TİMDER Dergisi 68. Sayı

Page 1




Içindekiler TİMDER Yönetim Kurulu : Serdar Dönmez, Ali Yalçın Tung, Mehmet Arslan, Baki Kartalkaya, Adem Yıldıray Yılmaz, Ali Ergenç, Aydın Eşer, Bircan Şahin, Ertan Sapankaya, Kemal Çelik, Kemal Yıldırım

Güçlü

Kampanya Mekanizma

Yayın Yürütme Kurulu :

“Evini Yenile Türkiye” kampanyası 31 Ağustos 2009 Pazartesi günü Swiss Otel’de düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıya TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,

Ekim - Aralık 2009

Halkbankı Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Türkiye Seramik Federasyonu (SERFED) Başkanı Zeynep Bodur Okyay, İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Orhan Turan ve Tesisat İnşaat Malzemecileri

Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç, Mehmet Arslan, Nurhan Tanyeli, Güray Ergün, Orhan Hopa

Federasyonu (TİMFED) Başkanı Serdar Dönmez ile kampanyayı destekleyen tüm dernek başkanları ve firma yöneticileri katıldı.

68

İletişim Bilgileri : Adres : Ekim - Aralık 2009

68

Ortaklar Caddesi No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL

Telefon :

0 212 274 28 42 / 0 212 274 28 43

Kapak Fotoğrafı : Orhan Hopa Mekan : Swiss Otel “Evini Yenile Türkiye” Basın Toplantısı

2

Dergi Adı: Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Adresi: Serdar Dönmez İncirli Cad. No:28 Bakırköy - İSTANBUL (serdardonmez@timder.org.tr) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Adresi: Mehmet Arslan Kayışdağı Mah. Bostancı Dudullu Yolu No: 40 Kadıköy - İSTANBUL (mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr) Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç (hkarakoc@anadolu.edu.tr) Hukuk Danışmanı: Av. Murat Çelikten Yapım & Görsel Tasarım Yönetmeni: Güray Ergün (guray@timder.org.tr) Yapım & Görsel Tasarım Yardımcı Yönetmeni: Orhan Hopa (orhan@timder.org.tr) Yönetim Yeri Adresi: Ortaklar Cad. No: 14 K: 3 D: 5 Mecidiyeköy - İSTANBUL Basım Yeri Adresi Telefonu: AVCI Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Seyrantepe Mah. Çınarlı Sk. N:16 4 Levent - İSTANBUL / 0 212 283 92 50 Basım Tarihi : Yayın Türü : Kasım 2009 Yaygın Süreli

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

e-posta :

info@timder.org.tr

Web Sitesi :

www.timder.org.tr

Ön Kapak İçi: Arka Kapak: Arka Kapak İçi:

Çanakkale Seramik

1 7

Elmor

9

Gül Pres Döküm

10-11-12-13

Pilsa

19

Teka

26-27

Hakan Plastik

33

Bien Seramik

35

Baymak

39

Ekpaş

41

Evi Metal

43

Duravit

45

Cresta

47

Gelişim Teknik

49

Orka Banyo

51

Japar

Hitit Seramik Fırat Boru

Creavit-Çanakcılar

55

Kalekim

57

Damla Banyo

59

Uğur Yapı

61

Kare Banyo

69

Ege Seramik

77

Petek Banyo

81

Öncü Banyo

85

Ge-Ti

97

Penta

113

Visam


Içindekiler

TİMDER’den

14

Üretici

74

Petek Banyo Sistemleri Genel Müdürü Ercan Bunyak

78

Öncü Banyo Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Akar TİMDER Akademi 2008 - 2009 Eğitim Dönemi Ödül Töreni ve Geleneksel TİMDER İftar Yemeği Gerçekleşti TİMDER, Yeni MUDER Yönetimini Ziyaret Etti

İçimizden Biri

82

TİMDER Akademi 2009-2010 Eğitim Dönemi Başladı

28 Haberler

Ayas İnşaat Üçüncü Şubesini Firuzköy’de Açtı

32

Baymak, Güneş Kollektörleri Üretim Hattını Açtı

Ge-Ti İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. Şirket Müdürü Ali Yalçın Tung

Yaşamlar Yaşananlar

86

Ecocarat, Çanakkale Seramik Showroom’larında Engin Yapı Üçüncü Mağazasını Bağdat Caddesinde Açtı E7 Yapı Market Tüketicileri ile Tekrar Buluştu Gelişim Teknik, 22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara Fuarındaydı GPD, Kurumsal İletişim Dergisi GPDergi Yayın Hayatına Başladı Türk İnşaat Malzemesi Sanayisi 2023 İhracat Hedefine Kilitlendi Kale Grubu’nun “İlk İşim Okullarda Değişim” Projesi Isparta ve Denizli’deydi

TİMDER Eski Dönem Başkanı Nural Tuncer

Termo Teknik İhracat Şampiyonluğunu 2008 Yılında da Korudu

geziYORUM

62

94

Sanica Banyo Bölge Şefi Projeler Sorumlusu Ebru Siirtli

Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Birgi Çekçi

Satış Hattı

Sahadan

96

Ece Banyo Gereçleri Projeler Satış Sorumlusu Ahmet Turan Karaca

70

Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik San. A.Ş. Marmara Bölge Yöneticisi Tarkan Özdoğan

Ekonominin Nabzı Hukuken Bayi Vizyonu Sağlıklı Yaşam İletişimde İletişim Ürünler Aramıza Katılanlar Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

98 100 102 104 105 106 128

3


YÖNETIMDEN “Rekabet gücü için ön koşulun, ülkede güven ve istikrarın sağlanması ile mümkün olabileceği de asla unutulmamalıdır.” TİMDER Dergimizin bu sayısında, sizlere derneğimizin de önemli bir parçası olduğu yakından takip ettiğiniz Evini Yenile Türkiye Kampanyası, TİMDER Akademi ve yoğun bir emek harcayarak hazırlandığımız ve ilkini 2010 yılında yapacağımız PIPEXPO 1.Boru Endüstrisi Fuarı’ndan bahsetmek isterim. Bilindiği üzere 2001 krizinin ardından sağlanan istikrar ortamı ve başarıyla uygulanan reform programı sonucunda Türkiye, hızla küresel ekonominin önemli bir parçası haline gelmiştir. Ülkemize gelen yabacı yatırımcılar, iş adamlarımızın Türkiye dışındaki yatırımları, Türkiye’nin küresel ekonomiyle arasındaki bağını kuvvetlendirmiştir. İşte bu artan bağ nedeniyle, her ne kadar ekonomik kriz den etkilenmesi kaçınılmaz olsa da Türkiye, bu krize güçlü bir kamu maliyesi, sağlıklı bir bankacılık sektörü ve etkili bir kurumsal denetim ve düzenleme çerçevesiyle yakalanmıştır. Bu sebeple, 1994’te ve 2001’de yaşadığımız gibi bir yıkım ortaya çıkmamıştır. Ülkemizdeki büyümenin itici gücü olan tüketim harcamaları, tüketici güveninin azalmasıyla birlikte yavaşlamıştır. Azalan tüketim sonucu, Türkiye’nin bir taraftan iç pazarı küçülürken Avrupa ülkeleri dâhil olmak üzere, önemli ihracat pazarları da daralmıştır. Ülkemizin lokomatif sektörlerinden olan inşaat sektörünün tedarikçisi durumundaki yapı malzemeleri sektöründe ise, talebi canlandırmak amacıyla, Türkiye’nin önde gelen yapı malzemeleri üreticisi / satıcısı firmaları / federasyon ve dernekler / Halkbank ve TOBB güçlerini birleştirerek kampanya oluşumuna karar verdi. Böylece tüketicinin ertelenmiş ve gizlenmiş talebini onlarla en yakın temas kuran kitle olan bayiler aracılığı ile canlandırmak ve pazarlama iletişiminin kritik bir halkası olmanın önemi benimsenerek, 01 Eylül 2009 tarihinde Evini Yenile Türkiye kampanyası başlatıldı. Türkiye çapındaki yapı malzemesi satan bayiler olarak bizler kar marjlarımızın %5’lik kısmından feragat ederek Halkbank’ın sergilemiş olduğu destekleyici finansman fırsatını tüketicinin zihninde daha etkili kılabilmek amacı ile yola çıktık. Kampanyaya iştirak eden ülkemizin önde gelen üreticileri ve dürüst satıcı kimliğine sahip bayi ve örgütlerimizin üyeleri ile tüketicilerimize en mükemmel ürün ve hizmetlerin sunulmasının yanı sıra, kalite ve kayıt dışı konularında da tüketici bilincinin geliştirilmesi yönünde de katkı sağladık. Kampanya dahilinde toplam kredi bedelinin yüzde 50’sini aşmayacak şekilde “işçilik, ustalık, hizmet bedeli gibi” masraflar banka tarafından kredi kapsamında değerlendirilmesi ile bu hizmetler de faturalandırılarak kayıt altına alındı. Bir başka ifadeyle “Evini Yenile Türkiye” kampanyamız kayıt dışılığın önlenmesinde de rol oynadı. Evini Yenile Türkiye’yi oluşturan aktörlerden banka, üretici, bayi ve nihai tüketicinin her birinin kazançlı çıkması esas alınarak hazırlanan kampanyanın oluşumunda TOBB şemsiyesi altında sektörümüzün tüm örgütlerinin ve ticaret odalarımızın da yer alarak kampanyaya destek vermeleri ile önemli bir dayanışma örneği sergilenmiş ve çeşitli sektörlerde de uygulanma modeli oluşmuştur. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

4

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Serdar Dönmez TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı serdardonmez@timder.org.tr

Bazı çevreler tarafından TİMDER’in sosyal sorumluluk projesi olarak tanımlanan TİMDER Akdemi kapsamında sürdürülmekte olan ve bu sene altıncı yılına girilen 2009 – 2010 Dönemi eğitim faaliyetlerimiz 14 Ekim 2009 tarihinde başlamıştır. 60 firmadan 200’ün üzerinde katılımın gerçekleştiği, önceki dönemlerde olduğu gibi 14 konunun işleneceği eğitimler 10 Mart 2010 tarihinde son bulacaktır. “Pazarlama – Satış”, “Finansal Konular” ve “Genel Eğitimler” olmak üzere 3 ana grupta oluşturulan bu dönem eğitimlerinde de uygulama modellerini içeren örnekler ve vaka çalışmaları ile ilgili alanların daha da genişletilmesine önem verilmiştir. Eğitimlerin tamamlanmasını takiben, önceki dönemlerde olduğu gibi, katılımcılara KATILIM ve BAŞARI SERTİFİKASI olmak üzere iki tip sertifika verilecektir. Ayrıca programı derece ile bitiren katılımcılar, TİMDER Özel Ödülü ile ödüllendirilecektir. Eğitimlerin oluşumunda ilgi ve katkılarını esirgemiyen değerli sponsorlarımız Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Teka, Franke, Elmor, Duravit, Ekpaş’ın değerli yöneticilerine bir kez daha teşekkürlerimizi sunarız. Pazarlama enstrümanlarının en önemlilerinden biri hiç şüphesiz ki fuarlardır. Bu konuda büyük tecrübe edinmiş olan TİMDER, 2010 yılında da Türkiye Seramik Federasyon’u ve Tüyap ile birlikte 22.’incisi gerçekleştirileceği UNİCERA Seramik Banyo ve Mutfak Fuarı’na ilave olarak bu yıl “PIPEXPO 1.Boru Endüstrisi Fuarı” ile sektörün gelişimine katkı sağlamayı ve yapı malzemesi grubunun bir diğer kolunu kucaklamayı amaçlamaktadır. UNİCERA Seramik Banyo ve Mutfak Fuarı’nın ziyaretçisi konumunda olan üyelerimizin büyük bir bölümünün aynı zamanda, boru ve endüstri malzemeleri ticareti yapmakta olmaları, UNİCERA’nın 60.000’ün üzerindeki ziyaretçi potansiyeli olması gibi kriterler de dikkate alındığında bu yeni fuarın önemli bir sinerji oluşturacağı beklentisi de kaçınılmaz olmaktadır. 07 – 11 Nisan 2010 tarihleri arasında TÜYAP / Beylikdüzü’ nde, Fuarcılık sektöründe 30 yılı aşan tecrübesiyle ve profesyonel yönetim anlayışı ile başarlı organizasyonlara imza atmış olan partnerimiz TÜYAP Tüm Fuarcılık ile gerçekleştireceğimiz PIPEXPO 1.Boru Endüstrisi Fuarı’nın da tüm katılımcılarımıza ve sektörümüze yararlar getirmesini dilerim.


ÖNGÖRÜNÜM

Küresel Isınma ve Yenilenebilir Enerji Prof. Dr. T. Hikmet Karakoç TİMDER Dergisi Genel Yayın Yönetmeni hkarakoc@anadolu.edu.tr

Son yıllarda küresel ısınma dünya gündemindeki en önemli konulardan biridir. Küresel ısınmayı durdurabilmek üzere çevresel etkileri azaltacak pek çok önlem önerilmekte ve uygulanmaktadır. Küresel ısınmanın en önemli nedenlerinden birisi emisyonlardır. Emisyonların kaynağı da geleneksel (kömür, petrol, doğalgaz) enerji kaynaklarının ortaya çıkardığı yanma sonu ürünleridir. Dünyada enerji tüketiminin her yıl artarak yükselmesi ve geleneksel enerji kaynakları için biçilen ömür, enerji fiyatlarını giderek artırmaktadır. (son bir yıldır petrolün varil fiyatında bir düşüş ortaya çıkmışsa da, uzun vadede artma eğiliminin süreceği görüşü hakimdir.) Yukarıda anılan iki önemli sorun (küresel ısınma ve geleneksel enerji kaynaklarının azalması ile fiyatının artması), enerjinin verimli kullanılması ve yenilenebilir enerji kullanımını dünya enerji politikalarının ilk sırasına yerleştirmiştir. Her iki konuda da Türkiye’nin kat etmesi gereken çok büyük mesafe olduğu açıktır. Enerjinin verimli kullanılması konusunda sanayide ve konutlarda yapılması gereken pek çok çalışma vardır. Özellikle yalıtım konusu Türkiye’de hala yeterince uygulanamamaktadır. TS 825 yönetmeliği ile yeni yapılan binalar ısı yalıtımı açısından belli bir kalite düzeyine gelmiştir. Ancak yönetmelikten sonra yapılan binalar, toplam bina sayısıyla karşılaştırıldığında eski binalar çoğunluktadır. Bu anlamda eski binalarda da yalıtım uygulamasına yönelik bir zorunluluk getirilmelidir. Yalıtımla ilgili şimdiye kadar yapılan eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının etkisi maalesef fazla olmamıştır. Eğer son TS 825 yönetmeliği çıkmasaydı, yeni binalarda da yalıtım şimdiki kadar iyi yapılmayabilirdi. Bu nedenle eski binalara yönelik bir yalıtım mecburiyeti getirilmesi enerji tüketiminin azaltılması açısından çok yaralı olacaktır. Bu aynı zamanda inşaat sektöründe, yalıtım malzemesi satışı ve bunun binalarda uygulanması anlamında bir canlılık getirecektir.

Enerji verimliliğine yönelik olarak yapılan son düzenlemelerle getirilen sertifikalı enerji yöneticisi uygulaması ile hem sanayide hem de konutlarda bu alanda orta vadede tatmin edici sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Emisyonların azaltılması bakımından enerjinin verimli kullanılmasının önemli bir payı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, geleneksel enerji kaynakları kullanımını azaltacağından, emisyonların ve küresel ısınmanın azaltılması açısından önemli bir çıkış yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Başlıca yenilenebilir enerji kaynakları şunlardır: Hidroelektrik enerji Güneş enerjisi Rüzgar enerjisi Jeotermal enerji Dalga enerjisi Gel-git enerjisi Hidrojen enerjisi Biyoenerji Yenilenebilir enerji ile ilgili Meclis Enerji Komisyonu’ndan geçen ve Meclis gündeminde bekleyen yasa, Türkiye’nin bu alanda atılım yapmasını sağlayacak ortamı hazırlayacak niteliktedir. 2100 yılına kadar enerji kaynaklarında beklenen değişime ilişkin öngörü aşağıdaki diyagramda verilmiştir. Buradaki öngörüye göre gelecekte güneşin kullanımı gittikçe artacaktır. En iyi dilek ve saygılarımla.

* 1 EJ/a (Egzajoule/annual)= 1018 J/yıl 2100 Yılına Kadar Enerji Kaynaklarının Kullanımına İlişkin Öngörü (KAYNAK: Yenilenebilir Enerjiler Alternatif Sistemler, SAYFA: 16, ISISAN Yayınları NO:375, 2008)

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

5


DIPNOT

Ekip Ruhu İş hayatında mükemmel insan arayışı bir kenara bırakılıp, yerine iyi bir ekip kurma amacına odaklanıldı. Bu talebin yerine gelmesi için ise en büyük etken; ekip ruhu. Ekip birden fazla kişinin bir araya gelmesine, ekip ruhu ise bu kişilerin aynı amaç doğrultusunda birbirini tamamlayan bir bütünü oluşturmasına denir. Bir başarıda genel olarak objektiflere tek kişi yansır. Ancak o başarının altında çoğunlukla bir ekip ve iyi bir ekip ruhu vardır. Ekip olabilmek için öncelikle hiyerarşik yapının ortadan kaldırılması veya yumuşatılması gerekmektedir. Yani yöneticiler kendilerini ekip lideri olmaya odaklamalı, liderliğini bir yönetici olarak değil, ekibin güçlü bir parçası olarak hissettirmelidir. Ekip çalışmalarında başarıda olduğu gibi başarısızlıkta herkesin payı vardır. Bu nedenle ekibin hiçbir üyesinin “Ben yapmadım.”, “Benim işim değil.” gibi bir cümle kurma lüksü yoktur. Bunun yerine, başarısızlığın nedenini ekip halinde araştırmak ve yine bir ekip çalışmasıyla başarısızlığın izlerini silmek gerekmektedir. Sağlıklı bir ekip çalışması için öncelikle bireylerin birbirine karşı saygılı olması ve aralarında iletişim sorununun yaşanmaması gerekmektedir. Bu iki unsuru olumsuz yönde etkileyen ekibin parçası olamayacak bireylerden gerektiğinde ekip içinde huzursuzluk yaşanmaması için vazgeçilmesi de gerekebilir. Ekip ruhunu sağlayabilmek ve başarı sağlamak için motivasyonun önemine de atlamamak

6

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Mehmet Arslan TİMDER Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü mehmet.arslan@tepeinsmalz.com.tr

gerekir. Bu konuda en büyük sorumluluğu ekip lideri üstlenmektedir. Ancak ekibin her üyesinin motivasyonda muhakkak etkisi vardır. Bu nedenle tüm çalışmalarda ekip bireyleri birbirlerine geri bildirim yapmalı, görevlendirme sırasında emretmek yerine rica etmeyi seçmeli, iki kelime; “Teşekkür ederim.” demenin motivasyona etkisini unutmamalıdır. Takımın her bireyi aldığı sorumluluğun kendisine uygun olup olmadığını ölçmeli gerektiğinde bu sorumluluğu başkasına devrederek başarıya giden yolda etkili rol oynayabileceği bir sorumluluk almalıdır. Son dönemde sektörümüzde birçok firmanın iyi bir ekip ruhu amaçladığını görüyoruz. “Ben” demek yerine “Biz” demeyi tercih edenlerin arttığını görmek sektörümüz adına da umut verici bir gelişmedir. Unutmamak gerekir ki; dünya pazarına açıldığımızda ülkemizi temsil etmekteyiz. Bu amansız pazarda da biz dememiz ve Türk inşaat sektörünün bir ekibinin bir üyesiyiz, ekibimize zarar verici davranışlardan kaçınmalıyız. Birçok konuda olduğu gibi ekip çalışması konusunda da derneğimiz tarafından eğitimler vermekte ve sektörümüze bu konuda da katkı sağlamayı hedeflemektedir. Eğtimlerimize katılımızı tavsiye eder, ekip ruhunu yaşatabilmenizi dilerim.


Benim dünyam herkesin dünyası.

4lt 5lt SU TÜKETİMİ

SU TASARRUFU

Biz, dünyayı ve kaynaklarını önemsiyoruz. Bu yüzden 4 litre su tüketimli klozet ürettik. Böylelikle 4 kişilik bir ailenin yıllık ortalama 49 ton su ve 122 TL para tasarrufu yapmasını sağlıyoruz. Çünkü dünyaya, işimize gösterdiğimiz kadar çok saygı gösteriyoruz. Su kaynaklarını daha verimli kullanmak için, sizi de Creavit’in yeni tasarruflu ürünlerini kullanmaya davet ediyoruz.


Fuar

Ertan Sapankaya TİMDER Fuar Komitesi Üyesi

Aydın Eşer TİMDER Fuar Komitesi Başkanı

Kemal Çelik TİMDER Fuar Komitesi Üyesi

sesa@sesayapi.com.tr

isias@superonline.com

kemalcelik@uguryapi.com

Yeni Bir Sinerji; PİPEXPO Derneğimiz, kuruluşundan bugüne üyelerimiz arasında dayanışma, sağlıklı iletişim sağlama ve sektörü geliştiren etkinlikler yapma ilkelerine öncelik vererek faaliyetlerini yürütmektedir. Amaçlarımız doğrultusunda düzenlediğimiz organizasyonlarımızdan UNICERA (Uluslararası Banyo Mutfak Fuarı), çok küçük bi alanda ve düşük katılım kitlesi ile başlamıştı. Bugün gelinen noktada ise ihtisası bulunduğu alanda dünyanın en büyük üç fuar organizasyonu arasında yer alıyor. Fuarımızda yaşanan bu gelişme sürecinde olduğu gibi üyelerimiz maddi ve manevi olarak TİMDER üyesi olmalarının ayrıcalığını yaşamaya devam ediyor.

8

Bir yerli malları haftası etkinliği niteliğinde başlayıp uluslararası bir fuar olan UNICERA ile birlikte derneğimizde büyük bir deneyim kazandı. Bu deneyim ile dikkat çeken derneğimiz, özellikle boru sektöründe yer alan üyelerimiz tarafından yeni bir fuar organizasyonu hakkında teşvik edildi. Üyelerimizin talep ve teşviklere kayıtsız kalamayacağımız gerçeği ile hareket ederek Fuar Komitemiz ve Yönetim Kurulumuzun çalışmalarıyla birlikte boru endüstri temsilcileriyle bir araya gelerek sektörümüzde heni bir heyecan, yeni bir siEkim - Aralık 2009 Sayı 68

nerji yaratmak için PİPEXPO Boru Endüstrisi Fuarını organize etme kararı aldık. Yirmi yılı aşkın fuarcılık tecrübemiz ile gerçekleştireceğimiz PİPEXPO 1. Boru Endüstrisi Fuarı, 7-11 Nisan 2010 tarihinde, UNICERA Fuarıyla eş zamanlı olarak TÜYAP (Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.) ile organize edilerek yerli - yabancı sektör profesyonellerinin buluşma noktası olan UNICERA’nın ziyaretçi potansiyelinden de yararlanılması, büyük bir sinerji oluşturulması amaçlanmıştır. Ülke sanayimizde önemli yer turan ve kendisini dünyaya ispatlamış birçok fimanın bulunduğu boru sektörü, PİPEXPO Boru Endüstrisi Fuarı ile gücünü dünyaya çok daha yakından hissettirecektir. UNICERA’nın sinerjisinden yararlanarak gerçekleştireceğimiz PİPEXPO Boru Endüstrisi Fuarı’nın ilerleyen dönemlerde sektörün gücü ve potansiyeli nedeniyle çok daha ileri noktalara ulaşacağına inanıyoruz. TİMDER’in deneyim ve gücüne inanarak bizi bu fuara teşvik eden ve desteklerini esirgemeyen boru endüstrisi temsilcilerine en içten dileklerimizle teşekkürlerimizi sunar, PİPEXPO Boru Endüstrisi Fuarı’nın sektörümüz ve ülkemize en üst düzeyde yarar sağlamasını temenni ederiz.







TIMDER’den

TİMDER Akademi 2008 - 2009 Eğitim Dönemi Ödül Töreni ve Geleneksel TİMDER İftar Yemeği Gerçekleşti

T

İMDER’in geleneksel iftar yemeği 03 Eylül 2009 akşamı Sheraton Maslak Otel’de gerçekleşti. Sektör profesyonellerinin büyük buluşmasına sahne olan gecede iftar yemeğinin ardından TİMDER Akademi 2008-2009 eğitim döneminde başarı gösteren katılımcıların ödül töreni yapıldı. Yoğun iş temposu içinde bir araya gelemeyen sektör çalışanlarının iftar vakti öncesinde arkadaşları ile buluşarak sohbet etti. İftar topunun patlamasıyla da yemeğe geçildi.

14

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


TIMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez

İftar yemeğinin ardından TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez’in konuşmasıyla ödül töreni başladı. Dönmez konuşmasında; TİMDER’in üstlenmiş olduğu eğitim misyonu ve bu misyonun sektöre katkılarından bahsettikten sonra “Eğitime katkılarını esirgemeyen sponsorlarımıza teşekkürlerimi sunar, başarı gösteren ve dereceye giren tüm katılımcılarımızı en içten duygularımla kutlarım.” diyerek sözü TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Ali Yalçın Tung’a devretti. Yalçın Tung; 90’lı yılların ortalarında yaşanan ekonomik gelişmelerin ardından başlayan amansız rekabet’in kişisel gelişim, kalite ve kurumsallaşmanın önemi-

TİMDER Eğitim Komitesi Başkanı Ali Yalçın Tung

ni ortaya çıkarttığını ve kurumsallaşma kültüründe eğitimin önemine değindi. Bu nokta TİMDER’in de sivil toplum örgütü bilinci ile elini taşın altına koyduğunu ve TİMDER Akademi ile başarılı bir misyonun devam ettiğini belirtti. 2008-2009 dönemi eğitimlerine 101 firmadan 290 kişi katıldığını, sınava katılan 30 kişiden 18’i başarı gösterdiğini belirten ve yeni dönem eğitimleri hakkında bilgi veren Yalçın Tung “TİMDER Akademi’nin oluşumunda daima teşvik ve destekleri ile bizlere cesaret veren, eğitime gönül veren değerli sponsorlarımıza en içten duyularımı ve teşekkürlerimi sunarım.” dedi. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

15


TIMDER’den Açılış konuşmalarının ardından eğitimler sonunda yapılan sınav sonuçları ve katılımlarına göre puan alan katılımcılardan dereceye girenlere Notebook hediye edildi. Dönem Birincisi Belgin Özdoğan Ödülünü TİMDER Yön. Kur. Muhasip Üyesi Baki Kartalkaya’nın elinden, yine aynı puanı alarak Birinci olan Eda Saraç ödülünü TİMDER Yön. Kur. Bşk. Yrd. Mehmet Arslan’ın elinden, dönem ikincisi Metin Şenkurtuldu ödülünü TİMDER Yön. Kur. Üyesi Kemal Yıldırım’ın Sapankaya’nın elinden, Üçüncü Hacer Kara ise ödülünü TİMDER Yön. Kur. Üyesi Ertan Sapankaya’nın elinden aldı. Dereceye giren katılımcıların ardından sınavda başarı göstermiş ancak dereceye girememiş Kadir Budak, Ayşe İdemen, Gülengül İdemen Başarı Sertifikalarını TİMDER Yön. Kur. Üyesi Ali Ergenç’in elinden alırken İbrahim Bilgin, Fügen İdemen, Gökhan Arslan Başarı Sertifikalarını TİMDER Yön. Kur. Üyesi Kemal Çelik’in elinden aldı. TİMDER Yön. Kur. Üyesi Bircan Şahin Hüseyin Aydemir, Emine Bayram, Erdem İdemen, Ahmet Şahin Arslan’a Başarı Sertifikalarını takdim ederken, TİMDER Yön. Kur. Üyesi A. Yıldıray yılmaz da Ercan Çelik, Bahaeddin Çelik, Azmi Sevinç ve

Dönem birincisi Eda Saraç’a ödülünü TİMDER Yön. Kur. Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan’ın elinden aldı

TİMDER Yön. Kur. Üyesi Kemal Yıldırım, Metin Şenkurtuldu’ya ikincilik ödülünü takdim etti

Hacer Kara üçüncülük ödülünü TİMDER Yön. Kur. Üyesi Ertan Sapankaya’nın elinden aldı

TİMDER Yön. Kur. Muhasip Üyesi Baki Kartalkaya Dönem birincisi Belgin Özdoğan’a ödülünü takdim etti

Sınavda başarılı olan, ancak dereceye giremeyen katılımcılar TİMDER Yönetim Kurulu Üyelerinden Başarı Sertifikalarını Aldı

16

TİMDER Yön. Kur. Üyesi Ali Ergenç, Gülengül İdemen, Ayşe İdemen ve Kadir Budak

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

TİMDER Yön. Kur. Üyesi Kemal Çelik, İbrahim Bilgin ve Gökhan Arslan


TIMDER’den

Erdem İdemen, Emine Bayram ve TİMDER Yön. Kur. Üyesi Bircan Şahin

Ufuk Çopur’a Başarı Sertifikalarını teslim etti. Katılımcıların ödül törenin ardından eğitimlere sponsorluk desteği veren Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, E.C.A - Serel, Teka, Franke, Ege Seramik, Hitit Seramik, Duravit, Fırat ve Ekpaş’ın yöneticilerine TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez tarafından plaket verildi. Organizasyon, eğitimlerin başarısında katkılarından dolayı İETT Genel Müdürlüğüne atanan TİMDER Akademi Eğitmenlerinden Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı’ya plaket verilmesiyle son buldu.

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez sponsorluk desteği veren kuruluşların yöneticilerine teşekkür plaketlerini takdim etti

Türkiye Seramik Federasyonu - Kemal Yıldırım

Kale Grubu - Timur Karaoğlu

Eczacıbaşı Grubu - Atalay Gümrah

E.C.A - Serel - Hakan Günderen

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

17


TIMDER’den

Teka - Bekire Yöndem

Fırat - İsmail Yıldırım

Ekpaş - Hakan Düz

TİMDER AKADEMİ 2008 - 2009 DÖNEMİ

SPONSORLARINA TEŞEKKÜR EDERİZ

18

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68



TIMDER’den

TİMDER, Yeni MUDER Yönetimini Ziyaret Etti

T

İMDER Yönetim Kurulu, 17 Haziran 2009 tarihinde genel kurulu gerçekleşen MUDER (Ahşap Mutfak ve Banyo Mobilyası Sanayici ve İthalatçıları Derneği)’ni 7 Ekim 2009 tarihinde ziyaret etti.

20

Yeni yönetim kurulunu tebrik eden ve başarılar dileyen TİMDER Yönetim Kurulu, nezaket ziyaretinin ardından MUDER Yönetim Kurulu Üyeleri ile sektör üzerine sohbet etti. “Evini Yenile Türkiye” kampanyasının paydaşları, kampanya hakkında görüşlerini belirttikten sonra söz TİMDER’in eğitim organizasyonlarına geldi. TİMDER Akademi Eğitimlerinden övgü ile bahseden MUDER Yönetimine TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez “Eğitim ve diğer organizasyonlarımızda siz ve üyelerinize her zaman için kapımız açıktır.” dedi. Sektör sorunları üzerine gerçekleşen sohbetlerin ardından TİMDER ve TİMFED Başkanı Serdar Dönmez, MUDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zeki İyibaş’a TİMFED’e katılmalarını önerdi. Bunun üzerine İyibaş; değerlendireceklerini belirtti. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


TIMDER’den

TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez

MUDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zeki İyibaş

Ziyaret, TİMDER ve TİMFED Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dönmez’in, MUDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zeki İyibaş’a hatıra plaketi sunmasıyla son buldu. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

21


TIMDER’den

T

TİMDER Akademi 2009-2010 Eğitim Dönemi Başladı

İMDER’in sektörel gelişime katkıda bulunma misyonu ile 5 yıldır aralıksız sürdürdüğü TİMDER Akademi Eğitimleri’nin 2009-2010 dönemi 14 Ekim Çarşamba günü ilk ders başlığı “Kurumsal İşletme Yönetimi” ile İstanbul Gayrettepe Dedeman Otel’de başladı. Birçok görev ve makamdan 62 kişinin katılımıyla gerçekleşen ilk ders İETT Genel Müdürlüğüne atanan Yrd. Doç Dr. Hayri Baraçlı eğitmenliğinde gerçekleşti. Aile şirketleri yapısının incelenmesi ile başlayan eğitimde katılımcılara işletme yönetimi, kurum kültürü, kurumsallaşma, kurumsal işletme yönetimi gibi konularda bilgi verildi.

22

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Yrd. Doç Dr. Hayri Baraçlı


TIMDER’den Öğr. Gör. Almila Dalkılıç

Eğitimlerin ikinci başlığı; “Etkili İletişim Teknikleri”, Öğr. Gör. Almila Dalkılıç eğitmenliğinde, 111 kişinin katılımıyla 23 Ekim Cuma günü gerçekleşti. Eğitici olduğu kadar eğlenceli geçen eğitimde katılımcılar; iletişim süreci modeli, kurumsal davranışlarda başarılı bir ikna süreci, iyi iletişim kurmanın 11 yolu, profesyonel etki oluşturma gücü gibi konularda bilgi aldılar.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

23


TIMDER’den

Üçüncü eğitim ise 30 Ekim akşamı Yard. Doç. Dr. Ahmet Beşkese’nin eğitmenliğinde “Bütünsel Kalite Yönetimi” başlığı altında gerçekleşti. Yoğun ilgi gösterilen eğitimde katılımcılar; kalite sistemi, katılımcı yönetim, kalite kültürü, uzun dönemde başarı konularında bilgi edindiler. TİMDER Akademi eğitimlerine sponsorluk desteği veren Türkiye Seramik Federasyonu, Kale Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Teka, Franke, Duravit, E.C.A – Serel ve Ekpaş’a teşekkürlerimizi sunarız.

24

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


TIMDER’den TİMDER Akademi eğitimleri aşağıdaki program çerçevesinde devam edecektir. Ücretsiz olarak verilen eğitimlerimize tüm üyelerimiz davetlidir.

EĞİTİMLER

TARİH

GÜN

SAAT

Kurumsal İşletme Yönetimi

14.10.2009

Çarşamba

19:00 22:00

Etkili İletişim Teknikleri

23.10.2009

Cuma

19:00 22:00

Bütünsel Kalite Yönetimi

30.10.2009

Cuma

19:00 22:00

Pazarlama ve Satış Yönetimi

11.11.2009

Çarşamba

19:00 22:00

Pazarlama ve Marka Yönetimi

18.11.2009

Çarşamba

19:00 22:00

Pazar Araştırmaları ve Talep Tahminleri

16.12.2009

Çarşamba

19:00 22:00

Vaka Çalışması I

06.01.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Ekip Çalışması, Liderlik ve Motivasyon

13.01.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Stratejik Yönetim ve Gelecek Odaklı Planlama

20.01.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Finansal Yönetim

27.01.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Verimlilik ve Kar Yönetimi

03.02.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Satınalma ve Maliyet Yönetimi

10.02.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Aile Şirketlerinin Büyüme Stratejileri ve Ortak Olma Kültürü

03.03.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Vaka Çalışması II

10.03.2010

Çarşamba

19:00 22:00

Sınav

10.03.2010

Çarşamba

19:00 20:00

LCV: Canan Palabıyık (0212) 274 28 42 - 43

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

25




Güçlü Kampanya, Güçlü Mekanizma

“Evini Yenile Türkiye” kampanyası 31 Ağustos 2009 Pazartesi günü Swiss Otel’de düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıya TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Halkbankı Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Türkiye Seramik Federasyonu (SERFED) Başkanı Zeynep Bodur Okyay, İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Orhan Turan ve Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu (TİMFED) Başkanı Serdar Dönmez ile kampanyayı destekleyen tüm dernek başkanları ve firma yöneticileri katıldı.

