TİMDER Dergisi 69. Sayı

Page 1




İçindekiler TİMDER Yönetim Kurulu : Serdar Dönmez, Ali Yalçın Tung, Mehmet Arslan, Baki Kartalkaya, Adem Yıldıray Yılmaz, Ali Ergenç, Aydın Eşer, Bircan Şahin, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Kemal Yıldırım

Yayın Yürütme Kurulu : Ocak - Mart 2010

Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa

69 Söyleşi Akgün Seramik Edip Kefli

geziYorum Airfel Hasan Önder

İletişim Bilgileri :

Satış Hattı Hakan Plastik Mestan Gültekin

Adres : Üretici Saray Kimya Hüseyin Karaağaç

Üretici Panelduş Ömer Akkaya

İçimizden Biri Seycan Seramik Eyüp Topal

Satış Hattı Elmor H. Süha Atabek

Ocak - Mart 2010

69

Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL

Telefon :

0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43

Kapak Fotoğrafı : Güray Ergün Mekan : UNICERA 2008 - Hitit Seramik Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Serdar Dönmez İncirli Cad. No:28 Bakırköy - İSTANBUL (serdardonmez@timder.org.tr) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İSTANBUL (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Hukuk Danışmanı: Av. Murat Çelikten Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timder.org.tr) Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: EUROMAT Entegre Matbaacılık A.Ş. Sanayi Cad. No:17 Çobançeşme Yenibosna - İSTANBUL 0212 451 70 70 Basım Tarihi : Yayın Türü : Ocak 2010 Yaygın Süreli

2

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

e-posta :

info@timder.org.tr

Web Sitesi :

www.timder.org.tr

Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:

Yurtbay Seramik Creavit - Çanakcılar Fırat Boru

1

Ege Yıldız

6-7-8-9

Pilsa

11

UNICERA

13

PIPEXPO

15

Kütahya Seramik

17

Gül Pres Döküm

19

Baymak

21

Bien Seramik

23

Esen Plastik

25

TİMDER Grafik Servisi

27

Damla Banyo

29

Graniser

31

Duravit

32-33

Hakan Plastik

35

Akgün Seramik

37

Evi Metal

39

Ekpaş

41

Kare Banyo

43

Ge-Ti

45

Ege Seramik

47

Petek Banyo

49

Uğur Yapı

51

Gelişim Teknik

53

Hitit Seramik

67

Penta

71

Japar

81

Visam

85

Orka Banyo

89

Öncü Banyo

95

Kırali - Cresta

103

TİMDER Grafik Servisi


İçindekiler

TİMDER’den

10

Satış Hattı

72 Elmor İstanbul Bölge Satış Müdürü H. Süha Atabek

timder.org.tr Estetik, Kullanışlı ve Yeni Görünümüyle Yayına Girdi TİMDER Akademi Eğitimleri Devam Ediyor

Haberler

Kütahya Seramik 2009’da “Eğitim, Eğitim, Eğitim!” dedi

14

İçimizden Biri

74

Totaline-İstanbul Mağazası Yeni Adresine Taşındı Baymak, Yeni Ürünleriyle Renex Fuarı’ndaydı Vaillant Group’tan Türkiye’ye Yatırım

Seycan Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Topal

Türkiyenin En Yüksek Kredi Notu Dizayn Grup’a Gitti Hakan Plastik Tüketiciye Tavsiye Edilen Marka Oldu Hiçyılmaz Yapı Erenköy Mağazası Yenilendi İTÜ’lü Öğrencilerin Kalekim ile “Daima En İyisi” Yolculuğu Polat Yapı Taah. ve İnş. Malz. Yeni Mağazasını Çekmeköy’de Açtı

Söyleşi

56

Üretici

78

82

Akgün Seramik Genel Müdürü Edip Kefli

geziYORUM

62 Airfel Yön. Kur. Üyesi Hasan Önder

Panelduş Şirket Müdürü Ömer Akkaya

Sahadan

Saray Kimya Firma Ortağı Hüseyin Karaağaç

86

Newarc Satış ve Projeler Koordinatörü Ekrem Tufan

90

Satış Hattı

68 Hakan Plastik Pazarlama Müdürü Mestan Gültekin

Artemis Bölge Sorumlusu Emrah Güven

Ekonominin Nabzı Hukuken Bayi Vizyonu İletişimde İletişim Sağlıklı Yaşam

92 96 100 102 104

Ürünler Aramıza Katılanlar

106 120

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

3


Yönetimden

“Enerji’nin Tasarrufu için Binalarda Enerji Performansı” Bilindiği üzere, ülkemizde 2007 yılında Enerji Verimliliği Kanununun da yürürlüğe girmesi ile birlikte enerji verimliliği alanında radikal dönüşümler yaşanmaktadır. Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK, Makine ve Elektrik Mühendisleri Odaları ve TOBB işbirliği ile her yıl ocak ayının ikinci haftası, Enerji Verimliliği Haftası olarak kutlanmakta ve bu kapsamda çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ülkemizin de taraf olduğu İklim Değişikliği ve Kyoto Sözleşmeleri kapsamındaki yükümlülüklerimizin karşılanmasında enerji verimliliğinin rolünün tartışıldığı 29.Enerji Verimliliği Haftası kapsamında, 13 Ocak 2010 tarihinde İstanbul’ da etkinlikler düzenlenmiştir. Yine bilindiği üzere, 30.Enerji Verimliliği kapsamında Ulusal Enerji Verimliliği Hareketinin bir halkası olarak, 15-16 Ocak 2009 tarihlerinde İstanbulda düzenlenen I. Ulusal Enerji Verimliliği Forumu da başarıyla gerçekleştirilmişti. 2.Ulusal Enerji Verimliliği Forumu ise, 13-14 Ocak 2011 tarihlerinde yine İstanbul ‘da yapılması programlanmıştır. İstanbulda düzenlenen I. Ulusal Enerji Verimliliği Forumunda ele alınan, Ülkemizde kent genelindeki tüketicilerin genel olarak enerji tasarrufu konusuna bakış açılarını ve bu konudaki faaliyetlerini saptamayı amaçlayan “Türkiye’nin Enerji Verimliliği Bilinci Araştırması”, Türkiye’nin lider araştırma kuruluşu GfK Türkiye’nin sponsorluğunda hayata geçirilmiştir. Araştırma; Türkiye’nin 7 coğra� bölgesini temsilen seçilmiş 16 ilin kentsel kesimlerinde yaşayan toplam 1.311 kadın ve erkek tüketici ile “yüz yüze anket tekniği” kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Kullanım hataları sebebiyle oluşan maliyetlere de yer verilen Araştırma sonuçlarında, öne çıkan enerji verimliliği bilinci anket sonuç özetleri aşağıda yer almaktadır. Kadınlar ve erkekler tasarrufa aynı oranda önem veriyor ama tasarru�u lambalara erkekler biraz daha fazla dikkat ediyor. Evlerde yüzde 80 oranında tasarru�u lamba kullanılıyor. Bulaşıklarımızı hâlâ elde yıkıyoruz. Bulaşık ve çamaşır makinelerini kaç derecede çalıştırdığımızı iyi bilmiyoruz. Yüzde 72’miz elektrikli aletlerimizin sınıfını bilmiyoruz. Orta yaş, enerji tasarru�u ürün almaya daha çok dikkat ediyor. Binaların yüzde 76’sı hâlâ yalıtımsız! Evlerin yüzde 58’inde çift cam kullanılıyor. Isınmak için hâlâ en çok soba yakıyoruz. Yüzde 33’ümüz elektrikli aletleri stand-by’ da bırakıyoruz. Türkiye’nin yüzde 71’i çöplerini ayırmıyor. Türkiye’de tüketilen petrolün yaklaşık yüzde 92’si, doğal gazın ise yaklaşık yüzde 98’inin ithal edildiğini belirten varil başına 1 dolarlık artışın yıllık yaklaşık 170 milyon dolar ek yük getirdiğini kaydedilen forumda, yapılacak enerji tasarru�arı ve enerjinin verimli kullanılması ile, Petrol �yatlarındaki düşüşün arz talep dengesine bağlı olarak gerçekleşmesinin, önemi vurgulandı. Belli kriterler doğrultusunda mevcut ve yeni yapılacak konut, ticari ve hizmet amaçlı binalarda ısıtma, soğutma, elektrik, sıhhi sıcak su, aydınlatma konularında enerjiyi verimli kullanmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmayı içeren Bina Enerji Kimlik Belgesi ve Merkezi ısıtma sistemini zorunlu kılan “Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği ile uzun vadede binalarda enerji savurganlığının önlenmesi hede�eniyor. Ülkemizde yalıtımı yapılmamış binalar ve yanlış uygulanmış ısıt-

4

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Serdar Dönmez TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı

serdardonmez@timder.org.tr

ma sistemleri nedeniyle enerji savurganlığı yaşanmaktadır. Uygulanacak yeni yönetmelik ile, mevcut ve yeni yapılacak konutların yanı sıra otel, hastane, alışveriş merkezleri gibi tüm ticari ve hizmet amaçlı binalarda enerji tüketiminin en az yüzde 50 azaltılması ve yıllık 7 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanması hede�eniyor. Karbondioksit salımının (sera gazı emisyonunun) da azalması, çevreye olumlu katkısı açısından büyük önem taşıyor. BEP Yönetmeliği kapsamında, 1000 m2 nin üzerindeki binalara “Enerji Kimlik Belgesi”zorunluluğu getirildi. Bugün beyaz eşyada kullanılan enerji tüketim işaretlerinin benzerinin binalarda da uygulanacak. Örnek olarak ifade etmek gerekirse; ”Binaların ısıtma, soğutma, sıhhi sıcak su ve aydınlatma amaçlı enerji kullanımındaki verimliliğine bağlı olarak A, B, C... gibi sını�arı belirten belli değerleri taşıyan belgeler düzenlenecek. Örneğin A sınıfı belge binanın enerji tasarru�u ve sera gazı emisyonu düşük olduğu anlamına gelecektir”. Yeni binaların inşaat izninde Enerji Kimlik Belgesi şartı aranacak. Enerji Kimlik Belgesi olmayan binaya inşaat izni verilmeyecek. Kısacası binalara karne verilecek. Karnelerinde A ve B gibi iyi notları olan binalar, alım satımda fark yaratacak, iyi not satış bedeline de yansıyarak tercih nedeni olacak Enerji Kimlik Belgesi uygulamasının yeni binalarda hemen başlayacak, mevcut binaların ise 2 Mayıs 2017’ye kadar Enerji Kimlik Belgesine sahip olmak zorunda olacak. Enerji Kimlik Belgeleri, enerji verimliliği danışman şirketleri (EVD) tarafından verilecek. Bu süreçte verimsiz ürünlerin satışlarının sınırlandırılması ve piyasa denetimleri ile uygulamanın tam olarak gerçekleşmesi sağlanacaktır. Binanın yapısı ve konumuna göre değişmekle birlikte ısı yalıtımı yapılmamış binada % 30-60 arasında ısı kaybı olduğu, 100 m�den küçük müstakil yapılar dışında kalan yapıların tamamı için yalıtımın zorunlu hale geldiğini belirten TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Ünlü “2008 sonu itibariyle ülkemizde 8,65 milyon bina (18,4 milyon konut) bulunduğunu, yalıtım yapılmış binaların oranı % 10’unun altında olduğunu, yeni yönetmelikle birlikte yeni binaların inşaat esnasında yalıtılması zorunlu olacağını, Mevcut binalar da enerji kimlik belgesindeki sonuçlara göre yalıtıma yönelmek durumunda kalacaklarını” dile getirmiştir. Teknolojik gelişmelere ayak uydurabilen, AR-GE çalışmalarına önem veren �rmaların bu kulvarda yer alabilecekleri ve rekabet güçlerini koruyacağı görüşümü belirtir, tasarruf bilincinin çocuklarımızdan başlanarak toplumumuzun her kesimine aşılanmasının insanlık adına öneminin altını çizerek en içten sevgi ve saygılarımı sunarım.


Öngörünüm

Avrupa Birliğinin Enerji Politikaları Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMDER Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr

Pek çok alanda olduğu gibi enerji alanında da Türkiye, Avrupa Birliği ile uyumlu hale gelecek çalışmaları gerçekleştirmek üzere çalışmalarını sürdürmektedir. Bu yazıda birliğin enerji politikalarına değinerek okuyuculara Avrupa Birliği’ nin enerji vizyonu hakkında bilgi vermek istedim. Enerji, Avrupa Birliği’nin stratejik öneme sahip konularından birisidir. AB’nin enerji ihtiyacı sürekli olarak artmaktadır. 1999-2000 yılları arasında birliğin enerji ihtiyacı % 10 artmıştır. 2000 yılı verilerine göre AB, dünya enerji tüketiminde % 15’lik paya sahiptir. Birlik bugünkü haliyle dünyanın en büyük enerji ithalatçısı durumunda olup, ABD’den sonra ikinci en büyük enerji tüketicisidir. Birlik şimdiki durumuyla enerji alanında % 50 dışa bağımlıdır. 2030 yılında dışa bağımlılığın % 68’lere çıkabileceği beklenmektedir. Enerji konusu birliğin en eski ortak politika alanlarından birisidir. Birliğin enerji politikasını temelinde birey bulunmaktadır. Avrupa Birliği Enerji Politikasının Hede�eri Avrupa Birliği’nin enerji politikası için aşağıdaki hedefler ortaya konulmuştur: • Tüketicilere daha yüksek kalitede kesintisiz ve daha ucuz enerji sağlanması, • Rekabet gücü, enerji arzını güvenliği ve çevrenin korunması arasında bir denge sağlamak, • Toplam enerji tüketiminde kömürün payını korumak, doğalgazın payını arttırmak, • Nükleer enerji santralleri için azami güvenlik şartları sağlamak, • Yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak

Birlik, 1997 yılında imzalanan Amsterdam Anlaşması ile sürdürülebilir büyüme hede�ni ortaya koymuştur. Ekonomik, toplumsa ve kültürel anlamda gelişmenin sağlanması ve refahın korunması amacıyla oluşturulan sürdürülebilir büyüme hede�nin önemli unsurlarından birisi de enerji politikasıdır. Birlik sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmek için enerji ile ilgili üç temel politika belirlemiştir: • Birlik ekonomisini ve toplumsal refahı bozacak enerji sıkıntısı riskini azaltmak için enerji arzının güvenliği politikası, • Toplumsal refahı arttırmak, endüstrinin rekabet gücünü yükseltmek için enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla, rekabetçi enerji sistemi politikası, • Hem enerji üretiminde hem de son kullanım alanları bakımından çevresel dengeleri gözetmek amacıyla çevrenin korunması politikası

Avrupa Birliği’nde Alternatif Enerji Çalışmaları Rüzgar, su, güneş, biyokütle gibi alternatif enerji kaynaklarını yaygınlaştırılması Avrupa Komisyonu’nun

enerji politikasındaki en önemli amaçlarından biridir. Bu amaca bağlı hedef ve beklentiler şöyle sıralanabilir: • Birlik, fosil yakıtlardaki dışa bağımlılığı azaltmak, çevreyi korumak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok yönelecektir. • 2010 yılı itibariyle alternatif enerjini toplam enerji tüketimindeki payını % 6’dan % 12’ye, 2020 de ise % 22’ye çıkarmak hede�enmektedir.

Avrupa Birliği’nde Enerji Talep Yönetimi ve Enerjini Rasyonel Kullanımı Birliğin enerjide talep yönetimi ve rasyonel kullanımı başlıca dört alanda yürütülmektedir: yapılarda enerjinin rasyonel kullanımı, sanayide enerjinin rasyonel kullanımı, ulaşımda enerjinin rasyonel kullanımı, yeni kojenerasyon santralleri. • Yapılarda enerjinin rasyonel kullanımı ile binalarda enerji etkinliğinin arttırılması amaçlanmıştır. Birçok üye ülkedeki yapılarda, enerjinin etkin kullanımında başarı sağlanamadığı belirtilmektedir. Bu nedenle enerji talebindeki büyümeyi azaltacak yasal bir çerçeve oluşturularak bazı programlar hazırlanmıştır. • Sanayide enerjinin rasyonel kullanımı alanında en önemli başlık olarak elektrik motorları ortaya konulmuştur. Enerji etkin motor teknolojilerinin devreye girmesiyle ciddi boyutta enerji tasarrufu ortaya çıkabileceği kaydedilmektedir. • Ulaşımda enerjinin rasyonel kullanımı alanında iki önemli politika ortaya konulmuştur. Bunlardan birisi temiz kentsel ulaşım, diğeri ise ulaşım altyapısında ücretlendirme ve vergilendirme politikasıdır. • Yeni kojenerasyon santralleri ile % 10 civarında yakıt tasarrufu sağlanacağı öngörülmektedir. Isının ve elektrik enerjisinin bir arada üretildiği böylece verimin de yüksek olduğu kojenerasyon santralleri, enerji arzının güvenceye alınması ve iklim değişikliğine karşı mücadele edilmesine ilişkin birlik politikasına da uygundur.

Ülkemizdeki enerji politikalarının gelişimi de çevre politikalarında olduğu gibi AB’ye uyum sürecine paralel olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin enerji tüketiminin yarıya yakını petrole dayalı kaynaklardan karşılanmaktadır. Bu durum ülkemiz için önemli bir yük ve risk kaynağıdır. İşletme ve maliyet açısından bakıldığında kömüre dayalı termik santrallerin düşük verimli olduğu söylenebilir. Türkiye’nin AB’nin enerji politikasına uyumlu olarak enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi ve kalitesini arttırması son derece önemlidir. Türkiye enerji konusunda kilit bir role sahip olup önemli bir hidroelektrik enerji üreticisidir. Gelecek sayılarda Türkiye’deki enerji mevzuatının Avrupa’daki mevzuat ile uyum çalışmaları konusunda bilgiler vereceğim. Sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum. En iyi dilek, sevgi ve saygılarımla.

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

5






TİMDER’den

www.timder.org.tr

timder.org.tr Estetik, Kullanışlı ve Yeni Görünümüyle Yayına Girdi

İletişim çağı olarak anılan günümüzde internet kullanım yaygınlığıyla önemli bir rol oynuyor. Kurumların sanal yüzü olan web sitelerinde de kendilerini en iyi şekilde kullanıcıya yansıtması kaçınılmaz bir zorunluluğa dönüşüyor. Yaşanılan teknolojik gelişmelere uyum sağlamak amacıyla TİMDER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği) web sitesini yeniledi. Kullanıcının dernek ve üyeleri ile ilgili bilgiyi en kolay şekilde görsel destekleri ile alması amaçlanan yeni site tasarımımda bazı yeniliklere imza atıldı. Bu yeniliklerden bazıları; önceki web sitesinde bulunan üye arama motoruna üyelerin hangi sektörde hizmet verdikleri, hangi marka ürünlerin ticaretini gerçekleştirdiği gibi detaylı bilgilere yer verildi. Üyelerin iletişim bilgilerinin yanına ise �rma-

10

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

nın görsel yüzü olan logoları eklenebiliyor. Derneğin internet sitesi gibi en etkin iletişim araçlarından biri olan TİMDER Dergisi de artık sayfa üzerinden interaktif olarak görüntülenebildiği gibi PDF formatında bilgisayara indirilebiliyor. Ana sayfada yer alan slayt haberlerde gündemin önemli başlıkları yer alırken, haberler içeriklerine göre ayrı başlıklar halinde kullanıcısına sunuluyor. TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez, sitenin günümüz çağına ayak uydurması için özenli bir çalışma ile gerçekleştirdikleri içeriğin artık daha etkili bir iletişim aracı oluğuna dikkat çekerken üyelerinde en iyi şekilde temsil edilebilmesi için kendilerine verilen bilgiler ile sitedeki bilgilerini sürekli güncel tutmasının gerekliliğini vurguladı.



TİMDER’den

TİMDER Akademi Eğitimleri Devam Ediyor

TİMDER’in sektörel gelişime katkıda bulunma misyonu ile 5 yıldır aralıksız sürdürdüğü TİMDER Akademi Eğitimleri’nin 2009-2010 dönemi İstanbul Gayrettepe Dedeman Otelinde verilen eğitimlerle devam ediyor. Bütünsel Kalite Yönetimi başlıklı üçüncü eğitim, 30 Ekim 2009 tarihinde Yard. Doç. Dr. Ahmet Beşkese’nin eğitmenliğinde gerçekleşti. Müşteri odaklılık, takım çalışması, kalite maliyetleri, Proaktif (Önleyici) Yaklaşım, Uzun Dönemde Başarı gibi konulara değinilen eğitime ilgi yoğun oldu.Dört, beş ve altıncı eğitimler ise videolarıyla eğitimine akıldı kalıcı bir tekniği olan Hakan Ömer Gider tarafından verildi. Gider’in 11 Kasım 2009 tarihinde gerçekleştimiş olduğu ilk eğitim; Pazarlama ve Sa-

tış Yönetimi’nde planlama ve plan revizyonu, pazarlamanın 4P’si, satışıyı başarıya götüren özellikler gibi konular hakkında bilgi verildi. 18 Kasım 2009 tarihinde yapılan Pazarlama ve Marka Yönetimi’nde marka, marka değerinin belirlenmesi, güçlü markaların faydaları, markaların kişiliği, marka yönetiminde yapılacak ve yapılmayacaklar hakkında katılımcılara bilgi aktarıldı. Pazar Araştırmaları ve Talep Tahminleri başlıklı eğitim ise 16 Aralık 2009 tarihinde gerçekleşti. Eğitimde katılımcılar pazar araştırması, işletmelerin pazar hakkında öğrenmek istedikleri, talep ölçümleri, talep tahmin yöntemleri gibi konularda bilgi aldılar. TİMDER Akademi eğitimleri aşağıdaki program çerçevesinde devam edecektir. Ücretsiz olarak Gayrettepe İstanbul Dedeman Otel’inde gerçekleştirdiğimiz eğitimlerimize tüm üyelerimiz davetlidir. TİMDER olarak, TİMDER Akademi eğitimlerine sponsorluk desteği veren Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Teka, Franke, Duravit, E.C.A – Serel ve Ekpaş’a teşekkürlerimizi sunarız.

Vaka Çalışması I Ekip Çalışması, Liderlik ve Motivasyon Stratejik Yönetim ve Gelecek Odaklı Planlama Finansal Yönetim Verimlilik ve Kar Yönetimi Satınalma ve Maliyet Yönetimi Aile Şirketlerinin Büyüme Stratejileri ve Ortak Olma Kültürü Vaka Çalışması II Sınav LCV: Canan Palabıyık (0212) 274 28 42 – 43

12

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

06.01.2010 13.01.2010 20.01.2010 27.01.2010 03.02.2010 10.02.2010 03.03.2010 10.03.2010 10.03.2010



Haberler

Kütahya Seramik 2009’da “Eğitim, Eğitim, Eğitim! ” dedi ürünler, ürün seçimi, büyük ebatlı ürünlerin döşeme teknikleri, rektifiyeli ürünler, stoklama yöntemleri, kutu üstü bilgileri, satış öncesi ve sonrası sorunların çözümleri, bakım ve koruma önerileri gibi konularda çalışanların gün içindeki çalışmalarında yararlanabilecekleri tüm yeni bilgiler aktarıldı, mevcut bilgileri de tazelendi. Eğitim boyunca programda bulunan standart sunumların dışında her bölgenin veya satıcının yerel ihtiyaçları veya talepleri doğrultusunda özgün, farklı sunumlarda kurgulandı. Kütahya Seramik Teknik Uygulamalar & Eğitim Uzmanı Ümit Turan

Kütahya Seramik 2009 yılını “Satıcının Eğitimi Yılı” olarak değerlendirdi. Türkiye genelindeki tüm Kütahya Seramik satıcısı firmalarda, Koçtaş ve Praktiker Yapı Marketleri seramik bölümünde çalışan görevlilerin bilmesinde yarar görülen konulara yer verilen bir Eğitim programını hayata geçirdi. Eğitimleri on binlerce km. yol kat edilerek Kütahya Seramik’in Eğitim Uzmanı Ümit Turan gerçekleştirdi. 12 Ağustos 2009 tarihinde başlayan 75 gün süren programın ilk aşamasında yetkili satıcı firmalar ziyaret edildi. Kütahya Seramik yetkili satıcısı firmaların çalışanı çok sayıda satış, pazarlama ve depo personeline bire bir eğitimler verildi. Bu eğitimlerin farkı, çalışma saatleri içinde, günlük çalışma mekânları ve koşulları içinde gerçekleştirilmiş olmasıydı. Böylece, katılımcı sayısının üst düzeyde olması sağlandı. Eğitimlerde, yeni

14

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

27 Ekim 2009’da sona eren bu programın hemen ardından 1 Aralık 2009 tarihinde Yapı Marketler programı başlatıldı. Praktiker Yapı Marketlerinin İstanbul Ümraniye, Kartal, Güneşli, Bayrampaşa, Mahmutbey (212 AVM), Ankara’da Etlik, Gaziantep, Adana Seyhan ve 22 Aralık 2009 tarihinde İzmir Mavişehir şubelerinde olmak üzere toplam 9 Praktiker mağazasında verilen eğitimlerle 2009 yılı sona erdi. Ümit Turan eğitimlerine 2010 yılında da ara vermeden devam edecek.



Haberler

Alarko Carrier HAP Programı’nın Yeni Versiyonu V4.40 ve Advance Aşaması için Eğitim Düzenledi

Alarko Carrier, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin (TTMD) İstanbul, Ankara ve İzmir temsilcilerini, Carrier’ın “Hourly Analysis Programı”nın (HAP) yeni versiyonu V4.40 ve Advance aşaması için düzenlediği eğitimde buluşturdu. 2-3-4 Aralık tarihlerinde TTMD İstanbul şubesinde düzenlenen eğitim, Carrier’dan Mr. Rudy Romijn tarafından verildi. Eğitimde, bina soğutma yüklerinin hesaplanması, saatlik yük analizi, sistem seçimi ve sistem seçimine bağlı yıllık işletme maliyetlerinin hesaplanması ile ilgili bilgilerin aktarılması uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Üç gün süren eğitime katılan TTMD yetkilileri, 2010 yılından başlayarak ‘Advance’ eğitimi için TTMD’ye başvuracak Makine Mühendislerine bu eğitimi periyodik olarak düzenleyecek.2010 yılının ikinci yarısından sonra hazır olacak en yeni versiyon “HAP 4.50 ‘’ ise seçilen sistemler içinde yeralacak ürünlerin ömür boyunca işletme maliyetinin ne olabileceğinin hesaplanmasına yardımcı olacak.

16

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Totaline-İstanbul Mağazası Yeni AdresineTaşındı

Totaline-İstanbul mağazası, Alarko - Carrier Dudullu Fabrikası’ndaki yeni adresinde hizmet vermeye başladı. 250 m2 market alanı ve 350 m2 depo alanı bulunan mağazanın açılışı, 13 Kasım Cuma günü düzenlenen bir kokteyl ile gerçekleştirildi. Alarko Carrier Satış Sonrası Hizmetler Grup Koordinatör Yardımcısı Kemal Bıçakçı açılışta yaptığı konuşmada, mağazada sergilenen ve depoda hazır tutulan malzeme çeşitlerinin müşteri ihtiyaçlarını daha kısa sürede karşılamak için özel olarak düzenlendiğini belirtti. Bıçakçı, “Düzenleme ile özellikle mağaza deposundan yapılacak malzeme hareketlerinin daha dinamik bir hale gelmesini hedefledik. Yeni mağaza ve depomuzda, bu hedefe ulaşacak şekilde yeni yöntemlerin hayata geçirilmesini planlıyoruz. Büyük miktardaki malzeme siparişlerinin sevklerini de, ana depo üzerinden yapacağız. Bu şekilde sevkiyatlar daha hızlı, daha ekonomik ve hatasız bir şekilde gerçekleşecek” dedi. Açılış kokteylinde gerçekleştirilen sürpriz çekilişlerle, katılımcılara birbirinden özel hediyeler armağan edildi.


aduro serisi Fax: +90 212 879 00 35

e-mail: satis@gpd.com.tr

Adını ateşten alan ve özellikle geniş alanlı karakteristik mimari yapılarla bütünleşebilecek bir çizgiye sahip Aduro, diğer GPD ürünlerinde olduğu gibi çevre ve insan sağlığına duyarlı dost maddeler kullanılarak üretilmektedir. Aduro serisi armatürler, güçlü tasarım karakterleri, sağlam yapısı ve katlanabilir oynar gagası sayesinde işlevselliği ile fark yaratıyor.

www.gpd.com.tr

Tel: +90 212 879 00 30 (pbx)


Haberler

Baymak, Yeni Ürünleriyle Renex Fuarı’ndaydı Yeni ürün geliştirmeye verdiği önem ve satış sonrasında gösterdiği hizmet kalitesi ile tanınan Baymak, yenilenebilir enerji teknolojilerinin tanıtıldığı Renex Fuarı’nda yeni geliştirilen ürünlerini tanıttı. Fuarda kurulan 250 m2’lik stantta Baymak’ ın AR-GE laboratuarlarında geliştirilen yeni ürünlerinin yanı sıra sürekli iyileştirilen mevcut ürünleri de tüketicinin beğenisine sunuldu. Fuarda, Baymak standını ziyaret eden Enerji Bakanı Taner Yıldız, ürünleri inceleyerek Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan’dan bilgi aldı. Ayrıca Baymak standında, tasarımcı Oğuz Akdoğan’ nın Güneş Kolektörü malzemelerinden tasarladığı ve Boy Ajans’a ait mankenlerin sergilediği elbise de oldukça dikkat çekti. Bu tasarım İntersolar fuarı öncesi ilk defa Türkiye Renex Fuarı’ nda tanıtıldı.

Baymak Yeni Güneş Kolektörleri, Dünyada Alanında En Geçerli Sertifika Olan “Solar Keymark” Sertifikasını Aldı 2009 yılı Temmuz ayında açılışı yapılan Baymak Güneş Kolektörü Üretim Tesisleri’nde yeni güneş “Solar Keymark” sertifikası aldı. Solar Keymark belgesi dünyada sadece belli başlı üreticilerin sahip olduğu, güneş enerjisi sistemleri üreticilerine özel bir sertifikasyondur. Firmaların üretim tesisleri kalite kontrol sistemi yönünden denetlenir ve firmanın ürettiği güneş enerjisi ürünleri, zorlu testlerden geçerek onay alır. Kalite kontrol denetimi yapılırken, denetçi firma tarafından, firmanın ürün stoklarından tesadüfi olarak seçilen ürünler, test laboratuarına gönderilerek iç basınç direnç testi, mekanik yük testi, yüksek sıcaklık dayanımı testi, iç ve dış şok sıcaklık dayanımı testi, yağmur testi, dayanıklılık testi, ısı performans testi gibi testlerden geçmektedirler. Solar Keymark son derece objektif olan prosedürü sayesinde dünyada birçok ülkede kabul edilmektedir.

