen, globalleşen dünyada sektörümüz için çok daha farklı şeyler yapabilecek bir güce sahip olduğunu biliyorum. Ülkemiz çapında yaptığı bölgesel faaliyetlerin hızla devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Bu şekilde çatısının altında topladığı üyelerini ortak menfaatler çerçevesinde yönlendirmelidir.


P R O F ‹ L

‹ L E

‹ N O V A S Y O N

Vileroy-boch

Yüksek kaliteli bitifl profili:

Schlüter -QUADEC ®

• Seramik d›fl köfleler için koruma sa¤layan yüksek kaliteli bitifl profilidir. • Profilin köfle birleflim yerlerinin mükemmelli¤i için iç ve d›fl köfle t›palar› mevcuttur. • Paslanmaz çelik, alüminyum (parlak, mat ve renkli) ve pirinç olarak üretilmektedir.

SCHLÜTER-SYSTEMS DIfi. T‹C. LTD. fiT‹ A. Dudullu Çekmeköy Yolu No: 40 TR-34773 ÜMRAN‹YE-‹STANBUL Tel: (0216) 415 37 87 Faks: (0216) 364 77 66 www.schluter.com.tr schluter@schluter.com.tr


Sahadan

Orhan Hopa

Hitit Seramik San. ve Tic. A.Ş. Marmara Bölge Müdürü

Cem Fatih Selçuk İş hayatımıma Commerciol Union Hayat sigortada şimdiki adıyla AVİVASA da Finansal Danışman olarak başladım.Daha sonar 2000 senesinde Çanakkale Seramik Ankara Bölge Yöneticisi olarak Sektöre başlangıç yaptım.2006 senesinde Ege Seramik Toplu İşler Yöneticisi olarak göreve başladıktan sonra 2008 yılında Hitit seramikte Marmara Bölge Müdürü olarak halen görev yapmaktayım. Her görevin kendine göre bir zorluk derecesi var,bu da bizi daha dinamik yapıyor,firma ile iş ortaklarınız arasında ki hassas dengeleri korumak zorundasınız.Üretici firma olarak bizler hem daha iyi hizmet verebilmek ve rekabet gücümüz artırmak için kar etmek zorundayız hemde bayilerimizin rekabet gücünü arttırmak adına onlara kazandırmak zorundayız ki üretici olarak bizler iş ortaklarımız sayesinde yeni yatırımlar ve ürünler geliştirip onları rakiplerle daha rekabetçi hale getirebilelim.Bütün bir açıdan baktığınızda iş ortaklarımızın mutlu olması bizim en büyük keyif noktamız. 2008 ortalarında başlayıp 2009 boyunca devam eden süreçte birçok üretici firma ve buna bağlı olarak ta birçok bayi zor duruma düştü ve rekabetçi özelliğinden uzaklaştı,bu süreç daha çok insanların hayatlarını idame ettirmesi ve ürün gamlarında bulunupta pazarda rağmet gören ürünlerin satış ve pazarlamasına yönelmelerini sağladı, ve abağlamda üretim gammında kısıtlamalara gidildi.Geçmişe baktığımızda alışageldiğimiz

110

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

ezberler bu süreçte bozuldu,artık eskisi gibi uzun vade ucuz fiyat politikalrı yok olmaya başladı, ve daha kısa vadeli ve daha nitelikli ürünler piyasada satışa sunuldu, bayilerinde riskleri doğrultusunda fazla stok ve ucuz ürün politikaları bu dönem de yerini kısa vadeli ve orta segment ürünlerin satışını ön plana çıkardı. Biz bu dönemde özellikle granit pazarında ki boşluğu doldurarak üretmiş olduğumuz 60x60, 45x45, 30x60 ve 40x40 teknik ebatlardaki ürünlerle de bayilerimizin rekabet gücünü artırdık. Sektörel olarak baktığımızda genel olarak satışlarda bir daralma gözlenmekte bayi stokları yeteri kadar hareket görmemekte ve ister istemez satış baskısıyla yanlış satışlar yapılmakta, biz bu bağlamda bayi satışlarını arttırmak adına daha çok proje ve kurmsal firmalardan gelen taleblerle bayi satışlarına yardımcı olmaya çalıştık, satışlarımızın tamamına yakın kısmını bayilerimiz üzerinden yaparak hem onların stoklarını azaltmaya hem de pazarda ki rekabet gücünü arttırmaya çalıştık, kendi üretim kabiliyetimiz çerçevesinde hedef kitle olarak orta ve üst seğment ürünlerle pazarda daha rekabetçi hale geldik,özellikle granit pazarında hem ürün kalitesi hemde fiyat anlamında bayilerimizi diğer rakiplerine gore daha rekabetçi hale getirdik.Türkiye genelinde belirlediğimiz concept mağzalarla hem bayilerimizin daha rekabetçi olmasını hemde nihayi tüketicilere daha kaliteli ürünleri sunmayı hedefliyoruz.



Sahadan

Orhan Hopa

GeserParex Yapı Kimyasalları A.Ş. Marmara Bölge Müdürü

Ercan Çetin 1990 yılında Denge Yapı Ürünleri LimitedŞirketinin pazarlama bölümünde satış şefi olarak iş hayatına atıldım. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümünde eğitim aldım. 1998 Mayıs ayında Ercan Seramik San. Tic. A.Ş ve Bozüyük Seramik A.Ş’ de Marmara bölge müdürü olarak çalıştım. 2002 Haziran ayında görevimden ayrılarak, Idevit Vitrifiye A.Ş de Marmara ve Ege bölge müdürlüğü görevini üstlendim. 2003 Haziran ayı itibariyle Geser Parex Yapi Kimyasalları A.Ş de Marmara bölge müdürü olarak işe başladım ve halen görevimi sürdürmekteyim. Satış ve ödeme dengesinin sağlanabilmesi, üretici firma olmamız açısından satış hedeflerinin tutturulabilmesi, sipariş edilen malzemenin tam ve zamanında sorunsuz olarak yerine ulaştırılabilmesi, ayrıca yeni ürünlerin satıcı bayilere iyi anlatılması ve benimsetilmesi, yeni bayiler edinebilmek için yeni firmaları ziyaret etmek, yeni insanlar tanımak, farklı şehirlere giderek o bölge insanlarının yaşayışlarını gözlemleyebilmek son derece önemlidir.

112

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Büyük şehirlerde yapı marketlerin çoğalmasıyla tüketiciler açısından avantaj olsa da, diğer taraftan mevcut bayiler adına sıkıntı yaratmaktadır. Eski ve sermaye yapıları güçlü olan firmalar daha rahat alım yapabilmekte ve satış güçlerini yitirmemektedirler. Sınırlı sermaye ile iş yapanlar daha riskli seyretmektedirler. Üreticiler sağlam satıcılarla çalışmak istedikleri gibi, sağlam satıcılarda güven duydukları üretici firmalar ile çalışmaktan yanadır. Önümüzdeki dönemde daha çok çalışıp, daha, iyi hizmet veren bir adım önde olacaktır. Risk takibinin ön planda tutulacağı bir satış şekli olmasını ön görüyorum. Üretici firmaların, satıcı bayilerine kolay satabilecekleri ürünleri yönlendirebilmeleri gereklidir. Ana arterlerde butik tarzı mağazaların çoğalmasını ve alışveriş merkezlerinde büyük üretici firmalarının teşhir mağazalarının oluşturulmasını bekliyorum.



Sahadan

Orhan Hopa

Ege Seramik A.Ş. İstanbul Anadolu Yakası Bölge Yöneticisi

Hakan Arslanbakan

114

Koçtaş Tic. A.Ş. de iş hayatıma 1995 yılının Kasım ayında başladım. 2002 senesine kadar burada çalışmaya devam ettikten sonra Ege Seramik bünyesine katıldım, 8 senedir de iş hayatıma burada İstanbul Anadolu Yakası Bölge Yöneticisi olarak devam ediyorum.

yeni ürün geliştirme, otomasyon vb. konular her firmanın geliştirilmesi için çaba sarfettiği ve farklılığı yakalamaya çalıştığı diğer konular olarak dikkat çekiyor. Bu konularda atakta olan firmalar pazardan daha fazla pay alacaktır kanaatindeyim.

Bence satıcıyı yaşatan onu besleyen satış yapmaktır. Satış işi de sadece satış yapıp bir kenara çekilmekten ibaret olmayıp sipariş alımından sevkiyatın ve tahsilatın tamamlanmasına kadar olan süreci kapsadığı için bu süreç içinde oluşacak olumsuzlukların tümü bizi etkilemektedir. Üretimde ve sevkiyatta oluşacak aksaklıklar bayi ve müşteri ile direk temasta olan bizleri ve sahadaki herkesi etkiler. Hareketli olmak yeni insanlarla tanışmak ve yoğun rekabet ortamında firmamızın ürettiği ürünleri satmak bize keyif veren olgulardır. Sektör olarak yoğun bir rekabet ortamındayız. Enerji maliyetleri üretimin yüksek bir bölümünü kapsıyor. Kar marjları düştüğü için her türlü hizmet farkı diğer rakiplerimiz önünde bizi ön plana çıkarıyor. Pazarlama faaliyetleri,

Herkes yüzünü pazara çevirmeli, pazardan gelen tepkiyi iyi ölçmeli ve de takip etmelidir düşüncesindeyim. Bu tepkilere göre alınacak kararlar ve uygulanacak stratejiler de firmaları daha ileri noktalara taşımak konusunda etkili olacaktır. Müşterinin istediğini üretmek, kaliteli üretmek ,malzemeyi zamanında teslim etmek vb. konular önem arzetmekte ve avantaj sağlamaktadır. İşte tam bu noktada hizmet kalitesinin arttırılması ve geliştirilmesi sağlanmalı yenilikçi olunmalıdır. Her inişin bir çıkışı olduğu unutulmamalı ve krizin etkilerinin azaldığı günümüz ekonomi koşullarında inşaat piyasasının yükselişe geçtiği zaman o ivmeyi yakalamak her firma için önemli olacaktır.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ekonominin Nabzı

10 Şubat 2010 tarihli İMSAD Ekonomik Değerlendirme Raporu’ndan alınmıştır.