28

Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Hükümetin ve TOBB’un önderliğinde ekonomiyi canlandırma, iç talebi tetikleme ve krizin psikolojik etkilerini bertaraf etmeye yönelik çalışmalar yapıldığını belirtti. Kendilerinin de tüm sektör yöneticileri, dernek başkanları ve firma sahipleri ile bir araya gelerek, “Evini Yenile Türkiye” kampanyasını kurguladıklarını anlatan Okyay, şunları kaydetti: “Sektörde birbirine rakip olan onlarca firma aynı masa etrafında oturdu ve belki de ilk kez kendi sektörleri ve aynı zamanda da bu kampanyanın ruhu adına neler yapabileceğini, nasıl katkıda bulunabileceği konusunda ciddi bir çalışma Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

gerçekleştirdi. Sonuçta ortaya bu kampanya çıktı. Geleceğe daha umutla bakıyoruz. Bu proje ile yapı malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren 83 üretici firma, 23 dernek, 13 bini aşkın bayiimizi bir araya getiren güçlü bir mekanizma oluşturduk. Bütün veriler güncellenerek büyük bir data oluşturuldu. Bu çapta büyük ve bir o kadar da geniş tabanlı bir oluşum sanırım Türkiye’de ilk defa gerçekleşiyor. Bu kampanya ertelenen ev tadilatı taleplerinin tetiklenmesi ve tüketicilerin uygun finansman modeli ile yıllardır hayalini kurduğu evlerini yenileme planını gerçekleştirmek için atılmış somut bir adımdır. Kampanyamız yapı sektöründe nihai tüketicinin usta yardımı ile tadilatla değiştirebileceği ince yapı malzemeleri ve hizmetlerini kapsamaktadır. Seramik, banyo dolabı, mutfak dolabı, boya, izolasyon, vitrifiye, armatür gibi harcamaları ile usta ve işçilik masrafları dahil tümü için 2 bin lira ile 50 bin lira arası kredi kullanabilinecek.” “Kampanya ile hem dört taraf kazanıyor, hem dört taraf da elini taşın altına koyuyor” diyen Okyay, üreticilerin desteği bayileri aracılığıyla verdiğini kaydetti. Tüketicilerin kredi kullanımını nasıl denetleyecekleri sorusuna da Okyay, şu karşılığı verdi. Kampanyaya katılan firmalar, bayilerindeki ürünleri üzerinden ürünleri denetleyecekler. Firmaların hepsi zaten


15 MİLYON KONUT İÇİN YENİLEME FIRSATI TİMFED Başkanı Serdar Dönmez Kampanyanın bir başka ayağını oluşturan TİMFED’in Başkanı Serdar Dönmez ise toplantıda şunları söyledi:

Türkiye’nin en güzide markaları. Bayiler kayıt içinde çalışan ciddi sermayeleri olan firmalar. Denetimi bu şekilde sağlıyoruz.” İMSAD Başkanı Orhan Turan Türk inşaat sektörünün hem Türkiye’de, hem de dünyada önemli bir gücü elinde bulundurduğu halde yeterince önemsenmediğini belirtti. Türkiye’nin müteahhitlik hizmetlerinde Çin’in ardından dünyada ikinci sıraya yükseldiğine işaret eden Turan, “İnşaat sektörü, Gayrisafi Yurt İçi Hâsılada (GSYİH) yüzde 6,5 paya sahip, geçen yıl 23 milyar dolarla otomotivden sonra en fazla ihracat gelirini elde eden sektördür. Aynı yıl toplam ihracatın yüzde 17,2’sini de yine inşaat sektörü gerçekleştirmiştir” diye konuştu. Türkiye ekonomisinin sürekli yüzde 5 büyümesi için, inşaat sektörünün her yıl yüzde 10 büyümesinin sağlanması ve özel sektörün, yatırıma teşvik edilirken inşaat sektörünün önünün mutlaka açılması gerektiğini vurgulayan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vergi düzenlemeleri de gözden geçirilmelidir. Dünyanın hiçbir ülkesinde yatırım amaçlı inşaat malzemesi ile lüks tüketim malının KDV oranı eşit değildir. Buna mutlaka çözüm üretilmelidir. İMSAD olarak Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023 yılında ülkemize üç tane 100 hediye etmeyi hedefliyoruz. 100 milyar dolar inşaat malzemeleri ihracatı, 100 milyar dolar yurt dışı müteahhitlik geliri ve yine 100 milyar dolarlık iç pazar. Ve böylece GSYİH’deki payımızı da yüzde 6,5’tan yüzde 8’e çıkaracağız.”

“Türkiye tüm dünyayı saran ekonomik krize, güçlü bir kamu maliyesi, sağlıklı bir bankacılık sektörü ve etkili bir kurumsal denetim ve düzenleme çerçevesiyle yakalandı. Bu nedenle, 1994’te ve 2001’de yaşadığımız gibi bir yıkım ortaya çıkmadı. Öte yandan ülkemizdeki büyümenin itici gücü olan tüketim harcamaları, tüketici güveninin azalmasıyla birlikte yavaşladı. Azalan tüketim sonucu, Türkiye’nin bir taraftan iç pazarı küçüldü, diğer taraftan Avrupa ülkeleri dâhil olmak üzere, önemli ihracat pazarlarımız daraldı. Ülkemizin lokomotiflerinden biri olan inşaat sektörünün tedarikçisi durumundaki yapı malzemeleri sektöründe, talebi canlandırmak amacıyla büyük bir kampanya başlatıyoruz. Türkiye çapındaki bayiler olarak marjlarımızdan %5’lik kısmından feragat ederek Halkbank’ın sergilemiş olduğu destekleyici finansman fırsatını tüketicinin zihninde daha etkili kılabilmek amacı ile yola çıktık. Örgütlerimiz diğer paydaşları ile ülkemizin dört bir yanında etik ticaretin yapılabileceği yapı malzemesi satıcılarını harekete geçirerek, kampanyaya tüm gücüyle destek verecek. Kampanyaya iştirak eden ülkemizin önde gelen üreticileri ve dürüst satıcı kimliğine sahip bayi ve örgütlerimizin üyeleri ile tüketicilerimize en mükemmel ürün ve hizmetlerin sunulmasının yanı sıra, tüketici bilincinin geliştirilmesi yönünde de katkı sağlanacağını ümit ediyoruz”. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ‘’Evini Yenile Türkiye’’ kampanyasında duble kazan-kazan durumu söz konusu olduğunu belirterek, ‘’Bir tarafta banka, bir tarafta üretici, reel sektör, bir tarafta tüccar-bayi, bir tarafta da vatandaş var. Dördünün de kazanacağı bir kampanyaya adım atıyoruz.’’ dedi. Yapı malzemeleri sektörü, Halkbank ve TOBB’un Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

29


güçlerini bir araya getirerek başlattıkları ‘’Evini Yenile Türkiye’’ kampanyasının tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Hisarcıklıoğlu, ‘’Kriz Varsa Çare de Var’’ kampanyasının ardından şimdi yeni bir kampanya yaptıklarını söyledi. Uyuşmazlık çözümünde en ideal çözümün kazan-kazan yöntemi olduğunu, bu yöntemin ‘’pastadan dilim çalmak yerine pastayı büyütelim’’ yaklaşımı taşıdığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ‘’Zira burada bir duble kazan kazan durumu söz konusu. Bir tarafta banka, bir tarafta üretici, reel sektör, bir tarafta tüccarbayi, bir tarafta da vatandaş var. Dördünün de kazanacağı bir kampanyaya adım atıyoruz. Bu işin dört kazananı var. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ahengi de bu kampanyada hayata geçiriyoruz’’ diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 13,8 küçülme yaşayan Türkiye’de inşaat sektöründeki küçülmenin yüzde 18,9 olarak gerçekleştiğini anımsatarak, yapı malzemeleri sektörünün vergi indirimlerinden ve teşviklerden de faydalanamadığını belirtti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ‘’Oysa Türkiye’nin en büyük sorununun bugün işsizlik olduğu hatırlanırsa, sektörün önemi daha da iyi anlaşılır. Bu öncü sektörümüzün daha fazla desteklenmeye ihtiyacı vardır’’ dedi.

30

TOBB olarak bu projeyi bir sinerji politikası olarak gördüklerini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘’Darısı diğer sektörlerimizin başına. Bu platform, Türkiye’nin yüzünü güldürecek bir koalisyon’’ şeklinde konuştu. Şimdi Türkiye’deki 15 milyon konut için yenileme fırsatı geldiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘’28 ülkede 14 bin kişiyle yapılan bir araştırmaya göre, insanların yaklaşık yüzde 40’ı mutfağı evin en önemli bölümü olarak görüyor. İnsanların yüzde 57’si ise bugün imkanları olsa yeni bir mutfak istediklerini belirtiyor. Kadınların yüzde 76’sı, erkeklerin ise yüzde 61’i mutfakta vakit geçirEkim - Aralık 2009 Sayı 68

menin onları mutlu ettiğini ve streslerini aldığını söylüyor’’ dedi. Rifat Hisarcıklıoğlu, ayrıca bu çalışmanın oluşturacağı hareketliliğin yeni istihdam olanakları sağlayacağını vurguladı. Toplam kredi bedelinin yüzde 50’sini aşmayacak şekilde işçilik, ustalık, hizmet bedeli gibi masrafların banka tarafından kredi kapsamında değerlendirileceğini belirten Hisarcıklıoğlu, bu hizmetler faturalandırılacağı için de kayıt altına gireceğini, kampanyanın kayıt dışılığın önlenmesinde de rol oynayacağını kaydetti. Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın Nerede bir üretim varsa, Halkbank’ın orada var olduğunu ve var olmaya devam edeceğini belirterek, ‘’Kampanyanın başarılı olması için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Yaklaşık 700 şubemizde çok ciddi anlamda bu işin pazarlamasını yapacağız’’ dedi. Yüzde 0,33 ile yüzde 0,95 arasındaki faiz oranlarının son derece cazip olduğunu, 36 ay vadeye kadar bu krediyi kullandıracaklarını ifade eden Aydın, eylülde başlayacakları kampanyanın kasım ayı itibariyle sona ereceğini, talep bulmaları durumunda yeni kampanyalar yapabileceklerini veya bu kampanyayı uzatabileceklerini bildirdi.


Aydın, ‘’700’e yakın şubemizle Halk Bankası bütün gayretini gösterecektir. Projeye finansman ortaklığı yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz’’ dedi. Masraflarla birlikte faiz oranlarının ne kadar olduğuna ilişkin bir soruya karşılık Aydın, burada masraf almadıklarını, tanıtım broşürlerinde görüldüğü gibi masraflı ve masrafsız iki tür komisyonları bulunduğunu ifade ederek, ‘’Komisyonsuz yüzde 0,33, komisyonlu yüzde 0,63... Faiz oranı 7,56’ya geliyor. Bunun ne kadar cazip olduğunu herkes anlıyor’’ dedi. Bu kredinin istismar edilip edilmeyeceğine ilişkin soruyu da Aydın, ‘’Burada istismar olur mu? Olmaz. Bankanın para aktarımı ile fatura arasında bir korelasyon var. Burada istismar olması söz konusu değil’’ dedi.

Kale Grubu Onursal Başkanı İbrahim Bodur Bankaların faiz indirme yarışına girdiğini ve daha da gireceğini iddia ederek, ‘’Biz nasıl elimizdeki malı satmak durumundaysak, onlar da ellerindeki parayı satmak zorundalar’’ dedi. Yapı malzemeleri sektörü, Halkbank ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) güçlerini bir araya getirerek başlattıkları ‘’Evini Yenile Türkiye’’ kampanyasının tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Bodur, dünyada krize maruz kalan ülkeler arasında özel sektörün bir araya gelerek krize çare aradığı tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Bu kampanyanın da çok geniş katılımlı olduğunu ve başarılı olacağına inandığını belirten Bodur, ‘’TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, saygısından dolayı bana ‘Amca’ der. Dün akşam, kendisi beni aradı ve ‘Amca, yarın seni de aramızda görmek istiyoruz’ dedi. Ben de yanımdaki doktorlara ‘Ne yapın edin beni yarın sabaha ayağa kaldırın. TOBB Başkanı aramış, yarın toplantı yapılacak, burada deve gibi yatmak olmaz’ dedim’’ şeklinde konuştu. İnsan ihtiyaçları için birinci sektörün gıda sektörü olduğunu dile getiren Bodur, ikinci sektörün tekstil, üçüncüsünün ise inşaat sektörü olduğunu belirtti. Bodur, inşaat sektörünün bir ülkenin lokomotifi olduğunu ve geniş kitleleri kalkındırabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’İnşaat sektörünün kalkınması çok önemli ama neticede her şey paraya dayanıyor. Finans konusu önemli... Bankalar da bir ticari müessesedir. Biz nasıl mal alıp satıyoruz, onlar da para alıp satıyorlar. Bunu akıllıca yapanlar, kar da ediyor. Kriz döneminin öncesinde ve sonrasında en çok kazanan sektör, finans sektörü olmuştur. Daha çok olsun isteriz ama bu işin, hep birlikte ve dengede olması lazım. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

31


Haberler

M

Ayas İnşaat Üçüncü Şubesini Firuzköy’de Açtı

ustafa, Ayhan ve Hakan Aslan kardeşlerin girişimleriyle 1988 yılında kurulan Ayas İnşaat Avcılar merkez ve Esenyurt’daki mağazalarından sonra 19 Ağustos 2009 tarihinde Firuzköy Bulvarı Fabrikalar Yolu Cad. No:56 Avcılar adresinde yeni mağazasını açtı. Açılışa firmanın temsilciliğini yaptığı üretici firmaların yöneticileri, sektöredeki diğer satıcı firmaların sahip ve çalışanları, Ayas Yapı ortakları olan Mustafa, Ayhan, Hakan Aslan kardeşlerin ailelerinin de içinde bulunduğu çok sayıda kişinin yanı sıra TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri, Bien Seramik Genel Müdürü Metin Savcı, Akgün Seramik Genel Müdürü Edip Kefli ile Bien Seramik yöneticileri de katıldılar. Açılış seromonisi Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değrmenci’nin de katılımıyla yapıldı. Bölgeye büyük bir yatırım yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Aslan kardeşler yeni mağazalarında 500m2’si kapalı olmak üzere 3000m2 alana sahipler. 40 Markanın yüzlerce ürününü satan firma aynı zamanda üretimini kendilerinin gerçekleştirdiği Ayas Mutfak markasıyla da hizmet vermektedir.

32

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68



Haberler

B

Baymak, Güneş Kollektörleri Üretim Hattını Açtı

aymak Avrupa’nın en modern tesislerinden birini ve Türkiye’nin lazer kaynağı ile üretim yapan ilk güneş enerjisi üretim hattının 25 Haziran 2009 Perşembe günü açılışını gerçekleştirdi.

Baymak, İngiliz ortağı Baxi Group’un Fransa ve Danimarka’daki üretim hatlarını yeni tesislerine taşıdı. Yeni üretim merkezi ile birlikte Baymak’ın toplam üretim alanı 60.000 m2’ye ulaştı. Modern teknolojiye sahip üretim ve montaj hatları ile Baymak, çelik kazan, kat kaloriferi, güneş enerji sistemleri ve emayeli su tankları konusunda Baxi’nin tek üretim merkezi olarak Türkiye’ye istihdam ve döviz girdisi sağlamaya artarak devam etmeyi hedefliyor. Önümüzdeki yıllarda hem yurt içi hem de yurtdışı satışlarının hızla artacağını öngören ve Baxi Group’un üretim merkezi olmanın getireceği kapasite ihtiyacını bugünden planlayan Baymak, 2010 yılında Avrupa’nın en büyük üreticilerinden biri olmayı hedefliyor. Yıllık 150.000 adet (375.000 m2) üretim kapasitesine sahip güneş enerji sistemleri üretim hattı; tam otomatik makinalar ile üretim yapılmasının dışında en önemli özelliği taşıyıcı borular ve selektif plaka arasındaki kaynak işleminin ultrasonic kaynak yöntemi yerine laser kaynağı ile yapılmasıdır. 30.000.000 USD’lik bir yatırımla gerçekleştirilen üretim hattı tam otomatik; aluminyum profil kesme tezgahı, alüminyum profil delme ve punchlama tezgahı, bakır boru açma tezgahı, bakır boru punchlama tezgahı, harp kaynak tezgahı, bakır/aluminyum rulo açma ve kesme tezgahı, PLC kontrollu montaj masaları, taşıma konveyörleri, pnömatik manipülatörler, paketleme tezgahı’ndan oluşuyor.

34

Güneş Enerji Sistemleri üretim hattında bir sonraki aşama olarak PV (fotovoltaik) panel üretiminin 2010 yılında devreye alınması planlanıyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Avrupa’dan taşınan makinalar ile birlikte teknoloji, müşteri ve dövizi de ülkeye getiren Baymak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Murat Akdoğan açılışta yaptığı konuşmada; “Baymak, yaptığı yatırımlar ile dünyanın en büyük ısıtma firmalarından biri ve Avrupa’nın en büyük çelik kazan ve sıcak su boyler üreticisi olacak. Türkiye’nin en modern kombi üretim tesisine sahibiz. Yeni yatırımlarımız ile kombi ve güneş enerjisi sistemlerinde de Avrupa’nın en büyüklerinden biri olacağız. Şu anda 40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Hedefimiz bu sayıyı 70’e çıkarmak. 2010 yılına kadar ciromuzu 500 milyon, ihracatımızı 150 milyon dolara ve çalışan sayımızı da 2.000’e çıkarmak istiyoruz.” dedi.



Haberler

Ecocarat ‘’Nefes Alan Duvarlar’’, Çanakkale Seramik&Kalebodur Showroom’larında

Ç

anakkale Seramik & Kalebodur, Inax’ın Türkiye Temsilcisi Global Group’la anlaşarak Japonya’nın en büyük seramik üreticilerinden Inax’ın doğal hammaddelerden üretilen mucizevi iç cephe kaplaması Ecocarat’ı showroom’larında tüketicilerle buluşturuyor. Yapı içerisinde, kapalı ortamdaki havayı kaliteli, sağlıklı ve steril hale getiren, kullanıldığı mekanlarda nem dengesi sağlama, buna bağlı olarak bakteri, mikroorganizma, küf üremesi ve oluşabilecek tüm alerjik reaksiyonlar ile hastalık mikroplarını ortadan kaldırma, kötü kokuları içine hapsedip yok etme özelliklerine sahip Ecocarat, Çanakkale Seramik & Kalebodur’un showroom’larında satışa sunuluyor.

Kaleseramik Genel Koordinatörü Bahadır Kayan ve Global Group Başkanı Cüneythan Ergene

Dünyada muadili olmayan ve sağlıkta devrim yaratan özelliklere sahip Ecocarat’ın formülü Japon devlet kasasında saklanıyor.

36

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Basın toplantısında konuşan Kaleseramik Genel Koordinatörü Bahadır Kayan; “Üstün teknolojisiyle benzeri olmayan avantajlar sunan ve beğeni toplayan Ecocarat ve diğer Inax ürünlerini mağazalarımızda müşterilerimize sunmak adına bir birlikteliğe adım attık. Bu birliktelik ile beraber geçmiş dönem müşterilerimizden Inax ile Türkiye - Japonya arasında farklı sinerjiler yaratacağımızı düşünüyoruz.” dedi. Bahadır Kayan’ın ardından sözü devralan Inax Co, Japan Türkiye Genel Distribütörü Global Group Başkanı Cüneythan Ergene, iş birliği ile ilgili bilgi verdikten sonra ürünlerin avantajlarını gözle önüne sermek adına bir uygulama yaptı ve hakkında bilgi verdi. Ecocarat’ın bir iç cephe kaplaması olduğunu söyleyen Ergene, ürünün 9 özelliğini gerçekleştirirken 0 gaz salınımı yaptığını bu nedenle de Dünya Ekoloji Kataloğunda yer aldığını ve Dünya Teknoloji ödülü aldığını belirtti. Ürünün %70’in üzerine çıkan nemi içine absorbe ettiğini ve %40’ın altındaki nemi ortama geri kazandırdığını ve daima %45-50 seviyesinde ortam nemini dengelediğini belirten Ergene, ürünlerin üzerine su dökerek yaptığı uygulama ile özelliği pekiştiren bir uygulama gerçekleştirdi. Ergene sözlerine uygulamanın ardından; “ Daima yenilikten yana olan ve yapmış olduğu hamleler ile gerek ülkemiz gerekse dünyada kendisinden övgüyle bahsettiren Çanakkale Seramik & Kalebodur’un satış noktalarında ürünlerimizin yer alması bizleri gururlandırmaktadır. Burada satış ve pazarlama alanında gerçekleştirdiğimiz anlaşmanın yakın süre içinde İnax ve Çanakkale Seramik & Kalebodur’un dünya çapında gerçekleştireceği yeni sinerjilerin öncüsü olduğunu düşünüyoruz.” şeklinde sözlerine devam eden Ergene, iş birliğinde emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerine son verdi.


Haberler

K

Engin Yapı Üçüncü Mağazasını Bağdat Caddesinde Açtı

ale Grubu bayilerinden Engin Yapı, üçüncü mağazasını 24 Ekim Cumartesi günü Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, İlçe Emniyet Müdürü Hakan Boyder, Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, TİMDER Yönetim Kurulu Üyeleri, Kale Grubu üst düzey yöneticileri ve birçok sektör profesyonelinin katılımıyla Kadıköy, Bağdat Caddesinde açtı. Açılış konuşmasını yapan Engin Yapı’nın ortaklarından Cemal Kır 1990 yılında başladıkları ticaret hayatlarında yeni bir yatırımla yeni bir başlangıç yapmanın gurur ve mutluluğunu yaşadıklarını iletti. Kır “Kale Ailesi’ne katıldığımız 1997 yılından bu yana Kale Grubu’nun 50 yılı aşan bilgi birikimini, yenilikçi hizmet anlayışı ve gelecek vizyonunu içtenlikle benimseyerek bugüne kadar İstanbullulara hizmet verme gayreti içinde olduk. Bugün açılışını yaptığımız mağazamızda da bu ilkelere bağlı kalarak, hizmetlerimizi yenileyerek çalışmaya devam edeceğiz. Bu çalışmalarımızda bizlere desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli Kale Grubuna en içten teşekkürlerimizi sunarız.’’ dedi. Ardından söz alan Kale Grubu Şirketleri Başkanı Zeynep Bodur Okyay yaptığı konuşmada Kale Grubu olarak yapı sektöründe ürün, çözüm ve hizmetlerin, tasarım ve iletişimindeki bütünsel yaklaşım ile hem Türkiye’de hem de dünyada sayılı markalardan biri haline gelmek üzere ciddi adımlar atmakta olduklarını belirterek müşteriyi daha iyi anlamak üzere, farklı müşteri segmentlerine birden farklı marka ve satış kanalı ile farklılaştırılmış ürün ve hizmeti götürme gayreti içinde olduklarını söyledi. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk törende yaptığı konuşmada yarım asrı aşmış bir firma olarak Kale Grubu’nu başarılarında dolayı tebrik ederek bugün açmış olduğu mağazası ile tasarım alanında kendini kanıtlamış bir firma olduğunu gözler önüne serdiğini belirtti. Kadıköy’ün güzide semtine yakışır nitelikte bir mağaza hazırladıklarında dolayı En-

gin Yapı’yı tebrik etti ve sözlerine “Eskilerimizin iyi bir sözü vardır; iyi yere dükkan açtınız. Hayırlı olsun.” diyerek son verdi.

Cemal Kır ile Bülent Kır ortaklığında Ataşehir, Çekmeköy’den sonra İstanbul’da üçüncü mağazasını açan Engin Yapı, Bağdat Caddesi üzerinde yer alan yeni showroomunda 400m2 bir alanda, 25 kişilik kadrosuyla hizmet verecek. Mağazasında Kale Grubu markaları; Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kale, Kalekim, Kalecolor, Kaleterasit, Kaledekor, KalePlus ve Carena ürünlerinin satışını gerçekleştirecek olan Engin Yapı, seramik kaplama malzemeleri, yapı kimyasalları ile seramik sağlık gereçlerinden, armatür, boya, küvet, banyo ve mutfak mobilyasına kadar paket çözümler sunmayı hedefliyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

37


Haberler

E

Ekpaş, Geleneksel Bayiler Toplantısını Kıbrıs’ta Gerçekleştirdi

kpaş A.Ş. bu yıl 18.’si yapılan Geleneksel Bayiler Toplantısını 22 – 25 Ekim 2009 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ nin Magosa / Bafra bölgesine yer alan Kaya Artemis Resort & Casino Hotel’de gerçekleştirdi. Ekpaş Genel Müdürü M. Serdar Günüşen’in yaptığı konuşmada 250’ye yakın bayi ile birlikte 2009 yılı ve küresel kriz değerlendirildi, 2010 yılı ile ilgili ticari politikalar açıklandı. Başarılı geçen toplantının ardından katılımcılar hem güzel bir tatil imkânı, hem de yapılan Kıbrıs turu ile yöreyi tanıma fırsatı buldular. Toplantı, gala yemeği ve bayilerin yaptığı 2010 yılı ile ilgili bağlantılara bağlı olarak çekilen piyango ile son buldu. Gala yemeğindeki eğlence programı büyük ilgi gördü.

İ

Franke Türkiye 10 Yaşında

stanbul Kartal’da 1999 yılında faaliyetlerine başlayan Franke Türkiye, 2009 yılında 10. yaşını kutluyor.

38

Franke Türkiye, ankastre ocak, fırın, aspiratör, davlumbaz, bulaşık makinesi, mikrodalga fırın, buharlı pişirici, kombi fırın, ankastre ve solo buzdolapları, çamaşır makinesi, kahve makinesi, çelik tezgahlar, çelik banyo malzemeleri ve banyo armatürleri ile Türkiye’nin ankastre mutfak cihazları konusuda en geniş ürün gamına sahip firmalar arasında yer alıyor. 1999 yılında Türkiye pazarına evye ve armatür ile giren Franke, 10 yıllık serüveninde ürün gamını geliştirmiş ve bugün 148 seri, 284 model ve 598 tip ürünü ile, Türkiye ankastre cihaz pazarının en önemli oyuncularından biri haline gelmiştir. Franke, 2004 yılında Gebze tesislerine taşınmış ve faaliyetlerine buradan devam etmektedir. Ayrıca, Franke’nin Türkiye’de ilk kez 2001 yılında geliştirdiği İnfo Center mantığıyla İstanbul Nişantaşı ve Kozyatağı Atatürk Caddesi, Ankara Turan Güneş Bulvarı, İzmir Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Alsancak ve Adana Turgut Özal Bulvarın’daki 5 adet İnfo Center ile ürünlerle ilgili tüm detaylı bilgiler ve çeşitliliği gözler önüne seriyor. Yurt genelinde 850 bayi, 22si münhasır 88 yetkili satış sonrası servis ve 26 adet tavsiye edilen tesisatçı ile hizmet veren Franke Ailesi, en yeni tasarımları, şık ve kullanışlı ürünleri, tüm dünya ile aynı anda Türkiye ile buluşturmaya 10 yıldır devam ediyor.



Haberler

E7 Yapı Market, İkitelli Sel Felaketinin Yaralarını Sardı, Tüketicileri ile Tekrar Buluştu

E7

Grup içinde 60 yıl önce başlayan ticari faaliyetler ve yapı-inşaat sektöründeki 22 yıllık kurum deneyiminin yansıması ile temelleri geçtiğimiz yıl atılan “E7 Yapı Market”; 7 Kasım 2009 Cumartesi günü müşterileri ile tekrar buluştu. Bahçelievler Belediye Başkanı Sayın Osman Develioğlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Sayın Aziz Yeniay, Başakşehir Belediye Başkanı Sayın Mevlüt Uysal ile E7 Yapı Market İcra Kurulu Başkanı Sayın Zekai Aydeniz’in birlikte gerçekleştirdiği açılışta, tedarikçilerin yanı sıra mimar, mühendis, müteahhit ve ustalar da bu heyecana ortak oldu.

40

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

E7 Yapı Market Genel Müdürü Ersin Aydeniz ise açılıştan sonra yaptığı konuşmasında, öncelikle sel felaketinin gerçekleştiği günlerde kendilerini yalnız bırakmayan ustalar başta olmak üzere tüm iş ortaklarına teşekkür etti. Aydeniz, bu içten işbirliği ile felaket sonrasındaki kayıplarını çok kısa bir sürede telafi ettiklerini ve 2010 yılı için çok daha büyük hedeflere sahip olduklarını belirtti. E7 Yapı Market; felaketin ilk gününden bugüne ustalarının da yardımı ile çok kısa bir sürede yeniden dekore edilen mağazasında; tüm seramik ürünleri, banyo gereçleri vb. malzemeler ile geniş bir ürün yelpazesine yer veriyor.



Haberler

B

Ferroli 2009’u Eğitim Yılı İlan Etti

u yıl bayi ve teknik servisleri için yoğun bir eğitim programı gerçekleştiren Ferroli, enerji verimliliği konusunda da tüm Türkiye’yi bilgilendirmek için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Isıtma ve soğutma sektörü gerek teknolojik anlamda gerekse yasal düzenlemeler anlamında son yıllarda birçok yenilik yaşadı. Bayileri ve iş ortaklarına yönelik düzenli bilgilendirme çalışmaları yapan Ferroli, Ankara’dan Samsun’a, Konya’dan Gaziantep’e kadar Türkiye’nin her noktasına ulaşmak için 26 toplantı düzenledi.

Ferroli, bu sene kendi bünyesinde bayilerine yönelik verdiği teknik eğitimlere ve YTÜ ile ortak düzenlediği enerji verimliliği kanunun sektöre getirdiği değişikler konusundaki bilgilendirme toplantılarına tüm hızıyla devam ediyor. 2009 yılı başından itibaren bayileri için 17 teknik eğitim toplantısı düzenleyen Ferroli bugüne kadar, 500 bayisini son ge-

42

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

lişmelerle ilgili bilgilendirdi. Ferroli, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Heperkan ve Makine Yüksek Mühendisi Burak Olgun’un katılımıyla düzenlediği “Enerji Verimliliği Kanunu Bilgilendirme Toplantıları” kapsamında ise 9 toplantı gerçekleştirdi. İstanbul, İzmir, Düzce, Ankara, Kayseri, Tekirdağ, Samsun, Konya ve Gaziantep’te düzenlenen bu toplantılarda ise yaklaşık 1000 kişiye ulaşıldı. Ferroli düzenlenen eğitim toplantılarında bayilerinin teknik bilgi ve kabiliyetlerini artırırken sektörün her kademesinden katılımcıları da sektördeki son gelişmeler hakkında bilgilendirdi. Ferroli, eğitim toplantılarıyla eş zamanlı olarak İstanbul’daki çeşitli meslek liseleri ve resmi kurumların teknik personellerine Düzce’deki fabrikasında eğitimler düzenledi ve öğrencilere teorik bilgilerini pratik uygulamalarla birleştirme imkanı sağladı. Ferroli, önümüzdeki aylarda da eğitim toplantıları, meslek liseleri bilgilendirme eğitimleri, endüstriyel uygulamacılara verilecek uzmanlık eğitimleri ve uygulamalı eğitimler gibi projeleri devam ettirecek.



Haberler

F

Fırat Cup’ta Şampiyon Belli Oldu

ırat Plastik Kauçuk San. ve Tic. A.Ş. tarafından 14.’sü düzenlenen Fırat Cup’ın bu sene şampiyonu Altyapı Boru Satış Ekibi oldu.

Çeşitli medya gruplarından basın görevlileri ve Fırat Cup’ın olmazsa olmazı sporun ve sporcunun dostu Ahmet Çakır’da final müsabakasını izleyenler arasında yer aldı.

Yıllardır bu anı bekleyen ve kupayı alabilmek için büyük özveri ile çalışıp hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan Altyapı Boru Satış Ekibi sonunda muradına erdi.

Ödül töreninde madalyalarını ve kupasını Ahmet Çakır’ın elinden alan oyuncular kendilerine bu imkanı sağlayan Fırat Plastik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nevzat Demir‘e teker teker teşekkür etti.

Yoğun taraftar kitlesinin bulunduğu organizasyon basın mensupları tarafından da takip edildi. 500-600 civarında taraftarın yaşattıkları coşku ile final maçı çok renkli geçti. Maçın başlama düdüğü Fırat Plastik bünyesinde çalışan ve profesyonel hakemlik yapanMümin Möroğlu tarafından çalındıktan sonra, 60 dakika boyunca sergilenen mücadele izlenmeye değerdi. İdari İşler Bölümü - Altyapı Boru Satış Ekbibi finalinde gülen taraf 8-2’lik skorla Altyapı Boru Satış Ekibi oldu. Mücadele sonunda sahaya giren taraftarlarla sevincini paylaşan oyuncular galibiyetlerinde büyük bir etkisi olduğunu belirterek taraftarlarına teşekkür etti.

44

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68



Haberler

B

Gelişim Teknik, 22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara Fuarındaydı

aşkent’in en büyük organizasyonu olan 22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara Fuarı 1-4 Ekim 2009 tarihleri arasında Ankara Altınpark Expo Center fuar alanında gerçekleşti. Gelişim Teknik, fuarda aquatherm sistem çözümleri olan sıhhi tesisat, ısıtma-soğutma, yerden ısıtma boru sistemleri, WavinAS Sessiz Boru ve HL marka süzgeçler, sifonlar ve pis su çekvalf ürünlerini tanıttı. Fuara Gelişim Teknik’in Ankara Bayilerinden Kask Ltd. Şti - Fuat Ünsal ile birlikte katılan Gelişim Teknik Satış Müdürü Bülent Bıdı; fuarda özellikle aquatherm’in, ısıtma-soğutma (fancoil) tesisatlarında kullanılan climatherm borularının ilgi çektiğini belirtti. climatherm boruların, ısıtma-soğutma (fancoil) tesisatlarında kullanılan siyah çelik borulara alternatif olarak aquatherm GmbH firması tarafından özel olarak geliştirildiğini belirten Bıdı, -20°C ve +90°C sıcaklık aralığında çalışabilen ve korozyona uğramayan ısı ve ses izolasyonlu climatherm borular sayesinde, yatırımcının işletme maliyetlerinde (enerji) yıllık yaklaşık %10 oranında tasarruf edebildiğini

Fuat Unsal ve Bülent Bıdı

sözlerine ekledi. Bıdı, kurulacak sistemlerin, bu nedenle, sadece ilk yatırım maliyetlerine göre değil, ilk yatırım ve işletme maliyetlerine göre de karşılaştırılması gerektiğinin altını çizdi.

Aquatherm Uluslararası Plastik Boru Sistemleri Eurasia Konferansındaydı

46

PAGEV-SKZ işbirliği ile düzenlenen Uluslararası Plastik Boru Sistemleri Eurasia Konferansı 29-30 Eylül 2009 tarihinde İstanbul Novotel’de gerçekleşti. Türkiye ve dünya çapında plastik boru sektörü öncülerinin buluştuğu konferansa aquatherm boru sistemlerinin 1987 yılından bu yana Türkiye distribütörü olan Gelişim Teknik adına, Satış Müdürü Bülent Bıdı katılarak güncel görüş, trend, uygulamalar ve pazar dinamiklerini konferans katılımcılarıyla paylaştı. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Gelişim Teknik Satış Müdürü Bülent Bıdı

Türkiye’den Gelişim Teknik Ltd. Şti. adına konuşmacı olarak katılan Satış Müdürü Bülent Bıdı, misyonunu “Hijyen, Sağlık ve Kaliteli Yaşam” olarak belirlemiş aquatherm’i neden mühendislerin tercih ettiklerini aktardı. Bülent Bıdı; korozyona karşı %100 dayanıklılık, füzyon kaynağıyla bağlantı, daha az boru sürtünmesi, geri dönüşüm ve LEED bina kriterlerine uygunluk gibi birçok avantajları olan aquatherm sıhhi tesisat ve ısıtma-soğutma sistemlerinin, yeni uygulama alanlarını aktardığı sunumunda Türkiye’de bu sistemlerin uygulandığı projeleri de tanıttı.