18

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

İstanbul Boru Konferansı Borusan Mannesmann Boru Sponsorluğunda Gerçekleşti İstanbul, 2-3 Kasım 2009 tarihlerinde dünya boru sektörünün temsilcilerinin önemli bir buluşmasına ev sahipliği yaptı. ITA’nın (Uluslararası Boru Derneği) “Kalite, Üretkenlik ve Karlılık İçin Teknoloji” başlığı ile düzenlediği İstanbul Boru Konferansı, WOW Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. ITA’nın 30. kuruluş yıldönümünün de kutlandığı konferansın sponsorluğunu ise Borusan Mannesmann Boru üstlendi. İstanbul Boru Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan Borusan Mannesmann Boru Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Demircioğlu, şunları söyledi: “Boru sektörünün güçlü yapısını koruyabilmesinde, gelişimini sürdürebilmesinde bilgi paylaşımı ve sektörel bağların güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Buna en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, ITA’nın 30. yılını kutladığı İstanbul Boru Konferansı ’na evsahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. İki gün süresince sektörümüzün duayenlerini dinleme, dünya ekonomisindeki ve sek-

törümüzdeki son gelişmeleri birlikte değerlendirme şansı bulduk. Türkiye boru sektörünün lideri Borusan Mannesmann Boru olarak destek verdiğimiz konferansın sektörümüzün gelişmesine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. “ ITA bugüne kadar çeşitli ülkelerde 40’ın üzerinde teknik konferans, seminer ve sempozyum düzenledi. Bu etkinliklere daha önce Prag, Veracruz, Bilbao ve Toronto gibi kentler evsahipliği yaptı. İki yılda bir düzenlenen konferansların son halkasını oluşturan İstanbul Boru Konferansı ise aynı zamanda ITA’nın 30. kuruluş yıldönümüne denk geldi. Konferans Amerika Birleşik Devletleri’nden Ukrayna’ya, Almanya’dan İtalya’ya uzanan geniş bir coğrafyadan boru sektörünün temsilcilerini, önemli konuşmacıları iki gün boyunca İstanbul’da bir araya getirdi. Dünya pazarlarındaki gelişmelerle birlikte, sektörel teknik konular da konferansta ele alındı.

20

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

Yeniden İnşa edilen Irak’ta İnşaat Fuarı

BAGHDAD Construction Show 8-11 Haziran 2010 / Bağdat-IRAK Bağdat Uluslararası İnşaat, İnşaat Makineleri, Yapı Malzemeleri ve Elektrik Fuarı

Irak, yeniden yapılanma sürecinde tüm dünya için kıyasıya rekabetin başladığı gözde bir pazar olarak dikkatleri üzerine çekerken, özellikle inşaat ve yapı malzemeleri sektörü için kısa ve uzun vadede ciddi pazar olanakları sunuyor. Bu sektörde savaşın ardından gerçekleştirilecek ikinci inşaat fuarı, 8-11 Haziran 2010 tarihleri arasında Forum Fuarcılık ve Irak Ticaret Bakanlığı Fuarlar İdaresi Genel Müdürlüğü ortaklığında uluslararası düzeyde gerçekleştirilecek. En az 2 milyon ev inşa edilmesi hedeflenen Irak’ta yürütülen başlıca altyapı yatırımları; su temini projeleri, atık su arıtma tesisi, elektrik santrali, hastane, okul ve konut inşaatı, kara yolu, hava yolu, köprü ve liman inşaatı alanlarında yoğunlaşıyor. Irak’ta yeniden inşa, onarım ve inşaat projelerinin sayısı her geçen gün artıyor. Bu alanda gerekli yatırım tutarının tahmini 400 milyar dolar olması, çimento ve inşaat ekipmanı talebini de artırıyor. Irak’ta kurulu 17 adet devlete bağlı çimento fabrikası, toplam çimento talebinin ancak beşte birini (yıllık 6 milyon ton) karşılayabiliyor. Elektrik üretiminin yetersizliği, Irak’ta en çok sıkıntı yaratan sorunlar arasında yer alıyor. Irak Elektrik Bakanlığı’nın verilerine göre, Irak’taki elektrik üretim santralleri tam kapasite ile çalışamamakta ve üretilen elektrik enerjisinin dağıtım ağları üzerindeki kayıp oranı %

22

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

30’a kadar çıkmaktadır. Temmuz 2008 itibarıyla elektrik arzının, talebin yalnızca % 51’ini karşılayabildiği belirtiliyor. Irak Elektrik Bakanlığı 2006 yılı Haziran ayında 10 yıllık bir plan ilân ederken, önce mevcut sistemin rehabilitasyonu, daha sonra çeşitli türlerde yeni elektrik santrallerinin inşasının planlandığını açıkladı. Hükümet son dönemlerde elektrik teminine yönelik sabit yatırımlar gerçekleştiriyor. Elektrik üretimine ilişkin olarak ülke genelinde entegre bir stratejinin izleneceği Irak’ta, toplam 7.000 megavat güç üretme kapasitesine sahip 56 elektrik santralinin kurulmasını programa alındı. Türk firmaları Irak pazarında avantajlı Yönetimden halka kadar Türkiye’ye yönelik olumlu imaj, tarihsel, kültürel bağlar, coğrafi yakınlığın sağladığı lojistik avantajlar, 2003 öncesinde Türk ihracatçılarının Irak’ta en etkin işadamı grubunu oluşturması, Türk ürünlerinin Irak piyasasında tercih ediliyor olması, Türkiye’nin bu ülkedeki etkisini güçlendirici nitelikte. Türk firmaları için önemli iş fırsatları barındıran Irak’ta 8-11 Haziran 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Bağdat Uluslararası İnşaat, İnşaat Makineleri, Yapı Malzemeleri ve Elektrik Fuarı uluslararası bir platformda gerçekleştirilecek. Fuarın Türkiye ulusal katılım organizasyonu Forum Fuarcılık ve Geliştirme A.Ş. tarafından yapılacak.



Haberler

Çanakkale Seramik & Kalebodur Mimar Massimiliano Fuksas’ı İstanbul’la Buluşturdu Türkiye’de mimarlık kültürü ve mesleğinin geliştirilmesi, çağdaş mimarlık birikiminin zenginleştirilmesine yönelik etkinliklere uzun yıllardır destek veren Çanakkale Seramik & Kalebodur, etkinliklerine Mimar Massimiliano Fuksas Konferansı ile bir yenisini daha ekledi. 16 Kasım 2009 Pazartesi günü santralistanbul’da düzenlenen konferansta uzun yıllar, kentsel problemler üzerine çalışmalar yapan, ünlü yapı ve şehircilik ustası Massimiliano Fuksas, mimarlıkla ilgili görüşlerini ve önemli projelerini mimarlar, akademisyenler ve öğrenciler ile paylaştı. Konferans öncesi kısa bir konuşma yapan Kaleseramik Satış ve Pazarlama Genel Koordinatörü Bahadır Kayan, bugüne kadar pek çok alanda mimarlık kültürünü desteklediklerini 2009 yılında da Türkiye’nin ilk digital Mimarlık Arşivi ARKİV’in tekrar sponsorluğunu üstlendiklerini, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin FOLIA Projesi Stefan Behnisch Konferansı’na ve NTV’de yayınlanan “Yaşasın Mimari” adlı 13 bölümlük mimarlık belgesele de destek verdiklerini belirtti. Kayan, Fuksas Konferansı’nı dünyadaki mimarlık ve tasarım gündeminin İstanbul ve Türkiye’deki ortama taşınmasına katkıda bulunmak üzere düzenledikleri söyledi. Roma ofisini 1967’de kuran ve mimarlık diplomasını 1969’da Roma La Sapienza Üniversitesi’nden alan Litvanya kökenli Massimiliano Fuksas 1994 – 1997 yılları arasında Berlin ve Salzburg’da şehir planlama komisyonlarında danışman mimar olarak çalıştı. 1989’da Paris ofisini açtı, profesyonel ve özel hayatını Paris ve Roma arasında geçiren mimar 1993’de Viyana ofisini kurdu pek çok üniversitede konuk profesör olarak dersler verdi. Uzun yıllar, özellikle varoşları etkileyen kentsel problemler üzerine çalışmalar yaptı. Berlin’in şehir geliştirme ve çevre koruma idari meclisi üyeliği ve Salzburg Belediyesi yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundu. Kazandığı pek çok yarışmanın içinden; Roma-Eur’da yapılmakta olan İtalya Kongre Merkezi için 2000 yılında açılan uluslararası yarışmada, birinciliği kazanan projesi dünya mimarlık gündeminde büyük yankı uyandıran Fuksas L’Espresso haftalık haber gazetesinin mimarlık köşesini yazıyor. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali’nin yönetmenliğini de yapmış olan Fuksas konferansta, 1990 yıllarında bu yana üzerinde çalıştığı ya da tamamladığı, Jaffa Barış Merkezi Ferrari Merkez Binası, Hong Kong Chater House ve Tokyo Ginza Tower ve NewYork 5. Cadde ile Armani Mağazaları üçlemesi, Zenith Konser Salonu, İtalya Kongre Merkezi, Milano Fuar Alanı, Çin Shenzhen Havalimanı gibi önemli projelerini anlattı.Massimiliano Fuksas Konferansı’nın ardından santralistanbul Enerji Müzesi’nde gerçekleştirilen kokteylde Çanakkale Seramik & Kalebodur 2010 Yeniliklerini profesyonellere tanıtıldı. Finli tasarımcı Harri Koskinen’in doğanın ritminden esinlenerek tasarladığı Bond Koleksiyonu ile 2010 yılı için tasarlanan yeni ürünleri; Sahara, Divan Stone, Botticino, Shell, B&W Wood, Metaphore, Chic, Flatline, Kalestone, Carena, Kalesinterflex’in tanıtımının yapıldığı gece pek çok mimar ve profesyonelin katılımıyla gerçekleşti.

24

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Farklıyım Afiş, Katalog, Davetiye, Tebrik Kartı, Logo Tasarımı, Broşür / İnsert, Basın/Dergi İlanı, Tanıtım Kitapçığı, Sertifika, Onur Belgesi, Dergi Yapım & Tasarım, Fatura, Makbuz, İrsaliye, Tanıtım Dosyası ve föyleri, Antetli Kağıt, Zarf, Kartvizit, Bez Afiş, Pano Uygulamaları, CD Kapağı ve CD üzeri tasarım ve diğer görsel uygulamalar...

TIMDER Grafik Servisi

0 212 274 28 42 0 212 274 28 43 info@timder.org.tr


Haberler

Vaillant Group’tan Türkiye’ye Yatırım Vaillant Group Türkiye CEO’su ve DemirDöküm Yönetim Kurulu Başkanı Christoph M. Grosser, Vaillant Group’la DemirDöküm’ün 2007 yılı Ekim ayında birleşmesinden bu yana, DemirDöküm’ün modernleştirilmesine yatırım yaptıklarını açıkladı. Grosser, birleşmeden bu yana 750 gün geçtiğine dikkat çekti. Vaillant Group’un, DemirDöküm’ün toplam yüzde 96,18’lik hissesini 281 milyon 325 bin 227 Euro’ya satın aldığını hatırlatan Grosser, Vaillant’la DemirDöküm’ün birleşmesinden sonra 23 Ekim 2007’deki basın toplantısında verdiği vaadleri hatırlatarak şöyle dedi: “Vaillant Group ve DemirDöküm arasında entegrasyonun sağlanmasını, Vaillant Group ve DemirDöküm arasında somut ve ölçülebilir sinerjilerin yaratılmasını ve yatırımların devam etmesini vaad etmiştik. Bu vaadleri tuttuk.” Grosser, iki şirketin birleşmesinden sonra yapılan yatırımlara örnekler de verdi: *Kurtköy Servis Merkezi’ne 1 (bir) milyon 640 bin Euro yatırım yapıldı. Merkez, 16 Ekim 2008’de hizmete girdi. *Şekerpınar Lojistik Merkezi’ne 1 (bir) milyon 100 bin Euro yatırım yapıldı. Merkez, 16 Ekim 2008’de hizmete girdi. *Bozüyük Klima Fabrikası’na 5 milyon 870 bin Euro yatırım yapıldı. Fabrika 29 Mayıs 2009’da hizmete girdi. *Güneş enerjisi kolektörü üretecek Solar Fabrikası’na 1 (bir) milyon 390 bin Euro yatırım yapıldı. Test üretimine Temmuz 2009’da başladı. *Tamamen Türk tasarımı olan Neva Kombi fabrikasına 1 (bir) milyon 460 bin Euro yatırım yapıldı. *Çeşitli diğer kalemlerdeki yatırımlarla, 750 günde toplam: 311.836.227 Euro oldu.

Vaillant Group’un DemirDöküm’ü satın alma nedenine değinen Grosser şöyle dedi: “DemirDöküm’ü bir dünya markası yapmak amacıyla satın aldık. Bozüyük Fabrikası, 267 bin metrekarelik alanıyla sektörün en büyük entegre tesisidir. Amacımız, 2009’da 30. kuruluş yılını kutlayan bu fabrikayı Vaillant Group’un dünya çapında bir üretim üssü haline getirmek ve bu fabrikadan ihracat odaklı ve kaliteli üretim yapmaktır.”

26

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

İSO’nun İnovasyon Büyük Ödülü Dizayn Grup’un Oldu Geçtiğimiz ay da JCR Eurasia tarafından kredi derecelendirme notu AA olarak belirlen, Türkiye’nin önde gelen teknoloji firmalarından, Dizayn Grup’a bir ödülde İstanbul Sanayi Odası’ndan geldi. İstanbul Sanayi Odası tarafından, İnovasyona dönük süreçleri benimseyerek, sürdürülebilir rekabet avantajına ulaşan başarı örneklerinin ödüllendirilmesi ve bu tür yaklaşımların yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenen İSO İnovasyon Ödülleri Yarışmasında büyük ödül’ün sahibi Dizayn Grup oldu. “İnsanlığa katkımız sürecek” İSO 8. Sanayi Kongresi çerçevesinde 15 Aralık Salı günü yapılan ödül töreni sırasında bir teşekkür konuşması yapan Dizayn Grup Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları aldıkları ödülden mutluluk duyduklarını belirtti. Mirmahmutoğulları; bu ödüllerin kendilerini teşvik edeceğini belirterek “tüm insanlığa ve Türkiye ekonomisine katkı çabalarımız hız kesmeden devam edecek”, dedi. AR-GE’yi krizde fırsata dönüştürdü Şu anda 85 patenti olan ve 80’den fazla ülkeye ihracatta bulunan Dizayn Grup Yurt İçi Satış ve Genel Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Savaş Ekmen yaptığı açıklamada “Firmamızın AR-GE’ye yaptığı yatırımlar sayesinde zor günlerde de tercih edilen ürünler geliştirdik, bu da krizleri atlatmamızda fırsat oldu.”, diye konuştu.

Beyin Gücüne Ar-GE desteği Sıvı akışkanların taşınmasında uzmanlaşan ama bunun yanında insanlık için önemli projelere AR-GE desteği sağlayan Dizayn Grup topraksız tarım kapsamında suda domates yetiştirilmesi ve üre saati gibi çeşitli alanlarda önemli AR-GE çalışmalarına ve başarılara imza attı. Dizayn Grup ayrıca geleneksel hale gelen ve bu sene 5.si düzenlenen sosyal sorumluluk projesi Beyin Göçüne Karşı Beyin Gücünü Teşvik Ediyoruz projesiyle de ekonomik destekten yoksun birçok önemli projeye katkı ve teşvikte bulunmaya devam ediyor. 41 firma katıldı İSO tarafından 7 değişik kategoride yapılan yarışma ödül kazananlar 41 ön başvuru arasından finale kalan 17 firma arasından kendi alanlarında uzman 8 jüri üyesi tarafından belirlendi.

Türkiye’nin En Yüksek Kredi Notu Dizayn Grup’a Gitti Bugün 80’den fazla ülkeye ihracat yapan ve 85 patente sahip olan Dizayn Grup, başarı yolunda bir hayalini daha gerçekleştirdi. JCR Eurasia Rating tarafından ‘AA’ notuna layık görülen Dizayn Grup, ‘uluslar arası düzeyde çok yüksek düzeyde yatırım yapılabilir’ bir şirket olma özelliğini tescil ettirdi. İstanbul Point Otel’de düzenlenen basın toplantısı ile JCR Eurosia Rating’in Dizayn Grup’a vermiş olduğu ‘AA’ kredi notu açıklandı. Toplantıda bir konuşma yapan Dizayn Grup Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, bugün 80’den fazla ülkeye ihracat yapan ve 85 patente sahip olan Dizayn Grup’un başarısının uluslar arası platformda tescillendiğini ifade etti. Mirmahmutoğulları, “JCR, bizi bir yıl boyunca her açıdan inceledi, bütün departmanlarımıza büyüteç tuttu. Şirketimizin işletme, mali ve teknoloji altyapısını incelediler. Bu notu almamızda özellikle Ar-Ge alanındaki çalışmalarımız büyük rol oynadı” diye konuştu.

28

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

Hakan Plastik’in Ürünleri Tüketiciye Tavsiye Edilen Marka Oldu

Tüm Tüketicileri Koruma Derneği (TTKD) tarafından geleneksel olarak her yıl farklı sektörlerde , tüketicilerden “hiç şikayet almayan” ya da “en az şikayet alan” markalara verilen “Tüm Tüketicilere Tavsiye Ediyoruz” belge ve logosu bu yıl plastik boru sektöründe Hakan Plastik’e verildi. Hakan Plastik’in ödüllerini , 21Kasım Cumartesi günü TTKD tarafından düzenlenen törende ayrıca Yılın Altın Adamı ödülüne de layık görülen Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Karadeniz aldı. Hakan Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Karadeniz yaptığı konuşmasında; “Öncelikle bizleri bu ödüle layık gördüğü için Tüm Tüketicileri Koruma Derneği’ne çok teşekkür ediyorum. Şirketimiz Hakan Plastik’i Mevlana’nın bir sözüyle kısaca özetlemek istiyorum. Mevlana der ki; Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde

mi koşmalıyım,mecazi mi,dünyevi,semavi ya da cismani mi diye sorma! Aşkın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır,hasretinde… İşte bizler de işimize böylesine aşığız. Üretmek ana gibi bereketli. Harika bir şey. İşimizi çok seviyor ve ideallerimizi gerçekleştirmek için çabalıyoruz. Bugün,içerisinde Almanya, İspanya, İtalya, Norveç gibi dünya devlerinin de bulunduğu 60’ın üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Ancak bizlerin bu başarısındaki en büyük pay,sizlerin bizleri bu şekilde motive ediyor olmasıdır. Hepinize teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu. Düzenlenen törende ayrıca , Hakan Plastik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Karadeniz, Satış-Pazarlama Müdürü Mestan Gültekin ve Finansman Müdürü H.Mustafa Selçuk da “Yılın Altın Adamları” ödüllerine layık görüldüler.

30

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69





Haberler

İMSAD: ABD’nin Büyümesini Kurtaran İnşaata Türkiye’de de Dikkat Edilmeli kim bu alt daldaki imalatta 2008’in Aralık ayından 2009’un Mayıs ayına kadar daralma oranı %20’nin üzerinde oluşmuştur. Bu kan kaybı 2009’un Ağustos ayında azalarak %10,85’e kadar gerilemiştir. Ancak halen sanayi üretimindeki %6,3’lük düşüşün üzerinde bir gerileme kaydedilmektedir. Yani Türkiye Ekonomisi’nin sanayi ve istihdam ayağına destek verebilecek olan inşaat sektörünün ikinci plana atılması nedeniyle kan kaybı diğer sektörlere göre daha sert olmaktadır. Bu da ülke ekonomisinin toparlanma hızını kesmektedir.

Her ay İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından yayınlanan Türkiye’nin ilk detaylı aylık inşaat sektörü değerlendirme raporu olma özelliği taşıyan İMSAD Aylık Ekonomi Raporu’nda sektörün önemini ortaya koyan ABD’nin büyümesi vurgulandı. ABD’de 1929 yılındaki büyük buhrandan beri en ürkütücü resesyon olarak görülen krizi sonlandıran sektör inşaat oldu. Geçtiğimiz hafta açıklanan ABD’de büyümenin %3,5 düzeyinde gerçekleşmesinde etkili olan inşaat sektöründeki büyüme bir önceki döneme göre %23,4 düzeyinde oluşmuştur. Böylesine büyük bir krizin sonlanmasında birinci derecede rol alan inşaat sektörüne Türkiye’de de gereken ilginin gösterilmesi krizden çıkışta önemli bir reçete olarak görülmelidir. Türkiye’de ise inşaat sanayisinin takip ettiği göstergelerden metalik olmayan diğer mineral ürünler imalatında 2008’in Ağustos ayından beri bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileme kaydedildiği görülmektedir. Nite-

34

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Bununla birlikte sektörün kendi içindeki çabasını vurgulamak gerekmektedir. Kriz öncesinde proaktif yaklaşımla portföylerinde gayrimenkul ağırlığını %50’lere kadar çeken Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları, bu oranı 2009’un 2. çeyreğinde %85’lere getirmiştir. Yine proje yatırımlarının ağırlığını artıran Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları’nın portföylerinde projelerin gayrimenkullerine oranı %0,1’lerden %5’lere yükselmiştir. Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları’nın bu yönelimi 1. el piyasasını hareketlendirebilecektir. Ancak sektörün kendi içinde üretmeye çalıştığı çözümlerin kalıcı bir toparlanma sağlaması beklenmemelidir. Birçok alt dalın ‘can suyu’ konumundaki inşaat sektörünün geniş çaplı ele alınarak desteklenmesi istenen istikrarlı büyüme ortamının oluşması için gerekli görünmektedir.



Haberler

İZODER, Yalıtım Sektöründeki İlk e-learning Avrupa Birliği Projesini Anlattı rin transferini sağlamakla kalmayacağını; sisteme, bio-yapı ve enerji verimliliği alanındaki iki yeni modülün de ekleneceğini dile getirdi.

Yalıtım sektörünün çatı kuruluşu İZODER, proje ortaklarıyla birlikte mesleki eğitimi elektronik ortama taşıyacak önemli bir AB projesine imza attı. Proje kapsamında İZODER, ortak ülkeler ile birlikte Avrupa İnşaat Sektöründe REFORM.e Eğitim Ağı projesinin devamlılığını sağlayacak uzaktan eğitim platformunu yapı profesyonellerinin de katıldığı bir basın toplantısıyla açıkladı. Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği’nin (İZODER) Başkanı Sedat Arıman toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa İnşaat Sektöründe REFORM.e Eğitim Ağı projesinin Avrupa Birliği tarafından desteklendiğini ve mesleki eğitimi eletronik ortama taşıması bakımından ayrı bir önem arz ettiğini açıkladı. Arıman konuşmasında “Proje ortaklarımızla birlikte AB’den bu konuda tam destek aldık. REFORM.e ağındaki bilgilerin transferi sayesinde yapı profesyonelleri aradıkları bilgilere anında ulaşabilecekler. Aynı zamanda farklı ülkelerdeki meslektaşlarıyla bilgi ve deneyimlerini paylaşacaklar” dedi. Açılış konuşmasının ardından sözü alan Uluslar arası Danışmanlık ve Eğitim firması MKV Genel Müdürü Dilek Volkan, mevcut durumda şantiyede üretimin ve eğitimin eş zamanlı gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, bu durumun daha çok iş kazası, daha çok malzeme ve iş gücü kaybına neden olduğunu ifade etti. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Yapı İşletmesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Çeçen, yapı sektöründe uygulamalı mesleki eğitimin önemi vurgulayarak, projeye akademik olarak verecekleri desteği anlattı. Çeçen konuşmasında projenin, daha önce elde edilen tecrübelerin ve yenilikçi teknikle-

36

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

‘Çok Sayıda Sertifikasız Çalışan Var’ Almanya’nın Uluslararası yapı sektöründe danışmanlık, yönetim ve eğitim sağlayacısı BZB adına konuşan Frank Bertelman ise, “BZB olarak ilk defa Türk ortaklıklı bir projede çalışıyoruz. İnşaat sektöründeki gençleri, çalışanları ve eğitimcileri; profesyonelleşme yolunda teşvik etmek ve destelemek gerekiyor. Özellikle Güney Avrupa’da sertifikasız, kalifiye olmayan çok sayıda çalışan var. Reform.e sayesinde yapı sektöründe çalışanların gerekli mesleki eğitimlerini bu şekilde sağlayacağız. Sadece Avrupa’da değil, Etopya, Rusya, Güney Afrika’da gibi geniş bir coğrafyada benzer eğitim projelerini gerçekleştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Eletronik eğitimin projeye entegresini anlatan Almanya’nın elektronik eğitim öncüsü ESTA GmbH’dan Jürgen van Capelle, elektronik eğitimin avantajlarını ve dezavantajlarını dile getirererek, e-learning de dezavantajların olmasına rağmen, REFORM.e ağı projesi için çözüm modülleri geliştirdiklerini sözlerine ekledi. Öncelikli hedef; sürdürülebilir kalkınma Proje ortaklarından UBBSLA’dan (Bulgaristan Karadeniz Yerel Yönetimler Birliği) Todor Tonev ise birliğin öncelikli hedeflerinin sürdürülebilir kalkınma politikası olduğunu ifade etti. Romanya’dan Türkiye’ye kadar olan Karadeniz sahil şeridinde yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliğini tanıtmaya özen gösterdiklerini söyleyen Tonev, sınır ötesi ve bölgeler arası işbirlikleri yaptıklarının altını çizdi. Tonev, Bulgaristan’da yerel yönetimlerin bir anlaşma imzaladıklarını bu anlaşma ile 2020 yılına kadar karbon salımlarını % 20 oranında azaltacaklarını taahhüt ettikleri dile getirdi. Reform.e projesinin gelişmelerinin Bulgaristan’da uygulayıcısı olacaklarını belirten Tonev, bioenerji ve enerji verimliliği modelleri konusundaki çalışmaların da takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.



Haberler

Hiçyılmaz Yapı Erenköy Mağazası Yenilendi

Hiçyılmaz Yapı’nın yenilenen Erenköy mağazası 19 Aralık 2009 tarihinde yapılan açılış kokteyli ile yeniden hizmete açıldı. Açılışta Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, Satış ve Pazarlama Müdürü Göksen Yedigüller, Önalanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Önalan, Petek Banyo Genel Müdürü Ercan Bunyak ve birçok sektör temsilcisi katıldı. Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, “Müessesenin Hiçyılmaz ailesine ve sektöre hayırlı olmasını temenni ederim.” diyerek açılış kurdelesini kesti. Açılış seremonisinin ardından vesileyle bir araya gelen sektör temsilcileri mağazayı incelemelerinin ardından uzun uzun sohbet etmeye vakit buldu. Hiçyılmaz Yapı’nın Kütahya Seramik ürünleriyle yenilediği mağazası 3 kattan oluşuyor ve toplam 400m2 alanda hizmet veriyor.

38

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

Kale Grubu “İlk İşim Okullarda Değişim” Projesi ile Erzurum’da 5 Okulu Daha Yeniledi Kale Grubu’nun sosyal sorumluluk faaliyetlerini yürüten ve eğitim alanında öncü çalışmalar yapan Dr.(h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV) “İlk İşim Okullarda Değişim” sloganıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesine Erzurum’da yenilediği 5 okulla devam ediyor. 12 Kasım 2009 tarihinde, Erzurum Palandöken Kaymakamı Şenol Esmer, İl Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ali Özer ve KSV Genel Müdürü Bülent Öcal’ın katılımıyla, Dedeman Turizm ve Otelcilik Uygulama Oteli’nde saat 14:00’te gerçekleşen törende, Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu’nu başarı ile bitiren 36 kursiyere sertifikaları verildi. Erzurum’da gerçekleştirilen proje ile Tekederesi İlköğretim Okulu, Konaklı İlköğretim Okulu, Kümbet İlköğretim Okulu, Taşlıgüney İlköğretim Okulu ve Tepeköy İlköğretim Okulu’nun yenilenen tuvaletleri hizmete açıldı. KSV’nin Türkiye’nin dört bir yanında yaptığı “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Meslek Kursları”nda yeni yetişen seramik ustaları ilk işlerinde köylerdeki ilkokulların tuvaletlerini yeniliyor. Eğitimin bir çok alanında faaliyet gösteren KSV, bu projede verdiği meslek kursları ile işsiz gençlere daha iyi bir gelecek, köy okullarının tuvaletlerini yenileyerek ilkokul öğrencilerine daha sağlıklı bir eğitim imkanı sağlıyor.

40

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Kale Grubu’nun öncü markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kalekim, Kalecolor ve Kale’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi 2009 yılında Kayseri, Denizli, Isparta, Erzurum olmak üzere 4 hedef bölge ile başlatıldı. İlk durak olan Kayseri’de 20 engelli işsiz gence düzenlenen Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nun ardından gerçekleşen staj çalışması, Kayseri Talas Kuruköprü İlköğretim Okulu’nda yapılarak okulun tuvaletleri yenilendi. 17 Eylül 2009 Perşembe günü Isparta’nın Eğirdir ilçesi Pazarköy İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilen törenle “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nu başarı ile bitiren kursiyerlere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı sertifikaları verildi ve yeniledikleri Pazarköy İlköğretim Okulu tuvaletleri ile yemekhane bölümü hizmete açıldı. 18 Eylül 2009 Cuma günü Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen törende ise “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nu başarı ile bitiren ve Denizli Akbaş İlköğretim Okulu tuvaletlerini yenileyen kursiyerlere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı sertifikaları verildi. 2015 yılına kadar 2.500.000 TL kaynak aktarılacak olan “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi ile 1.250 işsiz gencin meslek sahibi olması ve 50 köy okulunun da tuvaletlerinin yenilenmesi hedefleniyor.