Avrupa’dan gelen sinyaller korkuttu, G-7 ülkeleri mali desteklerin bir süre devamından yana gözüküyor Şubat ayının başında Euro Bölgesi ülkeleri olarak, Akdeniz kuşağındaki Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz’in bütçe açığı ve mali disiplin konusundaki endişeler, Yunanistan’ın bütçe açığı ve kamu borçlanması konusundaki toparlanma planına yönelik tartışmalar, küresel finans piyasalarını da derinden etkiledi. Toyota’nın bazı modellerinde yasadığı gaz pedalı ve fren sistemi arızaları, Ford ile ilgili benzer tartışmalar, kimi şirket hisse senetlerine yönelik tartışmaları da yoğunlaştırınca, istisnasız tüm dünya borsalarında bir geri çekilme gözlendi. Dünya borsaları yeni haftaya da bir miktar keyifsiz başlamış gözüküyor. Bu noktada, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin küresel krizden aldıkları darbenin piyasalara kademeli olarak yansıması halinde, Euronun değer kaybedeceğine değinmekteydik. Nitekim, kimi Euro Bölgesi ülkelerine yönelik tartışma ve endişeler yoğunlaşınca, parite de 1,38 Dolar düzeyinde tutunamadı ve 1,46-1,38 Dolar bandı su an için kırıldı. Paritenin 1,3750 Dolar ve üzerinde tutunması halinde, 1,38-1,30 Dolar bandının açıldığını söyleyemeyeceğiz. Ancak, parite 1,37 Doların altına sarkar ve düşüşünü sürdürür ise, önce 1,30 Dolar, ardından 1,25 Dolara kadar sürebilecek bir düşüş süreci dillendiriyor. Bununla birlikte, Euro-Dolar paritesinde 1,25 Dolara kadar dahi sürebileceği ifade edilen düşüş sonrasında, yılsonuna kadar 1,38-1,46 Dolar bandına tekrar yükselisin devreye gireceği, hatta Euro-Dolar paritesinde yılsonu itibariyle 1,46- v1,52 Dolar bandına dahi geçilebileceği konuşuluyor. Yani, 2009’un bir kopyası olarak, önce gerileyen ardından toparlanan bir parite hareketi vurgulanmakta. Bu noktada, Avrupa Birliği liderlerinin Akdeniz havzasındaki üye ülkelerin durumunu görüşmek üzere Perşembe günü gerçekleştirmeye karar

116

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin verdikleri zirve öncesinde, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet’in Avustralya seyahatini keserek, Avrupa dönme kararı alması, Perşembe günkü zirvenin önemini arttırdı ve Euro-Dolar paritesi yeniden 1,37 Doların üzerine geçti. Üye ülkelerin sorunlarına yönelik çözüm üretilemez ise, sorunun daha da derinleşeceğini anlayan AB karar alıcıları, süreci hızlandırmış gözüküyorlar. G-7 ülkeleri ekonominin toparlanması için söz verdi. Bu noktada, ABD’nin geçtiğimiz Cuma günü açıklanan ocak ayı issizlik verisi, her ne kadar yüzde 10,1’den, yüzde 9,7’ye gerilemeye işaret etse de, ABD’nin eski Hazine Bakanı ve Başkan Obama’nın ekonomi danışmanı Summers, 2010 yılında dünyanın bütününde matematiksel, istatistiksel bir büyüme gerçekleşeceğini, hane halkının ise resesyon etkisini hissetmeyi sürdüreceğini belirtmekte. ABD eski Merkez Bankası Başkanı Greenspan ise, ciddi eleştiri konusu olan bütçe açıklarını kapatmak için, önde gelen ekonomilerin ekonomiye daha fazla vergi salmaları halinde, büyümede toparlanmanın uzayacağı uyarısında bulundu. İşte bu açıklama ve değerlendirmelerin ışığında, Sanayileşmiş G-7 ülkelerinin maliye, hazine bakanları ile merkez bankası başkanları Kanada’da bir araya geldiler. Bakanlar ve


Ekonominin Nabzı merkez bankası başkanları, öncelikle küresel ekonomideki toparlanmanın sürmesi ve küresel piyasaların sakinleşmesi için çalışma sözü verdiler. Kanada’nın kutup bölgesindeki Iqaluit kasabasında düzenlenen toplantıda, Küresel ekonominin toparlanmaya başladığını ancak, hükümetlerin ekonomiye desteğini çekmesi için çok erken olduğu konusunda anlasan G-7 ülkeleri, bu yüzden, sürdürülebilir büyümeye yumuşak geçişi desteklemek için hükümetlerin teşvik paketlerine devam etmesini kararlaştırdı. Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty, G-7 adına yaptığı açıklamada, sanayileşmiş ülkelerin ayrıca, güçlü toparlanma sağlandığında gelecek yıl teşvik önlemlerini azaltma stratejilerini tartıştığını söyledi. ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner ise, G-7 ülkelerinin, küresel ekonomideki toparlanmanın güçlendirilmesi ve sağlamlaştırılması taahhütlerinin altını çizdiğini hatırlattı. G-7 ülkelerinin toplantısı, Avrupa’da bazı ülkelerdeki bütçe açıkları ve büyük borçların küresel toparlanmanın rayından çıkacağı endişelerinin finansal piyasaları salladığı döneme denk düştü. Böylece Yunanistan, Portekiz ve İspanya’nın artan bütçe açıkları ve borçlarının gündemin ana konusunu oluşturduğu Kanada’daki toplantı sırasında Euro Bölgesi’nin üst düzey finans yetkilileri, bu bütçe açıklarıyla ilgili ve Euro Bölgesi’nin geleceğine ilişkin artan endişeleri gidermeye çaba gösterdiler. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı JeanClaude Trichet yaptığı açıklamada, bütçe açığı krizinin etkilediği Yunanistan’ın, bu açığı azaltmayı hedefleyen harcamaları kısma planını uygulayacağına inandığını ifade etti. Trichet, ‘’Yunanistan hükümetinin, yinelediğim gibi bu amaca ulaşmasına izin verecek bütün kararları alacağından eminiz ve bunu bekliyoruz’’ dedi. Yunanistan’daki krizin kontrol altında olduğunu göstermeye çalışan Euro Bölgesi Başkanı JeanClaude Juncker de, ‘’biz, Euro Bölgesi’nin temsilcileri, Yunanistan’daki durumun ciddi ve bu sorunun çözüleceğini açıkça ortaya koyduk’’ diye konuştu. Toplantıya katılan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın, geçen hafta, Yunanistan isterse yardım etmeye hazır oldukları yönündeki açıklamasını değerlendiren Juncker, IMF’nin yardımına ihtiyaç bulunmadığını söyledi. Çünkü, Almanya’nın tavrı nedeniyle, IMF yardımı, Euro Bölgesi’nin ruhuna, anlamına ihanet olarak görülüyor.

Bankacılık sektörü ve döviz politikası G-7 bakanları ve merkez bankası başkanları, bankacılık sektöründe reform konusuna da, güçlü ve gelecekteki krizlere karsı bankaları güçlendirmek amacıyla uluslar arası alanda kabul gören banka sermaye standartları uygulanması çağrısında da bulundular. Ayrıca, G-7 ülkelerinin hükümetlerinin finansal sistemi kurtarmasının bedelini ödemeye yardımcı olabilmesi amacıyla bankalara vergi uygulaması fikrine destek artarken, bu vergi düzenlemesinin, ekonomideki toparlanmayı rayından çıkarmayacak biçimde tasarlanması gerektiğine işaret edilmekte. ABD Hazine Bakanı Geithner, geçen yıl Eylül ayında taahhüt ettikleri gibi güçlü, kapsamlı bir finansal reform paketi oluşturulması konusunda uzlaşmaya varılması ve ilerleme sağlanmasında ülkelerin fikir birliği içinde olduklarını ifade etmekte. Geithner,- bu durusu, 2010 sonuna kadar küresel ölçekteki bankalar için yeni bir sermaye gereksinimleri oluşturulması anlamına geldiğini hatırlatıyor. G-7 ülkeleri, döviz politikası konusunda ise resmi açıklama yapmadılar. Ancak, bakanlar, G-7’nin bu konuda geçen yıl Ekim ayında yaptığı açıklamanın arkasında durduklarını belirmekteler. Geçen ekim ayındaki açıklamada, G-7’ler, Çin’in para birimi yuanın değerlenmesi kararından memnun olduklarını ve bunun, birçok kimsenin 2008 yılındaki finansal krizin tohumlarını eken küresel ekonomideki dengesizliğin daralmasına yardımcı olması gerektiği belirtmislerdi. Fransa Maliye Bakanı Lagarde, grubun, söylenecek yeni bir gelişme olduğu takdirde döviz politikası konusunda açıklama yapmaya karar verdiğini dile getirdi. Bununla birlikte, Kanada’daki toplantıda, G-7 ülkeleri, döviz politikasının değerlendirmesinde en iyi forumun hangisi olacağı konusunda fikir ayrılığına düşmüş durumdalar. Fransa, bu konunun G-7’de tartışılmasından yana tavır koyarken, Japonya Çin’in para biriminin değerine yönelik tartışmanın, Çin’in de arasında bulunduğu gelişmekte olan ekonomiler ile gelişmiş ekonomileri temsil eden G-20’de olması gerektiğini savunmakta. G7 ülkeleri direksiyon başında uyuyor Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) eski Bas ekonomisti Simon Johnson ise, sorunlara hızla tepki vermediği için G-7’yi “temelde yararsız bir organizasyon” olarak nitelendirmis durumda. Johnson, “G-7 ülkeleri tamamen direksiyon basında uyuyor” seklinde bir tanımlama da

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

117


Ekonominin Nabzı

yapıyor. Johnson, İngiltere’nin, borç sorunuyla karsı karsıya bulunan Yunanistan ve İspanya ile aynı kategoride görülebileceğini de belirtmekte. İngiltere ekonomisi, 6 çeyrek üst üste küçülmesinin ardından, 2009 yılının son çeyreğinde resesyondan çıksa da, büyüme sadece yüzde 0,1’de kaldı. İngiltere Hazine sözcüsü ise, hükümetin ülkeyi küresel krizden koruyabilmek için borçlanmanın artısına izin verdiğini doğrularken, toparlanmanın mali güçle paralel olmasının ekonomiyi destekleyeceğini, bunun için hükümetin gelecek 4 yılda açığı yarıya düşürmek için açık bir plan ortaya koyduğunu belirtmekte. Johnson ise, İngiltere’nin de borç seviyesi baskı altında olan ülkelere eklenebileceğini hatırlatmakta. Finans piyasalarının bu ülkelerin mali hesaplarına baktığını ve gördüklerini beğenmediğini ifade eden Johnson, Yunanistan’ın ekstrem bir örnek olduğunu, ancak söz konusu diğer ülkelerde de bütçe durumunun zayıf olduğunu belirtiyor. G-7 ülkelerinin Avrupa’nın çoğunluğunun ciddi bir krizle karsı karsıya olduğunun ayrımında değilmiş gibi gözüktüğünü, bunun İspanya, Yunanistan ve Portekiz ile sınırlı olmadığını, İrlanda’nın da dâhil olacağını, İtalya’nın ateşle oynadığını düsündüğünü belirten Johnson, Euro Bölgesi’nde çok ciddi kriz olduğunu kaydetmekte Çin’den ABD’ye ticaret ve döviz kuru tepkisi Çin yönetimi, ABD Başkanı Obama’nın ticarette döviz kurunun Çin’e haksız avantaj sağladığı eleştirisine tepki gösterdi. ABD Başkanı Obama, Çin’i piyasalarını ABD mallarına açmamakla eleştirir ve baskı uygulayacağını ifade ederken, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ma Zhaoxu ise, Obama’nın döviz kurunun Çin’e haksız avantaj sağladığı suçlamasını reddetti. Sözcü, yuanın makul bir düzeyde değerlendiğini belirterek, doğru olmayan suçlamalarda bulunmanın ve baskının sorunun çözümünü sağlamayacağını belirtmiş durumda. Çinli yetkililer, Çin’in ticaret fazlasının tek nedeninin yuanın değerinde aranamayacağını savunmakta. Çin geçen yıl 196 milyar Dolarlık ticaret fazlası vermiş durumda. Ancak, iki ülke arasındaki ilişkiler son haftalarda birçok alanda birden hızla gerilmiş durumda. Önceki haftalarda Washington ve Pekin arasında, internette sansür suçlamaları nedeniyle zaten söz düellosu yaşanmıştı. Geçtiğimiz hafta sonunda,