Haberler

GPD, Kurumsal İletişim Dergisi Yayın Hayatına Başladı Armatür sektöründe hem banyo-mutfak armatürü hem de endüstriyel vanaları üretip satan, 50 yıllık geçmişi ile sektörün ilklerinden olan GPD, GPDergi adındaki kurumsal iletişim dergisinin ilk sayısını Ekim ayında yayınladı. 3 Ayda bir yayınlanacak olan dergide GPD ailesi içinde olan ürün, hizmet, pazarlama aksiyonları,yenilikler, bayi tanıtımları, yetkili servis aktiviteleri, yapı marketler, proje satış kanalı vb iç ve dış müşterileri ilgilendiren tüm haberler içerik olarak yer alıyor. Ayrıca GPD yönetiminde iç ve dış müşteriler ile ilgili tüm yöneticilerin mail adreslerininde yer aldığı dergi zengin içeriği, farklı tasarımı ve kaliteli baskısı ile de dikkat çekiyor.

GPDergi bölüm başlıklarında şirket tarihi ve yönetimini tanıtan Yönetim bölümünü, Karadeniz bölgesini ve piyasa yapısını tanıtan Satış bölümünü, bayi tanıtımının yapıldığı Nokta bölümünü okuyabileceğiniz gibi bunların yanısıra Bizden Biri bölümünde şirket yöneticilerini ve uzmanlık konuları hakkında aktardıkları bilgileri, GPD pazarlama aksiyonlarının tanıtıldığı Pazarlama bölümünü, ürünlerin kullanıldığı projeleri tanıtan Projeksiyon bölümünü ilgiyle takip edebilirsiniz. Vitrin adıyla yayınlanan bölümde GPD’nin en son ürünleri tanıtılırken, yapı marketlerdeki satış temsilcileri ve burdaki müşteri ilişkilerini anlatırken Mutfak adıyla yayınlanan bölümde ise farklı bir Limonata tarifi ile karşılaşmanız mümkün. Satış sonrası hizmetlerin ve yetkili servislerin ve diğer iletişimlerin de yer aldığı dergi bundan sonraki sayıları ile de takipçisi olacağınız farklı bir kurumsal iletişim dergisi olarak sektördeki yerini aldı.

48

GPD, 2010 yılı için koyduğu yüksek hedeflere ulaşmak için aksiyonlarına sürekli yenilikler eklemeye devam ediyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68



Haberler

J

Japar, Diyarbakır Fuarına Katıldı

apar, 07-11 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen Diyarbakır İnşaat 2009 Fuarı’na katıldı. Japar’ın geniş ürün yelpazesinin sergilendiği stand, Diyarbakır’da Tüyap tarafından düzenlenen ilk fuarın ilgi odağı oldu. Standı ziyaret eden Diyarbakırlılara, gömme rezervuar montajı ve çalışması konusunda detaylı bilgi verildi. Standı ziyaret eden Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e Japar’ın doğal su kaynaklarına verdiği ve su tasarrufu konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verildi. Tasarruflu klozet yıkama sistemlerinin şehir ekonomisine sağladığı katkıların konusuna dikkat çekti. Yerel ziyaretçinin ilgi gösterdiği fuar, ilk fuar olması nedeniyle Irak, Suriye, İran gibi bölgeye yakın komşu ülkelerden beklenen yabancı ziyaretçiyi yeterince çekememesine rağmen Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odasının düzenlemiş olduğu akşam yemeğinde, az sayıdaki yabancı ticaret heyeti ile Japar yetkilileri bire bir görüşme fırsatı buldu.

Üretimine başlanan 11 cm enindeki Ege adlı yeni gömme rezervuarın görücüye çıktığı bu fuar, Japar’ın bölgedeki marka bilinirliğinin pekişmesi ve Japar’ın bölgeye verdiği önemi satıcı ve uygulamacılara aktarılması konusunda önemli bir fırsat yarattı.

50

Fuarda düzenlenen Japar etkinlikleri çerçevesinde ustalar da unutulmadı. Fuar protokol bölümünde, Japar Pazarlama Müdürü Erkan Ulaş tarafından tesisat ustalarına gömme rezervuar montajı konusunda bilgilendirme semineri düzenlendi. Yoğun ilgi gösterilen seminerde; Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Japar’ın üretmiş olduğu 8,5 ve 11 cm olarak gömme rezervuarların montajı konusunda bilgi veren Ulaş, yaşanan montaj hataları konusunda ustaların dikkati çekti. Seminer, diğer Japar ürünleri hakkında bilgi verilmesi ve katılımcıların sorularının yanıtlanmasıyla son buldu.

Seminer sonrası Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Aydın, Diyarbakır İnşaat 2009 fuarına kurumsal katılımcı olarak katılan Japar’a fuara katılım ve katkılarından dolayı şükran plaketi verdi. Plaket töreninin ardından, yapılan kokteylde Japar yetkilileri ustalarla birebir sohbet etme fırsatı buldu. Kokteyl, Japar tarafından hazırlanan hediye paketlerinin ustalara takdim edilmesiyle son buldu.



Haberler

H

Türk İnşaat Malzemesi Sanayisi 2023 İhracat Hedefine Kilitlendi

ükümetin 2023 yılı için hedeflediği 500 milyar dolar ihracata ulaşması, Türk İnşaat Malzemesi Sanayisi’nin bu hedefin yüzde 20’sini gerçekleştirmesiyle mümkün olacak. Bu ihracat hedefine ulaşılabilmesi için GSYH’nin en az 2 trilyon Dolara yaklaşması, bunun da yıllık ortalama yüzde 6’lık büyüme ile mümkün olduğu, bu büyümenin ise özel sektörün her yıl yüzde 20 reel yatırımı ile gerçekleşebileceği belirtildi. Türk İnşaat Malzemesi Sanayisi’ni temsil eden ve İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) üyesi olan yirmi sektör derneği, sektörlere ilişkin mevcut durum tespiti yapmak ve 2010 yılı beklentilerini görüşmek için 9 Kasım 2009 tarihinde İstanbul’da düzenlenen toplantıda bir araya geldi. İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada ‘inşaat sektörü gibi stratejik bir sektörün önünü kamu ile işbirliği yaparak açmak kararlılığındayız’ dedi. Derneklerin Başkanlarının katıldığı toplantıda Hükümetin 2023 yılı ihracat hedefi olan 500 milyar Dolar’ın 100 milyar Dolar hacmindeki kısmını gerçekleştirmek için kamu ile elele verip etkin rol oynanacağı vurgulandı. Sektör

52

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

temsilcileri, Hükümetin sürdürdüğü ihracat odaklı faaliyetleri, başta komşu ülkeler olmak üzere geliştirilen devletlerarası işbirliklerini Türk İnşaat Malzemesi Sanayicileri olarak desteklediklerini ifade ettiler. Büyük gelişme potansiyeli olan sektörde çeşitli sorunlarla da boğuşulduğuna dikkat çekilen toplantıda; sektörün ihracat hedefinin gerçekleşmesi için başta yasa düzenleyici kamu kurumları olmak üzere ilgili taraflardan destek beklendiği vurgulandı. İnşaat Malzemesi Sanayisi’nin söz konusu ihracat hedefine ulaşması için, küresel rekabet becerisinin desteklenmesi gerektiğini ifade eden sektör temsilcisi dernekler, en ivedi sorunun ‘Enerji Maliyeti’ olduğunun bir kez daha altını çizdiler. İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği üyesi olan, Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD), Türkiye Alçı Üreticileri Derneği (ALÇIDER), Baca İmalatçıları ve Uygulayıcıları Derneği (BACADER), Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER), Bims Sanayicileri Derneği (BSD), Çatı Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇATIDER), Doğal Gaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (DOSİDER), Demir Çelik Üreticileri Derneği


Haberler (DÇÜD), İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD), Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER), Beton ve Harç Kimyasal Katkı Maddeleri Üreticileri Derneği (KÜB), Polistren Üreticileri Derneği (PÜD), Plastik Profil Üreticileri Kalite Birliği Derneği (PÜKAD), Seramik Kaplama Malzemeleri Üreticileri Derneği (SERKAP), Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD), Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB), Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER), Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği (TUKDER), XPS Isı Yalıtım Sanayicileri Derneği ile Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) yetkililerinin katıldığı toplantıda ayrıca şu görüşlerin altı çizildi: Türk inşaat malzemesi sanayisi başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada üretim üssü olma yolundadır ve hedef pazarlara ihracat gerçekleştirmenin yanısıra yatırım da yapılması gerekmektedir. Türk inşaat malzemesi sanayicilerinin krizle birlikte diğer sektörlere sağlanan teşvikler, vergi indirimlerinden faydalandırılmaması büyümeyi olumsuz etkilediği gibi haksız rekabeti de arttırmıştır. Sektörün KDV, vergi indirimi ve her türlü desteği hak ettiği Hükümete mutlaka anlatılmalıdır. Başta cam, çimento, seramik, demir-çelik, yalıtım ürünleri olmak üzere birçok sektörde

maliyetin yaklaşık %40’lara varan enerji için Hükümetin katma değerli üretim yapan Türk inşaat malzemesi üreticisine mutlaka makul ve kalıcı bir enerji fiyat politikası uygulaması gerekmektedir. Binalarda enerji verimliliği bilincinin genişlemesi için teşvik ve destek politikalarında Hükümet öncü rol oynamalıdır. Finans sektörü ile Türk İnşaat Sektörü’nün başlayan işbirliği yeni ve akılcı projelerle geliştirilmelidir. Ayrıca Türkiye’de üretilen kaliteli inşaat malzemesi ile ilgisi olmayan mevcut inşaat kalitesi arttırılmalı, malzeme ve işçiliğin doğru kullanılması sağlanmalı, sağlıksız mevcut yapıların yenilemesi ve depreme karşı güçlendirilmesi planlanmalı, mevzuat ve standartlar gerektiği gibi uygulanmalı, yapı denetimi ile piyasa gözetimi ve denetimi etkinleştirilmeli, kapasite fazlası olmayan sektörlerde ve yurtdışında yatırım teşvik edilmeli, genel güven ve istikrar ortamı yaratılmalıdır.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

53


Haberler

Kale Grubu’nun “İlk İşim Okullarda Değişim” Projesi Isparta ve Denizli’deydi

K

ale Grubu’nun sosyal sorumluluk faaliyetlerini yürüten ve eğitim alanında öncü çalışmalar yapan Dr.(h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV) “İlk İşim Okullarda Değişim” sloganıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesine Isparta ve Denizli’de yenilediği okullarla devam ediyor. KSV, “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi ile Türkiye’nin dört bir yanında yaptığı “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Meslek Kursları”nın staj çalışmalarını Anadolu’daki köy okullarının tuvaletlerinde gerçekleştiriyor. Böylece kursiyerlerin mesleklerindeki ilk işleri ile bir sosyal sorumluluk projesi içinde yer almalarının yanı sıra, bölgelerindeki köy ilkokullarının hijyenik bir ortama kavuşması sağlanıyor. 17-18 Eylül 2009 tarihlerinde Isparta ve Denizli’de yapılan törenlerde, Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu’nu başarı ile bitiren kursiyerlere diplomaları verilirken, kurs bitiminde yeniledikleri köy ilkokullarının tuvaletleri de hizmete açıldı. İlk tören 17 Eylül 2009 Perşembe günü Isparta’nın Eğirdir ilçesi Pazarköy İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirildi. Törene Isparta Valisi Ali Haydar Öner, İl Milli Eğitim Müdürü Tacettin Yılmaz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Osman Şahin, İşkur İl Müdürü Ahmet Durmuş, Eğirdir Kaymakamı Sayın H.Serdar Cevheroğlu, KSV Genel Müdürü Bülent Öcal ve bölge halkı katıldı. Törende konuşan Isparta Valisi Ali Haydar Öner, Vakfın meslek kurslarının balık tutmayı öğrettiği gibi aynı zamanda bu iş için gereken malzemeleri de vererek işlerini garantiye almalarını sağladığı söyledi. Vali Öner kursu başarı ile bitiren ustaların hem işlerini en iyi şekilde yapmaları hem de aranan ustalar olmaları için en iyi eğitimi aldıklarını söyleyerek kendilerine bu altın bileziği takan Vakfa ve ilgililere teşekkür etti. Törende “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nu başarı ile bitiren kursiyerlere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı sertifikaları verildi ve yeniledikleri Pazarköy İlköğretim Okulu tuvaletleri ile yemekhane bölümü hizmete açıldı.

54

18 Eylül 2009 Cuma günü Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen törene ise Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin, İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Aydın Karlıdağ, İşkur İl Müdürü Mevlut Akman, KSV Genel Müdürü Bülent Öcal ile çok sayıda davetli katıldı. Vali yardımcısı Halil İbrahim Ertekin törende yaptığı konuşmada, meslek eğitiminin

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

bireylere yalnızca meslek kazandırmadığını aynı zamanda kişilerin toplum için kendilerini yararlı bireyler hissetmelerini sağladığını ve toplum refahını artırarak sosyal huzuru da sağladığını anlattı. Törende “Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nu başarı ile bitiren ve Denizli Akbaş İlköğretim Okulu tuvaletlerini yenileyen kursiyerlere Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı sertifikaları verildi. Kale Grubu markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kalekim, Kalecolor ve Kale’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen proje Kayseri, Denizli, Isparta, Erzurum olmak üzere 4 hedef bölge ile başlatıldı. İlk durak olan Kayseri’de 20 engelli işsiz gence düzenlenen Seramik Yer ve Duvar Karosu Kaplamacılığı Kursu”nun ardından gerçekleşen staj çalışması, Kayseri Talas Kuruköprü İlköğretim Okulu’nda yapılarak okulun tuvaletleri yenilendi. Isparta Eğirdir Pazarköy İlköğretim Okulu ve Denizli Akbaş İlköğretim Okulu’ndan sonra Erzurum’daki köy okullarındaki tuvaletler yenilenecek. 2015 yılına kadar 2.500.000 TL kaynak aktarılacak olan “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi ile 1.250 işsiz gencin meslek sahibi olması ve 50 köy okulunun da tuvaletlerinin yenilenmesi hedefleniyor. “Giderken Sizden de Bir Şeyler Taşıyalım İstedik” “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi, şirket ve bayi çalışanları da dahil edilerek Kale Grubu markalarının ve çalışanlarının içinde olduğu 2009 Kale Grubu Sosyal Sorumluluk Projesi haline getirildi. “Giderken Sizden de Bir Şeyler Taşıyalım İstedik” sloganıyla başlatılan ek proje ile Kale Grubu bayi ve şirket çalışanlarından da projeye kitap, oyuncak, kırtasiye malzemesi, giysi ve ayakkabı gibi yardımlarla katılması sağlandı. Gerçekleştirilen törenlerin ardından, Proje kapsamında Kale Grubu ve bayi çalışanlarının gönderdiği kitap, oyuncak, kırtasiye malzemesi, giysi ve ayakkabı gibi yardımları köy okullarındaki ihtiyaç sahibi çocuklara dağıtılıyor.



Haberler

T

Termo Teknik İhracat Şampiyonluğu Unvanını 2008 Yılında da Korudu

ermo Teknik, 2005, 2006, 2007 yıllarında üst üste elde ettiği ihracat birinciliklerine bir yenisini daha ekleyerek, 2008 yılının da ihracat şampiyonu oldu. İstanbul Metal ve Metal Dışı İhracatçı Birlikleri tarafından açıklanan verilere göre; 2008 yılında gerçekleştirdiği 96.7 Milyon $’lık panel radyatör ihracatıyla birinci olan Termo Teknik, üretiminin %85’ini İngiltere, Hollanda, Almanya, Fransa, Ukrayna, Macaristan ve Polonya’nın aralarında bulunduğu 40’ın üzerinde ülkeye ihracat ediyor. Son dört yıl üst üste ihracat şampiyonu olmanın gururunu yaşadıklarını belirten Termo Teknik Genel Müdürü Cem Nazif Yalçın, “Termo Teknik olarak 2005 yılında 74 milyon $, 2006 yılında 88 milyon $, 2007 yılında 102 milyon $, 2008 yılında ise 96.7 milyon $’lık panel radyatör ihra-

T

catı gerçekleştirdik. Çorlu’daki 100.000 metrekarelik tesislerimizde 540 çalışanımızla yılda ortalama 4.500.000 adet radyatör ve 30.000 adet kombi üretiyoruz. Toplam satışlarımızın %85’ini dış pazar oluşturuyor. %7 olan Avrupa’daki pazar payımızı 2015 itibariyle %10’a ulaştırmayı planlıyoruz” dedi. 2009 yılı itibariyle Türkiye pazarındaki etkinliklerini arttıracaklarını belirten Yalçın, iç pazardaki paylarını 2015 yılına kadar %70 arttırmayı hedeflediklerini de söyledi.

Termo Teknik, İftar Yemeğinde Bayileriyle Buluştu

ermo Teknik, 26 Ağustos 2009, Çarşamba akşamı Maslak Sheraton Otel’de düzenlediği iftar yemeğinde bayileriyle buluştu.

56

Geniş bir bayi katılımıyla gerçekleştirilen iftar yemeğinde konuşan Termo Teknik Genel Müdürü Cem Nazif Yalçın, konuşmasına Termoteknik’in 2006, 2007 yıllarının ardından 2008 yılının da ihracat şampiyonu olması nedeniyle tüm iş ortaklarına teşekkür ederek başladı. Yalçın, “İstanbul Metal ve Metal Dışı İhracatçı Birlikleri tarafından açıklanan verilere göre, 2008 yılında gerçekleştirdiğimiz 96.7 Milyon $’lık panel radyatör ihracatıyla yine birinci olduk. Hepinizin değerli katkıları ve özverili çalışmalarıyla üç yıl üst üste aldığımız birincilik için öncelikle sizlerle teşekkür ederim.” dedi ve 2009 yılı ikinci yarısı ve 2010 yılı hedeflerini de davetlilerle paylaştı. Yeni ürün gamı hakkında bayileri bilgilendiren Yalçın, “Günümüzde, farklı model ve renk seçenekleriyle yeni işlevler kazanan, daha az yer kaplayan ve enerji tasarrufu sağlayan yeni nesil radyatörlere talep artıyor. Termo Teknik olarak ürün portföyümüzde yeni nesil radyatörlere önemli bir yer ayırıyoruz ve pazarın bu yönde büyümesini destekliyoruz. Termostyle, Termodesign, Softline ve dikey radyatörlerden oluşan, her türlü yer ve estetik ihtiyacına cevap vere-

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

cek çok geniş bir ürün yelpazemiz var. Bu ürünler estetik oldukları kadar son derece de ekonomikler. Ayrıca Termo Teknik olarak bu özel ürünlerimizi, standart ürünlerimizle aynı hızda teslim edebilen tek üretici olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi. Türk Sanat Müziği ezgileriyle renklenen iftar yemeğinde ayrıca sonbaharda başlayacak yeni reklam kampanyası da bayilerle paylaşıldı.



Haberler

VitrA ve Artema’nın Yeni Satış Noktası: İntema Çeşme Mağazası

M

odern mağazalarıyla banyo ve mutfak alanında komple çözümün adresi olan İntema, 10. mağazasını Çeşme’de açtı. 350 m2’lik alanda hizmet veren İntema Çeşme Mağazası’nda; VitrA’nın seramik banyo takımları, banyo mobilyaları, akrilik küvet ve duş tekneleri, kabinleri, yer ve duvar karoları; Artema’nın ise banyo ve mutfak armatürleriyle banyo aksesuvarları satışa sunuluyor. Sakarya Boyalık Mahallesi’nde, pazar hariç haftanın 6 günü, 09:00 - 21:00 saatleri arasında hizmet veren İntema Çeşme Mağazası’nda, ünlü tasarımcıların imzasını taşıyan, her zevke ve ihtiyaca uygun VitrA ve Artema markalı ürünler bulunuyor. İntema Çeşme Mağazası, uzman mimar kadrosuyla, satış öncesi yönlendirme, danışmanlık, projelendirme ve mimari hizmetlerin yanı sıra satış sonrası mekana teslimat ve montaj hizmetleri de veriyor. Çeşme Mağazasıyla birlikte, İntema’nın Ege Bölgesi’ndeki satış noktası adedi 17’ye yükseliyor.

I

Vaillant Bilgi Birikimini Eğitmen ve Öğrencilerle Paylaşıyor

sıtma - soğutma sektörünün lider markalarından Vaillant, sektördeki bilgi birikimini eğitmen ve öğrencilerle paylaşmaya devam ediyor. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü Proje Koordinasyon Ekibi tarafından 1 Haziran Pazartesi Günü, Ankara Rixos Grand Otel’de düzenlenen “E2O Enerji Etkin Okullar Paneli”nde Vaillant Teknik Eğitim Müdürü Sencer Erten de bir sunum yaptı. Panele, Ankara il Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan ve Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Erdal Çalıkoğlu’nun yanı sıra pek çok okulun müdür ve müdür yardımcıları ile çok sayıda eğitmen katıldı.

58

Sencer Erten yaptığı sunumda; okulların ısıtma ve sıcak su sistemlerinin verimli ve etkin hale getirilmesi, tasarruflu, enerjiyi az tüketen, çevre dostu yenilikçi ürün ve sistemler hakkında bilgi verdi. Gerek fosil enerji kaynaklarının her geçen gün tükenmesi gerekse çevre ve hava kirliliğinin artması tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konularındaki

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

çalışmaları ön plana çıkartıyor. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü de bu konunun önem ve önceliğini göz önüne alarak Ankara genelinde 1520 okul binasında, Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji alanlarında bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık veriyor. Bu kapsamda düzenlenen “E2O Enerji Etkin Okullar Paneli”nde, okullarda enerjinin verimli kullanımı için alınması gereken teknolojik önlemlere değinildi, enerji tüketimi açısından okullardaki mevcut durum ve okul binalarında enerjinin etkin kullanımı için teknik çözüm önerileri masaya yatırıldı.



Haberler

Haber 1 Yılın En Başarılı Kurum ve Kişilerini Seçti: Yılın Genç İşadamı; Sanica Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fatinoğlu

İ

nternet yoluyla haber yayıncılığı yapan Haber 1 sitesi, yılın en başarılı kurum ve kişilerini seçti. Yılın En Başarılı Genç İşadamı ödülüne Sanica Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fatinoğlu layık görüldü. Jüri değerlendirmesinde, Sanica’yı tercih etme nedeni; 59 ülkeye ihracat yapması ve dünyada ekonomik krizin olduğu duruma rağmen tüm şirketlerinde ihracat cirosunu yukarı taşıması olarak açıkladı. Ödülünü Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın elinden alan Ali Fatinoğlu; “Ülkemizde yatırım kararı alarak küçülmeyi değil büyümeyi hedefledik ve krizi fırsata çevirmeyi başardık. Son dönemde 20,000 m2 den fazla 3 ayrı bina ile 32 milyon Euro’luk yatırım yaparak banyo küveti ve ısı grubu üretiminde dünyadaki en son teknolojilere kavuşmayı başardık. Ürün kalitesine verdiğimiz değer yabancı markaları geçerek önemli projelerde tercih nedeni olduk. Tüm yatırımlarımızı kendi öz sermayemizi kullanarak gerçekleştirdik. Hiçbir başarı tek başına bir kişinin bireysel performansıyla gerçekleşemez. Ortada bir başarı var ise bu başarı takım ruhu ile çalışan bir ekibin başarısıdır. Bu ödül altında emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederim.” dedi

Ödül töreni sonrası Sanica ailesi

Diğer Ödül Alanlar:

60

Yılın Bakanı: Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan Yılın Bürokratı: AA Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi Yılın Profesyonel Yöneticisi: Çaykur - Ekrem Yüce Yılın İşkadını: HEY Tekstil – Aynur Bektaş Yılın Sivil Toplum Kuruluşu: Türkiye Engelliler Vakfı Yılın Ekonomi Yazarı: Habertürk Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım Yılın Valisi: Nevşehir Valisi Osman Aydın Yılın Belediye Başkanı: Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Fakıbaba Yılın Emniyet Müdürü: Hüseyin Çapkın

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Yılın Bankası: Garanti Bankası Yılın Gazetesi: Hürriyet Yılın Meslek Örgütü: TUSKON Yılın Katılım Bankası: Albaraka Türk Yılın Sigorta Şirketi: Anadolu Sigorta Yılın TV Kanalı: Habertürk Yılın Sporcusu: Arda Turan Yılın Sanatçısı: Beren Saat Yılın Futbol Kulübü: Sivasspor



geziYORUM

Güray Ergün

Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. İzmir Tesisleri

Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü

62

Birgi Çekçi Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Vitrifiye seramik üretiminde modelleme, kalıplama, pişirim teknolojisi açısından dünyadaki son gelişmeler nelerdir? Üretiminizde bunların ne kadarını kullanabiliyorsunuz? 1994 yılında kurulan fabrikamız, PMMA (Polymethyl Methacrylate) kalıp malzemeleri ile yüksek basınçlı döküm tekniğini dünyada en ileri düzeyde kullanan sayılı seramik sağlık gereçleri üreticileri arasında öncü olmuştur. Ürün kalitesini arttırmak ve üretimi daha verimli hale getirebilmek için dünya vitrifiye teknolojilerinin ülkemizde de aynı anda kullanılmasını hedef edinen şirketimiz, 2004 yılında yapmış olduğu yeni yatırımla birlikte robot ve yüksek basınçlı teknolojisini birleştirerek ürün üzerindeki insan etkisini en aza indirmiştir. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki dünyadaki vitrifiye üretimine dair son teknoloji ile donatılmış sayılı üretim tesislerinden birine sahibiz. Ege Vitrifiye A.Ş. bu yatırımla birlikte teknolojiyi zamanında ve etkin kullanma misyonunu pekiştirerek saygın üreticiler arasındaki yerini sağlamlaştırmış, fiyat & kalite dengesi optimum seviyede ürünler sunarak pazardaki etkinliğini her geçen gün arttırmıştır. Modelleme aşamasındaki CAD/CAM prosesinde Pro Engineer programı vasıtasıyla tüm ölçüleri dijital ortama aktararak, modelleme adımını bilgisayar ortamında çözmekteyiz.


geziYORUM Bu aynı zamanda üretime geçmeden gereken dijital testleri (mukavemet, ısı dağılımı, yüzey gerilimi… vs) yapmamıza olanak tanıyarak, üretimde gerçekleşmesi muhtemel riskleri minimize etmemizi sağlamaktadır. Model kalıp ve kalıp işleme prosesinde ise 5 eksenli CNC tezgâhı desteğiyle kesin ölçülerde, en kısa sürede ve en az iş gücü kullanarak sonuca ulaşmaktayız. Ayrıca otomotiv endüstrisinde kullanılan ve seramik sektöründe tamamen yeni olan “reverse engineering” teknolojisini ilk ve tek kullanan firmayız. Bu teknolojinin avantajlarını, tasarım süresini kısaltarak çok daha kısa sürede farklı modeller geliştirerek kullanmaktayız. Hammadde kaynaklarına ulaşım, kaliteli hammadde temini, makul bedellerle satın alma açısından Türk vitrifiye üreticisinin ne gibi sorunları vardır? Siz Ege Vitrifiye A.Ş. olarak üreticilerin genel sorunları ve çözüm yollarının ötesinde bu konuda farklı bir çalışmanız var mı? Vitrifiye sektöründe kullanılan hammaddelerin özellikleri kaliteyi ve üretim verimliliğini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle reçetede kullanılan ve istenen sonuçların sağlandığı hammaddelerin kolay temin edilebilmesi, sürekliliği ve reabetçi ortamdaki fiyat seviyesi son derece önemlidir. Ege Vitrifiye A.Ş. olarak, hammaddelerimizin büyük bir kısmını Polat Holding bünyesindeki kardeş firmamız olan Polat Maden’den temin etmekteyiz. Bunun dışında yurt içinde işlenmeyen kil ve kaolini İngiltere ve Bulgaristan’dan ithal etmek zorunda kalıyoruz.Ancak karşı karşıya kaldığımız kur riski ve lojistik sorunlar zaman zaman problem teşkil etmektedir.Aynı hammaddeyi kullanan diğer üreticiler ile ortak konsensüs sağlanarak gemi tonajının sağlanması ve yıllık fiyat pazarlıklarının birlikte yürütülmesi sağlanmıştır Pazar koşulları ve satış pazarlama çalışmaları üretimle olan ilişkileri nasıl olmalıdır? Siz satış pazarlama ekibini satış ve pazarlamanın kalbi kabul edilen İstanbul’dan İzmir’e fabrikaya aldınız, bu uygulamayı bize her yönüyle değerlendirir misiniz? Pazarlama - satış ekibinin fabrika bünyesinde olması, üretimi yakından izlemesi, üretimin sıkıntılarını anlaması / çözüm sağlaması veya pazarın isteklerini üretime uygun halEkim - Aralık 2009 Sayı 68

63


geziYORUM

de tercüme etmesi açısından son derece önemlidir. Bu nedenle yeni organizasyon yapısını oluşturduktan sonra aldığımız tüm stratejik kararlarda tasarım-üretim-planlamapazarlama ve satış departmanlarının ortak karar vermesini hedefledik. Tüm bu karar mekanizmalarının buluştuğu ortak noktanın firmamızın geleceği açısından en optimum karar olacağını düşünüyoruz. Eski organizasyonda aylık olarak yaptığımız satış-pazarlama toplantılarını artık zaman kısıtı olmadan gerektikçe yapıyor, anlık kararlar alarak zaman kaybetmeden uygulamaya geçiyoruz. Hızlı düşünen ve uygulayan bir organizasyon ile üretim teknolojimizdeki üstün yönleri de kullanarak pazardaki rekabette fark yaratabiliyoruz.

64

Vitrifiye seramikte tasarımın sonuna gelindi mi? sizce bundan sonra tasarım (şekil-biçim) yerine acaba teknolojik gelişmeler (elektronik) mi öne çıkacak? Buna bağlı olarak “susuz temizlik” uygulanabilir ve rantabl olabilir bir sistem olarak önümüzdeki yıllara damgasını vurabilecek mi? Tasarımın sonu hiçbir sektörde yoktur. Tasarım, toplumun farklı dönemlerdeki beğeni değişimlerini karşılayan başlı başına bir sektördür. Vitrifiye alanında da otomotiv, tekstil, mobilya… v.s. gibi endüstrilerinde olduğu gibi devam edecektir. Teknoloji hayatımızın Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


geziYORUM

her alanında olduğu gibi vitrifiye sektörüne de girmiştir, artarak da devam edecektir. Her dönemde farklı teknolojileri, farklı dizaynları tercih eden gruplar olacaktır. Önemli olan bu grupların tercihlerini doğru tespit ederek, uygun ürünleri onlara sunabilmektir. Susuz teknoloji; yer altı su rezervlerinin giderek azaldığı, suyun değerinin arttığı bir Dünya’da bir süre sonra belki bir zorunluluk olacaktır. Bu kapsamda, Avustralya gibi bazı ülkelerde tüketilen su üzerinden vergi uygulaması başlatılmıştır. Kısa süre içerisinde diğer ülkelerin de benzer uygulamalara yönelerek, su israfını önleyecek kararlar alarak yaptırımlar uygulamaları beklenmektedir. Ege Vitrifiye olarak, su kaynaklarını tasarruflu kullanmaya yönelik çalışmalarımıza son yıllarda ayrıca önem vermekteyiz. İki yıl önce pazara sunduğumuz az su ile etkin temizlik sağlayan aquasave tasarruflu klozet teknolojisini geliştirmekte olduğumuz tüm yeni klozetlerde kullanmaktayız. Bugün Ege Vitrifiye portföyünde yer alan klozetlerin yarısından fazlası 6 litre yerine 4 litre ile tam fonksiyon sağlayarak, her kullanımda rezervuardaki suyun 3’te 1’lik bölümünü tasarruf etmektedir.İç ve dış pazarlardaki etkinliğimiz göz önüne alındığında, Türkiye ve Dünya su kaynaklarına olan büyük katkımızı çok net olarak ifade edebilmekteyiz. Susuz temizliğin, her ürün grubu için olmasa da başarılı bir Ar-Ge çalışması ile etkili ve uygulanabilir bir sistem olarak karşımıza çıkacağını düşünmekteyiz. Ege Vitrifiye A.Ş. olarak, bu konu ile ilgili ürün geliştirme çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

65


geziYORUM

EGE VİTRİFİYE SAĞLIK GEREÇLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. hakkında

Bir İbrahim Polat Holding kuruluşu olarak, 1994 yılında İzmir’in Kemalpaşa sınırları içinde kurulan Ege Vitrifiye Sağlık Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., seramik sağlık gereçleri sektöründe makine parkı ve sahip olduğu teknoloji açısından dünyanın en modern tesislerinden birisidir. 41.600 m2 kapalı alan olmak üzere 59.000 m2 arazi üzerine yerleşen fabrika’nın kurulduğunda üretim kapasitesi 650.000 adet / yıl iken 2004 yılında yapmış olduğu kapasite artırımı yatırımı ile 1.500.000 adet / yıl’a çıkmıştır. Ege Vitrifiye, üretimin % 86’sını Vitrifiye üretim teknolojisinde gelinen en son teknoloji olan yüksek basınçlı döküm tekniği ile yapmaktadır. Seramik Sağlık Gereçleri sektöründe, ileri teknolojisi ile öne çıkan ve Pazar payını devamlı geliştiren Ege Vitrifiye A.Ş. 2008 yılı Haziran ayından itibaren yurt içi ve yurt dışı satış ve pazarlama aktivitelerini kendi bünyesinde gerçekleştirmektedir.

66

Ege Vitrifiye başta Avrupa Ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya olmak üzere üretiminin % 50 sini ihraç etmektedir. İhracat yapılan başlıca ülkeler arasında Almanya, İngiltere, Fransa, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Polonya, İsrail, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Azerbeycan ve diğer Orta Doğu ülkeleri sayılabilir. Ege Vitrifiye; ürünlerini katıldığı UNICERA, CERSAIE, ISH gibi sektörde önem arz eden yurt içi ve uluslararası fuarlarda Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

müşterilerinin beğenisine sunmaktadır. Tüm tasarımları kendi bünyesinde bulunan “Tasarım ve Ürün Geliştirme Departmanı” tarafından yapılan Ege Vitrifiye’nin portföyünde, 15 farklı tasarımda seri ve proje çözümlerine yönelik ürün grupları yer almaktadır. Geliştirilen ürünlerin tamamında Bilgisayar Destekli Tasarım (CAD), Bilgisayar Destekli Üretim (CAM), Bilgisayar Destekli Mühendislik (CAE) ve Tersine Mühendislik (RE) aktif olarak kullanılmaktadır. Dünya pazarlarının talep ve beğenisi doğrultusunda ürün geliştirme aktivitesini sürekli olarak devam ettirmektedir. Ege Vitrfiye; tasarım ve ürün geliştirme, üretim, tesis ve hizmette uluslararası kalite standartları dâhilinde ISO 9001 kalite belgesine sahiptir. Şirket ürünleri, dünya standartlarına gösterdiği uyum nedeniyle TSE belgesinin yanı sıra Fransa’nın NF, Almanya’nın LGA, Hollanda’nın KIWA, İspanya’nın AENOR, Macarstan’ın EMI, Rusya’nın GOST standart belgelerini almıştır. Aynı zamanda ürün portföyünde olan bazı ürünler Avustralya standartlarına uygunluğu gösteren WATERMARK ve Amerika Standartlarına uygunluğu gösteren IAPMO sertifikalarına sahiptir. % 100 Müşteri Memnuniyeti temel felsefesi ile çalışan Ege Vitrifiye A.Ş. yurt çapındaki bölge Yöneticilikleri ile konusunda uzman bayileri ve Türkiye’nin önde gelen tüm yapı marketlerin satış ve satış sonrası hizmetini kesintisiz olarak sürdürmektedir. Ege Vitrifiye’nin 250 mavi yakalı ve 100 Beyaz yakalı olmak üzere toplam 350 kalifiye personeli mevcuttur. Üretim ve satış sürecinin her aşamasında gerek mavi yakalı, gerekse beyaz yakalı tüm personelin “Performans Değerlendirmeleri” yapılmakta ve şirket hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, olumlu katkılar sağlanmaktadır. Ege Vitrifiye, sahip olduğu ürün portföyü, yakaladığı kalite ve verimlilik çizgisi ile bir dünya şirketi olma yolundadır.


geziYORUM Ege Vitrifiye İzmir Tesislerini ziyaretimiz esnasında bize değerli vakitlerini ayıran Ege Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Zıhnalı ve Ege Seramik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Hasan Basri Pekin’in bizimle paylaştığı görüşleri ayrıca sunulmuştur.

raz beklemeniz gerekiyor diyor ve 3.000m2 daha sipariş aldığımızda opsiyonu ile birlikte 6.000m2 mal üretiyorduk. Bugün ise stokta olmayan bir ürün için 1.000m2 sipariş geldiğinde, hemen üretimine başlıyoruz.

