stanbul Sözleşmesi Çerçevesinde 6284 Sayılı Yasanın Değerlendirilmesi Çalıştayı Sonuç Kitapçığı

Page 1

KADINA YÖNELIK ŞIDDET VE EV IÇI ŞIDDETIN ÖNLENMESI VE BUNLARLA MÜCADELEYE ILIŞKIN AVRUPA KONSEYI SÖZLEŞMESI (ISTANBUL SÖZLEŞMESI) ÇERÇEVESINDE 6284 SAYILI AILENIN KORUNMASI VE KADINA YÖNELIK ŞIDDETIN ÖNLENMESINE DAIR YASANIN DEĞERLENDIRILMESI ÇALIŞTAYI

SONUÇ KİTAPÇIĞI

Türk Kadınlar Birliği Genel Merkezi Tunus Cad. Çim Apt. No: 81/2 Kavaklıdere/ANKARA Tel: 0 (312) 467 17 70, Faks: 0 (312) 467 93 05 E-posta: info@turkkadinlarbirligi.org, turkkadinlarbirligigm@gmail.com http://www.turkkadinlarbirligi.org

“Bu çalışma Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile gerçekleştirilmiştir.”


İstanbul Sözleşmesi Çerçevesinde 6284 Sayılı Yasanın Değerlendirilmesi Çalıştayı Sonuç Kitapçığı

Ankara, Haziran 2016

“6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) Uzmanlar Grubu Toplantısı” Projesi kapsamında hazırlanmıştır. Kaynak gösterilmek kaydıyla yararlanılabilir.


İstanbul Sözleşmesi Çerçevesinde 6284 Sayılı Yasanın Değerlendirilmesi Çalıştayı Sonuç Kitapçığı

Basım: Haziran 2016 Raportörler:

Av. Huriye Karabacak Danacı Sevna Somuncuoğlu Pınar Çetinkaya Aslı Cihan

Yayına Hazırlayan: Pınar Çetinkaya Aslı Cihan Yazışma Adresi Türk Kadınlar Birliği Genel Merkezi Tunus Cad. Çim Apt. No: 81/2 Kavaklıdere/ANKARA Tel: 0 (312) 467 17 70, Faks: 0 (312) 467 93 05 E-posta: info@turkkadinlarbirligi.org, turkkadinlarbirligigm@gmail.com http://www.turkkadinlarbirligi.org Karınca Creative Ajans Dr. Mediha Eldem Sokak 56/1 Çankaya Ankara Tel: +90 312 431 54 83, Fax: +90 312 431 54 84 http://karincaajans.net/

“Bu kitapçık Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği’nin mali desteği ile hazırlanmıştır. Kitabın içeriğinden yalnızca Türk Kadınlar Birliği sorumlu olup, herhangi bir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.”


İÇİNDEKİLER

ÇALIŞTAY KATILIMCILARI ................................................................................................4

ÖNSÖZ..................................................................................................................................5

“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ve Türkiye” sunumu (GREVIO Başkanı ve CEDAW Üyesi Prof.Dr. Feride Acar) ....................................................7

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Karşılaştırılmasına İlişkin Tartışmalar .......................................17

İstanbul Sözleşmesinin Politika, Önleme, Koruma ve Yargılama ilkeleri çerçevesinde 6284 sayılı Yasanın Değerlendirilmesi Sonuç Tablosu ............................................................31

EKLER : Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ........................................................41

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ...........................................................................................................................69


ÇALIŞTAY KATILIMCILARI Prof.Dr. Feride Acar’ın (GREVIO Başkanı ve CEDAW Komitesi Üyesi) katılımıyla (Alfabetik sıraya göre) Arzu Şenyurt Akdağ, Avukat, Engelli Kadın Derneği Aslı Cihan, Türk Kadınlar Birliği Canan Arın, Avukat, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Candan Dumrul, Avukat, Kadın Dayanışma Vakfı Ebru Hanbay Çakır, Kadın Dayanışma Vakfı Eray Karınca, Emekli Hakim, Avukat Feray Salman, İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Gizem Tanay Aksaç, Avukat, Engelli Kadın Derneği Gökalp İzmir, TBMM, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Gökçeçiçek Ayata, Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), İstanbul Bilgi Üniversitesi Gülriz Uygur, Prof.Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Habibe Yılmaz Kayar, Avukat, Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği (KAHDEM) Hayriye Kara, Avukat, KAOS-GL Huriye Karabacak Danacı, Avukat, Kadın Dayanışma Vakfı Meltem Ağduk, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Mustafa Karadağ, Aile Mahkemesi Hakimi Müge Sunal, Türk Kadınlar Birliği Nevin Birinci, Aile Mahkemesi Hakimi Özge Yücel, Yrd. Doç. Dr., Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği (KAHDEM), Ufuk Üniversitesi Pınar Çetinkaya, Türk Kadınlar Birliği Sema Kendirci Uğurman, Avukat, Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sevna Somuncuoğlu, Türk Kadınlar Birliği Şehnaz Kıymaz Bahçeci, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği Zeynep Tepegöz, Avukat, Ankara Barosu Gelincik Merkezi

4


ÖNSÖZ Eşit temsil ve eşit katılımın hayata geçmesini ilke edinen ve bu amaca ulaşmanın engellerini kaldırmak için 92 yıldır mücadele eden Derneğimiz için kadına yönelik şiddet, mücadele alanımızda ilk sırada gördüğümüz engellerden birisidir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin en temel güvencesinin de öncelikle, etkili ve caydırıcı yasal düzenlemelerin varlığı olduğu bir gerçektir. Ülkemizde 2012 yılında yürürlüğe giren ve olumlu düzenlemelerine rağmen henüz şiddetin önlenmesinde yeterli olamayan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un uygulanması, izlenmesi ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca benimsenerek hayata geçirilmesinin özel öneme sahip olduğunu bilmekteyiz. Bu arada, 2014 yılının Ağustos ayında yürürlüğe giren ve hem İstanbul’da olması ile hem de ilk imzacısı olmakla övündüğümüz “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (İstanbul Sözleşmesi) de Anayasamızın 90. maddesinin sağladığı güçle, şiddetle mücadelemizde yasal güvencelerimize çok önemli bir destek kazandırmıştır. Bu sözleşme kadına yönelik şiddetin önlenmesi için, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulamakta ve imzacı olan taraf devletlerden de bunu istemektedir. Bu yüzden ülkemizde yürürlükte olan mevzuatı (başta 6284 sayılı yasa olmak üzere) sözleşmenin bakış açısı ile irdelemek üzere iki günlük bir çalıştay yaptık ve tüm katılımcıların çok değerli fikir ve değerlendirmeleri bize yol gösterici oldu. Çünkü Türk Kadınlar Birliği olarak, şiddetin önlenmesindeki en önemli güvence olarak gördüğümüz İstanbul Sözleşmesinin ülkemizde tanınması, öğrenilmesi ve kullanılması için, anlatmayı ve yaygınlaştırmayı görev edinmiştik ve çalışmalarımızı da bu değerlendirmelerin ışığında başlattık. Çalıştayımızda fikirlerini bizimle paylaşan her katılımcı, eşitliği, özgürlüğü ve şiddetsiz bir dünyayı yaratma umudumuzla birlikte, başarıya inancımızı güçlendirdiler. Bu küçük kitapla da, bu tartışmaları ve sözleşme ile yasamızın karşılıklı neler içerdiklerini sizlerle paylaşmak istedik. Projemize destek veren Sivil Düşün AB Programına işbirliği ve katkısı için teşekkür ediyoruz. Av. Sema Kendirci Uğurman Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı

5



Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ve Türkiye1

Prof. Dr. Feride Acar GREVIO Başkanı / CEDAW Üyesi

RAPOR ÖZETİ Giriş Adı İstanbul Sözleşmesi olan bir Sözleşme için Türkiye’nin ne yapacağı gerçekten ayrı bir önem taşımaktadır. Burada, iyi anlaşılması gereken bir husus da İstanbul Sözleşmesi ile CEDAW’ın ilişkisidir. Bu iki sözleşme tam anlamıyla birbiri ile içe içe düşünülmesi gereken hukuk araçlarıdır. İkisi de, kadınların ‘birey olarak hakları’ anlayışından yola çıkan ve getirdikleri düzenlemelerin özünde bu yaklaşımı paylaşan araçlardır. Kadınlara yönelik şiddete ilişkin olarak ulusalüstü çerçevede, zaman içerisinde çok belirgin bir değişme olduğu bilinmektedir. Önceleri, kadınlara yönelik şiddet, uluslararası hukuk tarafından ayrı bir konu olarak ele alınmazken ve bu konuya değinilen nadir durumlarda ise, Cenevre sözleşmelerinde olduğu gibi, konu daha ziyade korumacı ve insani bir yaklaşımla ele alınırken geçtiğimiz elli yıl içerisinde çok farklı bir bakış açısı gelişmiştir. Özetle, artık kadınlara yönelik şiddetin bir özel yaşam konusu olarak düşünülmediğini, bir kamu alanı konusu olarak kabul edildiğini söylemek mümkündür. Ancak, bu kolay gerçekleşmiş bir kabul olmadığı gibi, günümüzde hala konunun tartışma alanı olmaya devam ettiği ortamlar da vardır. Bir diğer deyişle, genelde kabul edilen bu gerçek ayrıntı ve özgün örneklere inildiğinde (İstanbul Sözleşmesi’nin yapımında ve Türkiye’de pek çok örneğini gördüğümüz gibi) tartışmalı bir nitelik alabilmektedir. Günümüzde ulusalüstü düzlemde, kadınlara yönelik şiddetin bir kamu alanı konusu olduğu yönünde genel bir kabul vardır; konuya insani yaklaşım yerini artık haklar temelli yaklaşıma bırakmıştır. Bugün artık ulusalüstü çerçevede kadına yönelik şiddetin insan hakları sorunu da değil, açıktan insan hakları ihlali olduğu noktasına gelinmiştir. Bu şekilde bakacak olursak CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi birbirinin içine geçmiş yönleri olan sözleşmelerdir. Bu bakış açısını ve iç içe geçmişliği görmek çok önemlidir. Şiddeti kadınların insan hakları açısından bireysel bir ihlali olarak görmek, kadınların insan haklarının niteliği ve boyutları hakkında CEDAW’da belirlenen ilkelerle doğrudan paralel bir yaklaşımdır. 1979’dan bu yana, adını kısaca CEDAW diye andığımız BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması, (Türkçe resmi tercümesiyle Kadınlara Karşı Her Türlü

1

Bu yazı Haziran 2016 itibariyle güncellenmiştir. 7


Türk Kadınlar Birliği

Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) dünyada ‘kadınların insan haklarının anayasası’ denilebilecek taraf devletler açısından yasal olarak bağlayıcı bir belgedir. CEDAW Komitesi, bu uluslararası sözleşmenin denetim organıdır. Taraf devletlerce CEDAW Komitesi’ne dört yılda bir rapor sunulması gerekmektedir. Öte yandan, özellikle kadınlara yönelik şiddet konusuna bakılacak olursa, bu çok geniş kapsamlı kadınların insan hakları sözleşmesinin, yani CEDAW’ın metni içerisinde bu konuda bahsedilmediği görülür. Pek çokları için çok şaşırtıcı olan bu durumun nedeni, CEDAW Sözleşmesi’nin yapıldığı 1970’li yıllarda BM Genel Kurulu’na üye devletlerin kadınlara yönelik şiddeti açıkça tartışmaya hazır olmamalarıdır. Kadınlara yönelik şiddetin, bir özel alan konusu olduğunu savunan bazı devlet temsilcileri, aslında CEDAW devletin özel alandaki ayrımcılıkla da mücadele etme zorunluluğu getiriyor olmasına rağmen, bu konunun Sözleşme kapsamında açıkça ele alınmasına rıza göstermemiştir. Halbuki, CEDAW Sözleşmesi, ailedeki ayrımcılıkla da mücadele etme zorunluluğu getirmesi bakımından insan hakları hukukunda bir ilktir. ‘Özen yükümlülüğü (due diligence)’ dediğimiz prensip ilk CEDAW’da dile getirilmiş ve bu ilke daha ileri tarihlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da kadınlara yönelik şiddetle mücadele kararlarında benimsenmiştir. Bu temel anlayışın varlığına karşın, kadınlara yönelik şiddet açık bir ifade olarak CEDAW Sözleşmesi’nde yoktur. Bunun önemli bir eksiklik olduğunu gören CEDAW Komitesi, kendisine verilen yetkiler bağlamında, 1992 senesinde Genel Tavsiye 19’u (GT 19) yayınlamıştır. GT 19, bugün kadınlara yönelik şiddete ilişkin anlayışı itibariyle daha ileriye gitmiş ve yasal bağlayıcılık kazanmış olan İstanbul Sözleşmesi dahil, dünyada gördüğümüz pek çok belgenin özünü oluşturmaktadır. Kadınlara yönelik şiddetin, kadınların insan haklarının ihlali olduğunu, dolayısıyla şiddetin CEDAW’ın tüm maddelerinde ele alınan kadınların insan haklarından yararlanmaları bağlamında değerlendirilmesi gereken bir unsur olduğunu söylemektedir. GT 19’a göre, kadınlara yönelik şiddet bir ayrımcılıktır ve böyle olduğu için de kadınların insan haklarının ihlalidir. Daha ileri tarihlerde GT 19’un bakış açısını geliştiren farklı birçok uluslararası belge üretilmiştir. Bunların önemli bir bölümü siyasi belgelerdir, yani yasal bağlayıcılığı olmayan ama devletlerin siyasal olarak kabul ettikleri belgelerdir. Bunlar içerisinde, 1993’te BM Kadınlara Yönelik Şiddet Bildirgesi kabul edilmiş ve bununla birlikte BM Kadınlara Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü müessesesi kurulmuştur. O tarihten beri, 4 özel raportör atanmıştır. Türkiye’den bir akademisyen olan Prof. Yakın Ertürk de geçtiğimiz dönemde bu görevde bulunmuştur. Halen, BM Kadınlara Yönelik Şiddet Raportörü olan Dr. Dubravka Simonoviç ise, daha önce CEDAW Komitesi üyeliği ve başkanlığı yapmış bir kişidir. Gene CEDAW Sözleşmesi ve GT 19 ilkeleri doğrultusunda, kadınların insan hakları ve kadınlara yönelik şiddet ilkelerini benimsemiş olan Pekin Eylem Platformu da dünyanın her tarafında uygulanan birçok plan ve uygulamayı etkilemiş siyasi bir belgedir. Bu belge de CEDAW ve GT 19’daki şiddet anlayışını dile getirmekte ve ayrıntılandırmaktadır. CEDAW’dan ve GT 19’dan yola çıkarak verilmiş olan AİHM’nin Opuz vs. Türkiye kararı gibi önemli vaka temelli ulusalüstü içtihat da kadınlara yönelik şiddet konusunda kaydedilen

8


Türk Kadınlar Birliği

değişim ve gelişen bakış açısına işaret etmektedir. Bu ve benzeri AİHM kararlarının özelliği, Avrupa ülkeleri için vaka bazında bağlayıcı nitelik taşıyan, önemli adımlar oluşturmalarıdır. Bunlar, sözleşmelerin sağladığı gibi genel bir hak tanımı getiren kararlar olmasalar da uygulamayı dönüştürme açısından çok önemlidirler. CEDAW Sözleşmesi paralelinde geliştirilmiş olan CEDAW İhtiyari Protokolü de (2000) bu nitelikte bir yeni araçtır. CEDAW İhtiyari Protokolü bir yandan Sözleşme bağlamında hakları ihlal edilen kadınlara CEDAW Komitesi’ne kişisel başvuru hakkı vermekte, öte yandan Komitenin ‘vahim ve sistematik ihlaller’ durumunda belli bir devlete, re’sen inceleme/soruşturma yapma hakkı getirmektedir. Bunlara ilaveten 1990’lı yıllardan bu yana, dünyanın farklı bölgelerinde özellikle şiddete yönelik bölgesel sözleşmeler de vardır. Önce Latin Amerika’daki Belem de Para Sözleşmesi, daha sonra Afrika’da yapılan Moputo Protokolü kadınlara yönelik şiddet konusunda açık hükümler içeren, yasal bağlayıcılığı olan bölgesel sözleşmelerdir. Bunların en sonuncusu da Avrupa Konseyi’nin bölgesel bir sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’dir. Her ne kadar kadınlara yönelik şiddete ilişkin sözleşmeler bakımından Avrupa’daki gelişme, Latin Amerika ve Afrika’dan daha sonra olsa da, bu sözleşme (İstanbul Sözleşmesi), dünyada bu konuda var olan hukuk araçları arasında en ileri, en kapsamlı hükümleri içeren sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi üyesi olmayan devletlerin de onayına açıktır. Diğer bir ifadeyle, bu sözleşmenin özelliği en ileri ve en kapsamlı araç olmasının yanı sıra, diğer bölgesel sözleşmelerden farklı olarak, küresel bir etki potansiyeli de taşımasıdır.

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) İstanbul Sözleşmesi’nin uzun bir adı vardır. Kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak anılmasının nedeni Mayıs 2011’de bu Sözleşme’nin İstanbul’da imzaya açılmış olmasıdır. Avrupa Konseyi’nin usullerine göre bir sözleşme nerede imzaya açılırsa o kentin ismi ile anılmaktadır. Kadınlara yönelik şiddete ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin ise İstanbul’da imzaya açılmış olması, Türkiye’nin o dönemde Avrupa Konseyi başkanlığını yürütüyor olması nedeniyle ortaya çıkmış bir durumdur. İstanbul’daki Mayıs 2011 toplantısı, Türkiye’nin başkanlığı döneminin son toplantısıydı ve uzun bir süredir çalışmaları devam eden kadınlara yönelik şiddet sözleşmesinin bu toplantıda imzaya açılabilmesi, dolayısıyla adının İstanbul Sözleşmesi olarak saptanması önemliydi. Bu amaçla Sözleşme’nin müzakereleri ve son metnin kabulü aşamasında özel bir gayret de gösterilmiştir. Bilindiği üzere, Avrupa Konseyi’ne üye kırk yedi devlet vardır. Şu anda yirmi bir devlet İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamıştır, ayrıca on dokuz devlet de imzalamıştır. Bir uluslararası sözleşmenin kabulünün, önce imzalama, sonra da onaylama aşamaları olduğu düşünülürse, halen on dokuz devletin daha sözleşmeye taraf olma yolunda adımlar atmakta, gereken yasal ve diğer ulusal düzenlemelerini yapmakta olduklarını varsayabiliriz. İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan dev-

9


Türk Kadınlar Birliği

letler, Arnavutluk, Andorra, Avusturya, Bosna-Hersek, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya, İsveç, Karadağ, Malta, Monako, Polonya, Portekiz, San Marino, Slovenya, Sırbistan ve Türkiye’dir. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin de üyesi olduğu, merkezi Strazburg’ta bulunan Avrupa Konseyi’nin bir sözleşmesidir. Avrupa Birliği’nin (AB) üyesi olan ülkelerin hepsi Avrupa Konseyi’nin de üyeleridir ama AB’nin bu Sözleşmeye ayrıca taraf olup olmayacağı hususu ise şu anda tartışılmakta olan bir konudur. En son gelişmelere göre, AB İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmek için gerekli prosedürü uygulama yönünde ciddi adımlar atmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin Yapım Süreci: İstanbul Sözleşmesi’nin müzakereleri 2009-2011 yılları arasında iki sene sürmüştür. Bu müzakerelerin, birinci gününden son gününe kadar tartışılan ve ancak son kertede üzerinde bir anlaşmaya varılan konu Sözleşmenin kapsamının ne olacağı meselesi olmuştur. Bu bağlamda, Sözleşmenin kapsamının kadınlara yönelik şiddet mi yoksa ev içi şiddet mi olması gerektiği en çok tartışılan husus olmuştur. Bu durum, aslında uluslararası bir sözleşmenin yapımında hayli olağandışıdır. Olağan olan Sözleşmenin kapsamının baştan tespit edilip nitelik ve içeriğin ona göre belirlenmesidir. Ancak, İstanbul Sözleşmesi bağlamında, kapsam konusu o kadar büyük bir tartışma getirmiştir ki birinci devre toplantının sonunda, müzakere heyetinde, kapsam konusunun bir kenara konulması, Sözleşmenin tüm diğer unsurları üzerinde anlaşılması ve en son kapsama tekrar dönülmesi üzerinde uzlaşılmıştır. Müzakere sürecine, belli başlı kavramların tartışılması, büyük ölçüde, damgasını vurmuş, uzun ve derin kavramsal tartışmalar yapılmıştır. Bu bağlamda, her ne kadar Avrupa Konseyi üyesi bütün devletler, BM CEDAW Sözleşmesi’ne de taraf olsalar da bu Sözleşmenin en temel kabulleri ve ilkeleri dahi yeniden tartışmaya açılmaya çalışılmış; derin görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır.

Tartışma Konuları: İstanbul Sözleşmesi’nin müzakere sürecinde ortaya çıkan başlıca tartışma konuları şöyle özetlenebilir;

10

‘Kadınlara yönelik şiddet, kadınlara karşı ayrımcılıktır ve bu da insan hakları ihlalidir görüşü’ en büyük tartışmaların çıktığı ve müzakerelerin başından sonuna kadar kırk yedi Avrupa ülkesinden gelen delegelerinin anlaşmakta zorluk çektiği bir husus olmuştur. Her ne kadar, söz konusu kırk yedi ülkenin hepsi de CEDAW’a taraf olsalar ve dolayısıyla CEDAW’ın GT 19 kararını bilmeleri beklense de bu konuda pek çok şeyi sıfır noktasından yeniden ele almak gereği oldu.

İkinci bir tartışma konusu ise; Sözleşmede ‘toplumsal cinsiyete dayalı kadınlara yönelik şiddet kavramı’nın mı, yoksa ‘ev içi şiddet kavramı’nın mı kullanılacağına ilişkindi. ‘Toplumsal cinsiyete dayalı kadınlara yönelik şiddet kavramını’ kullanmak isteyen ke-


Türk Kadınlar Birliği

sim (GT 19’dan gelen bir anlayışla), kadınlara yönelik şiddetin toplumdaki tarihten gelen yapısal ilişkilerden doğan bir eşitsizliğin sonucu olduğunu söylüyordu. Aynı kesim aslında, ‘ev içi şiddet’in de orantısız olarak kadınlara yönelik şiddet olan bir şiddet türü olduğunu vurguluyordu. Bu görüşü savunan tarafta yer alan devletlerden başlıcaları Almanya, Avusturya, Türkiye ve Malta idi. Sonuçta, bu görüş Sözleşmede yer aldı. •

Müzakerelerde, üçüncü bir tartışma alanı ‘toplumsal cinsiyet’ kavramının Sözleşme’de kullanılması konusu etrafında gelişti. ‘Toplumsal cinsiyet’in literatüre ve hukuka malolmuş bir kavram olduğu kimilerince vurgulanırken, bazı delegeler bu kavrama şiddetle karşı çıkmakta ve biyolojik cinsiyetle toplumsal cinsiyet farkını göz ardı etme eğiliminde ısrarlı oldular. Ancak, sonuçta, Sözleşme’nin 3. maddesinde ele alınan tanımlar arasına, ‘toplumsal cinsiyet’ de girdi. Böylece, bu kavramın tanımı, İstanbul Sözleşmesi ile, ilk defa hukuki bağlayıcılığı olan bir belgede de yer almış oldu.

Tartışılan bir diğer konu ise; ‘engelli, yaşlı ve çocuklara yönelik şiddet’in Sözleşme’de ayrıntılı olarak kapsanması konusuydu. Bu gruplara yönelik şiddete ilişkin bazı hükümler İstanbul Sözleşmesi’nde açık veya dolaylı olarak yer alsa da bunların ayrıntılı irdelemesi için başka Avrupa Konseyi sözleşmelerine gönderme yapılması benimsendi. Ayrıca, bu konularda ileride, gerekirse, bazı ek protokollerin yapılabileceği görüşünde uzlaşıldı.

İstanbul Sözleşmesi müzakerelerinde, en zorlu tartışmaların, ‘cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği’ konusunda çıktığı söylenebilir. Bu terimlerin dahi Sözleşme metninde yer almasına karşı çıkan, hatta ‘partner’ kelimesinin kullanılmasına dahi itiraz eden delegasyonlar olduysa da sonuçta ‘cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği’ temelinde şiddet ve ayrımcılık yapılmasının yasaklanması İstanbul Sözleşmesi’nde yer aldı. Ancak, eşcinsel çiftler arasındaki şiddet gibi konulara ve bunlara ilişkin ayrıntılı düzenlemelere Sözleşme’de açıkça yer verilmesi yoluna gidilmedi.

İstanbul Sözleşmesi’nin bütün hükümlerinin ‘silahlı çatışma durumunda’ da uygulanması gerektiği konusunda ise, müzakerelerin ilk aşamasında kısa bir tartışma olsa da bu husustaki düzenlemenin de Sözleşme içerisinde yer alması genel kabul gördü.