Haberler

İTÜ’lü Öğrencilerin Kalekim ile “Daima En İyisi” Yolculuğu

İTÜ Kimya Mühendisliği Kulübü Kalekim A.Ş.’nin İstanbul’da yer alan fabrikalarına “Teknik Gezi” düzenlendi. Geziye 44 öğrenciyle birlikte Doç. Dr. Moiz Elnekava katıldı. Kalekim Ar-Ge Müdürü Beyhan Gözoğul ve Müdür Yardımcısı Gülden Tombaş yapılan gezi süresince Kalekim Ar_Ge faaliyetleri hakkında öğrencileri bilgilendirirken öğrencilerin sorularını da yanıtlama fırsatı buldu. ArGe tesislerinin ardından gerçekleşen Üretim Tesisleri gezisinde öğrencilere İşletme Müdür Yardımcısı Tuncay Kılıç eşlik etti. Öğrencilerin; Kalekim’in üretim faaliyetleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ile sektör hakkında bilgilendirildiği gezide soruları da yanıtlayan Kılıç, öğrencilerin ilgi ve meraklarının onla-

42

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

rın geleceği açısından son derece önemli olduğunu belirtti. Kalekim Ürün ve Marka Grup Şefi Tuba Günsel ise yaptığı konuşmada Kalekim’i tanıtarak, Kimya Mühendisliği’nin sektördeki rolü ve öğrencilerin kariyer hedefleri hakkında bilgilendirmede yaptı. Ayrıca soru-cevap etkinliğine katılarak öğrencilere iş yaşamının gereklilikleri hakkında bilgiler verdi. Ardından söz alan Kalekim Kalite Şefi Serkan Sarıhan, Kalekim’in çevre faaliyetleri hakkında bilgilendirme yaparak, öğrencilerin “Kalekim Çevre Yönetim Sistemi” ve faaliyetleri hakkındaki sorularına yanıt verdi. Doç. Dr. Moiz Elnekave, Kalekim’in geleceğin Kimya Mühendislerine yaptığı katkı ve misafirperverlikten dolayı Kalekim’e teşekkürlerini etti. Kendilerinin de sanayi – üniversite iş birliğine her zaman önem verdiklerini söyleyerek, “Kalekim gezi boyunca bizlere ‘Daima En İyisi’ nasıl olunur sorusunun yanıtlarını sunmuştur.” dedi.



Haberler

Polat Yapı Taahhüt ve İnşaat Malzemeleri Yeni Mağazasını Çekmeköy’de Açtı

İnşaat malzemeleri satış ve taahhüt işleri ile 23 yıldır sektöre hizmet veren Ercan Polat’ın Polat Yapı Taah. ve İnş. Malz. San. Tic. A.Ş.’i İstanbul Çekmeköy’deki yeni mağazasının kapılarını 20 Kasım 2009 tarihinde açtı. Açılış kokteylinde CHP İstanbul Millet Vekili Çetin Soysal, Çekmeköy Kaymakamı Mehmet Arslan, TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Akgün Seramik Genel Müdürü Edip Kefli, Erden Banyo Yönetim Kurulu Başkanı Enis Erden ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Pelikan Küvet Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Yılmaz, Genel Müdürü Kerem Düzgün, GPD Yönetim Kurulu Üyesi Aret Polat, Satış ve Pazarlama Müdürü Hasan Kocamanoğlu, Pazarlama ve Kurumsal Müşteriler Müdürü Sertaç Südütemiz ve birçok görev ve makamdan sektör yetkilileri katıldı.Açılış konuşmasında şirketin kurucusu Ercan Polat, katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür ederek sözü CHP İstanbul Millet Vekili Çetin Soysal’a devretti. Soysal konuşmasında; “Ekonomik sıkıntıların yaşandığı, satın alma gücünün zayıf düştüğü, işsizliğin hat safhada olduğu bugünlerde müteşebbislerimizin cesaretli yatırım kararları bizi ayrıca mutlu ediyor. Böyle bir süreçte, rekabetin yoğun olduğu bir sektörde yatırım yapan Ercan Polat arkadaşımızı kutluyor, yeni mağazasının hayırlı olmasını vesile diliyorum” dedi. Soysal’ın ardından söz alan Çekmeköy Kaymakamı Mehmet Arslan, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve Çekmeköy Belediye Başkanı Hasan Öztürk ve Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım Ercan Polat’a iyi dileklerini sunarak, mağazanın hayırlı olmasını dilediler. Polat Yapı Taah. ve İnş. Malz. San. Tic. A.Ş.’nin yeni mağazasında 700 m2’si kapalı olmak üzere toplam 1500 m2 alana sahip ve 11 kişiyle hizmet veriyor. Seramik, banyo ürünlerinin toptan ve perakende satışının yanında tadilat, tamirat işleri ile iştigal eden firma artık tüm hizmetlerini yeni adresinde sürdürecek.

44

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

3. Uluslararası Kütahya Çini Sempozyumu ve 1. Avrasya Seramik Kongresi 6-8 Ekim 2010 Tarihleri Arasında Gerçekleştirilecek Kütahya Valiliği, Kütahya Belediyesi, Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası ve Çiniciler Odası’nın katkılarıyla gerçekleştirilecek olan 3. Uluslararası Kütahya Çini Sempozyumu ve 1. Avrasya Seramik Kongresi’nde geniş kapsamlı konu başlıklarıyla; seramik, cam, emaye, sır, çimento ve çini alanlarında yurt içi ve yurt dışında çalışan akademisyenleri, sanatçıları, tasarımcıları ve ilgili sektör çalışanlarını bir araya getirip, bilgi birikimi ve tecrübelerin paylaşılması ile işbirliği olanaklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır.

ONURSAL BAŞKANLAR Şükrü KOCATEPE Kütahya Valisi Doç. Dr. Ayşenur İSLAM Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Cumhur Güven TAŞBAŞI Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Mahmut EVKURAN Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mustafa İÇA Kütahya Belediye Başkanı Prof. Dr. Güner ÖNCE Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Nafi GÜRAL Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı

46

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

3. Uluslararası Kütahya Çini Sempozyumu ve 1. Avrasya Seramik Kongresi 6-8 Ekim 2010 tarihleri arasında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve Hilton Garden Inn’de gerçekleştirilecektir. Sempozyum ve Kongre kapsamında davetli bildirilerin yanında, jürili seramik sergisi, karma çini sergisi, seramik ve çini yarışması, çini konulu sanat söyleşisi ve paneller düzenlenecektir. Sempozyum Konuları Çini Sanatı Tarihi Seramik Sanatları Çini Bünye ve Sırları Çini Dekor ve Dekorlama Teknikleri Çini Dekor ve Form Tasarımı Türk Çini Sanatının Dünyadaki Örnekleri Türk Çini Sanatının Dünya Medeniyetleri ile Etkileşimi Çini Sanatının Akademik Eğitimi Çini Sanatında Yeni Uygulama Alanları Çini Sanatı ve Kıymetli Taşlar Çini & Seramik Eser Restorasyon ve Konservasyonu Çini Sanatı ve Toplumsal Yaşam İlişkisi Kongre Konuları İLETİŞİM Arkeometri Prof. Dr. İskender IŞIK Bioseramikler Dumlupınar Üniversitesi Cam ve Cam Seramikler Mühendislik Fakültesi Çimento ve Jeopolimer Seramik Mühendisliği Bölümü Elektroseramikler Hammaddeler Merkez Kampus KÜTAHYA Nanotozlar ve Nanoyapılı Seramikler Refrakterler Tel : 0 274 265 2032 / 4306 Seramik Kaplamalar ve Kompozitler Faks : 0 274 265 2066 Seramik Sır ve Pigmentler e-Posta : cs2010@dpu.edu.tr Toz Sentezi ve Süreçleri Tuğla ve Kiremit Web : ciniseramik2010.dpu.edu.tr ÖNEMLİ TARİHLER Eserlerin CD Teslimi: 06 Ağustos 2010 Seçilen Eserlerin İlanı: 16 Ağustos 2010 Eser Orjinallerinin Teslimi: 27 - 30 Eylül 2010

Sergi ve Açılış: 04 Ekim 2010 Sergi Süresi: 04 - 08 Ekim 2010



Haberler

VitrA ve Artema, Adıyaman Kahta Cumhuriyet YİBO’nun Tuvalet ve Banyolarını Yeniledi

Eczacıbaşı Topluluğu markalarından VitrA ve Artema, Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) öğrencilerine çağdaş, kaliteli ve sağlıklı yaşam koşulları sunmak amacıyla gerçekleştirdiği YİBO Hijyen Projesi kapsamında, bir okulun daha tuvalet ve banyolarını yeniledi. Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki Cumhuriyet YİBO’nun erkek ve kız pansiyonlarındaki tuvalet ve banyo alanları, el yıkama bölümleri, yemekhane ve toplantı salonlarının tuvaletleri yenilendi. Ayrıca, öğrencilere, yeni banyoların en hijyenik ve doğru şekilde kullanılması için hijyen ve tuvalet eğitimi verildi. VitrA, proje kapsamında Adıyaman’da bir “ilk”e imza atarak, VitrA Seramik Sanat Atölyesi’nin çalışmalarını okula taşıdı. İstanbul’dan Kahta’ya giden atölye sanatçıları, çocuklarla bir etkinlik düzenleyerek, onları seramiğin büyülü dünyasıyla tanıştırdı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin işbirliğiyle yürütülen proje kapsamında, Şanlıurfa Birecik YİBO, Sivas Ulaş Cumhuriyet YİBO, Bilecik Pazaryeri YİBO, Mardin Dargeçit Gazi YİBO ve Adıyaman Kahta Cumhuriyet YİBO olmak üzere, 5 okula 11 bin metrekare yer ve duvar karosu döşendi, 6.500 parça ürün monte edildi. Sınıfların ve yatakhanelerin bulunduğu binalardaki tuvaletlerin yanı sıra, kimi okullarda hamam tarzındaki banyolar modern duşlarla donatıldı, yemekhanelerdeki el yıkama bölümleri yenilendi.

48

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

Kale Grubu Bayisi Nasip Yapı’nın Yeni Showroom’u Açıldı

Kale Grubu’nun Elazığ Bayisi Nasip Yapı’nın Cumhuriyet Mahallesi’nde yer alan yeni showroomu 7 Kasım Cumartesi günü Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın katılımıyla hizmete açılıdı. Elazığ’da ikinci mağazasını açacak olan Nasip Yapı, yeni showroomunda 750 metrekarelik bir alanda hizmet verecek. Mağazasında Kale Grubu’nun öncü markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kale, Kalekim, Kalecolor, Kaleterasit ve Kaledekor ürünlerinin satışını gerçekleştirecek olan Nasip Yapı, seramik kaplama malzemeleri, yapı kimyasalları, seramik sağlık gereçleri, armatür, boya, küvet, banyo mobilyasında paket çözümler sunmayı hedefliyor.

50

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Haberler

Hitit Seramik.A.Ş. Yetkili Satıcılarını Tayland’da Ağırladı

Hitit Seramik A.Ş. başarılı bir sezon geçiren yetkili satıcılarını, tüm yılın yorgunluğunu üzerlerinden atmak için son derece eğlenceli bir gezi düzenledi. 12-19 Kasım 2009 tarihleri arasında BANGKOK-PATTAYA şehirlerini kapsayan , ülkemizin serin günler yaşadığı tarihlerde tüm katılımcıların ,bol bol güneşten faydalanıp,dinlenerek,eğlenerek ve kültür gezileri ile bilgi birikimlerini arttırarak günlerini geçirdiği bu Tayland turuna toplam 58 kişi katıldı. Hitit Seramik A.Ş. yöneticilerinin de eşlik ettiği programda, katılımcılar,fil safarisi ile maceradan maceraya koştular.Timsah çiftliğindeki nefes kesen gösterileri izleyip,Pattaya Mercan adası kumsallarında denizin ve güneşin tadını çıkardılar.Deniz ürünlerinden yapılmış yemekler herkesin iştahını kabartırken,çeşitli ve ucuz ürünlerin bulunduğu dükkanlar da alış-veriş keyfini doyasıya çıkarmalarını sağladı. Genel Müdür Yardımcısı Galip Dündar Kırmacı ,”Bu tarz gezilerin iş ortaklarımızı memnun etmesi, biz Hitit Seramik çalışanlarını daha da mutlu ediyor. Her yıl bu faaliyetimizi tekrar edeceğiz” diyerek tüm katılımcılara teşekkürlerini yineledi ve yeni sezonda da başarılarının devamını diledi.

Hitit Seramik.A.Ş. Yeni Mağazasını İzmir’de Açtı Hitit Seramik A.Ş. 24.10.2009 tarihinde İzmir Alsancak’ta yeni Homeworks mağazasını Solmaz Ticaret adına hizmete açtı. Hitit Seramik.San.ve Tic.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Hızal’ın yaptığı açılışta,Satış ve Pazarlama Grup Başkanı Erhan Kuşüzümü,Murahhas Aza Latif Ceyhan,Genel Müdür Yardımcısı Galip Dündar Kırmacı,Fabrika Genel Müdürü Ayhan Doğan,Homeworks Satış Müdürü Taylan Zabun,Türkiye Saha Müdürü Ertan Yücel,EgeAkdeniz Bölge Müdürü Abidin Oğuz ve Mağaza sahibi Nevin Sarı ile çok sayıda davetli hazır bulundu.İzmir Homeworks,Nevin Sarı’nın Hitit Seramik ile açtığı ikinci mağaza olup,ilk mağazası halen Manisa ‘da faaliyet göstermektedir. Hitit Seramik’in 2010 yılı için hazırlanan tüm yeni koleksiyonunun sergilendiği mağazada fullbody porselen ,sırlı porselen ,parlak ve mat porselen ,yer ve duvar seramikleri,crystal ve vitrose mozaik,mermer ve traverten içerikli geniş bir ürün gamı müşterilerin beğenisine sunulmaktadır. Nevin Sarı Kültür Mahallesi Cumhuriyet Bulvarı No:123/1 Alsancak- İzmir adresinde de Hitit Seramik güvencesi ile hizmet vermekten mutluluk duymaktadır.

52

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


30x60 Cement Gri / 60x60 Cement Antrasit / 23x23 Platin Mozaik


Haberler

Sektörümüzün Acı Kayıpları TİMDER KURUCU BAŞKANI Faruk Targay - Tesisatçılar Kollektif Faruk Targay 19 Mayıs 1945 yılında İzmir Karşıyaka’da doğmuştur. İlk-orta-lise yıllarını İzmir’de geçirdikten sonra İstanbul’a yerleşip, iş hayatına adım atmıştır. 19 Ocak 1970 yılında hayatının sonuna kadar 40 yılını paylaştığı eşi Vicdan Targay ( Yücel ) ile evlenmiştir. Evliliklerinin 5. yılında kızları Ayşegül Didem, 10. yılında ise Sinem dünyaya gelmiştir. İki kızı hayatının en büyük amacı ve mutluluğu olup, onlar için herşeyin en iyisini isteyip, gerçekleştirmiştir. İş hayatına girişi kendisi için mesleki ve manevi anlamda çok özel ve önemli bir yeri olan inşaat malzemeleri sektörünün önemli kişilerinden merhum Muharrem Güler ile başlamıştır. Azimli, çalışkan, girişken ve lider kişiliği sayesinde kısa zaman içerisinde başarı basamaklarını hızlı bir şekilde tırmanıp, sektörde yerini ve ismini sağlamlaştırmıştır. İlerleyen yıllar içerisinde bir çok başarıya imza atmıştır. Türkiye’nin seçkin inşaat malzemeleri markalarının en başarılı ve en çok satışını gerçekleştiren ve bir çok ödülle taçlandırılan önde gelen bayilerinden olmuştur. İnşaat malzemeleri üzerine olan çeşitli bölgelerdeki mağazalar zinciri ve showroomlarının yanı sıra doğalgaz filteri imalatı ve boru üzerine de firmalaşmaya gitmiştir. Geçen yıllar içerisinde; sektörün geniş, pastanın büyük, rekabetin çok olduğu iş ortamında kendilerini aynı çatı altında toplayacak bir kurumun, derneğin olmadığını görüp, inşaat malzemeleri sektörünün iyisinin ve kötüsünün paylaşılacağı; ileriye dönük girişimlerin düşünülüp, hayata geçirileceği bir kuruma gereksinim duyduğuna karar vermiştir. Çok sevdiği; iş çevresinde ve aile ortamlarında birlikte çok sık zaman geçirdiği, aynı sektörden başarılı, sözü geçer iş arkadaşlarına TİMDER’i kurmak istediğini belirtmiştir. Meslektaşlarının da tam desteğiyle TİMDER ( Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği ) Faruk Targay kurucu başkanlığıyla hayata geçmiştir. Dernek çatısı altında, yeniliklere, girişimlere ve birliğe imza atılmıştır. 44 yıl bir fiil aktif iş hayatının içinde bulunan Faruk Targay, iş yaşantısının son 8 - 9 yılını, tek bir iş alanında faaliyet göstererek daha sakin bir hayatın izinden gitmiştir. Son 4 yıl içerisinde kalp anevrizmasından dolayı çeşitli ameliyatlar geçirmiştir. Ard arda geçirdiği kalp rahatsızlıkları ve ameliyatlar sonrasında kalp kaslarındaki zayıflamadan dolayı 9 Aralık 2009 tarihinde kalp krizinden hayata veda etmiştir. Yaşamı ve yaşamayı hep çok sevmiştir. Eşine, çocuklarına ve hayata sonsuz bir sevgiyle bağlı olan; madden ve manen yardım sever kişiliği ve iyi niyetliliği herkes tarafından bilinen merhum Faruk Targay ani vefaatıyla başta ailesini ve tüm yakınlarını derin üzüntü içerisinde bırakmıştır.Sayın kurucu başkanımız Faruk Targay’a başta derneğimizin var oluşundaki ilk adımı atışından ve derneğimiz için değerli hizmetlerinden dolayı teşekkürü borç bilir; tüm ailesine, sevenlerine, derneğimize ve camiamıza baş sağlığı dileriz. Sevgiyle ve huzurla kal kurucu başkanımız....

54

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Haberler Ferruh Bozoklar - Bozoklar İnşaat Malzemeleri İzmirli tanınmış İşadamı Bozoklar İnşaat Malzemeleri Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ferruh Bozoklar, 48 yaşında hayata gözlerini yumdu.16 Ocak 1961 İzmir doğumlu olan Ferruh Bozoklar, renkli kişiliği ve hayırsever kimliğiyle tüm İzmirlilerin gönlünde taht kurmuştu. EGİAD, ESİAD, İnşaatçılar Çarşısı ve Alsancak Lions Kulübü başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunda görev alan ve bugüne kadar birçok sosyal ve yardım projelerine imza atan Bozoklar’ın vefatı başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerini yasa boğdu. İzmir Atatürk Lisesinden mezun olduktan sonra Almanya Darmstadt Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü dereceyle bitiren Ferruh Bozoklar, Hande Bozoklar’la evliydi ve Bartu adında bir çocuk babasıydı. Söke’nin tanınmış ailelerinden Tuntaş eşrafının değerli evladı da olan Ferruh Bozoklar, Borusan A.Ş Ege Bölge Temsilcisi olarak da görevini sürdürmekteydi. Ferruh Bozoklar’ın vefat haberi kardeşleri sanatçı Ferda Bozoklar Ardalı, işadamı Fatih Bozoklar, Avukat Aslı Bozoklar, yazar Nalan Tuntaş, Annesi Gültek Bozoklar ile kuzenleri Aslı Sokol ve Tamer Bozoklar’ı da derin bir üzüntüye boğdu. Bozoklar Ailesinden; “Hiç kimse onun ağzından “Hayır” sözcüğünü işitmemiştir. Ne pahasına olursa olsun herkesin isteğini yerine getirmeye çalışırdı. İnsanlar görünüşüne bakarak onu kalender zannedebilirlerdi. Oysa her şeyi birden yapabilmek için strese giriyormuş demek ki. Kanser stres hastalığı derler. Her zaman gülen yüzü, yumuşacık ses tonuyla “stres kim? O kim?” dedirtirdi bizlere. Hastalığının son günlerinde bile ağzından bir şikayet duyuşmazdı.” Borusan ve Bozoklar Ferruh Bozoklar’ın doğduğu yıl, babası İhsan Bozoklar Asım Kocabıyık’la yeni bir iş ortaklığına başladı. Üç yıldır yaptığı boru işinin ismini “Borusan Ege Bölge Bayisi” olarak değiştirdi. O yıldan sonra Borusan geliştikçe, Bozoklar Boru da giderek onlarla birlikte büyümeye başladı. Türkiye’de sanayinin yeni gelişmeye başladığı yıllardı... Dışarıdan ithalat kesilmiş, yerli mallar teşvik ediliyordu. İnşaat sektöründe patlama yaşanıyordu. En kaliteli boru üretimini, o yıllardaki ismiyle Boru Sanayi Anonim Şirketi olan Borusan yapmaktaydı. Her şey karaborsayken bir kamyon mala bir araba teklif edenler bile oldu. İhsan Bozoklar, her zaman namuslu ticaretten yanaydı; bir şirketin ve bireyin otuz yılda kazandığı saygınlığı otuz dakikada kaybedeceğini savunurdu. Oğlu Ferruh Bozoklar da babasının izinden gitti. Borusan ve Bozoklar Boru’yu dürüstlüklerinden ödün vermeden çok daha ileri noktalara taşıdı.

N.Kemal Akgül - Merkez Yapı 01.01.1948 Amasya doğumlu olan N.KEMAL AKGÜL ilk ve orta öğretimini Turhal’da tamamladıktan sonra Amasya öğretmen okulunu bitirerek öğretmenlik mesleğine atıldı. Yaz tatillerini kardeşinin yanına İstanbul’a gelerek değerlendirdiği 70’li yılların ortalarında ilk evliliğini yapıp tayinini İstanbul’a aldırarak öğretmenliğe burada devam etti. Daha sonra iki arkadaşı ile birlikte ticaret hayatına atılmaya karar vererek öğretmenlik mesleğini bıraktı.Sonraki yıllarda da ortaklarından ayrılarak ticaret hayatını tek başına sürdürdü. Ticaret hayatı boyunca iş çevresi tarafından sevilen sayılan onurlu iş adamı olarak tanınan N.KEMAL AKGÜL 09.12.2009 tarihinde daha mutlu olacağını düşündüğümüz gerçek dünyasına, yüce Allah’ın rahmetine kavuştu.

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

55


Söyleşi

Güray Ergün

Akgün Seramik San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü

EDİP KEFLİ Akgün Seramik açısından kriz yılı 2009’u fırsat ve avantaj yılı olarak mı yoksa bekleme yılı olarak mı geçirdiniz, firmanız adına 2010 için öngörüleriniz nelerdir? Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse 2004-2006 döneminde sektörümüzde yaşanan yükselişin 2007 yılında yatay seviyeye döndüğünü, 2008 yılının son üç ayında düşüşün başladığını , 2009 yılında ise dip noktalara indiğini görüyoruz. Gerçekten zor geçen 2009 verilerine baktığımızda inşaat sektörünün son 30 yılının en kötü yıllarından birini yaşadığını tespit ediyoruz. . İstatistiklere baktığımızda ruhsat alımlarında %18, inşaatta çalışan insan sayılarında %30’lara varan daralma görülüyor. Farklı kriterleri de ele aldığımızda sektörümüzün

56

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

2009 yılında %20-30 daraldığı kayıtlarda yer alıyor. Bu daralmanın bize de yansımaları oldu. Ancak Akgün için 2009, uzun yıllardır planlanan yatırımları gerçekleştirme yılı oldu. Bu sayede fırsata dönüştü. Özkaynakları itibarı ile güçlü bir yapıya sahip olan Akgün Grup’un bu gücünü 2009 yılında etkin kullanmaya çalıştık. Uzun yıllardır üzerinde yoğunlaşmayı planladığımız hususları hayata geçirerek genel tablodan daha farklı bir yıl olmasını sağladık. Toprağa dayalı sektörlerde faaliyet gösteren bir grup olarak yer duvar seramiği, vitrifiye, kiremit hususunda yatırım eksiğimiz olduğunu düşünüyorduk. Bu yönde yatırımlarımızı yaptık ve ihtiyaç duyduğumuz


Söyleşi

fabrikaları tamamladık. Mevcut gres porselen fabrikamızı da hem kapasite hemde ürün çeşitliliği konusunda takviye ettik. Yer ve duvar seramiğinde Gres porselen markamız olan Dura-tiles ile pazara girdik. Vitrifiye ve banyo mobilyasında Dura-bagno markasını oluşturduk. Yaptığımız yatırımların tam karşılığını 2009 yılında almak tabi ki mümkün değildi. Zaten bizde bu yılı geleceğe hazırlık yılı olarak nitelendirdik. Ulaşılan değerlere baktığımızda iç pazarda herşeye rağmen 2008 yılının üstünde satış yaparak kapattık. İhracat pazarına baktığımızda ise biz de bir talep daralması yaşadık. Seramik ve Vitrifiye grubunda ürettiğimiz ürünlerin tamamını sattık ama bu ürünlerde bizim önemli olan sürekli büyüme sağlamaktır. İstihdam verilerimize baktığımızda ilave 1000 kişiye iş imkanı vererek genel sektör yapılanmasından farklı bir seyir izledik. Yeni yılın ilk 3 ayında 2009 ruhsat sayılarının yansıması olarak sıkıntıların devam edeceğini ancak sonrasında inşaat sektörünün yukarı ivme göstereceğini, en azından ortalama değerlere ulaşan bir yıl olacağını öngörüyoruz. Bir 2009’un daha yaşanacağını düşünmek istemiyorum. Çünkü yakın dönemde bir kez daha yaşanacak böylesi sıkıntıları bu sektörün kaldırabileceğini düşünmüyorum. Genel olarak baktığımızda sektörümüz üretici ve satıcılarını da kutlamak gerekiyor. Böylesi

ağır koşullardan sektörün büyük bir kısmı çok büyük yaralar almadan çıktı. Bu durum Türk inşaat sektörünün de gücünü gösteriyor. Yeni alanlardaki yatırımlarınızdan umduğunuz ve planladığınız verimi elde edebildiniz mi? Bu yatırım kararlarını alma sebepleriniz ve yatırım sonrası ilerleme sürecinizi değerlendirir misiniz? Gelişen ürün gamınız ile birlikte geniş bir bayi ağı ihtiyacı doğdu mu? Bu konuda yeni ataklara ihtiyaç duyuyor musunuz? Akgün grubunun faaliyet alanları genel olarak toprağa dayalı sektörlerden oluşuyor. Bu nedenle yeni katoloğumuzda da “Toprağın Ustası” diye bir sloganımız yer alıyor. Bu sektörde en eski, geleneksel ürün olan tuğladan en ileri teknoloji ürünü olan kısaca granit olarak bahsettiğimiz gres porselen’e kadar geniş bir ürün gamımız var. Grup olarak kendimizi toprağa dayalı sektörlerde çalışmaya adadık. Bu yüzden granit ve tuğladan sonra seramik, vitrifiye, kiremit ürünlerini üretime alarak toprak sanayindeki işlerde hemen hemen ürün gamımızı tamamladık. Akgün Ailesi’nin 85 yıllık toprağa dayalı ürünlerle uğraşma geleneği bir üründen diğerine geçerken bize büyük bir avantaj sağladı. Gözlemlerimize göre granit sektörü piyasasındaki arz talep dengesi yeni yatırıma uygun değil, bizim elimizde de 10.800.000m2 ürün üretebilecek kapasiteye sahip Avrupa’nın en büyük tesisi var. Türkiye’de gres porselen pazarının büyüme hızını bilimsel verilerle izlemek gerekiyor. Yer ve duvar seramiği pazarı granOcak - Mart 2010 / Sayı 69

57


Söyleşi memiz de bizim için doğru oldu. Ardından yapı kimyasalları ve banyo dolabı ile birlikte bir bayi ve tüketici ihtiyaçlarını karşılayabilen bir şirket haline geldik. Değişik markaların yer ve duvar seramiklerini satan seramik satıcılarında bulunan bir mat parlak porselen karo markası olmaktan çıkarak kendi başına dağıtım kanalı olan bir şirket yapısına kavuştuk ve gerçek gücümüzü yansıtma kararlılığımız açıkladık. kriz döneminde olmamıza rağmen, yaptığımız yatırımların karşılığında aldığımız olumlu tepkiler bize belli kalite anlayışı olan bir markaya pazarın her koşulda açık olduğunu gösterdi. Bu göstergenin bize getirdiği mesuliyet ise yeni bir bayi ağı yaratmak oldu. Şu an bu konuda saha ekipilerimiz güçlendirerek geniş bir tabanda çalışmalarımızı yürütüyoruz.

