Sanalkurs E-Dergi Sayı 16

Page 1



3

merhaba... Çok uzun bir süre geçti. Sanal- daha öğrensin” anlayışı ile hem kurs Dergisi yeniden karşınızda. videolu, hem de yazılı dersler Sürekli arayıp “Dergi nerde anlattık. Herkes birbirine yardım kaldı, niye çıkmadı, çıkmayacak etti, herkes birbirine omuz verdi. mı, ben yazı gönderdim, ben fo- Bugün bilişim sektöründe olup toğraf yollamıştım, tembellik da Sanalkurs’a uğramadan geçyapmayın, dergimizi isterük!” miş biri neredeyse hiç yoksa, bu gibisinden bizi galeyana getiren güzel anlayışın bir semeresidir. müthiş baskılar sonrası dergiyi çıkarmak için herşeyi bir kenara bıraktık, kolları sıvadık ve dolu dolu bir dergi hazırlamak için monitörün karşısına kurulduk.

Evet, Sanalkurs Dergisi bir okul. İyi veya kötü yok, herkesin gönderdiği içeriğe ve görsele olabildiğince yer vermek en büyük dileğimiz. Biliyoruz ki, sizlere kazandıracağımız en küçük bir şevk bile, yarınların büyük yazılımcısı ve tasarımcısı olmanızın belki de en büyük adımı olacaktır.

Sizlerden gelen yazı ve fotoğrafları itinayla seçtik, gerekli editöryal düzenlemeleri yaptık, sektörün önde gelen bazı isimleriyle ilham verecek röportajlar yaptık. Hazırladığınız dersleri, konSözün özü, bu uzun ara sonrası septimize uygun makalelerinizi, oluşan boşluğu doldurmak için görsel çalışmalarınızı, çektiğielimizden geleni yaptık. niz fotoğrafları bizimle paylaşSanalkurs.net, 2002 yılından maktan çekinmeyin. Sanalkurs bugüne kadar hep bir okul oldu. Dergisi’nde her zaman size ayıKendilerini geliştirmek isteyen, racak bir sayfamız olacaktır. tasarım, yazılım, donanım gibi Sanalkurs Dergisi’ni kendi sialanlarda ilerlemek isteyen, ta- tenizden, blogunuzdan ve soskılıp kaldığı küçük bir problemi yal medya hesaplarınızdan payile kendini Sanalkurs’ta bulan sa- laşarak bize destek verebilirsiniz. yısız arkadaşımıza yol gösterdik. Hepimiz bildiklerimizi bütün cömertliğimizle paylaştık, “bir kişi

l E n i d d e c Sira

sanalkursnet

sanalkursnet



Mahmut Gediz


Sayı: 16 • Eylül 2013 • Ücretsiz Genel Yayın Yönetmeni/ Director Siraceddin El Editörler / Editors Sezer Fatih Yiğit, Zafer Başpınar Kapak Görseli / Cover Visual Emine Arslan Tasarım / Design Ali Uçar, Siraceddin El Yazarlar / Authors Abdullah Tekin, Ali Haydar Güleç, Atakan Üçler, Beyhan Bayhan, Burak Cebel, Ceyhun Akgün, Hüseyin Kadir Çiftçi, Ilgıt Yıldırım, İsmail Demirbilek, Kerim Özben, Mehmet Seven, Mustafa Ülkü, Mürsel Memiş, N. Elif Yılmaz, Serkan Ayaydın, Siraceddin El, Yunus Özen, Zafer Başpınar Çalışmalar / Works Abdullah Tekin, Ahmet Apaydın, Ahmet Kargı, Anıl Yüncü, Beyhan Bayhan, Bilal Özdemir, Cafer Uluç, Cahide Yusuf, Coşkun Pınarbaşı, Eda Zincir, Emine Arslan, Gülsüm Öztekin, Hakan Nural, Harun Kılıç, Mahmut Gediz, Mehmet Madran, Melih Yalın, Mert Hiçyılmaz, Merve Sevim, Mustafa Ülkü, Nasreddin Öncel, Özcan Güler, Sibel Kalender, Soner Demirsoy, Tefik Y. Nasufov, Tufan İriz Sponsorlar / Sponsors Hosting: Garanti Server Online Dergi: Diji Mecmua Sanalkurs Dergisi, Sanalkurs.net sitesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı ve çalışma Sanalkurs.net ve ilgili yazarından izin alınmaksızın kullanılamaz. Yazılar yazarlarına aittir ve içeriklerinden yazarları sorumludur.

Bu Sayımızda 10

Bilişim ve Teknoloji Haberleri

26

Programcılık ve Yan Etkileri

32

Bir Logo Nasıl Olmalı?

38

Türkiye’de E-Devlet Hizmetleri

58

TCP - IP Nedir?

64

PHP 5.5 Yenilikleri

68

Türkiye’de Etkinlik Siteleri: Etkinlik Dünyası

80

After Effects’te Video Çıktısı Almak

88

Uzaktan Ücretsiz Üniversite: ÜniversitePlus

ABDULLAH TEKİN

BURAK CEBEL

YUNUS ÖZEN

ATAKAN ÜÇLER

MÜRSEL MEMİŞ

N. ELİF YILMAZ

ALİ HAYDAR GÜLEÇ


Neler Var? 96

Windows’un Orjinalliğini Tespit Etmek HÜSEYİN KADİR ÇİFTÇİ

100

Preflight Kullanım Sözlüğü

120

PHP MySQL ile Veri Tabanı Sınıfı

128

Girişimcilik ve E-Ticaret

134

Zamanı Genişletmenin 14 Sırrı

136

AutoCAD 2014 Yenilikleri

148

3D Studio Max Sahne Ayarları

174

Yeni Mezunlara Tavsiyeler

182

jQuery ile Sınırları Zorlayın

7

46

CEYHUN AKGÜN

KERİM ÖZBEN

MUSTAFA ÜLKÜ

Hem Grafiker, Hem Yazılımcı:

TUNÇ OLÇAY

112

İSMAİL DEMİRBİLEK

ZAFER BAŞPINAR

BEYHAN BAYHAN

Ünlü Web Girişimci

ERSAN ÖZER

158

ILGIT YILDIRIM

MEHMET SEVEN

Pozitron’un Kurucusu

FATİH İŞBECER



Özcan Güler


10

[ TEKNOLOJİ HABER ]

Mobil Oyunlara 6.000 Dolar Kaptıran Baba İngiltere’de bir baba, küçük kızına telefonunu ve AppStore şifresini veriyor ve istediği oyunu indirip oynayabileceğini söylüyor. Küçük kız çok büyük bir mutlulukla babasının telefonunu eline alarak oynamaya başlıyor. Sonra oyunların içindeki linklerden oyunları daha da zenginleştirecek ek özellikleri parayla satın almaya başlıyor. Baba Lee Neale işteyken e-mailine bakamadığı için, kızının yaptığı oyun içi satın alımları fark edemiyor. Sonra baba kredi kartıyla alışveriş yapmak istediğinde kredi kartının limitinin olmadığını görüyor. Bunun sebebini araştırdığında kredi kartının tüm limitlerinin harcanmış olduğunu görüyor. Kızı Campus Life, Hay Day, Smurfs’s Village gibi oyunların içinden yaptığı satın alımlarla 6.000 dolara yakın parayı Apple’ın oyunlarında harcadığını öğreniyor.

Durumu Apple’a iletiyor, normal şartlarda Apple’ın bu paraları geri vermesi imkansız. Ama bu hikaye mutlu sonla bitiyor ve bir şekilde bu paraları geri vermeyi kabul ediyor. Bu durum gösteriyor ki, kredi kartınızı önceden tanımladığınız AppStore’a ait şifreleri çocuklarınızla paylaşmanız hususunu bir kez daha düşünmeniz gerekiyor. Sonrasında kredi kartı ekstrenizde hiç ummadığınız rekor bir “skor”la karşılaşmanız işten bile değil.


11


12

Twitter’da Yumurta Hesaplar Neden Silindi? Dünyanın en popüler sosyal paylaşım sitesi Twitter, ‘yumurta operasyonu’ ile çalkalanıyor. Tüm dünyadaki kullanıcıların takipçi sayılarını olumsuz etkileyen operasyon, birçok hesabın askıya alınmasıyla sürüyor. Twitter aktif olmayan ve/veya sahte hesapları silmeye devam ederken ‘yumurta operasyonu’nun asıl nedeninin halka açılmaya hazırlanan şirketin, reklamverenler için daha doğru ölçümleme yapabilmesi olarak gösteriliyor.

Reklamverenler Rahatsız Oluşturulan sahte hesaplar ve ‘bot’ olarak tanımlanan robot yazılımların kullanılması, özellikle reklam modellerini hayata geçiren internet şirketlerinin ölçümlemelerini olumsuz etkiliyor. Gerçek kullanıcılara yapılmayan reklam gösterimleri sahte hesaplarla sayılarak reklamverenlere doğru ol-

mayan veriler yansıtılabiliyor. Arama motorları bu konuda yaşanan sorunlara geçen yıllarda son verirken, yaklaşık üç yıl önce iş modellerini hayata geçiren sosyal ağlar ise sorun yaşıyor. Twitter’daki ‘yumurta’ olarak tanımlanan hesaplar ve sahte kullanıcıların reklam gösterimi istatistikleri üzerinde yanlış ölçümlemeye neden olduğu öne sürülüyor. Bu yüzden Twitter’ın yeni bir algoritmayla sahte ve aktif olmayan hesapları tek tek kapattığı iddia ediliyor. Reklamları yanlış ölçümleme konusunun Twitter’ı özellikle son dönemlerde rahatsız etmesinin başında şirketin halka arz arifesinde olmasıyla yorumlanıyor.


13


14

Sanalı Gerçek Yapan Blippar Türkiye’de! Son dönemde Twitter ve Facebook’un gelişimine benzeyen ve artırılmış gerçeklik olarak adlandırılan Blippar çılgınlığı yakında bizde de popüler olacak.

Blippar nasıl işliyor? Blippar, geleneksel medya ve reklamcılık için çığır açan, tarama yapmadan ya da fotoğraf çekmeden, sanal ortamda yer alan her metaryali ve objeyi, akıllı telefonunuz veya tabletinizden anında görebilmenizi, satın almanızı sağlayan ücretsiz bir uygulama. Mesela oje mi alacaksınız?

Akıllı telefonunuzun uygulama dükkânından Blippar uygulamasını ücretsiz indiriyorsunuz. Uygulamayı açıp, telefon kameranızı Blippar sisteminde tanımlı olan resme ya da görsele tuttuğunuzda ojenin bütün renklerini sanal ortamda tırnaklarınızda deniyor, bir tık ile ürünü satın alabiliyorsunuz. Blippar ile Maybelline New York böyle bir kampanyaya imza attı. Tüketiciler ojenin kurumasını beklemeden 40 farklı renk ojeyi sanal ortamda tırnağında denedi ve büyük ilgi gördü.


15


Yeni Sürüm Windows 8.1, 18 Ekim’de Windows Mağazası’nda Microsoft, “Windows 8 ve daha fazlası” olarak nitelendirilen ve birçok yeni özelliği beraberinde getiren Windows 8.1’in 18 Ekim’de pazara sunulacağını duyurdu. Microsoft, kullanıcılardan gelen geri bildirimler doğrultusunda şekillendirilen ve diğer birçok yeni özellik içeren Windows 8.1 final sürümünün 18 Ekim’de pazara sunulacağını duyurdu. Microsoft’un “Windows 8 ve daha fazlası” olarak tanımladığı Win-

dows 8.1, kişiselleştirme, arama, önyüklü uygulamalar, dokunmatik kullanım, Internet Explorer 11, Windows Mağazası deneyimi ve bulut hizmetlerine bağlantı gibi konularda çok sayıda yeniliği beraberinde getiriyor. Aynı zamanda kurumlar için güvenlik ve yönetilebilirlik gibi alanlarda da önemli geliştirmeler içeriyor. Windows 8 kullanıcıları, 18 Ekim’den itibaren Windows Mağazası üzerinden uygulama güncellemesi şeklinde sunulacak olan Windows 8.1 final sürümünü ücretsiz olarak indirebilecekler.


17

Olan Uygulama Geliştirenlere Oldu İbrahim Baliç isimli siber güvenlik uzmanı bir Türk, Apple’ın uygulama geliştiriciler için hazırladığı internet sitesi ve sistemindeki hataları söyleyince site askıya alındı. İbrahim Baliç, hiçbir şeye dokunulmadığını, sadece sitedeki mevcut 13 önemli açığın Apple’a raporlandığını vurgulamıştı. Apple’dan tüm geliştiricilere gönderilen elektronik mesajda bu durum doğrulanırken kredi kartı gibi kritik bilgilere ulaşılmadığı belirtildi, ancak kullanıcıların elektronik posta adreslerinin farklı kişilerin ellerine geçmiş olabileceği belirtildi. Sonrasında Apple sabırlı oldukları için uygulama geliştiricilerden özür diledi ve 8 gün sonra siteyi tekrar aktif hale getirdi. Bu arada Apple yöneticileri, bu sorunun milyonlarca satın alma işleminin gerçekleştiği iTunes ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını özellikle vurguladılar. Bu güvenlik açığı ile olan, iPhone ve iPad için uygulama geliştirenlere ve onların kaybettiği zamana oldu.

Gmail Takipte! Google, 425 milyon kullanıcısı olan Gmail’deki kişisel e-postalan takip ettiğini kabul etti. Reklam verenler için, diğer hesaplardan Gmail kullanıcılarına gönderilen e-postaları izlemekle suçlanan şirkete 2013 Mayıs ayında dava açılmıştı. Google yöneticileri, “Gmail he-

saplarına e-posta gönderirken gizlilik beklemek için mantıklı bir neden yok” diye savunma

yaptı. Davayı açan gruplardan Consumer Watchdog örgütü, açıklamayı “çok çarpıcı bir itiraf“ olarak niteledi.



Abdullah Tekin


20

Sony Xperia L “Yarışta ben de varım” diyor Bütün teknoloji markaları 2013 ile birlikte yeni ürünlerini bir bir tanıtırlarken SONY de boş durmadı. Sony Xperia L ile çok görkemli bir açılış gerçekleştirdi. [GÖKSEL ÖZARDALI] Sony Xperia L her ne kadar bir önceki versiyonu olan Xperia Z’den düşük özelliklere sahip olsa da Sony firmasının asıl amacı tele-

fonu daha çok ulaşılabilir bir hale getirerek orta sınıfa hitap etmek olmuş. Esasında bir çok telefon markasına göre çok iyi özellikler sunan


21

Xperia L ile Sony başka bir hava yakalayacak gibi görünüyor. Xperia L’nin teknik özelliklerinden bahsedecek olursak, dokunmatik bir telefon olan Xperia L 136 gram ağırlığında, 4.3 ekran boyutlarına sahip ve 16 milyon renk seçeneği sunuyor. Bu açıdan son derece canlı olduğunu söylemek mümkün. Xperia L çift çekirdekli ve 1 ghz ekran kartına sahip ve bu anlamda yeterli bir performans sunacağını belirtebilirim. Android sistemde ise 4.2 yerine 4.1 Jelly Bean tercih edilmiş. 8 GB’lık bir hafıza deposu bulunduran bu akıllı telefon Micro USB imkanı da sunuyor. Kamera özelliklerine gelirsek, orta sınıf için gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim. 8 mega piksel

bir görüntü kalitesi sunan Xperia L saniyede 30 adet fotoğraf çekme özelliği ile 720p video kayıt özelliği sunuyor. Hemen hemen bütün bağlantı noktaları ile iletişime geçebilme özelliğine sahip. Bunlar Wi-Fi, Bluetooth 4.0, Micro USB portu, NFC, GPRS servis sağlayıcısı gibi bir çok bağlantı noktası bulunuyor. Bunun yanı sıra, Sony bilindiği gibi müzik sistemleri konusunda kendini dünyaya kanıtlamış bir marka. Bu husustaki müthiş entegre sistemlerini akıllı telefonlarında da kullanmış. Ayrıca son derece ince bir yapısı olan bu telefon orta sınıfın beklentilerini fazlasıyla karşılayacaktır diye düşünüyorum.

Online porno izleme yaşı 6’ya düştü! 19 bin ebeveynle yapılan araştırmaya göre, çocukların internette ilgilendiği içeriklerin başında yüzde 11.35 ile pornografi geliyor. Ayrıca pek çok çocuk sosyal ağlarda hesap açabilmek için yaşını büyük gösteriyor. Ayrıca, Bitdefender’ın dünya genelinde yaptığı araştırmaya göre, çocukların internet üzerinden porno içeriklere ulaşma yaşı 6’ya, internet üzerinden flört etme yaşı ise 8’e düşmüş durumda. ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, Avustralya, İspanya ve Romanya başta olmak üzere dünya genelinde pek çok ülkeden ebeveynlerin katıldığı araştırmaya göre çocukların anlık mesajlaşma uygulamalarına ve online oyunlara olan ilgisi ise azalma eğilimde. (NTVMSNBC)


Fotoğraf Satış Sitesiyle Milyarder Olmak California’daki Silikon Vadisi’ne göre daha küçük çapta bir potansiyele sahip olan New York’taki Silikon Mahallesi de ilk dolar milyarderini yarattı. Fotoğraf depolama sitesi Shutterstock’un kurucusu 39 yaşındaki Jon Oringer, New York’un ünlü teknoloji merkezi Silikon Mahallesi’nin ilk milyarderi. Shutterstock’u kurmaya karar verdiğinde fotoğrafçılık veya fotoğraf konusunda hiç bilgisi olmadığını söylüyor: “Daha önce defalarca başarısız olmuştum, bu sefer de başarısız olmaya hazırdım.” Oringer’in Ekim 2012’de borsaya açılan şirketi Shutterstock şu an 28 milyon fotoğraf, video ve çizim ile devasa bir veri tabanına ve paylaşıma sahip. Tahminen şirketin yüzde 55’ten fazla hissesine sahip olduğundan yıllık geliri 1 milyar doları geçen Oringer, New York’un teknoloji piyasası Silikon Mahallesi’nden çıkan ilk milyarder sıfatını kazanmış durumda.

Sipariş fotoğraf Oringer’in aktardığına göre Shutterstock fikri aklına gelmeden evvel internet sayfalarını açmakta kullanılan tarayıcılarda (Firefox, Chrome gibi) istenmeyen pencerelerin açılmasını önleyici bir uygulama üzerinde çalışıyormuş. Oringer 2003’te Shutterstock fikrinin aklına nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: “O dönemde yazılım geliştiriyor ve insanlara aboneliklerini yeniletmeye çalışıyordum. E-postalarım için genel amaçlı görsellere ihtiyacım vardı ve bu tarz görselleri toplamanın ne kadar zor olduğunu farkettim.” O zamanlar, mekanlar ve objeleri gösteren genel amaçlı görseller üreten yalnızca birkaç şirket varmış. Bu şirketler de, örneğin Getty Fotoğraf, genelde haber ajansları-


23

Shutterstock’un kurucusu Jon Oringer

na uygun malzeme üretiyormuş. Daha küçük şirketler içinse, mesela elma veya gökyüzü gibi basit bir fotoğraf ısmarlamak oldukça pahalıya mal oluyormuş. Fotoğraf geçmişi olmamasına rağmen Oringer birkaç bin dolara bir fotoğraf makinesi satın almış ve Craigslist gibi ilan sitelerine konu mankenleri için ilan vermiş.

Sermayesi, bir fotoğraf makinesi Jon Oringer, New York sokaklarını arşınlayıp, turistlerin ilgisini çeken karelerin tam tersini aramaya başlamış: En sıradan, en genelgeçer fotoğraflar. İlk yıl içinde 30 binin üzerinde fotoğraf çekerek bunları Shutterstock sitesine yükleyen Oringer, müşteri çekmek için Google Reklamlar gibi ucuz platformlara ilan vermiş. Oringer dönüm

noktasının ise artık fotoğraf taleplerine yetişemediği zaman geldiğini ifade ediyor. Oringer bütün bunları New York’ta, Manhattan’da yapmış. California’daki ünlü Silikon Vadisi’ne neden gitmediğini şöyle açıklıyor: “İnsanlar neden hâlâ Silikon Vadisi’ne giderek Shutterstock’u girişimci bir modele çevirmediğimi sormaya başlamışlardı. Sebeplerden biri, sermayeye ihtiyacım olmamasıydı.” Birçok teknoloji şirketinin aksine Shutterstock dış yatırımla kurulmamış. Oringer’in yapması gereken tek şey birkaç bin dolara bir kamera satın almak ve küçük bir ofis kiralamak olmuş. Başlarda fotoğraf çekmekten, internet sitelerini tasarlamaya, hatta gelen telefonlara cevap vermeye kadar her işe o bakıyormuş. İşi büyüteceği zaman da ilk aldığı elemanlar fotoğrafçı değil, mühendis olmuş.



Cafer Uluรง


26

Programcılık ve

Yan Etkileri

Dünyada “Programcılık” denildiğinde insanların kafasında genelde “Bilgisayar Manyakları” olarak bir düşünce belirir. Çünkü programcı sabahlara kadar kodlar içinde kaybolur, kafa yormadığı varyasyon kalmaz. Oysa bir programcı için sabahlamanın verdiği rahatlık ve tatminlik meslektaşlarımız arasında çok meşhurdur.


27

[ABDULLAH TEKİN] Yazılım Geliştirme Uzmanı

Dünyada “Programcılık” denildiğinde insanların kafasında genelde “Bilgisayar Manyakları” olarak bir düşünce belirir. Çünkü programcı sabahlara kadar kodlar içinde kaybolur, kafa yormadığı varyasyon kalmaz. Oysa bir programcı için sabahlamanın verdiği rahatlık ve tatminlik meslektaşlarımız arasında çok meşhurdur. Programcılar için zaman ve mekan önemlidir. Bu yüzden genellikle sabah ezanını duymadan yatmazlar. Bu açıdan sürekli bir şekilde çevresindeki kişilerin tepkilerini alırlar. Gece yarısı çalışma süresince beyin sürekli bir fırtına estirmekte olup saatlerin su gibi akmasını sağlamaktadır. Beyine konsantrasyon iyice nüfuz etmiş durumdadır ve bu konsantrasyon ne kadar kaliteliyse yapılan programlar da o oranda kaliteli olur. Programcının beyni bu şablonda çalışırken elde edilen huzur bilimsel deneylerde gözlenmiştir. De-

neylerde çeşitli iş sektörlerinden denekler kullanılıp mutluluk düzeyleri ölçülmüştür. Bu deneyler sonucunda programcıların bulguları çok ilginçtir. Programcılık her ne kadar Mühendislik kategorisine girse de aslında, beyinlerinin sanatçıların çalışma tarzı gibi olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Programcılık ile konsantrasyon ve izolasyon bir bütün hale gelmiştir. Başarılı bir programcının bu yetenekleriyle öne çıktıkları gözlemlenmiştir. İzolasyon olmadan ise konsantrasyonun sağlanamayacağı kesindir. İzolasyon arttıkça projeye olan odaklanma derinleşir. Bu sebeple bir programcıyı aramak istediğinizde onu yalnız başına bir odada ya da mağarada bulma olasılığınız yüksektir. :) Olasılık diyorum çünkü bulabileceğiniz bile şüphelidir. Saatlerce sıkılmadan ekran başında zaman geçirebilirler. Programcı kendisini izole edecek bir mekân bulduktan sonra tüm hayati faaliyetlerini askıya alır. Proje öncesi düşünme aşamasında monitörde gözü Google’dan


28

başkası görmez. Projeye uygun ön araştırmalar yapar. Bu durum günler sürebilir. Bu yönüyle programcı tıpkı bir ressama benzer. Beyninde yazılacak programın altyapısını oluşturur. Hayal gücü zirvededir. Çoğu zaman onları bir noktaya dalmış halde görebilirsiniz. Beyninde sürekli bir düşünce savaşı vardır. Savaştan galip çıkan en iyi fikirleri alır ve değerlendirir. Bu süreçte beyinden parmaklara ve bilgisayara doğru adeta bir göç başlamıştır. Beyin bu işi sürdürürken bir yandan da yazılan kodların yöntem tercihini yapar. Yoğun çalışma dönemlerinde beyni iflas ederse, “deneme-yanılma” planı devreye girer.