118

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

ABD’nin Tayvan’a silah satma kararı bu gerginliği yeni bir boyuta taşımış durumda. Obama’nın Tibetlilerin ruhani lideri Dalay Lama ile görüşme kararı da Pekin’in şiddetli tepkisiyle karşılandı. ABD Başkanı Obama, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü gerçekleştirdiği açıklamasında, Çin’in pazarını ABD mallarının ticaretine açmasını temin etmesi yolunda bu ülkeye ödün vermeyeceğini belirtmiş durumda. Obama, Demokrat Partili senatörlerle yaptığı bir toplantıda, imzaladıkları ticaret anlaşmalarına sadık kalması için Çin’e ve diğer ülkelere sürekli baskı uygulayacağını belirtmişti. Obama ayrıca, ülkelerin kendilerine karsı ticarette adil olmayan bir şekilde avantaj sağlamamaları için Amerikan Doları karsısında döviz kurlarının kontrol edileceğini vurguluyor. ABD Başkanı, “Eğer iki tarafın da pazarlarını açmalarını gerektiren anlaşmalar varsa, biz bunu yapıyorsak ve karsı taraf gümrük tarifeleri dışında çeşitli engeller çıkarıyorsa, bu bir sorundur ve bu sorunun üstesinden gelmek gerekir” demekte. Çin’in kuru düşük tutarak mallarını fiyat yönünden daha cazip hale getirdiği eleştirileri sadece Washington tarafından değil, diğer ticaret ortaklarınca da dile getiriliyor. Pekin yönetimi ise, yuanın (renminbi) Dolar karsısında sabit olarak çapalandırma uygulamasına 21 Temmuz 2005’de son vermişti. Çin Merkez Bankası, 2008 itibariyle yuanın yüzde 20 kadar değer kazanmasına izin vermişti. Ancak, o zamandan bu yana yuanın değerinin yine dondurulması, ekonomi çevrelerinde Çin’in ihracatını cazip hale getirme girişimi olarak yorumlanmakta. ABD ve Pekin ayrıca lastik ve çelik gibi mallarda birbirlerinin pazarlarına ne derece erişim sağlandığı konusunda da anlaşmazlık yasıyor. Çin ayrıca 4 Şubat Perşembe günü, Avrupa Birliği’nin ticaret uygulamaları aleyhinde de Dünya Ticaret Örgütü’ne başvuruda bulundu. Pekin yönetimi, AB’yi Çin malı ayakkabılara haksız vergi uygulamakla suçluyor. Avrupa Birliği Aralık ayında üreticilerini koruma gerekçesiyle Çin ve Vietnam’da üretilen deri ayakkabıların ithaline uygulanan vergileri uzatma kararı almıştı. Çin’in Aralık ayında açıkladığı ticaret verileri ülkenin Almanya’yı geçerek dünyanın en büyük ihracatçısı olacağını göstermişti. Çin, 2009’da dünyaya 1,2 trilyon Dolar değerinde mal sattığını açıkladı. Almanya ise kesinleşmeyen verilere göre aynı dönemde ihracatının 1,18 trilyon Dolar olduğunu tahmin ediyor.


Ekonominin Nabzı OECD’ye göre, ABD ve Kanada’nın verileri toparlanmaya işaret ediyor Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkelerin issizlik oranı aralık ayında yatay seyretti. ABD ve Kanada’dan derlenen son veriler ise, bu bölgedeki istihdam piyasasının ekonomideki toparlanmayı hissetmeye başladığını gösterdi. Paris merkezli OECD’nin açıklamasında uyumlandırılmış issizlik oranının Aralık ayında 30 üye ülkede ortalama yüzde 8.8 olduğu ifade edildi. Bu oran ekim ve kasım ayları ile aynı seviyede ancak bir önceki yılın aralık ayına göre 1.8 puan daha yukarıda oldu. OECD’nin açıklamasında Euro Bölgesi’nde Kasım ayında yüzde 9.9 olan issizlik oranının Aralık ayında yüzde 10 seviyesine yükseldiği ve Avrupa Birliği’nin genelinde ise anılan dönemler itibarıyla issizliğin yüzde 9.5’ten yüzde 9.6’ya yükseldiği ifade edildi. ABD’de issizlik oranı Aralık ayında kasımda olduğu gibi yüzde 10 seviyesinde kalırken, Japonya’da kasım ayında yüzde 5.2 olan issizlik Aralık ayında yüzde 5.1’e geriledi. Ocak ayında issizlik oranı ABD’de yüzde 9.7 seviyesine gerilerken, Kanada’da 0.1 puan düşüşle yüzde 8.3 oldu. FED ve FDIC, bankaları küçük firmaları fonlamaları konusunda uyardı ABD Merkez Bankası (FED) ve ABD Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (FDIC) küçük isletmelerin kredi bulmasında yaşanan sıkıntıların endişe yarattığını belirtti. Diğer federal otorite kuruluşları ile birlikte cuma günü ortak bir bildiri yayınlayan FED ve FDIC bankaların yaşanan finansal kriz nedeniyle kredi standartlarını sıkılaştırmasına bağlı olarak küçük isletmelerin kredi bulmasında yaşanan sıkıntıların kendilerini endişelendirdiğini açıkladılar.

düzeyin de üstüne çıktı. Ancak aralıktaki artışa rağmen sanayi üretimi 2009’da “yıllık ortalama” bazda 2008’e göre yüzde 9.6 geriledi.

Çeyrek Dönem Sanayi Üretimi (%) GSYH Büyümesi (%) -22 -14,7 1. Çeyrek -15,4 -7,9 2. Çeyrek -8,1 -3,3 3. Çeyrek 9,8 4,8 / 5,2 4. Çeyrek -9,8 -5,6 / -6 Yıllık Bununla birlikte, sanayi üretiminin 2009’un son çeyreğinde yüzde 9,8’lik artış- yakalaması, son çeyrek büyüme için, diğer sektörlerde ciddi bir kırılma gözlenmez ise, son çeyrek büyümenin yüzde 4,8 ile 5,2 arasında açıklanabileceği, tüm 2009 için ise, daralmanın, Hükümet’in beklentisi yüzde -6,2 olsa da, yüzde -5,6 ile yüzde -6 arasında kalabileceğini gösteriyor. Ekonomistler, 2010 yılının ilk yarısında pozitif büyümenin devam edeceğini, ancak yılın ikinci yarısında, gerek Türkiye’de, gerekse de çok sayıda ülkede, istatistiki baz etkisi ile, büyümenin yeniden sıfıra yaklaşabileceği belirtiliyor. Bu arada, küresel krizin başladığı 2008’in son çeyreğinde yüzde 3.5 düşüş gösteren elektrik enerjisi tüketimi ise, 2009’un aynı döneminde yüzde 5.8’le, baz etkisini de asan bir artış gösterdi. Küresel krizle birlikte 2008’in son çeyreğinden itibaren düşüşe geçen elektrik enerjisi tüketimi, 2009’un son çeyreğinde “krizden çıkış” sinyali vermiş durumda. Elektrik tüketimi, 2009’un son çeyreğinde kriz öncesinin de üstüne çıkmış durumda. 2007 yılının son çeyreğinde 47.8 milyar kilovat saat olan elektrik tüketimi, 2008’de 46.2 milyar kilovat saate gerilemişti. 2009’un aynı çeyreğinde ise, ise tüketim 48.9 milyar kilovat saate yükselerek, 2007’nin dahi üstüne çıktı.

Düzenleyici otoriteler yönlendirici ve denetleyici politika ve uygulamaların küçük isletmelerin krediye ulaşma imkânını azaltmayacak şekilde belirlenmesi için çalıştıklarını da ifade ettiler. 2009 yılında küçük isletmelere yönelik kredi standartlarını sıkılaştıran bankaların sayısı son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Türkiye’de Sanayi üretimi ve elektrik tüketimi moral verdi Dün açıklanan TÜİK’in Aralık 2009 sanayi üretim verileri, bir önceki yıla göre yüzde 25.2 yükselmeye işaret etti. Sanayi üretimi kasım ayına göre ise yüzde 8.7 yükseldi. 117.1 puanı gören endeks, krizin olmadığı iki yıl önceki 113.8’lik

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

119


Hukuken

Bankaların Yeni Bildirim Yükümlülüğü İlgili Yönetmelik ile getirilen düzenlemeye göre; çekle ilgili olarak karşılıksız işleminin yapıldığı muhatap bankaya ödenmeyen çekler ve hesap sahibi ile ilgili bilgileri ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Merkez Bankası’na bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Eğer bu bildirimden sonra çek tutarı hamile veya muhatap bankaya ödenir ise, ödeme tarihinden itibaren yine on gün içinde muhatap banka tarafından Merkez Bankası’na bildirimde bulunulacaktır.

TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten murat@murathukuk.com

Bankalar ve diğer mali kuruluşların müşterilerinin risk durumlarına ilişkin bilgilerin TCMB tarafından toplanmasına ve gerektiğinde paylaşılmasına ilişkin 20 Eylül 2007 tarihinde yürürlüğe giren Bankalar ve Diğer Mali Kuruluşların Müşterilerinin Risk İşlemleri Hakkında Yönetmeliğe 11 Mart 2010 tarihinde yayımlanan Yönetmelik ile “karşılıksız çeklere ilişkin” yeni içerikli bildirim yükümlülüğü eklendi. Söz konusu Yönetmelik bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, varlık yönetim şirketleri ve TCMB ile BDDK tarafından belirlenecek diğer mali kuruluşları içine alan ve bu gibi kuruluşlar tarafından müşterileri ile ilgili bilgileri firma bazında veya toplu bazda TCMB’ye sunulmasını hükme bağlayan bir düzenlemedir. Yönetmeliğin amacı TCMB tarafından bankacılık sektörünün kullandırdığı kredilerin ve protestolu senet bilgilerinin kolaylıkla takip edilebilmesini sağlamaktır. İlgili mali kuruluşlar tarafından sağlanan bilgiler böylelikle tek bir yerde(TCMB’de) toplanacak ve gerektiğinde ilgili yerlere bu bilgiler aktarılacaktır. 11 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bankalar ve Diğer Mali Kuruluşların Müşterilerinin Risk İşlemleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik uyarınca düzenlemeye “7/A” maddesi eklenerek “karşılıksız çeklere ilişkin bilgi değişimi” başlıklı ek düzenleme getirilmiştir. Bilindiği gibi 14 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı Yeni Çek Kanunu ile de bankalara bildirim yükümlülüğü getiren paralel bir düzenleme yapılmıştı. Karşılıksız çeklere ilişkin bankalara bildirim yükümlülüğü getiren bu hukuki düzenlemelerin amacı ise kayıt dışı ekonominin denetim altına alınmasının sağlanmasıdır.

120

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Merkez Bankası ise kendisine yapılan bildirimleri ulaşma tarihinden itibaren onbeş gün içinde bankalara, finansal kiralama şirketlerine, faktoring şirketlerine, finansman şirketlerine ve Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi’ne duyuracaktır. Böylelikle müşterisine kredi sağlayan veya çek hesabı açan mali kuruluşlar ve bankalar hakkında böyle bir bildirim yapılan gerçek ve tüzel kişilere ilişkin olarak çek hesabı açmaktan imtina edecektir. Zira 5941 sayılı Çek Kanunu uyarınca bankalar ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlüdür. Önemli bir hususa dikkat çekmek gerekirse, sözü edilen Yönetmeliğe göre protestolu senet bilgileri ve kredi limit ve risk bilgileri bankalar ve diğer mali kuruluşlar tarafından Merkez Bankası’na bildirilecek ise de Merkez Bankası geri bildirimi sadece bildirimde bulunan bankalara ve mali kuruluşlara ya da beyanname ile Merkez Bankası’na başvuran kuruluşa yapacaktır. Oysaki Merkez Bankası karşılıksız çeklere ilişkin her türlü bilgiyi bildirimde veya başvuruda dahi bulunmayan tüm banka ve mali kuruluşlara onbeş gün içinde duyurmakla yükümlü tutulmuştur! Karşılıksız çeklere ilişkin mevzuat çalışmalarında yine engin bir hassasiyet gösterildiğinin altını çizmekte fayda vardır. Bankalara ve diğer mali kuruluşlara müşteri bazında verilen bilgiler gizli olup, bu bilgiler yalnızca bankalara ve diğer mali kuruluşların kendi iç işlemlerinde kullanılabilecektir. Ancak TCMB bu bilgileri(protestolu senet bilgileri, kredi limit ve risk bilgileri ile karşılıksız çek bilgilerini) kamuyu aydınlatmak amacı ile kullanabilecektir. Gerçek ve tüzel kişilere ait TCMB nezdinde tutulan yukarıda sözü edilen bilgiler talep halinde TCMB tarafından bu kişilere verilebilecektir. Karşılıksız çeklere ilişkin getirilen yeni düzenlemeler ile çek hamillerini koruyucu önlemlere bir yenisini ekleyen 11 Mart 2010 tarihli işbu Yönetmelik Merkez Bankası tarafından yürütülecek olup, Yeni Çek Kanunu ile getirilen “bankalara araştırma yükümlülüğü”ne ek ve paralel bir düzenleme olarak Türk mevzuatındakini yerini almıştır.