Ege Seramik San.ve Tic. A.Ş. Fabrika Müdürü

Hasan Basri Pekin Üretim hatlarımızda yapılan değişikliklerle birlikte hizmet anlayışını daha sağlıklı bir yapıya kavuşturduk. Eski üretim koşullarında stokta olmayan bir ürüne bir bayiden 500m2, diğer bayiden 1.000m2 sipariş geldiğinde bi-

Üretim teknolojimizin bir yansıması olan Digital Tile serimizi piyasaya çıkardık. Bu teknolojide seramiğin yüzeyine temas etmeden bir printer gibi püskürtme ile üretim yapıyoruz. Bu teknik sayesinde ürün konseptimizde farklı tasarımlara imza attık. Dört köşe karo’dan uzaklaşarak altı köşe, iç içe geçen tırnaklı köşeler gibi farklı şekiller ve derin rölyeflerle piyasadan farkımız rahatlıkla gözlemleniyor. Bu serimizde ürünler sırlı granitten oluştuğu için dış mekanlarda, yerde, her türlü zor koşullarda rahatlıkla kullanılabilir dayanıklılıktadır. Aynı zamanda bir fotoğraftan bile bire bir karo üretebilecek teknolojiye sahibiz. Bu teknolojideki ürünler şuan bizim dışımızda bir firmada yapılmıyor. Önümüzdeki 1-2 yıllık süreçte de yapılabileceğini düşünmüyorum.

Ege Seramik Digital Tile Serisinden Via Appia

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

67


geziYORUM

Ege Seramik San.ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili

Bülent Zıhnalı

68

Pazar koşulları ve satış pazarlama çalışmaları üretimle olan ilişkileri nasıl olmalıdır? Siz satış pazarlama ekibini satış ve pazarlamanın kalbi kabul edilen İstanbul’dan İzmir’e fabrikaya aldınız, bu uygulamayı bize her yönüyle değerlendirir misiniz? Satış birimlerimizin fabrikaya taşınması uzun süredir planladığımız bir projemizdi. Bu projemiz ilk defa 2007 yılı Haziran ayında Ege Vitrifiye satış birimlerini fabrika alınmasıyla hayat buldu. Bu çalışmamızdaki hedefimiz tasarruftan öte satış birimlerinin fabrikada neler olup bittiğini daha iyi görmelerini, stoklarla iç içe yaşamalarını ve en önemliside iletişim hiyerarşini ortadan kaldırarak süreci hızlandırmaktı. Projenin hayata girmesinden bugüne bir değerlendirme yaptığımızda da hedeflerimize ulaştığımızı görüyoruz. Artık yaşanılan olası sorunlar anlık olarak birimler arasında görüşülüyor, satış temsilcilerimiz stokları çok güncel bir şekilde takip edebiliyor. Dolayısıyla pazardaki etkinlik maksimum düzeye çıkarken karar verme süreci minimuma indi. Bunun haricinde yapımızdaki değişikliğin tasarruf anlamında da bize büyük bir katkısı oldu. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Ege Pazarlama şirketimiz 56 kişilik kadrodan oluşurken bugünkü yapımızda bu işi üstlenen çalışan sayımız 17’ye indi. Satış şirketlerinde genel olarak hep vermekten yana bir politika sürdürülür. Bunu birimi şirkete alarak disipline ettik ve değişen politikamızla olması gerekenleri kabul edilebirlir bir noktaya çektik. Anlattıklarımızdan eski çalışanlarımızın bu işi beceremedikleri gibi bir algılama kesinlikle olmasın bu sadece bir değişimin yararlarıdır. Politikada her zaman farklı görüş ve çözümler vardır. Bizde satış politikamızda en doğru stratejiyi yürütmeye başladık. Biz aldığımız sonuçlardan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu değişimin özellikle sektörümüzde uygulanmasını diğer arkadaşlarıma da öneririm. Ben sabah işe geldiğimde ilk baktığım şey malın bulunabilirlik raporudur. Bayi mal istediğinde hemen cevap verilemiyorsa organizasyon yapısında birşeyler yanlış gidiyor demektir. Değişimin bir başka ayağında 240’ı aşkın bayi sayımızı 120’ye, 1.000’i aşkın karo ürün portföyümüzü 500’e çektik. Bu sayede malın bulunabilirliğini arttırdık. Sonuç hakkında bir örnek vereyim; Pasta aynı pasta ama pastayı kesen sayısı azaldı. Dolayısıyla dilimler büyüdü. Artık yetkili satıcılarımız pastadan daha büyük pay almaya ve memnuniyetleri artmaya başladı. Koşullar çok değişti. Artık 2006-2007 dönemi gibi davranışlarla hareket edemeyiz. Bizde değişen koşullara uyum sağlıyoruz. Uyum sürecini aştık, ufak tefek hareketlerimizle de yapımızı daha da güçlendireceğiz.



Satıs Hattı

Orhan Hopa

Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik San. A.Ş. Marmara Bölge Yöneticisi

Tarkan Özdoğan Profosyonel iş hayatınız ve Kaleseramik ailesi ile tanışmanızdan bahseder misiniz? 1971 İstanbul doğumluyum. Çalışma hayatıma 1987 yılında başladım ve bunun 15 senesini sektörümüzde geçirdim. Daha önce sektörümüzde farklı gruplarda çalışma fırsatım oldu. 2009 yılı Eylül ayında Çanakkale Seramik&Kalebodur’da Marmara Bölge Yöneticisi olarak göreve başladım. Rakip olarak çalışırken, hangi ürünü çıkartacağını, hangi teknolojiyi getireceğini ve pazarda attığı adımları yakından takip ettiğimiz bu büyük kuruluşun çalışanı ve ekibin bir parçası olmak çok güzel.

70

Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler sonucunda artan rekabet koşullarının pazara etkileri nelerdir? 2009 senesinin bitirmemize az bir zaman kaldı. Bu seneyi herkesin çok iyi tahlil etmesi gerekiyor. 2008 senesinin ikinci yarısından itibaren başlayan ve özellikle bu senenin Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

ilk çeyreğini çok etkileyen bir global krizin içinden çıkıyoruz hep beraber. Sene başını hatırlayalım biraz; hangi gazeteyi okusanız tüm köşe yazıları ve haberler krizler ve yansımaları üzerineydi. Yine hangi televizyon kanalını açsanız krizin tartışıldığı haberler, açık oturumlar, paneller seyrediyorduk. Bu dönem içinde şunu çok iyi bilmek gerekiyordu ki; krizler gelip geçer ve kalıcı değildir. Özellikle ülkemiz bu konuda deneyimli ülkelerden biri olarak sayılabilir. Ben öncelikle bu yaşanan çalkantıların sonucunda hangi firmaların ayakta kaldıkları, daha güçlendikleri, daha çok malzeme sattıkları, risklerini nasıl daha aza indirdikleri ile ilgileniyorum. Çünkü bu tür olağanüstü ticaret dönemlerinde piyasalardaki firmalarda gerçek bir yapısal durum ortaya çıkıyor. Bu hem üreticiyi hemde bayileri ilgilendiren bir yapısal ilişki. Bu süreçleri yönetirken firmaların birinci öncelik olarak sermaye yapılarının gerçekten çok güçlü olmasına gereksinim vardır. Bunun dışında


Satıs Hattı sürecin başında değişebilecek yeni şartlara kendini hazırlayabilmek, doğru stratejiler geliştirmek, doğru hedef pazarlar belirlemek ve pazarı değerlendirirken de; kar ortağı olduğu bayilik sisteminin menfaatinde gözeterek topyekûn bir kriz yönetimi ile bunu başarabilen firmalar bugün pazarda geçmişten daha güçlü bir şekilde var olmaktadır. Firmam adına bu süreç yönetiminin uzun bir süresinde sürecin içinde olamamama rağmen bugün yakalanan başarıdaki emeği olan herkesin ellerine, emeklerine sağlık demek ve herkese teşekkür etmek gerekiyor. Satış ekibi olarak bundan sonra 2010 senesinin hedefleri ile ilgili olarak pazara vereceğimiz mesaj; yeni senede satılacak her 1 m2’nin peşinde olacağımızdır. Ülke pazarında en önemli paya sahip olan Marmara bölgesi hakkında bir pazar değerlendirmesi yapar mısınız? Marmara bölgesi gerek nüfus yoğunluğu gerekse sanayi ve ticaret açısından ekonomik gücü sebebi ile Türkiye’nin en büyük pazar payına sahip bölgesi konumundadır. Tabi tablo böyle olunca sektörümüzdeki tüm firmalar yıllık bütçelerinin yarısına yakınını bu bölgede satmayı hedefliyor. Ayrıca üretici firmaların bölgeye yakın olmaları artı bir nakliye avantajını da beraberinde getirmektedir. Tablo böyle olunca Marmara Bölgesi için ayrıca Türkiye’de rekabetin en yoğun yaşandığı bölge demek sanırım yanlış olmayacaktır. Bu rekabet sadece belli bir segmentasyondan çok tüm ürün gruplarını içermektedir. Yani en ucuz pazarda, en üst grup ürünlerin satıldığı pazarda burası. Bu denli önemli bir pazarın içerisinde Çanakkale Seramik&Kalebodur olarak hak ettiğimiz payı aldığımızı düşünmekle birlikte bölge içinde lokal olarak 2010 ve sonrası hedeflerimiz vardır. Bu yıl Türkiye ihracatı yaklaşık %30’lara varan bir gerileme ile kapatacaktır. Bu gerilemeden seramik ihracatı da payını aldı. Firmalar da bu satış kayıplarını iç piyasada değerlendirmek zorunda kaldı. Bizim gibi Türkiye’de satış teşkilatı kuvvetli olan güçlü satış kanalına sahip olan firmalar için bu durum daha az

hissedilse de diğer firmalarda ihracattan seken bu tarz malzeme fazlaları piyasaya ucuz ürün olarak yansıyor. Bu sebeple bu firmaların 2010 ihracat bütçelerini ve üretim kapasitelerini doğru hedefler koyarak yapmaları, iç piyasadaki ortalama fiyat hedeflerini doğrudan etkileyecektir. Ayrıca 2009 senesinin bugüne kadar gerçekleşen rakamlarına bakarsak, inşaat sektöründe istihdamın %25,3, çalışılan saatin %22, brüt ücret-maaşlarda %8’e yakın azaldığı görülüyor. Cirolar %7’ye yakın düşmüş, üretim %21 azalmıştır. Bu eksi verilerin aksine bu sene sermayeleri güçlü ve doğru yönetim gösteren markalar pazar paylarını arttırmayı başarmıştır. Bayilerin markalar arasında tercih yaparken dikkat etmeleri gereken noktalar kriz ile birlikte artmıştır. Senenin 12 ayı üretim yapabilen, pazarlama faaliyetlerine ara vermeyen ve sermaye yapıları güçlü üreticileri tercih etmelidirler. Artık ürünün fiyatının ucuz olması tek başına yeterli değildir. TOBB, Halkbankası ve TİMDER’inde içinde bulunduğu birçok sivil toplum örgütünün ortak çalışması sonucunda ‘Evini Yenile Türkiye’ adı altında büyük bir kampanyaya imza atıldı. Bu kampanyayı ilk destekleyen kuruluşlar arasında bulunan Kaleseramik’in bu kampanyadan beklentileri ve sağladığı yararlar nelerdir? “Evini Yenile Türkiye” kampanyası ile birlikte Çanakkale Seramik&Kalebodur olarak tüketicilerin ev yenileme ihtiyaçları için “cazip” imkânlar yaratılmasını hedefledik. Yapı malzemeleri sektörünün önemli dernekleri, önde gelen 83 firması ve 13 binden fazla bayisinin katıldığı “Evini Yenile Türkiye” ile çok büyük bir kampanyaya imza atıldı. Kampanya ile ayrıca yapı malzemeleri sektöründe talebin canlandırılması, istihdamın artırılması, ülke ekonomisine katkı sağlanması da amaçlandı. Bunun yanı sıra ertelenen ev tadilatı taleplerinin satışa dönmesi de planlanıyor. Önemli olan nokta sektörde birbirine rakip olan onlarca firma aynı masa etrafında oturmuş olmasıdır. Umarım kampanya dönemi bittiğinde tüm taraflar için memnun edici sonuçlar ortaya çıkar. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

71


Satıs Hattı

72

Kaleseramik’in son dönemlerde piyasaya sunduğu yenilikler ve gelişmeler nelerdir? Kale grubu ağırlığı seramik olmak üzere, yapı kimyasalları, boya, enerji, turizm, lojistik, havacılık ve savunma sanayini ilgilendiren sektörlerde 22 şirket ile binlerce kişiyi istihdam ederek ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Geleneksel hale gelmiş olan seramik bayramlarımızda 52.seneyi her yıl biraz daha büyüyerek bu senede geride bırakmış olmak sanırım her şeyi anlatıyor. Çanakkale Seramik ve ürün ile özdeşleşen Kalebodur markaları ile üretimini sürdüren Kale Seramik, yıllık 62 milyon metrekare seramik üretimiyle, bugün tek çatı altında faaliyet gösteren dünyanın en büyük seramik üreticisidir. Sektörümüz Türkiye’nin en yüksek katma değerine sahip sektörlerinden biridir. Tüketicilerin sektörümüzden beklentileri her geçen gün daha da artıyor. Bu nedenle Çanakkale Seramik&Kalebodur araştırma ve geliştirmeye önemli bir kaynak ayırırken, ürün kalitesinde ve özgün tasarımlarda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Bu sebeptendir ki Çanakkale Seramik&Kalebodur fiyatıyla değil modern görüntüsü sebebi ile tercih edilmektedir. Eskiden sadece ıslak mekanlarda, mutfak ve banyoların yer ve duvarlarında kullanılan seramik ürünler bugün konutlarda girişlerde, Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

merdivenlerde, antre ve balkonlarda, dış cephelerde hatta oturma ve yatak odalarında dahi kullanım alanı bulmaktadır. Ticaret ve sosyal yapıların çoğalması, toplu konut projelerinin artması seramik tüketimini arttırmaktadır. Dış cephelerde ve trafiği yoğun alanlarda granit seramik ürünler daha fazla tercih edilmeye başlamıştır. Porselen dediğimiz bu ürünlerin su emme düzeyleri çok düşük olduğundan daha uzun kullanım ömürleri bulunmaktadır. Ürün portföyümüzde ayrıcalıklı olan ürünler bulunmaktadır. Dünyada ilk kez Çanakkale Seramik&Kalebodur tarafından uygulanarak Twinpress teknolojisi ile üretilen Kale Stone Koleksiyonu doğal taş imitasyonunda yeni bir jenerasyon olarak kabul edilmektedir. Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve yeniliklerin öncüsü olan Kaleseramik aynı zamanda Kalesinterflex® markası ile 3 mm & 5 mm kalınlığında ve 1000 x 3000 mm ebadındaki porselen seramik levhayı da üretmektedir. Bu yenilikçi ürün modern yaşam alanları yaratılmasına ve yeni fikirlerin uygulanmasına olanak sağlayarak mimari ve yapı teknolojileri için yepyeni bir bakış açısı sunmaktadır. Üstelik Kalesinterflex® çevreye duyarlı bir teknoloji ile üretilen çevre dostu bir üründür. Yapı sektöründe ilklerin öncüsü


Satıs Hattı Çanakkale Seramik & Kalebodur, Inax’ın Türkiye temsilcisi Global Group’la anlaşarak Japonya’nın en büyük seramik üreticilerinden Inax’ın doğal hammaddelerden üretilen mucizevî iç cephe kaplaması Ecocarat’ı showroom’larında tüketicilerle buluşturmaya başlamıştır. Özellikle çevreci ve ileri teknoloji ürünü olan Ecocarat bir iç cephe malzemesidir ve döşendiği mekânlarda nemi dengede tutma ve buna bağlı olarak tüm alerjik reaksiyonlar ile hastalık mikroplarını ortadan kaldırması, kokuyu giderme, yanmama kir tutmama gibi özellikleri ile dünyada bir başka muadili olmayan bu malzeme bayilerimiz için pazarda rakiplerinin olmadığı bir ürün ve kazanç kapısı anlamınada gelmektedir. Bir başka ayrıcalılıklı ürün grubumuz ise Türk mermeri, traverten, oniks, mozaikler, bordürler, madolyonlar lavabolar, eskitme ve kesme taşlardan oluşan Carena markası ile satışını gerçekleştirdiğimiz doğal taşlardan oluşmaktadır. Son olarak Kale grubu olarak hizmet ürettiğimiz her sektörde başarılı olmayı başarırken, bununla birlikte sosyal sorumluluk çalışmalarımızda son hızla devam etmektedir. Toplumsal yaşam’dan Doğa’ya, Eğitim’den Sağlık’a, Tarih’ten Spor’a kadar birçok alanda çalışmalar sürmektedir. Kale Grubu’nun sosyal sorumluluk faaliyetlerini yürüten ve eğitim alanında öncü çalışmalar yapan Dr.(h.c.) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV) “İlk İşim Okullarda Değişim” sloganıyla yeni bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. Projenin ilk ayağı, 30 Haziran 2009 Salı günü Kayseri’de yapılan törenle gerçekleştirildi. Kale Grubu’nun öncü markaları Çanakkale Seramik, Kalebodur, Kalekim, Kalecolor ve Kale’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen proje Kayseri, Denizli, Isparta, Erzurum olmak üzere 4 hedef bölge ile başlatıldı. 2015 yılına kadar 2.500.000 TL kaynak aktarılacak olan “İlk İşim Okullarda Değişim” projesi ile 1.250 işsiz gencin meslek sahibi olması ve 50 köy okulunun da tuvaletlerinin yenilenmesi hedefleniyor.

Bayilerin markalar arasında tercih yaparken dikkat etmeleri gereken noktalar kriz ile birlikte artmıştır. Senenin 12 ayı üretim yapabilen, pazarlama faaliyetlerine ara vermeyen ve sermaye yapıları güçlü üreticileri tercih etmelidirler. Artık ürünün fiyatının ucuz olması tek başına yeterli değildir.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

73


Üretici

Orhan Hopa

Petek markasıyla 1982 yılında başlayan sanayicilik hayatımız, 220 çalışanımızla, 2 ayrı üretim tesisinde (12.000 m2 si kapalı, 3.000 m2 si açık alan) metal banyo aksesuarlarını, klozet kapaklarını ve banyo dolaplarını üretmeye devam ediyoruz. Bu da Petek Banyo Sistemleri ifadesini pekiştiriyor. Üretim gücümüzün yanında ürünlerimizin pazarlama ve satışını da mevcut şirketlerimiz aracılığıyla yapıyoruz.

Petek Banyo Sistemleri Genel Müdürü

Ercan Bunyak Sektöre Giriş ve Petek Banyo 1970 İstanbul doğumluyum. Sektörle 1987 yılında, Ticaret Lisesi stajyerlik döneminde tanıştım. İşletme eğitimi ve askerlik sonrasında 1992 yılında yeniden firma bünyesine dâhil oldum. Firma içinde farklı konumlarda görevler yaptıktan sonra 1999 yılında şirketin Genel Müdürlük görevine atandım. Şirket ortakları Ahmet Bunyak ve Cevat Ertal 1982’den beri (Kozanın kurucusu ve ortakları olarak) sektörün içerisinde yer almışlardır. 1993 yılında Metal Form şirketinin kurulması ile metal banyo aksesuarları üretimine başlanmış ve 1999 yılından itibaren yeni oluşturulan Petek markası ile yola devam etme kararı alınmıştır. 2004 yılında kurulan Petek Yapı Malzemeleri San. Tic. Ltd. şirketi bünyesinde yine Petek markası ile banyo dolabı üretimine başlanmış olup, üretim kapasitemiz yılda 120.000 takım/yıl’a ulaşmıştır.

74

Şirketimizde Fabrikalar Müdürü Bülent Bunyak, Satış ve ihracat Müdürü Erkan Bunyak, Pazarlama Müdürü Okan Öztepe ve Üretim Müdürü Abdül Bunyak ile birlikte yönetim kadrosunu oluşturuyoruz.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Pazarlama ve Üretim İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya bölge müdürlüklerimiz kanalı ile bu bölgelerdeki mevcut depolarımız, araçlarımız ve satış personelimizle yurtiçi satış noktalarımıza hizmet veriyoruz. İhracata yönelik gelişmenin bilinciyle yatırım yapıyor, Türkiye’nin genç nüfusu ile gelecek vaat eden bir ülke olduğunu biliyor ve asla iç pazarı ihmal etmiyoruz. Bu nedenle bölge depolarımıza, satış noktalarından gelen taleplerin anında karşılanmasını sağlıyoruz. Özellikle banyo dolaplarının imalatındaki estetik ve kalitenin son kullanıcıya ulaşabilmesi için bünyemizde montaj ve satış sonrası hizmetleri de verebilecek kabiliyette ekiplerimizi oluşturduk. Banyo dolabında 5 yıldır üretim yapıyoruz. Son yıllarda bir kat daha önem verdiğimiz Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmaları sayesinde geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Üretim tesislerimiz; banyo dolabında yıllık 120.000 takım, metal banyo aksesuarlarında yıllık 2-2,5 milyon parça, klozet kapaklarında ise Türkiye’nin en yüksek üretim kapasitesine sahiptir. Türkiye genelinde ürünlerimizin satışını yapan 400’ün üzerinde yetkili satıcımız mevcut olup, ayrıca yapı marketlerde de ürünlerimizin satışı yapılmaktadır. İhracatımızı başta Yunanistan, Bulgaristan, İran, İngiltere, Macaristan, Benelüx, Türkî Cumhuriyetleri ve Orta Doğu olmak üzere toplam 25 ülkeye gerçekleştiriyoruz.


Üretici Satıcılarımızın bilinçlendirilmesi ile piyasada mevcut markaların tasarımlarının korunmasına da katkı sağlamalarını bekliyoruz. Marka Yatırımının, Ar-Ge, Tasarım desteği ve onun minimum maliyetler çerçevesinde üretilmesiyle tüketiciye ulaştırılmasının gerekliliğine inanıyoruz.

Gelecek Planları Firma olarak, iç ve dış pazarın gelişimine yönelik yeni model çalışması yapmak, Ar-Ge çalışmalarını arttırmak, teknolojiyi geliştirmek, üretimi daha ileri götürecek olan yatırımlara öncelik veriyoruz. Üretimi, yatırım yapmayı ve istihdam sağlamayı seven girişimciler olarak önümüzdeki yıllarda Petek Banyo Sistemleri kavramına ilave edilecek ürün gruplarının yatırım planlarını ve çalışmalarını da yapıyoruz. Piyasa İmalata başladığımız günden bu yana piyasalarda çok değişiklikler oldu. Bundan 20 yıl önce piyasada metal aksesuar yok denecek kadar azdı, ithalat bu derece yoktu, artan bir rekabet ortamında kaliteli ürün ve hizmet anlayışımızdan hiçbir zaman taviz vermeden rekabet ediyoruz. 2008 yılının son çeyreğinde başlayıp bu güne kadar gelen küresel krizin etkisi ile piyasadaki talepler düşük seviyelerde kaldı, umarım önümüzdeki senelerde krizin etkisinin azalması ile talep tekrar yükselmeye başlar. TOBB önderliğinde İMSAD ve TİMDER’in katkısıyla başlatılan “Evini Yenile Türkiye” kampanyasının etkili olacağını düşünüyorum. Böyle kampanyaların sürekli olarak yapılarak sektörün hareketliliğinin sağlanmasını arzu ediyoruz.

Sektör Sorunları Her sektörde mutlaka merdiven altı diye tabir edilen üretim ve üretici olur. Bu bizim sektörümüzde de var. Ancak insanımızın gelir durumu ve satın alma koşulları da göz ardı edilemez. Bizim gibi ticari ve etik kurallara uyarak çalışan, çalışanlarının yasal haklarına saygı gösteren, meslektaşlarını gözeten, müşterileriyle birlikte yatırım yapan firmaların kollanması amacıyla mali konularda ve banka mevzuat kanunları çerçevesinde bazı değişiklikler yapıldı, yapılıyor. Bu değişikliler güncel hayatta karşılığını buldukça bu tip “merdiven altı” üreticilerin ayakta kalabileceğini düşünmüyorum. KDV oranının yüksek olduğu bir gerçek, ancak piyasada tüm ürünlerin satışı faturalı gerçekleşmiş olsa bu durum rekabet şartlarını eşitler ki, bu da bizim açımızdan büyük avantaj sağlar. O zaman satışta ürünler ile üreticiler arasındaki kalite ve hizmet farkını konuşuruz. Satın alma kriterleri doğru ve kabul edilebilir olur. İthal girdiler de başka bir sorun. Bizim üretim alanımızda çok etkili olmamakla birlikte sektörde 2 çeşit ithal girdi var; biri Avrupa menşeili olanlar, diğeri uzak doğu menşeili olanlar. Uzakdoğu menşeili olanların genellikle fiyatları ve kaliteleri de düşük seviyede zaten kalitesi yüksek olan malların düşük fiyatla satılabilmesine de imkân yok. Sorun kalitesiz ürün ithalidir. Kötü ve ucuz ürünlerin Türkiye’de yerli üreticinin fiyat istikrarını bozmasıdır. Nihai kullanıcıyı da ucuz ürün tercihinden dolayı suçlayamayız. O da kendi bütçesine göre banyosunda kullanmak üzere bir şeyler satın almak istiyor. Bütçelerinde kısıtlı olması nedeniyle, ne yazık ki; satıcının kendisine sunduğu farklı fiyatlı

Marka Oluşturduğumuz Petek markasının tüketici nezdinde tanınır bir marka olduğunu düşünüyorum, markayı tanınır ve aranılır seviyelere taşımak kolay değil, bu bakımdan müşterilerimizle birlikte hareket etmek zorundayız. Tasarımlarımızı müşteri talepleri doğrultusunda geliştirerek yapmaya çalışıyoruz. Üretimdeki modellerimizin çoğunluğunda firmamıza ait “Tasarım Tescil Belgesi” var. Çünkü; ülkemizde özveri ile yapılan tasarımların çok kısa bir sürede piyasada kopyalandığı gerçeği var. Bu acı gerçekten korunmak amacıyla piyasaya sunduğumuz yeni ürünlerimizi kopyalanma riskine karşı tescilliyoruz.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

75


Üretici iki ürün arasında kalite ve hizmeti bir satın alma kriteri olarak göremiyor. Oysa, ürünlerin fiyatları birbirine yakın olsa o zaman tüketici üreticinin kullandığı hammadde, üretim kalitesi, satış hizmeti ve yönetim biçimini belirleyen başta TS olmak üzere kalite sertifikalarını,satış sonrası hizmetlerin neler olduğunu soracak, bu kriterlere göre doğru kararı verecek. Bu haksız fiyatlar piyasada var oldukça tüketici en fazla 1-2 yıl içinde satın aldığı ürünü ya tümüyle kullanılamaz hale geldiğinden atacak, yâda kusurlarından, kalitesizliğinden kaynaklanan hasarları ile kullanmaya devam edecek. Bu durum sürdükçe hem bireylerin ekonomisi hem de döviz çıktısıyla ithal ettiğimiz için ülke ekonomimize zarar vermeye devam edilecek. Son zamanlarda televizyon kanallarında bir kampanya izliyoruz; Bir sakızın, bir simidin, bir oyuncağın satın alınmasıyla oluşan zincirleme reaksiyondan bahsediliyor. Bir de üreticisinin yerli olması gerektiğinden bahsederlerse bence çok daha yararlı olacak. Eskiden yerli malı kullanmayı özendiren Yerli Malları Haftası kutlanırdı. Üretimin ve pazarın küreselleştiği günümüzde bunun sürdürülmesi belki anlamsız olur ama en azından tüketicinin aklında “Bizim ülkemizde imal edilen kaliteli bir ürünü satın alacağım” imajının yerleşmesi için örgütlü çalışmalar yapılabilir. TİMDER Üretici firmaların satışta son kullanıcıyı yönlendirmede bir etkisi ve gücü olamıyor. Ama satıcıların eğitilmesi amacıyla üyesi olduğumuz derneğimiz; TİMDER’in etkisinin artmasını bekliyoruz. Benim görüşüm; İstanbul’da TİMDER üyesi olmayan yapı malzemesi satıcısı firma kalmamalı. Bu sayede hem bilgileri gelişir, hem de üretici firmalarla iç içe bir ortamda fikir alışverişinde bulunabilirler. TİMDER’in özellikle eğitim faaliyetlerini yerinde ve faydalı buluyorum. Firmamızdaki arkadaşlarımızla düzenlenen eğitim seminerlerine katılmaya çalışıyoruz. Bu çalışmalardan dolayı TİMDER yönetimini ve çalışanlarını da tebrik ederim. Ayrıca daha önceleri yapılan Üretici, Satıcı ve TİMDER yönetimini bir araya getiren “Arama Toplantıları”nın tekrarlanmasını isterim. TİMDER’in kendi bünyesinde veya T.O.B.B. ile birlikte yapacağı ortak organizasyonlarda da yer alacağımızı belirtmek isterim.

76

UNICERA FUARI Petek markamızı oluşturduğumuzdan bu güne kadar, yani 10 yıldır UNICERA’ya aralıksız katılıyoruz. Bu yıla özgü olarak bazı büyük firmaların fuara katılmadıklarını gördük. Ziyaretçi sayısı olarak belki çok azalma olmadı ancak piyasalarında etkisiyle satın alma isteği ve hevesi olarak daha sönük bir ziyaretçi kitlesi olduğu

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

söylenebilir. Bu yıl yurtdışındaki fuarlarda olduğu gibi Cuma gününe kadar profesyonel ziyaretçilerle irtibatlar kuruldu. Özellikle yurtdışı ziyaretçileri dikkat çekecek kadar çoktu, Hafta sonu ise nihai tüketici fuardaydı. UNICERA fuarı sektöre kendini kabul ettirdi. Görüşümüz daha çok firmanın fuara katılımını sağlaması ve çeşitlilikle rekabetin sağlanmasıdır ki; bu da firmaları zinde tutar. Bizim için de UNICERA her yıl yeni ürünlerimizi Türkiye’nin dört bir yanından gelen satıcılarımıza tanıtmak, fuarı gezen profesyonel alıcıların ve son kullanıcıların ilgisini çekmek anlamında etkili oluyor. Satıcılarımızın çoğunluğunda bütün ürünlerimizi sergileyebileceği bir alan maalesef yok, fuarlarda hepsini birlikte görebiliyorlar. UNICERA Fuarına sadece ürünlerimizin tamamını teşhir ediyoruz diye katılmıyoruz, gerek satıcılarımızla gerekse nihai tüketiciler ile bir araya gelerek yararlı fikir alışverişinde de bulunuyoruz. Yurt dışından gelen firma yetkilileriyle buluşma, tanışma ve ticareti geliştirebilme imkânları da doğuyor. Fuarımızın gelecek yıllarda daha da büyüyerek, Ortadoğu’nun merkezi haline gelmesini temenni ediyorum.



Üretici

Orhan Hopa

yılında şuan bulunduğumuz 3000 takım banyo dolabını üretecek kapasiteye sahip, 5000m2 kapalı alanı bulunan Küçükçekmece tesislerimize taşındık. Burada 43 kişiye istihdam sağlıyoruz. Mustafa Bey Genel Müdür, Yavuz Bey Üretim Müdürü, ben de Pazarlama Müdürü olarak şirketimizde görev alıyorum. Mustafa Bey ile birlikte sürekli olarak pazardayız. Piyasayı koklayarak, müşterilerimiz ile bire bir iletişim kurarak sürdürdüğümüz görevlerimizin bize çok büyük katkısı oluyor.

Öncü Banyo İnş. Yapı Sist. Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Üyesi

Fethi Akar Çalışma Hayatı ve Öncü Banyo Yapı malzemeleri sektörü ile ilişkim 17 yaşımda, banyo aksesuarları üretimi yapan bir firmada çalışarak başladı. Daha sonra bu firmanın pazarlama departmanında görev aldım ve yaklaşık 3-4 yıl bu şekilde çalışma hayatım devam etti. Burada kazandığımız tecrübe ve firmanın bize sunmuş olduğu teklif ile Mustafa Şemen İle birlikte bir pazarlama firması kurduk. Aksesuar ürünleri pazarlamasıyla ile birlikte o dönemde piyasaya yeni adım atan banyo dolaplarını da pazarlamaya başladık. Ayaklı lavaboların karşısında hem görselliği ile hem de işlevselliği ile dikkat çeken ve talebin artmaya başladığı banyo dolaplarındaki trendi görerek üretimini gerçekleştirmeye karar verdik ve 2000 yılının sonunda Ben, Mustafa Şemen ve Yavuz Boyrazlar ile birlikte Öncü Banyo Mobilyaları’nı kurduk.