“Fuarlar bizim bayramımız. Bir yıl boyunca ne gibi gelişmelere imza atmışız bunları ifade edebilmek için özellikle de UNICERA fuarı önemli bir fırsat niteliği taşıyor. ” ite göre çok daha büyük, Bu nedenle yer duvar seramikleri sektöründe yer almamızın bizim için en doğru karar olacağını görerek bu sektöre adım attık. Bir diğer açıdan da bayi kanalımızı geliştirmek istiyorduk. Bunu yapmak içinde bu ürün gamını da grubumuz bünyesine almamız gerektiğine inandık. Granit ve Seramik birleşince önümüze ciddi bir potansiyel pazar açıldı. Dura-tiles zaten pazarda iyi bir markaydı. Seramiği de bu markada birleştirince yolumuza kolay bir şekilde devam etme imkanı bulduk. Bu kanalın açılmasının ardından vitrifiye sektörüne gir-

58

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Belirttiğiniz üzere artık bir mağazada bulunan granit markası olmaktan çıkıp bir bayiyi tatmin edebilecek bir ürün gamına ulaştınız. Peki bunu yansıtmak için son yılların trendi konsept mağazacılık konusunda bir yapılanmanız olacak mı? Münhasır mağazacılık; hem üretici hemde satıcı açısından yaşatılması zor bir yapılanma olmasına rağmen elimizdeki ürün gamının yeterliliğini daha iyi vurgulayabilmek için bu yönde adımlarımızı attık. İzmir’de ,İstanbul’da birer bayimizi pilot uygulama olarak bu şekilde yapılandırdık. Bursa’da Met-in Yapı ile ortak çalışmamız sonucunda yine böyle bir mağazamız bulunuyor. İstanbul Küçükyalı da İstanbul’un en büyük mağazalarından birini kuruyoruz. 2400m2’si kapalı 6000m2 alanda çalışmalarımızın devam ettiği mağazamızda Akgün ürünlerinin tamamını sergileyeceğiz. Geniş bir ürün yelpazemiz olması nedeniyle bizimle çalışan her bayi sadece bizim ürünlerimizi satacak, konsept mağaza oluşturacak gibi bir düşüncemiz yok. Sistem içinde tamamen Akgün grup münhasırı bayilerimiz olduğu gibi, belirli ürün gruplarını çalışan bayilerimiz de olacak. Fakat bu noktada münhasırlık isteği olan bayilerimize maddi manevi desteklerimizi ağırlıklı olarak sürdüreceğiz. Şunu da eklemek isterim, bayilerimizden bu tür işbirlikleri talep ederken, kendimiz de şirket için gelişmiş showroomlar hazırlıyoruz. Bu yaza kadar taşınacağımız yeni şirket merkezimizin içinde geniş serg-


Söyleşi ileme alanları, eğitim ve toplantıya dönük hacimler oluşturuyoruz. Adapazarın’da da 500 m2 showroom devreye aldık. Ankara showroom inşaatımız devam ediyor. BKT fabrikamızın içine de geniş bir showroom hazırlığı yapmaktayız. Islak mekan sektöründe faaliyet gösterdiğiniz kollara bakacak olursak sadece armatür ve küvet ürünleriniz bulunmuyor. Bu iki sektörde yatırım yapmayı düşünüyor musunuz? Profesyonel iş hayatıma bakıldığında armatür benim tanıdığım bir sektör. Gerçekten de zor bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Bu ürünlerdeki mühendisliğe saygı duymak, kalite gereklerini yerine getirmek gerekiyor. Kanalımız bizi bu ürünün yatırımına yönlendirirse gereklerini yerine getirerek bu sektöre gireriz. Ancak şu an böyle bir düşüncemiz yok. Akrilik sektöründe ise altyapı ve binamız mevcut ama bu pazarda biraz karmaşa var. Bu nedenle pazarın gidişatını izlemek istiyoruz. Çok farklı ürün, malzeme, kalite sınıfları ve compact ürünlerde Çin malları var. Bunları göz önüne alarak henüz faaliyete geçmeyi düşünmüyoruz. Böyle bir ürün gamına ve kanal yapısına tabi ki Akgün ismine yakışacak tasarım ürünleri ile girmemiz mümkün görünüyor. İlerleyen zaman içinde her iki ürün gamında da adımlar atabiliriz ama bunu yapmasak dahi kanal bunları kendi içinde tamamlıyor. Bir diğer husus da dağıtım kanalı zorlamayı sevmiyor. Bir üründe çok iyi olup, ikinci kalemdeki ürünü de bunun yanında satmaya çalışıyorsanız ve ikinci kalem ürününüzün geçek markalı pazar talebi yoksa bu durum satış kanalına eziyet oluyor. Bu nedenle hangi sektöre adım atarsak atalım Akgün ismini iyi taşıyacak ürünler ile adım

atmaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da özen gösteririz. Piyasada porselen seramik ürün grubunda çok sayıda ürün ve marka bulunuyor. Bu ürün grubu açısından bu durum bir “enflasyon”a yol açıyor mu? Bu kadar sayıda ürün ve ithalatçı - üretici firmayı ticari olarak besleyecek “gerçek” bir iç pazardan söz edilebilir mi? Markanız açısından dış pazarınızı ve yeni pazar olanaklarını değerlendirir misiniz? Bugüne kadar porselen karo (granit ) üretim, satış ve kapasiteleri toplam kaplama malzemesi verileri içinde değerlendirildi. Doğru analiz yapabilmek için öncelikle ayrımın dogru yapılıp granit ve seramik kaplama verilerinin ayrı takibinde yarar var. Türk seramik sektöründe ciddi yatırımlar yapıldı. 2000’li yıllardan bugüne ülkemizde kaplama malzemelerinin toplamında %7080 civarında kapasite artışı sağlandı. Porselen karo sektöründe ise 10 kat büyüme yaşandı.. Bu seviyede bir iç talep yok. Porselen karo da kapasite kulanım oranı %50 civarında. Devam eden yatırımlarla ne olur tahmin etmek mümkün. Bu kadar ciddi bir potansiyeli sadece iç piyasa da eritmek ise mümkün değil. Dünya seramik sektörünün önemli oyuncuları içinde yer alıyoruz Bu noktada da hepimize büyük bir görev düşüyor. Üretimin en az %40’nın dış pazara sunulması gerekiyor. Bu denli büyük bir kapasitenin bulunduğu bir sektörde dış pazarın göz ardı edilmesi halinde iç pazarda yaşanacak rekabet kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan başka bir anlam ifade etmez. Ülkemizde ihracat yapılanmasının çok iyi başaran bir sektörümüz var. Vitrifiye sektöründe bir adet ürün iç pazara gidiyorsa muhakkak bir adet ürün de dış pazara gidiyor. Seramik kaplama malzemeleri de bunu gerçekleştirebilir. Seramik sektörünü ülke bazında değerlendirecek olursakta İtalyan, İspanyol ve Türk seramiği olarak üç marka ülke içinde yer alıyoruz. Özellikle yakın pazar dediğimiz komşu ülkelerimizde Türk seramiği imajı gittikçe yükseliyor. Dünya pazarında da ulaştığımız seviyeyi biraz daha göOcak - Mart 2010 / Sayı 69

59


Söyleşi zler önüne sermeye çalışırsak bu imajımız çok daha iyi bir konuma ulaşacaktır. Kötü bir yıl olarak değerlendirilen 2009 işe bakış açısını, ilişkileri ve pazar yapılarını değiştirdi. Türk seramiğinin ana pazarları olan ülkeler krizden en fazla etkilenenler içinde yer aldıç Hem içerde, hem dışarda hepimizin neyin, niçin, nasıl değiştiğini çok iyi anlamamız ve gerekleri doğrultusunda hareket etmemiz gerekiyor. Cesaret, hızlı düşünme, pratik zeka ve esnekliğin bu noktada hızlı toparlanma ve yapılanmayı sağlayacağını düşünüyorum. İhracatta Komşu ülkeler ve Batı Avrupa bölgesinde mevcut bir pazarımız vardı. Bu yıl itibarı ile yeni ihracaat organizasyonumuz devreye girdi. Amerika’da kurduğumuz ofisimiz ile bu kıtada da faaliyetlerimize başladık. Bizim ihracattaki avantajımız en basit seramikten gres porselene kadar üretim imkanlarımızın olmasıdır. Bu nedenle de ihracaatta şansımız biraz daha yüksek diyebiliriz. İç pazarda da pazarlama planımız bir bütündür. Tüm kollarımızı birbirine güç verecek şekilde yapılandırdık. Üç ana segment olarak pazarımız bulunuyor. Perakende, yap-sat müheattitler ve granitte daha belirgin olarak hissedilen proje pazarındayız. Pazarlama planında üç pazara hitap eden farklı unsurlar olması gerekiyor. Konsept mağazacılık perakende sektöründe satış noktası oluşturur ve toptan satışlarda ürün sunuş ihtiyacını karşılayabilir. Diğer seğmentlerde de ihtiyaç duyulan noktalara cevap vermek zorunluluğu var. Bu nedenle araç-gereç ve iş gücü açısından doyurucu bir proje satış departmanı oluşturduk. Departmanımız şu an Türkiye’deki projeleri 1-1,5 yıl öncesinden takip ediyor. Hedefinde ise daha geriden, neredeyse yatırımcının aklından geçerken yakalayıp harekete geçmek var. Bu konuda ciddi bir mesafe kat ettik ve proje takip ekibimiz her geçen gün motivasyonumuzu daha da yükselten başarılı çalışmalara imza atıyor. Bu üç ana pazarın dışında granit kalemine özel olarak bir pazar daha var; büyük mağaza zincirleri, bankalar v.b. kuruluşların kurumsal ürün seçtikleri bu branşta firmalara kurumsal kültürlerini yansıtan ürünler geliştiriyoruz. Bu pazarların ihtiyaçları doğrultusunda bu segmente de büyük yol kat ettik ama daha devam etmeliy-

60

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

iz. Bu noktada hedefimiz doğrultusunda faaliyetlerimize devam edeceğiz Yukarda belirttiğim segmentasyonu uygulayabilmek için ürün gamı bütün dünyada olduğu gibi bizde de çok gelişti. Düne kadar yer – duvar seramiği, mat – parlak granit olarak 4 grupta adlandırılan ürün gamı içinde estetik ve teknolojik gelişmelerle birçok yeni ürün sınıfları oluştu. Bugün altı granit bazlı, üstü baskılı 10-12mm kalınlığında ürün üretiyoruz. Daha sonra bu ürünü lappato olarak parlatıyoruz. Bu ürünü hangi ürün grubunda değerlendirebilirsiniz? Bu artık granit ve seramik aralığında yepyeni farklı bir ürün, bunun gibi birçok örnekle sektörde çok büyük gelişmeler yaşandı. Bu tür ürünlerin doğduğu Ar-Ge, Ür-Ge çalışmaları ağır ve meşakkatlidir. Ortaya çıkan ürünler ise yüksek katma değerli yenilikçi ürünlerdir. Bu tip ürünlerimizi özellikle rağbet gördüğü Avrupa ve Batı Avrupa’da değerlendiriyoruz. Bu yılın ve gelişen teknolojinin bize kattığı bir başka ürün ise Duratech dediğimiz 6mm kalınlığında 60x120 dış cephe karosu olacak. Yaşanan gelişmeler, değişen koşullar ile birlikte ithalat girdisinin hangi yönde ivme göstereceğini dünüyorsunuz? Özellikle Uzakdoğu girdisi olarak karşımıza çıkan 60x60 granit ürünler sektörde büyük bir sıkıntı yaratıyordu. Sınırlamalar ile birlikte bu ürünlerde daha doğru bir iç pazar yapısına kavuştuk. 2011’den itibaren neler yaşanacağını henüz çok iyi tahmin edemiyor olsakta ülkemizde Çin malı ile fiyat rekabetini başaran üreticiler var. Artık Çin’in elini kolunu sallaya sallaya pazarda gezmesi çok kolay gözükmünüyor. Ancak uzun vadede Türk granitinin imajının korunması Çin malının çok üzerinde ürün spectleri ile çalışılması gerekiyor. Bizim gibi üst segmentte mal üretelerin ise bu pazar ile bir ilişkisi zaten yoktu. Lüks sınıf seramik ithalatının ise pazarımızda bir miktar bulunması gerektiğine inanıyorum. Çünkü tasarımın gelişmesine büyük bir etkisi oluyor. Avrupa’nın durumu zaten ortada bizden daha uygun fiyatlarla seramik satması imkansız bu nedenle de pazara girecek ürünleri bir tehdit değil, bir gelişme tetikliyicisi olarak görüyorum.


Söyleşi Akgün Seramik ve yan kuruluşların (markaların) önümüzdeki 5 veya 10 yıllık süreçte pazardaki marka değeri ve ürün bazında konumu ne olacaktır, genelde seramik - banyo sektöründe nasıl bir gelecek ön görüyorsunuz? Markalarımızı gerek Türkiye gerekse uluslararası pazarda çok iyi noktalarda görmek istiyor, çalışmalarımızı bu doğrultuda yürütüyoruz. Uluslararası pazar hazırlığımız markalarımızı oluştururken dura-tiles, durabagno gibi yurtdışında algılanması kolay marka isimleri tercihimizden başlıyor. Pazarlama yapısını fiyat üzerinden oluşturan bir grup değiliz. Pazarlamanın diğer enstrümanlarını da iyi kullanarak marka değerimizi daha yukarıya taşımak istiyoruz. Samimi inancım bu noktada markalarımız çok daha ön plana çıkacak. Çünkü Grubumuzun uzun vadeli, sabırlı planlama yapmak konusunda bir eksiği yok. Basit, günlük sıkıntılar hedeflediğimiz yolda ilerlememizi engellemiyor. Arkasında olan güç ve bilinç ile Akgün markaları önümüzdeki yıllar içinde kendini çok daha ön plana çıkartacaktır. Benim görüşlerime göre satış miktar ve payını mukayese etmek kadar marka pozisyonunu da mukayese etmek gerekiyor. Sektörümüzde çok fazla kullanılmamasına rağmen genel pazarlama yapısında marka bilinirliği, markanın algılaması, marka değeri, bulunabilirlik, ürün geliştirme hızı gibi parametreler çok önemli bir yere sahip ve bunların göz ardı edilmemesi, devamlı ölçülmesi gerekiyor. Artık çok iyi bilinmesi gerekiyor ki tek parametremiz satış miktarı değil, hatta satış miktarı sadece bunların sonucudur. İç ve dış fuarlara bakış açınız nedir, fuarların etkinliğini ve gerekliliğini nasıl değerlendirirsiniz? Fuarlar bizim bayramımız. Bir yıl boyunca ne gibi gelişmelere imza atmışız bunları ifade edebilmek için özellikle UNICERA fuarı önemli bir fırsat niteliği taşıyor. Tüketiciye ve profosyonele aylarca ugraşarak anlatamayacağımız gelişmeleri fuar ile birlikte birkaç gün içinde anlatma imkanımız oluyor. UNICERA artık çok farklı bir konuma oturdu. Özellikle yabancı ziyaretçi ve katılımcı sayılarında her geçen yıl gelişmeleri gözlemliyoruz. Zaten kendini dünyaya ispatlamış seramik sektörümüzün

böyle bir fuarının olmaması düşünülemezdi. İstanbul’da yapılan fuarların bütün Anadolu’yu topluyor olmasına karşı şehir fuarlarının da gelişmesinin teşvik edilmesinin gerektiğine inanıyorum. Bu konuda Ankara ve Antalya’daki iyi gelişmeleri gördüğümüz gibi en azından birkaç Anadolu şehrimizde daha inşaat malzemesi fuarcılığının yapılanması veya gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yurtdışı fuarları da bizim için çok önemli bir değer taşıyor. Bu yıl CERSAIE ve CEVISAMA dahil olmak üzere üç büyük fuara katılmayı planlıyoruz. Bu fuarların dışında Rusya, Arap Ülkeleri ve Amerika fuarına da ilgi gösteriyoruz. Çünkü çok yol kat ettik, anlatacak çok şeyimiz var. Bunun için en doğru nokta olan fuarları da gözardı etmek mümkün değil. Teknoloji ile birlikte iletişim ve kendinizi ifade etme imkanları ne kadar gelişirse gelişsin fuarsız ticaret düşünülemez. Sektörün içinde uzun yıllardır yer alan bir profesyonel yönetici olarak TİMDER’in faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İş yaşantım boyunca TİMDER’i yakından takip ettim. Bu nedenle tarihini de çok iyi biliyorum. Hangi zorluklarla kurulup, bugünkü temsil gücüne ulaştığına hep birlikte tanık olduk. Özellikle TİMDER Akademi faaliyetlerinin çok doğru ve çok önemli bir proje olduğunu söylemek gerekiyor. Eğitimlerde çok doğru noktalara yoğunlaşılmasının sektöre büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bir sivil toplum örgütü olarak uluslararası temsil sağlayan derneğimizin bu yönde çok doğru adımlar attığına ve atacağına inanıyorum. Derneğin kuruluş amacı olan dağıtım kanallarının bir çatı altında toplanması hususunda artık üye olmayan bir bir satıcının olduğunu düşünmek istemiyorum. Çünkü bugünün dünyasında yanlız kalmak demek güçsüz kalmak demektir. Muhakkak surette hangi sektörde olursanız olun sizi temsil edecek sivil toplum örgütünün bir üyesi olmak ona güç katarak, güç kazanmak gerekiyor Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

61


geziYORUM

Orhan Hopa

Airfel A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

Hasan Önder

Dergimizin üretici bölümü için genç bir firma olmasına rağmen kısa sürede büyük bir ivme gösteren Airfel A.Ş.’ye konuk olduk. Bizi karşılayan Bireysel Sistemler Satış Müdürü Hakan Bengi ile birlikte Hendek tesisleri gezimizin ardından Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Önder ile sohbetimizi gerçekleştirdik. Hasan Önder, üniversiteden 1993 yılında mezun olmasının ardından bir taahhüt firmasında çalışma hayatına atılmış. İçindeki müteşebbis ruhu ancak bu firmada 6 ay çalışmasına izin veren Önder, o günleri ve sonrasında yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor. Ayda 3-4 kat kaloriferi yapan bir firmaydı, içimdeki heyecanı yansıtmam ile birlikte günde bir kat kaloriferi yapmaya başlamıştık. Evet bahsettiğim dönem kat kaloriferinin 3 gün sürdüğü 1993 yılı. Satışa meyilli bir yapım vardı ve neredeyse gittiğim her işi alıyordum. Bir noktadan sonra hiç olmazsa müşteri ben bu esmer çocuğu sevdim diyerek bir işini bize teslim ediyordu. Sevgisinin karşılığında yaptığımız iş ile sağladığımız memnuniyet bizi vazgeçilmez kılıyordu.

62

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Düşünün kat kalorifernin 3 gün sürdüğü bir dönemde sabah işinize gidiyorsunuz akşam geldiğinizde bütün iş bitmiş. Birde mazotu yükleyip kaloriferleri yaktığımızda müşterinin memnuniyeti çevresine nasıl yansımasın. Bir dairede iş yapıyor, binaya hatta çevre binalara yayılıyorduk. Sonucunda mükemmel bir iş potansiyeli yakalamıştık. Tabi böyle bir iş potansiyelinin yakalanmasında büyük rol oynadığım için çevremdekiler kendi işimi kurmam için sürekli baskı yapmaya başladı. İçimdeki o heyecan ile birlikte firmadan ayrıldık ve Cemil Yiğit ile birlikte Ha-Ce Mühensilik şirketimizi kurduk. Babası o dönem işçi olan Önder, “Bir taahhüt şirketi kurmak için zaten büyük paralara ihtiyacımız yoktu. Olsaydı o para bizde yoktu.” diyor ve devam ediyor. Beş yıl boyunca taahhüt işlerine devam ettik. İyi işler yaptık, güzel paralar kazandık ve büyüdük. Her zaman için müşteri memnuniyetini ilke edindiğimiz için bize müşteriyi daha önce iş


geziYORUM

yaptıran müşterilerimiz getiriyordu. Örneğin; Fransızların bir işini aldık sonra kilisesinden hastanesine Fransız cemaati bizimle çalışmaya başladı. Büyüme ile birlikte artık farklı bir kola adım atalım, ithalat yapalım dedik. Piyasayı gezdim sizin gibi bende şirket kuracağım dedim herkes akıl verdi. Hatta bir çoğu güldü. Marjlar, sektörün zorlukları ortada girme dediler ama girdik. Şimdi biri kapıdan girip sektöre gireceğim dese bende girme diyeceğim. Bu tabi biraz işin esprisi şuana kadar yaşadıklarımdan hiç pişmanlık duymadım. Tecrübemizi ithalatta kullanmaya karar verince Çin ile görüşmelere başladık. Toplantım var, acilen Çin’e gitmem gerekiyor. Vizeyi araştırdım 15 günden bahsediliyor. O kadar da zamanım yok, Çin’deki arkadaşlardan bir tüyo aldık. Hong Kong’tan Shenzhen’e eski usul kağıda kaşe vurarak geçilebiliyormuş. Bu yolu öğrenmem ile birlikte iade riskini de göze alarak yola çıktım ve sonucunda Çin’e ilk olarak vizesiz adım attım. Araştırmalarımı da tamamlamamın ardından Boğaziçi, İTÜ gibi yerlerden mezun 7-8 iyi öğrenim görmüş arkadaşımız ile birlikte 1999 yılında Akfel Endüstriyel Cihazlar Pazarlama A.Ş.’yi kurduk. Bir diğer manada da Airfel A.Ş.’nin temellerini attık. Tam ürünleri ithal ettik, bayilere dağıttık 17 Ağusos depremi oldu. Batarsak zaten batacağız, bari hayır olsun dedik bayilerimizin 400 milyar borcunu bir kalemde sildik. Tabi bu olay oldu. Ardından ilk bayi toplantımızda bayiler çek karnelerini getirdi. “Demek ki böyle mertlik ettin söyle ne kadar bağlantı istiyorsun.” dediler. Bu moral Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

63


geziYORUM ile birlikte satışlarımız 4 kat arttı. Biz tabi ki böyle bir şeyi tahmin etmedik ama karşılıksız yapılan bir şeyin ne kadar büyük bir karşılığını alabileceğimizi gördük. Çin çok hızlı gelişen bir ülke 1 yılda 10 yıl katediyor. ilk gittiğimde insanlar naylon barakalarda yaşıyordu. Bir yıl sonra ise o barakaların olduğu yerlerde plazalar yükselmişti. Türkiye’de o dönemlerde olmayan lükse sahip otelleri orda görmüştüm. Kısacası bu gelişim sürecinin şahidi oldum. Etkilenmemek mümkün değil. Akfel A.Ş.’de işlerimiz gayet iyi devam ederken Çin ülke tanıtım toplantısında plaket vermesi vesilesiyle Sanko Holding’ten Hüseyin Bey ile tanıştım. Sami Bey gelecek tanışmak ister misiniz? dediler, memnuniyetle karşıladım. Isıtma – Soğutma sektörüne gireceklerini biliyordum. Heralde bizi de araştırıp iyi çocuklar, yalanı, dolanı olmaz diye öğrenmişler ki birlikte çalışmayı teklif ettiler. Zaten büyüme hedeflerimiz vardı ve radyatör fabrikası araştırıyordum. O gece hiçbir ortağıma bile sormadan olumlu görüş bildirdim. 5 – 6 ay görüşmelerimiz devam etti. Tam anlaşmayı imzalayacağız zamanlarda 2001 krizi patlak verdi. İthalat yapan bir firma olarak bizim şirket değerlerimiz düştü ama holding ile ortaklığımızı gerçekleştirdik. Ortaklığın hemen ardından bir montaj hattı kurduk. Çin’deki bir üniversitenin profesör’üne de bir laboratuvar çizdirdik. Gerçekten de çok iyi bir labarotuvar olduğunu söylemeliyim. Montaj fabrikamızı işi öğrenmek için kurduk. Elinde bir miktar parası birazda heyecanı olan herkes ithalat yapabilir ama sadece ithalatla yetinmek holding vizyonu ile uyum sağlamaz. Yanlız bir nokta varki çok acı bizim heyecanımız ne yazık ki her personelde olmuyor. Kendini yüceltmesi, ispatlaması için labaratuarlar, parça, destek, para her imkanı sağlıyosunuz ama o heyecanı göremiyorsunuz. İnanın elimize geçen fırsatları değerlendirdiğimiz sürece bizi kimse tutamaz. Çin’e gittiğimizde torna tezgahı önünde bir

64

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


geziYORUM

adam görüyoruz adam parçayı alıyor, işliyor, atıyor makine başında kung-fu mu yapıyor? diye düşünüyorsunuz. Orada anlıyoruz ki adam bunun için prim alıyor ve kendini tamamen işine vermiş. Böyle bir insandan 5 kat hızlı çalışılsın demiyorum ama birçoğumuzun kendini işine daha çok adapte etmesi gerekiyor. Çin’deki markaların neredeyse tümünün temsilcisiydik. Hepsiyle sözleşmemiz vardı. Biz mal alıyorduk onlarda Türkiye’ye giremiyorlardı. Klimada Çin’i durdurmuştuk. Herkese farklı markalarda ürün dağıtıyoruz. Hepsi bizim markamız ama kimse bilmiyor. Ardından herkes servis olmak istedi. 2001 yılı ciromuz 2 trilyon civarındaydı biz mühendis çocuklar için de bu gayet önemli bir rakamdı. Geçen 8 yıllık süreçte ciromuz 75-80 kat arttı. Bugün 150 milyon’un üzerinde ciromuz var. Şimdi anlatmak kolay geliyor ama düşünün 8 yılda 80 kat büyümenin nasıl bir hikayesi olabilir. Araziler alıyor, fabrika kuruyor, makine pazarlığı yapıyoruz. Bir yandan da tecrübeli eleman yetersizliği olan bir ülkede iyi ekipler kuruyoruz. Öylesine hızlı, aksiyonlu ve adrenalinli bir sürec ki şimdi anlatırken bile heyecanlandım. 2004 yılında markamıza yatırım yaptık ve kendimizi split klimalarda ispatladık ardından yeni heyecanlar aramaya devam ettik. McQuay, Mitsubishi gibi birçok markanın distribütölüğünü aldık. Bir yandan da radyatör fabrikamızı kurduk. Bu fabrikamızında bir özelliğine değinmek isterim; Power and Free

yani hat devam ederken başka yere depolama yapıyor. Bir yerde arıza mı var, radyatörler mi yığılıyor hiç önemli değil hat çalışmaya devam ediyor. Bu yaptıklarımız için tabi birde holdingi yatırıma ikna etmek var. Bu konuda çok cömert davranan holding ısıstma – soğutma sektörüne 60 milyon Dolar yatırım yaptı. Hendek’te 800 dönüm arazi satın alındı kombi, klima, radyatör fabrikalarımız orda bulunuyor. Satın aldığımız Tetisan’ın Çorlu’daki tesislerini de yakın zamanda Hendek’e taşımayı düşünüyoruz. Mitsubishi’nin tüm haklarını satın aldık. Bireysel sistemlerde 10 yılda satılan ürünü biz 1 yılda satmaya başladık. Riello ile bir ortaklık yaptık ve Airfel Riello markası doğdu. Bunun kimse farkında değil ama Riello ile ortaklığımız çok önemli bir oluşum. Doksan ülkeye ihracat yapan bir

Airfel A.Ş. Bireysel Sistemler Satış Müdürü Hakan Bengi, TİMDER Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Airfel A.Ş. Fabrika Müdürü Fahrettin Bilge ve Airfel A.Ş. Ürün Geliştirme Müdürü Emin Bilaloğlu

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

65


geziYORUM Bir arkadaşımız 3 Milyon Euro’luk bir sistem pazarlığına giderken diğer arkadaşımız 3-4 kombi için pazara çıkıyor. Üretim konusuna yoğunlaşınca dağıtım, bayi kanadına pek yüklenmedik. Önümüzdeki 2-3 sene içinde de bu yönde ivme göstereceğiz. Mevcut bayi kanalımızda ısıtma, soğutma ayrı ayrı olduğu gibi ısıtma – soğutma birlikteliğinde de bayiler bulunuyor. Markalarımız arasında bayiliğini ayırdığımız tek markamız Mitsubishi çünkü; o bizim ayrı bir kar merkezimiz. Ar-Ge’de en iyi labarotuvarlara sahip olduğumuzu olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü sektör ile ilgili akla gelen tüm labaratuarlar fabrikamızda mevcut ve faal olarak kullanılıyor. Öyle ki; TSE birçok rakibimizin ürünlerini bizim laboratuvarlarımızda test ettiriyor. Bir universal kumanda yaptık Japonya, Almanya Red-Dot dahil birçok ödül aldık. Kumandamız piyasadaki bütün klimaları çalıştırabiliyor ve çok farklı bir tasarıma sahip. Yakın zaman içinde Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği yürürlüğe girdi. herkes birşeyler söylüyor ama herşey eksik başlar önemli olan aksiyonu başlatmak. Ülkemizde yalıtım bilinci, termostatik vana kullanımı yok denecek kadar az, bu nedenle ben yönetmeliği bu bilinci yerleştirmek adına önemli bir adım olarak görüyorum. Bu sayede bilinç arttıkça gelecek nesiller doğuştan bu bilinci kazanacak sonucunda da ekonomik ve ekolojik olarak hepimiz kazanacağız.

şirket ve hiçbir ülkede Co Friend’i yok yani Airfel Riello gibi bir marka oluşumuna ilk kez izin verildi ve Mr. Riello el sıkışmak için bizzat Türkiye’ye geldi. Merkezi sistemler, bireysel sistemler ve ihcat olmak üzere üç ayrı kanalımız var. Yani birbirinden çok farklı kültürleri bir bünyede bulunduran ender firmalardan biriyiz.

66

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Yatırımlarımız herzaman devam ediyor. Ama bundan sonra aynı fabrikaları tekrar kurmanın bir manası yok. Ancak bundan sonraki büyümemiz Avrupa ve yurtiçi firmalarını satın alarak olur. Daha önce de söylediğim gibi Marketing kanalında yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bütün sektörlerde olduğu gibi bizim de kar marjlarımız minimum seviyelerde, 2007 rahatlığının ardından yaşanan sıkıntıların büyük etkileri oldu. Bundan sonra büyüyerek yeşermek yerine şirketler birlikten güç doğar diyerek Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi birleşecek.