Bir programcıyı en yoğun ve en derin çalışma zamanında bile olsa ona bir selam vermek ya da bir şeyler ikram etmek istediğinizde onun için mola zamanı gelmiştir; çalışmadaki konsantrasyonunu bozdunuz da onun için. Sosyal antenler açılıp kişiyle iletişim sağlanır. Bu iletişim esnasında çoğu zamanlar kesintiler yaşanabilir. Kişiyle, çalışmak arasında gidip gelen programcı bir tutarsızlık yaşayabilir. İletişim kurulan kişi birinci derece yakın dahi olsa programcının kişiyi farkında olmadan proje hakkındaki düşüncelerini kaybetme korkusuyla tersleme ihtimalini göz ardı etmemek lazımdır. Bu yüzden genellikle programcıları “ukala” olarak tanımlayanlar vardır. Zaman zaman ukala ve takmaz tavırları olsa da aslında bunun altında karşısındakinin menfaatçi tavırlarını yok etme düşüncesi yatmaktadır. Çalışma esnasında bir problem yaşadıklarında o sorunu çözmek için, inatçı bir şekilde bilgisayar ile haşır neşir olmaya devam ederler. Bu inatçılığın normal ya-


29

şantılarına yansıması kaçınılmazdır. İş başında hiçbir zaman sıkıcı bir ortamda olmadıklarından genellikle sıkıntıyı sevmezler, anlayacağınız zora pek gelmezler. Çoğu vakit rahat elbiselerle çalışırlar. Tecrübeli bir programcı için ise sosyallik daha aktiftir. Acemi programcı bir problem için haftalarca düşünüp araştırmalar yapabilir. Ancak daha önce birçok sorunla yüzleşmiş tecrübeli programcımızın beyninden işe yaramaz problemi çözme fikirleri elenmiş haldedir. Onun için sadece çözümü gerçekleştirecek 1-2 fikri uygulamak kalır. Bu da kısa zamanda halledilir ve onun için mutluluk seviyesi mak-

simuma ulaşır. Kendini izole ettiği mekândan çıkartır. İlk yaptığı şey biran evvel kendisini dışarıya atmaktır. Eğer bir programcıya sürekli aynı işi yaptırıyorsanız, o bir formülünü bulup bu işi en kısa yoldan nasıl bitirebileceğini mutlaka düşünmüş ve uygulamaya başlamıştır. :) Unutmayın, programcı olmak hayatınızın yarısını bilgisayara vakfetmek demek, programcı olmaya karar verdiyseniz, siz en iyisi yakınlarınızla ve sevdiklerinizle en kısa zamanda helalleşmeye çalışın. Belki ekrandan başınızı kaldırıp bir daha görüşme fırsatınız olmayabilir. :)



Sibel Kalender


32

Bir Logo Nasıl Olmalı? Logo kısaca bir firmanın, bir ürünün adını içeren özgün bir yazıdır. Logo, amblemden farklı olarak sembolle birlikte firmanın ismini de yansıtır. Yani kısaca logo, yazı ve sembolden oluşan kavramları inceler. Bunun yanı sıra firmanın yaptığı iş gibi bir fikir verir . Peki, bir logo nasıl olmalı ?


33

[BURAK CEBEL] Grafik Tasarımcı

renklerden oluşur. Şimdi bunlara örnek verelim.

Markalar İçin Bir logoda olması gereken özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz: - Uzun ömürlü olmalı , - Orjinal olmalı , - Profesyonel gözükmeli , - Markayı anlatmada ilk etkiye sahip olmalı , - Zamanı yansıtmalıdır . Unutmamamız gereken şey, logonun bir marka için kurumsallaşmanın başlangıç noktası olduğudur. İşte logo bu özellikleri bir arada barındıran semboldür . Logoların hedef kitlesi de önemlidir. Çünkü hedef kitle ile iletişim için birebirdir. Aynı zamanda başarılı bir şekilde akılda kalmasını ve hatırlanmasını sağlar. Örneğin dikkat etmişseniz, çocuklara yönelik hizmet veren veya ürün üreten şirketlerin logoları yumuşak hatlara sahiptir. Genel olarak pembe, mavi, kırmızı ve turuncu gibi canlı

Yukarıda görmüş olduğunuz logolarda yumuşak, sevimli yazı karakterleri ve semboller kullanılmıştır. Böylece çocukla logo arasında bağ kurularak mesaj doğrudan iletilebilmektedir. Peki, aklınıza bir restoran ismi getirin desem hemen logosunu hatırlamaya çalışmaz mısınız? Tıpkı insanların ismini unuttunuzda yüzünü hatırlamaya çalışmanız gibi. Yüzünüz sizin için neyse, logo da firmanız için odur. Güzel ve temiz hatlara sahip bir yüz size ilk anda


34

ne kadar çok avantaj sağlıyorsa, sade, yalın ve estetik bir logo da firmaya o derece avantaj sağlar.

Tasarımcılar İçin Tasarımcılar çizecekleri logoları farklı açıdan incelemeli ve kendisine bazı sorular yöneltmelidir. Peki ne gibi sorular? İşte: - Yeterince etkileyici mi ? - Renkler olmadan ne kadar efektif olabilir? - Şirketin karakterini ne kadar taşıyabilir, ne kadar uyumlu olabilir?

aile bireyi bile olabilir. Logonun hedef kitlesine uygun olması yararlı olacaktır. Hadi bunlara soru soralım ve düşüncelerini alalım: - Logoyu nasıl tanımlarsınız? İşte bu soru bir çok soruya bedeldir. Çünkü karşı tarafın cevabı bir çok şeyi anlatır. Bu anlatılanlar üzerine değişiklikler veya eklemeler yapılabilir.

- Hedef kitle bu logoyu seçebilir ve ayırt edebilir mi?

Sonuçta iyi bir logo tasarımı her zaman yapmış olduğu şeyi yapar: İletişim kurar , sorunu çözer , çeşitli boyutlar ekler.

Bunların dışında başka kişilere de soru sorabilir ve fikrini alabilirsiniz. Bir arkadaşınız, dostunuz veya bir

İyi bir logo yapmak istiyorsanız, biraz çizim ve biraz da görüş yeteneği gerektiğini göz ardı etmeyin.


Eda Zincir



Ekrem Tunรง


38

Türkiye’de E-Devlet Hizmetleri Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı gelişmeler devletlerin vatandaşları ile olan etkileşimini de değiştirmiş, interneti vatandaş - devlet ilişkisinin de merkezine yerleştirmiştir. Bu yeni iletişim ve etkileşim biçiminin adı olan e-devlet, bütün kurumlarıyla devletin dönüşümünü de ifade etmektedir.


39

[YUNUS ÖZEN] Yalova Üniv. Öğretim Görevlisi

Devletler gerçek ve tüzel kişilerle, hatta diğer devletlerle internet üzerinde gelişen yeni iletişim kanalları üzerinden bilgi alışverişi yapar hale gelmiştir. Bu dönüşümü gerçekleştirebilen ve değişimin hızına ayak uydurabilecek çevik bireylere sahip devletler, avantajlı duruma geçmektedir. 1970’lerde sanayi toplumunu oluşturan yapıların bilgi toplumuna evrilmeye başlaması ile birlikte dönüşüm kavramı sıkca kullanılır oldu. Sanayi toplumunda buharlı moturun işlevi ne ise, bilgi toplumunda da bilgi ve iletişim teknolojilerinin işlevi odur. Bilgi toplumuna geçişte yaşanması öngörülen dönüşümler için, bilgi ve iletişim teknolojilerini çağrıştıran “e-“ eki ile birlikte e-dönüşüm ifadesi kullanıldı. Mesela, e-devlet, e-dönüşüm, e-iş, e-iletişim, e-ticaret vb. E-dönüşüm, bir kurumun kültürünün, iş modelinin, süreçlerinin, ürün ve hizmetlerinin, bir bütün-

lük içinde değiştirilmesi sürecinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımını ifade etmektedir. 300 yıldır dünya, sanayi tesislerinin etrafında kümelenmiş büyük şehirlere dönüştü. Sanayi tesislerine en kolay ulaşacak şekilde bir yerleşim tercih edildi. Hammaddeye ulaşım için otoyollar, köprüler, demiryolları yapıldı. Güçlü olmanın bilgi ile ifade edilmeye başladığı bir dönemde bilgiye ulaşımı ve bilginin işlenmesini kolaylaştıran bir toplum düzeni oluşuyor. Toplumsal yaşamı oluşturan bütün kurumlar ve yapılar bu motivasyona uygun dönüşümler yaşıyor. E-Dönüşüm, bütün işletmelerin bilgisayarla donatılması, bütün bireylerin bilgisayar kullanmasından çok daha öte bir kavramdır. E-dönüşüm, kısa zamanda gerçekleşecek bir eylemden ziyade, uzun yıllara yayılmış bir sürece vurgu yapmaktadır.

E-Devlet E-dönüşüm bağlamında devletin vatandaşla iletişimini oluşturan


40

süreçleri yeniden tasarlarken yapılan çalışmaların da tümüne birden e-devlet denilmektedir.

daş – devlet iletişimini ve yönetime katılımını daha fazla artıran bir modeldir.

E-devlet için de farklı boyutları öne çıkarılarak çeşitli tanımlar yapılıyor.

E-devlet, anlam itibariyle “e” den çok devletle ilgilidir, devletin iletişim süreçlerinin yeniden tanımlanmasını ifade eder. “e” ise bu dönüşümü sağlayan araçları temsil eder.

E- devlet; devlet ve vatandaş ilişkilerinde, devletin vatandaşa karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve hizmetler ile, vatandaşların devlete karşı olan görev ve hizmetlerinin karşılıklı olarak elektronik ortamda kesintisiz ve güvenli olarak yürütülmesi demektir. Bu tanıma göre e-devlet modeli demokrasinin gereği olan vatan-

E-devlet, süreçleri kısaltması ve iletişimi kolaylaştırmasının yanında maddi kazanımları da olan bir dönüşümdür. Bürokrasi azaldıkça ve teknoloji ile bazı işlemleri yapmaya gerek duyulmaz oldukça maddi tasarruflar ortaya çıktı. Kaynakların verimli kullanılması


41

ve takip edilmesi ile de bu durum güçlendi. Kâğıdın daha az kullanılması, elektrik enerjisi ve mekân kullanımı gibi durumlardan sağlanacak tasarruflar bile dönüşümün finansmanını kolayca yapıp kaynak israfının önüne geçmeye yetecektir. E-dönüşüm hedefine ulaşmak için yapılan altyapı yatırımlarının miktarı günden güne artmaktadır. Tüm kamu kurum ve kuruluşları hizmeti kullanmak ve sunmak için gerekli olan altyapıya kavuşmuştur. Yerel yönetimler kendi süreçlerini tanımlayıp dönüşümlerini sürdürmektedirler. Ülkemizde bilişimle ilgili insan sayısı hızla artmaktadır. TÜİK verilerine göre interneti kullanan insan sayısı 30 milyon’u geçmiştir.

E-Devlet Yaklaşımının Hedefleri

yerleşmesiyle beraber, kağıt üzerinden yapılan; oy verme, sağlık, vergi, nüfus ve gümrük işlemleri, belediye hizmetleri gibi her türlü işlem elektronik ortama aktarılacak ve her türlü analize imkan tanıyacaktır.

Şeffaflık: Her türlü bilgiye Inter-

net ortamından ulaşılması “şeffaf devlet” anlayışını da beraberinde getirecek ve devlet-vatandaş ilişkilerini farklı bir boyuta taşıyarak “halk için var olan devlet” kavramının yerleşmesini sağlayacaktır.

Harcamalarda tasarruf sağlanHizmet kalitesi: Internet ortaması: Her yıl devlet üzerinde yük mından gerçekleştirilmeye başla-

oluşturan harcamalar, e-devlet sisteminin benimsenmesiyle beraber çok büyük oranda düşürülebilecektir.

nacak olan servisler hizmet anlayışının belli bir kalite dikeyinde ve standartlaştırılmış olarak vatandaşlara ulaşmasını sağlayacaktır.

Kağıt işlemlerinin kontrol altı7 gün 24 saat hizmeti: Artan na alınması: E-devlet anlayışının hizmet kalitesinin yanı sıra devlet,


42

vatandaşlara “bir tık” kadar yakın olacak ve 7 gün 24 saat hizmete açık olacaktır.

Katılımın artırılması: Yukarıda sayılan değişimlerin sonucu olarak, devlet hizmetlerinden yararlanmak isteyen vatandaşların sayısında artış olacaktır. Çünkü temeldeki düşünce, vatandaşlara ne kadar çok hak tanınırsa o kadar etkileşimli bir devlet yaratılabileceğidir.

E-Devlet Hizmetlerinden Nasıl Yararlanırım? Türkiye’de sunulan bütün e-devlet hizmetlerine www.turkiye.gov.tr adresinden ulaşılabilir. PTT Merkezlerinden 1 TL hizmet bedeli karşılığında alınacak şahsınıza özel e-devlet şifresi ile bu hizmetlerden kolaylıkla yararlanmak mümkündür. Yaptığı iş gereği e-imza kullananlar e-imzaları ile de giriş yapabiliyorlar.

Trafik işlemleri, vergi ödemeleKolay, hızlı ve rahat erişim olari, davaların takibi, öğrenci velileri nağı: Internet teknolojisinin kamu için not ve devamsızlık takibi, SSK hizmetlerini sağlamada kullanılmaya başlamasıyla birlikte “devlet kapısı” bir “devlet portal”ına dönüşecektir. Bu yeni teknolojinin rahatlığından herkesin yararlanacak olması bir eşitlik kavramı doğurup, ülkenin her yanına eşit kalitede servisi sağlamış olacaktır.

işlemleri gibi yüzlerce hizmet sunulmaktadır. E-Devlet portalı üzerinde sunulan e-hizmetlerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda devlet kurumları ile yaptığımız bütün iş ve işlemler ile ödemeleri e-devlet portalı üzerinden yapabileceğiz.


Tefik Y. Nasufov



Mahmut Gediz


46

Hem Grafiker, Hem Yazılımcı

Tunç Olçay Röportaj: [SİRACEDDİN EL]

Hem grafik tasarım, hem de kodlamaya dair üst düzey deneyime sahip pek az insan vardır. İşte şimdi onlardan biriyle, Sanalkurs’un gözde uzmanlarından, grafikle yazılımı birleştirerek uluslararası çapta çok farklı işlere imza atan bir isimle karşınızdayız. Öncelikle merhabalar, hoş geldiniz. Eskiden beri bizi takip eden Sanalkurs üyelerinin çoğu sizi derslerinizden tanısa da yeni üye ve okuyucularımız için bir kez daha sizi kısaca tanıyalım, ne dersiniz? Teşekkür ederim, hoş bulduk. 1970, İzmir doğumluyum. Meslek olarak uzun bir süre müzisyenlik yaptıktan sonra askerlik dönüşünde grafiker olan bir arkadaşımın

bana “resim yeteneğin, çizim gücün oldukça iyi, neden bu işi denemiyorsun?” tavsiyesi üzerine grafik hayatıma başladım. O arkadaşımı sevgiyle anıyorum. Grafikerlikte ilk deneyimim Macintosh ile başladı. Firmada; Freehand ve Illustrator kullanılıyordu. Ağırlıklı olarak plotterda vinil kesim işleri yapılıyordu. Bu süre içerisinde Pc’de CorelDraw ile zorunlu olarak tanıştım ve “sanırım benim kullanabileceğim program bu” di-


47


48

yerek ilk göz ağrılarım Freehand ve Illustrator’u biraz geri planda bıraktım. CorelDraw ve Pc’ye tam geçiş yaptım. Photoshop’da da kendimi ileri seviyelere götürmeyi ihmal etmiyordum, vektör çizim ile bir yere kadar tabii ki.

Okuyucularımız sizi özellikle VBA makrolarınız ile tanıyorlar. CorelDraw ve diğer programlar altında VBA kullanma serüveni nasıl başladı? Yaklaşık olarak 10 sene önce andaç, yani okul yıllığı yapan bir firmadan grafik bölümü başkanlığı için teklif aldım ve değerlendirdim. Firma okul yıllığı üretimi deyince Türkiye’de hatırı sayılır bir

noktadaydı ve bu nedenle işler çok yoğundu. Bilirsiniz andaç üretimi sıkıntılı bir iştir, süreç ağır ilerler, yani yapım, materyal toplama vs. aşamaları oldukça sıkıntılıdır. Bu sektörde çalışacak elemanların biraz daha üst seviye ve kalifiye olması gerekiyor, tabii İzmir’de bu nitelikte elemanları bulmak zaman zaman zor olabiliyor. Zaman içerisinde işlerin yavaş gitmesine paralel olarak aklıma bu rutin işlerin kodlarla yapılıp yapılamayacağı sorusu takıldı. Önceki senelerdeki deneyimlerimde CorelScript kullanmış olmamın sonucunda CorelDraw alt yapısında VBA denen sistemin iyice oturmuş olduğunu gördüm. Açıkçası iyi derece Visual Basic bilgim vardı ve


49

VBA sisteminin altyapısının tamamen Visual Basic kodlarından meydana geldiğini de görmüştüm.

kazanımı. Adobe programlarındaki Action ile karşılaştırabilir miyiz?

Garip ama çok güzel bir rastlantı sonucu, CorelDraw’a; “Calendar Wizard”, “File Converter” modüllerini her sürümde veren Alexander Vakulenko ile tanıştık. “File Converter” modülünde EPS çevirme bölümündeki önemli bir hatayı bulup düzeltmiş, kendisine de nacizane bu hatayı bulup düzelttiğimi belirten bir e-mail yollamıştım. Kendisi de bana oberonplace.com (en iyi CorelDraw VBA kaynağı/ingilizce) sitesinden, hatta yetmezse e-mailden özel olarak yazmamı, her konuda yardımcı olacağını söyleyip, memnuniyetini dile getirmişti. Olaylar ardışık ve güzel olarak böyle başladı, biraz kodlara gömülüp, biraz Alex’den yardım alarak CorelDraw altında VBA kullanımı yolunda önemli adımlar attım.

Tabii ki özellikle Photoshop’taki Action kullanımı da bir çok rutin işi hızlıca bitirmemizi sağlıyor ama buradaki fark bayağı belirgin, CorelDraw VBA kullanımında en ince ayrıntısına kadar tıpkı PC başında bir grafiker varmış gibi daha detaylı ve zor işleri de yaptırabiliyorsunuz. Her şey kodlar ile bitiyor.

O sene sanırım 44 tane okul yıllığını zamanında ve hatasız olarak teslim etmiştik. Tüm sayfalar VBA kodlarımızla oluşturulmuştu, üstüne üstlük montajları da yazdığım montaj programı ile bitirmiştim.

Tek tek el ile yapılacak rutin işler böylelikle otomasyona bağlanıyor ve büyük kolaylık, artı müthiş bir zaman

Tabii ki iyi kod bilgisi ve deneyimi de gerekiyor. Elbette ama bir şeyi net ifade edeyim; üst düzey algoritmaya gerek duymuyorsunuz VBA kullanımında. Temel döngü, koşul vs. alıştırmalarla iyi noktalara gelmeniz olası.

CorelDraw kullanan herkes isterse iyi biçimde kullanabilir diyorsunuz VBA’yı? Evet, kesinlikle ama illaki de zaman ayırmalısınız, sevmelisiniz. Bir de, “bu işi nasıl hızlı ve hatasız yapabilirim?” sorusunu sık sık kendinize sormalısınız.

Okul yıllığı yapımında rutin işler dediniz; yani foto yerleştirme, yazı yerleştirme, sayfa numarası vermek vb. işler. Peki daha ileri düzey


50

neler yapıyorsunuz VBA ile? Yaşadığım olaylardan birkaç örnek vereyim. İlkinde bir reprodüksiyon firmasında çalışan arkadaşlardan biri açmış olduğu insert dosyasındaki yaklaşık 200’e yakın resmi RGB modundan CMYK’ya, buna ek olarak film çıkışta bir zamanlar CorelDraw’da sorun olan lensleri BMP’ye çevirmek için tek tek uğraşıyordu ve tahmin ediyorum bu işlem iyi olasılıkla 1-2 saatini alacaktı. Bana 1-2 dakika izin vermesini, bu ve ilerde buna benzer işleri için ona iyi bir yardımda bulunacağımı söyleyip VBA’yı açtım, birkaç satır

kod yazıp kodu çalıştırdım ve yaklaşık 15 saniye sonra tüm RGB’ler CMYK, tüm lens efektleri de transparet 300 dpi BMP olmuştu bile. Zaman kazanımını düşünebiliyor musunuz? İkinci örnekte ise, bilinen büyük bir firma 10.000 ürün için ayrı ayrı barkod istiyordu. Tabii etiketlerde foto gibi ek tasarım materyallerinin de yerleştirilmesi gerekiyordu. VBA kodları sayesinde CorelDraw içindeki Barkod programını otomatik olarak çalıştırıp 10.000 barkodu eksiksiz olarak, vektör formatta etiketler içine yerleştirip hızlıca teslim ettik.


51

Teknik katalog yapımında da sıkça kullandığınızdan bahsetmiştiniz. Evet, özellikle çok sıkıntılı başka bir iş olan teknik katalog yapımında da verileri text, Excel ve benzeri datalardan alarak teknik katalogları hızlıca hayata geçirebiliyoruz. En son Caliper üreticisi bir firmaya 750 tablodan oluşan yaklaşık olarak 300 sayfalık bir katalog yaptık. Şöyle de söyleyeyim: Yaklaşık 2.000 fotoğraf her tabloda bir adetten 25 adede kadar montajlanıp takım haline getiriliyor ve her ürünün fotoğrafı dışında on küsur teknik yazı bilgisi var. VBA kullanmadan yapmak birkaç grafiker ile rahat 1-2 ayınızı alabilir. Ben sadece fotoğraflarda path desteği alarak 3 haftada 300 sayfa tutan bu katalogları yapabiliyorum. İşte VBA’nın gücü burda. Hız + zaman + nerdeyse sıfır hata. Bununla ilgili bir videom da Sanalkurs’ta yayında, dileyenler siteden “hızlı katalog” yazarak videoyu izleyebilirler.

zaman ve para kaybının önlenmesi. Rakam vermek gerekirse de ileri düzey makro yazan kişilerin ülkemizdeki sayısının iki elin parmaklarını geçmeyeceğini düşünüyorum. Zaten dünya genelinde de çok çok fazla değil, tahminim 200-300 kişi var ya da yok. Rusya, Hindistan gibi ülkelerde kullanım oranı çok fazla ve gerçekten de çok iyi işler çıkarıyorlar.

İnternette bedava dağıtılan makrolar var ama çoğu ücretli sanırım. Evet, ileri düzey kod yazanlar bu işten kazanç da bekliyorlar haklı olarak.

Sizin yayınladığınız ne tür makrolarınız var? Sanalkurs.net Programlar bölümünde; Pdf Converter, Version Converter, Otomatik Çerçeve Yapıcı gibi makrolarımı yayınlamıştık. Bunun yanında uzun yıllardan beri baskı öncesi hazırlık adına yazdığım bir çok makro da internet üzerinde dolaşıyor. Tümü de ücretsiz.

Bu yazıyı okuduktan sonra bu işle iyice ilgilenmeye niTürkiye’de çok düşük oranda ne yetli okurlarımıza önerileriyazık ki. Zaten en büyük çabam niz nelerdir?

VBA kullanımının yaygınlık durumu nedir?

bu olayın Türkiye’de olabildiğince yaygınlaşması ve buna bağlı olarak

Öncelikle Sanalkurs.net’teki online CorelDraw VBA derslerini pro-


52

fil sayfamdan (www.sanalkurs.net/ tunc-olcay) ilk dersten başlayarak sabırla okuyup denemeler yapmalarını öneririm. Derslerdeki video desteğini de göz ardı etmesinler. Birkaç deneme sonrası belirli bir seviyeye gelebilirler; ki bu arada Visual Basic programını da örnek kitaplarla biraz araştırsınlar. Önemli bir nokta da şu ki, Türkiye’de ciddi anlamda CorelDraw VBA dersi sadece Sanalkurs. net sitemizde bulunuyor. Yabancı dil bilenler için kaynak pek sorun olmasa da kısıtlı derecede yabancı dil bilen arkadaşlarımız sitemizden kolaylıkla yararlanabilirler.