İstanbul Sözleşmesi’nin Niteliği ve Kapsamı: İstanbul Sözleşmesi’nde, yasal olarak bağlayıcı bir metinde ilk defa kadınlara yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğu ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılması gerektiği net bir şekilde belirtilmektedir. Şiddet, ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Sözleşme, kadınlara yönelik şiddeti, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan, toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bunlarla tehdit, zorlama vs. diye tanımlamaktadır. Kadınlara yönelik şiddet tanımının en geniş kapsamlı biçimde dile getirildiği bu Sözleşme, dünyada yasal bağlayıcılığı olan metinler arasında bu özelliği ile öne çıkmaktadır.

11


Türk Kadınlar Birliği

Sözleşme’nin 3.maddesinde yer alan ikinci bir tanım ise, Türkçe metinde ‘aile içi şiddet’ diye tercüme edilen, gerçekte ‘ev içi şiddet’ olması gereken kavrama ilişkindir. ‘Ev içi şiddet’, Sözleşme’de “aile içerisinde veya hanede, mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da, eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü şiddet eylemi” diye tanımlanmıştır. Kanımca, kavramın Türkçe’ye ‘aile içi şiddet olarak’ aktarılması ise anlam ve içerik farkı da doğurmaktadır. Aile, evlilik bağı ya da kan bağı üzerinden tanımlanan bir birlikteliktir; dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde tanımlanan şiddet türünü bu bağlarla sınırlanan ilişkiler içerisinde düşünmekle verilecek mesajda bir yanlışlık olduğu kanısındayım. ‘Ev içi’ ise, daha farklı bir anlayış getirmektedir ve bu terimin kullanılması hem kapsanabilecek şiddet alanını genişletecek hem de aile kurumu ile ‘birey olarak kadın’ kavramlarını yarıştıran ya da karşıtlayan mesajlara zemin sağlamaktan uzaklaşacaktır. Sözleşme’nin 3. maddesindeki diğer bir tanım ise ‘toplumsal cinsiyet’tir. Sözleşme’nin orijinal metninde “toplumsal cinsiyet, kadınlar ve erkekler için belli bir toplum tarafından uygun görülen ve sosyal olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylemler ve nitelikler anlamına gelir” denilmektedir. Bu “belli bir” ibaresi metnin Türkçe çevirisinde yoktur. Kanımca, bu da Sözleşme’nin temel mesajını zayıflatan bir unsurdur. Zira, Sözleşme’deki tanım açıkça ‘toplumsal cinsiyet’ ile ‘biyolojik cinsiyet’in farkını açıkça ortaya koyan bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Kanımca, Türkçe metinde “kadınlar ve erkekler için ‘toplum’ tarafından uygun görülen” denilmesi ise, ‘toplum’un homojen bir niteliği olduğu varsayımını yansıtır. Orijinal metindeki gibi ‘belli bir toplum’ denildiğinde ise toplumların zaman ve mekan açısından değişebilirliği ve çeşitliliği vurgulanmaktadır. Diğer bir önemli tanım, “kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, “kadınlara kadın olmalarından dolayı uygulanan ve/veya kadınları orantısız biçimde etkileyen şiddet”dir. Bu tanım doğrudan doğruya CEDAW GT 19’dan alınmıştır. Ancak, tanımın Türkçe tercümesinde ‘veya’ kelimesi düşürülmüştür. Daha önceki örneklerde olduğu gibi Sözleşme’nin Türkçe’sinde kullanılan ifade orijinal tanımın getirdiği alanı daraltıcı bir anlam taşımaktadır. Bu durum, her ne kadar Sözleşme’yi Türkçe okuyarak uygulayacaklar açısından yanlış bir algılamaya neden olabilecekse de, unutulmamalıdır ki, bu tür sözleşmelerin tercümeleri değil orijinal dildeki yazımları geçerlidir. Sözleşme’de, ‘kadınlar’ ifadesinin 18 yaş altındaki kız çocuklarını da kapsadığı açıkça belirtilmektedir ki bu da Sözleşme’nin kapsamının anlaşılması ve uygulama açısından çok önemlidir. Sözleşme’nin Giriş bölümünde, kadınlar ve erkekler arasında tarihsel bir güç eşitsizliği olduğu, bunun kadınlara karşı ayrımcılığı doğurup beslediği, kadınlara yönelik şiddetin bu ayrımcılığın bir yansıması olduğu ve şiddetin var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da güçlendirici bir rol oynadığı vurgulanmakta ve bunun bir ‘kısır döngü’ olduğu açıkça belirtilmektedir. Ayrıca, Sözleşme’de kadınlara yönelik şiddetin farklı türleri tanımlanmakta ve ev içi şiddetin de orantısız biçimde kadınlara yönelik olduğu belirtilmektedir. İstanbul Sözleşmesi CEDAW Genel Tavsiye 19 bağlamında geliştirilmiş olan ve daha sonraları çeşitli AİHM ve CEDAW İhtiyari Protokol kararlarına temel teşkil etmiş olan kadınlara yönelik şiddet tanımını bağlayıcı bir uluslararası yasa haline getirmekte ve kadınlar için bu tür şiddetten arındırılmış yaşam hakkını ihdas etmektedir.

12


Türk Kadınlar Birliği

Kabul ettiği temel ilkeler bakımından çok net olan bu Sözleşme, var olan hukuk sistemlerinin farklılığı da göz önüne alınarak uygulamada devletlere bir takım esneklikler tanımaktadır. Bilindiği üzere, İstanbul Sözleşmesi’nin 2.maddesi Sözleşmenin kapsamını ‘iki başlı’ olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda, Sözleşme’nin başlığında da yer aldığı üzere, hem ev-içi şiddet hem de kadınlara yönelik şiddet Sözleşme’nin kapsam maddesinde yer almaktadır. Ancak, gerek Sözleşme müzakerelerinin yansıttığı gerçek (bkz. Açıklama Notları) gerek de bugün Sözleşmeyi yorumlama durumunda olan GREVIO’nun anlayışı, taraf devletlerin İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerini öncelikle kadınlar ve kız çocuklarına yönelik olarak uygulamaktan sorumlu oldukları yönündedir. Bütün hükümlerin ev içi şiddetin diğer mağdurları (erkekler, çocuklar, yaşlılar gibi) için de uygulanabilmesi mümkündür ve taraf devletin ihtiyarindedir. GREVIO da bu konuyu ayrıntılı şekilde tartışmış ve 2.maddesinin yukarıda tanımlanan biçimde yorumlanması gerektiği hususunda görüş birliğine varmıştır. Zira Sözleşme her iki tür şiddetten bahsetse de, GREVIO’ya göre, bunlardan birine öncelik vermektedir. İstanbul Sözleşmesi öncelikle kadınlara yönelik şiddet sözleşmesidir. Zaten Sözleşme’nin 2. maddesi de, isteyen devletin Sözleşme’nin bütün hükümlerini ev içi şiddetin diğer mağdurlarına da uygulayabileceğini ancak bunu kadınlara yönelik şiddetle ilgili yükümlülüklerinde veya bu tür şiddetle mücadeleye ayıracağı maddi kaynak veya insan gücünde herhangi bir azaltmaya gitmeden yapabileceğini söylemektedir. Uygulamanın ne şekilde olacağı konusunda uygulayıcının niyet ve iradesi önemlidir. Sözleşme uygulayıcı için çok önemli bir araç olarak vardır. Her gün kadınların öldüğü bir ortamda hükümetin, “kadına yönelik şiddet bizim meselemiz, ev içindeki erkeklere yönelik şiddet değil, dolayısıyla biz İstanbul Sözleşmesi’ni öncelikli olarak kadınlara yönelik şiddet sözleşmesi olarak uyguluyoruz, taahhüdümüz de zaten bu yöndedir” şeklinde açık beyanlar vermesi etkili olur. Sözleşmenin toplumsal cinsiyete dayalı yaklaşımı temel alması da çok önemlidir. Devlete dört ayaklı (Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Siyasa olarak) bir yükümlülük getirerek İstanbul Sözleşmesi yeni bir adım atmıştır. Şimdiye kadar genelde Önleme, Koruma ve Kovuşturma olarak (bunların adları İngilizce P harfi ile başladığı için 3P deniyordu) düşünülen yükümlülüklere, İstanbul Sözleşmesi ile dördüncü bir yükümlülük (Siyasa) eklenmesi ile kadınlara yönelik şiddetle mücadelede bütünleşik/bütüncül bir çerçeve ile hareket etme gereği vurgulanır hale gelmiştir. Bu çok önemlidir çünkü İstanbul Sözleşmesi, CEDAW’a da paralel olarak, taraf devletlere kadınların güçlendirilmesi yükümlülüğünü de getirmektedir. Şiddetle mücadelenin bütünleşik siyasalar bağlamında desteklenmesi gerektiğini, bunun için kadınların ekonomik olarak da, siyasi olarak da güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bütüncül bir bakış açısıyla tanımlanması Sözleşmenin temel yaklaşımıdır. Burada bahsedilen ‘bütünleşik siyasa’ sadece kurumlar arasındaki entegrasyon/koordinasyon değildir. ‘Bütünleşik siyasa’, devletin toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışının bu mücadeleye yansıtılması gereğinin altını çizmektedir. Sözleşme (yasalar, önlemler, hizmetler, politikalar gibi) pek çok farklı alanda hükümler içermekte; hem maddi hukuka, hem usul hukukuna ilişkin düzenlemeler getirmektedir.

13


Türk Kadınlar Birliği

Altı çizilmesi gereken önemli bir unsur, devletin ve devlete bağlı olan kurumların/kişilerin sözleşme hükümlerini uygularken ve kadına yönelik şiddetle mücadele ederken yükümlülüklerinin açıkça belirtilmiş olmasına ilaveten, ‘özen yükümlülüğü’ adı altında devletin özel kişilere olan yükümlülüğünün de Sözleşme’de yer almış olmasıdır. Yani kadınlara yönelik şiddeti önleme, koruma, soruşturma ve cezalandırmada devletin sadece kendi ajanlarının yaptığı ya da yapmadığından sorumlu olmadığını, özel kişilere ilişkin olarak da ‘özen yükümlülüğü’ ile hareket etmek zorunda olduğu da açıkça belirtilmektedir. Bu açıdan, İstanbul Sözleşmesi Opuz davasında AİHM’nin verdiği karar ve CEDAW İhtiyari Protokol çerçevesinde verilmiş çeşitli CEDAW Komitesi kararları ile tam uyumludur ve bu kararları uluslararası bir sözleşme hükmü olarak pekiştirmektedir. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi, devletin doğrudan neden olduğu ihlaller ve ‘özen yükümlülüğü’nü yerine getirmemesi nedeniyle gerçekleşen kadınlara yönelik şiddet vakaları bağlamında tazminat sorumluluğu da getirmektedir. ‘Özen yükümlülüğü’ çerçevesinde şiddetle ilgili şikayetin geri çekilmesi durumunda da kovuşturmanın re’sen devam etmesi gibi ayrıntılı hükümler bulunmaktadır. Belli suçlara ilişkin olarak zaman aşımı süresinin muhakkak uzatılması (örneğin küçük yaştaki cinsel suçlarda mağdur reşit olduktan sonra şikayette bulunması için makul bir süre olması gerektiği gibi) öngörülmektedir. İstanbul Sözleşmesi’nde, uygulama için çok net model ve standartlar getirilmektedir. Verilecek olan her türlü destek hizmetinde hem genel hizmetlere ilişkin olarak geliştirilmesi gereken duyarlılıklara/unsurlara ilişkin hükümler vardır, hem de şiddete yönelik ihtisaslaşmış/özel destek hizmetlerinin olması gereği vurgulanmaktadır. Sözleşme ile birlikte (İHOP’un tercüme ettiği) Açıklayıcı Notları (explanatory memorandum) da okumakta fayda vardır. Örneğin ne tür destek hizmetleriyle neler isteniyor (psikolojik yardım, hukuki yardım, acil yardım hatları, sığınmaevleri, personel eğitimi vs.) bu notlardan ayrıntılı şekilde görülebilir. Bir önemli madde de Türkiye’de çok tartışılan kadınlara yönelik şiddet vakalarında arabuluculuk yapılması konusu ile ilgilidir. Sözleşme’de, bu konuda arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil bütün zorunlu alternatif çatışma çözüm yollarının yasaklanması hükmü vardır. Anında ve gerektiği gibi müdahale zorunluluğu ve risk değerlendirmesi konuları önemlidir. Bunun eğitim boyutu da vardır. Örneğin gazetede okuyoruz, polis kapıya gidiyor ancak kapının açılmasını beklediği için fail içeride kadını öldürüyor. Burada, doğru bir risk değerlendirmesi yapıldığını söyleyemeyiz; kolluğa bu gibi durumlara yönelik eğitim ve bilgilendirme yapılması ve hızlı ve etkili işleyecek bir altyapı kurulması Sözleşme’nin bir gereğidir. Göçmen, mülteci ve sığınmacı mağdurlara yönelik olarak da Sözleşme’de hükümler vardır. Önlemler bölümünde iltica başvurularının değerlendirilmesinde kadınlara yönelik şiddetin bir gerekçe olarak kabul edilmesi hükmü Sözleşme’de vardır. Sözleşme ayrıca medyanın ve politika yapıcıların desteğinin sağlanmasını istemektedir. Sivil toplumla özellikle kadına yönelik şiddet alanında çalışan STK’larla işbirliği yapılması devletin yükümlülüğü içerisindedir. Veri toplanması ve iyi örneklerin paylaşılması için de işbirliği öngörülmektedir.

14


Türk Kadınlar Birliği

Sözleşme’nin 42.maddesinde ise kültür, adet, din, gelenek veya “sözde” namus, kadınlara yönelik şiddet vakalarında haklı gerekçe olarak kabul edilemez denilmektedir. Şiddet uygulanması için de mağdurun kültürel, dini, toplumsal, geleneksel kural ve adetlere uygun davranmamış olduğu bir gerekçe oluşturamaz. İstanbul Sözleşmesi’nin bu hükmü, doğrudan doğruya CEDAW’ın önyargılar ve geleneklerin tasfiye edilmesine dair olan 5.maddesini yansıtır niteliktedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin Denetimi: İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı GREVIO’dur. Şu anda on üyeden oluşan bu bağımsız uzmanlar komitesi, yakın gelecekte, on beş üyeye çıkacaktır. Sözleşme’ye taraf devlet sayısı 25’e çıktığı zaman GREVIO üyelerinin sayısı da on beşe çıkacaktır. Eylül 2015’te GREVIO çalışmasına başlanmış olup, devlet raporlarına esas olacak soru kağıdı hazırlanarak Mart 2016 itibariyle GREVIO’nun web sitesinde, herkese açık bir bilgi olarak açıklanmıştır. Bu soru kağıdında yöneltilen sorular yoluyla GREVIO taraf devletlerden (denetleme sırası kendilerine geldiğinde) soruların cevaplarını içeren bir rapor göndermelerini istemektedir. İlk denetim evresinde bütün taraf devletlerin aynı sorulara yanıt veren nitelikte rapor sunmaları beklenmektedir. Bu uygulamada amaç genel durum tespitini yapabilmektir. İkinci evrede ise, her taraf devletin kendisine özgü öncelikli sorun alanları belirlenip denetleme bunlara yönelik olarak yapılacaktır. Soru kağıdının, kamuya açık şekilde ilan edilmesinin bir nedeni de sivil toplum örgütlerinin de aynı mesajı alarak gölge rapor hazırlamalarını sağlamaktır. Devletlerin hangi sıraya göre denetimden geçecekleri Sözleşmeye taraf olma tarihleri, bulundukları coğrafi bölge ve taraf oldukları ilgili konulardaki başka uluslararası denetim süreçlerinden geçme tarihleri göz önüne alınarak GREVIO tarafından belirlenmiştir. Bu bağlamda, Türkiye Sözleşme’ye ilk taraf olan devlet olması nedeniyle ilk denetim grubunda (2016) yer alması gerekirken, bu yıl CEDAW denetiminden de geçeceği için (Temmuz 2016) denetim bir yıl ileriye (2017) alınmıştır. Denetim süreci anket sorularına cevap olarak hazırlanacak devlet raporunun sunulması; resmi devlet heyetinin Strazburg’a gidip GREVIO üyeleriyle yüz yüze görüşme yapması ve bu süreçte GREVIO’ya iletilecek STK ‘gölge raporları’nın komite tarafından değerlendirilmesi yoluyla gerçekleşecektir. İlaveten, İstanbul Sözleşmesi’nin denetim süreci (CEDAW’dan farklı olarak) GREVIO Komitesi üyelerinden oluşan bir heyetin taraf devlete ziyaret yaparak gözlemlerde bulunmalarını da içermektedir. Bu ziyarette, gerekli görülen devlet yetkilileri ve STK’larla da konuşulacak, yerinde gözlem yapılacaktır. Bu sürecin sonunda, GREVIO’nun oluşturduğu rapor Avrupa Konseyi Taraflar Komitesi’ne gönderilecektir. Taraflar Komitesi, devletlerin temsilcilerinden oluşan siyasi bir organdır. Avrupa Konseyi’ndeki uygulama, GREVIO gibi bağımsız uzmanlar komitelerinden gelen değerlendirme raporlarının Taraflar Komitesi’nde kabul edilerek, rapora dayalı tavsiyelerle birlikte, doğrudan taraf devlete iletilmesi şeklindedir.

15


Türk Kadınlar Birliği

GREVIO’nun kadınlara yönelik şiddet ile ilgili vahim durumlarda devleti soruşturma yetkisi de olmakla birlikte, henüz bu doğrultuda bir uygulama örneği olmamıştır. GREVIO Komitesi’nin açıklanmış eğilimi, İstanbul Sözleşmesi’ni kadınlara yönelik şiddet sözleşmesi olarak uygulamaktır. Taraf devletlere GREVIO’dan giden rapor isteme yazısında da “bu Sözleşme’nin hükümleri öncelikli olarak kadınlara uygulanacaktır” diye açıkça belirtilmektedir. GREVIO’ya yazılacak ‘gölge rapor’larda bu konunun dile getirilmesi, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin doğru anlayışın yerleşmesinde etkili olacaktır. Bir taraftan GREVIO Komitesinin uygulamaları, bir taraftan da bu uygulamalara temel teşkil edecek geri bildirimler Sözleşme’nin taraf devletlerce nasıl anlaşılacağı ve uygulanacağını belirleyecektir. CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi insan hakları konusundaki uluslararası sözleşmelerinin etkisi konusunda yapılan değerlendirmelerin özünde devletin uygulama niyeti ile taraf olduğu varsayımı vardır. Türkiye açısından bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti İstanbul Sözleşmesi’ni çekincesiz olarak onaylamıştır; dolayısıyla bütünüyle uygulama yükümlülüğü vardır.

16


İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Karşılaştırılmasına İlişkin Tartışmalar

AMAÇ: Çalıştayın amacı 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kendi hedefi ve kendi içeriği çerçevesinde Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ile uyumsuz olan yönlerinin ortaya konulması ve bu bağlamda öneriler getirilmesidir. Tartışma: Uluslararası hukuk belgelerinin iç hukukumuzdaki yeri; Anayasa 90. Madde; İnsan hakları belgelerinin uygulanmasındaki isteksizlik; Hakimlerin uluslararası sözleşmeler konusundaki bilgisizliği. Taraf devletin iç hukuk kurallarını uluslararası sözleşmelere uygun hale getirmesinin esas olması konusunda mutabakata varılmıştır. Ancak Anayasanın 90.maddesine göre, uluslararası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşma hükümlerinin esas alınması gerektiği hatırlatılmıştır. Uluslararası Sözleşmelerin doğrudan uygulanması savunulan görüşler arasındaydı ancak uluslararası Sözleşmelerin ulusal mevzuata göre daha geri hükümler içerebileceği, dolayısıyla hangisi daha iyi standart getiriyorsa onun kullanılmasının uygun olacağı da dile getirilmiştir. Bir diğer görüş de hakim ve savcıların uluslararası Sözleşmelerden ziyade yasaları bildiği ve yasalara itibar ettiğiydi. Dolayısıyla Sözleşmelere uygun olarak yasaların uyumlaştırılmasının uygulamayı kolaylaştıracağı savunuldu. Öneri: İstanbul Sözleşmesi’nin girişinde yer alan uluslararası düzenlemelerin hepsine Türkiye’nin henüz taraf olmadığı ve taraf olunması gerektiği belirtilmiştir. Tartışma: İstanbul Sözleşmesi bağlamında eksikliği hissedilen ve/veya uyumsuzluk gösteren yasalara dair öneriler 1,5 yıldır yürürlükte olan bir uluslararası Sözleşmenin yok sayıldığı, hayata geçirilmediği ifade edilmiştir. İç hukuk kurallarının Sözleşmeye uygun hale getirilmesi gerekmekle birlikte bu konuda gelişme olmadığı belirtilmiştir. Öneri 1: Sözleşme kapsamında Eşitlik Çerçeve Yasası’nın çıkması, İş Kanunu’nun, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK), 6284 sayılı yasanın değişmesi, hatta Anayasa’nın değişmesi gerektiği belirtilmiştir. 6284 sayılı yasanın şiddeti önleyebilecek temel yasa olması ve Sözleşmeye doğrudan atıfta bulunması nedeniyle özellikle önemli olduğu, çalışma gerektirdiği ifade edilmiştir. Öneri 2: Bu konjonktürde hiçbir yasada değişiklik talebinde bulunmamak gerektiği, zira ortaya daha kötü bir yasa çıkabileceği endişesi dile getirilmiştir. İç hukukta istenilen uygulamalara yönelik başka stratejik planların yapılmasının kadın hareketi için daha doğru bulunduğu görüşü ifade edilmiştir.

17


Türk Kadınlar Birliği

Tartışma: İstanbul Sözleşmesi’nin Türkçe’ye çevirisine dair sorunlar İstanbul Sözleşmesi’nin KSGM’nin internet sitesinde de yer alan Türkçe çeviri metninde ciddi çeviri sorunları olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, Avrupa Konseyi’nin internet sitesindeki metnin Türkçesi’nin de tam olarak doğru olmadığı ifade edilmiştir. Tartışma: 6284’ün adı ve Giriş bölümü ile ilgili sorunlar İstanbul Sözleşmesi’nin adına bakıldığında Kadınlara Yönelik Şiddet (KYŞ) ilk sırada yer almakta, bununla birlikte 6284 sayılı yasada, KYŞ’in önlenmesi, ailenin korunmasından sonra ikinci sırada yer almaktadır. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin girişinde KYŞ’in niteliğine dair açıklayıcı bilgiler vardır. Öneri 1: 6284 sayılı yasada Ailenin korunması ifadesi yerine sadece kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması ifadesinin olması gerektiği belirtilmiştir. Aile kavramının yasada yer almasının KYŞ konularının arabuluculuk sistemine dahil edilme riskini de barındırdığı ifade edilmiştir. Öneri 2: İstanbul Sözleşmesi’nin giriş bölümünde olduğu gibi 6284’te de giriş bölümünde şiddetin yapısal niteliğine vurgu yapılabileceği ve tarihsel olarak eşitsiz gelişen güç ilişkilerinden kaynaklandığı, mağdurların çoğunun kadınlar olduğunun belirtilebileceği, hatta “Bu kanun yukarıdaki ilkeler çerçevesinde anlaşılır” ibaresi ile Sözleşme’nin giriş bölümünün 6284’e aynen konulabileceği ifade edilmiştir. Öneri 3: İstanbul Sözleşmesi’nin giriş bölümüne benzer bir bölümün 6284’ün gerekçesine konulabileceği belirtilmiştir. Öneri 4: İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan toplumsal cinsiyet, kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet, çoklu ayrımcılık, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi kavramların 6284’te tanımının yapılmasının gerekli olduğu ifade edilmiştir. Öneri 5: Sözleşme’de olduğu gibi kadın kavramının 18 yaş altı kız çocuklarını kapsadığının da belirtilebileceği, yine Sözleşme’de olduğu gibi mülteci, göçmen, sığınmacı vb. kadınlar için de ayrımcılık yapılamayacağının belirtilebileceği ifade edilmiştir. Öneri 6: Yasanın ilk maddesinde çok ayrıntılı yazmamak gerektiği, zaten hakimlerin de 1. Maddeyi okumadıkları belirtilmiştir. Bunu okutmanın avukatlara düştüğü, dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’ne göre hareket edilmesinin gerektiğinin yeterli olabileceği belirtilmiştir. Öneri 7: Yasanın giriş bölümünde taraf olunan insan ve kadın hakları ile ilgili uluslararası sözleşmeler şeklinde bir atıfta bulunulabileceği belirtilmiştir. Öneri 8: 6284 sayılı yasanın taslağında olmakla birlikte yapım aşamasında taslaktan çıkarılan kadının birey olduğuna dair ifadelerin yasada yer alması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 9: LBT ve engelli kadınlar gibi çoklu ayrımcılığa maruz bırakılan kadınların birey olarak görülmedikleri belirtilerek bu gruplara da girişte vurgu yapılması önerilmiştir.

