Partizan Sayı 81

Page 134

Partizan/133

mışlardı. Her şeyden önce gayri-Müslim nüfus eritilmişti. Bir zamanlar nüfus içinde %20 gibi önemli bir paya sahip gayri-Müslimler % 2’lere çekilmişti. Sonraki yıllarda bu oran %1’lerin altına düşecekti. İttihatçıların amaçladıkları birçok şey Kemalistlerce ete-kemiğe büründürülmüştü. Toprakların, gayri-Müslim nüfustan arındırılması gerçekleştirilmiş, ekonomi “millileştirilmiş”, Türklüğe dayalı bir millet ve yeni bir devlet kurulmuş, Türk dili egemen kılınmış ve Türklüğe dayalı bir toplum modeli inşa edilmişti, devamı da getiriliyordu. Kürtler ise hedefteki önemli bir potansiyeldi. Ezilen ulus olarak onların da bir şekilde Türklüğe asimilasyonu sağlanmalıydı. Nüfus yoğunlukları önemli bir sorundu. Ama problem değildi, çünkü kurulan rejimin cephaneliği büyüktü ve donanımlıydı. Önleri ise alabildiğine “açık”tı. Kemalistlerin, Kürtlere ilişkin yaklaşımları Cumhuriyet’in ilanı sonrasında gerçek özüne uygun biçimde tüm yönleriyle belirginleşme sürecine girdi. “Kutsal İttifak”a ihtiyaç kalmamıştı. Artık egemen bir ulus, bu ulusun devletsel varlığının sahibi ve egemeni konumunda olan burjuva-feodal sınıflar ve ideolojisiyle, kurumsal yapılanmasıyla farklılıkları yok etmeye odaklanmış faşist bir rejim vardı. İlan edilen Cumhuriyet rejiminde geniş yığınların demokratik çerçevede katılımcılığına, temsiliyetine yer yoktu. Kemalist hareketin sınıfsal dayanağı pozisyonundaki kesimlerin iradesinin ve egemenliğinin hüküm sürdüğü bir oluşumdu. Bu sınıfların etnik ve dini kimlikleri ise belliydi. Hem sınıfsal dayanaklarıyla hem de kadrosal nitelikleriyle Kemalist hareket, İttihatçı geleneğin mevcut koşullara göre şekillenmiş yeni bir versiyonuydu. Bu geleneğin bırakalım devrimci dinamiklerini, demokratik muhtevası bile problemliydi. Dolayısıyla, ilan edilen Cumhuriyet’in niteliği konusunda farklı bir beklenti içerisinde olmak pek de uygun olmasa gerek. Cumhuriyet, bilinen anlamıyla burjuva demokratik özellikleri de içerisinde barındıran ve bütün toplumu kucaklayabilen bir rejim olarak öngörülmedi. En azından oluşum sürecinin böyle olmadığını biliyoruz. Daha çok, etnik kimliğe dayalı bir devletsel oluşum Kemalistlerin öncelikli hedefiydi. Bu hedefin sürecine dair uygulamaları yukarıda anlatmaya çalışmıştık. TC’nin kuruluş ideolojisinin mayası Türk ırkçılığına dayanıyordu. Her şey de buna göre şekillenecekti. Cumhuriyet’le birlikte, Kemalistlerin ve bir bütün Cumhuriyet tarihinin, Kürt ulusuna ilişkin devletin, resmiyet kazanacak politikalarının da temeli atılmış oldu. Türk ulusal kimliğinin mutlak egemenliği Kemalistlerin vazgeçilmeziydi. Bunun için Türk olmayanların Türkleştirilmesi gerekiyordu. Nitekim 1924 Anayasası ile Türklük dışındaki diğer etnik kimliklerin başına


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.