78

Bayrampaşa’da 600m2 alanda üretim faaliyetlerimize başladık. Zaman içinde büyüyerek kabımıza sığmamaya başladık ve 2001 Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Pazar Ağı ve Bayi İlişkileri Bayi dediğimiz mağazalar, yapı marketler ve ihracat olmak üzere üç ağda ürünlerimizi pazarlıyoruz. Biz bu pazarlar arasında en çok bayi ağımıza önem veriyoruz. Yaklaşık 200 bayimiz bulunuyor ve bu bayilerimizin büyük bir çoğunluğu ile kuruluşundan beri iş ortaklığımız devam ediyor. Böyle uzun soluklu olmasından da anlaşılacağı gibi bayilerimizle aramızda sıcak ilişkilerimizin yanında karşılıklı memnuniyet ve güven duygumuz çok yüksektir. İhracat ağımızda Bulgaristan, İran, Makedonya, Yunanistan, Romanya gibi ülkelerin olması ile birlikte Fransa’dan bir talep var onu da değerlendiriyoruz. Yapı market ağında da Tekzen yapı marketler ile çalışıyoruz. FYM Bagno Öncü’nün çok kullanılır bir isim olması nedeniyle yaklaşık 6 yıllık beklememiz sonunda Öncü Banyo Mobilyaları ismine tescil alamadık ve 2007 yılında yeni bir marka oluşturmaya karar verdik. Üç ortağın isimlerinin baş harflerinden oluşan FYM Bagno markamız ile 2007 yılından beri pazarda yer alıyoruz. Yeni markamızın tanıtım ve reklam çalışmalarını yürütüyoruz. Şuana kadar marka bilinirliği hususunda çok fazla yoğunlaşmadık ama 2010 yılında bu konuda faaliyetlerimizi biraz daha genişleteceğiz. Kalite ve Tasarım Ürünün kalitesi bizim için vazgeçilmez bir unsurdur. Ekonomik ürün üretmek, pazar payımızı arttırmak uğruna kalitemizden hiç ödün vermedik. Bundan sonrası içinde böyle bir düşüncemiz yok. Ürünlerimizde fiyatları düşürsek dahi hiçbir malzemede kaliteyi bir alt sekmeye indirmedik. Ürünlerimiz görsel olarak incelendiğinde de farklı bir çizgiye


Üretici

sahibiz. Cam lavabolarımız bize özel olarak üretiliyor ve taklit edilemiyor. Standart banyo mobilyası lavaboları ile çok farklı bir çizgiye sahip ürünlerimizde ayrı bir kulvarda koşuyoruz. Kayıt dışı üretim: Merdiven Altı Banyo mobilyaları sektörünün en büyük sorunlarından biri merdiven altı üretimidir. Bu üreticiler özellikle ekonomik daralmaların yaşandığı dönemde ürünleri en dip noktadan piyasaya mal sokuyorlar. Bizim sunduğumuz fiyatın %50sini nihai tüketiciye sunuyorlar ve tüketicinin aklı karışıyor. Bayi de soruyor ama ben şöyle bir fiyat almıştım bu farklılık nerden kaynaklanıyor? Eğer tüketici biraz bilinçli bir tüketiciyse şanslısınız yoksa ne söyleseniz de aradaki farklılıkları anlatamıyorsunuz. Son dönemde nihai tüketici bilincinde büyük bir ivme gözlemleniyor. Bu hem bizim gibi sorumluluklarını bilen üreticiler için hem de ülke ekonomisi için büyük bir gelişmedir. Tüketicinin bilinci arttıkça kaliteli üretimi benimsemiş markaların ürünleri pazarda daha geniş yer bulacaktır. Bu aynı zamanda ekonomiye de merdiven altının vergi gibi ticari sorumluluklardan kaçmasının yansımalarını ve kalitesiz ürünlere verilen paraların kısa sürede ürün sorunları nedeniyle çöpe atılmasını engelleyerek büyük bir katkı sağlayacaktır. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

79


Üretici

Geçmişten Bugüne Piyasa Öncü Banyo Mobilyaları’nı kurduğumuzda 100-150 takım mal satıyorduk. Bugün 20002500 takım mal satıyoruz. Ancak o dönemde pazar payı ufak, kar marjı yüksekti. Bugün ise; yapı malzemeleri sektörünün hangi kalemine baksanız kar marjlarımız çok düştü.

80

Geçmiş yıllarda banyo mobilyaları sektörü daha kolaydı. Satış hacimleri daha iyiydi, kâr oranı daha yüksekti, ürettiğinizi stoklama gibi bir derdinizde imkânınızda yoktu hemen satışı yapılıyordu. Merdiven altı üretimi daha azdı, rekabet ortamı daha yumuşaktı. Şimdi büyük bir rekabet ortamı var. Ürünlerinizi müşterinize hızlı hizmet sunabilmek için ürün stoklamak gerekiyor, bu da tabi ki ek bir maliyet getiriyor. Merdiven altı diye tabir ettiğimiz kitlede büyük bir artış gözlemleniyor. Merdiven altının yanı sıra düzeyli rekabet yapan üretici sayısında da bir artış gözlemleniyor. Rekabeti tetikleyen bu etkenler nedeniyle de kârlılık oranlarında çok ciddi bir düşüş yaşandı. Biz 2009 yılına bakacak olursak kriz dönemi olmasına rağmen gayet iyi bir yıl geçirdik. Bunu doğru yolda gittiğimizin bir göstergesi olarak yorumluyorum. Önümüzdeki süreçte yeni yatırım planlarımızda var, bunları da gerçekleştirerek büyümeye Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

devam edeceğiz. Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerinde iyi bir bayilik yapımız var bunun yanı sıra diğer bölgelerde de bayilik yapımızı geliştireceğiz. Fuarlar Yurtiçi fuar organizasyonlarına baktığımızda UNICERA bizim için en uygun fuar olma özelliğini taşıyor. Dünya, Türkiye ve sektör açısından da bakarsak seramik, banyo, mutfak fuarı kapsamında ihtisaslaşmış en önemli fuarlar arasında yer alıyor. UNICERA’da ürünlerimizi yeni bayiler, mimarlar gibi birçok yapı profesyoneline tanıtıyoruz. Beklentilerimizin karşılığını da yeterince alıyoruz. Önümüzdeki yıl tekrar UNICERA’da standımızda olacak, yeni sektör profesyonelleri ile tanışarak yolumuza devam edeceğiz.



Içimizden Biri

Güray Ergün & Orhan Hopa

Ge-Ti İnş. Malz. Tic. Ltd. Şti. Şirket Müdürü Ali Yalçın Tung

82

Ticaret ve Sanayiciliğe İlk Adımlar İşletme fakültesi 3.sınıf öğrencisiyken, halen başarıyla faaliyetlerini sürdüren Elektro Kalori firmasında Muhasebe Müdürü olarak sektöre ilk adımımı attım. Bu görevlerimi yürütürken satışlarla ilgilenmeye başladım ve sonrasında görevime Şirket Müdürü olarak devam ettim. Şirket Müdürlüğünde geçen yıllar, mekanik sektörünü tanımama ve sevmeme zemin hazırladı. Olaylara olumlu yaklaşımım, askerlik dönüşünde piyasada kaldığım yerden devam etmemi sağladı. Kısa süre sonra GE-Tİ Ltd. Şti.‘de yönetici ortak olarak ticarete devam ettim. İlerleyen süreçte, GE-Tİ’nin diğer hisselerinin de devralmam ile bir aile şirketi olarak devam ederek bugünlere başarı ile ulaştık. 6 yıl önce Çorlu’da, ortaklarım ile birlikte Gentaş Ltd. Şti.’ni kurduk. Dört yıl öncede yine ortaklarım ile birlikte bağlantı ve tesbit elemanlarının üretimini yapan Norm Bağlantı firmamızı faaliyete geçirdik. Geçen süre içinde, Norm büyük bir gelişme göstererek 12 ülkeye ihracat yapar hale geldi. Yatırımlarımız bununla da sınırlı kalmadı. 2008’in ilk aylarında GE-Tİ Ltd. Şti. olarak Asya yakasında da bir şube açtık. Müşterilerimizin talepleri doğrultusunda kurduğumuz bu şubenin performansından çok memnunuz. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Ekonomik Yansımalar Norm Bağlantı’nın kuruluşundan sonra, büyüme sürecinde küresel krizle tanışınca, yurtiçi rekabet koşulları nedeniyle geçici talep darlığı yaşandı. Ancak gerçekleştirdiğimiz bir dizi ihracat hamleleri ile bu açığı kapattık. GE-Tİ Ltd. Şti.’de uyguladığı istikrarlı ve sabırlı satış politikaları ile krizin olumsuz etkilerini en aza indirmeyi başardı. Üretici firmamızda küresel kriz nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıların yansıması olarak müşterilerimizle hiçbir sorun yaşamamıza rağmen kendi ülkelerindeki talep daralmaları nedeniyle satış rakamlarımızda düşüşler gözlemledik. Ancak son aylarda bu durum olumlu yönde değişti ve talep artışı başladı. Bugüne kadar ülke ekonomi politikalarımızdan kaynaklı yaşadığımız krizler, şirketlerin ihracat performansları ile atlatılabiliyordu. Ancak global kriz, dış satışımızı da kısmen engelleyince daha kalıcı ve tahripkar bir etki yarattı. Geldiğimiz noktada, sanayileşmiş ülkelerin yüksek dinamizme sahip toplumlarının ihtiyaçlarını daha uzun süreli erteleyemeyeceklerini düşünüyorum. Bu bağlamda; krizden çıkışımızın kötümser ekonomistlerin tersine, daha kısa sürede gerçekleşeceğini düşünüyorum.


Içimizden Biri

TİMDER’de Görev TİMDER’e piyasadaki büyüklerimin ve dostlarımın önerileri ile 2001 yılında üye oldum. Ardından 2002-2003 döneminde Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. 2003-2005 döneminden beri de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak dört dönemdir derneğimizde görev alıyorum. Çalıştığım bu dönemlerde gerek başkanlarımız, gerekse Yönetim Kurulu Üyelerimiz TİMDER’in en parlak dönemlerine imza attılar. Yirmi birinci yaşını kutlamakta olan TİMDER önceki dönem Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyelerinin de katkılarıyla sektörümüzde ciddi bir konuma ulaşarak önemli bir sivil toplum örgütü oldu. Bugüne kadar yapılan çalışmaların yanında TİMDER, yapacağı çalışmalarla sektörümüze ve ülke ekonomisine olumlu yansımalarına devam etmesi en büyük amacımızdır. Bu çalışmalarımızı yurt genelinde daha etkin bir şekilde yürütebilmek adına TİMFED (Tesisat İnşaat Malzemecileri Federasyonu)’nu kurduk. İnanıyorum ki; TİMDER’in bugüne kadar çalışmalarıyla elde ettiği başarılar, federasyonumuzun da gelecek dönemlerde gelişmeleri ile daha da büyük olacaktır. Geçmiş yıllarda şirketler için en önemli faktörlerden biri sermaye yeterliliğiydi, ancak özellikle son dönemlerde sadece bu sermaye yoğunluğunun şirketler için yeterli olmadığı açıkça görülüyor. Artık insan faktörünün şirketler açısından ne kadar etkili olduğu daha da iyi anlaşılmaya başlandı. Babadan kalma işletme yönetimi ile başarı yaka-

lamak artık mümkün değil. Ben 27 yıl içinde kötü yönetim nedeniyle büyük sermayelerin girdikleri sıkıntılara hatta ticareti terk etmelerine çok kez şahit oldum. Bugün bilimsel, kurumsal çalışmaların en üst noktaya ulaştığı bir dönem yaşıyoruz. Eğitim konusunda üreticiler şirket içi eğitimlerden sağladıkları yararlar ile satıcıların çok daha ileri bir konumunda yer alıyorlar. Bizde TİMDER olarak üyelerimizin işveren ve çalışanlarını, kişisel gelişim eğitimleri vererek en azından üreticilerin seviyesini çıkarıp aynı dili konuşmalarını sağlamak misyonu ile 2005 yılında eğitim faaliyetleri hususunda bir proje geliştirdik. Başlangıçta pilot uygulama ile yarım dönem yürüttüğümüz TİMDER Akademi faaliyetleri, her yıl 14 dersten oluşan bir program ile giderek artan kalite Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

83


Içimizden Biri

çıtasıyla sürdürüyoruz. Bugün baktığımızda bu gelişmelere paralel olarak sınıf yoğunluklarımız, sponsorlarımızın ilgisi, katılan işletme sayısı arttı. Bu konuda Eğitim Çalışma Grubu Başkanı olarak Yönetim Kurulu Üyelerimiz ile sürekli görüşerek eğitim konusunda ki eksiklikleri tespit edip programlarımızı güncelliyoruz. Eğitim konusunda ne yazık ki yeterli ilgiyi göremediğimiz bir kesim var; işverenler. Biz işverenlerimizin çalışanlarını eğitimlere göndermesinin yanında kendilerinin de katılımlarını bekliyoruz. Ben 32 yıldır piyasanın içindeyim, 27 yıldır işletme sahibiyim, katıldığım her eğitimde yeni bir şeyler öğreniyorum. İnanıyorum ki; yeni nesil işletme sahiplerimizin de TİMDER Akademi Eğitimlerinden yararla-

nacakları sayısız konu vardır. Yeni dönemde işletmelerimizin başarısına ivme kazandıracak birçok konu başlığını programımıza dâhil ettik. TİMDER Akademi’nin sponsorlarımız ve üyelerimizin desteği ile güçlenerek büyüyeceğinden hiç kuşkumuz yok. Bugüne kadar sağladıkları katkılardan dolayı kendilerine teşekkür ederiz.

32 yıldır piyasanın “içindeyim, 27 yıldır işletme

84

sahibiyim, katıldığım her eğitimde yeni bir şeyler öğreniyorum.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68



Yasamlar Yasananlar

Güray Ergün çok şey öğretti. Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaptık. O yaşta düşünebiliyor musunuz, kabaktan kendi yaptığınız bir tekneyi leğen içinde yüzdürüyorsunuz, kendi yapığınız telden arabayı sokakta gururla dolaştırıyorsunuz. Daha neler, neler… İnsan içindeki yaratıcılığı geliştiren ne güzel bir dönemdi o. Daha sonra liseye başladığımın ilk yılında, babam Bursa’nın sayfiye yeri olan Mudanya’da yazlık kiralamıştı. Deniz kenarında oynarken, geçen yelkenlileri hayranlıkla izlerdik. Herhalde onlardan esinlemiş olacağım, bu yelkeni insan denizde sırt üstü yatarken karnının üzerinde taşıyacağı bir küçük direğe bağlasak, yelkenli insanı denizde gezdirmez mi? Bu düşüncede kalmadı. Hemen yelkeni taşıyacak şeker kamışı, altında ağaç küçük bir tahta ve bele bağlanacak kemer ile bizim yelkenli hazırdı. Büyük bir heyecanla deniz kenarına gidildi, etrafımda arkadaşlar ve biriken meraklılar ve benim ilk denemem. Her şeyi hesap etmiştik, ama yelkenin rüzgara ihtiyacı olacağını unutmuştuk. İlk deneme iyi geçmedi, ama rüzgar olduğu zamanlarda da bir hayli sükse yaptı. Bence bu sirf denen aygıtın ilk denemesiydi.

TİMDER Eski Dönem Başkanı

Nural Tuncer

86

“Bizim kuşak savaş yıllarının yoklukları içinde büyüdü, o yılların sonradan çok faydasını gördük. Çalışarak bir şeyleri elde etmeyi öğrendik.” Bursa’da 1938 yılında doğdum. Babam Maliyede görevli, annem ise ev kadını idi. Okul öncesi çocukluğumuz savaş yılları içinde geçti, daha sonra da ilk okula başladığımızda savaş sonrası yokluklar içinde büyüdük. Ancak çocukluk yaşamını tanımamız bakımından bizim için yaşamın dolu, dolu yaşandığı güzel günlerdi. Çünkü mahalle arasındaki arkadaşlık ve buradaki sosyal yaşamla ilk tanışmamız küçüklükten itibaren çok şeyler öğretiyor insana. Paylaşımı öğreniyorsun, kendini kabul ettirmeyi öğreniyorsun, aramızda liderlik özellikleri olan çocuklardan farklılığı öğreniyorsun. Hiçbir gizlilik yok, hiçbir yalan davranış yok, yalın, saf tertemiz daha sonra özlemle hatırlayacağımız, hayatımızın en güzel dönemi. Bu dönemin, bir de savaş yıllarının yokluğu içinde geçmesi bize pek

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Bütün bunları anlatmamın nedeni, çocukluktaki yokluğun getirdiği yaratıcılık isteği, çevrenin görgü, bilgi ve ufuk eksikliği nedeniyle, belki de iyi bir konu olacak deneyin kaybolup gitmesi. Kimbilir ülkemizde insanlarımızın nice buluş ve düşünceleri, ülkenin bu yöndeki alt yapısının eksikliği nedeniyle heba olup gidiyor. Evet yine başa dönelim. Liseyi Bursa Erkek Lisesinde okudum. Burada, şimdiki mesleğimle ilgili bir anımı da anlatmak isterim. Lise 2’de okurken, evimiz liseye yakın olduğu için akşamları, o zaman mütala denilen, akşam ders çalışma diliminde yatılı arkadaşlarımla birlikte çalışırdım. Ders çalışma arasında, nefes almak için okulun bahçesine çıktık. Okulda su tesisatının onarımı için gündüz getirilen demir borular bahçede duruyordu. Biz boruları halter gibi kaldırmaya başladık. Bu sırada yaptığım bir dönme hareketinde karnımda müthiş bir ağrı hissettim. Hemen hastaneye yetiştirildim ve gece ameliyata alındım. O hareketim Bağırsak dönmesine neden olmuş. O zaman nefretle andığım Boru malzemesinin, yıllar sonra benim önemli ticari kalemlerimden biri olacağını kim bilebilirdi? Neticede ders yılının bitmesine iki ay kala meydana gelen bu hadise, benim sene sonuna kadar okula devam etmeme imkan vermedi. Ancak hocalarımın yakın ilgisi ve iyilikseverliği ile ilk iki dönem aldığım notların ortalaması ile bana sınıfı geçirdiler. Liseden sonra, yüksek tahsil yapmak için arkadaşlarla Istanbul’a geldim. Bazı okullar imtihanla, bazıları da imtihansız öğrenci alıyorlardı. Ailemizin mütevazi imkanları, hayalimiz-


Yasamlar Yasananlar deki okulların kapılarını bize açmıyordu. Ancak ben hep düşüncemde Makine Mühendisi olmak vardı. Bursa’dan gelirken üç arkadaşımın birisinin ağabeyi, Y. Deniz Fakültesi’nin Güverte bölümünü bitirmiş ve Kaptan olmuştu. Bu arkadaşım, bu okulun Gemi Makina Mühendisliği bölümü olduğunu ve 4 senelik eğitimden sonra Mühendis diploması verdiğini söyledi. Hemde ücretsiz yatılı bölümü olduğunu da öğrendik. Neticede üç arkadaş, ikisi Kaptan olmak istiyorlardı. Bende makine bölümüne girmek istiyordum, imtihanlara girdik. Ne yazık ki, o arkadaşlarımın hayalleri gerçekleşemedi, başka okullara girdiler. Ben ise önceden hiç ismini bilmediğim ve onların tavsiyesi ile öğrendiğim bir okulda eğitime başladım. Okul, o zaman Beşiktaş-Ortaköy arasında deniz kenarında çok güzel bir okuldu. Şimdi Pendik’te İ.T.Ü’nün bir fakültesi olarak eğitim yapılıyor. Makine bölümünün 4. sömesterinden sonra uluslar arası üniversiteler arasında yapılan bir imtihanla yaz stajı için Viyana’ya gittim. Orda Lokomotif fabrikasında, mesleğimle ilgili çok değerli bilgiler edindim. Y. Deniz Fakültesini 1962’de bitirdikten sonra o zaman Türkiye’nin en büyük gemisi olan Ata Tankerinde Makine Mühendisi olarak 2 yıl Türkiye’ye hiç uğramadan yurt dışında çalıştım. Askerliğimi de gemide yaptıktan sonra Almanya’ya gidip eğitimimi devam ettirmek istiyordum. Bu arada neden Almanya olduğunu da şöyle anlatayım. Ortaokula kayıt yaptırırken bir dil seçmem gerekiyordu, müdür komşumuzdu ve babama “Bu Almanlar savaştan yeni çıktılar ama gelecekleri çok parlak, bu çocuğu Almanca sınıfına yazdıralım” dedi. Böylece bir anlamda benim hayatımın yolunu çizenlerden biri de, hep şükranlık ve rahmetle andığım, Ortaokul müdürüm oldu. Mühendislikte 2 dil bilmek şart. Birinin mutlaka Almanca olması gerekiyor. Çünkü son senelere kadar ülkemizde tüm Mühendislik esasları ve faydalanılan kaynaklar Almanca dilinde idi. Zaten o zamanda yurt dışında teknik eğitim alacak gençler konusu mühendislik ise genellikle Almanya’ya, ticaret, hukuk ve diğer konularda ise Fransa ve İngiltere’ye gönderiliyordu. Almanya’da Karlsruhe Technsische Hochschule’ye devam ettim. Ancak 3.yılında ailevi sebeplerle Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım. Daha sonra da dışarıdan devam ederek Hamburg FernlehrInstıtut ile eğitimime noktayı koydum. Almanya’dan döndükten sonra Bursa’ya doğup, büyüdüğümüz yere geri döndüm. Bursa o zaman küçük bir yer, ne yapacağız? Nerede işe başlayacağım? diye ailece düşünüyorduk. Bizde piyasayı bilen kimse de yok ki, sonunda bir müteahhit tanıdığa “Oğlumuz Almanya’dan döndü, nerede iş bulabiliriz?” diye danışıldı. O da beni Bursa’da o zaman tesisat malzemeleri satan Sabri Timurhan Beye gönderdi. Sabri Bey, “Bu eğitimine göre burada kalırsan, yazık olur. Alarko’da tanıdığım var. Seni ona gön-

ISOHA Üzeyyir Garih, Nural Tuncer ve Simon Ostaco Pazarlama Müdürü

dereyim, kendisi ile görüş.” dedi. Neticede Üzeyir Garih Bey ile uzun bir görüşmeden sonra Alarko Arıza Bakım Bölümünde işe başladım. Üzeyir Garih Bey ile çok güzel anılarım var. Bir gün Necatibey Caddesindeki merkezde üst kattaki yemekhaneye çıkmak için asansöre bindik, bir yerde asansör durdu ve aşağı düşmeye baladı. Üzeyir Bey bana “Zıpla! Zıpla!” dedi. Böylece aşağı yumuşak bir iniş yaptık. Sonra kapıyı açmaları için bağırdık ve çıktık. Alarko 1957’de kurulmuştu ve benim işe başladığım 1966 yılında 45 mühendisin çalıştığı bir kuruluş olmuştu. O zamanlar ki şiarımız şuydu; “Biz teknik ağırlıklı bir şirketiz, hangi sorununuz varsa, getirin biz hallederiz.” Hatta ben girdiğimde bir davlumbaz hesabı meselesi vardı. Ben Almanca biliyorum diye işi bana verdiler. Araştırdım hesaplarını yaptım. Çalışacak mı diye epey merak etmiştim. Yine ilk geldiğim günlerde Mudanya’daki Siemens Fabrikasının kazan dairesi taahhüt işini bitirmişler ama daha tam kesin kabulü yapılmamıştı. Beni sınamak için devreye alma ve teslim işlemlerini sen yap dediler. Ben bir hafta orada çalıştım, kesin teslimini yaptım. Zaten sonra beni

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

87


Yasamlar Yasananlar Arıza bakım’a aldılar. O zamanlar ustalarla birlikte çalışırdık. Usta mıyız? Mühendis miyiz? belli değildi. Türkçe yayın hiç yoktu. Yabancı dildeki kitapları karıştırır işin içinde işi öğrenirdik. İşte yokluk içinden gelmenin faydası; yaptığın işin sorumluluğunu da duyuyor insan. Daha sonraları da Alarko ürettiği her ürün için çok güzel teknik bilgileri veren prospektüsler yayınlamaya başladı. O gün için hiçbir yerde bulunması mümkün olmayan bu bilgiler, Tesisat konusunda çalışan ülkemizdeki tüm mühendislerin, teknik dayanağı, teknik bilgi aldığı el kitapları oldu. Bugün biz de güneş sistemleri satıyoruz. Bir sorun olmuş, Makine Yüksek Mühendisi olan çalışanımıza git bak bakalım uygulaması doğru yapılmış mı dedim. “Çatıya ben mi çıkacağım?” dedi. Bir kendi hayatıma baktım, bir de mühendis olarak yetişen gençlerimize verdiğimiz mesleki kavramın niteliğine... “O zaman ki zihniyete göre kim daha çok para veriyorsa orada çalışırım değil, bilgimizi nerede çalışırsak daha çok artırabiliriz derdindeydik. Nasıl muvaffak oluruz, nasıl aferin alırız derdik.” Türkiye’de çok enteresan bir ahlaki gelişme oldu. Bu anne baba - çocuk ilişkisinde, öğrenci - öğretmen ilişkisinde, işveren - işçi ilişkisinde hep görüyoruz. İnsanı altındaki otomobilin markasına göre değerlendiriyorlar. Şu yaşımda bile bir sorun karşısında hiç telaşa kapılmam, mutlaka bir çözüm yolu, yöntemi vardır derim. Bunu da şuna bağlıyorum; insan hayatı boyunca karşısına çıkan sorunları çözerek ilerlediyse, pişe pişe, bu noktaya geliyor. Günümüzde insanımız, her şeyin fiyatını iyi biliyor, ancak kıymetini bilmiyor. Alarko’da işe önce Topçular’daki fabrikada başladım. Ama gördük ki yönetim ile üretimin ayrılması lazım. Onun üzerine Karaköy-Necatibey Caddesindeki bina ticari merkez olması için alındı. O zaman bu bölgede ilk gelenlerden Mak. Yük. Müh. Ziya Ülkücü ağabeyimiz vardı. Bir de Özköseoğlu binası vardı. Caddenin başında da MaktesNecmettin Gökçe Bey vardı. Cadde daha ziyade kasap, bakkal, küçük elektrik malzemeleri satan dükkanlarla dolu idi.

88

Bina alınınca, ısıtma ve sıhhi tesisatının yapımı konusunda görevlendirildim. Bu arada caddeye geniş cephesi olan, yüksek tavanlı bir giriş katı var, orada da Alarko’nun ürünlerinin teşhir edilmesi öngörüldü. Üzeyir Bey sürekli geliyor, işleri kontrol ediyor ve talimatlar veriyordu. İTÜ’de asistanlıkta yaptığı için çok öğreticiydi. Odasına gidip danıştığımız zaman hemen kâğıdı alır çizer, anlatırdı. Hesabı da çok kuvvetliydi, şöyle bir göz atar, ”şurası yanlış olmuş“ derdi. Bina faaliyete geçince ben de pazarlama bölümüne geçtim. 1970 yılına kadar orada çalıştım. Bu arada DemirDöküm ürünlerini satan Karaköy’deki Vehbi Koç’un

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Novaplast A.Ş. Yön. Kur. Bşk. Faruk Berksan ile birlikte

şirketi; Koçtaş, Alarko’nun Pompa, Brülör v.s. gibi teknik ürünlerini satan bayimizdi. Koçtaş yetkilileri teknik malzeme satan bir departmanı bünyelerinde kurmaya karar vermişler ve bu departmanı yönetecek mühendis arıyorlar. Koçtaş’ın Genel Müdürü rahmetli Muhterem Kolay Bey’e beni tavsiye etmişler. Muhterem Bey bana; “Seninle çalışalım ama bizim Alarko ile aramız çok iyi, seni oradan almak bizim dostluğumuz bozar.” dedi ve şöyle bir çözüm yolu önerildi. Ben yeniden Almanya’ya gideceğim için ayrılacaktım. İki ay kadar orada kalacaktım ve sonra işlerim olmamış gibi Türkiye’ye dönecektim. Bu arada maaşımı da Koçtaş’tan alacaktım. Koçtaş, ben Almanya’da iken gazeteye ilan verecekti, ben de güya o ilana başvurup Koçtaş’ta çalışmaya başlayacaktım. Bu senaryo aynen oynandı. Ben de ne yazık ki, bu oyunun oyuncusu oldum. Fakat gazeteye “Mühendis aranıyor.” ilanı verilince öyle çok müracaat olmuş ki; bunları bertaraf edebilmek için Koçtaş yetkilileri bir hayli sıkıntı çekmişler. Geri döndüğümde Alarko’daki büyüklerim ise, ”Almanya’dan geri dönüyorsun, bize niye haber vermedin?” diye sitemde bulundular. Ama gerçeği ancak seneler sonra kendilerine anlatabildim. Gerçi Alarko’da seneler sonra bunun acısını başka türlü fazlasıyla çıkardı, ödeştik. Neticede Koçtaş’ta çalışmaya başladım. Sonradan bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu anladım. Çünkü piyasada çalışacak bir makine mühendisinin özellikleri birbirinden farklı iki büyük firmada çalışması gerektiğini anladım. Ben Alarko’da ürünlerin teknik özelliklerini tanımayı, işin teknik yapısını büyük bir firmanın çinde yaşayarak öğrendim. Koçtaş ise Teknik Müdür sıfatıyla; satış yapmayı, pazarlamayı, bayi, piyasa ilişkilerini öğrendim. O zaman Teknik Malzeme satmak çok kârlı bir iş’ti çünkü istenen malzemeyi bulmak zor. Ya yerli üretiliyor, kapasite talebe yetmiyor, yada ithal ediliyor, gecikmeler oluyordu.


Yasamlar Yasananlar Onun için kimse piyasada fiyat araştırması yapmak, pazarlık yapmak şansına sahip değildi. Malzemeyi temin etmek en büyük kazançtı o zaman. Bu nedenle, bizim teknik departmanımız ilk sene çok iyi randıman verdi. Koçtaş içinde iyi bir yere geldi. Mesela biz bir kazan satıyoruz, bir kamyon fayansın karından fazla kâr ediyoruz. “Vehbi Bey’in sekreteri olarak gördüğüm ama pek dikkat etmediğim kız, o gün Beyoğlu’nda dikkatimi çeken kızmış. 1971 yılında evlenirken Vehbi Koç‘ta davetlilerimiz arasındaydı.” Koçtaş’ta 1970’de işe başlayalı bir ay olmuş, Muhterem Bey, ”Vehbi Bey seni tanımak istiyor, yarın saat 16.00‘da, Fındıklı’daki Koç Holding merkezinde bekliyor.” dedi. Ben heyecan içerisinde ertesi günü ettim ve tam saatinden 15 dakika önce Fındıklı’daki Merkez binada oldum. Ancak gençlik işte, gelirken yolda aklıma geldi; Amerikan filmlerinde böyle büyük şirketlerin yöneticilerinin müthiş güzel, havalı sekreterleri var, her halde burada da böyle sekreterler göreceğim. Tabii Vehbi Bey ile görüşme heyecanı da var. Bu karmaşık düşüncelerle, kapıdaki görevliden Vehbi Bey’in katını öğrenerek en üst kata çıktım. Ancak sekreterlerin bulunduğu kapıdan içeri girince ilk hayalimin beni aldattığını gördüm. Olgunluk yaşlarında, fevkalade hanımefendi iki hanım Vehbi Bey’in sekreteri olara görev yapıyordu ve benim filmlerde gördüklerime hiç benzemiyorlardı. Neyse Vehbi Bey ile görüşme olumlu geçmiş ki; ben Koçtaş’taki görevime devam ettim. Yıl 1971. Vehbi Bey “Bu kadar kuruluşumuz var. Isıtmada çok enerjı sarfediyoruz. Bunu nasıl azaltabiliriz. Konuyu incele bir ay sonra bana raporunu getir”dedi. Ben de istenilen çalışmayı yapıp öngörülen günde raporumu sunmak üzere tekrar Vehbi Bey’e gittim. Bu sefer eski sekreterlerden bir gitmiş yerine benim önceki hayalime uygun bir genç bir hanım kız Vehbi Bey’in sekreteri olarak görev yapıyordu. İçimden “Hah, şimdi olmuş.” dedim. Beni hemen Vehbi Bey’in odasına aldılar. O zamanki Koç Holding Yönetim Kurulunun önünde raporumu takdim ettim. Toplantıda Koç Holding Teknik Koordinatörü Tezcan Yaramancı Bey’e rapora son şeklinin verilmesini ve tüm Koç Holding kuruluşlarına talimat olarak gönderilmesi talimatını verdi. Vehbi Beyin, bu günleri görmüş gibi bir başka önerisi de Güneş Kollektörlerinin imalatı idi. O zaman Aygaz Haramidere tesislerinde ilk Güneş Kollektörleri imalatına başlandı. Bir hayli de imalat devam etti. Ancak Vehbi beyin vefatından sonra imalata son verildi. Yine o dönemde bir akşam toplantı sonunda arabamla kendisini evine bırakmamı istedi ve yolda enerjinin bilinçsizce kullanılması nedeniyle neler kaybettiğimizi, enerjı konusunun biz mühendislerin en önemli konusu olduğu mesajını vermesini ve o kendine has tatlı otoriter ikazını unutamıyorum. Kırk sene önceki o ikazın, bu gün dünyanın birinci konusu olabileceğini nerden bilebilirdim ki.

Bir müddet sonra Beyoğlu’nda sinemaya gitmek için arkadaşlarla çıktığımda, bir hanımla yanında çok hoş bir genç kız vardı. Allah’tan olacak, bilinmez bir itici kuvvetle arkadaşlarımdan ayrılarak, onları takip ettim. Kapısında terzi yazan bir yere girdiler, tabi ben de arkalarından. Meğerse deri ceket imal eden bir terziymiş. İçeri girince “Ne istiyorsunuz?” dedi. Ben de hiç ihtiyacım yokken deri ceket yaptırmak istediğimi söylemek zorunda kaldım. Daha sonra provaya gittiğimde, terzi bana “Ben senin niyetini anladım, sen açıl bakalım bana” dedi. Ben de söyledim. “Ben o aileyi tanıyorum, çok iyi insanlar, babası da askeri doktordur. Eğer niyetin ciddiyse ben seni tanıştırırım.” dedi. Sonra aileye haber vermiş ve beni evlerine davet ettiler. Yemek yerken hanım kızın çalıştığı yerle ilgili bir konu açılınca, “Vehbi Bey’in sekreteri olarak çalışıyorum.” demez mi? Ben o anda herhalde bir, iki dakikalık bir şaşkınlık geçirdim. Aylar önce Vehbi Bey’in katında görüp hoşuma giden hanım kız, şimdi karşımda idi. Kısa bir nişanlılk devresinden sonra, 1971 yılında evlenirken nikâh davetlilerimiz arasında Vehbi Koç Bey de bulunuyordu. “Türkiye’de ilk banyosuyla mutfağıyla teşhir yapılabilen iki katlı mağazamızı açtık. O zaman bu büyük bir olay olmuştu.” Koçtaş bir süre sonra şubeler açmaya başladı. Mecidiyeköy - Ortaklar Caddesi girişinde, sol başta, Türkiye’de ilk banyosuyla mutfağıyla teşhir yapılabilen iki katlı mağazamızı açtık. O zaman bu büyük bir olay olmuştu. Bende bu mağazanın müdürü oldum. 1974 yılında ben Mecidiyeköy’ün üzerinden geçen çevre yolunun yapımı sırasında oradaydım. Bütün o bölge dut ağaçları ile doluydu. Ama bölge hızla gelişti ve bizim mağazanın cirosu tüm Anadolu’ya mal satan merkezin cirosu kadar oldu. Eski Başkanlarımızdan Ali Ergenç’te bizim pazarlama elemanımızdı. İnşaatları dolaşır gelir, gelirken de mütahhitlerin verdiği sepet dolusu müthiş güzel dutlar getirirdi. Bu mağazadaki 2 yıllık görevimin ardından “Seni Adana’da yeni açılacak olan şubenin başına geçireceğiz.“ dediler. İkisi de rahmetli oldu, Koç Holding Ticaret Koordinatörü Basri Öztekin ve Koçtaş Genel Müdürü Muhterem Kolay Beylerle daha önceden tespit edilen yerin tutulması için Adana’ya gittik. Mal sahibimiz o zamanlar Adanaspor’un başında da olan Sürmeli Otellerinin sahibi rahmetli Yalçın Sürmeli’ydi. Ben onunla yapılan pazarlıklara şahit oldum ve pazarlık nasıl yapılırmış orda öğrendim. Yalçın Bey’de çok yaman birisiydi. Sonuçta iyi şartlarla, mağaza tutuldu. Basri Beyle, Muhterem Bey ertesi gün “Hadi hayırlı olsun Müdür Bey dediler.” ve beni Adana’da bırakıp döndüler. Yeni yapılmış, sıvaları tamamlanmış, ancak başka hiçbir şeyi olmayan dört duvar bir mağazaydı. Hayatımda ilk defa geldiğim, kimseyi tanımadığım, “Koç” isminin güvencesinden başka bir dayanağımın olmadığı bir ortamda, mağazanın inşai düzeninin tamamlanması, kadro seçimi v.s. için çok

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

89


Yasamlar Yasananlar ticareti ve Anadolu esnafını tanımam çok iyi oldu. Dostluklarımız öyle bir hale geldi ki; Maraş’taki bayiim oğlunu İstanbul’da okumaya gönderecek “hangi okula yazdırayım” diye bana sorardı. Bu gün hala o bölgeden pek çok yakın dostumla güzel ilişkilerim devam eder. Bölgeyi tanımak için pazarlama elemanımla birlikte her 15 günde veya ayda bir Adana’dan başlayıp, Ceyhan, Osmaniye, İskenderun, Hatay ve mühim ilçelerini gezer pazarlama yapardık. Pazarlama elemanlarımız, ayda bir de pazarlama gezisini G.Antep, K.Maraş, Ş.Urfa, Malatya, Diyarbakır, Mardin ve Van’ı içine alacak şekilde yaparlardı. Bu gezilere önce ben de iştirak ederek bölgeyi öğrendim. İlk gezimde hazırladığım ve 30 sayfayı geçen bölge raporu Koçtaş Merkezi’nde mühim yankı getirdi ve ilk yıllık Koçtaş Şube Müdürleri toplatısında Genel Müdürüm raporu satır, satır okumam istedi.

meşakkatli günler geçirdim. Bunlarla uğraşırken, Koç Grubu’nun Adana’da tüm bölgeyi kapsayan çok geniş bir toplantısı yapılacaktı. Bana da “Vehbi Bey Adana’ya geldi. Seni görmek istiyor.” dediler. Çünkü ben İstanbul’dayken mühendis olmam ve tesisat konusundaki bilgim nedeniyle, Vehbi Bey’in evinde bir sorun çıktığında beni çağırırlardı. Evlerine sık sık gidip gelmem nedeniyle ikisi de nur içinde yatsınlar, hem Vehbi Bey, hem de Sadberk Hanım beni tanırlar, evlerine her gidişimde, yanlarındaki bir çalışanı gibi değil de, eski Anadolu insanının alicenaplığı ile misafir ederlerdi. Vehbi Beyin evindeki düzen, kişiler arasındaki saygı ve aile yapısındaki mükemmel değerlere bizzat şahit olmam beni çok etkilemiştir. Vehbi Bey yanındaki kalabalık zevat ile bizim Adana Atatürk Caddesi’ndeki mağazamıza geldi. Her taraf toz toprak içinde, bir tek Vehbi Bey’i oturtacak koltuk ve iki de yanında gelen olur diye komşudan ödünç aldığımız iskemle ile ilk resmi misafirlerimizi ağırladık. Mağaza içinde harıl harıl çalışma, her taraf toz toprak içinde, Vehbi Bey’in bu ortamdan çok memnun olduğu izlenimi, hepimizi sevindirdi. Bana, arsa fiyatlarını sordu, bina fiyatlarını sordu. Tabii Adana’ya gelişim daha bir hafta olmuş, bilemedim. Allah’tan, yanında Adana’da görevli daha önce gelmiş Adana’yı bilen diğer Grup Müdürleri yardımıma koştu da, durumu atlatabildim.Ancak bana da ders oldu. Ne zaman yeni bir yere gitsem, ilk fırsatta arsa, daire fiyatlarını öğrenmeye çalışırım.