18


Türk Kadınlar Birliği

ÖNLEME (PREVENTION) AV. HURİYE KARABACAK’IN SUNUMUNDA YER ALAN TESPİT VE ÖNERİLER: •

Sözleşme’de kadına karşı şiddetin kabullenilmesine yönelik tutumların, cinsiyet rollerinin ve klişelerinin değiştirilmesine yönelik bir vurgu olmasına rağmen, 6284’de ya da başka bir yasada böyle bir vurgu söz konusu değildir.

Sözleşme’de hem resmi eğitimin her seviyesinin, hem de resmi eğitim dışındaki eğitim faaliyetlerinin birçok konuyu içerecek şekilde ayrıntılı düzenlenmesine yönelik hükümler vardır. Ayrıca uzmanlara verilecek eğitim de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 6284 sayılı yasada kısaca ilk ve ortaöğretimde ders verilmesine ilişkin bir düzenleme vardır. Benzer biçimde personel eğitiminden de bahsedilmekle birlikte bu konular ayrıntılı olarak düzenlenmemiştir.

Şiddet Suçu Mağdurlarına Tazminat Ödenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ne taraf olunması gerekmektedir.

Tartışma: 6284 sayılı yasanın kadına yönelik şiddeti önleme niteliği ile ilgili sorunlar Yasanın kadına yönelik şiddeti önlemeye etkisi olmadığı vurgulanmıştır. Örneğin yasada eğitim öngörülmekle birlikte eğitimin tek başına önleyici bir etkide bulunamayacağı belirtilmiştir. Önlemenin, şiddet gerçekleşmeden öncesine dair olması gerektiği fakat bu yasada daha çok şiddetin gerçekleşmesinden sonrasının düzenlendiği ifade edilmiştir. Öneri 1: ‘Önleyici’ kavramına dair bir sözün olması önerilmiştir. Şiddete karşı bir önleyici çerçeve yasanın (tüm kanunları bağlayan ve gerekli atıfların yapıldığı), yine bu bağlamda bir Ayrımcılık Yasası’nın da olması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 2: Veriler talep edildiğinde “özel hayatın gizliliği” ilkesi öne sürülerek paylaşılmadığı bilgisi verilmiştir. Önleme için veri kaydı tutulmasının çok önemli olduğu, sorunun görünür olmasının çözülmesi için elzem olduğu belirtilmiştir. Öneri 3: Uygulamada, kanunda da açıkça belirtildiği halde şiddet gören kadınlara kendilerine tazminat ödenirse sonradan kocalarından tahsil edilemeyeceği ifade edilerek tazminat verilmediği, bununla birlikte ASPB’nin tazminatlar için ayırdığı bütçeden bahsedildiği ve hiç müracaat olmadığının iddia edildiği söylenmiştir. Şiddet gören kadınlara devletin İstanbul Sözleşmesi’ne uygun biçimde tazminat ödemesi gerektiği, sonradan örneğin fail kocaya rücu edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu noktada kadın örgütlerinin işin içinde olması önerilmiştir. Öneri 4: Kamu spotlarının engelli erişimine uygun olması için sözlü ve yazılı olarak betimlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

19


Türk Kadınlar Birliği

KORUMA (PROTECTION) AV. HURİYE KARABACAK’IN SUNUMUNDA YER ALAN TESPİT VE ÖNERİLER: Sözleşme koruma ve desteklemede çok sektörlü ve bütüncül yaklaşımdan oluşan bir sistemden söz etmektedir. 6284 sayılı yasada ise Bakanlığın koordinasyon sağlayacağına dair bir hüküm bulunmakla birlikte koruma ve destek hizmetlerinin nasıl sağlanacağı ya da kararların infazında kurumların görevlerini nasıl yerine getireceğine dair açıklık bulunmamaktadır. •

Sözleşmede ikincil mağduriyet temel tartışma konularından biridir. Yine bireysel ve toplu şikayet Sözleşmede düzenlenmiştir, ancak ülkemizde özellikle kadın örgütlerinin davalara müdahilliğinin kabul edilmesi önemli bir sorun olarak devam etmektedir.

Sözleşmede tecavüz, kriz veya sevk merkezlerinin kurulması açıkça düzenlenmiş olup, 6284 sayılı yasada sadece ŞÖNİM için düzenleme yapılmıştır.

Suça yönelik profesyoneller tarafından yapılacak bildirimler yasada bir yükümlülük olarak düzenlenmekte, buna karşın Sözleşmede bir yükümlülük değil bir hak olarak düzenlenmektedir. Özellikle mağdur haklarının korunması bakımından bu konu önemlidir.

Sözleşmede arabuluculuk ve barıştırmanın yasaklanması ana konulardan biridir. 6284 sayılı yasada bu konular yer almayıp yasanın yönetmeliğinde vardır.

Sözleşmenin kültür, gelenek, din ve sözde “namus”un şiddetin gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğine dair 42. Maddesini hem 6284 sayılı yasada, hem TCK’de yer almalıdır.

Tartışma: Şiddet gören kadınların güçlendirilmeleri, tek bir kurumda hizmet almaları Öneri 1: Şiddet gören kadınların güçlendirilmesine dair çalışmaların yapılmadığı belirtilmiştir. Genel olarak mağdurların korunmasının yanı sıra güçlenmelerine yönelik uygulamalar olması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 2: Şiddet gören kadınların başvuru aşamasında polis, mahkeme, savcılık, KOZA gibi birçok farklı kuruma başvuruda bulunmak zorunda kaldıkları ifade edilmiştir. Bununla birlikte, tüm bu birimlerin birbirinden bağımsız oldukları, koordinasyon içerisinde çalışmadıkları bilgisi verilmiştir. Ek olarak, ŞÖNİM’lerin tek kapı sistemini getirmek amacıyla kurulmakla birlikte bu işlevi yerine getiremedikleri de ifade edilmiştir. Şiddet başvurusunun yapılmasından infazına kadar tek bir kurumun sorumlu olması önerilmiştir. Tartışma: Tedbir kararlarının uygulanması Öneri 1: Tedbir kararlarının uygulamasıyla ilgili birçok sorunun yaşandığı bilgisi verilmiştir. Buna göre: Kararların büyük çoğunluğu kolluktan gelmektedir. Bir Aile Mahkemesi hakimi diğer işlerinin/ davalarının yanı sıra günde 3-4 tedbir kararı vermektedir. Bu rakam son derece

20


Türk Kadınlar Birliği

yüksek olup acilen karar verilmesi gerektiği için aileye özel, kişiye özel tedbir kararı verilememektedir. Halbuki bazı dosyalarda uzmanlarla görüşülünce durumun çok farklı olduğu anlaşılabilmektedir. Her olay birbirinden farklı olmakla birlikte, detaylar bilinmeden 6284 sayılı yasanın 5abcd hükmüne göre karar verilmektedir. (Bu durum polisler, savcılar gibi farklı kurumlardan da eleştiri konusu olmaktadır). Söz konusu kararlar ev içi problemleri çözmede yetersiz kalmaktadır. ASPB’ye rehabilite çalışmaları için yönlendirme yapılmakla birlikte, burada gerekli altyapı bulunmamaktadır. Alt yapı kurumlarının eksikliğinin hukukçular tarafından giderilemeyeceği açıktır. Şiddet gören kadınlar eve hapsedilerek KYŞ engellenemez. İstanbul Sözleşmesi’nin “özen gösterme” ilkesi gereğince bu alt yapı kurumlarının geliştirilmesinin devletin ve ASPB’nin görevi olduğu hatırlatılmıştır. Öneri 2: Mülki amirlerin, koruyucu tedbir kararı verme işini kolluk güçlerine bıraktıkları, genellikle haberlerinin olmadığı, ne barınma hizmeti, ne de psikolojik destek verildiği belirtilmiştir. Devletin “özen gösterme” ilkesi gereğince mülki amirlerinin tedbir kararları vermesi gerektiği vurgulanmıştır. Öneri 3: Tedbir kararlarının uygulanmasıyla ilgili diğer bir sorunun eşlerin ikisine birden tedbir kararı verilebilmesi olduğu bilgisi verilmiştir. Çelişkili olan bu durumun giderilerek sadece bir adet tedbir kararı verilmesi önerilmiştir. Öneri 4: Tedbir kararlarının İstanbul Sözleşmesi’ne uygun biçimde silahlı çatışma dönemlerinde de uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Tartışma: Kimlik ve iş değiştirme uygulamalarının iyileştirilmesi, kreş tedbirleri, idari ve adli kolluk Öneri 1: Şiddet riski nedeniyle can güvenliği tehlikesi olan kadınların kimlik değiştirme işlemlerinin yapılmasından önce kadınların bankalarla, SGK, Tapu Dairesi gibi kurumlarla yeni kimlikleriyle kuracakları ilişkilerin sonuçları hakkında bilgi verilmediği belirtilmiştir. Ek olarak, kimlik değiştirme başvurusu yapan bazı kadınlarla görüşme yapıldığında asıl problemin farklı olduğunun anlaşıldığı da aktarılmıştır. Kimlik değiştirmenin sonuçları hakkında talepte bulunan kadınlara detaylı bilgi verilmesi ve bu aşamada mutlaka hukuki yardım sağlanması önerilmiştir. Öneri 2: Şiddet gören kadınlar için tedbiren iş yeri değişikliğinin uygulamada yapılamadığı belirtilmiştir. Örneğin, iş yeri değişikliği hükmünün bir dosyada 2 sene uygulatılamadığı örnek olarak verilmiştir. Kamuda çalışan ve şiddet gören kadınlar için iş yeri değişikliğinin gerçekleştirilebilmesi için Devlet Memurları Kanunu’nda, Merkez Bankası Kanunu ve Üniversiteler Kanunu gibi yasalarda açık bir düzenleme ayrıca kurumlar arasında koordinasyon olması gerektiği ifade edilmiştir.

21


Türk Kadınlar Birliği

Öneri 3: 6284 sayılı yasada kreş tedbiri 2 ay ve 4 ay şeklinde düzenlendiği hatırlatılmıştır. Kreş yardımı mağdur açısından kendi başına hayatını idame ettirebilene kadar düzenli ve sürekli olması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca kreş yardımı, geçici maddi yardım gibi yardımların takdire bağlı olduğu ve etkili olabilmeleri için takdire bağlı olmaktan çıkarılarak zorunlu hale getirilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 4: İdari kolluk ve adli kolluk teşkilatlarının birbirinden ayrılmasının tedbir kararların alınıp uygulanamaması durumuna çözüm olacağı belirtilmiştir. İdari kolluk olması durumunda suç işlenmeden önce birtakım müdahalelerde bulunulmasının mümkün olacağı ifade edilmiştir. Tartışma: Kamu kurumlarında KYŞ farkındalığı ve toplumsal cinsiyet eşitliği KYŞ’in toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı belirtilerek şu bilgiler verilmiştir. KSGM, KYŞ’i önlemek amacıyla oluşturduğu eylem planından toplumsal cinsiyet eşitliği sözcüklerini çıkarmıştır. Siyasi iktidar eşitlik kelimesini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Eşitlik mi, adalet mi tartışmaları başlatılmış, konu kadınların insan hakları ekseninden çıkarılarak, kadınların erkeklere emanet olmasına ve onlara merhamet edilmesi gerektiğine getirilmiştir. Öneri 1: Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderecek uygulamaların geliştirilmesi önerilmiştir. Öneri 2: Hukukçularda KYŞ farkındalığının az olduğu, dolayısıyla Adalet Bakanlığı ve diğer kurumların, hukukçuların şiddet farkındalığını arttırmak için meslek içi eğitimleri sürekli vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Ancak eğitimlerin bağımsız uzmanlarca verilmesi önerilmiştir. Öneri 3: Emniyette şiddet bürolarında o konuda eğitilmiş yetenekli ve değiştirilmemiş elemanlarla çalışmaya devam edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Eğitimlerin içeriğine özen gösterilmesi ve bir sertifikasyon programına dönüşmesi önerilmiştir. Tartışma: Kürtaj Eşinden şiddet gören ve boşanma sürecinde hamile olup da bebeği aldırmak isteyen kadınların kürtaj yaptıramadıkları bilgisi verilmiştir. Yasa müsaade etse de fiili olarak devlet hastanelerinde ve hatta soruşturma açıldığı için özel hastanelerde bile kürtaj yaptırılamadığı, kadının bedeni üzerindeki söz hakkının devlet tarafından elinden alındığı belirtilmiştir. Hatta ensest mağdurlarının bebek aldıramadıkları için bir kez daha mağdur edildikleri ifade edilmiştir. Öneri: Medeni Yasa’da ve Türk Ceza Yasası’nda bu konularda düzenleme yapılması önerilmiştir. Tartışma: Erken evlilikler Küçük yaşta evliliklerin Medeni Kanunda yer almakla birlikte İstanbul Sözleşmesi ile çeliştiği ifade edilmiştir. Hakimlerin küçük yaşta evlenme izinleri için önlerine gelen dosyalarda vic-

22


Türk Kadınlar Birliği

danlarıyla baş başa kaldıkları, evliliğe izin vermedikleri takdirde birlikte yaşanılacağı anlaşılınca çocuğu korumak adına evlenmeye izin verdikleri belirtilmiştir. Öneri 1: Bu gibi durumlarda evlilik izini vermek yerine bu başvurulardaki kız çocuklarının korunmaya muhtaç çocuk statüsüne alınabileceği ve aile istismarından kurtarılabileceği ifade edilmiştir. Öneri 2: Erken evlendirmenin TCK’ye girmesi gerektiği belirtilmiştir. Öneri 3: Medeni Yasa’daki evlenme yaşının İstanbul Sözleşmesi’ne uygun biçimde yükseltilmesinin gerektiği ifade edilmiştir. Tartışma: Çoklu ayrımcılık 6284 sayılı yasanın giriş bölümünde çoklu ayrımcılığa maruz kalan kadınların belirtilmediği, bunun da uygulamada çeşitli sorunlara yol açtığı ifade edilmiştir. Koruyucu tedbirlerin özellikle engelli kadınlar için yetersiz olduğu vurgulanmıştır. Öneri 1: Çoklu ayrımcılığın 6284 sayılı yasanın girişinde ve TCK’de da yer alması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 2: Şiddet gören kadınlara dair tutulan verilerde çoklu ayrımcılığa maruz kalan kadınlara yönelik detaylı bilgilerin olması gerektiği belirtilmiştir. Örneğin bu verilerde kadınların gördükleri şiddet nedeniyle mi engelli olduklarının bilinmesi önemli bir konu olduğu ifade edilmiştir. Öneri 3: İhbar hatlarının engelli kadınlar için erişilebilir hale getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Öneri 4: Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik’te zihinsel engelli kadınlar açısından Anayasa’ya aykırı hüküm bulunduğu belirtilerek, bu hüküm nedeniyle söz konusu kadınların sığınaklar yerine Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerine gönderildiği ifade edilmiştir. Ayrıca hükmün Yönetmeliğe de aykırı biçimde tüm engellerine uygulandığı, fiziksel engelli kadınların da sığınaklar yerine nedeniyle Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerine gönderildiği, bu kurumların adreslerinin açık olması nedeniyle failler tarafından rahatlıkla bulunabildikleri, bunun da engelli kadınlar için hayati risk teşkil ettiği belirtilmiştir. Sığınakların tüm engelli kadınları kabul etmesi ve erişilebilir hale getirilmelerinin gerektiği belirtilmiştir. Öneri 5: Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik’e göre 60 yaşından büyük şiddet gören kadınların sığınaklara kabul edilmemesi nedeniyle yaşa bağlı ayrımcılığın da oluştuğu, uygulamada 65 yaşından önce huzurevlerinde kalmanın mümkün olmaması nedeniyle 60 – 65 yaş arası kadınlarla ilgili de kalacak yer sıkıntısı yaşandığı ifade edilmiştir. Şiddet gören 60 – 65 yaş arasındaki kadınların sığınaklara kabullerinin yapılmasının gerektiği belirtilmiştir.

23


Türk Kadınlar Birliği

Öneri 6: Yasa metninde çoklu ayrımcılığa maruz kalan kadınların yaşadıklarının giderilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması, özel önlemlerin alınması ve bunun ayrımcılık olarak yorumlanamayacağının belirtilmesi önerilmiştir. Ancak hem yasadaki “Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz” hükmünün, hem de AY 10. Maddedeki ayrımcılık yasağının bunu karşıladığı, dolayısıyla kanunda ayrıca yer almasına gerek olmadığı söylenmiştir. AY 10. Maddede de bulunmaması nedeniyle cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin açıkça hem 6284 sayılı yasa metnine hem Anayasaya eklenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 7: Engelli kadınlar için ödenmekte olan evde bakım ücretlerinin, söz konusu kadınlar evde bakım ücretini almakta olan kişiler tarafından şiddet görerek evden uzaklaşsalar da, şiddet uygulayan kişilere ödenmeye devam edildiği bilgisi verilmiştir. Evde bakım ücretlerinin engelli kadınlara ödenmesi ve şiddet görerek evden uzaklaşan kadınlar için Engelli Birimi ile koordineli çalışma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 8: Özellikle LGBT gruplara karşı insanlarda içselleştirilmiş ayrımcılığın söz konusu olduğu, bu grupların şiddet gördükten sonra kamu kurumları ile ilişkilendiklerinde ciddi sorunlar yaşadıkları, dolayısıyla da etkili sonuçlar alınmadığı belirtilerek bu konunun halledilmesi gereken önemli bir sorunlardan biri olduğu ifade edilmiştir.

YARGILAMA- KOVUŞTURMA (PROSECUTION) AV. HURİYE KARABACAK’IN SUNUMUNDA YER ALAN TESPİT VE ÖNERİLER: •

Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi gibi önemli bir konunun ayrı bir yönetmelikle düzenlenmesi gerekir.

Sözleşmede zaman aşımı ile ilgili mağdurun reşit olduktan sonra başvuru hakkından bahsedilmektedir. Yasalarımızda bununla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Sözleşmenin bütüncül yaklaşımına rağmen 6284 sayılı yasa önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınmasına odaklanmış sınırları son derece dar bir düzenlemedir. Yasada, Sözleşmenin koruma ve yargılama hükümlerine kısmen karşılık gelecek hükümler bulunmaktadır.

6284 sayılı yasada uygulayıcıların kusurlu davranışlarına dair bir yaptırım bulunmamaktadır.

Öneri 1: Faillerin soruşturulması ve cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Sözleşmesi hükümleri ile TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) arasında uyumsuzluklar olduğu için 6284 ve Medeni Kanun’un yanı sıra bu kanunlar da değişiklik gerekmektedir.

24


Türk Kadınlar Birliği

Öneri 2: Koruma kararlarının ihlal edilmesi konusunda Aile Mahkemesine şikayetçi olunduğunda itiraz süresine ilişkin bir düzenleme olmakla birlikte, bu şikâyetin ne kadar süre içerisinde sonuçlanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı belirtilmiştir. Bununla ilgili bir açıklamanın 6284 sayılı yasaya açıklama eklenmesi önerilmiştir. Tartışma: Suçun çocuğa karşı ya da çocuğun gözünün önünde işlenmesi İstanbul Sözleşmesi’ne göre ağırlaştırıcı sebeptir. Öneri 1: 6284 sayılı yasada da suçun çocuğun gözünün önünde işlenmesi halinde de bu durum ağırlaştırıcı sebep sayılmalıdır. Tartışma: Şiddet uygulayana yönelik çalışmalar Şiddet uygulayanla çalışma yapmak konusunda farklı ülke uygulamaları olduğu, bununla birlikte pek çok ülkenin bu konuda geri adım attığı zira failler için ne kadar para harcanırsa harcansın, istemedikçe şiddet uygulamaktan vazgeçmedikleri ve kaynakların gereksiz bir yere aktarılmasının söz konusu olduğu ifade edilmiştir. Diğer bir görüş de kadınların KYŞ konusunda çok fazla eğitim aldıkları olmuştur. Faillerin öncelikle cezasız kalmamasının sağlanmasının en terbiye edici davranış olduğu belirtilmiştir. Ek olarak KYŞ ile topyekün mücadele edebilmek için beşikten mezara kadar tüm alanlarda eğitime ve davranış değişikliğine ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir. Tartışma: Alkol ve madde bağımlısı şiddet uygulayıcılar Alkol ve madde bağımlısı olan tüm faillere sağlık tedbirinin uygulanmaması nedeniyle, mağdurun daha çok mağdur olduğu, faile sağlık tedbiri uygulamak için TCK ve CMK’de yeterli enstrüman olduğu ifade edilmiştir. TCK’de “toplum açısından tehlike arz etmesi” durumunda tedbir uygulanabildiği belirtilmiştir. Özel bir hükümle eşi, ailesi ve çocukları gibi yakın ilişkide olduğu kişiler açısından tehlike arz eden kişilerle ilgili hakimin Cumhuriyet Savcısını yönlendirip bir uygulama mekanizması oluşturabileceği ifade edilmiştir. Hakim kararı ile bu kişilerin hekim tarafından tedaviye sevk edilmesi önerilmiştir. Alkol ve madde bağımlısı olan faillere istemedikleri halde rehabilitasyon ve tedavi çalışması uygulanmasına karşı çıkan görüşler de olmuştur. Bunun insan hakkı ihlali anlamına geleceği ifade edilmiştir. Özellikle damar içi madde kullanıcılarının halihazırda haklarının çiğnendiği söylenmiştir. Failin rehabilitasyonundan bağımsız mağdurları korumanın ve güçlendirmenin hedeflenmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna karşın, örneğin madde bağımlısı oğlunun tedavi ettirilmesi konusunda mahkemelerde yalvaran anne-babaların olduğu ve hakları da yarıştırmak gerektiği, hasta hakları ile yaşam hakkının burada karşılaştırılması gerektiği, bu yapılmadıkça bu durumun failleri güçlendirdiği belirtilmiştir. Makbul ve makbul olmayan mağdur ayrımı yapıldığı, örneğin trans kadınların sığınaklara alınmadığı ifade edilmiştir.

25


Türk Kadınlar Birliği

Tartışma: Zorlama Hapsi Yasadaki zorlama hapsinin verilmesinde çok büyük sıkıntılar olduğu belirtilmiştir. Öncelikle savunma almadan zorlama hapsi vermenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında sıkıntılı olduğu, bir çeşit hürriyeti kısıtlayıcı ceza olduğu için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) geri döneceği düşünülmektedir. 15 gün olan itiraz süresinin de çok uzun olduğu ve 1 haftaya düşürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Aradan geçen zaman içinde eşlerin barışabildiği ve şikayetten vazgeçildiği ifade edilmiştir. Zorlama hapsinin açık cezaevlerinde infaz edilmesinin de caydırıcı olmadığı bilgisi verilmiştir. Öneri 1: Zorlama hapsinin olmaması gerektiği, bununla birlikte failin mağdura zarar vermesinin de engellenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faillerin kadın ve çocuklara yönelik tehditlerinin örneğin trafikte iki kişinin birbirini tehdit etmesinden farklı olduğunun anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 2: Faillere savunma hakkı verilmesi gerektiği, zira kadın hakları savunucularının aynı zamanda insan hakkı savunucuları oldukları belirtilmiştir. Öneri 3: 6284 sayılı yasanın İstanbul Sözleşmesi ile aynı dönemde yapılması nedeniyle, başka yasalarda olması gereken hükümlerin bu yasaya bindirildiği, dolayısıyla kanunun yaşlandığı ifade edilmiştir. Kanun etkili uygulanması için fırsat tanınması ve yeterli yaptırım konulmasının elzem olduğu hatırlatılarak, kanundan bu haliyle verim alınmadığı belirtilmiştir. Bu bağlamda iki konu üzerine yoğunlaşılması önerilmiştir. İlk olarak itiraz müessesesinin işe yaramadığı ve tümüyle değiştirilerek uygulanabilir hale getirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. İkinci olarak da tedbir kararını verenin hâkim olduğu, dolayısıyla kararın ihlalinin kadını korumaktan ziyade mahkemenin şahsiyetine karşı gelmek anlamına geldiği, buna rağmen zorlama hapsi verilmediği belirtilmiştir. Zorlama hapsinin fiiliyatta bir ceza hukuku müessesesi olmadığı, sadece bir disiplin aracı olduğu ama sabıkaya dahi işlenmeyerek işlevsizleştiği ifade edilmiştir. Hakimlerin bu durumlarda olaya özgü bir-iki cümle yazmaları önerilmiştir. Öneri 4: 6284 sayılı yasada şiddet faili kolluk mensubu olması halinde sadece silahını teslim düzenlemesinin olduğu hatırlatılmıştır. Ancak bu durumlarda hem tedbir kararlarının tebliğinde sorun olabildiği, hem silah müsaderesinin gerçekleşmeyebildiği ya da söz konusu şahısların ruhsatsız silahlara erişiminin olabildiği bilgisi verilmiştir. Şiddet faili kolluk mensubuysa özel düzenleme olması ve takibinin de özel bir şekilde yapılması önerilmiştir. Öneri 5: Şiddete maruz bırakılan görme engelli kadınlar için çağrılı koruma uygulamalarının Sözleşme’deki yeterli ve hızlı koruma hükmü ile bağdaşmadığı, zira failin yaklaştığı görülemeyeceği için bu uygulamanın yararsız olduğu ifade edilmiştir. Bu bağlamda elektronik kelepçe uygulaması önerilmiştir. Öneri 5: Kamu görevlilerinin (polis, SHU vs.) şiddet gören ve vasisi olan engelli kadınların vasileri ile görüştüğü, ancak vasinin şiddet uygulayıcısı olma ihtimalinin göz önünde bulun-

26


Türk Kadınlar Birliği

durulması, alanda çalışan uzmanların bu konuda farkındalıklarının artırılması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 6: Tutuklanan failin serbest bırakıldığında mağdurun haberinin olmadığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda CMK’de paralel düzenleme yapılması gerektiği ve tedbir kararlarının mağdur açısından hemen, fail açısından ise tebliğden itibaren başlaması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 7: 6284 sayılı yasada basit yargılama usulünü getiren tasarının vurgulanması gerektiği belirtilmiştir. Ek olarak, hakimlerin iş yükleri yoğun olmakla birlikte gecikmesinde sakınca bulunulan hallerde özel karar alınması gerektiği ifade edilmiştir. BÜTÜNCÜL POLİTİKALAR (POLICY MAKING) AV. HURİYE KARABACAK’IN SUNUMUNDA YER ALAN TESPİT VE ÖNERİLER: •

Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalar ile ilgili Sözleşmenin ayrıntılı tanımlamaları vardır. Bu konuların Eşitlik Çerçeve Yasası’nda düzenlenmesi gerekmektedir. Bu eşitlik politikaları ile ilgili kurumlar neyi nasıl yapacaklar, eylem planları nasıl olabilir gibi konuların ayrıca bir yönetmelikle belirlenmesi gerekebilir.

