Sosyalist Dayanışma Dergisi Temmuz 2014 28. Sayı

Page 9

Temmuz 2014 / Sosyalist Dayanışma

Rojava (yani Kürtler) Esad’ın karşısındadır; dolayısıyla tüm Nusayrilere de düşman bir pozisyondadır. Denklem budur. Bu düşünce dışındaki gerçekliğe kendilerini kapatan Nusayriler, Rojava’da yaşananları maalesef gerçek boyutuyla görememektedir. Bütün Ortadoğu kimlikler temelinde boğazlaşma yaşarken, Rojava’da Arap, Kürt, Türkmen, Hıristiyan, tüm kimliklerin eşit, kardeşçe, barış içerisinde yaşayabileceği bir yaşamın inşası Nusayriler tarafından görülememektedir. Yaratılan kan deryası içerisinde halklar için biricik umut olan “Rojava halklar baharı,” Nusayri halkı tarafından son derece yanlış bir noktadan değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme hatasına, içerisinde bulundukları olağanüstü tedirgin toplumsal ruh hali zemin hazırlamaktadır. Oysaki bu tedirginliği ortadan kaldıracak toplum modeli de bizzat Rojava’nın kendisidir. İşte o Rojava, halklar baharını kan deryasına çevirmeye çalışan El Kaide çeteleriyle de canları pahasına savaşmaktadır. Ne yazık ki Nusayrilerin önemli bir kesimi henüz gerçeği böyle okumamaktadır. Bu bakışla, Rojava’yla HDP arasında paralellik kurularak HDP’ye de aynı negatif duygu beslenmektedir.

“Nusayrilerde Oluşturulan Kürt Düşmanlığı Sistemli Bir Devlet Politikasıdır!”

Burada şu tespiti yapmalıyız: “Nusayrilerde oluşturulan Kürt düşmanlığı sistemli bir devlet politikasıdır!” AKP ve CHP, halklarımızın geleceğini karartan bu devlet politikasına sıkıca sarılma noktasında birleşmektedir. AKP’ye karşı geliştirilen ulusalcı çizginin ana mantığı bu temele oturmaktadır. Neden? HDP, eşitlik ve özgürlük temelinde Rojava’da geliştirilen toplum modeli anlayışını bulunduğu her alanda savunmaktadır. Seçim sürecinde halklarımızın karşısına bu şekilde çıkılmıştır. Hele çok kimlikli Antakya için böylesi bir yaşam, Ortadoğu kâbusuna sürüklenmemek için tek umuttur. Nusayri halkının tedirginliğinin panzehiri

de buradadır. Nusayri halkının olaya böyle bakması, Rojava’ya yakınlaşmasını getirecektir. Bu yakınlaşma, “demokratik özerklik” fikrini zihinlerde yeşertecektir. Halklar baharının havası, Rojava’dan, Antakya’ya yayılacaktır. Buna kesinlikle izin verilmemelidir! Sözünü ettiğimiz coğrafya, emperyalizmin yeniden paylaşım alanı olan Ortadoğu’nun en hassas bölgelerindendir. Daha da ötesi, olası bir “bölge devrimi”nin gelişmesi sürecinde halkların temas kuracağı köprülerden birisidir. Çıkarına temelden zıt bir sürecin önünü kesmek isteyen emperyalizm, “halkların buluşmasını halkların boğazlaşmasına çevirme” gayreti içerisindedir. Türk devleti açısındansa uykuları kaçıran bir alandır. Osmanlı hevesleriyle Suriye topraklarına göz dikilmişken, sınırın öte yanına sarkılıp tampon bölge kurulması hayal edilirken, o göz dikilen alanda bir halk iktidarı yeşerdi. Bunun üzerine bir de kendi topraklarında böylesi bir sürecin işlemesi, Türk devleti açısından kaldırılabilecek bir durum değildir. Mevcut sınırların fiilen değiştiği ülkelere Türkiye de mi dâhil olacaktır? Devleti kara kara düşündüren bu ihtimaldir. Sorunu devlet politikası haline getiren de bu derin kaygıdır. Buradan hareketle Nusayrilerin Rojava’yla gönül bağı kurması engellenmelidir. Nusayrilerin hassasiyetleri kaşınarak Rojava ve Kürt düşmanlığı geliştirilmelidir. Bunun için tüm kanallardan seferberlik yürütülmelidir. Yaşanan budur ve devlet politikası şimdilik sonuç vermiştir.

karartacak olmadık çarpıtmalara gidilmiş, HDP de bu çerçevede mahkûm edilmeye çalışılmıştır. HDP bileşenleri dışında neredeyse sol yapıların tamamı bu talihsiz rolü oynamıştır. HDP, bunlara karşı da göğüs germiştir.

“Rojava, Kan Deryasına Döndürülen Ortadoğu’daki Çiçek Bahçesidir…”

Antakya’da durum böyle gidemez. Nusayrilerin tedirginliğinin kaynağı, Ortadoğu’ya ve Suriye’ye baktıkça gördükleri kimlik eksenindeki kanlı boğazlaşmalardır. Rojava, bu tablodaki tek farklı seçenektir. Rojava, kan deryasına döndürülen Ortadoğu’daki çiçek bahçesidir. Nusayriler bu gerçeklikle buluşacaktır. HDP, bu gerçekliği tüm güçlüklere göğüs germeye devam ederek Nusayri halkıyla da buluşturacaktır. Kimliklere sıkışmış kutuplaşmanın varacağı nokta yaşanan örnekler üzerinden bellidir. Korktuğumuzun başımıza gelmemesi için başka seçeneğimiz yoktur…

Antakya’da durum böyle gidemez. Nusayrilerin tedirginliğinin kaynağı, Ortadoğu’ya ve Suriye’ye baktıkça gördükleri kimlik eksenindeki kanlı boğazlaşmalardır. Rojava, bu tablodaki tek farklı seçenektir. Rojava, kan deryasına döndürülen Ortadoğu’daki çiçek bahçesidir.

Hassasiyetlerin yüksek olduğu ve bunun sonucunda da saflaşmaların keskinleştiği Antakya’da bu şiddetli fırtınanın önüne geçmek zordur. HDP, bu zorluğu göğüslemektedir. Kürt karşıtı seferberliğe soldan da dâhil olanlar vardır. Ulusalcı zemine savrulan bu yapılar, devletin taktik alanına düşmüştür. Seçim sürecinde bu yaşanmıştır. Döne döne Nusayrilere “Esad karşıtlığı” üzerinden Rojava kötülenmiş, Rojava gerçekliğini

9


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.