Bayi Vizyonu

Kalite Nedir? SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı Çetin Cinemre cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com

Kalite ve müşteri devrimi ile birlikte bütünsel kalite kavramının ortaya çıkması ve bir yönetim felsefesi, iş yapma tarzı olarak benimsenmesinden sonra kalite, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası ve önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Artık her şeyin kalitesi sorgulanmakta ve rakipleri ile kıyaslanmaktadır. Bu bağlamda kalite, bir özelliktir. Değer ve kıyaslama ölçüsüdür. Müşterilerin aradığı ölçüdür. Pazara mal veya hizmet sunan kişi veya kuruluşların ise dikkate alması gereken ölçüdür. Ölçünün (çıtanın) altında kalmak sorundur, ama üstüne çıkmak (çıtayı aşmak) farklılıktır. Kaliteyi belirleyen iki etken vardır: Müşterinin beklentileri (müşterinin umduğu), Müşterinin algılaması (müşterinin bulduğu). Kalite bir ürün veya hizmetin müşteri beklentilerini karşılama derecesidir. Müşterinin satın aldığı inşaat veya tesisat malzemesinden umduğu (beklediği) ile onda bulduğu (algıladığı) arasındaki farktır: Müşteri beklentisi

=

Beklentiler aşılmış ise, memnuniyetin ötesinde daha üstün duygular yaratılır (olumlu şaşkınlık, sürpriz, hayranlık gibi). Beklentileri karşılanan müşteri memnun olacağına göre, kalite “müşteri memnuniyeti” şeklinde tanımlanabilir. Ancak kalite ile müşteri memnuniyeti her zaman örtüşmez. Şöyle ki: Bir mal veya hizmetin kaliteli olması, müşteri memnuniyetini garanti etmez. Müşteri memnuniyeti her zaman kaliteye bağlı bir olgu değildir. Müşteri memnuniyetinin kalite dışında başka kaynakları veya dayanakları vardır. Örneğin, mal veya hizmete ödenen para gibi. Paraya dayalı memnuniyet; geçici, sahte(aldatıcı) memnuniyettir. Gerçek ve kalıcı memnuniyet, kalite ile sağlanan memnuniyettir.

Müşteri algılaması

Memnun müşteri

Müşteri beklentisi

Müşteri algılaması

Memnuniyetsiz müşteri

Memnuniyetini paraya bağlayan müşteri, hata yapar.

Müşteri beklentisi

Müşteri algılaması

Hayran müşteri

O halde “kalite, genellikle müşteri memnuniyetidir” demek daha doğru bir tanımlamadır. Kalitenin hedefi, müşteri memnuniyetidir. Eskiden üretici şirket açısından “standartlara uygunluk” şeklinde tanımlanan kalite, bugün müşteri açısından tanımlanmaktadır. Standartlara uygun olmak, artık kalite için yeterli değildir. Standartlara uygun olan,

Beklentiler karşılanmış ise, müşteri memnundur. Beklentiler karşılanmamış ise, müşteri memnun değildir.

122

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Müşteri memnuniyetine giden doğru yol, kaliteden geçer.


Bayi Vizyonu

müşteriyi memnun etmeyebilir. TSE veya ISO standartlarını da bu bağlamda yorumlamak gerekir. Ürünü pazara sunma hızı, ürünün fiyatı ve ödeme koşulları, satış süreci (ürün teşhiri, satış stili, ürün bilgisi vb) de müşteri memnuniyetini etkiler. Özellikle fiyat başlı başına çok önemli bir etkendir. Müşteriler henüz ürünün fiyatından önce kalitesini sorgulama aşamasına ve olgunluğuna erişememiştir. Bu, onlar adına talihsizliktir. Çünkü, kalite müşteri içindir ve onun yararınadır. Kaliteyi önemsemeyen, aramayan, sorgulamayan, müşteri kendine zarar verir. Kalitenin ilk etkeni olan müşteri beklentileri, müşteriden müşteriye değişir. Bir müşterinin memnun olduğu üründen, başka bir müşteri memnun olmayabilir. Beklentileri aynı düzeye getirmek ve ölçülü (makul) olmasını sağlamak olanaksızdır. İnsanlar farklıdır ve farklı beklentiler içine girmeleri doğaldır. Beklentilerin bazıları akıl ve mantık dışı, saçma veya “uçuk” olabilir. Ürün veya hizmetin, bu beklentileri karşılaması düşünülemez. Kalitenin ikinci etkeni olan müşteri algılaması, kalitenin duyu organları vasıtası ile algılanması ve yorumlanmasıdır. Örneğin, bir bayi veya satıcıdan inşaat ve tesisat malzemeleri satın alan müşteri neleri algılar diye sorulduğu zaman şunlar söylenebilir: Mağazanın konumu, görünümü ve iç düzeni

Marka imajı Müşteri satın aldığı ürünün kalitesini satın alma aşamasında algılayabilir mi? Bu soruya “evet” demek çok zordur. Ürünün kalitesi ancak kullanım aşamasında ondan elde edilecek faydaya (beklenen fayda) göre belli olur. Bu bağlamda müşteriye istediği (beklediği) faydayı sunan ürün, kalitelidir denebilir. Bu yorumu yapabilmek için ürünün kullanım süresini de dikkate almak gerekir. Örneğin, müşteri dış cephe boyası satın almış, kullanmış; ama bir yıl sonra boyada çatlama ve dökülme meydana gelmiş olabilir. Faydayı algılamak için bir süre beklemek gerekir. Bu süreyi, ürünün garanti süresi olarak düşünmek mantıklıdır. Garanti süresi içinde üründe bir sorun çıkmamış ise, ürün kalitelidir. Müşterinin kullanım hatası, hava koşulları, boyanın sürüldüğü satıhtaki malzeme veya işçilik hatası vb gibi etkenler yüzünden boyanan yüzeyde sorun çıkmış ise, bu ürünün ve ürünü üreten şirketin kabahati değildir. Algılama etkenleri, aynı zamanda müşterinin satın alma kararını yönlendiren etkenlerdir. Müşteri satın alma kararını verirken bu etkenleri birlikte değerlendirir. Örneğin; kalitesi aynı, ama markası farklı iki ürün arasından marka imajı güçlü olanı seçer. Marka imajı güçlü olan ürünün fiyatı daha yüksek ise; o zaman rakip ürüne yönelebilir. Bunların dışında kişi olarak mağaza sahibine duyduğu güven sebebiyle kalite, marka ve fiyatı sorgulamadan onun önerdiği ürünü satın alan müşteriler de bulunmaktadır.

Ürün teşhiri Satıcının yaklaşımı (davranışsal kalite) Satıcının ürün bilgisi (teknik kalite) Ürün seçenekleri Ürün özellikleri Fiyat ve ödeme koşulları

Kalitenin bir maliyeti ve bedeli vardır. Bunun ürünün fiyatına yansıması çok doğal karşılanmalıdır. Tabi ki karar müşterinindir. Müşteri kaliteyi değil de, kalitesizliği seçebilir. Ancak kaliteli mal satın aldığı için zarar eden müşteri yoktur. Gerçek zarar, ucuz fiyatın çekiciliğine kapılıp kalitesizliği seçmektir. Bu bağlamda kalitesizliğin maliyetinin, kalitenin maliyetinden kesinlikle daha fazla olacağı bilinmelidir. Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

123


İletişimde İletişim

Sofra ve Yemek Adabı SERVİS ŞEKLİ: Bir sofrada içkiler daima sağdan; yemekler ise soldan servis edilmelidir. GARSON: Garsonla konuşması gereken ve siparişleri vermesi gereken erkektir. Bir hanım hiçbir şekilde yanında bir erkekle birlikteyken garsonla muhatap olmamalıdır. Bunun yerine istediğini karşısındaki erkeğe söyler ,erkek de garsona söyler. Garsonun elinden mönü hariç hiçbir şey alınmaz. ELLER: Bir yemek esnasında eller masanın altında olmaz. Dirsekler de masa üzerinde durmaz. En doğrusu sağ elle yemek yenirken (tabii solaklar için tam tersi şeklinde ) sol el de tabağın yanında kendine mutlaka bir yer bulmalıdır PURO ve PİPO: Artık günümüzde yemek masasında her ne kadar doğru olmasa da sigara içiliyor adeta bunu kanıksadık...Ancak pipo ve puro gibi kokusu rahatsızlık verecek şeyleri içmeden önce mutlaka müsaade istemek lazımdır. PEÇETE: Peçetelikten çıkarılıp kucak üzerine konulmalıdır.Tabak kenarına sıkıştırılmaz. Yemek bittikten sonra katlanmadan tabağın kenarına konur. ÇATAL VE BIÇAKLAR: Çatallar tabağın soluna konur, bıçaklar ise tabağın sağına konur. Sebebi ,birçok yemekte bıçağın sağ elde çatalın ise sol elde olmasıdır. Bıçağın keskin tarafı tabağa dönük şekilde yerleştirilmelidir. Yemek yerken bir ara vermek isteyebiliriz, bu ara ya konuşmak için ya da başka bir sebeple olabilir…Bu kısa süreli ara esnasında bıçak ve çatal çapraz olarak tabağın içine konulmamalıdır. Yapılan bu hareket, yemeğe devam edeceğimizi

124

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Almila Dalkılıç almilad@yahoo.com

henüz bitirmemiş olduğumuzu gösterir. Yemeğimizin bittiğini göstermek için, çatal ve bıçağı aynı şekilde ancak yan yana bir şekilde tabağın içine koymak gerekir. MAKARNA ÇEŞİTLERİ: Makarna çatal ve kaşık kullanılarak yenir. Çatal sağ elle makarnaya batırılır sol elde tutulan kaşığın içinde çevrilir ve o şekilde ağza götürülür, aman dikkat özellikle spagetti ise bıçakla kesilmez. EKMEK: Sofraya dilimlenmiş olarak gelir ve elle kopararak yenir. Bu işlemde parmakların mümkün olduğunca kapalı olmasına dikkat edilmelidir. TAVUK: Çatal ve bıçak kullanılarak küçük parçalara kesilerek yenir. PEYNİR VE TEREYAĞI: Ekmek üzerine önce tereyağı sonra peynir sürülür.Tereyağı , kendi kapalı kabı içinde geliyorsa bıçakla alınarak küçük ekmek parçaları üstüne sürülerek yenir. Kabı sıyırmak son derece ayıptır. Ayrıca tereyağı ve peynir artıklarını tabağın kenarına sürmek büyük görgüsüzlüktür, aman dikkat... OMLET ÇEŞİTLERİ: Çatal sağ elde olduğu şekilde yenir.Omlet yerken çatal sol ele alınmaz.