En önemli başlıklardan birisi finansal kaynaklardır. Sözleşmeye göre şiddeti önleme ve bununla mücadeleye ilişkin politikaların uygulanması için kaynak ayrılması düzenlenmiştir. Mevzuatımızda kaynak konusuna hiç değinilmemektedir ancak en çok açıklanmaya ihtiyacı olan, kararların infazı için önemli başlıklardan bir tanesi bu konudur.. Öncelikle bütçe kanununda bir değişiklik gerekmektedir.

Veri toplama ve veri inceleme konusu Sözleşmede çok geniş anlamda anlatılıp tarif edilirken 6284 sayılı yasada sadece verilen tedbir kararlarına ilişkin bir istatistik tutulmasından bahsedilmektedir. Bu açıdan Sözleşme ile yasa uyumlu değildir.

Kültür, örf-adet, gelenek veya sözde “namus”un şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceği hükmü TCK’de ve 6284’te de yer almalıdır.

Sözleşmede zorla evlendirmeye dair bir yasak bulunmakla birlikte mevzuatımızda bu konu müstakil bir suç sayılmamaktadır.

Öneri 1: 6284 sayılı kanunun uygulanmasından sorumlu olan ASPB ile tedbir kararı veren Aile Mahkemesi Hakimleri veya mülki amirler arasında herhangi bir bağ bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca polis, savcılık ve ŞÖNİM’in birbirlerinden bağımsız çalıştıkları da belirtilmiştir. Bir örnek olarak, hakkında tedbir kararı alınan kadının çocuklarını okula kaydedemediği veya sosyal güvenlikten mahrum kalabildiği, dolayısıyla tedbirin kaldırılması için başvuruda bulunduğu ifade edilmiştir. Bütüncül politikaların oluşturulması için kurumlar arasında koordinasyon olması gerektiği vurgulanmıştır.

27


Türk Kadınlar Birliği

Öneri 2: Kadına yönelik şiddet bir ‘asayiş sorunu’ olarak ele alındığı için ASPB’den ziyade polis, hakim, savcı ile sorunun çözülmeye çalışıldığı ifade edilmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesine yönelik önlemlerin ön plana çekilmesi ve ASPB’nin rolünün artırılması gereği vurgulanmıştır. Öneri 3: Devletin, KYŞ alanında İstanbul Sözleşmesi’nde tarif edildiği şekilde veri toplaması gerektiği belirtilmiştir. Tartışma: Sivil toplum katılımı İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gerçekleştirilmesi gereken mücadeleye sivil toplum katılımını desteklediği belirtilmiştir. Bununla birlikte 6284 sayılı yasaya ilişkin davalarda sadece ASPB’nin mağdur sıfatıyla müdahil olduğu, kadın STK’ların müdahilliği reddedildiği ifade edilmiştir. Erkek şiddeti nedeniyle öldürülen kadınların davalarında Bakanlığın hem gerekli tedbiri almayarak fiiliyatta failin yanında yer almasının, hem de sonrasında mağdur sıfatıyla davaya müdahil olmak için başvurmasının çelişkili bir durum olduğu belirtilmiştir. Öneri 1: ASPB’nin sorumlulukları nedeniyle ceza davalarında müdahil olamayacağının, kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddete ilişkin davalara kadın örgütleri müdahil olabileceğinin düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 2: İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadelenin STK’larla işbirliği içerisinde yürütülmesini öngörmekle birlikte uygulamada devletin kendi STK’larıyla bu işbirliğini gerçekleştirdiği belirtilmiştir. Devletin kadına yönelik şiddetle mücadelede bağımsız kadın STK’larla işbirliği gerçekleştirmesi önerilmiştir. Öneri 3: İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın birlikte ele alındığı ve yasa uygulayıcıların STK’larla birlikte düşüneceği eğitimlerin/çalışmaların olması gerektiği ifade edilmiştir. Tartışma: Polis eğitimleri Polisin şiddet gören kadınlara yaklaşımının son derece sorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kolluğun yegane algısının uzaklaştırma kararı olduğu, can güvenliği farkındalığının olmadığı belirtilmiştir. ASPB’nin binlerle ifade edilen sayılarla polis eğitimi verdiği, ancak sık yaşanan tayinler nedeniyle eğitimlerin işlevsiz olduğu belirtilmiştir. Öneri: Her karakolda sertifikalı ve tayin edilmeyen personelin bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Tartışma: Devlet mensuplarının söylemleri Öneri: 6284 sayılı yasada devlet mensuplarının söylemlerinin Sözleşmenin içeriğine aykırı olduğu durumlarda bunun da devletin “özen yükümlülüğü” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

28


Türk Kadınlar Birliği

Tartışma: Mali hükümler Finansal sorun konusunda ASPB’nin bütçesinin Diyanet’in bütçesinden büyük olduğu ve İl Müdürlükleri aracılığıyla para dağıttığı, bununla birlikte meslek uzmanlarından ziyade yeterli niteliğe sahip olmayan kişilerin işe alındığı belirtilmiştir. Örnek olarak ŞÖNİM’ler verilerek ellerinde imkan ve yetki bulunmaması nedeniyle neredeyse sadece istatistik tutabildikleri belirtilmiştir. Öneri 1: Toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemenin bir ilke olarak yer alması gerektiği belirtilmiştir. Merkezi bütçeden “şiddetle mücadele” başlığı altında pay ayrılmasının ayrıca yerel bütçelere de bir pay konulması gerektiği ifade edilmiştir. Bu bağlamda Yerel yönetimler Kanununda da değişiklik gerektiği belirtilmiştir. Öneri 2: Sığınakta kalan kadınlara verilen aylıkların yardım olarak geçmesi yanlış. Bunun yardım olması başvuruya bağlı olması ve istenildiğinde kesilebileceği anlamına gelir. Oysa bu bir haktır, verilmesi zorunludur. Öneri 3: Sığınaklardaki göçmen kadınlar için illere göre Farsça, Arapça, Rusça gibi dillerde konuşan tercümanlara ilişkin bütçe olması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 4: Sığınaklara kabulleri yapılmayan 12 yaş üzeri oğlan çocuğu olan şiddet gören kadınlar ve hastalar vs. gibi gruplar için formül bulunması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 5: BM Kadın Dostu Kentler projesinin, belediyelerin kadınlar için bütçe ayırmaları nedeniyle başarılı olduğu vurgulanmıştır. Toplumsal cinsiyete duyarlılığın, bütçenin yanı sıra stratejik planlarda ve il eylem planlarında da olması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 6: Tüm karakollara ve savcılıklara sosyal hizmet uzmanlarının alımının yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Tartışma: İstanbul Sözleşmesi ile uyumlu hale getirilmesi gereken diğer kanunlar Öneri 1: Zorla evlendirmenin açıkça suç sayılması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 2: Kültür, örf-adet, gelenek veya sözde namusun şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin TCK’de ve 6284’te bir madde olması gerektiği belirtilmiştir. Öneri 3: Arabuluculuk ve uzlaşma yasağının daha geniş bir ifadeyle alternatif uyuşmazlık çözümlerinin KYŞ durumunda zorunlu tutulamayacağının yasada da yer alması gerektiği ifade edilmiştir. Buna dair CMK’de de düzenleme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 4: Eşe karşı suç işlenmesinin ağırlaştırıcı sebep olması hükmünün eski eşe karşı, sevgiliye karşı vb. olarak genişletilmesi gerektiği belirtilmiştir. Öneri 5: İkincil mağduriyete ilişkin düzenlemelerin ve cinsel şiddet mağdurları için koruyucu ve destekleyici hizmetlerin TCK’de, CMK’de ve 6284’te yer alması gerektiği belirtilmiştir.

29


Türk Kadınlar Birliği

Öneri 6: Sözleşmede cinsel şiddet kriz merkezlerinden bahsedilmekle birlikte bu merkezlerin halen kurulmadığı ifade edilmiştir. Sözleşmede bahsedildiği şekliyle bu merkezlerin kurulması önerilmiştir. Öneri 7: Müştekinin ve mağdurun ifadesi alınırken hem avukat hem psikolog bulundurma zorunluluğunun olması gerektiği ifade edilmiştir. Öneri 8: Medenin Yasa’nın İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı hükümlerinin değişmesi gerektiği belirtilmiştir.

30


İstanbul Sözleşmesinin Politika, Önleme, Koruma ve Yargılama ilkeleri çerçevesinde 6284 sayılı Yasanın Değerlendirilmesi Sonuç Tablosu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) İmzaya Açılma Tarihi: 11 Mayıs 2011 Resmî Gazete Yayım Tarihi: 08 Mart 2012 Yürürlüğe Girdiği Tarih: 01 Ağustos 2014 1 İstanbul Sözleşmenin adında “kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi» ibaresi yer almaktadır. 2 Sözleşmede kullanılan “ev içi şiddet” terimi Türkçe resmi çeviriye “aile içi şiddet” olarak aktarılmıştır.

GİRİŞ

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun

Kabul Tarihi: 08 Mart 2012 Resmî Gazete: 20 Mart 2012

1 Yasanın adında ilk sırada “ailenin korunması” yer almaktadır. “Kadına karşı şiddetin önlenmesi” ise ikinci sıradadır. 2 “Ev içi şiddet” tanım olarak Yasada yer almakla birlikte başka hiçbir yerde bundan söz edilmemektedir. Bunun yerine “aile içi şiddet” terimi kullanılmaktadır. Yasada bir Giriş Bölümü bulunmamaktadır

DEĞERLENDİRMELER Gerek Sözleşmenin Türkçeye çevirisinde, gerekse 6284 sayılı Yasada “aile içi” ibaresinin tercih ediliyor olması yasa koyucunun kadını birey olarak kabul etmeyip ailenin içinde değerlendirdiği anlamına gelir. Yasa koyucu açısından ailenin korunmasının, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesinden daha öncelikli olduğu görülmektedir.

DEĞERLENDİRMELER

1 Sözleşme, kapsamıyla doğrudan ilişkili en 1 Yasa, sadece İstanbul Sözleşmesi’ni ve diğer 1 Yasada ilgili uluslararası tüm belgelerin önceönemli uluslararası hukuk belgelerini dikkate kanuni düzenlemeleri esas aldığını söylemek- likli olarak değerlendirileceği yer almalıdır. tedir. aldığını açıkça belirtmektedir. 2 Sözleşme toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlan- 2 Yasada kadınlara karşı şiddetin yapısal niteli- 2 Yasada toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ması ile kadınlara karşı şiddetin ortadan kaldırıl- ğine ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin tek kadınlara karşı şiddetin yapısal niteliğinin ması arasında sağlam bir bağlantı kurmaktadır. bir cümle bulunmamaktadır. tanındığına ilişkin bir düzenleme olmalıdır. Kadınlara karşı şiddetin yapısal niteliğini tanımakta, bu olgunun kadınlarla erkekler arasında tarihsel olarak eşitsiz gelişen güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu söylemektedir. 3 Giriş bölümünde uluslararası insani hukuk 3 Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma 3 İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından temel ilkeleri ile Uluslararası Ceza Mahkeme- Tüzüğüne taraf değildir ve Yasadaki tedbirle- sonra Türkiye’nin Uluslararası Ceza si Roma Tüzüğüne atıfta bulunulmaktadır. rin silahlı çatışmalar sürerken de uygulanaca- Mahkemesi Roma Tüzüğüne taraf olması ğı ayrıca belirtilmemektedir. gerekmektedir. Yasadaki tedbirlerin silahlı Sözleşme’nin silahlı çatışmalar sürerken de çatışmalar sürerken de uygulanacağı ayrıca uygulanmasını öngörmektedir. belirtilmelidir. 4 Sözleşme ev içi şiddet mağdurlarının çoğun- 4 Yasada ev içi şiddet mağdurlarının çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu vurgulaluğunu kadınların oluşturduğuna dair bir mıştır. vurgu yoktur. 5 Çocuklar söz konusu olduğunda, çocukların 5 Yasada çocuklar için tanıklık etmenin travma mağdur sayılmaları için şiddetten doğrudan yaratıcı bir durum olduğu belirtilmemiştir. etkilenmelerinin zorunlu olmadığı, ev işi şiddete tanıklık etmenin de travma yaratıcı bir durum olduğu, dolayısıyla bu tanıklığın da mağduriyet olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 31


Türk Kadınlar Birliği

I.BÖLÜM: Amaçlar, Tanımlar, Eşitlik ve Ayrım Gözetmeme ve Genel Yükümlülükler (Madde 1-6)

I. BÖLÜM: Amaç, Kapsam, Temel İlkeler ve Tanımlar

1 Sözleşme kadınlara karşı şiddeti önleme ve bu 1 Yasada toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet terimleri olguyla mücadele yükümlülüğünü kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanması anlamın- tanımlanmamıştır. da daha geniş bir çerçevede ele aldığından, “toplumsal cinsiyet” ve “kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet” terimlerini tanımlamıştır.

2 Yasada kadın tanımının 18 yaşından küçük 2 Sözleşmenin uygulanabilirliği yalnızca yetişkin mağdurlarla sınırlı değildir. “Kadın” ta- kız çocuklarını da kapsadığını belirten bir nımının 18 yaşından küçük kızları da kapsadığı düzenleme bulunmamaktadır. açıkça belirtilmektedir. 3 Ayrımcılık yapılmayacak durumlar ayrıntılı bir şekilde sayılmıştır; Toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni durum, göçmenlik, mültecilik veya benzer durumlarda ayrımcılık yapılamaz.

3 Yasada kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirlerin ayrımcılık olarak yorumlanamayacağına ilişkin bir hüküm vardır. Ancak toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni durum; göçmenlik, mültecilik veya benzer durumlarda Yasanın ayrım gözetilmeksizin uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yoktur. 4 Devlet yükümlülükleri ve gereken özeni gös- 4 Devlet yükümlülükleri, gereken özeni terme sorumluluğu başlığında kamu görevlileri- gösterme sorumluluğu ve kamu görevlilerinin nin yükümlülüğü özel olarak vurgulanmıştır. yükümlülüğü ile ilgili özel bir vurgu yoktur. 5 Devlet dışı aktörlerin şiddet eylemlerinden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlamak amacıyla gereken yasal veya diğer tedbirler alınır.

32

5 Devlet dışı aktörlerin şiddet eylemlerinden kaynaklı mağduriyetlerin nasıl tazmin edileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.

DEĞERLENDİRMELER Sözleşmenin giriş bölümündeki bu hükümler Devletin kadınlara yönelik şiddetle mücadelede belirlemesi gereken önleyici ve bütüncül politikalarla ilgilidir. 6284 sayılı Yasa ise sadece acil durumda geçici koruyucu ve önleyici tedbirler almaya odaklanmış bir yasadır. Yasada şiddetin yapısal niteliğine yönelik bir değerlendirmenin yanı sıra önleyici ve bütüncül politikalara ilişkin düzenleme bulunmalıdır.


Türk Kadınlar Birliği

BÜTÜNCÜL POLİTİKALAR Bölüm II- Bütünsel Politikalar ve Veri Toplama (Madde 7-11) 1 Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar (6)

2 Kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalar (7) 3 Finansal kaynaklar (8) Her türlü şiddet eylemini önlemeye ve bunlarla mücadeleye yönelik bütüncül politikaların, tedbirler ve programların uygulanması için finansal kaynaklar ve insan kaynakları tahsis edilecektir.

Yasada bu başlıkta bir bölüm bulunmamaktadır.

DEĞERLENDİRMELER

1 Yasada toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar 1 ve 2/ Sözleşmeye göre toplumsal cinsiyete başlıklı bir düzenleme bulunmamaktadır. duyarlı, kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalardan bahsedebilmek için 6284 sayılı Yasa kapsamında görevli tüm kuruluşların gözetip izleyecekleri kılavuzlar ve protokollerin hazırlanmış olması ve ayrıca bunun kullanım ve yararları konusunda ilgililere eğitim verilmesi gerekmektedir. 2 Kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalar başlıklı bir düzenleme yoktur. 3 Yasanın Mali Hükümler başlıklı bölümünün 3. Sözleşme doğrultusunda toplumsal cinsiyet İstanbul Sözleşmesinin Finansal Kaynaklar eşitliğini hayata geçirecek politikalar için merbölümüyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Yasa- kezi bütçeden pay ayrılması gerekmektedir. da sadece mağdur ve fail için alınacak geçici tedbirlere ilişkin masrafların nasıl karşılanacağı belirtilmektedir. 4 Hükümet dışı örgütler ve sivil toplum başlık- 4. Sözleşme doğrultusunda sivil toplum kurulı bir düzenleme yoktur. luşları desteklenmeli ve bu kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.

4 Hükümet dışı örgütler ve sivil toplum (9) Kadına yönelik şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşları desteklenecek ve bu kuruluşlarla işbirliği yapılacaktır. 5 Eşgüdümü sağlayan birim (10) 5 Yasa hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyonun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından gerçekleştirileceğine dair bir hüküm vardır. 6 Veri toplama ve inceleme (11) Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayıyla ilgili ayrıştırılmış veri toplanılması, detaylı araştırmalar yapılması ve toplanan bilgilerin halka açık tutulması yükümlülüğü vardır.

5. Sözleşmeye göre eşgüdümü sağlayan birim Önleme-Koruma-Kovuşturma (Yargılama) ve Bütüncül Politika uygulama görevlerini yürütmeli ve bunların uygulanmasından, izlenmesinden ve değerlendirilmesinden sorumlu olmalıdır. 6 Yasada sadece yasa kapsamındaki koruyucu 6. Kamu tarafından Sözleşme doğrultusunda ve önleyici tedbirlere ilişkin veri toplamadan veri toplama çalışmaları yapılması kadınlara bahsedilmektedir. yönelik şiddetin boyutlarının ve önleme-koruma-kovuşturma mekanizmalarının etkinliğinin anlaşılmasında son derece önemli olup, şiddetle etkili bir biçimde mücadele edilecek politikaların geliştirilmesi için gereklidir.

33


Türk Kadınlar Birliği

BÖLÜM III-ÖNLEME (Madde 12-17)

Yasada Sözleşmenin Önleme İlkesi Kapsamında Sayılabilecek Çok Az Sayıda Düzenleme Bulunmaktadır.

DEĞERLENDİRMELER

1 Kadınlara yönelik şiddetin kabullenilmesine 1 Yasada benzer bir hüküm yoktur. neden olan tutumlar, toplumsal cinsiyet rolleri ve klişeler değiştirilmelidir (12/1)

1.BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesinden (CEDAW) beri taahhüt edilen ve kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan mevcut gelenek ve uygulamaların değiştirilmesi yükümlülüğüne dair somut adımlar atılmalıdır.

2 Devlet, gerçek ve tüzel kişilerin Sözleşmenin 2 Tüzel kişilerden gelen şiddet biçimlerine kapsamına giren bütün şiddet biçimlerini karşı da koruma sağlanacağına dair bir hüküm önleyecek gerekli yasal veya diğer tedbirleri yoktur. alır. (12/2)

2. Tüzel kişilerden gelen şiddete dair koruyucu önlem ve tedbirler açıkça sayılmalıdır. Zira devletin pek çok kurumunun yanı sıra çeşitli özel kurum ve kuruluşların da kadına yönelik şiddetin bir parçası olmaları halinde yaptırımla karşılaşmaları önemli ve gereklidir.

3 Savunmasız kişilerin özel ihtiyaçlarına göre tedbirler alınmalıdır (12/3)

3 Yasada savunmasız kişilerin özel ihtiyaçlarına dair bir vurgu yoktur.

4 Erkekler ve oğlan çocukları şiddetin önlenmesine aktif bir şekilde katkıda bulunmalıdır (12/4)

4 Erkeklerin ve oğlan çocuklarının aktif katılımına dair bir hüküm yoktur.

5 Kültür, örf ve adet, din, gelenek veya sözde “namus” şiddet eylemlerinin gerekçesi olarak kabul edilemez.(12/5) Bu yükümlülük, şiddeti söz konusu gerekçelerle hoşgörüyle karşılayan resmi açıklamaların, raporların veya bildirilerin de önlenmesini içermektedir.

5 Kültür, örf ve adet, din, gelenek veya “sözde namus”un şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğine dair bir vurgu yoktur.

6 Farklı şiddet türleri ve bunların travma yara- 6 Farklı şiddet türleri hakkında farkındalık tıcı özellikleri hakkında farkındalık yaratılması yaratılmasına ilişkin bir hüküm yoktur. (13)

34

5. Kültür, örf ve adet, din, gelenek veya sözde “namus”un şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin bir düzenlemenin Türk Ceza Kanununda (TCK) özellikle kadınlara yönelik işlenen cinsiyetçi suçlar bağlamında açıkça vurgulanması kadın ve kadın örgütlerinin en güncel taleplerinden birisidir. 6. Sözleşme doğrultusunda iç hukukta da farklı şiddet türleri tanımlanmalı, cezai ya da hukuki yaptırımlara bağlanmalıdır.


Türk Kadınlar Birliği

BÖLÜM III-ÖNLEME (Madde 12-17)

Yasada Sözleşmenin Önleme İlkesi Kapsamında Sayılabilecek Çok Az Sayıda Düzenleme Bulunmaktadır.

DEĞERLENDİRMELER

7 Eğitimin her kademesinde, eşitliği ele alan konuların ders müfredatına dahil edilmesi (14)

7 Yasa’nın ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına dersler konulacağı belirtilmiş ama Sözleşmedeki gibi eğitim sürecinin her düzeyinde konulacağı belirtilmemiştir. Ayrıca sözleşmedeki gibi bu konuların spor faaliyetleri, kültürel faaliyetler ve medyada teşvik edileceğine dair bir hüküm yoktur.

7. Sözleşme doğrultusunda hem eğitimin her kademesindeki resmi müfredat için detaylı derslerin konulması, hem de belirtilen diğer alanlarda bu konuların teşvik edilmesi gerekmektedir.

8 Mağdurlar ve faillerle çalışan profesyonel kadroların eğitilmesi (15)

8 Kolluk görevlileri ile tüm kamu kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının personel ve üyelerinin Kanunun etkin bir biçimde uygulanması amacıyla Bakanlığın hazırlayıp koordine edeceği, kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim programlarına katılmalarına dair düzenleme vardır.

8. Yasada profesyonel kadroların eğitilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Özellikle mağdurların ihtiyaçları, hakları ve ikincil mağduriyetin nasıl önleneceği hakkında uygun eğitim sağlanmalıdır.

9 Önleyici müdahale ve tedavi programları (16)

9 Yasada şiddet faillerine yönelik destek hizmetleri sunulmasından bahsedilmektedir. Ancak özellikle cinsel şiddet faillerinin tekrar suç işlemelerini önleyici eğitim programlarının oluşturulmasına ilişkin bir hüküm yoktur.

10 Halka ulaşabilmek için medyayla ve özel sektörle işbirliği yapılması (17) Özel sektör, bilgi ve iletişim sektörü ile medya, politikaların hazırlık ve uygulama aşamalarına katılmaya ve kadınlara yönelik şiddeti önlenmek ve kadın onuruna saygıyı arttırmak amacıyla yönerge ve öz-denetim standartlarını oluşturmaya teşvik edilmektedir.