Satış Hattı

Güray Ergün

Hakan Plastik Boru ve Profil San. Tic. A.Ş. Pazarlama Müdürü

Mestan Gültekin Çalışma Hayatı Benim profesyonel yönetici olarak iş yaşamımda 36.yılım doldu. Bu yaşantımın büyük bir kısmı olan 26,5 yıllık süreyi Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinin farklı şirketlerinde ve farklı kademelerinde görev alarak geçirdim. Boru sektörü ile tanışıklığım 1982 yılında oldu ve sektöre dair birikimlerim de bu süre içinde gerçekleşti. 2006 yılından bu yana da Hakan Plastik’te Pazarlama Müdürü olarak görev yapmaktayım. Önemli ve İddialı Oyuncularından Biri Olduk Hakan Plastik boru sektörüne giriş yaptığı ve hız kazandığı dönemlerin ardından 2001 yılında geçirdiği talihsiz yangında yaşadığı maddi zarara rağmen üretici kimliğini ve piyasaya olan sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmeyi başarıyor ve bu üzücü olayı bir fırsata çevirmeyi başararak şu anda içinde bulunduğumuz Çerkezköy’deki tesislerine geleceğe dönük yatırım planlamalarıyla geliyor. Aşama aşama planlanan bu yatırımlar zaman içerisinde uygulamaya konarak, Türkiye plastik boru sektörünün önemli oyuncularından olma iddiası ve kararlığında olan Hakan Plastik bugünkü konumuna geliyor. Özellikle 2006 yılından itibaren gözle görülür bir şekilde atağa

68

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Satış Hattı

kalkarak ürün çeşitliliğimizi sektörün ihtiyaç duyduğu, tüketim kanallarının talep ettiği ürün gamlarına göre zenginleştirdik. İlk başlarda üst yapı grubuna ağırlık vererek yola çıkan üretim anlayışımızı zamanla bu alandaki ihtisaslaşmayı tamamlayarak, ülkedeki ihtiyaçlar ve bayi ağının tatmini açısından plastik ile ilgili diğer ürünleri de üretebilir miyiz sorusuna cevap aramaya başladı. Bununla beraber 2006-2008 yılları arasında mevcut 7.000 m2 alan kapalı alan üzerine kurulu tesislerimizi 43.000 m2’ye çıkarttık. Buna bağlı olarak ta ürün çeşitliliğimizi Üst yapı, alt yapı ve zirai sulamadan oluşan 3 ana ürün grubu esas alacak şekilde geliştirdik. Bu noktada sadece çeşitliliği sağlamakla da kalmayarak, ürünlerimize farklılık katmaya da özen gösterdik. Örneğin alt yapı ürün grubunda yer alan Koruge boruların üretiminde P100 kullanılırken biz Avrupa’daki standartları örnek alarak poliproplen ile ürettik ve ürüne hem daha fazla dayanıklılık hem de daha fazla ömür katmış olduk. Bu şekilde ürüne kattığımız değer ve bunu yapan tek firma olmamız sebebiyle de piyasadan bu ürünümüzle ilgili olumlu yansımalar aldık. Şu anki üretim yapımızda koruge borularda 600 çap’a kadar, P100’de 630 çap’a kadar, PVC temiz su da da 500 çap’a kadar üretim yapabilecek şekilde tesislerimizi geliştirdik. Bununla beraber ülkemizdeki kaynakların durumu dikkate alındığında daha da önem

kazanan suyun tasarrufunu sağlayacak zirai sulama ürün gruplarında yer alan damlama ve yağmurlama ürünlerimiz de en son yeniliklerimiz arasında yerini aldı. Her zaman bir adım önde ve farklı olmayı amaçlayan şirket felsefemizin bir gereği olarak Türkiye’de ilk defa sessiz boru Silenta’nın üretimini de biz gerçekleştirdik. Dünyada bu konuda üretim yapabilen 5 firma arasına adımızı yazdırmakla beraber özellikle ülkemiz de ürünün rezidans, otel ve plaza gibi yüksek binalarda kullanımının önemini algılatmak içinde yoğun çaba sarf ettik. Mevcut durum ve gelecek planları Türkiye’deki pazar payımızı açıklamak için öncelikle üretimde ulaştığımız verileri ortaya koymak gerekir. Üst yapı ve alt yapı ürün grubu toplamında 2009 itibari ile kurulu kapasitemizi 112.000 ton’a çıkartmış durumdayız, yani diğer bir deyişle 250 milyon dolarlık bir iş hacmimiz var. Bu hızımız ile bu sektördeki oyuncular arasında ilkler arasında yerini aldı. 2010 yılı ve sonrasındaki hedeflerimizi hem dünyada hem de ülkemizde en bilinir ve tercih edilir marka olma çerçevesinde kurguladık. Bu amaçla mevcut kapasitemizdeki talebe bağlı olarak gelişime ihtiyaç duyan noktalarımızı geliştirmeyi planlıyoruz. Şu anda üretimi sürdürdüğümüz Çerkezköy dışında da bir üretim tesisini kurmayı, ülkemizin farklı bir noktasında istihdam alanı Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

69


Satış Hattı koyabilmesinde en önemli etkenin takım çalışması, uyumu ve birliğini sağlamaktır. Hakan Plastik’in bu anlamda oldukça iyi bir kadrosu ülke genelini sarmalamış bir şirket ve bayi yapılanması var. Şu anda 8 ayrı yerleşim yerinde her biri o bölgenin ihtiyaçlarına anında cevap verebilecek nitelikte bölge müdürlüklerimiz var, bununla beraber 100’ün üzerinde pazarlama elamanımızla sürekli piyasanın nabzını elimizde tutmaya çalıştığımız gibi 1000’in üzerinde satış noktası ile de tüketiciye ulaşıyoruz. Bunlar aynı zamanda bizim ne kadar iddialı, ne kadar dinamik bir firma olduğumuzun göstergesidir.

yaratarak yeni pazarlara daha rahat ulaşmayı hedeflediğimiz yatırımlarımızın fizibilite çalışmalarını sürdürmekteyiz. 2009 yılına baktığımız da makro anlamda dünyayı saran ekonomik krizin yansımalarını biz de ülkemiz özelinde yaşadık. Özellikle eğitimli genç nüfusumuzdaki işsizlik oranlarına baktığımızda krizin ekonomimizi ne kadar sarstığını daha da net görebilmekteyiz. Ancak biz kriz yönetiminde başarı sağlayarak bu süreci özellikle mevcut yetişmiş kalifiye personelimizi kaybetmeksizin atlatmayı tercih ettik. Kısa vadeli planların cazibesine kapılmayarak, krizin biteceği günleri düşünerek orta ve uzun vadeli kriz planları geliştirdik. Krizin iki tarafı vardır, ya yara alırsınız ya da doğru planlamalarla ekonomi içerisinde yer değiştiren değerlerden pay alır ve krizden artı olarak çıkarsınız. Biz bu krizi fırsata çevirerek içinden çıkmayı başardık. Krizi kriz gibi yönetmezseniz kriz sizi yutar, bu sebeple bu tip durumlarda hem üretim kabiliyetlerinizi arttırmak, hem de yeni kanallarla yeni pazarlara çok çalışarak ulaşmak gerekiyor. Unutulmaması gereken bir noktada firmaların gelişmesinde ve sıkıntılara karşı

70

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Marka imajımızı yansıtmak, tüketiciye daha rahat ulaşabilmek adına oluşturduğumuz bu yapılanma bize kalitemizi herkese sunma imkânı sağlamaktadır. Ürünlerimizi tüketiciye ulaştıran, uygulaması yapan bayilerimizi ve ustaları da bu anlamda ihmal etmiyor gerek toplantılar gerekse de eğitimler yoluyla büyüyen yapımızın dinamikliğini muhafaza etmeye çalışıyoruz. Böylece hem ürün anlamında hem de hizmet anlamında kalitemizi istikrarını da sağlayabiliyoruz. Bu konuda son sözümü şu şekilde toparlamak isterim; Önce işi yakalarsanız, aş gelir arkasından ve bu ikisini bir araya getirebilirseniz de aşk gelir. Aşkla yapılan işin de ülkeye, sektöre ve hayata yansımaları da güçlü olur. TİMDER ile ilişkiler TİMDER, benim profesyonel iş yaşantımın büyük bir kısmında dirsek temasında bulunduğum, yapı malzemeleri üreten ve satanları aynı çatı altında birleştirebilen önemli bir kuruluştur. Bu anlamda yaptığı fuar, eğitim ve sektörel toplantı gibi etkinliklerini takip ettiğim, güzel neticeler aldığı çalışmalarıyla takdir toplayan bir dernektir. Sektörümüze dönük olarak son dönemde başlattığı ve ilkini bu yıl yapacağı Boru fuarı ile de branşlaşma anlamında sektörümüze de fayda üretecektir kanaatindeyim. Böyle bir organizasyon için gerekli bilgi birikim ve deneyimlere sahip olması ise bizim de bu fuara katılım kararı almamızda etkili olmuştur.



Satış Hattı

Orhan Hopa

Elmor Tesisat Malzemesi Tic. A.Ş. İstanbul Bölge Müdürü

H. Süha Atabek

İş Hayatı İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Sonrasında İşletme Enstitüsü İşletmecilik Yüksek Lisansı ile öğrenim hayatımı tamamladım. Sektöre 1989 yılında Işıklar Pazarlamada adım attım kısa bir süre devam ettiğim görevimin ardından Koçtaş ve Polat İnşaat Malzemelerinde çalışma hayatıma devam ettim. Son olarakta Elmor A.Ş.’de İstanbul Bölge Satış Müdürlüğü görevini yürütmekteyim. Çalışma hayatım hep sektörün okulu diye tabir edilen, kurumsal yapıya sahip firmalarda devam etti. Bunun avantajını çalışma hayatım boyunca gördüm ve çalıştığım yerlere aktarma gayreti içinde bulundum. Koçtaş ve Polat İnşaat Malzemeleri birer aracı şirket olarak ticaret yapıyorlardı. Elmor’da ise biraz daha farklı bir yapıda ve üretici kimliği altında , grubumuzun ürettiği ürünleri bayilerimiz kanalıyla iç pazara sunuyoruz. Bunun har-

72

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

icinde ürün gamımızı tamamlayan ürünleride kendi markalarımız adı ile al-sat yaparak pazara sunuyoruz. Kurumsal Sorumluluk Elmor, Elginkan Vakfı’nın bir şirketi ve rahmetli patronumuzun bize miras bıraktığı misyonu sürdürmeye çalışıyoruz. En önemli misyonumuz ülkemizde eğitim, sektörümüzde gelişimi desteklemek, bu doğrultuda çalışmalar yapmaktır. Böyle önemli bir misyonu gerçekleştirmek içinde hepimiz büyük bir sorumluluğun bilincinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şirketlerimizin gelirleri de bu yöndeki çalışmalar, istihdama ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak yatırımlar ile değerlendiriliyor. Kriz Dönemi ve Gelecek Planları Sektörümüz için 2009 yılı ihracatın düştüğü ve yansıması olarakta iç pazarda rekabetin arttığı


Satış Hattı zorlu bir yıl oldu. Firmalar özellikle karlarından büyük feragat etme zorunluluğu yaşadı. Tabir yerindeyse 2009 kar yılı değil, ar yılı oldu. Varlığını sürdürmek için firmalar karlarını ve giderlerini minimize etti. Dolayısıyla da genel tablo hakkında pek olumlu sözler sarf etmek mümkün değil. Sektörel olarak yaşanan sıkıntıları şirketimizin olanaklarını iyi kullanarak olumlu şekilde aştık. Yaptığımız uygulamalar ile satış adetlerimizde önceki yıllara göre yükselterek 2009’u kapattık. Rakiplerimizin pazarlarından pay almamız ile gayet olumlu bir yıl geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Belirleyecek olduğumuz satış stratejileri ile 2010 yılını da aynı olumlu göstergeler ile geçireceğimizi düşünüyorum. Elmor Plus, Elmor Consept ve Elmor Shop olarak üç mağazacılık sistemini 2008 yılı itibari ile faaliyete geçirmiştik. Bu mağazacılık sistemini marka bilinirliliğimizi arttırmak, ürünlerimizi daha rahat teşhir etmek, ürün yeterliliğini göstermek amacıyla hayata geçirdik. Yaptığımız çalışmalar ve aldığımız tepkileri değerlendirirsek bu doğrultuda iyi bir başarı yakaladık. Ekonomik konjönktür çerçevesinde 2009 yılında bu yöndeki yatırımlarımıza ara verdik ama önümüzdeki süreçte bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Geride bıraktığımız yılı herşeye rağmen iyi bir performans ile kapattık. 2010 yılını değerlendirecek olursak kriz yılının etkileri bu yıl içinde de devam edecektir. Fakat kriz nedeniyle daire fiyatlarının dibe vurması ile daire stoklarında önemli bir düşüş yaşandı. Stok açığı ile birlikte özellikle toplu işlerde yaşanacak talep artışı biraz daha iyi bir yıl geçireceğimizi düşünüyorum. Satış stratejilerimizi gelecek öngörülerimize göre oluşturduk. Günün koşulları sahada ne yapmamızı gerektiriyorsa bu yönde çalışmalarımızı sürdürerek başarılı bir yıl daha geçireceğimizi düşünüyorum. UNICERA Firmaların pazarlama faaliyetleri içinde fuarlar önemli bir yer tutmaktadır. UNICERA ülkemizde düzenlenen,firmaların yapmış olduğu yenilikleri sektör ve tüketici ile buluşturan

en önemli fuarlardan biridir.Fuar yapı grubu ıslak mekan ürünlerindeki son gelişmelerin sunulduğu bir şov gibi değerlendirilebilir. Yurtdışından gelen katılımcı ve ziyaretçilerin sayısında önemli artışlar var. Bu sayede hem fuarın kalitesi artıyor hemde dünya pazarında yeni kanalların açılmasına fırsat veriyor. Bu sene UNICERA’da tasarımları tamamen şirketimize ait yeni ürünlerimizi de sergileyeceğiz. Ar-Ge Benimsemiş olduğumuz misyon çerçevesinde Ar-Ge yatırımlarına büyük pay ayrılıyor. Çalışmalarımızın büyük bir bölümü sektörün gelişmesi, artık çok daha kısıtlı olan enerji kaynaklarının verimli kullanılması alanlarında ürün geliştirme ile gerçekleştiriyoruz. Ürünlerimizin büyük bir çoğunluğu su ve enerji tasarrufu sağlıyor. Bu konuda ülkemize, dünyanın ekolojik dengesine, tüketicinin tasarrufuna yönelik çalışmalarımızı varlığımız süresince daha da geliştirerek elimizden gelen katkıyı sağlayarak devam edeceğiz. TİMDER TİMDER’in faaliyetlerini Polat İnşaat Malzemeleri’nde çalıştığım süreden beri yakından takip ediyorum. Özellikle UNICERA ile birlikte değerinin ve etkisinin daha da güçlendiğini yakından gözlemledim. Üretici kanadında çok etkin olan derneğinizin, dağıtıcı kanalında biraz daha etkili olması gerektiğine inanıyorum. Dernek çatısı altında dağıtım kanalları fikir birliği ile güçlerini daha etkin bir biçimde kullandıklarında sektörümüz için çok güzel adımlar atılabilir. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

73


İçimizden Biri

Seycan Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Topal Sektörde uzun yıllardır hizmet veren ve sivil toplum örgütleri içinde almış olduğu görevler ile “İçimizden Biri” olan Eyüp Topal’ı ziyaret ettik. Sektörümüz içinde tanınmış bir sima olan Topal, 1966 yılında İstanbul’da doğmuş, lise’ye kadar olan eğitim sürecini doğduğu şehirde tamamlamasının ardından Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde eğitim hayatına devam etmiştir. Eğitim döneminin ardından iş hayatına atılan Topal, yaklaşık iki buçuk yıl ulusal gazetelerde çeşitli görevlerde bulunmasının ardından müteşebbis ruhuna yenik düşerek inşaat malzemeleri ticaretine atılmış ve o günden beri sektörde faaliyetlerine devam etmektedir. İş adamı kimliğinin yanında bir sivil toplum gönüllüsü olan Topal, TÜMSİAD’ın Kurucu Üyeleri arasında yer alıyor. TİMDER’de geçmiş dönemlerde çeşitli görevler alan Topal şuan İTO 83. Komite Meclis Üyelisi olarak sivil toplum kurumlarında görev almaya devam ediyor.

74

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Orhan Hopa “Sabah iş önlüğümüzü üstümüze giyindiğimizde bir cebimizde nipel, bir cebimizde yarım parmak diğer cebimizde bir parmak dirsek bulunurdu ki müşteri ürünü istediğinde bunlarla ölçüp verirdik.” Eğitim hayatımı tamamlamamın ardından bir süre ulusal gazetelerde çeşitli görevlerde bulundum. Sonrasında abim Adem Topal ile birlikte bir iş kurmayı düşündük. Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda inşaat malzemeleri ticaretinin bize uygun olduğunu gördük. Abim ve Ahmet Dokumacı ile birlikte üç üniversite mezunu Seycan Seramik’i kurmaya karar verdik. Hangi sektörde olmamız gerektiği kadar bu sektörde en doğru noktanın neresi olacağı da büyük bir önem taşıyordu. Bu nedenle yaptığımız araştırmalar henüz yeni imara açılan Zeytinburnu’nun bizim için en uygun yer olduğuna karar verdik ve 1987 yılında Bulvar Caddesinde bir binanın altında Seycan Seramik’i kurduk. Üçümüzün de üniversite mezunu olması kolay bir algı yeteneğini ve birbirimizle iyi bir iletişimi bize sağlıyordu ama hiç bilmediğimiz bir sektöre adım atmıştık. Sabah iş önlüğümüzü üstümüze giyindiğimizde bir cebimizde nipel, bir cebimizde yarım parmak diğer cebimizde bir parmak dirsek bulunurdu ki müşteri ürünü istediğinde bunlarla ölçüp verirdik. Bilgimiz yoktu ama öğrenmek için büyük bir istek ve heyecanımız vardı. Seramiğin Kalebodur diye anıldığı, yapıştırıcı olarak harç kullanıldığı bu sektörde daha çok öğrenilmesi gereken konular olduğuna inanmıştık ve inancımız ve heyecanımız ile birlikte ürünleri, işin finansman yapısını, depolama mantığını, iş yönetme kabiliyetini öğrendik, geliştirdik. Küçük çaplı sermayemiz ile başladığımız bu yolda herkesin samimi katılımları ve destekleri ile bugünlere geldik. İşe adım attığımız dönem rahmetli Turgut Özal’ın da altın yıllarıydı. Ticaretin en yoğun yaşandığı, karlılığın en yüksek olduğu veya öyle hissedildiği günlerdi. O dönem içinde bir moral kaynağı sanal karlılık vardı. Enflasyonelist ortamda malı satana kadar 5 defa zam gelirdi. 1 Lira’ya aldığımız malı 5 Lira’ya satar-


İçimizden Biri

dık ve 4 Liranın kar olduğu düşünülürdü. Bir diğer açıdan baktığımızda ise yerine aldığımız malı da 5 Lira’dan alırdık. Böyle düşündüğümüzde çokta karlı görünmeyen bu sistem bir moral kaynağıydı ve iş azmini güçlendiriyordu. “Yurtdışına açılan veya yakından takip eden firmalar farklılıkları görmeye başladı. Bu farklılıkların görülmesi de bu kültürel gelişimde etkin rol oynadı.” Mağazacılık sektörü gelişmemişti. Raflara dizdiğimiz ürünleri elimize alıp müşteriye sunarak yaptığımız mağazacılık kültürünün yerini yaşayan mekanlar ile teşhirli mağazacılık kültürü aldı. Bu kültüre uyum sağlayarak 1989 yılında Zeytinburnu’nda ilk teşhirli mağazayı faaliyete geçirdik. Bizde sektörün diğer oyuncuları gibi bir bina altında bu işe başlamıştık. Ancak ilerleyen süreçte bu işin bina altlarında yapılamayacağı daha sağlıklı ortamlar oluşturulması gerekliliği ortaya çıktı. Çünkü ticaretini yaptığımız ürünler binaya ciddi bir yük bindiriyor, depolamada bizlerin yaşadığı sorunların yanında bina sakinleri zorunlu olarak çıkan gürültüden bir hayli rahatsız oluyordu. Bu kadar çok sorunun bir arada olması yapı malzemecilerinin bugünkü açık alan depoları

kültürünün temellerini atılmasına neden oldu. Bu gelişme ile birlikte de şuan 7000m2’lik alana bulunduğumuz yerimize taşındık. Rahmetli Özal’ın en önemli isteklerinden biri insanlarımızın yurtdışına açılmasını, orada neler yaşandığını yakından takip etmesiydi. Bu isteğin etkisiyle yurtdışına açılan veya yakından takip eden firmalar farklılıkları görmeye başladı. Bu farklılıkların görülmesi de bu kültürel gelişimde etkin rol oynadı. “Aidiyet ve birlik duygusunu geliştirerek sivil toplum kuruluşlarımıza vereceğimiz güç ile tüm sorunların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.” Sektörel derneklerin sektörlerine önemli etkileri vardır. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarına büyük bir ihtiyaç var. Ayrıca bu kuruluşların hükümet karşısında da önemi büyüktür, nedeni insanlar veya kurumları bireysel olarak cevaplandırmaları mümkün değildir. Bu nedenle onlarda sektörleri birer birlik halinde görmek isterler. Size verecekleri karşılık ta gücünüze oranla istediğiniz doğrultu da olacaktır. O nedenle dertlerimizi dinletmek, çare üretilmesini sağlamak istiyorsak sivil toplum kuruluşlarımıza sahip çıkmalı, güçlenmeleri için elimizden geleni yapmalıyız. Bu aidiOcak - Mart 2010 / Sayı 69

75


İçimizden Biri yet ve birlik duygusunu geliştirerek sivil toplum kuruluşlarımıza vereceğimiz güç ile tüm sorunların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Bu bilinç ile hareket ederek TÜMSİAD Kurucu Üyeleri arasında yer alıyorum, TİMDER’de çeşitli görevler üstlendim ve şuanda da İTO’nun inşaat malzemeleri sektörünü kapsayan 83. Komitesinde Meclis Üyeliği yapmaktayım. Sektör sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarının önemli bir rolü olduğunu bilen bir temsilci olarak bu kuruluşlar içinde olabildiğince etkin rol oynamaya da devam edeceğim. “Bir an bile vazgeçmeden ve asla tatmin olmadan bir adım daha ileri nasıl gidebileceğimiz üzerinde bir araya gelerek beyin fırtınası yapmamız gerekiyor.” Biz sivil toplum kuruluşu temsilcileri ticari kültürü de yönlendirmekle yükümlüyüz. Girişimci ve yenilikçi olmak zorundayız. Bir an bile vazgeçmeden ve asla tatmin olmadan bir adım daha ileri nasıl gidebileceğimiz üzerinde bir araya gelerek beyin fırtınası yapmamız gerekiyor. İnşaat malzemeleri sektörünün üçayağını oluşturan üretici, satıcı ve banka hep bir arada birbirimizi nasıl yüceltiriz, destek olabiliriz bunları düşünmeliyiz. Bu nok-

76

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

tada altında TİMDER’in de imzasının bulunduğu İTO olarak bizimde her konuda desteğe açık olduğumuzu belirttiğimiz “Evini Yenile Türkiye” kampanyası adı altında sektörümüzde bir ilk gerçekleşti. TOBB, TSF, İMSAD, TİMDER ve Halkbankası’nın bir araya gelerek hayata geçirdikleri kampanya da inşaat malzemesi üretici ve satıcısı rakip firmalar bir birliktelik oluşturdu ve bu birlikteliğe finansman kanadından destek geldi. Bir ilk olarak andığımız bu birlikteliğin gelecek süreçte benzeri birliktelikler oluşturması adına bir örnek teşkil etmesini dilerim. Ancak böyle omuz omuza verdiğimiz sürece daha ileri sağlıklı adımlar ile gidebiliriz. “Sıcak satış kültürümüzü “Danışman Satıcılık” kavramıyla daha profesyonel bir yapıya kavuşturarak yapı marketlerin bir adım önüne geçmeyi planlıyoruz.” Sektörümüzde yaşadığımız sorunlardan biri de hepimizin malumu; yapı marketler, İTO’da yaptığımız çalışmalar sonucunda yaptığımız bu rekabette bir adım öne geçmek için önemli bir yapılanma üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışmamızın sonucunda “Danışman Satıcılık” diye bir kavram oluşturacağız. Biraz açmak gerekirse biliyorsunuz yapı marketlerde soğuk satış yapılıyor. Yani müşteri geldiğinde ürün alacağı raf ile ilgili sorumlu bir tane ve yoğun bir müşteri potansiyeline karşılık veremiyor. Hal böyle olunca müşteri rafta, teşhirde gördüğü ürünü artık ne denk gelirse, doğru – yanlış demeden alıyor. Dolayısıyla müşteri için bu pekte verimli bir alışveriş olmuyor. Biz mağazalarımızda bugün yapmış olduğumuz sıcak satış kültürümüzü “Danışman Satıcılık” kavramıyla daha profesyonel bir yapıya kavuşturarak yapı marketlerin bir adım önüne geçmeyi planlıyoruz. Müşteri geldiğinde ihtiyaç duyduğu ürünü anlayacak, ona hangi ürünün daha faydalı olduğunun analizini yapacak ve bu ihtiyacı doğrultusunda müşteriye danışmanlık edeceğiz. Bunun sonucunda da tüketicinin üstünde doğru ürünü, doğru noktadan alması gerektiği bilincini arttıracağız. Sonuç olarak sadece hak ettiğimiz satış potansiyeline kavuşmakla kalmayacak, müşte-


İçimizden Biri

ri memnuniyetini daha üst noktalara taşıyacağız. Doğru ürün tercih eden müşteri gereksiz tüketim yapmayacak ve bunun ülke ekonomisine de katkısı olacak. Bu projemizi ilerleyen süreçte işin ehli ustalara müşterinin yönlendirilmesi, tüketicinin sanal ortamda kavuşacağı sonucu görebilmesi gibi konularda da geliştirebiliriz. Komitemizde bu konu ile ilgili tüm arkadaşlarımızla birlikte beyin fırtınası yapıyor, çaba sarf ediyoruz. Gayretlerimizin sektörümüze birer artı kazandıracağına inanıyoruz. Biz üniversitelerimizin de sivil toplum kuruluşlarına yarar sağlayacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda akademisyenlerimizden çeşitli konularda görüş, öneri ve bilgi alıyoruz. Akademisyenlerimizin de sektörümüzün gelişmesinde katkı sağlayacak değerli görüş ve önerileri varsa biz talep etmeden sunmalarını diliyoruz. Sektörel olarak bölgemizde önemli bilgi ve tecrübeye sahibiz. Hatta bölgenin bu konuda eğitmeni olmamız konusunda Suriye ve Irak’tan talepler aldık. Bir yandan onlara mal satarken bir yandan da bu işin nasıl yapılabileceğini öğreteceğiz. “Aynı geminin insanlarıyız, birbirimizi vurmanın bize faydası yok.” Birçok sektörde olduğu gibi inşaat malzemeleri sektöründe de artık yüksek kar marjları ile

çalışmak mümkün değil. Tabi ki birbirimizle rekabet edeceğiz ama bunu hizmet kalitesi ile yapmak gerekiyor. Aynı geminin insanlarıyız, birbirimizi vurmanın bize faydası yok. Üretici, satıcı ve bankanın oluşturduğu üç ayağın birlikte para kazanma kültürünü daha da geliştirmesi gerekiyor ki hep birlikte yücelelim. “Belki biraz aykırı görülebilir ama bir inşaat malzemesi firması kurulacakta TİMDER üyeliğinin zorunlu olması gerektiğine inanıyorum.” TİMDER, sektörün en güçlü ve en önemli sivil toplum kuruluşu. Yönetim kurulu üyelerinin gayretli çalışmalarından büyük memnuniyet duyuyor ve TİMDER’in daha da yaygınlaşması gerektiğine, tüm inşaat malzemecilerinin bu çatı altında olması gerektiğine inanıyorum. Hatta belki biraz aykırı görülebilir ama bir inşaat malzemesi firması kurulacakta TİMDER üyeliğinin zorunlu olması gerektiğine inanıyorum. Belki resmi olarak bunun yapılması zor olabilir ama bu sektöre girecek olanın bu zorunluluğu psikolojik olarak hissetmesi gerekiyor. Çünkü sayımız ne kadar fazla olursa temsil ettiğimiz yerlerde sorunları dile getirdiğimiz konularda daha güçlü olacağız. Birlik ve birlikte yücelmek duygusunu da bu çatı altında daha güçlü olarak yaşayacağız. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

77


Üretici

Orhan Hopa

Ömer Akkaya

helâ taşı, lavabo v.b. ürünlerle çok güzel bir kompozisyonun olması dikkatimi çekti. Kısa bir süre bekledikten sonra mülakat için beş kişi ile birlikte Genel Müdür’ün odasına çağırıldık. En son sandalye’ye ben oturmuştum ve Genel Müdür herkese; “Biz ne iş yapıyoruz.” diye sordu. Son sandalyedeyim ve bana sıra gelene kadar hiç kimse bu soruya yanıt verememişti. Sıra bana geldiğinde ise posterde gördüğüm tüm ürünleri sıraladım. Genel Müdür diğer arkadaşlara hitapla “Bakın ekmeğe ihtiyacı olan nasıl araştırıp geliyor.” dedi. Dikkatin insan hayatında ne kadar önemli yer tuttuğunu anlamış ve işe alınmıştım. Eczacıbaşı Grubu’nun yapı ürünlerini satan DASA A.Ş.’de Satış Temsilcisi olarak görevime başladım. Ardından Ankara ve İstanbul Bölge Müdürlüğü yaptım. Sonrasında İntema A.Ş. olan firma ile 1998 yılında yollarımızı ayırmamızın ardından Panelduş’taki görevime başladım. Panelduş’un kuruluş tarihi 1986 olup piyasamıza Marmara, Trakya, İç Anadolu, Ege, Akdeniz Bölge Müdürlüğü ile birlikte Bursa ve Samsun da Home Ofis olarak hizmet vermekteyiz.

