II. EZRA - 5: 34-40 ALİ BEY’İN 1664 ORİJİNAL EL YAZISI
34*Çün ben Müteʿâliŋ sebîlini öḡrenmek ve hükmünüŋ bir kısmını iftihâs ėtmek ister iken bellerim baŋa her sâʿat derd vėrirler 34*Çünkü ben ‘Yüce’nin yollarını öğrenmek ve yargısının bir kısmını bilmek isterken, anladım ki bana her saat acı veriyorlar. 35*Ol dahi baŋa ėdemezsin dėdi ben dahi niçin sultânım dėdim niçỉn doğdum ve ana rahmi baŋa niçỉn mezâr olmadı ki Yaʿkûbuŋ zahmetini ve Āl-i İsrâʾėliŋ meşekkatini görmemiş olaydım 35*O da bana: -Bilemezsin! dedi. Ben de: Niçin efendim? dedim. Neden doğdum ve ana rahmi bana neden mezar olmadı ki; Yakup’un kederini ve İsrail soyunun sıkıntısını görmemiş olsaydım? 36*Ol dahi baŋa dėdi ki(1) baŋa vâkiʿ olmayan nesneleri say(2) ve baŋa dağılmış katreleri devşir hem baŋa kurumuş çiçekleri(3) yeşilt 36*O da bana dedi ki(1): -Henüz olmamış olan şeyleri say(2) bana dağılmış damlacıkları topla ve bana kurumuş çiçekleri(3) yeşil et. 37*Ve baŋa muğlak hazineleri(4) aç hem baŋa kapanmış rûzigârları ihrâc eyle baŋa âvâzıŋ sûretini(5) göster de o zamân ben saŋa görmek istediḡiŋ derdiŋ sebebini göstereyim(6) 37*Bana kapalı inleri(4) aç ve kapanmış rüzgârları dışarı çıkar! Bana sesinin şeklini(5) göster ki o zaman ben de sana görmek istediğin kaygıların nedenini göstereyim(6). 38*Ben de ȯŋa dėdim ki efendim sultânım bu nesneleri bilmeḡe kâdir olan kimdir meḡer ol kimse ola ki âdamlar ile meskeni olmaya(7) 38*Ben de Ona dedim ki: -Efendi sultanım! Bu şeyleri kim bilebilir? Eğer bilen birisi varsa onun insanlar arasında yeri de yok(7). 39*Âmmâ ben ki câhilim(8) seniŋ baŋa sorduğuŋ nesneleri nice söyleyebilirim 39*Ama ben akılsızım! Senin bana sorduğun şeyleri nasıl söyleyebilirim? 40*Ol dahi baŋa dėdi ki nice ki söylendiḡi nesnelerden birini ėtmeḡe kâdir deḡil iseŋ böyle dahi hükmümü ve âhiretde kavme ik-
1501
râr ėttiḡim ∞ 40*O da bana dedi ki: -Nasıl söylediğin bu şeylerden birini yapamazsan; böylece yargımı ve son zamanda halkıma bildirdiğim ∞
(1)Arapça versiyonunda: ''Eğer Yüce’nin yargısını bilmek ve dilediğin gizemleri öğrenmek istersen sana söyleyeceğim'' (2)Arapça versiyonu: ''Ey mübarek! Doğmamış olanlar kimdir?'' (3)Arapça, Latince ve Süryanicesi:“damlaları“. (4)Kitabı Mukaddes Şt. ‘i Çev.: “Koruma evlerinin kilidini aç, serbest rüzgarı oraya kapat ya da sesin şeklini görünür kıl. O zaman İsrail'in çilesi hakkındaki soruna yanıt veririm." II. Ezra 5/37 Yukardaki çeviride ‘serbest rüzgârı oraya kapat’ değil çıkart olmalıydı. (4)Ali Bey burada ‘hazine’ kelimesini in, mağara olarak kullanmıştır. Çünkü eski devirlerde değerli şeyler böyle yerlere saklanıyordu. (5): 2000 yıl önce sesin şekli bilinmiyordu. Ama günümüzde Elektronik Osiloskop aletleri ile herşeyin sesinin şeklini sinyal olarak ekranda görebiliyoruz. (6)Süryanice ve Arapça versiyonu: ''Ben onlara çabalarını ve zamanı göstereceğim''. (7)Veya: ''İnsanlar arasında yaşamıyor''. Arapça versiyonu: ''Eğer Allah insanlar ile değilse; bahsettiğinizden kim herşeyi öğretebilir?' (8)Veya: ''Ben sade, cahil biriyim'' bkz. I. Ez. 8/7.