10 ASPB tarafından hazırlanan bilgilendirici materyallerin Türkiye Radyo ve televizyon kurumunun yanı sıra özel televizyon kuruluşları ve radyolarda yayımı zorunlu hale getirilmiştir.

10. Medya ve özel sektörle işbirliğine Sözleşmenin öngördüğü kapsamlı yükümlülükler yerine getirilmelidir.

35


Türk Kadınlar Birliği

KORUMA Bölüm IV-Koruma ve Destek (Madde 18-28) 1 Mağdur ve tanıklarının korunması ve desteklenmesinde yargı, cumhuriyet savcıları, kolluk kuvvetleri, yerel ve ulusal devlet kuruluşları ve hükümet dışı kuruluşlar (HDK) ile ilgili diğer örgütler arasında etkili bir işbirliği için mekanizma kurulması (18/2) 2 Koruyucu ve destekleyici hizmetler için alınan bütün önlemler kadınlara karşı şiddet ve ev içi şiddet konusunda toplumsal cinsiyet temelli bir yoruma dayanmalıdır. İkincil mağduriyet önlenmelidir. Koruma ve destek hizmetleri bir arada sunulmalıdır. Savunmasız kişilerin özel ihtiyaçlarına dikkat edilmelidir. (18/3) 3 Koruma ve destek hizmetlerinin sağlanması, mağdurun şikayette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı değildir. (18/4)

4 Genel destek hizmetleri (özellikle sağlık ve sosyal hizmetler (20)

5 Bireysel/toplu şikayette destek (21)

6 Uzman destek hizmetleri (22) Hizmetler yeterli coğrafi dağılımla, acil, kısa ve uzun dönemli olarak sağlanacaktır.

Yasada Sözleşmenin Önleme İlkesi Kapsamında Sayılabilecek Ancak İçerik Olarak Yetersiz Olan Hükümler Vardır.

1 Yasa hükümlerinin yerine getirilmesinde ku- 1 Sözleşmenin bahsettiği türden etkili bir rumlararası koordinasyon Bakanlık tarafından işbirliğinin nasıl kurulacağı, koordinasyona gerçekleştirilir denmektedir. ilişkin usul ve esaslar belirlenmelidir.

2 Koruyucu ve destekleyici hizmetler için 2 Koruyucu ve destekleyici hizmetler için alınacak önlemlerin toplumsal cinsiyet temelli alınacak önlemler Sözleşme ile uyumlu hale olması gerektiğine, hizmet sunumunda ikincil getirilmelidir. mağduriyetin önleneceğine ve savunmasız kişilerin özel ihtiyaçlarına dikkat edileceğine dair düzenleme bulunmamaktadır. 3 Yasada hizmet sunumunun mağdurun şikayette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olmadığına dair hüküm bulunmamaktadır.

3 6284 sayılı Yasada ve Ceza Muhakemesi Kanununda (CMK) hizmet sunumunun mağdurun şikayette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olmadığına dair düzenlemeler yapılmalıdır.

4 Yasada Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) kuruluşu düzenlenmiş olup, ŞÖNİM’ler tarafından verilecek destek hizmetleri sayılmıştır. Ek olarak, geçici maddi yardımlar, nafaka ve sağlık giderleri düzenlenmektedir. 5 Bakanlık gerekli görmesi halinde mağdurlara açılmış bulunan davalarda hukuki destek sunabilecektir. Ancak bireysel ya da toplu şikayet usulü ve şikayette desteğe ilişkin bir hüküm yoktur. Yine HDK ve STK’ların mağdurlara hukuki desteğine dair bir düzenleme de yoktur. 6 Yasada ŞÖNİM’lerde uzman personelin görev yapacağı, koruma ve önleme tedbirlerinin etkin uygulanması için destek ve izleme hizmetleri verileceği düzenlenmiştir.

4 Yasada belirtilen koruyucu ve destekleyici hizmetlerin kapsamları genişletilerek Sözleşmenin öngördüğü şekilde mağdurların şiddet sonrası toparlanmalarını kolaylaştırıcı ve erişilebilir hale getirilmelidir.

7 Tüm mağdurların ihtiyaçlarının gerek 7 Yasada sığınaklarla ilgili bir düzenleme sığınılacak yer gerekse özel destek bakımından yoktur. karşılanabildiği sığınaklar kurulmalıdır.(23) (Her 10 bin nüfusa bir aile yeri) 36

DEĞERLENDİRMELER

5 Mağdurlara Bakanlık kadar kadın örgütlerinin de hem şikayette hem de açılan davalarda destek sunmaları hususunda hukuki tedbir alınmalıdır.

6 Yeterli coğrafi dağılımla, acil, kısa ve uzun dönemli olarak sağlanacak kapsamlı uzman destek hizmetlerine dair düzenleme gerekmektedir. 7 Belediye Kanunundaki nüfusu 100.000’i geçen yerlerde sığınak açılmasına dair hüküm hayata geçirilmeli, hükmün yerine getirilmemesi durumunda yaptırım uygulanmalıdır.


Türk Kadınlar Birliği

KORUMA Bölüm IV-Koruma ve Destek (Madde 18-28)

Yasada Sözleşmenin Önleme İlkesi Kapsamında Sayılabilecek Ancak İçerik Olarak Yetersiz Olan Hükümler Vardır.

8 Telefonla yardım hattı (24)

8 Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve müracaatların izlenmesi hükmü bulunmaktadır.

9 Tecavüz kriz veya cinsel şiddet sevk merkezleri (25)

9 Tecavüz kriz veya cinsel şiddet sevk merkezlerine ilişkin hiçbir düzenleme yoktur.

10 Çocuk tanıklar için koruma ve destek. Çocuğun yüksek yararı (26)

10 Çocuk tanıklar için koruma ve destek verileceği ve verilen tüm hizmetlerde çocuğun yüksek yararının gözetileceği dair bir vurgu yoktur.

11 Bildirimin teşviki ve uzmanların bildirim hakkı (27 ve 28)

11 Yasada herkesin şiddet ve şiddet tehlikesini ihbar edebileceğine ve kamu görevlilerinin yükümlülüğüne ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. Ancak bildirimin teşvikine veya profesyonellerin bildirim hakkına ilişkin bir düzenleme yoktur. 12 12. Hukuk davaları ve başvuru yolları (29) 12 Yasada düzenlemeler vardır.

DEĞERLENDİRMELER 8 Sözleşme doğrultusunda şiddet mağdurlarına kimliklerini gizli tutarak 7/24 farklı dillerde de hizmet verebilen, destek ve kriz danışmanlığı yapabilen, yüz yüze görüşme hizmetleri de sunabilen özel yardım hattı düzenlenmesi gerekmektedir. 9 Sözleşme doğrultusunda mağdurlara yönelik tıbbi ve adli muayene, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, yeterli sayıda, uygun ve kolay erişilebilir tecavüz kriz veya cinsel şidwdet yönlendirme merkezlerinin kurulmasına dair düzenleme olmalıdır.

11 TCK’deki bildirim yükümlülükleri (Madde 278 ve 280) Sözleşme hükümleri ile uyumlu hale getirilmelidir.

12 -13 Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunundaki tazminatlara ilişkin düzenlemeler Sözleşme ile uyumlu hale getirilmelidir. Uzun süredir talep edilmekte olan “Şiddet İçeren Suçların Mağdurları ile ilgili Avrupa Sözleşmesi” imzalanmalıdır.

13 Tazminat (30) Nihai olarak devletin yeterli 13 Sadece geçici maddi yardım ve nafakanın tazminat sağlama yükümlülüğü icrasına ilişkin düzenlemeler vardır.

14 Vesayet, ziyaret hakları ve güvenlik (31)

14 Kişisel ilişki kararının dikkate alınacağı belirtilmektedir.

15 Zorla evlendirme (32, 37)

15 Zorla evlendirme ayrıca bir şiddet veya suç 15 TCK’de “zorla evlendirme” adı altında ayrı olarak sayılmamıştır. bir suç düzenlenmelidir.

37


Türk Kadınlar Birliği

KORUMA Bölüm IV-Koruma ve Destek (Madde 18-28)

Yasada Sözleşmenin Önleme İlkesi Kapsamında Sayılabilecek Ancak İçerik Olarak Yetersiz Olan Hükümler Vardır.

DEĞERLENDİRMELER

16 Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz dahil cinsel şiddet (33,34,35,36) Sözleşme, cinsel saldırıda, Sözleşme uyarınca cinsel şiddet ve tecavüze ilişkin olarak belirlenen ve ceza gerektiren fiillerin, fail ile mağdur arasındaki ilişki ne olursa olsun onay dışı her tür cinsel fiili kapsamasını sağlama yükümlülüğünü ortaya koyar. Verili koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere, onayın kişinin serbest iradesiyle gönüllü olarak verilmiş olması gerektiğini belirtmektedir. 17 Yardım ve yataklık ve buna yeltenme (41)

16 Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz dahil cinsel şiddet kanun kapsamında düzenlenmiştir. Ancak Sözleşmede belirtildiği gibi; cinsel şiddet için fail ile mağdur arasındaki ilişki ne olursa olsun onay dışı her tür cinsel fiili kapsadığı ve verili koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere, onayın kişinin serbest iradesiyle gönüllü olarak verilmiş olması gerektiği ayrıca vurgulanmamıştır.

16 TCK’de “musallat olma” ayrıca bir suç olarak sayılmalıdır. Ek olarak, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda Sözleşmede belirtildiği gibi; fail ile mağdur arasındaki ilişki ne olursa olsun onay dışı her tür cinsel fiili kapsadığı ve verili koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere, onayın kişinin serbest iradesiyle gönüllü olarak verilmiş olması gerektiğine ilişkin düzenleme bulunmalıdır.

17 Yasada, yardım ve yataklık ve buna yeltenmeye dair idari veya cezai yaptırımlardan söz edilmemektedir.

18 “Namus” adına işlenen suçlar da dahil, 18 Yasada “namus” adına işlenen suçlar da da- 18 TCK’de da bu suçlar için ileri sürülen işlenen suçlar için ileri sürülen gerekçelerin kabul hil, işlenen suçlar için ileri sürülen gerekçele- gerekçelerin kabul edilemez olduğu belirtilrin kabul edilemez olduğu belirtilmemektedir. melidir. edilmemesi (42) 19 TCK’deki “evlilik içi tecavüz” suçunun şikayete tabi olması Sözleşme ile uyumlu olmayıp, tarafların evli olmasının uygulama bakımından fark yaratmayacağı şekilde düzenleme yapılmalıdır. 20 Yaptırımlar ve önlemler başlıklı ayrı bir dü- 20 Çeşitli ülkelerde faillere yönelik “ev içi zenleme yoktur. Yine Sözleşmede belirtildiği şiddet” sicili benzeri düzenlemeler şiddetin gibi faillere yönelik önleyici tedbir ve zorlama önlenmesi ve mağdurların haklarının hapsi verilebilmesi dışında onların denetlen- korunması bakımından önemli katkılar meleri ve izlenmelerine ilişkin bir düzenleme sağlayabilmektedir. Adli sicil sistemi hüküm de yoktur. giymemiş şiddet faillerinin izlenmelerine ve denetlenmelerine imkan verecek şekilde düzenlenmelidir. 21 Yasada cezayı ağırlaştırıcı sebeplere ilişkin 21 TCK’de Sözleşme hükmünü tam karşılayabir düzenleme yoktur. Bu konu daha çok ceza cak düzenlemeler yer almalıdır. Örneğin eski eşe, evlilik dışı ilişki yaşayan partnere karşı suç kanunlarını ilgilendirmektedir. işleme ve çocuğun gözü önünde suç işleme ağırlaştırıcı sebep sayılmalıdır. 22 CMK’de Sözleşme kapsamındaki tüm 22 Yasada arabuluculuk/uzlaşma yasağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu yasak Yönet- suçlar için arabuluculuk/uzlaşma yasağına melikte belirtilmiştir. ilişkin hüküm bulunmalıdır.

19 Cezayı gerektiren suçların uygulanması 19 Yasadaki tedbir ve önlemler de mağdur ile (41) Bu Sözleşme uyarınca tanımlanan suçlar, fail arasındaki ilişkinin niteliğine bakılmaksımağdur ile failin arasındaki ilişkinin niteliğine zın uygulanmaktadır. bakılmaksızın uygulanacaktır. 20 Yaptırımlar ve önlemler (45)

21 Cezayı ağırlaştırıcı nedenler (46) Resmi evlilik bağı sınırı yoktur.

22 Zorunlu alternatif çatışma çözümü (48)

38


Türk Kadınlar Birliği

KOVUŞTURMA (Yargılama) Bölüm VI-Soruşturma, Kovuşturma, Usul Hukuku ve Koruyucu Önlemler (Madde 49-58)

Buradaki düzenlemelerin çoğu doğrudan ceza hukuku ile ilgili olup TCK ve CMK’nin hükümlerinde karşılıkları vardır.

1 Soruşturma ve yargılama sürecinde mağdur- 1 Yasada soruşturma ve yargılama süreçlerinların özel koruma tedbirlerinden yararlanma- de mağdurların özel koruma tedbirlerinden larının sağlanması (49) yararlandırılmalarına ilişkin bir düzenleme yoktur.

DEĞERLENDİRMELER 1. Soruşturma ve yargılama süreçlerinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlandırılmalarına ilişkin TCK veya CMK’de düzenlemeler olmalıdır. Ek olarak, uzun yıllardır gündemde olan Mağdur Hakları Yasası çıkarılmalıdır.

2 Acil müdahale, önleme ve koruma (50)

2 Yasada acil müdahale, önleme ve korumaya ilişkin önleyici ve koruyucu tedbirler alınmasına ilişkin pek çok hüküm bulunmaktadır. Esasen 6284 sayılı Yasa da sadece bu konulara odaklanmış bir tedbir kanunudur.

3 Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi (51)

3 Risk değerlendirmesi ve risk yönetimine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

4 Acil durumda uzaklaştırma kararları(52) Kısıtlama veya koruma kararları (53)

4 Yasada acil durumda uzaklaştırma, kısıtlama veya koruma kararları alınmasına imkan veren pek çok düzenleme bulunmaktadır.

5 Sorgulamalar ve kanıt: mağdurun cinsel geçmişine ve davranışlarına ilişkin kanıtlar yalnızca bunun gerekli ve davayla doğrudan ilişkili olduğu durumlarda kabul edilip dikkate alınmalıdır. (54)

5 Sorgulamalar ve kanıt başlıklı bir düzenleme 5. TCK’de ne CMK’de, mağdurun cinsel yoktur. Bu düzenlemeler ceza kanunlarını geçmişine ve davranışlarına ilişkin kanıtların ilgilendirmektedir. yalnızca bunun gerekli ve davayla doğrudan ilişkili olduğu durumlarda kabul edilip dikkate alınması ve mağdurların, ek bir travma yaşamadan hukuk süreçlerine başvurabilmelerini güvence altına alan hukuki tedbirler düzenlenmelidir. 6 Yasada HDK ve STK’ların mağdurlara soruşturma/kovuşturma aşamalarında destek olabileceklerine dair bir düzenleme yoktur. Sadece ASPB’nın gerekli görmesi halinde her tür davaya müdahil olabileceğine dair bir hüküm vardır. 7 Soruşturmaların ve yargı sürecinin tüm 7. TCK’de ve CMK’de soruşturmaların ve safhalarında mağdurları koruyacak tedbirlere yargı sürecinin tüm safhalarında mağdurları koruyacak tedbirlere ilişkin düzenleme ilişkin bir düzenleme yoktur. olmalıdır.

6 Nizasız ve resen yargılama (55): Mağdurun kendi talebi doğrultusunda kamu kuruluşlarından ve HDK’dan yardım ve/veya destek almalarına olanak sağlanmalıdır. 7 Koruma önlemleri (56) Mağdur ile failin mahkemede dahi karşılaşmaması, failin geçici olarak veya tamamıyla serbest bırakıldığı veya kaçtığı durumlar hakkında olmak üzere başka durumlarda da mağdurlara bilgi verme yükümlülüğü vs.

3. Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi 6284 sayılı Kanunun başlıca meselelerinden biri olmalı, konu sadece proje ve protokollerle çözülmeye çalışılmamalıdır.

39


Türk Kadınlar Birliği

KOVUŞTURMA (Yargılama) Bölüm VI-Soruşturma, Kovuşturma, Usul Hukuku ve Koruyucu Önlemler (Madde 49-58)

Buradaki düzenlemelerin çoğu doğrudan ceza hukuku ile ilgili olup TCK ve CMK’nin hükümlerinde karşılıkları vardır.

DEĞERLENDİRMELER

8. Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki hukuksal (adli) yardıma ilişkin düzenlemelerin kapsamı genişletilmelidir. CMK’deki belli durumlarda mağdurlara avukat yardımı zorunluluğu da şiddet mağduru kadınların tümünü kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

8 Hukuksal (adli) yardım (57)

8 Yasada hukuksal (adli) yardıma ilişkin bir düzenleme yoktur.

9 Zaman aşımı (58) Mağdurun reşit olmasından sonra etkili bir dava sürecini başlatmaya olanak tanıyacak şekilde zamanaşımı süresinin belirlenmesi için yasal ve diğer tedbirlerin alınması

9. Mağdurun reşit olmasından sonra etkili 9 Yasada zamanaşımı ve mağdurun reşit olma- bir dava sürecini başlatmaya olanak tanıyacak sına ilişkin bir düzenleme yoktur. şekilde zamanaşımı süresinin belirlenmesine yönelik düzenleme yapılmalıdır.

SON BÖLÜMLER

Göç ve Sığınma (Bölüm VII. Madde 59, 60, 61)

Yasada Göç ve Sığınmaya ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

Sözleşmeye göre, iç hukukta, şiddet mağdurları için oturma izni ile toplumsal cinsiyete dayalı iltica taleplerine dair yasal ve diğer tedbirler alınmalıdır.

Uluslararası İşbirliği (Bölüm VIII, Madde 62, 63, 64, 65)

Yasada uluslararası işbirliğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Oysa Sözleşmenin 62/2 maddesinde belirtildiği üzere sözleşme kapsamındaki fiillerin bir bölümü ulus ötesi boyutlar taşıyabilir.

Sözleşmeye göre taraflar, Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku konularında işbirliği yapacaklardır. İşbirliği bu konularla sınırlı kalmayıp Sözleşme kapsamındaki her tür şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarına yardım edilmesi dahildir.

İzleme Mekanizması (Bölüm IX) GREVIO (66) Taraf Devlet Komitesi (67) İç Tüzük, Genel Tavsiyeler, İzlemeye Parlamenter Katılım (68, 69, 70) Diğer Uluslararası Belgelerle Olan İlişki (Bölüm X, Madde 71) Sözleşmede Değişiklikler (Bölüm XI, Madde 72) Son Hükümler (Bölüm XII, Madde 73-81 ve Ek Hüküm)

Bu bölüm Sözleşmenin Taraflarca etkili bir biçimde uygulanmasını sağlamaya yönelik hükümler içermektedir.

40


Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)

RAPOR ÖZETİ

Avrupa Konseyi Anlaşmalar Serisi-No.210

İstanbul, 11.V.2011 Giriş Avrupa Konseyi üye devletleri ve işbu Sözleşmeyi imzalayan diğer devletler, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’ni (ETS (Avrupa Antlaşmaları Serisi) No.5,1950) ve bu sözleşmenin Protokollerini, Avrupa Sosyal Şartı’nı (ETS No.35,1961, 1996 yılında gözden geçirilen hali, ETS No. 163) İnsan Ticaretine karşı Eylem’e ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni (ETS no.197, 2005), Cinsel Taciz ve Cinsel İstismara Karşı Çocukların Korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni (ETS No.201,2007) hatırda tutarak; Bakanlar Komitesinin Avrupa Konseyi üye devletlerine sunduğu; Kadınların şiddete karşı korunmasına ilişkin Rec(2002)5 Tavsiye Kararı’nı, toplumsal cinsiyet eşitliği standart ve mekanizmalarına ilişkin CM/Rec(2007) 17 Tavsiye Kararı’nı, çatışmaların önlenmesi ve çözümünde ve barışın tesisinde kadın ve erkeklerin rolüne ilişkin CM/Rec(2010) 10 Tavsiye Kararı’nı ve diğer ilgili tavsiye kararlarını hatırda tutarak; Kadınlara yönelik şiddet alanında önemli standartları oluşturan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gelişen içtihat hukuku külliyatını dikkate alarak; Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme’yi (1966), Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme’yi (1966), Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni (“CEDAW”,1979) ve bu sözleşmenin İhtiyari Protokolü’nü (1999), CEDAW Kadınlara Yönelik Şiddet Komitesinin 19 No’lu Genel Tavsiye Kararı’nı, Çocuk Haklarına ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni (1989) ve İhtiyari Protokollerini (2000) ve Engellilerin Haklarına ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni (2006) göz önünde tutarak; Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nü (2002) göz önünde tutarak ; Uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerini ve özellikle Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ni (IV) (1949) ve bu Sözleşmenin ek 1. ve 2. Protokollerini (1977) hatırda tutarak;

41


Türk Kadınlar Birliği

Kadınlara yönelik her türlü şiddeti ve aile içi şiddeti kınayarak; Kadınlar ve erkekler arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesinin kadınlara yönelik şiddeti önlemede anahtar bir unsur olduğunun bilincinde olarak; Kadınlara yönelik şiddetin, erkeklerin kadınlar üzerinde tahakküm kurmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılığa neden olan ve kadınların tam ilerlemesini engelleyen ve kadınlar ile erkekler arasındaki tarihsel eşitlikçi olmayan güç ilişkisinin tezahürü olduğunun bilincinde olarak; Kadınlara yönelik şiddetin toplumsal cinsiyete dayalı şiddet şeklindeki yapısal niteliğinin ve bu şiddetin, erkeklerle kıyaslandığında kadınları ikincil konuma zorlayan temel sosyal mekanizmalardan birisi olduğunun bilincinde olarak; Kadınlar ile kız çocuklarının, çoğunlukla aile içi şiddet, cinsel taciz, tecavüz, zorla evlendirme, sözde “namus” adına işlenen cinayetler, kadın sünneti gibi insan haklarını ciddi şekilde ihlal eden ve kadın erkek eşitliğini sağlamanın önünde büyük bir engel oluşturan şiddetin pek çok boyutuna maruz kaldıklarını büyük endişeyle dikkate alarak; Silahlı çatışma esnasında sivil halkı, özellikle de kadınları yaygın ve sistematik tecavüz ve cinsel suçlar şeklinde etkileyen insan hakları ihlallerinin ve gerek çatışma esnasında gerekse sonrasında tırmanan toplumsal cinsiyete dayalı şiddet potansiyelinin bilincinde olarak; Kadınlar ile kız çocuklarının toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riskinin erkeklerden daha yüksek olduğunu kabul ederek; Aile içi şiddetin kadınları orantısız şekilde etkilediğini ve erkeklerin de aile içi şiddet mağduru olabileceklerini kabul ederek; Çocukların, aile içindeki şiddete tanık olmak dahil aile içi şiddet mağduru olduklarını kabul ederek; Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetten arındırılmış bir Avrupa yaratmayı arzu ederek, aşağıdaki şekilde anlaşmışlardır: Bölüm l-Amaçlar, tanımlar, eşitlik ve ayrım gözetmeme, genel yükümlülükler Madde 1 - Sözleşmenin Amacı 1.

İşbu Sözleşmenin amacı; a. Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, b. Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadınlar ile erkekler arasındaki temel eşitliği teşvik etmek; c. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek;

42


Türk Kadınlar Birliği

d. Kadınlara yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek; e. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır. 2.

Sözleşme hükümlerinin taraflarca etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla, işbu Sözleşme özel bir izleme mekanizması kurar. Madde 2 - Sözleşmenin Kapsamı

1.

İşbu Sözleşme aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları orantısız biçimde etkileyen kadınlara yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerlidir.

2.

Taraflar işbu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurlarına uygulamaya teşvik edilirler. Taraflar işbu Sözleşmenin hükümlerini uygularken, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadınlara özel önem atfetmelidirler.

3.

İşbu Sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır. Madde 3 - Tanımlar

İşbu Sözleşmenin amacı bakımından: a. “ kadınlara yönelik şiddet’’, bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır ve ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir.. b. “aile içi şiddet”, aile içerisinde veya hanede veya, mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemi anlamına gelir. c “toplumsal cinsiyet”, kadınlar ve erkekler için toplum tarafından uygun görülen ve sosyal olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylemler ve nitelikler anlamına gelir. d. “kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, kadına kadın olmasından dolayı uygulanan ve kadınları orantısız biçimde etkileyen şiddet anlamına gelir. e. “mağdur”, a ve b bentlerinde belirtilen davranışlara maruz kalan gerçek kişi anlamına gelir. f. “kadınlar” kelimesi 18 yaşın altındaki kız çocuklarını da kapsar. Madde 4 - Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme 1.