“Dikkatin insan hayatında ne kadar önemli yer tuttuğunu anlamış ve işe alınmıştım.” Okul eğitimim liseye kadar memleketim Bilecik’te devam etti. Ardından Kocaeli Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun oldum. Askerlik dönüşünde inşaat malzemeleri sektörünün okulu Karaköy’de Fittings ürünleri üretim ve ticareti yapan Urgancılar A.Ş.’de görev alarak çalışma hayatım başladı. Teknik ağırlıklı bu sektörün bana uygun olmadığına karar vererek bir buçuk yıl sonra Urgancılar A.Ş.’den ayrıldım. Bir gazetenin ilan sayfalarını incelerken Eczacıbaşı Holding’in bir ilanını gördüm ve başvurdum. Başvurumun ardından üç defa tebligat gönderilmiş ama elime ulaşmamıştı. Bir bayram arifesi eski mesai arkadaşlarımdan birisi “Bayramdan sonra seni Eczacıbaşı’ndan iş görüşmesine bekliyorlar muhakkak gitmen gerekir.” dedi. Bende arkadaşımın uyarısı üzerine bayramdan sonra iş görüşmesi için Şişli Beytem Plaza’nın 3.katına çıktım. Yıl 1982, girişte o dönemde gördüğüm en büyük posteri gördüm. Posterde

“Bizim gibi sektörde de önemli gelişmeler oldu.” Panelduş, o dönemlerde İstanbul odaklı bir firmaydı, zaman içinde gelişerek bugünkü yapımıza kavuştuk. Şuan 115 kişiye istihdam sağlıyor, 60.000 kabin iç Pazar, 12.000 kabin dış pazar için üretiyoruz. Akrilik küvet, duş teknesi ve jakuzilerde 22.000 adet üretim yapmaktayız. Bizim gibi sektörde de bu süreç içinde önemli gelişmeler oldu. Geçmişte sadece mika ile çalışılırken zaman içinde cam devreye girdi son dönem trendindeyse dekoratif camlı kabinler yer alıyor. Şuan üretimimizi %75 cam kabinler üzerinden sağlıyoruz. Dekoratif camlar piyasada kumlama bizim tabirimizle dekorlama olarak anılıyor. Biz standart dekorlama tasarımlarımızın yanında müşteri talebi doğrultusunda özgün tasarımlarda oluşturabiliyoruz. Geride bıraktığımız 2009 yılında piyasaya yeni ürün sunmadık ve piyasayı analiz ettik. Bu doğrultuda talebin yoğunlaştığı ekonomik

Panel Mimari Ürünler Ltd. Şti. Genel Müdürü

78

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Üretici ürün gamında 2010 yılının ilk üç ayı içinde 2 yeni ürünümüzü müşterilerimize sunacağız. Genel piyasa koşullarında kötü bir yıl olarak değerlendirilen 2009 yılında Panelduş olarak iş hacmimizde veya ciromuzda herhangi bir kayıp vermeden faaliyetlerimize devam ettik. Tek sıkıntımız ise karşılıksız çekler oldu. Bunların altından da firmamızın gücüyle başa çıktık. Pazar faaliyetlerimizi değerlendirecek olursak 2009 öncesi %60 perakende %40 proje bazında ürünlerimizin satışını gerçekleştirirken 2009 yılında bu oranları tersine döndü. 2010 yılı için öngörümüz ise proje pazarımızın %70’e yükseleceğidir. Proje uygulamalarında güvenilir müessese olup aldığımız tüm işleri zamanında bitirdik. Geçmişteki sürece bakıldığında Küvet üreten firmaların birçoğu kabin üretimine de başladı. Ancak birçoğunun da başarısız olduğunu gözlemliyoruz. Biz kabin üretimi ile faaliyetlerine başlayan bir firma olarak küvet üretimini de ürün gamımıza aldığımızda yabancılık çekmedik. Her markaya kabin ve yaptığımızdan dolayı çok tecrübeliydik kolay bir geçiş süreci yaşadık, ürünlere aldığımız tepkiler ile de başarılı olduğumuzu gösterdik. 2002 yılından günümüze tüm ürünlerimizi taşımada sektörün lideri olan Yurtiçi Kargo’yla sevk ediyoruz. Bize getirisi, maliyetinden büyük olmaktadır. Sektörde hizmet ve süratle önde olan firmayız. “Müşterimiz bize duyduğu güven nedeniyle hiçbir mazereti kabul etmiyor.” Dokuz farklı seri ürünümüz bulunuyor. Dokuz seri demek ciddi bir stok gerekliliği demektir. Bu nedenle diğer firmalar bu denli geniş bir ürün yelpazesi ile çalışmıyor. Bu da bizi diğer firmalardan farklı bir noktaya taşıyor. Bu bize avantaj sağladığı gibi birde sorumluluk yüklüyor. Çünkü bir projede özel bir ürün isteniyorsa bunu Panelduş yapar denilebiliyor. Çok yakın zamanda yaşadığım bir örnek. Projede istenilen mika, A desenli malzeme, o anda yeterince stoklu değil, yerine B desenli ürünü kullanalım dedim. Cevap ise “Ben burada Panelduş ile görüşüyorum. Başka bir firma olsaydı belki böyle bir öneriyi

kabul edebilirdik ama kesinlikle sizden gelen bu öneriyi kabul edemeyiz oldu. Devamında Sizin bir sorumluluğunuz var, bunu da yerine getireceğinizden eminim.” ile görüşme sonlandı. Bu bir satın alma süreci, bazı gecikmeler yaşanabilir. Ama bizim müşterimiz bize duyduğu güven nedeniyle hiçbir mazereti kabul etmiyor. Bu da bize konumumuzu ve sektördeki güveni gösteriyor. “Siz bu işin tılsımını yakalamışsınız.” Kalite ve müşteri memnuniyeti odaklı çalışan bir firmayız. Başarımızın altında da bu iki odak noktamız yatıyor. Ben şirketteysem ve bir müşterimizin şikâyeti varsa mesai arkadaşlarıma siz ilgilenin demez, kendim görüşür, gerekli notlarımı birimlerimize aktarır ve sorunun çözülmesini sağlarım. 4-5 yıl önce yaptığımız bir görüşmede. Ege Seramik eski Genel Müdürü Sn. Mehmet Taner “Siz bu işin tılsımını yakalamışsınız. Birçok firmada farklı problem yaşandığını, sizde ise bu problemlerin yaşanmadığını görüyoOcak - Mart 2010 / Sayı 69

79


Üretici

rum. Bu nedenle projelerimizde sizinle çalışıyoruz.” demişti. Bu çok önemli bir analizdi, bilgi ve becerilerimizi doğru kullanarak, müşteri memnuniyetine odaklanarak gerçektende bu işin tılsımını yakaladık. 2003 yılında Antalya’da aldığımız bir proje de montaj için fabrikadan ve montaj ekimizden 10 personelimizi görevlendirdik ve sorunsuz sonuç aldık. Sonrasında bunun artık bizim bir sistemimiz olması gerektiğine karar verdik ve proje montajlarında kendi ekibimizi görevlendirmeye başladık. Bu sayede muhtemel montaj hatalarının önüne geçiyor, bir sorunla karşılaşıldığında bu direkt olarak fabrikamıza bildiriliyor ve müşteriye bu işi ne kadar ciddiye aldığımızı göstermiş oluyoruz. Bu arada üretimde montajla birlikte yaşanılabilecek sıkıntıları gözlemleyip gerekirse üretimini revize etmektedir. Böylelikle imalat kalitemizde artmaktadır. “Ürünlerimizin tasarımlarında görsellik ve fonksiyonelliğe özen gösteriyoruz.” Özellikle 2000’li yıllardan itibaren tasarım, ürün seçiminde büyük rol oynuyor. Firmamızın iki ortağı da Mimar, onların eğitim ve kültürleri de zaten bu yöndeki çalışmalarımızı her zaman tetikledi. Ürünlerimizin tasarımlarında görsellik ve fonksiyonelliğe özen gösteriyoruz. Hatta tasarım alanında ilgi duyan öğrencileri geliştirmek adına Banyo Tasarım Yarışmaları düzenlemiştik. Bu yarışmalarımız konusunda kendini geliştirmek isteyen arkadaşlarımıza bir motivasyon sağlamakla birlikte şirketimizin tasarıma ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Dünyada tasarım ve kabin dediğimizde gerek almış olduğu dizayn ödülleriyle, gerekse kalitesiyle kendini dünya çapında ispatlamış bir firma olan Duscholux ile 2007 yılında bir distribütörlük anlaşması yaptık. Bu anlaşma kapsamında firmanın ürünlerini iç pazara sunuyoruz. Özellikle son dönemlerde yaşamış olduğumuz döviz artışından kaynaklı bu ürünler iç pazarda görmesi gerektiği talebi görmüyor olsa da ilerleyen dönemlerde Duscholux ürünlerinin pazar payının artacağını düşünüyoruz

80

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69



Üretici

Orhan Hopa

lüsünü gerek maddi,gerekse manevi anlamda göğüslediğimiz,hammadde temininde bile çok zorlandığımız günleri geçirdik.Şimdi geçmişe dönüp baktığımızda,ne kadar büyük bir başarı yakaladığımızı görebiliyoruz. O günkü inşaat sektöründe yapı kimyasalları kullanımı anlamında fayans&seramik yapıştırıcı ve derz dolgusunda en çok kullanılan ürünler olduğu için 1995-1996 yıllarına kadar sadece bu iki ürünle üretime devam ettik.

Saray Kimya Sanayi ve Paz. Ltd. Şti. Genel Müdürü

Hüseyin Karaağaç

Yapı kimyasalları sektörüne seramik &fayans yapıştırıcısı ve derz dolgu olmak üzere 2 ürün ile 1992 yılında adım atan Saray Kimya’nın kuruluş hikayesinden bahseder misiniz? 1992 yılının son zamanlarında inşaat sektörünün gelişimi ve gelecekte de yapı kimyasalları sektörünün kaydedeceği aşamayı düşünerek Ankara’nın Sarayköy bölgesinde üretime başladık. Çok kısıtlı imkanlarla başlanılan, zorlukların her tür-

82

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Ürün gamınız ve kapasiteniz hakkında bilgi alabilir miyiz? 17 yıl içinde ne gibi değişiklikler, gelişmeler oldu? Mevcut ürün gamımızın içerisinde fayans & seramik yapıştırıcıları,granit yapıştırıcıları,flex havuz yapıştırıcıları,yalıtım pano yapıştırıcıları ve gaz beton yapıştırıcılarından başlayan çimento bazlı birçok yapıştırıcı çeşidi ile birlikte tamir harçları, hazır dekoratif sıvalar, yalıtım pano sıvaları,renkli - antibakteriyel - silikonlu fuga çeşitleri, epoksi yapıştırıcı ve fugalar, aderans artırıcı likit astar, sıvı yapıştırıcı gibi 56 değişik ürünle her geçen gün piyasanın talepleri doğrultusunda kendimizi geliştirmeye ve hizmet vermeye devam ediyoruz. Ankara ve İzmir’de bulunan 2 fabrikamız; günlük 700 ton (yaklaşık 8 saat) gibi yüksek bir üretim hızına sahiptir.Bu nedenle teknolojik ve modern fabrikalarımızın sektörümüz içersinde ciddi bir üretim payının olduğunu düşünüyoruz. 17 yıl içinde tabi ki gerek ürün çeşitliliği, gerek tesisleşme, gerekse mevcut pazarda geldiğimiz nokta adına birçok aşama kaydettiğimizi düşünüyoruz. Türkiye’de mevcut pazarın %80’ine ulaştığımızı,ulaştığımız noktaların %90’ına malzeme satışı gerçekleştirdiğimizi ve piyasanın en iyi üretim yapan birkaç firması arasına girdiğimizi gözlemleyebiliyoruz. Yurtiçi olduğu kadar,yurtdışına da yaptığımız satışlarla ülke ekonomisine de fayda sağlayan firmamız,2002 yılında kurduğumuz Makine İmalat ve Satış Şirketi ile de hem yapı kimyasalları imalatı yapmak isteyen hemde gerek Yurtiçi gerekse Yurtdışı firmalarına alçı


Üretici ve çimento fabrikalarına paketmele ve tartım sistemleri satarak kendisini yenilemeye ve geliştirmeye devam etmektedir. En son 2008 yılı Ağustos ayında İzmir Torbalı’ya kurulan ve mevcut Ankara fabrikamız kapasitesinde olan,ayrıca Çanakkale-Bursa-UşakDenizli ve Fethiye’yi sınırları içine alan tesisimiz;bölge bayilerimize mevcut üretimimizde bulunan bütün ürünlerimizle ilgili hizmet vermektedir. Satış ve pazarlama faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?Pazarlama ve satış organizasyonunuzu hangi pazarlarda ,hangi kanallarda gerçekleştiriyorsunuz? Satışlarımız Ankara ve İzmir fabrikalarımızda, mevcut satış ekiplerimiz, İstanbul ve Antalya’da da mobil çalışan satış temsilcilerimizle devam etmektedir. Temsilcilerimiz kendilerine tahsis edilmiş bölgelerde seramik satıcıları,izolasyon ürünleri satıcıları ve yapı marketlere direkt satıştan sorumludurlar. Aynı zamanda sıva aşamasına gelmiş inşaatlara tanıtım ve satış aşamasında da bölgedeki mevcut bayilere yönlendirme yaparak,bayilerini de koruma ve kazandırma bilinci ile çalışmalarını sürdürmektedir. Gerek mevcut pazardaki rekabet,gerekse sektörün gelişimine bağlı olarak mevcut satış kadrosu ile birçok noktadaki bayilerimiz ,toptancılarımız ve bölge bayilerimizle birlikte her geçen sene sayısı artan müşteri ağımız bizi BERICO adı ile alınan bir marka haline getirmiştir. Yaptığımız anketler ,yıl içi düzenlenen bayi ve usta toplantıları,tanışma yemekleri,fuar organizasyonları gibi etkinlikler daha keyifli işler çıkarmamıza yardımcı oluyor. Aldığımız memnuniyet dolu dilekler bizlere gelecekle ilgili de heyecan veriyor. Bunlara ilaveten satıcı ve ustalarımızı da dönem dönem fabrikalarımızda misafir edip,gerek üretim aşamalarının göstermek,gerekse ürün gamındaki değişik ürünlerle ilgili bilgi vermek için teknik ekibimizle birlikte çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

BERICO,BERIX VE SARAYKİM olmak üzere ürünlerinizi 3 marka ile pazara sunuyorsunuz.Bu marka çeşitliliğini sunma nedeniniz nedir?(Markalarınız arasında ürün gamı veya kalitesi olarak bir farklılık var mıdır?) Pazara sunduğumuz 3 marka zaman içersinde bölgesel ve ihtiyaca yönelik sebeplerle ortaya çıkmıştır.Bütün Türkiye’ye üretim ve pazarlama yapan bir firma olmamızdan dolayı her bölgedeki,yerel üreticilerle de mücadele anlamında,oranlarında çok fazla kalite farkı olmamakla birlikte farklı markalarla piyasada faaliyetimize devam ediyoruz. Ürün gamı en geniş olan markamız BERICO,fabrikamızda üretilen bütün ürünleri içine almakta ,BERIX Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

83


Üretici

ise 15 farklı ürünle bu kategorideki malzemeleri talep eden firmalara hitap etmektedir.SARAYKİM bizim ilk markamız olmasına rağmen daha çok ekonomik ürün talebinde bulunan müşteri kitlesine hizmet vermektedir. 3 markamızda kalite,sağlamlık ve performans anlamında firmamız güvencesi altındadır.Mevcut ekonomik koşullarda şirketin daha dinamik ve kapasitesinin tam kullanımı anlamında 3 markanın da bize fayda getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Sektörel gelişim için sizce eğitimin önemi nedir?Saray Kimya’nın düzenlediği eğitimler hakkında bilgi alabilir miyiz? Ürün çeşitliliğimiz,kapasitemiz ve ürünlerimizin diğer ürünlerden farklılığı ile ilgili olarak birçok il ve ilçelerde usta eğitim seminerleri ile ustalarımızı bilgilendiriyoruz.Bununla beraber şantiye görevlilerimizburalardaki ekiplere uygulamalar yaparak farklı yönlerimizi göstermektedirler. Ankara ve İzmir’deki fabrikalarımızda dönem dönem misafir ettiğimiz bayi ve ustalarımıza da ilaveten üretimle ilgili bilgiler vermekteyiz. Bütün meslek gruplarında olduğu gibi bizim faaliyet alanımızda yer alan bayilerimiz sattıkları ve ustalarımız kullandıkları ürünler ilgili ne kadar bilgi sahibi olursa nihai tüketicinin memnuniyeti de o kadar fazla olacaktır.Ustalarımız kullandıkları ürünün kalitesi,uygulama şekli,üretim yeri,hizmet noktaları ile ilgili mutlaka bilgilendirilmektedir.Öncelikli olarak bizler bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçmamalıyız.Mevcut şartlarda

84

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

zar zor evi için imkanlarını zorlayarak belli bir bütçe ayıran nihai tüketicilerin parasının boşa gitmemesi hem iyi malzeme satan satıcıların ,hem de bilgilendirilmiş ustaların sayesinde olacaktır. Geçmişten bugüne yapı kimyasalları sektöründeki gelişmeler ve sektörün geleceği hakkında düşünceleriniz nelerdir? Bizim başlangıç zamanımızda ana kalemimiz olan fayans ve seramik yapıştırıcısı dahi birçok bölgede tanınmıyordu.Harçlı tabir ettiğimiz şekilde yapıştırma işlemi gerçekleştiriliyordu. Ama zaman içersinde tüketicilerin ve satıcıların bilinçlendirilmesi, ülkemizin yaşadığı büyük deprem felaketleri ve devletin getirdiği bazı zorunluluklarla sektör her geçen gün büyümektedir. Daha modern ve daha nezih bir Türkiye için insanların yaşadığı mekanlarında bir okadar modern,nezih ve sağlam olması gerekmektedir. Ülkemizin lokomotif sektörü olan inşaatlarımızın ve bu sektörün yan kuruluşları olarak ta bizlerin her bakımdan daha iyi hizmet vermek için uğraş vermemiz gerekmektedir. İnsanlar için hayatlarında en önemli sahip olmak istedikleri şey olan yaşam mekanlarının daha da güvenli olması biz ve bizim gibi kuruluşlara bağlıdır. Son olarak uğraşı kolumuz yapı kimyasalları her geçen gün insanlara daha iyi nefes alacakları ve kendilerini güvende hissedecekleri mekanlar sunmakta çok önemli bir yere sahiptir ve her geçen gün yeni ürünlerle insanlarımızın rahatını ,güvenini düşünmeye devam etmektedir.



Sahadan

Güray Ergün

Ürettiğimiz ürünlerin ana amacı suyu nihai tüketiciye ulaştırmaktır, su hayattır ve batarya bize bu hayatı sunan teknolojidir. Bu teknolojinin içinde barındırması gereken çok önemli ayrıcalıkları olmalıdır. Dünya’da en çok gereksinim duyulan ve en çabuk azalan kaynak olan suyun tasarruflu kullanımını sağlamak, sağlık gereci olması sebebiyle hijyeni sağlamak gibi öncelikli özellikleri olan ürünleri teknoloji ile birleştirmek te bizim firmamızın temel önceliklerinden biridir. Yaklaşık 50 ürün üzerinde endüstriyel tasarım patent belgemiz olduğu gibi her yıl bu ürün gamına en az 3 yeni tasarım modeli de eklemekteyiz.

Ece Armatür San. ve Tic. A.Ş. - Newarc Satış ve Projeler Koordinatörü

Ekrem Tufan

Newarc Hakkında Newarc, 1972 yılında kurulan Ece Armatür’ün 2002 yılında uluslararası pazara yönelik oluşturduğu markadır. İstanbul Anadolu yakasında Kartal-Samandıra’da 12.000 m2 kapalı alanda toplam 150 çalışanı ile hizmet veren Newarc için satış öncesi ve sonrası süreçte müşteri memnuniyetinin eksiksiz olması için kusursuz destek ve hizmet esas alınmaktadır.

86

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Newarc, batarya ürün gamı olarak şu anda 29 farklı serisi ile birlikte tamamlayıcı ürün grupları, duş setleri, fotoselli ve termostatik ürün grupları da dikkate alındığında yaklaşık 240 farklı ürün ile piyasada ürün çeşitliliği ile de dikkat çekmektedir. Böylesine geniş bir ürün çözümü sunduğumuz noktada markamız toplu konutlardan, lüks otellere kadar bir çok projeye cevap verebildiği gibi aynı zamanda nihai tüketiciye hem bayiler hem de yapı marketler üzerinden kolaylıkla ulaşabilmektedir. Kalite ve müşteri memnuniyetini esas alan ve buna her zaman öncelik veren bir misyon ile yönetilen firmamızda üretilen Newarc serisi armatürler kullanıcılarını kolay çözümlerle buluşturmanın yanısıra ıslak mekan yaşam alanlarını farklı çizgisi ve elit stiliyle çekici hale getiriyor. Tüketicinin en sık kullandığı mekanlar olan banyo ve mutfakları ufak dokunuşlarla farklılaştırmak, kaliteyi modern dizaynlarla sunmak, her bir ürün serisinde farklı niteliklere sahip çözümler getirmeyi misyon edinmiş Newarc markası çalışanının, tüketicisinin memnuniyetine her zaman önem ve öncelik vermektedir.


Sahadan

Armatür Sektöründe Rekabet ve Global Kriz Armatür sektöründeki rekabet ve piyasa koşulları için elbette söylenecek çok şey var. Normal ekonomik koşullar sözkonusuyken bile çetin bir rekabetin yaşandığı piyasamızda global kriz ile birlikte farklı stratejiler geliştirmek daha da önem kazanmıştır. Biz Newarc olarak kriz yönetimimizi uygularken bu sürecin başlangıcındaki çalışan sayımızla krizden çıkmaya özen gösterdik. Anlık ve kısa vadeli kazançları hesap etme yoluna gitmedik ve yetişmiş vasıflı elemanımızı muhafaza etmenin kalitemizden de ödün vermeme prensibimizi de desteklediğini gördük. Bununla beraber krizle beraber Türkiye’de inşaat sektörü’nün yaşadığı daralma ve hatta küçülmeye rağmen biz, özellikle doğru fiyat konumlandırması ve buna benzer uygulamalarla satışlarımızı kriz ortamında dahi arttırmayı başardık. Daha öncede değindiğim üzere, özellikle de kaliteden ödün vermeyen, doğru fiyatlandırılmış ürün satma prensibimiz ve marka değerimiz bugün göstermektedir ki bir

çok projenin daha sunum aşamasında bile Newarc’ın tercih edilebilir ürünler listelerinde yer almasını sağlamaktadır. 2010 yılı itibariyle özellikle ilk altı ay içerisindeki ekonomik seyirin, senenin kalan kısmı ve hatta gelecek yıl içinde bir kılavuz olacağı kanaatindeyim. Biz Newarc olarak geçtiğimiz dönemde yaşadığımız kriz sürecinde de olaylara hep bu gözle iyimser pencereden bakmayı tercih ettik ve hatta piyasada ziyaret ettiğimiz bayilerimize de bu moral motivasyonu aşılamaya, elbirliğini sağlamaya gayret ettik. Sektördeki diğer oyuncularla olan rekabetimize baktığımızda ise şuna değinmekte fayda var diye düşünüyorum; Unutmayalım ki bizimde içinde bulunduğumuz armatür piyasasının tüm oyuncularının varlığı aslında diğer oyuncuların varlığına bağlıdır. Biz üreticileri yaşatan rakiplerimiz, bizleri motive eden itici güç ise onlarla yaşadığımız rekabettir. Diğer rakiplerimiz ile kurallara uygun şekilde sahada daima mücadele içerisindeyiz ve daha öncede dediğim gibi bizler rakiplerimiz olduğu sürece varız. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

87


Sahadan

Hedef Kitle ve Müşteri Talepleri Armatürlerin kullanımda olduğu mekanlara baktığınızda ev hanımlarının en çok titizlik gösterdiği ve hijyenin esas olduğu yaşam alanları olan mutfak ve banyo karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda değişen tüketici taleplerini incelediğimizde de görüyoruz ki sadece fonksiyonellik, sadece hijyen tüketicinin karar verme aşamasında tek başına etkili olamıyor. İşte tam bu noktada özellikle de ev hanımlarının bizim ürünlerimizde karar verici olması sebebiyle bir de tasarım etkeni ortaya

88

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

çıkıyor. Zamanında evlerimizin gizli bir köşesi olarak gördüğümüz banyolarımız bugün artık evin karakterini belirler durumdadır. Biz de bu sebeple Newarc olarak ürünlerimizi kullanışlı, sağlam, kaliteli üretme anlayışımızı tasarımda da farklılık yaratarak taçlandırıyoruz. Amacımız, müşterilerimizde yarattığımız beğeni, kaliteli ve hesaplı ürün algısı ile markamızı daha ileri seviyelere taşımak ve gelişen teknoloji ile dünya trendlerini tüketiciye sunmaktır.



Sahadan

Artemis İnş. San. ve İnş. Malz. Paz. Tic. A.Ş. Bölge Sorumlusu

Emrah Güven Geçmişten bugüne profesyonel iş hayatınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Sektöre ilk girişim 1999 yılı sonunda İntermart duşakabin firması ile başladı.İntermart’ta 2001 yılı sonuna kadar çeşitli kademelerde görev aldım.Firmanın lokasyon değişikliği nedeniyle sektöre kısa süreli ara vermek zorunda kaldım. İnşaat yapı sektörünün daha çok güvenlik kısmı ile ilgili faaliyet gösteren kurşun geçirmez cam üretimi yapan özel bir firmada piyasa ve sektörün bu alanıyla ilgili önemli bilgi ve birikime sahip oldum. Daha sonra yine sektöre kısa bir ara vererek Türkiye’nin lokomotif kuruluşlarından olan Eczacıbaşı bünyesinde satış-pazarlama tecrübelerimi pekiştirme şansı buldum.

90

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Orhan Hopa

Buradaki görevimden Artemis A.Ş. satış ve pazarlama müdürü Levent Yolcu’nun tavsiyesi ve sektöre olan yakınlığım nedeniyle hala severek hizmet verdiğim sektörün önemli kuruluşlarından olan ARTEMİS A.Ş. ailesinde çalışma şansına sahip oldum. Gerek Levent Yolcu’nun gerekse firmamızın yönetim kurulu üyelerinin desteğiyle daha önce edindiğim bilgi ve birikimin çok da üzerinde deneyimler edindim. Sektörün nabzını tutan bu kuruluşun çatısı altında olmak Türkiye şartlarında kariyer hedefleri olan bir insanın iş hayatında yakalayabileceği önemli fırsatlardan biridir. İşime duyduğum saygı ve çalışma azmi, bu aile sıcaklığı ile şahsım adına çıtanın yükselmesine sebep olmuştur. Maddi olanaklarla açıklanamayacak bu sıcaklık bazı doyumları da üst seviyede tutmaktadır. Son olarak iş hayatımın şu ana kadar gördüğüm benzer pozisyonlar içinde olabilecek en iyi olanak ve çalışma imkanlarına sahip olarak hizmetimi bu bünyede sürdürmekten mutluluk duyuyorum.Bu alanda bu şartları bana ve tüm çalışma arkadaşlarıma sunan ARTEMİS A.Ş. yönetim kurulunun tüm üyelerine teşekkür ederim.


Sahadan Satış/Pazarlama Temsilcisi olarak firmanızın iletişim köprüsü görevini üstleniyorsunuz. Büyük bir sorumluluk gerektiren görevinizin zorlukları ve keyif veren noktalarından bahseder misiniz? Firmamız oturmuş ve köklü bir firma olduğu için süregelen ticari ilişkilerin yanında yeni yüzler ve yeni projeleri hayata geçirmeye çalışıyorum. Tabi ki ekonomik krizin bazı sıkıntılarına üzülerek şahit oluyoruz. Bunları da firmamızın uzun yıllardır sürdürdüğü ilkeli ticari anlayışı ile rahatlıkla aşabiliyoruz. Büyük projelerin altına Artemis imzasını atabilmek, kalitesini üretimden montaja ve satış sonrası operasyonlara yaymış ürünlerimizin bu projelerde uygulanmasını görebilmek üretim ve satış evrelerinin tüm yorgunluğunu üzerimizden atmamıza neden oluyor. Aldığımız teşekkür telefonlarından iyi niyet görüşmelerine kadar tüm bu olumlu ve güzel mesajlar her sabah aynı şevk ve azimle güne başlamamızı sağlıyor. Son dönemlerde farklılaşan ticari koşullar çerçevesinde gelişen, değişen ne gibi kurallara şahit oldunuz? Bu yeni kuralların ticarete etkileri nelerdir? Kriz nedeniyle zedelenen güvensizlikten kaynaklanan sıkıntıları her işletme her sektör bünyesinde yaşıyor. Mevcut satış kaygısının yanında tahsilat kaygısı da eklenince kurallar biraz daha sertleşiyor. Setleşen bu kurallar mevcut ekonomik durum doğrultusunda satın alma gücünü ve fiyatları belirgin oranda düşürmüştür. Buna reaksiyon olarak karşılıklı iyi niyet çerçevesinde proje bazlı veya genel uygulamalarımız mevcuttur. Bu uygulamalarla hedefimiz oluşan bu etkileri en aza indirgemek ve iş ortaklarımız güçlü tutmaktır. Ticari rekabet sahasının oyuncularından biri olarak gelecek rekabet şartları ve ticari gelişmeler hakkında önerileriniz nedir? Herkesin bildiği üzere şuan ki ekonomik göstergelerin tetiklemesiyle daha da kızışan bu rekabet ortamı fiyat indirimi,sürekli yenilenme,üretimde kaliteyi düşürmeden maliyetleri azaltacak tedbir ve uygulamaların

91

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

artmasına sebep olmuştur. Bu uygulamaları firmalar çeşitli ticari insiyatifler içerisinde hayata geçiriyorlar. Kimi firma personel sayısında azaltma,maaş indirimi gibi uygulamalara giderken Artemis ve benzer nitelik ve ticari anlayış içinde olan ender firmalarsa tamamı ile ‘kar fedakarlığı’ ile bu zor dönemleri yine katkı sağlayan tüm personel ve unsurlarla aşmayı planlamaktadırlar. Tabi ki bunun zorluk derecesi ve riski diğer uygulamalara nazaran daha cesaret ve özgüven isteyen davranışlardır. Ticaretin acımasız kuralları bu oyunu daha da zorlaştırsa da her zaman insani bakışın ve yaklaşımın gelecekte olası iyi ekonomik koşullarda fedakar firmaların çok daha başarılı olacağı kanısındayım.


Ekonominin Nabzı

İş Dünyasının İç Talebe Yönelik Umutsuzluğu Büyüme Oranını Etkileyebilir Dürüstçe söylemek gerekirse, bir ay önce, yani geçtiğimiz aralık ayında, Türkiye’nin aylık ihracat hacminin yeniden 9,5 milyar doları asması, ekim ayındaki yüksek çıkması, ekonomistleri aralık ayı kapasite kullanım oranının yüksek çıkabileceği konusunda umutlandırmıştı. Ekim ayında, ihracat hacmi 10 milyar dolara yaklaştığında, imalat İMSAD Ekonomi Danışmanı sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 71,8’e, özel sektör kapasite Prof. Dr. Kerem Alkin kullanım oranı ise yüzde 71,9’a ulaşmıştı. Bu oranlar, küresel krizin Türk ekonomisini derinden etkilemeye başladığı, 2008 yılının aralık ayından bu yana ki en yüksek kapasite verileriydi. Kasım ayında aylık ihracat hacminin gerilemesi, doğal olarak kapasite kullanım oranının da gerileyeceği yönündeki beklentiyi güçlendirdi ve bu beklentiyi doğrulayacak şekilde, özel sektör kapasite kullanım oranı yüzde 70,4’e, genel kapasite kullanım oranı da yüzde 70,7’ye gerilemişti. Tekrarlamak gerekirse, aralık ayında ihracat hacmi yeniden 9,5 milyar doları asınca, geçen hafta paylaştığımız değerlendirmede, kapasite kullanım oranının yeniden yükseleceğini umut etmiştik ve bunun sonucunda, sanayi üretiminin aralık ayında 114-115 puana ulaşması halinde, 2009’un son çeyreğinde büyümenin yüzde 2,5 ile 4 arası çıkabileceğini belirtmiştik. Ancak, 12 Ocak Salı günü açıklanan TÜİK ‘imalat sanayinde eğilimler’ anketi, ekonomistleri şaşırttı. Çünkü, ihracattaki olumlu artışa rağmen, kapasite kullanım oranı kasım ayına göre bile gerilemişti. Özel sektör imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 69,5’e gerilerken, genel kapasite kullanım oranı, yüzde 69,7 ile Ağustos ayı seviyesine geriledi. Bu nedenle, 2009’un son çeyreğine yönelik büyüme beklentilerimiz de kırıldı.