İletişimde İletişim BALIK: Tabii ki balık takımı ile...Ancak balık takımı yok ise 2 çatal kullanılarak yenmesi gerekir. Normal bıçak kesinlikle kullanılmaz, mutlaka balık bıçağı olmalıdır. MİDYE: Sofraya gelen midyenin ağzı bıçakla ayrılır ve içindekiler çatalla kabuğundan alınarak yenir. El kullanılmaz. İSTİRİDYE: Büyük tepsilerde sunulur. Birkaç istiridye ve limon dilimi tepsiden alınıp çatal ile kabuğundan ayrılır ve kabuğun kenarına çekip üzerine limon damlatılarak çatalla yenir.

Yemeği yerken iyi hoş da, hesap ödemesi yaparken bazı kuralları olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bakın Alper Almelek,’Ağırlamanın püf noktaları” adlı kitabında bu konu hakkındaki görüşlerini nasıl açıklıyor: ’Alman usulü’ ödeme de çoğu kez sorun oluyor. Kalabalık bir grup olarak gittiğimiz zaman, hesabı bölüşmek her zaman uzun sürer. İlginçtir, biz hesabın paylaşılmasına”Alman usulü” derken, Amerikalılar da “Dutch way” (Hollanda usulü ) diyorlar.

ENGİNAR: Enginar yerken bıçak kullanılmaz. Bir dilim ekmek yardımı ile yenebilir. Zeytinyağlı enginarda yalnız çatal kullanılır.

Biz hesabı “hesaplarken”,garsonun yanı başımızda durması bizi çok rahatsız eder. Her zaman kibar bir ses tonuyla garsondan, bize biraz izin vermesini rica ederim.

KAVUN: Dilim dilim kesilmiş olarak ikram edilir. Meyve takımı veya kahve kaşığı ile yenilir, çatal kullanılmaz.

Strese girmesin (ya da biz girmeyelim) diye kendisine haber vereceğimizi de eklerim. Yalnız hesabı paylaştırmak değil, garsona bırakılacak bahşişi de aramızda kararlaştırmak onun huzurunda yapılmamalı.

ÜZÜM VE KİRAZ: Salkımından tek tek koparılarak mutlaka sağ elle yenir. İki üç tanesi arka arkaya ağıza atılmaz. ELMA VE ARMUT: Eşit 4 parçaya bölünür. Bir parça bitmeden diğerine geçilmemelidir.

Garson bunu bizden önce düşünmeli. Hesabı bırakır bırakmaz uzaklaşmalı ve masamızı göz ucuyla takibe almalı. Bizden bir işaret geldiğinde yanımıza gelmeli.”

ERİK VE KAYISI: Yemeden önce mutlaka çekirdeği çıkarılmalıdır.

* Alper Almelek– Ağırlamanın Püf Noktaları

TATLI SERVİSİ: Tatlı servisinden önce masa temizlenir sofra takımları kaldırılır ve yeni bir servis açılır. Bu süre zarfında yemeğin sona erdiğini sakın düşünmeyin...

Unutmayın; bir insanın kendine olan saygısı karşısındaki kişiye olan saygısıdır!

S: 159 Ekin yazım grubu

Kaynak: İletişimde İletişim ‘Almila Dalkılıç’ Elma Yayınevi*

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

125


Teknoloji

Katkılarından dolayı Sampaş Nano Technology Satış&Pazarlama Uzmanı Nurcan Eroğluer’ teşekkür ederiz.

Yüzeylerde Çevre Dostu Nano Teknoloji NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler teknolojisi nasıl uygulanır? 1) Yoğun miktarda uygulama yapacak firmalara hitap eden bu uygulamada, özel bir kimyasal buhar kaplama odası kurulumu yapılmaktadır. Bu odada mükemmel bir hava yalıtımı olup; bu sayede ürünler toplu halde “kimyasal buhar kaplama” tekniğiyle işlenebilmektedir. Bu teknikle kaplamayı sadece kurulum iznini alan lisansör firmalar yapabilmektedir.

NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler uygulaması nedir, işlevini nasıl gerçekleştirir? NanoSmart™ yüksek miktarda hidrofobisite (su iticilik) ve dayanım sağlamakta; bu sayede kir kaynaklarının yüzeyin içine işlemesini engellenmektedir. Kürlenme zamanına ihtiyaç yoktur; zira reaksiyon bir kaç saniye gibi kısa bir sürede gerçekleşmektedir. Cam, seramik, doğal granit (taş), porselen ve silika esaslı diğer yüzeylerde; • • • • • • • • • •

Su ve yağ iticiliği, Boya, leke ve duvar yazılarına karşı etkin koruma, Darbelere karşı dayanıklılık, Çizilmelere karşı dayanıklılık, Parmak izine karşı koruma, UV ışınlarına karşı koruma, 1,000 kat daha fazla elektrik yalıtımı, Kalsiyum ve Sodyum birikintilerine karşı etkin koruma, %20 daha parlak cam yüzeyler, %30’a kadar daha kaygan cam yüzeyler.

NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler uygulaması hangi yüzeylerde uygulanabilir? Dünyada benzeri olmayan bu uygulamanın başarısı yüzeydeki silika (SiO2) moleküllerinin sıklığı ile doğru orantılıdır. NanoSmart™ yüzeydeki silika’larla reaksiyona girerek kimyasal olarak kalıcı bir kaplama haline gelir. Bu sebeple uygulamamız, silika içeriğinin bol olduğu cam, seramik ve porselen esaslı yüzeylerde %100 başarı sağlamaktadır. Doğal granitte ise başarı oranı bahse konu taşın özelliğine göre değişmekte olup, ancak yapılacak testler sonucu ortaya konabilmektedir. Sektörde duş kabini, cam, seramik ve vitrifiye üreticileri, ürünlerinde katma değer yaratan bir unsur olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca son kullanıcılara yönelik perakende satışı da mevcuttur.

126

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

2) Daha basit bir şekilde tasarlanmış olan el uygulamasında, son kullanıcıya hitap eden “Islak Mendil”, “30 ml.lik ambalaj” ve “1 Lt.’lik” setler kullanılmaktadır. Bu ürünler yüzeye basit bir şekilde uygulanmakta ve böylece yüzeyin bir parçası haline gelmektedir. Metal ve plastik yüzeyler için tavsiye edilen diğer ürünler nelerdir? Revitalizer adlı ürünümüz bu tür yüzeylerde uygulanabildiği gibi aynı zamanda NanoSmart™ uygulaması için performans arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Bu ürün garanti kapsamında olmayıp, sadece 3-4 aylık bir koruma sağlamaktadır. Bu ürünün kullanılmasıyla benzersiz NanoSmart™ performansının dış etkenlerden zarar görmesi engellenir. Bu işlemi araçlardaki “motor yağı değiştirme” işlemine benzetebiliriz. Motor yağı değiştirildiği sürece, motor sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam edecektir. NanoSmart™ çevre dostu bir uygulama mıdır? NanoSmart™ teknolojisi çevre dostu kimyasallar kullanılarak yaratılmıştır. Patentli olan bu uygulamada kullanılan kimyasallar çok farklı alanlarda 60 yıldır kullanılmakta olup, birbirinden bağımsız akreditif kuruluşlar tarafından verilen bir çok sertifikasyona sahiptirler. Bunların arasında Temiz Hava 1 & 2 sertifikaları sayılabilir. Tüm bunlara ek olarak uygulamamız sırasında bir “nötrleme” işlemi gerçekleşmekte olup, havada organik kirlenmeye sebep olacak zararlı maddeler nötrlenmekte, böylece çevreye getirecekleri olası bir zarar engellenmektedir. Tüm bunlar gerçek anlamda belgelendirilmiş olup, isteğe bağlı olarak gerekli kurumlara sunulabilmektedir.


Teknoloji NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler uygulaması hassas yüzeylerde renk değişimine sebep olur mu? NanoSmart™ teknolojisi çevre dostu kimyasallar kullanılarak yaratılmıştır. Patentli olan bu uygulamada kullanılan kimyasallar çok farklı alanlarda 60 yıldır kullanılmakta olup, birbirinden bağımsız akreditif kuruluşlar tarafından verilen bir çok sertifikasyona sahiptirler. Bunların arasında Temiz Hava 1 & 2 sertifikaları sayılabilir. Tüm bunlara ek olarak uygulamamız sırasında bir “nötrleme” işlemi gerçekleşmekte olup, havada organik kirlenmeye sebep olacak zararlı maddeler nötrlenmekte, böylece çevreye getirecekleri olası bir zarar engellenmektedir. Tüm bunlar gerçek anlamda belgelendirilmiş olup, isteğe bağlı olarak gerekli kurumlara sunulabilmektedir. NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler teknolojisi buhar fazında ya da el uygulaması şeklinde piyasaya sunulmuştur. Her iki modelde de aynı kimyasal karışım mı kullanılmaktadır? Hayır, sebep olmaz. Uygulama moleküler seviyede gerçekleşip, yüzeye kovalent bağlarla, yani kimyasal olarak bağlanmaktadır. Ortaya çıkan kaplama ise optik olarak saydam olup, hiç bir zaman renk değişimi, sararma-kararma gibi kalıcı değişikliklere sebep olmaz. Bunların dışında bölgesel ya da tüm parça olarak çatlamaz ve de soyulmaz. Bu sebeple kaplama yapılan yüzey ömür boyu garanti kapsamındadır. Darbe dayanımı normal cam ve temperli camda farklılık gösteriyor mu? Hayır. Temperli cam normal camdan çok daha sağlamdır. Kırıldığı zaman ise çok ufak parçalara ayrılır, böylece yaralanmalar önlenmiş olur. NanoSmart™ uygulaması temperli camın daha sağlam olmasından çok, darbelere karşı direnç göstermesini sağlar. Bunu da camın yüzeyinde oluşturduğu çok düşük sürtünme katsayısı sayesinde sağlar. Uygulama yapılmamış camla karşılaştırıldığında benzer bir çatlağa yol açabilmesi için, NanoSmart™ uygulanmış yüzeye 10 kat daha ağır bir parçanın çarpması gerekmektedir. Darbe dayanımındaki bu iyileşme, özellikle otomobil camlarında büyük bir önem arz etmektedir. NanoSmart™ Akıllı Yüzeyler uygulaması herhangi bir garanti sunabiliyor mu? Evet. Her uygulama lisansı sahibi firma, yapılan uygulamanın türüne göre özel bir garanti belgesi verebilmektedir. Verilecek olan garantinin şartları her lisansörün kendi ürün gamına ve pazarlama stratejisine bağlı olarak değişiklik gösterecektir ve bunda Sampaş’ın herhangi bir kontrolü bulunmamaktadır. Sampaş, uygulamanın teknolojisini sağlayacak firma olarak değerlendirilmeli ve garanti belgesi her lisansörün kendi insiyatifinde ve kontrolünde verilmelidir. Standart özellik ve beklentiler konusunda, Sampaş firması alanında benzersiz özelliklere sahip NanoSmart™ teknolojisinin arkasındadır ve gerekli sorumluluğu her zaman alacaktır.