90

“Adana’dan Koçtaş merkezine gönderdiğim 30 sayfalık rapor hala saklanır. Her bayiyi öyle bir anlatmışım ki; daha sonra Genel Müdürümüz o raporu, Yıllık Koçtaş Şube Müdürleri Toplantısında satır, satır okumamı istedi.” 1975’de Adana’ya taşındık. Koçtaş Adana şubesinin pazar bölgesi, Silifke’den Van’a kadar uzanırdı. Adana Bölge Müdürlüğüm sırasında Anadolu’daki

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Hakikaten, raporda sektörümüzle ilgili bölgedeki tüm ileri gelen firmaların ticari özellikleri ve hatta sosyal yapıları derli toplu anlatılmıştı ve sonraki çalışmalarımızda çok faydalandık. Adana bölgesindeki görevim iki sene sonra bitti ve yerimi yeni bir arkadaşa bırakarak Istanbul’a, Koçtaş Merkezine Ticaret Müdürü olarak 1978‘de geri döndüm. Şirket içinde kademeler yükseldikçe, bilfiil çalışma şekli değişiyor ve işin içine yönetim siyaseti giriyor. Bu benim mizacıma uygun değildi. Benim kafamda projelerim vardı ve onları gerçekleştirmek istiyordum. Bu nedenle 1980 yılında Koçtaş’tan ayrılarak Alnur Firmasını kurdum. Piyasadan tanıdığım bir firma hafriyat makineleri getirip satıyorlardı. İşleri çok iyiydi. Onlar iki kardeşti ve bana Koçtaş’da yaptığım işleri yapabileceğim bir şirket kuralım dediler. Bütün işleri de benim idare etmemi istediler ve hatta firma adı olarak adımın hecelerinin tersten okunuşu olan Alnur adının şirketin adı olarak kullanılmasını istediler. İşe başladım ama bir anda makam odasında telefonla çay söylerken kapı önüne çıkıp söyler hale geldim. Ancak istediğim işe geri dönmüştüm ve sadece teknik tesisat meseleleriyle ilgilendim. O zaman piyasada büyük bir bilgi açığı vardı. İnşaat Malzemeleri satan mağazaların çoğunda, kazan, radyatör, hidrofor, pompa v.s. gibi teknik malzemeyi seçip müşterisine verecek elemanlar yoktu. Bu konuda büyük bir bilgi açığı vardı ve bu boşluğu doldurmak bizim yapımıza uygundu. Başta Alarko olmak üzere pek çok üretici firmanın bayiliğini aldık, bilhassa otomatik kont-


Yasamlar Yasananlar rol ve diğer ekipmanlar konusunda ithalat yaparak piyasada ismimizi duyurmaya başladık. Çok kalem ürünümüz vardı ve bilerek satıyorduk. Fakat ortaklarımın bir hafriyat makinesi satışından elde ettikleri karı ben ancak bir senede elde edebiliyordum. Açık hesap çalışmaya da alışık değillerdi. İki senenin sonunda 1982 yılında el sıkıştık ayrıldık ve ben aile şiketi olarak Aknur ismi ile faaliyetime Karaköy’de devam ettim. “Aknur olarak, bu gün tesisatlarda kullanılan pek çok yeni ürünü sektörümüze kazandırdık. Bilhassa şimdi Yeni Enerji Kanunu ile gündeme gelen Bireysel Kontrollu Merkezi Isıtma Sistemlerini Sektörümüze 15-20 sene önce tanıttık ve uygulamasını yaptık. Arabamızın arkasına projeksiyon makinemizi aldık Anadoludaki meslekdaşlarımıza bu yeni malzemeleri anlatmak için yollara düştük.” Bugüne kadar şirketimizi dış ortaklığı da düşünerek geliştirdik. Düşündüm ki; bu sektöre dışarıdan bir firma yatırım yapmak istese işi bilen, piyasayı tanıyan, şubeleri olan bir firma ile ortak olmak ister. Bu nedenle İstanbul Karaköy’den sonra Kartal, Ankara ve Bursa şubelerimizi açtık. Daha sonra, Karaköy bölgesinin bizim konumuzda ticari özelliğini bitirmesi nedeniyle, Merkez ofisimizi ve depomuzu İSTOÇ’a taşıdık. Böylece bu gün 4 ayrı bölgede hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Yeni tesisat malzemeleri ve yenilenebilir enerji konusunda faaliyetlerimize ağırlık veriyoruz. Mesela; bina ısıtma sistemlerinin otomatik donanımı, ısıtma, su harcamı, sistem içinde ekonomi sağlama, güneş enerjisi ile sıcak su temini ve binaların ısıtma sistemlerinin güneş enerjisi ile takviyesi konuları bizim öncelik verdiğimiz konulardır. İkinci Şirketimiz Alnur A.Ş.‘de üç ve dört yollu vanaları senelerdir imal ediyoruz. Yurtdışına ihracatımız da bulunuyor. Isıtma sistemlerinde kullanılan kapalı genleşme depolarını ilk olarak Türkiye’ye biz getirdik. Almanya’da okurken, staj yaptığım izledim. Isıtma sistemlerinde çatıya açık kalorifer genleşme depoları konmuyor, hemen kazan yanına monte edilen membranlı kapalı genleşme depoları bu görevi görüyor. Hem çatıya kadar kazan dairesinden borular çekmiyorsunuz, hem de çatıya koyduğunuz kocaman bir depo ile çatıyı boşu, boşuna ısıtıp, enerjiyi havaya atmıyorsunuz. Bu sistemi Almanya’dan tanıyoruz, okullarda okutuyorlar, tesisatlar kapalı genleşme deposuz yapılmıyor. Türkiye’ye dönünce, o zamanlar kapalı genleşme depolarının Türkiye’de bilinmediğini veya uygulanmadığını gördüm. Getirdiğim prospekt ve katalogları, tecrübeli projeci ağabeylerime götürüp sistemi anlattım. Kendilerinden “Bizde böyle membranlı depo kullanılmaz, patlar bunun sorumluluğu vardır. v.s.” gibi cevaplar aldım. Bunun üzerine, bu konuyu ben nasıl Türkiye’de tanınır, kullanılır hale getiririm, diye düşünmeye başladım.

Almanya’ da üretici araştırmasına başladım. Kaliteleri aynı düzeyde birçok üretici var. Böyle olmak zorunda. Çünkü Almanya’da DIN Normu diye bir şey var, tüm tesisat konusundaki üretimler bu normda belirtilmiş teknik özelliklerde harfiyen uymak zorunda. Markanın önemi olmayınca, getireceğim kapalı genleşme depolarının Türkçe’ye uygun bir isimi olursa tutar dedim ve Otto firmasını seçtim. Çok babacan bir patronu vardı. Oturdu bana sabahtan akşama kadar kapalı genleşme depoları hakkında ders verdi. Ben de kasete çektim. Sonra bunları dergilerde yayımladım. Hatta Isısan firmasının muntazam düzenlediği sektör toplantılarında meslektaşlarımıza anlattım. İTÜ’de hocalarımızın da bulunduğu kalabalık bir toplantıda kapalı genleşme depoları konusunda konferans verdim. Yeni bir konunun sektöre kazandırılması ve bunda da katkımın olması bana heyecan verdi. Aknur olarak sektörümüze tanıttığımız su basınç düşürücüleri, su tasarruf armatürleri, tesisat dengeleme depoları, tesisat hava atıcıları ve bilhassa şimdi yeni enerji kanunu ile gündeme gelen bireysel kontrollu merkezi ısıtma sistemleri v.s. gibi yeni kalemleri Anadolu’daki meslektaşlarımıza tanıtmak üzere program yaptık. Şirketimizden üç mühendis arkadaşımızla birlikte, arabamızın arkasına projeksiyon cihazımızı, kataloglarımız aldık. Anadolu’ya, bu yeni malzemelerimizi anlatmaya gittik. Eskişehir, Ankara, Erzincan, Erzurum, Trabzon, Samsun, Bursa’da makine mühendislerini toplayıp, toplantılarda bu yeni malzemeleri tanıttık. Sektörümüzdeki mühendis arkadaşlarımızın, o zaman ki bilgi eksikliklerinin ve bu yeni bilgilere ulaşmadaki imkansızlıkları, bizim toplantılarımıza ilginin büyük olmasını sağladı. Daha pek çok yerden davetler aldık ve bu toplantılara devam ettik. Bu anlattıklarım 1980-85 arasında oluyor. Şimdi internet var, lisan bilen meslektaşlarımız çoğaldı ve bilgiye ulaşım kolaylaştı. Ancak bizim o zaman ki bu çalışmalarımız halen anlatılır ve biz de bundan büyük bir haz duyarız.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

91


Yasamlar Yasananlar

Nural Tuncer, TÜYAP Yön. Kur. Bşk. Bülent Ünal, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Veysel Atasoy ile birlikte

İstanbul Doğalgaz Sıhhi Tesisat ve Kalorifer Teknisyenleri Odası Başkanı Hasan Yaylalı ile birlikte

SODEX 1999

92

Nural Tuncer Alman Otto Firması Genel Müdürü ile

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Sivil Toplum Dernekleri, sektörlerini temsil etmekte ve sorunlarının çözülmelerinde yapıları itibarıyla ellerinde büyük kuvvetleri bulunmaktadır. Hatta ileri ülkelerde hükümetlerden daha kuvvetli yaptırımları vardır. Çünkü; hiç bir oy kaygısı olmadan, ülkerleri için, sektörleri için en doğruları gündeme getirirler. TİMDER’in faaliyetlerin duyuyordum, ancak dışarıdan diğer bildiğim derneklerden farklı olmayacağını düşündüğümden, başlangıçta pek ilgi duymadım. Can Şakarer Başkanımla Diyarbakır’dan tanışırız. O beni davet etti ve üye oldum. Ancak TİMDER’in içine girince bizim yerli dernekler hakkındaki düşüncemde yanıldığımı anladım. En küçük şahsi fayda düşüncesi olmadan, tüm yönetimdeki üyelerin, kendi şirketlerini ihmal ederek, sektörleri için iyi şeyler yapma gayretleri ve verdikleri uğraşlar beni hayretler içinde bıraktı. Bu husus derneğin kuruluşundan bu güne kadar geldi ve günümüzde gittikçe artan bayrağı ileri götürme yarışı var. Bir yıllık bir üyelik döneminden sonra bir de baktım yönetimdeyim ve sonra da 2003-2005 yılları arasında başkanlık yaptım. TİMDER hakkında şunları diyebilirim; olması gereken yerin çok daha altında bir yerde. Bu durum, konunun yapısından kaynaklanıyor. Aslında dernekçilik çok büyük özveri istiyor. Ben başkanlığım zamanımda kendi işimden tamamen koptum. Yönetimin karar alma merciidir. İcra ise yönetimin altında geniş ve kaliteli bir profesyonel kadronun işidir. Hem yönetimde olmak, hem de icrayı üstlenmek doğru bir çözüm değil. Ancak profesyonel kadro ile sektörde daha büyük ağırlığı olabilir. Ciddi sivil toplum derneklerinin, sektörünü temsil etmede büyük kuvveti vardır. Hükümetlerin oy kaygısı vardır, derneklerin böyle bir kaygısı olmayacağı için hükümetlerden daha güçlü olabilirler. Sektörümüz iş kapasitesi, firma sayısı, çalışan sayısı ve yaptığı işin önemi bakımından diğer sektörlerden önde geliyor. Bizim sektörümüzde büyüğünden küçüğüne sorunu olmayan yoktur ve bunun olması da doğaldır. Ancak yıllardan beri aynı sorunların halledilmeden durması doğal değildir. Bu sorunlar varsa ve çözülmeden duruyorsa, bir şeyler eksik demektedir. Trafik kazaları, çok olan yollarda öncelikle yolların yapıları ve trafik düzenleri değiştirilerek bu kazalar önlenmektedir. Bizim sektörümüzde de, daha fazla kaza olmadan yeni yapılanmaya, yeni düzene önemle ihtiyac vardır. Pek çok şirket yönetim hatasından önce, sektörün hatalı yapısından kaynaklanan nednelerle piyasadan silinip gitmektedirler. Meseleler büyüktür, sorunlar çözülmemelerin yanında giderek daha da büyümektedir. İşte böyle durumlarda, kuvvetli derneklere ihtiyaç vardır ve kuvvetli dernekte, temsil ettiği sektörün bireylerinin derneğe ciddi sahip çıkmaları ile meydana gelir. Kendi sorununu tek başına halledemiyorsan, tek çözüm yolu ve yeri; dernek


Yasamlar Yasananlar çatısı altında birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Büyük sorunlar, ancak güçlü derneklerle çözülür. İltifat olsun diye söylemiyorum. Derginin her sayısını satır satır okuyor, çok güzel bilgiler ediniyorum. TİMDER eğitimleri ilk olarak benim dönemimde okul arkadaşım ve Boğaziçi Üniveristesinde Öğretim Görevlisi olan Metin Göker Bey ile başladı. Önce dernek merkezinde 10-15 kişi ile başlayan bu eğitimler, sektörümüzden ilgi görmeye başlayınca günden güne gelişti ve bu gün derneğin en önemli faaliyetlerinden biri oldu. Bu gelişmede, benden sonra yönetime gelen başta Başkanımız Kemal Yıldırım ve Eğitim Komitesi Başkanı Ali Yalçın Tung arkadaşım olmak üzere TİMDER Yönetiminin büyük katkıları oldu. Bugün salonları dolduran ve yıldan, yıla sayıları artan katılımcıların aldıkları değerli bilgilerle sektörümüze mühim katkılar sağladıklarını performanslarının geliştiklerini görmek, sektörün büyükleri olarak hepimizi mutlu etmektedir. Başkanlık dönemimde güzel bir şans olarak, Hocamız Prof. Dr. Hikmet Karakoç ile tanıştık. TİMDER Dergimizin yönetimini ele alarak Mehmet Arslan Kardeşim’le birlikte sektörümüze yakışan bir seviyeye getirdiler. Profesyonelce ele alındı ve geliştirildi. İltifat olsun diye söylemiyorum. Derginin her sayısını satır satır okuyor, çok güzel bilgiler ediniyorum. Diğer dergi gruplarına bakın arkalarında nasıl bir güç var. Bu derginin de insan gücü çoğaltılmalı. Bu sektörün kendi içinden gelen bir dergi, taşaron tarafından değil, bizzat kendi içinden gelen arkadaşlarla hazırlanan bir dergi oldu. Böyle büyük bir sektöre hitap eden mühim bir dergi kadrosunun da sektörün büyüklüğüne yakışır bir seviyede olması gerekir. Dergi bir sivil toplum örgütü için en önemli iletişim vasıtasıdır. İçinde kendisini bulan, sorunlarını bulan, kendisinin hiçbir yerde bulamayacağı haber ve bilgileri bulabildiği bir dergi, o sektör bireyinin derneğine bakışını değiştirir, güvenini ve bağlılığını arttırır. Piyasada bilgi en büyük ihtiyaç, yanlış bir adım atıyorsunuz, her adım para. Bilginiz olsa o adımı atmayacaksınız. İnanıyorum, dergi bir gün bu hale elecektir. Bu hale gelince de derginin hediye edilmemesi, abonelik usulü ile parayla satılır hale gelmesi gerekir. O duruma gelince derginin sektöre, sektörün de dergiye katkısı çok daha büyük olacaktır. Bu ve daha sayılabilecek pek çok nedenle, dergimizin sektörümüz için çok önemli bir unsur olduğunu ve bugünkü güzel

SODEX 2004

yapısına rağmen, daha ulaşması ve halledilmesi gereken pek çok konunun bulunduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca Üyelerimizin günümüzde en mühim konu olan “İletişim” konusunda faal olmamalarını anlayamıyorum. Günümüzde en önemli konunun bilgi olduğunu yaşamımızın her safhasında görüyoruz. Bilginin doğru ve süratle kazanılmış olmasının ticarette de ne kadar mühim olduğunu biliyor, yaşıyoruz. Siparişlerimizi internet vasıtasıyla veriyoruz, cari hesaplarımızdaki bilgi akışını Internet ile sağlıyoruz. Ancak toplumun en aktif ve öncü grubu olan Ticaret erbabının internet konusundaki ataletini de anlamak mümkün değil. Başkanlık dönemimde, bu konunun önemi nedeniyle TİMDER için güzel bir Web sitesi yapıldı. Hepimizin, zahmetsiz ve kolayca ulaşabildiği bu internet sitesi, aramızdaki bilgi akışının yanında, ticari alışverilerimizde de çok faydalı olacak bir iletişim aracı idi. Aradan 5 yıl geçmesine rağmen, internet iletişimimizin istenen canlılığa ulaşamamasını üzüntü ile karşılıyorum. Bu gün bütün dünyanın yoğun olarak kullandığı internet’in, sektörümüzde de nesil değişmesini beklemeden, aynı şekilde kullanılması, hepimiz için inanılmaz faydalar sağlayacaktır. Ben buna inanıyorum.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

93


Sahadan

Orhan Hopa

Her insan aynı fikre sahip olamaz, bu nedenle bazı konularda müşterilerin itiraz etmesi doğaldır. Zaten itiraz olmazsa, sorunun nerede olduğu da anlaşılamaz. Satış/pazarlama temsilcisinin bir görevi de sahada karşılaştığı olumsuzluklar sonucunda (müşterinin ürünü yeterli görememesi ve itirazlar gibi sebeplerden ötürü) ürün geliştirme ve düzenleme çalışmaları yapılır. Herhangi bir itiraz durumunda,öncelikle kişinin ne istediğini ve ne beklediğini öğrenmeli, konu içinde bocalamadan kesin cevaplar vermeliyiz.

Sanica Banyo ve İnş. San. Tic. A.Ş. Bölge Şefi Projeler Sorumlusu

Ebru Siirtli

94

Profesyonel iş hayatıma 1997 yılı itibariyle başladım. 1997 yılından bu yana beyaz eşya ve inşaat sektörlerinde satış/pazarlama ve çeşitli müşteri hizmetleri departmanlarında görev aldım. Ürün ile müşteri arasındaki bağlantı satış/ pazarlama’dır. Ürün ne kadar iyi olursa olsun müşteriye ulaşmayı başaramazsanız, ona negatif düşünme fırsatı bırakır, belki de vazgeçmesini sağlarsınız. Bu nedenle, satış/pazarlama departmanlarındaki arkadaşlar; müşterisine karşı güleryüzlü, kibar, tanıttığı ürünü tanıyan, görevinin bilincinde, temiz, güvenilir, istekli ve takipçi olarak, en iyi iletken olmaya çalışırlar. Satış durumu konusunda, öncelikle müşterinizi kısaca analiz etmeniz gerekiyor. Yani, empati açısından karşınızdakini öncelikle dinlemelisiniz. Gerekirse soru sorarak ihtiyaçlarını öğrenmeli, çeşitli alternatifler sunmalı, nihayetinde onu ikna etmelisiniz. Müşteriyi anlamak isteyen bir satış temsilcisi, dürüst olmalı, neden, nasıl? tarzındaki sorularla hareket etmelidir. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Müşteriler aslında çeşit çeşittir, kimisi her zaman sinirli ve asabidir, kimisi ısrarcı, kimisi de sürekli konuşma ihtiyacı duyar. Sinirli bir müşteri tipi konusunda, kimi zaman tarafsız olmak, kimi zaman müşteriyi desteklemek gerekir. İnsan ilişkilerinde en önemli noktalardan birisi de bakış açısıdır. Şekilcilik, taraf tutma, küçümseme, önemsiz görme gibi kavramlar, kişileri soğutur. Tarafsız olmak, bu nedenle çok önemlidir. Bir şeyi savunmak için, karşı çıktığınız kavramı da en az desteklediğiniz kadar iyi bilmelisiniz. İyi bir satış/pazarlama temsilcisinin, sağlam portföyü vardır. Yani çevresi tarafından sevilir ve saygı görür. Müşterisiyle sıcak iletişim kuran pazarlamacının çevresi gittikçe genişler. Çevresi genişleyen kişinin özgüveni artar, isminin ve ne yaptığının müşteri tarafından bilinmesi, kişiye saygınlık ve önem duygusu verir. İş hayatını seviyorum, çünkü rekabet var; çünkü kelimeler yerine yapılanlar ödüllendirilir. Satış/pazarlamayı seviyorum, çünkü ciddiyet ister. Satış/pazarlamayı seviyorum, çünkü bozmaya değil yapmaya çalışır; çünkü ikiyüzlülüğe ve duygusallığa yer yoktur.Satış/pazarlamayı seviyorum, çünkü hatayı, uyuşukluğu verimsizliği cezalandırıp; elinden gelen her şeyi ortaya koyanları fazlasıyla ödüllendirir. Satış/ pazarlamayı seviyorum, çünkü her gün taze bir maceradır.


Satıs Hattı Günümüzde yaşanan küreselleşme tartışmaları, ekonomik, kültürel ve sosyal bir çok açılımları da beraberinde getirmektedir. Bu tartışmalar ile ön plana çıkan en önemli kavram rekabet’tir. Bir ticari kuruluşun en büyük amacı kar sağlamak ve pazar payıdır. Ancak tüketicinin bilinçlenmesi ile satış/ pazarlama ve satış sonrası işlemlerin ardından çeşitli müşteri hizmetleri departmanları artık ihtiyaç haline gelmiştir. Çünkü daha önceki yanlış zihniyet, ürünü müşteriye sat ama sattıktan sonra tanıma, düşüncesiydi. Bu gidişat, yurt dışı mallarının ülkemize daha fazla girmesini ve yurtiçi firmaların da artan rekabetten dolayı, müşterinin sorunlarına kayıtsız kalmaları, firmaların yok olmalarına sebep olmuştur. Artan rekabet, markalaşma ve markalaşmanın öneminin artmasına ve reklam kavramlarının da doğmasına sebep olmuştur.

göre kendini şekillemesi ve yeni pazarlama stiline de hakim olması gerekiyor. Tabi ki güç tamamen kullanıcıya geçmedi hala, ama pazarlamacılar artık daha çok olanak sunan ve akabinde de katılım sağlayan durumunda olacak. Belki değişimi kabullenemeyen bazı firmalar için bu zor olacak ama bunu yapabilen tüketiciyle aynı olmasa da benzer dili konuşan, onları anlayan, onlara olanak sunan, onları sürecin içine sokan kurumlar daha başarılı olacak. Pazarlama depatmanı kurum içerisinde diğer bölümleri eğiten, sosyal ağlarla bağlayan, müşterilerle iletişim kurmasını sağlayan ve buna olanaklar yaratan lider departman haline geldi. Bana zevkli bir çalışma ortamı ve sahada olma imkanı sağladığı için Sanica’ya ve Sayın Ali Fatinoğlu’na teşekkür ediyorum.

Ticaret, bilindiği gibi bir hizmet bilimidir ve doğal olarak ticarette en iyi hizmet veren de, en çok kar edendir. Ancak bir ticari işletmede değişimin, büyümenin, rekabet avantajının ve yeni kazançların sürdürülebilir tek kaynağı da; satıştır. Ne var ki, günümüz ticaret hayatında kaçınılmaz olan rekabetin eşliğindeki, “tanınmış marka”, “iyi ürün”, “pazarlama stratejileri” ve “tecrübeli pazarlamacı” kavramları önem kazanmıştır. Bu ezeli rekabet içerisinde işin en kötü yanı, üretim faaliyetlerinin azalmasıdır. Yurtdışından gelen mallardaki kalite ve ucuzluk nedeniyle firmalar, malı üretmek yerine dışarıdan ithal ederek işin kolayına kaçmaya başladı. Böylece birçok üretim departmanı kapatıldı, yerlerine daha fazla satış/pazarlama ve müşteri hizmetleri kuruldu. Bu nedenledir ki bir firma, sahip olduğu ürünü satmak için, önce reklam vermeli, sonra alternatif yollar deneyerek pazarlama yöntemleri üzerine çalışmalı, nihayetinde ise sattığı ürünün müşteride kalıcı olması ve ürünün piyasadaki yerini öğrenmek için hizmet merkezleri oluşturmalıdır. Tabi ki tüm bunlar olurken türlü zorluklar da çıkıyor. Gerçek dünya, anlık cevaplamalar, gerçek tüketiciler. Pazarlama departmanlarının buna Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

95


Sahadan

Orhan Hopa

çalışmak işimizin zor taraflarından sadece biri. Sosyal olamaz iseniz başarılı olma şansınız çok az, müşterilerinizin sadece iş ile ilgili sorunlarına değil çoğu zaman özel hayatlarına da ortak olabiliyorsunuz. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyalog için her zaman gündemi takip etmek, siyaset, spor, genel kültür bilgilerinizi sürekli güncel tutmak durumundasınız. İşimin en sevdiğim tarafı, çok çeşitli çevrelerden birçok insan tanımama olanak vermesidir.

Ece Banyo Gereçleri San. Tic. A.Ş. Projeler Satış Sorumlusu

Ahmet Turan Karaca Profesyonel iş hayatıma, Perşembe Pazarında Man Musluk Sanayi şirketinde satış sorumlusu olarak başladım. Burada geçirdiğim 5 yıllın ardından, yine 5 yıl daha çalıştığım, Koza Banyo Gereçlerinde bölge satış sorumlusu ve Yapı Marketler Satış Yöneticiliği görevlerinde bulundum. Bu güne geldiğimizde ise, yılbaşında 6.çalışma yılımı geride bırakacağım Ece Grup bünyesinde faaliyet göstermekte olan Ece Banyo Gereçleri A.Ş.’de, Projeler Satış Sorumlusu olarak çalışma hayatıma devam etmekteyim.

96

Artan rekabet ve değişen ticaret koşullarının firmaların satış ve pazarlama kadrolarına artık eskisinden daha fazla önem vermelerine yol açtığını söyleyebiliriz. Sahadaki personelin firmaların vitrini olduğunu ve hayati önemde olduğunu söylemekte yanlış olmayacaktır. Büyük sorumlulukları beraberinde getiren bu görevde en önemli unsurun denge olduğuna inanıyorum. Müşteri ve firmanız arasında her zaman her iki tarafı da eşit koşullarda gözeten bir iş ahlakına sahip olmak ve bunu korumaya

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

Son yıllarda düşen enflasyon ile birlikte, bir çok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde hakim olan ön ödemeli, yüksek iskontolu dönem diye tabir ettiğimiz geleneksel satış tipinin bitmese de azalmaya başladığını düşünüyorum. Eskiden hakim olan malın değerlenmesi üzerinden yüksek kar beklentisi artık kalmadı. Özellikle sektörümüzün lokomotif ve büyük firmalarını barındıran benimde içinde olduğum seramik ve seramik sağlık gereçleri üreticilerinin sahip olduğu yüksek kapasitenin piyasada mal çokluğuna sebep olması, dolayısı ile fiyatların düşmesi ve karların herkes için minimumlara inmesine yol açtı. Krizin hala devam ettiği bu zor günlerde bunun sonucu olarak maalesef sermayesi zayıf öz kaynakları kısıtlı üretici ve bayilerin zorlandığını görüyoruz. Dünyanın ve ülkemizin bir geçiş döneminde olduğunu düşünüyorum. Küreselleşme; batı dünyası tarafından uygulamaya koyulduğunda kendi ürünlerini, teknolojilerini ve yaşam biçimlerini dünya ya ihraç edebilecekleri bir fikirdi. Fakat bu güne geldiğimizde, İnternetin dünyayı bir ağ gibi sarması, iletişimin kolaylaşmasına ve birçok alana olduğu gibi ticarete de dünyayı gerçekten küçültmeye başlamasına ve işlerin tersine dönmesine neden olmuştur. Çin geçmişte olduğu gibi tekrar dünya’nın büyük güçlerinden birine dönüşmüştür ve alınan korumacı yasalara rağmen sektörümüze de etki etmektedir. Artık kabul etmemiz gereken bir gerçek var; bugün her firmanın rakibi sadece kendi ülkesinde ki diğer firmalar değil, aynı zamanda Çin yâda başka bir ülkede üretim yapan herhangi bir üretici de rakibidir. Bu yüzden şikayet etmek ve korumacı yasalar çıkarmak yerine, yerel değil global oyuncular haline gelmek ve her sektörden dünya çapında bilinen güçlü markalar yaratmak gerektiğini düşünüyorum.



Ekonominin Nabzı

TCMB Raporu, İş Dünyasına ‘2012’ye Kadar Büyümeyi Unutun’ Diyor

Merkez Bankası’nın 30 Temmuz çarşamba günü yayınlanan yeni ‘Enflasyon Raporu’ndaki senaryolar, gerek Türk, gerekse de dünya ekonomisinde anlamlı büyümeye dönüşün hayli zaman alacağına işaret ediyor. Ayrıca, 1994 Krizi’nden bu yana, ciddi bir yanılgıyla, Türk ekonomisinin ‘barometresi’ ‘kur-faiz-borsa’ oldu. Döviz kurlarındaki ve faiz oranlarındaki gevşemeyi bir iyileşme olarak algılamak, yeni ‘bedelleri’ gündeme getirebilir. İlginçtir, TCMB’nin yayınladığı 2009 yılının 3. ‘Enflasyon Raporu’, finans kesimindeki aktörlerin ilgisini, sadece politika faizlerinin bir süre daha düşüşünü sürdüreceği yönündeki mesajla çekebildi. Anlıyorum ki, Türk ekonomisinin 2002 yılından 2006 yılına kadar sürdürdüğü yeniden yapılanma sürecinin bir sonucu olarak, artık geride bıraktığımızı mit ettiğim kimi kötü alışkanlıklardan yeterince kurtulamamışız. Kimse, ekonominin günlük seyrinde çok çabuk ‘faiz-döviz-borsa’ sarmalına geri dönmemizden rahatsız değil. Küresel krizin tüm ekonomileri ciddi anlamda sarstığı bir dönemde, Hükümet, ekonomi yönetimi kamu harcamalarını arttırırken, bütçe hedeflerinde ortaya çıkan sapmaya bağlı olarak Hazine’nin gerçekleştirdiği borçlanmanın sebep olduğu ‘bono-tahvil getirisi’ iştahı, finans kesiminin ‘ufuk çizgisi’ni yok etmiş durumda. Eğer, 6 ay, 1 yıl sonrasını bile düşünmediğimiz, kısa vadeli getirilerden medet umduğumuz günlere geri dönüyor isek, basımız belada demektir.

98

TCMB’den büyüme uyarısı Merkez Bankası, ‘Enflasyon Raporu’nda, teknik bir lisanla, küresel ekonomide kriz nedeniyle oluşan makro ekonomik ortamın hızlı bir iyilesme göstermeyeceği beklentisine kuvvetle işaret ediyor. Bunun doğal sonucu olarak, küresel ekonomide

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin büyüme trendi, 2000-2007 dönemindeki ortalamalarına, ancak 2014’den itibaren dönecek ise, küresel emtia fiyatlarında da sert bir düzeltme yaşanmayacağı olasılığı da artıyor. Yani, küresel ekonomi 2006-2008 döneminde ciddi bir büyüme trendi gösterirken, birçok emtianın, hammaddenin fiyatında görülen rekor düzeydeki artışların tekrarlanmayacağına dair bir beklenti oluşmuş durumda. Bu nedenle, 2006-2008 döneminde, TCMB’yi enflasyon hedeflemesinde hayli yormuş olan, küresel emtia fiyatlarında yükselisin ‘şimdilik’ tekrarlanmayacağını anlıyoruz. Merkez Bankası, ayrıca, küresel finans sisteminde, kredi imkânlarının da çabuk açılmayacağını ve buna bağlı olarak, dünya ekonomisinde tüketim ve yatırım harcamalarının finansmanında imkânların sınırlı olmaya devam edeceğini de hatırlatmakta. Bu noktada, TCMB’nin raporu, 2010 yıl sonu için yüzde 70 ihtimalle yüzde 3,7-6,9 aralığında kalacak ve ortalaması yüzde 5,3’e gelen ve 2011 yıl sonu için ise yüzde 4,9’a, hatta 2012 ortası için de yüzde 4,8’e işaret eden enflasyon tahminlerine işaret ediyor ise, acaba Türk ekonomisi, 2011 ve 2012’de yeniden en az yüzde 6-7 büyümeye döndüğünde, yıllık enflasyon değerlerinin bu düzeyde kalması mümkün mü? Açıkçası, yüzde 5 ve hatta altında yıllık enflasyon verileri, zihnimde TCMB’nin 2012 yılı sonuna kadar Türk ekonomisi için, büyümede esaslı bir to-


Ekonominin Nabzı parlanma beklemediği görüşünü öne çıkardı. Türk ekonomisi, matematiksel düzeltmeyle, 2010-2012 döneminde, küresel kriz sonrası ortalama yüzde 3,5-4’lük bir büyüme gösterecek ise, bunun doğal sonucu olarak, sınırlı bir iç talep toparlanmasıyla yıllık enflasyon değerleri de yüzde 5 ve onun altında seyredebilir.

lirsizliğini sürdürüyor. Siyaset ve ekonomi alanında genel hava bu noktadayken, dolar kurunun 1,47 TL’yi kırması veya Hazine kâğıtlarının ikinci el faiz oranının tarihinin en düşük seviyelerine gerilemiş olması, ekonomik alanda her şeyin yolunda gittiği seklinde algılanacak ise veya algılanıyor ise, çok sıkıntımız var, demektir.