Ne yazık ki sıkıntı şu: Çoğu grafiker ve iş veren, bu programın gücünün henüz farkına varamamış durumda. Yurtdışı dönüşümde yani birkaç yıl önce bir kurs açmayı denedik, ama katılım oranı hiçbir zaman beklenen seviyeye gelemediği için iptal etmek zorunda kaldık. Yurtdışında özellikle işverenler bunun farkında ve bu konuda yetişmiş elemanlar çalıştırıyorlar. Dünyanın diğer ucundan bile bize ulaşabiliyorlar.

Konu tam yerine gelmişken sorayım. Yurtdışı maceranız da bununla ilgili idi değil mi? Hangi ülkeye gitmiştiGrafik ve web öğretmenliği niz? yaptığınızı biliyoruz. VBA ile 2009 krizinden sonra ortaklığımı ilgili ders de veriyor musu- bitirip yeni projeler üzerinde düşünüyorken bir gün posta kutumnuz?


53

da ilginç bir mail gördüm. Peru’da seri etiket üretimi yapan bir firma kendileri ile çalışma durumumun olup olmadığını soruyordu. İnternet üzerindeki videolarımı görüp bu işle uğraşan diğer Amerikalı arkadaşımdan hakkımda referans ve bilgi almışlar. Her türlü iletişim bilgileri de ekte idi. Sonuçta kendileri ile bağlantı kurdum ve koşulları konuştuk, anlaştık. 2009 Aralık ayında öncelikle firmanın yan ofisi bulunan Paraguay’a Peru vize sorunundan dolayı geçtim. (Güney Amerika’da Hollanda ve Fransız sömürgeleri dışında vize gerektiren tek yer Peru) Oradan ikinci ofis olan Bolivya St. Cruz’a, ordan da 3. ofislerinin bulunduğu Arjantin Posada’ya geçerek firmaya gelen binlerce veriyi etikete çevirecek VBA otomasyonunu kurdum.

Ne kadar sürdü? Yaklaşık 4 ay kaldım bu ülkelerde. İşimi tamamen bitirip sistemi teslim ettiğimde benimle sürekli çalışmak istediklerini dile getirdiler. Çok mükemmel insanlardı. Ben de birkaç ay Türkiye’ye dönmek

istediğimi, ailemi özlediğimi söyleyip izin istedim, niyetim gerçekten de Türkiye’de birkaç ay geçirip eşimi de alıp o güzel yerlere dönmekti. Döndüm, planladığımız üzere yaz sonuna doğru Güney Amerika’ya gitmek üzere hazırlanırken eşimden güzel haberi aldım ve Türkiye’de kalmaya karar verdik. Bir kızımız oldu ve açıkçası mesafe çok uzak olduğu için o koşullarda öyle bir risk alamadık. Bir anda gidip dönebileceğiniz bir yer değil malumunuz.

Oralarda başınızdan geçen ilginç bir olay var mı? Tabii ki, olmaz mı? Hem ne olay. Arada bir fiesta gibi kutlamaları vardı, 3-4 günlük boşluk oluşmuştu. Şili’ye gitmeyi çok istiyordum. Bilirsiniz belki, Şili Santiago’da Atatürk heykeli var, sırf o yüzden. Ve o yıl Şili’de büyük bir deprem olmuştu, Karaoke yarışmasına katılmak daha cazip geldiği için Asuncion’da kalıp Şili’ye gitmekten son anda vazgeçmiştim. Tam olarak Santiago’dan önce gidip konaklamayı düşündüğüm yerde deprem oldu.


54

Şansınız varmış. Tanrı’ya şükürler olsun.

Tekrar gitmeye niyet var mı yeniden peki? İlişkilerimiz ve kontağımız hiç kopmadı. Nasip diyorum. Kızım biraz daha büyüyünce düşünüyorum tabii ki. Çok gelişmişlik olarak bilemem ama, gerçekten de sosyal ve doğal güzellik olarak tam bir cennet diyebilirim.

mem, karaoke ve bazı ekstra işlere de olabildiğince sık gidip müzik konusunda da formda kalmaya çalışıyorum. Diğer bir tutkum ise motorsiklet. Super Sport Racing motorlara karşı çok büyük bir ilgim var. Motor kulübü buluşmalarını kaçırmamaya çalışıyorum.

Peki hocam, son olarak söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Bana böyle keyifli bir röportaj Biraz konu dışına çıkalım, özel hayatınızda grafik dışın- olanağı sunduğunuz için size ve da neler yapıyorsunuz, hobi- Sanalkurs.net ailesine çok teşekkür ediyorum. Herkese sevgi ve saygıleriniz var mı? Ailem ile zaman geçirmek en büyük tutkum. Bunun dışında müzikten koptuğumu da pek söyleye-

larımı sunuyorum.

Biz de teşekkür ederiz zaman ayırdığınız için.


Melih Yal覺n



Soner Demirsoy


58

TCP / IP Nedir? İnternet çıktı çıkalı TCP/IP terimi hayatımıza girdi, hakkında birçok şey söylenmesine karşın en çok bildiğimiz ve duyduğumuz tabir bir bilgisayar ağı protokolü olduğu. Peki nedir bu protokol? Ne iş yapar? Nerden alınır? Nasıl kullanılır? Bu yazımda sizlere kısaca TCP/IP’nin içeriğini anlatmaya çalışacağım.


59

[ATAKAN ÜÇLER] Sistem Uzmanı

TCP/IP’nin Türkçe açılımı “iletim kontrol protokolü” yada “internet protokolü” oluyor. Protokol aslen bir iş esnasında uyulacak riayet edilecek kurallar bütünüdür yani kısacası TCP/IP bir düzen sağlama mekanizmasıdır diyebiliriz,1,00 00bilgisayarlar arası bağlantıyı, veri alışverişini düzenler. Unutmamalıyız ki TCP/IP bir protokol kümesidir içeriğinde görev yapan birçok protokolcükler vardır. Protokol olarak TCP/IP protokolünü kullanan bir bilgisayar ağında IP adresi ve MAC adresi gibi parametreler bulunmaktadır ,IP adresi TCP/IP protokolüne özel bir yapıdır ve bilinen en büyük yanlış ağ üzerindeki iletişimin IP adresi ile sağlandığıdır halbuki ağ üzerindeki iletişim aslen MAC adresi ile sağlanmaktadır, IP adresi ile iletişim sağlanıyor olsaydı eğer, diğer protokolleri kullanan ağlarda iletişim sağlanamazdı. Peki nedir bu MAC adresi? Mac adresini bir kimlik numarası olarak düşünebiliriz

bilgisayarların Ethernet katlarına değiştirilemez bir şekilde üretici tarafından verilen bir hexadecimal sayı bloğudur. Yazımızın üst kısımlarında TCP/IP’nin bir protokol kümesi olduğundan bahsetmiştik işte bu kümenin bir elemanı sahneye çıkıyor ARP.ARP protokolü yani “adres resolution protokolü” işte bu ip adresini MAC adresine dönüştürme işlemini gerçekleştiren protokolcüktür. Örneğin; Ağda bulunan birçok makina birbiri ile haberleşmek istediği anda adresi bulabilmek için TCP/IP protokolü içerisinde bulunan ARP ile şöyle bir broadcast yani yayın yapılır “şu ip adresi kime ait” bu ağ üzerindeki tüm makinalara ulaştırılır ve belirtilen IP adresine sahip olmayan makinalar mesajı çöpe atarken belirtilen IP adresine sahip olan makina benim MAC adresim bu diyerek cevap verir ve artık adres beli olmuştur. Bundan sonraki iletişim broadcast değil unicast yani birebir olacaktır. Eminim ki yazının bu kısmını okuyan çoğu kişinin kafasında şu soru işareti oluşmuştur; ya ben IP adresini biliyorsam neden MAC adresi-


60

ni istiyorum, hiçbir zaman çalışma grubu bilgisayarları listesinde IP görmedik hep isim gördük “Ahmet, Mehmet, satış” gibi. Bu soru gayet yerinde ve açıklanması gereken bir soru, bununda çok mantıklı bir açıklaması var; Kilit nokta DNS “domain name system”. Biraz önceki örnekten yola çıkarsak iletişim kurmak istediğimiz makinanın IP’sini tüm ağdaki makinalara ARP aracılığıyla sorduk ve tüm ağı hiç yoktan bayağı bir yorduk halbuki direk ulaşmak istediğimiz makinanın IP’sine isteği gönderip ARP aracılığı ile MAC adresini öğrenseydik hiç sıkıntı olmayacaktı, işte burada DNS devreye giriyor, kendi bilgisayarlarımızda çalışma grubu bilgisayarları içinde gördüğümüz bilgisayar adları ör: Ahmet,

bizim anlayacağımız ve ezbere bilebileceğimiz formatta ,insan dilinde yazılmış bir listedir, bu listeden yola çıkarak DNS e diyoruz ki bu isimdeki kullanıcının IP’si ne? DNS bunu kendi içindeki eşleşmiş tabloya bakarak söylüyor ve bunu DNS den öğrendikten sonra gerisi bilindik ARP ile IP MAC’e çevrilir ve iletişim kurulur. Son olarak IP adresi nasıl alınır, kim verir, bir de buna değinelim. IP adresi iki yolla verilebilir ya da alınabilir: Bunlardan biri elle, diğeri ise yine diğer bir protokolcük olan DHCP ile. DHCP kendi içerisinde belirtilen bir IP havuzundan istemcilere (host) belli süreliğine havuzundaki IP’lerden kiralayarak iletişime başlamalarını sağlıyor.


Ahmet Apayd覺n



Emine Arslan


64

PHP 5.5 Yenilikleri PHP ve MySQL ile uğraşanlar bilir . Yakın bir süre önce artık PHP 5.5 geldi ve yeni bir çığır açtı desek pek yanlış söylemiş olmayız. PHP 5.5 ile gelen yeniliklerin başında MySQL yerine MySQLi kullanımı oldu . Artık mysql_ li sorgularımız tarih oluyor.


65

[MÜRSEL MEMİŞ] Yazılım Geliştirme Uzmanı

Merhaba Sanalkurs okurları , Günümüzde artık bilgisayarlar yükü sırtlanmış durumda. Bu da yeni ihtiyaçlar ve yenilikler doğuruyor . PHP ve MySQL ile uğraşanlar bilir: Yakın bir süre önce artık PHP 5.5 geldi ve yeni bir çığır açtı desek pek yanlış söylemiş olmayız. PHP 5.5 ile gelen yeniliklerin başında MySQL yerine MySQLi kullanımı oldu . Artık mysql_ li sorgularımız tarih oluyor. Bunu php.net şöyle duyurdu:

Tamam o zaman, bu kavramları açıklayalım.

MySQLi (MySQL Improved Extension) nedir ? PHP 5 ile gelen bir uzantı. Database işlemleri için konusunda daha güvenlikli bir özelliği var diyebiliriz . Mesela verilerimizin güvenliği için kullanılan mysql_real_escape_ string varsayılan olarak kullanıldığı için ayrıca çağırmaya gerek yok.

“This extension is not recomMySQLi ile çalışmak için yapılmended for writing new code. ması gereken tek şey PHP’nin 5 Instead, either the mysqli or ve üzeri bir sürümünü kullanmak, PDO_MySQL extension should php.ini’nin içindeki be used. See also the MySQL extension = php_mysqli.dll API Overview for further help satırını eklemek . while choosing a MySQL API.” Burada php.net açık bir şekilde, “PDO ve MySQLi öğrenin ey yazılımcılar!” diyor.

MySQLi de veritabanı bağlantısı ;

$veritabani= new mysqli(‘localhost’, ‘root’, ‘123’, ‘sanalkurs’);


66

$veritabani = mysqli_ connect(‘localhost’, ‘root’, ‘123’, ‘sanalkurs’);

PDO (PHP Data Object) nedir? PDO, gelişmiş bir veritabanı yönetimi eklentisidir. Bu eklenti MySQL’in yanısıra MySQL dışında da birçok veritabanını desteklemekte ve böylece veritabanınızı değiştirdiğiniz durumlarda kodları değiştirmeye gerek kalmamaktadır. PDO’nun desteklediği veritabanlarını aşağıda bulabilirsiniz: PDO, gelişmiş bir veritabanı yönetimi eklentisi olup MySQL‘den farklı olarak birçok veritabanı destekler. Böylece veritabanımızı değiştirdiğimizde kod değişikliğine gerek kalmaz. İşte PDO‘nun desteklediği veritabanları ; • Cubrid • FreeTDS / Microsoft SQL Server / Sybase • Firebird/Interbase 6 • IBM DB2 • IBM Informix Dynamic Server

• ODBC v3 (IBM DB2, unixODBC and win32 ODBC) • PostgreSQL • SQLite 3 and SQLite 2 • MS SQL Server / SQL Azure Bu da PDO ile veritabanı bağlantısı ve veri çekme örneğimiz. Not: Kod php.net ‘ e aittir . //Kodlarımız $pdo = new PDO(‘mysql:host=example. com;dbname=database’, ‘user’, ‘password’); $statement = $pdo>query(“SELECT ‘Hello, dear MySQL user!’ AS _message FROM DUAL”); $row = $statement>fetch(PDO::FETCH_ASSOC); echo htmlentities($row[‘_message’]);

• MySQL 3.x/4.x/5.x • Oracle Call Interface

Herkese bol bilgili günler dilerim.


Nasreddin Ă–ncel


68

Türkiye’de Etkinlik Siteleri

Etkinlik Dünyası Düzenlenen binlerce etkinlik, hem network’ümüzü güçlendirme, hem de bilgi ve deneyimlerimizi artırma yönünde bizlere vazgeçilmez bir imkan sunuyor. Biz de, Türkiye’de etkinlikleri takip edebileceğiniz etkinlik sitelerini sizler için inceledik.


69

[N. ELİF YILMAZ] Bilişim Uzmanı

Etkinlikler hayatımızın çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Düzenlenen binlerce etkinlik, hem network’ümüzü güçlendirmek, hem de bilgi ve deneyimlerimizi artırma yönünde bizlere vazgeçilmez bir imkan sunar hale gelmiş durumda. Türkiye’de etkinlikleri takip edebileceğiniz etkinlik sitelerini sizler için inceledik.

Her birinin odaklandığı farklı noktalar ve sunduğu hizmetler bulunmakta. Her birinin odaklandığı noktalar ve hizmetler farklı olsa da, şöyle bir baktığınızda bu tarz siteler genel olarak, etkinlik duyurusu yapanlar ve etkinlik biletleri satanlar olarak iki kısma ayrılıyor. Türkiye’de etkinlikleri bir araya getirerek son kullanıcıya duyuran ve kişiselleşmiş öneri sistemi sunan etkinlik siteleri Dakick.com ve Etkinlik.com.tr olarak öne çıkarken, organizatörlere özel hizmetler su-


70

nan siteler olarak Biletix, MyBilet, Biletino ve Ticket For Event gibi markalar da göze çarpıyor. Şimdi bu sitelere ve sundukları hizmetlere kısaca bir göz atalım.

Etkinlik.com.tr Başlıca Özellikleri: Şehirlere göre etkinlik takibi, etkinlik ekleme, etkinlik bilgilendirme, etkinlikteki kişi ve markaları takip edebilme, bilet satışı, etkinlik hizmetleri. Yaklaşık bir yıl önce yayın hayatına başlayan ve geçtiğimiz günlerde bilet satış hizmetini duyuran etkinlik.com.tr Türkiye’deki tüm etkinlikleri bir araya getirerek kullanıcıların etkinlikleri ilgi alanlarına

göre takip edebilmesini sağlıyor. Organizatörler tarafından oluşturulan kaliteli içerikle tüm etkinlikleri tek bir çatı altında toplamayı başaran etkinlik.com.tr bu etkinlikleri üyelerine kişiselleşmiş bir yapıda sunabiliyor. Üye olduğunuzda site içi etkileşimiyle birlikte, ilgi alanlarınıza, takip ettiğiniz kişi ve markalara göre etkinlik önerileri alabiliyorsunuz. Marka takip özelliğiyle, etkinliğinden haberdar olmak istediğiniz firma, belediye, dernek, üniversite


71

gibi organizatörleri takip edebilmeniz mümkün. Ayrıca üye olarak, sayfalara yönelik bildirim ayarlarınızı kişiselleştirilebiliyorsunuz. Profesyonel etkinliklerden belediye etkinliklerine, üniversitelerden eğlence mekanlarına kadar tüm etkinlikleri tek bir çatı altında toplayıp kişiselleştirerek sunması sitenin en büyük katma değeri. Ayrıca “gişe fiyatına online bilet” sloganıyla duyurduğu bilet altyapısı ile de son kullanıcıyı güldüren taraf oluyor.

etkinlik.com.tr’nin mobil uygula-

masını yakında çıkaracağı da verilen bilgiler arasında yer alıyor. Ayrıca sitenin e-Tohum’da 2013 yılında en önemli 40 girişim arasında yer aldığını da vurgulamakta yarar var.

Dakick.com Başlıca Özellikleri: Sinema, TV, konser, konferans gibi 8 kategoride etkinlikleri bir arada sunma.

Etkinlik.com.tr’nin organizatörle-

re özel hizmetleri ise dikkat çekici. Etkinliğinizi ilgilenebilecek binlerce kişiye ücretsiz duyurabilmek tek başına kullanma sebebi olsa da, sağladıkları bununla sınırlı değil. Katılımcı formunuzu tanımlayarak ücretsiz katılımcı kaydı alabiliyor, bilet tanımlamalarınızı yaparak bilet satışına hemen başlayabiliyorsunuz. Etkinlik yönetim modülü ise bu süreci kolayca yönetmenizi sağlıyor. Webrazzi.com’da yer alan habere

göre, site yönetimi platform öneri sistemi üzerinde çalışmalarına hız vererek kullanıcı deneyimini daha üst noktalara taşımayı hedefliyor. Etkinlik içeriğini üçüncü parti yazılımcılara açarak son kullanıcıya daha fazla dokunmayı hedefleyen

Türkiye’de etkinlik üzerine odaklanmış ve Türkiye dışında Amerikada da hizmet veren etkinlik öneri sitesi dakick.com son kullanıcıya odaklanmış sosyal bir yapı sunuyor. Sinema, TV, konser gibi 8 kategoride etkinliği bir araya getirerek takip ettikleri kişi ve mekanlara göre kullanıcılarına öneren dakick. com, sosyal yapısıyla öne çıkıyor. Kişi ve mekan takibine dayalı bir öneri sistemi mevcut. Mekan takibi bazı şartlarda ihtiyaç olsa da mekandaki istemediğiniz etkinliklerin önerilmesi sizi rahatsız edebiliyor. İlgi alanı seçimi olmaması ise sizi takip ettiklerinizle sınırlayıp yeni etkinlikler keşfedebilmenizi


72

engelleyebiliyor.

Mybilet.com

Şu anda organizatörlere özel bir hizmeti bulunmayan dakick.com geçtiğimiz günlerde organizatörlerin etkinlik eklemesine olanak tanıyarak bireysel etkinliklere göz kırpmış oldu.

Başlıca Özellikleri: Sinema ve ti-

yatro bilet satış altyapısı.

Biletix.com Başlıca Özellikleri: Eğlence sektörü için bilet satış altyapısı. Türkiye’de bilet sektöründe kendine yer edinmiş bir diğer önemli site mybilet.com.

Yaklaşık 10 yıldır Türkiye’de hizmet veren ve Ticketmaster tarafından satın alınan Biletix, Türkiye’deki konser ve spor biletleri ağırlıklı olmak üzere bilet pazarını domino eden bir şirket. Hizmet bedelini son kullanıcıya yükleyerek bizleri üzen Biletix, firmalaşmış organizatörlere güvenli bilet altyapısı sunarak kendisini cazip hale getirmiş durumda. Çoğu eğlence ve spor biletinin Biletix üzerinden satılması bu tür etkinliklerin buradan takip edilebilmesini mümkün kılsa da, etkinlik öneri siteleri kadar yeterli değil.

Etkinliklerin takibi ve kişiselleştirme açısından son kullanıcıya hitap etmese de, özellikle sinema ve tiyatro organizatörleri için önemli bir yere sahip. Bilet pazarında Biletix’ten farklı olarak sinema ve tiyatro türündeki etkinliklerde ön plana çıkan mybilet.com, firmalaşmış organizatörlere bilet satış altyapısı sunmakta. Türkiye genelinde organize edilen sahne sanatları ve sinema gibi etkinlik biletlerini büyük şehirler dışında da satıyor olması, güçlü bir pozisyona yerleşmesinde en büyük etken.

TicketForEvent.com Londra merkezli TicketForEvent. com Ukrayna ve Rusya pazarından sonra Temmuz ayında Türkiye


73


74

pazarına giriş yaptı. Biletleme hizmetleri sunan girişim, Türkiye’nin gelişen bir pazar olmasını dikkate alarak bu karara varmış. Ticket For Event, yurtdışı biletleme siteleri Cvent, Eventbrite, Amiando ve Ticketfly gibi rakiplerinden rekabetçi fiyatlar ve müşteriye göre özelleştirilebilen hizmet gibi özelliklerle farklılaşmak istiyor. Avrupa pazarında büyümek isterken Türkiye’nin kongre ve sergi/fuar etkinliklerinde yükselen bir ülke olduğunu söylüyor. Bunun için de Türkiye operasyonunu başlatmış bulunuyor. Diğer yabancı sitelerin Türkiye’de operasyona başlamaları halinde bilet pazarının nasıl bir sürece gireceğini hep beraber göreceğiz.

Biletinial.com Başlıca Özellikleri: Bilet satışı. Türkiye’de bilet pazarının yeni oyuncularından birisi olan biletinial.com diğer güçlü oyunculardan farklı olarak kendini Anadolu’ya odaklamış durumda. Bazı önemli konser ve tiyatro etkinliklerine altyapısını kullandırarak kendini bu süreçte kanıtlamış gözüküyor.

Biletino.com Başlıca Özellikleri: Bilet satışı. Kendin-yap (self-servis) modelinde bilet satışı yapan biletino.com, yurtdışı örneği Eventbrite benzeri bir yapıya sahip. Bilet sitesi olması dolayısıyla son kullanıcıya hitap etmeyen web sitesi, organizatör-


75

lere bilet satış altyapısı sunmasıyla farklı bir alternatif oluşturuyor. Özellikle pratik çözümler arayan organizatörlere mobil çözümler sunarak kendisini bilet pazarında konumlamak istiyor. Ücretsiz etkinlikler için katılımcı kaydı alarak ücretli etkinlikler için bilet satışı yapabileceğiniz web sitesi, bilet satışı için büyük oyunculara alternatif arayan organizatörler için bir alternatif olabilir.

Etkinlik Fabrikam Başlıca Özellikleri: Bilet satışı. Henüz yayın hayatına yeni başlayan EtkinlikFabrikam.com her

büyüklükteki organizasyon için kendin-yap (self-servis) modelinde bilet satış hizmeti sunuyor. Biletino’dan farklı olarak kitlesel yatırım (crowdfunding) modeli ile bilet satışı gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu modele göre bilet satışı istenilen sayıya ulaşamazsa etkinlik gerçekleşmiyor. Bu şekilde organizatörlerin zarar etmemesi sağlanıyor. Organizatörlerin bu model ile risk almadan etkinlik düzenlemesi mümkün. Bu modelin organizatörlerin tercihini nasıl etkileyeceğini ilerleyen dönemde göreceğiz.


76


77



Mert Hi癟y覺lmaz


80

After Effects’te Video Çıktısı Almak (Export) Birçok kişi After Effects’te hazırladığı çalışmayı nasıl video haline getireceği konusunda sorun yaşar. Video çıktısı almayı File menüsündeki Export’tan ibaret sanar. Bunun sonucunda da, basit ya da on saniyecik bir video için 3 - 4 GB yer kaplayan dosyalarla karşılaşır.


