Partizan Sayı 81

Page 34

Partizan/33

turan egemen kurucu yapıdır İTC. “Hürriyet” de, “Eşitlik” de İTC için iktidarlaşma sürecinin itici dinamikleriydi sadece. Çünkü gerçek anlamda toplumsal bir devrim amacı taşımıyor, sorunlu yapıyı yıkmayı düşünmüyorlardı. Aksine, sırtlarını yasladıkları emperyalist güçlerin çıkarlarına ve onların yerli uzantılarının ortaklaşan taleplerine cevap verebilecek reformlarla “Osmanlıyı kurtarma ve yaşatma” amacını güdüyorlardı. Mevcut siyasal yapının açmazları amaca ulaşmayı engelliyordu. Meşrutiyet ise bunu aşmanın yolu olarak görülüyordu. Onlar için otokrasinin yıkılmasından çok sultanın indirilmesi ve kendilerine yakın bir isimle iktidarlaşma süreçlerinin yolunu düzlemek öncelikliydi. İTC’yi şekillendiren kadrolar tek bir sınıfsal katmandan oluşmuyordu. Osmanlı bürokrasisinin farklı kesimlerinden ve bu kesimlerden de daha fazla ekonomik-siyasi güç elde etmek isteyen bürokrat burjuvazinin temsilcileri vardı. Komprador burjuvazinin pazardaki etkinliğinden rahatsız olan orta sınıftan kesimler de bulunuyordu. Müslüman-Türkçü söylemi benimseyen küçük çaplı ticaret çevrelerinden, eşraftan, memurlardan tutun da ordu içerisinde görev yapan subayına kadar geniş bir kesimden söz etmek mümkündür. Bu sınıfların öncülüğünde ilan edilmek zorunda bırakılan II. Meşrutiyetin niteliği nedir? Gerçekten de bir devrim midir, devrim ise nasıl bir devrimdir? Bu konuda oldukça farklı değerlendirmeler var. Lenin’in değerlendirmeleri ise bizler için referans niteliğindedir. “Örneğin 20. yüzyıl devrimleri alındığında, doğal olarak gerek Portekiz gerekse de Türk devrimini burjuva devrimler olarak kabul etmek gerekecektir. Fakat bunların ne biri ne de diğeri bir ‘halk’ devrimidir. Çünkü halk kitlesi, halkın muazzam çoğunluğu ne birinde ne de diğerinde, herhangi bir hissedilir biçimde aktif, bağımsız, kendine ait ekonomik-politik taleplerle ortaya çıkmıyor.”( Devlet ve Devrim, sy: 53, Lenin) Meşrutiyet’in ilanı şüphesiz ki otokrasiyle yönetilen, merkeziyetçi yanı ağır basan ve feodal karakterini mevcut rejimin siyasi niteliğinde somutlaştıran yapıyı, burjuva talepler doğrultusunda değişime zorlayan bir yönelimdi. Halkın desteğini arkasına almış klasik anlamda bir halk devrimi olmadığı gibi yine sadece burjuva sınıfların önderlik ettiği bir devrim de değildi. Netice itibariyle “burjuva devrim” olarak nitelendirilmesi bu gerçeği değiştirmez. Halk muhalefeti ve eylemsel yönelimi de vardı, üst tabaka sınıflardan kesimlerin iktidar tutkusu da... Yine Lenin, “Türkiye’de Jön Türklerin yönettiği, ordunun devrimci hareketi zafere ulaştı. Ne var ki Türkiye’nin II. Nikolası, ünlü Türk anayasasını


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.