Taraflar, gerek kamu gerek özel alanda tüm bireylerin, özellikle kadınların, şiddetten arınmış yaşama haklarını sağlamak ve korumak için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır.

43


Türk Kadınlar Birliği 2.

Taraflar, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı kınar ve bunu önlemek için özellikle : kadın erkek eşitliği ilkesini kendi ulusal anayasalarına veya diğer uygun mevzuatına dahil edip, bu ilkenin uygulamada da gerçekleştirilmesini sağlayarak; gerektiğinde, kadınlara karşı ayrımcılığı, yaptırımların kullanılması yoluyla yasaklayarak; kadınlara yönelik ayrımcılık içeren kanunları ve uygulamaları yürürlükten kaldırarak; gerekli yasal veya diğer tedbirleri gecikmeksizin alır

3.

Özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik önlemler olmak üzere, işbu Sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, bir ulusal azınlıkla bağ, mülkiyet, doğum, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen ya da mülteci olma durumu veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın Taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır.

4.

Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve kadınların korunması için gerekli olan özel tedbirler, işbu Sözleşme kapsamında ayrımcılık olarak kabul edilmeyecektir. Madde 5 - Devlet yükümlülükleri ve gereken özeni gösterme sorumluluğu

1.

Taraflar, kadınlara yönelik şiddet eylemlerinde bulunmaktan kaçınır ve devlet adına faaliyet gösteren devlet yetkilileri, görevliler, kurum, kuruluşlar ve diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun davranmalarını sağlar.

2.

Taraflar devlet dışı aktörlerce işlenen ve işbu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin gereken özeni göstererek önlenmesini, soruşturulmasını, cezalandırılmasını ve tazmin edilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 6 - Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar

Taraflar işbu Sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasında ve etkilerinin değerlendirilmesinde toplumsal cinsiyet bakış açısına yer vermeyi, kadın erkek eşitliği ve kadınların güçlendirilmesine yönelik politikalar geliştirmeyi ve bunları etkili bir şekilde uygulamayı taahhüt eder. BÖLÜM II - Bütüncül politikalar ve veri toplama Madde 7 - Kapsamlı ve eşgüdümlü politikalar

44

1.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için ilgili tüm tedbirleri kapsayacak şekilde, devlet çapında etkili, kapsamlı ve eşgüdümlü politikaların benimsenmesi ve uygulanması için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır ve kadınlara yönelik şiddete karşı bütünsel bir mücadele yürütür.

2.

Taraflar, 1. paragrafta bahsedilen politikaların mağdurun haklarının tüm politikaların merkezine yerleştirilmesini ve bu politikaların ilgili tüm kurum, kuruluş ve örgütler arasında etkin iş birliği vasıtasıyla uygulanmasını sağlar.


Türk Kadınlar Birliği 3.

Bu madde uyarınca alınan tedbirler, gerektiğinde, devlet kurumlan, ulusal, bölgesel ve yerel yönetimler ile makamları, ulusal insan hakları kuruluşları ve sivil toplum örgütleri gibi ilgili tüm aktörleri kapsar. Madde 8 - Mali kaynaklar

Taraflar, sivil toplum kuruluşları ve sivil toplum tarafından yürütülenler de dahil olmak üzere, işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddeti önleme ve bununla mücadeleye ilişkin bütüncül politikaların, tedbirlerin ve programların uygun biçimde uygulanması için yeterli mali ve beşeri kaynak tahsis eder. Madde 9 - Sivil toplum kuruluşları ve sivil toplum Taraflar, kadınlara yönelik şiddetle mücadele alanında ilgili sivil toplum kuruluşları ve sivil toplumun her düzeydeki çalışmalarını göz önünde bulundurur, teşvik eder, destekler ve bu kuruluşlarla etkin işbirliği tesis eder. Madde 10 - Koordinasyon birimi 1.

Taraflar işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için politikaların ve önlemlerin koordinasyonu, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesinden sorumlu bir veya birden fazla resmi birim görevlendirir veya kurar. Bu birimler madde ll’de bahsedildiği şekilde veri toplanmasını koordine eder, bu verileri analiz eder ve sonuçlarını yayınlar.

2.

Taraflar, bu madde uyarınca görevlendirilen veya kurulan birimlerin Bölüm VIII uyarınca alınan önlemlere ilişkin genel bilgi almalarını sağlar.

3.

Taraflar, bu madde uyarınca görevlendirilen veya kurulan birimlere diğer Taraflardaki muadilleriyle doğrudan iletişim kurma ve ilişkiler geliştirme imkanı sağlar. Madde 11 - Veri toplama ve araştırma

1.

İşbu Sözleşmenin uygulanması bakımından Taraflar: a. İşbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet eylemi hakkında bölümlere ayrılmış biçimde uygun istatistiki veriyi düzenli aralıklarla toplamayı; b. Şiddetin temel neden ve etkilerini, şiddet eylemleri ve mahkumiyet oranları ile işbu Sözleşmenin uygulanması için alınan önlemlerin etkinliğini incelemek amacıyla işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet alanında yapılan araştırmaları desteklemeyi taahhüt eder.

2.

Taraflar işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet biçiminin yaygınlığını ve eğilimlerini değerlendirmek üzere düzenli aralıklarla nüfusa dayalı anketler yapmaya çaba gösterir.

3.

Taraflar uluslararası işbirliğini teşvik etmek ve uluslararası kıyaslama sağlanmasını mümkün kılmak amacıyla bu madde uyarınca toplanan bilgileri işbu Sözleşmenin 66. Maddesinde atıfta bulunulan uzmanlar grubuna iletir.

4.

Taraflar, bu madde uyarınca toplanan bilgilerin kamuya açık olmasını sağlar.

45


Türk Kadınlar Birliği

BÖLÜM III - Önleme Madde 12- Genel yükümlülükler 1.

Taraflar, kadınların aşağı bir cins olduğu veya kadınlar ve erkekler için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadınlar ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişimini sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

2.

Taraflar gerçek veya tüzel kişilerce uygulanan ve işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddeti önlemek amacıyla gerekli yasal veya diğer tedbirleri alır.

3.

Bu bölüm uyarınca alınan herhangi bir tedbir; özel durumlar nedeniyle savunmasız hale gelmiş bireylerin ihtiyaçlarını göz önüne alır ve bu ihtiyaçlara cevap verir ve tüm mağdurların insan haklarını bu önlemlerin odak noktası yapar.

4.

Taraflar, erkekler ve erkek çocukları başta olmak üzere, toplumun tüm üyelerinin işbu Sözleşme kapsamındaki tüm şiddet türlerini önlemek üzere aktif katkı sağlamasını teşvik etmek için gerekli tedbirleri alır.

5.

Taraflar, kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde “namus”un işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için mazeret oluşturmamasını sağlar.

6.

Taraflar, kadınların güçlenmesine yönelik program ve faaliyetleri arttırmak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Madde 13- Farkındalığı artırma

1.

Taraflar, gerektiğinde, işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetin farklı tezahürlerinin, bunların çocuklar üzerindeki sonuçlarının ve bu tür şiddetin önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve buna ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla, başta kadın örgütleri olmak üzere ulusal insan hakları kurumlan ve bunlara denk organları, sivil toplum ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içerisinde düzenli aralıklarla ve her seviyede farkındalık yaratma kampanyaları ve programları geliştirir veya yürütür.

2.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerini önlemeye yönelik

mevcut tedbirlere ilişkin bilgilerin kamu genelinde geniş biçimde yayınlanmasını sağlar. Madde 14 - Eğitim 1.

46

Taraflar, gerektiğinde, öğrencilerin gelişen kapasitesine uygun olarak, kadın erkek eşitliği, kalıplaşmamış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde şiddet içermeyen çatışma çözümleri, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişisel bütünlük hakkı gibi konulara ilişkin öğretim malzemelerinin resmi müfredat içerisine ve eğitimin her seviyesine eklenmesi için gerekli adımları atar.


Türk Kadınlar Birliği 2.

Taraflar, 1. paragrafta bahsedilen ilkelerin resmi eğitim dışındaki eğitim faaliyetlerinin yanı sıra, sporda, boş zaman ve kültür faaliyetlerinde ve medyada desteklenmesi amacıyla gerekli adımları atar. Madde 15 - Uzmanların eğitimi

1.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet eyleminin failleri ve mağdurlarıyla ilgilenen uzmanlara bu tür şiddetin önlenmesi ve ortaya çıkarılması, kadın erkek eşitliği, mağdurun ihtiyaç ve haklarının yanı sıra ikinci kez mağdur olmasının nasıl engelleneceğine ilişkin uygun eğitimi sağlar veya bu eğitimi takviye eder.

2.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki şiddet eylemleriyle ilgili başvuruların kapsamlı ve uygun biçimde ele alınmasını sağlamak üzere, 1. paragrafta bahsedilen eğitimin farklı kurumlar arasındaki işbirliğinin eşgüdümü konusunu kapsamasını teşvik eder. Madde 16 - Önleyici müdahale ve tedavi programları

Taraflar, şiddetin tekrarlanmaması ve şiddet içeren davranış modellerinin değiştirilmesi amacıyla aile içi şiddet faillerinin kişilerarası ilişkilerde şiddet içermeyen davranış biçimi edinmelerini sağlamayı hedefleyen programları oluşturmak ve desteklemek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alır. Taraflar, faillerin, özellikle cinsel suç faillerinin tekrar suç işlemesini engelleyen tedavi programlarının oluşturulması veya desteklenmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alır. Taraflar, 1. ve 2. paragraflarda bahsedilen önlemlerin alınmasında mağdurların güvenliği, desteklenmesi ve insan haklarının öncelikli öneme sahip olmasını ve bu programların, gerektiğinde mağdurlara yönelik özel destek uzmanlarıyla yakın eşgüdüm içerisinde oluşturulmasını sağlar. Madde 17 - Özel sektör ve medyanın katılımı Taraflar, özel sektör, bilgi ve iletişim teknolojisi sektörü ve medyayı, ifade özgürlüğüne ve onların bağımsızlığına gerekli saygıyı göstererek, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve onların onuruna duyulan saygının arttırılması amacıyla politika hazırlanmasına ve uygulanmasına katılmaları ve yönergeler ile öz denetim standartları oluşturmaları hususunda teşvik eder. Taraflar, özel sektör aktörleriyle işbirliği içinde, çocuklar, ebeveynler ve eğitimcilerin içeriğinde zararlı olabilecek aşağılayıcı cinsel ya da şiddet unsuruna erişim sağlayan bilgi ve iletişim ortamlarıyla başa çıkma becerilerini geliştirir ve ilerletir. Bölüm IV - Koruma ve destek Madde 18 - Genel yükümlülükler 1.

Taraflar, bütün mağdurları şiddet eylemlerinin tekrarlanmasından korumak amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

47


Türk Kadınlar Birliği 2.

Taraflar, işbu Sözleşmenin 20. ve 22. Maddesinde ayrıntıları verilen genel ve özel destek hizmetlerine başvurmak da dahil olmak üzere, iç hukuka uygun şekilde, Sözleşme kapsamındaki bütün şiddet mağdurları ve tanıklarının korunması ve desteklenmesinde mahkemeler, savcılar, kolluk kuvvetleri, yerel ve ulusal yetkililer dahil ilgili tüm devlet kuruluşları sivil toplum kuruluşları, diğer ilgili kuruluşlar ve birimler arasında etkin işbirliği için uygun mekanizmaların mevcudiyetini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

3.

Taraflar, bu bölüm uyarınca alınan tedbirlerin, •

kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti toplumsal cinsiyet temelinde anlamaya dayanacağını ve mağdurun insan haklarına ve güvenliğine odaklanacağını;

mağdurlar, failler, çocuklar ve onların geniş anlamdaki toplumsal çevreleri arasındaki ilişkiyi göz önünde bulunduracak bütünsel bir yaklaşıma dayalı olacağını;

ikinci bir mağduriyeti önlemeyi hedeflediğini;

şiddet mağduru kadınların güçlenmesi ve ekonomik bağımsızlığını hedefleyeceğini;

uygun görülen durumlarda, aynı mekanlarda bir dizi koruma ve destek hizmetleri biriminin yer almasına imkan sağlayacağını

çocuk mağdurlar dahil olmak üzere, savunmasız haldeki bireylerin özel ihtiyaçlarını ele alacağını ve bu ihtiyaçların mevcut bulundurulacağını temin eder.

4.

Hizmetlerin sunulması, mağdurun şikayette bulunmasına veya failin aleyhinde tanıklık etmesine bağlı olmayacaktır.

5.

Taraflar, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak, konsolosluk ile diğer koruma ve destek hizmetlerini vatandaşlarına ve sözkonusu korumaya hak kazanan diğer mağdurlara sağlamak üzere gereken yasal ve diğer önlemleri alır. Madde 19 - Bilgi

Taraflar, mağdurların anladıkları bir dilde mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler hakkında yeterli ve zamanında bilgi almalarını sağlamak amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 20 - Genel destek hizmetleri

48

1.

Taraflar, mağdurların şiddet sonrası iyileşmelerini kolaylaştıracak hizmetlere erişimelerini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Bu tedbirler, gerektiğinde, yasal ve psikolojik danışmanlık, mali yardım, konut, eğitim, öğretim ve iş bulma desteği gibi hizmetleri içerecektir.

2.

Taraflar mağdurların sağlık ve sosyal hizmetlere erişimlerini, bu hizmetlerin yeterli kaynağa sahip olmalarını ve mağdurlara yardımcı olmak ve onları uygun hizmetlere yönlendirmek üzere uzmanların eğitilmelerini temin edecek gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.


Türk Kadınlar Birliği

Madde 21 - Bireysel/toplu şikâyetlerde destek Taraflar, mağdurların başvurabilecekleri bölgesel ve uluslararası bireysel/toplu şikayet mekanizmaları hakkında bilgi sahibi olmalarını ve bunlara erişebilmelerini sağlarlar. Taraflar, sözkonusu şikayet başvurularında mağdurlara duyarlı ve yeterli bilgi sağlanmasını teşvik eder. Madde 22 - Uzman desteği hizmetleri Taraflar, bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine maruz kalan herhangi bir mağdura, uygun bir coğrafi dağılım kapsamında, anında, kısa ve uzun dönemli uzman desteği sağlamak ve düzenlemek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Taraflar, uzman kadın destek hizmetini tüm kadın mağdurlara ve çocuklarına sağlar veya buna yönelik düzenlemeleri yapar. Madde 23 - Sığınma evleri Taraflar, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, mağdurlara güvenli barınma imkanı sunmak ve onlara ilişkin önceden önlem almak amacıyla yeterli sayıda, kolay erişilebilir ve uygun sığınma evleri kurmak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 24 - Telefon yardım hatları Taraflar, bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet hakkında arayanlara tavsiyelerde bulunmak üzere, gizliliğe veya kimlik bilgilerinin açıklanmamasına özen gösterilerek, ülke çapında 24 saat (7/24) hizmet verecek ücretsiz telefon yardım hattı kurmak için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 25 - Cinsel şiddet mağdurları için destek Taraflar, mağdurlara tıbbi ve adli muayene, travma desteği ve danışma hizmetleri sunacak, uygun ve kolay erişilebilir tecavüz kriz veya cinsel şiddet yönlendirme merkezleri kurmak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 26 - Çocuk tanıklar için koruma ve destek 1.

Taraflar, mağdurlara koruma ve destek hizmetleri verilmesinde, bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet tanığı çocukların hak ve ihtiyaçlarının dikkate alınmasının sağlanması için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Bu madde çerçevesinde alınan tedbirler, bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet tanığı çocuğun yaşına uygun psiko-sosyal danışmayı içerir ve çocuğun yararını göz önünde bulundurur. Madde 27 - Bildirim

Taraflar, bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet eyleminin ifasına tanık olan veya eylemin gerçekleşeceğine yönelik makul gerekçeleri olan veya bir şiddet eyleminin daha gerçekleşe-

49


Türk Kadınlar Birliği

ceğini öngören herhangi bir kimsenin bunu ilgili kuruluşlara veya makamlara bildirmesini teşvik etmek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 28 - Uzmanlar tarafından bildirim Taraflar, iç hukuk tarafından bazı uzmanlara uygulanan gizlilik ilkesinin, tanıkların bu Sözleşme kapsamındaki her türlü ağır şiddet eyleminin gerçekleştirildiğine dair makul sebepler olması ve daha sonra bir şiddet eylemi daha öngörülmesi durumlarında, bu tanıkların durumu ilgili kurum ve makamlara bildirme olasılığı önünde uygun koşullar altında bir engel teşkil etmeyeceğini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Bölüm V- Maddi hukuk Madde 29 - Hukuk davaları ve başvuru yolları 1.

Taraflar, mağdurlara faile karşı yeterli yasal başvuru yolu sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak, yetkileri dahilinde önleyici veya koruyucu önlem alma görevini yerine getirmekte başarısız olmuş devlet makamlarına karşı mağdurlara yeterli yasal başvuru yolları sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 30 - Tazminat

1.

Taraflar, mağdurların işbu Sözleşmede belirtilen suçlardan herhangi birini işleyen faillerden tazminat talep etme hakkına sahip olmalarını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Şiddet sonucu ciddi bedensel zarar görmüş ya da sağlığı bozulmuş olan ve uğradıkları zarar fail, sigorta ya da devlet tarafından finanse edilen sağlık ve sosyal hizmetler gibi diğer kaynaklar tarafından karşılanmayanlara yeterli miktarda devlet tazminatı ödenir. Bu hüküm, mağdurun güvenliği için gereken özen gösterildiği sürece, Tarafların tazminatı failden geri talep etmesine engel teşkil etmez.

3.

2. Paragraf çerçevesinde alınan tedbirler, tazminatın makul bir süre zarfında verilmesini sağlamalıdır. Madde 31 - Velayet, ziyaret hakları ve güvenlik

50

1.

Taraflar, çocukların velayet ve ziyaret haklarının belirlenmesinde işbu Sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinin göz önünde bulundurulmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar herhangi bir ziyaret veya velayet hakkının mağdurun veya çocukların haklarını ve güvenliğini tehlikeye düşürmemesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.


Türk Kadınlar Birliği

Madde 32 - Zorla evliliklerin hukuki sonuçları Taraflar, zorla gerçekleştirilen evliliklerin mağdura aşırı mali veya idari yük olmaksızın feshini, iptalini ve sonlandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 33 - Psikolojik şiddet Taraflar, tehdit veya zorlama yoluyla kişinin psikolojik bütünlüğüne ciddi zarar veren kasıtlı davranışların cezai suçlar olarak değerlendirilmesini sağlamak üzere hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 34- Israrlı takip Taraflar, başka bir kişiye yönelik, kendi güvenliği için korku duymasına neden olacak şekilde tekrar eden, kasıtlı ve tehditkar davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 35 - Fiziksel şiddet Taraflar, bir başka bireye yönelik kasti uygulanan fiziksel şiddet eylemlerinin cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 36 - Tecavüz dahil olmak üzere, cinsel şiddet, 1.

Taraflar, aşağıda belirtilen kasıtlı davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır a. herhangi bir organıyla veya bir cisimle bir başka kişiyle, rızası olmadan vajinal, anal veya oral olarak cinsel nitelikli eylemlerde bulunma, b. kişiye karşı rızası olmaksızın diğer cinsel nitelikli eylemlerde bulunma, c. rızası olmayan bir kişinin üçüncü bir kişiyle cinsel nitelikli eylemlerde bulunmasına neden olma.

2.

Rıza, mevcut koşulları değerlendiren kişinin hür iradesinin sonucunda isteğe bağlı olarak verilmelidir.

3.

Taraflar, 1. paragrafta yer alan hükümlerin iç hukuk tarafından tanındığı şekliyle eski veya şu anki eşlere veya partnerlere karşı işlenen eylemler için geçerli olmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 37 - Zorla evlendirme

1.

Taraflar, yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlayan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlamak amacıyla, kendi ikamet yeri dışında diğer ülke veya Taraf devletin topraklarına çekmeye ilişkin kasti davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

51


Türk Kadınlar Birliği

Madde 38 - Kadın sünneti Taraflar, aşağıda belirtilen kasıtlı davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır; a. bir kadının dış dudakları, iç dudakları veya klitorisinin tamamını veya bir kısmını kesip çıkarma, infibülasyon veya işlevini yapamaz hale getirme, b. bir kadını a. maddesinde belirtilen eylemlerden herhangi birine maruz kalmaya zorlama veya kadına bu eylemleri yaptırma, c. bir kız çocuğunu a. maddesinde belirtilen eylemlerden herhangi birine teşvik etme, buna maruz kalmaya zorlama veya ona bu eylemleri yaptırma. Madde 39 - Zorla kürtaj ve zorla kısırlaştırma Taraflar aşağıdaki kasti davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır: a. kendisinin daha önceden bilgisi ve rızası olmaksızın kadın üzerinde kürtaj gerçekleştirilmesi, b. kendisinin daha önceden bilgisi ve rızası olmaksızın ve süreci tam olarak anlamaksızın kadının doğal üreme kapasitesini sonlandırma amacı veya etkisi taşıyan cerrahi operasyon gerçekleştirilmesi. Madde 40 - Cinsel Taciz Taraflar, özellikle de saldırgan, küçük düşürücü, yüz kızartıcı ve kırıcı bir çevre yaratarak bir insanın onurunu zedelemeyi amaçlayan ya da bu sonucu doğuran, istenmeyen sözlü, sözsüz veya fiziksel olarak cinsel güdülü davranışın cezai ve diğer yasal yaptırımlara tabi olmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 41 - Yardım veya yataklık etme ve girişim 1.

Taraflar, işbu Sözleşmenin 33, 34, 35, 36, 37, 38.a ve 39. Maddelerinde yer alan suçlar kasten işlendiğinde, bunların işlenmesine yardım veya yataklık edilmesinin suç olarak değerlendirilmesi için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri aiır.

2.

Taraflar, işbu Sözleşmenin 35, 36, 37, 38.a ve 39. Maddelerinde yer alan suçlar kasten işlendiğinde, mezkur suçu işleme girişiminde bulunmanın suç olarak değerlendirilmesi için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 42 - Sözde “namus” adına işlenen suçlar dahil olmak üzere, kabul edilemez gerekçeler

1.

52

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eyleminin gerçekleşmesini müteakiben başlatılan cezai işlemlerde kültür, gelenek, din, görenek veya sözde “namus”un bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere gereken hukuki ve diğer ted-


Türk Kadınlar Birliği

birleri alır. Bu özellikle, mağdurun kültürel, dini, sosyal veya geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını veya törelerini ihlal ettiği iddialarını da içerecektir. 2.

Taraflar, 1. paragrafta belirtilen eylemlerden herhangi birini gerçekleştirmesi için herhangi bir kimseyi veya bir çocuğu azmettirmenin işlenen eylem için söz konusu kişinin cezai sorumluluğunu azaltmamasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 43 - Cezai suçların tatbiki

Bu sözleşme uyarınca belirlenen suçlar, mağdur ile failin arasındaki ilişkinin niteliğine bakılmaksızın tatbik edilecektir. Madde 44 - Yargı yetkisi 1.

Taraflar, işbu Sözleşme uyarınca belirlenen herhangi bir suç, a. kendi topraklarında; veya b. bayrağını taşıyan bir gemide; veya c. yasaları doğrultusunda tescil edilmiş bir uçakta; veya d. vatandaşlarından biri tarafından; veya e. topraklarında ikamet eden bir kimse tarafından, işlenmiş olması durumunda yargılanmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, suç kendi vatandaşlarından birine veya kendi topraklarında ikamet eden kişilere karşı işlendiğinde, işbu Sözleşme uyarınca belirlenen herhangi bir suça ilişkin yargı yetkisi oluşturmak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri almaya çaba gösterecektir.

3.

Sözleşmenin 36, 37, 38 ve 39. Maddelerinde belirtilen suçların kovuşturması için Taraflar yargı yetkilerinin, eylemin gerçekleştirildiği bölgede suç sayılması koşuluna bağlı olmamasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer önlemleri alır.

4.

Taraflar, işbu Sözleşmenin 36, 37, 38 ve 39. maddeleri uyarınca belirlenen suçların kovuşturulmasını sağlamak amacıyla 1. paragrafın d ve e maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin yargı yetkilerinin, kovuşturmanın yalnızca suç mağdurunun bildirmesi veya suçun işlendiği mekandaki devlet tarafından bilgi sunulması üzerine başlatılabileceği koşuluna bağlanmaması için gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

5.

Taraflar, fail olduğu iddia edilen kişinin kendi topraklarında olması ve bu kişiyi yalnızca uyruğuna dayanarak diğer Tarafa iade etmediği durumlarda işbu Sözleşme kapsamındaki suçlar üzerinde yargılama yetkisi oluşturabilmek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

6.

İşbu Sözleşme kapsamında iddia edilen suçlara ilişkin birden fazla Tarafın yargılama talebinde bulunması durumunda, ilgili Taraflar, gerektiğinde, kovuşturma için en uygun yargı yetkisini belirlemek üzere birbirlerine danışır.

7.