81

[ALİ HAYDAR GÜLEÇ] After Effects Uzmanı

Birçok kişi After Effects’te öyle ya da böyle birşeyler yaptıktan sonra bu çalışmayı nasıl video haline getireceği hususunda sorun yaşar. Video çıktısı almayı File menüsündeki Export seçeneğinden ibaret sanar ve basit ya da 10 saniye süren bir video için, 3-4 GB’lık yer tutan dosyalarla karşılaşır. Fakat bunun aksine, bir hayli farklı video formatını destekleyen adına Render Kuyruğu (Render Queue) denilen pencereyi –ilk başlarda-

pek tanımaz. İşte, After Effects’te yaptığınız işin niteliğine ve kullandığınız videonun bitrate’sine göre değişen alternatif modeller bu yazımızın konusu olacak.

After Effects’te Render Almak 1.Render Kuyruğu Öncelikle render yani çıktısını almak istediğimiz kompozisyon seçili iken, Ctrl+M kombinasyonu ile veya üstteki menülerden Composition > Add to Render Queue seçeneği ile kompozisyonu kuyruğa ekleyelim.


82

2.Format Ayarı Render Kuyruğunda Output Module: olarak gösterilen yerdeki sarı renkli yazıya tıklayalım ve ayarlarımızı yapmaya başlayalım.

3.Hassas Ayarlar Format kısmında istediğiniz formatı seçebilirsiniz. En sık kullanılan ve kalite-boyut anlamında en iyi çözümü sunan H.264 ile devam edelim… Bu kısmı seçtikten sonra Format Options ‘a tıklayarak hassas ayarlara geçebiliriz..


83

4_1. Ayar 1: Kullandığınız videoların saniye başına düşen megabayt

sayısı 10’dan fazla değilse veya çalışmanızın TV de yayınlanma gibi akışkanlık isteyen bir vaziyeti yok ise:

Bitrate Encoding: VBR, 1 Pass Target Bitrate 9, Maximum Bitrate: 9 Audio sekmesinde: Bitrate: 128

4_2. Ayar 2: Kaliteli Görüntüler ve Ses için. Boyut ciddi oranda artar.


84

Bitrate Encoding: VBR, 1 Pass Target Bitrate 80, Maximum Bitrate: 80 Audio sekmesinde: Bitrate: 256 (Önceki sayfadaki son resimdeki ayarlar)

4_3. Ayar 3: Düşük boyut, kalite önemsenmiyor.

Bitrate Encoding: VBR, 1 Pass Target Bitrate 2, Maximum Bitrate: 2 Audio sekmesinde: Bitrate: 128

5. Sona Doğru Size uygun ayarlamayı yaptıktan sonra Ok tuşuna basalım ve bu ekranda da OK tuşuna basarak devam edelim.

6. Kayıt Yeri Output To bölümündeki sarı yazıya tıklayalım ve videoyu kaydetmek istediğimiz yeri AE ye bildirelim >>>


85

7. Çıktı Render tuşuna basarak Çıktı işleminin tamamlanmasını bekleyelim.

Bu dersimizde Adobe After Effects kullanarak videolarınız için daha uygun boyutlarda çıktı alabilmenin basit bir iki püf noktasına değindik. After Effects ile alakalı sormak istediğiniz konular veya anlayamadığınız noktalar olursa, lütfen http://www.sanalkurs.net/forum/after-effects adresinde sormaktan çekinmeyin. Kolay gelsin.



Gülsüm Öztekin


88


89

Uzaktan Ücretsiz Üniversite Geçtiğimiz sene Amerika’da yaygınlaşan ve çok kısa sürede milyonlara ulaşan Kitlesel Açık Online Dersler (MOOC) platformları yüzyıllardır süre gelmiş üniversite eğitim sistemini değiştirme hedefliyor. Harvard Üniversitesi yöneticilerinden “20 yıl içinde dünya nüfusunun yarısını eğitmeyi planlıyoruz” açıklaması da bu değişimin ciddiyetini göstermekte. Zaten mobilleşen dünyamızda her türlü bilgiye artık cep telefonumuzdan bile erişebilirken, üniversite bünyesindeki eğitmenlerin bilgi ve tecrübelerine ulaşma yolları da gitgide zenginleşecektir. Bu çerçevede, Türkiye’de de eğitim sektörüne üniversite düzeyinde yenilik getirmeyi hedefleyen ve kısa sürede büyük ilgi gören Universite Plus’ın (universiteplus.com) kurucusu Volkan Karabacak ile yaptığımız söyleşiyi siz değerli okuyucularımıza sunmak istiyoruz.


90

Öncelikle bize Universite Plus nedir ve nasıl bir hizmet sunuyor, ondan bahsedebilir misiniz? Universite Plus, 1 Mart 2013’te başlayan bir girişim. 7 kişiden oluşan bir ekiple yola çıktık. Türkiye’de henüz yeni oluşan e-eğitim alanında üniversite akademisyenleriyle ortak çalışıp ücretsiz bir şekilde eğitim sunmaya çalışıyoruz. Projeyi destekleyen bir çok dekan ve akademisyenin olması bize güç ve motivasyon veriyor. Universiteplus.com sitesine girip

ücretsiz kayıt olarak istediğiniz

dersi alabiliyorsunuz. Dersler üniversite simulasyonu şekilde gerçekleşiyor; yani belli bir tarihte başlar ve biter, haftalık video dersler siteye yüklenir ve siz evinizden sizin gibi binlerce insanla beraber konuları öğrenmeye başlarsınız. Dersin son haftasında bir de final sınavı yapılıyor. Bu sınavdan hocaların belirlediği eşik değerini geçenler, hocanın bizzat imzaladığı sertifikayı almaya hak kazanıyorlar. İmzalı sertifikayi almak isteyenlere, ücretsiz eğitimlerden sonra belirli bir ücret ödemeleri mukabilinde sertifikayı evlerine ulaştırıyoruz. Böylelikle CV’lerinde de bu eğitime dair sertifikayı belirtebiliyorlar.


91

Bu anlamda, Universite Plus eğitim sorununa çözüm üretmeyi hedefleyen sosyal bir girişim denilebilir.

Sizi tanıyalım biraz? Ben, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü bitirdim. Sonra Harvard, Cambridge başta olmak üzere 4 üniversitede daha eğitim aldım. Daha sonra New York’ta 2 sene MSKCC hastanesinde kanser üzerine araştırma yaptım. Girişimciliğe 2 sene önce başladım ve daha önce 3 tane girişim denedim. İlki battı, ikinci ve üçüncü ise bizi zarara sokmadan sonlandı. Daha önceki tüm girişimlerimizde ortak nokta asıl bir sorunu çözmek yerine “Yaa, şu fikir iyi aslında, yapılsa süper tutar!’’ tarzındaki hayali yaklaşımlara fantezi aradığımızdan olmalı ki, kısa sürede tutmadığını anladık. Artık çözüm odaklı değil, problem odaklı işler peşinde gitmemiz gerektiğini kavrayınca, ülkemizin en büyük sorunu olan ‘’eğitim şart’’ problemine odaklandık ve Universite Plus doğdu.

Peki, nasıl çıktı bu fikir ortaya? Ülkemizde LYS (eski adıyla ÖSS) sınavı diye bir gerçeklik var. Yani üniversite eğitimi almak istiyorsanız 2 milyon kişi arasında ilk 800

bin arasına girmek zorundasınız. Olmadı seneye tekrar. Neden herkes giremiyor üniversiteye, neden böyle bir sınav var? Malum, üniversite kapasiteleri sınırlı. Çünkü sadece fiziksel ortamlarda derslere girebiliyor ve öğrenim şansı yakalayabiliyoruz. Peki, aramızdan kaçımız merak ettiğimiz bir konuyu hemen Google’dan, Youtube’dan veya Wikipedia’dan araştırıp bulmadı? Kaçımız geceleri beyin fırtınası yaparcasına sınıf arkadaşlarımızla konuları tartışmadı? Peki bunlar olurken, bir de üniversite profesörünün konuyu anlamanız için size yardım ettiğini düşünün. Üniversite eğitimlerini barındırdığımız Universite Plus bu fikirler sonucu ortaya çıktı.

Bu fikri hayata geçirirken ne tur zorluklar yaşadınız? Öncelikle üniversite bünyesindeki 700 civarında eğitmenle bu fikri paylaşıp ilgilerini ölçtük. Bazı hocalar bu fikre karşı çıksa da çoğu destekledi. Üniversiteler ‘’Biz daha önce denedik, ders notlarını siteye yükledik kimse dönüp bakmadı ‘’ diyerek destek olamayacaklarını belirtseler de, biz yine de bu soruna çözüm bulabileceğimize ve insanların bunu destekleyeceğine inandık.


92

Nitekim online ders, ders notlarını bir siteye yükleyip insanlara “hadi öğrenin” demek değildir. Hocanın dersi alan öğrencilerle güzel bir deneyim yaşaması ile beğeni kazanır ve faydalı olur.

İnsanların tepkisi nasıl oldu? Sonuçta bedava ders veriyorsunuz? Universite Plus’ta dersler her zaman ücretsiz olacaktır. Zaten kuruluş amacımız da burdan doğdu. Bu yüzden ilk 4 dersimize kulaktan kulağa 2400 öğrenci kayıt oldu. Bu ilk kullanıcılar, platforumun evrimi için çok önemlidir. Her gün en az beş tane ‘’Bize bu fırsatı sunduğunuz için çok teşekkürler’’ ma-

ili gelmekteydi ve evet insanlar hakikaten bundan yararlanıyor tezini doğrulamıştık. Ücretsiz olması evet bazı insanlarda merak da uyandırdı. Ama dersleri bedava sunarak reklam ve sponsorlar ile sistem kendi kendini döndürebiliyor. Aslında bakarsanız bedava değil, ama ödeyen öğrenciler olmuyor.

İlerde Univesite Plus’ın hedefleri nelerdir? Universite Plus, geçtiğimiz 5 ayda, bize çok şey öğretti. Kullanıcıların sistemde neleri daha çok sevdiğini, nasıl daha kolay öğrendiğini, hangi konuları daha ilginç bulduğunu gibi.. Aldığımız bu değerli geri dönüş-


93

lerle eğitimleri daha interaktif yapmak, hedeflerimizin önceliği haline geldi. Oyunsallaştırılmış özellikler ile Universite Plus’ın, Eylül döneminde çok daha eğlenceli bir deneyim sunacağını da açıklamak istiyorum. Ayrıca Türkiye’de ismini şuan veremediğimiz bazı ünivesiteler, platformumuza resmi olarak katılıp kendi derslerini burdan açmaya karar verdiler. Bu güzel haberi de şimdiden söyleyebilirim. Böylelikle başarılı öğrenciler üniversitenin sertifikalarını alabilecekler. Universite Plus ayrıca Meksika’da İspanyolca olarak yayına girecek. Tabi ki İspanyolca bilen arkadaşlarımız anlaştığımız 8 Meksika üniversitesinden ders alabilecekler.

Kısa sürede uzun bir yol kat etmiş gibisiniz. Girişimcilere neler önerirsiniz? Daha önce benim de yaptığım hatalara düşmemelerini öneririm. Aslında hata yapmak kötü birşey değil, çok şey öğreniyorsunuz. Ama başkasının hatalarını da siz yapmış gibi kabul edebilir ve önlem alabilirsiniz. İlk olarak çözüme

değil, probleme odaklanmak çok önemli. Çünkü çözümünüz başarısız olabilir ve vaz geçebilirsiniz ama probleminiz başarısız olamaz. Peki acaba düşündüğünüz şey cidden problem mi ? Nasıl anlarsınız? İşte bunu kimse bilemez. Test yaparak anlamak en iyisidir. Bu şekilde hem kendi işinizi kurmak için hızlıca harekete geçmiş olursunuz, hem de fikrinizin ilgi göreceğini daha çabuk anlayabilirsiniz. Fikir demişken, acaba çalarlar mı sorusu aklınıza gelebilir. Hayır çalamazlar, çünkü fikri şekillendirecek aklınızdakini gerçek yapacak vizyon sadece sizde vardır, başkaları sadece sizden duyduğu kadarıyla birşeyler yapabilir, sonra da kendi fikri olmadığı için vaz geçer. Kısaca mümkün olduğunca konuşmak, anlatmak ve yorumları dinlemek sizin fikrinizi siz yapar.



Mustafa Ülkü


96

Windows’un Orjinalliğini

Tespit Etmek

Bu dersin amacı Windows’un DLL dosyalarıyla bağlantı kurup, Windows orjinal mi değil mi onu öğrenmek. Bu uygulamayı Windows Application şeklinde ya da Console Application şeklinde yapabilirsiniz.


97

[HÜSEYİN KADİR ÇİFTÇİ]

Hemen başlayalım. Öncelikli olarak bir console uygulaması oluştururalım.

Adım 1 Referanslarımızı Alıyoruz. using System; using System.Collections.Generic; using System.ComponentModel; using System.Data; using System.Drawing; using System.Linq; using System.Text; using System.Windows.Forms; using System.Runtime. InteropServices; // DLL Referans almak için

Adım 2 using SLID = Guid; //SLID Windows orjinallik bilgileridir. class Program { public enum SL_GENUINE_ STATE //Public kullanmamızdaki amaç her yerden erişilebilmesidir. { SL_GEN_STATE_IS_GENUINE

= 0, SL_GEN_STATE_INVALID_ LICENSE = 1, SL_GEN_STATE_TAMPERED = 2, SL_GEN_STATE_LAST = 3 } [DllImportAttribute(“Slwga. dll”, EntryPoint = “SLIsGenuineLocal”, CharSet = CharSet.None, ExactSpelling = false, SetLastError = false, PreserveSig = true, CallingConvention = CallingConvention.Winapi, BestFitMapping = false, ThrowOnUnmappableChar = false)] //Bu DLL dosyası Windows orjinallik dosyasıdır. Çoğu hack programı modifiye edemez. Biz de bu dosyadaki bilgileri alıp orjinalliği test edeceğiz. [PreserveSigAttribute()] internal static extern uint SLIsGenuineLocal(ref SLID slid, [In, Out] ref SL_GENUINE_STATE genuineState, IntPtr val3); public static bool IsGenuineWindows() //Bool = true ise orjinal, değil ise sahte Windows { bool _IsGenuineWindows = false; Guid ApplicationID = new


98

Guid(“55c92734-d682-4d71-983ed6ec3f16059f”); //Guid almamız gerekiyor. Yoksa hata alabiliriz. SLID windowsSlid = (Guid) ApplicationID; try { //Orjinallik değerlerini ölçüyoruz. SL_GENUINE_STATE genuineState = SL_GENUINE_STATE. SL_GEN_STATE_LAST; uint ResultInt = SLIsGenuineLocal(ref windowsSlid, ref genuineState, IntPtr.Zero); if (ResultInt == 0) { _IsGenuineWindows = (genuineState == SL_GENUINE_ STATE.SL_GEN_STATE_IS_ GENUINE); //Orjinallik bilgilerini alıyoruz } else { //Buraya hata kodlarını girebilirsiniz } } catch (Exception ex) { //Buraya hata kodlarını girebilirsiniz } return _IsGenuineWindows; } static void Main(string[] args) //Ana menü komutlarına geldik { if (Environment.OSVersion.

Version.Major >= 6) //Vista, Win7 ve Win8 için gerekli (Win XP’de çalışmaz.) { if (IsGenuineWindows()) // Eğer true ise orjinaldir { Console. WriteLine(“Windows Orjinal! Devam Ediliyor”); MessageBox.Show(“Windows Orjinal”); Environment.Exit(1); // Çıkış yapıyoruz } else { Console. WriteLine(“Windows Orjinal Değil.”); //Eğer tam aksine ise orjinal değildir. MessageBox.Show(“Windows Orjinal Değil”); Environment.Exit(1); // Çıkış yapıyoruz } } else { Console.WriteLine(“İşletim Sistemi Desteklenmiyor”); //XP’den önceki işletim sistemleri için ya da Linux vb. } Console.ReadLine(); } }

Hepsi bu kadar. Kolay gelsin.


Anıl Yüncü


100

Baskı Öncesi Hazırlık Uzmanı Preflight Kullanım Sözlüğü Baskı öncesi hazırlık konusunda bir çok terim ve kural duymuş olabilirsiniz. Baskı öncesi hazırlık ne “overprint” ne de RGB, CMYK renk uzayından ibarettir. Her baskı alanına göre değişen onca konu, onca değişken ve kurallar silsilesinden oluşmakta iken, yapılan tasarımı olabildiğince az hatayla baskıya göndermenin yolu InDesign’da Prefliht’tır.


101

[CEYHUN AKGÜN] Masaüstü Yayıncılık Uzmanı

Preflight konusunda farklı dönemlerde incelemeler yazıldığını okudum, ama ben bu yazımda olaya biraz daha farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Bu panelde herkes için farklı amaçlarla kullanılabilecek, özelleştirilebilecek seçenekler bulunmakta. Bu seçenekleri burada kullanım

alanı doğrultusunda açıklayarak, istediğiniz gibi özelleştirebilmenizin yolunu açmış olacağım. Window menüsünün Output sekmesinden Preflight panelini açınız. Panelin sağ üst köşesindeki options sekmesinden “Define Profiles” seçeneğine tıklayarak tüm özelleştirilebilir seçenekleri açmış olursunuz. Bu panelle seçeneklerinizi farklı bir adla saklayabileceğiniz “Save” butonu da bulunmaktadır.


102

LINKS Bölümü

Sayfa tasarımınız sırasında dışarıdan çağırdığınız görselleri yöneten ve bu konuda gerekli uyarıları yaparak hatalı durumlarla karşılaşmamanız için en önemli uyarıların bulunduğu yerdir.

Links Missing or Modifed: Ta-

sarımınızda kullandığınız görseller InDesign harici bir programla değiştirilmişse, görselin yeri değişmişse InDesign Missing (Kayıp), Modified (Değişiklik Yapılmış) uyarılarında bulunur.

dığınız görseller düşük çözünürlüklü ve yüksekleri özel servis tarafından yüklenen bu türde görseller için kontrol seçeneği.

COLOR Bölümü

En önemli kontrol bölümlerinden biri çalışmalarınızda kullandığınız renk ve renk türleri üzerinde kontrol seçeneklerini yönetmenizi sağlar. Böylelikle hatalı renk ve renk uyuşmazlıklarının önüne geçmiş olursunuz.

Transparency Blending Space Required: Şeffaf görsellerin har-

OPI Links: Çalışmanızda kullan- manlanması sırasında kullanılacak


103

olan gerekli renk uzayı ne olmalı sorusuna burada CMYK seçeneğini seçerek netleştirin.

Cyan, Magenta or Yellow Plates Not Allowed: Uygulamanızda

CMYK renkleri kullanmayacaksanız bu seçeneği işaretleyin. Sadece [Black], beyaz ve ekstra spot renklerin kullanılmasına izin verir.

Cyan, Magenta or Yellow Plates Not Allowed: Çalışmanızda

kullanılmaması gereken renk uzaylarını buradan seçebilirsiniz. RGB bir renk kullandığınızda InDesign sizi uyaracaktır.

Spot Colour Setup: Çalışma-

nızda en fazla kaç adet spot renk kullanabileceğiniz konusunda ön değer, sayı giriyorsunuz. Bu sayıyı aşması durumunda uyarı çıkarak sizi bilgilendiriyor.

Overprinting Applied in InDesign: InDesign programında Overprint özelliğini kullandığınızda hata anlamına gelen uyarı işareti belirecektir. Bu özelliği hata olarak değilde, belgenizi kontrol amaçlı da kullanabilirsiniz.

Overprinting Applied to White or [Paper] Colour: Illustrator


104

programında beyaz renge overprint verilebiliyor. Illustrator belgesinde beyaz renge overprint verilmişse ve InDesign programına alınmışsa InDesign bunu algılıyor ve beyaz ya da PAPER renklerinin kullanıldığı nesnelere overprint verilmişse InDesign’ın uyarması isteniyor.

gun siyah yerine kullanılır ki bu yanlıştır.

IMAGES and OBJECTS Bölümü

Belgenizde kullandığınız görsel ve nesnelerin durumlarını kontrol eden bir bölümdür.

Image Resolution: Belgenizde

[Registration] Applied: Eksrta kullandığınız imajların çözünür-

renklerin kullanıldığı çalışmalarda ve kesim, bıçak izi tasarımda varsa genelde her renkte bu işaretlerin çıkması için özel Registration renk seçeneği kullanılır. Bu kimi zaman yanlışlıkla siyah yerine ya da doy-

lüklerinin minimum ve maksimum olarak ne olması gerektiğini belirleyerek özellikle düşük çözünürlüklü görseler için belirlediğiniz standartlardan daha düşük değerlerde görselleri kullandığınızda si-


105

ze uyaracaktır. Maksimum değeri işaretlemenize gerek yok ama minimum en önemlisi ve ben 250 değerini kullanıyorum.

olunması gereken bir konudur ve böyle bir durumda Layer görünür ve basılmaması seçeneği işaretli ise program sizi uyaracaktır.

Non-Proportional Sca...: Kul-

Minimum Stroke Weight: Çok

landığınız görselleri ve dışarıdan Place ile çağırdığınız görselleri bilerek ya da istem dışı en veya boydan genişlettiğinizde ya da bastırdığınızda proporsiyonu bozulur. Bu bozulmayı algıladığında sizi uyaracaktır.

Uses

Transparency: Çalışma-

nızda her nesneye uygulanabilen saydamlık özelliklerinden herhangi biri ve efekt seçenekleri kullanıldığında saydamlık devreye girmiş olur. Bu durumda sizi bilgilendirmek amaçlı hata mesajı oluşturacaktır.

Image ICC Profile: Belgenizde kullandığınız görsellerin içine gömülmüş ICC profilleri olması durumunda alternatif seçeneklerle bunları nasıl yönetmeniz gerektiği konusunda sizi bilgilendirmek amaçlı bir uyarıdır.

Layer Visibility Overrides: InDesign programında ayrı ayrı katmanların üzerine çift tıklayarak o katmanın görünür ama basılmamasını sağlayabilirsiniz. Bu sayfa alt şablonları, çizim taslakları vb. için kullanılabilir ama dikkatli

önemli uyarı ozelliklerindenbiri çizgi kalınlığının minimum kaç punto olması gerektiğini belirleyen bu seçenek ile büyütme ve küçültme işlemlerinde fark edilmeyen ve baskıda beklentinin altında ince çıkan çizgi kalınlıkları konusunda önemli bir hatırlatma. Seçeneğin yardımcı ayarlarından biri, beyaz renk ve çoklu renklerde bu kullanımı sınırlayan tamamlayıcı bir seçeneği bulunmakta. Limit seçeneği işaretlendiğinde bu uyarı siyah harici tüm renkler için geçerli olmuş oluyor. Siyah renkli daha ince çizgiler olması durumunda uyarı gelmeyecektir.

Interactive Element: Bu seçe-

neklerin önemli bir çoğunluğu kağıt baskı için hazırlandığından ve InDesign farklı kullanım amaçlarına hitap ettiğinden aynı müşterinin farklı platformları için içerik üretirken kağıt baskı çalışması sırasında sayfalar üzerinde video, ses, button vb. interaktif nesneler olması durumunda InDesign sizi uyaracaktır.

Bleed / TÜrim Hazard: Yine akıl-

cı bir uyarı. Tasarım sırasında, kesim


106

sonrası sayfa üzerinde gözükmesi gereken nesneler kesim alanına çok yakın olması durumunda bir risk almış oluruz. Eğer nesne taşırılmayacaksa marj dediğimiz sınırlar içinde kalması genel kanıdır. Bu seçenek ile biz sayfa kesim alanına en yakın mesafe değerini girdikten sonra (Örn: 5 mm) bu değerden daha yakın ise kesim alanına InDesign bizi uyaracaktır. Nesneyi kesim alanının da dışına bleed alanına kadar taşırmamız durumunda hata vermeyecektir. Bu seçeneğintamamlayıcı bir eki vardır. Karşılıklı sayfalarda, nesne orta cilt kısmına gelmesi durumunda uyarı devre dışı kalır ama bu durumda dahi bizi uyarmasını istersek altında ki ek seçeneği Check for Objects Near Spine işaretlemelisiniz.

tunu genişletmeniz ya da bilinçli olarak kelime silmeniz durumunda uyarıdan kurtulabilirsiniz.