Nanoteknolojinin en etkin kullanıldığı alanlardan birisi de cam yüzeyler olmaktadır.

ultimate source for nano & cleantech solutions

Sampaş Nanoteknoloji Hakkında Sampaş 1981 yılında kurulmuş olan bir şirketler topluluğudur. Sampaş Nanoteknoloji ise bu grubun en yeni üyesi olupTürkiye’de nanobilim uygulamaları konusunda teknoloji danışmanlığı vermek üzere kurulmuş ilk firmadır. Bu çerçevede Türkiye’deki reel sektöre “müşteri odaklı” nanoteknoloji çözümleri sunmaktayız. Temel olarak 4 sektör ilgi alanımıza girmektedir; Tekstil, Cam, Seramik ve Otomotiv. Sampaş Nanoteknoloji olarak en temel hedefimiz dünya şirketleri ile yarışı kendine vizyon edinmiş kurumsal partnerlerimize en uygun nanoteknoloji çözümlerini sunmak ve bu amansız küresel yarışta bir adım öne çıkmalarına katkıda bulunmaktır.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

127


Sağlıklı Yaşam

Uz. Dr. İlkay Keskinel Memorial Suadiye Tıp Merkezi Göğüs Hastalıkları

Kronik Akciğer Hastalıkları En Çok Sigara İçenleri Seviyor Sigara içenler özellikle sabahları gelen öksürük krizlerine, balgam çıkarmaya çalışmaya ve merdiven çıkarken nefes darlığına alışıktır. Ancak bilmezler ki aynı belirtiler son derece tehlikeli bir düşman gibi içten içe seyreden ve bir gün öldürücü darbeyi vurmak için bekleyen KOAH hastalığının en önemli habercileridir. Dünyada En Sık Görülen 4. Ölüm Nedeni “Kronik obstrüktif (tıkayıcı) akciğer hastalığı”nın baş harflerinden oluşan “KOAH”, aslında iki hastalığı tanımlamakta kullanılır: Kronik bronşit ve amfizem. Pek çok kişinin adını bile duymadığı KOAH, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kalp-damar hastalıkları, zatürre ve AIDS’ten sonra 4. en sık ölüm nedenidir. Ölüm nedenleri arasında bu kadar üst sıralarda yer almasının ötesinde KOAH, yaşam kalitesini bozan, işgücü kaybına neden olan ve kişiyi zaman içinde kendi bakımını bile gerçekleştiremeyecek hale getiren bir hastalık. Ülkemizde yaklaşık 3 milyon kişinin KOAH’lı olduğu tahmin edilmekte. Tüm dünyada ise bu sayı 600 milyona ulaşıyor. Bu Bir Tesadüf Değil: Sigara İçen Her 5 Kişiden Birinde KOAH Görülüyor Sigara içen kişilerde içmeyenlere göre KOAH riski 30 kat daha fazladır. Yalnızca sigara değil, pipo ve puro kullanımı da KOAH’a yol açmaktadır. Sigara içenlerin beşte birinde KOAH gelişmektedir. Sigaraya erken yaşta başlanması ve uzun süre çok miktarda içilmesi, KOAH’ın daha ağır seyretmesine neden olur. Öksürük ve Eforla Gelen Nefes Darlığı KOAH’ın Başlıca Belirtileri KOAH’da erken tanı ve müdahale, hastalığın gidişini durdurabilir ya da yavaşlatabilir ancak KOAH tanısı ihmal edilen bir hastalık. Tanıda öncelikle hastanın şikayetleri değerlendirilmekte ve solunum fonksiyon testleri ile akciğer grafisi gibi tetkiklerden yararlanılmaktadır. Başlıca belirtileri; öksürük, daha çok sabahları balgam çıkarma ve özellikle eforla gelen nefes darlığıdır. Tanıda Gecikilmesinin En Önemli Sebebi Sigara İçenlerin Öksürüğü ve Balgamı “Normal” Kabul Etmeleridir Biliyoruz ki, “normal öksürük” ya da “normal balgam” yoktur. KOAH’lı kişiler, öksürük ve balgamı çoğunlukla o kadar kanıksamışlardır ki; yakınmaları iyice artana kadar doktora başvurmayı düşünmezler. Oysa, KOAH’a erken tanı konup zamanında sigara bırakılırsa, yıllık akciğer fonksiyon kaybı azalmaktadır. KOAH’lılarda sigaranın bırakılması, hastanın daha uzun yıllar boyunca hayat kalitesinin yük-

sek kalması açısından kritik önem taşımaktadır. KOAH’da sigarayı bırakma, belki de, tedaviden bile önde gelmektedir. Vakit Geçirmeden Sigarayı Bırakma Polikliniğine Başvurun Yalnız başına sigarayı bırakmada zorlanan kişilerin başvuracakları yerler, sigara bırakma poliklinikleridir. Sigara, eroin ve kokain gibi bağımlılık yapıcı bir maddedir. Bu fiziksel bağımlılık nedeniyle kişi sigarayı bırakmada zorluk çekmektedir. Sigarayı bırakamayacak insan yoktur, yeter ki istesin. Bırakmayı deneyip de başarısız olmak, bir dahaki denemede yeniden başarısız olunacağı anlamına gelmez. Sigarayı “azaltarak bırakma”, ya da daha düşük nikotin/ katran içeren “light” sigaralara geçme, etkin yöntemler değildir. Kendi kendine sigara bırakılamıyorsa, sigarayı bırakma poliklinikleri devreye girmelidir. Günümüzde sigara bağımlılığının tıbbi tedavisi mümkündür. Sigara polikliniğimizde, öncelikle hastalarımızın fizik muayeneleri yapılmakta, gerekli görülen tetkikleri istenmekte ve fiziksel mi, yoksa ruhsal bağımlılığın mı daha ön planda olduğu küçük bir anket çalışmasıyla saptanmaktadır. Bundan sonraki aşamada kişinin bağımlılık tipine göre, nikotin yerine koyma tedavisi ya da ilaç tedavisi önerilmektedir. Sigara bırakma tedavisi alacak kişiler, genellikle kullanılacak ilaçların yan etkilerinden tedirginlik duyarlar. Oysa, bu tedaviler hekim kontrolünde uygulandığında, ciddi bir yan etki beklenmemektedir. Sigara polikliniklerinde çalışan hekimler, zaten ilaçların yarar-zarar dengesini göz önünde bulunduracak, kişiye uygun ilacı tercih edecektir. Her ilaç için geçerli olduğu gibi, sigara tedavisinde kullanılan ilaçların da reçetesiz ve doktora danışmadan kullanılması uygun değildir. Kendinizi ihmal etmeyin. Nefes darlığı, öksürük, balgam yakınmalarınız varsa, mutlaka bir Göğüs Hastalıkları Uzmanı’na başvurun ve KOAH hastası iseniz erken tanı şansını yakalayın.

TİMDER Anlaşmalı Kurumudur

128


Banyo mobilyas›n›n ad›: ORKA!

BEYKOZ

Banyo Mobilyas› alan›nda uzmanlaflmay› tercih eden; tüm birikim, sermaye ve deneyimini bu alana yönlendirerek, aran›lan bir marka olmay› baflaran ORKA; tam 18 y›ld›r Türkiye'de fl›k, özgün ve kullan›fll› banyo mobilyalar› üretmektedir.

22. Uluslararas› Seramik, Banyo, Mutfak Fuar› 7-11 Nisan 2010 Tüyap Fuar Merkezi Beylikdüzü/‹stanbul


Ürünler

Çanakkale Seramik & Kalebodur’dan Sofistike Bir Seri: Highend

Dekoratif görünümü ve metalik dokusu ile Highend Serisi gri ve kahve renk seçeneklerinden oluşuyor. 60x60 ebatlarındaki seri; ev, otel, ofis, kafe, restoran, iş merkezi ve alışveriş merkezi gibi farklı bir çok mekanda dayanıklılık özelliği ile ön plana çıkıyor. Karolarda düzensiz devam eden desenler farklı kombinasyonlarda döşenebilme imkanı sağlayarak kullanıldığı mekana asimetrik bir görünüm kazandırıyor. Yaşamınıza renk katmaya özen gösteren Çanakkale Seramik&Kalebodur’un, yeni ürün serisi Highend; ışıltılı görünümü ve yaratıcılığa imkan veren deseni sayesinde mekanlarınızda farklı efektler yakalamanızı sağlıyor.

130

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


www.sahinyapi.com


Ürünler

Cresta Banyo’dan Toscana ve Atlantis Atlantis Banyoda geçirilen dakikaları keyfe dönüştüren Atlantis, oval ve dalgalı çizgileriyle tasarımına hareket katıyor.Aynı çizgilere sahip geniş banco stone tezgahı ise oldukça kullanışlı.Tamamen parlak lake olan ürün siyah,beyaz,krem,gri, kırmızı,turuncu gibi pek çok farklı renk seçeneğinden biriyle tercih edilebiliyor.

Toscana Cresta Banyo tarafından 2010 koleksiyonu için tasarlanarak özenle seçilen materyallerden üretilen Toscana yalın olduğu kadar işlevsel bir banyo mobilyası.Tamamen parlak lake olan ürün, değişik renk seçenekleriyle sunuluyor. Toscana geniş haznelere sahip alt modülü,iç kısmında bulunan alternatif çekmecesi,gizli aydınlatmalı,buğu önleyici rezistanslı aynası ve son derece kullanışlı seramik lavabosu ile şıklığı, günlük hayatı kolaylaştırıcı çözümlerle bir arada sunuyor.

132

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Duravit Paiova ile Küçük Banyolarda Yüksek Konfor

Duravit, Paiova küvet serisine tek kişilik versiyonu da ekledi. Trapezoidal (ikizkenar yamuk) şeklinde, baş kısmı geniş, ayak ucu kısmı dar olan 170x100 cm boyutundaki Paiovo küvet küçük banyolarda da konforu yüksek tutuyor. Yüksek teknolojik özelliklerle donatılmış Paiova, hava ve jet sistemleri ile dar banyolarda wellness deneyimi yaşatırken, küvet kenarlarındaki 5 farklı renkteki ışık kaynağı ile banyo atmosferine lüks bir hava da katıyor. Küvetin ahşap panellerinde kullanılan zeytin, Amerikan cevizi ve koyu kahverengi Macassar dekor alternatifleri bulunuyor. Duravit Paiova’nın geniş banyolar içinse 130x170 cm ve 140x180 cm ebatlarında 2 farklı seçeneği bulunuyor.

Duravit'ten Akıllı Pisuar Tasarımcı ve mimar Frank Huster’in Duravit için tasarladığı Vücut ısısını algılayan Architec pisuar, sifon içine gizlenmiş sıcaklık sensörü sayesinde, sıcak sıvıyı algılıyor ve otomatik yıkama yapıyor. Akıllı pisuarın 3 farklı kullanım programı bulunuyor. Architec, birinci program seçildiğinde, her kullanımda 3 litre su ile hazneyi yıkıyor. Genellikle alışveriş merkezleri ve havaalanı gibi alanlarda yer alan genel tuvaletlerde tercih edilen ikinci program seçildiğinde ise her kullanımından sonra 1 litre su ile yıkama yapıyor. Architec’in üçüncü programı seçildiğinde ise kullanıma bakılmaksızın her 15 dakikada bir 3 litre suyla yıkama yapıyor. Bu program özellikle statlarda devre arası ve maç çıkışı zamanlarında olduğu gibi tuvaletlerin çok sık kullanıldığı alanlarda tercih ediliyor.

