Partizan Sayı 81

Page 116

Partizan/115

ralları, normları ve hatta etik değerleri dahi bu seyyar infazcılar açısından dikkate alınmazdı. Sınırları, kendi sınırsızlıklarıydı. Öyle bir yetkilendirilmişlerdi ki, kararlarının geriye dönük sorgulaması dahi söz konusu değildi. Yargılama süreçlerine iktidar çevrelerince doğrudan müdahaleler yapılırdı. Mahkeme heyetinden Cumhurbaşkanına, Başbakana, vekillere telgraflar çekilir ve dava seyri hakkında bilgiler alınır. Bunlar karşılıklı devam eder. Kararların, yönetenlerin istekleri doğrultusunda çıkması için el birliği içinde çalışılır. Her şey “Cumhuriyet”, “vatan” ve “millet” içindir ne de olsa! Sanıkların savunma hakkı, avukat isteme hakkı dahi yoktur. Duruşmalar hızla yapılır ve birkaç günde kararlar verilirdi. Zaten İstiklal Mahkemelerine düşenlerin büyük bir olasılıkla idama çarptırılması ise artık olağanlaşmıştır. Heyetin hukuki süreçlere, müeyyidelere bağlılıkları da söz konusu değildir. “Vatana ihanet” suçunun kapsamı öylesine geniştir ki, İstiklal Mahkemelerinde hırsızlıktan, soygundan, çete üyesi olmaktan, cinayet işlemekten ve hatta kız kaçırmaktan dahi yargılananlar olur ve idama mahkûm edilirler. Toplumun üzerinde Kemalist rejimin karanlığı kol gezer artık. İstiklal Mahkemeleri ve Takrir-i Sükûn Kanunu, toplumu devlet karşısında yola getirmenin korku merkezi haline getirilir. İstiklal Mahkemeleri karar verirken, yargılanan kişinin suçuna dönük delil ya da ispat gibi şeyleri gerekli görmez. Ne de olsa temyiz hakkı tanınmıyordu. Bugün bile “Devrim Mahkemeleri” olarak savunulan İstiklal Mahkemelerinin nitelikleri ve icraatları bunlarla sınırlı değildir. “Şark İstiklal Mahkemesi, iki yıllık çalışması süresince 5.010 kişiyi yargılamış ve bunların 2.779’unu beraat ettirmiştir. Mahkûmiyet kararlarının 420’si idamdır (207 vicahi, 213 gıyabi). Ancak, asker kaçağı olmaları nedeniyle idama mahkûm edilenler bu sayının dışında ve katbekat üstündedir. (Yalnız son altı ayda 131 kişi -Aybars, Sf: 145) Ankara İstiklal Mahkemesi ise aynı sürede 2.436 kişiyi yargılamış ve bunların 1.343’ünü beraat ettirmiştir. Mahkûmiyet kararlarının 240’ı idamdır (Yaklaşık 150 vicahi, 90 gıyabi). Bu mahkemenin de asker kaçaklığı nedeniyle verdiği idam kararları yukarıdaki sayıların dışındadır.”(Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetimi’nin Kurulması 1923-1931, sy: 173, M. Tunçay) Bu rakamlar bile sürecin ağırlığı hakkında ve Kemalist rejimin “Devrim Mahkemeleri”nin icraatlarına dair fikir edinmemiz için yeterlidir. M. Kemal’in 22 Ocak 1925’te Bursa’da yaptığı bir konuşmada, “Kan ile yapılan inkılâplar daha muhkem (sağlam) olur, kansız inkılâp ebedileştirilemez” sözü, Cumhuriyet rejimiyle, demokrasiyle, devrimcilikle, ilericilikle, burjuva liberallerin deyimiyle modernleşmeyle neyin anlaşıldığını açıklamaktadır. Tak-


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.