Hidden Page Items: Sayfanızda

Font Missing: Farklı kaynaklar-

gizlenmiş, görünmeyen nesneler olması durumunda InDesign’ın sizi uyarmasını isterseniz bunu işaretlemelisiniz.

TEXT Bölümü Yazılarınızla ilgili tüm kontrolleri bu bölümden yapabilirsiniz. Fontların aktif edilmemesi, küçük punto uyarıları vb.

Overset Text: Sıklıkla karşılaşılan

bir uyarıdır. Yazı alanı dışına taşmış yazı var demektir. Yazı alanı boyu-

Paragraph Style and Character Style Overrides: Çalışmanızda ka-

rakter ve paragraf sitillerini kullanıyorsanız, kimi yerlerde sitillerini kullandığınızda ... style panelinde ilgili sitilin yanında (+) artı simgesi görürsünüz. Bu ilgili yazı bloğunda ya da kelimede biçimlenmemiş bazı yerler olduğu anlamına gelir. Bu seçenek Preflight panelinde işaretli ise sizi uyaracaktır. Bu seçeneklerin tamamlayıcı alt seçenekleri bulunmakta. Bu seçenekler bu uyarının hangi durumda devreye girmesi yönünde uyarı reflekslerini sadece dil, renk, yazı karakteri uyuşmazlığında geçerli olsun gibi kullanmanız için bulunmaktadır. dan gelen ya da geçmiş arşivden açılan belgede kullanılan fontların sisteminizde aktif olmaması durumunda InDesign o font yerine genelde Myriad fontunu yerine koyar. Ama aynı zamanda kayıp, bulunamayan font anlamına gelen gizli font uyarısını aktif eder.

Glyp Missing: Font Missing uya-

rısına benzemektedir. Glyp paneli aracılığıyla kullanılan bazen ve fontların özel olarak edit’lenmesi sonucu font aileleri içinde özel ka-


107

rakterler bulunur. Bunlar kayıp, sorunlu, aktif olmamışsa bu uyarı ile sizi bilgilendirerek gerekli düzenlemeyi yapmanız istenir.

Dynamic Spelling Detect Errors: InDesign seçilen paragrafın

hangi dile ait olduğunu seçin tercihleriniz doğrultusunda, yazım denetimi sırasında algılar. Bu yazım denetiminin haricinde aktif yazı yazarken, hangi dil seçili ise bu dile göre aktif denetim yapılır. Bir kelime yazım hatası algıladığı an altını çizer ve hatalar listesinde

listeler.

Font Types Not Allowed: Kul-

lanılmasına izin verilmeyen font türleri. Açılan pencereden font türlerini seçerek kullanım alanını daraltabilirsiniz.

Non-Proportional Type Scaling: Yazılarınızı ve yazı alanlarını

kısa yol veya karakter ayarlarıyla proporsiyonlarını bozduğunuzda, sıkıştırdığınızda, ya da çekip uzattığınızda bu uyarı aktif olur.

Minimum Type Size: Çalışma-


108

nızda kullanılması gereken en küçük font büyüklüğü ne olmalı sorusuna bu uyarı kutucuğuna gireceğiniz değerle belirleyebilirsiniz. Tamamlayıcı alt seçeneği ile bu uyarın sadece siyah harici diğer renkler için geçerli olması gerektiğini belirtebilirsiniz.

Cross-References: Tasarımınızda

çapraz referansları kullandığınızda tamamlayıcı iki seçeneği ile birlikte, güncelliği bozulmuş problemli çapraz referansları algılamasını ve problemin nerede kaynaklandığını tespit etmeniz için önemli bir seçenektir.

Conditional Text: Koşullu metin

özelliği pek bilinir ve kullanılır bir zellik değil. Win/Type menüsünde olan aynı yazı alanında, farklı sınıflandırmalar için, farklı dil ve ölçü birimlerini kullanmak istediğinizde hangi durum için hangi metin bilgisinin devreye girmesini bu panel ile yönetirsiniz.

Unresolved Caption Variable:

Resim altı yazısı kullanıyorsanız bu özelliği çok beğeniyorsunuzdur. Bir Live Caption oluşturmuş iseniz, resim altı yazısı aktif çalışabilmesi için, ilgili resmin üzerine yazı alanı değmesi gereklidir. Eğer mesafe açılırsa Live Caption uygulaması görselin içine kayıtlı anahtar kelimeleri çekmeyecektir. Bu durum-

da bağlantı kopmuşsa InDesign sizi uyaracaktır.

Span Columns Setting Not Honoured: Span Column özelliğini

kullanırken, 3 sütunluk bir yazı alanı içinde, bir sütundaki yazıyı 4 sütuna yay komutunu verdiğinizde InDesign sizi uyararak bunun gerçekleşmediği üzerine sizi uyaracaktır.

Tracked Changes: Yazılı bir me-

tin belgesi üzerinde yapılan değişiklikleri takip etmek amaçlı kullanılan bu özelliğin aktif olup olmamasına göre InDesign sizi uyaracaktır. Track Changes önemli bir özellik ve çalışmanın hemen başında devreye sokulmalı gerekir. Yetkili ve yetkisiz kişiler tarafından metinde hangi değişikliklerin yapıldığını, yapılmadığını kendi panelinden takip edebilirsiniz ama devreye sokulmamışsa göremezsiniz ve değişiklikleri takip edemezsiniz.

DOCUMENT Bölümü Yeni bir belge açarak tasarımlarınızı uygulayacaksınız, yapacağınız tasarımın kaç sayfa, hangi ölçülerde hangi taşma paylarında olması gerektiğini bu panelden yöneterek çalışmanızı tamamlayabilirsiniz.

Page Size and Orientation: Yeni

açılacak sayfanın hangi ölçülerde


109

olması gerektiğini tam olarak belirterek bu ölçülere uygun olmayan sayfalar karşısında program sizi uyaracaktır. Tamamlayıcı Ignore Orientation seçeneği ile bu sayfanın dikey ya da yatay olmasını göz ardı edebilirsin iznini veriyor.

Number of Pages Required:

Yapılacak tasarımın forma düzeni ya da belirli bir sayfa sınırı içinde tamamlanması gerekiyorsa ve otomatik sayfa ekleme ya da farklı sebeplerle artan sayfalar olması durumunda bu sınırların aşıldığında program sizi uyaracaktır. Bu seçeneğin tamamlayıcı 4 değişken

seçeneği vardır. Tam olarak sayfa sayısı, minimum sayfa sayısı, maksimum sayfa sayısı ve çoklu sayfa sayı sınırları ile gelişmiş versiyonunu kullanabilirsiniz.

Blank Pages: Tasarımınızda boş sayfa varsa In-Design sizi uyaracaktır. Bu boş sayfa seçeneğinin iki tamamlayıcı seçeneği bulunmaktadır. Boş sayfa üzerinde Master öğeleri varsa ve baskıda gözükmeyecek olan öğeler varsa uyarı ver şeklinde iki seçenek vardır.

Bleed and Slug Setup: Belgenizde taşma payı olmazsa bu seçenek


110

sizi uyaracaktır. Taşma payını aktif ettiniz ama belirlediğiniz minimum değerden daha küçük yine sizi uyaracaktır. Slug bölümü not yazma alanıdır. Bir nevi Forma1, Forma2, etek, makas gibi klasik baskı terimlerini yazmak isterseniz SLUG alanına yazmanız tavsiye edilir ve bu alanın olması durumunda hangi ölçülerde olursa kabul göreceğini belirleyebilirsiniz.

All Pages Must Use Same Size and Orientation: InDesign’da aynı belgede birden fazla ve farklı ölçülerde belgelerle çalışabilirsiniz. Bu özelliği kullandığınızda programın sizi uyarmasını istiyorsanız bu se-

çeneği aktif etmeniz yeterli olacaktır.

SON SÖZ Bu panelin Illustrator’da olmaması bir tesadüf değildir. Tüm çalışmalarınızı baskıya In-Design üzerinden göndermeniz gerekmekte, Adobe yazılımları buna göre hazırlamış ve aralarındaki uyumları düzenlemiştir. Bu anlayışa sadık kalırsanız Preflight gibi müthiş bir yardımcının yanınızda olması ayrıca güven verecektir. http://www.adobebilgi.com/kutuphane/paylasim/ adresinde hazır bir

profil ve nasıl uygulandığının video anlatımını bulabilirsiniz.


Cahide Yusuf


112

Ünlü Web Girişimci:

Ersan Özer Röportaj: [ZAFER BAŞPINAR]

İlk önce, itiraf.com sitesinde yakaladığı başarı ile tanıdık Ersan Özer’i. İnternette yakaladığı ivmeyi hiç kaybetmedi ve yükselişini uzmantv.com, istanbul.net, youlike.com gibi elit projelerle sürdürdü. Biz de bu sayımızda bize ayırabildiği kısa zaman dilimini fırsat bilerek, Ersan Özer’e birkaç soru yönelttik.


113


114

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? 1969 yılında İstanbul’da doğdum. En son Anadolu Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümü’nü bitirdim. 1999 sonunda itiraf.com’u kurdum. itiraf.com’u 2004 yılında EBİ’ye sattım. 2005 yılında Gittigidiyor.com’un ortakları ile birlikte MagNet Bilişim Hizmetleri’ni kurduk. Magnet Bilişim Hizmetleri bünyesinde önce istanbul.net, ankara.net, izmir.net adlarıyla şehre özel arkadaşlık sitelerini, ardından timsah.com ve UZMANTV ile video projelerini hayata geçirdik. 2012 yılına kadar aktif olarak UZMANTV ile ilgilendim. Ardından UZMANTV, timsah.com

ve 15 şehre özel arkadaşlık sitesini bünyesinde barındıran Magnet Bilişim Hizmetleri’ndeki hisselerini satarak yeni projelere yöneldim. Aynı yıl Youlike.com’u, 2013 yılında da uzmanlar.com’u kurdum.

Çalışmalarınız ve projeleriniz gün geçtikçe büyüyor. Bu başarıyı tetikleyen unsurlar sizce neler? Çok çalışmak. :) Her işte olduğu gibi İnternet işi de çok çalışma gerektiriyor. Ben de günde 18 saat çalışarak işimi yapıyorum. Örneğin, bu cevapları pazar sabah 06:30’da yazıyorum.

İnternet sitelerinden kazanç elde etmek adına büyük pa-


115

ralar harcanıyor. Sizce doğru yöntem nedir? Her internet sitesi için çok para harcamak gerekmiyor. Örneğin itiraf.com’u 100 TL’ye, istanbul.net’i 100 bin TL’ye, uzmantv’yi de 5 milyon TL’ye kurduk. Örneğin, Markafoni 10 milyon TL’ye kurulmuştur. Yani teorik olarak, ne kadar çok para harcarsanız o kadar büyük bir işiniz olur.

Mevcut olanların dışında yakında başka projeleriniz var mı? Ben proje insanıyım. Sürekli projeler üretiyorum. Bunların bir kısmını hayata geçiriyorum. Şu anda

üzerinde çalıştığım uzmanlar.com, lezzetli.com ve gezio.com isimli projeler var.

Size email’le olsun, web sayfanızdan olsun, pek çok soru soruluyor: “Sitemden nasıl kazanç elde edebilirim? Sitemi nasıl daha yukarılara taşıyabilirim?” vs. Bu çerçevede bir sitesi, bir projesi olan kişi nelere önem vermeliler? Bir işe başlamak için özgüven gerekir. Sürekli karar almak zorunda kalacağınızdan daha da fazla özgüven gerekir. Sabırlı olmalısınız.

Magnet Grup’un yöneticileri Ersan Özer ve Levent Gültan.


116

Bir noktaya gelebilmeniz, 6 ay, hatta 1-2 bir sene gerektirebilir. Bu kadar derde katlanmak için bir motivasyonunuz olmalı.

Sizce web sitelerini Türkiye’de başarılı bir noktaya taşımak için en başta hangi yöntem uygulanmalı? Her projeyi çocuk gibi ya da ağaç gibi büyütüyorsunuz. Bize çok İnternet projesi geliyor. Birkaç kere düşünülmesi gerekiyor, kolay bir iş değil çünkü. İnternet deyince

herkes yapabilirmiş gibi geliyor. Kolaymış gibi göründüğü için zor. Yapanlar uzaydan gelmedi, bizler de yapabiliyoruz. Ama herkesin internetle ilgili bir fikri olabildiği için yapabilirmiş gibi geliyor. Projesine harcadığı zamanı, enerjiyi öğretmen olmaya harcasa, çok da iyi öğretmen olacak belki. Onu anlamaları gerekiyor insanların.

Bir çok arkadaşlık sitesi mevcut. Bu sitelerin kazanç durumlarını nasıl değerlen-


117

diriyorsunuz?

Dünyada “dating”, bizde “arkadaşlık” dedikleri bu sektörde kimi internet işlerine göre nispeten kolay para kazanıldığını söylemek mümkün. Ve kârlılık da hiç fena değil. Üstelik giriş bariyeri de son derece düşük. 1 alan adı + 200-300 dolara satın alacağınız hazır bir yazılımla 2-3 saat içinde bir çöpçatan siteniz olabilir. Fakat maalesef %99 ihtimalle o noktadan sonrası hüsran olacaktır. Çünkü tüm düşük bariyerli internet işleri gibi dating’te de zor olan kurmak değil, sitenizi para kazanır hale getirmek. Peki bizim şehre özel arkadaşlık siteleri bunu nasıl başardı? 2 sene içinde Türkiye’nin ilk ve en büyük arkadaşlık sitesi Siberalem‘i nasıl yakaladı? 6 seneden sonra hala nasıl büyüyebiliyor? 75 kişiyi geçindirmenin yanısıra UzmanTV gibi büyük bir kıymeti ortaya çıkaracak gelire nasıl ulaştı? Bunun sırrı, iyi bir ekip, inovatif yaklaşım, doğru strateji , titizlik ve dürüstlükte bitiyor.

Uzmanlar.com yakından takip ettiğimiz başarılı bir proje. Kurma fikri nasıl çıktı? Ben aslında uzun zamandır “küçük işletmelere nasıl müşteri gönderebiliriz?” üzerine kafa yoruyorum. Çünkü çok ihtiyaçları var. Bu proje de öyle çıktı.

Bir diğer projeniz olan Uzmanlar.com’da uzman olarak yer almak isteyen biri nasıl bir yol izlemeli?

Şu an için maalesef böyle bir imkan yok. Uzman seçimini biz yapıyoruz. Ama ileride böyle imkanlar elbette olabilir.

Son olarak Sanalkurs.net Benim bu konuda kendi blogum- ekibi olarak fikirlerinizi alda yazdığım “Arkadaşlık İşinde İyi mak isteriz?

Para Var Diyorlar, Doğru mu?” baş-

lıklı bir yazı var. Orada daha detaylı bilgilere değinmiştim.

Her iş gerçekten zor. Sizin de önünüzde birçok zorluk olacak. Başarılar dilerim.



Merve Sevim


120

PHP MySQL ile

Veri Tabanı Sınıfı Bu dersimizde sınıf yapısını sade şeklinde bir veri tabanı scripti için kullanmayı öğrenelim.


121

[KERİM ÖZBEN]

PHP Sınıf (class) nedir? Sınıflar bir çok fonksiyonu birarada saklayan yapılardır. Bu yapılar projelerimizde bize oldukça fayda sağlar. En önemlisi, zaman kaybını engeller ve ekip çalışmasını kolaylaştırır. Öncelikle Php MySQL kullanırken ihtiyaç duyacağımız DENEME veri tabanımızı oluşturuyoruz, daha sonra bağlantı dosyamızı oluşturuyoruz.

MYSQL DENEME VERİTABANI DOSYASI -- Veritabanı: `deneme` --Tablo için tablo yapısı `uyeler` CREATE TABLE IF NOT EXISTS `uyeler` ( `id` int(11) NOT NULL AUTO_INCREMENT, `kadi` varchar(255) CHARACTER SET utf8 NOT NULL, `sifre` varchar(255) CHARACTER SET utf8 NOT NULL, `aciklama` varchar(255) CHARACTER SET utf8 NOT NULL,

PRIMARY KEY (`id`) ) ENGINE=InnoDB DEFAULT CHARSET=latin5 AUTO_ INCREMENT=16 ; -- Tablo döküm verisi `uyeler` INSERT INTO `uyeler` (`id`, `kadi`, `sifre`, `aciklama`) VALUES

İŞLEM BASAMAĞI Deneme veri tabanı oluştururken id, kadi, sifre, aciklama sütunlarını oluşturuyoruz.

baglanti.php <?php header(‘Content-Type: text/ html; charset=utf-8’); // Tr Sorunu için.Hata alırsanız kaldırabilirsiniz. if (!@$baglan=mysql_ connect(“localhost”,”root”,””)) // Bağlantı bilgileriniz. Genellikle host loacalhost olur. Şifreniz yok ise KULLANICI ŞİFRE siliniz boş bırakınız. { die(“Mysql’a bağlantı kurulamadı!”.mysql_error()); } if (!@mysql_select_ db(“deneme”,$baglan)){ // Veritabanı Adı. VERİ TABANINIZDA İLETİSİM ADLI VERİ TABANI


122

OLUŞTURMALISINIZ. die(“Veritabanına bağlantı kurulamadı!”.mysql_error()); } // Türkçe Karekter Sorunu İçin mysql_query(“SET NAMES utf8”); mysql_query(“SET CHARACTER SET utf8”); mysql_query(“SET COLLATION_CONNECTION=’utf8_ general_ci’”); ?>

Veri tabanımızı ve bağlantı dosyamızı oluştururken uyguladığımız yöntemleri ders kodlarında görmekteyiz. Bağlantı dosyamızı oluşturduktan sonra tek yapmamız gereken ekleme, silme, güncelleme, listeleme sayfamızı index.php içerisinde oluşturmak olacak.

index.php <?php include “baglanti.php”; //MYSQL baglantı dosyamızı çağırıyoruz ?> <!DOCTYPE html> <html> <head> <meta http-equiv=”ContentType” content=”text/ html;charset=UTF-8” /> <!-- Türkçe dil sorunu için --> <title>Class</title> <!-Sayfamızın başlığı --> <style type=”text/css”>

<!-- Stil kodlarımızı burada tanımlıyoruz --> ul li a {color:#575757;} ul li {list-style-type:none; Float:left; margin-left:40px; width:100px; display:block; border-right:1px solid #333;} </style> </head> <body> <ul> <li><a href=”?yer=ekle”>Ekle</a></li> <li><a href=”?yer=sil”>Sil</ a></li> <li><a href=”?yer=güncelle”>Güncelle</ a></li> <li style=”border:none;”><a href=”?yer=listele” >İstege görelistele</a></li> </ul> <?php @$yer = $_GET[‘yer’]; // Açıklama 1.1 switch($yer){ //Bu fonksiyon belirlediğimiz koşulların gerçekleşmesi halinde o koşula ait olan kod blogunu çalıştırır. case ‘ekle’; //case ile switch kosulunu kontrol ederek bu değer “ekle” eşit ise bu kod blogu calışır. echo ‘<br/><br/><br/><br/> <form action=”uygula. php?alan=ekleme” method=”post”> kullanici adi:<input type=”text” name=”kadi”/><br> şifre:<input type=”text”


123

name=”sifre”/><br/> not:<input type=”text” name=”not”/><br/> <input type=”submit”/> </form> ‘; break; //break ise bu kod bloklarını sonlandırır. case ‘sil’;//case ile switch kosulunu kontrol ederek bu değer “sil” eşit ise bu kod blogu calışır. echo ‘<br/><br/><br/><br/> <form action=”uygula. php?alan=sil” method=”POST”> <input type=”text” name=”kisiad”/> <input type=”submit” value=”sil”/> </form> ‘; break; case ‘listele’; //case ile switch kosulunu kontrol ederek bu değer “listele” eşit ise bu kod blogu calışır. echo ‘<br/><br/><br/> <form action=”uygula. php?alan=listele” method=”POSt”> <select name=”kategori” id=””> <option value=”kadi”>Ada göre</option> <option value=”id”>İd sırası</ option> </select> <input type=”submit”/> </form> ‘;

break; case ‘güncelle’; //case ile switch kosulunu kontrol ederek bu değer “güncelle” eşit ise bu kod blogu calışır. echo ‘<br/><br/><br/><br/> <form action=”uygula. php?alan=duzenle” method=”POST”> Güncellenecek kullanıcı: <input type=”text” name=”kulladi”/><br/> sifreyi düzenle: <input type=”text” name=”yenile”/><br/> <input type=”submit” value=”güncelle”/> </form> ‘; break; } ?> </body> </html>

Açıklama 1.1: Öncelikle Get

Fonksiyonu ile ‘yer’ değişkenini çekiyoruz başına hata operatörünü koymamızın sebebi ise yer değişkeni ekrana ufak bir hata yazdırıyor. Bu operatör ile hatayı gideriyoruz. Form içerisinde kullanılan action yöntemi: Örnek: uygula.php?alan=duzenle Bu yöntem ile tarayıcıda alan de-


124

ğişkenine duzenle verisini atayarak switch ile bu değişkenin kontrolünü yaptırarak ekrana alan değişekene ait olan case kod blogunun çalışmasını sağlarız. Yukaridaki index.php dosyamızda uygulamış olduğumuz yöntemler sınıf dosyamızda ekleme, silme, güncelleme, listeleme işlemlerini ve görevlerini gerçekleştirelim.

uygula.php <?Php include_once “baglanti.php”; //MYSQL baglantı dosyamızı cagırıyoruz. class deneme{ //Deneme adında Sınıfımızı oluşturuyoruz private $tektırank1=”’”, $tektırank2=”’”; //private ile sadece sınıf içi kullanabilmemiz için iki değişken oluşturuyoruz function ekle($tablo,$veri){ // Açıklama 1.2 $x=array_keys($veri); // array_keys ile dizi anahtarlarını bir diziye aktaralım sutunları belirtmek için $sutunlar=implode(“,”,$x); // Açıklama 1.3 $veriler=implode(“ ‘,’ “,$veri); //burada ise dizi olarak gelen sutunlara eklenecek verileri birleştiriyoruz $e = $this>tektırank1.$veriler.$this>tektırank2; //Açıklama 1.4

$ekle_sql=mysql_ query(“INSERT INTO “.$tablo.”(“.$sutunlar.”) values(“.$e.”)”); //burada ekleme işlemini gerçekleştiriyoruz. if($ekle_sql){echo “ekleme işlemi basarılı”;} //ekleme basarılı ise bu cıktı ekrena gelir else{echo mysql_error();} // ekleme işlemi basarılı değilse ekrana mysql hatası bastırıyoruz. } function sil($tablo,$sorgu){ //Açıklama 1.5 $sql=mysql_ query(“DELETE FROM “.$tablo.” WHERE “.$sorgu.” “); // Açıklama 1.6 if($sql){echo “silme işlemi basarılı”;} //ekleme basarılı ise bu cıktı ekrena gelir else{echo mysql_error();} //silme işlemi basarılı değilse ekrana mysql hatası bastırıyoruz. } function duzenle($tablo,$ degisecekler,$karsilastirma){ // Açıklama 1.7 $Komut=mysql_query(“update “.$tablo.” set “.$degisecekler.” where “.$karsilastirma.” “); if($Komut){echo ‘Sifreniz güncellendi’;} //güncelleme basarılı ise bu cıktı ekrena gelir else{echo mysql_error();} //güncelleme işlemi basarılı değilse ekrana mysql


125

hatası bastırıyoruz. } function listele($sorgu,$listebicimi){ ) // Açıklama 1.8 $sql = mysql_ query(“”.$sorgu.””); //burada sorgumuzu gönderiyoruz while($dizi_ ata=mysql_fetch_array($sql)){ // burda ise listemeyi gerçekleştiriyoruz. echo $dizi_ ata[$listebicimi].”<br/>”; } } } /* Açıklama 1.9 ************/ $yer=$_GET[‘alan’]; switch($yer){ case ‘ekleme’; $kadi=$_POST[‘kadi’]; $sifre=$_POST[‘sifre’]; $not=$_POST[‘not’]; $vt = new deneme(); //burada bilindik üzere sınıfımızı new komutuyla cagırıp vt değişkenine atıyoruz $vt->ekle(‘uyeler’,array( // bu alanda ekleme işlemi için fonksiyonumuza verileri gönderiyoruz “id”=>””, “kadi”=>$kadi, “sifre”=>$sifre, “aciklama”=>$not )); break;

case ‘sil’; $ad=$_POST[‘kisiad’]; $e=”’”.$ad.”’”; $vt=new deneme(); $vt->sil(“uyeler”,”kadi=”. $e.””); //bu alanda sil işlemi için sil fonksiyonumuza verileri gönderiyoruz. break; case ‘duzenle’; $kadi = $_POST[‘kulladi’]; $yenile = $_POST[‘yenile’]; $cevir=”’”.$kadi.”’”; $cevir2=”’”.$yenile.”’”; $vt = new deneme(); $vt->duzenle(“uyeler”,”sifre= ”.$cevir2.””,”kadi=”.$cevir.””); //bu alanda güncelleme işlemi için fonksiyonumuza verileri gönderiyoruz. break; case ‘listele’; $alan = $_POST[‘kategori’]; //Post fonksiyonu kategori ile name’ye sahip olan bilgiyi cekiyoruz. $listebicimi=$alan; $vt = new deneme(); $vt->listele(“SELECT * FROM uyeler ORDER BY “.$alan.” ASC”,$listebicimi); //bu alanda listeleme işlemi için fonksiyonumuza verileri gönderiyoruz. break; } ?>

Açıklama 1.2: İlk fonksiyonumu-


126

zu tabloya veri ekleme için kullanacağız. Bu fonksiyon iki paremetre alır. İlk değerde tablo adını alır, ikinci parametre ise tabloya eklenecek bilgileri ve sütun isimlerini dizi olarak alır.