92

YILLAR SEKTÖR

2009 YILI KAMU ÖZEL

OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN

68,8 86,2 81,1 64,8 55,2 80,7

63,0 63,6 64,6 66,8 70,5 72,6

88,7 84,1 86,3 91,2 93,7 95,2

79,1 78,7 80,6 80,4 80,8 80,6

82,2 88,9 84,8 84,0 87,9 92,2

77,7 78,7 81,5 81,3 82,6 82,2

82,8 83,0 84,0 91,0 90,3 90,0

74,2 76,3 80,2 80,9 81,3 82,0

TEMMUZ

87,8

72,1

93,3

78,1

89,9

80,6

93,6

79,9

AĞUSTOS

88,9

69,5

93,5

73,8

87,1

79,2

94,1

77,0

EYLÜL

85,6

69,9

94,2

77,9

91,2

82,0

91,2

81,2

EKİM KASIM ARALIK

67,6 88,8 86,8

71,9 70,4 69,5

83,5 75,3 61,6

75,8 72,5 65,2

91,0 90,8 90,5

81,8 81,3 79,7

91,8 89,4 91,0

80,7 81,7 80,0

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

2008 YILI KAMU ÖZEL

2007 YILI KAMU ÖZEL

2006 YILI KAMU ÖZEL


Ekonominin Nabzı İş dünyasının iç taleple ilgili umutsuzluğu kapasiteyi olumsuz yönde etkiledi Bu durumda, eğer kapasite kullanım oranı ağustos düzeyinde kaldıysa, aralık ayı sanayi üretimi için 99 ile 103 puan arasında bir tahminde bulunmamız gerekiyor. 2008 yılının aralık ayı sanayi üretiminin 90 puana gerilediği dikkate alındığında, bir önceki yıla göre sanayi üretimindeki artış yüzde 10 ile 12 arasında gerçekleşecek. O halde, 2009 yılının son çeyreğinde sanayi üretimi en iyimser tahminle yüzde 4,4 ile 4,9 arasında artacak gözüküyor. Bu nedenle, 2009 yılının son çeyreği için öngördüğümüz yüzde 2,5 ile 4 arasındaki büyüme tahminimizi, yüzde 0,5 ile 2 aralığı olarak revize etmemiz gerekiyor. Bu durumda, 2009 yılının tümü için yüzde -5,8 ile - 6,3 aralığında bir büyüme tahminini vurgulamam gerekiyor. İşyerlerinin mevcut ve beklenen durumu, Aralık 2009 Geçen aya göre artış belirten işyerleri (%)

Geçen aya göre azalış belirten işyerleri (%)

Geçen aya göre değişim oranı (%)

Gelecek ay için beklenen değişim oranı (%)

Üretim Miktarı

36,3

33,2

1,2

0,1

Yurtiçi Satışlar

40,3

30,4

10,5

-5,9

Satış Fiyatları

11,3

20,6

-0,2

0,3

Hammadde Fiyatları

20,2

5,7

0,5

0,5

Konusu

Peki, 9,5 milyar doları asan ihracat hacmine rağmen, ne oldu da imalat sanayinde kapasite kullanımı geriledi? Cevabı, yine imalat sanayinde eğilimler anketinde gizli. Esasen, özel sektörün 2010 yılının ilk ayları için iç talepte bir canlanma umudu gözükmediğinden, iç talepteki zayıf seyrin bir sonucu olarak, ihracat amaçlı üretim dışında, iç piyasa amaçlı üretimin azaltıldığı anlaşılıyor. Nitekim, ankete katılan imalat sanayi firmaları, içinde bulunduğumuz Ocak ayı için, yurtiçi satışlarında yüzde 5,9’luk daralma bekliyorlar. Buna rağmen, firmalar ürünlerinin fiyatına yüzde 0,3 oranında zam yapmayı düşünmekteler. Bu da, Merkez Bankası’nın 2010 yılının ilk birkaç ayında enflasyonda kısmen yukarı doğru seyrin görülebileceği yönündeki görüsü ile örtüşüyor. En büyük şikâyet iç talep yetersizliği Firmaların hangi nedenle tam kapasite ile çalışmadıkları sorusuna, ankete katılan imalat sanayi firmalarının yarısından fazlası, yani yüzde 53,9’u ‘iç pazarda talep yetersizliği’ şikâyetiyle cevap veriyor. 2008’in ekim ayından itibaren hızla etkisini hissettiren küresel kriz nedeniyle, ihracat hacmimizin bir ara 12 milyar dolar düzeyinden 6 milyar dolar düzeyine geriledikleri dikkate alındığında, aylık ihracat hacmi yeniden 9,5 milyar dolar düzeyine geri dönmüş olsa da, dış pazarda talep yetersizliği şikâyetine işaret eden firma oranı yüzde 31,2. Mali imkânsızlıklar ise yüzde 3,3’lük bir firmanın sıkıntısı olarak öne çıkmış. Yerli ve ithal hammadde bulamama ve isçilerle ilgili meseleleri şikâyet eden firma oranı ise hayli düşük. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

93


Ekonominin Nabzı Bankalara ‘yeni yıl’ şoku İş dünyası, 2010 yılında iç talebi nasıl canlandırabileceğini düşüne dursun, yeni yıla birçok kalem mal ve hizmette gözlenen vergi artışları ile girdik. Karayolu geçiş ücretlerinin arttırılması da cabası. Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan’ın, bankalardan her şubesi için 24 ile 48 bin lira arasında yıllık harç alınacağını açıklaması, bankalara ilginç bir yeni yıl sürprizi oldu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bütçe dengelerini korumak için, yeni bir uygulama olarak her yıl tüm banka şubelerinden, yerleşim yerlerine göre tutarı değişmek üzere, harç alınacağını açıkladı. Mevcut uygulamada, yani yeni düzenleme öncesinde, bankalar sadece şube açarken bir defaya mahsus olmak üzere 27 bin lira harç ödemekteydi. Bankalar, bu doğrultuda, küçük yerleşim birimlerindeki şubeler için 24 bin lira, nüfusu 5 bin-25 bin olan ilçelerdeki şubeler için 36 bin lira, nüfusu 25 binden fazla olan yerleşimlerdeki şubeler için ise 48 bin lira yıllık harç ödeyecek. Başbakan

94

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Yardımcısı Babacan, bu yeni düzenlemenin 2010 yılı bütçe dengelerini koruma adına atılmış bir adım olacağını vurguladı. Babacan, buradan “makul bir gelir” sağlayacaklarını, tutarın bankacılık sektörü için de ciddi bir yük olmadığını belirtti. Harcın, bankacılık sisteminin genel kârlılığına ve bilançolarına bakıldığında, bünyelerini ve genel is yapma potansiyellerini etkileyecek bir sonuç da getirmeyeceğini vurgulayan Babacan, küçük yerleşim merkezlerinde tutarı düşük tutmalarının sebebini, o kılcal damarlara kadar bankacılık hizmetinin gitmesini sağlamaya devam etmek olarak açıkladı. Babacan, buna konuya iliksin düzenlemenin Maliye Bakanlığı’nın birkaç gün içinde göndereceği paketin içinde yer alacağını söyledi. Başbakan Yardımcısı Babacan, konuyu bankalarla önceden konuşmadıklarını hatırlattı. Görülen o ki, Hükümet, ekonomi yönetimi 2010 yılı bütçe açığının 50 milyar TL’yi geçmemesi yönünde kararlı. Bu tür kaynaklar, tam unutulmuşken, tekrar is dünyasının, ekonomi çevrelerinin gündemine giren IMF anlaşmasıyla bağlantılı mı, önümüzdeki günlerde anlayacağız.



Hukuken

YENİ Çek Kanunu Çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına ve çek hamillerinin korunmalarına ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan düzenlemeler yeni ve müstakil bir kanuna taşındı. Kanun tekniği ve genel düzeneme olan Türk Ticaret Kanunu ile uyumu çok tartışmalı olmakla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu getirdiği yeni hükümler ile başta bankalar olmak üzere çek keşide edenlere ve hamillere önemli hak ve yükümlülükler getirmektedir. Bu durumu çek keşide edilmesinin başlıca tarafları bakımından inceledğimiz bu yazımız çek kullanımı bakımından yeni kanunun genel çerçevesini vermeyi amaçlamaktadır. BANKALAR BAKIMINDAN YENİLİKLER • Bankalar bakımından çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını araştırmakla ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlülüğü getirilmiştir; aslında bu yükümlülük önceki düzenleme içerisinde de mevcut olup burada bir kısım banka tarafından ısrarla ihmal edilen veya ihmal edilmesine çalışanların göz yumduğu araştırma mükellefiyetini tekrarlanmaktadır. Bu çerçevede Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklı olması halinde bu kişilerin adlî sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlendirilmiştir. Dolayısıyla yeni düzenlemeyle bankaların istihbarat servislerinde, kişiler hakkında TCBM nezdinde tutulan kayıtlara nazaran daha uzun bir süre boyunca olumsuz kayıtların takibi söz konusu olacaktır. • Banka, Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişiden, her defasında tacir veya esnaf

96

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten murat@murathukuk.com

ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda yazılı beyanını almakla yükümlü kılınmıştır. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ise, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmeyecektir. • Çek defterleri bankalar tarafından nama yazılacak yani “isme” yazılacak çekler ve “hamiline” yazılabilecek çekler ayrı ayrı kısımlandırılacaktır. Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlü kılınmıştır. Ayrıca Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Bu düzenlemeye rağmen Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde bankalar tarafından bastırılacak herhangi bir çeke hala hamile yazılı çek yazmak mümkündür. Ancak belirtmek isteriz ki Türk


Hukuken Ticaret Kanunu çerçevesinde olmayan bir ayrım ve düzenlemenin yeni Kanun ile bu şekilde getirilmesi sadece cezai sonuçları bakımından önem kazanmaktadır. Cezai sonuçları dikkatre alınmazsa, kanuna aykırı olarak keşide edilen çekin geçerliliği bakımından yeni ek Kanunundaki bu ayrımın hiçbir önemi bulunmamaktadır. • Yeni çek kanunu ile getirilen diğer bir düzenleme ise, Bankalarca, “tacir olan” ve “tacir olmayan” kişilere verilecek çekler ile “hamiline düzenlenecek çeklerin”, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılma zorunluluğudur. Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlü kılınmıştır. Tacir olmayan kişiye, tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında ise elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunacaktır. • Bankalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, yeni esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastıracaklar ve 1.7.2010 tarihine kadar da müşterilerine yeni çek defterlerini verecek ve ellerindeki eski çek defterlerini imha edeceklerdir. • Bankaların karşılıksız çek yaprağı bakımından ödemekle sorumlu olduğu miktar ise yeni kanuna göre 600 TL. olarak düzenlenmiştir. Kanunun yürürlük tarihinin 20.12.2009 olduğuna burada dikkat çekmek isteriz. • Bankanın, çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi veya kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası ödemesi hususu ve Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, “karşılıksızdır” işlemi yapmayan banka görevlisi hakkında, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası verilmesi imkanı getirilerek banka şubeleri arasında gidip gelmekten yo-

rulan hamilin durumu biraz olsun hukuki güvence altına alınmıştır. Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin, karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen, yani hamile yalan beyanda bulunan veya işlemi zorlaştıran banka görevlisinin ise şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilmesi mümkündür. • Yine son olarak bankalar bakımından hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisinin, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilmesi söz konusudur. ÇEK LEHDARI BAKIMINDAN Kanun ile çek hamili şahıslar bakımında getirilen en önemli yeniliklerden biri Türk Ticaret Kanunu’nun çekte düzenleme tarihinine ilişkin 707. maddesi ile ilgilidir. Türk Ticaret Kanunu, “Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir” şeklindeki temel düzenlemesi ise karşılıksız çekin sonuçlar bakımından farklı bir düzenleme tabi tutulmuştur. Buna göre “üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen ödenmemiş çekOcak - Mart 2010 / Sayı 69

97


Hukuken le ilgili olarak hukukî takip yapılamayacağı” şeklindeki düzenleme ile çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinden(vadesinden) önce ibraz durumunda tamamen veya kısmen çekin ödenmemesinin sonuçları keşide tarihine kadar(vadeye kadar) askıya alınmıştır. Bu durum unutulmaksızın çek lehdarı bakımından yeni kanunun düzenlemelerine bakıldığında; • İleri düzenleme tarihli çeklerle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi olan on gün(keşide yerinde ibraz ediliyorsa) ve bir aylık(keşide yerinden başka bir yerde ibraz ediliyorsa) süreler içinde bankaya ibraz edilmesi ve (kısmen veya tamamen) karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şartı getirilmiştir. Yani çeki, keşide tarihinden önce bankaya ibraz etseniz dahi, hukuki takibe konulabilmesi bakımından, çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinde(vadesinde) ve onu takip eden ibraz tarihinde TEKRAR ibraz zorunluluğu getirilmiştir. Bu durum açıkça Türk Ticaret Kanunu’nun çeke ilişkin düzenlemelerine aykırıdır. İlk ibraz üzerine tamamen veya kısmen karşılıksızdır işlemi yapan banka ikinci ibrazda da aynı işlemi mi yapacaktır? Bu durum fazlasıyla karışık ve tartışmalı bir durumdur. Ancak burada önemli olan husus İleri düzenleme tarihli çeklerin, üzerindeki tarih ve takip eden ibraz süresi içerisinde İBRAZININ zorunluluk haline gelmiş olmasıdır. Aksine hareketle sadece ileri düzenleme tarihi öncesindeki ibraz üzerine, icrai takip işlem yapılmaya çalışıldığında, bu düzenleme nedeniyle muhtemelen -çek karşılıksız çek yaptırımına- sahip olmayacak, hatta kambiyo senedine mahusus takibe konu edilememesi dahi söz konusu olabilecektir. • Yine geçici bir süreyle sınırlandırılmış bir hüküm olarak 31/12/2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz sayılmaktadır. Yani bu tarihe kadar ileri tarihli çekler sadece üzerinde yazılı tarih ve kanuni ibraz süreleri içerisinde bankaya ibraz edilecektir. Bu tarihten sonra ise çek ibraz edilebilecek ancak icrai takip yapılabilmesi bakımından ise yukarıdaki maddede açıkla-

98

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

dığımız üzere çekin TEKRAR ibraz süresinde bankaya ibrazı gerekecektir. ÇEK KEŞİDE EDENLER BAKIMINDAN Karşılıksız çek keşide etmenin cezası da yine bu Kanun ile açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre kısmen veya tamamen karşılıksız çek keşide etmenin cezası önceki düzenlemede olduğu gibi tekerrür durumunda hapis cezası yerine, her bir çek yaprağı bakımından önce adli para cezası, bu para cezasının ödenmemesi durumunda hapisle tazyik uygulaması olarak öngörülmüştür. Çek keşide edenler bakımından; • Kanun’a göre karşılıksız çeke sebebiyet vermenin cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmaması koşulu ile hamilin şikâyeti üzerine ve her bir çekle ilgili olmak üzere binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıdır. Her halukarda hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacaktır. • Çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi yani karşılıksız çekten dolayı ceza koğuşturmasına muhatap olacak olan şahıs(lar) çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler olacaktır. Dolayısıyla cezanın muhatabı da bu kişilerdir. • Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemeyecektir. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine ait olacaktır. • Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarla-


Hukuken rını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlü kılınmıştır. • Karşılıksız çek keşide eden kişinin, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilmesi mümkün hale gelmiştir. • Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. • Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. • Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişiler bakımından;

• Mahkum kişilerin, kanun çerçevesinde ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilecektir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemeyecektir. hükümlüler tarafından, bu imkan değerlendirildiğinde, kanuni haklarını kullanarak şahsi şikayet hakkını kullanan bir çek hamilinin (mağdurunun), borçlusunun rızası hilafına hapisten çıkması mümkün hale gelmiştir. 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldıran 5941 sayılı yeni Çek Kanunu “bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleri hariç” uygulanmak üzere Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih olan 20.12.2009 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiş olduğunu dikkatinize sunarak yazımızı bitiryoruz.

• Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilecektir. Belirtilen yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması şarttır! Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

99


Bayi Vizyonu

Fayda Analizi SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı Çetin Cinemre cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com

Fayda, bir mal veya hizmetin önemi ile yarattığı müşteri memnuniyeti arasındaki ilişkide ortaya çıkar. Şu şekilde gösterilir:

FAYDA = ÖNEM X MEMNUNİYET DÜZEYİ Önem, müşteri açısından tanımlanır. Mal veya hizmetin önemi denildiği zaman, o mal veya hizmetin rakip ürün veya hizmetlerden ayırt edici özelliklerinin neler olduğu (farklı olup olmadığı) anlaşılır. Önem yüksek ise, ürün veya hizmet rakiplerinden farklı ve üstün özellikler taşıyor demektir. Bu bağlamda önem, ürün veya hizmetin özelliklerinin pazardaki rakiplerinin özellikleri ile kıyaslaması sonucunda belli olur. Bu kıyaslamayı müşteriler yaptığı için önem derecesi değişkenlik gösterir. Bir müşterinin yüksek önem verdiği özelliğe, başka bir müşteri düşük önem verebilir veya onu hiç önem vermeyebilir. Ürün veya hizmeti müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerine göre tasarlamak ve sunmak için önce pazar araştırması yapmak gerektiği bilinen bir gerçektir. Bu araştırma kapsamına müşterilerin ürün veya hizmet özelliklerine verdiği önem de eklenebilir. Şöyle ki: • • • • •

Müşterilerin önemsediği özellikler nelerdir? Müşterilerin “olmazsa olmaz” dediği (vazgeçilmez) özellikler nelerdir? Müşterilerin rekabetçi (farklı veya üstün) bulduğu özellikler nelerdir? Müşterilerin önemsediği, ama pazarda bulunmayan özellikler nelerdir? Müşterilerin önemsemediği veya gereksiz bulduğu özellikler nelerdir?

Üretici şirketler elde ettikleri bu bilgiler ile şunları yapabilirler: •

100

Özelliklerin, önem derecesini veya sırasını bilebilirler. Hangi özellik, ürüne daha fazla değer katmakta ve satış potansiyelini etkilemektedir?

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

• • •

Müşterilerin gereksiz (işe yaramaz) bulduğu özellikleri kaldırabilirler. Çünkü üründeki her özelliğin bir maliyeti vardır. Müşterilerin önem vermediği bir özellik için bu maliyete katlanmanın gereği yoktur. “Olmazsa olmaz” denilen özellikleri, “standart özellikler” olarak kabul etmelidirler. Bunlar üründe zaten olması gereken özelliklerdir. Rakip ürünlerde bulunmayan, fark yaratan (rekabetçi) özellikleri sürdürme yoluna gitmelidirler.. Bunlar ürünü çekici kılan özelliklerdir. Müşterilerin önemsediği, ama pazarda olmayan özellikleri; “pazar boşluğu” şeklinde tanımlayabilirler. Bu özellikler ürüne eklenebilir mi? Bunun maliyeti ne olur? Müşteriler bunun için para ödemeye hazır mıdır? Bu sorgulama sonucunda şirket pazar boşluğunu doldurma konusunda kararını verir.

Şirketler, müşterilerin önemli buldukları özellikleri önemsememe gibi bir tutum içinde olamazlar. Bu tutum çağ dışıdır. Devir, müşterinin devridir ve onun borusu ötmektedir. Tartışılması ve sorgulanması gereken şudur: Müşterilerin önemsediği veya yüksek önem verdiği (fark yaratan) özelliklerin tümü, ürüne eklenebilir mi? Üretim teknolojisi buna olanak verir mi? Örneğin; •

• • • •

Hava koşullarından hiçbir şekilde etkilenmeyen; dökülme, kabarma, renk tonu değişimi gibi sorunlar yaratmadan yıllarca dayanan dış cephe boyası yapılabilir mi? Soğuktan etkilenmeyen, donmayan çimento üretilebilir mi? Kırılmayan kiremit yapılabilir mi? Sıva üstüne macun ve zımpara uygulaması gerektirmeyen saten boya üretilebilir mi? İnceltici gerektirmeyen (vernik gibi) yağlıboya yapılabilir mi?

Müşterinin istediği özelliklerin bazılarını sunmak hemen olanaklı olmayacak, belki biraz zaman alacaktır. Bugün için “olmaz, yapılamaz” denilen bir çok şeyin zaman içinde teknolojinin gelişmesi ile birlikte yapılabileceğini, geçmiş deneyimler göstermektedir.


Bayi Vizyonu Fayda analizinin ilk aşamasında ürün veya hizmetin özelliklerine müşterilerin verdikleri önem oransal olarak belirlenir. Örneğin; su bazlı boyanın baskı gücü, yani dolgusu veya örtücülüğü %15, dayanıklılığı %13, fotokatalitik özelliği ise %12 önemli olabilir. Geriye kalan %60 ise boyanın diğer özelliklerine verilen önemdir. Bir özelliğe hiç önem verilmemiş ise (sıfır önem) bunun anlamı şudur: Müşteri bunu bir özellik olarak görmemektedir. Bunun olması veya olmaması hiçbir şeyi değiştirmez. Fayda analizinin ikinci aşamasında özelliklerin yarattığı müşteri memnuniyeti araştırılır. Müşterilere sorularak (görüşme, anket, internet yoluyla) ürün veya hizmet özelliklerinden ne kadar memnun oldukları/olmadıkları ortaya konur. Memnuniyet, 1-10 arasındaki puanlar ile gösterilir. Örneğin, müşteri bir özellikten çok memnun ise, o özelliğe 10 puan vermiş demektir. Memnuniyetin derecesine göre puan 9, 8 veya 7 olabilir. Memnuniyetsizlik ise 5 ve altındaki puanlar ile belirtilir. 1 puan, müşterinin şikayetçi olduğu özelliği gösterir. Önem ve memnuniyet düzeyin çarpılması ile ürün veya hizmetin faydası bulunur. Aşağıdaki fayda analizinde rakamlar örnek olarak verilmiştir. Bir araştırma sonucuna dayalı değildir. ÜRÜN ÖZELLİLERİ (Su bazlı boya)

ÖNEM (1) %

MEMNUNİYET DÜZEYİ (2)

FAYDA (1 X 2)

Baskı gücü (Dolgusu, örtücülüğü)

15

8

120

Dayanıklılığı (küfe, neme karşı)

13

7

91

Kendini temizlemesi (fotokatalitik) Antibakteriyel olması Kuruma süresi Uygulanabilme kolaylığı Astar gerektirmemesi

12 10 10 9 7

8 8 6 7 5

96 80 60 63 35

İnceltme gerekliliği

6

9

54

5 5 5 3 %100

8 8 4 3

40 40 20 9 708

Teflon özelliği Silikon özelliği Renk seçenekleri Ambalajı Toplam

Aynı fayda analizi, rakip ürünler için de yapılmalıdır. Bu şekilde ürünlerin faydaları kıyaslanabilir ve şu sorulara yanıt verilebilir: • • •

Hangi ürün müşteriye daha çok fayda sağlamıştır? Faydası en yüksek ve en düşük özellik hangidir? Hangi üründeki, hangi özellik en yüksek memnuniyet yaratmıştır?

• • • • •

Hangi üründeki, hangi özellik en düşük memnuniyet sağlamıştır? Sadece tek üründe bulunan özellik (fark yaratan özellik) hangisidir? Müşterinin önemsediği, ama pazarda olmayan (ürünlerde bulunmayan) özellikler nelerdir? Müşterinin önemsemediği, ama üründe var olan özellikler nelerdir? Ürünlerdeki ortak özellikler nelerdir?

Müşterilerin amacı, yüksek önem verdikleri özelliklerden yüksek memnuniyet sağlamaktır. Bu şekilde en yüksek faydayı elde etmeyi umarlar. Düşük önem verdikleri özelliklerden memnun olup olmamaları onlar üzerinde fazla etki yaratmaz. Bu özellikler, “olmasa da olur” özelliklerdir. Bunlar üzerinde fazla durmaya gerek yoktur. İlgi ve dikkat öncelikle müşterilerin yüksek önem verdiği ve pazarda bulunmayan özelliklere yöneltilmelidir. Fark yaratmanın ve rekabetçi olmanın yolu budur. Müşteriler bir özelliğe önem verirken şu ölçütleri dikkate alırlar: • • • • •

Farklı olması (sıradan olmaması), Rakiplerinden ayırt edilebilmesi, Eşinin, benzerinin bulunmaması; İlk kez pazara sunulması (yenilik olması), Özelliğin duygularına seslenmesi (o özelliği taşıyan ürüne sahip olmakla kendini ayrıcalıklı hissetmesi), • Kişisel zevklerine hitap etmesi, • Hayatına anlam katması. Müşteriler kendileri için anlam taşıyan ve hayatlarına anlam katan şeylerden hoşlanırlar. Örneğin, evlerinin duvarlarına sürdükleri saten boyanın rengi onlar için anlam ifade edebilir. Bazı müşteriler, bazı renklere tutkundur. Fanatik taraftar yaşadığı veya çalıştığı ortamı futbol takımının renkleri ile süsler. Hareketli, atak insanlar; genellikle parlak ve canlı renklerden hoşlanırlar. Bu bağlamda renkler, onların kişiliğini yansıtabilir. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

101


İletişimde İletişim Acaba hiç merak ettiniz mi? Türkçemizi doğru biliyor ve doğru bir şekilde kullanabiliyor muyuz? Günlük hayatımız içinde kullandığımız pek çok kelimenin asıl anlamlarını bilmek doğru iletişim için doğru teknikleri kullanmakta çok büyük önem taşır. O halde siz de gelin, bu testi çözerek kendinizi test edin... Bazılarında çok şaşıracağınızı ve güleceğinizi garanti ederim. Başarılar.... 1.Mülki Erkân nedir ? Nasıl okunur ? a) Mal mülk sahibi insanlar topluluğu / a sesi uzun okunur b) Vali,Kaymakam,Belediye Başkanı ile topluluğun ileri gelenleri / ka sesi ince ve uzun okunur c) Kamuoyunu yönlendiren kişiler / ka sesi kısa ve kalın okunur d) Mülkiyetçilik kavramıdır / ka sesi kısa okunur

Almila Dalkılıç almilad@yahoo.com

2. İştigal etmek nedir ? a) Kendini müdafaa etmek b) Bir şeye dahil olmak c) Bir işle uğraşmak d) Boş işlerle uğraşmak

9. Hangisi yanlıştır ? a) Müteşekkil ; oluşan demektir b) Müteşekkir; teşekküre gerek olmadığı anlamındadır c) Müteşekkil; düşünme akılda tutmadır d) Müteşekkir; sevgi dolu anlamına gelir

3.Aşağıdakilerden hangisi doğrudur ? a) Abeste iştigal etmek b) Abesle iştirak etmek c) Abesle iştigal etmek d) Abesde iştigal etmek

10. İstifa - İstifa etmek - İstifa eden kelimelerindeki ti ne şekilde okunur ? a) ti kısa - ti uzun - ti kısa b) ti uzun - ti kısa - ti uzun c) ti uzun - ti uzun - ti kısa d) ti uzun - ti uzun - ti uzun

5.Bab-ı âli nedir ? a) Takdir edilen b) İlim irfan mekanı c) Yüksek kapı d) Geniş yol e) Âlimlerin yetiştiği yer 6. Ayol kelimesi nereden gelir ? a) Bağdattan b) Yemenden c) Ey Oğul’dan d) Aya bak’dan e) Dolunaydan 7. Hangisi doğrudur ? a) Estağfurullah b) Estağfirullah c) Estağfirallah d) Hiçbiri 8. Okul kelimesi için aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur ? a) Türkçe kökenli bir kelimedir b) İngilizce school’dan gelmektedir c) Fransızca Ecole’den gelir d) Yukarıdakilerin hepsi doğrudur

102

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

11. Vak’a ile Vaka arasındaki fark nedir ? a) Vak’a haber, Vaka beceri demektir b) Vak’a olay, Vaka bununla beraber anlamındadır c) Vak’a oluşan, Vaka veya demektir d) Hiçbiri 12.Hangi üçü doğrudur ? a) Dekoratör-Münasib-Kaparo b) Mütevazi-Develüasyon-İnkılap c) Deklerasyon-Unvan- Karnabahar d) Doküman – Aperitif – Attila 13.Hangisinde okuma esnasında i sesi düşmez ? a) ile b) ise c) idi d) irse 14.Öncesinde kısa bir es verilmesi gerekenler hangileridir ? a) Rakamlar b) Tarihler c) Rakamlar-Tarihler d) Kişinin unvanı öncesi e) Kişinin unvanı öncesi ve sonrası • Bu test özgün olarak Almila Dalkılıç’a ait olup kopyalanamaz ve izin alınmaksızın kullanılamaz. 1.b 2.c 3.c 4.a 5.c 6.b 7.a 8.c 9.a 10.d 11.b 12.d 13.d 14.c

4. Aşağıdakilerden hangisi doğrudur ? a) Bil mukabele b) Bir mukabele c) Bin mukabele d) Bir muharebe


Parmak İzi Tektir, Eşsizdir! Afiş, Katalog, Davetiye, Tebrik Kartı, Logo Tasarımı, Broşür / İnsert, Basın/Dergi İlanı, Tanıtım Kitapçığı, Sertifika, Onur Belgesi, Dergi Yapım & Tasarım, Fatura, Makbuz, İrsaliye, Tanıtım Dosyası ve föyleri, Antetli Kağıt, Zarf, Kartvizit, Bez Afiş, Pano Uygulamaları, CD Kapağı ve CD üzeri tasarım ve diğer görsel uygulamalar...

TIMDER Grafik Servisi

0 212 274 28 42 0 212 274 28 43 info@timder.org.tr


Sağlıklı Yaşam

Uzm. Dr. Servet ALAN (Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı)

Mevsimsel Grip ve Domuz Gribinden Korunmanın Yolları de bazı hastalarda ishal ve kusma görülebilir. Grip altta yatan hastalığı olanlarda daha ağır seyretme eğilimindedir. Ağır seyirli hastalık, akciğer infeksiyonu (pnömoni) ve solunum yetmezliği sonucunda ölüme neden olabilir. Bazı hastalarda bakterilere bağlı olarak griple aynı dönemde veya sonrasında akciğer, sinüs ve kulak iltihabı ortaya çıkabilir. Uzun süreli ve kontrolü güç ateş, genel durum bozukluğu, solunum sıkıntısı gibi bulguların varlığında doktora başvurulmalıdır. Bilinç bulanıklığı, zor nefes alma acil müdahale gerektiğinin işaretidir. GRİP HASTALIĞI TANISI İÇİN GÜVENİLİR YÖNTEMLER VAR MIDIR?