İşbu Sözleşme, uluslararası hukukun genel ilkelerine halel getirmeksizin iç hukukuna uygun olarak bir Taraf tarafından uygulanan herhangi bir cezai yargılamayı olanaksız kılmaz.

53


Türk Kadınlar Birliği

Madde 45 - Yaptırım ve tedbirler 1.

Taraflar, işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçların etkili, orantılı ve caydırıcı bir biçimde, suçların ciddiyetini de göz önünde bulundurarak, cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alacaklardır. Bu yaptırımlar, gerektiğinde, suçluların iadesiyle sonuçlanacak biçimde özgürlükten mahrum bırakmayı da içeren cezaları kapsayabilir.

2.

Taraflar, faillere yönelik olarak aşağıda yer alanlar gibi diğer başka tedbirler benimseyebilir: - hükümlü kişilerin izlenmesi veya denetlenmesi; - mağdurun güvenliğini de içerebilmek üzere, çocuğun kendi yararının başka hiçbir şekilde garanti altına alınamaması durumunda, ebeveyn haklarının elinden alınması. Madde 46 - Ağırlaştırıcı sebepler

Taraflar, suçun ana unsurlarından birini zaten oluşturmadıkları takdirde, iç hukukun ilgili hükümlerine uygun olarak aşağıdaki sebeplerin işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçlara istinaden cezaların belirlenmesindeki ağırlaştırıcı sebepler olarak göz önünde bulundurulabilmesini sağlamak amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Bu sebepler: a. suçun; iç hukuk tarafından tanınan, failin şu anki veya daha önceki eş ya da partnere karşı, mağdurla birlikte yaşayan veya yetkisini kötüye kullanan bir aile bireyince işlenmesi; b. suçun veya ilgili suçların defalarca işlenmesi; c. suçun; özel durumlar nedeniyle savunmasız hale gelmiş bir bireye karşı işlenmesi; d. suçun çocuğa karşı ya da çocuğun gözleri önünde işlenmesi; e. suçun iki veya ikiden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi; f. suç öncesi veya esnasında aşırı derecede şiddete başvurulması; g. suçun silah kullanılarak veya silahlı tehditte bulunularak işlenmesi; h. suçun, mağdur için ciddi fiziksel veya psikolojik zararlarla sonuçlanması; i. failin daha önce de aynı suçlardan hüküm giymiş olması. Madde 47 - Diğer Tarafça verilen hükümler Taraflar, hükümler belirlenirken işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçlarla bağlantılı olarak diğer Tarafça verilen kesin hükümlerin göz önünde bulundurulması ihtimalini öngörmek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 48 - Zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri veya hükümlerinin yasaklanması 1.

54

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddete ilişkin olarak arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.


Türk Kadınlar Birliği 2.

Taraflar, para cezası talep edilmesi durumunda failin mağdura karşı mali yükümlülüğünü yerine getirme kapasitesinin dikkate alınmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Bölüm VI- Soruşturma, kovuşturma, usul hukuku ve önleyici tedbirler Madde 49 - Genel yükümlülükler

1.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddete ilişkin soruşturma ve adli işlemlerin, mağdurun haklarını göz önüne alarak aşırı bir gecikme olmaksızın yürütülmesini sağlamak amacıyla, ceza muhakemesinin tüm safhalarında gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, toplumsal cinsiyet temelli şiddet anlayışını göz önünde bulundurarak ve insan hakları temel ilkelerine uygun biçimde, işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçların soruşturulması ve kovuşturulmasının etkili bir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 50 - Acil müdahale, önleme ve koruma

1.

Taraflar, sorumlu kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yeterli ve hızlı koruma imkânları sunarak işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, işlevsel tedbirlerin alınması ve kanıt toplama da dahil olmak üzere, kolluk kuvvetlerinin işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetin önlenmesinde ve mağdurların korunmasında acil ve yerinde müdahale etmelerini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 51 - Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi

1. Taraflar, riski yönetmek ve gerekli olması durumunda koordineli destek ve güvenlik sağlamak üzere tüm ilgili yetkililerce ölüm riskinin, durumun ciddiyetinin ve şiddetin tekrarlanması riskinin değerlendirmesinin yapılmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. 2. Taraflar 1. paragrafta atıfta bulunulan değerlendirmenin, soruşturmanın ve koruyucu tedbirlerin uygulanmasının her aşamasında, işbu Sözleşme kapsamındaki şiddet eyleminin faillerinin ateşli silahlara sahip olduklarını veya bunlara erişimlerinin olduğunu göz önünde bulundurmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 52 - Acil engelleme emirleri Taraflar, ani tehlike durumlarında, ilgili yetkililerin aile içi şiddet failine yeterli bir süre zarfında mağdurun veya risk altındaki kişinin ikamet ettiği bölgeyi terketmesini emretme ve failin, mağdurun veya risk altındaki kişinin ikamet bölgesine girmesini veya onlarla irtibat kurmasını

55


Türk Kadınlar Birliği

yasaklama yetkisine sahip olmalarını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alacaklardır. Bu madde uyarınca alman tedbirler mağdurun veya risk altındaki kişinin güvenliğini ön planda tutar. Madde 53 - Kısıtlama ve koruma emirleri 1.

Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet mağdurları için, uygun kısıtlama ve koruma emirlerinin mevcudiyetini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, 1. paragrafta atıfta bulunulan kısıtlama ve koruma emirlerinin: - acil korumaya ve mağdura aşırı mali veya idari yük oluşturmamasına uygun olmasını, - belirli bir zaman dilimi içerisinde veya değiştirilene ya da kaldırılıncaya kadar yürürlükte kalmasını, - gerektiğinde, hemen etki yaratacak şekilde tek taraflı olarak kullanıma koyulmasını, - diğer kanuni takibatlara bakılmaksızın ve bu takibatlara ek olarak mevcut bulunmasını, - daha sonraki kanuni takibatlara dahil edilmesine izin verilmesini, teminat altına almak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

3.

Taraflar, 1. paragrafla uyumlu olarak uygulamaya konan kısıtlama ve koruma emirlerinin ihlalinin etkili, orantılı ve caydırıcı cezai ya da diğer hukuki yaptırımlara tabi olmasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 54 - Soruşturma ve kanıt

1.

Taraflar, herhangi bir hukuki veya cezai davada mağdurun cinsel geçmiş ve davranışlarına ilişkin kanıtlara yalnızca konuyla ilgili ve gerekli olması durumunda izin verilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 55 - Tek taraflı ve resen yargılamalar

1.

Taraflar, işbu Sözleşme’nin 35, 36, 37, 38 ve 39. Maddeleri uyarınca ihdas edilen suçların soruşturulması veya kovuşturulmasının; suçun tamamının veya bir kısmının topraklarında işlenmesi durumunda, suçun mağdur tarafından bildirilmesi veya şikâyette bulunmasına bağlı olmamasını ve mağdur şikayetini veya ifadesini geri alsa bile işlemlerin devam edebilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, iç hukuklarında öngörülen koşullara uygun olarak, kamu kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve aile içi şiddet danışmanlarının, işbu Sözleşme uyarınca belirlenen suçlara ilişkin soruşturma ve adli takibatın yapılması sırasında mağdurun isteği üzerine, mağdura yardım ve destek vermesi olanağını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 56 - Koruma tedbirleri

1. Taraflar, soruşturma ve adli takibatın her aşamasında, tanık olarak özel ihtiyaçları da dahil olmak üzere mağdurların hak ve çıkarlarını koruma altına almak amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Taraflar, bunları:

56


Türk Kadınlar Birliği

a. Mağdurların, aynı zamanda ailesinin ve görgü tanıklarının gözdağı, kısas veya tekrar mağdur edilmeye karşı korunmasının sağlanması; b. Mağdurun, en azından kendisinin ve ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda failin kaçtığından, geçici veya sürekli olarak serbest bırakıldığından haberdar edilmesinin sağlanması; c. İç hukukun öngördüğü koşullar altında mağdurları, tasarruflarındaki hak ve hizmetler ve şikayetlerinin takibi, suçlamalar, soruşturma ve işlemlerin genel ilerleyişi, onların bu husustaki rolleri ve davaların sonuçları hakkında bilgilendirilmesinin sağlanması; d. mağdurun doğrudan veya bir aracı yoluyla, iç hukukun usul ilkelerine uygun olarak, dinlenmesinin, kanıt göstermesinin, görüşlerini, ihtiyaçlarını ve endişelerini sunmasının ve bunların değerlendirilmesinin sağlanması; e. mağdurlara hak ve çıkarlarının uygun bir şekilde sunulmasını ve göz önüne alınmasını sağlayacak uygun destek hizmetleri verilmesi; f. mağdurların özel yaşantısının ve görüntüsünün korunması amacıyla uygun tedbirlerin benimsenmesi; g. mümkün olan durumlarda, mahkeme ve kolluk kuvvetleri birimlerinde mağdur ve fail arasında temas kurulmasından kaçınılmasının sağlanması; h. davaya taraf olarak katılan ya da kanıt sunan mağdurlara bağımsız ve yetkin çevirmenler sağlanması; i. mağdurun; iç hukuk kurallarına uygun olarak, uygun iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluyla mahkeme salonunda olmaksızın ya da fail olduğu iddia edilen şahsın yokluğunda mahkemede ifade verebilmesinin mümkün kılınması yoluyla gerçekleştirir. 2

Aile içi şiddet ve kadınlara yönelik şiddet mağduru çocuk ve tanıklara çocuğun kendi yararı gözetilerek özel koruma tedbirleri temin edilir. Madde 57 - Adli yardım

Taraflar, iç hukukta öngörülen koşullar atlında mağdurların ücretsiz adli yardım ve destek alma haklarını sağlar. Madde 58 - Zamanaşımı kuralı Taraflar, işbu Sözleşme’nin 36, 37, 38 ve 39. Maddeleri uyarınca ihdas edilen suçlara ilişkin herhangi bir kanuni takibatın başlatılması için zamanaşımının; mağdurun reşit yaşa ulaşmasından sonra takibatın etkin bir şekilde başlamasını mümkün kılacak, suçun ağırlığıyla orantılı ve yeterli bir zaman devam etmesini teminen gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

57


Türk Kadınlar Birliği

Bölüm VII- Göç ve sığınma Madde 59 - İkametgâh durumu Taraflar, evlilik birliğinin sonlanması durumunda ikametgâh durumu iç hukuk tarafından tanınan eş veya partnerin ikametgâh durumuna bağlı olan şiddet mağdurlarına, fevkalade zor durumlarda, başvuru üzerine, evliliğin veya ilişkinin süresine bakılmaksızın bağımsız ikamet izni verilmesini teminat altına almak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Müstakil ikamet izni verilmesi ve süresine ilişkin koşullar iç hukuk tarafından düzenlenir. 1.

Taraflar, ikametgâh durumu iç hukuk tarafından tanınan eş veya partnere bağlı olan mağdurların ikametgah nedeniyle başlatılan sınır dışı işlemlerini müstakil oturma izni için başvurmalarına olanak sağlayacak şekilde durdurabilmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

2.

Taraflar, aşağıdaki durumlardan birinin veya her ikisinin birden söz konusu olması durumunda mağdurlara yenilenebilir ikamet izni verir: a. Yetkili makamın, kişisel durumlarından dolayı mağdurun kalması gerektiği görüşünde olması durumunda; b. Yetkili makamın, soruşturma veya takibatlarda muadil yetkililerle işbirliğinin kurulması amacıyla mağdurun kalmasını gerekli gördüğü durumlarda.

3.

Evlilik amacıyla Taraf ülkeye getirilen ve ikamet ettikleri yerdeki ikametgâh durumunu kaybeden zorla evlendirme mağdurlarının tekrar haklarını geri almasını sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 60-Toplumsal Cinsiyete dayalı sığınmacı başvuruları

1. Taraflar, 1951 Mültecilerin Durumuna ilişkin Sözleşme’nin 1 A(2) Maddesinin anlamı çerçevesinde, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir zulüm çeşidi ve tamamlayıcı/ yardımcı korumayı gerektiren ciddi bir zarar biçimi olarak tanınmasını teminen gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. 2. Taraflar, Sözleşme’nin gerekçelerinden her birine toplumsal cinsiyete duyarlı bir yorum getirilmesini sağlar ve bu gerekçelerden bir veya birden fazlası nedeniyle zulümden korkulduğu durumlarda başvuranlara yürürlükteki ilgili araçlara göre mülteci statüsü verilir. 3. Taraflar sığınmacılar için, toplumsal cinsiyete duyarlı kabul usullerinin ve destek hizmetlerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet yönergelerini ve mülteci statüsünün belirlenmesi ve uluslararası koruma için başvuruyu da kapsayan, toplumsal cinsiyete duyarlı sığınma usullerini geliştirmeye yönelik gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. Madde 61-Geri göndermeme 1.

58

Taraflar uluslararası hukuk çerçevesindeki mevcut yükümlülüklere uygun olarak geri göndermeme ilkesini gözetmek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.


Türk Kadınlar Birliği 2.

Taraflar statüleri veya ikametleri gözetilmeksizin korumaya muhtaç şiddet mağduru kadınların yaşam riski bulunan ya da işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya maruz kalabileceği hiçbir ülkeye hiçbir koşulda geri gönderilmemesini sağlamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır. BÖLÜM VIII- Uluslararası işbirliği Madde 62 - Genel ilkeler

1. Taraflar, işbu Sözleşme’nin hükümlerine uygun olarak hukuki ve cezai konularda iş birliğine ilişkin ilgili uluslararası ve bölgesel araçların uygulanması, benzer veya karşılıklı mevzuat ve iç hukuk temelinde uzlaşılmış düzenlemeler yoluyla aşağıdaki amaçları gerçekleştirmek üzere birbirleriyle mümkün olan en geniş şekilde iş birliği yaparlar: a. işbu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddeti önleme, şiddete karşı mücadele etme ve şiddeti kovuşturma; b. mağdurları koruma ve onlara destek sağlama; c. işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçlara ilişkin soruşturma veya işlemler; d. koruma emirleri de dahil, Tarafların yargı yetkilileri tarafından verilen ilgili hukuki ve cezai kararların uygulanması. 2. Taraflar, işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilen ve ikamet edilen yerden farklı bir Tarafın topraklarında işlenen bir suçun mağdurunun, ikamet ettiği devletin ilgili yetkilileri nezdinde şikâyette bulunmasını sağlamak üzere gerekli hukuki ve diğer tedbirleri alır. 3. İşbu Sözleşme’ye Taraf diğer bir devletin ceza davalarında verdiği kararların uygulanması, suçluların iadesi ve suçla mücadele konularında aralarında bir anlaşmanın mevcut olması koşulunu getiren işbu Sözleşme’ye Taraf bir devlet, bu türde bir antlaşma akdetmediği bir Taraftan böyle bir yasal işbirliği talebi alması halinde, işbu Sözleşmeyi, Sözleşme uyarınca ihdas edilen suçlar bağlamında ceza davalarında verilen kararların uygulanması, suçluların iadesi ve suçla mücadele konularında karşılıklı destek için yasal dayanak kabul edebilir. 4. Taraflar, 18. madde 5. paragraf kapsamındaki mağdurların korunmasını kolaylaştırmak amacıyla üçüncü devletlerle ikili ve çoklu anlaşmaların yürürlüğe konmasını da içeren, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve şiddetle mücadeleyi, gerektiğinde, üçüncü ülkelerin yararlandığı kalkınma amaçlı yardım programlarına entegre etmeye çaba gösterir. Madde 63 - Risk altındaki kişilere yönelik tedbirler Başka bir Tarafın topraklarındaki bir kişinin işbu Sözleşme’nin 36, 37, 38 ve 39. paragraflarında atıfta bulunulan herhangi bir şiddet eylemine her an maruz kalma riskiyle karşı karşıya olduğu yönünde ellerinde mevcut bilgilere dayanarak haklı gerekçeleri bulunan Taraf, uygun

59


Türk Kadınlar Birliği

koruma tedbirlerinin alınmasını sağlamak amacıyla bu bilgiyi gecikmeksizin, bahsedilen kişinin sınırları içerisinde olduğu Tarafa bildirmeye teşvik edilmektedir. Bu bilgi, geçerli olması durumunda, risk altında bulunan kişinin yararı için mevcut koruma hükümlerine ilişkin ayrıntıları da içerir. Madde 64 - Bilgi 1. Talep edilen Taraf, bu bölüm kapsamında yapılan eylemin nihai sonucu hakkında talepte bulunan Tarafı derhal bilgilendirecektir. Talep edilen Taraf aynı zamanda, talep edilen eylemin gerçekleştirilmesinin mümkün olamaması veya uygulanmasının kaydadeğer ölçüde gecikmeye maruz kalması olasılığı durumlarında, bunu talepte bulunan Tarafa süratle bildirir. 2. Bir Taraf; kendi yaptığı soruşturma çerçevesinde edindiği bilgiyi, bu bilginin ifşasının diğer Tarafa işbu Sözleşme uyarınca ihdas edilmiş ceza gerektiren suçları önlemede, soruşturma veya işlemleri başlatma veya yürütmede yardımcı olabileceğini düşündüğünde ya da bu bilginin bu bölüm kapsamında diğer Tarafın işbirliği talebinde bulunmasına yol açacağını düşündüğünde, iç hukukunun sınırları dâhilinde, önceden talep olmaksızın diğer Tarafa iletebilir. 3. İkinci paragraf kapsamında herhangi bir bilgi alan Taraf; uygun görüldüğü takdirde dava açılmasını veya ilgili hukuki ve cezai davalarda bu bilginin göz önüne alınabilmesini sağlayacak bu çeşit bir bilgiyi kendi ilgili yetkililerine ibraz eder. Madde 65 - Verilerin Korunması Kişisel veriler, Tarafların Kişisel Verilerin Otomatik İşlemden Geçirilme Sürecinde Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme (ETS No.108) altındaki yükümlülüklerine uygun biçimde saklanır ve kullanılır. Bölüm IX- İzleme mekanizması Madde 66 - Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı eylem uzman grubu

60

1.

Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı eylem uzman grubu (bundan sonra “GREVIO” olarak anılacaktır) Sözleşme’nin Taraflarca uygulanmasını izler.

2.

GREVIO, toplumsal cinsiyet ve coğrafi dağılım dengesine ek olarak, çok disiplinli uzmanlık bilgileri de dikkate alınarak en az 10, en fazla 15 üyeden oluşur. Üyeleri, Taraflar Komitesi tarafından Taraflarca aday gösterilenler arasından, bir kez yenilenebilir dört yıllık görev süresi için Tarafların vatandaşları arasından seçilir.

3.

İlk 10 üyenin seçimi, işbu Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini izleyen bir yıl içerisinde yapılır. Ek beş üyenin seçimi 25. onay veya katılımı takiben yapılır.

4.

GREVIO üyelerinin seçimi aşağıdaki ilkelere bağlıdır:


Türk Kadınlar Birliği

a. Üyeler, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddet ya da mağdurların korunması ve onlara yardımcı olma alanlarında muteber yetkinliğe sahip olarak bilinen, yüksek ahlaki karakterli veya işbu Sözleşme kapsamında belirlenen alanlarda deneyimli kişiler arasından şeffaf bir yöntemle seçilir; b. GREVlO’nun iki üyesi aynı devletin vatandaşı olamaz; c. Üyeler temel hukuk sistemlerini temsil etmelidir; d. Üyeler kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddet alanında ilgili aktör ve organları temsil etmelidirler; e. Üyeler kendi şahsi sıfatlarıyla görev yaparlar. Görevlerini yerine getirirken bağımsız ve tarafsızdırlar ve görevlerini etkili bir şekilde yerine getirmeye hazır olmalıdırlar. 5.

GREVlO’nun üyelerinin seçim yöntemi, Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini takiben altı ay içerisinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından, Taraflarla istişare edildikten ve oybirliği sağlandıktan sonra belirlenir.

6.

GREVIO kendi usul kurallarını belirler.

7.

68. maddenin 9. ve 14. fıkralarında ayrıntılarına yer verilen ülke ziyaretlerini gerçekleştiren GREVIO üyeleri ile heyetlerin diğer üyeleri, Sözleşme’nin ek bölümünde kabul edilen imtiyaz ve muafiyetlerden yararlanırlar. Madde 67 - Taraflar komitesi

1.

Taraflar Komitesi, Sözleşme’ye Tarafların temsilcilerinden oluşur.

2.

Taraflar Komitesi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından toplantıya çağrılır. Komite’nin ilk toplantısı GREVIO üyelerini seçmek için Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini takiben 1 yıl içerisinde yapılır. Sonrasında Komite, Tarafların 3’te l’i, Taraflar Komitesi Başkanı veya Genel Sekreter ne zaman talep ederse toplanır.

3.

Taraflar Komitesi kendi usul kurallarını kabul eder. Madde 68- Usul

1.

Taraflar, GREVIO tarafından hazırlanan bir sualnameye dayanarak işbu Sözleşme’nin hükümlerini yürürlüğe sokan hukuki ve diğer tedbirler hakkında GREVIO tarafından değerlendirilmek üzere Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bir rapor sunar.

2.

GREVIO, 1. paragraf uyarınca sunulan raporu, ilgili Tarafın temsilcileriyle birlikte değerlendirir.

3.

Sonraki değerlendirme usulleri, uzunluğu GREVIO tarafından saptanacak dönemler halinde belirlenir. Her dönemin başında GREVIO, değerlendirme usulünün dayandığı belirli hükümleri seçer ve sualname gönderir.

61


Türk Kadınlar Birliği

62

4.

GREVIO izleme usulünü gerçekleştirmek için uygun araçları tanımlar. GREVIO özellikle her değerlendirme süreci için, Taraflar tarafından değerlendirme usulünün uygulanmasının gerekçesi olarak hizmet edecek sualnameyi kabul eder. Sualname, tüm Taraflar tarafından ele alınır. Taraflar sualnameye ve aynı zamanda GREVlO’nun her türlü bilgi talebine yanıt verir.

5.

GREVIO, Sözleşme’nin uygulanması hakkında sivil toplum örgütlerinden, sivil toplumdan ve insan haklarını korumaya yönelik ulusal kuruluşlardan bilgi alabilir.

6.

GREVIO, Sözleşme kapsamındaki alanlarla alakalı diğer bölgesel ve uluslararası belgelerde ve birimlerde mevcut bilgilere gereken önemi gösterir.

7.

Her değerlendirme dönemi için sualname kabul edildiğinde GREVIO, Sözleşme’nin 11. maddesinde bahsedildiği gibi Taraflardaki mevcut verilere ve araştırmalara gereken önemi gösterir.

8.

GREVIO, Sözleşme’nin uygulanmasıyla ilgili olarak Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Parlamenter Meclisi ve Avrupa Konseyi’nin diğer ilgili uzmanlaşmış birimlerinden ve diğer uluslararası belgeler uyarınca kurulan birimlerden bilgi alabilir. Bu birimlere sunulan şikâyetler ve bunların sonuçları GREVlO’ya sunulacaktır.

9.

GREVIO, ulusal makamlarla işbirliği içerisinde ve bağımsız ulusal uzmanların yardımıyla, edinilen bilginin yetersiz olmasına veya 14. paragrafın öngördüğü durumlara bağlı olarak ek ülke ziyaretleri düzenleyebilir. Sözkonusu ziyaretler boyunca GREVIO belirli alanlarda uzmanlaşmış kişiler tarafından desteklenebilir.

10.

GREVIO, değerlendirmenin dayandığı hükümlerin uygulanmasına yönelik tahlilinin yanı sıra, ilgili Tarafın belirlenen sorunların üstesinden gelebilmesine ilişkin teklif ve önerilerini de içeren bir taslak rapor hazırlar. Taslak rapor, yorumlarını sunmak üzere değerlendirme sürecinden geçen Tarafa iletilir. Bu yorumlar, GREVIO tarafından raporun kabul edilmesi sırasında göz önünde bulundurulur.

11.

Alınan bilgi ve Taraflarca yapılan yorumlar temel alınarak GREVIO, işbu Sözleşme hükümlerinin uygulanmasından sorumlu Tarafça alınan tedbirlere yönelik rapor ve sonuçları kabul eder. Bu rapor ve sonuçlar ilgili Tarafa ve Taraflar Komitesi’ne gönderilir. Kabul edilmesinin ardından, GREVlO’nun rapor ve sonuçları ilgili Tarafça sunulan nihai yorumlar ile birlikte kamuya açıklanacaktır.

12.

l’den 8’e kadar olan paragrafların usulüne halel getirmeyecek şekilde, Taraflar Komitesi GREVIO rapor ve sonuçlarını temel alarak ilgili Tarafa hitaben (a) GREVlO’nun sonuçlarını uygulamak üzere alınan tedbirlere, gerekli olması durumunda ise bunların uygulanmasına yönelik bilgi sunulması amacıyla bir tarih belirlenmesine ilişkin, (b) Sözleşme’nin uygun şekilde uygulanması için ilgili Tarafla işbirliğini teşvik etmek amacıyla tavsiye kararları kabul edebilir.