Açıklama 1.3: Bu-

rada sütunların belirtilmesi için diziye aktardığımız anahtarları birleştirme için implode fonksiyonundan yararlanıyoruz

Açıklama 1.4: Ekle-

me işlemi için verilerin tırnak sorunu yasanmaması için böyle bi değişken hazırladık.

Açıklama 1.5: Bu fonksiyon ile

tablodan veri silme işlemi için kullanılır. Bu fonksiyon iki paremetre alır: İlki tablo ismi, ikincisi ise silinecek olan veriye ait kullanıcı adı.

karşılaştırma şekli.

Açıklama 1.8: Bu fonksiyon ile

tabloda veri listeleme işlemi için kullanılır. Bu fonksiyon iki parametre alır: İlki sorguyu, ikincisi ise listemele türünü.

Açıklama 1.9: Bu alanda in-

Açıklama 1.6: Burada sorgu-

dex.php’deki gelen formlara göre switch case ile form bilgilerini çekerek sınıfımıza aktarıp işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz.

Açıklama 1.7: Bu fonksiyon ile

Uygula.php ile gerçekleştirmiş olduğumuz işlemler ve görevleri yukarıdaki anlatımlarda sizlere anlatmaya ve öğretmeye çalıştık.

muzla beraber silme işlemini gerçekleştiriyoruz. Aldığımız kullanıcı adına denk gelen veriyi siliyoruz tabloda veri güncelleme işlemi için kullanacağız. Üç parametre alır: Tablo ismi, değişecek olan alan ve veri ve değişecek olan sütunun

Diğer projelerimizde görüşmek dileğiyle...


Beyhan Bayhan


128

Girişimcilik ve E-Ticaret

Girişimcilik denince pek çok kişinin aklına e-ticaret sektörü geliyor. Herhangi bir yenilik üretmeden ve özel bir çalışma yapmadan basit bir e-ticaret sitesi kurmakla çuvalla parayı götüreceklerini düşünüyorlar. Peki, gerçekte bu göründüğü gibi mi dersiniz?


129

[MUSTAFA ÜLKÜ] Yazılım Geliştirme Uzmanı

“Girişimci, ticaret ve sanayi gibi alanlarda sermaye koyarak bir işi yapmaya girişen, kâr amacıyla riski üzerine alan kişidir.” Bu tanımı ben Selçuk Üniversitesinde Bilgisayar Programlama ve Tek. bölümünü okurken 2. sınıfta aldığımız Girişimcilik dersinden hatırlamıyorum. (Yıl 2007 falandı) Google’de arama yaptım ve ilk bulduğum anlamlı sonuçlardan birisi bu tanımdı. Bakmayın siz öyle tanımla girdiğime bu olaya. Benim ve diğer bölüm arkadaşlarımın o dersi geçmesi öyle pek de kolay olmadı. Dersi aldığımız hocamız dersi nasıl geçeceğimizi ilk derste anlatmaya başlamıştı. - Kendinize bir grup kurun. Sektörünüzü belirleyip bir şirket kurmaya karar verin. - Şirket ile ilgili yıllık iş ve maliyet planlarınızı hazırlayın. - Tanıtım organizasyonunuz için bir reklam çalışması hazırlayın.

Benzer şekilde böyle tüylerimizin ürperdiği bir kaç madde daha duyduk. Ders haftada birdi ve önümüzdeki haftaya kadar sektörümüzü seçip sözde kuracağımız şirketin ismi, cismi gibi şu an bir şirket kurmak için gerekli tüm şartları ve gereksinimleri öğrenip bir dosya halinde hazırlayıp getirecektik. Ve öyle de oldu. Biz deli gibi araştırıp, şirket kurmak için gerekli evrakları hazırlayıp derste hazır bulunduk. Aynı zamanda şirket bütçesini belirlemiş, planlamamızı yazılı bir şekilde dosya halinde hocanın önüne getirmiştik. Bize kalsa her şey yolundaydı. Hoca grupların dosyalarını tek tek incelemeye başladı ve neredeyse kimse doğru yolda değildi. Hoca kimilerine bu sektör için planınız yanlış, şirketin ismi neden böyle gibi bir kaç cümleyle bizi ters köşeye yatırıyordu. Tüm dönemi buraya yazmayacağım tabi ki. Biz bir dönem boyunca bütün hazırlıklarımızı bir şekilde tamamlayıp, görsel bir reklam ça-


130

lışması bile yapmıştık. Video’daki seslendirme için kız arkadaşlarımızdan yardım almış, kafelerde sesli video montajları bile yapmıştık. Henüz 19-20 yaşlarında olan biz öğrenciler için zevkli şeylerdi bunlar. Ama bir işe girişmenin de ne kadar zor olduğunu az da olsa anlamıştık.

Batan E-Ticaret Siteleri Yazının diğer bir başlığı da E-ticaret. Şimdi girişimcilik ile e-ticareti birleştirelim.

Bu girişimcilik dediğimiz şey Türkiye’de çok eski değil. Adı duyulsa bile aslında ne olduğunu veya ne olmadığını son bir kaç yılda sadece e-ticaret sitesi açarak öğrenmeye çalışan bir toplum olduğumuzu gözlemlemek çok da zor olmasa gerek. E-ticaret veya private shopping sitelerinin yüksek cirolarını duyup, “ciro = muhteşem para” zannedip önüne gelenin “e-ticaret yapacağız” dediği bir nesilden bahsediyorum.


131

Daha düne kadar 2012 ilk çeyreğinde %500 büyüme açıklayan pabbuc. com’un piyasa ile rekabet edemediğini açıklayarak sektörden çekilmesini görmedik mi? Aynı şekilde Zidaya.. Ve geçtiğimiz günlerde özel alışveriş kulübu Vipdukkan.

İnsanlar yüksek ciroları, havada dolaşan paraları gördüğünde ağızları sulanıyor, ama nedense kâr - zarar hesaplarını görmezden geliyorlar. Bir ürün grubu üzerinde neredeyse tekel olanlar varken, bizim üniversite öğrencisi olan girişimcimiz “ne de olsa yatırımcı bulurum” deyip atlıyor o ürün grubuna. “Sana insanlar neden yatırım yapsın? İnsanlara farklı ne sunuyorsun?” diye soruyorsun. Cevap: Yok

Siz zannediyormusunuz ki TV’de ve Google’da çokça reklamını gördüğünüz e-ticaret sitelerinin hepsi kâr ediyor? Hem de kocaman kocaman şirketler. Onlar bile didiniyorlar kâra geçebilmek için. Sizin ciddi bir alt yapı çalışması yapmadan ve bir inovasyon geliştirmeden sektöre dalmanız ne kadar sağlıklı, düşündünüz mü? Söyleceğim şu ki, girişimcilik deyince aklınıza sadece e-ticaret gelmesin sevgili girişimci adayları. Yok geliyorsa da niş bir ürününüz ya da inovatif bir hizmetiniz olsun. Eğer bunlar yoksa Google’da “batan e-ticaret siteleri” kelimesi ile bir arama yapın, sonra da köyünüze geri dönün.



Tufan İriz


134

Zamanı Genişletmenin

14 Sırrı

Girişimci ve NY Times Bestselling yazarı Kevin Kruse, blogunda zamanı genişletmenin sırlarına dair yayınladığı yazılarında gerek girişimci, gerek yönetici, gerekse bilişimci olarak hepimiz için çok önemli noktalara değinmiş. Ben de bu yazıyı çevirerek sizlerle paylaşmak istedim.


135

[İSMAİL DEMİRBİLEK] Yazılım Geliştirme Uzmanı

Zaman konusunda saplantılı biriyim. Zaman en değerli kaynağımız. Başka hiç bir şey bu kadar değerli olamaz, hatta zamana yaklaşamaz bile; para ise çok kolay. Bu gerçek zamanla ilgili pek çok metedolojiye verilen değeri açıklıyor. Kendime aşağıdaki anahtar maddeleri sık sık hatırlatmak üretkenliğimi artırmada çok önemli bir yer edindi. Eminim size de aynı etkiyi sağlayacaktır.

4 4. İşlere bir kez dokun. 5 5. Her randevunun bir bitiş vakti olmalı, yalnızca başlangıç vakti değil. (Bir numaralı hatam.)

6 6. Yapılmayacaklar listesi, yapılacaklar listesi kadar önemlidir.

7 7.

Takvimde “Bir dakikan var mı?” ile başlayan görüşmeler için vakit ayır. 8. Gün sonunda önemli arama 8

1 1440 = bir gündeki dakika 1. miktarı. (Eskiden ofisimin kapısına kendime ve diğerlerine hatırlatıcı olarak bir 1440 afişi asardım.)

ve epostalara dönmek için 30 dk. zaman ayır.

2 Her evet aslında başka bir şey 2. için hayır demektir.

10 Yavaşla, dur, düşün. 10

3 Uzaktaki fillerin farkında ol. 3. (Büyük cisimler ne kadar uzak ise o kadar küçük görünür.)

9. Planlama için zaman ayır. 9

11 11 Yapılacaklar listeni gözden geçir ve “Bu iş nasıl yapılır?” yerine “Bu işi nasıl yapabilirim?” sorusunu sor.


136

12 Her dakikanın parasal değe- Eğer yılda 90.000$’a yakın kazanı-

rini bil. (Ve zamanını istediğin kimselerin değerinin farkına var. Matematiği basit tutmak için, yılda 180.000$ kazanan bir yönetici olduğunu ve yılda 1800 saat çalıştığını varsayalım. Bu durumda birinin koridorda planlanmayan bir 10 dakikalık konuşma için seni alıkoyması, seni durdurup cüzdanından 17$ almasına benziyor. Sen de 30 dakikalık toplantı için 50$ harcıyorsun, bir CSI bölümü için 100$ harcadığından hiç bahsetmiyorum bile. Bunlar belki kulağa yatırım gibi geliyor, belki değil, ama bir dakikada ne kadar kazandığını bilmeden bunu göremeyeceksin.

yorsan senin zamanın dakikada 83 cent değerinde. Yılda 1.000.000$ ek değer üreten bir girişimciysen, zamanın dakikada 9.26$ değerinde.)

13 Rahatlama bir yetenektir. 14 Uyku bir silahtır. Belki en önemlisi bilge filozof Ferris Bueller’in tavsiyesini dinlemektir: “Hayat çok hızlı akıyor, ve arada bir durup etrafına bakmazsan onu kaçırabilirsin”. Hayatını kullan.


Coşkun Pınarbaşı


138

AutoCAD 2014

Yenilikleri


139

AutoCAD, Autodesk şirketinin 1980’lerin başından beri geliştirdiği bir bilgisayar destekli tasarım (CAD = Computer Aided Design) yazılımıdır. Teknik resim çizmek için kullanılan diğer yazılımlar gibi vektör tabanlıdır. Yani CAD yazılımı çözünürlükten bağımsız, 2 boyutlu ve 3 boyutlu geometrik nesnelerin oluşturulduğu bir veri kümesidir. İlk vektörel çizim yazılımlarından biridir. Bu yazıda ise bu programın son sürümündeki bazı yeniliklere kısa bir göz atacağız. [ZAFER BAŞPINAR]

laylıklar da sunar.

AutoDesk Uzmanı

Normalde elle, AutoCAD kullanmadan, yapılan çizimlerde tasarımcılar pek çok zorluk ve hatalarla karşılaşabilir. İlk önce bunlara değinmekte yarar var.

Öncelikle AutoCAD nedir sorularına cevap verelim ve kullanım amaçlarına değinelim. AutoCAD, bilgisayar destekli çizim, tasarım ve modelleme programı. CAD’ın açılımı ise, Computer Aided Drafting/Desing. Yani tasarımda bilgisayar desteğinden yararlanılması anlamına geliyor. Tasarımcıların teknik program işleyişlerini kolaylaştırmak amacı ile sunulan AutoCAD, ekstra ve detaylı yaklaşımlar içermesi nedeniyle tasarımcıların ilgi odağı olarak 2013 sürümüne kadar gelmiştir. Program, tasarımcılara ait eksikleri tamamlayarak yüksek kalite prensibiyle çalışır. İşleyiş zamanında tasarımcıya zorlukların yanı sıra ko-

Elle Yapılan Çizimlerde Zorluklar

• Çizim yapılan araçlardan oluşabilen lekelenmeler, • Çizim esnasında cetvel ve ölçüm araçları ile oluşan, çizim kâğıdında sürtünmeyle oluşabilen yırtılmalar, • Çizimlerde yapılan hataların düzeltilmesi sonucunda kullanılan düzeltme araç ve gereçlerinden oluşan lekelenmeler, yırtılmalar, aşınmalar, • Sürekli yanınızda çalışmanız için bulundurulması gereken teknik çizim araçları ve gereçlerin taşın-


140

AutoCAD programı, çizim ve modelleme yapan tasarımcıları diğer programlara göre üstün kılan avantajlar sağlamaktadır. Bunları şu şekilde ifade edebiliriz: • Her türlü kişisel ve ofis bilgisayarına kurulum sağlaması,

ması, taşınma esnasında kırılma, zedelenme gibi sorunların yaşanması,

• Yüksek özellikli donanım gerektirmemesi,

• Arşivlenme, dosyalanma aşamasında projelerin yer kaplaması,

• İşletim sistemlerine uyum sağlaması,

• Dosyalanma aşamasında delgeç ile dosyalanma sürecinde delinen yerlerde zaman içerisinde ve kullanım aşamasında yırtılmaların oluşması,

• Gelişmiş ve fonksiyonel bir kullanıcı arayüzüne sahip olması,

• Projelerinizin çizim aşamasının uzun zaman alması,

• Yönetilebilir araç ve menülerin bulunması, • Uygulanan çizim ve modellemelerin hassas, kaliteli ve temiz olması,

Elle yapılan çizimlerin bu ve buna benzer zorluluklarından dolayı tasarımcılar CAD programına yönlendirilmiştir.

• Kolay düzenlemeler ve kolay düzeltmeler yapılabilmesi,

AutoCAD’ın Avantajları

• Tasarım yaparken alternatif özellikler ve çözümler oluşturulabilmesi,

Çok türlü çizim araçları ve programları bulunmaktadır. AutoCAD, teknik resim kurallarına göre çizim yapabilen ve en yaygın kullanılan genel amaçlı bir CAD yazılımıdır.

• Farklı ölçü ve ölçeklerde çizim yapılabilmesi,

• Kütüphanesi ve önceden tasarlanmış çizimlerin kolayca çalışmalara yerleştirilmesi,


141

• Perspektif görünüşlerin kolay elde edilmesi, • Kolay arşivleme özelliği ve uygulanan işlemlerde, uygulama aşamasında maliyet ve iş gücü tasarrufu sağlaması, • Tasarlanan ürünü kolay detaylandırma, • Geometrik çizimlerin kolay hesaplanabilmesi ve yapılabilmesi. AutoCAD, açık mimari (yardımcı programlar ile zenginleştirme) tarzında yazılmıştır. AutoCAD tarafından, AutoLISP, C++ ve VisualBASIC dili ile yazılan ek programlar ile diğer uygulamalarla kolayca bağlantı kurulabilir ya da konuya özgün işlevler geliştirilebilir.

AutoCAD’in Kullanım Alanları

AutoCAD, eğitim kurumlarındaki tasarım / eğitim amaçlı kullanımının yanısıra, birçok sektörde de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Bunları şu şekilde ele alabiliriz:

Mimari: Mimaride çokça ve sıkça kullanılır. AutoCAD mimarinin vazgeçilmezlerindendir. Proje ve plan çıkarmada büyük kolaylık sağlamakla beraber hata ve risklerin önüne geçer ve büyük kolaylıklar sağlar. Genelde 2D (iki boyutlu) çizimlerde kullanılır. Proje bazında ise kesit alma ve çıkarmada kullanılır. Görünüş ve perspektif vermek de mümkündür. Son yıllarda teknolojinin ilerlemesi ve görsellik vermenin 3 boyutlu çizimlere ulaşması ile daha yaygınlaşmıştır. Bu alanda AutoCAD dışında, Autodesk Architectural, 3DSMax, ArchiCAD, Viz Render gibi programlar da sıkça kullanılır.

Makine: AutoCAD, makinecilik sektöründe de çok kullanılan programlardan biri haline gelmiştir. Makine-


142

de üretim boyutunda teknik çizim konusuna büyük kolaylıklar sunmuştur. Makine yapılmadan önce makinenin teknik çizimleri ve şablonlarının çıkmasını sağlar. Görsellik ve teknik içeriği ile hatasız bir üretim için düzenlenmiş bir program olma özelliği taşır. Bu alanda SolidWorks, Catia gibi programlar da sıkça kullanılmaktadır.

İnşaat: İnşaat sektöründe de genel olarak kullanımı yoğundur. İnşaatta plan çıkarma ve hesaplama yöntemlerine büyük kolaylıklar getirmiştir. Yine ayrıca İdeCAD, Autodesk Architectural, 3Ds Max, ArchiCAD, Viz Render gibi programlar sıkça kullanılır.

Mobilya ve Dekorasyon: Son yıllarda bir hayli büyüyen bu

sektörde görsellik her geçen gün önem kazanmaya devam etmekte olduğundan, tasarım ve hesaplamaları bir arada sunma yeteneği ile AutoCAD yine en büyük yardımcılardan biri haline gelmiştir. Bu alanda, 3Ds Max, KitchenDraw, Arcon, 3D Home gibi programlar da yer almakta.

Elektrik ve Elektronik: Bilgisayar destekli elektrik mühendisliği, daha çok şalter tesisleri, elektrik projelerinin akım yolu şemaları çizimi ve buna bağlı projelendirme çalışmalarının her aşamasını kapsar. Bir elektrik tesisi projesi için yüzlerce sayfa elektrik planı ve akım yolu şeması çizilir. Akım yolu şemaları için genellikle A4 ve A3 boyutlarındaki kâğıtlar kullanılır.


143

Çizimlerde çok fazla tekrarlanan standart semboller kullanılır. Ayrıca farklı şema sayfaları arasındaki elektrik bağlantılarının korunması gerekir. Bazı projelerde eski projelerin yapısından yararlanmak imkanı vardır. Tüm bu özellikler CAD sistemlerinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bilgisayar destekli elektrik mühendisliğinde en önemli bileşen, yüzlerce elektrik sembolünden oluşan sembol kütüphanesidir. Bu semboller ya CAD yazılımıyla birlikte gelmekte ya da kullanıcı tarafından oluşturulmaktadır. Elektronik mühendisliğinde bilgisayar yardımıyla tüm devre ve baskılı devre kartı tasarımı gerçekleştirilir. Tek bir ana işlemcide 3 milyon transistor, baskılı devre kartlarında giderek artan karmaşıklık, eleman yoğunluğu ve özellikle sayısal devrelerde 10 - 150 MHz’den başlayan yüksek hızlar elektronik tasarım ve geliştirme çalışmalarında CAD sistemlerinin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Yine bu alanda sıkça kullanılan diğer programlar arasında, OrCAD, PCAD, THEDA, WorkBench, MBL

Lab, Proteus, Express PCB, Multisim, Wincircuit’i sayabiliriz.

Diğer Alanlar: Kalıpçılık, reklamcılık, endüstriyel ürün ve tesis tasarımı, mekatronik, imalat ürünleri vb. gibi yine benzer sektörlerde de aktif olarak kullanılmaktadır.

AutoCAD 2014 Yenilikleri 1. Komut Satırı (Command) Komut satırı için daha akıllı, daha verimli erişim sağlamak için komutlar ve sistem değişkenleri geliştirilmiştir. Tür tarama desenleri, görsel stiller ve çevrimiçi yardım gibi içerikleri bulmak için komut satırını kullanabilirsiniz. 1.1.Otomatik Düzeltme: Komut sa-

tırına bir komut yazarsanız, örneğin (trim) komutunu (tri) yazalım, komutumuzu otomatik olarak düzelterek doğru komutu ve tri adı geçen diğer komutları da aratarak


144

otomatik olarak bize komutumuzu sunacaktır. Ayrıca komutumuzun simgesi görünecek, hemen karşısında da internet ve yardım sayfasına link belirecektir. 1.2. Otomatik Tamamlama: Komut

satırına tamamını hatırlayamadığınız bir komut yazarsanız AutoCAD sizin için otomatik olarak komutu tamamlayacak ve aramak istediğiniz komutu veya benzer komutları sıralayacaktır. Örneğin komut satırına “li” yazalım. Yazdığımız “li” komutuyla aslında line komutunu aramak isteyelim. Otomatik olarak aranarak ve tamamlanarak karşımıza gelecektir.

1.4. İnternette Arama: Diyelim ki,

komut satırında herhangi bir komutu aramak istedik ve o komuta ait özelliği bilmiyoruz. İşte bu aşamada, AutoCAD bize aradığımız komutun sağ tarafında bulunan internet (search) özelliğini aktif etmiş. Bu özellik için, komutun karşısındaki internet simgesine tıklandığı takdirde otomatik olarak tarayıcımız açılacak ve o komut ile ilgili sonuçlar gelecektir.

1.5.Ayarlar: Command (Komut

Satırı) özelliğimizin yönetimini sağlamak için komut satırımızdaki anahtar simgesine tıklayın. Ardından Input Settings üzerine gelerek açılan panelde Command (Komut Satırı) özelliklerinin üzerlerine tıklayarak kapatabilir ve açabiliriz. Bu sayede paneli kolayca yöneterek daha kullanışlı hale getirebiliriz. 1.3. Eşanlamlı Öneri: Komut satı-

rına yazmak istediğimiz komutla ilgili birden fazla aynı komut var ise AutoCAD, (LIST) özelliği ile eş anlamlı olarak diğer komutları da karşımıza getirecektir.


145

2. File Tabs (Dosya Sekmesi/ Geçiş) Dosyalar arası geçiş yapma konusunda diğer sürümlerde karşımıza çıkan zorlukları, AutoCAD 2014 sürümünde File Tabs ile kolay ve ergonomik kullanım ile aşabiliyoruz. File Tabs kullanarak yeni dosya açabilir, dosyalar arası geçiş yapabilir, geçiş yapmadan sekmenin üzerine gelerek ön izleme yapabiliriz.

Bir dosya sekmesi üzerine imleci getirdiğinizde, modelin önizlemesi ve düzenleri görüntülenir.