‘Mali Program’ açıklanmalı Merkez Bankası, piyasada oluşan orta ve uzun vadeli faiz oranlarının tek haneli değerlere kalıcı olarak inmesinin mali disiplinin tesisine bağlı olacağını vurgulamakta. Bu nedenle, Başbakan Yardımcısı Babacan ve ekibinin çalışkanlığıyla kıyaslandığında, benim acımdan geç kalmış olan Orta Vadeli Mali Program, bu acıdan önemli ipuçları verecek. Nitekim TCMB üst yönetimi de, ilerideki dönemde piyasalara ve is dünyasına ekonomi yönetimi tarafından mali disipline ilişkin ikna edici bir perspektif sunulmasının, hem risk primini düşüreceğini, hem de politika faizlerinin uzun süre düşük düzeylerde tutulabilmesine olanak tanıyacağını hatırlatıyor.

Kur düşüşüne tepki yok Dalgalı Kur Rejimi sürecinde olsak da, döviz kurlarındaki yükselisin makro dengeler acısından neden olabileceği sıkıntıları görerek, Merkez Bankası’nın gerek döviz satım ihaleleri ile, gerekse de döviz mevduatına uygulanan Zorunlu Karşılık Oranı’nı düşürerek gerekli müdahaleleri gerçekleştirdiğine şahit oluyoruz. Peki, aynı durum, döviz kurlarındaki gerilemenin neden olabileceği makro sorunlar gündeme geldiğinde niye islemiyor? Merkez Bankası’nın döviz kurlarındaki gerilemenin nedenleri ve etkilerine yönelik olarak yorumda bulunması gerekmez mi? Zorunlu Karşılı Oranı ve/ veya döviz alım ihaleleri ile piyasaya bir mesaj verilmesi gerekmez mi? Sonbahar basında olası bir IMF anlaşmasının da imzalanmasına bağlı olarak, döviz kurlarındaki gerileme daha da hız kazanır ise, bu durumun dış ticaret hadleri üzerindeki etkisini öngörebiliyor muyuz? Türkiye’yi yeniden ithalata bağımlı bir ekonomi olma noktasına geri mi getireceğiz? Bu esnada, dünyada emtia fiyatları da kademeli olarak yükselişe geçerse ne olacak?

IMF nerede duruyor? Dolayısıyla, TCMB, piyasa faizlerinin tek haneli oranlarda kalıcı olarak seyretmesinin mümkün olabilmesi için, Başbakan Yardımcısı Babacan’ın ekibinin, borç dinamiklerinin sürdürülebilirliği ve bütçe disiplinini gözeten orta vadeli somut bir mali programın tesisiyle destek vermelerini arzu ettiğini belirtiyor. Bu destek bir IMF anlaşmasıyla mı sağlanacak; yoksa, IMF’le bir anlaşma olmadan, ekonomi açıklanan bir Orta Vadeli Mali Program yeterli olacak mı; Hazine’nin borçlanma yükünün belirli bir düzeyde tutulması sağlanabilecek mi, ekonomi yönetiminin bu soruları cevaplaması gerekecek. Kritik olan konu, Merkez Bankası’nın işaret ettiği noktaların IMF olmadan da sağlanıp sağlanamayacağı. Ekonomi yönetimi ‘biz IMF olmadan da gereken kredibiliteyi sağlarız’ diyorsa, hep birlikte bu görüsün gerçekleşmesini umut edeceğiz. TCMB kurdan kaynaklanan rehaveti engellemeli İs dünyası acısından, gerek ekonomi bacağında, gerekse de siyaset bacağında bir dizi belirsizlik veya gerginlik konusu süregelmekte. Katsayı, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, ‘Kürt acılımı’ benzeri birçok önemli ve öncelikli baslığı, her an Hükümet’in, siyasi partilerin veya Meclis’in itidalli olarak yönetemeyebilecekleri bir mecraya sürüklenebilecek baslıklar olarak takip etmekteyiz. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin gündemindeki kritik dosyalar ise bu baslıklara dâhil değil. Ekonomi cephesinde ise, artık ismini dile getirmekten gına gelmiş olan kuruluşlarla bir anlamsa olup olmayacağı, 2009 makro hedefleri ve bütçe hedefleri için yeniden bir revizyon yapılıp yapılmayacağı ve bu revize verilerin ne zaman açıklanacağı be-

Reel sektör temkinli Konuyu reel sektörü temsil eden sivil toplum örgütlerinin üst düzey yönetimleriyle paylaştığımızda, şimdilik küresel emtia, hammadde fiyatlarının düşük seyretmesinden dolayı ciddi bir tedirginlik içerisinde olmadıklarını vurguluyorlar. Ancak, sonbaharda küresel ekonomideki toparlanma ivme kazanırsa ve buna bağlı olarak metal ve kimyasal maddelerde emtia fiyatları yükselişe geçerse, aynı dönemde Türkiye’de döviz kurlarındaki gerilemenin devamlılık arz etmesinin ihracatta rekabet imkânlarını zorlayacağının farkındalar. Bu noktada, dolar kuru 1,45 TL düzeyine kadar gerilediğinde Merkez Bankası’nın bir müdahalesi olacak mı, is dünyasında bunun da merak edildiğini belirtmek gerekiyor. Bir başka acıdan, döviz kurlarında küresel krizden dolayı oluşan düzeltmeye bağlı olarak, ithal hammadde ve yatırım mallarıyla rekabet avantajını kaybetmiş olan KOBİ’lerimiz bir hareketlenme göstermişlerdi. Türkiye bir kredibilite kazanmamış olmasına rağmen değer kazanmayı sürdüren TL, KOBİ’lerin yeniden rekabet becerisini kaybetmesine neden olacak. Küresel krizde en öncelikli sorun issizlik olduğuna göre, TL’nin bu şekilde değerlenmesi istihdamı da tehdit etmiyor mu; bu riski de göz ardı etmemiz gerekiyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

99


Hukuken

Kayıp ve Çalıntı Kimlik Sorunu!

Y

TİMDER Hukuk Danışmanı Avukat Murat Çelikten murat@murathukuk.com

aşanan ekonomik sıkıntıların artması, günlük hayatta basit gibi görünebilecek birçok sorunun hukuk dünyasında dağ gibi büyümesine yol açmaktadır. Bu yazımızda birçoğumuzun hayatında en az bir kez yaşadığı bir konuyu ve hukuki sonuçlarını ele almak istedik; vatandaş olarak sahip olunan kimlik belgesinin kaybolması veya çalınması durumunda nelerin yapılması gerektiği!

100

Uygulamada nüfus cüzdanı olarak da adlandırılan belgenin günlük hayatımızda en çok kullanıldığı ve ihtiyaç duyulduğu zaman, resmi makamlar tarafından kimliğimizin ispat edilmesinin talep edildiği zamanlardır. Ticari hayatta ise nüfus cüzdanı veya yerine geçerli olarak kullanılabilecek pasaport veya kimi zaman sürücü belgesi gibi belgelerin bulunmaması durumunda, hiçbir işlemi başlatmanız mümkün değildir. Bir şirket ortağı olabilmek, vergi dairesinde mükellefiyet açılışı yapabilmek, Ticaret Sicili nezdinde şahıs veya şirket adına kayıt açtırabilmek, banka hesabı açtırabilmek, herhangi bir çeki tahsil etmek v.b. birçok işlemin temel unsuru olarak nüfus cüzdanının veya yerine geçen bir belgenin ibrazı aranmaktadır. Bu kadar büyük bir önemi haiz olup, kredi kartlarınızla birlikte para cüzdanınızda Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

kullanım sırasını bekleyen nüfus cüzdanının kaybedilmesi durumunda ise yapılması gereken klasik olarak sahip olunan bilgi “zayi” ilanı vermek ve ardından yeni nüfus cüzdanı çıkarttırmak için en yakın Nufus Müdürlüğü’ne başvurmaktır. Vatandaş olarak belirtilen işlemi yapmakla her türlü mükellefiyetiniz bitmiş olur ve bundan sonrası açısından yeni kimliğinizle hayatınıza devam edebilirsiniz; ancak ya eski kimliğiniz başkalarının eline geçerse ve bu kimlik kötüye kullanılmak istenirse başınıza neler gelebilir? Mesela sizin adınıza eski kimliğinizi kullanarak bir şirket kurulabilir mi, kurulursa ve yetkili müdür olarak sizi gösterirlerse başınıza neler gelebilir, hadi biraz daha septik bir yaklaşımla ya bu kişiler sizin nüfus cüzdanınızla bankalardan çek karnesi alıp, sahip olduğunuz ticari itibarı da kullanarak piyasasaya yüklü miktarda çek keşide ederse ne olur? Anlatılan senaryo imkansız gibi geliyor ama değil! Uygulamada gelişen teknoloji ve baskı kalitesi artan kaliteli yazıcılar sayesinde evrakta sahtecilik suçlarında büyük bir artış görülmektedir. Buna paralel olarak başkalarına ait veya başka bir deyimle sahte nüfus cüzdanı kullanımı da hızla artmaktadır. Yukarıda anlatılan se-


Hukuken

naryonun gerçekleşmesi durumunda karşılaşabileceğiniz en bilinen hukuki sonuçlar şunlar olacaktır: nüfus cüzdanınız ile kurulan şirket bakımından sermaye koyma borcu altına sokulacaksınız, nüfus cüzdanınız ile kurulan şirketin yetkili temsilcisi olarak gösterilmeniz durumunda, tüm kamu borçlarından(vergi, sgk, v.b.) şahsen ve tüm malvarlığınız ile sorumlu olacaksınız, nüfus cüzdanınız ile kurulan şirket bakımından, sadece ortak olarak adınızın geçmesi durumunda dahi ödenmeyen tüm kamu borçlarından(vergi, sgk, v.b.) dolayı ortaklıkta varlığı gösterilen hisseniz oranında sorumlu olacaksınız, nüfus cüzdanınız ile kurulan şirketin yetkili temsilcisi gösterilerek çek keşide edilmesi veya şahsi olarak bir çek karnesi alınarak çek keşide edilmesi durumunda her bir çek bakımından ceza yargılması ile muhatap olacaksınız, v.b. Görüldüğü üzere yukarıda yaşanabilecek olayların başlangıcı günlük hayatta çok basit olarak görünen bir sorun ile yani nüfus cüzdanınızı kaybetmenin sonucu olarak umulmadık bir zamanda karşınıza çıkabilir ve hukuki açıdan şahsınız adına büyük bir problem haline gelebilir. Böyle bir riski yaşamamak adına nüfus cüzdanınıza sahip olmak tabi ki en sağlam yoldur. Ancak günlük hayatın koşturmacasında sizin gibi dikkatli bir insanın dahi başına bu durum geldiyse VERGİ KİMLİK NUMARASI İÇ GENELGESİ SERİ NO: 2007/1 numaralı Tebliği çerçevesinde gerekli tedbirleri almakta büyük fayda bulunmaktadır. Buna göre; Gerçek kişilerin, nüfus cüzdanlarının kaybolduğunu veya çalındığını belirterek kaybettikleri ya da çaldırdıkları nüfus cüzdanlarıyla vergi dairelerince mükellefiyet tesisi yapılmasının engellenmesini talep ettiklerine dair bir dilekçeyi en yakın vergi dairesine vermeleri gerekmektedir. Vergi mükellefiyeti bulunanların ise aynı içerikteki bir dilekçe ile bağlı bulunduk-

ları vergi dairesine müracaat etmeleri gerekmektedir. Başvuru yapanların dilekçeleri ekinde, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları ve nüfus cüzdanlarının kaybedildiğine veya çalındığına dair gazete ilanının veya emniyet birimlerince düzenlenmiş zayi belgesinin aslını ibraz etmeleri de zorunludur. Belirtilen başvurunun yapılması durumunda dilekçe ile müracaatta bulunan gerçek kişinin, adı ve soyadı ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ile Vergi Dairesi bünyesinde bilgi girişi yapılacaktır. Bu surette mükellefin bağlı olduğu vergi dairelerinde mükellefin ilgili dosyasında, vergi mükellefiyetini terk edenler ile vergi mükellefiyeti bulunmayanlar bakımından ise müracaat ettiği vergi dairelerinde açılacak klasörlerde tarih sırasına göre bu dilekçeleri saklanacaktır. Bu başvuru sayesinde, ilerideki herhangi bir zamanda kayıp veya çalıntı kimlik üzerine mükellefiyet tesisi yapılmadan ve/veya dosya numarası verilmeden önce, bilgi girişi yapılan nüfus cüzdanın kaybedilmiş veya çalınmış olup olmadığı sistem tarafından otomatik olarak kontrol edilecek hale gelmektedir. Yapılacak kontrol sırasında ibraz edilen nüfus cüzdanının kayıp/çalıntı olduğunun sistem tarafından tespit edilmesi halinde bu nüfus cüzdanındaki kişi adına mükellefiyet tesisi yapılmayacak ve/veya dosya numarası verilmeyecektir. Ayrıca ibraz edilen nüfus cüzdanı iade edilmeyip vargi dairesince el konularak durumu anlatan bir yazı ekinde ilgili nüfus müdürlüğüne gönderilecektir. Görüldüğü gibi basit bir kaybın, ileride içerisinden çıkılmaz bir hukuki sorun haline gelmesini engellemek adına verilecek bir dilekçenin büyük faydası bulunmaktadır. Hiçbir şekilde kayıp kimlik sorunu yaşamamanız ümidiyle faaliyetlerinizde başarılar dileriz. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

101


Bayi Vizyonu

Müşteri Daima Haklı mıdır ? SERVİS Eğitim & Danışmanlık Eğitim Uzmanı Çetin Cinemre cetinc@ttmail.com / admin@servisegitim.com

“Müşteri daima haklıdır”, geleneksel esnaflık kültürümüzün en önemli özelliklerinden biridir. Bu anlayışa göre müşterinin haklılığı tartışma konusu yapılamaz. Bunu tartışmak, müşteriye “haksızsınız” demek, onu rahatsız eder. Bu rahatsızlık, memnuniyetini bozar. Esnafın ve şirketin imajına (müşteri üzerinde yaptığı etki veya bıraktığı izlenime) zarar verir. Bir yandan müşterinin sonraki satın alma kararını olumsuz yönde etkiler, öte yandan deneyimini diğer müşteriler (potansiyel müşteriler) ile paylaşarak onların da satın almaktan caymasına sebep olabilir. Böylece esnafın ve şirketin iş sonuçları kötüleşir. Müşteri kaybı (pazar kaybı), azalan satışlar, düşen satış gelirleri ve karlılık gibi. Bu bağlamda “müşteri daima haklıdır” anlayışının benimsenmesinin altında bu gibi endişe ve kaygıların olduğu söylenebilir. Yakın zamana kadar “Müşteri daima haklıdır” söylemi “esnafın anayasası” gibi çerçeve içine alınmış, duvarlara asılmış; yeni nesillere değişmez, tartışılmaz bir ilke olarak aktarılmış ve bir “şirket politikası” olarak yerleşmiştir. Yıllardır savunulan bu politikanın iki temel kuralı vardı: Müşteri daima haklıdır, Müşterinin haksız olduğu durumlarda da 1. kural geçerlidir. Bu noktada “haklı olmak” ile “haklı çıkmak” arasındaki farkı vurgulamak gerekir. Müşteri haklı olmadığı halde, haklı çıkarılabilir. Müşterinin haklı çıkarılması, satıcının haksız olduğu anlamına gelmez. Aslında haklı olan satıcı, ama “haklı çıkarılan” müşteridir. Daima haklı olduğu kabul edilen müşteriye, hakkı olmadığı halde bazı haklar tanınmıştır. Örneğin, gerekmediği halde satın aldığı mal, yenisi ile değiştirilmiş veya ücreti iade edilmiştir. Öte yandan; “koşulsuz müşteri memnuniyeti”, “hizmette sınır yoktur”, “beklentilerinizi yükseltin”, “başka bir arzunuz”

102

gibi müşteriyi etkilemek, ilgisini çekmek ve kazanmak için ortaya atılan son derece yanlış ve abartılı

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

söylemler de işin üzerine tuz, biber ekmiştir. Müşteriler bu söylemleri “altın tepside” kendilerine sunulan bir fırsat olarak görmüş ve beklentilerini hiçbir ölçü ve sınır tanımadan yükseltmişlerdir. Öyle ki bazı müşteriler, ürün veya hizmetini satın aldığı şirketi de satın aldığı havasına girmiştir. Yoğun rekabet ortamının etkisi ve baskısı altında kalarak bu gibi gereksiz söylemler ile müşteri beklentilerini yükseltmek, ama sonra da karşılayamamak; daha büyük memnuniyetsizliğe yol açar. “Yağmasan bile, gürle” anlayışı doğru değildir. Müşteriye karşı dürüst olmak gerekir. Satıcı, yerine getiremeyeceği sözler vermemelidir. Müşteri beklentileri ile şirket politikaları arasında denge kurmalı, müşteri memnuniyetini şirket politikaları dışına çıkmadan sağlamalıdır. Gerçek başarı budur. Bu bağlamda başarılı satıcı hem müşterilerini, hem de ürünlerini sattığı şirketi memnun edebilen satıcıdır. 2000’li yıllar ile birlikte değişim rüzgarlarının fırtınaya dönüştüğü; insanları, şirketleri ve kavramları etkilediği günümüzde “müşteri daima haklıdır” politikasının da doğruluğu üzerinde tartışmalar başlamıştır. Değişmez denilen “müşteri daima haklıdır” ilkesi, önce ”Müşteri daima haklı mıdır?” şeklinde sorgulanmış, daha sonra “müşteri bazen haklıdır” sonucuna varılmıştır. Şimdi gelinen noktada şunlara inanılmaktadır: Müşteri bazen haklıdır “Müşteri daima haklıdır” politikası ne kadar yanlış ise, bunu tamamen tersine çevirip “müşteri daima haksızdır” demek de o kadar yanlıştır. Bunların yerine “müşteri bazen haklıdır, bazen haksızdır” şeklinde düşünmek ve müşteriye haklı ise hakkını vermek; haklı değilse, bunun sebebini açıklamak gerekir. “Müşteri daima haklıdır” demek, müşteriyi ve kendini kandırmaktır. Müşterinin her zaman haklı olduğuna körü körüne inanmak; hem şirkete, hem de müşteriye zarar verir. “Müşteri her zaman haklıdır” düşüncesi, sorunların çözümünü engeller. Müşterilerin yanlış şeylere inanmalarının ve haksız olmalarının nedeni, kimsenin onlara doğruyu anlatmamış olmasıdır. Üretici ve satıcılar, müşteri-


Bayi Vizyonu lerin ürünleri kendileri kadar tanımadığını hesaba katmak ve buna göre hareket etmek zorundadırlar. Müşteri düşüncesinin yanlış olduğunu bilmediği için, kendini haklı sanır. Neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda aydınlatılmayı bekler. Bir örnek üzerinde eski ve yeni yaklaşımı incelemek faydalı olacaktır. Diyelim ki bir müşteri inşaat ve tesisat malzemeleri satıcısından aldığı kireç badanayı evinin tavan ve duvarlarına sürmüştür. Birkaç ay sonra tavana sürdüğü badananın toz şeklinde döküldüğü şikayeti ile satıcıya gelmiştir. Satıcı tavana badana sürülmeyeceğini, tavan boyasının farklı olduğunu, tavanlar için özel üretildiğini ve asla dökülme yapmadığını söylemiş; müşteri kireç badana istediği için kendisine onu sattığını söylemiştir. Olayı müşteri açısından analiz etmek gerekirse şunlar söylenebilir: Satın alınan ürün (kireç badana), bunun için ödenen para, tavanı boyamak için harcanan emek ve zaman, boyası dökülen tavan, bunun düzeltilmesi için katlanılacak ek maliyet, bunların yarattığı memnuniyetsizlik ve şikayet. Öte yandan satıcının şöyle düşündüğünü varsayalım: “Müşteriye istediği ürünü (kireç badana) sattım. Hak ettiğim parayı aldım. Müşteri ürünü yanlış yerde (tavanda) ve yanlış amaçla (boyama) kullanmış ise, bu onun hatasıdır (kullanım hatası). Tavanı da boyayacağını söyleseydi, ona göre mal satardım. Badana başka, boya başka şeydir. Müşterinin bunu bilmesi gerekir.” Satıcı kendini hatalı veya haksız görmemektedir. Eski anlayışa (müşteri daima haklıdır) göre yapılması gereken haksız olan müşteriyi haklı çıkarmaktır. Yeni anlayışa (müşteri bazen haklıdır) göre ise, durum şudur: Müşteri haklı değildir. Çünkü ürünü yanlış yerde kullanmıştır. Kullanım hataları, müşterinin sorumluluğundadır (Tüketici Koruma Kanunu’na göre). Satıcı haklıdır, ama hatalıdır. Müşteriye istediği malı sattığı için haklıdır. Sattığı malı nerede ve hangi amaçla kullanacağını araştırmadığı için hatalıdır. Satıcın yaptığı hata, müşteri şikayetine yol açmıştır. Bu noktada “hatalı/hatasız” veya “haklı/haksız” tartışmasına girmek yerine, “soruna kilitlenmek” ve çözüm üzerinde yoğunlaşmak en doğrusudur. Japonların bu konuda bir deyişi vardır: “Kendinizi haklı çıkarmak için değil, sorunu çözmek için çalışın.”

Sorun tavandaki badananın dökülmesi ve bunun yarattığı müşteri memnuniyetsizliği ve şikayetidir. Bu, aynı zamanda satıcının da sorunudur. Satıcı, müşteri memnuniyetini kendi başarısı olarak gördüğü gibi, memnuniyetsizliğini de kendi başarısızlığı olarak kabul etmelidir. Demek ki bir yerde hata yapmıştır. Satış sürecinin her aşamasında malı satmaya değil, sattığı malın müşteriye fayda sağlayıp sağlamayacağına ve onu memnun edip etmeyeceğine odaklanmak gerekir. Bunun için müşterinin ihtiyacını iyi analiz etmek, satın almak istediği ürünü nerede ve hangi amaçla kullanmak istediğini sorgulamak şarttır. Doğru satış, müşteriye istediğini satmak değildir. Doğru satış, müşteriye istemediğini satmaya çalışmak, hiç değildir. Doğru satış, müşteri ihtiyacından yola çıkarak bu ihtiyaç ile örtüşen (bu ihtiyacı karşılayacak) ürünü (doğru ürün) satmak demektir. Müşteri memnuniyeti, ancak bu anlayış ile sağlanabilir. Örneğimizde müşterinin evinin tavanlarını da boyama ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç, satıcı tarafından bilinmemektedir. Müşteri söylememiş, satıcı da araştırmamıştır. Bu, satıcının hatasıdır. Müşteri kendisi için en doğru ve uygun çözümlerin neler olduğunu bilmeyebilir, boya ile badana arasındaki farkı anlamayabilir, ihtiyacını doğru şekilde ifade edemeyebilir. İnsanlarımızın kendilerini ifade etmede sıkıntıları vardır. Satıcı bunu dikkate alarak müşterinin ihtiyacını doğru anladığından emin olmalıdır. Sonraki süreç, bu ihtiyacı karşılayacak farklı ürünleri (seçenekler) özellikleri ve fiyatları ile birlikte sunmaktır. Müşterinin karar vermesine yardımcı olmak, ama son kararı müşteriye bırakmak gerekir. Müşteri kendisine sunulan seçenekler arasında fayda-maliyet ilişkisini kurarak bir seçim yapacaktır.

İhtiyaç Analizi

Ürün Özellikleri Doğru Ürün

Doğru Satış

Müşteri Memnuniyeti

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

103


Saglıklı Yasam

Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Diş Hastalıkları Bölümü Dr. Dt. Ezel Yıldız Elmas

Ağız Kokusunu Önlemek İçin Dişlerinize Özen Gösterin Kötü ağız kokusu anlamına gelen “halitosis” ağız içi problemler ya da genel sistemik sorunlardan kaynaklanabilir. Toplumda kötü ağız kokusunun kaynağı genelde mide olarak bilinir. Normalde kokuların mideden çıkması mümkün değildir. Ağız kokusu nadir olarak mide bağırsak nedenli olabilir. Ağız kokusu % 80-90 oranında diş çürüğü ve bu durumu meydana getiren mikropların sülfür bileşiklerini parçalaması kaynaklıdır. Sağlıklı kişilerde kötü ağız kokusunun sebebi dilin arka damağa bakan yüzeyindeki mikro organizmalardır. Bu koku da genellikle sabah kahvaltısından sonra kaybolur. KAŞIK TESTİ İLE AĞIZ KOKUSUNU ANLAYABİLİRSİNİZ Ağız kokusunun nedenini saptamak için basit yöntemler vardır. Plastik bir kaşık dilin arka yüzeyinden ön yüzeyine doğru sürülerek çekilir. Kaşık koklanır; bu test 2-3 gün süre ile yapılıp karar verilebilir. Kötü koku kaynağını saptanması, buruna yerleştirilen tüpten nefes verilmesi ile de sağlanabilir. Böylece akciğer nefesi tespit edilir. Ağız kokusunun teşhis ve tedavisi, ağız dışı veya ağız içi kaynaklı olup olmama durumuna göre yapılır. Ağız içinde kötü kokuya sebep olabilecek patoloji bulunamazsa, dil fırçalanıp ağız dezenfeksiyonu tamamlandıktan sonra muayenede akciğerlerdeki kötü hava saptanırsa, “ağız dışı kaynaklı kötü koku” teşhisi konulur. Bu tip muayene öncesinde kişinin, 3 hafta önceden sarımsak soğan gibi gıdaları tüketimi durdurması, antibiyotik almaması ve 48 saat açlık süresi geçirmesi gerekmektedir. DÜZENLİ DİŞ KONTROLÜ YAPTIRIN Düzenli diş hekimine giden kişilerde ağız içi kaynaklı ağız kokusu görülmez. Diş fırçalama ve diş ipi, iyi ağız bakımının önemli basamaklarıdır. Ancak dilin temizlenmesi ağız kokusu şikayeti olan kişilerde birinci sıradadır. Genel olarak dişeti problemleri kırık ve çürük dişler, eski ve kötü

yapılmış protezler, tükürük salgısında azalma ağız içi kaynaklı kötü ağız kokusunun sebepleri arasında sayılır. Bu sebeple sabahları nefes hoş kokmayabilir. Gece tükürük salgısı oldukça azdır. AĞIZ KOKUSUNU ÖNLEMEK İÇİN MUTLAKA DİLİNİZİ DE FIRÇALAYIN Ağız kokusunun en önemli tedavi aşamasını ağız bakımı ve dilin fırçalanması oluşturmaktadır. Klorheksidin adı verilen maddeyi içeren ağız gargaralarının sürekli kullanımı uygun değildir. Bunlar dişte renkleşmelere, dişeti ve damaklarda yanma ve tat hissinin kaybolmasına neden olabilirler. Aynı şekilde hidrojen peroksit içerikli gargaralar, soda veya çinko içerikli gargaralar ile alkol içerikli gargaralar da, ağız içi epitel dokusuna zarar verebilir. TATLANDIRICILI SAKIZ ÇİĞNEYEBİLİRSİNİZ Şekersiz çikletlerin ağız kokusunu hafiflettiği düşünülmektedir. Tatlandırıcılı çikletlerin ise içerdiği ksilitol isimli madde nedeni ile bakteriler üzerine olumsuz etkisi vardır. Bu sebeple ağız kokusu şikayeti olan hastalara önerilir. Ağız kokusunun teşhisinde en önemli nokta ağız içi kaynaklı ya da ağız dışı kaynaklı olup olmadığının tespitidir. Ağız dışı kötü ağız kokusu, ciddi enfeksiyöz hastalıkların öncü belirtisi olarak kabul edilir. Ancak unutulmamalıdır ki; ağız kokusu % 80- 90 oranla ağız içi kaynaklıdır.

TİMDER Anlaşmalı Kurumudur

104

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Iletisimde Iletisim

Özgüveniniz ve Siz Özgüven, kişinin kendine verdiği değerle eş orantılıdır ve o şekilde gelişir. Kendinin farkında olmak kendini sevmek ve güvenmekle birleştiğinde özgüven ortaya çıkar.Özgüven her şekilde, her yerde kendini belli eder. Bazı insanlar vardır; bir ortama girdiklerinde tüm gözler onların üstünde odaklanır, herkes hayranlıkla onların attığı her adımı izler durumdadır, işte bu tarz insanlar kendilerine olan özgüvenleri tam olan kişilerdir ve bunu hareketlerindeki her detayda apaçık belli ederler. İş hayatında pek tabii bir durum olarak diğerlerine göre daha başarılıdırlar çünkü kendilerini doğru ifade etme yeteneğine sahiptirler. Özgüveni tam kişiler kendilerine yararlı olarak gelen her şeye kapılarını açık tutar, zararlılar içinse filtre kullanırlar. Bu nedenle manipülasyonlara da çok açık değildirler. Herhangi bir hatada insan önce kendini suçlar ancak bunu fazla uzatmamak ve sonraki günlerle gelecek olan hayatımıza yaymamak gerekir. Anne babanın çocuğu yetiştirme biçimi onun özgüvenini çok büyük ölçüde etkiler, bunun için ebeveynlerin en çok 5-6 senesi vardır. Ergenlik dönemine geçiş sağlayan bireylerin özgüveni oluşturma çabası ancak sınırlı olarak devam edebilir. Çünkü asıl taban küçük yaşlarda oluşmaya başlamıştır. Zor insanlarla birlikte olmak kişinin kendine olan güvenini azaltmaz aksine güçlendirir ve her zor durumda kolayca kaçıp saklanmasına engel olur. Zorluklarla daha önce mücadele etmiş ya da karşılaşmış olan kişiler herkese göre avantajlıdır aslında, ilk kez karşılaşmadıkları için en zor pozisyonların bile üstesinden çok rahatlıkla gelebilirler. Bu arada *Karakter, yapabileceğiniz en harika yatırımdır. Kendinize yatırım yapmaya başlayın. Yatırım yapmak disiplin, içsel kontrol ve sabır gerektirir. Bir çoğumuz bu özelliklerin bazılarından veya tümünden yoksunuz.* *%100 Kendiniz Olun Matthew Kelly-Yakamoz Öncelikle aynaya bakıp kendinizi yıkıcı eleştirmekten vazgeçin, biraz insaflı olun… Yapıcı eleştirilerin hep faydası olur ancak en zor durumlarda söylediğimiz ‘beyaz’ olarak nitelendirdiğimiz yalanları arada kendimize söylemekte de fayda vardır. Ancak kendimizi en önemli görmemiz çok sakıncalı bir o kadar da tehlikelidir. Böyle düşündüğümüzde bu durum bizim davranışlarımıza yansır ve kendimizden

Almila Dalkılıç almilad@yahoo.com başka herkes bir anda en önemsiz pozisyona düşer ki sonuçta insanlarla olan iletişimimiz büyük yara alır, empati kullanamaz hale geliriz. Empati demişken sürekli empati kullanmayı bir oyun haline getirmeliyiz. Ben bunu ‘empati oyunu’ olarak adlandırıyorum. Bu şekilde karşımızdaki insanları anlayabilir ve onlara pozitif elektrik verip aynısını iade şeklinde alabiliriz. *Özgüveninizi olumsuz etkileyen dört özel sorun vardır: (1) katı kurallar ve “zorunlu”lar, (2) mükemmeliyetçilik, (3) eleştiriden aşırı incinirlik ve (4) kendini belirleme yetersizliği. Bunlardan herhangi biri sizi etkileyecek kadar fazlaysa tedavi edilmelidir.’* *Özgüven Matthew Mckay, Patrick Fanning-Arkadaş yay.* Ancak özellikle belirtmek gerekirse bu tedaviyi uygulamak tamamen size aittir, alacağınız en iyi tedavi kendi kendinize uyguladığınız motive edici çalışmalar ile olacaktır. Güçlü olduğunuzu bilin ve hissedin. Kendi değerinizin farkına varın ve neticesinde gelen güzel şeylere açık olun. Olumlu bakın olumlu görün! Zevk alın karşınızdakilere de keyif verin… Yaşam sahnesinde çıkarın!

başrol

sizsiniz

tadını

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

105


Ürünler

A

Artema ile Duş Almanın Yeni Adı: Keyif, Temizlik, Güven

rtema, duş sistemlerini, birbirinden farklı ve zengin tasarımlarla yeniledi. Artema’nın yeni ürün yelpazesi, duşta yaşanan deneyimi keyif, temizlik ve güven kavramlarıyla buluşturuyor. Artema’nın farklı boyut ve formlardaki duş sistemleri, değişen kişisel beğenilere uygun seçenekler sunuyor. Ross Lovegrove imzalı İstanbul serisi, estetiği organik formlarla yansıtırken, Matrix ve Sense ile minimalizmin çekiciliği banyolara taşınıyor. Rain L, Samba, Therapy, Cozy, Twist ve Solo el duşları ise 70-190 mm arasındaki çap seçenekleriyle, her zevke ve her banyoya hitap eden çözümler sunuyor.

Keyif…

Artema, modern banyoların vazgeçilmezleri arasına giren duş başlıkları için özel bir mafsal tasarladı. Böylelikle duş başlığını istenilen açıda yönlendirerek duş keyfini artırmak mümkün oluyor. Artema duş başlıklarında sunulan maksimum 6 farklı akış seçeneği, ferahlatıcı ve dinlendirici duş deneyimlerine davetiye çıkarıyor, günün yorgunluğu suyla beraber akıp gidiyor.

Temizlik… Artema’nın el duşlarına eklediği “kolay temizleme” özelliği sayesinde, su kanallarında biriken kireç ve kirler kolayca temizleniyor. Elduşlarının içine yerleştirilen özel silikon-kauçuk “su enjektörleri”, ürünün ömrünü uzatıyor.

Güven... Artema el duşlarında, “dolanmazlık” özelliğine sahip spiraller kullanılıyor. Düğümlenmeyen spiraller, özellikle çocuklar tarafından güvenle kullanılabiliyor. Çekmeye karşı dayanıklı olan spiraller aynı zamanda su sızıntısını da önlüyor.

106

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

I

Baymak’tan Bir İlk; Lazer Kaynaklı Güneş Kollektörleri

sıtma ve soğutma sistemlerinde 43 yıllık geçmişiyle, ürün yelpazesini her geçen yıl artırarak faaliyetlerine devam eden Baymak, 2009’un ilk yarısında gerçekleşen yatırım ile mevcut üretim hattına ilave olarak, Avrupa’nın en modern tesislerinden birini ve Türkiye’nin lazer kaynağı ile üretim yapan ilk güneş enerji sistemleri üretim hattını devreye aldı.

birlikte camda oluşabilecek ve kolektör verimini düşürecek beyaz lekelerin önüne geçildi ve Yeni modellerden Advanced XL, Advanced L, Essential XL, Essential L, Optima L Baymak bayilerinde satışa sunulmaya başlandı.