Grip hastalığı tanısı ve H1N1 ve mevsimsel grip türlerinin ayırımı için hızlı sonuç veren ve güvenilir testler mevcuttur. Bu amaçla RT-PCR adlı teste başvurulmaktadır. GRİPTEN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Grip hastalığı virüsünün (influenza virüs) A, B ve C olmak üzere üç tipi vardır. İnfluenza A ve B virüsü insanlarda salgınlar yapan grip virüsüdür. İnfluenza A ve B virüsleri antijenlerine göre alt gruplara ayrılırlar. A virüsünün 15 farklı H, 9 farklı N antijeni vardır. Bazı influenza virüsleri insanlarda, bazıları domuzlarda, bazıları ise kuşlarda enfeksiyona yol açar. Domuzlar hem insan hem kuş influenza virüslerine hassas olabilir. Domuz gribi daha önce de zaman zaman insanlarda hastalığa neden olmuştur. Son salgında “domuz gribi” olarak adı geçen grip virüsünün adı, yeni influenza A H1N1 (H1N1) virüsü olarak kullanılacaktır. H1N1 virüsü insandan insana bulaşmaktadır. GRİP HASTALIĞININ BULGULARI NELERDİR?

Grip kendisini yüksek ateş, üşüme-titreme, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, yaygın kas ağrıları ve halsizlikle gösterir. Farklı bir hastalık olan soğuk algınlığında ise, gözlerde sulanma, burun akıntısı, aksırma gibi bulgular daha baskın iken; hastanın genel durumu daha iyidir, halsizlik ve diğer bulguları daha hafiftir. H1N1 virüsüne bağlı hastalığın bulguları mevsimsel griple benzerdir. Mevsimsel grip gibi H1N1 gribi de bazı kişilerde daha hafif, bazı kişilerde daha ağır seyreder. H1N1 gribin-

104

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

• Grip solunum salgıları ile bulaşır. Bulaştırıcılık, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan bir gün önce başlar, yedi gün sonrasına kadar sürebilir. Bu süre küçük çocuklarda ve bağışıklık yetmezliği olanlarda daha uzun olabilir. Virüs konuşma sırasında solunum yollarından çıkan parçacıklarla 1-2 metreye kadar ulaşabilir. • Bulaşmayı önlemek için öksürme, aksırma sırasında ağız - burun mendille kapatılmalı, kağıt mendil çöpe atılmalıdır. Eğer mendil yoksa ve ağız ve burun el ile kapatılmışsa eller su ve sabunla yıkanmalıdır. • Grip olan kişiler başkaları ile yakın temastan kaçınmalı, hastalığın bulaşıcı olduğu dönemde işe ve okula gitmemelidir. • Grip olanların maske takması (cerrahi maske, standard maske) diğer insanlara bulaşmanın önlenmesine yardımcı olacaktır. Hasta olmayan kişiler hastaların yanına girerken maske kullanmalıdır. Dış ortamda hasta olmayanların korunmak amacıyla sürekli olarak maske takmaları önerilmez. • Hasta kişilerle tokalaştıktan veya solunum salgıları bulaşmış yüzeylerle temastan sonra göz, burun veya ağza dokunmak bulaşmaya neden olabilir. Çevremizdeki sık dokunulan kapı kolları, telefon ahizeleri gibi yüzeylerin sık sık temizlenmesi önerilir. Ellerin tüm yüzeylerinin g ereğinde ve sık sık su ve sabunla yıkanması bu yapılamıyorsa alkol içeren el temizleyicilerin kullanılması grip de dahil olmak üzere pek çok hastalıktan korunmaya yardımcı olur.


Sağlıklı Yaşam • Genel olarak gripten korunmanın en etkin yolu aşılanmaktır. Her yıl infeksiyona neden olan grip virüsleri bir önceki yıldan farklı olabilir. Bu nedenle, tüm Dünya’da grip virüsleri izlenmekte ve bunlara göre bir sonraki yılın aşısında yer alacak virüs tipleri saptanmaktadır. Bir önceki yıl yapılan aşının koruyuculuğu giderek azalabildiği için her yıl aşı olmak gereklidir. Aşı tüm grip virüslerinden ve grip benzeri bulgulara neden olan diğer viral hastalıklardan korunmayı sağlamaz. Şu anda kullanımda olan mevsimsel grip aşıları H1N1 gribine karşı etkili değildir. H1N1 gribinden korunmayı sağlayan aşılar kullanıma girmiştir. Mevsimsel grip tedavisinde kullanılan, virusa etkili bazı ilaçlar (oseltamivir, zanamivir) H1N1 gribi için de etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bunlar doktor önerisi ile kullanılması gereken ilaçlardır. • Soğuk algınlığı ve gripte ateşi düşürmek ve burun akıntısı gibi bulguları azaltmak için kullanılan ilaçlar virüse etkili değildir. Yalnızca hastalığın bulgularını hafifletir. • Reye sendromu adlı seyrek görülen fakat ağır bir hastalık nedeniyle grip sırasında çocuklar ve ergenlere asetil salisilik asit (Aspirin vb.) içeren ağrı kesici, ateş düşürücüler verilmemelidir.

ları gibi bazı gruplara öncelikli olarak uygulanması önerilmektedir. Öncelikli olarak aşılanacak gruplar sırayla belirtilecektir. 1957 yılından önce doğanlar benzer bir virüsle karşılaşmış olduklarından mevsimsel gripte olduğunun aksine öncelikli olarak aşılanacak gruplar içinde değildir. GRİP AŞISI KİMLERE UYGULANMAZ?

6 aydan küçük çocuklara, ağır yumurta alerjisi olanlara, daha önce grip aşısı uygulandığında ağır yan etki gelişmiş olanlara uygulanmaz. Ateşli hastalarda ateş ve genel durum düzeldikten sonra uygulanır. Bu konuda doktorunuza danışınız. GRİP VİRÜSÜ NASIL ETKİSİZ HALE GETİRİLEBİLİR?

Grip virüsü çeşitli kimyasal dezenfektanlara, deterjanlara (sabuna), alkole, oksijenli suya, iyotlu antiseptiklere ve 75 santigrad derecenin üzerinde sıcaklığa duyarlıdır.

GRİP AŞISI KİMLERE UYGULANMALIDIR?

Mevsimsel grip aşısı özellikle kronik kalp ve akciğer hastaları, şeker hastaları, kronik böbrek yetmezliği hastaları, 65 yaşın üzerindekiler gibi hastalığın ağır seyretmesi mümkün olan gibi kişilere uygulanmalıdır. 3 ayı doldurmuş gebelerin de hastalığın ağır seyretmesi olasılığı nedeniyle aşılanması önerilmektedir. Ayrıca, bu kişilere hastalığın bulaşmasına neden olabilecek sağlık çalışanları, huzur evi çalışanları, aynı evde yaşayanlar gibi grupların da aşılanması uygundur. 6 ay-2 yaş arasındaki çocuklar, 6 ay-18 yaş arasında olup sürekli aspirin tedavisi kullananlar aşılanmalıdır. Gripten korunmak isteyen kişiler grip aşısı olabilir. H1N1 grip aşısının ise gebeler, 6 ay-24 yaş arasında olanlar, 6 aydan küçük bebeklerin bakımı ile ilgilenenler, 6 aydan büyük olup kronik kalp ve akciğer hastaları, şeker hastaları, kronik böbrek yetmezliği hastaları, gibi gribin ağır seyretmesi mümkün olan kronik hastalığı olanlar ve sağlık çalışan-

TİMDER Anlaşmalı Kurumudur

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

105


Ürünler

Estetik, Yenilikçi, Çevreye Duyarlı Bir Armatür: Artema Q-Line Artema, estetik, yenilikçi ve çevreye duyarlı bir armatür isteyenler için, maksimum su ve enerji tasarrufu sağlayan Q-Line’ı piyasaya sunuyor. Q-Line serisindeki armatürler, içinde bulunan özel seramik kartuşun üzerindeki “mil ayar sistemi”yle, maksimum seviyede açıldığında bile harcanan su miktarına sınırlama getiriyor. Isı ayarlı kartuşa sahip Q-Line, su sıcaklığını sabitleyerek, ayrıca gereksiz enerji tüketimini de engelliyor. Q-Line’ın hava ve suyu karıştıran özel debi kısıcılı perlatörü, yumuşak ve tasarruflu bir su akışı sağlıyor. Lavabo bataryalarında bulunan hareketli perlatör, +/- 7 dereceye kadar suya yön verebiliyor, böylelikle her boy lavaboya uyum sağlıyor.

106

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

İstiridyelerin Doğal Işıltısı Shell ile Mekanlarınıza Yansıyacak

Çanakkale Seramik&Kalebodur mekanlara deniz kabuklarının doğal görünümünü yansıtan Shell serisi ile yeniliklerine devam ediyor. Referans aldığı Bluestone doğal taşının çekiciliğini mekanlara taşıyan Shell, 60x120, 30x120, 60x60 ve 30x60 cm ebatlarında porselen seramik olarak sunuluyor. Deseni sayesinde modası hiç geçmeyecek bir tasarım olarak dikkat çeken Shell, ev, ofis, otel, konut, alışveriş merkezi gibi iç mekanların yanında, dış mekanlarda da kullanılabilme özelliği taşıyor. Doğal taştaki istridye kabuk fosilleriyle gelen zengin görünümü yansıtabilmek için özel malzeme ve tekniklerle üretilen Shell, buz beyazı, fildişi, duman ve nero renk seçeneklerinde sunuluyor.

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

107


Ürünler

Creavit Selin: “ Temiz Su Birikintisine Gelin ”…

Ürün kalitesinin devamlılığı için kullandığı teknolojilerle 12 yıl garantili hizmet sunarak, duyulan güvene layık olmanın gururunu yaşayan Creavit ürünleri; yılların deneyimiyle banyo anlayışına farklılık katıyor. Creavit Selin banyo takımı parçalarında, kalitenin tüketici sağlığına verdiği değerle birleştiği nokta olan “hijyen” ön planda tutuluyor. İsmini temiz su birikintilerinden alan Selin banyo takımı geniş ürün yelpazesi ile göz dolduruyor. Tam ve yarım ayak kombinasyonlu 60 ve 65 cm boyutlarında iki farklı lavabo içeren serinin, 65, 80 ve 100 cm dolap uyumlu etajerli lavabo alternatifleri bulunuyor. Tekil olarak kullanılabilen asma klozet ve boy rezervuarla da kombine edilebilen duvara dayalı (back to wall) klozetler farklı alanlar için çözümler sunuyor. Ayrıca serinin; klozet/rezervuar takım kombinasyonlarının oluşturulmasında, • Tam duvara dayalı (full back to wall) • Universal (arkadan çıkışlı) • Alttan çıkışlı alternatifleri ile fonksiyonel kullanım seçeneklerini zenginleştiriyor.

Modern banyolardaki dekoratif görüntü ve temizlikteki pratiklik açısından tercih sebebi haline gelen asma klozetler de takımda yerini alırken, ayaklı ve asma bideler Selin’i tamamlayan diğer unsurları meydana getiriyor. Etajerli lavabo Creavit Gold ve Kristal banyo mobilyaları ile, ayaklı lavabo ise boy dolabı çeşitleriyle kombine edilebiliyor. Lavaboların şıklığını tamamlayan Creavit armatür serileriyle kullanımında ise mükemmel uyumu yakalayan Selin takımda, ergonomiyle sadelik iç içe geçmiş bir yapıyı oluşturuyor. Farklı model, ebat ve tasarımlarla banyoda mucizeler yaratan vitrifiye ürünleri; topraktan seramiğe dönüşüm serüveninin en güzel ifadesini taşıyor. Bu serüvende Creavit Selin sizleri banyonuzda temiz su birikintisinin ferahlığına kavuşmaya davet ediyor.

108

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

Duravit ile Banyolarda Ahşap Sıcaklığı Duravit, lavabodan küvete, klozetten saunaya geniş ürün yelpazesini ahşap banyo mobilyalarıyla tamamlıyor. Seramiği ahşabın sıcaklığı ile kombinleyen Duravit, banyoları dinlenme ve rahatlama için kişisel yaşam alanlarına dönüştürüyor. Ürün tasarımlarında Philippe Starck, Sieger Design ve EOOS gibi endüstriyel tasarımın duayenleri ile çalışan Duravit’in Puravida, Fogo, X-Large, 2nd Floor, Happy D., MirrorWall, Starck 1.2.3, Starck X ve D-Code banyo mobilyaları, banyolarda sihirli dokunuşlar gerçekleştiriyor. Farklı büyüklükteki banyolara uygun zengin ürün yelpazesiyle her beğeniye hitap eden Duravit banyo mobilyaları, tasarım ve işlevselliğin yanı sıra sıcak renk alternatifleriyle de dikkat çekiyor. Duravit, banyodaki sıcak havayı belirginleştirmek için açık meşeden Amerikan kiraza, gül ağacından abanoza uzanan gerçek ahşap kaplama renk yelpazesi sunuyor. Yelpazeye son eklenen ahşap kaplama seçeneği ise Antrasit Meşe. Ayrıca, açık akçaağaçtan tik ve venge’ye uzanan dekor kaplama seçenekleri de mevcut. Ahşap yüzeyler banyoya kendine has bir hava vermenin yanında ürünler arasında da bir bağlantı kuruyor. Ahşap dolaplı lavabo, ahşap panelli duş teknesi ya da küvet, kendi rafları ve çekmeceleri ile bağımsız birer ünite oluyorlar. Bu bütünlüğü, ekstra saklama alanı sağlayan boy dolapları ve hareketli dolap üniteleri tamamlıyor. Böylece, banyoda tüm ürünlerin uyumlu olduğu ve her şeyi derleyip toplayan, kendi stiline sahip bir kombin oluşuyor.

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

109


Ürünler

Ece Yeni Serisi Snow’la Banyoları Renklendiriyor

Vitrifiye seramik sektörünün en yenilikçi firmalarından ECE, yeni serisi Snow ile banyoları renklendiriyor. Ebat ve formlarına göre beş farklı çeşit lavabo, üç farklı çeşit klozet ve iki çeşit bideden oluşan, on parçalı Snow serisinde yumuşak hatlar ön plana çıkıyor. Snow serisindeki tüm klozet alternatifleri, az su tüketen yeni nesil modellerden oluşuyor. Tasarruflu klozetler 4 litre ile katı, 2,5 litre ile sıvı temizlik yaparak hem çevreye hem de aile bütçesine katkıda bulunuyor. Snow serisinin standart renkleri arasında beyaz, uçuk mavi ve pembe, Ege yeşili, pergamon ve Manhattan grisi bulunuyor. Snow serisini özellikle Batı Avrupa’dan gelen müşteri taleplerini dikkate alarak tasarladıklarını ifade eden ECE Pazarlama Müdürü Yakup Fırat, zaman içinde snow serisinin ürün çeşitliliğini artıracaklarını söyledi.

110

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

GPD’den İleri Su Teknolojisine Sahip Termostatik ve Fotoselli Armatürler

GPD’nin doğa dostu armatürler sınıfının en yeni üyesi olan Termostatik bataryaları; su sıcaklığını ve miktarını istenilen derecede kilitleyerek su, enerji ve zaman tasarrufu sağlıyor olmasının yanısıra kullanım kolaylığı ve güvenliğiyle de dikkat çekiyor.

GPD markalı fotoselli armatürler, doğal kaynakların yakın bir gelecekte tükenecek olduğunun bilincindedir ve su kaybına tahammülü olmayan bilinçli tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Armatürün üzerindeki sensör sadece elinizi algıladığında seri bir şekilde su akışını sağlayarak önemli ölçüde gereksiz su kaybını önlüyor. Manuel olarak sıcak ve soğuk su ayarını yapabiliyor olması, onu benzerlerinden ayıran en önemli özelliği. Teknik aksamında bulunan pil ile de elektrik kesildiğinde bile çalışıyor. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

111


Ürünler

Graniser Seramik; 30X60 G-Fashion Serisi

NOSTALJİ: 30x60 ebadında White, Cobalt ve Red renklerinde üretilen seri adından da anlaşıldığı gibi, geçmiş zamanları hatırlatan son derece güçlü ve kararlı renklere sahiptir. Birbirine uyumlu olan dekor ve bordürleriyle “Nostalji Serisi” yaşadığınız mekanlarda farklılık yaratıyor..

LEATHER: Derinin dokusunu ve görüntüsünü seramiğe taşıdığımız 30x60 “Leather Serisi” nde Bone, Gold, ve Moca olarak 3 renk bulunmaktadır. Her biri deri dokusu taşıyan bu seri, yaşadıkları yerlerde deri şıklığı görmeyi seven kişiler için tasarlanmış olup, ıslak mekânlar dışında, ofis ortamlarında ve salon duvarlarında da mekânlarınıza nitelik kazandırıyor.

NEW FORME: 30x60 ebadında üretilen Cappucino, Bone, Lemon ve Black renklerinin birleşiminin yarattığı eşsiz etki ve çok özel dokunuşlarla hayalinizdeki mekânlar gerçeğe dönüşüyor.

K: Toprak ve metal tonlarının birleşiminden esinlenerek hazırlanan “ K Serisi” Beige, Brown, Grey, Ash Grey, Fume Grey renklerinin yanı sıra 30x60 Rotondo Dekor, 60x60 Sırlı Porselen ve 9x60 Rotondo Bordürü ile günümüz mekânlarına farklı kombinasyonlar sunuyor.

ORIENT: 30x60 ebadında White ve Black olarak iki renk üretilen bu seri dekorları ile birlikte uygulandığı mekânlara mücevher tadında zengin bir hava katarken, hayalinizdeki mekânları tasarlama imkânı sunuyor.

112

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

Kalecolor “Yeşile Dost” Bir Dünya Sunuyor

Kalekim’in su bazlı iç ve dış cephe boyaları markası Kalecolor, doğanın hızla kirlendiği günümüzde, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için “Yeşile Dost” ürünler sunuyor. Doğaya zarar vermeden, çevreyi kirletmeden üretilen Kalecolor ürünleri, üretimden tüketime kadar tüm süreçlerde sağlıklı bir dünya vaat ediyor. Üretiminin tamamı su bazlı ürünlerden oluşan Kalecolor, en önemli değer olan insan için üretim yapmanın bilinciyle hareket ediyor. Yaşam alanlarına stil katan renklerin uzmanı Kalecolor’ın ışıkla kendini yenileyebilen iç cephe ürünü ‘sağlıklı boya’ Kalia, sizleri yaşanılası mekanlara kavuşturuyor. Kalia; ev, ofis, kamuya açık alanlar gibi yoğun olarak kullanılmakta olan mekanlarda hijyenik yaşam alanlarının oluşturulmasını sağlıyor. Özellikle kış aylarında artan rutubet ve yetersiz ısı yalıtımı mekanlarda yaşam / hava kalitesini düşürmektedir. Kalia, duvar yüzeyinde küf oluşumunu engellemesi, fotokatalitik özelliği ve havada bulunan

zararlı maddeleri parçalayarak duvar yüzeyinde tutunmasını önleyerek ferah mekanlar yaratıyor. İpek mat ve mat olmak üzere iki farklı doku seçeneği ve tavan boyasından oluşan Kalia serisi ürünler, estetik ve sağlıklı bir mekanı birlikte sunuyor. İç mekanlarda olduğu kadar dış cephede de sağlıklı koşulların sağlanması çok önemlidir. Kalecolor’ın dış cephe boyası Protekta, düşük su emme değeriyle binanın su geçirmesine izin vermiyor. Yüksek su buhar geçirgenliği ile binaların nefes almasını sağlıyor, duvarda nem ve yosun oluşumunu engelliyor. Bina duvarlarının kuru kalmasını sağlayan Protekta, vakumlu mikro seramik kürecik teknolojisi sayesinde ısı yalıtımına katkı sağlarken normal bir dış cephe boyasından beklenen özelliklerin ötesine geçiyor. Kalecolor’ın su bazlı iç ve dış cephe ürünleri; çevreci, yeşille dost olmasının yanısıra mekanlarınıza estetik katarken sağlıklı ortamlarda yaşamanın olanaklarını da birlikte sunuyor. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

113


Ürünler

Kaleplus’tan Herba & Papaya Mutfak Mobilyası

Mutfakta geçirilen zamanı keyifli hale getirmeyi hedefleyen Kaleplus, yalın tasarımıyla dikkat çeken ve iki farklı kapak modelinin bir araya gelmesiyle yaratılan Herba & Papaya mutfağı tüketicilerin beğenisine sunuyor. Her türlü beğeni ve ihtiyaca yönelik mutfaklar tasarlayan Kaleplus; Herba & Papaya ile siyah, koyu mor, koyu gri, bordo, beyaz, krem, açık gri parlak lake ve bunlarla kombine edilebilen abanoz, doğal bambu, makore, akçaağaç, zeytin ve plesenk doğal kaplama seçenekleri ile hem modern hem de klasik tarzda mutfaklar yaratmanıza olanak sağlıyor. Zengin modül, yüzey, renk, aksesuar seçenekleri ve ada ünitesi ile Kaleplus mutfakları ergonomi, fonksiyonellik ve estetiği bir arada sunuyor.

114

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

Calcata Serisi İle Seranit’ten Yine Bambaşka Bir “İlk” Camın ve porselenin birleşimden tasarlanan, eşsiz güzelliği ile dikkat çeken “Calcata” serisi, derinliği olan, üzeri camlı, birbirini takip etmeyen farklı efektlerin oluşturduğu mermer görünümüyle göz dolduruyor. Tüm iç mekanlara asil bir hava katan “Calcata” serisi, beyaz, bej ve gri efektli renk alternatiflerinden oluşuyor ve “60x60 cm” ebatlarında üretiliyor.

Seranit’in Soft Serisi ile Mekanlara Doğallık Geliyor! İç ve dış mekanlara yönelik sıra dışı tasarımlarıyla adından söz ettiren Seranit’in yeni serisi Soft, sıcak ve ipeksi görünümü ile dikkat çekiyor. Toprak tonlarının hakim olduğu altı farklı renk seçeneği ile mekanlara doğal bir görünüm kazandıran “Soft” serisi 60x60 ve 60x120 ebatlarında mat olarak üretiliyor. Soft, renk geçişlerindeki yumuşaklığı ve kullanım alanlarındaki çeşitliliği ile tüm mekanlar için tercih sebebi oluyor.

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

115


Ürünler

‘Small+’ ile Minimum Alanda Maksimum Stil

Yenilikçi ve tasarım odaklı banyo çözümlerinin lider markası Ideal Standard, Small+ ile dar alanlarda maksimum stil sahibi banyolar yaratıyor. İtalya’nın önde gelen tasarımcılarından Franco Bertoli’nin imzasını taşıyan Small+, 68 ile 90 santimetre arasında değişen asimetrik ve standart etajerli lavabolar, klozet rezervuarı, asma klozet ve bideleriyle konutların yanı sıra yat ve oteller için de oldukça şık bir alternatif oluşturuyor. Küçük alanlı banyolarda farklı kombinlerle işlevsel kullanım alanları yaratan akıllı tasarımlardan oluşan Small+ serisinde 15 ayrı ürün yer alıyor. Aynalı kapılar, dikey çekmeceler ve duvara monte özel tasarımlar, alan rahatlığı sağlayarak fonksiyonelliği ve şıklığı birleştiriyor. Minimalist çizgiye sahip ‘Small+’ın en dikkat çeken ürünü ise asma klozet ve asma bideyi tek gövdede birleştiren ‘twin’ modeli. Twin, dar alanlar için yenilikçi ve ideal bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Beyaz lakenin yanı sıra açık ve koyu meşe olmak üzere üç renk alternatifi bulunmaktadır.

116

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

Vitra Ve Ross Lovegrove İmzalı “Freedom” ile Banyolar Özgürlüğünü İlan Ediyor VitrA, 21. yüzyılın tasarım dehalarından Ross Lovegrove’un imzasını taşıyan yeni koleksiyonu Freedom’ı tanıttı. Dünya lansmanı geçtiğimiz aylarda Frankfurt’ta gerçekleştirilen koleksiyon için, 12 Ekim’de İstanbul Modern’de, mimarlık ve tasarım çevrelerini buluşturan bir etkinlik düzenlendi. Banyolardaki alışılagelmiş simetri anlayışını kırarak tüm formlara özgürlük katan Freedom koleksiyonu, organik tasarım diliyle banyoları yeniden yorumlayarak, günlük hayatın kaosundan kaçıp sığınılabilecek bir vahaya dönüştürüyor. Klasik banyo mekanlarını “sıkıcı formalitelerle dolu” olarak tanımlayan ünlü tasarımcı Lovegrove, Freedom’la, özgürlük sağlayacak saf ve doğal bir banyo mekanı yaratıyor. Akışkan bir formu asimetrik unsurlarla birleştiren özgün tasarımıyla dikkat çeken Freedom’la; yaşamın temel unsurlarından biri olan su, banyodaki nesnelerin üzerinden kayıp gidiyormuş gibi görünüyor. Pazarın en yenilikçi ve modern tasarım dili olmaya aday koleksiyon; lavabo, klozet, armatür, bide ve mobilyalarıyla, banyo mekanında ihtiyaç duyulan tüm ürünleri bir arada sunuyor. VitrA ile 5 yıldır işbirliği yapan Lovegrove’un hazırladığı İstanbul ve MOD koleksiyonları, dünya çapında pek çok ödüle layık görüldü ve VitrA’ya Freedom’u gerçeğe dönüştürecek deneyimi kazandırdı. Freedom koleksiyonundaki zorlayıcı formlar; sanatçının geleneksel banyo kültüründen aldığı ilhamı, 50 yıllık seramik birikimi, teknoloji ve tasarımla güçlendiren VitrA’nın yetkinlikleri sayesinde hayat buldu. Bütünsel banyo çözümleri sunan VitrA, bugüne kadar Ross Lovegrove’un yanı sıra, Matteo Thun, Defne Koz, İnci Mutlu, NOA, Pilots Design gibi ünlü tasarımcılarla da çalıştı. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

117


Ürünler

Vitra’dan 4Life Küvet Serisinin Yeni Modeli Silence Banyo çözümlerinde dünyanın önde gelen markası VitrA, yeni ürünleriyle banyo deneyimini zenginleştirmeye devam ediyor. Alman tasarım firması NOA’nın VitrA için tasarladığı 4Life küvet serisinin yeni modeli Silence, tek parçalık oval paneliyle, geleneksel ve modern banyolara uyum sağlıyor. Yumuşak hatlara sahip Silence küvetlerin dinginlik ve huzur veren sade tasarımı, günün yorgunluğunu unutturuyor. Silence’nin, suyun banyoya taşmasını engelleyen gizli taşma sistemi, küvet keyfi yapmak isteyenlere mükemmel bir konfor sağlıyor. Suyun sıcaklığı, akışı ve yön ayarı için opsiyonel olarak elektronik kumandalı, şelale çıkışlı batarya alternatifi sunan Silence küvetler, Juno yerden küvet bataryasıyla da kullanılabiliyor.

118

Ocak - Mart 2010 / Sayı 69


Ürünler

İntema Mutfak Goldie Serisi ile Gizemli Işıltılar Mutfakları Sarıyor

İntema Mutfak, günümüzün modern ve yenilikçi anlayışıyla tasarlanan Goldie Serisi ile ahşap kaplama mutfaklarda devrim yaratıyor. Okaliptüs ağacının kendine özgü dokusu ve doğal ışıltılı görünümüyle dikkat çeken Goldie Serisi, sedefli yansımalarla mekanlarda genişlik etkisi uyandırıyor. Goldie Serisi’nin enine ve kalın ahşap dokulardan oluşan özel yüzeyi, sahip olduğu hafif yanardöner efektlerle gizli bir parlaklığı yansıtıyor. Goldie Serisi, modern ve elegan bir tasarıma sahip yapısıyla ve şık detaylarıyla eşsiz bir görünüme sahip. Mutfaklara ferahlık ve genişlik etkisi kazandıran Goldie Serisi; sade, modern ve özgün mutfakları tercih edenler için büyük bir çekiciliğe sahip. Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

119


Aramıza Katılanlar

D-KARE Mak. Müh. Oto. San. Tic. Ltd. Şti.

USLULAR YAPI Malz. San. ve Tic. Ltd Şti.

Zümran Özdilek

Metin Uslu

Zümran Özdilek tarafından 2002 yılında Metin Özdilek ile ortak kurulan D-KARE Mak. Müh. Oto. San. Tic. Ltd. Şti. , Çanakkale Seramik, Kalekim, Kaleterasit, Kaledekor,Kalevit, Kale Akrilik, Damla Banyo, Newarc,Petek, Panelduş, Caprino, Betaş, Silverline, Hüppe, Cimstone, Aquatronic gibi birçok markanın bayiliği ile ticari faaliyetlerine devam etmektedir. Firma 150 m2 kapalı, 100 m2 depo ile hizmet vermekte ve 17 kişiye istihdam sağlamaktadır. D-KARE adı geçen markaları kullanarak Başta istanbul olmak üzere, ülke genelinde ve BDT ülkelerinde anahtar teslimi uygulama ve satış yapmaktadır. Aynı zamanda AquaTronic markası ile havuz, süs havuzu, havuz animasyon ve ekipmanlarının üretim ve satış yapılıp, teknik servis hizmeti vermektedir.

120

Adres: Büyükşehir C27 Blok D:3 Beylikdüzü / İstanbul Şube: Tormak San. Sitesi C1-B Kağıthane / İstanbul Tel: (0 212) 871 13 30 (0 212) 871 13 24 Faks: (0 212) 871 13 28 e-mail: zumran.ozdilek@d-kare.com.tr Web: www.d-kare.com.tr Ocak - Mart 2010 / Sayı 69

Metin Uslu ve Cem Uslu tarafından işletilen1992 yılında Metin Uslu tarafından kurulan Uslular Yapı Malzemeleri her geçen gün vizyonunu geliştirmeyi hedeflemektedir. 430 m2 kapalı alanı ile 200 m2 açık alan deposu ile toptan ve perakende yapı malzemeleri satışı ile faaliyetlerini sürdürmekte ve 5 kişiye istihdam sağlamaktadır. Adres: Kemal Türkler Mah.ATATÜRK Cad. No:186 Sancaktepe / İstanbul Tel: (0216) 622 35 25 - 26 Faks: (0216) 622 35 00 e-mail: uslularyapi@hotmail.com



Benim dünyam herkesin dünyası.

4lt 5lt SU TÜKETİMİ

SU TASARRUFU

Biz, dünyayı ve kaynaklarını önemsiyoruz. Bu yüzden 4 litre su tüketimli klozet ürettik. Böylelikle 4 kişilik bir ailenin yıllık ortalama 49 ton su ve 122 TL para tasarrufu yapmasını sağlıyoruz. Çünkü dünyaya, işimize gösterdiğimiz kadar çok saygı gösteriyoruz. Su kaynaklarını daha verimli kullanmak için, sizi de Creavit’in yeni tasarruflu ürünlerini kullanmaya davet ediyoruz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.