Tabs Menü > View > File Tabs

Dosya sekmeleri açıldığında, her açık çizim için bir sekme çizim alanının üst kısmında görüntülenir. Dosya sekmeleri açıldıkları sırayla görüntülenir. Sürükleyebilir ve sırasını değiştirmek için sekmeleri bırakabilirsiniz. Tüm dosya sekmelerini alan boyunca görüntülemek için yeterli yer yoksa, dosya sekmeleri çubuğunun sağ ucunda bir taşma menüsü ek dosyalara erişim sağlar. Bir sekmedeki kilit simgesi dosyanın salt okunur olarak açık olduğunu, yıldız ise dosyanın son kaydetme işleminden sonra değiştirilmiş olup olmadığını gösterir.

Sekmeler üzerine sağ tıklandığında ise kaydetme, yeni dosya açma, yeni dosya çağırma ve tümünü kapat, kaydet gibi seçenekleri görebilirsiniz.



Soner Demirsoy


148

3Ds Max Sahne Ayarlar覺


149

Bu dersimizde 3Ds Max programında sahne oluşturmayı anlatmaya çalışacağım. Başlarken dikkat edilmesi gerekenleri, hangi aşamalarda hatalar olabildiğini, kendi deneyimlerimi kullanarak sizlere aktarmaya çalışacağım. Ben bu çalışmada AutoCAD programında çizdiğim bir oturma odası oluşturmaya çalıştım. [BEYHAN BAYHAN] Mimari Tasarım Uzmanı

Odamın ölçülerini 400 cm x 350 cm olarak belirledim. İlk yapmamız gereken bu proje ve elbette diğer projeler için birim ayarını cm olarak ayarlamak olacaktır. Bu yüzden Customize / Unit Setup menüsünü seçip birimleri cm olarak değiştiriyorum. Daha sonra renk dengesi için önemli olan ayarları kontrol ediyorum: Rendering > Gamma > Lut Setup. Bu olayı hala tam olarak idrak edemesem de, bu şekilde ayarı yapmadığımda aldığım renderlar ya çok açık renk ya da çok koyu renk olarak kaydediliyor. Eğer böyle bir probleminiz oluyorsa önce-


150

likle burayı kontrol etmenizde fayda olacaktır.

Başlangıç olarak bu ayarları yaptıktan sonra sahneme Autocad dosyamı ekleme zamanım geldi. Dosyayı max programının içine doğru sürüklüyorum ve gelen seçenekten merge komutunu işaretliyorum. Dikkat etmemiz gereken bir diğer husus da modellenecek bölge max programının merkezine taşınırsa, zoom araçlarını kullanmak ve ışıkların daha iyi sonuç verdiğini anlamak açısından faydalı olacaktır. Benim yaptığım ilk iş projeyi koordinat merkezine taşımaktır. Bu süreçten sonra modellemeye geçebiliriz. Odayı tasarlarken çok karışık olmayan komutlarla yapıla-

cak objeler seçtim ki yeni başlayan arkadaşlar da bu sahneyi kendileri hazırlayıp materyal, ışık ve render ayarlarını uygulayabilsinler.


151

İlk önce box yardımıyla duvarları modelledim. (Diğer seçenekte rectangle ile tekrar çizip extrude komutunu uygulamak h: 300)

çizdim. Extrude komutunu uyguladım. Vertex noktalarını seçili hale getirerek fillet komutuyla sivri yerleri yuvarladım.

Kapı ve pencereleri ekledim.

Daha sonra çizdiğim tv ünitesini ve sehpayı modelledim.(tv ünitesi 210x40x50cm - sehpa 100x60x25cm)

Zemine box komutundan yararlanarak bir halı çizdim. Tavan çizmeyi unutmayın! Perde için line komutuyla top görüntüsünden rastgele zigzaglar

Bu kısımlar alakalı resimleri aşağıda görebilirsiniz.


152

Köşe koltuk ve tv modellemek uzun süreceği için hazır model kullanmayı tercih ettim. Burada indirilen site ve adreslerini bulabilirsiniz. Püf noktası ise ekleyeceğiniz objenin birim ayarları sizinkinden farklı olabilir. Scale komutuyla büyültüp küçültme yapabilirsiniz. Diğer bir hususta eklenen objeler sizin sahnenizle uyumlu materyal grubuna sahip olmalıdır. Köşe koltuk ve tv standart map ekli olarak geldiği için onları vray materyallerle kaplamayı unutmayın. Yoksa bir ışık topu gibi renderda görüneceklerdir.

http://www.archibaseplanet.com/ download/8aed1426.html

http://www.archibaseplanet.com/ download/3f1dbcae.html

Pencereden içeriye ışık veren bir sahne ayarlamaya çalıştığım için


153

pencereden vuran bir vraylight ve vray sun ışıklarını kullanmayı tercih ettim.

Sahneye iki adet vray kamera ekledim ve yerden yüksekliklerini 130 cm olarak ayarladım. Genelde insan göz hizasını seçerseniz göze daha iyi hitap eder.

Materyal editörü kullanarak gerçekçiliğe bir adım daha yaklaşmaya başlayabiliriz. Burada da çok fazla alt seçenek kullanmadan sadece diffuse kanalını kullanarak mapler oluşturmaya çalıştım.


154

Burada pek çok ayar var. Ancak dergimizin sayfaları bu ayarların tamamına yetmeyeceği için ders sonunda verdiğim linkten diğer ayarları içeren dosyayı indirebilirsiniz. Yine aşağıda resmini gördüğünüz sonuçların da render esnasındaki ayarlarını bu resimlerde görebilirsiniz.

Not 1: Render yanda detaylarını gördüğünüz özellikte bir bilgisayarda ya-

pılmıştır.

Not 2: Vray materyal, Vray ışık,

Vray kamera ve Vray render ayarları gösterilmiştir. Bu sebeple siz de sahneniz çok yavaşladıysa ve dışarıdan bir obje eklediyseniz. Mutlaka materyalinin vray material olduğundan emin olun.

Not 3: Herhangi bir iç mekan ışı-

ğı eklemedim ama bilginiz olsun


155

diye yazıyorum. Default ışık birimi yerine 100 watt bir ampül = 1140 lm olduğunu bilirseniz eklediğiniz ışıkları daha iyi kontrol edebilirsiniz.

Not 4: Kamera Shutter Speed

ayarını değiştirerek daha aydınlık ya da daha karanlık render’lar elde edebiliriz. Ayarları içeren dosyayı şu adresten indirebilirsiniz: http://goo.gl/8vzbyK



Mehmet Madran


158

Pozitron’un Kurucusu

Fatih İşbecer Röportaj: [SERKAN AYAYDIN]

Pozitron firmasının kurucusu ve aynı zamanda Webrazzi tarafından Yılın En iyi İş adamları listesinde ilk 10’da olan Fatih İşbecer’le beğeneceğinizi umduğumuz ve pek çok konuda rehber olabilecek bir röportaj gerçekleştirdik. Biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? 1976 doğumluyum. Önce Galatasaray Lisesi’nde okudum. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği’nden mezun oldum. Firmayı okurken kurduğum için öğrenim hayatım çok uzadı. Üniversiteden 9 senede mezun oldum. Bir fizik mühendisiyim şu anda.

1997 senesinde beş arkadaş freelance olarak eşe dosta, ihtiyacı olanlara bilişim hizmetleri veriyorduk. Bilişim hizmetlerinden kastım, bilgisayar kurmaktan tut, donanım satmaktan tut, sunucu kurmak gibi aklına gelen kobilerin ihtiyacı olabilecek servisleri yapıyorduk. Biz böyle devam ederken, bu işin böyle olmayacağını anladık, çünkü büyük firmalara gidemiyorduk. Kartvizitimiz yok vs. ve küçük yer-


159


160

lerde de bir yerden sonra sıkılıyorsun, çünkü kendini geliştirecek bir şey yok. Her şeye rağmen yine de hayat devam ediyordu. 2000 yılında Pozitron’u kurduk. Şirketi kurduğumu dört arkadaş da yine benim gibi İTÜ’dendi. İlk başta ana hedefimizin yazılım olmasına karar verdik. Ana hedef yazılımdı ama o zamanlar sermayesiz bir firma olduğumuz için yine donanım satışı ve hazır paket programlarının kurulumlarıyla uğraşıyorduk. Fakat amacımız hep yazılıma dönmekti. 2000-2004 yılları arası gene böyle freelance kıvamında geçti. Güzel birkaç büyük iş yaptık. Sabancı Grubu’nun Türkiye deki ilk saha satış otomasyonunu yaptık. Böyle birkaç tane proje yaptıktan sonra şunu fark ettik: Nereye girsek çok ciddi rekabet var. Yabancı paket programları tarafından bir sürü yer domine edilmiş. Yerli büyük oyuncular da var.

2004’te üniversiteden mezun oldum. Ortaklarla ayrılmaya karar verdik. Ben hisseleri satın aldım. 2005’te Pozitron’u tek başıma devam ettirme kararı aldım. Okuldan da mezun olmuştum o dönemde. Mobile girmeye karar verdik. O dönemdeki arkadaşlar şu an hala devam ediyorlar.

İlk yapmış olduğunuz uygulama neydi peki? İlk defa Bilyoner’in mobil uygulamasını yaptık. Cep telefonundan iddaa oynatıyorduk. Uygulama tuttu. Hala devam ediyor. Digitürk’e gittik, mobil televizyon yaptık. Digitürk sağ olsun risk aldı. Genç ve acemi bir firmadan bunu satın almayı kabul etti. Sonra 2007 senesinde de Türkiye İş Bankası ile anlaştık. Uzun bir süreden sonra mobil bankacılık yapmaya karar verdik.

11 ay uğraşmışsınız İş Bankası ile çalışmak için? Evet, çok uğraştım. İş Bankası’yla anlaştık. İş Bankası zaten Atatürk’ün kurduğu bir olduğu için onların misyonlarında var zaten yerli firmaları desteklemek. İş Bankası genç girişimcilere ve yerli firmalara tam olarak güveniyor. Öyle ki tam misyonunu dolduran bir firma. İş Bankası ile çalışmak bize tabiki çok şey öğretti. Mobil Bankacılığı yap-


161

tık. Türkiye’deki ilk mobil bankacılıktı. Uygulama tabanlı bankacılık sisteminde dünyadaki ilklerden biriydi. İş Bankası da ürününün çok arkasında durdu. Televizyon reklamları yaptı. Mobil Bankacılık o zamanlar bir halkla ilişkiler aracığıydı. Çok kullanılan bir şey değildi. Şimdi çok önemli bir kanal haline geldi. İş Bankası zaten sektörünün öncü firmalarından birisi. İş Bankası’nı yaptıktan sonra bazı ufak tefek ve daha büyük projeler yaptık. Eski işlerin hepsini bıraktık. Tamamıyla mobile yöneldik. Biz aslında mobil uygulama firması olarak biliniyoruz ama enterprise kurumsal uygulama geliştiriyoruz. Kimlik doğrulama, güvenlik çözümleri, sunucu yazılımımız da var, saha satış yazılımlarımız da var. Fakat vitrinde mobil olduğu için bizi mobil şirketi olarak biliyorlar. Burada çok ciddi bir sunucu ekibimiz var. Sunucu tarafında iyi programlama biliyoruz. Akıllı televizyonlara programlar yazıyoruz.

2007-2008 yıllarında Apple çıkınca bu işin birden rengi değişti. Biz 2004’ten 2008’e kadar aklına gelebilecek bütün kurumları ziyaret ettik. “Size mobil uygulama yapalım, bankacılık yapalım” vs. Dolayısıyla bir pazar yarattık. Apple çıkınca da bir anda herkes bizi geri arayıp, “Siz iPhone destekliyor musunuz? Bize iPhone uygulaması yapın” dediler. iPhone yaptırınca baktılar trafik iyi, hadi bunun HTML 5, wap vs. derken dolayısıyla hepsini yapmaya başladık. Ekip de burada byümeye başladı tabi. Firma büyüyor, büyüyünce kârlılık artıyor. Daha çok yatırım yaptık. Günün sonunda da şu an iyi bir ekip oluşturduk. Şu an 86 kişiyiz burada. Tahmin ediyorum bu seneyi de 130-140 ara-


162

sı kapatırız. Türkiye’nin bütün bilindik kurumlarına hizmet veriyoruz. Ortadoğu’da ofis açtık; Katar’da. Orada bankalara hizmet veriyoruz. Katar’da, Suudi Arabistan’da, Dubai’de hizmet veriyoruz. Onun dışında Kuzey Amerika’dan müşterilerimiz var. Ebay’la çalışıyoruz. Onların bazı projelerini biz yapıyoruz. İşler iyi gidiyor. Tabi burada çok önemli bir şey var: O da doğru yer, doğru zaman, doğru fikir, doğ-

ru ekip ve biraz da şans. Biz mobile çok inandık. Ama Apple iki sene sonra çıksaydı belki de bu rüzgâr iki sene sonra başlayacaktı. Belki de hiç başlamayacaktı. Ama sonuç olarak baktığın zaman telefon insanlarda bir hastalık ve bunun içerisinde de bir işlemci var. İşlemci olan her yerde bir yazılım için fırsat vardır. Bu şekilde Pozitron yoluna devam etmektedir.

Çok iyi bir girişimcisiniz. Fizik mühendisliğinden yazılım sektörüne girmek, buralara kadar gelmek ve mobil sektöre girmek... Girişimcilik tanımınızda iyi bir analizci olmak gerektiğini vurgulamıştınız, sizin de mobil sektöre girmeniz, iyi bir analizci olduğunuzu ortaya çıkarıyor. Fırsatları iyi değerlendiriyorsunuz. Biz aslında kitaptaki usulde iş kurmadık. Yani kitaptaki usul ne diyor? Fırsatları değerlendirin, pazarı araştırın, iş planı hazırlayın. Hayır, bizimki öyle değildi. Biz bilişimin çok büyüyeceğini öngörmüştük. “Biz buraya girelim” dedik. Mesela web’i ıskaladım ben. Benim 1997 senesinde bu işe girdiğimi düşünürsen, 1997-2005 arasında da hakiki anlamda bir varlık göstereme-


163

dik, tamam iş yaptık para kazandık, ama öyle çok etkileyici bir ürün ya da servis geliştiremedik. Mesela ben interneti ıskalamış milyonlarca insanlardan biriyim. Biraz da küçük olmanın vermiş olduğu bir şeydi, ama benim yaş grubumdan başarılı internet girişimcileri var, tek tük de olsa. Dolayısıyla biz işte 1997 yılında bilmem ne portalı kursaydık, belki çok daha çabuk başarıya ulaşacaktık. Dolayısıyla bir alanı tutturmuş olmak seni başarılı kılmıyor. En az bir tane bir şeyi tutturmak lazım. Evet, o önemli bir şey ama, hani biz de çok şey kaçırdık. 1990 yıllarda internetin ilk dalgası vardı. Kaçtı, 2000’li yılların başında internetin ikinci dalgası vardı, o da kaçtı. Biz hala web işinde yokuz. 2008-2009 yılları arasında bir dalga daha oldu. Özel alışveriş kulüpleri açıldı, Markafoni açıldı. E-ticarette patlama oldu. Fırsat siteleri açıldı. Biz bunların hepsini pas geçtik. Biz geleneksel tip işe gittik. Yani kendi paramızla yapabileceğimiz, ekip kur, ürün, hizmet üret, iyi üret ve satabildiğin en iyi rakama sat. Dolayısıyla bizim dönem daha yeni başlamış oldu. Evet, ben başarılı bir girişimciyim; mobili tutturdum. Aynı zamanda başarısız bir girişimciyim; web’i ıskaladım. Web sağımızdan solu-

muzdan geçti. Mobil evet, ben sonuçta fizik mühendisiyim. Sonuçta temel birim. Temel birim sana analitik düşünmeyi öğretiyor. Ben kod yazmıyorum. Kod yazmadım hiç.

Hiç kodlarla uğraşmadınız yani? Ödev dışında kod yazmadım. Bir de 1998 yılında .net (dat net) kursuna gitmiştim. O zaman daha betasındaydı. Ben prensip olarak programlama bilmiyorum. Mantığını, akışını biliyorum ama, otur kod yaz desen hiçbir şekilde oturup yazamam. Belki de beni rakiplerimden ayıran da bu oldu. Kod yazmadığım için daha satışa, bu-


164

nun paketlenmesine, yani işin kendisine konsantre oldum. Kod yazsam kodcu olurdum, ama iyi bir iş adamı olamayabilirdim. Çünkü artık günümüzde bir insanın birden fazla alanda başarılı olması çok zor. Bizim burada Türkiye’nin en iyi programcıları çalışıyor. Dolayısıyla konsantre ve belli başlı konulara ağırlık vermek başarı açısından daha önemlidir diye düşünüyorum.

2004-2005 yılları arasında Pozitron’daki tüm hisseleri satın alarak yola tek başınıza devam ettiniz. Şimdiyse

Türkiye’nin en iyi programcılarından oluşan bir ekip ile olağanüstü işler yapıyorsunuz. Bu başarının sırrını neye borçlusunuz? Doğru insanları seçmek. Tek sebep bu. Yani doğru ekip, yanlış fikirle bile başarılı olabilir. Bir yerde fark edersin, doğruysa ekibin. Bir sürü proje denedik ama hep ekibi iyi tutmaya çalıştık. Mobili sevdik, mobilde bir anda büyüdük. Biz hep Pozitron’da bir tek şeye dikkat ediyoruz: Gücümüzün yettiğinin


165

bir tık üstü; erişebileceğimiz en iyi mühendisi almak. Türkiye’den zehir gibi mühendisler çıkıyor. Örneğin sen, Elazığ’dan buraya gelmişsin. Bir sürü eğitim derslerin var, çalışıyorsun. Bunu birinden görüp yapman mümkün değil. Yaratıcı olmayı gerektirir, buradaki çocuklar da böyle. En iyi üniversitelerden, en iyi okullardan, en iyi sistemleri bilen adamları alıyoruz. Burada eğitiyoruz. Sürekli firma içerisinde eğitim programlarımız oluyor. Çünkü şu; günün sonunda işi en iyi yapan yenilikçi bir firma biz olmak istiyorsak, tasarruf edemeyeceğimiz tek kalem insandır. Burada gördüğün gibi kılık kıyafet serbest, gidiş saatleri ve ortam rahatlığı açısından her şey uygun. Çünkü adam rahat olsun, işine konsantre olsun. İnsana zorla yaptıramazsın, içinden gelen bir şey olması lazım. Başarılıysak, başarıda en önemli etken ekiptir. Ekibe karşı çok hassasımdır.

IDC’nin yaptığı bir araştırmaya göre 2015 yılında internet kullanımı masaüstü ve diz üstü bilgisayarlarından neredeyse tamamen akıllı telefonlara ve tablet bilgisayarlara geçecek. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Zaten geçmiş bile olabilir. Bir kere

bu ayrım kalktı. Yani masaüstü, cep telefonu, tablet diye bir şey yok. Ben kendimden bahsediyorum, muhtemelen sen de öylesindir. İnsan uyuduğu an dışında her an çevrimiçi artık. Uyurken de online ama uyuduğu için görmüyor gelen mesajları. Dolayısıyla burada bir süreç var. 24 saatlik süreci düşün. Her cihaz belli bir zaman sürecinde seni online tutuyor. Ofise geldim, laptop’um var. Telefon ve tablet de burada. Yani hiç biri diğerinden rol çalmıyor. İnsanların tüketimleri artıyor. Birden fazla cihaz taşıyorlar. 1990 yılında deselerdi ki; IDC araştırmasına göre ileride insanların 5 tane CPU’lu cihazı olacak ayrı ayrı. “Ne gerek var?” derdim. Şu an bir tane laptop’ta var bir hat. Tablette bir hat var. Telefonda bir hat var. 3 oldu. Teorik olarak bunları tethering ile paylaştırabiliriz. Ama yapmıyoruz. Tüketim artıyor. Data ucuzluyor diyoruz, hayır şimdi 3 hattım var. Dolayısıyla her zaman yenilik insan hayatına pozitif katkı sağlar. Ben buna inanıyorum. Teknolojinin kötüsü hiç bir zaman olmaz. Evet, 2015 yılında mobilden bağlanan insan sayısı masaüstünü geçecektir, şu an geçmiştir de zaten. Şimdi eğer geçmemişse de 2013 yılı içinde geçecektir. 2015 yılını bile bulmaz.


166

Windows Phone 8 piyasada beklenen etkiyi yaratamadı. Sistem, özellikle uygulamalar bakımından çok güçsüz. Bu duruma nasıl bakıyorsunuz? Microsoft sizce nerede yanlış yaptı? Bence ortada bir yanlış yok. Çok gecikmesi dışında. Apple ilk çıktığında hiç uygulama yoktu. Şimdi burada şöyle bir şey var: Sizin rakibiniz 2008’de çıkmış ve siz de 2012’de çıkarsanız, 4 senede havuz doluyor. Ama burada da şöyle bir fark var. Apple belki Amerika’da yapıyor, ama dünyada kurumdan kuruma satış alt yapısı yok. Google’ın da yok. Bunlar hep son kullanıcıya

satış yapmasını bilen firmalar. Microsoft ise sadece kurumsala satış yapıp para kazanan bir firma. O yüzden Microsoft’un Türkiye’de satış ekibi var. Bütün dünyada satış ekipleri var. Windows Phone 8’in kısa vadede başarılı olmasını çok zor görüyorum. Fakat kurumlara gittiğiniz zaman, tüm Microsoft ürünlerinin kullanıldığını görüyorsunuz. Kurum sahipleri Android alıp, onun ayarlarını alıp, yeniden uğraşmak yerine var olan sistem üzerinden gidecektirler. O yüzden ben Windows 8’in kurumlarda başarılı olacağına inanıyorum.

Sizce gelecekte şu anda sürmekte olan işletim sistemleri


167

savaşının bir kazananı olur mu? Pazar tek bir sistem tarafından ele geçirilir mi? İnşallah olmaz. Bu tip tek eller ne ölçüde olursa olsun kötüdür. Microsoft masaüstünde tek el. Ama iyi kötü Mac OS var. Linux ve türevleri var. Çok daha ufak işletim sistemleri de var. Eğer dünyada bir işletim sistemi kalırsa, o zaman rekabet de azalacağı için, tüketiciler bir sürü ürün ve servisi daha pahalıya almak zorunda kalırlar. Dolayısıyla biz “inşallah böyle olmaz” diyoruz. Ama muhtemelen bu şekilde devam edecektir. Bir ürün lider olacaktır, kalan pastayı da birkaç firma paylaşacaktır. Ama o büyük olan da her zaman kendisine belli oranda riski hissettiği için de çok öyle tek başına bütün dünyaya ben hâkimim deyip at koşturamayacaktır. Dediğim gibi Microsoft bu hatayı yaptı. Desktop’ta açık ara öndeydi ama mobilde tutunamadı. Linux sunucu tarafından çok iyi gidiyordu, Microsoft oraya çok yüklendi, Windows serverları adam etti. Şu anda Windows serverlar bence çok iyi. Kuruyorsun çökmüyor, virüs sıkıntısı olmuyor vs. Dolayısıyla rekabet her zaman iyidir. Rekabetin olmadığı yerde firmalar yavaşlayacaktır. Microsoft tüm dünyayı

ele geçirse, sen Android kursu veremezsin, ben iPhone uygulaması satamam. Bütün ekosistem bundan zarar görür.

Steve Jobs’un ölümünden sonra Apple’daki hisseler düşüşe geçti. Apple’ın Jobs’un gereksiz dediği 7 inçlik tablet çıkarması, yine Jobs’ın değişmez dediği ekran boyutunu ve oranını iPhone 5’te değiştirmesini Jobs’un çizgisinden çıkılması ve buna bağlı olarak şirketin düşüşe geçmesi şeklinde yorumlayabilir miyiz? 1994 yılında IBM batıyordu. Gene dev oldu. Yani bu Amerikan firmalarında, Amerika’ya özgü bir şey herhalde. Çünkü dünyada çok örneği yok. Dünyada genellikle bir kere batma rotasına giren firmalar, batıyorlar. Apple’ı Steve Jobs kurdu. Bir dönem onunla, bir dönem onsuz iyi gitti. Dünyada on yıllık dönemlerde, 3 tane on yıllık dönemde belli bir büyümenin üstüne çıkan toplam 30 tane firma var. Apple bunlardan biri, Microsoft bunlardan biri. Şimdi Steve Jobs gitti, Apple kötü mü gidiyor? Hayır. O bir sembol adamdı. Enteresan bir karakterdi. Yani showmen idi. Apple o showmen’ini kaybetti. Ama şu an işler kötüye gidiyor


168

ifadesi doğru olmaz. Çünkü satış problemi olmayan bir firma. Ancak seneye gidişat belli olur. iPhone 5S mi çıkartırlar, ne olur göreceğiz. Mesela klavyesiz telefon çıkardılar. Ben klavyesiz telefon kullanmayı sevmiyorum. İnsanlar iPhone kullanmaktan da sıkılabilir, yeni bir trend başlayabilir, bunu Apple da başlatabilir, ya da herhangi başka bir firma da başlatabilir. Bekleyip göreceğiz.