134

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Aquatherm Tesisat Sistemleri Sağlık ve Konfor Sunuyor Sıhhi tesisat sistemlerinde “Sağlık, Konfor ve Hijyen” felsefesiyle üretilen, Türkiye Distribütörlüğü 1987 yılından bu yana Gelişim Teknik A.Ş. tarafından yapılan, aquatherm-fusiolen® tesisat sistemleri içme suyunu zehirli kimyasallara karşı korurken, odalar arası duyulabilecek su akış sesini önleyerek konfor sağlıyor. Suyun paketlendiği boru sisteminin kalitesi, bulunduğu ortamdan kimyasalları emebilen suyun kalitesini belirlemektedir. Eğer boru sisteminde tehlikeli ya da toksik madde varsa, bunlar suya karışarak insan sağlığını tehdit edici bir unsur haline gelebilmektedir. İnsan sağlığı ve güvenliğine büyük önem veren aquatherm, özel olarak ürettiği, suda çözülmeyen ve tamamıyla toksik maddelerden arınmış patentli hammaddesi fusiolen®nin kullanıldığı bir sistem geliştirmiştir. aquatherm’in geliştirdiği bu sistemde boru bağlantılarında lehim ya da tutkal kullanılmadığından; su kimyasallara karşı tam anlamıyla korunabilmektedir. Sonuç olarak aquatherm-fusiolen® tesisat sistemlerinde, hem boru hem de fittingsler hiçbir tehlikeli kimyasal madde oluşumuna izin vermeyerek, suyun borudan zehirli madde emme riskini ortadan kaldırmaktadır. aquatherm tesisat sistemleri, sağlık ve hijyen sağlamasının yanı sıra özel fusiolen® hammaddesi sayesinde kullanıldığı binalara konfor da sunmaktadır. fusiolen®’nin boru sistemindeki su devirdaim sesini maskeleyen doğal ses geçirmez özelliği sayesinde, odalar arasında duyulabilecek su akış sesi önlenmektedir.

Japar’ dan Gömme Rezervuar Ailesinin Yeni Üyesi Estetik, Şık, Fonkiyonel HERO 120 Üretimini yaptığı Micro 80 gömme rezervuar ile profesyonel ve müşterilerinden büyük övgü ve ilgi görmüştür. Bu güç ile yola çıkan Japar, diğer ölçü seçeneği olan 120 mm gömme rezervuarıda müşterilerinin sunma arzusu duymuştur. Hazırladığı proje ile İzmir Kalkınma Ajansı ( İZKA ) ’nın da desteğini yanına alarak kısa sürede projeyi hayata geçirmiştir. Böylece 80 mm.ve 120 mm. İki ölçü seçeneğinin bulunduğu tek marka, ilklerin öncüsü Japar’ da bir araya gelmiştir. Hero 120 gömme rezervuar 2,5 – 4,5 lt az boşaltma ve 6 – 9 lt. tam boşaltma ayarları ile rakiplerine göre daha tasarruflu olma özelliği ile de, Japar’ ın çevreye verdiği öneminde bir göstergesidir. Hero 120 gömme rezervuar Micro 80 gömme rezervuarda olduğu gibi profesyonellerin farklı montaj ihtiyaçlarına cevap verecek galvaniz, alçıpan, sırt sırta uygulamaları seçenekleri bulunmaktadır. İlk etepta Ege ve Adria adlı iki çift kademeli kumanda paneli seçeneği ve beyaz, mat krom ve parlak krom kaplama seçenekleri ile müşteri ve profesyonellerin beğenisine sunulacaktır. Ürün Nisan ayı başından itibaren tüm İnşaat Malzemeleri Satıcılarında, raflardaki yerini almaya hazırlanmaktadır.

136

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Hakan Plastik’ten Silenta Ses Geçirmeyen Boru Sistemleri Silenta,mineral takviyeli polipropilenden yapılmış yüksek kaliteli,ses geçirmeyen boru sistemidir.

SILENTA Neden Daha Avantajlı ? Silenta boru sistemleri 3 katlı yapısıyla üstün ses yalıtımının yanı sıra yangına karşı davranışı,ısıl farklara ve kimyasal atıklara dayanım,darbe dayanımı gibi üstün özellikleri ile diğer atık su borularından ayrılır. Fraunhofer Enstitüsü tarafından yapılan testlerle kanıtlanan sessizlik değeri 4lt/s debide 13dB olan Silenta boru sistemleri DIN 4109’da belirtilen gürültü seviyesinin çok altındadır.

DIN 4109 normunda tesisat sesine karşı korunması gereken yaşam alanları;oturma odaları,yatak odaları,hotel ve hastane odaları,sınıflar,muayene odaları,toplantı odaları ve çalışma büroları olarak tanımlanmıştır.Silenta ürünleri de bina yapımının her alanında geleceğe yönelik koşullar yaratarak mükemmel bir ses yalıtım olanağı sağlamaktadır. Teknik Özellikler Ses yalıtım katman yoğunluğu : 1,9 gr/cm Lineer genleşme katsayısı : 0,09 mm/mK Elastikiyet modülü : 3800 N/mm Yanma sınıfı : DIN 4102 B2

Seranit’ten Greenpeace Serisi ile Modern ve Şık Mekanlar

Tasarladığı ürünlerle dikkat çeken Seranit, “Greenpeace” serisi ile tüm mekanlara modernlik ve şıklık katıyor. Greenpeace serisi zeminden duvara, duvardan merdivene birçok iç ve dış mekanlarda kullanılıyor. Greenpeace, mat, parlak, rölyef ve honlu yüzey bitiş seçeneklerinden oluşup, mega white’dan mega black’e bej, gri ve kahvenin birçok tonunu içeren zengin renk alternatifleriyle göz dolduruyor.

138

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Kale, Zero Serisi’yle Banyolarda İşlevselliği ve Tasarımı Buluşturuyor Yaşam konforunu artıran ürünleriyle, işlevselliği ve şık tasarımları, bütünsel çözümlerle banyolara taşıyan, banyo sektörünün deneyimli markası Kale, temizliği ve kullanımı kolay Zero Serisi’ni tüketicilerle buluşturmaya hazırlanıyor. 80’li yıllardan itibaren banyo kültürüne ilişkin ürün tasarımları ile sayısız ödüle layık görülen Alman tasarımcı Adolf Babel imzasıyla banyolarda yerini almaya hazırlanan Zero Serisi, Kale’nin banyolara bütünsel çözüm sunma hedefi çerçevesinde lavabo, klozet, küvet ve banyo mobilyalarından oluşan son derece şık bir koleksiyon olarak tasarlandı. Banyo sektörünün en çok tercih edilen, güvenilir ve öncü markası Kale’nin, banyolarda birbirini tamamlayan ürünleri tüketicinin beğenisine sunma hedefinden yola çıkarak oluşturduğu seriler arasında retro konsepti ve geometrik formlara sadık kalan yapısıyla öne çıkan Zero Serisi’nin ilk ürünü olan lavabolar zengin boyut seçenekleriyle farklı ebatlardaki banyolara da uyum sağlıyor. Zero Serisi’nin tasarımcısı Adolf Babel lavabo, klozet, küvet ve banyo mobilyalarından oluşan koleksiyon hakkında yaptığı yorumda şunları belirtiyor: “Zero Serisi, yaşam konforunu artırmaya yönelik bir ürünü yaratma arzusuyla şekillendi. Tasarımı ve işlevselliği aynı üründe buluşturmayı hedefleyen Zero Serisi’yle kullanıcıların yaşamını kolaylaştırmayı, banyoyu bir yaşam alanı haline getirmeyi amaçlıyoruz. Temizliği ve kullanımı kolay olarak tasarlanan Zero Serisi, hayatın yoğun temposunda, banyo gibi önemli bir arınma mekânında kullanıcılara estetik ve fonksiyonel konfor sağlayarak hayallerindeki banyoyu gerçek kılmayı arzuluyor.” Adolf Babel Kimdir? 1934 doğumlu, Alman tasarımcı Adolf Babel, Stuttgart ve Berlin Üniversiteleri’nde tamamladığı güzel sanatlar eğitiminin ardından çeşitli Avrupa ülkelerinde çalışmalarını sürdürdü. Elde ettiği deneyimlerle kendi ismini taşıyan ilk ofisini 1968 yılında Almanya’da kuran Babel, birçok farklı sektör için tasarımlar yaptı. 60’lı yılların ortasında tasarladığı “Savonia” ile dünyanın en çok satan çatal-bıçak takımı olma ünvanının yanısıra, Almanya’nın en seçkin tasarım ödüllerinden Brusse Longlife Award ödülünü de almaya hak kazandı. 80’li yıllardan itibaren ise banyo kültürüne ilişkin ürün tasarımlarına yönelen tasarımcı, bu alanda ortaya koyduğu vitrifiye, armatür, banyo mobilyası gibi ürünleriyle bilinmektedir. 2004 yılında tasarladığı “free standing” akrilik küvet ile Red Dot Award ödülüne layık görülen tasarımcının aldığı diğer ödüller arasında If, Busse, Design Plus, Batimat ve Design Center ödülleri bulunmaktadır.

140

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


Minimalist Yuvarlak Duş Başlığı

Hayatımız hayallerden, hayallerimiz hayattan ilham alır. İşte Kale’nin banyodaki büyük tutkusu da budur. Harika olanı, güzeli, olağanüstünü hayal etmek… Ve yaşam konforunuzu arttırmak…

Banyoya dair her şey Kale satış noktalarında...

kale.com.tr


Ürünler

Petek Banyo ile Banyolarda Swarovski Esintisi

Petek Banyo ‘Sanford’ serisi ile aksesuar tasarımlarına bir yenisini daha ekledi. Petek Banyo, banyo aksesuarındaki yenilikçi ve kaliteyi ön planda tutan anlayışıyla her geçen gün ürün gamını tazeliyor. Rekabet şartlarının zorlaştığı günümüz pazarlama anlayışının yenilik, kalite ve güven üzerine kurulu olduğunun bilincinde olan Petek Banyo Genel Koordinatörü Ercan Bunyak : ‘’Tasarım ekibinin çalışmalarını yakından takip ediyor ve firma olarak AR-GE’ye tam destek veriyoruz. Tasarımlarımızda ürünün ergonomi ve kalitesine ayrı bir önem veriyoruz. Bu operasyonel süratlilik anlayışımız da firmamızı pazarda farklı bir noktaya taşımaktadır.’’ dedi.

ODE R-Flex’e Yangın Yönetmenliği’nden Tam Puan ODE Yalıtım, yeni yangın yönetmeliği EN 13501’e göre R-Flex’e yaptırılan testlerden alınabilecek en başarılı sonucu elde etti. 2000 yılında Türkiye’deki ilk kauçuk köpüğü üretim tesisi olarak faaliyete başlayan ODE R-Flex üretim tesisi yıllık 5000 tonluk üretimini geniş bir coğrafyaya ihraç ediyor. ODE R-Flex özellikle Balkanlar, Azerbaycan, Kıbrıs, Bulgaristan, Romanya, Mısır, Türki Cumhuriyetler, Hırvatistan, Gürcistan, Belçika, Makedonya, Ürdün, Suriye, Yunanistan, Almanya, Yeni Zelanda, Macaristan, Irak ve İsrail’de yoğun talep görüyor. EN 13501 belgesini almanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden ODE Yalıtım Satış ve Pazarlama Direktörü Ali Türker, “Gelişimi ve inovasyonu sürdürülebilir kılmak temel gayemiz. EN 13501 dünya çapındaki rekabette büyük önem taşıyor. Bu sertifika ile bayilerimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bizden en kaliteli ürünü almaya devam edecekler” diyerek ürünlerin ancak belli standartları bünyesinde barındırdığı takdirde bu belgeyi alabileceğini belirtti.