Güneş enerji sistemleri üretim hattı tam otomatik makinelerle üretim yapmakta olup en önemli özelliği taşıyıcı borular ve selektif plaka arasındaki kaynak işleminin ultrasonik kaynak yöntemi yerine lazer kaynak yöntemi ile yapılmasıdır. Lazer kaynağı ile Bakır selektif plaka / Bakır boru, Alüminyum selektif plaka / Bakır boru kaynağı çok hızlı olarak yapılmakta, ultrasonik kaynak yöntemi sonucu selektif yüzey üzerinde oluşan ve kolektörün verimliliğini düşüren izler lazer kaynak yöntemi ile oluşmamaktadır. Solar sıvı ile kullanımda yeni güneş kolektörlerine 5 yıl garanti süresi sunan Baymak, yeni kolektörlerinde 2m2 ve 2,5m2 yüzey alanları ile karşıladığı enerji kapasitesini yükseltti. Adeti 12’ye yükseltilen bakır taşıyıcı borular ve selektif yüzeyli alüminyum ya da bakır soğurucu yüzeyler ile kolektör verimleri %80’lere kadar çıkarıldı. Gelişmelerden biri olan Durasolar P+ Sandy cam ile güneş ışınlarının yansıması önlenerek ışınların maksimum seviyede kolektör içine girmesi sağlandı. Kullanılan özel taşyünü yalıtım malzemesi ile zaman içerisinde yoğuşma ile Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

107


Ürünler

Seramikte Traverten Dokusu; Natura

Ç

anakkale Seramik & Kalebodur’dan doğallığı sevenler için traverten dokulu Natura ile yepyeni bir seri çıkarıldı. Mekânlara doğanın gizemli güzelliği ve estetiğini taşımayı hedefleyen Natura ile Çanakkale Seramik & Kalebodur özgün tasarımlara ilgi duyanlar için yeni bir dönem başlatıyor. Doğal taşa yakın, traverten dokulu Natura, 30x60 ebatlarında rölyefli sırlı porselen karo olarak üretiliyor. Üç farklı renk alternatifi ile yumuşak yüzey dokulu bir görünüme sahip seri, zemin ve duvarlarda kullanıma imkân veriyor.

Kemik, bej ve noce renklerde tüketicinin beğenisine sunulan Natura; evlerin banyo, antre, yatak odası ve oturma odalarının yanı sıra, restoran, mağaza, otel, ofis ve alışveriş merkezlerinin yer ve duvar kaplamasında ideal bir ürün olarak öne çıkıyor. Özellikle dış mekânlarda ve havuz kenarlarında kullanılabilmesi için antisilip karoları da bulunuyor. Porselen özelliğinin getirdiği avantajla dona dayanımı yüksektir. Mekânlara estetik ve derinlik kazandırmak isteyenler için tasarlanan Natura, tasarımcılara ilham verecek güzelliği ile Çanakkale Seramik & Kalebodur’un tüm yetkili mağazalarında yerini aldı.

Yatırımlarınızı Tecnica ile Koruyun Üretim tesisleri laboratuar, yemekhaneler gibi hijyen gerektiren ve ağır yüklere maruz kalan alanlar için TECNİCA ürün grubunu geliştiren Çanakkale Seramik & Kalebodur yatırımlarınızı daha uzun ömürlü hale getirmenize yardımcı oluyor. Zorlu koşullara ve ağır yüklere dayanım amacı ile üretilen, 14 mm kalınlığında, asite dayanaklı bir seramik zemin kaplama malzemesi olan TECNICA, karşılaşacağınız tüm olası zorlu koşullarda yatırımınızı güvence altına alıyor. Üretim tesisi, laboratuar, yemekhane, depo ve satış ortamları gibi aşınımı yüksek çok amaçlı kullanım alanlarında rahatlıkla güvenebileceğiniz hijyenik bir malzemedir. Lekelenmeye karşı dayanıklıdır, kolay temizlenir. Özel parçaları sayesinde kenar köşelerde kir birikmesine ve bakteri oluşmasını engeller. Su ve her türlü temizlik maddesi ile rahatlıkla temizlenebilir. Seramikte 50.Yılını aşan Kale Grubu’nun tecrübesi ile sunulan TECNİCA, tüm yurt sathında 200’ü aşkın satış noktasında bulunuyor. Ayrıca merkezden satış öncesi ve sonrası hizmet verilen TECNİCA için, Çanakkale Seramik&Kalebodur’un yaygın uygulamacı ağı ile projelere anahtar teslim çözümler sunuluyor.

108

TECNICA, konvansiyonel seramik kaplama yöntemleri ile uygulanabildiği gibi, VİBRASYONLU sistem ve epoksili seçenekleriyle de uygulanabiliyor. Projelere ve kullanım koşullarına göre en uygun çözüm önerileri sunuyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Y

Çanakkale Seramik&Kalebodur’dan Ahşabın Sıcaklığı; Legna

apı sektöründe farklılık yaratan birçok mimari projede tercih edilen Çanakkale Seramik & Kalebodur ürünleri, mekânlarında tasarımı ve doğal görünümü birlikte kullanmak isteyenler için ideal çözümler sunmaya devam ediyor.

lama malzemelerinin kullanıldığı her alanda uygulanabilme özelliği taşıyor. Evin her köşesinde ahşabın sıcaklığını hissettirebilen Legna, restoranlarda, otellerde, alışveriş merkezi gibi sirkülâsyonun yoğun olduğu mekânlarda da yeni tasarımlara ufuklar açabiliyor.

Her türlü beğeniye göre ürünler üretmeyi kendine amaç edinen Çanakkale Seramik & Kalebodur, ürün gamına yeni eklenen ahşap görünümlü Legna Serisi ile showroom’larda yerini aldı. Akçaağaç, Ceviz, Meşe ve Kiraz gibi doğal renk alternatifleri olan Legna, ahşap kap-

Ormanların azaldığı, dünyanın çölleşmeye doğru gittiği, karbondioksit dengesini bozarak sera etkisi yarattığı, ekolojik dengelerin bozulduğu yönündeki savlara karşı Legna yapı malzemeleri sektöründe doğa dostu olarak yerini alıyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

109


Ürünler

Creavit Satori: “Mobilya Ruhunun Uyanış Vakti”

Ürün kalitesinin devamlılığı için kullandığı teknolojilerle duyulan güvene layık olmanın gururunu yaşayan Creavit ürünleri; yılların deneyimiyle banyo anlayışına farklılık katıyor. Modern banyolarda vitrifiyeden öte bir yaklaşım arayanların vazgeçilmezi banyo mobilyaları, farklı zevklerdeki kullanıcılarına hitap ediyor.

110

Creavit Satori banyo mobilyası, kullanım kolaylığı ve dekoratif görüntü adına banyosunda fark yaratmak isteyen kullanıcılarına çözümler sunuyor. Takımın çifte unsuru alt ve üst dolap modüllerinin tamamlayıcısı geniş ayna, modern banyolarda mobilya ruhunu uyandırıyor. Farklı lavabo çeşitlerine entegre dizaynı ile ihtiyaçlara en uygun çözümü üreten Satori, klasik banyo dolabı anlayışının çok ötesinde banyo mobilyası kullanmanın farkını ortaya koyuyor. Creavit Satori kullanıcılarını Abanoz ve Erik alternatiflerinin beyaz kapaklar ile sağladığı bütünlük ve Creavit banyo takımları ile yakaladığı ahengle tanışmaya davet ediyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Creavit Vadi: “ Kaliteden Ödün Vermeyenler için ” Yaşayan banyoların adresi Creavit, vitrifiye ürünlerinin yanı sıra banyo mobilyaları ile de ihtiyaçlara optimum çözümler sunmaya devam ediyor. Banyo mobilyaları içersinde iddialı bir yere sahip olan Creavit Vadi, kaliteden ödün vermeyenlerin de tercihi oluyor. Abanoz gövdenin beyaz, krem ve yeşil kapaklarla oluşturduğu aheng ve farklı lavabo kombinasyonlarına uygun olan dizaynıyla göz dolduran Vadi, birbirinden farklı zevklere hitap ediyor. Banyolardaki yer durumu ve değişen kullanım seçenekleri göz önünde bulundurularak tasarlanan takım; lavabo modülü, ayna ve raflardan oluşan üst modül ile hareketli dolap parçalarından meydana geliyor. Hareketli dolap modülü ve rafların, banyo içersinde farklı bir alanda kullanılması seçeneği de bulunan takımda, aksesuar ve havlularınızı muhafaza edebilmeniz adına fonksiyonellik ön planda tutuluyor. Banyosunda kaliteden yana olanlar, Vadi banyo mobilyasının geniş aynasından banyonuzdaki değişime bakmaya ne dersiniz?

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

111


Ürünler

Visam’dan Yenilikler Klozet Üstü Rezervuar; Alfa Visam’dan yeni bir klozet üstü rezervuar daha. Minimal, şık ve estetik hatlarıyla yepyeni bir klozet üstü rezervuar olan Alfa ufak boyutları ile de su tüketiminde büyük tasarruf sağlıyor. 6 – 8 lt su kapasitesine sahip Alfa rezervuarın alttan su girişi ve yanGömme Rezervuar Küçük Kumanda Panelleri Hem estetik açıdan ayrı bir konfor ve güzellik sağlayan hem de mekânları genişleten gömme rezervuarlar, tüm dünyada olduğu gibi artık ülkemizde de tüketiciler tarafından sıkça tercih edilmeye başlandı. Estetiğin önem kazandığı günümüz mimarisinde, Visam, birbirinden şık yeni 3 adet stop’lu 3 adette 2 Kademeli yeni kumanda panelleri ile banyolara ayrı bir güzellik katmayı hedefliyor. Efes, Artemis ve Agora adlı bu modeller geçmişin kalitesini günümüzün estetiği ile buluşturuyor.

112

Paslanmaz Çelik Süzgeçli Yer Sifonları: Döner başlığı ve yükseklik seviye ayarlama imkanı ile her türlü döşeme yüksekliğinde ve her türlü tesisat yönünde kullanım imkanı sağlayan yeni Paslanmaz Çelik Süzgeçli Yer sifonları banyolarınızın vazgeçilmezleri olmak üzere. Susuz koku önleyici sistemi sayesinde tesisat kanalından gelen kötü kokuları, tesisatın içinde su olmasa bile engeller. Paslanmaz çelik süzgeçleri ile yer sifonları, hem estetik hem de sağlamlık bakımından uzun yıllar binalarınızda ıslak mekânlarda güvenle kullanabileceğiniz ürünlerdir Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

dan su girişi olmak üzere 2 değişik su giriş alternatifi bulunmaktadır. Ayrıca su tüketiminde büyük tasarruf sağlayan stop sistemli modeli ve tüm Avrupa ve gelişmiş dünya ülkelerinin tercihi olan 2 kademeli modeli ile de çok yakında tüketicilerin beğenisine sunulacak.



Ürünler

Cresta ile Değişen Banyolar Türkiye’nin ilk banyo mobilyası üreticilerinden olan Cresta, 1984 yılından beri banyo sektöründe yeniliklere imza atıyor. Bugün 8000 m2 kapalı üretim alanında yılda 30.000 takım banyo mobilyası, 25.000 adet polyester ve 15.000 adet ahşap klozet kapağı üretme kapasitesi ile hizmet veren Cresta yeni koleksiyonuyla banyolarında işlevsellik kadar estetiğe de önem veren kullanıcılara hitap ediyor. Cresta farklı tarzı ve banyo sektöründeki 25 yıllık tecrübesiyle banyoları günlük hayatımızda bir detay olmaktan çıkartıp,fonksiyonel ve estetik ürünlerle yaşamımızın bir parçası haline getiriyor. Cosmo Cresta’nın yeni ürün serisi Cosmo estetik çizgilerden oluşan tasarımı ve parlak lake uygulamasıyla size renkli bir dünya sunuyor.100,90,80 ve 55 cm olarak üretilen seride diğer renk alternatifleri siyah,beyaz,krem ve turuncu. Farklı kulp dizaynı ve gizli aydınlatma ünitesi Cosmo’yu farklı kılan diğer detaylar.

114

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Quattro Cresta Banyo koleksiyonunda yer alan Quattro oval formdaki tasarımıyla ön plana çıkıyor. Farklı kapak yapısıyla çift yönlü kullanıma imkan veren modelde bu sayede estetik bir görünümün yanı sıra daha fazla saklama alanı sağlamak da amaçlanmış.

Solo Gövdesi high gloss lake, çekmeceleri ise doğal pelesenk kaplama olan Solo modelinde bütünlük özel olarak tasarlanan kavisli kulplarla tamamlanmış. Gövde rengi standart olan modelin çekmecelerinde venge,tik, abanoz gibi doğal kaplama seçeneklerden biride tercih edilebilir.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

115


Ürünler

Duravit PuraVida ile Banyoda Kolay Hareket

Duravit PuraVida banyo serisi lüks ve modern tasarımı ile banyoları evlerin merkezine çekiyor. Gelecek zamanın ruhunu yansıtan seri, ünlü tasarım grubu Phoenix Design’ın Duravit için yaptığı benzersiz tasarımlarından biri. PuraVida serisindeki küvetler, lavabolar, mobilyalar ve bataryalar eşsiz bir süreklilik oluşturmak için bir araya geliyor. Phoenix Design, tarzı yaratırken yumuşak hareket hissi oluşturmak için saf geometriyi düzenlemeyi seçti ve sonsuz berraklık ilkesini ön planda tutarak bir tasarım yaratmak istedi. PuraVida serisindeki mobilyaların ayağı yok, adeta duvar üzerinde yüzer gibi görünüyorlar. Tezgahlar, dolap üniteleri ve boy dolaplarının yuvarlak köşeleri ve parlak beyaz yüzeyleri göz alıyor. Duygusal etkiyi ise yüzeyler sağlıyor. Yüzeylerde parlak beyaz, abanoz veya alüminyumun yanı sıra koyu kırmızı ve siyah renk seçenekleri bulunuyor. Kulp yerine oyukların kullanılması serinin adeta ağırlıksız olan görüntüsünü destekliyor. Oyuklar dolabın derinliğini gösteriyor ve kullanılan yüzey rengini yansıtıyor. İşlevsel olarak oyuklar hem alt hem de üst çekmeceyi açacak şekilde tasarlandı. Mobilyaların içindeki sofistike detaylar günlük hayatta kolaylık da sağlıyor. Opsiyonel olarak dolap üniteleri için cam bölmeler, boy dolabı için iç çekmece ve seriyi tamamlamak için hareketli dolap ünitesi bulunuyor. Aynalar da serinin dalgalı karakterini yansıtıyor. Köşeleri yuvarlatılmış arka cephe sayesinde herhangi bir açıdan bakıldığında sadece bir santimetrelik kenar kalınlığı görülüyor. Benzer şekilde aynalı dolaplar da üç boyutlu bir forma sahip. Kapakların çift tarafındaki aynalar ve dekoratif arka cephe bir boşluk hissi veriyor. Lamba ve priz üst bölümdeki bir alüminyum panelde gizlenmiş. Dış taraftaki kolayca temizlenebilen ışık optimum aydınlatma sağlıyor.

116

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Evimetal Yeni Proline Serisi Duş Kanalları ile Tercih Nedeni Oluyor Kullanıldığı alanlarda modern görünümü ve kulanıcılarına sunduğu dizayn kapak , yüzey seçenekleri ve duş içinde kolay meyil sağlayan özel meyil profili ile tercih edilmektedir. Evimetal proline serisi ürünlerinde montaj sonrası dahi 8 ayrı noktadan yükseklik ayarına olanak sağlayan ayar setini standart olarak sunuyor. Evimetal hemzemin duş olanağı sağlayan lineer süzgeçleri 1. Sınıf 304 kalite paslanmaz çelikten üretiliyor . Evimetal 1967 den beri sadece paslanmaz çelik ürünler üretmekte , ihraç etmekte ve her geçen gün yapı sektöründe daha büyük projelerde yer almaktadır.

Ferroli “Energy Top B”nin kapladığı alan 4 m2, ısıttığı alan ise 10.000 m2 Yer ve duvar tipi yoğuşmalı kazan ürün grubunda en geniş ürün gamına sahip olan Ferroli, Energy Top B yer tipi yoğuşmalı kazan ürünü ile tüm tüketici taleplerini karşılayacak kapasiteye ulaştı… Isıtma soğutma sektörünün öncü firmalarından Ferroli, her geçen gün değişen tüketici talepleri karşısında yeni ve etkili çözümler sunmaya devam ediyor. Dünyadaki trendlerle benzer paralelde ilerleyen Türkiye pazarında, tüketiciler artık yoğuşmalı ürünleri daha çok tercih etmeye başladı. Hem çevreci hem de enerji tasarrufu özelliği ön planda olan bu ürün gurubunda Ferroli’nin sunduğu son yenilik ise Energy Top B yer tipi yoğuşmalı kazan. Energy Top B, 4 m2’lik bir alanı kaplıyor ve 10.000 m2’lik alanı ısıtabilmesiyle dikkat çekiyor ( ısı kaybı 80 watt/m2 olarak alınmıştır). 80 kW, 125 kW, 160 kW ve 250 kW’lık dört farklı kapasite seçeneği olan ürün, kaskad (yan yana) bağlantı ile 1000 KW’lık kapasite sunuyor. Kompakt ölçülerde tasarlanan Energy Top B yoğuşmalı kazanların en önemli özelliklerinden birisi; standart donanımında bulunan kontrol panelinin, kaskad paneli olarak da kullanılabilmesidir. İleri teknolojik özellikleri ve yüksek emniyet sistemleri ön planda olan ürün, yüzde 109 enerji verimliliğiyle çalışarak enerji kullanımında yüzde 19’a varan tasarruf sağlıyor. Kullanım suyu için harici boylerle kullanıldığında sudaki zararlı ‘lejyonella’ bakterisinin oluşmasını da önleyen Energy Top B, pompanın uzun süre kullanılmaması durumunda, anti blokaj sistemini devreye sokuyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

117


Ürünler

Yaşamın Hızı,

Suyun Asaleti

GPD ile

N

ova serisi armatürler; günümüz popüler yaşam stilinin izlerini taşıyan, banyo ve mutfaklarınızda dinamizmi vurgulayan, fark yaratacak bir anlayışla tasarlandı. Dayanıklı yapısı ve performansıyla işlevselliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Nova Serisi, diğer GPD ürünlerinde olduğu gibi çevre ve insan sağlığına duyarlı dost maddeler kullanılarak üretilmektedir.

Fonte

GPD’nin yalın ve fonksiyonel bir anlayışla ürettiği Fonte armatürler, genel s hatlarına yansıtılan elip il nes i yen ile görüntüsü tasarım anlayışının başlangıç noktası. Rahat bir kullanıma sahip olan seri, su tasarrufu sağlayan özellikleri ile de bütçenize katkıda bulunuyor.

118

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

GPD’nin yeni serisi Nova; banyo ve mutfakların estetik kurgusunu güçlendiren bir dizayn sergiliyor. Tasarımı elips şekiller üzerine oluşturulan ürün, bu sayede daha narin bir görünüme sahip.

Nov

Qu

adr o

a

Quadro serisi armatürler, özellikle bir üst seviye yaşam kalitesini tercih edenlere seslenen elit bir ürün… Alışılmış armatür serilerinden oldukça farklı bir tasarıma sahip olan Quadro armatürler; kare formatında tasarlanmış şekliyle, mutfak ve banyolara çokfarklı bir hava katacak çeşitli modellerden oluşuyor. Son trend çizgileri ve işlevselliğiyle dikkat çeken tasarımlarda;kare formundaki gövdeyi,yine kare kesitlere sahip boru tamamlıyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

119


Ürünler

İntema Mutfak’tan Kulpsuz, Modern ve Minimalist Bir Tasarım; İnova

İntema Mutfak’ın İnova serisi, kulpsuz olarak tasarlanan dolapları, modern ve minimalist çizgileriyle ilgi topluyor. Serinin, bir heykeltraşın usta ellerinden çıkmışa benzeyen kusursuz hatları, ankastre cihazlarla uyum sağlayarak, mutfaklara şıklık katıyor. Ahşap, mat ve parlak lake modellerin dışında sınırsız renk seçeneği sunan İnova’nın, kolay kullanılan kulpsuz kapakları, serinin detaylarda saklı fonksiyonelliğine dikkat çekiyor.

120

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Hızlı Yaşayanlar için, VitrA’dan “Kimera” VitrA, Kimera kompakt duş ünitesiyle, hayatı hızlı yaşayanlar için pratik çözümler sunuyor. Yıkanma ve kurulanma alanını bir arada tasarlayan Kimera, modern yaşam tarzına özgü hızlı yıkanıp çıkma alışkanlıklarını göz önüne alıyor. Estetik görünümüyle göz dolduran Kimera duş üniteleri, duş deneyimini bir adım öteye götürerek, minimum zamanda maksimum konfor sağlıyor. Kimera’nın kurulanma bölümü, suya dayanıklı iroko ağacından üretiliyor. Duş teknesi flat (ince) veya panelli olarak kullanılabilen Kimera kompakt duş ünitesinde; tepe duşu, sürgülü el duşu, termostatik banyo bataryası, 30 cm genişliğinde ek kabin camı ve duvara monte edilebilen oturma ünitesi, opsiyonel olarak sunuluyor.

VitrA’nın Yeni Serisi Sunrise’dan, Küçük Mekanlara Akıllı Çözümler VitrA’nın, Alman tasarım firması NOA imzasını taşıyan yeni banyo serisi Sunrise; en küçükleri dahil her mekana uygulanabilecek akıllı çözümleriyle, güne başlamayı çok daha keyifli hale getiriyor. Hem köşe hem de düz duvarlarda kullanıma uygun, sağ ve sol asimetrik lavabolar ve lavaboların formuyla uyumlu özel havluluklar, serinin mekanlara uyum sağlayan çizgisini yansıtıyor. Artema’nın Slope serisi armatürleriyle kombinlenen Sunrise serisi, akıllıca düşünülmüş detaylarla hayatı kolaylaştırırken, zengin ürün seçeneğiyle benzersiz banyo mekanları yaratıyor. Sunrise serisi, farklı ebatlardaki lavabo ve havluluk alternatifleri, 2.5/4 lt suyla çalışan tasarruflu klozetleriyle, fonksiyonellik, tasarım ve çeşitliliği bir arada sunuyor. Seride, 36 cm’den 65 cm’e kadar değişen ölçülerde 11 lavabo seçeneği bulunuyor. Klozet kapaklarında kullanılan soft closing teknolojisi, kapakların yavaş ve sessiz bir şekilde kapanmasını sağlayarak, çocuklar için güvenli bir banyo alanı yaratıyor. Sunrise asma klozetler ve bideler ise yerden 85 mm yükseğe monte edilebilme özellikleriyle, temizlik kolaylığı sağlıyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

121


Ürünler

Doğadan Evinize Yansıyan Güzellik; Ruby Banyo Mobilyası

Banyolarda şık ve fonksiyonel tasarımlarıyla hayatınızı kolaylaştırmayı hedefleyen Kaledekor, Ruby Banyo Mobilyası ile evlerinize doğadan gelen bir yaşam alanı sunuyor. Gri-kahve lake ve tobacco pvc yüzey alternatifleri ile sunulan Ruby’nin 100 ve 65 cm’lik dolap seçenekleri bulunuyor. Etajer ve boy dolabı ile tamamlanan seride akrilik tezgah kullanılırken, büyüteç özelliğine de sahip olan, soldan ışıklı ayna, sete ayrı bir şıklık katıyor. Yavaş kapanan kapak ve çekmece mekanizmaları, etajerli lavabo özellikleri ile kullanıcıların ihtiyaçlarına optimum çözümler sunan Ruby, 2009 itibari ile Kaledekor ürün gamında yerini alıyor.

122

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Yaşam Alanlarınızın Çizgisini Ultrafuga ile Belirleyin Kalekim tarafından 32 renk derz dolgu alternatifi ile tüketicilerin beğenisine sunulan Ultrafuga, yaşam alanlarınıza farklı ve estetik bir görünüm kazandırıyor. Derz dolgu grubunda geliştirdiği dekoratif ürünlerle adından söz ettiren Kalekim, Ultrafuga ile her renk ve desende seramik ile uyum sağlayan 32 renk alternatifini tüketicilerin beğenisine sunuyor. Turuncudan mora geniş renk yelpazesi ile banyo, mutfak ve diğer alanlarda zevkle kullanılan Ultrafuga, yaşam tarzını evinin küçük ayrıntılarına yansıtmayı seven tüketicileri bekliyor. Kalekim, silikon katkılı UltraFuga ile derz dolguların kirlenmesine karşı da çözüm sunuyor. Leke yaratabilecek her türlü sıvıyı silikonlu içeriği sayesinde bünyesine hemen kabul etmeden yüzeyde tutabilen UltraFuga böylelikle lekenin derz dolgu üzerinden temizlenmesini kolaylaştırıyor. Özel formülü ile küf ve yosun oluşumunu da engelleyen UltraFuga ile derzler ilk günkü gibi tertemiz korunabiliyor. Uygulama kolaylığı, yüksek performansı ve taşıdığı Kalekim güvencesi ile ustaların vazgeçemediği bir ürün haline gelen UltraFuga, sağladığı hijyen ile de tüketiciler tarafından tercih ediliyor.

Yüksek performans 5 ve 20 kg ambalajlarda üretilen, çimento esaslı, silikon katkılı, yüksek performanslı derz dolgu UltraFuga, banyo, mutfak, koridor gibi iç mekanlarda kullanılmak üzere geliştirildi. Seramik, granit seramik, cotto, klinker, mermer gibi çeşitli kaplama malzemelerinin derz uygulamalarında mükemmel sonuç veren UltraFuga yeni derz dolgu standartı EN 13888’e göre yüksek performanslı CG2 belgesine de sahip.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

123


Ürünler

KalePlus’tan Ergonomik Bir Tasarım, Elit Bir Duruş; Nera

Sunduğu kullanım ürün seçenekleri ile tüketicilerin ilgisini “Nera” ile evinizin yor.

kolaylığı, özgün daha ilk günden çeken KalePlus ruhunu değiştiri-

Mutfakta geçirilen zamanı keyifli hale getirmeyi hedefleyen KalePlus, güçlü formu ve sunduğu konfor ile seçkin bir mutfak yaratan Nera’yı tüketicilerin beğenisine sunuyor. Ada ünitesi ve zengin modülleri ile fonksiyonel mutfak çözümlerinin tümünü sunan Nera yatay çizgili kapak formu ile mutfağa dinamizm katıyor. Lake ve PVC yüzeylerin çeşitli renklerle kombinasyonu ile yaratılan bu sıra dışı mutfak, zengin seçenekleriyle tarzınızı yansıtmanıza olanak sağlıyor. İnce tasarım detaylarıyla alüminyum, cam ve ahşabın mükemmel uyumunu sergileyen Nera, stil sahibi modern evlerde enerji dolu bir yaşam alanı yaratıyor.

124

Zengin modül, yüzey, renk, aksesuar seçenekleri ve ada ünitesi ile KalePlus, ergonomi, fonksiyonellik ve estetiği bir arada sunuyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

İdeal Standard’ın İki Ödüllü “Simply U” Serisi Türkiye’de Ideal Standard International’ın uluslararası platformda büyük öneme sahip iki ödüllü Simply U serisi Türkiye’ye geldi. Dünyaca ünlü Alman tasarım ofisi Artefakt tarafından yaratılan Simply U, farklı zevklere hitap eden ‘Clear’, ‘Natural’, ‘Dynamic’ ve ‘Intensive’ kategorileriyle Türk tüketicisiyle buluştu. Dünyanın en büyük ve popüler tasarım yarışmalarından Red Dot’ta yaratıcı, yenilikçi ve yüksek kaliteli bir koleksiyon olarak ürün tasarımı konusunda ödül alan Simply U serisi, sıra dışı tasarımları tescilleyen iF Tasarım Yarışması’nda da ‘Natural ve ‘Dynamic’ kategorileriyle endüstriyel tasarım ödülünü geçen mart ayında almıştı. Simply U, ‘Clear’, ‘Natural’, ‘Dynamic’ ve ‘Intensive’ kategorilerinde toplam 25 adet seramik lavabo, banyo dolapları, 14 tip armatür, dijital saat ve günü gösteren dört farklı aynadan oluşan seride, isteğe bağlı olarak aksesuar çözümleri de bulunuyor.

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

125


Ürünler

Seranit’ten Işık Yansımalı “Convex” Serisi

Seranit’in “Convex” serisi, farklı renk ve efekt ile dekorasyona yepyeni bir boyut getiriyor. Dış cephelerde olan uzmanlığını iç mekanlara da taşıyan Seranit, “Convex” serisi ile mekanları değiştiriyor.

çok iş merkezi, ofis, sergi ve müze gibi kapalı alanlarda tercih edilen“Convex” serisi 60x60 cm. ebatlarında üretiliyor. Sadece Seranit’te bulunan özel efektlere sahip “Convex” serisi, mekanlara ferahlık ve şıklık katacak.

Üzerinde bulunan dekoru ışık ile yansıtan “Convex” serisi beyaz, bej, gri ve antrasit olmak üzere dört çarpıcı renkten oluşuyor. Daha

Seranit, her amaca ve zevke uygun ürün çeşitliliği ve modern teknoloji ile ürettiği ürünleriyle mekanlara yenilik getirmeye devam ediyor.

Seranit’ten Metalik Efektli “Burgundy” Serisi Seranit, İtalya ve İspanya’nın da önde gelen dünyanın sayılı tasarım ofisleriyle birlikte geliştirdiği “Burgundy” serisi ile mekanlara bambaşka bir hava katıyor. Seranit’in metalik efektlerin tekrar gündemde olduğu 2009 trendine uygun olarak tasarladığı “Burgundy” serisinde yüzeyde canlı renklerin hoş efektlerle geçişleri dikkat çekiyor. Ayrıca farklı açılardan bakıldığında yüzeyde farklı renklerin oluştuğu seri özgün bir tasarım harikası. Siyah, kırmızı ve azul mavi gibi iddialı renk alternatifleri ile de dikkat çeken “Burgundy” serisi, modern ve şıklığın bir arada olduğu kaliteli, adından söz ettirecek ve hafızalarda yer edecek mekanlar oluşturma ayrıcalığı sunuyor.

126

“Burgundy” serisi iç mekanlarda ağırlıklı olmak üzere farklı ihtiyaçlar için de kullanılabiliyor. 60x60 ebatlarında üretilen “Burgundy” serisi, farklı renk alternatifleri ile Seranit bayilerinde satışa sunuldu Ekim - Aralık 2009 Sayı 68


Ürünler

Silikonatex ile Binalarda Eskimeyen Güzellik Farklılık yaratan ürünleriyle yaşam alanlarına değer katan Kalecolor, dış cephede sunduğu çözümlerle hayatı kolaylaştırmaya devam ediyor. Yılların eskitemediği cephe kaplaması Kalecolor Silikonatex ile binaların ilk günkü görünümü yıllar boyu koruma altında. Dış cephede ürettiği çözümlerle hayatı kolaylaştıran Kalecolor, tüketicinin her türlü sorununa cevap veriyor. Pek çok soruna tek bir çözüm sloganıyla akıllara kazınan Kalecolor Silikonatex, binalara yıllar boyu sürecek bir güzellik katıyor. Yüzey bozukluk hatalarına sahip, boyası eskimiş yüzeylerde uzun ömürlü yenileme sağlamak isteyenlerin değişmez tercihi olan Silikonatex, zorlu hava koşullarına dayanıklı yapısıyla öne çıkıyor. Elastik yapısı ile ilerleyen yıllarda oluşabilecek çatlama ve kabarma gibi problemlerin önüne geçen Silikonatex, binaların uzun yıllar ilk günkü görünümünü korumaya yardımcı oluyor.

Su geçirmez özelliğe sahip olan Silikonatex, silikonlu yapısı ile suyu iterken cepheye çarpan yağmur suyunun yüzeyi ıslatmadan akıp gitmesini sağlıyor. Su geçirmez özelliği sayesinde yıllara meydan okuyarak binaların boyanın yıpranmasını önleyerek ömrünü uzatıyor. Boyadan kalın, hazır renkli sıvadan ince yapısıyla zemin bozukluklarını kolayca örten, sıva hatalarını ortadan kaldıran Kalecolor Silikonatex, dış cephenin maruz kaldığı tüm koşullara çok daha uzun süre dayanıklılık gösteriyor. Silikonatex, nefes alma özelliği ile su buharının engellenmeden dışarıya atılmasını sağlayarak uzun vadede binaların bakım ve onarım masraflarını azaltıyor. Farklı dokular yaratabilmeye olanak sağlayan dekoratif özellikli Silikonatex ile rahatlığın keyfi yaşanıyor.

Hakan Plastik’ten Cam Elyaf Takviyeli Kompozit Borular Hakan Plastik tarafından üç katmanlı boru teknolojisi ile üretilen Kompozit boruların iç ve dış katmanları Polipropilen (PPR), ortadaki katmanı ise cam elyaf ve PPR hammaddesinin bileşiminden oluşuyor. Kompozit borular bina içi sıcak-soğuk sıhhi tesisat sistemlerinde , bina içi ısıtma sistemlerinde ve basınçlı hava sistemlerinde kullanılıyor. Folyolu borulara yakın genleşme katsayısına sahip olan Hakan Kompozit borular traş gerektirmediği için hızlı uygulama imkanı sunuyor. Uzama yapmadığı için daha az kelepçe kullanılarak tasarruf ediliyor. Hakan Plastik ürün yelpazesinde yer alan tüm PP içerikli borularda olduğu gibi Faser Kompozit boru da sağlığa zarar verecek hiçbir katkı maddesi içermeyip suyun renk,koku ve tadında değişikliğe neden olmuyor. Ekim - Aralık 2009 Sayı 68

127


Aramıza Katılanlar

HAN YAPI San. Tic. Ltd. Şti. Mehmet Karahan

128

KORKMAZLAR Yapı Malzemeleri Mehmet Fatih Korkmaz

Mehmet Karahan tarafından 2008 yılında kurulan Han Yapı San.Tic.Ltd.Şti., Ege Seramik,Ege Vitrifiye, Akgün Granit, İthal Granit, İthal mozaikler, Weber Markem, Geser yapıştırıcıları, Newarc (Ece Armatür), Orka Banyo Dolapları, Sanica Küvet, Safira Küvet, Kabinet gibi birçok markanın bayiliği ile ticari faaliyetlerine devam etmektedir. Firma 300 m2 kapalı, 5000 m2 açık alanda hizmet vermekte ve 10 kişiye istihdam sağlamaktadır.

Mehmet Fatih Korkmaz tarafından 1987 yılında kurulan Korkmazlar Yapı Malzemeleri, Ege Seramik başta olmak üzere Bien Seramik, Akgün Seramik ve Söğüt Seramik gibi birçok firmanın ürünlerini satmaktadır. Her geçen gün vizyonunu geliştirmeyi hedef edinen firma 735 m2 alan üzerinde 210 m2 showroom, 1000 m2 açık alan deposu ile toptan ve perakende inşaat malzemeleri satışı ve uygulama hizmetleri ile faaliyetlerini sürdürmekte ve 11 kişiye istihdam sağlamaktadır.

Adres: Ayazağa mah. Cendere yolu No:57/A Kağıthane / İstanbul Tel: (0 212) 321 50 80 / 3 hat Faks: (0 212) 321 50 99 GSM: (0 555) 977 82 37 (0 533) 658 07 40

Adres: Talatpaşa Cad. No:92/1 Gültepe / İstanbul Şube: Kefeliköy Cad. No:34 Hacıosmanbayırı - Sarıyer/ İstanbul Tel: (0212) 223 44 38 - 223 46 71 Faks: (0212) 223 27 71 e-mail:korkmazlaryapi@ttmail.com

Ekim - Aralık 2009 Sayı 68




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.