Ve o klasik soru: Android mi, iOS mu? Biri diğerinin rakibi ama, biri diğerini hiçbir zaman ezemeyecek-

tir. İşte Linux mu, Microsoft mu gibi bir şey. Ben Android kullandım ama çok ısınamadım. 3-4 gün kullandım. iPhone daha kolay kullanılıyor. Buna şöyle bakmak lazım: Bizim mühendislere sorduğun zaman içeride iOS’cular hariç bütün mühendisler “Android daha iyi” diyor. Fakat ben de şunu diyorum: Biz bir proje yaptığımızda iPhone uygulamasını yapmak için 100 gün çalışıyorsak, Android uygulamasını yapmak için 130 gün çalışıyoruz. Tamam, developer’a çok daha yetki veriyor, daha temel seviyede programlamaya müsaade ediyor, bir sürü şeye karışmıyor ama, yö-


169

netmesi daha zor bir platform. O yüzden iOS bence daha iyi denilebilir.

Korsan yazılımlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Firmanızın yapmış olduğu uygulamalarda ne tür korsanlık olaylarına rastlıyorsunuz? Korsanlık ürünü yaygınlaştırır. Korsanlık olmasa yazılımda güvenlik de olmaz. Korsanlık bir yere kadar pozitif, ama masanın öbür ucunda oturduğun zaman para kaybetmeye başlıyorsun. Dolayısıyla tüccar açısından rezalet bir durum. Türkiye’deki bence en büyük sıkıntı yazılım bedellerinin Amerika’dakinden daha pahalı olması. Bu olacak bir şey değil. Burası daha fakir bir ülke, bizde asgari ücret daha düşük. Niye Türkiye’de daha pahalı? Bunu benim aklım almıyor. Pazar ufak olduğu için adam kampanya yapmıyor, ucuza vermiyor. Bu da korsanı arttırıyor. Apple Store da bir sürü uygulama var. Oyunlar var ve insanlar ücretini ödeyerek alıyorlar. Zaten fiyatları çok ucuz ve bir tıkla rahatlıkla alınabiliyor. Kimse korsanıyla uğraşmıyor. Biz uygulamalarımızı son kullanıcıya küçük fiyatlarla satmadığımız, direk kurumlara sattığımız için bizim uygulamaların korsanları çık-

mıyor. Zaten bedava bir uygulamanın korsanı olmaz. Bizde şöyle korsanlık oluyor: Bizim uygulamaların içerisinden finansal işlemler geçtiği için korsanlar bizim uygulamalarımızdaki açık ve problemleri bulmaya çalışıyorlar. Bizim de hackerlarla bir mücadelemiz oluyor. Ama hiçbir yazılım mükemmel olmadığı için, onlar bir açık buluyor, sen kapatıyorsun. Bu şekilde ilerliyor. Bizimkisi tamamen güvenlik amaçlı oluyor. Yoksa yapmış olduğumuz hiçbir uygulamanın korsanı yoktur.

Türkiye’de şu an bilişime yönelik yeni açılan bölümleri göz önünde bulundurursak, önümüzdeki seneler içerisinde eleman bulma sıkıntınız ortadan kalkacak diyebilir miyiz? Yok. Bir kere nitelikli iş gücü bütün dünyada bir problem. Çünkü 100 sene evvel ihtiyaç duyulan mühendis sayısıyla şu anda ihtiyaç duyulan mühendis sayısı çok farklı. Okul ve bölüm sayısı artıyor, ama nüfus ve tüketimde bundan çok daha hızlı arttığı için daha fazla mühendis gerekiyor. Aslında bu biraz da gençlere şu avantajı sunuyor: Sen okuduğun bölümde belli bir uzmanlık seviyesini yakalarsan işsizlik falan söz konusu


170

değil. Bugün Türkiye’de herhangi bir mühendislik mezunu bir genç eğer alanında ciddi anlamda bilgi birikimine sahip ise kesinlikle iş bulur. Ama eğer sıradan bir mezunsa yani, sadece mezun olayım günü kurtarayım şeklinde mezun olduysa o zaman evet, iş hayatında zorlanabilir.

Bankacılığı cepe taşıdınız. İlerleyen zamanlarda örnek olarak e-seçim diye bir uygulama olsa ve insanlar oylarını mobilden uygulama vasıtası ile kullansa, kalkıp Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna gidilmese? Bu tür uygulamalarla ilerleyen zamanlarda karşılaşmamız mümkün mü?

Bu e-seçim uygulaması zor. Teknik olarak mümkün. Bunu deneyen ülkeler oldu. Bazı şeyler alışkanlık ve hukukla, kanunla alakalıdır. Yani dünya teknik olarak pilotsuz uçağa hazır. Uçaklar şu an elektronik olarak kalkıyorlar, gidiyorlar, iniyorlar. Acil durum olur ya da psikolojik diye oraya pilot koyuyorlar. Yani uçak düşünce de pilot hatasından düşüyor. Hakikaten uygulama çok başarılı oluyor bu yönden bakıldığında. Şimdi oy da öyle. 100 senedir yaklaşık sandığa giden bir ülkeyiz. Bu alışkanlık artık milletimizin genlerine işlemiş. Hadi oy verelim diye. Mobilde bu mümkün, ama halk ona güvenir mi? Hilesi, yanlışı vs. evet teknik olarak mümkün. Ama elektronik sistem olduğu için güvenliği tartışılır. Normal seçimlerde de sandığı değiştirmiyorlar


171

mı, elektronikte de olsun olsun o kadar olsun. Daha fazlası olmaz. Biraz da psikolojik olarak bu durumun aşılması lazım. Bence teknoloji buna hazır. Önümüzdeki 5 sene içerisinde olur mu dersen, bence olmaz. Nasıl olur? Gene seni okula getirir, elektronik olarak cip ya da kartınla oy kullandırır. Fiziki olarak gene seni oraya götürtür. Evinde sana bunu yaptırmaz. Önümüzdeki 5 sene içerisinde ben daha dünyada mobilin başlamadığını düşünüyorum. Bu gördüklerimiz daha henüz fragmanlar.

Biraz da işe alım süreçlerinizden bahseder misiniz? Bir kere eğer aday iyi bir mühendisse, bizde de onu değerlendirebileceğimiz bir pozisyon varsa bizde çalışma şansı vardır. İyi mühendis olmanın şartları zaten belli. Bir insanın hedefi “Ben Pozitron’da çalışacağım” olmaz. “Mesleğimi iyi yapacağım” şeklinde olur. Bugün moda firma Pozitron’dur, yarın moda firma başkası olur. Bizde sistem nasıl işliyor? Elektronik ortamda maillerle,ya da fiziki olarak portallardan bize bir sürü iş başvuruları geliyor. Ayda 1000 taneye yakın geliyordur. Biz belli kriterlerle bunları eliyoruz. Belli kriter nedir? İşte CV’si düzgün mü? Örnek projeleri bize hitap ediyor

mu? İş tecrübesi var mı? Varsa düzgün mü? Yoksa niye yok? İşte senin yaşında ve iş tecrübesi yoksa normal. Benim yaşımda ve iş tecrübesi yoksa anormal bir durum söz konusudur. Hızlı hızlı CV’eri eliyoruz. Gözden kaçan da oluyordur muhakkak. Yani geri dönmediklerimizin “Eyvah, ben iyi mühendis değil miyim?” diye paniğe kapılmalarına gerek yok. Aradan kaçmış olabilirler. Bu 1000 kişiden 100-120 tanesine biz bir form gönderiyoruz. Bu formda bir de anket var. Bu anketin içerisinde “Evdeki bilgisayarının hangi işletim sistemiyle çalışıyor”dan tutun, “Hangi kütüphaneleri kullandın? Hangi SDK’ları kullandın?” gibi teknik sorular da var. Bir sürü soru var. Genellikle 120 kişiden 15-20 tanesi cevapları geri gönderiyor. 15-20 tanesini genellikle 1-2 kişi hariç hepsini burada mülakata çağırıyoruz. Mülakatta sözlü sınav yapıyoruz. Kod yazdırıyoruz vs. Genelde yarısı geçiyor. Dolayısıyla Pozitron’da mülakata çağırılanların %50’sini işe alıyoruz.

Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyoruz. Ben de çok teşekkür ediyor, tüm Sanalkurs ailesine ve okurlarına sevgiler gönderiyorum.



Harun K覺l覺癟


174

Yeni Mezunlara Tavsiyeler Türkiye’de bilişimle ilgili üniversitelerden mezun olanlar için durum biraz karmaşık. Pek çoğu mezun olduğu zaman sudan çıkmış balık gibi oluyor. Okul boyunca yatanlar, alanı ile ilgili en küçük bir hamle bir yapmamış ve herhangi bir işi kovalamamış olanların durumu ise vahim.


175

[ILGIT YILDIRIM] Yazılım Geliştirme Uzmanı

Eğer kendi işinizi kuracaksanız bilemem, ancak mezun olduktan sonra herhangi bir yer işe başlamanız için ciddi bir birikim çok önemli. O kadar sene okuyan bir öğrenci olarak zamanı iyi değerlendiremediyseniz, kusura bakmayın ve kimseyi suçlamayın, oturup kendinizi eleştirmeniz ve çok geç olmadan bir hayat muhasebesi yapmanız gerekiyor. Yurtdışında okudum ve yeni mezun bir öğrenciyken kurduğum şirketimle hayatımı kazanmaya başladım. Dünya markası pek çok yerli yabancı şirketle iş yaptım. Türkiye’de yakalamam zor olan bir imkana sahip oldum. Ancak, daha sonra ilerleyen yıllarda piyasanın gidişatını ve ticari geleceğini güzel görmedigim için o sektörle daha fazla vakit kaybetmeyi istemedim, bu yüzden asıl mesle-

ğime, yani yazılım sektörüne geri dönmeye karar verdim. İlk sitemi 1998 yılında yapmıştım, ancak yıl 2010 sonuydu ve ara çok açılmıştı. Açığı hızlı bir şekilde kapattım. Gecemi gündüzüme katarak, internetteki binlerce kaynağı tarayarak PHP ile kendi framework’ümü yazabilecek kapasiteye ulaşmayı başardım. Şu an genel olarak yurtdışından projeler yapıyorum, ancak yeni mezun arkadaşlarla da zaman zaman görüştüğümde bu tür şeyleri konuşuyoruz. Bu yüzden bütün bu farkları birleştirerek, kendilerini nelerin beklediğini kısaca sunmak istedim.


176

Şirket Elemanı Olmak Eğer mezun olduktan sonra bir şirkette çalışmak arzusundaysanız şirketlerin sizden bekledikleri ve sizin de göz önünde bulundurmanız gereken bazı konular var.

1. Deneyim: Her şirket deneyim ister. Deneyim artık bu sektörde istemeyen yer yok. Madem işiniz bilgisayar, internet kısacası teknoloji ile ilgili o zaman bir etrafınıza bakın. Deneyim kazanmak için illa bir şirkete girip çalışmanız gerekmiyor. Ücretsiz güzel bir projede yer alırsınız, kendinize proje yapabilir belirli bir aşamaya getirebilirsiniz. Kısacası adınızı internette yaptıklarınızda , takipçi, üye v.s. gibi kitlelere duyurabilir, sizler için her türlü faydası olacak şekilde deneyiminizi de artırabilirsiniz.

2. Pek Çok Özellik: İş verenler

bir çok özellik listeler. Türkiye’de bu konuda biraz daha boşluk var. Kısacası oltalarını bir denize atarlar, oltaya neler takılırsa onu değerlendirirler. Eğer başvuru yapmışsanız, sizler dürüst olarak bilginiz olduğu alanları belirtin, bu alanda en göze çarpıcı referanslarınızı sunun. Yalan söylemeyin, bilmiyorsanız biliyorum diye kandırmayın. İş verenin belirlediği süreç içerisinde başvuranlar arasından sıyrılırsanız (karakter, bilgi v.s.) işi zaten alırsınız. Madem sektör yeni yayılıyor, fazla kişinin tecrübesi yok, o zaman bu konunun sıkıntı olmaması lazım. Eğer sıkıntı varsa demek ki deneyimli ve fazla bilgili insan var. Unutmayın ki, bu sektör sürekli kendini geliştiren insan ister. İş


177

ilanlarına bakın ve bugüne kadar başvurduğunuz işlerde hangi sebeple geride kaldınız ya da hangi noktada bilginiz eksik diye bir düşünün. Eksiklerinizi bulup kapatmaya çalışın.

3. Esnek Çalışma Koşulları: İşverenler normalde aldıkları kişiyi gece gündüz çalıştırmak isteyen kişiler değildir, önemli olan verim almaktır. Ancak Türkiye’de sektörü anlayamamaktan kaynaklanan çarpık bir yapılanma mevcut. Fakat yeni bir mezun için seçme şansı yok, zaten gerek de yok. Kendini beğenen ve burnundan kıl aldırmayan üniversite mezunlarından olmayın, gidin çalışın. Sürekli orada çalışacaksınız diye bir kaide yok, ama bu tecrübeleri başka türlü kazanamazsınız. Çalışma şartlarınızı beğenmiyorsanız, (en azından sağlam bir İngilizcenizin olduğunu düşünerek) bir yandan para biriktirirken, diğer yandan boş zamanlarınızda freelancer’lık yapıp kendinize bir müşteri kitlesi oluşturmaya çalışın. Belirli bir birikimden sonra çalışma şartlarından memnun olmadığınız iş yerinizden ayrılıp, freelancer olarak aynı sektörde rahat ettiğiniz şekilde çalışarak hizmet vermeye

devam edebilirsiniz.

4. Düşük Ücret: İş verenler de müşterilerine ve ihtiyaçlarına göre eleman arayacaktır. İhtiyacına en yakın olanı, mümkün olan en düşük ücrete getirmeye çalışmasını, zaten iş verenin ticaret yaptığını düşünerek doğal karşılamak gerekiyor. Bu noktada önemli olan bu alanda çalışan kişilerin kendilerini ezdirmemeleri.

5. Yüksek Performans: İlk dört maddeyi dikkate aldığınızda yeni mezun birinden yüksek performans beklemek biraz hayalcilik


178

olur. Ancak burada yeni mezun bir öğrenci böyle düşünmemeli. Hiç bir zaman kaliteli iş ortaya koymaktan çekinmemek lazım. Özellikle sektörümüz teknoloji ve bilişimken. Maaş dediğiniz şey, ortaya konulan kalite, bir şirkette vazgeçilmez bir insan olduktan sonra gelir. Nasıl mı? Bir şirkette çalışırken, görevin olmasa da, o şirketin bir sorunu olduğunu düşünüyorsan, yani alanın ve görevin olmayan bir bölümde gördüğün soruna ait kaliteli çözümler üretebiliyorsan paylaş. “Benim görevim, benim yerim değil” diye yardımcı olmaktan kaçınmamak lazım. Bunu aynı zamanda diğer çalışanları da rencide etmeden yapmak gerekiyor ki, atmosfer

bozulmasın tabii. Kaliteli iş ortaya koyup, çalıştığın alanda yavaş yavaş bel kemiği haline geldiğinde, o şirkette işlerin nasıl yürüdüğünü, projelerde nasıl çalışman gerektiğini bilip, hızlı ve kaliteli bir iş çıkarıyorsan, o zaman maaş artışını daha rahat isteme pozisyonuna sahip olursun. Ya da direk gidip isteyebilirsin, çünkü kendini garantiye almışsındır, boş vaktinde freelancer olarak kitle oluşturmuşsundur, müşterin vardir, gider direk maaş artışı istersin. Şirketler kolay kolay bir alanda bel kemiği olmuş birini değiştirmeye gelemiyorlar. Örneğin, bir sistemi yazdırıyorsun, asıl eleman çıktıktan sonra yerine gelecek elemanın sistemi öğrenmesi, işi kavraması


179

1-2 ay sürebiliyor. O elemanı tekrar eğitmek, seminerlere göndermek, işi öğrenmesini beklemek şirkete ekstra para, vakit ve müşteri kaybı demek. Kaliteli iş çıkarmayıp, ortaya birşeyler koymadan yüksek maaş ya da gelir beklemek olmaz kısacası bu sektörde.

Freelancer Olmak Yurtdışında bir çok firma artık eleman almak yerine “outsourcing” adı verilen şekilde ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliyorlar. Kısacası Freelancerlar ile anlaşıp çalışıyorlar. Böylece firma çalışan için sigortaydı, bir dünya evraktı, ofis alanıydı, ek ücretlerdi (yemek, elektrik v.s. v.s.), hastalandığı, işe gelmediği günlerde ya da yıllık tatile çıktığında bile iş veren için “boş yere” olan ödemelerdi gibi bir çok masrafı düşürdüğünden, gelişmiş ülkelerde bu durum hızlı bir şekilde yayılmakta. Türkiye 5-10 yıl arkadan takip ediyor bu tarz şeyleri, doğru. Ancak teknoloji alanında emek verenlerin İngilizce bilmesinin şart olduğunu düşünerek, Avrupa, ABD, Kanada gibi ülkelerden müşteri kitlesini freelance işler yaparak oluşturduğunuzda, Türkiye’de bile freelancer olarak hizmet verirken, şartlarınıza

uymayan projelerde / kişilerle çalışmak zorunda kalmazsınız. Elbette Freelancer olduğunuzda sigortanızı kendiniz ödeyeceksiniz, bir şahıs firması açacaksınız (ki fatura kesebilin, verginizi ödeyin), kendiniz muhasebe işlerini yapamayacaksanız bir muhasebeciniz olacak, evinizde çalışsanız da ev ofisi masraflarınız, donanımınızı belirli aralıklarla yenileme, kiranız, faturalarınız, geçiminiz, tatilinizi yapabileceğiniz, acil durumlar için biriktirebileceğiniz kadar para v.s. hesapladığınızda, hafta için 8 saat, Cumartesi 4 saat mesai ile ortalama 180 - 190 saat mesai yapacağınız, 1 ay için saatlik 60 TL’nin altına inmemeniz gerekiyor. Full-time freelancerlık yapmak istediğinizde bu konuları da göz önünde bulundurmalısınız.



Bilal Ă–zdemir


182

jQuery ile

Sınırları Zorlayın Günümüzde jQuery bambaşka bir konuma geldi. Öyle ki, Javascript’in jQuery’si değil de, jQuery’nin Javascript’i varmış gibi oldu.


183

[MEHMET SEVEN] Gelişim Üniv. Yazılım Mühendisliği

jQuery bir JavaScript kütüphanesi, ya da diğer bir ifadeyle bir JavaScript Framework’ü. Günümüzde yoğun olarak site içi animasyonlar oluşturmak için kullanılıyor diyebiliriz. Flash’ın alternatifi olarak kullanılan bu teknoloji ile Flash galeri, tab menü, sayfa geçişleri gibi sayısız işlem kolayca ve son derece pratik bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Dünya çapında binlerce insan bugün jQuery kullanarak web uygulamalarını destekliyor. Bunun en büyük nedeni, jQuery’nin Ajax kullanımını muazzam bir şekilde kolaylaştırması ve tüm tarayıcılarda aynı sonuçları vermesi. jQuery henüz yokken veya yaygın değilken, Ajax kullanılması gereken uygulamalarda, çeşitli tarayıcı kontrolleri ve try catch blokları ile kodumuz tam bir spagetti’ye dönüşüyordu. Çok şükür ki, 2006 yılında John Resig ve arkadaşları jQuery kütüphanesini dünya yazılımcılarına hediye ettiler. Artık ne o spagetti’ye

dönüşmüş Javascript kod yığınları, ne de fazla zahmet vardı ortada. Düşünsenize jQuery ile “Ajax Setup” ları bile oluşturabiliyorduk artık. jQuery’nin ortaya çıkması ile birlikte, bu kütüphane ile kendimize özgü jQuery eklentileri yazabiliyor olmamız verilen en güzel haberdi. Zira yazmış olduğumuz bir eklentiyi, diğer projelerimizde de kolayca kullanabiliyorduk. Bu eklenti olayı sonraları öyle gelişti ki, jQuery ile yapılabilecek hemen hemen her şeyin bir eklentisi ortaya çıktı. Kodu alıyor kopyalıyor ve çalıştırıyorsunuz :) jQuery, boyutu küçük ama işlevi büyük bir kütüphane. Ayrıca hazır eklentileri de çok olduğundan çok yaygındır. 2006 yılından beri kullanılan jQuery için 2012 yılına kadar müthiş bir kullanım artışı gözlenmiştir. Bugün dünyanın en büyük sosyal medya siteleri Facebook ve Twitter bile, jQuery teknolojisini yoğun bir şekilde kullanmaktadır. Aslında kullanmayan kalmadı desek, yanılmış olmayız. jQuery ekibi, eklentilerin bir arada toplanabilmesi için bir sayfa


184

(plugins.jquery.com) oluşturmuştur. Dilediğiniz her türlü eklentiye bu sayfadan erişebiliyorsunuz. jQuery’nin temel mantığını öğrenmek, gerçekten ama gerçekten çok çok basittir. Sakın gözünüzde büyütmeyin. jQuery.com’un sağlamış olduğu dökümanlar jQuery temeli için en iyi kaynaktır.

Nasıl Kullanılır? Kullanımı için sadece kütüphaneyi referans göstermek yeterli: <script type=”text/javascript” src=”jquery.js”></script>

Daha sonra bu kütüphaneyi kullanarak hemen kod yazmaya yazmaya başlayabilirsiniz: $(document).ready(function(){ // kodları buraya yazın... });

Bu sayede şu tarz basit çalışmalar yapabilirsiniz: <p>Ne yapabileceğini göster</p> <script> $( “p” ).append(“<strong> Sanalkurs </strong>” ); </script>

Nasıl Öğrenebilirim? jQuery adına temel bilgileri öğrendikten sonra, bir anda çeşit çeşit uygulamaları hızlıca geliştirmek elbette kolay olmayacak. Çeşitli noktalardan, taktik ve tekniklerini öğrenmeniz gerekecek.

İnternette araştırdığınızda pek çok eğitim dokümanı bulmanız mümkün. İlk etapta jQuery.com üzerindeki dokümanlar vazgeçilmez kaynaklarınız olacaktır. Ücretsiz olarak Sanalkurs.net’teki derslerden yararlanabilirsiniz. Bunun dışında kendi hazırlanmış olduğum, toplam 16 saat süren ve 106 videodan oluşan, “jQuery ve PHP Örnek Uygulama Eğitim Seti”ni sizlere önerebilirim. jQuery adına geliştirilebilecek çeşitli profesyonel uygulamaları görüntülü ve tamamen Türkçe olarak bu setten kolayca öğrenebilirsiniz. Örneğin, Facebook’taki resim etiketleme uygulamasının nasıl geliştirildiğini hiç merak ettiniz mi? Facebook tarzı resim etiketleme uygulaması ve buna benzer pek çok teknik, bu eğitim seti içerisinde geniş kapsamlı olarak ele alınıp, geliştirilmiştir. Eğitim seti içerisindeki uygulamalarda server tarafında PHP kullanıldı. Siz ASP veya JAVA kullanıyor olsanız da bu eğitim setinden faydalanabilirsiniz. Eğitim seti içerisinde PHP sadece Ajax tarafından gelen verileri işlemek ve veritabanı işlemlerini gerçekleştirmek için kullanıldı. Bu setle ilgili detaylı bilgiyi jqueryegitimseti.com adresinde bulabilirsiniz.


185



Ahmet Karg覺



Hakan Nural



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.