142

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Sanica’dan Osmanlı Saraylar Serisi

Ihlamur Kasrı

İshak Paşa

Louay Maarouf Sanica, Endüstriyel Tasarımcı Louay Maarouf ile Türkiye’de yaşadığı dönemlerde Türk banyo kültürü ile yakından tanışma fırsatı bulmasından yola çıkarak hazırladığı Osmanlı Saraylar Serisi ile dikkat çekiyor. Osmanlı Saraylarının asaletinden, ihtişamından ve büyüleyici atmosferinden etkilenerek, Osmanlının gelenekselliğini, tasarımlarıyla modernize eden Maarouf, Osmanlı Saraylar Serisi ile global anlamdaSanica markasının ve Türk malı imajının güçlenmesini ve dolayısıyla da Türkiye’nin uluslararası imajına katkıda bulunmayı hedefliyor.

Dolmabahçe

144

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70



Ürünler

Franke’den Crystal Black – Crystal White Sahip olduğu işlevsellik, kristal parlaklığındaki göz alıcı cam yansıması, bulunduğu yerde bir mücevher hissi yaratıyor. Hijyen ve zarafetin kusursuz buluşması Franke Crystal Serisi ile hayat buluyor. Crystal Serisi Evye ve Armatürler; Crystal Serisi cam evyeler; siyah, beyaz renk alternatifleri, 1 gözlü damlalıklı ve 1.5 gözlü damlalıklı modelleri ile belirli testlerden geçirilerek tamperli camdan üretilmiştir. Sadece hazne kısımları çelik olan Crystal Serisi evyeler, damlalık kısmındaki mat cam yüzeyle birlikte mutfaklarınızdaki şıklığı tamamlar. Evyenizle uyumlu siyah ya da beyaz renk elcikli Crystal Torre Armatürler, kusursuzluğu sürdürmek için matlaştırılmış kromdan üretilmiştir. Crystal Serisi Ocaklar; 60, 70, 90 ve 120 cm’lik ölçülere sahip Crystal Serisi Ocaklar, 4 gözlü ve 5 gözlü modelleriyle mutfaklarınıza geliyor. Beyaz renk seçeneği de bulunan 70 cm’lik modelimiz ile birlikte tüm Crystal Serisi Ocakların sahip olduğu ocak ızgaralarına tutturulan ısı paneli sayesinde düğmeler ısıdan korunuyor ve tasarım, işlevsellikle buluşuyor. Crystal Serisi Fırınlar; CR 86 M BM Black Çift düğmeli ve yarı dokunmatik kumanda paneli ile Crystal Serisi fırınımız Master Cooking programı ile eşsiz pizzalar pişirmenizi sağlar... CR 910 M BM 60+ Black 4 cm kalınlığındaki özel kontrol paneli ile 67 lt iç hacme ulaşan Crystal Serisi fırınımız aynı anda 4 farklı yemeği pişirip kalabalık ailelerin hayatını kolaylaştırırken, LCD ekran, kumanda panelinden ulaşılan 51 çeşit yemek pişirme imkanı sağlayan yemek listesi ve 2 sıra teleskopik rayıyla, ev hanımlarının en büyük yardımcısı...

146

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

CR 910 M BM Black Kumanda panelinden ulaşılan yemek listesi ile LCD panele sahip Crystal Serisi fırınımız iki adet full teleskopik rayının yanı sıra, hamur dinlendirme ve mayalama özelliğiyle de mutfaklarınızın vazgeçilmezi olacak... CR 910 M BM 48D Black CR 910 M WH 48D White 12 cm.’lik sıcak tutma çekmecesie sahip olmasına rağmen, 4 cm. kalınlığındaki özel kontrol paneli ile 57 lt.’lik iç hacmini koruyan Crystal Serisi fırınımız, 2 sıra full teleskopik rayı, Black ve White alternatifleri ile davetlerinizi renklendirecek... Crystal Serisi Davlumbazlar; Elektronik kontrol paneli olan T model davlumbazımızın yanında özel olarak açılan ön paneli ile kombi tarzındaki davlumbazımızla Crystal Serisi Davlumbazlar, mutfağınızın havasını yeniliyor. Crystal Serisi ile Uyumlu Mikrodalga Fırınlar; Crystal Serisi ile birlikte kullanabileceğiniz mikrodalga fırınlar, mutfağınızı tamamlıyor.



Ürünler

Ece, Ahşap ve Camın Doğallığını Loft’ta Buluşturdu Banyoları keyifli yaşam alanlarına dönüştüren inovatif ürünleriyle dikkat çeken ECE, yeni ürünü ‘Loft’ banyo dolabında ahşap ve camın doğallığını buluşturdu. Tüketicilerin beğenisine sunulan ‘Loft’ banyo dolaplarının gövdesi ovenkol* dokulu ahşap ile kaplandı. Banyo dolabının tezgâhında kullanılan ve lavabonun da yer aldığı siyah renkli cam bir taraftan suyun dolapla direkt temas etmesini engellerken, diğer taraftan da modern banyolar için farklı bir görüntü sunuyor.

148

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Güçlendirilmiş özel kaplaması sayesinde ahşap bölgelerde neme karşı maksimum koruma sağlayan ‘Loft’ banyo dolapları, 135 ve 85 santimetre olarak iki farklı ebatta tüketiciyle buluşuyor. Konkav tasarımı sayesinde özellikle küçük banyolar için şık bir alternatif olan ‘Loft’un, büyük banyolarda kullanılmak üzere bir de boy dolabı bulunuyor. *: Baklagiller ailesinden Guibourtia cinsi bir ağaçtır. Batı Afrika’nın tropikal doğal ormanlarında yetişir. Açık ile koyu kahverengi, gri-siyah şeritlidir. Kaplama olarak mobilya, parke yapımında ve iç dekorasyonda kullanılır.


Ürünler

Esen’den Traşsız Kombi Borusu Esen Plastik’in, yüksek teknolojiyle ürettiği sıcak – soğuk su ve kombi tesisatlarında kullanılan Tıraşsız Kombi borusu yoğun ilgi görüyor. Cam elyaf takviyeli kompozit boru, folyolu ve düz boru avantajları kullanılarak üretildiği için birçok kullanım avantajı sağlıyor. Kompozit boru farklı özellikli iki malzemenin ileri teknoloji kullanılarak birleştirilmesiyle üretiliyor. PPR ve GFR (cam elyaf takviyesi) hammaddelerinin birleştirilmesiyle üretilen kombi borusu bu sayede yüksek verimlilik sağlıyor. Ürün hakkında bilgi veren Esen Plastik yetkilileri şunları söyledi: “Esen kompozit borunun iç ve dış katmanları PPR, orta katman ise PPR ve GFR hamaddelerinden oluşur. 20 derecede ve 20 bar basınçta çalışma ömrü 50 yıldır. Uzama yapmaz, eksi 20 ve artı 90 derece

aralığında kullanıma uygundur. Soğuk havalarda donmalara karşı daha dirençlidir ancak boru içindeki akışkanın donma derecesine göre izolasyon uygulanmalıdır. Suda renk koku ve tat değişkenliği yapmaz ve çevre dostudur. Folyolu PPR borulara göre, daha dayanıklıdır ve, traş yapmaya gerek duyulmadığı için işçilikten ve zamandan tasarruf sağlar. ”

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

149


Ürünler

Umpaş Seramik‘ te Yenilikler Devam Ediyor

Twinset 20*50 ebadında beyaz ve venge renkleriyle ahşabın sıcaklığını içinde barındıran dokusuyla uygulanacağı mekanlara farklı bir hava getirmekte, aynı ebatta dekoru ve 5*20 ve 5*50 ebadında iki farklı bordürü ile farklı döşeme alternatiflerini de barındıran ürün, 3 farklı ölçüde precut çözümleri ile küçük mekanlarda da kullanıma uygun olmaktadır.Ürün aynı renklerde 33*33 yer karoları ve de yine 33*33 ebadında 2 farklı tip te venge renginde fileli ürünlerle desteklenmektedir.

Dora Keten ve çiçek dokulu iki ayrı fonu olan dora serisi 20*50 ebadında olup cıvıl cıvıl desenli 20*50 ebadında iki farklı dekoru ve 8*20 ve 6*50 ebadında dört değişik bordürleri, bone, a.Lila, venge, taba, lila olmak üzere beş farklı renk alternatifi ile uyumlu renkleriyle 12 değişik şekilde döşeme imkanı olması, yine koyu renkli keten desenli fonlarında üç çeşit precut ‘inin mevcudiyeti ürünün döşeneceği mekanlara ayrı bir hava ve estetik katmaktadır. Ürün 33*33 ebadında bone ve a.Lila renklerinde yer karoları ve bunların aynı ebatta fileli elemanları ile desteklenmektedir.

150

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70


Ürünler

GLP’den Yepyeni Tasarımlar, Yepyeni Zevkler Su armatürleri konusundaki tecrübesini estetik ve zerafetle birleştiren GLP Su armatürleri banyo ve mutfaklarda yepyeni ufuklar açıyor. Rahatlığı ve işlevselliği ön planda tutan GLP'nin son harikalarından olan fotoselli lavabo bataryası hem su tasarrufu hem de sağladığı hijyenle ön plana çıkıyor. El değmeden kullanılması nedeniyle bakteri ve mikrop üremesine izin vermeyen fotoselli batarya, aynı zamanda sağladığı su tasarrufuyla hem duyarlı hem de son derece sağlıklı bir ürün olarak dikkat çekiyor. Toplu mekanların yanısıra artık evlerde de sıklıkla kullanılmaya başlanan fotoselli ürünler teknolojiyle sağlığın kesiştiği nokta.

''Suyun kontrolü bizde'' sloganıyla hareket eden GLP Su Armatürleri, ürettiği ürünlerle de firma vizyonunu tamamlıyor. İşlevselliğin yanısıra son derece modern ve trend ürünlere koleksiyonunda yer everen GLP, her segmentten tüketiciye hitap eden geniş ürün yelpazesiyle ön plana çıkıyor. Mutfak ve banyoların çehresini değiştiren GLP ürünleri, dizaynından montajına kadar birçok yeniliklerle tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Her yıl yepyeni ürünleri serisine katan GLP Su Armatürleri farklı zevklere hitap eden tasarımlarıyla kullanıcıların beğenisini topluyor. Son yıllarda yaptığı marka bilincini yerleştirme çalışmalarından çok güzel sonuçlar elde eden GLP; artık tüketicilerin aradığı marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

151


Aramıza Katılanlar

Seraline Yapı Malz. İnş. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Kuruluş Yılı: 2003 Kurucusu: Vuslat Aygün - Hatice Aygün Bulunduğu Alan (Kapalı/Açık m2): 900m2 kapalı mağaza, 3000m2 açık depo Çalışan Sayısı: 10 Satışı Yapılan Markalar: Seranit, Çanakkale Seramik, Vanucci Mutfak & Banyo, Serapool, HansGrohe, Duravit, Cresta, Sanica, Artemis, Ardex, VitrA, Artema

Vuslat Aygün

Adres: Barbaros Bulvarı Pınar Apt. No.163/A Balmumcu Beşiktaş / İstanbul Telefon: (0212) 356 97 00 Faks: (0212) 356 97 03 e-mail: seraline@seraline.com.tr Web: www.seraline.com.tr

MR İnşaat. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Kuruluş Yılı: 1993 Kurucuları: Mehmet Susam – Reha Akalın Bulunduğu Alan (Kapalı/Açık m2): 280 m2 Çalışan Sayısı: 12 Satışı Yapılan Markalar: Vestel, Franke, Ariston, Dominox, Teka, Vitra, Artema, Çanakkale Seramik, Kütahya Seramik, Silverline

152

Nisan - Haziran 2010 / Sayı 70

Adres: Şair Arşi Cad.No.49/1 Merdivenköy – Kadıköy / İstanbul Telefon: (0216) 356 46 46 Faks: (0216) 356 40 02 e-mail: mrmutfak@mrmutfak.com Web: www.mrmutfak.com




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.