13.

GREVIO, Sözleşme’yle ilgili ciddi ihlalleri önlemek ya da bunların boyutunu veya sayısını azaltmak için acil dikkat gerektiren sorunların varlığına işaret eden bir durum hakkında


Türk Kadınlar Birliği

güvenilir bilgiler aldığında, kadınlara yönelik ciddi, kitlesel veya süreklilik gösteren şiddet biçimlerinin önlenmesi için alınan tedbirlere ilişkin özel bir raporun acilen sunulmasını talep edebilir. 14.

İlgili Tarafça sunulan bilgiler ve kendinde mevcut diğer güvenilir bilgileri göz önüne alarak , GREVIO soruşturma yürütülmesi ve acilen GREVlO’ya bilgi sunulması için bir veya birden fazla üyesini belirleyebilir. Gerekli bulunduğu takdirde ve Tarafın rızasıyla soruşturma, onun topraklarına ziyareti içerebilir.

15.

paragrafta atıfta bulunulan soruşturmada elde edilen bulgular incelendikten sonra GREVIO, bu bulguları ilgili Tarafa ve uygun görüldüğü hallerde Taraflar Komitesi’ne ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne diğer yorum ve tavsiyelerle birlikte iletir. Madde 69 - Genel tavsiyeler GREVIO, uygun olan hallerde, Sözleşme’nin uygulanması hakkında genel tavsiyeleri kabul edebilir. Madde 70 - Parlamentoların İzlemeye Katılımı

1.

Ulusal parlamentolar, işbu Sözleşme’nin uygulanması için alınan tedbirlerin izlenmesine katılmaya davet edilir.

2.

Taraflar GREVlO’nun raporlarını kendi ulusal parlamentolarına sunar.

3.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Sözleşme’nin uygulanmasındaki durumu değerlendirmeye düzenli olarak davet edilir. Bölüm X- Diğer uluslararası belgelerle ilişki Madde 71 - Diğer uluslararası belgelerle ilişki

1.

İşbu Sözleşme, Sözleşme’ye Tarafların taraf olduğu veya olacağı ve bu Sözleşme kapsamında düzenlenen konularda hükümler içeren diğer uluslararası belgelerden kaynaklı yükümlülükleri etkilemez.

2.

İşbu Sözleşme’ye Taraflar, Sözleşme’nin hükümlerini tamamlamak veya güçlendirmek veya Sözleşme’de yer alan ilkelerin uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla Sözleşme’de ele alınan konular hakkında birbirleriyle ikili veya çok taraflı anlaşmalar akdedebilir. Bölüm XI - Sözleşme’de değişiklikler Madde 72 - Değişiklikler

1.

Bir Taraf tarafından sunulan Sözleşme’deki her değişiklik önerisi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne iletilir ve kendisi tarafından Avrupa Konseyi üye ülkelerine, her imzalayan dev-

63


Türk Kadınlar Birliği

lete, Taraflara, Avrupa Birliği’ne ve 75. madde hükümleri uyarınca bu Sözleşme’yi imzalamaya çağrılan her devlete ve 76. madde hükümleri uyarınca bu Sözleşme’ye katılmaya davet edilen her devlete bildirilir. 2.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, değişiklik önerisini dikkate alır ve Avrupa Konseyi üyesi olmayan Sözleşme’nin Taraflarının görüşüne başvurduktan sonra, Avrupa Konseyi Statüsü’nün 20. maddesinin d fıkrası gereğince oyçokluğuyla değişikliği kabul edebilir.

3.

2. paragraf uyarınca Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen her değişiklik metni, kabul için Taraflara iletilir.

4.

2. paragraf uyarınca kabul edilen her değişiklik, tüm Tarafların, Genel Sekreter’i değişikliği kabul ettikleri hakkında bilgilendirdiği tarihten sonraki bir aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer. Bölüm XII - Son hükümler Madde 73 - Sözleşme’nin Geçerliliği İşbu Sözleşme’nin hükümleri, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadelede kişilere daha uygun haklar sağlayan iç hukuk hükümlerine ve yürürlükte olan veya yürürlüğe konabilecek olan bağlayıcı uluslararası belgelere halel getirmez. Madde 74 - Uyuşmazlığın çözümü

1.

Taraflar, Sözleşme’nin uygulanması veya yorumlanması sırasında doğabilecek her uyuşmazlığı öncelikle müzakere, uzlaşma, tahkim gibi araçlarla veya karşılıklı anlaşmayla kabul edilen diğer barışçıl yollarla çözmek için çaba gösterir.

2.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Taraflara, buna onay vermeleri halinde, uyuşmazlık sırasında kullanmak için çözüm usulleri oluşturabilir. Madde 75 - İmza ve yürürlüğe girme

64

1.

İşbu Sözleşme, Avrupa Konseyi üye devletlerinin, Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan devletlerin ve Avrupa Birliği’nin imzasına açıktır.

2.

İşbu Sözleşme onay, kabul veya uygun bulmaya tabidir. Onay, kabul veya uygun bulma belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nce saklanır.

3.

İşbu Sözleşme’nin 2. paragrafının hükümleri uyarınca, Sözleşme tarafından bağlı kılınma rızalarını açıklayan en az sekizi Avrupa Konseyi üyesi olan on devlet tarafından imzalanmasından sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer.

4.

1. paragrafta bahsedilen, sonradan Sözleşme tarafından bağlı kılınma rızasını açıklayan her devlet ve Avrupa Birliği açısından Sözleşme onay, kabul veya uygun bulma belgelerinin verildiği tarihten sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer.


Türk Kadınlar Birliği

Madde 76 - Sözleşme’ye katılım 1.

Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinden sonra, Tarafların Sözleşme’yi istişare etmelerinin ve oybirliğinin sağlanmasının ardından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi’ne üye olmayan ve Sözleşme’nin hazırlanmasına katılmamış olan herhangi bir devleti, Avrupa Konseyi Statüsü’nün 20. maddesinin d fıkrası gereğince oyçokluğuyla ve Bakanlar Komitesi’ne katılmaya yetkili Taraf temsilcilerinin oybirliğiyle Sözleşme’ye katılmaya davet edebilir.

2.

Katılan her devlet açısından Sözleşme, katılım belgesinin Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilmesinden sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer. Madde 77 - Ülkesel uygulama

1.

Her devlet veya Avrupa Birliği, imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma ya da katılım belgelerini verirken Sözleşme’nin uygulanacağı toprağı veya toprakları belirtebilir.

2.

Her Taraf, daha sonraki bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle, uluslararası ilişkilerinden sorumlu olduğu veya sorumluluğunu üstlendiği ve bildirimde belirtilen toprakların dışındaki topraklarda işbu Sözleşme’yi uygulayacağını belirtebilir. Bu tür bir toprak açısından Sözleşme, böyle bir bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin bittiği ayı takip eden ayın ilk günü yürürlüğe girer.

3. Önceki iki paragrafın altında yapılan her bildirim, böyle bir bildirimde belirtilen her ülke açısından Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapılacak bir bildirimle geri çekilebilir. Geri çekilme, böyle bir bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer. Madde 78 - Çekinceler 1.

2. ve 3. fıkralarda öngörülen istisnalar dışında, işbu Sözleşme’nin herhangi bir hükmüne ilişkin hiçbir çekince öne sürülemez.

2.

Her devlet veya Avrupa Birliği imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma veya katılım belgelerini verirken Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildiriyle; - 30. Madde’nin 2. paragrafı; - 44. Madde’nin 1. paragrafının e bendi,3. ve 4. paragrafları; - Küçük suçlara ilişkin 35. Madde bağlamında 55. Madde’nin 1. paragrafı - 37., 38., ve 39. Madde’ler bağlamında 58. Madde; - 59. Madde hükümlerini uygulamama veya sadece özel vaka ya da durumlarda uygulama hakkını saklı tutacağını belirtebilir.

3.

Her devlet veya Avrupa Birliği, imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma veya katılım belgelerini verirken Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle, 33. ve 34.

65


Türk Kadınlar Birliği

maddelerde atıfta bulunulan davranışlar için cezai yaptırımlar yerine cezai olmayan yaptırımlar sağlama hakkını saklı tutacağını belirtebilir. 4.

Her Taraf yaptığı çekinceyi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle tümüyle ya da kısmen geri çekebilir. Bu bildirim Genel Sekreter tarafından alındığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 79 - Çekincelerin geçerliliği ve gözden geçirilmesi

1.

78. maddenin 2. ve 3. paragraflarında bahsi geçen çekinceler, Sözleşme’nin ilgili Taraf açısından yürürlüğe girdiği günden itibaren beş yıl boyunca geçerlidir. Ancak, sözkonusu çekinceler aynı süreyle geçerli olacak şekilde yenilenebilir.

2.

Çekincenin bitiş tarihinin on sekiz ay öncesinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği, ilgili Tarafa bitiş tarihini bildirir. Bitiş tarihinden en geç üç ay önce Taraf, çekincesinin devam ettiğini, değiştirildiğini veya geri çekildiğini Genel Sekreter’e bildirir. İlgili Tarafın böyle bir bildirimde bulunmaması durumunda Genel Sekreterlik, Tarafı, çekincesinin otomatik olarak altı ay süreyle uzatıldığı hakkında bilgilendirir. Tarafın bu sürenin bitimine kadar çekincesini devam ettirme veya değiştirme niyetini bildirmemesi durumunda, çekince zaman aşımına uğrar.

3.

Eğer bir Taraf 78. maddenin 2. ve 3. paragrafları uyarınca çekince koyarsa, çekincenin yenilenmesinden önce veya talep üzerine, çekincenin devam etmesini gerektiren nedenleri içeren bir açıklamayı GREVlO’ya iletir. Madde 80 - Fesih

1.

Her Taraf istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle bu Sözleşme’yi feshedebilir.

2.

Bu tür fesihler bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin sonunu izleyen ayın ilk gününde yürürlüğe girer. Madde 81 - Bildirim

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Avrupa Konseyi üye devletlerine, Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan devletlere, her imzacıya, her Tarafa, Avrupa Birliği’ne ve Sözleşme’ye katılmaya davet edilen her devlete: a.

her imzayı;

b.

sunulan her onay, kabul, uygun bulma veya katılım belgesini;

c.

75. ve 76. maddeler uyarınca Sözleşme’nin her yürürlüğe giriş tarihini;

d.

72. madde uyarınca kabul edilen her değişikliği ve bu tür değişikliğin yürürlüğe giriş

tarihini; e.

66

78. Madde uyarınca her çekinceyi ve geri çekilen her çekinceyi;


Türk Kadınlar Birliği f.

80. Maddenin hükümleri uyarınca yapılan her feshi;

g.

İşbu Sözleşme’yle ilişkili olan diğer her eylem, bildiri veya haberleşmeyi bildirir.

Yukarıdaki hususları tasdiken, imzaları aşağıda bulunan usulünce yetkili kılınmış temsilciler, işbu Sözleşme’yi imzalamıştır. İşbu Sözleşme, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da, her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere İngilizce ve Fransızca dillerinde, Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanacak tek nüsha olarak imzalanmıştır. Onaylı nüshaları Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından Avrupa Konseyi üyelerine, Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan devletlere, Avrupa Birliği’ne ve Sözleşme’ye katılmaya davet edilen her devlete gönderilir. Ek - İmtiyaz ve muafiyetler (Madde 66) 1.

Bu ek, Sözleşme’nin 66. maddesinde bahsedilen GREVIO üyelerine ve ülke ziyaret heyetlerinin diğer üyelerine uygulanır. Bu ekin amacı bakımından “ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri” terimi Sözleşme’nin 68. maddesinin 9. paragrafında bahsedilen bağımsız ulusal uzmanları ve mütehassısları, Avrupa Konseyi personelini ve Avrupa Konseyi tarafından istihdam edilerek GREVlO’ya ülke ziyaretleri boyunca eşlik eden tercümanları kapsar.

2.

GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri ülke ziyaretlerinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesiyle ilgili görevlerini yerine getirirken, veya bunları izleyen görevlerle ilişkili olarak yolculuk ederken aşağıdaki imtiyaz ve muafiyetlerden yararlanır: a. şahsi tutuklama veya gözaltına alınmadan ve kişisel eşyalarının haczinden ve resmi yetkili sıfatıyla hareket ederken söyledikleri ya da yazdıkları ifadeler veya gerçekleştirdikleri eylemlerden dolayı yasal işlemlerden muafiyet; b. ikamet ettikleri ülkelerine giriş ve çıkışlarda ve görevlerini yerine getirdikleri ülkeye giriş ve çıkışlarda hareket serbestliği üzerindeki her türlü kısıtlamadan ve görevlerini yaparken ziyaret ettikleri veya geçtikleri ülkelerde yabancıların tabi oldukları kayıt işlemlerinden muafiyet.

3.

Görevlerinin yerine getirilmesiyle ilgili seyahatleri sırasında, GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri gümrük ve döviz denetim kontrollerinde yabancı hükümetlerin geçici resmi görevlisi olan temsilcilerine tanınan kolaylıklardan yararlanırlar.

4.

Sözleşme’nin uygulanmasının değerlendirilmesiyle ilgili GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri tarafından taşınan belgelerin, GREVlO’nun faaliyetiyle ilgili olduğu sürece, dokunulmazlıkları ihlal edilemez. GREVlO’nun resmi yazışmaları veya GREVIO üyelerinin ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyelerinin resmi haberleşmeleri hiçbir engelleme veya sansüre tabi tutulamaz.

67


Türk Kadınlar Birliği

68

5.

GREVIO ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri için tam bir konuşma özgürlüğü ve görevlerinin yerine getirilmesinde tam bir bağımsızlık temin etmek amacıyla, söz konusu kişilerin görevleri sona ermiş olsa dahi, görevlerinin ifşası sırasındaki sözlü veya yazılı ifadeleri ve her türlü fiilleri bakımından yasal işlemlerden muaf tutulurlar.

6.

İmtiyazlar ve muafiyetler, bu ekin 1. paragrafında bahsedilen kişilere kendi şahsi çıkarları için değil, görevlerinin GREVlO’nun çıkarları için yerine getirilmesini güvence altına almak üzere tanınmıştır. Bu ekin 1. paragrafında bahsedilen kişilerin ayrıcalıklarının kaldırılması, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından, muafiyetin adaleti engelleyici olduğu kanaatine vardığı herhangi bir halde ve muafiyetin GREVlO’nun çıkarlarına halel getirmeden kaldırılabileceği hallerde yapılır.


AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN

RAPOR ÖZETİ

20 Mart 2012 Salı Resmi Gazete Sayı : 28239

KANUN Kanun No. 6284

Kabul Tarihi: 8/3/2012 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Temel İlkeler ve Tanımlar

Amaç, kapsam ve temel ilkeler MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. (2) Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında aşağıdaki temel ilkelere uyulur: a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır. b) Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenir. c) Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilir. ç) Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz.

69


Türk Kadınlar Birliği

Tanımlar MADDE 2 – (1) Bu Kanunda yer alan; a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını, b) Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti, c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini, ç) Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı, d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı, e) Şiddet mağduru: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişileri, f ) Şiddet önleme ve izleme merkezleri: Şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esası ile yürüten merkezleri, g) Şiddet uygulayan: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişileri, ğ) Tedbir kararı: Bu Kanun kapsamında, şiddet mağdurları ve şiddet uygulayanlar hakkında hâkim, kolluk görevlileri ve mülkî amirler tarafından, istem üzerine veya resen verilecek tedbir kararlarını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Koruyucu ve Önleyici Tedbirlere İlişkin Hükümler Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları MADDE 3 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir: a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.

70


Türk Kadınlar Birliği

b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması. c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi. ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması. d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırksekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları MADDE 4 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) İşyerinin değiştirilmesi. b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi. c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması. ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi. Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları MADDE 5 – (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması. b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

71


Türk Kadınlar Birliği

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması. ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması. d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması. e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi. f ) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi. g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi. ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi. h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması. ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. (3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir. (4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir. Suçlara ilişkin saklı tutulan hükümler MADDE 6 – (1) Kişinin silah bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmasının suç oluşturması dolayısıyla ya da fiilinin başka bir suç oluşturması nedeniyle; a) Soruşturma ve kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine veya denetimli serbestlik tedbirlerine, b) Mahkûmiyet hâlinde ceza veya güvenlik tedbirlerinin infazına ve bu çerçevede uygulanabilecek olan denetimli serbestlik tedbirlerine, ilişkin kanun hükümleri saklıdır.

72


Türk Kadınlar Birliği

İhbar MADDE 7 – (1) Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür. Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik MADDE 8 – (1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir. (2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir. (3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez. (4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir. (5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır. (6) Gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. (7) Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır. İtiraz MADDE 9 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir. (2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son

73


Türk Kadınlar Birliği

numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir. (3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Tedbir kararlarının bildirimi ve uygulanması MADDE 10 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbir kararları, Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlükleri ile verilen kararın niteliğine göre Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa en seri vasıtalarla bildirilir. (2) Bu Kanun kapsamında ilgili mercilere yapılan başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine ilişkin kararlar, başvuru yapılan merci tarafından Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine derhâl bildirilir. (3) Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, hakkında koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir. (4) Tedbir kararının, kolluk amirince verilip uygulandığı veya korunan kişinin kollukta bulunduğu hâllerde, kolluk birimleri tarafından kişi, Bakanlığın ilgili il veya ilçe müdürlüklerine ivedilikle ulaştırılır; bunun mümkün olmaması hâlinde giderleri Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak üzere kendisine ve beraberindekilere geçici olarak barınma imkânı sağlanır. (5) Tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi, kararın uygulanmasına engel teşkil etmez. (6) Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, Bakanlığa ait veya Bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlere yerleştirilir. Barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hâllerde korunan kişiler; mülkî amirin, acele hâllerde kolluğun veya Bakanlığın talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde geçici olarak barındırılabilir. (7) İşyerinin değiştirilmesi yönündeki tedbir kararı, kişinin tabi olduğu ilgili mevzuat hükümlerine göre yetkili merci veya kişi tarafından yerine getirilir. Kolluk görevleri MADDE 11 – (1) Kolluk görevleri, kolluğun merkez ve taşra teşkilâtında bu Kanunda belirtilen hizmetlerle ilgili olarak, çocuk ve kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim almış ve ilgili kolluk birimlerince belirlenmiş olan yeteri kadar personel tarafından yerine getirilir.

74


Türk Kadınlar Birliği

Teknik yöntemlerle takip MADDE 12 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen tedbir kararlarının uygulanmasında hâkim kararı ile teknik araç ve yöntemler kullanılabilir. Ancak, bu suretle, kişilerin ses ve görüntüleri dinlenemez, izlenemez ve kayda alınamaz. (2) Teknik araç ve yöntemlerle takibe ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Tedbir kararlarına aykırılık MADDE 13 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur. (2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez. (3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Merkezlerin Kurulması, Destek Hizmetleri ve Kurumlararası Koordinasyon Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması MADDE 14 – (1) Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar. (2) Kurulan merkezlerde şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik izleme çalışmaları yapılır ve destek hizmetleri verilir. Destek hizmetleri MADDE 15 – (1) Bu Kanun kapsamında şiddetin önlenmesi ve verilen tedbir kararlarının etkin olarak uygulanmasının izlenmesi bakımından şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır: a) Koruyucu ve önleyici tedbir kararları ile zorlama hapsinin verilmesine ve uygulanmasına ilişkin veri toplayarak bilgi bankası oluşturmak, tedbir kararlarının sicilini tutmak.

75


Türk Kadınlar Birliği

b) Korunan kişiye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adlî yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek. c) Gerekli hâllerde tedbir kararlarının alınmasına ve uygulanmasına yönelik başvurularda bulunmak. ç) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılmasına yönelik bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak. d) Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlamak. e) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak. (2) Korunan kişilerle ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır: a) Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek ve meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak. b) Verilen tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesine yönelik önerilerde bulunmak ve yardımlar yapmak. c) Tedbir kararlarının uygulanmasının sonuçlarını ve kişiler üzerindeki etkilerini izlemek. ç) Psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak. d) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak. e) İlgili merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak. f ) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak. (3) Şiddet uygulayanla ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır: a) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu ile diğer kişiler ve toplum açısından taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak. b) İlgili makam veya merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak. c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin; 1) Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına,

76


Türk Kadınlar Birliği

2) Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına, 3) Meslek edindirme kurslarına katılmasına, yönelik faaliyetlerde bulunmak. (4) Şiddet mağduru ile şiddet uygulayana yönelik hizmetler, zorunlu hâller dışında farklı birimlerde sunulur. Kurumlararası koordinasyon ve eğitim MADDE 16 – (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon Bakanlık tarafından gerçekleştirilir. (2) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür. Gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanun kapsamında Bakanlık çalışmalarını desteklemek ve ortak çalışmalar yapmak üzere teşvik edilir. (3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17.00-22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Televizyon kuruluşları ve radyolarda yayınlanacak bilgilendirme materyalleri, Bakanlık birimleri tarafından üniversiteler, ilgili meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri alınarak hazırlanır. (4) Bu Kanunda öngörülen görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşlarının personeli Bakanlık görevlilerine yardımcı olurlar. (5) Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, personel ve üyelerinin bu Kanunun etkin bir biçimde uygulanması amacıyla Bakanlığın hazırlayıp koordine edeceği, kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim programlarına katılmasını sağlar. (6) İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulur.

77


Türk Kadınlar Birliği

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Mali Hükümler Geçici maddi yardım yapılması MADDE 17 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi hâlinde, onaltıyaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının otuzda birine kadar günlük ödeme yapılır. Korunan kişinin birden fazla olması hâlinde, ilave her bir kişi için bu tutarın yüzde yirmisi oranında ayrıca ödeme yapılır. Ancak, ödenecek tutar hiçbir şekilde belirlenen günlük ödeme tutarının bir buçuk katını geçemez. Korunan kişilere barınma yeri sağlanması hâlinde bu fıkrada belirlenen tutarlar yüzde elli oranında azaltılarak uygulanır. (2) Bu ödemeler, Bakanlık bütçesine, geçici maddi yardımlar için konulan ödenekten karşılanır. Yapılan ödemeler, şiddet uygulayandan tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilir. Bu şekilde tahsil edilemeyenler 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir. (3) Korunan kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti hâlinde yapılan yardımlar, bu kişiden 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Nafaka MADDE 18 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre nafakaya karar verilmesi hâlinde, kararın bir örneği, resen nafaka alacaklısının veya borçlusunun yerleşim yeri icra müdürlüğüne gönderilir. (2) Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık, maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir. İcra müdürlüklerinin nafakanın tahsili işlemlerine ilişkin posta giderleri Cumhuriyet başsavcılığının suçüstü ödeneğinden karşılanır. Sağlık giderleri MADDE 19 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişilerden genel sağlık sigortalısı olmayan ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına da girmeyen veya genel sağlık sigortası prim borcu sebebiyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ya da diğer mevzuat hükümleri gereğince tedavi yardımından yararlanma hakkı bulunmayanlar; bu hâllerin devamı süresince, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında, gelir testine tabi tutulmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılır. (2) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında önleyici tedbir kararı verilen kişinin aynı zamanda rehabilitasyonunun veya tedavi edilmesinin gerekli olduğuna karar verilmesi hâlinde, genel

78


Türk Kadınlar Birliği

sağlık sigortası kapsamında karşılanmayanrehabilitasyon hizmetlerine yönelik giderler ile rehabilitasyon hizmetleri kapsamında verilmesi gereken diğer sağlık hizmetlerinin giderleri Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerinden karşılanır. Harçlar ve masraflardan, vergilerden muafiyet ve davaya katılma MADDE 20 – (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden yargılama giderleri, harç, posta gideri ve benzeri hiçbir ad altında masraf alınmaz. Bu Kanunun 17 ncimaddesi uyarınca yapılan ödemeler gelir vergisi ile veraset ve intikal vergisinden, bu ödemeler için düzenlenen kâğıtlar ise damga vergisinden müstesnadır. (2) Bakanlık, gerekli görmesi hâlinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idarî, cezaî, hukukî her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Kadrolar MADDE 21 – (1) Ekli listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir. Yönetmelik MADDE 22 – (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar altı ay içinde, Adalet, İçişleri, Maliye, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmeliklerle düzenlenir. Yürürlükten kaldırılan hükümler ve atıflar MADDE 23 – (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. (2) Mevzuatta 4320 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır. (3) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 4320 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen kararların uygulanmasına devam olunur.

79


Türk Kadınlar Birliği

Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin faaliyete geçmesi GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Kanunun 14 üncü maddesinde kurulması öngörülen şiddet önleme ve izleme merkezleri, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde Bakanlık tarafından belirlenecek illerde pilot uygulama yapılmak üzere kurulur. Kuruluşları tamamlanıncaya kadar merkezlerin görevlerinin Bakanlığın hangi birimlerince yürütüleceği Bakanlık tarafından belirlenir. Yürürlük MADDE 24 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 25 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

80


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.